11.02.2022 Views

MASAL2

You also want an ePaper? Increase the reach of your titles

YUMPU automatically turns print PDFs into web optimized ePapers that Google loves.


BREMEN MIZIKACILARI

Bir zamanlar, bir adamın buğday

çuvallarını değirmene taşıyan bir

eşeği varmış. Uzun yıllardır bu işi

yapan eşek zamanla yaşlanmış,

eski gücünü yitirmiş ve

yavaşlamış. Daha sonra sahibinin

artık onu beslemeyeceğini

düşünerek oradan uzaklaşmaya,

Bremen şehrine gidip mızıkacı

olmaya karar vermiş.

Eşek, Bremen şehrine giden yolda

bir süre yürüdükten sonra,

koşmaktan nefes nefese kalmış bir

av köpeği ile karşılaşmış ve

merakla sormuş:

Dur, artık koşma! Neden böyle

nefes nefese kaldın?


Av köpeği üzüntüyle ona yanıt

vermiş:

Çok yaşlandım ve artık

avlanamıyorum. Sahibim beni

öldürmek istedi ve ben de

kaçmaya başladım. Şimdi nasıl

yaşarım, nasıl yiyecek bulurum hiç

bilmiyorum.

Eşek gülümseyerek köpeğe

bakmış ve şöyle demiş:

Ben Bremen'e gidiyorum, orada

mızıkacı olacağım ve gitar

çalacağım. İstersen benimle

gelebilir ve davul çalmayı

deneyebilirsin.

Köpek eşeğin bu teklifini

hemen kabul etmiş ve birlikte yola

devam etmişler. Bir süre sonra


yolun kenarında oturan üzgün bir

kediyle karşılaşmışlar. Eşek

merakla kediye; neden böyle

üzgün olduğunu sormuş. Kedi

yanıt vermiş:

Çünkü artık yaşlandım, dişlerim

dökülüyor ve farelerin peşinde

koşmak yerine ateşin yanında

uyuklamayı tercih ediyorum.

Sahibim beni öldürmek istedi ve

ben de kaçtım. Ama şimdi ne

yapacağımı hiç bilmiyorum.

Eşek hemen atılmış ve

gülümseyerek kediye şöyle demiş:

Bizimle Bremen'e gelebilirsin.

Gece müziği yapmayı

biliyorsun ve orada bizim gibi

mızıkacı olabilirsin.


Kedi biraz düşündükten sonra

onlarla gitmeye karar vermiş. Üç

kaçak bir süre sonra, kapısının

önünde çığlıklar atarak ağlayan bir

horozun oturduğu bir çiftliğe

gelmişler. Eşek merakla horoza

seslenmiş:

Neden böyle çığlıklar atarak

ağlıyorsun? Çığlıkların kemiklerim

izi sızlatıyor.

Horoz hıçkırarak ona yanıt vermiş:

Yıllarca güneşin doğuşunu ve

güzel günleri sahibime haber

verdim. Ama yarın konukları

geliyor ve evin hanımı aşçıya beni

pişirmesini söyledi. Bu akşam hiç

acımadan beni kesecekler ve

yemek yapacaklar.


Eşek üzülerek horoza bakmış ve

şöyle demiş:

Biz Bremen'e gidiyoruz, orada

mızıkacı olacağız. Sen hala güzel

bir sese sahipsin, istersen bizimle

birlikte gelebilir ve şarkı

söyleyebilirsin.

Horoz bu tekliften çok

memnun kalmış ve hemen kabul

etmiş. Bir gün içinde Bremen

şehrine ulaşmaları mümkün

olmadığından, dört kaçak geceyi

bir ormanda geçirmeye karar

vermiş. Eşek ve köpek hemen bir

ağacın altına uzanmışlar. Kedi ve

horoz ise yüksekçe bir ağaç dalına

yerleşmişler.

Horoz uyumadan önce etrafına

şöyle bir bakınmış ve çok uzakta


olmayan parlak bir ışık görmüş.

Hemen arkadaşlarına bunun bir ev

olabileceğini haber vermiş. Bunun

üzerine eşek:

Gidip bakmalıyız, şayet bir ev

ise orası buradan çok daha iyi bir

barınak olur.

Köpek de yiyecek birşeyler

bulabileceklerini söyleyerek eşeği

onaylamış. Böylece ışığın geldiği

yöne doğru gitmişler. Çok

geçmeden içinden parlak ışıklar

yayılan bir kulübenin önüne

gelmişler. İçlerinde en uzun olan

eşek hemen pencereye yaklaşmış

ve içeri bakmış. Horoz

sabırsızlıkla ona sormuş:

Ne görüyorsun?


Eşek ne mi görüyorum? demiş

ve sonra arkadaşlarına dönüp

şöyle devam etmiş:

Yemeklerle dolu bir masa ve

çaldıkları altınları, paraları zevkle

sayan hırsızlar.

Bunun üzerine dört arkadaş

hırsızları

evden uzaklaştırabilmek için

hemen bir plan yapmışlar. Eşek

pencerenin önünde ayakta

durmuş, köpek eşeğin sırtına

atlamış, kedi köpeğin sırtına

tırmanmış ve son olarak da horoz

kedinin sırtına sıçramış. Sonrada

hep birlikte şarkı söylemeye

başlamışlar.

Eşek bütün gücüyle anırmış,

köpek havlamış, kedi ince sesiyle


miyavlamış, horoz ise başını

yukarı kaldırıp ötmüş.

Sesleri duyan hırsızlar hayaletlerin

geldiğini düşünerek korkup

telaşlanmışlar. Sonrada evden

çıkıp ormana doğru kaçmaya

başlamışlar.

Ardından dört arkadaş hemen eve

girip yemek masasına oturmuşlar

ve sanki günlerce oruç tutacakmış

gibi bütün yemekleri yemişler.

Karınları doyduktan sonrada

ışıkları söndürmüşler ve her

biri kendisine göre en rahat olan

uyku yerine çekilmiş. Eşek avluda

bir saman yığınının üzerine, köpek

hemen kapının arkasına,

kedi ocağın sıcak küllerinin

yanına, horoz ise çatının kirişine


yerleşmiş ve uyumaya

başlamışlar.

Gece yarısı olduğunda hırsızlar,

artık evin ışıklarının yanmadığını

ve sessizlik olduğunu görünce

aralarında:

Evden kaçmak için çok acele ettik,

eve gidip neler olduğuna

bakmalıyız.

demişler ve içlerinden birini eve

göndermişler. Eve gelen hırsız

doğruca mutfağa gidip bir mum

yakmak ve etrafı aydınlatmak

istemiş. O sırada mutfaktaki

ocağın yanında yatan kedi

uyanmış ve gözleri karanlıkta

parlamaya başlamış. Parlayan

gözlerin ocaktan çıkan kıvılcımlar

olduğunu düşünen hırsız mumu


yakmak için kedinin gözüne

yaklaştırmış. Ama kedi hemen

adamın üzerine atılmış ve yüzünü

tırmalamış.

Çok korkan adam hızla kapıya

doğru koşmuş, ama orada yatan

köpek hemen ayağa kalkmış ve

adamın bacağını ısırmış. Bunun

üzerine hırsız avludaki

samanlığa koşmuş, ama

uykusundan uyanan eşek arka

ayaklarıyla hırsıza sert bir tekme

atmış. Gürültülere uyanan horoz

ise kemikleri sızlatan bağırmasıyla

ötmeye başlamış.

Sonra hırsız hızla ormana doğru

koşmuş ve diğerlerine olanları

anlatmış:


Evde korkunç bir cadı var, uzun

tırnaklarıyla yüzümü tırmaladı. Ve

bıçağı olan bir adam var, kapının

yanında duruyordu ve beni

bacağımdan

bıçakladı.

Samanlıkta yatan siyah bir

de canavar vardı, bana büyükçe

bir odunla vurdu. Liderleri de

çatıda bekliyordu ve sürekli

bağırıyordu: O alçak adamı bana

getirin! O alçağı bana

getirin! Kurtulmak için elimden

geleni yaptım ve sonunda

kaçabildim.

O günden sonra hırsızlar bir daha

eve geri dönmeye cesaret

edememişler. Ancak dört Bremen

Mızıkacısı bu evi çok sevmişler ve

orayı bir daha terk etmemişler.

Hooray! Your file is uploaded and ready to be published.

Saved successfully!

Ooh no, something went wrong!