26.01.2022 Views

PROJE KİTABI

"Mobil Kitap - Kahve İle Çorum Okuyor" Projesi çerçevesinde oluşturulan verilerin toplandığı kitap

"Mobil Kitap - Kahve İle Çorum Okuyor" Projesi çerçevesinde oluşturulan verilerin toplandığı kitap

SHOW MORE
SHOW LESS

You also want an ePaper? Increase the reach of your titles

YUMPU automatically turns print PDFs into web optimized ePapers that Google loves.

2021

MOBİL KİTAP-KAHVE

İLE

GÜL GENÇLİK EĞİTİM KÜLTÜR

VE DAYANIŞMA DERNEĞİ

2021



“MOBİL KİTAP-KAHVE

İLE

ÇORUM OKUYOR”

BU PROJE

İÇİŞLERİ BAKANLIĞI

SİVİL TOPLUMLA İLİŞKİLER

GENEL MÜDÜRLÜĞÜ TARAFINDAN

DESTEKLENMEKTEDİR.


ÖNSÖZ

Şubat 2009 tarihinde faaliyete başlayan Gül Gençlik, Eğitim,

Kültür ve Dayanışma Derneğimiz (GÜL-DER) ağırlıklı olarak kültürel,

eğitsel çalışmalar yapmakta, gençlik sorunlarıyla ilgilenmekte ve

insan hakları temelinde de bir bilinç oluşturmaya çalışmaktadır.

Derneğimiz aynı zamanda Ağustos 2021 tarihinde kurulan Anadolu

Eğitim, Kültür, Çevre ve Sosyal Hizmet Federasyonu’nun kurucu

üyelerindendir. Derneğimizin merkezi Çorum’dur ve hali hazırda

herhangi bir şube ya da temsilciliğimiz bulunmamaktadır.

Kurulduğumuz andan itibaren içinde yaşadığımız ülkemize,

coğrafyaya ve şehrimize karşı sorumluluk bilinciyle hareket ettik.

Hepimizin ortak sorunları olan konularda çalışmalar yürüttük.

Yetişkin eğitimi konusunda 2016 yılında AB Projesi yaptık,

2019 yılında Gençlik ve Spor Bakanlığı’nın desteklediği “Kitap-Kahve,

Okumak Sizden, Çaylar/Kahveler Bizden” isimli projemizi başarıyla

uyguladık ve halen dernek adresimizde bu çalışmayı devam

ettirmekteyiz.

2020 yılında İl Milli Eğitim Müdürlüğü ile yaptığımız bir

protokol kapsamında mülteci ailelerde annelere yönelik Türkçe

kursu düzenledik.

2021 yılında da elinizdeki eserin ortaya çıkmasına vesile olan

“Mobil Kitap-Kahve İle Çorum Okuyor” isimli projemizi yazdık ve

İçişleri Bakanlığı Sivil Toplumla İlişkiler Genel Müdürlüğü’ne sunduk.

Projemiz kabul edildi ve 6 ay süreli projemiz için 1 Temmuz’da ilk

4


hazırlık çalışmalarımızı başlattık ve 1 Ağustos itibariyle de sahaya

indik.

Dernek bünyemizde kültürel faaliyetlerimiz, kitap okuma

etkinliklerimiz, okur-yazar buluşmalarımız, şiir okuma gecesi

etkinliklerimiz, bağlama, ney, resim, satranç vb. kurslarımız devam

etmektedir.

“Mobil Kitap-Kahve İle Çorum Okuyor” isimli projemiz

Çorum merkez ilçeye bağlı, içinde aktif olarak ilkokul ve ortaokul

olan toplam 17 köyü kapsıyor. Modifiye edilmiş bir araçla belirlemiş

olduğumuz köylerimiz bu süreçte periyodik olarak 6’şar defa

ziyaret edildi. Her ziyaretimizde köy sakinlerine, başta çocuklarımız

olmak üzere okuma alışkanlığı kazandırmak amacıyla ödünç kitap

verdik. Köylerimizde muhtarlar ve din görevlileri ile irtibata geçerek

yaşlılarımızla ve sakinlerimizle köy meydanında, köy camisinin

şadırvanında, köylülerimizin evlerinde, tandır yapılan mekanlarda

köylerimizin geçmişi, tarihi, kültürü, gelenek ve görenekleri üzerine

sohbetler ve röportajlar yaptık. Yaptığımız kamera çekimlerini ayrı

bir CD haline getirdik. Yine köylerimizin tarihi, doğal güzellikleri

ile sosyal yaşamlarını fotoğrafladık. Yanı sıra ilk ve ortaokullarda

öğrencilere yönelik kültürel, sanatsal ve sportif etkinlikler ile

farkındalıklar oluşturmaya çalıştık.

Amacımız, kültür aktarım zincirini korumaya yönelik olarak

nesiller arasındaki iletişim sorununa işaret etmek ve meseleyi

raporlamak oldu. Böylece kültürümüzün ve kültürel değerlerimizin

muhafazasına ve kayıt altına alınmasına mütevazı bir katkı sağlamak

istedik. Ayrıca köy şartlarında okuyan ve bu yönüyle dezavantajlı olan

çocuklarımızın yeteneklerinin ve ilgilerinin ortaya çıkmasına vesile

olmak üzere kültürel, sanatsal ve sportif aktivitelerle farkındalık

çalışması yapmayı planladık. Bu bağlamda geleceğimizin ancak

bilgiyle, ahlakla ve yetenekle inşa edileceğine inanıyoruz.

Proje kapsamındaki 17 köy itibariyle toplamda 863 öğrenciyi

kendi yaş gruplarına uygun hikaye, deneme, biyografi, macera şiir

ve roman tarzında kitaplarla buluşturduk.

Öğrencilerimizle proje kapsamında masa tenisi, zeka oyunları

aktivitesi, yapay zeka uygulaması, enstrüman tanıtımı ve müzik

resitali olmak üzere birçok kültürel, sanatsal ve sportif etkinlik yaptık.

Zor şartlarda görev yapan köy okullarımızda öğretmenlerimize

moral olduk, çocuklarımızı mutlu ettik ve onların mutluluklarına da

ortak olduk.

5


Ziyaret ettiğimiz köylerde köy sakini yaşlılarımızla yaptığımız

sohbetler bize de onlara da bir şeyler kattı. O heyecanı ve mutluluğu

hepsinin gözlerinde müşahade ettik.

Bu çerçevede projemize İl Milli Eğitim Müdürlüğü, İl Kültür

ve Turizm Müdürlüğü, Gençlik ve Spor İl Müdürlüğü ile Çorum

Güzel Sanatlar Lisesi, Çorum Spor Lisesi, Çorum Bilim ve Sanat

Merkezi, Mahmut Atalay Gençlik Merkezi, Dene-Yap Atölye Merkezi

ile kimi özel eğitim kurumları ve spor kulüpleri de katkı sağladılar.

Bu vesileyle bu güzelliklerin ortaya çıkmasına yardımcı olan tüm

paydaşlarımızı hususen tebrik ediyoruz.

Projemizi yürütürken bize katılan ve bizimle köylerimizi

ziyaret ederek projenin uygulanmasına destek veren sayısı 20’yi

aşan dernek üyelerimiz ve gönüllülerimiz de buradan bir teşekkürü

hak ediyorlar.

Son olarak projemizin yazılış ve değerlendirme aşamasında

samimi ve güçlü desteklerini esirgemeyen ve bize moral veren sayın

Çorum valimiz Mustafa Çiftçi bey ile Çorum milletvekilimiz sayın Erol

Kavuncu beye de buradan teşekkür etmek istiyoruz.

Projemizin en önemli özelliği sürdürülebilir olmasıdır. Gül-Der

olarak bu projenin devamında köy ziyaretlerimiz yine devam edecek

ve çocuklarımızı kitabın ve bilginin aydınlık yüzü ile buluşturmaya

devam edeceğiz.

Necat YAZICI

GÜL-DER Başkanı

6


ABDALATA KÖYÜ

Abdalata köyü, Çorum il merkezine 17 km. mesafede olup,

2020 yılı itibariyle 495 nüfusa sahiptir.

Proje kapsamındaki ziyaretimizde köy sakinlerinden Ali

Sarıtaş (1958 d.) ve Ahmet Şahin (1963 d.) ile köyün eski camiinin

şadırvanında bir röportaj gerçekleştirildi. Köyün tarih 1200’lü yıllara

yani Selçuklulara kadar gidiyor. Köyde bulunan Abdalata Tekkesi ve

Camii halen kullanılır vaziyette. Caminin dış duvarlarında Bizans/

Roma dönemlerinden kalma, üzerinde haç işaretleri ve Latince

yazılar bulunan taşlara rastlamak mümkün. Cami içindeki türbede

dört mezar var. Türbede, medfun olan şahıslara (Burhan Dede,

Recep Dede, Emir Seyyid ve Abdalata) ve köyün tarihine dair bilgiler

içeren bir levha mevcut. Bu bilgilere göre Horasan erenlerinden

olan Abdalata isimli şahıs Selçuklu döneminde bu bölgeye gelmiş,

bölge sakinlerini Müslümanlaştırmış ve buraları Müslüman Türklerin

iskanına hazır hale getirmiş. Cami ve türbe yanında daha önceleri

aşevi de varmış, ancak hali hazırda bu aşevi bir sel baskınında

yıkılmış bulunuyor. Köyde ayrıca yeni bir camii daha yapılmış.

7


Ahmet Şahin’in anlattığına göre kendi dedesi de dahil olmak

üzere köyün sakinlerinden Çanakkale harbine katılanlar, seferberlik

nedeniyle 12 yıl askerlik yapanlar olmuş. Bir aileden yedi kişinin

tamamının Çanakkale’de şehit düştüğü anlatılıyor.

Bu köy nüfusuna kayıtlı Emre Şahin isimli bir de şehidimiz

var. Şehidin adının verildiği bir park yapılmış köyün içine.

Köyün sakinleri aile büyüklerinden duyduklarına göre

1930’lu yıllarda Türkçe ezanın okunduğunu söylüyorlar. Kendi

çocukluklarından hatırladıklarına göre Ramazan ayında top atışı

yapılır, camide kandil ve mum yakılırmış.

Eski zamanlarda köyde dışarıdan imam istihdam edilir ve

ücreti de “hak” yani ekin payı olarak köylü tarafından karşılanırmış.

Kış günlerinde Karadeniz bölgesinden gelen hocalar köyün

çocuklarına Kur’an öğretirlermiş.

Köy odalarında eski tarihlerde insanlar bir araya gelir, büyükler

etraflarına doluşan köylülere Hz. Ali cenkleri ve Kesik Baş hikayeleri

anlatırmış. Halen kış aylarında yine köy odalarında sohbetler tertip

ediliyor.

8


Köyde bulunan Abdalata türbesi köylünün asker uğurlama

yahut düğün dernek merasimlerinde uğrayıp dua ettikleri bir

mekan. Ama artık köyde pek düğün yapılmıyor. Ya da düğün yapan

köyde kalmayıp şehre taşınıyor. Bu nedenle köyün nüfusu azalma

eğiliminde. Köyün kültürel birikimi zayıf. Bu çerçevede köye mahsus

bir türkü, ilahi yahut mani vb. olmadığı söylendi.

Köyün ekili arazisi çok. Yaklaşık 15.000 dönüm ekili arazi var.

Köyde ilkokul var, ayrıca gezici sağlık personeli de kimi zamanlar

sağlık taraması için köye geliyor.

Köy ilkokulunda bir öğretmen ve 13 öğrenci ile eğitim öğretim

sürdürülüyor.

9


ABDALATA TÜRBESİ İÇ MEKANI

ABDALATA TÜRBESİ KAPISI

DIŞ GÖRÜNÜŞ

ABDALATA TÜRBESİ KAPISI

İÇ GÖRÜNÜŞ

CAMİ MİNARESİNDE TEMEL TAŞI

OLARAK KULLANILMIŞ FİGÜRLÜ TAŞ

/ BİZANS DÖNEMİ

ABDALATA TÜRBESİ DUVARINDA BULUNAN

KİTABE / BİZANS DÖNEMİ

10


11


12


BOZBOĞA KÖYÜ

Bozboğa köyü, Çorum il merkezine 16 km. mesafede olup,

2020 sayımına göre nüfusu 274’dür.

Ziyaretimiz esnasında köyün camisinde 1932 doğumlu Ali

Osman amca ile karşılaştık ve anılarını dinledik.

Ali Osman amca uzun ömrünün verdiği tecrübe ile köye

ait hatıralarını ve yaşam öyküsünü anlattı. Çocukken ezanın

Türkçe okunduğunu ve köye gelmesi muhtemel jandarmaları

gözetlemesi için büyüklerin kendisi gibi çocukları nöbetçi olarak

görevlendirdiklerini hatırlıyor.

İki yıl askerlik yaptığını, Kore Harbi’ne gönüllü olarak

katılmak istediğini, ama okuma yazma bilmediği için yapılan sınavı

kazanamadığını ve Kore’ye gidemediğini anlatıyor bizlere tatlı bir

dille...

13


Köylerin genelinde olduğu gibi bu köyde de geçmişte dini

hizmetlerin yürütülmesi dışarıdan gelen hocalar marifetiyle olmuş.

Köylü bu hocaların maaşlarını harman zamanlarında topladıkları

ekinden ayırdıkları ve hak adını verdikleri pay ile karşılamışlar.

Köyün içinde yaptığımız gezintide, köyün boş arazilerinde

geçmişte ekinin öğütülmesi için kullanılan kimi malzemelerin

bulunduğunu gördük. Soku taşı ismini verdikleri bir taş, içindeki

oyuğa konulan buğdayın öğütülmesi için kullanılıyormuş. Yine

Arsana taşı adını verdikleri bir başka alete de köy içinde rastladık.

Köyde ilkokul bulunuyor. İlkokulda bir öğretmen ve 11 öğrenci

ile eğitim öğretim sürdürülüyor. Bir bahçe içindeki okulun yanında

yine ana sınıfına da rastlamak mümkün.

14


Soku / Dibek taşı:

Yarma ve bulgurun kabuklarından/kepeklerinden ayrıştırmak

için kullanılır. Tokmaklar yardımı ile dövü len yarma ve bulgur,

kepeğinden çıkarılır ve rüzgarda savrularak kepeğinden ayrıştırılır.

Eskiden aile, konu komşu, mahalleli, köy sakinleri sokudan

ortaklaşa faydalanırlardı. Bulgur veya benzeri şeyler dövüleceği

zaman kadınlar ve gençler imece usulü çalışırlardı.

Kadınlı erkekli, bir kişi veya iki kişi karşılıklı, dövülecek nesneyi

sokuda sırayla tokmaklardı. Bir kişi de sokunun başında durup, dökülenleri

sokunun içine atardı. Sokunun başında tokmak vuranlar,

hem kendi ellerine hem de sokunun başında taşan nesneleri sokuya

atanın eline tokmak değmesin diye çok dikkatli davranırlardı.

Soku başında dedikodular yapılır, türküler söylenirdi. Oğlan

anaları, gelin adaylarını bazen soku başında hamarat kızlardan

seçerdi.

Soku içerisinde eskiden atalarımız tokmakla döğme/yarma

ve bulgur dövme işini yapardı. Her tür gıda ürünlerinin marketlerde,

bakkallarda satılmaya başlanmasıyla soku ve bulgur döğme/dövme

işi de günlük yaşantımızdan çıktı.

Yarma:

Üveyik buğdayı yabancı cisimlerden (taştan, samandan,

yabancı ot tohumlarından) ayıklanarak yıkanır. Buğday yıkandıktan

sonra az ise sokuda/dibekte, çok ise arsana/setende kabuklarından/

kepekten ayrıştırılır. Bütün olarak keşkeklik el değirmeninde çekilerek/kırılarak

çorbalık olarak işlenir.

15


Arsana Taşı: Yarma ve bulguru

kabuklarından / kepeklerinden

ayrıştırmak için kullanılır.

Gözleri bağlanan eşek veya

beygir tarafından döndürülen

arsana taşı altına konan

yarma ve bulgur kepeğinden

çıkarılır ve rüzgarda savrularak

kepeğinden ayrıştırılır.

Soku /dibek taşı başında yapılan

ritüeller burada da geçerlidir.

Bulgur: Üveyik buğdayı yabancı cisimlerden (taştan, samandan,

yabancı ot tohumlarından) ayıklanarak yıkanır. Yıkanan buğday

büyük kazanlarında kaynatılarak pişirilir. Pişirilen buğdaylar

çarşaflar üzerine serilerek kurutulur. Kuruyan pişmiş buğday az ise

sokuda/dibekte, çok ise arsana /setende kabuklarından/kepekten

ayrıştırılır. Daha sonra el değirmeninde çekilerek bulgur şekline

getirilmektedir.

16


Esvap Taşı

Çamaşır için ayrılmaz üçlü: Esvap taşı,

tokaç ve kazan idi... Tokacın sağlam olması

için, gürgen ağacından yapılan tercih

edilirdi. Tokacın üç görevi vardı. Birincisi

çamaşırları dövüp kirlerinin çıkmasını

sağlamak, ikincisi ço cukları terbiye etmek,

üçüncüsü de komşuya kavgaya giderken

silah olarak kullanılmak...

17


18


19


BÜĞDÜZ KÖYÜ

Büğdüz köyü Çorum il merkezine 19 km. mesafede olup, 345

nüfusa sahip bir yerleşim yeri.

Ziyaretimiz sırasında bekçi Necati Bozkurt ile köy

sakinlerinden Ekrem Canlı ve Ali Hoşgör bize geçmişe ait bilgiler

noktasında yardımcı oldular. Ayrıca köy muhtarı Emin Yandım bizi

köyün dışında ve yüksek kısımlarında bulunan ve Rumlara yahut

Ermenilere ait olduğu düşünülen kayalık ve mezarlık bir bölgeye

götürdü. Bu bölgede bir mağara var. Mağaranın giriş ve çıkışı oldukça

zorlu, içinde merdiven olarak kullanıldığı anlaşılan basamaklar var.

Bu mağaranın olduğu yere ulaşım zor ve mevki olarak da köye ve

aşağıdaki ovaya hakim bir konuma sahip.

Köy sakinlerinin anlattığına göre Büğdüz köyü, Osmanlı

dönemi Büğdüz obasından/beyliğinden geliyor ve ismini de

buradan alıyor. Cumhuriyet’in ilk yıllarında Kocaköy köyü ile

birleşerek bugünkü yerine kurulmuş olan köyün 1926 tarihinde 11

haneden oluştuğu söylendi.

20


Kağnı tekerliği

Köy camisinin dış duvarlarının dibinde eski dönemlerden

kaldığı anlaşılan taş bloklara rastlanıyor.

Köyde türbe vb. bir yapı olmadığı söylendi. Köy muhtarı

Molla Ahmet isimli bir kimsenin mezarı hakkında yaygın olan bir

söylenceden bahsetti, ama buna dair bir eser köyde bulunmuyor.

Yıkık halde bir hamam ve mezar yeri var. Ancak yıkık hamamın

çalıştığı zamanı hatırlayan kimse çıkmadı.

Köyde ilkokul var. Bir öğretmen ve 7 öğrenci ile eğim öğretim

sürdürülüyor.

21


At arabası tekerliği

Boyunduruk

22


23


24


BÜYÜK DÜĞENCİ

Büyük Düğenci bir belde. Çorum il merkezine 28 km.

mesafede olup, 1959 nüfusa sahip bir yerleşim yeri.

Projemiz Çorum il merkezine bağlı içinde ilk ve ortaokul

bulunduran köyleri içermekle birlikte, içinde ilkokul ve ortaokul

olması ve il merkezi sınırları içerisinde olması nedeniyle Büyük

Düğenci beldesi de bu proje kapsamına alınmıştı.

Beldede cami şadırvanında bizleri köy sakinlerinden Hasan

Mert (1947 d.) ve Ahmet Taştan (1936 d.) karşılıyor ve onlarla sohbet

ediyoruz.

Düğenci isminin nereden geldiğini soruyoruz. Evliya

Çelebi’nin buraya geldiği, seyahatnamesinde buradan bahsettiğini

söylüyorlar. Burada çakmak taşından düven yapılması nedeniyle

Düğenci yahut Düvenci ismi aldığı rivayet ediliyor.

Beldede düğün merasimleri geçmişte at sırtında, sonraları

da at arabasında gelinin getirilmesi ile olurmuş. Artık o adetler

kalmamış.

25


Belde merkezinde herhangi bir türbe ya da tarihi yapı

olmadığı söyleniyor. Sadece belde merkezinde bir mahallede yıkık

dökük bir hamama rastlayabiliyoruz. Bu hamamın da hangi tarihten

kaldığı bilinmiyor. Mevcut haliyle de kullanılabilir bir durumda değil.

Bir de yine bu mahalle içinde, 1990’lı yıllardaki depremden

hasar görmüş bir mevkide bir mezar yeri var. Ama hakkında herhangi

bir bilgi edinilemedi. Mahalle muhtarı bu mezarı ziyaret eden

kadınların ellerini vücutlarına sürmeleri halinde doğan çocukların

da lekeli doğduğuna ilişkin bir söylenceden bahsetti.

Başka bazı köylerde örneğine rastlanıldığı üzere belde

merkez camiinin dış duvarının altında istinat olarak kullanılmış

tarihi nitelikte bir taşa rastladık.

Beldede bir ilkokul ve ortaokul bulunuyor. İlkokulda 56 öğrenci

ve ortaokulda 119 öğrenci ile eğitim öğretim faaliyeti sürdürülüyor.

26


27


28


ÇEŞMEÖREN KÖYÜ

Çeşmeören köyü, Çorum il merkezine 16 km. mesafede olup,

161 nüfusa sahip.

Köyün tarihinin 1600’lü yıllara kadar vardığı söyleniyor. Köy

camisinin müştemilatında muhtar ve bir kısım köy sakini ile oturduk

ve köye dair konuştuk.

Köyün hemen içinde yıkık bir cami arsası üzerinde Roma

dönemine ait olduğunu düşündüğümüz taşlar ve kalıntılar bulduk.

Köyün içindeki çeşmenin duvarının altında da yine buna benzer

taşlar var.

Köy içinde Gürbüz Dede olarak bilinen bir türbe var. Köylü

tarafından bakımı yapılan türbenin, ismi bu olmakla birlikte bir

hatun kişiye ait olduğu söyleniyor. Muhtemelen ismi telaffuz edile

edile zaman içinde farklılaşmış ve bu son halini almış görünüyor.

Köyün eski ismi Harzadın imiş.

29


Köyde kışları köy odasında toplanılır ve büyüklerin anlattığı

hikayeler dinlenirmiş. Geçmişte köyde yapılan düğünlerde sinsin

vb. çeşitli oyunlar oynanır, meydanda ateşler yakılır, gençler de bu

ateşin etrafında eğlenirlermiş.

Düğünlerde bazen de güreşler düzenlenirmiş, bu güreşlerde

galip gelenler çeşitli şekillerde ödüllendirilirmiş. Hatta bunlardan bir

tanesi köyün sakinlerinden bir güreşçi imiş ve gerdek gecesinden

önce bile bir başka köye güreşe gittiği anlatılıyor halen.

Köye mahsus bir kültürel unsur olarak türkü vb. bulunmadığı

söylendi.

Köyün geçimi ağırlıklı tarım üzerine, ancak sulama sorunları

yaşanıyor. Köyde bir de mera var.

Köyde taşımalı eğitimin yapıldığı bir ilkokul ve ortaokul

var. Önceki yıllarda çok daha öğrenicinin eğitim gördüğü köyde,

öğretmenler için lojman ve spor salonu da var. Ancak öğrenci sayısı

geçmişe göre oldukça azalmış. Halen ilkokulda 55, ortaokulda da 92

öğrenci ile eğitim öğretim sürdürülüyor.

30


31


GÜRBÜZ DEDE / GÜLKIZ TÜRBESİ

32


33


34


35


DEĞİRMENDERE

Değirmendere köyü Çorum il merkezine 31 km. mesafede

olup, 2020 sayımına göre köyde 152 nüfus yaşıyor.

Köyün tarihi ile ilgili olarak köy muhtarı Mustafa Topçu (1951

d.) ve bir de Osman Yurt (1948 d.) isimli bir köy sakini, evlerinde

ağırlamak suretiyle bize yardımcı oldu.

Köyün sakinleri geçmişte farklı illerden buraya gelen

kimselerin hanelerinden oluşuyor. Köy içinde halen Adıyaman,

Erzurum ve Sivas illerinden gelen aileler ikamet etmekteler. Köy

halkının önemli bir kısmı artık Çorum merkezde yerleşik haldeler.

Ancak bayram günlerinde yine de köy halkı köylerinde bir araya

gelmeye devam ediyorlar.

Köy halkında seferberliğe gidenler ve bir daha dönmeyenlerin

hikayeleri hala konuşuluyor. Üstelik bunların daha sonra da izlerine

rastlanılmamış.

36


Geçmişte kıtlığı yaşadıklarını, hatta ayaklarına çarık yapıp

giymek için hayvanların canlı iken bir kısım derilerini soyarak çarığa

dönüştürdüklerini anlattılar. Ancak bugün o kıtlıktan pek bir eser

kalmadığını da söylüyorlar. Mevcut imkanlara şükrettikleri her

hallerinden belli oluyor.

Köyde yeni bir cami var, eskiye dair pek bir kalıntı yok. Ancak

köyün girişinden itibaren hemen her tarlada bir mezar yerine

rastlamak mümkün. Bunun, mezar yerinin dolması nedeniyle,

herkesin kendi arazisine defnedilmesinden kaynaklandığını

söylediler.

Muhtarın kendi babasından naklettiği bir söz, geçmişte

köylerde ne tür bir yaşantı olduğunu ve geleneklere sahip

olduklarını bize biraz anlatıyor. Muhtarın anlattığına göre babası

şöyle dermiş: “Üç şeyde acele edeceksin. Birincisi cenaze olduğunda

hemen defnedeceksin, ikincisi Cuma günü namaza gitmekte

acele edeceksin, üçüncüsü de misafire hemen ikram edecek,

geciktirmeyeceksin.”

Köyde bir ilkokulda bir öğretmen ve 8 öğrenci ile eğitim

öğretim sürdürülüyor. Okulun fiziki imkanları oldukça yetersiz.

Öğrenci sayısı da her sene azalma eğiliminde.

37


38


39


ESKİCE KÖYÜ

Eskice köyü Çorum il merkezine 26 km. mesafede olup, 544

nüfusa sahip bir yerleşim yeri.

Proje kapsamındaki ziyaretimizde köy sakinlerinden Hasan

Gündüz (1945 d.) ve sıvacı ustası Hamdi Altınörs (1952 d.) bizleri

evlerinin balkonunda ağırladılar.

Çocukluklarında köye önce radyonun sonra da televizyonun

geldiğini ve nasıl bir heyecana neden olduğunu iyi hatırlıyorlar. Köyün

sakinleri inşaat özellikle de sıva işinde çalışıyorlar. Köyden Almanya,

Avusturya ve İtalya gibi yabancı ülkeler çalışmaya gidenler var.

Gurbetçiler dışarıda kazandıkları parayı da köylerine harcamaktan

geri durmamışlar.

Köyün kuruluşunun 3 çadır yahut hane ile başladığını ama

tarihinin ne kadar geriye gittiğini bilmediklerini söylüyorlar.

Köyde eski zamanlarda düğünlerde şenlikler olurmuş. Güreş

müsabakaları düzenlenirmiş. Köyden yetişme Ahmet Selbes, Osman

Dokuyucu, İhsan Bıyık gibi pehlivanlar var. Ancak köye mahsus

türkü, mani vb. olmadığın söylediler.

40


Köylerine Ramazan’da hocalar gelir, teravih namazlarını

kıldırırlarmış. Köylü bu hocaları ağırlar ve ücretlerini de kendileri

karşılarmış. Daha ziyade Amasya taraflarından hocaların geldiğini

hatırlıyorlar.

Köyün eski camisinin yanında bir türbe var. Poyraz Dede

ismini verdikleri bir yer burası. Bakımsız haldeki mezar yeri bir evin

bahçesinin içinde. Köyde düğün dernek yapıldığında, asker ve

hacılar uğurlandığında buraya gelinir, dualar eşliğinde merasim ve

yolculamalar yapılırmış ve bu adet halen devam ettiriliyor. Hemen

her köyde olduğu gibi burada da bu türbeye dair söylenceler var.

Bunlardan bir tanesi de buzağısı ölen ineklerin yularının türbeye

atılması halinde, bundan sonra buzağıların ölmediği şeklinde.

41


Geçmişte köyde pek çok değirmen var iken, artık bu

değirmenlerden herhangi bir iz bulunmuyor. Yine geçmiş zamanda

değirmenler sayesinde köyde kıtlık pek yaşanmamış. Hatta eski

zamanın şartları nedeniyle harmanın kaldırılması uzadığından

harmana kar yağdığını hatırladıklarını anlatıyorlar.

Köyde bir ilkokul var. İki öğretmen ve 18 öğrenci ile eğitim

öğretim sürdürülüyor. Okulun olduğu alan iyi durumda, eski bir okul

binası da var. Bu da köyde geçmişte öğrenci sayısının çok olduğunu

gösteriyor.

42


43


44


HANKOZLUSU KÖYÜ

Hankozlusu köyü Çorum il merkezine 54 km. mesafede olup,

Çorum’un Sungurlu istikametindeki en son köyüdür. Botaş hattının

yakınından geçtiği köy yüksek rakımlı bir mevkidedir ve köyde 211

kişi yaşamaktadır.

Ziyaretimizde köy camiinin avlusunda bizleri H. İbrahim Kaya

(1933 d.), Zeki Kaya (1950 d.), Şahin Günaydın (1956 d.) ve Muzaffer

Koçak (1945 d.) karşılayıp ağırladılar.

Köyün geçmişinin hangi tarihe uzandığını bilmiyorlar, ama

köyün eskilerinin Siverek’ten geldiği söyleniyor. Yine Ankara Çubuk

ilçesinden ve Yozgat Sorgun’dan gelen ve Kümbet uşağı diye

isimlendirilen aileler var.

45


Köyde eskiden bir tekke varmış, bugün ondan geriye bir şey

kalmamış. Bu tekkenin olduğu yer Kahya sülalesinin de ilk yerleşim

yeri.

Köyün yaşlıları İnönü döneminde köyde yaşanan kıtlığı

hatırlıyorlar. Öyle ki kara lastik bulup giymek bile bir sevinç vesilesi

olurmuş. 1970’lerden sonra ise yaşam koşulları nispeten düzeliyor,

traktörle tanışıyorlar ve biraz rahata eriyorlar. Kıtlık dönemlerinde

türeyen eşkiya vatandaşın elindeki ekmeğe de, sahip olduğu atlara

da el koyuyorlarmış.

Köyde okul 1965’te açılıyor ve köyün gençleri bu tarihten

sonra eğitim imkanına kavuşuyorlar.

46


Köyde düğünler en az üç gün sürüyor ve düğün sahipleri kendi

imkanlarına göre misafirlerine yemek ikram ediyorlar. Düğünler

Cuma günü düğün evinden bayrak kaldırılması ile başlıyor. Bu adet

halen Çorum merkezde de sürdürülüyor. Ancak evlenen çiftler

köyde durmuyorlar ve şehre gidiyorlar. Köyün erkeklerinin ağırlıklı

mesleği ise kalıpçılık.

Mevsim şartları ağır olan köyde harmana kar yağdığı hala

anlatılan bir hikaye. Yine köyün ihtiyaçları için lazım olan malzemeler

geçmişte kağnılarla katırlarla getirilirmiş. Bilhassa İskilip’ten gelen

satıcılar köyün ihtiyaçlarını karşılamaktaymış.

Köyde bir ilkokul var. Bir öğretmen ve 12 öğrenci ile eğitim

öğretim sürdürülüyor. Ancak okulun fiziki imkanları oldukça zayıf.

47


48


49


İNALÖZÜ KÖYÜ

İnalözü köyü Çorum il merkezine 49 km. mesafede olup, 199

nüfusa sahip bir yerleşim yeri.

İlk ziyaretimizde köy halkı muhtarın da davetiyle köyün

meydanında geniş bir halka oluşturarak bizleri karşıladı. Zaman

zaman köy camisinin hoparlöründen köye misafir geldiği ve köy

meydanında toplanılması çağrısı dahi yapıldı. Köy muhtarı Metin

Badak İle Hasan Tutlu (1951 d.), Hasan Basri Şahinbaş ve Mehmet

Şahinbaş (1951 d.) bizlere köy hakkında bilgiler verdiler.

Köyün geçmişi İnaloğulları beyliğine dayanıyor. Halen köyün

meydanında bu aileye ait iki katlı bir konak mevcut. Geçmişte köyde

1700 nüfusun yaşadığını, ilçe olma için müracaat ettiklerini, ancak

yeterli nüfus kriterini sağlayamadıklarını anlattılar.

Köyün eski adı Yılanözü imiş. 1535’lerde yani Kanuni devrinde

köyde tahrir kayıtları tutulduğu biliniyor. Dolayısıyla köyün daha eski

bir yerleşke olması ihtimali yüksek.

50


Köydeki konağın sahibi olan ve Sofu Hoca olarak bilinen İsmail

hoca, bir medrese hocası imiş. Ancak eğitim faaliyetlerinden ziyade

köyün yöneticisi olarak yaşamını devam ettirmiş. Köy üç büyük aile

tarafından kuruluyor. Daha sonra bu bölgeye Sivas Kangal’dan ve

Gümüşhane’den aileler gelmiş.

Köyde geçmişte Cemalettin medresesi olduğu söylendi. Bu

medrese daha çok yoksulların doyurulduğu, misafirlerin ağırlandığı

bir yer olarak işlev görmüş. Köye ancak 1963’te kadrolu imam

verilmiş. Bundan önceki dönemlerde köyde, ihtiyaçları ve ücreti

köylü tarafından karşılanan hocalar görev yapmış.

51


Yine köyün 7 km. kadar dışında bir kiliseden de bahsedildi.

Halen Çorum merkezde Çepni mahallesi muhtarlığı yapan köyün

eski muhtarı Mehmet Şahinbaş, Özal döneminde 1989’da 3 aylığına

köyde bir kısım Bulgar göçmeni ağırlamış ve bu göçmenlerin

bereketini unutamadığını söylüyor.

Köy sakini emekli polis Hasan Mutlu, 12 Eylül askeri darbesi

sırasında Ankara’da görevli polis olduğunu ve siyasi parti liderlerini

derdest eden ekipte yer aldığını anlattı. Siyasi parti liderlerinin darbe

günlerinde sükunetlerini muhafaza ettiklerini hatırlıyor.

Köyde bir ilkokul ve ortaokul bulunuyor. İlkokulda 40 öğrenci

ve ortaokulda ise 43 öğrenci ile eğitim öğretim faaliyeti sürdürülüyor.

52


53


54


55


KARACAKÖY

Karacaköy Çorum il merkezine 7 km. mesafede olup, 360

nüfusa sahiptir.

Ziyaretimizde bizi ağırlayan genç köy muhtarı Salih Biçer

ve köy bekçisi Yaşar bey köyün tarihinin 300 yıl kadar öncesine

dayandığını söylüyor. Köyün temel geçim kaynağı çiftçilik.

Geçmişte köyde 10-15 kadar köy odası varmış, ama bugün

onlardan eser kalmamış. Sadece köy muhtarının kendi konutunun

girişinde köy odası olarak kullandırdığı bir yer mevcut.

56


Köyde yapılan düğünlerde güreş müsabakaları olurmuş ve

sinsin benzeri oyunlar oynanırmış. Geçim kaygısı ve eğim amacıyla

köyden ayrılmalar nedeniyle köy nüfusu azalıyor. Muhtarlık olarak

şehre yakın olan köyde kalan genç nüfusa yönelik hizmetler

yapılmaya çalışılıyor. Şehre yakın olmanın avantajı ile köy halkının

köyle irtibatını korumaya çalışıyorlar.

Köyün başlangıcı ve ismi ile ilgili olarak Karaca Ağa isminden

bahsediliyor, ama detaylı bir bilgi yok.

57


Sırıklı Dede isminde bir yatırdan bahsediliyor. Köy

mezarlığında medfun olan bu şahıs nedeniyle civar köylerden bu

köye yağmur duası için geliniyormuş. Bir de Kılıç Dede türbesi

var. Bu türbe köyün içinde. Bir bina içerisinde korunuyor ve köylü

tarafından bakımı yapılıyor. Kılıç Dede’nin savaşta öldüğü ve buraya

defnedildiği rivayet ediliyor. Kılıç Dede ile Sırıklı Dede’nin kardeş

olduğu da söyleniyor.

Köyde bir kısım ailenin kökeni Erzurum’a dayanıyor. Köyün

kendisine ait bir bayrağı var. Bayrağın üzerinde de köyün isminden

kaynaklı karaca resmi bulunuyor.

Köyde küçük bir ilkokul var. Bir öğretmen ve 10 öğrenci ile

eğitim öğretim sürdürülüyor. Okul tek sınıflı, ancak oldukça bakımlı

bir halde.

58


59


60


KINIK KÖYÜ

Kınık köyü Çorum il merkezine 26 km. mesafede Ankara

istikametinde olup, köyün nüfusu 159’dur.

Köy içerisinde pek çok eski bina ve dükkana rastlanılabiliyor.

Bu dükkanların duvarlarında 80’li yılların reklamları hala görünür

vaziyette.

Köyde bir ilkokul ve bir ortaokul bulunmaktadır. İlkokulda

35 öğrenci ortaokulda ise 40 öğrenci ile eğitim öğretim faaliyetleri

sürdürülmektedir. Okulda fiziki imkanlar iyi durumda olup, okulun

pek çok okulda olmayan bir etkinlik salonu da mevcuttur.

61


62


63


KONAKLI KÖYÜ

Konaklı köyü Çorum il merkezine 30 km. mesafede olup,

Samsun istikametindedir. Köyün nüfusu 667’dir.

Konaklı köyünün eski ismi Farzat olarak kayıtlara geçmiş. İlk

kuruluşunda 18 hane imiş. Farklı yörelerden gelenlerle beraber ilave

yerleşimler olmuş. Geçmişte köy, Mecitözü ilçesine bağlı imiş, daha

sonra merkeze bağlanmış.

Geçmiş dönemde belde belediyesi olan Konaklı, nüfus

kriterini yitirdiği için beldelikten düşerek köy statüsüne alınmış.

Ancak belediye döneminden kalan bina köy idari binası olarak halen

kullanılmakta. Ziyaretimiz sırasında muhtar ve köy sakinleri bizi bu

binada ağırladılar.

64


1933 doğumlu Nurettin amca bize kendi geçmişinin yanı

sıra köye ait anılarını anlattı. Nurettin amcanın dedesi askerliğini

yaparken Dersim’de de bulunmuş. Dedesinin anlattığına göre

Dersimlilerin askere yönelik saldırıları nedeniyle orada tam bir kıyım

gerçekleşmiş.

Köyde geçmişte Rumların yaşadığı rivayet ediliyor. Hatta

Rumlara ait bir hamamdan bahsediliyor. Toplantı sırasında bir köy

sakini kendi evinin arazisini bir Rum’dan satın aldığını ve köylerine

su getirilmesi hususunda Rumların da katkılarının olduğunu söyledi.

Ama artık köyde Rumlara ait bir eser bulunmuyor.

65


Köyün meydanında caminin yakınında Harda Gül Sultan

isimli bir türbe var. Burası bir ziyaretgah olmuş. Türbenin olduğu

bahçede, başka köylerde de rastlanılan ve sanki özel olarak dizayn

edilmiş gibi duran farklı büyüklüklerde yuvarlak taşlar bulunuyor.

Bunların ne anlama geldiği ile ilgili bir bilgiye ulaşamadık.

Köyde bir ilkokul ile bir ortaokul binası var. Ortaokul binası

oldukça büyük olmasına rağmen faal değil. Bu da geçmişte bu

köyün nüfusunun bir ortaokul açılmasına yetecek çocuk nüfusa

sahip olduğunu gösteriyor. Mevcut ilkokulda bir öğretmen ve 16

öğrenci ile eğitim öğretim sürdürülüyor.

66


67


68


69


KURUÇAY KÖYÜ

Kuruçay köyü, Çorum il merkezine 11 km. mesafede olup, 285

nüfusa sahip bir yerleşim yeri.

Proje kapsamında ziyaret etmeyi düşündüğümüz köy,

pandemi nedeniyle uzun süre karantinada kaldı. Bu nedenle köyün

ileri gelenleri ile bir görüşme gerçekleştiremedik.

Köyde bir ilkokul var. İlkokulda bir öğretmen ve 9 öğrenci ile

eğitim öğretim faaliyeti sürdürülüyor.

70


71


OVASARAY KÖYÜ

Ovasaray köyü, Çorum il merkezine 16 km. mesafede olup,

köyde 506 kişi yaşamaktadır.

Köyle ilgili tarihi malumat bu köy sakinlerinden akademisyen

Ali Ilıca tarafından bir araştırmaya konu edilmiş.

Ziyaretimiz sırasında köy muhtarı Bekir ŞAHİN ve köy sakini

Sait SAYAR (1946 d.) bizi bilgilendirdiler. Bir ova köyü olması ve

verimli arazilere sahip olmaları sayesinde geçmiş dönemlerde

yokluk çekmemiş köy ahalisi. 1972’de köyde 6 tane traktör olduğunu

söylediler.

72


Köydeki düğünler “okuyuntu” denilen bir davetle

duyurulurmuş. Gelin eskiden atla getirilir, düğünler de güreşler

de tertip edilirmiş. Artık pek güreş düzenlenmiyor düğünlerde.

Düğünlerde bir hafta davul çalındığı da olurmuş ve herkes kendi

imkanları ölçüsünde misafirlerine ikramda bulunurmuş. Artık

düğünler eski güzelliklerden uzak. Düğünlerde ayrıca sinsin gibi

ateş etrafındaki oyunlar ile kız kaçırma oyunları oynanırmış.

Geçmişte şahısların her bir mahallede oluşturduğu köy

odaları varmış ve köy sakinleri tanıdıkları kişilerin köy odalarına

gidip sohbet ederlermiş. Artık o köy odaları yıkıldı ve yerlerine

kahvehaneler yapıldı.

Geçmişte köy odalarında yüzük oyunu oynanır, helva

çalınırmış ve büyüklerin yaptıkları sohbetler, eski kitaplarda anlatılan

hikayeler dinlenirmiş.

73


Köy içinde iki tane türbe var. Bir tanesi Kuşdemir Dede türbesi.

Bir de Orta Dede kabri bulunuyor. Köyde düğün uğurlamaları

Kuşdemir Dede mezarı ziyaret edilerek yapılırmış, damat gezdirme

de burada gerçekleşirmiş.

Başka köylerde olduğu gibi Ovasaray köyünde de geçmişte

ücreti köylü tarafından ekinle karşılanan hocalar görev yapmış. Bazı

hocalar köyde hala hayırla yad ediliyor. Bu hocalardan aldıkları dersle

adam olduklarını, adab-ı muaşeret öğrendiklerini söyleyenler var.

Bu hocalar bir yandan çocuklara dini bilgiler verirken, diğer taraftan

sigara içip içmediklerine varana kadar onları kötü alışkanlıklardan

koruyup kollamayı, gerekirse fiziken tedip etmeyi de ihmal

etmemişler.

Köyde bir ilkokul ve ortaokul bulunuyor. İlkokulda 37 öğrenci

ve ortaokulda 32 öğrenci ile eğitim öğretim faaliyeti sürdürülüyor.

74


75


76


77


SEYDİM KÖYÜ

Seydim köyü, Çorum il merkezine 23 km. mesafede, İskilip

ilçesi istikametinde olup, 578 nüfusa sahip bir yerleşim yeri.

Köyün girişinde bir sulama göleti bulunuyor. Seydim köyü

önceki dönem belde belediyesi iken nüfus kriterini kaybettiği

için köye dönüşmüş durumda. Ancak köy halen bir belediye

büyüklüğüne ve hareketliliğine sahip görünüyor. Eski belediye

binası şimdi köy muhtarlığı olarak görev yapıyor.

Köy meydanındaki bir kahvede bizi ağırlayan köy sakini

yaşlılarla yaptığımız sohbette köy hakkında bilgiler derledik.

78


Seydim köyünün önceki adı Ovacık iken, daha sonra buradaki

türbeden dolayı Seydim adını almış. 65 parça köyün ortasında

kurulan ve zamanında ciddi bir yerleşim ve ulaşım merkezi olan

köyde bu isim de muhtemelen seyidim isminin telaffuzunun

zamanla değişmesinden doğmuş gözüküyor.

Seydim köyü öteden beri köylülerin konakladığı büyük ve

merkezi bir konuma sahip bir yermiş. Mevcut Seydim Murat yahut

diğer ismiyle Seyyid Sultan türbesi yanında yemek verme geleneği

halen sürdürülüyor. Türbenin yanında büyük bir salon ve yemekhane

bulunuyor.

79


Türbenin vakfiyesinin 1367 tarihli olduğu dikkate alındığında

köyün tarihinin ne kadar eski olabileceği de anlaşılabilmektedir.

Seyyid Murad’ın Veysel Karani’nin soyundan geldiği de

söylenmektedir. Seyyid Murad bu bölgenin İslamlaştırılmasında

ve irşadında önemli görevler üstlenmiş tarihi bir şahsiyet olarak

karşımıza çıkıyor.

Kayıtlara göre, Evliya Çelebi 1057/1647-48 yıllarında Çorum’dan

İskilip’e geçerken, Seydim köyü Seydim Murad Tekkesi’ne gelmiştir.

Burada gördüklerini anlatırken de şunları yazmıştır: “Çorum

sahrasındaki Seydim Sultan Tekkesi menziline geldik. Bir asitane-i

azimdir. Çok miktarda dervişleri vardır. Paşa cümle iç ağaları ve

karakollu kacılarıyla bir tekkekahta konup azim ziyafet itti” diyerek,

Seydimlilerin misafirperverliğini övmüştür.

80


Köy sakinlerinin bir kısmı gençlik yıllarında Çorum’daki kiremit

ocaklarında çalışmışlar. Köyde adli vakaya çok nadir rastlanıldığı

hususu da gururla anlatılıyor. Ancak geçim şartları ve eğitime bağlı

olarak artık köy göç vermeye başlamış. Köylere kız verilmemesi de

genel olarak tüm köylerde nüfusun azalmasının sebepleri arasında

en başlarda geliyor.

Köy muhtarı Cevdet Yapıcı’nın verdiği bilgilere göre eskiden

1970’li yıllara kadar cami ve türbe iç içe imiş. Daha sonra eski cami

yıkılınca türbeyi camiden ayırmışlar.

81


82


TÜRKLER KÖYÜ

Türkler köyü Çorum il merkezine 16 km. mesafede olup, köy

nüfusu 443 kişiden oluşmaktadır.

Köyün isminin nereden geldiğine ve tarihine ilişkin çok net

bilgiler yok. Ama bir kısım Türkmenin bu köy civarında yerleştirildikleri

ve köyün adının da Türk kökenli olmaktan geldiği rivayet ediliyor.

Köy sakini İsmail Danacı (1945 d.) bizi evinde ağırladı ve köyün

geçmişi ile ilgili bizi bilgilendirdi. İsmail Danacı’nın anlattığına göre

köyün geçmişi hep rençberlik üzerine olmuş.

Köyün gençleri kimi zaman Çorum’daki kiremit ocaklarında

altı ay sigortalı olacak şekilde uzun yıllar çalışmışlar. Bazı köy sakinleri

bu ocaklardan emekli olabilmişler.

83


Tandır çöreği: Mayalı hamur cıvık şekilde yoğrulur. Tepsi

yağlanmadan hamur parça parça yayılır ve sacın üzerinde önce

alt kısmı sonra tepsi ters çevrilerek üst kısmı pişirilir. Üzeri tereyağı

ile yağlandıktan sonra ersin ile tepsiden kaldırılır, çörekler sıcak

olarak servis edilir. Tandır çöreği genellikle düğünlerde yatsı yemeği

şeklinde ikram edilir.

Köyün tarım alanları sınırlı ve il merkezine yakın olunması

nedeniyle başka alanlarda çalışma arayışları hep olmuş.

Köy içerisinde köylü kadınlar belli zamanlarda bir araya

geliyorlar ve imece usulüyle kışlık yufka ihtiyaçlarını karşılamak için

tandırlarda birbirlerine yardım ediyorlar. Tandır çöreği yapımı ile

ilgili geniş bir çekim yapma imkanımız da oldu.

Köyde fiziki olarak iyi durumda ilkokul ve ortaokul bulunuyor.

Aynı binada eğitim veriliyor. Taşımalı eğitimin yapıldığı köyde

ilkokulda 62 öğrenci, ortaokulda ise 67 öğrenci ile eğitim öğretim

sürdürülüyor.

84


85


86


87


ÜYÜK KÖYÜ

Üyük köyü Çorum il merkezine 11 km. mesafede olup, 474

nüfusa sahip bir yerleşim yeridir.

Üyük köyünde bizi köy muhtarı Ali Yalvaç ile Mehmet Arar

(1946 d.), Dursun Sungurtekin (1943 d.) karşıladı, kendileriyle köy

üzerine sohbet ettik.

Üyük köyü toprakları geniş ve bereketli olduğu için köyün

göç sorunu bulunmuyor.

Köyün Mansuroğulları sülalesi tarafından bilinmeyen bir

tarihte kurulduğu söyleniyor. Köyün adı ise Hüyük’ten geliyor. Köyde

çok sayıda hüyük olması nedeniyle bu adı aldığı, zamanla hüyük

kelimesinin üyük olarak telaffuz edildiği anlaşılıyor.

Köyde bir ilkokul bulunuyor. İlkokulda bir öğretmen ve 10

öğrenci ile eğitim öğretim faaliyeti sürdürülüyor.

88


89


90


“MOBİL KİTAP-KAHVE İLE ÇORUM OKUYOR”

PROJESİ SONUÇ RAPORU

İçişleri Bakanlığı Sivil Toplumla İlişkiler Genel Müdürlüğü tara

fından desteklenen “Mobil Kitap-Kahve İle Çorum Okuyor” isimli

projemiz Çorum il merkezine bağlı ve içinde faal durumda ilkokul

ve/veya ortaokul bulunan toplam 17 köyü kapsamaktadır.

Bu köyler alfabetik sıraya göre şöyledir: Abdalata, Bozboğa,

Büğdüz, Büyük Düğenci, Çeşmeören, Değirmendere, Eskice,

Hankozlusu, İnalözü, Karaca, Kınık, Konaklı, Kuruçay, Seydim, Türkler,

Ovasaray ve Üyük.

6 ay süreyle ve her bir köyümüze 6 defa olmak üzere (toplamda

102) yaptığımız ziyaretlerde bir taraftan köy muhtarlarımızın

mihmandarlığında köyün sakinleri ve bilhassa yaşlıları ile röportajlar

yapmak suretiyle köyün tarihini, yaşam koşulları, gelenekleri tespit

edilmeye çalışılırken diğer taraftan da köyün sosyal yaşamı ve doğal

güzellikleri fotoğraflanmıştır. Bu çalışmanın sonucunda köy sakinleri

ile yaptığımız röportajları içeren bir CD ve elinizde bulundurduğunuz

kitapçık, proje çıktısı olarak üretilmiştir.

İlk ziyaretlerden itibaren özellikle kitap okuma alışkanlığını

geliştirmek amacıyla, 2021 kayıtlarında gözüken ilkokul ve ortaokul

çağındaki 863 çocuğumuza ulaşmaya çalıştık ve onlara ilgilerine ve

yaşlarına göre uygun ödünç kitaplar verdik, okumaları takip ettik ve

kayıt altına aldık.

Yanı sıra İl Milli Eğitim Müdürlüğü ile yapmış olduğumuz

protokol kapsamında okullarımızda kültürel, sanatsal ve sportif

aktiviteler anlamında etkinlikler düzenledik. Bu etkinliklere

ilimizdeki Güzel Sanatlar Lisesi, Spor Lisesi, Bilim Sanat Merkezi ve

Hitit Üniversitesi Güzel Sanatlar Fakültesi öğrencileri katkı sağladı.

Tüm ziyaretlerimizde sayısı 20’yi aşan dernek üyelerimiz

gönüllü olarak aktif rol aldılar.

Projemiz resmi olarak 31.12.2021 tarihinde sona ermiş olmakla

birlikte, sürdürülebilirlik prensibi doğrultusunda derneğimiz bu

projeyi sahip olduğu imkanlarla sürdürmek konusunda kararlıdır.

Diğer taraftan köylerde şehir merkezlerinden farklı olarak pek çok

dezavantajla okumaya çalışan ilkokul ve ortaokul öğrencilerimiz

açısından bu ve benzeri projelerin eğitimde fırsat eşitliğini

sağlamada önemli bir rol oynayacağını düşünüyoruz.

Projemizi sürdürürken karşılaştığımız durumlara ilişkin

tespitlerimiz ise şu şekildedir:

91


Köy yaşamı;

Üretim imkanları ve şehre yakınlık-uzaklık durumuna

göre köylerimizde ikamet eden vatandaşlarımızın gün geçtikçe

sayılarının azaldığı gözlenmiştir. Köy sakinlerinin beyanlarına göre,

artık köylere gelin verilmemekte, yeni evli çiftler de en kısa zamanda

şehir merkezlerine taşınmak istemektedirler. Diğer taraftan eğitimöğretime

dair mevcut algı ve beklentiler de okul çağındaki çocukların

eğitimlerini şehir merkezlerinde daha uygun şartlarda sürdürmesi

yönünde bir sonucu doğurmakta ve aileler ya tamamen şehre

taşınmakta ya da yakın köyler aynı zaman da şehirde de ev sahibi

olmaktadırlar. Haliyle köylerimizde nüfus yoğunluğu azalmakta, bu

durum kültür aktarımı zincirini olumsuz etkilemektedir.

Köylerde ikamet eden az sayıdaki yaşlı vatandaşlarımızın

hafızalarındaki kültürel imgeler ve tecrübeler soluklaşmakta, yeni

nesillere aktarılamadığı için de kültür aktarımı zinciri bozulmak

suretiyle bir kültürel yıkım söz konusu olmaktadır.

Kimi köylerimizin 1200’lü yıllara uzanan geçmişleri ile bu

geçmişin izini sürmenin ne kadar değerli olduğu gerçeği karşısında

nesiller arasındaki kültürel değer aktarımının aksamış olmasının

ülkemiz kültür hayatı ve envanteri açısından ne kadar olumsuz

sonuçlar doğurduğu da göz önünde bulundurulmalıdır.

Camilerden türbelere varıncaya kadar geçmişe ait eserlerin

korunması için geliştirilecek eylem planında belki de köy içinden

istihdam imkanları da düşünülmelidir. Aksi takdirde köylülerin cami

duvarlarında ya da çeşme altlarında bir şekilde muhafaza etmeye

çalıştıkları yazıt, taş vb. değerlerin kaybolma tehlikesi bulunmaktadır.

Köyün muhtelif yerlerinde geçmişte kullanılan kimi üretim aletlerini

görmek hala mümkün. Ancak bunların da korunması gerekiyor.

Köylerimizde artık eski düğünler ve düğün adetleri

uygulanmamakta, klasik köy oyunları oynanmamakta, köy

odalarında kış aylarında yapılan sohbetler ise gittikçe azalmış

bulunmaktadır. Yöresel türkü, mani, deyiş vb. arayışlarımızın da

fazlaca bir karşılığı olmamıştır. Kültürel yaşam, farklılaşan üretim

tarzları ve nüfusun hızla şehirlere göç etmesi neticesinde gittikçe

cılızlaşmaktadır.

Köy camilerinde yaz Kur’an kurslarının genç din görevlileri

eliyle yürütülmesinin köylerimize nispi bir canlılık getirdiğini de

müşahade ettik. Proje kapsamındaki ilk ziyaretlerimiz Ağustos

ayında gerçekleştiğinden okulların eğitim öğretime açık olmadığı

bu zamanlarda köy sakinleri ve çocukları ile Kur’an kurslarının

yapıldığı camilerde buluşma imkanı bulduk. İdealist din görevlisi

gençler, ellerindeki imkanlarla gençlere dini ve milli değerlerimizi

aktarmaya çalışıyorlar. Geçmişten farklı olarak ellerindeki imkanları

çocukların iyi yetişmelerini sağlamak için seferber ediyorlar.

92


Eğitim-öğretim;

Proje kapsamında ziyaret ettiğimiz ilkokullarda öğretmen

ve öğrencilerimizin çoğu zaman oldukça zor koşullarda eğitim

yaptığını gözledik. Bu zor koşullar bir taraftan eğitimin kalitesini

düşürmekte diğer taraftan öğretmen motivasyonunu da olumsuz

etkileyebilmektedir. Ancak bilhassa ilkokul öğretmenlerimizin

fedakar çabaları takdire şayan.

Proje kapsamındaki kültürel, sanatsal ve sportif etkinlikler

çerçevesinde, köy okullarında bu branşlardaki eksikliğin olumsuz

sonuçları ile de karşılaştık. Ne yazık ki eğitim sistemimizin akademik

başarıyı öncelemesi nedeniyle, insani değerlerimizi besleyen

müzik, resim, beden eğitimi gibi konularda çocuklarımızın son

derece yetersiz eğitim aldıklarını ve bu haliyle onların yeteneklerini

keşfetmelerine imkan tanımadığımızı görmemiz ve bu sorunun

çözümü için de acil önlemler almamız gerekiyor.

Ekinliklerimizde bir müzik enstrümanını ilk defa eline alan,

bağlamanın yahut gitarın tellerine ilk defa dokunan, keman çalmaya

çalışan, kajon ile ritim tutturmayı deneyen, zeka oyunlarına ilgiyle

katılan çocuklarımızın gözlerindeki ışıltı ise görülmeye değerdi. Bu

etkinlikler bize köy okullarında bu alanlarda yetenekli çocukların

olduğunu gösterdi. Tespit edebildiğimiz çocukların ileriki dönemde

eğitim hayatla rında bu yönlerde gelişmesi için de öğretmenlerimizle

görüş birliğine vardık. Özellikle ortaokul öğrencilerimizin güzel

sanatlar lisesine yönlendirilmesi ile ilgili bir tarama çalışması

yapılmasının önemi ortaya çıktı. Bu bağlamda ilkokullarda kültür

derslerine atama yapılması ya da bu mümkün olmazsa, taşımalı

eğitim yapılan bölge ortaokullarının altyapılarının güçlendirilerek,

az sayıda öğrenci bulunan köy ilkokullarının bu okullara taşınarak

resim, müzik ve beden eğitimlerini burada sürdürmelerini sağlamak

da bir çözüm olabilir. Bir başka husus bu derslerin mutlaka kendi

branşlarında eğitim almış öğretmenler eliyle yapılmasını sağlamak

olmalıdır.

Kitap okuma alışkanlıkları ile ilgili olarak kız öğrencilerin erkek

öğrencilere nazaran çok daha fazla okuma eğiliminde oldukları da

bir başka gözlemimiz oldu. Erkek öğrenciler kitap okuma alışkanlığı

ko nusunda kız öğrencilerin oldukça gerisindeler. Bu durum

önümüzdeki süreçte sosyolojik kimi değişimlerin de bir habercisi

olacak gibi gözüküyor.

Köylerde oldukça zorlu koşullarda eğitim öğretim faaliyetini

sürdüren öğretmenlerimizin kimisinin ücretli olması ve henüz

kadroya geçmiş olmamalarının onlarda kısmi bir motivasyon

eksikliğine yol açtığı da bir başka sorun olarak gözüküyor. Köy

şartlarında çocukları eğitmeye çalışan bu öğretmenlerimiz

mevcuttan çok daha fazla imkanları hak ediyorlar, bu nedenle

onların maddi manevi çok daha fazla desteklenmeleri önemli.

93


94



BU PROJE

İÇİŞLERİ BAKANLIĞI

SİVİL TOPLUMLA İLİŞKİLER

GENEL MÜDÜRLÜĞÜ

TARAFINDAN

DESTEKLENMEKTEDİR.

Hooray! Your file is uploaded and ready to be published.

Saved successfully!

Ooh no, something went wrong!