12.02.2022 Views

KIRMIZI BAŞLIKLI KIZ

Create successful ePaper yourself

Turn your PDF publications into a flip-book with our unique Google optimized e-Paper software.

Evvel zaman içinde uzak ve güzel diyarların birinde

mutlu bir hayatları olan kırmızı başlıklı küçük bir kız

varmış.

Bu küçük kız kırmızı rengi çok sevdiğinden

daima kırmızı başlıklı bir şapka takarmış. Bu

nedenle herkes ona kırmızı başlıklı kız diye hitap

edermiş.


Günlerden bir gün annesi; “Benim biricik tatlı kızım

diye!” seslenmiş.

Kırmızı şapkalı kız aynı tatlılıkla: “Efendim

annecim.” demiş.

Annesi: Bugünlerde anneannen hasta biliyorsun,

onun için hazırlamış olduğum kurabiyeler ile dün

ormandan toplamış olduğum şifalı bitkileri ona

götürebilir misin?”

Küçük kız: Tabiki götürürüm anneciğim, bende

ninemi çok özledim bu sebeple onu ziyaret etmiş

olurum.” demiş.

Her zaman olduğu gibi sevdiği kırmızı şapkayı

başına takan ve üstüne de şapkasını giyen küçük

kız yola koyulmuş.

Annesi onun arkasından seslenerek: “Tavşan

ormanındaki ana yolun üzerinden sakın ola ayrılma.”

diyerek nasihat etmiş.

Her zaman neşeli bir kız olan Kırmızı şapkalı kız,

neşe içerisinde annesinin kendisine önerdiği yoldan

şarkılar söyleyerek ilerliyormuş.

Bir ara kendi kendine: “Acaba buraya niçin tavşan

ormanı diyorlar ki, bu yolu çoktandır kullanıyorum

ama hiç yol üstünde bir tavşana rastlamadım.” diye

mırıldanmış.


Biraz daha gittikten sonra yolun kenarında her

tarafının rengarenk çiçeklerle süslediği bir yola

ulaşmış kendi kendine:

“Ne güzel çiçekler bunlar, anneanneme biraz çiçekte

toplayarak götüreyim.” diye söylenmiş.

Önce çiçeklerin arasında oturarak biraz dinlenmiş ve

ardından o rengarenk çiçeklerden karışık olacak bir

şekilde toplamaya başlamış.

Çiçeklere öylesine kendini kaptırmış ki tavşan

yolundan ayrıldığının bile farkına varmamıştı.

Çiçekleri toplayan Kırmızı Şapkalı Kız çalılıkların

arasından gelen bir ses ile başını sesin geldiği yöne

çevir çevirmez birdenbire karşısında bir kurt

olduğunu görmüş.

Kızcağız o kadar çok korkmuş ki, korkudan elindeki

sepeti bile yere düşürmüş, yere dökülen kurabiyeleri

gören kurt, hemen kurabiyelere doğru giderek

toplayıp sepete yerleştirmiş ve kıza uzatmış.

Kırmızı başlıklı kız aç Kurdun bu davranışı

yüzünden şaşkın bir şekilde onu izlemiş

sonrada Kırmızı başlıklı kız kurt‘un uzattığı sepeti

alarak birkaç adım geri gitmiş, böyle bir şey

olabileceğine bir türlü ihtimal vermiyormuş.

Kızcağız: “Bu güzel davranışınız için size çok

teşekkür ederim.” demiş.


Kurt: “Nereden gelip nereye gidiyorsun, küçük kız.”

diye sormuş.

Küçük kız ise; “Şu yolunun bitimine yakın sağ tarafta

bulunan Anneannemin evine gidiyorum. Bu aralar

pek sağlıklı değil, o sebeple ona bu kurabiye ve

şifalı bitkiler götürüyorum.

Kurt: “Ne güzel? İyi yürekli kız.” demiş.

Küçük Kız: “Bana buralarda herkes kırmızı başlıklı

kız diye hitap eder. Sizde onlar gibi aynı isimle hitap

edebilirsiniz.”

Kurt: “Tamam, iyi yürekli kız memnun oldum, ben

gidip senin anneannene haber vereyim, sende onun

için biraz daha çiçek topla ve eğlenerek acele

etmeden oraya gelirsin, bende seni merak

etmemesini söylerim.” demiş,


Kızın yanından ayrılırken kuzeyden gelen avcının

silahını ateşlediğini işiten kurt, hızlıca oradan

uzaklaşmış,

Kurdun aniden ortadan kaybolduğunu gören kız

ağlamaya başlamış, ağlama sesini işiten avcı kızın

yanına gelerek ona:


“Güzel kız sen burada yalnız başına ne yapıyorsun,

bu yolların tehlikeli olduğunu bilmiyor musun? Uzun

zamandır buralarda gezen kurnaz bir kurdun

peşindeyim ama hala bana denk gelmedi.”

Kırmızı şapkalı kız, avcının sözleri üzerine,

annesinin nasihatine kulak vermediği ve

ormanındaki yoldan ayrıldığı için çok utanmış

kendinden,

Avcıya kurtla karşılaştığını ve avcıya hasta olan

anneannesine kurabiye götürdüğünü anlatmış, birde

tavşan yolundan ayrıldığından kaybolduğunu

söylemiş.

Avcı: “Öyleyse sana anneannenin evine kadar eşlik

etmemi ister misin? Bakarsın yolda o kurnaz kurtla

karşılaşırız, ben seni ondan kururum.” demiş,

Avcının bu cömertliğine sevinen kız, onunla beraber

anneannesinin evine doğru yola çıkmışlar.

Kestirme yollardan kızın anneannesinin evine

çabucak varan kurt, kapıyı çalmış, içeriden gelen

yaşlı ve bitkin bir ses

“Kim o?”


Kurt hemen sesini değiştirerek; “Benim anneanne,

senin için taze kurabiye ve şifalı bitkiler getirdim.”

demiş

Anneanne: “Kapı açık güzel yavrum içeri gelsene,

bende seni çok özledim.” demiş.

Kurt, kurnazca gülümseyerek açık olan kapıda

hışımla içeriye girip annenin ağzını bağlayarak

sandığa hapsetmiş.

Aradan çok fazla bir süre geçmeden kırmızı şapkalı

kız ile avcı anneannenin evine gelmişler.

Avcı: “İşte geldik, haydi bakalım şimdi sen içeri

girerek anneannenin yanına git.” demiş.


Avcı kurdu aramak için etrafa bakına bakına yola

koyulmuş, bu arada kapıyı çalan kıza, içeriden gelen

bir ses;

“Kim o?” Demiş

“Benim anneanne”

“Kapı açık tatlı kızım, hemen içeri gir seni çok

özledim, demiş.

Küçük kız, işittiği ses dolayısıyla biran için içeri girip

girmeme konusunda tereddüt etmiş çünkü işittiği ses

anneannesinin sesine hiç benzemiyordu.

Biraz düşünen Kırmızı pelerinli kız, anneannesinin

hastalığı sebebiyle sesinin değişmiş olabileceği

aklına gelmiş.

Kapıyı açarak içeri girmiş, anneannesinin geceliğini

giyerek, başlığını takmış üstüne de gözlüklerini

takıp, sırtüstü yatağa uzanmış olan kurt, içerisi

aydınlık olmasın diye de perdelerin hepsini

kapatmıştı.

“Oh benim güzel kızım, buraya kadar yorulup bana

kurabiyeler getirmişsin. Bunun için sana ne kadar

teşekkür etsem azdır. Hele bana biraz yaklaş da

seni biraz seveyim kızım.”


Tuhaf bir şeyler olduğunu sezen pelerinli kız elindeki

sepeti bir kenara bırakarak yatağa doğru temkinli

adımlarla yürümüş ama tam yanaşmamış.

Küçük Kız her zaman gördüğü anneannesinden

farklı birinin yatakta yattığını hissettiğinden soru

sormaya başlamış.

“Senin o kolların niçin bu kadar uzun gözüküyor

anneanne,”

“Seni daha güzel bir şekilde kucaklayabilmek için

yavrum.”

Kız: “Kulakların niye bu kadar da büyümüş

anneanne?”

“Seni daha iyi işitebilmek için kızım.”

Kız yine sormuş: “Peki gözlerin niye bu kadar

kocaman olmuş?

“Seni daha iyi bir şekilde görebilmek için yavrum.”

“Hımm öyleyse, dişlerin niçin bu kadar parlak ve

sivri?” Diye sorunca


“Seni daha iyi öpebilmek için” diyerek üzerindeki

yorganı fırlatıp kırmızı şapkalı kızın üzerine

atlamış.

Kırmızı başlıklı kız ve kurt dövüşmeye başlamış.

Kızın imdat, imdat diye bağırışını işiten avcı, hızla

eve girerek kurdu yakalamış.

Şans eseri avcı kurdun ayak izleri dolayısıyla tekrar

anneannenin evine doğru geliyormuş ki kızın

çığlığını duymuş.

Avcı: “Eninde sonunda seni yakalayacağımı

biliyordum ve işte yakaladım seni pis kurt, artık

elimdesin.” demiş,

Avcı, sandığa hapsedilen anneanneyi sandıktan

çıkartmış, yaptıkları için avcıya minnettar olan kız

avcıya dönerek,

“Bizleri bu hain kurttan kurtardığın için sana sonsuz

kez teşekkür ederim amca.” demiş,

“Güzel kızım bende sizin sayenizde kurdu

yakalamış oldum. Bir daha sakın annenin sözünden

dışarı çıkma olur mu?” Diye tembih ettikten sonra

oradan ayrılmış.

Anneanne kırmızı şapkalı kızın getirmiş olduğu o

nefis kurabiyeleri afiyetle yemiş, şifalı otları ise bir

güzel kaynatarak suyunu beraberce içmişler.


Biraz hasret giderdikten sonra dinlenmek için yatan

nine ve torun kalktıklarında anneannesinin hemen

şifaya kavuştuğunu görmüş.

Küçük kız, anneannesine bir daha hiçbir kurdun

kendisini kandırmasına izin vermeyeceğini ve

büyüklerinin kendisine vermiş oldukları öğütlere

harfiyen uyacağını söyleyerek müsaade istemiş.

Tekrardan tavşan yolundan neşe içerisinde şarkılar

söyleyerek korkmadan eve gitmiş.

Hooray! Your file is uploaded and ready to be published.

Saved successfully!

Ooh no, something went wrong!