04.09.2022 Views

kupdf.net_bn-i-haldn-mukaddime-icilt-clearscanpdf

Create successful ePaper yourself

Turn your PDF publications into a flip-book with our unique Google optimized e-Paper software.

-- IBN-I HALDON --

124

Bunun sebebi -Allah en iyisini bilir- çok fazla ve karışık gıda almak, vücutta kötü

kokulara ve artıklara neden olur. Bunun sonucunda vücut dengesiz olarak gelişir ve şişmanlıktan

dolayı renk perişan ve şekil çirkin görülür. Aynı şekilde, bu gıdalardan oluşan

bozulmuş ve kötü sıvıların beyne gitmesiyle aklın ve düşüncenin üzeri örtülür, bunun sonucunda

anlayışsızlık, gaflet ve genel olarak bütün iyi hallerden sapma baş gösterir.

Bu durum, çöllerde ve kurak yerlerde yaşayan ceylan, deve kuşu, zürafa, yaban

eşeği (zebra) ve yaban sığırı gibi hayvanlar ile otu bol olan verimli yerlerde yaşayan hayvanların

karşılaştırılmasıyla da anlaşılabilir. Bu karşılaştırmada çöllerde ve kurak yerlerde

yaşayan hayvanlar, derilerinin parlaklığı, şekillerinin güzelliği, uzuvlarının orantılılığı

ve anlayışlarının keskinliği ile diğerlerinden çok farklı olduğu görülür. Oysa ceylan keçinin,

zürafa devenin, yaban eşeği ve yaban sığırı (evcil) eşek ve sığırın kardeşidir. Ancak

görüldüğü gibi aralarında çok fark vardır. Bunun sebebi ise, verimli topraklardaki bolluğun

bu hayvanların bedenlerinde kötü artıklara ve bozuk karışımlara yol açmasıdır. Çöllerdeki

hayvanların aç kalması ise onların bedenlerini ve şekillerini güzelleştiriyor.

İnsanlar için de aynı şey geçerlidir. Her türlü meyve, sebze ve ürünün bulunduğu

verimli yerlerde bolluk içinde yaşayan insanların genellikle kıt anlayışlı ve kaba cisimli kişiler

olduklarını görüyoruz. Berberllerin durumu böyledir. Diğer taraftan Masamide, Gımare

ve Sus halkları gibi sadece arpa veya mısırla yetinenlerin akıl ve cisimlerinin ise onlardan

daha iyi olduğunu görüyoruz. Aynı şekilde bolluk içindeki Mağrib halkıyla, toprakları

verimsiz ve yiyecekleri çoğunlukla mısır olan Endülüs halkının durumu da böyledir.

Endülüs halkının başkalarında karşılaşılmayacak ölçüde zeki, bedenleri hafif ve öğrenme

kabiliyetlerinin çok yüksek olduğu görülür.

Mağrib'in (ziraata elverişli) kırsal kesimlerinde yaşayanlar ile kentlerde ve şehirlerde

yaşayanların durumu da aynıdır. Her ne kadar şehirdekiler de, kırsal kesimdekiler

gibi, bolluk içinde yaşıyorlarsa da, yiyeceklerini, ona kattıkları şeylerle iyice terbiye edip

hafifletiyorlar ve tam kıvamına getiriyorlar. Zaten genel olarak yiyecekleri koyun ve tavuk

etidir. Lezzetli olsun diye yemeklerine çok fazla yağ da katmıyorlar. Böylece yemekleri hafif

oluyor ve vücutta sebep olduğu kötü artıklar da az oluyor. Onun için şehirde yaşayanların

bedenlerinin, kırsal kesimde ölçüsüzce yemek yiyerek yaşayanlarınkinden daha zarif

oldukları görülür. Aynı şekilde badiyelerde açlığa talim ederek yaşayan bedevilerin vücutlarında

da hiçbir fazlalık yoktur.

Bil ki çok yemek yemenin bedendeki (olumsuz) etkileri din ve ibadetler konusunda

bile ortaya çıkmaktadır. Badiyelerde ve şehirlerde, lüks içinde yaşamayıp, kendilerini

zevklerden ve lezzetli şeylerden uzak tutanların, bolluk ve lüks içinde yaşayanlara göre

daha dindar ve ibadetlere daha düşkün oldukları görülür. Hatta çok fazla et, birbirinden

farklı ve abartılı gıdalar ile has (kepeksiz) buğday ekmeği yemeleriyle bağlantılı olarak

kalplerinin katı ve gafıl olmasından dolayı, şehirliler arasında ibadetlere düşkün dindarlar

azdır. Abidler daha çok darlık içindeki bedevllerden çıkar.

Yine bu konuda, lüks ve bolluk içinde yaşayışlarının değişik olmasına bağlı olarak,

bir şehir halkının durumu da birbirinden farklıdır. Diğer taraftan bedevllerden ve şehirlilerden

lüks ve bolluk içinde yaşayanlar kıtlık ve açlıkla karşı karşıya kaldıklarında başkalarına

göre daha çabuk ölürler. Mağrib'teki Berberiler, Fas ve Mısır halkı gibi ... Aynı

Hooray! Your file is uploaded and ready to be published.

Saved successfully!

Ooh no, something went wrong!