15.11.2021 Views

YukEdebiyatKasımAralık2021

You also want an ePaper? Increase the reach of your titles

YUMPU automatically turns print PDFs into web optimized ePapers that Google loves.

Sayfa 68

“bıyıklar" yerine "bıyık"

denmesinin daha doğru

olacağını da ayrıca ifade

edeyim.

Fanus, içeriğiyle de

yoruma açık pek çok nokta

bırakıyor okura. Her ne

kadar temelde aşk söz konusu

ise de kadın-erkek,

baba-kız, kadın-toplum

gibi bir fanusa sıkıştırıp

görmezden geldiğimiz çeşitli

sorunların kıyısından

geçiyor. Bireyin kalbinden,

zihninden topluma açılan

yollar çiziyor. Bu başarısını

da -alelade bir okumayla

laf salatası olarak değerlendirilebilecek-

hassas

"fanus"uyla sağlıyor.

Yuvarlanış:

G

eride kalan öykülerde

olduğu gibi

Parlak, bu öyküde

de figür anlatıcıyı tercih

etmiş. Zaman zaman birinci

tekil anlatımın çokluğundan

ve artık yazarların

tek tip anlatıcıyı tercih ettiğinden

yakınan yazarlar,

editörler hatırlıyorum. Bunun

sebeplerinden birinin,

ilk kitapların "kendini anlatma"

dürtüsünden kaynaklandığını

düşünüyorum.

Beri yandan bunun

büyütülecek bir sorun olduğunu

da zannetmiyorum.

Bu konuda görüş bildirirken

-bana kalırsa- meseleyi

anlatıcının kim olduğuna

değil, ne kadar işlevsel

kullanıldığına bağlamak

gerekir. Bu bağlamda

Yuvarlanış'ı ve geride

kalan öyküleri düşündüğümde

Parlak'ın figür anlatıcıyı

-özellikle Apartman

Kâmil ve Fanus'tafaydalı

biçimde kullandığını

gözlemliyorum. Hatta

Mişel'in Düşüşü'nde anlatıcı

odaklı minik bir göndermenin

olduğunu hesaba

katınca yazarın, anlatıcı

noktasında bir seçim yaptığını

söylemek de mümkün.

Yuvarlanış'ta başkişimiz

yine bir erkek. Fanus

öyküsüne benzer bir anlatım

tercih edilse de konu

bakımından ondan ayrılıyor.

Sokağı daha fazla gördüğümüz

öykülere ekleniyor.

Maddi sıkıntıların daha

fazla dillendirildiği bu

metinde daha az bulunan

iç çatışmalar öykünün kalbini

oluştururken hem öykü

kişisinin hem de okurun

çeşitli muhasebeler

yapmasına olanak tanıyor.

Bu da hemen hemen her

öykü için dillendirmeye

çalıştığım "bireyden topluma

açılan meseleler" bütününü

işaret ediyor. Toplamda

ise aklımda iyi bir

öykü olarak yer ettiğini

söyleyebilirim.

Evimiz:

Y

eniden sokağı konu

edinen bir öykü…

Konular benzer

olsa da Parlak'ın, figür

anlatıcılarını değiştirerek

anlatımı da farklılaştırma

çabası var. Bu kez başkişi

olarak bir çocuğu tercih

ediyor. Konu olarak ise

edebiyatımızda Berci Kristin

Çöp Masalları, Kafamda

Bir Tuhaflık gibi hemen

aklımıza gelebilecek pek

çok romanda değinilen,

bazen esas mesele olarak

belirlenen gecekondulaşmanın,

çarpık kentleşmenin,

onun yarattığı kültürel

birikimin ya da acıların

bir yansıması olarak değerlendirilebilir.

Ancak

kişisel birikimim, bu öyküyü

okuduklarımdan birine

değil de rahmetli Kemal

Sunal'ın başrol oynadığı

YÜK Ede biyat

Hooray! Your file is uploaded and ready to be published.

Saved successfully!

Ooh no, something went wrong!