YukEdebiyatKasımAralık2021
You also want an ePaper? Increase the reach of your titles
YUMPU automatically turns print PDFs into web optimized ePapers that Google loves.
Sayfa 90
ne doldurdu ama. Bir tane
de bana koy diyemezdim
zira şuan o içtiği çay demi
değil başka bir şeydi adamın.
Çaycı dayı devam
etmiyordu anlatmaya. Sanırım
pimi çekip ortaya
öylece bırakmayı daha
uygun gördü bombayı. Ya
da ölmüş adamın da planı
da yarıda anlatılırdı dedi
kendince, kim bilir.
Koca Hüseyin bir
bebek gibi dokunsan ağlayacaktı.
Çayını içmeye
başladı. Ama bize yoktu...
Sorsan Arif ağabeyin yokluğuna
hüzünlendim de
derdi şimdi.
“Yaksa bu sefer artık
içeri atarlardı Arif amcayı.
Geçen sefer ki gibi
nezarethanedeki adamları
gece boyu güldüremezdi
de. Bayağı kalırdı. Ne
adamdı be! Anlatsana şu
olayın detayını Hüseyin
ağabey” dedim. Adamı
biraz şenlendirmekti de
niyetim. Anlatsın, kafası
dağılsın, o hesap.
Döndü bana bizim
cevval Hüseyin, kendisini
aldatılmış gibi hisseden
Hüseyin, karısı kaçmış da
çocuklarıyla bir başına
kalmış gibi karşıdan bana
bakan Hüseyin.
“Sende biliyorsun
ya lan Cemil sen anlatsana”
dedi bana. Ben de biliyordum
bilmesine ama
bu olay üniversiteye okumaya
gittiğimde tatil için
geldiğim o ara döneme
denk geldiğinden dolayı,
çok da hâkim sayılmazdım.
“Hüseyin ağabey
senin halanla mıydı bu
Arif amcanın davası?”
“He” dedi bana.
“Kusura bakma anlatacağım
ama senin halan ya
hani”
“Halamsa halam
oğlum, hak kiminse ondan
yanayım ben”
“İyi o zaman ağabey
bak eksik yanlış yerim
olursa düzelt o zaman”
dedim. Ses etmeyişinden
anladım ben aslında
anlatmamı istemediğini
ama bugün Arif amcamız
ölmüştü ve ben ne
var ne yoksa eteğimdeki
taşları yere savuracaktım.
Bugün bana bir şeyler
olmuştu, emindim buna.
Gün sonunda belki
anlardım neler olduğunu
ama daha gün bitmemişti
ve ben kaşınmayı sürdürüyordum.
“Çaycı emmi” dedim.
Rahmetli Arif amcam
Hüseyin ağabeyin
halasıyla... Halandı değil
mi ağabey?”
“Lan oğlum anlatacaksan
anlat yoksa sus neyine
gerek şimdi şu lafları
açıyorsun ortalığa.” Devamında
bir iki kelime daha
etti ama ağzında yuvarladığı
için tam açılımını anlayamadım.
Ama iyi bir
şeyler değildi.
“Neyse dayı, lağımları
ortakmış eskiden iki
üç evin, Arif amcayla Hüseyin
Ağabey’in halasının
lağımlarının birleştiği yerde
de bir kuyu varmış işte
o kuyu taşıp duruyormuş,
taşıyormuş değil mi Hüseyin
ağabey?”
“Cemil!”
Ben devam ettim
adımı şiddetlice Hüseyin’den
duyunca “evet
ortakmış ve taşıyormuş
YÜK Ede biyat