22.02.2022 Views

Çarçuba 3.Sayı

Create successful ePaper yourself

Turn your PDF publications into a flip-book with our unique Google optimized e-Paper software.

GİRİŞ

Amigdala hasarı ortaya çıkan bireylerde duygu renkliliğine rastlanır. Bunun sebebi Amigdala’ nın

duygu kontrol merkezi niteliğinde bir görev üstlenmesidir. Duygu renkliliği, duygu durumlarının

karmaşık hale gelmesi, duyguları en üst veya en alt düzeyde hissedilebilmesidir.

Duygular, insanı anlamada, düşünce ve davranışlarına anlam katmak gibi önemli bir role sahip

olduğu bilinmektedir (Tuğrul, 1999). Amigdala hasarı olan bireyler bir nevi duygu karmaşası

yaşamaktadırlar. Kişiliklerinde, hislerinde değişiklikler meydana geldiği gözlemlenmiştir. Yani olaylara

verilen tepkiler, hayata bakış açısı, değişim ve dönüşüm içinde, bambaşka bir kişilik yani karakter

ortaya çıkabilir. Araştırmacıların gözlemlerinde sıkça rastlanmakta olan duygu özellikle korku

duygusu denilebilir. Bu makalede buna vurgu yapılmaktadır. Korku duygusunu yitiren bir bireyin

yaşamında ne gibi değişiklikler yaşanmaktadır sorularına yanıt aranmaktadır.

Duygular üzerinde beyindeki amigdala bölgesinin görevi ortada, tabi bu her şeyin amigdaladan

kaynaklı olduğunu göstermiyor. Amigdala korku gibi duyguların hissedile bilmesi için imkân sağlıyor

fakat neyden korkacağımıza karar veren bölge değildir. Amigdala, korku nesnelerini kodlayıp

sakladığı, konserve haline getirdiği bölgedir denilebilir. (Senemoğlu, 2013).

Organizmanın hayatta kalmasına hizmet eden bir savaş ya da kaç tepkisini hemen başlatır.

Dolayısıyla amigdala, tehlikeyi algılama işlevi aracılığıyla hayatta kalmak için önemli bir role sahiptir.

Amigdala, işlenen birtakım cinayetler, krizler, ifade algılayamama gibi sonuçları ortaya çıkardığı

görülmüştür. Amigdala’ nın ne kadar hayati önem taşıdığı hakkında bilgilerin yetersiz olduğu

bilinmektedir.

Beyin görüntüleme teknikleri sayesinde günümüzdeki patolojik değişimleri fark edilebilecek

düzey mevcuttur. Bu sebepten bu makale beyindeki, fizyolojik değişimlerin sonucunda davranışlara,

bilince ve kişiliğe ne yönde etki ettiğini kanıtlamaktadır.

1.DUYGULAR

Duygu olgusu en kapsamlı anlamıyla “öznel bir his durumu” olarak tanımlanmıştır

(Ashforth/Humphrey, 1995, s.99). Sartre duygu olgusunun “bir anlama sahip olmak ve birşeyleri

belirtmek” şeklinde olduğunu ifade etmiştir (Sartre, 1981; akt. James, 1989). Bu tanımlamaları biraz

daha detaylandırması özellikle duygu ve davranış arasındaki korelasyonu açıklaması bakımından

duygunun, içeriği ya da konusu ne olursa olsun, kişiyi belirli bir şekilde davranmaya dönüştürmesi en

önemli niteliği olarak belirtilmektedir (Brehm, 1999, s.2).

Duygularımız yaşam boyu bize yön verir. Yaşantımız boyunca değişim ve dönüşüm içindedir.

Davranışlarımızı etkileyen duyguların bazıları doğuştan gelir. Yaşam fonksiyonlarımızı sürdürmemizde

yardımcı etkendir. Bazı duygular ise yaşadığımız çevrenin, kültürün etkisi altındadır. Bir olay

yaşadığımızda gösterdiğimiz tepkiler bizim olayı ne denli önemsediğimizle alakalıdır. Birey acı

çektiğinde, beyni ve duyguları acı çektiği derecede etkilenir. Somut tecrübelerimiz hislere dönüşür

ve yaşamımız şekillenir. Zihinsel açıdan nitelendirebileceğimiz tecrübeler ise duygu olarak

adlandırılabilir. Duygular ve hisler arasında her zaman bağlantı vardır (Uysal, 2015).

Duygular, biyolojik olarak hormonlarda farklılık yaratan uyarımlar şeklinde tanımlanabilmektedir.

Sosyal olarak ele alınırsa, duygular, insan davranışlarını etkileyen uyarımlar ya da duyumlardır

diyebiliriz. Ancak duygularla alakalı tek tanım bu değildir. Duyguları, “ruhun idraki ve coşkuları” olarak

ifade ederek kapsamlı bir tanım yapmak da mümkündür. Bu son tanıma göre duygular, özel bir uyarım

sonucunda meydana gelirler, beslenirler ve kuvvetlenirler.

Duyguların sınıflandırılması, genel anlamda duyguların bireyler üzerinde bıraktıkları hislerle

bağlantılıdır. Sevgi, mutluluk-neşe, üzüntü-keder, güven-güvensizlik, umut-umutsuzluk, öfke, korku,

nefret gibi duygulardır (İlbek, 2021).

20

Hooray! Your file is uploaded and ready to be published.

Saved successfully!

Ooh no, something went wrong!