YukEdebiyatKasımAralık2021
Create successful ePaper yourself
Turn your PDF publications into a flip-book with our unique Google optimized e-Paper software.
Sayfa 74
Adam İsmail
Huban Seda Aras
"Bir olay gerçeğe ne kadar
uygunsa, o kadar gerçekdışı
görünür."
Dostoyevski
“
Ortam o kadar sessiz
ki nöronlarımın
cızırtısını duyacağım.
Izgara nöron. Porsiyon
adedi bin. Fiyatı…”
Fiyat belirleyemedim
daha. Kız güzel
ama. Çok güzel. Ondan
mı sessiz ortam? Güzellik
karşısında sessizleşen
dünya. Çayın fiyatı
ne kadar acaba? İki çay.
Kabaca yedi TL. Kahve
içmek ister miydi? Cüzdan
yeter mi ki kahveye?
Ya kız açsa? Açar
mıydı gerçekten düşüncelerini?
Faili meçhul
hayallere mi katılırdı
bu kutlu gün? Hoş, o
zaman öldürülen hayallerimin
faili meçhul olmazdı.
“Su
misin?”
“…”
söyleyebilir
“Su diyorum, su
sipariş edebilir misin?”
Şimdi hapı yuttun
oğlum. Suyu hiç hesaba
katmamıştın. Su bile ısmarlayamayacak
mısın?
Boş ver kahveyi,
ısmarla. Hatta kahve de
ısmarla. Bir de güzel
yemek söyle en afilisinden.
Sonra tuvalete gidiyorum
ayağına… Olmaz
ki. Olmaz tabi. Tanırlar
beni buralarda.
Nazım da geçer aslında.
Erkekliğe sığar mı,
meçhul.
“Dün buluşalım
dediğinde konuşacaklarım
var demiştin. Dinliyorum
seni.”
Ah be güzelim,
cep delik olmasa neler
anlatacağım da…
“Evet ya, sizin
yan komşunun kızı var
ya, adı neydi? Hıh, Ceren,”
Ceren de nereden
çıktı şimdi? Ah be oğlum,
dakika iki gol bir
milyon. Nöron porsiyon
fiyatı, kırmızı kartla
oyundan attı hakem.
Nöronlar bir sonraki
diyalogda da yok.
“Ceren mi? Onun
için mi beni çağırdın
buraya?” Ben de bir şey
var sanmıştım. Aptal
kafam. Sana bakacak
hali yok ya. Ceren için
çağırmış tabi. Ceren güzel,
peki ya sen?” Güzelliğinin
değerini bilmiyorlar,”
diyordu annem.
Ölmeden önce,
YÜK Ede biyat