15.11.2021 Views

YukEdebiyatKasımAralık2021

You also want an ePaper? Increase the reach of your titles

YUMPU automatically turns print PDFs into web optimized ePapers that Google loves.

Sayfa 79

Zil çalınca Ayten Hanım

ağır hareketlerle evin

girişine ilerlediğini duydu.

Kapı açıldığı gibi Ahmet’in

“Anneanne! Anneanne!”

diye bağırması bir oldu. Kızı

Emine ise annesi Ayten

Hanım’a dert yanmaya başlamıştı

bile.

“Anne! Perişan etti bu

beni. Midesini mi üşüttü

anlamadım. Rezil oldum

otobüste. Kaç kere altını değiştirdim.

Yedek bezi de

kalmadı.”

“Kızım, önce gel bir

içeri. Bir öpeyim, bir seveyim,

bir doyayım ben şuna.

Sonrasını hiç merak etme

sen.”

“Hehhehhe! Anneanne,

anneanne!”

İçeri geçince Ayten

Hanım torunu Ahmet’i koltuğa

oturttu, renkli televizyonun

tam karşısına.

“Hadi kızım, sen mutfağa

geç, ocağa bir su koyuver.

Ben de leğeni getireyim,

torunum da çizgi filme

baksın bu arada.”

Bezleri yıkamaya koyuldular

ama Ayten Hanım,

leğeni ve deterjanı kızına

verdiği gibi torununun yanına

koştu. Emine ilk bezi

yıkayıp asmaya karar verdi.

Diğerlerini yıkarken bu kurur,

Ahmet’in altını sararlardı.

Elindeki bezi mutfak

penceresinin önüne İpek’in

yanına astığında etrafa rahatsız

edici bir koku yayıldı.

İpek başını çevirdiği anda

şaşkınlıkla bakakaldı. Küçülmüş,

kırış kırıştı ama yanılmış

olamazdı. Hemen

yanı başında duran Pamuk’tu

bu. Görüşmeyeli ne

kadar da sararıp solmuştu?

Onun bu haline inanamadı

bir türlü. Ne kadar zamandır

görüşmediklerini düşündü,

çıkaramadı. Eski bir

arkadaşla güzel bir bahar

gününde karşılaşacağı aklına

gelmemişti hiç. Hatta neredeyse

unutmuştu onu.

Hayatta olduğundan bile

şüphe duyuyordu. Pamuk’la

birlikte geçirdiği

günleri hatırlayınca gözleri

daldı. “Merhaba!” demek

geldi içinden. Bekledi biraz.

Olmadı, sesi çıkmadı. Pamuk

da ona aynı kaçamak

bakışları fırlatıyordu. Yüzlerinde

hayretle mahcubiyet

iç içe geçmişti.

İpek, “Ona ne oldu da

bu hale geldi acaba? İyiden

iyiye kırışmış, sararıp solmuş.”

diye düşünürken Pamuk

da, “Acaba başına ne

geldi de böyle esmerleşti,

simsiyah oluverdi?” diye

soruyordu kendine.

Pamuk cesaretini toplayıp

İpek’e döndü. Belki

sonradan gelmişti, misafirdi

ama yine de konuşmadan

edememişti işte.

“Tekrar karşılaşmak

da varmış.” dedi fısıltıyla.

“Öyle oldu.” diye cevapladı

İpek.

Güneşin sıcaklığını her

geçen dakika biraz daha

hissederken ne konuşacaklarını

bir türlü bulamadılar.

Konuşacak çok şey olduğundan

her şey birbirine

girmiş gibiydi. Havadan sudan

konular imdatlarına yetişti

yine.

“İpekçiğim, güneş de

beni pek rahatsız ediyor.”

“Evet Pamukçuğum,

arada bulut çıkardı ama

gökyüzünde dümdüz bir

mavilik var.”

“Eskiden hatırlar mısın,

bunlara hiç dikkat etmezdik.”

“Hatırlamaz mıyım?

Ayten Hanım kapıyı açıp

kızı Emine’nin sesini duyunca

aklıma birden sen

geldin.”

Yıl 1 Sayı 2

Hooray! Your file is uploaded and ready to be published.

Saved successfully!

Ooh no, something went wrong!