04.09.2022 Views

kupdf.net_bn-i-haldn-mukaddime-icilt-clearscanpdf

Create successful ePaper yourself

Turn your PDF publications into a flip-book with our unique Google optimized e-Paper software.

-- IBN-I HALDON ---

288

başkasını baştan çıkartın." Ebu Musa da, o zamanlar, azlığından dolayı Arapların yemeye

alışmadığı tavuk eti yemekten kaçınıyordu. Hiçbir surette elek kullanmıyorlardı ve hep

kepekli ekme yiyorlardı. Bununla birlikte kazançları dünyadaki herkesten daha çoktu.

Mesudi şöyle diyor: Hz. Osman'ın halifeliği döneminde sahabeler büyük servetlere

ve arazilere sahip olmuşlardı. öldürüldüğünde Hz. Osman'ın yüz bin dinarı (altın para)

ve bir milyon dirhemi (gümüş para) vardı. Kura vadisi, Huneyn ve başka yerlerdeki

arazilerinin kıymeti ise yüz bin dinardı. Yine geriye çok sayıda deve ve at bırakmıştı. Hz.

Zübeyr'in vefat ettiğinde geride bıraktıklarının sekizde birinin miktarı ise elli bin dinar,

bin at ve bin cariye idi. Hz. Talha'nın Irak'taki arazilerinin günlük geliri elli bin dinar, Serra

bölgesindeki geliri ise bundan daha fazlaydı. Hz. Abdurrahman bin Avf'ın bin atı, bin

devesi ve on bin koyunu vardı. Vefat ettiğinde geride bıraktığı mirasın dörtte biri seksen

dört bin dinardı. Zeyd bin Sabit, yüz bin dinar kıymetindeki mal ve arazilerin dışında

baltalarla parçalanıp bölünecek kadar çok altın ve gümüş bıraktı.

Hz. Zübeyer Basra'da, Mısır'da, Kllfe'de ve lskenderiye'de evler yaptırmıştı. Yine

Hz. Talha da Küfe ve Medine' de ev yaptırmış ve Medine' deki evinin yapımında kireç, kiremit

ve Hint ardıcı kerestesi kullanmıştı. Sa'd bin Ebu Vakkas akik taşından geniş, yüksek

ve balkonları olan bir ev yaptırmıştı. Mikdad'ın Medine'de yaptırdığı evin içi ve dışı

kireçliydi. Ya'la bin Ü meyye, elli bin dinar ile üç yüz bin dirhem değerinde gayri menkul

ve diğer mallar bırakmıştı. Evet, bu alıntılar Mesudi'nin kitabından.

Görüldüğü gibi o dönemde Müslümanların gelirleri böyleydi. Ancak bu gelirlerin

kaynağı ganimetler, haraçlar ve vergilerdi ve dinleri açısından zengin olmaları, onlar için

bir felaket olarak da görülmüyordu. Çünkü onlar, yukarıda söylediğimiz gibi, yaşayışlarında

(lslam'ın gösterdiği) doğru istikametten şaşmıyorlardı. Dolayısıyla servet sahibi olmaları,

onların eleştirilmelerini ve karalanmalannı gerektiren bir durum değildir. Çok

fazla dünya malına sahip olmanın yerilmesinin sebebi, daha önce değindiğimiz gibi, israfa

dalmak ve doğrul yoldan çıkmaktır. Onun için eğer bu insanlar doğru istikametten

şaşmazlar ve harcamalarını hak yolunda ve hak uğrunda yaparlarsa, zenginlikleri hayırlı

işler yapmada ve ahiret yurdunu kazanmada kendilerine yardımcı olur.

Araplardaki bedevilik ve lslam'ın tazeliği en üst sınırında olup, (bu özelliklelerle

güçlenmiş) asabiyetlerinin doğal bir sonucu olarak devlet haline geçince, üstünlük ve hakimiyete

sahip olmuşlar, bunun sonucunda da refah ve zenginliğe ulaşmışlardır. Ancak

bu durum onları batıla yöneltmemiş, doğru yoldan ve dinin amaçlarından saptırmamıştır.

Asabiyetin bir gereği olarak Hz. Ali ve Muaviye arasında fitnelerin baş göstermesinin

ve birbirleriyle savaşmalarının sebebi, bazılarının sandığı ve kafirlerin kabul ettiği

gibi dünyevi ve batıl amaçlar veya şahsi kin değil, doğru ve hak olanın tespitinde içtihatlarının

(görüşlerinin) farklı olması, her birinin diğerinin görüşünü yanlış bulmasıdır.

Gerçekte doğru olan Hz. Ali'nin görüşü olsa da, Muaviye de batıl bir amaç güderek hareket

etmemişti. O da doğruyu amaçlamış ancak hata etmişti. Dolayısıyla hepsinin niyeti

de hakkı ve doğruyu gözetmekti.

Sonra hükümdarlığın tabiatı, yönetimi tek kişinin ele almasını gerektirdi. Muaviye'nin

ne kendisi ne de kavmi için bundan kaçınması söz konusu değildi. Asabiyet tabi-

Hooray! Your file is uploaded and ready to be published.

Saved successfully!

Ooh no, something went wrong!