22.02.2022 Views

Çarçuba 3.Sayı

You also want an ePaper? Increase the reach of your titles

YUMPU automatically turns print PDFs into web optimized ePapers that Google loves.

taklitler toplumu simülakr evreni oluşturur (Birincioğlu, 2019). Baudrillard’ın

açıklamaları çerçevesinde ise bağımlılığın, -mış gibi bir dünyada hissedip, düşünüp,

davranışlar gösteren bireylerin kendi yaşamlarını emanet olarak yaşadıkları simülakr

bir evrene dönüştürdükleri ifade edilebilir. Buradan hareketle otantiklikten uzaklaşan

insanın bağımlılık çemberinde nihilizme, ümitsizliğe ve çöküşe uğraması kaçınılmaz

olacaktır.

İnsanın neden bağımlı olduğu, bağımlı oldukları nesnenin bireysel ve toplumsal

dinamikleri neler olduğu gibi sorular bağımlılık sorununa merceği odaklayıp ardından

geniş resme bakılabilmesini sağlayacaktır.

Bireyden topluma yönelik değerlendirildiğinde yaşadıkları doğa ile bağları kopuk,

kişisel iletişim dilini, trajedi hissini, benlik bilincini yitirmiş, içi boşalmış can çekişen bir

nevrozdur bireyin yaşadıkları. Jiroskop mekanizması nasıl dış odaklı bir güç tarafından

yönetiliyorsa bu içi boş birey tamamen dış odaklı, ona dayatılan bir akıl, his ve düşünüş

içerisindedir. Bizi insan olma potansiyelinden alıkoyan aşkın olan her şeye aldığımız

mesafe sonucu dünyada yaşanan sonuç adeta bir büyü bozumudur. Ruhları dışarı

süpürdükçe içeriye daha beter yozlaşmalar girerek tüm toplumu çürüterek, paralize

etmektedir. Dışarıdan içeriye giren bizi hasta eden her şeyin kökeninde kaybettiğimiz

değerler vardır. Bizi hasta eden ve bu toplumsal çözülmeye neden olan önemli bir

konu bağımlılık sorunudur (May, 2007).

Toplumdan bireye yönelerek açıklamaya çalışıldığında ise konservatif kültürde

birey sorgulamadan ve ezber bozmadan mekanik bir şekilde hayatını idame

ettirdiğinde daha az kaygı yaşamakta ve sorumluluklarından kaçarak kendini daha

edilgen bir duruma getirmektedir. Kitle endüstrisi aynılaşmış, itaat eden, tek tip,

birbirinin kopyası haline gelmiş, rutin yaşayan ve kendisine yabancılaşmış insanlarla

bir kitle toplumunu oluşturmaktadır. Bunun önemli bir ayağı teknolojik gelişmeler ve

kitle iletişim araçlarıdır (Kolukırık ve Çil, 2008). Ortak güdülerle hareket eden bu yığının

değerlerle ve özgürlükle ilişkisi minimal düzeyde olup, insanlar benlik yitimiyle

anlamsızlık çemberinde kitle nevrozu yaşamaktadır.

Popüler kültürün tüketime programladığı insanlar teknolojinin gelişmesiyle hemen

her şeye ulaşabilmekte, uzaklar yakın olmaktadır. Bu ulaşılabilirlik bağımlılığın son

yıllarda artış göstermesinde oldukça etkili olmuştur.

Öncesinde aynı ev içerisinde nitelikli zaman geçiren aile üyeleri teknolojinin

gelişmesiyle beraber edindiği tablet, akıllı telefon gibi aletler nedeniyle birbirinden

uzaklaşmış, iletişim kopukluğu aynı aile içerisinde yalnızlaşmış ve böylece zamanının

büyük bir bölümü sosyal medyada tüketme sorununu beraberinde getirmiştir.

12

Hooray! Your file is uploaded and ready to be published.

Saved successfully!

Ooh no, something went wrong!