Create successful ePaper yourself
Turn your PDF publications into a flip-book with our unique Google optimized e-Paper software.
SAYI 9
ARALIK 2021
ISSN: 2791- 8882
T.C. Cumhurbaşkanlığı
Savunma Sanayii Başkanı
Prof. Dr. İsmail DEMİR:
“Türkiye’nin “Küresel
Güç Vizyonu” hedefleri
doğrultusunda hep
daha iyisini yapabilmek
için çalışmaya devam
edeceğiz.’’
2/LİDER KURUMLAR
Kıymetli okurlarımız; sizleri en içten saygılarımla selamlıyorum.
Dergimizin bu sayısındaki konusu: “Savunma Sanayi”
Ozan ERDEM
Siyaset Bilimi Uzmanı
Yayın Kurulu Başkanı
Yaşadığımız coğrafyada, güçlü bir savunma sanayisine sahip
olmadan geleceğimize güvenle bakamayacağımızı her geçen
gün bir kez daha anlıyoruz. Türkiye nasıl enerji kaynaklarını
çeşitlendiriyorsa savunma sanayi kaynaklarını da çeşitlendirmek
durumundadır. Yaşadığımız coğrafya itibarıyla Türkiye’nin
büyüyen, genç, dinamik nüfusu ve coğrafyası dikkate alındığında,
farklı kaynaklardan savunma sanayi ihtiyaçlarını karşılamasından
daha doğal bir şey olamaz.
Konvansiyonel savaşların şekil değiştirdiği şu dönemde, bugünün
ve geleceğin ihtiyaçlarını karşılayacak bir savunma sanayisini
inşa etmek için yıllardır ülke olarak gece gündüz çalışıyoruz.
Türkiye son 19 yılda savunma sanayisinde adeta bir devrim
gerçekleştirmiştir. 2002'de ülkemizde 62 savunma sanayi projesi
yürütülüyorken, günümüzde bu sayı 750 projeyi geride bırakmıştır.
Rakamsal büyüklük olarak 5,5 milyar dolar seviyesinden 75
milyar doların üzerine çıkmıştır. Firmaların yıllık ciroları 1 milyar
dolardan, 11 milyar dolara kadar yükselmiştir. Daha önce 250
milyon doları bile bulamayan savunma ve havacılık ihracatımız, 3
milyar dolar sınırını geride bırakmıştır. Savunma sanayisinde dışa
bağımlılığımızı yüzde 80'ler seviyesinden yüzde 20'ler seviyesine
indirmeyi başardık. Dünyanın ilk 100 savunma şirketleri listesinde
7 firmayla temsil ediliyoruz. Başarısını sahada bilfiil ispat etmiş
olan İHA, SİHA ve TİHA üretimi ve satışında artık dünyanın ilk 4
ülkesi içindeyiz. Savunma Sanayi Başkanlığımızın rehberliğinde,
özel sektör kuruluşlarımız gerçekten çok büyük başarılara imza
atıyorlar, şirketlerimizin her biri kendi alanlarında dünya markası
hâline geliyor.
Bunlarla birlikte hâlen yürütülmekte olan ve önümüzdeki 4-5 yıl
içinde hepsi de neticelenecek projeler devreye girdiğinde, Türkiye
savunma sanayisi alanında dünyanın en üst ligine çıkmış olacaktır.
Yeni sayımızda buluşmak üzere tüm okurlarımızı saygıyla
selamlıyorum.
4/LİDER KURUMLAR
Merhaba değerli okurlar;
Yayın hayatına başladığı ilk günden bugüne kadar sizlerin teveccühü
ile hak ettiği saygın yere ulaşan “LİDER Kurumlar Dergisi” olarak
ülkemize katma değer sağlayan, alanında lider olan kurum, kuruluş
ve kişilerle çalışmaya; lider olmanın zorluğu ve arka planında yatan
emek ve özveriyi gözler önüne sermeye devam ediyoruz.
Melih Furkan Yapalak
Yazı İşleri Müdürü
Dergimizin elinizde bulunan bu dokuzuncu sayısında, ülkemizin
savunma sanayi ile ilgili yapmış olduğu projeleri ve faaliyetleri ele
alıyoruz. Bir ülkenin savunma gücü; silahlı kuvvetlerinin gücüne
ve bu kuvveti destekleyen güçlü bir savunma sanayisine bağlıdır.
Savunma ve Havacılık sanayisi ulusal düzeyde politika üretilen ve
desteklenen bir sektördür. Türk savunma sanayi ve havacılık sektörü
son dönemde ihtiyaçlarını yerli üretim ile karşılamaya, aynı zamanda
pazar alanını genişletmeye öncelik vermiştir. Türkiye’de savunma
sanayi sektörü son dönemde ürünlerin yerli üretime dayandırılması
ile gelişmeye yönelik büyük ivme kaydetmiştir. Cumhurbaşkanlığı
Savunma Sanayi Başkanlığı koordinasyonunda, Türk savunma
sanayi şirketleri uluslararası arenada üst sıralara ilerlemeye devam
etmektedir. Dünyanın birçok ülkesine ihracat ürün ağını her geçen
gün genişletmektedir. Yerli savunma sanayini geliştirme konusunda
Devlet teşvik ve destekleri, yerli üretimin artmasına yardımcı
olmaktadır.
Savunma Sanayi Başkanlığı’na göre Türkiye, NATO standartlarına
uygun hücum ve savunma silahlarını uluslararası rakiplerinden
daha ucuza üretmek ve satmak için gereken teknolojiye sahiptir.
Türkiye’nin silah ihracatı, başta zırhlı araçlar, gemiler ve deniz
botları olmak üzere 2013-2019 döneminde önemli ölçüde
artmıştır ve önümüzdeki yıllarda ihracatın artmaya devam etmesi
beklenmektedir. Savunma İhracatçıları Birliği (SSI) ve Türkiye
İhracatçılar Meclisi (TİM) tarafından açıklanan istatistiklere göre,
Türk savunma sektörü ihracatı 2019 yılında 2018’e göre yüzde
34,6 artmıştır. Türk Havacılık ve Uzay Sanayi Şirketi (TUSAŞ), yerli
üretim ilk savaş uçağının test uçuşunu 2023 yılında cumhuriyetin
kuruluşunun 100. yılında yapacağını duyurmuştur. Ülkemiz, şu anda
milli motor üretme sürecindedir. Motorların yerli olarak üretilmesi için
çalışmalar devam etmektedir.
Bu çalışmamızda, bizlere katkı sağlayan tüm kurum ve kuruluşlara,
değerli hocalarımıza ve ekibimize teşekkürlerimizi sunar, bir sonraki
sayımızda buluşuncaya kadar sağlık ve esenlikler dileriz.
Selam ve saygılarımla…
LİDER KURUMLAR /5
06
Prof. Dr. İsmail DEMİR
T.C. CUMHURBAŞKANLIĞI
SAVUNMA SANAYİİ BAŞKANI
08
SAVUNMA SANAYİİ
BAŞKANLIĞININ ÖNEMLİ
PROJELERİ
12
GURUR VE GÜVENİN
SİMGESİ ASELSAN
38
HAVELSAN IDEF’İN
YILDIZI OLDU
46 ROKETSAN’IN
YENİLİKÇİ ÇÖZÜMÜ
54
SİBER GÜVENLİK
ARTIK ÇOK ÖNEMLİ
6/LİDER KURUMLAR
Kapak Konusu:
TÜRKİYE
SAVUNMA
SANAYİİ
ISSN NO
2791-8882
ARALIK 2021
Yıl:2/Sayı:9
İmtiyaz Sahibi ve Yazı İşleri Müdürü
MELİH FURKAN YAPALAK
Genel Yayın Yönetmeni
CAN ARIKAN
Yayın Kurul Başkanı
OZAN ERDEM
Hukuk Danışmanı
AV. M. ALİ ASLAN
Danışma Kurulu Başkanı
DOÇ. DR. BİROL KAYRANLI
Kreatif Direktör
MUHSİN KAYACAN
Yayın Türü: Yaygın Süreli Yayın
Yayın Periyodu: 3 Aylık
İdare Merkezi
Esentepe Mah. Esentepe Sok. 86/3 Yenimahalle- Ankara
www.liderkurumlar.com
bilgi@liderkurumlar.com
Baskı Yeri
Uzerler Matbaacılık Tanıtım Sanayi Tic.Ltd.Şti
info@uzerler.Com
Turan Güneş Bulvarı 22/26 Yıldız Çankaya-ANKARA
03124426214
Lider Kurumlar Dergisi’nde Yayımlanan İlan, Röportaj
veya Köşe Yazılarındaki, Fikir ve Görüşler, Yazarı ve
Görüşü Bildireni Hukuken Bağlar. Hiçbir Şekilde Lider
Kurumlar Dergisi Sorumlu Tutulamaz.
LİDER KURUMLAR /7
Prof. Dr. İsmail DEMİR
T.C. CUMHURBAŞKANLIĞI
SAVUNMA SANAYİİ BAŞKANI
8/LİDER KURUMLAR
Türkiye’nin “Küresel Güç Vizyonu” hedefleri
doğrultusunda hep daha iyisini yapabilmek
için çalışmaya devam edeceğiz
Ülkemizin jeopolitik konumu nedeniyle
karşı karşıya kaldığı koşullar ve dış politik
gelişmelerin etkileri göz önünde bulundurulduğunda;
özellikle bu günlerde güçlü bir savunmanın ve bunun
da arkasında güçlü ve ihtiyaçları karşılayan bir savunma
sanayinin gerekliliğini ortaya koymaktadır.
Savunma Sanayii Başkanlığı’nın kuruluş amacı güvenlik
güçlerimizin, her türlü silah, araç, gereç, sistem
ve teçhizat ihtiyacını karşılamak, geliştirme ve üretim
faaliyetlerini gerçekleştirmektedir.
Türk savunma sanayii, Cumhurbaşkanlığı
Savunma Sanayii
Başkanlığı koordinasyonunda
tasarımdan seri üretime, Ar-ge
ve inovasyondan sanayileşmeye,
yürüttüğü proje faaliyetleriyle son
yıllarda adından söz ettiren bir
konuma gelmiş durumdadır.
Cumhurbaşkanımız Sayın Recep
Tayyip Erdoğan liderliğinde
savunma sanayiimiz, Savunma
Sanayii Başkanlığı koordinasyonunda;
ana yüklenicileri, alt
yüklenicileri, KOBİ’leri, araştırma
kuruluşları, üniversiteleri, geliştirdiği özgün ürünleri
ve ihracatıyla ülkemizin en önemli sektörlerinden biri
haline gelmiştir.
2002 yılı ülkemiz için olduğu gibi savunma sanayiimiz
için de bir milattır. Türkiye’de 2002 yılında sadece 62
savunma sanayii projesi yürütülmekte iken, günümüzde
bu sayı 750’yi geride bırakmıştır. Bu projelerin
bütçeleri de 5,5 milyar dolar düzeyinden 60 milyar
doların üzerine çıkmıştır. Sektörde faaliyet gösteren
firma sayımız da 56’dan 1.500’e ulaşmıştır. Firmaların
yıllık ciroları 1 milyar dolardan 11 milyar dolara kadar
yükselmiştir.
Türk savunma sanayiimiz bugün geldiği noktada,
gemilerimizden helikopterimize, zırhlı araçlarımızdan
insansız hava araçlarımıza, silah sistemlerinden uydu
çalışmalarımıza, hava savunma sistemlerimizden elektronik
harbe kadar; ihtiyaçlarımızı büyük oranda yerli ve
milli olarak üretmektedir.
Savunma sanayiimizdeki gelişmeler ve yeni teknolojiler
dünyanın ilgiyle takip ettiği ve talep ettiği bir hal
kazanmıştır. Ülkemiz İHA ve SİHA teknolojisinde dünyada
önde gelen 3 ülkeden biri, kendi savaş gemisini
üretebilen 10 ülkeden birisi konumundadır.
Artık Türkiye savunma sanayiinde pazar değil aktör
olmuş durumdadır.
Ülkelerin savunma harcamaları incelendiğinde savunma
sanayii alanında ciddi bir güç rekabetinin yaşanmakta
olduğu çok açık bir şekilde görülmektedir.
Savunma sanayi ihracatının ileri teknoloji ihracatı olması
nedeniyle bu sektörde güçlü olan ülkeler stratejik
rekabet üstünlüğüne sahip
Türk savunma sanayii,
Cumhurbaşkanlığı
Savunma Sanayii Başkanlığı
koordinasyonunda tasarımdan seri
üretime, Ar-ge ve inovasyondan
sanayileşmeye, yürüttüğü proje
faaliyetleriyle son yıllarda
adından söz ettiren bir konuma
gelmiş durumdadır.
olurlar.
Bugün Türkiye, küresel tedarikçilerin
çıkardığı tüm zorluklara
ve uyguladığı gizli, açık
ambargolara rağmen; güvenlik
güçlerimizin operasyonlarını
rahatça yapabilmesini, bu hedefe
doğru tüm paydaşlarıyla
beraber kararlılıkla yürümesine
borçludur.
Savunma sanayiinde elde
ettiğimiz kazanımları daha
ileriye taşıyarak, ülkemizin
bağımsızlığı açısından büyük önemi haiz bu sektörde
başarılarımıza yenilerini eklemek için çalışmalarımıza
tüm gücümüz ile devam etmekteyiz.
Teknolojik gelişmelerin yanı sıra yapılan tüm çalışmalarımızın
devamını sağlayacak olan nitelikli insan kaynağı
oluşturabilmek de çok büyük önem arz etmektedir. Nitelikli
insan kaynağımızı oluşturmak için başlattığımız
Savunma Sanayii Akademisi, Vizyoner Genç, meslek
liselerine dönük öğrenci ve öğretmen yetiştirme programları
ve TEKNOFEST gibi organizasyonlarla Türk
savunma sanayiinin geleceğini teminat alma gayreti
içerisindeyiz.
Çok iş yapıyoruz ancak yaptığımız işi kesinlikle yeterli
görmüyoruz. Biliyoruz ki bu sektör bir dakika bile durup
geriye bakmaya müsaade etmez. Türkiye’nin” Küresel
Güç Vizyonu” hedefleri doğrultusunda hep daha
iyisini yapabilmek için çalışmaya devam edeceğiz.
LİDER KURUMLAR /9
SAVUNMA SANAYİİ
BAŞKANLIĞININ ÖNEMLİ
PROJELERİ
Mavi vatan savunması için gerçekleştirdiğimiz projelerimiz;
Tasarımından, üretimine yerli ve milli teknolojiyle
üretilen MİLGEM’ler ve Amfibi gemilerimiz ile dünyada
savaş gemisi tasarlayan, inşa ve idamesini yapan 10
ülkeden biriyiz. Çok Maksatlı Amfibi Hücüm Gemimiz
TCG Anadolu ile de bu hacimde gemiye sahip sayılı
ülkelerden biri olacağız.
Yeni Tip Denizaltılarımızdan ilki olan Piri Reis’i denize
indirdik, diğer denizaltılarımızın inşası sürüyor. Yerli ve
milli son teknoloji silah ve sensörler ile donatılmış olan
gemilerimiz ve denizaltılarımızla inşallah donanmamız
çok daha güçlü ve caydırıcı olacak.
İnsansız hava ve kara araçlarında edindiğimiz kabiliyetleri
deniz alanına da taşıyoruz. İnsansız su üstü ve
su altı araçlarına yönelik yeni projeler üzerinde çalışıyoruz.
Gökyüzünde hür ve özgür olmak için geliştirdiğimiz
projelerimiz;
İHA ve SİHA teknolojisinde dünyanın sayılı ülkeleri
arasındayız. Taktik ve operatif sınıftaki İHA’lar BAY-
RAKTAR TB2 ve ANKA’lar silahlı ve silahsız versiyonlarıyla
gece ve gündüz, kötü hava şartları da dâhil, keşif,
gözetleme, sabit/hareketli hedef tespit, teşhis, tanımlama
ve takip amaçlı, gerçek zamanlı görüntü istihbaratı
görevleri icra ediyor. Ayrıca dünyada kendi sınıfında
hem en iyisi olacak hem de dünyada bu teknolojiyi
geliştirebilen 3 ülkeden biri haline geleceğimiz AKINCI
TİHA’nın ilk teslimatları yapıldı. AKINCI TİHA çok daha
fazla faydalı yük taşıyabilecek. AKSUNGUR SİHA da
seri üretimine devam ediyor.
F-16 Yapısal İyileştirme Projesi kapsamında F-16 Blok-
30 uçaklarının yapısal iyileştirmelerine devam ediliyor.
Proje ile Hava Kuvvetlerimizin ana vurucu unsuru olan
F-16 uçaklarımızın yapısal ömrü 8000 saatten 12000
saate çıkarılması hedefliyoruz.
Güvenlik güçlerinin "Taarruz ve Taktik Keşif Helikopteri"
ihtiyacının karşılanması için geliştirilen ATAK helikopterinin
üretimi devam ediyor. Atak helikopterimizde
Faz-2 versiyonunu teslim etmeye başladık. ATAK’a
göre daha fazla faydalı yük taşıyabilen, son teknoloji
10/LİDER KURUMLAR
hedef takip ve görüntüleme sistemleri, elektronik harp
sistemleri, navigasyon sistemleri, haberleşme sistemleri
ve silah sistemleri ile donatılmış yeni bir taarruz
helikopter platformunu tamamen yerli geliştirmek
hedefiyle başlatılan Ağır Sınıf Taarruz Helikopteri projemizi
başlattık.
Türk Silahlı Kuvvetleri ve diğer ihtiyaç makamlarının
eğitim helikopteri ve hafif sınıf genel maksat helikopteri
ihtiyacının karşılanması amacıyla en zorlu iklim
şartları ve coğrafyalarda, gece ve gündüz koşullarında
etkin bir şeklide faaliyet gösterebilen bir helikopterin,
milli imkân ve kabiliyetler kullanılarak tasarlanması ve
üretilmesine yönelik GÖKBEY Özgün Helikopter projesinde
ilk uçuşu gerçekleştirdik. Yakın zamanda seri
üretime geçmesini planlıyoruz.
Yakın gelecekte gözkyüzüyle buluşacak olan Milli Muharip
Uçak, Hürjet, Muharip İnsansız Uçak projeleri havacılık
alanında Türkiye’ye değer katacak ve bu alanda
dünyada sayılı ülkelerden olmamızı sağlayacaklardır.
Güvenlik güçlerimizin sahadaki en büyük destekçisi
kara araçları projelerimiz;
FIRAT M60T Projesi kapsamında envanterdeki tanklarımızın
modernizasyonu günün teknolojisine uygun
olarak gerçekleştirildi ve tanklarımız M60TM konfigürasyonuna
yükseltildi. Leopard 2A4 tanklarımızın
modernizasyonu devam ediyor.
Güvenlik güçlerinin her türlü bölge ve arazi şartlarında
harekât ihtiyaçlarına cevap veren, yüksek koruma ve
hareket kabiliyetlerine sahip Kirpi, Kirpi II, Ejder Yalçın,
Pars, Vuran, Kaplan gibi çeşitli konfigürasyonlardaki
zırhlı araçlar Türk savunma sanayii tarafından yerli ve
milli olarak üretiliyor.
Prototip üretimleri ve testleri yapılan ve yakın zamanda
seri üretime geçecek olan İnsansız kara araçlarımızda
(İKA) güvenlik güçlerimizin sahadaki en büyük
yardımcıları olacaktır.
Ülkemizin modern ana muharebe tankı ihtiyacı doğrultusunda
ortaya çıkan ALTAY Projesi’nde ilk yerli
ana muharebe tankı tasarlandı ve geliştirildi. ALTAY
tankının seri üretimi için sözleşme imzalandı. Hâlihazırda
tankların üretimine yönelik alt yapının kurulum
faaliyetleri ve yurtdışı kaynaklı alt sistemlerin yerlileştirilmesi
çalışmalarına devam edilmektedir.
Yerli ve Milli Hava Savunma Sistemlerimiz;
Portatif özelliğiyle kara, hava ve deniz platformlarımıza
entegre edilebilecek Sungur Hava Savunma Sistemi
geliştirildi ve envantere girmeye hazır hale getirildi.
Orta ve yüksek irtifa füzeleri ile uçakları aşarak gelen
tehditleri alçak irtifada tespit, teşhis ve tahrip ederek
kara birliklerinin hava savunmasını sağlamak için KOR-
KUT Alçak İrtifa Hava Savunma Sistemimizi geliştirildi
ve seri üretime geçildi.
Askeri üs, liman, tesis ve birliklerin hava tehditlerinden
korunması amacıyla hava araçlarına, seyir füzelerine,
havadan karaya atılan füzelere ve insansız hava araç-
LİDER KURUMLAR /11
larına karşı Hisar hava savunma sistemleri geliştirildi.
Atış test faaliyetlerini başarıyla tamamlayan alçak irtifa
hava savunma sistemi Hisar-A+ teslim edildi. Orta irtifa
için geliştirilen Hisar-O+’nın testleri 2021’de tamamlanacak
ve envantere girmeye hazır hale gelecek.
Ayrıca Uzun Menzilli Bölge Hava ve Füze Savunma
Sistemi ihtiyacının tamamen yerli olarak karşılanması
için SİPER projesi başlatıldı, 2023 yılında teslim etmeyi
hedefliyoruz.
Her türlü ihtiyaca yönelik mühimmat, füze ve roketler
artık yerli ve milli.
Stratejik ve taktik düzeylerde satıhtan ve havadan,
satha atılabilen füze ve roket sistemlerinin geliştirme
ve seri üretimleri gerçekleştirildi. Havadan havaya ve
deniz unsurlarından yine satha atılacak füze sistemlerinin
geliştirme süreçleri devam ediyor. Orta ve alçak
irtifalarda hava ve füze savunma amacıyla kullanılacak
füze sistemlerinin geliştirme safhasında önemli mesafe
kat edildi. Bunların yanı sıra insansız hava araçları başta
olmak üzere faydalı yük taşıma kapasitesi kısıtlı olan
platformlardan atılmak üzere mini akıllı mühimmatlar
geliştirilerek seri üretime geçtik.
Bora, TRLG-230, K+, SOM, SOM-J, Gökdoğan, Bozdoğan,
Atmaca, AKYA, KARAOK, OMTAS, UMTAS,
MAM-C, MAM-L, Bozok, Hassas Güdüm Kiti HGK,
Kanatlı Güdüm Kiti KGK, Lazer Güdüm Kiti LGK, Teber,
Nüfuz Edici Bomba ve Minyatür Bomba, yerli ve milli
imkanlarla üretilip güvenlik güçlerimizin kullanımına
sunulmuştur.
Ayrıca; Lazer Silah Sistemleri Projeleri, Elektromanyetik
Fırlatma Sistemleri Projeleri, Uydu Projeleri, Uzay
Projeleri, Yeni Nesil Haberleşme Teknolojileri ve Siber
Güvenlik alanında yaptığımız Ar-Ge faaliyetleri ve
çalışmalarıyla da geleceğin teknolojilerini geliştirebilen
ve üretebilen bir ülke haline geleceğiz.
Tüm bu projeleri hayata geçirirken ihtiyacımız olan en
önemli kaynak ise nitelikli insan gücüdür. Savunma
sanayiimizin nitelikli insan kaynağı ihtiyacını gidermek
için oluşturduğumuz Vizyoner Genç, Savunma Sanayii
Akademi ve Roboik gibi platformlarla bu alana ilgi
duyan lise ve üniversite çağındaki gençlerimize yönelik
çalışmalar gerçekleştiriyoruz. Ayrıca paydaşı olduğumuz
TEKNOFEST’le gençlerimizin bu alana duyduğu
ilginin artmasına destek oluyoruz.
12/LİDER KURUMLAR
LİDER KURUMLAR /13
GURUR VE GÜVENİN SİMGESİ
ASELSAN’ın ürettiği sistemler yurt
içi müşterilerin yanı sıra yurt dışında
71 ülke tarafından kullanılıyor.
Yurt dışından gelerek fuarı ziyaret
eden kullanıcılar ihtiyaç duydukları
savunma sanayi ürünlerini ASELSAN
standında buldu.
Savunma ve teknoloji alanındaki bağımsızlığın simgesi
haline gelen ASELSAN, bu yıl da IDEF Uluslararası Savunma
Sanayii Fuarının en dikkat çeken şirketi oldu.
IDEF’21, 15’inci Uluslararası Savunma Sanayii Fuarı; Türkiye
Cumhuriyeti Cumhurbaşkanlığı himayelerinde, Milli Savunma
Bakanlığı ev sahipliğinde, Savunma Sanayii Başkanlığı
desteğiyle, Türk Silahlı Kuvvetlerini Güçlendirme Vakfı yönetim
ve sorumluluğunda, TÜYAP Tüm Fuarcılık Yapım A.Ş.
organizatörlüğünde 17- 20 Ağustos tarihlerinde TÜYAP Fuar
ve Kongre Merkezinde icra edildi.
ASELSAN, İstanbul’da düzenlenen, savunma sanayinin yurt
içi ve dışındaki önemli aktörlerini, tedarik makamlarını ve
ülke heyetlerini buluşturan IDEF 2021’de, en büyük sergileme
alanıyla ziyaretçilerini karşıladı. ASELSAN, standında;
14/LİDER KURUMLAR
Deniz Sistemleri, Hava Savunma Sistemleri, Sınır-Sahil
Güvenlik Sistemleri, Haberleşme Sistemleri, Elektronik
Harp Sistemleri, Elektro-Optik Sistemler ve Silah
Sistemleri bölümlerinde 250’den fazla ürün ve sistemini
tanıttı. Türk Silahlı Kuvvetleri ile birlikte, Emniyet
Genel Müdürlüğü, Jandarma Genel Komutanlığı başta
olmak üzere çok sayıda yurt içi müşterinin savunma ve
güvenlik sistemleri ihtiyaçlarını karşılayan şirket, özgün
sistem ve çözümleri IDEF’te sergiledi. ASELSAN’ın
ürettiği sistemler yurt içi müşterilerin yanı sıra yurt
dışında 71 ülke tarafından kullanılıyor. Yurt dışından gelerek
fuarı ziyaret eden kullanıcılar ihtiyaç duydukları
savunma sanayi ürünlerini ASELSAN standında buldu.
Millileştirilmiş Ürünler Sergisi
IDEF 2021’de 7 bin metrekarelik bir alanda ürünlerini
sergileyen ASELSAN, bu yıl ilk kez ‘Millileştirilmiş
Ürünler’ sergisi düzenledi. Sergide daha önceden yurt
dışından alınan ve ASELSAN tarafında millileştirilen
kritik ürünler yer aldı. Şirket, bu kapsamda yurt dışından
yurt içine yaklaşık 145 milyon dolarlık bir tutarı
döndürdü. Fuar esnasında ASELSAN ile güç birliği
yapan tedarikçiler, tedarikçi olmaya aday sanayiciler ve
KOBİ’ler kendilerine ayrılan özel bölümlerde iş birliklerine
yönelik fırsatları keşfederek, görüş alışverişinde
bulunma imkanına sahip oldu.
ASELSAN, IDEF’in Her Standındaydı
ASELSAN, özgün olarak geliştirdiği cihaz ve sistemler
ile IDEF’21 Uluslararası Savunma Sanayi Fuarında 12.
holdeki yerini aldı. ASELSAN, bunun yanında Türkiye’nin
önde gelen kara, hava ve deniz platformu üretici
şirketlerin çözüm ortağı olarak fuarın her holünde
ürünlerini sergiledi. ASELSAN; Milli Savunma Bakanlığı,
İçişleri Bakanlığı, Emniyet Genel Müdürlüğü ve Jandarma
Genel Komutanlığı stantlarında da ürünleri ile
ziyaretçileri karşıladı.
LİDER KURUMLAR /15
SAVUNMA SANAYİNDE "SARSILMAZ"
Ağır makineli tüfeklerden makineli tabancalara, tam otomatik silahlara...
İstanbul Fuar Merkezi’nde 10-13 Kasım tarihleri arasında gerçekleşen savunma, havacılık ve uzay sanayi
fuarı SAHA EXPO’da Türkiye’nin öncü silah markası Sarsılmaz da yerini aldı.
Fuarda özellikle SAR 127 MT ağır makineli tüfek ile SAR 762 MT makineli tüfeği öne çıkaran Sarsılmaz, SAR
9 tabanca ailesinin Gen2 olarak adlandırılan yeni sürümlerini de bu fuarda sergiledi SAR 9 SC ve SAR 9 SP
tabancaları, yakın muharebe ortamlarının taktik ihtiyaçlarını karşılamak amacıyla özgün olarak geliştirilen
SAR 109T ve SAR 56 piyade tüfeği de fuarda sergilenen ürünler arasında.
Sarsılmaz ayrıca sektörün ilk hibrit fuarı olma özelliğini taşıyan SAHA EXPO kapsamında, 15 Kasım 2021 -
15 Şubat 2022 tarihleri arasında tüm ürün yelpazesini 3D modellemeyle 360o olarak online sergileyecek.
ÇOK YÖNLÜ BİR MAKİNELİ TÜFEK:
SAR 762 MT
SAR 762 MT
Sarsılmaz, SAHA EXPO'dan kısa bir süre önce, 7,62x51
mm çapındaki SAR 762 MT makineli tüfeklerin teslimatlarına
başladı. Kamuoyu ile 22 Haziran’da paylaşılan
bilgilere göre, silahın ilk teslimatları, Jandarma
Genel Komutanlığına yapıldı. Açıklama ile birlikte
yayınlanan videoda, silahın, 4x4 taktik tekerlekli zırhlı
araç üzerindeki uzaktan komutalı silah sistemine entegre
edildiğine dair görüntüler de yer aldı.
SAR 762 MT’nin; A, B, C ve D olmak üzere 4 ayrı sürümü
var. Bunlardan SAR 762 MT-A, uzaktan komutalı
silah sistemlerinde (UKSS) kullanılabilecek. Piyadenin
kullanımı için geliştirilen SAR 762 MT-B modeli ise
hem çatal ayak ile hem de üçayaklı sehpa üzerinden
ateşlenebilecek. SAR 762 MT-C’nin ise ALTAY ana
muharebe tankında, eş eksenli (co-axial) makineli
tüfek olarak kullanılması hedefleniyor. SAR 762 MT-B
ile benzer özelliklere sahip olan SAR 762 MT-D’nin ise
ilave olarak, dakikadaki atım hızı, 3 konumlu gaz valfi
sayesinde değiştirilebiliyor. Bölge hedefleri için etkili
menzili 1.200 metre olan makineli tüfeğin azami menzili
ise 3.725 metre. Silahın farklı modellerinin ortalama
ağırlığı da 12 kilogram.
16/LİDER KURUMLAR
YÜKSEK MENZİL VE TAM İSABET İÇİN:
SAR 127 MT
Sar 127 MT
Sarsılmaz’ın SAHA EXPO’da sergilediği bir diğer ürünü
12,7x99 mm’lik SAR 127 MT ağır makineli tüfek ise hem
tam otomatik olarak çalışabiliyor hem de tek tek atış
yapabiliyor. SAR 762 MT-A’ya benzer şekilde, UKSS’lere
de entegre edilebilecek olan SAR 127 MT, ayrıca gerekli
arayüz bağlantıları yapılarak; kara, deniz ve hava araçlarına
da takılabilecek. Yaklaşık 38 kilogram ağırlığındaki
silahın, üçayaklı sehpa ile kullanıldığında bölge
hedefleri için etkili menzili 1.830 metreye ulaşıyor.
Sarsılmaz, bu silahın ilk teslimatı için de gün sayıyor.
MÜKEMMELLİĞİN YENİ ADI:
SAR9 GEN2 GÖRÜCÜYE ÇIKIYOR
SAR9 Gen2
Sarsılmaz, fuarda, SAR 9 ailesinin yeni ve ilave özellikler
ile geliştirilen sürümlerini tanıttı. Bu sürümlerin
isimlerinde, “Gen2” ifadesi yer alıyor. Sarsılmaz, yarı
LİDER KURUMLAR /17
otomatik tabanca tasarımı konusundaki uzmanlığını
SAR 9 Gen2 modeliyle bir adım öteye taşıyor. SAR
9 ailesinin bu yeni üyesi; hafifletilmiş tetik, red-dot
benzeri nişangâhların kullanımına olanak tanıyan
kapak üzerindeki yuva ve sökülüp takılabilen yuva
kapakçığı gibi yenilikler barındırıyor. Kullanıcısına farklı
opsiyonlar sunan bu özellikler; optik nişangâhların
kullanımının yanı sıra klasik gez ve arpacık setiyle de
atış yapabilmeyi mümkün kılıyor. Ergonomik ve estetik
bir tasarıma sahip olan SAR 9 Gen2, havacılıkta da kullanılan
yüksek dayanımlı 7075 T6 serisi alüminyumdan
üretildi. Çok daha hassas bir atış sağlayan tabancanın
tetiğiyse kullanıcı talepleri doğrultusunda düz bir yapıda
ve 3 farklı renk seçeneğiyle tasarlandı.
SAR 9’un Gen2 sürümünde ayrıca şarjör kapasitesi de
19 fişeğe yükseltildi.
ÖZEL GÖREVLERİN TABANCASI: SAR 9 SP
SAR 9 SP
SAR 9 SP, özel görev birliklerine yönelik pek çok
önemli özellikle birlikte geliyor. Bunlardan ilki, tabancanın
namlusunda yer alan susturucu bağlantısı. Bunun
yanında atıcılar, tabancanın yükseltilmiş fiber optik
trityumlu gez ve arpacığı sayesinde, tabancaya susturucu
ve reddot takılıyken dahi rahatlıkla nişan alabiliyor.
Ayrıca gez ve arpacıktaki trityum, karanlık ortamlarda
dahi doğru nişan almayı kolaylaştırıyor. SAR 9
SP, şarjör kılavuzu ve kordon halkası gibi özelliklere
de sahip. SAR 9 SP’nin kapağının üzerindeki soğutma
kanalları ise özellikle seri atışların ardından namlunun
daha hızlı soğumasını sağlıyor. Ayrıca tetik üzerindeki
iğne kurulu göstergesi, atıcıyı, tetiğin atışa hazır olup
olmadığı konusunda bilgilendiriyor. Üzerindeki Cerakote
marka özel seramik kaplama ise tabancanın sıcaklık,
nem ve güneş ışınları gibi nedenlerle yıpranmasını
engelliyor.
KUSURSUZ GİZLİLİK İÇİN KUSURSUZ BİR
SUB COMPACT : SAR 9 SC
SAR 9 SC
Sarsılmaz’ın SAR 9 SC modeli, gizli görevler icra edecek
güvenlik güçleri için geliştirdi. Tabanca, boyutları
itibarıyla sub-kompakt sınıfında yer alıyor. Bu sayede,
yedek tabanca olarak taşımaya uygun, taşıması ve
saklaması kolay bir model olarak öne çıkıyor. Tabancanın,
bu yönüyle özellikle ABD gibi, sivillerin yaygın
şekilde tabanca kullandığı pazarlarda da önemli
başarılar elde etmesi bekleniyor. SAR 9 ailesinin sub
kompakt sınıfında tasarlanan en küçük üyesi SAR 9 SC,
12 mermi kapasitesi ve 630 gramlık ağırlığıyla kullanıcısına
profesyonel ve pratik kullanım olanağı sunuyor.
Minimum şahlanma ve hızlı bir atış için tasarlanan SAR
9 SC, yalnızca 85 milimetre namlu uzunluğuyla gizli
kullanım için dünya standartlarını yeniden belirliyor.
Gece atışına da olanak sağlayan üç noktalı trityum-fiber
nişangaha sahip olan tabanca, üyesi olduğu SAR 9
ailesindeki diğer tüm tabancalar gibi güvenliği de ön
planda tutuyor. İğne emniyetli yapısıyla dikkat çeken
SAR 9 SC’de ayrıca tetik emniyeti de bulunuyor.
ÖN CEPHE EMİN ELLERDE :SAR 56
SAR 56
18/LİDER KURUMLAR
5,56x45 mm çapındaki SAR 56 piyade tüfeği, Sarsılmaz’ın
son dönemde, ön cephede çarpışanlar için
geliştirdiği silahlardan biri. Sarsılmaz, bu silahı, piyade
tüfekleri alanında elde ettiği tüm birikimi sahadaki uzman
personelden alınan geri besleme ile harmanlayarak
geliştirdi. Böylece ortaya, kullanıcı dostu ve ergonomik
bir silah çıktı.
Gaz piston tahrik sistemine sahip SAR 56’nın ergonomisinin
yanı sıra diğer bir önemli özelliği de farklı
uzunluktaki namlu boyu seçeneklerine sahip olması. 7,5
inç, 11 inç ve 14,5 inç olmak üzere 3 farklı namlu boyu
seçeneği ile gelen SAR 56, bu sayede, yakın mesafeden
uzak menzile kadar farklı koşullarda gerçekleşebilecek
tüm görevlere uygun bir çözüm olarak öne çıkıyor. Sarsılmaz,
SAR 56’nın seri üretimine ve çeşitli kullanıcılara
teslimatlarına da başlamış durumda.
YAKIN MUHABEREDE NATO
STANDARTLARI: SAR 109T
SAR 109T
Yakın muharebe ortamlarının taktik ihtiyaçlarını karşılama
amacıyla özgün olarak geliştirilen SAR 109T,
modüler gövde yapısı ile geniş bir yelpazedeki çeşitli
aksesuarların kolayca takılarak kullanılmasına olanak
tanıyor. NATO standartlarına göre tasarlanan aksesuar
rayları bulunan gövde üzerine, standart monte tertibatına
sahip her türlü aksesuar takılabiliyor. Fonksiyonel
prensip olarak geri tepme sistemiyle çalışan SAR 109T,
9x19 mm çapında standart NATO mühimmatı ateşliyor.
SAR 109T makineli tabanca, dakikada yaklaşık 900 atım
gibi yüksek bir hızda çalışıyor. 220 mm uzunluğunda
namluya sahip olan SAR 109T’nin, 30 mermi kapasiteli
tam dolu şarjörlü ağırlığı ise 3.032 gram. SAR 109T,
kavramayı kolaylaştıran polimer ray kılıfları ve modern
kompakt taktik dipçik gibi geliştirmelerle son dönemde
yeni bir görünüme kavuştu. Bu silah; Türk Silahlı Kuvvetleri
(TSK), Jandarma Genel Komutanlığı (J.Gn.K.lığı)
ve Emniyet Genel Müdürlüğü (EGM) tarafından, sahada
aktif şekilde kullanılıyor. SAR 109T’nin standart sürümünün
yanı sıra sivil kullanıma yönelik olarak geliştirilen
bir sürümü ve üzerinde taşıma kolu bulunan bir sürümü
daha bulunuyor.
Sarsılmaz Yönetim Kurulu Başkanı
Latif Aral Aliş: Her türlü görevi
üstlenmeye hazırız
Sarsılmaz Yönetim Kurulu Başkanı Latif Aral Aliş,
fuarda sergiledikleri silahlar ve geliştirdikleri tabanca,
makineli tabanca, piyade tüfeği ve makineli
tüfeklerle ilgili bir açıklama yaptı. Sarsılmaz olarak,
Devletimizin verdiği her türlü projede üzerlerine
düşen görevi yaptıklarını ifade eden Aliş, SSB’nin
tabanca geliştirme projesini birincilikle tamamlayan
SAR 9 METE tabancasında yüksek adette teslimat
yaptıklarını ve yapmaya devam ettiklerini belirtti.
“Sırası ile 2020 ve 2021’de, ABD’de Yılın En İyi Tabancası
seçilen SAR 9X modelimiz ve SAR 9 ailemiz
ise bize ayrı bir gurur veriyor. Ayrıca SAR 9 tabanca
ailemizin yeni sürümlerini geliştirerek üretime başladık.
Gen2 ve SC sürümlerimiz SAR 9 ailesinin tüm
özelliklerini taşımalarının yanı sıra kullanıcılara yeni
özellikler sunuyor,” diyen Latif Aral Aliş, ürettikleri
SAR 109T makineli tabancanın, meskûn mahallerdeki
etkisi nedeniyle özellikle TSK, Jandarma Genel
Komutanlığı ve Emniyet Genel Müdürlüğü tarafından
kullanıldığının altını çizdi.
Geliştirdikleri piyade tüfeklerine de değinen Latif
Aral Aliş, “Son yıllarda 4 çeşit piyade tüfeğinin
üretimine başladık. Bunlar; SAR 56 (5,56x45 mm),
SAR 223P (5,56x45 mm), SAR 308 (7,62x39 mm) ve
MPT-76 (7,62x51 mm). SAR 56’nın kalifikasyon testlerini
tamamladık ve ilk teslimatları Kara Kuvvetleri
Komutanlığına yaptık. Teslimatlarımız 2022 yılında
da devam edecek. Bu piyade tüfeklerinin teslimatlarını
başarı ile yapıyoruz. Ülkemizin gereksinimleri
gereği bize verilen görev kapsamında, 7,62 mm ve
12,7 mm makineli tüfekler geliştirdik. Bundan sonra
da ülkemizin ihtiyaçlarını karşılamak için bize verilen
her türlü görevi, zorluğuna bakmaksızın üstlenmeye
hazırız,” dedi.
LİDER KURUMLAR /19
“SAVUNMA SANAYİİNDE YERLİ
VE MİLLİ ADIMLAR ATIYORUZ.”
Nihat Akyüz
Hitit Savunma AŞ
Yönetim Kurulu Başkanı
Ankara’da savunma sanayi sektöründe başarılı
çalışmalara imza atan, Hitit Savunma Mikrodalga
Elektronik Sistemler A.Ş Yönetim Kurulu
Başkanı Nihat Akyüz: Lider dergisine verdiği demeçte:
“savunma sanayiinde yerli ve milli adımlar atıyoruz.”
Dedi.
Hitit Savunma ve Elektronik Sistemler AŞ’yi 2017
yılında, kuran başarılı Mühendis, Nihat Akyüz; ‘Hitit
Savunma AŞ’yi kurarken amaçlarının, ileri teknolojiler
alanında faaliyet göstermek olduğunu belirterek: “Savunma
Sanayinde yerli ayak izlerini bırakmak istiyoruz,
Dünya üzerinde hatırı sayılır birkaç firmanın sunduğu
olanaklara karşı, bu alanda attığımız yerli ve milli adımlarla
sektördeki yerimizi sağlamlaştırdık. Markamızı
kalın harflerle ülkemiz ve dünya piyasalarına yazdırarak
varlığımızı Türk savunma sanayiinde hissettirmekteyiz.”
diye konuştu.
Teknolojinin ilerlemeyi hedefleyen inkılapçı ruhunu,
kurumsal kimliklerine entegre ettiklerini vurgulayan,
Hitit Savunma AŞ Yönetim Kurulu Başkanı Nihat Akyüz;
“Türk Savunma sanayiinde yerli milli adımlar atıyoruz.
Yenilikçi, inovatif, verimli, üretken ve rekabetçi ilkelerimizi
etik değerlerimizle buluşturduk. Çözüm ortaklarımızla
iş birliği içinde yolumuza devam etmekteyiz.
Hızlı hareket edebilen, proaktif davranabilen ve ihtiyaca
yönelik özel tasarımlarımızla, Savunma Sanayi Sektörünün
saygın şirketlerinin güvenilir tedarikçisi ve alt yüklenicisi
olarak faaliyetlerimizi sürdürmekteyiz.” Dedi.
SAVUNMA SANAYİMİZDEKİ TEKNOLOJİK
DÖNÜŞÜME, ÖNCÜLÜK ETMEKTEYİZ.
Hedeflerinin Türk Savunma Sanayine makro ölçekte
katkı sağlamak olduğunun altını çizen iş İnsanı Nihat
AKYÜZ: “Tasarım Ar-Ge’si ve Proje Yönetimi konularını
harmanlayıp; teknolojisi yüksek, kaliteli ve her şeyden
önemlisi işlevsel ürünler ortaya çıkarıp, üretimini
gerçekleştirmekteyiz. Hedefimiz, katma değeri yüksek
bu ürünleri öncelikle yurt savunmasında kullanmak.
Sonrasında ise yurt dışına ihraç ederek, ülkemizin
teknolojik gelişimine ve ihracatına, mikro ve makro
ölçekte katkı sağlamaktır. Hitit Savunma Mikrodalga
Elektronik Sistemler A.Ş. olarak savunma sanayi için
geliştirdiğimiz ürünlerimizle gerek ülkemiz gerekse
dünya piyasalarında aranılan bir marka olmanın
stratejisi içerisindeyiz. Bu stratejimiz doğrultusunda,
HESA Savunma Sistemleri AŞ’yi iştiraklerimiz arasına
katarak; üretim yönümüzü. güçlendirdik. Bu güne kadar
geliştirdiğimiz Askeri Bilgisayarlar, İşlemci kartları,
Ekran Kartları, Haberleşme Kartları, Video İşleme
Kartları, Güç Kartları, Milli araçlarımız için V2X, AESA
Drone Tespit ve Karıştırma sistemi, RF Alıcı, Verici ve
Sentezleyici Kartlarla ve 5G Projesi kapsamında baz
istasyonu geliştirme gibi bir çok alanda maksimum
güvenilirlik ve kaliteyi sağlayarak, ilk kullanıcıdan son
kullanıcıya kadar sunduğumuz pratik çözümlerle,
savunma sanayimizdeki teknolojik dönüşüme katkıda
bulunup, öncülük etmekteyiz.” Diye konuştu.
NİHAT AKYÜZ KİMDİR?
1998 yılında Gazi Üniversitesi Mühendislik Mimarlık
Fakültesi Elektrik Elektronik Mühendisliğinden mezun
oldu. 2001 yılında Gazi üniversitesi Fen Bilimleri
Enstitüsü Elektrik Elektronik Mühendisliğinden yüksek
lisansını tamamladı. 1998 yılında 3. HİBM.K.lığında
Elektronik Harp Bakım Mühendisi olarak çalıştı. 2003
yılında MİKES A.Ş. (ASELSAN iştiraki) analog tasarım
mühendisi olarak çalışıp çeşitli projelerde tasarım mühendisi
olarak faaliyet gösterdi. 2014 yılında TUBITAK
BILGEM ILTAREN de EDPOD proje yöneticisi olarak
çalışmaya başladı. 2017Yılında Hitit Savunma Firmasını
kurup, yerli ve milli tasarım faaliyetlerine devam
etmektedir.
20/LİDER KURUMLAR
LİDER KURUMLAR /21
YERLİ VE MİLLİ UÇAKSAVAR
IDEF’21’E DAMGA VURDU
C.Utku Aral
Samsun Yurt Savunma Genel Müdürü
Samsun Yurt Savunma Sanayi ve Ticaret A.Ş., (SYS),
devlet öncülüğünde başlatılan Doğu Karadeniz Silah
Projesi’nin Samsun ayağının temsilcisi olarak 1998 yılında
kuruldu. Aradan geçen 23 yılda SYS; CANiK markasıyla
silah, silah aksesuarları, silah sistem tasarımı
ve üretimi konusunda Türk savunma sanayinin önemli
kuruluşlarından biri haline geldi. Merkezi İstanbul’da
bulunan SYS, Samsun Organize Sanayi Bölgesi’ndeki
toplam 40 bin metrekare kapalı alan üzerine kurulu üç
tesisinde 750 çalışanı ile üretimini sürdürüyor. Kayseri
ve Elazığ’da birçok sanayi yatırımına imza atan Aral ailesi
tarafından yönetilen SYS, hafif silah pazarında CA-
NiK markasıyla adını dünyaya duyurdu. Yıllık yaklaşık
450 bin adet tabanca üreten SYS; 1 dakikada 1 tabanca
üretiyor. Üretiminin yüzde 95’ini 68 ülkeye ihraç eden
firmanın yıllık ihracatı 120 milyon doları buluyor. 2010
yılından beri ABD’deki faaliyetlerini, Century Arms ile
ortak olarak kurduğu CANIKUSA firması üzerinden yürüten
SYS; 2020 yılında dünyadan Amerika’ya en çok
tabanca ihraç eden dördüncü firma oldu. Özgün Yerli
Tabanca’dan milli uçaksavar üretimine kadar birçok
yerli ve milli savunma sanayi projesinin partneri olan
SYS, dünya çapında bir savunma sanayi şirketi olmak
için çalışmalarını sürdürüyor.
YERLİ VE MİLLİ UÇAKSAVAR IDEF’21’E
DAMGA VURDU
CANiK markasıyla, dünyanın önde gelen hafif silah üreticilerinden
olan Samsun Yurt Savunma (SYS) olarak
IDEF’21’de ilk kez sergiledikleri yerli ve milli uçaksavarın
yoğun bir ilgiyle karşılaştığını vurgulayan SYS Genel
Müdürü C. Utku Aral, “Bu seneki fuarı, ikili görüşmeler
açısından hayli hareketli geçirdik. Yurt dışından gelen
30’u aşkın heyetle, başta Türkiye’nin en büyük kara
araçları firmaları olmak üzere çok büyük firmalarla
kritik görüşmeler yaptık. Bu görüşmelerin uzun soluklu
iş birliklerini beraberinde getireceğini söyleyebilirim.
Fuarın gözdelerinden biri olan uçaksavarımız, üstün
teknolojisiyle fuarda ilgiyi üzerine çekti. Bu ilgi karşısında
yeni versiyonlarını geliştireceğiz. Bu fuarda 600
ve 850 atım hızına haiz versiyonlarını sergiledik. Bir
sonraki fuarda 1100 atım versiyonunu sergileyeceğiz.
Uçaksavarın paraşüt ile intikal eden birliklerin kullanımına
sunulması için gerekli hafifletilmiş aksesuarlar
ile desteklenmiş yeni versiyonları üzerine çalışıyoruz.
Hatta birkaç farklı kalibreye de geçmeyi planlıyoruz”
dedi.
CANiK M2 QCB 12.7 mm ağır makineli tüfek ihracat
potansiyeli çok yüksek bir ürün. Zaten biz bunu öngörüyorduk
ve bunun daha öncesinde vizyonunu ortaya
koymamızın sebeplerinden bir tanesi buydu. Bugün
geldiğimiz noktada CANiK M2 QCB 12.7 mm ağır ma-
22/LİDER KURUMLAR
kineli tüfeğin Itar-free olması bu ürünün dış piyasada
çok büyük karşılık görmesine sebep oluyor.
Savunma sanayinin en önemli buluşma platformu olan
15’inci Uluslararası Savunma Sanayii Fuarı (IDEF’21),
İstanbul Büyükçekmece’deki Tüyap Fuar ve Kongre
Merkezi’nde ülkeler ve firmalar arası önemli iş birliklerine
sahne oldu. Dünyanın önde gelen hafif silah
üreticilerinden olan Samsun Yurt Savunma (SYS), 2018
yılından bu yana sürdürdüğü Ar-Ge çalışmaları sonucunda
geliştirdiği Türkiye’nin yerli ve milli uçaksavarını
ilk kez fuarda sergileyerek, dünya devleri arasında Türk
savunmasının yerli ve milli gücünü temsil etti. Savunma
sanayiye kazandırdığı tüm markaları, iştirakleri
UNIDEF ve UNIROBOTICS ile fuarda gövde gösterisinde
bulunan şirket, Türkiye’nin “yerli ve milli uçaksavarı”
olarak bilinen CANiK M2 QCB 12.7 mm ağır makineli
tüfeğiyle fuara damga vurdu.
İHRACAT FAALİYETLERİNE HIZ
KAZANDIRACAK
Irak, Kuveyt, Nijerya gibi ülkelerden 1200’e varan sipariş
alma başarısını gösteren CANiK M2 QCB 12.7 mm
ağır makineli tüfeğe olan ilgi karşısında Ar-Ge çalışmalarını
soluksuz sürdürmeye devam edeceklerini kaydeden
Aral, “Uçaksavarımızın seri üretimine ve ihracat
faaliyetlerine başladık. İlk teslimatımızı da Kuveyt’e
yaptık. Önümüzdeki dönemde bir yandan Ar-Ge çalışmalarıyla
ürünümüzün yeni versiyonlarını geliştirirken
diğer yandan fuarda kurduğumuz bağlantılardan yola
çıkarak ihracat faaliyetlerimize hız kazandıracağız”
diye belirtti.
AFRİKA PAZARINDA YENİ İŞ FIRSATLARI
IDEF’21’in savunma sanayi firmalarına Afrika pazarında
ciddi iş fırsatları yaratacağını belirten Aral, “Afrika,
Savunma Bakanı ve Kuvvet Komutanı gibi üst düzey
yetkililer tarafından fuarda yüksek bir temsil gücü
yarattı. Biz de Samsun Yurt Savunma olarak başta yerli
uçaksavar olmak üzere tabanca çeşitlerimizi Afrika
pazarına kazandırmak ve bölgede kalıcı bir değer
oluşturmak için görüşmelerimizi yaptık. Önümüzdeki
dönem bu görüşmelerin kazanımlarını alacağız” dedi.
Hava platformlarına zaman ve maliyet avantajı
Yüzde 95 oranında ihracat gerçekleştiren bir firma
olarak IDEF’21’in yaratacağı uzun soluklu iş birlikleriyle
üretim ve ihracat faaliyetlerine boyut kazandıracaklarını
sözlerine ekleyen Aral, fuarın sektörün sorunlarına
çözüm sunan yaklaşımına da dikkat çekti. Aral, “Özellikle
hava platformları açısından kalifikasyon konusundaki
sorun için Savunma Sanayii Başkanımızın sunduğu
çözüm önemliydi. Geliştirdiğimiz hava araçlarımızın
kontrolünü yurt dışında sağlayacaktık. Bu çözüm ile
bunu ülkemizde yapabileceğiz. Bu gelişme bize hem
zaman hem da maliyet avantajı getirecek” diye ifade
etti.
“İHRACAT GELİRİMİZ 2’YE KATLANACAK”
Önümüzdeki yıl da ihracatlarında hız kesmeden yollarına
devam edeceklerini ifade eden Aral, 5 yıllık değil, 10
ila 15 yıllık projeksiyonları halihazırda bitirmiş durumda
olduklarını, bütün bu süreçte kalite, servis ve marka
bilinirliklerinin artmasıyla da çok daha yüksek satış
seviyelerine ulaşacaklarını aktardı. “2020 için açıklanan
TİM raporuna göre de tüm sektörler ve ihracatçılar
içerisinde 368’inci sırada yerimizi aldık. Geçen yıl tüm
sektörler ve ihracatçılar içerisinde en hızlı büyüyen
3’üncü şirket olmayı başardık. İleriki yıllarda çok daha
üstlere, yani 200’lere çıkmayı öngörüyoruz. Bu rakamlar
bizim için çok büyük onur” diyen Aral, 2021 sonunda
ise ihracat gelir hedeflerini özellikle CANiK M2 QCB
12.7 mm ağır makineli tüfek, yeni METE SFx, METE SFT
ve SFx RIVAL gibi yeni model tabancaları sayesinde 1,5
ila 2 katına çıkarmayı hedeflediklerinin altını çizdi.
LİDER KURUMLAR /23
Teknoloji geliştirme bölgeniz hakkında sizden detaylı
bilgi alabilir miyiz? Teknokentinizin Türkiye AR-GE ve
inovasyon ekosistemine katkıları nelerdir?
26 Temmuz 2013 tarihli 28719 sayılı Resmi Gazetede
yayımlanan 2013/4920 Sayılı Bazı Alanların Teknoloji
Geliştirme Bölgesi Olarak Tespit Edilmesi Hakkında
Bakanlar Kurulu Kararı ile Kırıkkale Üniversitesi Teknoloji
Geliştirme Bölgesi (KÜTGB) kurulmuştur. Kırıkkale
Üniversitesi ve diğer 5 adet ortaklarının katılımı ile
2014 yılında da yönetici şirket oluşturulmuştur. Kırıkkale
Üniversitesi Teknoloji Geliştirme Bölgesi Yönetimi
A.Ş. yönetim kurulu 7 üyeden oluşmaktadır. Yönetim
kurulunda Kırıkkale Üniversitesinden 4, Makine Kimya
Endüstrisi Kurumundan 1, TÜBİTAK’tan 1, Savunma
Sanayi Başkanlığından 1 üye yer almaktadır.
Teknoloji Geliştirme Bölgemiz Kırıkkale Üniversitesi
yerleşke sahası içerisinde yer almakta olup toplam
arazi alanımız 35.180 m2dir. Yönetim şirketimizin yer
aldığı kapalı alanımız ise 5.756 m2olup içerisin 52 adet
ofisimiz ile birlikte yönetim ofislerimiz bulunmaktadır.
Şu an itibari ile Teknoparkımızda doluluk oranı %86 seviyesinin
üzerindedir ve yaklaşık şirketlerimizin %30 u
akademisyenlerimizin kurmuş olduğu şirketlerdir. Teknopark
içerisinde ağırlıklı olarak Yazılım, Makine Teçhizat
ve Savunma Sanayi alanında olmak üzere toplam
156 Ar-ge personeli istihdam edilmektedir. Toplam
proje sayımız 121 olup devam eden proje sayımız ise
49 dur. Projeler genelde yazılım konularını kapsamakta
olup yapay zeka tekniklerinin farklı disiplinlere uygulanması
üzerine yoğunlaşmaktadır. Aynı zamanda şu
ana kadar teknoparkımızda 1 patent, 1 faydalı model ve
4 marka tescil başvurusu gerçekleştirilmiştir. Teknoparkımızda
yürütülen bazı Ar-ge projeleri ile bu sayıların
daha da artacağı tahmin edilmektedir.
Teknoloji geliştirme bölgenizin firmalarının yürüteceği
ulusal ve uluslararası projeler hakkında bilgi verir
misiniz? Hangi alanlara yoğunlaşmayı planlıyorsunuz?
Neatcal firmamız Uluslararası alanında ODTÜ Teknopark
ve Amerikada ki ortakları ile Uzaktan Randevu
sistemini geliştirmeye devam etmektedir. Implanox fir-
24/LİDER KURUMLAR
masının “Tie Fast Kardiotorasik ve Ortopedik Kapatma
Sistemi” projesi için CE ve ISO9001 belgelerini almak
için yoğun bir şekilde çalışmaktadır. Dikmen Savunma
Sanayi firması “Yivli Av tüfeği Prototipi” teknoparkımızda
gerçekleştirmiştir. Duyarsız Enerji Firması
savunma sanayi ve patlayıcılar üzerine çalışan bir
firmamızdır. RDX’in depolamadaki stabilitesi ve birçok
nitrat ester patlayıcısına göre darbe ve sürtünmeye
karşı düşük duyarlılığı günümüzde RDX’in en çok kullanılan
patlayıcı materyal olmasını sağlamıştır. Ayrıca
kompozit patlayıcıların mühimmat ve roket yakıtı
içerinde yer almasından dolayı bu yönde çalışmaları
devam etmektedir.
Bildiğiniz üzere Kırıkkale ilinde Savunma Sanayi’ ye
yönelik çalışmalar oldukça yoğundur. Bizler de Savunma
Sanayi alanına yoğunlaşmayı arzulamakla birlikte
diğer teknoparklarda olduğu gibi Kırıkkale Teknoparkta
da yazılım firmalarımızın sayısı daha yüksektir.
Üniversite-sanayi iş birliği ve dijital dönüşümün
teknokentlere sağlayacağı avantajlar neler olacaktır?
Ayrıca girişimcilik alanındaki çalışmalarınızı ve düşüncelerinizi
öğrenebilir miyiz?
Dördüncü sanayi devrimi olarak da bilinen dijital dönüşüm
dünyada başta yapay zeka, bulut bilişim, nesnelerin
interneti, veri madenciliği, yeni nesil teknolojiler,
siber güvenlik gibi sanayiden bankacılığa, ulaştırmadan
tarıma kadar aklınıza gelebilecek bütün alanlarda
bir etkiye sahiptir. Ülkemizde bu dönüşümün dışında
kalmamak adına önemli adımlar atmış, yeni strateji ve
politikalar belirlemiş ve eylem planları hazırlanmıştır.
Bu dönüşümün en önemli ve temel basamaklarından
birisini de üniversite-sanayi işbirliği oluşturmaktadır
ve bu işbirliğinin sağlanmasında konusunda yetkin
öğretim elemanlarımıza ve sanayicilerimize büyük iş
düşmektedir. Üniversite-sanayi işbirliği ile üniversitenin
sahip olduğu kaynaklar sanayinin sahip olduğu kaynaklarla
birleştirilerek bir yöntem dahilinde sanayinin
problemlerin çözümü üzerinde odaklanılmaktadır. Bu
bağlamda çözüme yönelik üretilen ürünlerin birçoğu
teknokentlerde ki Ar-ge çalışmaları ile sağlanabilmektedir.
Teknokentler böylece üniversite-sanayi işbirliğinde
bir lokomotif görevi görmektedir. Teknokentler
bünyesinde yer alan benzer Ar-ge şirketleri ile bir
sinerjide oluşmakta ortak proje üretimleri artmaktadır.
Aynı zamanda teknokentler, bünyesinde yeni Ar-ge
şirketlerin oluşmasına ve ilave istihdam sağlanmasına
da katkıda bulunmaktadır.
Girişimcilik en basit ifadesi ile bir fikrin ortaya konulup
o fikrin hizmet veya ürüne dönüştürüldükten sonra
pazarlanmasıdır. Girişimcilik kişinin bir takım bireysel
özelliklerine bağlı olmakla birlikte temelinde aile içinde
çocukken aldığı eğitime ve kültüre dayanmaktadır. Aile
ve eğitim kurumlarında gerçekleştirilen eğitim süreçleri
bireyin girişimcilik özelliklerinin gelişmesine veya tam
tersine körelmesine neden olabilmektedir. Sosyo- kültürel
çevre de özellikle gençlerde girişimcilik ruhunun
gelişmesinde etkili olmaktadır. Bu nedenle bizlerde
özellikle lisans eğitimlerinin son yıllarında öğrencilere
yönelik başarı hikayesine sahip kişilerle yapılan sohbetlerin
gençler üzerinde çok etkili olduğunu, onları daha
fazla cesaretlendirdiği gördük ve bu yönde faaliyetlerde
bulunduk.
Son olarak eklemek ufuktaki yatırımlarınız çerçevesinde
eklemek istedikleriniz nelerdir?
Teknoparkımızın Üniversite yerleşkesi içinde yer alması
LİDER KURUMLAR /25
ve Organize Sanayi Bölgesine yakın konumda bulunması
üniversite- sanayi işbirliği için bir cazibe noktası
haline gelmesine neden olmaktadır. Mevcut hali ile
Kırıkkale Teknoparkın yakın zamanda Ar-ge faaliyetleri
yapmak isteyen şirketlerin ihtiyaçlarını karşılamada
yetersiz kalacağı düşünülmektedir. Bu nedenle ek
alan müracaatı ile Ar-ge ve/veya imalat odaklı yeni bir
inşaat çalışmasının yapılması ve yeni girişimci firmalar
ile yüksek teknolojili Ar-ge projelerinin üretilmesini
hedeflemekteyiz.
Tarihçe
Kırıkkale Üniversitesi Teknoloji Geliştirme Bölgesi’nin
kuruluşu amacıyla Kırıkkale Üniversitesi Rektörlüğü
öncülüğünde Türkiye’nin Ar-Ge ve İnovasyon odaklı
kamu kurum ve kuruluşlarından;
• Kırıkkale Üniversitesi
• Makine ve Kimya Endüstrisi Kurumu
• Savunma Sanayi Müsteşarlığı
• Gazi Üniversitesi
• Kırıkkale Ticaret ve Sanayi Odası
• TÜBİTAK
Olmak üzere 6 kamu kurum ve kuruluşları nezdinde
yürütülen görüşmeler neticesinde Kırıkkale Üniversitesi
Yahşihan Kampüsündeki arazi üzerinde Kırıkkale Teknopark’ın
kurulması için Niyet Protokolü imzalanarak
fizibilite çalışmaları tamamlanmış ve Bilim, Sanayi ve
Teknoloji Bakanlığı’na başvuruda bulunulmuştur.
26/LİDER KURUMLAR
Bakanlığın uygun görüşle Bakanlar Kurulu’na sunduğu
teklif, 2013/4920 sayılı “Bazı Alanların Teknoloji Geliştirme
Bölgesi Olarak Tespit Edilmesine İlişkin Karar”ın
yürürlüğe konulması; Bilim, Sanayi ve Teknoloji Bakanlığının
28/5/2013 tarihli ve 4339 sayılı yazısı üzerine,
4691 sayılı Teknoloji Geliştirme Bölgeleri Kanununun 4
üncü maddesine göre, Bakanlar Kurulu’nca 6/6/2013
tarihinde kararlaştırılmıştır.” Şeklinde düzenlenen
Bakanlar Kurulu Kararının 26 Temmuz 2013 tarih ve
28719 sayılı Resmi Gazete’de ilamı ile Kırıkkale Üniversitesi
Teknoloji Geliştirme Bölgesi’nin koordinatlarının
belirlendiği kuruluş ve ilanı gerçekleştirilmiştir.
4691 sayılı Teknoloji Geliştirme Bölgeleri Kanununun
4. Maddesi uyarınca Bölgeyi yönetmek üzere Kırıkkale
Üniversitesi Teknoloji Geliştirme Bölgesi Yönetimi
Anonim Şirketi 01.08.2014 tarihinde kurulmuştur.
1.000.000.- TL (Bir Milyon Türk Lirası) sermaye ile
kurulan Yönetici Şirketin sermayenin her biri 1.000.- TL
kıymetinde, 510 adet A grubu ve 490 adet B grubu
payları olarak 1.000 adet paya bölünmüş olup,
05.08.2014 tarih ve 8624 sayılı Türkiye Ticaret Sicili
Gazetesinde tescil ve ilanı yapılmıştır.
İli/İlçesi
Kırıkkale/Yahşihan
Mahalle/köyü
Yenişehir
Pafta No/Cilt No 34 Cilt
Ada No/Sayfa No 1945 Ada
Parsel No/Sıra No 2 Parsel
Yüzölçümü
35.180,44 m2
Hazine Payı
14.971,4m2
Cinsi
Arsa
LİDER KURUMLAR /27
MAVİ VATAN İÇİN MİLLİLEŞME
SÜRECİNDE BİR ÖYKÜ
1986 yılının ağustos ayında Deniz Harp Okulu’ndan teğmen
olarak mezun olmuştum. Hedefim o zaman Harp Filosu Komutanlığı
gemilerinde çalışmaktı. İlk atandığım gemi D-351 TCG
Mareşal Fevzi Çakmak ve ilk görevim ise Atış Kontrol Subaylığı
idi.
TCG Mareşal Fevzi Çakmak, ABD’nin, Türkiye ve İtalya'ya,
SSCB’nin ise Küba’ya nükleer başlıklı füze yerleştirmesi ile
başlayan; Ekim 1962’de dönemin iki süper gücünü karşı karşıya
getiren ve dünyayı nükleer savaş tehdidi altında bırakan
bunalımda Küba ablukasına katılmış, sonradan Amerikalıların
hurdaya ayırdığı, önceki adı USS Charles Roan (DD-853) olan
bir muhripti.
E. Yük. Müh. Yb. Kemal Evcioğlu
Uluslararası Tesis Teknik Müdürleri
Derneği Başkanı
“Hurdaya ayrılan bir gemi nasıl bu kadar başarılı yüzdürülüyordu?”
sorusu hep aklıma takılmıştır. O zaman hibe edilen bu
tip gemilerin yedek parça desteği, yapılan anlaşmalar çerçevesinde
Türk Deniz Kuvvetlerine teslim edilir, sonrasında başta
Gölcük Tersanesi Komutanlığı olmak üzere, kıymetli tersane ve
bakım onarım birimlerinde her türlü onarımı yapılır, Türk işçi ve
mühendislerinin gayretiyle bu gemiler Türkiye Cumhuriyeti’nin
Mavi Vatan’daki menfaatini savunmak için denizlerde görev
yapardı. NATO tatbikatları dahil yerli ve yabancı tatbikatlara
katılır, 5/38 toplar, 35 mm gibi toplarla yaptığı atışlarda da
kapasiteleri çerçevesinde oldukça başarılı olurlardı.
28/LİDER KURUMLAR
Resim 1 - USS Charles Roan
Bu gemiler, en etkin şekilde yüzdürülürken, personelimiz
her zaman Türk Milletine yakışır vakurlukta, azami
gayretle görev yapar ve limana başı dik dönerdi. Denizde
arıza olmaması için büyük gayret ve fedakârlık
sarf edilirdi. Ne var ki bu dönemde:
• Teknoloji ve yedek parça tedarikinde yüksek bağımlılık
vardı.
• Hibe ve eski gemilerin makine, sistem ve cihazları
sık arıza yapardı.
1987 yılı içinde Derince’de Silah Elektronik kursuna
tayin olmuştum. İlk kursumu birincilikle bitirmiş sonrası
tekrar aynı gemiye Silah Elektronik Yardımcı subayı
olarak atanmıştım. Ne yazık ki dünya donanmaları hızla
transistor çağına geçerken, biz o yıllarda hala İkinci
Dünya Savaşı sonrasının teknolojisi lambalı sistemlerle
dizayn edilen sistem ve cihazlarla teçhiz edilmiş
gemileri kullanmak zorundaydık. Donanma büyük bir
özenle görevini yapıyordu ancak teknolojik düzeyde
geri kalma sorunu savunmamızı zafiyete uğratacak
seviyeye erişiyordu.
1988 yılında, her yıl katıldığımız NATO tatbikatı olan
Display Determination (Kararlılık Gösterisi) tatbikatında
yaşadığım bir olay adeta hafızama kazınmıştır. Bir
gün köprü üstünden vardiya dönüşü Savaş Harekât
Merkezine inmiştim. Amerikan menşeli eski model AN-
SPS 40 hava radarımızda temasları incelerken bir anda
ekran değişti. Radar ekranına ABD haritasını çizdiler.
Aktif elektronik harp ile propaganda yapıyorlardı. Genç
bir teğmen olarak derin bir üzüntü duymuştum. Adeta
milli sistemlerin ne kadar önemli olduğu hakkında bize
ders veriyorlardı.
Yine bir keresinde denizde tatbikattaydık. Atış anı öncesi,
kuleyi hedefe getirerek topları otomatikte tevcih
etmek için kullandığımız lambalı TDS sisteminin arıza
yaptığını ve nasıl çalıştığını hatırlarım. Atışlara çok kısa
bir zaman kalmıştı ve arıza onarımı için zamana ihtiyaç
vardı. Yedekte eski lambalar vardı. Ama arıza onarımına
zaman çok azdı. Artık küsmeye yakındım. Sert bir
LİDER KURUMLAR /29
şekilde kapağı kapattığımda onlarca lamba arasında
yerinde sarsıntıdan gevşemiş bir lambanın yerine oturduktan
sonra sistemin çalışması durumu kurtarmıştı.
Bu yıllarda şükür silah ve araç gereçte modern sistemlere
yatırım yapılmak için karar verilmişti. Merhum
8’nci Cumhurbaşkanımız Halil Turgut Özal zamanında
Yavuz Sınıfı Firkateynler gündeme gelmişti. TCG Yavuz
(F-240) ile başlayacak; ikisi Gölcük Tersanesi Komutanlığı’nda,
diğer ikisi de Almanya’da inşa edilerek
tamamlanacak Meko-200 Yavuz Sınıfı Firkateyn proje
paketi açıklandığında büyük heyecan ve mutluluk
duymuştum. Artık yeni hedefim bu yeni teknolojili
gemilerde çalışmaktı.
Resim 2- TCG Yavuz
içinde olduğumu gördüğüm gün hayatımın en mutlu
günlerinden biri olmuştu. Bu kursu takiben kuvvet
adına Boğaziçi Üniversitesi ve İstanbul Teknik Üniversitesi’nde
yüksek lisans tahsilimi tamamlayarak tekrar
Harp Filosuna TCG Yavuz (F-240) firkateynimize Silah
elektronik yardımcı subayı olarak atandım. O dönemde
TCG Yavuz (F-240)’u Almanya’da getiren orijinal
personel artık yeni gemilerde görev almaya başlamıştı.
Yeni yetişen subay ve astsubaylarda o dönemin yüksek
teknolojili gemilerini onlardan devralmak üzere atanmaktaydı.
1992 yılında denizde yaşanan elim olay hepimizi çok
üzmüştü. NATO'nun Ege ve Akdeniz'de düzenlediği
‘Display Determination - Kararlılık Gösterisi' tatbikatında,
ABD Saratoga uçak gemisinden ateşlenen iki adet
Sea Sparrow füzesi ile Muavenet zırhlısı vurulmuştu. 2
Ekim 1992 gecesi Saros körfezi açıklarında ve uluslararası
sularda yaşanan bu olayda, Kıbrıs Barış Harekatı'na
da katılan Muavenet'imizin kaptan köşkü ve savaş
harekât merkezi isabet almıştı. Gemi komutanı, ben
Deniz Harp Okulu 4ncü sınıftayken yanında çalıştığım
Kurmay Yüzbaşı Deniz Kur Yb Kudret Güngör’dü. 2nci
sınıfın bölük komutanlığını ifa ettiği sırada ben de
öğrenci bölük komutanı olarak yardımcılığını yaptığım
çok kıymetli komutanım Deniz Kurmay Yarbay Kudret
Güngör ile birlikte Teğmen Alp Ertunga Akan, Astsubay
Serkan Aktepe, Çavuş Mustafa Kılınç ve Er Recep
Akan’ın şehit oldukları haberi geldiğinde gözyaşlarımızı
tutamamış ve günlerce uyuyamamıştık. Ve bu olayın
kaza olduğuna hiçbir zaman inanmadım. İnanamadım.
Rahmet ve minnetle andığımız birçok deniz şehidimize
onlar da katılmıştı. Allah rahmet ve mekanlarını cennet
eylesin.
Resim 3- TCG Yavuz Harpoon Güdümlü Mermi Atışı
TCG Yavuz (F-240) Almanya’da Hamburg’ta Blohm +
Voss Tersanesi’nde inşa ediliyor ve Harp Filosu o dönemde
bizim için devrim niteliği taşınan teknolojiler ile
tanışıyordu. Gemi; personeli deneyimli ve çoğu yüksek
mühendis olan seçkin subay kadrosu ve mesleğinde
inkişaf etmiş astsubay kadrosu ile donanmamıza güç
katıyordu. Ben de inşa edilmekte olan yeni firkateynlerde
görev almak istiyordum. Elektronik mühendisi
olmaya karar verdim. Teğmendim. 26 yaşındaydım.
TCG Mareşal Fevzi Çakmak’ta (D-351) görev yaparken
Karamürsel bey Eğitim Merkezi Komutanlığı’nda
bir yıllık yetiştirme kurslarına atanan subaylar listesi
Resim 4- Osmanlı Muhribi Muavenet-i Milliye’nin HMS
Goliath’ı Batırması
12-13 Mayıs 1915’te muhribimiz Muavenet-i Maliye’nin
zırhlı HMS Goliath’ı torpido ile vuran Komutan Ahmet
Saffet ve personelinin zaferini belki de hiçbir zaman
içlerine sindirememiş ve unutamamışlardı. Her ne
olduysa zaman içinde bu olaydan alınacak en önemli
derslerden biri yine aynıydı: “Kendi silahını ve kendi
30/LİDER KURUMLAR
gemini kendin yap!” Ama bu hedefe yürümek hiçbir
zaman kolay olmadı!
Yavuz Sınıfı Fırkateyleri takiben donanmamıza Hamburg’da
B&V tersanesinde inşa edilen dikey hançerli
TCG Salihreis (F-246) ve Gölcük Tersanesi Komutanlığı’nda
inşa edilen TCG Kemal reis (F-247) firkateynleri
katılmıştı. Bu firkateynler makine, silah, komuta kontrol
sistemi gibi sistemleriyle birçok sahada öncekilerden
daha da gelişmiş gemilerdir. Yüzbaşı rütbesinde geminin
ilk Silah subayı olarak atandığım TCG Salih reis
(F-246) hala donanmamızın gözbebeği gemilerinden
biri olarak görev yapmaktadır. Deniz Kuvvetleri Komutanımız
Oramiral Salim Dervişoğlu komutanımızı tören
subayı olarak karşıladığımız gün anılarımda özel bir yer
tutmaktadır.
Resim-5 TCG Muavenet
1995 yılında TCG Yıldırım (F-243) firkateynimizin Silah
Subaylığı görevine atanmıştım. Artık modern teknoloji
de olsa kıdemli üsteğmen rütbesinde operasyona hem
taktik hem de teknik olarak hâkim durumdaydım.
Resim-6 TCG Yıldırım
Resim-7 TCG Salihreis’e Bayrak Çektiğimiz Tören Alman
Basını’nda
Bütün bu güzel gelişmelere rağmen silah ve sistemlerimizde
yüksek düzeyde yabancı bağımlılığı halen
devam ediyordu. Bu kez de Amerikalılara ilaveten
Almanlara bağlı olmanın dezavantajlarını yaşamaya
başlamıştık. Evet sistemler yeniydi ancak gerek yedek
parça ve gerekse onarım çok yüksek maliyetlerle yapılabiliyordu.
Biz fakirin yetimin hakkı ile alınan gemilerimizi
ne kadar özenle bezenle yüzdürsek de gerçek
hedef şu olmalıydı: “Kendi Gemini ve Kendi Silahını
Kendin Yap”.
Yüksek Mühendis olarak Gölcük Tersanesi Komutanlığı’nda
95 Silah Fabrikası Müdürlüğüne atandığımda
aynı hakikate birkaç kez daha şahit olmuştum. Silah
Fabrikası müdürlüğünden sonra, Plan Keşif Dizayn
Mühendisliği Silah Sistemleri Baş Mühendisliği’nde
Su üstü ve Uçaksavar Silahları Şefliği görevine atanmıştım.
Görevimiz gemilerimizin üzerindeki silahların
tersane bakım ve onarımını en etkin şekilde yapmaktı.
Ne yazık ki özellikle yüksek teknolojili sistem ve cihazlardaki
parça bağımlılığı bizi giderek daha çok zorluyordu.
Bir keresinde Yakın Savunma Silahına bağlı
CIWS sisteminde yer alan cayronun 350 bin DM gibi
yüksek rakamlarla onarılarak, üstelik de arızadan üç
yıl sonra gecikmeli olarak sevk edildiğini görmüştüm.
Onarım yapan tedarikçi, sözleşmede onarılacak bu tip
birimlerin kendisine gönderilmesini sağlamış olması
bir yana, bütün koordinasyon ve ısrarlarımıza rağmen
onarımını da bahanelerle geciktirerek geç gönderiyordu.
LİDER KURUMLAR /31
Resim 8- CIWS 25 mm Yakın Savunma Silahı Atışları
Gemiler üzerinde çeşit çeşit tedarikçisi olan sistemler
ve cihazlar vardı. Mesela, sekiz ayrı ülkeden gelen
elektro optik cihazlar gibi. Uzunca bir mühendislik
etüdünden sonra bir teklif hazırladım ve sıralı üstler
aracılığıyla gönderdim. Deniz Kuvvetlerimizin onayı ile
tüm platformlarımızda artık yerli elektro optik cihazlar
kullanılacaktı. Gemilerimiz, Şahin Gözü, Baykuş gibi
ASELSAN ürünü milli elektro optik ürünlerle tanışacaktı.
Çankırı Silah Fabrikası’nın yedek parçası olmayan 25
mm topların yedek parçalarını üretebileceği bir seviyede
olduğunu görmüştük. Teklifimiz kabul edilmişti.
Birkaç parça hariç artık toplar için yedek parça üretebilecek
düzeye gelecektik.
F-16 cayrolarını esas alarak daha önceden onarımına
binlerce mark döktüğümüz cayroların deniz versiyonunu
ASELSAN’la üretmeye başlayacaktık.
Bunlar yaptığımız çok sayıda proje çalışmasından
sadece birkaç örnektir.
Bu arada Deniz Kuvvetleri Komutanlığımız Araştırma
Geliştirme Merkezi’ni kurmuştu. Zaman içinde yazılım
ve donanım alanında büyük katkısı olacak, en güzide
mühendis ve personelin görev aldığı bu birimde gerek
elektromanyetik gerekse akustik sahada projeler,
araştırma ve geliştirme başlatılmıştı. ABD’den alınan
GABYA Sınıfı firkateynler ve daha sonra MİLGEM üzerine
monte edilecek GENESİS Komuta Kontrol Sistemi
üstün başarıyla hizmete giren projelerden sadece
biridir.
Daha sonra kendi gemimizi yapmaya, üzerine de Milli
ve Yerli sistemleri monte etmeye yönelecektik. Artık
mavi vatanı savunmak için milli projelerde görev
alacak, ASELSAN, HAVELSAN gibi birçok güzide
firmamız, deniz kuvvetlerine savunma yatırımlarını
arttıracaktı.
Sonunda; bir zamanlar olmaz dedikleri olacak, rüyamız
gerçekleşecek ve kendi gemimizi ve silahlarımızı
yapmaya başlayacaktık.
Savunma sistemlerinde millileşmeye geçiş sürecini
anlatmak için birkaç sayfa yetmez. Apayrı bir inceleme
ve analiz gereklidir. Biz bu büyük ve kapsamlı sürecin
içinde sadece kendi öykümüzü özetledik.
Türk Deniz Kuvvetleri, burada yazılması uzun sürecek,
özveri ve büyük sabır gerektiren süreçlerinden geçerek
yerli ve milli sistemlerine kavuşmuştur. Bu sürecin
önünü açan Sayın Cumhurbaşkanımız Recep Tayyip
Erdoğan başta olmak üzere tüm büyüklerimizi saygıyla
anmak boynumuzun borcudur.
Birlikte yaptığımız projelerde; öncelikle bugün yaşadığımız
o günkü geleceğe inanan, birlikte inançla çalışan
astsubaylarımızı, fabrikadaki projelerimize büyük destek
veren ustabaşı, usta ve işçilerimizi, çalışmalarımıza
destek veren tüm büyüklerimizi, bunca yıl sonra ve her
zaman sevgi ve saygı ile anıyorum.
Türk Bayrağı altında; Vatanı ve Milleti için canını esirgemeyen
tüm kahramanlarımıza, şehit ve gazilerimize;
Savunma Sanayimizdeki büyük kalkınmaya emek
veren çoğu ismi geçmeyen sayısız kahramana ve bu
süreci yönlendiren büyüklerimize, şükran ve minnetlerimi,
saygılarımı sunarım.
Yazımı burada bitirirken sevdiklerinizle birlikte sağlıklı
ve mutlu günler dilerim.
32/LİDER KURUMLAR
LİDER KURUMLAR /33
34/LİDER KURUMLAR
ÇAĞ-TEK Plastik Lastik Tekstil Konfeksiyon San. ve Tic. Ltd. Şti.
Adres : Özdemir Sabancı Organize San. Tel : +90 (258) 851 15 67 • +90 (533) 931 21 22
LİDER KURUMLAR /35
Bölgesi Çardak / DENİZLİ PK:20350 Faks : +90 (258) 851 15 68 • up@fabcob.com • www.fabcob.com
STM’NİN DENİZ PROJELERİ VE
TAKTİK MİNİ İHA SİSTEMLERİ IDEF’E
DAMGA VURDU
STM Genel Müdürü
Özgür GÜLERYÜZ
IDEF 21’de STM’nin sergilediği ürünlerle ilgili bilgi
alabilir miyiz?
IDEF’te bu yıl özellikle, deniz projelerine yönelik
çözümlerimizi ve taktik Mini İHA sistemlerimizi
ön plana çıkardık. Askeri denizcilik alanında
gerçekleştirdiğimiz önemli projelerle, ülkemizi yurt
dışında da başarıyla temsil etmeye devam ediyoruz.
IDEF’21’de de milli mühendislik kabiliyetlerimizle
geliştirdiğimiz bu projelerimizi dünyanın dört bir
yanından gelmiş ziyaretçiler ile buluşturduk. Bu
kapsamda fuarda, İ-Sınıfı Fırkateyn (TCG İSTANBUL),
Ada Sınıfı Korvet (MİLGEM), Pakistan’a da daha önce
tasarlayıp teslim ettiğimiz Lojistik Destek Gemisi’nin
yanı sıra Açık Deniz Karakol Gemisi (OPV-1900) ve
konsept tasarımımız Denizaltı (TS-1700)’yı sergiledik.
Ayrıca IDEF’21’de ilk kez, sürat-manevra gücü yüksek,
36/LİDER KURUMLAR
satıhtan satıha güdümlü mermilerle donatılmış
hücumbot (MPAC) platformunu ve üç farklı Sahil
Güvenlik Gemisi’ni tanıttık.
Taktik mini İHA üretiminde de ülkemizin öncü
şirketiyiz. Güvenlik güçlerimizce sahada başarıyla
kullanılan ve bu yıl ihracat başarısına da imza attığımız
Döner Kanatlı Vurucu İHA Sistemimiz KARGU
büyük ilgi gördü. Yine bu yıl TSK envanterine dahil
edeceğimiz Sabit Kanatlı Vurucu İHA Sistemimiz
ALPAGU ve Gözcü İHA Sistemi TOGAN’ı fuarda
sergiledik. STM olarak, bu sınıfta geliştirdiğimiz yeni
çözümlerimizi de ilk kez IDEF’21’de
ziyaretçilerin beğenisine sunduk.
Bu çerçevede, mühimmat bırakan
İHA BOYGA, RF Arayıcı Başlıklı
KARGU ve zırh delici mühimmat
taşıyan KARGU’yu fuarda lanse
ettik.
IDEF 21 fuarıyla ilgili genel bir
değerlendirme alabilir miyiz?
Bölgemizin en büyük savunma
sanayii fuarını oldukça başarılı
bir şekilde geride bıraktık.
Milli mühendislik çözümlerimizi
sergilediğimiz fuarda, STM açısından oldukça yoğun
bir yabancı heyet trafiği yaşadık. Geliştirdiğimiz
platformlarımızı ve mühendislik kabiliyetlerimizi,
IDEF’e gelen dost ve kardeş ülkelerin üst düzey
temsilcilerine anlatma fırsatı bulduk. Aralarında
Savunma Bakanları, Genelkurmay Başkanları, Kuvvet
Komutanlarının da yer aldığı çok sayıda üst düzey
Bölgemizin en büyük
savunma sanayii fuarını
oldukça başarılı bir şekilde
geride bıraktık. Milli
mühendislik çözümlerimizi
sergilediğimiz fuarda, STM
açısından oldukça yoğun
bir yabancı heyet trafiği
yaşadık.
heyeti standımızda ağırladık. 40’ı aşkın ülkeden, 100’e
yakın heyet ile görüşmeler gerçekleştirdik. Görüşmeler,
iş birlikleri ve toplantılarla verimli bir fuar geçirdik.
STM olarak son dönem yürüttüğünüz projelerle ilgili
bilgi verir misiniz?
Milli korvetimiz MİLGEM’lerde üstlendiğimiz ve
başarıyla tamamladığımız önemli görevlerimizinden
sonra İstif sınıfı olarak adlandırdığımız Türkiye’nin ilk
milli fırkateyni TCG İSTANBUL (F-515) Projesinde Ana
Yüklenici görevini üstlendik. İnşasına devam edilen ve
yerlilik oranının en az yüzde 75 seviyesinde olmasını
hedeflediğimiz TCG İSTANBUL’u
Ocak 2021’de denize indirdik ve
2023 yılında Deniz Kuvvetleri
Komutanlığımıza teslim edeceğiz.
Ana yüklenici olarak inşa, donatım
ve test/tecrübe faaliyetlerini
tamamladığımız TCG UFUK (A-591)’u
teslime hazır hale getirdik. Türk
Tipi Hücumbot Projesi kapsamında,
Deniz Kuvvetleri Komutanlığı’mızın
isterlerini karşılayacak platformun
kontrat tasarımı çalışmalarımızı
sürdürüyoruz.
Askeri denizcilik alanında gerçekleştirdiğimiz önemli
projelerle, ülkemizi yurt dışında da başarıyla temsil
ediyoruz. Son olarak, Ukrayna ile korvet inşası için
önemli bir sözleşmeye imza attık. Teknoloji transferine
yönelik iş birliğini de içeren projemiz kapsamında
korveti kızağa aldık. Pakistan'da ise uzun süredir
faaliyetlerimiz aralıksız devam ediyor. STM tarafından
LİDER KURUMLAR /37
tasarlanan ve Karaçi Tersanesi'nde inşa edilen Pakistan
Denizde İkmal Gemisi üç senedir Pakistan donanması
tarafında aktif olarak başarıyla görev yapıyor. Pakistan
ve ülkemizdeki denizaltı modernizasyon projelerinde
de aktif rol alıyoruz.
Deniz Kuvvetlerimizin Preveze Sınıfı Denizaltılarının
modernizasyonu ve Yeni Tip Denizaltılarının inşasında
önemli görevler üstlendik. Dünyada sayılı ülkelerin
üretimini yapabildiği, denizaltı torpido kovanlarının
yer aldığı baş kısmını (Section 50),
Yeni Tip Denizaltı Projesi (Reis
Sınıfı Denizaltı) kapsamında, ilk
kez Türkiye’de, STM mühendisliği
ve koordinasyonunda üreterek,
Gölcük Tersane Komutanlığı’na
teslim ettik.
Ülkemizin denizaltı
modernizasyonu konusundaki
ilk ve tek ihracatı olan Pakistan
Agosta sınıfı denizaltıların
modernizasyonu konusunda
çalışmalarımız hız kesmeden
devam ediyor. Bu kapsamda birinci
gemiyi teslim ettik, ikinci geminin modernizasyon
faaliyetlerine başladık, üçüncü gemi için de sözleşme
imzaladık.
Bunların yanısıra, mini ya da daha büyük tonajlı
denizaltılara yönelik konsept tasarım çalışmalarımızı
da sürdürmekteyiz. Amacımız, savunma sanayiinde,
üniversite-sanayi iş birliğini de geliştirerek, yerli
sanayimizin katma değeri yüksek alanlarda üretimini
artıracak adımlar atmak.
38/LİDER KURUMLAR
Yurt içinde ilgi gören ve
başarıyla kullanılan taktik
mini İHA sistemlerimiz
yurt dışından da büyük
ilgi görüyor. Bu alanda
önemli bir başarıya imza
atarak, Türkiye’den başka
bir ülkeye, askeri mini İHA
ihraç eden ilk şirket olduk.
Yurt içinde ilgi gören ve başarıyla kullanılan taktik mini
İHA sistemlerimiz yurt dışından da büyük ilgi görüyor.
Bu alanda önemli bir başarıya imza atarak, Türkiye’den
başka bir ülkeye, askeri mini İHA ihraç eden ilk
şirket olduk. Döner Kanatlı Vurucu İHA Sistemimiz
KARGU’nun bu yıl ilk kez ihracatını gerçekleştirdik.
Sabit Kanatlı Vurucu İHA Sistemimiz ALPAGU da test
atışlarını geride bıraktık ve bu yıl sonuna kadar TSK’nın
envanterine katmayı planlıyoruz.
Savunma sanayinde ihracatın önemi
giderek artmaktadır. Bu çerçevede
yaptığınız çalışmaları aktarır
mısınız?
Askeri deniz platformları ve taktik
mini İHA sistemleri alanında
yakaladığımız ihracat başarısını
hem sürdürmek hem de bu başarıyı
siber güvenlik ve diğer çalışma
alanlarımıza da yaymak istiyoruz.
Güney Amerika’dan Uzak Doğu’ya
kadar 20’den fazla ülkede iş birlikleri,
ihracat ve iş geliştirme faaliyetleri yürütüyoruz.
Bizim en önemli motivasyon kaynağımız, büyümeyi,
mümkün olduğu kadar ihracatla gerçekleştirmek.
2023 hedefimiz, ciromuzun %50’sinin ihracattan
gelmesi. Daha uzun vadeli hedefimiz, bunu giderek
arttırmak. Bunu gerçekleştirebilecek potansiyele
sahip olduğumuzu değerlendiriyoruz. Ayrıca, bunu,
ekosistem ile birlikte başarma gibi bir vizyonumuz da
var.
LİDER KURUMLAR /39
HAVELSAN IDEF’İN
YILDIZI OLDU
Bu yıl 15’incisi düzenlenen Uluslararası Savunma
Fuarı IDEF’21’e HAVELSAN damga vurdu.
IDEF’21’in Dijital İletişim Sponsoru olan HAVEL-
SAN, bu uluslararası fuarın pandemi koşulları doğrultusunda
temassız ve dijital iletişim yoluyla yapılmasını
sağladı.
HAVELSAN, fuarda kurulan Dijital İletişim Merkezi’nde
tüm katılımcılara HAVELSAN Diyalog üzerinden fuara
katılamayan müşterileri ile ücretsiz görüşebilme imkânı
tanıdı.
HAVELSAN ayrıca, güvenli veri depolama ve paylaşım
platformu HAVELSAN Drive’ı da kullanıcıların kullanımına
sundu. Kullanıcılar, karekodları okutarak, HA-
VELSAN Drive Platformuna IDEF’21 katılımcısı firmalar
tarafından yüklenen tüm tanıtım materyallerine ulaşma
şansını yakaladı.
HAVELSAN Dijital Birlik Teknolojileri ilk kez IDEF’te
tanıtıldı
HAVELSAN, AR-GE çalışmalarına 2018 yılında başladığı
ve geride kalan 3 yıl boyunca yaptığı mühendislik
çalışmaları sonucunda saha denemelerini başarıyla
gerçekleştirdiği Dijital Birlik Teknolojilerini ilk kez 17-21
Ağustos 2021 tarihlerinde İstanbul TÜYAP Fuar ve
Kongre Merkezinde düzenlenen 15’inci Uluslararası
Savunma Fuarı IDEF’21’de gösterime sundu.
Silahlı Otonom İnsansız Kara Aracı BARKAN, Bulutaltı
Otonom İnsansız Hava Aracı BAHA ve mikro keşif hava
aracı M6, IDEF’21’de en çok ilgi çeken ve merak uyandıran
sistemler oldu.
HAVELSAN; Dijital Birlik Teknolojilerinde geldiği noktayı,
insansız otonom hava ve kara araçlarının özellikleri
ve kabiliyetlerini, platformlardan bağımsız geliştirdiği
sürü algoritmasıyla hava ve kara araçlarını ortak bir
görevde nasıl buluşturduğunu yerli ve yabancı ziyaretçilerine
anlattı.
HAVELSAN, IDEF’21’de ayrıca “Geleceğin Orduları:
Dijital Birlikler” panelini düzenleyerek bu alandaki
vizyonunu da göstermiş oldu.
Moderatörlüğünü HAVELSAN Yönetim Kurulu Başkanı
ve Savunma Sanayii Başkan Yardımcısı Dr. Celal Sami
Tüfekci’nin yaptığı panelde, Milli Savunma Üniversitesi
(MSÜ) Rektörü Prof. Dr. Erhan Afyoncu, Savunma Sanayii
Başkan Yardımcısı Mustafa Murat Şeker, SSB Başkan
Danışmanı E. Hv. Tümg. Reha Ufuk Er, HAVELSAN
Yönetim Kurulu Başkan Vekili Prof. Dr. Hacı Ali Mantar
ile SASAD Yönetim Kurulu Başkanı Osman Okyay da
konuşmacı olarak yer aldı.
HAVELSAN, KBRN İzleme Sistemini Cumhurbaşkanı
Erdoğan’a tanıttı
HAVELSAN, Milli Savunma Bakanlığı (MSB) için
40/LİDER KURUMLAR
geliştirdiği Kimyasal, Biyolojik, Radyolojik ve Nükleer
(KBRN) İzleme Sistemini de ilk kez IDEF’21’de fuar alanının
belirli yerlerinde konumlandırarak KBRN tehdit
ve tehlikelerinin algılanabilmesine imkan
tanıdı.
Öte yandan, HAVELSAN Genel Müdürü
Dr. Mehmet Akif Nacar, MSB
standını ziyaret eden Cumhurbaşkanı
Recep Tayyip Erdoğan’ı
HAVELSAN’ın KBRN İzleme
Sistemi hakkında bilgilendirdi.
Futuristik Denizaltı Savaş Harekât
Merkezi
Suüstü ve sualtı platformlar
için bugüne kadar pek
çok teknoloji geliştiren
HAVELSAN, futuristik bir
çalışmayı da IDEF’21’de
kamuoyuna sundu.
Bu kapsamda, alan
uzmanlarıyla birlikte 3D
modelleme ile hazırlanan
Denizaltı Savaş
Harekat Merkezi (SHM)
konsept tasarımını da
HAVELSAN ilk kez
IDEF’21’de tanıttı.
HAVELSAN IDEF’21’de bu konsepti Deniz Kuvvetleri
Komutanı Oramiral Adnan Özbal’a da anlatma fırsatı
buldu.
HAVELSAN, Birçok yeni iş birliğine de
imza attı
HAVELSAN, IDEF’21 süresince
biri Katar şirketi ile olmak
üzere birçok yeni iş birliği
anlaşması yaparak IDEF
sonrası yeni teknoloji
çalışmalarının ve yeni
pazarlarının ilk adımını
attı, mevcut pazarlardaki
varlığını da güçlendirdi.
HAVELSAN; yüksek teknolojilerle
geliştirdiği 30’a yakın
ürün ve çözümü, dijital iletişim
desteği, panel ve sunumlarla
IDEF’21’in en çok parlayan şirketlerinden
biri olurken, “Geleceğin
Orduları: Dijital Birlikler” paneli
dışında, Kurumsal Mimari ile
Dijital Dönüşüm ve Kıyı Gözetleme
ve Deniz Trafik Yönetim
Sistemleri sunumlarını da
IDEF’21’de gerçekleştirdi.
LİDER KURUMLAR /41
42/LİDER KURUMLAR
LİDER KURUMLAR /43
44/LİDER KURUMLAR
LİDER KURUMLAR /45
46/LİDER KURUMLAR
LİDER KURUMLAR /47
ROKETSAN’IN
YENİLİKÇİ ÇÖZÜMÜ
Roketsan’ın Yenilikçi Çözümü ALKA Yönlendirilmiş Enerji Silah Sistemi,
EYP ve Mini/Mikro İHA Tehditlerine Karşı Hazır
Roketsan’ın Yenilikçi Çözümü ALKA Yönlendirilmiş
Enerji Silah Sistemi, EYP ve Mini/Mikro İHA Tehditlerine
Karşı Hazır
Füze ve mühimmat alanında çalışmalarına devam eden
Roketsan, bir yandan da yenilikçi silah sistemlerine
yönelik projelerini sürdürüyor. İlk kez IDEF 2021’de
sergilenecek olan ALKA Yönlendirilmiş Enerji Silah Sistemi
(YESS), El Yapımı Patlayıcılar (EYP) ve mini/mikro
insansız hava araçlarını (İHA) etkisiz hale getirmek için
etkin bir çözüm sunuyor.
Günümüzde gelişen teknoloji ile birlikte, tehdit tipleri
de değişiyor ve bu değişim, yeni tür savunma silahlarının
kullanımını gündeme getiriyor. Örneğin, tedariki
son derece kolay olan mini/mikro İHA’lar, terör eylemlerinde
de giderek artan bir sıklıkta kullanılmaya
başlandı. EYP düzenekleri de önemli bir tehdit olarak
günümüzde kendini gösteriyor.
Geleneksel ateşli silahlar ile savunma; oluşabilecek
harici hasar, gereken cephane ve uzman personel
ihtiyacı nedeniyle mini/mikro İHA tehdidine karşı her
zaman uygulanamıyor. Dünya çapındaki eğilimlere
bakıldığında da bu yeni tehdide karşı, yenilikçi savunma
sistemlerinin kullanımının yaygınlaştığı görülüyor.
Benzer şekilde, EYP tehdidi ile mücadele de yenilikçi
çözümler gerektiriyor. Bu kapsamda, EYP’lere, mini/
mikro İHA’lara ve özellikle de mini/mikro İHA sürülerine
karşı savunma için en maliyet etkin çözüm olarak
ALKA bir adım öne çıkıyor.
Yapay Zekâ ve Derin Öğrenme
Algoritmalarıyla Otonom Görevler
EYP’ler ile sabit ve döner kanatlı mini/mikro İHA’ları
ve mini/mikro İHA sürülerini, etki alanı dışında imha
edebilmek için geliştirilen ALKA hem elektromanyetik
enerjisini hem de lazer enerjisini hedef üzerine yoğun
ve hassas şekilde yönlendirerek, hedeflerin hibrit ve
katmanlı bir yöntemle etkisiz hale getirilmesi sağlıyor.
ALKA, kullanıcıya sağladığı elektromanyetik karıştırma
yeteneği ile tek veya sürü halindeki mini/mikro İHA’ların
işlevsel olarak engellenmesini; elektromanyetik ve
lazer tahrip yeteneğiyle de mini/mikro İHA’ların, mini/
mikro İHA sürülerinin ve EYP’lerin güvenli mesafeden
imha edilmesini olanaklı hâle getiriyor.
ALKA; hedefi tespit, takip ve ayrıştırma görevlerini
yapay zekâ ve derin öğrenme algoritmalarıyla otonom
olarak gerçekleştirebiliyor. Bunun yanı sıra harici sis-
48/LİDER KURUMLAR
temler ile de entegre edilebilen sistem, ağ yapısı içerisinde
de kullanılabiliyor. ALKA, yönlendirilmiş enerjiyi
hedef üzerinde yüksek hassasiyetle yoğunlaştırıyor ve
hedefi işaretlenen noktasından vurabiliyor. Işık hızında
reaksiyon gösterebilen sistem, gece/gündüz etkinlik
sunarken atım başı maliyetlerinin son derece düşük
olması da önemli avantaj sağlıyor.
Modüler tasarıma sahip olan ALKA, kullanıcı ihtiyaçlarına
göre mobil veya sabit konuşlu olarak kullanılabiliyor.
Mobil sistem intikal halindeki veya sahada konuşlu
birliklerin savunması ile meskûn mahal operasyonlarında,
sabit konuşlu sistem ise karargâh, üs, liman, kalekol
vb. kritik tesislerin nokta hava savunmasında ideal
çözüm olarak öne çıkıyor.
ALKA-NEW ile Yeni Kabiliyetler Kazanacak
Roketsan mühendisleri, ALKA’nın daha etkin şekilde
kullanılabilmesi için ALKA Network Enabled Weapons
(ALKA-NEW) konseptini geliştiriyor. ALKA NEW; sisteme,
Çoklu Lazer Silahının Ağ Merkezli Otomatizasyonu
ile bir arada kullanılabilme yeteneğini sağlayacak.
Böylelikle ALKA, şu kabiliyetleri de kazanacak:
• Tek başına ve/veya ağ yapısında görev yapabilme
• Tüm araçlarda komuta kontrol kabiliyetini yedekleme
• Aynı noktaya çoklu lazerin “ağ yapısı içerisinde
otonom odaklanması” ile hedef üzerinde istenilen
tahribatı sağlayabilecek lazer gücüne ulaşılabilme
• Birden fazla tehdide karşı Tehdit Değerlendirme
ve Silah Atama (TEWA) yapılabilme, hedefleri
önceliklendirilebilme ve hedeflerin tahribatını bu
öncelik/sıralamaya göre yapılabilme
• Farklı radar ve/veya elektromanyetik karıştırma
sistemleri (EKS) ile entegrasyon
• Veri Füzyonu (çoklu sensör kullanımı) ile düşük
yanlış alarm oranı
Kısa Sürede Başarıyla Geliştirildi
Yenilikçi, ilerici ve maliyet etkin bir
silah olan ALKA’nın milli imkânlar
ile geliştirme süreci Roketsan’ın öz
kaynaklarıyla Temmuz 2016’da başlatıldı.
Kısa sürede başarı elde eden Roketsan, Temmuz
2018’de, ALKA’nın ilk prototipinin üretim ve testlerini
başarıyla tamamladı.
Tüm doğrulama ve kalifikasyon testlerinden de başarıyla
geçen ALKA, kullanıcı testleri sırasında sahadan
alınan geri dönüşlere de uyumlu hale getiriliyor.
Roketsan ve Cumhurbaşkanlığı Savunma Sanayii
Başkanlığı, 20 Nisan 2021’de, ALKA için bir sözleşme
imzaladı. Roketsan ana yükleniciliğinde yürütülen
projeye, milli paydaşlar da katkı sunuyor. Bu kapsamda
birçok farklı alanda milli yetenekler de Türkiye’ye
kazandırıldı.
YESS teknolojisinin farklı platformlara entegrasyonu
için de çalışmalar devam ediyor. Daha yüksek güçlerde
geliştirilecek sistemlerin, gelecekte katmanlı hava
savunma sisteminin bir parçası olması hedefleniyor.
Roketsan Hakkında
Ülkemizin geleceği için özgün, güvenilir ve çığır açan
roket ve füze çözümlerinin lideri olmak vizyonuyla
çalışmalarını devam ettiren Roketsan, Savunma Sanayii
İcra Komitesi kararı ile 14 Haziran 1988 tarihinde
kurulmuştur. Roketsan, başta Türk Silahlı Kuvvetleri
olmak üzere dost ve müttefik ülkelere de hizmet etmek
amacıyla farklı özelliklerdeki roket, füze, güdümlü
mühimmat ve bunların fırlatıldığı silah sistemlerini,
roket yakıtlarını, arayıcı başlıklarını, güdüm ve kontrol
sistemlerini, yazılımlarını, tapalarını, harp başlıklarını,
mekanik aksamlarını üretmek, bu sistemlerin kara,
hava, deniz ve denizaltı platformlarına entegrasyonunu
yapmak, bina, araç ve tankların korunması için balistik
koruma sistemlerini üretmek, satışını gerçekleştirdiği
ürünler için satış sonrası hizmetlerini vermek ve uydu
fırlatma sistemleri geliştirmek çerçevesinde faaliyetlerini
Ankara’da yürütmektedir. 3400 çalışanı ile Türkiye’nin
en büyük teknoloji ordusu olmayı hedefleyen
Roketsan, 1800’ün üzerinde mühendis ve kendi
öz kaynakları ile finanse ettiği Ar-Ge çalışmalarıyla
ülkemize ve milletimize özgün tasarımlar
ve ürünler geliştirmeye devam
etmektedir.
LİDER KURUMLAR /49
DEMS Savunma Sanayi ve Ticaret Anonim Şirketi,
2020 yılında yurtiçi ve yurt dışında mayın ve tehlikeli
alanların temizlenmesi hizmetini sunmak üzere kurulmuştur.
Bu konuda MSB MAFAM (Milli Mayın Faaliyet
Merkezi)’ den KURUMSAL AKREDİTASYON Belgesi
alan İLK firma olarak Uluslararası alanda rekabete
adım atmış bulunmaktayız.
Mühimmat Yönetimi ve Mühimmat İmhası konularında
yeterli bilgi, tecrübe ve yeteneğimiz bulunmaktadır.
Ayrıca, yerli ve milli bir şirket olarak konusunda üst
düzeyde deneyimli personelden oluşan kadromuz
ile ulusal savunma sanayimizin ihtiyaçlarına çözüm
ortaklarımızla beraber projeler sunma kabiliyetine
sahibiz.
Ne Yapıyoruz?
• Mayınlı Sahaların Temizliği
• Savaş Sonrası Patlayıcı Kalıntılarının Temizliği
• Mühimmat İmhası
• Sualtı Patlayıcı Madde Keşfi ve Temizliği
• Mayın ve Patlayıcı Madde Konusunda Danışmanlık
ve Risk Eğitimi
• Mühimmat Yönetimi
• Modernizasyon Projeleri
• Ana Malzeme ve Yedek Parça Temini
• Mühimmat ve Patlayıcı Madde Temini
50/LİDER KURUMLAR
LİDER KURUMLAR /51
IDEF’21 SAVUNMA SANAYİİ FUARI’NDA BÜYÜK BEĞENİ TOPLAYAN
BMC ALTUĞ 8X8 ZIRHLI MUHAREBE
ARACI’NIN TESTLERİ DEVAM EDİYOR
Türkiye’nin lider ticari ve askeri araç üreticilerinden
BMC, 17 – 20 Ağustos 2021 tarihleri arasında
İstanbul TÜYAP Fuar Merkezi’nde düzenlenen
bölgenin en büyük savunma sanayii fuarı IDEF 2021’de,
ilk örtü açılışı Cumhurbaşkanı Sayın Recep Tayyip
Erdoğan ve Milli Savunma Bakanı Sayın Hulusi Akar’ın
katılımıyla yapılan Altuğ 8x8 Zırhlı Muharebe Aracı’nın
testlerine tüm hızıyla devam ediyor.
BMC tarafından Türk Silahlı Kuvvetleri’nin son yıllardaki
saha tecrübelerine uygun olarak ileri teknoloji ile geliştirilen
ve asimetrik savaş ortamlarında büyük avantaj
sağlayacak olan Altuğ 8x8 Zırhlı Muharebe Aracı’nın
başta ülkemiz olmak üzere dost ve müttefik ülkeler tarafından
da tercih edilmesi ve ülkemize ihracat girdisi
sağlaması bekleniyor.
52/LİDER KURUMLAR
BMC ALTUĞ 8x8 ZIRHLI MUHAREBE ARACI
IDEF’21 Fuarı’nda sergilenen Altuğ 8x8 Zırhlı Muharebe
Aracı (35mm Silah Kuleli) ve Zırhlı Personel Taşıyıcı
(12.7mm Silah Kuleli) araçlar kendi sınıfında konvansiyonel
ve asimetrik muharebe sahasının tüm ihtiyaçlarına
cevap verebilecek şekilde tasarlandı.
Araçlar en güncel kullanıcı gereksinimleri, görev konseptleri,
tehditler, teknoloji ve trendler ile bu pazarda
mevcut yerli ve yabancı araçların kabiliyetleri değerlendirilerek
belirlenen her yönüyle üstün özellikleriyle
ön plana çıkıyor.
Altuğ 8x8 serisi araçlarda %80’lere varan yüksek yerlilik
oranı hedeflenirken, tüm versiyonlarda bulunan yerli
ve milli aks donanımlarına ilave olarak, 12.7mm Silah
Kuleli 8x8 ve 6x6 versiyonlarında yerli ve milli motor
da kullanılacak şekilde çalışmalar sürdürülüyor.
BMC tarafından şu ana kadar 5 adet Altuğ 8x8 Zırhlı
Personel Taşıyıcı imal edildi ve bu araçlar en zorlu saha
ve yol şartlarında test edilmeye devam ediyor.
Aracın farklı üst yapı ve kule sistemleriyle yurt içinde
olduğu kadar yurt dışında da büyük ilgi görmesi
bekleniyor.
Altuğ 8x8 Zırhlı Muharebe Aracı’nın Öne
Çıkan Özellikleri
• 3 mürettebat + 9 personel taşıma kapasitesi
• 7.62mm’den 120mm’ye kadar her türlü silahı taşıma
kabiliyeti
• Mayın ve El Yapımı Patlayıcılara karşı üstün
koruma
• Sökülebilir ve değiştirilebilir araç tavanı konsepti
ile “tek platformda çoklu görev kabiliyeti”
• 4 akstan dümenleme ile gelişmiş manevra
yeteneği
• Geniş iç hacim ve her türlü iklim ve arazi koşullarında
personel için yüksek konfor
• 8 tona kadar faydalı yük taşıma kapasitesi
• Kolay bakım yapılabilir, sistem güvenilirliği yüksek
ve ömür devri maliyeti düşük altyapı
LİDER KURUMLAR /53
ÇANDARLI KALIP MAKİNA
SAN. TİC. LTD.ŞTİ
Çandarlı kalıp firması 2004 yılında Apnea Deniz Malzemelerinin kalıphanesi olarak
Manisa’da kurulmuştur. 2013 yılına kadar sadece Apnea Deniz malzemeleri için Arge ve
kalıp imalat işlerini gerçekleştirmiş, 2013 yılından sonra dış firmalara da hizmet vermeye
başlamıştır. Otomotiv ve havacılık sanayi şirketleri için ürün tasarımı ve anahtar teslim
süreç tasarımları yapmaktadır.
ÇALIŞMA ALANLARIMIZ
1. Havacılık, enerji ve savunma sanayi
ürün grupları ;
• Süper alaşım ve alüminyum şekillendirme kalıpları
(inconel, hastelloy, haynes vb. nikel bazlı süper
alaşımlar, kobalt bazlı süper alaşımlar ve alüminyum
alaşımları için)
• Hot Forming (Ti6Al4V grade 5 hot forming)
kalıpları
• Süper alaşım ve alüminyum kaynak fikstürleri
• Electron Beam Weld fikstürleri
• Hydroforming kalıpları (Flexform) (Tasarım + İmalat
paket çözümler)
54/LİDER KURUMLAR
• Hydroforming kalıpları (Deep Draw) (Tasarım +
İmalat paket çözümler)
• Hydroforming fikstürleri (Tube Hydroforming)
• Isıl işlem fikstürleri (Heat treatment sizing fixture)
• Özel proses fikstürleri
• Süper alaşım fabrikasyon parça imalatı için anahtar
teslim imalat çözümleri
• CNC İşleme fikstürleri
• 5 Eksen lazer kesim fikstürleri
• Seri imalat doğrulama mastarları imali
• X Ray fikstürleri
2. Otomotiv sanayi ürün grupları
• Servo hidrolik yorulma test sistemleri için fikstür
tasarımı ve imalatı
• Haddehane ekipmanları
• Kompozit Parça Tasarımı (karbon kompozit ve
cam elyaf kompotiz malzemeler)
• Kompozit Kalıpları imalatı
• Kompozit serme makinası imalatı
• Pres kalıpları imalatı
• Talaşlı üretim fikstürleri imalatı
• Ölçüm mastarları imalatı
• Çarpışma test ekipmanları tasarımı ve imalatı
Başlıca referanslarımız,
• Apnea Deniz Malzemeleri
• Kale Pratt & Whitney Uçak Motor San. A.Ş.
• Kale Arge
• Olgun Çelik A.Ş.
• AKG Termoteknik
• Çimtaş Hassas İşleme Sanayi
• Kor Alüminyum
LİDER KURUMLAR /55
SİBER GÜVENLİK
ARTIK ÇOK ÖNEMLİ
Doç. Dr. Mustafa LALE
Dijital teknolojilerin geldiği noktada “Siber Savaş” ve “Siber
Saldırı” kavramları dünyanın önemli gündem maddelerinden
birisi hâline gelmiş bulunmaktadır. Siber savaş
kavramı daha ziyade ülkeler arasında birbirlerinin bilgisayar
ağlarına sızma şeklinde tanımlanırken siber saldırı kavramı ise
bireysel olarak kişi ya da kişilerin bu eylemi gerçekleştirmesine
denilmektedir.
Bütün dünyada ülkelerin dostları kadar rakipleri ve düşmanları
da vardır. Dijital sistemlere yapılacak siber saldırılar ülkelerdeki
sistemleri çökerttiği gibi ülkelerin prestijlerini de altüst etmektedir.
Bu nedenle siber güvenlik üzerinde hassasiyetle durulması
gereken bir konu hâline gelmiştir.
Günümüzde artık güç savaşları siber savaşlar şeklinde yürütülmeye
başlandı. ABD’de Wired dergisinin 2012 yılı Nisan ayı
kapağında 2 milyar dolar harcanarak Nevada Çölü’nde dev bir
telekulak tesisi inşa edileceği yazıyordu. 1 Şimdi bu tesis dünyayı
dinliyor, istediği herkesi takip ediyor, veri toplayan şirketlerle
birlikte hareket ediyor. Hatırlayacaksınız dünya somut bir siber
saldırı örneğini, ABD eski istihbarat görevlisi Edward Snowden'ın
sızdırdığı belgeler sayesinde öğrenmişti. 2013 yılında İngiliz The
Guardian ve ABD merkezli The Washington Post gazetelerinde
56/LİDER KURUMLAR
yayımlanan bu sızıntı çok büyük ses getirmişti. Rusya’nın
sığınma hakkı verdiği Snowden, ABD'nin siber
istihbarat kurumu olarak görev yapan Ulusal Güvenlik
Ajansı'nın (NSA) PRISM adlı bir yazılım sayesinde,
2007 yılından beri Google, Facebook, Microsoft
ve Yahoo’nun server’larına girerek buralardan bilgi
topladığını ifşa etti. NSA’in
bu sayede ülkedeki bütün
internet sitelerindeki vatandaşlara
ait tüm yazışmaları,
verileri takip ettiğini, ABD
büyükelçiliklerinde ilgili
ülkelerin hükümet binalarının
sinyal sistemleri ile dinlendiğini,
Brezilya devlet petrol
şirketi Petrobras'ın bilgisayar
sistemine sızıldığını, Almanya
Başbakanı Merkel’in
telefonlarının dinlendiğini
açıkladığında dünyada geniş
bir yankı uyandırmıştı. Burada NSA’in yaptığı açık bir
siber saldırıdır. Genellikle siber saldırı denildiğinde,
hemen akla karşı tarafın bilgisayar ağlarını çökertmek
gelmekte. Bir siber saldırı, NSA’in yaptığı gibi bilgi ve
istihbarat toplama şeklinde yapılabildiği gibi, propaganda
yapmak gibi amaçlarla da yapılabilmekte, ancak
hedef direk imha edilmek isteniyorsa o zaman bilgisayar
ağ yapısı ve donanıma bir sabotaj gerçekleştirilerek
etkisiz hâle getirilebilmekte.
Siber saldırıların ana hedeflerinden birisi de ülkelerin
savunma sanayileridir. Ülkeler sahip oldukları siber
orduları ile rakip ülkelerin savunma ağlarına sürekli
saldırılar gerçekleştirerek zarar vermeye çalışırlar. ABD
deniz gücü komutanlarından tümamiral rütbeli bir
asker çok yüksek siber saldırı kapasitelerinin olduğunu,
yüksek teknik kapasiteye sahip denizaltıları ile bunu
gerçekleştirdiklerini açık açık ifade etmektedir. 2
Siber saldırılarda denizaltılarla beraber drone’ları da
kullanan ABD’den bir
Bütün dünyada ülkelerin dostları kadar başka isim siber saldırı
rakipleri ve düşmanları da vardır. Dijital gerçekleştirmenin ona
karşı savunma yapmaktan
sistemlere yapılacak siber saldırılar
daha kolay olduğunu ifade
ederken aynı zamanda
ülkelerdeki sistemleri çökerttiği gibi
aleni siber saldırı yaptıklarını
da ortaya koymakta.
ülkelerin prestijlerini de altüst etmektedir.
Bu nedenle siber güvenlik, üzerinde San Francisco merkezli
hassasiyetle durulması gereken bir konu egzersiz veri programı
Strava’nın, spor yapan
hâline gelmiştir.
sosyal ağ meraklıları
tarafından gerçekleştirilen
aktiviteleri gösteren “ısı haritası”, başta ABD, Rusya,
İngiltere ve Fransa olmak üzere dünya ülkelerinin
ordularına ait dünya üzerindeki gizli ve açık askerî
üslerin haritalarını, devriye rotalarını deşifre etti. 3
Google Earth gibi uydu görüntülerini gösteren internet
programları sayesinde bu ve buna benzer pek çok şey
bilindik hâle gelmiş olsa da bu harita sayesinde askerî,
diplomatik ve istihbarat elemanlarının günlük aktivitelerinin
bina içinde bile takip edilebileceği ortaya çıkmış
oldu.
Masumane bir şekilde spor yapmak isteyenlere yardımcı
olmak amacıyla kurulan bir sosyal medya programı,
istemsiz olarak kişilerin dijital ayak izlerini ortaya koyabiliyor
ve sizin istemediğiniz birtakım durumlarınızı
da açığa çıkartabiliyor. Dünyada oldukça ses getiren
bu Strava olayı, sosyal medyanın en hassas askerî ve
istihbarat teşkilatlarının bile operasyon güvenliğini
nasıl tehlikeye atabileceğinin en yeni ve belki de en
çarpıcı örneklerinden birisi olarak gündeme geldi. Aynı
şekilde hemen herkesin cep telefonuna indirdiği adım
LİDER KURUMLAR /57
ölçer programları günde kaç adım yürüdüğünü, bunun
kaç km’ye tekabül ettiği, kaç kalori yaktığı gibi bilgileri
düzenli olarak bildirmekte. Ancak istenilirse her gün
nerede, hangi saatte adım adım kaç dakika yüründüğü,
gezdiği bilgisi birileri tarafından rahatlıkla takip
edilebilir.
SANAYİDE SİBER CASUSLUK
Yapay zekâ, nesnelerin interneti, otonom araçlar, 3B
teknolojiler derken, tüm bu süreçlerin ağ altyapılarında,
bulut platformlarında güvenli ortamlarda bulunması
gerekirken, olması gereken güvenlikli ortamları
sağlamak artık pek mümkün görünmüyor. Dost
olmayan ülkeler, sanayi casusları, veri baronları, terör
örgütleri, hackerlar potansiyel siber tehdit unsurları
olarak karşımızda bulunuyorlar.
Dijital dünyada robotların gün geçtikçe hayatımıza
girmeye başladığını görüyoruz. Giderek hayatımıza
daha fazla gireceği günler de gelecek. Bu konuda dikkatli
olunması gereken husus özellikle internete bağlı
robotların hack’lenerek art niyetli kişilerin kontrolüne
girmeleri olacaktır. Bu nedenle gelişen teknolojilerdeki
güvenlik konusu en az bu teknolojiye sahip olmak
kadar önem arz etmektedir. Mesela geliştirilen yapay
zekâlı bir robot her an hackerların saldırısına uğrayabilir.
Bu durumda yakın gelecekte nesnelerin interneti ile
ağa bağlı milyarlarca cihaz ne kadar güvende olabilir
diye insan düşünmeden edemiyor. Sanayi casusları da
yeni teknolojilere uyum göstermede hiç zorluk çekmiyorlar.
İsrail Ben Gurion Üniversitesi Siber Güvenlik Araştırmaları
Merkezi araştırmacıları herhangi bir ağa bağlı
olmayan bilgisayarlardan hard diskin ışıklarının yanıp
sönmesini takip eden bir kamera vasıtasıyla hard
diskten veri çalmayı başardıklarını açıkladılar. 4 Bilgisayarlara
kısa süreliğine de olsa bir USB ile erişim
sağladıktan sonra, bir drone üzerine yerleştirilen kameranın
algıladığı ışık değişikliklerini veriye dönüştürerek
bilgilerin çalınmasını gerçekleştirmişler. Bununla
da yetinmeyen araştırmacılar aynı şekilde bilgisayar
fanının çıkardığı ses sinyallerinden veri çalmayı gerçekleştirebildikleri
gibi, ısı salınımı yoluyla da bu işlemi
gerçekleştirebildiklerini belirtiyorlar.
Artık ülkeler rakiplerindeki gelişmiş teknolojiyi kopyalamak
ya da çalmak için akıl almaz yeni yöntemler
geliştirmeye başladılar. ABD'nin en prestijli kamu
araştırma üniversitelerinden biri olan New York’taki
Buffalo Üniversitesindeki Bilgisayar Bilimi ve Mühendisliği
bölümü AR-GE elemanları özel programla yüklü
akıllı telefonu üç boyutlu yazıcının 8 inç (yaklaşık 20
cm) uzağına bırakarak 3B yazıcıdaki tasarımı, yazıcının
çıkardığı akustik dalga ve elektromanyetik radyasyon
sayesinde kopyalayabilmiş yani çalabilmişler .5 Görüldüğü
üzere gelişen teknolojide sanayi casusluğunun
şekli bile oldukça değişmiş durumda.
BEYAZ ŞAPKALI SİBER SAVAŞÇILAR
YETİŞTİRMELİYİZ
Tek bir siber korsan bile koca bir ülkenin sistemlerindeki
güvenlik açığını bularak buradan saldırılar
gerçekleştirebilirken diğer yandan sistemin bütününü
korumak için binlerce uzman istihdam etmek gerekmektedir.
Yani saldıranın savunma geliştirenlere göre
daha avantajlı olduğu görülmektedir. Üstelik teknolojinin
gelişimine paralel olarak hackerlar da kendilerini
geliştirmekten geri kalmıyorlar. Bu yüzden artık şirketler
bünyelerinde siber güvenlik uzmanları istihdam
ederken ülkeler kendilerine siber savaşçılardan ordular
kurmaya başladılar. Bu arada siber güvenlik sektörü de
58/LİDER KURUMLAR
trilyon dolarlık yeni bir istihdam alanı hâline dönüşmüş
bulunmakta.
Her alanda yetişmiş eleman ihtiyacı önemli olmakla
birlikte günümüzde siber güvenlik alanında bu işin ehli
siber mühendis ya da siber uzman bulmak hem zor
ve hem de oldukça önemli hâle geldi. Burada bahsi
geçen uzman kişiler zeki ve sorgulayıcı düşünceye
sahip kimseler olmak zorunda ve bu uzman eleman
yetiştirilmesi konusuna şimdiden eğilinmesi gerekmekte.
Ancak bu konuda bir gayretin içerisinde olanlar da
yok değil. Teknofest yarışmalarını düzenleyen ekip bu
konuda 2018 ve 2019 yıllarında “HackIstanbul Capture
the Flag” yarışmaları tertipledi. Bu tür etkinliklerin desteklenmesi
yanında, bunların tecrübe kazanmaları ve
yurt dışındaki hacker yarışmalarına katılmaları için bu
tür yeteneklere sponsor olunması, destek ve teşviklerin
bunlar için de sunulması gerekmektedir.
Dünyanın pek çok ülkesinde artık Siber Güvenlik
Operasyon Merkezleri kurulmaya başlandı. Ülkemize
sadece yedi farklı ülke kaynaklı 100 binin üzerinde her
yıl siber saldırı gerçekleşiyor. 2023 hedefleri doğrultusunda,
önümüzdeki dönemin hedef, strateji ve
eylemlerini belirleyen Ulusal Siber Güvenlik Stratejisi
ve Eylem Planı (2020-2023) resmi gazetede yayımlandı.
Bilgi Teknolojileri ve İletişim Kurumu (BTK) çatısı
altında ülkemizin internet altyapısını siber tehditlerden
korumak amacıyla Ulusal Siber Olaylara Müdahale
Merkezi (USOM) kuruldu. Bütün dünyada olduğu gibi
ülkemize karşı da her geçen gün artış gösteren siber
saldırılar, bu merkezde görev yapan uzmanlarca tespit
edilerek engellenmektedir. BTK tarafından 2017 yılında
dijital teknolojilerde ihtiyaç duyulacak yetişmiş eleman
ihtiyacını karşılamak amacıyla BTK Akademi kuruldu.
Her yaş gurubundan çocukları ve gençleri geleceğe
hazırlamak için, tıpkı askerlik sistemini modernize edip,
profesyonel askerlik sistemine geçildiği gibi ülkemizin
siber teşkilatını, siber ordusunu kurmak gerekiyor. Bunun
için Türkiye Üstün Zekâlı ve Dahî Çocuklar Eğitim
Vakfı (TÜZDEV) gibi kuruluşlarla BTK Akademi gibi
kurumların işbirliği yaparak üstün zekâlı çocukları birer
siber güvenlik dehası hâline dönüştürmek mümkün
olabilir.
Siber güvenlik adına alınması gereken pek çok tedbirden
bahsetmek mümkün. Üniversitelerde Bilgisayar
Mühendisliği bölümlerinde sadece siber güvenlik dersleri
vermek bu konuda yeterli olmayacaktır. Şimdiden
bazı üniversitelerimizde Siber Mühendislik bölümleri
açılabilir ve Siber Güvenlik Yüksek Lisans programları
başlatılabilir.
1- https://www.wired.com/2012/03/current-20-04-april-issue-highlights/
2-https://www.washingtonpost.com/news/the-switch/wp/2016/07/29/america-is-hacking-other-countries-with-stealthy-submarines/?noredirect=on
3-https://www.strava.com/heatmap#7.00/-120.90000/38.36000/hot/all
https://www.wired.com/story/strava-heat-map-military-bases-fitness-trackers-privacy/
4-https://www.zdnet.com/article/think-youre-safe-from-hackers-offline-this-drone-steals-data-from-a-pcs-blinking-led/
5-https://www.fedscoop.com/smartphone-hack-3d-printer-university-of-buffalo/
LİDER KURUMLAR /59
UZMAN KADROMUZLA
MİSAFİRLERİMİZE EMNİYETLİ VE
AYRICALIKLI HİZMET SUNUYORUZ
Zaman kaybı, tehir, aktarma, uzun
kuyruklar olmadan, esnek saatlerde,
güvenli ve emniyetli yolculuk
yapma imkanı sunan hizmetimiz,
iş seyahatlerinin verimli bir şekilde
yapılmasını sağlıyor.
Tüm dünyayı etkisi altına alan koronavirüs salgını
birçok sektörde değişiklik yaşanmasına neden
oldu. Özellikle, salgının görüldüğü ilk zamanlarda
ülkelerin sınırlarını kapatması havacılık sektörünü
durma noktasına getirdi. Aşılanma oranlarının artması,
sınır kapılarının tekrardan açılması ile ülkelerin belli
şartlarda turist kabul etmesi ve iş seyahatlerinin yeniden
başlaması sektörde hareketlenmeye neden oldu.
Ancak bu hareketlilik önceki yıllara oranla hala istenilen
seviyelere ulaşmamıştır.
Koronavirüsle birlikte tarifeli hava yolunu tercih edenlerin
sayısındaki azalma, kişiye özel seyahat, ayrıcalıklı
hizmet vb. avantajlarından dolayı özel jet kiralamada
yoğun ilgi yaşanmasına neden oldu. Konuyla ilgili
Vatan Jet İş Jeti/Hava-Taksi İşletme Direktörü Sn. Onur
YILMAZ, iş jeti kiralamanın avantajları ve VatanJet
faaliyetleri hakkında görüşlerini paylaştı:
“Gelişen teknoloji, değişen ihtiyaçlar ve hayat tarzlarıyla
birlikte yıllar içerinde ulaşım alanında büyük
gelişmeler yaşandı. Uçak, halen en hızlı ve en güvenilir
ulaşım aracı olması sebebiyle, yolcular açısından
çekiciliğini arttırmaya devam ediyor. Zamanla uçak
yolcularının beklentileri de değişiyor doğal olarak.
Bizim faaliyet gösterdiğimiz iş jeti kiralama hizmeti de,
bu alanda yolcu taleplerinin en üst seviyede karşılandığı
bir faaliyet alanı. Yeni bir firma olmamıza rağmen,
ülkemizin önde gelen kuruluşları ile yapmış olduğumuz
blok satış anlaşmaları, devam eden görüşmelerimiz,
yolcularımızın olumlu geri dönüşleri ve tekrar bizi
tercih etmeleri bize güven veriyor ve çalışma motivasyonumuzu
arttırıyor. Pandemi de özel iş jetlerine olan
talebi arttırmış durumda şu anda.
Yaptığımız pazarlama çalışmalarında, özellikle iş
adamlarımızın, VatanJet tarafından sunulmakta olan
kurumsal iş jeti kiralama hizmetine, ihtiyaçları ve ilgisi
olduğunu yakından gözlemledik. Şöyle ki, zaman
kaybı, tehir, aktarma, uzun kuyruklar olmadan, esnek
saatlerde, güvenli ve emniyetli yolculuk yapma imkanı
60/LİDER KURUMLAR
sunan hizmetimiz, iş seyahatlerinin verimli bir şekilde
yapılmasını sağlıyor; özel bir alanda seyahat ederken
iş görüşmeleri, toplantılar yapılabiliyor; dinlenmek için
ideal ve sağlıklı bir ortamda gerçekleşen seyahatler,
misafirlerimizi yormuyor aksine enerjilerinin artmasını
sağlıyor. Bütün bu faktörler de özel uçak kiralamaya
olan talebi arttırıyor.
Uçağımız, performans ve konfor olarak sınıfının en üst
düzey uçaklarından; teknik ve uçuş ekibimiz, sivil havacılık
alanında uzman ve tecrübeli arkadaşlarımızdan
kurulu; uçağımız 8061 km menzilli ve 13 yolcu kapasitesi
ile bireysel seyahatlerden, kurumsal seyahatlere
kadar geniş yelpazedeki ihtiyaçlara cevap verebilecek
durumda.
İş jeti satın almanın, takdir edersiniz ki kayda değer bir
maliyeti var, devamında da yine işletme giderleri söz
konusu. Dolayısıyla kendi kullanım saatlerini de dikkate
alarak analiz yapan firmalar, kiralama hizmetini tercih
edebiliyorlar. Bu kapsamda, yılda belirli bir saat uçuş
yapma ihtiyacı olan firmalar için, yıllık blok uçuş saati
satış kampanyamız ilgi çekiyor. Bu modelde, firmalar,
yıllık belirli bir uçuş saati satın alarak aylık ödeme
yapıyorlar, aldıkları saatleri yıl boyu istedikleri tarihlerde,
istedikleri yere ve uygun gördükleri yolcular için
kullanabiliyorlar.
Bu sistem, her defasında farklı firma, farklı uçak, farklı
uçuş ekibi, farklı maliyetlerle karşı karşıya kalmanın
önüne geçiyor, aynı zamanda fiyat açısından önemli
avantajlar sağlıyor. Bu şekilde yıllık anlaşma yaptığımız
firmalardan da memnuniyet anlamında güzel dönüşler
almaya başladık ve birçok firmaya da bu modeli
tavsiye ediyoruz.
VatanJet olarak, uzman kadromuzla misafirlerimize
emniyetli ve ayrıcalıklı hizmet sunmak adına çalışmalarımıza
aralıksız devam ediyoruz, ilgilenen tüm yolcuları
bizlerle tanışmaya davet ediyoruz.”
LİDER KURUMLAR /61
62/LİDER KURUMLAR
LİDER KURUMLAR /63
64/LİDER KURUMLAR
LİDER KURUMLAR /65
66/LİDER KURUMLAR
68/LİDER KURUMLAR