SANTRAL 2022 NİSAN

SANTRAL

Haber ve aktüalite dergisi

T Ü R K İ Y E ’ N İ N İ L K V E T E K D İ J İ T A L H A B E R D E R G İ S İ

2022 Nisan ı santraldergi.com

UZAYA

SEYAHAT

SEYAHAT

NORMALLEŞiYOR MU? / 7’de

NORMALLEŞİYOR MU?

NORMALLEŞİYOR MU?

TÜRKİYE’NİN İLK VE TEK DİJİTAL HABER DERGİSİ

Her ay siyasetten sanata birçok

alanda önemli bilgilerin yer aldığı

Türkiye’nin ilk ve tek dijital haber

dergisi SANTRAL’de yer alın,

avantajlı çıkın…

REKLAM REZERVASYON

reklam@dijipub.com

SANTRAL

%10

İNDİRİMLİ

.

İnternet Sitesine

Yönlendirme

Reklam Videosu

İzleme

Reklamda Müzik

Dinleme

HEPSİ BİR ARADA

TEK REKLAM FİYATINA

reklam@dijipub.com

MEDYATABLET

BAŞ-

LAR-

KEN

EDİTÖR

NESRULLAH HASDEMİR

SİZCE DE ARTIK

UZAY YOLCULUĞU

NORMALLEŞMİYOR MU?

Uzaya seyahat hiç olmadığı kadar revaçta

artık. İnsanlar gezegenlerine sığmıyor;

Mars’a, uzaya, başka yerlere gitmek istiyorlar.

Her ne kadar şu an sınırlı da olsa uzaya

seyahatin önünde hiçbir engel yok. Uzayın hakiminin

ise kim olacağı henüz belli değil. Sevgili

okurlar sizlere bu sayıda uzaya seyahat konusunu

anlatmaya çalıştığımız özel bir dosya hazırladık.

Umarız ki beğenirsiniz.

Dergimizin bu sayısında Portre sayfası çok önemli

bir isme ayrıldı. Büyük usta Kayahan’ın hayat hikayesini

zevkle ve ilgiyle okuyacaksınız. Diğer

içeriklerimizi de bu sayıda yazmayacağım, sayfaları

çevirerek sürprizi bozabilirsiniz:)

2 yeni isim, daha fazla haber

Dergimizin bu sayısında 2 yeni isim aramıza katıldı;

bundan sonra her ay İpek ve Şafak çifti sizler

için dünyanın çeşitli ülkelerini ayaklarınıza, daha

doğrusu ekranlarınıza getirecek. Farklı bir formatla

hayata geçen Bizim Hikaye yazıları her derginizde

olacak. Öte yandan habere ağırlık verdiğimizin

en önemli göstergelerinden biriyle, deneyimli

gazeteci Kübra Eser’le şimdilerde de epey

gündemimizi meşgul eden ekonomi konusunu

işleyeceğiz. Kübra, her ay birbirinden özel röportajlarla

ve haberlerle sizlerin karşısında olacak.

Ayrıca Kübra’yı dergimizin sosyal medya hesaplarındaki

canlı yayınlarla da daha çok göreceksiniz.

TÜRKİYE’NİN İLK VE TEK

DİJİTAL HABER DERGİSİ

SANTRAL

2022 Nisan

SAHİBİ

dijiPub

Hatice Kılıç

Genel Yayın Yönetmeni

Nesrullah Hasdemir

Yayın Danışmanı

Osman Kılıç

Haber ve Araştırma

Kübra Eser

Emirhan Taştan

Aktüel-Kültür

Aslıhan Akdağ Türker

Şafak Güven & Pınar Güven

Yeme-İçme

Özlem Mekik

Fırat Altay

Hukuk Danışmanı

Ahmet Furkan Demir

Reklam ve Projeler

Danışmanı

Melis Yıldızviran

REKLAM İLETİŞİM

reklam@dijipub.com

melis.yildizviran@dijipub.com

TASARIM

dijiPub

ADRES

Güneşli Mahallesi, Gül Sokak, No:1,

D:7, Bağcılar/İstanbul

iletisim@santraldergi.com

Haber önerilerinizi

haber@santraldergi.com adresine

yollayabilirsiniz.

SANTRAL’de yayınlanan her haber

kurum sorumluluğundadır. Yazı

ve görüşler ile ilgili her türlü

sorumluluk yazara aittir. İçerikler

kaynak gösterilmeden kullanılamaz.

TÜRKİYE’NİN İLK VE TEK DİJİTAL HABER DERGİSİ 4

BAŞ-

LAR-

KEN

İÇİNDEKİLER ///////////

DOSYA: Uzaya seyahat normalleşiyor mu?

Uzayda yaşam her ne kadar şu an için kanıtlanmasa da bilim insanlarının ortak kanaati

eninde sonunda kanıtlanacağı yönünde. Uzaya şimdilik sadece turistik geziler düzenleniyor.

Son zamanlarda oldukça popüler bir hal alan uzaya seyahat normalleşiyor mu? /7

PORTRELER

/////////////////////////////////////////////////

Kayahan

Büyük usta lakabını sonuna kadar hak eden

Kayahan’ın duygulara adeta tercüme olan

şarkıları bize en zor zamanlarımızda eşlik

etmiş, bazen de farklı alemlere ‘dalmamıza’

neden olmuştu. Şarkıları hemen herkes

tarafından bilinen nadir sanatçılardan biri

olan Kayahan’ın hayat hikayesini sizler için

derledik. Osman Kılıç /15

ÖZEL I “Süt üreticileri üretimden

çıkıyor, devlet desteği şart”

Kübra Eser Türkiye Süt Üreticileri Merkez

Birliği Genel Başkanı Tevfik Keskin’e

üretimdeki son durumu sordu. /13


BAŞ-

LAR-

KEN

SAĞLIK

COVID19’un yeni varyantı

XE’yi ne kadar biliyoruz?

Tüm dünyada baskın hastalık haline gelen ve

6 milyondan fazla insanın ölümüne neden

olan COVID-19’un varyantı olan Omicron’un

yeni bir alt türü daha belirlendi. Omicron’un

alt varyantları olan BA.1 ve BA.2’nin birleşmesiyle

oluşan yeni XE virüsü tam bir

‘mutant’ tür olarak nitelendiriliyor. /38

RAPOR

Türkiye’de medya

yatırımları 16 milyar TL,

reklam yatırımları ise

5 milyar TL oldu

Türkiye’de 2021 Medya ve Reklam Yatırımları

Raporu yayımlandı. Rapora göre. Türkiye’de

Medya Yatırımları 16 milyar 953 milyon

TL, Reklam Yatırımları ise 5 milyar 858

milyon TL olarak açıklandı. /51

AKTÜEL

İlişkilerin en önemli kriteri

ÇEVREYE DUYARLILIK

İklim değişikliği ve çevresel tehditler her

geçen gün daha önem kazanıyor. İnsanların

farkındalığı arttıkça günlük hayatta

yansımaları da yeni bir boyut kazanıyor. Peki

çevreye duyarlılık flört dünyasında nasıl

karşılanıyor? Uygulama üzerindeki sorulara

verilen yanıtlar üzerinden kullanıcıları

eşleştiren ve kullanıcılara profillerine iklim

değişikliği savunucusu rozeti ekleyebilme

özelliğini sunan OkCupid, kullanıcılarının bu

alanda verdikleri yanıtları inceledi. Veriler

umut verici bir tablo çiziyor. /41

TÜRKİYE’NİN EN

DİJİTAL YAZARLARI

Kübra Eser

Tay ve at yetiştiriciliğinde son

durum ne?/44

Şef Özlem Mekik

Bolluk ve bereketiyle

RAMAZAN AYI/31

Şafak & Pınar Güven

Bizim Hikaye Paris’te başlıyor/28

Şef Fırat Altay

Ortadoğu harikası: Falafel/35


UZAYA

SEYAHAT

SEYAHA

NORMALLEŞiYOR MU?

NORMALLEŞİYOR

DOS-

YA

UZAYA SEYAHAT

NORMALLEŞİYOR MU?

İnsanlar Antik Çağ’dan beri özellikle geceleri

gökyüzüne bakmış ve gökyüzünde

gördükleri şeyleri merak etmişlerdir.

Tarihsel süreç içerisinde birçok bilim

insanı ve meraklı, diğer gezegenlere

tutkulu bir ilgi duymuş ve bu minvalde

çalışmalar yapmıştır. Fakat Soğuk Savaş

döneminde ABD ve Sovyetler Birliği

arasında yaşanan güçlü havacılık rekabetiyle

insanlık gökyüzü hakkında daha

çok bilgiye erişebilmiştir. Elbette galaksiler

hakkında bundan öncesi de vardı.

Yalnızca astronotlar ve hava araştırmacıları

değil, birçok sanatçı da bu

konuya merak sarmıştı. Hatta Fransız

yazar Jules Verne, Ay’a Yolculuk adlı bir

kitap dahi kaleme almıştı. Verne, 1865

yılında yayınladığı bu bilim kurgu kitabında

dünyadan Ay’a yapılacak bir yolculuğun

adeta gerçeğe yakın tasvirini

kurgulamayı başarmıştır.

Gezegenlerin keşfinde istihbarat da

önemli bir sebep olarak ortaya çıkıyor.

ABD’nin kapalı bir toplum olarak gördüğü

SSCB’yi izleme isteği havacılık a-

raçlarının gelişiminde bir dönüm noktası

sayılmakta. 1958'de ABD Başkanı

Eisenhower, böyle bir uzay aracının ancak

büyük gizlilik koşulları altında geliştirilmesine

izin verdi. Amerikalılar p-

rojeye Kalofirniya’da bulunan Corona

adlı küçük bir şehrin ismini verdiler.

ABD burada, geliştireceği roketin çekeceği

görüntüleri paraşütle geri göndermesini

ve yeni bir kapsülün bu paraşütü

almasını amaçlıyordu. 12 başarısız

denemeden sonra Amerikalılar 18 A-

ğustos 1960’ta görüntüleri almayı başardılar.

Böylelikle ABD daha önce bilinmeyen

birçok Sovyet hava limanı ve

füze sahasının görüntülerine de ulaşmış

oldu. Ardından ABD yörüngeye başarıyla

oturttuğu birçok uyduyu kameralarla

donattı. Böylelikle Sovyet topraklarını

gözlemleme ve istihbarat toplama

imkânı da elde edecekti.

İlk deneme, ilk yolculuk,

Soğuk Savaş…

Jules Verne'in (From the Earth to the

Moon) kitabı ve H.G. Wells'in (War of

the worlds) kitabı gibi kurgulardan ilham

alarak, 20. yüzyılın başlarında, gezegenler

arası yolculuklar ile ilgili bilimsel

araştırmalarda ciddi bir artış yaşanacaktı.

Uzay uçuşuna dair ilk gerçekçi

öneri Konstantin Tsiolkovsky ismine

kadar uzanır. En ünlü eseri olan kadar

uzanır. En ünlü eseri olan The Exploration

of Cosmic Space by Means of

Reaction Devices, 1903 yılında

yayımlandı ama bu teorik çalışma


DOS-

YA

Rusya dışında geniş çapta etkili olamadı.

Robert H. Goddard 1919 yılında

yayınladığı çalışmasında gösterdiği uygulamayla,

Laval ibriğinin sıvı yakıtlı

roketlere gezegenler arası uçuş için yeterli

gücü sağlaması, uzay yolculuğunun

mühendislik olarak müsait hale

gelmesini sağladı. Uzaya ulaşan ilk roket

yani ilk deneme ise Alman V-2 roketi

olacaktı, roket test uçuşunu Haziran

1944'te gerçekleştirdi.

12 Nisan 1961’de SSCB ilk kozmonot

Yuri Gagarin ile insanlı uzay uçuşu dönemini

başlatmış, aynı zamanda da

SSCB, ABD karşısında 1-0 ileri duruma

gelmişti. Gagarin'in uçuşu ,Sovyet

Vostok uzay programının bir parçası

olarak 108 dakika sürmüş ve dünyanın

etrafında tek bir yörüngeden oluşmaktaydı.

7 Ağustos 1961 yılında, German

Titov-başka bir Sovyet kozmonot-Vostok-2

görevi sırasında yörüngede uçan

ikinci adam olacaktı. 16 Haziran 1962

tarihine gelindiğinde, SSCB, toplam altı

Vostok kozmonotunu ateşlemeyi başarmış,

aynı anda uçan iki çifti ile birlikte

toplamda 260'ın üzerinde kozmonot

bulunan yörünge uçuşu yapmış ve toplamda

uzayda 16 günden fazla zaman

geçirmişti. 5 1961’in mayıs ayında ise

ABD, Merkür altyörüngesine ilk astronotu

Alan Shepard'ı Freedom 7 kapsülü

fırlatarak yarışa dahil olacaktı. ABD

kamuoyu SSCB tarafından elde edilen

bu alandaki liderliğini artırması üzerine

şok ve paniğe kapılmıştı. Başkan John F.

Kennedy'nin 25 Mayıs 1970 Ay'a bir

adam indirmek için üç kişilik Apollo

programının başlatılması planını açıkladı.

20 Şubat 1962’de ABD tarihinin ü-

çüncü insanlı, John Glenn, ilk ABD yörünge

astronotu ile, yörünge uzay uçuşunun

fırlatılmasını Friendship 7 misyon

sırasında üç yörünge ile başarmıştı.

16 Mayıs 1963 yılında da kümülatif 34


DOS-

YA

Dünya yörüngeleri ve uzayda 51 saat

kaydı ile ABD, toplamda 6 Merkür Projesi

astronotu ile yarışın tam da göbeğinde

yer aldı.

Uzayda yaşam var mı, ‘seyahat’

turistik gezi mi?

Günümüze değin dünya dışında başka

bir gezegende yaşam olduğuna dair bir

bulgu ya da sonuç yok. Ama elbette çalışmalar

ve araştırmalar tüm hızıyla sürüyor

ve bu olmayacağı anlamına da

gelmiyor. Bilim insanlarının da kanaat

getirdikleri ortak sonuç zaman içerisinde

başka gezegenler, ki en ilgi çekeni o-

lan Uzay’da da yaşamın olabileceği yönünde.

Hem bilim insanları hem de fütüristler

bu konuyla ilgili çalışmalarını

yılmaksızın sürdürüyor. NASA’nın bilim

insanları ise yaşamın farklı gezegenlerde

de olduğuna yönelik kanıtın

şaşırtmaması gerektiğini belirtiyorlar.

NASA araştırmacıları -uzay ajansının

baş bilim insanı olan James Green’in

öncülük ettiği yeni bir bilimsel makalede,

“Dahil olduğumuz nesil, gerçekçi

bir biçimde Dünya’dan uzaklardaki

yaşama dair kanıtları keşfeden kuşak

olabilir” diye yazıyor. Bilim insanlarının

ve araştırmacıların üzerinde durduğu

bir diğer konu ise insanlık tarafından u-

zaylı yaşamın keşfedilmesi. Bu konuda

da evet ya da hayır diyemiyor. Yine ortak

kanaat, farklı gezegenlerde yaşam

bulgusunun biraz daha zaman alacağı

yönünde.

İşte bu yüzden uzaya veya farklı bir gezegene

yolculuk turistik seyahatten öteye

-şimdilik- gidemiyor. Ama bu tamamen

böyle devam edeceği anlamı da taşımamalı,

küçük bir ‘adım’ ya da atılım

bile bunun için bir kıvılcım oluşturabilir.


DOS-

YA

Günümüzde uzay yolcuğu:

İnsanlığın yeni rotası

Uzaya turistik seyahatler geçtiğimiz yıl

başladı ve büyük de ilgi gördü. Fiyatlar ise

şimdilik sadece belirli gelir düzeyine sahip

insanlarla sınırlı, çünkü fiyatlar 50 milyon

Euro’dan başlıyor.

Bu yıl veya daha sonraki yıldan itibaren u-

zayda yürüyüşü de içeren, Uluslararası U-

zay İstasyonu'na (ISS) turistik seyahatler

yapmayı amaçlıyor. Turistik uzay seyahatlerine

odaklanan ABD'li Space Adventures

şirketinin yöneticisi Tom Shelley,

böyle bir seyahati daha önce astronot olmayan

kimsenin yapmadığını da ifade e-

diyor. Space Adventures şirketi de Rus u-

zay çalışmaları kuruluşu Roskosmos ile

birlikte ISS'ye seyahatler düzenlemeye

hazırlanıyor.

Uzay turizmi özel şirketlerin de ilgisini çekiyor.

2021 uzay turizmi açısından dikkat

çekici bir yıl olmuştu. Yaz aylarında İngiliz

milyarder Richard Branson ve ardından

Amazon'un kurucusu Jeff Bezos,

uzay araçlarıyla deneme uçuşları yaptı.

Daha sonraki aylarda Bezos'un kurduğu

havacılık ve uzay şirketi Blue Origin'in

düzenlediği seyahatlerde toplam 10 kişi u-

zay yolculuğu yapmayı başardı. Bezos'un

şirketi Blue Origin bu yıl uzay seyahatlerini

sürdürecek. Branson'un sahibi olduğu

Virgin Galactic de uzay seyahatlerini

sürdürmek isteyen özel şirketler

arasında yer alıyor.

Elon Musk'un uzay şirketi Space X de, 20-

21 yılında uzaya turistik seyahatler düzenleyen

firmalar arasında. Uzay aracı

Crew Dragon ile seyahat eden dört yolcu,

uzayda günlerce kalmayı dahi başarmıştı.

Bu yıl Blue Origin ve Virgin Galatic'in yanı

sıra ABD'li uzay şirketi Axicom Space de,

2022 yılında Amerikan Uzay ve Havacılık

Dairesi (NASA) ile işbirliği çerçevesinde

ISS'ye turistik seyahatler yapmayı planlayan

şirketler arasında yer alıyor.

Eleştiriler de var sıkıntılar da

Uzay turizmine yönelik eleştiriler de genelde

çevreciler ve siyasi isimlerden geliyor.

En büyük eleştiri ise bu seyahatlerin

hiçbir bilimsel amacı olmadığı ve kimseye

faydası olmadığı yönünde, tabii ki aynı

eleştiriler doğrultusunda seyahatin fiyatı

da göz önünde bulundurulduğunda bunun

bir zengin eğlencesi olduğu yönünde.

Çevreciler nezdindeki en büyük eleştiri ise

enerji kullanımı ve seyahat edenlerin karbon

ayak izlerinin çok büyük olması.

Uzayda yaşam daha konuşuladursun,

uzayda vakit geçirilirken de insanın bazı

sıkıntıları olabileceği de söyleniyor.

Bunlardan en önemlisi,

henüz yaşamın dahi kanıtlanmadığı

bu gezegende

insanın ruh durumunun nasıl

olacağı yönünde, psikolojik

olarak yaşayacağı sorunlar

olabilir mi konusu ise

halen daha araştırılıyor.

///KAYNAKLAR: Bu dosya hazırlanırken

DW Türkçe internet

sitesi, Gazete Duvar internet sitesi

ve çeşitli haber örneklerinden

yararlanılmıştır.


ÖZEL

HABER

İstanbul’da toplu taşımaya %40 zam

geldi, diğer büyükşehirlerde fiyatlar ne?

İstanbul Büyükşehir Belediyesi (İBB) U-

laşım Koordinasyon Merkezi (UKOME)

olağanüstü olarak gerçekleştirdiği toplantısında;

elektronik bilet, taksi, taksi

dolmuş, minibüs ve servis ücretlerine

yüzde 40 zam önerisi oy birliği ile kabul

edildi. Ulaştırma ve Altyapı Bakanlığı

temsilcisi ise karara şerh düştü.

Alınan karar sonrası; tam elektronik bilet

ücreti 5,48 liradan 7,67 liraya, tam abonman

ücreti 430 liradan 602 liraya, öğrenci

abonman ücreti 78 liradan 109 liraya,

ilk aktarma 3,92 liradan 5,48 liraya,

sarı taksi açılış ücreti 9,8 liraya, sarı taksi

kısa mesafe ücreti 20 liradan 28 liraya,

minibüs indi-bindi ücreti 3,75'den 5,25'e

liraya, okul servis ücreti 396 liradan 554

liraya, personel servis ücreti 211 liradan

295 liraya, taksi dolmuş ücreti de 7,25

liradan 10 liraya yükseldi.

Peki diğer illerde fiyatlar nasıl?

Başkent Ankara’da Büyükşehir Belediyesi

Ulaşım Koordinasyon Merkezi (UKOME)

Genel Kurulu da geçtiğimiz ay

zam kararı için toplanmıştı.

Toplantıda EGO Genel Müdürlüğü’nün

yüzde 44’lük

zam teklifi oy çokluğuyla kabul

edilmiş ve toplu taşımada tam

bilet ücreti 4.5 TL’den 6.5

TL’ye çıkmış oldu. Öğrenci biniş

ücreti ise 2.5 TL’den 3.5

TL’ye yükseldi. Aktarma ücretlerinde

artış yapılmazken,

öğretmen biniş ücreti 3 TL’den 4.25 TL’ye

çıkarıldı. Tek binişlik Ankarakart ücreti de

5 TL’den 7 TL’ye yükseltildi.

İzmir’de de zam kararı geçtiğimiz ay verildi.

İzmir Büyükşehir Belediyesi Ulaşım

Koordinasyon Merkezi (UKOME) kararı

uyarınca, A Tarife kapsamında 4,70 TL o-

lan tam biniş ücreti, 6,50 TL’ye çıkarıldı.

120 dakika içindeki ilk aktarma ücreti 1,20

TL, ikinci aktarma ücreti ise 90 kuruş olarak

belirlendi. İlk binişten sonraki 120 dakika

içinde, üçüncü ve sonraki aktarmalardan

ücret alınmaması uygulaması devam

edileceği duyuruldu. Öğrenci biniş

ücreti de 1,64 TL’den 2,20 TL’ye yükseltildi.

Öğretmen ve 60 Yaş biniş ücreti ise

4,06 TL’den 5,60 TL’ye çıkarıldı. Öğrenci,

Öğretmen ve 60 Yaş kartlarının, ilk binişten

sonraki 120 dakika içinde aktarma ücretlerinden

muaf olması uygulaması devam

edecek. 05.00-07.00 ve 19.00-20.00

saatleri arasında yüzde 50 indirimli kullanılan

Halk Taşıt uygulaması da sürecek.

TÜRKİYE’NİN İLK VE TEK DİJİTAL HABER DERGİSİ 22 12

EKO-

NOMİ

“Süt üreticileri üretimden

çıkıyor, devlet desteği şart”

KÜBRA ESER

ÖZEL HABERİ

Türkiye’deki süt üreticilerinin

koranavirüs

öncesi ve sonrasındaki

sorunları devam ediyor.

Pandemiyle beraber

dünya ve Türkiye’de

gıda sıkıntısı yaşandığını

ve buna diğer bazı sıkıntıların

da eşlik ettiğini ifade eden Türkiye Süt

Üreticileri Merkez Birliği Genel Başkanı

Tevfik Keskin, “Bize dünyaya entegre

olduğumuz için bundan

etkilenmemiz mümkün

değil. Tabi bu gıdaya

ulaşım dünyada

da zorlaşıyor. Türkiye

bir tarım ülkesi, bizim

de buradan diğerlerine

bakınca belki biraz daha

az etkilendik gibi

gözükür. Tabii diğer ülkelerden

de haliyle durumuna

göre daha fazla

etkilenenler var” dedi.

“Yem fiyatlarının artışı bizi

olumsuz etkiliyor”

Süt üreticileri olarak en çok etkilendikleri

konunun, en büyük maliyetleri olan yem

ve hammadde fiyatları olduğunu kaydeden

Keskin, “Bunlar dünyada da arttığı

için bizde de otomatikman girdiler aşırı

derecede artıyor ve hızla artıyor ama biz

üretim yapmak için bu fiyat artışlarına

ayak uyduramıyoruz” diye konuştu.

“Üreticilere de Kur Korumalı

Mevduat gibi bir sistem yapılmalı”

Sanayicilerin hammaddelere istediği

gibi zam yapabildiklerini, fakat üreticilerin

ürüne zam yapamadıklarını vurgulayan

Keskin, “Biz sattığımız ürüne

biz zam yapamıyoruz. Bu sıkıntının giderilmesi

için uygun bir şekilde sistem

bir parametre oluşturmalı” ifadelerine

yer verdi. Keskin şöyle devam etti: “Dolar

mevduatı, kur korumalı mevduat

sistemi gibi üreticinin

zararını karşılayacak bir

sistem oluşturulmalı, ü-

reticiye gelen zam kadar

bizim de ürünümüzün

fiyatını artırmamız

gerekir. Yoksa üretim

yapılamaz duruma geliyor.

Ve şu anda üreticiler

üretimden çıkıyorlar.

Bizim yetkililerden

beklediğimiz sürdürülebilir

bir sistem oluşturmak, bunun

pandemi gibi olağanüstü durumlarda

kullanılması gerekir.”

“Üreticiler işi bırakırsa geri

dönülmesi zor olur”

Fiyat istikrarının olması gerektiğini

yoksa bu işi kimsenin yapmayacağını

belirten Keskin, “İşi yapmak için bir sebep

olması lazım, para kazanması lazım.

Hayvancılık farklı bir meslek.

Hayvan canlı ve haliyle sorun yaşıyorsunuz.

TÜRKİYE’NİN İLK VE TEK DİJİTAL HABER DERGİSİ 22 13

EKO-

NOMİ

Türkiye Süt Üreticileri Merkez Birliği

Genel Başkanı Tevfik Keskin

Her gün yapılan bir masraf var; elektrik,

su her gün lazım, hayvan yemeden

içmeden de olmuyor. Buna göre bir

sistem kurulmalı yoksa bu insanlar işi

bıraktığı zaman geri dönülmesi zor olacaktır”

açıklamalarında bulundu.

“Hayvan ithalatı

hayvancılığın sonu olur”

Türkiye’de fiyattan dolayı hayvan ithalatı

yapıldığının altını çizen Keskin, “Bana

göre hayvan ithalatı gerekli değil,

ülkemizde hayvancılık yapan insanlar

var, hayvan ithalatı hayvancılığın sonu

olur” şeklinde konuştu. “Kendi problemlerimiz

çözmeye yönelik adımlar a-

tılmalı, ithalatlar olduğu sürece bu ülkede

hayvancılık sıkıntı çekmeye devam

eder” diyen Keskin, “İthalat ne için

yapılmalı damızlığın yoksa bir miktar

yapılabilir diğer zamanlarda ithalat kesinlikle

yapılmaması lazım” dedi.

Damızlığın kesilmemesi içinde sütte

fiyat istikrarının sağlanması gerektiğine

de yer veren Keskin, “Fiyatı istikrarlı

hale getirmek için sadece zam değil

devlet destekleri de olabilir. Mesela

1000 TL’lik desteği 2500 liraya çıkarırsınız

desteği ve sütü de kayıt altına a-

lmış olursunuz hem devlet kazanır hem

tüketici hem üretici kazanmış olur”

değerlendirmesinde bulundu.


O D A L A R D A I Ş I K S I Z I Z

KAYAHAN

PORT-

RE

KAYAHAN

OSMAN KILIÇ HAZIRLADI

Şarkılarını 7’den 70’e herkesin ezbere

bildiği, şarkı sözlerindeki derin anlamlarla

sadece bir şarkı yazmayan, duygulara

da tercüman olan Kayahan’ın a-

ramızdan ayrılışının 7. yılına girdik. 7

yıldır odalarda ışıksızız…

Usta sanatçı Kayahan, 29 Mart 1949 yılında

İzmir’de dünyaya geldi. Çocukluk

ve gençlik dönemi Ankara’da

geçen Kayahan daha sonra

İstanbul’a yerleşme

kararı aldı. Ona en

çok ilham veren, bize

bu değerli şarkıları

yazdığı yer ise

daha çok Balıkesir

oldu. İstanbul'dan

sonra uzunca bir

süre Balıkesir-Gömeç’teki

İnta Sevgi

Köyü’nde Geceler Caddesi

ve Mavilim Caddesi’nin

kesiştiği Hülyam

Çıkmazı’nda yaşadı. Bu köydeki

bütün cadde ve sokaklar, Kayahan’ın şarkılarının

isimlerinden meydana gelmektedir.

Ayrıca usta ismin Gömeç adında

bir şarkısı da vardır.

Müzik kariyerine 1971 yılında ilk 45'liği

"Yosun Gözlü Sevgilim / Bir Mektubun

Var"ı çıkararak giriş yaptı. Norayr Demirci

ve Süheyl Denizci ile çalıştığı bu

plak tutmayınca profesyonel müzik kariyerine

belli bir süre ara verdi. 1978'de

Türkiye Eurovision elemeleri için "İstanbul

Hatırası" şarkısını besteledi ancak şarkı

Eurovision için yeterli bulunmayarak

elemelere kalan beş şarkı arasına dahi girememişti.

Buna rağmen bu şarkı

ve "Neden Olmasın?" aynı

yıl 45'lik olarak yayınlandı

ve iki şarkı da Kayahan'ın

ilk ses getiren

şarkıları arasındaki

yerini aldı. Bu başarı

ondan daha

çok şarkı isteyen

insanların oluşmasını

sağladı, ki 1980

yılında "Bekle Gülüm

/ Ateş" 45'liğini

çıkardı. Her ne kadar

şarkısı kabul edilmese de

1981 yılında "Dostluk" şarkısının

vokalisti olarak Eurovision’a katıldı.

Aynı yıl Ümit Eroğlu ile çalıştığı ilk albümü

“Canım Sıkılıyor, Canım” da piyasaya

çıktı. Bu albümde şimdi dahi büyük

beğeniyle dinlenen ve sonraki albümlerinde

de yorumlayacağı "Canım Sıkılıyor,

Canım", kızı Beste Açar için yazdığı


PORT-

RE

"E Bebeğim E" ve "Nartanem" gibi şarkılar

yer aldı. Her ne kadar bu şarkılar şimdilerde

dilimize pelesenk olmuşsalar da o

dönem diğer şarkıları ve albümleri kadar

büyük başarı yakalayamamışlardı. Eurovision

hevesi hep taze kalan büyük usta,

dönemine göre pek de beğenilmeyen bu

albümü sonrası yine Eurovision şansını

yine denedi. 1984 yılında "Kaç Para?",

1987'de "Güneşli Bir Resim Çiz Bana" ile

Türkiye elemelerine girdi.

“Kar Taneleri” ile

adından epey söz ettirdi

Büyük besteci çıkış yakalamadan çok önce

Nilüfer, Bilgen Bengü, Sezen Aksu,

Zerrin Özer gibi şarkıcıların albümlerinde

besteci olarak da yer aldı. 1984'te u-

zun süre beraber çalışacağı Nilüfer'in

“Nilüfer 84” albümüne "Kar Taneleri"

şarkısını verdi. Bu şarkı Kayahan'ın ilk

ses getiren ve adından epey söz ettiren

şarkısı oldu. Kayahan ve Nilüfer, 1985'te

çıkan “Bir Selam Yeter” ve 1987 tarihli

“Geceler” albümünde de beraber çalıştılar.

Bu albüme adını veren Kayahan bestesi,

1986'da Akdeniz Akdeniz Müzik Festivali'nde

1. ödülü dahi kazanacaktı.

Eurovision ısrarı

sonunda sonuç verdi

Büyük besteci çeşitli sanatçılara verdiği

“Kar Taneleri”, “Yağmur”, “Acıkmışım

Sevgine”, “Alınma Ağlıyorsam”, “Geceler”,

“Hep Karanlık”, “Esmer Günler”,

“Seni Seviyorum”, “Mor Menekşe”, “Sokak

Kedisi”, “Yoksun Sen” gibi şarkıların

bazılarını toplayıp, 1988 yılında yayınlanan

“Benim Şarkılarım” ve 1990'da

ikincisi yayınlanan “Benim Şarkılarım

2” albümlerinde yeniden yorumladı.

Bir taraftan da Eurovision ısrarını

sürdüren Kayahan, 1988 Eurovision

elemelerine genç müzisyenlerden o-

luşan "3. Nesil" adlı bir grupla katıldı.

Bu grupta uzun yıllar beraber çalışacağı

şimdilerde her ikisi de alanında en ö-

nemli sanatçılar olan İskender Paydaş'ın

yanı sıra Mirkelam da yer almaktaydı.

Bu deneme de başarısız oldu. Kayahan

ve 3. Nesil şansını 1989'da da deneyecekti.

Bu sefer grupta Paydaş ve Mirkelam'ın

yanında Cenk Eroğlu ve Hakan

Kurşun, geri vokalde ise Demet Sağıroğlu

yer alıyordu. Elemelerde söyledikleri

"Ve Melankoli" az farkla ikinci olup

Eurovision'a katılamasa da büyük bir

başarı yakalamayı başarmıştı. 1990'da

ise Kayahan, İskender Paydaş, Demet

ve Aydın Karabulut ile beraber "Gözlerinin

Hapsindeyim" şarkısı ile

sonunda Eurovision elemelerde

birinci olmayı

başardı. 1990 Eurovision

Şarkı Yarışması'nda

21 puan alan

Kayahan ile Türkiye

de 17. olacaktı.

1984'TE NİLÜFER'İN

“NİLÜFER 84” ALBÜMÜNE

"KAR TANELERİ" ŞARKISINI

VERDİ. BU ŞARKI

KAYAHAN'IN İLK SES

GETİREN VE ADINDAN

EPEY SÖZ ETTİREN

ŞARKISI OLDU


PORT-

RE

“Seni versinler ellere beni

vursunlar” dedi ve rekor kırdı

Eurovision ısrarını da sona erdiren Kayahan

artık besteleriyle daha çok bilinen bir

isim haline gelmişti. 3 Haziran 1991 yılında

çıkarttığı “Yemin Ettim” adlı albümüyle

satış rekorları kırmayı başaran

Kayahan, “Yolu sevgiden geçen herkesle

bir gün bir yerde buluşuruz” sloganıyla

hemen herkes tarafından bilinen bir

sanatçı olmuştu. Ardından 30 Nisan

1992'de “Odalarda Işıksızım” albümünü

çıkardı ve halen melankolik ruh hallerimizde

mırıldandığımız bir şarkı olarak

yer alıyor. 1993 yılında ise “Son Şarkılarım”

adını verdiği albümünde yine

kendisine ait 10 şarkıyı seslendirdi. Düzenlemeleri

Erdal Kızılçay’ın yaptığı albümde

İskender Paydaş, Hakan Kurşun

gibi genç ve yetenekli isimler de yer aldı.

“Sarı Şekerim”, “Vazgeçmem”, “Aman”,

“Kardeşiz Senle” gibi şarkıların öne

çıktığı albüm yüksek satışlara ulaşmıştı.

1999’da son aşkıyla karşılaştı

Kayahan, iki yıl sonra 1995 yılının ocak

ayının son günlerinde “Benim Penceremden”

adlı albümüyle

müzik yolculuğuna kaldığı

yerden devam etti. Çıkış

parçası “Ben Anadolu Çocuğuyum”

da kültürel e-

rozyon karşısındaki tepkisini

dile getirdi. “Allah’ım

Neydi Günahım” ise pek çok

sanatçı tarafından icra edilerek

büyük başarı yakalayacaktı.

Bu albümle birlikte

Demet Sağıroğlu’nun ardından

müzik dünyasını yeni

bir yetenekle tanıştırdı. Bu

genç yetenek, 1999’da hayatını

birleştireceği İpek Tüter

olacaktı.

1996 yılının temmuz ayında

“Canımın Yaprakları” adlı

çalışmasını da piyasaya sürdü.

Erdal Kızılçay, İskender

Paydaş ve Tamer Çıray üçlüsünün

düzenlemelerini yaptığı

albümde sekiz parçaya

yer verildi. Kayahan, ertesi

yıl ise büyük sükse geti-


PORT-

RE

recek “Emrin Olur” adlı albümünü çıkardı.

Albümde yer alan "Şampiyon" şarkısı

aynı yıl Kayahan'ın tuttuğu takım olan

Galatasaray'ın şampiyonluğu için yeniden

yorumlandı ve "Cimbom Şampiyon"

adıyla single olarak çıktı.

Ödüllü bir besteci

O artık ödüllü bir sanatçı olacaktı. 1998

yılında düzenlenen 4. Kral TV Video Müzik

Ödülleri'nde Nilüfer'e verdiği bestesi

“Mavilim” ile “En İyi Beste” ödülünü

kazandı. 1999’un Nisan ayında dokuzuncu

albümü “Beni Azad Et” müzik marketlerde

yerini aldı. Dokuz şarkının yer

aldığı çalışma, “Beni Azad Et”, “Yine Şişe

Bitecek”, “Her Yerde Aynı” gibi hit parçalardan

meydana geliyordu. Yılın büyük

bölümünü geçirdiği Gömeç’e olan bağını

ise “Gömeç” adlı şarkısında notalara

döktü. 26 Kasım 2000 tarihinde Gönül

Sayfam'ı piyasaya çıkaran Kayahan, albümünde

“Sevdaya Mahsus”, “Kağıttan

Kayıklarla”, “Söz Güzelim” gibi duygusal

parçaların yanı sıra “Ölmem mi Lazım”,

“Aman Beni Unutma”, “Tek Delikli Kaval”,

17 Ağustos deprem felaketi için yazdığı

“17 Ağustos”, kızı Aslı Gönül için bestelediği

“Ninni” gibi şarkılar bulunuyordu.

Kayahan, 17 Aralık 2002’de ise “Ne

Oldu Can” albümünü müzikseverlerin

beğenisine sundu. Albümde “Ne Oldu

Can”, “Bir Aşk Hikayesi”, “Onsuz Olmuyor”

parçaları uzun bir süre dillerden

düşmeyen parçalar arasında yer almıştı.

2003 yılında Altın Kelebek Onur ödülü ve

“Ne Oldu Can” albümün satış başarısı ile

MÜ-YAP ödülünü kazandı. 2005 yılında

“Kelebeğin Şansı” ve 15 Mart 2007 tarihinde

ise son albümü “Biriciğim'e” piyasaya

çıktı. 2011 yılında "365 Gün" ve en

son da 2013'te "Mevsim Hala Sen"

single'larını yayınlandı.

Çoğu zaman söylemleriyle

eleştiri konusu haline de geldi

Şarkıları herkes tarafından ezbere bilinen

Kayahan, çoğu kez söylemleriyle de

eleştirilerin odağı haline gelmişti. Nilüfer'in

kendi şarkılarını sadece albümde

okumasına izin verdiği için konserlerde

söylenmemesi için açtığı dava ile hem

Nilüfer'in hem de Nilüfer hayranlarının

eleştirilerinin hedefine yerleşmişti. Belli

bir süre Nilüfer ile küs olan Kayahan

hastalığının son günlerinde verdiği konserde

Nilüfer’le de barışmıştı. En magazinel

eleştiri ise ‘gelin-kaynana programlarından’

Gelinim Olur Musun? yarışmacılarının

aşkından etkilenip Seninle Her

Şeye Varım Ben şarkısını yazdığını söyleyerek

toplamıştı.

Yemin Ettim’i kanser

hastalığı sonrası yazdı

İlk defa 1990 yılında yumuşak doku kanserine

yakalanan büyük usta Kayahan,


PORT-

RE

2005 yılında 2. kez aynı kanser hastalığına

yakalandı. 2014 yılında 3. kez rahatsızlığı

tekrar eden Kayahan, kanser

tedavisi görmekteydi. Kanser teşhisiyle

1990 yılında karşılaştığında “Yemin Ettim”i

yazdığını belirten Kayahan şunları

söyledi;

“Yaşanacak günümüz

varmış. Ölüm bir ceza

değildir, ben öyle

düşünüyorum. Devlet

hastanesine gittim,

Çapa’da tedavi oldum.

Söylediklerine göre 6 ay

ömrüm kalmıştı. Şu anda

onların verdiği sürenin

üstünden 21 sene geçti. 10

sene önce tekrar etti, yine

tedavi gördüm„

Bir süre hastanede tedavi gören Kayahan,

hastalığının ilerlemesi sonucu oluşan

solunum yetmezliği ve bununla beraber

gelişen 2 kere yendiği fakat tekrar

nükseden yumuşak doku kanserine 3

Nisan 2015 tarihinde sabah 08.00 sıralarında

yenik düştü ve henüz 66 yaşındayken

aramızdan ayrıldı. Müzikler,

notalar, besteler odalarda ışıksız kaldı.

Kaynaklar: Bu hayat hikayesi hazırlanırken Wikipedia ve Ekşi Sözlük’ten

yararlanılmıştır.

Osman Kılıç’ın

KAYAHAN

TOP 10 listesi

1-Sabahlar Uzak

2- Olur Mu Olur Mu

3- Yemin Ettim

3- 4- Yemin Kar Taneleri

Ettim

4- 5- Kar Esmer Taneleri Günler

5- 4- 6- Esmer Kar Bir Garip Taneleri Günler Serçe

6- 5- 7- Odalarda Esmer Bir Garip Günler Serçe Işıksızım

7- 6- 8- 5- Odalarda Bir Esmer Mor Garip Menekşe

Günler Serçe Işıksızım

8- 7- 6- 9- Odalarda Mor Bir Geceler Garip Menekşe Serçe Işıksızım

9- 8- 7- 10- Geceler Mor Gömeç

6- Odalarda Bir Garip Menekşe Serçe Işıksızım

10- 9- 8- 7- Odalarda Geceler Mor Gömeç Menekşe Işıksızım

10- 9- 7- 8- Odalarda Geceler Mor Gömeç Menekşe

Işıksızım

10- 8- 9- Mor Geceler Gömeç Menekşe

9- 8- 10- Geceler

Mor Gömeç

Menekşe

10- 9- Geceler Gömeç

10- 9- Geceler Gömeç

10- Gömeç

10- Gömeç

10- Gömeç

Daha fazlası için Spotify

‘Kayahan’ özel listesini

takip edebilirsiniz

TIKLA,

DİNLE


GÜN-

POLİ-

DEM

TİKA

‘VATANDAŞI ENFLASYONA EZDİRMEYECEĞİZ’

Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, Ak Parti, milletvekilleri

ile toplantı sonrası açıklama yaptı. Salgın dönemindeki ara hedeflerine

yani istihdamı koruma ve geliştirme gayelerine ulaştıklarını

ve şimdi yeni bir safhaya geçtiklerini belirten Erdoğan, “Bu safhadaki

ara hedefimiz insanlarımızın fahiş fiyat artışları ve yüksek

enflasyon sebebiyle gerileyen alım güçlerini eskisinin de üzerine

çıkartmaktır” dedi. Aslında asgari ücrette işçi ve memur maaşlarında

yılbaşında yaptıkları artışlarla bu telafiyi bir nebze gerçekleştirmiş

olduklarını söyleyen Erdoğan, “Aynı şekilde enerji ve kimi

gıda ürünleri başta olmak üzere pek çok kalemde küresel fiyat

artışlarını vatandaşlarımıza mümkün olduğu kadar geç ve kademeli

yansıtmaya çalıştık” diye konuştu. Erdoğan şöyle devam etti: “Türkiye ekonomisi

dünyanın en büyük 10 ekonomisi arasına girmeye hazırlanırken hesapsız, kitapsız

adımlarla bu fırsatı heba etmeyeceğimizi defaatle dile getirdik.”

KILIÇDAROĞLU: “HİÇBİR ÇOCUĞUN YATAĞA AÇ GİRMEMESİ LAZIM”

Cumhuriyet Halk Partisi Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu, Et ve Süt Kurumu'nun

Ankara'daki binasına sokulmadı. Kılıçdaroğlu, kurumun ö-

nünde yaptığı basın açıklamasında "Bütün anneler çocuklarının iyi

beslenmesini ister. Hiçbir çocuğun yatağa aç girmemesi lazım"

dedi. Ramazan Bayramı'nın ardından mitinglere yeniden başlayacaklarını

da belirten Kılıçdaroğlu, "Benim yaptığım çağrı hiçbir

çocuğun yatağa aç girmemesi içindir” diye konuştu.

ALİ BABACAN: “Ağzınızla kuş tutsanız başaramayacaksınız”

Demokrasi ve Atılım Partisi lideri Ali Babacan, ekonomi politikaları

konusunda eleştirdiği iktidara "Hukuk olmadan, adalet olmadan,

demokrasi olmadan bu kriz çözülemeyecek. Ağzınızla kuş tutsanız

başaramayacaksınız" dedi. Türkiye'nin bu krizden çıkacağını aktaran

Babacan, "Hukuk olmadan, adalet olmadan, demokrasi olmadan bu kriz

çözülemeyecek” diye konuştu.

AKŞENER: “ÖĞRETMENLERİMİZE VERİLEN SÖZLER YALAN OLDU”

İyi Parti Genel Başkanı Meral Akşener, Cumhurbaşkanı Recep

Tayyip Erdoğan'a öğretmen atamalarını hatırlattı. Akşener,

Twitter'dan yaptığı açıklamada, "Bir öğretmenin hayali öğrencisine

kavuşmak olabilir mi? Bu iktidar sayesinde maalesef bu da

gerçek oldu. Her sözlerinde olduğu gibi öğretmenlerimize verilen

sözler de yalan oldu. #ErdoganAtamaNeOldu?" dedi.


GÜN- POLİ-

DEM TİKA

bahçelİ: “MHP yüzdelere sığmaz”

MHP Lideri Bahçeli, “Partimizin eridiğini açıklayan kokuşmuş araştırma

şirketleri, anketleri yaparken CHP Genel Merkezi’nde mi dolaşıyorsunuz?

Yoksa Kandil’de mi geziyorsunuz? Ölümüz bile sizin dirinizi, sizin topunuzu

yerle yeksan etmeye yetecektir” diye konuştu.

HDP: “İlaç gibi temel ihtiyaçlardaki KDV, ÖTV kaldırılmalı”

Halkların Demokratik Partisi (HDP) Parti Sözcüsü Ebru Günay,

parti genel merkezinde bugün düzenlediği haftalık olağan basın

toplantısında “Bu hayat pahalılığı devam ederken, bunun her

alanda yansıması var. Meclis bir an önce toplanarak ilaç gibi temel

ihtiyaçlarda KDV’yi kaldırmalı ve ÖTV’yi hayatımızdan çıkarmak

için çalışmaya başlamalıdır” şeklinde konuştu.

DAVUTOĞLU’NDAN ERDOĞAN VE SOYLU’YA: “BU ÜSLUPLA SİZ GİDECEKSİNİZ”

Polislerin atamalarında yeni düzenlemeleri içeren yönetmeliği

eleştiren Gelecek Partisi Genel Başkanı Davutoğlu,

"Kendiniz her türlü çıkarı siyaset üzerinden elde edeceksiniz,

sonra fakir aile çocuklarının, zor şartlarda yetişmiş

emniyet görevlilerinin her birine dönüp ‘istemeyen git-sin’

diyeceksiniz. Sayın Erdoğan ve Sayın Soylu, bu üslupla siz

gideceksiniz" ifadelerine yer verdi.

İNCE: CHP KANALLARINDA ÖLSEM BELKİ HABER OLURUM

Memleket Partisi Genel Başkanı Muharrem İnce, CHP’ye yakın televizyon

kanallarında ancak ölürse haber olabileceğini dile getirdi.

Altı siyasi partinin bir araya geldiği toplantıya değinen İnce,

“CHP’nin başında ben olsaydım, masanın başına ben

otururdum” diye konuştu.

Sarıgül’den genel af çağrısı

Türkiye Değişim Partisi lideri Mustafa Sarıgül,

tüm siyasi partilere genel af çıkartılması yönünde

çağrıda bulundu. Sarıgül, "Terör suçları,

uyuşturucu ticareti suçları, cinsel saldırı ve istismar

suçları, kasten öldürme, kasten yaralama

suçu, kadına karşı şiddet suçları, işkence ve

eziyet suçları hariç bir genel af çıkaralım. Kader

mahkumlarına bir şans verelim" değerlendirmesinde

bulundu.


EKO-

NOMİ

JP MORGAN: TÜRKİYE’DE CARİ AÇIK

30 MİLYAR DOLARI AŞABİLİR

JP Morgan Türkiye'ye yönelik merakla beklenen değerlendirme

raporunu yayımladı. Buna göre banka yıl sonunda

TCMB politika faizinin yüzde 14'te sabit kalacağını, 2023

ilk çeyreğinde ise faizin yüzde 18'e yükseltileceğini öngördü.

JP Morgan yıl sonu Türkiye'nin büyümesini ise yüzde

3,2 olarak tahmin ettiğini duyurdu. Ekonomide ciddi sorun

yarattığı belirtilen raporda enflasyondaki yükselişi tetikleyen

birçok faktör olduğu belirtildi. Ayrıca, “Enflasyonun

yıl sonuna kadar yüzde 65 civarında seyretmesini

bekliyoruz" değerlendirmesine yer verildi.

Turist açığını Avrupa ve Körfez kapatacak

"Ortodoks politikalar uygulanana kadar

enflasyon küresel standartların üzerinde

seyredebilir, TL'deki yerel ve küresel

risk iştahına bağlı kırılganlık da devam

edebilir" ifadesine yer verilen raporda

2022'de cari işlemler açığının 30,4 milyar

dolara yükselebileceği de dile getirildi. Rusya ve Ukrayna

arasındaki savaşın buradan gelen turist sayısını düşüreceği,

kaybın Avrupa ve Körfez ülkelerinden gelen turistlerle

kısmen dengeleneceği söylendi.

İSTANBUL’DA

TOPLU ULAŞIMA

%40 ZAM YAPILDI

İstanbul Büyükşehir

Belediyesi Ulaşım Koordinasyon

Merkezi

olağanüstü toplantısında,

elektronik bilet,

taksi, taksi dolmuş,

minibüs ve servis

ücretlerine yüzde

40 zam teklifi kabul

edildi. Buna göre, tam

elektronik bilet ücreti

5,48 TL’den 7,67 TL’ye,

tam abonman ücreti

430 TL’den 602 TL’ye,

öğrenci abonman 78

TL’den 109 TL’ye çıktı.

STARBUCKS, KAHVENİN

TADINI KAÇIRDI!

Global kahve zinciri Starbucks,

Türkiye’deki ürünlerine ortalama

yüzde 25 oranında zam yaptı. Yeni

zamlar sonrası bazı ürünlerin

fiyatı ise şöyle; Cool Lime (Küçük):

30 TL, Caffé Latte

(Küçük): 23,75 TL, White

Chocolate Mocha (Küçük):

34,25 TL, Caffé /Iced

Caffé Americano (Küçük):

21,75 TL, Chai Tea

Latte (Küçük): 29,75 TL.

İKMİB, kimya ihracatın

yıldızlarını ödüllendirdi

Türkiye’nin kimya ihracatında önemli bir

payı olan İKMİB, 2021’de başarılı ihracatçı

üyelerini ödüllendirdi. Bu yıl yedinci kez

düzenlenen İKMİB İhracatın Yıldızları Ödül

Töreni'nde, kimyanın alt sektör ve ürün

gruplarında toplam 34 kategoride ilk 5’e

giren 170 firma ödül almaya hak kazandı.


KRİP-

TO

PARA

YELLEN, KRİPTO POLİTİKASI

İÇİN ZEMİN HAZIRLADI

ABD Hazine Bakanı

Janet Yellen A-

merikan Üniversitesinde

yaptığı konuşma

sırasında

kripto para konusunu

da değerlendirdi.

Yellen konuşması

sırasında

çarpıcı ifadeler kullanmayıp,

geçmişten örnekler verdi. Yellen

şu ifadelere yer verdi; “Dijital varlıkların

kendisi yeni olabilir ama bunların

doğurduğu sorunlar yeni değil. Tarihimiz

boyunca inovasyonun artılarından da

faydalandık, istenmedik sonuçlarıyla da

yüzleştik.”

Elon’un Tesla’sı Bitcoin

madenciliğine giriyor

Kripto paralarla da oldukça ilgili olan

Elon Musk’ın kurucusu olduğu Tesla,

Jack Dorsey’in CEO’su olduğu Block ve

blockchain firması Blockstream ile ortak

madencilik tesisi kuruyor. Texas’ta

güneş enerjisi ile çalışacak madencilik

tesisin 12 milyon dolara mal olacağı

düşünülüyor. Elon Musk’ın, Bitcoin

madenciliği için yenilenebilir enerji

kaynakları kullanmayı düşündüğü

ifade edilenler arasında yer alıyor.

TEAM PARİBU YENİ

PROJELERİNİ DUYURDU

Kripto para işlem platformu Paribu,

Türk sporuna ve genç sporculara

destek olmak için kurduğu Team Paribu’nun

kapsamını genişletti. Bu yıl

ekibe dahil olan 3 sporcuyla 10 kişilik

bir ekibe dönüşen Team Paribu; yapılan

algı araştırması, Team Paribu

Mentor, Team Paribu Atölye ve Team

Paribu Seninle gibi yeni projeleriyle

yeniden tanıtıldı.

BİTGET, GALATASARAY SPOR

KULÜBÜ İLE SPONSORLUK

ANLAŞMASI İMZALADI

Bitget ve Galatasaray Spor Kulübü,

2021-22 sezonunun geri kalanı için

sponsorluk anlaşmasına imza attıklarını

düzenledikleri basın toplantısıyla

duyurdu. Galatasaray ile yapılan

sponsorluk anlaşması, Bitget'i futbol

ve basketbol takımlarında birden

fazla platformda ve medya varlıklarında

kripto ortağı olarak gösterecek.

BİNANCE, BAHREYN’DE

KRİPTO VARLIK SERVİS

SAĞLAYICISI LİSANSI ALDI

Binance, Bahreyn Merkez

Bankası'ndan küresel

kripto varlık servis

sağlayıcı lisansı aldığını

duyurdu. Körfez

Arap Ülkeleri İş Birliği Konseyi (GCC)

tarafından verilen ve Binance’in bölgesel

olarak kazandığı ilk lisans olan

bu önemli başarı, kripto para altyapı

sağlayıcısının hukuki düzenlemelere

uyma konusundaki kararlığını da

gösteriyor.


Fİ-

NANS

MERKEZ’İN ENFLASYON

BEKLENTİSİ %46,44 OLDU

Merkez Bankası, reel ve finansal sektör temsilcileri

ile profesyonellerden oluşan 51 katılımcıyla

gerçekleştirdiği nisan ayına ilişkin

"Piyasa Katılımcıları Anketi"ni yayımladı. Katılımcıların

cari yıl sonu tüketici enflasyonu

(TÜFE) beklentisi bir önceki anket döneminde

yüzde 40,47 iken, bu anket döneminde

yüzde 46,44 oldu. 12 ay sonrası TÜFE beklentisi

bir önceki anket döneminde yüzde 26,43

iken, bu anket döneminde yüzde 28,41 oldu.

24 ay sonrası TÜFE beklentisi ise aynı anket

dönemlerinde sırasıyla yüzde 17,03 ve yüzde

17,68 oldu.

Faiz döviz kuru beklentileri

Katılımcıların BİST Repo ve Ters-Repo Pazarı'nda

oluşan cari ay sonu gecelik faiz oranı

beklentisi bir önceki anket döneminde yüzde

14,22 iken, bu anket döneminde yüzde 14,00

oldu. TCMB bir hafta vadeli repo ihale faiz o-

ranı cari ay sonu beklentisi ise bir önceki anket

döneminde ve bu anket döneminde yüzde

14,00 olarak gerçekleşti. Katılımcıların cari yıl

sonu döviz kuru ise (ABD Doları/TL) beklentisi

bir önceki anket döneminde 16,68 TL i-

ken, bu anket döneminde 16,85 TL oldu. 12 ay

sonrası döviz kuru beklentisi ise aynı anket dönemlerinde

sırasıyla 17,42 TL ve 17,84 TL oldu.

GSYH büyüme beklentileri

Katılımcıların GSYH 2022 yılı büyüme

beklentisi bir önceki anket döneminde

yüzde 3,4 iken, bu anket

döneminde yüzde 3,2 olarak gerçekleşti.

GSYH 2023 yılı büyüme

beklentisi de bir önceki anket döneminde

yüzde 4,2 iken, bu anket döneminde

yüzde 4,0 olarak gerçekleşti.

TÜRKİYE’DEKİ BANKALARIN

MEVDUATLARI AZALDI

TCMB haftalık para ve banka

istatistiklerine göre, bankacılık

sektöründeki toplam mevduat

(bankalar arası dahil) 1 Nisan ile

biten haftada 73 milyar 634

milyon 626 bin lira azalarak 6

trilyon 149 milyar 901 milyon 881

bin liraya geriledi.

Türkiye Finans,

iki yıldır ödül

alan tek katılım

bankası oldu

British Safety

Council

tarafından

“Uluslararası

İş

Güvenliği”

ödülüne

layık

görüldü

Türkiye Finans, iş sağlığı

ve güvenliği alanında

dünya standartlarını

belirleyen İngiltere merkezli

British Safety Council

tarafından “Uluslararası

İş Güvenliği”

ödülüne layık görüldü.

“Önce Sağlık” diyerek

yürüttüğü başarılı çalışmalarıyla

öne çıkan banka,

bu alanda üst üste iki

yıl ödül alan ilk ve tek

katılım bankası oldu


SİGOR

-TA

ARAÇ VERİLERİ SİGORTA

SEKTÖRÜ İÇİN KULLANILACAK

KPMG'nin 22.'sini bu yıl yayınladığı yıllık 2021 Küresel O-

tomotiv Yöneticileri Anketi, otomotiv sektörünün geleceğine

ışık tutuyor. Ankete göre otomobiller, özellikle otomobil

sigortasıyla ilgili olarak otomobil üreticilerinin para

kazanabilecekleri çok miktarda

veri üretecek. Otomobil

üreticilerinin sigorta

pazarına nasıl katılmayı

bekledikleri sorulduğunda,

katılımcıların

yüzde 43'ü otomobil şirketlerinin

sürücü ve araç

verilerini sigortacılara

satarak bunu yapabileceğini

söylüyor. Araba verilerinin hassasiyeti göz önüne

alındığında, bunları korumak için en güvenilir kuruluş türü

hangisidir? sorusu yönetildiğinde ise araç üreticileri

yüzde 42 ile üst sırada yer alıyor. Buna ek olarak katılımcıların

yüzde 81'i de otomobil üreticilerinin yeterli

siber güvenlik ve veri gizliliği korumasına sahip olduğundan

emin.

TÜRKİYE SİGORTA’NIN

ŞUBAT BRÜT PRİM

ÜRETİMİNDE YÜZDE

73 ARTIŞ YAŞANDI

Sigorta sektörünün

önemli şirketlerinden

olan Türkiye Sigorta’nın

2022 yılı

Şubat ayında toplam

brüt prim üretimi; 3

milyar 528 milyon

97 bin TL'yi aşarak,

bir önceki yılın aynı

dönemine göre yüzde

73 oranında artış

kaydetti.

IDC Türkiye Finans

Teknoloji Ödülleri’nden

‘ ‘ya 4 Ödül

Bireysel emeklilik ve hayat sigortası

sektörünün önemli kuruluşlarından

AgeSA, IDC Türkiye Finans

Teknoloji Ödülleri’nde Kurumsal

Dönüşüm kategorisinin

birincisi oldu. Şirket, Büyük Veri

ve Analitik, Müşteri Deneyimi ve

Teknoloji Hizmet Sunumu kategorilerinde

ise üçüncülük ödüllerini

kazandı.

FOTO

Reklamı izlemek

için tıklayın

Sigortam.net'ten kişiye

özel sağlık danışmanı

Sigortam.net, pandemiyle taleplerin arttığı

sağlık sigortasında, müşterilerine özel sunduğu

kişiye özel sigorta danışmanı hizmetiyle

kafalardaki sorulara net yanıtlar veriyor.

Sigortam.net’in bu hizmeti, ünlü oyuncu

Cengiz Bozkurt’un rol aldığı yeni reklam

filminde de eğlenceli bir dille anlatıldı.


YAZI/

GÖ-

RÜŞ

TETRİK

Halının altındaki tozlar…

Hayatımız bir şeyleri halının altına süpürmekle

geçiyor. Kötü anılarımız halının altında,

‘boşverlerimiz’ halının altında,

‘neyselerimiz’ halının altında, dertlerimiz,

sıkıntılarımız hep halının altında… Üzerinden

her geçtiğimizde tozlar kalkıyor

artık. Başkaları geçince de kalkıyor aynı

tozlar. Halının altının ‘pis’ olduğunu düşünüyorlar

üstelik, halbuki halının altı

dolu, sadece dolu… Yıkamamışız, silmemişiz,

temizlememişiz ki hiç, bunu başkasının

yapmasını, halımızı başkasının temizlemesini

ise kendimizde eksiklik olarak

yorumlamış, başkaları ne der diye düşünedurup

tercih etmemişiz.

Kabul edelim ya da etmeyelim işi uzmanına

bırakmak lazım. Halıyı halıcı yıkamalı,

deneyenlerden duyarız ya ‘en markalı süpürge

bile iyi temizlemiyor’ diye. Haklıdırlar,

ya halımızı kendimiz temizleyeceğiz,

ki bu çok meşakkatli ve zorlu bir şeydir

ya da temizlemeleri için işin uzmanına

başvuracağız. Hem onlar için kolay olur

hem de bizim için.

Peki biz temizlersek ne olur? Zorlanırız,

yıpranırız, her bünye de bunu kaldıramaz!

Ama bu ağırlığı, bu zorluğu kaldırabilecekler

de yok demek yanlış olur. Kendiyle

yüzleşen insanlar azımsanmayacak

kadar fazladır.

Yek cümle, halı altındaki tozlar toplanıyor.

O kadar fazlalaşmış ki biri gelir de

kaldırırsa halıyı, mahçup oluruz diye

içimiz içimizi yiyor. Üstelik tozlar toplanır,

eski tozlar daha fazla toz çekiyor! Halınızın

yani zihninizin, hayatınızın kıymetini

bilin, fazla ‘toz’ biriktirmeyin, hayatınızı

‘titiz’ yaşayın. İşin uzmanını da kendinizde

eksiklik görmeyin.

Yek cümle, halı

altındaki tozlar

toplanıyor. O kadar

fazlalaşmış ki

biri gelir de kaldırırsa

halıyı, mahçup

oluruz diye

içimiz içimizi

yiyor


SEYA-

HAT

BİZİM HİKAYE

Bizim Hikaye Paris’te başlıyor

Şafak: Senee geçen sene, yok yok 2000’li

yılların başı. Üstümüzde ilkokul formaları,

okul sonrası eve yürüyüş yolunda ne

kadar ara sokak varsa gezerdik. Sonra işleri

büyütüp mahalle mahalle el ele arşınladık

yolları. Olayı büyüttük tabi ilçeler

arası gezmeye başladık (gülüyoruz).

Bugünlerin temelleri demek ki o sokak

aralarında atılmış. Bu arada ilk, orta lise

derken üniversite yılları da uçtu gitti.

Hala beraberiz; ilişki devam, tabana devam

anlayacağınız. Dedik bu böyle olmayacak

evlenelim n’apalım söz olur dedikodu

olur mahalleli ne der sonra! (Şu an

sadece ben gülüyorum. Pınar’ın suratında

donuk bir ifade var)

On beşinci yılın sonunda kıydık nikahı

vee ertesi sabah Japonya!!! Şaka şaka Antalya

- Belek (gülüyoruz). Balayında yatıp

keyfimize bakalım sonrasına bakarız dedik.

Ne mi oldu? Bir hafta sonra çoktaaan

yeni seyahat planımızı yapmıştık bile.


Cafe de Paris’in doğduğu yer

Günün ilk yorgunluğunu ismini tavsiyeler

arasında sıkça duyduğumuz Le Relais

de l'entrecote’ta atıyoruz. Açıkcası restoranların

önündeki kuyruklardan ikimiz

de pek hazzetmeyiz ama burası başka. Ve

gelelim enfes lezzete. Menü yok. Bu restoranda

yalnızca dana antrikot pişiyor.

Garson size sadece etinizin nasıl pişmesini

istediğinizi soruyor o kadar. Sonra

öyle bir et geliyor ki Cafe de Paris soslu

eyvah eyvah. Yanında da minik parmak

patatesler. Üstelik tabağınız azalınca bir

tabak daha servis ediyorlar. Tavsiye-

SEYA-

HAT

Nereye mi? Pınar’a göre aşkın, romantizmin

şehri… Paris’e… Bana göreyse o turun

fiyatı iyiydi ne yapabilirim:) (Yine sadece

ben gülüyorum).

İşte böyle kısaca bizden bahsedelim istedik

ilk yazımızın girişinde. Şişli’de sokak

aralarında başlayan hikayemiz Paris’te,

saç saç Euroları Leyla’ya şeklinde devam

ediyordu.

Pınar: Yola çıkmadan bir hafta evvel

mutlaka gideceğimiz yer hakkında ufak

bir araştırma yapar az zamanda gezilebilecek

en önemli mekânları, ulaşımı ve

mutlaka yemeden dönemeyeceğimiz o

nefis tatları araştırır not alırız.

Eveeet gelelim Fransa’nın başkenti Paris’e.

Yılbaşı geldi çattı bavullar, Eurolar,

vizeler hazır, attık kendimizi uçağa oradan

ver elini Charles de Gaulle havaalanı.

Ve şimdi serin bir sabahta elimizde bavulumuz

önce otel sonra ver elini Paris

sokakları. 1900 yılında açılan şehrin metro

sistemi Avrupa'nın Moskova Metrosu'ndan

sonraki en yoğun ikinci metro

sistemi imiş. Çok karışık bir ağ sistemi

olmasına karşın elimizdeki küçük bir

metro haritasıyla olayı çözmekte pek de

zorlanmıyoruz.

Ville Lumière yani “Işık Şehir” diye anılan

moda ve lüksün dünya başkenti olan

Paris’te İlk durağımız 1889 da inşa edilen

tüm dünyaya kendini Fransa'nın sembolü

olarak tanıtan Eyfel kulesi. 330 metre

yüksekliğindeki bu meşhur kule sergi,

restoranlar ve üstü açık çatı katıyla 3 bölümden

oluşmakta. Ne yazık ki hava şartlarından

ötürü en tepeye çıkışı kapattıkları

için yükseklik korkusuna sahip sevgili

cesur yürek eşim Şafak derin bir nefes

alıyor. İçi, daha yükseğe çıkmadığımız i-

çin göbek atarken dıştan beti benzi atmış

şekilde 2. kattan iniyoruz. (Gülme sırası

şimdi bende) Bu kadar yükseklik bile felaket

bir şehir manzarasına sahip.


SEYA-

HAT

mizdir ne yapıp edin Paris’teyseniz bu

restoranı bulun.

Ve şimdi Paris'in en meşhur alışveriş ve

gezinti caddesi Şanzelize Champs-Elysees’tayız.

Concorde Meydanından başlayıp

Charles de Gaulle Meydanında biten

2 Km uzunluğunda ve 70 metre genişliğindeki

birçok markanın sıralandığı bu

cadde yılbaşı nedeniyle ışıl ışıl.

Yolun sonunda Dünyanın en büyük sanat

müzesi Louvre… 8 farklı Sadece

35.000'i teşhire sunulan 380.000'den

fazla resim, heykel gibi sanat eserine ev

sahipliği yapmakta. Leonardo da Vinci'nin

meşhur eseri Mona Lisa da bu müzenin

göz bebeği.

Buraları görmeden asla!

Şafak: Bir diğer önemli yer ise Sen Nehri

kıyısına 1163-1334 yılları arasında inşa e-

dilen gotik tarzdaki Notre Dame Katedrali…

Kendi portrenizi de yaptırabileceğiniz

Montmartre (Ressamlar Tepesi), Sacre

Coeur Bazilikası, 1806 yılında Napolyon

Bonapart’ın emri doğrultusunda yapımına

başlanan Zafer Takı, Versay Sarayı ve

Bahçeleri ve aşıksanız kilit takmadan dönemeyeceğiniz

Pont des Arts (Âşıklar

Köprüsü) mutlaka görmeniz gereken

yerlerin başında yer alıyor.

Ve bu şehre gelmişken özellikle gece Sen

Nehrinde tekne turuna çıkın, Paris’in

meşhur soğan çorbasını, kurbağa bacağını

ve pesto soslu salyangozunu

da yemeyi

ihmal etmeyin.

Daha anlatılacak çok

yer, aktarılacak çok

detay var. İlk yazımızda

biraz kendimize

yer ayırdık fakat bundan sonrası

için kemerlerinizi bağlayın uçuyoruz,

takipte kalın, bizle kalın.


YEME-

İÇME

YEME İÇME KÜLTÜRÜ

Bolluk ve bereketiyle

RAMAZAN AYI

Bizlere ruhsal ve bedensel bir arınma

sağlayan Ramazan ayı, çoğu zaman ihmal

ettiğimiz sağlıklı, dengeli ve yeterli

beslenme konusunu hatırlamamıza da

yardımcı olur. Doğru beslenme, oruç

süreci boyunca çok önemlidir. Uzun süren

açlık durumunda ara öğünler azalmakta,

metabolizma yavaşlamakta, bu

da kilo kontrolünü zorlaştırmaktadır.

Ramazan ayı ile diğer aylardaki beslenme

durumumuzu ayıran en temel çizgi,

öğün sayısındaki değişikliktir. Normal

beslenme zamanlarında ara öğünlerle

birlikte beş ya da altıyı bulan öğün sayımız,

Ramazan ayında ikiye

düşer. Bu da bir öğündeki

yemek miktarının

oldukça artmasına neden olur. Özellikle

karbonhidrat ağırlıklı tüketim oranı artar

ki, aslında dikkat etmemiz gereken

yiyecek türleri de bunlardır. İşte bu

noktada oruç bizlere, düzenli bir beslenme

alışkanlığı edinme fırsatı da yaratır.

Bununla birlikte Ramazan, yemek

kültürü açısından çok değerli, bolluk ve

bereketin sofralarımıza dolduğu çok ö-

zel bir aydır. Ancak bu bolluk ve bereket

kimi zaman aşırı menülerle de karşılaşmamıza

neden olabilir. Bir kişinin

yiyebileceğinin iki ya da üç kat fazlası,

doğru beslenmenin sınırlarını epeyce

zorlamak demektir. Elbette oruç

süresince düşen kan

şekerinin, bu

yoğun


YEME-

İÇME

beslenme isteğini doğurması doğaldır

ki iftarın açılmasıyla birlikte çok hızlı ve

çok yüksek oranda yemek, yapılan en

büyük hatalardan biri olacaktır.

Peki, Ramazan ayında

nasıl beslenmeliyiz?

İftarda su veya hurma ile orucumuzu

açtıktan sonra, yağ oranı az olan iftariyeliklerden

1-2 dilim peynir, 1-2 adet

zeytin, 2 parça ceviz, domates, salatalık

maydanoz, yeşillik ve benzeri ve sonrasında

bir kase çorba ile yanında birkaç

dilim kepekli ekmek, tam buğday veya

çavdar ekmeği ile yavaş yavaş doyurmalı,

en az 10-15 dakika ya da yarım

saatin ardından ana yemeğe geçmeliyiz.

Hepimiz Türk mutfağının iftar sofralarını

büyük bir zenginlikle donattığını

bilir, biz de bu zenginliği

büyük bir keyif ve afiyetle

tüketmek için o-

ruç zamanının bitmesini

bekleriz. Bu

zengin menüyü,

abartmadan çok

daha sağlıklı bir

hale getirmek

için ızgara, haşlama

veya fırında

pişirme yöntemleriyle

hazırlanmış

et, tavuk

veya zeytinyağlı

sebze yemekleri,

etli sebze

yemekleri, kuru

baklagilleri tercih edebiliriz. Bu menüye,

yoğurt, ayran, cacık, kefir, bol yeşillikli

salata, birkaç dilim tam buğdaykepekli-çavdar

ekmeği gibi türleri ekleyebiliriz.

Tabii menüde yer vermeyeceklerimiz

de var: Ağır hamur işleri, kızartma,

kavurma, yağda kızartılmış

şerbetli hamur tatlılarından kesinlikle

uzak durmalıyız. Bununla birlikte, kuru

hurma, folik asit, potasyum, demir,

fosfor, magnezyum, kalsiyum ve lif açısından

çok iyi bir kaynak ve sağlıklı bir

tatlıdır. Birkaç adet hurma, gün boyunca

aç kalan midenizdeki tatlı isteğini

bastıracaktır.

Bereketi bol, hayırlı

Ramazanlar dilerim.


YEME-

İÇME

ETLİ TÜRKMEN PİLAVI

MALZEMELER (4 kişilik)

4.5 su bardağı pirinç

600 gr koyun veya dana eti

6-7 adet havuç

3 kaşık tereyağı

yarım su bardağı sıvıyağ

2 adet kuru soğan

1 yemek kaşığı salça

1 çay bardağı kuş üzümü

1 çay kaşığı kimyon

1 çay kaşığı kişniş

Tuz, Karabiber

HAZIRLANIŞI

1. Pirinçleri tuzlu suda yarım saat kadar dinlendirin.

Soğanları yemeklik olacak şekilde ince doğrayın. Soğanları

kibrit çöpü olacak şekilde dilimleyin.

2. Yağı bir tencereye alın ve kızdırın. Kızan yağda iri

kuşbaşı doğranmış etleri hızlı bir şekilde tüm taraflarını

mühürleyin. Daha sonra ocağı orta ateşe getirin

ve soğanları ilave edin. Soğanların rengi dönmeye

başlayınca üzümleri ilave edin. Birlikte 3. Da--

kika kavurduktan sonra havuçları,salça .tuz ve baharatları

ilave edin. Ve 3.5 su bardağı kaynamış suyu

ilave edin.

4. Su hafif kaynamaya başlayınca pirinçleri de tencereye

ilave edebilirsiniz. Ardından tencerenin kapağını kapatın ve kısık ateşte pilav suyunu

tamamen çekene kadar yaklaşık 30 dakika pişirin. Ardından pilavı bir bez örtünün

içerisine alın ve tencerenin ağzını açmadan 15 -20 dakika kadar demlendirin.

Demlenmiş pilavı ters çevirerek servis edin.

*Havuçlar pişerken kendi sularını bırakacakları için pilavın suyunu

dikkatli ayarlamalısınız. Türkmen pilavının pirinçleri lapa

kıvamında olmayacak şekilde hafif diri kalmalıdır.


YEME-

İÇME

ISPANAKLI ARNAVUT BÖREĞİ

HAZIRLANIŞI:

1. Unu eleyerek bir kaba alın. İçerisine sirke

, tuz ve suyu ilave edin ve ele yapışmayan

bir hamur elde edene kadar su ilave

ederek hamurunuzu yoğurun.

2. Sıvıyağ ve tereyağını bir cezveye alın ve

tereyağı eriyene kadar ocakta kısık ateşte

yağı eritin ve ocaktan alın. Cezveden ayrı

bir kâseye alın ve yağın ılımanlaşmasını

sağlayın.

3. Hazırladığınız hamurdan 20 eşit beze

çıkarın. Her bir bezeyi üzerine biraz nişasta

serperek açın. İlk 10 bezeyi , her bezenin

üzerlerine tereyağı sürerek üst üste

gelecek şekilde hazırlayın ve ilk 10 bezeyi

ayrı bir yere alın. Daha sonra diğer 10 bezeye

de aynı işlemi uygulayın ve onu da

ayrı bir yere alın ve 1 saat kadar hamurları

dinlendirin.

4. İç harcı hazırlamak için ; ıspanak yap--

raklarını güzelce yıkayın ve incecik kıyın.

Soğanları yemeklik olacak şekilde incecik

kıyın. Ispanak , soğan, yumurta ve peyniri

karıştırın. Ardından tuz ve pul biber ilave edin.

5. Dinlenen hamurdan tane tane alıyoruz

ve elimizle açarak dana önceden yağladığımız

bir tepsinin içerisine yerleştiriyorruz.

Hamurun tepsi boyutunda olmasına

dikkat edin. Birkaç kat yaptıktan sonra iç

harcı ilave ediyoruz. Daha sonra kalan hamurları

da aynı işlemden geçirip üst üste

ekliyoruz. Daha önceden 190 dereceye ısıttığımız

fırında yaklaşık olarak 30 dakika ka-dar

böreğin üzeri nar gibi kızarına dek pişiyoruz.

MALZEMELER (4 kişilik)

6 su bardağı un ( 750 gr), 2 yemek kaşığı sirke,

1 tatlı kaşığı tuz, 2.5 -3 su bardağı su

Arasına Sürmek İçin: 1 çay bardağı sıvıyağ ,

2 yemek kaşığı tereyağı

İç Harcı İçin: 1 kg ıspanak (sadece yapraklar),

2 tane kuru soğan, 1 adet yumurta, 300 gr lor

peyniri, 1 tatlı kaşığı tuz, 1 çay kaşığı pul biber,

1 çay kaşığı kimyon

1 çay kaşığı kişniş

Tuz, Karabiber


YEME-

İÇME

BİR TABAKTA DÜNYA

Ortadoğu harikası: Falafel

MALZEMELER

*Nohut 500 gr

(haşlanmış)

*Un 50 gr

*Kabartma tozu 15 gr

*8 gr karabiber

*10 gr kimyon

*10 gr pul biber

*2 adet yumurta

*1 y.k. kıyılmış maydanoz

*1 y.k. kıyılmış dereotu

*15 gr tuz

*50 gr sıvı yağ

(kızartmak için)

Pane malzemesi

*1 su bardağı un

*1 su bardağı nişasta

*1/2 su bardağı su

Kaplamak için

*2 su bardağı panko

ekmek kırıntısı

*2 y.k. kuru fesleğen

Tahin sos için

*100 gr yoğurt

*50 gr tahin

*1 diş sarımsak

*1/2 limon suyu

Hazırlanışı: Mutfak robotuna nohutları ekleyin ve çalıştırın,

sırası ile diğer malzemeleri ekleyerek iyice karıştırın.

Daha sonra avuç içinizde silindir şekli vererek dolapta falafel

köftelerini 20 dakika dinlendirin. Peşinden köfteleri önce

sıvı karışıma sonra kuru karışıma bulayın. Derin yağda

altın rengine gelene kadar kızartın ve tahin sos ile servis

edin. *Pane malzemelerini derin bir kabın içine bütün malzemeleri

ekleyin çırpma teli ile iyice çırpın. Topaklanma olmayacak

şekilde olsun. *Ayrıca tahin sos için de bütün

malzemeleri blenderde iyice karıştırın.

NOT: Falafeli dilerseniz salata şeklinde veya

dürüm olarak da tüketebilirsiniz.


2026’da

Türkiye’de

10 milyon

sosyal medya

kullanıcısı

olacak

AK-

TÜEL

2026’da Türkiye’de

10 milyon sosyal medya

kullanıcısı olacak

Ajans Press’in, Statista verilerinden elde

ettiği bilgilere göre, dünyadaki sosyal

medya kullanıcı sayısının her yıl artmaya

devam edeceği saptandı. Böylelikle

şu an zirvede yer alan Çin’de

999.95 milyon olan sosyal medya kullanımının

2026 yılına gelindiğinde 1 milyar

279 milyon’a yükseleceği saptandı.

İkinci sırada 639.47 milyon ile yer alan

Hindistan’ın ise en büyük sosyal medya

pazarı olduğu kaydedilirken, 2026 yılına

geldiğimizde en büyük patlamanın

orada olacağı saptandı. Ulaşacağı kullanıcı

sayısı ise 1 milyar 114 milyon olarak

öngörüldü. Geçen yıl ABD’de kullanıcı

sayısı ise 295 milyon olurken 323

milyona yükseleceği gözlendi. Türkiye’de

ise 64 milyon sosyal ağ kullanıcısı

var iken 2026 yılına geldiğinde bu rakamın

10 milyondan fazla artacağı açıklandı.

4 milyondan fazla içerik

Medya takip kurumu Ajans Press, sosyal

medya ile alakalı basına yansıyan

haber adetlerini inceledi. Ajans Press’in

yazılı ve online arşivinden derlediği bilgilere

göre 2021 yılının başından buğune

sosyal medya ile alakalı 4 milyondan

fazla haber çıktığı tespit edildi. Sadece

yazılı basında görülen haber adedi 237

binden fazla olurken, Türkiye’de sosyal

medyanın gündem belirleme konusunda

önemi detaylar arasında yer buldu.


COVID 19’un yeni

varyantı XE’yi ne

kadar biliyoruz?

SAĞ-

LIK

COVID 19’un yeni varyantı

XE’yi ne kadar biliyoruz?

MEMORİAL KAY SERİ HA STANESİ - PROF. DR. AYŞEGÜL ULU KILIÇ

Tüm dünyada baskın hastalık haline gelen

ve 6 milyondan fazla insanın ölümüne

neden olan COVID-19’un varyantı

olan Omicron’un yeni bir alt türü daha

belirlendi. Omicron’un alt varyantları

olan BA.1 ve BA.2’nin birleşmesiyle

oluşan yeni XE virüsü tam bir ‘mutant’

tür olarak nitelendiriliyor. Dünyada çok

sayıda ülke pandemi nedeniyle alınan

önlemleri kaldırmaya hazırlanırken,

İngiltere ve Tayland olmak üzere birçok

ülkede tespit edilen bu yeni melez mutant

virüs endişeye neden oluyor. Memorial

Kayseri Hastanesi Enfeksiyon

Hastalıkları ve Klinik Mikrobiyoloji Bölümü’nden

Prof. Dr. Ayşegül Ulu Kılıç,

XE varyantı ve dikkat edilmesi gerekenler

ile ilgili bilgi verdi.

Yeni virüs bir ‘rekombinant’

Omicron varyantının alt türleri olan

BA.1 ve BA.2’nin birleşmesiyle ortaya

çıkan yeni bir varyantın belirlenmesi

sağlık çevrelerinde endişeye yol açıyor.

Dünya Sağlık Örgütü (DSÖ) ise daha

önce görülen herhangi bir COVID-19

türünden daha bulaşıcı olabilecek

yeni bir mutant olan ‘XE’ varyantına

karşı uyarıda bulundu. Bu yeni

varyantın bir genetik rekombinasyon

sonucu oluşan rekombinant

bir tür olduğu belirtildi. XE

varyantı, Omicron’un önceki iki

versiyonu olan, BA.1 ve BA.2’nin

‘mutant’ bir melezi olarak tanımlandı.

Bu varyantın, halihazırda en

bulaşıcı tür olan BA.2 alt varyantından

%10 daha fazla bulaşıcı olduğu

söyleniyor. DSÖ’ye göre, Omicron’un

bir alt varyantı olan BA.2, virüsün en


SAĞ-

LIK

baskın türüdür ve kendisine tüm sekanslanan

vakaların %86’sını oluşturmaktadır.

XE, şu anda vakaların yalnızca

küçük bir kısmını oluştururken, son

derece yüksek bulaşıcılığı nedeniyle bu

melez mutantın yakın gelecekte en baskın

tür olacağı düşünülüyor.

600’den fazla vaka belirlendi

DSÖ yakın zamanda potansiyel olarak

belirlenen ve endişeye neden olan yeni

tür ile ilgili ilk bulgularını özetleyen bir

rapor yayınladı. Bu raporda, XE rekombinantının

(BA.1-BA.2), ilk olarak 19

Ocak’ta İngiltere’de tespit edildiğine ve

o zamandan beri 600’den

fazla vakanın rapor edildiğini

duyurdu. İlk tahminlere

göre BA.2’ye kıyasla

toplumda %10’luk bir yayılma

oranı avantajının olduğunun

düşünüldüğü vurgulandı.

Ancak bu bulgunun

doğrulanması gerektiği

de belirtildi. Öte yandan,

hastalığın şiddeti de

dahil olmak üzere bulaşma

ve hastalık özelliklerinde

önemli farklılıklar tespit

edilene kadar XE’nin

Omicron varyantının bir

parçası olarak kategorize

edilmesi düşünülmeli.

XE varyantının

belirtileri

> Yüksek ateş, öksürük

ve nefes darlığı

> Yorgunluk ve halsizlik

> Vücut, baş ve

boğaz ağrısı

> Burun tıkanıklığı ya da

burun akıntısı

> İştah kaybı ve ishal

> Nadiren tat ve

koku kaybı

e %16,9 artış kaydetti.


ilişkilerin en

önemli kriteri

ÇEVREYE

DUYARLILIK

AK-

TÜEL

İlişkilerin en önemli kriteri

ÇEVREYE DUYARLILIK

İklim değişikliği ve çevresel tehditler her geçen

gün daha önem kazanıyor. İnsanların farkındalığı

arttıkça günlük hayatta yansımaları da yeni bir

boyut kazanıyor. Peki çevreye duyarlılık

flört dünyasında nasıl karşılanıyor? Uygulama

üzerindeki sorulara verilen yanıtlar

üzerinden kullanıcıları eşleştiren ve kullanıcılara

profillerine iklim değişikliği savunucusu

rozeti ekleyebilme özelliğini sunan

OkCupid, kullanıcılarının bu alanda verdikleri

yanıtları inceledi.

Bekarlar dünyanın

geleceği konusunda endişeli

Geçtiğimiz yıl 400 bini aşkın kullanıcı bu

iklim rozetini profiline ekledi. 2022

yılında ise bu rakamın yarım milyonu

geçmesi bekleniyor. Verilere

göre bekarların en önemsediği

sorunların başında iklim

değişikliği geliyor. Hatta

bu konu, kullanıcılar için dünya

barışından bile öncelikli.

Öyle ki “Sizin için dünyadaki

en önemli sorun nedir?”

sorusuna “çevre” yanıtını verenlerin

oranı, “tüm hastalıkları

dünyadan silmek”

yanıtını verenlerden 2

kat, “dünya barışı” ya-


AK-

TÜEL

nıtı verenlerden ise %30 fazla. Küresel

ısınma da bekarların endişelendiği konular

arasında. Son beş yılda profillerinde

çevre ve iklim değişikliğinden

bahsedenlerin oranında yüzde 368’lik

bir artış bulunuyor. Son üç yılda ise “İklim

değişikliği konusunda endişeli misiniz?”

sorusuna gelen yanıtlarda yüzde

36, bu konuda endişesini dile getirenlerde

ise %81’lik bir artış görünüyor.

Y kuşağı öncülük ediyor

1980’den sonra doğan nesilde her dört

kişiden 3’ü tek kullanımlık plastiklerin

yasaklanmasını savunurken, üçte ikisi

“Ne sıklıkla iklim değişikliği hakkında

düşünüyorsun?” sorusuna “her gün”

ya da “sık sık” şeklinde cevap veriyor.

Bu soruya “nadiren” cevabını verenlerin

oranı ise yüzde 30’u geçmiyor. “Tek

kullanımlık plastik ürünlerin yasaklanmasını

istiyor musun?” sorusuna Türkiye’deki

kullanıcıların dörtte üçü, Birleşik

Krallık’ın yüzde 83’ü, Almanya’nın

ise yüzde 85’i “evet” yanıtını veriyor.

Türk kullanıcıların yarısı karbon

ayak izini azaltmaya çalışıyor

İnsan faaliyetlerinin çevreye verdiği zararın

ölçülmesinde kullanılan ve birim

karbondioksit üzerinden ölçülen karbon

ayak izi; enerji sarfiyatı, ulaşım, tüketim

gibi birçok etken yüzünden

artıyor. Dünya genelinde bekarların

yüzde 65’i “Bilinçli olarak karbon

ayak izini azaltacak çaba gösteriyor

musun?” sorusuna “evet”

cevabını veriyor. Türkiye’de de

her iki kullanıcıdan biri bu konuyu

önemsiyor.

Doğayı seven

aşkı da buluyor

Y kuşağı ve Avrupalı bekarlar iklim

değişikliği konusunda atılan a-

dımlara öncülük etse de dünyanın

dört bir yanında kullanıcılar destek

vermeye hazır görünüyor. Ok-

Cupid üzerinde yer alan kullanıcıların

yüzde 90'ı gezegenini ö-

nemseyen biriyle birlikte olmak

istediğini söylerken, bu konuda

endişe duyduğunu belirtenler diğerlerine

göre daha fazla beğeni

(%37) ve eşleşme (%11) alıyor.


RÖ-

POR-

TAJ

Tay ve at yetiştiriciliğinde

son durum ne?

KÜBRA ESER

ÖZEL RÖPORTAJI

KÜBRA ESER: Türkiye

ve TİGEM özelinde

safkan Arap atı yetiştiriciliği

hakkında bilgi

verir misiniz?

TİGEM GENEL MÜDÜR

YARDIMCISI ALİ OSMAN

KIYAK: TİGEM’de Safkan Arap Atı yetiştiriciliği

Osmanlı Devleti’nin kuruluş

yıllarına dayanır. Osmanlı’dan günümüze

düzenli olarak tutulan kayıtlar ve

soy kütükleri ile kayıt altındaki gen

kaynağı açısından dünyanın en köklü

kuruluşudur. TİGEM uzun yıllardır Safkan

Arap atı yetiştiriciliğini profesyonel

bir yaklaşımla sürdürmüş olup sahip

olduğu tarihsel bu gen kaynağını ıslah

ederek günümüze kadar ulaşmasında

köprü görevi görmüştür. Atın, Osmanlı

Beyliği’nin kurulduğu 13’üncü yüzyıldan

itibaren önemi de sürekli artarak

devam etmiştir.

Osmanlı döneminde;

• Sultan Orhan Gazi’ye kayınpederi Köse

Mihail tarafından Nilüfer Hatun’un çeyiz

olarak verilen arazi üzerinde 1330 yılında

kurulan Bursa/Karacabey Harası,

• İkinci Sultan Mahmut döneminde 1815

yılında kurulan Eskişehir/Çifteler Harası,

• İkinci Abdülhamit döneminde 1889 yılında

kurulan Malatya/Sultansuyu Harası

olmak üzere 3 harada yetiştiriciliği

yapılmış, günümüzde Tarım İşletmeleri

Genel Müdürlüğü (TİGEM) bünyesindeki

bu 3 işletmede Safkan Arap atı yetiştiriciliği

devam ettirilmektedir.

Ülkemizde koşan Safkan Arap Atlarının

tamamına yakını TİGEM orijinlidir. Bu

özelliği ile TİGEM ülkemizin sayılı Arap

Atı yetiştiricilerindendir.

ESER: Arap atınyetiştiriciliği

şu an ne aşamada?

KIYAK: TİGEM’de Safkan Arap atı

yetiştiriciliği Anadolu/Eskişehir,

Karacabey/Bursa ve Sultansuyu/Malatya

olmak üzere üç işletmemizde

34 baş aygır, 448 baş

kısrak olmak üzere toplam 1.452

baş at varlığı ile faaliyetlerine devam

edilmektedir.

Türkiye Dünya Safkan Damızlık

Arap Atı yetiştiriciliği İFHA (International

Federation of Horseracing

Authorities) istatistikle-


RÖ-

POR-

TAJ

rinde 5.740 Baş (Aygır+Kısrak+Doğan

Tay) ile birinci sıradadır. Safkan Arap atı

yetiştiriciliği Karacabey, Anadolu ve Sultansuyu

İşletmelerinde dünyada örneğine

az rastlanan 49 ana, 12 baba kan hattı

ile yapılmaktadır. Bu kan hatları her üç

işletmede yedekli olarak muhafaza edilerek

Safkan Arap atı kan hatları güvence

altına alınmaktadır.

ESER: TİGEM’deki tay

doğumları ne aşamadalar?

KIYAK: Her yıl işletmelerimizde bütün

kısrak materyalleri Genel Müdürlüğümüz

tarafından oluşturulan komisyon

tarafından gözden geçirilerek kısrakların

daha evvelki yıllarda tayların performansına,

genetik ve kalıtsal kusurlarına,

yarış sahalarındaki başarılarına ve genetik

yapılarına göre hangi kısrağa hangi

aygırın verileceğine karar verilir ve

buna göre aşımları yapılır. İşletmelerimizde

sıfat sezonu 15 Şubat-15

Haziran tarihleri arasındadır.

Tay doğumları ise ocak

ayında başlar haziran ayının

sonu itibari ile bitmiş olur.

Her yıl ortalama 370 civarında

tay doğumu olmaktadır.

ESER: TİGEM’de tay satışları

nasıl olmaktadır?

KIYAK: İşletmelerimizde yetiştirilen

taylar her yıl Genel Müdürlüğümüz

tarafından oluşturulan komisyon tarafından

gözden geçirilerek damızlık,

reforme, elit ve koşu tayı olarak

belirlenir. Her yıl ortalama 260 civarında

tay satışı yapılmaktadır. Taylar 1

ve 2 yaşlı olarak satışa sunulmaktadır.

Koşu taylarımızı Karacabey Tarım İşletmesi

Müdürlüğünde 4 parti halinde elit

taylarımızı ise İstanbul Veliefendi Hipodromunda

açık artırma usulü ile 3

parti halinde satışı yapılmaktadır. 2021

yılında toplam 274 baş tay satışı yapılmış

olup bu tay satışlarında 45.244.000

TL gelir elde edilmiştir. Ayrıca 2021 yılında

TİGEM yetiştirmesi taylardan

20.657.061 TL yetiştiricilik primi alınmıştır.

ESER: Tayların türleri hakkında bilgi

verir misiniz?

KIYAK: Tayların babalarının ve annelerinin

genetik yapılarına, daha evvelki

yıllarda doğan taylarının performansına,

genetik ve kalıtsal kusurlarına, yarış

sahalarındaki başarılarına göre iyi

performans gösteren taylar Elit tay

olarak kabul edilmekte, diğer taylar ise

Koşu tayı olarak belirlenmektedir.

“TÜRKİYE’DE

KOŞAN SAFKAN

ARAP ATLARININ

TAMAMINA YAKINI

TİGEM ORİJİNLİDİR”


Hızlı şarjların telefonun

piline zarar verdiği doğru

mu yoksa şehir efsanesi mi?

TEK-

NO-

LOJİ

Hızlı şarjların telefonun

piline zarar verdiği doğru

mu yoksa şehir efsanesi mi?

Akıllı telefonların hayatımızın en önemli aracı haline gelmesiyle beraber, performanslarının

yüksek kalması ve şarj süreleri de gündemimizi meşgul ediyor. Teknoloji

şirketlerinin üzerinde çalıştığı en önemli başlıklardan birinin, bilgisayar

ve telefonların şarj süreleri olduğunu düşününce, tüketicinin bu konuya bu

kadar hassas olması da aslında şaşırtıcı değil.

Özellikle akıllı telefonları hızlı şarj etmek ve o şarjı daha uzun

süre muhafaza etmek için tüm şirketler en iyi teknolojileri

geliştirmek için adeta bir yarış içinde. Zamanla yarıştığımız

günümüzde de telefonumuzu en hızlı şekilde şarj etmek

istemek en doğal hakkımız. İşte bu nedenle dünyanın

en büyük telefon üreticileri, her geçen gün daha yüksek

hızlı şarj imkanı sunan adaptörleri piyasaya

sunmaya devam ediyor. Apple, Huawei, Oppo

gibi dünya devleri 240W’lara varan hızlı

şarjları yarıştıradursun, kullanıcıların aklındaki

en büyük soru ise: “Bu kadar

yüksek hızda şarj, telefonumun aşırı

ısınmasına sebep olup pile zarar

vermez mi?”


TEK-

NO-

LOJİ

Birkaç yıl içinde

5W’tan 240W’a çıktık

Konuyla ilgili bilgi veren Mcdodo

Türkiye Genel Müdürü

Mehmet Uçurum, “Daha birkaç

yıl önce iPhone kutularından

çıkan 5W’lık adaptörler,

hepimiz için gayet yeterliydi. 2.5 saatte

tam şarj ediyordu. Sonra Pixel’in

çıkardığı 18W şarj, hepimiz için süper

hızlı şarj oldu. Ardından iPhone 20W

şarja çıktı. Sonra birden birkaç yıl içinde

hem Apple hem diğer markaların çıkardığı

30, 45, 65, 80W telefon şarjlarını

deneyimledik. Bugün Xiaomi 12

Pro, 120W şarj adaptörüyle beraber geliyor

ve 17 dakikada telefonu yüzde 100

şarj ediyor. Birkaç hafta önce de Oppo,

240W şarjın demosunu yaptı ve bu denemede

sadece 9 dakikada yüzde 100

şarja ulaştı. Birkaç sene önce hayal bile

edemeyeceğimiz hızları görüyoruz”

değerlendirmesinde bulundu.

Kullanıcılar telefonlarına zarar

geleceğini düşünüyor

Tüm akıllı telefon kullanıcılarının

aklına gelen ilk sorunun, “Bu kadar

hızlı yüksek şarj, bu kadar

küçük pillere nasıl zarar vermeden

şarj edebilir?” olduğunu

söyleyen Uçurum, “Haliyle

kullanıcılar, bu kadar yüksek

hızlarda şarjın bu kadar

küçük telefonlara zarar

vermeden şarj edemeyeceğine

inanamıyor ve bu

durumu sorguluyor. En

çok akla gelen telefonda

ciddi bir ısınma problemi

yaratabileceği konusu. Evrensel

olarak bataryaya zarar vermeden bu

kadar hızlı şarj olacağına inanmıyorlar.

Ama bu kaygılar doğruysa, bu kadar

marka, bütün sektör neden her gün daha

yüksek hızlı şarj üretmek için milyonlarca

dolar yatırım yapıyor?” diye

konuştu.

“Şarj bataryası

bir çeşit sünger gibidir”

Uçurum, genel şarj prosesini şöyle anlattı;

“Şu anda akıllı telefonların bataryaları

lityum iyon ya da lityum polimer.

Pilin pozitif ve negatif tarafı var. Telefonda

şarj olduğunda akış, pilin negatif

tarafından pozitif tarafına doğru oluyor.

İyonlar orada toplanıyor. Şarj bitip

şarja takıldığında ise iyonlar pozitif taraftan

negatife doğru akışa geçiyor ve

orada toplanıyor. Şarj bataryası bir çeşit

sünger gibidir. Full şarj olmaya yaklaştıkça

artık o kadar yüksek bir hızla

akımı ememezler ve bazı kayıplar olmaya

başlar. Bu akım kaybı da bataryanın

ısınmasına sebep olur.

Yani kısacası aslında

şarj süreci, düz bir çizgi

değil bir eğriden

ibaret. Her gün arttığına

şahit olduğumuz

bu akım o-

ranları da aslında

sabit bir şarj oranı

değil, şarjın pik

yaptığı nokta” diyerek

konuşmasını

sonlandırdı.








REKLAM REZERVASYON

reklam@dijipub.com

SANTRAL

TÜRKİYE’DE

MEDYA YATIRIMLARI

16 MİLYAR TL, REKLAM

YATIRIMLARI 5 MİLYAR

TL OLDU

RA-

POR

Türkiye’de medya

yatırımları 16 milyar TL,

reklam yatırımları ise

5 milyar TL oldu

Türkiye’de 2021 Medya ve Reklam Yatırımları

Raporu, Reklamcılar Derneği

(RD), Reklamverenler Derneği (RVD),

İnteraktif Reklamcılık Derneği (IAB),

Açıkhava Reklamcıları Vakfı (ARVAK),

Ulusal Radyo Yayıncıları Derneği (UR-

YAD) ve Mobil Mecralar Araştırma Pazarlama

ve Reklamcılık Derneği (MMA

TR) adına bağımsız danışmanlık şirketi

Deloitte tarafından yayınlandı.

Dünya genelindeki 42 ülkede medya yatırımları

bir önceki yıla oranla yüzde

28,69 büyürken Türkiye’nin bu hacim

içerisindeki payı yüzde 0,47 oldu. Türkiye

dijital medya yatırımlarının geleneksel

medya yatırımlarına oranı ise, 42

pazar içinde 5. sıraya geldi ve bir önceki

yıla göre yükselerek konumunu güçlendirdi.

Yapılan hesaplamalara göre, Türkiye’de

medya yatırımlarının GSYH içindeki

oranının 2’ye katlanma potansiyeli

olduğu öngörülüyor.

Reklam ve Medya Yatırımları Raporu’na

göre, reklam yatırımları “en büyük sektörler”

perakende, yayıncılık ve bilgi teknolojileri

olurken “en çok büyüyenler”

ise sırası ile bilgi teknolojileri, otomotiv

ve turizm sektörleri oldu.

TV reklam yatırımlarındaki

artış yüzde 43’ün üstünde

Türkiye’deki medya yatırımları içerisinde

yüzde 42,41 oranında pay alarak 7

milyar 190 milyon TL’ye ulaşan TV medya

yatırımları, geçen yıla göre yüzde

43,65 artış gösterdi. Yatırımlarda, 20-

21’in ilk yarısındaki rekor büyümenin

(%54) baz etkisinin ikinci yarıya taşındığı

gözlemlendi. Koronavirüsün izlenmedeki

pozitif etkisi yılın ikinci yarısında

sıfırlanmış olsa da, TV’ye karşı yüksek

talebin yıl boyunca homojen şekilde gerçekleştiği

gözlemlendi. Bu talebin oluşturduğu

yüksek doluluk oranlarının o-

lumlu etkisiyle, Grpxsn değerinde %1’in

de altında çok sınırlı bir düşüş gerçekleşti.

Yatırımlarını artıran sektörler içinde,

özellikle e-ticaret kategorisinin son


RA-

POR

yıllardaki hızlı yükselişinin kesintisiz

devam ettiği de dikkat çekiyor.

En büyük pay dijital medyanın

2021 yılı itibariyle, dijital medya yatırımları

dijital partner ve direkt satın alma o-

larak iki ana başlıkta raporlanmaya başlandı.

Dijital partnerler, marka yaratan,

marka değerini koruyan ve büyüten organize

medya sektörü, direkt satın alma

ise bazı e-ticaret firmaları, KOBİ’ler, o-

yun siteleri gibi kendi imkanlarıyla yatırım

ve işlem yapan kuruluşları tanımlanıyor.

Bu doğrultuda dijital partnerlerle

yapılan yatırımlar yüzde 46,7 pay ile 7

milyar 924 milyon TL, direkt satın alma

ile gerçekleşen medya yatırımları ise 10

milyar 943 milyon TL olarak raporlandı.

Toplam dijital medya yatırımları ise 18

milyar 867 milyon

olarak raporda yer

aldı. Dijitalleşmenin,

Mart 2020 itibariyle

pandeminin etkisiyle

hız kazandığı ve

2021’de de bu etkinin

devam ettiği gözlemlendi.

2021 yılında

gerçekleşen dijital

medya yatırımları i-

çerisinde sosyal medya

yüzde 60,5 ve native

yüzde 3 paya sahip oldu. Platforma

göre mobil yüzde 73, satın alma biçimine

göre ise programatik %78 pay sahibi oldu.

Mobilin dijitaldeki

kullanım payı yüzde 73

Dijital Medya Yatırımları’nın yüzde 73’ü

mobil, yüzde 27’si ise PC üzerinden gerçekleşti.

2020 yılında 5.270 milyon TL

olan Mobil Medya Yatırımı 2021 yılında

13.773 milyon TL’ye yükseldi. Aynı şekilde

toplam gösterilen web sayfası trafiğinin

yüzde 70’i mobil telefonlar üzerinden

gerçekleşti. Özellikle pandemi süresince

tüketicilerin yoğun sosyal medya

kullanımı ile Türkiye’de sosyal medya

kullanıcı sayısı 69 milyona ulaştı. Reklamverenlerin

de sosyal medya üzerindeki

reklamlarını artırmaları neticesinde

mobil, dijital yatırımlar içerisinde yüzde

60,49’luk (11.413 milyon TL) pay alarak

sosyal medya kanalları mobil medya yatırımlarında

ilk sırada yer aldı.

Basındaki büyüme düşük


toplamda yüzde 1,6’lık pay alarak 445

milyon TL olarak gerçekleşti, geçen yıla

göre yüzde 6,43 artış gösterdi. Pandemi

öncesi raporlanan 2019 yılı medya yatırımları

(503 Milyon TL) ile karşılaştırıldığında

enflasyon etkisi hariç küçülme

gözlemlendi. Pandemiyle birlikte tüketicinin

haber takibinin dijital mecraya

yönelmesinin kalıcı bir eğilim haline geldiği

anlaşıldı. Tiraj ve erişimin artmaması,

reklamverenin yazılı basına ve ö-

zellikle gazeteye ilgisinin azalmasına sebep

oldu. Reklam sütun*cm kullanımları


RA-

POR

düşerken, enflasyon

etkisiyle işgücü dışında

en önemli maliyetler

olan kağıt ve

mürekkepte küresel

artışlar, gazete ve

dergiler üzerinde ö-

nemli baskı unsurları

haline geldi.

Açıkhava hızla toparlanıyor


toplamda yüzde 5,6’lık pay alan açıkhava

946 milyon TL olarak gerçekleşti, geçen

yıla göre yüzde 34,58 artış gösterdi. Pazarlama

sektörünün talebinin yükseldiği,

açıkhava ünitelerinin çeşitlendiği, açıkhava

kullanımının yaratıcı çalışmalara ve

medya planlamasına çok daha uygun bir

ortam sağladığı görüldü. Açıkhava envanterine

yeni katılan reklam alanları da bu

büyümeyi etkiledi. Açıkhava sektöründe,

2022 yılında yeni ihaleler ve yeni yatırımlar,

dolayısıyla yeni reklam alanları görülmesi

bekleniyor.

Radyo medya yatırımları koronavirüs nedeniyle

mayıs ve aralık aylarında yaşanan

tam kapanmaya rağmen geçen yıla göre

yüzde 41,36 artarak, yüzde 2,5 pay ile 417

milyon TL olarak gerçekleşti. Bu artış ve

2022 yılının ilk üç ayına ait veriler radyoların

2022 yılı sonu hedeflerini bir milyar

liraya yükseltmesini sağladı.

Sinemanın pandemi öncesi

değerlerine ulaşması bekleniyor

Sinema salonlarının pandemi sebebi ile

2021 yılının temmuz ayında açılabilmeleri

sebebiyle sinema yatırımları 31 milyon

TL olarak gerçekleşti. Sinema, 2022

yılının ilk çeyreğinde 38 yerli ve 50

yabancı filmin vizyona girmesiyle, toplam

16 milyon, mart ayında ise 7 milyon

seyirciye ulaşarak tüm zamanların en

yüksek mart ayı performansını gerçekleştirdi.

2022 yılında sinema sektörünün

tekrar pandemi öncesi değerlerine ulaşması

bekleniyor.

Medya tüketim alışkanlıkları

pazarlama trendlerini belirliyor

Raporda pazarlama dünyasını etkileyecek

değişen tüketici davranışları da

değerlendirildi. koronavirüs sürecinde

değişen tüketici davranışlarının zamanla

alışkanlıklara dönüştüğüne dikkat çekildi.

Tüketicilerin internette günde 6 saat 54

dakika, müzik servislerinde 3 saat 24

dakika, sosyal medyada 2 saat 25 dakika,

televizyonda ise 1 saat 31 dakika geçirdiği,

dijital mecralarda bu kadar çok zaman

geçiren bireylerin davranışlarının

markaların pazarlama çalışmaları için

yol gösterdiği belirtildi.


%10

İNDİRİMLİ

.

İnternet Sitesine

Yönlendirme

Reklam Videosu

İzleme

Reklamda Müzik

Dinleme

HEPSİ BİR ARADA

TEK REKLAM FİYATINA

reklam@dijipub.com

MEDYATABLET







REKLAM REZERVASYON

reklam@dijipub.com

SANTRAL

SANTRAL 2022 NİSAN

You also want an ePaper? Increase the reach of your titles

Delete template?

Save as template?