KIRMIZI BAŞLIKLI KIZ
Create successful ePaper yourself
Turn your PDF publications into a flip-book with our unique Google optimized e-Paper software.
Evvel zaman içinde uzak ve güzel diyarların birinde
mutlu bir hayatları olan kırmızı başlıklı küçük bir kız
varmış.
Bu küçük kız kırmızı rengi çok sevdiğinden
daima kırmızı başlıklı bir şapka takarmış. Bu
nedenle herkes ona kırmızı başlıklı kız diye hitap
edermiş.
Günlerden bir gün annesi; “Benim biricik tatlı kızım
diye!” seslenmiş.
Kırmızı şapkalı kız aynı tatlılıkla: “Efendim
annecim.” demiş.
Annesi: Bugünlerde anneannen hasta biliyorsun,
onun için hazırlamış olduğum kurabiyeler ile dün
ormandan toplamış olduğum şifalı bitkileri ona
götürebilir misin?”
Küçük kız: Tabiki götürürüm anneciğim, bende
ninemi çok özledim bu sebeple onu ziyaret etmiş
olurum.” demiş.
Her zaman olduğu gibi sevdiği kırmızı şapkayı
başına takan ve üstüne de şapkasını giyen küçük
kız yola koyulmuş.
Annesi onun arkasından seslenerek: “Tavşan
ormanındaki ana yolun üzerinden sakın ola ayrılma.”
diyerek nasihat etmiş.
Her zaman neşeli bir kız olan Kırmızı şapkalı kız,
neşe içerisinde annesinin kendisine önerdiği yoldan
şarkılar söyleyerek ilerliyormuş.
Bir ara kendi kendine: “Acaba buraya niçin tavşan
ormanı diyorlar ki, bu yolu çoktandır kullanıyorum
ama hiç yol üstünde bir tavşana rastlamadım.” diye
mırıldanmış.
Biraz daha gittikten sonra yolun kenarında her
tarafının rengarenk çiçeklerle süslediği bir yola
ulaşmış kendi kendine:
“Ne güzel çiçekler bunlar, anneanneme biraz çiçekte
toplayarak götüreyim.” diye söylenmiş.
Önce çiçeklerin arasında oturarak biraz dinlenmiş ve
ardından o rengarenk çiçeklerden karışık olacak bir
şekilde toplamaya başlamış.
Çiçeklere öylesine kendini kaptırmış ki tavşan
yolundan ayrıldığının bile farkına varmamıştı.
Çiçekleri toplayan Kırmızı Şapkalı Kız çalılıkların
arasından gelen bir ses ile başını sesin geldiği yöne
çevir çevirmez birdenbire karşısında bir kurt
olduğunu görmüş.
Kızcağız o kadar çok korkmuş ki, korkudan elindeki
sepeti bile yere düşürmüş, yere dökülen kurabiyeleri
gören kurt, hemen kurabiyelere doğru giderek
toplayıp sepete yerleştirmiş ve kıza uzatmış.
Kırmızı başlıklı kız aç Kurdun bu davranışı
yüzünden şaşkın bir şekilde onu izlemiş
sonrada Kırmızı başlıklı kız kurt‘un uzattığı sepeti
alarak birkaç adım geri gitmiş, böyle bir şey
olabileceğine bir türlü ihtimal vermiyormuş.
Kızcağız: “Bu güzel davranışınız için size çok
teşekkür ederim.” demiş.
Kurt: “Nereden gelip nereye gidiyorsun, küçük kız.”
diye sormuş.
Küçük kız ise; “Şu yolunun bitimine yakın sağ tarafta
bulunan Anneannemin evine gidiyorum. Bu aralar
pek sağlıklı değil, o sebeple ona bu kurabiye ve
şifalı bitkiler götürüyorum.
Kurt: “Ne güzel? İyi yürekli kız.” demiş.
Küçük Kız: “Bana buralarda herkes kırmızı başlıklı
kız diye hitap eder. Sizde onlar gibi aynı isimle hitap
edebilirsiniz.”
Kurt: “Tamam, iyi yürekli kız memnun oldum, ben
gidip senin anneannene haber vereyim, sende onun
için biraz daha çiçek topla ve eğlenerek acele
etmeden oraya gelirsin, bende seni merak
etmemesini söylerim.” demiş,
Kızın yanından ayrılırken kuzeyden gelen avcının
silahını ateşlediğini işiten kurt, hızlıca oradan
uzaklaşmış,
Kurdun aniden ortadan kaybolduğunu gören kız
ağlamaya başlamış, ağlama sesini işiten avcı kızın
yanına gelerek ona:
“Güzel kız sen burada yalnız başına ne yapıyorsun,
bu yolların tehlikeli olduğunu bilmiyor musun? Uzun
zamandır buralarda gezen kurnaz bir kurdun
peşindeyim ama hala bana denk gelmedi.”
Kırmızı şapkalı kız, avcının sözleri üzerine,
annesinin nasihatine kulak vermediği ve
ormanındaki yoldan ayrıldığı için çok utanmış
kendinden,
Avcıya kurtla karşılaştığını ve avcıya hasta olan
anneannesine kurabiye götürdüğünü anlatmış, birde
tavşan yolundan ayrıldığından kaybolduğunu
söylemiş.
Avcı: “Öyleyse sana anneannenin evine kadar eşlik
etmemi ister misin? Bakarsın yolda o kurnaz kurtla
karşılaşırız, ben seni ondan kururum.” demiş,
Avcının bu cömertliğine sevinen kız, onunla beraber
anneannesinin evine doğru yola çıkmışlar.
Kestirme yollardan kızın anneannesinin evine
çabucak varan kurt, kapıyı çalmış, içeriden gelen
yaşlı ve bitkin bir ses
“Kim o?”
Kurt hemen sesini değiştirerek; “Benim anneanne,
senin için taze kurabiye ve şifalı bitkiler getirdim.”
demiş
Anneanne: “Kapı açık güzel yavrum içeri gelsene,
bende seni çok özledim.” demiş.
Kurt, kurnazca gülümseyerek açık olan kapıda
hışımla içeriye girip annenin ağzını bağlayarak
sandığa hapsetmiş.
Aradan çok fazla bir süre geçmeden kırmızı şapkalı
kız ile avcı anneannenin evine gelmişler.
Avcı: “İşte geldik, haydi bakalım şimdi sen içeri
girerek anneannenin yanına git.” demiş.
Avcı kurdu aramak için etrafa bakına bakına yola
koyulmuş, bu arada kapıyı çalan kıza, içeriden gelen
bir ses;
“Kim o?” Demiş
“Benim anneanne”
“Kapı açık tatlı kızım, hemen içeri gir seni çok
özledim, demiş.
Küçük kız, işittiği ses dolayısıyla biran için içeri girip
girmeme konusunda tereddüt etmiş çünkü işittiği ses
anneannesinin sesine hiç benzemiyordu.
Biraz düşünen Kırmızı pelerinli kız, anneannesinin
hastalığı sebebiyle sesinin değişmiş olabileceği
aklına gelmiş.
Kapıyı açarak içeri girmiş, anneannesinin geceliğini
giyerek, başlığını takmış üstüne de gözlüklerini
takıp, sırtüstü yatağa uzanmış olan kurt, içerisi
aydınlık olmasın diye de perdelerin hepsini
kapatmıştı.
“Oh benim güzel kızım, buraya kadar yorulup bana
kurabiyeler getirmişsin. Bunun için sana ne kadar
teşekkür etsem azdır. Hele bana biraz yaklaş da
seni biraz seveyim kızım.”
Tuhaf bir şeyler olduğunu sezen pelerinli kız elindeki
sepeti bir kenara bırakarak yatağa doğru temkinli
adımlarla yürümüş ama tam yanaşmamış.
Küçük Kız her zaman gördüğü anneannesinden
farklı birinin yatakta yattığını hissettiğinden soru
sormaya başlamış.
“Senin o kolların niçin bu kadar uzun gözüküyor
anneanne,”
“Seni daha güzel bir şekilde kucaklayabilmek için
yavrum.”
Kız: “Kulakların niye bu kadar da büyümüş
anneanne?”
“Seni daha iyi işitebilmek için kızım.”
Kız yine sormuş: “Peki gözlerin niye bu kadar
kocaman olmuş?
“Seni daha iyi bir şekilde görebilmek için yavrum.”
“Hımm öyleyse, dişlerin niçin bu kadar parlak ve
sivri?” Diye sorunca
“Seni daha iyi öpebilmek için” diyerek üzerindeki
yorganı fırlatıp kırmızı şapkalı kızın üzerine
atlamış.
Kırmızı başlıklı kız ve kurt dövüşmeye başlamış.
Kızın imdat, imdat diye bağırışını işiten avcı, hızla
eve girerek kurdu yakalamış.
Şans eseri avcı kurdun ayak izleri dolayısıyla tekrar
anneannenin evine doğru geliyormuş ki kızın
çığlığını duymuş.
Avcı: “Eninde sonunda seni yakalayacağımı
biliyordum ve işte yakaladım seni pis kurt, artık
elimdesin.” demiş,
Avcı, sandığa hapsedilen anneanneyi sandıktan
çıkartmış, yaptıkları için avcıya minnettar olan kız
avcıya dönerek,
“Bizleri bu hain kurttan kurtardığın için sana sonsuz
kez teşekkür ederim amca.” demiş,
“Güzel kızım bende sizin sayenizde kurdu
yakalamış oldum. Bir daha sakın annenin sözünden
dışarı çıkma olur mu?” Diye tembih ettikten sonra
oradan ayrılmış.
Anneanne kırmızı şapkalı kızın getirmiş olduğu o
nefis kurabiyeleri afiyetle yemiş, şifalı otları ise bir
güzel kaynatarak suyunu beraberce içmişler.
Biraz hasret giderdikten sonra dinlenmek için yatan
nine ve torun kalktıklarında anneannesinin hemen
şifaya kavuştuğunu görmüş.
Küçük kız, anneannesine bir daha hiçbir kurdun
kendisini kandırmasına izin vermeyeceğini ve
büyüklerinin kendisine vermiş oldukları öğütlere
harfiyen uyacağını söyleyerek müsaade istemiş.
Tekrardan tavşan yolundan neşe içerisinde şarkılar
söyleyerek korkmadan eve gitmiş.