21.01.2022 Views

KADIKOY LIFE / Ocak & Şubat 2022

Kadıköy Life Dergisi'nin merakla beklenen Ocak & Şubat 2022 sayısı yayınlandı.

Kadıköy Life Dergisi'nin merakla beklenen Ocak & Şubat 2022 sayısı yayınlandı.

SHOW MORE
SHOW LESS
  • No tags were found...

You also want an ePaper? Increase the reach of your titles

YUMPU automatically turns print PDFs into web optimized ePapers that Google loves.

Ocak & Şubat 2022 | Yıl: 18 | Sayı: 103 | Fiyatı: 25 TL

Anaİs Martİn

HER YERİ RESİM GİBİ

“KÜÇÜK MODA”

BURAK SARIMOLA

YENİLİKÇİ VE AYKIRI PROJELERİN

İÇİNDE OLMAK İSTİYORUM

KADIKÖY’DEN BAŞLAYAN BİR ÖYKÜ

“ATATÜRK HER YERDE”

ŞERDİL DARA ODABAŞI

TARİHİ İSTASYON BİNALARI

HALKINDIR

RAHMİ M. KOÇ MÜZESİ’NDE

SERTAÇ KAYSERİLİOĞLU

SERGİSİ

KADIKÖY GELECEĞE

‘SANATLA’ HAZIRLANIYOR



Resim, sinema, tiyatro, fotoğraf,

edebiyat sanata dair her şey…

İSTANBUL’UN

KÜLTÜR & SANAT

DERGİSİ

Sanat ve kültürün yeni heyecanı İSTANBUL SANAT Dergisi’nde

resim, sinema, tiyatro, fotoğraf ve edebiyata dair içeriklere kolayca

ulaşabilir, alanında uzman isimlerin ilk defa yayınlanan köşe yazılarını,

röportajlarını büyük bir keyifle okuyabilirsiniz…

fi

istanbulsanatdergisi

www.istanbulsanatdergisi.com


Editör

‘ALAN KADIKÖY’

FARKINI ORTAYA KOYDU

Kadıköy, bizler için ‘özel’ bir alan... Demokrasi,

özgürlük, insan hakları, hayvan hakları, çevresel

hassasiyet ve de aidiyet duygusu... İşte biz Kadıköylüler,

bu alanlardaki kırmızı çizgilerimizle yalnızca

Türkiye’nin değil, Dünya’nın da sivil toplum

örgütleri tarafından küresel bir izlenme oranına

sahibiz. Hep söylediğimiz gibi; yerel olmadan,

evrensel olmak mümkün değil... Unutmayalım ki;

Gabriel Garcia Marquez, yaşadığı çevreyi ve soy

ağacını anlattığı ‘Yüzyıllık Yalnızlık’ kitabıyla, büyülü

bir gerçeklik eşliğinde Nobel Edebiyat Ödülü’nü

kazanmıştı.

Kadıköy Life, uzun yıllardır bir yaşam dergisi çizgisinde

Kadıköylülere sayfalarını açarken; ilçenin

yöneticileri nezdindeki fikri takipleriyle sonuca

odaklanarak, fark yaratmaya devam ediyor. Kadıköy

merkezli fenomen spor kulübümüz Fenerbahçeli

kimliğimizle söylemek gerekirse, Kadıköy

Belediyemizden gol odaklı paslar alınca, haber

çalışmalarımızın ayrıcalığı ve keyfi, bir Türk kahvesi

muhabbetinde ilerliyor.

Alan Kadıköy, tam da bu doğrultuda Kadıköy’ü

yükselten bir sanat merkezi hüviyetiyle kapak

dosyamızda yerini alırken, Belediye Başkanı Şerdil

Dara Odabaşı’nın merkez açılışında gerçekleştirdiği

konuşma ile haberimizin zeminini zenginleştirdiğini

düşünüyoruz...

“Alan Kadıköy, Kadıköy’ü nasıl algılıyorsak öyle;

çok amaçlı ve çok yönlü... Aydınlık, şeffaf, katılımcı,

kamusal kaygıları olan ve kalitesinden ödün

vermeyen bir yer burası. Bünyesinde tiyatro, sergi,

konserler ve farklı sahne performanslarına ev

sahipliği yapıyor. Türkiye’de yerel yönetimlerin

sanata yaklaşımını kökünden değiştirmeye aday

bir mekân. Böyle bir iddianın Kadıköy Belediyesi’nden

gelmesi ise Kadıköy’ün kültürel canlılığı

ve kapasitesi göz önünde bulundurulduğunda

pek de şaşırtıcı değil. Biz burayı fark yaratmak için

açtık, yerleşik kalıpları zorlamak için açtık, kültürün

tanımını genişletmek için açtık.”

***

Kızıltoprak, Feneryolu, Göztepe, Erenköy, Suadiye

ve Bostancı tren istasyonları... Her biri anıtsal bir

kent hafızası, tarihi miras... Sevinçlerimiz, hüzünlerimiz,

anılarımız...

Kadıköy Belediyesi, uzun zamandır atıl duran bu istasyonlarımıza

talip... Müze, kültür ve sosyal yaşam

merkezi yapmak için... Ancak bizler müze olması

konusunda ısrarlıyız. Çünkü ‘özel alan’ olduğuna

inandığımız ilçemizde müze fakiri olmaktan utanır

durumdayız. Köşe yazarımız ve ünlü koleksiyoner

Kadir İrfan Yalın, konuyla ilgili tekrarlayan yazılar

kaleme almasına ve katkı vermek istemesine

rağmen, ilgisizlikten her zaman yakınmıştır. Dolayısıyla

dergimiz, bu konuya fazlasıyla duyarlıdır ve

desteğimiz de sonsuzdur.

***

Zorlu bir süreçten geçiyoruz. Hayat pahalılığı

zorlamakta, sosyal kutuplaşma artmakta, yaşlı

dünyamız imkânlarının sınırında ve insanlarımız

metaverse gibi sanal bir evrenin kollarına koşmakta.

Her şeye rağmen hayat devam ediyor ve yeni

sayımızda sizlerle buluşmaktan mutluyuz.

Canan Toprakkaya

Haber • Magazin • Aktüalite • Ekonomi • Politika

TARAFSIZ, BÖLGESEL,HABER,

MAGAZİN, AKTÜALİTE, EKONOMİ,

POLİTİKA DERGİSİ

İmtiyaz Sahibi ve

Genel Yayın Yönetmeni

Fatma Canan Toprakkaya

Yayın ve Yönetim Kurulu Başkanı

Kadir Toprakkaya

Sorumlu Yazı İşleri Müdürü

İrem Toprakkaya

Yayın Kurulu

Dr. R. Sertaç Kayserilioğlu,

İnal Aydınoğlu, Sedef Turan

Nusret Karaca, Osman Öndeş,

Muzaffer Ayhan Kara

Haber Müdürü

Cenay Toprakkaya

Editörler

Pınar Baltacı, Yiğit Uygun,

Edip Ozan Üçok, Nil Özer,

Songül Karadeniz

Fotoğraf Editörü

Emin Küçükserim

Foto Muhabiri

Batuhan Karaman

Görsel Yönetim

Kubilay Şenyiğit

Reklam ve Halkla İlişkiler

Tulu Evrensel

Tel: 0532 266 82 43

Basım

Ege Reklam ve Basım

Sanatları San. Tic. Ltd. Şti.

Sertifika No: 45604

Esatpaşa Mah. Ziyapaşa Cad.

No: 4/1 Ataşehir - İstanbul

Tel: (0216) 470 44 70

www.egebasim.com.tr

Dağıtım

Arıksoy Basın Yayın Dağıtım Ltd. Şti.

KADIKÖY LIFE dergisinin birinci sayfasından

son sayfasına kadar olan yazılardan imza

sahipleri sorumludur. Yayınlanan reklamların

sorumluluğu reklam sahiplerine aittir.

KADIKÖY LIFE dergisinde yayınlanan her

türlü yazı, fotoğraf ve illüstrasyonların her

hakkı saklıdır.

İzinsiz, kısmen veya tümüyle yayınlanamaz.

KADIKÖY LIFE’ın hiçbir kurum ve kuruluşla

doğrudan veya dolaylı bağlantısı yoktur.

Yayıncı

K-İletişim Basın Yayın ve

Tanıtım Hizmetleri

Karanfil Sokak No: 27/13

Göztepe / İstanbul

Tel: 0216 360 72 04 - 0216 550 11 17

Gsm: 0532 266 82 43

E-posta: kadikoylife@yahoo.com

www.kadikoylife.com

İrtibat Bürosu

Kuşdili Cad. Misk-i Amber Sok.

No: 44/6 Kadıköy / İstanbul

Tel: 0532 470 73 05

ISSN 1307-5535

Ocak & Şubat 2022

Yıl: 18 Sayı: 103 Fiyat: 25 TL

Basım Tarihi: 22 Ocak 2022

Yayın türü: İki aylık, bölgesel,

süreli yayındır.

KADIKÖY LIFE

Anadolu Yakası Gazeteciler Derneği

üyesidir.

4 : kadikoylife.com Ocak & Şubat 2022


İçindekiler

64

29

72

22

22

29

KADIKÖY GELECEĞE

‘SANATLA’ HAZIRLANIYOR

Kadıköy, 2021 yılında açılışını gerçekleştirdiği iki

kültür-sanat mekânı ile Anadolu Yakası’na yepyeni

alternatifler sunmaya başladı. “Alan Kadıköy” ve

“Sinematek/Sinema Evi” binalarıyla Kadıköy, sanata

yeniden ‘merhaba’ dedi.

DEVA PARTİSİ

KADIKÖY İLÇE KONGRESİ’NE

ALİ BABACAN DAMGASI!

Demokrasi ve Atılım (DEVA) Partisi’nin Kadıköy İlçe

Kongresi, Genel Başkan Ali Babacan’ın da bizzat katılımıyla

gerçekleşti. Mazhar Selçuk Alaca, kongrede

DEVA Partisi Kadıköy İlçe Başkanı seçildi.

72

30

AHMET KARA

HEDEFİMİZ, YELKEN SPORUNU

ESKİ GÜÇLÜ GÜNLERİNE

DÖNDÜRMEK

İstanbul Yelken Kulübü’nde son on yıldan bu yana

yöneticilik yapan Ayhan Kara, tek aday olarak girdiği

olağanüstü seçimden ‘Başkan’ olarak çıktı. Kendisini

kutluyor, kulübe dair ilk söylemlerini dergimiz

sayfalarında sizlerle paylaşıyoruz.

30

48

HER YERİ RESİM GİBİ

“KÜÇÜK MODA”

Aileden gelme Modalı yazar, çevirmen ve opera

sanatçısı Anais Martin tarafından kaleme alınan ve

büyük beğeni toplayan “Her Yeri Resim Gibi - Küçük

Moda” kitabı, Kadıköy’ün incisi Moda’ya dair önemli

bilgiler içeriyor.

R. SERTAÇ KAYSERILIOĞLU’NUN

KOLEKSIYONUNDAN

RAHMİ M. KOÇ MÜZESİ’NDE

ANLAMLI SERGİ

Rahmi M. Koç Müzesi’nde gerçekleşen görkemli

açılış, moda ve iş dünyamızın önde gelen isimleri

eşliğinde sanatseverleri “Singer 170. Yıl Sergisi” ile

buluşturdu.

78

FUNDA GÜRAY

INFLUENCERLIK YAKIN

GELECEKTE BİTMEZ!

Funda Güray, dijitalleşen yeni dünyaya kısa sürede

uyum sağlayan oyunculardan. Diziler ve reklam

filmlerinin yanı sıra bugünlerde TRT’de çocuk programı

sunan başarılı oyuncu, aynı zamanda sosyal

medyadaki içerikleriyle de lifestyle tarzı influencerlığın

güzel bir örneğini sunuyor.

48

64

İNGILTERE BAŞTA OLMAK ÜZERE

AVRUPA, AMERIKA VE KANADA’DAN

YOĞUN TALEP VAR...

SAÇ EKİMİNDE DÜNYA’DA

W1 NUMARAYIZ!

Türkiye olarak Dünya’nın en gelişmiş ülkelerini

geride bırakıp, saç ekimi konusunda lider ülke

olmamız elbette gururumuzu okşadı ve ihtiyacımız

olan moraliteye kaynak sağladı. Hâl böyle olunca,

bu konuyu biraz araştıralım istedik. Smile Hair Clinic

kurucularından Dr. Gökay Bilgin ve Dr. Mehmet

Erdoğan’a sözü verdik.

78


Fikri Takip

Şerdil Dara Odabaşı:

Tarihi istasyon binaları halkındır!

Kadıköy’de uzun süredir âtıl durumda olan tarihi istasyon binalarının akıbeti merak edilirken,

konuya ilişkin Kadıköy Belediye Başkanı Şerdil Dara Odabaşı’ndan açıklama geldi. İstasyon

binalarının halkın olduğunu ifade eden Odabaşı; “Altı tarihi istasyon binasına talibiz” dedi.

Kadıköy Life Dergisi’nin geçtiğimiz yıllarda

sık sık sayfalarına taşıdığı tarihi istasyon

binalarının akıbeti, Kadıköy Belediye

Başkanı Şerdil Dara Odabaşı’nın açıklamalarının

ardından tekrar gündem oldu.

Belediye olarak istasyonlara talip olduklarını

açıklayan Odabaşı; “Kadıköy’ümüzde

altı tane tarihi tren istasyonu bulunuyor.

Koruma statüsünde bulunan bu tarihi binaların

birçoğu, uzun yıllardır Ulaştırma ve

Altyapı Bakanlığı tarafından âtıl ve metruk

halde bırakılarak, adeta birilerine peşkeş

çekilmeye hazırlanılıyor. Biz Kadıköylüler

olarak tarihi istasyonlarımızın bu şekilde

yok olmasına asla izin veremeyiz, vermeyeceğiz.

Kızıltoprak, Feneryolu, Göztepe,

Erenköy, Suadiye ve Bostancı, bu istasyonlar

bizim kültürel ve tarihi miraslarımız.

Bunlar yalnızca bir bina değil, geçmişimiz,

hafızamız” diye konuştu.

MÜZE, KÜLTÜR VE

SOSYAL YAŞAM MERKEZİ

Başkan Odabaşı, sözlerini şöyle sürdürdü:

“Bu yüzden biz Kadıköy Belediyesi olarak

tarihi istasyonlara talibiz. Her bölgenin

istasyonunu, o bölgenin yurttaşlarının da

görüşünü alarak müze, kültür ve sosyal

yaşam merkezi hâline getireceğiz. Bu

amaçla bakanlığa yaptığımız başvurular her

seferinde reddedildi. İlçemiz sınırları içerisinde

bulunan altı tarihi tren istasyonunun

kamu yararına kullanılması şartıyla Kadıköy

Belediyesi’ne tahsis edilmesini istiyoruz.

İstasyon binaları halkındır!”

TARİHİ İSTASYON BİNALARINA DAİR...

Yapımına Osmanlı Devleti döneminde

başlanan demiryolu hatlarının İstanbul

Anadolu Yakası ayağı Haydarpaşa’dan Gebze’ye

kadar uzanırken, istasyon binalarının

inşası 1910’lu yıllara tekabül ediyor. Şerdil

Dara Odabaşı, geçtiğimiz yıllarda konuya

ilişkin dergimize verdiği özel röportajda şu

ifadelerde bulunmuştu: “Genelde bu tarihi

yapıların mülkiyet hakkının Kadıköy Belediyesi’nde

olduğu düşünülüyor, ancak tüm

istasyon binaları Türkiye Cumhuriyeti Devlet

Demiryolları’na ait. Biz göreve geldikten

sonra bu yerlerin tahsisini, sosyal ve kültürel

hizmet vermek adına Kadıköy Belediyesi’ne

istedik. Toplamda altı adet bina var ve her

biri değişik metrekarelerde. Bu tahsis talebi

üzerine TCDD’den ilk defa ‘Buraları size

ücretsiz veremeyiz, ancak bir kira karşılığında

verebiliriz’ şeklinde bir yazı geldi.

Kirayı kabul ettik ve kendilerine kısa sürede

bir komisyon kurulması gerektiğini yazdık.

Ancak aldığımız yanıt şaşırtıcıydı, çünkü

TCDD kısa sürede kiralamaktan vazgeçtiğini

açıkladı. Bu süreç Haydarpaşa ve Sirkeci

garlarının özelleştirildiği döneme denk

geldiği için açıkçası biraz panikledik. Çünkü

Haydarpaşa ve Sirkeci örneğinde gördük ki

bu alanlar birilerine söz verilmiş. Umarım

Kadıköy’deki istasyonlar da başkalarına söz

verilmemiştir. Kadıköy Belediyesi olarak,

Kadıköy halkı adına bu istasyon binalarına

talip olduğumuzu bir kez daha sayfalarınız

aracılığıyla belirtmek isterim.”

6 : kadikoylife.com Ocak & Şubat 2022


Çevre

Kurukahveci Mehmet Efendi’nin yeni binasında

gizli tarih gün yüzüne çıktı

PINAR BALTACI

İstanbul’un tarihi bölgeleri arasında

önemli bir yere sahip olan Kadıköy, her

yeni restore ve kazı çalışmasında sürprizler

çıkarıyor karşımıza. Hem Kadıköy’ün hem

de İstanbul’un tarihine etki edecek bu yeni

bulgular, tarihin tanığı Kadıköy’ü kuşkusuz

İstanbul için her geçen gün daha önemli

bir noktaya taşıyor.

“KAPLAMAYI SÖKTÜK,

ÖZGÜN CEPHEYİ ORTAYA ÇIKARDIK”

Bu sürprizlerden bir tanesi de hepimizin

çok yakından bildiği Kurukahveci Mehmet

Efendi’nin yeni binasında gerçekleşti.

Kurukahveci Mehmet Efendi, geçtiğimiz

aylarda eski binasının hemen yanındaki

soluk sarı boyalı binaya taşındı. 2018 yılında

Özen Mimarlık tarafından restorasyonuna

başlayan bu yeni binanın altında yatan

tarihi, Özen Mimarlık’ın kurucularından

Seda Özen Bilgili, şu sözler ve fotoğrafla

duyurdu: “Bina yapı tescilli idi, ancak tarihi

eserin cephesinin yıkılarak kaybolduğu

düşünülüyordu. Altta özgün cephenin durduğunu

fark ettim. Bir gece sabaha kadar

çalışarak kaplamayı söktük, özgün cepheyi

ortaya çıkardık.”

“OSMANLI SİGORTA LEVHASI”

KORUMA ALTINDA!

Eski tarihi eser yapının onarılmak yerine

kaplandığını ifade eden Seda Özen Bilgili,

sözlerini şöyle sürdürdü: “Tarihi eser, onarılmak

yerine kaplanmıştı. Özgün tuğlalara

metal kaynatılmış ve cephe kaplamaları

taşıtılmıştı. Bir gece -izinle- sabaha kadar bu

kaplamaları söküp, ertesi gün bu konudaki

başvurumuza ekledik. Cephe ve özgün

süslemeleri koruyarak, yapıyı güçlendirdik.

Tarihi eserin cephesindeki süslemeler

de neredeyse hapsedilmiş, gün ışığından

uzak kalmışlardı. Alındaki rozette ‘Esma’ül

Hüsna’, cepheyi sökünce de ‘Mâlikü’l-mülk’

yazısı karşımıza çıktı. Bu yazıyı taşıyan tarihi

yapılarımızda ‘Mâlikü’l-mülk’, ‘Ya Hafız’, ‘Maşallah’

gibi kitabelere rastlarız. Bu levhaları

sevenler tarafından ‘Osmanlı sigorta levhaları’

olarak da anılan kitabelerden birini de

biz bulup korumuş olduk.”

BAROK FORMDAKİ BAYKUŞ SÜSLEMESİ

Bilgili’nin yapıya ilişkin paylaştığı diğer detaylar

ise şöyle: “Restorasyon çalışmaları ile

İstanbul, yeni bir baykuş da kazandı. Barok

formdaki baykuş süslemesini özgürlüğüne

kavuşturduk, kat kat yapılmış boyalarından

itinayla arındırdık, hafifçe renklendirdik.

Kadıköy’deki yapının cephesine 1920’de

barok formda baykuş süsleme getirilirken,

yakın dönemlerde Saint Pierre Han duvarlarına

da Art Nouveau ve Jugendstil baykuş

baskılar işlenmişti. Ceyhun Katilt Hoca ve

ekibiyle de bu baykuşları gün yüzüne çıkarttık.

Mimarlar, baykuşları sevmiş.

YAN BİNA DA RESTORE EDİLEREK,

CEPHEDE BÜTÜNLÜK SAĞLANACAK

Yapının cephesi kapanmıştı, zemin katta

ise kepenk ardında bir boşluk vardı, cephe

yoktu. O dönem dükkânlarını ve bölgenin

eski fotoğraflarını araştırarak, zemin kat

için bu yeni doğramayı önerdik. Mağaza

hizmet vermeye başladı. Zemin kat cephesi,

boşluktan ibaretken; birçok eski fotoğrafa

baktık, cephe çizdik. Tabela tasarımını

Mimar Yeşim Bakırküre ile çalıştık. Sıra

yan binada, Kadıköy’deki ilk mağazanın

onarımında. O zaman cephede bütünlük

de sağlanacak.”

Ocak & Şubat 2022 kadikoylife.com : 7


Güncel

Türkiye’nin ilk

“Kadın Yaşam Evi”

hizmete hazır

HABER MERKEZİ

Türkiye’de ilk kez Kadıköy Belediyesi tarafından

hayata geçirilen ve geçtiğimiz yıl ağustos

ayında tanıtımı yapılan Kadın Yaşam Evi’nin

hizmet vermek için Aile ve Sosyal Hizmetler

Bakanlığı’ndan beklediği ruhsat çıktı. Proje,

25 Kasım’dan itibaren hizmet vermeye

başladı. Proje kapsamında şiddete maruz

bırakılan kadınlar, 12 yaşından büyük oğlu

veya özel gereksinime ihtiyacı olan çocukları

ile birlikte Kadın Yaşam Evi’nde kalabilecek.

KADINLAR OĞULLARINDAN

AYRILMASINLAR DİYE...

Kadıköy Belediyesi Sosyal Destek Hizmetleri

Müdürlüğü himayesinde hizmet vermeye

başlayan Kadın Yaşam Evleri, kadın ve

beraberindeki çocukların güçlendirilmesi

ve şiddet döngüsünün sonlandırılması

amacıyla hayata geçirildi. Sosyal Destek

Hizmetleri Müdürü Duygu Adıgüzel, projeye

ilişkin yaptığı açıklamada şunları ifade etti:

Duygu Adıgüzel

“Sığınma evlerine giden kadınlar, mevzuat

gereği 12 yaşından büyük oğullarını yanlarında

götüremiyor, çocuklarını ya şiddet ortamında

bırakmak ya da devlet korumasına

vermek zorunda kalıyor. Sığınma evine özel

gereksinimi olan çocuklarıyla kabul edilen

kadınlar ise ortak yaşam kuralları gereği ciddi

zorluklarla karşılaşıyor. Şiddete maruz bırakılan

kadınlar, çocuğunu kurum bakımına

vermek istemediği ve çocuğundan ayrılmak

istemediği için şiddet ortamında hayatına

devam ediyor. Bu nedenle, kadın ve beraberindeki

çocukların güçlendirilmesi ve şiddet

döngüsünün sonlandırılması amacıyla

Kadın Yaşam Evi’ni hayata geçirdik. Kadıköy

Belediyesi Kadın Yaşam Evleri’nde yeni yaşama

adım atan kadınları güçlendirmek için

meslek edindirme projeleri de yürüteceğiz.”

KADINLAR ŞÖNİM TARAFINDAN

YÖNLENDİRİLECEK

Diğer kurumlara emsal teşkil etmesi amaçlanan

proje ile kentsel dönüşüm nedeniyle

tapusu belediyeye geçen daireler, pilot

çalışma olarak Kadın Yaşam Evi’ne dönüştürüldü.

Kadın ve çocuğuna tahsis edilen

ve fatura giderleriyle ev eşyaları Kadıköy

Belediyesi tarafından karşılanan evlerde,

kadınlar yeni bir yaşam kurana kadar,

çocuklarından ayrılmak zorunda kalmadan

konaklayabilecek. Bu evlerde konaklayacak

kadın ve beraberindeki çocukların kabulü,

Kadın Konukevleri Yönetmeliği’nde olduğu

gibi Şiddet Önleme ve İzleme Merkezi (ŞÖ-

NİM) tarafından uygun görülen ve yönlendirilen

kadınlardan olacak.

YÖNETMELİK MADDESİNE

DAYANIYOR

Kadıköy Belediyesi’nin bünyesinde

hizmet veren Kadın Sığınma Evi’ne

bağlı olarak yürütülecek “Kadın

Yaşam Evi” projesi, Kadın Konukevleri

Yönetmeliğin’de yer alan

13/1-c maddesine dayanıyor. 13/1-c

maddesi: “12 yaşından büyük erkek

çocuğu olan kadınlar ile engelli

çocuğu bulunan kadınlar ise can

güvenliği riski olmamak kaydıyla,

talep edilmesi ve gerekli olduğuna

dair sosyal inceleme raporuna

istinaden, ŞÖNİM tarafından uygun

görülmesi halinde, kira ve iaşesi

karşılanmak üzere bağımsız bir ev

kiralanmak suretiyle barındırılması

yoluna gidilir.”

8 : kadikoylife.com Ocak & Şubat 2022




Ulaşım

Dudullu-Bostancı

Metro Hattı’nda test sürüşü

CENAY TORAKKAYA

Yapımına 2016 yılında başlanan Dudullu-Bostancı

Metro Hattı’nda test sürüşü gerçekleştirildi.

4 ilçeden geçecek 13 istasyonlu

hattın yapımını, pandemi ve ekonomik kriz

şartlarında öz kaynak kullanımıyla devam

ettirdiklerini vurgulayan İstanbul Büyükşehir

Belediye Başkanı Ekrem İmamoğlu;

“İnşallah 2022’nin sonlarına doğru bu

hattı yetiştirip, çok değerli bir metro hattını

İstanbullulara kazandırmak arzusundayız”

mesajı verdi.

İstanbul Büyükşehir Belediye

Başkanı Ekrem İmamoğlu;

“İnşallah 2022’nin sonlarına

doğru bu hattı yetiştirip,

çok değerli bir metro hattını

İstanbullulara kazandırmak

arzusundayız” mesajı verdi.

Başta Kadıköy olmak üzere 4 ilçeden geçerek,

komşu ilçelerdeki trafiğin rahatlamasında

önemli bir etkisi olacak 13 istasyonlu

Dudullu-Bostancı Metro Hattı ile ilgili haber

merakla bekleniyordu. Ataşehir Mevlana ve

Kayışdağı istasyonları arasında yapılan test

sürüşünü “Hadi hayırlı olsun. İnşallah bir

an önce yolcusuyla hareket eder” sözleriyle

başlatan Ekrem İmamoğlu; “Dudullu-Bostancı

Metro Hattı çok önemli. Bostancı’da

sahile inmesi mühimdi. Bir yandan Dudullu

Sanayi bağlantısı, Ümraniye, oradan özellikle

Ataşehir’in kentsel yaşamının içini de

besleyen çok önemli bir hat” dedi.

“ANADOLU YAKASI İÇİN ÇOK DEĞERLİ”

Dudullu-Bostancı Metro Hattı’nın denizle

buluşması ve Bostancı’dan deniz yoluyla

entegre bir süreci bağlantılı hale getirecek

olmasının Anadolu Yakası’na ilave bir değer

kazandıracağına da dikkat çeken İmamoğlu;

“Tabii aynı zamanda Kadıköy, Tavşantepe’yi

kesiyor, o da bir avantaj. Dolayısıyla başka

hatlara da erişebilme şansı var. Rahatlıkla

Göztepe, Ataşehir ve Ümraniye hattına da

kesişebilecek bir aktarmayla ulaşabilecek

pozisyonu söz konusu. Anadolu Yakası için

çok değerli” ifadelerini kullandı.

“METRO, İSTANBUL ULAŞIMININ

TEK ÇÖZÜMÜDÜR”

Yeditepe, Acıbadem ve Fenerbahçe Üniversitelerinin

de Kayışdağı istasyonuna yakın

olduğunu aktaran İBB Başkanı İmamoğlu,

sözlerini şöyle sürdürdü: “Dolayısıyla üniversite

öğrencileriyle de yakınlık kurabilecek bir

mesafede. Yani görünüyor ki bu hattımız ile

birlikte aynı zamanda birkaç üniversiteye de

etkili bir ulaşım hattını kazandırmış olacağız.

Mutluyuz. Zor zamanlarda bu işleri yapmak

durumunda kaldık. Bir yandan pandemi,

ardından ekonomik kriz sürecinin bir hafif

dalgalanması ve bugün artık dalgalanmanın

ötesi, köpürmenin olduğu bir dönemde

bu süreçleri yönetme çabası içerisindeyiz.

Bunun zorluğunu, en çok bu işi yapanlar

bilir. Bu tür ekonomik krizler ortamında

gerçekten bu işleri başarmak zordur. Ancak

zoru başarmak zorundayız. Kim için? Milletimiz

için. O duyarlılıkla hareket ediyoruz.

İnşallah 2022’nin sonuna bu hattı yetiştirip,

çok değerli bir metro hattını İstanbullulara

kazandırmak arzusundayız. Metro, İstanbul

ulaşımının tek çözümüdür. Dolayısıyla bütün

kaynaklarımızla buraya çalışmamız şart.

‘Allah tamamına erdirsin’ diyelim.”

ANADOLU YAKASI METRO HATLARIYLA

ENTEGRE OLACAK

Dudullu-Bostancı Metro Hattı; Dudullu

istasyonunda M5 Üsküdar-Çekmeköy

Metro Hattı ile Kozyatağı istasyonunda

M4 Kadıköy-Tavşantepe Metro Hattı ile

Mevlana istasyonunda Çekmeköy-Sancaktepe-Sultanbeyli

Metro Hattı ile Bostancı

istasyonunda ise Marmaray işletmesi ile

entegre olacak. Kadıköy, Maltepe, Ataşehir

ve Ümraniye ilçelerinden geçecek hatta 13

istasyon (Bostancı, Emin Ali Paşa, Ayşekadın,

Kozyatağı, Küçükbakkalköy, İçerenköy,

Kayışdağı, Mevlâna, İMES, Modoko, Dudullu,

Huzur, Parseller) bulunacak.

Ocak & Şubat 2022 kadikoylife.com : 11


İstanbul

Geçmişten Günümüze

İstanbul Lezzetleri

HABER MERKEZİ

İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanı Ekrem

İmamoğlu, İBB Yayınları’ndan çıkan “Geçmişten

Günümüze İstanbul Lezzetleri” kitabını

tanıttı. Tanıtım toplantısında konuşan İmamoğlu,

her yaptıkları işte olduğu gibi kitap

oluştururken de ortak akılla hareket ettiklerini

vurguladı. Yaşadığımız çağda bilginin en

kıymetli kavramlardan biri olduğunu belirten

Başkan İmamoğlu; “Bilgi olmadan doğru

bir karar verme şansınız yok. Bilgi sahibi

olmadan, fikir sahibi olamazsınız. Bilgi sahibi

olmadan fikir sahibi olduğunu düşünen

kişiler ve kurumlar da ne yazık ki çoğu zaman

kriz yaratırlar, sıkıntı yaratırlar” dedi.

“BU SOFRADA HERKES VAR”

İstanbul ve Türkiye’nin kültürel anlamda

çok zengin bir coğrafya olduğuna dikkat çeken

İmamoğlu, şunları söyledi: “Burası dünyanın

en kıymetli sofrası gibi. Ve bu sofrada

kimler yok ki? Türkler, Rumlar, Yahudiler,

Ermeniler, Süryaniler, Balkanlar’dan gelen

yine farklı kökendeki insanlar... Örneğin,

benim doğduğum şehir gibi Karadenizliler,

doğu, güneydoğudan gelen Diyarbakırlılar,

Bitlisliler, Urfalılar ya da Egeliler, aynı şekilde

muazzam bir sofra... Dolayısıyla uzaktan,

yakından herkesin değer kattığı böyle bir

sofranın zenginliğini de iyi anlatmak lazım.

Bu sofrada Bizans ya

da Osmanlı sarayının

da izlerini bulabilirsiniz.

Bugünün kültüründe

sokaklarda kurulan o

sokak lezzetlerini de

yaşayabilirsiniz. Hepsi

bir arada var. Tabii bu

yaşama da yansıyor

aslında.”

“GASTRONOMİ

DÜNYADA

YÜKSELİŞTE”

Tanıtımını yaptığı eserin

bir tarif kitabı olmadığının altını çizen İBB

Başkanı İmamoğlu, sözlerini şöyle sürdürdü:

“Ama tariflerin ötesinde, işin felsefesini

anlatan bir kitap karşıma geldi. Gastronomi

ve gastronomi turizmi, dünyanın her

yerinde yükselişte... Bana göre Türkiye’nin

ve İstanbul’un en pratik masaya koyacağı,

en zengin, en üst seviyede hazır olduğu alan

nedir derseniz; gerçekten insanları burada

konaklattırmak, ağırlamak ve de onları bu

güzel mutfakla tanıştırmak.”

İÇİNDE SARAY DA VAR,

SOKAK DA…

İBB Yayınları’ndan çıkan “Geçmişten Günümüze

İstanbul Lezzetleri”, Antik Yunan ve

Bizans’tan Osmanlı saray mutfağına, şehrin

geleneksel yemeklerinden sonradan eklenen

lezzetlere uzanan yazı ve söyleşileriyle

hem İstanbul’un mutfak tarihini ele alıyor

hem de bu şehrin kucaklayarak benimsediği

farklı coğrafyaların mutfaklarını, alanlarının

uzmanlarından aktarıyor. Toplam 18 yazı

ve 12 söyleşiden oluşan eser, özel çekilmiş

fotoğrafları ve arşivden derlenen zengin

görselleriyle de dikkat çekiyor. 520 sayfalık

kitap, İstanbul gibi kozmopolit bir şehrin

mirasını yansıtan, renkli ve kapsayıcı bir

yemek kültürü hazinesi.

12 : kadikoylife.com Ocak & Şubat 2022


Kültür Gezilerinde

Öncü

Dünyayı

FEST Travel ile Keşfedin!



Aktüel

İstanbul Boğazı’na nazır zipline keyfi

CENAY TOPRAKKAYA

Macera tutkunları, Üsküdar’da bulunan

Nakkaştepe Parkı’nda eşsiz İstanbul manzarasıyla

Boğaz’a doğru zipline yapmanın

tadını çıkarıyor. Nakkaştepe Millet Parkı’nda

yaklaşık iki yıl önce kurulan zipline ve macera

parkurları, maceraseverler tarafından ilgi

görüyor. Boğaz’ın eşsiz manzarası eşliğinde

adrenalin yaşamak isteyenler, unutulmaz

anılar biriktiriyor. 250 metrelik parkurun

başlangıcında ekipmanlarını kuşananlar,

çelik halat üzerinde rüzgârı yara yara inişe

geçerken, heyecan zirveye tırmanıyor.

Nakkaştepe Zipline İşletme Müdürü

İbrahim Doğan, konu ile ilgili yaptığı

açıklamada zipline uygulamasına yerli ve

yabancı turistlerin yoğun ilgi gösterdiğini

belirterek; “Yılın 12 ayı hizmet veriyoruz.

Bu açıdan da kapasitemiz oldukça yoğun

bir şekilde devam ediyor. Boğaz manzarası

bulunan tek yerde konumlandık. Konum

itibariyle misafirlerimiz tarafından oldukça

talep gören bir yer. Özellikle yaz aylarında,

havaların ısınmasıyla birlikte inanılmaz

derecede yoğun bir misafir talebimiz

bulunmakta. Sabah saatlerinden başlayıp,

akşam-gece geç saatlere kadar yoğun ilgi

gören bir yer. Havaların biraz daha soğuması

ve yağışların artmasıyla birlikte yüzde

50 misafir kapasitemiz düşmüş olmasına

rağmen saat 11.00’den 20.00’ye kadar yine

yoğun” dedi.

“TAMAMIYLA GÜVENLİK

PROSEDÜRLERİNİ UYGULUYORUZ”

Tüm sporlarda olduğu gibi zipline’da da

kendi çapında bir risk bulunduğunu anlatan

Doğan; “Ancak biz tamamıyla güvenlik

prosedürlerini uyguluyoruz. Kafamızda soru

işareti olabilecek en ufak bir durumda da

beklemeye geçip, soru işaretini giderdikten

sonra aktiviteye devam ediyoruz” diye

konuştu. Boğaz manzaralı zipline keyfinin

ücreti ise 100 lira.

“ÇOK KORKTUĞUMU

SÖYLEYEMEYECEĞİM”

Zipline yapanlardan Nermin Karakaya da

bu aktiviteyi çok sevdiğini vurgulayarak;

“Daha önce de defalarca bindim. Bu parkur

farklı ve güzel... Ben burayı çok seviyorum.

Manzarası efsane. Zaman zaman bu sporu

yapıyorum. Çok korktuğumu söyleyemeyeceğim.

Çok eğlenceli” şeklinde konuştu. Tunahan

Çetinkaya ise ilk kez zipline yaptığını

ve heyecanlandığını söyledi.

Ocak & Şubat 2022 kadikoylife.com : 15



Fikri Takip

Fikirtepe’de 15 bin konutun

ihalesi yapılacak

Çevre, Şehircilik ve İklim Değişikliği Bakanı

Murat Kurum, Ataşehir Şerifali İmar İskan

Blokları Temel Atma Töreni’ne katıldı. Ataşehir

ve çevresinin marka değerini artıracak,

İstanbul’un en önemli dönüşüm projelerinden

biri olacak yeni konutların hayırlı olmasını

dileyen Bakan Kurum, tüm projelerinin

ve yatırımlarının başında ülkeyi depreme

hazırlama seferberliğinin geldiğini belirterek;

“Bu bir güvenlik meselesidir. Deprem,

siyaset üstü bir meselesidir” mesajı verdi.

Murat Kurum

“İSTANBUL HER ZAMAN PROJE İSTER”

“Büyük Türkiye” idealini omuzlarında

yükselten İstanbul’a hizmet etmenin tüm

Türkiye’ye, bütün insanlığa yapılmış bir

hizmet olduğunu anlatan Kurum; “Çünkü

biz iyiliğe, güzelliğe, çalışmaya, gayrete dair,

kısaca davamıza dair ne biliyorsak bunu

İstanbul’a borçluyuz. İstanbul’a hizmet

etmek aşk ister, sevda ister. Biz bunu çok iyi

biliyoruz. İstanbul her zaman proje ister, İstanbul

yatırımı arzular, İstanbul her şeyden

önce eser vizyonu ister. Biz buna yürekten

inanıyoruz” diye konuştu.

“KENTSEL DÖNÜŞÜM, SİYASETİN

ÇOK UZAĞINDA BİR MESELEDİR”

Bakan Murat Kurum, sözlerini şöyle

sürdürdü: “Bizim tüm projelerimizin, yatırımlarımızın

başında ülkemizi depreme

hazırlama seferberliğimiz geliyor. Bu bir

güvenlik meselesidir. Deprem, siyaset üstü

bir meselesidir. Kentsel dönüşüm, siyasetin

çok çok uzağında bir meseledir. Çünkü

biz ülke olarak çok büyük acılar çektik.

Tabii deprem dönüşümünde her zaman

önceliğimiz İstanbul’umuz oldu. Zira,

bu şehrin geleceğinin önünde deprem

tehdidi durmaktadır. Biz başta İstanbul

olmak üzere ülkemizi her afete hazır hale

getirmek için milletimizle bir olmak suretiyle

bir seferberlik anlayışıyla çalışıyoruz.

Enkaz alanlarında milletimize ne söz

verdiysek, hepsini bir bir tuttuk. Deprem

meselesini her zaman siyaset üstü gördük.

Depreme hazırlığın en önemli aktörü belediyelerimizdir

dedik, gittiğimiz her yerde

belediyelerimizin elini taşın altına koyması

gerektiğini ifade ettik.”

“KANGRENE DÖNÜŞMÜŞ FİKİRTEPE İÇİN

HAREKETE GEÇTİK”

Bakan Kurum, bu konuda yapılan çalışmalara

ilişkin de bilgi vererek, şöyle devam

etti: “Fikirtepe’de vatandaşlarımız yıllardır

kentsel dönüşüm projesinden dolayı

mağdurlardı. Sayın Cumhurbaşkanımızın

talimatlarıyla hemen Fikirtepe için, kangrene

dönüşmüş Fikirtepe için harekete geçtik.

İnşallah şubat ayı itibariyle 15 bin konutun

tamamının ihalesini yapmak suretiyle İstanbul’un

Anadolu Yakası’nın en büyük kentsel

dönüşüm projelerinden bir tanesini de

Kadıköy’de, Fikirtepe’de gerçekleştiriyoruz.

Üsküdar’da Kirazlıtepe’de vatandaşlarımız

mutsuzdu, aynı burası gibi. Hiçbir sosyal

donatı alanları yoktu. ‘Bize inanın, güvenin.

Biz size en güzel konutları en hızlı şekilde

yapacağız’ dedik. Büyük Çamlıca Camii’nin

eteklerinde, İstanbul Boğazı’na nazır

çevrecilik, şehircilik hamlesini başlattık ve

ilk konutlarımızı teslim ettik.”

Ocak & Şubat 2022 kadikoylife.com : 17


Çevre

Kadıköy’de Yenilenebilir Enerji Projesi hayata geçti

Kadıköy Belediyesi, güneş enerjisi panelleriyle

kentin enerji ihtiyacını gidermek

için Yenilenebilir Enerji Projesi’ni hayata

geçirdi. Proje, ilk adımını Kadıköy Belediyesi

Evlendirme Dairesi’nin çatısına kurulumu

başlayan güneş panelleriyle attı.

Kadıköy Belediye Başkanı Şerdil Dara

Odabaşı, güneş panelleri kurulum

sahasında yürütülen çalışmaları yerinde

inceledi. Odabaşı, güneş enerjisi panelleriyle

kurum binalarında 2030 yılı sonuna

kadar 2,5 megawatt yenilenebilir enerji

yatırımı gerçekleştirerek, karbondioksit

emisyonunun azaltılmasını hedeflediklerini

söyledi. Başkan Odabaşı, sözlerini şöyle

sürdürdü:

“Kadıköy Belediyesi, dünyanın ortak

sorunu hâline gelen küresel iklim krizi ile

mücadeleye yönelik Sürdürülebilir Enerji

ve İklim Adaptasyon Eylem Planları’nı

2018 yılında hazırladı ve 2030 yılına kadar

sera gazı emisyonlarını yüzde 40 oranında

azaltmayı taahhüt etti. Bu hedefin yüzde

6’sı, belediye binalarımıza ve alanlara

yapılacak yenilikçi ve yenilenebilir enerji

projeleriyle gerçekleşecek. Projelerimizin

ilki, Kadıköy Belediyesi Evlendirme Dairesi’nin

çatısına kurulan güneş panelleriyle

hayata geçti. Kurulan paneller sayesinde,

Evlendirme Dairesi binasının enerji ihtiyacı

güneşten karşılanacak. Belediyenin hedefi,

2024 yılı sonuna kadar kurum binalarında

1 megawatt yenilenebilir enerji yatırımı

gerçekleştirerek, 700 ton karbondioksit

emisyonunun azaltılmasını sağlamak ve

2030 yılı sonuna kadar da bunu

2,5 megawatta çıkartmak.”

Atıksız Sokak’ta 3 ton atık komposta dönüştü

Kadıköy Belediyesi’nin Kadıköy’de

atık oluşumunu en aza indirmeyi hedefleyen

ve Atıksız Yaşam Hareketi’nin bir

parçası olan Atıksız Sokak Projesi, pilot

uygulama olarak seçilen Asım Us Sokak’ta

tüm hızıyla devam ediyor. Projenin başladığı

günden bu yana Kadıköy Belediyesi

ekipleri, 21 binada sokak sakinlerinin

ayrıştırdığı, geri kazanılabilir ve evsel nitelikli

atıkları topladı, atık miktarlarını ölçtü.

Ölçümlere göre, Atıksız Yaşam Hareketi’nin

bir ayağı olan Atıksız Sokak Projesi’nde

3,5 ton plastik, kâğıt, cam, metal atık geri

dönüşüme gönderildi ve 3 ton meyve,

sebze atığı ile çay, kahve posası komposta

dönüştürüldü.

DÖNÜŞÜM MUHTEŞEM OLDU

Kadıköy Belediyesi, projenin dördüncü

ayında proje ortağı Devridaim ile birlikte

Asım Us Sokak’ta “Dönüşüm Muhteşem

Oldu” adlı bir etkinlik düzenledi. Bu etkinlikte,

sokak sakinlerinin ayrıştırdığı mutfak

atıklarının komposta nasıl dönüştürülebileceği

anlatıldı ve balkon, saksı bahçeciliği

üzerine gerçekleşen atölyede ekim yapıldı.

Proje sonunda elde edilen sonuçlar, Kadıköy’ün

diğer sokaklarında da başlatılacak

uygulamanın geliştirilmesi konusunda yol

gösterecek.

18 : kadikoylife.com Ocak & Şubat 2022


Çevre

Dikey bahçelerin yerini sarmaşıklar alıyor

İstanbul Büyükşehir Belediyesi’nin (İBB)

bakım bedelleri yüksek olduğu gerekçesiyle

geçen yıl başlattığı dikey bahçeleri sökme

çalışmaları devam ediyor. İBB Park Bahçe

ve Yeşil Alanlar Daire Başkanlığı, kaldırmaya

başladığı dikey bahçeler yerine “Konuşan

Duvarlar” projesi kapsamında duvarlara

grafiti yapmaya başlamıştı. Bu kapsamda,

ilk olarak Kadıköy Fikirtepe’de dikey bahçeler

sökülerek duvarlara grafiti yapılmıştı.

Bu projeye gelen tepkiler üzerine grafiti

çalışmalarına devam edilmezken, sökülen

dikey bahçelerin bir kısmına sarmaşık

bitki uygulaması yapıldı. Son olarak sosyal

medyada yer alan D-100 Karayolu üzerinde

henüz yeşil olan dikey bahçelerin sökümü

görüntüleri ise tepkilere neden oldu.

İBB’den yapılan açıklamada, dikey duvar

bahçelerinin bakım maliyetlerinin yüksek

olduğu bildirildi. Sarmaşıkların ise maliyet

olarak daha düşük olduğu aktarılan açıklamada

şu ifadelere yer verildi:

SUYA İHTİYAÇ DUYMUYOR,

KİMYASALLARLA İLAÇLANMIYOR

“Dikey bahçelerin yerine yapılan sarmaşıklar

ise hem bakım maliyeti hem de su tasarrufu

açısından önemli ölçüde yarar sağlıyor.

Sarmaşıkların özelliği, ilk sene can suyu verildikten

sonra suya ihtiyaç duymaması... Kimyasallarla

ilaçlanmasına gerek olmadığından

yer altı suları da korunuyor.” İstanbul’da

toplam 46 bin metrekarelik dikey bahçelerin

bugüne kadar 15 bin metrekaresinin kaldırıldığı

anlatılan açıklamada, karayolu kenarları

ve duvarlara 19 bin metrekarelik sarmaşık

uygulaması yapıldığı kaydedildi.

İBB’den Kadıköy trafiğine yeni neşter

İstanbul Büyükşehir Belediyesi (İBB), Kadıköy’de

Bostancı-Maltepe aksındaki trafiği

rahatlatacak yeni bir proje başlattı. “Bostancı-Kayışdağı

Arası Yol Kavşak Projesi İnşaatı”

kapsamında, D-100 (E-5) Karayolu’na alt

geçit ile yan yol köprüsü, dere geçiş köprüsü

ve bağlantı yolları yapılıyor.

Söz konusu çalışma için Ulaşım ve Trafik

Komisyonu’nda geçici trafik sirkülasyonu

kararı alındı. Çalışmanın ilk etabı

30 gün sürecek. Projenin ilk etabı için

Kartal-Kadıköy istikametindeki trafik akışı

3 şerit olarak yan yola alındı. İki ay sürecek

çalışma kapsamında, bölgede mevcut yol

aksı zaman zaman değiştirilecek. Proje bitirildiğinde,

Bostancı ve Kayışdağı arasında

kesintisiz bir ulaşım sağlanacak. Bostancı

kavşağı ve Küçükyalı kavşağı trafiği rahatlatılarak,

D-100 Karayolu trafiğinin yoğunluğu

azaltılacak. D-100 Karayolu güney yan

yolu ise tek yöne dönecek.

Ocak & Şubat 2022 kadikoylife.com : 19


Çevre

Kadıköy’e

“ Çevresel İzleme ve

Erken Uyarı Sistemi”

kuruldu

HABER MERKEZİ

Kadıköy Belediyesi, ilçeye İklim Adaptasyon

Eylem Planı çalışmaları kapsamında “Çevresel

İzleme ve Erken Uyarı Sistemi” kurdu.

Sokak aralarına ve evlerin balkon ya da pencere

önlerine kurulan hava kalitesi ölçüm

cihazlarından gelecek verilerle Kadıköy’ün

hava kalitesi ölçülecek ve uyarı gerektiren

acil durumlarda Kadıköylüler bilgilendirilerek,

gerekli önlemler alınacak.

Kadıköy Belediyesi, Horizon 2020 Avrupa

Komisyonu Research Executive Agency’den

“İklim Sürecinde Toplumsal Direncin Arttırılması”

projesiyle hibe almaya hak kazanmıştı.

Belediye, bu hibeyle “Çevresel İzleme ve

Erken Uyarı Sistemi” projesini hayata geçirdi.

Kadıköy Belediyesi’nin binalarına, sokak

aralarına, evlerin balkon ya da pencere

önlerine kurulan cihazlardan hava kalitesi

ölçüm verileri anlık izlenecek. Cihazlardan

alınan hava değerinin halk sağlığını tehdit

edecek seviyeye gelmesi hâlinde, özellikle

65 yaş üstü vatandaşlar ve kronik rahatsızlığı

olanlar başta olmak üzere Kadıköylülere

bilgi verilerek, gerekli tedbirler alınacak.

DAHA SAĞLIKLI KADIKÖY İÇİN…

Projeye ilişkin açıklamalarda bulunan Kadıköy

Belediye Başkanı Şerdil Dara Odabaşı,

iklim değişikliğinin halk sağlığına olumsuz

etkilerinin altını çizdi ve bu projeyle bu

etkileri azaltmayı hedeflediklerini söyledi.

Odabaşı, sözlerini şöyle sürdürdü: “Göreve

geldiğimde verdiğim vaatlerimden bir tanesi

de daha sağlıklı Kadıköy için çalışacağım

sözüydü. Biz bu projemizle iklim değişikliğinin

halk sağlığı üzerinde yaratabilecek

olumsuz etkilerini azaltmayı ve sosyal dayanıklılığı

artırmayı hedefliyoruz. İlçemizde

23 noktaya hava kalitesini ölçen cihazlardan

yerleştirdik. Ayrıca belediye olarak bir ilke

de imza attığımızı söylemek isterim. Biz

bu cihazları otoban ya da inşaat çevresi

gibi lokasyonlar yerine özellikle mahalle

aralarına, nüfusun yoğun olduğu noktalara

yerleştirerek, en gerçekçi sonucu ve buna

bağlı olarak da lokalde önlemleri almak için

mahalle ölçeğinde ölçüm yapıyoruz.”

ANLIK ÖLÇÜMLER YAPILIYOR

Kadıköy Belediyesi Çevre Yönetimi ve İklim

Değişikliği Müdürlüğü tarafından yürütülen

proje kapsamında, veri aktarımını sağlayacak

cihazlar Kadıköy’de ikamet eden 12

gönüllünün ev balkonlarına, 3 dış mekâna

ve 8 belediye hizmet birimine kurularak,

anlık ölçümler yapılıyor. Bu noktalar,

İstanbul Teknik Üniversitesi Meteoroloji

Mühendisliği Bölümü’nden akademisyenler

tarafından ilçenin yeşil alan dağılımı, sokak

genişliği, yükseltisi, arazi kullanımı gibi

kriterler dikkate alınarak belirlendi. Cihazlar,

internet hattı üzerinden veritabanına ölçüm

sonuçlarını periyodik olarak iletiyor. Hava

kalitesi ve sıcaklık-nem ölçüm cihazlarından

veritabanına giden sonuçların analizi, anlık

olarak “Kadıköy Belediyesi Çevresel İzleme

Sistemi” web paneline aktarılıyor. Kadıköylüler,

mahallelerindeki hava kalitesini ve sıcaklık

dağılışını, aralık ayı sonunda aktif hâle

gelecek web panelinden takip edebilecek.

20 : kadikoylife.com Ocak & Şubat 2022


Here, we learn

the languages that could

change the world...

English

Français

Coding

Español

Deutsch

Irmak Primary School is an IB World School accredited by International

Baccalaureate Organization since 2008.


Kapak

KADIKÖY GELECEĞE

‘SANATLA’ HAZIRLANIYOR

Kadıköy, 2021 yılında açılışını gerçekleştirdiği iki yeni kültür-sanat mekânı ile

Anadolu Yakası’na yepyeni alternatifler sunmaya başladı. “Alan Kadıköy” ve

“Sinematek/Sinema Evi” binalarıyla Kadıköy, sanata yeniden ‘merhaba’ dedi.

PINAR BALTACI

Bu zamana kadar yerel belediyecilik

anlamında sayısız örnek projeye imza atan

Kadıköy Belediyesi, 2021 yılına sadece Kadıköy’e

değil, tüm İstanbullulara kazandırdığı

yepyeni sanat alanlarıyla damga vurdu. Her

mahalleye bir kültür-sanat mekânı oluşturmak

için kolları sıvayan Kadıköy Belediyesi,

Koşuyolu Mahallesi’ne üst düzey teknik

donanımlı, modern bir salona sahip Alan

Kadıköy’ü kazandırarak, yerel belediyecilik

anlamında bir ilk’e daha imza attı. 2021

yılının dikkat çeken bir diğer merkezi ise

eski bir konağın restore edilmesiyle sanata

bağışlanan “Sinematek/Sinema Evi” oldu.

Geçmişten bu yana sanatın ve sanatçının

evi olan Kadıköy, son yıllarda İstanbul’un

değişmeye başlayan sosyolojik yapısıyla

tekrar kültür-sanatın kalbi niteliğini kazanmaya

başladı. Gerek sanatsal

faaliyetleri gerek sanat merkezleri

gerekse de düzenlediği festival

ve etkinliklerle her daim sanatı

destekleyen Kadıköy Belediyesi,

tüm yurttaki belediyelere de örnek

teşkil ediyor. Dergimizin bu

sayısında, Osmanağa ve Koşuyolu mahallelerinin

çehresini değiştiren iki yeni merkezi

tanıtacağız. Bunlardan biri, Kadıköy’e yeni

bir sanatsal alan yaratmak adına en baştan

itibaren büyük bir özveri ve çalışmayla inşa

edilen “Alan Kadıköy” binası... Kadıköy

Tiyatroları Platformu’nun ve farklı alanlardan

tiyatrocuların görüş ve önerileri dikkate

alınarak hazırlanan Alan Kadıköy, dünyadaki

örnekleri de incelenerek projelendirilmiş

bir yeni ‘alan’.

Dijital teknolojinin yükselişi ve pandemi

koşulları dolayısıyla neredeyse yok olmakta

olan beyazperdede film izleme deneyimini

yaşatmayı amaçlayan Sinematek/

Sinema Evi de 160 kişilik tam donanımlı

Onat Kutlar Sinema Salonu’nda sinema

sanatının seçkin örneklerini, sunumlar

ve söyleşiler eşliğinde seyirciyle buluştururken,

1960’lı yılların Sinematek’ine de

adeta selam veriyor.

Geçtiğimiz haftalarda ortak bir açılışla etkinliklerin

startını veren bu iki merkezi tüm

detaylarıyla Kadıköylülere tanıtmak için

sözü ilk olarak Kadıköy Belediyesi Başkanı

Şerdil Dara Odabaşı’na verdik. Kadıköy

Belediyesi Kültür ve Sosyal İşler Müdürlüğü’nden

Gülsen Akbal, Alan Kadıköy’e dair

bilgiler sunarken; Sinematek/Sinema Evi

de Yönetmen Emin Alper’in anlatımıyla

sayfalarımızda yer aldı.

22 : kadikoylife.com Ocak & Şubat 2022


Kapak

İstanbullulara yepyeni sanat alanları

2021 yılının son günlerinde kapılarını açan

“Alan Kadıköy” ve “Sinematek/Sinema Evi”

binaları, “Kadıköy’ü Geleceğe Hazırlıyoruz”

sloganıyla düzenlenen toplu açılış töreniyle

İstanbulluların hizmetine girdi. Kadıköy

Belediye Başkanı Şerdil Dara Odabaşı’nın ev

sahipliğinde; “Kadıköy’ün Geçmişi, Bugünü

ve Geleceği” başlıklarıyla yaptığı sunumla

başlayan toplu açılış törenine Kemal

Kılıçdaroğlu, eşi Selvi Kılıçdaroğlu, CHP

eski Genel Başkanı Hikmet Çetin, İstanbul

Büyükşehir Belediye Başkanı Ekrem İmamoğlu,

eşi Dilek İmamoğlu, CHP İstanbul İl

Başkanı Canan Kaftancıoğlu, Odabaşı’nın

eşi Rojvan Odabaşı, Kadıköy geçmiş dönem

Belediye Başkanları Cengiz Özyalçın, Selami

Öztürk, Aykurt Nuhoğlu, CHP’li belediye

başkanları ve parti yöneticileri katıldı.

“KADIKÖYLÜLERİN MUTLU BİREYLER

OLMALARINI AMAÇLIYORUZ”

“Kadıköy, kültür-sanatın başkenti ve her

zaman da öyle olacak. Her geçen gün daha

çok kültür mekânı, daha çok proje karşılıyor

bizi. Biz insanların kendi potansiyellerini

gerçekleştirecekleri, kültüre doyacakları bir

Kadıköy hayal ediyoruz” diyen Şerdil Dara

Odabaşı, sözlerini şöyle sürdürdü: “Ancak

bundan ibaret değil. Nazım Hikmet; ‘Esas

olan sadece yaşamak değil, insana yakışır

şekilde onurlu yaşamaktır’ diyor. Biz de

Kadıköy’de yaşam kültürü denince Kadıköylülerin

yaşama katılmalarını, karar süreçlerinde

rol almalarını, aktif yurttaş olmalarını

sağlayacak mekanizmaların kurulmasını da

anlıyoruz. Kültür, sanat, spor olanaklarından

yararlanmalarını, bireysel gelişimlerini

desteklemeyi, sağlıklı ve maalesef bugünün

Türkiye’sinde pek rastlayamadığımız bir şekilde

mutlu bireyler olmalarını amaçlıyoruz.

YEREL YÖNETİMLERİN SANATA

YAKLAŞIMINI DEĞİŞTİRMEYE ADAY

Alan Kadıköy, Kadıköy’ü nasıl algılıyorsak

öyle; çok amaçlı ve çok yönlü... Aydınlık,

şeffaf, katılımcı, kamusal kaygıları olan ve

kalitesinden ödün vermeyen bir yer burası.

Bünyesinde tiyatro, sergi, konserler ve

farklı sahne performanslarına ev sahipliği

yapıyor. Türkiye’de yerel yönetimlerin

sanata yaklaşımını kökünden değiştirmeye

aday bir mekân. Böyle bir iddianın Kadıköy

Belediyesi’nden gelmesi ise Kadıköy’ün

kültürel canlılığı ve kapasitesi göz önünde

bulundurulduğunda pek de şaşırtıcı değil.

Biz burayı fark yaratmak için açtık, yerleşik

kalıpları zorlamak için açtık, kültürün tanımını

genişletmek için açtık.”

ALAN KADIKÖY’E DAİR

Alan Kadıköy, Koşuyolu Mahallesi Muhittin

Üstündağ Caddesi’nde bulunuyor. Binada

tiyatro oyunlarının sergilenme biçimine

göre klasik sahne, orta sahne, meydan

sahne, arena sahne ve forum düzenlerine

uyarlanabilen tiyatro salonu ile birlikte 650

metrekare genişliğinde bir de sergi salonu

yer alıyor. Binanın hemen bitişiğinde yer

alan ve her yaştan insanın sanatla, kitapla

ve yaratıcı oyunlarla beslenebileceği bir

platform olma özelliğine sahip Yaratıcılık

ve Sanat Parkı da Kadıköy’de 7/24 sanatın

konuşulup, sanatın izleneceği Alan Kadıköy

ile bir bütünlük teşkil ediyor.

YARATICILIK VE SANAT PARKI

İklim kriziyle mücadelede yeşil alanların

sayısını artırmayı hedefleyen Kadıköy

Belediyesi, ilçedeki parkları çok amaçlı

olarak projelendiriyor. Bunlardan bir tanesi

de Alan Kadıköy’ün bitişiğinde bulunan

Yaratıcılık ve Sanat Parkı… Yaklaşık 3 bin

800 metrekare alana sahip parkta 250

kişilik açık hava sahnesi, doğal arazi eğimi

dikkate alınarak tasarlanan ve yaratıcı

oyunların hâkim olduğu oyun alanı, sanat

kütüphanesi, sanat istasyonları, yaklaşık

600 metrekare kent bostanı ve eğitim

alanları yer alıyor.

Ocak & Şubat 2022 kadikoylife.com : 23


Kapak

Herkesin rahatlıkla kullanabileceği bir alan;

“ALAN KADIKÖY”

Kadıköy Belediyesi’nin 2021 yılına damga

vuran kültür-sanat mekânlarından Alan Kadıköy’ü,

Kadıköy Belediyesi Kültür ve Sosyal

İşler Müdürlüğü’nden Gülsen Akbal anlattı.

Merkezin herkesin rahatlıkla kullanabileceği

ve kendinden bir şeyler bulabileceği bir

alan olduğunu ifade eden Akbal, Alan Kadıköy’ün

özellikle uluslararası sanat etkinliklerine

ev sahipliği yapacağını da vurguladı.

Kadıköy Belediyesi’nin kültür-sanat

politikaları doğrultusunda her mahalleye

bir merkez oluşturma projesi kapsamında

Koşuyolu Mahallesi’ne kazandırılan Alan

Kadıköy, açılır açılmaz sanatseverlerin

uğrak noktası hâline gelmeye başladı. Son

teknolojiye uygun salonuyla dikkat çeken

merkezi, Gülsen Akbal şu sözlerle anlattı:

“Alan Kadıköy binası toplamda iki kattan

oluşuyor. Aslında binanın altında üç kat

daha var, ancak bu katlar teknik mahal ve

otopark olarak kullanılıyor. Kamuya açık,

işlevsel iki katta ise bir tiyatro sahnemiz,

toplantı salonu olarak düşünürken talebe

göre devşirdiğimiz bir sergi salonumuz ve

atölye, prova salonumuz mevcut. Fakat ana

mekânımız tiyatro sahnesi. Alan Kadıköy’ün

yaratılma süreci 2016 yılına dayanıyor.”

ALAN KADIKÖY’ÜN YARATILIŞ SÜRECİ

Tiyatro salonunun işlevine dair bilgiler de

aktaran Akbal; “Bu sahnenin en önemli

özelliği ‘Black Box’ (Siyah Kutu) bir sahne

olması. Projeyi oluşturma sürecinde Kadıköy

Tiyatroları Platformu, Moda Sahnesi ve

DasDas gibi oluşumların da desteğiyle çok

sayıda sanatçının fikrini aldık. En önemli

şansımız ise bu süreçte yollarımızın kesiştiği

İlke Barka, yani Barka Mimarlık oldu. Projeyi

birlikte başlattık ve bitene kadar sürekli olarak

aynı sanatçılarla toplantılar gerçekleştirdik.

Buradaki akustik biriketlerinden tutun

da dekor taşıma asansörüne kadar her şey

uzun uzun hesap edilerek yaratıldı. Diğer

tiyatro sahnelerinde sıkıntı yaratan, eksik

olan konuları tek tek tartıştık ve projemizde

sorunları yok ederek ilerlemeye çalıştık. Bu

denli özenli davranmamızın temel nedeni,

Kadıköy’ün son yıllarda bir sanat alanına

dönüşme sürecini destekleyecek bir mekân

yaratmayı arzulamamızdandı” diyerek,

sözlerini şöyle sürdürdü:

Koşuyolu Mahallesi’ne

kazandırılan Alan

Kadıköy, açılır açılmaz

sanatseverlerin uğrak

noktası hâline gelmeye

başladı.

24 : kadikoylife.com Ocak & Şubat 2022


Kapak

‘BLACK BOX’ SAHNE ÖZELLİĞİ

FARK YARATIYOR

“Black Box olarak tanımlanan bu sahne,

farklı formatlarla kullanılabilen işlevsel bir

sahne. Sahnenin iki platformu, dokuzlu ve

altılı sıra şeklinde. Aynı zamanda açık bir

Podyum Sahne ve Orta Sahne bulunuyor;

isteğimize göre tamamen kapatıp, boş

mekân yaratabiliyoruz. Sahnede görülen

modüllerin hepsi, bizim kumanda sistemimizde

istediğimiz sayıda açılıyor ve

kapanıyor. Bu da bize 198 kişilik oturma

kapasitesini, bir anda 500 kişiye kadar çıkarabilme

fırsatını sunuyor. Orta Sahne, Klasik

Sahne, Podyum Sahne düzenleri verilebiliyor.

Yerel yönetimleri düşündüğümüzde

Alan Kadıköy, bu çapta bir teknolojiye sahip

tek sahne. Moda Sahne ve DasDas gibi

sahneler örnekleridir ama bir tiyatro salonu

olarak spesifik yapılmış tek sahnenin burası

olduğunu söyleyebilirim.

HEM TİYATRO HEM DE KONSER ALANI

Tiyatro salonumuz, balkon özelliği olan

ikinci salon özelliğini taşıyor. Ancak

bizimki ilerleyen zamanlarda artı 90 kişi

kapasitesinin de ekleneceği modüler sisteme

dönüşecek. Talebe göre kaldırılabilecek

ve açık kullanılacak. Bunun yanında

dilediğimiz zaman boş bir alan yaratmak

bizim için çok kıymetli, çünkü buranın aynı

zamanda bir konser alanı olarak da kullanılmasını

amaçladık. Biliyorsunuz bizim

çok sayıda birimimiz var. Süreyya Operası,

Yeldeğirmeni Sanat ve daha çok popüler

etkinliklerin yer aldığı Caddebostan Kültür

Merkezi... Alan Kadıköy’ü ise daha akustik

etkinlikler ve caz klasik konserler için düşünüyoruz.

Ayrıca uluslaarası performansları

da sık sık Alan Kadıköy’de ağırlamayı

amaçlıyoruz.”

AÇILIŞ, İKSV FESTİVALİ İLE OLDU

Son olarak merkezdeki etkinliklerin içeriğine

değinen Gülsen Hanım; “Alan Kadıköy

kapılarını ilk defa İKSV’nin Tiyatro Festivali

ile açtı. İKSV zaten Kadıköy’deki birçok

mekânımızı sahne olarak yıllardır kullanıyordu.

Ancak ilk defa Alan Kadıköy, bir festivalin

ana mekânlarından oldu. Bu durum

da hem merkezimizin tanıtılmasını sağladı

hem de festival izleyicisinin ayağını buraya

alıştırdı. Daha çok genç bir kitle bizimleydi.

Bizim için bu çok önemli, çünkü esasında

istikamet olarak bakıldığında Koşuyolu zor

bir bölge olarak görülüyor ve bilinmiyor.

İlk kez Kadıköy Belediyesince yaptırılan bir

merkezle sanat merhaba diyen Koşuyolu

Mahallesi’ninbundan sonra da Alan Kadıköy

aracılığıyla sanatseverleri ağırlayacağına

inanıyorum” şeklinde konuştu.

Alan Kadıköy’de alternatif

gruplara ait etkinliklerin

yanı sıra Avrupa yakasında

sahnelenen, ancak Anadolu

yakasına gelmeyen etkinliklere

de yer vereceklerini vurgulayan

Gülsen Akbal, şu bilgileri verdi:

“Alan Kadıköy, uluslararası festivallerin

de alanı olsun istiyoruz.

Bu doğrultuda ocak ayının

sonuna doğru Fringe Festival

ile işbirliği yaptık. Mayıs ayına

kadar perforamans ve tiyatro

üzerine uluslararası etkinlikler

ve atölye çalışmaları olacak.”

Ocak & Şubat 2022 kadikoylife.com : 25


Kapak

Anadolu yakasında bugüne kadar düzenlenmiş

EN KAPSAMLI SERGİ KADIKÖY’DE!

433 eser arasından 182 eserin Metin Deniz tarafından bir araya getirildiği sergi kapsamında

sanatseverler, resim ve heykelleri görmenin yanı sıra konuşma programları, rehberli turlar ve

ayrıca çocuklar için atölyelerin dahil olduğu etkinliklere de katılabiliyorlar.

Alan Kadıköy, kapılarını sanatseverlerin

büyük beğenisini toplayan bir sergiyle açtı.

Öner Kocabeyoğlu’nun koleksiyondan

resimlerin yer aldığı “XX. Yüzyılın 20 Modern

Türk Sanatçısı 2021” isimli sergi, Anadolu

yakasında bugüne kadar düzenlenmiş en

kapsamlı sergi olma özelliği taşıyor.

Sergide Türk resim tarihinin Abidin Dino,

Adnan Çoker, Albert Bitran, Ara Güler, Avni

Arbaş, Burhan Doğançay, Fahrelnissa Zeid,

Ferruh Başağa, Fikret Muallâ, Hakkı Anlı, Komet,

Mehmet Güleryüz, Mübin Orhon, Nejat

Melih Devrim, Ömer Uluç, Selim Turan ve

Yüksel Arslan gibi büyük ustalarının resimleri

ile İlhan Koman, Koray Ariş ve Seyhun

Topuz gibi heykel sanatımızın dünyaya mâl

olmuş isimlerinin yapıtları yer alıyor.

SERGİYE ARA GÜLER İMZASI

Alan Kadıköy ziyaretimize biz de bu özel

sergi gezisiyle başlıyor, sergiyi Elif Esen

İnci rehberliğinde izliyoruz: “Bu sergideki

eserler, Öner Kocabeyoğlu’nun kendi kişisel

koleksiyonundan oluşuyor. Genellikle 20.

yüzyılın modern Türk sanatçıları ve Paris

ekolü üzerine yoğunlaşan bir sergi. Esasında

sergimiz 2011 yılında Santral İstanbul’da

ve ilki Ferit Edgü küratörlüğünde sanatseverlerle

buluşmuştu. Bu defa Kadıköy’de

ikincisini gerçekleştiriyoruz. Birinci sergiye

ek olarak hem Ara Güler’in arşivini ekledik

hem de heykel sanatçılarımızda modernleşmeye

gittik. Ara Güler arşivinde dönemin

sanatçılarının portreleri yer alıyor. Güler,

tüm bu isimleri kendi imkânlarıyla tespit

etmiş ve İtalya, Fransa gibi ülkelere geziler

yaparak ulaşmış. Ara Güler’in sanat pratiğinin

bir diğer önemli noktası, fotoğrafları çekerken

hiçbir müdahale ve yönlendirmede

bulunmamış olması. Sanatçılar, bu pozları

en sevdikleri mekânlarda ve atölyelerinde

vermişler. O an kendilerini nasıl hissediyorlarsa,

o doğallıkta çekilmiş fotoğraflar.

Sanatçıların kişiliğine dair ipuçlarına sahip

olan bu fotoğrafların sergimiz için önemli

bir detay olduğunu düşünerek dahil ettik.

Türk sanat dünyası için oldukça büyük bir

arşiv...”

SERGİ, FIKRET MUALLÂ

ESERLERİYLE BAŞLIYOR

Alan Kadıköy’ün küçük odacıklarında

dolaşırken, sergi sanatçılarını dinlemeyi

sürdürüyoruz: “Ara Güler fotoğraflarının

ardından sergiye Fikret Muallâ ile devam

ediyoruz. Sergi odacıklarının dizaynı,

birbiriyle bağlantılı ve birbirlerinin disiplin

pratiğine yardımları olan sanatçıların

eserlerinin peşpeşe sergilenmesi şeklinde.

Fikret Muallâ,‘Türk Paris ekolü’ dediğimizde

akla gelen ilk isimlerden olduğu için de

sergi kendisinin eseriyle başlıyor, ardından

Abidin Dino eserleriyle devam ediyor.”

26 : kadikoylife.com Ocak & Şubat 2022


Kapak

“ Sinematek” kültürü

Kadıköy’de yaşatılıyor

“Sinematek” kültürünü Kadıköy Hasırcıbaşı’ndaki

tarihi bir köşkte yaşatan “Sinematek/Sinema

Evi”; 160 kişilik Onat Kutlar

Sinema Salonu, film arşivi, kitaplık, sergi ve

film izleme alanlarıyla Kadıköylü sanatseverlerle

buluşmaya başladı. Kapılarını

Dışavurumcu Alman Sineması’na ait özel bir

seçkinin yanı sıra Metin Erksan sinemasıyla

açan Sinematek’i, merkezin Sanat Yönetmeni

Emin Alper ile konuştuk.

“Sinematek” açılalı neredeyse

iki ay oldu. Açıldığınızdan bu yana

ne gibi etkinlikler yaptınız?

Bizim hedefimiz yaklaşık üç aylık programlar

hazırlamak. Nitekim kasım ayında ilk üç aylık

programımızla açılışımızı yaptık. Bu ilk üç

aylık program, Alman Dışavurumcu Sinema

örneklerinin yanı sıra Metin Erksan gösterimlerinden

oluştu. Ek olarak, Bozcaada Film

Festivali işbirliğiyle belgesel gösterimlerimiz

oldu. Alman Dışavurumcu Sineması’nda

1920’li yıllarda çekilmiş ve sinema tarihine

Emin Alper: “Şubat ayı itibariyle başlayacak

olan üç aylık programımızın konuğu Luis

Bunuel olacak. Özellikle gençlerin dikkatini

çekeceğini düşünüyorum.”

derin izler bırakmış sekiz filmlik bir seçki hazırladık.

Bunların yanında modern ekspresyonist

diye kabul edilen, Alman Dışavurumcu

Sinema’nın etkilediği filmlerden de oluşan

bir seçki de programımızda yer aldı.

Peki ya Metin Erksan sineması?

Evet, ölümünün 10. yılında Yönetmen Metin

Erksan’ı anmak adına geniş bir retrospektifini

yaptık. Temel hedefimiz burada sadece

film göstermek değil, bu filmleri panel ve

söyleşilerle entelektüel biçimde de desteklemek.

Bu bağlamda hemen hemen iki haftada

bir etkinlik yaptık. Bu süreçte Almanya’dan

da bir konuğumuz oldu. Yönetmen

Judugel Russat’ın Alman dışavurumculuğu

üzerine belgeselini izledik ve ardından söyleşi

gerçekleştirdik. Bunun yanında Ercan

Kesal, Metin Erksan’la olan şahsi dostluğundan

da yola çıkarak, Metin Erksan üzerine

bir konuşma yaptı. Ardından Metin Sindel,

“Sevmek Zamanı” filminin analizini yaptı;

sonrasında ise “Metin Erksan ve Sansür”

üzerine bir söyleşi gerçekleştirdik.

Film gösterimleri ve söyleşilere

katılım nasıl? Kadıköylülerden

ne gibi tepkiler alıyorsunuz?

Pandemi koşullarına rağmen katılım

oldukça iyi. Seyirci sayımızı diğer sinema

salonlarıyla karşılaştığımızda oldukça iyi bir

rakama ulaştığımızı görüyoruz. Benim için

hem sürpriz hem de umut verici olan bir

diğer konu ise, sinema seyirci yaş ortalamasının

oldukça genç olması. Üniversite

öğrencilerinin ciddi anlamda ilgi gösterdiğine

tanık oldum. Türkiye’de buna şahit

olmak oldukça sevindirici, çünkü Avrupa’da

bu trend tam tersi. Bu anlamda Türkiye’den

geleceğin yönetmenlerinin çıkacağını şimdiden

öngörüyorum.

Sinematek ile ilgili çok merak edilen bir

konuyu da sormak istiyorum. Burada

vizyon filmlerini görmeyeceğiz değil mi?

Hayır görmeyeceğiz, daha çok sinema

tarihine ayrılmış bir alan bu. Fakat, Bağımsız

Türkiye Sineması’na kesinlikle bir alan açmak

istiyoruz. Çünkü salon sayısı maalesef

pandeminin de etkisiyle ülkemizde bir

hayli azalıyor. Bağımsız sinemamız salon

bulmakta zorluk çektiği için, hazır bu kadar

iyi bir salonumuz ve iyi gösterim koşullarımız

varken bağımsız sinemaya da bir alan

açmak istiyoruz. Şubat ayı itibariyle haftada

bir gün son dönemlerde çekilmiş, ancak yeterli

dağıtım oranı bulamamış filmleri, Film

Kooperatifi işbirliği ile göstereceğiz.

“Henüz mütevazi bir kütüphanemiz

var. Türkçede çıkmış hemen hemen

bütün kaynaklara sahibiz. Yakın

dönemde bunu İngilizce kaynaklarla

da genişletmek istiyoruz. Ayrıca

misafirlerimiz, sinema dergilerine

aboneliğimizin olduğu bilgisayarımızdan

online dergilere kolaylıkla

ulaşabilecekler. Kütüphanemiz şu

an randevu usulü çalışıyor.”

Ocak & Şubat 2022 kadikoylife.com : 27


Sektör

İzocam, 2022’de

fark yaratan projelerle

adından söz ettirecek

Çevre dostu tesis yatırımları, sağlıklı

yalıtım ürünleri ve sürdürülebilirlik

hedefli çalışmalarla başarılı bir yılı geride

bırakan İzocam, 2022 yılında da fark

yaratacak proje ve yatırımlarla adından

söz ettirmeye hazırlanıyor.

Yüzde 20 pazar payıyla yalıtım sektörüne

57 yıldır liderlik eden İzocam, 2021’de

sürdürülebilirlik konusu başta olmak üzere,

Ar-Ge’den dijitalleşmeye kadar hizmet ve

servis kalitesini iyileştiren pek çok önemli

projeyi devreye aldı. 2021 yılını hem iç

hem de dış pazarda çift basamaklı büyüme

rakamlarına ulaşarak, geçen seneki cirolarının

neredeyse 2 katına yakın bir büyüme

elde ederek kapatan İzocam, 2022 yılında

da sektörde öncülük eden projeleri hayata

geçirmeye hazırlanıyor.

Zorlu etkilerle başlayan 2021 yılını güzel

finansal sonuçlarla kapatan İzocam, bu

başarılarının yanında 2021 yılı boyunca

çevre, iş sağlığı ve güvenliği, sürdürülebilirlik,

Ar-Ge, dijitalleşme ve hizmet kalitesini

iyileştirici pek çok projeye de odaklandı.

İzocam Genel Direktörü Murat Savcı, iş

sağlığı ve güvenliğinin her zaman İzocam’ın

öncelikli hedefleri arasında yer aldığını ve

2021’de bu alanda önemli kazanımlar elde

ettiklerini belirterek; “İş sağlığı ve güvenliği

Murat Savcı

için sıfır iş kazası, sıfır meslek hastalığı ve

sıfır çevre kazası hedefiyle attığımız adımların

güzel dönüşlerini aldığımız bir yılı geride

bırakıyoruz. 2021 yılında Eskişehir Tesisimiz

üçüncü, Tarsus Tesisimiz ise ikinci iş kazasız

yıllarını kutladılar” dedi.

İNSAN SAĞLIĞI VE

DOĞAYA SAYGI ÖN PLANDA

Murat Savcı, 2021 yılında İzocam’ın sürdürülebilirlik

konusunda da İzocam’ın önemli

yatırımlar yaptığına değindi ve “Hepimizin

yakından takip ettiği gibi, 2021 yılı küresel

iklim değişikliğini çok daha fazla hissettiğimiz

bir yıl oldu. Biz de İzocam olarak, bu dönemde

sürdürülebilirlik kapsamında önceki

yıllara göre daha büyük yatırımlara başladık

ve 2050 yılına kadar karbon nötr olma

yönünde taahhütler verdik. 2021’de Tarsus

Tesisimizde dünya standartlarında hava

emisyon değerlerine ulaşmayı sağlayan

bir baca filtresi yatırımını hayata geçirdik.

Enerji kullanım azaltımı çerçevesinde,

tüm tesislerimizde aydınlatma tiplerini

çevreci uygulamalarla yeniledik. Taşyünü

ve Camyünü üretim tesislerimizde enerji

izleme sistemleri kurarak geri kazanım,

verimlilik projeleri uygulayarak döngüsel

ekonomiye katkıda bulunduk. İlk olarak

Tarsus Tesisimiz için aldığımız Temel Seviye

Sıfır Atık Belgesi’ni yılın sonuna kadar tüm

tesislerimize kazandırdık” diye konuştu.

Savcı, 2022’de karbon emisyonunu azaltan,

çevreci, insan sağlığına ve doğaya saygıyı

ön planda tutan çalışmalara imza atmaya

devam edeceklerini de sözlerine ekledi.

SAĞLIKLI YALITIM BİR HAKTIR

2021 yılına, İzocam Taşyünü ürünün sahip

olduğu EUCEB belgesi ve bu belgenin

insan sağlığı açısından önemini anlatan

bir kampanya ile başlayan İzocam, sağlıklı

yalıtımın bir hak olduğuna inanıyor. Bu

alanda da tüketicileri sağlıklı yalıtım konusunda

bilinçlendirmek üzere kampanyalara

imza attıklarını belirten Murat Savcı; “14

yıldır İzocam Taşyünü ve 13 yıldır İzocam

Camyünü ürünlerde EUCEB sertifikası için

aralıksız yatırımlar yapıyoruz. Diğer taraftan,

polistiren bazlı XPS ve EPS ürünlerin, kalıcı

bir organik kirletici olarak tanımlanan HBCD

içermemesi yönündeki uyarıcı faaliyetlerimizi

de sürdürüyoruz” değerlendirmesinde

bulundu.

SİPARİŞ VE SERVİS ŞARTLARI

HAZIRLANDI

2021 yılında iş süreçlerinde iyileştirmelere

devam eden, yeni ürünler geliştiren ve

müşteri odaklı yaklaşımlarıyla da hizmet

kalitesini iyileştirici projelere imza atan

İzocam, yılın son çeyreğinde İzocam Sipariş

ve Servis Şartları’nı yayınladı. Müşterilerine

sundukları hizmetin kalitesini korumak

ve standardizasyonunu garanti etmek için

İzocam Sipariş ve Servis Şartları’nı yayınladıklarını

belirten Savcı; “Müşterilerimize

sunduğumuz hizmetleri ön plana çıkarmak,

belirsizlikleri ortadan kaldırmak ve daha

yüksek standartlarda hizmet sunabilmek

amacıyla detaylı bir Sipariş ve Servis Şartları

hazırladık. İzocam Sipariş ve Servis Şartları,

Türkiye ve dünyada hem iş ortağına hem de

firmaya yaptırımlar getiren ilk taahhütname

örneği oldu” ifadelerini kullandı.

DİJİTALLEŞME YOL HARİTASI

Dijitalleşme alanında ise özellikle saha çalışanlarının

hayatını kolaylaştıracak, izlenebilirliği

artıracak ve verimliliklerini üst düzeye

çıkaracak dijitalleşme projelerine odaklandıklarını

belirten Murat Savcı, bu konuda

hem endüstriyel alanda hem de müşteri ve

bayilerine hizmet edecek Dijitalleşme Yol

Haritası’nın, 2022’nin öncelikli faaliyetleri

olacağını sözlerine ekledi.

28 : kadikoylife.com Ocak & Şubat 2022


Politika

DEVA Partisi Kadıköy İlçe Kongresi’ne

ALİ BABACAN DAMGASI!

KADİR TOPRAKKAYA

Demokrasi ve Atılım (DEVA) Partisi’nin

Kadıköy İlçe Kongresi, Genel Başkan Ali

Babacan’ın da bizzat katılımıyla gerçekleşti.

Mazhar Selçuk Alaca, kongrede DEVA Partisi

Kadıköy İlçe Başkanı seçildi. DEVA Partisi

İstanbul İl Başkanı Erhan Erol’un da hazır

bulunduğu kongrede Pınar Samsun ile ilçe

başkanlığı için yarışan Mazhar Selçuk Alaca

ve listesi, delegelerin kullandığı oyların büyük

bölümünü alarak, DEVA Partisi Kadıköy

İlçe Başkanlığı seçimini kazandı.

BABACAN’IN KONUŞMASI

ULUSAL BASINDA GÜNDEM OLDU

Caferağa Spor Salonu’nda düzenlenen

DEVA Partisi 1. Kadıköy İlçe Kongresi’nde,

Genel Başkan Ali Babacan’ın yaptığı konuşma

ulusal basının gündemi oldu. Konuşmasına

önce Kadıköy’ü konu alarak başlayan

Babacan; “Kadıköy’ü Türkiye’nin en eski

ticaret merkezleri arasında yer alan bir merkez

olarak biliyorum. Ancak o eski canlılığı,

hareketliliği biraz zayıflamış gördüm” dedi.

Ardından Merkez Bankası’nın faiz kararlarını

eleştiren Ali Babacan, bağımsız bir Merkez

Bankası ve Para Politikası Kurulu olmadığını

vurguladı.

Ali Babacan

“KRONİK YÜKSEK ENFLASYON

DÖNEMİNE GİRİYORUZ”

Babacan, Merkez Bankası’nın piyasaya

doğrudan müdahale amacıyla döviz satmasının

kura bir etkisi olmadığını ileri sürerek,

asgari ücretin 4 bin 250 lira olmasını ise

şöyle değerlendirdi: “Enflasyondaki bu

olağanüstü artıştan sonra çalışanlarımızın

kayıplarının kısmen de telafi edilmesi iyi bir

şey. Asgari ücretin zaten artması gerekiyordu.

Enflasyondaki, asgari ücretteki artışlara

baktığımızda artık Türkiye’nin kronik yüksek

enflasyon dönemine girdiğini görüyoruz.

Böylesine bir dengesizliğin olduğu ülkede

zenginlik olmaz, sadece yoksulluk olur.”

Mazhar Selçuk Alaca

“KADIKÖY YILLARDIR

SEÇENEKSİZ BIRAKILDI”

Kongre sonucunda DEVA Partisi Kadıköy

İlçe Başkanı seçilen Mazhar Selçuk Alaca ise

dergimize şu açıklamalarda bulundu: “Ali

Babacan’ın parti kuracağını duyduğumuzda,

içimizde sonsuz bir iyimserlik duygusu

oluştu. Türkiye’yi hakkıyla yönetecek

grupların oluşacağına olan inancımız

sonsuzdu. Çünkü Ali Babacan, hakkında

şaibe olmayan nadir siyasetçilerden biridir.

Kadıköy özelinde de şunları söyleyebilirim;

Kadıköy maalesef yıllardır seçeneksiz

bırakılmış bir ilçe. Biz Kadıköy için yeni bir

seçenek de oluşturmak istiyoruz. Özgürlüklerin

çoğulcu hukukla destekleneceği bir

demokrasi anlayışını destekliyoruz. Eğitim

düzeyi yüksek, bireysel özgürlüklerin yüksek

olduğu Kadıköy bir proje başlatır, tüm Türkiye

uygular. Biz de bu anlayışla Kadıköy’de

uygulayacağımız projelerle tüm Türkiye’yi

domine etmeyi amaçlıyoruz. Ayrıca derginiz

aracılığıyla kongremize katkı sunan ve bizleri

yalnız bırakmayan Kadıköylülere minnet

ve teşekkürlerimizi iletiyoruz.”

DEVA PARTISI KADIKÖY

İLÇE YÖNETIM KURULU

ASIL VE YEDEK ÜYE LISTESI

Asil Üyeler: Murat Canbulat, Esin Aydemir,

Sait Özağaca, Hüseyin Yalman

Toprakçı, Mehmet Armağan, Tolga

Karaağaç, Metin Yanık, Zeynep Uysal,

Tuna Karaman, Hülya Öztan Kuru, Serap

Somuncuoğlu, Tuba Özkocaman,

Servet Solmaz, Erva Yetkin, Fatih

Mehmet Kara, Davut Çavdar, Sema

Bahtiyar, Sami Güler, Egemen İnaltay,

Ergun Saim Şenocak.

Yedek Üyeler: Petek Yay, Yunus

Yıldız, Aysun Tombuloğlu, Rüveyda

Kerçin, Onur Gökhan Gürgün, Can

Kandemir, Orhan Birol, Ömer Köse,

Mehmet Çakırer.

Ocak & Şubat 2022 kadikoylife.com : 29


Kent Hafızası

Anais Martin’den her yeri resim gibi

“KÜÇÜK MODA”

Anais Martin: “Meğer ne zormuş insanın çok sevdiği bir şeyden ya da

çok sevdiği birinden söz etmesi sevgili okurlar. Gel-geç sevgilileri yazmak

kolay. Asıl zor olanı, ölünceye dek bıkmadan usanmadan sevilenler,

ömür boyu süren sevdalar... İşte Moda, benim için böyle bir sevgi, tutku...”

PINAR BALTACI

Aileden gelme Modalı yazar, çevirmen ve

opera sanatçısı Anais Martin tarafından

kaleme alınan ve büyük beğeni toplayan

“Her Yeri Resim Gibi - Küçük Moda” kitabı,

Kadıköy’ün incisi Moda’ya dair önemli

bilgiler içeriyor.

Bilen bilir; Moda İlkokulu, Kadıköy’ün sembol

yapılarındandır. Bahariye’den ister tramvayla

ister yürüyerek gelin, kendinizi dört

tarafı binalarla çevrili bir meydanda bulursunuz.

Bir pazar öğleden sonrası, yoğun ve

yağmurlu bir Kadıköy akşamüstünde zar

zor tramvaya atlayarak, Moda İlkokulu’nun

hemen yanındaki sokağın girişinde indim.

Anais Hanım, Moda İlkokulu’nu gören evini

böyle tarif etmişti telefonda. Kitabında ise

“Bizim ev, sokağın en büyük ve kuleli ahşap

evi” diye... O kuleli ahşap yapının yerine

inşa edilen apartman dairesindeki evi,

Anais Hanım gibi rengârenk ve sımsıcak...

TARİHİ MODA TRAMVAYI

Bugünlerde yaşamını hem Fransa hem de

Moda’da sürdüren Anais Martin, Kadıköy’deki

hayatını hiçbir zaman terk etmemiş.

Kadıköylü dostlarının tabiriyle “Ano Hanım”

başlıyor anlatmaya: “Şu anki apartmanımızın

bulunduğu noktada, ahşap bir binada

doğdum. Ailem Modalıydı. Annem ve babam

gibi benim ve erkek kardeşimin çocukluğu

da burada geçti. Tabii o zaman tüm İstanbul

gibi Moda da bambaşkaydı. Ulaşım için yine

Moda Tramvayı’nı kullanırdık ama sahici

Moda Tramvayı idi o. Moda Caddesi’nden

dümdüz aşağıya inip, Atatürk büstünün

olduğu yere gider, oradan da yarım tur

attıktan sonra tekrar aynı yoldan geri gelirdi.

Hazır tramvaydan bahsetmişken, küçük ve

eğlenceli bir anekdot da paylaşmak isterim.

Tramvay bazen Moda İlkokulu’nun olduğu

bu köşeyi dönemezdi. Bizim evimizin hemen

yanında, köşede Madam Kamardalar olarak

anılan Ermeni Katolik bir aile otururdu. Şu

an pastanenin olduğu köşe... Tramvay köşeyi

dönemediği günlerde ‘güm’ diye sesle o

eve girerdi. Tabi cam çerçeve her defasında

aşağıya inerdi. Sonrasında usta gönderip

tamir ettirirlerdi ama bu dönüş sıkıntısı çok

sık yaşanırdı. Bir gün yine böyle sesler geldi,

hepimiz fırladık yerlerimizden. Meğer ki o

gün Paskalya imiş. Kadıncağız dışarı bir çıktı,

yüzü gözü muhabbet kuşu gibi rengârenk.

Tam yumurtaları boyadığı sırada girmiş

tramvay eve. Çok gülmüştük. Çocukluğumdan

hatırımda kalan komik anılardandır.”

30 : kadikoylife.com Ocak & Şubat 2022


Kent Hafızası

“MODA, O ZAMANLAR

BU KADAR ‘MODA’ DEĞİLDİ”

Ano Hanım’ın ailesi, Moda’nın en köklü ailelerinden...

Babaannesi de bir ‘Esayen kızı’:

“Ailem, Taksim’de bulunan Esayen Lisesi’ni

inşa ederek, zamanında Ermeni cemaatine

bağışlamış. Babaannemin amcası taş

ustasıymış, oradaki çok sayıda yapıda emeği

büyük. Esayen Lisesi’nin tam karşısındaki

Rum Okulu’nun da taşlarını onlar yapmış.

Babam ise Moda’da doğmuş büyümüş bir

Saint-Joseph’li. Matematik eğitimi almak

için bir dönem Fransa’da da bulunmuş, ancak

hiçbir zaman severek yapmamış. Ülkeye

dönünce sanat tarihi okumuş. Kendisi tercüman

rehberdi. Bir de şoför Kemal Amca’ya

verdiği bir taksisi vardı. Moda’dan iskeleye

yolcu indirmek için eski Moda Havuzu’nun

olduğu meydanda üç taksi dururdu, bir

tanesi de bizimkiydi. Moda tabii o zamanlar

bu kadar ‘moda’ değildi. Babamların

zamanında vapur iskelesi, tam Şehremaneti

binasının karşısındaymış. İskelenin iki tarafı

denize uzanırmış. Tek bir tane vapur varmış

ve kaptan herkesi tanırmış. Babaannem

Ada’ya gittiğinde bu vapuru kullanırmış.

Hatta kaptan binecek kişileri tanıdığı için geç

kaldıklarında da beklermiş. Tabii sonraları

Rıhtım bölgesi hep dolduruldu ve komik

kayacıklar koydular deniz kısmına. Mühürdar-Moda

kıyısında denize girilmez oldu.

MODA HİÇBİR ZAMAN

SAYFİYE ALANI OLMADI

Kadıköy’de Bağdat Caddesi tarafları daha

çok sayfiye alanıydı ama Moda öyle değildi.

Yaz-kış hayat olurdu burada, yaşayan kişi

sayısı hiç azalmazdı. Moda’da geçmişten bu

yana oturmuş bir yerleşik düzen var. Bir de

zaten sayfiye alanına hiç ihtiyaç duymadık,

çünkü plajımız vardı her zaman. Mühürdar’ın

eski adı Kumlukmuş mesela. Kıyı boyunca

tek tek küçük villalar vardı. Babamlar

Kumluk’tan denize girermiş ve mükemmel

bir denizmiş. Biz de kardeşimle sık sık Moda

Plajı’nda yüzerdik. Ancak plajı kapattıklarında

ben de yeni anne olmuştum, çok

üzüldüm. Günlerce arkadaşlarımızla birlikte

çok ağladık. Ardından da gündeme Bodrum

girdi. Kadıköylülerin Bodrum’a yazlıkçı

olarak gitmesi o yıllara dayanır.”

ÇOK KÜLTÜRLÜ İSTANBUL’UN,

ÇOK KÜLTÜRLÜ MODA’SI!

Moda’nın çok kültürlülüğüne de değinen Ano

Hanım, sözlerini şöyle sürdürüyor: “Moda’nın

insanı eğitimlidir. Bana bir röportajda ‘Moda’da

dünyaya gelmeseydiniz, yine böyle bir

hayatınız olur muydu?’ şeklinde bir soru yöneltilmişti.

Tabii ki bu donanımı alamazdım.

Piyano hocam, kardeşimin keman hocası

komşularımızdı mesela, ailecek görüşürdük.

Sevgili Melih Ziya Sezer, bana kitabımı hazırlarken

çok yardım etti. Ben de kendisine büyük

yer ayırdım. Moda Caddesi’ni ve çarşıyı

anlattığında büyük bir hayranlıkla dinlerdim.

Çok kültürlülük, Kadıköy’e tamamen hâkimmiş.

Örneğin, Ermeni bir komşuları varmış.

Babasıyla sık sık birbirlerine kahve içmeye

giderlermiş. Babası bir zamandan sonra

kahveye ‘kahve’ değil de ‘surch’ demeye

başlamış. Surch, Ermenice kahve demektir.

Farklı halklardan arkadaşlarımız oldu

Moda’da. Birbirimizin bahçesine duvardan

duvara atlayarak oyunlar oynardık. Mesela

Türk komşularımız olmasaydı, biz nereden

bilecektik Ramazan’ı? Onlar da Paskalya’yı,

yılbaşını... Herkes özgürce kendi kültürünü

yaşardı. Biz Ramazan’da bahçede hiçbir şey

yemezdik, keza onlar da bize aynı şekilde

saygı duyarlardı. Bir kere Halkevi, böyle bir

Halkevi değilmiş. Çok yüksek kültürlü bir Halkevi’ymiş.

Fakat maalesef İnönü döneminde

Halkevleri kapatılınca, çeşitli müzik aletleri

sokaklara atılmış. Eskiler böyle anlatırdı. ‘Eski

İstanbullular’ isimli kitabımda çok yaşlı İstanbullular

ile konuşma olanağı buldum. Bana

inanılmaz bir İstanbul anlattılar. Gerçekten

gençliklerinde bizim hayal dahi edemeyeceğimiz

ütopik İstanbul’u yaşamışlar.”

“Levantenler bir kere İstanbul’a

kültürü getirmişlerdir. 104 yaşındaki

büyük dayım, Levantenleri şu sözlerle

anlatırdı: ‘Onlar bahçelerine duvar

çekmediler, içindeki ağaçları kesmediler.’

Hatta Moda Burnu tarafında

Levantenler, babamın babasına

demişler ki; ‘Mishak Efendi, buradan

bir arazi al.’ O da ‘Hadi canım, Moda

çayırında kim oturur?’ demiş. Şimdi

orası inanılmaz bir yer.”

Ocak & Şubat 2022 kadikoylife.com : 31


İlçelerimiz

“Bir Fidanım Olsun”

Tuzla’da yaşları 8 ile 14 arasında değişen

çocukların 5 farklı merkezde, 47 farklı

branşta eğitimler gördüğü Tuzla Belediyesi

Bilgi Evleri öğrencileri, “Bir Fidanım Olsun”

adlı özel bir farkındalık çalışması gerçekleştirdi.

Tuzla Belediye Başkanı Dr. Şadi Yazıcı,

gelecek nesillere daha yaşanabilir bir dünya

bırakmak için çocukların küçük yaşlarda doğaya

karşı bilinçlendirmesi gerektiğini her

fırsatta dile getiriyor. Bu kapsamda, Tuzla

Belediyesi Bilgi Evleri’ne giden 40 öğrenci,

toprağın sağlıklı olmasının önemine dikkat

çekmek ve toprak kaynaklarının sürdürülebilir

bir şekilde yönetilmesini savunmak

amacıyla farkındalık etkinliği düzenledi. “Bir

Fidanım Olsun” sloganı ile gerçekleştirilen

etkinlikte öğrenciler, çeşitli deneylerle bitki

ve ağaçların toprağa olan faydasını gösterdiler.

Çeşitli gösteriler ile toprağın öneminden

bahsedildiği etkinlikte; öğrenciler

soğan tohumu, lahana, marul fidanı ile çam

ağacı fidanı diktiler.

Maltepe’de sokaklara

kadın eli değdi

Kartal’da hedef doğaya

zarar vermeden dönüşüm

Kartal Belediyesi, ilçe genelinde tüm atıkların doğaya zarar

vermeden geri dönüşümü için çalışmalarını sürdürüyor. Kartal

Belediyesi, yaptığı çalışmalarla tüm atıkların kaynağında toplanarak,

doğaya zarar vermeden dönüşümünü amaçlıyor.

Kartal Belediyesi Çevre Koruma ve Kontrol Müdürlüğü, ilçe genelinde

yürüttüğü geri dönüşüm çalışmalarına bir yenisini daha

ekledi. Geri dönüşüm çalışmaları kapsamında iş yerleri, siteler

vb. alanlar için talepte bulunan vatandaşlara ambalaj atık kutusu

desteği sağlanıyor. Kartal Belediyesi Komşu İletişim Merkezi

(KİMER) üzerinden gelen talepler doğrultusunda ambalaj atığı

kutuları, talep sahiplerine iletildi. Dağıtımı yapılan geri dönüşüm

kutularında biriken atıklar, belediye ekipleri tarafından belirli

aralıklarla toplanarak dönüşümü sağlanacak.

Maltepe Belediyesi Temizlik İşleri Müdürlüğü, yeni bir pilot

uygulama başlattı. Başlayan yeni uygulama ile birlikte Maltepe

sokaklarının temizliği artık kadın süpürgecilerden sorulacak.

Maltepe Belediyesi Temizlik İşleri Müdürlüğü’nün kadın istihdamını

arttırmak amacını taşıyan projesinde yer alan 5 kadın

süpürgeci, vatandaşların alkışları ve takdirleri ile görevlerine başladı.

Kadın süpürgeciler Suzan Yılmaz,

Serap Çimen, Arife Yaşar Küçük, Türkan

Yıldırım ve Havva Güloğlu, proje

kapsamında göreve gelmeleri ile ilgili

ortak duygu ve düşüncelerinde bu iş

kolu için kendilerine fırsat verilmesinden

duydukları memnuniyeti dile

getirirlerken, Maltepe’nin sokaklarında

kendi evlerini temizler gibi görev

yapacaklarını belirttiler.

32 : kadikoylife.com Ocak & Şubat 2022


İlçelerimiz

Engelsiz Yaşam Merkezi

eğitimlerine başladı

Haldun Dormen’in adı

Ataşehir’de ölümsüzleşti

Tiyatronun yaşayan efsanelerinden, duayen sanatçı Haldun

Dormen’in onursal başkanlığını sürdürdüğü “Dormen Akademi”,

bir süredir prova ve eğitim çalışmalarını Ataşehir Belediyesi Mustafa

Saffet Kültür Merkezi’nde yapıyordu. Ataşehir Belediyesi de

düzenlediği sürpriz bir organizasyon ile Haldun Dormen’in adını

çok amaçlı tiyatro salonuna vererek ölümsüzleştirdi.

Kendisi için özel hazırlanan pastayı kesen Dormen, şaşkınlığını

ve heyecanını gizleyemedi. Dormen; “Salgın nedeniyle ara verdiğimiz

tiyatrolara yeniden dönmenin mutluluğunu yaşıyoruz.

Ataşehir Belediyesi, bizlere burada provalarımızı yapmamız

için imkân sağlıyor. Yaşarken adımın bir sahneye verilmesinden

büyük onur ve mutluluk duydum. Hiç beklemediğim ve

beni çok mutlu eden bu sürpriz için tüm Ataşehir Belediyesi

ailesine ve Başkan İlgezdi’ye çok teşekkür ediyorum. Ataşehir,

benim için hep çok özel bir yer olacak” diye konuştu.

Çekmeköy Merkez Mahallesi’ne inşa edilen Engelsiz Yaşam Merkezi’nde

eğitimler başladı. A’dan Z’ye özel gereksinimli bireyler

için donatılmış okulda; Dil ve Konuşma Terapisi, Özel Eğitim,

Fizyoterapi, Ergoterapi, Sporla Rehabilitasyon, Duyu Bütünleme

Terapisi, Pedagojik Danışmanlık, Hidroterapi (Havuz), Psikolojik

Danışmanlık gibi hizmetlerin tamamı, alanında uzman eğitmenler

tarafından veriliyor.

Çekmeköy Belediyesi Engelsiz Yaşam Merkezi, eğitim ve terapi

hizmetlerinin yanı sıra kültür-sanat, eğitim ve meslek atölyeleri,

EKPSS (Engelli Memurluk Sınavı Kursu) ve Sıfır Atık Projesi

kapsamında Geri Dönüşüm Atölyesi ile de vatandaşlara hizmet

veriyor. Çekmeköy Belediye Başkanı Ahmet Poyraz, konu ile ilgili

yaptığı açıklamada; “Engelli

vatandaşlara yönelik danışma

ve rehberlik hizmetleri,

periyodik olarak engelli

katılımına açık aktivite

destekleri, engellilerin erişebileceği

şekillerde sinema,

tiyatro, spor, piknik, konser,

kermes vb. organizasyonlar,

engelsiz taksi gibi birçok

hizmeti vatandaşlarımıza

sunuyoruz” dedi.

Pendik’te “akıllı konteyner” dönemi başlıyor

Pendik Belediyesi, İstanbul Kalkınma Ajansı’ndan aldığı hibeyle

“Akıllı Konteyner” projesini hayata geçiriyor. Kent genelinde 40

noktaya yerleştirilecek akıllı konteynerler; güneş enerjisiyle çalışma,

kendinden sıkıştırma, dolduğunda ekiplere haber verme gibi

akıllı ve çevreci özelliğe sahip olacak.

Güneş enerjisiyle çalışacak ve kendinden sıkıştırma özelliğine

sahip olacak akıllı konteynerler, “WEB tabanlı sistemle” takip edilecek

ve dolduğunda ekiplere haber verecek. Böylece çöp kamyonları,

periyodik yerine yalnızca dolduğunda konteynerleri alarak yakıt

tasarrufu sağlayacak. Bu sayede havaya daha az karbon salınmış

olunacak. Proje ortakları ÇEVKO, Pendik Kaymakamlığı ve İstanbul

Sabahattin Zaim Üniversitesi de üretim sürecine destek verecek.

Ocak & Şubat 2022 kadikoylife.com : 33


İlçelerimiz

Sultanbeyli’de gençler

doğa için yarıştı

Sultanbeyli Belediyesi, yeşil alanları daha da artırmak için

Naim Süleymanoğlu Spor Lisesi işbirliğiyle gençler

arasında farkındalık oluşturacak bir etkinlik düzenledi.

Proje kapsamında 2023 fidan, toprakla buluşturulacak.

Beykozlu çiftçiye tohum

ve fide müjdesi

Beykoz’da kent tarımı alanında çiftçinin yüzünü güldüren yatırımlara

imza atan Beykoz Belediyesi, topraksız tarım serasının

ardından stratejik bir adım daha atarak, “Tohum ve Fide Üretim

Serası” için hazırlıklara başladı. Tarımsal üretimin en büyük

harcama kalemini oluşturan tohum ve fide maliyetini azaltmak

amacıyla açılacak serayla, Tarım ve Orman Bakanlığı’nın Çiftçi

Kayıt Sistemi (ÇKS)’de kaydı bulunan çiftçilerin tohum ve fide

ihtiyacı ücretsiz karşılanacak.

1 MİLYON FİDE ÜRETİLECEK

Cumhuriyetköy’de 16 bin 40 metrekarelik

alanda yürütülecek çalışma

için 2 bin 16 metrekarelik kapalı sera

kurulacak, geri kalan alanda açık

yetiştiricilik yapılacak. Çiftçiye güç ve

destek sağlayacak Beykoz Belediyesi

Tohum ve Fide Üretim Serası’nda

ilk etapta 1 milyon mevsimlik fide

üretilecek. İlçede tarımsal üretimi artırması beklenen yatırım

kapsamında, çiftçiler tarafından bölgede tarımı sık yapılan ve

pazar talebi yüksek ürünlerin fide ve tohumları yetiştirilecek.

Sultanbeyli Belediyesi, yeni

nesillere daha yeşil bir dünya

bırakmak için Naim Süleymanoğlu

Spor Lisesi işbirliğiyle

“Doğa İçin Yarışıyoruz”

adlı bir etkinlik düzenledi.

Yarışmada fidanı toprağa en

hızlı ve en düzgün şekilde

diken takım birinci oldu.

Gençler yarışırken aynı zamanda

çevre bilinci kazandı,

diktikleri fidanlarla doğaya katkı sundu. Etkinliğe katılan herkese

fidan dağıtımı yapıldı. Etkinlik kapsamında Devlet Hastanesi

bahçesi de ağaçlandırıldı.

Genç yüzücülerin şampiyonluk mücadelesi nefes kesti

Ümraniye Belediyesi yüzme havuzlarında verilen

eğitimlerin birinci döneminin sonuna gelindi. Bu

nedenle Atakent’te bulunan Birol Hayal Yüzme Havuzu’nda,

kurslarda eğitim gören sporculara yönelik bir

yarışma düzenlendi. Yüzme yarışında her kategoride

4, toplamda 96 sporcu, dereceye girebilmek için

büyük mücadele verdi.

Yüzmenin önemli sporların başında geldiğini belirterek

konuşmasına başlayan Ümraniye Belediye Başkanı

İsmet Yıldırım; “Bu tesislerden sporcularımızın ve

hocalarımızın gayreti ile Avrupa ve Dünya şampiyonları

çıkmasını ümit ediyorum. Gençlerden önemli yüzme

sporcuları çıkmalı. Tesis yapmak ve ihtiyaçları karşılamak

bizden, şampiyon olmak da sizden... İnşallah

başarılarınızla bayrağımızı göndere çekip, bizleri gururlandırırsınız.

Benim gözümde bu yarışmaya katılan

herkes şampiyon. Başta dereceye giren yüzücülerimiz

olmak üzere, mücadele eden tüm genç sporcularımızı

tebrik ediyorum” ifadelerini kullandı.

34 : kadikoylife.com Ocak & Şubat 2022


İlçelerimiz

Üsküdar’da Haluk Dursun Kütüphanesi açıldı

Elim bir trafik kazasında hayata gözlerini

yuman Türkiye’nin Kültür Bakan Yardımcılarından

Prof. Dr. Ahmet Haluk Dursun’un

adını taşıyan kütüphane, Kültür ve Turizm

Bakanı Mehmet Nuri Ersoy tarafından Üsküdar

Belediye Hizmet Binası’nın giriş katında

hizmete açıldı.

40 bin baskılı, 25 bin dijital kitabın yer aldığı

Haluk Dursun Kütüphanesi, aynı anda

200 gencin ders çalışmasına imkân

sağlıyor. Gençlerin 7 gün 24 saat ders

çalışabilecekleri, sınavlara hazırlanabilecekleri

sağlıklı bir çalışma ortamı sağlayan

kütüphane, aynı zamanda sosyalleşme

olanağı da sunuyor. Gençlere çay, simit,

çorba, kek gibi ikramların da yapılacağı

kütüphane, Prof. Dr. Ahmet Haluk

Dursun’un doğum günü olan 16 Aralık

tarihinde faaliyetlerine başladı.

Şile, Süheyl-Behzat Uygur

tiyatrosu ile kahkahaya doydu

Şile Belediyesi, sanatseverleri kültür-sanat

etkinlikleri ile buluşturmaya devam ediyor.

Türk tiyatrosunun sevilen oyuncuları Süheyl

ve Behzat Uygur, “Süt Kardeşler” adlı tiyatro

oyunu ile Şile Kültür Merkezi’nde Şileli sanatseverlerle

buluştu. Süheyl-Behzat Uygur

Tiyatrosu, Şile’de sahneledikleri tiyatro

oyunuyla izleyenleri kahkahaya boğdu.

oğulları Süheyl ve Behzat Uygur’un performansıyla

Şile izleyicisi karşısına çıktı.

Şileli tiyatro severlerin ilgi gösterdiği

oyun, büyük alkış topladı.

Hüseyin Rahmi Gürpınar’ın romanından

uyarlanarak, 2013 yılında kaybettiğimiz

usta oyuncu Nejat Uygur tarafından ilk defa

sahnelenen “Süt Kardeşler” oyunu, bu kez

Sancaktepe

Belediyesi’ne

büyük ödül

Ankara’da Cumhurbaşkanı Recep

Tayyip Erdoğan’ın katılımıyla “Tam

Bana Göre Festival” sloganıyla

gerçekleşen Yerel Yönetimler Gençlik

Festivali’nde Sancaktepe Belediyesi,

gençlere yönelik hizmetleri kapsayan

“Genç Yaşam Projesi” ile ödüle

layık görüldü. Ödül, Cumhurbaşkanı

Erdoğan tarafından Sancaktepe

Belediye Başkanı Şeyma Döğücü’ye

takdim edildi.

Ocak & Şubat 2022 kadikoylife.com : 35


Günler Geçerken

NE KİTAPSIZ, NE ADASIZ!

Adalar’dan Kadıköy’e doğru deniz kokan,

çiçekli bir yol var; sanat, edebiyat,

müzik, doğa içinde bir yol... Ben de

Adalar’da yaşıyorum. Fırsat buldukça,

gönlüme düştükçe de -tabii bu sık

oluyor- bazen bir kitabın izini sürüp

sahafları gezinmek, bazen bir kültür-sanat

etkinliğine katılmak, bazen sahnede

yeni bir oyun izlemek, bazen Moda’daki

güzelim çay bahçesinde çayımı yudumlamak,

bazen antikacıları dolaşıp eski

NİHAN AYDAR

Eğitimci, Edebiyatçı, Düzeltmen

ama eskimeyen eşyaların arasında hayran

hayran bakınmak, bazen Mercan’da

midye tavayla kalamar yemek, bazen evin eksiklerini

görmek, bazen Sanatçılar Sokağı olarak bilinen sokakta

bir boy yürümek, bazen Nazım Hikmet Kültür Merkezi’nin

gözbebeği Piraye Kafe’de soluklanıp dostlarla sohbete

dalmak için, bazen de sadece özlediğimden vapura atladığım

gibi Kadıköy’e gelirim.

mu? Hepimiz aydınlık, güzel günlerin yolunu gözlemiyor

muyuz? Alt tarafı bir çiçek koklayıp, bir hayvan sahiplenip,

birkaç insan tanıyıp, sevip gitmeyecek miyiz bu dünyadan?

Ne demiş Nazım Hikmet: “Sabahın sahibi vardır/

Gün daima bulutta kalmaz/ Herhâl ileridedir yaşanacak

günlerin en güzelleri.” Bir başka şiirinde de şöyle seslenmiş:

“Dostlar ki bir kere bile selamlaşmadık ama aynı

ekmek, aynı hürriyet, aynı hasret için ölebiliriz.”

Ben de bu yolda “Ne kitapsız, ne Adasız” yaşayabilirim.

Sizlere selam ediyor, Adalar’dan Kadıköy’e, Kadıköy’den

Adalar’a doğru deniz kokan, çiçekli yolda ferah nefesler

almaya hepinizi davet ediyorum. Ben Nihan Aydar, Adalar’dan

bildiriyorum...

Hep söylerim zaten; “Ada’da değilsem Kadıköy’de, Moda’dayımdır.”

Benim hissettiğim, Adalar ve Kadıköy ruh

kardeşi. İkisinin de mayası kültürle, sanatla, edebiyatla

yoğrulmuş. Sanatçılar, edebiyatçılar yuva olarak geçmişten

bugüne Kadıköy’ü ve Adalar’ı tercih etmiş, etmekte.

Haksız da değiller hani... Kadıköy de Adalar da geçmişten

bugüne aydınlık fikirli, güzel insanların meskeni olagelmiş.

Bu iki yeri bu kadar özdeşleştirmem, bağrıma

basmam bundan. Yazılarımda sanattan, edebiyattan dem

vuracağım; Adalar’dan haberler getireceğim. Malum,

Adalar da sancılı bir dönüşüm sürecinde. Bu dönüşüm

umuyorum ve tüm kalbimle diliyorum ki Adalar’ın lehine

olur; kazanan Adalar’ın doğal ve kültürel değerleri olur.

Bu değerlerin yok olmaması için var gücümle çabalamaya

devam edeceğim.

Bu süreçte gelişmelerden haberdar olmanız önemli, destekleriniz

değerli. Hepimizin kalbi aynı şey için çarpmıyor

36 : kadikoylife.com Ocak & Şubat 2022



Nostalji

1914 Çiçek Bayramı

Çiçekli Araba (Seyhun Binzet Koleksiyonu)

BARIŞ KENAROĞLU & BARIŞ EYMEN

1914 senesinin temmuz ayında bütün

dünya, tabiri caizse birbirine girdi. Aynı yıl

bitmeden Osmanlı İmparatorluğu da Birinci

Dünya Savaşı’na dâhil olacak ve tarihte emsali

görülmemiş bir biçimde cephe gerisini

de paramparça edecek dört senelik kanlı

mücadele, on milyonlarca insanın ölümüne

sebep olacaktı.

Bu tarihten çok kısa bir süre önce ise Kadıköy’de,

İstanbul’un bütün ünlü simalarının

katıldığı bir “Çiçek Bayramı” düzenlendi.

Türkler, Almanlar ve İngilizler, savaştan

hemen önce son kez birlikte eğlendiler. İşte

bu yazıda, size dönem yayınlarından derlediğimiz

“1914 Çiçek Bayramı” hikâyesini

anlatacağız. Fakat konumuza geçmeden

evvel, kıymetli büyüğümüz Seyhun Binzet’e

kocaman bir teşekkür etmemiz gerekiyor.

28 Mayıs 1913’de Türk spor tarihinin en

önemli mecmualarından birisi olan “İdman”

dergisinin ilk sayısı yayınlandı. Kapağında

dönemin Bayındırlık Bakanı ve Fenerbahçe

Spor Kulübü Başkanı Mehmet Hulusi Bey’in

fotoğrafının yer aldığı dergi, 16 Temmuz

1914 tarihine kadar 35 sayı çıktı ve içindeki

muhteşem bilgilerle birlikte olağanüstü güzellikte

fotoğraflara da yer verdi. Dergide yayınlanan

bazı “Çiçek Bayramı” resimlerinin

orijinallerini Seyhun ağabeyin kartpostal

koleksiyonunda görmek ise bizim için muazzam

bir sevinç vesilesi oldu. Daha önce

gün yüzü görmemiş olan bir başka fotoğraf

da cabası! Teşekkürler Seyhun ağabey...

Çiçek Bayramı, dönemin Maliye Bakanı

Cavid Bey’in himayesi altında, 24 Mayıs

1914 Pazar günü Kadıköy İttihat Kulübü

Çayırı’nda (şimdiki Fenerbahçe Stadyumu)

yapıldı. Özel olarak inşa edilen tribünler

ve sahanın kenarı tıklım tıklım seyirci doluydu.

Gazetelerin yazdığına göre “Bahriye

İdman Dergisi

Mızıkası”, çaldığı latif parçalarla orada hazır

bulunanların gönlünü şad ediyordu. Cavid

Bey ile beraber Bahriye Nazırı Cemal Paşa,

Milli Eğitim Bakanı Şükrü Bey, Ziraat ve

Ticaret Bakanı Süleyman Elbistani Efendi,

Meclis-i Mebusan Reisi Halil Bey, Hariciye

Müsteşarı Reşat Hikmet Bey ve bazı milletvekilleri

ile “muteberan-ı ecanib” yani

itibar sahibi yabancı uyruklar da bayramı

yerinde kutlayanlar arasındaydı. Hakem

heyetinde ise Hamid Hüsnü Kayacan, Salah

Cimcoz ve Reji Whittall gibi Kadıköy’ün

önemli isimleri vardı.

Saatler 14.30’u gösterdiğinde, önce

hep birlikte “Marş-ı Sultani” dinlendi ve

hemen ardından “Çiçekli Çocuk Arabaları”

yarışması başladı. Birinci araba, güllerle

bezenmiş iki zarif sepet içinde küçük

çocuklar ve bunların başlarında yine

güllerle süslenmiş büyük bir şemsiyeden

ibaretti. İkinci araba, küçük bir el arabası

idi. Üçüncüsü, kırmızı güllerle kaplanan

küçük bir uçaktı. Sürücü, 4 yaşında “Gisa”

isimli bir Alman kız çocuğuydu. Dördüncü

ve son araba ise keçi koşulmuş bir faytondu.

Saha etrafında birer tur yaptılar, gelip

hakemlerin önünde durdular ve gittiler.

Heyet kararını verdi: Birinci, zarif uçağıyla

küçük “Gisa” olmuştu!

“Çiçekli Şemsiyeler” yarışmasını Matmazel

Glavani, “Çiçek Demetleri” müsabakasını ise

38 : kadikoylife.com Ocak & Şubat 2022


Nostalji

Matmazel Meri kazandı. İttihad Kız Okulları

öğrencilerinin ellerinde tahta güllerle

jimnastik vaziyetindeki geçit resminden

sonra, Bahriye Gücü ile İtfaiye İkinci Taburu

erleri arasında halat çekme yarışı yapıldı.

Seyircilere bakılacak olursa, Bahriyeliler bu

gibi sporlara alışık olduklarından kazandılar

ama İtfaiye takımının dayanıklılığı da takdir

edilecek cinstendi.

Sonrasında sırasıyla hanımlar arasında

yumurta taşıma ve yüz metre koşusu,

erkekler arasında bir nevi engelli koşu ve

yine kadınlar arasında hindi-tavuk koşturma

yarışları yapıldı. Seyredenler özellikte son

yarışta çok eğlendiler. Kaşık içinde yumurta

taşıma yarışını, Tosun Paşa filmindeki Ayşen

Gruda’ya ilham verircesine kazanan Besime

Hanım, bu yarışta tavuğunun bir türlü istediği

yere gitmemesi üzerine çok sinirlendi.

Besime Hanım’ın öfkesine şahit olan Cemal

Paşa, etrafındakilere “Erkek gibi maşallah”

diyordu.

Yumurta Taşıma Yarışması (Seyhun Binzet Koleksiyonu)

Hindi-Tavuk Koşusu... (Seyhun Binzet Koleksiyonu)

Kadınlar arası 100 metreyi İttihad İnas Mektebi’nden

Nimet Hanım, erkeklerin engelli

yarışını Haydarpaşa İttihad Mektebi öğrencileri,

hindi-tavuk koşusunu da Matmazel

Glavani’nin hindisi kazandı. Fenerbahçe-İngilizler

maçına geçilmeden hemen önce

bir yaya, bir de el arabası yarışması yapıldı.

Kadıköy Numune Mektebi, Altınordu Kulübü

ve Ticaret-i Bahriye Mektebi arasında

gerçekleşen yaya koşusunu Altınordu’dan

Mesut Bey, el arabası yarışını ise Osmanlı

İttihad Mektebi öğrencisi Selahattin Bey

birincilikle bitirdi.

Saat 17.30’da başlayan futbol maçının ilk

yarısı 1-0 Fenerbahçe lehine bitince verilen

arada, yine Tosun Paşa filminden aşina

olabileceğiniz bir “Kadınlar Arası Çuval

Yarışı” yapıldı ve Besime Hanım, bu yarışın

da birincisi oldu. Yine devre arası fırsatından

istifade, ödül törenine geçildi. Çocuk

arabaları yarışında birinciliği kazanan “mini

mini” Alman Gisa’ya kendi boyu kadar bir

bebek hediye edildiği esnada, küçük Gisa

masanın üzerine çıkarıldı ve seyirciler bu

sevimli çocuğu dakikalarca alkışladılar.

Matmazel Glavani’ye bir şemsiye ile bir fil

biblosu, Matmazel Meri’ye bir vazo, Nimet

Hanım’a bardak takımı, Selahattin Bey’e bir

saat ve Besime Hanım’a ise bir el çantası ile

çikolata ve şekerlerle dolu bir vazo hediye

edildi. Takım oyunu birincilerine ödül

saatler dağıtılırken; on bir kişiye on saat

geldiğini gören Cemal Paşa, noksanı kendi

saatiyle telafi etti. İkdam gazetesi, Paşa’nın

bu hareketi için “ibraz-ı semahat buyurdular”

yazıyordu.

Ödül töreninden...

Dönemin Fenerbahçe Futbol Takımı...

Başkanları Dr. Hamit Hüsnü Kayacan

ile birlikte… (İdman Dergisi)

Ödül töreninden sonra bakanlar tribüne dönünce,

Fenerbahçe-İngilizler maçının ikinci

yarısı başladı. Galip (Kulaksızoğlu) Bey’in

ceza sahasının dışında düşürülmesinden

doğan serbest vuruşu Hikmet (Topuzer) Bey

gole çevirdi ve Fenerbahçe böylece farkı ikiye

çıkardı. İngilizler, “en azından beraberlik”

deyip bir gol atmayı başarırken, Fenerbahçe

buna da Galip Bey’in golüyle cevap vermekte

gecikmedi. Yine gazetelere göre, her taraftan

bir alkış tufanı koptu ve Fenerlilerin bu fevkalade

başarısı herkesi neşelendirdi! Hakemin

bitiş düdüğünden sonra Fenerbahçeliler, o

günün anısına verilen kupayı Kuşdili Lokali’ndeki

müzeye götürdüler. Ertesi gün yayınlanan

Sabah gazetesinin “10 Lira kıymetinde”

demesine karşılık, Tanin’de “20 Lira değer”

biçilen bu güzel hatıra, 18 sene boyunca Fenerbahçe’nin

Kuşdili Lokali’ndeki müzesinde

sergilenecek; 1932 yılında yerinde kocaman

bir boşluk bırakarak, diğer bütün zafer hatıraları

ile birlikte yanacaktı.

Çiçek Bayramı’ndan tam 1,5 sene sonra,

Fenerbahçe’nin o günkü kadrosunun

neredeyse tamamı “Donanma” dergisinde

yayınlanan “Fenerbahçe Spor Kulübü’nün

Şehit Yahut Silah Altında Bulunan Üyeleri”

listesi altında, aynı diğer Türk kulüplerinin

sporcuları gibi sıralandı. Mehmet Akif’in

“Hani tâûna da züldür bu rezîl istîlâ” dediği

kıyamet ise Türkiye için 1922 yılının Eylül

ayına kadar sürdü. 3 Mayıs 1918’de Kadıköy’e,

Fenerbahçe Kulübü’ne gelen ve orada

kulübün hatıra defterini imzalayan Mustafa

Kemal Paşa’nın ordusu, Çiçek Bayramı’ndan

tam sekiz buçuk sene sonra Kadıköy’e

gelecek ve Ankara’nın temsilcisi Refet Paşa,

3 Kasım 1922’de zafer nutkunu Fenerbahçe

Stadı’nın balkonundan söyleyecekti.

Önemli bir not: “Kadıköy Life” dergisinde

yayınlanan her yazımızı büyük bir merakla

okuyan ve sonrasında yazı hakkında tartışmayı

iple çeken, “St. Joseph’in Öyküsü”

kitaplarının yazarı Demir Alp Serezli ağabeyimizi16

Kasım 2021 tarihinde kaybettik.

Kadıköy için, İstanbul için, Türkiye için

yeri dolmayacak bir insandı. Her ne kadar

kendisi kabul etmese de Türk spor tarihi

çalışmalarına müthiş katkıları oldu. Yaşadığımız

süre boyunca ona olan borcumuzu

ödemeye çalışacağız. Onu çok seviyoruz.

Ocak & Şubat 2022 kadikoylife.com : 39


Perspektif

İki eser,

iki kardeş ve

sanatın gücü...

OYA İSLİMYELİ ULUTİN

1800’lü yıllarda Fransa’da yaşayan bir

anne, kızının okul hayatındaki başarısızlığı

nedeniyle çok üzgündü. Çünkü

kızı okuma yazmayı öğrenmekte güçlük

çekmekteydi ve okula uyum sağlayamayan

asi bir çocuk hâline gelmişti. Anne,

harfleri öğrenmekteki zorluğu aşması

için kızına bir çözüm önerdi. Bulduğu

çözüm, çocuğun hayatını değiştirecek kadar

ilginçti. Yaptığı şeyin, kızını dünyanın

sayılı ressamlardan biri hâline getireceğini

tabii ki o gün bilmiyordu.

Kızın en sevdiği şey resim yapmaktı, hayvanları da çok

seviyordu. Bu ikisini birleştirerek izleyeceği bir yol, harfleri

öğrenmesini kolaylaştırabilirdi. Ona her harf için bir hayvan

seçmesini ve bunu çizmesini söyledi. Böylece çocuk

sevdiği hayvanları çizmeye başladı. Yine de okul hayatında

başarılı olamadığı için okuldan atıldı, fakat çocuk müthiş

hayvan resimleri çizen başarılı bir ressama dönüştü. Bu

çocuk, 19. yüzyılın en ünlü kadın ressamlarından biri olan

Rosa Bonheur’du. Okulda okuma yazma öğrenmekte zorlanan

Rosa, sevdiği bir alanda okurken bu zorluğu yaşamadı.

14 yaşındayken hayvan anatomisi okuyup, mezbahaları

ziyaret etmeye başladı. Anatomi ve zooloji üzerine araştırmalar

yaptı.

1948 yılında sergilenen “Nivernais’te Tarla Sürme” isimli

resmi o kadar beğenildi ki, Fransız Hükümeti’nin desteğini

aldı. Belki birçoğunuzun duyduğu “The Horse Fair” (At

Panayırı) isimli çalışması en ünlü resmi oldu. 1852 yılında

çalışmaya başladığı eseri, 1855 yılında tamamladı. 1,5 yıl

Paris’teki at pazarına gidip, sadece eskizler çizdi. Pazarda

bu çalışmaları yaparken bir kadın olarak dikkat çekmemek

için erkek kıyafetleri giymek zorunda kaldı. Bu eserden

önce de resimleri ve heykelleriyle oldukça ünlü bir sanatçı

olmuştu; bu resimle birlikte ünü uluslararası düzeye ulaştı.

Resim Paris’te sergilendikten sonra İngiltere’de ve Amerika’da

da sergilendi. Bugün New York’taki Metropolitan

Müzesi’nin en ünlü eserlerinden biridir.

Hayvanlara karşı özel ilgisi ve sevgisi olduğu bilinen Sultan

Abdülaziz’in yolu, hayvanları seven bu sanatçı aileyle

Paris’te bir şekilde kesişti. Abdülaziz, Paris’e gittiğinde

Beylerbeyi Sarayı ve Çırağan Sarayı’nın bahçeleri için 24

adet hayvan heykeli sipariş verdi. Bu heykeller içinde

bugün hepimizin yakından bildiği bir heykel de yer alıyordu.

İstanbul Kadıköy / Altıyol’da ilçeyle özdeşleşmiş bir

boğa heykeli vardır ya, işte o heykel bunlardan biri. Adeta

Kadıköy’ün sembolü hâline gelmiş olan heykel, 1864

yılında Sultan Abdülaziz tarafından Paris’te yaptırıldı. Bugün

157 yaşında ve orijinal adı “Dövüşen Boğa” olan bu

eserin heykeltıraşı Isidore Jules Bonheur’dur, yani Rosa

Bonheur’un kardeşi.

Sanat, hem toplumların geleneksel ve evrensel alanlarda

edindikleri kültürel ayrıcalıklar, hem çağdaşlaşma yolunda

ilk başvurulan değer, hem de okuyamaz diye okul dışına

atılan bir çocuğun dünyaca ünlü bir sanatçı olacağı uğraş

olabiliyor.

Birey ve toplum olarak her zaman sanatla gelişip, aydınlanacağımızı

unutmayalım. Hazırladığım görselde iki

kardeşin sözünü ettiğim eserlerini göreceksiniz.

Sanatla dolu nice günlere...

40 : kadikoylife.com Ocak & Şubat 2022


Geçmişten Bugüne

Belgradlı Mustafa Karadağ’ın Kadıköy’ü

KEMAL AŞAN

Yoğurtçu Parkı Söğütlüçeşme

Şimdi size Kadıköy’ümüzün tarihi ile ilgili

bilinmeyen, yaşanmış bir olay anlatayım.

Belgradlı Mustafa Karadağ, sarayda Sultan

Abdülhamid’in başyaveriymiş. Hizmetlerinden

memnun olan padişah, kendisine

Kadıköy yakasında araziler ihsan eylemiş.

Bu araziler neresi imiş? Yoğurtçu Parkı’ndan

Gazhane’ye kadar olan arazi, Fenerbahçe

Stadı’nın bulunduğu arazinin yarısı, eski

Salı Pazarı’nın bulunduğu bölge, Kadıköy

Belediyesi ve nikâh salonunun bulunduğu

alan, Söğütlüçeşme Tren İstasyonu’nun

arazisi, Yeldeğirmeni Selimiye Kışlası arasındaki

dört dönüm çayırlık ve ayrıca şu anda

yazmadığım Hasanpaşa’da ve Yeldeğirmeni’ndeki

evler... Mustafa Ağa, aynı zamanda

Kadıköy’de Faytoncular Derneği Başkanı’ymış.

40 at, 20 fayton ve çalışanları varmış.

Saraya kumaş, talep edilen malzemeleri ve

zerzevatı taşıyorlarmış.

Mustafa Ağa’nın üç oğlu Mehmet, Kemal ve

Rıza, Çanakkale Harbi’nde şehit olmuş. Bir

tek kızı Hacer evlenerek, Sakarya’nın Kuzuluk

kazasına gelin gitmiş. Yoğurtçu Parkı’nın

bulunduğu yer ise Mustafa Ağa’nın kardeşinin

çiftliğiymiş. Hayvan besiciliği yaparlar ve

yol kenarına kurdukları tezgâhlarda gelen

geçene süt, yağ, yoğurt satarlarmış. İşte,

Yoğurtçu Parkı ismi de oradan geliyor.

Mustafa Ağa’nın kendisi ve eşi Azime rahmetli

olup, çocukları da Çanakkale’de şehit düşünce

aile dağılmış ve araziler ortada sahipsiz

kalmış. Böylelikle Mustafa Karadağ’ın tek

varisi, kızı Hacer olmuş. 1950’li yıllarda Hacer

için tebligat çıkartılmış. Kuzuluk’taki evlerinin

bahçe duvarının önüne gelen memur, Hacer’in

ismini söyleyerek, “Tebligat var” demiş.

Kocası korkmuş devletten ve gelen memurdan,

”Hacer öldü” demiş. Memur da çekmiş

gitmiş tabii. Ancak eşi söyleyince, Hacer konunun

İstanbul’da babadan kalma mallarla

alakalı olduğunu anlamış. Fakat yokluk yılları

olduğu için kalkıp İstanbul’a gidememişler ve

mallar sahipsiz kalmış.

Hacer’in Rafet, Zehra, Servet ve Naciye

isminde dört çocuğu olmuş. Bunlardan tek

varis Rafet’in ise hikâyeyi kendisinden dinlediğim

Nurhan Koçdemir’in de aralarında

bulunduğu altı çocuğu olmuş. Peki, sahipsiz

bu arazilere ne oldu?

- Fenerbahçe Stadı yapılırken, “İleride çıkacak

varislerine ödenmek üzere” diyerek

belli bir meblağ bankaya yatırılmış.

- Mandıralarının bulunduğu Kurbağalıdere’nin

kenarındaki çayırlıkta şu anda

Yoğurtçu Parkı var.

- Kurbağalıdere’nin yukarısından oto yollar

geçmiş, eski Salı Pazarı buraya kurulmuş.

Zira, Kadıköy Belediyesi Binası ve Kadıköy

Evlendirme Dairesi de burada.

- Söğütlüçeşme’deki alana tren istasyonu

yapılmış.

- Gazhane’nin önünde bulunan sahipsiz

boş büyük arazi ise binalar ve sokaklar ile

mahalle olmuş.

Orada emlakçılık yapan uyanık biri, aldığı

bir dönüm arazi tapusunu yüz bin hisseye

böldürmüş. “Satılık araziler” diye gelen

alıcılara beğendiği yerden arsaları satmaya

başlamış. 500 metrekare alan 500 hisse,

1000 metrekare alana 1000 hisse yazan

tapuyu verip, mahalleyi bina ile doldurmuş.

Aslında aldığı 500 hisse 5 santimetrekare,

1000 hisse de 10 santimetrekare imiş.

Emlakçı, sokak isimlerine bile kendi soyadını

vermiş. Böylelikle Bülbül 1, Bülbül 2

diye sokaklar oluşmuş. Öyle hisseli tapu

sahibi kişiler varmış ki, elinde hisseli tapu

var ama konacağı arsa yok. Hasanpaşa’da

böyle problemli, garip tapu sahibi çokmuş.

Tabi anlattıklarımın hepsi duyduklarımdan,

ne kadarı doğru inanın ben de bilmiyorum.

Bu veraset ile ilgili varisler tarafından 1985’li

yıllarda Kadıköy Adliyesi’nden veraset ilamı

alınmış, mahkeme devam ediyormuş. Netice

ne olacak hep birlikte göreceğiz...

Hasanpaşa

Ocak & Şubat 2022 kadikoylife.com : 41


Eğitim

Kadıköy Halk Eğitimi Merkezi’nde

dopdolu geçen

2021 yılının özeti

KADİR TOPRAKKAYA

Kadıköy’de sanatın ve kültürel faaliyetlerin

kalbi olan Kadıköy Halk Eğitimi Merkezi, 2021

yılını dopdolu geçirdi. Pandemi sürecinin etkilerinin

azaldığı andan itibaren etkinliklerini

arttıran Kadıköy Halk Eğitimi Merkezi, online

eğitimlerde de sınıfı geçti. Merkezin başarılı

müdiresi Hülya Narsap, geçen dönemi Kadıköy

Life okuyucuları için anlattı.

Öncelikle pandemi sürecini sormak

isterim. Sizin açınızdan nasıl geçti?

Geçtiğimiz yıl, 2019’da başlayan pandeminin

etkileri yoğun bir şekilde sürüyordu

ve dolayısıyla birçok etkinliğimizi online

yapmak durumunda kaldık. Hatta zaman

zaman kapanmalar olduğunda öğretmenlerimiz,

kursiyerlerin öğrenimden kopmaması

için dersleri uzaktan öğrencileri görevlendirerek

ve online paylaşımlarda bulunarak

gerçekleştirmeye çalıştılar. Bu süreçte

online konserlerimiz ve halk oyunları gösterilerimiz

oldu. Çanakkale Zaferi Konseri,

Balkan Dernekleri Federasyonu ile birlikte

düzenlediğimiz ve Balkanlar’da da izlenen

Çanakkale Konseri, İstanbul Milli Eğitim

Müdürlüğü adına Hayat Boyu Öğrenme

Haftası etkinlikleri kapsamında, 2021 yılının

UNESCO tarafından “Yunus Emre ve Türkçe

Yılı” ilan edilmesi münasebetiyle düzenlenen

Sözün Sultanı Yunus Emre Şiir Dinletisi

ve Tasavvuf Musikisi Programı, yaza doğru

ise yüz yüze sergi etkinliklerine başladık.

Yıl Sonu Serginiz çok konuşuldu...

Evet, oldukça güzel bir sergi oldu ve yüz

yüze gerçekleştirildi. Geçtiğimiz Yıl Sonu

Sergisi’ni e-sergi olarak yapmıştık. Sayın

Kaymakamımız Dr. Mustafa Özarslan,

Kadıköy İlçe Milli Eğitim Müdürü Sadık

Aslan, İstanbul Milli Eğitim HBÖ Şube

Müdürü Mustafa Öztürk, Kadıköy İlçe Milli

Eğitim Şube Müdürleri ve kurum müdürlerinin

katılımıyla düzenlendi. 2020-2021

döneminde pandemi şartlarına rağmen

kursiyerlerimizin öğretmenleri rehberliğinde

ortaya çıkardığı eserler sergilendi. Ahşap

yakma, süs kabağı, el nakışları, seramik,

cam, giyim, resim, gümüş takı alanlarının

eserlerinin yanı sıra özel eğitim gereksinimli

kursiyerlerimizin ürünleri ve 2021 UNESCO

Yunus Emre Yılı temalı eserler de sergimizde

yer aldı.

Bununla beraber, Kadıköy Kültür Sanat

Derneği desteğiyle Yeditepe Üniversitesi

doktora öğrencileri tarafından merkezimizde

gerçekleştirilen “Pandemide Sınırlar” sergisiyle,

pandemi ve karantinada insanların

küçük alanlarda kapalı kalma sürecinde yaşadıkları,

sınır boyutunda anlatıldı. Doktora

öğrencilerinin çalışmalarında yer verdikleri

“sınır” konusu, oldukça güncel ve tüm dünyayı

etkileyen pandemiyi anlatan önemli bir

konu. Bana başvurduklarında hemen kabul

ettim. Resim alanında oldukça talep gören

42 : kadikoylife.com Ocak & Şubat 2022


Eğitim

bir merkeziz. Kursiyerlerimizin de sergiye

ilgisi oldukça fazlaydı. Sergi, ziyaretçilerden

büyük beğeni aldı.

Eğitimde de önemli projelere imza

attınız. Projelerin detaylarını sizden

dinleyebilir miyiz?

Geçtiğimiz yıl iki projemiz Hayat Boyu

Öğrenme Genel Müdürlüğü tarafından “Eğitimde

İyi Örnek” seçilerek, tüm Türkiye’ye

örnek proje olarak gösterildi. Bunlardan

biri, Anadolu Denetimli Serbestlik Müdürlüğü

ile yükümlülere yönelik gerçekleştirdiğimiz

“Umuda Işık Ol” projesiydi. Anadolu

Denetimli Serbestlik Müdürlüğü ile birlikte

yükümlülere yönelik ebru, resim, müzik,

sektör destekli tekstil kursları düzenlenmesi

ve sergilenmesine yönelik bir dizi faaliyeti

içeren bir çalışmaydı. Bir diğeri ise kuşaklar

arası sanat köprüsünü kurarak, üç farklı

yaş grubu olan kursiyerlerimiz, huzurevi

sakinleri ve ilkokul öğrencilerinin birbirleriyle

etkileşimlerini arttırmak, kaliteli ve

ortak zaman geçirmelerini sağlamak, bu

esnada sanatsal becerilerini de geliştirmeyi

amaçladığımız “Üç Kuşak Bir Arada Sanatla

Terapi” projesiydi.

“Hayat Boyu Öğrenen Mahalle ve Mesleki

Eğitimde 1000 Okul” projesi kapsamında,

Kadıköy Halk Eğitimi Merkezi ve Kadıköy

Mesleki ve Teknik Anadolu Lisesi işbirliğiyle

açılan “Şeker Hamurundan Çiçekler Kursu

Yıl Sonu Sergisi” de yüz yüze olarak İlçe Milli

Eğitim Müdürümüz Sadık Aslan ve şube

müdürlerimizin katılımıyla gerçekleştirildi.

Kursiyerlerimiz, kazandıkları becerileri üretime

dönüştürmek ve aile bütçesine katkı

sunmak üzere “Dijital Pazarlama” kursuna

da devam ederek, internet üzerinden satış

yapma becerisini de kazandılar. Sergide

satışa sunulan ürünlerin geliri ise LÖSEV’e

bağışlandı. Kursiyerlerimizin güncel ve

teknolojik gelişmeleri yakından takip etmelerini

arzu ediyoruz. O nedenle de Hayat

Boyu Öğrenme Genel Müdürlüğü, Türkiye

Vodafone Vakfı ve Türkiye İş Kurumu Genel

Müdürlüğü işbirliğiyle yürütülen “Dijital

Benim İşim” projesinde “Dijital Pazarlama”

alanında en çok kursiyerle Türkiye 1.’si

olduk. Aynı zamanda en iyi satış sitesini

oluşturan bir kursiyerimiz de Jüri Özel

Ödülü’ne layık görüldü.

Gelelim uluslararası projelere; Kadıköy

Halk Eğitimi merkezi, bu anlamda da

adından sıkça söz ettiren bir kurum…

Teşekkür ederiz. Uluslararası projelerde de

örnek çalışmalarımız mevcut. Geçtiğimiz

yıl kazanan ve pandemi nedeniyle gerçekleştiremediğimiz,

bu yıla kalan üç projemiz

var. Hepsinin amaçları ve hedefleri güncel

ihtiyaçlara göre belirlendi. Bunlardan bir

tanesi, son dönemde çok güncel bir konu

olan göçmenlerin eğitimine yönelik, diğeri

yükümlülerin gelişimine yönelik ve koordinatörü

olduğumuz proje ise son dönemde

çok önemli olan engelli bireylerin normal

gelişim gösteren bireylerle bütünleştirilmesine

yönelik olarak hazırlandı. Bu konularla

ilgili olarak Portekiz, Almanya ve Belçika’da

incelemelerde bulunduk.

Kurumumuz, 2021 yılında uluslararası

bir platform olan EPALE - Avrupa Yetişkin

Eğitimi Platformu’nu en aktif kullanan ve en

çok veri yükleyen Yetişkin Eğitimi Merkezi

seçildi. Bu yıl kasım ayı başında 6. Türk

Konseyi Eğitim Bakanları Toplantısı’nda

merkezimiz, Beyoğlu Olgunlaşma Enstitüsü

ile birlikte Türk el sanatlarını tanıtmak üzere

cam, hat, tezhip ve ebru çalışmaları ile yer

aldı. Milli Eğitim Bakanımız Mahmut Özer’in

başkanlık yaptığı konseye; Türki Cumhuriyetlerin

Bakanları, İl Milli Eğitim Müdürümüz

Levent Yazıcı ve üst düzey yöneticiler katıldı.

CVK Park Bosphorus Hotel’de gerçekleştirilen

sergimiz büyük beğeni topladı.

Son olarak eklemek istedikleriniz?

Son olarak, Yavru Vatan Kıbrıs’a Gazimağusa

Kaymakamlığı ve Belediyesi’nin davetiyle

gittik. Oradan çok güzel paylaşımlar ve

anılarla döndük. Koro şeflerimiz, Mardin

Korolar Festivali’nde tanıştılar ve bundan

sonra geleneksel hâle getirilecek bu güzel

organizasyonu planladılar. “1. Kültürler

Buluşması” adı altında Kadıköy Halk Eğitimi

Merkezi Ay Işığı Korosu ve Gazimağusa

Mor Menekşe Çağdaş Kadınlar Derneği

Çağdaşlar Korosu olarak, her koro önce

kendi yöresel şarkılarını seslendirdi ve daha

sonra ortak şarkılar söyledi. Kuzey Kıbrıs

Türk Cumhuriyeti’nde bulunmak, oradaki

vatandaşlarımızla birlikte olmak, bizlere

gerçekten unutulmaz anlar yaşattı.

Kadıköy Halk Eğitimi Merkezi’nde 8. yılımı

çalışıyorum. Göreve geldiğim günden bugüne

tüm ekibimizle, kursiyerlerimizle tarihi ve

önemli bir kurum olan merkezimizin vizyonuna

yakışır çalışmalar yapmaya, Türkiye’ye

örnek olmaya çalışıyoruz. Bundan sonra

da Türkiye’ye örnek olma misyonumuzu

sürdüreceğiz.

“Cam Bölümü’nü faaliyete geçiren

Türkiye’deki ilk Halk Eğitimi Merkezi’yiz.

Dolayısı ile bu alandaki

öğretmenlerimiz de çok başarılı.

Anadolu Kültürel Girişimcilik (AKG)

tarafından kadınların emeğini

daha iyi değerlendirmek amacıyla

gerçekleştirilen Anadolu’nun

Kadın Gücü Yarışması’nda Cam

Tasarım Bölümümüz, “Ev Eşyası”

kategorisinde 1506 kişi arasından

seçilerek 1. oldu. Seçilen ürünler,

Kültür ve Turizm Bakanlığı’na bağlı

müzelerde sergilenecek ve satışa

sunulacak.”

Ocak & Şubat 2022 kadikoylife.com : 43


Kitap

Özgür Uysal’dan

ilişkiler üzerine:

“ BU İŞLER

İNCE İŞLER”

PINAR BALTACI

Kadıköy Life Dergisi’nin geçmişteki çok özel

röportajlarına imza atan başarılı isim Özgür

Uysal, ilişkilerin karmaşık dünyasını kaleme

aldı. Destek Yayınları’ndan çıkan “Bu İşler

İnce İşler” isimli kitapta, ilişkiler ve cinsellik

üzerine denemeler yer alıyor.

Öncelikle kısaca seni tanıyabilir miyiz?

Kitap yazma fikri nasıl çıktı ortaya?

Hayatım boyunca hep bir şeyler anlatmayı

sevdim. Arkadaşlarım bana hep “Özgür’e

soralım, o anlatsın” derlerdi. “Çok bilmiş”

dememek için kibarlık yapıyorlardı belki de.

İnsanla ilgili olan her şeyi merak edip araştırtıp,

sonra da pekiştirmek için hikâyeleştirip

anlatırdım çocukluğumdan beri. Psikoloji,

sosyoloji, mitoloji, tarih gibi alanlar da hep

ilgimi çekerdi. Dolayısıyla cinsellik ve ilişkiler

de insanla ilgili merak ettiğim şeylerin merkezinde

duruyordu. Kariyerime başladığım

Kadıköy Life Dergisi de dahil olmak üzere

Cosmopolitan, Men’s Heatlh Türkiye gibi

büyük dergilerde de ilişkiler ve cinsellik

üzerine yazılar yazdım. Şu anda da GQ Dergisi’nde

yazıyorum. Bir yandan da “İnce İşler”

isminde bir YouTube kanalım var. Orada da

yine konuşulması cesaret isteyen, herkesin

aklını kurcalayan ilişki ve cinsellik konularını

araştırıp, eğlenceli bir dille anlatıyorum. Tüm

bu yaptıklarımı ve hayatın beni bu noktaya

nasıl getirdiğini anlatmak, daha detaylı

araştırmalardan ve anekdotlardan faydalanıp,

insanlara eğlenceli bir şekilde “Hepimiz

hayatta ve yatakta aynı sorunları yaşıyoruz”

demek için yazdım.

“İlişkiler ve cinsellik üzerine denemeler”

söylemiyle tanımladığın kitabında içerik

olarak nelerden bahsediyorsun?

Kitabın içerisinde “Kadınlar ne ister? Erkek

adam ağlar mı? Uzak mesafe ilişki yürür

mü? Kadınlar neden kötü çocuklara çekilirler?

Cinsellik hakkında doğru sandığımız

yanlışlar nelerdir?” gibi konular var. Özellikle

“denemeler” koydum, çünkü hem aslında

edebi anlamda bu türe deneme demek

mümkün hem de benim kendi deneyimlerimi

içeriyor. İstatistikler var, yeni öğreneceğiniz

terimler var, yeni neslin ilişki alışkanlıkları

var. Hepsinden biraz var.

Modern çağ, kuşkusuz kadın-erkek

ilişkisinde dengeleri her geçen gün biraz

daha şaşırtıyor. Bu konuda yorumlarını

alabilir miyiz? Kitapta tüm bu sorunlara

çözümler var mı?

Ben bir çözüm vaat etmiyorum. Zaten bin

yıllardır süregelen ilişki problemlerini bir

kitapla çözeceğini iddia eden biri ya yanılgı

içindedir ya da sizi dolandırmaya çalışıyordur,

onu söyleyebilirim. Ben en fazla

okuyanlara bir farkındalık ve yüzleşme yaşatıyorum.

Hem araştırmalarla “Bunu herkes

yapıyormuş” dedirtirken, kendimle olan

eğlenceli yüzleşmemde “Aaa evet ben de”

ya da “Aaa evet benimki de” dedirtebilirim.

Özetle, ben sadece kapıyı gösterebilirim.

Oradan geçip geçmemek, ilişkinize ya da

sürekli tekrar ettiğiniz hatalara çözüm bulup

bulmamak size kalmış.

Okuyucular kitapta cinsel yaşam

üzerine neler bulacaklar?

Cinsel mitler, hayvanların ilginç cinsel

yaşamlarından örnekler, fanteziler, mastürbasyon

ve porno gibi ‘ayıp’ konular.

Ayıp demeyi seviyorum, çünkü bu kitabı

yazmamdaki amaç bu. Hiçbirimiz bu

konuları ailemizle rahat rahat konuşamıyoruz.

Okulda zaten öğretilmiyor. Biz de ya

sevişmek denilen konuyu pornodan ya da

sağdan soldan kulaktan dolma bilgilerle

öğreniyoruz. Ben de hem bununla dalga

geçiyorum hem de doğru ve sağlıklı bilgiler

vermeye çalışıyorum.

“Kitap şu anda ikinci baskıdan çıktı.

Umarım okuyan herkes keyifli vakit

geçirmiştir. Okuyacak olanlara da

buradan selam olsun. Hepsine mutlu

olacakları bir ilişki ve cinsel hayat

dilerim. Bu işler, İnce İşler...”

44 : kadikoylife.com Ocak & Şubat 2022


Heykel

Gazhane’deki “Umut”

heykelinin yaratıcısı;

Ayla Turan

PINAR BALTACI

Akademik hayatının ardından İstanbul’daki

kendi atölyesinde bağımsız çalışmalarını

sürdüren Heykeltıraş Ayla Turan, ulusal ve

uluslararası alanda başarılara imza atmış

bir isim. Dünyanın pek çok farklı ülkesinde

heykel üreten sanatçının, Kadıköy’ün yeni

kültür-sanat mekânlarından Gazhane’de de

bir eseri yer alıyor.

Gündelik yaşam nesnelerinin çocuk imgelerinde

hayat bulduğu üretimlerine değinen

sanatçı, dergimize yaptığı açıklamada şunları

söyledi: “Anlatım yolu olarak kolay algılanabilir,

herkesin kendinden bir şey bulabileceği,

yakın hissedebileceği bir yöntemi seçtim.

Yaşamın içinden samimi konular, masumiyet

simgesi çocuk imgesiyle birleştiğinde

izleyiciyi yakalamak çok daha kolay oluyor.

Heykellerimde mesaj direkt olmasa da altındaki

katmanları sürprizli olarak göstermeyi

tercih ediyorum. İlk bakışta sevimli, dikkat

çeken formlardaki bu çocuklar, alt katmanlara

indikçe gerçek hikâyelerini gösteriyorlar.”

“YAŞADIĞIN COĞRAFYADAN

KENDİNİ SOYUTLAYARAK ESER

ORTAYA KOYMAK İMKÂNSIZ”

Heykel sanatının hayatının tam ortasında

olduğunu ifade eden Turan, sözlerini şöyle

sürdürdü: “İster müzisyen ol ister edebiyatçı,

yaşadığın coğrafyadan, siyasi konumundan

kendini soyutlayarak eser ortaya

çıkartmak olanaksız. Hayattan beslenirsin.

Sanatın yapısı gereğidir bu, yaratı süreci

için gereklidir. Nerede baskı varsa, nerede

engeller varsa, sanat da orada ortaya çıkar

aslında. Sanatçı, herkesin bildiğini farklılık

yaratarak ortaya koyarak sanatçı olur. Sıradan

olana, engelleyene, egemen olana karşı

çıkarak oluşturur sanatını. Kendi adıma

sorumluluk hissettiğim şey şu; özgürce

kendimi ifade edebilmek, soru işaretleri

oluşturabilmek ve bunu paylaşabilmek.”

“SANATLA BÜYÜYEN ÇOCUK UMUTTUR!”

Ayla Turan, Gazhane’de sergilenen ve

büyük beğeni toplayan “Umut” isimli

heykeline dair ise şu bilgileri paylaştı:

“Kamusal alanlarda büyük boyutlu

heykellerimin olması, daha çok izleyiciye

ulaşması ve insanların heykellerimle ilişki

kurması bakımından çok anlamlı. Gazhane

zaten harika bir yer oldu. Sanatseverlerin

uğrak yeri hâline geldi. Özellikle çocukların

‘Umut’ adlı heykelimin üzerinde fotoğraflarını

görüyor ve çok mutlu oluyorum. Benim

bir sloganım var; ‘Sanatla büyüyen çocuk

umuttur!’ Yerel yönetimlerin de katkılarıyla,

açık alanlarda halkla buluşacak sanat

eserlerinin daha da artmasını diliyorum.”

“Mermer, ahşap, paslanmaz çelik,

bronz, polyester gibi her türlü

malzemeyle çalışıyorum. Malzemenin

çeşitliliği ve doğru seçimi,

düşüncemi aktarmamda önemli...

Son dönem heykellerimde, 5-6

yıldır malzeme olarak akrilik boyalı

polyester kullanıyorum.”

Ocak & Şubat 2022 kadikoylife.com : 45


Öykü

Kadıköy’den başlayan bir öykü...

“ATATÜRK HER YERDE”

KADİR TOPRAKKAYA

Sayfalarımızın konuğu Mine Dal; İstanbul

doğumlu, İstanbul Üniversitesi Alman

Filolojisi Bölümü mezunu. Yine İstanbul’da

kendisine iyi bir kariyer imkânı yakalamışken,

1999 yılında arkadaşları ile birlikte

İsviçre gezisine katılır. Orada gönlünü bir

İsviçreliye kaptırır. Daha doğrusu, doğal

güzelliği İsviçreli eniştemizin dikkatini çeker,

düşer peşine ve İsviçreli olmaya ikna eder.

Evlenerek hayatlarını birleştirirler.

Yıllar geçer; aklında hep Türkiye, Atatürk ve İstanbul

vardır. Her 3-4 yılda bir Türkiye’ye gelir.

Bir defasında Osmanağa Camii’nin yanındaki

sokaktan Moda yönüne doğru çıkarken, cami

duvarında çerçeve içinde bir Atatürk resmi

görür. Devam etmek üzere birkaç adım attıktan

sonra tekrar arkasına bakar, “Doğru mu

gördüm acaba?” diye. Önce cep telefonu ile

fotoğrafını çeker, akşam düşündüğünde boş

bir cami duvarında bu fotoğrafın olmasının

anlamını sorgular saatlerce. Bu arada daha

önce dolaştığı yerler, gözlerinin önünden

akmaya başlar. Atatürk her yerdedir!

HALKIN ATATÜRK’Ü

Ertesi gün bu defa fotoğraf makinesi ile

gördüğü resmi çekmeye gider. Giderken

vapurda, otobüste, yolda, her yerde Atatürk

vardır. İstanbul’un doğusundan batısına,

kuzeyinden güneyine her tarafını dolaşır ve

her tarafta değişik açılardan Atatürk fotoğraflarını

görüntüler.

BÜTÜN TÜRKİYE ATATÜRK

Kendisini öyle kaptırır ki; Tekirdağ, Çanakkale,

İzmir, Kocaeli, Sakarya, Bursa derken

bütün Türkiye’yi dolaşma kararı alır ve

binlerce kare Atatürk fotoğrafına rastlar.

Türkiye’nin yedi bölgesini, tam yedi yıl süren

bir zaman diliminde dolaşır. Her çektiği

fotoğraf, onu bir adım daha yaklaştırır

Ulu Önder’e.

“ATATÜRK İÇİMDE, KALBİMDE”

Bu arada tahmin edeceğiniz gibi başına

gelmeyen de kalmaz. Bir defasında Antalya’da

Demre yakınlarında dolaşırken yolunu

kaybeder, bir anda kendini birbirine benzeyen

seralar içinde bulur. Etrafta kimsecikler

yoktur ve seraların örtülerinden üç kat etki

7 yıl boyunca büyükşehirler, kasabalar ve köylerde

fotoğraf çeken Mine Dal; “Tüm Türkiye’de Atatürk

sevgisi çok farklı. Kadıköy ve Datça’daki Atatürk sevgisi

ise çok daha farklı... Ancak buralardaki mekânlar el

değiştirince, Atatürk görselleri de yok olup gidiyor.

Örneğin, Mardin’de Atatürk ile ilgili resim ve objeler

mekânlarda yok denilecek kadar az” diyor.

46 : kadikoylife.com Ocak & Şubat 2022


Öykü

tamir dükkânına, bakkalına, manavına, üç

masalık lokantasına, köy kahvesine, otomobiline,

hatta işporta tezgâhına Atatürk

resmi asıyor. Buna hep rastladığımız için

bize olağan geliyor ama yabancılar açısından

çok ilginç bir fenomen bu. Kitabın adı

‘Herkesin Atatürk’ü’ ya da ‘Halkın Atatürk’ü’

de buna dayanıyor. Kitap, bu yönüyle dünya

basınının da ilgisini çekmekte...

Mine Dal, bu önemli çalışmasından söz edip

bir önsöz yazmamı istediğinde, yabancılara

bir türlü tam olarak anlatmayı başaramadığımız

Atatürk’e halkın sahip çıktığını

göstermek için ilginç bir fırsat olduğunu

düşündüm. Bazı Batılıların (hatta yerlilerin)

sandığı gibi bir diktatör korkusu değildi

buradaki sebep, halkın sevgisiydi. Kitabın

son sözünü de değerli Altan Öymen yazdı.

‘Everybody’s Atatürk’ kitabını hem ilgiyle ve

zevkle gözden geçirebilir hem de yabancı

dostlarınıza gönül rahatlığıyla hediye

edebilirsiniz.”

ile yayılan sıcaklık bunaltıcı düzeydedir.

“Kimse yok mu?” diye bağırır; sesini duyan

bir genç, seranın içindeki domates, salatalık

fidelerinin arasından çıkagelir. “Ne işiniz var

buralarda?” sorusu karşısında kaybolduğunu

söyler, su ikramını kabul eder ve sohbet

Atatürk’e gelir. “Buralara yanlışlıkla yolum

düştü. Elbette buralarda Atatürk resmine

rastlamayı düşünmek mantıklı değil” der.

Bunun üzerine seracı genç; “Hiç öyle şey

olur mu? Atatürk içimizde, ruhumuzda...

Örneğin ben Atatürk’ü kalbimde taşıyorum”

yanıtı verir. Mine Dal, biraz da tebessümle

“Ona ne şüphe, hepimiz kalbimizde taşıyoruz”

der. Ardından seracı genç, üzerindeki

gömleğin düğmelerini açar ve tam kalbinin

üzerinde kocaman Atatürk yazan dövme

gözükür. Mine Dal adeta dona kalmıştır.

Hemen refleks ile fotoğrafını çeker. Tam o

anda, çektiği fotoğrafları bir kitap olarak yayımlamaya

karar verir. Seracı gencin fotoğrafını

da kitabın arka kapağında kullanmak

üzere oracıkta izin alır.

ZÜLFÜ LİVANELİ ÖNSÖZÜNÜ YAZDI

Kitabın yayımlanması için İsviçre’de yayınevleri

ile görüşen Mine Dal, önsöz yazılması

için Zülfü Livaneli’yi hayal eder. Bir şekilde

kendisine ulaşır ve derdini anlatır. Onun bu

çabasını büyük takdirle karşılayan Livaneli,

kitabın önsözünü yazar. Buradan aldığı

cesaret ile son söz için de Altan Öymen’e

gider. O da son sözü yazar ve ortaya özellikle

yurt dışında büyük ilgi gören bir eser

kazandırılmış olur. İşte, Zülfü Livaneli’nin

Mine Dal’ın “Everybody’s Atatürk” adlı kitabı

için yazdığı önsöz:

ATATÜRK’E HALKIN

SAHİP ÇIKTIĞINI GÖSTERMEK

“Avrupa’nın pahalı sanat kitapları yayımlayan

ünlü yayınevlerinden Patric Frey, geçen

yıl çok ilginç bir kitabı bütün dünyadaki

okurlarına sundu. Büyük boy, lüks baskılı

kitabın adı ‘Everybody’s Atatürk’. İsviçre’de

yaşayan fotoğraf sanatçısı Mine Dal’ın çektiği

11.000 fotoğrafa dayanıyor. Ama bu kitabı

diğer resimli Atatürk kitaplarından ayıran

öge, Türkiye’nin her bölgesinde halkın

gönüllü olarak dükkânına, tezgâhına, evine

astığı resimlerden oluşması. Halk gönüllü

olarak balıkçı tezgâhına, küçük elektrik

Mine Dal’ı çok etkileyen

olaylardan biri de şöyle

gelişir: Kitabı Türkiye’de

bulamayan Ankaralı bir

vatandaş kendisine ulaşarak;

“Kitabınızı çok aradım, ancak

bulamadım. Çocuklarıma ve

torunlarıma emanet bırakmak

istiyorum” der. Bu “emanet”

kavramından çok etkilenen

Mine Dal’ın bütün yorgunluğu,

bu söz karşısında gidiverir ve

“Yaptığıma değdi” dedirtir.

Biz de öyle düşünüyor ve

sayfalarımıza taşıyarak, “İyi

ki yapmışsınız” diyoruz.

Teşekkürler Mine Dal...

Ocak & Şubat 2022 kadikoylife.com : 47


Sergi

R. Sertaç Kayserilioğlu’nun koleksiyonundan,

Dudu Hanım’ın diktiği Çanakkale ve Kurtuluş Savaşı

bayrakları ve askeri kıyafetleri eşliğinde

RAHMİ M. KOÇ MÜZESİ’NDE

BİR ANLAMLI SERGİ

KADİR TOPRAKKAYA

Rahmi M. Koç Müzesi’nde 21 Aralık 2021

günü yapılan oldukça görkemli bir açılış,

moda ve iş dünyamızın önde gelen isimleri

eşliğinde sanatseverleri “Singer 170. Yıl

Sergisi” ile buluşturdu. Yurtdışı ve Anadolu’nun

farklı bölgelerinden toplanmış

koleksiyonlardan temin edilen Singer eski

dikiş makineleri, Çanakkale ve Kurtuluş

Savaşı’nda dalgalanan el dikimi eski Türk

bayrakları ve sancaklar, askerlerin harp

giysileri, savaştan fotoğraf kareleri eşliğinde

ilk kez gün yüzüne çıkmış kıymetli belge

ve materyaller, serginin en değerli objeleri

arasında idi.

Rahmi M. Koç Müzesi’ndeki bu anlamlı

serginin en eski tarihli makinesi 1890 yılına

ait olurken, Kurtuluş Savaşı ve Çanakkale

Savaşı’nda dalgalanan Türk bayraklarının

dikiminde önemli bir rol oynayan Dudu

Hanım’a ait Singer makinesinden çıkmış

savaş ürünleri, Araştırmacı-Koleksiyoner

Dr. R. Sertaç Kayserilioğlu’nun şahsi koleksiyonu

aracılığında bu sergiye taşındı.

Kadıköy Life dergisi yazarımız R. Sertaç

Kayserilioğlu, Singer Türkiye Genel Müdürü

Sinem Kınran Parlak önderliğinde düzenlenen

“Singer 170 Yaşında” etkinliklerinde,

koleksiyonundaki objelerle yer alan Dudu

Hanım’a özgü gerçek hikâyeyi şöyle anlatmakta;

“Uzun yıllardır, Osmanlı’dan başlayıp

Erken Cumhuriyet dönemlerine uzanan ‘Eski

Türk Bayrakları’ koleksiyonu yapmaktayım.

Kadıköy Life dergimizin yazarlarından

Araştırmacı-Koleksiyoner Dr. R. Sertaç

Kayserilioğlu, Singer Türkiye Genel Müdürü

Sinem Kınran Parlak’tan teşekkür plaketini

almış hâlde, “Singer’le Dikiş Aşkına”

Belgeseli Yönetmeni Nur Onur ile birlikte.

Özellikle; Çanakkale, 1. Dünya Savaşı, İşgal,

Milli Mücadele ve Kurtuluş Savaşı dönemlerine

şahit olmaları anlamında bendeki yerleri

çok farklıdır. En önde gelenlerinden bir kısmının

yolu ise Singer’in bu görsel sergisiyle

kesişmiş, Dudu Hanım’ın dikip de burada

sergilediğimiz bayraklardan geçmekte.

Serginin en anlamlı objesi; “Allah-Vatan-Namus-İttihat” yazıları Osmanlı ay yıldızının dört tarafında dikilmiş,

1900 yılı başlarına ait ve son derece nadir bulunur Sancak-ı Şerif (R. Sertaç Kayserilioğlu Koleksiyonu)

Yıl 1912... Sivas Suşehirli Hasan Efendi’nin,

şimdilerde İETT olarak anılan ve o zamanlardaki

ismiyle ‘Dersaadet Tramvay & Tünel

Şirketi’ şirketinden emekliliği gelmiştir. Hasan

Efendi, İstanbul’dan kesin dönüşünde eşi

Dudu Hanım’a ne hediye götüreyim diye

düşünürken, Tünel’e çok da uzak olmayan

Beyoğlu’ndaki Singer bayisinin vitrininde ‘Taksitle

Dikiş Makinesi’ ilanlarını görür. İstanbul

hanımlarının bile ilk kez daha sekiz sene ev-

48 : kadikoylife.com Ocak & Şubat 2022


Sergi

Moda, sanat ve iş dünyamızın

önde gelen isimleri ile sanatseverler,

Rahmi M. Koç Müzesi’ndeki bu anlamlı

sergi eşliğinde yapılan görkemli

açılışta buluştu.

velki 1904 yılında tanıştığı elle çevirmeli Singer

dikiş makinelerinin satıldığı bu dükkândan

içeri giren Hasan Efendi, eşine götüreceği en

güzel hediyeyi bulmuştur artık...

Derken, 30 Kasım 1914 tarihinde Osmanlı

Devleti, sonraları ‘Harbi Umumi’ diye anılacak

1. Dünya Savaşı’na girer. Dudu Hanım,

Sivas’ın Suşehri’nden askere gidecek tüm

gençlerin asker elbiselerini işte bu makine ile

diker. Hatta da eğer vurulurlarsa kanlarındaki

kırmızı ile buluşup şereflensin diye,

yine kendi diktiği küçük Türk bayraklarını

askerlerin göğüs iç kısmına koyar.

Milli Mücadele dönemi ile birlikte yaptığı

bu işlerle duyulan Dudu Hanım’a Ankara

Merkez Dikimhanesi’nden çağrı gelir ve

Dudu Hanım, bu defa da Ankara’da; İstiklal

Savaşı’nda kullanılacak askeri kıyafet ve

bayrakların dikilip cepheye gönderilmesinde

görev alır.

Bizler, bu sergimizde yer alan bayraklarımız

eşliğinde, Atatürk’ümüzün önderliğinde bu

vatan için kanını akıtıp canını vermiş tüm

şehit ve gazilerimizi şükranla anıyor; ‘Ruhları

şad, kefenleri al bayrak, mekânları cennet

olsun’ diyoruz.”

Sergilenen bu objeler bizlere duygu

yükü ağır böylesi bir yolculuk yaptırırken,

bu defa da Yönetmen-Sunucu Nur

Onur tarafından Singer için hazırlanan

“Singer’le Dikiş Aşkına” belgeseli geceye

ayrı bir damga vurdu. M. Cemal Kutay,

Attila İlhan, Giovanni Scognamillo, Halit

Refiğ, Mengü Ertel, Semih Balcıoğlu

gibi birbirinden değerli, Cumhuriyet’in

tanık ve çınarlarıyla geçmiş olan yıllarını

yazdığı on bir kitap ve yaptığı onlarca

belgesel yönetmenliği eşliğinde taçlandırırken;

“Cumhuriyet’e Kanat Gerenler”

belgeseli ile ruhumuza akan ve nihayet

“Bugün farklı düşünenler sayesinde

daha rahat yaşıyoruz. Edison ampulü,

Marconi radyoyu, Graham Bell telefonu,

hatta Lidyalılar parayı bulmasaydı,

nasıl olurdu hayat hiç düşündünüz mü?”

diyerek gecenin etkinliği başlatan Sayın

Nur Onur’un yönetmenliğini yaptığı

“Singer’le Dikiş Aşkına” belgeseli, önce o

gece ve sonrasında da gösterime girdiği

ekranlarda tüm izleyenlerin büyük beğenisini

kazandı.

R. Sertaç Kayserilioğlu Koleksiyonu’ndan sergiye taşınan ürünler arasında yer alan; Dudu Hanım’a ait eski Singer

makinesi ve onda dikilmiş Çanakkale ve Kurtuluş Savaşı bayrakları ile bu savaşlarda kullanılmış askerlerin giysileri.

Görülen o ki; Araştırmacı-Koleksiyoner

Dr. R. Sertaç Kayserilioğlu ile Yönetmen-Sunucu

Nur Onur birlikteliği, bu gibi

etkinlikler misali daha birçok güzelliğe

yine imzalarını atacak gibi... Rahmi M. Koç

Müzesi’nde sergiyi 16 Şubat 2022 tarihine

kadar izleyebilirsiniz.

Ocak & Şubat 2022 kadikoylife.com : 49


Tiyatro

Dırdırcı bir Juliet, huysuz bir Romeo...

“ Tarla Kuşuydu Juliet”

yeniden sahnelerde!

PINAR BALTACI

Shakespeare’in ölümsüz eseri Romeo ve

Juliet’in modern çağ uyarlaması “Tarla Kuşuydu

Juliet” yeniden izleyicisiyle buluştu.

Ephraim Kishon’un kaleme aldığı oyunun

başrollerini Sevinç Erbulak ve Engin Alkan

paylaşıyor. Klasik kurgusunun dışında

seyreden oyunda Romeo ve Juliet’i orta

yaşlarına gelmiş, evli bir çift olarak izliyoruz.

Dırdırcı bir Juliet ve günden güne aşığına

ilgisi azalan bir Romeo... Tarihin efsanevi

âşıklarını alışılmışın dışında bir ilişkinin içinde

izleyeceğiniz bu harika müzikli komedi

oyununun detaylarını Sevinç Erbulak ile

konuştuk.

“Tarla Kuşuydu Juliet”, izleyicide hangi

algıları ters düz ediyor?

“Tarla Kuşuydu Juliet”, seyirciden önce

oyuncusunun, içindeki yaratıcı tüm insanların

algısını da ters düz ediyor. Çünkü

yazarımız Ephraim Kishon; bir miti, büyük

efsaneyi, kaç yüzyıllık aşk hikâyesini,

kavuşamamış aşıkların talihini kaderiyle

oynayarak değiştiriyor. Yazar, oyunda “Bu

büyük aşk bitmeseydi, ayrılmasalardı,

ölmeseler ve büyüyebilselerdi orta yaşları

nasıl olurdu?” sorusunu soruyor ve Romeo

ile Juliet’i evlendiriyor. Biz, Engin Alkan

uyarlaması ile oynuyoruz oyunu. Dolayısıyla

Engin, oyunu yaratıcısı Ephraim Kishon’dan

alıyor ve üzerine Engin Alkan’ı koyuyor. Bu

durumda çifte kavrulmuş ters düz algılar

söz konusu oluyor.

Biz emeği geçenleri ters düz eden bu oyun,

bizim aracılığımızla kuşkusuz seyircide de

aynı etkiyi yaratıyor diye düşünüyorum.

En azından dünyanın tüm topraklarında

zamansız bir cümle olduğunu düşündüğüm

“Mutlu aşk yoktur, var olduğunu düşünü-

50 : kadikoylife.com Ocak & Şubat 2022


Tiyatro

yorsanız da bu bir yanılsamadır” cümlesini

rehber alarak; “Kavuşsalardı da bakın böyle

olurdu, o yüzden iyi ki kavuşamamışlar”

diyor galiba. İşin şakası bir yana, kıssadan

hisse galiba sonsuza kadar süren hiçbir şey

olmadığı gibi sonsuza dek süren mutlu bir

aşk da yok.

Hüzünlü bir aşk hikâyesini hem

modernize olmuş yeni hâliyle hem de

kahkahalarla izliyoruz. Bu yeni kurguda

ne gibi unsurlar öne çıkıyor?

Dediğim gibi, yönetmenimiz ve hem de Romeo’yu

ve rahibi oynayan Engin Alkan’ımız

görüşü ve sanatsal kurgusu burada devreye

giriyor. Normalde yazar Ephraim Kishon,

metni üç kişilik yazmış ama Engin Alkan

uyarlamasında metin dört kişilik. Ancak

bunun ne olduğunu çok açık etmek istemiyorum,

seyirci gelince görsün ve sürprizi

kaçmasın. Kahkahalarla izleme sebebimiz

ise aslında yaşamın diyalektiğine örnek.

Yani hüznün içinde kahkahanın, kahkahanın

içinde de hüznün barınıyor olması hikâyesi

giriyor devreye. Ne metin, ne rol tanımlamalar,

ne de bizim rollerimize davranış şeklimiz

tek boyutlu değil. Bir de metnin çok büyük

avantajlarından biri; seyirciye çok açık bir

metin olması sebebiyle biz aslında her

gece dört + o gece kaç kişilik bir salonda

oynuyorsak, o kadar kişilik bir oyun... Hüzün

ve kahkaha da sanırım o yüzden birbirine

karışıyor.

“Tarla Kuşuydu Juliet”, 29 Ocak tarihinde

Tiyatro Ak’la Kara’da, 7 Şubat tarihinde

ise Kadıköy Halk Eğitim Merkezi’nde

Kadıköylü tiyatro severlerle buluşacak.

Romeo ve Juliet’in yaratıcısı

Shakespeare’i de bu sefer sahnede

görüyor ve keyifli atışmalara tanıklık

ediyoruz. Oyunda nasıl bir

Shakespeare çiziliyor?

Oyunda hem Ephraim Kishon’un önermesi

hem reji yorumu hem de role hayat veren

sevgili Fatih Al’ın olağanüstü yorumundan

ötürü güzel bir Shakespeare çıktı ortaya. Biraz

alıngan, çok sabretmiş ama artık sabırsızlığın

sınırına dayanmış bir Shakespear...

Daha doğrusu yarattığı karakterler arasında

meydana gelen itiş kakış durumdan ve kavgadan

çok yorulmuş. Bu noktada kendisi

oyuna müdahale etmek için geliyor, seyirci

ile sohbet ederek sıkıntılarını paylaşıyor,

oyunu çok beğendiğini söyleyen seyirciye

“Efendim bu oyun benim değil” diyerek

haklılığını gösteriyor. Tabii tüm bunlar birer

hiciv... Yani Ephraim Kishon, tüm bunları

bilerek söyletiyor Shakespeare’e. Kısacası

bizim Shakespearemiz komik, gergin, alıngan,

biraz ağlak ama her şeye rağmen çok

tatlı bir Shakespeare…

İzleyicilerden ne gibi tepkiler

alıyorsunuz? Romeo ve Juliet’in

bu yeni hâli sevildi mi?

Bu oyun ne zaman oynansa hep çok sevildi.

Biz bunu kuliste de çok sık konuşuyor

ve orada da çok eğleniyoruz. Özellikle

bu yeni şekillenen dünya düzenine ayak

uydurmaya çalışan kişilerin (kendim de

onlardan biriyim) bir şekilde gülmeye,

birbirini etkilemeye, ferahlamaya ve nefes

almaya ihtiyacı var. Sanatın her türlü kolu,

bunun için bir araç. Sanat her şeyden önce

eksikliğini hisseden ve duyabilenler için

büyük bir ihtiyaç. Bu doğrultuda bakıldığında

seyirciden çok güzel reaksiyonlar alıyoruz.

Çünkü biz oyundan 15 dakika önce

sahneye çıkıp, seyirciler henüz gelmeye

başladığı dakikalarda büyük bir mutfak

olan sahnede hazırlıklara başlıyoruz. Yani

oyun kendini saatinden daha erken başlatıyor.

Böylelikle oyun boyunca seyirciyi

de oyuna katarak, onları göreceğimizin

ve farkında olacağımızın sinyallerini de

veriyoruz. Seyirci sadece seyretmeyeceğini

ve katılımcı olacağının farkında olduğu o

ilk 15 dakikada bile eğlenmeye başlıyor.

“Ben oyunlara şöyle bakıyorum;

her akşam mesela 7. sıranın 1.

koltuğunda başka biri oturuyor,

12. sıranın 3. koltuğunda

bambaşka biri... Her oyunda

ve sahnede değişen bu kişiler;

farklı enerjiler, düşünceler ve

beklentilerle geliyorlar. O yüzden

oyunun seyrini seyirciyle hep

beraber belirliyoruz. Dolayısıyla

eğlenmeyi çok isteyen ve

becerebiliyorsa iki saatliğine şu

yaşadığı ülkenin ve dünyanın

tüm sorunlarını unutmak için

değil ama düşünmeyi ertelemek

için gelen seyirci, gerçekten iki

saat boyunca bizimle eğleniyor.

Ve ben her oyun öncesi kuliste

böyle bir gece olabilmesi için

dua ediyorum.”

Ocak & Şubat 2022 kadikoylife.com : 51


Sanat

Funda Dükmekler’den

Anıt Ağaçlar Sergisi

Seramik sanatçısı Funda Dükmeler, uzun zamandır üzerinde çalıştığı

“Anıt Ağaçlar” sergisine hazırlanıyor. Dükmeler’in kentlerin hafızasında

önemli bir yeri olduğuna inandığı asırlık ağaçların daha iyi korunmasına dikkat

çekmek adına hazırlandığı serginin ilk bölümü, Fular’t Galeri’de açılacak.

17-31 Mart 2022 tarihleri arasında sanatseverlerin beğenisine sunulacak sergide,

sanatçının seramik, epoksi ve reçine kullanarak ürettiği eserler sergilenecek.

Yaklaşık 45 parçadan oluşan çalışmaların yer alacağı sergiye, İstanbul Büyükşehir

Belediye Başkanı Ekrem İmamoğlu ve Türk Pop Müziği Sanatçısı Erol Evgin

gibi isimler de davet edildi.


Sanat

Onur Yüzer: Şiir çok hassas

bir edebi kulvar

SONGÜL KARADENİZ

Çağdaş yazarlardan Onur Yüzer, yakın

zamanda “Sihir” ismini verdiği şiir kitabını

çıkardı. Kendine özgü tarzıyla kaleme aldığı

serbest şiirlerini fotoğraf sanatçılarının çalışmalarıyla

harmanlayan Yüzer; bu eserinde

aşkı, adanmışlıkları, özveri ve umudu tüm

insani duygulara taşımayı hedefleyerek

yola çıkmış. Onur Yüzer ile Kadıköy Life

okuyucuları için Sihir’e dair keyifli bir söyleşi

gerçekleştirdik.

Sizi tanımayan okuyucularımız için

biraz kendinizden bahseder misiniz?

1978 Antakya doğumluyum. İlk ve orta

öğrenimimi Hatay’da tamamladım. Peyzaj

mimarıyım ve İstanbul Üniversitesi’nden

mezunum. Defne adında bir kızım, iki kardeşim

var. Annem ve babam emekli memurlar.

Sizi şiir yazmaya iten dürtü neydi?

İlk şiirinizi ne zaman yazdınız?

İlk şiirimi 14 yaşında yazmıştım. Kesinlikle

gençlik aşkım ve heyecanım diyebiliriz.

Arkadaşlarımla birlikteyken çok sosyal

olabildiğim hâlde, esas duygularımı yazarak

daha iyi ifade edebiliyorum sanırım. Paylaşmak

için doğru zamanın geldiğini düşündüğüm

an, iş işten çoktan geçmiş olabiliyor.

Bu durum diğer taraftan, yazabileceğim yeni

dizelere biraz daha güç katıyor. İşin tabiatındaki

döngü de bu şekilde.

Şiir yazarken uyguladığınız belirli bir

tarz ya da akım var mı, yoksa kendinizi

sadece ilham perisinin kollarına

bırakmayı mı tercih ediyorsunuz?

Çalışmalarımı herhangi bir akımın peşine

takılmadan, özgünce yürütmeyi benimsedim.

Güzel Türkçemizin yapı taşlarını yerinden

oynatmamaya ve sadelikle şiirin okurunu

sıkmamaya özen gösteriyorum. Bunun beraberinde,

serbest tarzdaki modern Türk şiirine

aidiyet hissediyorum. Şiir çok hassas bir edebi

kulvar ve hata direnci pek yok maalesef.

Sihir’den bahsedelim; yazdığınız şiirleri

fotoğraf sanatçılarının çalışmalarıyla

harmanlayarak, kendine özgü bir uyum

yaratmışsınız. Şiirlerinizi fotoğraflarla

harmanlama fikri nerden çıktı ve kitabın

hazırlık aşamasında nasıl bir yol izlediniz?

“Sihir” aslında sadece bir şiir kitabı değil,

aynı zamanda fotoğraf sanatını da işleyen bir

eser. Hâlihazırda bununla ilgili bir kategori ve

dünya edebiyatında tanınmış pek bir ürün

yok. Günde milyonlarca fotoğrafın döndüğü

sosyal medya ve türevleri, sanatsal ürünlerin

icrasında harcanan emeği her saniye değersizleştiriyor.

Bu duruma yönelik bir başkaldırıdır

“Sihir”. Duygusal atmosferi pekiştirerek,

okurların kitaba her dokunuşunda onları

sanatsal ve edebi bir yolculuğa tekrar tekrar

çıkartabilme arzusu ile başladım bu işe.

Kitabın hazırlığı iki yıl kadar sürdü. Şiirlerin

yazılma süreci çok daha uzun tabi. Önce

doğru ölçeği yakalamak için çeşitli denemeler

yaptım. Fotoğraf sanatçısı arkadaşlarımın

binlerce fotoğraflık arşivlerini tek tek

taramak ve seçkilerin uygunluğunu tespit

etmek uzun zaman aldı. Ardından konusunda

uzman ekibimle birlikte tasarım ve dizgi

işlerini olgunlaştırdık.

Ticari kaygılardan uzak bir

yaklaşımla ve tüm heyecanımla sarıldığım

“Sihir”in matbaada süratle dönen makinelerde

ilk renklerini gördüğümde hissettiğim

mutluluğun tarifi yok. Hele bir de okurlarımdan

gelen tepkiler ve paylaşımlar sayesinde,

gönül bağı ile bir ölçüde ekibimin

tanınması için de ayrıca çok mutluyum.

Kitabınızın ismini ‘Sihir’ koymanızın

bir nedeni ya da hikâyesi var mı?

Kainattaki her varlık başkalaşım hâlindedir,

durdurulamaz... Bazı varlıkların başkalaşımı

da sihirli bir şekilde çok hızlı gözlemlenebilir

ve bazen bunlara şahit olduğumuzda

büyülenip kalırız. Duygusal dünyamızda

büyüsünün bozulmasını hiç istemediğimiz

durumları, içeriğindeki sürprizleri ile her

birimize tekrar anımsatması adına kitaba

“Sihir” ismini verdim. Ayrıca “Sihir” adlı bir

şiirim de kitapta yer almakta.

Türk ve Dünya edebiyatında

ilham aldığınız şairler var mı?

Ben sadece yaşadıklarımdan ilham alabiliyorum.

Sevdiğim şairler tabi ki var; Cemal

Süreyya, Nazım Hikmet ve Ahmed Arif gibi.

Mesela, Orhan Veli’nin hayattaki son arkadaşı

Asım Akcan ile sohbete bayılıyorum.

Anılarını dinlerken mükemmel bir kalbe sahip

şairin dizelerine inebilmek gibisi yoktur.

Hekim Müküs

Ocak & Şubat 2022 kadikoylife.com : 53


Sivil Toplum

“Kanser Çocuğumdan Uzak Dur!”

SEVİNÇ TORLAK

Bu temenni ile başlıyor KAÇOD’un hikâyesi...

Bilinmeyen çocukluk çağı kanserleri

hakkında farkındalık yaratmak, bu hastalıkla

mücadele eden çocuklar ve aileleri

için maddi, psikolojik ve sosyal yardım

çalışmaları yapmak amacıyla hizmete giren

Kanser Çocuğumdan Uzak Dur Derneği’nin

kurucusu, aynı zamanda bir müzisyen olan

ve sanatın iyileştirici gücüne inanan Burcu

Temizkan...

Toplum olarak özellikle çocuklarımızla ilgili

hastalık, eğitim, özgürlük, barınma gibi

konularda çok hassas ve duyarlı olduğumuz

bir gerçek. Fakat ‘bilinmeyen çocukluk çağı

kanserleri’, maalesef adına binaen birçoğumuz

için uzak bir tanım. Minik oğlu Çınar’ın

Nöroblastom türündeki kanser hastalığına

yenik düşmesiyle, Kanser Çocuğumdan

Uzak Dur Derneği’ni kurmuş Burcu Temizkan.

“Onların artık hepsi benim çocuklarım”

dediği, bilinmeyen çocukluk çağı kanserleriyle

mücadele eden çocuklara adamış

kendini. Bu çabası o denli ses getirmiş ki,

oğlunun da tedavi gördüğü Kocaeli Üniversitesi

Tıp Fakültesi Hastanesi Çocuk Onkoloji

Bölümü’ne oğlu Çınar’ın adı verilmiş. Artık

daha fazla çocuğun ihtiyacını karşılamak

üzere “Çocuk Onkoloji Hastanesi” ve onun

etrafında kurulması planlanan bir “Çocuk

Sağlık Köyü” projesinin de yaratıcısı.

Kanser teşhisiyle başlayan tedavi süreciyle

birlikte birçok ailenin psikolojik olarak

yıkıma uğradığı bir gerçek... Bunun yanı sıra

karşılaşılan maddi zorluklara dikkat çeken

Temizkan; “Kanser sürecinde devlet tedavi

ve hastane masraflarını karşılıyor ama

hastaneye gidiş-geliş, onkolojik hastalıklarda

biraz sıkıntılı oluyor. Çünkü çocuk

onkolojisi bölümü, Türkiye’de sadece 7

üniversite hastanesinde ve 2 özel hastanede

var. Dolayısıyla, Türkiye’nin her yerinden

ve hatta yurtdışından gelen çocuklarımızın

başka şehirlere yerleştirilmeleri söz konusu

olabiliyor. Tedavi en az 2,5 yıl sürüyor ve aile

o süreçte tedavinin devam ettiği şehirde

kalıyor. Yaşadığı şehirde hastane olan

çocuklarımızın da toplu taşıma araçlarını

kullanmalarına, onları olası mikrobik

hastalıklardan koruma adına izin verilmiyor.

Şartlar böyle olunca, sadece yol ve barınma

masrafları bile aileler için külfet oluşturabiliyor”

diyor.

ULAŞIM, SAĞLIKLI BESLENME VE

TEMİZLİK, HAYATİ ÖNEM TAŞIYOR

Ulaşılabilir sağlık hizmetleri, beslenme ve

temizlik, kuşkusuz tüm çocukların ihtiyacı,

hatta hakkı. Ancak kanser tedavisi gören

çocuklar için bu ihtiyaçlar hayati derecede

54 : kadikoylife.com Ocak & Şubat 2022


Sivil Toplum

önemli. “Kanser süreci maalesef ağır ilaçlar,

ameliyatlar ve ışın tedavisi gibi sebeplerle

zor geçiyor. O süreçte toplum içine girmeleri

hayati tehlike arz ediyor çocuklar için.

Bağışıklıkları düştüğü için dışarıdan hiçbir

şekilde mikrop almamaları gerek. Hastanedeki

arkadaşları ve onların aileleri dışında

sosyalleşemiyorlar, toplu taşıma kullanamıyorlar,

dışarıdan yemek yiyemiyorlar. Normal

koşullardan daha fazla temizliğe ihtiyaç

duyulan bir hastane ortamı içindeler. Temizlik

çalışanlarımızın yetişemediği durumlarda

anneler de temizlik çalışmalarına katılıyor.

Çocukların günde 3-4 kez pijama ve çamaşır

değiştirmesi gerekebiliyor. Anneler çocukları

için yemek yapıyor ve ortak kullanılan bir

mutfağımız olduğu için daha fazla özenli

olmak gerekiyor. Çocuklar da anneleri de

hastanede yıkanıyor. Dolayısıyla orası bizim

evimiz, orada yıllarımızı geçiriyoruz. Odak

noktası, çocukların sağlığı... Anneler olarak

ne mesleğimiz, ne sosyal kimliğimiz, ne

eğitim durumumuz, ne de dini ve siyasi

görüşümüzün önemli olmadığı bir yolda, yol

arkadaşıyız” diyerek hastane şartlarını ve oradaki

dayanışma ruhunu da özetleyen Burcu

Temizkan’ın şöyle de bir temennisi var:

ÇOCUK ONKOLOJİSİ KONUSUNDA

DAHA FAZLA HEKİM YETİŞMELİ

“Maneviyatı da eğitim süreci de zor bir

alan çocuk onkolojisi. Önce çocuk hekimliği,

sonrasında onkoloji eğitimi alarak bu

mesleği yapıyorlar. Az sayıda oldukları için

de çok yoruluyorlar. Şu an tıp fakültelerinde

okuyan genç hekimleri de çocuk onkolojisine

yönlendirmek gerektiğini düşünüyorum.

Bir de özellikle eklemek istediğim bir nokta

var; o da genç pratisyen ve uzman hekimlere

güven duymamız gerektiğidir. Genç

hekim, deneyimsiz hekim demek değildir.

Tıp eğitimi konusunda çok iyi bir ülkeyiz.

Genç hekimlerimiz tanı koymakta ve modern

tedavi yöntemlerini uygulamakta çok

başarılılar.”

KANSER İYİLEŞİR

Ülkemizde kanser tedavisi gören 2 bin 500

çocuğumuz var. KAÇOD, bu çocukların

190’ının tedavi sürecine yardımcı olabiliyor

şimdilik. Sürdürülebilir bağış ve rutin

olarak tekrar edilmesi planlanan etkinlik

ve programlarla da diğer çocuklarımız

için gerekli olan tedavi, temizlik ve sağlıklı

besin ihtiyaçlarını gidermeyi planlıyorlar.

Birçok sanatçının katılımıyla Zorlu PSM’de

yapılması planlanan konser bunların ilki.

Sezen Aksu da şarkıları ile bu konsere

destek veriyor. Aynı zamanda amacı,

kanserin iyileşebildiğini göstermek, hastalık

süresince istemeden toplumdan uzak kalan

çocuklarımıza sosyal yaşam alanları açmak

ve kanserli çocuklarımıza nasıl davranmamız

gerektiğine ilişkin bilgi vermek olan

“Annemize Danışalım” ismiyle hazırlanan

bir televizyon programı da var. Bu program;

konuk uzman hekimler, sosyal sorumluluk

çalışmalarını kendilerine yol edinmiş sanatçılar,

tedavi sürecindeki ya da hastalığı yenmiş

olan çocuklar ve ailelerinin katılımıyla

ekranlara gelmeye hazırlanıyor. Programda

aynı zamanda kanser hastası çocukların en

önemli gereksinimlerinden biri olan sağlıklı

beslenme konusu da işlenecek.

ÇINAR SAĞLIK KÖYÜ

Kanser tedavisi, bilindiği üzere uzun ve

zorlu bir süreci kapsıyor. Bu süreçte çocuk

ve ona refakat eden anneler hastanede,

babalar ve ailenin diğer fertleri ise dışarıda

hayatla mücadele ediyorlar. Babalar çoğu

zaman dışarıda hem evin ve ailenin ihtiyaçlarını

karşılamak için çalışırken, bir yandan

da diğer çocuklarına annelik yapıyorlar.

Aile üyelerinin hastane ziyaretleri maalesef

uzaktan, hastane kapısından birbirlerine

el sallamakla sınırlı kalıyor. Bunun önüne

geçmek ve kanser tedavisi gören çocuğun

ailesiyle birlikte vakit geçirebileceği, aynı

zamanda tedavinin aksamayacağı ortak bir

yaşam alanı sağlamak adına, KAÇOD’un

gündeminde bir proje var. “Çocuk Onkoloji

Hastanesi” ile başlaması planlanan proje,

ayrıca çocukların kanser dışındaki başka

sağlık sorunlarının tedavisini görebilecekleri,

başka branşları da kapsayacak şekilde

hizmet verecek. Aynı zamanda eğitimlerine

de aksatmadan devam edebilecekleri, psikolojik

destek alabilecekleri ve en önemlisi

sosyalleşerek hayata karışabilecekleri bir

yaşam alanı olması planlanan “Çınar Sağlık

Köyü” için Kocaeli Üniversitesi Tıp Fakültesi

Hastanesi, bir arazi tesis etmiş bile. Ancak

hâlâ bağışlara ve desteğe ihtiyaç var.

MADDİ YARDIMLAR KADAR

MANEVİ DESTEĞE DE İHTİYAÇ VAR

“Kuruluş zihniyeti olarak derneğimizin

bir binası ya da koltuğu yok. Ben hiçbir

zaman koltukta oturan bir dernek başkanı

olmadım, hep aktif olarak çalıştım. Sadece

maddi bağışlara ihtiyacımız yok; anne ve

çocukların telefonlarına cevap verebilecek,

onları teselli edecek kimselere de ihtiyaç

var. Hasta yakınları bazen sadece birinin

sesine, desteğine ihtiyaç duyuyorlar ve

sabahın köründe, çocuğu yoğun bakıma

giden bir annenin uyandırmaktan çekinmediği,

sesini duyurabileceği, sıkıntısını paylaşabileceği

insanların varlığına da ihtiyacımız

var. Sizin desteğiniz ve ayakta durmanız

birçok anneye güç veriyor. Anne de çocuğuna

güç veriyor ve güç sayesinde kanser

iyileşir!” diyor Burcu Temizkan... Çınar’ın

hayali hep onunla ve o, kendi çocukları gibi

gördüğü kanser hastası çocuklar ve aileleri

için dimdik ayakta, güçlü, umut dolu ve

güler yüzlü. Bir dileği var ve bu dileği biz de

paylaşıyoruz: “Kanser tüm çocuklarımızdan

uzak dursun!”

Ocak & Şubat 2022 kadikoylife.com : 55


Diş Sağlığı

Halk arasında gümüş dolgu olarak bilinen

AMALGAM DOLGULAR TEHLİKE SAÇIYOR

DİŞ HEKİMİ DR. FULYA ÜÇEM

Görünüşünden dolayı bazen “gümüş dolgu”

olarak adlandırılan dental amalgam;

cıva, gümüş, bakır, kalay ve çinko karışımıdır.

Dental amalgamın ağırlıkça yaklaşık

yarısı cıvadır.

Dental amalgam dolgular, mevcut dolguların

sayısına ve yaşına, diş gıcırdatma,

sakız çiğneme gibi eylemlere bağlı olarak

buhar (gaz) şeklinde az miktarda cıva

salabilir. Yeni bir amalgam dolgu yerleştirildiğinde

veya eski bir dolgu çıkarıldığında,

hastalar ve sağlık hizmeti sağlayıcıları,

cıva buharına maruz kalmada geçici bir

artış yaşayabilir. Diş amalgamının küçük

parçacıklarının yutulması ile ilişkili bilinen

herhangi bir sağlık riski bulunmamakla

birlikte cıva buharlarının solunması bazı

hastalarda zararlı olabilir. Genel olarak,

birden fazla amalgam dolgusu olan

kişilerin kanlarında veya idrarlarında biraz

daha yüksek cıva seviyeleri olabilir, ancak

genellikle güvenli kabul edilen bir seviyede

kalırlar.

DENTAL AMALGAM HAKKINDA

KİMLER ENDİŞELENMELİ?

Hamile olan veya hamile kalmayı planlayan

kadınlar, emziren anneler, çocuklar

(özellikle altı yaşın altındakiler), cıvaya

alerjisi olduğu bilinen kişiler, nörolojik bozukluğu

veya böbrek fonksiyon bozukluğu

olan kişiler, olumsuz sağlık etkileri için

daha büyük risk altında olabilir. Belirlenen

yüksek riskli popülasyonlardan birinde

bulunan ve yeni bir dolguya ihtiyaç duyan

bir kişiyseniz, FDA mümkün ve uygunsa

dental amalgamdan kaçınmanızı önerir.

Hamile olan veya hamile kalmayı planlayan

kadınlar: Hamile bir anneye yeni

amalgam dolguların yerleştirilmesi, anne

ve fetüsün yüksek, geçici cıva maruziyetine

neden olabilir. Bazı araştırmalar, bir annenin

sahip olduğu amalgam dolgu sayısı

ile göbek kordon kanındaki cıva seviyeleri

arasında bir ilişki olduğunu göstermiştir.

Emziren anneler: Anne sütündeki cıva

miktarı tipik olarak çok düşüktür. Bazı

araştırmalar, bir annenin sahip olduğu

amalgam dolgu sayısı ile anne sütündeki

cıva miktarı arasında bir ilişki olduğunu

bildirmiştir.

Diş amalgamının cıva veya diğer bileşenlerine

karşı daha duyarlı olan kişiler: Bazı kişilerde

diş amalgamının cıvaya veya diğer

bileşenlerine (örneğin gümüş, bakır, kalay

veya çinko) karşı alerjisi veya duyarlılığı

olabilir. Alerjik reaksiyonlar ve oral ülserler

dahil olmak üzere sağlık etkileri ve ayrıca

daha genel semptomlar bildirilebilir veya

deneyimlenebilir.

Nörolojik bozukluğu veya böbrek fonksiyon

bozukluğu olan kişiler: Araştırmalar,

civanın beyin ve böbrekler de dahil olmak

üzere vücudun belirli dokularında lokalize

olduğunu gösteriyor.

Amalgamdan kaynaklanan cıva ile olası

zararlı sağlık etkileri arasında doğrudan

bir ilişki kurulmamasına ve çevre veya

diyet gibi diğer kaynaklardan cıvaya maruz

kalmanın kümülatif etkileri olabilmesine

rağmen, vücutta aşırı cıvanın bazı belirtileri

veya semptomları oluşmaktadır.

Diş hekiminiz veya sağlık uzmanınız,

amalgam dolguların sökümü esnasında

salınan cıva buharında geçici bir artışa

maruz bırakma riski açısından çok dikkatli

olacaktır. Belirtiler ortaya çıkmadan veya

semptom oluşmadan amalgam dolgularınızı

amalgam içermeyen dolgu maddeleri

ile değiştirmeniz, sağlığınız için önem

teşkil etmektedir.

56 : kadikoylife.com Ocak & Şubat 2022


Sağlık

Dirençli hipertansiyon hastaları için umut ışığı:

“Renal arter sempatik denervasyon”

Yanlış beslenme, hareketsiz yaşam,

sigara ve alkol tüketimi gibi nedenlere

bağlı olarak gelişen yüksek tansiyon,

toplumları giderek daha çok tehdit eden

bir hastalık hâline geliyor. Yol açabileceği

sorunlar nedeniyle vücudun hemen her

organını tehdit eden yüksek tansiyon,

sinsi bir hastalık olduğu için genellikle

fark edilmeden ilerliyor.

PROF. DR. TİMUR Sinsi katil olarak adlandırılan hipertansiyonda

hastaların büyük çoğunluğunun

TİMURKAYNAK

BAYINDIR İÇERENKÖY ilaç tedavisi ile tansiyonu kontrol altına

HASTANESİ KARDİYOLOJİ

BÖLÜM BAŞKANI alınabiliyor. Ancak bazı kişilerde üç ya da

daha fazla tansiyon ilacı birlikte kullanılmasına

rağmen sonuç yetersiz olabiliyor. Bu durumda da

hastalar kalp krizi, kalp yetmezliği, felç, böbrek yetmezliği,

körlük, bacak damarlarında tıkanma, aort damarında

genişleme ve yırtılma riskiyle karşı karşıya kalıyor.

Son yıllarda geliştirilen “renal arter sempatik denervasyon”

yöntemiyse, ilaca dirençli bu hasta grubu için yeni bir umut

ışığı oluşturuyor. Yapılan çalışmalar, dirençli hipertan-

siyon vakalarında sorunun böbrek damarlarındaki sinir

sisteminin beyni uyarmasından kaynaklandığını gösteriyor.

Dirençli hipertansiyonu olan hastalarda, ilaçlar bu sinirleri

baskılamaya yetmiyor. Bu sinir sistemi, tansiyonu tetikleyerek

düşmesini engelliyor. Renal arter sempatik denervasyon

işlemi ile sinirler ortadan kaldırılıyor. Yaklaşık bir saat

süren işlemle sağ ve sol böbrekteki sinirlere kateter yardımı

ile ulaşılıyor ve yakma işlemi gerçekleştiriliyor. Daha işlem

sırasındayken bile tansiyon düşüşü gözlemleniyor.

45 DAKİKADA DİRENÇLİ HİPERTANSİYON TEDAVİSİ

Renal arter sempatik denervasyon yönteminde herhangi

bir kesi yapılmıyor. Ayrıntılı tetkikler sonrası dirençli

hipertansiyon tanısı konan hasta, işlem sabahı aç olarak

hastaneye geliyor. İşlem, kalp anjiosu yapılır gibi kasık

damarının içine girilerek, lokal anestezi ile yapılıyor. Uzun

bir kateter ile önce sağ, ardından sol böbrek damarına

giriliyor ve buradaki sinirler yakılıyor. Sinirler yandıktan

sonra artık tansiyonu yükseltecek sinyalleri gönderemez

hâle geliyor. Bu işlem yaklaşık 45 dakika sürüyor ve hasta

aynı gün evine gidebiliyor. Bu yöntem böbreğe herhangi

bir zarar vermiyor, aksine tansiyonu düşürerek böbreğin

korunmasına yardımcı oluyor.

Ocak & Şubat 2022 kadikoylife.com : 57


Güzellik

Medikal estetiğe dair

en son trendler...

SERAP GÜRSES

Bu kez ziyaretimiz, Bağdat Caddesi’nin doğal

estetik uygulamalarıyla sevilen doktoru

Mehtap Altınöz’ün medikal estetik kliniğine

oldu. İçeri girerken bizi çiçek ve kahve

kokularıyla birlikte enerjisi güzel bir ekip

karşılıyor. Ardından, son derece keyifli dekore

edilmiş bekleme salonuna geçiyoruz.

Kliniğin enerjisi şahane; estetik ve güzellik,

buranın dekorasyonunda bile her detayda

kendini ortaya koyuyor. Deniz ve cadde

manzarasına karşı, ruhunuzu dinlendiren

müzikler eşliğinde, kahvenizi yudumlayarak

dergi ve kitapları karıştırırken, şimdiden

kendinizi daha iyi ve pozitif hissetmeye

başlıyorsunuz. Kliniğe giriş ve bekleme

deneyimi, adeta çıkarken nasıl hissedeceğinize

dair ipuçları veren bir fragman gibi...

Bir de yıllardır Mehtap Hanım’ın abartıdan

uzak, doğal ve kişiye özel estetik dokunuşlarını

uygulatarak, başarılı sonuçları bizzat

tecrübe eden hastalarının aktardıkları var

tabi... Hepsi de adeta aile gibi olmuşlar ve

kendilerini ona gönül rahatlığıyla teslim

ediyorlar. Kısacası, burada emin ellerdesiniz.

Biz de bu başarılı doktorumuzdan medikal

estetiğe dair en son trendleri, kendisinin

güzellik önerilerini ve tüyolarını dinlemek

istiyoruz. Kliniğinde yoğun iş temposunda bir

kahve arasında bize vakit ayırdığı için teşekkür

ederek, sohbetimize hemen başlıyoruz.

Son yıllarda medikal estetik uygulamalara

olan talep giderek artıyor. Kimi dikkat

çeken bir imaja sahip olmayı arzu

ederken, kimileri ise doğallıktan yana...

Sizin bu konudaki yaklaşımınız nedir?

Ameliyatsız yüz gençleştirme çalışmaları;

kişiye özel, küçük dokunuşlarla ve doğallığı

bozmadan uygulanmalıdır. Mevcut doğal güzelliği

koruyarak cildi gençleştirmek, bu işin

en önemli kuralı... Dışarıdan bakıldığı zaman

ne yapıldığı anlaşılmayan, doğal görünen,

ancak yüzdeki sert, yorgun ve asık ifadenin

giderildiği çalışmalar başarılıdır. Bu çalışmalar,

yüz ifadesine ve yüze form kazandıracak

çalışmalar olmalıdır, daha fazlası değil. Her

resim farklı ve kendine özgü olmalıdır.

Sonuçların başarılı olması için öncelikle

hastamı tanımaya çalışırım. Devamlılığı

olan hastalarımla çalışmayı daha çok tercih

ederim. İşlemde kullandığım malzemenin

kalitesinden asla ödün vermem. Hastama

her istediğini yapmayıp, ne yapılması

gerektiği konusunda yön veririm. Bunlar,

çalışmalarımda en çok üzerinde durduğum

noktalar... Ameliyatsız yüz estetiğinde

bilimsel olarak “altın oran” ölçü olsa da her

doktorun estetik bakışının farklı olduğunu

düşünüyorum. Tıpkı moda dünyası gibi

bu da herkese göre değişir. Kimisi daha

marjinal çalışmaları sever, kimisi de

doğallıktan yanadır. Zevkler ve renkler

tartışılmaz, güzellik görecelidir.

Ancak benim tercihim, yüzdeki

doğal görünümü bozmayan

çalışmalardır. “Estetik ve

güzellikte sadelik zarafettir”

diye düşünüyorum. Estetik

işlemler için doktor tercihinizi

buna göre yapmanız,

sizinle benzer bakış

açısına sahip bir doktor

ile çalışmanız, sizi daha

çok mutlu edecektir.

Yıllar içinde

medikal estetik

alanındaki ürünler

ve uygulamalar da

çok gelişim gösterdi. İlk

başlarda tek bilinen

işlem botoks iken,

şimdi pek çok

uygulama var. Bize

biraz bunlardan

ve son gelinen

noktada en çok

beğendiğiniz ve

uyguladığınız

seçeneklerden

bahseder misiniz?

Bağdat Caddesi

ve Kadıköy

bölgesindeki güzellik

tutkunlarının en

çok talep ettiği

ve yararlandığı

estetik uygulamalar

nelerdir?

Daha sağlıklı, genç ve

güzel yaş almak, özellikle

kişisel imajın daha

çok önem kazandığı iş

yaşamında ve tabi ki sosyal hayatta önemli.

Bize başvuranların genellikle bizden ilk

istedikleri, sarkmaların ve mimik kırışıklıklarının

neden olduğu yüz ifadesinden

hızla kurtulma isteği. Sonrasında da en

çok istenilenin sağlıklı, ışıldayan ve güzel

58 : kadikoylife.com Ocak & Şubat 2022


Güzellik

bir cilt olduğunu görüyoruz. Kliniğimizde

bu amaçla uyguladığımız işlemler; güzellik

uygulamaları, kişinin zihnini, ruhunu ve

bedenini rahatlatacak wellness bakımları

ile bir öğle arası gibi kısa süreli zaman

dilimlerinde uygulanabilen ve iş-sosyal

hayata hızlı dönüş sağlayan ameliyatsız

medikal estetik tedaviler.

Öncelikle yüzdeki ifade bozukluklarını

düzelten, yüze genç ve dinamik bir ifade

veren “botoks” uygulamasının her zaman

bu işin ilk başlangıç uygulaması olduğunu

söyleyebilirim. Sarkmalar ise asık ve

yorgun ifadeye neden olduğu için en çok

rahatsız olunan ikinci şikâyet ve bunun

tedavisi de “hyaluronik asit dolgu” uygulamaları.

Dolgu uygulamalarında en çok

işlem yapılan bölgeler; orta yüz, elmacık

kemikleri ve çene ile çene hattı. Buralara

yapılan dolgularla yüzün bozulan V formu

yeniden kazandırılıp, yüzdeki sarkmalar

düzeltilir. Hyaluronik asit dolgu uygulamalarına

son zamanlarda artan ilginin nedeni,

uygulanan ürün ve tekniklerin yüzdeki

doğal ifadeyi bozmadan, volüm etkisi yaratmadan

istenilen lifting etkisini yaratması,

yüze genç ve dinamik bir ifade vermesidir.

Son birkaç yıldır yüzün çene, çene

hattı ve ameliyatsız gıdı estetiği, erkek ve

kadın hastalarımızın bizden en çok istediği

medikal estetik tedaviler diyebilirim. Öte

yandan, çene hattında “masseter botoksu”

işleminin hem diş sıkma şikâyetlerini gidermesi

hem de yüze ve çene hattına daha

ince bir görünüm vermesi, bu tedaviye

olan ilgiyi arttırdı ve diğerleri ile beraber en

trend medikal estetik uygulamalar arasında

yerini almasına neden oldu.

Bizden en çok istenen bir başka dolgu çalışması

da daha güzel ve çekici görünmek

için genç kızların ve kadınların fazlasıyla

ilgi gösterdiği dudak estetiği. Özellikle son

zamanlarda bizden en çok talep edilen

dolgu dokunuşunun, dudaklarda “Eros

yayı” dolgu uygulaması olduğunu söyleyebilirim.

Covid-19 virüsü, pandemi ve

kapanmalarla birlikte hayatımızda

gerek yaşam tarzı, gerekse dünyaya

ve geleceğe bakış açımızla ilgili çok

şey değişti. Pandemi öncesi ve sonrası

olarak iki dönem hâlinde ele alacak

olursak, insanların estetik, yaşlanma ve

güzellik kavramlarına dair duruşunda

bir değişiklik gözlemliyor musunuz?

Pandemi ve değişen online iş hayatı koşulları,

estetik beklentileri de beraberinde

çok değiştirdi. Özellikle evde uzun süre

bilgisayar ve akıllı telefonlar ile çalışanlar,

karşımıza yeni bir kavram olan “Zoom yorgunluğu”

kavramını ortaya çıkardı. Zoom

yorgunluğunun ciltte matlık, donukluk,

lekelenme, cilt yaşlanması ve göz altlarında

koyulaşma gibi cilt yenileme bozukluğu

yaptığını bu süreçte gördük. Bu şikâyetlerle

gelen hastalarımıza pandemi döneminde

en çok cilt kalitesini arttıracak, cilt yaşlanma

etkilerini giderecek ve yavaşlatacak

mezoterapi uygulamaları, peeling ve lazer

destekli cilt bakımları uyguladık diyebilirim.

Bu dönemde kliniğimizde medikal

estetik tedaviler yanında bütünsel güzellik

ve sağlığın önemini daha çok kavrayarak,

zihinsel ve ruhsal olarak iyi hissettiren

wellness bakımlarını da daha fazla öne

çıkarmaya başladık.

Şimdi sizden güzelliğini ve cilt tazeliğini

koruyarak yaş almak isteyen kadın ve

erkekler için bir “estetik planı” almak

istesek; 30’lu, 40’lı ve 50’li yaşlar için

kısaca önerileriniz ne olur?

30’lu yaşlar, daha çok cilt yenileyici

bakımların öne çıktığı bir yaş dönemi. Bu

yaş grubuna cilt yenileyici lazer ve bakım

uygulamalarıyla cilt yaşlanma hızını

azaltan, cildin daha canlı, parlak ve formda

görünmesini sağlayan vitamin uygulamalarını

öneriyorum. 40’lı yaşlar ve sonrasına

geldiğimizde daha çok botoks, dolgu ve

gençlik aşısı uygulamaları, kişisel estetik

takviminde en çok yer alan uygulamalar

diyebilirim. 50’li yaşlar ve sonrası ise

artık bu uygulamalara ilaveten daha çok

ağızdan da antiaging desteklerin verildiği,

bütünsel sağlığın daha çok öne çıktığı bir

yaş dönemi diyebilirim. Zaten uygulamaların

başarılı ve sürdürülebilir olması için

“kişisel bir estetik takvimi” çıkarmanız

önemli. Bize başvuranlar, kişiye özel doğal

sonuçları gördükçe bizi de çevrelerine

rahatlıkla öneriyorlar. Estetikte doğallığın

ve kişiye özel çalışmaların giderek daha

çok öne çıktığını görüyorum.

Sizin güzel yaş alma felsefeniz nedir?

Güzel yaş almanın en önemli formülünün,

bütünsel sağlığımızı korumak olduğunu

düşünüyorum. Öncelikle sağlıklı beslenme,

düzenli aktivite ve hayatı olumlu yorumlamak

çok önemli. Yaklaşık 5 yıldır gluten,

maya ve şeker içermeyen bir beslenme

rutinim var. Bu beslenme şekli, bedensel

olarak daha sağlıklı ve fit olmamı sağladı.

Cildim için yaptığım bakımlara gelirsek,

düzenli olarak cildime antiaging peeling,

cilt bakımı ve cildime uygun vitamin,

kollajen, hyaluronik asit ve peptit desteği

sağlayan gençlik aşılarını yapmayı ihmal

etmiyorum. Bu aşılar, doğal yüz ifademi

koruyarak cildimin daha sağlıklı ve fit görünmesini

sağlıyor. Mimik kırışıklıklarımın

yerleşmemesi için de yüzümle uyumlu,

doğal, yumuşak bir botoks uygulaması

yapıyorum. Her sabah ve her akşam yaptığım

nefes egzersizleri ise beni zihinsel,

ruhsal ve bedensel olarak daha sağlıklı ve

dinamik tutuyor diyebilirim.

Ocak & Şubat 2022 kadikoylife.com : 59


Sağlık

Covid-19

damar sistemimizi

olumsuz etkiliyor

Kalp ve Damar Cerrahisi Uzmanı

Op. Dr. Arzu Ercan, Covid-19’un damar

sistemimizi nasıl etkilediği konusunda

merak edilenleri anlattı.

Covid-19 tüm dünyanın endişesi, çaresizliği

ve kâbusu... Ateş ve kesik kesik kuru öksürük,

en sık bulguları. Ayrıca tat ve koku kaybı,

hâlsizlik, vücut ağrısı, ishal... Covid-19’u

tanıdıkça damar yapısını, kalbi, kanı ve

hatta beyni etkilediği tespit edilmiştir. Peki,

damar sistemimizde neler olur? Covid bir

solunum hastalığı iken, nasıl oluyor da

vasküler sistemini etkiliyor?

Covid-19, akciğer endotelini yutar, pıhtıyı

tetikler, pıhtılaşma riskini arttırır. Beyin kan

akımı kısıtlanınca inme riski ortaya çıkar.

Parmak uçlarında gelişen kızarıklık, renk

değişikliği, küçük ince damar tıkanması ile

ortaya çıkar. Özellikle altta yatan probleminiz

varsa, sorun yaşama riskiniz artar.

Covid-19 salgını nedeniyle evlerde kalma

sürelerimiz arttı. Bu durum da varis şikâyetlerinin

artmasına neden oldu. Varisler çoğu

zaman önemsiz görülse de tehlikeli olabilirler.

Tek başına bir pıhtının varlığı bile ciddi

bir durumdur. Pıhtının bulunduğu yerden

kopup akciğerlere gitmesine “pulmoner

emboli” adı verilir.

Pek çok merkezde yapılan çalışmalarda,

Covid-19 geçiren hastalarda toplardamarın

etkilendiği kesin, bacak toplardamarlarında

pıhtı olma riski yüzde 25, bu pıhtıdan

akciğere pıhtı atması yüzde 10 olarak saptanmıştır.

Çin’de yapılmış bir araştırma kapsamında

Covid-19’dan kaybedilen hastalara

bakıldığında, yüzde 71’inde toplardamarlarında

pıhtı tespit edilmiş. Covid-19 olan hastalarımızda,

damar içi pıhtılaşmayı gösteren

“D-DIMER” isimli pıhtılaşma enziminin çok

miktarda arttığını gözlemlemekteyiz ve bu

yüzden hatalarımıza kan sulandırıcı ilaçlar

da vermekteyiz.

VARİS TEDAVİNİZİ ERTELEMEYİN

Unutmayın; bacağımızdaki ister kılcal isterse

daha kalın çaptaki varisler olsun, bunlar

önemli bir damar hastalığının habercisidir.

Yapılması gereken, her an hayatımızı riske

atabilecek konuma düşürmeden önce bu

konuda tıbbi görüş almak ve bacağımızdaki

venlerin durumunu ortaya çıkartacak bir

doppler ultrason incelemesi yaptırmaktır.

Şayet varis sorununuz varsa ve tedavi

gerektiriyorsa, özellikle evde hareketsiz

kalınan bu dönemde durumun daha da

ciddi bir hâle gelme olasılığı olabilir. Bu

yüzden hastalarımıza mutlaka takibi yapan

hekimlerine başvurmalarını ve tedavilerini

aksatmamalarını öneriyoruz

DAMAR SAĞLIĞINI NASIL KORURSUNUZ?

✓ Düzenli egzersiz yapın. Genel olarak aktif

kalın, hareket edin. Bu, toplardamar

sağlığı için çok önemli. Her gün en az 30

dakika aerobik, pilates, yüzme, bisiklet

gibi farklı kas gruplarını çalıştıran egzersizler

yapın. Toplardamar sistemine yük

bindirecek, karın içi basıncı artıran egzersiz

ve aletler, mekik gibi hareketlerden

kaçının. Egzersizin özü, gün boyunca

aktif kalın. Eğer masa başı çalışanı iseniz

saatte bir kalkıp odada yürüyün, gaz-fren

hareketleri yapın. Bu egzersizde ayaklar,

gaz ve frene basıyormuş gibi bilekten kırılarak

hareket ettirilir. Bir başka egzersiz

de ayak parmak uçlarından her iki topuk

yerden kesilecek şekilde yukarı kalkmak.

Her iki egzersizin de saat başı 15 kez

yapılması uygun olur.

✓ Sigara içmeyi bırakın, sıklıkla akciğeri

etkilese de damar sistemini de negatif

yönde etkileyerek, damarlara ve venlere

zarar verip, daraltabilir.

✓ C vitamini ve antioksidan içerikli besinler

tüketin. Elma sirkesi, sarımsak, maydanoz,

çilek, ahududu, kabızlığın önüne

geçmek için bol lifli gıdalar ve probiyotiklere

yer verilmelidir.

✓ Bol sıvı alın ve tuzu azaltın.

✓ Altta yatan hastalıklarınızı tedavi ettirin.

Tüm toplardamarlar, sistemik hastalıklardan

etkilenir. Onların da (diyabet, kolesterol

vb) tedavisini ve takibini yaptırın.

VEN SİSTEMİNİN TEDAVİSİNİ İHMAL

ETMEYİN, ERTELEMEYİN

Varis tedavisi için büyük oranda kapalı

yöntemler tercih ediliyor. Hasta konfor ve

estetiğinin ön planda tutulduğu müdahaleler

uygulanarak, günlük hayatta molaya

gerek kalmıyor. Kapalı yöntemler ise lazer,

radyo frekans, yapıştırıcı ajanlarla yapılan

müdahaleler ve poliklinik koşullarında

gerçekleştirilen köpük tedavileri.

VARİS BİR HAREKETSİZLİK

HASTALIĞIDIR

İster kılcal varis ister cilt varisi olsun, enfeksiyon

riskiyle her an karşı karşıya yaşadığımız

bugünlerde tedavinizi ihmal etmeyin.

Hayatınızı riske atabilir!

Op. Dr. Arzu Ercan

60 : kadikoylife.com Ocak & Şubat 2022


Sağlık

DİKKAT!

Gıda intoleransı ve gıda alerjisi

aynı şey değildir

Bağırsak bütünlüğünün bozulması, gereksiz

antibiyotik kullanımı, ilaçlar, kötü beslenme,

alkol, gıda katkı maddeleri, stres, alerjik

yapı, gıdaların tam sindirilememesi, aynı

anda birkaç farklı alerjik yiyeceğin tüketilmesi

sonucunda gıda intoleransı gelişebileceğini

belirten Medicana Ataşehir Hastanesi

Dahiliye Uzmanı Uzman Dr. Özgün İyigün;

intoleransın doğuştan genetik yatkınlık

sebebiyle olabileceği gibi, her gün tükettiğimiz

gıdalara karşı zaman içerisinde ya da

sonradan da gelişebileceğinin ve günümüzde

her beş kişiden birinde görüldüğünün

altını çizdi.

Medicana Ataşehir Hastanesi

Dahiliye Uzmanı Uzman Dr.

Özgün İyigün.

GIDA İNTOLERANSININ BELİRTİLERİ

Sebebi bilinmeyen barsak problemleri, gaz,

hazımsızlık, şişkinlik, baş ağrısı, yorgunluk,

hâlsizlik, depresyon, duygu durum bozukluğu,

kas eklem ağrıları, diyete rağmen kilo

verememe, sürekli uyku hâli, ciltte döküntü,

kaşıntı gibi durumlarda yapılan tetkikler sonucu

herhangi bir sebep bulunamazsa, gıda

intoleransı düşünülmeli ve gıda intolerans testi

yapılmalıdır. İntolerans tespit edilen gıdalar,

metabolizmada yavaşlamaya sebep olabilir.

GIDA İNTOLERANSININ TEŞHİSİ

Gıda intolerans testlerinde vücudumuzun

gıdaya karşı ürettiği IgG (Immunglobulin G)

tipi antikor araştırıldığını söyleyen Uzman Dr.

Özgün İyigün, dergimize şu açıklamalarda

bulundu: “Test sonucunda intolerans tespit

edilen gıdalar bir süre diyetten çıkarılarak,

bağışıklık hücrelerinin bu alerjen gıdayı unutması

sağlanır ve daha sonra belli aralıklarla,

kontrollü bir şekilde tekrar diyete eklenir.

Eğer birden fazla gıdaya intolerans tespit

edildiyse, eliminasyon dönemi dediğimiz

yasaklı gıdayı tüketmeme dönemi sonrası,

her bir gıda maddesi teker teker diyete eklenmelidir.

Gıda intoleransı kalıcı bir durum

değildir, intolerans tespit edilen gıdaların

hayat boyu tüketilmemesi gerekmez. Gıda

alerji testlerinde ise vücudumuzun gıdaya

karşı ürettiği IgE (Immunglobulin E) antikoru

araştırılır. Gıda alerjilerinde besinler diyetten

çıkartılır ve bir daha tüketilmez.”

Ocak & Şubat 2022 kadikoylife.com : 61


Sağlık

Soğuk havalarda

gözlerinizi korumanın

yolları

Soğuyan havalar, tıpkı bağışıklık sisteminde

olduğu gibi gözlerde de belirli rahatsızlıkların

oluşmasına sebep olabiliyor. Göz

kuruluğu, göz yaşarması, ışığa hassaslık ve

çift görme gibi rahatsızlıkların bu dönemlerde

oluşabildiğini belirten Dünyagöz

Etiler’den Op. Dr. Baha Toygar; “Gözlerimiz

soğuğa karşı en dayanıklı organlarımızdan

biri olmasına rağmen, bu durum soğuktan

Op. Dr. Baha Toygar

etkilenmeyecekleri anlamına gelmiyor.

Alınacak ufak önlemler sayesinde, soğuk

havalar sebebiyle oluşabilecek pek çok

rahatsızlığı engellemek mümkün” dedi.

GÖZLER DE ETKİLENİYOR

Sonbaharın bitmesiyle birlikte gittikçe daha

da soğuyan havalar, herkesin dışarı çıkarken

daha tedbirli davranmasını ve hastalıklara

karşı korunmasını zorunlu kılıyor. Bu

dönemde aynı bağışıklık sisteminde olduğu

gibi, gözlerde de ciddi rahatsızlıklar oluşabiliyor.

Soğuk havaların gözlerde oluşturabileceği

etkiler hakkında bilgiler paylaşan

Op. Dr. Baha Toygar; “Kış aylarında soğuyan

havaya karşı evlerimizi ısıtıyoruz, ancak

düşüş nem oranları sebebiyle gözlerde

kuruluk oluşabiliyor. Soğuk kış rüzgarları ve

düşük nem sebebiyle oluşan bu rahatsızlığa

karşı alınabilecek en iyi önlemler, bol su

tüketimi ve omega 3 kullanımı olacaktır.

Bunun yanı sıra gözlerde sıklıkla gözlemlenen

yaşarmalar da soğuk hava sebebiyle

gözlerde oluşabilecek rahatsızlıklar arasında

yer alıyor. Dönemsel alerjilerin yanı sıra

sert rüzgarlar ve soğuk havalar sebebiyle

oluşabilen bu rahatsızlık gözlemlendiğinde,

hızlıca bir göz muayenesine gidilerek

sebeplerinin araştırılmasında büyük fayda

var” uyarısında bulundu.

GÖRME KAYBI OLUŞABİLİR

Işık düşüklüğü ve nem oranlarının gözlerde

oluşturduğu etkiler kadar, direkt olarak

soğuyan hava teması sebebiyle görme

kayıplarına kadar varan sonuçlar gözlemlenebildiğini

aktaran Toygar; “Düşen ısılar,

göz çevresindeki damarların daralmasına

yol açar. Bu durum, çift veya bulanık görme

gibi sorunlar oluşmasına yol açabiliyor. Görmede

oluşan bu kayıplar, özellikle soğuk

havalarda uzun süre dışarıda zaman geçiren

kişilerde gözlemlenir. Eğer soğuk havalar

sebebiyle görme yetinizde bir değişiklik

oluştuğunu hissediyorsanız, hemen uzman

bir göz hekimine giderek detaylı bir göz

muayenesi yaptırın. Zamanında müdahale

edilmediği hâlde bu gibi görme kayıpları

uzun sürelere yayılabilir ve ilerleyen dönemlerde

geri dönüşü daha zor olan sonuçlara

yol açabilir” şeklinde konuştu.

BU ÖNLEMLER İŞE YARIYOR!

Soğuk havalara karşı gözleri korumak için

alınabilecek önlemler ile ilgili bilgiler veren

Op. Dr. Baha Toygar; “Kış ayları gözler için

ideal bir iklim oluşturmasa dahi, gözlerinizi

bu dönemde de rahatlıkla korumanızı

sağlayacak önlemler alabilirsiniz. Nemlendirici

göz damlaları ile göz kuruluğuna karşı

önlem almanın yanı sıra karlı havalarda

UV ışınlara karşı koruma sağlayan güneş

gözlükleri kullanarak, gözlerde oluşabilecek

yansımaları ve ışık hassaslığı oluşumu

engellenebilir. Ayrıca gözlerinde kırma

kusurları olan kişilerin kış aylarında lens

yerine gözlük kullanmaları, gözlerin soğuk

rüzgarlardan korunmasını sağlamanın yanı

sıra göz ısısının korunmasına yardımcı olacaktır”

diyerek sözlerini tamamladı.

62 : kadikoylife.com Ocak & Şubat 2022



Aktüel

İngiltere başta olmak üzere Avrupa,

Amerika ve Kanada’dan yoğun talep var...

SAÇ EKİMİNDE TÜRKİYE’NİN

KONUMU TARTIŞILMAZ!

KADİR TOPRAKKAYA

Türkiye olarak dünyanın en gelişmiş ülkelerini

geride bırakıp, saç ekimi konusunda lider

ülke olmamız elbette gururumuzu okşadı ve

ihtiyacımız olan moraliteye kaynak sağladı.

Hâl böyle olunca, bu konuyu biraz araştıralım

istedik.

Saç dökülmesi sorunu ya da saç kaybı

yaşayan kişilerde oluşan seyrelmeye doğal

ve kalıcı bir çözüm yolu olarak uygulanmakta

olan sistemin, 1950’li yıllarda Asya’da bir

çiçeğin saksısından köklerine zarar vermeden

başka bir saksıya nakledilmek istenmesiyle

keşfedildiğini öğrendik. Türkiye’de 2007

yılından itibaren yaygınlaşmaya başlayan saç

ekimi, özenli ve sabırlı doktorlarımızın başarılı

operasyonları ile hızlı biçimde dünyada

duyulmaya başlamış. Şimdilerde ise her yıl iki

milyondan fazla ziyaretçi ile sağlık turizminin

önemli bir parçası olmuş durumda.

Yayınlarımız arasında yer alan TOURMAG

Turizm Dergisi’ne konuk edeceğimiz İngiliz

vatandaşı bir turizmcinin, uzaktan röportaj

talebimize “Yakında ülkenizdeki Smile Hair

Clinic’e saç ekimi için geleceğim. O zaman

yüzyüze yapalım” demesi üzerine tanışmak

durumunda kaldığımız Smile Hair Clinic’e

müracaat ettik. Karşımızda son derce pozitif

enerji saçan, pırıl pırıl iki doktor gördük. Sözü,

Dr. Gökay Bilgin ve Dr. Mehmet Erdoğan’a

bırakıyoruz.

Dr. Gökay Bilgin

Smile Hair Clinic’in kısa hikâyesi nedir?

Dr. Bilgin: “O zamanlar biz hâlâ büyük hastane

gruplarının çatısı altında çalışıyorduk.

Kendi adımıza bir şeyler yapmamız gerektiğini

düşündük. Büyük işler başarabilecek

kabiliyette ve zekada insanlarız. Sektörde

doktor olan çok yönetici yok. Biz mesleğimizin

yanında genç ve yetenekliyiz; öncesinde

hem devlette hem de özel sektörde yöneticiliği

de içeren çok ciddi bir kariyerimiz var.

Ülkemizde her yıl artan sağlık turizmini de

gayet iyi biliyoruz. Biz bunların hepsini mutfakta

birleştirip, ortaya tadından yenmeyecek

bir yemek çıkardık. 2018 yılının başında

‘Smile Hair Clinic’ adını verdiğimiz şirketimizi

kurduk. Şirketimizi ve ekibimizi kurduktan

sonra bir başlangıç yapmamız gerekiyordu.

En iyi bildiğimiz alan olan direkt yurtdışından

hastaları getirmek ile işe koyulduk. Kliniği

kurduktan ve hedefimizi belirledikten sonra

da hızlı bir şekilde arkası geldi.”

Dr. Erdoğan: “Türkiye’de çok fazla klinik var

ve bunların isimleri hep aynı kalıplarda veya

akılda çok kalıcı olmayan isimlere sahip. Biz

adının akılda kalıcı olabileceği, insanların kolay

hatırlayabileceği ve kolay telaffuz edebilecekleri

nitelikte bir isim seçtik. Ayrıca insanları

gülümsetme vizyonuyla hareket ettiğimiz için

‘Smile’ adını tercih ettik. İsim konulmadan

önce kiminle paylaştıysak olumlu yorumlar

aldık. Hatta ilk logomuz emojili bir logoydu,

fakat kurumsal kimliğe geçiş ile birlikte bunu

değiştirdik. ‘Smile’ ismi misafirlerimiz üzerinde

de çok pozitif etkiler bıraktı.

İstanbul’un finans bölgesine 2021 yılında

yeniden konumlandırılan Smile Hair Clinic,

şimdi 100’e yakın iyi eğitimli personelin

çalıştığı, 10 katlı, sofistike tasarımlı, güncel

teknolojileri kullandığı klinik binasında

Dr. Mehmet Erdoğan

faaliyetlerine devam ediyor. Kalitesi ve

mükemmelliği yoğun eğitim prosedürlerine

bağlı olan Smile’da gerçekleştirilen saç ekimi

operasyonlarının parçası olan her bir sağlık

personeli, deneyimli ve iyi eğitimli olup,

uzun bir deneme süresinden sonra ekibe

katılmışlardır.

Smile Hair Clinic, bugün tüm süreci bütüncül

bir şekilde ele alarak, saç ekimine vizyoner bir

bakış açısı getirmektedir. Smile için bu sadece

tıbbi bir operasyon değil, tam teşekküllü

konukseverlikle başlayan, operasyon süreciyle

devam eden ve misafirlerimizin hayatında

yeni bir sayfa açan deneyimler bütünüdür.”

Türkiye ile birlikte pek çok ülkede

saç ekimi uygulamaları yapılmakta.

Smile Clinic’in farkı nedir?

Dr. Erdoğan: “Smile Hair Clinic’deki tüm

operasyonlar doktor gözetiminde ve doktor

tarafından gerçekleştirilir. Bizim en önemli

farkımız, doktor odaklı olmamızdır. Operasyon

sürecinde alınan en ufak kararlar

dahi doktor tarafından alınır ve bütün süreç

yakından takip edilir. Türkiye ve İstanbul’da

doktorların sürece bu kadar entegre olduğu

klinik sayısı bir elin parmaklarını geçmez. Misafirlerimizi

daha yakından takip edip birebir

ilgilenmek, daha tatminkâr olarak buradan

ayrılmalarını sağlamak ve saç ekiminden

sonraki tüm süreçlerini yurtdışında olsalar

dahi yakından takip etmek, hekimlerimizin

en önemli hedefidir.

İnsanlar buraya, yabancı bir ülkeye ve

yanlarında çoğu zaman hiç kimse olmadan

geliyorlar. Bir işlem yaptıracakları için de ister

istemez korku yaşıyorlar. Başlangıçtan beri

hep misafir odaklı yürümekteyiz. Misafirlerimize

ailemizden birisi gibi davranarak, başından

sonuna kadar sürecin içinde olmaya

64 : kadikoylife.com Ocak & Şubat 2022


Aktüel

çalışıyoruz. Onları evlerindeymiş gibi konforlu

ve güvenli hissettirdiğimizi düşünüyoruz. Ben

ve ortağım, en başından itibaren hem şirket

sahibi olarak kliniğin büyümesi için çalıştık

hem de bu süreçte misafirlerimiz ile birebir

ilgilendik. Şu anda bile hâlâ dünya çapında

bir markayı yönetmenin yanında operasyonların

her aşamasını bizzat kendimiz takip

etmekteyiz. Tüm ekip, bütün gün sahada

misafirlerimizin yanında olmayı sürdürür.

Saç ekimi estetik bir operasyon, yaptığınız

işin sonucu doğal olduğu zaman fark edilmeye

ve tercih edilmeye başlanıyorsunuz. Biz

saç dökülmesinin girişimsel tedavisini uyguluyoruz

ve operasyon sonrası misafirlerimizin

medikal tedavisini de takip ediyoruz. Düzenli

mail atarak bütün süreci belgelendirmeye ve

gerektiği takdirde destek olmaya çalışıyoruz.

Smile Hair Clinic sadece tıbbi bir klinik değil,

aynı zamanda tutkulu ve mükemmeliyetçi insanların

buluşma noktasıdır. Smile’da sürekli

iyileştirmeye, araştırmadaki ilerleme ve her

zaman yenilikçi teknolojilere açık olma yoluyla

nihai bir mükemmeliyetçiliğe inanıyoruz.

Gelecek, yaşanmayı bekleyen keşfedilmemiş

bölümlerle önümüzde duruyor.”

Smile markası altında sadece

saç ekimi mi yapılıyor?

Kesinlikle hayır, biz yurtdışından gelen

misafirlerimize talep ettikleri medikal estetik

uygulamalarını da yapıyoruz. Bunun yanında

saç dökülmesinin önüne geçmek için PRP ve

mezoterapi uygulamalarında iddialıyız. Önümüzdeki

dönemden itibaren medikal estetik

işlemlerine de odaklanıyor olacağız.

Operasyonunuzun aşamaları nelerdir?

Operasyon sonrasında hastalarınızla

ilişkileriniz devam ediyor mu?

Smile Hair Clinic ile ilk iletişime geçtiğinizde

size bir vaka yöneticisi atanır ve tüm süreç

boyunca yanınızda, size destek olur. Vaka

yöneticisi, Tıbbi Değerlendirme Anketi

göndererek detaylı bilgiler toplar ve beklentileri

öğrenerek doktor ile paylaşır. Doktor,

misafirimizin talep ve beklentilerini gözden

geçirir, ön planlama yapar ve değerlendirme

raporunu hazırlar. Vaka yöneticisi, tedavi planını

sunar ve Türkiye’ye geliş organizasyonunu

planlar. Bu yönetici, İstanbul’daki klinikte

işlem gününe kadar her adımda misafirimize

destek olur. Kliniğimizde misafirlerimize tüm

dillerde tercüme hizmeti, otel rezervasyonları,

havalimanı karşılama ve bırakma-transfer,

vize danışmanlığı, transfer hizmetleri ve

operasyon günü toplam rehberlik desteği

hizmetleri verilir.

Misafirlerimize ülkelerine döndükten sonra 12

ay kendilerini takip edecek Misafir Deneyimi

Uzmanı tarafından hemen ulaşılır ve tüm

süreç takip edilir. Misafir Deneyimi Uzmanları,

saç büyümesini gözlemleme konusunda uzmandır

ve sağlıklı bir büyümeyi izlemek için

doktorlarımızla yakın bir şekilde çalışır.

Smile Hair Clinic olarak tüm sürece bütüncül

bir bakış açısıyla bakmanın uzun vadede

gerçek başarıyı getireceğine inanıyoruz. Bu

yüzden sadece operasyon gününe odaklanmıyoruz.

İşlem sonrası yönergelerin uygulanmasıyla

desteklenen bu bütünsel bakış açısı,

işlem başarısını çok yüksek oranda güvence

altına almaktadır.

Yapmakta olduğunuz işlemleri yurtiçi ve

yurtdışı olarak değerlendirdiğimizde, oran

vermek gerekirse bu oran nedir?

Dr. Bilgin: “Misafirlerimizin ciddi bölümü yurtdışı

kaynaklı. Uzmanlık alanımız sağlık turizmi

olduğu için ilk kurulduğumuzda yurtdışına

yöneldik. Sonrasında yakınlarımız ve onların

yakınları derken yurtiçinden de bir portföyümüz

oluştu. Biz en iyi tanıtımın insanların

sizi tavsiye etmesi olduğunu düşünüyoruz.

Sonuçların ne kadar doğal ve güzel olduğunu

görenlerin bizi tercih etmesi ile yurtiçi misafir

sayımız da her geçen gün artmakta.”

Hangi ülkelerden sizi tercih ediyorlar?

İnsanların aklına saç ekimi deyince ilk olarak

Arapça dilinin konuşulduğu ülkeler geliyor.

Bizim direkt olarak Ortadoğu ve Körfez

ülkelerinden gelen misafirimiz neredeyse

yok gibi. Tabii ki o bölgeden de misafirlerimiz

geliyor, fakat onların da Avrupa veya Amerika

gibi Batılı ülkelerde yaşayanları geliyor.

Maceramıza İngiltere’yle başladık, fakat

son dönemdeki pandemi şartları her şeyi

değiştirdi. Şu anda Batı Avrupa’nın neredeyse

tamamından talep alıyoruz. Norveç, İsveç,

Danimarka, Almanya, Fransa hatta okyanus

ötesi Amerika ve Kanada... Son bir yıldan

beri inanılmaz bir talep var. Şu anda ağırlıklı

İngiltere, geriye kalanı ise Avrupa, Amerika ve

Kanada’dan oluşuyor.

Smile Hair Clinic’de aynı yaş grubunda iki

ortak doktor olarak hizmet vermektesiniz.

Bu durumun artıları var mıdır?

Aslında biz hayatımızın en verimli döneminde

olduğumuzu düşünüyoruz. Yeteri

kadar tecrübeli, aynı zamanda dinamik ve

yüksek enerjiye sahip olacağımız bir yaştayız.

Aynı yılların atmosferini solumuş olmak,

ortak karar ve sonrasında aksiyon almamızı

kolaylaştırıyor. Burada mükemmel bir uyum

yakaladığımız söylenebilir.

Saç ekimi yaptırmayı düşünenlere

tavsiyeleriniz ne yönde olacaktır?

Ülkemizde bu saç ekimi operasyonu yaptırabilecekleri

çok fazla klinik var. Bunların

içinden seçim yaparken mutlaka güven duyacakları

bir doktorun tedaviyi üstleneceğinden

emin olmalılar. Operasyon olacakları merkezin

Sağlık Bakanlığı tarafından yetkilendirilip

yetkilendirilmediğini kontrol etmeliler.

İkincisi, her estetik operasyonda olduğu gibi

hayallerindeki beklentinin gerçekte elde

edebilecekleri sonuçla uyup uymayacağından

emin olmalılar. İnsan dış görünüşü ile

ilgili bir beklenti içine girdiğinde, bazen gözü

hayal ettiğinden başka bir şey görmeyebiliyor.

Ne yazık ki her zaman hayallere ulaşmak

mümkün değil. O nedenle doktora danışılarak,

olası sonucun kendilerini memnun edip

etmeyeceğinden emin olmalılar.

Üçüncüsü ise mutlaka doktor ve merkez

hakkında daha önce işlem yaptırmış kişilerin

deneyimlerini paylaştıkları yorumları okuyarak,

kendileri için en iyi tercihi yaptıklarından

emin olmalılar.

Dr. Gökay Bilgin; Zonguldak Ereğli

doğumlu... Cerrahpaşa Tıp Fakültesi’ni

bitirdikten sonra Medical Park

Hastaneler Grubu’nda uluslararası

pazarlama bölümünde çalıştı ve

daha sonra Medicana Sağlık Grubu’na

geçti. Burada da Dr. Mehmet

Erdoğan ile tanıştı.

Dr. Mehmet Erdoğan; Yeditepe

Tıp Fakültesi mezunu. Okulu ve

zorunlu hizmetini bitirdikten sonra

Medicana Sağlık Grubu’nda sağlık

turizmi alanında çalışmaya başladı.

Uluslararası yöneticilik yaptı. Bu

dönemde yolları Dr. Gökay Bilgin ile

kesişti. Türkiye’de yeni trend olan ve

sağlık turizminin önemli bir parçası

olan saç ekiminin bir parçası olmak

adına bu sektöre girdiler.

Ocak & Şubat 2022 kadikoylife.com : 65


Eğitim

Erenköy Kız Lisesi’nin tarihinde iz bırakanlar

yeni okul binasında

ölümsüzleştirildi

KADİR TOPRAKKAYA

Türkiye’nin en eski kız okullarından biri olarak

1911’de “İnas Numune Mektebi” adıyla

açılan ve 1916’da “Sultani” adıyla lise eğitimine

geçen Erenköy Kız Lisesi’nin mezunlarının

kurduğu Erenköy Kız Liseliler Derneği; okulun

yeniden yapılan modern kampüsünde lise

yönetimi ile ortaklaşa projelendirdiği “Okulumuzda

İz Bırakanlar” çalışmasının açılışını,

konferans salonunda gerçekleştirdi.

66 : kadikoylife.com Ocak & Şubat 2022

Açılışta mesleki yaşamlarında önemli “ilk”-

ler başarmış 54 Erenköy Kız Lisesi (EKL) mezunu

öncü kadın ve onları yetiştiren efsane

öğretmenleri tanıtılarak, okul mekânlarına

isimleri verildi. Projenin açılış törenini daha

da anlamlı kılan ise, Türk kadınına seçme

ve seçilme hakkı verilişinin 87. yıldönümü

ve Dünya Kadın Hakları Günü’ne de denk

gelmesi oldu.

NESİLDEN NESİLE AKTARILAN RUH

Projeyi hayata geçiren Erenköy Kız Liseliler

Derneği Dönem Başkanı Zeynep Sözmen,

Cumhuriyet kurulmadan lise eğitimi

Ayfer Tunç, Nursen Sipahi,

Berrin Kırar, Şebnem Sunar Küçük...

vermeye başlayan EKL’nin o ilk mezunlarından

günümüze kadar okulda nesilden

nesile aktarılan ruhla yetişen, mesleki

çalışmalarıyla örnek olan pek çok kadının

ortak noktasının hâlâ korunduğunun,

yaşatıldığının canlı kanıtları olarak ülkemizin

en başarılı öykü, roman ve senaryo

yazarlarından Ayfer Tunç’un adının okul

kütüphanesine, robotik kodlama alanında

öncü çalışmalarıyla tanınan uluslararası

ödüllü bilim insanı Prof. Dr. Sırma Çekirdek

Yavuz’un adının ise teknoloji sınıfına

verildiğini kaydetti. 1979’da müzik öğretmeni

olarak atandığında çalışır durumda

piyanosu olmayan Erenköy Kız Lisesi’nde

görev yaptığı 20 yılda liseye 100 kişilik çok

sesli koro kazandıran, çalıştırdığı koroyla

ödülden ödüle koşan; 200 müzisyen,

müzik öğretmeni, sanatçı ve akademisyenin

yetişmesini sağlayan efsane müzik

öğretmeni İmdat Halvaşı’nın adı ise lisenin

koro çalışma odasına verildi. Sözmen, EKL

camiası için önemli isimleri kamuoyu ile

buluşturmayı ve genç nesil EKL’lilere tanıştırmayı

hedeflediklerini belirtti.


Eğitim

ZAMANDA YOLCULUK: GEÇMİŞTEN

GELECEĞE EKL’DE İZ BIRAKANLAR

Lisenin vefat eden öncü mezunlarının adının

yaşatıldığı “Okulumuzda İz Bırakanlar”

projesinde dersliklere adları verilen 54 kişi

arasında; Erenköy Kız Lisesi’nden mezun

Türkiye’nin ilk kadın gökbilimcisi ve kadın

dekanı Prof. Dr. Nüzhet Gökdoğan, Antarktika’da

bir çukura adı verilen fizikçi Prof. Dr.

Serap Tilav, ilk kadın kimyagerlerden Melahat

Yönet, ismi Türkiye’nin en uzun ikinci

karayolu tüneline verilen Nefise Akçelik,

ünlü oyuncu Nisa Serezli, Arkeolog Prof. Dr.

Jale İnan, Türkiye’de modern hemşireliğin

öncüsü Prof. Dr. Perihan Velioğlu, sosyolog

Mediha Esenel, Ulu Önder Mustafa Kemal

Atatürk’ün çocukluk arkadaşı eğitimci Aziz

Haydar Hanım, edebiyatın önemli isimlerinden

ve okulun eski edebiyat hocalarından

Reşat Nuri Güntekin de yer alıyor.

İmdat Halvaşi plaketini alırken...

YAŞAM ÖYKÜLERİNE TEKNOLOJİ

YARDIMIYLA ULAŞILABİLİYOR

“Okulumuzda İz Bırakanlar” projesinin bir

başka ilginç yönü ise teknolojiyi de kullanarak,

dersliklere adları verilen mezun ve

öğretmenlerin yaşam öykülerini ulaşılabilir

kılması. Erenköy Kız Liseliler Derneği

Yönetim Kurulu Üyesi Dr. Elif Sungur,

projede hem vefat etmiş mezunların hem de

kariyerini başarıyla sürdürmekte olan mezun

kadınların ilham verici öykülerini EKL’li genç

öğrencilerle paylaşmayı önemsediklerini, bu

nedenle teknolojik bir düzenleme yaparak,

yaşam öykülerinin QR kodlarla ilişkilendirildiğini

aktardı. Dersliklere yerleştirilen

tabelalara QR kodların eklenmesiyle, dersliğin

kapısındaki tabelada yer alan QR kod

okutularak dersliğe adı verilen kişinin yaşam

öyküsünü sesli olarak dinlemek ve video

olarak görüntülemek mümkün hâle getirildi.

ÜNLÜLER TARAFINDAN SESLENDİRİLDİ

Erenköy Kız Liseliler Derneği Yönetim Kurulu

Üyelerinden Nursen Duraplı Sipahi’nin

verdiği bilgiye göre, 54 derslik için derneğin

mutfağında hazırlanan yaşam öyküleri,

EKL mezunu ünlü oyuncu ve sunucular

tarafından seslendirildi. Seslendirmeleri

yapanlar arasında, mezunlardan ünlü haber

spikeri Şebnem Sunar Küçük, oyuncu ve

seslendirme sanatçıları Mahperi Mertoğlu

ve Aslı Duru, şarkılarıyla gönülleri fetheden

Bendeniz de yer alıyor.

LİSE TARİHİ ÇALIŞMALARI UZUN

SÜREDİR DEVAM EDİYOR

Lisenin tarihi kimliği ve öncü mezunlara

odaklanan çalışmalarına 2015’de başlayan

Erenköy Kız Liseliler Derneği, 2016’da okul

bahçesinde “100Yüze” adlı bir sergi açmış,

1000 kadar mezun bu sergiyi gezmişti.

Dernek, 2017’de yine “100Yüze” konseptiyle

eş editörlüklerini Dr. Hakan Aytekin ve EKL

mezunu Dr. Elif Sungur’un yaptığı “Genç

Fidanlar Bahçesi - Erenköy İnas Sultanisi’nden

Erenköy Kız Lisesi’ne (1916-2016)” adlı

Prof. Dr. Sevgi Oktay da törene hocası Prof. Perihan

Velioğlu’nun adının br sınıfa verilmesi nedeniyle katıldı.

Hilal Duyar Doyum ve Canan Tunçbilek Yeşil, 75. Yıl

Mezunlar Korusu’na katkıları için ödülleri alırken...

kitapla lisenin kuruluş kutlamasını taçlandırmış,

2018’de Kadıköy Belediyesi Barış

Manço Kültür Merkezi’nde “Genç Fidanlar

Bahçesi” adlı bir fotoğraf ve anı eşyaları

sergisini, 5 Ocak 2019’da ise “Erenköy Kız

Lisesi’nin 102. Yılı: Bilime, Kültüre, Sanata

Değer Katan 102 Öncü EKL’li Sergisi”ni Kadıköy

Halk Eğitim Merkezi’nde açmıştı.

EKL’Lİ KADINLARIN YAKTIĞI

MEŞALE İLERİYE TAŞINIYOR

İlkokul binası 1945’de bir yangınla

yok edilen Rıdvan Paşa Köşkü

olan Erenköy Kız Lisesi, 1954’de

ikinci okul binasında eğitime

devam etmiş, 1977’de hizmete giren

okul binasıyla birlikte bu bina da

İstanbul Afet Yönetimi Programı

kapsamında deprem güvenliği

olmaması nedeniyle 2019’da

yıkılmıştı. Bir süre başka bir okulda

misafir olarak eğitime devam eden

lise, 2021 Eylül’ünde İstanbul Valiliği

İPKB koordinasyonunda inşa edilen

modern kampüsüne taşınarak, eğitime

asli mekânında devam ediyor.

1945’te kurulan Erenköy Kız Liseliler

Derneği ise lisenin tarihi misyonu

ve nice başarılara imza atmış EKL’li

kadınların yaktığı meşaleyi, yaptığı

projelerle ileriye taşımaya kararlı.

Ocak & Şubat 2022 kadikoylife.com : 67


Yaşamın İçinden

Müzik tutkusunu

arşivinde yaşatan bir müzisyen;

Hamdi Kesici

YAZI: SONGÜL KARADENİZ

FOTOĞRAFLAR: HALİL YOLALICI

Hamdi amcayla yolumuz Kadıköy sokaklarında

kesişti. Bir sokak köpeğinin fotoğrafını

çektiğim sırada usulca yaklaşarak, kendisinin

de fotoğrafını çekmemi rica etmişti. Kadıköy’ün

bütün sokak köpekleriyle fotoğrafı

varmış ve tesadüf o ki fotoğrafını çektiğim

yavrucağa ilk kez bizim yanımızdayken

rastlamış. Kendisi zamanında Bülent Ersoy,

Müzeyyen Senar gibi birçok usta sanatçıyla

aynı sahnede bulunmuş. Onların sesine

bazen udu, bazen ise kanunuyla ortak

olmuş. Hamdi Kesici, Kadıköy’de yaşamını

sürdüren bir müzisyen ve her köşe başında

sokakların asıl sahibi olan dostlarımızla bir

fotoğrafı var.

BABASININ ÖLÜMÜYLE

SAVRULAN BİR YAŞAM

1939 yılında Sivas’ta dünyaya gelen Hamdi

Kesici, 9 yaşında babasını kaybettikten

sonra 12 yaşına kadar Çocuk Esirgeme

Kurumu’nda kalır. Ardından Kayseri’deki

bir yetiştirme yurduna gönderilir ve müzik

yeteneğini de burada keşfeder. Sonrasında

şehir değişiklikleri yapan Kesici, Merzifon

Astsubay Okulu’nda eğitimini tamamlar.

Ankara, Erzurum ve İstanbul’da astsubaylık

vazifesini sürdürürken, müzikten de uzak

kalamaz. O dönemlerde bir astsubayın

meyhane ya da barda bulunması yasak olsa

da Hamdi amca, müziğe olan tutkusundan

kopamadığı için takma adla sahneye çıkar.

Meyhanelerde ud çalarken, barlarda da

kanununu alır eline.

İMZALI FOTOĞRAFLAR VE ANI ARŞİVİ

Elinde bir dosyayla geldi Hamdi amca ve

tanıştığı usta sanatçılarla olan anılarını

paylaştı bizlerle... Edip Akbayram’ın yasaklı

olduğu zamanlarda kendisine yüklü bahşiş

bırakmasından bahsetti, komşu oldukları

zamanları anlattı. Bülent Ersoy’la aynı

sahneyi paylaştığını, Aşık Veysel’le yemek

yiyip sohbet ettiğini... Kendisinin her anısı

ayrı güzellikteydi.

PLAKLARDAN GRAMOFONA

SANAT KOLEKSİYONERİ

Kesici; eski plakları, filmleri ve kitapları

evinde bulundurmaya devam ediyor.

Müzeyyen Senar gibi birçok ses sanatçısının

plağını özenle saklarken, gramofonuyla da

bu seslerin tozlu raflarda çürümesine engel

oluyor. Geniş bir müzik koleksiyonuna sahip

olan Hamdi amcanın torunu da kendisi gibi

müzikle ilgili ve bu müzik arşivinin değerini

koruyabilecek biri. Ailesiyle yaşayan emekli

astsubay Hamdi Kesici’nin müzikle yolu

hiçbir zaman ayrılmamış. Kadıköy sokaklarındaki

her müzisyenle kısa da olsa bir

muhabbeti ve fotoğrafı var.

GEZGİN BİR MÜZİSYEN

Hamdi amcayla sohbetimiz esnasında Bodrumlu

olduğumun bahsi geçince, kendisi bir

dönem yolunun o taraflara düştüğünden söz

etti. Müzisyenlik yaptığı zamanlarda bir gün

bir tur firmasıyla ücretsiz olarak çalışmak için

anlaşmış. Konaklama ve yolun karşılanma-

sıyla tur otobüslerinde ve otellerde sanatını

icra etmiş. Ücret beklentisi olmamasına

rağmen, Ege ve Akdeniz’deki bu gezilerinde

yüklü miktarda bahşişler almış. İsteği sadece

gezmek ve müzik yapmaktan ibaretken,

hayat ona küçük sürprizler de yapmış. Uzun

hayat yolculuğunda Hamdi Kesici birçok tecrübe

edinmiş, pek çok insan tanımış. Müziğe

olan tutkusu ise hiç eksilmemiş.

BİR ISIRILMANIN HATIRI

Hamdi amca çok sosyal biri ve sohbet

etmeyi fazlasıyla seviyor. Ayrıca

Kadıköy’de yaşayan her kedi ve

köpekle de bir fotoğrafı var. Sokaktaki

yavrucaklarla fotoğraf çektirme

hikâyesinin temeli 10 yıl önceye

dayanıyor. Ankara’da bir sokak köpeğinin

kendisini ısırması sonucunda

hayvanlarla olan ilişkisi bir samimiyet

kazanıyor. Çoğu insanın aksine

Hamdi amca, ısırılınca köpeklerden

korkmak yerine onları sevmeyi seçiyor.

Evinde de iki kedisi var ve onlarla

yaşamaktan fazlasıyla mutlu.

68 : kadikoylife.com Ocak & Şubat 2022


Yaşamın İçinden

Bir insan, bir köpek ve

iki kediden oluşan ailemin

değerini anlamak

GÜLNUR AKDORA

Bizim ev dört bireyden oluşuyor; ben,

Çıtır, Minnak ve Cingöz... Genellikle tüm

günlerimizi Çıtır ve ben daha çok birlikte,

Minnak ve Cingöz kâh içeride kâh dışarıda

geçiririz. Günün herhangi bir saatinde

Minnak ve Cingöz oyun oynamaya başlayıp,

evin altını üstüne getirince, nereye kaçayım

diye düşünürüm. Tüm bunlar ortak yaşamın

bir parçası ve üzerinde pek de durulmadan

yaşanan günlük yaşamın kesitleri...

Yaşadığımız rutinin değeri ise o rutin dışına

çıkıp, görece uzaktan baktığınızda anlaşılıyor.

Şöyle ki; bir salı akşamı yemeği bitince

Çıtır’ın tasmasını takıp, daha önceden hazırladığım

çantasıyla 2-3 gün kalacağı pansiyona

doğru yola koyulduk. Onu teslim edip,

yarım saat sonra eve döndüğümde ise evde

soğuk rüzgârlar esiyordu. Çok işim olduğu,

ertesi sabah da saat 06.30’da hastanede

olmam gerektiğinden pek aldırmadım. Ama

evde belirgin bir boşluk vardı ve o duygu ne

yaparsam yapayım bir türlü yok olmadı. Her

gece ayakucumda yatan Minnak da o gece

yer değiştirdi. Ertesi sabah mamalarını koyup

çıktığımda ise kimse kapıya uğurlamadı.

Hastaneden öğleye

doğru döndüm. İlk fark

ettiğim, her dakika

didişen Minnak ve

Cingöz’ün ayrı koltuklarda

hareketsiz

oturmalarıydı.

Beni görünce

hareketlenmelerinin

tek

nedeni ise boşalan

mama

kaplarını

doldurmam

içindi. Günü

dinlenerek

geçirdim.

Akşam

saatlerinde

sokaktakilerin

yemeğini

verip dönerken, sevgili

komşularım da Çıtır’ı

rica ettiğim için pansiyondan eve getirmeye

gidiyorlardı. En sonunda kapı çalındı ve

Çıtır geldi. Söylediklerine göre Çıtır bütün

yolu koşarak gelmiş. Ayağının temizlenmesini

bile beklemeden içeri girdi, doğru

sehpanın altına. Onu ilk fark eden Minnak

oldu; gitti kokladı, burun buruna geldiler

ve koşmaya başladılar. Cingöz de sokaktan

gelip, onlara katıldı.

Üçü tekrar bir araya geldiği için duydukları

mutluluğu önce beynim, sonra yüreğim

algıladı. Ancak o güzel kavuşma sevincini

sizlere aktarmak için yeterli sözcükleri

bulamadığım da bir gerçek. O koklaşmalar,

o birbirlerine kol atmalar, göbek açmalar...

Evimde üç kardeş yaşıyormuş da haberim

yokmuş. Kardeşleriyle kavuşmayı bitiren

Çıtır, sonraki tüm dikkatini bana çevirdi.

Kafasını dizime yaslamak, her gittiğim yere

peşimden gelmek, atlayıp zıplamak, 16

yaşına yaklaşan Çıtır’ın epeydir yapmadığı

şeylerdi. Son olarak gece Minnak yatakta

Çıtır’a masaj yapıyor ve sevgi sesleri çıkartıyordu.

Sonuç olarak bir insan, bir köpek ve iki

kediden oluşan ailemin değerini, sevgi bağlarımızın

gücünü bir kez daha anladım. Tek

dileğim, bir daha böyle zorunlu nedenlerle

ayrı kalmamak...

Ocak & Şubat 2022 kadikoylife.com : 69


Sivil Toplum

Gurur kaynağımız

“Türkiye’nin 10 Başarılı Genci”

Uluslararası Genç Liderler ve Girişimciler Derneği (JCI)’ın 1981 yılından bu yana düzenlediği “Ten Outstanding

Young Persons of the World” programının Türkiye ayağı olan 27. TOYP - “Türkiye’nin 10 Başarılı Genci” programının

birincileri, Sait Halim Paşa Yalısı’nda düzenlenen ödül töreniyle kamuoyuna açıklandı.

CENAY TOPRAKKAYA

Sait Halim Paşa Yalısı’nda düzenlenen 27.

TOYP Gala Gecesi ve Ödül Töreni’nde konuşan

2021 JCI İstanbul Başkanı Tolga Kayasu;

“Başarı sadece bir sonuç değil, bir yolculuktur.

Biz, Genç Liderler ve Girişimciler

olarak bu başarı yolculuğunun her zaman

ilerlemesi ve gelişmesi için çalışmaktayız.

Bizler, JCI Türkiye adına JCI İstanbul olarak

27 senedir fark yaratan başarıların görünürlüğüne

katkı sağlamaktayız” dedi.

Genç Liderler ve Girişimciler (JCI) Türkiye

Derneği adına JCI İstanbul Şubesi

tarafından 27 yıldır gerçekleştirilen “TOYP

– Türkiye’nin 10 Başarılı Genci” programı,

toplumsal gelişime önemli katkıları bulunan

ve daha iyi yarınların peşinde koşan

ülkemizin başarılı gençlerinin çalışmalarını

görünür kılmayı, gençleri daha duyarlı ve

aktif vatandaş olmaları yönünde teşvik

etmeyi amaçlıyor.

OTTO BAROK TOPLULUĞU’NDAN

MÜZİK DİNLETİSİ

Sait Halim Paşa Yalısı’nda gerçekleşen görkemli

Ödül Töreni’nde “TOYP Türkiye Birincileri”

kamuoyuna açıklanarak, plaketleri ve

Bilge Adam Akademi Eğitim Çekleri takdim

edildi. Gecenin özel konukları arasında şu

isimler yer aldı:

Türkiye’nin okçuluk dalındaki ilk Olimpiyat

Şampiyonu sporcusu Mete Gazoz, ünlü

akademisyen, ekonomist & yazar Prof. Dr.

Emre Alkin, 2018 MIPTV Onur Madalyası

sahibi (2018 Medailles d’Honneur at MIPTV)

ve 2008 TOYP Türkiye Birincisi İzzet Pinto,

Boğaziçi Caz Korosu Şefi ve 2013 TOYP

Türkiye Birincisi Masis Aram Gözbek...

TOYP DÜNYA FİNALİ’NDE TÜRKİYE’Yİ

TEMSİL EDECEKLER

27. TOYP programına yüksek katkıda bulunan

sponsor kurumlar ve jürilere plaketleri

ayrıca takdim edildi. 27. TOYP Birincileri,

2022 yılında gerçekleşecek olan TOYP

Dünya Finali’nde Türkiye’yi temsil ederek,

başarılarını uluslararası platforma taşıma

şansına sahip olacaklar. TOYP Türkiye,

27 yıllık geçmişinde “18 Dünya Birincisi”

çıkararak TOYP Dünya genelinde üstün bir

başarıya imza attı.

2021 TOYP TÜRKİYE KATEGORİ

BİRİNCİLERİ

10 kategori kapsamında yapılan yüzlerce

başvuru, tarafsız alanında önde gelen kişiler

ve akademisyenlerden oluşan kıdemli jüri

heyeti tarafından değerlendirildi. İşte, 2021

TOYP Türkiye Kategori Birincileri:

• Electrolux Çevre Korumacılığı ve Ahlaki

Önderlik: Selin GÖREN

• Axa Sigorta İnsanlığa ve Gönüllü Kuruluşlara

Hizmet: Cihan BUĞDAYCI

• Bilimsel Önderlik: Dr. Fırat GÜDER

• Değirmenci Baharat Kültürel Başarı:

Merve YAVUZDEMİR

• Timco İş Dünyası, Ekonomi ve/veya Girişimcilik:

Dr. Saliha DURMUŞ

• Laserpan Fen ve Teknik Gelişme: Kerem

DEVECİ

• Kişisel Başarı: Dr. Zeliha KILIÇ

• Tıbbi Yenilik ve Buluşlar: Doç. Dr. İsmail

ÖÇSOY

• Neo Hukuk & Danışmanlık Siyaset, Hukuk

ve Kamu Yönetimi: Kadir Yağız ÇETİN

• İnsan Haklarına, Çocuklara ve Dünya

Barışına Katkı: Sezer ORTADAĞ

• JCI Türkiye Senato Özel Ödülü: Mete

GAZOZ

70 : kadikoylife.com Ocak & Şubat 2022


Nostalji

Yeldeğirmeni’nin kabadayısı

ARAP KEMAL

ARİF ATILGAN

Arap Kemal, çocuklarıyla birlikte...

Arap Kemal’in cenazesi evinin önünde...

Kemal Karaman... 1929 yılında Malatya

Pötürge’de doğar. 1930’larda ailesiyle

Kocaeli’ne göç eder. 1944 yılında Kadıköy

Yeldeğirmeni’nde Duatepe Sokağı’na taşınırlar.

Babası Ramazan Karaman, Haydarpaşa’da

nakliyat ambarı açar. Anadolu’dan

trenle gelen yaş sebze-meyveyi mavnalarla

İstanbul’a (Avrupa yakasına) gönderirler.

1948 yılında Kemal Karaman evlenir. 1950’lerde

O da Haydarpaşa’da yaş sebze-meyve

nakliyesi işine başlar. Akşam aynı evi paylaştıkları

babasıyla iş hayatında rakip olurlar.

1954’te ilk çocuğu Turgut dünyaya gelir.

Sonraki yıllarda ise Barbaros ve Namık...

Sakin bir insandır Kemal Karaman... Çevresindekiler

teninin rengi dolayısıyla O’na

“Arap Kemal” derler. Semtten birine yanlış

yapılmasına dayanamaz, mahallelisini

korur. Giderek bu özelliği oturmaya başlar.

İnsanlar başlarına bir şey geldiğinde O’na

başvurur. Yürekli, bilekli, heybetlidir.

Bir gün Kadıköy’ün kabadayısı “Cimbom

İhsan”, O’nun Yeldeğirmenli bir tanıdığını

üzer. Arap Kemal, Cimbom’un Elektrik

İdaresi’nin karşısındaki kahvehanesine

gider. Tabii O giderken semtin delikanlıları

da ardına takılır. Kahvehane alt üst edilir. Bu

olay, daha önce arada bir yapılan kabadayı

yakıştırmasını kalıcı kılar. Artık Arap Kemal,

Yeldeğirmeni’nin kabadayısıdır.

Oğlu Turgut; “Babam hak yemez, hak yedirmezdi.

Kabadayılığı oradan gelir. Silah kullanmaz,

tırnak makası bile taşımazdı” diyor.

Bazen, akşam Haydarpaşa’dan dönerken

arkadaşlarıyla ahşap tren iskelesinde içerlermiş.

Orada bir garibana rastlamış. Adam

kendini çok acındırmış. Arap Kemal çıkarıp

paltosunu vermiş, ancak adam acındırmaya

devam etmiş. Bu sefer çıkarıp ayakkabılarını

da vermiş. Akşam eve geldiğinde eşi şaşırmış

ve ne olduğunu sormuş. Kemal ağabey,

“Denize düşürdüm” deyince, eşi Nebahat

Hanım; “Hadi paltoyu düşürdün. Ayakkabılarını

nasıl düşürdün?” diye sormuş.

Arap Kemal, 1960’larda emlak işi yapmaya

başlar. Artık sadece Yeldeğirmeni’nde değil,

tüm Kadıköy’de hatta İstanbul’da tanınmaktadır.

Gece hayatı Avrupa yakasındadır o

yıllar. Bazen semtte taksicilik yapan İbrahim

Güven’in arabasıyla karşıya geçerler. “Tüm

mekânlarda O’nu tanırlardı” diyor İbrahim.

Kemal Karaman ve ailesi, ortaokulun arka

kapısının olduğu Yeldeğirmeni Sokağı’na

taşınırlar. Semtteki Abdullah, Reşat ve Halit

ağabeylerin meyhanelerinde oturmayı sever.

Çoğunlukla Nedim’in kahvesine takılır.

Seyrek de olsa yaz mevsimlerinde Fuat’ın

kahvesinin önünde nargile içer.

Bir gün Hasanpaşalılar, Nedim ağabeyin

kahvesine gelip, Ünsal ağabeyi ararlar.

Niyetleri kötüdür ama Kemal ağabey kahvededir.

Yedikleri dayakla hepsi geldiklerine

bin pişman olup giderler.

Çocuklarını sever. Zaman zaman onları görmek

için gündüz eve gelir. 16 Nisan 1967...

Öğlen saatlerinde Kemal ağabey eve gelir.

7 yaşındaki küçük oğlu Namık’ı sevecektir.

Çocuğuyla oynar. Eşine sık sık söylediğini

yineleyerek; “Namık’ın oğlu olursa benim

adımı koysunlar” der.

Torun Kemal Karaman, Dede Kemal

Karaman’ın mezarını ziyarette...

Salondadır. Bir ara tuvalete gitmek için ayağa

kalkar. Aniden başı döner, yere düşer. Haydarpaşa

Numune Hastanesi’ne kaldırırlar. Beyin

kanaması geçirmektedir. Kadıköylülerin

Bahariye Dispanseri’nden tanıdığı Yeldeğirmenli

Galop (Kleo) ağabey orada doktordur.

Hemen duruma müdahale eder, ancak

Kemal ağabey kurtarılamaz. 38 yaşındadır

henüz. Galop ağabey, Yeldeğirmeni’ne haberi

ağlayarak verir, “Babamız öldü” diyerek.

Cenazesi camiden önce evinin ve Nedim’in

kahvesinin önüne getirilip, herkesle

vedalaşması sağlanır. Ünlüler, bürokratlar,

Kadıköylüler, mahalleliler gelmiştir. Kalabalık

bir cemaatle yolcu edilir Kemal Karaman.

Tanınan ismiyle Arap Kemal...

Son kabadayılardandı. Kabadayılık,

1960’larda son buldu, 1970’lerde mafyaya

dönüşerek. O’nun vefatından bir süre sonra

eşinin gözleri görmez olur. Aradan yıllar

geçer. Namık büyür, 1985 yılında evlenir.

1990 yılında oğlu olur. Babaanne Nebahat

Hanım, adını Kemal koydurur.

Namık, zaman zaman oğlunu semtte

gezmeye çıkarır. Arkadaşları çocuğa Arap

Kemal’i anlatırlar, ağlayarak... Torun Kemal,

hiç görmediği dedesini çok sever. Büyüdüğünde

sık sık mezarını ziyaret eder.

Düşünüyorum da, 38 ölüm için oldukça

genç bir yaş. Kemal ağabey kabadayı

olmasa daha mı uzun yaşardı acaba? Yaşam

böyle bir şey işte...

Ocak & Şubat 2022 kadikoylife.com : 71


Spor

AHMET KARA:

Hedefimiz, yelken sporunu

eski güçlü günlerine döndürmek

İstanbul Yelken Kulübü’nde son on yıldan bu yana yöneticilik yapan Ayhan Kara,

tek aday olarak girdiği olağanüstü seçimden ‘Başkan’ olarak çıktı. Kendisini

kutluyor, kulübe dair ilk söylemlerini dergimiz sayfalarında sizlerle paylaşıyoruz.

CANAN TOPRAKKAYA

1952 yılında kurulan İstanbul Yelken Kulübü,

geçen yıl kasım ayında Olağanüstü Genel

Kurul Toplantısı yaparak yeni başkanını

seçti. Ahmet Saruhan’ın yerine kulübün eski

Genel Sekreteri Ahmet Kara, tek aday olarak

girdiği seçimden “Başkan” olarak çıktı. Kara,

başkan seçildikten sonra ayağının tozuyla

ilk röportajını dergimize verdi.

Hayırlı olsun Ahmet Bey...

Olağanüstü Genel Kurul sürecinde

neler yaşandı, anlatır mısınız?

İstanbul Yelken Kulübü’nde son 10 yıldır

yönetimdeyim, 4 yıl da genel sekreterlik

yaptım. Kasım ayında hızlı bir seçim süreci

yaşadık. Bir değişim gerekiyordu. Son 10

yıldaki en geniş katılımlı seçimi yaşadık.

300 kişi geldi. Tek aday olarak girdiğim

olağanüstü seçimden başkan olarak

çıktım. Rakip çıkmadı. Eski yönetimden

6 arkadaşımız yedek üye, geriye kalan

kişilerin hepsi yeni ve gençlerden oluşuyor.

Ekibi gençleştirdik, onlar da müthiş bir

enerji kattı. Şubat ayında da olağan seçime

hazırlanıyoruz.

Sizi tanıyabilir miyiz?

Yelkene olan ilginiz nasıl başladı?

Aslen Ankaralıyım. 1960’lardan beri İstanbul’da

yaşıyorum. Yelkene olan ilgim de

o yıllara dayanıyor. Göztepe’de, İstasyon

Caddesi’nde yaşıyorum. Konfeksiyon işinden

tekstil makinesi imalatına kadar birçok

işi yaptım.

72 : kadikoylife.com Ocak & Şubat 2022


Spor

İstanbul Yelken Kulübü’nün

bu yılki hedefleri ne olacak?

Öncelikli hedefimiz, yelken sporunu eski

güçlü günlerine döndürmek olacak. 7’den

70’e daha çok insana bu sporu sevdirmek

istiyoruz. Kulübümüzü tekrardan canlandırmak

en büyük gayem... Ayrıca, bu yıl

sponsorlar bulmak bizim için çok önemli.

Mesela, Namet söz verdi. Florance Nightingale

ile de görüşüyoruz. Denizbank, beş

futbol kulübünün sponsoru konumunda.

Denizbank’a deniz sponsorluğu çok yakışır.

Bu yıl daha çok insana dokunup, gönüllerini

kazanacağız.

Kulübünüzde ne gibi etkinlikler oluyor,

ne tür hizmetler veriyorsunuz?

Kulübümüze üye olmayanlar da gelebiliyor.

Açık terasımız, balo salonumuz var.

Düğünler de yapılıyor. Son etkinliklerimizden

biri, 15-19 Aralık 2021 tarihleri arasında

gerçekleşen Türkiye Briç Şampiyonası oldu.

Turnuva, salonumuzda yapıldı. Bu gibi etkinlikleri

daha çok yapmak istiyoruz. Ayrıca,

Türkiye Briç Federasyonu Başkanı Yasemin Merçil,

Spor Toto Türkiye Karışık Takımlar ve Karışık İkili Briç

Şampiyonası’na ev sahipliği yapmış olmasından dolayı

İstanbul Yelken Kulübü Başkanı Ahmet Kara’ya bir

teşekkür plaketi verdi.

kulübümüzde sinema ve tiyatro gibi kültürel

aktiviteler de var. Oda Tiyatrosu salonumuzu

kiraladı. 2022; konserler, etkinlikler,

tiyatrolar ve şampiyonaların olduğu dolu

dolu bir yıl olsun istiyoruz.

2022 yılı, İstanbul Yelken Kulübü’nün

kuruluşunun 70. yılı oluyor.

70. yıla özel sürprizleriniz olacak mı?

70. yıla özel etkinliklerimiz olacak. Hayalim,

üyemiz de olan Erol Evgin ile iletişim kurup,

baharda burada 70. yılımıza yakışır bir

konser yapmak.

Eğitim programlarınızdan da

bahseder misiniz?

İstanbul Yelken Kulübü olarak eğitimleri

ikiye ayırdık; çocuklar ve gençler Ana

Yelken’de, yetişkinler ise Atak Akademi’de

eğitim alıyor. Güzel ve farklı bir eğitim

veriyoruz. Yaz okulumuzda her 8 öğrenciye

bir joker boat düşüyor. Hem yaz hem

kış kursuna gelen öğrencilere ve onların

ailelerine karşı mesuliyetimiz var. 6 yaşında

okuma-yazmaya başlayan bir çocuk, yelken

eğitimi almaya başlayabilir. Kulübümüze

7 yaşında çocuklar geliyor. Bir gün eğitim

verip, suya atıyoruz. 12-14 tane joker boat’umuz

bulunuyor. Fakat Türkiye’de sıkıntı,

antrenör bulamamak. Yelken, kayak ve tenis

sporunda maalesef antrenör sayısı çok az

durumda.

Ailelerin ilgisi nasıl?

Yelken sporu çocuklara ne katıyor?

Ailelerin ilgisi müthiş, çocuklarını bu sporu

yapmaları için teşvik ediyorlar. Çocuklarımız

09.30-15.30 saatleri arası çalışıyorlar. 15 gün

ders alıyorlar. Daha sonra kabiliyeti varsa,

ailesi de arkasındaysa takımlara alıyoruz.

Yelken, çocuklara müthiş bir gelişim kazandırıyor.

Üç boyutlu düşünmeye sevk ediyor,

özgüveni yerine geliyor. Çocuğu denize

atıyorsunuz; denizle mücadele ediyor,

rüzgâra bakıyor. Yarıştaysa kafasında strateji

kuracak, rakiplerini geçecek ve en önemlisi

kararlarını kendi verecek.

Peki, kulübünüzde yetişkinler

nasıl bir eğitim alıyor?

2015 yılından beri yetişkinler de İstanbul

Yelken Kulübü bünyesinde Atak Akademi’de

eğitim alıyorlar. Emekli Deniz Kurmay Albay

Ali Türkşen, kurucu ortakları arasında bulunuyor.

Yani 7 yaşından 70 yaşına kadar bu

sporu yapmak isteyen herkese kapımız açık.

Yarışlar ne zaman başlayacak?

Geçen yıl yarışlar durmuştu, bu yılın

programını ise Türkiye Yelken Federasyonu

hazırlıyor.

Ocak & Şubat 2022 kadikoylife.com : 73


Spor

ALİ TÜRKŞEN:

İstanbul Yelken Kulübü

benim evim

Emekli Deniz Kurmay Albay ve eski SAT Komandosu

Ali Türkşen, 2015 yılından bu yana

Fenerbahçe Burnu’ndaki İstanbul Yelken

Kulübü bünyesinde, kurucu ortaklarından

olduğu Atak Akademi ile yetişkinlere yelken

eğitimi veriyor. Biz de Kadıköy Life olarak,

Türkşen ile Türk Silahlı Kuvvetleri’nden

emekli olduktan sonra yelken macerasının

nasıl başladığını ve Kadıköy’de yaşamanın

kendisi için ne ifade ettiğini konuştuk.

Silahlı Kuvvetler’den emekli olduktan

sonra yelken eğitimi vermeye nasıl karar

verdiniz? İstanbul Yelken Kulübü ile

yollarınız nasıl kesişti?

Kariyerimin önemli bir bölümünde SAT

Komandosu (Sualtı Taarruz) olarak görev

yaptım. Denizle yaşamım boyunca hep iç

içe oldum. İstanbul Yelken Kulübü’nün kapısından

içeriyse ilk defa 1982 yılında, Deniz

Harp Okulu öğrencisiyken girmiştim. 2015

yılında emekli olduktan sonra oğlum vasıtasıyla

sürekli gidip gelmeye başladım. Yollarımız

tekrar kesişmiş oldu. Gidip gelmelerim

sırasında kulübün yetişkinlere özel eğitim

veren kısmının da devredildiğini öğrendim.

Teklif verdim, kabul edildi. Aslında emekli

olduktan sonra yelken eğitimi vermek de

hiç aklımda yoktu. Önceki Başkanımız Sayın

Ahmet Saruhan ve şimdiki Başkanımız

Sayın Ahmet Kara ile 7 yıldır çok uyumlu bir

şekilde çalışıyoruz.

Atak Akademi ile İstanbul Yelken Kulübü

bünyesinde eğitim vermek sizin için

ne ifade ediyor?

İstanbul Yelken Kulübü, 1952 yılında kurulmuş

çok köklü bir kulüp. İyi ki bu kulüpte

çalışıyorum. Ayrıca, bana zor zamanlarımdan

sonra çok kucak açtılar. Başkanlarımıza,

kulübüme gönül borcum çoktur.

Kendimi evimde hissediyorum.

Peki, eğitimlere gelirsek…

İçeriğinden bahseder misiniz?

Hafta içi olsun, hafta sonu olsun sürekli

denizdeyiz. Eğitimlerimizde iki periyot

var: Sabah 09.30-12.30 veya 13.30-16.30.

Bir de gece eğitimlerimiz oluyor. Gün

battıktan sonra 3 saat daha ders yapıyoruz.

Atak Akademi olarak 17-18 yaşından 70

yaşına kadar isteyen herkese Fenerbahçe

Burnu’ndaki yerimizde eğitim veriyoruz.

Ayrıca, İstanbul Boğazı’nda yaptığımız

faaliyetler de oluyor. Atak Akademi’deki

eğitimlerde amacımız; katılımcıların özgüvenlerini

arttırmak, iş birliği/takım ruhunu

geliştirmek, bu yolla bireylerin gerek iş

gerek özel yaşamlarında daha başarılı

olmalarını sağlamak.

Öğrencilerinizle İstanbul veya

Türkiye dışına da çıktınız mı?

Şu ana kadar en uzak İstanbul’dan Bodrum’a

ve Marmaris’e gittik. Yunanistan’a

da gitme planımız vardı, fakat pandemi

nedeniyle gerçekleştiremiyoruz. İnşallah bu

yaz olacak.

Eğitimleriniz kaç kişilik oluyor?

Bir teknede en fazla 4 kişi oluyoruz. Fakat

şehir dışına çıktığımız uzun yolculuklarda

kamara sayısına göre 5-6 kişi de uygundur.

Son olarak, kaç yıldır Kadıköy ilçesinde

yaşıyorsunuz? Kadıköylü olmak

sizin için ne ifade ediyor?

Son üç yıldır Ziverbey’de oturuyorum.

Emekli olduktan sonra Kadıköy’de yaşamak

çok iyi geldi. Yaşanılası bir semt, Kadıköylü

olmak bir ayrıcalık... İnsan kalitesi de çok

yüksek. Semt çarşısı insanı ferahlatıyor.

Bazı gittiğim yerler ise sabitleşti. Mesela,

Kızıltoprak’ta Alem İşkembe’de mutlaka çorbamı

içerim. Fakat bu pandemi döneminde

üzüldüğüm şeyler de oldu, birçok esnaf

kepenk indirdi.

74 : kadikoylife.com Ocak & Şubat 2022


Nostalji

Kadıköy’de Galatasaraylılar

ADNAN GİZ*

Önceden belirttiğimiz gibi, futbolun Kadıköy’de

gelişmesinde çayırların etkisi vardı.

Fenerbahçe’nin meşhur deyimle ezeli rakibi

Galatasaray, ilk yıllarında lokal ve saha sıkıntısı

çektiğinden onlar da Kadıköy’ün yolunu

tutacaktı. 1905’de Galatasaray Sultanisi’nde

doğan kulübün oyuncuları, antrenman için

Grande Cour’dan yararlanırlardı.

1906’da Gazhane Çayırı’nı kiraladılar.

Kuşdili’nde Lazar’ın kahvesinde soyunup

giyinirlerdi. İlk lokal, 1912’de 30 kuruş aylıkla

kiralanan İttihad Spor Kulübü’nün merdiven

altı oldu. Sonradan daha uygun yerler arandı.

Beyoğlu’nda iki oda, İttihad Spor Kulübü

binasında bir oda, Beyoğlu Balık Pazarı’nda

Faik Bey’in dükkânı gibi yerlere geçildi.

1925’den sonra bugünkü Hasnun Galip

Sokağı’ndaki binaya kavuşacak, 1938’de

buranın sahibi olacaklardı.

Gelelim, Galatasaray’ın Kadıköylü üyelerine.

Kulübün kurucusu ve 1 no’lu üyesi Ali Sami

Yen (1886-1951) Kandilli’de doğmuş, çocukluk

ve ilk gençlik yıllarını babası büyük

yazar ve dil bilgini Şemseddin Sami Bey’in

Erenköy’de, Galip Paşa Camii yanındaki

sokakta yaptırdığı köşkte geçirmişti.

Babasının 1904’de ölümünden sonra köşk

satılınca Ali Sami, Cumhuriyet dönemine

kadar kızkardeşi Samiye Hanım’la eniştesi

Raşid Bey’in Ethem Efendi Caddesi’ndeki

evinde oturdu. Galatasaray Lisesi’nde

futbol oynamaya başlayan ve Galatasaray

Kulübü’nü kurarak ilk başkanlık görevini

üstlenen Ali Sami, futbolu bıraktıktan sonra

hakemlik, antrenörlük ve yöneticilik yaptı.

Türkiye İdman Cemiyetleri İttifakı’nın kurucuları

arasında yer alarak başkanlığa seçildi.

15 kez Galatasaray Kulübü Başkanlığı’na

getirilerek, bu topluluğun başarıya ulaşması

için önemli çalışmalarda bulundu.

Yine kulübüne yıllarca hizmet veren Muslih

Peykoğlu (1905-1960), son yıllarını Moda’da

geçirmişti. Galatasaray’a son derece bağlı

olan Divan Üyesi Aziz Çınar Bey, Feneryolu’nda

doğmuş ve yaşamıştı. Futbolculardan

Bek Burhan Atak, kulüple aynı tarihte

dünyaya gelmiş eski bir Kadıköylüdür.

Yoğurtçu Köprüsü’nü geçince sol kolda dere

kenarındaki 1 numaralı evde uzun yıllar

oturdu. Köprünün genişletilmesi için ev

istimlâk edilince, Ziverbey semtine yerleşti.

1930-1940 yıllarında Galatasaray Birinci

Takımı’nda top oynayan ve on kez milli olan

Necdet Cici ile tanınmış kaleci Osman İncili

(1916) de doğma büyüme Kadıköylüdür.

Ali Sami Yen

Kendisinden 17 yaş büyük olan meşhur

Bekir Refet’in dayısıdır. Osman İncili, 1938-

1949 yılları arasında oynamıştı. Galatasaray’ın

ünlü oyuncularından Bülend ve Reha

Eken, ağabeyleri Danyal, genç sayılacak bir

yaşta ölen kaleci Erdoğan Atlıoğlu (1925-

1973), Kadıköy veya banliyösünde oturmuşlardı.

Bir ara bu kulübün forvetinde oynayan

Sarafim, Aziz Çınar Bey tarafından Muslih

Hoca’ya tanıtılmıştı. Sarafim, yaşlılık döneminde

Kadıköy Kooperatifi’nde çalışıyordu.

Galatasaray’ın kurucusu Ali Sami Yen’in babası, ünlü ansiklopedist ve

yazar Şemseddin Sami’nin Erenköy’deki köşkü.

*Adnan Giz’in “Bir Zamanlar Kadıköy” isimli kitabından alınmıştır.

Şüphesiz futboldan başka atletizm, güreş,

kürekçilik gibi spor dallarında başarılı

olmuş Kadıköylüler az değildir. Bu konuda

bir araştırma yapamadım. Bunlardan biri

olarak tanıdığım, ünlü güreş adamı Vehbi

Emre’nin Bostancı-Çatalçeşme’de köşkü

vardı. Son yıllarında Feneryolu’nda oturuyordu.

Beden yapısı ve mensubu olduğu

spor dalı bakımından kuvveti temsil eden

bu zat, pek halim ve nazik bir beyefendiydi.

Ocak & Şubat 2022 kadikoylife.com : 75


Life Magazin

BURAK SARIMOLA:

Yenilikçi ve aykırı

projelerin içinde

olmak istiyorum

PINAR BALTACI

Fotoğraf: ECE OĞULTÜRK

Televizyon ekranlarında en son “Savaşçı” dizisiyle

evlerimize konuk olan Oyuncu Burak Sarımola ile

Moda’da bir araya geldik. Uzun yıllardır Fenerbahçe’de

yaşayan oyuncu, bugünlerde özellikle dijital

projelere öncelik vererek, yepyeni çalışmalara

imza atıyor. Bunun yanında sokak hayvanlarının

yaşadığı mağduriyete ilişkin farkındalık yaratmak

adına mücadele de veren Sarımola, dergimize özel

açıklamalarda bulundu.

Eski projelerinin yanı sıra yepyeni çalışmaların

da müjdesini veren Burak Sarımola; “Eski devam

eden projelerimin yanı sıra yenileri de var. Uzun bir

süredir Tümay Özokur Akademi’de eğitim veriyor,

oyuncu koçluğu yapıyor, kamera önü oyunculuk

eğitimleri veriyorum. Özellikle oyunculuğa yeni

başlamış ya da başlayacak olan gençlere yönelik

eğitimlerde yer alıyorum. Bunun haricinde kendi

oyunculuk kariyerim hızla devam ediyor. Yenilikçi

ve aykırı projelerin içerisinde olmak istiyorum daha

çok. Kariyerime yeni bir yön çiziyor, özellikle dijital

platformlarla ilgileniyorum. Hâlihazırda dijitalde

gerçekleşmesini beklediğim birkaç projem var.

Bunların yanında bir tane uluslararası projeye hazırlanıyorum,

yine dijital ve festivallere gidecek bir

iş. Şu an çok detayına giremeyeceğim. Türkiye’de

ilk, Dünya’da ise ikincisi olacak bir proje. Yakın

zamanda o projenin çekimlerine başlayacağız,

sonrasında da diziye dönüşecek. Diğer taraftan benim

için çok özel olan bir sinema filmi görüşmem

var. Ben Beşiktaşlıyım, sinema filmi de onunla

ilgili. Bunun yanında mart ayında vizyona girecek,

yine Türkiye’de ilk olan bir proje var. ‘Agarta’ isimli

interaktif bir film oyunu... Farklı farklı aykırı projeler

var. Bugünlerde tüm bu alternatifleri değerlendiriyorum”

dedi.

76 : kadikoylife.com Ocak & Şubat 2022


Life Magazin

“Muhteşem Yüzyıl büyük bir proje ve marka, fakat oynadığım

karakter benim içime bir türlü sinmemişti. O anda iyi

olacağını düşünmüştüm, ancak istediğim gibi gitmedi ve

projeden ayrıldım. Kuruluş Osman’dan da aynı şekilde...”

“KARAKTERLERİN BENİ

HEYECANLANDIRMASI GEREKİYOR”

Proje seçimlerinde özelikle farklı gördüğü

işlere öncelik verdiğini dile getiren

Sarımola; “Farklı işlerin peşindeyim,

çünkü diğerlerini çok yaptım. Tam 34

senedir oyunculuk yapıyorum. Artık

beni projenin popülerliğinden öte

karakterin heyecanlandırması gerekiyor.

Tabii ki zamanında dizilerin popülerliğiyle

ilgilenerek girdiğim projeler oldu.

Ancak her defasında çok mutsuz hissettim

kendimi. Bu deneyimlerin ardından,

şu anda kariyerimi daha farklı şekillendiriyorum.

Sadece karakterin bana

katacaklarını düşüyorum, tüm arayışım

bu yönde. ‘Muhteşem Yüzyıl’ dizisinde

rol aldığım dönemde de buna yakın bir

sorun yaşadım. Muhteşem Yüzyıl büyük

bir proje ve marka, fakat oynadığım

karakter benim içime bir türlü sinmemişti.

O anda iyi olacağını düşünmüştüm,

ancak istediğim gibi gitmedi ve

projeden ayrıldım. Kuruluş Osman’dan

da aynı şekilde ayrıldım. Projeler büyük,

onlarla alakalı hiçbir sıkıntı yok ama

ben kendimi bu tarz durumların içerisinde

görmek istemiyorum. Zamanında

tecrübe edindim, hatalar yaptım, ancak

artık benden geçti ve hata yapmak

istemiyorum” diye konuştu.

TANINDIĞI ESAS PROJE:

“GÜLBEYAZ”

Rotamızı biraz daha eskilere çeviriyoruz.

Burak Sarımola’nın heyecanlı bir genci

oynadığı zamanlar. Bu kült dizinin Burak

Bey’in hayatındaki yeri de bir hayli özel:

“Gülbeyaz, bu zamana kadar en içime

sinen proje oldu. Kadrosuyla, hikâyesiyle…

Oraya kadar çok iş yaptım ama

Gülbeyaz, benim çıkış yaptığım projedir.

Hâlâ beni Gülbeyaz’daki çocuk olarak hatırlayanlar

var. Yakın zamandaki en özel

projem ise Savaşçı... Benim için milat bir

projedir. Ben yıllarca kötü karakteri çok

iyi oynayacağımı iddia ettim. Zaten yüz

olarak iyi karakterler oynamaya daha

yatkınım. O sebeple kötü rol benim için

daha zor olacaktı. Aktörlük esasında kendine

uzak karakterleri de oynayabilmek

ve onları yaşayabilmek.”

“SOKAK HAYVANLARINA

KATLİAM VE SOYKIRIM

YAPILMASIN!”

Sarımola’nın gündeminde bugünlerde bir

de sokak hayvanlarına yaratılan mağduriyet

var. Geçtiğimiz haftalarda yasaklı köpek türlerinin

kısırlaştırılarak kayıt altına alınmalarıyla

alakalı kararın ardından başlatılan tepki

etkinliklerine aktif olarak katılan oyuncu,

yaşanan süreci şu sözlerle özetledi: “Benim

bugünlerde gündemim tamamen canlarla

ilgili, ortada insani bir durum var. Ben hayatımda

hiçbir konuda aktivist biri olmadım.

Hatta kendimi de apolitik olarak tanımlarım,

ancak ilk defa bir konuda kendimi öne

çıkmak zorunda hissettim. Hayvanlarla

ilgili konulara daima duyarlı biriydim, fakat

şimdi topluma da farkındalık yaratmak

zamanı. Bu konuda verdiğim mücadeleden

dolayı kısa sürede birileri korktuğu, sesini

çıkartamadığı için ‘kahraman’ ilan edildim.

Kadıköy’de geçtiğimiz günlerde yasaklı

ırklar ve sokak köpeklerine ilişkin bir basın

açıklaması yaptık. İlk defa böyle kitlesel bir

açıklamaya katıldım, iyi ki de katılmışım.

Bunun yanında sık sık canlı yayınlar yaparak,

hem sesimizi duyurmaya çalışıyor hem

de herkesi ses çıkartmaya çağırıyoruz. Bu

anarşik ve siyasi bir hareket değil, tamamen

canlar için verilen bir mücadele. Bir katliam,

soykırım yapılmasın diye. Çocuğumun

yüzüne utanç duymadan bakabilmek için

elimden gelen tüm mücadeleyi vermeye

devam edeceğim.”

“DUYUN, FARK EDİN, KORKMAYIN!”

Sayfalarımız aracılıyla insanlara da seslenen

oyuncu, sözlerini şöyle sonlandırdı: “Duyun,

fark edin ve korkmayın! Bu korkulacak bir

hareket değil. Yasa yanlış bir yasa değil, sadece

yanlış uygulanıyor. Sayın Cumhurbaşkanımızın

açıklaması, barınakların iyileştirilmesi

ve sokak hayvanlarını bu barınaklara

alınmasıyla alakalıydı. Açıklamadan negatif

bir sonuç çıkarmadım açıkçası, ancak

belediyelerin uygulamaları yanlış. Bunun

yanında kendini sorumlu zanneden birkaç

zatın ortaya çıkıp hayvanlara işkence etmesi

ve hatta öldürmesi, vahşete ve katliama

dönüştü. Diğer taraftan, şu an barınaklarda

maalesef yeterli yer yok. Yasaklı ırkları dahi

karşılayabilecek kapasitede değiller. O köpekleri

bizlere söylemeden uyutacaklar ve

inanın bu bir soykırım. Esas davamız şu an

sesimizi duyurmak. Ben de bu çalışmaların

öncülerinden oldum. Çok güzel tepkiler alıyorum

vatandaşlardan, bu yönüyle herkesi

bu dayanışmaya çağırıyorum. ‘Ben, ben,

ben’ fikrinden çıkıp biz, sokaktaki canlarımız

için de birlik olmamız gerekiyor.”

Ocak & Şubat 2022 kadikoylife.com : 77


Life Magazin

FUNDA GÜRAY:

Influencerlık yakın gelecekte bitmez!

PINAR BALTACI

Funda Güray, dijitalleşen yeni dünyaya

kısa sürede uyum sağlayan oyunculardan.

Diziler ve reklam filmlerinin yanı sıra bugünlerde

TRT’de çocuk programı sunan başarılı

oyuncu, aynı zamanda sosyal medyadaki

içerikleriyle de lifestyle tarzı influencerlığın

güzel bir örneğini sunuyor.

Hem oyunculuk zamanlarını hem de

dijitalleşen dünyayı konuştuğumuz Güray;

“Sürekli bir gün Instagram’ın ve buradaki

influencerların biteceği söyleniyor, ancak

reklamcılık mezunu olarak yakın bir gelecekte

öyle olacağını hiç sanmıyorum” diyor.

Siz de yolu Müjdat Gezen’den geçen

oyunculardansınız. Bu okuldaki

deneyimlerinizi ve Kadıköy günlerinizi

nasıl anlatırsınız?

Müjdat Gezen, hayatımdaki en tatlı deneyimlerden

biridir; hem öğrenip hem eğlendim

hem de dizilere geçişim buradaki eğitimimle

oldu diyebilirim. Kadıköy’de esas vakit geçirdiğim

dönem ise üniversiteye hazırlandığım

yıldı, çünkü dershanem Bahariye’deydi. Şimdiki

hâlinden biraz daha sakindi ama Moda

her zaman vazgeçilmezim olmuştur. Kendine

ait bir dokusu var. Plakçılar, vintage mağazalar,

tatlı küçük kafeler, dokusu bozulmamış

sokaklar bana huzurlu hissettiriyor.

Biraz da sosyal medyayı konuşalım.

Sosyal medyada benim de uzun

süredir takipte olduğum hoş içerikli

bir sayfanız var. Okuyucularımız

için paylaşımlarınızı ve sayfayı nasıl

tasarladığınızı anlatır mısınız?

Çok teşekkürler, böyle yorumlar alınca

mutlu oluyorum. Ben aslında pek sosyal

medyayı kullanan birisi değildim, ancak dijitalleşme

hayatımızın odak noktası olmaya

başlayınca kendimi içinde buldum. İstanbul

Üniversitesi’nde “Dijital Pazarlama ve Sosyal

Medya Uzmanlığı” eğitimine gittim. Yavaş

yavaş farklı fikirlerle başlayıp, sonunda

lifestyle bir tarz oluşturdum. Takipçilerimle

deneyimlerimi paylaşmak, onlarla birebir

iletişim hâlinde olmak güzel. Tasarım konusuna

gelince, aslında içerik üreticisiyiz her

birimiz; günü planlayarak yaşıyoruz, spontane

şeylerde bile bir içerik oluşturuyoruz

diyebilirim. Lifestyle bir sayfam olduğu için

kombinleri, gidilecek mekânları önceden

belirleyip ilerliyorum.

Dijital üreticilik, influencerlik özellikle

pandemi sürecinde bir hayli yükselişe

geçti. Bunun sebeplerini ve geldiği

noktayı nasıl anlatırsınız?

Aslında dijital pazarlama yükselişteydi,

ancak pandemiyle birlikte herkes dijitalleşince

biraz daha arttı. Geleneksel (TV,

billboardlar, vs.) reklam bütçeleri yeni nesil

reklama kaydı ve bunun en temel ayağı ise

influencerlar. Sürekli bir gün Instagram’ın ve

buradaki influencerların biteceği söyleniyor,

ancak reklamcılık mezunu olarak yakın bir

gelecekte öyle olacağını hiç sanmıyorum.

Yakın zamandaki projelerinizden

bahseder misiniz?

Şu an TRT Çocuk’ta “Variloto” isimli çocuk

yarışma programını sunuyorum. Çocuklarla

birlikte bir işte olmak çok keyifli gerçekten,

enerjime enerji katıyorlar. Onun dışında

influencerlığa devam ediyorum. çünkü severek

yapıyorum. Görüştüğüm bir iki proje

var, ancak henüz net değiller. Bakalım ben

de ara verdikten sonra dizileri özledim, geri

dönebilirim.

Son olarak neler söylemek istersiniz?

Çok teşekkür ederim. Her şeyin yolunda olduğu,

hepimizin yüzünün güldüğü, sağlıklı

günlere diyorum...

78 : kadikoylife.com Ocak & Şubat 2022


CYAN

C M Y

K

BLACK

parıltı basım

PRINTING & PRESS

MODERN BASKI HİZMETLERİ

Aa

MAGENTA

YELLOW

PVC METALİZE KARTVİZİT

YIL

KİŞİYE ÖZEL PLAKA BASKI

Yüksek tirajlardaki renkli ve siyah beyaz

işleriniz için çözüm üretiyoruz.

Kaliteli hizmet, hızlı teslimat.

0552 104 50 88

www.pariltibasim.com

bilgi@pariltibasim.com


Cemiyet | Yaşayan Kadıköy

Hedef sonsuza dek mutluluk!

Türk Armatörler Birliği kurucularından Şükrü Göksu’nun torunu

Göksu Diren ile Gemi İnşa Mühendisi Volkan Demirci’nin düğünü,

geride bıraktığımız 8 Ocak 2022 tarihinde The Green Park Hotel

Pendik’te yapıldı. Çiftin nikâh şahitliklerini 1990’li yılların efsane ismi

Milli Futbolcu, Teknik Direktör Hami Mandıralı ile Türkcan Yapı Genel

Müdürü Murat Yertürk yaptı.

Volkan Demirci ile hayatını birleştiren Göksu Diren, “Hedef sonsuza

dek mutluluk” dedi. 2018 yılında bir doğumgünü partisinde tanışan

çift, 2021 yılının 16 Ekim tarihinde nişan yüzüklerini takmıştı.

80 : kadikoylife.com Ocak & Şubat 2022


Gastronomi

Göztepe’de 500’e yakın ürün çeşidi ve geniş şarap kavıyla

“CASA BOTTİ”

YAZI & FOTOĞRAFLAR: REHA KADAK

Bölgemizin en önemli semtlerinden Göztepe, son zamanlarda

yeme-içme mekânlarıyla adından söz ettiriyor. Bu

mekânlardan biri de 500’e yakın ürün çeşidi ve yerli-yabancı

geniş şarap kavıyla Casa Botti…

Casa Botti, bölgede açılan ilk şarap butiği. Mekân sadece

şarap değil, aynı zamanda şarap yanına gurme peynir çeşitlerinden

kadehlere, şarap aksesuarlarından şarap kitaplarına

kadar geniş bir seçeneği de içerisinde barındırıyor.

Mekânın kurucusu Çiğdem Şentuna ile keyifli bir söyleşi

gerçekleştirdik.

Casa Botti, Anadolu Yakası’nda adından söz ettiren bir

marka oldu. Casa Botti, ne zaman ve nasıl kuruldu?

Casa Botti, 2020 Kasım ayında kuruldu ama gerekli izinlerin

alınması ve pandemiden kaynaklanan kapanmalardan dolayı

Mayıs 2021’de açıldı.

Az önce de bahsettiğimiz gibi, bölge halkı markanızı

benimsedi. İlk tepkiler nasıl oldu?

Mağazamıza gelenlerden çok güzel yorumlar alıyoruz. Öncelikle

yurt dışındaki butik şarap mağazalarına benzediğini ve

konsept olarak daha önce Kadıköy civarında böyle bir yer görmediklerini

belirtiyorlar. Ayrıca ortamın çok samimi oluşu ve

şarabı çok iyi yansıttığı da gelen güzel yorumlardan bazıları.

Casa Botti’nin geniş bir kavı mevcut.

İçerikte hangi çeşitler yer alıyor?

Casa Botti’de farklı segmentlerde 60 civarı üreticinin 500’e

yakın ürün çeşidi bulunuyor. Kavımız ağırlıklı olarak Türk

üreticilerin şaraplarından oluşuyor. Yabancı şaraplarda da

bölgesini en iyi temsil eden üreticilerin şaraplarını bulundurmaya

özen gösteriyoruz.

Çiğdem Hanım, uzun süre yurt dışı deneyiminizden

sonra yeniden İstanbul’dasınız. Sizi biraz

tanıyabilir miyiz?

Uzun süredir uluslararası deniz taşımacılığı sektöründe

çalıştıktan sonra, hobim olan şarapla ilgili eğitimlere katılmaya

başladım. Wine & Spirit Education Trust (WSET)’in

üçüncü aşamasını da bitirdikten sonra, şu anda International

Sommelier Guild Intermediate Wine Certification

(ISG IWC) eğitimlerime halen devam etmekteyim. Şarap

Uzmanları Derneği ve birkaç profesyonel tadım grubunun

da üyesiyim.

Müşterileriniz daha çok hangi çeşitlere ilgi gösteriyor?

Müşteriler, genellikle her yerde göremedikleri Türk butik

üreticilerin şaraplarını merak ediyorlar. Biz de elimizden

geldiği kadar yeni üreticiler ve ürünleri hakkında bilgi vermeye

çalışıyoruz.

Şarap dışında farklı ve yan ürün satışlarınız da var.

Casa Botti’de ne gibi çeşitler bulunuyor?

Mağazamızda ayrıca şarap ile ilgili kitaplar, şarap aksesuarları,

kadehlerin yanı sıra yöresel peynir ve şarküteri ürünleri

ile şaraba eşlik eden geniş bir ürün yelpazesi bulunmakta.

Casa Botti

Caddebostan Mh. Prof. Dr. Hulusi Behçet Cad. Zadil Apt. No:6 Kadıköy

Tel: (0539) 841 88 86 – www.casabotti.com – Instagram: @casa.botti

Ocak & Şubat 2022 kadikoylife.com : 81


Gastronomi

Kadıköy’den çıkan bir artizan çikolata markası;

“Läcker Chocolates”

REHA KADAK

Kadıköy ve çikolata, son zamanlarda bir arada

anılıyor. İki Kadıköylü genç girişimci Nur

Ellialtıoğlu Deniz ve Egehan Deniz’in ilçemizde

kurdukları, artizan çikolata çeşitlerini

bünyesinde barındıran Läcker Chocolates;

hammadde kalitesi, çeşitleri ve sunumlarıyla

adından oldukça söz ettiriyor.

Läcker Chocolates, çok yeni bir marka.

Markanın kurucuları olarak sizler de

yeme-içme sektörüne yeni katılan

isimlersiniz. Sizleri tanıyabilir miyiz?

Nur Ellialtıoğlu Deniz: Öncelikle bize yer

verdiğiniz için teşekkür ederiz. Gıda sektörüne

girmeden önce, son üç senedir kurucusu

olduğum sosyal medya ve dijital ajansını

yönetmekteyim.

Egehan Deniz: Lise ve üniversite eğitimimi

Amerika’da tamamladım. Daha sonra Amerika

ve Türkiye’de birçok çok uluslu şirketin

satış, marka ve e-ticaret departmanlarında

deneyim edindim. Özel sektör kariyerimin

ağırlıklı kısmı gıda sektöründe geçti. Läcker’i

kurmamızla birlikte özel sektörü bırakarak,

markaya yoğunlaşma kararı aldım.

Peki, markanın kuruluş süreci nasıl

gerçekleşti?

N.E.D.: Bizler Kadıköylüyüz. Läcker Chocolates

da Kadıköy’de kurulan bir marka. Läcker

ne kadar yeni bir marka olsa da kökeni,

ailemizin bu sektörde uzun süredir bulunmasına

dayanmakta. Buradan aldığımız güç,

Egehan’ın gıda sektöründeki deneyimi ve

bizim “Studio Fiftysix” ajansı olarak tecrübemiz,

Läcker’in hayata geçmesini sağladı.

Läcker, bir çikolata markası.

Çeşitler ve çalışmalarınız hakkında

bilgi verebilir misiniz?

N.E.D.: Läcker, endüstriyel çikolata ürünleri ile

son tüketime uygun ürünleri tek çatı altında

toplayan bir marka. Türkiye’de bu vizyon ve

konseptte tek çatı altında ilerleyen başka bir

marka bulunmamakta. Endüstriyel ürünlerin

bulunduğu “Läcker Mutfak” kategorimiz ile

en kaliteli endüstriyel çikolata ürünlerini mutfaksever

ile buluşturuyoruz. Bunun haricinde

lokal işletmeler ve artizan şefler bizim için çok

değerli. Olağanın dışına çıkmaları, yenilikten

korkmamaları ve en iyi içerikleri müşterilerine

sunmak istemeleri sebebiyle, bu tarz şef ve

işletmeler ile yakın bağlar kurmaya çalışıyoruz.

E.D.: Aynı zamanda kendi kuvertürlerimizden

üretilmiş artizan çikolata serimiz mevcut.

Biz burada kendi hammaddemizden

ne kadar güzel bir çikolata yaratılabileceğini

göstermek istedik. Bu kategori çikolata

severlere ne kadar hitap etse de aynı

zamanda son zamanlarda hızla büyüyen

butik çikolata markalarına da ilham kaynağı

olmasını istedik.

Çikolata

dünyaca sevilen bir tat,

ülkemizde de öyle. Dünyanın

her yerinde artizan çikolatalardan

tutun da marketlerde basit bir tüketim

gıdası olarak satılan çikolata çeşitleri

ve markaları mevcut. İyi bir çikolata

dediğimizde ne anlıyoruz?

N.E.D.: İyi bir çikolata için en kritik üç madde

sayabiliriz; bunlar hammadde kalitesi,

üretim süreci ve tutarlılığıdır. Bugün ne yazık

ki birçok çikolata olarak satılan ürünün

içerisinde kakao yağına bile rastlanamamakta.

Biz tüketici gözüyle içerisinde kakao

yağı hariç bir yağ kullanılmış çikolatayı

denemek için bile olsa asla tüketmiyoruz.

Läcker markasına tüketiciler nasıl

ulaşabilir? Nerelerde satışınız yapılıyor?

N.E.D.: Läcker oldukça genç bir marka.

Şu anda kendi websitemiz olan

www.lackerchocolates.com üzerinden

satışlarımızı gerçekleştiriyoruz. Bunun haricinde

bölgemizde Flan Bakery, Büyük Kulüp,

Naive Floral, Casa Botti ve ayrıca Avrupa Yakası’nda

Mae Zae ile Trendyol, Hepsiburada

gibi platformarlarda da belirli ürünlerimizin

satışı gerçekleşmekte.

Läcker Chocolates

Instagram: @lackerchocolates

Web: www.lackerchocolates.com

82 : kadikoylife.com Ocak & Şubat 2022


Yaşayan Kadıköy | Cemiyet

2021 yılına damga vuran,

CHP kadrolarını buluşturan düğün

Kadıköy’de 2021 yılının en çok konuşulan

düğünlerinden biri, Gökpınar Ailesi’nin

CHP’nin efsane kadrolarını buluşturduğu

düğün olarak kayıtlara geçti. Kadıköy Belediye

Meclisi’ne beş dönemdir seçilen, hâlen

Kadıköy Belediyesi’ni İstanbul Büyükşehir

Belediyesi’nde temsil eden Meclis Üyesi

Hasan Gökpınar’ın oğlu Burak Gökpınar’ın,

önemli tanıkların şahitliğinde Cansu Tokay

ile hayatını birleştirdiği düğün hâlâ konuşuluyor.

CHP KADROLARINDAN YOĞUN KATILIM

Çiftin düğünleri eylül ayının son haftasında,

Gökpınar Ailesi’nin sahibi olduğu

Suadiye’nin ünlü balık mekânı Çatana’da

gerçekleşti. Çok sayıda davetlinin katıldığı

düğünde, nikâhı Kadıköy Belediye Başkanı

Şerdil Dara Odabaşı kıydı. CHP İstanbul

İl Başkanı Canan Kaftancıoğlu, Hüsamettin

Özkan, CHP Genel Başkan Yardımcısı

Oğuz Kaan Salıcı, CHP İstanbul Milletvekili

İlhan Kesici, Lütfü Topaç, Umut Berkay

Çiçek ve Canan Özdemir’den oluşan

CHP kadroları, nikâhın tanıkları olarak

nikâh defterini imzaladılar. Ardından

nikâh cüzdanını teslim görevi, eski Devlet

Bakanlarımızdan Hüsamettin Özkan’a

verildi. Özkan; “Hayat boyu birlikteliğinizin

bu belgesini, hayat boyu mutluluk

dileklerimle veriyorum” diyerek, alkışlar

eşliğinde nikâh cüzdanını gelin Cansu

Gökpınar’a teslim etti.

Düğünün davetlileri

arasında bizler de

vardık. CHP İstanbul

İl Başkanı Canan

Kaftancıoğlu, Kadıköy

Life Dergisi Genel

Yayın Yönetmeni

Canan Toprakkaya,

Kadıköy Life Dergisi

Yazı İşleri Müdürü Av.

İrem Toprakkaya...

Ocak & Şubat 2022 kadikoylife.com : 83


Cemiyet | Yaşayan Kadıköy

Kılıçdaroğlu’nun Kadıköy günü

Cumhuriyet Halk Partisi Genel Başkanı

Kemal Kılıçdaroğlu, yeni yılın ilk pazar gününü

“Kadıköy günü” olarak değerlendirdi.

Cumartesi akşamı Habertürk TV’de Fatih

Altaylı’nın sunduğu “Teke Tek” programına

katılmak üzere İstanbul’a gelen Kılıçdaroğlu,

pazar gününün tamamını Kadıköy’de

geçirdi.

İlçe Başkanı Ali Narin de eşlik etti. Ana

Kadıköy Grubu Başkanı Şeref Ekşi’nin ev

sahipliğinde basına kapalı olarak gerçekleşen

kahvaltıya, grup üyelerinden 60 kişi

katıldı. Bunlar arasında Sedat Tavukçuoğlu,

Nükhet Gözübüyük, Mutahar Kotevoğlu,

Falih Özgür, Nezih Özgür, Cevat Akova gibi

isimler yer aldı.

Buluşma sonrasında Ana Kadıköy Grubu Başkanı

Şeref Ekşi, Kemal Kılıçdaroğlu’na Paşabahçe’nin

“Antika Serisi” olarak ürettiği yazı takımını günün

anısı olarak hediye etti.

Kemal Kılıçdaroğlu, güne Büyük Kulüp’te

kahvaltı ile başladı. Bir anlamda Kadıköy’ün

“Akil İnsanlar Grubu” olarak da

adlandırılabilecek Ana Kadıköy Grubu’nun

davetlisi olarak katıldığı buluşmada

Kılıçdaroğlu’na Kadıköy Belediye Başkanı

Şerdil Dara Odabaşı, CHP İstanbul İl Başkanı

Canan Kaftancıoğlu ve CHP Kadıköy

ÖDÜL TÖRENİNE KATILARAK

KAZANANLARA ÖDÜLLERİNİ VERDİ

Sonrasında Caddebostan Kültür Merkezi’ne

geçen Kemal Kılıçdaroğlu, burada

ödül törenine katılarak kazananlara

ödüllerini verdi. CHP İstanbul İl Başkanlığınca

sağlık çalışanlarına ithafen “Korona

Günlerinde Umut” başlığıyla düzenlenen

Büyük Kulüp ev sahipliğinde gerçekleşen kahvaltıda

Kılıçdaroğlu, çalışanlarla da tek tek tanışarak

teşekkürlerini iletti. Bu isimler arasında Mualla

Dalbudak Özmen de vardı.

“1. Güzel İstanbul Fotoğraf Yarışması” ve

“2. İstanbul Öykü Yarışması” ödül töreninde

önemli bir mesaj da veren Kılıçdaroğlu,

sanata artık “yumuşak güç” denildiğini

belirterek; “Eğer bir ülke sanat konusunda

güçlü ise dünyanın her tarafına sesini

duyurabiliyor” dedi.

84 : kadikoylife.com Ocak & Şubat 2022


Yaşayan Kadıköy | Cemiyet

Türk Üniversiteli Kadınlar Derneği 72 yaşında!

1949 yılının aralık ayında Türkiye Cumhuriyeti’nin

ilk ve önder üniversite mezunu kadınları

tarafından kurulan, kurucu üyeleri arasında

Süreyya Ağaoğlu, Sara Akdik, Şevket Fazıla Giz,

Nüzhet Gökdoğan gibi isimlerin yer aldığı Türk

Üniversiteli Kadınlar Derneği (TÜKD), 72. yaşını

kutladı. Büyük Kulüp’te gerçekleşen kutlamaya,

TÜKD Ataşehir Şubesi ev sahipliği yaptı.

Son derece renkli geçen buluşmaya; derneğin

Adana, Ankara, Bursa, Isparta, İzmir, Yalova gibi

illerimizde bulunan şubelerinin temsilcileri ile

İstanbul şubelerinin temsilcileri katıldı.

“HEDEFİMİZ, 2022 YILINDA

35 ŞUBEYE ULAŞMAK”

Türk Üniversiteli Kadınlar Derneği Genel

Başkanı Hülya Yüksel, etkinlikte yaptığı konuşmada

2021 yılını 28 şubeye ulaşmış bir sivil

toplum kuruluşu olarak kapattıklarını, ancak

2022 yılında 35 şubeye ulaşmalarının hedefleri

arasında olduğunu söyledi. Büyümenin ve genişlemenin

kontrollü biçimde, hedeflerinden

ve ilkelerinden taviz vermeden gerçekleştirilmesini

planladıklarını aktaran Yüksel; “Gelecek

için de son derece umutluyuz. Yeni bir yıla,

yeni umutlarla başlıyoruz. Yeni yılın başta

sağlık olmak üzere, mutluluk ve bereket dolu

günler getirmesini diliyorum” dedi.

SÜREYYA AĞAOĞLU ÇOCUK DOSTLARI

DERNEĞİ KONUK OLDU

Buluşmanın konukları da vardı. Süreyya

Ağaoğlu Çocuk Dostları Derneği Başkanı

Etkinliğin bir başka önemli

konuğu da Av. Lerzenur

Elik idi. Yazdığı “Kadının

Hukukta Yol Haritası”

adlı kitap ile kadınların

yaşadıkları sorunlar

karşısında bir yol haritası

sunan ve büyük ilgi gören

kitabının tüm satış gelirini

Türk Üniversiteli Kadınlar

Derneği’ne burs fonlarında

kullanılmak üzere bırakan

Elik’e teşekkür edildi.

Tevfik Kerem Akyol, konuşmasında şunları

ifade etti: “1949 yılında yine aynı amaçlara

yönelik kurulmuş bir derneğin temsilcisi

olarak, bugün burada aranızda olmaktan

çok mutluyum. Bundan üç yıl önce bir araya

geldiğimizde, birlikte neler yapabiliriz sorusundan

yola çıktık ve Eskişehir ilimizde burs

verebilme imkânlarına dahil olduk.”

Buluşma sonrasında Süreyya Ağaoğlu Çocuk Dostları Derneği Başkanı Tevfik Kerem Akyol’a bir teşekkür plaketi

verildi. Plaketi, Türk Üniversiteli Kadınlar Derneği Genel Başkanı Hülya Yüksel ile TÜKD Ataşehir Şubesi Başkanı

Prof. Dr. Nilgün Arun birlikte takdim ettiler.

Ocak & Şubat 2022 kadikoylife.com : 85


Cemiyet | Yaşayan Kadıköy

Engin Kalaycıoğlu önderliğinde kurulan “Merdivenköy’ün Çınarları”

grubunun üyeleri arasında İbrahim Kuru, Cemil Top, Mahinur Ercan

Çoker, Refik Filiz, Aycan Özbilen, Bayram Top gibi isimler var.

“MERDIVENKÖY’ÜN ÇINARLARI”

YENIDEN KÖK SALIYOR

Göztepe ile birlikte anılıyor olması nedeniyle

Göztepe’nin gölgesinde kalan, ancak

tarihi Göztepe’den çok daha eski olan

Merdivenköy Mahallesi’nin çınarları yeniden

kök salıyor. Semt sakinleri, oluşturdukları

“Merdivenköy’ün Çınarları” grubu ile hem

bölgenin geçmişini hem de mahalle kültürünü

geleceğe taşıyor.

Zaman zaman geçmişten ve günümüzden

fotoğraflarını paylaştığımız Engin Kalaycıoğlu

önderliğinde kurulan grubun üye

sayısı şimdiden 900’ü buldu. Grup, ilk kısıtlı

fizik buluşmasını yeni yılın ilk haftasında

gerçekleştirdi. TCDD Fenerbahçe Sosyal

Tesisleri’nde düzenlenen buluşma son

derece renkliydi. Tabi konuşulan konuların

başında, 1960’lı-70’li yılların siyah beyaz

günleri yer aldı.

BİNLERCE FOTOĞRAF VE OBJE

Arşivinde eski yıllara ait binlerce fotoğraf ve

obje bulunduran Engin Kalaycıoğlu, grubun

oluşum amacını ise şöyle açıkladı: “Yaşadığımız

dünyada bizler kuşak olarak milenyum

dahil çok büyük devrimlere tanıklık ettik. Bu

birikimlerimizin gelecek kuşaklara aktarılması

misyonu ile bu grubu oluşturduk. Bir

başka amacımız da Merdivenköy mahallemiz

ve çevresine hizmette bulunmak.”

Engin Kalaycıoğlu, İbrahim Kuru ve Cemil Top.

AİLE ÇATANA’DA

BULUŞTU

İstanbul Gençlik ve Spor İl Müdürlüğü

görevi sırasında spor adına önemli

başarılara imza atan Vedat Bayram’ı,

Çatana Balık’ta ailesiyle birlikte

görüntüledik. “Mekânı evim gibi kabul

ediyorum” diyen Bayram, ayda en az bir

kez mutlaka Çatana’ya geldiğini belirtti.

Orhan Korkusuz, Naşit Bayram, Muazzez

Bayram, Ayla Bayram, Dilek Korkusuz ve

Vedat Bayram.

86 : kadikoylife.com Ocak & Şubat 2022


Yaşayan Kadıköy | Cemiyet

Tepe Emlak Yatırım, 25. yılını

iş ortaklarıyla Tepe Nautilus’ta kutladı

Organize perakende sektörünün köklü

şirketlerinden Tepe Emlak Yatırım, 25.

yılını kutlama etkinlikleri kapsamında

Tepe Nautilus’ta iş ortakları, çalışanları ve

paydaşlarıyla bir araya geldi. Tepe Emlak

Yatırım Yönetim Kurulu Başkanı Hayal

Olcay; “25 yılda binlerce fikir, proje ve istihdam

yaratmış olmaktan gurur duyuyoruz”

derken, Tepe Emlak Yatırım Genel Müdürü

Deniz Bozan ise; “Değişen alışveriş alışkanlıklarına

uyum sağlarken, ziyaretçilerimizin

Hayal Olcay

temiz havada keyifli vakit geçirmesi için

fonksiyon değişikliklerine odaklandık”

söyleminde bulundu.

25 YILLIK BİLGİ BİRİKİMİ VE

TECRÜBENİN BAŞARISI

İstanbul’un ilk AVM’lerinden biri olarak Anadolu

yakasının kalbinde 2002 yılında hayata

geçirilen Tepe Nautilus’un yemek katında yer

alan Tepe Teras’ta çalışanları ve iş ortaklarıyla

bir araya gelen Tepe Emlak Yatırım Yönetim

Kurulu Başkanı Hayal Olcay, şunları ifade etti:

“25 yıldır Bilkent Holding çatısı altında,

organize perakende sektöründe ilkleri

başarmış ve birçok başarılı projeye imza

atmış olmanın gururuyla çalışmalarımızı

sürdürüyoruz. Alışveriş merkezi ve ticari

alanlarda sürdürdüğümüz yönetim,

kiralama ve konsept danışmanlığı hizmetlerinde

strateji odaklı düşünüp, fark yaratmayı

amaçlıyoruz. ‘Daha ileriye, en iyiye’

felsefesini benimseyerek, güçlü ilişkiler ve

yenilikçi fikirlerin geleceğe en büyük yatırım

olduğuna inanıyoruz.”

GÜNÜN İHTİYAÇ VE BEKLENTİLERİNE

UYGUN RENOVASYONLAR

Tepe Emlak Yatırım Genel Müdürü Deniz

Bozan ise Türkiye’nin ilk tematik AVM’si

Tepe Nautilus’un deniz teması, büyük akvaryumları

ve her katta bir parçası bulunan

deniz feneriyle dönemin en ilgi çekici yaşam

merkezlerinden biri olduğunu hatırlatarak;

şu açıklamaları yaptı:

Deniz Bozan

“Son yıllarda günümüzün ihtiyaç ve beklentilerine

uygun olarak yenilediğimiz Tepe

Nautilus, bugün hâlâ İstanbulluların en

fazla rağbet gösterdiği mekânlar arasında

yer alıyor. Bugüne kadar sürdürülebilirlik ilkemiz

doğrultusunda pek çok projeye hayat

verdik. Şirketimizin kuruluş yıldönümünde

de doğayı korumaya yönelik farkındalık

yaratmak amacıyla çok değerli bir çalışmaya

imza atıyoruz. Ecording ile yaptığımız

işbirliğiyle, ulaşılması zor alanlarda insansız

hava araçları ecoDrone’larla binlerce tohum

topu atışı gerçekleştiriyoruz” değerlendirmesinde

bulundu.

Ocak & Şubat 2022 kadikoylife.com : 87


Cemiyet | Yaşayan Kadıköy

MALİ MÜŞAVİRLERDEN

ÇİFTE KUTLAMA

Yeminli mali müşavirler, oldukça zorlu geçen bir yılı geride bırakmış

olmanın yorgunluğunu harika bir balık ziyafeti ile gidermeye

çalıştılar. Sahilyolunun ödüllü balık mekânı Calipso’da gerçekleşen

ziyafet, aynı zamanda Senkron Bağımsız Denetim Şirketi’nin

7. yılının kutlaması özelliğini de taşıyordu.

Fedai Aydın, Sadık Demir, Sinan Aydın, Orhan Bal, Cemal Karaoğlu,

Hüseyin Baykara ve Türker Cedimağar.

Senkron Bağımsız Denetim’in ortakları Calipso’dan öylesine memnun kaldılar

ki, bir türlü mekândan ayrılmak istemediler. Yeminli mali müşavirler, gecenin

ilerleyen saatlerine kadar şömine karşısında kahve keyfini sürdürdüler.

41. YILDA BİR SAYFA

RÖPORTAJIMIZ VAR

Yurt içi ve yurt dışında önemli projelere

imza atan Temeltaş İnşaat’ın sahiplerinden

Mustafa & Melek Temeltaş çifti, 40’ıncı evlilik

yıldönümlerini Moda Deniz Kulübü’nde yakın

dostları ile birlikte kutladılar. Gelecek yıl

kutlayacakları 41. yıldönümünde bir sayfalık

röportaj için şimdiden rezervasyonumuzu

yaptırdık. Ertan Tümay, Yasemin Tümay,

Hamza Aydın, Fatma Aydın, Süreyya Çetin,

Deniz Çetin, Melek Temeltaş ve

Mustafa Temeltaş.

MUTLULUKLA NİCE YILLARA

Besteci ve yorumcu kimliğiyle tanıdığımız Kadıköylü komşularımızdan Erdinç Erişmiş’in

Hilton Istanbul Maslak’ın “Zaxi” adlı mekânında sahne alacağını öğrendiğimizde,

hemen rezervasyonumuzu yaptırdık. Büyük bir keyifle kendisini izlerken, programına

ara verip eşi Begüm Hanım’ın bulunduğu masaya giden Erdinç Bey’in eşinin başından

güller dökmesi ile çiftin 19. evlilik yıldönümleri olduğunu öğrendik. Kendilerine mutlulukla

nice yıllar diliyoruz.

88 : kadikoylife.com Ocak & Şubat 2022


KADIN EMLAK DANIŞMANLARI

“MARKA BİZİZ” DİYOR

Bağdat Caddesi bölgesinde çalışan, sayıları 100’den fazla kadın

emlak danışmanı olduğunu biliyor muydunuz? İşte bunların

bir bölümü, kendi aralarında “Marka Biziz” adını verdikleri bir

grup oluşturdular. Pek çok alanda işbirliği içerisinde olan ve

sosyal yaşamlarında da çoğu kez birlikte hareket eden grup

üyeleri, geride bıraktığımız yılın yorgunluğunu düzenledikleri

eğlence dolu bir gece ile attı.

“Marka Biziz” diyen kadın gayrimenkul danışmanlarının Caddebostan

Zerdeli Restaurant’ta gerçekleştirdikleri kutlama son derece renkliydi.

AKGÜN ÇİFTİ ANNELERİNİ

KALBUR’DA AĞIRLADI

Levent & Sena Akgün çifti, yılbaşı gecesi birlikte olamadıkları

annelerine ocak ayının ilk haftasında Kalbur’da kebap ziyafeti

verdi. Güner & Mehmet Bulut çifti de onlara eşlik eden isimler

arasındaydı.

Ocak & Şubat 2022 kadikoylife.com : 89


Cemiyet | Yaşayan Kadıköy

BUSADER İSTANBUL

ARALIKSIZ

ÇALIŞIYOR

Bursa Sağlık ve Eğitim Gönüllüleri Derneği’nin

(BUSADER) İstanbul Şubesi, Dr.

Yasemin Yakut önderliğinde çalışmalarını

aralıksız sürdürüyor. Üyeleri ile bağlantıyı

kopartmamak adına fiziki buluşmaları da

ihmal etmeyen dernek, geride bıraktığımız

aya iki buluşma birden sığdırdı. Bunlardan

biri Büyük Kulüp’te, diğeri ise Hotel

Suadiye’nin “Cafe de Paris” adlı mekânında

gerçekleşti.

HAYAT KISA,

ÜSTELİK

OLUMSUZLUKLARLA

ÖRÜLÜ

Büyük Kulüp üyelerinden oluşan ve başını

Berna & Kamil Atalay çifti ile Gülay Kuriş’in

çektiği bir grup; “Hayat kısa ve olumsuzluklarla

örülü. Gezmek, eğlenmek ise yapılacak

en doğru şey” dercesine hayatı dolu dolu

yaşamayı tercih edenlerden. Üstelik DJ’leri

“Mehmet Güven olmadan asla!” demeyi de

ihmal etmiyorlar.

MODA DENİZ

KULÜBÜ’NDE

GUSTAV KLIMT

GECESİ

Moda Deniz Kulübü, gastro-kültürel etkinliklerine

kaldığı yerden devam ediyor. Bu

kapsamda geçtiğimiz yıllarda gerçekleştirilen

“Hülya Botasun ile Ressam Sofraları”, kulüp

üyelerinden gelen istekler doğrultusunda

yeniden başladı. Bu buluşmaların ilki, geride

bıraktığımız aralık ayında düzenledi. Etkinliğin

ressamı, Türkiye’de “Öpücük” adıyla

bilinen tablosuyla tanıdığımız Avusturya’nın

ünlü ressamı Gustav Klimt idi.

Deniz Erkul, Teoman Taşpınar, Nil Erdoğan, Taha Dinç, Mehmet Yalçın, Hülya

Botasun, Ayhan Alpakın, Ebru Günaçan ve Canan Toprakkaya.

90 : kadikoylife.com Ocak & Şubat 2022


Yaşayan Kadıköy | Cemiyet

HER ŞEY GÖNLÜNCE

OLSUN MUZAFFER

AYHAN KARA

Arman Demirkan, Zeki Sözer, Oğuz Sarıcaoğlu ve Muzaffer Ayhan Kara.

Melih Aşık ve Muzaffer Ayhan Kara.

Şimdilerde işi nedeniyle İzmir’de yaşamak durumunda olan, Kadıköy’ün

değerlerinden Modalı gazeteci-yazar Muzaffer Ayhan Kara’nın

doğum günü için yakın dostu, Moda Bülten Kurucusu Oğuz Sarıcaoğlu,

sosyal medyada bir mesaj yayınladı: “Bugün ocak ayının ilk günü, aynı

zamanda O’nun da doğum günü. Bizden uzakta olsa da kutlamayı

birkaç fotoğrafla yapalım dedik. Her şey gönlünce olsun!”

ARZU NİZAMOĞLU:

SİZLER VARKEN YAŞ

ALMAK VIZ GELİR

Yeni yaşına ailesi ile birlikte Büyük Kulüp’te merhaba

diyen Arzu Nizamoğlu, son derece anlamlı

bir mesaj yayınladı. İşte o mesaj: “Yine bir yaş

aldım; sevdiklerimle, canlarımla, dostlarımla...

Gördüm ki çok dost biriktirmişim. Japonya’dan,

ABD’den, Avustralya’dan, Kanada’dan, Bali’den,

Avrupa’nın çeşitli şehirlerinden, ülkemin her yerinden

saat farkı olmaksızın arayan, gelen, mesaj

atan, sosyal medyadan kutlayan dostlarım,

akrabalarım ve canım ailem, iyi ki varsınız! Sizler

varken yaş almak vız gelir. Varsın yaşlar ilerlesin,

mühim olan hoş bir seda. İyi ki varsınız.”

Ata Nizamoğlu, Arzu Nizamoğlu, Osman Nizamoğlu, Egemen Nizamoğlu.

MASAL’IMIZ

7 YAŞINDA!

Ailemizden Nihan & Cenay Toprakkaya

çiftinin biricik kızları Masal, yedinci yaşını

geride bıraktı. Masal, bu kez doğum günü

partisi yerine lezzeti tercih etti. Konu lezzet

olunca adresi “Kalbur” olarak bildiğimiz

için soluğu burada aldık.

Ocak & Şubat 2022 kadikoylife.com : 91


Cemiyet | Yaşayan Kadıköy

AMERİKA’DAN

GELDİ,

İLK DURAK

KEBAPÇI OLDU

ABD’de yüksek lisans eğitimini sürdüren

Yelda Soydaş, ülkemize gelir

gelmez en çok özlemini çektiği kebap

için soluğu Ataşehir Kalbur’da aldı.

Nişanlısı Dobias ise lezzetleri test

ettiğinde “Neden ilk durak kebap?”

sorusunun cevabını almış oldu.

Yelda Soydaş, Özlem Çetinkaya, Derya Soydaş, Metin Soydaş, Gökhan Çetinkaya,

Colton Dobias ve Orhan Çetinkaya.

YELKEN

SEVDALISI AİLE

Tam bir yelken tutkunu olan Sarıkaya

ve Alışır ailelerine favori mekânları

İstanbul Yelken Kulübü’nde rastlayarak,

büyük heyecanla izledikleri yarışların

ardından sabırsızlıkla yemeklerini beklerken

objektiflerimize yansıttık. Burcu

Sarıkaya, Pınar Alışır, dördüncü yaşını

karşılamaya hazırlanan kızları Deniz

Alışır, Harun Alışır ve Koru Sarıkaya.

MALTA’DAN

KONUKLARIMIZ

VARDI

Merkezi Malta’da bulunan Akdeniz Turizm

Vakfı’nın CEO’su Andrew Agius Muscat ve Akdeniz

Turizm Vakfı Danışmanı Mona Khalilieh,

FIJET - Dünya Turizm Yazarları ve Gazetecileri

Derneği’nin Türkiye Temsilciği ATURJET’in

konuğu olarak ülkemize geldiler. ATURJET

Yönetim Kurulu Başkan Delal Atamdede’nin

ev sahipliğinde Develi’de gerçekleşen buluşmaya,

Kadıköy Life Ailesi de katıldı.

92 : kadikoylife.com Ocak & Şubat 2022


Yaşayan Kadıköy | Cemiyet

KADIKÖY KIZ KOLEJİ

ÖĞRENCİLERİ BULUŞTU

Aralarında ünlü oyuncu Ayşe Kökçü’nün de bulunduğu üç eski

arkadaş, Kadıköy Kız Koleji yıllarını yad etmek adına İstanbul Yelken

Kulübü’nde bir araya geldiler. O yıllarda okulun etrafında sıklıkla dolaşanlardan

biri de şimdilerde kulübün başkanlığını yürüten Ahmet

Kara idi. “O günlerde fotoğraf bile çektirebilmek kısmet olamadı,

bari şimdi çektirelim” diyen Kara da sayfalarımıza konuk oldu.

Ayşe Kökçü, Serap Çamlıbelde, Leyla Gönenç.

Ayşe Kökçü, Ahmet Kara…

“BEN OLMAK,

BİZ OLMAYA

ENGEL DEĞİL”

Sanat Girişimcisi Koray Arman’ın Kızıltoprak

Rüştiye Sokak’ta sanat dünyasına

kazandırdığı “Galeri Sekiz Artı Bir”,

düzenlediği ilginç bir sergiyle dikkatleri

çekti. Koray Arman’ın mesajı şöyleydi:

“Bir olmak, ben olmamak değil. Ben

olmak, biz olmaya engel değil. Hepimiz

biriniz, birimiz hepiniz için...”

Hakan Dilek, Burçin Belentepe, Ali Ergin, Burcu Batmaz, Ilgın Tanay ve Sarp Süertaş.

BİZCE DE

“ÇOK GÜZEL

HAREKETLER

BUNLAR”

BKM Mutfak imzalı “Çok Güzel Hareketler

Bunlar” programının devamı niteliğindeki

“Çok Güzel Hareketler Bunlar 2” ekibi, tiyatro

sevdalısı arkadaşımız Haluk Kozakoğlu ile bir

araya geldi. “70’inden sonra tiyatro olur mu?

Olursa ne kadar olur?” diye soracak olursanız,

cevabımız “Neden olmasın?” şeklinde olacaktır.

Ömer Faruk Çavuşoğlu, Evliya Aykan,

Yasin Çam, Haluk Kozakoğlu, Yeşim Dursun

ve Tuğba Yılmaz.

Ocak & Şubat 2022 kadikoylife.com : 93


94 : kadikoylife.com Ocak & Şubat 2022


Yaşayan Kadıköy | Cemiyet

Ünlü turizmci Zekeriya Şen’den

bekârlığa veda

Ünlü turizmci-yazar, Fest Travel Genel Müdürü

Zekeriya Şen, “Bekârlığa veda” diyerek

gönlünü kaptırdığı Gözde Başaran ile evlendi.

Birbirlerine çok yakıştıklarının farkına varıp,

hayatlarını birleştirme kararı alan ikilinin

birlikteliği, Kadıköy Evlendirme Dairesi’nde

kıyılan nikâh ile resmiyet kazandı.

Zekeriya Şen & Gözde Başaran çiftinin

nikâh şahitliklerini, Fest Travel

Kurucusu Faruk Pekin ile aynı şirketin

IT Direktörü Emre Hayri Turhal yaptı.

Çiftin nikâhında tanıklık görevini, Fest Travel

Kurucusu Faruk Pekin ile aynı şirketin IT Direktörü

Emre Hayri Turhal yaptı. İkili, kıyılan

nikâh sonrasında Bağdat Caddesi’nin ünlü

mekânlarından Moshonis Balıkçısı’nı o gün

için kapatarak, hem balık ziyafeti verip hem

de çılgınca eğlendiler.

DEĞİŞMEYEN TEK ŞEY DEĞİŞİM

Turizm çevrelerinde ve özel hayatında aşırı

titizliği ile bilinen ve buna bağlı sert kuralları

olan Zekeriya Şen’in hayatında gerçekleşen

bir başka önemli değişiklik, yaşadığı yer

konusunda oldu. Yıllar önce bir röportajımız

sırasında Kadıköy’ün İstanbul’da yaşanacak

en cazip yer olduğunu kendisine açıkladığımızda;

“Maalesef katılamayacağım. Ben

Kurtuluş’ta yaşıyorum ve bu bölge benim

asla vazgeçilmezlerim arasındadır. Hiçbir

zaman başka yerde yaşamayı düşünemem”

şeklinde yanıtlamıştı.

ASLA, ‘ASLA’ DEMEMEK GEREKİYOR...

Aradan yıllar geçti ve “Asla, asla demeyin!”

sözü, dönüp dolaşıp bir kez daha gerçek

olduğunu gösterdi. Zekeriya Şen, yeni hayatında

yol arkadaşının da arzusuyla Kadıköy’de

yaşamayı tercih etti. Bu duruma en

çok sevinen tabi ki biz olduk. Zira kalemi

oldukça kuvvetli olan Şen’in bundan

böyle Kadıköy’e farklı gözle bakacağını ve

Kadıköy Life dergisi sayfalarında yazılarını

paylaşacağını düşünüyoruz. Bir başka

kazanç tarafının da özellikle kültür turları

konusunda Kadıköy’ün turizm değerlerine

katkı vereceği olabileceğini düşünüyoruz.

“Dünya Değişmeden Gezmek Gerek” sloganını kendisine

ilke edinen ve 20 yıllık turizmci olan Gözde Başaran;

“Bundan sonraki rotamız mutluluk yolu olacaktır.

Bu konuda ikimiz de gereken çabayı sarf edeceğiz”

açıklamasında bulundu.

Ocak & Şubat 2022 kadikoylife.com : 95


96 : kadikoylife.com Ocak & Şubat 2022


Yaşayan Kadıköy | Cemiyet

Park Adana’da lezzet buluşmaları

Ataşehir Park Adana’da lezzet buluşmaları sürüyor. Mekâna Ataşehir ve yakın çevresinden

gelenler kadar uzaklardan gelenler de hayli yoğunlukta. Bunun nedenini sorduğumuzda

aldığımız cevap, ‘lezzet farkı’ olarak açıklanıyor. Bunda da Park Adana’nın Mutfak Şefi

Şeyhmus Uyar’ın ustalığı, yadsınamayacak bir gerçek olarak görülüyor.

Dergimiz baskıya gireceği sırada uğradığımız mekânda rastladığımız

konuklar arasında Tanju Çiçek de vardı. Masada yarılanmış pastayı

gördüğümüzde, doğum günü olduğunu anladık. Aslıhan Kıratlıoğlu,

Tanju Çiçek, Cansu Kıratlıoğlu, Mehmet Kıratlıoğlu.

Mekânda rastladığımız bir başka masa ise buram buram Kadıköy kokuyordu.

1980’li yıllarda Kadıköy’ün Osmanağa Mahallesi Muhtarlığı görevini yürüten,

geçtiğimiz yıl yitirdiğimiz Ata Gargun’un oğlu Emrah Gargun, eşi Yelda Hanım ve

oğlu Atakan ile yorucu geçen bir günün akşamında sayfalarımıza konuk oldu.

Şimdilerde Türk Hava Yolları’nın önde gelen kaptan pilotlarından olan Emrah

Gargun’un eşi Yelda Hanım’ın da Türk Hava Kuvvetleri’nde uzun yıllar helikopter

pilotu olarak hizmet verdiğini not düşelim.

Kamil Demirel,

Hakan Güner.

Doğan Kolat, Hasan Topçu, Mehmet Bilinmez, Erkan Özkan ve Şeyhmus Uyar.

Berk Balcı ve

Mert Çiçek.

Ocak & Şubat 2022 kadikoylife.com : 97


98 : kadikoylife.com Merkez: Ocak & Şubat 2022

Acıbadem Mh. Acıbadem Cd. No:96, 34718 Kadıköy / İstanbul

Şube:

İncirliköy Mh. Soğuksu Cd. No:35, 34800 Beykoz / İstanbul





Hooray! Your file is uploaded and ready to be published.

Saved successfully!

Ooh no, something went wrong!