15.11.2021 Views

YukEdebiyatKasımAralık2021

Create successful ePaper yourself

Turn your PDF publications into a flip-book with our unique Google optimized e-Paper software.

Sayfa 88

Hüseyin ağabey. Öyle içten

diyor ki bunu, benim

bile sorasım geliyor.

“duramadık daha fazla.

Beni bir ağlama tuttu”

“öyleydi rahmetli” diyor

kahveci.

Çaycı dayının ağzında

da laf birikmiş, saydırıyor

bizi görür görmez

“az şakacı değildi hani,

bana anlattığı bir planı

daha vardı onu da yapamadan

gitti rahmetli”

Bizim kulaklar tilki

kulağına benzer bir hal

alıyor bunu duyunca.

Neymiş acaba diyoruz yapamadığı

şey? Yani yapsaydı

kesin Hüseyin’in de

bir katkısı olacaktı bu işte.

Adam seviyor boş beleş

işlerle uğraşmayı, kızamıyorum

da. Çocukken pek

ciddiye almamışlar belli

ki Hüseyin’i. Fikrini sormamışlar,

adam yerine mi

koymamışlar nedir? O da

böyle saçlı sakallı biri

olunca, çağırılan yere gidiyor

hemen. Yeter ki işe

yaradığını sansın işte.

Önemsendiğini hissediyor,

ne yapsın?

Ben soruyorum

Hüseyin ağabeyin soramadığı

soruyu çaycıya

“neymiş ki yapamadığı

planı dayı?” Bir taraftan

da iki sandalye çekiyoruz

altımıza, ama bize çay

yok. İçerde kimse de yok

zaten. Sabahtan ezanla

bırakılmış, akşam yatsıya

torunlarının eve alıp götürecekleri

dedeler de yok

yani. Bir çaycı bir ben bir

de Hüseyin ağabey.

“Çay vereyim mi

önce?” Diyor çaycı. Direk

sorulunca ben de istemsizce

yanıtlıyorum. “Bir

acı kahve yapsan olur”

diyorum. Kahve içmek

ayıp mı ki? Dayı yüzüme

t e r s t e r s b a k a r a k

“Kahveyi daha açmadım”

diyor. Bende Hüseyin

ağa gibi ses etmeyip, çaya

tamah ediyorum. Bu adamı

takip etmeli, taklit etmeli,

ne ediyorsa etmeliyim

çünkü onun yolu

doğru yol şimdi.

Verilen karbonatlı

ziftin pekini içerken bir

sandalye de kendine çekerek

oturuyor yanımıza

Azmi dayı. İsmini Hüseyin

ağabey demeseydi

eğer benim aklıma katiyen

gelmezdi. Adam iyiden

iyiye üzülmüş Arif

amcanın ölmesine. Her

gün sabahtan gelirmiş

kahveye. Beraber açtıkları

bile olurmuş dükkânı. Kimi

kimsesi olmadığından

da zaten, ne yapsın garip,

birlikte yapıyorlarmış

kahvaltılarını. Anlattı

böyle birkaç anı, ağladı

da.

Adam ağlayınca biz

de birbirimize baktık Hüseyin

ağabeyle. O bana

tükürür gibi yaptı dilin

ucuyla, bende ona yuh!

der gibi baktım. Bugün

Allah belamızı vermiş gibiydi

bizim. Adam akıllı

sevdiğimiz birinin arkasından

bile ağlayamaz olmuştuk.

Bu da acıymış,

bu da kötü bir şeymiş, haberimiz

yoktu bu zamana

kadar. İnsan üzülemediğine

de üzülüyormuş. Bugün

de bunu öğrendik.

Ağlayamadığımıza,

ciddiyetsizliğimize, bir de

boş işlerle uğraşmayı pek

sevişimize odaklandık,

sanırım aynı dilden konuştuk

kısa bir süre Hüse-

YÜK Ede biyat

Hooray! Your file is uploaded and ready to be published.

Saved successfully!

Ooh no, something went wrong!