YukEdebiyatKasımAralık2021
You also want an ePaper? Increase the reach of your titles
YUMPU automatically turns print PDFs into web optimized ePapers that Google loves.
settiğim kokudan ziyade dilenciyle birlikte içeri dolan tedirginlik, tiksinme
ve korkuyla karışık duygu seliydi.
Hiç kimse bilmese de yıllardır insanlarla aradığım ilişkinin buna
benzer olduğunu düşündüm. Hatta kendim bile bunun farkında değildim.
Dilenciden farklı olansa benim durumumun karşılıklı olmasıydı.
Hem insanlardan tiksiniyor, korkuyor ve onları görünce tedirgin oluyor
hem de onların bana karşı aynı duyguları hissetmelerini ve beni rahat
bırakmalarını istiyordum.
Bu aydınlanma hissiyle cebimdeki son parayı dilenciye verdim. Evden
istedikleri bazı şeyleri almak için bankadaki kalan parayı çektiğim
için son olmakla birlikte yüklüce bir miktardı bu. Dilenci korktu, yolcular
şaşırdı. Parayı her an geri alabileceğimi düşünen dilenci ışık hızıyla
ortadan kayboldu. Yolcular şimdi benden korkuyor ve tiksiniyorlardı
ama takım elbisem hürmetine yine de tam ne düşüneceklerini bilemiyorlardı.
Onları hiç umursamadan son durağa kadar yani evime yani ailemin
evine kadar gittim.
Muhterem senyorlar ve senyoralar,
Yıllar yılı toplumla barışık olduğumu düşünür, gizliden gizliye
bundan gurur duyardım. Lakin bu kağıt toplayıcı ve dilenci hadiseleri
beni tabiri caizse alt üst etti. Toplumla barışık olmadığımı, topluma teslim
olduğumu fark ettim. Topluma teslim olduğum için de hiçbir bok şey
olamadığımı anladım. O devasa toplumun benim gibi binlerce, on binlerce
hiçten oluştuğu fikri ise beni hayrete ve dehşete düşürdü.
Ne düşüneceğimi bilemez bir halde eve gitmeye, işe gitmeye, iş arkadaşlarımla
yemeğe çıkmaya ve maaşımı ödeyen öğrencilerime gülümsemeye
devam ettim. En azından öyle zannediyordum. İnsanların kaçıştıkları
kağıt toplayıcı ve tiksindikleri dilenciyi benden kaçarlarken bir
anda gözümün önünde görüyordum ve muhtemelen bu davranışlarıma
yansıyordu.
Bir süre sonra kim olduğunu hatırlamadığım birisi “Neyin var?”
dedi ve bu soru gittikçe güçlenerek çevremdeki herkes tarafından sorulmaya
başlandı. Benim de aynı soruyu farklı bir şekilde sorduğumun hiç
biri farkında değildi. “Neyim var?” Yok. Bir şeyim yok. Kocaman bir boşluktan
ibarettim. Onlara da böyle cevap veriyordum. “Yok, bir şeyim
yok.”
Çok kıymetli mistırlar ve misisler,
İnsanların bir kısmı benden uzaklaşmaya başladı. Başta hoşuma
gitti bu iş. Kafamda daha az sesin gürültü çıkarması sayesinde kendimi,