Voyant Temmuz 2022 07
You also want an ePaper? Increase the reach of your titles
YUMPU automatically turns print PDFs into web optimized ePapers that Google loves.
VOYANT<br />
YIL: 2 SAYI: 7<br />
En iyi<br />
mezoterapi<br />
en kaliteli<br />
ürünle<br />
yapılandır<br />
<strong>Temmuz</strong><strong>2022</strong><br />
Yaşlılık<br />
fizyolojisi<br />
ve estetik<br />
uygulamalar<br />
Dudak<br />
dolgusunu<br />
ciddiye<br />
alın!<br />
Yaz<br />
aylarında<br />
cilt bakımının<br />
püf<br />
noktaları<br />
Yağların korkulu rüyası:<br />
Liposuction<br />
www.voyantdergi.com
EditörV<br />
VOYANT<br />
İmtiyaz Sahibi ve Sorumlu Yazı İşleri Müdürü<br />
Unico Dijital İletişim Ltd. Şti. adına<br />
Meryem Bilici<br />
Danışma Kurulu<br />
Op. Dr. Altuğhan Cahit Vural<br />
(Estetik, Plastik ve Rekonstrüktif Cerrahi Uzmanı)<br />
Dr. Banu Özge Öztürk<br />
(Dermatolog)<br />
Dr. Deniz Koral<br />
(Dermatolog)<br />
Prof. Dr. Murat Türegün<br />
(Estetik, Plastik ve Rekonstrüktif Cerrahi Uzmanı)<br />
Dr. Seran Göçer<br />
(Medikal Estetik Hekimi)<br />
Dr. Yasemin Savaş<br />
(Medikal Estetik Hekimi)<br />
Vedat Günyol Cd.<br />
Defne Sk. No: 1<br />
Flora Rezidans Kat: 1 D. 109<br />
Ataşehir 34750 İstanbul<br />
T +90 216 255 5336<br />
Reklam ve iletişim<br />
info@unicodijital.com.tr<br />
Yapım<br />
Narrator Ajans<br />
Yayın Yönetmeni<br />
Dilek Girgin<br />
dilek@narratorajans.com<br />
Görsel Yönetmen<br />
Engin Perol<br />
Editör<br />
Elif G. Bayramçavuş<br />
İpek Itır Can<br />
Melek Yazıcı<br />
Güner Sk.<br />
No: 26/3 Üsküdar-İstanbul<br />
T +90 216 340 03<strong>07</strong><br />
www.narratorajans.com<br />
Baskı<br />
Erk Ofset<br />
Maltepe Mh. Litros Yolu Sk.<br />
A No: 2 -4A İç Kapı No: 412<br />
Zeytinburnu-İstanbul<br />
T +90 532 227 9764<br />
Baskı Yeri ve Tarihi<br />
İstanbul, <strong>Temmuz</strong> <strong>2022</strong><br />
Yerel süreli yayındır.<br />
Üç ayda bir yayınlanır.<br />
8.000 adet basılıp dağıtılmıştır.<br />
Ücretsizdir.<br />
Kişi kendisini beğeniyorsa<br />
güzel midir? Güzeldir! Çünkü,<br />
kendisinden hoşnut olan kişinin<br />
enerjisi karşısındakilere geçiyor.<br />
Medikal estetik uygulamalarında<br />
şu şiarı benimsemek çok doğru<br />
olabilir: Kendinden hoşnutsan<br />
ihtiyacın yok, değilsen var.<br />
Kendinden<br />
hoşnutsan ihtiyacın<br />
yok, değilsen var<br />
Plastik, rekonstrüktif ve estetik<br />
cerrahi uzmanları, dermatoloji uzmanları,<br />
medikal estetik hekimleri <strong>Voyant</strong>’ın her<br />
sayısına eşsiz katkılarda bulunuyor. En<br />
doğru ve en güncel bilgileri yolumuzu<br />
aydınlatan hekimlerimizden alıyoruz. Her<br />
biri uzman olduğu konularla ilgili bilgi<br />
paylaşımında bulunurken medikal estetik<br />
uygulamalarının “ehil” ellerde yapılması<br />
gerektiğine özellikle dikkat çekiyor.<br />
Hekimlerimizin vurgu yaptıkları<br />
bir konu da hastaların ihtiyaçları.<br />
Yaz sayımıza konuk ettiğimiz<br />
hekimlerimizden bazılarının satır<br />
aralarında bu konuya değindiklerini<br />
fark ettim. Örneğin, Medikal Estetik Hekimi Dr. Eren Ünal’ın “Kişi kendini<br />
beğeniyorsa bence güzeldir” cümlesinden çok etkilendim. Her şey bununla<br />
başlayıp bununla bitmiyor mu? Kendini beğenmek! Burada söz konusu olan<br />
ego değil, insanın kendisiyle barışık olması. Kendisinden hoşnut olan kişinin<br />
enerjisi, hekimimizin de belirttiği gibi karşısındakilere geçiyor. Medikal<br />
estetik uygulamalarında şu şiarı benimsemek çok doğru olabilir: Kendinden<br />
hoşnutsan ihtiyacın yok, değilsen var.<br />
Dermatoloji Uzmanı Dr. Erol Özan ile başka bir odağa ilerledim. Kendisi,<br />
hastanın ruh sağlığından emin olmanın önemine dikkat çekip estetik<br />
uygulamalarını “terapi” amacıyla kullanmanın mutsuzluk yaratacağını<br />
belirtiyor. Dermatoloji Uzmanı Dr. Hatice Coşkun Güngördü’nün, “Barbie<br />
bebek gibi görünen biri bunu (medikal estetik uygulamasını) istiyorsa beden<br />
algısı bozulmuş olabilir” cümlesi aracılığıyla ise ihtiyaç ve algı sarmalıyla<br />
karşılaştım.<br />
Ardından Medikal Estetik Hekimi Dr. Aida Keklik’in önemli bulduğum<br />
bir ifadesine geçtim: “Her insanın bir aurası ve karakteri var; bu da yüz<br />
ifadesine yansıyor.” Ne güzel söylemiş. Biriyle ilk karşılaşmanızda<br />
aurası, karakter yapısını ifade eden duruşu ve elbette enerjisi size<br />
aktarılıyor. Bunu bozmadan korumak çok önemli. Bu noktada<br />
da işin içine her zaman çok önemle üzerinde durduğumuz<br />
doğallık konusu giriyor. Medikal estetik uygulamaları<br />
doğallığı, aurayı, kişinin ifadesini bozmamalı.<br />
Evet, medikal estetik uygulamaları bize, hayatımıza<br />
çok şey katabiliyor. Ama gerçekten ihtiyacımız varsa ve<br />
doğallığımızı bozmuyorsa…<br />
Güzelliklerde buluşmak dileğiyle,<br />
Dilek Girgin<br />
TEMMUZ <strong>2022</strong><br />
3
VİÇİNDEKİLER<br />
6 İLK BAKIŞ<br />
Yeni ürünler<br />
Doğal bileşenleriyle iddialı: Le Desire. Su<br />
ile aktive oluyor: Lonjevite Daily Detox<br />
Powder Cleanse. Origins’in her cilt tipine<br />
uygun maskelerini keşfedin. Jowae<br />
Nemlendirici Yüz Misti ile ferah bir yaz.<br />
Lekeye karşı güneş koruması: Bioderma<br />
Photoderm Spot SPF 50+. Aurelia Geneve<br />
ile daha canlı ve daha sıkı bir cilt. Cildinizi<br />
güneşe karşı koruyan bir kalkan: Sebamed<br />
Sun. Shiseido Suncare, yeni ürünleriyle bu<br />
yaz da yanınızda. Selülitle mücadele için:<br />
Clio Jel.<br />
12 RÖPORTAJ<br />
Yaz aylarında cilt bakımının<br />
püf noktaları<br />
Medikal Estetik Hekimi Dr. Aida Keklik,<br />
yaz aylarında cildimizi çok yoğun olarak<br />
nemlendirmemiz, bunun için de cildimize<br />
uygun nemlendiriciler ve serumlar<br />
kullanmamız gerektiğini söylüyor.<br />
16 RÖPORTAJ<br />
“En iyi mezoterapi en<br />
kaliteli ürünle yapılandır”<br />
Medikal Estetik Hekimi Dr. Eren Ünal,<br />
“Medikal estetikte önce iyi el işçiliği<br />
olan bir hekim, sonra iyi ürün önemlidir.<br />
Mezoterapide ise bunlar yer değiştirir”<br />
açıklamasında bulunuyor.<br />
<strong>Temmuz</strong><strong>2022</strong><br />
20 GÜNDEM<br />
Stil ikonu olarak Prenses<br />
Diana’nın portresi<br />
Hayatının dönüm noktalarını yaz ayları<br />
belirledi; temmuzda doğdu ve evlendi,<br />
ağustosta boşandı ve hayatını kaybetti.<br />
Prenses Diana’yı ölümünün 25. yılında<br />
anıyor ve güzelliğinin sırlarını sayfalarımıza<br />
taşıyoruz.<br />
24 TREND<br />
Slugging ile cildiniz neme<br />
doyacak<br />
Amacı nemi cilde hapsetmek ve bu şekilde<br />
daha nemli, sağlıklı, pürüzsüz bir cilt<br />
yaratmak olan slugging, bir süredir yeni cilt<br />
bakım trendimiz olarak arz-ı endam ediyor.<br />
26 KAPAK RÖPORTAJI<br />
Yağların korkulu rüyası:<br />
Liposuction<br />
Plastik, Rekonstrüktif ve Estetik Cerrahi<br />
Uzmanı Op. Dr. Ayşe Barutçu ile vücuttaki<br />
inatçı yağları yok etmede çok etkili<br />
bir yöntem olan liposuction hakkında<br />
konuştuk, ayrıca karın germeyle ilgili<br />
bilgiler edindik.<br />
32 RÖPORTAJ<br />
“Dudak dolgusunu ciddiye<br />
almak lazım”<br />
Dermatoloji Uzmanı Dr. Hatice Coşkun<br />
Güngördü, dudak dolgusuyla ilgili detayları<br />
anlattı. “Sadece dudak dolgusunda değil<br />
bütün dolgu uygulamalarında anatomiye<br />
hâkim olunmalı” dedi.<br />
36 MAKALE<br />
Kristal içerikli dolgular<br />
ile cildinizdeki kolajen<br />
miktarını<br />
artırın<br />
Medikal Estetik<br />
Hekimi Dr. Güngör<br />
Kırmızıgül, kristal<br />
içerikli dolguların<br />
güçlü dolgu efekti<br />
ve lifting etkisi<br />
yaratmanın yanı<br />
sıra bebek gibi taze<br />
bir cilde ulaşmamızı<br />
sağladığını<br />
belirtiyor.<br />
38 MAKALE<br />
Yaşlılık fizyolojisi ve estetik<br />
uygulamalar<br />
Dermatoloji<br />
Uzmanı Dr.<br />
Erol Özan,<br />
yaşlanmanın<br />
komplike<br />
olduğuna dikkat<br />
çekerek tek bir<br />
yöntemle bütün<br />
problemlerden<br />
kurtulmanın<br />
mümkün<br />
olmadığını<br />
açıklıyor.<br />
40 MAKALE<br />
Gözaltı ışık<br />
dolgusunu<br />
yakından tanıyalım<br />
Medikal Estetik Hekimi<br />
Dr. Dilek Çetintaş Yiğitalp,<br />
“Daha dinç bir yüz ifadesine<br />
sahip olmak istiyorsanız<br />
ve gözaltlarınız çukursa ilk<br />
yaptırmanız gereken işlem<br />
gözaltı ışık dolgusudur”<br />
diyor.<br />
42 MAKALE<br />
Sağlıklı kalmanın yolu;<br />
glutatyon<br />
Pek çok hastalığın önlenmesinde temel<br />
öneme sahip bir molekül olan glutatyonun<br />
işlevleriyle ilgili bilgileri Medikal Estetik<br />
Hekimi Dr. Mihriban Eryavuz paylaşıyor.<br />
44 PSİKOLOJİ<br />
Metaverse ruh sağlığımızı<br />
nasıl etkileyecek?<br />
Dijital bağımlılıkta metaverse ile yeni bir<br />
döneme giriyor olabiliriz. Metaverse’ün olası<br />
etkilerini Psikiyatr Dr. Burak Toprak anlatıyor.<br />
46 DİYET<br />
Kilo verememenizin<br />
suçlusu ekmek mi?<br />
Bize kilo aldıran ya da kilo veremememize<br />
neden olan gerçekten ekmek tüketimimiz<br />
mi? Bu sorunun cevabını Diyetisyen<br />
Mevhibe Erkek veriyor.<br />
48 SEYAHAT<br />
Barka ile su yollarında<br />
seyahat<br />
Barka ile seyahat edebileceğiniz yerler<br />
arasında Burgonya Kanalı, Midi Kanalı,<br />
Champagne-Ardenne Bölgesi, Venedik<br />
Lagünü ve İrlanda bulunuyor.<br />
52 KÜLTÜR SANAT<br />
Sanatın yeni hali: NFT<br />
Dijital dönüşüm hayatımıza yeni kavramlar<br />
katıyor. Bunlardan biri olan NFT aracılığıyla<br />
üretilen eserler, sanat boyutuyla olduğu<br />
kadar rekor kıran satış rakamlarıyla da<br />
dikkat çekiyor.<br />
56 TEKNOLOJİ<br />
Yapay zekânın gücü adına<br />
Ev yaşamı, moda, güzellik, tıp dahil olmak<br />
üzere yapay zekânın kullanılmadığı alan<br />
yok gibi. Öyleyse bazı uygulamalara<br />
yakından bakalım, ne dersiniz?<br />
4 TEMMUZ <strong>2022</strong> TEMMUZ <strong>2022</strong> 5
V<br />
İLK BAKIŞ<br />
DOĞAL BİLEŞENLERİYLE İDDİALI: LE DÉSIRÉ<br />
“Doğayı Hisset, Doğal Hisset”<br />
mottosuyla yola çıkan Le Désiré Hemp<br />
Collection ürünleri, doğal yaşamı<br />
ve insanların doğal güzelliğini bir<br />
arada tutmayı hedefliyor. Kenevir<br />
tohumu yağı, biomimetic peptitler,<br />
niacinamide, phospholipid ve kök<br />
hücre teknolojisi gibi içeriklerle özel<br />
bir dokunuş sağlayarak, cilt bakımı<br />
rutininize keyifli bir soluk getiriyor.<br />
l Cildinizi güneş ışınlarının ve çevresel<br />
faktörlerin zararlı etkilerine karşı<br />
koruyabileceğiniz Le Désiré Day Cream,<br />
SPF 15 koruma içeren formülüyle size<br />
gün boyu eşlik ediyor. İçeriğindeki<br />
kolajen, elastin ve hyalüronik asitle<br />
cildin elastikliğini artırıyor ve<br />
nemlendiriyor.<br />
l Göz çevresini canlandırarak dolgun<br />
bir görünüm kazandıran Le Désiré<br />
Eye Serum, kaz ayakları, dikey-yatay<br />
çizgiler ve koyu halka sorunlarını<br />
28 günde minimize ederek, göz<br />
bölgesinin görünümünü iyileştiriyor ve<br />
canlandırıyor.<br />
l Ciltte koruyucu bir tabaka<br />
oluşturarak, suyun kurutma etkisine<br />
karşı cildi temizlerken nemlendiren<br />
Facial Cleansing Foam, köpüğe<br />
dönüşen formuyla cildi nazikçe kirden<br />
ve makyaj kalıntılarından arındırıyor.<br />
Cildinizi temizleyip nem ve enerji<br />
veriyor.<br />
l Cildinizin pH seviyesini dengeleyerek<br />
ürün emilimini artıran Le Désiré Facial<br />
Toner, gözenekleri temizlerken cildi<br />
yatıştırıyor, yumuşatıyor ve gözenek<br />
görünümünü en aza indirgemeye<br />
yardımcı oluyor. Alkol içermiyor.<br />
l Le Désiré Night Cream, gece<br />
boyunca cildinizdeki nemi artırıyor,<br />
bariyer onarımını destekliyor, çene<br />
ve gıdı bölgesinde oluşan sarkıklığı<br />
azaltıyor, yıpranmış olan cildin hücre<br />
yenilenmesine destek oluyor ve<br />
cildinizi yenileyip canlandırarak bir<br />
sonraki güne hazırlıyor.<br />
ORIGINS’İN<br />
HER CİLT<br />
TİPİNE<br />
UYGUN<br />
MASKELERİNİ<br />
KEŞFEDİN<br />
Maskeler, cildi temizlemek ve ihtiyacı olan<br />
nemi sağlamak, canlı ve parlak bir cilde<br />
sahip olmak için önemli destek ürünlerinden<br />
biri. Haftada en az bir kez uygulayacağınız<br />
maskeler, cilde ihtiyaç duyduğu özel bakımı<br />
sağlamaya da yardımcı olabiliyor.<br />
Origins’in maskeleri, doğal ve<br />
yoğun içerikleri sayesinde bu<br />
özel bakımı sunuyor.<br />
SU İLE AKTİVE OLUYOR:<br />
LONJEVITE DAILY DETOX POWDER CLEANSE<br />
Lonjevite, yeni cilt temizleyicisi<br />
“Daily Detox Powder Cleanse” ile cilt<br />
bakım ritüelini değiştirmeye geldi. Yağı,<br />
makyajı ve diğer kirleri etkili bir şekilde<br />
temizleyen ve daha yumuşak, pürüzsüz,<br />
parlak bir cilt ortaya çıkaran Lonjevite<br />
Daily Detox Powder Cleanse, su ile<br />
aktive oluyor.<br />
Lonjevite’nin yeni temizleyicisinin<br />
farkı, içerdiği pirinç özü, pembe ve<br />
beyaz killer sayesinde nazikçe peeling<br />
yapması ve sebun dengesini sağlaması.<br />
Tüm cilt tiplerine uygun olan ürün,<br />
içerdiği papaya enzimi, aloe vera ve yulaf<br />
özüyle aydınlık bir cilt görünümünü<br />
destekliyor. Hindistan cevizinden elde<br />
edilen nazik bir köpürtücüyle cildin nem<br />
dengesine saygı göstererek gözeneklerin<br />
arındırılmasına yardımcı oluyor.<br />
Yüzde 100 vegan olan, parabenler,<br />
silikonlar ve sentetik malzemeler<br />
olmadan formüle edilen ürün, düzenli<br />
kullanımda doku ve gözeneklerin<br />
görünümünü iyileştiriyor. Detoks etkisi<br />
sunarken cildi yeniliyor, ince çizgi ve<br />
kırışık görünümünde azalma sağlıyor.<br />
Clear<br />
Improvement<br />
Aktif Kömür<br />
Maskesi<br />
Ürün, bambu kömürü<br />
içeriğiyle cildi kir,<br />
kalıntı, çevre kirliliği<br />
gibi gözenekleri tıkayan<br />
toksinlerden arındırıyor.<br />
Çevresel toksinleri<br />
emen beyaz Çin kili ile<br />
cilde daha aydınlık ve<br />
yumuşak bir görünüm<br />
sunuyor. Cildi arındırarak<br />
derinlemesine<br />
temizliyor. Yağlı ciltler<br />
için ideal olmakla<br />
birlikte tüm cilt tiplerinin<br />
kullanımına da uygun.<br />
Drink Up<br />
Intensive Yoğun<br />
Gece Maskesi<br />
İsviçre buzulu suyu,<br />
hyalüronik asit ve<br />
avokado yağı ile<br />
formüle edilen bu<br />
maske, 72 saat aralıksız<br />
nemlendirmeyle ekstra<br />
nemsiz kalmış cildinizi<br />
beslemeye yardımcı<br />
oluyor. Ayrıca, cildin<br />
kalıcı olarak nemi<br />
hapsetmesine destek<br />
veriyor. Siz uyurken<br />
cildinizi önemli gıdalarla<br />
besliyor. Yoğun nem<br />
ihtiyacı duyan kuru<br />
ciltler için uygun.<br />
Skin Pembe<br />
Kil İçerikli<br />
Canlandırıcı<br />
Maske<br />
Pembe kil içeren<br />
maske, gözenekleri<br />
nazikçe arındırarak cilt<br />
dokusunu yenilemeye<br />
yardımcı oluyor, daha<br />
kusursuz ve doğal<br />
olarak ışıldayan bir<br />
cilt sunuyor. Daha iyi<br />
bir cilt görünümü için<br />
gözenekleri tıkayan ölü<br />
deri, kir ve kalıntıları<br />
arındırıyor. Tüm cilt<br />
tipleri için uygun.<br />
Clear<br />
Improvement<br />
Besleyici &<br />
Arındırıcı Bakım<br />
Maskesi<br />
İçeriğindeki bambu<br />
kömürü ile cildi<br />
derinlemesine<br />
temizlemeye, bal ile cildi<br />
beslemeye yardımcı<br />
oluyor. Detoks etkisiyle<br />
cildin temizlenmiş ve<br />
rahatlamış hissetmesini<br />
sağlıyor. Tüm cilt tipleri<br />
için uygun.<br />
Out of Trouble<br />
Bakım Maskesi<br />
İçeriğindeki çinko oksit<br />
ve kükürt ile ciltteki<br />
fazla yağı emiyor.<br />
Salisilik asit ile daha<br />
aydınlık, yumuşak<br />
bir görünüm ve his<br />
sağlamaya yardımcı<br />
oluyor. Camphor<br />
(kâfur) içeriği ise cildi<br />
tazeliyor, ferahlatıyor<br />
ve sakinleştiriyor.<br />
Karmadan yağlıya dönük<br />
ciltler için uygun.<br />
6 TEMMUZ <strong>2022</strong> TEMMUZ <strong>2022</strong> 7
V<br />
İLK BAKIŞ<br />
JOWAE<br />
NEMLENDİRİCİ<br />
YÜZ MİSTİ İLE<br />
FERAH BİR YAZ<br />
Güney Kore’nin mucizevi bitkilerini ve<br />
Fransa’nın üstün dermokozmetik deneyimini<br />
eşsiz bir uyumla bir araya getiren Jowae,<br />
Nemlendirici Yüz Misti ile yaz boyunca cildinizi<br />
ferahlatırken nemlendiriyor, anında tazelik<br />
sunuyor.<br />
Tüm cilt tipleri ve hassas ciltlerin<br />
kullanımına uygun olan yüz misti, %97 doğal<br />
kaynaklı içerikleriyle cildi tedaviye hazırlıyor,<br />
derinlemesine nemlendiriyor ve cildin doğal<br />
dengesine kavuşmasını sağlıyor. Günün her<br />
anında, makyaj öncesi ve sonrası kullanıma<br />
uygun olan mist, tazeleyici bir bakım ritüeli<br />
sunuyor. Antioksidan etkili lumifenol ve<br />
canlandırıcı özelliğe sahip sakura çiçeği suyu<br />
formülüyle ışıltılı ve ferahlamış bir cilt için<br />
eşsiz bir bakım sağlarken, saf su, bambu suyu<br />
ve yasemin notalarıyla Asya esintilerinin eşsiz<br />
ferahlığını yaz aylarında cildinizde hissettiriyor.<br />
LEKEYE<br />
KARŞI GÜNEŞ<br />
KORUMASI:<br />
BIODERMA<br />
PHOTODERM<br />
SPOT SPF 50+<br />
Cilde saygı duyan ve etkili dermatolojik<br />
çözümler sunan Bioderma, leke karşıtı aktif<br />
içeriklere sahip ürünleriyle cildin doğal<br />
savunma mekanizmasını güçlendiriyor ve<br />
güneşe karşı hücreden başlayan koruma<br />
vadediyor.<br />
Bioderma’nın lekeye karşı güçlü güneş<br />
koruması sunan ürünlerinden Photoderm<br />
Spot SPF 50+, UVA 38 sayesinde çok yüksek<br />
koruma, içerdiği hücresel BioprotectionTM<br />
patentiyle %99,8 DNA koruması sağlıyor.<br />
Aynı zamanda formülündeki glabridin ile leke<br />
oluşma riskini minimuma indirmeye yardımcı<br />
oluyor, pigmentasyon oluşumunu ve tekrar<br />
ortaya çıkmasını engelliyor. Güçlü antienflamatuar<br />
etkisiyle cildi yatıştırıyor, cildi<br />
derinlemesine nemlendiriyor ve cilt florasını<br />
düzenliyor. Ayrıca uygulandıktan sonra yağlı<br />
bir his ve beyaz leke bırakmıyor.<br />
AURELIA GENEVE<br />
Sarkma Karşıtı<br />
& Çizgi Giderici<br />
Titreşimli<br />
-T- Güzellik Masaj Aleti<br />
Göz çevresi, dudaklar, alın,<br />
boyun ve ellerdeki kırışıklıkları,<br />
sarkmaları azaltarak cildin daha<br />
genç görünmesini sağlıyor. Pille<br />
çalışan titreşim özelliği (dakikada<br />
6.000 titreşim) sayesinde kan<br />
dolaşımını hareketlendirerek<br />
cilde lifting etkisi yapıyor<br />
ve böylece cilt daha canlı ve<br />
sağlıklı görünüme kavuşuyor.<br />
Su geçirmez yapısıyla banyoda<br />
da kullanılabilen masaj aleti<br />
ister tek ister nemlendirici ve<br />
serum gibi ürünlerinizle birlikte<br />
sadece yüzünüzde değil, dekolte<br />
bölgenizde de kullanılabiliyor.<br />
İLE DAHA CANLI VE DAHA SIKI BİR CİLT<br />
Farklı özelliklere sahip Aurelia Geneve Gua Sha ve masaj aletleri hem cildinize hem de enerjinize iyi<br />
geliyor. Geleneksel Doğu tıbbına dayanan Gua Sha ve farklı özelliklere sahip güzellik masaj aletleri<br />
iyileştirici ve canlandırıcı etkileriyle dikkat çekiyor. Doğal taşlar ve özel madenlerden üretilen Aurelia<br />
Geneve güzellik araçları, kırışıklık görünümünü gidermeye yardımcı ve ciltteki kolajen artırımını<br />
destekleyici özelliğiyle güzellik rutinlerinin etkisini üst seviyeye çıkarıyor.<br />
Çift Başlıklı &<br />
Titreşimli Gua<br />
Sha Masaj<br />
Taşı<br />
Büyük başlığı<br />
cildin kan dolaşımını<br />
uyarmaya,<br />
kolajen üretimini<br />
teşvik etmeye,<br />
ince çizgilerin<br />
ve kırışıklıkların<br />
görünümünü<br />
azaltmaya yardımcı<br />
oluyor. Küçük başlık<br />
ise göz çevresindeki<br />
şişlikleri ve göz<br />
altı morluklarını<br />
gidermeye yardımcı<br />
olarak canlılık ve<br />
aydınlık sağlıyor.<br />
İyileştirici gücünden<br />
yararlanmak için iki<br />
başlığı da pembe<br />
kuvars kristalinden<br />
tasarlanan bu masaj<br />
aleti, titreşimi<br />
açık ya da kapalı<br />
kullanılabiliyor.<br />
Paslanmaz Çelik Gua Sha<br />
Cildi iyileştirmeye, gençleştirmeye ve<br />
güzelleştirmeye destek oluyor. Çelik yapısıyla cilde<br />
buz etkisi yaparak cildi canlandırıyor. Cilt elastikiyetini<br />
düzenleyerek kırışıklık görünümünü azaltırken, tarak<br />
kısmıyla saç diplerindeki gözenekleri açarak köklerin<br />
güçlenmesini sağlıyor.<br />
8 TEMMUZ <strong>2022</strong> TEMMUZ <strong>2022</strong> 9
V<br />
İLK BAKIŞ<br />
CİLDİNİZİ GÜNEŞE KARŞI KORUYAN KALKAN:<br />
SEBAMED SUN<br />
UVB ışınlarına korunmadan<br />
maruz kalmak cilt yanıkları, güneş<br />
lekeleri, alerji, erken yaşlanma ve<br />
hatta deri kanseri gibi sonuçlara<br />
neden olabiliyor. Cildimizi korumak<br />
için koruyucu güneş kremlerini<br />
kullanmamız gerekiyor. Ancak doğru<br />
güneş kremini seçmek de önemli.<br />
Güneş Koruma Faktörü (SPF) testi<br />
yapılmış, dermatolojik olarak test<br />
edilmiş Sebamed Sun ürünleri, cildin<br />
ideal numarası olan pH 5.5 değeri,<br />
yüksek düzeyde etkili UVA/UVB<br />
filtre sistemi ve mikro pigmentlerle<br />
birlikte güneşin cilde verdiği zararları<br />
engelleyerek cildin ihtiyacı olan<br />
korumayı sağlıyor.<br />
Doğal hidro-fruktol formülüyle<br />
cildi nemlendirip besleyen Sebamed<br />
Sun Çok Yönlü Koruyucu Güneş Kremi<br />
ve Güneş Losyonu, içeriğindeki E<br />
vitamini ve Provitamin B5 ile de cildi<br />
ışığa bağlı erken yaşlanmaya karşı<br />
koruyor.<br />
Sebamed Sun Çok Yönlü Koruyucu<br />
Güneş Kremi, birleşik filtre sistemiyle<br />
yüz için güvenilir ve yüksek derecede<br />
etkili UVA + UVB karşıtı koruma<br />
sağlıyor, beyaz kalıntı bırakmadan<br />
kolayca emiliyor. Güneş hassasiyeti<br />
olan, yağ içermediği için yağlı ve<br />
akneye eğilimli ciltler için uygun<br />
kremin SPF 30 ve 50+ çeşitleri<br />
bulunuyor.<br />
Sebamed Sun Çok Yönlü Koruyucu<br />
Güneş Losyonu, güvenilir ve<br />
yüksek derecede etkili UVA ve UVB<br />
filtreleriyle güneşe bağlı cilt hasarına<br />
engel oluyor. Güneş hassasiyeti olan,<br />
yağ içermediği için yağlı ve akneye<br />
eğilimli ciltler için uygun losyonun<br />
SPF 20, 30 ve 50+ çeşitleri bulunuyor.<br />
SELÜLİTLE<br />
MÜCADELE<br />
İÇİN:<br />
CRIO<br />
JEL<br />
Vücudun belirli<br />
bölgelerinde<br />
depolanan yağların<br />
düzensiz bir<br />
şekilde cilt altına<br />
yerleşmesiyle<br />
ortaya çıkan selülitle<br />
mücadelenizde size<br />
kolaylık sağlayacak<br />
bir yardımcınız var:<br />
Clio Jel.<br />
SHISEIDO SUNCARE,<br />
YENİ ÜRÜNLERİYLE BU YAZ DA YANINIZDA<br />
Çevre dostu formülle geliştirilen, su, ter ve<br />
güneş ısısıyla temas ettiğinde koruyucu etkisini<br />
artıran Shiseido’nun güneş koruma serisi bu yaz<br />
da yanınızda olacak. Shiseido Suncare serisine<br />
yeni katılan, sürdürülebilir içeriğiyle öne çıkan<br />
iki yeni ürünü şimdi keşfedin.<br />
Shiseido Expert Sun Protector Cream<br />
SPF50+: Shiseido, beyaz iz bırakmayan,<br />
suya ve ısıya dirençli, yüksek koruma<br />
sağlayan yüz güneş kremi Expert Sun<br />
Protector Cream SPF50+ ile UVA dışında<br />
çok yüksek UVB koruması sunuyor. Bu<br />
yüz kremi, UV korumasını artırmak için<br />
ter, su ve güneşin ısısına tepki veren<br />
SynchroShield Technology ile formüle<br />
edildi. Profence CEL ve NatureSurge<br />
Complex, kırışıklıklar ve koyu lekeler<br />
gibi UV kaynaklı yaşlanma belirtilerine<br />
karşı koruyor. Aynı zamanda cilt bakım<br />
bileşenleriyle zenginleştirilmiş krem,<br />
yaşlanmanın neden olduğu ince çizgilerin<br />
ve eşit olmayan cilt tonunun görünümünü<br />
azaltmaya yardımcı oluyor.<br />
Shiseido After Sun Intensive Damage<br />
SOS Emulsion: Güneşe maruz kalma<br />
süresi ne olursa olsun After Sun Intensive<br />
Damage SOS Emulsion yüzünüze temas<br />
ettiği anda cildinizi iyileştiriyor. Güneş<br />
sonrası rahatlatıcı ve onarıcı yoğun<br />
bakım sağlayan bu emülisyon, doğaya<br />
duyarlı ambalaja sahip. Hyalüronik asit<br />
içeren “Anında Besleyici Kompleks”, cilde<br />
nem, bakım ve koruma sağlarken, aloe<br />
vera ve yumuşatıcı nane özü sayesinde<br />
kuruluk veya rahatsızlık hissi hafifliyor.<br />
24 saat nemlendirme sağlayan bu güneş<br />
sonrası krem, güneşe maruz kalan serbest<br />
radikallerin nüfuzunu yavaşlatmak için<br />
yüksek oranda antioksidan olan Japon yeşil<br />
çay özü içeriyor.<br />
Crio Jel, içeriğindeki<br />
fosfatidilkolin ve deoxikolc<br />
asitle bölgesel yağların yıkımını<br />
sağlar. Bunun yanı sıra etken<br />
maddelerinden biri olan kafein,<br />
diğer yardımcı maddelerle<br />
etkinleşerek parçalanan yağların<br />
vücuttan atılmasını destekler.<br />
Kafein bölgeye kan akışını<br />
artırır ve idrar söktürücü olarak<br />
çalışır. Bu da yağın su içeriğini<br />
değiştirerek selülit görünümünü<br />
azaltır.<br />
Crio Jel; selülitten çatlaklara,<br />
sertleşen cilt dokusundan<br />
sarkmaya kadar birçok cilt<br />
problemine karşı güçlü bir tedavi<br />
ve bakım sunar.<br />
Özel jel yapısıyla kolayca<br />
sürülen ve hızla emilerek yağ<br />
dokusuna nüfuz eden Crio Jel,<br />
haftada 2-3 kez banyodan sonra<br />
problemli bölgelere sert bir masajla<br />
uygulanır. Uyluklar, bacaklar, sırt<br />
ve vücudun çeşitli bölgelerindeki<br />
selülit ve çatlak görünümünü<br />
büyük ölçüde azaltırken cildin<br />
pürüzsüz bir görünüme sahip<br />
olmasına yardımcı olur.<br />
10 TEMMUZ <strong>2022</strong> TEMMUZ <strong>2022</strong> 11
V<br />
RÖPORTAJ<br />
Yaz aylarında<br />
cilt bakımının<br />
püf noktaları<br />
Yaz sıcaklarının, nemin ve güneşin cildimizi nasıl etkilediğini<br />
Medikal Estetik Hekimi Dr. Aida Keklik’ten öğrendik.<br />
“Öncelikle cildimizi çok yoğun olarak nemlendirmeli,<br />
bunun için de cilt tipimize uygun nemlendirici ürünler ve<br />
serumlar kullanmalıyız” diyen Dr. Aida Keklik, mezoterapiden<br />
yararlanmanın, yüksek faktörlü güneş koruyucusu sürmenin,<br />
düzenli olarak cilt bakımı yaptırmanın ve yeterli miktarda su<br />
içmenin de çok önemli olduğunu belirtti.<br />
Melek Yazıcı<br />
Meryem Bilici<br />
Sizce güzellik nedir, bize güzellik<br />
anlayışınızı anlatabilir misiniz?<br />
Güzellik hep denildiği gibi göreceli<br />
bir kavram. Ben güzelliğin bütünsel<br />
olduğunu düşünüyorum, yani bu kavram<br />
fiziksel olduğu kadar ruhsal güzelliği de<br />
içeriyor. İşin medikal estetik uygulamaları<br />
tarafında ise abartıya kaçmayan ve kişiyi<br />
doğallıktan uzaklaştırmayan dokunuşları<br />
tercih ediyorum. En önemlisi de cilt<br />
sağlığını koruyarak parlak ve canlı bir<br />
cilt yaratmak, anatomik yapıya uygun ve<br />
ifadeyi bozmayan uygulamalar yapmak.<br />
Bir hekim olarak görüşümü bu şekilde<br />
özetleyebilirim.<br />
Medikal estetik uygulamalarını kişinin<br />
doğallığını koruyarak gerçekleştirmek<br />
için nelere dikkat ediyorsunuz?<br />
Her insanın bir aurası ve karakteri var;<br />
bu da yüz ifadesine yansıyor. Anatomiyi<br />
iyi bilmek çok önemli. Kişinin anatomik<br />
yapısına uygun uygulamalar yaptığınızda<br />
doğallığını koruyorsunuz. Böylece<br />
yaptığınız işlemler abartılı görünmüyor.<br />
Ne yazık ki etrafımızda hep aynı tip<br />
insanlar görmeye başladık; aynı gözler,<br />
kaşlar, çizgiler… Bu nedenle doğallığı<br />
korumak benim için son derece önemli.<br />
“GÜNEŞ, CİLDİMİZİ EN ÇOK<br />
YIPRATAN FAKTÖRDÜR”<br />
Yaz aylarındayız. Sıcak, nem ve güneş<br />
cildimizi nasıl etkiliyor?<br />
Güneş, cildimizi en çok yıpratan<br />
faktördür. Foto yaşlanmaya, cilt<br />
kuruluğuna, lekelerin oluşumuna ve<br />
oluşmuş lekelerin derinleşmesine,<br />
kırışıklıkların ve kılcal damarların<br />
artmasına, cildin incelmesine neden<br />
oluyor. Yoğun sıcağa, neme ve güneşe<br />
maruz kalan melanin pigmentinin sentezi<br />
çok artıyor; ciltte kızarıklık, egzama ve<br />
leke gibi birtakım hassasiyetler ortaya<br />
çıkıyor. Buna denizin, kumun ve havuzun<br />
olumsuz etkileri de eklendiğinde yaz<br />
aylarının cilt için son derece riskli aylar<br />
olduğunu söyleyebiliriz.<br />
Bu olumsuzluklardan etkilenmemek için<br />
yaz aylarında cildimize nasıl bakmalıyız?<br />
Öncelikle cildimizi çok yoğun olarak<br />
nemlendirmeli, bunun için de cilt tipimize<br />
uygun nemlendirici ürünler ve serumlar<br />
kullanmalıyız. Yeterince su içmek de hem<br />
gerekli hem de çok önemli, yaz aylarında<br />
kesinlikle daha çok su tüketmeliyiz.<br />
Hepimizin bildiği gibi vücudumuzdaki<br />
hyalüronik asit üretimi 25 yaş itibariyle<br />
azalıyor, sonrasında sadece var olan<br />
depoları kullanmaya başlıyoruz. Bu<br />
depolar da bittiğinde maalesef cildin nem<br />
kompozisyonu değişiyor. Ama medikal<br />
estetikte bunları önleyebileceğimiz birçok<br />
silah var elimizde. Bunların başında da<br />
mezoterapi geliyor. Uzman hekimler<br />
tarafından yapılmak koşuluyla, mezoterapi<br />
gibi yöntemlerle cilt altını hedefleyerek<br />
cildimizi yoğun olarak nemlendirmeliyiz.<br />
Tabii ki özen gösterilmesi kaçınılmaz<br />
olan konulardan biri de yüksek faktörlü<br />
güneş koruyucusu kullanmak. Güneş<br />
koruyucusunu sadece sabah dışarı<br />
çıkarken sürmek yeterli değil, gün içinde<br />
iki üç saatte bir tekrarlamamız lazım.<br />
Ayrıca düzenli olarak cilt bakımı da<br />
yaptırmalıyız.<br />
12 TEMMUZ <strong>2022</strong><br />
TEMMUZ <strong>2022</strong> 13
V<br />
RÖPORTAJ<br />
“ÖĞRENMEK BİTMEYEN BİR YOLCULUK”<br />
l “Bosna-Hersek’te doğdum. Marmara Üniversitesi İngilizce Tıp Fakültesi’nden mezun<br />
oldum. Hekimlik kariyerim sürerken 2000’li yıllardan itibaren Fransa başta olmak üzere<br />
Avrupa’nın çeşitli ülkelerinde medikal estetik eğitimlerine katıldım.<br />
l Daha sonra T.C. Sağlık Bakanlığı tarafından düzenlenen sertifikasyon programına<br />
katılarak medikal estetik hekimi unvanı aldım. Halen günbegün medikal estetik alanındaki<br />
gelişmeleri takip ediyor ve eğitim programlarına katılmayı hiç aksatmıyorum. Şimdi de<br />
Roma Camerino Üniversitesi Tıp Fakültesi’nde medikal estetik eğitimine devam ediyorum.<br />
Öğrenmek bitmeyen bir yolculuk. Ben de öğrenmeyi hiç bırakmadım.”<br />
“CİLT SAĞLIĞININ İLK ADIMI TEMİZ<br />
BİR CİLTTİR”<br />
Kliniğinize yaz başında gelen ve yazı<br />
bakımlı geçirmek istediğini söyleyen<br />
bir danışana ne tür uygulamalar<br />
öneriyorsunuz?<br />
Böyle bir taleple gelen danışana<br />
ilk olarak cilt analizi yapıyor ve bu<br />
analizden aldığım sonuçları dikkatle<br />
değerlendiriyorum. Belirli aralıklarla<br />
danışanımın cildini temizliyorum,<br />
çünkü cilt sağlığının ilk adımı temiz bir<br />
cilttir. Ayrıca dışarıdan uyguladığımız<br />
dermokozmetik ürünler ve medikal estetik<br />
uygulamaları temiz ve sağlıklı bir cilde<br />
daha iyi nüfuz eder. Dermokozmetik<br />
ürünlerin çeşitli ilaç tekniklerinden<br />
yararlanılarak üretilen ve dermatolojik<br />
testlerden geçirilmiş ürünler olduğunun<br />
altını çizmeliyim. Ardından danışanıma<br />
cilt tabakalarını yoğun bir şekilde<br />
nemlendirecek hyalüronik asit içerikli<br />
mezoterapi ürünlerini ve gençlik aşılarını<br />
uyguluyorum. Son dönemde popüler olan<br />
peptit kombinasyonlarını da öneriyorum.<br />
Eskiden mezoterapi ürünlerini kendimiz<br />
kombine ediyorduk. Günümüzün yüksek<br />
teknolojisiyle üretilmiş preparatlarla,<br />
hyalüronik asidin yanı sıra peptit, aminoasit<br />
ve vitamin içeren kombinasyonlarla işimiz<br />
artık çok daha kolay. Bu tür ürünleri iki üç<br />
seans olarak danışanıma uyguluyor, yazı<br />
son derece rahat ve konforlu geçirmesini<br />
destekliyorum.<br />
Kadın ve erkek cildi yaz aylarından farklı<br />
mı etkileniyor?<br />
Aslında arada çok yoğun bir fark<br />
olduğunu söyleyemem ama kadınların<br />
cildi erkeklere göre tabii ki daha narin.<br />
Erkeklerde de lekelenme dahil pek çok<br />
hassasiyet gelişebiliyor, bununla birlikte<br />
cilt sağlığı ve bakımı konusunda kadınlar<br />
kadar bilinçli olamayabiliyorlar. Gerçi son<br />
dönemde bu bilinç de biraz değişmeye<br />
başladı. Kliniğime gelenlerin yüzde 70’i<br />
kadın, yüzde 30’u ise erkek. Erkekler<br />
eskiden bir medikal estetik kliniğine<br />
gelmeye utanırdı, artık çok daha rahatlar.<br />
Çok bakımlı erkekler de var, hatta işlemleri<br />
önceden araştırıp gelebiliyor, eşlerine<br />
önerilerde dahi bulunabiliyorlar.<br />
Saç bakımıyla ilgili nelere dikkat etmek<br />
lazım?<br />
Saç bakımının da cilt bakımı kadar<br />
önemli olduğunu unutmamalıyız öncelikle.<br />
Yaz aylarının olumsuz çevresel etkilerinden<br />
saçlar da nasibini alıyor, kuruyup<br />
yıpranıyor. Bunu gidermenin en iyi yolu<br />
da yaz boyunca saçın nemlenmesini<br />
destekleyecek dermokozmetik ürünler<br />
kullanmak. Ama daha da iyisi yaz<br />
başlamadan önce saç mezoterapisi ve<br />
PRP gibi yöntemlerle saçın bariyerlerini<br />
güçlendirmek ve kurumasını engellemek.<br />
“YÜZÜMÜZÜN BAKIMI SAÇ VE<br />
VÜCUT BAKIMIYLA TAMAMLANIR”<br />
Cilt bakımı denince daha çok yüz bölgesi<br />
akla gelse de vücut bakımında da dikkate<br />
alınması gereken birçok nokta var, değil<br />
mi?<br />
Gerçekten öyle. Yüzümüze bakım<br />
yaparken nedense boynumuzu ve dekolte<br />
bölgemizi ihmal ediyoruz. Ellerimizi<br />
nemlendirmeyi de unutuyoruz. Aslında<br />
boynumuz, dekoltemiz ve ellerimiz de<br />
çok önemli ve yüz kadar bakım gerektiren<br />
bölgeler. Ben yaz öncesinde yoğun olarak<br />
boyun, dekolte ve ellere gerek cihaz gerekse<br />
mezoterapi uygulamaları yapıyorum.<br />
Vücutta da bölgesel yağlanmalar ve<br />
selülitler önemli sorunlar. Bunlarla da<br />
cihaz, lipoliz ve mezoterapi yardımıyla<br />
savaşıyoruz. Aslında kliniğime gelen bir<br />
danışan yüzünden saçlarına, tüm vücuduna<br />
kadar tam anlamıyla yenilenip çıkabiliyor.<br />
Nasıl güzel bir elbise şık bir ayakkabıyla<br />
tamamlanırsa yüzümüzün bakımı da saç<br />
ve vücut bakımıyla tamamlanır. Bütünsel<br />
yaklaşmak önemli ve gerekli.<br />
Peki, sonbaharla birlikte cildimizde neler<br />
değişiyor?<br />
Sonbaharda yaprakların dökülmeye<br />
başlaması gibi cildimizde de bazı<br />
değişiklikler oluyor. Özellikle yaz başında<br />
cildine bakım yaptırmayanların ve yaz<br />
boyunca önlem almayanların cildinde<br />
kalınlaşmalar, yoğun kuruluklar, renk<br />
değişiklikleri, lekelenmeler görülüyor,<br />
kılcal damarları ortaya çıkıyor. Daha mat<br />
ve daha kuru bir cilt yapısı hâkim oluyor,<br />
kırışıklıklar derinleşiyor, foto yaşlanmanın<br />
etkileri ortaya çıkıyor. Sonbahar için gerekli<br />
olan uygulamaların başında hydrafacial<br />
geliyor. Yaşlanma karşıtı hydrafacial,<br />
cilde ihtiyacı olan yoğun nemi sunarken<br />
lekelerin giderilmesine de yardımcı oluyor.<br />
Ayrıca hem cilt tonunu eşitlemek hem de<br />
cildin daha canlı görünmesini sağlamak<br />
için peeling uygulamaları yapıyorum.<br />
Tabii ki mezoterapi ile enerji bazlı cihaz<br />
uygulamaları da sonbahar bakımı için<br />
olmazsa olmazlarım.<br />
Sizin bir hekim olarak en sevdiğiniz<br />
uygulama nedir?<br />
Pek çok yöntemi sevmekle birlikte<br />
altın iğnenin vazgeçilmezim olduğunu<br />
söyleyebilirim. Etkinliği tüm dünyada en<br />
üst seviyede kabul görmüş bir radyofrekans<br />
uygulaması olan altın iğne, aslında bir<br />
cilt yenileme yöntemi. Cildi yenilerken<br />
gözenekleri küçültüyor, cilt tonunu<br />
eşitliyor, sivilce ve akne izlerini ortadan<br />
kaldırıyor, elastikiyet kaybını toparlayıp<br />
kırışıklıkları giderebiliyor. Bu anlamda altın<br />
iğne çok yönlü etkiye sahip. Üstelik sadece<br />
yüz bölgesinde değil, boyun, dekolte, el,<br />
sırt ve bacak da dahil olmak üzere vücudun<br />
her bölgesinde kullanılabiliyor.<br />
“BAKIMA ÇOK ÖNEM<br />
VEREN BİRİYİM”<br />
l “Ben daha lise son sınıftayken bile cilt<br />
bakımı yapıp dermokozmetik ürünler<br />
kullanırdım. Yani oldum olası bakıma<br />
çok önem veren biriyim. Halen de bu<br />
bakış açımı koruyorum.<br />
l Dermokozmetik ürünler kullanıp<br />
düzenli olarak cilt bakımı yaptırırken<br />
medikal estetik uygulamalarından<br />
biri olan mezoterapiyi de hiç ihmal<br />
etmiyorum. Yüzüme, dekolte bölgeme,<br />
ellerime ve vücuduma düzenli<br />
aralıklarla birtakım minik dokunuşlar<br />
gerçekleştiriyorum.<br />
l Sağlıklı besleniyorum ve bol su<br />
tüketiyorum. Sporu çok seviyor,<br />
pilates yapıp sık sık yürüyorum. İyi<br />
ve kaliteli bir uykunun önemine de<br />
çok inanıyorum. Pozitif bir insanım.<br />
Kendime ve aileme çok zaman ayırmaya<br />
çalışıyorum. Tüm bunların iç ve dış<br />
güzelliğe yansıdığını düşünüyorum.”<br />
14 TEMMUZ <strong>2022</strong><br />
TEMMUZ <strong>2022</strong> 15
V<br />
RÖPORTAJ<br />
“EN IYI<br />
MEZOTERAPI<br />
EN KALITELI<br />
ÜRÜNLE<br />
YAPILANDIR”<br />
Mezoterapinin bir cilt tedavisi yöntemi olduğunu belirten<br />
Medikal Estetik Hekimi Dr. Eren Ünal, “Medikal estetikte<br />
önce iyi el işçiliği olan bir hekim, sonra iyi ürün önemlidir.<br />
Mezoterapide ise bunlar yer değiştirir. En iyi mezoterapi en<br />
kaliteli ürünle yapılandır; önce iyi ürün, sonra hekim” diyor.<br />
Melek Yazıcı<br />
Meryem Bilici<br />
“KİŞİ KENDİNİ BEĞENİYORSA BENCE GÜZELDİR”<br />
l “Kişinin önce kendisini beğenmesi gerektiğini düşünüyorum, böyle bir durumda<br />
yaydığı enerji karşısındakilere de kesinlikle geçiyor. Özetle, kişi kendini beğeniyorsa<br />
bence güzeldir.<br />
l Hastalarım bazen ‘acaba dolguya veya botoksa ihtiyacım var mı?’ diye bana<br />
soruyor. Eğer dolgu veya botokstan sonra aynaya baktığında kendini mutlu<br />
hissedecekse, eşine, çocuğuna, işine daha iyi bir enerji yayacaksa ihtiyacı vardır ve<br />
yaptırmalıdır. Yani sen istiyorsan ihtiyacın var, istemiyorsan yok.”<br />
Mezoterapiyi nasıl tanımlıyorsunuz?<br />
Mezoterapi, orta derinin yani<br />
mezodermin tedavisidir; cerrahi değildir,<br />
enjeksiyonla uygulanır. Örneğin, dolgu ve<br />
botoks, hastanın kozmetik olarak daha dinç<br />
görünmesi ve aynaya baktığında kendisini<br />
daha iyi hissetmesi için yaptığımız medikal<br />
estetik işlemleridir. Bir anlamda hastanın<br />
ruhunu iyileştiririz. Ama bunlar birer tedavi<br />
yöntemi değildir, oysa mezoterapi tam da<br />
öyledir.<br />
Kullanacağınız mezoterapi ürününü<br />
seçerken neye dikkat ediyorsunuz?<br />
Paris ışıltıları, Kleopatra’lar, somonlar,<br />
DNA’lar, kolajenler… Bu isimleri herkes<br />
duyuyor. Ama aslında önemli olan<br />
isimlerden çok içeriklerindeki ajanlar.<br />
Bunlar aynı zamanda mezoterapinin<br />
kalitesini ve kişiye göre hangi ürünü<br />
seçeceğinizi belirliyor. Benim için ürünün<br />
ismi ya da markası değil, içeriği önemli.<br />
Zaten mezoterapi, bireysel ve kişiye göre<br />
oluşturulması gereken bir tedavidir.<br />
Hastanın isteklerine, hastada gördüğüm<br />
cilt problemlerine, hedeflerimize göre<br />
belirli ajanları seçiyor ve bu ajanların<br />
olduğu mezoterapi ürünlerini kullanmaya<br />
çalışıyorum. Yani kaliteyi içerik belirliyor.<br />
Şöyle söyleyebilirim; 4 liralık incik<br />
boncuk da takıdır, 4 milyonluk pırlanta<br />
da. Mezoterapi ajanlarının arasında da<br />
bu kadar fark vardır. Basit bir PRP veya<br />
iç plazma enjeksiyonuna mezoterapi<br />
diyebileceğimiz gibi zenginleştirilmiş kök<br />
hücre çalışmasının enjeksiyonunu da aynı<br />
şekilde tanımlayabiliriz.<br />
“EN SIK YÜZ VE SAÇ<br />
BÖLGESİNDE MEZOTERAPİDEN<br />
YARARLANIYORUZ”<br />
Mezoterapinin medikal estetikteki<br />
uygulama alanları nelerdir?<br />
En sık yüz ve saç bölgesinde<br />
mezoterapiden yararlanıyoruz. Bunlar<br />
haricinde şu an için çok yaygın olmasa da<br />
göğüs dekoltesine, sırt ve bikini bölgesine<br />
de mezoterapi yapılabiliyor.<br />
Mezoterapi başka hangi rahatsızlıkların<br />
tedavisinde kullanılıyor?<br />
Mezoterapi, medikal estetik<br />
hedeflenerek bulunmuş bir yöntem değil.<br />
Aslen 1950’lerde ağrıları kesmek ve cilt<br />
hastalıklarını tedavi etmek amacıyla ortaya<br />
konulmuş. Mezoterapi aracılığıyla hedef<br />
bölgeye sistemik bir etki yaratmaksızın<br />
müdahale edilebiliyor. Bu müdahale<br />
romatizmal ağrılara veya kadınların adet<br />
sancılarını kesmeye yönelik de olabiliyor.<br />
Fibromiyaljide, bel fıtığında, eklem<br />
rahatsızlıklarında, yanık tedavilerinde, hatta<br />
kalp-damar hastalıklarında mezoterapik<br />
ajanlar kullanılabiliyor.<br />
Kronik hastalığı olanlara da mezoterapi<br />
yapılabiliyor mu?<br />
16 TEMMUZ <strong>2022</strong><br />
TEMMUZ <strong>2022</strong> 17
V<br />
RÖPORTAJ<br />
Esasen bu sorunun cevabı “hastalığa<br />
göre” olmalı ama biz genel olarak kronik<br />
hastalığı olanlara mezoterapi yapmıyoruz.<br />
Çünkü bu kişilerde inflamasyon (iltihap)<br />
yanıt çok hızlı oluyor. İçeriği zengin olan<br />
mezoterapi ajanlarında da inflamasyon<br />
yanıt gelişebiliyor.<br />
Yaz aylarının büyük sorunu selülit ile<br />
mücadelede mezoterapi nasıl bir rol<br />
üstleniyor?<br />
Selülit ve çatlak tedavilerinde<br />
mezoterapinin ciddi rolü olduğunu<br />
düşünüyorum. Ama hastaların selülit<br />
ve çatlaklarına mezoterapiyle müdahale<br />
ederken, sağlıklı bir yaşam biçimi ve<br />
beslenme düzeni uygulamak da gerekiyor.<br />
Çünkü ancak bu yapıldığında daha iyi<br />
sonuçlar alınabiliyor.<br />
Mezoterapi kaç seans uygulanan bir<br />
işlemdir?<br />
Daha eski dönemlerde mezoterapiler<br />
beş altı seansa bölünürdü. Şimdi ise iki<br />
üç seans yeterli. Ben kişisel olarak üç<br />
seansın üzerinde mezoterapi yapmıyor,<br />
mezoterapinin ikinci veya üçüncü seansta<br />
fayda göstermesi gerektiğine inanıyorum.<br />
Mezoterapi süreci nasıl ilerliyor?<br />
Hasta nazobial çizgileri, elastikiyet<br />
kaybı veya ciltteki renk eşitsizliği gibi<br />
sebeplerle geldiğinde ilk olarak cilt analizi<br />
yapıyor ya da gözlemlerimi paylaşıyorum.<br />
Hastada var olan sorunları nasıl yok<br />
edebileceğimi ve ona uygun mezoterapi<br />
ajanlarını belirliyorum. Dolgu isteyen<br />
hastalara da başlangıçta mezoterapi ile<br />
lifting uygulamayı doğru buluyorum.<br />
Seçtiğim ajanları, lokal anestezik krem<br />
uyguladıktan sonra hastanın cildine enjekte<br />
ediyorum. İşlem sonrasında herhangi bir<br />
alerjik reaksiyon oluşmaması için hastanın<br />
12 saat makyaj yapmaması, herhangi<br />
bir yabancı maddeyle temas etmemesi,<br />
yüzünü yıkamaması gerekiyor. Ama tabii<br />
ki hasta günlük yaşam rutinini sorunsuzca<br />
sürdürebiliyor.<br />
“TABİİ Kİ MEZOTERAPİDEN<br />
MUCİZE BEKLENMEMELİ”<br />
İşlemden sonra kişi kendisinde neler<br />
gözlemliyor?<br />
Bu işlemdeki amaç kişiyi kapatıcılardan<br />
ve makyaj rutininden kurtarmak, daha<br />
soft bir görüntü elde etmesini sağlamak.<br />
Mezoterapiden sonra kişi makyajsızken<br />
ve belki sadece basit bir nemlendirici<br />
kullanırken de son derece güzel, parlak,<br />
canlı göründüğünü fark edebilmeli. Bu<br />
kadar çok kozmetik ürünü kullanmanın<br />
anlamı olup olmadığını düşünmeli. Zaten<br />
kişilerin mezoterapiden sonra makyaj<br />
ürünlerinden uzaklaştığını gözlemliyorum.<br />
Bu da beni çok mutlu ediyor, çünkü<br />
ağır makyajın ve kapatıcıların kaliteli<br />
gözükmediği fikrindeyim. Ama tabii ki<br />
mezoterapiden mucize beklenmemeli.<br />
Güneş lekeleri, akne izleri, çiller tamamen<br />
yok olmuyor. Bununla birlikte kişi kendini<br />
daha canlı, daha taze hissedip yüzündeki<br />
geçmeyecek sorunlarla barışıyor ve onlarla<br />
güzel olduğunu düşünüyor.<br />
Mezoterapinin avantajları ve<br />
dezavantajları nelerdir?<br />
Mezoterapi, fiyat ve performans<br />
olarak yaptırılabilecek en mantıklı<br />
uygulamalardan biridir, yeter ki iyi<br />
ürünler kullanılsın. “Dolgu yaptırdım,<br />
eridi veya botoks yaptırdım, etkisi geçti”<br />
gibi bir bakış açısı mezoterapi için<br />
geçerli değil. Mezoterapi ile orta deri<br />
tabakasını, kolajenleri, elastinleri tedavi<br />
ediyoruz. Tekrarı gerekiyor mu? Diyelim<br />
ki gözünüz iltihaplandı ve antibiyotikli<br />
krem kullanarak iyileşme sağlandı.<br />
Antibiyotikli kremi, daha sonrasında sadece<br />
yine aynı sorunu yaşarsanız kullanırsınız.<br />
Mezoterapide de durum böyle ilerliyor.<br />
İhtiyaç duyarsanız tekrarlanır, duymazsanız<br />
tekrarlanmaz. Bu aslında çok büyük bir<br />
avantaj. Kişi mezoterapi yaptırıp kendini<br />
son derece güzel ve taze gördükten sonra<br />
yine mezoterapi yaptırmak isteyebilir, oysa<br />
mezoterapi sürekli yaptırılacak bir işlem<br />
değil. Dezavantajı sadece bu olabilir!<br />
“Benim olayım mezoterapi” tanımını<br />
kullanıyorsunuz. Mezoterapi, bir hekim<br />
olarak sizin için nasıl bir önem taşıyor?<br />
Her şeyin en kalitelisi en sade olanıdır;<br />
beyaz bir gömlek, siyah bir takım<br />
elbise gibi. Aynı şekilde en etkili aşk<br />
cümlesinin “seni seviyorum” olduğunu<br />
düşünüyorum. Mezoterapi de böyle<br />
bence. Öğrenciyken bütün hocalarım<br />
mezoterapilerini, PRP’lerini bana yaptırırdı.<br />
Bu da mezoterapiyle çok vakit geçirmemi<br />
ve kişilerin bundan çok fayda gördüğünü<br />
anlamamı sağladı. Bir kişiye mezoterapi<br />
uyguladığınızda ilk etapta bir değişiklik<br />
fark etmiyor ama sonrasında “hayatım<br />
değişti, özgüvenim yerine geldi” gibi geri<br />
dönüşleri oluyor, bu da beni inanılmaz<br />
motive ediyor ve doğru bir şeyler yaptığımı<br />
hissettiriyor. Bununla birlikte itiraf<br />
etmeliyim ki dolgu ve botoks yapmayı daha<br />
çok seviyorum, çünkü bunlar daha çok el<br />
işçiliği gerektirir ve hekimin kendisinden<br />
bir şeyler katmasını sağlar, sonuç da hemen<br />
gözlemlenir. Medikal estetikte önce iyi<br />
el işçiliği olan bir hekim, sonra iyi ürün<br />
önemlidir. Mezoterapide ise bunlar yer<br />
değiştirir. En iyi mezoterapi en kaliteli<br />
ürünle yapılandır, en iyi doktorun yaptığı<br />
değildir; önce iyi ürün, sonra hekim.<br />
“MEZOTERAPİYİ HERKESE<br />
ÖNERİRİM”<br />
Mezoterapi yaptırmak isteyenlere<br />
tavsiyeleriniz var mı, nelere dikkat<br />
etmeliler?<br />
Ben mezoterapiyi herkese öneririm<br />
öncelikle, cilt ve mezoderm kaliteleri<br />
kadınlara göre daha iyi olan erkekler de<br />
dahil olmak üzere. Mezoterapi yaptırmak<br />
isteyenlerin işlem öncesi ve sonrasında<br />
güneş koruyucu kremler kullanması lazım.<br />
Bu aslında mezoterapi yaptırmayanlar için<br />
de geçerli, çünkü güneşten korunmak<br />
çok önemli. Bir de mezoterapi ürününün<br />
ismine veya markasına değil içeriğine önem<br />
verilmeli, şırınganın içinde ne olduğu<br />
sorgulanmalı.<br />
Mezoterapi ile birlikte dolgu da<br />
uygulayacaksanız hangi tür dolguyu tercih<br />
ediyorsunuz?<br />
Dolgu uygulamasında “hastayı<br />
mutlu edecek kadar minimal” gidilmesi<br />
gerektiğini düşünüyorum, bu benim için<br />
çok önemli. Hastanın nazobial çizgisine<br />
3 cc, elmacık kemiklerine 4 cc gibi bir<br />
yaklaşımı hiç doğru bulmuyorum; ihtiyacı<br />
kadarı yeterlidir. Mezoterapinin öncesinde<br />
veya sonrasında orta yüzde dolguya ihtiyaç<br />
duyulabiliyor. Böyle durumlarda eski<br />
teknoloji dolgular yerine kristal dolguyu<br />
tercih ediyorum. Çünkü mezoterapi nasıl<br />
cilt tedavisi sağlıyorsa, içeriğinde kalsiyum<br />
hidroksiapatit olan kristal dolgu da kemik,<br />
kıkırdak ve deri dokusunda iyileştirici ve<br />
antiaging etki yaratıyor. Bunun yanında<br />
mezoterapik ve uzun süreli kalıcılık<br />
etkisine de sahip. Yani mezoterapi ile<br />
birlikte bir dolgu kombinleyeceksem, bence<br />
kristal dolgu bunun için biçilmiş kaftan.<br />
“İŞLEM YAPARKEN KENDİMİ İNANILMAZ MUTLU<br />
HİSSEDİYORUM”<br />
l “Maltepe Üniversitesi Tıp Fakültesi’nden mezun oldum. Henüz öğrenciyken hocalarımın<br />
medikal estetik kliniklerine gittiğimde büyülenmiş gibi hissettim. Böyle bir hissi, örneğin<br />
bir ameliyathanede yaşamamıştım. Ben de bunu yapmalıyım, diye düşündüm.<br />
l Bu alanda çalışmaya başladığımda hocalarım elime şırıngayı verdi; yüzlerce saç PRP’si<br />
ve mezoterapi yaptım. Onlar sıkıcı bir iş diye bana yönlendiriyordu ama ben çok keyif<br />
alıyordum. Hiç bu kadar odaklandığımı hatırlamıyorum.<br />
l Stajyerlik döneminden sonra kendi kliniğimi açtım. Ama klinik açmak, işin bu taraflarıyla<br />
ilgilenmek biraz da gereksiz gelmişti. Sürekli işlem yapmak istiyordum, çünkü işlem<br />
yaparken kendimi inanılmaz mutlu hissediyorum. Belki zamanla doyuma ulaşacaktır bu<br />
durum ama halen yapmayı da izlemeyi de çok seviyorum.”<br />
18 TEMMUZ <strong>2022</strong><br />
TEMMUZ <strong>2022</strong><br />
19
V<br />
GÜNDEM<br />
STIL IKONU<br />
OLARAK<br />
PRENSES<br />
DIANA’NIN<br />
PORTRESI<br />
Hayatının dönüm noktalarını yaz ayları belirledi;<br />
temmuzda doğdu ve evlendi, ağustosta boşandı ve hayatını<br />
kaybetti. Prenses Diana’yı ölümünün 25. yılında anıyor ve<br />
güzelliğinin sırlarını yaz sayımızın sayfalarına taşıyoruz.<br />
Melek Yazıcı<br />
20 TEMMUZ <strong>2022</strong> TEMMUZ <strong>2022</strong> 21
V<br />
GÜNDEM<br />
Ölümünün üzerinden 25 yıl geçmesi<br />
ve bu süreye rağmen hâlâ gündemde<br />
olması ne kadar tuhaf geliyor insana.<br />
En son “Spencer” isimli filmin ve “The<br />
Last Days of Princess Diana” belgeselinin<br />
odağındaydı. Aile ismini taşıyan filmde<br />
önemli bir kararın eşiğinde geçirdiği<br />
birkaç gün anlatılıyor ve yaşadığı<br />
mutsuzluğun altı çiziliyor; belgeselde<br />
ise hüzün dolu son günleri kayıt altına<br />
alınıyordu.<br />
İngiliz aristokrasisinin üyesi olan<br />
Diana Spencer, bir yaz kızıydı; 1<br />
<strong>Temmuz</strong> 1961’de doğdu. Ve bir yaz<br />
günü, tüm dünyayı şaşkınlığa ve hüzne<br />
boğarak, 31 Ağustos 1997’de öldü.<br />
Daha 36 yaşındaydı. Hayatının dönüm<br />
noktalarında da yazın hâkimiyeti vardı;<br />
29 <strong>Temmuz</strong> 1981’de Prens Charles ile<br />
evlendi, 28 Ağustos 1996’da ise boşandı.<br />
Önceleri bir peri masalının<br />
kahramanıyken yaşam süreci onu hüznün<br />
prensesine dönüştürdü. Ama daima bir stil<br />
ikonu oldu, güzelliğiyle daima çarpıcıydı<br />
ve son derece bakımlıydı. Şimdi Prenses<br />
Diana’nın güzelliğinin temel noktalarını<br />
sizlerle paylaşmak istiyoruz.<br />
1ÖZENLI CILT BAKIMI: Açık renk<br />
ve ince bir cilt yapısına sahip olan<br />
Prenses Diana, cildini yoğun olarak<br />
nemlendirirdi. Gece yatmadan önce mutlaka<br />
makyajını silip cildini temizler, ardından<br />
tonik ve nemlendirici uygulardı. Ciltte dalga<br />
dalga kızarıklık şeklinde kendini gösteren<br />
ve genlerinden gelen bir cilt rahatsızlığına<br />
sahipti; rozasea, yani gül hastalığı. Özenli cilt<br />
bakımı sayesinde bu rahatsızlığını kontrol<br />
altına almayı başarmıştı.<br />
2<br />
İMZASI HALINE GELEN MAKYAJI:<br />
Cilt tonuna uygun bir nemlendirici<br />
sürdükten sonra yüzüne fondöten,<br />
göz çevresine ise kapatıcı uygulardı. Alt<br />
ve üst kirpiklerini tamamen kaplayacak<br />
şekilde rimel sürmek vazgeçilmeziydi. İlk<br />
dönemlerdeki stilini belirleyen önemli<br />
öğelerden biri mavi göz kalemiydi, sonraki<br />
yıllarda birlikte çalıştığı makyaj sanatçının<br />
önerisiyle tercihini kahverengi ve siyahtan<br />
yana kullandı. Yani göz makyajı onun için<br />
önemliydi. Bronzlaştırıcıyla çerçevelemesi<br />
sayesinde yüzünün merkezini ön<br />
plana çıkarırdı. Elmacık kemiklerini<br />
vurgulamaya da özen gösterirdi.<br />
Gündüzleri pembe ve ten rengi rujları<br />
tercih ederken davetlerde daha koyu renk<br />
rujlar sürerdi.<br />
3İKONIK SAÇLARI: Saçları hep<br />
kısaydı ve hep çok havalıydı. Ona<br />
özel yaratılan kısa katlı ve ensesine<br />
kadar uzanan saç kesimiyle tüm dünya<br />
kadınlarına ilham olmuştu. Son yıllarında<br />
çok daha androjen ve sportif bir kesimi<br />
tercih ediyordu; bu sayede taptaze ve<br />
modern bir görünüme sahipti.<br />
4DOĞAL TIRNAKLARI: Manikürünü<br />
tabii ki ihmal etmezdi ama tercihi kısa<br />
tırnaklardan yanaydı. Genel olarak<br />
tırnaklardaki yaklaşımını bakımlı, french<br />
veya ojesiz olarak özetleyebiliriz. Onu<br />
zaman zaman kırmızı ojeyle görmek de<br />
mümkündü.<br />
5HEM IDDIALI HEM SPOR GIYIM<br />
STILI: Evliliğinin ilk yıllarında<br />
kraliyet kurallarına uygun ve<br />
80’lerin hâkimiyeti nedeniyle göz<br />
yoran giysilerle görülse de sonraki<br />
yıllarda modern seçimleriyle ön plana<br />
çıkmıştı. İnce vücudunu zarafetle saran,<br />
belki de kraliyete bir meydan okuma<br />
olarak nitelendirilebilecek iddialı gece<br />
kıyafetleriyle kalıpları yıkarken günlük<br />
yaşamında olabildiğinde spor ve rahat bir<br />
tarz benimsemişti.<br />
6ZEVKLI AKSESUAR KULLANIMI:<br />
Evliliği sürerken çarpıcı ve iddialı<br />
şapkalarla göz alıcı bir görünüm<br />
sergiler, stiline stil katardı. Mücevherlerini<br />
ise hassasiyetle seçerdi. Düğününde<br />
ikonik gelinliği kadar Spencer ailesine<br />
ait elmaslarla süslü tacıyla da dikkat<br />
çekmişti. Safir ve elmas nişan yüzüğünü<br />
ise gözleriyle aynı renk olduğu için tercih<br />
ettiği belirtiliyordu. Prenses Diana sadece<br />
bunlarla değil kimi kendine kimi kraliyet<br />
ailesine ait olan eşsiz mücevherleriyle<br />
daima ilgi odağıydı.<br />
7KOKU SEÇIMI: Teniyle uyumlu<br />
parfüm seçimine önem verir ve daima<br />
güzel kokardı. Parfümün güzelliğin<br />
son dokunuşu olduğunu düşünürdü.<br />
Aromaterapiye ilgi duyar, kendini duygusal<br />
açıdan dengelemek için bitkilerin ve<br />
çiçeklerin yağlarından yararlanırdı.<br />
8DANS, SPOR VE UYKU<br />
RUTINI: Bale onun için önemliydi,<br />
çocukluğunda bale dersleri almıştı.<br />
Boyu 1,78 cm olduğundan balede bir<br />
kariyer yapamasa da dans etmeyi hiç<br />
bırakmadı. Dans tutkusunun yanı sıra<br />
yüzmeyi ve dalmayı da çok severdi. Sık sık<br />
egzersiz yapardı. Yoğun ve stresli yaşamına<br />
rağmen uyku düzenine önem verir, kaliteli<br />
bir uykunun psikolojisi ve cildi üzerindeki<br />
iyileştirici etkisine inanırdı.<br />
9SAĞLIKLI BESLENME DÜZENI:<br />
Prenses Diana, “bulimia nevroza”<br />
isimli bir yeme bozukluğundan<br />
muzdaripti birkaç yıl boyunca; aşırı<br />
yedikten sonra kendini kustururdu. Prens<br />
Charles ile evliliğinin ve kraliyet ailesi<br />
kurallarının ağırlığı nedeniyle yaşadığı<br />
stres, eşi tarafından sevilmemesinin<br />
tetiklediği daima zayıf ve mükemmel<br />
görünme arzusu bu hastalığı yaşamasına<br />
sebep olmuştu. Ama bu hastalıkla<br />
yüzleşmeyi ve ondan kurtulmayı başardı.<br />
Güne sıkı bir kahvaltıyla başlar, beslenme<br />
programında sebzeye, meyveye, balığa ve<br />
tavuğa yer verir, kırmızı et tüketmezdi.<br />
Sonraki dönemlerinde kraliyet ailesinin<br />
en sağlıklı beslenen bireyi olarak<br />
tanımlanmaya başlamıştı. Sigara ve alkolü<br />
ölçülü kullanırdı.<br />
10<br />
PARLAK GÜLÜMSEMESI:<br />
Prenses Diana, daima gülümser<br />
ve gülümsedikçe parlardı.<br />
Sürekli gülümsemesini bir sosyal duruş<br />
olarak annesinden öğrendiği, bazen<br />
mutsuzluğunu gizlemek için bir kalkan<br />
gibi kullandığı söylense de kesin olan<br />
şu ki gülümsemek güzelliğine güzellik<br />
katardı.<br />
22 TEMMUZ <strong>2022</strong> TEMMUZ <strong>2022</strong> 23
V<br />
TREND<br />
SLUGGING<br />
İLE<br />
CİLDİNİZ<br />
NEME<br />
DOYACAK<br />
Amacı nemi cilde hapsetmek ve bu şekilde<br />
daha nemli, sağlıklı, pürüzsüz bir cilt yaratmak<br />
olan slugging, bir süredir yeni cilt bakım<br />
trendimiz olarak arz-ı endam ediyor. Son<br />
derece kolay bir işlem olan slugging, sadece<br />
kuru ve hassas ciltlere uygun.<br />
Skinimalizm trendi<br />
gibi Kore’den çıkan, ama<br />
esas patlamasını TikTok<br />
kullanıcıları aracılığıyla<br />
yapan yeni bir cilt bakım<br />
trendini tanıtmak istiyoruz<br />
size: Slugging. Bu trend<br />
de genel olarak daha iyi<br />
bir cilt yaratma ve bunu<br />
minimalist bir şekilde yapma<br />
prensibiyle hareket ediyor.<br />
Ancak bir noktaya özellikle<br />
vurgu yapmak gerekiyor;<br />
slugging, sadece kuru ve<br />
hassas cildi olanlara ya da<br />
son derece kuru iklime sahip<br />
yerlerde yaşayanlara uygun<br />
bir yöntem. Yani herhangi bir<br />
sorun yaşamamaları adına<br />
yağlı ve akneye meyilli cildi<br />
olanların uygulamaması<br />
lazım.<br />
Slugging, yaygın olarak<br />
“salyangozlama” şeklinde<br />
Türkçeye aktarılıyor. İşlem<br />
sırasında cilt aşırı nemli,<br />
24 TEMMUZ <strong>2022</strong> TEMMUZ <strong>2022</strong> 25<br />
Melek Yazıcı<br />
parlak, hatta yapışkan ve<br />
sümüksü bir görünüme<br />
sahip oluyor. Bu görünümün<br />
sümüklü böceklerin bıraktığı<br />
ize benzemesi işlemin ismini<br />
de belirlemiş.<br />
Slugging işleminin amacı<br />
nemi cilde hapsetmek, daha<br />
nemli, sağlıklı ve pürüzsüz<br />
bir cilt yaratmak. Bu amaca<br />
ulaşmak için cilde önce nem<br />
veriliyor, sonra da nem cilde<br />
hapsediliyor. Aslında bu<br />
kadar basit!<br />
Asıl önemli olan işlemi<br />
doğru sırayla yapmak. Nemi<br />
cilde hapsetmek için vazelin<br />
veya benzeri merhem formlu<br />
ürünler tercih ediliyor, çünkü<br />
bu formdaki ürünler son<br />
derece büyük moleküllere<br />
sahip. Cilt bu molekülleri<br />
ememiyor ve merhem formlu<br />
ürünler cildi bir kalkan gibi<br />
sarıp harika bir bariyer işlevi<br />
görüyor.<br />
SLUGGING İŞLEMİ NE<br />
İŞE YARIYOR?<br />
l Nemini kaybetmiş ve kurumuş<br />
ciltlerdeki kuru görünümü, gerginliği,<br />
pul pul dökülmeyi ortadan kaldırıyor.<br />
l Cilde ihtiyaç duyduğu nemi geri<br />
veriyor.<br />
l Pürüzsüz, nemli, sağlıklı, dolgun ve<br />
yumuşak bir cilt sunuyor.<br />
NASIL YAPABİLİRSİNİZ?<br />
l Slugging işlemini yapmadan önce<br />
cildinizi iyice temizleyin, her türlü<br />
kirden ve kalıntıdan arındırın. Zaten<br />
bildiğiniz gibi cilt temizliği her şeyin<br />
başı.<br />
l Temizleme işleminin ardından<br />
cildinizi ıslak bırakın, kesinlikle<br />
kurulamayın.<br />
l Islak cildinize içeriğinde hyalüronik<br />
asit bulunan bir yüz serumu veya<br />
jeli uygulayın. Cildinizin üzerindeki<br />
su, kendi ağırlığının bin katı kadar<br />
su molekülü taşıyabilen hyalüronik<br />
asit sayesinde daha alt katmanlara<br />
ulaşacaktır.<br />
l Ardından cildinize yoğun<br />
nemlendirme özelliğine sahip olan<br />
merhem formunda bir nemlendirici<br />
sürün. Cildinizin üzerinde kalın<br />
bir katman oluşturacak bu ürün<br />
aracılığıyla nemi cildinize hapsedin.<br />
l Bu katmanı uzun süre, mümkünse<br />
gece boyunca cildinizde tutun.<br />
Sonrasında temizleyin.<br />
PÜF NOKTASI<br />
Slugging işlemini gece yapmak<br />
iki açıdan önem taşıyor.<br />
Birincisi: Siz uyurken cildiniz nem kaybetmiyor,<br />
tam tersine neme doyuyor.<br />
İkincisi: Cildinizde uzun süre yoğun bir katmanın<br />
kalması gerekiyor ve gece, doğal olarak bunun için<br />
en uygun zaman dilimi.
V<br />
KAPAK RÖPORTAJI<br />
YAĞLARIN<br />
KORKULU RÜYASI:<br />
Liposuction<br />
Plastik, Rekonstrüktif ve Estetik Cerrahi Uzmanı<br />
Op. Dr. Ayşe Barutçu ile vücuttaki inatçı yağları<br />
yok etmede çok etkili bir yöntem olan liposuction<br />
hakkında konuştuk. Liposuction’ın kesinlikle bir kilo<br />
verme yöntemi olmadığına, vücut hatlarını düzeltmek<br />
için uygulandığına dikkat çeken Op. Dr. Ayşe Barutçu,<br />
<strong>Voyant</strong> okurları için karın germe ameliyatıyla ilgili de<br />
detaylı bilgi paylaşımında bulundu.<br />
Melek Yazıcı<br />
Meryem Bilici<br />
26 TEMMUZ <strong>2022</strong> TEMMUZ <strong>2022</strong> 27
V<br />
KAPAK RÖPORTAJI<br />
yaparsak hem boşa kürek çekmiş olur hem<br />
de istediğimiz estetik sonucu elde edemeyiz.<br />
Başka kimlere yapılmamalı?<br />
Kalp gibi önemli hastalıkları olanlara,<br />
kortizon kullananlara, yara iyileşmesiyle<br />
ilgili sorun yaşayanlara yani yoğun sağlık<br />
problemi olanlara yapmamayı tercih<br />
ediyoruz. Liposuction gibi işlemler<br />
ötelenebilir işlemlerdir. Hastanın önce<br />
sağlığının düzelmesi lazım. Sonrasında<br />
liposuction yapılması mümkündür zaten.<br />
Liposuction ağrılı mıdır?<br />
Ağrı kişiden kişiye değişkendir.<br />
Liposuction işleminden sonra akşam evine<br />
gidip ailesine hiçbir şey hissettirmeyen<br />
hastalarım olduğu gibi, 15 gün yataktan<br />
kaldıramadıklarım da oldu. Sonuç olarak<br />
liposuction işlemi ağrılıdır ama korkunç<br />
ağrılı değildir. Sanki merdivenden<br />
düşmüşüz de derimiz biraz ezilmiş veya<br />
dokununca acıyormuş gibi bir ağrı söz<br />
konusu. Ağrı sızı, işlemden sonraki beşinci<br />
gün itibariyle azalıyor. Ama tabii ki yapılan<br />
işlemin yoğunluğu da önemli. Tek bölgeye<br />
hafif bir işlem uygulandığında hasta aynı<br />
gün taburcu olup iki gün sonra gündelik<br />
yaşamına dönebiliyor. Tüm vücudu<br />
kapsayan yoğun bir işlem söz konusuysa<br />
dinlenme süresi on günü bulabiliyor.<br />
Liposuction nedir, nasıl yapılır?<br />
Liposuction, deri altındaki yağ dokusunu<br />
alma işlemidir. Genelde bu işlemi vakum<br />
yardımıyla yapıyoruz. Vücuda önce yağları<br />
şişiren bir solüsyon veriyor, sonra da kanül<br />
dediğimiz borular ve vakum aracılığıyla<br />
yağları çekiyoruz. Liposuction işlemi en kısa<br />
anlatımıyla budur ve sıkıntı olan her bölgeye<br />
uygulanabilir. Ayrıca uzun vadede bize zararı<br />
olan bir işlem değildir, beş veya on sene<br />
sonra karşımıza bundan dolayı herhangi bir<br />
hastalık çıkmaz.<br />
Liposuction işleminin kimlere yapılması<br />
uygundur?<br />
Bu işlem için bir yaş sınırımız olmasa da<br />
tabii ki 18’den sonra uygulanmasını tavsiye<br />
ediyoruz; üst yaş sınırımız ise yok. Kendisini<br />
ideal kilosunda hisseden ama karnında,<br />
baseninde, popo bölgesinde (vs.) diyet<br />
yapsa da kurtulamadığı yağlanmalar olanlar<br />
liposuction için en ideal hastalardır. Bununla<br />
birlikte kilosu fazla olanlara da çok zayıf<br />
olup belirli bölgelerinde sıkıntısı olanlara da<br />
liposuction yapılabilir.<br />
Söz konusu sıkıntılara sporla gitmeyen<br />
yağlar da dahil, değil mi?<br />
Evet. Bildiğiniz gibi spor yapan kişilerin<br />
kasları gelişir, sporla birlikte diyet de<br />
yapıyorlarsa vücutlarındaki yağ dağılımı<br />
azalır. Ama eğer genetik olarak kodlanmış<br />
ve bu nedenle yağlanma olan bölgeleri varsa<br />
oralara da liposuction yapılabilir. Bunlar<br />
hiçbir şekilde verilemeyen karın, diz içi, sırt<br />
bölgesi yağlanmaları olabilir.<br />
“LIPOSUCTION, KİLO VERME<br />
YÖNTEMİ DEĞİLDİR”<br />
Liposuction işleminin zayıflattığıyla ilgili<br />
yaygın bir inanç var, bu doğru mu?<br />
Biz liposuction işlemini hastayı<br />
zayıflatmak için yapmıyoruz. Liposuction,<br />
kesinlikle bir kilo verme yöntemi değildir,<br />
vücut hatlarını düzeltmek için uygulanır.<br />
Ama tabii ki vücuttan alınan yağ miktarının<br />
tartıda bir karşılığı vardır. Eğer hastadan<br />
dört litre yağ aldıysak bunun tartıdaki<br />
karşılığı üç veya üç buçuk kilo kadardır. Hiç<br />
önermesek de örneğin 10 litre yağ alınırsa<br />
bu durum tartıya daha da çok yansır.<br />
Liposuction, amacı kilo vermek olan kişilere<br />
yapılmamalı zaten. Yüksek kiloda olanlara<br />
liposuction işlemini zayıflatmak amacıyla<br />
“LIPOSUCTION İŞLEMİNİN PEK ÇOK ÇEŞİDİ VAR”<br />
l “Liposuction, hayatımıza ‘klasik liposuction’ olarak adlandırdığımız şekliyle girdi. Söz ettiğim gibi bir solüsyonla yağları şişiriyor ve<br />
vakumla çekiyorduk. Ama artık liposuction işleminin pek çok çeşidi var. Teknolojinin ilerlemesiyle birlikte lipomatik, vaser lipoliz ve lazer<br />
lipoliz gibi işlemler ortaya çıktı.<br />
l Lipomatik işleminde yağlar kanüllere titreşim veren bir cihazla toplanıyor ve o titreşim sayesinde parçalanıyor; bu şekilde daha çok<br />
ve daha hızlı yağ almak mümkün oluyor. Yağların ultrason dalgasıyla parçalandığı vaser lipolizde de daha çok miktarda yağ alabiliyoruz,<br />
ayrıca deriyi bir miktar sıkılaştırabiliyoruz. Son teknolojilerden olan lazer lipolizde ise yağları lazerle parçalıyor, lazer alttan ısıttığı için<br />
derinin büzüşmesini sağlıyoruz.<br />
l Bu işlemlerden hangisinin tercih edileceği hekimin tecrübesine ve el alışkanlığına olduğu kadar hastaya da bağlı aslında. Genel anlamda<br />
30 yaşına kadar yapılan liposuction işlemlerinde deri sarkmasını çok az görüyoruz. Ama 30 yaşın üstündeki hastalarda yağ dokusunu<br />
aldığımızda üstteki cilt buna uyum sağlayamayabiliyor. O zaman da deride dalga dalga sarkma oluşabiliyor. Böylesi durumlarda vaser<br />
veya lazer lipoliz işlemini uygulamak daha uygun oluyor. Yani bu bir tercihten öte hastaya hangi işlemin uygun olmasıyla ilgili diyebiliriz.”<br />
“TAM İYİLEŞME BİR YIL SONRA<br />
GERÇEKLEŞİYOR”<br />
İyileşme süreci nasıldır?<br />
Liposuction işleminden sonra sıkıntılı<br />
bölgenin rahatladığı, zayıfladığı hemen<br />
görülüyor ama mutlaka ödem oluyor.<br />
Ödemin çözülmesi ve vücut hatlarının<br />
istenen seviyeye ulaşması ise bir ila üç<br />
ay sürüyor. Bir aylık dönemde morluklar<br />
ve kızarıklıklar görülüyor; bunlar yavaş<br />
yavaş gerileyip sararıyor, yeşilleniyor, en<br />
sonunda da kayboluyor. Biz vücudun şekil<br />
değerlendirmesini üçüncü ayda yapıyoruz.<br />
Tam iyileşme ise her işlemde olduğu gibi bir<br />
yıl sonra gerçekleşiyor. Ama belirtmeliyim<br />
ki bu sürecin hastaya bir eziyeti olmuyor,<br />
vücut yapılanmaya ve iyileşmeye devam<br />
ediyor.<br />
Komplikasyonları var mı?<br />
Belli güvenlik sınırlarımızda olduğu<br />
sürece liposuction son derece güvenli<br />
bir işlemdir. Ama örneğin çok fazla yağ<br />
alımı olduğunda veya beraberinde ek<br />
işlemler yapılıp ameliyat süresi uzadığında,<br />
diğer tüm ameliyatlarda olduğu gibi<br />
komplikasyonları elbette vardır.<br />
“BEŞ LİTRE SINIRINI KORUMAYA<br />
ÇALIŞIYORUM”<br />
Bir işlem sırasında en fazla ne kadar yağ<br />
alıyorsunuz?<br />
Kendi adıma beş litre sınırını korumaya<br />
çalışıyorum; bu bizim güvenlik sınırımız<br />
diyebilirim. Bundan çok daha fazla yağ<br />
28 TEMMUZ <strong>2022</strong> TEMMUZ <strong>2022</strong> 29
V<br />
KAPAK RÖPORTAJI<br />
alan hekimler de var ama böylesi bir<br />
durumda komplikasyon oranı çok artıyor.<br />
Örneğin hayati tehlike yaratan “damara yağ<br />
kaçması” gibi bir sorunla karşılaşabiliyoruz.<br />
Bu yağ pıhtısı kalbe gidip kalp krizine,<br />
bel bölgesine gidip felce sebep olabiliyor.<br />
Sonuçta anesteziyle gerçekleştirilen, ağrılı<br />
bir iyileşme süreci olan liposuction işlemi<br />
estetik ve güzellik için yapılıyor. Bu nedenle<br />
komplikasyonlardan kaçınmak, beş litre<br />
sınırını korumak önemli.<br />
Liposuction işleminin avantajları nelerdir?<br />
Bizler Akdeniz tipi vücuda sahibiz. Üst<br />
bedenimizle mutluyuz ama alt bedenimizde<br />
fazlalıklar olabiliyor. Bir elbise aldığımızda<br />
mutlaka terziye gitmek zorunda kalıyoruz;<br />
ya belini ya omzunu daralttırıyoruz.<br />
Liposuction ile kişinin bedenini daha<br />
orantılı bir hale getirebiliyoruz. Bu da<br />
kadınlar için ciddi bir avantaj. Erkeklerinse<br />
ne kadar spor yapsalar da ne kadar<br />
zayıflasalar da genelde hiç gitmeyen bir<br />
göbekleri var. Bunu da liposuction ile<br />
düzeltmek mümkün.<br />
İşlem sonrasında nelere dikkat etmek<br />
gerekiyor?<br />
Liposuction işleminden sonra mutlaka<br />
bir korse kullanılması gerekiyor, bunun<br />
sebebi de derinin alttaki kas tabakasına<br />
düzgün bir şekilde yapışmasını sağlamak.<br />
Dikkat edilmesi gereken bir başka konu<br />
ise hekimin tüm önerilerine uymak. Ben<br />
hastalarıma işlemden sonra tüketmeleri<br />
gereken yiyecek içeceklerden ne zaman<br />
gündelik yaşama döneceklerine, spor<br />
yapacaklarına kadar her şeyi anlatıyorum.<br />
Hastalardan aldığınız yağları ne<br />
yapıyorsunuz?<br />
Önce tartıyoruz ve hastalarımıza<br />
gösteriyoruz tabii ki. Eskiden yağlar<br />
genelde imha edilirdi ama günümüzde<br />
durum biraz değişti. Aldığımız yağları arzu<br />
edenlerin popolarına enjekte edebiliyor,<br />
memelerini büyütmede kullanabiliyor veya<br />
yüz bölgelerindeki derin çizgilere, oluklara,<br />
kırışıklıklara uygulayabiliyoruz.<br />
Liposuction, karın germe ameliyatıyla<br />
birlikte de yapılıyor mu?<br />
Genelde liposuction ile karın germe<br />
ameliyatını birlikte uygularız zaten. Ancak<br />
eğer hasta gerçekten ideal kilosundaysa ve<br />
spor yapıyorsa buna gerek kalmaz.<br />
“DOKTOR OLMAK ÇOCUKLUK HAYALİMDİ”<br />
l “İlkokuldayken bile doktor olacağımı söylerdim, bu şekilde üniversite sınavına kadar<br />
geldim. Yani doktor olmak benim çocukluk hayalimdi.<br />
l Gazi Üniversitesi Tıp Fakültesi’nde okudum. Hangi branşı seçeceğim konusunda<br />
biraz tereddüt yaşadım. Sanıyorum dördüncü sınıftayken ilk genel cerrahi ameliyatına<br />
girdiğimde ameliyathanede olmam gerektiğini anladım.<br />
l Fakat genel cerrahiyi biraz fazla ‘kan revan’ buldum. Göz ve kulak burun cerrahisini de<br />
istemedim açıkçası. O zaman pek revaçta olmasa da plastik cerrahide karar kıldım. Bütün<br />
stajlarımı plastik cerrahide yaptım.<br />
l Çünkü plastik cerrahi kibardır, hekimleri ameliyatları çok usul usul, yavaş yavaş, özenle<br />
yapar, çok dikkatli gider. Olmam gereken alan buydu. Şimdi de çok severek yapıyorum<br />
işimi. Hakikaten doğru bir karar vermiş, ruhuma en uygun olan alanı seçmişim.”<br />
“YAĞLANMA FARKI BİR ŞEYDİR,<br />
DERİNİN BOLLAŞMASI FARKLI”<br />
Karın germe ameliyatını hangi<br />
durumlarda uyguluyorsunuz?<br />
Bu ameliyatı hastanın karın derisi fazla<br />
olduğunda yapıyoruz. Yağlanma farklı<br />
bir şeydir, derinin bollaşması farklı. İkisi<br />
aynı anda olmak zorunda da değildir. Çok<br />
zayıf bir kadının bile, hele de hamilelik<br />
yaşamışsa derisi bollaşıp aşağıya doğru<br />
sarkabiliyor. Yağlarını aldığımızda derisinin<br />
sarkacağını düşündüğümüz tüm hastalara,<br />
düzgün bir karın hattı sağlamak için karın<br />
germe ameliyatı yapmamız gerekiyor.<br />
Karın germe tam olarak nasıl bir<br />
ameliyattır?<br />
Çok özetle şöyle anlatabilirim: Öncelikle<br />
tam bikini hattına denk gelecek şekilde<br />
sezaryen kesisinden daha büyük bir kesi<br />
yapıyoruz. Sonrasında karın derisini yelken<br />
gibi kaldırıp içerideki kas dokusunu<br />
sıkılaştırıyoruz, özellikle de hasta spor<br />
yapmıyorsa. Ardından deriyi gerginleştirip<br />
alt tarafından fazlasını alıyor ve dikiyoruz.<br />
Deriyi aşağı doğru çektiğimizde göbek<br />
deliği olması gereken yerin çok aşağısında<br />
kaldığından onu da olması gereken yere<br />
monte ediyoruz.<br />
İz kalıyor mu?<br />
Bikini hattındaki iz kalıcıdır ve<br />
ömürlüktür. Bu nedenle kesiyi bikini<br />
hattının içinde kalacak şekilde ayarlamaya<br />
çalışıyoruz. Bu iz bikiniliyken görünmez,<br />
çıplakken mutlaka görünür. Birçok hastam<br />
bu izi önemsemiyor, bir kısmı ise kamufle<br />
etmek için dövme yaptırıyor. Birçok<br />
şey gibi iz konusu da hastadan hastaya<br />
değişiyor tabii ki. Bazı hastaların derisi hızla<br />
iyileşiyor, hele ki iz kremleri ve bantlarıyla<br />
sorunu destekledilerse çok da belirgin<br />
olmuyor. Ama özellikle genetik faktörler<br />
nedeniyle bazı hastalardaki ameliyat izi<br />
bazen çok kalınlaşabiliyor, kabarabiliyor,<br />
kızarabiliyor. O yüzden biz her zaman çok<br />
iz kalacakmış gibi hazırlıklı oluyoruz.<br />
Karın germe ameliyatı üst üste<br />
tekrarlanabiliyor mu?<br />
Tekrarlanabiliyor ama ikinci ameliyat<br />
hem yapan hem de yaptıran için ilkine<br />
göre çok daha zordur. Bu nedenle<br />
tekrarlanmamasını tavsiye ediyoruz.<br />
“KARIN GERME, SEZARYEN<br />
AYARINDADIR”<br />
Zor bir ameliyat, değil mi?<br />
Karın germeyi basit bir ameliyat olarak<br />
düşünmemek lazım. Karın germe zor bir<br />
ameliyattır, ağrı sızı ve iyileşme süreci<br />
olarak sezaryen ayarındadır. Hastaların üç<br />
dört gün yataktan doğrulurken, otururken,<br />
kalkarken ağrıları olur; beşinci gün<br />
itibariyle ağrılar azalmaya başlar.<br />
Hastaların ameliyat sonrasında nelere<br />
dikkat etmesi gerekiyor?<br />
Karın germe ameliyatından sonra<br />
hastaların özellikle ilk iki gün çok dik<br />
yürümemesi, öne doğru eğik bir şekilde<br />
yürümesi gerekir. Ayrıca ameliyattan<br />
sonra üç hafta boyunca gece gündüz korse<br />
takmalılar. Hastalarıma kendilerine bir hafta<br />
kadar zaman ayırmalarını, beslenme ve<br />
sıvı tüketimiyle ilgili kurallara uymalarını<br />
öneriyorum. İstirahat önemli ama bundan<br />
kasıt yatak istirahati değil kesinlikle. Hasta<br />
evin içinde mutlaka hareket etmeli, çünkü<br />
günlük hayata kendisini zorlamadan ama<br />
ne kadar hızlı dönerse o kadar çabuk<br />
toparlanır. Birçok antibiyotik ve ilaç<br />
verdiğimizden ameliyattan sonra alkol<br />
tüketimi de yasak.<br />
Hastanın sigara içmeyi ise ameliyattan<br />
iki hafta önce bırakması, ameliyat<br />
sonrasında da en az bir ay içmemesi lazım.<br />
İlk olarak sigara içmek ciğer kapasitesini<br />
daralttığından anestezi sırasında sorun<br />
oluşabiliyor. İkinci olarak ise özellikle<br />
estetik ameliyatlarda küçük damarların<br />
büzülmesine ve bu nedenle de derinin<br />
kanlanmasının azalmasına neden oluyor.<br />
Deri kanlanması az olduğunda iyileşme<br />
yavaşlıyor. Enfeksiyon oluşumu ve<br />
dikiş açılması gibi ihtimalleri sigara<br />
içenlerde daha fazla görüyoruz. Aslında<br />
yoğun sigara içenlere bu ameliyatı hiç<br />
yapmamak gerekiyor. Ben özellikle yüz<br />
germe ameliyatını yoğun sigara içenlere<br />
yapmıyorum.<br />
Neden yoğun sigara içenlere özellikle yüz<br />
germe ameliyatı yapmıyorsunuz?<br />
Yüz germe, çok daha hassas bir<br />
ameliyattır ve sigara içenlerin derisinde<br />
çürümeler olabilir. Karında oluşabilecek<br />
minik bir deri çürümesi çok daha rahat<br />
kamufle edilebilir ve büyük sorunlara yol<br />
açmayabilir. Ama yüz bölgesinde mutlaka<br />
izle sonuçlanır, çok nahoş durumlar ortaya<br />
çıkar.<br />
Karın germe ameliyatından sonra nasıl<br />
bir beslenme programı uygulanmasını<br />
öneriyorsunuz?<br />
Hasta, ameliyattan sonraki ilk 10-<br />
15 gün protein ağırlıklı bir beslenme<br />
programı uygulamalı. Yaraların iyileşmesi<br />
için protein gerekir, bunu sağlayamazsak<br />
kaslar yıkılmaya başlar. Bu nedenle hasta<br />
ameliyattan sonra ne yiyip içtiğine çok<br />
dikkat etmeli. Ayrıca iyileşme sürecini<br />
yavaşlattığından düşük kalorili diyetler<br />
yapmamalı. Ben hastalarıma ameliyattan<br />
sonra kilo almayı da yasaklıyorum. İster<br />
karın germe ister liposuction yapmış olalım<br />
hastalar ameliyattan sonra iki üç kilo<br />
alabilir, bu da ameliyata zarar vermez. Fakat<br />
beş kilodan fazla kilo alımı olduğunda<br />
ameliyat edilen bölgeler de kilo almaya<br />
başlar ve yaptığımız işlem boşa gider. Özetle<br />
ameliyat sonrasında beslenmeye bir ömür<br />
boyunca dikkat etmek lazım.<br />
30 TEMMUZ <strong>2022</strong> TEMMUZ <strong>2022</strong> 31
V<br />
RÖPORTAJ<br />
Sizden öncelikle dolguyu hangi durumlarda<br />
kullandığınızı öğrenebilir miyiz?<br />
Yaş grubuna göre dolgunun kullanım<br />
amacı değişiyor. Genç yaştaki kişilerde<br />
şekillendirme, volüm verme, yani<br />
güzelleştirme amacıyla dolgu kullanıyoruz.<br />
İleri yaştakilerin ise yaşıtlarından daha<br />
iyi görünmesini ve yaşını geri almasını<br />
sağlıyoruz; yani kişiyi 10 yıl önceki<br />
dudağına, göz altına, yüzüne ulaştırmaya<br />
çalışıyoruz.<br />
Dolgu kaç yaşından itibaren yapılmalı?<br />
Dolgu uygulaması için bence alt sınır<br />
18 olmalı. Bu yaşın altındakilere dolgu<br />
yapılmasını doğru da bulmuyorum<br />
gerekli de. Ama göz altı çöküntüsü veya<br />
dudakta belirgin asimetri gibi yapısal bir<br />
sorun söz konusuysa, bu durum kişiyi<br />
çok etkiliyorsa, anne babanın da rızası<br />
varsa 15-16 yaşındaki hastalara uygulama<br />
yapmak mümkün. Aslında tamamen soruna<br />
ve hastaya bağlı bir durum bu. Ancak<br />
güzelleşmek adına 18 yaşından önce bu tür<br />
uygulamalar yaptırmamak lazım, çok erken.<br />
Dolgu için üst yaş sınırı var mı, yani belli<br />
bir yaştan sonra da anlamlı sonuçlar elde<br />
etmek mümkün mü?<br />
Dolgu çok ileri yaştakilere uygulanamaz<br />
diye bir şey olmasa da çok fazla miktarda<br />
kullanılması gerektiği bir gerçek. Kişinin<br />
40 yaşında dolgu yaptırmasıyla 60 yaşında<br />
yaptırması arasında ciddi bir fark var.<br />
Çünkü yaşlı bir cilt zaten elastikiyetini<br />
kaybetmiş ve kırışmış oluyor, yani çok<br />
ideal sonuçlara ulaşamıyoruz. Dolgu, ileri<br />
yaşlardakilerde daha çok lifting ve cilt<br />
kalitesini artırma amaçlı kullanılabilir.<br />
“DUDAK<br />
DOLGUSUNU<br />
CIDDIYE<br />
ALMAK<br />
LAZIM”<br />
“BÜTÜNCÜL YAKLAŞIMI<br />
SEVİYORUM”<br />
Tek bir bölgeye dolgu yapılması yeterli mi<br />
sizce?<br />
“En son dudaklar” diye bir slogan<br />
var, çünkü yüzün sarkması dahi dudağın<br />
pozisyonunu değiştiriyor ve ağız köşeleri<br />
DUDAK DOLGUSU<br />
YAPTIRMAK İSTEYENLER<br />
NELERE DİKKAT ETMELİ?<br />
l “Dudak dolgusu yaptırmak isteyen<br />
hastalar öncelikle beklentilerini belirlemeli.<br />
Çünkü biz hekimler buna göre hareket<br />
ediyoruz. Belki bana güzel görünen bir şey<br />
onun hoşuna gitmeyecek.<br />
l Hekim olmayan kişileri kesinlikle<br />
tercih etmemeliler. Güzellik salonlarında<br />
dolgu yaptırmak isteyenler ya da kendi<br />
kendilerine dudağına bir şey enjekte<br />
edenler olduğunu biliyorum. Oysa bu<br />
uygulamayı ehil birisinin yapması gerekiyor.<br />
l Eriyebilen dolgulara eğilim göstermeliler.<br />
Özellikle dudak bölgesinde erimeyen<br />
dolguların yapılmasını önermiyoruz.”<br />
Dermatoloji Uzmanı Dr. Hatice Coşkun Güngördü,<br />
<strong>Voyant</strong> okurları için dudak dolgusuyla ilgili<br />
detayları anlattı. “Sadece dudak dolgusunda değil<br />
bütün dolgu uygulamalarında anatomiye hâkim<br />
olunmalı” diyen Dr. Hatice Coşkun Güngördü,<br />
söz konusu işlemin mutlaka uzman hekimlerce<br />
yapılması gerektiğini vurguladı.<br />
Melek Yazıcı<br />
Meryem Bilici<br />
32 TEMMUZ <strong>2022</strong> TEMMUZ <strong>2022</strong> 33
V<br />
RÖPORTAJ<br />
aşağıya doğru dönüyor. Marionette<br />
çizgilerini doldurmadan 50 yaşındaki bir<br />
kadına dudak dolgusu yaptığınızda protez<br />
dudak gibi duruyor. Bu nedenle bütüncül<br />
yaklaşımı seviyorum, özellikle 40 yaşından<br />
sonra. Belirgin bir elmacık kemiği, net bir<br />
çete hattı, bombe bir alın, tolere edilebilir<br />
bir burun, dolgun bir dudak… Bunların<br />
hepsi bir bütün aslında. Sadece dudak ya<br />
da yanak yeterli olmuyor. Ama dudağının<br />
belirginleşmesini isteyen genç bir kadına<br />
sadece dudak dolgusu yaptığımızda tabii ki<br />
çok güzel sonuçlar alıyoruz.<br />
Dudak dolgusu yaparken özellikle nelere<br />
dikkat ediyorsunuz? Eskiden dudak<br />
dolgusu yaptıranlar hemen anlaşılırdı,<br />
şimdi doğal uygulamalar ve tercihlerle bu<br />
durum azaldı gibi.<br />
Aslında kişisel talepler değişken. Bazıları<br />
doğal uygulama isteyip sonrasında doğal<br />
olmayana doğru ilerleyebiliyor, bazıları<br />
ise doğal olmamasını tercih edebiliyor.<br />
Doğal bir dudak dolgusu isteyip ödem<br />
geçtikten sonra “dolgum eridi” diye gelenler<br />
de oluyor. Aslen dolgu erimiyor, sadece<br />
normale dönüyor. Dudağın bir anatomisi<br />
ve kapasitesi var, zorlasanız da şeklini çok<br />
değiştiremezsiniz. Aynı seansta bir tüpten<br />
fazla dolgu uygulanması bence dudağın<br />
anatomisini çok zorluyor. Oysa iki üç veya<br />
altı ay sonra tekrar yapılabilir. Teknik de<br />
çok. Ben kişinin yüzüne ve yaşına hangisi<br />
yakışacaksa onu yapmaya çalışıyorum.<br />
Tercihim doğal uygulamalardan yana. Kimi<br />
zaman Rus kimi zaman Fransız tekniğini<br />
kullanıyor, bazen de ikisini birleştiriyorum.<br />
Ama en başında hastayla konuşup<br />
bilgilendirmek ve beklentisini doğru<br />
anlamak çok önemli.<br />
“STANDART BİR UYGULAMA<br />
OLMUYOR”<br />
Bu işlemi yapanların yüz anatomisini çok<br />
iyi bilmesi gerekiyor, değil mi?<br />
Dudak dolgusunu ciddiye almak lazım,<br />
hiç de kolay bir işlem değil. Belirttiğiniz gibi<br />
yüz anatomisini çok iyi bilmek gerekiyor.<br />
Zaten sadece dudak dolgusunda değil bütün<br />
dolgu uygulamalarında anatomiye hâkim<br />
olunmalı. Çünkü dolgunun nadir de olsa<br />
damar içine kaçıp körlüğe sebep olması<br />
ya da damarı tıkayarak beslediği yerde<br />
cilt nekrozu (doku ölümü) yaratabilmesi<br />
gibi çok korktuğumuz komplikasyonları<br />
söz konusu. Herkesin anatomisi ve şekli<br />
farklı olduğundan dudakta standart bir<br />
uygulama olmuyor, duruma uygun bir<br />
yaklaşım gerekiyor. Bununla birlikte hiç<br />
dokunulmaması ya da girilmemesi gereken<br />
bölgeler var; bu durum da tüm dolgu<br />
uygulamaları için geçerli.<br />
Dudak dolgusu yapıldığında<br />
dolgunlaştırma dışında başka ne gibi<br />
sonuçlar elde ediliyor?<br />
Dudak canlanıyor, kuruluğu ve çizgileri<br />
azalıyor. Nemli görünmesi için daha hafif<br />
ve volüm vermeyen uygulamalar yapılması<br />
gerekiyor. Hyalüronik asit nemlendirmeyle<br />
birlikte dudağın yaşlanmasını geciktiriyor,<br />
hatta tekrarlayan uygulamalarla<br />
gençleştiriyor. Bir süre sonra da kalıcı bir<br />
etki yaratıyor.<br />
Dudak dolgusuyla sigara içme nedeniyle<br />
oluşan dudak üstü çizgilerinin giderilmesi<br />
de mümkün mü?<br />
Tabii ki yapılabiliyor ama bu tür<br />
çizgilerin ileri yaşlarda açılması çok güç.<br />
Oluşmadan önlenmesi, nem aşılarıyla<br />
yerleşmesinin geciktirilmesi çok daha<br />
iyi. Ama dudak üstü çizgileri yerleşmişse<br />
bunlar dudağa şekil veren sert dolgular<br />
yerine daha yumuşak dolgularla açılabilir.<br />
Sert dolguların bıyık bölgesinde taşma,<br />
“ördekleşme” görüntüsü yaratma gibi<br />
handikapları olabiliyor ki bu kesinlikle<br />
istediğimiz bir şey değil.<br />
Dudağı zaten güzel ve dolgun olan ama<br />
daha fazlasını isteyen kişiler de oluyor,<br />
değil mi? Sizce bunun sebebi nedir?<br />
Kişi, beğendiği birisine benzemek<br />
istiyor olabilir. Ama aslen bu durumun<br />
kişilerin görsel algısıyla ilgili olduğunu<br />
düşünüyorum. Barbie bebek gibi görünen<br />
biri bunu istiyorsa beden algısı bozulmuş<br />
olabilir ki bu da ruhsal rahatsızlık<br />
belirtisidir. Onlara hiçbir uygulama<br />
yapılmamalıdır. Ben bir hekim olarak<br />
gözüme hoş gelmeyen bir şeyi hastalarıma<br />
yapmam, çünkü onlar beni temsil ediyor.<br />
Bu nedenle çok ekstrem uygulamaları tercih<br />
etmiyorum. Zaten bir süre sonra herkes<br />
birbirine benziyor.<br />
Dudak dolgusu yaptıran erkek hastalar da<br />
var mı?<br />
Dudak dolgusu yaptıran erkek hastam<br />
“GÜZEL GÖRÜNEN ŞEYLER BANA HAZ VERİYOR”<br />
l “Adana’da doğdum. Eğitimimi Çukurova Üniversitesi Tıp Fakültesi’nde tamamladım, uzmanlık eğitimi içinse dermatoloji alanını seçtim.<br />
Ardından kozmetik dermatolojiye ilgi duyduğum için daha çok bu konuya yoğunlaştım.<br />
l Mecburi hizmetimi tamamladıktan sonra ilk muayenehanemi 2019 yılında Mersin’de açtım. Eşimin atamasının gerçekleşmesi nedeniyle<br />
yedi sekiz ay önce Adana’ya döndüm. Adana’daki yeni kliniğimde hem cilt hastalıkları alanında çalışıyor hem de ameliyatsız estetik<br />
uygulamaları yapıyorum.<br />
l Görsel olarak güzel görünen şeyler bana haz veriyor. Bu, bir odada her şeyin yerli yerinde ve derli toplu olması için de yüzün simetrik ve<br />
canlı görünmesi için de geçerli. Bir insanı estetik olarak daha yukarıya taşıyan dokunuşlar yapmak beni mutlu ediyor. Bu yüzden medikal<br />
estetiği seviyorum.”<br />
hiç olmasa da yaptırdıklarını biliyorum.<br />
Dudağı neredeyse “hiç” olmayan ya da<br />
dudağı yüzüne üzgün bir ifade katan<br />
erkekler, dudak dolgusu yaptırabiliyor.<br />
Erkekler daha köşeli çene ile birlikte daha<br />
düz dudakları tercih ediyor. Yani kadınlar<br />
ile erkeklerin dudak dolguları farklı oluyor.<br />
“DUDAKTA ACISIZ BİR İŞLEM<br />
MÜMKÜN DEĞİL”<br />
Dolgu uygulamalarında acıyı azaltma<br />
yönünde yenilikler var mı? Sinirlerin yoğun<br />
olduğu bir bölge olduğundan uyuşturmak<br />
için krem sürülse veya iğne yapılsa da<br />
canının çok acıdığını söyleyenler oluyor.<br />
Bence dudakta acısız işlem mümkün<br />
değil. Yüzdeki bütün sinirleri uyuşturan ve<br />
“blok anestezi” dediğimiz bir yöntem olsa<br />
da ben bunu tercih etmiyorum. Hastayı<br />
tepkisiz hale getirmek iyi olmayabilir,<br />
çünkü acı da bir belirti. Hastanın “çok<br />
acıdı” diye bir uyarı yapması önemli, belki<br />
de o sırada damarına enjeksiyon yapıyor<br />
olabilirsiniz. Genelde hastanın ağrıyı 10<br />
birim hissedecekse iki üç birim hissetmesini<br />
sağlayan deri uyuşturucu kremler<br />
yeterli oluyor. Zaten yeni nesil kremler<br />
çok kuvvetli, üç beş dakikada dudağı<br />
uyuşturabiliyor. Çok hassas kişilere de<br />
nadiren ağız içi lokal anestezi enjeksiyonu<br />
yapabiliyoruz.<br />
Dudak dolgusunun komplikasyonları var<br />
mı?<br />
Uygulama sırasında komplikasyon<br />
olabilir ama geri dönüşü olmayan bir<br />
durum söz konusu değil, çünkü hyalüronik<br />
asit eritilebiliyor. Kalıcı dudak dolguları<br />
ya da silikon dolgular olsa da ben bunları<br />
kesinlikle önermiyorum. Yeterli bilgiye<br />
sahip olmayan hastalar bu tür dolgulara<br />
eğilim gösterebiliyor, oysa dudağınıza<br />
eritilemeyen bir uygulama yaptığınızda<br />
bunun geri dönüşü yok.<br />
İşlem sonrasında hastanın nelere dikkat<br />
etmesi lazım?<br />
Hastalara işlem sonrasında ödemini<br />
artıracak çok sıcak ya da çok soğuk<br />
içecekler tüketmemesini öneriyorum.<br />
Yine ödemini artırmaması adına iki üç<br />
gün, maksimum bir hafta öpüşmemesi<br />
lazım. Zaten genel olarak dolgu oturana<br />
kadar dudağıyla uğraşmaması gerekiyor.<br />
Hasta sigara içebiliyor ama sigara içenlerde<br />
dolgunun kalıcılığı azalıyor.<br />
Kullanacağınız dolguyu hangi kıstaslara<br />
göre seçiyorsunuz?<br />
Kişinin yaşına ve beklentisine göre<br />
seçtiğimi söyleyebilirim. Çok volüm<br />
bekleyen hastalarda daha sert, şekil vermeye<br />
daha uygun dolguları tercih ediyorum.<br />
Hasta sadece dudağının nemlenmesini<br />
istiyorsa dudağını fazla büyütmeyecek,<br />
konturunu belirginleştirecek daha hafif<br />
dolguları seçiyorum.<br />
34 TEMMUZ <strong>2022</strong> TEMMUZ <strong>2022</strong> 35
V<br />
MAKALE<br />
Kristal içerikli dolgular<br />
ile cildinizdeki kolajen<br />
miktarını artırın<br />
Kristal içerikli dolgular, hem çok güçlü<br />
dolgu efekti veriyor ve lifting etkisiyle<br />
cildin yukarı doğru kalkmasını<br />
sağlıyor hem de metabolize olma<br />
sürecinde sentezlenen kolajen ve<br />
elastin lifleriyle cildi yenileyerek<br />
bebek gibi taze bir cilde ulaşmamızı<br />
sağlıyor.<br />
Dr. Güngör Kırmızıgül<br />
Medikal Estetik Hekimi<br />
KOLAJEN ÇOK ÖNEMLİ<br />
Yaşın ilerlemesiyle birlikte yüz aşağı doğru<br />
sarkıyor, kırışıklıklar ve çukurlar oluşuyor.<br />
Yüz bölgesinde en çok şikâyet edilen<br />
bölgeler, nazolabial çizgiler, çene hattının<br />
bozulması ve yaşa bağlı ağız kenarlarının<br />
sarkmasıyla oluşan marionette çizgileri.<br />
Bu yaşlılık belirtilerini yok edebilmek için<br />
medikal estetikte iki ana kolumuz var:<br />
Bunlardan birisi teknoloji uygulamaları<br />
ve enerji bazlı cihaz uygulamaları, diğeri<br />
enjeksiyon uygulamaları. Enjeksiyon<br />
uygulamalarında çoğunlukla dolguyu, daha<br />
çok da uzun süreli etkisi olanları tercih<br />
ediyorum.<br />
Cildin yaşlanmasının birçok nedeni<br />
olsa da bunların tek sonucu ciltteki kolajen<br />
kaybı. Cilt altında dermis, epidermis ve yağ<br />
dokusu gibi farklı katmanlar bulunuyor. Ama<br />
aslında her şey dermiste oluyor. Dermiste<br />
bağ dokusu dediğimiz yapı içinde kolajen ve<br />
elastin lifleri var. Bu kolajen ve elastin lifleri,<br />
cilde esneklik, sağlamlık ve yerçekimine karşı<br />
koyma gücü kazandırıyor. Dolayısıyla kolajen<br />
çok önemli.<br />
KOLAJEN MİKTARINI YÜKSELTMEK<br />
İÇİN…<br />
Cilt altındaki kolajen miktarını, sistemik<br />
ya da lokal olarak artırabiliyoruz. Ağızdan<br />
alınan kolajen desteği, vücuttaki kolejen<br />
miktarının sistemik olarak artmasını<br />
sağlıyor. Direkt olarak cilt altına kolajen<br />
enjeksiyonu yaparak ya da kristal içerikli<br />
dolgu gibi kolajen aktivasyonunu tetikleyen<br />
dolgu maddeleri kullanarak da söz konusu<br />
bölgedeki kolajen miktarını yükseltebiliyoruz.<br />
Farklı isimlerle piyasada bulunan kristal<br />
içerikli dolgular, kalsiyum hidroksiapatit<br />
küreciklerinden meydana geliyor. Farklı<br />
büyüklüklerde olsalar da sadece elektron<br />
mikroskobunda görülebilen kalsiyum<br />
hidroksiapatit kürecikleri, ciltte çöküntü<br />
oluşan yerleri doldurarak etkisini gösteriyor.<br />
Bildiğiniz gibi eğer yüz bölgesinde belirli<br />
kayıplar varsa bunlar ancak doldurarak<br />
giderilebiliyor. Dolgu uygulaması yaparken<br />
yaşlanmanın ana nedenini de ortadan<br />
kaldırmak adına doğal kolajen ve elastin<br />
liflerinin miktarını artırmak, bu nedenle de<br />
kristal içerikli dolgular kullanmak önem<br />
taşıyor.<br />
KRİSTALDEN KOLAJENE…<br />
Kristal içerikli dolgular cilt altına<br />
verildiğinde hemen metabolize olmaya, yani<br />
cilt tarafından yok edilme sürecine giriyor. Bu<br />
esnada kalsiyum hidroksiapatit küreciklerinin<br />
çevresi cilt tarafından üretilen kolajen ve<br />
elastin lifleriyle sarılıyor. Kürecikler, 18-24<br />
ay içinde eritiliyor ve ortadan kaldırılıyor.<br />
Tabii süreçte kolajen ve elastin lifleri o<br />
kadar çoğalıyor ki ciltte rejuvenasyon, yani<br />
yenilenme oluşuyor. Tıpkı bir balık ağı<br />
gibi cilt altını kolajen ve elastin liflerinden<br />
oluşan sağlam bir tabaka kaplıyor. Bu şekilde<br />
yerçekimine karşı koyamayan ve aşağı doğru<br />
sarkan ciltler, tekrar yukarı doğru kalkacak<br />
gücü bulabiliyor.<br />
Sonuç olarak şöyle toparlayabiliriz: Kristal<br />
içerikli dolgular, hem çok güçlü dolgu efekti<br />
veriyor ve lifting etkisiyle cildin yukarı doğru<br />
kalkmasını sağlıyor hem de metabolize olma<br />
sürecinde sentezlenen kolajen ve elastin<br />
lifleriyle cildi yenileyerek bebek gibi taze bir<br />
cilde ulaşmamızı sağlıyor.<br />
ETKİSİ 18-24 AY ARASI SÜRÜYOR<br />
Kalsiyum hidroksiapatit kürecikleri zaten<br />
vücudun ürettiği kemik yapıdan oluştuğu<br />
için uygulamadan sonra yabancı madde<br />
reaksiyonu ve alerjik reaksiyon gibi yan<br />
etkileri gösterme riski minimal düzeyde<br />
bulunuyor. Güvenle kullanılabiliyor.<br />
Kristal içerikli dolgu uygulaması sırasında<br />
kişi farkı hemen görebiliyor. Etkisi ise 18 ay<br />
ile 24 ay devam ediyor. Etki süresi benim<br />
için çok önemli. Özellikle yurtdışından<br />
gelen hastalarıma kısa sürede uygulamaları<br />
tekrarlayamayacağım için kalıcılık süresi<br />
uzun olan kristal içerikli ürünleri uygulamayı<br />
tercih ediyorum.<br />
Bu yöntem sadece yüz bölgesinde değil,<br />
boyun ve dekoltede, ayrıca el gençleştirmede<br />
de sıkça kullandığımız yöntemler arasında yer<br />
alıyor. Sadece göz altı bölgesi ve dudaklarda<br />
kullanılmıyor. Son zamanlarda erkeklerin de<br />
kadınlar kadar kristal içerikli dolguları tercih<br />
etmeye başladıklarını gözlemliyorum.<br />
MAT VE YORGUN CİLT GÖRÜNÜMÜ NASIL GİDERİLİR?<br />
l Yüz bölgesine uygulanan medikal estetik yöntemlerinin yaşa ve kişiye özel olmasına<br />
dikkat etmek gerekiyor. Tabii ki doğal çözümler sunmak da günümüzün beklentileri<br />
arasında bulunuyor. Yüzün doğru analizi, ihtiyacın doğru tespiti yol gösterici oluyor.<br />
l Günümüzün önemli şikâyet konularından biri de mat ve yorgun cilt görünümü. Bu<br />
tür sorunlarda Hifu terapi ve radyofrekans gibi cihaz uygulamalarını, sarkma daha ciddi<br />
boyuttaysa iple yüz askılamayı tercih ediyorum.<br />
l Mat ve tonunu kaybetmiş ciltlerde mezoterapi yöntemlerinden de yararlanıyorum.<br />
Cilt altına enjeksiyonla ihtiyacı olan maddeleri vererek daha parlak ve gergin bir cilt<br />
sağlıyorum.<br />
l Kimi zaman kristal içerikli dolguları mezoterapi yöntemiyle tüm yüz bölgesi için<br />
kullanıyorum. Bağ dokusundaki artış ciltteki yorgun görünümü ve matlığı ortadan<br />
kaldırıyor, diri, taze ve parlak bir cilt oluşumunu destekliyor.<br />
36 TEMMUZ <strong>2022</strong> TEMMUZ <strong>2022</strong> 37
V<br />
MAKALE<br />
Yaşlılık<br />
fizyolojisi ve<br />
estetik<br />
uygulamalar<br />
UZM. DR. EROL<br />
ÖZAN KİMDİR?<br />
Gülhane Askeri Tıp<br />
Akademisi’nden mezun oldu.<br />
İhtisasını Gülhane Eğitim ve<br />
Araştırma Hastanesi’nde deri<br />
ve zührevi hastalıklar üzerine<br />
yaptı. Dermatoloji alanında<br />
özellikle deri yaşlanması<br />
ve estetik-kozmetik<br />
dermatolojiyle ilgileniyor, yedi<br />
yıldır estetik uygulamalar<br />
üzerinde çalışıyor.<br />
Yaşlanma bir süreçtir, bazı hastalarda<br />
hacim kaybı bazı hastalarda cilt<br />
yaşlanması daha ön plandadır.<br />
Hepsinden de önemlisi yaşlanma,<br />
komplikedir yani birçok etkenin bir<br />
sonucudur. Tek bir yöntemle bütün<br />
problemlerden kurtulmanız da<br />
mümkün değildir.<br />
Uzm. Dr. Erol Özan<br />
Dermatoloji Uzmanı<br />
Yaşlılıktan insan vücudundaki her organ<br />
nasibini alır. Görmeniz azalır, duymanız<br />
azalır, karaciğeriniz az çalışır, böbreğiniz az<br />
çalışır vs. Bu durumdan tabii ki yüzünüz de<br />
etkilenir. Yüz yaşlanmasını üç ana başlıkta<br />
toplayabiliriz: Birincisi hacim kaybı, ikincisi<br />
deri sağlığının kaybı, üçüncüsü ise derinin<br />
taşıyıcı kolanlarının gevşemesidir.<br />
YÜZÜN YAŞLANMA SÜRECİ<br />
Hacim kaybını, yağ dokusu kaybı ve<br />
kemik dokusu kaybı olmak üzere ikiye<br />
ayırabiliriz. Hacim kaybına bağlı olarak<br />
şakaklarda, alında, elmacık hatlarında<br />
çökmenin yanı sıra gözaltı çukurlarının,<br />
keder çizgileri denilen nazolabial olukların,<br />
Çin bıyığı denilen marionette çizgilerinin<br />
ve en son olarak çene kenarlarında buldog<br />
görünümünün oluşması gözlenebilir.<br />
Hatta burun genişler ve ucu düşmeye<br />
başlar, dudaklar incelir ve göz küreleri<br />
içine çökmeye başlar. Deride ise güneş<br />
hasarı nedeniyle oluşan lekelenmelerle<br />
birlikte azalan kolajen ve artan elastine<br />
bağlı olarak sabitleşmiş kırışıklıklar ortaya<br />
çıkar. Taşıyıcı kolanların gevşemesiyle de<br />
yüz sanki bölmelere ayrılmış gibi görünür<br />
ve genel hacim kaybının sonuçlarını<br />
daha da kötüleştirir. Bu durumu şöyle<br />
de ifade edebiliriz; üzerinize tam oturan<br />
bir kıyafetiniz var ve siz zayıflayıp<br />
küçülüyorsunuz, kıyafet ise genişleyip<br />
büzüşüyor.<br />
SÜRECİ YAVAŞLATMAK VE HATTA<br />
DURDURMAK İÇİN…<br />
Yüzün yaşlanma süreci böyleyken<br />
estetik uygulamalarla bu süreç<br />
yavaşlatılabilir hatta durdurulup<br />
iyileştirilebilir. Estetik uygulamaları eksiği<br />
ve eksileni yerine koymak, fazlalıkları yok<br />
etmek şeklinde özetleyebiliriz. Genetik<br />
olarak eksik olanları (çene, dudak, jawline<br />
vs.) tamamlayabilir, yaşla beraber eksilen<br />
hacmi dolgu uygulamalarıyla, kolajeni<br />
ise mezoterapi uygulamalarıyla yerine<br />
koyabiliriz. Bazı durumda fazladan<br />
çalışan kası veya kas gruplarını, bazen<br />
de gereğinden fazla uzamış, sarkmış<br />
dokuları yok edebilir ya da aktivitesini<br />
kısıtlayabiliriz.<br />
Estetik uygulamalara ihtiyaç, hastanın<br />
kendisini rahatsız hissetmesiyle başlar. Yani<br />
görünümünden rahatsız olmayan hastanın<br />
ömür boyu estetiğe ihtiyacı yoktur. Tersi de<br />
söz konusu. Her uygulamayı kapsamasa da<br />
bir noktasından rahatsız olan hasta, estetik<br />
için belirli bir yaşı beklemek durumunda<br />
değildir. Ameliyatsız estetik uygulamalarına<br />
çok erken yaşlarda başlanabilir. Örneğin<br />
botulinum toksin (botoks) uygulaması çok<br />
kuvvetli ve iz bırakma potansiyeli olan bir<br />
alın kası varsa 18 yaşında da yapılabilir veya<br />
50 yaşına kadar ihtiyaç da olmayabilir. Ama<br />
genel olarak 25-30 yaş arasında başlanması<br />
hem yaşlanmanın önlenmesi hem de uzun<br />
dönem optimal sonuçlar için ideal yaş aralığı<br />
olacaktır. Çok gecikilmesi durumunda<br />
maliyet artıp başarı oranı düşecektir.<br />
AMELİYATLI VE AMELİYATSIZ<br />
ESTETİK UYGULAMALARI<br />
İÇERİSİNDE HANGİSİ TERCİH<br />
EDİLMELİ?<br />
Öncelikle bu karar hekimle birlikte<br />
verilmeli ve her zaman hekimin önerisi<br />
dinlenilmelidir. Tıpta cerrahi mümkün<br />
olduğu kadar ötelenmeye çalışılır, estetik<br />
uygulamalarda da aynı kural geçerlidir.<br />
Yani mümkün olduğu kadar ameliyatsız<br />
yöntemler tercih edilmelidir ama ameliyatlı<br />
ve ameliyatsız uygulamaları birbirinden<br />
ayırmamız pek mümkün değildir.<br />
Yaşlanma bir süreçtir, bazı hastalarda<br />
hacim kaybı bazı hastalarda cilt yaşlanması<br />
daha ön plandadır. Hepsinden de önemlisi<br />
yaşlanma, komplikedir yani birçok etkenin<br />
bir sonucudur. Tek bir yöntemle bütün<br />
problemlerden kurtulmanız da mümkün<br />
değildir. O yüzden olabildiğince ameliyatsız<br />
yöntemler tercih edilmelidir. Bununla<br />
birlikte ameliyat kaçınılmazsa ameliyatsız<br />
yöntemlerle zaman kaybedilmesinin bir<br />
anlamı yoktur. Örneğin, ufak bir burun<br />
ucu düşüklüğü varsa bunu bir dakikada<br />
dolguyla düzeltmek varken ameliyat olmak<br />
mantıksızdır, ama çok büyük, çok eğri veya<br />
nefes problemi olan bir burun varsa bunda<br />
da ameliyattan kaçmanın bir yolu yoktur.<br />
Ayrıca ileri seviye yüz yaşlanması<br />
olan hastalarda ameliyatsız yöntemlerin<br />
beklentiyi karşılama ihtimali zayıftır.<br />
Dünya geneline bakarsak 2000-2015 yılları<br />
arasında ameliyatsız estetik uygulamaları<br />
%1.500 civarı artış gösterirken ameliyatlı<br />
estetiklerde %50 civarında azalma vardır.<br />
Aslında tüm dünyada bu yöne bir eğilim<br />
mevcuttur.<br />
Her tıbbi uygulamada olduğu gibi estetik<br />
uygulamalarda da komplikasyon görülebilir.<br />
Bu komplikasyonlar bazen geçici bazen de<br />
kalıcı hasarlar oluşturabilir. Ameliyatsız<br />
estetik uygulamaları güvenli görülse<br />
de bazen yıllar yılı süren reaksiyonlar<br />
yaşanabilir. Ama iyi yetişmiş ellerde ve iyi<br />
ürünlerle komplikasyon oranı çok azdır veya<br />
komplikasyon olsa bile kalıcı hasar olma<br />
ihtimali çok zayıftır. Deneyimsiz ellerde veya<br />
kalitesiz malzemeyle ciddi sıkıntılar görülme<br />
riski ise maalesef çok yüksektir.<br />
HASTANIN RUH HALİNİN SAĞLIKLI OLDUĞUNDAN EMİN<br />
OLUNMALIDIR<br />
Ameliyatlı veya ameliyatsız estetik uygulama kararı vermeden önce hem hasta hem<br />
de hekim, hastanın ruh halinin sağlıklı olduğundan emin olmalıdır. Artık bazı hastalar,<br />
genel mutsuzluk veya depresyon halindeyken estetik uygulamaları terapi amaçlı<br />
kullanmaya başlamıştır. Bazı durumlarda bu uygulamalar yardımcı olsa da çoğunlukla<br />
hasta yeni haline de alışamaz ve daha fazla mutsuz olur. Bu hastaların önden tespit<br />
edilmesi için hasta öyküsünün (anamnez) ayrıntılı alınması ve durumu tespit edilen<br />
hastaların gerekli branşlara yönlendirilmesi hayati önem arz eder. Özellikle kalıcı<br />
uygulamalar öncesinde çok daha fazla dikkatli olunmalıdır.<br />
38 TEMMUZ <strong>2022</strong> TEMMUZ <strong>2022</strong> 39
V<br />
MAKALE<br />
Gözaltı<br />
ışık dolgusunu<br />
yakından tanıyalım<br />
Daha dinç bir yüz ifadesine sahip<br />
olmak istiyorsanız ve gözaltlarınız<br />
çukursa ilk yaptırmanız gereken<br />
işlem gözaltı ışık dolgusudur.<br />
Gözaltında kullanılan dolgunun<br />
bu bölgede kolay yayılabilir<br />
yumuşaklıkta olması gerekir. Bu<br />
tür dolguların yoğun nemlendirici<br />
özelliğinin bulunması, içindeki<br />
vitamin, mineral ve aminoasitlerle<br />
göz çevresini gençleştirmesi ve koyu<br />
görüntüyü gidermek için tasarlanmış<br />
olması önemlidir.<br />
Dr. Dilek Çetintaş Yiğitalp<br />
Medikal Estetik Hekimi<br />
Göz çevresi sorunları, antiaging<br />
tedaviler arasında en sık karşılaşılan<br />
sorunlardır. Göz çevresi, hassas ve ince<br />
olmasından dolayı bilgi ve deneyim<br />
gerektiren bir bölgedir. Alt göz kapağının<br />
buruna yakın kısmından başlayıp aşağı<br />
ve dışarı doğru uzanan kısma “tear<br />
trough” yani gözyaşı oluğu denir. Bu<br />
alanda bulunan yağ pedinin gerek<br />
gençlerde hızlı kilo alıp vermelerle<br />
erimesi gerek yaş almayla birlikte atrofiye<br />
olması, gözaltının da çökmesine neden<br />
olur. Göz çevresi sorunlarını tiroit<br />
hastalıkları, D vitamin eksikliği, demir<br />
eksikliği, aşırı ekran kullanımı ve uzun<br />
süreli uykusuzluklar da tetikleyebilir.<br />
Bir kuyuya baktığımızda nasıl ki<br />
dışarıdan ışığı tam alamadığı için<br />
karanlık görünüyorsa, bu bölge de<br />
çukurlaştıkça karşıdan gelen ışığı tam<br />
alamaz ve olduğundan koyu görünür.<br />
Gözaltı morluğu veya gözaltı kararması<br />
şikâyeti ile başvuran çoğu hastada asıl<br />
sorunun bu bölgedeki gözyaşı oluğunun<br />
boşalmasından kaynaklı olduğu<br />
görülür. Bu boşluk uygun bir dolgu ile<br />
doldurulduğunda hastalar koyuluğun<br />
kaybolduğunu görüp mutlu olur.<br />
Gözyaşı oluğunun boşalması ile<br />
gözaltlarında oluşan çukurluk ve<br />
morluklar kişiyi olduğundan yorgun<br />
ve üzgün gösterir. Başvuran hastaların<br />
çoğunun şikâyeti “çok uyumuş da olsam,<br />
kendimi yorgun hissetmiyor da olsam<br />
bana bakan herkes uykusuz musun,<br />
yorgun musun diye soruyor. Yüzümdeki<br />
yorgun ifadeden kurtulmak istiyorum”<br />
şeklindedir.<br />
GÖZALTI IŞIK DOLGUSUNDA EN<br />
İYİ DOLGU HANGİSİDİR?<br />
Dolgular biz hekimlerin çocukları gibi<br />
olduğundan birini diğerinden ayırmak<br />
gerçekten çok zor. Ancak gözaltında<br />
kullanılan dolgunun bu bölgede kolay<br />
yayılabilir yumuşaklıkta olması gerekir.<br />
Bu tür dolguların yoğun nemlendirici<br />
özelliğinin bulunması, içindeki<br />
vitamin, mineral ve aminoasitlerle<br />
göz çevresini gençleştirmesi ve koyu<br />
görüntüyü gidermek için tasarlanmış<br />
olması önemlidir. Ayrıca patentli ve<br />
Sağlık Bakanlığından onaylı olması da<br />
aranması gereken diğer özelliklerden<br />
biridir. Bu özelliklere sahip dolgular<br />
sadece göz altı boşluğunu doldurmaz,<br />
aynı zamanda oluşmuş koyu halkaları<br />
da ortadan kaldırır. Bu özelliklere<br />
sahip olmayan dolgular çukurları<br />
doldursa bile koyu halkaları ve derideki<br />
gevşemeyi sıkılaştırma konusunda<br />
başarılı olmamaktadır. Bu noktada gözaltı<br />
mezoterapilerinden destek alınmalıdır.<br />
Bu bölgeyle ilgili önemli sorulardan<br />
biri de şudur: Gözaltı, mezoterapi<br />
ile mi desteklenmeli yoksa dolgu<br />
mu konmalıdır? Bu noktada da yine<br />
gözaltında bir çukurlaşma var mı yok<br />
mu diye bakılmalı, varsa çukurun<br />
derinliği göz önünde bulundurulmalıdır.<br />
Eğer çukurluk yoksa ya da çok hafifse,<br />
sorun sadece göz çevresindeki genetik<br />
morluksa veya ince kırışıklıklarsa tabii<br />
ki o zaman önceliğimiz göz çevresi<br />
mezoterapileri olmalıdır. Bu bölgeye<br />
uygulanan mezoterapiler deri rengini<br />
bir miktar açar, deriyi sıkılaştırır, göz<br />
çevresini daha aydınlık ve parlak gösterir,<br />
ince kırışıklıkları giderir. Çukurluk<br />
derinse öncelik tabii ki dolgunundur,<br />
koyuluk azalmazsa dolguya ilaveten<br />
mezoterapi ile desteklenir.<br />
GÖZALTINA NE KADAR DOLGU<br />
GEREKİR?<br />
Gözaltına ne kadar dolgu gerektiği<br />
kişiden kişiye farklılıklar gösterir.<br />
Gözaltında oluşmuş çukurluğun<br />
derinliğine göre kullanılan dolgu miktarı<br />
değişir. Bir seferde tek göz için 0,5ml,<br />
toplamda 1 ml’yi geçmemek tercih edilir.<br />
Ancak bazı hastaların çukurluğu o kadar<br />
derindir ki 1 ml yetmeyebilir. Tekrarlı<br />
uygulamalarla dolgu miktarını artırmak<br />
gerekebilir. “Gözaltı ışık dolgusu<br />
yaptırdım ama çukurluk geçmedi”<br />
diyorsanız çukur olan alan çok derindir<br />
ve kullanılan dolgu miktarı yetmemiştir.<br />
Bu durumda bir müddet sonra tekrar<br />
ilave dolgu yapmak gerekir. İyi yapılan<br />
bir gözaltı ışık dolgusu uygulamasında<br />
bir miktar boş bırakılır.<br />
Su tutucu özelliğinden dolayı bir<br />
müddet sonra dolgunun hacmi artar<br />
ve ideal ölçüye ulaşır. Ancak dolgu<br />
yaptırdıktan sonra iki ay geçmiş ve hâlâ<br />
gözaltında boş görünüm devam ediyorsa,<br />
gözaltı çukurunun çok derin olduğunu<br />
ve ikinci bir dolguya ihtiyaç olduğunu<br />
düşünebiliriz.<br />
SONRASINDA NE TÜR<br />
SORUNLAR OLABİLİR?<br />
Doğru alana, doğru ürünle,<br />
tecrübeli bir elin koyduğu dolguda<br />
hiçbir sıkıntı oluşmaz. Kişi gündelik<br />
hayatına kaldığı yerden aynen devam<br />
eder. Bir öğlen arası molasında bile<br />
yapılabilir. Yüzde herhangi bir deformite<br />
oluşmaz. Tecrübesiz ellerde tindall<br />
efekt görünümü gelişebilir. Bu durum<br />
birkaç mm’lik alanda kemik, yağ pedi,<br />
kas dokusu, deri ayrımının yapılamayıp<br />
dolgunun cilt altına konması ile alakalı<br />
oluşur. Böyle bir gelişme, dolgu eritilip<br />
bir müddet beklendikten sonra yenisi<br />
konarak kolayca düzeltilebilir. Giriş<br />
sırasında oluşabilecek minik damar<br />
yaralanmaları küçük morluklara<br />
neden olabilir. Bu da birkaç gün içinde<br />
kendiliğinden geçecektir.<br />
GÖZALTI IŞIK<br />
DOLGUSUNUN ÖMRÜ<br />
NE KADARDIR?<br />
l Tüm hyalüronik asit<br />
dolgularında olduğu gibi gözaltı<br />
ışık dolgusunda da kalıcılık<br />
süresi yaklaşık olarak 10-15 ay<br />
arasındadır. Süre, bazı kişilerde 18<br />
aya kadar çıkabilir.<br />
l Kişinin içtiği su miktarı azaldıkça<br />
dolgu ömrü kısalır. Aşırı bedensel<br />
faaliyet, aşırı güneş ve yüksek ısı,<br />
sauna, kaplıca gibi ortamlar bölge<br />
damarlarını genişleterek dolgunun<br />
hızlı erimesine neden olur.<br />
l Tabii ki kişinin metabolizma<br />
hızını da dolgu ömrünü etkileyen<br />
sebepler arasında saymazsak<br />
olmaz. Yani dolgunuzun ömrünü<br />
siz belirleyeceksiniz dersek abartılı<br />
bir ifade kullanmış olmayız.<br />
l Kısacası çok sıcak teması, çok<br />
hareket, az su tüketimi, hipertiroit<br />
gibi metabolik hızı artıran<br />
durumlar bu süreyi kısaltabilir.<br />
NE KADAR SÜREDE<br />
YAPILIR VE<br />
AĞRILI MIDIR?<br />
Kişinin hareketsiz durması<br />
dışında işlem sırasında dikkat<br />
etmesi gereken bir husus yoktur.<br />
Yanaktan açılan tek bir delikten<br />
ucu sivri olmayan kanül ile girilir,<br />
gerekli alana uygun miktarda<br />
dolgu bırakılıp çıkılır. Ağrılı bir<br />
işlem değildir. Uygulama süresi<br />
yaklaşık 15 dakikadır.<br />
40 TEMMUZ <strong>2022</strong> TEMMUZ <strong>2022</strong> 41
V<br />
MAKALE<br />
Sağlıklı kalmanın<br />
ve hastalıklardan<br />
korunmanın yolu;<br />
glutatyon<br />
Glutatyon; yaşlanma, kanser, kalpdamar<br />
hastalıkları, bunama (demans)<br />
ve başka birçok kronik/dejeneratif<br />
hastalığın önlenmesinde temel öneme<br />
sahip bir moleküldür. Sağlıklı kalmak,<br />
performansı artırmak, hastalıkları<br />
önlemek ve yaşlanmanın etkilerinden<br />
korunmak, ayrıca bağışıklık<br />
işlevinin ve enflamasyonun kontrolü<br />
için glutatyon düzeyleri yüksek<br />
tutulmalıdır.<br />
Dr. Mihriban Eryavuz<br />
Medikal Estetik Hekimi<br />
GLUTATYON NEDİR, NE İŞE<br />
YARAR?<br />
Glutatyon, hücrelerin enerji<br />
santralleri olan mitokondrilerin sağlıklı<br />
bir şekilde çalışması için gereklidir.<br />
Hasarlanmış veya işlev bozukluğu olan<br />
mitokondrilerin kanserleşme sürecinde<br />
kritik bir yeri vardır. Mitokondrilerin<br />
çalışması toksinler veya sağlıksız hücresel<br />
ortam nedeniyle bozulduğunda, hücre<br />
solunum için oksijen yerine glikoz<br />
(şeker) kullanılan daha ilkel bir solunum<br />
formuna geçtiğinde kanserleşmektedir.<br />
Sağlıklı kalmak, performansı<br />
artırmak, hastalıkları önlemek ve<br />
yaşlanmanın etkilerinden korunmak,<br />
ayrıca bağışıklık işlevinin ve<br />
enflamasyonun kontrolü için glutatyon<br />
düzeyleri yüksek tutulmalıdır.<br />
Araştırmalar yüksek glutatyon<br />
düzeylerinin kas hasarını azalttığını,<br />
kasların iyileşme süresini kısalttığını,<br />
kas kuvveti ve dayanıklılığını artırdığını,<br />
metabolizmayı yağ depolama yerine kas<br />
yapımına kaydırdığını göstermektedir.<br />
Glutatyon, sağlıklı kalmak ve<br />
hastalıktan korunmak için en önemli<br />
moleküllerden biridir. Yaşlanma,<br />
kanser, kalp-damar hastalıkları, bunama<br />
(demans) ve başka birçok kronik/<br />
dejeneratif hastalığın önlenmesinde temel<br />
öneme sahip olan glutatyon üç yapı<br />
taşından oluşur. Bunlar sisteine, glisin ve<br />
glutamin aminoasitleridir.<br />
GLUTATYON EKSİKLİĞİ NEDEN<br />
OLUR?<br />
Vücut doğal yoldan glutatyon<br />
üretmekte ama bu yaşla birlikte<br />
azalmaktadır. Toksinler de glutatyon<br />
düzeylerinin azalmasına neden<br />
olmaktadır. Glutatyon azaldığında serbest<br />
radikallere karşı korunamadığımız için<br />
bu moleküller vücut yapılarına zarar<br />
verebilmektedir.<br />
Glutatatyon serbest radikalleri<br />
toplayarak doyduğunda karaciğer de<br />
kendini yenilemektedir. İdeal şartlarda<br />
glutatyonun %10’u inaktif (oksitlenmiş)<br />
durumda iken %90’ı aktif formdadır.<br />
GSH olarak da bilinen aktif glutatyon<br />
%90’ın altında düştüğünde serbest<br />
radikallerle savaşı kaybetmeye başlarız.<br />
Toksinler daha da biriktiğinde GSH<br />
azalmaya devam eder. GSH, %70’in<br />
altına düştüğünde bağışıklık sisteminde<br />
bozulma görülür.<br />
Vücudumuzdaki glutatyon (GSH)<br />
düzeylerindeki eksiklik, iç ve dış<br />
faktörler olmak üzere iki nedene bağlı<br />
olabilir. İç faktörler vücudumuzda<br />
bağışıklık, DNA onarımı, oksidatif<br />
stresten korunma gibi çeşitli süreçlerin<br />
önemli bir parçası olan glutatyona<br />
duyulan gereksinimin artmasıyla ilgilidir.<br />
Her gün maruz kaldığımız toksik ve<br />
zararlı maddeler gibi dış faktörler ise<br />
kayda değer miktarda glutatyonun<br />
detoksifikasyon için kullanılması<br />
sonucunu doğurur.<br />
Bu maddelerden bazıları şunlardır:<br />
l Asetaminofen (parasetamol)<br />
l Aseton, çözücüler (tiner), akaryakıt<br />
ve yan ürünleri<br />
l Ağır metaller (cıva -diş dolguları,<br />
aşılar, dövmeler-, kurşun, kadmiyum,<br />
bakır vb.)<br />
l Böcek öldürücüler (pestisitler),<br />
zirai mücadele ilaçları (herbisidler)<br />
l Nitratlar ve kimyasal gıda katkıları<br />
(salam, sosis, tütsülenmiş gıdalar vb.)<br />
l Yapay tatlandırıcı aspartam<br />
l Sentetik gıda boyaları<br />
l Benzopirenler (sigara dumanı,<br />
mangal dumanı, egzoz dumanı vb.)<br />
l Alkol<br />
l Ev temizlik ürünleri (deterjanlar,<br />
çamaşır yumuşatıcılar, oda kokuları,<br />
naftalin, temizlik malzemeleri,<br />
beyazlatıcılar vb.)<br />
l Mutfak malzemeleri (yapışmayan<br />
tava kaplamaları, plastik saklama kapları,<br />
konserve kutuları ve karton ambalajların<br />
iç kaplamaları vb.)<br />
l Formaldehid ve stiren (fotokopi ve<br />
printer toner mürekkepleri)<br />
l Klorlu su<br />
l Röntgen ışınları<br />
l UV radyasyon<br />
l Elektromanyetik alanlar (EMF)<br />
l Endüstriyel atıklar<br />
Diğer dış faktörler ise şöyledir:<br />
l Yetersiz beslenme: Kofaktör<br />
olan vitamin ve minerallerin eksikliği<br />
sonucunda glutatyon sentezi yetersiz<br />
kalır, başka antioksidanların yetersizliği<br />
de glutatyonun harcanmasına sebebiyet<br />
verir.<br />
l Aşırı egzersiz: Vücutta fazla<br />
miktarda serbest radikal oluşması<br />
glutatyonun harcanmasına yol açar.<br />
l Kronik stres<br />
l Kaygı ve endişe<br />
l Depresyon<br />
l Gece saatlerinde ışığa maruz<br />
kalınması melatonin salınmasını<br />
baskılayarak glutatyonun azalmasına<br />
neden olur (başucu lambaları,<br />
cep telefonu, tablet gibi cihazların<br />
ekranından yayılan mavi ışık)<br />
l Yaş: 20 yaşından sonra doğal<br />
glutatyon üretimi her on yılda ortalama<br />
%10 azalmaktadır.<br />
Bu faktörlerin tümünden uzak<br />
durmamız mümkün değildir ama pek<br />
çoğunu düzenli yaşam tarzı, toksinlerden<br />
kaçınma ve detoks yaparak minimize<br />
edebiliriz.<br />
ÇOK ÖNEMLİ BİR ANTİ-OKSİDANDIR<br />
Glutatyon vücudumuzda doğal olarak üretilir. Glutatyona “ana anti-oksidan”<br />
denilmesinin sebebi, onun serbest radikalleri yakalayarak karaciğere taşıması ve burada<br />
kendisini yenileyerek tekrar işine geri dönmesidir. Serbest radikaller, çoğu zaman normal<br />
hücre metabolik oksidasyonunun yan ürünleri ve toksik atıklarıdır. Anti-oksidanlar<br />
tarafından etkisiz hale getirilmediklerinde otoimmün hastalıklara, kanser gibi kronik<br />
hastalıklara yol açabilirler.<br />
42 TEMMUZ <strong>2022</strong> TEMMUZ <strong>2022</strong> 43
V<br />
PSİKOLOJİ<br />
Metaverse<br />
ruh sağlığımızı<br />
nasıl etkileyecek?<br />
Dijital bağımlılık zihinsel, fiziksel, ruhsal, finansal ve sosyal açıdan bizleri<br />
olumsuz etkileyebiliyor. Durum böyleyken dijital bağımlılıkta yeni bir<br />
döneme giriyor olabiliriz. Çünkü oyunlar, internet, sosyal medya derken<br />
hayatımızı metaverse de kuşatmaya başladı. Çok daha “gerçek” bir<br />
deneyim vadeden metaverse’ün yoğun bağımlılık yaratacağını ve ruh<br />
sağlığımız üzerinde etkileri olacağını düşünebiliriz.<br />
Dr. Burak Toprak<br />
Psikiyatr<br />
Son dönemde herkes metaverse’den<br />
söz ediyor. Buna rağmen pek çok kişi<br />
konuyu tam da bilmiyor. Çok basit olarak<br />
metaverse’ü üç boyutlu internet şeklinde<br />
tanımlayabiliriz. Metaverse ile kullanıcılar,<br />
sanal gerçeklik ve artırılmış gerçeklik gibi<br />
teknolojilerle internetin içinde olmayı<br />
deneyimliyor. Dijital benlikleri veya<br />
avatarlarıyla diğer kullanıcılar, nesneler ve<br />
ortamlarla etkileşimde bulunabiliyor.<br />
Yepyeni bir deneyim sunan metaverse,<br />
tabii ki insanlar için zihinsel, fiziksel ve<br />
ruhsal yararlar sağlayacak ama olumsuz<br />
etkilerinin olacağını düşünmek, dijital<br />
bağımlılığı tetikleyeceğini tahmin etmek<br />
hiç de zor değil. Sosyal medyanın<br />
yarattığı bağımlılıkla ilgili bilgi sahibiyiz.<br />
Metaverse üzerine çalışan bir uzmandan<br />
da “bağımlılık yapabileceği” uyarısı gelmiş<br />
bulunuyor. Zaten araştırmalar video<br />
oyunlarının, internetin ve özellikle sosyal<br />
medyanın pek çok rahatsızlığa sebep<br />
olabileceğini ortaya koyuyor. Bunlar<br />
arasında anksiyete, depresyon, dikkat<br />
eksikliği, yeme bozukluğu, dismorfi<br />
bozukluğu da bulunuyor.<br />
BEYİN VE BAĞIMLILIK<br />
ARASINDAKİ İLİŞKİ<br />
Bağımlılık yapan madde ve davranışlar,<br />
beynin zevkten sorumlu bölgesini uyarıyor.<br />
Bunlar, duygusal tepkilerin kontrolünü<br />
etkileyen bir kimyasal olan dopaminin (vb.)<br />
salınımını uyardığında beyin bu deneyime<br />
güvenmeye başlıyor. Yani kişi psikolojik ve<br />
fizyolojik olarak bir bağımlılık oluşturur<br />
hale geliyor. Örneğin, sosyal medyada<br />
aldığınız her beğeni ve yorumda, oyun<br />
oynarken bir üst seviyeye geçtiğinizde<br />
beyin dopamin salgılıyor. Metaverse ile<br />
bunun daha da artması bekleniyor. Çünkü<br />
metaverse, oyunlarla, sosyal medyayla ve<br />
internetle deneyimlediklerimizden çok<br />
daha farklı, çok daha “gerçek” bir deneyim<br />
vadediyor.<br />
Sosyal medyanın insanları birbirine<br />
bağladığı söylense de öte yandan çok daha<br />
yalnız ve mesafeli olmaya yönelttiği de<br />
iddia ediliyor. Sosyal medyadaki etkileşim,<br />
reel dünyadaki kadar tatmin edici değil<br />
aslında. Kullanıcılar arkadaşları ve<br />
aileleriyle iletişimde olduklarına inansalar<br />
da evlerinde yalnızlar sonuçta. Video<br />
oyunları oynarken de öyle. Yalnızlığın aynı<br />
bağımlılık gibi zihinsel sorunlara katkısı<br />
olması açısından bu son derece önemli bir<br />
olgu. Metaverse yoluyla yaşanan/yaşanacak<br />
deneyimler daha “gerçek” hissedilse de kişi<br />
yine yalnız olmaya devam ediyor.<br />
NASIL ETKİLER YARATABİLİR?<br />
Biraz önce söz ettiğim gibi aşırı<br />
dijital bağımlılık ve metaverse ile yoğun<br />
etkileşim, anksiyete, depresyon, stres,<br />
psikoz, paranoid düşünce ve somatik<br />
semptomlar gibi zihinsel sorunlara sebep<br />
olabilir. Ama öte yandan insanlara stresten<br />
uzaklaşma ve rahatlama sunup hazları<br />
da harekete geçirebilir. Bir önemli konu<br />
da sanal gerçekliğin fobi, anksiyete,<br />
sanrı, halüsinasyon gibi çeşitli ruh sağlığı<br />
sorunlarının tedavisinde kullanılıyor<br />
olması. Ruh sağlığı konusunda profesyonel<br />
yardım aramadan aile, arkadaş ve<br />
yabancılardan destek almaya kadar pek<br />
çok konu da teknoloji sayesinde kolaylaştı.<br />
Zihinsel sağlık uygulamalarıyla ilgili faaliyet<br />
gösteren sanal gerçeklik şirketlerinin<br />
varlığından da haberdarız. Yani her olayın<br />
olduğu gibi teknolojinin ve dijitalleşmenin<br />
de avantajları ve dezavantajları var.<br />
Durum böyleyken metaverse’ün ruh<br />
sağlığımızı nasıl etkileyeceğiyle ilgili<br />
daha fazla araştırma yapılması, bunların<br />
sonuçlarının da incelenmesi gerekiyor.<br />
BİR DİJİTAL<br />
BAĞIMLIYSANIZ<br />
BİLMENİZ<br />
GEREKENLER<br />
l Dijital bağımlılığınız varsa ve<br />
kontrol edemiyorsanız bu konuda<br />
uzmanlaşmış bir bağımlılık<br />
terapistinden veya psikiyatrdan<br />
yardım almanız gerekir.<br />
l Bu konuyla ilgili tedavi, terapinin<br />
yanı sıra altta yatıyor olabilecek<br />
zihinsel sorunları gidermek için ilaç<br />
tedavisini içerebilir.<br />
l Dijital bağımlılık terapisi<br />
izolasyonu azaltmaya, destek<br />
oluşturmaya ve iyileşme için gerekli<br />
araçları öğrenmeye yardımcı olabilir.<br />
l Bağımlılığın çok ciddi olduğu<br />
durumlarda yatarak tedavi<br />
gerekebilir.<br />
DİJİTAL BAĞIMLILIĞIN BELİRTİLERİ<br />
l Dijital araçlara çok fazla zaman ayırmak.<br />
l Kullanım süresini denetlemeyi veya kısıtlamayı istememek.<br />
l Dijital olarak aktif olunmadığında dahi sürekli bunu düşünmek.<br />
l Dijital araçların kullanımı sebebiyle aile, iş, okul gibi sosyal unsurları, uyku ve kişisel<br />
bakım gibi konuları ihmal etmek.<br />
l Sosyal aktivitelerde bulunmaktan ve hobilere zaman ayırmaktan kaçınmak.<br />
l Araba kullanırken, caddede karşıdan karşıya geçerken (vb.) bile dijital araçları<br />
kullanmaktan vazgeçmemek.<br />
l Anksiyete, depresyon, stres, kaygı, sinirlilik (vb.) gibi durumları yaşarken dahi dijital<br />
etkileşimi sürdürmek.<br />
l Gerçeklikten kaçmak için dijital araçları kullanmak.<br />
44 TEMMUZ <strong>2022</strong> TEMMUZ <strong>2022</strong> 45
V<br />
DİYET<br />
Kilo verememenizin<br />
suçlusu<br />
ekmek mi?<br />
Birçok kişiden “Ekmeği kestim ama hâlâ kilo veremiyorum” veya “Ekmek yemiyorum, neden kilo alıyorum?” gibi<br />
cümleler duyuyorsunuzdur. Peki, bize kilo aldıran ya da kilo veremememize neden olan gerçekten ekmek tüketimimiz mi?<br />
Nasıl ki kilo vermenizi sağlayacak<br />
mucizevi tek bir besin yoksa almanıza<br />
neden olan suçlu tek bir besin de yoktur.<br />
Beslenmenizin genelinde yaptığınız yanlışlar,<br />
sağlıksız beslenme alışkanlıkları, hareketsiz<br />
yaşam ve su tüketiminin azlığı gibi birçok<br />
madde kilo almanızda bir neden olabilir.<br />
Ancak genelde diğer noktaları göz ardı<br />
ederek, tek bir besine ya da alışkanlığa<br />
bağlarız kilo alma nedenimizi. Oysa<br />
suçladığımız ekmek, sağlıklı beslenme<br />
ya da kilo verme sürecinde bize yardımcı<br />
bile oluyor. Aslında bu noktada sormamız<br />
gereken iki soru var:<br />
l Hangi çeşidi tüketmeliyim?<br />
l Ne kadar tüketmeliyim?<br />
Bu iki sorunun cevabını doğru şekilde<br />
verdiğinizde göreceksiniz ki kilo almanızın<br />
nedeni ekmek değil, onu ne kadar<br />
tükettiğiniz ya da öğünlerde tabaklarınızda<br />
nasıl bir denge oluşturduğunuz ve belki de<br />
“Hayır diyemem, ayıp olur” diyerek aldığınız<br />
ikramlar.<br />
“Ekmek tüketmiyorum” diyor ama börek,<br />
makarna, pilav, mısır, leblebi gibi yiyecekleri<br />
bol bol tüketiyorsanız aslında ekmek<br />
tüketiyorsunuz. Nasıl mı? Bu belirttiğim<br />
besinler ekmek grubunda yer alır. Ancak<br />
Mevhibe Erkek<br />
Diyetisyen<br />
haliyle kalorileri içeriklerinden dolayı daha<br />
yüksek olduğundan, porsiyonuna ve sıklığına<br />
dikkat edilmediğinde kilo almanıza ya da<br />
verememenize neden olur.<br />
Birçok çalışmada, tam tahıl tüketimi<br />
ile kardiyovasküler hastalık, kanser, tip<br />
II diyabet ve obezite gibi birçok kronik<br />
hastalık riskinin azaltıldığı gösterilmektedir.<br />
Besleyiciliği yüksek olan buğdayın<br />
öğütülmesiyle kepek ve öz kısmının<br />
ayrılması, birçok besin öğesinde önemli<br />
kayıplara neden olmaktadır. Bu nedenle<br />
tüketmemenizi gerektiren bir hastalığınız<br />
yoksa tam tahıl, tam buğday gibi ekmekleri<br />
tercih etmeniz gerekir ki hem tokluk<br />
süreniz uzasın hem de yeterli lif alımına<br />
katkıda bulunun. Tam tahıllı ekmeklerin<br />
lif oranı yüksek olduğu için tokluk hissi<br />
sağlar, dolayısıyla kan şekerinin de dengede<br />
kalmasına yardımcı olur ve bağırsak sağlığını<br />
da olumlu etkiler.<br />
Türk yemek kültüründe oldukça<br />
önemli bir yere sahip olan ekmeğin tüketim<br />
miktarında da dikkatli olmak gerekiyor. Bir<br />
öğünde bir ekmek yememek gerekir, kişiye<br />
göre miktarı değişmekle birlikte 1-2 dilim<br />
yeterli olur. Makarna, pilav gibi yiyeceklerle<br />
beraber ekmek tüketilmemelidir.<br />
NELERE DİKKAT ETMELİSİNİZ?<br />
l Kilo almanıza neden olan bir etmen de<br />
sağlıklı olarak düşündüğünüz besinlerin<br />
porsiyonuna dikkat etmemenizdir. Mesela<br />
çikolata, cips yemiyorsunuzdur ya da<br />
şekersiz besleniyorsunuzdur ancak kuru<br />
meyve, kuru yemiş gibi “sağlıklı” olarak<br />
düşünülen besinlerden oldukça fazla<br />
yiyorsunuzdur. Bu da kilo almanıza ya da<br />
verememenize neden olur. Besinleri iyi- kötü,<br />
sağlıklı-sağlıksız şeklinde etiketlememek<br />
burada size yardımcı olacaktır. Bir besinin<br />
içeriği temiz de olsa sıfır kalori değildir,<br />
dolayısıyla tüketim sıklığına ve miktarına<br />
dikkat edilmelidir.<br />
l Diyet kola, şekersiz içecek, şekersiz<br />
bisküvi gibi tatlandırıcı içeren diyet<br />
ürünlerin sıklıkla tüketilmesi de yine yapılan<br />
hatalardan biridir. Yapılan çalışmalarda<br />
şeker yerine tatlandırıcı kullanmanın kilo<br />
kaybına bir etkisi olmadığı belirtilmektedir.<br />
Ayrıca tatlandırıcıların uzun vadedeki etkileri<br />
hâlâ yeteri kadar bilinmemektedir. Dr.<br />
Joerg Meerpohl, “Tatlandırıcı kullanımının<br />
sağlığa etkisinin kanıtları çelişkili” demiştir.<br />
Yapılan bazı diğer çalışmalar ise tatlandırıcı<br />
kullanmanın obezite ve insülin direnci<br />
görülme riskini artıracağını göstermiştir.<br />
l Su tüketiminiz her zaman önemli. Su<br />
tüketiminin yeterli olması metabolizmanızı<br />
hızlandırır ve dolayısıyla yağ yakımını<br />
destekler. Günde kg başına 30 ml su<br />
içmek Dünya Sağlık Örgütü’nün önerisidir<br />
(örneğin: 60 kg olan bir kişi, gün içerisinde<br />
en az 30 ml*60 kg = 1.800 ml su<br />
tüketmelidir).<br />
l Battı balık yan gider mantığı da kilo<br />
verememenize neden olabilir. Diyet yaparken<br />
diyetinizi bozan bir besin yediğinizde, “Zaten<br />
diyetim bozuldu, bari bir tane daha yiyeyim,<br />
akşama da iki porsiyon hamburger yiyeyim”<br />
şeklinde devam ederseniz kilo veremezsiniz.<br />
Bunun yerine “Diyetimde olmayan bu besini<br />
yedim ama sonrasında kaldığım yerden<br />
listeme uymaya devam edeceğim” derseniz<br />
o zaman kilo verme sürecini sürdürmüş<br />
olursunuz.<br />
l Kilo verme sürecinde sizi destekleyecek<br />
bir başka etmen düzenli egzersiz<br />
yapmanızdır. Dünya Sağlık Örgütü’nün<br />
önerisi haftada 150 dakika egzersiz<br />
yapılmasıdır. Bu hem metabolizmanızı<br />
hızlandırır hem de kalp-damar, diyabet gibi<br />
hastalıklara yakalanma riskinizi azaltır.<br />
l Kan değerlerinizi mutlaka kontrol<br />
ettirmelisiniz. Eğer kilo vermede zorluk<br />
yaşıyorsanız bazı kan değerlerinizde eksiklik<br />
olabilir.<br />
HEDEFE KALICI KİLO KAYBINI<br />
KOYMAK GEREKİYOR<br />
Tüm bu maddelere dikkat ettiğinizde ve en<br />
önemlisi sürdürülebilir bir diyet programıyla<br />
kalıcı kilo kaybını hedeflediğinizde,<br />
diyeti sağlıklı beslenme alışkanlığı<br />
kazandığınız bir süreç olarak<br />
düşündüğünüzde sonuca siz de<br />
yorulmadan ulaşabilirsiniz.<br />
Diyete başlarken “Bundan<br />
sonra sevdiğim ama bana<br />
kilo aldıran besinleri bir daha<br />
yemeyeceğim” gibi bir hedef<br />
koyarsanız maalesef kalıcı bir kilo<br />
kaybı elde edemezsiniz. Çünkü diyeti<br />
bıraktığınızda o besinleri tekrar yemeye,<br />
belki de uzun süredir uzak kaldığınız için<br />
çok daha fazla yemeye başlayarak tekrar<br />
kilo alabilirsiniz. Oysa sürdürülebilir<br />
bir beslenme modeliyle ara ara bu tarz<br />
besinlere yer verdiğinizde kilo verme<br />
sürecine devam eder ve besinlerle olan<br />
ilişkinizi bozmazsınız.<br />
Kısacası, kilo vermek ya da<br />
kilonuzu sabit tutmak istediğinizde bir<br />
besini suçlu ilan edip, sağlıklı olarak<br />
nitelendirdiğimiz kuru meyve, kuru<br />
yemiş gibi besinlerin porsiyonlarına<br />
dikkat etmemek sizi hedefe<br />
ulaştırmaz. Her zaman tabağınızdaki<br />
dengeye özen göstermelisiniz.<br />
Önemli olan tüketim sıklığı ve<br />
porsiyon kontrolü sağlayabilmektir.<br />
Siz de bunu alışkanlık olarak<br />
benimsediğinizde istediğiniz hedefe<br />
ulaşmış ve sağlıklı beslenme<br />
alışkanlıklarını kazanmış<br />
olursunuz.<br />
46 TEMMUZ <strong>2022</strong> TEMMUZ <strong>2022</strong> 47
V<br />
SEYAHAT<br />
BARKA İLE<br />
SU YOLLARINDA<br />
SEYAHAT<br />
Barka seyahati, gezginleri keyifle, konforla, kültürle, tarihle, farklı<br />
mutfaklar ve tatlarla buluşturuyor. Barka ile seyahat edebileceğiniz<br />
yerler arasında Burgonya Kanalı, Midi Kanalı, Champagne-<br />
Ardenne Bölgesi, Venedik Lagünü ve İrlanda bulunuyor.<br />
İpek Itır Can<br />
Burgonya<br />
Kanalı’nda<br />
Orta Çağ<br />
kasabalarını<br />
ve bağları<br />
keşfedin<br />
Barka, İtalyanca “büyük sandal”<br />
anlamına geliyor. Avrupa’da uzun yıllar<br />
deniz yolu ticareti ve taşımacılığında<br />
kullanılan barkalar, artık çok keyifli bir<br />
seyahatin tanımı olarak karşımıza çıkıyor.<br />
Özellikle Fransa ve İtalya’daki büyük su<br />
kanalları ve nehirlerde barkalarla “yavaş”<br />
seyahat, günümüzün yükselen trendleri<br />
arasında bulunuyor.<br />
Bu seçenek, farklı gemi ve nehir<br />
seyahatleri arasından butik havasıyla<br />
sıyrılarak daha yakın ve samimi bir seyahat<br />
olanağı sunuyor. Kargo taşıyıcılığından<br />
titizlikle lüks seyahat sandallarına<br />
çevrilen barkalar, 80 km hızla ilerliyor ve<br />
maksimum 20 kişi taşıyabiliyor. Barkalarla<br />
seyahatin en cazip taraflarından biri de<br />
bakir kalmış kırsal bölgeleri keşfetmeye<br />
olanak sağlıyor olması. Bir şeylere yetişme<br />
telaşına kapılmadan doya doya istediğiniz<br />
yerleri keşfedebiliyor, barkanız hareket<br />
halindeyken bile doğa ve tarihle iç içe<br />
olabiliyorsunuz.<br />
Barka ile seyahat edebileceğin en<br />
çekici yerlerden biri Fransa’daki Burgonya<br />
Kanalı. Tadım ve gastronomi turlarının<br />
göz bebeği olan Burgonya, Fransa’nın<br />
en eski bölgelerinden biri. Barka ile<br />
Burgonya Kanalı’nda yapacağınız geziyle<br />
Orta Çağ kasabalarına ve bağlara uzanıp<br />
bölgedeki birçok manastırı görebilirsiniz.<br />
Bu manastırların arasında en önemlisinin<br />
UNESCO Dünya Mirası Listesi’nde bulunan,<br />
sade ve gösterişsiz mimarisiyle dikkat çeken<br />
Fontenay Manastırı olduğunu söyleyebiliriz.<br />
Zarif şatoları, dünyaca ünlü şarabı ve<br />
leziz yemekleriyle ünlü Burgonya, 15. ve<br />
16. yüzyıllarda inşa edilen Tanlay Şatosu,<br />
sayısız müzenin bulunduğu Dijon, en iyi<br />
korunmuş Orta Çağ şehirlerinden biri olan<br />
Beaune, Serein Nehri kıyısındaki Chablis<br />
köyü, romantik ve büyüleyici atmosferiyle<br />
Châteauneuf-en-Auxois, Burgonya’nın en<br />
büyük üzüm bağlarından biri olan Clos de<br />
Vougeot ve 1346’da inşa edilen Commarin<br />
Şatosu görülmesi gereken diğer önemli<br />
yerler.<br />
48 TEMMUZ <strong>2022</strong> TEMMUZ <strong>2022</strong> 49
V<br />
SEYAHAT<br />
Midi<br />
Kanalı’nda<br />
Kathar<br />
kültürüyle tanışın<br />
Fransa’nın en önemli su yollarından biri olan Midi<br />
Kanalı (Canal du Midi) da UNESCO Dünya Mirası<br />
Listesi’nde yer alıyor. Biskay Körfezi ile Akdeniz<br />
arasında uzanan ve son halini 1692’de alan kanal, 214<br />
km uzunluğa sahip; Toulouse’u Akdeniz’e bağlarken<br />
Aude ve Garonne üzerinden Atlas Okyanusu’na<br />
açılıyor.<br />
Barka ile yapacağınız Midi Kanalı seyahatiniz<br />
sizi “Orta Çağ’ın isyankâr Hıristiyanları” olarak<br />
tanımlanan Katharların kültürüyle buluşturuyor. Ünlü<br />
yazar Moliere’e de ev sahipliği yapmış olan Pezenas,<br />
doğal koruma alanı olan Bagnas, 14. yüzyıldan<br />
kalma Perdiguier Şatosu, Galya’daki en büyük Roma<br />
bölgesinin başkenti Narbonne, Kathar sığınağı<br />
Minerve, antik yolların üzerindeki Capestang, boğa<br />
güreşleriyle ünlü Beziers ve kale-kent Carcassonne<br />
ziyaret edebileceğiniz yerler arasında bulunuyor.<br />
Champagne-<br />
Ardenne<br />
Bölgesi’nde<br />
doğayla<br />
kucaklaşın<br />
Fransa’nın kuzeydoğusunda bulunan ve Belçika<br />
ile komşu olan Champagne-Ardenne Bölgesi, antik<br />
çağlardan beri zengin bir tarihe sahip. Bölge, Champagne<br />
adını taşıyan köpüklü beyaz şarabıyla da tanınıyor.<br />
Barka ile Champagne rotası ise Marne Nehri üzerinde<br />
şarap, peynir, doğa ve tarih kokulu bir keşif vadediyor.<br />
Barka seyahatinde 13. yüzyıla tarihlenen ve Fransa’nın<br />
en güzel gotik kiliselerinden biri olan Reims Notre-<br />
Dame Katedrali ve Notre-Dame de I’Epine Bazilikası gibi<br />
dini yapılar, şatolar, tarihi kasabalar görülebiliyor. 1638-<br />
1715 yıllar arasında bölgede yaşamış olan keşiş Dom<br />
Pierre Perignon’un ilk şampanyayı yaptığı Hautvillers<br />
Manastırı da bölgede ziyaret edilebilecek yerler arasında<br />
bulunuyor. Bu seyahatte ayrıca Fransız mutfağından<br />
örnekler tadılabiliyor, tabii ki üzüm ve bağcılık<br />
kültürüne tanıklık edilebiliyor.<br />
Venedik<br />
Lagünü’nde<br />
huzurun ve tarihin<br />
tadını çıkarın<br />
Venedik Lagünü’nü Venedik’in büyüleyici güzelliği<br />
ve huzuruyla çevrelenmiş bir seyahatle keşfedebilirsiniz.<br />
Ünlü Bianco Kanalı, katedraller, manastırlar, şatolar,<br />
saraylar, mahzenler ve Rönesans mimarisinin eşsiz<br />
örnekleriyle dolu seyahatinizi yerel tatların izinde daha da<br />
keyifli kılabilirsiniz.<br />
Yüzlerce köprü ve kanal üzerine kurulu olan bu sıra<br />
dışı kentte görülecekler listesi bir hayli uzun aslında.<br />
İşte onlardan bazıları: Venedik su trafiğinin ana hattı<br />
olan 3.800 metrelik Büyük Kanal ve kanalın etrafında<br />
bulunan 13. ve 18. yüzyıllar arasında inşa edilen 170<br />
kadar yapı, “Altınların Kilisesi” olarak da adlandırılan San<br />
Marco Bazilikası, Venedik’in simgelerinden biri olan Aziz<br />
Mark’ın Çan Kulesi, 9. yüzyılda inşa edilen Dükler Sarayı,<br />
Torre dell Orologio adındaki saat kulesi ile Arkeoloji<br />
Müzesi’nin de bulunduğu San Marco Meydanı, Venedik’in<br />
en ünlü köprüsü olan Rialto Köprüsü, rengarenk evleriyle<br />
ünlü Burano Adası ve cam işçiliğiyle tanınan Murano<br />
Adası…<br />
İrlanda’nın<br />
efsanevi<br />
öykülerine<br />
uzanın<br />
Yemyeşil tarlaları, nehirleri, gölleri,<br />
filmlere konu olan doğal güzellikleri,<br />
Kelt manastırları, kaleleri ve efsanevi<br />
öyküleriyle ünlü İrlanda da barka ile<br />
keşfedebileceğiniz rotalar arasında.<br />
İrlanda’nın en uzun nehri olan<br />
360 kilometrelik Shannon Nehri’nde<br />
yapacağınız gezide, “kanlı şapel” olarak<br />
da anılan perili Leap Şatosu, Boyne<br />
Vadisi’ndeki höyükler, “Harry Potter”<br />
filmlerine de ev sahipliği yapan ve 14<br />
kilometre boyunca uzanan Cliffs of<br />
Moher Uçurumları, unutulmaz “Cesur<br />
Yürek” filminin savaş sahnelerinin<br />
çekildiği Wicklow Dağları görülecekler<br />
listenizde mutlaka yer almalı. Publarıyla<br />
ünlü İrlanda’nın mutfağının da mutlaka<br />
keşfedilmesi gerekenler arasında<br />
olduğunu unutmamakta fayda var.<br />
50 TEMMUZ <strong>2022</strong> TEMMUZ <strong>2022</strong> 51
V<br />
KÜLTÜR SANAT<br />
NFT NEDİR?<br />
NFT’nin açılımı non-fungible token,<br />
değiştirilemez token veya nitelikli fikri tapu<br />
şeklinde ifade ediliyor. Bir tür kripto para cinsi<br />
olarak tanımlanabilse de diğerlerinden “değerli<br />
bir varlığı temsil etmesi ve koleksiyon değeri<br />
taşıyan ürünler olması” ile farklılaşıyor. NFT<br />
eserleri ve koleksiyonları, dijital ortamda üretilip<br />
satışa sunuluyor. Dünyada milyarlarca dolarlık<br />
bir piyasa değerine sahip olan NFT’de dijital<br />
sanatın payı ve önemi büyük.<br />
NFT<br />
SANATIN YENI HALI:<br />
Dijital dönüşüm hayatımıza yeni kavramlar katıyor.<br />
Bunlardan biri olan NFT aracılığıyla üretilen eserler,<br />
sanat boyutuyla olduğu kadar rekor kıran satış<br />
rakamlarıyla da dikkat çekiyor. Biz de NFT sanatçılarını ve<br />
inanılmaz rakamlara satılan eserlerini mercek altına aldık.<br />
İpek Itır Can<br />
REFİK ANADOL<br />
VE “CASA BATLLO:<br />
YAŞAYAN MİMARİ”<br />
Türk-Amerikalı medya sanatçısı<br />
Refik Anadol, medya sanatlarını ve<br />
mimariyi yapay zekâyla buluşturarak<br />
eserler üretiyor, yapay zekâ sanatının<br />
öncülerinden biri olarak tüm<br />
dünyada kabul görüyor. NFT eserleri<br />
ise milyon dolarlarla ifade edilen<br />
fiyatlara alıcı buluyor. Örneğin,<br />
geçtiğimiz mayıs ayında “Casa Batllo:<br />
Yaşayan Mimari” isimli NFT’si, New<br />
York Christie’s Müzayede Evi’nde<br />
yapılan açık artırmada 1 milyon 380<br />
bine (21 milyon 160 bin TL) satıldı.<br />
Refik Anadol, dünyaca ünlü Katalan<br />
mimar Antoni Gaudi’nin en bilinen<br />
eserlerinden olan Barselona’daki<br />
Casa Batllo’nun ikonik cephesinden<br />
esinlenerek dinamik-veri heykelini<br />
yaptı. New York’taki Rockefeller<br />
Plaza’da bir yerleştirme olarak<br />
sergilenen bu NFT eser, Barselona’da<br />
görsel-işitsel performans olarak da<br />
sunuldu.<br />
Refik Anadol, “Casa Batllo-Yaşayan<br />
Mimari” eserinden ve bu yeni sanatın<br />
çağrışımlarından yola çıkarak şu<br />
açıklamayı yapmıştı: “Gerçekten ileri<br />
bir teknoloji çağında yaşıyoruz, ancak<br />
hâlâ geçmişimizi ve mirasımızı doğru<br />
bir şekilde nasıl hatırlayacağımızı<br />
bilmiyoruz. Bence bu proje, tarihin<br />
ve kültürel mirasın teknoloji ve<br />
gelecekle birlikte kullanılmasının<br />
harika bir örneği. Projenin çok<br />
önemli olmasının nedenlerinden biri<br />
de tarihsel verileri saygılı bir şekilde<br />
kullanmak, gelecekteki teknolojilerle,<br />
aynı zamanda NFT, metaverse ve<br />
blockchain ile birleştirmek. Sonuç,<br />
geçmişin ve geleceğin gerçekten<br />
birbirine bağlandığı heyecan verici<br />
hayal gücü.”<br />
Refik Anadol’un daha önce de<br />
“Machine Hallucinations-Nature<br />
Dreams: Al Data Sculpture 2011 1/1”<br />
isimli bir başka NFT eseri 1,1 milyon<br />
dolara alıcı bulmuştu. Genç sanatçı,<br />
Amerika’da yaşıyor ve çalışmalarını<br />
Refik Anadol Studio’da sürdürüyor.<br />
Ayrıca Kalifornia Üniversitesi Medya<br />
Sanatları Okulu’nda öğretim görevlisi<br />
olarak çalışıyor. Türkiye’ye sık sık<br />
gelerek eserlerini sergiliyor. Son<br />
olarak geçen ay Beyoğlu Kültür Yolu<br />
Festivali kapsamında İstanbul Atatürk<br />
Kültür Merkezi’nde “Rumi Dreams”<br />
isimli enstalasyonunu sergiledi.<br />
52 TEMMUZ <strong>2022</strong> TEMMUZ <strong>2022</strong> 53
V<br />
KÜLTÜR SANAT<br />
PAK VE “THE MERGE”<br />
NFT dünyasında rekor satış<br />
rakamıyla dikkat çeken bir isim de<br />
dijital sanatın en yaratıcı isimlerinden<br />
Pak ve onun “The Merge” isimli<br />
projesi. Önceleri Murat Pak, daha<br />
sonra ise sadece “Pak” olarak anılmaya<br />
başlayan sanatçının kimliği tam olarak<br />
bilinmiyor, bir kişi değil ekip olduğu da<br />
düşünülüyor.<br />
Küratörlük platformu Archillect’in<br />
yaratıcısı olan gizemli Pak, “The<br />
Merge”i NFT pazarı Nifty Gateway<br />
üzerinden açık artırmaya çıkardı ve<br />
300 binden fazla NFT’yi 91,8 milyon<br />
dolara sattı. Aralık 2021’de gerçekleşen<br />
bu satış, yaşayan bir sanatçının halka<br />
açık olarak yaptığı en büyük sanat<br />
eseri satışı olarak tanımlandı. Açık<br />
artırmada NFT birim sınırı yoktu ve<br />
29 bine yakın koleksiyoner istediği<br />
sayıda toplu alım yapabildi ki bu da<br />
projeyi farklılaştıran unsurdu. Ayrıca<br />
alınan NFT sayısına göre sanat eserinin<br />
değişkenlik göstermesi bir başka dikkat<br />
çeken yenilikti.<br />
Pak’ın eserleri Nifty Gateway’in<br />
yanı sıra Sotheby’s, MakersPlace ve<br />
SuperRare gibi platformlarda da satıldı.<br />
MIKE WINKELMANN<br />
VE “EVERYDAYS-THE<br />
FIRST 5.000 DAYS”<br />
Dijital sanatçı ve grafik tasarımcı<br />
Mike Winkelmann, profesyonel<br />
hayatında daha çok “Beeple” ismiyle<br />
tanınıyor, tabii bir de rekor fiyatlara<br />
satılan NFT eserleriyle. Sanatçı,<br />
“Everydays-The First 5.000 Days”<br />
isimli NFT eserini geçtiğimiz yıl<br />
Christie’s Müzayede Evi’nde 69,3<br />
milyon dolara sattı. Beeple, 20<strong>07</strong>’den<br />
beri her gün bir tane olmak üzere<br />
dijital resimler üretmişti. Tüm bunları<br />
tek bir kolajda buluşturarak eserini<br />
ortaya çıkardı ve bu şekilde en pahalı<br />
NFT’lerden birine imza atmış oldu.<br />
Beeple, “Crossroad” isimli bir<br />
başka çalışmasını ise Nifty Gateway’de<br />
6,6 milyon dolara satmayı başarmıştı;<br />
10 saniyelik videoda ABD eski<br />
Başkanı Donald Trump’ın seçimleri<br />
kaybetmesini konu ediyordu.<br />
Sanatçının, “Meta evrende doğan bir<br />
insanın ilk portresi” olarak tanımladığı<br />
“Human One” ise Christie’s’de<br />
yaklaşık 29 milyon dolara alıcı buldu.<br />
ROSS WILLIAM<br />
ULBRICHT VE<br />
“GENESİS”<br />
Amerikalı Ross William Ulbricht’in<br />
hikâyesi, NFT piyasasındaki pek çok<br />
şeyden daha ilgi çekici olabilir, çünkü<br />
kendisi NFT’lerini hapishanede<br />
geliştirdi. Ulbricht, 2011’de kurduğu<br />
darknet sitesi Silk Road üzerinden<br />
yasadışı ürün ticareti yaptığı için<br />
2013 yılında tutuklandı. Aslen<br />
bilgisayar programcısı olan Ulbricht,<br />
hapishanede sanatsal yönüyle tekrar<br />
bağlantı kurarak yaşamını anlatan<br />
NFT’ler üretti. Sonunda on eserden<br />
oluşan “Genesis” isimli koleksiyonunu<br />
geçtiğimiz aralık ayında SuperRare<br />
NFT platformundaki müzayedede 6<br />
milyon dolara satmayı başardı. Bunlar<br />
arasında özellikle “Ölüm” isimli dijital<br />
eseri öne çıktı.<br />
Müebbet hapse mahkum olan<br />
sanatçının serbest bırakılması için<br />
çeşitli kampanyalar düzenlendi.<br />
Hayatı şirketiyle aynı ismi taşıyan ve<br />
2021’de gösterime giren “Silk Road”<br />
isimli belgesele konu oldu.<br />
EDWARD SNOWDEN VE “STAY FREE”<br />
Edward Snowden, Amerika Ulusal Güvenlik Ajansı-NSA ve<br />
Amerika Ulusal Güvenlik Teşkilatı-CIA için çalışmış bir istihbaratçı<br />
ve bilgisayar programcısı. Kendisi ifade özgürlüğü savunucusu<br />
olarak da tanımlanıyor. Ona ihbarcı diyenler de var, çünkü Snowden,<br />
2013 yılında ABD’nin toplu gözetim yaparak yasaları ihlal ettiğini<br />
halka açıklamasıyla gündeme gelmişti. Sonrasında bu durumun<br />
yasalara aykırı<br />
olduğu mahkeme<br />
kararıyla<br />
netleştirildi.<br />
Gelişen olaylar<br />
nedeniyle artık<br />
Rusya’da yaşayan<br />
Snowden,<br />
mahkeme<br />
kararının<br />
sayfalarıyla “Stay<br />
Free” isimli bir<br />
NFT oluşturdu,<br />
hatta sayfaların ardına Amerikalı fotoğrafçı Platon’un çektiği siluetini<br />
ve imzasını da yerleştirdi. Söz konusu NFT eserini Ethereum’da 5,4<br />
milyon dolara sattı. Satıştan elde ettiği geliri ise Basın Özgürlüğü<br />
Vakfı’na bağışladı. “Stay Free”, Snowden tarafından üretilen tek NFT.<br />
Snowden’in “Sistem Hatası-ABD’nin Dünyayı Nasıl Gözetlediğini İfşa<br />
Eden Bir Ajanın Hikâyesi” isimli bir kitabı da bulunuyor.<br />
54 TEMMUZ <strong>2022</strong> TEMMUZ <strong>2022</strong> 55
V<br />
TEKNOLOJİ<br />
YAPAY<br />
ZEKÂNIN<br />
GÜCÜ<br />
ADINA!<br />
Yapay zekâ denildiğinde akla daha çok bilimkurgu<br />
filmleri gelse de aslında navigasyonlardan chatbot’lara<br />
kadar pek çok uygulamayla kendisi her an yanımızda.<br />
Ev yaşamı, moda, güzellik, tıp dahil olmak üzere<br />
yapay zekânın kullanılmadığı alan yok gibi. Öyleyse<br />
bazı uygulamalara yakından bakalım, ne dersiniz?<br />
Elif G. Bayramçavuş<br />
YAPAY ZEKÂ,<br />
ARTIK<br />
STİL<br />
DANIŞMANLIĞI DA<br />
YAPIYOR<br />
Dünyanın en büyük<br />
sektörlerinden biri olan moda<br />
sektörü, gerek tasarımların<br />
ve trendlerin gerekse üretim<br />
miktarlarının belirlenmesinde<br />
yapay zekâdan yararlanıyor, müşteri<br />
verilerini kullanarak onların daha çok<br />
seveceği stilleri ortaya çıkarıyor. Hatta<br />
modacılar, dijital modelleri kullanarak<br />
gerçekten üretilmemiş koleksiyonlarını<br />
sergileyebiliyor, bu şekilde israfı azaltırken<br />
sürdürülebilirliğe de katkıda bulunuyor.<br />
Yapay zekâ benzer şekilde müşterilerin de<br />
hizmetinde tabii ki. Müşteriler kendilerine<br />
en uygun gömleği veya ayakkabıyı ararken<br />
yapay zekâ perde arkasında gerekli verileri<br />
başarıyla yönetiyor.<br />
Yapay zekânın modada kullanımıyla<br />
ilgili yenilikçi bir örneği de moda markası<br />
DeFacto’da görüyoruz. DeFacto.com<br />
üzerinden hizmet veren Karıştır & Eşleştir<br />
uygulamasıyla moda severler, sezon<br />
trendlerini takip eden ve böylece ürün<br />
eşleştirmeleriyle kişiye özel seçenekler<br />
sunan yapay zekâ temelli stil danışmanına<br />
kavuşmuş bulunuyor.<br />
Karıştır & Eşleştir yapay zekâ<br />
uygulaması, herkesin özgün stilini<br />
oluşturması için son trendlerden<br />
ve sayısız seçenekten yararlanmasını<br />
sağlıyor. Seçilen bir ürüne tişörtten<br />
hırkaya, çantadan ayakkabıya kadar<br />
geniş bir alternatif oluşturuyor,<br />
toplamda 25 bin adet ürüne sayısız<br />
kombin önerisi sunuyor, sezonun en<br />
moda renkleri, desenleri ve koleksiyon<br />
parçaları doğrultusunda eşleştirmeler<br />
yapıyor. Uygulama, moda öncüleri ve fikir<br />
önderlerinin anlık sosyal medya içerikleri<br />
de dahil olmak üzere geniş bir veri tabanı<br />
üzerinden algoritmalarla yönetiliyor.<br />
GÜZELLİK YAPAY ZEKÂDAN SORULUYOR<br />
Yapay zekâ, yüz tanıma teknolojilerinden<br />
artırılmış gerçekliğe kadar uzanan bir<br />
yelpazede güzellik sektörüne de hizmet<br />
veriyor. Güzellik portallarındaki<br />
ya da marka sitelerindeki ürün<br />
simülasyonları aracılığıyla<br />
yüz özelliklerini analiz ediyor,<br />
sonrasında da kişilere allık, far, ruj,<br />
rimel gibi çeşitli kozmetik ürünleri<br />
öneriyor. Ya da cilt analizleri<br />
yaparak kişinin cildine en uygun<br />
bakım ürünlerini deneyimlemesini<br />
sağlıyor. Benzer şekilde müşteri<br />
verilerini kullanarak kişinin sıklıkla<br />
tercih ettiği kozmetik ve cilt bakımı<br />
ürünlerini belirliyor, buna göre önerilerde<br />
bulunuyor.<br />
Örneğin, kişiselleştirilmiş güzellik<br />
sitesi My Beauty Matches, yapay zekâ<br />
kullanarak müşterilerinin 300 binden<br />
fazla ürün arasından kendisine en uygun<br />
olanları seçmesine yardımcı oluyor. Test,<br />
analiz, güzellik eşleştirme motoru ve fiyat<br />
karşılaştırması olanaklarıyla doğru ürünlere<br />
ulaştırıyor. FaceCake platformu da artırılmış<br />
gerçeklikten yararlanarak müşterilerine<br />
yeni nesil alışveriş olanağı sunuyor. Telefon<br />
kameraları aracılığıyla kişinin kozmetik<br />
ürünlerini canlı olarak denemesine olanak<br />
sağlaması hizmetlerinden sadece bir tanesi.<br />
56 TEMMUZ <strong>2022</strong> TEMMUZ <strong>2022</strong> 57
V<br />
TEKNOLOJİ<br />
ÇAMAŞIR YIKAMA<br />
TEKNOLOJİLERİ DE YAPAY<br />
ZEKÂLI<br />
Teknoloji devi Samsung’un kullanıcılara<br />
sunduğu çamaşır makineleri, sahip olduğu<br />
yapay zekâ bazlı özelliklerle kişiselleştirilmiş,<br />
çok daha kolay ve sorunsuz bir çamaşır<br />
yıkama deneyimi sağlıyor. Yapay zekâ desteği,<br />
kullanıcıların alışkanlıklarını öğrenerek en sık<br />
kullanılan yıkama programını ve belirli ayarları<br />
görüntülemeye imkân sunuyor. Döngüler,<br />
kullanım sıklığına göre sıralanabiliyor,<br />
kullanıcı paneli buna göre kişiselleştiriliyor.<br />
Böylece seçenekleri ve ayarlama sürecini<br />
basitleştirirken zamandan tasarruf etmeye<br />
yardımcı oluyor. Herhangi bir talimata ihtiyaç<br />
duymadan tüm kullanıcılar, aynı seçenekleri<br />
kolayca ayarlayabiliyor.<br />
Yapay zekâ desteği sayesinde Samsung<br />
Çamaşır Önericisi, kişisel çamaşır uzmanı<br />
olarak hareket ediyor ve en uygun yıkama<br />
döngüsünü öneriyor. Çamaşır Planlayıcı ise<br />
kullanıcıların günlük programını optimize<br />
etmek için çamaşır yıkama sürelerini<br />
yönetmelerini mümkün kılıyor. Ev Bakımı<br />
Sihirbazı da sorunları uzaktan belirliyor, hızlı bir<br />
sorun giderme hizmetiyle çamaşır makinesinin<br />
optimum ve güvenli durumda çalışmasını<br />
sağlıyor.<br />
Markanız Dünya<br />
İle Buluşuyor !<br />
Her yeni gün değişen dijital dünyada markanızın<br />
özgün hikayesini yazmak ve sesini yükseltmek için buradayız.<br />
1 2<br />
Kurumsal Kimlik<br />
Unico Dijital’de geliştirilen uyumlu<br />
ve profesyonel kurumsal kimlik<br />
çalışmaları ile benzersiz olun!<br />
Marka Oluşturma<br />
Bir marka stratejisi, markanızın<br />
nasıl ifade edilmesini istediğinize<br />
dair plan görevi görür.<br />
3<br />
Seo & Ads Yönetimi<br />
SEO Yönetimi ve Adwords<br />
reklamlarının benzersiz ama<br />
birbirini tamamlayıcı rolleri vardır.<br />
58 TEMMUZ <strong>2022</strong><br />
YAPAY ZEKÂ İLE BEN TAKİBİ YAPTIRMAK MÜMKÜN<br />
Doğuştan gelen ya da sonradan<br />
oluşan benler genel olarak iyi huyludur,<br />
bununla birlikte 40 yaşından sonra<br />
gelişen benlere karşı daha dikkatli<br />
olunmalıdır. Aynı dikkat çok<br />
büyük doğumsal benler için de<br />
gösterilmelidir. Bunların cilt<br />
kanserine dönüşmemesi için<br />
erken aşamada tespit ve düzenli<br />
takip son derece önemlidir. Tıpkı<br />
Memorial Hastanesi Dermatoloji<br />
Bölümü’nde olduğu gibi ben<br />
taramasının yapay zekâ ve dijital<br />
dermatoskopi yöntemiyle yapılması ise<br />
tespit ve takibi kolaylaştırıyor.<br />
Ben taraması, dermatoskop adlı el<br />
cihazları veya dijital dermatoskoplarla<br />
benler 10-100 kat büyütülerek yapılıyor. Bu<br />
taramalarla çıplak gözle görülemeyecek<br />
pigmente lezyon ve et benlerinin detaylı<br />
görüntüleri elde ediliyor. Sonrasında<br />
vücuttaki benlerin haritası çıkarılıyor,<br />
mikroskobik kaydı alınıp inceleniyor.<br />
Düzenli taramalar aracılığıyla benlerin<br />
durumu karşılaştırılıp yapay zekâ ile şüpheli<br />
değişiklikler ve oluşumlar tespit ediliyor.<br />
Sonuç olarak şüpheli benler yapay zekâ<br />
teknolojisiyle erken teşhis edilebiliyor.<br />
Sosyal Medya<br />
Yönetimi<br />
Hedef kitleniz için yaptığınız her<br />
şeyin bir öncekinden daha iyi<br />
olmasını sağlamak için<br />
sizlerin yanındayız<br />
Video<br />
Prodüksiyon<br />
Çekilen hareket dolu etkileyici<br />
prodüksiyonlar ile sadece<br />
dakikalar içerisinde hikayenizi anlatın!<br />
Web Site<br />
Tasarımı<br />
Web sitesi, bir marka temas<br />
noktası, bir iş aracı ve kritik<br />
dönüşümler sağlayan bir yerdir.<br />
Dijital Dünyaya Hemen Adım Atın<br />
Unico Dijital unicodijital Unico Dijital<br />
info@unicodijital.com.tr www.unicodijital.com.tr Vedat Günyol Cd. Defne Sk. No:1<br />
Flora Rezidans Kat:27 Daire: 2705<br />
Ataşehir / İstanbul