YukEdebiyatKasımAralık2021
Create successful ePaper yourself
Turn your PDF publications into a flip-book with our unique Google optimized e-Paper software.
retmeniyim. Her ne kadar sizin konuştuğunuz lisanları bilmesem de
kendi ülkemin dilini hasbelkader gitmiş olduğum üniversitede detaylı
öğrenme fırsatı buldum. Elbette yalnızca gramerle ve sizlerin sanırım
vokabüler dediği kelime hazinesi ile kısıtlı değildi bu bilgiler. Belki de
üstüme vazife olmamasına rağmen üniversite okurken birçok kitabı okuma
ve birçok insan tahliline şahitlik etme fırsatı buldum. Gördüğünüz
gibi burada da kısa yolu tercih ettim. Onlarca insanla tanışıp onları çözmeye
çalışmaktansa yüzlercesini bu şekilde tanımak bana çok daha
mantıklı geldi. Nihayet okul bittiğinde insanlık hallerine dair bilgim derya
deniz (tercüman ikisi de aynı kelime diye düşünürse ‘çok fazla’ anlamında)
oldu. Lakin tanıdığım, tanımasam da beş dakika gördüğüm herkesi
bir yere oturtabilsem de bir türlü kendi yerimi bilemedim. Ne nerede
durduğumu, ne nerede durmam gerektiğini.
Muhterem senyorlar ve senyoralar,
Biliyorum lafı uzattım ama bunların da tamamını anlatmak zorunda
hissediyorum. Üniversite bittikten sonra özel bir eğitim kurumunda
çalışmaya başladım. Çok istediğim bir şey değildi ama çevremdekiler bunun
böyle olması gerektiğini söylemişlerdi. Toplumun çok sevdiği bunun
böyle, şunun şöyle, onun öyle olması gerekliliği hastalığını oldum olası
hiç sevmemişimdir. Ama bir türlü gerçekten olamadığım yahut olgunlaşamadığım
yahut var olamadığım için bu konuda toplumla yüzleşmeyi,
karşı karşıya gelip problemlerimizi karşılıklı olarak tartışmayı gözüm
hiç yememiştir.
Evet, sonunda üniversite bitmişti, sonunda kendi paramı kazanabilecektim.
Doğrusu okurken de paramı kazanabiliyordum ve bir iki küçük
işte çalışmıştım ama o işlerden dilediğim zaman çıkabilirdim ve çıkmıştım
da fakat bu sefer farklıydı. Kendi paramı kazanabileceğimi söyleyen
toplum bana bunun aslında bir zorunluluk olduğunu direttiğinin
farkında bile değildi. Ben boyun eğdiğimin farkındaydım. Devletimiz de
aynı görüşteydi; verdiği krediyi ödemezsem neler olacağını tüm acımasızlığıyla
bana bildirmiş, beni köşeye sıkıştırmış bununla birlikte bana
bir iş vermemişti. Devlet ve toplum işbirliği içinde beni Özel Karadelik
Koleji’nin kapısından içeri göndermişti. (Derdim bir davaya yol açmak
olmadığından toplum baktığında yemek yediğim kap olan bana sorsanız
çok affedersiniz ama ağzıma sıçan bu kabın adını elbette zikretmeyeceğim.)
Edebiyat öğretmeni olduğumu söylemiştim değil mi? Çocuklara
şöyle kolay sorular soruyordum, ne bileyim İstiklal Marşımızın şairi
kimdir falan gibi. Öyle demişlerdi.
Çok kıymetli mistırlar ve misisler,