24.12.2012 Views

tc sağlık bakanlığı

tc sağlık bakanlığı

tc sağlık bakanlığı

SHOW MORE
SHOW LESS

Create successful ePaper yourself

Turn your PDF publications into a flip-book with our unique Google optimized e-Paper software.

T.C.<br />

SAĞLIK BAKANLIĞI<br />

Dr. Siyami Ersek Göğüs, Kalp ve Damar Cerrahisi<br />

Eğitim ve Araştırma Hastanesi<br />

Kardiyoloji Kliniği<br />

İstanbul<br />

YÜKSEK DUYARLIKLI C-REAKTİF PROTEİNİN (hs-CRP) ROMATİZMAL<br />

MİTRAL STENOZLU SİNÜS RİTMİNDEKİ HASTALARDA GELİŞEN<br />

ASEMPTOMATİK ATRİYAL FİBRİLASYON VE ATRİYAL TAŞİARİTMİ<br />

ATAKLARINI ÖNGÖRMEDEKİ ROLÜ<br />

Kardiyoloji Uzmanlık Tezi<br />

Dr. Ekrem ÜÇER<br />

İstanbul - 2006


...vatanın kurtulması ve korunması için kanlarını feda eden<br />

kahraman askerlerimize<br />

minnettarlığımız sonsuzdur!<br />

Bu tez çalışmasını onlara ve<br />

Ulu Önder Mustafa Kemal Atatürk’ün “diğer askerlerine”,<br />

bu vatanı Atatürk’ün aydınlattığı yolda daima ileriye götürmek için çalışan<br />

bilim insanlarımıza<br />

ithaf ediyorum...<br />

2


TEŞEKKÜR<br />

Tıp fakültesinin son aylarında mezun olmamıza az bir zaman kaldığı dönemlerde<br />

tüm arkadaşlarımın ve benim aklımızda tek düşünce, kalbimizde aynı heyecan vardı:<br />

“...bitse artık şu öğrencilik de, mesleğimize, gerçek hekimliğe başlasak...”. Şimdi, geçen<br />

dört sene sonunda Hipokrat’ın sözünü çok daha iyi anlıyorum: ”hayat kısa, sanat uzun,<br />

olay ani ve tehlikeli, deneyim aldatıcı, yargı zordur…”. Ve biliyorum ki bu meslekte ve<br />

hayatta öğrenciliğimiz hiç bitmeyecek ve bitmemelidir...<br />

Eğitimimin bir kısmını daha tamamladığım şu anda üzerimde emeği olan herkese<br />

teşekkürü bir borç bilirim.<br />

Ülkemizde göğüs, kalp ve damar cerrahisinin kurulmasını ve gelişmesini<br />

sağlayan, hastanemizin büyümesinde ve modernleşmesinde ilk temelleri atan Hocamız<br />

merhum Prof. Dr. Siyami Ersek’i saygıyla anıyorum.<br />

Değerli Başhekimim Sayın Prof. Dr. İbrahim Yekeler’e eğitimim boyunca bana<br />

verdiği yardım ve destekleri için sonsuz teşekkürlerimi sunuyorum.<br />

Eğitimimde, bilgi ve tecrübeleriyle büyük emekleri olan ve tez çalışmamda yardım<br />

ve desteklerini esirgemeyen Klinik Şefim ve tez hocam Dr. Tanju Ulufer’e ve tez<br />

danışmanım şef yardımcısı Doç. Dr. İzzet Celal Erdinler’e en içten teşekkürlerimi<br />

sunuyorum.<br />

Aynı şekilde birlikte çalışmaktan onur duyduğum, bilgi ve tecrübeleri ile<br />

eğitimimde sonsuz katkıları olan kardiyoloji klinik şeflerim Dr. Birsen Ersek, Dr. Aydın<br />

Çağıl, Dr. Tuna Tezel, Doç. Dr. Ahmet Narin, Doç. Dr. Kemal Yeşilçimen, Doç. Dr. Neşe<br />

3


Çam, Doç. Dr. Kadir Gürkan, Doç. Dr. Mehmet Eren, Doç. Dr. Osman Bolca ve Doç.<br />

Dr. Gülşah Tayyareci’ye;<br />

Kardiyoloji klinik şef yardımcılarım Dr. Öner Engin, Dr. Hasan Sunay, Dr.<br />

Recep Öztürk, Doç. Dr. Şevket Görgülü ve Doç. Dr. Seden Erten Çelik’e saygı ve<br />

teşekkürlerimi sunmayı bir borç bilirim.<br />

Bilgisi ve tecrübelerinden çok faydalandığım, bana hep destek olan Doç. Dr. Ayşe<br />

Emre’ye; kendilerinden çok şey öğrendiğim Doç. Dr. Enis Oğuz, Doç. Dr. Ertan Ökmen<br />

ve Dr. Ahmet Akyol’a en içten teşekkürlerimi sunuyorum.<br />

Birlikte çalışmaktan onur duyduğum kardiyoloji kliniğimizdeki diğer tüm<br />

başasistanlarıma, uzmanlarıma ve tüm asistan arkadaşlarıma ve şu an başka<br />

hastanelerde görevlerine devam eden hastanemizin eski asistanları sevgili arkadaşlarıma<br />

da teşekkürlerimi sunuyorum.<br />

Ayrıca hastanemizin cerrahi, radyoloji, pediatrik kardiyoloji kliniklerinin sayın<br />

şef ve şef yardımcısı hocalarıma da saygılarımı sunmak istiyorum.<br />

Tez çalışmamın tamamlanmasında büyük katkısı olan sevgili dostum Dr. Barış<br />

Güngör’e ve hasta grubunu paylaşmama olanak veren Dr. Nevzat Uslu’ya, yardımlarını<br />

esirgemeyen Dr. Hüseyin Uyarel’e ve çalışmama maddi destek sağlayan Türk<br />

Kardiyoloji Derneği’ne en derin teşekkürlerimi sunarım. Hasta takibindeki içten<br />

yardımları için Sayın Muzaffer Tok ve Edibe Yılmaz’a teşekkürleri borç bilirim. Gerekli<br />

analizleri çok kısıtlı sürede bitirebilmek için büyük bir özveriyle çalışan Dr Figen<br />

Çiloğlu ve Genlab Tıbbi Teşhis ve Araştırma Laboratuarı çalışanlarına ve gerekli<br />

literatürleri bulmamda yardımcı olan Sayın Mustafa Ağaoğlu ve Hasan Vural’a da<br />

şükranlarımı sunarım.<br />

Aynı şekilde tüm hemşire arkadaşlarıma, idari bölümlerde görevli arkadaşlarıma,<br />

birlikte çalıştığım hastanemizin diğer tüm çalışanlarına ve personeline teşekkür ederim.<br />

Tabii insanın işinde başarılı olmasını sağlayan faktörlerin başında olan ailemi ve<br />

yakınlarımı unutamam;<br />

Dört yıldır bana sevgi ve desteklerini veren Feridun Ağabey, Lale Abla’ya...<br />

Yine içten sevgi ve desteklerini esirgemeyen eşimin çok sevgili ailesine...<br />

Tam otuz yıldır bana verdikleri sonsuz ve karşılıksız sevgileri ve fedakarlıklarıyla<br />

beni bu noktaya getiren sevgili Annem, Babam ve Kardeşime....<br />

4


Uzun, zor ve meşakkatli bu yolumda, bana sevgisiyle destek olan, her zaman<br />

yanımda olduğunu ve olacağını bildiğim sevgili eşim Hande’ye tüm kalbimle sevgi ve<br />

teşekkürlerimi sunuyorum...<br />

Dr. Ekrem ÜÇER, İstanbul 2006<br />

5


KARDİYOLOJİ UZMANLIK TEZİ<br />

Yüksek Duyarlıklı C-Reaktif Proteinin (hs-CRP) Romatizmal Mitral<br />

Stenozlu Sinüs Ritmindeki Hastalarda Gelişen Asemptomatik Atriyal<br />

Fibrilasyon ve Atriyal Taşiaritmi Ataklarını Öngörmedeki Rolü<br />

Dr. Ekrem ÜÇER<br />

Klinik şefi............... Dr. Tanju ULUFER<br />

Tez danışmanı...... Doç. Dr. İzzet Celal ERDİNLER<br />

6


İÇİNDEKİLER<br />

1. Giriş................................................................................................................................... 9<br />

2. Patofizyolojik temeller ve hastalık mekanizmaları............................................................10<br />

2.1 hs-CRP nedir?.................................................................................................................. 10<br />

2.2 Atriyal fibrilasyonun patofizyolojik temelleri.................................................... 12<br />

2.3 Romatizmal mitral stenoz patofizyolojisi...........................................................14<br />

2.4 Mitral stenozu olan hastalarda atriyal fibrilasyon...............................................15<br />

2.5 Atriyal fibrilasyon ve inflamasyon bağlantısı.....................................................16<br />

3. Çalışma protokolü..............................................................................................................17<br />

3.1 Çalışmanın amacı................................................................................................17<br />

3.2 Çalışmanın metodu............................................................................................. 18<br />

3.2.1 Çalışmaya dahil edilme kriterleri........................................................18<br />

3.2.2 Çalışmaya alınmama kriterleri............................................................18<br />

4. Tanımlar.............................................................................................................................19<br />

5. Metotlar................................................................................................................ .............20<br />

5.1 Hastalar............................................................................................................... 20<br />

5.2 Ambulatuvar EKG ve hs-CRP incelemeleri....................................................... 22<br />

5.2.1 Ambulatuvar EKG kayıtlarının incelenmesi.......................................22<br />

5.2.2 hs-CRP düzeylerinin ölçümü..............................................................22<br />

5.3 İstatistiksel analizler........................................................................................... 23<br />

5.4 Sonuçlar.............................................................................................................. 23<br />

5.4.1 Ambulatuvar EKG izlemleri...............................................................23<br />

5.4.2 Hastaların klinik özellikleri................................................................ 28<br />

5.4.2.1 Hastaların genel klinik ve biyokimyasal özellikleri........... 28<br />

5.4.2.2 Hastaların mitral stenoz açısından klinik özellikleri...........29<br />

5.4.3 Atriyal taşiaritmi görülen ve görülmeyen hasta gruplarının klinik<br />

özelliklerinin karşılaştırılması........................................................ 31<br />

5.4.3.1 Atriyal taşiaritmi görülen ve görülmeyen gruplardaki<br />

hs-CRP düzeyleri............................................................................33<br />

5.4.3.2 hs-CRP ile atriyal taşiaritmiler arasında korelasyon...........37<br />

5.4.3.3 hs-CRP ve atriyal aritmi etyolojisinde birlikte rol<br />

7


oynayabilecek bazı faktörlerin etkilerinin birbirinden bağımsız<br />

analizi..............................................................................................37<br />

5.4.4 hs-CRP için atriyal taşiaritmiyi göstermede kullanılabilecek<br />

eşik değerin hesaplanması........................................................................... 38<br />

6. Tartışma............................................................................................................................. 42<br />

7. Çalışmanın kısıtlılıkları......................................................................................................46<br />

8. Sonuç................................................................................................................................. 46<br />

9. Çalışmanın özeti.................................................................................................................<br />

48<br />

EK 1....................................................................................................................................... 49<br />

Referanslar............................................................................................................................. 52<br />

8


TABLOLAR<br />

Tablo 1: Tüm hastaların klinik özellikleri............................................................................. 21<br />

Tablo 2: Taşiaritmi gözlenen hastaların genel özellikleri......................................................26<br />

Tablo 3: İncelenen laboratuar parametreleri..........................................................................28<br />

Tablo 4: Hastaların ekokardiyografik ve klinik karakteristikleri...........................................30<br />

Tablo 5A: Taşiaritmisi olan ve olmayan grupların karşılaştırması........................................32<br />

Tablo 5B: Taşiaritmisi olan ve olmayan grupların karşılaştırması........................................32<br />

Tablo 6: Taşiaritmisi olan ve olmayan gruplardaki hs-CRP değerlerinin yayılım<br />

özellikleri ve Mann Whitney U testi ile hesaplanan istatistiksel olarak anlamlı fark............34<br />

Tablo 7: Atriyal taşiaritmi gelişimi üzerinde etkili olabilecek parametrelerin<br />

lineer regresyon analizi ile bağımsız etkilerinin saptanması................................................. 38<br />

Tablo 8A: hs-CRP’nin eşik değer 2.8 mg/L’nin altında ve üstünde olmasına<br />

göre yapılan gruplandırma..................................................................................................... 40<br />

Tablo 8B: hs-CRP’nin eşik değer 2.8 mg/L’nin üzerinde saptandığı grup............................<br />

41<br />

Tablo 9: Atriyal taşiaritmi gelişimi üzerinde etkili olabilecek parametrelerin<br />

lineer regresyon analizi ile bağımsız etkilerinin saptanması................................................. 42<br />

ŞEKİLLER<br />

Şekil 1A: Atriyal taşiaritmi (ATA) sıklığı.............................................................................25<br />

Şekil 1B: Taşiaritmi tiplerinin genel dağılımı....................................................................... 25<br />

Şekil 2A: Atriyal taşiaritmi olan ve olmayan gruplarda mitral kapak girişimi varlığı.......... 33<br />

Şekil 2B: Atriyal taşiaritmisi olan ve olmayan hastalarda beta bloker<br />

kullanımının dağılım grafiği.................................................................................................. 33<br />

9


Şekil 3A: Atriyal taşiaritmi gözlenmeyen grupta hs-CRP değerlerinin dağılımı.................. 35<br />

Şekil 3B: Atriyal taşiaritmi gözlenen grupta hs-CRP değerlerinin dağılımı......................... 35<br />

Şekil 3C: Atriyal taşiaritmi gözlenmeyen grupta hs-CRP için<br />

–detrended- normal olasılık grafiği........................................................................................36<br />

Şekil 3D: Atriyal taşiaritmi gözlenen grupta hs-CRP için<br />

–detrended- normal olasılık grafiği........................................................................................36<br />

Şekil 4: Atriyal taşiaritmi gözlenen ve gözlenmeyen iki grupta hs-CRP düzeylerinin<br />

karşılaştırılması......................................................................................................................37<br />

Şekil 5: hs-CRP düzeylerinin atriyal taşiaritmi gelişimini öngören eşik değerin<br />

saptanmasında kullanılan ROC eğrisi....................................................................................38<br />

10


1. Giriş<br />

Romatizmal mitral stenoz gelişmiş ülkelerde son yıllarda önemli ölçüde azalmış olmakla<br />

beraber gelişmekte olan ülkelerde ve ülkemizde ne yazık ki hala çok sık karşılaşılan ve<br />

önemini kaybetmemiş olan kronik bir inflamatuvar hastalıktır. Ülkemizde mitral kapak<br />

cerrahisinin en sık nedenlerini oluşturmakta ve bu bağlamda önemli bir mortalite ve<br />

morbidite etkeni olmaktadır. Son yıllarda perkütan balon valvüloplasti girişimi<br />

uygulamaları sıklaşmış olsa da ülkemiz akut romatizmal ateş hecmeleri açısından yüksek<br />

riskli olduğu için çoğu vakada kapak lezyonu valvuloplastiye ve hatta kommissürotomiye<br />

uygun olmamaktadır. Romatizmal ateşin sık görüldüğü Pakistan, Hindistan gibi ülkelerde<br />

bu durum daha da belirgin bir sorun olmaya devam etmektedir.<br />

Mitral stenoz düşük debiye yol açarak ileriye doğru kalp yetersizliği semptomlarına,<br />

mitral kapaktaki stenoza bağlı olarak gelişen sol atriyum basıncının artışıyla pulmoner<br />

venöz konjesyon ve buna bağlı dispneye, sol atriyal staz nedeniyle sol atriyum içinde<br />

trombüse yol açarak serebrovasküler kardiyoemboliye neden olabilir. Atriyal fibrilasyon<br />

(AF) ise bu hastalarda en sık karşılaşılan klinik aritmidir. AF’nin varlığı sadece<br />

semptomların artışına yol açmaz aynı zamanda hastanın serebrovasküler olay riskini de<br />

arttırır.<br />

Atriyal fibrilasyon gelişiminde mitral stenozda gözlenen sol atriyal dilatasyonun büyük<br />

rolü olduğu düşünülmektedir. Ancak klinik pratiğimizde birçok ileri mitral stenoz<br />

hastasında sol atriyumdaki belirgin genişlemeye rağmen AF gelişmediğini gözlemliyoruz.<br />

Ayrıca romatizmal kapak hastalarında gözlenen AF’nin sadece sol atriyum dilatasyonu<br />

ile açıklanamayacağını bildiren yayınlar da mevcuttur. Acaba bu hastalarda AF ve diğer<br />

taşiaritmilerin ortaya çıkmasında mitral stenozun esas nedeni olan inflamasyon düzeyinin<br />

bağımsız bir rolü olabilir mi?<br />

Artık iyi şekilde biliniyor ki sistemik inflamasyon birçok hastalığın oluşumunda ve<br />

sonuçlarında önemli bir rol oynamaktadır. C-reaktif protein (CRP) karaciğerden<br />

sentezlenen bir akut faz reaktanıdır ve akut ve kronik inflamasyonun çok duyarlı bir<br />

göstergesidir. Son zamanlarda özellikle koroner arter hastalığının da kronik inflamatuvar<br />

11


ir proses olduğuna dair kanıtlar bulunmasıyla CRP’ye olan ilgi daha da yoğunlaşmıştır.<br />

Yine koroner arter hastalığı ile ilişkilendirilen kalsifik aort stenozlu hastalarda da CRP<br />

düzeylerinin yüksek olduğu bildirilmiştir. Hatta görünüşte <strong>sağlık</strong>lı olan bireylerde<br />

yükselmiş serum CRP düzeylerinin miyokard infarktüsü, serebrovasküler olay ve<br />

periferik arter hastalığı açısından artmış riski öngördüğü bildirilmektedir. Vücuttaki<br />

düşük düzeydeki inflamasyonun ölçülebilmesi için yüksek duyarlılıklı testler de<br />

geliştirilmiştir.<br />

Son zamanlarda atriyal fibrilasyonu olan hastalarda da düşük düzeyde inflamasyon<br />

saptanmış ve AF patofizyolojisinde inflamasyonun rolü tartışılmaya başlanmıştır.<br />

Bu nedenlerde dolayı mitral stenozlu ancak sinüs ritmindeki hastalarda altta yatan<br />

inflamatuvar prosesin düzeyinin hastalarda asemptomatik taşiaritmilerin gelişmesindeki<br />

etkisini araştırmak üzere sinüs ritmindeki hafif-orta düzeyde mitral stenozlu hastaların<br />

alındığı kesitsel bir çalışma planlandı.<br />

2. Patofizyolojik temeller ve hastalık mekanizmaları<br />

2.1 hs-CRP nedir?<br />

CRP karaciğerden sentezlenen bir akut faz reaktanıdır ve akut ve kronik inflamasyonun<br />

çok duyarlı bir göstergesidir. Sentez hızında inflamatuvar prosesde yer alan sitokinler<br />

başlıca rolü alırlar. Biyolojik yarı ömrü ortalama 13-16 saat olup bir akut faz reaktanı<br />

olarak inflamasyonun başlamasını takiben 24 saat içinde salgılanır.<br />

Çok hızlı salgılanıp yine hızlı bir şekilde yıkıldığı için inflamatuvar ve infeksiyöz<br />

hastalıklarda hastalığın aktivitesini saptamada ve tedaviye yanıtı değerlendirmede sıklıkla<br />

kullanılmaktadır. CRP düzeylerinin belirgin derecede yükseldiği (genellikle >10 mg/L<br />

yüksek ve hatta 100-500 mg/L’ye kadar ulaşabilen değerler) bu akut durumlarda CRP<br />

düzeyleri standart testlerle ölçülür.<br />

Son yıllarda CRP’nin özellikle kardiyovasküler riski belirlemede kullanılabileceği<br />

saptanmış ve vücuttaki düşük düzeyli kronik inflamatuvar prosesin özellikle<br />

12


aterosklerotik kalp hastalığının hem patogenezinde hem de bu hastalığın prognozunda rol<br />

aldığı bildirilmektedir 1 .<br />

Ancak bu düzeydeki, yani normalin üzerinde ancak standart CRP testlerinin<br />

duyarlılığından düşük düzeydeki inflamasyonu saptayabilmek için yeni CRP testleri<br />

geliştirilmiştir. Serum örneğindeki CRP’yi 0.2 mg/L kadar duyarlılıkla ölçebilen bu<br />

testlere yüksek duyarlıklı CRP ya da high sensitive (hs-CRP) testleri denilmektedir.<br />

Genellikle ELISA metodu gibi daha komplike ölçüm metodlarını kullanan bu testlerle 5<br />

mg/L’den daha düşük CRP düzeyleri kalitatif değil kantitatif olarak ölçülebilmektedir.<br />

Bu testlere göre normal <strong>sağlık</strong>lı bir insanda CRP düzeyi


2.2 Atriyal fibrilasyonun patofizyolojik temelleri<br />

Atriyal fibrilasyon (AF) 65 yaş üzerindeki insanların % 0.19’unda görülen ve klinikte en<br />

sık rastlanan kronik aritmidir.<br />

Etyolojisinde çok çeşitli faktörler ve hastalıklar rol almakla birlikte yapısal kalp<br />

hastalığının görülmediği genç insanlarda da ortaya çıkabilir. Bu durum idiyopatik (lone)<br />

AF olarak değerlendirilir.<br />

Etyolojisinde rol oynayan hastalıklar veya süreçler AF’nin temel fizyopatolojisini de<br />

açıkladığı için bu faktörlere kısaca değinmek gerekir. Öncelikle bilinmesi gereken AF’nin<br />

başlaması için birbirinden kimi noktalarda bağımsız kimi noktalarda ise birbirine bağımlı<br />

olan 3 temel faktörün bir araya gelmesi gerektiğidir. Bunlar “yapısal remodelling”,<br />

“elektriksel remodelling” ve başlatıcı faktör, yani “atriyal ekstra atım – ektopik atım ve<br />

veya atriyal taşikardi ve hatta atriyal flatter” olarak sıralanabilir. Özellikle yapısal ve bir<br />

noktaya kadar elektriksel remodelling “hassas doku” olarak niteleyebileceğimiz, AF’nin<br />

başlaması ve sonra da kronikleşebilmesi için uygun zemine sahip atriyumu oluştururlar.<br />

Konuyu biraz daha açarsak; AF atağı hemen daima atriyal ektopik atımlar sonrasında<br />

ortaya çıkar. 1998 yılında Haissaguerre’in pulmoner ven (PV) kaynaklı ektopik atımların<br />

AF’yi başlattığını göstermesi bu konudaki araştırmaları yoğunlaştırmıştır 2 . Kolb ve ark.<br />

12 derivasyonlu Holter kaydı alarak yaptıkları çalışmada paroksismal AF ataklarının<br />

%93’ünün atriyal erken vurularla %6.4’ünün ise atriyal flatter atağı ile ortaya çıktığını<br />

göstermiştir 3 . Hatta bu atriyal ektopilerin %77’si sol atriyum kaynaklıdır. AF atağı<br />

başlamadan önceki 30 saniye boyunca atriyal ektopilerde belirgin bir artış<br />

gözlemlemişlerdir. Yine Lu ve ark.da da paroksismal AF ataklarının %93 pulmoner ven<br />

orijinli ektopik atımlardan kaynaklandığını göstermişlerdir 4 . AF’yi başlatan erken<br />

atımların ikilenme aralığının (coupling interval) AF atağını başlatmayan ektopik atımların<br />

ikilenme aralığına göre daha kısa olduğu gösterilmiştir 4 .<br />

Peki atriyal ektopiler – tabii özellikle PV kaynaklı ektopik atımlar – tek başlarına AF<br />

atağını başlatıp devam etmesini sağlayabilirler mi? Bu soru iki yönlü olarak<br />

cevaplanabilir. Bu ektopik atımlar bir atağın başlamasında tetikleyici olarak rol alırlarken<br />

14


u esnada atriyumun AF gelişmesine izin verecek derecede yapısal ve/veya elektriksel<br />

değişimi – yani “hassas substratı” oluşturmuş olması gerekir. Yani yapısal değişiklikler<br />

sonucunda hassaslaşmış atriyumda uygun tetikleyici olan bir PV ektopisinde AF<br />

uyarılabilir. Bu şekilde meydana gelen AF atağı, atriyumda yapısal değişikliklerin<br />

üzerine bir de elektriksel remodellingin gelişmesine neden olur; yani atriyum daha da<br />

hassaslaşır ve AF atağının sonlandırılması zorlaşır, uyarılması ve kronikleşmesi ise<br />

kolaylaşır.<br />

Diğer taraftan yapısal kalp hastalığı olmayan bir kalpte de atriyal ektopilerle oluşan<br />

atriyal taşikardiler ve/veya diğer düzenli atriyal taşiaritmiler (atriyal flatter,<br />

AVNRT,WPW gibi) de bu kez elektriksel remodellinge yol açarak atriyumu AF’ye<br />

duyarlı hale yani “reentriye uygun atriyum” şekline getirirler.<br />

Elektriksel remodelling atriyum dokusunun hızlı atriyal ritime karşı gösterdiği bir<br />

savunma mekanizmasıdır. AF veya düzenli bir taşikardi esnasında hücre içine kalsiyum<br />

akışı artar. Yüksek Ca++ hücre için öldürücü olduğu için buna kısa sürede Ica++ akımını<br />

azaltarak yanıt verilir – ancak bu durumda aksiyon potansiyeli süresi, refrakter periyod ve<br />

dalga boyu kısalır ve AF’ye yatkınlık artar. Uzun dönemde ise L tipi Ca++ kanallarının<br />

da ekspresyonu azalır (bu kanallar aksiyon potansiyelinin plato fazından ve atriyum<br />

kontraksiyonundan sorumludur). Ek olarak Na+ akımı azalması (ileti hızını yavaşlatır) ve<br />

intersellüler birleştirici kanal proteini Connexin 40 azalması da gözlenir. Bu şekilde<br />

atriyal dalga boylarında oluşan heterojen azalmalar AF’nin sebat etmesini ve tekrar<br />

indüklenmesini kolaylaştırır.<br />

Fakat, “reentri gelişmesine izin veren hassas atriyumun” oluşmasından asıl sorumlu olan<br />

yapısal değişikliklerdir. AF’li hastaların otopsilerinde atriyumların yoğun fibrotik<br />

değişiklikler gösterdiği saptanmıştır. Bu değişiklikler en çok konjestif kalp yetersizliği,<br />

yaşlılık ve mitral kapak hastalığı ile koreledir. Aslında yapısal değişikliğe neden olan<br />

birçok hastalık ya da klinik durum vardır ama hemen hepsi aynı son noktayı oluştururlar.<br />

Atriyumlarda yağlı metamorfoz, fibrozis, atriyal miyokardda hipertrofi ve atrofi, bazı<br />

infiltratif hastalıklarda infiltrasyon; makroskopik olarak atriyal dilatasyon ve hipertrofi.<br />

Bu değişiklikler elektriksel aktivite açısından nonhomojen anisotropi, farklı<br />

refrakterlikler ve farklı ileti hızları anlamını taşır ki AF’deki “multiple circuit” reentrisi<br />

için uygun ortamı oluşturur.<br />

15


Kısaca bu hastalıklar yaşlılık (en önemli faktör), hipertansif kalp hastalığı, koroner arter<br />

hastalığı, postoperatif kalp hastalığı, senil amiloidosis, infiltratif kalp hastalıkları olarak<br />

sıralanabilir.<br />

Diğer bir ilginç nokta ise bu yapısal değişikliklerin hassas atriyumu oluşturmadaki en<br />

önemli rolü oynamalarının yanında AF atağını başlatan ektopik atımların oluşmasında<br />

veya sıklıklarının artmasında da yer almalarıdır. PV’lerin içindeki miyokardiyal<br />

kalıntıların (embriyolojik gelişmeden kalan) AF’si olan hastaların %100’ünde olduğu<br />

gösterilmiştir. Diğer yandan AF’si olmayan normal insanların da %85-95’inde bu<br />

miyokardiyal doku artıklarına rastlanır 5,6 . Bu dokular yaşın getirdiği atriyal yağlı<br />

metamorfozla ya da PV’lerde oluşan gerilme ve dilatasyonla aktifleşir ve spontane ve<br />

hızlı uyarılar üreterek AT ve AF’ye neden olabilirler. Diğer bir örnek olarak konjestif<br />

kalp yetersizliğinde gelişen Na+/Ca++ kotransporterindeki artış verilebilir. Bu taşıyıcı<br />

normalde hücre içine 3 Na+ alırken dışarıya 1 Ca++ pompalar. Aktivitesindeki artış<br />

gecikmiş arddepolarizasyonlara ve tetiklenmiş aktiviteye yol açar. Bu durumda da mesela<br />

PV’lerden ektopik akım çıkması artar. Görüldüğü gibi konjestif kalp yetersizliği yapısal<br />

değişiklikler yaratarak AF için yapısal bir zemin hazırlarken aynı zamanda AF’nu<br />

başlatacak olan ektopik aktivite gelişimine de fonksiyonel bir katkıda bulunmaktadır.<br />

2.3 Romatizmal mitral stenoz patofizyolojisi<br />

Romatizmal mitral stenoz, gelişmiş ülkelerde sıklığı giderek azalan, ancak ülkemizde<br />

önemini halen korumakta olan bir hastalıktır. Sık rastlanmasına ve tedavisinde önemli<br />

adımlar atılmış olmasına rağmen patofizyolojisindeki bütün sırlar açıklanamamıştır.<br />

Genel olarak kabul edilen görüş, insan kalp dokusunun ve grup A hemolitik Streptokokun<br />

ortak olarak barındırdıkları M protein antijeni, streptokokal infeksiyona karşı oluşturulan<br />

yanıtın kalp dokusunda da otoimmun bir reaksiyona yol açmasına neden olmasıdır 7,8,9 .<br />

Bu inflamasyon başta endokard olmak üzere miyokardı ve perikardı tutabilir. Bu süreç<br />

yineleyen akut romatizmal ateş ataklarıyla belirginleşse de kronik inflamasyon, skar ve<br />

fibroz doku oluşumu son ataktan sonra da devam ederek yıllar sonra ciddi kapak hasarını<br />

16


ortaya çıkarır. İşte bu kronik sürecin mekanizması halen tartışma konusudur ve iki farklı<br />

görüş öne sürülmektedir;<br />

1. Devam eden düşük derecede romatizmal aktivite<br />

2. İlk hasarın gelişmiş olduğu kapaklarda hemodinamik streslerin etkisi 9 .<br />

İlk görüşü destekler şekilde, kronik inflamasyonun güvenilir bir göstergesi olan hs-<br />

CRP’nin kimi MS’li hastalarda daha yüksek olduğu ve bu durumdaki persistan<br />

inflamasyonun perkütan balon valvotominin sonuçlarını olumsuz etkilediği<br />

bildirilmiştir 11,12,13 . Gölbaşı ve ark. benzer şekilde kronik romatizmal kapak hastalığı olan<br />

113 hastada hs-CRP düzeylerinin kontrol grubundaki <strong>sağlık</strong>lı bireylerden ciddi derecede<br />

yüksek olduğunu bildirmişlerdir ve inflamatuvar yanıtın kronik dönemde de devam ettiği<br />

sonucuna varmışlardır 14 .<br />

2.4 Mitral stenozu olan hastalarda atriyal fibrilasyon<br />

MS’li hastalarda en önemli sorunlardan biri hastaların %40’ında gelişen AF’dir 10 . AF’nin<br />

hemodinami üzerindeki olumsuz etkileri yanında, atriyal kontraksiyonların tamamen<br />

ortadan kalkmasıyla zaten yavaşlamış olan sol atriyal kan akımı iyice bozularak<br />

tromboemboli riskinde belirgin artış ortaya çıkar.<br />

Romatizmal kapak hastalıklarında gelişen AF’nin nonromatizmal AF’den farklı<br />

patofizyolojik nedenleri olduğu düşünülmektedir. Nonromatizmal AF’de atriyum<br />

büyüklüğü ve basıncı aritmiyi tetikleyen ana nedenler olarak kabul edilir. Buna göre sol<br />

atriyumu küçülten manevralar aritmiyi önlemede veya geri döndürmede etkili olabilir.<br />

Ancak MS’de sol atriyum boyutlarıyla AF arasında bir korelasyon görülse de, erken<br />

balon valvotominin, AF gelişmesini önlemediği bulunmuştur 11,12,13 .<br />

Bunun nedeni MS’li hastalarda gelişen AF’nin multifaktöryel olması olabilir. Devam<br />

eden kronik inflamasyon ve sol atriyal fibrozisin, sol atriyal boyutlar ve sol atriyal<br />

basınçlara ek olarak AF patogenezinde rol alması çok muhtemeldir. Yani MS’li bir<br />

hastada kapak lezyonuna bağlı olarak büyüyen sol atriyumun yanında hastalığın temel<br />

17


özelliği olan inflamasyonun atriyumda oluşturduğu fibrozis ve dejenerasyon da AF<br />

riskini arttırmada ek rol oynuyor olabilir.<br />

MS’de kronik inflamasyonun her hastada aynı düzeyde olmadığı ve bunun hs-CRP<br />

düzeyleri ile saptanabildiğine daha önce değinilmişti 11 . Hatta bu inflamasyonun derecesi<br />

balon valvotomi sonuçlarını etkileyecek derecede önemli olabilmekteydi. Klinik<br />

pratiğimizde belirgin olarak dilate sol atriyuma sahip ama sinüs ritminde olan ve bunun<br />

yanında AF’si kronikleşmiş ama sol atriyumu çok büyümemiş olan MS’li hastalar<br />

olduğunu görmekteyiz. Buradan bu hastalarda inflamasyonun AF gelişiminde sol atriyal<br />

dilatasyon kadar ve belki ondan daha fazla rol alabildiği düşünülebilinir.<br />

AF’nin patofizyolojisi ile ilgili bölümde de değinildiği gibi, artan düzeydeki inflamasyon<br />

atriyumlarda yapısal değişikliklere neden olabilirken aynı zamanda atriyal ektopilere ve<br />

buna bağlı olarak atriyal taşiaritmilere zemin hazırlayabilir.<br />

Histolojik çalışmalarda normal ve hasta atriyal lifler arasında yamalı fibrosis saptanmakta<br />

ve bunun atriyal refrakterlikteki nonhomojenitenin nedeni olduğu düşünülmektedir.<br />

Fibrosis ve yağlı değişim sinus nodunu da tutabilir. Tüm bunlar saptanması güç olan<br />

inflamatuvar sürece bir reaksiyonu gösteriyor olabilir. Atriyumlardaki bu değişiklikler<br />

AF gelişmesi için gerekli substratların ortaya çıkmasına yardımcı olacaktır.<br />

Bilinen başka bir klinik durum da sinüs ritminde olan MS’li hastalarda asemptomatik<br />

atriyal taşiaritmilerin olduğudur. Ramsdale ve ark. sinüs ritmindeki 63 hastayı 24 saatlik<br />

EKG kaydı ile incelemişler ve %55.6 hastada supraventriküler taşiaritmiye<br />

rastlamışlardır. % 39.7’sinde paroksismal atriyal taşikardi, %22.2’sinde atriyal<br />

fibrilasyon, %12.7’sinde multifokal atriyal taşikardi ve %5 hasta da atriyal flatter<br />

saptanmıştır. İlginç olan diğer bir nokta ise epizotların %95’inin tamamen asemptomatik<br />

olması ve %14’ü gibi yüksek bir oranda embolik olay gelişmesidir 15 .<br />

2.5 Atriyal fibrilasyon ve inflamasyon bağlantısı<br />

Atriyal fibrilasyon gelişiminde inflamasyonun da rol alabileceği fikri ilk kez kardiyak<br />

cerrahi geçiren hastaların gözlemleri sonucu ortaya çıkmıştır 16 . Bu hastalarda maksimal<br />

düzeyine 2’inci günde ulaşan CRP düzeyleri ile yine bu dönemdeki AF sıklığı arasında<br />

18


korelasyon saptanmıştır. Son zamanlardaki çalışmalar sonucunda idiyopatik ve hatta<br />

yapısal nedenlere bağlı AF’si olan hastalarda gözlenen yüksek CRP’nin aritminin altında<br />

yatan inflamatuvar mekanizmanın bir göstergesi olabileceği öne sürülmüştür. Persistan<br />

AF’si olan hastalarda paroksismal AF’lilere göre daha yüksek CRP seviyesi saptanırken<br />

(0,34 mg/dl’ye 0.18 mg/dl); bu iki gruptaki değerlerin kontrol grubuna göre daha yüksek<br />

olduğu görülmüştür (0.096 mg/dl) 17,18 Yine bu çalışmada CRP düzeyi ile AF’nin sinüs<br />

ritmine dönme yüzdesi arasında ilişki tespit edilmiştir. Son yıllardaki bir çalışmada<br />

kortikosteroid tedavi alan hastalarda azalan hs-CRP düzeylerinin rekürren atriyal<br />

fibrilasyon sıklığını da azaltabildiği gösterilmiştir 18 . Yine inflamasyon göstergeleri olan<br />

CRP ve IL-6 düzeyleri yüksek olan hastalarda daha sık olarak AF atağı geliştiği<br />

bildirilmiştir 20-21 .<br />

3. Çalışma protokolü<br />

3.1 Çalışmanın amacı<br />

Görüldüğü üzere özellikle paroksismal AF gelişimi hs-CRP dolayısıyla inflamasyon<br />

düzeyi arasında anlamlı bir ilişki mevcuttur.<br />

Inflamatuvar proseslerin rol oynadığı romatizmal MS’de de farklı düzeylerdeki kronik<br />

inflamasyon bu hastalarda farklı sıklıkta ve şekilde görülen atriyal taşiaritmilerden<br />

sorumlu olabilir.<br />

Bunlara dayanarak, sinus ritmindeki MS’li hastaların holter kayıtlarındaki atriyal<br />

taşiaritmiler ile bu hastaların hs-CRP düzeyleri, dolayısıyla devam eden düşük derecedeki<br />

kronik inflamasyon, arasında bir bağlantı olabileceği hipotezi öne sürülebilir.<br />

Eğer eş değer klinik özelliklere sahip MS’li hastalar arasında artan hs-CRP düzeyleri,<br />

atriyal taşiaritmi sıklığını bağımsız olarak öngörüyorsa, bu durum bu hastalardaki kronik<br />

inflamasyonun aritmiye olan etkisini gösterebilir.<br />

Bu hipotezi incelemek amacıyla hafif ve orta derecede romatizmal mitral stenozlu<br />

hastalarda kronik inflamasyonun bir göstergesi olan hs-CRP seviyelerinin ölçüldüğü ve<br />

19


unların hastaların 24 saatlik holter kayıtlarında saptanan atriyal taşiaritmiler ile ilişkisini<br />

gösteren bir çalışma plandı.<br />

3.2 Çalışmanın metodu<br />

Çalışmaya Dr. Siyami Ersek Göğüs Kalp Damar Cerrahisi Merkezi Kardiyoloji<br />

Polikliniğine ve Ekokardiyografi Laboratuarına başvuran hafif orta derecede mitral<br />

stenozu olan sinüs ritmindeki hastalar alındı. AF sıklığının 50 yaş üzerindeki hastalarda<br />

belirgin artış göstermesi nedeniyle sadece 50 yaş altı hastalar dahil edildi.<br />

Hastalardan ayrıntılı bir çarpıntı anamnezi alınarak ve EKO skoru da dahil olmak üzere<br />

ayrıntılı ekokardiyografik inceleme yapıldı. Çalışmada kullanılacak olan veri toplama ve<br />

hasta sorgulama şablonu ek 1’de görülmektedir. Daha sonra tam biyokimya, tiroid<br />

hormonları, sedimentasyon, hemogram ve hs-CRP tayini amacıyla kan alındı. Takiben<br />

hastalara aritmi polikliniğinde holter cihazı takılarak 24 saatlik ritim kayıtları alındı ve<br />

atriyal taşiaritmi varlığı araştırıldı. Holter takılması sırasında eğer daha önceden<br />

kullanılmakta olan antiaritmik bir ilaç varsa bu ilaç yarılanma ömrünün en az 4 katı süre<br />

önce bırakılmış olması öngörüldü.<br />

3.2.1 Çalışmaya dahil edilme kriterleri<br />

- sinüs ritminde olan hafif-orta derecede romatizmal mitral stenozu<br />

- < 50 yaş<br />

3.2.2 Çalışmaya alınmama kriterleri<br />

- AF etyolojisinde rol oynayabilecek mitral stenoz dışında majör kardiyak hastalık<br />

varlığı<br />

- Konjestif kalp yetersizliği<br />

20


- Valvular regurjitasyon ( > = 2+)<br />

- hafiften ileri aort stenozu<br />

- Koroner arter hastalığı, geçirilmiş miyokard infarktüsü, akut-kronik koroner<br />

sendromlar (yakın veya uzak geçmiş)<br />

- Hipertansiyon ya da hipertansiyon nedeniyle ilaç kullanıyor olmak<br />

- Hipertiroidi<br />

- Hipotiroidi<br />

- Başka bir nedene bağlı olduğu bilinen AF’si olanlar<br />

- Diyabetes mellitus<br />

- Obezite<br />

- CRP’yi yükseltebilecek akut/kronik inflamatuvar hastalıklar<br />

- Kollojen doku hastalıkları<br />

- Son 1 ay içinde geçirilmiş ateşli infeksiyonlar<br />

- Yüksek LDL düzeyi<br />

- Kronik obstrüktif akciğer hastalığı<br />

- Son 3 ay içinde herhangi bir cerrahi operasyon hikayesi olanlar<br />

21


4. Tanımlar<br />

Hastalar çalışmaya dahil edilirken mitral stenoz ve diğer kapak lezyonları açısından şu<br />

tanımlamaya uyulması öngörüldü:<br />

- Hafif orta romatizmal mitral stenoz: Geçirilmiş romatizmal ateş anamnezi olsun<br />

veya olmasın ekokardiyografik olarak romatizmal mitral stenoz tanısı alan hastalar.<br />

- Normal hemodinamik şartlar altında ortalama mitral kapak gradiyenti 1.5 cm 2 hafif; ortalama gradiyent 5-<br />

10 mmHg, kapak alanı 1-1.5 cm 2 orta MS olarak değerlendirildi<br />

- Maksimal ve ortalama gradiyent ile planimetrik yöntemle hesaplanan kapak<br />

alanı arasında uyumsuzluk olduğu durumda devamlılık denklemi ile de kapak alanı<br />

hesaplanarak hastalık ciddiyetini belirlemede kapak alanları ön planda tutuldu.<br />

- Diğer kapak lezyonları – mitral yetersizlik, aort yetersizliği ve stenozu, triküspit<br />

yetersizliği ve stenozu ve pulmoner yetersizlik ve stenoz – hafif olduğu sürece hastalar<br />

çalışmaya dahil edildi. Yetersizlikler renkli doppler ile regürjitan akım alanının görsel<br />

değerlendirilmesi ile tanımlandı.<br />

- Mitral kapak EKO skoru için Wilkins skorlama sistemi kullanıldı.<br />

- Atriyal taşiaritmi: 24 saatlik holter kaydında görülen her tür en az 4 vuruluk<br />

supraventriküler run, unifokal ya da multifokal atriyal taşikardi, flatter atağı, paroksimal<br />

ya da persistan atriyal fibrilasyon atağı, tüm bu ataklar spontan sonlansın ya da<br />

sonlanmasın taşiaritmi olarak kabul edildi.<br />

22


5. Metotlar<br />

5.1 Hastalar<br />

Araştırma kesitsel bir çalışma şeklinde dizayn edilmiş olup hasta seçimi rastlantısal<br />

şekilde hastanemiz ekokardiyografi laboratuarına başvuran hastalar arasından yapıldı.<br />

İncelemelerde hastanemiz laboratuarındaki General Electric Vivid 7, General Electric<br />

Vivid 3 (General Electric Company, Connecticut, USA) ve Hewlett-Packard System 5<br />

(Hewlatt-Packard Company, California, USA) cihazları kullanıldı (2.5 MHz transduser<br />

ile). Ekokardiyografik incelemeler çalışmadan habersiz doktorlar tarafından yapılmış<br />

olup günlük raporlar incelenerek Eylül 2005-Mart 2006 tarihleri arasında başvuran 178<br />

hastanın dahil edilme ve dışlanma kriterleri göz önünde bulundurulmak suretiyle uygun<br />

olan ardışık 50 hasta araştırmaya alındı. Tanımlamalara uygun olmayacak şekilde<br />

eksiklikleri bulunan hasta raporları incelemeler GE Vivid 3 cihazında tekrarlanarak (Dr.<br />

EÜ ve Dr BG tarafından) tamamlandı.<br />

Gerekli laboratuar incelemelerde de çalışmaya uygun oldukları saptanan bu 50 hastanın<br />

hepsine 24 saatlik EKG izlemi için ELA medikal tarafından üretilen 5 elektrodlu olup 3<br />

kanal üzerinden EKG kaydı yapabilen Spiderview holter cihazı (Sorin Group Company,<br />

ELA medical, Milan, İtalya) takıldı. Hastalar 24 saatlik kayıt sırasında normal günlük<br />

aktivitelerini devam ettirmeleri ve özellikle çarpıntı ve benzeri şikayetlerini kayıt etmeleri<br />

konusunda uyarıldı. Hastalardan aynı esnada rutin biyokimyasal testler ve hs-CRP<br />

ölçümü için venöz kan alınarak laboratuar gönderildi. Hastaların klinik detayları tablo<br />

1’de gösterilmektedir.<br />

Tablo 1: Tüm hastaların klinik özellikleri<br />

Toplam hasta sayısı 50<br />

Kadın 45 (%90)<br />

Erkek 5 (%10)<br />

Yaş dağılımı – yıl (ortalama±SD; minimum-maksimum/değer aralığı) 38±6; 25-50/50<br />

Hafif mitral stenoz 31 (%62)<br />

Orta mitral stenoz 19 (%38)<br />

Mitral valvuloplasti 14 (%28)<br />

Açık/kapalı komissürotomi 9 (%18)<br />

Geçirilmiş paroksismal atriyal taşiaritmi hikayesi 1 (%2)<br />

23


Geçirilmiş kardiyoversiyon hikayesi 1 (%2)<br />

Geçirilmiş sistemik emboli hikayesi 2 (%4)<br />

Atipik çarpıntı şikayeti mevcut 27 (%54)<br />

Dispne NHYA-I 32 (%64)<br />

Dispne NYHA-II 18 (%36)<br />

Çalışma anında ilaç kullanımı<br />

Hiç ilaç kullanmamış 8 (%8)<br />

Beta bloker 21 (%42)<br />

Kalsiyum kanal blokeri 6 (%12)<br />

Digoksin 4 (%8)<br />

ACE-inhibitörü 9 (%18)<br />

Amiodarone 1 (%2)<br />

Diüretik 16 (%32)<br />

ASA 25 (%50)<br />

Warfarin 4 (%8)<br />

Profilaksi amaçlı penisilin kullanıyor 19 (%38)<br />

Hiç penisilin kullanmamış 20 (%40)<br />

5.2 Ambulatuvar EKG ve hs-CRP incelemeleri<br />

5.2.1 Ambulatuvar EKG kayıtlarının incelenmesi<br />

Hastaların 24 saatlik EKG kayıtları üç kanallı SyneScope adlı holter yazılım programı<br />

(SyneScope, Sorin Group, ELA Medical, Milan, İtalya) programı ile incelendi. İnceleme<br />

öncelikle ana araştırmacı kardiyolog (Dr. EÜ) tarafından yapıldı; ancak saptanan tüm<br />

aritmilerde bağımsız olarak ikinci bir kardiyolog görüşü alındı (Dr. BG). Bu iki<br />

araştırmacının itilafta kalması durumunda üçüncü kardiyolog (Dr. İCE) görüşüne<br />

başvuruldu.<br />

Taşiaritmiler sınıflandırılırken şu tanımlamalar göz önünde tutuldu:<br />

1. Paroksismal atriyal fibrilasyon (PxAF): ani başlayan taşikardi; birlikte fibrilasyon<br />

dalgaları görülmesi ya da ayırt edilebilen P dalgalarının olmaması ve tamamen<br />

düzensiz ventriküler yanıt varlığı<br />

2. Paroksismal atriyal taşikardi (PxAT): ani başlangıçlı düzenli taşikardi atağı; > 100<br />

vuru/dk ve sabit morfolojide P’ dalgalarını izleyen ardışık en az 3 QRS kompleksi<br />

varlığı<br />

24


3. Paroksismal multifokal atriyal taşikardi (MAT): ani başlangıçlı ve düzenli ya da<br />

minimal düzensiz taşikardi; > 100 vuru/dk ve değişken morfolojide P’ dalgalarını<br />

izleyen en az 3 QRS kompleksi varlığı<br />

4. Paroksismal atriyal flatter (PxAFlu): ani başlangıçlı taşikardi; ortalama 250-300<br />

vuru/dk hızında düzenli, inferior derivasyonlarda tipik testere dişi şeklindeki<br />

flatter dalgaları varlığı<br />

Tüm taşiaritmilerin süresi ve ventriküler yanıtlar (ventriküler hız) dikkatli şekilde ölçülüp<br />

kaydedildi.<br />

5.2.2 hs-CRP düzeylerinin ölçümü<br />

Holter cihazlarının bağlanması sırasında alınan venöz kan örnekleri alımı takiben 15-30<br />

dk arasında santrifüje edilerek ardından – 20 C soğuklukta muhafaza edildi. Tüm hasta<br />

örnekleri alındıktan sonra serumlar GenLab laboratuarında (GenLab Laboratuar<br />

Hizmetleri A.Ş., İstanbul, Türkiye) Immundiagnostik marka hs-CRP kitleri<br />

(Immundiagnostik AG, Bensheim, Almanya) kullanılarak ELISA yöntemi ile incelendi.<br />

5.3 İstatistiksel analizler<br />

İstatistiksel analizler Windows için SPSS (versiyon 13) adlı istatistik yazılımı ile yapıldı.<br />

Grupların normal dağılıma uygunluğu Shapiro-Wilks testi ile araştırıldı. Normal dağılım<br />

gösteren sayısal değişkenler arasındaki fark bağımsız Student t testi ile, normal dağılıma<br />

uymayan sayısal değişkenler arasındaki fark ise Mann Whitney U testi ile analiz edildi.<br />

Ordinal ve nominal özellikteki değişkenlerin oluşturduğu gruplar arasındaki fark ki-kare<br />

testi ile incelendi. Ayrıca normal dağılım özellikleri göstermeyen gruplarda iki-değişkenli<br />

korelasyon analizi için Spearman yöntemi ve değişkenlerin bağımsız etkilerini göstermek<br />

için sayısal ve nonparametrik gruplar bir arada olduğu için lojistik regresyon analizi<br />

kullanıldı. Kesitsel bir çalışma olduğu için uygun durumlarda risk etkenleri için odds<br />

oranı gösterildi. hs-CRP için eşik değer tespiti “receiver operating characteristic” (ROC)<br />

25


eğrisi ile yapıldı. Tüm sonuçlar için p


5.4 Sonuçlar<br />

5.4.1 Ambulatuvar EKG izlemleri<br />

Ambulatuvar EKG kayıtlarının incelenmesi sonucunda hastaların 22’sinde (%44)<br />

tanımlara uyan en az bir ya da daha fazla atriyal taşiaritmi saptandı (Şekil 1A ve B).<br />

Tablo 2’de ise bu taşiaritmi epizodları detay olarak incelenmiştir. Bu taşiaritmi<br />

ataklarının %96’sının tamamen asemptomatik olduğu gözlendi; yani taşiaritmileri<br />

gösterilen hastaların %96’sı holter cihazını teslim ederken sorgulandıklarında hiç bir<br />

çarpıntı atağı tariflemediler. Yine tüm bu atakların tamamının süreksiz (non-sustained)<br />

olduğu izlendi. Gözlenen taşiaritmiler şu şekilde özetlenebilir:<br />

1. Supraventriküler (SV) prematüre atımlar, SV-ikili vurular ve SV-üçlü vurular: 39<br />

hastada (%78) izole, 33 (%66) hastada ikili ve 1 (%2) hastada üçlü SV erken atım<br />

gözlendi. İzole vuruların maksimal 14893 adet/gün’e kadar ulaşabildiği;<br />

genellikle multifokal eğilimi taşıdıkları ve gün içine homojen olarak yayıldıkları<br />

izlendi.<br />

2. Paroksismal atriyal taşikardi: 10 (%20) hastada toplam 33 adet PxAT atağı<br />

gözlendi. Bu epizotların ortalama süreleri 1.2 ila 29 sn (ortalama 15.8±9.5 sn)<br />

arasında ve ventrikül hızları 117/dk ila 178/dk (ortalama 144±16/dk) olarak<br />

saptandı.<br />

3. Paroksismal multifokal atriyal taşikardi: 2 (%4) hastada toplam 3 adet MAT atağı<br />

gözlendi. Bu epizotların ortalama süreleri 2.0 ila 6.8 sn (ortalama 3.9±2.5 sn)<br />

arasında ve ventrikül hızları 130/dk ila 150/dk (ortalama 139±10/dk) olarak<br />

saptandı.<br />

4. Paroksismal atriyal fibrilasyon: 14 (%28) hastada toplam 63 adet PxAF atağı<br />

gözlendi. Bu epizotların ortalama süreleri 1.0 ila 30.0 sn (ortalama 9.8±7.4 sn)<br />

arasında ve ventrikül hızları 110/dk ila 198/dk (ortalama 145±19/dk) olarak<br />

saptandı.<br />

27


5. Paroksismal atriyal flatter: 1 (%2) hastada toplam 1 adet 12 sn süren kalp hızının<br />

Hasta<br />

sayısı<br />

167/dk olduğu PxAFlu atağı gözlendi.<br />

6. Ventiküler erken vuru (VEV), ikili VEV ve üçlü VEV(=V-Run): 38 hastada<br />

(%66) izole, 3 hastada (%6) ikili VEV ve 2 hastada da 8 ve 12 vurudan oluşan V-<br />

Run şeklinde ataklar izlenmiştir.<br />

7. Toplam 100 taşiaritmi epizodunun %63’ü PxAF, %33’ü PxAT, %3’ü MAT ve<br />

30<br />

25<br />

2<br />

15<br />

10<br />

5<br />

0<br />

%1’i PxAFlu olarak kaydedildi. Taşiaritmisi olan hastaların sadece 5’inde<br />

(taşiaritmili gurubun % 22’si) iki farklı taşiaritmi saptandı. Bunlar 4 hastada<br />

PxAF+PxAT, bir hastada ise PxAflu+PxAT şeklindeydi.<br />

__<br />

ATA yok<br />

ATA var<br />

Şekil 1A: Atriyal taşiaritmi (ATA) sıklığı<br />

28


Şekil 1B: Taşiaritmi tiplerinin genel dağılımı<br />

__<br />

PxAF %63<br />

PxAT %33<br />

MAT %3<br />

PxAFlu %1<br />

29


Tablo 2: Taşiaritmi gözlenen hastaların genel özellikleri: 4, 5, 6 ve 7’inci sütunlarda sırasıyla sütunun belirttiği epizodunun sayısı;<br />

maksimal ventrikül hızı ve en uzun epizodun süresi yer almaktadır. SVE: serebrovasküler emboli; BVP: balon valvuloplasti; MKT:<br />

mitral kommissürotomi<br />

HASTA YAŞ CİNS<br />

MS<br />

DERECESİ<br />

PxAF PxAT PxAFLU MAT DİĞER<br />

1 41 K H 5; 198/dk; 20 sn 8; 128/dk; 26 sn - - SVO+BVP<br />

2 48 K O - 1; 131/dk, 1.9 sn - - MKT<br />

3 39 K H 1; 144/dk; 4.0 sn - - - -<br />

4 47 K H - 1; 157/dk; 12 sn - - -<br />

5 40 K O 3; 150/dk, 1.8 sn - - - -<br />

6 43 K H - - - 1; 150/dk, 2.0 sn MKT<br />

7 36 K H 21; 158/dk, 15 sn - - - -<br />

8 37 K H - 1; 138/dk, 1.6 sn - - -<br />

9 38 K O 1; 198/dk; 1.9 sn 1; 166/dk; 7.6 sn - - MKT<br />

10 45 K H 4; 160/dk, 3.2 sn - - - MKT<br />

11 42 K H 7; 188/dk, 27 sn 5; 156/dk; 29 sn - - BVP<br />

12 38 E H 9; 176/dk; 20 sn 9; 175/dk; 29 sn - - SVO<br />

13 43 K H - 1; 145/dk; 28 sn 1; 167/dk; 12 sn - BVP<br />

14 32 E O - 5; 152/dk; 2.1 sn - - BVP<br />

TABLO 2: (devam)<br />

30


HASTA YAŞ CİNS<br />

MS<br />

DERECESİ<br />

PxAF PxAT PxAFLU MAT DİĞER<br />

15 38 K H 1; 178/dk; 30.0 sn - - - BVP<br />

16 34 K O 1; 138/dk; 2.5 sn - - - MKT<br />

17 42 K O - 1; 163/dk; 5.6 sn - - -<br />

18 49 K H 3; 138/dk; 8.0 sn - - - BVP<br />

19 40 E O - - - 2; 138/dk; 6.8 sn BVP<br />

20 47 K O 1; 158/dk; 1.2 sn - - - BVP<br />

21 34 K O 1; 130/dk, 8.0 sn - - -<br />

BVP+AF<br />

hikayesi<br />

22 41 K H 5; 130/dk; 18.0 sn - - - BVP<br />

31


5.4.2 Hastaların klinik özellikleri<br />

5.4.2.1 Hastaların genel klinik ve biyokimyasal özellikleri<br />

Çalışmaya alınan tüm hastalar hs-CRP düzeyleri ve atriyal taşiaritmi sıklığını<br />

arttırabilecek klinik hastalıklar açısından sorgulandı ve ilgili biyokimyasal ve hematolojik<br />

analizler yapıldı. Hastaların hiçbiri hipertansiyon, koroner arter hastalığı ve tiroid bezi<br />

bozukluğu semptomları ve hikayesi tanımlamadı. Semptomatik koroner arter<br />

hastalığından şüphelenilen 3 erkek hastaya uygulanan egzersiz EKG testi ile de koroner<br />

arter hastalığı ekarte edildi. Hastalar aktif infeksiyonlar ve gizli infeksiyon kaynakları<br />

(örneğin diş apsesi), kronik inflamatuvar hastalıklar, kollojen doku hastalıkları açısından<br />

sorgulandı ve bu klinik durumlar ekarte edildi. Tüm hastaların laboratuar sonuçları<br />

tiroid fonksiyon testleri de dahil olmak üzere normal sınırlar içinde saptandı. İncelenen<br />

parametreler tablo 3’te verilmiştir.<br />

Tablo 3: İncelenen laboratuar parametreleri: sonuçlar tüm hastalarda normal<br />

sınırlarda saptanmıştır.<br />

WBC Kan şekeri Total protein<br />

Hemotokrit ALT Albümin<br />

Hemoglobin AST Total bilirubin<br />

Sedimantasyon Serbest T4 Üre<br />

Sodyum Serbest T3 Kreatinin<br />

Potasyum Total T4 Total kolesterol<br />

Klor TSH HDL<br />

Kalsiyum LDH Trigliserit<br />

Magnezyum GGT LDL<br />

32


5.4.2.2 Hastaların mitral stenoz açısından klinik özellikleri<br />

Çalışmamıza sadece hafif ve orta derecede mitral stenoz hastaları alınmıştır.<br />

Ekokardiyografik incelemede hafiften daha ileri mitral yetersizliği, aort yetersizliği,<br />

triküspit yetersizliği, pulmoner yetersizliği, sol atriyumda orta ve ileri düzeyde genişleme,<br />

ileri düzeyde pulmoner hipertansiyon ve her derecede aort stenozu ve triküspit stenozu ve<br />

pulmoner stenoz ve ASD, VSD gibi şanta neden olan lezyonları olan hastalar çalışmaya<br />

dahil edilmemiştir. Hastaların genel klinik özellikleri tablo 1’de verilmişti. Bu tablodan<br />

alınan bazı değerlere hastaların ekokardiyografik incelemeleri de detaylı olarak eklenerek<br />

tüm hastaların karakteristiklerinin sergilendiği tablo 4 oluşturulmuştur. Hasta<br />

popülasyonunun %90’ının kadınlardan oluşması romatizmal mitral stenozun kadın<br />

cinsiyette belirgin olarak fazla görülmesi ile uyumludur. Hastaların çoğunluğu, 31 hasta<br />

(%62), hafif mitral stenoza sahip olup hemen hepsinde hafif derecede triküspit<br />

regürjitasyonu saptandı. Sol atriyum için parasternal uzun eksen kesitte anteroposterior;<br />

sağ ve sol atriyumlar için apikal dört boşluk kesitte apikobazal ve mediyolateral çaplar<br />

birkaç hastada artmış olmakla birlikte ortalamalara bakıldığında değerlerin normal<br />

sınırlarda olduğu gözlendi. Hastaların tahmini pulmoner arter basıncı ortalamaları da<br />

hafif pulmoner hipertansiyonu yansıtmaktaydı. Toplam 23 hastaya daha önceden mitral<br />

darlığını azaltmak amacıyla perkütan balon valvuloplasti (14 hasta, % 28) ve açık/kapalı<br />

cerrahi kommissürotomi (9 hasta, %18) uygulandığı saptandı. Hastaların çoğunluğu (32<br />

hasta, %64) asemptomatik olup New York Kalp Cemiyeti fonksiyonel kapasite<br />

sınıflamasına göre Sınıf I’de yer almaktadır.<br />

33


Tablo 4: Hastaların ekokardiyografik ve klinik karakteristikleri (*= ortalama±SD;<br />

minimum-maksimum/değer aralığı)<br />

Toplam hasta sayısı 50<br />

Kadın 45 %90<br />

Erkek 5 %10<br />

Yaş dağılımı – yıl * 38±5.9; 25-50/50<br />

Maksimal kapak gradiyenti - mmHg * 14.2±5.2; 7-30/23<br />

Ortalama kapak gradiyenti – mmHg * 5.7±2.6; 2-10/12<br />

Mitral kapak alanı planimetrik – cm 2 1.60±0.31;1.1-2.5/1.4<br />

Mitral kapak alanı PHT yöntemi – cm 2 1.61±0.31; 1.0-2.7/1.7<br />

Hafif mitral stenoz – hasta 31 (%62)<br />

Orta mitral stenoz – hasta 19 (%38)<br />

Mitral kapak EKO skoru * 7±1; 4-10/6<br />

Sol atriyum anteroposterior çapı (LAAP) – mm * 40±6; 30-58/28<br />

Sol atriyum mediyolateral çapı (LAML) – mm * 45±9; 30-85/55<br />

Sol atriyum apikobazal çapı (LAAB) – mm * 53±8; 39-72/33<br />

Sağ atriyum apikobazal çapı (RAAB) – mm * 44±6; 30-56/26<br />

Sağ atriyum mediyolateral çapı (RAML) – mm* 39±5; 29-49/20<br />

Hafif mitral yetersizlik – hasta 34 (%68)<br />

Hafif triküspit yetersizliği – hasta 29 (%58)<br />

Hafif aort yetersizliği – hasta 49 (%98)<br />

Tahmini pulmoner arter basıncı – mmHg * 32±8; 20-50/30<br />

Mitral valvuloplasti hikayesi 14 (%28)<br />

Açık/kapalı komissürotomi hikayesi 9 (%18)<br />

Dispne NHYA-I 32 (%64)<br />

Dispne NYHA-II 18 (%36)<br />

5.4.3 Atriyal taşiaritmi görülen ve görülmeyen hasta gruplarının klinik<br />

özelliklerinin karşılaştırılması<br />

Paroksismal atriyal taşiaritmilerin gözlendiği taşiaritmili hasta grubunun klinik<br />

özelliklerini, 24 saatlik holter kayıtlarında taşiaritmi epizoduna rastlanmayan hasta<br />

grubunun özellikleri ile karşılaştırdık (Tablo 5A ve B). Her iki grubun klinik özellikleri,<br />

yaş, mitral kapak alanı, mitral kapak maksimal ve ortalama gradiyentleri, mitral kapak<br />

eko skoru, ekokardiyografide saptanan sol ve sağ atriyum çapları, daha önceden<br />

34


açık/kapalı kommissürotomi veya balon valvuloplasti, beta bloker, ACE-İ, digoksin,<br />

kalsiyum kanal blokeri, hastanın semptomatik durumu, çarpıntı anamnezi verip<br />

vermemesi, tahmini pulmoner arter basıncı açısından değerlendirildi. Tablo 5’te de<br />

görüleceği gibi değişkenlerin normal dağılıma uygunlukları kontrol edildikten sonra iki<br />

bağımsız grup için Student t testi ile yapılan istatistik analiz sonucunda p değerleri<br />

anlamsız bulundu. Dolayısıyla iki grup klinik özellikler açısından birbirine<br />

benzemektedir. Tablo 5B’de aynı gruplardaki nonparametrik değişkenler ki-kare testi ile<br />

karşılaştırıldı ve mitral kapak girişimi ve beta bloker kullanımı taşiaritmisi olan grupta<br />

anlamlı olarak daha sık saptandı. İstatistik hesaplar açısından belirtilmesi gereken nokta<br />

ise grupların maksimal kapak gradiyentleri ve LAML çapları normal dağılım özelliği<br />

göstermedikleri için bu iki bağımlı değişken Mann Whitney U testi ile karşılaştırıldığıdır.<br />

Tablo 5A: Taşiaritmisi olan ve olmayan grupların karşılaştırması<br />

(*=Mann Whitney U testi; diğerlerine bağımsız Student t testi uygulandı) MKG=mitral<br />

kapak gradiyenti; MKA= mitral kapak alanı; SEM= ortalamanın standart hatası<br />

Taşiaritmi- SEM Taşiaritmi + SEM p değeri<br />

Yaş (yıl) 37.6±6.5 ±1.2 40.6±4.7 ±1.0 0.07<br />

Maksimal MKG (mmHg)* 14±5 ±1.1 13±4 ±1.0 0.54<br />

Ortalama MKG (mmHg) 5.8±2.6 ±0.48 5.7±2.8 ±0.59 0.62<br />

MKA-planimetrik (cm 2 ) 1.63±0.35 ±0.07 1.57±0.24 ±0.05 0.52<br />

MKA-PHT(cm 2 ) 1.63±0.37 ±0.07 1.60±0.21 ±0.05 0.72<br />

EKO skoru 7±1 ±0.2 8±1 ±0.3 0.13<br />

LAAP (cm) 39±6 ±1.4 42±6 ±1.3 0.12<br />

LAML (cm)* 44±10 ±2.0 45±8 ±1.0 0.45<br />

LAAB (cm) 53±9 ±1.7 53±7 ±1.5 0.93<br />

RAAB (cm) 43±6 ±1.1 45±5 ±1.1 0.24<br />

RAML (cm) 38±4 0.9 39±5 1.1 0.37<br />

TPAB (mmHg) 32±7 1.4 32±8 1.7 0.80<br />

35


Tablo 5B: Taşiaritmisi olan ve olmayan grupların karşılaştırması<br />

Atriyal taşiaritmi – (n=28) Atiyal taşiaritmi + (n=22) p<br />

Mitral kapak girişimi + %28 %68 0.005<br />

Beta-bloker kullanımı + %21 %68 0.001<br />

Kalsiyum kanal blokeri+ %14 %9 0.575<br />

Digoksin kullanımı + %3.6 %13.6 0.193<br />

Penisilin kullanımı + %53 %68 0.295<br />

ACEİ kullanımı + %17 %18 0.976<br />

Diüretik kullanımı + %25 %40 0.231<br />

ASA kullanımı + %39 %63 0.087<br />

Çarpıntı hissi + %53 %54 0.945<br />

NHYA II %42 %27 0.254<br />

20<br />

Hast<br />

a<br />

sayısı<br />

15<br />

10<br />

5<br />

0<br />

yok<br />

var<br />

Şekil 2A: Atriyal taşiaritmi olan ve olmayan gruplarda<br />

mitral kapak girişimi varlığı<br />

Mitral kapağa<br />

girişim hikayesi<br />

--Yok<br />

--Var<br />

36


Hast<br />

a<br />

sayısı<br />

25<br />

20<br />

15<br />

10<br />

5<br />

0<br />

yok<br />

5.4.3.1 Atriyal taşiaritmi görülen ve görülmeyen gruplardaki hs-CRP düzeyleri<br />

Bir önceki paragrafta görüldüğü üzere diğer klinik özellikleri açısından istatistiksel olarak<br />

anlamlı fark gözlenmeyen taşiaritmisi olan ve olmayan bu iki grupta ELISA metodu ile<br />

ölçülen hs-CRP düzeyleri karşılaştırıldı. hs-CRP düzeyleri mg/L olarak alındı. Öncelikle<br />

normal olasılık ve dentrended normal olasılık grafikleri çizilerek ve aynı zamanda<br />

Shapiro-Wilks testleri ile hs-CRP değerlerinin normal dağılım gösterip göstermedikleri<br />

saptandı (Shapiro-Wilks analizine göre her iki grup için normal dağılıma uygunluk<br />

arasında fark yoktur hipotezi (H0-hipotezi) anlamlı şekilde reddedilmiştir; p= 0.001 ve<br />

p=0.017) Tablo 6’da ve Şekil 3A-B-C-D atriyal taşiaritmi gözlenen ve gözlenmeyen<br />

gruplardaki hs-CRP düzeylerinin tanımlayıcı istatistikleri verilmektedir. Normal dağılım<br />

özellikleri saptanmaması üzerine her iki grup arasında nonparametrik test olan Mann-<br />

var<br />

Şekil 2B: Atriyal taşiaritmisi olan ve olmayan hastalarda<br />

beta bloker kullanımının dağılım grafiği<br />

Beta-bloker<br />

Kullanımı<br />

-- Hayır<br />

-- Evet<br />

37


Whitney U testi ile yapılan istatistiksel analizde atriyal taşiaritmi görülen grupta hs-CRP<br />

düzeylerinin anlamlı olarak (p


6<br />

5<br />

4<br />

Sıklı<br />

k<br />

3<br />

2<br />

1<br />

0<br />

0,00<br />

2,00<br />

4,00<br />

hs-CRP düzeyi (mg/dl)<br />

Şekil 3B: Atriyal taşiaritmi gözlenen grupta hs-CRP değerlerinin dağılımı<br />

6,00<br />

8,00<br />

Ortalama = 4.20<br />

SD = 2.57<br />

N = 22<br />

39


Nor<br />

mal<br />

den<br />

sap<br />

mal<br />

ar<br />

1,5<br />

1,0<br />

0,5<br />

0,0<br />

-0,5<br />

0<br />

Atriyal taşiaritmi gözlenmeyen grup<br />

2<br />

Gözlenen hs-CRP değerleri<br />

4<br />

Şekil 3C: Atriyal taşiaritmi gözlenmeyen grupta hs-CRP için –detrended- normal<br />

olasılık grafiği<br />

0,<br />

Nor<br />

mal<br />

den<br />

sap<br />

mal<br />

ar<br />

0,<br />

0,<br />

0,<br />

-0,<br />

2<br />

-0,<br />

4<br />

-0,<br />

6<br />

0<br />

2<br />

4<br />

Gözlenen hs-CRP değerleri<br />

6<br />

Şekil 3D: Atriyal taşiaritmi gözlenen grupta hs-CRP için –detrended- normal<br />

olasılık grafiği<br />

6<br />

8<br />

8<br />

1<br />

40


hs-<br />

CRP<br />

(mg/<br />

dl)<br />

8,0<br />

6,0<br />

4,0<br />

2,0<br />

0,0<br />

Şekil 4: Atriyal taşiaritmi gözlenen ve gözlenmeyen iki grupta hs-CRP düzeylerinin<br />

karşılaştırılması<br />

5.4.3.2 hs-CRP ile atriyal taşiaritmiler arasında korelasyon<br />

hs-CRP düzeyleri atriyal taşiaritmi gözlenen grupta anlamlı derecede yüksek çıktığı için<br />

Spearman testi ile iki grup arasında yapılan bağıntı analizinde orta düzeyde pozitif ilişki<br />

saptanmıştır (r= 0.461, p


5.4.3.3 hs-CRP ve atriyal aritmi etyolojisinde birlikte rol oynayabilecek bazı<br />

faktörlerin etkilerinin birbirinden bağımsız analizi<br />

Bu amaçla her iki gruptaki hs-CRP, yaş, mitral kapak alanı, ortalama gradiyent ve<br />

geçirilmiş mitral kapak girişimi değişkenleri lojistik regresyon analizi ile incelendi. Buna<br />

göre hs-CRP ve daha önceden mitral kapak için perkütan ya da cerrahi girişim atriyal<br />

taşiaritmi gelişiminde bağımsız şekilde rol almaktadır. Tabloda da görüleceği gibi hs-<br />

CRP’nin yüksekliği atriyal taşiaritmi riskini 1.647 kat, girişim öyküsü ise 9.022 kat<br />

arttırmaktadır ve bu değerler istatistiksel olarak anlamlıdır; p=0.003 ve p=0.009 (Tablo<br />

7).<br />

Tablo 7: Atriyal taşiaritmi gelişimi üzerinde etkili olabilecek parametrelerin lineer<br />

regresyon analizi ile bağımsız etkilerinin saptanması<br />

p Exp (B)<br />

%95 Güven limiti<br />

Alt sınır Üst sınır<br />

hs-CRP 0,003 1,647 1,185 2,289<br />

Yaş 0,239 1,085 0,947 1,243<br />

MVA<br />

Planimetrik<br />

0,130 0,028 0,001 2,881<br />

Ortalama<br />

0,183 0,729 0,458 1,160<br />

MKG<br />

Girişim<br />

öyküsü+<br />

0,009 9,022 1,731 47,037<br />

5.4.4 hs-CRP için atriyal taşiaritmiyi göstermede kullanılabilecek eşik değerin<br />

hesaplanması<br />

ROC eğrisi ile yapılan analizde hs-CRP’nin 2.8 mg/L olduğu düzey eşik değer olarak<br />

saptandı. Bu kez hastalar hs-CRP düzeylerinin 2.8 mg/L’den küçük ve 2.8 mg/L ve<br />

üzerinde olmasına göre gruplandırıldı ve tüm klinik ve ekokardiyografik parametreler ve<br />

atriyal taşiaritmi sıklığına göre incelendi (Şekil 5). Bu durumda sol atriyum apikobazal<br />

42


çapında hs-CRP’si


Tablo 8A: hs-CRP’nin eşik değer 2.8 mg/L’nin altında ve üstünde olmasına göre<br />

yapılan gruplandırma: RAML ve LAAB çaplarda anlamlı fark bulunmuştur.<br />

(*= Bu değişkenlerin ortalamaları Mann Whitney U testi ile karşılaştırılmıştır;<br />

MKG=mitral kapak gradiyenti; MKA= mitral kapak alanı).<br />

hs-CRP


Tablo 8B: hs-CRP’nin eşik değer 2.8 mg/L’nin üzerinde saptandığı grup:<br />

atriyal taşiaritmi anlamlı olarak daha fazla gözlenmektedir.<br />

hs-CRP


6. Tartışma<br />

Romatizmal mitral stenozlu hastalarda AF ve atriyal flatter sık gözüken taşiaritmiler olup<br />

bu hastalara genellikle sinüs ritmindeki hastalara göre daha agresif bir tedavi uygulanır,<br />

örneğin daha sık olarak antikoagülan başlanması ve daha erken dönemde mitral kapak<br />

girişimi gibi. Aslında sinüs ritminde olan hastalar da semptomatik olsun olmasın gün<br />

içinde sık taşiaritmik epizotlar yaşamaktadırlar. Nitekim incelediğimiz hafif orta mitral<br />

stenozlu 50 hastanın %44’ünde atriyal fibrilasyon başta olmak üzere değişik sıklık ve<br />

sürelerde atriyal taşiaritmi atakları saptanmıştır. Bu oran Ramsdale ve ark. 63 hastayı<br />

inceledikleri çalışmadaki orandan (%55) biraz daha az olmakla beraber yine de klinikte<br />

önemli sayıda hastayı ilgilendirmektedir 15 .<br />

Çalışmamızın en önemli sonucu atriyal fibrilasyon ve diğer taşiaritmilerin gözlendiği<br />

hasta grubunda hs-CRP ile ölçülen inflamasyon düzeyinin anlamlı olarak yüksek<br />

saptanmasıdır. Romatizmal mitral stenoz kronik bir hastalık olmakla beraber hala tam<br />

olarak ortaya konulamayan durum, ilk atakla birlikte başlayan inflamasyonun sonraki<br />

dönemde de devam edip etmediğidir. Son yıllarda hs-CRP ile yapılan çalışmalar<br />

romatizmal kapak hastalığı olan bireylerde CRP düzeylerinin normal popülasyona göre<br />

daha yüksek olduğunu ve bu hastalarda düşük düzeydeki inflamasyonun devam ettiğini<br />

işaret etmektedir 12,14,22 . Romatizmal kapak hastalığını başlatan romatizmal ateş<br />

epizodunun sadece kardiyak kapakları tutmadığını, endokard, miyokard ve perikardı da<br />

içeren bir pankardit yaptığını bilmekteyiz 10 . Bu bağlamda kronik inflamasyonun uzun<br />

dönemde sadece mitral kapak ve diğer kapaklarda değil atriyum miyokardında da etkili<br />

olabileceği yadsınamaz. Bu inflamasyonun bir göstergesi olan CRP’nin kompleman<br />

sisteminin klasik yolunun majör aktivatörü olduğu bilinmekte olup aynı zamanda uzun<br />

zincirli asil-karnitin ve lisofosfotidilkolin oluşumuna yol açarak buna bağlı hücre<br />

membranı disfonksiyonuna ve inflamatuvar lenfosit infiltrasyonuna neden olduğu atriyal<br />

biyopsilerde gösterilmiştir 23,24,25,26 . Dernellis ve ark. çok güzel şekilde açıkladıkları gibi<br />

kalsiyum iyonları varlığında CRP spesifik olarak fosfotidilkoline ve özellikle<br />

lipofosfotidilkolin bağlanmaktadır. İnflamasyon görülen miyokardda CRP’nin en önemli<br />

ligandının hücre membranı olduğu ve fosfotidilkolinden üretilen uzun zincirli acil-<br />

46


karnitinlerin ve lisofosfotidilkolinlerin sarkolemmal veziküllerde sodyum ve kalsiyum<br />

değişimini inhibe ederek aritmi oluşumuna neden olacak şekilde membran<br />

disfonksiyonuna yol açtığı düşünülmektedir 27,28,29 . Bunlarla birlikte inflamatuvar<br />

hücrelerin yol açtığı romatizmal miyokardit de atriyumlarda fibrozise ve<br />

disorganizasyona ve farklı ileti hızları ve non-uniform refrakter periyotlara neden<br />

olmaktadır. Tüm bunların sonucunda otomatisiteye ya da reentriye bağlı bir odaktan<br />

kaynaklanan atriyal erken (prematür) bir aktivite atriyumu hassas (vulnerable) bir<br />

dönemde yakalayarak atriyal taşikardi – flatter ve fibrilasyona neden olabilmektedir 30 . Bu<br />

hipotezi destekler şekilde taşiaritmi görülen hastalarımızın hepsinde çok sayıda<br />

supraventriküler erken vuru saptanmışken diğer grupta ise 28 hastanın 6’sında yine çok<br />

sayıda erken atım gözlenmiştir. Sadece supraventrikuler erken vuru varlığına göre yapılan<br />

analizde, atriyal erken vuruların gözlendiği grupta hs-CRP düzeyleri belirgin olarak daha<br />

yüksek olmakla beraber (2.54 mg/L’ye karşın 3.54 mg/L; p=0.098) bu istatistiksel anlama<br />

ulaşmamıştır. Sonuç olarak CRP düzeyiyle ifade edilebilen inflamasyon yoğunluğu<br />

arttıkça romatizmal hastalığın neden olduğu atriyal miyokardiyal hasar ve bunun sonucu<br />

olan taşiaritmilerin sıklığı artmaktadır.<br />

İnflamasyon ile atriyal aritmilerin ve özellikle AF’nin bağlantısını araştıran daha önceki<br />

bazı çalışmalarda tartışılan ve net olarak ortaya konulamayan bir durum inflamasyonun<br />

mu AF’yi tetiklediği, yoksa AF ve buna bağlı kalp hızındaki artışların inflamatuvar yanıta<br />

neden olarak hs-CRP düzeylerini arttırdığıdır. Sata ve ark. hs-CRP, IL-6 ve TNF-alfa<br />

düzeylerini ölçtükleri bir çalışmada paroksismal AF ataklarında inflamasyonun bir sonuç<br />

değil bir neden olduğunu bildirmişlerdir 31 . Biz spesifik olarak bunu araştırmış olmasak<br />

da hasta grubundaki taşiaritmi ataklarının çok kısa süreli olması nedeniyle (en uzun atak<br />

30 sn) taşiaritmilerin CRP düzeylerini arttırmış olabileceğini beklememekteyiz.<br />

Atriyal taşiaritmi üzerinde etkisi olduğunu saptadığımız diğer bir faktör ise mitral kapağa<br />

cerrahi ya da perkütan girişim uygulanmasıdır. Çoklu regresyon analizinde CRP<br />

düzeyleri ile girişim uygulanmasının birbirinden bağımsız şekilde taşiaritmiyi öngördüğü<br />

gösterildi. Bununla beraber mitral kapak girişimine gerek duyulan hastaların,<br />

inflamasyonun daha yoğun olduğu ve bu nedenle daha ciddi ve daha semptomatik<br />

hastalar olabileceği düşünülebilinir. Hastaları kapak girişimi varlığına göre<br />

sınıfladığımızda girişim yapılanlarda daha yüksek CRP düzeylerine meyil olmakla<br />

47


irlikte istatistiksel olarak anlamlı fark olmadığı görüldü (3.2 mg/L’ye karşın 2.6 mg/L;<br />

p=0.360). Yine de daha fazla hasta sayısıyla bu durum anlamlı düzeye ulaşabilir.<br />

Diğer taraftan çalışmamızda girişim yapılan tüm hastalar bir grup olarak değerlendirilmiş<br />

ve istatistiksel analizler de buna göre yapılmıştır. Balon valvuloplastinin atriyal<br />

miyokardda yaratacağı hasar kommissürotomiye oranla çok daha az olacağı için<br />

girişimleri bir bütün olarak ele alıp buna göre girişim hikayesinin taşiaritminin gerçekten<br />

bir belirleyicisi olduğunu söylemek tam olarak doğru olmayabilir. Diğer taraftan balon<br />

valvuloplastinin sonraki dönemde atriyal aritmi gelişimi üzerine olumlu bir etkisinin<br />

olmadığını bildiren çalışmalar da mevcuttur 12 .<br />

Hafif orta mitral stenozlu hastalarda CRP ve girişim varlığı atriyal taşiaritmi gelişimi<br />

üzerinde bağımsız olarak etkiliyken, yaş, cinsiyet, hastaların kapak alanları ve mitral<br />

kapak gradiyentlerinin anlamlı bir etkisinin olmadığı gözlendi. CRP düzeyleri arttıkça<br />

taşiaritmi sıklığı da artmakla birlikte korelasyonun orta düzeyde olduğu saptandı.<br />

Bununla birlikte CRP için eşik değer olarak 2.8 mg/L’yi aldığımızda taşiaritmiyi<br />

öngörme gücünün 4 kat arttığı görüldü.<br />

Gerçekte AF sıklığı ile özellikle sol atriyum boyutları arasında ilişki olduğu uzun süredir<br />

bilinmekle beraber, çalışmamızda atriyum boyutlarının atriyal taşiaritmiyi öngörmede<br />

etkisiz kalmasının nedeni çalışma grubumuzu oluşturan hastalarda belirgin dilatasyonun<br />

olmaması ile açıklanabilir.<br />

Hastaların CRP düzeylerini pozitif ve negatif yönde etkileyebilecek klinik durumları<br />

anamnez ve fizik muayene ile dışlamaya çalışmış olsak da CRP’yi yükseltebilecek<br />

gözden kaçabilen nedenler olabilir 11 . CRP ile yapılan diğer çalışmalarda da her zaman bu<br />

ihtimal üzerinde durulmaktadır. Yine de çoğunluğunu 35-40 yaşlarındaki bayanların<br />

(%90) oluşturduğu hasta popülasyonumuzda CRP’nin diğer nedenlere bağlı yükselmesi<br />

beklenmemektedir 32 . Benzer yaş grubundan kadınların oluşturduğu iki büyük çalışmada<br />

bulunan ortanca (median) CRP değerleri 1.3 mg/L ve 1.6mg/L olarak bulunmuş olup<br />

bizim hasta grubumuzdakine göre belirgin olarak daha düşüktür (2.1 mg/L) 33,34 .<br />

Açıklanması gereken önemli bir fark ise atriyal taşiaritmisi olan hastaların anlamlı şekilde<br />

yüksek oranda beta bloker ve kalsiyum kanal blokeri kullanıyor olmalarıdır. Bu durum şu<br />

şekilde açıklanabilir: bu hastalar sürekli taşikardileri olmasa da muhtemelen daha fazla<br />

atipik şikayetler ve çarpıntı benzeri semptomlar belirtiyor ve bu nedenle hekimin hız<br />

48


kısıtlayıcı tedavi başlaması ihtimalini arttırıyor olabilirler. Diğer taraftan kalsiyum kanal<br />

blokeri ve özellikle beta bloker kullanımının atriyal taşiaritmi sıklığını azaltmada önemli<br />

bir rollerinin olmadığı düşünülebileceği gibi belki de daha fazla sayıda olabilecek<br />

epizotları yine de azalttıkları ama tamamen engelleyemedikleri de söz konusu olabilir 12 .<br />

Çalışmamızda daha önceden persistan atriyal fibrilasyon atağı ve/veya geçirilmiş<br />

kardiyoemboliye bağlı serebrovasküler olay hikayesi 3 hastada mevcutken iken bu oran<br />

Ramsdale ve ark. yaptığı çalışmaya göre çok daha düşük düzeydedir (%6) 15 . Sistemik<br />

emboli ile portaya çıkan mitral stenoz hastalarının %20’sinin sinüs ritmindedir ve<br />

Ramsdale’in hastalarının %14.5’u da daha önceden sistemik embolik atak geçirmiştir 35 .<br />

Diğer çalışmalar ve gözlemlerde de benzer sonuçlar bulunmuştur 36,37,38 . Ramsdale’in<br />

vardığı sonuç şu şekilde özetlenebilir: “eğer sistemik emboli mitral stenozun yanında<br />

devamlı değişen atriyal ritim – çalışmasında da görülen süreksiz atriyal taşiaritmiler de<br />

dahil olmak suretiyle - ile bağlantılıysa, bu durumda hakim ritmin sinüs olduğu hastalarda<br />

da sistemik embolizm riski artmıştır ve bu hastalara antikoagülan tedavi başlanmalıdır”.<br />

Yukarıda da belirttiğimiz gibi bizim hasta grubumuzda sistemik emboli yüzdesi diğer<br />

diğer çalışmalara göre daha düşük olmakla birlikte bizim iki hastamızda da 24 saatlik<br />

EKG izleminde sık olarak atriyal taşiaritmi ve atriyal fibrilasyon ataklarına rastlanmıştır<br />

(Tablo 2’deki 1 ve 12 numaralı hastalar). Esas ilginç olan ise her iki hastanın da hs-CRP<br />

düzeylerinin belirgin şekilde yüksek olmasıdır (no1: 6.1 mg/L, no 2: 5.8 mg/L). Ayrıca<br />

sadece biri valvuloplasti olmuş diğer hasta ise medikal tedavi ile izlenmektedir. Yani<br />

atriyal taşiaritmi sıklığını arttırabilecek majör bir operasyon hikayesi yoktur. Biz de bu<br />

nedenlerle Ramsdale ve ark. katılmakla birlikte onların saptamaları bir basamak ileriye<br />

götürebileceğimizi düşünüyoruz. Sinüs ritminde olan hafif ve orta düzeyde mitral<br />

stenozlu hastaların CRP düzeyleri de yüksek, özellikle 2.8 mg/L üzerinde ise, bu hastalar<br />

uzun dönemde antikoagülan tedaviden fayda görebilirler.<br />

Çalışmamıza göre hs-CRP düzeylerinin yüksekliği daha fazla inflamasyon bu da daha<br />

fazla taşiaritmi ve klinik risk demek olduğunu göre acaba CRP düzeylerini de hedef alan<br />

bir tedavi bu hasta grubunda yararlı olabilir mi? Statinlerin pleotropik etkileri ile hs-CRP<br />

düzeylerini düşürücü etkileri bilinmektedir ve teorik olarak bu özellikten fayda<br />

sağlanabilir 39 . Yine de bu durum randomize kontrollü kohort çalışmalarla araştırılmalıdır.<br />

49


Bu majör bulgularımızın yanında çalışmamızda bazı gözlemsel sonuçlar da elde ettik.<br />

Bunlar içinde en önemlisi hastaların %8’inin hiç ilaç kullanmıyor olması ve %40’ının<br />

hiçbir dönemde penisilin profilaksisine alınmamış olduğudur. Bunların %70’inde ise<br />

klinik indikasyon olmakla birlikte izleyen hekim tarafından profilaksinin hiç önerilmemiş<br />

olduğudur. AHA/ACC kapak hastalığı tedavi kılavuzuna göre romatizmal kardit geçiren<br />

ve kalıcı hasarı olan hastalarda en az 40 yaşına kadar penisilin kullanımı klas 1<br />

indikasyondur. Bu nedenle infeksiyonun yoğun olarak gözlendiği ülkemizde hastaların<br />

önemli bir kısmının profilaksiden yoksun bırakılması önemli bir sorun olarak ortaya<br />

çıkmaktadır.<br />

7. Çalışmanın kısıtlılıkları<br />

Hasta sayısının göreceli olarak az olması ve tamamen <strong>sağlık</strong>lı bireylerden oluşan bir<br />

kontrol grubunun olmaması çalışmamızın başlıca kısıtlılıklarını oluşturmaktadır.<br />

24 saatlik EKG takibinde saptanan aritmi sıklığı fikir verici olsa da daha uzun takiplerde<br />

daha uzun süreli atriyal fibrilasyon ve taşiaritmi atakları olacağı çok muhtemel<br />

gözükmektedir.<br />

Atriyal fibrilasyonun en önemli risk faktörü olan hipertansiyon hiçbir hastada<br />

bulunmamakla beraber bu anamneze ve hastanede tek bir kez yapılan ölçümlere<br />

dayanılarak araştırılmıştır. Daha detaylı bir araştırmada hipertansiyon saptanması ihtimali<br />

artabilir.<br />

Çalışmaya sadece hafif ve orta düzeyde mitral stenozlu hastalar alınmış olup ciddi mitral<br />

stenozlu hastaların da alındığı gruplarla karşılaştırmalar da yapılmalıdır.<br />

50


8. Sonuç<br />

Sinüs ritmindeki mitral stenozlu hastalarda %44 gibi yüksek bir oranda asemptomatik<br />

atriyal taşiaritmiler gözlenmektedir. Bu taşiaritmiler paroksismal atriyal fibrilasyon başta<br />

olmak üzere azalan sıklıklarla paroksismal atriyal taşikardi, multifokal atriyal taşikardi ve<br />

atriyal flatter şeklindedir. hs-CRP atriyal taşiaritmi gelişimini ön görmede bağımsız bir<br />

faktör olup özellikle CRP’nin 2.8 mg/L’nin üzerinde olması atriyal taşiaritmi sıklığını 4<br />

kat arttırmaktadır. Ayrıca mitral kapak girişimi hikayesine de atriyal taşiaritmili<br />

hastalarda 7-9 kat daha fazla sıklıkta rastlanmaktadır. Bu sonuçlara göre sinüs ritmindeki<br />

hafif ve orta mitral stenozlu hastalarda özellikle mitral girişim öyküsü ve hs-CRP<br />

yüksekliği de mevcutsa sistemik emboliden koruma amacıyla antikoagülan tedavi<br />

uygulanması yararlı olabilir.<br />

51


9. Çalışmanın özeti<br />

Amaç: Romatizmal mitral stenozda atriyal fibrilasyon gelişmesi hemodinamiyi<br />

kötüleştirmenin yanında sistemik tromboemboli riskini de önemli derecede arttırır. Ancak<br />

sinüs ritmindeki mitral stenoz hastalarında da sistemik tromboemboli sık olmakta ve bu<br />

grupta asemptomatik atriyal taşiaritmi ataklarına rastlanılmaktadır. İnflamasyonun atriyal<br />

fibrilasyon gelişimi üzerinde rol oynadığı ve düşük düzeyli inflamasyonun göstergesi<br />

olan hs-CRP düzeylerinin atriyal fibrilasyon varlığıyla korelasyon gösterdiği<br />

bilinmektedir. Bu çalışmada inflamatuvar bir hastalık olan romatizmal mitral stenozlu<br />

hastalarda hs-CRP düzeylerinin asemptomatik atriyal taşiaritmi ataklarını ön görmedeki<br />

rolü araştırıldı.<br />

Yöntemler: Hastanemiz ekokardiyografi laboratuarına başvuran 50 yaş altındaki hafif ve<br />

orta mitral stenozlu sinüs ritmindeki 178 hasta incelendi ve uygun olan 50 hasta (5 erkek,<br />

%10) çalışmaya alındı. Belirlenen sorgulama ve klinik muayeneyi takiben hastalardan hs-<br />

CRP analizi için kan alındı ve ardından 24 saatlik ritim holter cihazı takıldı.<br />

Bulgular: Toplam 22 hastada (%44) %96’sı asemptomatik olan toplam 100 atriyal<br />

taşiaritmi atağı saptandı. Bunların % 63’ü atriyal fibrilasyon, %33’ü paroksismal atriyal<br />

taşikardi, %3’ü multifokal atriyal taşikardi ve %1’i paroksismal atriyal flatter<br />

şeklindeydi. Taşiaritmi varlığına göre yapılan gruplandırmada her iki grup arasında yaş,<br />

mitral kapak alanı, mitral kapak gradiyentleri, atriyum çapları arasında fark yoktu. hs-<br />

CRP düzeyleri ile mitral kapağa perkütan veya cerrahi girişim varlığı taşiaritmi olan<br />

grupta anlamlı olarak daha yüksek bulundu (1.99±0.36’ya karşın 4.2±0.55 p


EK 1:<br />

HASTA ADI- : PRT.NO : TARİH:<br />

YAS : TELEFON:<br />

CİNSİYET :<br />

-HSCRP<br />

-TAM BIYOKİMYA HEMOGRAM SEDİMENTASYON SERBEST- T4 TSH İÇİN<br />

KAN -ALINMASI<br />

50 mm/sn ile EKG ALINMASI<br />

ARA ANAMNEZİ : ilk atağı hatırlıyor mu? evet ise zamanı:<br />

MS SÜRESI :<br />

toplam kaç atak?<br />

SEMPTOM DURUMU : çarpıntı : evet hayır kısa/uzun<br />

düzenli/düzensiz<br />

efor dispnesi: evet hayır<br />

ARA PROFİLAKSİSİ : ilaç kullanıyor mu kaç senedir?:(penisilin)<br />

bıraktıysa ne zaman – toplam kaç sene kullandı?:<br />

BASKA ILAC KULANIMI VAR MI? Statin ASA NSAİİ<br />

Beta bloker KKB Dijital<br />

Diüretik diğer:<br />

MİTRAL STENOZ İÇİN GİRİŞİMSEL TEDAVİ ALMIŞ MI?<br />

TİPİ PBV? AÇIK/KAPALI MİTRAL KOMİSSÜROTOMİ<br />

ZAMANI:<br />

GİRİŞİM ÖNCESİ VE SONRASI RİTİM ANAMNEZİ<br />

53


ŞU ANKİ RİTİM: sinüs?<br />

antiaritmik ted. altında mı :<br />

evet ise hangi ilacı alıyor? ne zamandır :<br />

HİÇ AF ATAĞI OLMUŞ MU? : EVET İSE SÜRESİ:<br />

KARAKTERİ? : PAROKSİSMAL<br />

PERSİSTAN İSE HANGİ TED İLE DÖNMÜŞ :<br />

HANGİ SIKLIKTA TEKRARLAMIŞ:<br />

EKOKARDİYOGRAFİ<br />

LV ÇAPI<br />

LA ÇAPI (AP*AB*ML): * *<br />

RA ÇAPI ( AB*ML) : *<br />

EF % :<br />

TROMBÜS VARLIĞI : LA VE LAA İÇİNDE<br />

MİTRAL KAPAK ALANI: PHT ile:<br />

Planimetrik:<br />

Devamlılık denklemi (gereğinde):<br />

: PERSİSTAN<br />

MİTRAL KAPAK GRADİYENTLERİ: maksimal: ortalama:<br />

MİTRAL YETERSİZLİK: EVET HAFİF / YOK<br />

AORT KAPAK: AY? AS?<br />

TRİKÜSPİT KAPAK: TY? TS?<br />

PULMONER KAPAK: PY? PS?<br />

Tahmini pulmoner arter basıncı:<br />

EKO SKORU DETAYLI OLARAK BELİRTİLECEK<br />

KALSİFİKASYON MOBİLİTE SUBV.APP KALINLIK<br />

54


HOLTER SONUCU: Supraventriküler erken atım:<br />

DİĞER<br />

SV-couplet:<br />

SV-triplet:<br />

Atriyal taşiaritmi yok:<br />

Atriyal taşiaritmi var: SV Run<br />

A Taşikardi<br />

A Flatter<br />

A Fibrilasyon<br />

Toplam sayı: max/min kalp hızı: süre:<br />

Toplam sayı: max/min kalp hızı: süre:<br />

Toplam sayı: max/min kalp hızı: süre:<br />

Multifokal atriyal taşikardi<br />

Toplam sayı: max/min kalp hızı: süre:<br />

Ventiküler erken atım<br />

V-couplet V-triplet V-run<br />

**** Birden fazla atriyal taşiaritmi varlığında tüm epizotların tipi, süresi ve ventrikül hızı<br />

belirtilecek.<br />

LABORATUVAR SONUÇLARI<br />

hs-CRP düzeyi (mg/dl):<br />

WBC: Kan şekeri: Total protein:<br />

Hemotokrit: ALT: Albümin:<br />

Hemoglobin: AST: Total bilirubin:<br />

Sedimantasyon: fT4: Üre:<br />

Sodyum: fT3: Kreatinin:<br />

Potasyum: tT4: Total kolesterol:<br />

Klor: TSH: HDL:<br />

Kalsiyum: LDH: Trigliserit:<br />

Magnezyum: GGT: LDL:<br />

55


Referanslar:<br />

1. AHA/CDC Scientific Statement: Markers of Inflammation and Cardiovascular<br />

Disease-Application to clinical and public health practice. Circulation 2003;107:499-511.<br />

2. Haissaguerre M, Jais P, Shah DC, Takahashi A, Hocini M, Quiniou G, Garrigue S, Le<br />

Mouroux A, Le Metayer P, Clementy J. Spontaneous initiation of atrial fibrillation by<br />

ectopic beats originating in the pulmonary veins. N Engl J Med. 1998 Sep 3;339(10):659-<br />

66.<br />

3. Kolb C, Nürnberger S, Ndrepepa G, Zrenner B, Schomig A, Schmitt C. Modes of<br />

initiation of paroxysmal atrial fibrillation from analysis of spontaneously occurring<br />

episodes using a 12-lead Holter monitoring system. Am J Cardiol. 2001 Oct<br />

15;88(8):853-7.<br />

4. Lu TM, Tai CT, Hsieh MH, Tsai CF, Lin YK, Yu WC, Tsao HM, Lee SH, Ding YA,<br />

Chang MS, Chen SA. Electrophysiologic characteristics in initiation of paroxysmal atrial<br />

fibrillation from a focal area. J Am Coll Cardiol. 2001 May;37(6):1658-64.<br />

5. Hassink RJ, Aretz HT, Ruskin J, Keane D. Morphology of atrial myocardium in human<br />

pulmonary veins: a postmortem analysis in patients with and without atrial fibrillation. J<br />

Am Coll Cardiol. 2003 Sep 17;42(6):1108-14.<br />

6. Saito T, Waki K, Becker AE. Left atrial myocardial extension onto pulmonary veins in<br />

humans: anatomic observations relevant for atrial arrhythmias. J Cardiovasc<br />

Electrophysiol. 2000 Aug;11(8):888-94.<br />

7. Bessen D, Jones KF, Fischetti VA. Evidence for two distinct classes of streptococcal<br />

M protein and their relationship to rheumatic fever. J Exp Med. 1989;169:269 –283.<br />

56


8. Smoot JC, Barbian KD, Van Gompel JJ, Smoot LM, Chaussee Ms, Slyva GL,<br />

Sturdevant DE, Ricklefs SM, Porcella SF, Parkins LD, Beres SB, Campbell DS, Smith<br />

TM, Zhang Q, Kapur V, Daly JA, Veasy LG, Musser JM. Genome sequence and<br />

comparative microarray analysis of serotype M18 group A streptococcus strains<br />

associated with acute rheumatic fever outbreaks. Proc Natl Acad Sci U S A. 2002;99:<br />

4668–4673.<br />

9. Stollerman GH. Rheumatogenic streptococci and autoimmunity. Clin Immunol<br />

Immunopathol. 1991;61:131–142.<br />

10. Carabello BA. Contemporary reviews in cardiovascular medicine: Modern<br />

management of mitral stenosis. Circulation. 2005;112:432-437.<br />

11. Krasuski RA, Bush A, Kay JE, Mayes CE Jr, Wang A, Fleming J, Pierce C, Kisslo<br />

KB, Harrison JK, Bashore TM. C-reactive protein elevation independently influences the<br />

procedural success of percutaneous balloon mitral valve commissurotomy. Am Heart J.<br />

2003 Dec;146(6):1099-104.<br />

12. Krasuski RA, Assar MD, Wang A, Kisslo KB, Pierce C, Harrison JK, Bashore TM.<br />

Usefulness of percutaneous balloon mitral commissurotomy in preventing the<br />

development of atrial fibrillation in patients with mitral stenosis..<br />

Am J Cardiol. 2004 Apr 1;93(7):936-9.<br />

13. Abe S, Matsubara T, Hori T, Nakagawa I, Imai S, Ozaki K, Mezaki T, Nasuno A,<br />

Tanaka T, Tamura Y, Yamazoe M, Aizawa Y. Effect of percutaneous transvenous mitral<br />

commissurotomy for the preservation of sinus rhythm in patients with mitral stenosis. J<br />

Cardiol. 2001 Jul;38(1):29-34.<br />

14. Golbasi Z, Ucar O, Keles T, Sahin A, Cagli K, Camsari A, Diker E, Aydogdu S.<br />

Increased levels of high sensitive C-reactive protein in patients with chronic rheumatic<br />

valve disease: evidence of ongoing inflammation. Eur J Heart Fail. 2002 Oct;4(5):593-5.<br />

57


15. Ramsdale DR, Arumugam N, Singh SS, Pearson J, Charles RG. Holter monitoring in<br />

patients with mitral stenosis and sinus rhythm. Eur Heart J. 1987 Feb;8(2):164-70.<br />

16. Bruins P, te Velthuis H, Yazdanbakhsh AP, et al. Activation of the complement<br />

system during and after cardiopulmonary bypass surgery: postsurgery activation involves<br />

C-reactive protein and is associated with postoperative arrhythmia. Circulation.<br />

1997;96:3542–3548.<br />

17. Dernellis J, Panaretou M. C-reactive protein and paroxysmal atrial fibrillation:<br />

evidence of the implication of an inflammatory process in paroxysmal atrial fibrillation.<br />

Acta Cardiol. 2001 Dec;56(6):375-80.<br />

18. Chung MK, Martin DO, Sprecher D, Wazni O, Kanderian A, Carnes CA, Bauer JA,<br />

Tchou PJ, Niebauer MJ, Natale A, Van Wagoner DR. C-reactive protein elevation in<br />

patients with atrial arrhythmias: inflammatory mechanisms and persistence of atrial<br />

fibrillation. Circulation. 2001 Dec 11;104(24):2886-91.<br />

19. Dernellis J, Panaretou M. Relationship between C-reactive protein concentrations<br />

during glucocorticoid therapy and recurrent atrial fibrillation. Eur Heart J. 2004; 25:<br />

1100-7.<br />

20. Psychari SN, Apostolou TS, Sinos L, Hamodraka E, Liakos G, Kremastino DT.<br />

Relation of elevated C-reactive protein and interleukin-6 levels to left atrial size and<br />

duration of episodes in patients with atrial fibrillation. Am J Cardiol. 2005;95:764–767.<br />

21. Gaudino M, Andreotti F, Zamparelli R, Di Castelnuovo A, Nasso G, Burzotta F,<br />

Iacoviello L, Donati MB, Schiavello R, Maseri A, Possati G. The 2174G/C interleukin-6<br />

polymorphism influences postoperative interleukin-6 levels and postoperative atrial<br />

fibrillation. Is atrial fibrillation an inflammatory complication? Circulation.<br />

2003;108:195–199.<br />

58


22. Chiu-Braga YY, Hayashi SY, Schafranski M, Messias-Reason IJ. Further evidence of<br />

inflammation in chronic rheumatic valve disease (CRVD): High levels of advanced<br />

oxidation protein products (AOPP) and high sensitive C-reactive protein (hs-CRP). Int J<br />

Cardiol. 2005 Jun 6; [Epub ahead of print].<br />

23. Bruins P, te Velthuis H, Yazdanbakhsh AP, Jansen PG, van Hardevelt FW, de<br />

Beaumont EM, Wildevuur CR, Eijsman L, Trouwborst A, Hack CE. Activation of the<br />

complement system during and after cardiopulmonary bypass surgery: postsurgery<br />

activation involves C-reactive protein and is associated with postoperative arrhythmia.<br />

Circulation. 1997 Nov 18;96(10):3542-8.<br />

24. Kaplan MH, Volanakis JE. Interaction of C-reactive protein complexes with the<br />

complement system. J Immunol. 1974 Jun;112(6):2135-47.<br />

25. Volanakis JE, Wirtz KW. Interaction of C-reactive protein with artificial<br />

phosphatidylcholine bilayers. Nature. 1979 Sep 13;281(5727):155-7.<br />

26. Frustaci A, Chimenti C, Bellocci F, Morgante E, Russo MA, Maseri A. Histological<br />

substrate of atrial biopsies in patients with lone atrial fibrillation.<br />

Circulation. 1997 Aug 19;96(4):1180-4.<br />

27. Wu J, Corr PB.Influence of long-chain acylcarnitines on voltage-dependent calcium<br />

current in adult ventricular myocytes. Am J Physiol. 1992 Aug;263(2 Pt 2):H410-7.<br />

28. del Balzo U, Polley MJ, Levi R. Cardiac anaphylaxis. Complement activation as an<br />

amplification system. Circ Res. 1989 Sep;65(3):847-57.<br />

29. del Balzo UH, Levi R, Polley MJ. Cardiac dysfunction caused by purified human C3a<br />

anaphylatoxin. Proc Natl Acad Sci U S A. 1985 Feb;82(3):886-90.<br />

59


30. Noble RJ, Fisch C. Factors in the genesis of atrial fibrillation in rheumatic valvular<br />

disease. Cardiovasc Clin. 1973;5(2):97-114.,<br />

31. Sata N, Hamada N, Horinouchi T, Amitani S, Yamashita T, Moriyama Y, Miyahara<br />

K. C-reactive protein and atrial fibrillation. Is inflammation a consequence or a cause of<br />

atrial fibrillation? Jpn Heart J. 2004 May;45(3):441-5.<br />

32. Erlandsen EJ, Randers E. Reference interval for serum C-reactive protein in healthy<br />

blood donors using the Dade Behring N Latex CRP mono assay. Scand J Clin Lab Invest.<br />

2000 Feb;60(1):37-43.<br />

33. Primatesta P, Falaschetti E, Poulter NR. Influence of hormone replacement therapy<br />

on C-reactive protein: population-based data. J Cardiovasc Risk. 2003 Feb;10(1):57-60<br />

34. Ridker PM, Rifai N, Rose L, Buring JE, Cook NR. Comparison of C-reactive protein<br />

and low-density lipoprotein cholesterol levels in the prediction of first cardiovascular<br />

events. N Engl J Med. 2002 Nov 14;347(20):1557-65.<br />

35. Coulshed N, Epstein EJ, McKendrick CS, Galloway RW, Walker E. Systemic<br />

embolism in mitral valve disease. Br Heart J. 1970 Jan;32(1):26-34.<br />

36. Casella L, Abelmann WH, Ellis LB. Patients with mitral stenosis and systemic<br />

emboli; hemodynamic and clinical observations. Arch Intern Med. 1964 Dec;114:773-81<br />

37. Ellis LB, Harken DE. Arterial embolization in relation to mitral valvuloplasty.<br />

Am Heart J. 1961 Nov;62:611-20.<br />

38. Kellogg F, Lu CK, Fishman IW, Larson R. Systemic and pulmonary emboli before<br />

and after mitral commissurotomy. Circulation. 1961 Aug;24:263-6.<br />

60


39. Jialal I, Stein D, Balis D, Grundy SM, Adams-Huet B, Devaraj S. Effect of<br />

hydroxymethyl glutaryl coenzyme a reductase inhibitor therapy on high sensitive C-<br />

reactive protein levels. Circulation. 2001 Apr 17;103(15):1933-5.<br />

61

Hooray! Your file is uploaded and ready to be published.

Saved successfully!

Ooh no, something went wrong!