04.09.2022 Views

kupdf.net_bn-i-haldn-mukaddime-icilt-clearscanpdf

Create successful ePaper yourself

Turn your PDF publications into a flip-book with our unique Google optimized e-Paper software.

MUKADDiME

193

ra karşı kendilerini savunmaktan da aciz oldukları için, ne Mısır'a ve ne de Şam'a girebilmişlerdir.

Bir bütün olarak bu ayetlerden anlaşılan, lsrailoğullan'nın kölelikten kurtulduktan

sonra kırk yıl çölde dolaşmalarının bir hikmeti olduğudur. O da şudur: Kuşaklar boyunca

zillet içinde kalmış ve asabiyetleri yok olmuş neslin çölde lcalınacak süre içinde ortadan

kalkmaları ve orada köleliği ve zilleti tanımayan yeni bir neslin yetişmesidir. Bu nesil

sahip olacakları asabiyetleri sayesinde, haklarını elde etmeye ve galip gelmeye güç yetirebilecektir.

Anlaşılacağı üzere kırk yıl, bir kuşağın yok olup, yeni bir kuşağın yetişmesi

için ihtiyaç duyulacak en az süredir. Her şeyi hikmetle takdir eden ve her şeyi bilen Allah

bütün eksikliklerden uzaktır.

lsrailoğulları'nın bu durumu asabiyetin önemi; kendilerini savunmak ve haklarını

elde etmek için mücadele etmenin ancak asabiyetle mümkün olacağı ve asabiyetini

kaybedenlerin bütün bunları yapmaktan aciz kalacakları hususundaki en açık delili teşkil

etmektedir.

Bir kabilenin zillet içinde olduğunu gösteren şeylerden biri de onların vergi ve haraç

ödemesidir. Bir kabilenin birilerine vergi vermesi, o konuda zillete razı olması demektir.

Çünkü başkalarına vergi ve haraç vermekte nefislerin kabullenemeyeceği bir zillet

vardır ve buna ancak ölümden ve yok olmaktan kurtulmak için katlanılabilir. Bu durum

ise asabiyetin zayıf olduğunu ve kendilerini savunabilmekten aciz olduğunu göstermektedir.

Kendilerine yapılan haksızlığı engellemeye güç yetiremeyip başkalarına boyun

eğen ve zillete düşenlerin, (kendilerini savunmanın da ötesinde) bir şeyler elde etmek

için mücadele edemeyecekleri açıktır. İşte bu yüzden acziyet ve zillet, daha önce de söylendiği

gibi, devlet olmanın önündeki engellerden biridir.

Hz. Peygamber, ensardan bazılarının evinde çiftçilikte kullanılan sapan görünce

şöyle demiştir: "Bu sapan bir kavmin evlerine girince, onunla birlikte oraya mutlaka zillet

de girer" (Çünkü ziraatla meşgul olanlar genellikle devlete haraç ...-erirler). Bu, haraç

vermenin zilleti gerektireceğinin açık bir delilidir. Ayrıca haraç baskıyla alınacağı için, bu

baskıya muhatap olanlar, zillete düşmelerinin yanısıra (baskıya uğraınalaruıın doğal bir

sonucu olarak) hileci ve entrikacı bir karaktere de sahip olacaklardır. Eğer bir kabilenin

baskı ve zillet içinde haraç verdiğini görürsen, artık sonsuza kadar onların devlet olacaklarını

bekleme.

Bu söylenenler ışığında, bazılarının, Mağrib'deki Zenatelerin (devlet kurmadan

önce) hayvancılıkla uğraştıklarını ve dönemin hükümdarlarına haraç verdiklerini iddia

etmelerinin yanlışlığı da açığa çıkmış oluyor. Evet, görüldüğü gıbi bu çok fahiş bir yanlıştır.

Çünkü şayet böyle bir şey gerçekleşmiş olsaydı, bir hükümdarlığa ve devlete sahip

olmaları asla mümkün olmazdı. El-Bab hükümdarı Şehriberaz'ın, kendisini yenen Abdurrahman

bin Rebia'dan aman dilerken söylediklerine dikkat edilsin. Şehriberaz şöyle

diyor: "Bugün sizden biriyim; elim elinizdedir ve yüzün size dönmüştür (size itaat ediyorum).

Allah, (bu durumu) bize ve size bereketli kılsın. Size vereceğimiz cizye, (gücümüzle)

size yardım etmek ve sevdiğiniz şeyleri yerine getirmek olsun. (Mallarımızdan vereceğimiz

gerçek) cizye ile bizi zelil kılıp da düşmanlarınız karşısında zayıf düşürmeyin". Söylediklerimizin

delili olarak bu sözler yeter.

Hooray! Your file is uploaded and ready to be published.

Saved successfully!

Ooh no, something went wrong!