Hotel Restaurant & hi-tech Aralık 2021
Hotel Restaurant & hi-tech Aralık 2021
Hotel Restaurant & hi-tech Aralık 2021
You also want an ePaper? Increase the reach of your titles
YUMPU automatically turns print PDFs into web optimized ePapers that Google loves.
hotelrestaurantmagazine<br />
@Hi<strong>tech</strong>dergisi<br />
hotelrestaurantmagazine<br />
<strong>2021</strong>’e veda<br />
İstanbul Balmumcu’da Nisan 2020 itibari<br />
ile renovasyona giren Mercure The Plaza<br />
Bosphorus, 15 Ekim <strong>2021</strong>'de Mövenpick<br />
İstanbul Bosphorus ismiyle yeniden turizme<br />
kapılarını açtı. Yenilenen yüzüyle deneyimli<br />
turizmci İlker Şen yönetiminde <strong>hi</strong>zmet<br />
vermeye başlayan beş yıldızlı otel; İstanbul<br />
Boğazı’ndan ilham alınarak tasarlanan<br />
dekorasyonu, 11 farklı kategorideki oda<br />
ve suitleri gibi İstanbul’un en iyi İtalyan’ı<br />
olmaya aday restoranı Da Vittorio ile de şehre<br />
ilham verecek. Bu vesile ile otelin yatırımcı<br />
ailesini tebrik eder, çalışanlarına başarılar<br />
dilerim.<br />
Four Seasons <strong>Hotel</strong> Sultanahmet’in ilk kadın<br />
Otel Müdürü. Sektör ise onu aslen yiyecek<br />
içecek alanındaki vizyoner konseptleriyle<br />
tanıyor. Uluslararası lüks otelcilik sektöründe<br />
30 yılı aşkın bir süredir başarılı çalışmalara<br />
imzasını atan Serap Akkuş’un işine olan<br />
tutkusu, özverili çalışmaları ve disiplini<br />
otelciliğe gönül verenler için bir yol haritası<br />
niteliğinde. Nisan 2022’de kapılarını yeniden<br />
açacak olan Four Seasons <strong>Hotel</strong> Istanbul at<br />
Sultanahmet’in Otel Müdürlüğü için gün<br />
sayan tecrübeli turizmci ile otelciliğe başlama<br />
öyküsünü, kariyerine yön veren vizyonunu,<br />
ideallerini ve sektörün gelişimini konuştuk.<br />
İstanbul doğumlu ama aslen Sinoplu.<br />
Onun aşçılık serüveni beş çocuklu bir<br />
ailenin dördüncü ferdi olarak ev mutfağı<br />
ile başlıyor ilk. Anlattığına göre mesleğe<br />
adım atmasında ilk ilham kaynağı da annesi<br />
oluyor, Güleryüz'ün. “Annem çok güzel<br />
yemekler yapardı. 5 kardeştik ve çalıştığı<br />
için biz ona yardımcı olurduk. Kardeşlerim<br />
de yemek konusunda iyilerdi. Fakat içlerinde<br />
aşçılığı tek seçen ben oldum. O yaşlarımda<br />
bile yemek yapmayı gerçekten seviyordum.<br />
Diğer kardeşlerim ise farklı mesleklere<br />
yöneldiler.” sözleriyle yemek yapmaya ilk<br />
başladığı zamanları anımsatan Selami Şef'in<br />
mutfak yolundaki temelleri, yaz kamplarında<br />
arkadaşlarına pişirdiği anne tarifleriyle<br />
daha bir sağlamlaşıyor. The Ritz-Carlton,<br />
Istanbul’un Executive Şefi Selami Güleryüz’ün<br />
anne mutfağından başlayıp, beş yıldızlı<br />
sofralara uzanan <strong>hi</strong>kayesi şefin gözünden<br />
sayfalarımızda sizlerle.<br />
Ve <strong>2021</strong>’e veda etmeye hazırlanırken…<br />
Bu sayımızı İstanbul’un en seçkin<br />
otellerinden derlediğimiz yılbaşı menüleri ve<br />
programlarıyla dosyalaştırdık.<br />
Yılın bu son sayısında en güncel başlıklarımız,<br />
özel röportajlarımız ve sıkı sıkıya takip<br />
ettiğimiz etkinlik haberlerimiz ile yine<br />
sizlerleyiz.<br />
Mutlu ve sağlıklı bir yıl geçirmeniz dileği ile<br />
keyifli okumalar dilerim.<br />
K<br />
GENEL MÜDÜR<br />
(Sorumlu)<br />
REKLAM SATIŞ PAZARLAMA<br />
REKLAM KOORDİNATÖRÜ<br />
Emir Ömer ÖCAL<br />
emir.ocal@img.com.tr<br />
0212 454 22 22<br />
TEKNIK MÜDÜR<br />
BILGI İŞLEM<br />
TOLGA ÇAKMAKLI<br />
tolga.cakmakli@img.com.tr<br />
TAYFUN AYDIN<br />
tayfun.aydin@img.com.tr<br />
İMG WEB TEAM MAIL<br />
web@img.com.tr<br />
Prof. Dr. HÜSNÜ GÜNDÜZ<br />
Doç. Dr. MURAT DOĞDUBAY<br />
ORHAN GENCELİ<br />
Türkiye Otel Yöneticileri Derneği (TUROYD)<br />
Yönetim Kurulu Üyesi<br />
GÜRKAN BOZTEPE<br />
Gastronomi Turizmi Derneği Başkanı<br />
TEZER ÖNER<br />
Agon Danışmanlık / Gayrimenkul ve<br />
İşletme Yatırım Danışmanı<br />
HÜSEYİN KURT<br />
Uluslararası MICE Endüstrisi Derneği<br />
Başkanı<br />
TURGUT AY<br />
Türkiye Aşçılar ve Şefler<br />
Federasyonu Başkan Yrd.<br />
website<br />
www.hotelrestaurantmagazine.com<br />
e-mail<br />
info@img.com.tr<br />
CTP - BASKI<br />
İRTİBAT BÜROLARIMIZ<br />
ADRES<br />
İHLAS GAZETECİLİK A.Ş.<br />
Merkez Mahallesi 29 Ekim Caddesi İhlas Plaza<br />
No:11 A/41 Yenibosna–Bahçelievler/ İSTANBUL<br />
Tel: +90 212 454 30 00 Fax: +90 212 454 34 94<br />
www.ihlasmatbaacilik.com<br />
BURSA +90.224 211 44 50-51<br />
KONYA +90.332 238 10 71<br />
İSTMAG<br />
Magazin Gazetecilik Yayıncılık<br />
İç ve Dış Tic. Ltd. Şti.<br />
İHLAS MEDIA CENTER<br />
Merkez Mahallesi 29 Ekim Caddesi<br />
No: 11 Medya Blok Kat: 1<br />
34197 Yenibosna / İstanbul / Turkey<br />
Tel: 0212 454 22 22<br />
Faks: 0212 454 22 93<br />
KAPAK FOTOĞRAF Çırağan Palace Kempinski<br />
hotel & restaurant <strong>hi</strong>-<strong>tech</strong> dergisinde yer alan makalelerdeki fikirler yazarlarına aittir. Yayınlanan ilanların sorumluluğu reklam verene aittir. hotel & restaurant <strong>hi</strong>-<strong>tech</strong> dergisinin bütün yayın hakları<br />
İSTMAG Magazin Gazetecilik Yayıncılık İç ve Dış Tic. Ltd. Şti.’ne aittir. Yazılar kaynak gösterilmeden yayınlanamaz. Yaygın süreli bir yayın olan hotel & restaurant <strong>hi</strong>-<strong>tech</strong> dergisi ayda bir yayınlanır.
8<br />
hotel restaurant<br />
& <strong>hi</strong>-<strong>tech</strong><br />
antre<br />
JW Marriott<br />
Bosphorus<br />
2 yaşında!<br />
Bu yıl da ‘Türkiye'nin<br />
En İyi Şe<strong>hi</strong>r Oteli’<br />
Hilton İstanbul Kozyatağı, turizm ve<br />
otelcilik sektörünün küresel çapta en<br />
prestijli ödülleri arasında gösterilen ‘World<br />
Travel Awards’ Dünya Seyahat Ödülleri<br />
tarafından bu yıl da ''Türkiye'nin En İyi Şe<strong>hi</strong>r<br />
Oteli'' ödülüne layık görüldü. Uluslararası<br />
arenada düzenlenen organizasyonda<br />
ödüller kazanmaya devam eden beş<br />
yıldızlı otel, 7 yıl üst üste “Türkiye’nin En<br />
İyi Şe<strong>hi</strong>r Oteli” ödülünü alarak başarısını<br />
perçinlemiş oldu. Pandemi sürecinde<br />
turizm sektörünün karşı karşıya kaldığı<br />
tüm zorluklara rağmen bu yıl yeniden Dünya Seyahat Ödülü<br />
kazanmanın her zamankinden daha değerli olduğunu belirten Hilton<br />
İstanbul Kozyatağı Yönetim Kurulu Başkan Yardımcısı Zeynel Gür,<br />
“Dünyanın gerek Covid-19 gerekse ekonomik krizlerle boğuştuğu<br />
bu döneminde ülkemiz adına yeniden bu ödüle layık görülmekten<br />
mutluluk ve gurur duyuyoruz. Tüm konuklarımıza teşekkür ederiz”<br />
dedi.<br />
Tari<strong>hi</strong> Yarımada,<br />
Galata Kulesi,<br />
Prens Adaları,<br />
Haliç, Kız Kulesi ve<br />
İstanbul Boğazı’nı<br />
kapsayan muhteşem<br />
manzarasıyla hem<br />
yerli hem de yabancı<br />
turistler için kısa<br />
sürede Karaköy'ün<br />
cazibe merkezi haline<br />
JW Marriott Istanbul<br />
Bosphorus ikinci<br />
yılını kutluyor. Beş<br />
yıldızlı otelin Genel Müdürü Sinan Köseoğlu kutlama mesajında, “JW<br />
Marriott İstanbul Bosphorus'ta misyonumuz, misafirlerimizin ve iş<br />
ortaklarımızın anı yaşayabilmelerine ve gerçekten önemli olan şeylere<br />
odaklanabilmelerine yardımcı olmaktır. Motivasyon kaynağımız olan<br />
misafirlerimizin bize güvenmesinin ve unutulmaz anılar biriktirmek<br />
için bizi tercih etmesinin bizim için en değerli geri dönüş olduğunu<br />
düşünüyoruz.” ifadelerini kullandı.<br />
Setur: “Herkes istediği her<br />
yere gidebilmeli”<br />
Bu yıl 2-3 <strong>Aralık</strong> tarihlerinde online<br />
olarak gerçekleşen Uzakrota<br />
Travel Summit kapsamında<br />
düzenlenen ‘Turizmde Önümüzdeki<br />
5 Yılı’ oturumlarında konuşan Setur<br />
Turizm Operasyon Direktörü Oktay<br />
Temeller, turizmin geleceği ve<br />
pandemi sonrasında değişen sektör<br />
dinamiklerine değindi. Turizmin<br />
yarınını görebilmek için geçmişine<br />
bakmak gerektiğini söyleyen Temeller,<br />
turizm sektörünün ne kadar kırılgan<br />
gözükürse gözüksün geçmiş yıllarda<br />
pek çok olumsuz gelişmenin ardından<br />
toparlanabildiğini, pandeminin de etkilerini mutlaka atlatacağını<br />
söyledi. Setur olarak kapanma dönemini hem çalışanları hem<br />
misafirleri hem de iş ortakları için en verimli şekilde, yatırımlara<br />
ağırlık verip geleceğe hazırlanarak geçirdiklerinin altını çizen<br />
Temeller, sektörün tüm paydaşlarının omuz omuza vererek<br />
seyahat edilebilmesinin sağlanmasının önemine dikkat çekti.<br />
“Herkes istediği her yere gidebilmeli” diyen Temeller, gelecekte<br />
seyahat tercihlerinin daha az bilinene, daha az tercih edilene doğru<br />
yöneleceğini söylerken değişen dinamikleri yakından takip etmenin<br />
çok önemli olduğunu da dile getirdi.<br />
Her anı, anıya dönüşen<br />
bir tatil deneyimi...<br />
Antalya, Göynük'te “Tanı, Hisset, Sev” sloganıyla misafirlerini<br />
ağırlayan NG Phaselis Bay, özel konaklama alternatifleri, yeni<br />
nesil oda tasarımları, muhteşem doğası ile misafirlere eşsiz bir<br />
deneyim yaşatmayı sürdürüyor. Sunduğu <strong>hi</strong>zmetlerle misafirlerinin<br />
konforunu en üst düzeyde tutmayı amaçlayan tesis, misafirlerinin<br />
yolculuklarına da konfor getiriyor. Antalya Havalimanı Dış Hatlar<br />
terminallerinde dönüş uçuşlarında ücretsiz CIP Meet & Assist (uçuş<br />
öncesi işlemlerinde refakat ve ayrıcalık) sunan otel, misafirlerine<br />
CIP Lounge alanlarında zengin içecek ve yiyecek ikramları, TV ve<br />
ücretsiz internet eşliğinde vakit geçirebilecekleri keyifli bir ortam<br />
sunuyor. Yurt içinde seyahat edecek misafirlerini de düşünen NG<br />
Phaselis Bay bir ilki gerçekleştirerek dönüş uçuşlarında misafirlerine<br />
Fraport TAV Antalya Havalimanı İç Hatlar Terminali’nde CIP Lounge<br />
<strong>hi</strong>zmeti sunuyor. King Villa misafirlerini geliş ve dönüş uçuşlarında<br />
CIP TERMINAL <strong>hi</strong>zmetiyle buluşturuyor. Lükste sınırları aşan bir<br />
yaklaşım sunan NG Phaselis Bay, misafirlerini odalarında sürprizlerle<br />
buluşturmayı da sürdürüyor. Dünyaca ünlü kozmetik markalarının<br />
ürünler Molton Brown ve Etro ile misafirlerin kişisel bakımlarını<br />
desteklerken, Nespresso kapsül kahve seti ile keyiflerini çifte katlıyor.
10<br />
hotel restaurant<br />
& <strong>hi</strong>-<strong>tech</strong><br />
antre<br />
SAĞLIK YAŞAM<br />
AKTIVITELERI<br />
Unutulmaz kayak tatili<br />
Palandöken Kayak Merkezi’nin ilk turizm yatırımcısı olan Dedeman<br />
<strong>Hotel</strong>s & Resorts International, Dedeman Palandöken ve Dedeman<br />
Palandöken Ski Lodge otelleri ile kış tatili yapmak isteyenlere ve<br />
kayak severlere unutulmaz bir tatil vaat ediyor. Dağın eteğindeki<br />
konumu ve Teleski Cafe, disko, kayak odakları ve mini club gibi<br />
birçok kullanım alanı ile büyüleyici bir atmosferde keyifli bir tatil<br />
sunan Dedeman otelleri, 1 <strong>Aralık</strong>’ta başlayan 28. kış sezonunda<br />
özel kampanyaları ile misafirlerini ağırlayacak. Sunulan Dedeman<br />
kalitesinin yanı sıra lokasyonu nedeniyle de yerli ve yabancı<br />
turistlerin ilk tercihlerinden olan Dedeman Palandöken ve Dedeman<br />
Palandöken Ski Lodge, misafirlerine Erzurum'un güneyinde bulunan,<br />
3 bin 176 metre yüksekliğindeki Palandöken’de eşsiz bir tatil imkânı<br />
sunuyor. Kış sezonunda 5 ay boyunca kayak yapmaya elverişli<br />
yapısı, kar kalitesi ve uzun pistleri ile dünyanın en önemli kayak<br />
merkezlerinden biri konumunda yer alan, dünyanın en uzun ve dik<br />
pistlerinin bulunduğu Palandöken, aynı anda 12 bin kişiye kayak<br />
yapma imkânı sunarken, her seviyedeki kayakseveri misafir ediyor.<br />
Müberra<br />
Eresin’e<br />
IWEC’ten<br />
uluslararası<br />
ödül<br />
Kadın girişimciliğini teşvik eden<br />
ve 40 milyar dolarlık ekonomi<br />
oluşturan IWEC Uluslararası<br />
Kadın Girişimciler Yarışması’nda,<br />
Türkiye Otelciler Birliği (TÜROB)<br />
Başkanı ve Eresin <strong>Hotel</strong>s<br />
Yönetim Kurulu Başkan Yardımcısı Müberra Eresin’e ödül geldi.<br />
İstanbul Ticaret Odası (İTO) tarafından Türkiye adına ödüle aday<br />
gösterilen Eresin, turizm sektörüne katkıları ve bu alandaki örnek<br />
girişimleri nedeniyle ödüle layık görüldü. Başarılı kadın girişimciler<br />
arasında küresel bir iş ağı oluşturmak amacıyla kurulan ve 40 milyar<br />
dolarlık ekonomik büyüklüğü bulunan IWEC, dünya genelinde geniş<br />
bir coğrafyadan kadın girişimcileri değerlendirdi. IWEC ağındaki 35<br />
kadın girişimci ödüllendirilirken, Eresin ile birlikte Türkiye’den aday<br />
gösterilen BacPolyZyme Genel Müdürü ve Kurucusu Prof. Dr. Dilek<br />
Kazan ile Vahaa.co Kurucusu Ne<strong>hi</strong>r Boyacıoğlu ödül alan diğer isimler<br />
oldu.<br />
Doğanın huzur veren atmosferinde ayrıcalıklı <strong>hi</strong>zmetleri ile dikkat<br />
çeken Elite World Sapanca Convention & Wellness Resort, yeni<br />
olanakları ile <strong>hi</strong>zmet kalitesini artırmaya devam ediyor. Elite World<br />
Sapanca’nın bünyesinde bulunan Fit Life Spa&Wellness Center’da<br />
düzenlenen sağlıklı yaşam aktivitelerinden misafirler konaklamaları<br />
süresince ücretsiz yararlanabiliyor. Yogaya başlangıç, karın<br />
hareketleri ve esneme, çapraz fitness, mat pilates, fonksiyonel eğitim,<br />
orman yürüyüşü ve esneme gibi özel etkinliklerle tesis konukları<br />
doğanın kalbinde farklı deneyimler yaşıyor. Elite World Sapanca’nın<br />
bu özel etkinliklerine 14 yaş ve üzerindeki misafirler aileleri olmadan<br />
da<strong>hi</strong>l olabilirken, 12-14 yaş aralığındaki konuklar ise aileleri ile birlikte<br />
katılabiliyor. Doğa yürüyüşleri ise maksimum 15-25 kişi ile sınırlı<br />
olarak gerçekleştirilebiliyor.<br />
SKAL Çukurova’nın yeni<br />
Başkanı Gökhan Kardeş<br />
Skal International Çukurova Kulübü’nün olağan genel kurulu<br />
geçtiğimiz günlerde yapıldı. Tek listeyle gidilen seçimler sonunda<br />
Ekar Global Araç Kiralama ve Seyahat Acentası Şirketi’nin<br />
ortaklarından Gökhan Kardeş, Skal Çukurova’nın yeni Başkanı<br />
seçildi. Kardeş başkanlığındaki yönetim kurulunda Erol Altun,<br />
Soner Bacaksız, Erdal Gürbüz, Abdurrahman Toprak, Tacim<br />
Büyüktaş ve Durdu Bircan yer aldı. Denetleme Kurulu da Can<br />
Akşit, Erkan Özsavaş ve Nesrin Göçhan’dan oluştu. Genel kurulun<br />
ardından üyelerle yemekli toplantıda bir araya gelen Kardeş, turizm<br />
profesyonelleri olarak Çukurova’da turizmi geliştirmeye yönelik<br />
çalışmalar yapacaklarını söyledi. Toplantıya konuşmacı olarak<br />
katılan THY Adana Satış Müdürü Deniz Öztırpan’da SKAL üyelerine<br />
THY’nin çalışmaları hakkında bilgiler verdi.
12<br />
hotel restaurant<br />
& <strong>hi</strong>-<strong>tech</strong><br />
antre<br />
Gayrimenkul<br />
piyasasının<br />
hâkimi<br />
YABANCILAR<br />
Son dönemde TL’nin değer<br />
kaybetmesiyle yabancıların<br />
Türkiye’ye büyük ilgi gösterdiğini<br />
belirten Gayrimenkul Brokeri Songül<br />
Toprak Özsan, “TL değer kaybettikçe<br />
yabancılar Türkiye’ye gelmeye<br />
devam ediyor. Öte yandan yerli<br />
yatırımcılar ise gayrimenkul almakta<br />
zorlanıyor. Bu trend devam ederse gayrimenkulde yabancıların hâkim<br />
olduğu bir piyasa olacak” dedi. Yabancılara konut satışında eylül<br />
ayında bir önceki yılın aynı ayına göre yüzde 25,8 artarak 6 bin 630<br />
olduğunu aktaran Özsan, “Toplam konut satışları içinde yabancılara<br />
yapılan konut satışının payı yüzde 4,5 oldu. Yabancılara yapılan konut<br />
satışlarında ilk sırayı 2 bin 995 konut satışı ile İstanbul aldı. İstanbul'u<br />
bin 358 konut satışı ile Antalya, 408 konut satışı ile Ankara izledi. Bu<br />
oranların önümüzdeki aylarda artarak devam edeceğini bekliyoruz”<br />
diye konuştu.<br />
Türkiye’nin En İyi Lüks Oteli<br />
Shangri-La Bosphorus, Istanbul<br />
Sektörün en iyilerinin seçildiği global Haute Grandeur,<br />
Mükemmelliyet Ödülleri’nde Shangri-La Bosphorus, Istanbul<br />
Türkiye’nin En İyi Lüks Oteli seçildi. Ödülle ilgili olarak bir<br />
açıklamada bulunan Otel Genel Müdürü TJ Joulak; konaklamadan<br />
etkinlik ve toplantılara, SPA’dan, gastronomi deneyimlerine;<br />
sundukları tüm <strong>hi</strong>zmetlerde yüksek misafir memnuniyetini amaç<br />
edinerek, konuklarına otantik bir deneyim yaşatmayı hedeflediklerini<br />
söyledi. Şehrin en güzel konum ve manzarasında, Türk ve Asya<br />
Misafirperverliği’nin mükemmel birleşimi ile sunduklarını belirten<br />
Joulak; oluşturdukları takım ruhunun ve misafir beklentilerini doğru<br />
öngörerek kişiselleştirilmiş <strong>hi</strong>zmet sunmanın Shangri-La’nın en<br />
güçlü yanlarından olduğunun altını çizdi.<br />
UNESCO Touristica Photo<br />
Safari’nin kazananları açıklandı<br />
Türkiye turizm gelirinin %30’u<br />
hediyelik eşya satışından geliyor<br />
Türkiye’de ilk kez düzenlenen Turistik Hediyelik ve Hatıra Eşya<br />
Fuarı Souvenir Expo Turkey, 2-5 <strong>Aralık</strong> tarihleri arasında İstanbul<br />
Fuar Merkezi’nde gerçekleşti. Turistik hediyelik eşya olarak<br />
tanımlanan ‘souvenir’ sektörüne dair değerlendirmelerde bulunan<br />
ROTA Ex<strong>hi</strong>bitions Turkey Fuarcılık A.Ş. Ülke Müdürü Erdal Usta,<br />
”Turistik Hediyelik ve Hatıra Eşya Sektörü dünyada çok büyük bir<br />
pazar. Türkiye’nin yaklaşık 35 milyar dolarlık turizm gelirinin üçte<br />
birini souvenir sektörü oluşturuyor. Souvenir sektörü gittikçe daha<br />
da önemli hale geliyor. Bunun Türkiye’deki etkilerini 2022 yaz<br />
sezonunda göreceğimizi düşünüyoruz. Tekrar 50 milyonun üzerine<br />
çıkacak bir turist sayısının, 35 milyar dolar civarında bir turist gelirini<br />
yakalayabileceğine inanıyoruz. Souvenir sektörü, turizmdeki katkının<br />
arttırabilirse bu rakam daha da yukarıya çıkacaktır” ifadelerini<br />
kullandı. Türkiye turizmden elde ettiği gelirin yüzde 30’unu hediyelik<br />
eşya satışından elde ediyor. Sektörün iş hacmi iç piyasada 4, dış<br />
piyasada 8 olmak üzere toplam 12 milyar dolar. 2022 yılında ülkemize<br />
tahmini olarak 50 milyon turistin gelmesi bekleniyor ve 35 milyon<br />
dolar civarında gelir elde edileceği öngörülüyor.<br />
Türkiye'deki kültürel, tari<strong>hi</strong> ve doğal zenginliklerin tanıtımı amacıyla<br />
gerçekleştirilen ve 17 UNESCO mirasını kapsayan etkinlik, Türkiye<br />
Tanıtma Platformu (TUTAP) önderliğinde, Türkiye Otelciler<br />
Federasyonu (TÜROFED), Turizm Yazarları ve Gazetecileri Derneği<br />
(TUYED) iş birliğinde ve Türkiye Turizm Tanıtma ve Geliştirme<br />
Ajansının (TGA) desteği ile devam ediyor. 26 Eylül’de Kapadokya’dan<br />
başlayan Photo Safari Mayıs 2022’de İstanbul’da sona erecek.<br />
Türkiye’deki 17 UNESCO Dünya Kültürel mirasında düzenlenen<br />
Foto Safari etkinliği geçtiğimiz haftalarda Xanthos-Letoon Antik<br />
kentlerinde gerçekleşmişti. Yoğun katılımla yapılan safaride, aynı<br />
zamanda fotoğraf sanatçıları Faruk Akbaş ve Erkan Tabakoğlu<br />
fotoğrafçılarla bir workshop gerçekleştirdi. Workshop. Xanthos-<br />
Letoon Antik Kentlerinin büyülü atmosferinde yapıldı ve safari<br />
katılımcıları bu esnada çektiği fotoğraflarla yarışmaya katıldılar.<br />
Safarinin üçüncü etabı olan Xanthos-Letoon turunda yarışmacılardan<br />
Arda Haznedar birinci, Şeref Matur ikinci, Zeynep Timmester üçüncü<br />
oldu. Birincinin 5 Bin, ikincinin 4 Bin, üçüncünün 3 Bin TL para ödülü<br />
aldığı safari mart ayında Güneydoğu Anadolu turuyla devam edecek.
Bu sayımızda<br />
antre<br />
8 Sektörden kısa haberler<br />
gündem<br />
28 Yıldırımlar: Türkiye hedefimiz<br />
net: 2025’e kadar 50 oteli<br />
aşacağız<br />
30 Bağlıkaya: Boş teneke<br />
seslerine aldırmıyoruz<br />
32 Öner: Turizmde Z Raporu,<br />
A Planı<br />
33 Kartlı ödemeler en hızlı<br />
hava yollarında büyüdü<br />
yeni yatırımlar<br />
34 Mövenpick İstanbul<br />
Bosphorus <strong>hi</strong>zmette<br />
48<br />
36 Polat Palandöken yenilendi<br />
40 Dosso Dossi beş yılda otel<br />
sayısını yediye çıkaracak<br />
42 Karaderili, yeni nesil termal<br />
yatırımı için düğmeye bastı<br />
44 Rönesans’tan Türkmenistan’a<br />
yeni yatırım<br />
iş’te kadın<br />
48 Akkuş: Ben tüm ülkemin<br />
otelcisiyim<br />
34<br />
44
83 Hatay gastronomisi dünyaya<br />
açılıyor<br />
84 İtalyan Mutfağı Haftası’na<br />
Dante menüsü<br />
85 İmzalar atıldı: Gastromasa<br />
2022’de Kiev’de<br />
marka<br />
52 Zengin: Yeni tasarım ve iş<br />
birliklerimiz 2022’de de devam<br />
edecek<br />
54 Pimak, 70 ülkeye endüstriyel<br />
mutfak ürünleri ihraç ediyor<br />
58 25 bini aşkın ürünüyle<br />
profesyonellerin çözüm ortağı:<br />
Ekmekçiler Grup<br />
60 Türk Barter’dan firmalara<br />
finansman desteği<br />
62 Yüzde 100 bitkisel yağlı vegan<br />
krema: Flora Professional<br />
%31 Yağlı Vegan Krema<br />
şefin gözünden<br />
64 Mutfağın tasarım ustası:<br />
Selami Güleryüz<br />
gastro güncel<br />
68 İşte 2022’de öne çıkacak<br />
6 yeni pastacılık trendi<br />
64<br />
70 Yeme içme sektöründe<br />
pandemi düşüşü: Çalışan ilgisi<br />
nasıl etkilendi?<br />
72 Tartıcı: İnşallah üzüm üzüme<br />
baka baka kararmaz<br />
gastro aktüel<br />
74 Gastronomi sektöründen kısa<br />
haberler<br />
gastro etkinlik<br />
78 Türk mutfağının uluslararası<br />
tanıtımına destek<br />
80 Saraç: Günümüzde artık<br />
fonksiyonel ürünler para<br />
kazandırıyor<br />
82 TÜRSAB, 2022'de iki<br />
büyük gastronomi etkinliği<br />
düzenleyecek<br />
92<br />
90<br />
fuar<br />
86 Uluslararası Sirha İstanbul<br />
Fuarı’na 8 bin 134 ziyaretçi<br />
katıldı<br />
dosya<br />
88 Yılbaşı özel<br />
yeni mekan<br />
92 Liman İstanbul, Galataport’ta<br />
94 Yeni mekanlar<br />
<strong>hi</strong>jyen<br />
98 Temizlikte çığır açan teknoloji<br />
dekorasyon<br />
100 Demokratik tasarım<br />
yolculuğu başlıyor<br />
hotel-<strong>tech</strong><br />
102 Çukurova Isı, ihracatta hedef<br />
yükselterek büyüyor<br />
103 Mungan: Pozitif geri<br />
dönüşler sonucunda EEC’de<br />
karar kıldık<br />
ürünler<br />
104 Yeni ürünler<br />
www.hotelrestaurantmagazine.com
26<br />
hotel restaurant<br />
& <strong>hi</strong>-<strong>tech</strong><br />
TÜRKIYE’NIN ILK DIJITAL<br />
SÜRDÜRÜLEBILIRLIK WEB PORTALI<br />
METRO TÜRKIYE ILE YAYINDA!<br />
Türkiye’nin ilk gastronomi keşif platformu Gastronometro’nun web sayfası üzerinde<br />
‘Sürdürülebilirlik Web Portalı’nı yayına alan Metro Türkiye, 140 bin HoReCa işletmesinin<br />
erişimine açtığı portal ile yeme-içme sektörünün sürdürülebilirliğe hangi adımlarla<br />
yaklaşacağına ışık olurken, müşterilerine sürdürülebilir ürün ve <strong>hi</strong>zmet sunmaya yönelik<br />
çözümler sunuyor.<br />
30 yılı aşkın süredir tüm işlerinin<br />
merkezine sürdürülebilirliği<br />
koyan ve bütünsel bir yaklaşım<br />
ile ele aldığı sürdürülebilirliğin<br />
öneminin farkındalığı ile hareket<br />
eden Metro Türkiye, sürdürülebilirlik<br />
çalışmalarında kendi operasyonlarıyla<br />
sınırlı kalmayıp, tüm ekosistemin<br />
geleceği için uzun soluklu projeler<br />
geliştiriyor. En yakın iş ortağı olarak<br />
gördüğü HoReCa işletmelerinin<br />
sürdürülebilirliğini desteklemek<br />
ve onlara yol göstermek üzere<br />
çalışmalarına aralıksız devam eden<br />
Metro Türkiye, son olarak kendi<br />
bünyesi altında faaliyet gösteren<br />
Türkiye’nin ilk gastronomi keşif<br />
platformu Gastronometro’nun web<br />
sayfası üzerinde ‘Sürdürülebilirlik Web<br />
Portalı’nı yayına aldı.<br />
Metro'nun <strong>hi</strong>zmet verdiği 34 ülke<br />
arasında bir ilk olmasıyla öne çıkan<br />
portalın detaylarını ve HoReCa<br />
sektörüne sunduğu ayrıcalıkları Metro<br />
Türkiye Kalite Güvence Grup Müdürü<br />
Tülay Özel anlattı…<br />
“Sürdürülebilirlik kavramı artık bir<br />
tercihten öte zorunluluk”<br />
Sürdürülebilirlik yaklaşımının<br />
günümüzde giderek belirginleşmeye<br />
başlayan kritik öneminden bahseden<br />
Metro Türkiye Kalite Güvence Grup<br />
Müdürü Tülay Özel, “Çeşitliliğin ve<br />
üretimin devamlılığını sağlarken<br />
insanlığın yaşamını da daimi kılan,<br />
kendi ihtiyaçlarımızı gelecek nesillerin<br />
ihtiyaçlarından ödün vermeden çevreye<br />
saygılı bir şekilde karşılayabilmemizi<br />
sağlayan sürdürülebilirlik yaklaşımı<br />
günümüzde insanlığın dünya üzerindeki<br />
etkilerinin giderek belirginleşmeye<br />
başlamasıyla kritik derecede<br />
önem kazandı." Doğal kaynakların<br />
tükenmesinin önüne geçerek daha<br />
yaşanabilir bir dünya oluşturmak için<br />
sürdürülebilirlik kavramının artık bir<br />
tercihten öte zorunluluk olduğunu<br />
belirten Tülay Özel, portalın kuruluşuna<br />
ilişkin şu bilgileri paylaştı:<br />
“Metro Türkiye olarak kuruluşumuzdan<br />
bu yana sürdürülebilirliğin<br />
öneminin farkındalığı ile hareket<br />
ediyor, sürdürülebilirliğe bütünsel<br />
bir şekilde yaklaşıyoruz. Bu<br />
kapsamda sürdürülebilir iş modelini<br />
uygulayabilmeleri adına yemeiçme<br />
sektörüne sürdürülebilirlik<br />
çalışmalarında yol gösterecek<br />
bu portalı hayata geçirdik. Yayına<br />
almamızın üzerinden henüz 2 ay gibi<br />
kısa bir süre geçmesine rağmen şu<br />
ana kadar 60.000 kez görüntülenen<br />
portalımız tüm sürdürülebilirlik<br />
bilgilerinin, trendlerin, dünyada ve<br />
Türkiye’deki iyi uygulama örneklerinin<br />
bir arada olduğu ve tamamen HORECA<br />
sektörüne yönelik Türkiye’nin ilk<br />
dijital sürdürülebilirlik platformudur.<br />
Aynı zamanda Metro olarak faaliyet<br />
gösterdiğimiz 34 ülke arasında<br />
böylesine geniş kapsamlı olan ilk<br />
sürdürülebilirlik portalıdır.”<br />
“140 bin HoReCa işletmesinin<br />
erişimine açık olacak”<br />
Yaklaşık bir yıllık yoğun çalışma
sonucunda hayata geçirilen portalın<br />
Türkiye’de faaliyet gösteren yaklaşık 140<br />
bin HoReCa işletmesinin erişimine açık<br />
olacağını ifade eden Özel, portalda yemeiçme<br />
sektörünün sürdürülebilirliğe hangi<br />
adımlarla yaklaşacağını aktaran bilgilerin<br />
yanı sıra müşterilerine sürdürülebilir ürün<br />
ve <strong>hi</strong>zmet sunmaya yönelik çözümlerin de<br />
yer aldığını belirtti.<br />
Sürdürülebilirlik yolunda tüm bilgiler<br />
tek bir portalda<br />
Hazırladıkları sürdürülebilirlik portalının<br />
yeme-içme sektörü için Türkiye'de ilk ve<br />
tek olduğunu belirten Özel,<br />
portalın içeriğine dair ise şunları söyledi:<br />
“Portalda ‘Sürdürülebilirlik Hakkında<br />
Genel Bilgiler’, ‘Sürdürülebilir Ürün ve<br />
Çözümler’ ve ‘Sürdürülebilir Restoran’<br />
olmak üzere üç ana bölüm altında toplam<br />
12 alt bölümde 22 konuda önemli bilgilere<br />
yer veriliyor. İlk başlıkta sürdürülebilirliğin<br />
doğru bir şekilde tanımı yapılarak<br />
işletmelere bu konudaki güncel trendler,<br />
değişimler, yapılması gerekenler hakkında<br />
özel içerikler sunuluyor. İkinci başlıkta<br />
ise ‘Sürdürülebilir Ürün ve Çözümler’<br />
konusuna yer veriliyor. Bu başlık altında<br />
ise değişime mutfaktan başlamak üzere<br />
sürdürülebilir ürün çeşitleri, atık yönetimi<br />
ve azaltımı önerileri gibi içerikler yer<br />
alıyor. Üçüncü başlık olan ‘Sürdürülebilir<br />
Atık Azaltım<br />
Menüsünden:<br />
Peynir Kabuğu<br />
Çorbası<br />
Atık Azaltım<br />
Menüsü<br />
Sürdürülebilirlik<br />
Portalı<br />
Restoran’ konusunda ise HORECA’nın<br />
bu dönüşümü kendi içerisinde<br />
başlatabilmeleri için gerekli yol haritası<br />
sunuluyor.”<br />
Restoranlarda fazladan yemek<br />
hazırlamaya son verecek menü<br />
önerileri<br />
Portal üzerinden ulaşılabilen ‘Atık Azaltım<br />
Menüsü’ isimli rehberden de bahseden<br />
Tülay Özel, bu rehberin sürdürülebilir<br />
gıdaya yönelik kriterlerin neler olduğu,<br />
sürdürülebilir ve gıda atığı azaltılmış<br />
menülerin nasıl hazırlanacağı<br />
konularında örneklerle birlikte<br />
gastronomi dünyasına yol gösterici<br />
olacağının altını çizdi.<br />
Metro Türkiye Kalite Güvence Grup<br />
Müdürü Tülay Özel’in anlattığına göre;<br />
kahvaltılıklar, çorbalar, mezeler ve<br />
ara sıcaklar, ana yemek, tatlılar ve<br />
teknikler olmak üzere altı ana başlık<br />
altında pratik bilgilerin yer bulduğu<br />
rehber, örnek olarak şeflere et<br />
suları ve çorbalarda kullanılabilen<br />
mantar, ıspanak ve maydanoz<br />
saplarını aynı zamanda kahvaltılık<br />
öğünlerde artan peynir parçaları<br />
ile nasıl değerlendirebileceklerine<br />
ilişkin tavsiyelerde bulunuyor. Bir<br />
başka örnekle, protein açısından çok<br />
besleyici mercimek ve pırasa köküne<br />
ilave olarak genellikle kullanılmayan,<br />
su oranı oldukça yüksek brokoli<br />
saplarını da rahatlıkla birçok yemekte<br />
değerlendirme yoluna gidilebileceği<br />
gibi öneriler de ‘Atık Azaltım Menüsü’<br />
rehberinde mevcut. Bu alanda daha pek<br />
çok bilginin yer aldığı kitapçıkta sıfır<br />
atık ile alakalı birçok farklı öğünlere<br />
ait reçetenin yanı sıra çeşitli tariflerde<br />
kullanılabilecek aromatik yağ, bitki<br />
saplarından turşu yapımı gibi teknikler<br />
de paylaşılıyor.
28<br />
Röportaj: Hatice Ünal Bilen<br />
hotel restaurant<br />
& <strong>hi</strong>-<strong>tech</strong><br />
gündem röportaj<br />
YILMAZ YILDIRIMLAR<br />
“TÜRKIYE HEDEFIMIZ NET:<br />
2025’E KADAR 50 OTELI AŞACAĞIZ”<br />
9<br />
otel markasıyla 120 ülkede faaliyetini<br />
sürdüren ve yapımı devam eden<br />
1.500’den fazla oteli ile dünyanın en<br />
büyük otel gruplarından biri konumundaki<br />
Radisson <strong>Hotel</strong> Group, <strong>2021</strong>’de EMEA<br />
bölgesinde 50'den fazla otel imzası ve 30'a<br />
yakın açılışa ulaşarak bölge genelinde<br />
önemli genişleme hamleleriyle başarılı<br />
bir üçüncü çeyrek geçirdi. Grubun sadece<br />
Çin'de kesinleşen 100 otel anlaşması da<br />
da<strong>hi</strong>l olmak üzere dünya çapında 250'den<br />
fazla anlaşmayla önemli bir büyüme<br />
kaydettiğini belirten Radisson <strong>Hotel</strong> Group<br />
Orta ve Doğu Avrupa, Rusya ve Türkiye<br />
Bölge Başkanı Yılmaz Yıldırımlar ile grubun<br />
global faaliyetleri ve büyüme planlarını<br />
konuştuk.<br />
Radisson Otel Grubu Türkiye’de şu<br />
anda ne durumda? Kaç oteliniz var,<br />
<strong>2021</strong> sonuna kadar bu sayı artacak<br />
mı?<br />
Şu anda Türkiye’de faaliyette ve yapım<br />
aşamasında olan 35’e yakın otelimiz<br />
bulunuyor. Bu oteller orta-üst sınıf<br />
markamız Park Inn by Radisson’dan yakın<br />
zamanda tanıtımını yaptığımız markamız<br />
Radisson’a, Avrupa’nın lideri ve üst-lüks<br />
segmentteki İstanbul’un en büyük markası<br />
Radisson Blu’dan bu yıl Bodrum’da açtığımız<br />
lüks markamız Radisson Collection’a<br />
neredeyse tüm markalarımızı kapsıyor. <strong>2021</strong><br />
Haziran ayında ilk Radisson Collection Otel’i<br />
Bodrum’da açarken, Radisson <strong>Hotel</strong> İzmir<br />
Aliağa otelimizin temmuz ayındaki açılışı<br />
ile ülke çapındaki varlığımızı genişlettik.<br />
Ayrıca, Erciyes’teki kayak merkezine en<br />
yakın otel ve ilk kayak tesisimiz Radisson<br />
Blu <strong>Hotel</strong> Mount Erciyes’in aralık ayındaki<br />
açılışını da heyecanla bekliyoruz. Bursa’daki<br />
Radisson Oteli yapım aşamasında ve sanayi<br />
alanlarında daha da genişlemeyi planlıyoruz.<br />
Sorumluluğunuzdaki diğer<br />
bölgelere kıyasla, Türkiye turizmi<br />
<strong>2021</strong>’i nasıl geçirdi?<br />
Genel olarak <strong>2021</strong>, özellikle dünya çapında<br />
aşılama oranının artması ve seyahat izinleri<br />
sayesinde seyahatseverlerin iş ya da tatil<br />
amacı için tekrar seyahat edebilmeye<br />
başlayabilmeleri nedeniyle 2020’ye kıyasla<br />
daha iyi geçiyor. Türkiye bu sene olumlu bir<br />
yaz sezonu geçirdi. Bu başarının en önemli<br />
sebepleri arasında erişilebilirlik, sınırlarının<br />
açıklığı, toplumun güvenlik önlemlerine<br />
uyması ve misafirlerini tekrar ağırlamak<br />
isteyen misafirperver bir sektörün varlık<br />
göstermesi olarak sıralayabilirim. Birçok<br />
otel grubu gelişme planlarını askıya alırken<br />
yatırımcılarımızla birlikte biz, iddialı 5 yıllık<br />
planımızı uygulamaya ve dünyanın en iyi<br />
üç otel markasından biri olarak tanınma,<br />
otel sa<strong>hi</strong>pleri, misafirler ve yeteneklerin<br />
terci<strong>hi</strong> olma yolundaki misyonumuza devam<br />
ediyoruz.<br />
Grubunuz pandemide de büyümeye<br />
devam eden otel gruplarından biri.<br />
Bu büyümeyi neye borçlusunuz,<br />
pandemi stratejiniz ne oldu?<br />
Radisson Otel Grubu biraz önce de<br />
bahsettiğim plan ve projelerine ilave olarak<br />
aynı zamanda güçlü bir sorumlu işletmecilik<br />
geleneğine ve sürdürülebilirlik programına<br />
sa<strong>hi</strong>p. Bu programlar İnsanları Düşün,<br />
Toplumu Düşün ve Gezegeni Düşün adlı üç<br />
ana kola sa<strong>hi</strong>p ve grup olarak her düzeydeki<br />
bağlılığımızı gösteren kapsamlı inisiyatifler<br />
içeriyor. Beş yıllık büyüme ve dönüşüm<br />
planının getirdiği başarıyla grubumuz,<br />
seyahatlerin yeniden canlanmasına hazır ve<br />
yatırımcıların, iş ortaklarının ve konukların<br />
tercih ettiği marka olma özelliğini<br />
sürdürmeye devam edecektir.<br />
Grubun 2022 planlarından da<br />
bahseder misiniz?<br />
2025 yılına kadar faaliyette ve gelişim<br />
aşamasında 50’den fazla otele ulaşmak<br />
gibi net bir hedef belirledik, bu doğrultuda<br />
büyümemize ivme kazandırıyoruz.<br />
Ülke çapındaki şe<strong>hi</strong>rlerin ve genişleme<br />
alanlarının ötesinde, Radisson ağına<br />
katılmayı düşünen mevcut otellerin<br />
devralınmasını sağlayacak dönüşüm<br />
fırsatları da oluşturuyoruz. Özellikle<br />
pandemi sonrasında, dönüşümler,<br />
genişleme stratejimizde önceliğimiz oldu ve<br />
öyle olmaya da devam edecek. Bu nedenle<br />
hem bağımsız oteller hem de yerel zincir<br />
otellerle daha geniş çaplı ortaklıklar kurup<br />
stratejik girişimler ile ülkedeki varlığımızı<br />
artırmak istiyoruz.<br />
Stratejimizi, önceliklerimizi belirleyerek<br />
sürdürmemiz, mevcut ve gelecekteki<br />
otellerimizin ekonomik verimliliğini<br />
artırmaya destek olacak, mal sa<strong>hi</strong>plerimiz<br />
ve ortaklarımız için ise değerli fırsatların<br />
kapılarını açacak. Bütün ifade ettiğim<br />
aksiyonları hayata geçirmeden önce,<br />
COVID-19’un yeni varyantı ile ilgili küresel<br />
gelişmeleri yakından takip etmeye ve<br />
sektörümüzü yakından ilgilendiren kararları<br />
en uygun şekilde almaya devam edeceğiz.<br />
Gündemde yeni yatırımlar, projeler<br />
var mı?<br />
2020 yılından itibaren mevcut ve güçlü<br />
yatırımlarımızı geliştiriyoruz, online ve<br />
ekspres check-in/check-out ile dijital<br />
altyapımızı geliştirmeye devam ettik. Aynı<br />
zamanda günümüz konuklarının hızlı<br />
yaşam tarzının beklentilerini; konaklarken,<br />
çalışırken ya da toplantılara katılırken daha<br />
iyi karşılamak adına Hibrit Toplantı ve Hibrit<br />
Oda çözümlerimizin tanıtımlarını yaptık.<br />
Ayrıca, EMEA genelinde seçili lokasyonlarda<br />
kullanımı daha da kolaylaştırmak adına<br />
modern kurumsal video iletişiminde lider<br />
olan ZOOM ile ortaklık kurduk.<br />
Hibrit Odalar hem iş seyahatinde olanlar için<br />
hem de günlük konuklar için üretken, kişiye<br />
özel ve sessiz bir çalışma alanı yaratmak<br />
adına son teknoloji bir ofisin imkanları<br />
ile lüks bir otel odasının konforuyla bir<br />
araya getiriyor. Bu odalar ikincil ekranlara<br />
kolay bağlantı, video konferans olanakları,<br />
kablosuz klavye, hoparlör, baskı <strong>hi</strong>zmetleri,<br />
kırtasiye malzemeleri, sınırsız çay ve<br />
kahve, tesis bünyesindeki sağlıklı yaşam<br />
tesislerine erişim ve daha birçok avantaj<br />
sunuyor. RHG Hibrit Çözümleri şu an marka<br />
portföyümüzde sunuluyor ve bunu diğer<br />
<strong>hi</strong>zmetlerimizi tamamlayan bir <strong>hi</strong>zmet<br />
olarak görüyoruz.
Radisson Collection <strong>Hotel</strong> Bodrum<br />
Bizimle<br />
büyüyün<br />
Yaptığımız Her İşle<br />
Değer Yaratıyoruz<br />
Aramıza katılarak Türkiye’nin en hızlı büyüyen<br />
otelcilik gruplarından birinin parçası olabilirsiniz.<br />
Radisson <strong>Hotel</strong> Group olarak 2025 yılına kadar<br />
Türkiye’de 50’den fazla otele ulaşma hedefimiz<br />
doğrultusunda otel yatırımlarınız için çeşitli<br />
markalarımızla size özel çözümler sunuyoruz.<br />
Grubumuz resortlardan şe<strong>hi</strong>r otellerine,<br />
rezidanslardan dönüşüm fırsatlarına kadar<br />
pek çok seçenekle başarılı bir iş ortaklığı için<br />
gerekebilecek her türlü aracı sağlıyor.<br />
Radisson Blu <strong>Hotel</strong> Vadistanbul<br />
Grubumuzu ve markalarımızı keşfedin<br />
radissonhotelgroup.com/development<br />
Ramsay Rankoussi<br />
Başkan Yardımcısı<br />
İş Geliştirme Afrika ve Türkiye<br />
ramsay.rankoussi@radissonhotels.com<br />
Radisson <strong>Hotel</strong> İzmir Aliağa
30<br />
hotel restaurant<br />
& <strong>hi</strong>-<strong>tech</strong><br />
gündem<br />
FIRUZ BAĞLIKAYA<br />
"BOŞ TENEKE SESLERINE ALDIRMIYORUZ"<br />
Antalya Pine Beach Belek'te ilki düzenlenen TÜRSAB Turizm Kongresi'nde konuşan TÜRSAB Başkanı<br />
Firuz Bağlıkaya, "Bu kongrenin önemini ve değerini bilmeyenler, buradakilerin emeklerini küçük görenler<br />
olabilir. Bu gibi durumlarda kara çalmayı, köstek olmayı, moral bozmayı huy edinmiş olanların sayılarının<br />
az olduğunu biliyoruz. Boş teneke seslerine aldırmıyoruz. Kim ki mücadelemiz, kim ki mücadele azmimizi<br />
kıracağını, bizi yıldıracağını sanıyorsa yanıldıklarını buraya bakıp görebilirler." diye konuştu.<br />
Haber: Hatice Ünal Bilen<br />
İletişim - Eğitim - Dayanışma' sloganıyla bu<br />
yıl ilki düzenlenen TÜRSAB <strong>2021</strong> Turizm<br />
Kongresi'nin açılış töreninde konuşan<br />
Türkiye Seyahat Acentaları Birliği (TÜRSAB)<br />
Başkanı Firuz Bağlıkaya, ülkemizin son iki<br />
yıldır mücadele ettiği pandemi sürecinin<br />
etkilerini ele almak, krizden çıkış yollarını<br />
ve sektörün geleceğini değerlendirmek<br />
üzere hayata geçirdikleri kongrenin<br />
Antalya'ya, Türkiye'ye ve sektöre yeni bir<br />
ivme katacağına inandıklarını belirterek,<br />
"Sektördeki sorunları makro ve mikro<br />
ölçekte ele alacağımız ve bunların yanı<br />
sıra her geçen yıl biraz daha yükselen<br />
erken rezervasyon kampanyasının startını<br />
vereceğimiz kongremizin Türk turizmine<br />
öncü olmasını diliyorum." dedi.<br />
Türk turizminin ana direği olarak, seyahat<br />
acenteleri mesleğini daha ileriye taşımak<br />
için bir arada olduklarını belirten Bağlıkaya,<br />
"Bizi burada yalnız bırakmayan, başta<br />
Antalya Valimiz Ersin Yazıcı, Antalya<br />
Büyükşe<strong>hi</strong>r Belediye Başkanı Mu<strong>hi</strong>ttin<br />
Böcek, sektör paydaşları ve üyelerimiz<br />
aynı amaç için buradalar." diye konuştu.<br />
Turizmin doğası gereği birleştirici bir güce<br />
sa<strong>hi</strong>p olduğunu ve bugüne kadar tüm<br />
krizleri bu şekilde omuz omuza, yılmadan<br />
aştıklarını kaydeden Bağlıkaya, "Bizimle<br />
birlikte olanları, memleket faydası olan<br />
işlerde dayanışmayı bilen dostlarımızı bir<br />
kez daha saygıyla selamlıyorum." dedi.<br />
"Şikayet etmeden işimizi yaptık"<br />
Bağlıkaya, Türk turizminin pandemi<br />
kaynaklı içinde bulunduğu zor günlere<br />
vurgu yaparak, "Maalesef bu salgından<br />
hepimiz ağır yaralandık ama en çok yara<br />
da bizim sektörümüzde, turizmde açıldı.<br />
Buna rağmen yılmadık, çalıştık, seferber<br />
olduk, ülke ekonomisine can simidi olduk.<br />
Şikayet etmeden işimizi yapmaya çalıştık.<br />
Geriye bakıp şikayet etmek yerine ileriye<br />
bakıp, çalışmak sektörümüzün en önemli<br />
özelliğidir. Bu kongreyi düzenlememiz,<br />
sizin de katılmanız bunun bir kanıtıdır. O<br />
yüzden hep birlikte durum değerlendirmesi<br />
yapmak, ortak aklı harekete geçirmek için<br />
buradayız." ifadelerini kullandı.<br />
"Outgoing, mice ve kruvaziyerin<br />
toparlanması zaman alacak"<br />
Konuşmasının devamında bu yılın ikinci<br />
yarısından itibaren önce iç pazarda,<br />
temmuz ayı itibariyle de yurt dışındaki bazı<br />
pazarlardaki hareketliliğin sezonun kısmen<br />
de olsa toparlanmasına katkı sağladığını<br />
ifade eden Bağlıkaya, şöyle devam etti:<br />
"Elbette outgoing, mice ve kruvaziyer<br />
gibi zaman isteyen segmentler için aynı<br />
şeyi söyleyemiyoruz. Bu segmentlerin<br />
toparlanması daha uzun zaman alacak.<br />
2 yıla yakın bir süredir bekleyen sabırsız<br />
bir talep söz konusu. Pandeminin sona<br />
ermesiyle birlikte bazı segmentlerin çok<br />
kısa bir sürede toparlanmasını bekliyoruz."<br />
Bağlıkaya, dünya genelinde aşılanma<br />
oranlarının artması ve aşı kartlıların<br />
seyahat kısıtlamalarının kalkmasıyla<br />
önümüzdeki dönemde rekabeti farklı bir<br />
boyuta taşıyacağını belirterek, "Önümüzdeki<br />
dönemde artık yepyeni kuralların, yepyeni<br />
tüketici davranışlarının ve deneyimlerin<br />
başrol oynadığı, yeni bir <strong>hi</strong>kayenin içinde<br />
bulunacağız. Bundan önce olduğu gibi bu<br />
<strong>hi</strong>kayenin baş kahramanları olmak, yeniden<br />
bir başarı <strong>hi</strong>kayesi yazmak istiyorsak bu<br />
yeniliklere hazırlıklı olmalıyız." dedi.<br />
"Beklediğimiz gelecek artık<br />
yanıbaşımızda"<br />
Bu dönemde iklim değişikliği,<br />
sürdürebilirlik, bilgi kirliliği, dijitalleşme,<br />
sosyal sorumluluk ve tüketici beklentilerinin<br />
turizmde daha fazla yer alacağını anlatan<br />
Bağlıkaya, herkesin bu sürece hazırlıklı<br />
girmesinin sektör açısından hayati bir önem<br />
taşıdığının altını çizdi. Başkan Bağlıkaya,<br />
"Beklediğimiz gelecek artık yanıbaşımızda.<br />
Bunu görmezden gelemeyiz. Bu açıdan<br />
turizm sektörünün pazarlama alanında<br />
lokomotifi olan biz seyahat acentelerine<br />
büyük görevler düşüyor. Türkiye Seyahat<br />
Acentaları Birliği olarak biz de sektöre<br />
ve ülkemize olan inancımızla, <strong>hi</strong>zmet<br />
anlayışımızla ve vizyonumuzla bu yeni<br />
döneme daha güçlü girilmesini sağlamak<br />
için yola çıktık. Yeni dönemde eksiklerimizi<br />
ve avantajlarımızı görebilmek, rotamızı<br />
daha net bir şekilde tayin edebilmek ve her<br />
anlamda özgüvenimizi tazeleyebilmek için<br />
bu kongreyi yapıyoruz." diye konuştu.<br />
"Boş teneke seslerine<br />
aldırmıyoruz"<br />
28 farklı panelde 80'in üzerinde<br />
konuşmacının yer alacağı kongre ile<br />
tüm konuları ele alacaklarını kaydeden<br />
Bağlıkaya, "Dünya turizmindeki son<br />
gelişmeler çerçevesinde kendimizi aynada<br />
birkez daha görme şansını yakalayacağız.<br />
Bu kongrenin önemini ve değerini<br />
bilmeyenler, buradakilerin emeklerini küçük<br />
görenler olabilir. Bu gibi durumlarda kara<br />
çalmayı, köstek olmayı, moral bozmayı huy<br />
edinmiş olanların sayılarının az olduğunu<br />
biliyoruz. Boş teneke seslerine aldırmıyoruz.<br />
Kim ki mücadelemiz, kim ki mücadele<br />
azmimizi kıracağını, bizi yıldıracağını<br />
sanıyorsa yanıldıklarını buraya bakıp<br />
görebilirler." dedi.<br />
Kongreden bir kez daha herkese seslenme<br />
isteğini dile getiren Bağlıkaya, "Biz ülkemiz,<br />
mesleğimiz için durmadan çalışmaya devam<br />
edeceğiz. Bizimle birlikte olmak isteyen<br />
herkese kapımız da, gönlümüz de açıktır.<br />
Turizm için herkesle el ele vermeye hazırız.<br />
Yeter ki iyi niyetli olsunlar, yolumuza da<br />
engel olmasınlar. Ortak akıl ve vizyona, birlik<br />
ve beraberlik içinde bu krizi aşacağımızdan<br />
<strong>hi</strong>ç şüphemiz yok." şeklinde sözlerini<br />
tamamladı.
32<br />
hotel restaurant<br />
& <strong>hi</strong>-<strong>tech</strong><br />
gündem / makale<br />
AGON Danışmanlık ve Mümessillik Hizmetleri CEO’su<br />
Tezer Öner<br />
Turizmde Z Raporu, A Planı…<br />
Bu yıl sektörümüz için pek tatmin<br />
edici ve kazançlı olmadı malumunuz.<br />
Ancak durup ne oluyor ne bitiyor<br />
bakalım ki seneye ne yapmamız ne<br />
yapmamamız gerek az çok tahmin<br />
edelim.<br />
Tüm zamanların rekoru olarak<br />
2019’da 45 milyon turist ve 34,5<br />
milyar dolar döviz kazanan Türkiye,<br />
2020 yılında pandemi ile turist<br />
sayısında %69,14, turizm gelirinde<br />
de %65,1 oranında düşüş yaşadı<br />
ve 12.059.000.000 dolar gelir elde<br />
etti. <strong>2021</strong> yılı haziran ayında turizm<br />
sezonunu açan ülkemiz, kısa<br />
sürede hem turist sayısında hem<br />
de turizm gelirinde önemli ataklar<br />
gerçekleştirdi. <strong>2021</strong> yılı 9 aylık<br />
döneminde Türkiye, 21,5 milyon turist<br />
ağırlarken 16,8 milyar dolar döviz<br />
girdisi sağladı.<br />
Durumumuz budur. Dolayısıyla<br />
bundan 3 – 5 sene önce kurulan<br />
<strong>2021</strong>’de 50 milyar dolar turizm geliri<br />
hayalinden uyanmak zorunda kaldık.<br />
2022 planlarımız makul seviyelerde<br />
tutularak 30 milyar dolar gibi<br />
ulaşılması daha kolay bir seviyede.<br />
Ancak 40 milyar dolar ve hatta 50<br />
milyar dolar bekleyen de yok değil.<br />
Olmaz mı? Olur tabii… Seneler boyu<br />
ve defalarca anlattığımız tedbirleri<br />
alırsak olur.<br />
Öncelikle para harcayan turist isteriz.<br />
Ancak bu kadar kur farkı ile ucuz<br />
kalırsak maalesef Avrupalı'nın da<br />
açı bize gelecek demektir. Şimdiden<br />
5 pounda iki kişi kahvaltı yaptık diye<br />
sosyal medyada gezen İskoç çift<br />
gibi tipler türedi. Bu adamın müze,<br />
kültür gezisi falan yapmaya niyeti yok.<br />
Gelecek sokakta gezip yeni bir şe<strong>hi</strong>r<br />
görecek, yiyecek, içecek ve gidecek…<br />
İçme kısmı da bizde sıkıntılı zaten<br />
biliyorsunuz. Avrupalı ucuz veya genç<br />
turist şarabını alıp Ortaköy rıhtımında<br />
ayaklarını sallandırarak sevgilisiyle<br />
içmek ister. O bizde zor…<br />
Turist güven ister. Aşılama ve<br />
pandemi tamamen ayrı konu, sokakta<br />
can güvenliği apayrı bir konu…<br />
O konuyu çözmeden sa<strong>hi</strong>llerde<br />
güneşlenecek Alman veya İskandinav<br />
kızları kimliği bile olmayan başıboş<br />
gezen her konuda aç Suriyeli ve<br />
Afganlar'dan nasıl koruyacağız Allah<br />
bilir.<br />
Ucuz ülke turisti eğlence ister.<br />
Genelde genç ve hatta üniversitelidir.<br />
Gece 24:00’te kapanan işletme<br />
kurallarımız var. Ama bu onun için<br />
açılış saatidir. O sabah çorbayı içip<br />
yatağa 07:00’de girer.<br />
Uluslararası ilişkilerde stabilizasyon<br />
gerekir. Her an bir ülkeyle gerilip<br />
öbürüyle barışarak hayatta bu<br />
dengeyi kuramayız. Araplara<br />
güvenmeyin, Katar ve BAE birleşip<br />
komple gelse hala bizim otellerde<br />
yarı kapasite boş kalır. Ayrıca<br />
gelmezler… Çünkü bu paşalarda<br />
para gani, onlar kumar oynayıp<br />
sınırsız içebilecekleri Yunanistan’a ve<br />
Fransa’nın güney sa<strong>hi</strong>plerini tercih<br />
eder. Bu ucuzluk onlara ters kaçar.<br />
Avrupa’nın orta direği için<br />
rakiplerimizin Yunanistan, İtalya<br />
ve İspanya olduğunu iddia edenler<br />
var. Emin olun bu kurlarla onlar<br />
bize rakip falan olamazlar. Aileler<br />
Türkiye’ye akacaktır. Bu durumda<br />
da ahlaklı taksi şoförlerimiz<br />
ve esnafımızın yüce gönüllü<br />
misafirperverliğine ihtiyacımız var.<br />
Ne kadar iyi davranırsak bu dalga o<br />
kadar süreklilik kazanır. Ama son<br />
üç senenin acısını bu yaz çıkaralım<br />
derlerse o zaman bittik gerçekten.<br />
Ve son olarak, 12 ay olmayan turizm<br />
senaryolarımızı artık artırmamız<br />
şart! Eylülde bağ bozumu, kışın<br />
kayak, kongre, kültür, din ve mitoloji,<br />
çiftliklerde gönüllü üniversiteli tarım<br />
turları, dağcılık, trekking, özellikle<br />
de gurme ve gastronomi turizmine<br />
daha fazla ağırlık vermeliyiz. Hızlı bir<br />
sene planlaması ve tanıtımla belki de<br />
50 milyar dolar yaparız belli mi olur?<br />
Hadi inşallah…<br />
Mutlu yıllar dileriz.
KARTLI ÖDEMELER EN HIZLI HAVA<br />
YOLLARINDA BÜYÜDÜ<br />
Ekim ayında en fazla büyüme havayolları ve “kamu/vergi ödemeleri” sektörlerinde oldu.<br />
BKM'nin verilerine göre, ekim<br />
ayında 165 milyar TL tutarında<br />
kartlı ödeme gerçekleşti.<br />
Temassız ödemeler geçen yılın 2<br />
katına çıkarken her 4 iş yerinin 3'ünde<br />
temassız ödeme kabul ediliyor. En fazla<br />
kartlı ödeme büyümesi ise havayolları,<br />
kamu/vergi ödemeleri ve kuyumculuk<br />
sektörlerinde gerçekleşti.<br />
Bankalararası Kart Merkezi'nin (BKM)<br />
açıkladığı verilere göre ekim sonu<br />
itibarıyla Türkiye'de 82,8 milyon adet<br />
kredi kartı, 147,5 milyon adet banka<br />
kartı ve 54,4 milyon adet ön ödemeli<br />
kart kullanılıyor. 2020 yılının ekim ayı<br />
ile kıyaslandığında kredi kartı adedinde<br />
yüzde 11'lik, banka kartı adedinde yüzde<br />
4'lük, ön ödemeli kart adedinde ise<br />
yüzde 32'lik artış yaşandı. Toplam kart<br />
sayısı ise geçen yılın aynı dönemine<br />
göre yüzde 10 oranında artış göstererek<br />
284,6 milyon adede ulaştı.<br />
165 milyar TL tutarında kartlı<br />
ödeme yapıldı<br />
Ekim ayında kredi kartları, banka<br />
kartları ve ön ödemeli kartlar ile yapılan<br />
toplam ödeme tutarı bir önceki yılın<br />
aynı dönemine göre yüzde 50 artarak<br />
165 milyar TL oldu. Ekim ayındaki<br />
kartlı ödeme tutarının 133,7 milyar<br />
TL'si kredi kartları ile yapılırken, 28,2<br />
milyar TL'sinde banka kartları, 3,1<br />
milyar TL'sinde ise ön ödemeli kartlar<br />
kullanıldı. Kredi kartı ile ödemelerde<br />
önceki yılın aynı dönemine göre<br />
büyüme oranı yüzde 47, banka kartı<br />
ile ödemelerde yüzde 54 olurken, ön<br />
ödemeli kartlar ile yapılan ödemelerde<br />
ise bu oran yüzde 238 olarak<br />
gerçekleşti.<br />
Kartlı ödemelerin en hızlı büyüdüğü<br />
sektör havayolları oldu<br />
Kartlı ödemelerde, <strong>2021</strong> yılının ekim<br />
ayında geçen yılın aynı dönemine göre<br />
en fazla artışın hangi sektörlerde<br />
gerçekleştiği detaylı incelendiğinde,<br />
“havayolları”nın yüzde 188 ile en<br />
fazla artış gerçekleşen sektör olduğu<br />
görüldü. Vergi yapılandırmalarının ilk<br />
taksitlerinin ödenmesinin etkisiyle de<br />
“kamu/vergi ödemeleri” yüzde 164<br />
büyürken, “kuyumculuk” ise yüzde 136<br />
büyüme ile en fazla artış görülen ilk üç<br />
sektör arasında yer aldı. Bu üç sektörü<br />
turizm döneminin ekim ayında da<br />
devam etmesiyle beraber “konaklama”<br />
sektörü yüzde 125 ve “seyahat<br />
acenteleri” sektörü yüzde 114 büyüme<br />
ile takip etti.<br />
Temassız ödeme adedi geçen yılın 2<br />
katına ulaştı<br />
Kartlar ve mobil cihazlar üzerinden<br />
<strong>hi</strong>çbir temas gerektirmeden ödeme<br />
yapmaya imkân sunan temassız<br />
ödemeler hızla yaygınlaşmaya devam<br />
ediyor. Ekim ayındaki temassız ödeme<br />
adedinin 2020 yılının aynı dönemine<br />
göre yüzde 82 artış göstermesi de<br />
temassız ödemelerin her geçen gün<br />
daha çok tercih edildiğini ortaya<br />
koyuyor. Ekim ayında mağaza içi yapılan<br />
ödemelerin yüzde 57'sinin yani her<br />
5 kartlı ödemeden 3'ünün temassız<br />
olarak yapıldığı gözlemlenirken günlük<br />
temassız ödeme adedi ise 13 milyon<br />
adede ulaştı.<br />
Her 4 iş yerinin 3'ünde temassız<br />
ödeme kabul ediliyor<br />
Temassız ödemeler sadece kart<br />
kullanıcılarına değil iş yeri sa<strong>hi</strong>plerine<br />
de büyük kolaylık sağlıyor. Kullanıcı<br />
tarafındaki yaygınlaşmayla beraber iş<br />
yeri tarafında da temassız dönüşüm<br />
hızla devam ederken bugün her 4<br />
terminalden 3'ünde temassız ödeme<br />
yapılabiliyor. En çok temassız işlem<br />
yapılan iş yerlerinin ise sırasıyla<br />
”market-gıda”, “yemek”, “akaryakıt”<br />
ve “sağlık/kozmetik” sektörlerinde yer<br />
aldığı görülüyor.
34<br />
hotel restaurant<br />
& <strong>hi</strong>-<strong>tech</strong><br />
yeni yatırımlar<br />
TAMAMEN<br />
YENILENDI<br />
MÖVENPICK<br />
İSTANBUL<br />
BOSPHORUS<br />
HIZMETTE<br />
İstanbul Balmumcu’da Nisan 2020 itibari ile renovasyona giren Mercure The Plaza Bosphorus,<br />
15 Ekim <strong>2021</strong> itibari ile Mövenpick İstanbul Bosphorus ismiyle yeniden turizme kapılarını<br />
açtı. Yenilenen yüzüyle deneyimli turizmci İlker Şen yönetiminde <strong>hi</strong>zmet vermeye başlayan<br />
beş yıldızlı otel; İstanbul Boğazı’ndan ilham alınarak tasarlanan dekorasyonu, 11 farklı<br />
kategorideki oda ve suitleri gibi İstanbul’un en iyi İtalyan’ı olmaya aday restoranı Da Vittorio ile<br />
de şehre ilham verecek…<br />
İstanbul’un muhteşem dokusundan ilham<br />
alınarak özenle dizayn edilen 221 adet<br />
premium segment odası ve 36 adet suit<br />
odası, İtalyan, Fransız ve Türk mutfağının<br />
en iddialı lezzetlerini sunan 3 adet imza<br />
restoranı, iş dünyasına kusursuz <strong>hi</strong>zmet<br />
vermeyi vadeden toplantı salonları, kapsamlı<br />
etkinlikler için dizayn edilmiş 250 misafir<br />
kapasiteli balo salonu ve oldukça enerjik bir<br />
atmosfere sa<strong>hi</strong>p fitness/spa merkeziyle öne<br />
çıkan Mövenpick Bosphorus, misafirlerine<br />
şehrin kalbinde lüks ve konforlu bir<br />
konaklama deneyimi sunuyor.<br />
11 farklı kategorideki oda ve suitleri<br />
ile ağırlıyor<br />
Mövenpick Bosphorus’un şehrin hareketli<br />
yanını Boğaz’ın muhteşem manzarasıyla<br />
birleştiren odalarının tasarımında, lüks<br />
ve konfor tanımı modern bir anlatımla<br />
birleşiyor. 30 ile 163 m² arasında değişen<br />
genişlikte, 11 farklı kategorideki oda ve<br />
suitleri ile misafirlerini ağırlayacak olan beş<br />
yıldızlı otel, <strong>hi</strong>çbir detayın es geçilmediği<br />
deluxe odalarının yanı sıra, Boğaz manzaralı<br />
odaları, 1+1 geniş aile suitleri ve yine<br />
Boğaz’a nazır Panoramic Bosphorus Suit<br />
ile İstanbul’un keyfini çıkarmak isteyen<br />
misafirleri için her zevke ve gereksinime<br />
uygun seçenekler sunuyor. Mövenpick<br />
Bosphorus’un kral dairesi kategorisinde yer<br />
alan 163 m² genişliğindeki Royal Bosphorus<br />
ve 143 m² büyüklüğündeki Presidential Suit’i<br />
ise ihtişamın ve lüksün tanımı niteliğinde<br />
bir dizayna sa<strong>hi</strong>p. Doğal ahşaptan üretilmiş<br />
paneller, modern esintiler taşıyan duvar<br />
kağıtları, şıklık ve rahatlığın ön planda<br />
tutulduğu oturma grupları ve mermerin<br />
oluşturduğu çabasız zarafetle Mövenpick<br />
Bosphorus, İstanbul’un birbirinden farklı<br />
pek çok parçasını ince düşünülmüş bir<br />
dizayn ve sıcak bir atmosfer ile bir araya<br />
getiriyor.<br />
İstanbul Boğazı’ndan ilham alınarak<br />
tasarlandı<br />
Detaylarda yer yer mavinin kullanıldığı,<br />
İstanbul Boğazı’ndan ilham alınarak<br />
tasarlanan Mövenpick Bosphorus, büyülü<br />
şehrin en göze çarpan detaylarının<br />
modernize edilmiş hali olarak kusursuz<br />
bir şekilde karşımıza çıkıyor. Doğal<br />
malzemelerin ağırlıkta olduğu tasarımıyla<br />
sıcak bir ambiyansa ev sa<strong>hi</strong>pliği yapan<br />
Mövenpick Bosphorus, özel tasarım cam<br />
avizeleri ve her adımda dikkat çekecek<br />
aksesuar seçimleriyle İstanbul’un ihtişamlı<br />
yüzüne atıfta bulunuyor.<br />
İstanbul’un en iyi İtalyan’ı olmaya<br />
aday; Da Vittorio Ristorante<br />
Yurt dışı ve Türkiye’de yemek ve İtalyan<br />
mutfağı konusunda sayısız başarıya imza<br />
atan Şef Vittorio Sindoni, Da Vittorio<br />
Ristorante’nin ikinci şubesiyle Bursa’dan<br />
sonra şimdi de İstanbullu lezzet aşıklarıyla<br />
buluşuyor. Otelin 21. katındaki roof’ da<br />
yer alan ve İtalyan mutfağının şahane<br />
lezzetleriyle anılacak olan restoranda<br />
misafirler başarılı şefin hazırladığı leziz<br />
yemekleri tadarken, zarif bir dekorasyon<br />
eşliğinde muhteşem Boğaz manzarası<br />
ile karşı karşıya kalacak. Doğal sızma<br />
zeytinyağı, domates, parmigiano
ve fesleğen gibi Akdeniz mutfağının temeli olan<br />
malzemelerle harika lezzetlere imzasını koyan Da<br />
Vittorio, taze ürünler ve kaliteli malzemelerin lezzetli<br />
İtalyan yemeklerindeki etkisini gözler önüne seriyor.<br />
Öğlen itibariyle başlayıp gecenin ilerleyen saatlerine<br />
kadar çeşitli müzik ve performanslar eşliğinde <strong>hi</strong>zmet<br />
veren lüks restoran, İtalyan lezzetini ve kültürünü üst<br />
düzey bir <strong>hi</strong>zmet anlayışıyla birleştirirken, mükemmel<br />
şarap kombinasyonları ve tatlılarıyla da İstanbul’un en<br />
iyi İtalyan’ı olmaya aday.<br />
Şehrin içindeki lezzet kaçışı; L’avenue Plaza<br />
Cafe<br />
L’avenue Plaza Café, Mövenpick Bosphorus’un lobi<br />
katında yer alan restoranı olarak karşımıza çıkıyor.<br />
Restoran, günün her saatinde <strong>hi</strong>ssedilen enerjik havası<br />
ve Fransız Mutfağı’ndan özel lezzetleri ile öne çıkıyor.<br />
Hareket ve dinamizmin ön planda olduğu bir uğrak<br />
noktası olarak tasarlanan restoran, lüks dizaynı, özel<br />
lezzetlerle bezeli menüsü ve imza kokteylleri ile adeta<br />
şe<strong>hi</strong>r içinde bir kaçış noktası. Soğan çorbası ve Zürih<br />
usulü dana eti, L’avenue Plaza’nın mutlaka denenmesi<br />
gereken lezzetleri arasına şimdiden girerken, usta<br />
şeflerinin elinden çıkan enfes tatlılar ise yemek sonrası<br />
kendini şımartmak isteyenler için ideal bir seçenek.<br />
Türk mutfağının yarım asırlık efsanesi; Hünkar<br />
Mövenpick Bosphorus’un öne çıkan değerlerinden<br />
bir diğeri ise, Türk/Osmanlı mutfağını 1950 yılından<br />
beri müşterilerine en leziz şekilde sunan efsanevi<br />
Hünkar Lokantası. İstanbul’da ki bir diğer şubesini otel<br />
bünyesinde <strong>hi</strong>zmete açan restoran, Türk ve yabancı<br />
olmak üzere oldukça geniş bir hedef kitleyi ağırlamak ve<br />
bir lezzet şöleni oluşturmak için hazırlanıyor.<br />
Mövenpick İstanbul Bosphorus<br />
<strong>Hotel</strong> Genel Müdürü İlker<br />
Şen ise açılışa dair şu<br />
açıklamalarda bulundu:<br />
"Otelimizi 15 Ekim <strong>2021</strong><br />
itibariyle <strong>hi</strong>zmete açtık. Burayı<br />
eskiden birçok insan The<br />
Plaza <strong>Hotel</strong> olarak biliyordu.<br />
Ardından Mercure oldu.<br />
Renovasyona Mart 2020'de<br />
başladık. Yaklaşık bir buçuk<br />
yıl süren çalışmalarla yeni bir<br />
marka ile açtık, aslında bir üst<br />
markaya geçiş yapmış olduk."<br />
Yönetimin zaten bir<br />
renovasyon planladığını,<br />
pandeminin ise buna<br />
bir fırsat oluşturduğunu<br />
belirten Şen, "Biz bu krizi<br />
bir fırsata çevirdik. Madem<br />
İlker Şen<br />
Mövenpick İstanbul Bosphorus <strong>Hotel</strong> Genel Müdürü<br />
pandemide bütün oteller kapanıyor. Biz de sektöre yepyeni bir markayla<br />
girelim istedik." dedi. Şu ana kadar ki yenileme çalışmalarına yaklaşık<br />
150 milyon TL harcandığını belirten Şen, Nisan 2022'de tamamlanmasını<br />
planladıkları renovasyona ilişkin şu detaylarla devam etti: "Otelin sadece<br />
misafir alanlarını değil, arkadaki personel alanları da da<strong>hi</strong>l olmak üzere<br />
komple yenilemesini yaptık. Bununla beraber oda sayımızı 241'den 257'ye<br />
çıkardık. Bazı odalarımızın renovasyon çalışmaları halen devam ediyor. Şu<br />
an yüzde 50'si kapalı. Yılbaşına kadar bir kısmı daha bitecek ama komple<br />
bitmesi büyük ihtimalle Nisan 2022'yi bulacak. Çok büyük bir yenilemeden<br />
bahsediyoruz. Boya ve mobilya değişimi gibi düşünmeyin. Duvarların<br />
tamamen yıkılmasından yepyeni bir konsept oluşturmaya kadar geçen bir<br />
süreç bu. Oteli yıkıp sıfırdan yapsaydık inanın daha kolay olurdu. Binanın<br />
cephesini ise led ışıklarla aydınlattık."
36<br />
hotel restaurant<br />
& <strong>hi</strong>-<strong>tech</strong><br />
yeni yatırımlar<br />
POLAT<br />
PALANDÖKEN<br />
YENILENDI<br />
Palandöken'in 20 yıllık konaklama adresi Polat Palandöken, bu kış misafirlerini<br />
yenilenen yüzüyle ağırlayacak.<br />
Kristalize kar dokusuyla Türkiye’nin<br />
gözde kayak bölgelerinden<br />
Palandöken’in öne çıkan oteli<br />
Polat Palandöken, bu kış misafirlerini<br />
yenilenen yüzüyle ağırlayacak.<br />
Autoban Mimarlık yeniledi<br />
Otelin yeni tasarımını ödüllü mimarlık<br />
stüdyosu Autoban’ın üstlendiği Polat<br />
Palandöken, başladığı değişimini birkaç<br />
sezonda tamamlayarak misafirlerine<br />
kış mevsiminin ve dağ yaşantısının<br />
keyifli halini sunacak. Bünyesinde<br />
gerçekleşen restorasyon sonrası<br />
gelişmiş ve konforlu <strong>hi</strong>zmet seçenekleri<br />
sunan otel, yenilenen deluxe odaları<br />
ve suitleri ile unutulmaz tatillere ev<br />
sa<strong>hi</strong>pliği yapmaya hazırlanıyor. Otel,<br />
kayak molalarında dinlenilebilecek<br />
Snowdeck, Palandöken Dağı’nda 2400<br />
metrede yer alan ahşap chaletleri Peak<br />
ve Erzurum’da kış tatilinin önemli bir<br />
parçası olan cağ kebabı geleneğini<br />
yaşatan Masif Restoran’ı ile kar tatilini<br />
eğlenceli bir yolculuğa dönüştürüyor.<br />
Polat Palandöken, bölgede yaklaşık 70 km uzunluğa sa<strong>hi</strong>p ‘Ejder 3200’<br />
pistine direkt geçiş ayrıcalığına sa<strong>hi</strong>p tek otel ve bu yönüyle kayak<br />
tutkunlarına en keyifli kayak rotası sunuyor. Kristalize kar dokusu ve<br />
doğal kayak pistlerinin yanı sıra otel suni kar sistemi, gece ışıklandırmalı<br />
kayak pisti ve kayak noktalarına hızlı ulaşım sağlayan telesiyej sistemi<br />
ile sporseverleri konforlu bir kayak deneyimi ile buluşturuyor.
38<br />
hotel restaurant<br />
& <strong>hi</strong>-<strong>tech</strong><br />
yeni yatırımlar<br />
WYNDHAM<br />
yeni otelleriyle<br />
Hindistan’da<br />
50 otele<br />
ulaşacak<br />
Wyndham <strong>Hotel</strong>s & Resorts, kültürel<br />
zenginlikleriyle ziyaretçileri kendine çeken<br />
Jaipur, Varanasi, Mohali ve Udaipur’da<br />
Ramada by Wyndham, Howard Johnson by<br />
Wyndham ve üst sınıf Wyndham markaları<br />
altında yakın zamanda açılan ve açılması<br />
beklenen dört yeni otel ile Hindistan<br />
pazarındaki varlığını güçlendiriyor. Yeni<br />
açılışlarla birlikte Wyndham’ın Hindistan’daki<br />
otel sayısı 50’ye ulaşacak ve bu açılışlar,<br />
şirketin sekizi 2022’de açılması beklenen<br />
yaklaşık 30 otelin bulunduğu proje stokuna<br />
sa<strong>hi</strong>p olduğu Hindistan alt kıtasındaki<br />
büyüme kararlılığının bir parçasını<br />
oluşturuyor. Wyndham <strong>Hotel</strong>s & Resorts<br />
Ortadoğu, Avrasya ve Afrika Geliştirme<br />
Başkan Yardımcısı Panos Loupasis,<br />
“Dünyanın en hızlı büyüyen ekonomilerinden<br />
Hindistan, konaklama açısından çok büyük<br />
bir potansiyel sunuyor. Bu dört yeni açılış,<br />
ülke genelinde daha da fazla konaklama<br />
seçeneği sunmaya yönelik büyüme<br />
hedeflerimiz açısından önemli bir kilometre<br />
taşı teşkil ediyor. Burada ve Hindistan alt<br />
kıtası genelindeki güçlü büyüme çizgimizi<br />
sürdürmeyi, böylesine güzel ve zengin<br />
çeşitliliğe bir bölgede seyahati herkes için<br />
mümkün kılmayı dört gözle bekliyoruz.” dedi.<br />
Melas<br />
<strong>Hotel</strong><br />
İstanbul<br />
<strong>hi</strong>zmette!<br />
Melas <strong>Hotel</strong>s & Resorts Grubu’nun<br />
Antalya Side ve Lara bölgelerindeki<br />
otellerine ilave olarak <strong>hi</strong>zmete alınan<br />
dördüncü tesisi Melas <strong>Hotel</strong> İstanbul<br />
<strong>hi</strong>zmete girdi. Şehrin merkezi Şişli-<br />
Levent hattının ortasında Gayrettepe’de<br />
konumlanan beş yıldızlı otel, toplu<br />
ulaşıma yakınlığı ile Tari<strong>hi</strong> Yarımada’ya<br />
20 dakika, Taksim ve Nişantaşı’na 15<br />
dakika, iki uluslararası havaalanına<br />
ise ortalama bir saat mesafede yer<br />
alıyor. Günümüzün çağdaş ve modern<br />
gezginleri için tasarlanmış yerden<br />
ısıtmalı toplam 195 oda, 15 adet suite<br />
oda, 144 adet deluxe oda, 36 adet<br />
business standart odaya sa<strong>hi</strong>p olan<br />
otel, uluslararası ve geleneksel mutfak<br />
anlayışlarını sentezleyen à la carte<br />
restoranı Casa Mediterra <strong>Restaurant</strong><br />
ile de dikkat çekiyor. Tecrübeli aşçıların<br />
ellerinden mevsimsel ürünlerle,<br />
açık mutfak konseptinde hazırladığı<br />
lezzetleri ile hem iş toplantıları hem de<br />
etkinlik buluşmaları için iyi bir lezzet<br />
durağı olmaya aday otelde toplantı ve<br />
etkinlikler için düzenlenmiş ayrı bir kat<br />
yer alıyor. Melas <strong>Hotel</strong> İstanbul, son<br />
teknoloji donamınıma sa<strong>hi</strong>p, gün ışığı<br />
gören toplantı salonları ve çalışırken<br />
aynı zamanda eğlenme imkanı sunan<br />
Work&Fun alanı ile toplantıları bir cazibe<br />
haline getirmeyi amaçlıyor. Minimum bir<br />
kişiden tam kapasite bütün salonlarda<br />
aynı anda <strong>hi</strong>zmet verildiğinde 600 kişiye<br />
kadar, toplam 9 adet toplantı salonu ile<br />
tüm etkinlikler için tercih edilebilecek bir<br />
konaklama adresi olma misyonuna sa<strong>hi</strong>p<br />
olan Melas <strong>Hotel</strong>s, Spa and Wellness<br />
içerisindeki kapalı yüzme havuzu,<br />
sauna, buhar banyosu, Türk hamamı<br />
ve Uzakdoğu masaj servisi ile de öne<br />
çıkıyor.
40<br />
hotel restaurant<br />
& <strong>hi</strong>-<strong>tech</strong><br />
yeni yatırımlar<br />
DOSSO DOSSI<br />
BEŞ YILDA OTEL<br />
SAYISINI YEDIYE<br />
ÇIKARACAK<br />
Dördüncü otellerini Yenikapı’da <strong>hi</strong>zmete açtıklarını duyuran Dosso Dossi Holding Yönetim<br />
Kurulu Başkanı Hikmet Eraslan, yatırım önceliklerinde İstanbul’un olduğunu belirterek,<br />
önümüzdeki beş yıl içinde otel sayısını yediye çıkaracaklarını ifade etti.<br />
Dosso Dossi Holding iştiraki olarak<br />
turizm sektöründe faaliyetlerini<br />
sürdüren Dosso Dossi <strong>Hotel</strong>s<br />
Grubu’na yeni bir üye katıldı. Dosso<br />
Dossi <strong>Hotel</strong>s Yenikapı, temelleri<br />
2012 yılında atılan otel grubunun en<br />
yeni üyesi olarak misafir ağırlamaya<br />
başladı. Açıldığı günden itibaren<br />
tam doluluk yaşayan otel, beş ayrı<br />
oda tipi, dekorasyonu, lokasyonu<br />
ve üstün <strong>hi</strong>zmet kalitesiyle kısa<br />
sürede İstanbul’da tavsiye edilen<br />
oteller arasında yerini aldı. Türkiye<br />
ekonomisine önemli bir döviz girdiği<br />
sağlayan dev bir sektörün temsilcisi<br />
olmaktan mutluluk duyduklarını<br />
belirten Dosso Dossi Holding Yönetim<br />
Kurulu Başkanı Hikmet Eraslan,<br />
“İstanbul’un en önemli turizm<br />
merkezlerinden tari<strong>hi</strong> yarımada içinde<br />
kısa süre içinde dört otele ulaşmaktan<br />
dolayı gururluyuz. Sultanahmet, Vatan<br />
Caddesi, Laleli ve şimdi Yenikapı’daki<br />
otellerimizle turizm sektöründeki<br />
iddiamızı daha da ileriye taşıyoruz” dedi.<br />
“İstanbul’da çok daha fazla yatak<br />
kapasitesine ihtiyaç var”<br />
İstanbul’da çok daha fazla yatak<br />
kapasitesine ihtiyaç olduğunun altını<br />
çizen Hikmet Eraslan, yakın zamanda<br />
gerçekleştirilen Formula 1 Dünya<br />
Şampiyonası'nın 16. etabı Türkiye<br />
Grand Prix'sinde de görüldüğü üzere<br />
yeni normalde büyük bir turizm<br />
hareketliliğinin başladığını söyledi.<br />
Pandemi şartlarının hüküm sürdüğü<br />
bir önceki yıla göre şu anda ülkemize<br />
gelen turist sayılarında patlama<br />
yaşandığını, bu yüzden özellikle<br />
şe<strong>hi</strong>r otelciliği konusunda önemli<br />
bir ihtiyacın ortaya çıktığını söyleyen<br />
Hikmet Eraslan, “İstanbul dünyanın en<br />
önemli uçuş aktarma noktalarından<br />
biri. Dünyanın en önemli turizm<br />
destinasyonları arasında. Uluslararası<br />
etkinliklere, kongrelere ev sa<strong>hi</strong>pliği<br />
yapıyor. Avrupalı turistlerin yeniden<br />
büyük bir hareketlilik sağladığına<br />
şa<strong>hi</strong>t oluyoruz. Orta Doğu ülkelerinden<br />
gelen turist akını artarak devam ediyor.<br />
Tüm bunlara baktığımızda <strong>hi</strong>zmet<br />
kalitesini düşürmeden daha fazla şe<strong>hi</strong>r<br />
oteline yatırım yapılması gerektiğini<br />
düşünüyoruz.” dedi.<br />
“Otel sayımızı yediye çıkaracağız”<br />
Dosso Dossi Holding olarak Yenikapı’da<br />
açtıkları dördüncü otel ile yatırıma<br />
devam ettiklerini kaydeden Eraslan,<br />
“Doluluk oranlarımız yüzde 95<br />
seviyelerinde. Müşteri memnuniyetimiz<br />
yüzde 90’ın üzerinde. Sektörde genç<br />
bir marka olmamıza rağmen aldığımız<br />
yolla, sektör ileri gelenlerinin dikkatini<br />
çekmeyi başardık. Tüm bunlara<br />
baktığımızda büyük bir cesaretle<br />
otel yatırımlarına devam kararı<br />
aldık. Şimdilik önceliğimiz İstanbul.<br />
Önümüzdeki beş yıl içinde otel sayımızı<br />
yediye çıkaracağız” bilgisini verdi.
42<br />
hotel restaurant<br />
& <strong>hi</strong>-<strong>tech</strong><br />
yeni yatırımlar<br />
KARADERILI, YENI NESIL TERMAL<br />
YATIRIMI IÇIN DÜĞMEYE BASTI<br />
Karaderili Şirketler Grubu; Bodrum, Kuşadası ve Yalova otellerinden sonra 2022’nin son<br />
çeyreğine yeni nesil termal otel yatırımı ile girmeye hazırlanıyor. Yalova’da 40 milyon dolarlık<br />
yatırım bedeli ile <strong>hi</strong>zmete açacakları beş yıldızlı tesis ile bölgeye yapılan yatırım miktarını 180<br />
milyon dolardan 220 milyon dolara çıkaracaklarını belirten Karaderili Şirketler Grubu CEO’su<br />
Tevfik Talas, yeni otelleri ile birlikte istihdam oranını da yüzde 40 artıracaklarını ifade etti.<br />
Yalova Terma City, Kuşadası<br />
Holiday Leisure Club, Bodrum<br />
Mio Bianco Resort ve Bodrum<br />
Mio Mare otelleri ile turizme <strong>hi</strong>zmet<br />
veren Karaderili Şirketler Grubu,<br />
hazırlıklarını sürdürdüğü Terma<br />
Garden ile termal turizmdeki iddiasını<br />
yatırımlarını güçlendiriyor. 40 milyon<br />
dolara mal olması hedeflenen tesis<br />
ile termal turizmindeki iddiasını<br />
güçlendireceklerini belirten<br />
Karaderili Şirketler Grubu CEO’su<br />
Tevfik Talas, gelen yoğun taleple<br />
300 dönümlük ormanın yanındaki<br />
projeye başlama kararı aldıklarını<br />
vurgulayarak, söz verdikleri gibi ikinci<br />
yatırıma başladıklarını ifade ederek,<br />
pandemi sebebiyle yatırımı erteleyen<br />
işadamlarına “Yatırımı durdurmayın.<br />
Şimdi yatırım yapmazsanız ne zaman<br />
yapacaksınız” tavsiyesinde bulundu.<br />
Yaptığı tavsiyenin gereğini önce kendisi<br />
yaparak örnek olmak istediklerini<br />
söyleyen Talas, yeni otelleri ile<br />
birlikte istihdam oranını yüzde 40<br />
artıracaklarını belirterek, “Yeni projeyle<br />
Yalova’ya yapılan yatırım miktarı 180<br />
milyon dolardan 220 milyon dolara<br />
çıkacak” dedi. 6 ay önce başlanan<br />
Terma Garden otel inşaatının 2022 son<br />
çeyreğinde tamamlanması bekleniyor.<br />
“Biz buna yeni nesil termal diyoruz”<br />
Tesisin sadece iyileşmek için değil,<br />
yenilenmek için de tasarlandığını<br />
aktaran Talas, “Biz buna yeni nesil<br />
termal diyoruz. Termal Turizm,<br />
yatırımlarımızla kabuk değiştiriyor.<br />
Diğer illere termal yatırım yapanlar için<br />
övünerek şunu söyleyebilirim: Termalin<br />
başkenti Yalova ‘’Termal” ilçesidir’’<br />
dedi.
44<br />
hotel restaurant<br />
& <strong>hi</strong>-<strong>tech</strong><br />
yeni yatırımlar<br />
RÖNESANS’TAN<br />
TÜRKMENISTAN’A YENI YATIRIM<br />
GARAGUM ÇOK AMAÇLI OTEL VE İŞ MERKEZI<br />
Rönesans Holding bünyesinde faaliyet gösteren Rönesans Endüstri Tesisleri’nin<br />
Türkmenistan’da inşa ettiği Garagum Çok Amaçlı Otel ve İş Merkezi <strong>hi</strong>zmete girdi.<br />
Rönesans Endüstri Tesisleri,<br />
Türkmenistan’ın başkenti<br />
Aşkabat’ta Eylül 2018’de<br />
inşasına başladığı çok amaçlı otel<br />
ve iş merkezi projesini, pandemi<br />
şartlarına rağmen planlanan süre<br />
içinde başarıyla tamamladı. Garagum<br />
Çok Amaçlı Otel ve İş Merkezi’nin 19<br />
Kasım <strong>2021</strong> tari<strong>hi</strong>nde düzenlenen açılış<br />
töreni, Türkmenistan Devlet Başkanı<br />
Gurbanguly Berdimuhamedov ile<br />
Rönesans Holding Başkanı Dr. Erman<br />
Ilıcak’ın katılımıyla gerçekleştirildi.<br />
Milli kültürü yansıtan çok amaçlı<br />
proje<br />
Bölgenin ilk çok amaçlı projesi<br />
Garagum Otel’in tasarımında, dünyanın<br />
en geniş su kanalının da geçtiği ve<br />
kapladığı alan bakımından dünyanın<br />
en büyük çöllerinden olan Garagum<br />
Çölü’nden esinlenildi. Aşkabat<br />
Uluslararası Havalimanı’nın yakınında,<br />
A. Niyazov Caddesi ile Hoca Ahmet<br />
Yesevi Caddesi'nin kesiştiği noktada<br />
inşa edilen Otel ve İş Merkezi’nden<br />
oluşan yeni komplekste; ana bina,<br />
teknik bina ve Türkmenistan’ın milli<br />
kültürünü yansıtan ‘Türkmen Çadırı’<br />
mimarisinde çok amaçlı bina yer alıyor.<br />
68.900 metrekaresi otele ayrıldı<br />
28 bin 573’ü kapalı olmak üzere toplam<br />
68 bin 900 metrekare alana sa<strong>hi</strong>p<br />
olan otelin cepheleri için tasarlanan<br />
LED ekranlarda da ‘İpek Yolu’ temalı<br />
animasyonlar gösteriliyor. Otel, 17<br />
adet standart, 8 adet suit, 47 adet<br />
lüks, 14 adet süper lüks ve 1 adet VIP<br />
olmak üzere toplam 87 oda ve 204<br />
kişilik kapasiteye sa<strong>hi</strong>p. Bunun yanı<br />
sıra otelde çok amaçlı iş merkezi, 500<br />
kişilik banket salonu, ana restoran,<br />
kahvaltı salonu, A’la carte restoran,<br />
üst düzey devlet yetkilileri için çalışma<br />
ve görüşme odaları ile uluslararası<br />
konferans ve forumlara ev sa<strong>hi</strong>pliği<br />
yapabilecek kongre salonu da<br />
bulunuyor.<br />
Proejde ayrıca hediyelik eşya<br />
mağazaları, banka şubesi, güzellik<br />
salonları ile fitness salonu, kapalı<br />
yüzme havuzu, Türk hamamı, sauna,<br />
jakuzi, buhar ve buz odalarından oluşan<br />
SPA bölümü de yer alıyor.
48<br />
hotel restaurant<br />
& <strong>hi</strong>-<strong>tech</strong><br />
iş’te kadın<br />
Serap<br />
Akkuş<br />
“Ben tüm<br />
ülkemin<br />
otelcisiyim”<br />
Röportaj: Hatice Ünal Bilen Fotoğra: Ümit Başer Alkaç<br />
Four Seasons <strong>Hotel</strong> Sultanahmet’in ilk kadın otel müdürü.<br />
Sektör ise onu aslen yiyecek içecek alanındaki vizyoner<br />
konseptleriyle tanıyor. Uluslararası lüks otelcilik<br />
sektöründe 30 yılı aşkın bir süredir başarılı çalışmalara<br />
imzasını atan Serap Akkuş’un kariyeri, 1996 yılında, Four<br />
Seasons <strong>Hotel</strong> Sultanahmet’in açılış ekibine Restoran &<br />
Bar Müdür Yardımcısı olarak katılmasıyla başladı. Otelde<br />
görev aldığı 19 yıl boyunca; Oda Servisi Müdürü, Banket<br />
Müdürü, Yiyecek ve İçecek Müdür Yardımcısı, Yiyecek ve<br />
İçecek Müdürü ve Yiyecek ve İçecek Direktörü olarak çeşitli<br />
görevlerde bulundu. Ardından 2014 yılında The St. Regis<br />
Istanbul’un Yiyecek İçecek Direktörü olarak görev aldı.<br />
Başarılı bir açılış süreci ve otelin marka bilinirliğine sağladığı<br />
katkıların ardından, 2017 yılında Four Seasons ailesine<br />
döndü ve Four Seasons <strong>Hotel</strong> Bosphorus Yiyecek ve İçecek<br />
Direktörü olarak göreve başladı.<br />
İşine olan tutkusu, özverili çalışmaları ve disiplini ile<br />
muazzam başarılara imza atan Akkuş, 2020 yılından itibaren<br />
Four Seasons <strong>Hotel</strong> Bosphorus ve Four Seasons <strong>Hotel</strong><br />
Sultanahmet’ten sorumlu Yeme İçme Kıdemli Direktörü<br />
olarak görevini sürdürdü.<br />
2022 baharında kapılarını yeniden açacak olan Four Seasons<br />
<strong>Hotel</strong> Istanbul at Sultanahmet’in Otel Müdürlüğü için gün<br />
sayan tecrübeli turizmci ile otelciliğe başlama öyküsünü<br />
ve kariyerine yön veren vizyonunu, ideallerini ve sektörün<br />
gelişimini konuştuk.<br />
Four Seasons <strong>Hotel</strong> Sultanahmet Müdürlüğüne<br />
uzanan turizm yolculuğunuz ilk nasıl başladı?<br />
Hayalim aslında öğretmen olmaktı. Otelciliğe merakım ise<br />
çok enteresandır, ortaokul yıllarımda bir televizyon kanalında<br />
izlediğim ‘Hayat Ağacı’ dizisi sayesinde başladı. O dönemin<br />
en popüler dizilerinden biriydi ve beni de sunduğu lüks<br />
otel hayatıyla çok etkilemişti. Ben bir Boğa burcuyum. O<br />
yaşlarımda bile yemeği özenle hazırlanmış sofralarda yemeyi<br />
sevdim. Pahalı değil ama kaliteli olanı seçtim hep.<br />
O zamanlar tabii İstanbul’da beş yıldız konseptli bir Hilton<br />
Oteli, bir de Pera Palace Oteli vardı, fazlasını hatırlamıyorum.
Olsa bile oralara gitmek bir hayaldi. Ne de<br />
olsa memur bir ailenin çocuğuyum.<br />
Hayat Ağacı dizisi beni o kadar cezbetmiş<br />
ki, Şehremini Lisesi ikinci sınıfta okurken<br />
kaydımı o yıl açılan Eresin Turizm ve Otelcilik<br />
Meslek Lisesi’ne aldırdım. Bu çok kolay<br />
olmadı tabii. Babam vefat ettiği için, doğu<br />
kültüründe bir aileden de gelmem sebebiyle<br />
amcama danıştım. Ama bu isteğime karşı<br />
çıktı. Neyse ki ailemi bir şekilde ikna<br />
edebildim.<br />
İlk işe başladığınızdaki hayaliniz<br />
neydi, ne <strong>hi</strong>ssettiniz?<br />
İlk işim, lise birinci sınıfı bitirir bitirmez<br />
kendi imkanlarımla girdiğim, Laleli Ramada<br />
Oteli’nin servis departmanıydı. Garson olarak<br />
başladım. Hiç unutmuyorum, sabah okula<br />
gider, ders zilinin ardından da koştur koştur<br />
formalarımla otelin yolunu tutardım. O<br />
zamanlar aklımda ne para kazanmak vardı<br />
ne de geleceğe dair bir plan, program! Liseye<br />
gidiyorum, gencim… Otel ortamını seviyorum,<br />
lüksü seviyorum, yemekle iç içe olmaktan,<br />
yepyeni mutfaklarla tanışmaktan büyük keyif<br />
alıyorum. İlk bu duygularla mutlu oldum.<br />
Aradan 1-2 sene geçti, para kazandıkça ve<br />
aile ekonomisine katkıda bulundukça bu<br />
mutluluğumun daha da arttığını farkettim.<br />
Diğer taraftan yabancı insanlarla iletişim<br />
kurmak da büyük keyifti. Türkiye'de<br />
kumarhanelerin açık olduğu zamanlardı.<br />
İş dışında insanlarla sohbet etmek,<br />
hergün yeni bir şeyler öğrenmek beni çok<br />
mutlu ediyordu. İnsanlarla ilişki kurma<br />
becerimi o yaşlarımdan itibaren edinmeye<br />
başladım. Misal, Amerikalı bir ziyaretçiyle<br />
tanışıyorsunuz. Aradan 10 yıl geçiyor ama<br />
size kart atmaya devam ediyor. İletişiminiz<br />
<strong>hi</strong>ç kopmuyor.<br />
Ben de o süreci en verimli şekilde<br />
değerlendirdiğimi düşünüyorum. Bir taraftan<br />
yabancı dil kursuna giderken, bir taraftan da<br />
bolca kitap okumaya çalışıyordum. Demem<br />
o ki, o yaşımda bile, kendi hayatımın dışında<br />
bambaşka bir dünya kurmuştum kendime.<br />
Four Seasons Otelleri öykünüz nasıl<br />
başladı?<br />
Ramada Laleli Oteli'nde yedi yıl kadar<br />
çalıştım. O ara Four Seasons <strong>Hotel</strong><br />
Sultanahmet açıldı. İstanbul’a çok farklı bir<br />
soluk getirmişti o açılış… “Bir otel açılıyor,<br />
yedi yıldızlı…” Yedi yıldızlı değil bu arada,<br />
beş yıldızlıydı ama o zamanlar hep abartılı<br />
anlatılırdı. “Ben gidip bu otele başvuracağım,<br />
ben orada ve en iyisinde olmalıyım” dediğimi<br />
hatırlıyorum.<br />
Otelin açılış haberiyle beraber başvurumu<br />
yaptım. Mülakatı yapan kişi, sonradan genel<br />
müdürüm de olacak bir isim olan, F&B<br />
müdürüm Félix Murillo idi. O mülakatı <strong>hi</strong>ç<br />
unutmuyorum mesela. Başvurumu yine<br />
garsonluk üzerine yapmıştım. Sorduğu<br />
sorular, mülakat teknikleri… O dönem bu<br />
çapta profesyonel bir görüşmeye alışık<br />
değildik. Beni arayacaklar mı diye elim<br />
kalbimde bekliyordum. O bekleyiş tam iki<br />
gün sürdü. Ve nihayetinde Laleli Ramada<br />
Oteli olarak gittiğimiz<br />
çok büyük bir outside<br />
catering gününün<br />
ardından, sabahın<br />
8.30'unda aradılar beni.<br />
O gün 5.00'lere kadar<br />
çalışmışım. 3.5 saatlik<br />
uykuyla <strong>hi</strong>ç düşünmeden<br />
görüşmeye gittim.<br />
Four Seasons<br />
<strong>Hotel</strong> Sultanahmet<br />
kadrosunda tam bir<br />
yıl boyunca garsonluk<br />
yaptım. Otele merkez<br />
ofisten devamlı<br />
yöneticiler geliyordu.<br />
Çünkü Four Seasons’un<br />
o yıllar çok fazla oteli<br />
yoktu. Açılan her otele<br />
pırlanta gibi bakıyorlardı.<br />
Bir sene sonra ise<br />
Assistant <strong>Restaurant</strong><br />
Müdürlüğüne getirildim.<br />
Yiyecek & İçecek<br />
Direktörlüğüne<br />
doğru ilerlerken<br />
hangi basamakları<br />
tırmandınız?<br />
İlk olarak Four Seasons<br />
<strong>Hotel</strong> Sultanahmet’in<br />
Banket Müdürü'ydüm.<br />
O yıl Boğaz’daki otelimiz<br />
açıldıysa da ben<br />
Sultanahmet’te kalmayı<br />
seçtim. Bir senenin<br />
ardından Yiyecek &<br />
İçecek Müdürlüğüne<br />
terfi oldum. Arkasından<br />
Asistant Direktörlük<br />
görevi geldi.<br />
Ardından 2014 yılında<br />
The St. Regis Istanbul’un Yiyecek İçecek<br />
Direktörü olarak göreve başladım. 2017<br />
yılında Four Seasons ailesine yeniden dönme<br />
kararı alarak, bu defa Four Seasons <strong>Hotel</strong><br />
Bosphorus Yiyecek ve İçecek Direktörü<br />
olarak atandım.<br />
2020 yılından itibaren Four Seasons<br />
<strong>Hotel</strong> Bosphorus ve Four Seasons <strong>Hotel</strong><br />
Sultanahmet’ten sorumlu Yeme İçme<br />
Kıdemli Direktörü olarak görev tanımımı<br />
genişlettim.<br />
Son bir atamayla da renovasyon<br />
çalışmalarının ardından 2022 baharında<br />
yeniden kapılarını açacak olan Four Seasons<br />
<strong>Hotel</strong> Istanbul at Sultanahmet’in Otel Müdürü<br />
oldum.<br />
Geriye dönüp baktığınızda<br />
pişmanlık duyduğunuz bir şey var<br />
mı?<br />
Pişmanlık değil ama bugün olsa<br />
yapmayacağım şey bir otelde 19 sene kalmış<br />
olmak diyebilirim. Bunu bir mutsuzluk<br />
olarak düşünmeyin. Kariyerim ve vizyonum<br />
açısından uzun bir süreydi.<br />
Otel müdürlüğü pozisyonunuza<br />
geçmeden önce, günümüz<br />
otelciliğinde yiyecek & içecek<br />
departmanının önemi ve satış<br />
ve pazarlamaya etkisi üzerine<br />
yorumlarınızı öğrenmek isterim.<br />
İstanbul özelinde konuşmam gerekir ise,<br />
oteller açılırken odalarımız, manzaramız<br />
şahane olsun, servisimiz iyi olsun, bir de<br />
güzel bir restoranımız olsun, insanlar<br />
kahvaltılarını yapsın, zaten hep dışarıda<br />
yemek yiyorlar şeklinde düşünülüyordu.<br />
Baktığınızda otel restoranları öyle çok iş<br />
yapan mekanlar değildi. Zaten <strong>hi</strong>çbir zaman o<br />
bakış açısıyla bir konsept oluşturulmadı.<br />
O gün ile bugünü kıyasladığımız zaman,<br />
sektörün ve sizlerin de çabalarıyla aslında,<br />
özellikle de son yıllarda konaklama<br />
endüstrisinde yiyecek içeceğin öneminin<br />
farkına vardık. Oda satışlarında yiyecek<br />
içecek konseptlerinin ne denli itici bir güç<br />
oluşturduğuna tanık olduk.<br />
Şu anda otelimize bakıyorum, Four Seasons<br />
<strong>Hotel</strong> Istanbul at The Bosphorus’un bir ana<br />
restoranı, bir de barı var. Geçen süreçte<br />
insanlar otelde daha fazla deneyim elde
50<br />
hotel restaurant<br />
& <strong>hi</strong>-<strong>tech</strong><br />
iş’te kadın<br />
"Four Seasons <strong>Hotel</strong><br />
Sultanahmet’in yeni Otel<br />
Müdürü Serap Akkuş, mesleğin<br />
ilk yıllarında çok sert bir<br />
yönetici olduğunu ancak geçen<br />
sürede törpülenerek daha<br />
ılımlı ve anlayışlı bir kimliğe<br />
büründüğünü söylüyor. Aşırı<br />
mükemmeliyetçi ve lider bir<br />
tutumun hem yöneten hem<br />
çalışan açısından yıpratıcı<br />
olduğunun altını çizen Akkuş,<br />
bu farkındalık seviyesine<br />
Sultanahmet’in son yıllarında,<br />
The St. Regis <strong>Hotel</strong>’e geçmeden<br />
önce ulaştığını belirterek şu<br />
örneklerle detaylandırıyor:<br />
“Aslında The St. Regis bir açılış<br />
oteliydi. Her şey mükemmel bir<br />
şekilde giderken, bir bakmışsınız<br />
sabaha musluk patlamış<br />
uyanıyorsunuz. Her şey bir<br />
anda mahvolabiliyor. O zaman<br />
öğreniyorsunuz ki, işi bazen de<br />
akışına bırakmak gerek.”<br />
Otel bünyesinde genç liderlere<br />
yönelik başlattıkları eğitim<br />
programından bahseden<br />
deneyimli turizmci, “Öğretmenler<br />
Günü'nde çok hoş bir çiçekle,<br />
bir not bırakmışlar. ‘Bize<br />
ilham verdiğiniz için teşekkür<br />
ederiz.’ diye. İşte bu çok değerli.<br />
Bugüne dek sektöre çok çalışan<br />
yetiştirdim ama sert bir yönetici<br />
olduğunuz zaman bu cümleleri<br />
duymanız zor.” diye de ekliyor.<br />
etsin, daha fazla vakit geçirsin, konaklama<br />
sürelerini artırsınlar diye Genel Müdürümüz<br />
Tarek Mourad’ın desteği ile dört adet outlet<br />
açtık. Yiyecek içecekte sunduğumuz çeşitlilik,<br />
misafir deneyimini zenginleştirdiği için oda<br />
satışlarının artmasında büyük rol oynuyor.<br />
Elbette bu satışlar salt yiyecek içecek temelli<br />
değil. Fakat oda satışlarına, etkinliklere, grup<br />
rezervasyonlarına etkisi de yadsınamaz bir<br />
gerçek. Bunun altında elbette çok ciddi bir<br />
emek ve gayret var.<br />
Bir otelin yiyecek & içecek<br />
performans değeri, restoran<br />
da doldurur, oda da sattırır<br />
diyorsunuz?<br />
Çok basit bir örnekle açıklayayım, pandemi<br />
öncesindeki son bir kaç yıl İstanbul,<br />
Ortadoğulu misafirlerin ağırlıkta olduğu<br />
bir ziyaretçi profiline sa<strong>hi</strong>pti. Salgın kriziyle<br />
beraber profil değişmeye başladı. Ruslar<br />
tekrar geldi, Avrupalı ziyaretçi sayısı arttı.<br />
Şe<strong>hi</strong>r için lokal misafirin değeri ortaya çıktı.<br />
Şimdilerde ise yavaş yavaş cruise’lar<br />
başladı. Port, cruise aslında Sultanahmet’in<br />
müşterisidir. Ama kapalı olduğu için<br />
Bosphorus otelimize alıyoruz. Cruise<br />
misafirinin profilini de bilirsiniz, daha bir<br />
niştir. Gözlemlerimiz de şu, bizim kahve<br />
markamız, çekiş gramajımız hep Ortadoğu<br />
ve Türk misafiri memnun edecek şekildedir.<br />
Amerikalı misafir, sabahları sert, daha<br />
aromatik kahve sever. Onun üzerine hızlıca<br />
kahve markalarımızı değiştirmeye başladık.<br />
Konsept belirlemede tüketici eğilim ve<br />
alışkanlıklarını gözeten bilinçli işletmelerde,<br />
<strong>hi</strong>ç şüphe yok ki yiyecek içecek de çalışır.<br />
Four Seasons Otelleri olarak bunu çok<br />
doğru yaptığımızı düşünüyorum. Bu noktada<br />
deneyim ve gözlemin önemine de ayrıca<br />
dikkat çekmek isterim.<br />
Bir konsept oluştururken nasıl bir<br />
yol izliyorsunuz?<br />
Günümüzde sosyal medya inanılmaz bir<br />
araç. Dünyanın herhangi bir yerindeki ünlü<br />
bir restoranı sanki tecrübe etmişcesine<br />
deneyimleyebiliyorsunuz. Evet, lezzeti<br />
yerinde tadamıyorsunuz ama onun<br />
haricinde bütün deneyimi yaşıyormuş gibi<br />
<strong>hi</strong>ssediyorsunuz. Kurumsalda çalışmanın<br />
belki de en büyük avantajlarından biri<br />
bu. Yılda bir defa tüm Four Seasons’ların<br />
Yiyecek İçecek Direktörleri, Şefleri,<br />
bazen Banket Satış Direktörleri olarak<br />
yurt dışındaki herhangi bir Four Seasons<br />
otelinde toplanıyoruz. Merkezdeki yiyecek<br />
içecek ofisimiz önümüzdeki 2-3 yılın<br />
trendlerini çalışıyor. Hep beraber oturup<br />
konuşuyoruz, tartışıyoruz. Bölge bölge, hangi<br />
trendin nereye uyacağının bir stratejisini<br />
oluşturuyoruz. Ardından dönüp, kendi<br />
otellerimizde uyguluyoruz. Fakat tabii sadece<br />
bunlar da yetmiyor. İstanbul’un dinamiklerini<br />
de unutmamak gerek.<br />
Önümüzdeki beş yılın öne çıkan<br />
yiyecek & içecek trendleri neler?<br />
Pandemi krizini bir kenara koyarsak, bizim<br />
en son gerçekleştirdiğimiz konferansta<br />
sürdürülebilirlik, sağlıklı beslenme, sıfır atık,<br />
ürüne ve doğaya saygı kavramları üzerinde<br />
durduk. Kendi vizyonumuzu da belirlerken<br />
temel taşlarını bu kavramlar üzerine<br />
oturttuk. Ne yazık ki son konferansımızı 2019<br />
yılında yapabildik. İnşallah önümüzdeki sene<br />
bir yenisini daha gerçekleştirebileceğiz.<br />
Bunlar biraz daha global trendler. O<br />
trendlerin üzerinde de şe<strong>hi</strong>r, tüketici<br />
profili, tüketim alışkanlıklarını mutlaka<br />
gözlemlemek gerekiyor. Bunları yapabilmek<br />
için çok iyi takip etmek, yerinde gözlem<br />
yapmak gerekiyor. Bu alanda düzenlenen<br />
konferanslara katılıyoruz. Sektörün<br />
uzmanlaşmış isimlerinden elde ettiğimiz<br />
bilgiler, bizlerin ileriye dönük adımlarında<br />
son derece etkili oluyor.<br />
“Ben sadece Four Seasons<br />
otelcisi değilim. Tüm ülkemin<br />
otelcisiyim. Bana yurt dışına<br />
neden gitmediğimi soruyorlar.<br />
Gitmiyorum çünkü ülkemin<br />
otelcisiyim, mesleğim bu.”<br />
Otel müdürlüğü görevinize dönecek<br />
olursak, bu beklediğiniz bir terfi<br />
miydi?<br />
Öncelikle yiyecek içecekçi olmaktan son<br />
derece mutluyum. Otel müdürlüğü çok<br />
değerli ve sorumlulukları olan bir görev<br />
ancak açıkçası biz yiyecek içecek alanında<br />
çalışanlar bir otelde yiyecek içecek<br />
konusundan çok mutlu oluyor ve heyecan<br />
duyuyoruz. Beni doyuran şeyler bunlar. Bir<br />
yapılanma içinde belli bir süre çalıştığınız<br />
zaman; tecrübeleriniz, çalışanlarla ve<br />
misafirlerle kurduğunuz bağ ve iletişiminiz<br />
paralelinde kurumlar artık sizden çok<br />
daha fazlasını bekliyor. Bu sebeple de otel<br />
müdürlüğüne getirilişim biraz da kendi<br />
kendine, çok organik bir şekilde gelişti.<br />
Otel Müdürüm Nihat Bey vardı, kendisine<br />
Four Seasons <strong>Hotel</strong> Alexandria’dan çok güzel<br />
bir teklif geldi. Bu teklifle beraber açılan<br />
pozisyona iki numaralı isim olarak getirildim.<br />
Ancak baktığınız zaman, uzun bir süredir<br />
zaten otel müdürlüğü yapıyordum. St.<br />
Regis <strong>Hotel</strong>’de de öyleydi. Beni şu an<br />
otelin çamaşırhanesine götürün, kuru<br />
temizleme makinesi nasıl çalışır, press<br />
ütü nasıl kullanılır, teknik servise götürün,<br />
havalandırmalar nereden açılıp kapatılır,<br />
kazan dairesindeki önemli bakılması gereken<br />
noktalar nelerdir… Bunların hepsini hem çok<br />
uzun süredir otelci olduğum için hem de çok<br />
meraklı olduğum için iyi bilirim.<br />
Four Seasons <strong>Hotel</strong> Sultanahmet'in<br />
kapsamlı bir renovasyonun<br />
ardından Nisan 2022’de açılacağını<br />
duyurdunuz. Aynı zamanda otelin<br />
ilk kadın müdürüsünüz. İşletmeye<br />
nasıl bir vizyon katacak varlığınız?<br />
Öncelikle şunu söylemeliyim, Four Seasons<br />
<strong>Hotel</strong> Sultanahmet benim için bir ev. Otelle<br />
olan duygusal bağım çok kuvvetli. Çok uzun<br />
yıllarımı verdiğim için yeri bir başka. Evimden<br />
<strong>hi</strong>çbir zaman işe gider gibi çıkmadım.<br />
Hayatımın önemli bir parçası gibi. Özellikle<br />
de Sultanahmet çok özel bir yer. O binada<br />
var olmak, her sabah binanın içindeki huzuru<br />
içime çekmek olağanüstü bir duygu. Bana<br />
kalırsa orası feminen bir otel.<br />
Her iki oteli bir kadın gibi düşünün... Şu<br />
an içinde bulunduğumuz Four Seasons
<strong>Hotel</strong> Bosphorus otelimiz, daha çok şehrin<br />
merkezinde, enerjisi çok yüksek, cıvıl cıvıl bir<br />
genç kız gibi... Sultanahmet ise çok asil bir<br />
hanımefendi.<br />
Evet, burada çok güzel işlere imza attık. Yeri<br />
geldi yorulduk, yeri geldi hata yaptık ama<br />
hatalarımızdan da ders çıkarmayı bildik.<br />
Şimdi Sultanahmet'e, o olgun kadının<br />
huzurunu ve asaletini yaşamaya gidiyormuş<br />
gibi <strong>hi</strong>ssediyorum. Otelimizin yenilenen<br />
yüzünde bunu kesinlikle koruyacağımızı<br />
size temin ederim. Tari<strong>hi</strong> dokusuna <strong>hi</strong>çbir<br />
şekilde dokunmayacağız. A'dan Z'ye her şeyi<br />
ile yenilemeye devam ettiğimiz otelimizde<br />
sadece 3-4 ay kullanabildiğimiz bir terasımız<br />
vardı. O gizli bahçeyi 12 ay boyunca kesintisiz<br />
misafirlerimizin <strong>hi</strong>zmetine açacağız.<br />
Otelimizin hamam ve masaj odası haricinde<br />
bir SPA'sı yoktu. İngiliz tasarımcımız<br />
gelenleri memnun edecek harika bir SPA<br />
hazırladı.<br />
Biraz önce, “Four Seasons <strong>Hotel</strong><br />
Sultanahmet feminen bir otel”<br />
dediniz. Ya turizm-otelcilik?<br />
Sektörün feminen-maskülen<br />
dengeleri sizce nasıl kurulmalı?<br />
Bu sektörde pozitif ayrımcılık yapmayı çok<br />
tercih etmiyorum. Şayet rakibim karşı cinsten<br />
ise ve sırf kadın olduğum için bazı hakları<br />
elde ediyorsam, bu ayrımcılığa kesinlikle<br />
karşıyım. Erkek rakibimle de eşit olmalıyım.<br />
Diğer taraftan, turizm-otelcilik, bir kadın<br />
çalışan için koşulları ağır bir sektör. Çünkü<br />
yeri geliyor, gece 2'lerde, 3'lerde eve<br />
gitmeniz icap ediyor. Hiç kolay değil. Ortada<br />
fiziksel bir yorgunluk var. 12-13 saat genelde<br />
ayakta koşturuyorsunuz. Evet, sektörümüz<br />
biz kadınlara çok yakışıyor. Kadının elinin<br />
değdiği yerler zarafete dönüşüyor. İşte o<br />
noktada pozitif ayrımcılık yapabilirim. Çünkü<br />
kadınların zarafeti ile erkeklerin olaya bakış<br />
açıları çok farklı. Bizim işimiz zarafetle<br />
alakalı.<br />
Biraz da sizi tanıtmak isterim. Bize<br />
işteki ve evdeki Serap Akkuş’u nasıl<br />
anlatırsınız?<br />
İş ve özel hayatın entegre gitmesi benim için<br />
önemli. Diğer türlü her iki taraftan da zevk<br />
alma oranınız düşüyor. Bu arada eşim de<br />
eski bir otelci. O bakımdan bu yaşamı çok<br />
iyi biliyor. Yeni bir restoran açıldığı zaman,<br />
neden buraya gidiyoruz diye çıkışmıyor en<br />
basitinden. O da benim gibi farklı tatları<br />
seviyor. Kızım, benimle şarap koklamaya<br />
10 yaşında başladı. O kadar hayatımızın bir<br />
parçası ki, kopmuyoruz, kopamıyoruz.<br />
Bu yaşam tarzımız özel hayatımıza da<br />
çok yansıyor. Ailece seyahat etmeyi çok<br />
seviyoruz. Yılda en az bir defa yurt dışı<br />
seyahatlerimiz oluyor. Mümkün olduğu kadar<br />
farklı kültürlere ve coğrafyalara gitmeye<br />
çalışıyoruz.<br />
Seyahatlerden bahsetmişken,<br />
meslek hastalıklarınız oluyor mu?<br />
Hem de nasıl! Belli bir yaşa kadar bunu<br />
çok yoğun yaşadım. Ancak belli bir yaştan<br />
sonra olgunluk dönemine geçiyorsunuz.<br />
Biz seyahatlerimizde ağırlıklı Four Seasons<br />
otellerinde konaklıyoruz, otelin çalışanlarına<br />
yönelik çok güzel bir programı var. Four<br />
Seasons oteli olmayan ülkelere gittiğimiz<br />
zaman <strong>hi</strong>ç memnun kalmazdım. Ya<br />
simetrisine takılırdım ya temizliğine ya da<br />
servisine. Elbette bunun sebebi her zaman<br />
da otelle ilgili olmuyor. Bizlerin bakış açıları<br />
da çoğu zaman bir neden olabiliyor. Eşim<br />
de öyle, kızımı da öyle büyüttüm. Fakat<br />
şimdi olgunlaştıkça tatil ve konaklamadan<br />
beklentilerimiz değişti. Başka şeylere<br />
odaklanıyoruz artık. Örneğin bir otelde ne<br />
kadar dinlenebildiğimiz, bize ne kadar iyi<br />
geldiğiyle ilgileniyoruz. Çünkü artık meyve<br />
verme aşamasına geldik. Bugünlerde artık<br />
onun hazzını yaşamaya özen gösteriyoruz.<br />
Bundan sonra hayatınızda neler<br />
olsun istiyorsunuz?<br />
Öncelikle yemek yapmayı çok seviyorum.<br />
Evde olayım, aileme sevdikleri yemekleri<br />
pişireyim... Bir Türk kadınıyım, her şeyden<br />
önce bir anneyim. İstiyorum ki, annemin<br />
hafızama kazıdığı köftesi gibi, ben de kızımın<br />
kafasına özel bir lezzet kazıyayım. Hatta<br />
sadece kızımın kafasına da değil! Aslında<br />
en büyük hayalim, siparişle insanlara özel<br />
menüler hazırlamak. 25, bilemediniz 30<br />
kişilik gruplara. Her ne kadar bu hayalimi<br />
gerçekleştiremeyeceğimi bilsem de<br />
düşünmesi de güzel...<br />
Otel mutfaklarıyla aranız nasıl?<br />
Arada şeflerin içine karıştığınız<br />
oluyor mu?<br />
Olmaz mı? Bazen işim olmadığı zamanlarda<br />
mutfağa girip, şeflerle yaprak sarması<br />
yapıyorum. Mutfak bir şekilde beni kendine<br />
çekiyor ama haddimi de biliyorum. Kendimi<br />
bir mutfak şefi ile aynı kefeye koymam söz<br />
konusu bile olamaz.<br />
Yemek ile bu kadar iç içeyken, otel<br />
müdürlüğünden yiyecek içeceğe bir<br />
dönüş olur mu?<br />
Bir otel müdürü olarak kendimi operasyonun<br />
içinde göremezsem dönerim. Hep<br />
gözlemleyen ve bekleyen pozisyonunda<br />
olursam, görevim tatmin etmeyebilir. Misal,<br />
şu an otelde hummalı bir yılbaşı hazırlığı<br />
var. Arka taraftaki ofis çalışmalarını size<br />
anlatamam. Ancak şu var, operasyona<br />
müda<strong>hi</strong>l olmak, bir bakıma ekipten rol<br />
çalmak gibi geliyor bana. O yüzden geride<br />
durmayı tercih ediyorum. Onlara bir yönetici<br />
olarak bir şekilde o zamanı ve insiyatifi<br />
vermem lazım.
52<br />
hotel restaurant<br />
& <strong>hi</strong>-<strong>tech</strong><br />
marka röportaj<br />
KÜTAHYA PORSELEN PAZARLAMA<br />
MÜDÜRÜ SINAN ZENGIN<br />
“YENI TASARIM VE IŞ BIRLIKLERIMIZ<br />
2022’DE DE DEVAM EDECEK”<br />
Yarım asrı aşkın bir süredir Türk<br />
tasarımının gücünü, farklı form ve<br />
biçimlerle sofralara taşıyan bir marka<br />
olarak yatırımlarını pandemi döneminde de<br />
ara vermeden sürdüren Kütahya Porselen,<br />
geçtiğimiz yıldan itibaren showroom<br />
yatırımlarını hızlandırdı. Antalya, Ankara,<br />
İstanbul, İzmir, Bodrum ve Edirne’de yeni<br />
mağaza açılışları gerçekleştiren porselen<br />
markası, son yıllarda Latin Amerika<br />
pazarında büyüme sağlarken, 2022<br />
hedeflerine ise, odaklandığı pazarlarda<br />
büyümeyi ve marka bilinirliğini artırmayı<br />
koydu. Önümüzdeki yıl da pazardaki yeni<br />
tasarım ve iş birliklerinin devam edeceğini<br />
ifade eden Kütahya Porselen Pazarlama<br />
Müdürü Sinan Zengin ile markanın 2022<br />
büyüme stratejisini ve HoReCa pazarında<br />
geleceği şekillendirecek porselen üretimtasarım<br />
trendlerini konuştuk.<br />
Pandemiyle müşterilerin marka<br />
algısı ve tüketim alışkanlıkları<br />
dönüşüme uğradı. HoReCa<br />
pazarında geleceği şekillendirecek<br />
porselen üretim ve tasarım<br />
trendleri neler? Önümüzdeki<br />
dönemde tabak tasarımlarında<br />
hangi motifler kullanılacak? Öne<br />
çıkan renkler, malzemeler ve<br />
üretim teknikleri neler olacak?<br />
Pandemi ile birlikte mutfakta geçirilen<br />
saatler farklı bir anlam kazandı. Pandemi<br />
yayılımını yavaşlatmak için getirilen<br />
kısıtlamalar tüketicilerin evde geçirdiği<br />
sürenin uzamasına ve buna paralel olarak<br />
mutfak ve sofra kültürüne farklı bir anlam<br />
yüklenmesine neden oldu. Son dönemdeki<br />
kişisel ihtiyaçlar, yeni alışkanlıklar, yeni<br />
deneyimler elbette HoReCa pazarında da<br />
kendini <strong>hi</strong>ssettiriyor. Bu gelişmeler sunum<br />
tabaklarına, pişirme ürünlerine, farklı<br />
form ve dekorlardaki çay/kahve ürünlerine<br />
farklılıklar getirdi.<br />
Bu noktada yeni dönem ürünlerde yalın<br />
ama kendine özgü formlarda, soft renklerde<br />
yeni sunumlar görüyoruz. Geniş formları<br />
ile yemeklerin sahnesi olan tabaklar, aynı<br />
zamanda özgün rölyefleriyle de sunumu<br />
farklılaştırıyor. Kahve fincanlarında da bu<br />
değişimi ve asimetrik formlarda üretilen<br />
fincanları görmeye başlayacağız. Ayrıca<br />
birbiri ile uyumlu boyutlarda ama farklı<br />
desenlerdeki tabaklardan oluşan bir<br />
sofra hayal edebileceğiz. Aslında hem<br />
profesyoneller hem de son tüketiciler<br />
için eğlenceli sofralar ve özgürce<br />
kullanabilecekleri yeni ürünler geliştiriyoruz<br />
demek yanlış olmaz.<br />
İnovasyon ve tasarım, markanızın<br />
en güçlü yönlerini oluşturan<br />
unsurlar. Kütahya Porselen’in<br />
yeni nesil koleksiyonları arasında<br />
neler var? 2022 yılı için gastronomi<br />
profesyonelleri ve son kullanıcıları<br />
bekleyen sürprizler olacak mı?<br />
İnovasyon ve tasarıma çok önem veriyoruz.<br />
Bu noktada hem tasarımcılarımızın<br />
çalışmaları hem de tasarım iş birliklerimiz<br />
devam ediyor. <strong>2021</strong> yılında Karim Ras<strong>hi</strong>d<br />
ile gerçekleştirdiğimiz iş birliği ile<br />
Skallop adını verdiğimiz koleksiyonumuzu<br />
tüketicilerimizin beğenisine sunduk. 2022<br />
yılında da yeni tasarım ve iş birliklerimiz<br />
devam edecek, ilk prototiplerini<br />
hazırladığımız serilerimizim üretimlerine<br />
başlayacağız.
Ar-Ge ve Ür-Ge<br />
çalışmaları teknolojik<br />
gelişmelerin, yeni ürün<br />
ve <strong>hi</strong>zmetlerin ortaya<br />
çıkarılması açısından<br />
olmazsa olmaz. Bu<br />
konudaki yatırımlarımızı<br />
aralıksız sürdürerek hep<br />
daha iyiyi üretmek için<br />
çalışmalarımıza devam<br />
ediyoruz.<br />
Bu yeni dönemde profesyonel<br />
mutfaklarda yalın ürünlerle sunumlara<br />
zenginlik katacak ve her şefin kendine<br />
özgü tabaklama yapabileceği ürünleri<br />
çeşitlendireceğiz. 2020 yılında Antalya’da<br />
ve bu yıl içerisinde İstanbul ve İzmir’de<br />
açılışlarını gerçekleştirdiğimiz<br />
gastronomi mutfaklarımızda, Chef Table<br />
organizasyonlarımız ile şeflerimizle bir<br />
araya geliyoruz. Gastronomi Direktörümüz<br />
Şef Rafet İnce’nin lezzetli sunumları ile<br />
hem keyifli bir masada buluşuyor hem<br />
de sektör ve ürünlerimiz hakkında fikir<br />
alışverişinde bulunuyoruz. 2022 yılında da<br />
bu organizasyonlarımız devam edecek.<br />
Burada amaçladığımız ve önem verdiğimiz<br />
diğer bir konu ise, NG Mutfak Sanatları<br />
Akademisi’nde profesyonel şeflerimiz<br />
ile gastronomi öğrencilerimizi bir araya<br />
getirmek…<br />
Sürdürülebilirlik artık pek çok<br />
marka için üretimin ayrılmaz<br />
bir parçası. Ürün portföyünüz<br />
sürdürülebilirlik kriterlerine ne<br />
kadar uygun? Türkiye porselen<br />
sektörünün sürdürülebilirlik<br />
karnesini siz nasıl yorumlarsınız?<br />
Tasarımlarımızın yenilikçi, kullanıcı<br />
dostu, sağlıklı, çevreci olması ilkesiyle<br />
üretimlerimizi gerçekleştiriyoruz. Kütahya<br />
Porselen olarak tüm çalışmalarımızda<br />
topluma sağlıklı bir ortam sunmak ve<br />
çevrenin korunması önceliğimiz. Tüm<br />
ürünlerimizin tasarım aşamasından<br />
itibaren çevre etkilerini değerlendiriyor,<br />
çevreye değer katacak ürünleri tasarlıyor<br />
ve üretimini gerçekleştiriyoruz. Atık<br />
malzemeler kullanarak sofralara<br />
kazandırdığımız Hypnose koleksiyonumuz<br />
bunun en güzel örneklerinden. %100<br />
geri dönüştürülmüş porselen üretimi<br />
olan bu koleksiyonumuzu yaşamın doğal<br />
döngüsünden ilham alarak tasarladık.<br />
Üretimde kullandığımız çeşitli hammadde<br />
atıklarını yüksek teknolojimiz ve inovatif<br />
yorumumuzla geri dönüştürerek<br />
koleksiyonumuzu hayata geçirdik. Dünyada<br />
hızla yaygın hale gelen sürdürülebilirlik<br />
kavram ve uygulamaları elbette porselen<br />
sektöründe de kendini gösteriyor. Bu<br />
kapsamda karbon emisyonları, enerji, doğal<br />
kaynak yönetimi ve atık yönetimi bizim de<br />
öncelikli konularımız arasında geliyor.<br />
Geleneksel ticaret ile e-ticaret<br />
dünyaları artık birleşiyor. Kütahya<br />
Porselen de bu iki kanalı başarılı<br />
bir şekilde yöneten markalardan<br />
biri. Bir yatırım alanı olarak mobil<br />
ticaret ve geleneksel mağazacılık<br />
dengesini nasıl kuruyorsunuz?<br />
Bunun ev dışı tüketim kanalındaki<br />
karşılığı ne olmakta?<br />
Kütahya Porselen olarak pandemi<br />
öncesinde bütün yatırımlarımızı yapmış ve<br />
e-ticaret sitemizi hazır hale getirmiştik.<br />
B2B tarafında uzun zamandır kapalı<br />
devre bir intranet sistemi yardımı ile<br />
bayilerimiz ile online sipariş sürecimizi<br />
gerçekleştiriyoruz. Bu sistem de yine<br />
pandemi öncesinde kurulup kullanılan<br />
bir sistemdi. Müşterilerimiz ürünlerimizi<br />
yurt içinde kurumsal e-ticaret sitemizde<br />
ve büyük ölçekli marketlerde, Avrupa’da<br />
ise sanal mağazamızı Amazon’da<br />
bulabiliyor. ABD’de aynı şekilde sanal<br />
mağaza projelerimizi tamamlamak<br />
üzereyiz. İnternet kullanımı dijital<br />
dünyada yer almayı zorunluluk haline<br />
getirdi. Geleneksel mağazacılık ve<br />
e-ticaret dengesi zaman içinde farklılıklar<br />
gösterebiliyor, süreçleri yakından takip<br />
ederek planlamamızı yapıyoruz.<br />
2022'ye yön veren gastronomi<br />
trendleri üzerine neler<br />
söyleyebilirsiniz? Bu akımlar<br />
sektörün gelişimini ve büyümesini<br />
ne yönde etkiliyor?<br />
Koronavirüs yeme-içme<br />
alışkanlıklarımızı da değiştirdi.<br />
Sağlık, <strong>hi</strong>jyen, gıda güvenliği gibi<br />
değerler giderek daha da önem<br />
kazanıyor. Yediklerimizin bizim<br />
için sağlıklı olması kadar dünyanın<br />
sağlığı açısından zararsız olması<br />
konusundaki bilinç de giderek artıyor.<br />
Bu noktada da sürdürülebilir tüketim<br />
ve sıfır atık gastronominin geleceğini<br />
şekillendirecek önemli kavramlar<br />
olarak öne çıkıyor. Sosyal medya da<br />
trendlerin belirlenmesinde büyük<br />
bir öneme sa<strong>hi</strong>p. Bu platformlarda<br />
paylaşılan yemekler ve sunumların da<br />
yeme içme tercihleri üzerinde önemli<br />
bir etkisi var.
54<br />
hotel restaurant<br />
& <strong>hi</strong>-<strong>tech</strong><br />
marka<br />
PIMAK,<br />
70 ÜLKEYE<br />
ENDÜSTRIYEL<br />
MUTFAK<br />
ÜRÜNLERI<br />
IHRAÇ EDIYOR<br />
1993 yılında İstanbul'da kurulan Pimak Profesyonel Mutfak, Amerika Kıtasın’dan<br />
Avrupa’ya, Orta Doğu’dan Asya’ya ve Afrika’dan 70 ülkeye ihracat yapıyor. Yurt dışındaki<br />
müşterilerle sıcak temasın neredeyse sıfıra indiği pandemide alternatif müşteri kanalları<br />
aradıklarını ifade eden Pimak CEO'su Rıza Ergün, ihracatçı firmalar için dijitalleşmenin ve<br />
e-ihracatın önemini vurguladı.<br />
İhracatın ülke ekonomisi için<br />
öneminin farklında olduklarını<br />
ve bu yönde üstlerine düşeni<br />
yaptıklarını belirten Pimak CEO'su<br />
Rıza Ergün, "Dünya ile entegre<br />
olmanın ve rekabette ayakta<br />
kalabilmenin en önemli unsuru<br />
kaliteli ürünler üretmekten geçiyor.<br />
İhracat yaptığımız 70 ülkede,<br />
müşterilerimizin beklentilerini<br />
analiz ederek üretim yapmak, bu<br />
noktada çok önemli. Pandemi gibi<br />
tüm dünyayı etkileyen ve ticaretin<br />
sekteye uğradığı bir dönemde<br />
da<strong>hi</strong> e-ihracat çalışmalarıyla<br />
potansiyel müşterilerimize ulaşmaya<br />
çalıştık. B2B e-ihracat platformu<br />
TurkishExporter<br />
ile de<br />
ihracatımıza hız kattık.<br />
Bundan sonraki dönemde de<br />
ihracatı artırmak için 250'den<br />
fazla çalışanımızla soğutma<br />
ekipmanlarından pişiricilere,<br />
piliç çevirme makinelerinden<br />
döner ocaklarına ve kafeterya<br />
ekipmanlarına kadar, 800'den fazla<br />
ürünle durdurak bilmeden çalışmaya<br />
devam edeceğiz." dedi.<br />
“Dijitalde olmak tüm üreticiler için<br />
hayati önem teşkil ediyor”<br />
Dijital platformlarda boy göstermenin<br />
pandemiyle birlikte daha da önemli<br />
hale geldiğini söyleyen Ergün,<br />
"Pimak olarak uzun yıllardır dijital<br />
platformlarda varlığımızı koruyoruz.<br />
Ancak ticaret<br />
fuarlarının<br />
yapılmadığı ve<br />
seyahat
yasaklarının geldiği bir dönemde<br />
bunlar da yeterli olmuyor.<br />
TurkishExporter üzerinden tanışma<br />
fırsatı yakaladığımız ithalatçılarla<br />
pandemi dönemini daha verimli<br />
geçirdik. Uluslararası arenada yer<br />
almak isteyen Türk üreticilerin<br />
mutlaka e-ihracat alanında<br />
yatırım yapması gerekiyor. Sadece<br />
üretime odaklanarak dijital çağın<br />
zorunluluklarını unutmamak gerekir."<br />
ifadelerini kullandı.<br />
“Afrika, endüstriyel mutfak<br />
ürünlerinde bakir bir pazar”<br />
Uluslararası endüstriyel mutfak<br />
ürünleri sektörüyle ilgili de bilgi<br />
veren Ergün, "Bu alandaki en büyük<br />
rakiplerimiz İtalya, Fransa, İspanya ve<br />
Çin'deki şirketler. Gerek ürün kalitesi<br />
gerekse de ulaşılabilirlik açısından<br />
endüstriyel mutfak alanının tüm alt<br />
sektörlerinde rekabeti sürdürüyoruz.<br />
E-ihracattan aldığımız güçle rekabeti<br />
farklı bölgelere taşıdık. Afrika kıtası<br />
bu konuda yatırıma oldukça elverişli<br />
ve büyük bir potansiyele sa<strong>hi</strong>p.<br />
Bizim de Zambia, Tanzanya ve Gana<br />
gibi Afrika'nın birçok ülkesinde<br />
satış mağazalarımız bulunmakta.<br />
Bu bölgelerden yeni müşteriler<br />
bulmamızda da e-ihracatın katkısı<br />
yadsınamaz." dedi.<br />
11 ülkede mağaza açtı<br />
81 ilde bayilik ağı kurduklarını ve<br />
100'ü aşkın geniş bir servis ağına<br />
sa<strong>hi</strong>p olduklarını söyleyen Rıza Ergün,<br />
"Profesyonel mutfak ekipmanları,<br />
"B2B e-ihracat platformu<br />
TurkishExporter ihracatımıza<br />
hız kattık. Bundan sonraki<br />
dönemde de ihracatı<br />
artırmak için 250'den fazla<br />
çalışanımızla soğutma<br />
ekipmanlarından pişiricilere,<br />
piliç çevirme makinelerinden<br />
döner ocaklarına ve kafeterya<br />
ekipmanlarına kadar, 800'den<br />
fazla ürünle durdurak<br />
bilmeden çalışmaya devam<br />
edeceğiz."<br />
soğutma ekipmanları, çamaşırhane<br />
ekipmanları, ocaklar, ekmek kızartma<br />
makineleri, servis arabaları, yoğurma<br />
makineleri, et kıyma makineleri ve<br />
tavuk ızgara makinelerini dünyanın<br />
hemen her ülkesine ulaştırabiliyoruz.<br />
Bayilerimizle Türkiye’nin her<br />
noktasında halkımıza <strong>hi</strong>zmet verirken,<br />
yurtdışında ise 11 ülkede mağaza<br />
açarak geniş bir coğrafyaya yayıldık."<br />
şeklinde konuştu.
56<br />
hotel restaurant<br />
& <strong>hi</strong>-<strong>tech</strong><br />
marka güncel<br />
Bosch Termoteknik profesyonelleri<br />
genç mekanik tasarımcılar ile buluştu<br />
Bosch Termoteknik profesyonelleri, iklimlendirme sektöründeki genç mekanik<br />
tasarımcılar ile buluştu. İlk kez 2018’de gerçekleştirilen buluşmaya bu sene<br />
Türkiye’nin farklı şe<strong>hi</strong>rlerinden 37 firmadan 48 mekanik tasarımcı katıldı. Sektörün<br />
önde gelen genç mekanik tasarımcıların katıldığı toplantıda dijitalleşme konusu odak<br />
noktasıydı. Bosch Termoteknik, sektörün ihtiyaçlarına çözüm olması için geliştirilen<br />
dijital çözümlerini aktardı. Hızla dijitalleşen dünyanın iklimlendirme sektöründeki<br />
etkilerinden, dijitalleşen ürün seçim programlarına kadar geniş bir yelpazenin konu<br />
edildiği toplantıda Bosch Termoteknik ürünleri ve çalışma prensipleri hakkında da<br />
Bosch profesyonelleri tarafından bilgi paylaşımı yapıldı. Anlık soru cevaplarla ve geri<br />
bildirimlerle interaktif bir şekilde tamamlanan toplantı akşam yemeğinin ardından<br />
sona erdi.<br />
Şişecam,<br />
global bir<br />
şirket kuracak<br />
Cam ve kimyasallar alanlarının küresel oyuncusu Şişecam, bio-ekonomi alanında<br />
önemli bir Türk buluşu olan yeşil ve döngüsel Basalia Teknolojisi’ne yatırım kararı<br />
aldı. Bu karar ile biyoteknoloji alanına ilk kez yatırım yapacak olan Şişecam, daha<br />
sürdürülebilir bir dünya hedefi doğrultusunda geliştirilen Basalia Teknolojisi’nin<br />
sa<strong>hi</strong>bi 7CBasalia firması ile global bir şirket kurmak üzere bir mutabakat protokolü<br />
imzaladı. Protokolde öngörülen global şirketin Şişecam ortaklığında kurulmasıyla<br />
birlikte Şişecam, ilk denemelerinde olumlu sonuçlarını gördüğü Teknoloji’yi önce<br />
kendi tesislerinde pilot olarak deneyecek. Bu denemenin çıktılarını değerlendirdikten<br />
sonra, 7CBasalia’nın atıkları katma değere dönüştüren döngüsel iş modelinin tüm<br />
dünyaya ulaşabilmesine katkı sağlayacak.<br />
Şişecam Yönetim Kurulu Başkanı Prof. Dr. Ahmet Kırman, “Her türlü atığı zararsız<br />
maddelere dönüştüren Basalia Teknolojisi’ne yönelik yatırımımızla, bu alandaki<br />
araştırma-geliştirme çalışmalarını destekleyeceğiz. Ayrıca, sürdürülebilirlik<br />
hedeflerimizle örtüşen bu teknolojiyi önce Şişecam bünyesinde pilot olarak uygulayıp<br />
sonuçlarını daha büyük ölçekte deneyimledikten sonra, uluslararası platformlarda<br />
yayılımına da önemli ölçüde katkı sağlayacağız.” dedi.<br />
Güral Porselen<br />
ihracat<br />
şampiyonluğunu<br />
göğüsledi<br />
2.100’ün üzerinde üyesi bulunan ve<br />
sektöründe tek koordinatör birlik olan<br />
Çimento, Cam, Seramik ve Toprak<br />
Ürünleri İhracatçıları Birliği’nin (ÇCSİB)<br />
3. ödül töreni gerçekleşti. Daha önce<br />
2019 yılında ihracattaki başarısını<br />
birincilikle kutlayan Güral Porselen bu<br />
yılda şampiyonluğu kimseye bırakmadı.<br />
‘2020 Yılı İhracatın Şampiyonları’ ödül<br />
töreninde Heriş Seramik ve Turizm<br />
Sanayi A.Ş. porselen sofra mutfakeşyası’<br />
kategorisinde en fazla ihracat<br />
gerçekleştiren 1. Firma ödülünü bir<br />
kez daha havaya kaldırdı. İhracatın ülke<br />
ekonomisi ve kuruluşlar yönünden büyük<br />
bir öneme sa<strong>hi</strong>p olduğuna vurgu yapan<br />
Güral Porselen Yönetim Kurulu Başkan<br />
Yardımcısı Harika Güral; “Bir ülkenin<br />
siyasi bağımsızlığı kadar ekonomik<br />
bağımsızlığı da o ülkenin geleceği<br />
açısından büyük önem arz eder. Ekonomik<br />
bağımsızlığın temeli de ihracat yapmaktan<br />
geçer. Küreselleşmeyle birlikte yüksek<br />
rekabet ortamında hayatta kalabilmek<br />
için ihracat kaçınılmaz bir gerçektir.<br />
Uluslararası ticaretin gelişmesi bir ülkenin<br />
verimliliğini artırır, teknolojik ilerlemeyi,<br />
büyümeyi ve döviz girdisini sağlar. Güral<br />
Porselen olarak 60’dan fazla ülkeye<br />
ihracat yapıyoruz. İhracat yaptığımız her<br />
ülkeyi iyi tanıyoruz ve bu ülkelere göre<br />
satış stratejileri ve ürünler geliştiriyoruz.<br />
Pazarın istek ve ihtiyaçlarını anında görüp<br />
buna karşılık veriyoruz” dedi.
58<br />
hotel restaurant<br />
& <strong>hi</strong>-<strong>tech</strong><br />
marka<br />
25 BINI AŞKIN<br />
ÜRÜNÜYLE<br />
PROFESYONELLERIN<br />
ÇÖZÜM ORTAĞI<br />
EKMEKÇİLER GRUP<br />
1972 yılında İzmir Kemeraltı’nda kuruluşunu gerçekleştiren, şimdilerde<br />
İzmir Gaziemir showroom’unda ürünlerini sergilemeye devam eden<br />
Ekmekçiler Otel Ekipmanları, Ekmekçiler Grup adı altında MAKSAN<br />
Endüstriyel Mutfak Ekipmanları, PROEXPERT Endüstriyel Mutfak<br />
Ekipmanları, Ekmekçiler Endüstriyel Mutfak ve YONTAŞ Proje ve<br />
Mühendislik olarak 4 ayrı şirketi ile faaliyet gösteriyor.<br />
Ekmekçiler Grup’un 25 bini aşkın<br />
ürün çeşidiyle müşterilerine<br />
<strong>hi</strong>zmet sunduğunu belirten<br />
Ekmekçiler Grup Kurumsal Şefi Osman<br />
Yılmaz, pazarın tüm ihtiyaçlarına cevap<br />
veren standartta ve yeterlilikte birçok<br />
yerli ve ithal markaya distribütörlük<br />
yaptıklarının altını çizerek, “Cihaz<br />
gruplarında kendi üretimimiz olan<br />
MAKSAN VE PROEXSPERT markalarının<br />
dışında RATIONAL, UNOX, Elecrolux,<br />
Lainox, Olis, Moretti Forni, Frymaster,<br />
Astoria, Brema, Hobart ve DIHR<br />
gibi dünya çapında pek çok ünlü<br />
markayı Türkiye pazarında sektörle<br />
buluşturuyoruz. Set üstü servis ürünleri<br />
ve züccaciye grubunda ise; Kütahya<br />
Porselen, Güral Porselen, KAPP,<br />
Kayalar Çelik, Hisar, Lava, Paşabahçe<br />
ve Zicco gibi ülkemizin lider markalarını<br />
bünyemizde topluyoruz.” diyor.<br />
“En yeni ürünümüz, MKF DIGI”<br />
Türkiye’nin 81 iliyle beraber dünyada 36<br />
ülkeye servis ağı sağlayan Ekmekçiler<br />
Grup, satış sonrası <strong>hi</strong>zmetleriyle de öne<br />
çıkıyor. Kurumsal Şefliği idaresinde<br />
güçlü ekibiyle beraber kullanıcılara 7/24<br />
tanıtım ve kullanım <strong>hi</strong>zmeti sunduklarını<br />
söyleyen Yılmaz, grubun pazara<br />
sunduğu yeni ürünler hakkında ise şu<br />
bilgileri aktarıyor: “En yeni ürünümüz,<br />
‘MKF DIGI’ adında tasarladığımız bir<br />
yardımcı fırın. Geleneksel lezzetlerin<br />
yanı sıra unlu mamuller ve alakart<br />
yemeklerin pişirilmesi noktasında<br />
kullanıcılarına hızlı ve standart bir<br />
pişirme imkanı sunan bu buharlı<br />
konveksiyonlu fırın, nemlendirme<br />
özelliği sayesinde donuk ürünleri<br />
de direkt olarak pişirebiliyor. Dijital<br />
zaman ayarlaması, ısı derecesi ve fan<br />
gücü ayarlaması yapılabilen fırının bir<br />
özelliği de, 50 adet programı hafızasına<br />
otomatik olarak kaydedebilmesi.”
60<br />
hotel restaurant<br />
& <strong>hi</strong>-<strong>tech</strong><br />
marka röportaj<br />
TÜRK BARTER’DAN FIRMALARA<br />
FINANSMAN DESTEĞI<br />
İşletmelerin finansman yükünü taşımakta zorlandığı günümüzde Alternatif Ticaret ve Finansman modeli<br />
Barter Sistemi ile Türk Barter, firmalara alternatif ödeme araçları sunuyor.<br />
Finansman sıkıntısı çeken firmalar bu<br />
dönemde varlıklarını ve sermayelerini<br />
koruyabilmenin telaşına düşmüş durumda.<br />
Türk Barter Alternatif Ticaret ve Finansman<br />
modeli Barter Sistemi ile işletmelerin imdadına<br />
yetişiyor. Türk Barter, pazardaki durgunluk ve<br />
talepteki gerileme nedeniyle, üretip satarak<br />
öz kaynak oluşturmak da imkân bulamayan<br />
işletmelere Barter Kredisi sunarak alternatif<br />
ödeme imkânları sağlıyor. Türkiye’nin yaşadığı<br />
şartların önceki dönemlerden farklılık<br />
gösterdiğini dile getiren Türk Barter Yönetim<br />
Kurulu Başkanı M. Sırrı Şimşek, barter sistemi<br />
ve sundukları <strong>hi</strong>zmetler hakkında konuştu…<br />
Türk Barter hakkında bilgi verir<br />
misiniz?<br />
“Alternatif ticaret ve finansal model olan<br />
Barter Sistemi bugün Türkiye iş dünyasına<br />
Türk Barter tarafından kazandırılmış önemli<br />
bir sektördür. Türk Barter kurulduğu yıllardan<br />
bu yana ciddi anlamda değişiklikler ve hep<br />
yükselen grafikler çizmiştir. Barter Sistemi’nin<br />
ülke ekonomisine kazandırılmasında ve ticari<br />
bir model olarak algılanmasında çok önemli<br />
görevler almış ve yerine getirmiştir. Türk<br />
Barter, Türkiye’de ilk Barter şirketi olarak<br />
devletin Barter modellemesindeki uğraşlarına<br />
tecrübelerini aktarmıştır. Barter, bir firmanın<br />
satın aldığı mal veya <strong>hi</strong>zmetin bedelini yine<br />
kendi ürettiği mal veya <strong>hi</strong>zmetle ödemesini<br />
sağlayan sistemin adıdır. Paranın, kısmen<br />
de olsa yerini alabilecek; spekülasyonlardan<br />
etkilenmeyen, gerçek değerini üretim ve<br />
<strong>hi</strong>zmetten alan ticaret, finansman ve ödeme<br />
sistemidir. Türkiye’de kısıtlı sermaye ile<br />
kurulan şirketler herhangi bir ekonomik<br />
olumsuz dalgalanmada faaliyetlerini<br />
yürütmekte zorluklarla karşılaşmaktadır.<br />
Klasik finans karşılama metodu olan banka<br />
kredileri yüksek teminat ve faizden dolayı<br />
şirketlere pek fayda sağlamamaktadır ve<br />
ihtiyacını karşılamamaktadır. Türk Barter’ın<br />
27 yıldan bu yana ekonomiye kazandırdığı<br />
alternatif finansta dediğimiz Barter Sistemi<br />
hem faizsiz, hem esnek hem de şirketlerin<br />
kendi ürettikleri mal ve <strong>hi</strong>zmetleri ile borcunu<br />
ödeyebildiği bir sistem ile şirketlere büyük<br />
destek sağlamaktadır.<br />
Barter nedir? Sistem nasıl işliyor?<br />
“İhtiyaç duyulan mal veya <strong>hi</strong>zmetin, satılan<br />
mal veya <strong>hi</strong>zmet karşılığında satın alınmasına<br />
Barter denir. Barter birebir mal değiş tokuş<br />
işlemi değil, birkaç istasyonlu bir takas<br />
işlemidir. Bir şirket Barter Sistemi’yle<br />
çalışmaya karar verdiği zaman brokerler<br />
tarafından öncelikle şirketin barter sistemiyle<br />
çalışabilme projesi hazırlanıyor. Şirketin<br />
arzlarının ve fiyatlarının reel olması ve yapılan<br />
inceleme sonucunda şirketin barter sektöründe<br />
çalışabilecek bir firma olması gerekiyor.<br />
Üyeliği uygun bulunduğunda istenilen evrakları<br />
da tamamlayarak üye firmalarımız arasına<br />
katılabiliyor. Barter Sistemi’nin en önemli<br />
araçları arz ve talep bilgileridir. Üye, Barter<br />
Sistemi’nde çalışabilmesinin yegane göstergesi<br />
olan arz bilgisini sisteme kaydetmek ile ya da<br />
bildirmek ile yükümlüdür. Her üyenin arz ve<br />
talep formu bulunmaktadır. Arz edilen mal veya<br />
<strong>hi</strong>zmet, web sitesi, e-mail, call center ve dergi<br />
gibi yayın araçları ile diğer üyelere duyurulur.<br />
Ürünü talep eden üyeler, brokere bilgi verir.<br />
Broker her iki üyeyi bir araya getirerek<br />
görüşmelerini sağlar.”<br />
Türk Barter’ın sunduğu avantajlar<br />
nelerdir?<br />
“Türk Barter üyelerine verdiği <strong>hi</strong>zmet çeşitliliği<br />
açısından her zaman en kapsamlı teknolojik<br />
imkânları sunan şirket olmuştur. Bizler,<br />
toplum ve müşteri odaklılık, kaynaklara<br />
saygı ve verimlilik, toplam kalite, değişim ve<br />
paylaşım değerlerini Türk Barter'ın temel<br />
değerleri olarak kabul ediyor ve bu değerler<br />
aracılığı ile Barter'ın Türk ekonomisine güç<br />
katmasını amaçlıyoruz.”<br />
Faizsiz kredi imkânı<br />
“Nakit sıkıntısına düşen ve bu dar boğazdan<br />
kurtulmak isteyen firmalar ihtiyaçlarını<br />
karşılamak için banka kredilerine<br />
sığınmaktadır. Firmalar, kısa vadede nakit<br />
elde etse de uzun vadede nakit kaybetmekte<br />
ve faizi dolayısıyla yine zarara uğramaktadır.<br />
İşletmelerin, finansman yükünü taşımakta<br />
zorlandığı dönemlerde “ Alternatif Ticaret ve<br />
Finansman Modeli” Barter sistemi ile Türk<br />
Barter, işletmelerin imdadına yetişmektedir.<br />
Türk Barter, piyasadaki durgunluk ve talepteki<br />
gerileme nedeniyle üretip satarak öz kaynak<br />
oluşturmakta imkân bulamayan ve genel<br />
giderlerin öz kaynaktan karşılanamadığı,<br />
bu nedenle varlıkların azaldığı bir dönemde<br />
işletmelere Barter Kredisi sunarak alternatif<br />
ödeme imkânları oluşturmaktadır.”<br />
Pazarınızı genişletir<br />
“Barter sisteminin önemli avantajlarından<br />
biri firmaların halen sürdürdükleri pazarlama<br />
faaliyetlerindeki hedef piyasanın üzerine bir<br />
ek olarak gelmesidir. Özellikle girişimcilerin<br />
başlangıç yıllarında Barter ortak pazarı oldukça<br />
ciddi bir satış potansiyeli sunmaktadır. Öz<br />
sermayenin ve nakit akış dengelerinin çok iyi<br />
kontrol edilmesi gereken dönemde Barter<br />
sistemi, çok iyi bir geçiş süreci sağlar. Türk<br />
Barter ortak pazarımız ağırlıklı KOBİ’lerden<br />
oluşmaktadır.”<br />
Satın alma kolaylığı sağlar<br />
“Barter sistemi kullanılırken alım<br />
yapabileceğiniz geniş bir pazarın olması<br />
nedeniyle, dar bir alanda satın alma<br />
mecburiyeti kalkar. Firmalar satın alma<br />
faaliyetlerinde daima teklif süreci yaşar. Bu<br />
süreçte firma yetkilileri nakit teklifler yanında<br />
barter ortak pazarındaki üyelerden de teklif<br />
alırlar. Satış yaparak alacak bakiyesine sa<strong>hi</strong>p<br />
olan üye alım yapmak istediği mal veya <strong>hi</strong>zmeti<br />
barter ile alım yapabilir.”<br />
Rekabet üstünlüğü sağlar<br />
“Barter sistemini kullanan üye firmalar<br />
ürünlerinin hammaddesini ya da yarı<br />
mamullerini de barter ile sağlamaya<br />
başladığında fiyat politikasında düzenlemelere<br />
giderler. Burada özellikle rekabetin acımasız<br />
yönü olan fiyat indirimi silahını kullanabilir.”<br />
Yeni iş birlikleri sunar<br />
“Barter Ortak Pazarı’nda firmalar birbirleri<br />
ile çalışarak yeni vizyonlara doğru adım<br />
atabilmektedir. Normal faaliyetlerini<br />
sürdüren bir firma barter sisteminin getirdiği<br />
geniş açılımı sayesinde farklı ve karlı yeni<br />
girişimlere zemin oluşturabilmektedir. Üye<br />
böyle bir çalışma ortamında hem işlerini<br />
genişletip büyütebilmekte hem de karını<br />
artırabilmektedir.”<br />
Sektörel anlamda firmanızın<br />
konumunu değerlendirir misiniz?<br />
Türk Barter Türkiye’deki Barter sisteminin<br />
kurucusu ve öncüsü konumundadır. Bugün<br />
oluşan birçok Barter şirketi iş modellerini<br />
ve çalışma sistemini Türk Barter’dan<br />
örnekleyerek gerçekleştirmektedir. Türk<br />
Barter Dünya Barter Birliği IRTA’nın üyesidir.<br />
Bu gücü ile dünya Barter ticaretine yön veren<br />
bir kuruluştur. Uluslararası alanda stratejik<br />
bir konuma sa<strong>hi</strong>ptir. Türkiye’nin ve Avrupa’nın<br />
Barter sektöründe lideri olan Türk Barter,<br />
uluslararası arenada 25 yıldır <strong>hi</strong>zmet veriyor.<br />
IRTA üyeliğimizle Avrupa’da da Barter sistemini<br />
biz temsil ediyor, Türkiye’deki öncü ve en çok<br />
tercih edilen Barter fiması olarak büyümemizi<br />
sürdürüyoruz. Hedeflerimiz hep daha kaliteli<br />
<strong>hi</strong>zmet vererek üye sayımızı günden güne<br />
artırmak, büyümemizi daim kılmaktır.”
62<br />
hotel restaurant<br />
& <strong>hi</strong>-<strong>tech</strong><br />
marka<br />
YÜZDE 100 BITKISEL<br />
YAĞLI VEGAN KREMA<br />
FLORA PROFESSIONAL<br />
%31 YAĞLI VEGAN KREMA<br />
Dünyanın en büyük bitki bazlı tüketici ürünleri ve 1 numaralı bitki kaynaklı ev<br />
dışı ürünleri üreticisi Upfield Professional, Yüzde 100 bitkisel yağlı ve tamamen<br />
vegan özelliğine sa<strong>hi</strong>p olan Flora Professional %31 Yağlı Vegan Krema ile<br />
profesyonel şeflerin çözüm ortağı oluyor.<br />
Ev dışında yemek yiyen kişilerin özel<br />
istekleri gittikçe artıyor. Kimileri<br />
vegan beslenmeyi tercih ederken,<br />
kimileri de sağlık koşulları nedeni<br />
ile bazı yiyeceklerden uzak durmak<br />
istiyor. Bu da, özellikle yoğun servis<br />
saatlerinde, şefler üzerinde büyük bir<br />
baskı oluşturuyor.<br />
Dünyanın en büyük bitki bazlı tüketici<br />
ürünleri şirketi ve 1 numaralı bitki<br />
kaynaklı ev dışı ürün üreticisi Upfield<br />
Professional, bitki kaynaklı beslenmede<br />
150 yıllık uzmanlığı ile iş için daha iyi,<br />
misafirler için daha iyi ve gezegen için<br />
daha iyi mutfak dostu lezzetli, yüksek<br />
performanslı ürünler üretiyor.<br />
Yakın bir zamanda Gastronometro’da<br />
Türkiye’nin deneyimli şeflerinden Can<br />
Oba’nın lezzetli sunumları eşliğinde<br />
lansmanını gerçekleştirdiği Flora<br />
Professional %31 Yağlı Vegan Krema<br />
ile profesyonel mutfaklara çok amaçlı<br />
kullanım sağlıyor.<br />
olan Flora Professional %31 Yağlı<br />
Vegan Krema; alerjen, gluten ve<br />
laktoz içermiyor. Pürüzsüz bir kıvama<br />
ve zengin krema tadına sa<strong>hi</strong>p olan ,<br />
çırpıldığında şeklini dört saate kadar<br />
koruyabilen ürün, sıcak ve asitli<br />
uygulamalarda da dayanıklılığını<br />
koruyor. Kremalı yemeklerde, yemeği<br />
zenginleştiren soslarda, kremalı<br />
çorbalarda ve tencere yemeklerinde<br />
rahatlıkla kullanılabilen Flora<br />
Professional %31 Yağlı Vegan Krem,<br />
aynı zamanda çırpılmış krema ile<br />
servis edilen tatlılar, pastalar& tartlar,<br />
pudingler ve karamelize edilen tatlılarda<br />
da profesyonel bir çözüm ortağı oluyor.<br />
Yüzde 100 bitki kaynaklı<br />
Yüzde 100 bitkisel yağlardan oluşan<br />
ve tamamen vegan özelliğine sa<strong>hi</strong>p
natural<br />
Hijyenik ve konforlu bir uyku<br />
için üstün koruma sağlayan<br />
Boyteks Hijyen Konsepti ile<br />
misafirleriniz daima güvende.<br />
hygieneconcept<br />
protection
64<br />
hotel restaurant<br />
& <strong>hi</strong>-<strong>tech</strong><br />
şefin gözünden<br />
MUTFAĞIN<br />
TASARIM<br />
USTASI<br />
SELAMI<br />
GÜLERYÜZ<br />
Röportaj: Hatice Ünal Bilen - Fotoğraflar: Ümit Başer Alkaç<br />
İstanbul doğumlu ama aslen Sinoplu. Onun aşçılık serüveni<br />
beş çocuklu bir ailenin dördüncü ferdi olarak ev mutfağı<br />
ile başlıyor ilk. Anlattığına göre mesleğe adım atmasında<br />
ilk ilham kaynağı da annesi oluyor, Güleryüz'ün. “Annem<br />
çok güzel yemekler yapardı. 5 kardeştik ve çalıştığı için biz<br />
ona yardımcı olurduk. Kardeşlerim de yemek konusunda<br />
iyilerdi. Fakat içlerinde aşçılığı tek seçen ben oldum. O<br />
yaşlarımda bile yemek yapmayı gerçekten seviyordum.<br />
Diğer kardeşlerim ise farklı mesleklere yöneldiler.”<br />
sözleriyle yemek yapmaya ilk başladığı zamanları<br />
anımsatan Selami Şef'in mutfak yolundaki temelleri, yaz<br />
kamplarında arkadaşlarına pişirdiği anne tarifleriyle daha<br />
bir sağlamlaşıyor. Her yemeği büyük bir heves ve sevgiyle<br />
önlerine koyduğunu anlatıyor, The Ritz-Carlton, Istanbul’un<br />
Executive Şefi Selami Güleryüz…<br />
Ne zamanki yemek yapmak onda vazgeçilmez bir tutkuya<br />
dönüşüyor, o vakit <strong>hi</strong>ç beklemeden lise ikinci sınıfı nasıl<br />
terketme kararı aldığını ise şu sözleriyle aktarıyor, Güleryüz:<br />
“Evdekilere ben okumayacağım, aşçılık mesleğinde<br />
ilerleyeceğim’ dediğimde babam hayattaydı ve bana<br />
'Kesinlikle okumalısın, ondan sonra bu işi yapmalısın' dedi.<br />
'Hayır okumayacağım baba' dedim. Ne yalan söyleyeyim, yaz<br />
tatillerinde çalışırken az da olsa para kazanmak tatlı gelmişti<br />
bana.”<br />
Devamında şefin, İstanbul'un birkaç esnaf lokantası ile<br />
başlayan mutfak yolculuğu, vatani görevine kadar pek bir<br />
verimli ve kazançlı geçiyor. O kadar ki, semt lokantalarında<br />
çalışmak unutulmaz bir deneyim oluyor, Selami Şef için.<br />
İlk ustalarından birinin Bolu Mengenli olması, aşçılık<br />
mesleğinin püf noktalarını öğrenmesinde etkili oluyor..<br />
Yaşı 20 var ya da yok... O günlerden hafızasına kazıdığı bir<br />
anısını şöyle paylaşıyor, tecrübeli şef: “Esnaf lokantasına<br />
girdiğimde Ayhan Ustam'ın dediği çok güzel bir laf vardı. 'Bu<br />
pilavı iyi yaparsan sınıfı geçtin demektir.' demişti bana. Beş<br />
bilemediniz 10. seferden sonra pilavı yapmaya başladım. En<br />
sonunda 'Gerçekten ben bunu yaptım.' dedim. Hiç unutmam,<br />
'Aferin oğlum, sınıfı geçtin.' demişti ustam bana."<br />
İlk yabancı şefi ve hocası, Andreas Erni<br />
Askerlik demişken, Selami Güleryüz vatani görevini<br />
Malatya’da, 20-30 kişilik küçük bir karakolda yapıyor. Bir<br />
ustası da Konyalı asker arkadaşı oluyor, bahsettiğince.<br />
Ustasına çıraklık ederken o çok sevdiği geleneksel
“Söz konusu yemek ve mutfak sanatları olunca birini<br />
diğerinden ayırmak haksızlık olur diye düşünüyorum.<br />
Her kültürün kendine özgü tatlarını yansıtmak çok<br />
keyifli olmakla beraber içinde barındırdığı kendine<br />
özgü kültürü de yansıtıp, o yere ait kendine has<br />
duyguları yaşatması ayrı bir deneyim oluyor. Ama<br />
tabii ki bütün bunların yanında vazgeçemediğim<br />
lezzetlere ve çok kültürlü bir yelpazeye sa<strong>hi</strong>p<br />
olmasından dolayı ilk terci<strong>hi</strong>mi Türk mutfağı<br />
tarafından kullanıyorum.”<br />
yemeklerde bir gelişiyor, pir gelişiyor...<br />
Vatani görevinin hemen ardından ise<br />
soluğu bir arkadaş tavsiyesiyle Swissotel<br />
The Bosphorus, İstanbul’un açtığı Yönetim<br />
Chef’s School programında alıyor. İlk yabancı<br />
şefi ve hocası da şimdilerde Le Cordon<br />
Bleu İstanbul'un İsviçreli Şefi Andreas Erni<br />
oluyor. Bir yıl boyunca hocasından mutfak<br />
sanatları ve yöneticilik eğitimi aldığını dile<br />
getiren şef, 1991 yılında beş yıldızlı otelin<br />
mutfağına stajyer olarak girişini yapıyor.<br />
“O zamanlar otelde 10’a yakın outlet var ve<br />
ben bir yıl boyunca her hafta sonu 10’unda<br />
da durmaksızın çalıştığımı bilirim.” diyen<br />
Güleryüz, mezun olmasıyla beraber şefi<br />
Andreas Erni tarafından Café Swiss’e komi<br />
olarak yerleştiriliyor. Otel bünyesinde bütün<br />
dünya mutfaklarının yer aldığı bir görevle 9 yıl<br />
boyunca çalıştığını anlatan Selami Şef, Türk<br />
ve dünya mutfağının kökenini o çatı altında<br />
layıkıyla öğrendiğinden bahsediyor.<br />
Miyako'da Japon, Kukong'da Çin, La<br />
Corne Dor’da Fransız, Café Suisse’te<br />
dünya mutfağını, Swiss Chale’de İsviçre<br />
mutfağını tecrübe eden Selami Güleryüz'ü<br />
bu mutfaklar içinde en fazla Çin ve Japon<br />
mutfakları etkiliyor. Her iki mutfağın lezzet<br />
bakımından Türk damak tadına yakınlığı bu<br />
ilgisinde önemli bir etki oluşturuyor. Şefin<br />
Fransız mutfağına aşinalığı ise, bir Uzakdoğu<br />
kadar güçlü olmasa da çalışma sistemleri ve<br />
pişirme teknikleri konusundaki hayranlığını<br />
gizlemek istemiyor.<br />
Jübilesini Türk<br />
mutfağı ile yapıyor<br />
The Ritz-Carlton,<br />
Istanbul’un Executive<br />
Şefi Selami Güleryüz<br />
için Türk mutfağının yeri<br />
ise apayrı! Güleryüz,<br />
“Türk mutfağımızı da<br />
öğrenmem gerektiğini<br />
düşündüm. Çünkü<br />
her yerden bir şeyler<br />
alıyordum. Altyapımı<br />
tamamen doldurmak<br />
zorundayım. Bir de<br />
bizim camiada piyasada<br />
çalışmak mü<strong>hi</strong>m iş.<br />
Benim de öyle bir arzum<br />
oldu.” diyor ve bu güçlü istek ve öngörüyle<br />
1998 yılından itibaren piyasa restoranlarına<br />
yöneliyor. 1999-2001 yılları arasında Laila ve<br />
C<strong>hi</strong>ne W<strong>hi</strong>te restoranlarının açılış ekiplerinde<br />
yer alan Güleryüz, Laila'daki mutfak mesaisi<br />
sırasında, o yıllarda The Ritz-Carlton Istanbul<br />
mutfağının başına gelen Café Suisse’teki<br />
Fransız Şefi Terry Marias'ın “Sen burada ne<br />
yapıyorsun, hayır burada çalışamazsın. En<br />
kısa zamanda otele gelmelisin.” çıkışıyla<br />
altı ay geçmeden 2001 yılında yeniden The<br />
Ritz-Carlton, Istanbul’a transfer olduğunu<br />
anlatıyor.<br />
Ama ne transfer! Söylediğine göre çok hoş<br />
bir kavga, gürültüyle! İki Fransız Şefi; Paul<br />
ve Terry arasında kıyasıya bir paylaşım<br />
mücadelesiyle üstelik de! “Tabii ki terci<strong>hi</strong>m<br />
Şef Terry oldu.” diye samimi bir itirafta<br />
bulunan Güleryüz, buna sebep olarak da şu<br />
içten ifadeleri kullanarak sözlerine devam<br />
ediyor: “O zamanlar Fransız mutfağından<br />
alacağım pek bir şey kalmamıştı. Şef Paul<br />
ile çok uzun yıllar çalışmıştık.” diyen Selami<br />
Güleryüz, devamında Şef Terry ile otelin<br />
bütün outlerini açtığını söylüyor ve ekliyor:<br />
“Ve o yıldan bu yıla tam 20 senedir The Ritz-<br />
Carlton Istanbul'da çalışıyorum.”<br />
Söz konusu yemek ve mutfak sanatları<br />
olunca birini diğerinden ayırmak haksızlık<br />
olur diye düşünüyorum. Her kültürün<br />
kendine özgü tatlarını yansıtmak çok<br />
keyifli olmakla beraber içinde barındırdığı<br />
kendine özgü kültürü de yansıtıp, o yere ait
66<br />
hotel restaurant<br />
& <strong>hi</strong>-<strong>tech</strong><br />
şefin gözünden<br />
kendine has duyguları yaşatması ayrı bir<br />
deneyim oluyor. Ama tabii ki bütün bunların<br />
yanında vazgeçemediğim lezzetlere ve çok<br />
kültürlü bir yelpazeye sa<strong>hi</strong>p olmasından<br />
dolayı ilk terci<strong>hi</strong>mi Türk mutfağı tarafından<br />
kullanıyorum.”<br />
“Bende bir ben yok, takım var!”<br />
The Ritz-Carlton, Istanbul'un açılışından<br />
bu yana mutfağında görev yapan Selami<br />
Güleryüz için beş yıldızlı otelin yeri bir başka!<br />
Turizm sektöründe bu yıl 20. yaşını kutlayan<br />
büyük bir aile ile 20 yıl birlikte olmaktan<br />
duyduğu mutluluğu dile getiren şefin bir<br />
başka mutluluğu da iyi, yetenekli ve deneyimli<br />
bir mutfak kadroya sa<strong>hi</strong>p olması. Tüm ekibin<br />
başarısının ardında disiplin, koordinasyon<br />
ve iyi iletişim becerisi olduğunun altını<br />
çizen Güleryüz, her ne kadar anlattığı üzere<br />
soyadı gibi güleryüzlü bir şef olsa da, üzerine<br />
gemiler yaktığı kırmızı çizgileri de yok değil!<br />
“İş yerindeki bütün aşçılarım beni iyi tanır.<br />
'Bana zarar verebilirsiniz ama yaptığınız işe,<br />
ürüne kesinlikle zarar veremezsiniz.' derim<br />
hep ve bu hassasiyetimi iyi bilirler. Açık<br />
ve net böyledir. Bir ağaç... Kökü olmayan<br />
ağaç nedir, kurudur. Her ikisi de birbirine<br />
muhtaç. Eğer ben bir ağaç isem, arkadaki<br />
arkadaşlarım köklerim. Mutfakta bir başarı<br />
varsa, birlikte var. Bende bir ben yok, takım<br />
var.” diyecek kadar işine ve ürüne saygılı,<br />
ekip ruhuna inanan bir şef o. İş akışında<br />
bütün outletleri tek tek gezdiğini söyleyen<br />
Güleryüz, “Arkamdaki x bir şefim yoksa girer<br />
çalışırım. Hiçbir egom yoktur. Omlet de<br />
yaparım, stewarda da yardım ederim.” diyor.<br />
Karşımda işine tutkuyla bağlı, mesleki<br />
yükselişinde her koşulda disiplin ve özveriyi<br />
göze almış bir şef var. “Tezgaha çıkan<br />
her ürünü öndeki adam test edecek. Test<br />
etmeden misafire göndermeyecek. Tadına<br />
bakmayı unuttum cümlesi yok bende. Senin<br />
işin bu, dışarıyı unutmak zorundasın. Her<br />
misafir ödediği paranın karşılığını layıkıyla<br />
almalı. Çünkü biz <strong>hi</strong>zmet sektöründeyiz.<br />
İşimiz, misafirin yeniden gelmesini sağlamak.<br />
İyi bir servis aldığını <strong>hi</strong>ssettirmek.” diyecek<br />
kadar da net ve sert duruşlu bir şef aynı<br />
zamanda.<br />
Tabaktaki imzası, elinin lezzeti<br />
Tabakta sunumu, tamamen içten gelen bir<br />
aşk olarak niteleyen Selami Şef, “Bu bir<br />
kalıp değildir. Yeri gelir oval çalışırsınız,<br />
yeri gelir küresel çalışırsınız. Kullandığınız<br />
ürünlerin tabaktaki duruşları çok önemlidir.<br />
Her zaman deriz, 'Birinci sırada lezzet,<br />
ikinci sırada prezantasyon gelir.” diyor.<br />
Tabakta önce görselliğin geldiğini, lezzetin<br />
zaten arkasından geleceğini savunan şefin<br />
tabaktaki imzası ise, elinin lezzeti!..<br />
Konu lezzeten açılmışken, mutfak sırlarını<br />
de sormadan geçmek istemiyorum. Selami<br />
Şef için lezzetin anahtarları, iyi seçilmiş ürün<br />
ve doğru eşleştirmelerde saklı. Bunun yanı<br />
sıra işini severek yapmanın önemine dikkat<br />
çeken Güleryüz, “Ben işimi gerçekten çok<br />
seviyorum, tam 32 yıldır bu işi yapıyorum.<br />
Neresinden baksanız 30 yıldır profesyonel<br />
mutfaklarda çalışıyorum. Belki 40 tane<br />
şefle çalışmışımdır, hepsinin de söylediği,<br />
'İşini severek yaparsan, her zaman başarıyı<br />
kazanırsın.” öğüdünü hatırlatmadan geçmek<br />
istemiyor.<br />
Ya menüyü nasıl oluşturuyor? Kriterleri<br />
neler? Selami Şef, menüyü oluştururken<br />
ilk olarak zaman dilimi ve mevsimsel ürün<br />
çeşitliliğini göz önünde bulundurduğunu
yaşam tarzım. Günü gelir, evde uyumayı<br />
yeğlemez, sabahın 7’sinde kalkıp işimin<br />
başına geçerim. Ben tezgah adamıyım.”<br />
belirterek, “Daha sonra seyahatler<br />
esnasında görmüş ve denemiş olduğum<br />
tatlar ile beraber yöresel ürün ve pişirme<br />
tekniklerini doğru ve yerinde kullanmaya<br />
dikkat ediyoruz.” şeklinde ifade ediyor. Otelin<br />
açıldığı ilk günün heyecanını sürdürerek<br />
ve her sezon yeniliklerle misafirlere özel<br />
lezzetler sunmaya devam ettiklerini anlatan<br />
Selami Şef, The Ritz-Carlton Istanbul olarak,<br />
menüye her yörenin kendi ürününü koymak<br />
zorunda olduklarını, aksi halde tamamen<br />
dünya mutfağının taşınamayacağına vurgu<br />
yapıyor.<br />
İşine de eşine de aşık şef<br />
Selami Şef'in ilham kaynakları iş yerinde<br />
takımı, evinde ise varlığının yettiğini söylediği<br />
sevgili eşi! İşine olduğu gibi eşine de<br />
aşık olduğunu söylemekten çekinmeyen<br />
Güleryüz, “Hayattaki en büyük destekçim,<br />
şansım eşimdir. Çok da güzel yemek yapar.<br />
Hayatımda bir kez yemeğine yorum yaptım<br />
ama daha yorum yapmam. Evde bir anda<br />
kendimi profesyonel mutfakta <strong>hi</strong>ssettim. Hiç<br />
unutmam, 'O zaman biliyorsan geç yap' dedi.<br />
'Tamam' deyip yaptım. Onun arkasından<br />
da "Bir daha sakın mutfağıma girme' dedi.<br />
Ben doğal olarak bir sos için üç tane tava<br />
kirletebilirim. Ama anladım ki, bu, evde <strong>hi</strong>çbir<br />
kadının kabul edeceği bir durum değil.”<br />
sözleriyle samimi itiraflarına devam ediyor.<br />
Oğluyla açacağı restoranı hayal<br />
ediyor<br />
Köklerinden Sinoplu şefe son olarak<br />
gelecek planlarını ve hayallerini soruyorum.<br />
“Öncelikli olan misafir memnuniyetinin ve<br />
sağlığının ön planda tutularak gerek yiyecekiçecek<br />
gerekse servis kalitesinden kesinlikle<br />
ödün vermeden misafirlerimiz için unutulmaz<br />
deneyimler ve anılar biriktirebilmesi için<br />
ben ve ekibim hedef ve projelerimizi hayata<br />
geçireceğiz.” şeklinde konuşan Güleryüz,<br />
pandeminin hedeflerin önünde ciddi bir<br />
engel oluşturduğundan dem vurarak,<br />
“Salgını atlatabilirsek daha farklı ve güzel<br />
hedeflerimiz olabilir.” diyor.<br />
Elbette tüm bu olumsuzluklara rağmen onun<br />
da içinde yaşattığı hayalleri yok değil. Yakın<br />
gelecek için planladığı hedeflerinden en<br />
çarpıcı olanı, kendi gibi bir mutfak sevdalısı<br />
olan oğluyla birlikte bir restoran açmak<br />
hayali. Yiyecek & İçecek İşletmeciliği son<br />
sınıf öğrencisi olan oğluyla birlikte yeni<br />
nesile <strong>hi</strong>tap edecek bir işletmenin düşünü<br />
kuran Güleryüz'ün kişisel manada ise, işini<br />
daha iyi yapmaya ve dışarıya açılmaya odaklı<br />
hevesleri var. Türkiye coğrafyasını, tıpkı<br />
Yemek Seyyahı Ömür Akkor gibi gezerek ve<br />
yeni ürünler peşinde koşarak arşınlamak<br />
istediğini anlatan Güleryüz, o hayalini de şu<br />
sözleriyle paylaşarak söyleşimize vedasını<br />
ediyor: “Türkiye'nin 81 ilindeki her ilçenin,<br />
her köyün, her teyzenin, her babaannenin,<br />
her dedenin daha gün yüzüne çıkmamış<br />
o kadar güzel reçeteleri var ki, onu şu an<br />
Ömür çok güzel yapıyor. Hayranım kendisine.<br />
Yiyecek içecek sektöründe <strong>hi</strong>ç abartısız<br />
kendisini tek görüyorum. İnsanoğlunun<br />
yemek yemesinden avlanmasına kadar ki<br />
süreci kaç şef bilir? Benim de bu vizyonda bir<br />
restoran açmam, böyle işler yapmam lazım.”<br />
“Ben tezgah adamıyım”<br />
Mutfağı insanın karnını doyuracağı en<br />
büyük temellerden bir tanesi olarak<br />
tanımlayan Selami Şef için mutfağın anlamını<br />
soruyorum. “Mutfak olmayan bir restoran, bir<br />
otel düşünebiliyor musunuz? Bu bir zincirdir,<br />
bu oteli ve restoranları taşıyan temellerin<br />
başında mutfak gelir.” diyen usta şef hemen<br />
arkasından ekliyor: “Mutfak benim 30 yıllık
68<br />
hotel restaurant<br />
& <strong>hi</strong>-<strong>tech</strong><br />
gastro güncel<br />
İŞTE 2022’DE ÖNE ÇIKACAK<br />
6 YENI PASTACILIK TRENDI<br />
2022’de pastacılık sektöründe farklı deneyimler, göze <strong>hi</strong>tap eden lezzetler, kutlamalar,<br />
sağlıklı yaşam, sürdürülebilirlik ve orijin & lokal lezzetler gündemde olacak.<br />
Barry Callebaut, 2022’de pastacılık<br />
sektörünü etkileyecek 6 ana trendi<br />
ve bu trendlere yönelik sundukları<br />
ürünleri paylaştı. İşte 2022’de öne çıkacak 6<br />
yeni pastacılık trendi…<br />
Lezzet tutkunları deneyim peşinde<br />
Tüketici beklentilerinin ürün ve fiyatın<br />
ötesine geçip, <strong>hi</strong>jyen, güven ve kendilerine<br />
özel, farklı deneyim sunulması gibi alanlara<br />
genişlemesiyle pastacılık dünyasında da<br />
duyuları uyaran, mutlu ve farklı <strong>hi</strong>sler,<br />
uzak diyarlara seyahat ediyormuş <strong>hi</strong>ssi<br />
yaratan egzotik tatlar, sürprizli aromalar,<br />
renkli süslemeler öne çıktı; patlayan<br />
şekerli, safranlı, lotuslu, kahveli seçenekler<br />
portföylerde yerini aldı. Alışılmışın güvenli<br />
kollarına sığınmak isteyenler için ise<br />
karamel, fındık gibi klasik tatlar inovatif<br />
dokunuşlarla yeniden trend oldu. Bu<br />
doğrultuda donut ve kruvasanı buluşturan<br />
cronuts gibi ya da brioche ile muffini<br />
birleştiren bruffin gibi <strong>hi</strong>brit lezzetler de<br />
oluştu. Kakao ve çikolata sektöründe Arge<br />
ve inovasyona da liderlik eden Barry<br />
Callebaut, müşteri talep ve ihtiyaçlarına<br />
göre ürün geliştirme ve yeni reçeteler<br />
oluşturma yetkinliğiyle “Deneyim”<br />
başlığında çok geniş bir yelpazede çözümler<br />
sunuyor. Bitter, sütlü ve beyaz çikolatadan<br />
sonra 4. tür çikolata olarak 2017 yılında<br />
sektöre sunduğu “Ruby” çikolata gibi<br />
deneyimi bambaşka boyutlara taşıyacak<br />
yeniliklere imza atıyor. Barry Callebaut bu<br />
doğrultuda son olarak, kakao çekirdeğinin<br />
tamamının kullanıldığı, bambaşka bir<br />
deneyim sunan “Whole Fruit” çikolatayı<br />
sektöre sundu, karamelli çikolatasının<br />
formülünü yeniledi ve kurabiye dekoru için<br />
yeni ürünler, fındık parçacıkları ve yeni<br />
dolgu malzemelerini portföyüne ekledi.<br />
Gözler de doymalı<br />
Sosyal medyanın yükselişiyle uyumlu olarak<br />
görselliğin kazandığı önem, pastacılık<br />
dünyasına da yansıdı ve renkler ile yaratıcı,<br />
dikkat çekici sunumlar önem kazandı.<br />
Bu doğrultuda Barry Callebaut hem ürün<br />
portföyünü genişleterek hem de Mona<br />
Lisa dekorasyon markasını büyüterek<br />
%100 Belçika çikolatasından farklı dekor<br />
malzemeleri, baskılı transfer kağıtları,<br />
renkli kaplamalar ve power flower adını<br />
verdiği gıda renklendiricilerini kullanıma<br />
sundu. Ayrıca dünyanın çikolata işleyebilen<br />
ilk 3D tasarım laboratuvarını kurarak<br />
yaratıcı şeflere, sınırsız tasarımın kapılarını<br />
açtı.<br />
Her an kutlamaya değer<br />
İçinde bulunduğumuz zorlu dönemde, biraz<br />
motive olmak ve moral kazanmak için belki<br />
de öne çıkan bir diğer trend “kutlamalar”.<br />
Bu doğrultuda markalar, klasik lezzetlerini<br />
kutlamalara uygun şekilde tematik<br />
süsleyip, farklılaştırarak sundular. Bu<br />
trend kapsamında sınırlı sayıda üretim de<br />
cazip bir seçenek oldu. Barry Callebaut,<br />
farklı aromalardaki rengarenk çikolata ve<br />
kaplamaları, çikolata ve kakao parçacıkları,<br />
farklı tatlarda dolguları, altın, gümüş ve<br />
bronz tozları ile bu trendi yakalamak isteyen<br />
müşterilerine destek oluyor.<br />
Önce sağlık!<br />
Önem kazanan bağışıklık ve sağlıklı<br />
beslenme trendleriyle, glutensiz, laktozsuz,<br />
şekersiz ya da az şekerli ürünler tercih<br />
edilmeye başlandı. Bu da markaların<br />
şekeri, glüteni azaltarak ya da ikame<br />
edecek seçenekler kullanarak, yoğurt, yeşil<br />
çay, bal gibi sağlıklı içerikler ekleyerek<br />
tariflerini yenilemesine ve porsiyonları<br />
küçültmesine yol açtı. Barry Calebaut ise bu<br />
trende yönelik, müşterilerine sıfır şekerden<br />
belirli oranda olacak şekilde farklı şeker<br />
çözümlerine, sütsüz çikolata ve fındık<br />
dolgularıyla ve kakao tozuyla çözümler<br />
sunuyor.<br />
Gezegenimizin<br />
geleceğini göz<br />
ardı edemeyiz<br />
Kaynakların<br />
sınırlı olduğunu<br />
idrak ettiğimiz<br />
günümüzde<br />
gezegenimizi<br />
geleceği ve<br />
sürdürülebilirlik de pastacılık sektörünü<br />
etkileyen trendler arasında yerini aldı. Bu<br />
kapsamda veganlık, bitki temelli beslenme,<br />
bio/organik ürünler de önem kazandı.<br />
Markalar içeriklerini bu doğrultuda gözden<br />
geçirip ambalaj ve görünümlerini doğal<br />
algısını destekleyecek şekilde düzenlerken<br />
vaatlerinin teyidi olarak izlenebilirlik,<br />
şeffaflık, otorite kurumlar tarafından verilen<br />
sertifikalar önem kazandı. Barry Callebaut<br />
bu trende uygun ürün geliştirmek isteyen<br />
müşterilerinin, bitkisel/vegan çikolata, dolgu<br />
ve dekor malzemeleriyle yanında yer alıyor.<br />
Barry Callebaut ayrıca, arı-dostu fındık<br />
kullandığı ürünleri ve sadece çikolata<br />
değil tüm içeriği organik ürünleriyle<br />
sektörde sürdürülebilirlik açısından da<br />
öncü konumda. Cocoa Horizons sertifikalı<br />
kakao hammaddesi ile hem izlenebilir hem<br />
sürdürülebilir üretim yapan Barry Callebaut,<br />
bunun yanı sıra FairTrade, Rainforest<br />
Alliance ve UTZ gibi diğer global sivil<br />
toplum kuruluşlarıyla da birlikte çalışıyor ve<br />
müşterilerinin sürdürülebilirlik yolculuğunu<br />
destekliyor.<br />
Tüketici yediklerinin nereden<br />
geldiğini merak ediyor<br />
2022’de pastacılık dünyasının peşinden<br />
koşacağı bir diğer trend “orijin ve yerel<br />
lezzetler” trendi olacak. Çünkü artık,<br />
ürünün lezzetinin ve güvenilirliğinin teminatı<br />
olarak “nereden geldiği” kadar nasıl bir<br />
tarım yöntemi kullanıldığı ve arkasındaki<br />
<strong>hi</strong>kaye de merak ediliyor. Markalar bu<br />
doğrultuda hem iletişimlerinde hem<br />
ambalajlarında nereden geldiklerini anlatan<br />
<strong>hi</strong>kayelerine yer vermeye başlarken, Barry<br />
Callebaut farklı deneyim ve lezzetleri ön<br />
plana çıkarmak ve yerel lezzetlere dikkat<br />
çekmek isteyen müşterileri<br />
için orijin serileri ile tek<br />
kaynaktan alınan kakao<br />
çekirdeklerinden<br />
üretilen çikolatalar<br />
sunabiliyor.
70<br />
hotel restaurant<br />
& <strong>hi</strong>-<strong>tech</strong><br />
gastro güncel<br />
YEME IÇME SEKTÖRÜNDE<br />
PANDEMI DÜŞÜŞÜ<br />
ÇALIŞAN ILGISI NASIL ETKILENDI?<br />
Pandemiden sonra adayların yeme-içme sektörüne gösterdiği ilgi diğer sektörlere göre daha çok<br />
azaldı. Deneyimli adayların yarısı farklı sektörlerde çalışmak isterken, çalışanlar yan hakları olan<br />
işleri artık daha çok tercih ediyor.<br />
Pandeminin en çok etkilediği<br />
sektörlerden biri de yeme-içme sektörü<br />
oldu. Alınan önlemler kapsamında<br />
restoran ve kafelerin uzun süre kapalı<br />
kalması, bu alanda çalışanları da etkiledi.<br />
Normalleşmeyle birlikte restoran ve kafeler<br />
eski işleyişlerine dönse de birçoğu çalışan<br />
bulmakta zorlandıklarını ifade etti. Bu<br />
sektördeki ilanlara başvurular azalırken,<br />
çalışanların yeme-içme sektöründe<br />
çalışmaya karşı daha temkinli davrandıkları<br />
ortaya çıktı. Adaylarla işvereni bir araya<br />
getiren uygulama 24 Saatte İş, bu durumu<br />
inceleyen ve şirketlerin neler yapabileceğine<br />
dair öneriler içeren ‘Yeme & İçme Sektör<br />
Raporu’nu hazırladı. Yeme-içme sektörüyle<br />
ilgili raporda öne çıkan bulgular şöyle:<br />
•Pandemiden sonra adayların yeme-içme<br />
sektörüne gösterdiği ilgi diğer sektörlere<br />
göre daha çok azaldı.<br />
•Kapanmalar öncesinde tüm sektörlerde<br />
başvuru oranı aynıydı ve yüzde 25<br />
civarındaydı. Fakat pandemiyle gelen<br />
kısıtlamalar sadece yeme-içme sektöründeki<br />
başvuru oranını düşürdü.<br />
•İlk kapanmadaki düşüş sonradan etkisini<br />
yitirse de, ikinci kapanmanın etkisi kalıcı<br />
oldu.<br />
•Diğer sektörlerdeki başvuru oranı yüzde<br />
22’den yüzde 17’ye düşerken, yeme-içmedeki<br />
başvuru oranı yüzde 22’den yüzde 14’e sert<br />
bir düşüş yaşadı.<br />
Deneyimli adaylar yeme içme<br />
sektöründe çalışmak istemiyor<br />
•Yeme-içme sektöründeki deneyimli<br />
adayların da bu sektöre olan ilgisi gün<br />
geçtikçe düşüyor. 2019 yılının ilk aylarında,<br />
yeme-içmede deneyimli adayların yüzde 80’i<br />
kendi sektöründeki ilanlara başvurmuştu.<br />
•Kısıtlamalar sırasında ise bu oran yüzde<br />
40’lara kadar düştü. <strong>2021</strong> Ağustos’tan<br />
itibaren bu oran artık yüzde 50. Yeme-içmede<br />
deneyimli adayların sadece yarısı bu sektörde<br />
kariyerine devam etmek istiyor.<br />
•Yeme-içme sektöründe deneyimli adayların<br />
yarısı farklı sektörlerde çalışmak istiyor.<br />
En düşük saatlik ücret, yeme-içme<br />
sektöründe<br />
•En düşük saatlik ücret yeme-içme<br />
sektöründe.<br />
•Saatlik ücretlere bakıldığında yeme-içme<br />
sektöründe ortalama 13 TL olurken, turizm,<br />
güzellik ve satış pazarlamada 16 TL’ye,<br />
sağlık, çağrı merkezi sektörlerinde 20 TL’ye,<br />
organizasyon sektöründe ise bu ücret 22<br />
TL’ye çıkabiliyor.<br />
•Asgari ücretli ilanlar baz alındığında, yemeiçme<br />
ilanları ortalama 19 başvuru alırken,<br />
diğer sektörler 52 başvuru alıyor.<br />
•Maaşlar eşitken adaylar yeme-içme<br />
sektöründe çalışmak yerine diğer sektörleri<br />
tercih ediyor.<br />
•Adaylar eğer yeme-içme sektöründe<br />
çalışacaklarsa, yüksek maaşlı ilanları tercih<br />
ediyor.<br />
•Özellikle 3500 TL’den yüksek maaşı olan<br />
ilanlar adayların ilgisini daha çok çekiyor.<br />
•4500 TL teklif eden ilanlar 3500 TL teklif<br />
eden ilanlardan 3.5 kat daha fazla başvuru<br />
alıyor.<br />
•Pandemi döneminde işsiz kalan adaylar,<br />
ailelerinden finansal destek alıyor. 24 Saatte<br />
İş kullanıcılarına yapılan ankette, ”Geçimini<br />
nasıl sağlıyorsun?” sorusuna adayların yüzde<br />
53’ü “Ailem” cevabını verdi.<br />
Şirketler ne yapmalı?<br />
24 Saatte İş’in kurucusu Mert Yıldız’ın<br />
çalışan ihtiyacı duyan yeme-içme<br />
sektöründeki şirketlere önerileri ise şöyle:<br />
•Adaylar yarın ne olacağına güvenmediği<br />
için bugün ellerine geçen parayı bilmek<br />
istiyor.<br />
•Günlük ya da haftalık ödeme<br />
alabilecekleri işleri daha fazla tercih<br />
ediyor.<br />
•Yan haklar artık ikincil sırada değil. Olsa<br />
da olur olmasa da olur tavrı değişti.<br />
•Yan hakları olan işler artık daha çok<br />
tercih ediliyor.<br />
•Ben her işi yaparım algısı şekil değiştirdi.<br />
Az personelin daha fazla çalışması değil,<br />
fazla personelin daha az çalışması işin<br />
sürdürülebilirliğini artıran bir etken.<br />
•Adaylar onlara kulak verilmesini,<br />
isteklerinin göz ardı edilmemesini istiyor.<br />
•Rahat iletişim kurabilecekleri iş yerleri<br />
ile daha sağlıklı bir ilişki kurabiliyor.<br />
•Şirketler artık şartlar ve maaşlar<br />
konusunda diğer sektörler kadar<br />
adayların aileleriyle de yarışıyor. Şirketler<br />
iş ücretlerini belirlerken adayların<br />
ailelerinden aldığı desteği de göz önünde<br />
bulundurmalı.
72<br />
hotel restaurant<br />
& <strong>hi</strong>-<strong>tech</strong><br />
gastro güncel / makale<br />
Reha Tartıcı<br />
Gusto-Akademisyen<br />
Sa<strong>hi</strong>p olduğumuz zenginlikleri hak ettiği<br />
şekilde gösterebilme ve anlatabilme<br />
konusunda gösterdiğimiz zafiyet<br />
maalesef hepimizi üzüyor. Günün<br />
sonunda uluslararası alanda başarılı<br />
olan gastronomi etkinliklerine bakarak<br />
hayıflanıyoruz…<br />
Tabii ki bu arada az sayıda da olsa<br />
başarı ile ülkemiz gastronomisini layıkı<br />
ile anlatan etkinliklerin hakkını da<br />
vermeliyiz. Mesela artık gerçek anlamda<br />
uluslararası kimlik kazanan Gastromasa<br />
buna en güzel örnek. Ama üzülerek<br />
söylüyorum ki, Gastromasa gibi yüz<br />
akımız olan bu etkinliklerin sayısı<br />
bir elin beş parmağından fazla değil!<br />
Ülkemizi gastronomi alanında dünyada<br />
ön plana çıkaracak bu etkinliklerin<br />
başarısında pay sa<strong>hi</strong>bi olan herkesi<br />
can-ı gönülden tebrik etmeli ve bundan<br />
sonraki çalışmalarında da hepimiz<br />
gücümüz nispetinde destek olmalıyız.<br />
Unutmamalıyız ki birlikten her zaman<br />
kuvvet doğar! Bu gerçeği hepimiz çok<br />
iyi biliyoruz da, acaba birlik olabiliyor<br />
muyuz?<br />
Maalesef bu soruya da evet diyebilmek<br />
çok zor. Yıllardır sektör içinde<br />
yaşananlar bunu tam manasıyla<br />
gerçekleştiremediğimizi hatta daha<br />
da doğrusu birbirimize köstek olmak<br />
konusunda daha da başarılı olduğumuzu<br />
gösteriyor. Bence sektörel olarak<br />
yaşadığımız sıkıntının temel sebebini de<br />
bu ayrışma oluşturuyor.<br />
Aynı konu başlığında ayrışan herkes bir<br />
dernek kuruyor. Kurulan derneklerin<br />
üyeleri anlaşamayınca ayrılıp yeni bir<br />
İnşallah üzüm üzüme baka baka<br />
kararmaz!<br />
dernek kuruyor. Bir arada olup ortak<br />
akılla çalışması gereken sektörün aklı<br />
başında temsilcileri birbirleri ile rekabet<br />
etmekten ülkemiz değerlerini global<br />
arenaya taşımaya fırsat bulamıyor. Daha<br />
da kötüsü kimse diğerinin yaptığını<br />
alkışlamak istemiyor. Bunu anlamakta<br />
gerçekten zorlanıyorum.<br />
Anlamakta zorlandığım bir başka<br />
nokta ise, yerel mutfak kültürümüzün<br />
yaşatılması ve anlatılması konusunda<br />
yabancı şeflere duyulan hayranlık.<br />
Kendi mutfağımızı kendi şeflerimize<br />
anlattırmaktan neredeyse imtina<br />
eder hale geldik. Genciyle yaşlısıyla<br />
uluslararası ölçekte çok sayıda başarılı<br />
şefimiz olmasına rağmen yerel mutfak<br />
kültürümüzü anlatmaya çalıştığımız pek<br />
çok etkinlikte yer alan yabancı şef sayısı<br />
bizim şeflerimizin sayısından fazla.<br />
Uluslararası şefler tabii ki ülkemize,<br />
şehrimize, bölgemize gelmeli ama<br />
kendi ülkelerinin mutfak kültürlerini<br />
anlatmak için orada olmalılar.<br />
Kuşkusuz katıldıkları etkinliklerde kendi<br />
yorumlarını Türk mutfak kültürüne de<br />
uyarlamalılar. Ama başrol oyuncusu<br />
olmamalılar! Popülist yaklaşımlı etkinlik<br />
organizatörleri, işin daha fazla ilgi<br />
çekmesini bahane ederek şeflerimize<br />
haksızlık ediyor. Daha da önemlisi<br />
işlerinin özünü oluşturan Türk mutfağını<br />
ve kültürünü ikinci plana atıyor. Bunu<br />
üzülerek bir kez daha vurguluyorum.<br />
İnşallah duyan olur…<br />
Gün gelecek bu yanlıştan döneceğiz<br />
ama, maalesef o zaman da atı alan<br />
Üsküdar’ı geçmiş olacak! Peki neden<br />
bu kadar karamsarım? Ondan da kısaca<br />
bahsedeyim. Zaman zaman verilen<br />
Türk mutfak kültürü eğitimlerinde Türk<br />
şeflerin kendi öz mutfakları ile ilgili<br />
konularda misafir şef olarak yer aldığını<br />
üzülerek görüyorum. Aklıma tek bir<br />
neden geliyor. O da izlenen bu yolun<br />
eğitimi satın alacak olan katılımcıların<br />
sayısını artırmak için uygulanan bir<br />
pazarlama stratejisi olması...<br />
İşin en korkutucu yanı bence bu<br />
gerçekle yüzleşmek.Şu an bu<br />
uygulamaların sayısı çok fazla değil<br />
ama etkinliklere de çok kısa zamanda<br />
benzeyecek diye düşünüyorum. Bu<br />
kanıya nereden mi vardım? Sektörün<br />
temsilcileri çok fazla değil. Herkes<br />
etkinlikte, festivalde, eğitimde hep<br />
bir arada. Hal böyle olunca meşhur<br />
atasözümüz “Üzüm üzüme baka baka<br />
kararır” aklıma geliyor.<br />
Ve korkularım artıyor.<br />
Düzeltmek için neler yapabilirim diye<br />
çok düşündüm ve işe endişelerimi<br />
sizlerle paylaşmaktan başlamaya<br />
karar verdim. İnancım savunduğum<br />
gerçeklerin er ya da geç sektörün<br />
tüm paydaşları tarafından anlaşılarak<br />
kabul göreceği yönünde. Tabii ki<br />
herkesin elini taşın altına koyması ve<br />
kendi düşüncelerini seslendirmekten<br />
korkmaması da gerekiyor. Bunu<br />
sağlayabilirsek ihtiyacımız olan ortak<br />
aklı da hızlıca oluşturabilir ve Türk<br />
mutfak kültürünü hak ettiği yere<br />
daha kısa sürede getirebilme şansını<br />
yakalarız.<br />
Hadi gelin 2022 yılında bunu başarmak<br />
için ilk adımı birlikte atalım…
74<br />
hotel restaurant<br />
& <strong>hi</strong>-<strong>tech</strong><br />
gastro aktüel<br />
Çırağan Sarayı’nın görkemi<br />
Karaca koleksiyonuyla buluştu<br />
Lüks ve asaletin görkemli bir ihtişamda birleştiği Çırağan Sarayı ve<br />
Türkiye’nin önemli değerlerini özel koleksiyonlarına taşıyan Karaca<br />
muhteşem bir iş birliğine imza attı. İhtişamını asırlar boyu koruyan tavus<br />
kuşu ve zarafeti ile göz kamaştıran gerçek incilerin bir araya geldiği bu<br />
seçkin koleksiyonda 2 kişilik Türk kahvesi fincanı ve çay fincanı, 6 kişilik<br />
pasta tabağı ve 6 kişilik çay seti yer alıyor. Bu özel koleksiyonun parçaları<br />
hem seçkin Karaca mağazalarından ve web sitesinden, hem de Çırağan<br />
Palace Shop web sitesinden ve otele gelinerek de alınabilecek. Ayrıca,<br />
Çırağan Sarayı’nın efsanevi 5 çayları da restorana gelen konuklara bu<br />
lüks koleksiyonun eşsiz parçaları ile servis edilecek. Koleksiyonun sürpriz<br />
parçaları da ayrıca Çırağan Palace Shop’un web sitesinde, otelde ve seçkin<br />
Karaca mağazalarında satışta olacak.<br />
Ünlü şefler<br />
TOÇEV’in<br />
Kutlamalar<br />
Kitabı için<br />
buluştu<br />
Türkiye’nin ünlü şefleri, Hilton İstanbul Bosphorus’ta<br />
Kutlamalar Kitabı özelinde gerçekleşen yemekte bir araya<br />
geldi. Yılbaşına özel tarifleriyle Kutlamalar Kitabı’na renk<br />
katan şeflerden Esen Hünal, Gamze Bursa, Hazer Amani,<br />
İsmet Saz, Metin Süerkan, Melih Demirel, Murat Deniz Temel,<br />
Müge Ergül, Pınar İshakoğlu, Umut Karakuş, Tevfik Alparslan<br />
ve Zeynep Ben<strong>hi</strong>savi Çelik’in katılımıyla gerçekleşen yemek<br />
daveti keyifli anlara sahne oldu. TOÇEV’in 25. yılı anısına<br />
TOÇEV gönüllüsü ve Marka İletişimcisi Özlem Ardıyok’un<br />
hayata geçirdiği kitap, 25 ünlü şefin kutlama yemeği tarifleri<br />
ve anılarından oluşuyor. TOÇEV, ISS Türkiye ve Alfa yayınları<br />
desteğiyle çıkan Kutlamalar Kitabı ile kalıcı ve lezzetli bir<br />
kutlama gerçekleştirmeyi amaçlıyor. Gelirinin tamamının<br />
TOÇEV’e aktarıldığı, 25 şeften yılbaşı sofralarına özel tariflerin<br />
yer aldığı Kutlamalar Kitabı, TOÇEV Dükkan ile TOÇEV’in,<br />
Trendyol ve Mor<strong>hi</strong>po butiklerinden temin edilebiliyor.<br />
Executive Chef<br />
Şafak Erten<br />
W Istanbul’da!<br />
Ünlü Mimar Mahmut Anlar imzalı özel, lüks<br />
ve cesur oda tasarımları, şık konsepti, oda<br />
içlerinde ve otelin tümünde yer alan konforlu<br />
açık hava alanları ile sektörde özgün bir<br />
tavrı olan W Istanbul’un mutfağı, Executive Chef Şafak Erten ile<br />
artık çok daha güçlü. İkonik otelin menüsünü kendi yorumları ve<br />
lezzetli dokunuşları ile güncelleyen Erten, gizli reçetelerini şık<br />
sunumlar ile şölene dönüştürecek.<br />
Matbah <strong>Restaurant</strong>’a ‘Mevlevi<br />
Mutfağı Etkinliği’ ödülü<br />
Beyoğlu Atlas Sineması’nda gerçekleştirilen ödül<br />
töreninde, İstanbul’un Tari<strong>hi</strong> Yarımadası Sultanahmet’te<br />
faaliyet gösteren Ottoman <strong>Hotel</strong> Imperial bünyesinde yer<br />
alan, Osmanlı Saray Mutfağı ile ünlü Matbah <strong>Restaurant</strong>,<br />
“Dr. Nevin Halıcı Yemek ve Mutfak Kültürü Ödülleri”nin<br />
sa<strong>hi</strong>bi oldu. “Mevlevi Mutfağı Etkinliği” ile ödüle layık<br />
görülen Matbah <strong>Restaurant</strong>’ın ödülünü Matbah <strong>Restaurant</strong><br />
Genel Müdürü Serdar Balta, Executive Şefi Kadir Yılmaz<br />
ve <strong>Restaurant</strong> Müdürü Muharrem Güldemir birlikte aldı.<br />
Matbah <strong>Restaurant</strong> Genel Müdürü Serdar Balta ödülle<br />
ilgili olarak, “Ottoman <strong>Hotel</strong> Imperial’ın bünyesinde<br />
yer alan Osmanlı Saray Mutfağı’nın temsilcisi Matbah<br />
<strong>Restaurant</strong>’ımız, 13 yıldır birçok yerli ve yabancı üst<br />
düzey devlet erkanını ağırlayarak, hem ülkemizin hem<br />
de güzel İstanbul’umuzun tanıtımına katkıda bulundu.<br />
Mutfağımız ile gastronomi turizmine katkıda bulunmaya<br />
ve İstanbul’u tanıtmaya devam edeceğiz . Dr. Nevin Halıcı<br />
Yemek ve Mutfak Kültürü Ödülleri kapsamında ödüle<br />
layık görüldüğümüz için çok mutlu ve gururluyuz. Başta<br />
tüm ekibimi tebrik ediyorum. Bu başarımızı daha da üst<br />
seviyelere getirmek için sorumluluğumuzun bilincindeyiz<br />
ve sorumluluğumuz her geçen gün daha da artmaktadır.”<br />
diye konuştu.
Zarafeti sofralara taşıyan<br />
imza koleksiyon<br />
Yeme-içme deneyimini mükemmelleştirmek<br />
amacıyla, farklı ihtiyaçlara uygun kişiselleştirilmiş<br />
ürün ve çözümler sunan Bonna, sunum keyfine 12<br />
parçadan oluşan koleksiyonu Neat ile farklı bir yorum<br />
getiriyor. Zengin ürün gamı ve premium ürün kalitesi<br />
ile Horeca dünyasında köklü bir yer edinen Bonna’nın,<br />
yalın ve zamansız çizgilerle tasarladığı koleksiyonu<br />
Neat, markanın imza koleksiyonları arasında yerini<br />
alıyor. Yaratıcılığına tasarımın her alanında hayat<br />
veren deneyimli tasarım ekibiyle Bonna, gözbebeği<br />
koleksiyonlarından Neat’in her bir parçası ile<br />
sofralarda iz bırakıyor. Kusursuz çizgileri ile ön plana<br />
çıkan koleksiyon, yemeğin lezzeti kadar sunuma da<br />
önem veren yaratıcı şefler için misafirlerine sunacağı<br />
eşsiz bir sofra deneyimi oluşturuyor. İnovatif ve<br />
zanaatkar geçmişinden beslenen Bonna’nın imza<br />
koleksiyonu Neat, sektörde tasarım denince akla<br />
ilk gelenler arasında yerini alıyor. Markanın ulusal<br />
ve uluslararası platformlarda yer edinmiş önemli<br />
tasarımcıları tarafından hazırlanan Neat, sade ve<br />
kusursuz çizgileri ile sofralarda göz alıyor. Yemeiçme<br />
deneyimini mükemmelleştirmek amacıyla,<br />
farklı ihtiyaçlara uygun kişiselleştirilmiş ürün ve<br />
çözümler sunan Bonna’nın, sıra dışı tasarımlarıyla<br />
ezber bozan tasarımcılarının elinden çıkan Neat<br />
Koleksiyonu Horeca sektörünün vazgeçilmezlerinden<br />
biri olarak anılıyor.<br />
Yeni iyi yaşam<br />
ürünleriyle büyüyor<br />
Balparmak, 41 yıllık uzmanlığıyla tüketicilerle<br />
buluşturduğu, arı ürünleri ve bitkisel ürün karışımlı<br />
takviye edici gıda markası Apitera’nın yenilenen<br />
yüzü ile genişleyen ürün ailesini düzenlediği bir toplantıyla tanıttı. Balparmak’ın<br />
kurulduğu ilk günden bu yana özenle seçtiği ve ambalajladığı doğal arı ürünlerini<br />
gıda güvenliği ve <strong>hi</strong>jyeni kapsamında tüketicilere en iyi haliyle sunduklarını söyleyen<br />
Balparmak Yönetim Kurulu Başkanı Özen Altıparmak, “Ana gayemiz dünyaya fayda<br />
sağlamak. Bu nedenle sadece bal satmıyor; arının doğaya, yaşamımıza ve dünyamıza<br />
katkılarının herkes tarafından fark edilmesi için elimizi taşın altına koyuyoruz. Ar-<br />
Ge merkezimizde sadece analiz yapmakla kalmıyor; balı, yine doğallığından emin<br />
olduğumuz diğer arı ürünleriyle bir araya getirerek yenilikçi ürünler geliştiriyoruz.<br />
Geliştirdiğimiz fonksiyonel gıdaları tüketicilerin değişen ihtiyaçlarına ve taleplerine<br />
göre çeşitlendiriyoruz. Ar-Ge ve inovasyonda güçlüyüz. Fonksiyonel arı ürünleri<br />
markamız Apitera da bu gücün bir sonucu. Apitera ürünlerinde arı ürünleri ile özel<br />
bitkileri bir araya getiriyoruz. Arıların sırrını Apitera’da saklıyoruz.” dedi.<br />
Türk mutfağının<br />
yeni keşfi<br />
Hüseyin Balcı<br />
“Ev dışı tüketim<br />
yeniden canlanıyor”<br />
Türkiye’nin en yaygın organize toptan marketi Bizim<br />
Toptan, üçüncü çeyrek finansal sonuçlarını Kamuyu<br />
Aydınlatma Platformu’na (KAP) açıkladı. Buna göre,<br />
Bizim Toptan <strong>2021</strong>’in ilk dokuz ayında cirosunu bir<br />
önceki yılın aynı dönemine göre yüzde 27 artırarak 4,9 milyar TL’ye yükseltti. Son<br />
üç aylık dönemde de güçlü finansal performansını devam ettiren Bizim Toptan<br />
satış gelirlerini yüzde 35 oranında artırırken, 15,1 milyon TL net dönem kârına<br />
ulaştı. Bizim Toptan, büyüme ve yaygınlaşma konusunda da odağını sürdürerek,<br />
173 mağaza ve 1644 Seç Market bayisi ile faaliyet alanını genişletmeye devam<br />
ediyor. Şirketin ilk dokuz aylık finansal sonuçlarını değerlendiren Bizim Toptan<br />
Genel Müdürü Hüseyin Balcı şunları söyledi: “Bizim Toptan olarak pandemi<br />
döneminde mağaza ziyaretlerinin azaldığı süreci, çoklu kanal stratejimizle<br />
başarılı bir şekilde yönetmeyi başardık. EDT’nin yeniden canlandığı bu dönemde<br />
sunduğumuz çeşitli fırsat ve kampanyalarla müşterilerimizin yanında olmaya<br />
devam ediyoruz. Yapay zekâ teknolojilerinden faydalanarak müşterilerimize<br />
kendilerine özel kampanya ve indirimler sunuyoruz. Bizim Toptan olarak en büyük<br />
hedeflerimizden biri hem bireysel hem de kurumsal müşterilerimizin ihtiyaçlarına<br />
çok hızlı bir şekilde cevap verebilmek ve müşteri deneyimini daima daha iyiye<br />
taşımak. Bunun yanında sürdürülebilir kârlı büyümemizin de katkısıyla finansal<br />
performansımızı geliştirmeye devam ediyoruz.”<br />
ALÂ<br />
Dünyada ve ülkemizde özellikle salatalar ve yemekler için kullanılan Cafe De Paris, Sezar<br />
salata sosu gibi onlarca çeşit sos alternatifi varken, tatlılar üzerine yapılmış özel sosların<br />
sayısı yok denecek kadar az! Bu boşluğu fark eden ve üzerine giden157 yıllık ülkemizin en<br />
köklü gurme tatlıcısı Hafız Mustafa 1864 şefleri, Ar-Ge merkezlerinde yaptığı sayısız deneme<br />
sonucu sütten elde edilen ALÂ adı verilen özel bir sos geliştirdi. Türk baklavası başta olmak<br />
üzere geleneksel tatlılara farklı bir lezzet boyutu kazandırmak için geliştirilen sos; hamurlu<br />
ve şerbetli tatlılardan, pasta çeşitlerine, sütlü tatlılardan, künefe ve trileçeye kadar onlarca<br />
çeşitte kullanılabiliyor. Lezzet severlerden tam not alan ALÂ sosun, üzerine ilave edildiği her<br />
tatlıyı daha ALÂ bir lezzete ve hafifliğe kavuşturduğu için bu ismi aldığı belirtiliyor. İstanbul’da<br />
ve Dubai’de bulunan mağazaları ile yılda 40 milyondan fazla misafiri ağırlayan Hafız Mustafa<br />
1864, ALÂ sosu tüm dünyaya tanıtmayı hedefliyor. Müşteri kitlesinin büyük bir bölümü yabancı<br />
turistlerden oluşan ve bu kitle sayesinde eşsiz Türk tatlılarını ve kendi adını dünyanın büyük bir<br />
bölümüne tanıtabildiklerini dile getiren Eren Ongurlar; “Birçok tatlıya lezzette boyut atlatan ALÂ<br />
sos, ülkemizin eşsiz tatlı kültürünü dünyaya tanıtmada önemli rol oynayacak “dedi.
76<br />
hotel restaurant<br />
& <strong>hi</strong>-<strong>tech</strong><br />
gastro aktüel<br />
Barry Callebaut<br />
Türkiye’de yeni atama<br />
Dünyanın en büyük çikolata ve kakao ürünleri<br />
üreticisi Barry Callebaut’un Türkiye ofisinde<br />
üst düzey atama gerçekleşti. Barry Callebaut<br />
Türkiye’nin Genel Müdürlüğü görevine<br />
Ahmet Turgut atandı. 1 Kasım <strong>2021</strong> itibarıyla<br />
yeni görevine başlayan Turgut, Nestlé<br />
Türkiye’de farklı görev ve pozisyonlarda<br />
önemli sorumluluklar alarak edindiği 15<br />
yıllık deneyimin ardından, 2019 yılında Barry<br />
Callebaut Türkiye’ye katılmıştı. Turgut, Barry<br />
Callebaut Türkiye’de, Gurme Satış Direktörü olarak Şirket’in gurme ekibini<br />
yeniden yapılandırdı ve gurme stratejisinin uygulanmasına liderlik etti.<br />
Turgut, yeni yapılandırdığı ekibiyle birlikte, pandeminin zorlu koşullarına<br />
rağmen <strong>2021</strong> mali yılında satış hacmini ikiye katlayarak Barry Callebaut<br />
içinde dünyanın en çok büyüme getiren 3. pazarı olmayı başardı.<br />
Ahmet Turgut’un liderlik edeceği Barry Callebaut Türkiye, ülkemizde<br />
2005 yılında faaliyete başladı. 2013 yılında büyük bir fabrika yatırımı<br />
ile Eskişe<strong>hi</strong>r’de üretime başlayan Barry Callebaut Türkiye, yeni hat ve<br />
Ar-Ge yatırımları ile ülkedeki büyümesini sürdürüyor. Çikolata ve kakao<br />
sektörüne yön veren marka, 2013 yılında açtığı Chocolate Akademi İstanbul<br />
ile sektörün gelişimine de destek oluyor. Akademi’de sanatsal çikolata<br />
üreticilerinden, pasta şeflerine, şekerleme ustalarından, fırıncılar ve<br />
yiyecek-içecek <strong>hi</strong>zmet sağlayıcılarına kadar herkes için uygulamalı ve<br />
teorik farklı eğitim alternatifleri sunuluyor.<br />
Kıdemli şef geleceğin<br />
şefleriyle buluştu<br />
İstanbul Bilgi Üniversitesi Turizm ve Otelcilik Yüksekokulu Gastronomi<br />
ve Mutfak Sanatları Bölümü tarafından hayata geçirilen Gıda Sektörünün<br />
İçinden “Gastronomi Konuşmaları Serisi”nin ilk etkinliği düzenlendi.<br />
Serinin ilk etkinliğinin açılış konuşmasını BİLGİ Gastronomi ve Mutfak<br />
Sanatları Bölüm Başkanı Dr. Öğr. Üyesi Fikret Soner yaptı. Etkinliğe<br />
konuşmacı olarak katılan Türkiye’nin başarılı şeflerinden İsmet Saz, Türk<br />
mutfağından Amerika’ya uzanan kariyer yolculuğunu paylaştı, geleceğin<br />
şeflerine önerilerde bulundu. Öğrencilerle Sultanahmet’ten New York’a,<br />
Alaçatı’dan Kuruçeşme’ye uzanan kariyer serüvenini ve gelecek planlarını<br />
paylaşan Saz, öğrencilere şu önerilerde bulundu; “İşinizde iyi olmanız para<br />
kazanmanız tabii ki çok önemli ancak tek başına yeterli değil. İşin içinde<br />
çok fazla değişken var bu nedenle amaçlarınızı doğru belirlemeli, talebi<br />
iyi analiz edebilmeli ve çok iyi stratejiler geliştirmelisiniz. Yine en önemli<br />
konulardan bir diğeri ise iletişim ve insan ilişkileri. İnsan psikolojisini doğru<br />
analiz etmek ve müşterilerinizle, ekibinizle doğru iletişim kurabilmeniz sizi<br />
öne çıkaracaktır” dedi. Ekip uyumuna vurgu yapan Saz, “Beraber çalıştığım<br />
her şefi, her çalışma arkadaşımı gelecekteki potansiyel ortaklarım olarak<br />
görüyorum” dedi.<br />
Tarım sektörlerinin ihracatı<br />
5,5 milyar doları aştı<br />
Ege İhracatçı Birlikleri Koordinatör Başkanı Jak Eskinazi,<br />
son 1 yıllık dönemdeki ihracatlarının yüzde 25’lik artışla<br />
12 milyar 816 milyon dolardan, 16 milyar 24 milyon dolara<br />
ulaştıdığını dile getirdi. Eskinazi, böylelikle <strong>2021</strong> yılı sonu için<br />
15 milyar dolardan, 16 milyar dolara yükselttikleri hedeflerini<br />
43 gün önce yakaladıklarının altını çizdi. EİB’nin ihracatında<br />
en büyük dilimi 9 milyar 331 milyon dolarlık ihracatla sanayi<br />
sektörlerinin gerçekleştirdiği bilgisini veren Eskinazi, “EİB’den<br />
yapılan sanayi ürünleri ihracatı son 1 yıllık dönemde yüzde<br />
36’lık artış hızı yakalayarak 6 milyar 862 milyon dolardan,<br />
9 milyar 331 milyon dolara tırmandı. EİB’nin son bir yıllık<br />
dönemde 3,2 milyar dolarlık ihracat artışının 2,5 milyar<br />
dolarlık dilimini sanayi sektörleri gerçekleştirdi” diye konuştu.<br />
Ege Demir ve Demirdışı Metaller İhracatçıları Birliği’nin 2<br />
milyar 121 milyon dolarlık ihracat performansıyla sanayi<br />
ürünleri ihracatına en büyük katkıyı sağladığa işaret eden<br />
EİB Koordinatör Başkanı Eskinazi, Ege Demir ve Demirdışı<br />
Metaller İhracatçıları Birliği’nin 2 milyar doları geçen tek birlik<br />
olduğunu vurguladı.<br />
Kültür<br />
rotasının<br />
izinde<br />
gerçekleşti<br />
Bu yıl 24. sü 20-21<br />
Kasım tarihlerinde<br />
Ayvalık’ta düzenlenen Komili Zeytin Hasadı, diğer senelerden<br />
farklı olarak doğanın insanlığa sunmuş olduğu mucize değerdeki<br />
zeytinyağının Anadolu’ya olan aidiyetinden ve yarattığı kültürden<br />
hareketle kültür rotası konseptiyle gerçekleşti. Hasad’da; Şair,<br />
Yazar ve Araştırmacı Sunay Akın birbirinden anlamlı öykülerle<br />
Komili Kültür Rotası noktalarına özel anlatımlar gerçekleştirdi.<br />
Beslenme & Diyet Uzmanı, Sürdürülebilir Yaşam Aktivisti<br />
Dilara Koçak anıt zeytin ağaçlarının ortaya koyduğu değer ve<br />
insanlık için önemi ile iyi zeytinyağının beslenmedeki kıymetine<br />
değinirken, Yazar & Şef Ömür Akkor muhteşem yemeklerin<br />
<strong>hi</strong>kayeleri eşliğinde zeytinyağının Anadolu’daki rotasının izini<br />
sürdü ve eşsiz bir deneyim sundu. Zeytinler dalından toplanırken<br />
kurulan hasat sofrasına Ömür Akkor tarafından odun ateşinde<br />
dövülen Balıkesir mutfak kültürünün vazgeçilmezi keşkek<br />
damgasını vurdu.
78<br />
hotel restaurant<br />
& <strong>hi</strong>-<strong>tech</strong><br />
gastro etkinlik<br />
LE CORDON BLEU İSTANBUL’DAN<br />
TÜRK MUTFAĞININ ULUSLARARASI<br />
TANITIMINA DESTEK<br />
Türkiye’de 10. yılını dolduran Le Cordon Bleu İstanbul, Türk yemek kültürünü dünya mutfaklarına<br />
taşıyacak profesyoneller yetiştirecek. Türkiye’de en kapsamlı “Türk Mutfağı” eğitimini vermeye<br />
hazırlanan Le Cordon Bleu İstanbul, öğrencilerini 2022 Ocak ayından itibaren kabul edecek.<br />
Aşçılığın “şövalye nişanı” olarak<br />
da anılan dünyanın en prestijli<br />
mutfak sanatları okulu Le Cordon<br />
Bleu’nün Özyeğin Üniversitesi iş birliğinde<br />
Türkiye’de eğitim veren kurumu Le<br />
Cordon Bleu İstanbul’un yeni eğitim<br />
programı ‘Türk Mutfağı Programı” 22<br />
Kasım Pazartesi günü Swissôtel the<br />
Bosphorus İstanbul’da gerçekleşen<br />
lansman ile tanıtıldı.<br />
Le Cordon Bleu öğrencilerinin hazırladığı<br />
özel Türk Mutfağı menüsünün de<br />
sunulduğu etkinliğe gastronomi<br />
dünyasından birçok davetli katıldı. Le<br />
Cordon Bleu Türkiye Direktörü Defne<br />
Ertan Tüysüzoğlu, Le Cordon Bleu Yönetici<br />
Eğitmen Şefi Erich Ruppen, Özyeğin<br />
Üniversitesi Gastronomi ve Mutfak<br />
Sanatları Bölüm Başkanı Doçent Dr. Özge<br />
Samancı, Accor Grubu Operasyonlardan<br />
Sorumlu Başkan Yardımcısı ve Swissôtel<br />
The Bosphorus İstanbul Genel Müdürü<br />
Uğur Talayhan ve Türk Gastronomi<br />
dünyasının duayen ismi Mutfak Dostları<br />
Derneği Onursal Başkanı, Gazeteci ve<br />
Yazar Ahmet Örs konuşmaları ile yer aldı.<br />
Tüysüzoğlu: “Türk gastronomisinde<br />
yeni bir sayfa açacağımıza<br />
inanıyoruz”<br />
Le Cordon Bleu Türkiye Direktörü Defne<br />
Ertan Tüysüzoğlu yaptığı konuşmada,<br />
Le Cordon Bleu’nün 10 yıldır Türkiye’de<br />
verdiği mutfak eğitimlerinde eksiksiz bir<br />
seviyeye geldiklerini belirtti. Mükemmeli<br />
yakalama fikriyle yola çıkarak şimdi de<br />
Türk mutfağına dokunmak istediklerini<br />
söyleyen Ertan Tüysüzoğlu, sözlerine şöyle<br />
devam etti: “Biz Türkler çok kıymetli bir<br />
hazineye sa<strong>hi</strong>p olduğumuzu unutuyor,<br />
bunun başkaları tarafından biraz da<br />
değiştirilerek dünyaya sunulmasına<br />
seyirci kalıyoruz. Bugüne dek 1.500’ü<br />
aşkın diploma veren Le Cordon Bleu’nün<br />
uluslararası mutfaklarda verdiği<br />
eğitim; Türkiye’de yeni bir standart<br />
oluşturulmasında önemli bir pozitif etki<br />
yarattı. Uzun bir süredir eğitimlerimize<br />
Türk mutfağı programını da katma<br />
planlarımız vardı. Türk mutfağı, köklü<br />
geçmişi ile derin bir kültüre sa<strong>hi</strong>p.<br />
Yurtdışında daha doğru tanıtılabileceğine<br />
inanıyoruz. Bu nedenle Le Cordon Bleu<br />
Türkiye olarak 10. yılımızı kutlarken, Türk<br />
Mutfağı Eğitimini uluslararası eğitim<br />
disiplinine sa<strong>hi</strong>p bir modelde, standartlara<br />
bağlı kalarak öğretmek üzere yola çıktık.<br />
Türk mutfağının tanınabilmesi için<br />
önemli koşullardan biri de iyi bir eğitim<br />
altyapısı. Başarısı dünyada kanıtlanmış<br />
Le Cordon Bleu’nün 126 yıllık eğitim<br />
tecrübesini, eğitim modellerini kullanarak<br />
Türk mutfağını öğretmeyi, Türk yemek<br />
kültürünü dünya mutfaklarına taşıyacak<br />
genç şefler yetiştirmeyi amaçlıyoruz. Hep<br />
birlikte Türk gastronomisinde yeni bir<br />
sayfa açacağımıza inanıyoruz.”<br />
Ruppen: “Bu program, Türk<br />
ürünlerini dünyaya tanıtmaya<br />
yardımcı olacak”<br />
Le Cordon Bleu Yönetici Eğitmen Şefi<br />
Erich Ruppen yaptığı konuşmada Türk<br />
mutfağının popülerliği dünyanın her<br />
yerinde yükselişte olduğunu ancak<br />
seyahatleri sırasında bu restoranların<br />
çoğunda kalite ve özgünlük eksik<br />
olduğunu gözlemlediğini söyledi. Ruppen<br />
sözlerine şöyle devam etti: “Bu sebeple<br />
programımız aynı zamanda yurtdışında<br />
bir Türk restoranı açmak veya devralmak<br />
isteyenleri de hedefliyor. Program,<br />
inanılmaz bir yiyecek çeşitliliği ile teknik ve<br />
gelenekleri öğrenme, en önemlisi de yerel<br />
ve orijinal ürünlerle çalışma fırsatı tanıyor.<br />
Türkiye’ye gelip bir restoranda çalışarak<br />
belirli sayıda reçete öğrenmektense, Türk<br />
mutfağının her yönünü tek bir kaynaktan<br />
öğrenip diploma alma şansı sağlıyor.<br />
İlk seviyede öğrenciler geleneksel Türk<br />
Mutfağı tekniklerini kapsamlı bir eğitimle<br />
öğrenecek, ikinci seviyede ise Türk<br />
reçetelerine daha modern bir yaklaşım<br />
ile bakacak. Yabancı öğrencilere <strong>hi</strong>tap<br />
edebilmek için programın çift dilli olması<br />
önem taşıyor. Eğer reçeteniz var ama<br />
ana malzemelerin çoğunu muadillerle<br />
değiştirmeniz gerekiyorsa, tadı olması<br />
gerektiği gibi olmayacaktır. Bu program<br />
doğru malzemelerin önemini anlamaya<br />
katkıda bulunacak ve Türk ürünlerini<br />
dünyaya tanıtmaya yardımcı olacaktır.<br />
Türk mutfağı programı yeni başlayanların
yanı sıra, Türk mutfağındaki beceri<br />
ve özgüvenlerini geliştirmek isteyen<br />
profesyonellere de yöneliktir. Program<br />
sırasında öğrenciler geniş bir ürün<br />
yelpazesi tanıyacak, her ürünün çeşitleri<br />
ve gastronomi alanındaki işlevleri ile ilgili<br />
uzman bilgiler öğrenecektir.”<br />
Samancı: “Türk mutfağının<br />
uluslararası platformda bilinir hale<br />
gelmesi için atılan önemli bir adım”<br />
Özyeğin Üniversitesi Gastronomi ve Mutfak<br />
Sanatları Bölüm Başkanı Doçent Dr. Özge<br />
Samancı, yaptığı konuşmada, “Özyeğin<br />
Üniversitesi çatısı altında oluşturulmuş<br />
olan Le Cordon Bleu Türk Mutfağı<br />
Programının zengin ve çok katmanlı köklü<br />
bir kültürel mirasa sa<strong>hi</strong>p Türk mutfağının<br />
uluslararası alanda tanıtılmasında önemli<br />
bir rolü olacağına inanıyor ve bu durumu<br />
çok kıymetli buluyorum. Bu programın<br />
hayata geçmesi, Türk mutfağındaki hem<br />
geleneksel hem de yörelere özgü mutfak<br />
tekniklerinin gastronomi dünyasında,<br />
Le Cordon Bleu aracılığıyla uluslararası<br />
platformda bilinir hale gelmesi için atılan<br />
önemli bir adım” diyerek, Le Cordon Bleu<br />
Türk Mutfağı eğitim programının Özyeğin<br />
Üniversitesi Gastronomi ve Mutfak<br />
Sanatları bölümünün yürüttüğü “Türk<br />
Mutfağı” alanındaki bilimsel araştırmalar<br />
ve çalışmalar için önemli bir etkileşim<br />
alanı oluşturduğuna da dikkat çekti.<br />
Talayhan: “Türk Mutfağı Eğitim<br />
Programı çok büyük bir kazançtır”<br />
Accor Grubu Operasyonlardan Sorumlu<br />
Başkan Yardımcısı ve Swissôtel The<br />
Bosphorus İstanbul Genel Müdürü Uğur<br />
Talayhan da lansmanda bir konuşma<br />
yaptı. Uğur Talayhan, sektörde geçirdiği<br />
otuz beş senenin çoğunluğunu mutfakta,<br />
dünyanın üç kıtasında yaşamış ve görev<br />
yapmış eski bir Executive Chef olarak<br />
geçirdiğini belirtti. Talayhan, sözlerine<br />
şöyle devam etti: “Asya, Avrupa,<br />
Akdeniz ve Orta Doğu bölgelerinin<br />
karışımı olan Roma, Bizans, Osmanlı<br />
İmparatorluğundan günümüze kalan<br />
tariflerin korunması ve şimdi de dünyanın<br />
en prestijli ve bilinen mutfak sanatları<br />
okulu olan Le Cordon Bleu’de öğrencilerle<br />
paylaşılması, Türk mutfağı için çok büyük<br />
bir kazançtır. En temelden başlayan ve<br />
yöresel özellikleri de koruyarak hazırlanan<br />
bu prestijli eğitimin öğrencilere büyük<br />
değer katacağına eminim. Projeyle birlikte<br />
UNESCO tarafından tanınan Antep ve<br />
Hatay mutfaklarının yanı sıra, diğer değerli<br />
yöresel tatlarımızın da dünya çapında<br />
tanınmaya başlayacağına eminiz.”<br />
Örs: “Türk mutfağının fine dining<br />
şeflerini yetiştirecek”<br />
Türk gastronomi dünyasının duayen<br />
ismi, Mutfak Dostları Derneği Onursal<br />
Başkanı, Gazeteci ve Yazar Ahmet Örs<br />
ise, “Türk Mutfağı Programı”na dair<br />
şu değerlendirmelerde bulundu: “Le<br />
Cordon Bleu’nün Türk mutfağına dair<br />
program başlatacağını duyunca doğrusu<br />
heyecanlandım. Bizde gastronomi eğitimi<br />
dendiği zaman gastronominin ilkokulu,<br />
yani basit teknikleri öğretme ve mutfağa<br />
eleman yetiştirme anlaşılıyordu. Elbette<br />
bunun üstünde olanlar da var ama Le<br />
Cordon Bleu’nün eğitimde farklı bir<br />
misyonu bulunuyor. Le Cordon Bleu,<br />
fine dining için şefler yetiştirir. Yurt<br />
dışındaki şefler, Türk mutfağını esnaf<br />
lokantası açmak için öğrenmeye değil,<br />
kendilerine neyin faydalı olacağını öğrenip,<br />
onu kendi yorumlarıyla yemeklerine<br />
yansıtmayı öğrenmek için buraya<br />
gelmek isteyecek. Malzeme, teknikler,<br />
aynı malzemenin çeşitli tekniklerle ne<br />
hale gelebildiğini ortaya koyabilme gibi<br />
konular çerçevesinde bu işe çok farklı<br />
bir bakış açısıyla gireceksiniz. Dileğim<br />
başarmanızdır.”<br />
Le Cordon Bleu’nün mutfak sanatları<br />
eğitimindeki 125 yıllık tecrübesi ile<br />
Türk mutfak teknikleri ve reçetelerine<br />
uyarlanarak oluşturulan “Türk Mutfağı<br />
Programı” 2022 Ocak ayında, Özyeğin<br />
Üniversitesi Çekmeköy Kampüsü,<br />
Le Cordon Bleu Mükemmeliyet<br />
Merkezi’nde başlayacak. “Klasik Türk<br />
Mutfağı” ile “Bölgesel Türk Mutfağı”<br />
olarak iki seviyeden oluşan program<br />
Le Cordon Bleu şefleri yanı sıra, Türk<br />
mutfağında donanımlı misafir şeflerin<br />
sunumları ve uzmanların seminerleri<br />
ve saha gezileri ile zenginleştirilecek.<br />
Her bir seviye 11 haftada 120 saatlik<br />
program, uygulama seansları,<br />
gösterimler, kuram dersleri ve saha<br />
gezileri ile İngilizce ve Türkçe çeviri<br />
şeklinde çift dilde gerçekleşecek. Her<br />
biri günde 6 saat, haftada 2 gün ve<br />
toplamda 120 saat olan her 2 seviyeyi<br />
başarı ile tamamlayan öğrencilere<br />
“Diplôme de Cuisine Turque” belgesi<br />
verilecek.
80<br />
hotel restaurant<br />
& <strong>hi</strong>-<strong>tech</strong><br />
gastro etkinlik<br />
DR. ENDER SARAÇ<br />
“GÜNÜMÜZDE ARTIK FONKSIYONEL<br />
ÜRÜNLER PARA KAZANDIRIYOR”<br />
Gastronomi Turizmi Derneği'nin düzenlediği Gastro Talks ‘Kanaat Önderleri Konuşuyor’ programında<br />
konuşan Dr. Ender Saraç, gastronomik değeri yüksek yerel ürünlerin hala yeterince tanıtılıp<br />
pazarlanamaması sıkıntısına dikkat çekti. Bu alanda bir pazar oluşturmanın gerekliliğini savunan Saraç,<br />
günümüzde artık fonksiyonel ürünlerin para kazandırdığını söyledi.<br />
Haber: Hatice Ünal Bilen Fotoğraf: Ümit Başer Alkaç<br />
Gastronomi Turizmi Derneği (GTD)'nin<br />
düzenlediği Gastro Talks ‘Kanaat<br />
Önderleri Konuşuyor’ programı 6<br />
<strong>Aralık</strong> Pazartesi akşamı Ortaköy Feriye<br />
Restoran’da gerçekleşti. Pandemi sebebiyle<br />
bir süre ara veren buluşmaların açılış<br />
konuğu sağlıklı yemek tarifleri ve şifalı<br />
sırlarıyla ünlü Dr. Ender Saraç oldu.<br />
Gastronomi turizminde sağlıklı yiyecek<br />
üretimi ve tüketimi noktasında görüşleri<br />
sorulan Dr. Ender Saraç, genç şeflerle<br />
gelenekselci şeflerin ortasında bir yerde<br />
durmak gerekliliğinin altını çizdi. Bir<br />
diğer konu olarak, Türkiye’de düzenlenen<br />
gastronomi festivallerine değinen Saraç,<br />
“Adana, Antep, Hatay, İzmir özelinde<br />
Urla Enginar ve Ot Festivalleri derken<br />
Türkiye gastronomi açısından güzel bir<br />
çıkış yakaladı. Fakat artık bunun üstüne<br />
koymamız lazım ve lezzeti sağlıkla, diyeti de<br />
lezzetle beraber sunmak zorundayız. Çünkü<br />
bütün dünya mutfakları artık bunu yapmaya<br />
başladı. Mutfaklar, trans yağlar ve obeziteyle<br />
mücadele ediyor.” diye konuştu.<br />
Bu alanda birçok resmi kurum ve kuruluşa<br />
danışmanlık <strong>hi</strong>zmeti verdiğini ve devlet<br />
düzeyinde de çalışmalar yürüttüğünü<br />
açıklayan Saraç, “Hem obeziteyle mücadele<br />
konusunda hem de Türk yemeklerini özünü<br />
bozmadan nasıl sağlıklı hale getiririz<br />
noktasında çalışmalarımız sürüyor.” dedi.<br />
“Lezzeti dengeleyerek sunmak<br />
lazım”<br />
Gastronominin büyük bir sektör olduğunu<br />
ifade eden sözlerinde, ana misyonun<br />
insanlara lezzeti sunmak olduğuna<br />
vurgu yapan Saraç, “Biz insanlara lezzeti<br />
sunacağız ama belki bunu bir Güneydoğu<br />
Anadolu’da üstüne daha hafif bir tatlı<br />
ve zahter çayı vererek dengeleyeceğiz.<br />
Adana’da belki kola vermeyeceğiz de şalgam<br />
suyunu koyacağız. Küçük dokunuşlarla çok<br />
şeyi değiştirmek bizim elimizde. Aynı tatlıları<br />
belki üzümle, kayısıyla, hurma şurubuyla<br />
tatlandırabileceğiz.” dedi. Saraç, gastronomi<br />
turizminde en büyük kaybın tanıtım ve<br />
pazarlama noktasında yaşandığını savundu.<br />
“Yerel sarımsağımızı, tuzumuzu<br />
pazarlayamıyoruz”<br />
Türkiye’nin dünyada eşi bulunmaz sarımsak<br />
ve tuz kaynaklarına sa<strong>hi</strong>p olduğunu anlatan<br />
Saraç şöyle devam etti: “Taşköprü ve<br />
Çin sarımsağını yan yana koyun, Çin’in<br />
yüzüne bile bakmazsınız! Yine bir Tunceli<br />
Pülümür sarımsağımız var ki, kokusuz,<br />
çok lezzetli ama hala tanımıyor. Ben<br />
de bu ürünleri televizyon programımla<br />
destekleme çalışıyorum. Sürekli Himalaya<br />
tuzu kullanıyoruz, doğrudur. Fakat Çankırı<br />
tuzu, Tunceli Pülümür tuzu, Tokat tuzu da<br />
var. Bizim İç Anadolu Bölgemiz’den şahane<br />
kaya tuzu çıkıyor, kimse sa<strong>hi</strong>p çıkmıyor.<br />
Bütün dünya Himalaya tuzunu biliyor,<br />
biz kendi tuzumuzu pazarlayamıyoruz.<br />
Tunceli’nin kokusuz Pülümeri sarımsağını<br />
pazarlayamıyoruz.Taşköprü sarımsağını yeni<br />
yeni gündeme getirdik. Bizde dünyanın en iyi<br />
soğanları üretiliyor.”<br />
“Fonksiyonel ürünler para<br />
kazandırıyor”<br />
Yerel üretimin ve yöresel ürünlerin<br />
desteklenmesi noktasında bir pazar<br />
oluşturmanın gerekliliğine dikkat çeken<br />
Saraç, günümüzde artık fonksiyonel<br />
ürünlerin para kazandırdığını söyleyerek,<br />
“Biz bütün bu ürünlerimizi bir pazar haline<br />
getireceğiz. Bir de aradaki fark şu, artık<br />
fonksiyonel ürünler para kazandırıyor. Hep<br />
söylüyorum, mesela enginar yapıyorlar,<br />
sebzenin göbeğini çöpe atıyorlar… Ana<br />
haber bültenlerinde 7’li enginar detoksunu<br />
anlatıyorum.40 günde en berbat karaciğeri<br />
bile düzelten, karaciğer yağlanmasını<br />
toparlayan, siroza iyi gelen bir karışım bu.<br />
‘Yedili Mucize’ diye biliniyor. Hakikaten de<br />
40 günde ne kolesterol kalıyor ne karaciğer<br />
yağlanması. Bakıyorsunuz, kereviz sapı<br />
şu an dünyada inanılmaz gündemde.<br />
Amerikada fa<strong>hi</strong>ş fiyata satılıyor. Bizde<br />
ise kerevize burun kıvrılıyor, sapları<br />
atılıyor.” dedi. Saraç, istenirse gastronomi,<br />
yeme içme konusunda pek çok şeyin<br />
yapılabileceğinin altını çizerek, en çok<br />
Türkiye’nin buna ayak uydurabileceğine<br />
vurgu yaptı.<br />
“Tarhanayı bağıra bağıra sofralara<br />
soktuk”<br />
Dünyada bu anlayışın kaymağını en çok<br />
Hindistan ve Tayland’ın yediğini belirten<br />
Saraç, “Kereviz saplarını atmayalım,<br />
enginar yapraklarını değerlendirelim,<br />
şevketi bostanın inanılmaz lezzetinin<br />
farkına varalım. Bütün dünyada bakla ve<br />
<strong>hi</strong>ndistancevizi var. Herkes <strong>hi</strong>ndistancevizini<br />
buluyor, Biz baklayı pazarlayamıyoruz.<br />
Bir favayı mesela çok da fonksiyonel hale<br />
getirebiliriz. Tarhanayı artık bağıra bağıra<br />
çok şükür sofralarımıza soktuk. Tarhana<br />
cipsi müt<strong>hi</strong>ş bir kalsiyum, protein, d vitamini<br />
deposu. Müt<strong>hi</strong>ş de sağlıklı.” diyerek, tüm<br />
bu zenginlikleri geri kazanmanın önemine<br />
dikkat çekti.
82<br />
hotel restaurant<br />
& <strong>hi</strong>-<strong>tech</strong><br />
gastro etkinlik<br />
TÜRSAB, 2022'DE IKI BÜYÜK<br />
GASTRONOMI ETKINLIĞI DÜZENLEYECEK<br />
Pine Beach Belek'te düzenlenen TÜRSAB <strong>2021</strong> Turizm Kongresi - Gastronomi Turizmi panelinde konuşan<br />
TÜRSAB Gastronomi Turizmi İhtisas Başkanı Ömer Kartın, birliğin 2022 yılı projelerini açıkladı. TÜRSAB'ın<br />
önümüzdeki yıl İstanbul ve İzmir'de iki büyük gastronomi etkinliği düzenleyeceğini duyuran Kartın,<br />
pandemi sebebiyle 2020'de gerçekleştirilemeyen Gastronomi Treni projesinin de 2022 yılı içinde muhakkak<br />
faaliyete geçeceğinin sözünü verdi.<br />
Pine Beach Belek'te düzenlenen<br />
TÜRSAB <strong>2021</strong> Turizm Kongresi -<br />
Gastronomi Turizmi Paneli, TÜRSAB<br />
Yönetim Kurulu Üyesi Tolga Gencer<br />
moderatörlüğünde, TÜRSAB Gastronomi<br />
Turizmi İhtisas Başkanı Ömer Kartın<br />
ve Divan Otelleri Satış Direktörü Deniz<br />
Dikkaya'nın katılımıyla gerçekleşti.<br />
Haber: Hatice Ünal Bilen<br />
Kartın: “Gastronomi Treni’ni<br />
2022’de muhakkak çalıştıracağız”<br />
TÜRSAB'ın önümüzdeki yıla ilişkin<br />
gastronomi projeleri hakkında detaylar<br />
veren Ömer Kartın, “Gastronomi Treni<br />
2020’de çalışacak dedik. Pandemi dolayısıyla<br />
sözümüzü tutamadık. Bu kongrede kendime<br />
bir söz vereyim, 2022’de treni muhakkak<br />
çalıştıracağız. Başaramazsak biz de bu işi<br />
bırakırız.” dedi. Proje kapsamında Türkiye’de<br />
belli başlı rotaları seçtiklerini ifade eden<br />
Kartın, "Adana, Kayseri ve Toroslar’ın<br />
tamamını geçen, çok güzel manzaralar<br />
içinde altı saatlik bir yolculuk olacak.” dedi.<br />
Trenin işleticisi ve yönetiwzcisinin TÜRSAB<br />
olduğunu, satışını ise tüm acentelerin<br />
gerçekleştireceğini kaydeden Kartın,<br />
“Afyon da projemizle yakından ilgileniyor.<br />
Afyon-Denizli hattını açmayı düşünüyoruz.<br />
Balıkesir-İzmir arasında da üçüncü bir hat<br />
olabilir. Bu hatların fizibilitesini çalışıyoruz.<br />
Devlet Demiryolları ile sözleşme yapmak<br />
üzereyiz. Muhakkak yapacağız. Bu tek<br />
projemiz değil ama star ürünümüz bu<br />
olacak.” diye konuştu.<br />
"2022 rotalarına çalışıyoruz"<br />
2022 yılı için ağırlıklı temalı rotalar üzerine<br />
yoğunlaştıklarını aktaran Kartın, çok yakın<br />
bir zamanda Zeytin Kültür Yolu’nun açılışını<br />
gerçekleştirdiklerinden bahsetti. “Sakarya-<br />
Niğde arasında Ayva Kültür Yolu, Niğde-<br />
Karaman-Isparta arasında Elma Kültür<br />
Yolu, Adıyaman-Malatya arasında Yemiş<br />
Kültür Yolu gibi çok farklı projelerimiz var.<br />
Herkes bir şeyler satmak istiyor. Bir süre<br />
sonra alışılagelmiş ürünler tükeniyor. Bu<br />
yaptığımız info turları neticesinde ürün<br />
çıkartıyoruz ve bu ürünleri acentelerimizin<br />
<strong>hi</strong>zmetine sunuyoruz. Acentelerimiz de<br />
alıp kendi programlarına koyup tur satarak<br />
gelir elde ediyor. Hedefimiz bu.” diyen<br />
Kartın, önümüzdeki yıl iç pazara ağırlık<br />
vereceklerini de altını çizdi. Kartın, bu<br />
yolları uluslararası pazarlara açmayı da<br />
önümüzdeki dönem hedefleri arasına<br />
koyduklarına işaret ederek, “Ama bu<br />
yetmez. 2022’nin içinde inşallah dünya<br />
pazarları açılırsa bu sefer bu yollarımızı<br />
uluslararası pazarlara açacağız. Hedefimiz,<br />
yabancı turisti getirmek. Bütün bu<br />
projelerimize yabancı turisti de monte<br />
etmek istiyoruz. TÜRSAB inşallah bu<br />
dönemki projenin içinde başarı <strong>hi</strong>kayesine<br />
imza atmış olacak. Bu kongre vesilesiyle söz<br />
veriyorum.” şeklinde konuştu.<br />
“Gastronomi satar”<br />
Ömer Kartın konuşmasının devamında<br />
gastronomi turizminin aslında bir<br />
destinasyon pazarlama aracı olduğunu<br />
belirterek, “Bir coğrafyayı tanıtma<br />
imkanıdır. Dolayısıyla bir turizm faaliyetidir.<br />
Gastronomi faaliyeti değildir. Ana konusu<br />
gastronomi olan bir turizm faaliyetidir.<br />
Acentelerin motive olmalarını da çok kolay<br />
sağlıyor. Çünkü popüler. Gastronomi satar.<br />
Kolaylıkla satılabilecek bir ürün.” dedi.<br />
1990’larda kültür turizminde kişi başı<br />
gelirlerin 1000 dolar olduğunu, bugün<br />
ise o gelirin 2 bin dolara karşılık geldiğini<br />
ifade eden Kartın, “O 2 bin doları yeniden<br />
bulabilmenin yollarından bir tanesidir,<br />
gastronomi turizmi. 700’lerdeyiz şu anda.<br />
Ama başarı <strong>hi</strong>kayelerimiz var. Onlardan bir<br />
tanesi, güneydoğu şe<strong>hi</strong>rlerimizle alakalı.<br />
Onu da Deniz Dikkaya'dan dinleyeceğiz.”<br />
diye konuştu. Kartın, TÜRSAB olarak<br />
2022 yılı için bir gastronomi sempozyumu<br />
planladıklarını söyledi. Tolga Gencer ise,<br />
bir ekleme yaparak, “Bugüne kadar Travel<br />
Turkey ve Gastronomi Kongresi diye devam<br />
ediyordu. Önümüzdeki seneden itibaren<br />
turizm kongresi gibi bir gastronomi kongresi<br />
planlıyoruz. Onu da nisan ayında İzmir’de<br />
yapacağız.” dedi.<br />
Dikkaya: “Her ürünü olan kent<br />
gastronomi kenti olamıyor"<br />
Divan Otelleri Satış Direktörü Deniz Dikkaya<br />
ise, otel yatırımlarının bulunduğu ilgili<br />
gastronomi kentlerinde, bir turizm ürünün<br />
pazarlanması konusunda gastronominin<br />
değerini çok net keşfettiklerini ve bir yol<br />
haritası olarak sunduklarını ifade etti.<br />
Bir örnekle zincir otellerin konumlandığı<br />
şe<strong>hi</strong>rlerden biri olarak Gaziantep’in zaten<br />
bir gastronomi turizm markası olduğunu<br />
anımsatan Dikkaya, şehrin mutfağıyla<br />
birlikte kültür ve turları da satarak ciddi bir<br />
turizm lokasyonuna dönüştüğünü kaydetti.<br />
Adana’nın da son dönemde ciddi bir atakta<br />
olduğunu vurgulayan Dikkaya, Diyarbakır<br />
gibi çok ciddi rakip şe<strong>hi</strong>rlerin geldiğini<br />
de söyledi. Dikkaya, nasıl gastronomi<br />
kenti olunur konusuna da değinerek,<br />
her ürünü olan kentin gastronomi şehri<br />
olamayacağını savundu. Gaziantep’ten<br />
çok daha fazla gastronomik ürüne sa<strong>hi</strong>p<br />
olup, gastronomi turizmi konusunda sınıfta<br />
kalan destinasyonlar olduğunu anlatan<br />
Dikkaya, “Bursa’da çok ciddi bir gastronomi<br />
turizmi çalışması var. Çok ciddi emekler<br />
ortaya konuyor ama daha yeni. Dediğim<br />
gibi Gaziantep, bunu 10 yıl önce keşfetti ve<br />
onun üstüne çalıştı ve önemli bir noktaya<br />
geldi.” şeklinde konuştu. Gastronomi<br />
kenti olmak için ulaşılabilirlik, iyi ürün ve<br />
konaklama alternatiflerinin yeterliliğine<br />
dikkat çeken Dikkaya, yerel halk ve esnafın<br />
turizme açık ve istekli olmasının da önemli<br />
bir rol oynadığını Erzurum, Gaziantep ve<br />
Adana örneklerinden yola çıkarak anlattı.<br />
Bir şehrin gastronomik marka değerinin<br />
oluşturulmasında tanıtım ve pazarlama<br />
faaliyetlerinin de çok önemli olduğunu ifade<br />
eden Dikkaya, tur paketlerinin satılmasında<br />
ürün <strong>hi</strong>kayelerinin önemine de ayrıca vurgu<br />
yaptı.
HATAY<br />
GASTRONOMISI<br />
DÜNYAYA<br />
AÇILIYOR<br />
Ekim 2017’de UNESCO tarafından gastronomi kenti ilan edilen Hatay, 600’ü aşkın yöresel lezzetini dünyaya<br />
tanıtacağı buluşmalardan ilkini Hatay Büyükşe<strong>hi</strong>r Belediyesi koordinasyonunda düzenledi. ‘Türkiye'nin Lezzet<br />
Köşesi Hatay’ markası altında yürütülen Hatay Gastronomi Buluşmaları ile Hatay mutfağı ve gastronomisinin<br />
ulusal ve uluslararası boyutta özgün bir lezzet deneyimine taşınması amaçlanıyor.<br />
Haber: Hatice Ünal Bilen<br />
2017 yılından bu yana UNESCO'nun<br />
Yaratıcı Şe<strong>hi</strong>rler Ağı'nda yer alan Hatay,<br />
gastronomi değerlerini tüm dünyaya<br />
tanıtmak hedefiyle 27-28 Kasım tarihlerinde<br />
Hatay Gastronomi Buluşmaları'nın<br />
ilkini gerçekleştirdi. Hatay Büyükşe<strong>hi</strong>r<br />
Belediyesi koordinasyonunda düzenlenen<br />
organizasyonun açılış törenine Hatay<br />
Büyükşe<strong>hi</strong>r Belediye Başkanı Doç. Dr. Lütfü<br />
Savaş, ATSO Meclis Başkanı Selahattin<br />
Eskiocak ve Mustafa Kemal Üniversitesi<br />
Rektörü Prof. Dr. Hasan Kaya katıldı.<br />
Program kapsamında, Hatay'ın güney ve<br />
güneydoğu gastronomi koridorunda fark<br />
oluşturan lezzetlerinden yükselen bir<br />
değer olan gastronomi kariyerine, UNESCO<br />
evrenselliğinin yerele katkısından Anadolu'da<br />
şarabın öyküsüne, Hatay gastronomisine<br />
360 derece dokunan program kapsamında<br />
iki gün boyunca paneller ve mutfak şovları<br />
düzenlendi.<br />
<strong>2021</strong> Haziran ayında Gastro Show etkinliğinde<br />
lansmanı gerçekleşen 'Türkiye'nin Lezzet<br />
Köşesi Hatay'ın bir gastronomi kenti<br />
olarak markalaşması yönünde atılan en<br />
organize adımlardan biri olduğu ifade<br />
edilen Hatay Gastronomi Buluşmaları ile<br />
kent gastronomisinin ulusal ve uluslararası<br />
boyutta özgün bir lezzet deneyimine<br />
taşınması amaçlanıyor.<br />
Savaş: "UNESCO'nun kapısını habire<br />
çaldık"<br />
600'ün üzerinde yemek kültürüne sa<strong>hi</strong>p<br />
olan Hatay, yemeklerini bir anne şefkati,<br />
tebessümü ve lezzetiyle dünya ile paylaşmak<br />
istediklerini belirten Hatay Büyükşe<strong>hi</strong>r<br />
Belediye Başkanı Doç. Dr. Lütfü Savaş, 2010<br />
yılında çıktıkları gastronomi serüveninde<br />
30 Ekim 2017'de UNESCO Yaratıcı Şe<strong>hi</strong>rler<br />
Ağı'na girmeyi başardıklarını anımsattı.<br />
Bundan sonraki hedeflerinin Hatay'ın<br />
gastronomik değerlerini tüm dünyaya<br />
tanıtmak olduğunu söyleyen Savaş, bu<br />
yolculukta <strong>hi</strong>çbir zaman yılmadıklarını,<br />
bıkmadıklarını ifade ederek, "UNESCO'nun<br />
kapısını habire çaldık. Amacımıza 30 Ekim<br />
2010 yılında ulaştık. O günden beridir de<br />
daha ileriye gitmesi için çaba sarf ediyoruz.<br />
Şimdi bu kadar birikimin olduğu bir şe<strong>hi</strong>rde<br />
gerçekten de hem rabbimizin hem de<br />
atalarımızın bize bırakmış olduğu bu kadar<br />
lezzeti hem geleceğe taşımak hem ticaret,<br />
turizmle birleştirmek, Hatay ile ticaret yapan<br />
insanımızın, esnafımızın, turizmcimizin<br />
ekonomisine katkı sağlasın diye uğraş<br />
veriyoruz." diye konuştu.<br />
"Bugün bir milat olsun istiyoruz"<br />
Bugünü bir milat olarak gördüklerini anlatan<br />
Savaş, "Biz bu adımları yavaş yavaş atmaya<br />
başlamıştık. Hatay Expo Fuarı ile birlikte<br />
şehrin gastronomik değerlerini dünya<br />
ile tanıştırmak istedik. Hem anne kucağı<br />
dedik hem de Akdeniz'deki lezzet köşesi<br />
diyoruz. Anadolu'nun ve Türkiye'nin lezzet<br />
köşesinde herkesi buluşturalım istiyoruz.<br />
Biz bugün gerçekten milat olsun istiyoruz.<br />
Bu milatla birlikte burada olan, olmayan, bu<br />
işle ilgilenen bütün arkadaşlarımızın, ayrıca<br />
aynı çatı altında kader birliği yaparcasına<br />
bu işe sarılması çok önemli. Anne şefkati<br />
ve baba yüreği ile bu işe katkı sağlayacak<br />
ve bundan sonraki süreç içerisinde de<br />
Hatay'ın zenginleşmesine katkı sağlayacak<br />
arkadaşlara teşekkür ederken bundan<br />
sonra bizim belediye olarak da onlara her<br />
türlü katkıyı sağlamaya devam edeceğimizi<br />
bildirmek istiyorum." şeklinde konuştu.
84<br />
hotel restaurant<br />
& <strong>hi</strong>-<strong>tech</strong><br />
gastro etkinlik<br />
İTALYAN MUTFAĞI HAFTASI’NA<br />
Şef Claudio C<strong>hi</strong>nali dokunuşlarıyla<br />
DANTE MENÜSÜ…<br />
İtalyan Ticaret ve Sanayi Odası Derneği, İtalyan Mutfağı Haftası'nı İtalyan Şair Dante’nin yaşadığı dönemde<br />
var olan tariflerin yer aldığı dünyaca ünlü “Libro dello Cocina” adlı tarif kitabından ilham alınmış menü<br />
ile kutladı. Casa d’Italia’da düzenlenen organizasyondaki özel menüyü ünlü İtalyan Şef Claudio C<strong>hi</strong>nali<br />
hazırladı.<br />
İtalyan gastronomi kültürünün tüm<br />
dünyada eş zamanlı tanıtılması amacıyla<br />
İtalyan Dışişleri Bakanlığı tarafından<br />
organize edilen İtalyan Mutfağı Haftası, 22-<br />
28 Kasım tarihleri arasında birçok etkinlikle<br />
kutlanıyor. 1885 yılında Türk ve İtalyan iş<br />
adamlarınca kurulan ve 136 yıldır iki ülke<br />
arasındaki ticari ilişkileri geliştirmeye<br />
yönelik sayısız faaliyetler gerçekleştiren<br />
İtalyan Ticaret ve Sanayi Odası Derneği<br />
de haftayı 6’ncısı düzenlediği etkinlik ile<br />
bu yıl ünlü İtalyan Şair Dante’nin anısına<br />
ünlü İtalyan Şef Claudio C<strong>hi</strong>nali tarafından<br />
yeniden düzenlenmiş menü ile kutladı.<br />
O döneme ait yemeklerle kutlandı<br />
Etkinliğin açılışında konuşan İtalyan<br />
Ticaret ve Sanayi Odası Derneği Başkanı<br />
Livio Manzini, “Dünyada İtalyan mutfağının<br />
ve kültürünün haftasındayız. Bizler de<br />
bu haftayı geleneksel hale getirdiğimiz<br />
buluşmamız ile kutluyoruz. Bu yıl Dante<br />
Alig<strong>hi</strong>eri’nin ölümünün 700. yıl dönümü.<br />
Kendisi İtalya’da ilkokul, ortaokul<br />
öğrencilerine kadar herkesin tanıdığı İla<strong>hi</strong><br />
Komedya’nın yazarı önemli bir şairdir. Dante<br />
aynı zamanda bugünkü İtalyanca dilinin<br />
babası sayılır. Öncesinde eserler Latince<br />
yazılırken bugünkü İtalyanca dilinde yazan<br />
ilk şairdir. Şef Claudio C<strong>hi</strong>nali ile beraber<br />
bu temanın etrafında bir yemek organize<br />
ettik. Dante Alig<strong>hi</strong>eri Floransa’da doğup<br />
büyümüş olsa da daha sonra ayrılmak<br />
zorunda kalmıştır. Bu nedenle daha çok<br />
Toscana bölgesinin o zamanki yemeklerini<br />
araştırdık ve bugünkü organizasyonumuz<br />
için hazırladık.” dedi.<br />
“Hedef, İtalyan gastronomisini<br />
Türkiye’ye daha iyi tanıtmak”<br />
Etkinlikte bir konuşma gerçekleştiren<br />
İtalya İstanbul Başkonsolosu Elena Sgarbi,<br />
bu etkinlik için İtalyan Ticaret ve Sanayi<br />
Odası Derneği’ne teşekkürlerini iletti.<br />
Sgarbi sözlerine şu şekilde devam etti:<br />
“İtalyan Mutfağı Haftası son 6 senedir<br />
buluşlarımızın bir parçası ve ülkedeki tüm<br />
İtalyan topluluklarını birleştirici bir etkinlik<br />
oldu. Bu aktivitenin temel hedefi İtalyan<br />
gastronomisini Türkiye’ye ve dünyaya<br />
tanıtmak. İtalyan gastronomisinin kültürü,<br />
kullanılan ürünleri dünyaya tanıtmada<br />
katkı sağlayacağına inancımız tam. İtalyan<br />
gastronomisi geleneksel ve yenilikçi<br />
özellikleri aynı anda yürütebilen bir yapıya<br />
sa<strong>hi</strong>p. Bu tanıtım sadece bir ticari tanıtım<br />
değil aynı zamanda kültürlerarası bir<br />
iletişim. Türk ve İtalyan mutfaklarının yapısı<br />
ve kullandıkları ürünler Türk mutfağı ile çok<br />
yakın. Dolayısıyla birbirlerini tamamlayan<br />
özelliklere sa<strong>hi</strong>p. Bu tür aktiviteler ile biraz<br />
önce sözünü ettiğimiz konsepti daha anlamlı<br />
bir şekilde görebiliyoruz. 700 yıl önce<br />
yaşamış Dante’nin döneminin mutfağını<br />
yaratıcı yaklaşımıyla hazırlayan şefimize de<br />
bu anlamda teşekkür ediyoruz.”<br />
C<strong>hi</strong>nali: “Yemek sadece yemek<br />
değildir”<br />
Şef Claudio C<strong>hi</strong>nali ise, “Yemek sadece<br />
yemek değildir, yemek bir kültürdür. Yemek<br />
ayrıca insandır. İnsan hareketlerini yansıtır.<br />
Yemek çok hümanist bir kültürdür. Bugünkü<br />
menümüzü hazırlarken dünyaca ünlü<br />
“Libro dello Cocina” adlı tarif kitabından<br />
ilham aldık. Yemek tamamen bir kültürel<br />
harekettir. Stabil değildir, sürekli değişir.”<br />
dedi.
İMZALAR ATILDI:<br />
GASTROMASA 2022’DE KIEV’DE!<br />
Uluslararası Gastromasa Gastronomi Konferansı, Eylül 2022’de gastronominin dev isimlerini Ukrayna’nın<br />
başkenti Kiev’de ağırlayacak. Türkiye’de olduğu gibi Ukrayna gastronomisini de dünyaya tanıtmak<br />
hedefinde oldukları belirten Sözen Group CEO’su Gökmen Sözen, “Biz çok heyecanlıyız, çünkü 2022<br />
gastronomi dünyası için çok hareketli ve verimli bir yıl olacak. Ukrayna’nın hem gelenekselini hem<br />
geleceğini dünyaya tanıtacağız.” dedi.<br />
Dünyanın en seçkin gastronomi<br />
konferanslarından biri olan<br />
Gastromasa, global bir marka olarak<br />
ilk ihracatını gerçekleştirdi. İstanbul’un<br />
yanı sıra Ukrayna’nın başkenti Kiev’de<br />
de gerçekleşmesi için anlaşmaya varan<br />
Ukrayna Devlet Turizm Geliştirme Ajansı<br />
Başkanı Mariana Oleskiv ve Sözen Group<br />
CEO’su Gökmen Sözen, Ukrayna basını<br />
karşısında gerçekleştirilen bir törenle<br />
imzaları attı.<br />
Gastromasa’nın 2022 yılı hazırlıkları<br />
için Ukrayna’nın başkenti Kiev’de<br />
bulunan Sözen Group CEO’su Gökmen<br />
Sözen, bölge gastronomisini yakından<br />
inceleyerek yetenekli şeflerle bir araya<br />
geldi. Ukrayna’nın zengin ürün çeşitliliği<br />
ve özgün mutfağını yerinde değerlendiren<br />
Gastromasa ekibi, 2022 yılı Eylül ayında<br />
gerçekleşmesi planlanan organizasyon<br />
öncesinde hazırlıklara başladı.<br />
Sözen: “Global bir markaya<br />
dönüştüğümüz için mutluyum”<br />
Gastromasa’yı global bir markaya<br />
dönüştürerek uluslararası otoritelerden<br />
tam not alan ve şimdi sınırları kaldırarak<br />
bu markayı Kiev’e taşıyan Gökmen Sözen,<br />
konuşmacı olarak katıldığı bir panelle de<br />
uluslararası gastronomi konferanslarının<br />
bölge turizmi ve gastronomisine<br />
etkisine dair değerlendirmelerini<br />
kamuoyuyla paylaştı. Gastromasa’nın<br />
şu anda dünyanın en önemli gastronomi<br />
organizasyonlarından biri olduğunun<br />
altını çizen Sözen, “Gastromasa’da<br />
başından beri kültürler arasında bir köprü<br />
oluşturmayı amaçladık ve bugün, sınırları<br />
aşarak bu organizasyonu global bir<br />
markaya dönüştürdüğümüz için mutluyum.<br />
Bugün değerli Mariana Oleskiv ile imza<br />
töreninde Ukrayna basınının karşısına<br />
çıktık ve Gastromasa’yı İstanbul’un yanı<br />
sıra Kiev’de de düzenlemek için harekete<br />
geçtik. Hedefimiz ortaya koyduğumuz<br />
uluslararası etkileşim ile tıpkı Türkiye’de<br />
olduğu gibi Ukrayna gastronomisini de<br />
dünyaya tanıtmak. Biz çok heyecanlıyız,<br />
çünkü 2022 gastronomi dünyası için çok<br />
hareketli ve verimli bir yıl olacak” dedi.<br />
“Ukrayna’nın hem gelenekselini<br />
hem geleceğini dünyaya<br />
tanıtacağız”<br />
Ukrayna mutfağının yüksek bir potansiyele<br />
sa<strong>hi</strong>p olduğunu söyleyen Sözen,<br />
“Burada öncelikle Kiev’e geldik ve sokak<br />
yemeklerinden şef restoranlarına kadar<br />
birçok farklı deneyim kazandık. Ardından<br />
Odessa’yı gördük. Ukrayna çok yetenekli,<br />
kreatif şefler yetiştiriyor ve onlar aslında<br />
bu ülkenin geleceği. Gastromasa’nın<br />
amacı, bölge mutfağıyla birlikte ürünleri<br />
de dünyaya tanıtmak. Ukrayna’nın<br />
patatesi ve diğer yerel ürünleri bu<br />
noktada büyük bir gastronomik zenginlik<br />
olarak karşımıza çıkıyor. Kreatif şefler ve<br />
ürünler dünyaya yayıldığında Ukrayna’da<br />
gastronomi turizmi gerçekleşir ve biz<br />
de tam olarak bunun için buradayız”<br />
dedi. Gastromasa’nın çok katmanlı<br />
bir organizasyon olduğunu belirten<br />
Gökmen Sözen, dünyaca ünlü şeflerin<br />
yanı sıra dünyanın en iyi sommelierlerini,<br />
miksolojistlerini ve HoReCa firmalarını<br />
aynı platformda buluşturarak büyük bir<br />
etkileşim oluşturduklarını söyledi, “Bir<br />
köprü oluşturmak istiyoruz. Ukrayna’nın<br />
hem gelenekselini hem geleceğini<br />
dünyaya tanıtacağız.” İmza töreni ve<br />
panellerin ardından sahneye Ukrayna’nın<br />
yetenekli şefleri Ievgen Klopotenko ve<br />
Igor Mezentsev çıktı ve bir workshop ile<br />
izleyenlere Ukrayna mutfağından örnekler<br />
sundular.<br />
Gastronominin kalbi Ukrayna’da<br />
atacak<br />
Birkaç günlük şe<strong>hi</strong>r ve gastronomi<br />
turuyla başlayacak olan Gastromasa’da<br />
dünyaca ünlü şefler ve uluslararası<br />
medya kuruluşları Ukrayna’nın yerel<br />
ürünlerini ve gastronomisini deneyimleme<br />
fırsatı bulacaklar. 28-29 Eylül’de<br />
Odessa’da başlayacak olan bu şe<strong>hi</strong>r,<br />
tarih ve gastronomi turunda sokak<br />
lezzetlerinden fine dining restoranlara,<br />
tari<strong>hi</strong> mekanlardan şarap turlarına kadar<br />
bölgeye dair her özgün detay var. Bu keyifli<br />
deneyimin ardından ise, bir sonraki durak<br />
Ukrayna’nın muhteşem başkenti Kiev.<br />
30 Eylül’de gerçekleşecek şe<strong>hi</strong>r turuyla<br />
konuklar bu kez Kiev’in özgün lezzetleriyle<br />
ve yetenekli şefleriyle bir araya gelecekler.<br />
1 Ekim’de sahneye taşınacak konferans<br />
ile de dünya yıldızları binlerce gastronomi<br />
tutkunuyla buluşacak; deneyimlerini,<br />
gastronomiye dair bakış açılarını ve mutfak<br />
sırlarını paylaşacaklar.
86<br />
hotel restaurant<br />
& <strong>hi</strong>-<strong>tech</strong><br />
fuar<br />
ULUSLARARASI SIRHA<br />
İSTANBUL FUARI’NA<br />
8 BIN 134 ZIYARETÇI KATILDI<br />
İki yıl aradan sonra 18-20 Kasım <strong>2021</strong> tarihleri arasında Avrasya Gösteri ve Sanat<br />
Merkezi’nde gerçekleştirilen Uluslararası Sirha İstanbul Fuarı'na 35 farklı ülkeden 8 bin 134<br />
ziyaretçi katılırken, toplam katılımcı ve marka sayısı100’ü buldu.<br />
Ana teması Sürdürülebilirlik<br />
olan Uluslararası Sirha<br />
İstanbul Fuarı’nda düzenlenen<br />
panellerde daha fazla üretmenin<br />
değil, daha verimli ve daha doğru<br />
üretmenin önemine değinilirken,<br />
düzenlenen panellerde atık halıların<br />
geri dönüşümü, sürdürülebilir<br />
menüler, profesyonel mutfaklarda<br />
sürdürülebilirlik ve eko gastronomi,<br />
tedarik zincirinde şeffaflık ve<br />
izlenebilirlik, Türkiye’de dikey tarım ve<br />
sürdürülebilir bir ekosistemde dikey<br />
tarımın faydaları ve daha pek çok konu<br />
konuşuldu. Pandemiye rağmen 35<br />
farklı ülkeden, 8 bin 134 kişinin ziyaret<br />
ettiği fuara en fazla katılım; Fransa,<br />
Ukrayna, Kıbrıs, Lübnan, İspanya,<br />
Bulgaristan, Fas, İran, Makedonya,<br />
İtalya, Tunus, İngiltere, Rusya, Kuveyt<br />
ve Macaristan’dan olurken, diğer ülke<br />
katılımcıları arasında ise: Filistin,<br />
Moğolistan, Arnavutluk, Özbekistan,<br />
Belçika, Çek Cumhuriyeti, İsrail,<br />
Amerika Birleşik Devletleri, BAE,<br />
Güney Kore, Libya, Kosova, Sırbistan,<br />
İrlanda, Yunanistan, Kanada, Somali,<br />
Mısır, Irak ve Bosna-Hersek yer aldı.
SIRHA’DA GIDA<br />
ISRAFINI AZALTMAYA<br />
YÖNELIK ADIMLAR<br />
KONUŞULDU<br />
Uluslararası Sirha İstanbul Fuarı kapsamında<br />
Sürdürülebilirlik Akademisi yönetiminde<br />
düzenlenen Gıda İsrafına Yönelik World<br />
Resources Institute WRI Projesi’nin Türkiye<br />
Hareketi panelinde gıda israfını azaltmaya<br />
yönelik adımlar açıklandı.<br />
Uluslararası Sirha İstanbul Fuarı kapsamında Sürdürülebilirlik<br />
Akademisi yönetiminde düzenlenen Gıda İsrafına Yönelik<br />
World Resources Institute WRI Projesi’nin Türkiye Hareketi<br />
panelinde konuşan Metro Kalite Güvence Müdürü Elif<br />
Arabacıoğlu, Migros Gıda Ürün Güvenliği Yöneticisi Merve<br />
Bonna’dan bireysel<br />
farkındalığı artıracak proje<br />
‘Sizin için küçük, yaban hayatı için büyük bir adım: Prints By Bonna’<br />
panelinde konuşan Bonna Porselen Satış ve Pazarlama Direktörü<br />
Reha Tavil, bireysel olarak farkındalığın artması gerektiğinin altını<br />
çizerek, “Bonna olarak ürünlerimize ömür boyu garanti veren bir<br />
markayız. Sürdürülebilirlik için birçok çalışmamız var. Porselen<br />
ürünler yapımı gereği topraktan da izler taşıyor. Bizler farkında<br />
değiliz ama tabaklarımızın hepsinde toprak izleri var. Biz de yeni<br />
projemizle bu farkındalığı artırmak istedik. Kırmızı listeye giren<br />
yaban hayvanlarımızın izlerini porselen ürünlerimize taşıdık.<br />
Kampanyamızı WWF ile yürütüyoruz. Ürünlerimiz sadece geri<br />
dönüşümden elde edilerek üretiliyor. Turna kuşu, siyah gergedan,<br />
alageyik ve <strong>hi</strong>ppopotam kuyruk ve ayak izlerini ürünlerimize<br />
prints serimizle birlikte işledik. Hem bireylerin hem de çocukların<br />
farkındalığını artırmak istiyoruz. Bu seriden satılan her ürünümüz<br />
için yaban hayvanlarımıza destek veriyoruz. Her bireyin sorumluluk<br />
alması, ne kadar karbon ayak izi bıraktığını bilerek hareket etmesi,<br />
evinde geri dönüşüme katkı sağlaması gelecek nesillere çok daha<br />
temiz ve yaşanabilir bir dünya bırakacak.” dedi.<br />
Öztürk, Hiç Urla<br />
Kurucusu Duygu<br />
Özerson Elakdar ve<br />
Eker Pazarlama Müdürü<br />
Özge Kiraz gıda israfını<br />
azaltmaya yönelik<br />
adımları açıklayarak,<br />
“Dünya kaynakları<br />
azalıyor ancak nüfus<br />
artıyor. Yılda 931 milyon ton gıdayı çöpe atıyoruz. Bu rakamın<br />
yüzde 61’i evlerde, yüzde 26’sı işletmelerde, yüzde 13’ü ise<br />
perakendede gerçekleşiyor. Gıda İsrafına Yönelik World<br />
Resources Institute WRI Projesi’nin Türkiye Hareketi’yle<br />
2030 yılına kadar gıda israfını yüzde 50 azaltmayı<br />
hedefliyoruz. Artık her işletme iyi ürün üretiyor, artık önemli<br />
olan sağlıklı ambalaj, geri dönüşüme ve ekolojiye katkı<br />
sağlayabilmek. İlk adım olarak kaynağında azaltmak için;<br />
kaynağında üretmek ve kaynağında tüketmek diyoruz. Öte<br />
yandan ürün atığa dönüşmeden önce ürünün tüketilmesini<br />
sağlayabilmek gıda atığını azaltmada çok önemli bir adım<br />
olarak öne çıkıyor.” şeklinde görüşlerini dile getirdiler. Öte<br />
yandan Eker’in 10-20-30 ve Metro’nun 360 Derece Gıda<br />
Atıkları ile Mücadele projelerine de yer verildi.<br />
Karbon ayak izini<br />
azaltan ürünler<br />
İhracattaki başarısı, köklü kurum kültürü, modern üretim<br />
teknikleri ve kendine has porselen tasarımlarıyla tanınan<br />
Güral Porselen, Sirha İstanbul’da gastronomideki başarısını<br />
ziyaretçileri ile paylaştı. Yerli ve yabancı binlerce ziyaretçiye<br />
ev sa<strong>hi</strong>pliği yapan fuarda, sürdürülebilirlik anlayışı ile çalışan<br />
tesisinde üretilen en özel koleksiyonları ile yer alan Güral<br />
Porselen’e dünyanın çeşitli ülkelerinde Türk mutfağını başarı<br />
ile temsil eden deneyimli şef Eyüp Kemal Sevinç eşlik ederken,<br />
şefin EKS Mutfak Akademi ile birlikte hazırladığı tarifler Güral<br />
Porselen standında katılımcılara lezzet şöleni yaşattı. Dünyaca<br />
ünlü porselen markası, arıtma tesisleri sayesinde arıtılmış suyun<br />
fabrika içerisinde değerlendirilmesini sağlıyor, tabak üretiminin<br />
yapıldığı proseslerde <strong>hi</strong>drolik yağın soğutulması için kullandığı<br />
sularda iyileştirme çalışmaları yapıyor ve suyun atık tesisine<br />
verilmeden tekrar sistem içinde kullanımını yüzde 25 oranında<br />
iyileştiriyor. Güral Porselen, üretim süreçlerindeki pişirim<br />
sıcaklığını düşürerek, daha az doğalgaz kullanımı sağlıyor.
88<br />
hotel restaurant<br />
& <strong>hi</strong>-<strong>tech</strong><br />
yeni yıl özel<br />
Işıltılı bir<br />
yılbaşı<br />
Büyüleyici bir yeni yıl masalı<br />
Her mevsim başka bir <strong>hi</strong>kayesi olan Argos in Cappadocia, yeni yıla<br />
farklı bir başlangıç yapmak isteyenlere Kapadokya'nın huzurunu,<br />
dinginliğini ve keyfini yaşayabilecekleri bir yılbaşı programı hazırladı.<br />
Program, 31 <strong>Aralık</strong> Cuma günü Kapodokya otel turu ve ardından Müze<br />
Salon’da Trio Müzik Grubu’nun keyifli notaları eşliğinde düzenlenecek<br />
yılbaşı özel yemeğiyle başlayacak. Aynı gece Bezirhane’da<br />
düzenlenecek yılbaşı partisinde misafirler yeni yılı eğlence ve müzik<br />
dolu bir atmosferde karşılayacak. Saat 22.00’de başlayacak partide<br />
vokal, trompet, saksafon, Dj ve perküsyondan oluşan Cana Çankaya<br />
ve ekibi en keyifli şarkılarını seslendirecek. 1 Ocak Cumartesi ise<br />
otel misafirleri yeni yılın ilk gününü, Kapadokya’nın en yüksek<br />
yerleşimlerinden biri olan Uç<strong>hi</strong>sar’da, Güvercinlik Vadisi ve Erciyes<br />
Dağı’na bakan manzarasıyla karlar altındaki Kapadokya’yı seyrederek<br />
karşılayacak. Ardından taptaze yöresel ürünlerin modern tekniklerle<br />
yorumlandığı zengin menüsüyle Yeni Yıl Brunch’ı saat 12.00’ye kadar<br />
sürecek.<br />
Fairmont Quasar Istanbul, yeni<br />
yıl ruhunu tüm ışıltısıyla şehrin<br />
tam kalbinde yaşatmak için Ukiyo<br />
ve Aila’da yılbaşı yemeğinden,<br />
yılbaşı konaklama paketlerine<br />
ve yeni yılın ilk brunch’ına kadar<br />
benzersiz seçenekler sunuyor.<br />
Asya mutfağının muhteşem<br />
Boğaz manzarasıyla buluştuğu<br />
otelin beşinci katındaki Ukiyo,<br />
canlı DJ performansı eşliğinde<br />
sunulan yılbaşı menüsüyle yeni<br />
yılı karşılıyor. Ukiyo’daki yılbaşı kutlaması gece yarısından<br />
sonra after party ile devam edecek. İyi yemeği iyi müzikle<br />
birleştiren Aila, modern Türk mutfağının eşsiz lezzetlerinden<br />
oluşan yılbaşı menüsü ve en sevilen Türkçe pop şarkılarının<br />
yer aldığı programıyla yeni yıla sınırsız eğlenceyle merhaba<br />
demek isteyenleri bekliyor. Yılbaşı coşkusu gecenin ilerleyen<br />
saatlerinde düzenlenecek after party ile zirveye ulaşacak.<br />
Kutlamanın<br />
en keyifli adresi<br />
Grand Hyatt İstanbul, yılbaşına özel hazırladığı birbirinden<br />
güzel menüleri ve programlarıyla, 2022 yılına sevdikleri ile<br />
birlikte eğlenerek girmek isteyen misafirlerini bekliyor. Suami<br />
Ramirez ve Orkestrası’nın sıcacık Latin rüzgarları estireceği<br />
gecede, 34 <strong>Restaurant</strong>’ın hem göze hem damağa <strong>hi</strong>tap eden<br />
zengin açık büfesi eğlenceye lezzet katacak. 31 <strong>Aralık</strong> Cuma<br />
günü saat 20.00’de başlayacak programda, Suami Ramirez ve<br />
Orkestrası gece boyunca Lokal, Latin ve Jazz melodileriyle eşlik<br />
edecek. Bir yılbaşı klasiği olan kestaneli ve iç pilavlı bütün yılbaşı<br />
<strong>hi</strong>ndisinin yanı sıra karides, mavi yengeç ve ıstakozdan oluşan<br />
deniz mahsulleri, taze el yapımı makarnalar, ızgara et çeşitleri,<br />
döner, sus<strong>hi</strong> büfesi, mezeler, Ege otları ile salatalar, uluslararası<br />
tatlı çeşitleri, en sevilen Türk tatlıları ise açık büfenin öne çıkan<br />
lezzetleri. Grand Hyatt İstanbul yılbaşı eğlencesi 1 Ocak günü<br />
de 11.30-15.30 saatleri arasında canlı müzik eşliğinde yeni yıl<br />
brunch’ıyla devam edecek.<br />
Çırağan Sarayı’ndan<br />
yılbaşına özel aktiviteler<br />
Çırağan Palace Kempinski İstanbul yeni yıl coşkusunu özel aktiviteler<br />
ve konaklama paketleriyle kutluyor. Tüm ihtişamıyla ve büyüleyici<br />
atmosferiyle Tuğra Restoran, 31 <strong>Aralık</strong> <strong>2021</strong> tari<strong>hi</strong>nde yeni yıl<br />
gecesine özel hazırladığı eşsiz menüsü ile 2022’ye muhteşem bir<br />
başlangıç yapmak isteyen konuklarını ağırlıyor. Gazebo’da sunulan<br />
popüler beş çayları yeni yılın neşesini yansıtan lezzetleriyle aralık ayı<br />
boyunca sohbetlere lezzet katacak. Bu özel çay saati ev yapımı yeni<br />
yıl kurabiyeleri, çikolatalar, pastalar, kekler, ara sıcaklar ve leziz<br />
soğuklara eşlik eden özel çaylar, kokteyller ve daha fazlası ile yeni yıl<br />
neşesini damaklara taşıyor. Saray’ın bahçesinde palmiye ağaçlarının<br />
altında yer alan şehrin en stil sa<strong>hi</strong>bi mekânı Le Fumoir, yeni yıl<br />
gecesine özel hazırladığı lezzetlerine eşlik edecek DJ performansı<br />
ile 31 <strong>Aralık</strong> <strong>2021</strong> gecesi misafirlerine eğlence ve keyif dolu anlar<br />
yaşatacak.
Umut ve<br />
heyecan dolu<br />
yeni bir yıl<br />
Linet’in muhteşem sesi<br />
ile yeni yıl keyfi<br />
Doğanın huzur veren atmosferinde ayrıcalıklı <strong>hi</strong>zmetleri ile dikkat<br />
çeken Elite World Sapanca Convention & Wellness Resort, muhteşem<br />
yeni yıl programı ile misafirlerini karşılamaya hazırlanıyor. Ünlü<br />
şarkıcı Linet’in sahne alacağı yılbaşı gecesinde, Linet’e Goup Musicbox<br />
eşlik edecek. Otelin konukları Sapanca’nın muhteşem doğası eşliğinde<br />
hafızalardan silinmeyen bir yılbaşı gecesinin tadını çıkarırken, gala<br />
gecesi için usta şefler tarafından hazırlanan ziyafet menüsündeki<br />
özel lezzetlerle unutulmaz bir gastronomi deneyimi yaşayacaklar.<br />
Beş yıldızlı tesis, yılbaşı tatili süresince eğlenceli bir yılbaşı akşamının<br />
yanı sıra ertesi gün zengin brunch keyfi, Fit Life Spa & Wellness’ın<br />
özel sağlıklı yaşam etkinlikleri, macera tutkunları için adventure park<br />
aktiviteleri, çocuklar için Gymboree Kids Club etkinlikleriyle doğa ile iç<br />
içe, eğlenceli ve huzurlu bir yılbaşı tatili vaat ediyor.<br />
Four Seasons <strong>Hotel</strong> Bosphorus,<br />
yeni yıla büyüleyici bir atmosferde,<br />
lezzetli yemeklere eşlik edecek<br />
bir eğlence ile girmek isteyenler<br />
için birbirinden özel programlar<br />
hazırladı. AQUA <strong>Restaurant</strong> &<br />
Bar’da sunulacak Glitter & Sparks<br />
yeni yıl gala yemeği için yetenekli şef Görkem Özkan ve mutfak<br />
ekibi deniz ürünlerinin sıra dışı yorumlarla sunulduğu 6<br />
aşamalı özel bir menü ile yeni yıl coşkusunu sofralara taşıyor.<br />
Misafirler yeni seneyi, AQUA’nın ışıltı ortamında, İpek Dinç’in<br />
canlı müzik performansı, keman şovu, DJ performansı ve<br />
dans gösterisinden oluşan eğlenceli bir program eşliğinde<br />
karşılayacaklar. Bosphorus Balo Salonu’nda düzenlenecek<br />
A Night Under the Stars Yeni Yıl Gala Yemeği’nde ise Four<br />
Seasons şıklığı, otelin Baş Aşçısı Savaş Aydemir ve ekibi<br />
tarafından hazırlanan 5 aşamalı menüdeki lezzetler ile<br />
birleşecek.<br />
Mükemmel bir<br />
yılbaşı tatili<br />
Misafirlerine “Kalite, zarafet ve güler yüzlülük” sloganı ile lüks<br />
ve konfor odaklı <strong>hi</strong>zmet vermekte olan Gloria <strong>Hotel</strong>s & Resorts,<br />
yılbaşı tatili için oda çeşitliliği kadar farklı konseptlerdeki<br />
havuzlu, teraslı, jakuzili lüks villaları ile özel ve ayrıcalıklı<br />
konaklama olanakları sunuyor. Doğa ile uyum içeresinde ve<br />
yine farklı konseptlerde konumlandırılmış SPA merkezlerinde<br />
tatiliniz boyunca zihnen, bedenen ve ruhen dinlenmeniz için<br />
eşsiz imkanlar bulunurken, Gloria Fit programı ile kendi spor<br />
ve diyet programınızı konakladığınız tesiste aksatmadan devam<br />
ettirebilirsiniz. Ayrıca, Türkiye’nin en geniş, Avrupa’nın ikinci en<br />
büyük golf kulübü olan Gloria Golf Club, 45 delikli golf sahası ile<br />
golf tutkunları için yılbaşı tatilinde keyifli bir eğlence alternatifi<br />
oluşturacak.<br />
Muhteşem atmosfer,<br />
efsanevi <strong>hi</strong>zmetler<br />
İstanbul Boğazı’nın Avrupa kıyısında yer alan Mandarin Oriental<br />
Bosphorus, Istanbul, 200 metre Boğaz cephesi, asırlık Naile Sultan<br />
Korusu ve tari<strong>hi</strong> Kuruçeşme sokaklarıyla çevrili eşsiz konumunda<br />
yeni yıl coşkusunu yaşatmaya başladı. Tarihte birçok medeniyete ev<br />
sa<strong>hi</strong>pliği yapmış İstanbul’un eşsiz güzellikteki yalı ve saraylarından<br />
esinlenen mimarisi ve sofistike tasarımıyla lüksü yeniden tanımlayan<br />
otel, geniş teras ve kış bahçelerindeki ışıltılı süslemelerle 2022’nin<br />
gelişini büyülü bir atmosferde kutluyor. Özenle düşünülmüş her<br />
detayıyla yılbaşı ruhunu mükemmel bir biçimde yansıtan Mandarin<br />
Oriental Bosphorus, Istanbul, Boğaz’a nazır eşsiz restoran ve<br />
barlarında yılbaşı dönemine özel enfes lezzetler sunuyor.
90<br />
hotel restaurant<br />
& <strong>hi</strong>-<strong>tech</strong><br />
yeni yıl özel<br />
Lezzet, müzİk,<br />
eğlence<br />
Boğaz’da<br />
buluşuyor<br />
Tari<strong>hi</strong>n zarafetini bugünün<br />
ihtişamıyla buluşturan CVK Park<br />
Bosphorus <strong>Hotel</strong>’in teras katında <strong>hi</strong>zmet<br />
veren, yaklaşık 1600 m2’lik Boğaz<br />
manzaralı konumuyla yerli yabancı tüm<br />
misafirlerine İstanbul’un güzelliğini<br />
sonsuz ve benzersiz bir şekilde<br />
sergileyen, her damak tadına uygun<br />
lezzet anlayışı, ayrıcalıklı <strong>hi</strong>zmet kalitesi<br />
ile ilgi çeken Izaka Terrace, heyecanla<br />
2022’e doğru geri sayımın yapıldığı 31 <strong>Aralık</strong> yılbaşı akşamında<br />
da fark oluşturuyor. Ünlü Şef Ali Ronay önderliğinde ve şef Fırat<br />
Kılıç’ın yönetiminde hazırlanan Izaka Terrace 2022 yeni yıl menüsü,<br />
pandemiden sonra herkesin dışarıda heyecanla beklediği kutlama<br />
ziyafetini A’dan Z’ye tüm detayları ile karşılıyor. Bu ziyafete eşlik<br />
eden Izaka Terrace eğlencesi de aynı lezzetler kadar iddialı ve geceyi<br />
unutulmaz kılacak kalitede. 31 <strong>Aralık</strong> gecesi, tam da 2022’ye doğru<br />
geri sayım yaparken, geçen seneyi keyifli, yeni seneyi de eğlenceli ve<br />
mutlu bir şekilde karşılamak için her biri kendi repertuarları ve canlı<br />
performansları ile ses getiren 2 önemli isim Izaka Terrace sahnesinde<br />
yer alıyor; Hera Aslan ve Zeynep Özyılmazel…<br />
Yeni yılda<br />
sofralar<br />
çiçek<br />
açıyor<br />
Türk ve dünya mutfaklarından<br />
sunduğu en gözde tatlarla lezzet tutkunlarının iştahını kabartan<br />
Wish More <strong>Hotel</strong> İstanbul, yeni yıl heyecanının başladığı<br />
aralık ayına özel olarak sunduğu eşsiz lezzet önerisi ile<br />
yepyeni bir seneyi karşılamaya hazır. Kış mevsiminin olmazsa<br />
olmazlarından bal kabağı ile aromalandırılan mereng ve<br />
sofralarda çiçek açtıran melek otu ile harmanlanmış çikolata<br />
nanesi, kutlamalar sırasında misafirlerin keyfine keyif katacak.<br />
Sürpriz tatlarla her kutlamaya lezzet katan otel, yeni yıla özel,<br />
sıra dışı lezzetlerini keşfetmek isteyen misafirlerini, bu eşsiz<br />
deneyime davet ediyor.<br />
Hem<br />
termal<br />
keyfi hem<br />
Aslı Hünel<br />
ziyafeti<br />
Afyon’un tari<strong>hi</strong> kültüründen gelen izleri lüks ve konforla<br />
birleştiren NG Afyon, yılbaşına özel hazırladığı program ile<br />
misafirlerine müzik ziyafeti sunuyor. Muhteşem performansıyla<br />
Aslı Hünel’in sahne alacağı programla misafirlerine eğlenceyi<br />
yaşatacak olan NG Afyon, yeni yılı iyilik, yenilik ve tazelik ile<br />
karşılamak isteyenler için de birçok seçenek sunuyor. Masaj ve<br />
spa uygulamalarından Deluxe odalarda termal keyfine kadar<br />
ayrıcalıklı <strong>hi</strong>zmetleriyle konuklarına lüks termal wellness<br />
deneyimi yaşatan NG Afyon, yeni yıla sağlıklı ve keyifli bir<br />
başlangıç yapmak isteyen konuklarını bekliyor. Tüm yeni yıl<br />
aktivitelerini misafirlerini gönül rahatlığıyla ağırlamak adına<br />
<strong>hi</strong>jyen ve sosyal mesafe kuralları çerçevesinde planlayan NG<br />
Afyon, usta şeflerin hazırladığı yeni yıl yemeği ile misafirlerini<br />
eşsiz lezzetlerle buluşturacak. “İyi Hisset” mottosuyla termal<br />
turizmde örnek gösterilen bir <strong>hi</strong>zmet sunan otel, yeni yılda da<br />
misafirlerini şehrin gürültü ve kalabalığından uzak ailecek eşsiz<br />
bir deneyim yaşamaya davet ediyor.<br />
Seçkin bir yeni<br />
yıl kutlaması<br />
Nişantaşı’nda konumlanan St. Regis İstanbul, yılbaşı kutlamaları<br />
için muhteşem seçenekler sunuyor. Beş yıldızlı otel, Executive Chef<br />
Mehmet Faruk Yardımcı yönetimindeki St. Regis Brasserie’de ve<br />
iki Michelin dünyaca ünlü şef Wolfgang Puck’ın ikonik restoranı<br />
Spago’da Executive Chef Bahadır Abul’un hazırladığı keyifli yılbaşı<br />
kutlama seçenekleriyle, şimdiden yeni yılınıza farklı bir renk getiriyor.<br />
Türk ve dünya mutfaklarını harmanlayan özel lezzetlerini sunduğu<br />
St. Regis Brasserie misafirlerini yılbaşına özel seçkin lezzetlerden<br />
oluşan bir menüyle ağırlıyor. Menüde geleneksel yılbaşı yemeği<br />
olan fırında <strong>hi</strong>ndiden, el yapımı yeni yıl çikolata seçeneklerine kadar<br />
birçok tat bulunuyor. Yemek menüsünün yanı sıra, yılbaşına özel<br />
olarak hazırlanan içecek menüsü de bu özel günün vazgeçilmez<br />
eşlikçisi olacak. Festival Sezonu’nu evinde ailesi ve sevdikleriyle<br />
geçirmek isteyip yemek hazırlamayı tercih etmeyenler için de, St.<br />
Regis İstanbul’un özel <strong>hi</strong>zmeti devreye giriyor. Restoranda özel olarak<br />
hazırlanan <strong>hi</strong>ndi siparişi 48 saat öncesinden vermek yeterli. Ağır<br />
ateşte pişmiş <strong>hi</strong>ndiyi zengin garnitür, sos ve tatlı seçenekleri ile teslim<br />
alınabiliyor.
92<br />
hotel restaurant<br />
& <strong>hi</strong>-<strong>tech</strong><br />
yeni mekan<br />
İstanbul ve Karaköy’ün sembollerinden biri olan, Türk mutfağı ve misafirperverliğini, Batılı mutfak kültürü ve<br />
mimarisiyle buluşturan Tari<strong>hi</strong> Liman Lokantası, D.ream çatısı altında yeni ismi Liman İstanbul ile Galataport<br />
İstanbul’da yeniden kapılarını açtı.<br />
Menüsü her yörenin, her bölgenin en iyi<br />
malzemeleri kullanılarak oluşturulan<br />
Liman İstanbul’da “Hatay Usulü<br />
Cevizli Muhammara” ve “Antep Fıstıklı<br />
Rafik”in de içinde bulunduğu enfes mezeler,<br />
geçmişten günümüze bir Liman klasiği<br />
olmuş imza lezzet “Bademli Patlıcanlı<br />
Pilav”, “Deniz Mahsullü Sac Tava” ve “Cağ<br />
Kebabı” gibi eşsiz lezzetler yer alıyor.<br />
TARIHI LIMAN LOKANTASI<br />
YENI ISMI LIMAN İSTANBUL ILE<br />
GALATAPORT’TA<br />
Detaylarında geçmişe saygı var<br />
Geçmişten gelen ruhun korunduğu<br />
dekorasyonunda kullanılan renklerle sıcak<br />
ve samimi bir atmoster sunan Liman<br />
İstanbul, pirinç, kadife gibi malzeme<br />
detaylarıyla da geçmişe saygı duruşunda<br />
bulunarak günümüz şıklığını yansıtıyor.<br />
1940’ların art deco mimarisinden<br />
esinlenerek modern dokunuşların eklendiği<br />
Liman İstanbul beyaz masa örtüleriyle,<br />
sunumda kullanılan bakır sahan ve bakır<br />
tavalarıyla müdavimlerinin özlediği, yeni<br />
keşfedecek olanların ise vazgeçemeyeceği<br />
bir deneyim yaşatıyor.<br />
1940’larda Mimar Rebii Gorbon’un birinci gelen projesi sonucunda Karaköy<br />
Yolcu Salonu'nun üst katında açılan Liman Lokantası, o tarihten itibaren<br />
misafirleri ve müdavimleriyle çok kuvvetli bir bağ kurdu. Eşsiz <strong>hi</strong>zmeti,<br />
hafızalara yer eden lezzetleri ve sunum kalitesiyle Karaköy’ün ve şehrin<br />
her daim akıllarda kalan sembollerinden biri olan Liman, Türk mutfağı ve<br />
misafirperverliğini, batılı bir sunum, mimari ve mutfak anlayışıyla başarıyla<br />
bütünleştirerek dünyaya sundu. Uzayan iş yemeklerinin, yemek sonrası gece<br />
boyu süren keyifli sohbetlere tanıklık eden mekan, İbra<strong>hi</strong>m Çallı, Yahya Kemal<br />
Beyatlı gibi birçok sanatçının da uğrak noktasıydı.
94<br />
hotel restaurant<br />
& <strong>hi</strong>-<strong>tech</strong><br />
yeni mekanlar<br />
Ali Ocakbaşı,<br />
Suadiye’de<br />
Ali Ocakbaşı; Gümüşsuyu, Karaköy, Kuruçeşmenin ardından lokasyonlarına bir yenisini<br />
daha ekleyerek Anadolu Yakası’ndaki ilk şubesini Suadiye’de açtı. Adalar manzarasına<br />
eşlik eden muhteşem günbatımı manzarası ve eşsiz lezzetleri ile sadece damakta<br />
değil, anılarda da unutulmaz anlara imza atmaya aday mekan, “Ocakbaşı olmadan<br />
kebabın tadı çıkmaz, mezesiz olmaz” diyenler için unutulmaz bir kebap deneyimi vaat<br />
ediyor. Kebabın vazgeçilmez eşlikçileri arasında yer alan mezeler, mevsimsel ve yöresel<br />
ürünler ile hazırlanıyor, mevsimine göre her dönem yeni mezeler, yeni lezzetler menüde<br />
yerini alıyor. Mevsimsellik kadar yerel malzemeye de önem veren Ali Ocakbaşı, tüm<br />
şubelerinde olduğu gibi Suadiye’de de Kırklareli Kıvırcık Kuzusu, Antakya Tuzlu Yoğurdu,<br />
Erzincan Tulum Peyniri gibi coğrafi işaretli birçok ürüne menüsünde yer veriyor. Ayrıca<br />
kadın üreticiler ve kooperatifleri de destekleyen Ali Ocakbaşı, iç ve dış denetimlerle<br />
kazandığı Güvenli Turizm Sertifikası ile misafirlerine güvenilir <strong>hi</strong>zmet sunuyor. Ali<br />
Ocakbaşı şubelerinde başlayan Sorumlu Restoran Hareketi projesi Suadiye şubesinde de<br />
uygulanıyor. Bu kapsamda işletmenin enerjisi yenilenebilir enerji kaynaklarından tedarik<br />
ediliyor, tüm atıklar ayrıştırılıyor ve geri dönüşüme kazandırılıyor.<br />
28’inci<br />
restoranıyla<br />
Riyad’da<br />
Türkiye’de olduğu kadar dünyanın<br />
önemli yeme-içme merkezlerinde<br />
açtığı restoranlarla misafirlerine sıra dışı bir deneyim sunan Nusr-Et markası 15 Kasım<br />
tari<strong>hi</strong>nde 28’inci restoranıyla Riyad’da görkemli bir açılışa imza attı. En son Londra’da<br />
rekor sayıda misafir ağırlayan ve üstün başarı ile İngiliz yeme-içme tutkunlarına<br />
ayrıcalıklı bir deneyim sunan markanın Riyad’da açılan 200 kişi kapasiteli yeni restoranı<br />
Riyad’ın en prestijli lokasyonlarından U Walk’ta yer alıyor. Nusr-Et restoranlarının<br />
önemli simgelerinden “Açık Mutfak” ve sergileme tezgahı ile ultra premium steakhouse<br />
menü içeriğinin yanı sıra taze sıkım meyve suları ile hazırlanan imza mocktail’ler<br />
Riyad menüsünün öne çıkan lezzetleri arasında dikkat çekiyor. Özel pişirme teknikleri<br />
kullanılarak hazırlanan en kaliteli et seçkileri, yaratıcı yemek sunumları ile sıra dışı<br />
bir deneyim sunan restoran, misafirlerini lezzetli bir gastronomi yolculuğuna davet<br />
ediyor. Yaratıcılığın kültürel deneyimle buluştuğu 24 ayar altın kaplama lezzetler de yeni<br />
restoranın menüsünde öne çıkan detaylar arasında.<br />
BigChefs,<br />
Galataport’ta<br />
Sıcak atmosferi, misafirlerini evinde<br />
<strong>hi</strong>ssettiren servis anlayışı ve damaklarda<br />
iz bırakan lezzetleriyle, bulunduğu tüm<br />
lokasyonların vazgeçilmez buluşma<br />
noktası haline gelen BigChefs, yeni<br />
şubeleriyle büyümeye devam ediyor.<br />
64’üncü şubesini Galataport’ta<br />
açan Türkiye’nin önde gelen cafe/<br />
brasserie zincir markası, Tari<strong>hi</strong><br />
Yarımada’nın büyüleyici manzarası<br />
eşliğinde misafirlerini ağırlıyor. Cruise<br />
gemilerinin ziyaret merkezi Karaköy’de<br />
deniz kenarında yer alan konumu ile<br />
misafirlerine hem açık hem de kapalı<br />
alanda keyifli vakit geçirme imkânı sunan<br />
mekan, yaklaşık 180 kişilik oturma<br />
alanına sa<strong>hi</strong>p. Misafirlerini yeni lezzet ve<br />
yeni deneyimlerle karşılayan BigChefs<br />
Galataport menüsünde premium ürünlere<br />
de yer veriyor. Keşfedecek yeni tatlar<br />
arayanlar için eşsiz alternatifler sunan<br />
menüde, leziz et çeşitlerinden kocaman<br />
burgerlere, çıtır çıtır salatalardan çeşit<br />
çeşit pizzalara, özenle hazırlanan deniz<br />
mahsullerinden tadına doyulmaz tatlılara<br />
kadar pek çok seçenek bulunuyor.<br />
Menünün dikkat çeken premium<br />
ürünleri arasında ise, ağır ateşte pişen ve<br />
fırınlanmış taze patates ve sarımsak konfit<br />
ile servis edilen Osso Buco, sebze türlüsü<br />
ve köz patlıcanlı keşkeğin eşlik ettiği<br />
Kuzu İncik Konfit, polenta, kuşkonmaz,<br />
kavrulmuş susam ve ızgara pack choi ile<br />
sunulan Teriyaki Glaze Dana Kaburga gibi<br />
birbirinden özel lezzetler yer alıyor.
The Populist<br />
İyi yemek, iyi müzik,%100 eğlence<br />
Altı yılı aşkın süredir Yapı Kredi bomontiada’da şehrin eğlence trendlerine yön veren<br />
ve misafirlerine iyi yemek, iyi müzik ve %100 eğlence deneyimi yaşatan The Populist,<br />
Galataport İstanbul’da açıldı. 550 metrekarelik alanda <strong>hi</strong>zmet vermeye başlayan<br />
mekan, Boğaz’ın tüm karakteristik unsurlarını bir araya getiren muhteşem görüntüsü<br />
ile misafirlerine İstanbul’un en iyi manzarasını deneyimleme imkanı sunuyor. 300 kişi<br />
kapasiteli roof’u, 360 derece deniz manzaralı terası, küçük gruplara özel tasarlanan<br />
alanları ve bistro masa konseptleriyle şehrin en trend sosyalleşme mekanı olan The<br />
Populist, sa<strong>hi</strong>plendiği iyi yemek mottosunu klasik imza lezzetlerine eşlik eden yeni<br />
tatlarla sürekli zenginleştiriyor. Mekanın güçlü menüsünde yer alan taş fırın lezzetler, iki<br />
dilim arasında, tütsülenmiş tatlar, ana yemek ve başlangıçlar gibi, menüye yeni eklenen<br />
Meksika mutfağının kült lezzeti Taco da lezzetseverlerle buluşmaya hazırlanıyor.<br />
Şık ve konforlu<br />
Cavali Lounge<br />
Şık ve konforlu ambiyansı, günün her<br />
saatine uygun damakta iz bırakan<br />
zengin menüsü, imza kokteyllere<br />
sa<strong>hi</strong>p barı, fırın ve tatlı ürünlerinin<br />
yer aldığı her yaştan misafirine <strong>hi</strong>tap eden eğlence konsepti<br />
ile şehrin gözde mekanı Cavali Lounge Maslak’ta <strong>hi</strong>zmete<br />
girdi. 100 kişilik kapasitesiyle haftanın 7 günü misafirlerine<br />
adeta bir masal yaşatan mekan, lüks ve konforun buluştuğu<br />
mimarisi, dünya mutfaklarından Türk mutfağına enfes<br />
lezzetlere sa<strong>hi</strong>p zengin menüsü, ağırladığı her yaştan misafirinin<br />
uzun süre keyifli vakit geçirmesini sağlayan eğlence alternatifleri<br />
ve profesyonel servis anlayışı ile vazgeçilmez deneyimler sunuyor.<br />
Adından aldığı ilhamla lezzetin tadını ve hazzını yaşatan mekanın<br />
menüsünde, dünya mutfağından seçkin lezzetler, pizza çeşitleri,<br />
Eğlence dünyasına<br />
si<strong>hi</strong>rli dokunuş<br />
Maslak 1453’te önceki ay kapılarını açan<br />
Ca<strong>hi</strong>de Palazzo, eğlencenin yepyeni<br />
boyutuyla başka dünyanın kapılarını<br />
aralıyor. Dikkat çekici mimarisiyle göz<br />
kamaştıran mekan, 3 bin 500 metrekare<br />
bir alanda konumlanan, dış alandan içeriye<br />
kadar göz kamaştıran heykellerle donatılan<br />
ve her bir detayı ince elenip sık dokunan<br />
mekanın mimarisi, ışıltılı detaylarla<br />
birleşerek kendini sarayda <strong>hi</strong>ssettiriyor.<br />
Hem gösterişli hem de sofistike<br />
mimarisinin yanı sıra haftanın belirli günleri<br />
ünlü sanatçıların sahne performansıyla<br />
ruha dokunan mekan, menüsüyle de<br />
damaklarda iz bırakıyor. Türk ve dünya<br />
mutfağından izler taşıyan menü hem<br />
a la carte hem de fiks seçenekleriyle<br />
misafirlerin beğenisine sunuluyor.<br />
kömür ateşinde enfes kırmızı et seçenekleri, sağlığına ve formuna<br />
dikkat edenler için salata, diyet ve vegan menüsü, taze balık<br />
ve tavuk menüleri, fastfood ve atıştırmalık severler için zengin<br />
alternatifler, minik kahramanlar için çocuk menüsü ve daha fazlası<br />
adeta bir lezzet senfonisi yaşatıyor.
96<br />
hotel restaurant<br />
& <strong>hi</strong>-<strong>tech</strong><br />
yeni mekanlar<br />
Vegan menü<br />
sunan ilk kebap<br />
restoranı<br />
Köşebaşı<br />
İstanbul’u kebap kültürüyle tanıştıran marka<br />
olan Köşebaşı, son dönemde dünyada ve<br />
Türkiye’de yükselen bir trend olan vegan<br />
beslenme trendini lezzetini, tarifini, orijinalliğini<br />
bozmadan menülerine yansıtıyor. Kebap<br />
konusundaki uzmanlığıyla Anadolu’nun mutfak<br />
kültürünü sürdürülebilir bir yemek anlayışıyla<br />
İstanbullularla buluşturan restoran, iklim krizinin<br />
de etkisiyle önemi gittikçe artan vegan beslenme<br />
konusunda özel reçetelerle hazırlanmış menüler<br />
sunuyor. Mekanın mutfak ekibi tarafından özenle<br />
hazırlanan menüde enginar, üzümlü ıspanak,<br />
söğürme gibi başlangıçlardan Gavurdağı ve Toros<br />
salataya, sebzeli pide ve lahmacundan satır<br />
kebaba kadar geniş lezzet seçenekleri bulunuyor.<br />
Türkiye’deki 10. şubesini Bodrum Bitez’de açan<br />
mekan, Bitez şubesi de da<strong>hi</strong>l olmak üzere tüm<br />
şubelerinde Vegan menü bulunuyor.<br />
D.ream 12 markasıyla<br />
Galataport’ta<br />
Uluslararası ortaklıkları, dünya çapında örnek bir başarıya ulaşmış markalarıyla ve geliştirdiği<br />
farklı gastronomi deneyimleri ile birçok başarıya imza atan Doğuş Yeme-İçme Turizm<br />
Perakende Grubu Yönetim Kurulu Başkan Yardımcısı Umut Özkanca yaptığı açıklamada<br />
“Yeme-içme sektöründe kurumsal bir yapılanma oluşturmak ve sektöre yeni bir vizyon<br />
getirmek amacıyla 2012 yılında kurulan D.ream grubu bildiğiniz gibi bugün yeme-içme<br />
sektörünün lideri. Türkiye’de ve global arenada hızla büyümeye devam eden grubumuz 16<br />
ülkede 42 farklı markası ve 149 restoranıyla gastronomi tutkunlarına sıra dışı konseptler<br />
ve farklı deneyimler sunuyor. Şimdi, 200 yıl aradan sonra Boğaz’ın en özel sa<strong>hi</strong>l şeridini<br />
yeniden İstanbullular ile buluşturan, Karaköy’ün tari<strong>hi</strong> dokusuyla, sanat, alışveriş, turizm,<br />
liman kültürü, çalışma hayatı ve gastronominin bir araya geldiği Galataport İstanbul’da 12<br />
markamızla birlikte yer almanın gururunu yaşıyoruz.” dedi. Galataport İstanbul’da yer alacak<br />
markalar arasında; Karaköy ile özdeşleşmiş bir tari<strong>hi</strong> mirası, bir geleneği D.ream Grubu<br />
olarak tekrar şehrin hafızasına kazandıran Liman İstanbul, şehrin İtalyanları Mezzaluna ve<br />
Gina, Londra’nın ödüllü Japon restoranı Roka, Bodrum’un maviliklerini tabaklarına taşıyan<br />
Sait, <strong>hi</strong>kayesi küçücük bir kasap dükkanıyla başlayıp bugün en popüler restoranlar arasında<br />
yerini alan Günaydın, ilk şubesini Galataport İstanbul’da açan Anadolu lezzetlerinin en iyi<br />
temsilcilerinden olmaya aday HaBupide ve Nusr-Et'in lezzet ve <strong>hi</strong>zmet kültürünü burger<br />
konseptine taşıyan SaltBae gibi birbirinden önemli isimler yer alıyor.<br />
Yepyeni<br />
performans merkezi<br />
Donkey<br />
Anadolu Yakası’nın yepyeni performans merkezi Donkey, haftanın üç<br />
günü gerçekleşen performansları ve enfes kokteylleriyle Suadiye’de<br />
<strong>hi</strong>zmete girdi. Bağdat Caddesi’nin popüler lokasyonlarından Suadiye’nin<br />
eğlence mekanları arasında yerini alan mekan, şehrin dinamizmini canlı<br />
müzik performansları ile yakalıyor. İstanbul’un dinamizmini yansıtan<br />
atmosferi, enfes kokteyller sunduğu barı ve canlı performansları ile<br />
Donkey, misafirlerini lezzet ve eğlence dolu buluşmalara davet ediyor.<br />
Eğlence denince akla gelen ilk gruplardan Yol Project’in her Cumartesi; her<br />
Çarşamba ilginç şovlar, stand-up gösterileriyle Metin Zakoğlu ile Komik<br />
Gazino ve her Cuma genç müzisyen Sera Tübek sahne alacağı Donkey’de<br />
sevenleriyle buluşacak.
98<br />
hotel restaurant<br />
& <strong>hi</strong>-<strong>tech</strong><br />
<strong>hi</strong>jyen<br />
TEMIZLIKTE ÇIĞIR AÇAN TEKNOLOJI<br />
KÄRCHER, BR 30/1 BATARYALI<br />
ZEMIN TEMIZLEME MAKINESI<br />
Alman temizlik teknolojileri devi Kärcher, BR 30/1 şarjlı zemin temizleme makinesi ile diş<br />
klinikleri, restoranlar, oteller, kuaförler, mağazalar, muayenehaneler ve eczaneler gibi<br />
<strong>hi</strong>jyen açısından en çok hassasiyet gösterilen alanlardaki ihtiyaçlara kusursuz cevap veriyor.<br />
Alman temizlik teknolojileri devi<br />
Kärcher, BR 30/1 bataryalı<br />
zemin temizleme makinesi ile<br />
oteller, okullar, (diş klinikleri, doctor<br />
muayenehaneleri, kuaför) gibi küçük<br />
işletmelerde <strong>hi</strong>jyen açısından en çok<br />
hassasiyet gösterilen alanlardaki<br />
ihtiyaçlara kusursuz cevap veriyor.<br />
Kärcher’ın batarya ile çalışan zemin<br />
temizleme makinesi ses çıkarmayan<br />
özelliği ile klasik paspas sistemi ile<br />
çalışanlar için de ideal.<br />
Manuel zemin temizliğinde çıtayı<br />
yükseltti<br />
Temizlik yapanlar için manuel zemin<br />
temizliği oldukça yorucu bir iş olma<br />
özelliği taşıyor. Kärcher BR 30/1 ile<br />
temizlik avantajını tek bir makinede<br />
birleştirerek, kullanıcılarını zorluktan<br />
kurtarıyor. Ön süpürme işlevine sa<strong>hi</strong>p<br />
olan zemin temizleyici kaba kir ve saçlar<br />
için temizleme süresini yüzde 50’ye<br />
kadar azaltıyor. 2 döner silindir (500<br />
veya 600 rpm) ve 40 40 g/cm² temas<br />
basıncı, manuel temzilemeye kıyasla<br />
önemli ölçüde fark oluşturuyor. BR 30/1<br />
ile zemin dezenfeksiyonun sayesinde<br />
yüksek düzeyde <strong>hi</strong>jyen sağlarken, kirli<br />
suyu otomatik olarak toplama özelliği ile<br />
enfeksiyon riskini de minimum indiriyor.<br />
Manuel kullanım ile temizlenen<br />
ortamların yüzeyleri 5-10 dakika süreyle<br />
nemli kalırken, BR 30/1 ile temizlenen<br />
zeminler manuel zemin temizliğine<br />
göre yüzde 60 oranında daha hızlı<br />
kuruyarak yüzeylerde kayma riskini<br />
ortadan kaldırıyor. 55 dB(A)'lik düşük<br />
ses seviyesi sayesinde, halka açık<br />
yerlerde de kimseyi rahatsız etmeden<br />
kullanılabilen cihaz, bataryalı olduğu<br />
için kablo derdine de son veriyor. 40<br />
dakikalık kısa şarj süresi veya batarya<br />
değişimi ile bir saatlik yüksek çalışma<br />
süresi, sorunsuz iş süreçleri sağlayan<br />
BR 30/1, profesyonel kullanıcılar için<br />
sürekli kullanıma uygun tasarlanmış<br />
bulunuyor.Günlük kullanım için de<br />
avantajlı olan cihaz, sağlamlığı ve uzun<br />
ömürlü motoru ile de ön plana çıkıyor.
100<br />
hotel restaurant<br />
& <strong>hi</strong>-<strong>tech</strong><br />
dekorasyon<br />
ATRA KOLTUK ILE<br />
DEMOKRATIK TASARIM<br />
YOLCULUĞU BAŞLIYOR…<br />
Hayatın akışı içerisinde gerçekten ihtiyacımız olana odaklanan Tilia,<br />
demokratik tasarım yolculuğunu Atra Koltuk ile başlattı.<br />
Gövde ve iskeleti birbirinden<br />
ayrılabilen Atra Koltuk, Kilittaşı<br />
Design Kurucusu Kunter<br />
Şekercioğlu tarafından Tilia için<br />
tasarlandı ve dünya çapında önemli<br />
ödüllere layık görüldü. German<br />
Design Award’da Gold ödül alan<br />
Atra, iki parçalı yapısı göz önünde<br />
bulundurularak demokratik tasarım<br />
olarak nitelendirildi. Markanın<br />
dünyaya ve insan duyarlı vizyonunun<br />
bir yansıması olan bu yeni koltuk ardı<br />
sıra gelen tasarımlar için de ilham<br />
kaynağı oldu. Atra ile başlayan Tilia<br />
dönüşümüne ortak olmaları için basın<br />
mensuplarını davet eden marka,<br />
Kunter Şekercioğlu ev sa<strong>hi</strong>pliğinde 11<br />
Kasım Perşembe günü Soho House’da<br />
misafirlerini ağırladı. Brunch’ın<br />
gündeminde demokratik tasarım,<br />
malzeme ve Tilia’nın değerleri vardı.<br />
Kunter Şekercioğlu önderliğindeki<br />
Kilittaşı Design tarafından tasarlanan<br />
Atra koltuğu deneyimleme fırsatı bulan<br />
basın mensupları, tasarım yolculuğunu<br />
ve Tilia’nın dönüşüm hedeflerini marka<br />
yetkililerinden dinledi.<br />
Savaş: “Atra ile değişimi başlattık’’<br />
Firma ortaklarından Burak Savaş,<br />
yaptığı açılış konuşmasında markanın<br />
köklü geçmişini ve değişen vizyonunu<br />
davetliler ile paylaştı. Genç neslin<br />
yöneticiliği ile dünyayı daha yakından<br />
takip eden bir marka olma yolunda<br />
ilerlediklerini dile getiren Savaş,<br />
özellikle yurt dışındaki iş birlikleri,<br />
üretim yöntemleri ve çevreye duyarlılık<br />
gösterdikleri değişim süreci üzerinde<br />
durdu. Bilal Savaş ise değişen marka<br />
vizyonunu tasarım yönünden ele alarak<br />
Atra Koltuk ile ilgili başarılarını şu<br />
şekilde aktardı: “
Tilia’nın Soho House’ta düzenlediği brunch’ta<br />
markanın Türkiye Pazarlama Müdürü Soner<br />
Başbay, yeni tasarlanan ürünlerin piyasada<br />
oluşturduğu olumlu etkiyi aktardı. Soru cevap<br />
şeklinde ilerleyen samimi davette brunch’a<br />
katılan davetliler, Tilia markasını<br />
yakından tanıma ve ürünler<br />
hakkında bilgi sa<strong>hi</strong>bi olma<br />
fırsatı buldu.<br />
Dünya tasarım trendleri ve<br />
değerlerini yansıtan Atra Koltuk,<br />
Kunter Şekercioğlu’nun markamıza<br />
kazandırdığı en büyük değerlerden.<br />
Ana iskeletten ayrılarak değiştirilebilen<br />
oturma alanının getirdiği ulaşılabilirlik<br />
algısı ve çevre dostu bakış açısı ile<br />
öne çıkan Atra; German Design Award<br />
<strong>2021</strong> Gold (Excellent Product Design<br />
Gardening and Outdoor Living), iF<br />
Design Award 2020, Plus X Award 2020<br />
Tasarım Ödülü gibi prestijli ödüllere<br />
layık görüldü. Kazandığı ödüllerle<br />
dünya tasarım otoritelerinden tam not<br />
alan Atra Koltuk, markanın yenilenen<br />
vizyonuna da ışık tutuyor. 1963 yılından<br />
bu yana durmaksızın gelişen marka;<br />
dünyayı, tüketicisini ve değişen<br />
ihtiyaçları göz önünde bulundurarak<br />
yenilenmeye devam ediyor. Gelinen<br />
son noktada insana ve dünyaya saygılı,<br />
tasarımı, malzemesi ve ulaşılabilirliği<br />
ile üzerine düşünülmüş ürünler ortaya<br />
çıkıyor.”<br />
Şekercioğlu: “Demokratik tasarım<br />
sözü ödülden daha kıymetli”<br />
Tasarım süreçleri ve alınan ödüller<br />
hakkında konuşan Kunter Şekercioğlu<br />
ise, Atra ile hedeflerinden çok daha<br />
büyük bir dönüşüm oluşturduklarını<br />
aktardı. German Design Award<br />
Jürisi’nin değiştirilebilir oturma alanı<br />
ile Atra Koltuk’a atfettiği demokratik<br />
tasarım sözünün kendisi için ödülden<br />
daha kıymetli olduğunu aktaran<br />
Şekercioğlu, ürünün kalıcılığının<br />
sürdürülebilirlik açısından gerçek<br />
bir önem taşıdığını vurguladı. Plastik<br />
mobilya ile ilgili yanlış bir algı olduğunu<br />
dile getiren tasarımcı, kaliteli üretilen<br />
plastiğin pek çok malzemeye göre<br />
daha sürdürülebilir olduğunu sözlerine<br />
ekledi. “Plastik mobilya kaliteli bir<br />
şekilde üretildiğinde pek çok farklı<br />
malzemeden çok daha sürdürülebilir.<br />
Asıl problem kullanıp attığımız pet<br />
şişelerde.” sözleri ile kullanılan<br />
malzemenin kalitesi ve tasarım<br />
birleştiğinde uzun süre atılmayacak bir<br />
ürün ortaya çıktığını vurguladı.
102<br />
hotel restaurant<br />
& <strong>hi</strong>-<strong>tech</strong><br />
hotel-<strong>tech</strong><br />
ÇUKUROVA ISI,<br />
IHRACATTA<br />
HEDEF<br />
YÜKSELTEREK<br />
BÜYÜYOR<br />
Covid-19 salgınının tüm dünyada neden olduğu ekonomik krize rağmen ihracatını, yılın ilk üç<br />
çeyreğinde, geçen yılın aynı dönemine göre yüzde 20 oranında artıran Çukurova Isı, teknoloji<br />
yatırımları ve ihracat pazarlarını çeşitlendirme stratejileri doğrultusunda ihracatta hedef<br />
yükselterek büyümesini sürdürüyor.<br />
Salgının oluşturduğu ekonomik krizin<br />
dünyada son 40 yılda gerçekleşmiş<br />
ekonomik krizlerden çok daha büyük<br />
olduğunu ve 2020 yılında dünya ekonomisinin<br />
yüzde 4 küçüldüğünü vurgulayan Çukurova<br />
Isı Pazarlama Müdürü Osman Ünlü, salgının<br />
oluşturduğu şok etkisi nedeniyle ekonomide<br />
yaşanan daralmaya rağmen Çukurova<br />
Isı’nın ihracattaki büyümesini sürdürdüğünü<br />
açıkladı.<br />
Ünlü, sözlerine şöyle devam etti: “<strong>2021</strong> yılı<br />
Çukurova Isı’nın ihracattaki büyümesini<br />
sürdürdüğü bir yıl oldu. Gebze’de bulunan<br />
fabrikamızda, yüksek mühendislik anlayışıyla<br />
geliştirip, ileri teknolojiler ile ürettiğimiz<br />
ısıtıcılarımızı, bugün başta Almanya, İngiltere,<br />
Fransa, ABD, İsrail, Ürdün, Avusturya,<br />
Romanya, Azerbaycan, Danimarka, Hollanda<br />
olmak üzere 30’dan fazla ülkeye ihraç<br />
ediyoruz. İhracat yaptığımız pazarlardaki 30<br />
bayimiz ile hedef pazarlardaki potansiyeli en<br />
iyi şekilde değerlendirmeye odaklanıyoruz.<br />
“Roberts Gordon’ın Avrupa Üretim<br />
Üssü olduk”<br />
<strong>2021</strong>, dış pazarlardaki stratejimizi<br />
ve organizasyon yapımızı yeniden<br />
yapılandırdığımız ve aynı zamanda önemli<br />
stratejik işbirliklerine imza attığımız bir yıl<br />
oldu. 30 yılı aşkın bir süredir Türkiye ve Orta<br />
Doğu distribütörlüğünü sürdürdüğümüz<br />
Amerikan Roberts Gordon LLC firması ile<br />
yılın üçüncü çeyreğinde Blackheat markalı<br />
borulu radyant ısıtma sistemlerinin imalatına<br />
yönelik lisans anlaşması imzaladık. Bu<br />
anlaşmayla birlikte daha önce ABD’den<br />
ithal ettiğimiz Blackheat Borulu Radyant<br />
Isıtma sistemlerini, Roberts-Gordon<br />
lisansıyla Gebze’deki fabrikamızda üretip;<br />
AB ülkelerinin tamamına, İngiltere’ye ve<br />
Türkiye’nin çevresindeki ülkelere ihraç<br />
etme hakkını elde ettik. Kısacası Roberts<br />
Gordon’ın “Avrupa Üretim Üssü” olduk.<br />
Ancak biz önümüzdeki beş yıllık süreçte<br />
iş birliğimizin kapsamını hem ürün hem<br />
de miktar bazında genişleterek, Çukurova<br />
Isı’yı ve dolayısıyla da ülkemizi, bu alanda<br />
sadece Roberts-Gordon’un “Avrupa Üretim<br />
Üssü” değil, bunun da ötesinde dünyanın<br />
üretim üslerinden biri yapmayı hedefliyoruz.<br />
Bu kapsamda Gebze’de bulunan tesisimizi<br />
Çukurova Isı, yetkili servislerinin daha<br />
yüksek performansla müşteri taleplerini<br />
karşılamaları amacıyla geliştirdiği<br />
“Çukurova Smart” yazılımı ile servis<br />
kalitesini bir üst noktaya taşıyor. Ülke<br />
genelindeki yaygın servis ağı ile kusursuz<br />
müşteri memnuniyeti sunmayı hedefleyen<br />
Çukurova Isı, müşteri memnuniyetini en<br />
üst seviyeye taşıyacak olan “Çukurova<br />
Smart” yazılımı ile aynı zamanda servis<br />
ve bayi memnuniyetini de artırmayı<br />
hedefliyor. Modern bilişim teknolojilerinin<br />
gereksinimlerini karşılamak üzere dizayn<br />
edilen ve kullanıcı dostu bir ara yüze<br />
sa<strong>hi</strong>p olan “Çukurova Smart” programına,<br />
servis.cukurovaisi.com adresi üzerinden;<br />
masaüstü bilgisayar veya laptoplardan<br />
erişim sağlanabileceği gibi mobil<br />
2,5 kat büyütme kararı aldık. 35 milyon<br />
değerinde ki fabrika yatırımımızın inşaat<br />
ruhsatını aldık. 2022 yılı sonuna kadar projeyi<br />
tamamlamayı planlıyoruz” dedi. Osman Ünlü,<br />
Türkiye’nin global markası olma yolunda<br />
emin adımlarla ilerlediklerini de sözlerine<br />
ekledi.<br />
Yetkili<br />
servislerine<br />
mobil<br />
destek<br />
Çukurova<br />
Smart<br />
uygulaması ile internetin olduğu herhangi<br />
bir yerden tablet ve akıllı telefon gibi mobil<br />
cihazlardan da sisteme giriş yapmak<br />
mümkün. Yetkili servisler için interaktif<br />
bir rehber niteliğinde olan program<br />
üzerinden; müşteri bilgileri ve müşteriye<br />
ait servis geçmişine, garanti sürelerine,<br />
ürün ve yedek parça bilgilerine kolayca<br />
erişim sağlanabiliyor. Ayrıca 5 adımda<br />
arıza formu doldurulabiliyor ve garanti<br />
takibi yapılabiliyor. Çukurova Smart, mobil<br />
desteğin yanı sıra tüm ürün gruplarına<br />
ilişkin parça ve işçilik fiyatlarının, teknik<br />
bilgilerin, broşürlerin, videoların ve<br />
ürün eğitimlerinin de da<strong>hi</strong>l olduğu 'bilgi<br />
kütüphanesi'ni de bünyesinde barındırıyor.<br />
Sistem üzerinden; bayi içi mesajlaşma,<br />
anket ve raporlama da yapılabiliyor.
YIĞIT MUNGAN<br />
“POZITIF GERI DÖNÜŞLER<br />
SONUCUNDA EEC’DE KARAR KILDIK”<br />
Kaliteli uyku sunma hedefiyle 1974’te<br />
temellerini atarak bugün Türkiye’nin<br />
en bilinen yatak markası haline<br />
gelen Yatsan, İzmir’de toplam 60 bin<br />
metrekarelik açık alana kurulu 22 bin<br />
metrekare kapalı alana sa<strong>hi</strong>p tesisinde<br />
vardiyalı 600 personeliyle 7/24 yatak<br />
üretimi gerçekleştiriyor. Yatsan İzmir<br />
Fabrikası Çevre Mühendisi ISG Uzmanı<br />
Yiğit Mungan ile yangın güvenliğini<br />
konuştuk. Mungan, yangın algılama<br />
sistemlerinin kurulumundaki izlenimlerini<br />
ve sistemle ilgili deneyimlerini paylaştı.<br />
“Amacımız fabrikamızda olmayan<br />
bir sistemi hayata geçirmekti”<br />
Tekstil alanında faaliyet göstermeleri<br />
sebebiyle hassas bir seçim süreci<br />
yürüttüklerini ve referans güveni ile<br />
ilerlediklerini anlatan Mungan, “Çalışmaya<br />
başlamadan önce tereddüt ettiğimiz<br />
noktalar, kafamızda soru işaretleri vardı.<br />
Amacımız fabrikamızda olmayan bir<br />
sistemi hayata geçirmekti. Büyük bir<br />
sistem kurduğumuz için bu operasyonun<br />
işleyişi nasıl yapılacak şeklinde<br />
endişelerimiz vardı. İlgili firmalardan<br />
teklifler topladık, çeşitli aşamalardan<br />
geçtik ve alternatiflerimizi ikiye indirdik.<br />
Yönetimimizin Vestel'i tanıması sebebiyle<br />
ve onlardan da gelen pozitif geri dönüşler<br />
sonucunda EEC’de karar kıldık” dedi.<br />
“Yangın algılama sistemimiz<br />
gözümüz ve burnumuz gibi”<br />
Kurulum aşamasında tesislerine özel<br />
mühendislik çalışmalarının faydalarını<br />
gördüklerinden bahseden Mungan<br />
şöyle devam etti: “Proje başladığı andan<br />
itibaren kurulum ekiplerinin yaptığı<br />
çalışmalar, SIEMENS ve diğer ürünlerin<br />
profesyonelliği ve kalitesi içimizdeki<br />
endişeleri giderdi. Ortaya kaliteli bir sonuç<br />
çıktı. Şu anda yangın algılama sistemimiz<br />
gözümüz ve burnumuz gibi 7/24 <strong>hi</strong>zmet<br />
veriyor” dedi.<br />
Fabrika çevresindeki risklere karşı<br />
da güvende <strong>hi</strong>ssettiklerini söyleyen<br />
Mungan, “Xtralis OSID Açık Alan Duman<br />
Algılama dedektörlerimiz ve hava çekmeli<br />
dedektörlerimiz depolarımızda ana<br />
sistemle uyumlu bir şekilde çalışıyor.<br />
Fabrikamızın etrafındaki fazla sayıdaki<br />
tarlalarda yakılan anızlar, bizi bir iç<br />
yangından daha çok korkutan şeylerdir.<br />
Çünkü o tarla yangınının olası bir poyraz<br />
durumunda fabrikamıza sıçrama olasılığı<br />
çok yüksektir. Komşu fabrikalardan bu<br />
yüzden mal kayıpları yaşayanlar oldu.<br />
Komşumuzda çıkan bir yangından OSID<br />
dedektörlerimizin alarma geçmesiyle<br />
haberdar olduk. Başka bir sefer ise<br />
sevkiyat deposundaki hava çekmeli<br />
dedektörlerin erken algılama özelliği<br />
sayesinde sıçrama durumunu engelledik.<br />
Bu bizim için büyük bir avantaj. Yangın<br />
ihbar sistemimizin hem kendimize hem<br />
etrafımıza çok faydası oluyor” sözleriyle<br />
deneyimlerini aktardı.<br />
“Ürünlerin özellikleri<br />
beklentilerimizi tam olarak<br />
karşılıyor”<br />
Erken tespitin çok önemli olduğunu<br />
belirterek, “Sistemin cevap verme hızını<br />
çok beğendik “ diyen Mungan cihazların<br />
verimini korumak için bakım sözleşmesi<br />
yaptıklarını da söyledi. Sistemin<br />
genişleyebilir özellikte olmasından<br />
memnun olduklarını aktaran Mungan<br />
“Ürünlerin özellikleri beklentilerimizi tam<br />
olarak karşılıyor. Cihazlar esnek olduğu<br />
için biz 1 istiyorsak bize 1 veriyor, ileride 5<br />
istemeye kalksak cihaz onu da verebiliyor.<br />
Sonuçta bunlar sorunsuz bir şekilde,<br />
entegre olarak çalışan sistemler” dedi.<br />
Yiğit Mungan, “EEC ile çalışırken <strong>hi</strong>çbir<br />
sıkıntınız olmayacağını söyleyebilirim.<br />
Hızlı, kolay, doğru ve güncel destek<br />
alabilmemiz bizim için en büyük<br />
faydadır” sözleriyle çözüm ortağı ile ilgili<br />
yorumlarını paylaştı.
104<br />
hotel restaurant<br />
& <strong>hi</strong>-<strong>tech</strong><br />
ürünler<br />
Güvenlik ve su<br />
tasarrufu bir arada<br />
Artema’nın Root armatür koleksiyonu, form, renk ve boyut<br />
çeşitliliğiyle, hayal edilen banyo tasarımlarının önemli bir<br />
tamamlayıcısı oluyor. Koleksiyondaki ankastre ürünler ise<br />
soğuk kış aylarında termostatik özelliğiyle dikkat çekiyor. Krom,<br />
altın, bakır veya fırçalı nikel renk seçenekleriyle tasarlanan<br />
Root’un ankastre duş ve banyo bataryaları, güvenlik ve su<br />
tasarrufunu bir arada sunuyor. İstenilen sıcaklıkta duş yapma<br />
keyfi sunan termostatik bataryalar, aynı zamanda bu sıcaklığın<br />
her duş deneyiminde korunmasını sağlıyor. Sıcak ve soğuk<br />
suyun hassasiyetle karıştırıldığı Root termostatik bataryalar,<br />
suyun sıcaklığı veya basıncındaki değişiklikleri algılıyor. Yalın<br />
tasarım çizgisini yuvarlak hatlarla ortaya koyan Root Round<br />
ve köşeli formları tercih edenlere <strong>hi</strong>tap eden Root Square<br />
seçenekleri bulunan Artema Root koleksiyonu, duvar içine<br />
monte edilen kontrol ünitesi sayesinde duş alanında daha fazla<br />
yer oluşturuyor. Duvar üzerinde yalnızca rozet ve kumanda kolu<br />
olduğu için temizliği de kolaylaştırıyor.<br />
Lüks ve elegan<br />
seçimler<br />
Tekne ve yat tasarımlarında<br />
kullanılan ileri teknolojiyle artık<br />
tekneler de kullanıcılarının tıpkı<br />
evlerdeki gibi konforlu ve zevk<br />
sa<strong>hi</strong>bi bir yaşam sürülebilmesini<br />
sağlıyor. Hubb Interiors, hem<br />
yaşam alanları hem tekneler için kişiye özel koleksiyonlar üreten bir tekstil<br />
ve aksesuar markası. Sofra aksesuarlarından masaüstü grubuna, yatak odası<br />
tekstillerinden havlulara kadar yaşam alanlarına karakteristik dokunuşlarda<br />
bulunan her detaya dokunan Hubb Interiors, modern ve çağdaş bir çizgiye<br />
sa<strong>hi</strong>p. Hubb Interiors’ın hem ev hem de teknelere <strong>hi</strong>tap eden koleksiyonunda<br />
sofraya dair aksesuarlar, sofra enstrümanları ve tekstilleri, sunum ürünleri,<br />
gümüş ve altın kaplama aksesuarları, pirinç malzemeler karşımıza çıkarken<br />
nevresim takımları, havlular ve dekoratif yastıklar da tekstil serisini yansıtıyor.<br />
Markanın kurucusu Azize Mengi, ürün tasarımlarını kendisi gerçekleştiriyor<br />
ve kendi atölyesinde üretime alıyor. Her bir ürün kişiye özel olarak<br />
üretilebiliyor. Kişiye özel üretimi ulaşılabilir kılmaya çalışan Hubb Interiors,<br />
çağdaş ve modern bir çizgiye sa<strong>hi</strong>p.<br />
Otellerin ihtiyaçlarına<br />
yönelik anahtar<br />
teslim çözümler<br />
Son dönemde teknoloji yatırımlarına hız veren birçok otel, hem WiFi bağlantı<br />
kalitesini artırmak hem de bağlantı temelli <strong>hi</strong>zmetler konusunda deneyimi<br />
iyileştirmek adına dünyanın önde gelen ağ ve internet teknolojileri sağlayıcısı<br />
Zyxel Networks’ün çözümlerini tercih ediyor. Zyxel, kolay kurulum ve yönetim<br />
imkânı sunan Nebula ürün ailesi kapsamında; access point, switch ve güvenlik<br />
çözümleriyle uçtan uca geniş ürün seçenekleri ile dikkat çekiyor. Zyxel’in<br />
yenilikçi çözümleri, otel ve konaklama sektöründeki firmaların ağ iletişimini<br />
dünya standartlarında, yüksek hız, gelişmiş güvenlik ve esnek yönetilebilirlikle<br />
gerçekleştirmelerine olanak tanıyor. Son bir yıl içinde çözüm ortaklarıyla<br />
birlikte Adalya Elit Lara Otel, Adrina Termal Health & Spa <strong>Hotel</strong> gibi otellere<br />
özel projeler geliştiren Zyxel, konaklama sektöründeki projeleriyle adından<br />
sıkça söz ettiriyor. Zyxel tarafından sunulan ürün ve çözümler sektörde birçok<br />
farklı amaçla kullanılabiliyor.<br />
Dikkat çekici yeni nesil soğutma grupları<br />
Sadece geniş ürün gamıyla değil, konfor sağlayan gelişmiş teknolojik ürünleriyle de<br />
fark oluşturan Daikin, pazarın scroll kompresörlü ilk soğutma grubu olan R-32’li C<strong>hi</strong>ller<br />
ürünü ile yeni standartlar yakalıyor. Rakiplerine göre daha geniş kapasite aralığı sunan<br />
R-32’li C<strong>hi</strong>ller; standart, düşük ve azaltılmış olmak üzere 3 farklı ses opsiyonuna sa<strong>hi</strong>p.<br />
Bu özelliği sayesinde projelerdeki farklı gereksinimler için ‘uyarlanabilir’ hale gelen<br />
ürün, 80-700 kW kapasite aralığında soğutma amaçlı, 80-650 kW kapasite aralığında ise<br />
heat pump versiyonu ile projelere mükemmel bir çözüm olarak öne çıkıyor. Heat pump<br />
versiyonu, 55C'ye kadar sıcak su üretimi sağlayarak tüketicilere büyük konfor sağlıyor.<br />
Ürünün hem soğutma hem de heat pump versiyonlarına gümüş ve altın seri olarak 2<br />
farklı verimlilik alternatifi sunması cihazın öne çıkan noktalarından birini oluşturuyor.<br />
Kompakt tasarım ile mekanik alanda daha az yer kaplayan R-32’li C<strong>hi</strong>ller, düşük GWP'li<br />
akışkanı sayesinde çevreye daha az zarar vererek benzerlerinden ayrışıyor.
KORTO<br />
Unlu Mamül ve<br />
Yemek Fırını