KİBRİT KUTUSU ANIT SAYI
Bahar 2022 (Spring 2022) Instagram: @kibritkutusudergi Turkey, İstanbul/Fatih Şehremini. * * * * * ATIFLAR https://www.freepik.com/free-photo/cement-wall-floor-copy-space_2971619.htm https://www.freepik.com/free-vector/film-roll_1020923.htm https://www.freepik.com/free-vector/flat-quote-box-frames-collection_13985491.htm https://www.freepik.com/free-vector/realistic-book-template-front-side_764449.htm#page=1&query=ki̇tap&position=14 (Kitabın üzerindeki şekil “Görme Biçimleri-Metis Yayıncılık” orijinal baskısından alınmıştır. Dergimiz için kitabın kapağı tekrar tasarlanmıştır.) https://www.freepik.com/free-vector/dark-hexagonal-background-with-gradient-color_12804210.htm#page=4&query=arka plan&position=49 https://www.freepik.com/free-vector/vintage-flower-illustration_2920632.htm https://www.freepik.com/free-vector/illustration-medical-icon_2606899.htm https://www.freepik.com/free-photo/3d-grunge-room-interior-with-spotlight-smoky-atmosphere-background_6038271.htm#page=1&query=siyah arka plan&position=3 https://www.freepik.com/free-vector/camera-viewfinder-frame_5093632.htm https://www.freepik.com/free-vector/instagram-icon-collection_967258.htm#page=1&query=instagram&position=0 https://www.freepik.com/free-psd/social-media-instagram-post-template_6353554.htm https://www.freepik.com/free-vector/hand-painted-watercolor-abstract-watercolor-background_15592661.htm
Bahar 2022 (Spring 2022)
Instagram: @kibritkutusudergi
Turkey, İstanbul/Fatih Şehremini.
*
*
*
*
*
ATIFLAR
https://www.freepik.com/free-photo/cement-wall-floor-copy-space_2971619.htm
https://www.freepik.com/free-vector/film-roll_1020923.htm
https://www.freepik.com/free-vector/flat-quote-box-frames-collection_13985491.htm https://www.freepik.com/free-vector/realistic-book-template-front-side_764449.htm#page=1&query=ki̇tap&position=14 (Kitabın üzerindeki şekil “Görme Biçimleri-Metis Yayıncılık” orijinal baskısından alınmıştır. Dergimiz için kitabın kapağı tekrar tasarlanmıştır.)
https://www.freepik.com/free-vector/dark-hexagonal-background-with-gradient-color_12804210.htm#page=4&query=arka plan&position=49
https://www.freepik.com/free-vector/vintage-flower-illustration_2920632.htm
https://www.freepik.com/free-vector/illustration-medical-icon_2606899.htm
https://www.freepik.com/free-photo/3d-grunge-room-interior-with-spotlight-smoky-atmosphere-background_6038271.htm#page=1&query=siyah arka plan&position=3
https://www.freepik.com/free-vector/camera-viewfinder-frame_5093632.htm
https://www.freepik.com/free-vector/instagram-icon-collection_967258.htm#page=1&query=instagram&position=0
https://www.freepik.com/free-psd/social-media-instagram-post-template_6353554.htm
https://www.freepik.com/free-vector/hand-painted-watercolor-abstract-watercolor-background_15592661.htm
Create successful ePaper yourself
Turn your PDF publications into a flip-book with our unique Google optimized e-Paper software.
Sayı: 4 Bahar 2022
Karanlığa bir kibrit çak!
anıt
sayı
ŞEHREMİNİ ANADOLU LİSESİ EDEBİYAT DERGİSİ
ORTAK
ANILAR
ARŞİVİ
(4) Bir Film Şeridi Gibi
(6) Bu Dünyadan Bir Ramazan Vural Geçti
(7) yirmi kırk bir
(8) 18 Temmuz Sabahı
(9) Şehremini’de 17 Yıl
(10) Arşivden
(12) Görme Biçimleri
(14) Nezir Aydın Hoca’mızın En Sevdikleri
(16) Poster
(18) Kalp Fırtınası
(20) Ramazan Vural ve Murat Adıgüzel
(22) Ayrılık Vakti
“Meğer ölüm en büyük öğretmenmiş ve
Yaradan bize bunu öğretmenlerimizi alarak öğretecekmiş.”
Kibrit Kutusu Dergi Editörü Safa Uzun
“Bu dünyadan bir Ramazan Vural geçti.”
Dicle Nur Çitirki
“Hiçbir koşulda ‘kendi’ gibi olmaktan vazgeçmeyen,
yüreğini sevdiklerine, onu sevenlere cesurca ve karşılıksız
açabilen, insana ‘insan’ olduğu için değer veren
ve asla ayrım yapmayan kocaman bir yürek
Ramazan...”
Şehremini Anadolu Lisesi İngilizce Öğretmeni Murat Adıgüzel
(23) Japonla gitsin çocuuum
(24) Tanıyamamış Olanlar İçin
(26) Bir Şarkı Olsa
(28) Son Söz
(30) Arka Kapak Poster
8 KASIM 2020
17 TEMMUZ 2020
21 MART 2021
4 | Şehremini Anadolu Lisesi
Kibrit Kutusu Dergi | Anıt Sayı | 5
Temmuzun çok da kavurucu olmayan, tatlı sıcak bir gün sonuydu. Anlamsız
(ya da sonradan böyle olduğunu düşündüğüm) bir neşe kaplıydı
içim. Nereden bilebilirdim ki yılın, benim için belki de en kötü gecesini
yaşayacağımı!
Hani “Kötü haber tez yayılır.” derler ya. Bu cümlenin soğuk bir doğruluğu
var. 17 Temmuz gecesinde de karşılaştığım ‘bilmem kaç sohbetten
bilmem kaç mesaj’ tam olarak ‘kötü haberin tez yayılması’ amacına hizmet
ediyordu. Acı bir hizmet.
Mesajları okumaya başladığımda “Şaka olabilir mi?” diye sorup “Neden
olsun ki!” diye sorumu cevaplarken bu soru-cevap şeklindeki iç sesimin
bir kısır döngüye girdiğini hissetmiştim diye hatırlıyorum. Bu döngünün
1-2 dakika kadar sürdüğünü sanıyorum şu an. Sonrasında içime -tarifi
biraz zor- büyük bir hüzün çöktü. Gözümün önünde bir sürü sahne
canlanıverdi, bir zamanların günlük rutini olan. Ardından sanki o hüzün
çekildi ve öylece bomboş kaldı içim. Şimdi anlıyorum ki o boşluk hiç
kapanmayacak, küçük-büyük anları anımsadıkça buruk tebessümlerle
küçülecek. ‘Buruk’ ne de güzel betimliyor ‘tebessüm’ü.
yirmi kırk bir
İnsan utanır.
hayatlara nasıl böyle girersin,
kendini sevdirip
gidersin?
Hayatın tüm anlamını ve
yine aynı hayatın kafaya yatmayan her yanını
tek bir sabah nasıl anlatır
hem de öznesi artık çok uzaktayken.
Yetermiş aynı havayı solumak.
bir kez çatılmış kaşını,
büyük alnını görmek
az bir şey sesini duyup
niyetini okumak
-sevmeye.
Ramazan Hoca bizden ayrılmadan önce hepimize ‘buruk tebessümler’
bıraktı bence. Bunları; fark ettirmeden, her gün bizi güldürdüğü - bizimle
güldüğü anlarda önce biriktirdi sonra bize miras olacak şekilde bıraktı.
Biz ise bu mirasla her onu hatırladığımızda karşılaşıyoruz.
Ölüm habersiz bir misafirmiş
anladım.
yanılıyormuş ölümün kapıyı çaldığını söyleyenler
hiç de saygılı değilmiş öyle kapıyı çalacak kadar.
belki ölümle aramızda bir kapı boyu bile yoktur, ne dersin?
dicle nur çitirki
Bu dünyadan bir Ramazan Vural geçti.
“Millet, çökün çökün!” diye derse girip her zaman yanında getirdiği ‘çuku
çuku’ ları soru bildikçe bize dağıtan, öğle aralarında - boş derslerde tıpkı
misafir ağırlar gibi çardağında öğrencilerini ‘çaylayan’, başımız dara
düştüğünde yanına gittiğimiz ve her derdimize derman bulmaya çalışan,
hatta bizim için telefonuna yüklediği YKS kronometresinden bakıp
bize, sınava “seksan” gün kaldığını müjdeleyen(!), sınava az kaldıkça
başa çıkılmayacağını düşündüğümüz strese karşı savaşmamızı sağlayan,
kısacası şartlar ne olursa olsun yanımızda duran, bize abilik/ babalık
yapan...
hem hocamın kapısı da çalınmadıysa
yani ölümün bir ses edişi
ışıklı bir yol gösterişi yoksa
ben nasıl kızayım ona?
gidenin ardından konuşurum
içime sığmaz.
Hocam, hala dönmek için son bir uyarı varsa
tüm o seçenekleri kullan ve dön ki
bizi de böyle arkandan konuşur gibi etme!
safa uzun
Bu dünyadan bir Ramazan Vural geçti!
18 Temmuz 20 20.41
6 | Şehremini Anadolu Lisesi
Kibrit Kutusu Dergi | Anıt Sayı | 7
Şehremini’de 17 Yıl
serkan aslan
18 Temmuz sabahı
O sabah bambaşka bir sabahtı güneş hiç olmadığı kadar
sönük, kuşlar sessiz, ağaçlar ve gökyüzü ise renksizdi.
Gece yorgun düşüp 1 saat uyku sonucunda sabah kalktığımda
keşke rüya bitmiş olsaydı diye telefonu aldım elime
ama gerçekti ve gökyüzüne güneşe, aya ve kuşlara baktım...
renksiz, sönük ve kapkara. Bir yaz sabahı böyle görmemiştim
hiç gökyüzünü. Görmemiştim kendimi aynada
bu kadar mutsuz, yorgun ve bitkin. Sonra düşündüm acaba
olsaydı yanımda demez miydi: “Serko bu nedir yav insan
ağlar mı bunun için. Ben istediğim yerdeyim zaten?”
“Attığınız manzaralar çok güzel.” demiştim. “Gelirsin inşallah.”
diye cevap vermişti bana. Geleceğim hocam söz geleceğim
ağaçlar yaprak dökmeden, yağmurlar başlamadan,
hava soğumadan geleceğim. Sizi dediğiniz gibi mekanınızda
göreceğim.
Bir 18 Temmuz hiç olmamıştı bu kadar dargın hayata
olmamıştı bu kadar puslu soğuk ve karanlık
hiç olmamıştı bu kadar sensiz
hiç olmamıştı bu kadar zevksiz
hiç olmamıştı bu denli kanayan derin bir yara ağaçları
dağları denizleri küstürecek
sessizlik olmamıştı
kuşlar bu kadar sessiz ve biz sizsiz...
Rahmet, özlem ve minnetle anıyoruz seni güzel insan. Rahmet,
minnet ve özlemle anıyoruz seni Komutanım...
“Çocuklar sabah bir geliyor gözleri kan
çanağı uykusuzluktan. Bu, sistem bozukluğundan
kaynaklanan bir şey, başka bir
şey değil ki yani. Yeteneğe göre eğitim
olsa. At yarışı gibi bir şey çünkü bu.”
“Düzeni kökünden değiştirmek isterdim.
Sömürü düzenini?”
arşivden
Hayat felsefiniz nedir?
Hayat felsefem öğrencilerimin mutluluğu üzerine kurulmuştur benim.
Okulda yaşadığınız en garip olayı anlatır mısınız?
Açık açık konuşayım mı?
Nasıl isterseniz.
Ben doğudan gelmiş bir insanım. Bizim ilişkilerimizin hiçbirisi maddi
menfaatler üzerine kurulmamış. Ben bu okula geldiğimden beri buradaki
ilişkilerin hepsinin çıkar ilişkisi olduğunu gördüm. Karşılaştığım
en garip olay budur işte. Onun için bu memlekette -İstanbul’da- fazla
durmak istemiyorum.
Öğrencilerden mi gördünüz bunu?
Hayır, öğrenciler daha merttirler.
Öğretmenlik hayatınızda şahit olduğunuz ve çok şaşırdığınız
bir olay oldu mu?
Oldu bu okulda. Havuzun yanında on lira vardı, yukarıdan pencereden
çocuk parayı gördü, aynı geyik görmüş aslan gibi zıpladı geldi.
Aşağı indi, aldı parayı, yukarıya çıktı. Dedim oğlum “hayırdır böyle
gittin geldin.” “Hocam on lira gördüm.” dedi. “Bir sahibi vardır, belki
ilaç alacaktı belki kantin giderini karşılayacaktı…”
“Olur mu hocam, gördüğüm her şey benimdir.” dedi. Aynen bu cümleyi
kullandı bu beni çok şaşırtmıştı.
10 | Şehremini Anadolu Lisesi
*
Şehremini’yi farklı kılan bir
özellik var mı sizce?
Samimiyet var gerçekten buradaki
öğrencilerde.
Sakallarınızı nerede ağarttınız?
Sakallarım burada ağardı vallahi.
Geldiğimde simsiyahtı. Öğrenciler
üzerinde düşünmekten
sakallarımız ağardı.
Okulda en yakın arkadaşınız
kimdir?
Cumali Abi’dir.
RAMAZAN VURAL
bu memlekette
-İstanbul’da-
fazla durmak
istemiyorum.
Neden bu kadar sakin bir insansınız?
Sakinlik iyi bir şeydir. Hız çağımızın
hastalığıdır ya; toplumsal
olarak, bütün dünya olarak ne
kadar yavaşlarsak o kadar iyileşeceğiz.
Bu yüzden yavaşlık benim
takıldığım bir konudur ama
bunun dışında karakter olarak
yavaşlık ayrı bir şeydir. Yavaşlamamız
gerekiyor yani hızlanınca
ayrıntıları kaçırıyorsunuz. Sakinlik
konusuna gelince; o, panikatağımı
bastırmak için ne kadar
çok sakin kalırsam panikatağım o
kadar çabuk azalıyor.
İnsanlara mı patlıyorsunuz
yoksa kendi içinize mi?
Hepsi, bir de Karadenizlilik var
sonuçta Murat hocamda da vardır.
Aniden parlarsın az sonra
söner. O da Nihat hocanın çok
söylediği bir söze denk geliyor:
Coğrafya her şeydir. Yani Karadeniz’in
iklimi, suyu yüzünden bu
ani parlamalar; tipik Karadeniz
insanı aslında. Ama tabii uymuyor
bu Karadeniz’in hızlı, tez canlı
oluşuna benim bu sakinliğim.
Ama ben ne kadar Karadenizliyim
bilmiyorum çünkü çay içmem,
hamsi yemem, vs. O yüzden hocalar
bana takılırlar.
NEZİR AYDIN
(*) İlk sayımız için yaptığımız ancak mizanpaj aşamasında 40 sayfalık sınırlar içerisinde kalma mücadelesi verirken bir kısmını
dışarıda bırakmak zorunda kaldığımız Ramazan Vural ve Nezir Aydın röportajlarının tamamı. 2019’dan.
Kibrit Kutusu Dergi | Anıt Sayı | 11
“Görme konuşmadan önce gelmiştir. Çocuk konuşmaya başlamadan önce bakıp
tanımayı öğrenir.” sözleriyle başlayan Görme Biçimleri, dünyaya geldiğimiz andan
itibaren sürekli maruz kaldığımız imgelere ve onların dünyasına odaklanıyor. John
Berger’in BBC için hazırladığı belgesel 1972 yılında Görme Biçimleri adıyla kitaplaştırılmış,
başta John Berger olmak üzere, Sven Blomberg, Chris Fox, Michel Dibb
ve Richard Hollis tarafından hazırlanmıştır. Kitap; dördü yazı ve imgelerden, üçü ise
sadece imgelerden oluşmak üzere toplam 7 denemeden oluşur.
GÖRME BİÇİMLERİ
12 | Şehremini Anadolu Lisesi
JOHN
BERGER
NEZİR AYDIN HOCA’MIZIN EN SEVDİĞİ KİTAP.
inceleme: reyyan nilüfer karahan
Kitapta sadece imgelerden oluşan denemeler bile kafada bir soru işareti yaratmaya
yeter. Amaç da tam olarak budur aslında. Berger, kitaptaki hedeflerinin bir sorular
süreci başlatmak olduğunu ve açıklamasız, hatta adsız imgelerden oluşan denemelerin
de bu amaç doğrultusunda hazırlandığından bahseder. İmgeye eklenen sözcük
seyirciye, okucuya ifade ettiği anlamdan çıkıp sözcüklerin aracı haline gelir. Anı olarak
çekilmiş bir fotoğrafın arkasına yazılmış bir iki kelime ya da bir sanat eserinin
altına yapılmış kısa bir açıklama, o imgelere olan duygu ve düşüncelerimizin yönünü
bir anda başka bir tarafa yönlendirebilir. Kitapta bu durumu daha iyi açıklamak
için Van Gogh’un “Buğday Tarlası ve Kargalar” tablosu örnek verilmiştir. Yazar ilk
sayfada tablonun açıklamasız halini okuyucuya sunar ve ona resme bir süre bakmasını
söyler. Bir diğer sayfaya geçildiğinde ise resmin aynı haline “Van Gogh’un kendini
öldürmeden önce yaptığı son resim” açıklaması eklenmiştir. Bu kısa deney
sonrasında okuyucunun resme karşı kafasında beliren düşüncelerin, resmin ona
hissettirdiklerinin değişeceği aşikardır. Kitapta açıklanan fikri daha iyi anlatmak
için sanat eserlerinden sık sık yararlanılması okuyucunun anlatılmak isteneni daha
kolay anlamasına yardımcı olur.
“Eklenen sözcüğün imgeyi nasıl değiştirdiği güç, ama değiştirdiği kuşkusuz. Artık imge
sözcüğü aydınlatıyor.” (s.28).
Berger, imgeleri yeniden yaratılmış görünümler olarak ifade eder ve imgelerin canlandırdığı
şeyin önüne geçtiğini, ondan daha kalıcı hale geldiğini söyler. Bizler aslında
karşılaştığımız imgelere yetiştiğimiz çevre, inançlarımız, sosyal statümüz gibi
bizi biz yapan birçok etkenin farklılaştırdığı görme biçimiyle bakarız. Örneğin, bir
fotoğraf karesine baktığımızda yalnızca fotoğraftaki nesneleri değil, fotoğrafçının o
nesneleri nasıl gördüğünü görürüz. Fotoğrafçının çektiği deniz, onun görme biçimiyle
farklı bir görünüm kazanır, yani imge yeniden yaratılmış olur. Büyülü bir durumdur
bu. Buna benzer bir başka durum, hatta belki daha büyülüsü, resim sanatında
karşımıza çıkar. Ressamın tuvale bıraktığı boya içerisinde zamanı tutar. Yıllar sonra
bir müzede, sergide özgün resme bakan seyirci ressamın tabloda bıraktığı fırça izlerini
takip ederek ondan belki de yüzyıllar önce yaşamış ressamla arasındaki zamanı
kapatır. Belki de yeniden canlandırılan resimlerden ziyade özgün resmi görmenin
insanları daha çok etkilemesinin sebeplerinden biri o eserin biricikliğinin ve maddi
değerinin yanında aktardığı bu histir. Zamanda yolculuk yapıyormuş hissini andırır.
Yazarlar bu konunun dışında kitap, kadınlar ve erkeklerin kendilerini görme biçimlerinin
birbirinden farklı oluşu, kadın vücudunun bir arzu nesnesi olarak yağlı boya
sanatında kullanılması, çıplaklık ve nü arasındaki fark, reklamcılık ve reklamlar gibi
imgeler dünyası hakkında birçok konuyla ilgilenmiştir.
Kibrit Kutusu Dergi | Anıt Sayı | 13
Nezir Aydın Hoca’mızın
En sevdiği renk:
En Sevdikleri
En sevdiği
film:
En sevdiği söz:
“Japonla gitsin çocuğum.”
En sevdiği çiçek: Nergis
(*)Kış 2019 sayımız için
hazırladığımız “Hocalarımızın
En Sevdikleri”
bölümü için tüm hocalarımızla
soru-cevap yapmıştık.
Lakin Ramazan
Hoca’mızı müsait bir
anında yakalayamamıştık.
Çok üzgünüz.
14 | Şehremini Anadolu Lisesi
Kibrit Kutusu Dergi | Anıt Sayı | 15
ömer dede
16 | Şehremini Anadolu Lisesi
nezir aydın
Kibrit Kutusu Dergi | Anıt Sayı | 17
çay, çardak, kantin, uçak, seksan, türk sanat
müziği, deneme sınavları, çuku çuku,
sanat, kimya, trt müzik, görsel sanatlar,
ikram, asil, zarif, ilkeli, sıcakkanlı, güler
yüzlü, iyi kalpli, babacan, abi, öğretmen,
hoca, baba, sanatçı,
sevgi dolu, güler yüzlü,
hoşsohbet, sakin, cömert,
adam, fedakâr,
şehremini. çay, çardak,
kantin, uçak,
seksan, türk sanat
müziği, deneme sınavları,
çuku çuku,
sanat, kimya, trt müzik,
görsel sanatlar,
ikram, asil, zarif,
ilkeli, sıcakkanlı, güler
yüzlü, iyi kalpli, babacan,
abi, öğretmen, hoca,
baba, sanatçı, sevgi dolu, güler
yüzlü, hoşsohbet, sakin, cömert,
adam, fedakâr, şehremini.
çay, çardak, kantin, uçak, seksan,
türk sanat müziği, deneme sınavları,
çuku çuku, sanat, kimya, trt müzik, görsel
sanatlar, ikram, asil, zarif, ilkeli,
sıcakkanlı, güler yüzlü, iyi kalpli, babacan,
abi, öğretmen, hoca, baba, sanatçı,
sevgi dolu, güler yüzlü, hoşsohbet, sakin,
cömert, adam, fedakâr, şehremini. çay,
18 | Şehremini Anadolu Lisesi
çardak, kantin, uçak, seksan, türk sanat
müziği, deneme sınavları, çuku çuku, sanat,
kimya, trt müzik, görsel sanatlar, ikram,
asil, zarif, ilkeli, sıcakkanlı, güler
yüzlü, iyi kalpli, babacan, abi, öğretmen,
hoca, baba, sanatçı, sevgi
dolu, güler yüzlü, hoşsohbet,
sakin, cömert,
adam, fedakâr, şehremini.
çay, çardak,
kantin, uçak, seksan,
türk sanat müziği,
deneme sınavları,
çuku çuku, sanat,
kimya, trt müzik,
görsel sanatlar, ikram,
asil, zarif, ilkeli,
sıcakkanlı, güler
yüzlü, iyi kalpli, babacan,
abi, öğretmen, hoca,
baba, sanatçı, sevgi dolu, güler
yüzlü, hoşsohbet, sakin, cömert,
adam, fedakâr, şehremini.
çay, çardak, kantin, uçak, seksan,
türk sanat müziği, deneme sınavları,
çuku çuku, sanat, kimya, trt müzik, görsel
sanatlar, ikram, asil, zarif, ilkeli,
sıcakkanlı, güler yüzlü, iyi kalpli, babacan,
abi, öğretmen, hoca, baba, sanatçı,
sevgi dolu, güler yüzlü, hoşsohbet,
sakin, cömert, adam, fedakâr, şehremini.
Kibrit Kutusu Dergi | Anıt Sayı | 19
Fotoğraflar: Murat Adıgüzel
Hiçbir koşulda “kendi“ gibi olmaktan vazgeçmeyen, yüreğini sevdiklerine, onu
sevenlere cesurca ve karşılıksız açabilen, insana “insan” olduğu için değer veren
ve asla ayrım yapmayan kocaman bir yürek Ramazan...
Hayatımda tanışıp “kardeş” samimiyetinde olmaktan büyük mutluluk duyduğum
bir kalp. Yüreğinden kopup gelen ve hatırladıkça mutlu olup duygulandığım
“Gitmemen için dua edicem.” cümlesini bana ömürlük hediye eden dev adam.
Güven veren, okulun bahçesinde her daim olması huzur veren, yitip giden değerleri
en güzel tarafından yaşatan, kırmayan, üzmeyen bir can. Farklılıkların hiçbir
zaman ‘samimi’ olmada bir engel olmadığını altını çizen güzel insan. Farklı
coğrafya ve kültürlerden gelmemize, bambaşka özelliklerde olmamıza rağmen
ortak bir çatıda kardeşçe yaşayabilmenin güzelliğini bana ve birçok insana yaşatan,
“bu adamla ortak noktamız pek yok ama çok seviyorum.” diyebilen canım
kardeşim. Bence insanın dünyada yapabileceği en özel ve değerli şeyleri yaptın.
Çevrene, sevdiklerine ve bence dünyaya ve insanlığa çok güzel armağanlar bıraktın.
Hem de çok hoş bir sada...Hayallerin yarım kalmadı. Elbette bir mekanda
ve zamanda sonu gelecek. Dünya sana çok şey borçlu. Huzur içinde uyu...
Murat Adıgüzel
REC HD 4K 25FPS 99%
“Japonla gitsin
çocuuum...”
00:00:20:05
MENU
video sona eriyor, ayrılık vakti...
dirilerden hiçbir
şey istemediği için
ölmemiş gibi...
Nasıl anlatırım ki ben seni? Verdiğin emekleri, nasıl beyefendi olduğunu,
herkesin yardımına koştuğunu herkes bilirken... ‘Küçükken astronot olmak
istemiştim. Baktım bu ülkede olunmuyor, kafamdaki uzayın resmini yapıyorum
ben de.’ demiştin bir keresinde... Model uçak, kağıt uçak, teleskop, yelken
kanat derken çok erken kanatlanıp uçmadın mı?
Dolabımı her açtığımda yan taraftan dağınıklığa bakıp gülümseyişin, neredeyse
on iki yıldır o masada yan yana oturuşumuz, kafandaki binbir proje...
Hepsini alıp gittin mi gerçekten?
Son konuşmalarımızdan birinde ‘Çizdiklerini görüyorum, biraz yarım yamalak
bırakılmış gibi, tembel işi’ diyip gülmüştün... Ben senin alıp getirdiğin
defterime yarım yamalak resimler yapmaya devam ederim de, senin yarım
bıraktıkların... Salonumun baş köşesinde duruyorsun zaten... Ama kalbimiz
çok kırgın... Canım üstadım, ‘Japonla gitsin çocuuum’ de lütfen!
İlknur Urhan
22 | Şehremini Anadolu Lisesi
Kibrit Kutusu Dergi | Anıt Sayı | 23
ezgi.simsek21
transkobuskas
aslitopcu0
kibritkutusudergi #anıtsayı
16 Temmuz 21
kibritkutusudergi #anıtsayı
29 Temmuz 21
bilalkurrtt
TANI-
OLAN-
YAMA-
LAR
MIŞ
İÇİN
kibritkutusudergi #anıtsayı
16 Temmuz 21
kibritkutusudergi #anıtsayı
29 Temmuz 21
gureezgi
leunerdeo
24 | Şehremini Anadolu Lisesi
kibritkutusudergi #anıtsayı
25 Temmuz 21
kibritkutusudergi #anıtsayı
25 Temmuz 21
Kibrit Kutusu Dergi | Anıt Sayı | 25
bir şarkı olsa
@gokceso
@109.98.100
@transkobuskas
“Şimdi bize ‘bakın, bu uçak
böyle atarsan daha iyi gider’
diyordun abi ama sen
uçtun gittin. Nurlar içinde
yat.”
Ruhi Sezgin
“12 yıldır her okul günümde
gördüğüm, konuştuğum,
çok şey öğrendiğim meslek
büyüğümü, üstadımı kaybettim.
Akla bilime inancı
büyüktü, yol göstericiydi.
‘Nezir Hocam nasıl yapalım
şu işi’ dediğimizde bize yeni
bir çözümle geleceğini bilirdik.
Okulumuzun önemli bir
değeriydi, üzüntüm sonsuz.”
Murat Selamet
“O kadar üzüldüm ki telefon
elimde öylece kaldı.
Ne desem ne yapsam boş.
Hayatın ne kadar boş ve
anlamsız olduğunu tekrar
idrak ettiğim an. Herkesin
dediği gibi çözüm odaklı,
beyefendi, dost bir insandı.
Allah rahmet eylesin, mekanı
cennet olsun. Rabbim
sevenlerine sabır versin.”
Murat Ay
“Kantine uğrama durumu
olmayan öğrencileri tespit
ederdi. Kırmadan bir şeyler
ikram etmenin yolunu da
bulmuştu kendince.”
Zeliha Baksı
“Ben bu okula geldiğimde
oradaydı, hep oradaydı.
Garip geliyor. Okul bile eksiliyor.
Ne kadar çok üzülür,
eksilir olduk.”
Melek Gündüzalp
“Gönlünün genişliğini her
hareketinde gösterirdi. Çay
ısmarlamaları, birimizin
bir yeri yanar diye hep hazırda
olan yanık kremi, her
gün kısa muhabbetlerle
aldığımız çaylar... Daha ne
denebilir ki? Hep aklımda
ve gönlümde olacak. Yattığı
yerden ışık eksik olmasın.”
Dilem Naz Şahin
“Aklımın ucundan geçmezdi
bi’ insanın ‘günaydın’ diyişini
özleyeceğim, özledim.”
(*)
Gökçe Sözübek
bir şarkı olsa
@transkobuskas
@109.98.100
@gureezgi ve @gokceso
bir şarkı olsa
@maistheatre
@109.98.100
@gureezgi
Çok zaman oldu. Dergiye hasret kaldık. Biz sürekli dergiyi düşündük.
Hatta bu 2 yıl içinde üzerinde çalıştığımız 4. sayıyı karşınıza
çıkarmış oluyoruz şu an. Bahar 2020 basmak istedik, olmadı.
2020 almanağı basmak istedik, olmadı. Fevkalade Olaylar Nüshası
basmak istedik, olmadı. Anıt Sayı için de uzun süre uğraştık,
zorluklar her zaman olacaktı, oldu. Ama sonunda sayı elinizde.
Ben bu yazıyı yazarken elinizde olduğuna emin değilim ama siz
eminsiniz biliyorum.
Böyle bir sayıyla dönmek istemezdik ancak kader çizgimiz buraya
yürüdü ve bu koşulda en doğrusu bu.
Bu satırları yazarken arkaya Albinoni açtım, Nezir hocamın
elinde uçağını tutmasını isteyip çektiğimiz fotoğrafı hatırlıyorum.
Basıldıktan sonra iyi iş diyerek dergiye bakışını ve dergiyi en detaylı
inceleyen kişi oluşunu... Ramazan hocamı hatırlıyorum, sana
sponsor olurum -biraz bekledikten sonra- ama beni kapağa koyacaksın,
diyişini. Kapakta yeriniz hazır, size gösteremiyorum, çok
zor. Ömer abimi hatırlıyorum. Kantinde çok bulundum yanında,
az da sırrımı saklamadı. Öyle güvenilirdi, öylece gitti, sessiz. Ülke
meselelerinden konuşurduk, ne olacaktı halimiz. Neyse abi görme
sen bunları. Kış 2019’daki röportajı iyi ki yaptık, yapalım diye çok
uğraştı Yeşim hocam. O sayı basıldıktan sonra kantine astığımız
kendi posterini çıkarıp almış, derginin arasına koyup tost ekmeklerinin
oraya götürmüştü, ne çok mutlu etmiştik onu.
Ayrıca hepsi ayrı ayrı vakitlerde kızmışlardır bana, hak etmişimdir,
sağ olsunlar, keşke...
Zorlu bir yolun sonunda dergi hazır, işte buluşuyoruz yeniden.
Yazı istediğim ama vermeyen öğretmenlerime selamlar. Dergi
neden 30 sayfa, diye düşünenler için...
Özlem Koç Erdin ismini de anmak istiyorum, ilk kibriti çakandı
diyebiliriz. İlk sayının -aslında derginin- oluşmasını sağlayan tasarımcılarımız
Hakan Akdeniz, Uğur Akdeniz ve Maysa Akdeniz’e
de çok teşekkürler. İki hafta içinde sonuca ulaşmamız gerekirken
sıfırdan bir dergi tasarladılar, logomuzu meydana getirdiler. Bir
iftarda konuşmuştuk ilk kez.
Elimizde karmaşık taslakla yola çıktık ama bugün bambaşka bir
yerdeyiz. Pandemi olmasa tıkır tıkır işleyecek bir sistem kurmuştuk.
Pandemi de katkıda bulunmadı değil, beğeninize sunduğum
ilk tasarım deneyimim. Umarım beğendiniz.
Şehremini benim için dirençli günler bıraktı geride. Düşük notlarla
başladım, azarlayan hocalarla yoluma devam ettim. Disiplin
dilekçesiyle adam edildim(!), beni disipline veren ve orada karşılayan
hocalarımla daha sonra röportajlar yaptım, dergiyi onlara
takdim ettim. Kimseye kin tutmadım ama yaptıklarımla karşılarına
çıkmaktan da çok memnun oldum. Şu sıralar üniversitede
ikinci yılımdayım. Kibrit Kutusu’nun devam etmesini umuyorum,
başlatan olarak anılmak isterim.
Murat Ay hocam ile geç tanıştım, tanışınca geç olduğunu anladım
ama zaten hocalarımız 11. sınıftan sonra bize daha farklı bakıyorlar.
Belki de doğru zamandır. Nihat hocam mesafelidir mesela
ama verdiğim mektup da her zaman saklayacağı dosyaların
arasında hâlâ. İkisine de güzel günler dilerim, teşekkür ederim.
Ayrıca bir çayınızı içmek isterim Murat hocam ama artık kantine
giremiyorum, başka bir yerde lütfen.
Son olarak hocam, ablam ve canım Yeşim Demiralay’a teşekkür
ediyorum, sağladığı özgürlük alanından ötürü. Bu sayının ilk
taslağını gördüğünde gözünden akan yaşlardan ötürü.SON SÖZ
Safa Uzun
genel yayın yönetmeni
yeşim demiralay
editör
safa uzun
son kontrol
nur sena çelik
yazarlar
murat adıgüzel
ilknur urhan
dicle nur çitirki
serkan aslan
reyyan nilüfer karahan
safa uzun
tasarım & mizanpaj
safa uzun
e-posta
kibritkutusudergi@hotmail.com
@kibritkutusudergi
ŞAL logosunun ham hali: https://sehremini.meb.k12.
tr/ (Logo bu sayının tasarımcısı tarafından yeniden
düzenlendi ve yeni hali kullanıldı.)
Sayfa 28-29’daki alıntıların kullanılmasına izin verdikleri
için ŞAL Girişimcilik Kulübü’ne teşekkür ederiz.
(Yıldızlı alıntı kendi Instagram hesabımızdan bize
ulaştırılmıştır.)
ramazan vural