04.09.2022 Views

kupdf.net_bn-i-haldn-mukaddime-icilt-clearscanpdf

Create successful ePaper yourself

Turn your PDF publications into a flip-book with our unique Google optimized e-Paper software.

-- IBN-I HALDÜN --

168

ku ve itaat üzere yetişmeye bir miktar etkisi olur, ancak kendine güveni ortadan kaldırmaz.

İşte bütün bu sebeplerden dolayı, badiyelerde toplumdan uzak yaşayan bedevi

Araplar, şehirlerde idarecilerin yönetimleri altında yaşayanlardan çok daha cesur ve kendilerine

güvenen kimseler olmaktadırlar. Aynı şekilde ilim ve meslek öğreniminde mürebbilerin

denetim ve idaresi altında bulunanların da cesaretlerinden çok şey kaybettiklerini

ve neredeyse herhangi bir şekilde kendilerini savunamayacak bir hale geldiklerine

şahit olmaktayız. Büyük üstadların ve imamların vakar ve heybet dolu meclislerinde eğitim

gören ve ilim öğrenen talebelerin durumu böyledir.

Bu gerçek, dinin hükümlerini Hz. Peygamber'den öğrenen, buna rağmen cesaret

ve yiğitliklerinden de hiçbir şey kaybetmeyen, bilakis insanların en cesurları ve yiğitleri

olan sahabelerin durumuna bakılarak inkar edilemez. Çünkü Müslümanlar Hz. Peygamber'

den dinlerini öğrenirlerken, Hz. Peygamber onlara okumuş olduğu teşvik edici

ve korkutucu Kur'an ayetleriyle cesaret ve yiğitliği onların kalplerine bizzat kendisi aşılıyordu.

Onun eğitim ve öğretimi yapay değildi. Öğrendikleri, doğrudan Allah'tan alınan

dinin hükümleri ve adabı olup, bunlarla inançlarını sarsılmaz bir şekilde kişiliklerine yerleştiriyorlardı.

Böylece cesaretleri ve yiğitlikleri, eğitiliyor ve idare altında bulunuyor olmalarının

pençeleri arasında pörsümeden ve eksilmeden, olduğu gibi aynen devam ediyordu.

Hz. Ömer şöyle diyor: "Şeriatın edeplendirmediğini, Allah edeplendirmemiştir':

Onun böyle söylemesinin sebebi, herkesin kendi nefsinin düzelticisi olmasındaki hırsı ve

şeriat koyucunun kulların faydasına olan şeyleri en iyi bilen olduğu hususundaki kesin

inancıydı.

Din (dini yaşam ve dini bilgiler) insanlar arasında gerileyip, şer'i ilimler talim ve

terbiye ile öğrenilen bir meslek haline gelince; yine insanlar yönetimlere itaat edilip boyun

eğildiği şehir hayatına yönelince, bütün bunlar onlardaki cesaret ve yiğitliği azalttılar.

Bu söylenenlerden, yöneticilerin ve eğitmenlerin idaresi altında olmanın insanlardaki

cesaret ve yiğitliği bozduğu sonucu ortaya çıkıyor. Çünkü bu durumlarda yaptırımcı

güç haricidir (insanın dışındadır). Oysa (suni olmayan) şer'i eğitim, bu hasletleri bozmaz;

çünkü bu durumda yaptırımcı güç zatidir.

Dolayısıyla şehirlerde, çocukluktan itibaren yöneticilerin ve eğitmenlerin idaresi

altında bulunmak, nefislerdeki güçlülük ve şevkin kırılıp zayıflamasında etkili oluyor.

Bundan dolayı Muhammed bin Ebu Zeyd "Ahkamu'l-Muallimin Ve'l-Mutallimin" (Öğretmenlerin

Ve Öğrencilerin Uyacağı Kurallar) isimli kitabında, şöyle diyor: "Eğitmenlerin,

öğretimde, hiçbir çocuğa üç kamçıdan fazla vurmaması gerekir': Muhammed bin

Ebu Zeyd bu sözü Kadı Şurayh'tan naklediyor. Bazıları bu sözde yer alan öğrenciye en

fazla üç kere vurulabileceğine, vahyin başlangıcında Cebrail'in Hz. Peygamber'i üç kere

sıkmasını73 delil gösteriyorlar. Ki bu zayıf bir görüştür. Çünkü Cebrail' in bu şekilde Hz.

Peygamber'i sıkması hadisesi ile klasik öğretimin birbirlerinden çok farklı olmasından

dolayı, buradaki sıkmanın öğrenciye vurmaya delil olması da sök konusu değildir. Allah

hikmet sahibi ve her şeyi bilendir.

73 Hz. Peygamber Hira Dağı'nda inzivada iken, Cebrail kendisine ilk defa geimiş ve "Oku!" demiştir. Hz. Peygamber'in "Ben okuma

bilmem" demesi üzerine, neredeyse nefesi kesilip canı çıkıncaya kadar onu sıkmıştır ve bu hal üç kere tekrar etmiştir.

Hooray! Your file is uploaded and ready to be published.

Saved successfully!

Ooh no, something went wrong!