24.05.2022 Views

Nevvar Salih İşgören Ortaokulu

Devlet Okulu

Devlet Okulu

SHOW MORE
SHOW LESS

Create successful ePaper yourself

Turn your PDF publications into a flip-book with our unique Google optimized e-Paper software.



İmtiyaz Sahibi:

Nevvar Salih İşgören Ortaokulu Adına Afşin YILMAZ

Editörler

.....................

.........................

Yayın İnceleme Kurulu

.......................

...................

Dergi Tasarımı

Filiz YÜKSEL

İnternet Sitesi

gaziemirnevvarsalih.meb.gov.tr

Telefon

0 232 274 74 72

Adres

Sevgi Mahallesi Nevvar Salih İşgören Caddesi No:16

Gaziemir/İZMİR

E-Posta

nevvarsalihioo@hotmail.com


OKULUMUZU

TANIYALIM

Öğretmen Sayısı: 42

Öğrenci Sayısı:557

Derslik:23

Çok Amaçlı Salon:1

Kütüphane Kitap Sayısı: 1000

TELEFON: 02322747472

WEB SİTESİ:

http://gaziemirnevvarsalih.meb.k12.tr


MUSTAFA

KEMAL

ATATÜRK

Bu millete gideceği yolu

gösterirken dünya’nın her türlü

ilminden, keşfiyatından,

terakkiyatından istifade edelim,

lâkin unutmayalım ki, asıl temeli

kendi içimizden çıkarmak

mecburiyetindeyiz.


OKUL MÜDÜRÜ

AFŞİN YILMAZ

Merhaba değerli öğrencilerimiz ve kıymetli okurlarımız, 2. e-dergimizi çıkartmanın

mutluluğunu yaşıyoruz. İlk dergimizi pandemi şartlarında çıkartmıştık. İkinci e-

dergimizde dolu dolu geçen bir yılın tüm etkinliklerini paylaştık.

Bu eğitim- öğretim yılında okulumuzda birçok yenilikler yaptık. Okul kütüphanemizi

açtık. Robotik kodlama çalışmalarımızı başladık. Üç boyutlu yazıcımızla yeni bir sayfa

açıyoruz. Uygulama bahçemizde tarım çalışmalarımıza devam ediyoruz. Akıl oyunları,

satranç, masa tenisi, görsel sanatlar, müzik ve drama alanlarından eğitimlere devam

ediyoruz.

E-dergimiz ile Mustafa Kemal Atatürk'ün izinde, çağdaş ve evrensel eğitim ilkeleri

doğrultusunda yaptığımız çalışmalara yer verdik.

Okul dergimizin ikinci sayısı hayırlı olsun.


Bir adama bir kitap sattığın

zaman, ona yalnız yarım kilo

kağıt, mürekkep ve tutkal

satmış olmazsın, ona

tamamıyla yeni bir yaşam

satmış olursun. Sevgi, dostluk,

mizah ve geceleyin denizde

dolaşan gemiler, eğer o kitap

gerçekten benim anladığım

anlamda bir kitapsa, onun

içinde bütün gökler ve yer

vardır.

Christopher Morley


BAŞARILARIMIZ





ETKİNLİKLERİMİZ





ROBOTİK

KODLAMA

Okulumuzda bilim sanat

merkezi öğrencilerine

yönelik destekleme

eğitimleri kapsamında

robotik kodlama eğitimi

verilmektedir.

Öğrencilerimiz bu eğitimler

kapsamında arduino ile

metin tabanlı kodlama

eğitimi almaktadır.

Robotik kodlama eğitimi

alan öğrenciler birçok

projede görev almaktadır.

Teknofest Eğitim

Teknolojileri alanında

projemiz yarı finallere kaldı.

14. Uluslararası Meb Robot

yarışmalarında takımlarımız

ön elemeyi geçerek

yarışmalara katılmaya hak

kazandılar.

Robotik kodlama eğitiminin

yanı sıra öğrencilerin

bilgisayar bilim

olimpiyatlarına

hazırlanabilmeleri ve

hazırbulunuşluluk

düzeylerini artırmak için

algoritma ve metin tabanlı

programlama eğitimleri

verilmektedir.

HERKES

BİLGİSAYAR

PROGRAMLAMAYI

ÖĞRENMELİ

ÇÜNKÜ

PROGRAMLAMA

SİZE NASIL

DÜŞÜNECEĞİNİZİ

ÖĞRETİR.

(STEVE JOBS)


NEDEN

KODLAMA

ÖĞRENMELİYİZ

1

Bilgisayarları oyun, internet ve sosyal

medya dışında da verimli

kullanmasını sağlar.

2

Düşüncelerini sıraya koymayı

öğretir ve uygulatır.

3

Deneme ve üretme kabiliyetini

artırır.

4

Kodlama diğer alanlarda başarıyı getirir.

Programlama eğitimi; matematik,

okuma-yazma ve fen gibi farklı

alanlardaki öğrenme becerilerini

destekler.

5

Teknolojiyi kullanarak tüketen

değil, teknoloji üreten nesiller

yetiştirir.








LİSE TANITIM

GEZİLERİ

LİSE TANITIM

GEZİLERİ

Okulumuzda 8.sınıf öğrencilerinin motivasyonlarını

arttırmak ve hedeflerine ulaşmaları noktasında bazı

liseleri tanımalarını sağlamak amacıyla lise tanıtım

gezileri düzenlendi.


2021-2022 YILI OKUL TANITIM

GEZİLERİMİZ

1-14.12.2021 SALI günü Bornova Anadolu

lisesi’ne Okul rehber öğretmenimiz Belgin

Dönder, Fen Bilimleri Öğretmenimiz Zeynep

Ömür ARMAĞAN ve Müdür yardımcımız

Pınar Uyar ÇINAR ile birlikte toplam 66

öğrenci ile ziyaret yapılmıştır. Bornova

Anadolu Lisesinde mezunlarımız Yalın Sonat

Kılıç, Sezen Gezgen öğrencilerimizi karşılamış

ve okullarını tanıtmışlardır.

2-20.12.2021 PAZARTESİ günü İzmir Atatürk

Lisesi’ne Okul rehber öğretmenimiz Belgin

Dönder ve Müdür yardımcımız Pınar Uyar

ÇINAR ile birlikte toplam 49 öğrenci ile

ziyaret yapılmıştır. Okulumuz mezunlarından

Doğa Ay, Eyüp Sabri Kaya ve Cenk Birgül

öğrencilerimizi karşılamışlar ve onlara

okullarını tanıtmışlardır.


3-29.12.2022 ÇARŞAMBA günü İzmir

Atatürk Lisesi’ne 2. Gezimizi gerçekleştirdik.

Okul rehber öğretmenimiz Belgin Dönder ve

Müdür yardımcımız Pınar Uyar ÇINAR ile

birlikte toplam 30 öğrenci ile 2. Ziyaretimizi

gerçekleştirdik.

4-27.04.2022 ÇARŞAMBA günü Buca Işılay

Saygın Güzel Sanatlar Lisesi tanıtım

etkinliğine Okul rehber öğretmenimiz Belgin

Dönder ve Müzik Öğretmenimiz Senem

Zeybek eşiğinde güzel sanatlar lisesine

girmeyi düşünen 5 öğrencimiz ile katıldık.

Sanatla iç içe olduğumuz bu gezide hem

okulu tanıma fırsatımız oldu hem de okula

giriş sınavları hakkında detaylı bilgilendik.

Resim sergisini gezip okulun oda

orkestrasının mini konserini dinleme şansınız

da oldu.

5-29.04.2022 CUMA günü, İzmir Kız

Lisesi’ne Okul rehber öğretmenimiz Belgin

Dönder ve Fen Bilimleri Öğretmenimiz

Zeynep Ömür Armağan eşiğinde toplam 48

öğrenci ile gidilmiştir. Mezunlarımızdan Can

Sırrı ve Selin Güler, Ege Şen öğrencilerimize

okullarını tanıtıp gezdirmişlerdir.


YABANCI DİL

1.İnternet ve Sosyal Medya

Dünya çapında teknolojiye

erişimimiz arttıkça İngilizce bilme

ihtiyacında da bir artış olmaktadır.

İnternetteki yazılı içeriğin yaklaşık

%55’i İngilizcedir. Bu İngilizce

okuyabilirseniz İngilizce

konuşamayan arkadaşlarınıza göre

daha fazla bilgiye erişebileceğiniz

anlamına gelir. Ayrıca, Facebook,

Twitter ve Youtube’un ve diğer

sosyal medya sitelerinin

popülaritesinin artmasıyla anadili dili

İngilizce olan veya olmayanların

iletişim olanağı çok büyük oranda

artmıştır. Sao Paulo’daki en iyi

restoranı bulmak için bu konuyla

ilgili kitapları okuyabilir, sarı

sayfalara bakabilir veya sadece

Google’a ilgili anahtar kelimeleri

girebilirsiniz. Şimdi artık çok daha

fazla miktarda kişi araştırmalarını

yapmak ve sorularının cevabını

bulmak için sosyal medya sitelerine

başvurmaktadır.

İngilizce öğrenmek için 9 neden

2. Daha Fazla İnsanla İletişim Kurmak ve Bir Araya

Gelmek

İngilizceyi yetkin bir şekilde konuşuyorsanız bu daha

fazla insanla iletişim kurabileceğiniz anlamına gelir.

İster günlük hayatta, ister işte, ister online olarak

ister gittiğiniz yabancı yerlerde bu yeteneğiniz ve

bilginiz sizi birçok farklı insanla tanıştıracak ve

etkileşim içine sokacaktır. Birden fazla dil

konuşabiliyor olmak hayatta ve işte sadece bir dil

biliyor olmaya kıyasla size daha fazla fırsat

sunacaktır.


3.Seyahat

Farklı ülkelere seyahat ettiğinizde İngilizce en

yaygın ‘köprü’ dildir. Yani beş farklı ülkeden

insanlarla aynı anda tanıştığınızda bu beş kişi

arasındaki tek ortak dil büyük ihtimalle

İngilizcedir. İngilizce diğer dillere nazaran birçok

farklı ülkeden ve kültürden insanı birbirine

bağlayabilmektedir. İngilizce ayrıca turizmde de

yaygın olarak kullanılan bir dildir. Eğer farklı

tarihi yerlerin seyahatine çıkmak isterseniz veya

İtalya’da bir otele gidecekseniz İngilizce

çoğunlukla o bölge insanının veya gittiğiniz

oteldeki çalışanların çoğunluğunun kendi yerel

dillerinin yanı sıra bildiği ilk dil konumundadır.

4. Halihazırdaki İşiniz veya Daha İyi bir İş

Bulmak İçin

İngilizcedeki ustalığınızı artırırsanız, yeni

bir iş bulma, daha iyi bir iş bulma veya

halihazırdaki işinizde terfi alma şansınızı

artırabileceksiniz. İngilizce konuşan

müşterilere sahip olmak çok caziptir ve

sıklıkla dünya çapındaki milyonlarca

işletme için bir gerekliliktir. Yalnızca

İngilizceyi akıcı bir şekilde konuştuğunuz

için daha yüksek bir maaş veya saatlik

daha fazla ödeme bile alabilirsiniz.


5. Okul veya Üniversite Eğitimi için

Dünya çapındaki birçok okul ve üniversite

öğrencilerinin temel veya orta düzeyde İngilizce dil

bilgisine sahip olmasını şart koşarlar. Birçoğunda

İngilizcenin öğretildiği zorunlu sınıflar

bulunmaktadır.

6. Sosyal Statü

Bazı ülkelerde, İngilizceyi akıcı bir şekilde

konuşmak son derece saygı duyulan ve talep

edilen bir niteliktir. Bu İngilizceyi iyi birçok

şekilde konuşan çok insanın olmadığı

anlamına gelir ve birisi bu yeteneğe sahipse

göze çarpar. İngilizceyi akıcı bir şekilde

öğrendiğinizde diğer insanların sizin

hakkınızda olumlu fikirlere sahip olduklarını

fark edebilirsiniz.

7.Müzik

İngilizcede harika olan çok miktarda müzik mevcuttur.

Şimdi veya geçmişte olmak üzere birçok ünlü

Amerikan ve İngiliz şarkıcı vardır. İngilizce müzik tüm

dünyada popülerdir ve insanlar şarkıların anlamını

öğrenmek için İngilizce bilgilerine başvururlar veya bu

bilgileri artırırlar. Müzik birçok farklı kültürden insanı

birleştirir ve çoğu kişi şimdiki veya geçmişteki

müzikleri dinlenmekten zevk alır.

Bazıları İngilizceyi öğrenmede ve anlamada yardımcı

olması için şarkılardan ve müzikten yararlanırlar.

Şarkı sözleri çoğunlukla dilimize yapışır, kolay

hatırlanır, tekrarlanırlar ve duygularımızı harekete

geçirirler (mutluluk, üzüntü, depresif olma vs.).


8.Filmler ve TV

En iyi filmlerin birçoğu İngilizcedir. En meşhur

aktörlerin ve aktrislerin çoğunluğu İngilizce

konuşanlardır. Her yıl İngilizce olarak binlerce

film üretilmektedir. Hollywood filmlerinin ve film

starlarının yaygın popülaritesi nedeniyle

İngilizce filmleri ve TV şovlarını daha iyi

anlayabilmek için birçok insanın İngilizce

öğrenmek istemesi şaşırtıcı değildir.

9.Bilim, Tıp, Ekonomi, Hukuk, Mühendislik ve

Politika

Eğitim, araştırmalar ve ortak sektör terimleri

sıklıkla İngilizcedir. Bu sektörlerdeki

çalışanlardan İngilizce araştırma yapmaları ve

sektörlerindeki en yeni fikirleri İngilizce olarak

öğrenmeleri istenir. En iyi sektör yayımlarının ve

araştırmalarının çoğunluğu İngilizcedir.




ECRİN ÇUKUROVA

7 - B

HELİN AKDOĞAN

7- E

DENİZ ADA KÖKSAL

6 - B

EZEL DOĞAN

6 -D

BEGÜM UYANIK

7- E


29 EKİM CUMHURİYET BAYRAMI

PANO ÇALIŞMASI

10 KASIM ATATÜRK'Ü ANMA GÜNÜ VE

ATATÜRK HAFTASI

PANO ÇALIŞMASI

24 KASIM ÖĞRETMENLER GÜNÜ

PANO ÇALIŞMASI

18 MART ÇANAKKALE ZAFERİ VE

ŞEHİTLERİ ANMA GÜNÜ

PANO ÇALIŞMASI

23 NİSAN ULUSAL EGEMENLİK VE

ÇOCUK BAYRAMI

PANO ÇALIŞMASI


MATEMATİK KORKUSU…

Ülkemizde çoğu öğrenci tarafından

sevilmeyen ’’en zor ders’’olarak

gösterilen ders kuşkusuz Matematiktir.

Bunun en büyük sebebi ise,gerek

çevreleri,gerekse yaşıtları tarafından

oluşturulan ön yargıdır. Öğrenciler

matematikle tanışmadan,ne kadar zor

ve başarılamayacak bir ders olduğu

algısıyla karşılaşmaktadırlar.

Aslında gerçekten

anlayabilecekleri ve yapabilecekleri

matematik işlemlerini ‘’ben yapamam’’

düşüncesiyle deneme yoluna dahi

girmeyen öğrenciler, sınavlarda düşük

notlar almakta ve bu da zamanla

psikolojik bir travmaya dönüşmektedir.


Bu noktada başta biz

öğretmenler olmak üzere,

ebeveynlere ve

çocuklarımızın

etkileşimde bulunduğu

herkese büyük görev

düşmektedir.

Matematiğin,doğada,sana

tta,bilimde,oynadığı

oyunda, alışverişte,

kısaca hayatın içinde

vazgeçilmez bir parça

olduğunu algılayan bir

öğrenci,önce Matematiği

sevecek,sonra anlayacak

ve başardığını

görecektir.Matematiği

sevmek,sonsuz macera

yaşayabileceğin bir

okyanusa balıklama

atlayabilme cesaretidir

aslında.

Bu macerada sevgili

öğrencilerimize birkaç

tavsiye verelim:

MATEMATİĞİ BAŞARMAK

ZEKA İŞİ DEĞİL, SABIR

İŞİDİR…

1.Matematik dersinde

başarılı olmak için,

korkularınızı bir tarafa

bırakıp çalışmak için

kendinizi motive edin ve

sabırlı olun. Göreceksiniz

ki başarınız artacak ve

korkunuz azalacak.

2.Temel konuları gözden

geçirin ve eksiklerinizi

tamamlama yoluna gidin.

3.Temel matematik

terimlerine hakim olun.

4·Konularla ilgili çalışma

yaparken kolaydan zora

doğru gidin.

5·Eksik olduğunuz

konularda bol tekrar yapın.

6·Kendinize zaman verin

ve sabırlı olun.

7·Kendinizi ve

yapabileceklerinizi hafife

almayın.

8·Maceraya hazır olun ve

cesaretinizi kaybetmeyin…

Zihinsel matematik

temellerinden en iyi

şekilde yararlanın.

Problemleri çok

kolay bir şekilde

çözeceksiniz!






ADA

Düşüyorum!

Gökyüzünden aşağıya doğru düşüyordum! Bu gidişle yere çakılıp paramparça

olacağımı da biliyordum. Gözlerimi sıkıca kapadım ve acıya hazırlandım... Fakat

oldukça yumuşak bir şekilde yere inmiştim. Acaba neredeydim? Avrupa, Afrika

belki de Asya ya da çizgi filmlerdeki gibi bir uçan hava balonunun üstüne

düşmüşümdür diye gözlerimi yavaşça açtım.

Uçan bir adadaydım. Adada sadece birkaç ağaç ve bir göl vardı, sanki

yeryüzünden kopmuş ve yükselmiş bir kara parçasına benziyordu. İlk başta

gözlerime inanamadım, sadece yere düştüğümden kafamı sertçe yere

vurduğumdandır, diye düşündüm. Gözlerimi kapattım ve yere uzandım sonra

kafamın ağrısının geçmesini bekledim,bir dakika( !) ağrı yoktu ki,iyice kafam

karışmaya başlamıştı.İçimdeki panik butonuna basmıştım bile. Sonra boşluğa

dedim ki "Belki bu sadece bir rüyadır!" Evet evet evet bir rüya! Elimdeki en

mantıklı açıklama buydu.Gözlerimi kapatıp "Uyan Uyan Uyan!..." diye bağırıp

adada tur attım.


Sonra bir ağaca tosladım.Ağaç hemen

uçurumun kenarındaydı ve etrafında başka

bir şey yoktu, yalnız birisini anımsatıyordu,

beni düşmekten kurtarmıştı, fakat o kadar

sinirlenmiştim ki ağaca öfkeyle vurdum.

Ağaç ise adadan aşağıya boşluğa, evet

boşluğa düştü, altımda boşluk vardı ve

etrafımda hiçbir şey yoktu. Bir dakika ileride

bir uçan ada daha görüyordum. "Tamam bu

rüya iyice çılgınlaştı, uyandır beni!" diye

bağırdım.Gökyüzü ise beni sessizlikle

karşıladı sonra aklıma bir şey geldi: Eğer

ileride bir uçan ada daha varsa oraya da

gidebilirdim değil mi? Oraya nasıl giderim

diye 1 saat boyunca kafa patlattıktan sonra

güneşin batıyor olduğunu gördüm."Hayır

güneş hayır lütfen daha değil!" diye yalvardım

fakat o da ufukta kayboldu.

Adada yalnızdım kimsem yoktu sinirden ağacı yumruklamaya başladım.Sonra

ağacın üzerinde bir panel belirince şaşkınlıkla geri çekildim.Ağacın canından

bahsediyordu,.Aman tanrım bu rüyayı iyice sevmeye başlamıştım ağacı

yumruklamaya devam ettim ve bütün ağaç yıkıldı ,yerde dışı soyulmuş bir

desteye yakın keresteler bıraktı ve yanında bir şey daha mı vardı? Bir ota ya da

yemeğe benziyordu.Hani şu evlerde yenen Brüksel lahanası gibi bir şeydi.

İnsanlar da ot yerdi değil mi? Sofralarda,restorantlarda,menülerde...Sonra

duraksadım.Kendi dünyamdaki her şeyi hatırlıyordum : Evleri,

yemekleri,insanları,yapıları... Ama kendimi hatırlayamıyordum. Kimdim,neydim

ben?

Sonra birdenbire midem guruldamaya başladı.Kendi hayatımı sorgulamayı

bırakıp mideme döndüm,sanki "bana yemek ver" diye bağırıyordu.Bende etrafta

"yemek" aramaya başladım.O size bahsettiğim ota benzeyen şeye geri döndüm

ve onu yemeye çalıştım,fakat elim hareket etmiyordu,çok ayıp bir laf söyledikten

sonra öfkeyle "otu" yere fırlattım...


Ot birdenbire yere yerleşince kafam karıştı.otu

geri almaya çalıştım ve başarılı oldum.Bakın bu

zamana kadar çok zeki (!) birisi olduğumu

biliyordum fakat önümdeki ota benzeyen şey

yarım saatten beri bana "Ben bir fidanım beni

dik!" diye bağırıyormuş resmen, ağacı diktim ve

bekledim ağacın başında (yapacak başka bir

şeyim yoktu.)bir süre bekledim Sonra

birdenbire ağaca dönüşünce aklım almadı

.Sonra dedim ki "Anladım sen bir fidansın" o da

bana "bir zahmet!" diye bağırdığını hayal

ettim,sonra bu hayal yüzümü

buruşturmamama neden oldu ve şimdi fark

ettim ki güneş doğuyordu.Yeni bir gün

başlıyordu...

2-) Yalnızlık Belirtileri

Güneş doğduktan sonra en azından kendimi daha iyi hissediyorum. Ne

yapacağını bilmek güzeldi,ilk günkü kadar çaresiz hissetmiyordum

kendimi,yemek bulmaya geri döndüm,fakat bu sefer daha garip birşey

oldu.Ağacın yapraklarından kırmızı bir şey düştü,ilk başta korktum, sonra ne

olduğunu anladığımda beni izleyen var mı diye etrafıma baktım.Sonra onu elime

aldım.Yaşanmışlıklarım onu yememi söylüyordu.

Onu ağzıma götürdüm ve büyük bir ısırık aldım, "Mmm-mm-mmm" tadı çok

güzeldi.Açlık problemimi düzelttikten sonra ne yapabilirim diye etrafa baktım ve

hemen yanında durduğum neredeyse bir deste olan keresteye baktım.Onu elime

aldım ve cebimde birşeyin olduğunu hissettim.Bu bir kılavuzdu.

Kılavuzu açtım ve içinde bir sürü şeyin nasıl yapılacağından bahseden bilgiler

vardı.İlk baştaki 2 tahta gerektiren keskin uçlu bir ahşap oyma aleti vardı ve iki

tane tahta istiyordu fakat bunun nasıl yapılacağı verilmemişti,sinirlenip kılavuzu

o sayfa açık halde bırakıp toprağa attım ve kullanmak üzere olduğum iki tahtayı

da üzerine attım.Birdenbire kesin bir ahşap keskiye döndüğünde şaşkınlıktan

ağzım açık kaldı.


Yaptığım keskiyi elime aldım,sonra ise bir tahtayı

alıp ucunu keskinleştirdim.Ve işte bir kazık! Daha

nerede kullanacağımı bile bilmiyordum.Ben neden

bunu yapmıştım ki?Neden yapmak istemiştim? Bir

amacım mı vardı?

İşe yaramaz dediğim kazığı yere attım , toprağa

saplandı ve onu çektiğimde aşağıda birşey

gördüm.Gri birşeydi oldukça soğuktu ,sertti

de,sonra buna taş denildiğini hatırladım.Eğer taş

varsa belki de yerin altında daha farklı şeyler vardır

diye toprağı eşelemeye başladım.

Çok yavaştım,o yüzden bu toprağı kazmama

yarayacak birşey var mı diye kılavuzumu kontrol

ettim. Küreğin nasıl yapıldığını buldum.Biri çukur

oyulmuş şekilde, diğeri düz, iki tahta lazımdı. Fakat

nasıl oyacağımı düşünmeye başladım. İnsanlar

heykeller yapardı filmlerde görürdüm.Bir beton

parçasına tokmak ve ahşap uçlu bir kazıkla

vururlardı. Belki de bende bunu çukur oyulmuş

tahta yapımında kullanabilirdim.

Tokmağı yaptım ve tahtayı (keski yardımıyla tabiki de oymaya başladım. Ve sonra

tahtayla birleşince en azından bir işe yarayacağına sevindiğim bir küreğim

olmuştu ; fakat bir şeyler eksikti bu dünyada ya da rüyada yalnızdım sonra güneş

sanki bana bakıp dedi ki "Bu bir rüya değil" …Ve kendimi çok kötü hissetmeme

neden oldu.

Bu bir rüya olsun olmasın, bu dünyada yalnızdım…

3-)Çaresizlik

Yalnız olmamla ilgili şu an hiçbir şey yapamayacağımdan ,bu kötü ruh halinden

çıkıp kazmaya koyuldum. Aman tanrım! Kürek ne kadarda hızlıydı! Adanın

ortasına bir dövüş ringi yapmaya yetecek kadar kazdığımda ayağımda bir

soğukluk hissettim ,ondan sonra ne kadar kazdığıma bakarken "En azından yeni

bir şey buldum!" diye bağırdım. Fakat ben neden bu kadar kazdım ki? Amacım

neydi? Bu da ileride açıklayacağım bir histi, taşı kazmaya koyuldum ama

yaramıyordu. Sonradan aklıma geldi ve yavaşça cebimdeki kılavuzu çıkardım.

Kazma için gerekli materyallerim yoktu. Ne yapacağımı bilmiyordum sonra

aklıma bir şey geldi: Belki de şu ilerideki adada o materyalleri bulabilirdim değil

mi?


4-)Açlığın belirtileri

Ev yapmaya başlamıştım , nasıl ya da hangi

materyallerle yapacağımı bilmiyordum. Kılavuzumu

çıkardım. Sayfaları karıştırdım ve bir şey farkettim:

Çoğu sayfa boştu. Bu beni çok üzmüştü çünkü belki

de ileride ben ne biliyim uzay mekiği ya da havalı bir

mancınık yapabileceğimi -mancınık derken ilerideki

adaya gitmek için bir yöntem- düşünüyordum.

Sınırlarımı zorluyordum ve aklımda sadece bir köprü

yapmak vardı.

Neyse konumuza dönelim. Ev dediğimiz şey sadece

etrafı kapalı, üstünde çatısı olan yer mi? Yoksa ev

dediğimiz yer her yer olabilir mi? ya da üstü kapalı

etrafı açık bir şey, bana göre ilkiydi. Onun için

büyüyen ağaçları kestim -ve sadece birinden fidan

çıkardım -ki bu beni çok korkuttu- ;ondan sonra yere

uzun kazıklar saplamaya başladım. Sırayla onları

toprağa geçirdim ve bir tarafı boş olan bir O harfi

oluşturdum. Sonra ise çatıya keşfettiğim (evet

keşfettiğim) otları yerleştirmeye çalıştım.(ve otları

toplarken bir tane ottan tohum çıktı.) Fakat

yerleştiremedim. İkide bir uçuyordu. Ben de onları

birbirine bağlayarak otlarla örtümsü bir çatı yaptım.

Adada ot sandığım bir fidan vardı fakat adada zaten ot varmış. Yaptığım

örtümsü şeyi çatının üstüne yerleştirdim sonra kazıklara batırdım ve sonunda

bir ev! Yaptığım kapıdan (derken boşluktan) çıktım ve şaheserime baktım.

Bana Milattan önceki evleri anımsatıyordu. Hani kitaplarda ya da belgesellerde

görürdünüz: Etrafı kapalı ve çatısını ise çiftçilerin yetiştirdikleri saman

saplarından ya da otlardan yaparlardı...Tamam tamam bu söylediğimden

çiftçiliğe başlayacağımı sanmıştınız değil mi? Hayır, evi yaparken o kadar enerji

sarf etmiştim ki, beynim çalışmıyordu. Ve çok açtım fakat yemeğim yoktu.

Tek yapmak istediğim şey evin içine girip bir uyku çekmekti. Evin içine girdim

içi dışarıya göre daha sıcaktı. Yere uzandım ve beni terk etmekte olan güneşe

“iyi geceler” dedim.


5-)Boşluk

Sabah uyandım ve etrafıma baktım. Hiçbir yerin

ışık almadığını fark ettim. Bu eve bir de pencere

eklemeliydim. Dışarı çıktım ve son umudum olan

fidana baktım. Eğer o da giderse burada öleceğimi

fark ettim. Bu yüzden çok güvenli bir yere fidanımı

diktim. Sonra ise adada tur atmaya başladım. Siz

kitabı dikkatli okuduysanız başta bahsettiğim bir

göl vardı hatırlıyor musunuz? İşte o gölün yanına

gittim. Gölü yavaşça izledim. "Bu dünyada hiç

susamıyorum. Buna hiç gerek yok ,adadaki en

değersiz şey sensin!" diye sanki göl karşılık

verecekmiş şekilde gölü eleştirmeye başladım...

Fakat bu gölün ileride benim hayatımı kurtaracağını

bilmiyordum. Sonra gölden ayrıldım ve ağacıma

baktım. Bu ağaç benim yaşam kaynağımdı. Eğer o

da giderse açlıktan öleceğimi biliyordum yüzden

size bahsettiğim tohumlarıma geri döndüm fakat

onların tohum olduğunu bilmiyordum.

.

Hiçbiri işe yaramadı. En son çare olarak kılavuzuma baktım ve bir şey gördüm.

Bu şey sanki bana ben çiftçilikte kullanılıyorum diye fısıldıyordu. Bir ucu vardı

ucu keskindi, daha çok bir sopanın üstüne eğri bir kazık koyulmuş gibi

duruyordu. Ben bütün malzemeleri topladıktan sonra kılavuzumun üstüne

koydum ve kılavuzumun o muhteşem üretim "büyüsünü" yapmasını bekledim

ve elime bir (çapaymış aslında) ucu sivri olan bir alet geçti. Hemen toprakta

denedim fakat sadece toprağı kazabildim. Bu alet toprağı hızlı kazıyordu fakat

kürek kadar hızlı değildi. Bu dünyada biri diğerinden daha yavaş iki kazı aleti

bulunamazdı değil mi? Çok mantıksızdı.

Sonra hatırladım bu alete “ çapa” deniyordu. Toprağa bir şey ekmek için

toprağı belliyorlardı onunla. Belki de daha yavaş ve daha nazik şekilde

yaparsam toprağı aynı çiftçiler gibi belleyebilirdim. Toprağa yavaşça çapayı

götürdüm ve toprağın üstteki çimleri yok oldu ve daha çok tarlaların bellenmiş

topraklarına benzeyen küçük miktar bellenmiş toprağım oldu. Sonra tohumu

yavaşça üzerine koydum ve tohum aniden elimden uçup toprağa yerleştiğinde

şaşkınlıktan geri çekildim. İşte buydu, denge…İnsanlığın en çok ihtiyacı olduğu

şey dengeydi ve ben denge sayesinde bu toprağa tohum ekmiştim. Sonra daha

çok ot topladım ve daha çok tohumum oldu. Otlar her yerde çıkıyordu.

ı.


O tohumları ekmek için her yeri belledim. Sonra

ağacın yanına geldim. Ağaca dedim ki "Benim

sana ihtiyacım yok, ben kendi yemeğimi kendim

üretebiliyorum artık". Ağaçta meğerse demiş ki

"Sen öyle san." Fakat benim o kadar gözüm

dönmüştü ki ağacı sertçe ve dikkatsizce kesmeye

başladım fakat her şeyi hesaba katmadığımdan

tek düşündüğüm şey daha çok tohum ekmek

olduğundan ağaç düştü ve bütün yaprakları yerle

bir oldu sonra da yuvarlanarak boşluğa düştü ve

bir fidan çıkmadı. Ağaç ,arkasında bir yegane bir

eşya bırakmıştı: Tek bir elma …Aslında çok büyük

bir doğa katliamı yaptığımı bilmiyordum ve

tohumlardan da düzgün bir şey çıkacağını da

bilmiyordum. Sadece yaptım işte... Bende

boşluktan aşağıya "öyle olsun." diye bağırdım. Bu

yaptığım hareket hayatımı değiştirmişti aslında...

Fidel DOĞAN 7 /B

Hikayeyi beğendin mi? Daha fazlasını okumak için linke tıkla:

https://www.wattpad.com/1211777228-u%C3%A7an-ada-1-ada


YAZAR VE YÖNETMEN

ALPER AKDENİZ

İlk okuduğunuz kitap neydi?

Cin Ali. Bizim zamanımızda onlar meşhurdu.

.

O kitap hala kütüphanenizde duruyor mu?

Maalesef çünkü ben okuduğum birçok kitabı kütüphanelere

bağışlıyorum.

Sizi yazmaya iten sebep neydi? Yazarken hayatınızda hangi dönüm

noktaları oldu?

Yazma olgusundan bahsedeyim. Bir şey yapmak zorundasınız, yemek

yemek gibi yemek yemeyince insan kendini kötü hisseder ya ben de

kendimi yazmadığım zaman kötü hissediyorum.

Yazdığınız eserlerde karakterlerde kendinizden parçalar oluyor mu?

En çok kendinize benzettiğiniz karakter hangi kitabınızda?

Yeni çıkacak bir kitabım var, ‘’Kim Olduğunu Biliyor Musun?’’ o kitapta

tamamıyla ben varım. Ayrıca diğer kitaplarımda da parça parça olarak

varım.

Sevdiğiniz ve takip ettiğiniz diğer yazarlar kimlerdir?

Nazım Hikmet, Orhan Veli, Yaşar Kemal severim, Sait Faik öykülerine

bayılırım.


Yazar olmasaydınız ne olurdunuz?

Yazar olmasaydım herhalde hiçbir şey

olmazdım, yazarlığı çıkardığınız zaman

benim hayatımdan hiçbir şey kalmıyor.

Kitap yazarken nelere dikkat

ediyorsunuz? Yazarken nelerden ilham

alıyorsunuz?

İlk olarak ben ilhama çok inanmıyorum.

Yazma konusunda dikkat ettiğim

şeylerden bir tanesi konu ve bütünlüğü

benim için çok önemli. Genel olarak ben

onu tam olarak anlatabiliyor muyum

okuyucuya bunu önemserim.

Sizce en başarılı kitabınız hangisidir?

Başarı derken kast ettiğin nedir?


TARİHİN SIFIR

NOKTASI

GÖBEKLİTEPE

Göbeklitepe

Hikayesi

Nedir?

Göbeklitepe

Nasıl

Keşfedildi?

Alman arkeolog Klaus Schmidt'in öncülüğünde başlanan kazı

çalışmaları sonucunda ortaya çıkarılan Göbeklitepe’nin Mısır

piramitlerinden 7.500 yıl önce inşa edildiği düşünülüyor. Yerleşik

hayata dair simgelere ve buğdayın ilk izlerine rastlanan kalıntılar

üzerindeki diğer işaretler ise o dönem hakkında önemli bilgileri ortaya

koyuyor. Kazılar sırasında tespit edilen simgeler, çizimler, taşlar,

heykeller ve üç boyutlu oymalar, dünyaca ünlü birçok arkeoloğun

dikkatini çekmeye başarıyor. Çok uzun yıllar süren kazı çalışmalarında

yaşanan her gelişme ve bulunan her yeni sembol hem dünya arkeoloji

dünyasında hem de bilim dergilerinde oldukça büyük yankı

uyandırıyor.

1983 yılında tarlasını süren bir çiftçinin toprak altında bulduğu oymalı

taşı yetkililere bildirmesi sonucu dikkat çeken bölge, o dönem çok fazla

önemsenmediği için bulunan bulguların değeri çok sonraları

anlaşılıyor. 1995 yılında Şanlıurfa Müze Müdürlüğü tarafından başlatılan

kazı çalışmaları, ilk başlarda sıradan kazılar gibi algılansa da zamanla

tespit edilen önemli bulgular, insanlık tarihi hakkında bilinenleri

değiştirmeye yetiyor.

Neolitik dönemde inşa edildiği düşünülen Göbeklitepe tapınağında yer

alan eserlerin geniş bir alana yayılması ve çok iyi bir şekilde korunması

sayesinde, bulunan taşlardaki kabartılar halen anlaşılır bir şekilde

görülebiliyor. Mezopotamya diye adlandırılan bölge, tarih boyunca

birçok uygarlığın doğuşuna ve çöküşüne şahitlik ettiği için kritik ve

önemli bir nokta olarak kabul ediliyor.


Göbeklitepe Nerede?

Dinler tarihini etkileyen ve bilinen ilk

ibadet merkezi olarak kabul edilen

Göbeklitepe, Şanlıurfa’ya bağlı Örencik

Köyü yakınlarında yer alıyor. Şanlıurfa

merkeze yaklaşık 20 km uzaklıkta olan

tapınak, şehrin kuzeydoğusunda

bulunuyor. Taksi ya da minibüslerle

ulaşımı mümkün olan tarihi mekana

ziyaretçiler büyük ilgi gösteriyor. Resmi

tatiller gibi bazı dönemlerde yoğunluk

yaşanabileceği için buraya seyahatinizi

önceden planlamanızda fayda var.

Göbeklitepe’nin Gizemi

Nedir?

Üst üste dizilmiş taşlardan ve dev

sütunlardan oluşan Göbeklitepe, dini

amaçlı yapılmış toplam 20 adet “T”

biçimindeki sütundan oluşuyor. Boyları 3-6

metre arasında değişen bu sütunların

üzerinde insan ve hayvan figürleri

bulunuyor.

Tarihin bilinen en eski tapınaklarından biri

olan Göbeklitepe, avcı-toplayıcı toplumların

yaşamlarının ne kadar eski tarihlere

dayandığını ispatlar nitelikte. Ancak, o

dönemde el arabası ve diğer inşaat

malzemelerinin olmadığı düşünüldüğünde

bu kadar büyük bir yapının inşa edilme

süreci ise hala gizemini koruyor. Ortaya

çıkarılan taş sütunların üzerlerinde hayvan

figürlerinin bulunması, tapınağın yapımı

sırasında hayvanların gücünden

yararlanıldığı varsayılıyor.

Göbeklitepe'de Hayat

Nasıldı?

Yıllarca Göbeklitepe'de kazı başkanlığını

yürüten ve 2014 yılında yaşamını yitiren Prof.

Dr. Klaus Schmidt, Göbeklitepe'deki günlük

yaşam hakkında şu bilgileri vermiş:

"Göbeklitepe'deki kazılarda elde ettiğimiz

bulgularla, dünyanın bilinen en eski tapınma

merkezlerinden birinin bu bölgede olduğunu

ortaya çıkarmıştık. Ancak, son kazı

çalışmalarıyla tapınma merkezinin dünyanın

en büyük tapınma merkezi olduğunu tespit

ettik. Yaptığımız araştırmalarda, Cilalı Taş

Devrinde yaşamış insanların, yabani sığır,

akrep, tilki, yılan, aslan, yaban eşeği, yaban

ördeği ve yabani bitki kabartmalarını

incelediğimizde hayvanlarını

evcilleştiremedikleri sonucuna ulaştık. Ayrıca,

dikili taşların (Stel) üzerindeki resimler ve

kabartmalar o dönemde yaşamış olan

insanların sanatları hakkında bizlere fikir

veriyor. Buradaki tapınak, dünyanın bilinen en

büyük tapınağı olma özelliğini taşıyor."





OKUL AİLE BİRLİĞİ

ÇALIŞMALARI

Okul bahçemizin spor alanının boyandı.

Doğalgaz bakımı yapıldı ve zamanlayıcı saat

takımı değiştirildi.

3 Boyutlu yazıcının okula kazandırıldı.

Temizlik için gerekli malzemelerin alımı

yapıldı.

Pota direklerine koruyucu kılıf alımı yapıldı.

Voleybol filesinin yenilendi.

Yazıcı alımı gerçekleştirildi.(Çok

Fonksiyonlu)

Sınıflar arası turnuvalar için madalya alımı

yapıldı.

Sınıf lambaları tamiri ve değişimi yapıldı.

Elektrik panosu kontrolü yapıldı.

Bahçe kanalizasyon temizlenmesiyapıldı.

Okul kapılarının tamiri yapıldı.

Okul giriş kapısı kilit değişimi yapıldı.

Kantin su sayacının ayrılması yapıldı.

Okul bahçemizde bulunan kırık

demirlerin yenilendi.

Okul çatısına İlçe Milli Eğitim ile

ortaklaşa oda yapımı devam

etmektedir.

Yangın dolabı tamiri yapıldı.

Sınıflara sineklik yapıldı.

Zeka Oyunları alımı yapıldı.

OKUL AİLE BİRLİĞİ

ÇALIŞMALARI HIZ KESMEDEN

DEVAM ETMEKTEDİR.


Hooray! Your file is uploaded and ready to be published.

Saved successfully!

Ooh no, something went wrong!