YukEdebiyatKasımAralık2021
Create successful ePaper yourself
Turn your PDF publications into a flip-book with our unique Google optimized e-Paper software.
Sayfa 70
hem de kısa kısa değinilen
ama işlevselliği olan parçalardan
birini alıntılamak
isterim:
"Annemi, babam ondan
bir şey istediğinde,
ona kızdığında ya da yanağından
uluorta şöyle bir
makas aldığında fark ederim.
Babam annemle fazla
konuşmaz. Annem de babamla.
Her ikisinin de çok
mutlu olduğu zamanlar
ödemeleri yeni başlayan
kooperatif eviyle ilgili konuşulan
anlardır." (s. 44)
Öykünün finali için
duygusu yüksek cümleler
beklediysem de metnin
geneline hâkim olan yapıyı
bir tercih olarak değerlendirdim.
Çünkü süregelen
acı, yoksulluk, umutsuzluk
karşısında kimsesizlik
hissiyle dünyadan
göçmek dışında bir şey
yok gibi görünüyor. Bu da
"sayıp dökme"nin sıradanlaşan
kaderini paylaşmak
anlamına geliyor.
Son olarak "tren garı"
ifadesindense "gar"ın
doğru ifade olduğunu söylemeden
geçmeyeyim. Öyküden
biri yanlış, diğeri
doğru iki kullanımı alıntılayayım:
"Evimiz tren garının
biraz aşağısındadır." (s. 43)
"Babam garda simit
satar." (s. 44)
Deniz:
K
itabın yarısını geride
bıraktığıma
göre Apartman
Kâmil’in arka kapağında
yer alan "sadelik" vurgusuna
katılabilirim. Özellikle
"Evimiz" ve "Deniz" öykülerinin
peş peşe gelmesinin,
okuru bu noktada
ikna edebileceğini düşün
ü y o r u m . A n c a k
"çarpıcılık" için bütünsel
açıdan karara varmak için
son öyküyü bekleyeceğim.
Zaman zaman kitapların
bütününden bağımsız ya
da henüz olgunlaşmamış
düşüncelerimi hatta bazı
düşüncelerimden birkaç
cümle sonra vazgeçtiğimi
notlarımın arasına almışımdır.
Bu tavırdaki kastım,
çuvaldızı yazara batırırken
-bir okur olarak- iğneden
de nasibimi almam
gerektiğiyle ilgilidir.
Deniz, son birkaç
cümlesindeki umuda rağmen
umutsuzluğu vurgulayan
pek çok ayrıntıyla
dolu bir öykü. Doğaya sığınma
isteğinin yanı sıra
metropol kültürünün, insanı
ikiyüzlülüğe götüren
etkilerini de gösteriyor.
Bunu yaparken yumuşak
geçişler kullanıp bazı bölümler
oluşturuyor. Bu bölümlerden
ilki, yapılması
istenen "şey"lerle ilgili. Daha
sonra bunu geçmiş ve
an takip ediyor. Hem geçmişi
hem de anı dolduran
pek çok hayal kırıklığına
rastlıyoruz.
Öykü, sade ve anlaşılır
bir yapıya sahip olmasına
rağmen detaylarla kolay
yorumlanabilir, zaman
zaman da bildiğimiz ama
bildiğimizin farkında olmadığımız
bazı gözlemler
sunuyor.
"Ah daima sökülüp
takılan şu kaldırımlara bata
çıka gitmesem evime."
(s. 52)
Alıntıdaki "sökülüp
takılan kaldırımlar" hemen
hemen herkesin tanık olduğu
ama belki de üzerin-
YÜK Ede biyat