04.09.2022 Views

kupdf.net_bn-i-haldn-mukaddime-icilt-clearscanpdf

Create successful ePaper yourself

Turn your PDF publications into a flip-book with our unique Google optimized e-Paper software.

-- IBN-l HALDÜN --

132

caya kadar bu şekilde devam eder. Artık gök alemi, duyu organlarıyla algılanamayan, ancak

hareketlerden hissedilebilecek şekilde birbiriyle bağlantılı olan bu tabakaların en hafifi

ve şeffafıdır. Bazı bilginler, bu hareketleri gözlemleyerek, gök alemindeki ölçüleri, konumları

ve bundan hareketle de bu belirtilere ve etkilere sahip olan cisimleri bilirler.

Aynı şekilde varlıklar alemine dikkat edilsin. Nasıl önce madenler, sonra bitkiler

ve sonra da (bitkilerin dışındaki) canlılar mükemmel bir derecelenmeye sahipler. Madenlerin

son sınırı, tohumu olmayan kuru otlar örneğinde olduğu gibi bitkilerin ilk sınırıyla,

hurma ve yaş üzüm gibi bitkilerin son sınırı ise salyangoz ve sedef (inci kabuğu) gibi

canlıların ilk sınırıyla bağlantılıdır. Çünkü bu iki hayvanın sadece dokunma kudreti

vardır.

Varlıklar arasındaki bağlantının anlamı, son sınırda olan maddenin, kendisinden

sonraki maddenin ilk sınırına dönüşmek için garip bir yeteneğe sahip olmasıdır. Canlılar

alemi çok geniştir ve çeşitleri de çok fazladır. Varlıkların en üst sınırında ise düşünce

ve fikir sahibi olan "insan" yer almaktadır. His ve idrak noktasında bazı canlılar da bu seviyeye

yaklaşmış ise de, fiilen fikir ve düşünce sınırına ulaşamamışlardır. İşte bu canlıların

son sınırından sonra insanın ilk sınırı geliyor. İnsanın son sınırı ise canlılar aleminin

gözlemleyebileceğimiz son sınırıdır.

Diğer taraftan, alemler üzerinde farklı etkenlerin değişik etkileri olduğunu görüyoruz.

Maddeler aleminde, yörüngelerinde hareket eden gök cisimlerinin ve elementlerin

etkileri, varlıklar aleminde ise yükselip gelişme ve idrak hareketinin etkileri vardır.

Bütün bunlar, bu etkilere sebep olan, cismi (maddi) olmayan bir etkenin varlığını gösteriyor.

İşte bu etken ruhani (manevi) bir şeydir ve varlıklar alemiyle bağlantılıdır. Bu, idrak

edici ve harekete geçirici nefistir. Onun da üzerinde, ona bu idrak ve hareket gücünü

veren ve onunla bağlantılı olan başka bir varlığın olması gerekir. Bu varlığın zatının katıksız

bir idrak ve akıl olması gerekir. İşte bu da melekler alemidir.

Bunun zorunlu bir sonucu olarak nefsin beşerilikten soyutlanıp melekliğe dönüşme

yeteneğinin olması ve fiilen de bu dönüşümün bir vakitte gerçekleşmesi gerekir.

lleride bahsedeceğimiz gibi, bu durum, ruhani kişiliğin kemale erip, kendisinden sonraki

varlığın sınırıyla bağlantılı kurmasından sonra olur. Yani, onun bu meseledeki durumu

da diğer varlıkların durumu gibidir. O, yücelik ve süflilik olmak üzere iki yönlü bir

bağlantıdadır. Bir taraftan kendisinden daha süfli (düşük) olan beden ile bağlantıdadır ve

onunla, fiilen akletme yeteneğini gerçekleştirebildiği duyu organlarına sahip olur. Diğer

taraftan ise kendisinden daha yüksek olan meleklik sınırıyla bağlantılıdır ve onunla da ilmi

ve gaybi duyuları kazanır. Çünkü olaylar alemi (gerçekleşen olaylar), zamandan bağımsız

olarak meleklerin bilgilerindedir. Sonuç olarak, nefsin hem -onun bu dünya hayatındaki

taşıyıcısı olan- bedeni, hem de bir üst varoluş düzlemi durumundaki manevi

alemle çok sağlam kurulmuş bir sistem içinde bağlantıda olduğunu söylemek münıkündür.

İnsani nefis (insanın ruhani boyutu), gözle görülmemekle birlikte, varlığının izleri

bedende aşikardır. Sanki bedenin bütün organları, hepsi birden ve tek tek, nefsin araçları

ve kuvvetleridir. Nefis onlarla fiillerini gerçekleştirir; elle tutup yakalar, ayakla yürür,

dil ile konuşur ve bedenin bütün organlarının katılımıyla bir bütün olarak hareket eder.

Hooray! Your file is uploaded and ready to be published.

Saved successfully!

Ooh no, something went wrong!