15.11.2021 Views

YukEdebiyatKasımAralık2021

Create successful ePaper yourself

Turn your PDF publications into a flip-book with our unique Google optimized e-Paper software.

Sayfa 78

Tepetaklak

Turgay Yıldırım

Şu öksürüğe de bir

türlü çare bulamadım.”

diye söylendi

İpek.

İyiden iyiye yaşlanmıştı.

Düğmeleri sökülmüş,

kolları ve yakası yoktu artık.

Bedeni küçülmüş, kırış

kırış olmuştu. Teni koyu

bir renge bürünmüştü. Kirli

beyaz, hatta gri de denebilirdi.

Güzel günlerin hatıraları

gibi teninin beyazlığı

da günbegün silinip gitmişti.

Evin güneş gören bir

yerinde, pencerenin hemen

önünde dinleniyordu. İçeri

süzülen kavurucu sıcağı

sevmekle sevmemek arasında

kalıyordu her gün.

Zamanla içindeki sular aşağı

süzülüyor, güneşli bir

günse çabucak kurtuluyordu.

Bir yanda içinde biriken

su damlalarında boğulacak

gibi olmak, diğer yanda

güneşin içindeki suyu

çabucak buharlaştırmasıyla

suya hasret kalmak, büzüldükçe

büzülmek, kavruldukça

kavrulmak… İkisi de

berbat bir histi. Onu rahatsız

etmeyecek ve güneşin

sıcaklığında serinletecek

kadar su olduğu zamanları

çok seviyordu ama tadını

alamayacağı kadar kısa sürerdi

bu.

Dışarı baktı. Güneşli

bir bahar günüydü. İpek’in

en sevdiği zamanlar... Ne

çok soğuk ne de çok sıcak.

“Yeni bir gün!” diye mırıldandı

ve yine zamanın geçmesini

beklemeye koyuldu

öylece.

YÜK Ede biyat

Hooray! Your file is uploaded and ready to be published.

Saved successfully!

Ooh no, something went wrong!