04.09.2022 Views

kupdf.net_bn-i-haldn-mukaddime-icilt-clearscanpdf

You also want an ePaper? Increase the reach of your titles

YUMPU automatically turns print PDFs into web optimized ePapers that Google loves.

ON BEŞİNCİ FASIL

Asaletin Bir Nesil İçinde Dört Baba (Kuşak)

İle Son Bulacağı Hakkında

Bil ki, elementlerden oluşan .\Iladdi alem, kendi içinde taşıdığı özelliklerden dolayı,

hem zatlar hem de hal ve durumlar yönünden değişip bozulan bir yapıdadır. Madenler,

nebatlar ve insanların da içinde olduğu bütün varlıklar ve canlılar, gözlemlendiği gibi,

değişip bozulmaya mahkumdur. İşte (varlıklar gibi) hal ve durumlar da böyledir.

Özellikle de insanla ilgili olanlar ... İlimler önce gelişir, sonra da yok olup gider. Sanayi ve

diğerleri için de aynı şey geçerlidir.

Asalet, şan ve şeref de insanlar için söz konusu olan durumlardandır ve o da bir

şekilde mutlaka bozulup yok olacaktır. İnsanlardan hiç kimse için, ta Hz. Adem'den beri

hiç bozulmadan ve kesintisiz olarak atalardan devredip gelen bir asillik, şan ve şeref yoktur.

Bunun tek istisnası, Allah'ın bir ikramı ve gözettiği bir sırdan dolayı Hz. Peygamber'dir.

Her asaletin, şan ve şerefin başlangıcı -söylendiği gibi- haricidir (kişilerin zatlarında

mevcut değil, sonradan kazanılmadır). Asalet, şan ve şeref, en yüksek derecesine

ulaşmış olduğu başkanlıktan itibaren giderek zayıflayarak geriler ve sonunda da tamamen

yok olur. Bütün yaratılmışlarda (sonradan ortaya çıkmış olan şeylerde) olduğu gibi,

asilliğin yokluğu da varlığından önce gelmektedir.

Kazanılan asalet, şan ve şeref dört kuşak sonra ortadan kalkar. Çünkü bunları kazanan,

onları kazanmak için nelere katlandığını bilir ve onu koruyup sürdürmek için gerekli

sebeplere sarılır. Kendisinden sonra gelen oğlu, bunları kazanmış olan babasının hemen

arkasından geldiği ve bunların kazanılması için nelere katlanıldığını babasından

duyduğu için, o da bunların korunup devam ettirilmesine önem verir. Ancak bir şeyi duyanın,

o şeyi bizzat görenden daha eksik olması gibi, (bunların korunması noktasında)

oğul da babadan daha gevşektir. Üçüncü kuşağa gelindiğinde, onun yaptığı kendisinden

öncekilere uymak ve onları taklit etmektir. Mukallidin (taklit edenin), müçtehide göre

daha eksik olması gibi, üçüncü kuşak da ikincisine göre daha eksik ve gevşektir.

Hooray! Your file is uploaded and ready to be published.

Saved successfully!

Ooh no, something went wrong!