02.09.2022 Views

Pırpır

Create successful ePaper yourself

Turn your PDF publications into a flip-book with our unique Google optimized e-Paper software.

Sayı : 5

Eylül 2022

PIRPIR

Fotoğraf : Aleyna Vuran / İK


1


3

İçindekiler

Yönetim Kurulu Başkanı'nın Yazısı

5

Editör'ün Yazısı

7

Bir Gün Değil Her Gün Gönüllülük

8

Windows için bilinmeyen özellikler

10

Bunları biliyor muydunuz?

13

Nedir bu "KVKK" ?

17

Eylül ayı İzmir Etkinlikleri

20

Kendi İşimin Patronuyum!

23

Dünya Barış Günü

24

Doğum günleri

25

İzmir'de ne yiyelim?

29

Yapay Zeka

35

Furkan Çifçi Röportaj

37

Aramıza Yeni Katılanlar

2


Değerli Çalışma Arkadaşlarım,

108 yıl önce Japonya'da kurulmuş olan Yanmar firmasının, genel müdürü

olmaktan her zaman gurur ve onur duyduğum Türkiye iştirak Yanmar

Turkey Makine A.Ş. ve Ekim ayında bünyemize katılan Solis Traktör adına hepinizi selamlayarak

sözlerime başlamak istiyorum.

Şartlar zorlaşıyor, global krizlerin ardı arkası kesilmiyor. Ticari anlamda işlevini devam ettirebilen

firmaların sürdürülebilir tek bir dayanağı var, o da özverili çalışanları. Yanmar Türkiye olarak bu

konuda çok şanslı olduğumuzu düşünüyorum ve şirketimizin yaşadığı hızlı büyüme de bunun

adeta kanıtı niteliğinde.

Siz değerli Yanmar Turkey Makine A.Ş. çalışanları sayesinde, bu ay 5. yılımızı başarıyla

tamamlamanın mutluluğunu ve gururunu yaşıyorum. Bu sene kıymetli emekleriniz sayesinde tüm

olumsuz koşulları aşabileceğimize inancım daha da arttı. Güçlenerek büyüyen, zorlu hedeflerine

adım adım ulaşan firmamızın arkasında hepimizin büyük emeği var. Bu vesile ile, tüm

çalışanlarımızı ilgilendiren birkaç gelişmeyi sizinle paylaşmak isterim.

Özverili çalışmalarınız sayesinde FY21 için belirlemiş olduğumuz 163 milyon TL ciro hedefini mali

yıl sonunda 218 milyon TL ile aşmış bulunuyoruz. Bu başarımızın akabinde FY22 için 500 milyon

TL hedef belirledik ve bu hedefin de üzerinde sonuçlar için var gücümüzle çalışıyoruz.

Makinagetir iş kolumuz 18 Temmuz 2022 tarihinde Marmara bölgesine açılmış bulunuyor. Bu

büyüme uzun süredir üzerinde çalıştığımız bir konu idi. Marmara bölgesinden beklentimiz her ay

50.000 ziyaretçi ve mali yılımızın sonunda toplamda 1.000 makine sahibinin 3.000 adet makine

ilan ile toplamda yıllık 10 milyon TL’lik ciro getirmesidir.

Solis Ekibi ilk 5 ayda yurt içi pazarda 530 traktör satışıyla, pazardaki payını geçen seneye göre

%165 artırarak, içinde Hattat, Erkunt, Başak gibi firmaların da bulunduğu köklü traktör markaları

ligine bir adım daha yaklaşmıştır. İç pazarda payımız da böylece %2.3’e ulaşmıştır.

Bildiğiniz üzere üretimine başladığımız YM serisi traktörlere ek olarak özellikle Avrupa bölgesine

ihracat hedefiyle YT ve SA serilerinin Türkiye’de üretimini konusunda da Japonya ile

görüşmelerimiz devam ediyor. Aynı zamanda YT AGRI ile Bangladeş’ten 60.000USD değerinde

sipariş almış bulunuyoruz ve export pazarlarımız arasına; Bulgaristan, Gürcistan, İsveç, Moldova,

Nijerya, Tayland, KKTC ve yakın zamanda da Kamboçya’yı ekledik. Böylece, ihracat yaptığımız

ülke sayısını 17’ye çıkartmış olduk. Aynı zamanda bu mali yıl içinde başlatmayı düşündüğümüz

Azerbaycan irtibat ofisi için de araştırmalara başladık.

Ayrıca Enerji Sistemleri ekibi yoğun bir şekilde özel proje ihalelerine hazırlanıyor ve mevcut

potansiyel projelerini son pazarlık aşamasına taşımış bulunuyor.

3


Bu önemli projelerden biri Irak’taki 800 MW Güç santrali projesi ve yaklaşık 60M USD lık kısmı

YTM tarafından üstlenilecek şekilde tekliflendirildi. Projenin toplam güç üretimi 800 MW

boyutunda olup İzmir büyüklüğünde bir şehrin enerji ihtiyacını sağlayacak büyüklüktedir.

Bir diğer çalışılan önemli proje, Aydın Germencik Jeotermal 24Mwe çapındaki proje ve

yaklaşık 50M EUR luk kısmı için görüşmeler devam etmekte. Atık geri dönüşümü ve temiz

enerji üretiminin giderek önem kazandığı bu süreçte, Özbekistan’da Yeşil Hidrojen üretimi ve

Biyogaz Güç Tesisi planları yapılmakta. Gerçekleşmesi halinde, çöpten yeşil hidrojen üretimi

sağlayacak bu proje, Yanmar tarihinde bir ilk olacak. Partner firma ile çalışmalar ve

Cumhurbaşkanlığı seviyesinde müzakereler devam ediyor.

Yine Enerji Sistemleri ekibi tarafından takip edilen benzer bir proje de 70Mwe gücünde

planlanan Endonezya Biyogaz Güç Tesisidir. Bu projeler şirketimiz için Asya kıtasında EPC

konusunda önemli referanslar olacaktır ve bunların yanı sıra Birleşik Arap Emirlikleri’nde

hidrojen alanında yeni partnerler ile proje hazırlıkları devam etmektedir.

Bu sene distribütörlüğünü aldığımız endüstriyel motor iş kolunda da endüstriyel ekipman

üreticisi Mazaka ve jeneratör üreticisi KJ Power ile yüksek hacimli sipariş görüşmeleri

yapılmıştır. Endüstriyel Motor alanındaki bu iki önemli OEM ile geçtiğimiz aylarda büyük bir

anlaşma sağlamış bulunuyoruz.

Son olarak, Yanmar Holding’ten CSO Nagata SHIORI’nin bu ay gerçekleştireceği Türkiye

ziyaretinden bahsetmek istiyorum. İzmir ve İstanbul ofislerimizi ziyaret edecek olan Nagatasan,

fabrikamızda gerçekleştireceğimiz bir etkinlikte tüm YTM ekipleri ile bir araya gelecektir.

Programının devamında kendisini İstanbul Metropol AVM'de bulunan yeni Enerji Sistemleri

ofisimizin açılışında ağırlıyor olacağız. Nagata-san’ın Türkiye ziyareti, grup şirketleri arasında

YTM’ye olan ilgi ve alakanın büyük bir göstergesidir.

Tüm bu başarılar ile YTM’nin 5. Yıl dönümünü karşılıyor olmak bizim için büyük bir onur ve

kıvanç kaynağıdır. Şirketimizi başarı dolu yıllara taşıyan siz değerli çalışanlarımızın göstermiş

olduğu özverili çalışmalar için teşekkür ediyor, keyifli okumalar dileyerek sözlerimi bitiriyorum.

Nice başarı dolu uzun yıllara.

Mustafa Kemal Erdoğan

Yönetim Kurulu Başkanı

4


Editörün

yazısı

Sevgili PIRPIR Okuyucuları Merhaba,

PIRPIR’ın 5. Sayısında sizlerle bir araya gelmiş bulunuyoruz :)

Öncelikle bu geleneği devraldığım ve bu güzel dergiyi başlatan

sevgili Esra San’a, ardından bu derginin oluşmasında en büyük

katkıyı sağlayan, birbirinden güzel yazılar yazan siz değerli

çalışma arkadaşlarıma teşekkür ederim.

PIRPIR her zamankinden farklı olarak artık dijital olarak

aramızda olacak. Böylece PIRPIR, Yanmar’ın Green Challange

projesine uyumlu, kağıt harcamadan ve istediğimiz her yerde

bilgisayar ve telefonlarımızdan ulaşabileceğimiz bir dergi

haline gelecek.

Bu dergiyi oluştururken amaçladığım renkli ve ilgi çekici

olmasıydı. Çalışma arkadaşlarımızın bizler ile paylaştığı

yazılarını keyifle okumanızı, bazı sayfalarda gülümsemenizi

bazı sayfalarda ise işten arta kalan zamanlarda sizi

dinlendirecek ve eğlendirecek etkinliklerden haberdar etmeyi

amaçladım. Umarım PIRPIR’ın ilk dijital sayısı bizlere ilham olur

ve her sayıda farklı çalışma arkadaşlarımızın yazılarıyla

karşılaşırız. Tüm Yanmar Ailesi’ne keyifli okumalar diliyorum.

Aleyna VURAN

İnsan Kaynakları Asistanı

5


Yılımız

kutlu olsun

6


Serpil Elitaş / AGRI

BİR GÜN DEĞİL

HER GÜN GÖNÜLLÜLÜK

Yoğun ve stresli çalışma hayatımıza bir nebze de olsa ara vermek

için yapabileceğimiz çeşitli aktiviteler ve sosyalleşme imkanları

bulunmakta. Ama birçoğumuz bu imkanı yalnızca kendimizi tatmin

etmek için kullanıyoruz. Neden haftanın bir gününü hem kendimizi

hem de sevimli dostlarımızı mutlu etmek için kullanmayalım?

Barınaklara terk edilen dostlarımız, onlara yardım etmemiz ve

onları sevmemiz için bizleri dört gözle bekliyorlar ve emin olun

bizleri gördükleri an güldüklerini bile gördüm. Hayvan güler mi

demeyin, bence gülüyorlar :)

Yaşadıkları alanları temizlemek, onları yıkamak, evlerini boyamak

gibi çok basit, bir o kadar da eğlenceli işlerle onlara yardım

edebiliriz.

İzmir’de gönüllü olarak barınaklara yardıma giden topluluklar en

soğuk ve sıcak havalarda bile bu ziyaretleri aksatmamakta ve

aralarına katılacak yeni gönüllüleri beklemekteler. (Afalina

Gönüllülük Topluluğu, Animalsave vb.)

Sizler de bir Pazar gününüzü bu sevimli dostlara ayırıp onlar için

bir şeyler yapmak isterseniz hep birlikte bir gün değil her gün

gönüllü olabiliriz.

7


Oğuz Ünal / IT

Windows İçin Bilinmeyen Özellikler

Bilgisayarlarımız artık iş ve ev hayatımızın vazgeçilmezi haline geldiği günümüzde,

bilgisayar kullanımını kolaylaştıran ve sizlere vakit kazandıran birkaç özellik listesi;

1. Touchpad Parmak Hareketleri;

Eğer touchpad driverlarınız güncelse ve laptopunuz 5-6 yıldan eski değilse tahminen

çoklu dokunmayı destekler. Bu çoklu dokunma kimi zaman çok işinize yarayabilir. Bu

parmak hareketleri genel olarak aşağıdaki gibidir;

İki Parmak yukarı/aşağı: Çok dosyanın olduğu bir klasörde ya da bir web sayfasında, Word

dosyasındaysanız, iki parmağınızla yukarı/aşağı kaydırarak fare tekerleğinin işlevini

görebilirsiniz.

İki parmağı aç/kapa: Web sayfasına ve resim, Word dokümanı gibi dosyalarda zoom

yapmaya, klasörlerde ve masaüstünde klasör/dosya boyutlarını büyütüp küçültmeye yarar.

Üç parmak yukarı: Açık olan pencereleri görmenizi sağlar. Bir nevi alt+tab işlevi

görmektedir.

Üç parmak aşağı: tüm pencereleri aşağıya çeker ve masaüstünü görüntüler.

Üç parmak sağa/sola: açık uygulamalar arasında geçiş yapmayı sağlar.

2. Pencereleri sallayın;

Bu özelliği örnekleyecek olursak, arka planda birden fazla sekme açık ve hepsini birden

alta alıp, tek bir tane sekmeyi açık tutmak istiyorsunuz. Bunun için açık tutmak istediğiniz

sekmeyi tutun ve kısa süre sallayın, bir süre sekmeyi salladığınızda diğer sekmeler anında

simge durumuna küçültülecektir.

8


1. Bilgisayarı Animasyon ile Kapatın;

Bunun için yapmanız gereken masaüstünde boş bir alana Mouse ile sağ tıklamak ve yeni

seçeneğinin üstüne gelip bir kısayol oluşturmak. Yeni kısayol oluşturduğunuzda öğenin

konumuna tırnak işaretleri olmadan “%windir%\System32\SlideToShutDown.exe” yazıp ileriye

tıklayın. Kısayolu oluşturduktan sonra çalıştırın karşınıza gelen ekrandan bilgisayarınızı

kapatabilirsiniz.

2. Bilgisayarınızda Birden Fazla Ekranda Çalışın;

Birden fazla ekran açmak için Ctrl + Windows + D tuşlarına aynı anda basarak yeni bir masa

üstü oluşturabilirsiniz. Açılan masaüstlerinde gezinmek için Ctrl + Windows + Ok İşareti

tuşlarına aynı anda basarak bir önceki ya da sonraki masaüstüne geçebilirsiniz.

3. Görev Çubuğunda Sabitlenmiş Programları Kısayol ile Açın;

Görev çubuğu üzerinde sabitlemiş olduğunuz programlarınızı kolayca açmanızı sağlayan

kısayoldur. Windows tuşu ile birlikte bastığınız sayı (1,2,3,4,5..), görev çubuğunda bulunan

sıradaki programı açacaktır. Örneklendirecek olursak görev çubuğunuzda 3. sırada Google

Chrome bulunuyor ise, Win + 3 yaparsanız Google Chrome açılacaktır.

4. Çok Bilinmeyen Kısayollar;

Windows ortamında kısayolları bilmek oldukça hızlı bilgisayar kullanmanıza yardımcı olur.

Win + D ya da M Kısayolu: Örnek olarak; herhangi bir pencerede iken doğrudan

masaüstüne

gitmek için Windows tuşu ile beraber D ya da M tuşuna basmanız gerekir. Bu sayede

doğrudan masaüstüne gidebilirsiniz.

Windows + X: Basit kısayolları içeren küçük bir başlat menüsü açar. Başlat Menüsü’nün

üzerine sağ tıklanarak da açılabilir.

Windows Logo tuşu + E: Windows Gezgini dosyasını açar.

Windows Logo tuşu + I: Ayarlar menüsünü açar.

Windows Logo tuşu + Shift + S: Ekran görüntüsü almaya izin verir.

9


BUNLARI BİLİYOR

MUYDUNUZ

Japonların ortalama yaşama ömrü Amerikalılardan 4 yıl daha fazladır.

Japon geleneklerine göre, küçük sumo güreşçileri, güreşmeye başlamadan

önce tecrübeli güreşçiler tarafından temizlenir ve yıkanırmış.

Japonyadaki evcil hayvan sayısı çocuk sayısından fazladır.

Dünyanın aksine Japonyada kara kedilerin iyi şans getirdiği düşünülür.

10


Japonlar kan grubuna göre kişilik analizi yaparlar. Hatta bu tespitler halk tarafından o

kadar çok benimsenmiş ki, bizim birbirimize burç sorduğumuz gibi, onlar da insanlarla

olan uyumları üzerine tahmin yürütmek için birbirlerine kan gruplarını soruyorlarmış:

1930 yılında Japon profesör Takeji Frukawa konuyu tıbbın tekelinden çıkararak kan gruplarımızın kişiliklerimiz

hakkında bir çok şey söyleyebileceğini iddia eden bir makale kaleme almış. 'ketsuekigata' adı verilen bu kişilik

analizleri Japon kültürüne gittikçe yerleşmiş ve Japon gazete ve dergilerinde, tıpkı batının burç yorumları gibi

yayınlanmaya başlamıştır. İşte kan gruplarınıza göre kişilik analizi :

A grubu :

En yaygın rastlanan kan gruplarından biri olan A grubu insanları, işbirliğini ve insanlara yardım etmeyi seven,

hassas, zeki ve mükemmeliyetçi tiplerdir. İnsanlarla iyi geçinmeyi oldukça önemserler ve bu sebeple çoğu

zaman duygularını olduğu gibi açık etmemeyi tercih ederler. Bu durum, onların kimi zaman insan içinde

kendilerini rahatsız hissetmelerine ve utangaç ve içe dönük bir yapıya sahip olmalarına sebep olur.

A grubu insanı oldukça gergin ve sabırsız olabilir; ancak kriz zamanlarında sakin kalarak sahip olduğu gücü

açığa çıkarma yeteneğine de sahiptir. Sorumluluk bilinci ve çalışma disiplini gelişmiş olduğu için başarılı bir

yaşama sahip olma ihtimali yüksektir. Bu tip, zaman zaman strese bağlı olarak uyku problemleri yaşayabilir.

Stres, onların yaşamını oldukça etkileyen durumlardan bir tanesidir. Ayrıca sahip oldukları hassas yapı

sebebiyle, en yaratıcı ve sanatçı ruhlu kan grubudur.

B grubu :

Dünya nüfusunun 3'te birini oluşturan B grubu insanları, tüm kan grupları arasında en dengeli insanlar olarak

kabul edilir. Gündelik işleri halletmek konusunda üstün bir yeteneğe sahip, düşünceli ve hassas insanlardır. Aynı

zamanda hırslı ve liderlik kabiliyeti yüksek tipler olan B insanları, yaptıkları planları ve kafaya koydukları işleri en

ince ayrıntısıyla düşünür, mantıklı olanın peşinden giderler. İyi bir konsantrasyon seviyesine ve hedef odaklı

düşünme alışkanlığına sahiptirler. Bireyselliklerine düşkün, işbirliği yapmaya çok sıcak bakmayan tiplerdir; her

şey onların kurallarına uygun gerçekleşmelidir. Duygularından çok düşüncelerine odaklı oldukları için kimi

insanlarca aşırı soğuk ve ciddi bulunabilirler.

11


AB grubu :

En nadir rastlanan kan grubu olan AB'nin insanları oldukça popüler tiplerdir. Kırmızı kan hücrelerinde hem A,

hem de B antijenleri bulunduğu için, karakterlerinin bir kısmını bu kan gruplarına ait özellikler oluşturabilir.

Örneğin AB insanları hem çekingen, hem de canayakın olabilirler. AB'lerin belki de en kıskanılası özellikleri,

küçük şeyleri kafaya takmayan yapılarıdır. Hareketli ve heyecanlı bir yaşam sürmeyi seven, manevi dünyaları

zengin insanlardır. AB kan grubuna sahip insanlar her ne kadar sorumluluk bilincine sahip, güvenilir insanlar

da olsalar, çok fazla soru sorulmasından ve emir verilmesinden hoşlanmazlar ve işleri kendi bildikleri yolla

halletmek isterler. Ve son olarak maalesef tıpkı A'lar gibi, onların da çoğu zaman stresle başları derttedir.

0 grubu :

En sık rastlanan kan gruplarından bir başkası olan 0'ın insanları özgürlüğüne düşkün tiplerdir. Hem liderlik

kabiliyetine sahiptirler, hem de yalnızlığı oldukça severler. Öz güvenleri yüksek, cesur insanlardır fakat aynı

zamanda insanların düşüncelerine önem vermeyi de ihmal etmezler. 0'lar aynı zamanda sezgileri ve

konsantrasyon becerileri kuvvetli tiplerdir ancak çabuk pes etme huyuna sahip oldukları için maalesef pek

güvenilir tipler değildirler. Ancak güvenilmez yapılarının, 0'ların tek olumsuz özelliği olduğunu söylemek

kesinlikle yanlış olmaz. Çünkü onlar oldukça enerjik, sosyal, girdiği ortamda ilgi odağı olan tiplerdir ve stresle

alakalı çok büyük bir problemleri yoktur. Ancak fiziksel olarak aktif oldukları zaman kendilerini çok daha iyi

hissettikleri de bir gerçektir.

12


Hande Solak / Hukuk Müşaviri

Herkese Merhaba,

Yazının başlığına uygun şekilde sizleri biraz kişisel veri konusunda düşündürmeden önce, Temmuz

2022 itibariyle başlamış olduğum YTM Hukuk Müşaviri görevime ilişkin heyecanımı sizlerle paylaşmak

isterim. YTM ile yollarımızın kesişmesi bu yazıdan yaklaşık 5 yıl öncesine dayansa da, böylesi büyüyen

ve gelişen bir kurumun bir parçası olmanın ve kurum kültürüne birebir katkıda bulunmanın mutluluğunu

yaşıyorum. Bu süreçteki canayakın “hoşgeldin”ler için tüm YTM ailesine bir kez daha teşekkür ederim!

Konu başlığımıza gelirsek, son yıllarda dillerden düşmeyen kişisel veriler ve bu verilerin korunmasına

ilişkin mevzuat, namıdiğer “KVKK”, hepimizin aklını hem iş hayatında hem de bireysel-sosyal

hayatlarımızda meşgul etmeye başladı. İş hayatında kullandığımız sözleşmelere kişisel veriler ile ilgili

ayrı maddeler koymaya başladık; internet sitelerimize veri güvenliğine ilişkin metinler ve politikalar

ekledik; iş harici sosyal hayatlarımızda ise, alışveriş yaptığımız mağazalarda telefon numaramızı

paylaştıktan sonra “size bir kod göndereceğiz o kodu bize söyleyebilir misiniz?” cümleleriyle karşılaştık

ve verilerimizin işlenmesine, bizlerle pazarlama faaliyetleri için iletişim kurulmasına izin verdik ya da

belki daha ketum davrandık ve onay mekanizmalarına girmekten kaçındık.

Peki nedir bu kişisel veri meselesi?

NEDİR BU “KVKK”?

Kişisel veri, mevzuatımızdaki tanımıyla, kimliği belirli veya belirlenebilir gerçek kişiye ilişkin her türlü

bilgiyi ifade ediyor. Esasen bu tanımdan yola çıkarak kişisel veriye ilişkin pek çok çıkarım yapabiliyoruz.

Kişiyi net olarak belirli kılan veriler ad-soyad, doğum tarihi, doğum yeri gibi bilgilerken, aynı kişinin kim

olduğu hakkında yaklaşık bilgiler verebilecek fiziki, ailevi, ekonomik, sosyal veriler de kişisel veri

saylıyor. Dolayısıyla din, mali durum, siyasi görüş, dernek/sendika üyeliği, telefon numarası, motorlu

taşıt plakası, sosyal güvenlik numarası, pasaport numarası, özgeçmiş, resim, görüntü ve ses kayıtları,

ayak numarası, parmak izleri, genetik bilgiler, IP adresleri, alışveriş alışkanlıklarını kişisel verilere örnek

olarak verebiliriz.

Günümüzde gerek devlet kurumları gerekse özel kuruluşlar, her gün binlerce kişiye ilişkin çeşitli

bilgilere ulaşabiliyor. Elde edilen bilgiler, bilişim teknolojilerinde yaşanan gelişmelerin de etkisiyle,

kolaylıkla işlenebiliyor ve aktarılabiliyor. En nihayetinde bu bilgiler arasında gittikçe artan bir ölçüde

kişisel verilerin de yer almasının, söz konusu verilerin korunması ihtiyacını gündeme getirdiğini

söyleyebiliriz.

Kişisel verilerin korunmasına ilişkin ilk yasal mevzuat Kıta Avrupasında, Almanya’nın Hessen eyaletinde

1970 yılında “Veri Koruma Kanunu”nun yürürlüğe girmesi ile karşımıza çıkıyor. Sonrasında 1973 tarihli

İsveç ve 1978 tarihli Fransa veri koruma kanunları Almanya’yı takip ediyor.

13


Esasen kişisel veri konusundaki ilk mevzuat çalışmaları özel sektörün kişisel verileri

kullanmasını düzenlemek amacıyla değil, devlet elinde bulunan çok sayıda verinin “kimlik

numarası” benzeri bir sistemle kaydedilmesi ve entegre edilmesi sonucunda, etkin bir şekilde

veri işlemenin mümkün hale gelmesi ve bu kapsamda muhtemel riskler karşısında hukuken

korunmaya ihtiyaç bulunduğu düşüncesiyle hazırlanıyor.

Bu gelişmelerin üzerine Birleşmiş Milletler (BM), Avrupa Konseyi, İktisadi İşbirliği ve Kalkınma

Teşkilatı (OECD) ve Avrupa Birliği (AB) gibi uluslararası kuruluşlar ile Avrupa ülkeleri ve

Amerika Birleşik Devletleri’nde ulusal mevzuatlar oluşturuluyor. Şu an yerel mevzuatımız

haricinde en sık duyduğumuz veri koruma mevzuatı, Avrupa Birliği ülkelerinde çatı kanun

olarak geçerli olan General Data Protection Regulation – GDPR.

Ülkemizde ise insan haklarının etkin bir biçimde korunması, AB ile yürütülen üyelik

müzakereleri ve uluslararası iş birliği ve ticaretin artırılması amaçlarıyla kişisel verilerin

korunmasına yönelik kanuni bir düzenleme hazırlama ihtiyacı ortaya çıkıyor ve 7 Nisan 2016

tarihinde resmi olarak 6698 Sayılı Kişisel Verilerin Korunması Kanunu (KVKK) ile tanışıyoruz.

Kişisel verilerin korunması meselesi temel hak ve özgürlüklerden “özel hayatın gizliliği” ile içe

içe geçmiş durumda olduğundan yerel ceza mevzuatımızda kişisel verilerin kaydedilmesi,

verileri hukuka aykırı olarak verme veya ele geçirme, verileri yok etme fiileri suç olarak

düzenleniyor.

Ek bir bilgi olarak, kanundaki “gerçek kişi” vurgusu nedeniyle mevzuat hükümlerinin tüzel

kişilerin bilgilerine ilişkin olarak uygulama alanı bulamayacağının altını çizmek gerekir.

Uygulamada verilerin işlenmesi bireyler ile mal ve hizmet sunanlar bakımından bazı kolaylık ve

avantajlar sağlasa da, bu durum verilerin istismar edilme riskini de beraberinde getiriyor. İşte

bu istismarı önlemek adına KVKK ile, veri işleyenlere belirli sorumluluklar yükleniyor.

Veri işlemenin ne olduğu konusuna gelirsek, kişisel verilerin tamamen veya kısmen otomatik

olan ya da herhangi bir veri kayıt sisteminin parçası olmak kaydıyla otomatik olmayan yollarla

elde edilmesi, kaydedilmesi, depolanması, muhafaza edilmesi, değiştirilmesi, yeniden

düzenlenmesi, açıklanması, aktarılması, devralınması, elde edilebilir hale getirilmesi,

sınıflandırılması ya da kullanılmasının engellenmesi gibi veriler üzerinde gerçekleştirilen her

türlü işleme veri işleme denir. Örneğin, kişisel verilerin sadece bir sabit diskte, CD’de,

sunucuda depolanması, anılan verilerle başkaca hiçbir işlem yapılmasa da bir veri işleme

faaliyeti olarak görülür. Dolayısıyla veri işleme kapsamına giren eylemlerin sınırlı sayıda

olmadığını, kişisel verilerin ilk defa elde edilmesinden başlayarak veriler üzerinde

gerçekleştirilen tüm işlem türlerini ifade etmekte olduğunu söylemek yanlış olmaz. En

nihayetinde kişisel verilerin işlenmesi kavramı zincirleme bir döngüyü ifade eder.

14


Yukarıda belirttiğim gibi KVKK ile tanışmamız sonrasında, kişisel veri ve bu verinin işlenmesi

ile birlikte hayatımıza giren kavramlardan birisi de “açık rıza” kavramı. Kanunda açık rıza,

belirli bir konuya ilişkin, bilgilendirilmeye dayanan ve özgür iradeyle açıklanan rıza şeklinde

tanımlanıyor. Bu kavram bakımından uygulamada “battaniye rıza”lardan kaçınmak gerekiyor.

Örneğin; “her türlü ticari işlem, her türlü bankacılık işlemi ve her türlü veri işleme faaliyeti”

gibi belirli bir konu ve faaliyeti işaret etmeyen rıza beyanları battaniye rıza kapsamında

değerlendirilebilecek durumlardan bazıları. Kanunda kişisel verilerin işlenmesi için açık rıza

alınması kişisel veri işleme şartları arasında sayılıyor.

Dolayısıyla uygulamada kişisel veri işleme faaliyetinde bulunacak isek, öncelikle Kanunda yer

alan kişisel veri işleme şartlarına giriyor muyuz diye bakıyoruz ve bu şartlardan en az birini

sağlamıyorsak veri işleme faaliyetimiz bakımından kişinin açık rızasını alarak ilerliyoruz.

Kanun koyucu, kişisel verileri işlenen ilgili kişilere bu verilerinin kim tarafından, hangi

amaçlarla ve hukuki sebeplerle işlenebileceği, kimlere hangi amaçlarla aktarılabileceği

hususunda bilgi edinme hakkı tanıyor ve bu hususlar kapsamında “veri sorumlusunun

aydınlatma yükümlülüğü” karşımıza çıkıyor. Buna göre veri sorumlusu, kişisel verilerin elde

edilmesi sırasında bizzat veya yetkilendirdiği kişi aracılığıyla ilgili kişiye bazı bilgilendirmeleri

yapmakla yükümlü oluyor. En nihayetinde uygulamada, ister kişisel veriyi açık rıza ile elde

edelim, isterse de kanunda sınırlı sayıda sayılan şartlar kapsamında açık rıza olmaksızın elde

edelim, verilerini işlediğimiz gerçek kişilerin karşılarına aydınlatma formlarımızı çıkarıyoruz.

Bu yazım ile kişisel veri kavramının ne olduğu, bu konudaki ulusal ve uluslararası mevzuatların

gelişimi, yerel mevzuatımız olan KVKK’daki temel kavramlara kısaca değinmek istemiştim.

Mevzuatın derinliği tabii ki de bu kapsamlardan çok daha fazla.

İş kanunun uygulanmasına geldiğinde, Kişisel Verileri Koruma Kurumu, mevzuata uygun

davranmadığını tespit ettiği kurum ve kuruluşlara 2022 yılı itibariyle 13.391,00-TL ila

2.678.863,00-TL arasında değişen idari para cezası düzenlemekle yetkili. Dolayısıyla herhangi

bir şekilde veri işleyen tüm piyasa oyuncuları için konu oldukça mühim. 2021 yılında Türkiye’de

Kişisel Verileri Koruma Kurumu’na bildirimi yapılan veri ihlali sayısının, bir önceki yıla göre

yüzde 78 arttığı ve geçtiğimiz yıl eğitim, teknoloji, sağlık, bankacılık, kozmetik ve e-ticaret

sektörlerinin öne çıktığı veri ihlallerinden 25 milyondan fazla kişi etkilendiği de dikkate

alındığında kişisel verilerin korunması mevzuatına uyum çalışmalarının ve gerçek anlamda veri

koruması sağlamak adına gerekli teknik altyapıların sağlanmasının ne kadar önemli olduğu

tartışılmaz.

15


Sonuç olarak, görüleceği üzere kişisel verilerin korunmasına ilişkin yasalar alışkın olduğumuz

diğer hukuk kurallarına (medeni hukuk ve ceza hukuku gibi) göre oldukça genç ve aslında

bizlere yeni hukuk kuralları yaratma ihtiyacının teknolojik gelişmelerle ne kadar paralel

olduğunu, hukukun da yaşayan bir bilim olduğunu gösteriyor.

Ve bu konu tabii ki de tek bir yazı ile içinden çıkılabilecek basit bir konu değil.

Kişisel veri konusunu biraz beyin jimnastiği yaparak felsefik açıdan düşünmek isteyenlere,

Youtube’da “Philosphy Tube” isimli kanalın “Data” başlıklı videosunu şiddetle tavsiye ederim.

Her ne kadar ucundan biraz distopik bir yaklaşım gibi gözükse de, videodaki kimlik tarama

cihazının bir çekiç olması toplanan verilerin bizlere karşı silah olarak kullanılabileceğine ilişkin

müthiş bir benzetme. İlgilenenleri videoya ulaştıracak QR kodu aşağıda paylaşıyorum.

Sonraki sayılarda tekrar görüşmek üzere!

16


17


Gökhan Türkmen

SoldOut Performance Hall

2 Eylül

Kalben

Ooze Venue

2 Eylül

Sagopa Kajmer

Çeşme Açıkhava Tiyatrosu

3 Eylül

Bülent Ortaçgil

Mahfel Urla

3 Eylül

Yüzyüzeyken Konuşuruz

İzmir Arena

4 Eylül

Pinhani

İzmir Arena

8 Eylül

Tarkan

Gündoğdu Meydanı

9 Eylül

Mor ve Ötesi

Ooze Venue

10 Eylül

Levent Yüksel

Kültürpark

19 Eylül

Yaşar

SoldOut Performance Hall

23 Eylül

Hayko Cepkin

Hangout Psm

24 Eylül

LP

İzmir Arena

26 Eylül

18


Romeo ve Juliet Ya Ölmeseydi

Hilltown Avm

4 Eylül

Seninle Evlenir Miyim?

Bornova Açık Hava Tiyatrosu

6 Eylül

Plastik Aşklar

Bostanlı Suat Taşer Tiyatrosu

7 Eylül

Ahududu

Bostanlı Suat Taşer Tiyatrosu

14 Eylül

Şen Makas

Bostanlı Suat Taşer Tiyatrosu

15 Eylül

Bir baba hamlet

Bostanlı Suat Taşer Tiyatrosu

17 Eylül

19


Arda Bayyurdoğlu / Pazarlama

Kendi işimin patronuyum! *

*çingeneye beylik vermişler önce babasını asmış. Bkz. Pır Pır, Sayı 2, Hangisi Sensin? Patron, Yönetici

veya Lider?

Sabah oldu, gözümüz açıldı ve bilişsel fonksiyonlarımız bir bir çalışmaya başladı. Bugünün “yeni bir gün”

olduğunun idrakine varmamızla birlikte kafamızın içinde o güne dair yapılacak işlerin bir listesi oluşmaya

başladı. Bu liste, alt alta yazılmış uzun bir merdivenin basamaklarını andıran maddelerden oluşuyor gibi

gelse de aslında kendi içerisinde öncelik, içsel/dışsal, ertelenebilir/ertelenemez gibi kategorilere

dağılmış durumdadır. Bu listeyle ilgili en önemli özellik de kâğıt üstünde asla ifade edilemez olması.

Bunun nedeni, maddelerin, kategorilerin ve ruh halimizin karmaşık bir ilişki içerisinde olması ve hiçbir

maddenin tek bir kategoride yer almaması. Örneğin, bir işin öncelik seviyesi çok yüksek olabilir ancak

içsel bir konu olduğu için sorumluluğu bize aittir, dolayısıyla ruh halimizin elverişli olmadığı durumda bu

işi “ertelenebilir” olarak kategorize edebiliriz. Bunu kâğıt üzerinde gören bir arkadaşımız, şüphesiz

anlamsız bir liste yaptığımızı veya sorumsuz olduğumuzu düşünebilir. Peki bu seviyede karmaşık bir

yapılacak işler listesini çözümlemek ve elimizden geldiğince işlerimizi yetiştirebilmek adına nasıl bir

yaklaşım izleyebiliriz?

İşte karşınızda [İSMİNİZ] Limited Şirketi!

Yapılacak işlerin bütünü aslında bizim başarımıza farklı kat sayılarla etki etmektedir. En önemsiz işlerimiz

dahi yeterince aksadığı zaman toplam başarımızdan yani yaşam kalitemizden eksiltecektir ve

koyduğumuz hedefi tutturmuş gibi gözüksek de kanayan bir yara olarak kalacaktır. Bu durumda

kendimizi, kendi şirketimizin patronu olarak görmek yani ekmek teknemiz olan işimizin sorumluluğunu

hissetmek eksik yanlarımızı tanımak ve gidermek için ihtiyaç duyduğumuz farkındalık seviyesine

erişmemize yardımcı olabilir. Bunun için öncelikle şirketimizin organizasyon yapısını kurgulayalım

dilerseniz.

Yönetim kurulu:

İd/ego/süper-ego, Ahaṃkāra/Buddhi/Manas/Citta, nefs-ül-emmere/nefs-ül-levvame/nefs-ülmüminne,

örnekler çoğaltılabilir. Bu ekip tam olarak yönetimden sorumludur. Dış dünyada önemli

konuların tartışıldığı kurul toplantıları, üst düzey atamalar, şirketin kurumsal karması (eşitlik, sosyal

sorumluluk, çevresel konular) gibi başlıklarla meşgullerdir. Bunu iç dünyamıza uygulamak istediğimizde,

günlük su içme hedefimizi icara etmekten, “iyi bir insan olmak” hedefimizi gerçekleştirmek yolunda sabır

ve adalet gibi yanlarımızın geliştirilmesine kadar pek konu karşımıza çıkar.

20


Büyük resimle ilgilenirler, orta ve uzun vadeli hedeflere çalışırlar, kısa vadede de her şeyin amaca uygun

yapıldığını kontrol ederler. Genelde ilk muhatapları departman yöneticileri ve iş kolu liderleridir.

İyi çalışması için kendimizin farkında olmamız yeterlidir. Bunun için zaman zaman kendi halimizde kalıp

sadece yapmak istediğimiz için yaptığımız, meditatif işlerle uğraşmak, pahalı seyahatler ve lüks yaşam

misali, bu ekibi zinde tutacaktır.

Muhasebe:

İç dünyamızda da tam olarak aynı görevi taşırlar. Sadece para hesabı değil, tüm mal varlığımızın

idaresinden sorumludurlar. Cüzdanımızdaki para, bankadaki para, kredilerimiz, yatırımlarımız ve en

önemlisi birikimlerimiz ve diğer departmanların bütçeleri. Kaynaklar kısıtlı olduğunda da stres treninin

lokomotifi olurlar.

Rahat çalışması için ihtiyaç duyduğu şey tabi ki bolca mal, mülk, az biraz da borç. Ama rahat çalışmanın

dışında iyi çalışması için ihtiyaç duyduğu şey finansal tablolar ve planlama. Neye ne kadar harcadığımızın

ve ileride harcayacağımızın takibini yapabilmeye başladığı noktada iyi çalışmaya başlayacaktır. O yüzden

bu departmana düzenli takibi yapılacak şablon tablolar veriyoruz ve kendileri içini dolduruyorlar analiz

yapıp kırmızı çizgileri gösteriyorlar.

İdari İşler:

Ofisin ve çalışanların ihtiyaçlarını karşılamak için çalışan bir diğer görünmez kahramanlar ekibi. Stok

takibi, temizlik/hijyen, güvenlik, ısıtma ve daha pek çok hayati fonksiyon ile ilgilenirler. İç dünyamızda da

çok önemli bir departmandır. Tüm operasyonların sürekliliğini sağlarlar. Dertleri; ellerim temiz mi,

telefonumun şarjı var mı, masamdaki notlar düzenli mi, yeterince kalın giyindim mi gibi sorulardır.

İdari işlerden iyi performans beklemek için sorumluluklarının ne kadar önemli olduğunu ve eksikliğinde

operasyonda nasıl aksaklıklara neden olabileceğini işaret eden prosedür ve iş akışlarına ihtiyacı vardır.

Zaten en kötü ihtimalle telefonunu şarj etmeden dışarı çıktığı için diğer departmanlardan homurtular

yükseldiğinde dersini alacaktır.

İnsan Kaynakları:

İşe alımlar, çalışan ilişkileri, özlük işleri, performans değerlendirme, bordrolama ve şirket içi eğitimler

gibi kritik konuları çalışırlar. Aldıkları kararlar çalışanların performansını derinden etkileme gücüne

sahiptir. Aynı zamanda çalışanlar arasındaki ihtilaflı konuları çözümlemek ve performanslarını

değerlendirip hakkettiklerini kazanmaları gibi sayısal değerlendirmesi zor konularında üstesinden

gelmeleri beklenir. Bu şartları iç dünyamıza yansıttığımızda insan kaynağımız dostlarımızdır ve

departmanın görevlerinden arkadaş seçimi, eş seçimi ilk akla gelenlerdir ve evet, evlilik eş-başkan

pozisyonu için bir işe alım süreci oluyor bu noktada. Bunun dışında, performans değerlendirmesi ile bize

faydalı olan insanları ön plana çıkartır ve çevresindeki ilişkilerin bütünlüğünü korumak için çaba sarf

eder.

21


İnsan kaynaklarının doğru çalışması için dostlarımızdan, sokakta tanımadığımız birisinden, ailemizden

beklentilerimizi net bir şekilde belirtmemiz. Böylelikle İK, yerleştirme yaparken doğru pozisyon ile doğru

kişileri eşleştirebilir. Daha sonrasında beklentimizi karşılayıp karşılamadığını ölçebilir, takım oyunları

düzenleyerek bağlılığı arttırabilir ve hak ettiği değeri görmesini sağlayarak uzun vadeli ilişkiler yürütebilir.

Başarı hiçbir zaman tek kişilik bir yolculuk değildir.

Satış ve Pazarlama:

Dış dünyada bu departman, ürünün satışının ve rekabet gücünün artması, marka değerinin yükselmesi,

müşterilerin memnuniyet ve güvenlerinin sağlanması, ürünlerin geliştirilmesi, fiyatlandırma gibi

fonksiyonları üstlenir. Bu yüzden ürün çok başarılı olsa dahi pazarlaması yanlış yapıldığında hak ettiği

değeri bulamayacaktır. Bu departmanı içselleştirdiğimizde ise görevlerinin bizi pazarlamak olduğunu

görebiliriz. Tokalaşma şeklimiz, gömleğimizin ütüsü, kendi yeteneklerimizi anlatışımız, eksik olduğumuz

konuları araştırıp öğrenmemiz içimizdeki pazarlama departmanının bazı görevleri.

Pazarlama departmanının huzur içerisinde çalışması için kendisini ifade etmesine izin vermemiz yeterlidir.

Çünkü bu departman tüm gücünü şirketin güçlü gözükmesi ve başarılı olması için harcamaktadır. Şirketin

dışarıdan görünen karakterine ve ürün yelpazesine etki eder, etkiyi ölçebilmek için de durmadan deneme

ve ölçümlemeler yapma ihtiyacı duyar.

Sonuç

Sizlerle paylaşmış olduğum analoji belki de soruna bir çözüm sağlamıyor gibi gözükebilir ancak merdiven

gibi uzayan yapılacak işler listemizi departmanlara ve kurullara bölüştürdüğümüzde bir sınıflandırma

yapmış oluruz. Eksik kalan ve tarihi yaklaşan sorumluluklarımız belli departmanlarda kümelendiğinde

anlayabiliriz ki olay aslında yapılacak iş listesini eritmek değil, o departmanın ihtiyaçlarını, iş akışını,

kültürünü değerlendirmemiz gerekiyor. Çünkü işler bir şekilde halledilir, ama ne pahasına?

İşin güzel yanı, yapılacak işleri departmanlara dağıttıktan sonra “Başkan” yani bizler, nihayet en önemli

soruya odaklanacak fırsatı bulabiliriz: “Bu şirket dünyaya nasıl bir miras bırakmalı?” Geriye kalan bütün

sistem zaten bu sorunun durmadan evirilen cevabı ile hizalanacak ve amaca hizmet edecektir.

22


Dünya Barış

Günü

Uluslararası Barış Günü olarak da bilinen Dünya Barış Günü, Almanya'nın 1939 yılında Polonya'yı işgal ettiği

tarih olan 1 Eylül olarak kabul edilmekteydi. Ancak bu tarih, 7 Eylül 2001 tarihli Birleşmiş Milletler Kararı ile 21

Eylül olarak kabul edildi.

Birleşmiş Milletler Genel Kurulu, 1981’deki 57. birleşiminde, “Genel Kurul’un açılış günü olan her eylülün

üçüncü salı gününü”nü “Uluslararası Barış Günü” ilan ediyordu fakat yıllar sonra bu gün 21 Eylül Barış

Günü olarak kabul edildi.

Birleşmiş Milletler, Barış Günü'nde, dünya çapında çatışmaların önlenmesi ve barışın tesisi yolunda

bilinçlenmeyi amaçlıyor ve her 21 Eylül’de, Birleşmiş Milletler Merkezi’ndeki “Barış Çanı” çalınıyor.

Savaşlardaki insani kıyımın anısına Japonya tarafından yaptırılan bu çan, dünyanın tüm kıtalarından

çocukların bağışladıkları bozuk paralarla üretildi. ve çanın üzerine “Yaşasın Tam Dünya Barışı” yazısı

kazındı.

23


Çalışanlarımıza mutlu yıllar dileriz :)

Oğuz Ünal

18 Eylül

Melek Acar

25 Eylül

Muhammed Topal

26 Eylül

Murat Haşim Demircioğlu

28 Eylül

24


İzmİr'de ne yİyelİm ?

Aleyna Vuran / İK

Emektar Kebap

Et sevmeyenlere bile eti sevdirecek olan bu

mekanın en ünlü yemeği restorana adını veren

emektar kebabı. Bu kebabın özelliği nedir diyecek

olursanız içinde pastırma ve antep fıstığı

bulunması. Kokusuz ve muhteşem bir lezzete

sahip.

Buna ek olarak menüde bir çok özel lezzet

görebilir ve hepsinden memnun kalabilirsiniz.

Fiyatları ise normal bir kebap restoranı ile eş

değer diyebiliriz. Örnek vermek gerekirse emektar

kebabın fiyatı 98 TL . Deneyecek olanlara şimdiden

afiyet olsun :)

25


Soledo

Pizza denilince gidilmesi gereken yer artık Soledo !

Bostanlı'da bulunan bu pizzacı alışık olmadığımız bir

lezzet olan pancarlı pizzayı bile bize sevdirdi. Bol

malzemeli makarnaları da bir o kadar övmeye değer.

Fiyatlardan örnek vermek gerekirse , orta boy pancar

rokfor peynirli pizzanın fiyatı 117 TL ve orta boy

barbekü tavuklu pizzanın fiyatı 89 TL. Menüdeki her

şeye çok lezzetli demekten başka bir yorum

yapamıyorum. O zaman hadi Soledo'ya !

26


By Melly

Alsancak'ta gezerken canınız tatlı istedi ya da sandviç, işte tüm bunların en lezzetli halini sizlerle buluşturan

yer "By Melly". Kruvasan sandviçler , birbirinden lezzetli ekmekler, kahvaltı tabakları, hepsi birbirinden tatlı

dolgulu kruvasanlar ve daha fazlası tam olarak burada. Fiyatlardan örnek vermek gerekirse çikolatalı bir

kruvasan 32 TL iken sucuklu peyniri kruvasan sandviçleri 86 TL. Küçük bir mutfağı olan ve tadına hayran

bırakan By Melly'de çıkan her şey anında tükeniyor, o sebeple haftasonu uğrayacaklar için erken saatlerde

gitmenizi tavsiye ederim , şimdiden afiyet olsun :)

27


Vİyana Kahvesİ

Tatlılardan devam etmek isteyenlere

güzel bir öneri daha :) Alsancak'ta

bulunan Viyana Kahvesi sizlere Fransız

eklerini orjinaline en yakın haliyle

sunuyor. Fıstıklı melangelardan çilekli

tartlara, brüksel waffle'ından san

sebastianlara kadar birçok çeşitli ve

lezzetli tatlı sizleri bekliyor. Burada bir

San Sebastian 60 TL iken çikolatalı bir

Fransız ekleri 42 TL.

28


Zeynep Filiz / ERP

YAPAY ZEKA (ARTIFICIAL INTELLIGENCE-AI)

Yapay Zeka, görevleri yerine getirmek için insan zekasını taklit eden ve topladığı bilgilerle kendisini kademeli

olarak geliştirebilen sistemler veya makineler anlamına gelmektedir. İlk olarak 1854’de George Boole

mantıksal akıl yürütmenin, denklem çözmeye benzeyen sistematik bir şekilde düşünülebileceği fikrini ortaya

atmasıyla çıkmıştır. Akıllarda yer edinen olay ise 1997’de Deep Blue’nun, bir dünya satranç şampiyonunu

yenen ilk bilgisayar satranç oyun programı olduğudur.

29


YAPAY ZEKANIN KULLANIM ALANLARI

Yapay zekaya hayatımızın birçok alanında rastlamaktayız. Çoğumuz Siri yi kullanmış, müşteri destekleriyle

iletişim kurmuş, sohbet robotlarıyla konuşmuş veya youtube da izleme alışkanlıklarımıza göre bize önerilen

videoları bir kerede olsa izlemişizdir. Gelin şimdi aklımıza gelmeyen ama daha bir sürü yerde var olan yapay

zekaya kısaca bir göz atalım.

Ses Tanıma ve Anlama: Siri, Alexa veya Google Asistan vb. çevrimdışı olarak çalışabilen ses asistanları,

sesinizi etkileyici bir doğrulukla tanıyabilir ve neredeyse bir insanın yapacağı gibi sorularınıza yanıt verebilir.

Otonom araçlar: Yapay zeka, otonom araçların trafikte gezinmesini, karmaşık durumların üstesinden

gelmesini ve engellerden uzaklaşmasını sağlar. Tam otonom arabalar hala test aşamasında olsa da, Tesla’nın

Autopilot özelliği mükemmel bir yapay zeka uygulamasıdır.

30


Siber güvenlik: Siber suçların sayısı ve karmaşıklığı arttıkça, yapay zeka şirketlerin tehditlerin önüne

geçmesine yardımcı olur. Bilgisayar programları, sistem güvenlik açıklarını proaktif olarak tespit edebilir ve

bunlara karşı önlemler önerebilir.

Sağlık hizmetleri: IBM, Watson’ı şu anda sağlık sektöründe yaygın olarak kullanılır. Makine öğrenimi ve

yapay zeka teknolojileri tarafından yönlendirilir. Watson, doktorlar için bile oldukça zor olabilen milyonlarca

belgeyi analiz etme ve saniyeler içinde alternatif tedavi yöntemleri önerme yeteneğine sahiptir. AI ayrıca

patologların daha doğru kanser teşhisi koymasına yardımcı olabilir. Kişiselleştirilmiş ilaçlar ve tedaviler

sunmayı mümkün kılar. Yapay zeka hayat kurtarmanın yanı sıra kaliteyi ve sağlık hizmetlerine erişimi de

iyileştirebilir ve maliyetlerin düşürülmesine yardımcı olabilir.

YAPAY ZEKANIN AVANTAJLARI

Yapay zeka üst seviye işleve sahip insan benzeri robotların dünyayı ele geçirmesine ilişkin görüntüler sunsa

da, yapay zekanın amacı insanların yerini almak değildir. Amaç insan yeteneklerini belirgin şekilde

geliştirmek ve bunlara katkıda bulunmaktır. Bu nedenle oldukça değerli bir ticari varlıktır.

Şimdi de dünyamızı kolyalaştıracak ve yeniden şekillendirmeye yardımcı olacak yapay zekanın en önemli

avantajlarını inceleyelim.

1. Otomasyon: Otomasyon, yalnızca daha yüksek üretim oranlarına ve artan üretkenliğe yol açmakla kalmaz,

aynı zamanda hammaddelerin daha verimli kullanılmasına, ürün kalitesinin artmasına, teslimat sürelerinin

kısalmasına ve üstün güvenliğin sağlanmasına da olanak tanır.

2. Gelişmiş Müşteri Deneyimi: Yapay zeka destekli çözümler, işletmelerin müşteri sorgu ve şikayetlerine son

derece kişileştirilmiş mesajlar ile hızlı bir şekilde yanıt vermesine, durumları verimli bir şekilde ele almasına

yardımcı olabilir.

3. İş Sürekliliği: Yapay zeka teknolojisini kullanan iş tahmini, şirketlerin sadece kritik kararlar almasına

yardımcı olmakla kalmaz, aynı zamanda iş sürekliliğini sağlamak için onları herhangi bir acil duruma hazırlar.

31


4. Tekrarlayan Görevleri Yönetme: Yinelenen iş görevlerini yerine getirmek sadece zaman alıcı değildir,

aynı zamanda monoton hale gelir ve zamanla çalışanların üretkenliğini azaltır. Yapay zeka destekli Robotik

Süreç Otomasyonu araçları, farklı iş sistemleri arasındaki etkileşimleri otomatikleştirebilir ve şirket için

yorucu işleri kolaylaştırabilir. Herhangi bir iş sürecini herhangi bir manuel çabaya ihtiyaç duymadan hızlı bir

şekilde yürütür.

5. Hataları En Aza İndirme: Robotik Süreç Otomasyonu araçları veri girişi ve işleme işleriyle ilgilenirken,

dijital sistemleri daha verimli hale getirebilir ve veri işleme hatalarından dolayı herhangi bir sorunla

karşılaşma veya sorun yaratma olasılığını azaltabilir.

6. Artan İş Verimliliği: Yapay zeka, 24 saat hizmet kullanılabilirliği sağlamaya yardımcı olabilir ve gün

boyunca aynı performansı ve tutarlılığı sağlar. Tekrarlayan görevlerle ilgilenmek, AI araçlarının yorulmasına

veya sıkılmasına neden olmaz. Bu, işletmenin verimliliğini artırmaya ve manuel müdahale gerektiren daha

karmaşık iş görevlerini yerine getirmek üzere yeniden atanabilen çalışanlar üzerindeki stresi azaltmaya

yardımcı olabilir.

YAPAY ZEKA VE İŞ İMKANLARI

İşsizlik bugün bile bizim endişe duyduğumuz konulardan

biri. Peki yapay zeka iş imkanlarını nasıl etkileyecek?

Hürriyet'in aktardığına göre "Kaybedilen ve kazanılan

meslekler: Otomasyon devrinde işgücünün dönüşümü” adlı raporda, 2030 itibarıyla 800 milyon çalışanın

işsiz kalabileceği belirtildi. Rapora göre, 13 yıl içinde mevcut iş gücünün yüzde 60’ının robotlara geçeceği

öngörülüyor. Bu işlerden bazılarının fast-food çalışanları ile makine operatörleri olacağı belirtilirken,

bahçıvanlar, tesisatçılar ve bakıcılar ise risk grubunda.

Bahsedilenleri özetlemek gerekirse yapay zeka araştırması deneyimsel ve zihinsel olarak incelenir.

Deneyimsel-zihinsel taraf da hem temel hem de uygulamalı yönlere sahiptir. Bu noktada iki ana araştırma

alanına ayrılır. Bunlardan biri biyolojiktir. İnsanlar zeki canlılar olduğu için, yapay zekanın insanları

incelemesi ve psikolojilerini veya fizyolojilerini taklit etmesi gerektiği doğrultusundadır. Diğeri ise, dünya

hakkındaki sağduyu gerçeklerini, dünyanın hedeflere ulaşmak için sunduğu sorunları incelemeye ve

resmileştirmeye dayanan olağanüstülüktür. İki yaklaşım bir dereceye kadar etkileşime girer ve her ikisi de

sonunda başarılı olmalıdır. Bu bir yarış, ama her iki yarışçı da yürüyor gibi görünmekte. Bu da demek oluyor

ki, iki taraf da incelenmeye döngü içerisinde devam etmelidir.

32


Tüm bu incelemelerin ve çıkarımların sonucunda yapay zeka birçok sorunu beraberinde getirmektedir. Bu

sorunlar arasında da en çok tartışma konusu etiktir. Örneğin bir otomasyon tekniğine ne kadar kontrol izni

verilmeli? Ya da bir bilgisayar kritik durumlarda akılcı çözümler üretebilmek için ne kadar akıllı

programlanmalı? Sürücüsüz bir otobüs bir yayayı ezmemek için direksiyonu kırıp, başka bir yayaya

çarparsa kazadan kim sorumlu olur? gibi birçok tartışma konusu vardır.

Gelecek Sayıda etik ve yapay zekayı ilgilendiren diğer önemli konuları ele almak üzere bu sayıda benden bu

kadar. Görüşmek üzere, Sağlıcakla kalın :)

33


YANMAR SUMMER FEST

YANMAR SUMMER FEST

34


Aleyna San : Furkan San Merhaba, öncelikle sizi ve takım arkadaşlarınızı tebrik ederim.

Yanmar globalde düzenlenen e-sports turnuvasında ulaşmış olduğunuz bu başarı YTM

adına çok güzel bir gurur. Peki siz neler hissediyorsunuz?

Furkan San : Merhaba Aleyna san. Tebrikleriniz için çok teşekkür ederim. Global ölçekte

profesyonel bir etkinliğe katılmak ve birincilik ile tamamlamak beni ve takımımı çok mutlu etti.

Yaklaşık 250 kişinin katılımı ile gerçekleşen bir organizasyonda YTM adını duyurmak için ekstra

mutluluk oldu. Turnuva süreci boyunca bizi destekleyen ekip ve iş arkadaşlarıma ayrıca teşekkür

ederim.

Aleyna San : Peki E-sports’a olan ilginiz nasıl başladı?

Furkan San : Aslında E-sports’dan bağımsız olarak Commadore 64 bilgisayarın 1994 yılında

evimize girmesiyle oyunlara karşı ilgim başladı diyebilirz. İnternetin gelişimi ile birlikte rekabetçi

olarak tarif edebileceğim düzeyde oyun oynamaya 2004 yılında başladım. 2008-2012 yılları

arasında yarı profesyonel şekilde birkaç kez ulusal ve uluslararası düzeyde turnuvalara katılma

fırsatı yakalayabildim. Hayat sorumlulukların devreye girmesiyle çok fazla sekteye uğraşmış olsa

bile, fırsat buldukça oyun oynamaya devam ediyor olacağım.

Aleyna San :Turnuvanın en başında kazanacağınızı düşünmüş müydünüz?

Furkan San : Açıkcası evet, kazanacağımıza inancım vardı. Takım arkadaşlarımla birlikte 3 yıldır

düzenli olarak oynadığımız bir oyun olması nedeniyle iyi bir sonuç elde edeceğimizi tahmin

ediyordum ama bu kadar rahat şekilde ilerleyebileceğimizi düşünmemiştim.

35


Aleyna San : Sizce E-sports’un olumlu ve olumsuz tarafları nelerdir?

Furkan San :Öncelikle, spor yapan bir insan nasıl tatmin ve haz duyguları yaşayabiliyorsa E-

sports sayesinde de bu duygulara ulaşabiliyorsunuz. Takım oyunları sayesinde, ekip içindeki

görev ve roller ile sorumluluk sahibi olmayı öğreniyorsunuz, başarılı olmak için öğrenmek

zorunda kalıyorsunuz. Ek olarak stratejik düşünme, öngörü sahibi olma, refleks gelişimi gibi

artılarıda oluyor.

E-sport’s dan bağımsız olarak herhangi bir oyunun topluluğunda beklenmedik düzeyde güzel

arkadaşlıklar kurma imkanına sahip oluyorsunuz. Aynı hobiyi ve eğlenceyi paylaştığınız için

kuvvetli bir bağ kurabilme ihtimaliniz çok artıyor. Fakat online olarak çok sosyalleştiğinizde

gerçek hayatınızdaki sosyalliğinizden ödün verebiliriz. O yüzden denge kurmak çok önemli.

E-sport’s ve genel olarak oyunlar masa başında oynandığı için sağlık sorunlarına yol açabiliyor.

Profesyonel oyuncuların çoğu günlük fiziksel antremanlarla destekleyerek bu sorunu çözmeye

çalışıyorlar fakat amatör şekilde oynayan oyuncalar için bu disiplini sağlamak zor olabiliyor.

Aleyna San : Son olarak şunu merak ediyorum; gün geçtikçe daha çok dijitalleşiyoruz,

oyunlar, eğlenceler, turnuvalara hep dijital olarak katılıyoruz. Siz bu konuda ne

düşünüyorsunuz?

Furkan San : Dijital dünya bizi gerçeği kadar heyecanlandırıyor mu?

Pandeminin başlaması ve karantina süreçleri ile birlikte hayatın tüm aşamalarında dijitalleşme

hızlandı. Bu durumun avantajları olduğu kadar dezavantajlarıda oldu. Örnek vermek gerekirse,

eskiden on-site yapılan konferans,eğitim, workshop benzeri etkinliklerin dijitale dönmesi ile

birlikte daha yurt içi ve yurt dışında katılamadığımız etkinliklere katılma fırsatı yakalayabildik.

Fakat yüz yüze ve fiziksel iletişim eksikliğini fazlasıyla hissetiğimizi düşünüyorum. Özellikle eğlence

kapsamında yapılan etkinliklerde. Eğlence anlayışının değiştiği zaman diliminde bulunduğumuz

için bu konuda net bir yorumda bulunmak zor.

Dijital dünyabir çok konuda heyecanlandırsada, hiç bir zaman gerçek hayatta yapılan sosyal

paylaşımlar gibi olacağını düşünmüyorum. Bir başarıyı, sevinci vb. duyguyu yaşarken fiziksel

olarak bilgisayar veya herhangi bir cihaz karşısında ekrana bakarak tek başınıza yaşıyor

oluyorsunuz.

36


Aramıza yenİ

katılanlar

Hande Solak

Hukuk Müşaviri

Furkan Aşıkoğlu

Kategori Uzmanı

MG- Satış

Edipcan Arkan

Bölge Satış Yöneticisi

AGRI

Gayip Bayar

Forklift Operatörü

Satın Alma ve Tedarik Zinciri

Oğuz Ünal

IT Asistanı

IT

Merve Ayaz

Satış Destek Uzmanı

Enerji Sistemleri

37


Mehmet Ali Gürses

Satış Sonrası

Hizmetler Sorumlusu

AGRI

Dilay Yılmaz

Çağrı Merkezi Personeli

AGRI

Ali Sezer Yılmaz

Jr. Front End Developer

MG- Dijital

Esra Özdemir

Muhasebe Asistanı

Mali İşler

Yasin Subaşı

Satış Sonrası Teknik Destek ve

Yedek Parça Yöneticisi

AGRI

Mustafa Varolan

Bölge Satış Yöneticisi

AGRI

38


Fotoğraf : Zeynep Filiz / ERP

Hooray! Your file is uploaded and ready to be published.

Saved successfully!

Ooh no, something went wrong!