14.12.2021 Views

Hotel Restaurant & hi-tech Aralık 2021

Hotel Restaurant & hi-tech Aralık 2021

Hotel Restaurant & hi-tech Aralık 2021

SHOW MORE
SHOW LESS

You also want an ePaper? Increase the reach of your titles

YUMPU automatically turns print PDFs into web optimized ePapers that Google loves.

hotelrestaurantmagazine<br />

@Hi<strong>tech</strong>dergisi<br />

hotelrestaurantmagazine<br />

<strong>2021</strong>’e veda<br />

İstanbul Balmumcu’da Nisan 2020 itibari<br />

ile renovasyona giren Mercure The Plaza<br />

Bosphorus, 15 Ekim <strong>2021</strong>'de Mövenpick<br />

İstanbul Bosphorus ismiyle yeniden turizme<br />

kapılarını açtı. Yenilenen yüzüyle deneyimli<br />

turizmci İlker Şen yönetiminde <strong>hi</strong>zmet<br />

vermeye başlayan beş yıldızlı otel; İstanbul<br />

Boğazı’ndan ilham alınarak tasarlanan<br />

dekorasyonu, 11 farklı kategorideki oda<br />

ve suitleri gibi İstanbul’un en iyi İtalyan’ı<br />

olmaya aday restoranı Da Vittorio ile de şehre<br />

ilham verecek. Bu vesile ile otelin yatırımcı<br />

ailesini tebrik eder, çalışanlarına başarılar<br />

dilerim.<br />

Four Seasons <strong>Hotel</strong> Sultanahmet’in ilk kadın<br />

Otel Müdürü. Sektör ise onu aslen yiyecek<br />

içecek alanındaki vizyoner konseptleriyle<br />

tanıyor. Uluslararası lüks otelcilik sektöründe<br />

30 yılı aşkın bir süredir başarılı çalışmalara<br />

imzasını atan Serap Akkuş’un işine olan<br />

tutkusu, özverili çalışmaları ve disiplini<br />

otelciliğe gönül verenler için bir yol haritası<br />

niteliğinde. Nisan 2022’de kapılarını yeniden<br />

açacak olan Four Seasons <strong>Hotel</strong> Istanbul at<br />

Sultanahmet’in Otel Müdürlüğü için gün<br />

sayan tecrübeli turizmci ile otelciliğe başlama<br />

öyküsünü, kariyerine yön veren vizyonunu,<br />

ideallerini ve sektörün gelişimini konuştuk.<br />

İstanbul doğumlu ama aslen Sinoplu.<br />

Onun aşçılık serüveni beş çocuklu bir<br />

ailenin dördüncü ferdi olarak ev mutfağı<br />

ile başlıyor ilk. Anlattığına göre mesleğe<br />

adım atmasında ilk ilham kaynağı da annesi<br />

oluyor, Güleryüz'ün. “Annem çok güzel<br />

yemekler yapardı. 5 kardeştik ve çalıştığı<br />

için biz ona yardımcı olurduk. Kardeşlerim<br />

de yemek konusunda iyilerdi. Fakat içlerinde<br />

aşçılığı tek seçen ben oldum. O yaşlarımda<br />

bile yemek yapmayı gerçekten seviyordum.<br />

Diğer kardeşlerim ise farklı mesleklere<br />

yöneldiler.” sözleriyle yemek yapmaya ilk<br />

başladığı zamanları anımsatan Selami Şef'in<br />

mutfak yolundaki temelleri, yaz kamplarında<br />

arkadaşlarına pişirdiği anne tarifleriyle<br />

daha bir sağlamlaşıyor. The Ritz-Carlton,<br />

Istanbul’un Executive Şefi Selami Güleryüz’ün<br />

anne mutfağından başlayıp, beş yıldızlı<br />

sofralara uzanan <strong>hi</strong>kayesi şefin gözünden<br />

sayfalarımızda sizlerle.<br />

Ve <strong>2021</strong>’e veda etmeye hazırlanırken…<br />

Bu sayımızı İstanbul’un en seçkin<br />

otellerinden derlediğimiz yılbaşı menüleri ve<br />

programlarıyla dosyalaştırdık.<br />

Yılın bu son sayısında en güncel başlıklarımız,<br />

özel röportajlarımız ve sıkı sıkıya takip<br />

ettiğimiz etkinlik haberlerimiz ile yine<br />

sizlerleyiz.<br />

Mutlu ve sağlıklı bir yıl geçirmeniz dileği ile<br />

keyifli okumalar dilerim.<br />

K<br />

GENEL MÜDÜR<br />

(Sorumlu)<br />

REKLAM SATIŞ PAZARLAMA<br />

REKLAM KOORDİNATÖRÜ<br />

Emir Ömer ÖCAL<br />

emir.ocal@img.com.tr<br />

0212 454 22 22<br />

TEKNIK MÜDÜR<br />

BILGI İŞLEM<br />

TOLGA ÇAKMAKLI<br />

tolga.cakmakli@img.com.tr<br />

TAYFUN AYDIN<br />

tayfun.aydin@img.com.tr<br />

İMG WEB TEAM MAIL<br />

web@img.com.tr<br />

Prof. Dr. HÜSNÜ GÜNDÜZ<br />

Doç. Dr. MURAT DOĞDUBAY<br />

ORHAN GENCELİ<br />

Türkiye Otel Yöneticileri Derneği (TUROYD)<br />

Yönetim Kurulu Üyesi<br />

GÜRKAN BOZTEPE<br />

Gastronomi Turizmi Derneği Başkanı<br />

TEZER ÖNER<br />

Agon Danışmanlık / Gayrimenkul ve<br />

İşletme Yatırım Danışmanı<br />

HÜSEYİN KURT<br />

Uluslararası MICE Endüstrisi Derneği<br />

Başkanı<br />

TURGUT AY<br />

Türkiye Aşçılar ve Şefler<br />

Federasyonu Başkan Yrd.<br />

website<br />

www.hotelrestaurantmagazine.com<br />

e-mail<br />

info@img.com.tr<br />

CTP - BASKI<br />

İRTİBAT BÜROLARIMIZ<br />

ADRES<br />

İHLAS GAZETECİLİK A.Ş.<br />

Merkez Mahallesi 29 Ekim Caddesi İhlas Plaza<br />

No:11 A/41 Yenibosna–Bahçelievler/ İSTANBUL<br />

Tel: +90 212 454 30 00 Fax: +90 212 454 34 94<br />

www.ihlasmatbaacilik.com<br />

BURSA +90.224 211 44 50-51<br />

KONYA +90.332 238 10 71<br />

İSTMAG<br />

Magazin Gazetecilik Yayıncılık<br />

İç ve Dış Tic. Ltd. Şti.<br />

İHLAS MEDIA CENTER<br />

Merkez Mahallesi 29 Ekim Caddesi<br />

No: 11 Medya Blok Kat: 1<br />

34197 Yenibosna / İstanbul / Turkey<br />

Tel: 0212 454 22 22<br />

Faks: 0212 454 22 93<br />

KAPAK FOTOĞRAF Çırağan Palace Kempinski<br />

hotel & restaurant <strong>hi</strong>-<strong>tech</strong> dergisinde yer alan makalelerdeki fikirler yazarlarına aittir. Yayınlanan ilanların sorumluluğu reklam verene aittir. hotel & restaurant <strong>hi</strong>-<strong>tech</strong> dergisinin bütün yayın hakları<br />

İSTMAG Magazin Gazetecilik Yayıncılık İç ve Dış Tic. Ltd. Şti.’ne aittir. Yazılar kaynak gösterilmeden yayınlanamaz. Yaygın süreli bir yayın olan hotel & restaurant <strong>hi</strong>-<strong>tech</strong> dergisi ayda bir yayınlanır.


8<br />

hotel restaurant<br />

& <strong>hi</strong>-<strong>tech</strong><br />

antre<br />

JW Marriott<br />

Bosphorus<br />

2 yaşında!<br />

Bu yıl da ‘Türkiye'nin<br />

En İyi Şe<strong>hi</strong>r Oteli’<br />

Hilton İstanbul Kozyatağı, turizm ve<br />

otelcilik sektörünün küresel çapta en<br />

prestijli ödülleri arasında gösterilen ‘World<br />

Travel Awards’ Dünya Seyahat Ödülleri<br />

tarafından bu yıl da ''Türkiye'nin En İyi Şe<strong>hi</strong>r<br />

Oteli'' ödülüne layık görüldü. Uluslararası<br />

arenada düzenlenen organizasyonda<br />

ödüller kazanmaya devam eden beş<br />

yıldızlı otel, 7 yıl üst üste “Türkiye’nin En<br />

İyi Şe<strong>hi</strong>r Oteli” ödülünü alarak başarısını<br />

perçinlemiş oldu. Pandemi sürecinde<br />

turizm sektörünün karşı karşıya kaldığı<br />

tüm zorluklara rağmen bu yıl yeniden Dünya Seyahat Ödülü<br />

kazanmanın her zamankinden daha değerli olduğunu belirten Hilton<br />

İstanbul Kozyatağı Yönetim Kurulu Başkan Yardımcısı Zeynel Gür,<br />

“Dünyanın gerek Covid-19 gerekse ekonomik krizlerle boğuştuğu<br />

bu döneminde ülkemiz adına yeniden bu ödüle layık görülmekten<br />

mutluluk ve gurur duyuyoruz. Tüm konuklarımıza teşekkür ederiz”<br />

dedi.<br />

Tari<strong>hi</strong> Yarımada,<br />

Galata Kulesi,<br />

Prens Adaları,<br />

Haliç, Kız Kulesi ve<br />

İstanbul Boğazı’nı<br />

kapsayan muhteşem<br />

manzarasıyla hem<br />

yerli hem de yabancı<br />

turistler için kısa<br />

sürede Karaköy'ün<br />

cazibe merkezi haline<br />

JW Marriott Istanbul<br />

Bosphorus ikinci<br />

yılını kutluyor. Beş<br />

yıldızlı otelin Genel Müdürü Sinan Köseoğlu kutlama mesajında, “JW<br />

Marriott İstanbul Bosphorus'ta misyonumuz, misafirlerimizin ve iş<br />

ortaklarımızın anı yaşayabilmelerine ve gerçekten önemli olan şeylere<br />

odaklanabilmelerine yardımcı olmaktır. Motivasyon kaynağımız olan<br />

misafirlerimizin bize güvenmesinin ve unutulmaz anılar biriktirmek<br />

için bizi tercih etmesinin bizim için en değerli geri dönüş olduğunu<br />

düşünüyoruz.” ifadelerini kullandı.<br />

Setur: “Herkes istediği her<br />

yere gidebilmeli”<br />

Bu yıl 2-3 <strong>Aralık</strong> tarihlerinde online<br />

olarak gerçekleşen Uzakrota<br />

Travel Summit kapsamında<br />

düzenlenen ‘Turizmde Önümüzdeki<br />

5 Yılı’ oturumlarında konuşan Setur<br />

Turizm Operasyon Direktörü Oktay<br />

Temeller, turizmin geleceği ve<br />

pandemi sonrasında değişen sektör<br />

dinamiklerine değindi. Turizmin<br />

yarınını görebilmek için geçmişine<br />

bakmak gerektiğini söyleyen Temeller,<br />

turizm sektörünün ne kadar kırılgan<br />

gözükürse gözüksün geçmiş yıllarda<br />

pek çok olumsuz gelişmenin ardından<br />

toparlanabildiğini, pandeminin de etkilerini mutlaka atlatacağını<br />

söyledi. Setur olarak kapanma dönemini hem çalışanları hem<br />

misafirleri hem de iş ortakları için en verimli şekilde, yatırımlara<br />

ağırlık verip geleceğe hazırlanarak geçirdiklerinin altını çizen<br />

Temeller, sektörün tüm paydaşlarının omuz omuza vererek<br />

seyahat edilebilmesinin sağlanmasının önemine dikkat çekti.<br />

“Herkes istediği her yere gidebilmeli” diyen Temeller, gelecekte<br />

seyahat tercihlerinin daha az bilinene, daha az tercih edilene doğru<br />

yöneleceğini söylerken değişen dinamikleri yakından takip etmenin<br />

çok önemli olduğunu da dile getirdi.<br />

Her anı, anıya dönüşen<br />

bir tatil deneyimi...<br />

Antalya, Göynük'te “Tanı, Hisset, Sev” sloganıyla misafirlerini<br />

ağırlayan NG Phaselis Bay, özel konaklama alternatifleri, yeni<br />

nesil oda tasarımları, muhteşem doğası ile misafirlere eşsiz bir<br />

deneyim yaşatmayı sürdürüyor. Sunduğu <strong>hi</strong>zmetlerle misafirlerinin<br />

konforunu en üst düzeyde tutmayı amaçlayan tesis, misafirlerinin<br />

yolculuklarına da konfor getiriyor. Antalya Havalimanı Dış Hatlar<br />

terminallerinde dönüş uçuşlarında ücretsiz CIP Meet & Assist (uçuş<br />

öncesi işlemlerinde refakat ve ayrıcalık) sunan otel, misafirlerine<br />

CIP Lounge alanlarında zengin içecek ve yiyecek ikramları, TV ve<br />

ücretsiz internet eşliğinde vakit geçirebilecekleri keyifli bir ortam<br />

sunuyor. Yurt içinde seyahat edecek misafirlerini de düşünen NG<br />

Phaselis Bay bir ilki gerçekleştirerek dönüş uçuşlarında misafirlerine<br />

Fraport TAV Antalya Havalimanı İç Hatlar Terminali’nde CIP Lounge<br />

<strong>hi</strong>zmeti sunuyor. King Villa misafirlerini geliş ve dönüş uçuşlarında<br />

CIP TERMINAL <strong>hi</strong>zmetiyle buluşturuyor. Lükste sınırları aşan bir<br />

yaklaşım sunan NG Phaselis Bay, misafirlerini odalarında sürprizlerle<br />

buluşturmayı da sürdürüyor. Dünyaca ünlü kozmetik markalarının<br />

ürünler Molton Brown ve Etro ile misafirlerin kişisel bakımlarını<br />

desteklerken, Nespresso kapsül kahve seti ile keyiflerini çifte katlıyor.


10<br />

hotel restaurant<br />

& <strong>hi</strong>-<strong>tech</strong><br />

antre<br />

SAĞLIK YAŞAM<br />

AKTIVITELERI<br />

Unutulmaz kayak tatili<br />

Palandöken Kayak Merkezi’nin ilk turizm yatırımcısı olan Dedeman<br />

<strong>Hotel</strong>s & Resorts International, Dedeman Palandöken ve Dedeman<br />

Palandöken Ski Lodge otelleri ile kış tatili yapmak isteyenlere ve<br />

kayak severlere unutulmaz bir tatil vaat ediyor. Dağın eteğindeki<br />

konumu ve Teleski Cafe, disko, kayak odakları ve mini club gibi<br />

birçok kullanım alanı ile büyüleyici bir atmosferde keyifli bir tatil<br />

sunan Dedeman otelleri, 1 <strong>Aralık</strong>’ta başlayan 28. kış sezonunda<br />

özel kampanyaları ile misafirlerini ağırlayacak. Sunulan Dedeman<br />

kalitesinin yanı sıra lokasyonu nedeniyle de yerli ve yabancı<br />

turistlerin ilk tercihlerinden olan Dedeman Palandöken ve Dedeman<br />

Palandöken Ski Lodge, misafirlerine Erzurum'un güneyinde bulunan,<br />

3 bin 176 metre yüksekliğindeki Palandöken’de eşsiz bir tatil imkânı<br />

sunuyor. Kış sezonunda 5 ay boyunca kayak yapmaya elverişli<br />

yapısı, kar kalitesi ve uzun pistleri ile dünyanın en önemli kayak<br />

merkezlerinden biri konumunda yer alan, dünyanın en uzun ve dik<br />

pistlerinin bulunduğu Palandöken, aynı anda 12 bin kişiye kayak<br />

yapma imkânı sunarken, her seviyedeki kayakseveri misafir ediyor.<br />

Müberra<br />

Eresin’e<br />

IWEC’ten<br />

uluslararası<br />

ödül<br />

Kadın girişimciliğini teşvik eden<br />

ve 40 milyar dolarlık ekonomi<br />

oluşturan IWEC Uluslararası<br />

Kadın Girişimciler Yarışması’nda,<br />

Türkiye Otelciler Birliği (TÜROB)<br />

Başkanı ve Eresin <strong>Hotel</strong>s<br />

Yönetim Kurulu Başkan Yardımcısı Müberra Eresin’e ödül geldi.<br />

İstanbul Ticaret Odası (İTO) tarafından Türkiye adına ödüle aday<br />

gösterilen Eresin, turizm sektörüne katkıları ve bu alandaki örnek<br />

girişimleri nedeniyle ödüle layık görüldü. Başarılı kadın girişimciler<br />

arasında küresel bir iş ağı oluşturmak amacıyla kurulan ve 40 milyar<br />

dolarlık ekonomik büyüklüğü bulunan IWEC, dünya genelinde geniş<br />

bir coğrafyadan kadın girişimcileri değerlendirdi. IWEC ağındaki 35<br />

kadın girişimci ödüllendirilirken, Eresin ile birlikte Türkiye’den aday<br />

gösterilen BacPolyZyme Genel Müdürü ve Kurucusu Prof. Dr. Dilek<br />

Kazan ile Vahaa.co Kurucusu Ne<strong>hi</strong>r Boyacıoğlu ödül alan diğer isimler<br />

oldu.<br />

Doğanın huzur veren atmosferinde ayrıcalıklı <strong>hi</strong>zmetleri ile dikkat<br />

çeken Elite World Sapanca Convention & Wellness Resort, yeni<br />

olanakları ile <strong>hi</strong>zmet kalitesini artırmaya devam ediyor. Elite World<br />

Sapanca’nın bünyesinde bulunan Fit Life Spa&Wellness Center’da<br />

düzenlenen sağlıklı yaşam aktivitelerinden misafirler konaklamaları<br />

süresince ücretsiz yararlanabiliyor. Yogaya başlangıç, karın<br />

hareketleri ve esneme, çapraz fitness, mat pilates, fonksiyonel eğitim,<br />

orman yürüyüşü ve esneme gibi özel etkinliklerle tesis konukları<br />

doğanın kalbinde farklı deneyimler yaşıyor. Elite World Sapanca’nın<br />

bu özel etkinliklerine 14 yaş ve üzerindeki misafirler aileleri olmadan<br />

da<strong>hi</strong>l olabilirken, 12-14 yaş aralığındaki konuklar ise aileleri ile birlikte<br />

katılabiliyor. Doğa yürüyüşleri ise maksimum 15-25 kişi ile sınırlı<br />

olarak gerçekleştirilebiliyor.<br />

SKAL Çukurova’nın yeni<br />

Başkanı Gökhan Kardeş<br />

Skal International Çukurova Kulübü’nün olağan genel kurulu<br />

geçtiğimiz günlerde yapıldı. Tek listeyle gidilen seçimler sonunda<br />

Ekar Global Araç Kiralama ve Seyahat Acentası Şirketi’nin<br />

ortaklarından Gökhan Kardeş, Skal Çukurova’nın yeni Başkanı<br />

seçildi. Kardeş başkanlığındaki yönetim kurulunda Erol Altun,<br />

Soner Bacaksız, Erdal Gürbüz, Abdurrahman Toprak, Tacim<br />

Büyüktaş ve Durdu Bircan yer aldı. Denetleme Kurulu da Can<br />

Akşit, Erkan Özsavaş ve Nesrin Göçhan’dan oluştu. Genel kurulun<br />

ardından üyelerle yemekli toplantıda bir araya gelen Kardeş, turizm<br />

profesyonelleri olarak Çukurova’da turizmi geliştirmeye yönelik<br />

çalışmalar yapacaklarını söyledi. Toplantıya konuşmacı olarak<br />

katılan THY Adana Satış Müdürü Deniz Öztırpan’da SKAL üyelerine<br />

THY’nin çalışmaları hakkında bilgiler verdi.


12<br />

hotel restaurant<br />

& <strong>hi</strong>-<strong>tech</strong><br />

antre<br />

Gayrimenkul<br />

piyasasının<br />

hâkimi<br />

YABANCILAR<br />

Son dönemde TL’nin değer<br />

kaybetmesiyle yabancıların<br />

Türkiye’ye büyük ilgi gösterdiğini<br />

belirten Gayrimenkul Brokeri Songül<br />

Toprak Özsan, “TL değer kaybettikçe<br />

yabancılar Türkiye’ye gelmeye<br />

devam ediyor. Öte yandan yerli<br />

yatırımcılar ise gayrimenkul almakta<br />

zorlanıyor. Bu trend devam ederse gayrimenkulde yabancıların hâkim<br />

olduğu bir piyasa olacak” dedi. Yabancılara konut satışında eylül<br />

ayında bir önceki yılın aynı ayına göre yüzde 25,8 artarak 6 bin 630<br />

olduğunu aktaran Özsan, “Toplam konut satışları içinde yabancılara<br />

yapılan konut satışının payı yüzde 4,5 oldu. Yabancılara yapılan konut<br />

satışlarında ilk sırayı 2 bin 995 konut satışı ile İstanbul aldı. İstanbul'u<br />

bin 358 konut satışı ile Antalya, 408 konut satışı ile Ankara izledi. Bu<br />

oranların önümüzdeki aylarda artarak devam edeceğini bekliyoruz”<br />

diye konuştu.<br />

Türkiye’nin En İyi Lüks Oteli<br />

Shangri-La Bosphorus, Istanbul<br />

Sektörün en iyilerinin seçildiği global Haute Grandeur,<br />

Mükemmelliyet Ödülleri’nde Shangri-La Bosphorus, Istanbul<br />

Türkiye’nin En İyi Lüks Oteli seçildi. Ödülle ilgili olarak bir<br />

açıklamada bulunan Otel Genel Müdürü TJ Joulak; konaklamadan<br />

etkinlik ve toplantılara, SPA’dan, gastronomi deneyimlerine;<br />

sundukları tüm <strong>hi</strong>zmetlerde yüksek misafir memnuniyetini amaç<br />

edinerek, konuklarına otantik bir deneyim yaşatmayı hedeflediklerini<br />

söyledi. Şehrin en güzel konum ve manzarasında, Türk ve Asya<br />

Misafirperverliği’nin mükemmel birleşimi ile sunduklarını belirten<br />

Joulak; oluşturdukları takım ruhunun ve misafir beklentilerini doğru<br />

öngörerek kişiselleştirilmiş <strong>hi</strong>zmet sunmanın Shangri-La’nın en<br />

güçlü yanlarından olduğunun altını çizdi.<br />

UNESCO Touristica Photo<br />

Safari’nin kazananları açıklandı<br />

Türkiye turizm gelirinin %30’u<br />

hediyelik eşya satışından geliyor<br />

Türkiye’de ilk kez düzenlenen Turistik Hediyelik ve Hatıra Eşya<br />

Fuarı Souvenir Expo Turkey, 2-5 <strong>Aralık</strong> tarihleri arasında İstanbul<br />

Fuar Merkezi’nde gerçekleşti. Turistik hediyelik eşya olarak<br />

tanımlanan ‘souvenir’ sektörüne dair değerlendirmelerde bulunan<br />

ROTA Ex<strong>hi</strong>bitions Turkey Fuarcılık A.Ş. Ülke Müdürü Erdal Usta,<br />

”Turistik Hediyelik ve Hatıra Eşya Sektörü dünyada çok büyük bir<br />

pazar. Türkiye’nin yaklaşık 35 milyar dolarlık turizm gelirinin üçte<br />

birini souvenir sektörü oluşturuyor. Souvenir sektörü gittikçe daha<br />

da önemli hale geliyor. Bunun Türkiye’deki etkilerini 2022 yaz<br />

sezonunda göreceğimizi düşünüyoruz. Tekrar 50 milyonun üzerine<br />

çıkacak bir turist sayısının, 35 milyar dolar civarında bir turist gelirini<br />

yakalayabileceğine inanıyoruz. Souvenir sektörü, turizmdeki katkının<br />

arttırabilirse bu rakam daha da yukarıya çıkacaktır” ifadelerini<br />

kullandı. Türkiye turizmden elde ettiği gelirin yüzde 30’unu hediyelik<br />

eşya satışından elde ediyor. Sektörün iş hacmi iç piyasada 4, dış<br />

piyasada 8 olmak üzere toplam 12 milyar dolar. 2022 yılında ülkemize<br />

tahmini olarak 50 milyon turistin gelmesi bekleniyor ve 35 milyon<br />

dolar civarında gelir elde edileceği öngörülüyor.<br />

Türkiye'deki kültürel, tari<strong>hi</strong> ve doğal zenginliklerin tanıtımı amacıyla<br />

gerçekleştirilen ve 17 UNESCO mirasını kapsayan etkinlik, Türkiye<br />

Tanıtma Platformu (TUTAP) önderliğinde, Türkiye Otelciler<br />

Federasyonu (TÜROFED), Turizm Yazarları ve Gazetecileri Derneği<br />

(TUYED) iş birliğinde ve Türkiye Turizm Tanıtma ve Geliştirme<br />

Ajansının (TGA) desteği ile devam ediyor. 26 Eylül’de Kapadokya’dan<br />

başlayan Photo Safari Mayıs 2022’de İstanbul’da sona erecek.<br />

Türkiye’deki 17 UNESCO Dünya Kültürel mirasında düzenlenen<br />

Foto Safari etkinliği geçtiğimiz haftalarda Xanthos-Letoon Antik<br />

kentlerinde gerçekleşmişti. Yoğun katılımla yapılan safaride, aynı<br />

zamanda fotoğraf sanatçıları Faruk Akbaş ve Erkan Tabakoğlu<br />

fotoğrafçılarla bir workshop gerçekleştirdi. Workshop. Xanthos-<br />

Letoon Antik Kentlerinin büyülü atmosferinde yapıldı ve safari<br />

katılımcıları bu esnada çektiği fotoğraflarla yarışmaya katıldılar.<br />

Safarinin üçüncü etabı olan Xanthos-Letoon turunda yarışmacılardan<br />

Arda Haznedar birinci, Şeref Matur ikinci, Zeynep Timmester üçüncü<br />

oldu. Birincinin 5 Bin, ikincinin 4 Bin, üçüncünün 3 Bin TL para ödülü<br />

aldığı safari mart ayında Güneydoğu Anadolu turuyla devam edecek.


Bu sayımızda<br />

antre<br />

8 Sektörden kısa haberler<br />

gündem<br />

28 Yıldırımlar: Türkiye hedefimiz<br />

net: 2025’e kadar 50 oteli<br />

aşacağız<br />

30 Bağlıkaya: Boş teneke<br />

seslerine aldırmıyoruz<br />

32 Öner: Turizmde Z Raporu,<br />

A Planı<br />

33 Kartlı ödemeler en hızlı<br />

hava yollarında büyüdü<br />

yeni yatırımlar<br />

34 Mövenpick İstanbul<br />

Bosphorus <strong>hi</strong>zmette<br />

48<br />

36 Polat Palandöken yenilendi<br />

40 Dosso Dossi beş yılda otel<br />

sayısını yediye çıkaracak<br />

42 Karaderili, yeni nesil termal<br />

yatırımı için düğmeye bastı<br />

44 Rönesans’tan Türkmenistan’a<br />

yeni yatırım<br />

iş’te kadın<br />

48 Akkuş: Ben tüm ülkemin<br />

otelcisiyim<br />

34<br />

44


83 Hatay gastronomisi dünyaya<br />

açılıyor<br />

84 İtalyan Mutfağı Haftası’na<br />

Dante menüsü<br />

85 İmzalar atıldı: Gastromasa<br />

2022’de Kiev’de<br />

marka<br />

52 Zengin: Yeni tasarım ve iş<br />

birliklerimiz 2022’de de devam<br />

edecek<br />

54 Pimak, 70 ülkeye endüstriyel<br />

mutfak ürünleri ihraç ediyor<br />

58 25 bini aşkın ürünüyle<br />

profesyonellerin çözüm ortağı:<br />

Ekmekçiler Grup<br />

60 Türk Barter’dan firmalara<br />

finansman desteği<br />

62 Yüzde 100 bitkisel yağlı vegan<br />

krema: Flora Professional<br />

%31 Yağlı Vegan Krema<br />

şefin gözünden<br />

64 Mutfağın tasarım ustası:<br />

Selami Güleryüz<br />

gastro güncel<br />

68 İşte 2022’de öne çıkacak<br />

6 yeni pastacılık trendi<br />

64<br />

70 Yeme içme sektöründe<br />

pandemi düşüşü: Çalışan ilgisi<br />

nasıl etkilendi?<br />

72 Tartıcı: İnşallah üzüm üzüme<br />

baka baka kararmaz<br />

gastro aktüel<br />

74 Gastronomi sektöründen kısa<br />

haberler<br />

gastro etkinlik<br />

78 Türk mutfağının uluslararası<br />

tanıtımına destek<br />

80 Saraç: Günümüzde artık<br />

fonksiyonel ürünler para<br />

kazandırıyor<br />

82 TÜRSAB, 2022'de iki<br />

büyük gastronomi etkinliği<br />

düzenleyecek<br />

92<br />

90<br />

fuar<br />

86 Uluslararası Sirha İstanbul<br />

Fuarı’na 8 bin 134 ziyaretçi<br />

katıldı<br />

dosya<br />

88 Yılbaşı özel<br />

yeni mekan<br />

92 Liman İstanbul, Galataport’ta<br />

94 Yeni mekanlar<br />

<strong>hi</strong>jyen<br />

98 Temizlikte çığır açan teknoloji<br />

dekorasyon<br />

100 Demokratik tasarım<br />

yolculuğu başlıyor<br />

hotel-<strong>tech</strong><br />

102 Çukurova Isı, ihracatta hedef<br />

yükselterek büyüyor<br />

103 Mungan: Pozitif geri<br />

dönüşler sonucunda EEC’de<br />

karar kıldık<br />

ürünler<br />

104 Yeni ürünler<br />

www.hotelrestaurantmagazine.com


26<br />

hotel restaurant<br />

& <strong>hi</strong>-<strong>tech</strong><br />

TÜRKIYE’NIN ILK DIJITAL<br />

SÜRDÜRÜLEBILIRLIK WEB PORTALI<br />

METRO TÜRKIYE ILE YAYINDA!<br />

Türkiye’nin ilk gastronomi keşif platformu Gastronometro’nun web sayfası üzerinde<br />

‘Sürdürülebilirlik Web Portalı’nı yayına alan Metro Türkiye, 140 bin HoReCa işletmesinin<br />

erişimine açtığı portal ile yeme-içme sektörünün sürdürülebilirliğe hangi adımlarla<br />

yaklaşacağına ışık olurken, müşterilerine sürdürülebilir ürün ve <strong>hi</strong>zmet sunmaya yönelik<br />

çözümler sunuyor.<br />

30 yılı aşkın süredir tüm işlerinin<br />

merkezine sürdürülebilirliği<br />

koyan ve bütünsel bir yaklaşım<br />

ile ele aldığı sürdürülebilirliğin<br />

öneminin farkındalığı ile hareket<br />

eden Metro Türkiye, sürdürülebilirlik<br />

çalışmalarında kendi operasyonlarıyla<br />

sınırlı kalmayıp, tüm ekosistemin<br />

geleceği için uzun soluklu projeler<br />

geliştiriyor. En yakın iş ortağı olarak<br />

gördüğü HoReCa işletmelerinin<br />

sürdürülebilirliğini desteklemek<br />

ve onlara yol göstermek üzere<br />

çalışmalarına aralıksız devam eden<br />

Metro Türkiye, son olarak kendi<br />

bünyesi altında faaliyet gösteren<br />

Türkiye’nin ilk gastronomi keşif<br />

platformu Gastronometro’nun web<br />

sayfası üzerinde ‘Sürdürülebilirlik Web<br />

Portalı’nı yayına aldı.<br />

Metro'nun <strong>hi</strong>zmet verdiği 34 ülke<br />

arasında bir ilk olmasıyla öne çıkan<br />

portalın detaylarını ve HoReCa<br />

sektörüne sunduğu ayrıcalıkları Metro<br />

Türkiye Kalite Güvence Grup Müdürü<br />

Tülay Özel anlattı…<br />

“Sürdürülebilirlik kavramı artık bir<br />

tercihten öte zorunluluk”<br />

Sürdürülebilirlik yaklaşımının<br />

günümüzde giderek belirginleşmeye<br />

başlayan kritik öneminden bahseden<br />

Metro Türkiye Kalite Güvence Grup<br />

Müdürü Tülay Özel, “Çeşitliliğin ve<br />

üretimin devamlılığını sağlarken<br />

insanlığın yaşamını da daimi kılan,<br />

kendi ihtiyaçlarımızı gelecek nesillerin<br />

ihtiyaçlarından ödün vermeden çevreye<br />

saygılı bir şekilde karşılayabilmemizi<br />

sağlayan sürdürülebilirlik yaklaşımı<br />

günümüzde insanlığın dünya üzerindeki<br />

etkilerinin giderek belirginleşmeye<br />

başlamasıyla kritik derecede<br />

önem kazandı." Doğal kaynakların<br />

tükenmesinin önüne geçerek daha<br />

yaşanabilir bir dünya oluşturmak için<br />

sürdürülebilirlik kavramının artık bir<br />

tercihten öte zorunluluk olduğunu<br />

belirten Tülay Özel, portalın kuruluşuna<br />

ilişkin şu bilgileri paylaştı:<br />

“Metro Türkiye olarak kuruluşumuzdan<br />

bu yana sürdürülebilirliğin<br />

öneminin farkındalığı ile hareket<br />

ediyor, sürdürülebilirliğe bütünsel<br />

bir şekilde yaklaşıyoruz. Bu<br />

kapsamda sürdürülebilir iş modelini<br />

uygulayabilmeleri adına yemeiçme<br />

sektörüne sürdürülebilirlik<br />

çalışmalarında yol gösterecek<br />

bu portalı hayata geçirdik. Yayına<br />

almamızın üzerinden henüz 2 ay gibi<br />

kısa bir süre geçmesine rağmen şu<br />

ana kadar 60.000 kez görüntülenen<br />

portalımız tüm sürdürülebilirlik<br />

bilgilerinin, trendlerin, dünyada ve<br />

Türkiye’deki iyi uygulama örneklerinin<br />

bir arada olduğu ve tamamen HORECA<br />

sektörüne yönelik Türkiye’nin ilk<br />

dijital sürdürülebilirlik platformudur.<br />

Aynı zamanda Metro olarak faaliyet<br />

gösterdiğimiz 34 ülke arasında<br />

böylesine geniş kapsamlı olan ilk<br />

sürdürülebilirlik portalıdır.”<br />

“140 bin HoReCa işletmesinin<br />

erişimine açık olacak”<br />

Yaklaşık bir yıllık yoğun çalışma


sonucunda hayata geçirilen portalın<br />

Türkiye’de faaliyet gösteren yaklaşık 140<br />

bin HoReCa işletmesinin erişimine açık<br />

olacağını ifade eden Özel, portalda yemeiçme<br />

sektörünün sürdürülebilirliğe hangi<br />

adımlarla yaklaşacağını aktaran bilgilerin<br />

yanı sıra müşterilerine sürdürülebilir ürün<br />

ve <strong>hi</strong>zmet sunmaya yönelik çözümlerin de<br />

yer aldığını belirtti.<br />

Sürdürülebilirlik yolunda tüm bilgiler<br />

tek bir portalda<br />

Hazırladıkları sürdürülebilirlik portalının<br />

yeme-içme sektörü için Türkiye'de ilk ve<br />

tek olduğunu belirten Özel,<br />

portalın içeriğine dair ise şunları söyledi:<br />

“Portalda ‘Sürdürülebilirlik Hakkında<br />

Genel Bilgiler’, ‘Sürdürülebilir Ürün ve<br />

Çözümler’ ve ‘Sürdürülebilir Restoran’<br />

olmak üzere üç ana bölüm altında toplam<br />

12 alt bölümde 22 konuda önemli bilgilere<br />

yer veriliyor. İlk başlıkta sürdürülebilirliğin<br />

doğru bir şekilde tanımı yapılarak<br />

işletmelere bu konudaki güncel trendler,<br />

değişimler, yapılması gerekenler hakkında<br />

özel içerikler sunuluyor. İkinci başlıkta<br />

ise ‘Sürdürülebilir Ürün ve Çözümler’<br />

konusuna yer veriliyor. Bu başlık altında<br />

ise değişime mutfaktan başlamak üzere<br />

sürdürülebilir ürün çeşitleri, atık yönetimi<br />

ve azaltımı önerileri gibi içerikler yer<br />

alıyor. Üçüncü başlık olan ‘Sürdürülebilir<br />

Atık Azaltım<br />

Menüsünden:<br />

Peynir Kabuğu<br />

Çorbası<br />

Atık Azaltım<br />

Menüsü<br />

Sürdürülebilirlik<br />

Portalı<br />

Restoran’ konusunda ise HORECA’nın<br />

bu dönüşümü kendi içerisinde<br />

başlatabilmeleri için gerekli yol haritası<br />

sunuluyor.”<br />

Restoranlarda fazladan yemek<br />

hazırlamaya son verecek menü<br />

önerileri<br />

Portal üzerinden ulaşılabilen ‘Atık Azaltım<br />

Menüsü’ isimli rehberden de bahseden<br />

Tülay Özel, bu rehberin sürdürülebilir<br />

gıdaya yönelik kriterlerin neler olduğu,<br />

sürdürülebilir ve gıda atığı azaltılmış<br />

menülerin nasıl hazırlanacağı<br />

konularında örneklerle birlikte<br />

gastronomi dünyasına yol gösterici<br />

olacağının altını çizdi.<br />

Metro Türkiye Kalite Güvence Grup<br />

Müdürü Tülay Özel’in anlattığına göre;<br />

kahvaltılıklar, çorbalar, mezeler ve<br />

ara sıcaklar, ana yemek, tatlılar ve<br />

teknikler olmak üzere altı ana başlık<br />

altında pratik bilgilerin yer bulduğu<br />

rehber, örnek olarak şeflere et<br />

suları ve çorbalarda kullanılabilen<br />

mantar, ıspanak ve maydanoz<br />

saplarını aynı zamanda kahvaltılık<br />

öğünlerde artan peynir parçaları<br />

ile nasıl değerlendirebileceklerine<br />

ilişkin tavsiyelerde bulunuyor. Bir<br />

başka örnekle, protein açısından çok<br />

besleyici mercimek ve pırasa köküne<br />

ilave olarak genellikle kullanılmayan,<br />

su oranı oldukça yüksek brokoli<br />

saplarını da rahatlıkla birçok yemekte<br />

değerlendirme yoluna gidilebileceği<br />

gibi öneriler de ‘Atık Azaltım Menüsü’<br />

rehberinde mevcut. Bu alanda daha pek<br />

çok bilginin yer aldığı kitapçıkta sıfır<br />

atık ile alakalı birçok farklı öğünlere<br />

ait reçetenin yanı sıra çeşitli tariflerde<br />

kullanılabilecek aromatik yağ, bitki<br />

saplarından turşu yapımı gibi teknikler<br />

de paylaşılıyor.


28<br />

Röportaj: Hatice Ünal Bilen<br />

hotel restaurant<br />

& <strong>hi</strong>-<strong>tech</strong><br />

gündem röportaj<br />

YILMAZ YILDIRIMLAR<br />

“TÜRKIYE HEDEFIMIZ NET:<br />

2025’E KADAR 50 OTELI AŞACAĞIZ”<br />

9<br />

otel markasıyla 120 ülkede faaliyetini<br />

sürdüren ve yapımı devam eden<br />

1.500’den fazla oteli ile dünyanın en<br />

büyük otel gruplarından biri konumundaki<br />

Radisson <strong>Hotel</strong> Group, <strong>2021</strong>’de EMEA<br />

bölgesinde 50'den fazla otel imzası ve 30'a<br />

yakın açılışa ulaşarak bölge genelinde<br />

önemli genişleme hamleleriyle başarılı<br />

bir üçüncü çeyrek geçirdi. Grubun sadece<br />

Çin'de kesinleşen 100 otel anlaşması da<br />

da<strong>hi</strong>l olmak üzere dünya çapında 250'den<br />

fazla anlaşmayla önemli bir büyüme<br />

kaydettiğini belirten Radisson <strong>Hotel</strong> Group<br />

Orta ve Doğu Avrupa, Rusya ve Türkiye<br />

Bölge Başkanı Yılmaz Yıldırımlar ile grubun<br />

global faaliyetleri ve büyüme planlarını<br />

konuştuk.<br />

Radisson Otel Grubu Türkiye’de şu<br />

anda ne durumda? Kaç oteliniz var,<br />

<strong>2021</strong> sonuna kadar bu sayı artacak<br />

mı?<br />

Şu anda Türkiye’de faaliyette ve yapım<br />

aşamasında olan 35’e yakın otelimiz<br />

bulunuyor. Bu oteller orta-üst sınıf<br />

markamız Park Inn by Radisson’dan yakın<br />

zamanda tanıtımını yaptığımız markamız<br />

Radisson’a, Avrupa’nın lideri ve üst-lüks<br />

segmentteki İstanbul’un en büyük markası<br />

Radisson Blu’dan bu yıl Bodrum’da açtığımız<br />

lüks markamız Radisson Collection’a<br />

neredeyse tüm markalarımızı kapsıyor. <strong>2021</strong><br />

Haziran ayında ilk Radisson Collection Otel’i<br />

Bodrum’da açarken, Radisson <strong>Hotel</strong> İzmir<br />

Aliağa otelimizin temmuz ayındaki açılışı<br />

ile ülke çapındaki varlığımızı genişlettik.<br />

Ayrıca, Erciyes’teki kayak merkezine en<br />

yakın otel ve ilk kayak tesisimiz Radisson<br />

Blu <strong>Hotel</strong> Mount Erciyes’in aralık ayındaki<br />

açılışını da heyecanla bekliyoruz. Bursa’daki<br />

Radisson Oteli yapım aşamasında ve sanayi<br />

alanlarında daha da genişlemeyi planlıyoruz.<br />

Sorumluluğunuzdaki diğer<br />

bölgelere kıyasla, Türkiye turizmi<br />

<strong>2021</strong>’i nasıl geçirdi?<br />

Genel olarak <strong>2021</strong>, özellikle dünya çapında<br />

aşılama oranının artması ve seyahat izinleri<br />

sayesinde seyahatseverlerin iş ya da tatil<br />

amacı için tekrar seyahat edebilmeye<br />

başlayabilmeleri nedeniyle 2020’ye kıyasla<br />

daha iyi geçiyor. Türkiye bu sene olumlu bir<br />

yaz sezonu geçirdi. Bu başarının en önemli<br />

sebepleri arasında erişilebilirlik, sınırlarının<br />

açıklığı, toplumun güvenlik önlemlerine<br />

uyması ve misafirlerini tekrar ağırlamak<br />

isteyen misafirperver bir sektörün varlık<br />

göstermesi olarak sıralayabilirim. Birçok<br />

otel grubu gelişme planlarını askıya alırken<br />

yatırımcılarımızla birlikte biz, iddialı 5 yıllık<br />

planımızı uygulamaya ve dünyanın en iyi<br />

üç otel markasından biri olarak tanınma,<br />

otel sa<strong>hi</strong>pleri, misafirler ve yeteneklerin<br />

terci<strong>hi</strong> olma yolundaki misyonumuza devam<br />

ediyoruz.<br />

Grubunuz pandemide de büyümeye<br />

devam eden otel gruplarından biri.<br />

Bu büyümeyi neye borçlusunuz,<br />

pandemi stratejiniz ne oldu?<br />

Radisson Otel Grubu biraz önce de<br />

bahsettiğim plan ve projelerine ilave olarak<br />

aynı zamanda güçlü bir sorumlu işletmecilik<br />

geleneğine ve sürdürülebilirlik programına<br />

sa<strong>hi</strong>p. Bu programlar İnsanları Düşün,<br />

Toplumu Düşün ve Gezegeni Düşün adlı üç<br />

ana kola sa<strong>hi</strong>p ve grup olarak her düzeydeki<br />

bağlılığımızı gösteren kapsamlı inisiyatifler<br />

içeriyor. Beş yıllık büyüme ve dönüşüm<br />

planının getirdiği başarıyla grubumuz,<br />

seyahatlerin yeniden canlanmasına hazır ve<br />

yatırımcıların, iş ortaklarının ve konukların<br />

tercih ettiği marka olma özelliğini<br />

sürdürmeye devam edecektir.<br />

Grubun 2022 planlarından da<br />

bahseder misiniz?<br />

2025 yılına kadar faaliyette ve gelişim<br />

aşamasında 50’den fazla otele ulaşmak<br />

gibi net bir hedef belirledik, bu doğrultuda<br />

büyümemize ivme kazandırıyoruz.<br />

Ülke çapındaki şe<strong>hi</strong>rlerin ve genişleme<br />

alanlarının ötesinde, Radisson ağına<br />

katılmayı düşünen mevcut otellerin<br />

devralınmasını sağlayacak dönüşüm<br />

fırsatları da oluşturuyoruz. Özellikle<br />

pandemi sonrasında, dönüşümler,<br />

genişleme stratejimizde önceliğimiz oldu ve<br />

öyle olmaya da devam edecek. Bu nedenle<br />

hem bağımsız oteller hem de yerel zincir<br />

otellerle daha geniş çaplı ortaklıklar kurup<br />

stratejik girişimler ile ülkedeki varlığımızı<br />

artırmak istiyoruz.<br />

Stratejimizi, önceliklerimizi belirleyerek<br />

sürdürmemiz, mevcut ve gelecekteki<br />

otellerimizin ekonomik verimliliğini<br />

artırmaya destek olacak, mal sa<strong>hi</strong>plerimiz<br />

ve ortaklarımız için ise değerli fırsatların<br />

kapılarını açacak. Bütün ifade ettiğim<br />

aksiyonları hayata geçirmeden önce,<br />

COVID-19’un yeni varyantı ile ilgili küresel<br />

gelişmeleri yakından takip etmeye ve<br />

sektörümüzü yakından ilgilendiren kararları<br />

en uygun şekilde almaya devam edeceğiz.<br />

Gündemde yeni yatırımlar, projeler<br />

var mı?<br />

2020 yılından itibaren mevcut ve güçlü<br />

yatırımlarımızı geliştiriyoruz, online ve<br />

ekspres check-in/check-out ile dijital<br />

altyapımızı geliştirmeye devam ettik. Aynı<br />

zamanda günümüz konuklarının hızlı<br />

yaşam tarzının beklentilerini; konaklarken,<br />

çalışırken ya da toplantılara katılırken daha<br />

iyi karşılamak adına Hibrit Toplantı ve Hibrit<br />

Oda çözümlerimizin tanıtımlarını yaptık.<br />

Ayrıca, EMEA genelinde seçili lokasyonlarda<br />

kullanımı daha da kolaylaştırmak adına<br />

modern kurumsal video iletişiminde lider<br />

olan ZOOM ile ortaklık kurduk.<br />

Hibrit Odalar hem iş seyahatinde olanlar için<br />

hem de günlük konuklar için üretken, kişiye<br />

özel ve sessiz bir çalışma alanı yaratmak<br />

adına son teknoloji bir ofisin imkanları<br />

ile lüks bir otel odasının konforuyla bir<br />

araya getiriyor. Bu odalar ikincil ekranlara<br />

kolay bağlantı, video konferans olanakları,<br />

kablosuz klavye, hoparlör, baskı <strong>hi</strong>zmetleri,<br />

kırtasiye malzemeleri, sınırsız çay ve<br />

kahve, tesis bünyesindeki sağlıklı yaşam<br />

tesislerine erişim ve daha birçok avantaj<br />

sunuyor. RHG Hibrit Çözümleri şu an marka<br />

portföyümüzde sunuluyor ve bunu diğer<br />

<strong>hi</strong>zmetlerimizi tamamlayan bir <strong>hi</strong>zmet<br />

olarak görüyoruz.


Radisson Collection <strong>Hotel</strong> Bodrum<br />

Bizimle<br />

büyüyün<br />

Yaptığımız Her İşle<br />

Değer Yaratıyoruz<br />

Aramıza katılarak Türkiye’nin en hızlı büyüyen<br />

otelcilik gruplarından birinin parçası olabilirsiniz.<br />

Radisson <strong>Hotel</strong> Group olarak 2025 yılına kadar<br />

Türkiye’de 50’den fazla otele ulaşma hedefimiz<br />

doğrultusunda otel yatırımlarınız için çeşitli<br />

markalarımızla size özel çözümler sunuyoruz.<br />

Grubumuz resortlardan şe<strong>hi</strong>r otellerine,<br />

rezidanslardan dönüşüm fırsatlarına kadar<br />

pek çok seçenekle başarılı bir iş ortaklığı için<br />

gerekebilecek her türlü aracı sağlıyor.<br />

Radisson Blu <strong>Hotel</strong> Vadistanbul<br />

Grubumuzu ve markalarımızı keşfedin<br />

radissonhotelgroup.com/development<br />

Ramsay Rankoussi<br />

Başkan Yardımcısı<br />

İş Geliştirme Afrika ve Türkiye<br />

ramsay.rankoussi@radissonhotels.com<br />

Radisson <strong>Hotel</strong> İzmir Aliağa


30<br />

hotel restaurant<br />

& <strong>hi</strong>-<strong>tech</strong><br />

gündem<br />

FIRUZ BAĞLIKAYA<br />

"BOŞ TENEKE SESLERINE ALDIRMIYORUZ"<br />

Antalya Pine Beach Belek'te ilki düzenlenen TÜRSAB Turizm Kongresi'nde konuşan TÜRSAB Başkanı<br />

Firuz Bağlıkaya, "Bu kongrenin önemini ve değerini bilmeyenler, buradakilerin emeklerini küçük görenler<br />

olabilir. Bu gibi durumlarda kara çalmayı, köstek olmayı, moral bozmayı huy edinmiş olanların sayılarının<br />

az olduğunu biliyoruz. Boş teneke seslerine aldırmıyoruz. Kim ki mücadelemiz, kim ki mücadele azmimizi<br />

kıracağını, bizi yıldıracağını sanıyorsa yanıldıklarını buraya bakıp görebilirler." diye konuştu.<br />

Haber: Hatice Ünal Bilen<br />

İletişim - Eğitim - Dayanışma' sloganıyla bu<br />

yıl ilki düzenlenen TÜRSAB <strong>2021</strong> Turizm<br />

Kongresi'nin açılış töreninde konuşan<br />

Türkiye Seyahat Acentaları Birliği (TÜRSAB)<br />

Başkanı Firuz Bağlıkaya, ülkemizin son iki<br />

yıldır mücadele ettiği pandemi sürecinin<br />

etkilerini ele almak, krizden çıkış yollarını<br />

ve sektörün geleceğini değerlendirmek<br />

üzere hayata geçirdikleri kongrenin<br />

Antalya'ya, Türkiye'ye ve sektöre yeni bir<br />

ivme katacağına inandıklarını belirterek,<br />

"Sektördeki sorunları makro ve mikro<br />

ölçekte ele alacağımız ve bunların yanı<br />

sıra her geçen yıl biraz daha yükselen<br />

erken rezervasyon kampanyasının startını<br />

vereceğimiz kongremizin Türk turizmine<br />

öncü olmasını diliyorum." dedi.<br />

Türk turizminin ana direği olarak, seyahat<br />

acenteleri mesleğini daha ileriye taşımak<br />

için bir arada olduklarını belirten Bağlıkaya,<br />

"Bizi burada yalnız bırakmayan, başta<br />

Antalya Valimiz Ersin Yazıcı, Antalya<br />

Büyükşe<strong>hi</strong>r Belediye Başkanı Mu<strong>hi</strong>ttin<br />

Böcek, sektör paydaşları ve üyelerimiz<br />

aynı amaç için buradalar." diye konuştu.<br />

Turizmin doğası gereği birleştirici bir güce<br />

sa<strong>hi</strong>p olduğunu ve bugüne kadar tüm<br />

krizleri bu şekilde omuz omuza, yılmadan<br />

aştıklarını kaydeden Bağlıkaya, "Bizimle<br />

birlikte olanları, memleket faydası olan<br />

işlerde dayanışmayı bilen dostlarımızı bir<br />

kez daha saygıyla selamlıyorum." dedi.<br />

"Şikayet etmeden işimizi yaptık"<br />

Bağlıkaya, Türk turizminin pandemi<br />

kaynaklı içinde bulunduğu zor günlere<br />

vurgu yaparak, "Maalesef bu salgından<br />

hepimiz ağır yaralandık ama en çok yara<br />

da bizim sektörümüzde, turizmde açıldı.<br />

Buna rağmen yılmadık, çalıştık, seferber<br />

olduk, ülke ekonomisine can simidi olduk.<br />

Şikayet etmeden işimizi yapmaya çalıştık.<br />

Geriye bakıp şikayet etmek yerine ileriye<br />

bakıp, çalışmak sektörümüzün en önemli<br />

özelliğidir. Bu kongreyi düzenlememiz,<br />

sizin de katılmanız bunun bir kanıtıdır. O<br />

yüzden hep birlikte durum değerlendirmesi<br />

yapmak, ortak aklı harekete geçirmek için<br />

buradayız." ifadelerini kullandı.<br />

"Outgoing, mice ve kruvaziyerin<br />

toparlanması zaman alacak"<br />

Konuşmasının devamında bu yılın ikinci<br />

yarısından itibaren önce iç pazarda,<br />

temmuz ayı itibariyle de yurt dışındaki bazı<br />

pazarlardaki hareketliliğin sezonun kısmen<br />

de olsa toparlanmasına katkı sağladığını<br />

ifade eden Bağlıkaya, şöyle devam etti:<br />

"Elbette outgoing, mice ve kruvaziyer<br />

gibi zaman isteyen segmentler için aynı<br />

şeyi söyleyemiyoruz. Bu segmentlerin<br />

toparlanması daha uzun zaman alacak.<br />

2 yıla yakın bir süredir bekleyen sabırsız<br />

bir talep söz konusu. Pandeminin sona<br />

ermesiyle birlikte bazı segmentlerin çok<br />

kısa bir sürede toparlanmasını bekliyoruz."<br />

Bağlıkaya, dünya genelinde aşılanma<br />

oranlarının artması ve aşı kartlıların<br />

seyahat kısıtlamalarının kalkmasıyla<br />

önümüzdeki dönemde rekabeti farklı bir<br />

boyuta taşıyacağını belirterek, "Önümüzdeki<br />

dönemde artık yepyeni kuralların, yepyeni<br />

tüketici davranışlarının ve deneyimlerin<br />

başrol oynadığı, yeni bir <strong>hi</strong>kayenin içinde<br />

bulunacağız. Bundan önce olduğu gibi bu<br />

<strong>hi</strong>kayenin baş kahramanları olmak, yeniden<br />

bir başarı <strong>hi</strong>kayesi yazmak istiyorsak bu<br />

yeniliklere hazırlıklı olmalıyız." dedi.<br />

"Beklediğimiz gelecek artık<br />

yanıbaşımızda"<br />

Bu dönemde iklim değişikliği,<br />

sürdürebilirlik, bilgi kirliliği, dijitalleşme,<br />

sosyal sorumluluk ve tüketici beklentilerinin<br />

turizmde daha fazla yer alacağını anlatan<br />

Bağlıkaya, herkesin bu sürece hazırlıklı<br />

girmesinin sektör açısından hayati bir önem<br />

taşıdığının altını çizdi. Başkan Bağlıkaya,<br />

"Beklediğimiz gelecek artık yanıbaşımızda.<br />

Bunu görmezden gelemeyiz. Bu açıdan<br />

turizm sektörünün pazarlama alanında<br />

lokomotifi olan biz seyahat acentelerine<br />

büyük görevler düşüyor. Türkiye Seyahat<br />

Acentaları Birliği olarak biz de sektöre<br />

ve ülkemize olan inancımızla, <strong>hi</strong>zmet<br />

anlayışımızla ve vizyonumuzla bu yeni<br />

döneme daha güçlü girilmesini sağlamak<br />

için yola çıktık. Yeni dönemde eksiklerimizi<br />

ve avantajlarımızı görebilmek, rotamızı<br />

daha net bir şekilde tayin edebilmek ve her<br />

anlamda özgüvenimizi tazeleyebilmek için<br />

bu kongreyi yapıyoruz." diye konuştu.<br />

"Boş teneke seslerine<br />

aldırmıyoruz"<br />

28 farklı panelde 80'in üzerinde<br />

konuşmacının yer alacağı kongre ile<br />

tüm konuları ele alacaklarını kaydeden<br />

Bağlıkaya, "Dünya turizmindeki son<br />

gelişmeler çerçevesinde kendimizi aynada<br />

birkez daha görme şansını yakalayacağız.<br />

Bu kongrenin önemini ve değerini<br />

bilmeyenler, buradakilerin emeklerini küçük<br />

görenler olabilir. Bu gibi durumlarda kara<br />

çalmayı, köstek olmayı, moral bozmayı huy<br />

edinmiş olanların sayılarının az olduğunu<br />

biliyoruz. Boş teneke seslerine aldırmıyoruz.<br />

Kim ki mücadelemiz, kim ki mücadele<br />

azmimizi kıracağını, bizi yıldıracağını<br />

sanıyorsa yanıldıklarını buraya bakıp<br />

görebilirler." dedi.<br />

Kongreden bir kez daha herkese seslenme<br />

isteğini dile getiren Bağlıkaya, "Biz ülkemiz,<br />

mesleğimiz için durmadan çalışmaya devam<br />

edeceğiz. Bizimle birlikte olmak isteyen<br />

herkese kapımız da, gönlümüz de açıktır.<br />

Turizm için herkesle el ele vermeye hazırız.<br />

Yeter ki iyi niyetli olsunlar, yolumuza da<br />

engel olmasınlar. Ortak akıl ve vizyona, birlik<br />

ve beraberlik içinde bu krizi aşacağımızdan<br />

<strong>hi</strong>ç şüphemiz yok." şeklinde sözlerini<br />

tamamladı.


32<br />

hotel restaurant<br />

& <strong>hi</strong>-<strong>tech</strong><br />

gündem / makale<br />

AGON Danışmanlık ve Mümessillik Hizmetleri CEO’su<br />

Tezer Öner<br />

Turizmde Z Raporu, A Planı…<br />

Bu yıl sektörümüz için pek tatmin<br />

edici ve kazançlı olmadı malumunuz.<br />

Ancak durup ne oluyor ne bitiyor<br />

bakalım ki seneye ne yapmamız ne<br />

yapmamamız gerek az çok tahmin<br />

edelim.<br />

Tüm zamanların rekoru olarak<br />

2019’da 45 milyon turist ve 34,5<br />

milyar dolar döviz kazanan Türkiye,<br />

2020 yılında pandemi ile turist<br />

sayısında %69,14, turizm gelirinde<br />

de %65,1 oranında düşüş yaşadı<br />

ve 12.059.000.000 dolar gelir elde<br />

etti. <strong>2021</strong> yılı haziran ayında turizm<br />

sezonunu açan ülkemiz, kısa<br />

sürede hem turist sayısında hem<br />

de turizm gelirinde önemli ataklar<br />

gerçekleştirdi. <strong>2021</strong> yılı 9 aylık<br />

döneminde Türkiye, 21,5 milyon turist<br />

ağırlarken 16,8 milyar dolar döviz<br />

girdisi sağladı.<br />

Durumumuz budur. Dolayısıyla<br />

bundan 3 – 5 sene önce kurulan<br />

<strong>2021</strong>’de 50 milyar dolar turizm geliri<br />

hayalinden uyanmak zorunda kaldık.<br />

2022 planlarımız makul seviyelerde<br />

tutularak 30 milyar dolar gibi<br />

ulaşılması daha kolay bir seviyede.<br />

Ancak 40 milyar dolar ve hatta 50<br />

milyar dolar bekleyen de yok değil.<br />

Olmaz mı? Olur tabii… Seneler boyu<br />

ve defalarca anlattığımız tedbirleri<br />

alırsak olur.<br />

Öncelikle para harcayan turist isteriz.<br />

Ancak bu kadar kur farkı ile ucuz<br />

kalırsak maalesef Avrupalı'nın da<br />

açı bize gelecek demektir. Şimdiden<br />

5 pounda iki kişi kahvaltı yaptık diye<br />

sosyal medyada gezen İskoç çift<br />

gibi tipler türedi. Bu adamın müze,<br />

kültür gezisi falan yapmaya niyeti yok.<br />

Gelecek sokakta gezip yeni bir şe<strong>hi</strong>r<br />

görecek, yiyecek, içecek ve gidecek…<br />

İçme kısmı da bizde sıkıntılı zaten<br />

biliyorsunuz. Avrupalı ucuz veya genç<br />

turist şarabını alıp Ortaköy rıhtımında<br />

ayaklarını sallandırarak sevgilisiyle<br />

içmek ister. O bizde zor…<br />

Turist güven ister. Aşılama ve<br />

pandemi tamamen ayrı konu, sokakta<br />

can güvenliği apayrı bir konu…<br />

O konuyu çözmeden sa<strong>hi</strong>llerde<br />

güneşlenecek Alman veya İskandinav<br />

kızları kimliği bile olmayan başıboş<br />

gezen her konuda aç Suriyeli ve<br />

Afganlar'dan nasıl koruyacağız Allah<br />

bilir.<br />

Ucuz ülke turisti eğlence ister.<br />

Genelde genç ve hatta üniversitelidir.<br />

Gece 24:00’te kapanan işletme<br />

kurallarımız var. Ama bu onun için<br />

açılış saatidir. O sabah çorbayı içip<br />

yatağa 07:00’de girer.<br />

Uluslararası ilişkilerde stabilizasyon<br />

gerekir. Her an bir ülkeyle gerilip<br />

öbürüyle barışarak hayatta bu<br />

dengeyi kuramayız. Araplara<br />

güvenmeyin, Katar ve BAE birleşip<br />

komple gelse hala bizim otellerde<br />

yarı kapasite boş kalır. Ayrıca<br />

gelmezler… Çünkü bu paşalarda<br />

para gani, onlar kumar oynayıp<br />

sınırsız içebilecekleri Yunanistan’a ve<br />

Fransa’nın güney sa<strong>hi</strong>plerini tercih<br />

eder. Bu ucuzluk onlara ters kaçar.<br />

Avrupa’nın orta direği için<br />

rakiplerimizin Yunanistan, İtalya<br />

ve İspanya olduğunu iddia edenler<br />

var. Emin olun bu kurlarla onlar<br />

bize rakip falan olamazlar. Aileler<br />

Türkiye’ye akacaktır. Bu durumda<br />

da ahlaklı taksi şoförlerimiz<br />

ve esnafımızın yüce gönüllü<br />

misafirperverliğine ihtiyacımız var.<br />

Ne kadar iyi davranırsak bu dalga o<br />

kadar süreklilik kazanır. Ama son<br />

üç senenin acısını bu yaz çıkaralım<br />

derlerse o zaman bittik gerçekten.<br />

Ve son olarak, 12 ay olmayan turizm<br />

senaryolarımızı artık artırmamız<br />

şart! Eylülde bağ bozumu, kışın<br />

kayak, kongre, kültür, din ve mitoloji,<br />

çiftliklerde gönüllü üniversiteli tarım<br />

turları, dağcılık, trekking, özellikle<br />

de gurme ve gastronomi turizmine<br />

daha fazla ağırlık vermeliyiz. Hızlı bir<br />

sene planlaması ve tanıtımla belki de<br />

50 milyar dolar yaparız belli mi olur?<br />

Hadi inşallah…<br />

Mutlu yıllar dileriz.


KARTLI ÖDEMELER EN HIZLI HAVA<br />

YOLLARINDA BÜYÜDÜ<br />

Ekim ayında en fazla büyüme havayolları ve “kamu/vergi ödemeleri” sektörlerinde oldu.<br />

BKM'nin verilerine göre, ekim<br />

ayında 165 milyar TL tutarında<br />

kartlı ödeme gerçekleşti.<br />

Temassız ödemeler geçen yılın 2<br />

katına çıkarken her 4 iş yerinin 3'ünde<br />

temassız ödeme kabul ediliyor. En fazla<br />

kartlı ödeme büyümesi ise havayolları,<br />

kamu/vergi ödemeleri ve kuyumculuk<br />

sektörlerinde gerçekleşti.<br />

Bankalararası Kart Merkezi'nin (BKM)<br />

açıkladığı verilere göre ekim sonu<br />

itibarıyla Türkiye'de 82,8 milyon adet<br />

kredi kartı, 147,5 milyon adet banka<br />

kartı ve 54,4 milyon adet ön ödemeli<br />

kart kullanılıyor. 2020 yılının ekim ayı<br />

ile kıyaslandığında kredi kartı adedinde<br />

yüzde 11'lik, banka kartı adedinde yüzde<br />

4'lük, ön ödemeli kart adedinde ise<br />

yüzde 32'lik artış yaşandı. Toplam kart<br />

sayısı ise geçen yılın aynı dönemine<br />

göre yüzde 10 oranında artış göstererek<br />

284,6 milyon adede ulaştı.<br />

165 milyar TL tutarında kartlı<br />

ödeme yapıldı<br />

Ekim ayında kredi kartları, banka<br />

kartları ve ön ödemeli kartlar ile yapılan<br />

toplam ödeme tutarı bir önceki yılın<br />

aynı dönemine göre yüzde 50 artarak<br />

165 milyar TL oldu. Ekim ayındaki<br />

kartlı ödeme tutarının 133,7 milyar<br />

TL'si kredi kartları ile yapılırken, 28,2<br />

milyar TL'sinde banka kartları, 3,1<br />

milyar TL'sinde ise ön ödemeli kartlar<br />

kullanıldı. Kredi kartı ile ödemelerde<br />

önceki yılın aynı dönemine göre<br />

büyüme oranı yüzde 47, banka kartı<br />

ile ödemelerde yüzde 54 olurken, ön<br />

ödemeli kartlar ile yapılan ödemelerde<br />

ise bu oran yüzde 238 olarak<br />

gerçekleşti.<br />

Kartlı ödemelerin en hızlı büyüdüğü<br />

sektör havayolları oldu<br />

Kartlı ödemelerde, <strong>2021</strong> yılının ekim<br />

ayında geçen yılın aynı dönemine göre<br />

en fazla artışın hangi sektörlerde<br />

gerçekleştiği detaylı incelendiğinde,<br />

“havayolları”nın yüzde 188 ile en<br />

fazla artış gerçekleşen sektör olduğu<br />

görüldü. Vergi yapılandırmalarının ilk<br />

taksitlerinin ödenmesinin etkisiyle de<br />

“kamu/vergi ödemeleri” yüzde 164<br />

büyürken, “kuyumculuk” ise yüzde 136<br />

büyüme ile en fazla artış görülen ilk üç<br />

sektör arasında yer aldı. Bu üç sektörü<br />

turizm döneminin ekim ayında da<br />

devam etmesiyle beraber “konaklama”<br />

sektörü yüzde 125 ve “seyahat<br />

acenteleri” sektörü yüzde 114 büyüme<br />

ile takip etti.<br />

Temassız ödeme adedi geçen yılın 2<br />

katına ulaştı<br />

Kartlar ve mobil cihazlar üzerinden<br />

<strong>hi</strong>çbir temas gerektirmeden ödeme<br />

yapmaya imkân sunan temassız<br />

ödemeler hızla yaygınlaşmaya devam<br />

ediyor. Ekim ayındaki temassız ödeme<br />

adedinin 2020 yılının aynı dönemine<br />

göre yüzde 82 artış göstermesi de<br />

temassız ödemelerin her geçen gün<br />

daha çok tercih edildiğini ortaya<br />

koyuyor. Ekim ayında mağaza içi yapılan<br />

ödemelerin yüzde 57'sinin yani her<br />

5 kartlı ödemeden 3'ünün temassız<br />

olarak yapıldığı gözlemlenirken günlük<br />

temassız ödeme adedi ise 13 milyon<br />

adede ulaştı.<br />

Her 4 iş yerinin 3'ünde temassız<br />

ödeme kabul ediliyor<br />

Temassız ödemeler sadece kart<br />

kullanıcılarına değil iş yeri sa<strong>hi</strong>plerine<br />

de büyük kolaylık sağlıyor. Kullanıcı<br />

tarafındaki yaygınlaşmayla beraber iş<br />

yeri tarafında da temassız dönüşüm<br />

hızla devam ederken bugün her 4<br />

terminalden 3'ünde temassız ödeme<br />

yapılabiliyor. En çok temassız işlem<br />

yapılan iş yerlerinin ise sırasıyla<br />

”market-gıda”, “yemek”, “akaryakıt”<br />

ve “sağlık/kozmetik” sektörlerinde yer<br />

aldığı görülüyor.


34<br />

hotel restaurant<br />

& <strong>hi</strong>-<strong>tech</strong><br />

yeni yatırımlar<br />

TAMAMEN<br />

YENILENDI<br />

MÖVENPICK<br />

İSTANBUL<br />

BOSPHORUS<br />

HIZMETTE<br />

İstanbul Balmumcu’da Nisan 2020 itibari ile renovasyona giren Mercure The Plaza Bosphorus,<br />

15 Ekim <strong>2021</strong> itibari ile Mövenpick İstanbul Bosphorus ismiyle yeniden turizme kapılarını<br />

açtı. Yenilenen yüzüyle deneyimli turizmci İlker Şen yönetiminde <strong>hi</strong>zmet vermeye başlayan<br />

beş yıldızlı otel; İstanbul Boğazı’ndan ilham alınarak tasarlanan dekorasyonu, 11 farklı<br />

kategorideki oda ve suitleri gibi İstanbul’un en iyi İtalyan’ı olmaya aday restoranı Da Vittorio ile<br />

de şehre ilham verecek…<br />

İstanbul’un muhteşem dokusundan ilham<br />

alınarak özenle dizayn edilen 221 adet<br />

premium segment odası ve 36 adet suit<br />

odası, İtalyan, Fransız ve Türk mutfağının<br />

en iddialı lezzetlerini sunan 3 adet imza<br />

restoranı, iş dünyasına kusursuz <strong>hi</strong>zmet<br />

vermeyi vadeden toplantı salonları, kapsamlı<br />

etkinlikler için dizayn edilmiş 250 misafir<br />

kapasiteli balo salonu ve oldukça enerjik bir<br />

atmosfere sa<strong>hi</strong>p fitness/spa merkeziyle öne<br />

çıkan Mövenpick Bosphorus, misafirlerine<br />

şehrin kalbinde lüks ve konforlu bir<br />

konaklama deneyimi sunuyor.<br />

11 farklı kategorideki oda ve suitleri<br />

ile ağırlıyor<br />

Mövenpick Bosphorus’un şehrin hareketli<br />

yanını Boğaz’ın muhteşem manzarasıyla<br />

birleştiren odalarının tasarımında, lüks<br />

ve konfor tanımı modern bir anlatımla<br />

birleşiyor. 30 ile 163 m² arasında değişen<br />

genişlikte, 11 farklı kategorideki oda ve<br />

suitleri ile misafirlerini ağırlayacak olan beş<br />

yıldızlı otel, <strong>hi</strong>çbir detayın es geçilmediği<br />

deluxe odalarının yanı sıra, Boğaz manzaralı<br />

odaları, 1+1 geniş aile suitleri ve yine<br />

Boğaz’a nazır Panoramic Bosphorus Suit<br />

ile İstanbul’un keyfini çıkarmak isteyen<br />

misafirleri için her zevke ve gereksinime<br />

uygun seçenekler sunuyor. Mövenpick<br />

Bosphorus’un kral dairesi kategorisinde yer<br />

alan 163 m² genişliğindeki Royal Bosphorus<br />

ve 143 m² büyüklüğündeki Presidential Suit’i<br />

ise ihtişamın ve lüksün tanımı niteliğinde<br />

bir dizayna sa<strong>hi</strong>p. Doğal ahşaptan üretilmiş<br />

paneller, modern esintiler taşıyan duvar<br />

kağıtları, şıklık ve rahatlığın ön planda<br />

tutulduğu oturma grupları ve mermerin<br />

oluşturduğu çabasız zarafetle Mövenpick<br />

Bosphorus, İstanbul’un birbirinden farklı<br />

pek çok parçasını ince düşünülmüş bir<br />

dizayn ve sıcak bir atmosfer ile bir araya<br />

getiriyor.<br />

İstanbul Boğazı’ndan ilham alınarak<br />

tasarlandı<br />

Detaylarda yer yer mavinin kullanıldığı,<br />

İstanbul Boğazı’ndan ilham alınarak<br />

tasarlanan Mövenpick Bosphorus, büyülü<br />

şehrin en göze çarpan detaylarının<br />

modernize edilmiş hali olarak kusursuz<br />

bir şekilde karşımıza çıkıyor. Doğal<br />

malzemelerin ağırlıkta olduğu tasarımıyla<br />

sıcak bir ambiyansa ev sa<strong>hi</strong>pliği yapan<br />

Mövenpick Bosphorus, özel tasarım cam<br />

avizeleri ve her adımda dikkat çekecek<br />

aksesuar seçimleriyle İstanbul’un ihtişamlı<br />

yüzüne atıfta bulunuyor.<br />

İstanbul’un en iyi İtalyan’ı olmaya<br />

aday; Da Vittorio Ristorante<br />

Yurt dışı ve Türkiye’de yemek ve İtalyan<br />

mutfağı konusunda sayısız başarıya imza<br />

atan Şef Vittorio Sindoni, Da Vittorio<br />

Ristorante’nin ikinci şubesiyle Bursa’dan<br />

sonra şimdi de İstanbullu lezzet aşıklarıyla<br />

buluşuyor. Otelin 21. katındaki roof’ da<br />

yer alan ve İtalyan mutfağının şahane<br />

lezzetleriyle anılacak olan restoranda<br />

misafirler başarılı şefin hazırladığı leziz<br />

yemekleri tadarken, zarif bir dekorasyon<br />

eşliğinde muhteşem Boğaz manzarası<br />

ile karşı karşıya kalacak. Doğal sızma<br />

zeytinyağı, domates, parmigiano


ve fesleğen gibi Akdeniz mutfağının temeli olan<br />

malzemelerle harika lezzetlere imzasını koyan Da<br />

Vittorio, taze ürünler ve kaliteli malzemelerin lezzetli<br />

İtalyan yemeklerindeki etkisini gözler önüne seriyor.<br />

Öğlen itibariyle başlayıp gecenin ilerleyen saatlerine<br />

kadar çeşitli müzik ve performanslar eşliğinde <strong>hi</strong>zmet<br />

veren lüks restoran, İtalyan lezzetini ve kültürünü üst<br />

düzey bir <strong>hi</strong>zmet anlayışıyla birleştirirken, mükemmel<br />

şarap kombinasyonları ve tatlılarıyla da İstanbul’un en<br />

iyi İtalyan’ı olmaya aday.<br />

Şehrin içindeki lezzet kaçışı; L’avenue Plaza<br />

Cafe<br />

L’avenue Plaza Café, Mövenpick Bosphorus’un lobi<br />

katında yer alan restoranı olarak karşımıza çıkıyor.<br />

Restoran, günün her saatinde <strong>hi</strong>ssedilen enerjik havası<br />

ve Fransız Mutfağı’ndan özel lezzetleri ile öne çıkıyor.<br />

Hareket ve dinamizmin ön planda olduğu bir uğrak<br />

noktası olarak tasarlanan restoran, lüks dizaynı, özel<br />

lezzetlerle bezeli menüsü ve imza kokteylleri ile adeta<br />

şe<strong>hi</strong>r içinde bir kaçış noktası. Soğan çorbası ve Zürih<br />

usulü dana eti, L’avenue Plaza’nın mutlaka denenmesi<br />

gereken lezzetleri arasına şimdiden girerken, usta<br />

şeflerinin elinden çıkan enfes tatlılar ise yemek sonrası<br />

kendini şımartmak isteyenler için ideal bir seçenek.<br />

Türk mutfağının yarım asırlık efsanesi; Hünkar<br />

Mövenpick Bosphorus’un öne çıkan değerlerinden<br />

bir diğeri ise, Türk/Osmanlı mutfağını 1950 yılından<br />

beri müşterilerine en leziz şekilde sunan efsanevi<br />

Hünkar Lokantası. İstanbul’da ki bir diğer şubesini otel<br />

bünyesinde <strong>hi</strong>zmete açan restoran, Türk ve yabancı<br />

olmak üzere oldukça geniş bir hedef kitleyi ağırlamak ve<br />

bir lezzet şöleni oluşturmak için hazırlanıyor.<br />

Mövenpick İstanbul Bosphorus<br />

<strong>Hotel</strong> Genel Müdürü İlker<br />

Şen ise açılışa dair şu<br />

açıklamalarda bulundu:<br />

"Otelimizi 15 Ekim <strong>2021</strong><br />

itibariyle <strong>hi</strong>zmete açtık. Burayı<br />

eskiden birçok insan The<br />

Plaza <strong>Hotel</strong> olarak biliyordu.<br />

Ardından Mercure oldu.<br />

Renovasyona Mart 2020'de<br />

başladık. Yaklaşık bir buçuk<br />

yıl süren çalışmalarla yeni bir<br />

marka ile açtık, aslında bir üst<br />

markaya geçiş yapmış olduk."<br />

Yönetimin zaten bir<br />

renovasyon planladığını,<br />

pandeminin ise buna<br />

bir fırsat oluşturduğunu<br />

belirten Şen, "Biz bu krizi<br />

bir fırsata çevirdik. Madem<br />

İlker Şen<br />

Mövenpick İstanbul Bosphorus <strong>Hotel</strong> Genel Müdürü<br />

pandemide bütün oteller kapanıyor. Biz de sektöre yepyeni bir markayla<br />

girelim istedik." dedi. Şu ana kadar ki yenileme çalışmalarına yaklaşık<br />

150 milyon TL harcandığını belirten Şen, Nisan 2022'de tamamlanmasını<br />

planladıkları renovasyona ilişkin şu detaylarla devam etti: "Otelin sadece<br />

misafir alanlarını değil, arkadaki personel alanları da da<strong>hi</strong>l olmak üzere<br />

komple yenilemesini yaptık. Bununla beraber oda sayımızı 241'den 257'ye<br />

çıkardık. Bazı odalarımızın renovasyon çalışmaları halen devam ediyor. Şu<br />

an yüzde 50'si kapalı. Yılbaşına kadar bir kısmı daha bitecek ama komple<br />

bitmesi büyük ihtimalle Nisan 2022'yi bulacak. Çok büyük bir yenilemeden<br />

bahsediyoruz. Boya ve mobilya değişimi gibi düşünmeyin. Duvarların<br />

tamamen yıkılmasından yepyeni bir konsept oluşturmaya kadar geçen bir<br />

süreç bu. Oteli yıkıp sıfırdan yapsaydık inanın daha kolay olurdu. Binanın<br />

cephesini ise led ışıklarla aydınlattık."


36<br />

hotel restaurant<br />

& <strong>hi</strong>-<strong>tech</strong><br />

yeni yatırımlar<br />

POLAT<br />

PALANDÖKEN<br />

YENILENDI<br />

Palandöken'in 20 yıllık konaklama adresi Polat Palandöken, bu kış misafirlerini<br />

yenilenen yüzüyle ağırlayacak.<br />

Kristalize kar dokusuyla Türkiye’nin<br />

gözde kayak bölgelerinden<br />

Palandöken’in öne çıkan oteli<br />

Polat Palandöken, bu kış misafirlerini<br />

yenilenen yüzüyle ağırlayacak.<br />

Autoban Mimarlık yeniledi<br />

Otelin yeni tasarımını ödüllü mimarlık<br />

stüdyosu Autoban’ın üstlendiği Polat<br />

Palandöken, başladığı değişimini birkaç<br />

sezonda tamamlayarak misafirlerine<br />

kış mevsiminin ve dağ yaşantısının<br />

keyifli halini sunacak. Bünyesinde<br />

gerçekleşen restorasyon sonrası<br />

gelişmiş ve konforlu <strong>hi</strong>zmet seçenekleri<br />

sunan otel, yenilenen deluxe odaları<br />

ve suitleri ile unutulmaz tatillere ev<br />

sa<strong>hi</strong>pliği yapmaya hazırlanıyor. Otel,<br />

kayak molalarında dinlenilebilecek<br />

Snowdeck, Palandöken Dağı’nda 2400<br />

metrede yer alan ahşap chaletleri Peak<br />

ve Erzurum’da kış tatilinin önemli bir<br />

parçası olan cağ kebabı geleneğini<br />

yaşatan Masif Restoran’ı ile kar tatilini<br />

eğlenceli bir yolculuğa dönüştürüyor.<br />

Polat Palandöken, bölgede yaklaşık 70 km uzunluğa sa<strong>hi</strong>p ‘Ejder 3200’<br />

pistine direkt geçiş ayrıcalığına sa<strong>hi</strong>p tek otel ve bu yönüyle kayak<br />

tutkunlarına en keyifli kayak rotası sunuyor. Kristalize kar dokusu ve<br />

doğal kayak pistlerinin yanı sıra otel suni kar sistemi, gece ışıklandırmalı<br />

kayak pisti ve kayak noktalarına hızlı ulaşım sağlayan telesiyej sistemi<br />

ile sporseverleri konforlu bir kayak deneyimi ile buluşturuyor.


38<br />

hotel restaurant<br />

& <strong>hi</strong>-<strong>tech</strong><br />

yeni yatırımlar<br />

WYNDHAM<br />

yeni otelleriyle<br />

Hindistan’da<br />

50 otele<br />

ulaşacak<br />

Wyndham <strong>Hotel</strong>s & Resorts, kültürel<br />

zenginlikleriyle ziyaretçileri kendine çeken<br />

Jaipur, Varanasi, Mohali ve Udaipur’da<br />

Ramada by Wyndham, Howard Johnson by<br />

Wyndham ve üst sınıf Wyndham markaları<br />

altında yakın zamanda açılan ve açılması<br />

beklenen dört yeni otel ile Hindistan<br />

pazarındaki varlığını güçlendiriyor. Yeni<br />

açılışlarla birlikte Wyndham’ın Hindistan’daki<br />

otel sayısı 50’ye ulaşacak ve bu açılışlar,<br />

şirketin sekizi 2022’de açılması beklenen<br />

yaklaşık 30 otelin bulunduğu proje stokuna<br />

sa<strong>hi</strong>p olduğu Hindistan alt kıtasındaki<br />

büyüme kararlılığının bir parçasını<br />

oluşturuyor. Wyndham <strong>Hotel</strong>s & Resorts<br />

Ortadoğu, Avrasya ve Afrika Geliştirme<br />

Başkan Yardımcısı Panos Loupasis,<br />

“Dünyanın en hızlı büyüyen ekonomilerinden<br />

Hindistan, konaklama açısından çok büyük<br />

bir potansiyel sunuyor. Bu dört yeni açılış,<br />

ülke genelinde daha da fazla konaklama<br />

seçeneği sunmaya yönelik büyüme<br />

hedeflerimiz açısından önemli bir kilometre<br />

taşı teşkil ediyor. Burada ve Hindistan alt<br />

kıtası genelindeki güçlü büyüme çizgimizi<br />

sürdürmeyi, böylesine güzel ve zengin<br />

çeşitliliğe bir bölgede seyahati herkes için<br />

mümkün kılmayı dört gözle bekliyoruz.” dedi.<br />

Melas<br />

<strong>Hotel</strong><br />

İstanbul<br />

<strong>hi</strong>zmette!<br />

Melas <strong>Hotel</strong>s & Resorts Grubu’nun<br />

Antalya Side ve Lara bölgelerindeki<br />

otellerine ilave olarak <strong>hi</strong>zmete alınan<br />

dördüncü tesisi Melas <strong>Hotel</strong> İstanbul<br />

<strong>hi</strong>zmete girdi. Şehrin merkezi Şişli-<br />

Levent hattının ortasında Gayrettepe’de<br />

konumlanan beş yıldızlı otel, toplu<br />

ulaşıma yakınlığı ile Tari<strong>hi</strong> Yarımada’ya<br />

20 dakika, Taksim ve Nişantaşı’na 15<br />

dakika, iki uluslararası havaalanına<br />

ise ortalama bir saat mesafede yer<br />

alıyor. Günümüzün çağdaş ve modern<br />

gezginleri için tasarlanmış yerden<br />

ısıtmalı toplam 195 oda, 15 adet suite<br />

oda, 144 adet deluxe oda, 36 adet<br />

business standart odaya sa<strong>hi</strong>p olan<br />

otel, uluslararası ve geleneksel mutfak<br />

anlayışlarını sentezleyen à la carte<br />

restoranı Casa Mediterra <strong>Restaurant</strong><br />

ile de dikkat çekiyor. Tecrübeli aşçıların<br />

ellerinden mevsimsel ürünlerle,<br />

açık mutfak konseptinde hazırladığı<br />

lezzetleri ile hem iş toplantıları hem de<br />

etkinlik buluşmaları için iyi bir lezzet<br />

durağı olmaya aday otelde toplantı ve<br />

etkinlikler için düzenlenmiş ayrı bir kat<br />

yer alıyor. Melas <strong>Hotel</strong> İstanbul, son<br />

teknoloji donamınıma sa<strong>hi</strong>p, gün ışığı<br />

gören toplantı salonları ve çalışırken<br />

aynı zamanda eğlenme imkanı sunan<br />

Work&Fun alanı ile toplantıları bir cazibe<br />

haline getirmeyi amaçlıyor. Minimum bir<br />

kişiden tam kapasite bütün salonlarda<br />

aynı anda <strong>hi</strong>zmet verildiğinde 600 kişiye<br />

kadar, toplam 9 adet toplantı salonu ile<br />

tüm etkinlikler için tercih edilebilecek bir<br />

konaklama adresi olma misyonuna sa<strong>hi</strong>p<br />

olan Melas <strong>Hotel</strong>s, Spa and Wellness<br />

içerisindeki kapalı yüzme havuzu,<br />

sauna, buhar banyosu, Türk hamamı<br />

ve Uzakdoğu masaj servisi ile de öne<br />

çıkıyor.


40<br />

hotel restaurant<br />

& <strong>hi</strong>-<strong>tech</strong><br />

yeni yatırımlar<br />

DOSSO DOSSI<br />

BEŞ YILDA OTEL<br />

SAYISINI YEDIYE<br />

ÇIKARACAK<br />

Dördüncü otellerini Yenikapı’da <strong>hi</strong>zmete açtıklarını duyuran Dosso Dossi Holding Yönetim<br />

Kurulu Başkanı Hikmet Eraslan, yatırım önceliklerinde İstanbul’un olduğunu belirterek,<br />

önümüzdeki beş yıl içinde otel sayısını yediye çıkaracaklarını ifade etti.<br />

Dosso Dossi Holding iştiraki olarak<br />

turizm sektöründe faaliyetlerini<br />

sürdüren Dosso Dossi <strong>Hotel</strong>s<br />

Grubu’na yeni bir üye katıldı. Dosso<br />

Dossi <strong>Hotel</strong>s Yenikapı, temelleri<br />

2012 yılında atılan otel grubunun en<br />

yeni üyesi olarak misafir ağırlamaya<br />

başladı. Açıldığı günden itibaren<br />

tam doluluk yaşayan otel, beş ayrı<br />

oda tipi, dekorasyonu, lokasyonu<br />

ve üstün <strong>hi</strong>zmet kalitesiyle kısa<br />

sürede İstanbul’da tavsiye edilen<br />

oteller arasında yerini aldı. Türkiye<br />

ekonomisine önemli bir döviz girdiği<br />

sağlayan dev bir sektörün temsilcisi<br />

olmaktan mutluluk duyduklarını<br />

belirten Dosso Dossi Holding Yönetim<br />

Kurulu Başkanı Hikmet Eraslan,<br />

“İstanbul’un en önemli turizm<br />

merkezlerinden tari<strong>hi</strong> yarımada içinde<br />

kısa süre içinde dört otele ulaşmaktan<br />

dolayı gururluyuz. Sultanahmet, Vatan<br />

Caddesi, Laleli ve şimdi Yenikapı’daki<br />

otellerimizle turizm sektöründeki<br />

iddiamızı daha da ileriye taşıyoruz” dedi.<br />

“İstanbul’da çok daha fazla yatak<br />

kapasitesine ihtiyaç var”<br />

İstanbul’da çok daha fazla yatak<br />

kapasitesine ihtiyaç olduğunun altını<br />

çizen Hikmet Eraslan, yakın zamanda<br />

gerçekleştirilen Formula 1 Dünya<br />

Şampiyonası'nın 16. etabı Türkiye<br />

Grand Prix'sinde de görüldüğü üzere<br />

yeni normalde büyük bir turizm<br />

hareketliliğinin başladığını söyledi.<br />

Pandemi şartlarının hüküm sürdüğü<br />

bir önceki yıla göre şu anda ülkemize<br />

gelen turist sayılarında patlama<br />

yaşandığını, bu yüzden özellikle<br />

şe<strong>hi</strong>r otelciliği konusunda önemli<br />

bir ihtiyacın ortaya çıktığını söyleyen<br />

Hikmet Eraslan, “İstanbul dünyanın en<br />

önemli uçuş aktarma noktalarından<br />

biri. Dünyanın en önemli turizm<br />

destinasyonları arasında. Uluslararası<br />

etkinliklere, kongrelere ev sa<strong>hi</strong>pliği<br />

yapıyor. Avrupalı turistlerin yeniden<br />

büyük bir hareketlilik sağladığına<br />

şa<strong>hi</strong>t oluyoruz. Orta Doğu ülkelerinden<br />

gelen turist akını artarak devam ediyor.<br />

Tüm bunlara baktığımızda <strong>hi</strong>zmet<br />

kalitesini düşürmeden daha fazla şe<strong>hi</strong>r<br />

oteline yatırım yapılması gerektiğini<br />

düşünüyoruz.” dedi.<br />

“Otel sayımızı yediye çıkaracağız”<br />

Dosso Dossi Holding olarak Yenikapı’da<br />

açtıkları dördüncü otel ile yatırıma<br />

devam ettiklerini kaydeden Eraslan,<br />

“Doluluk oranlarımız yüzde 95<br />

seviyelerinde. Müşteri memnuniyetimiz<br />

yüzde 90’ın üzerinde. Sektörde genç<br />

bir marka olmamıza rağmen aldığımız<br />

yolla, sektör ileri gelenlerinin dikkatini<br />

çekmeyi başardık. Tüm bunlara<br />

baktığımızda büyük bir cesaretle<br />

otel yatırımlarına devam kararı<br />

aldık. Şimdilik önceliğimiz İstanbul.<br />

Önümüzdeki beş yıl içinde otel sayımızı<br />

yediye çıkaracağız” bilgisini verdi.


42<br />

hotel restaurant<br />

& <strong>hi</strong>-<strong>tech</strong><br />

yeni yatırımlar<br />

KARADERILI, YENI NESIL TERMAL<br />

YATIRIMI IÇIN DÜĞMEYE BASTI<br />

Karaderili Şirketler Grubu; Bodrum, Kuşadası ve Yalova otellerinden sonra 2022’nin son<br />

çeyreğine yeni nesil termal otel yatırımı ile girmeye hazırlanıyor. Yalova’da 40 milyon dolarlık<br />

yatırım bedeli ile <strong>hi</strong>zmete açacakları beş yıldızlı tesis ile bölgeye yapılan yatırım miktarını 180<br />

milyon dolardan 220 milyon dolara çıkaracaklarını belirten Karaderili Şirketler Grubu CEO’su<br />

Tevfik Talas, yeni otelleri ile birlikte istihdam oranını da yüzde 40 artıracaklarını ifade etti.<br />

Yalova Terma City, Kuşadası<br />

Holiday Leisure Club, Bodrum<br />

Mio Bianco Resort ve Bodrum<br />

Mio Mare otelleri ile turizme <strong>hi</strong>zmet<br />

veren Karaderili Şirketler Grubu,<br />

hazırlıklarını sürdürdüğü Terma<br />

Garden ile termal turizmdeki iddiasını<br />

yatırımlarını güçlendiriyor. 40 milyon<br />

dolara mal olması hedeflenen tesis<br />

ile termal turizmindeki iddiasını<br />

güçlendireceklerini belirten<br />

Karaderili Şirketler Grubu CEO’su<br />

Tevfik Talas, gelen yoğun taleple<br />

300 dönümlük ormanın yanındaki<br />

projeye başlama kararı aldıklarını<br />

vurgulayarak, söz verdikleri gibi ikinci<br />

yatırıma başladıklarını ifade ederek,<br />

pandemi sebebiyle yatırımı erteleyen<br />

işadamlarına “Yatırımı durdurmayın.<br />

Şimdi yatırım yapmazsanız ne zaman<br />

yapacaksınız” tavsiyesinde bulundu.<br />

Yaptığı tavsiyenin gereğini önce kendisi<br />

yaparak örnek olmak istediklerini<br />

söyleyen Talas, yeni otelleri ile<br />

birlikte istihdam oranını yüzde 40<br />

artıracaklarını belirterek, “Yeni projeyle<br />

Yalova’ya yapılan yatırım miktarı 180<br />

milyon dolardan 220 milyon dolara<br />

çıkacak” dedi. 6 ay önce başlanan<br />

Terma Garden otel inşaatının 2022 son<br />

çeyreğinde tamamlanması bekleniyor.<br />

“Biz buna yeni nesil termal diyoruz”<br />

Tesisin sadece iyileşmek için değil,<br />

yenilenmek için de tasarlandığını<br />

aktaran Talas, “Biz buna yeni nesil<br />

termal diyoruz. Termal Turizm,<br />

yatırımlarımızla kabuk değiştiriyor.<br />

Diğer illere termal yatırım yapanlar için<br />

övünerek şunu söyleyebilirim: Termalin<br />

başkenti Yalova ‘’Termal” ilçesidir’’<br />

dedi.


44<br />

hotel restaurant<br />

& <strong>hi</strong>-<strong>tech</strong><br />

yeni yatırımlar<br />

RÖNESANS’TAN<br />

TÜRKMENISTAN’A YENI YATIRIM<br />

GARAGUM ÇOK AMAÇLI OTEL VE İŞ MERKEZI<br />

Rönesans Holding bünyesinde faaliyet gösteren Rönesans Endüstri Tesisleri’nin<br />

Türkmenistan’da inşa ettiği Garagum Çok Amaçlı Otel ve İş Merkezi <strong>hi</strong>zmete girdi.<br />

Rönesans Endüstri Tesisleri,<br />

Türkmenistan’ın başkenti<br />

Aşkabat’ta Eylül 2018’de<br />

inşasına başladığı çok amaçlı otel<br />

ve iş merkezi projesini, pandemi<br />

şartlarına rağmen planlanan süre<br />

içinde başarıyla tamamladı. Garagum<br />

Çok Amaçlı Otel ve İş Merkezi’nin 19<br />

Kasım <strong>2021</strong> tari<strong>hi</strong>nde düzenlenen açılış<br />

töreni, Türkmenistan Devlet Başkanı<br />

Gurbanguly Berdimuhamedov ile<br />

Rönesans Holding Başkanı Dr. Erman<br />

Ilıcak’ın katılımıyla gerçekleştirildi.<br />

Milli kültürü yansıtan çok amaçlı<br />

proje<br />

Bölgenin ilk çok amaçlı projesi<br />

Garagum Otel’in tasarımında, dünyanın<br />

en geniş su kanalının da geçtiği ve<br />

kapladığı alan bakımından dünyanın<br />

en büyük çöllerinden olan Garagum<br />

Çölü’nden esinlenildi. Aşkabat<br />

Uluslararası Havalimanı’nın yakınında,<br />

A. Niyazov Caddesi ile Hoca Ahmet<br />

Yesevi Caddesi'nin kesiştiği noktada<br />

inşa edilen Otel ve İş Merkezi’nden<br />

oluşan yeni komplekste; ana bina,<br />

teknik bina ve Türkmenistan’ın milli<br />

kültürünü yansıtan ‘Türkmen Çadırı’<br />

mimarisinde çok amaçlı bina yer alıyor.<br />

68.900 metrekaresi otele ayrıldı<br />

28 bin 573’ü kapalı olmak üzere toplam<br />

68 bin 900 metrekare alana sa<strong>hi</strong>p<br />

olan otelin cepheleri için tasarlanan<br />

LED ekranlarda da ‘İpek Yolu’ temalı<br />

animasyonlar gösteriliyor. Otel, 17<br />

adet standart, 8 adet suit, 47 adet<br />

lüks, 14 adet süper lüks ve 1 adet VIP<br />

olmak üzere toplam 87 oda ve 204<br />

kişilik kapasiteye sa<strong>hi</strong>p. Bunun yanı<br />

sıra otelde çok amaçlı iş merkezi, 500<br />

kişilik banket salonu, ana restoran,<br />

kahvaltı salonu, A’la carte restoran,<br />

üst düzey devlet yetkilileri için çalışma<br />

ve görüşme odaları ile uluslararası<br />

konferans ve forumlara ev sa<strong>hi</strong>pliği<br />

yapabilecek kongre salonu da<br />

bulunuyor.<br />

Proejde ayrıca hediyelik eşya<br />

mağazaları, banka şubesi, güzellik<br />

salonları ile fitness salonu, kapalı<br />

yüzme havuzu, Türk hamamı, sauna,<br />

jakuzi, buhar ve buz odalarından oluşan<br />

SPA bölümü de yer alıyor.


48<br />

hotel restaurant<br />

& <strong>hi</strong>-<strong>tech</strong><br />

iş’te kadın<br />

Serap<br />

Akkuş<br />

“Ben tüm<br />

ülkemin<br />

otelcisiyim”<br />

Röportaj: Hatice Ünal Bilen Fotoğra: Ümit Başer Alkaç<br />

Four Seasons <strong>Hotel</strong> Sultanahmet’in ilk kadın otel müdürü.<br />

Sektör ise onu aslen yiyecek içecek alanındaki vizyoner<br />

konseptleriyle tanıyor. Uluslararası lüks otelcilik<br />

sektöründe 30 yılı aşkın bir süredir başarılı çalışmalara<br />

imzasını atan Serap Akkuş’un kariyeri, 1996 yılında, Four<br />

Seasons <strong>Hotel</strong> Sultanahmet’in açılış ekibine Restoran &<br />

Bar Müdür Yardımcısı olarak katılmasıyla başladı. Otelde<br />

görev aldığı 19 yıl boyunca; Oda Servisi Müdürü, Banket<br />

Müdürü, Yiyecek ve İçecek Müdür Yardımcısı, Yiyecek ve<br />

İçecek Müdürü ve Yiyecek ve İçecek Direktörü olarak çeşitli<br />

görevlerde bulundu. Ardından 2014 yılında The St. Regis<br />

Istanbul’un Yiyecek İçecek Direktörü olarak görev aldı.<br />

Başarılı bir açılış süreci ve otelin marka bilinirliğine sağladığı<br />

katkıların ardından, 2017 yılında Four Seasons ailesine<br />

döndü ve Four Seasons <strong>Hotel</strong> Bosphorus Yiyecek ve İçecek<br />

Direktörü olarak göreve başladı.<br />

İşine olan tutkusu, özverili çalışmaları ve disiplini ile<br />

muazzam başarılara imza atan Akkuş, 2020 yılından itibaren<br />

Four Seasons <strong>Hotel</strong> Bosphorus ve Four Seasons <strong>Hotel</strong><br />

Sultanahmet’ten sorumlu Yeme İçme Kıdemli Direktörü<br />

olarak görevini sürdürdü.<br />

2022 baharında kapılarını yeniden açacak olan Four Seasons<br />

<strong>Hotel</strong> Istanbul at Sultanahmet’in Otel Müdürlüğü için gün<br />

sayan tecrübeli turizmci ile otelciliğe başlama öyküsünü<br />

ve kariyerine yön veren vizyonunu, ideallerini ve sektörün<br />

gelişimini konuştuk.<br />

Four Seasons <strong>Hotel</strong> Sultanahmet Müdürlüğüne<br />

uzanan turizm yolculuğunuz ilk nasıl başladı?<br />

Hayalim aslında öğretmen olmaktı. Otelciliğe merakım ise<br />

çok enteresandır, ortaokul yıllarımda bir televizyon kanalında<br />

izlediğim ‘Hayat Ağacı’ dizisi sayesinde başladı. O dönemin<br />

en popüler dizilerinden biriydi ve beni de sunduğu lüks<br />

otel hayatıyla çok etkilemişti. Ben bir Boğa burcuyum. O<br />

yaşlarımda bile yemeği özenle hazırlanmış sofralarda yemeyi<br />

sevdim. Pahalı değil ama kaliteli olanı seçtim hep.<br />

O zamanlar tabii İstanbul’da beş yıldız konseptli bir Hilton<br />

Oteli, bir de Pera Palace Oteli vardı, fazlasını hatırlamıyorum.


Olsa bile oralara gitmek bir hayaldi. Ne de<br />

olsa memur bir ailenin çocuğuyum.<br />

Hayat Ağacı dizisi beni o kadar cezbetmiş<br />

ki, Şehremini Lisesi ikinci sınıfta okurken<br />

kaydımı o yıl açılan Eresin Turizm ve Otelcilik<br />

Meslek Lisesi’ne aldırdım. Bu çok kolay<br />

olmadı tabii. Babam vefat ettiği için, doğu<br />

kültüründe bir aileden de gelmem sebebiyle<br />

amcama danıştım. Ama bu isteğime karşı<br />

çıktı. Neyse ki ailemi bir şekilde ikna<br />

edebildim.<br />

İlk işe başladığınızdaki hayaliniz<br />

neydi, ne <strong>hi</strong>ssettiniz?<br />

İlk işim, lise birinci sınıfı bitirir bitirmez<br />

kendi imkanlarımla girdiğim, Laleli Ramada<br />

Oteli’nin servis departmanıydı. Garson olarak<br />

başladım. Hiç unutmuyorum, sabah okula<br />

gider, ders zilinin ardından da koştur koştur<br />

formalarımla otelin yolunu tutardım. O<br />

zamanlar aklımda ne para kazanmak vardı<br />

ne de geleceğe dair bir plan, program! Liseye<br />

gidiyorum, gencim… Otel ortamını seviyorum,<br />

lüksü seviyorum, yemekle iç içe olmaktan,<br />

yepyeni mutfaklarla tanışmaktan büyük keyif<br />

alıyorum. İlk bu duygularla mutlu oldum.<br />

Aradan 1-2 sene geçti, para kazandıkça ve<br />

aile ekonomisine katkıda bulundukça bu<br />

mutluluğumun daha da arttığını farkettim.<br />

Diğer taraftan yabancı insanlarla iletişim<br />

kurmak da büyük keyifti. Türkiye'de<br />

kumarhanelerin açık olduğu zamanlardı.<br />

İş dışında insanlarla sohbet etmek,<br />

hergün yeni bir şeyler öğrenmek beni çok<br />

mutlu ediyordu. İnsanlarla ilişki kurma<br />

becerimi o yaşlarımdan itibaren edinmeye<br />

başladım. Misal, Amerikalı bir ziyaretçiyle<br />

tanışıyorsunuz. Aradan 10 yıl geçiyor ama<br />

size kart atmaya devam ediyor. İletişiminiz<br />

<strong>hi</strong>ç kopmuyor.<br />

Ben de o süreci en verimli şekilde<br />

değerlendirdiğimi düşünüyorum. Bir taraftan<br />

yabancı dil kursuna giderken, bir taraftan da<br />

bolca kitap okumaya çalışıyordum. Demem<br />

o ki, o yaşımda bile, kendi hayatımın dışında<br />

bambaşka bir dünya kurmuştum kendime.<br />

Four Seasons Otelleri öykünüz nasıl<br />

başladı?<br />

Ramada Laleli Oteli'nde yedi yıl kadar<br />

çalıştım. O ara Four Seasons <strong>Hotel</strong><br />

Sultanahmet açıldı. İstanbul’a çok farklı bir<br />

soluk getirmişti o açılış… “Bir otel açılıyor,<br />

yedi yıldızlı…” Yedi yıldızlı değil bu arada,<br />

beş yıldızlıydı ama o zamanlar hep abartılı<br />

anlatılırdı. “Ben gidip bu otele başvuracağım,<br />

ben orada ve en iyisinde olmalıyım” dediğimi<br />

hatırlıyorum.<br />

Otelin açılış haberiyle beraber başvurumu<br />

yaptım. Mülakatı yapan kişi, sonradan genel<br />

müdürüm de olacak bir isim olan, F&B<br />

müdürüm Félix Murillo idi. O mülakatı <strong>hi</strong>ç<br />

unutmuyorum mesela. Başvurumu yine<br />

garsonluk üzerine yapmıştım. Sorduğu<br />

sorular, mülakat teknikleri… O dönem bu<br />

çapta profesyonel bir görüşmeye alışık<br />

değildik. Beni arayacaklar mı diye elim<br />

kalbimde bekliyordum. O bekleyiş tam iki<br />

gün sürdü. Ve nihayetinde Laleli Ramada<br />

Oteli olarak gittiğimiz<br />

çok büyük bir outside<br />

catering gününün<br />

ardından, sabahın<br />

8.30'unda aradılar beni.<br />

O gün 5.00'lere kadar<br />

çalışmışım. 3.5 saatlik<br />

uykuyla <strong>hi</strong>ç düşünmeden<br />

görüşmeye gittim.<br />

Four Seasons<br />

<strong>Hotel</strong> Sultanahmet<br />

kadrosunda tam bir<br />

yıl boyunca garsonluk<br />

yaptım. Otele merkez<br />

ofisten devamlı<br />

yöneticiler geliyordu.<br />

Çünkü Four Seasons’un<br />

o yıllar çok fazla oteli<br />

yoktu. Açılan her otele<br />

pırlanta gibi bakıyorlardı.<br />

Bir sene sonra ise<br />

Assistant <strong>Restaurant</strong><br />

Müdürlüğüne getirildim.<br />

Yiyecek & İçecek<br />

Direktörlüğüne<br />

doğru ilerlerken<br />

hangi basamakları<br />

tırmandınız?<br />

İlk olarak Four Seasons<br />

<strong>Hotel</strong> Sultanahmet’in<br />

Banket Müdürü'ydüm.<br />

O yıl Boğaz’daki otelimiz<br />

açıldıysa da ben<br />

Sultanahmet’te kalmayı<br />

seçtim. Bir senenin<br />

ardından Yiyecek &<br />

İçecek Müdürlüğüne<br />

terfi oldum. Arkasından<br />

Asistant Direktörlük<br />

görevi geldi.<br />

Ardından 2014 yılında<br />

The St. Regis Istanbul’un Yiyecek İçecek<br />

Direktörü olarak göreve başladım. 2017<br />

yılında Four Seasons ailesine yeniden dönme<br />

kararı alarak, bu defa Four Seasons <strong>Hotel</strong><br />

Bosphorus Yiyecek ve İçecek Direktörü<br />

olarak atandım.<br />

2020 yılından itibaren Four Seasons<br />

<strong>Hotel</strong> Bosphorus ve Four Seasons <strong>Hotel</strong><br />

Sultanahmet’ten sorumlu Yeme İçme<br />

Kıdemli Direktörü olarak görev tanımımı<br />

genişlettim.<br />

Son bir atamayla da renovasyon<br />

çalışmalarının ardından 2022 baharında<br />

yeniden kapılarını açacak olan Four Seasons<br />

<strong>Hotel</strong> Istanbul at Sultanahmet’in Otel Müdürü<br />

oldum.<br />

Geriye dönüp baktığınızda<br />

pişmanlık duyduğunuz bir şey var<br />

mı?<br />

Pişmanlık değil ama bugün olsa<br />

yapmayacağım şey bir otelde 19 sene kalmış<br />

olmak diyebilirim. Bunu bir mutsuzluk<br />

olarak düşünmeyin. Kariyerim ve vizyonum<br />

açısından uzun bir süreydi.<br />

Otel müdürlüğü pozisyonunuza<br />

geçmeden önce, günümüz<br />

otelciliğinde yiyecek & içecek<br />

departmanının önemi ve satış<br />

ve pazarlamaya etkisi üzerine<br />

yorumlarınızı öğrenmek isterim.<br />

İstanbul özelinde konuşmam gerekir ise,<br />

oteller açılırken odalarımız, manzaramız<br />

şahane olsun, servisimiz iyi olsun, bir de<br />

güzel bir restoranımız olsun, insanlar<br />

kahvaltılarını yapsın, zaten hep dışarıda<br />

yemek yiyorlar şeklinde düşünülüyordu.<br />

Baktığınızda otel restoranları öyle çok iş<br />

yapan mekanlar değildi. Zaten <strong>hi</strong>çbir zaman o<br />

bakış açısıyla bir konsept oluşturulmadı.<br />

O gün ile bugünü kıyasladığımız zaman,<br />

sektörün ve sizlerin de çabalarıyla aslında,<br />

özellikle de son yıllarda konaklama<br />

endüstrisinde yiyecek içeceğin öneminin<br />

farkına vardık. Oda satışlarında yiyecek<br />

içecek konseptlerinin ne denli itici bir güç<br />

oluşturduğuna tanık olduk.<br />

Şu anda otelimize bakıyorum, Four Seasons<br />

<strong>Hotel</strong> Istanbul at The Bosphorus’un bir ana<br />

restoranı, bir de barı var. Geçen süreçte<br />

insanlar otelde daha fazla deneyim elde


50<br />

hotel restaurant<br />

& <strong>hi</strong>-<strong>tech</strong><br />

iş’te kadın<br />

"Four Seasons <strong>Hotel</strong><br />

Sultanahmet’in yeni Otel<br />

Müdürü Serap Akkuş, mesleğin<br />

ilk yıllarında çok sert bir<br />

yönetici olduğunu ancak geçen<br />

sürede törpülenerek daha<br />

ılımlı ve anlayışlı bir kimliğe<br />

büründüğünü söylüyor. Aşırı<br />

mükemmeliyetçi ve lider bir<br />

tutumun hem yöneten hem<br />

çalışan açısından yıpratıcı<br />

olduğunun altını çizen Akkuş,<br />

bu farkındalık seviyesine<br />

Sultanahmet’in son yıllarında,<br />

The St. Regis <strong>Hotel</strong>’e geçmeden<br />

önce ulaştığını belirterek şu<br />

örneklerle detaylandırıyor:<br />

“Aslında The St. Regis bir açılış<br />

oteliydi. Her şey mükemmel bir<br />

şekilde giderken, bir bakmışsınız<br />

sabaha musluk patlamış<br />

uyanıyorsunuz. Her şey bir<br />

anda mahvolabiliyor. O zaman<br />

öğreniyorsunuz ki, işi bazen de<br />

akışına bırakmak gerek.”<br />

Otel bünyesinde genç liderlere<br />

yönelik başlattıkları eğitim<br />

programından bahseden<br />

deneyimli turizmci, “Öğretmenler<br />

Günü'nde çok hoş bir çiçekle,<br />

bir not bırakmışlar. ‘Bize<br />

ilham verdiğiniz için teşekkür<br />

ederiz.’ diye. İşte bu çok değerli.<br />

Bugüne dek sektöre çok çalışan<br />

yetiştirdim ama sert bir yönetici<br />

olduğunuz zaman bu cümleleri<br />

duymanız zor.” diye de ekliyor.<br />

etsin, daha fazla vakit geçirsin, konaklama<br />

sürelerini artırsınlar diye Genel Müdürümüz<br />

Tarek Mourad’ın desteği ile dört adet outlet<br />

açtık. Yiyecek içecekte sunduğumuz çeşitlilik,<br />

misafir deneyimini zenginleştirdiği için oda<br />

satışlarının artmasında büyük rol oynuyor.<br />

Elbette bu satışlar salt yiyecek içecek temelli<br />

değil. Fakat oda satışlarına, etkinliklere, grup<br />

rezervasyonlarına etkisi de yadsınamaz bir<br />

gerçek. Bunun altında elbette çok ciddi bir<br />

emek ve gayret var.<br />

Bir otelin yiyecek & içecek<br />

performans değeri, restoran<br />

da doldurur, oda da sattırır<br />

diyorsunuz?<br />

Çok basit bir örnekle açıklayayım, pandemi<br />

öncesindeki son bir kaç yıl İstanbul,<br />

Ortadoğulu misafirlerin ağırlıkta olduğu<br />

bir ziyaretçi profiline sa<strong>hi</strong>pti. Salgın kriziyle<br />

beraber profil değişmeye başladı. Ruslar<br />

tekrar geldi, Avrupalı ziyaretçi sayısı arttı.<br />

Şe<strong>hi</strong>r için lokal misafirin değeri ortaya çıktı.<br />

Şimdilerde ise yavaş yavaş cruise’lar<br />

başladı. Port, cruise aslında Sultanahmet’in<br />

müşterisidir. Ama kapalı olduğu için<br />

Bosphorus otelimize alıyoruz. Cruise<br />

misafirinin profilini de bilirsiniz, daha bir<br />

niştir. Gözlemlerimiz de şu, bizim kahve<br />

markamız, çekiş gramajımız hep Ortadoğu<br />

ve Türk misafiri memnun edecek şekildedir.<br />

Amerikalı misafir, sabahları sert, daha<br />

aromatik kahve sever. Onun üzerine hızlıca<br />

kahve markalarımızı değiştirmeye başladık.<br />

Konsept belirlemede tüketici eğilim ve<br />

alışkanlıklarını gözeten bilinçli işletmelerde,<br />

<strong>hi</strong>ç şüphe yok ki yiyecek içecek de çalışır.<br />

Four Seasons Otelleri olarak bunu çok<br />

doğru yaptığımızı düşünüyorum. Bu noktada<br />

deneyim ve gözlemin önemine de ayrıca<br />

dikkat çekmek isterim.<br />

Bir konsept oluştururken nasıl bir<br />

yol izliyorsunuz?<br />

Günümüzde sosyal medya inanılmaz bir<br />

araç. Dünyanın herhangi bir yerindeki ünlü<br />

bir restoranı sanki tecrübe etmişcesine<br />

deneyimleyebiliyorsunuz. Evet, lezzeti<br />

yerinde tadamıyorsunuz ama onun<br />

haricinde bütün deneyimi yaşıyormuş gibi<br />

<strong>hi</strong>ssediyorsunuz. Kurumsalda çalışmanın<br />

belki de en büyük avantajlarından biri<br />

bu. Yılda bir defa tüm Four Seasons’ların<br />

Yiyecek İçecek Direktörleri, Şefleri,<br />

bazen Banket Satış Direktörleri olarak<br />

yurt dışındaki herhangi bir Four Seasons<br />

otelinde toplanıyoruz. Merkezdeki yiyecek<br />

içecek ofisimiz önümüzdeki 2-3 yılın<br />

trendlerini çalışıyor. Hep beraber oturup<br />

konuşuyoruz, tartışıyoruz. Bölge bölge, hangi<br />

trendin nereye uyacağının bir stratejisini<br />

oluşturuyoruz. Ardından dönüp, kendi<br />

otellerimizde uyguluyoruz. Fakat tabii sadece<br />

bunlar da yetmiyor. İstanbul’un dinamiklerini<br />

de unutmamak gerek.<br />

Önümüzdeki beş yılın öne çıkan<br />

yiyecek & içecek trendleri neler?<br />

Pandemi krizini bir kenara koyarsak, bizim<br />

en son gerçekleştirdiğimiz konferansta<br />

sürdürülebilirlik, sağlıklı beslenme, sıfır atık,<br />

ürüne ve doğaya saygı kavramları üzerinde<br />

durduk. Kendi vizyonumuzu da belirlerken<br />

temel taşlarını bu kavramlar üzerine<br />

oturttuk. Ne yazık ki son konferansımızı 2019<br />

yılında yapabildik. İnşallah önümüzdeki sene<br />

bir yenisini daha gerçekleştirebileceğiz.<br />

Bunlar biraz daha global trendler. O<br />

trendlerin üzerinde de şe<strong>hi</strong>r, tüketici<br />

profili, tüketim alışkanlıklarını mutlaka<br />

gözlemlemek gerekiyor. Bunları yapabilmek<br />

için çok iyi takip etmek, yerinde gözlem<br />

yapmak gerekiyor. Bu alanda düzenlenen<br />

konferanslara katılıyoruz. Sektörün<br />

uzmanlaşmış isimlerinden elde ettiğimiz<br />

bilgiler, bizlerin ileriye dönük adımlarında<br />

son derece etkili oluyor.<br />

“Ben sadece Four Seasons<br />

otelcisi değilim. Tüm ülkemin<br />

otelcisiyim. Bana yurt dışına<br />

neden gitmediğimi soruyorlar.<br />

Gitmiyorum çünkü ülkemin<br />

otelcisiyim, mesleğim bu.”<br />

Otel müdürlüğü görevinize dönecek<br />

olursak, bu beklediğiniz bir terfi<br />

miydi?<br />

Öncelikle yiyecek içecekçi olmaktan son<br />

derece mutluyum. Otel müdürlüğü çok<br />

değerli ve sorumlulukları olan bir görev<br />

ancak açıkçası biz yiyecek içecek alanında<br />

çalışanlar bir otelde yiyecek içecek<br />

konusundan çok mutlu oluyor ve heyecan<br />

duyuyoruz. Beni doyuran şeyler bunlar. Bir<br />

yapılanma içinde belli bir süre çalıştığınız<br />

zaman; tecrübeleriniz, çalışanlarla ve<br />

misafirlerle kurduğunuz bağ ve iletişiminiz<br />

paralelinde kurumlar artık sizden çok<br />

daha fazlasını bekliyor. Bu sebeple de otel<br />

müdürlüğüne getirilişim biraz da kendi<br />

kendine, çok organik bir şekilde gelişti.<br />

Otel Müdürüm Nihat Bey vardı, kendisine<br />

Four Seasons <strong>Hotel</strong> Alexandria’dan çok güzel<br />

bir teklif geldi. Bu teklifle beraber açılan<br />

pozisyona iki numaralı isim olarak getirildim.<br />

Ancak baktığınız zaman, uzun bir süredir<br />

zaten otel müdürlüğü yapıyordum. St.<br />

Regis <strong>Hotel</strong>’de de öyleydi. Beni şu an<br />

otelin çamaşırhanesine götürün, kuru<br />

temizleme makinesi nasıl çalışır, press<br />

ütü nasıl kullanılır, teknik servise götürün,<br />

havalandırmalar nereden açılıp kapatılır,<br />

kazan dairesindeki önemli bakılması gereken<br />

noktalar nelerdir… Bunların hepsini hem çok<br />

uzun süredir otelci olduğum için hem de çok<br />

meraklı olduğum için iyi bilirim.<br />

Four Seasons <strong>Hotel</strong> Sultanahmet'in<br />

kapsamlı bir renovasyonun<br />

ardından Nisan 2022’de açılacağını<br />

duyurdunuz. Aynı zamanda otelin<br />

ilk kadın müdürüsünüz. İşletmeye<br />

nasıl bir vizyon katacak varlığınız?<br />

Öncelikle şunu söylemeliyim, Four Seasons<br />

<strong>Hotel</strong> Sultanahmet benim için bir ev. Otelle<br />

olan duygusal bağım çok kuvvetli. Çok uzun<br />

yıllarımı verdiğim için yeri bir başka. Evimden<br />

<strong>hi</strong>çbir zaman işe gider gibi çıkmadım.<br />

Hayatımın önemli bir parçası gibi. Özellikle<br />

de Sultanahmet çok özel bir yer. O binada<br />

var olmak, her sabah binanın içindeki huzuru<br />

içime çekmek olağanüstü bir duygu. Bana<br />

kalırsa orası feminen bir otel.<br />

Her iki oteli bir kadın gibi düşünün... Şu<br />

an içinde bulunduğumuz Four Seasons


<strong>Hotel</strong> Bosphorus otelimiz, daha çok şehrin<br />

merkezinde, enerjisi çok yüksek, cıvıl cıvıl bir<br />

genç kız gibi... Sultanahmet ise çok asil bir<br />

hanımefendi.<br />

Evet, burada çok güzel işlere imza attık. Yeri<br />

geldi yorulduk, yeri geldi hata yaptık ama<br />

hatalarımızdan da ders çıkarmayı bildik.<br />

Şimdi Sultanahmet'e, o olgun kadının<br />

huzurunu ve asaletini yaşamaya gidiyormuş<br />

gibi <strong>hi</strong>ssediyorum. Otelimizin yenilenen<br />

yüzünde bunu kesinlikle koruyacağımızı<br />

size temin ederim. Tari<strong>hi</strong> dokusuna <strong>hi</strong>çbir<br />

şekilde dokunmayacağız. A'dan Z'ye her şeyi<br />

ile yenilemeye devam ettiğimiz otelimizde<br />

sadece 3-4 ay kullanabildiğimiz bir terasımız<br />

vardı. O gizli bahçeyi 12 ay boyunca kesintisiz<br />

misafirlerimizin <strong>hi</strong>zmetine açacağız.<br />

Otelimizin hamam ve masaj odası haricinde<br />

bir SPA'sı yoktu. İngiliz tasarımcımız<br />

gelenleri memnun edecek harika bir SPA<br />

hazırladı.<br />

Biraz önce, “Four Seasons <strong>Hotel</strong><br />

Sultanahmet feminen bir otel”<br />

dediniz. Ya turizm-otelcilik?<br />

Sektörün feminen-maskülen<br />

dengeleri sizce nasıl kurulmalı?<br />

Bu sektörde pozitif ayrımcılık yapmayı çok<br />

tercih etmiyorum. Şayet rakibim karşı cinsten<br />

ise ve sırf kadın olduğum için bazı hakları<br />

elde ediyorsam, bu ayrımcılığa kesinlikle<br />

karşıyım. Erkek rakibimle de eşit olmalıyım.<br />

Diğer taraftan, turizm-otelcilik, bir kadın<br />

çalışan için koşulları ağır bir sektör. Çünkü<br />

yeri geliyor, gece 2'lerde, 3'lerde eve<br />

gitmeniz icap ediyor. Hiç kolay değil. Ortada<br />

fiziksel bir yorgunluk var. 12-13 saat genelde<br />

ayakta koşturuyorsunuz. Evet, sektörümüz<br />

biz kadınlara çok yakışıyor. Kadının elinin<br />

değdiği yerler zarafete dönüşüyor. İşte o<br />

noktada pozitif ayrımcılık yapabilirim. Çünkü<br />

kadınların zarafeti ile erkeklerin olaya bakış<br />

açıları çok farklı. Bizim işimiz zarafetle<br />

alakalı.<br />

Biraz da sizi tanıtmak isterim. Bize<br />

işteki ve evdeki Serap Akkuş’u nasıl<br />

anlatırsınız?<br />

İş ve özel hayatın entegre gitmesi benim için<br />

önemli. Diğer türlü her iki taraftan da zevk<br />

alma oranınız düşüyor. Bu arada eşim de<br />

eski bir otelci. O bakımdan bu yaşamı çok<br />

iyi biliyor. Yeni bir restoran açıldığı zaman,<br />

neden buraya gidiyoruz diye çıkışmıyor en<br />

basitinden. O da benim gibi farklı tatları<br />

seviyor. Kızım, benimle şarap koklamaya<br />

10 yaşında başladı. O kadar hayatımızın bir<br />

parçası ki, kopmuyoruz, kopamıyoruz.<br />

Bu yaşam tarzımız özel hayatımıza da<br />

çok yansıyor. Ailece seyahat etmeyi çok<br />

seviyoruz. Yılda en az bir defa yurt dışı<br />

seyahatlerimiz oluyor. Mümkün olduğu kadar<br />

farklı kültürlere ve coğrafyalara gitmeye<br />

çalışıyoruz.<br />

Seyahatlerden bahsetmişken,<br />

meslek hastalıklarınız oluyor mu?<br />

Hem de nasıl! Belli bir yaşa kadar bunu<br />

çok yoğun yaşadım. Ancak belli bir yaştan<br />

sonra olgunluk dönemine geçiyorsunuz.<br />

Biz seyahatlerimizde ağırlıklı Four Seasons<br />

otellerinde konaklıyoruz, otelin çalışanlarına<br />

yönelik çok güzel bir programı var. Four<br />

Seasons oteli olmayan ülkelere gittiğimiz<br />

zaman <strong>hi</strong>ç memnun kalmazdım. Ya<br />

simetrisine takılırdım ya temizliğine ya da<br />

servisine. Elbette bunun sebebi her zaman<br />

da otelle ilgili olmuyor. Bizlerin bakış açıları<br />

da çoğu zaman bir neden olabiliyor. Eşim<br />

de öyle, kızımı da öyle büyüttüm. Fakat<br />

şimdi olgunlaştıkça tatil ve konaklamadan<br />

beklentilerimiz değişti. Başka şeylere<br />

odaklanıyoruz artık. Örneğin bir otelde ne<br />

kadar dinlenebildiğimiz, bize ne kadar iyi<br />

geldiğiyle ilgileniyoruz. Çünkü artık meyve<br />

verme aşamasına geldik. Bugünlerde artık<br />

onun hazzını yaşamaya özen gösteriyoruz.<br />

Bundan sonra hayatınızda neler<br />

olsun istiyorsunuz?<br />

Öncelikle yemek yapmayı çok seviyorum.<br />

Evde olayım, aileme sevdikleri yemekleri<br />

pişireyim... Bir Türk kadınıyım, her şeyden<br />

önce bir anneyim. İstiyorum ki, annemin<br />

hafızama kazıdığı köftesi gibi, ben de kızımın<br />

kafasına özel bir lezzet kazıyayım. Hatta<br />

sadece kızımın kafasına da değil! Aslında<br />

en büyük hayalim, siparişle insanlara özel<br />

menüler hazırlamak. 25, bilemediniz 30<br />

kişilik gruplara. Her ne kadar bu hayalimi<br />

gerçekleştiremeyeceğimi bilsem de<br />

düşünmesi de güzel...<br />

Otel mutfaklarıyla aranız nasıl?<br />

Arada şeflerin içine karıştığınız<br />

oluyor mu?<br />

Olmaz mı? Bazen işim olmadığı zamanlarda<br />

mutfağa girip, şeflerle yaprak sarması<br />

yapıyorum. Mutfak bir şekilde beni kendine<br />

çekiyor ama haddimi de biliyorum. Kendimi<br />

bir mutfak şefi ile aynı kefeye koymam söz<br />

konusu bile olamaz.<br />

Yemek ile bu kadar iç içeyken, otel<br />

müdürlüğünden yiyecek içeceğe bir<br />

dönüş olur mu?<br />

Bir otel müdürü olarak kendimi operasyonun<br />

içinde göremezsem dönerim. Hep<br />

gözlemleyen ve bekleyen pozisyonunda<br />

olursam, görevim tatmin etmeyebilir. Misal,<br />

şu an otelde hummalı bir yılbaşı hazırlığı<br />

var. Arka taraftaki ofis çalışmalarını size<br />

anlatamam. Ancak şu var, operasyona<br />

müda<strong>hi</strong>l olmak, bir bakıma ekipten rol<br />

çalmak gibi geliyor bana. O yüzden geride<br />

durmayı tercih ediyorum. Onlara bir yönetici<br />

olarak bir şekilde o zamanı ve insiyatifi<br />

vermem lazım.


52<br />

hotel restaurant<br />

& <strong>hi</strong>-<strong>tech</strong><br />

marka röportaj<br />

KÜTAHYA PORSELEN PAZARLAMA<br />

MÜDÜRÜ SINAN ZENGIN<br />

“YENI TASARIM VE IŞ BIRLIKLERIMIZ<br />

2022’DE DE DEVAM EDECEK”<br />

Yarım asrı aşkın bir süredir Türk<br />

tasarımının gücünü, farklı form ve<br />

biçimlerle sofralara taşıyan bir marka<br />

olarak yatırımlarını pandemi döneminde de<br />

ara vermeden sürdüren Kütahya Porselen,<br />

geçtiğimiz yıldan itibaren showroom<br />

yatırımlarını hızlandırdı. Antalya, Ankara,<br />

İstanbul, İzmir, Bodrum ve Edirne’de yeni<br />

mağaza açılışları gerçekleştiren porselen<br />

markası, son yıllarda Latin Amerika<br />

pazarında büyüme sağlarken, 2022<br />

hedeflerine ise, odaklandığı pazarlarda<br />

büyümeyi ve marka bilinirliğini artırmayı<br />

koydu. Önümüzdeki yıl da pazardaki yeni<br />

tasarım ve iş birliklerinin devam edeceğini<br />

ifade eden Kütahya Porselen Pazarlama<br />

Müdürü Sinan Zengin ile markanın 2022<br />

büyüme stratejisini ve HoReCa pazarında<br />

geleceği şekillendirecek porselen üretimtasarım<br />

trendlerini konuştuk.<br />

Pandemiyle müşterilerin marka<br />

algısı ve tüketim alışkanlıkları<br />

dönüşüme uğradı. HoReCa<br />

pazarında geleceği şekillendirecek<br />

porselen üretim ve tasarım<br />

trendleri neler? Önümüzdeki<br />

dönemde tabak tasarımlarında<br />

hangi motifler kullanılacak? Öne<br />

çıkan renkler, malzemeler ve<br />

üretim teknikleri neler olacak?<br />

Pandemi ile birlikte mutfakta geçirilen<br />

saatler farklı bir anlam kazandı. Pandemi<br />

yayılımını yavaşlatmak için getirilen<br />

kısıtlamalar tüketicilerin evde geçirdiği<br />

sürenin uzamasına ve buna paralel olarak<br />

mutfak ve sofra kültürüne farklı bir anlam<br />

yüklenmesine neden oldu. Son dönemdeki<br />

kişisel ihtiyaçlar, yeni alışkanlıklar, yeni<br />

deneyimler elbette HoReCa pazarında da<br />

kendini <strong>hi</strong>ssettiriyor. Bu gelişmeler sunum<br />

tabaklarına, pişirme ürünlerine, farklı<br />

form ve dekorlardaki çay/kahve ürünlerine<br />

farklılıklar getirdi.<br />

Bu noktada yeni dönem ürünlerde yalın<br />

ama kendine özgü formlarda, soft renklerde<br />

yeni sunumlar görüyoruz. Geniş formları<br />

ile yemeklerin sahnesi olan tabaklar, aynı<br />

zamanda özgün rölyefleriyle de sunumu<br />

farklılaştırıyor. Kahve fincanlarında da bu<br />

değişimi ve asimetrik formlarda üretilen<br />

fincanları görmeye başlayacağız. Ayrıca<br />

birbiri ile uyumlu boyutlarda ama farklı<br />

desenlerdeki tabaklardan oluşan bir<br />

sofra hayal edebileceğiz. Aslında hem<br />

profesyoneller hem de son tüketiciler<br />

için eğlenceli sofralar ve özgürce<br />

kullanabilecekleri yeni ürünler geliştiriyoruz<br />

demek yanlış olmaz.<br />

İnovasyon ve tasarım, markanızın<br />

en güçlü yönlerini oluşturan<br />

unsurlar. Kütahya Porselen’in<br />

yeni nesil koleksiyonları arasında<br />

neler var? 2022 yılı için gastronomi<br />

profesyonelleri ve son kullanıcıları<br />

bekleyen sürprizler olacak mı?<br />

İnovasyon ve tasarıma çok önem veriyoruz.<br />

Bu noktada hem tasarımcılarımızın<br />

çalışmaları hem de tasarım iş birliklerimiz<br />

devam ediyor. <strong>2021</strong> yılında Karim Ras<strong>hi</strong>d<br />

ile gerçekleştirdiğimiz iş birliği ile<br />

Skallop adını verdiğimiz koleksiyonumuzu<br />

tüketicilerimizin beğenisine sunduk. 2022<br />

yılında da yeni tasarım ve iş birliklerimiz<br />

devam edecek, ilk prototiplerini<br />

hazırladığımız serilerimizim üretimlerine<br />

başlayacağız.


Ar-Ge ve Ür-Ge<br />

çalışmaları teknolojik<br />

gelişmelerin, yeni ürün<br />

ve <strong>hi</strong>zmetlerin ortaya<br />

çıkarılması açısından<br />

olmazsa olmaz. Bu<br />

konudaki yatırımlarımızı<br />

aralıksız sürdürerek hep<br />

daha iyiyi üretmek için<br />

çalışmalarımıza devam<br />

ediyoruz.<br />

Bu yeni dönemde profesyonel<br />

mutfaklarda yalın ürünlerle sunumlara<br />

zenginlik katacak ve her şefin kendine<br />

özgü tabaklama yapabileceği ürünleri<br />

çeşitlendireceğiz. 2020 yılında Antalya’da<br />

ve bu yıl içerisinde İstanbul ve İzmir’de<br />

açılışlarını gerçekleştirdiğimiz<br />

gastronomi mutfaklarımızda, Chef Table<br />

organizasyonlarımız ile şeflerimizle bir<br />

araya geliyoruz. Gastronomi Direktörümüz<br />

Şef Rafet İnce’nin lezzetli sunumları ile<br />

hem keyifli bir masada buluşuyor hem<br />

de sektör ve ürünlerimiz hakkında fikir<br />

alışverişinde bulunuyoruz. 2022 yılında da<br />

bu organizasyonlarımız devam edecek.<br />

Burada amaçladığımız ve önem verdiğimiz<br />

diğer bir konu ise, NG Mutfak Sanatları<br />

Akademisi’nde profesyonel şeflerimiz<br />

ile gastronomi öğrencilerimizi bir araya<br />

getirmek…<br />

Sürdürülebilirlik artık pek çok<br />

marka için üretimin ayrılmaz<br />

bir parçası. Ürün portföyünüz<br />

sürdürülebilirlik kriterlerine ne<br />

kadar uygun? Türkiye porselen<br />

sektörünün sürdürülebilirlik<br />

karnesini siz nasıl yorumlarsınız?<br />

Tasarımlarımızın yenilikçi, kullanıcı<br />

dostu, sağlıklı, çevreci olması ilkesiyle<br />

üretimlerimizi gerçekleştiriyoruz. Kütahya<br />

Porselen olarak tüm çalışmalarımızda<br />

topluma sağlıklı bir ortam sunmak ve<br />

çevrenin korunması önceliğimiz. Tüm<br />

ürünlerimizin tasarım aşamasından<br />

itibaren çevre etkilerini değerlendiriyor,<br />

çevreye değer katacak ürünleri tasarlıyor<br />

ve üretimini gerçekleştiriyoruz. Atık<br />

malzemeler kullanarak sofralara<br />

kazandırdığımız Hypnose koleksiyonumuz<br />

bunun en güzel örneklerinden. %100<br />

geri dönüştürülmüş porselen üretimi<br />

olan bu koleksiyonumuzu yaşamın doğal<br />

döngüsünden ilham alarak tasarladık.<br />

Üretimde kullandığımız çeşitli hammadde<br />

atıklarını yüksek teknolojimiz ve inovatif<br />

yorumumuzla geri dönüştürerek<br />

koleksiyonumuzu hayata geçirdik. Dünyada<br />

hızla yaygın hale gelen sürdürülebilirlik<br />

kavram ve uygulamaları elbette porselen<br />

sektöründe de kendini gösteriyor. Bu<br />

kapsamda karbon emisyonları, enerji, doğal<br />

kaynak yönetimi ve atık yönetimi bizim de<br />

öncelikli konularımız arasında geliyor.<br />

Geleneksel ticaret ile e-ticaret<br />

dünyaları artık birleşiyor. Kütahya<br />

Porselen de bu iki kanalı başarılı<br />

bir şekilde yöneten markalardan<br />

biri. Bir yatırım alanı olarak mobil<br />

ticaret ve geleneksel mağazacılık<br />

dengesini nasıl kuruyorsunuz?<br />

Bunun ev dışı tüketim kanalındaki<br />

karşılığı ne olmakta?<br />

Kütahya Porselen olarak pandemi<br />

öncesinde bütün yatırımlarımızı yapmış ve<br />

e-ticaret sitemizi hazır hale getirmiştik.<br />

B2B tarafında uzun zamandır kapalı<br />

devre bir intranet sistemi yardımı ile<br />

bayilerimiz ile online sipariş sürecimizi<br />

gerçekleştiriyoruz. Bu sistem de yine<br />

pandemi öncesinde kurulup kullanılan<br />

bir sistemdi. Müşterilerimiz ürünlerimizi<br />

yurt içinde kurumsal e-ticaret sitemizde<br />

ve büyük ölçekli marketlerde, Avrupa’da<br />

ise sanal mağazamızı Amazon’da<br />

bulabiliyor. ABD’de aynı şekilde sanal<br />

mağaza projelerimizi tamamlamak<br />

üzereyiz. İnternet kullanımı dijital<br />

dünyada yer almayı zorunluluk haline<br />

getirdi. Geleneksel mağazacılık ve<br />

e-ticaret dengesi zaman içinde farklılıklar<br />

gösterebiliyor, süreçleri yakından takip<br />

ederek planlamamızı yapıyoruz.<br />

2022'ye yön veren gastronomi<br />

trendleri üzerine neler<br />

söyleyebilirsiniz? Bu akımlar<br />

sektörün gelişimini ve büyümesini<br />

ne yönde etkiliyor?<br />

Koronavirüs yeme-içme<br />

alışkanlıklarımızı da değiştirdi.<br />

Sağlık, <strong>hi</strong>jyen, gıda güvenliği gibi<br />

değerler giderek daha da önem<br />

kazanıyor. Yediklerimizin bizim<br />

için sağlıklı olması kadar dünyanın<br />

sağlığı açısından zararsız olması<br />

konusundaki bilinç de giderek artıyor.<br />

Bu noktada da sürdürülebilir tüketim<br />

ve sıfır atık gastronominin geleceğini<br />

şekillendirecek önemli kavramlar<br />

olarak öne çıkıyor. Sosyal medya da<br />

trendlerin belirlenmesinde büyük<br />

bir öneme sa<strong>hi</strong>p. Bu platformlarda<br />

paylaşılan yemekler ve sunumların da<br />

yeme içme tercihleri üzerinde önemli<br />

bir etkisi var.


54<br />

hotel restaurant<br />

& <strong>hi</strong>-<strong>tech</strong><br />

marka<br />

PIMAK,<br />

70 ÜLKEYE<br />

ENDÜSTRIYEL<br />

MUTFAK<br />

ÜRÜNLERI<br />

IHRAÇ EDIYOR<br />

1993 yılında İstanbul'da kurulan Pimak Profesyonel Mutfak, Amerika Kıtasın’dan<br />

Avrupa’ya, Orta Doğu’dan Asya’ya ve Afrika’dan 70 ülkeye ihracat yapıyor. Yurt dışındaki<br />

müşterilerle sıcak temasın neredeyse sıfıra indiği pandemide alternatif müşteri kanalları<br />

aradıklarını ifade eden Pimak CEO'su Rıza Ergün, ihracatçı firmalar için dijitalleşmenin ve<br />

e-ihracatın önemini vurguladı.<br />

İhracatın ülke ekonomisi için<br />

öneminin farklında olduklarını<br />

ve bu yönde üstlerine düşeni<br />

yaptıklarını belirten Pimak CEO'su<br />

Rıza Ergün, "Dünya ile entegre<br />

olmanın ve rekabette ayakta<br />

kalabilmenin en önemli unsuru<br />

kaliteli ürünler üretmekten geçiyor.<br />

İhracat yaptığımız 70 ülkede,<br />

müşterilerimizin beklentilerini<br />

analiz ederek üretim yapmak, bu<br />

noktada çok önemli. Pandemi gibi<br />

tüm dünyayı etkileyen ve ticaretin<br />

sekteye uğradığı bir dönemde<br />

da<strong>hi</strong> e-ihracat çalışmalarıyla<br />

potansiyel müşterilerimize ulaşmaya<br />

çalıştık. B2B e-ihracat platformu<br />

TurkishExporter<br />

ile de<br />

ihracatımıza hız kattık.<br />

Bundan sonraki dönemde de<br />

ihracatı artırmak için 250'den<br />

fazla çalışanımızla soğutma<br />

ekipmanlarından pişiricilere,<br />

piliç çevirme makinelerinden<br />

döner ocaklarına ve kafeterya<br />

ekipmanlarına kadar, 800'den fazla<br />

ürünle durdurak bilmeden çalışmaya<br />

devam edeceğiz." dedi.<br />

“Dijitalde olmak tüm üreticiler için<br />

hayati önem teşkil ediyor”<br />

Dijital platformlarda boy göstermenin<br />

pandemiyle birlikte daha da önemli<br />

hale geldiğini söyleyen Ergün,<br />

"Pimak olarak uzun yıllardır dijital<br />

platformlarda varlığımızı koruyoruz.<br />

Ancak ticaret<br />

fuarlarının<br />

yapılmadığı ve<br />

seyahat


yasaklarının geldiği bir dönemde<br />

bunlar da yeterli olmuyor.<br />

TurkishExporter üzerinden tanışma<br />

fırsatı yakaladığımız ithalatçılarla<br />

pandemi dönemini daha verimli<br />

geçirdik. Uluslararası arenada yer<br />

almak isteyen Türk üreticilerin<br />

mutlaka e-ihracat alanında<br />

yatırım yapması gerekiyor. Sadece<br />

üretime odaklanarak dijital çağın<br />

zorunluluklarını unutmamak gerekir."<br />

ifadelerini kullandı.<br />

“Afrika, endüstriyel mutfak<br />

ürünlerinde bakir bir pazar”<br />

Uluslararası endüstriyel mutfak<br />

ürünleri sektörüyle ilgili de bilgi<br />

veren Ergün, "Bu alandaki en büyük<br />

rakiplerimiz İtalya, Fransa, İspanya ve<br />

Çin'deki şirketler. Gerek ürün kalitesi<br />

gerekse de ulaşılabilirlik açısından<br />

endüstriyel mutfak alanının tüm alt<br />

sektörlerinde rekabeti sürdürüyoruz.<br />

E-ihracattan aldığımız güçle rekabeti<br />

farklı bölgelere taşıdık. Afrika kıtası<br />

bu konuda yatırıma oldukça elverişli<br />

ve büyük bir potansiyele sa<strong>hi</strong>p.<br />

Bizim de Zambia, Tanzanya ve Gana<br />

gibi Afrika'nın birçok ülkesinde<br />

satış mağazalarımız bulunmakta.<br />

Bu bölgelerden yeni müşteriler<br />

bulmamızda da e-ihracatın katkısı<br />

yadsınamaz." dedi.<br />

11 ülkede mağaza açtı<br />

81 ilde bayilik ağı kurduklarını ve<br />

100'ü aşkın geniş bir servis ağına<br />

sa<strong>hi</strong>p olduklarını söyleyen Rıza Ergün,<br />

"Profesyonel mutfak ekipmanları,<br />

"B2B e-ihracat platformu<br />

TurkishExporter ihracatımıza<br />

hız kattık. Bundan sonraki<br />

dönemde de ihracatı<br />

artırmak için 250'den fazla<br />

çalışanımızla soğutma<br />

ekipmanlarından pişiricilere,<br />

piliç çevirme makinelerinden<br />

döner ocaklarına ve kafeterya<br />

ekipmanlarına kadar, 800'den<br />

fazla ürünle durdurak<br />

bilmeden çalışmaya devam<br />

edeceğiz."<br />

soğutma ekipmanları, çamaşırhane<br />

ekipmanları, ocaklar, ekmek kızartma<br />

makineleri, servis arabaları, yoğurma<br />

makineleri, et kıyma makineleri ve<br />

tavuk ızgara makinelerini dünyanın<br />

hemen her ülkesine ulaştırabiliyoruz.<br />

Bayilerimizle Türkiye’nin her<br />

noktasında halkımıza <strong>hi</strong>zmet verirken,<br />

yurtdışında ise 11 ülkede mağaza<br />

açarak geniş bir coğrafyaya yayıldık."<br />

şeklinde konuştu.


56<br />

hotel restaurant<br />

& <strong>hi</strong>-<strong>tech</strong><br />

marka güncel<br />

Bosch Termoteknik profesyonelleri<br />

genç mekanik tasarımcılar ile buluştu<br />

Bosch Termoteknik profesyonelleri, iklimlendirme sektöründeki genç mekanik<br />

tasarımcılar ile buluştu. İlk kez 2018’de gerçekleştirilen buluşmaya bu sene<br />

Türkiye’nin farklı şe<strong>hi</strong>rlerinden 37 firmadan 48 mekanik tasarımcı katıldı. Sektörün<br />

önde gelen genç mekanik tasarımcıların katıldığı toplantıda dijitalleşme konusu odak<br />

noktasıydı. Bosch Termoteknik, sektörün ihtiyaçlarına çözüm olması için geliştirilen<br />

dijital çözümlerini aktardı. Hızla dijitalleşen dünyanın iklimlendirme sektöründeki<br />

etkilerinden, dijitalleşen ürün seçim programlarına kadar geniş bir yelpazenin konu<br />

edildiği toplantıda Bosch Termoteknik ürünleri ve çalışma prensipleri hakkında da<br />

Bosch profesyonelleri tarafından bilgi paylaşımı yapıldı. Anlık soru cevaplarla ve geri<br />

bildirimlerle interaktif bir şekilde tamamlanan toplantı akşam yemeğinin ardından<br />

sona erdi.<br />

Şişecam,<br />

global bir<br />

şirket kuracak<br />

Cam ve kimyasallar alanlarının küresel oyuncusu Şişecam, bio-ekonomi alanında<br />

önemli bir Türk buluşu olan yeşil ve döngüsel Basalia Teknolojisi’ne yatırım kararı<br />

aldı. Bu karar ile biyoteknoloji alanına ilk kez yatırım yapacak olan Şişecam, daha<br />

sürdürülebilir bir dünya hedefi doğrultusunda geliştirilen Basalia Teknolojisi’nin<br />

sa<strong>hi</strong>bi 7CBasalia firması ile global bir şirket kurmak üzere bir mutabakat protokolü<br />

imzaladı. Protokolde öngörülen global şirketin Şişecam ortaklığında kurulmasıyla<br />

birlikte Şişecam, ilk denemelerinde olumlu sonuçlarını gördüğü Teknoloji’yi önce<br />

kendi tesislerinde pilot olarak deneyecek. Bu denemenin çıktılarını değerlendirdikten<br />

sonra, 7CBasalia’nın atıkları katma değere dönüştüren döngüsel iş modelinin tüm<br />

dünyaya ulaşabilmesine katkı sağlayacak.<br />

Şişecam Yönetim Kurulu Başkanı Prof. Dr. Ahmet Kırman, “Her türlü atığı zararsız<br />

maddelere dönüştüren Basalia Teknolojisi’ne yönelik yatırımımızla, bu alandaki<br />

araştırma-geliştirme çalışmalarını destekleyeceğiz. Ayrıca, sürdürülebilirlik<br />

hedeflerimizle örtüşen bu teknolojiyi önce Şişecam bünyesinde pilot olarak uygulayıp<br />

sonuçlarını daha büyük ölçekte deneyimledikten sonra, uluslararası platformlarda<br />

yayılımına da önemli ölçüde katkı sağlayacağız.” dedi.<br />

Güral Porselen<br />

ihracat<br />

şampiyonluğunu<br />

göğüsledi<br />

2.100’ün üzerinde üyesi bulunan ve<br />

sektöründe tek koordinatör birlik olan<br />

Çimento, Cam, Seramik ve Toprak<br />

Ürünleri İhracatçıları Birliği’nin (ÇCSİB)<br />

3. ödül töreni gerçekleşti. Daha önce<br />

2019 yılında ihracattaki başarısını<br />

birincilikle kutlayan Güral Porselen bu<br />

yılda şampiyonluğu kimseye bırakmadı.<br />

‘2020 Yılı İhracatın Şampiyonları’ ödül<br />

töreninde Heriş Seramik ve Turizm<br />

Sanayi A.Ş. porselen sofra mutfakeşyası’<br />

kategorisinde en fazla ihracat<br />

gerçekleştiren 1. Firma ödülünü bir<br />

kez daha havaya kaldırdı. İhracatın ülke<br />

ekonomisi ve kuruluşlar yönünden büyük<br />

bir öneme sa<strong>hi</strong>p olduğuna vurgu yapan<br />

Güral Porselen Yönetim Kurulu Başkan<br />

Yardımcısı Harika Güral; “Bir ülkenin<br />

siyasi bağımsızlığı kadar ekonomik<br />

bağımsızlığı da o ülkenin geleceği<br />

açısından büyük önem arz eder. Ekonomik<br />

bağımsızlığın temeli de ihracat yapmaktan<br />

geçer. Küreselleşmeyle birlikte yüksek<br />

rekabet ortamında hayatta kalabilmek<br />

için ihracat kaçınılmaz bir gerçektir.<br />

Uluslararası ticaretin gelişmesi bir ülkenin<br />

verimliliğini artırır, teknolojik ilerlemeyi,<br />

büyümeyi ve döviz girdisini sağlar. Güral<br />

Porselen olarak 60’dan fazla ülkeye<br />

ihracat yapıyoruz. İhracat yaptığımız her<br />

ülkeyi iyi tanıyoruz ve bu ülkelere göre<br />

satış stratejileri ve ürünler geliştiriyoruz.<br />

Pazarın istek ve ihtiyaçlarını anında görüp<br />

buna karşılık veriyoruz” dedi.


58<br />

hotel restaurant<br />

& <strong>hi</strong>-<strong>tech</strong><br />

marka<br />

25 BINI AŞKIN<br />

ÜRÜNÜYLE<br />

PROFESYONELLERIN<br />

ÇÖZÜM ORTAĞI<br />

EKMEKÇİLER GRUP<br />

1972 yılında İzmir Kemeraltı’nda kuruluşunu gerçekleştiren, şimdilerde<br />

İzmir Gaziemir showroom’unda ürünlerini sergilemeye devam eden<br />

Ekmekçiler Otel Ekipmanları, Ekmekçiler Grup adı altında MAKSAN<br />

Endüstriyel Mutfak Ekipmanları, PROEXPERT Endüstriyel Mutfak<br />

Ekipmanları, Ekmekçiler Endüstriyel Mutfak ve YONTAŞ Proje ve<br />

Mühendislik olarak 4 ayrı şirketi ile faaliyet gösteriyor.<br />

Ekmekçiler Grup’un 25 bini aşkın<br />

ürün çeşidiyle müşterilerine<br />

<strong>hi</strong>zmet sunduğunu belirten<br />

Ekmekçiler Grup Kurumsal Şefi Osman<br />

Yılmaz, pazarın tüm ihtiyaçlarına cevap<br />

veren standartta ve yeterlilikte birçok<br />

yerli ve ithal markaya distribütörlük<br />

yaptıklarının altını çizerek, “Cihaz<br />

gruplarında kendi üretimimiz olan<br />

MAKSAN VE PROEXSPERT markalarının<br />

dışında RATIONAL, UNOX, Elecrolux,<br />

Lainox, Olis, Moretti Forni, Frymaster,<br />

Astoria, Brema, Hobart ve DIHR<br />

gibi dünya çapında pek çok ünlü<br />

markayı Türkiye pazarında sektörle<br />

buluşturuyoruz. Set üstü servis ürünleri<br />

ve züccaciye grubunda ise; Kütahya<br />

Porselen, Güral Porselen, KAPP,<br />

Kayalar Çelik, Hisar, Lava, Paşabahçe<br />

ve Zicco gibi ülkemizin lider markalarını<br />

bünyemizde topluyoruz.” diyor.<br />

“En yeni ürünümüz, MKF DIGI”<br />

Türkiye’nin 81 iliyle beraber dünyada 36<br />

ülkeye servis ağı sağlayan Ekmekçiler<br />

Grup, satış sonrası <strong>hi</strong>zmetleriyle de öne<br />

çıkıyor. Kurumsal Şefliği idaresinde<br />

güçlü ekibiyle beraber kullanıcılara 7/24<br />

tanıtım ve kullanım <strong>hi</strong>zmeti sunduklarını<br />

söyleyen Yılmaz, grubun pazara<br />

sunduğu yeni ürünler hakkında ise şu<br />

bilgileri aktarıyor: “En yeni ürünümüz,<br />

‘MKF DIGI’ adında tasarladığımız bir<br />

yardımcı fırın. Geleneksel lezzetlerin<br />

yanı sıra unlu mamuller ve alakart<br />

yemeklerin pişirilmesi noktasında<br />

kullanıcılarına hızlı ve standart bir<br />

pişirme imkanı sunan bu buharlı<br />

konveksiyonlu fırın, nemlendirme<br />

özelliği sayesinde donuk ürünleri<br />

de direkt olarak pişirebiliyor. Dijital<br />

zaman ayarlaması, ısı derecesi ve fan<br />

gücü ayarlaması yapılabilen fırının bir<br />

özelliği de, 50 adet programı hafızasına<br />

otomatik olarak kaydedebilmesi.”


60<br />

hotel restaurant<br />

& <strong>hi</strong>-<strong>tech</strong><br />

marka röportaj<br />

TÜRK BARTER’DAN FIRMALARA<br />

FINANSMAN DESTEĞI<br />

İşletmelerin finansman yükünü taşımakta zorlandığı günümüzde Alternatif Ticaret ve Finansman modeli<br />

Barter Sistemi ile Türk Barter, firmalara alternatif ödeme araçları sunuyor.<br />

Finansman sıkıntısı çeken firmalar bu<br />

dönemde varlıklarını ve sermayelerini<br />

koruyabilmenin telaşına düşmüş durumda.<br />

Türk Barter Alternatif Ticaret ve Finansman<br />

modeli Barter Sistemi ile işletmelerin imdadına<br />

yetişiyor. Türk Barter, pazardaki durgunluk ve<br />

talepteki gerileme nedeniyle, üretip satarak<br />

öz kaynak oluşturmak da imkân bulamayan<br />

işletmelere Barter Kredisi sunarak alternatif<br />

ödeme imkânları sağlıyor. Türkiye’nin yaşadığı<br />

şartların önceki dönemlerden farklılık<br />

gösterdiğini dile getiren Türk Barter Yönetim<br />

Kurulu Başkanı M. Sırrı Şimşek, barter sistemi<br />

ve sundukları <strong>hi</strong>zmetler hakkında konuştu…<br />

Türk Barter hakkında bilgi verir<br />

misiniz?<br />

“Alternatif ticaret ve finansal model olan<br />

Barter Sistemi bugün Türkiye iş dünyasına<br />

Türk Barter tarafından kazandırılmış önemli<br />

bir sektördür. Türk Barter kurulduğu yıllardan<br />

bu yana ciddi anlamda değişiklikler ve hep<br />

yükselen grafikler çizmiştir. Barter Sistemi’nin<br />

ülke ekonomisine kazandırılmasında ve ticari<br />

bir model olarak algılanmasında çok önemli<br />

görevler almış ve yerine getirmiştir. Türk<br />

Barter, Türkiye’de ilk Barter şirketi olarak<br />

devletin Barter modellemesindeki uğraşlarına<br />

tecrübelerini aktarmıştır. Barter, bir firmanın<br />

satın aldığı mal veya <strong>hi</strong>zmetin bedelini yine<br />

kendi ürettiği mal veya <strong>hi</strong>zmetle ödemesini<br />

sağlayan sistemin adıdır. Paranın, kısmen<br />

de olsa yerini alabilecek; spekülasyonlardan<br />

etkilenmeyen, gerçek değerini üretim ve<br />

<strong>hi</strong>zmetten alan ticaret, finansman ve ödeme<br />

sistemidir. Türkiye’de kısıtlı sermaye ile<br />

kurulan şirketler herhangi bir ekonomik<br />

olumsuz dalgalanmada faaliyetlerini<br />

yürütmekte zorluklarla karşılaşmaktadır.<br />

Klasik finans karşılama metodu olan banka<br />

kredileri yüksek teminat ve faizden dolayı<br />

şirketlere pek fayda sağlamamaktadır ve<br />

ihtiyacını karşılamamaktadır. Türk Barter’ın<br />

27 yıldan bu yana ekonomiye kazandırdığı<br />

alternatif finansta dediğimiz Barter Sistemi<br />

hem faizsiz, hem esnek hem de şirketlerin<br />

kendi ürettikleri mal ve <strong>hi</strong>zmetleri ile borcunu<br />

ödeyebildiği bir sistem ile şirketlere büyük<br />

destek sağlamaktadır.<br />

Barter nedir? Sistem nasıl işliyor?<br />

“İhtiyaç duyulan mal veya <strong>hi</strong>zmetin, satılan<br />

mal veya <strong>hi</strong>zmet karşılığında satın alınmasına<br />

Barter denir. Barter birebir mal değiş tokuş<br />

işlemi değil, birkaç istasyonlu bir takas<br />

işlemidir. Bir şirket Barter Sistemi’yle<br />

çalışmaya karar verdiği zaman brokerler<br />

tarafından öncelikle şirketin barter sistemiyle<br />

çalışabilme projesi hazırlanıyor. Şirketin<br />

arzlarının ve fiyatlarının reel olması ve yapılan<br />

inceleme sonucunda şirketin barter sektöründe<br />

çalışabilecek bir firma olması gerekiyor.<br />

Üyeliği uygun bulunduğunda istenilen evrakları<br />

da tamamlayarak üye firmalarımız arasına<br />

katılabiliyor. Barter Sistemi’nin en önemli<br />

araçları arz ve talep bilgileridir. Üye, Barter<br />

Sistemi’nde çalışabilmesinin yegane göstergesi<br />

olan arz bilgisini sisteme kaydetmek ile ya da<br />

bildirmek ile yükümlüdür. Her üyenin arz ve<br />

talep formu bulunmaktadır. Arz edilen mal veya<br />

<strong>hi</strong>zmet, web sitesi, e-mail, call center ve dergi<br />

gibi yayın araçları ile diğer üyelere duyurulur.<br />

Ürünü talep eden üyeler, brokere bilgi verir.<br />

Broker her iki üyeyi bir araya getirerek<br />

görüşmelerini sağlar.”<br />

Türk Barter’ın sunduğu avantajlar<br />

nelerdir?<br />

“Türk Barter üyelerine verdiği <strong>hi</strong>zmet çeşitliliği<br />

açısından her zaman en kapsamlı teknolojik<br />

imkânları sunan şirket olmuştur. Bizler,<br />

toplum ve müşteri odaklılık, kaynaklara<br />

saygı ve verimlilik, toplam kalite, değişim ve<br />

paylaşım değerlerini Türk Barter'ın temel<br />

değerleri olarak kabul ediyor ve bu değerler<br />

aracılığı ile Barter'ın Türk ekonomisine güç<br />

katmasını amaçlıyoruz.”<br />

Faizsiz kredi imkânı<br />

“Nakit sıkıntısına düşen ve bu dar boğazdan<br />

kurtulmak isteyen firmalar ihtiyaçlarını<br />

karşılamak için banka kredilerine<br />

sığınmaktadır. Firmalar, kısa vadede nakit<br />

elde etse de uzun vadede nakit kaybetmekte<br />

ve faizi dolayısıyla yine zarara uğramaktadır.<br />

İşletmelerin, finansman yükünü taşımakta<br />

zorlandığı dönemlerde “ Alternatif Ticaret ve<br />

Finansman Modeli” Barter sistemi ile Türk<br />

Barter, işletmelerin imdadına yetişmektedir.<br />

Türk Barter, piyasadaki durgunluk ve talepteki<br />

gerileme nedeniyle üretip satarak öz kaynak<br />

oluşturmakta imkân bulamayan ve genel<br />

giderlerin öz kaynaktan karşılanamadığı,<br />

bu nedenle varlıkların azaldığı bir dönemde<br />

işletmelere Barter Kredisi sunarak alternatif<br />

ödeme imkânları oluşturmaktadır.”<br />

Pazarınızı genişletir<br />

“Barter sisteminin önemli avantajlarından<br />

biri firmaların halen sürdürdükleri pazarlama<br />

faaliyetlerindeki hedef piyasanın üzerine bir<br />

ek olarak gelmesidir. Özellikle girişimcilerin<br />

başlangıç yıllarında Barter ortak pazarı oldukça<br />

ciddi bir satış potansiyeli sunmaktadır. Öz<br />

sermayenin ve nakit akış dengelerinin çok iyi<br />

kontrol edilmesi gereken dönemde Barter<br />

sistemi, çok iyi bir geçiş süreci sağlar. Türk<br />

Barter ortak pazarımız ağırlıklı KOBİ’lerden<br />

oluşmaktadır.”<br />

Satın alma kolaylığı sağlar<br />

“Barter sistemi kullanılırken alım<br />

yapabileceğiniz geniş bir pazarın olması<br />

nedeniyle, dar bir alanda satın alma<br />

mecburiyeti kalkar. Firmalar satın alma<br />

faaliyetlerinde daima teklif süreci yaşar. Bu<br />

süreçte firma yetkilileri nakit teklifler yanında<br />

barter ortak pazarındaki üyelerden de teklif<br />

alırlar. Satış yaparak alacak bakiyesine sa<strong>hi</strong>p<br />

olan üye alım yapmak istediği mal veya <strong>hi</strong>zmeti<br />

barter ile alım yapabilir.”<br />

Rekabet üstünlüğü sağlar<br />

“Barter sistemini kullanan üye firmalar<br />

ürünlerinin hammaddesini ya da yarı<br />

mamullerini de barter ile sağlamaya<br />

başladığında fiyat politikasında düzenlemelere<br />

giderler. Burada özellikle rekabetin acımasız<br />

yönü olan fiyat indirimi silahını kullanabilir.”<br />

Yeni iş birlikleri sunar<br />

“Barter Ortak Pazarı’nda firmalar birbirleri<br />

ile çalışarak yeni vizyonlara doğru adım<br />

atabilmektedir. Normal faaliyetlerini<br />

sürdüren bir firma barter sisteminin getirdiği<br />

geniş açılımı sayesinde farklı ve karlı yeni<br />

girişimlere zemin oluşturabilmektedir. Üye<br />

böyle bir çalışma ortamında hem işlerini<br />

genişletip büyütebilmekte hem de karını<br />

artırabilmektedir.”<br />

Sektörel anlamda firmanızın<br />

konumunu değerlendirir misiniz?<br />

Türk Barter Türkiye’deki Barter sisteminin<br />

kurucusu ve öncüsü konumundadır. Bugün<br />

oluşan birçok Barter şirketi iş modellerini<br />

ve çalışma sistemini Türk Barter’dan<br />

örnekleyerek gerçekleştirmektedir. Türk<br />

Barter Dünya Barter Birliği IRTA’nın üyesidir.<br />

Bu gücü ile dünya Barter ticaretine yön veren<br />

bir kuruluştur. Uluslararası alanda stratejik<br />

bir konuma sa<strong>hi</strong>ptir. Türkiye’nin ve Avrupa’nın<br />

Barter sektöründe lideri olan Türk Barter,<br />

uluslararası arenada 25 yıldır <strong>hi</strong>zmet veriyor.<br />

IRTA üyeliğimizle Avrupa’da da Barter sistemini<br />

biz temsil ediyor, Türkiye’deki öncü ve en çok<br />

tercih edilen Barter fiması olarak büyümemizi<br />

sürdürüyoruz. Hedeflerimiz hep daha kaliteli<br />

<strong>hi</strong>zmet vererek üye sayımızı günden güne<br />

artırmak, büyümemizi daim kılmaktır.”


62<br />

hotel restaurant<br />

& <strong>hi</strong>-<strong>tech</strong><br />

marka<br />

YÜZDE 100 BITKISEL<br />

YAĞLI VEGAN KREMA<br />

FLORA PROFESSIONAL<br />

%31 YAĞLI VEGAN KREMA<br />

Dünyanın en büyük bitki bazlı tüketici ürünleri ve 1 numaralı bitki kaynaklı ev<br />

dışı ürünleri üreticisi Upfield Professional, Yüzde 100 bitkisel yağlı ve tamamen<br />

vegan özelliğine sa<strong>hi</strong>p olan Flora Professional %31 Yağlı Vegan Krema ile<br />

profesyonel şeflerin çözüm ortağı oluyor.<br />

Ev dışında yemek yiyen kişilerin özel<br />

istekleri gittikçe artıyor. Kimileri<br />

vegan beslenmeyi tercih ederken,<br />

kimileri de sağlık koşulları nedeni<br />

ile bazı yiyeceklerden uzak durmak<br />

istiyor. Bu da, özellikle yoğun servis<br />

saatlerinde, şefler üzerinde büyük bir<br />

baskı oluşturuyor.<br />

Dünyanın en büyük bitki bazlı tüketici<br />

ürünleri şirketi ve 1 numaralı bitki<br />

kaynaklı ev dışı ürün üreticisi Upfield<br />

Professional, bitki kaynaklı beslenmede<br />

150 yıllık uzmanlığı ile iş için daha iyi,<br />

misafirler için daha iyi ve gezegen için<br />

daha iyi mutfak dostu lezzetli, yüksek<br />

performanslı ürünler üretiyor.<br />

Yakın bir zamanda Gastronometro’da<br />

Türkiye’nin deneyimli şeflerinden Can<br />

Oba’nın lezzetli sunumları eşliğinde<br />

lansmanını gerçekleştirdiği Flora<br />

Professional %31 Yağlı Vegan Krema<br />

ile profesyonel mutfaklara çok amaçlı<br />

kullanım sağlıyor.<br />

olan Flora Professional %31 Yağlı<br />

Vegan Krema; alerjen, gluten ve<br />

laktoz içermiyor. Pürüzsüz bir kıvama<br />

ve zengin krema tadına sa<strong>hi</strong>p olan ,<br />

çırpıldığında şeklini dört saate kadar<br />

koruyabilen ürün, sıcak ve asitli<br />

uygulamalarda da dayanıklılığını<br />

koruyor. Kremalı yemeklerde, yemeği<br />

zenginleştiren soslarda, kremalı<br />

çorbalarda ve tencere yemeklerinde<br />

rahatlıkla kullanılabilen Flora<br />

Professional %31 Yağlı Vegan Krem,<br />

aynı zamanda çırpılmış krema ile<br />

servis edilen tatlılar, pastalar& tartlar,<br />

pudingler ve karamelize edilen tatlılarda<br />

da profesyonel bir çözüm ortağı oluyor.<br />

Yüzde 100 bitki kaynaklı<br />

Yüzde 100 bitkisel yağlardan oluşan<br />

ve tamamen vegan özelliğine sa<strong>hi</strong>p


natural<br />

Hijyenik ve konforlu bir uyku<br />

için üstün koruma sağlayan<br />

Boyteks Hijyen Konsepti ile<br />

misafirleriniz daima güvende.<br />

hygieneconcept<br />

protection


64<br />

hotel restaurant<br />

& <strong>hi</strong>-<strong>tech</strong><br />

şefin gözünden<br />

MUTFAĞIN<br />

TASARIM<br />

USTASI<br />

SELAMI<br />

GÜLERYÜZ<br />

Röportaj: Hatice Ünal Bilen - Fotoğraflar: Ümit Başer Alkaç<br />

İstanbul doğumlu ama aslen Sinoplu. Onun aşçılık serüveni<br />

beş çocuklu bir ailenin dördüncü ferdi olarak ev mutfağı<br />

ile başlıyor ilk. Anlattığına göre mesleğe adım atmasında<br />

ilk ilham kaynağı da annesi oluyor, Güleryüz'ün. “Annem<br />

çok güzel yemekler yapardı. 5 kardeştik ve çalıştığı için biz<br />

ona yardımcı olurduk. Kardeşlerim de yemek konusunda<br />

iyilerdi. Fakat içlerinde aşçılığı tek seçen ben oldum. O<br />

yaşlarımda bile yemek yapmayı gerçekten seviyordum.<br />

Diğer kardeşlerim ise farklı mesleklere yöneldiler.”<br />

sözleriyle yemek yapmaya ilk başladığı zamanları<br />

anımsatan Selami Şef'in mutfak yolundaki temelleri, yaz<br />

kamplarında arkadaşlarına pişirdiği anne tarifleriyle daha<br />

bir sağlamlaşıyor. Her yemeği büyük bir heves ve sevgiyle<br />

önlerine koyduğunu anlatıyor, The Ritz-Carlton, Istanbul’un<br />

Executive Şefi Selami Güleryüz…<br />

Ne zamanki yemek yapmak onda vazgeçilmez bir tutkuya<br />

dönüşüyor, o vakit <strong>hi</strong>ç beklemeden lise ikinci sınıfı nasıl<br />

terketme kararı aldığını ise şu sözleriyle aktarıyor, Güleryüz:<br />

“Evdekilere ben okumayacağım, aşçılık mesleğinde<br />

ilerleyeceğim’ dediğimde babam hayattaydı ve bana<br />

'Kesinlikle okumalısın, ondan sonra bu işi yapmalısın' dedi.<br />

'Hayır okumayacağım baba' dedim. Ne yalan söyleyeyim, yaz<br />

tatillerinde çalışırken az da olsa para kazanmak tatlı gelmişti<br />

bana.”<br />

Devamında şefin, İstanbul'un birkaç esnaf lokantası ile<br />

başlayan mutfak yolculuğu, vatani görevine kadar pek bir<br />

verimli ve kazançlı geçiyor. O kadar ki, semt lokantalarında<br />

çalışmak unutulmaz bir deneyim oluyor, Selami Şef için.<br />

İlk ustalarından birinin Bolu Mengenli olması, aşçılık<br />

mesleğinin püf noktalarını öğrenmesinde etkili oluyor..<br />

Yaşı 20 var ya da yok... O günlerden hafızasına kazıdığı bir<br />

anısını şöyle paylaşıyor, tecrübeli şef: “Esnaf lokantasına<br />

girdiğimde Ayhan Ustam'ın dediği çok güzel bir laf vardı. 'Bu<br />

pilavı iyi yaparsan sınıfı geçtin demektir.' demişti bana. Beş<br />

bilemediniz 10. seferden sonra pilavı yapmaya başladım. En<br />

sonunda 'Gerçekten ben bunu yaptım.' dedim. Hiç unutmam,<br />

'Aferin oğlum, sınıfı geçtin.' demişti ustam bana."<br />

İlk yabancı şefi ve hocası, Andreas Erni<br />

Askerlik demişken, Selami Güleryüz vatani görevini<br />

Malatya’da, 20-30 kişilik küçük bir karakolda yapıyor. Bir<br />

ustası da Konyalı asker arkadaşı oluyor, bahsettiğince.<br />

Ustasına çıraklık ederken o çok sevdiği geleneksel


“Söz konusu yemek ve mutfak sanatları olunca birini<br />

diğerinden ayırmak haksızlık olur diye düşünüyorum.<br />

Her kültürün kendine özgü tatlarını yansıtmak çok<br />

keyifli olmakla beraber içinde barındırdığı kendine<br />

özgü kültürü de yansıtıp, o yere ait kendine has<br />

duyguları yaşatması ayrı bir deneyim oluyor. Ama<br />

tabii ki bütün bunların yanında vazgeçemediğim<br />

lezzetlere ve çok kültürlü bir yelpazeye sa<strong>hi</strong>p<br />

olmasından dolayı ilk terci<strong>hi</strong>mi Türk mutfağı<br />

tarafından kullanıyorum.”<br />

yemeklerde bir gelişiyor, pir gelişiyor...<br />

Vatani görevinin hemen ardından ise<br />

soluğu bir arkadaş tavsiyesiyle Swissotel<br />

The Bosphorus, İstanbul’un açtığı Yönetim<br />

Chef’s School programında alıyor. İlk yabancı<br />

şefi ve hocası da şimdilerde Le Cordon<br />

Bleu İstanbul'un İsviçreli Şefi Andreas Erni<br />

oluyor. Bir yıl boyunca hocasından mutfak<br />

sanatları ve yöneticilik eğitimi aldığını dile<br />

getiren şef, 1991 yılında beş yıldızlı otelin<br />

mutfağına stajyer olarak girişini yapıyor.<br />

“O zamanlar otelde 10’a yakın outlet var ve<br />

ben bir yıl boyunca her hafta sonu 10’unda<br />

da durmaksızın çalıştığımı bilirim.” diyen<br />

Güleryüz, mezun olmasıyla beraber şefi<br />

Andreas Erni tarafından Café Swiss’e komi<br />

olarak yerleştiriliyor. Otel bünyesinde bütün<br />

dünya mutfaklarının yer aldığı bir görevle 9 yıl<br />

boyunca çalıştığını anlatan Selami Şef, Türk<br />

ve dünya mutfağının kökenini o çatı altında<br />

layıkıyla öğrendiğinden bahsediyor.<br />

Miyako'da Japon, Kukong'da Çin, La<br />

Corne Dor’da Fransız, Café Suisse’te<br />

dünya mutfağını, Swiss Chale’de İsviçre<br />

mutfağını tecrübe eden Selami Güleryüz'ü<br />

bu mutfaklar içinde en fazla Çin ve Japon<br />

mutfakları etkiliyor. Her iki mutfağın lezzet<br />

bakımından Türk damak tadına yakınlığı bu<br />

ilgisinde önemli bir etki oluşturuyor. Şefin<br />

Fransız mutfağına aşinalığı ise, bir Uzakdoğu<br />

kadar güçlü olmasa da çalışma sistemleri ve<br />

pişirme teknikleri konusundaki hayranlığını<br />

gizlemek istemiyor.<br />

Jübilesini Türk<br />

mutfağı ile yapıyor<br />

The Ritz-Carlton,<br />

Istanbul’un Executive<br />

Şefi Selami Güleryüz<br />

için Türk mutfağının yeri<br />

ise apayrı! Güleryüz,<br />

“Türk mutfağımızı da<br />

öğrenmem gerektiğini<br />

düşündüm. Çünkü<br />

her yerden bir şeyler<br />

alıyordum. Altyapımı<br />

tamamen doldurmak<br />

zorundayım. Bir de<br />

bizim camiada piyasada<br />

çalışmak mü<strong>hi</strong>m iş.<br />

Benim de öyle bir arzum<br />

oldu.” diyor ve bu güçlü istek ve öngörüyle<br />

1998 yılından itibaren piyasa restoranlarına<br />

yöneliyor. 1999-2001 yılları arasında Laila ve<br />

C<strong>hi</strong>ne W<strong>hi</strong>te restoranlarının açılış ekiplerinde<br />

yer alan Güleryüz, Laila'daki mutfak mesaisi<br />

sırasında, o yıllarda The Ritz-Carlton Istanbul<br />

mutfağının başına gelen Café Suisse’teki<br />

Fransız Şefi Terry Marias'ın “Sen burada ne<br />

yapıyorsun, hayır burada çalışamazsın. En<br />

kısa zamanda otele gelmelisin.” çıkışıyla<br />

altı ay geçmeden 2001 yılında yeniden The<br />

Ritz-Carlton, Istanbul’a transfer olduğunu<br />

anlatıyor.<br />

Ama ne transfer! Söylediğine göre çok hoş<br />

bir kavga, gürültüyle! İki Fransız Şefi; Paul<br />

ve Terry arasında kıyasıya bir paylaşım<br />

mücadelesiyle üstelik de! “Tabii ki terci<strong>hi</strong>m<br />

Şef Terry oldu.” diye samimi bir itirafta<br />

bulunan Güleryüz, buna sebep olarak da şu<br />

içten ifadeleri kullanarak sözlerine devam<br />

ediyor: “O zamanlar Fransız mutfağından<br />

alacağım pek bir şey kalmamıştı. Şef Paul<br />

ile çok uzun yıllar çalışmıştık.” diyen Selami<br />

Güleryüz, devamında Şef Terry ile otelin<br />

bütün outlerini açtığını söylüyor ve ekliyor:<br />

“Ve o yıldan bu yıla tam 20 senedir The Ritz-<br />

Carlton Istanbul'da çalışıyorum.”<br />

Söz konusu yemek ve mutfak sanatları<br />

olunca birini diğerinden ayırmak haksızlık<br />

olur diye düşünüyorum. Her kültürün<br />

kendine özgü tatlarını yansıtmak çok<br />

keyifli olmakla beraber içinde barındırdığı<br />

kendine özgü kültürü de yansıtıp, o yere ait


66<br />

hotel restaurant<br />

& <strong>hi</strong>-<strong>tech</strong><br />

şefin gözünden<br />

kendine has duyguları yaşatması ayrı bir<br />

deneyim oluyor. Ama tabii ki bütün bunların<br />

yanında vazgeçemediğim lezzetlere ve çok<br />

kültürlü bir yelpazeye sa<strong>hi</strong>p olmasından<br />

dolayı ilk terci<strong>hi</strong>mi Türk mutfağı tarafından<br />

kullanıyorum.”<br />

“Bende bir ben yok, takım var!”<br />

The Ritz-Carlton, Istanbul'un açılışından<br />

bu yana mutfağında görev yapan Selami<br />

Güleryüz için beş yıldızlı otelin yeri bir başka!<br />

Turizm sektöründe bu yıl 20. yaşını kutlayan<br />

büyük bir aile ile 20 yıl birlikte olmaktan<br />

duyduğu mutluluğu dile getiren şefin bir<br />

başka mutluluğu da iyi, yetenekli ve deneyimli<br />

bir mutfak kadroya sa<strong>hi</strong>p olması. Tüm ekibin<br />

başarısının ardında disiplin, koordinasyon<br />

ve iyi iletişim becerisi olduğunun altını<br />

çizen Güleryüz, her ne kadar anlattığı üzere<br />

soyadı gibi güleryüzlü bir şef olsa da, üzerine<br />

gemiler yaktığı kırmızı çizgileri de yok değil!<br />

“İş yerindeki bütün aşçılarım beni iyi tanır.<br />

'Bana zarar verebilirsiniz ama yaptığınız işe,<br />

ürüne kesinlikle zarar veremezsiniz.' derim<br />

hep ve bu hassasiyetimi iyi bilirler. Açık<br />

ve net böyledir. Bir ağaç... Kökü olmayan<br />

ağaç nedir, kurudur. Her ikisi de birbirine<br />

muhtaç. Eğer ben bir ağaç isem, arkadaki<br />

arkadaşlarım köklerim. Mutfakta bir başarı<br />

varsa, birlikte var. Bende bir ben yok, takım<br />

var.” diyecek kadar işine ve ürüne saygılı,<br />

ekip ruhuna inanan bir şef o. İş akışında<br />

bütün outletleri tek tek gezdiğini söyleyen<br />

Güleryüz, “Arkamdaki x bir şefim yoksa girer<br />

çalışırım. Hiçbir egom yoktur. Omlet de<br />

yaparım, stewarda da yardım ederim.” diyor.<br />

Karşımda işine tutkuyla bağlı, mesleki<br />

yükselişinde her koşulda disiplin ve özveriyi<br />

göze almış bir şef var. “Tezgaha çıkan<br />

her ürünü öndeki adam test edecek. Test<br />

etmeden misafire göndermeyecek. Tadına<br />

bakmayı unuttum cümlesi yok bende. Senin<br />

işin bu, dışarıyı unutmak zorundasın. Her<br />

misafir ödediği paranın karşılığını layıkıyla<br />

almalı. Çünkü biz <strong>hi</strong>zmet sektöründeyiz.<br />

İşimiz, misafirin yeniden gelmesini sağlamak.<br />

İyi bir servis aldığını <strong>hi</strong>ssettirmek.” diyecek<br />

kadar da net ve sert duruşlu bir şef aynı<br />

zamanda.<br />

Tabaktaki imzası, elinin lezzeti<br />

Tabakta sunumu, tamamen içten gelen bir<br />

aşk olarak niteleyen Selami Şef, “Bu bir<br />

kalıp değildir. Yeri gelir oval çalışırsınız,<br />

yeri gelir küresel çalışırsınız. Kullandığınız<br />

ürünlerin tabaktaki duruşları çok önemlidir.<br />

Her zaman deriz, 'Birinci sırada lezzet,<br />

ikinci sırada prezantasyon gelir.” diyor.<br />

Tabakta önce görselliğin geldiğini, lezzetin<br />

zaten arkasından geleceğini savunan şefin<br />

tabaktaki imzası ise, elinin lezzeti!..<br />

Konu lezzeten açılmışken, mutfak sırlarını<br />

de sormadan geçmek istemiyorum. Selami<br />

Şef için lezzetin anahtarları, iyi seçilmiş ürün<br />

ve doğru eşleştirmelerde saklı. Bunun yanı<br />

sıra işini severek yapmanın önemine dikkat<br />

çeken Güleryüz, “Ben işimi gerçekten çok<br />

seviyorum, tam 32 yıldır bu işi yapıyorum.<br />

Neresinden baksanız 30 yıldır profesyonel<br />

mutfaklarda çalışıyorum. Belki 40 tane<br />

şefle çalışmışımdır, hepsinin de söylediği,<br />

'İşini severek yaparsan, her zaman başarıyı<br />

kazanırsın.” öğüdünü hatırlatmadan geçmek<br />

istemiyor.<br />

Ya menüyü nasıl oluşturuyor? Kriterleri<br />

neler? Selami Şef, menüyü oluştururken<br />

ilk olarak zaman dilimi ve mevsimsel ürün<br />

çeşitliliğini göz önünde bulundurduğunu


yaşam tarzım. Günü gelir, evde uyumayı<br />

yeğlemez, sabahın 7’sinde kalkıp işimin<br />

başına geçerim. Ben tezgah adamıyım.”<br />

belirterek, “Daha sonra seyahatler<br />

esnasında görmüş ve denemiş olduğum<br />

tatlar ile beraber yöresel ürün ve pişirme<br />

tekniklerini doğru ve yerinde kullanmaya<br />

dikkat ediyoruz.” şeklinde ifade ediyor. Otelin<br />

açıldığı ilk günün heyecanını sürdürerek<br />

ve her sezon yeniliklerle misafirlere özel<br />

lezzetler sunmaya devam ettiklerini anlatan<br />

Selami Şef, The Ritz-Carlton Istanbul olarak,<br />

menüye her yörenin kendi ürününü koymak<br />

zorunda olduklarını, aksi halde tamamen<br />

dünya mutfağının taşınamayacağına vurgu<br />

yapıyor.<br />

İşine de eşine de aşık şef<br />

Selami Şef'in ilham kaynakları iş yerinde<br />

takımı, evinde ise varlığının yettiğini söylediği<br />

sevgili eşi! İşine olduğu gibi eşine de<br />

aşık olduğunu söylemekten çekinmeyen<br />

Güleryüz, “Hayattaki en büyük destekçim,<br />

şansım eşimdir. Çok da güzel yemek yapar.<br />

Hayatımda bir kez yemeğine yorum yaptım<br />

ama daha yorum yapmam. Evde bir anda<br />

kendimi profesyonel mutfakta <strong>hi</strong>ssettim. Hiç<br />

unutmam, 'O zaman biliyorsan geç yap' dedi.<br />

'Tamam' deyip yaptım. Onun arkasından<br />

da "Bir daha sakın mutfağıma girme' dedi.<br />

Ben doğal olarak bir sos için üç tane tava<br />

kirletebilirim. Ama anladım ki, bu, evde <strong>hi</strong>çbir<br />

kadının kabul edeceği bir durum değil.”<br />

sözleriyle samimi itiraflarına devam ediyor.<br />

Oğluyla açacağı restoranı hayal<br />

ediyor<br />

Köklerinden Sinoplu şefe son olarak<br />

gelecek planlarını ve hayallerini soruyorum.<br />

“Öncelikli olan misafir memnuniyetinin ve<br />

sağlığının ön planda tutularak gerek yiyecekiçecek<br />

gerekse servis kalitesinden kesinlikle<br />

ödün vermeden misafirlerimiz için unutulmaz<br />

deneyimler ve anılar biriktirebilmesi için<br />

ben ve ekibim hedef ve projelerimizi hayata<br />

geçireceğiz.” şeklinde konuşan Güleryüz,<br />

pandeminin hedeflerin önünde ciddi bir<br />

engel oluşturduğundan dem vurarak,<br />

“Salgını atlatabilirsek daha farklı ve güzel<br />

hedeflerimiz olabilir.” diyor.<br />

Elbette tüm bu olumsuzluklara rağmen onun<br />

da içinde yaşattığı hayalleri yok değil. Yakın<br />

gelecek için planladığı hedeflerinden en<br />

çarpıcı olanı, kendi gibi bir mutfak sevdalısı<br />

olan oğluyla birlikte bir restoran açmak<br />

hayali. Yiyecek & İçecek İşletmeciliği son<br />

sınıf öğrencisi olan oğluyla birlikte yeni<br />

nesile <strong>hi</strong>tap edecek bir işletmenin düşünü<br />

kuran Güleryüz'ün kişisel manada ise, işini<br />

daha iyi yapmaya ve dışarıya açılmaya odaklı<br />

hevesleri var. Türkiye coğrafyasını, tıpkı<br />

Yemek Seyyahı Ömür Akkor gibi gezerek ve<br />

yeni ürünler peşinde koşarak arşınlamak<br />

istediğini anlatan Güleryüz, o hayalini de şu<br />

sözleriyle paylaşarak söyleşimize vedasını<br />

ediyor: “Türkiye'nin 81 ilindeki her ilçenin,<br />

her köyün, her teyzenin, her babaannenin,<br />

her dedenin daha gün yüzüne çıkmamış<br />

o kadar güzel reçeteleri var ki, onu şu an<br />

Ömür çok güzel yapıyor. Hayranım kendisine.<br />

Yiyecek içecek sektöründe <strong>hi</strong>ç abartısız<br />

kendisini tek görüyorum. İnsanoğlunun<br />

yemek yemesinden avlanmasına kadar ki<br />

süreci kaç şef bilir? Benim de bu vizyonda bir<br />

restoran açmam, böyle işler yapmam lazım.”<br />

“Ben tezgah adamıyım”<br />

Mutfağı insanın karnını doyuracağı en<br />

büyük temellerden bir tanesi olarak<br />

tanımlayan Selami Şef için mutfağın anlamını<br />

soruyorum. “Mutfak olmayan bir restoran, bir<br />

otel düşünebiliyor musunuz? Bu bir zincirdir,<br />

bu oteli ve restoranları taşıyan temellerin<br />

başında mutfak gelir.” diyen usta şef hemen<br />

arkasından ekliyor: “Mutfak benim 30 yıllık


68<br />

hotel restaurant<br />

& <strong>hi</strong>-<strong>tech</strong><br />

gastro güncel<br />

İŞTE 2022’DE ÖNE ÇIKACAK<br />

6 YENI PASTACILIK TRENDI<br />

2022’de pastacılık sektöründe farklı deneyimler, göze <strong>hi</strong>tap eden lezzetler, kutlamalar,<br />

sağlıklı yaşam, sürdürülebilirlik ve orijin & lokal lezzetler gündemde olacak.<br />

Barry Callebaut, 2022’de pastacılık<br />

sektörünü etkileyecek 6 ana trendi<br />

ve bu trendlere yönelik sundukları<br />

ürünleri paylaştı. İşte 2022’de öne çıkacak 6<br />

yeni pastacılık trendi…<br />

Lezzet tutkunları deneyim peşinde<br />

Tüketici beklentilerinin ürün ve fiyatın<br />

ötesine geçip, <strong>hi</strong>jyen, güven ve kendilerine<br />

özel, farklı deneyim sunulması gibi alanlara<br />

genişlemesiyle pastacılık dünyasında da<br />

duyuları uyaran, mutlu ve farklı <strong>hi</strong>sler,<br />

uzak diyarlara seyahat ediyormuş <strong>hi</strong>ssi<br />

yaratan egzotik tatlar, sürprizli aromalar,<br />

renkli süslemeler öne çıktı; patlayan<br />

şekerli, safranlı, lotuslu, kahveli seçenekler<br />

portföylerde yerini aldı. Alışılmışın güvenli<br />

kollarına sığınmak isteyenler için ise<br />

karamel, fındık gibi klasik tatlar inovatif<br />

dokunuşlarla yeniden trend oldu. Bu<br />

doğrultuda donut ve kruvasanı buluşturan<br />

cronuts gibi ya da brioche ile muffini<br />

birleştiren bruffin gibi <strong>hi</strong>brit lezzetler de<br />

oluştu. Kakao ve çikolata sektöründe Arge<br />

ve inovasyona da liderlik eden Barry<br />

Callebaut, müşteri talep ve ihtiyaçlarına<br />

göre ürün geliştirme ve yeni reçeteler<br />

oluşturma yetkinliğiyle “Deneyim”<br />

başlığında çok geniş bir yelpazede çözümler<br />

sunuyor. Bitter, sütlü ve beyaz çikolatadan<br />

sonra 4. tür çikolata olarak 2017 yılında<br />

sektöre sunduğu “Ruby” çikolata gibi<br />

deneyimi bambaşka boyutlara taşıyacak<br />

yeniliklere imza atıyor. Barry Callebaut bu<br />

doğrultuda son olarak, kakao çekirdeğinin<br />

tamamının kullanıldığı, bambaşka bir<br />

deneyim sunan “Whole Fruit” çikolatayı<br />

sektöre sundu, karamelli çikolatasının<br />

formülünü yeniledi ve kurabiye dekoru için<br />

yeni ürünler, fındık parçacıkları ve yeni<br />

dolgu malzemelerini portföyüne ekledi.<br />

Gözler de doymalı<br />

Sosyal medyanın yükselişiyle uyumlu olarak<br />

görselliğin kazandığı önem, pastacılık<br />

dünyasına da yansıdı ve renkler ile yaratıcı,<br />

dikkat çekici sunumlar önem kazandı.<br />

Bu doğrultuda Barry Callebaut hem ürün<br />

portföyünü genişleterek hem de Mona<br />

Lisa dekorasyon markasını büyüterek<br />

%100 Belçika çikolatasından farklı dekor<br />

malzemeleri, baskılı transfer kağıtları,<br />

renkli kaplamalar ve power flower adını<br />

verdiği gıda renklendiricilerini kullanıma<br />

sundu. Ayrıca dünyanın çikolata işleyebilen<br />

ilk 3D tasarım laboratuvarını kurarak<br />

yaratıcı şeflere, sınırsız tasarımın kapılarını<br />

açtı.<br />

Her an kutlamaya değer<br />

İçinde bulunduğumuz zorlu dönemde, biraz<br />

motive olmak ve moral kazanmak için belki<br />

de öne çıkan bir diğer trend “kutlamalar”.<br />

Bu doğrultuda markalar, klasik lezzetlerini<br />

kutlamalara uygun şekilde tematik<br />

süsleyip, farklılaştırarak sundular. Bu<br />

trend kapsamında sınırlı sayıda üretim de<br />

cazip bir seçenek oldu. Barry Callebaut,<br />

farklı aromalardaki rengarenk çikolata ve<br />

kaplamaları, çikolata ve kakao parçacıkları,<br />

farklı tatlarda dolguları, altın, gümüş ve<br />

bronz tozları ile bu trendi yakalamak isteyen<br />

müşterilerine destek oluyor.<br />

Önce sağlık!<br />

Önem kazanan bağışıklık ve sağlıklı<br />

beslenme trendleriyle, glutensiz, laktozsuz,<br />

şekersiz ya da az şekerli ürünler tercih<br />

edilmeye başlandı. Bu da markaların<br />

şekeri, glüteni azaltarak ya da ikame<br />

edecek seçenekler kullanarak, yoğurt, yeşil<br />

çay, bal gibi sağlıklı içerikler ekleyerek<br />

tariflerini yenilemesine ve porsiyonları<br />

küçültmesine yol açtı. Barry Calebaut ise bu<br />

trende yönelik, müşterilerine sıfır şekerden<br />

belirli oranda olacak şekilde farklı şeker<br />

çözümlerine, sütsüz çikolata ve fındık<br />

dolgularıyla ve kakao tozuyla çözümler<br />

sunuyor.<br />

Gezegenimizin<br />

geleceğini göz<br />

ardı edemeyiz<br />

Kaynakların<br />

sınırlı olduğunu<br />

idrak ettiğimiz<br />

günümüzde<br />

gezegenimizi<br />

geleceği ve<br />

sürdürülebilirlik de pastacılık sektörünü<br />

etkileyen trendler arasında yerini aldı. Bu<br />

kapsamda veganlık, bitki temelli beslenme,<br />

bio/organik ürünler de önem kazandı.<br />

Markalar içeriklerini bu doğrultuda gözden<br />

geçirip ambalaj ve görünümlerini doğal<br />

algısını destekleyecek şekilde düzenlerken<br />

vaatlerinin teyidi olarak izlenebilirlik,<br />

şeffaflık, otorite kurumlar tarafından verilen<br />

sertifikalar önem kazandı. Barry Callebaut<br />

bu trende uygun ürün geliştirmek isteyen<br />

müşterilerinin, bitkisel/vegan çikolata, dolgu<br />

ve dekor malzemeleriyle yanında yer alıyor.<br />

Barry Callebaut ayrıca, arı-dostu fındık<br />

kullandığı ürünleri ve sadece çikolata<br />

değil tüm içeriği organik ürünleriyle<br />

sektörde sürdürülebilirlik açısından da<br />

öncü konumda. Cocoa Horizons sertifikalı<br />

kakao hammaddesi ile hem izlenebilir hem<br />

sürdürülebilir üretim yapan Barry Callebaut,<br />

bunun yanı sıra FairTrade, Rainforest<br />

Alliance ve UTZ gibi diğer global sivil<br />

toplum kuruluşlarıyla da birlikte çalışıyor ve<br />

müşterilerinin sürdürülebilirlik yolculuğunu<br />

destekliyor.<br />

Tüketici yediklerinin nereden<br />

geldiğini merak ediyor<br />

2022’de pastacılık dünyasının peşinden<br />

koşacağı bir diğer trend “orijin ve yerel<br />

lezzetler” trendi olacak. Çünkü artık,<br />

ürünün lezzetinin ve güvenilirliğinin teminatı<br />

olarak “nereden geldiği” kadar nasıl bir<br />

tarım yöntemi kullanıldığı ve arkasındaki<br />

<strong>hi</strong>kaye de merak ediliyor. Markalar bu<br />

doğrultuda hem iletişimlerinde hem<br />

ambalajlarında nereden geldiklerini anlatan<br />

<strong>hi</strong>kayelerine yer vermeye başlarken, Barry<br />

Callebaut farklı deneyim ve lezzetleri ön<br />

plana çıkarmak ve yerel lezzetlere dikkat<br />

çekmek isteyen müşterileri<br />

için orijin serileri ile tek<br />

kaynaktan alınan kakao<br />

çekirdeklerinden<br />

üretilen çikolatalar<br />

sunabiliyor.


70<br />

hotel restaurant<br />

& <strong>hi</strong>-<strong>tech</strong><br />

gastro güncel<br />

YEME IÇME SEKTÖRÜNDE<br />

PANDEMI DÜŞÜŞÜ<br />

ÇALIŞAN ILGISI NASIL ETKILENDI?<br />

Pandemiden sonra adayların yeme-içme sektörüne gösterdiği ilgi diğer sektörlere göre daha çok<br />

azaldı. Deneyimli adayların yarısı farklı sektörlerde çalışmak isterken, çalışanlar yan hakları olan<br />

işleri artık daha çok tercih ediyor.<br />

Pandeminin en çok etkilediği<br />

sektörlerden biri de yeme-içme sektörü<br />

oldu. Alınan önlemler kapsamında<br />

restoran ve kafelerin uzun süre kapalı<br />

kalması, bu alanda çalışanları da etkiledi.<br />

Normalleşmeyle birlikte restoran ve kafeler<br />

eski işleyişlerine dönse de birçoğu çalışan<br />

bulmakta zorlandıklarını ifade etti. Bu<br />

sektördeki ilanlara başvurular azalırken,<br />

çalışanların yeme-içme sektöründe<br />

çalışmaya karşı daha temkinli davrandıkları<br />

ortaya çıktı. Adaylarla işvereni bir araya<br />

getiren uygulama 24 Saatte İş, bu durumu<br />

inceleyen ve şirketlerin neler yapabileceğine<br />

dair öneriler içeren ‘Yeme & İçme Sektör<br />

Raporu’nu hazırladı. Yeme-içme sektörüyle<br />

ilgili raporda öne çıkan bulgular şöyle:<br />

•Pandemiden sonra adayların yeme-içme<br />

sektörüne gösterdiği ilgi diğer sektörlere<br />

göre daha çok azaldı.<br />

•Kapanmalar öncesinde tüm sektörlerde<br />

başvuru oranı aynıydı ve yüzde 25<br />

civarındaydı. Fakat pandemiyle gelen<br />

kısıtlamalar sadece yeme-içme sektöründeki<br />

başvuru oranını düşürdü.<br />

•İlk kapanmadaki düşüş sonradan etkisini<br />

yitirse de, ikinci kapanmanın etkisi kalıcı<br />

oldu.<br />

•Diğer sektörlerdeki başvuru oranı yüzde<br />

22’den yüzde 17’ye düşerken, yeme-içmedeki<br />

başvuru oranı yüzde 22’den yüzde 14’e sert<br />

bir düşüş yaşadı.<br />

Deneyimli adaylar yeme içme<br />

sektöründe çalışmak istemiyor<br />

•Yeme-içme sektöründeki deneyimli<br />

adayların da bu sektöre olan ilgisi gün<br />

geçtikçe düşüyor. 2019 yılının ilk aylarında,<br />

yeme-içmede deneyimli adayların yüzde 80’i<br />

kendi sektöründeki ilanlara başvurmuştu.<br />

•Kısıtlamalar sırasında ise bu oran yüzde<br />

40’lara kadar düştü. <strong>2021</strong> Ağustos’tan<br />

itibaren bu oran artık yüzde 50. Yeme-içmede<br />

deneyimli adayların sadece yarısı bu sektörde<br />

kariyerine devam etmek istiyor.<br />

•Yeme-içme sektöründe deneyimli adayların<br />

yarısı farklı sektörlerde çalışmak istiyor.<br />

En düşük saatlik ücret, yeme-içme<br />

sektöründe<br />

•En düşük saatlik ücret yeme-içme<br />

sektöründe.<br />

•Saatlik ücretlere bakıldığında yeme-içme<br />

sektöründe ortalama 13 TL olurken, turizm,<br />

güzellik ve satış pazarlamada 16 TL’ye,<br />

sağlık, çağrı merkezi sektörlerinde 20 TL’ye,<br />

organizasyon sektöründe ise bu ücret 22<br />

TL’ye çıkabiliyor.<br />

•Asgari ücretli ilanlar baz alındığında, yemeiçme<br />

ilanları ortalama 19 başvuru alırken,<br />

diğer sektörler 52 başvuru alıyor.<br />

•Maaşlar eşitken adaylar yeme-içme<br />

sektöründe çalışmak yerine diğer sektörleri<br />

tercih ediyor.<br />

•Adaylar eğer yeme-içme sektöründe<br />

çalışacaklarsa, yüksek maaşlı ilanları tercih<br />

ediyor.<br />

•Özellikle 3500 TL’den yüksek maaşı olan<br />

ilanlar adayların ilgisini daha çok çekiyor.<br />

•4500 TL teklif eden ilanlar 3500 TL teklif<br />

eden ilanlardan 3.5 kat daha fazla başvuru<br />

alıyor.<br />

•Pandemi döneminde işsiz kalan adaylar,<br />

ailelerinden finansal destek alıyor. 24 Saatte<br />

İş kullanıcılarına yapılan ankette, ”Geçimini<br />

nasıl sağlıyorsun?” sorusuna adayların yüzde<br />

53’ü “Ailem” cevabını verdi.<br />

Şirketler ne yapmalı?<br />

24 Saatte İş’in kurucusu Mert Yıldız’ın<br />

çalışan ihtiyacı duyan yeme-içme<br />

sektöründeki şirketlere önerileri ise şöyle:<br />

•Adaylar yarın ne olacağına güvenmediği<br />

için bugün ellerine geçen parayı bilmek<br />

istiyor.<br />

•Günlük ya da haftalık ödeme<br />

alabilecekleri işleri daha fazla tercih<br />

ediyor.<br />

•Yan haklar artık ikincil sırada değil. Olsa<br />

da olur olmasa da olur tavrı değişti.<br />

•Yan hakları olan işler artık daha çok<br />

tercih ediliyor.<br />

•Ben her işi yaparım algısı şekil değiştirdi.<br />

Az personelin daha fazla çalışması değil,<br />

fazla personelin daha az çalışması işin<br />

sürdürülebilirliğini artıran bir etken.<br />

•Adaylar onlara kulak verilmesini,<br />

isteklerinin göz ardı edilmemesini istiyor.<br />

•Rahat iletişim kurabilecekleri iş yerleri<br />

ile daha sağlıklı bir ilişki kurabiliyor.<br />

•Şirketler artık şartlar ve maaşlar<br />

konusunda diğer sektörler kadar<br />

adayların aileleriyle de yarışıyor. Şirketler<br />

iş ücretlerini belirlerken adayların<br />

ailelerinden aldığı desteği de göz önünde<br />

bulundurmalı.


72<br />

hotel restaurant<br />

& <strong>hi</strong>-<strong>tech</strong><br />

gastro güncel / makale<br />

Reha Tartıcı<br />

Gusto-Akademisyen<br />

Sa<strong>hi</strong>p olduğumuz zenginlikleri hak ettiği<br />

şekilde gösterebilme ve anlatabilme<br />

konusunda gösterdiğimiz zafiyet<br />

maalesef hepimizi üzüyor. Günün<br />

sonunda uluslararası alanda başarılı<br />

olan gastronomi etkinliklerine bakarak<br />

hayıflanıyoruz…<br />

Tabii ki bu arada az sayıda da olsa<br />

başarı ile ülkemiz gastronomisini layıkı<br />

ile anlatan etkinliklerin hakkını da<br />

vermeliyiz. Mesela artık gerçek anlamda<br />

uluslararası kimlik kazanan Gastromasa<br />

buna en güzel örnek. Ama üzülerek<br />

söylüyorum ki, Gastromasa gibi yüz<br />

akımız olan bu etkinliklerin sayısı<br />

bir elin beş parmağından fazla değil!<br />

Ülkemizi gastronomi alanında dünyada<br />

ön plana çıkaracak bu etkinliklerin<br />

başarısında pay sa<strong>hi</strong>bi olan herkesi<br />

can-ı gönülden tebrik etmeli ve bundan<br />

sonraki çalışmalarında da hepimiz<br />

gücümüz nispetinde destek olmalıyız.<br />

Unutmamalıyız ki birlikten her zaman<br />

kuvvet doğar! Bu gerçeği hepimiz çok<br />

iyi biliyoruz da, acaba birlik olabiliyor<br />

muyuz?<br />

Maalesef bu soruya da evet diyebilmek<br />

çok zor. Yıllardır sektör içinde<br />

yaşananlar bunu tam manasıyla<br />

gerçekleştiremediğimizi hatta daha<br />

da doğrusu birbirimize köstek olmak<br />

konusunda daha da başarılı olduğumuzu<br />

gösteriyor. Bence sektörel olarak<br />

yaşadığımız sıkıntının temel sebebini de<br />

bu ayrışma oluşturuyor.<br />

Aynı konu başlığında ayrışan herkes bir<br />

dernek kuruyor. Kurulan derneklerin<br />

üyeleri anlaşamayınca ayrılıp yeni bir<br />

İnşallah üzüm üzüme baka baka<br />

kararmaz!<br />

dernek kuruyor. Bir arada olup ortak<br />

akılla çalışması gereken sektörün aklı<br />

başında temsilcileri birbirleri ile rekabet<br />

etmekten ülkemiz değerlerini global<br />

arenaya taşımaya fırsat bulamıyor. Daha<br />

da kötüsü kimse diğerinin yaptığını<br />

alkışlamak istemiyor. Bunu anlamakta<br />

gerçekten zorlanıyorum.<br />

Anlamakta zorlandığım bir başka<br />

nokta ise, yerel mutfak kültürümüzün<br />

yaşatılması ve anlatılması konusunda<br />

yabancı şeflere duyulan hayranlık.<br />

Kendi mutfağımızı kendi şeflerimize<br />

anlattırmaktan neredeyse imtina<br />

eder hale geldik. Genciyle yaşlısıyla<br />

uluslararası ölçekte çok sayıda başarılı<br />

şefimiz olmasına rağmen yerel mutfak<br />

kültürümüzü anlatmaya çalıştığımız pek<br />

çok etkinlikte yer alan yabancı şef sayısı<br />

bizim şeflerimizin sayısından fazla.<br />

Uluslararası şefler tabii ki ülkemize,<br />

şehrimize, bölgemize gelmeli ama<br />

kendi ülkelerinin mutfak kültürlerini<br />

anlatmak için orada olmalılar.<br />

Kuşkusuz katıldıkları etkinliklerde kendi<br />

yorumlarını Türk mutfak kültürüne de<br />

uyarlamalılar. Ama başrol oyuncusu<br />

olmamalılar! Popülist yaklaşımlı etkinlik<br />

organizatörleri, işin daha fazla ilgi<br />

çekmesini bahane ederek şeflerimize<br />

haksızlık ediyor. Daha da önemlisi<br />

işlerinin özünü oluşturan Türk mutfağını<br />

ve kültürünü ikinci plana atıyor. Bunu<br />

üzülerek bir kez daha vurguluyorum.<br />

İnşallah duyan olur…<br />

Gün gelecek bu yanlıştan döneceğiz<br />

ama, maalesef o zaman da atı alan<br />

Üsküdar’ı geçmiş olacak! Peki neden<br />

bu kadar karamsarım? Ondan da kısaca<br />

bahsedeyim. Zaman zaman verilen<br />

Türk mutfak kültürü eğitimlerinde Türk<br />

şeflerin kendi öz mutfakları ile ilgili<br />

konularda misafir şef olarak yer aldığını<br />

üzülerek görüyorum. Aklıma tek bir<br />

neden geliyor. O da izlenen bu yolun<br />

eğitimi satın alacak olan katılımcıların<br />

sayısını artırmak için uygulanan bir<br />

pazarlama stratejisi olması...<br />

İşin en korkutucu yanı bence bu<br />

gerçekle yüzleşmek.Şu an bu<br />

uygulamaların sayısı çok fazla değil<br />

ama etkinliklere de çok kısa zamanda<br />

benzeyecek diye düşünüyorum. Bu<br />

kanıya nereden mi vardım? Sektörün<br />

temsilcileri çok fazla değil. Herkes<br />

etkinlikte, festivalde, eğitimde hep<br />

bir arada. Hal böyle olunca meşhur<br />

atasözümüz “Üzüm üzüme baka baka<br />

kararır” aklıma geliyor.<br />

Ve korkularım artıyor.<br />

Düzeltmek için neler yapabilirim diye<br />

çok düşündüm ve işe endişelerimi<br />

sizlerle paylaşmaktan başlamaya<br />

karar verdim. İnancım savunduğum<br />

gerçeklerin er ya da geç sektörün<br />

tüm paydaşları tarafından anlaşılarak<br />

kabul göreceği yönünde. Tabii ki<br />

herkesin elini taşın altına koyması ve<br />

kendi düşüncelerini seslendirmekten<br />

korkmaması da gerekiyor. Bunu<br />

sağlayabilirsek ihtiyacımız olan ortak<br />

aklı da hızlıca oluşturabilir ve Türk<br />

mutfak kültürünü hak ettiği yere<br />

daha kısa sürede getirebilme şansını<br />

yakalarız.<br />

Hadi gelin 2022 yılında bunu başarmak<br />

için ilk adımı birlikte atalım…


74<br />

hotel restaurant<br />

& <strong>hi</strong>-<strong>tech</strong><br />

gastro aktüel<br />

Çırağan Sarayı’nın görkemi<br />

Karaca koleksiyonuyla buluştu<br />

Lüks ve asaletin görkemli bir ihtişamda birleştiği Çırağan Sarayı ve<br />

Türkiye’nin önemli değerlerini özel koleksiyonlarına taşıyan Karaca<br />

muhteşem bir iş birliğine imza attı. İhtişamını asırlar boyu koruyan tavus<br />

kuşu ve zarafeti ile göz kamaştıran gerçek incilerin bir araya geldiği bu<br />

seçkin koleksiyonda 2 kişilik Türk kahvesi fincanı ve çay fincanı, 6 kişilik<br />

pasta tabağı ve 6 kişilik çay seti yer alıyor. Bu özel koleksiyonun parçaları<br />

hem seçkin Karaca mağazalarından ve web sitesinden, hem de Çırağan<br />

Palace Shop web sitesinden ve otele gelinerek de alınabilecek. Ayrıca,<br />

Çırağan Sarayı’nın efsanevi 5 çayları da restorana gelen konuklara bu<br />

lüks koleksiyonun eşsiz parçaları ile servis edilecek. Koleksiyonun sürpriz<br />

parçaları da ayrıca Çırağan Palace Shop’un web sitesinde, otelde ve seçkin<br />

Karaca mağazalarında satışta olacak.<br />

Ünlü şefler<br />

TOÇEV’in<br />

Kutlamalar<br />

Kitabı için<br />

buluştu<br />

Türkiye’nin ünlü şefleri, Hilton İstanbul Bosphorus’ta<br />

Kutlamalar Kitabı özelinde gerçekleşen yemekte bir araya<br />

geldi. Yılbaşına özel tarifleriyle Kutlamalar Kitabı’na renk<br />

katan şeflerden Esen Hünal, Gamze Bursa, Hazer Amani,<br />

İsmet Saz, Metin Süerkan, Melih Demirel, Murat Deniz Temel,<br />

Müge Ergül, Pınar İshakoğlu, Umut Karakuş, Tevfik Alparslan<br />

ve Zeynep Ben<strong>hi</strong>savi Çelik’in katılımıyla gerçekleşen yemek<br />

daveti keyifli anlara sahne oldu. TOÇEV’in 25. yılı anısına<br />

TOÇEV gönüllüsü ve Marka İletişimcisi Özlem Ardıyok’un<br />

hayata geçirdiği kitap, 25 ünlü şefin kutlama yemeği tarifleri<br />

ve anılarından oluşuyor. TOÇEV, ISS Türkiye ve Alfa yayınları<br />

desteğiyle çıkan Kutlamalar Kitabı ile kalıcı ve lezzetli bir<br />

kutlama gerçekleştirmeyi amaçlıyor. Gelirinin tamamının<br />

TOÇEV’e aktarıldığı, 25 şeften yılbaşı sofralarına özel tariflerin<br />

yer aldığı Kutlamalar Kitabı, TOÇEV Dükkan ile TOÇEV’in,<br />

Trendyol ve Mor<strong>hi</strong>po butiklerinden temin edilebiliyor.<br />

Executive Chef<br />

Şafak Erten<br />

W Istanbul’da!<br />

Ünlü Mimar Mahmut Anlar imzalı özel, lüks<br />

ve cesur oda tasarımları, şık konsepti, oda<br />

içlerinde ve otelin tümünde yer alan konforlu<br />

açık hava alanları ile sektörde özgün bir<br />

tavrı olan W Istanbul’un mutfağı, Executive Chef Şafak Erten ile<br />

artık çok daha güçlü. İkonik otelin menüsünü kendi yorumları ve<br />

lezzetli dokunuşları ile güncelleyen Erten, gizli reçetelerini şık<br />

sunumlar ile şölene dönüştürecek.<br />

Matbah <strong>Restaurant</strong>’a ‘Mevlevi<br />

Mutfağı Etkinliği’ ödülü<br />

Beyoğlu Atlas Sineması’nda gerçekleştirilen ödül<br />

töreninde, İstanbul’un Tari<strong>hi</strong> Yarımadası Sultanahmet’te<br />

faaliyet gösteren Ottoman <strong>Hotel</strong> Imperial bünyesinde yer<br />

alan, Osmanlı Saray Mutfağı ile ünlü Matbah <strong>Restaurant</strong>,<br />

“Dr. Nevin Halıcı Yemek ve Mutfak Kültürü Ödülleri”nin<br />

sa<strong>hi</strong>bi oldu. “Mevlevi Mutfağı Etkinliği” ile ödüle layık<br />

görülen Matbah <strong>Restaurant</strong>’ın ödülünü Matbah <strong>Restaurant</strong><br />

Genel Müdürü Serdar Balta, Executive Şefi Kadir Yılmaz<br />

ve <strong>Restaurant</strong> Müdürü Muharrem Güldemir birlikte aldı.<br />

Matbah <strong>Restaurant</strong> Genel Müdürü Serdar Balta ödülle<br />

ilgili olarak, “Ottoman <strong>Hotel</strong> Imperial’ın bünyesinde<br />

yer alan Osmanlı Saray Mutfağı’nın temsilcisi Matbah<br />

<strong>Restaurant</strong>’ımız, 13 yıldır birçok yerli ve yabancı üst<br />

düzey devlet erkanını ağırlayarak, hem ülkemizin hem<br />

de güzel İstanbul’umuzun tanıtımına katkıda bulundu.<br />

Mutfağımız ile gastronomi turizmine katkıda bulunmaya<br />

ve İstanbul’u tanıtmaya devam edeceğiz . Dr. Nevin Halıcı<br />

Yemek ve Mutfak Kültürü Ödülleri kapsamında ödüle<br />

layık görüldüğümüz için çok mutlu ve gururluyuz. Başta<br />

tüm ekibimi tebrik ediyorum. Bu başarımızı daha da üst<br />

seviyelere getirmek için sorumluluğumuzun bilincindeyiz<br />

ve sorumluluğumuz her geçen gün daha da artmaktadır.”<br />

diye konuştu.


Zarafeti sofralara taşıyan<br />

imza koleksiyon<br />

Yeme-içme deneyimini mükemmelleştirmek<br />

amacıyla, farklı ihtiyaçlara uygun kişiselleştirilmiş<br />

ürün ve çözümler sunan Bonna, sunum keyfine 12<br />

parçadan oluşan koleksiyonu Neat ile farklı bir yorum<br />

getiriyor. Zengin ürün gamı ve premium ürün kalitesi<br />

ile Horeca dünyasında köklü bir yer edinen Bonna’nın,<br />

yalın ve zamansız çizgilerle tasarladığı koleksiyonu<br />

Neat, markanın imza koleksiyonları arasında yerini<br />

alıyor. Yaratıcılığına tasarımın her alanında hayat<br />

veren deneyimli tasarım ekibiyle Bonna, gözbebeği<br />

koleksiyonlarından Neat’in her bir parçası ile<br />

sofralarda iz bırakıyor. Kusursuz çizgileri ile ön plana<br />

çıkan koleksiyon, yemeğin lezzeti kadar sunuma da<br />

önem veren yaratıcı şefler için misafirlerine sunacağı<br />

eşsiz bir sofra deneyimi oluşturuyor. İnovatif ve<br />

zanaatkar geçmişinden beslenen Bonna’nın imza<br />

koleksiyonu Neat, sektörde tasarım denince akla<br />

ilk gelenler arasında yerini alıyor. Markanın ulusal<br />

ve uluslararası platformlarda yer edinmiş önemli<br />

tasarımcıları tarafından hazırlanan Neat, sade ve<br />

kusursuz çizgileri ile sofralarda göz alıyor. Yemeiçme<br />

deneyimini mükemmelleştirmek amacıyla,<br />

farklı ihtiyaçlara uygun kişiselleştirilmiş ürün ve<br />

çözümler sunan Bonna’nın, sıra dışı tasarımlarıyla<br />

ezber bozan tasarımcılarının elinden çıkan Neat<br />

Koleksiyonu Horeca sektörünün vazgeçilmezlerinden<br />

biri olarak anılıyor.<br />

Yeni iyi yaşam<br />

ürünleriyle büyüyor<br />

Balparmak, 41 yıllık uzmanlığıyla tüketicilerle<br />

buluşturduğu, arı ürünleri ve bitkisel ürün karışımlı<br />

takviye edici gıda markası Apitera’nın yenilenen<br />

yüzü ile genişleyen ürün ailesini düzenlediği bir toplantıyla tanıttı. Balparmak’ın<br />

kurulduğu ilk günden bu yana özenle seçtiği ve ambalajladığı doğal arı ürünlerini<br />

gıda güvenliği ve <strong>hi</strong>jyeni kapsamında tüketicilere en iyi haliyle sunduklarını söyleyen<br />

Balparmak Yönetim Kurulu Başkanı Özen Altıparmak, “Ana gayemiz dünyaya fayda<br />

sağlamak. Bu nedenle sadece bal satmıyor; arının doğaya, yaşamımıza ve dünyamıza<br />

katkılarının herkes tarafından fark edilmesi için elimizi taşın altına koyuyoruz. Ar-<br />

Ge merkezimizde sadece analiz yapmakla kalmıyor; balı, yine doğallığından emin<br />

olduğumuz diğer arı ürünleriyle bir araya getirerek yenilikçi ürünler geliştiriyoruz.<br />

Geliştirdiğimiz fonksiyonel gıdaları tüketicilerin değişen ihtiyaçlarına ve taleplerine<br />

göre çeşitlendiriyoruz. Ar-Ge ve inovasyonda güçlüyüz. Fonksiyonel arı ürünleri<br />

markamız Apitera da bu gücün bir sonucu. Apitera ürünlerinde arı ürünleri ile özel<br />

bitkileri bir araya getiriyoruz. Arıların sırrını Apitera’da saklıyoruz.” dedi.<br />

Türk mutfağının<br />

yeni keşfi<br />

Hüseyin Balcı<br />

“Ev dışı tüketim<br />

yeniden canlanıyor”<br />

Türkiye’nin en yaygın organize toptan marketi Bizim<br />

Toptan, üçüncü çeyrek finansal sonuçlarını Kamuyu<br />

Aydınlatma Platformu’na (KAP) açıkladı. Buna göre,<br />

Bizim Toptan <strong>2021</strong>’in ilk dokuz ayında cirosunu bir<br />

önceki yılın aynı dönemine göre yüzde 27 artırarak 4,9 milyar TL’ye yükseltti. Son<br />

üç aylık dönemde de güçlü finansal performansını devam ettiren Bizim Toptan<br />

satış gelirlerini yüzde 35 oranında artırırken, 15,1 milyon TL net dönem kârına<br />

ulaştı. Bizim Toptan, büyüme ve yaygınlaşma konusunda da odağını sürdürerek,<br />

173 mağaza ve 1644 Seç Market bayisi ile faaliyet alanını genişletmeye devam<br />

ediyor. Şirketin ilk dokuz aylık finansal sonuçlarını değerlendiren Bizim Toptan<br />

Genel Müdürü Hüseyin Balcı şunları söyledi: “Bizim Toptan olarak pandemi<br />

döneminde mağaza ziyaretlerinin azaldığı süreci, çoklu kanal stratejimizle<br />

başarılı bir şekilde yönetmeyi başardık. EDT’nin yeniden canlandığı bu dönemde<br />

sunduğumuz çeşitli fırsat ve kampanyalarla müşterilerimizin yanında olmaya<br />

devam ediyoruz. Yapay zekâ teknolojilerinden faydalanarak müşterilerimize<br />

kendilerine özel kampanya ve indirimler sunuyoruz. Bizim Toptan olarak en büyük<br />

hedeflerimizden biri hem bireysel hem de kurumsal müşterilerimizin ihtiyaçlarına<br />

çok hızlı bir şekilde cevap verebilmek ve müşteri deneyimini daima daha iyiye<br />

taşımak. Bunun yanında sürdürülebilir kârlı büyümemizin de katkısıyla finansal<br />

performansımızı geliştirmeye devam ediyoruz.”<br />

ALÂ<br />

Dünyada ve ülkemizde özellikle salatalar ve yemekler için kullanılan Cafe De Paris, Sezar<br />

salata sosu gibi onlarca çeşit sos alternatifi varken, tatlılar üzerine yapılmış özel sosların<br />

sayısı yok denecek kadar az! Bu boşluğu fark eden ve üzerine giden157 yıllık ülkemizin en<br />

köklü gurme tatlıcısı Hafız Mustafa 1864 şefleri, Ar-Ge merkezlerinde yaptığı sayısız deneme<br />

sonucu sütten elde edilen ALÂ adı verilen özel bir sos geliştirdi. Türk baklavası başta olmak<br />

üzere geleneksel tatlılara farklı bir lezzet boyutu kazandırmak için geliştirilen sos; hamurlu<br />

ve şerbetli tatlılardan, pasta çeşitlerine, sütlü tatlılardan, künefe ve trileçeye kadar onlarca<br />

çeşitte kullanılabiliyor. Lezzet severlerden tam not alan ALÂ sosun, üzerine ilave edildiği her<br />

tatlıyı daha ALÂ bir lezzete ve hafifliğe kavuşturduğu için bu ismi aldığı belirtiliyor. İstanbul’da<br />

ve Dubai’de bulunan mağazaları ile yılda 40 milyondan fazla misafiri ağırlayan Hafız Mustafa<br />

1864, ALÂ sosu tüm dünyaya tanıtmayı hedefliyor. Müşteri kitlesinin büyük bir bölümü yabancı<br />

turistlerden oluşan ve bu kitle sayesinde eşsiz Türk tatlılarını ve kendi adını dünyanın büyük bir<br />

bölümüne tanıtabildiklerini dile getiren Eren Ongurlar; “Birçok tatlıya lezzette boyut atlatan ALÂ<br />

sos, ülkemizin eşsiz tatlı kültürünü dünyaya tanıtmada önemli rol oynayacak “dedi.


76<br />

hotel restaurant<br />

& <strong>hi</strong>-<strong>tech</strong><br />

gastro aktüel<br />

Barry Callebaut<br />

Türkiye’de yeni atama<br />

Dünyanın en büyük çikolata ve kakao ürünleri<br />

üreticisi Barry Callebaut’un Türkiye ofisinde<br />

üst düzey atama gerçekleşti. Barry Callebaut<br />

Türkiye’nin Genel Müdürlüğü görevine<br />

Ahmet Turgut atandı. 1 Kasım <strong>2021</strong> itibarıyla<br />

yeni görevine başlayan Turgut, Nestlé<br />

Türkiye’de farklı görev ve pozisyonlarda<br />

önemli sorumluluklar alarak edindiği 15<br />

yıllık deneyimin ardından, 2019 yılında Barry<br />

Callebaut Türkiye’ye katılmıştı. Turgut, Barry<br />

Callebaut Türkiye’de, Gurme Satış Direktörü olarak Şirket’in gurme ekibini<br />

yeniden yapılandırdı ve gurme stratejisinin uygulanmasına liderlik etti.<br />

Turgut, yeni yapılandırdığı ekibiyle birlikte, pandeminin zorlu koşullarına<br />

rağmen <strong>2021</strong> mali yılında satış hacmini ikiye katlayarak Barry Callebaut<br />

içinde dünyanın en çok büyüme getiren 3. pazarı olmayı başardı.<br />

Ahmet Turgut’un liderlik edeceği Barry Callebaut Türkiye, ülkemizde<br />

2005 yılında faaliyete başladı. 2013 yılında büyük bir fabrika yatırımı<br />

ile Eskişe<strong>hi</strong>r’de üretime başlayan Barry Callebaut Türkiye, yeni hat ve<br />

Ar-Ge yatırımları ile ülkedeki büyümesini sürdürüyor. Çikolata ve kakao<br />

sektörüne yön veren marka, 2013 yılında açtığı Chocolate Akademi İstanbul<br />

ile sektörün gelişimine de destek oluyor. Akademi’de sanatsal çikolata<br />

üreticilerinden, pasta şeflerine, şekerleme ustalarından, fırıncılar ve<br />

yiyecek-içecek <strong>hi</strong>zmet sağlayıcılarına kadar herkes için uygulamalı ve<br />

teorik farklı eğitim alternatifleri sunuluyor.<br />

Kıdemli şef geleceğin<br />

şefleriyle buluştu<br />

İstanbul Bilgi Üniversitesi Turizm ve Otelcilik Yüksekokulu Gastronomi<br />

ve Mutfak Sanatları Bölümü tarafından hayata geçirilen Gıda Sektörünün<br />

İçinden “Gastronomi Konuşmaları Serisi”nin ilk etkinliği düzenlendi.<br />

Serinin ilk etkinliğinin açılış konuşmasını BİLGİ Gastronomi ve Mutfak<br />

Sanatları Bölüm Başkanı Dr. Öğr. Üyesi Fikret Soner yaptı. Etkinliğe<br />

konuşmacı olarak katılan Türkiye’nin başarılı şeflerinden İsmet Saz, Türk<br />

mutfağından Amerika’ya uzanan kariyer yolculuğunu paylaştı, geleceğin<br />

şeflerine önerilerde bulundu. Öğrencilerle Sultanahmet’ten New York’a,<br />

Alaçatı’dan Kuruçeşme’ye uzanan kariyer serüvenini ve gelecek planlarını<br />

paylaşan Saz, öğrencilere şu önerilerde bulundu; “İşinizde iyi olmanız para<br />

kazanmanız tabii ki çok önemli ancak tek başına yeterli değil. İşin içinde<br />

çok fazla değişken var bu nedenle amaçlarınızı doğru belirlemeli, talebi<br />

iyi analiz edebilmeli ve çok iyi stratejiler geliştirmelisiniz. Yine en önemli<br />

konulardan bir diğeri ise iletişim ve insan ilişkileri. İnsan psikolojisini doğru<br />

analiz etmek ve müşterilerinizle, ekibinizle doğru iletişim kurabilmeniz sizi<br />

öne çıkaracaktır” dedi. Ekip uyumuna vurgu yapan Saz, “Beraber çalıştığım<br />

her şefi, her çalışma arkadaşımı gelecekteki potansiyel ortaklarım olarak<br />

görüyorum” dedi.<br />

Tarım sektörlerinin ihracatı<br />

5,5 milyar doları aştı<br />

Ege İhracatçı Birlikleri Koordinatör Başkanı Jak Eskinazi,<br />

son 1 yıllık dönemdeki ihracatlarının yüzde 25’lik artışla<br />

12 milyar 816 milyon dolardan, 16 milyar 24 milyon dolara<br />

ulaştıdığını dile getirdi. Eskinazi, böylelikle <strong>2021</strong> yılı sonu için<br />

15 milyar dolardan, 16 milyar dolara yükselttikleri hedeflerini<br />

43 gün önce yakaladıklarının altını çizdi. EİB’nin ihracatında<br />

en büyük dilimi 9 milyar 331 milyon dolarlık ihracatla sanayi<br />

sektörlerinin gerçekleştirdiği bilgisini veren Eskinazi, “EİB’den<br />

yapılan sanayi ürünleri ihracatı son 1 yıllık dönemde yüzde<br />

36’lık artış hızı yakalayarak 6 milyar 862 milyon dolardan,<br />

9 milyar 331 milyon dolara tırmandı. EİB’nin son bir yıllık<br />

dönemde 3,2 milyar dolarlık ihracat artışının 2,5 milyar<br />

dolarlık dilimini sanayi sektörleri gerçekleştirdi” diye konuştu.<br />

Ege Demir ve Demirdışı Metaller İhracatçıları Birliği’nin 2<br />

milyar 121 milyon dolarlık ihracat performansıyla sanayi<br />

ürünleri ihracatına en büyük katkıyı sağladığa işaret eden<br />

EİB Koordinatör Başkanı Eskinazi, Ege Demir ve Demirdışı<br />

Metaller İhracatçıları Birliği’nin 2 milyar doları geçen tek birlik<br />

olduğunu vurguladı.<br />

Kültür<br />

rotasının<br />

izinde<br />

gerçekleşti<br />

Bu yıl 24. sü 20-21<br />

Kasım tarihlerinde<br />

Ayvalık’ta düzenlenen Komili Zeytin Hasadı, diğer senelerden<br />

farklı olarak doğanın insanlığa sunmuş olduğu mucize değerdeki<br />

zeytinyağının Anadolu’ya olan aidiyetinden ve yarattığı kültürden<br />

hareketle kültür rotası konseptiyle gerçekleşti. Hasad’da; Şair,<br />

Yazar ve Araştırmacı Sunay Akın birbirinden anlamlı öykülerle<br />

Komili Kültür Rotası noktalarına özel anlatımlar gerçekleştirdi.<br />

Beslenme & Diyet Uzmanı, Sürdürülebilir Yaşam Aktivisti<br />

Dilara Koçak anıt zeytin ağaçlarının ortaya koyduğu değer ve<br />

insanlık için önemi ile iyi zeytinyağının beslenmedeki kıymetine<br />

değinirken, Yazar & Şef Ömür Akkor muhteşem yemeklerin<br />

<strong>hi</strong>kayeleri eşliğinde zeytinyağının Anadolu’daki rotasının izini<br />

sürdü ve eşsiz bir deneyim sundu. Zeytinler dalından toplanırken<br />

kurulan hasat sofrasına Ömür Akkor tarafından odun ateşinde<br />

dövülen Balıkesir mutfak kültürünün vazgeçilmezi keşkek<br />

damgasını vurdu.


78<br />

hotel restaurant<br />

& <strong>hi</strong>-<strong>tech</strong><br />

gastro etkinlik<br />

LE CORDON BLEU İSTANBUL’DAN<br />

TÜRK MUTFAĞININ ULUSLARARASI<br />

TANITIMINA DESTEK<br />

Türkiye’de 10. yılını dolduran Le Cordon Bleu İstanbul, Türk yemek kültürünü dünya mutfaklarına<br />

taşıyacak profesyoneller yetiştirecek. Türkiye’de en kapsamlı “Türk Mutfağı” eğitimini vermeye<br />

hazırlanan Le Cordon Bleu İstanbul, öğrencilerini 2022 Ocak ayından itibaren kabul edecek.<br />

Aşçılığın “şövalye nişanı” olarak<br />

da anılan dünyanın en prestijli<br />

mutfak sanatları okulu Le Cordon<br />

Bleu’nün Özyeğin Üniversitesi iş birliğinde<br />

Türkiye’de eğitim veren kurumu Le<br />

Cordon Bleu İstanbul’un yeni eğitim<br />

programı ‘Türk Mutfağı Programı” 22<br />

Kasım Pazartesi günü Swissôtel the<br />

Bosphorus İstanbul’da gerçekleşen<br />

lansman ile tanıtıldı.<br />

Le Cordon Bleu öğrencilerinin hazırladığı<br />

özel Türk Mutfağı menüsünün de<br />

sunulduğu etkinliğe gastronomi<br />

dünyasından birçok davetli katıldı. Le<br />

Cordon Bleu Türkiye Direktörü Defne<br />

Ertan Tüysüzoğlu, Le Cordon Bleu Yönetici<br />

Eğitmen Şefi Erich Ruppen, Özyeğin<br />

Üniversitesi Gastronomi ve Mutfak<br />

Sanatları Bölüm Başkanı Doçent Dr. Özge<br />

Samancı, Accor Grubu Operasyonlardan<br />

Sorumlu Başkan Yardımcısı ve Swissôtel<br />

The Bosphorus İstanbul Genel Müdürü<br />

Uğur Talayhan ve Türk Gastronomi<br />

dünyasının duayen ismi Mutfak Dostları<br />

Derneği Onursal Başkanı, Gazeteci ve<br />

Yazar Ahmet Örs konuşmaları ile yer aldı.<br />

Tüysüzoğlu: “Türk gastronomisinde<br />

yeni bir sayfa açacağımıza<br />

inanıyoruz”<br />

Le Cordon Bleu Türkiye Direktörü Defne<br />

Ertan Tüysüzoğlu yaptığı konuşmada,<br />

Le Cordon Bleu’nün 10 yıldır Türkiye’de<br />

verdiği mutfak eğitimlerinde eksiksiz bir<br />

seviyeye geldiklerini belirtti. Mükemmeli<br />

yakalama fikriyle yola çıkarak şimdi de<br />

Türk mutfağına dokunmak istediklerini<br />

söyleyen Ertan Tüysüzoğlu, sözlerine şöyle<br />

devam etti: “Biz Türkler çok kıymetli bir<br />

hazineye sa<strong>hi</strong>p olduğumuzu unutuyor,<br />

bunun başkaları tarafından biraz da<br />

değiştirilerek dünyaya sunulmasına<br />

seyirci kalıyoruz. Bugüne dek 1.500’ü<br />

aşkın diploma veren Le Cordon Bleu’nün<br />

uluslararası mutfaklarda verdiği<br />

eğitim; Türkiye’de yeni bir standart<br />

oluşturulmasında önemli bir pozitif etki<br />

yarattı. Uzun bir süredir eğitimlerimize<br />

Türk mutfağı programını da katma<br />

planlarımız vardı. Türk mutfağı, köklü<br />

geçmişi ile derin bir kültüre sa<strong>hi</strong>p.<br />

Yurtdışında daha doğru tanıtılabileceğine<br />

inanıyoruz. Bu nedenle Le Cordon Bleu<br />

Türkiye olarak 10. yılımızı kutlarken, Türk<br />

Mutfağı Eğitimini uluslararası eğitim<br />

disiplinine sa<strong>hi</strong>p bir modelde, standartlara<br />

bağlı kalarak öğretmek üzere yola çıktık.<br />

Türk mutfağının tanınabilmesi için<br />

önemli koşullardan biri de iyi bir eğitim<br />

altyapısı. Başarısı dünyada kanıtlanmış<br />

Le Cordon Bleu’nün 126 yıllık eğitim<br />

tecrübesini, eğitim modellerini kullanarak<br />

Türk mutfağını öğretmeyi, Türk yemek<br />

kültürünü dünya mutfaklarına taşıyacak<br />

genç şefler yetiştirmeyi amaçlıyoruz. Hep<br />

birlikte Türk gastronomisinde yeni bir<br />

sayfa açacağımıza inanıyoruz.”<br />

Ruppen: “Bu program, Türk<br />

ürünlerini dünyaya tanıtmaya<br />

yardımcı olacak”<br />

Le Cordon Bleu Yönetici Eğitmen Şefi<br />

Erich Ruppen yaptığı konuşmada Türk<br />

mutfağının popülerliği dünyanın her<br />

yerinde yükselişte olduğunu ancak<br />

seyahatleri sırasında bu restoranların<br />

çoğunda kalite ve özgünlük eksik<br />

olduğunu gözlemlediğini söyledi. Ruppen<br />

sözlerine şöyle devam etti: “Bu sebeple<br />

programımız aynı zamanda yurtdışında<br />

bir Türk restoranı açmak veya devralmak<br />

isteyenleri de hedefliyor. Program,<br />

inanılmaz bir yiyecek çeşitliliği ile teknik ve<br />

gelenekleri öğrenme, en önemlisi de yerel<br />

ve orijinal ürünlerle çalışma fırsatı tanıyor.<br />

Türkiye’ye gelip bir restoranda çalışarak<br />

belirli sayıda reçete öğrenmektense, Türk<br />

mutfağının her yönünü tek bir kaynaktan<br />

öğrenip diploma alma şansı sağlıyor.<br />

İlk seviyede öğrenciler geleneksel Türk<br />

Mutfağı tekniklerini kapsamlı bir eğitimle<br />

öğrenecek, ikinci seviyede ise Türk<br />

reçetelerine daha modern bir yaklaşım<br />

ile bakacak. Yabancı öğrencilere <strong>hi</strong>tap<br />

edebilmek için programın çift dilli olması<br />

önem taşıyor. Eğer reçeteniz var ama<br />

ana malzemelerin çoğunu muadillerle<br />

değiştirmeniz gerekiyorsa, tadı olması<br />

gerektiği gibi olmayacaktır. Bu program<br />

doğru malzemelerin önemini anlamaya<br />

katkıda bulunacak ve Türk ürünlerini<br />

dünyaya tanıtmaya yardımcı olacaktır.<br />

Türk mutfağı programı yeni başlayanların


yanı sıra, Türk mutfağındaki beceri<br />

ve özgüvenlerini geliştirmek isteyen<br />

profesyonellere de yöneliktir. Program<br />

sırasında öğrenciler geniş bir ürün<br />

yelpazesi tanıyacak, her ürünün çeşitleri<br />

ve gastronomi alanındaki işlevleri ile ilgili<br />

uzman bilgiler öğrenecektir.”<br />

Samancı: “Türk mutfağının<br />

uluslararası platformda bilinir hale<br />

gelmesi için atılan önemli bir adım”<br />

Özyeğin Üniversitesi Gastronomi ve Mutfak<br />

Sanatları Bölüm Başkanı Doçent Dr. Özge<br />

Samancı, yaptığı konuşmada, “Özyeğin<br />

Üniversitesi çatısı altında oluşturulmuş<br />

olan Le Cordon Bleu Türk Mutfağı<br />

Programının zengin ve çok katmanlı köklü<br />

bir kültürel mirasa sa<strong>hi</strong>p Türk mutfağının<br />

uluslararası alanda tanıtılmasında önemli<br />

bir rolü olacağına inanıyor ve bu durumu<br />

çok kıymetli buluyorum. Bu programın<br />

hayata geçmesi, Türk mutfağındaki hem<br />

geleneksel hem de yörelere özgü mutfak<br />

tekniklerinin gastronomi dünyasında,<br />

Le Cordon Bleu aracılığıyla uluslararası<br />

platformda bilinir hale gelmesi için atılan<br />

önemli bir adım” diyerek, Le Cordon Bleu<br />

Türk Mutfağı eğitim programının Özyeğin<br />

Üniversitesi Gastronomi ve Mutfak<br />

Sanatları bölümünün yürüttüğü “Türk<br />

Mutfağı” alanındaki bilimsel araştırmalar<br />

ve çalışmalar için önemli bir etkileşim<br />

alanı oluşturduğuna da dikkat çekti.<br />

Talayhan: “Türk Mutfağı Eğitim<br />

Programı çok büyük bir kazançtır”<br />

Accor Grubu Operasyonlardan Sorumlu<br />

Başkan Yardımcısı ve Swissôtel The<br />

Bosphorus İstanbul Genel Müdürü Uğur<br />

Talayhan da lansmanda bir konuşma<br />

yaptı. Uğur Talayhan, sektörde geçirdiği<br />

otuz beş senenin çoğunluğunu mutfakta,<br />

dünyanın üç kıtasında yaşamış ve görev<br />

yapmış eski bir Executive Chef olarak<br />

geçirdiğini belirtti. Talayhan, sözlerine<br />

şöyle devam etti: “Asya, Avrupa,<br />

Akdeniz ve Orta Doğu bölgelerinin<br />

karışımı olan Roma, Bizans, Osmanlı<br />

İmparatorluğundan günümüze kalan<br />

tariflerin korunması ve şimdi de dünyanın<br />

en prestijli ve bilinen mutfak sanatları<br />

okulu olan Le Cordon Bleu’de öğrencilerle<br />

paylaşılması, Türk mutfağı için çok büyük<br />

bir kazançtır. En temelden başlayan ve<br />

yöresel özellikleri de koruyarak hazırlanan<br />

bu prestijli eğitimin öğrencilere büyük<br />

değer katacağına eminim. Projeyle birlikte<br />

UNESCO tarafından tanınan Antep ve<br />

Hatay mutfaklarının yanı sıra, diğer değerli<br />

yöresel tatlarımızın da dünya çapında<br />

tanınmaya başlayacağına eminiz.”<br />

Örs: “Türk mutfağının fine dining<br />

şeflerini yetiştirecek”<br />

Türk gastronomi dünyasının duayen<br />

ismi, Mutfak Dostları Derneği Onursal<br />

Başkanı, Gazeteci ve Yazar Ahmet Örs<br />

ise, “Türk Mutfağı Programı”na dair<br />

şu değerlendirmelerde bulundu: “Le<br />

Cordon Bleu’nün Türk mutfağına dair<br />

program başlatacağını duyunca doğrusu<br />

heyecanlandım. Bizde gastronomi eğitimi<br />

dendiği zaman gastronominin ilkokulu,<br />

yani basit teknikleri öğretme ve mutfağa<br />

eleman yetiştirme anlaşılıyordu. Elbette<br />

bunun üstünde olanlar da var ama Le<br />

Cordon Bleu’nün eğitimde farklı bir<br />

misyonu bulunuyor. Le Cordon Bleu,<br />

fine dining için şefler yetiştirir. Yurt<br />

dışındaki şefler, Türk mutfağını esnaf<br />

lokantası açmak için öğrenmeye değil,<br />

kendilerine neyin faydalı olacağını öğrenip,<br />

onu kendi yorumlarıyla yemeklerine<br />

yansıtmayı öğrenmek için buraya<br />

gelmek isteyecek. Malzeme, teknikler,<br />

aynı malzemenin çeşitli tekniklerle ne<br />

hale gelebildiğini ortaya koyabilme gibi<br />

konular çerçevesinde bu işe çok farklı<br />

bir bakış açısıyla gireceksiniz. Dileğim<br />

başarmanızdır.”<br />

Le Cordon Bleu’nün mutfak sanatları<br />

eğitimindeki 125 yıllık tecrübesi ile<br />

Türk mutfak teknikleri ve reçetelerine<br />

uyarlanarak oluşturulan “Türk Mutfağı<br />

Programı” 2022 Ocak ayında, Özyeğin<br />

Üniversitesi Çekmeköy Kampüsü,<br />

Le Cordon Bleu Mükemmeliyet<br />

Merkezi’nde başlayacak. “Klasik Türk<br />

Mutfağı” ile “Bölgesel Türk Mutfağı”<br />

olarak iki seviyeden oluşan program<br />

Le Cordon Bleu şefleri yanı sıra, Türk<br />

mutfağında donanımlı misafir şeflerin<br />

sunumları ve uzmanların seminerleri<br />

ve saha gezileri ile zenginleştirilecek.<br />

Her bir seviye 11 haftada 120 saatlik<br />

program, uygulama seansları,<br />

gösterimler, kuram dersleri ve saha<br />

gezileri ile İngilizce ve Türkçe çeviri<br />

şeklinde çift dilde gerçekleşecek. Her<br />

biri günde 6 saat, haftada 2 gün ve<br />

toplamda 120 saat olan her 2 seviyeyi<br />

başarı ile tamamlayan öğrencilere<br />

“Diplôme de Cuisine Turque” belgesi<br />

verilecek.


80<br />

hotel restaurant<br />

& <strong>hi</strong>-<strong>tech</strong><br />

gastro etkinlik<br />

DR. ENDER SARAÇ<br />

“GÜNÜMÜZDE ARTIK FONKSIYONEL<br />

ÜRÜNLER PARA KAZANDIRIYOR”<br />

Gastronomi Turizmi Derneği'nin düzenlediği Gastro Talks ‘Kanaat Önderleri Konuşuyor’ programında<br />

konuşan Dr. Ender Saraç, gastronomik değeri yüksek yerel ürünlerin hala yeterince tanıtılıp<br />

pazarlanamaması sıkıntısına dikkat çekti. Bu alanda bir pazar oluşturmanın gerekliliğini savunan Saraç,<br />

günümüzde artık fonksiyonel ürünlerin para kazandırdığını söyledi.<br />

Haber: Hatice Ünal Bilen Fotoğraf: Ümit Başer Alkaç<br />

Gastronomi Turizmi Derneği (GTD)'nin<br />

düzenlediği Gastro Talks ‘Kanaat<br />

Önderleri Konuşuyor’ programı 6<br />

<strong>Aralık</strong> Pazartesi akşamı Ortaköy Feriye<br />

Restoran’da gerçekleşti. Pandemi sebebiyle<br />

bir süre ara veren buluşmaların açılış<br />

konuğu sağlıklı yemek tarifleri ve şifalı<br />

sırlarıyla ünlü Dr. Ender Saraç oldu.<br />

Gastronomi turizminde sağlıklı yiyecek<br />

üretimi ve tüketimi noktasında görüşleri<br />

sorulan Dr. Ender Saraç, genç şeflerle<br />

gelenekselci şeflerin ortasında bir yerde<br />

durmak gerekliliğinin altını çizdi. Bir<br />

diğer konu olarak, Türkiye’de düzenlenen<br />

gastronomi festivallerine değinen Saraç,<br />

“Adana, Antep, Hatay, İzmir özelinde<br />

Urla Enginar ve Ot Festivalleri derken<br />

Türkiye gastronomi açısından güzel bir<br />

çıkış yakaladı. Fakat artık bunun üstüne<br />

koymamız lazım ve lezzeti sağlıkla, diyeti de<br />

lezzetle beraber sunmak zorundayız. Çünkü<br />

bütün dünya mutfakları artık bunu yapmaya<br />

başladı. Mutfaklar, trans yağlar ve obeziteyle<br />

mücadele ediyor.” diye konuştu.<br />

Bu alanda birçok resmi kurum ve kuruluşa<br />

danışmanlık <strong>hi</strong>zmeti verdiğini ve devlet<br />

düzeyinde de çalışmalar yürüttüğünü<br />

açıklayan Saraç, “Hem obeziteyle mücadele<br />

konusunda hem de Türk yemeklerini özünü<br />

bozmadan nasıl sağlıklı hale getiririz<br />

noktasında çalışmalarımız sürüyor.” dedi.<br />

“Lezzeti dengeleyerek sunmak<br />

lazım”<br />

Gastronominin büyük bir sektör olduğunu<br />

ifade eden sözlerinde, ana misyonun<br />

insanlara lezzeti sunmak olduğuna<br />

vurgu yapan Saraç, “Biz insanlara lezzeti<br />

sunacağız ama belki bunu bir Güneydoğu<br />

Anadolu’da üstüne daha hafif bir tatlı<br />

ve zahter çayı vererek dengeleyeceğiz.<br />

Adana’da belki kola vermeyeceğiz de şalgam<br />

suyunu koyacağız. Küçük dokunuşlarla çok<br />

şeyi değiştirmek bizim elimizde. Aynı tatlıları<br />

belki üzümle, kayısıyla, hurma şurubuyla<br />

tatlandırabileceğiz.” dedi. Saraç, gastronomi<br />

turizminde en büyük kaybın tanıtım ve<br />

pazarlama noktasında yaşandığını savundu.<br />

“Yerel sarımsağımızı, tuzumuzu<br />

pazarlayamıyoruz”<br />

Türkiye’nin dünyada eşi bulunmaz sarımsak<br />

ve tuz kaynaklarına sa<strong>hi</strong>p olduğunu anlatan<br />

Saraç şöyle devam etti: “Taşköprü ve<br />

Çin sarımsağını yan yana koyun, Çin’in<br />

yüzüne bile bakmazsınız! Yine bir Tunceli<br />

Pülümür sarımsağımız var ki, kokusuz,<br />

çok lezzetli ama hala tanımıyor. Ben<br />

de bu ürünleri televizyon programımla<br />

destekleme çalışıyorum. Sürekli Himalaya<br />

tuzu kullanıyoruz, doğrudur. Fakat Çankırı<br />

tuzu, Tunceli Pülümür tuzu, Tokat tuzu da<br />

var. Bizim İç Anadolu Bölgemiz’den şahane<br />

kaya tuzu çıkıyor, kimse sa<strong>hi</strong>p çıkmıyor.<br />

Bütün dünya Himalaya tuzunu biliyor,<br />

biz kendi tuzumuzu pazarlayamıyoruz.<br />

Tunceli’nin kokusuz Pülümeri sarımsağını<br />

pazarlayamıyoruz.Taşköprü sarımsağını yeni<br />

yeni gündeme getirdik. Bizde dünyanın en iyi<br />

soğanları üretiliyor.”<br />

“Fonksiyonel ürünler para<br />

kazandırıyor”<br />

Yerel üretimin ve yöresel ürünlerin<br />

desteklenmesi noktasında bir pazar<br />

oluşturmanın gerekliliğine dikkat çeken<br />

Saraç, günümüzde artık fonksiyonel<br />

ürünlerin para kazandırdığını söyleyerek,<br />

“Biz bütün bu ürünlerimizi bir pazar haline<br />

getireceğiz. Bir de aradaki fark şu, artık<br />

fonksiyonel ürünler para kazandırıyor. Hep<br />

söylüyorum, mesela enginar yapıyorlar,<br />

sebzenin göbeğini çöpe atıyorlar… Ana<br />

haber bültenlerinde 7’li enginar detoksunu<br />

anlatıyorum.40 günde en berbat karaciğeri<br />

bile düzelten, karaciğer yağlanmasını<br />

toparlayan, siroza iyi gelen bir karışım bu.<br />

‘Yedili Mucize’ diye biliniyor. Hakikaten de<br />

40 günde ne kolesterol kalıyor ne karaciğer<br />

yağlanması. Bakıyorsunuz, kereviz sapı<br />

şu an dünyada inanılmaz gündemde.<br />

Amerikada fa<strong>hi</strong>ş fiyata satılıyor. Bizde<br />

ise kerevize burun kıvrılıyor, sapları<br />

atılıyor.” dedi. Saraç, istenirse gastronomi,<br />

yeme içme konusunda pek çok şeyin<br />

yapılabileceğinin altını çizerek, en çok<br />

Türkiye’nin buna ayak uydurabileceğine<br />

vurgu yaptı.<br />

“Tarhanayı bağıra bağıra sofralara<br />

soktuk”<br />

Dünyada bu anlayışın kaymağını en çok<br />

Hindistan ve Tayland’ın yediğini belirten<br />

Saraç, “Kereviz saplarını atmayalım,<br />

enginar yapraklarını değerlendirelim,<br />

şevketi bostanın inanılmaz lezzetinin<br />

farkına varalım. Bütün dünyada bakla ve<br />

<strong>hi</strong>ndistancevizi var. Herkes <strong>hi</strong>ndistancevizini<br />

buluyor, Biz baklayı pazarlayamıyoruz.<br />

Bir favayı mesela çok da fonksiyonel hale<br />

getirebiliriz. Tarhanayı artık bağıra bağıra<br />

çok şükür sofralarımıza soktuk. Tarhana<br />

cipsi müt<strong>hi</strong>ş bir kalsiyum, protein, d vitamini<br />

deposu. Müt<strong>hi</strong>ş de sağlıklı.” diyerek, tüm<br />

bu zenginlikleri geri kazanmanın önemine<br />

dikkat çekti.


82<br />

hotel restaurant<br />

& <strong>hi</strong>-<strong>tech</strong><br />

gastro etkinlik<br />

TÜRSAB, 2022'DE IKI BÜYÜK<br />

GASTRONOMI ETKINLIĞI DÜZENLEYECEK<br />

Pine Beach Belek'te düzenlenen TÜRSAB <strong>2021</strong> Turizm Kongresi - Gastronomi Turizmi panelinde konuşan<br />

TÜRSAB Gastronomi Turizmi İhtisas Başkanı Ömer Kartın, birliğin 2022 yılı projelerini açıkladı. TÜRSAB'ın<br />

önümüzdeki yıl İstanbul ve İzmir'de iki büyük gastronomi etkinliği düzenleyeceğini duyuran Kartın,<br />

pandemi sebebiyle 2020'de gerçekleştirilemeyen Gastronomi Treni projesinin de 2022 yılı içinde muhakkak<br />

faaliyete geçeceğinin sözünü verdi.<br />

Pine Beach Belek'te düzenlenen<br />

TÜRSAB <strong>2021</strong> Turizm Kongresi -<br />

Gastronomi Turizmi Paneli, TÜRSAB<br />

Yönetim Kurulu Üyesi Tolga Gencer<br />

moderatörlüğünde, TÜRSAB Gastronomi<br />

Turizmi İhtisas Başkanı Ömer Kartın<br />

ve Divan Otelleri Satış Direktörü Deniz<br />

Dikkaya'nın katılımıyla gerçekleşti.<br />

Haber: Hatice Ünal Bilen<br />

Kartın: “Gastronomi Treni’ni<br />

2022’de muhakkak çalıştıracağız”<br />

TÜRSAB'ın önümüzdeki yıla ilişkin<br />

gastronomi projeleri hakkında detaylar<br />

veren Ömer Kartın, “Gastronomi Treni<br />

2020’de çalışacak dedik. Pandemi dolayısıyla<br />

sözümüzü tutamadık. Bu kongrede kendime<br />

bir söz vereyim, 2022’de treni muhakkak<br />

çalıştıracağız. Başaramazsak biz de bu işi<br />

bırakırız.” dedi. Proje kapsamında Türkiye’de<br />

belli başlı rotaları seçtiklerini ifade eden<br />

Kartın, "Adana, Kayseri ve Toroslar’ın<br />

tamamını geçen, çok güzel manzaralar<br />

içinde altı saatlik bir yolculuk olacak.” dedi.<br />

Trenin işleticisi ve yönetiwzcisinin TÜRSAB<br />

olduğunu, satışını ise tüm acentelerin<br />

gerçekleştireceğini kaydeden Kartın,<br />

“Afyon da projemizle yakından ilgileniyor.<br />

Afyon-Denizli hattını açmayı düşünüyoruz.<br />

Balıkesir-İzmir arasında da üçüncü bir hat<br />

olabilir. Bu hatların fizibilitesini çalışıyoruz.<br />

Devlet Demiryolları ile sözleşme yapmak<br />

üzereyiz. Muhakkak yapacağız. Bu tek<br />

projemiz değil ama star ürünümüz bu<br />

olacak.” diye konuştu.<br />

"2022 rotalarına çalışıyoruz"<br />

2022 yılı için ağırlıklı temalı rotalar üzerine<br />

yoğunlaştıklarını aktaran Kartın, çok yakın<br />

bir zamanda Zeytin Kültür Yolu’nun açılışını<br />

gerçekleştirdiklerinden bahsetti. “Sakarya-<br />

Niğde arasında Ayva Kültür Yolu, Niğde-<br />

Karaman-Isparta arasında Elma Kültür<br />

Yolu, Adıyaman-Malatya arasında Yemiş<br />

Kültür Yolu gibi çok farklı projelerimiz var.<br />

Herkes bir şeyler satmak istiyor. Bir süre<br />

sonra alışılagelmiş ürünler tükeniyor. Bu<br />

yaptığımız info turları neticesinde ürün<br />

çıkartıyoruz ve bu ürünleri acentelerimizin<br />

<strong>hi</strong>zmetine sunuyoruz. Acentelerimiz de<br />

alıp kendi programlarına koyup tur satarak<br />

gelir elde ediyor. Hedefimiz bu.” diyen<br />

Kartın, önümüzdeki yıl iç pazara ağırlık<br />

vereceklerini de altını çizdi. Kartın, bu<br />

yolları uluslararası pazarlara açmayı da<br />

önümüzdeki dönem hedefleri arasına<br />

koyduklarına işaret ederek, “Ama bu<br />

yetmez. 2022’nin içinde inşallah dünya<br />

pazarları açılırsa bu sefer bu yollarımızı<br />

uluslararası pazarlara açacağız. Hedefimiz,<br />

yabancı turisti getirmek. Bütün bu<br />

projelerimize yabancı turisti de monte<br />

etmek istiyoruz. TÜRSAB inşallah bu<br />

dönemki projenin içinde başarı <strong>hi</strong>kayesine<br />

imza atmış olacak. Bu kongre vesilesiyle söz<br />

veriyorum.” şeklinde konuştu.<br />

“Gastronomi satar”<br />

Ömer Kartın konuşmasının devamında<br />

gastronomi turizminin aslında bir<br />

destinasyon pazarlama aracı olduğunu<br />

belirterek, “Bir coğrafyayı tanıtma<br />

imkanıdır. Dolayısıyla bir turizm faaliyetidir.<br />

Gastronomi faaliyeti değildir. Ana konusu<br />

gastronomi olan bir turizm faaliyetidir.<br />

Acentelerin motive olmalarını da çok kolay<br />

sağlıyor. Çünkü popüler. Gastronomi satar.<br />

Kolaylıkla satılabilecek bir ürün.” dedi.<br />

1990’larda kültür turizminde kişi başı<br />

gelirlerin 1000 dolar olduğunu, bugün<br />

ise o gelirin 2 bin dolara karşılık geldiğini<br />

ifade eden Kartın, “O 2 bin doları yeniden<br />

bulabilmenin yollarından bir tanesidir,<br />

gastronomi turizmi. 700’lerdeyiz şu anda.<br />

Ama başarı <strong>hi</strong>kayelerimiz var. Onlardan bir<br />

tanesi, güneydoğu şe<strong>hi</strong>rlerimizle alakalı.<br />

Onu da Deniz Dikkaya'dan dinleyeceğiz.”<br />

diye konuştu. Kartın, TÜRSAB olarak<br />

2022 yılı için bir gastronomi sempozyumu<br />

planladıklarını söyledi. Tolga Gencer ise,<br />

bir ekleme yaparak, “Bugüne kadar Travel<br />

Turkey ve Gastronomi Kongresi diye devam<br />

ediyordu. Önümüzdeki seneden itibaren<br />

turizm kongresi gibi bir gastronomi kongresi<br />

planlıyoruz. Onu da nisan ayında İzmir’de<br />

yapacağız.” dedi.<br />

Dikkaya: “Her ürünü olan kent<br />

gastronomi kenti olamıyor"<br />

Divan Otelleri Satış Direktörü Deniz Dikkaya<br />

ise, otel yatırımlarının bulunduğu ilgili<br />

gastronomi kentlerinde, bir turizm ürünün<br />

pazarlanması konusunda gastronominin<br />

değerini çok net keşfettiklerini ve bir yol<br />

haritası olarak sunduklarını ifade etti.<br />

Bir örnekle zincir otellerin konumlandığı<br />

şe<strong>hi</strong>rlerden biri olarak Gaziantep’in zaten<br />

bir gastronomi turizm markası olduğunu<br />

anımsatan Dikkaya, şehrin mutfağıyla<br />

birlikte kültür ve turları da satarak ciddi bir<br />

turizm lokasyonuna dönüştüğünü kaydetti.<br />

Adana’nın da son dönemde ciddi bir atakta<br />

olduğunu vurgulayan Dikkaya, Diyarbakır<br />

gibi çok ciddi rakip şe<strong>hi</strong>rlerin geldiğini<br />

de söyledi. Dikkaya, nasıl gastronomi<br />

kenti olunur konusuna da değinerek,<br />

her ürünü olan kentin gastronomi şehri<br />

olamayacağını savundu. Gaziantep’ten<br />

çok daha fazla gastronomik ürüne sa<strong>hi</strong>p<br />

olup, gastronomi turizmi konusunda sınıfta<br />

kalan destinasyonlar olduğunu anlatan<br />

Dikkaya, “Bursa’da çok ciddi bir gastronomi<br />

turizmi çalışması var. Çok ciddi emekler<br />

ortaya konuyor ama daha yeni. Dediğim<br />

gibi Gaziantep, bunu 10 yıl önce keşfetti ve<br />

onun üstüne çalıştı ve önemli bir noktaya<br />

geldi.” şeklinde konuştu. Gastronomi<br />

kenti olmak için ulaşılabilirlik, iyi ürün ve<br />

konaklama alternatiflerinin yeterliliğine<br />

dikkat çeken Dikkaya, yerel halk ve esnafın<br />

turizme açık ve istekli olmasının da önemli<br />

bir rol oynadığını Erzurum, Gaziantep ve<br />

Adana örneklerinden yola çıkarak anlattı.<br />

Bir şehrin gastronomik marka değerinin<br />

oluşturulmasında tanıtım ve pazarlama<br />

faaliyetlerinin de çok önemli olduğunu ifade<br />

eden Dikkaya, tur paketlerinin satılmasında<br />

ürün <strong>hi</strong>kayelerinin önemine de ayrıca vurgu<br />

yaptı.


HATAY<br />

GASTRONOMISI<br />

DÜNYAYA<br />

AÇILIYOR<br />

Ekim 2017’de UNESCO tarafından gastronomi kenti ilan edilen Hatay, 600’ü aşkın yöresel lezzetini dünyaya<br />

tanıtacağı buluşmalardan ilkini Hatay Büyükşe<strong>hi</strong>r Belediyesi koordinasyonunda düzenledi. ‘Türkiye'nin Lezzet<br />

Köşesi Hatay’ markası altında yürütülen Hatay Gastronomi Buluşmaları ile Hatay mutfağı ve gastronomisinin<br />

ulusal ve uluslararası boyutta özgün bir lezzet deneyimine taşınması amaçlanıyor.<br />

Haber: Hatice Ünal Bilen<br />

2017 yılından bu yana UNESCO'nun<br />

Yaratıcı Şe<strong>hi</strong>rler Ağı'nda yer alan Hatay,<br />

gastronomi değerlerini tüm dünyaya<br />

tanıtmak hedefiyle 27-28 Kasım tarihlerinde<br />

Hatay Gastronomi Buluşmaları'nın<br />

ilkini gerçekleştirdi. Hatay Büyükşe<strong>hi</strong>r<br />

Belediyesi koordinasyonunda düzenlenen<br />

organizasyonun açılış törenine Hatay<br />

Büyükşe<strong>hi</strong>r Belediye Başkanı Doç. Dr. Lütfü<br />

Savaş, ATSO Meclis Başkanı Selahattin<br />

Eskiocak ve Mustafa Kemal Üniversitesi<br />

Rektörü Prof. Dr. Hasan Kaya katıldı.<br />

Program kapsamında, Hatay'ın güney ve<br />

güneydoğu gastronomi koridorunda fark<br />

oluşturan lezzetlerinden yükselen bir<br />

değer olan gastronomi kariyerine, UNESCO<br />

evrenselliğinin yerele katkısından Anadolu'da<br />

şarabın öyküsüne, Hatay gastronomisine<br />

360 derece dokunan program kapsamında<br />

iki gün boyunca paneller ve mutfak şovları<br />

düzenlendi.<br />

<strong>2021</strong> Haziran ayında Gastro Show etkinliğinde<br />

lansmanı gerçekleşen 'Türkiye'nin Lezzet<br />

Köşesi Hatay'ın bir gastronomi kenti<br />

olarak markalaşması yönünde atılan en<br />

organize adımlardan biri olduğu ifade<br />

edilen Hatay Gastronomi Buluşmaları ile<br />

kent gastronomisinin ulusal ve uluslararası<br />

boyutta özgün bir lezzet deneyimine<br />

taşınması amaçlanıyor.<br />

Savaş: "UNESCO'nun kapısını habire<br />

çaldık"<br />

600'ün üzerinde yemek kültürüne sa<strong>hi</strong>p<br />

olan Hatay, yemeklerini bir anne şefkati,<br />

tebessümü ve lezzetiyle dünya ile paylaşmak<br />

istediklerini belirten Hatay Büyükşe<strong>hi</strong>r<br />

Belediye Başkanı Doç. Dr. Lütfü Savaş, 2010<br />

yılında çıktıkları gastronomi serüveninde<br />

30 Ekim 2017'de UNESCO Yaratıcı Şe<strong>hi</strong>rler<br />

Ağı'na girmeyi başardıklarını anımsattı.<br />

Bundan sonraki hedeflerinin Hatay'ın<br />

gastronomik değerlerini tüm dünyaya<br />

tanıtmak olduğunu söyleyen Savaş, bu<br />

yolculukta <strong>hi</strong>çbir zaman yılmadıklarını,<br />

bıkmadıklarını ifade ederek, "UNESCO'nun<br />

kapısını habire çaldık. Amacımıza 30 Ekim<br />

2010 yılında ulaştık. O günden beridir de<br />

daha ileriye gitmesi için çaba sarf ediyoruz.<br />

Şimdi bu kadar birikimin olduğu bir şe<strong>hi</strong>rde<br />

gerçekten de hem rabbimizin hem de<br />

atalarımızın bize bırakmış olduğu bu kadar<br />

lezzeti hem geleceğe taşımak hem ticaret,<br />

turizmle birleştirmek, Hatay ile ticaret yapan<br />

insanımızın, esnafımızın, turizmcimizin<br />

ekonomisine katkı sağlasın diye uğraş<br />

veriyoruz." diye konuştu.<br />

"Bugün bir milat olsun istiyoruz"<br />

Bugünü bir milat olarak gördüklerini anlatan<br />

Savaş, "Biz bu adımları yavaş yavaş atmaya<br />

başlamıştık. Hatay Expo Fuarı ile birlikte<br />

şehrin gastronomik değerlerini dünya<br />

ile tanıştırmak istedik. Hem anne kucağı<br />

dedik hem de Akdeniz'deki lezzet köşesi<br />

diyoruz. Anadolu'nun ve Türkiye'nin lezzet<br />

köşesinde herkesi buluşturalım istiyoruz.<br />

Biz bugün gerçekten milat olsun istiyoruz.<br />

Bu milatla birlikte burada olan, olmayan, bu<br />

işle ilgilenen bütün arkadaşlarımızın, ayrıca<br />

aynı çatı altında kader birliği yaparcasına<br />

bu işe sarılması çok önemli. Anne şefkati<br />

ve baba yüreği ile bu işe katkı sağlayacak<br />

ve bundan sonraki süreç içerisinde de<br />

Hatay'ın zenginleşmesine katkı sağlayacak<br />

arkadaşlara teşekkür ederken bundan<br />

sonra bizim belediye olarak da onlara her<br />

türlü katkıyı sağlamaya devam edeceğimizi<br />

bildirmek istiyorum." şeklinde konuştu.


84<br />

hotel restaurant<br />

& <strong>hi</strong>-<strong>tech</strong><br />

gastro etkinlik<br />

İTALYAN MUTFAĞI HAFTASI’NA<br />

Şef Claudio C<strong>hi</strong>nali dokunuşlarıyla<br />

DANTE MENÜSÜ…<br />

İtalyan Ticaret ve Sanayi Odası Derneği, İtalyan Mutfağı Haftası'nı İtalyan Şair Dante’nin yaşadığı dönemde<br />

var olan tariflerin yer aldığı dünyaca ünlü “Libro dello Cocina” adlı tarif kitabından ilham alınmış menü<br />

ile kutladı. Casa d’Italia’da düzenlenen organizasyondaki özel menüyü ünlü İtalyan Şef Claudio C<strong>hi</strong>nali<br />

hazırladı.<br />

İtalyan gastronomi kültürünün tüm<br />

dünyada eş zamanlı tanıtılması amacıyla<br />

İtalyan Dışişleri Bakanlığı tarafından<br />

organize edilen İtalyan Mutfağı Haftası, 22-<br />

28 Kasım tarihleri arasında birçok etkinlikle<br />

kutlanıyor. 1885 yılında Türk ve İtalyan iş<br />

adamlarınca kurulan ve 136 yıldır iki ülke<br />

arasındaki ticari ilişkileri geliştirmeye<br />

yönelik sayısız faaliyetler gerçekleştiren<br />

İtalyan Ticaret ve Sanayi Odası Derneği<br />

de haftayı 6’ncısı düzenlediği etkinlik ile<br />

bu yıl ünlü İtalyan Şair Dante’nin anısına<br />

ünlü İtalyan Şef Claudio C<strong>hi</strong>nali tarafından<br />

yeniden düzenlenmiş menü ile kutladı.<br />

O döneme ait yemeklerle kutlandı<br />

Etkinliğin açılışında konuşan İtalyan<br />

Ticaret ve Sanayi Odası Derneği Başkanı<br />

Livio Manzini, “Dünyada İtalyan mutfağının<br />

ve kültürünün haftasındayız. Bizler de<br />

bu haftayı geleneksel hale getirdiğimiz<br />

buluşmamız ile kutluyoruz. Bu yıl Dante<br />

Alig<strong>hi</strong>eri’nin ölümünün 700. yıl dönümü.<br />

Kendisi İtalya’da ilkokul, ortaokul<br />

öğrencilerine kadar herkesin tanıdığı İla<strong>hi</strong><br />

Komedya’nın yazarı önemli bir şairdir. Dante<br />

aynı zamanda bugünkü İtalyanca dilinin<br />

babası sayılır. Öncesinde eserler Latince<br />

yazılırken bugünkü İtalyanca dilinde yazan<br />

ilk şairdir. Şef Claudio C<strong>hi</strong>nali ile beraber<br />

bu temanın etrafında bir yemek organize<br />

ettik. Dante Alig<strong>hi</strong>eri Floransa’da doğup<br />

büyümüş olsa da daha sonra ayrılmak<br />

zorunda kalmıştır. Bu nedenle daha çok<br />

Toscana bölgesinin o zamanki yemeklerini<br />

araştırdık ve bugünkü organizasyonumuz<br />

için hazırladık.” dedi.<br />

“Hedef, İtalyan gastronomisini<br />

Türkiye’ye daha iyi tanıtmak”<br />

Etkinlikte bir konuşma gerçekleştiren<br />

İtalya İstanbul Başkonsolosu Elena Sgarbi,<br />

bu etkinlik için İtalyan Ticaret ve Sanayi<br />

Odası Derneği’ne teşekkürlerini iletti.<br />

Sgarbi sözlerine şu şekilde devam etti:<br />

“İtalyan Mutfağı Haftası son 6 senedir<br />

buluşlarımızın bir parçası ve ülkedeki tüm<br />

İtalyan topluluklarını birleştirici bir etkinlik<br />

oldu. Bu aktivitenin temel hedefi İtalyan<br />

gastronomisini Türkiye’ye ve dünyaya<br />

tanıtmak. İtalyan gastronomisinin kültürü,<br />

kullanılan ürünleri dünyaya tanıtmada<br />

katkı sağlayacağına inancımız tam. İtalyan<br />

gastronomisi geleneksel ve yenilikçi<br />

özellikleri aynı anda yürütebilen bir yapıya<br />

sa<strong>hi</strong>p. Bu tanıtım sadece bir ticari tanıtım<br />

değil aynı zamanda kültürlerarası bir<br />

iletişim. Türk ve İtalyan mutfaklarının yapısı<br />

ve kullandıkları ürünler Türk mutfağı ile çok<br />

yakın. Dolayısıyla birbirlerini tamamlayan<br />

özelliklere sa<strong>hi</strong>p. Bu tür aktiviteler ile biraz<br />

önce sözünü ettiğimiz konsepti daha anlamlı<br />

bir şekilde görebiliyoruz. 700 yıl önce<br />

yaşamış Dante’nin döneminin mutfağını<br />

yaratıcı yaklaşımıyla hazırlayan şefimize de<br />

bu anlamda teşekkür ediyoruz.”<br />

C<strong>hi</strong>nali: “Yemek sadece yemek<br />

değildir”<br />

Şef Claudio C<strong>hi</strong>nali ise, “Yemek sadece<br />

yemek değildir, yemek bir kültürdür. Yemek<br />

ayrıca insandır. İnsan hareketlerini yansıtır.<br />

Yemek çok hümanist bir kültürdür. Bugünkü<br />

menümüzü hazırlarken dünyaca ünlü<br />

“Libro dello Cocina” adlı tarif kitabından<br />

ilham aldık. Yemek tamamen bir kültürel<br />

harekettir. Stabil değildir, sürekli değişir.”<br />

dedi.


İMZALAR ATILDI:<br />

GASTROMASA 2022’DE KIEV’DE!<br />

Uluslararası Gastromasa Gastronomi Konferansı, Eylül 2022’de gastronominin dev isimlerini Ukrayna’nın<br />

başkenti Kiev’de ağırlayacak. Türkiye’de olduğu gibi Ukrayna gastronomisini de dünyaya tanıtmak<br />

hedefinde oldukları belirten Sözen Group CEO’su Gökmen Sözen, “Biz çok heyecanlıyız, çünkü 2022<br />

gastronomi dünyası için çok hareketli ve verimli bir yıl olacak. Ukrayna’nın hem gelenekselini hem<br />

geleceğini dünyaya tanıtacağız.” dedi.<br />

Dünyanın en seçkin gastronomi<br />

konferanslarından biri olan<br />

Gastromasa, global bir marka olarak<br />

ilk ihracatını gerçekleştirdi. İstanbul’un<br />

yanı sıra Ukrayna’nın başkenti Kiev’de<br />

de gerçekleşmesi için anlaşmaya varan<br />

Ukrayna Devlet Turizm Geliştirme Ajansı<br />

Başkanı Mariana Oleskiv ve Sözen Group<br />

CEO’su Gökmen Sözen, Ukrayna basını<br />

karşısında gerçekleştirilen bir törenle<br />

imzaları attı.<br />

Gastromasa’nın 2022 yılı hazırlıkları<br />

için Ukrayna’nın başkenti Kiev’de<br />

bulunan Sözen Group CEO’su Gökmen<br />

Sözen, bölge gastronomisini yakından<br />

inceleyerek yetenekli şeflerle bir araya<br />

geldi. Ukrayna’nın zengin ürün çeşitliliği<br />

ve özgün mutfağını yerinde değerlendiren<br />

Gastromasa ekibi, 2022 yılı Eylül ayında<br />

gerçekleşmesi planlanan organizasyon<br />

öncesinde hazırlıklara başladı.<br />

Sözen: “Global bir markaya<br />

dönüştüğümüz için mutluyum”<br />

Gastromasa’yı global bir markaya<br />

dönüştürerek uluslararası otoritelerden<br />

tam not alan ve şimdi sınırları kaldırarak<br />

bu markayı Kiev’e taşıyan Gökmen Sözen,<br />

konuşmacı olarak katıldığı bir panelle de<br />

uluslararası gastronomi konferanslarının<br />

bölge turizmi ve gastronomisine<br />

etkisine dair değerlendirmelerini<br />

kamuoyuyla paylaştı. Gastromasa’nın<br />

şu anda dünyanın en önemli gastronomi<br />

organizasyonlarından biri olduğunun<br />

altını çizen Sözen, “Gastromasa’da<br />

başından beri kültürler arasında bir köprü<br />

oluşturmayı amaçladık ve bugün, sınırları<br />

aşarak bu organizasyonu global bir<br />

markaya dönüştürdüğümüz için mutluyum.<br />

Bugün değerli Mariana Oleskiv ile imza<br />

töreninde Ukrayna basınının karşısına<br />

çıktık ve Gastromasa’yı İstanbul’un yanı<br />

sıra Kiev’de de düzenlemek için harekete<br />

geçtik. Hedefimiz ortaya koyduğumuz<br />

uluslararası etkileşim ile tıpkı Türkiye’de<br />

olduğu gibi Ukrayna gastronomisini de<br />

dünyaya tanıtmak. Biz çok heyecanlıyız,<br />

çünkü 2022 gastronomi dünyası için çok<br />

hareketli ve verimli bir yıl olacak” dedi.<br />

“Ukrayna’nın hem gelenekselini<br />

hem geleceğini dünyaya<br />

tanıtacağız”<br />

Ukrayna mutfağının yüksek bir potansiyele<br />

sa<strong>hi</strong>p olduğunu söyleyen Sözen,<br />

“Burada öncelikle Kiev’e geldik ve sokak<br />

yemeklerinden şef restoranlarına kadar<br />

birçok farklı deneyim kazandık. Ardından<br />

Odessa’yı gördük. Ukrayna çok yetenekli,<br />

kreatif şefler yetiştiriyor ve onlar aslında<br />

bu ülkenin geleceği. Gastromasa’nın<br />

amacı, bölge mutfağıyla birlikte ürünleri<br />

de dünyaya tanıtmak. Ukrayna’nın<br />

patatesi ve diğer yerel ürünleri bu<br />

noktada büyük bir gastronomik zenginlik<br />

olarak karşımıza çıkıyor. Kreatif şefler ve<br />

ürünler dünyaya yayıldığında Ukrayna’da<br />

gastronomi turizmi gerçekleşir ve biz<br />

de tam olarak bunun için buradayız”<br />

dedi. Gastromasa’nın çok katmanlı<br />

bir organizasyon olduğunu belirten<br />

Gökmen Sözen, dünyaca ünlü şeflerin<br />

yanı sıra dünyanın en iyi sommelierlerini,<br />

miksolojistlerini ve HoReCa firmalarını<br />

aynı platformda buluşturarak büyük bir<br />

etkileşim oluşturduklarını söyledi, “Bir<br />

köprü oluşturmak istiyoruz. Ukrayna’nın<br />

hem gelenekselini hem geleceğini<br />

dünyaya tanıtacağız.” İmza töreni ve<br />

panellerin ardından sahneye Ukrayna’nın<br />

yetenekli şefleri Ievgen Klopotenko ve<br />

Igor Mezentsev çıktı ve bir workshop ile<br />

izleyenlere Ukrayna mutfağından örnekler<br />

sundular.<br />

Gastronominin kalbi Ukrayna’da<br />

atacak<br />

Birkaç günlük şe<strong>hi</strong>r ve gastronomi<br />

turuyla başlayacak olan Gastromasa’da<br />

dünyaca ünlü şefler ve uluslararası<br />

medya kuruluşları Ukrayna’nın yerel<br />

ürünlerini ve gastronomisini deneyimleme<br />

fırsatı bulacaklar. 28-29 Eylül’de<br />

Odessa’da başlayacak olan bu şe<strong>hi</strong>r,<br />

tarih ve gastronomi turunda sokak<br />

lezzetlerinden fine dining restoranlara,<br />

tari<strong>hi</strong> mekanlardan şarap turlarına kadar<br />

bölgeye dair her özgün detay var. Bu keyifli<br />

deneyimin ardından ise, bir sonraki durak<br />

Ukrayna’nın muhteşem başkenti Kiev.<br />

30 Eylül’de gerçekleşecek şe<strong>hi</strong>r turuyla<br />

konuklar bu kez Kiev’in özgün lezzetleriyle<br />

ve yetenekli şefleriyle bir araya gelecekler.<br />

1 Ekim’de sahneye taşınacak konferans<br />

ile de dünya yıldızları binlerce gastronomi<br />

tutkunuyla buluşacak; deneyimlerini,<br />

gastronomiye dair bakış açılarını ve mutfak<br />

sırlarını paylaşacaklar.


86<br />

hotel restaurant<br />

& <strong>hi</strong>-<strong>tech</strong><br />

fuar<br />

ULUSLARARASI SIRHA<br />

İSTANBUL FUARI’NA<br />

8 BIN 134 ZIYARETÇI KATILDI<br />

İki yıl aradan sonra 18-20 Kasım <strong>2021</strong> tarihleri arasında Avrasya Gösteri ve Sanat<br />

Merkezi’nde gerçekleştirilen Uluslararası Sirha İstanbul Fuarı'na 35 farklı ülkeden 8 bin 134<br />

ziyaretçi katılırken, toplam katılımcı ve marka sayısı100’ü buldu.<br />

Ana teması Sürdürülebilirlik<br />

olan Uluslararası Sirha<br />

İstanbul Fuarı’nda düzenlenen<br />

panellerde daha fazla üretmenin<br />

değil, daha verimli ve daha doğru<br />

üretmenin önemine değinilirken,<br />

düzenlenen panellerde atık halıların<br />

geri dönüşümü, sürdürülebilir<br />

menüler, profesyonel mutfaklarda<br />

sürdürülebilirlik ve eko gastronomi,<br />

tedarik zincirinde şeffaflık ve<br />

izlenebilirlik, Türkiye’de dikey tarım ve<br />

sürdürülebilir bir ekosistemde dikey<br />

tarımın faydaları ve daha pek çok konu<br />

konuşuldu. Pandemiye rağmen 35<br />

farklı ülkeden, 8 bin 134 kişinin ziyaret<br />

ettiği fuara en fazla katılım; Fransa,<br />

Ukrayna, Kıbrıs, Lübnan, İspanya,<br />

Bulgaristan, Fas, İran, Makedonya,<br />

İtalya, Tunus, İngiltere, Rusya, Kuveyt<br />

ve Macaristan’dan olurken, diğer ülke<br />

katılımcıları arasında ise: Filistin,<br />

Moğolistan, Arnavutluk, Özbekistan,<br />

Belçika, Çek Cumhuriyeti, İsrail,<br />

Amerika Birleşik Devletleri, BAE,<br />

Güney Kore, Libya, Kosova, Sırbistan,<br />

İrlanda, Yunanistan, Kanada, Somali,<br />

Mısır, Irak ve Bosna-Hersek yer aldı.


SIRHA’DA GIDA<br />

ISRAFINI AZALTMAYA<br />

YÖNELIK ADIMLAR<br />

KONUŞULDU<br />

Uluslararası Sirha İstanbul Fuarı kapsamında<br />

Sürdürülebilirlik Akademisi yönetiminde<br />

düzenlenen Gıda İsrafına Yönelik World<br />

Resources Institute WRI Projesi’nin Türkiye<br />

Hareketi panelinde gıda israfını azaltmaya<br />

yönelik adımlar açıklandı.<br />

Uluslararası Sirha İstanbul Fuarı kapsamında Sürdürülebilirlik<br />

Akademisi yönetiminde düzenlenen Gıda İsrafına Yönelik<br />

World Resources Institute WRI Projesi’nin Türkiye Hareketi<br />

panelinde konuşan Metro Kalite Güvence Müdürü Elif<br />

Arabacıoğlu, Migros Gıda Ürün Güvenliği Yöneticisi Merve<br />

Bonna’dan bireysel<br />

farkındalığı artıracak proje<br />

‘Sizin için küçük, yaban hayatı için büyük bir adım: Prints By Bonna’<br />

panelinde konuşan Bonna Porselen Satış ve Pazarlama Direktörü<br />

Reha Tavil, bireysel olarak farkındalığın artması gerektiğinin altını<br />

çizerek, “Bonna olarak ürünlerimize ömür boyu garanti veren bir<br />

markayız. Sürdürülebilirlik için birçok çalışmamız var. Porselen<br />

ürünler yapımı gereği topraktan da izler taşıyor. Bizler farkında<br />

değiliz ama tabaklarımızın hepsinde toprak izleri var. Biz de yeni<br />

projemizle bu farkındalığı artırmak istedik. Kırmızı listeye giren<br />

yaban hayvanlarımızın izlerini porselen ürünlerimize taşıdık.<br />

Kampanyamızı WWF ile yürütüyoruz. Ürünlerimiz sadece geri<br />

dönüşümden elde edilerek üretiliyor. Turna kuşu, siyah gergedan,<br />

alageyik ve <strong>hi</strong>ppopotam kuyruk ve ayak izlerini ürünlerimize<br />

prints serimizle birlikte işledik. Hem bireylerin hem de çocukların<br />

farkındalığını artırmak istiyoruz. Bu seriden satılan her ürünümüz<br />

için yaban hayvanlarımıza destek veriyoruz. Her bireyin sorumluluk<br />

alması, ne kadar karbon ayak izi bıraktığını bilerek hareket etmesi,<br />

evinde geri dönüşüme katkı sağlaması gelecek nesillere çok daha<br />

temiz ve yaşanabilir bir dünya bırakacak.” dedi.<br />

Öztürk, Hiç Urla<br />

Kurucusu Duygu<br />

Özerson Elakdar ve<br />

Eker Pazarlama Müdürü<br />

Özge Kiraz gıda israfını<br />

azaltmaya yönelik<br />

adımları açıklayarak,<br />

“Dünya kaynakları<br />

azalıyor ancak nüfus<br />

artıyor. Yılda 931 milyon ton gıdayı çöpe atıyoruz. Bu rakamın<br />

yüzde 61’i evlerde, yüzde 26’sı işletmelerde, yüzde 13’ü ise<br />

perakendede gerçekleşiyor. Gıda İsrafına Yönelik World<br />

Resources Institute WRI Projesi’nin Türkiye Hareketi’yle<br />

2030 yılına kadar gıda israfını yüzde 50 azaltmayı<br />

hedefliyoruz. Artık her işletme iyi ürün üretiyor, artık önemli<br />

olan sağlıklı ambalaj, geri dönüşüme ve ekolojiye katkı<br />

sağlayabilmek. İlk adım olarak kaynağında azaltmak için;<br />

kaynağında üretmek ve kaynağında tüketmek diyoruz. Öte<br />

yandan ürün atığa dönüşmeden önce ürünün tüketilmesini<br />

sağlayabilmek gıda atığını azaltmada çok önemli bir adım<br />

olarak öne çıkıyor.” şeklinde görüşlerini dile getirdiler. Öte<br />

yandan Eker’in 10-20-30 ve Metro’nun 360 Derece Gıda<br />

Atıkları ile Mücadele projelerine de yer verildi.<br />

Karbon ayak izini<br />

azaltan ürünler<br />

İhracattaki başarısı, köklü kurum kültürü, modern üretim<br />

teknikleri ve kendine has porselen tasarımlarıyla tanınan<br />

Güral Porselen, Sirha İstanbul’da gastronomideki başarısını<br />

ziyaretçileri ile paylaştı. Yerli ve yabancı binlerce ziyaretçiye<br />

ev sa<strong>hi</strong>pliği yapan fuarda, sürdürülebilirlik anlayışı ile çalışan<br />

tesisinde üretilen en özel koleksiyonları ile yer alan Güral<br />

Porselen’e dünyanın çeşitli ülkelerinde Türk mutfağını başarı<br />

ile temsil eden deneyimli şef Eyüp Kemal Sevinç eşlik ederken,<br />

şefin EKS Mutfak Akademi ile birlikte hazırladığı tarifler Güral<br />

Porselen standında katılımcılara lezzet şöleni yaşattı. Dünyaca<br />

ünlü porselen markası, arıtma tesisleri sayesinde arıtılmış suyun<br />

fabrika içerisinde değerlendirilmesini sağlıyor, tabak üretiminin<br />

yapıldığı proseslerde <strong>hi</strong>drolik yağın soğutulması için kullandığı<br />

sularda iyileştirme çalışmaları yapıyor ve suyun atık tesisine<br />

verilmeden tekrar sistem içinde kullanımını yüzde 25 oranında<br />

iyileştiriyor. Güral Porselen, üretim süreçlerindeki pişirim<br />

sıcaklığını düşürerek, daha az doğalgaz kullanımı sağlıyor.


88<br />

hotel restaurant<br />

& <strong>hi</strong>-<strong>tech</strong><br />

yeni yıl özel<br />

Işıltılı bir<br />

yılbaşı<br />

Büyüleyici bir yeni yıl masalı<br />

Her mevsim başka bir <strong>hi</strong>kayesi olan Argos in Cappadocia, yeni yıla<br />

farklı bir başlangıç yapmak isteyenlere Kapadokya'nın huzurunu,<br />

dinginliğini ve keyfini yaşayabilecekleri bir yılbaşı programı hazırladı.<br />

Program, 31 <strong>Aralık</strong> Cuma günü Kapodokya otel turu ve ardından Müze<br />

Salon’da Trio Müzik Grubu’nun keyifli notaları eşliğinde düzenlenecek<br />

yılbaşı özel yemeğiyle başlayacak. Aynı gece Bezirhane’da<br />

düzenlenecek yılbaşı partisinde misafirler yeni yılı eğlence ve müzik<br />

dolu bir atmosferde karşılayacak. Saat 22.00’de başlayacak partide<br />

vokal, trompet, saksafon, Dj ve perküsyondan oluşan Cana Çankaya<br />

ve ekibi en keyifli şarkılarını seslendirecek. 1 Ocak Cumartesi ise<br />

otel misafirleri yeni yılın ilk gününü, Kapadokya’nın en yüksek<br />

yerleşimlerinden biri olan Uç<strong>hi</strong>sar’da, Güvercinlik Vadisi ve Erciyes<br />

Dağı’na bakan manzarasıyla karlar altındaki Kapadokya’yı seyrederek<br />

karşılayacak. Ardından taptaze yöresel ürünlerin modern tekniklerle<br />

yorumlandığı zengin menüsüyle Yeni Yıl Brunch’ı saat 12.00’ye kadar<br />

sürecek.<br />

Fairmont Quasar Istanbul, yeni<br />

yıl ruhunu tüm ışıltısıyla şehrin<br />

tam kalbinde yaşatmak için Ukiyo<br />

ve Aila’da yılbaşı yemeğinden,<br />

yılbaşı konaklama paketlerine<br />

ve yeni yılın ilk brunch’ına kadar<br />

benzersiz seçenekler sunuyor.<br />

Asya mutfağının muhteşem<br />

Boğaz manzarasıyla buluştuğu<br />

otelin beşinci katındaki Ukiyo,<br />

canlı DJ performansı eşliğinde<br />

sunulan yılbaşı menüsüyle yeni<br />

yılı karşılıyor. Ukiyo’daki yılbaşı kutlaması gece yarısından<br />

sonra after party ile devam edecek. İyi yemeği iyi müzikle<br />

birleştiren Aila, modern Türk mutfağının eşsiz lezzetlerinden<br />

oluşan yılbaşı menüsü ve en sevilen Türkçe pop şarkılarının<br />

yer aldığı programıyla yeni yıla sınırsız eğlenceyle merhaba<br />

demek isteyenleri bekliyor. Yılbaşı coşkusu gecenin ilerleyen<br />

saatlerinde düzenlenecek after party ile zirveye ulaşacak.<br />

Kutlamanın<br />

en keyifli adresi<br />

Grand Hyatt İstanbul, yılbaşına özel hazırladığı birbirinden<br />

güzel menüleri ve programlarıyla, 2022 yılına sevdikleri ile<br />

birlikte eğlenerek girmek isteyen misafirlerini bekliyor. Suami<br />

Ramirez ve Orkestrası’nın sıcacık Latin rüzgarları estireceği<br />

gecede, 34 <strong>Restaurant</strong>’ın hem göze hem damağa <strong>hi</strong>tap eden<br />

zengin açık büfesi eğlenceye lezzet katacak. 31 <strong>Aralık</strong> Cuma<br />

günü saat 20.00’de başlayacak programda, Suami Ramirez ve<br />

Orkestrası gece boyunca Lokal, Latin ve Jazz melodileriyle eşlik<br />

edecek. Bir yılbaşı klasiği olan kestaneli ve iç pilavlı bütün yılbaşı<br />

<strong>hi</strong>ndisinin yanı sıra karides, mavi yengeç ve ıstakozdan oluşan<br />

deniz mahsulleri, taze el yapımı makarnalar, ızgara et çeşitleri,<br />

döner, sus<strong>hi</strong> büfesi, mezeler, Ege otları ile salatalar, uluslararası<br />

tatlı çeşitleri, en sevilen Türk tatlıları ise açık büfenin öne çıkan<br />

lezzetleri. Grand Hyatt İstanbul yılbaşı eğlencesi 1 Ocak günü<br />

de 11.30-15.30 saatleri arasında canlı müzik eşliğinde yeni yıl<br />

brunch’ıyla devam edecek.<br />

Çırağan Sarayı’ndan<br />

yılbaşına özel aktiviteler<br />

Çırağan Palace Kempinski İstanbul yeni yıl coşkusunu özel aktiviteler<br />

ve konaklama paketleriyle kutluyor. Tüm ihtişamıyla ve büyüleyici<br />

atmosferiyle Tuğra Restoran, 31 <strong>Aralık</strong> <strong>2021</strong> tari<strong>hi</strong>nde yeni yıl<br />

gecesine özel hazırladığı eşsiz menüsü ile 2022’ye muhteşem bir<br />

başlangıç yapmak isteyen konuklarını ağırlıyor. Gazebo’da sunulan<br />

popüler beş çayları yeni yılın neşesini yansıtan lezzetleriyle aralık ayı<br />

boyunca sohbetlere lezzet katacak. Bu özel çay saati ev yapımı yeni<br />

yıl kurabiyeleri, çikolatalar, pastalar, kekler, ara sıcaklar ve leziz<br />

soğuklara eşlik eden özel çaylar, kokteyller ve daha fazlası ile yeni yıl<br />

neşesini damaklara taşıyor. Saray’ın bahçesinde palmiye ağaçlarının<br />

altında yer alan şehrin en stil sa<strong>hi</strong>bi mekânı Le Fumoir, yeni yıl<br />

gecesine özel hazırladığı lezzetlerine eşlik edecek DJ performansı<br />

ile 31 <strong>Aralık</strong> <strong>2021</strong> gecesi misafirlerine eğlence ve keyif dolu anlar<br />

yaşatacak.


Umut ve<br />

heyecan dolu<br />

yeni bir yıl<br />

Linet’in muhteşem sesi<br />

ile yeni yıl keyfi<br />

Doğanın huzur veren atmosferinde ayrıcalıklı <strong>hi</strong>zmetleri ile dikkat<br />

çeken Elite World Sapanca Convention & Wellness Resort, muhteşem<br />

yeni yıl programı ile misafirlerini karşılamaya hazırlanıyor. Ünlü<br />

şarkıcı Linet’in sahne alacağı yılbaşı gecesinde, Linet’e Goup Musicbox<br />

eşlik edecek. Otelin konukları Sapanca’nın muhteşem doğası eşliğinde<br />

hafızalardan silinmeyen bir yılbaşı gecesinin tadını çıkarırken, gala<br />

gecesi için usta şefler tarafından hazırlanan ziyafet menüsündeki<br />

özel lezzetlerle unutulmaz bir gastronomi deneyimi yaşayacaklar.<br />

Beş yıldızlı tesis, yılbaşı tatili süresince eğlenceli bir yılbaşı akşamının<br />

yanı sıra ertesi gün zengin brunch keyfi, Fit Life Spa & Wellness’ın<br />

özel sağlıklı yaşam etkinlikleri, macera tutkunları için adventure park<br />

aktiviteleri, çocuklar için Gymboree Kids Club etkinlikleriyle doğa ile iç<br />

içe, eğlenceli ve huzurlu bir yılbaşı tatili vaat ediyor.<br />

Four Seasons <strong>Hotel</strong> Bosphorus,<br />

yeni yıla büyüleyici bir atmosferde,<br />

lezzetli yemeklere eşlik edecek<br />

bir eğlence ile girmek isteyenler<br />

için birbirinden özel programlar<br />

hazırladı. AQUA <strong>Restaurant</strong> &<br />

Bar’da sunulacak Glitter & Sparks<br />

yeni yıl gala yemeği için yetenekli şef Görkem Özkan ve mutfak<br />

ekibi deniz ürünlerinin sıra dışı yorumlarla sunulduğu 6<br />

aşamalı özel bir menü ile yeni yıl coşkusunu sofralara taşıyor.<br />

Misafirler yeni seneyi, AQUA’nın ışıltı ortamında, İpek Dinç’in<br />

canlı müzik performansı, keman şovu, DJ performansı ve<br />

dans gösterisinden oluşan eğlenceli bir program eşliğinde<br />

karşılayacaklar. Bosphorus Balo Salonu’nda düzenlenecek<br />

A Night Under the Stars Yeni Yıl Gala Yemeği’nde ise Four<br />

Seasons şıklığı, otelin Baş Aşçısı Savaş Aydemir ve ekibi<br />

tarafından hazırlanan 5 aşamalı menüdeki lezzetler ile<br />

birleşecek.<br />

Mükemmel bir<br />

yılbaşı tatili<br />

Misafirlerine “Kalite, zarafet ve güler yüzlülük” sloganı ile lüks<br />

ve konfor odaklı <strong>hi</strong>zmet vermekte olan Gloria <strong>Hotel</strong>s & Resorts,<br />

yılbaşı tatili için oda çeşitliliği kadar farklı konseptlerdeki<br />

havuzlu, teraslı, jakuzili lüks villaları ile özel ve ayrıcalıklı<br />

konaklama olanakları sunuyor. Doğa ile uyum içeresinde ve<br />

yine farklı konseptlerde konumlandırılmış SPA merkezlerinde<br />

tatiliniz boyunca zihnen, bedenen ve ruhen dinlenmeniz için<br />

eşsiz imkanlar bulunurken, Gloria Fit programı ile kendi spor<br />

ve diyet programınızı konakladığınız tesiste aksatmadan devam<br />

ettirebilirsiniz. Ayrıca, Türkiye’nin en geniş, Avrupa’nın ikinci en<br />

büyük golf kulübü olan Gloria Golf Club, 45 delikli golf sahası ile<br />

golf tutkunları için yılbaşı tatilinde keyifli bir eğlence alternatifi<br />

oluşturacak.<br />

Muhteşem atmosfer,<br />

efsanevi <strong>hi</strong>zmetler<br />

İstanbul Boğazı’nın Avrupa kıyısında yer alan Mandarin Oriental<br />

Bosphorus, Istanbul, 200 metre Boğaz cephesi, asırlık Naile Sultan<br />

Korusu ve tari<strong>hi</strong> Kuruçeşme sokaklarıyla çevrili eşsiz konumunda<br />

yeni yıl coşkusunu yaşatmaya başladı. Tarihte birçok medeniyete ev<br />

sa<strong>hi</strong>pliği yapmış İstanbul’un eşsiz güzellikteki yalı ve saraylarından<br />

esinlenen mimarisi ve sofistike tasarımıyla lüksü yeniden tanımlayan<br />

otel, geniş teras ve kış bahçelerindeki ışıltılı süslemelerle 2022’nin<br />

gelişini büyülü bir atmosferde kutluyor. Özenle düşünülmüş her<br />

detayıyla yılbaşı ruhunu mükemmel bir biçimde yansıtan Mandarin<br />

Oriental Bosphorus, Istanbul, Boğaz’a nazır eşsiz restoran ve<br />

barlarında yılbaşı dönemine özel enfes lezzetler sunuyor.


90<br />

hotel restaurant<br />

& <strong>hi</strong>-<strong>tech</strong><br />

yeni yıl özel<br />

Lezzet, müzİk,<br />

eğlence<br />

Boğaz’da<br />

buluşuyor<br />

Tari<strong>hi</strong>n zarafetini bugünün<br />

ihtişamıyla buluşturan CVK Park<br />

Bosphorus <strong>Hotel</strong>’in teras katında <strong>hi</strong>zmet<br />

veren, yaklaşık 1600 m2’lik Boğaz<br />

manzaralı konumuyla yerli yabancı tüm<br />

misafirlerine İstanbul’un güzelliğini<br />

sonsuz ve benzersiz bir şekilde<br />

sergileyen, her damak tadına uygun<br />

lezzet anlayışı, ayrıcalıklı <strong>hi</strong>zmet kalitesi<br />

ile ilgi çeken Izaka Terrace, heyecanla<br />

2022’e doğru geri sayımın yapıldığı 31 <strong>Aralık</strong> yılbaşı akşamında<br />

da fark oluşturuyor. Ünlü Şef Ali Ronay önderliğinde ve şef Fırat<br />

Kılıç’ın yönetiminde hazırlanan Izaka Terrace 2022 yeni yıl menüsü,<br />

pandemiden sonra herkesin dışarıda heyecanla beklediği kutlama<br />

ziyafetini A’dan Z’ye tüm detayları ile karşılıyor. Bu ziyafete eşlik<br />

eden Izaka Terrace eğlencesi de aynı lezzetler kadar iddialı ve geceyi<br />

unutulmaz kılacak kalitede. 31 <strong>Aralık</strong> gecesi, tam da 2022’ye doğru<br />

geri sayım yaparken, geçen seneyi keyifli, yeni seneyi de eğlenceli ve<br />

mutlu bir şekilde karşılamak için her biri kendi repertuarları ve canlı<br />

performansları ile ses getiren 2 önemli isim Izaka Terrace sahnesinde<br />

yer alıyor; Hera Aslan ve Zeynep Özyılmazel…<br />

Yeni yılda<br />

sofralar<br />

çiçek<br />

açıyor<br />

Türk ve dünya mutfaklarından<br />

sunduğu en gözde tatlarla lezzet tutkunlarının iştahını kabartan<br />

Wish More <strong>Hotel</strong> İstanbul, yeni yıl heyecanının başladığı<br />

aralık ayına özel olarak sunduğu eşsiz lezzet önerisi ile<br />

yepyeni bir seneyi karşılamaya hazır. Kış mevsiminin olmazsa<br />

olmazlarından bal kabağı ile aromalandırılan mereng ve<br />

sofralarda çiçek açtıran melek otu ile harmanlanmış çikolata<br />

nanesi, kutlamalar sırasında misafirlerin keyfine keyif katacak.<br />

Sürpriz tatlarla her kutlamaya lezzet katan otel, yeni yıla özel,<br />

sıra dışı lezzetlerini keşfetmek isteyen misafirlerini, bu eşsiz<br />

deneyime davet ediyor.<br />

Hem<br />

termal<br />

keyfi hem<br />

Aslı Hünel<br />

ziyafeti<br />

Afyon’un tari<strong>hi</strong> kültüründen gelen izleri lüks ve konforla<br />

birleştiren NG Afyon, yılbaşına özel hazırladığı program ile<br />

misafirlerine müzik ziyafeti sunuyor. Muhteşem performansıyla<br />

Aslı Hünel’in sahne alacağı programla misafirlerine eğlenceyi<br />

yaşatacak olan NG Afyon, yeni yılı iyilik, yenilik ve tazelik ile<br />

karşılamak isteyenler için de birçok seçenek sunuyor. Masaj ve<br />

spa uygulamalarından Deluxe odalarda termal keyfine kadar<br />

ayrıcalıklı <strong>hi</strong>zmetleriyle konuklarına lüks termal wellness<br />

deneyimi yaşatan NG Afyon, yeni yıla sağlıklı ve keyifli bir<br />

başlangıç yapmak isteyen konuklarını bekliyor. Tüm yeni yıl<br />

aktivitelerini misafirlerini gönül rahatlığıyla ağırlamak adına<br />

<strong>hi</strong>jyen ve sosyal mesafe kuralları çerçevesinde planlayan NG<br />

Afyon, usta şeflerin hazırladığı yeni yıl yemeği ile misafirlerini<br />

eşsiz lezzetlerle buluşturacak. “İyi Hisset” mottosuyla termal<br />

turizmde örnek gösterilen bir <strong>hi</strong>zmet sunan otel, yeni yılda da<br />

misafirlerini şehrin gürültü ve kalabalığından uzak ailecek eşsiz<br />

bir deneyim yaşamaya davet ediyor.<br />

Seçkin bir yeni<br />

yıl kutlaması<br />

Nişantaşı’nda konumlanan St. Regis İstanbul, yılbaşı kutlamaları<br />

için muhteşem seçenekler sunuyor. Beş yıldızlı otel, Executive Chef<br />

Mehmet Faruk Yardımcı yönetimindeki St. Regis Brasserie’de ve<br />

iki Michelin dünyaca ünlü şef Wolfgang Puck’ın ikonik restoranı<br />

Spago’da Executive Chef Bahadır Abul’un hazırladığı keyifli yılbaşı<br />

kutlama seçenekleriyle, şimdiden yeni yılınıza farklı bir renk getiriyor.<br />

Türk ve dünya mutfaklarını harmanlayan özel lezzetlerini sunduğu<br />

St. Regis Brasserie misafirlerini yılbaşına özel seçkin lezzetlerden<br />

oluşan bir menüyle ağırlıyor. Menüde geleneksel yılbaşı yemeği<br />

olan fırında <strong>hi</strong>ndiden, el yapımı yeni yıl çikolata seçeneklerine kadar<br />

birçok tat bulunuyor. Yemek menüsünün yanı sıra, yılbaşına özel<br />

olarak hazırlanan içecek menüsü de bu özel günün vazgeçilmez<br />

eşlikçisi olacak. Festival Sezonu’nu evinde ailesi ve sevdikleriyle<br />

geçirmek isteyip yemek hazırlamayı tercih etmeyenler için de, St.<br />

Regis İstanbul’un özel <strong>hi</strong>zmeti devreye giriyor. Restoranda özel olarak<br />

hazırlanan <strong>hi</strong>ndi siparişi 48 saat öncesinden vermek yeterli. Ağır<br />

ateşte pişmiş <strong>hi</strong>ndiyi zengin garnitür, sos ve tatlı seçenekleri ile teslim<br />

alınabiliyor.


92<br />

hotel restaurant<br />

& <strong>hi</strong>-<strong>tech</strong><br />

yeni mekan<br />

İstanbul ve Karaköy’ün sembollerinden biri olan, Türk mutfağı ve misafirperverliğini, Batılı mutfak kültürü ve<br />

mimarisiyle buluşturan Tari<strong>hi</strong> Liman Lokantası, D.ream çatısı altında yeni ismi Liman İstanbul ile Galataport<br />

İstanbul’da yeniden kapılarını açtı.<br />

Menüsü her yörenin, her bölgenin en iyi<br />

malzemeleri kullanılarak oluşturulan<br />

Liman İstanbul’da “Hatay Usulü<br />

Cevizli Muhammara” ve “Antep Fıstıklı<br />

Rafik”in de içinde bulunduğu enfes mezeler,<br />

geçmişten günümüze bir Liman klasiği<br />

olmuş imza lezzet “Bademli Patlıcanlı<br />

Pilav”, “Deniz Mahsullü Sac Tava” ve “Cağ<br />

Kebabı” gibi eşsiz lezzetler yer alıyor.<br />

TARIHI LIMAN LOKANTASI<br />

YENI ISMI LIMAN İSTANBUL ILE<br />

GALATAPORT’TA<br />

Detaylarında geçmişe saygı var<br />

Geçmişten gelen ruhun korunduğu<br />

dekorasyonunda kullanılan renklerle sıcak<br />

ve samimi bir atmoster sunan Liman<br />

İstanbul, pirinç, kadife gibi malzeme<br />

detaylarıyla da geçmişe saygı duruşunda<br />

bulunarak günümüz şıklığını yansıtıyor.<br />

1940’ların art deco mimarisinden<br />

esinlenerek modern dokunuşların eklendiği<br />

Liman İstanbul beyaz masa örtüleriyle,<br />

sunumda kullanılan bakır sahan ve bakır<br />

tavalarıyla müdavimlerinin özlediği, yeni<br />

keşfedecek olanların ise vazgeçemeyeceği<br />

bir deneyim yaşatıyor.<br />

1940’larda Mimar Rebii Gorbon’un birinci gelen projesi sonucunda Karaköy<br />

Yolcu Salonu'nun üst katında açılan Liman Lokantası, o tarihten itibaren<br />

misafirleri ve müdavimleriyle çok kuvvetli bir bağ kurdu. Eşsiz <strong>hi</strong>zmeti,<br />

hafızalara yer eden lezzetleri ve sunum kalitesiyle Karaköy’ün ve şehrin<br />

her daim akıllarda kalan sembollerinden biri olan Liman, Türk mutfağı ve<br />

misafirperverliğini, batılı bir sunum, mimari ve mutfak anlayışıyla başarıyla<br />

bütünleştirerek dünyaya sundu. Uzayan iş yemeklerinin, yemek sonrası gece<br />

boyu süren keyifli sohbetlere tanıklık eden mekan, İbra<strong>hi</strong>m Çallı, Yahya Kemal<br />

Beyatlı gibi birçok sanatçının da uğrak noktasıydı.


94<br />

hotel restaurant<br />

& <strong>hi</strong>-<strong>tech</strong><br />

yeni mekanlar<br />

Ali Ocakbaşı,<br />

Suadiye’de<br />

Ali Ocakbaşı; Gümüşsuyu, Karaköy, Kuruçeşmenin ardından lokasyonlarına bir yenisini<br />

daha ekleyerek Anadolu Yakası’ndaki ilk şubesini Suadiye’de açtı. Adalar manzarasına<br />

eşlik eden muhteşem günbatımı manzarası ve eşsiz lezzetleri ile sadece damakta<br />

değil, anılarda da unutulmaz anlara imza atmaya aday mekan, “Ocakbaşı olmadan<br />

kebabın tadı çıkmaz, mezesiz olmaz” diyenler için unutulmaz bir kebap deneyimi vaat<br />

ediyor. Kebabın vazgeçilmez eşlikçileri arasında yer alan mezeler, mevsimsel ve yöresel<br />

ürünler ile hazırlanıyor, mevsimine göre her dönem yeni mezeler, yeni lezzetler menüde<br />

yerini alıyor. Mevsimsellik kadar yerel malzemeye de önem veren Ali Ocakbaşı, tüm<br />

şubelerinde olduğu gibi Suadiye’de de Kırklareli Kıvırcık Kuzusu, Antakya Tuzlu Yoğurdu,<br />

Erzincan Tulum Peyniri gibi coğrafi işaretli birçok ürüne menüsünde yer veriyor. Ayrıca<br />

kadın üreticiler ve kooperatifleri de destekleyen Ali Ocakbaşı, iç ve dış denetimlerle<br />

kazandığı Güvenli Turizm Sertifikası ile misafirlerine güvenilir <strong>hi</strong>zmet sunuyor. Ali<br />

Ocakbaşı şubelerinde başlayan Sorumlu Restoran Hareketi projesi Suadiye şubesinde de<br />

uygulanıyor. Bu kapsamda işletmenin enerjisi yenilenebilir enerji kaynaklarından tedarik<br />

ediliyor, tüm atıklar ayrıştırılıyor ve geri dönüşüme kazandırılıyor.<br />

28’inci<br />

restoranıyla<br />

Riyad’da<br />

Türkiye’de olduğu kadar dünyanın<br />

önemli yeme-içme merkezlerinde<br />

açtığı restoranlarla misafirlerine sıra dışı bir deneyim sunan Nusr-Et markası 15 Kasım<br />

tari<strong>hi</strong>nde 28’inci restoranıyla Riyad’da görkemli bir açılışa imza attı. En son Londra’da<br />

rekor sayıda misafir ağırlayan ve üstün başarı ile İngiliz yeme-içme tutkunlarına<br />

ayrıcalıklı bir deneyim sunan markanın Riyad’da açılan 200 kişi kapasiteli yeni restoranı<br />

Riyad’ın en prestijli lokasyonlarından U Walk’ta yer alıyor. Nusr-Et restoranlarının<br />

önemli simgelerinden “Açık Mutfak” ve sergileme tezgahı ile ultra premium steakhouse<br />

menü içeriğinin yanı sıra taze sıkım meyve suları ile hazırlanan imza mocktail’ler<br />

Riyad menüsünün öne çıkan lezzetleri arasında dikkat çekiyor. Özel pişirme teknikleri<br />

kullanılarak hazırlanan en kaliteli et seçkileri, yaratıcı yemek sunumları ile sıra dışı<br />

bir deneyim sunan restoran, misafirlerini lezzetli bir gastronomi yolculuğuna davet<br />

ediyor. Yaratıcılığın kültürel deneyimle buluştuğu 24 ayar altın kaplama lezzetler de yeni<br />

restoranın menüsünde öne çıkan detaylar arasında.<br />

BigChefs,<br />

Galataport’ta<br />

Sıcak atmosferi, misafirlerini evinde<br />

<strong>hi</strong>ssettiren servis anlayışı ve damaklarda<br />

iz bırakan lezzetleriyle, bulunduğu tüm<br />

lokasyonların vazgeçilmez buluşma<br />

noktası haline gelen BigChefs, yeni<br />

şubeleriyle büyümeye devam ediyor.<br />

64’üncü şubesini Galataport’ta<br />

açan Türkiye’nin önde gelen cafe/<br />

brasserie zincir markası, Tari<strong>hi</strong><br />

Yarımada’nın büyüleyici manzarası<br />

eşliğinde misafirlerini ağırlıyor. Cruise<br />

gemilerinin ziyaret merkezi Karaköy’de<br />

deniz kenarında yer alan konumu ile<br />

misafirlerine hem açık hem de kapalı<br />

alanda keyifli vakit geçirme imkânı sunan<br />

mekan, yaklaşık 180 kişilik oturma<br />

alanına sa<strong>hi</strong>p. Misafirlerini yeni lezzet ve<br />

yeni deneyimlerle karşılayan BigChefs<br />

Galataport menüsünde premium ürünlere<br />

de yer veriyor. Keşfedecek yeni tatlar<br />

arayanlar için eşsiz alternatifler sunan<br />

menüde, leziz et çeşitlerinden kocaman<br />

burgerlere, çıtır çıtır salatalardan çeşit<br />

çeşit pizzalara, özenle hazırlanan deniz<br />

mahsullerinden tadına doyulmaz tatlılara<br />

kadar pek çok seçenek bulunuyor.<br />

Menünün dikkat çeken premium<br />

ürünleri arasında ise, ağır ateşte pişen ve<br />

fırınlanmış taze patates ve sarımsak konfit<br />

ile servis edilen Osso Buco, sebze türlüsü<br />

ve köz patlıcanlı keşkeğin eşlik ettiği<br />

Kuzu İncik Konfit, polenta, kuşkonmaz,<br />

kavrulmuş susam ve ızgara pack choi ile<br />

sunulan Teriyaki Glaze Dana Kaburga gibi<br />

birbirinden özel lezzetler yer alıyor.


The Populist<br />

İyi yemek, iyi müzik,%100 eğlence<br />

Altı yılı aşkın süredir Yapı Kredi bomontiada’da şehrin eğlence trendlerine yön veren<br />

ve misafirlerine iyi yemek, iyi müzik ve %100 eğlence deneyimi yaşatan The Populist,<br />

Galataport İstanbul’da açıldı. 550 metrekarelik alanda <strong>hi</strong>zmet vermeye başlayan<br />

mekan, Boğaz’ın tüm karakteristik unsurlarını bir araya getiren muhteşem görüntüsü<br />

ile misafirlerine İstanbul’un en iyi manzarasını deneyimleme imkanı sunuyor. 300 kişi<br />

kapasiteli roof’u, 360 derece deniz manzaralı terası, küçük gruplara özel tasarlanan<br />

alanları ve bistro masa konseptleriyle şehrin en trend sosyalleşme mekanı olan The<br />

Populist, sa<strong>hi</strong>plendiği iyi yemek mottosunu klasik imza lezzetlerine eşlik eden yeni<br />

tatlarla sürekli zenginleştiriyor. Mekanın güçlü menüsünde yer alan taş fırın lezzetler, iki<br />

dilim arasında, tütsülenmiş tatlar, ana yemek ve başlangıçlar gibi, menüye yeni eklenen<br />

Meksika mutfağının kült lezzeti Taco da lezzetseverlerle buluşmaya hazırlanıyor.<br />

Şık ve konforlu<br />

Cavali Lounge<br />

Şık ve konforlu ambiyansı, günün her<br />

saatine uygun damakta iz bırakan<br />

zengin menüsü, imza kokteyllere<br />

sa<strong>hi</strong>p barı, fırın ve tatlı ürünlerinin<br />

yer aldığı her yaştan misafirine <strong>hi</strong>tap eden eğlence konsepti<br />

ile şehrin gözde mekanı Cavali Lounge Maslak’ta <strong>hi</strong>zmete<br />

girdi. 100 kişilik kapasitesiyle haftanın 7 günü misafirlerine<br />

adeta bir masal yaşatan mekan, lüks ve konforun buluştuğu<br />

mimarisi, dünya mutfaklarından Türk mutfağına enfes<br />

lezzetlere sa<strong>hi</strong>p zengin menüsü, ağırladığı her yaştan misafirinin<br />

uzun süre keyifli vakit geçirmesini sağlayan eğlence alternatifleri<br />

ve profesyonel servis anlayışı ile vazgeçilmez deneyimler sunuyor.<br />

Adından aldığı ilhamla lezzetin tadını ve hazzını yaşatan mekanın<br />

menüsünde, dünya mutfağından seçkin lezzetler, pizza çeşitleri,<br />

Eğlence dünyasına<br />

si<strong>hi</strong>rli dokunuş<br />

Maslak 1453’te önceki ay kapılarını açan<br />

Ca<strong>hi</strong>de Palazzo, eğlencenin yepyeni<br />

boyutuyla başka dünyanın kapılarını<br />

aralıyor. Dikkat çekici mimarisiyle göz<br />

kamaştıran mekan, 3 bin 500 metrekare<br />

bir alanda konumlanan, dış alandan içeriye<br />

kadar göz kamaştıran heykellerle donatılan<br />

ve her bir detayı ince elenip sık dokunan<br />

mekanın mimarisi, ışıltılı detaylarla<br />

birleşerek kendini sarayda <strong>hi</strong>ssettiriyor.<br />

Hem gösterişli hem de sofistike<br />

mimarisinin yanı sıra haftanın belirli günleri<br />

ünlü sanatçıların sahne performansıyla<br />

ruha dokunan mekan, menüsüyle de<br />

damaklarda iz bırakıyor. Türk ve dünya<br />

mutfağından izler taşıyan menü hem<br />

a la carte hem de fiks seçenekleriyle<br />

misafirlerin beğenisine sunuluyor.<br />

kömür ateşinde enfes kırmızı et seçenekleri, sağlığına ve formuna<br />

dikkat edenler için salata, diyet ve vegan menüsü, taze balık<br />

ve tavuk menüleri, fastfood ve atıştırmalık severler için zengin<br />

alternatifler, minik kahramanlar için çocuk menüsü ve daha fazlası<br />

adeta bir lezzet senfonisi yaşatıyor.


96<br />

hotel restaurant<br />

& <strong>hi</strong>-<strong>tech</strong><br />

yeni mekanlar<br />

Vegan menü<br />

sunan ilk kebap<br />

restoranı<br />

Köşebaşı<br />

İstanbul’u kebap kültürüyle tanıştıran marka<br />

olan Köşebaşı, son dönemde dünyada ve<br />

Türkiye’de yükselen bir trend olan vegan<br />

beslenme trendini lezzetini, tarifini, orijinalliğini<br />

bozmadan menülerine yansıtıyor. Kebap<br />

konusundaki uzmanlığıyla Anadolu’nun mutfak<br />

kültürünü sürdürülebilir bir yemek anlayışıyla<br />

İstanbullularla buluşturan restoran, iklim krizinin<br />

de etkisiyle önemi gittikçe artan vegan beslenme<br />

konusunda özel reçetelerle hazırlanmış menüler<br />

sunuyor. Mekanın mutfak ekibi tarafından özenle<br />

hazırlanan menüde enginar, üzümlü ıspanak,<br />

söğürme gibi başlangıçlardan Gavurdağı ve Toros<br />

salataya, sebzeli pide ve lahmacundan satır<br />

kebaba kadar geniş lezzet seçenekleri bulunuyor.<br />

Türkiye’deki 10. şubesini Bodrum Bitez’de açan<br />

mekan, Bitez şubesi de da<strong>hi</strong>l olmak üzere tüm<br />

şubelerinde Vegan menü bulunuyor.<br />

D.ream 12 markasıyla<br />

Galataport’ta<br />

Uluslararası ortaklıkları, dünya çapında örnek bir başarıya ulaşmış markalarıyla ve geliştirdiği<br />

farklı gastronomi deneyimleri ile birçok başarıya imza atan Doğuş Yeme-İçme Turizm<br />

Perakende Grubu Yönetim Kurulu Başkan Yardımcısı Umut Özkanca yaptığı açıklamada<br />

“Yeme-içme sektöründe kurumsal bir yapılanma oluşturmak ve sektöre yeni bir vizyon<br />

getirmek amacıyla 2012 yılında kurulan D.ream grubu bildiğiniz gibi bugün yeme-içme<br />

sektörünün lideri. Türkiye’de ve global arenada hızla büyümeye devam eden grubumuz 16<br />

ülkede 42 farklı markası ve 149 restoranıyla gastronomi tutkunlarına sıra dışı konseptler<br />

ve farklı deneyimler sunuyor. Şimdi, 200 yıl aradan sonra Boğaz’ın en özel sa<strong>hi</strong>l şeridini<br />

yeniden İstanbullular ile buluşturan, Karaköy’ün tari<strong>hi</strong> dokusuyla, sanat, alışveriş, turizm,<br />

liman kültürü, çalışma hayatı ve gastronominin bir araya geldiği Galataport İstanbul’da 12<br />

markamızla birlikte yer almanın gururunu yaşıyoruz.” dedi. Galataport İstanbul’da yer alacak<br />

markalar arasında; Karaköy ile özdeşleşmiş bir tari<strong>hi</strong> mirası, bir geleneği D.ream Grubu<br />

olarak tekrar şehrin hafızasına kazandıran Liman İstanbul, şehrin İtalyanları Mezzaluna ve<br />

Gina, Londra’nın ödüllü Japon restoranı Roka, Bodrum’un maviliklerini tabaklarına taşıyan<br />

Sait, <strong>hi</strong>kayesi küçücük bir kasap dükkanıyla başlayıp bugün en popüler restoranlar arasında<br />

yerini alan Günaydın, ilk şubesini Galataport İstanbul’da açan Anadolu lezzetlerinin en iyi<br />

temsilcilerinden olmaya aday HaBupide ve Nusr-Et'in lezzet ve <strong>hi</strong>zmet kültürünü burger<br />

konseptine taşıyan SaltBae gibi birbirinden önemli isimler yer alıyor.<br />

Yepyeni<br />

performans merkezi<br />

Donkey<br />

Anadolu Yakası’nın yepyeni performans merkezi Donkey, haftanın üç<br />

günü gerçekleşen performansları ve enfes kokteylleriyle Suadiye’de<br />

<strong>hi</strong>zmete girdi. Bağdat Caddesi’nin popüler lokasyonlarından Suadiye’nin<br />

eğlence mekanları arasında yerini alan mekan, şehrin dinamizmini canlı<br />

müzik performansları ile yakalıyor. İstanbul’un dinamizmini yansıtan<br />

atmosferi, enfes kokteyller sunduğu barı ve canlı performansları ile<br />

Donkey, misafirlerini lezzet ve eğlence dolu buluşmalara davet ediyor.<br />

Eğlence denince akla gelen ilk gruplardan Yol Project’in her Cumartesi; her<br />

Çarşamba ilginç şovlar, stand-up gösterileriyle Metin Zakoğlu ile Komik<br />

Gazino ve her Cuma genç müzisyen Sera Tübek sahne alacağı Donkey’de<br />

sevenleriyle buluşacak.


98<br />

hotel restaurant<br />

& <strong>hi</strong>-<strong>tech</strong><br />

<strong>hi</strong>jyen<br />

TEMIZLIKTE ÇIĞIR AÇAN TEKNOLOJI<br />

KÄRCHER, BR 30/1 BATARYALI<br />

ZEMIN TEMIZLEME MAKINESI<br />

Alman temizlik teknolojileri devi Kärcher, BR 30/1 şarjlı zemin temizleme makinesi ile diş<br />

klinikleri, restoranlar, oteller, kuaförler, mağazalar, muayenehaneler ve eczaneler gibi<br />

<strong>hi</strong>jyen açısından en çok hassasiyet gösterilen alanlardaki ihtiyaçlara kusursuz cevap veriyor.<br />

Alman temizlik teknolojileri devi<br />

Kärcher, BR 30/1 bataryalı<br />

zemin temizleme makinesi ile<br />

oteller, okullar, (diş klinikleri, doctor<br />

muayenehaneleri, kuaför) gibi küçük<br />

işletmelerde <strong>hi</strong>jyen açısından en çok<br />

hassasiyet gösterilen alanlardaki<br />

ihtiyaçlara kusursuz cevap veriyor.<br />

Kärcher’ın batarya ile çalışan zemin<br />

temizleme makinesi ses çıkarmayan<br />

özelliği ile klasik paspas sistemi ile<br />

çalışanlar için de ideal.<br />

Manuel zemin temizliğinde çıtayı<br />

yükseltti<br />

Temizlik yapanlar için manuel zemin<br />

temizliği oldukça yorucu bir iş olma<br />

özelliği taşıyor. Kärcher BR 30/1 ile<br />

temizlik avantajını tek bir makinede<br />

birleştirerek, kullanıcılarını zorluktan<br />

kurtarıyor. Ön süpürme işlevine sa<strong>hi</strong>p<br />

olan zemin temizleyici kaba kir ve saçlar<br />

için temizleme süresini yüzde 50’ye<br />

kadar azaltıyor. 2 döner silindir (500<br />

veya 600 rpm) ve 40 40 g/cm² temas<br />

basıncı, manuel temzilemeye kıyasla<br />

önemli ölçüde fark oluşturuyor. BR 30/1<br />

ile zemin dezenfeksiyonun sayesinde<br />

yüksek düzeyde <strong>hi</strong>jyen sağlarken, kirli<br />

suyu otomatik olarak toplama özelliği ile<br />

enfeksiyon riskini de minimum indiriyor.<br />

Manuel kullanım ile temizlenen<br />

ortamların yüzeyleri 5-10 dakika süreyle<br />

nemli kalırken, BR 30/1 ile temizlenen<br />

zeminler manuel zemin temizliğine<br />

göre yüzde 60 oranında daha hızlı<br />

kuruyarak yüzeylerde kayma riskini<br />

ortadan kaldırıyor. 55 dB(A)'lik düşük<br />

ses seviyesi sayesinde, halka açık<br />

yerlerde de kimseyi rahatsız etmeden<br />

kullanılabilen cihaz, bataryalı olduğu<br />

için kablo derdine de son veriyor. 40<br />

dakikalık kısa şarj süresi veya batarya<br />

değişimi ile bir saatlik yüksek çalışma<br />

süresi, sorunsuz iş süreçleri sağlayan<br />

BR 30/1, profesyonel kullanıcılar için<br />

sürekli kullanıma uygun tasarlanmış<br />

bulunuyor.Günlük kullanım için de<br />

avantajlı olan cihaz, sağlamlığı ve uzun<br />

ömürlü motoru ile de ön plana çıkıyor.


100<br />

hotel restaurant<br />

& <strong>hi</strong>-<strong>tech</strong><br />

dekorasyon<br />

ATRA KOLTUK ILE<br />

DEMOKRATIK TASARIM<br />

YOLCULUĞU BAŞLIYOR…<br />

Hayatın akışı içerisinde gerçekten ihtiyacımız olana odaklanan Tilia,<br />

demokratik tasarım yolculuğunu Atra Koltuk ile başlattı.<br />

Gövde ve iskeleti birbirinden<br />

ayrılabilen Atra Koltuk, Kilittaşı<br />

Design Kurucusu Kunter<br />

Şekercioğlu tarafından Tilia için<br />

tasarlandı ve dünya çapında önemli<br />

ödüllere layık görüldü. German<br />

Design Award’da Gold ödül alan<br />

Atra, iki parçalı yapısı göz önünde<br />

bulundurularak demokratik tasarım<br />

olarak nitelendirildi. Markanın<br />

dünyaya ve insan duyarlı vizyonunun<br />

bir yansıması olan bu yeni koltuk ardı<br />

sıra gelen tasarımlar için de ilham<br />

kaynağı oldu. Atra ile başlayan Tilia<br />

dönüşümüne ortak olmaları için basın<br />

mensuplarını davet eden marka,<br />

Kunter Şekercioğlu ev sa<strong>hi</strong>pliğinde 11<br />

Kasım Perşembe günü Soho House’da<br />

misafirlerini ağırladı. Brunch’ın<br />

gündeminde demokratik tasarım,<br />

malzeme ve Tilia’nın değerleri vardı.<br />

Kunter Şekercioğlu önderliğindeki<br />

Kilittaşı Design tarafından tasarlanan<br />

Atra koltuğu deneyimleme fırsatı bulan<br />

basın mensupları, tasarım yolculuğunu<br />

ve Tilia’nın dönüşüm hedeflerini marka<br />

yetkililerinden dinledi.<br />

Savaş: “Atra ile değişimi başlattık’’<br />

Firma ortaklarından Burak Savaş,<br />

yaptığı açılış konuşmasında markanın<br />

köklü geçmişini ve değişen vizyonunu<br />

davetliler ile paylaştı. Genç neslin<br />

yöneticiliği ile dünyayı daha yakından<br />

takip eden bir marka olma yolunda<br />

ilerlediklerini dile getiren Savaş,<br />

özellikle yurt dışındaki iş birlikleri,<br />

üretim yöntemleri ve çevreye duyarlılık<br />

gösterdikleri değişim süreci üzerinde<br />

durdu. Bilal Savaş ise değişen marka<br />

vizyonunu tasarım yönünden ele alarak<br />

Atra Koltuk ile ilgili başarılarını şu<br />

şekilde aktardı: “


Tilia’nın Soho House’ta düzenlediği brunch’ta<br />

markanın Türkiye Pazarlama Müdürü Soner<br />

Başbay, yeni tasarlanan ürünlerin piyasada<br />

oluşturduğu olumlu etkiyi aktardı. Soru cevap<br />

şeklinde ilerleyen samimi davette brunch’a<br />

katılan davetliler, Tilia markasını<br />

yakından tanıma ve ürünler<br />

hakkında bilgi sa<strong>hi</strong>bi olma<br />

fırsatı buldu.<br />

Dünya tasarım trendleri ve<br />

değerlerini yansıtan Atra Koltuk,<br />

Kunter Şekercioğlu’nun markamıza<br />

kazandırdığı en büyük değerlerden.<br />

Ana iskeletten ayrılarak değiştirilebilen<br />

oturma alanının getirdiği ulaşılabilirlik<br />

algısı ve çevre dostu bakış açısı ile<br />

öne çıkan Atra; German Design Award<br />

<strong>2021</strong> Gold (Excellent Product Design<br />

Gardening and Outdoor Living), iF<br />

Design Award 2020, Plus X Award 2020<br />

Tasarım Ödülü gibi prestijli ödüllere<br />

layık görüldü. Kazandığı ödüllerle<br />

dünya tasarım otoritelerinden tam not<br />

alan Atra Koltuk, markanın yenilenen<br />

vizyonuna da ışık tutuyor. 1963 yılından<br />

bu yana durmaksızın gelişen marka;<br />

dünyayı, tüketicisini ve değişen<br />

ihtiyaçları göz önünde bulundurarak<br />

yenilenmeye devam ediyor. Gelinen<br />

son noktada insana ve dünyaya saygılı,<br />

tasarımı, malzemesi ve ulaşılabilirliği<br />

ile üzerine düşünülmüş ürünler ortaya<br />

çıkıyor.”<br />

Şekercioğlu: “Demokratik tasarım<br />

sözü ödülden daha kıymetli”<br />

Tasarım süreçleri ve alınan ödüller<br />

hakkında konuşan Kunter Şekercioğlu<br />

ise, Atra ile hedeflerinden çok daha<br />

büyük bir dönüşüm oluşturduklarını<br />

aktardı. German Design Award<br />

Jürisi’nin değiştirilebilir oturma alanı<br />

ile Atra Koltuk’a atfettiği demokratik<br />

tasarım sözünün kendisi için ödülden<br />

daha kıymetli olduğunu aktaran<br />

Şekercioğlu, ürünün kalıcılığının<br />

sürdürülebilirlik açısından gerçek<br />

bir önem taşıdığını vurguladı. Plastik<br />

mobilya ile ilgili yanlış bir algı olduğunu<br />

dile getiren tasarımcı, kaliteli üretilen<br />

plastiğin pek çok malzemeye göre<br />

daha sürdürülebilir olduğunu sözlerine<br />

ekledi. “Plastik mobilya kaliteli bir<br />

şekilde üretildiğinde pek çok farklı<br />

malzemeden çok daha sürdürülebilir.<br />

Asıl problem kullanıp attığımız pet<br />

şişelerde.” sözleri ile kullanılan<br />

malzemenin kalitesi ve tasarım<br />

birleştiğinde uzun süre atılmayacak bir<br />

ürün ortaya çıktığını vurguladı.


102<br />

hotel restaurant<br />

& <strong>hi</strong>-<strong>tech</strong><br />

hotel-<strong>tech</strong><br />

ÇUKUROVA ISI,<br />

IHRACATTA<br />

HEDEF<br />

YÜKSELTEREK<br />

BÜYÜYOR<br />

Covid-19 salgınının tüm dünyada neden olduğu ekonomik krize rağmen ihracatını, yılın ilk üç<br />

çeyreğinde, geçen yılın aynı dönemine göre yüzde 20 oranında artıran Çukurova Isı, teknoloji<br />

yatırımları ve ihracat pazarlarını çeşitlendirme stratejileri doğrultusunda ihracatta hedef<br />

yükselterek büyümesini sürdürüyor.<br />

Salgının oluşturduğu ekonomik krizin<br />

dünyada son 40 yılda gerçekleşmiş<br />

ekonomik krizlerden çok daha büyük<br />

olduğunu ve 2020 yılında dünya ekonomisinin<br />

yüzde 4 küçüldüğünü vurgulayan Çukurova<br />

Isı Pazarlama Müdürü Osman Ünlü, salgının<br />

oluşturduğu şok etkisi nedeniyle ekonomide<br />

yaşanan daralmaya rağmen Çukurova<br />

Isı’nın ihracattaki büyümesini sürdürdüğünü<br />

açıkladı.<br />

Ünlü, sözlerine şöyle devam etti: “<strong>2021</strong> yılı<br />

Çukurova Isı’nın ihracattaki büyümesini<br />

sürdürdüğü bir yıl oldu. Gebze’de bulunan<br />

fabrikamızda, yüksek mühendislik anlayışıyla<br />

geliştirip, ileri teknolojiler ile ürettiğimiz<br />

ısıtıcılarımızı, bugün başta Almanya, İngiltere,<br />

Fransa, ABD, İsrail, Ürdün, Avusturya,<br />

Romanya, Azerbaycan, Danimarka, Hollanda<br />

olmak üzere 30’dan fazla ülkeye ihraç<br />

ediyoruz. İhracat yaptığımız pazarlardaki 30<br />

bayimiz ile hedef pazarlardaki potansiyeli en<br />

iyi şekilde değerlendirmeye odaklanıyoruz.<br />

“Roberts Gordon’ın Avrupa Üretim<br />

Üssü olduk”<br />

<strong>2021</strong>, dış pazarlardaki stratejimizi<br />

ve organizasyon yapımızı yeniden<br />

yapılandırdığımız ve aynı zamanda önemli<br />

stratejik işbirliklerine imza attığımız bir yıl<br />

oldu. 30 yılı aşkın bir süredir Türkiye ve Orta<br />

Doğu distribütörlüğünü sürdürdüğümüz<br />

Amerikan Roberts Gordon LLC firması ile<br />

yılın üçüncü çeyreğinde Blackheat markalı<br />

borulu radyant ısıtma sistemlerinin imalatına<br />

yönelik lisans anlaşması imzaladık. Bu<br />

anlaşmayla birlikte daha önce ABD’den<br />

ithal ettiğimiz Blackheat Borulu Radyant<br />

Isıtma sistemlerini, Roberts-Gordon<br />

lisansıyla Gebze’deki fabrikamızda üretip;<br />

AB ülkelerinin tamamına, İngiltere’ye ve<br />

Türkiye’nin çevresindeki ülkelere ihraç<br />

etme hakkını elde ettik. Kısacası Roberts<br />

Gordon’ın “Avrupa Üretim Üssü” olduk.<br />

Ancak biz önümüzdeki beş yıllık süreçte<br />

iş birliğimizin kapsamını hem ürün hem<br />

de miktar bazında genişleterek, Çukurova<br />

Isı’yı ve dolayısıyla da ülkemizi, bu alanda<br />

sadece Roberts-Gordon’un “Avrupa Üretim<br />

Üssü” değil, bunun da ötesinde dünyanın<br />

üretim üslerinden biri yapmayı hedefliyoruz.<br />

Bu kapsamda Gebze’de bulunan tesisimizi<br />

Çukurova Isı, yetkili servislerinin daha<br />

yüksek performansla müşteri taleplerini<br />

karşılamaları amacıyla geliştirdiği<br />

“Çukurova Smart” yazılımı ile servis<br />

kalitesini bir üst noktaya taşıyor. Ülke<br />

genelindeki yaygın servis ağı ile kusursuz<br />

müşteri memnuniyeti sunmayı hedefleyen<br />

Çukurova Isı, müşteri memnuniyetini en<br />

üst seviyeye taşıyacak olan “Çukurova<br />

Smart” yazılımı ile aynı zamanda servis<br />

ve bayi memnuniyetini de artırmayı<br />

hedefliyor. Modern bilişim teknolojilerinin<br />

gereksinimlerini karşılamak üzere dizayn<br />

edilen ve kullanıcı dostu bir ara yüze<br />

sa<strong>hi</strong>p olan “Çukurova Smart” programına,<br />

servis.cukurovaisi.com adresi üzerinden;<br />

masaüstü bilgisayar veya laptoplardan<br />

erişim sağlanabileceği gibi mobil<br />

2,5 kat büyütme kararı aldık. 35 milyon<br />

değerinde ki fabrika yatırımımızın inşaat<br />

ruhsatını aldık. 2022 yılı sonuna kadar projeyi<br />

tamamlamayı planlıyoruz” dedi. Osman Ünlü,<br />

Türkiye’nin global markası olma yolunda<br />

emin adımlarla ilerlediklerini de sözlerine<br />

ekledi.<br />

Yetkili<br />

servislerine<br />

mobil<br />

destek<br />

Çukurova<br />

Smart<br />

uygulaması ile internetin olduğu herhangi<br />

bir yerden tablet ve akıllı telefon gibi mobil<br />

cihazlardan da sisteme giriş yapmak<br />

mümkün. Yetkili servisler için interaktif<br />

bir rehber niteliğinde olan program<br />

üzerinden; müşteri bilgileri ve müşteriye<br />

ait servis geçmişine, garanti sürelerine,<br />

ürün ve yedek parça bilgilerine kolayca<br />

erişim sağlanabiliyor. Ayrıca 5 adımda<br />

arıza formu doldurulabiliyor ve garanti<br />

takibi yapılabiliyor. Çukurova Smart, mobil<br />

desteğin yanı sıra tüm ürün gruplarına<br />

ilişkin parça ve işçilik fiyatlarının, teknik<br />

bilgilerin, broşürlerin, videoların ve<br />

ürün eğitimlerinin de da<strong>hi</strong>l olduğu 'bilgi<br />

kütüphanesi'ni de bünyesinde barındırıyor.<br />

Sistem üzerinden; bayi içi mesajlaşma,<br />

anket ve raporlama da yapılabiliyor.


YIĞIT MUNGAN<br />

“POZITIF GERI DÖNÜŞLER<br />

SONUCUNDA EEC’DE KARAR KILDIK”<br />

Kaliteli uyku sunma hedefiyle 1974’te<br />

temellerini atarak bugün Türkiye’nin<br />

en bilinen yatak markası haline<br />

gelen Yatsan, İzmir’de toplam 60 bin<br />

metrekarelik açık alana kurulu 22 bin<br />

metrekare kapalı alana sa<strong>hi</strong>p tesisinde<br />

vardiyalı 600 personeliyle 7/24 yatak<br />

üretimi gerçekleştiriyor. Yatsan İzmir<br />

Fabrikası Çevre Mühendisi ISG Uzmanı<br />

Yiğit Mungan ile yangın güvenliğini<br />

konuştuk. Mungan, yangın algılama<br />

sistemlerinin kurulumundaki izlenimlerini<br />

ve sistemle ilgili deneyimlerini paylaştı.<br />

“Amacımız fabrikamızda olmayan<br />

bir sistemi hayata geçirmekti”<br />

Tekstil alanında faaliyet göstermeleri<br />

sebebiyle hassas bir seçim süreci<br />

yürüttüklerini ve referans güveni ile<br />

ilerlediklerini anlatan Mungan, “Çalışmaya<br />

başlamadan önce tereddüt ettiğimiz<br />

noktalar, kafamızda soru işaretleri vardı.<br />

Amacımız fabrikamızda olmayan bir<br />

sistemi hayata geçirmekti. Büyük bir<br />

sistem kurduğumuz için bu operasyonun<br />

işleyişi nasıl yapılacak şeklinde<br />

endişelerimiz vardı. İlgili firmalardan<br />

teklifler topladık, çeşitli aşamalardan<br />

geçtik ve alternatiflerimizi ikiye indirdik.<br />

Yönetimimizin Vestel'i tanıması sebebiyle<br />

ve onlardan da gelen pozitif geri dönüşler<br />

sonucunda EEC’de karar kıldık” dedi.<br />

“Yangın algılama sistemimiz<br />

gözümüz ve burnumuz gibi”<br />

Kurulum aşamasında tesislerine özel<br />

mühendislik çalışmalarının faydalarını<br />

gördüklerinden bahseden Mungan<br />

şöyle devam etti: “Proje başladığı andan<br />

itibaren kurulum ekiplerinin yaptığı<br />

çalışmalar, SIEMENS ve diğer ürünlerin<br />

profesyonelliği ve kalitesi içimizdeki<br />

endişeleri giderdi. Ortaya kaliteli bir sonuç<br />

çıktı. Şu anda yangın algılama sistemimiz<br />

gözümüz ve burnumuz gibi 7/24 <strong>hi</strong>zmet<br />

veriyor” dedi.<br />

Fabrika çevresindeki risklere karşı<br />

da güvende <strong>hi</strong>ssettiklerini söyleyen<br />

Mungan, “Xtralis OSID Açık Alan Duman<br />

Algılama dedektörlerimiz ve hava çekmeli<br />

dedektörlerimiz depolarımızda ana<br />

sistemle uyumlu bir şekilde çalışıyor.<br />

Fabrikamızın etrafındaki fazla sayıdaki<br />

tarlalarda yakılan anızlar, bizi bir iç<br />

yangından daha çok korkutan şeylerdir.<br />

Çünkü o tarla yangınının olası bir poyraz<br />

durumunda fabrikamıza sıçrama olasılığı<br />

çok yüksektir. Komşu fabrikalardan bu<br />

yüzden mal kayıpları yaşayanlar oldu.<br />

Komşumuzda çıkan bir yangından OSID<br />

dedektörlerimizin alarma geçmesiyle<br />

haberdar olduk. Başka bir sefer ise<br />

sevkiyat deposundaki hava çekmeli<br />

dedektörlerin erken algılama özelliği<br />

sayesinde sıçrama durumunu engelledik.<br />

Bu bizim için büyük bir avantaj. Yangın<br />

ihbar sistemimizin hem kendimize hem<br />

etrafımıza çok faydası oluyor” sözleriyle<br />

deneyimlerini aktardı.<br />

“Ürünlerin özellikleri<br />

beklentilerimizi tam olarak<br />

karşılıyor”<br />

Erken tespitin çok önemli olduğunu<br />

belirterek, “Sistemin cevap verme hızını<br />

çok beğendik “ diyen Mungan cihazların<br />

verimini korumak için bakım sözleşmesi<br />

yaptıklarını da söyledi. Sistemin<br />

genişleyebilir özellikte olmasından<br />

memnun olduklarını aktaran Mungan<br />

“Ürünlerin özellikleri beklentilerimizi tam<br />

olarak karşılıyor. Cihazlar esnek olduğu<br />

için biz 1 istiyorsak bize 1 veriyor, ileride 5<br />

istemeye kalksak cihaz onu da verebiliyor.<br />

Sonuçta bunlar sorunsuz bir şekilde,<br />

entegre olarak çalışan sistemler” dedi.<br />

Yiğit Mungan, “EEC ile çalışırken <strong>hi</strong>çbir<br />

sıkıntınız olmayacağını söyleyebilirim.<br />

Hızlı, kolay, doğru ve güncel destek<br />

alabilmemiz bizim için en büyük<br />

faydadır” sözleriyle çözüm ortağı ile ilgili<br />

yorumlarını paylaştı.


104<br />

hotel restaurant<br />

& <strong>hi</strong>-<strong>tech</strong><br />

ürünler<br />

Güvenlik ve su<br />

tasarrufu bir arada<br />

Artema’nın Root armatür koleksiyonu, form, renk ve boyut<br />

çeşitliliğiyle, hayal edilen banyo tasarımlarının önemli bir<br />

tamamlayıcısı oluyor. Koleksiyondaki ankastre ürünler ise<br />

soğuk kış aylarında termostatik özelliğiyle dikkat çekiyor. Krom,<br />

altın, bakır veya fırçalı nikel renk seçenekleriyle tasarlanan<br />

Root’un ankastre duş ve banyo bataryaları, güvenlik ve su<br />

tasarrufunu bir arada sunuyor. İstenilen sıcaklıkta duş yapma<br />

keyfi sunan termostatik bataryalar, aynı zamanda bu sıcaklığın<br />

her duş deneyiminde korunmasını sağlıyor. Sıcak ve soğuk<br />

suyun hassasiyetle karıştırıldığı Root termostatik bataryalar,<br />

suyun sıcaklığı veya basıncındaki değişiklikleri algılıyor. Yalın<br />

tasarım çizgisini yuvarlak hatlarla ortaya koyan Root Round<br />

ve köşeli formları tercih edenlere <strong>hi</strong>tap eden Root Square<br />

seçenekleri bulunan Artema Root koleksiyonu, duvar içine<br />

monte edilen kontrol ünitesi sayesinde duş alanında daha fazla<br />

yer oluşturuyor. Duvar üzerinde yalnızca rozet ve kumanda kolu<br />

olduğu için temizliği de kolaylaştırıyor.<br />

Lüks ve elegan<br />

seçimler<br />

Tekne ve yat tasarımlarında<br />

kullanılan ileri teknolojiyle artık<br />

tekneler de kullanıcılarının tıpkı<br />

evlerdeki gibi konforlu ve zevk<br />

sa<strong>hi</strong>bi bir yaşam sürülebilmesini<br />

sağlıyor. Hubb Interiors, hem<br />

yaşam alanları hem tekneler için kişiye özel koleksiyonlar üreten bir tekstil<br />

ve aksesuar markası. Sofra aksesuarlarından masaüstü grubuna, yatak odası<br />

tekstillerinden havlulara kadar yaşam alanlarına karakteristik dokunuşlarda<br />

bulunan her detaya dokunan Hubb Interiors, modern ve çağdaş bir çizgiye<br />

sa<strong>hi</strong>p. Hubb Interiors’ın hem ev hem de teknelere <strong>hi</strong>tap eden koleksiyonunda<br />

sofraya dair aksesuarlar, sofra enstrümanları ve tekstilleri, sunum ürünleri,<br />

gümüş ve altın kaplama aksesuarları, pirinç malzemeler karşımıza çıkarken<br />

nevresim takımları, havlular ve dekoratif yastıklar da tekstil serisini yansıtıyor.<br />

Markanın kurucusu Azize Mengi, ürün tasarımlarını kendisi gerçekleştiriyor<br />

ve kendi atölyesinde üretime alıyor. Her bir ürün kişiye özel olarak<br />

üretilebiliyor. Kişiye özel üretimi ulaşılabilir kılmaya çalışan Hubb Interiors,<br />

çağdaş ve modern bir çizgiye sa<strong>hi</strong>p.<br />

Otellerin ihtiyaçlarına<br />

yönelik anahtar<br />

teslim çözümler<br />

Son dönemde teknoloji yatırımlarına hız veren birçok otel, hem WiFi bağlantı<br />

kalitesini artırmak hem de bağlantı temelli <strong>hi</strong>zmetler konusunda deneyimi<br />

iyileştirmek adına dünyanın önde gelen ağ ve internet teknolojileri sağlayıcısı<br />

Zyxel Networks’ün çözümlerini tercih ediyor. Zyxel, kolay kurulum ve yönetim<br />

imkânı sunan Nebula ürün ailesi kapsamında; access point, switch ve güvenlik<br />

çözümleriyle uçtan uca geniş ürün seçenekleri ile dikkat çekiyor. Zyxel’in<br />

yenilikçi çözümleri, otel ve konaklama sektöründeki firmaların ağ iletişimini<br />

dünya standartlarında, yüksek hız, gelişmiş güvenlik ve esnek yönetilebilirlikle<br />

gerçekleştirmelerine olanak tanıyor. Son bir yıl içinde çözüm ortaklarıyla<br />

birlikte Adalya Elit Lara Otel, Adrina Termal Health & Spa <strong>Hotel</strong> gibi otellere<br />

özel projeler geliştiren Zyxel, konaklama sektöründeki projeleriyle adından<br />

sıkça söz ettiriyor. Zyxel tarafından sunulan ürün ve çözümler sektörde birçok<br />

farklı amaçla kullanılabiliyor.<br />

Dikkat çekici yeni nesil soğutma grupları<br />

Sadece geniş ürün gamıyla değil, konfor sağlayan gelişmiş teknolojik ürünleriyle de<br />

fark oluşturan Daikin, pazarın scroll kompresörlü ilk soğutma grubu olan R-32’li C<strong>hi</strong>ller<br />

ürünü ile yeni standartlar yakalıyor. Rakiplerine göre daha geniş kapasite aralığı sunan<br />

R-32’li C<strong>hi</strong>ller; standart, düşük ve azaltılmış olmak üzere 3 farklı ses opsiyonuna sa<strong>hi</strong>p.<br />

Bu özelliği sayesinde projelerdeki farklı gereksinimler için ‘uyarlanabilir’ hale gelen<br />

ürün, 80-700 kW kapasite aralığında soğutma amaçlı, 80-650 kW kapasite aralığında ise<br />

heat pump versiyonu ile projelere mükemmel bir çözüm olarak öne çıkıyor. Heat pump<br />

versiyonu, 55C'ye kadar sıcak su üretimi sağlayarak tüketicilere büyük konfor sağlıyor.<br />

Ürünün hem soğutma hem de heat pump versiyonlarına gümüş ve altın seri olarak 2<br />

farklı verimlilik alternatifi sunması cihazın öne çıkan noktalarından birini oluşturuyor.<br />

Kompakt tasarım ile mekanik alanda daha az yer kaplayan R-32’li C<strong>hi</strong>ller, düşük GWP'li<br />

akışkanı sayesinde çevreye daha az zarar vererek benzerlerinden ayrışıyor.


KORTO<br />

Unlu Mamül ve<br />

Yemek Fırını

Hooray! Your file is uploaded and ready to be published.

Saved successfully!

Ooh no, something went wrong!