Sayfa 4Çikolatadan AydınlığaIşık Öğütçüİnsanın belleğindeyer etmiş güzelanılar vardır. Zamanzaman bunlarıdüşünür, geçmişe dönerve yitirdiklerinizianımsarsınız. Benimde böyle anılarım içindekuşların getirdiğiçikolata var.Hatırlıyorum oyıllarda herhalde beşaltı yaşlarındaydım.Tadını bildiğim fakatdaima yeme fırsatı bulamadığım,genelliklebayramdan bayramakavuştuğum çikolatayıo gün yemeyi arzuediyordum. Cibali’dekikiralık evimizde babamınçalışma odasınagiden koridorda,ciğerci dükkânınınönünde yalanan kedilergibi koca OrhanKemal’in kapısına bakıyordum.Çok aşina olduğumbir sesi duymakiçin bekliyordum. Sesgelmedikçe sabırsızlanıyor,babamın beniunutmuş olduğunaihtimal veriyordum.Çocukluk bencilliğiişte, sadece kendimi
Sayfa 5düşünüyordum.Oysa babam, inancıuğruna ezilenlerinzabıt kâtibi olaraksessizlerin sesleriniduyurmakadına, onların dahaiyi yaşam sürmeleriuğruna bedellerödeyerek,engeller aşarakmücadelesini yazaraksürdürüyordu.Alnının teriyle,kursağına hakkıolmayan bir tekkuruş dahi girmedenkazandığınıdaha iyi bir yaşamiçin harcamıyordu.Ama bunlarıgelin de bana anlatın.Çikolatayı özlüyor,koşullar neolursa olsun onuyemek istiyordum.Ve sonunda babamdanduymakistediğim ses,“Oğlum, gel bakkuş sana ne getirdi?”O kuşun negetirdiğini dahaönceden çok iyi biliyordum.Yıldırımhızıyla odasınagirmemle, divanınıörten siyah Siirtbattaniyesi üzerindeduran çikolatalıgofreti elime almambir andaolurdu. Heyecanla,nefes nefesekâğıdı güzelceaçar, sanki elimdenonu alacaklarmışgibi büyük birhazla, tadını çıkaraçıkara ama bumutluluğun çokkısa süreceğini bilerek,gözlerim yumukyumuk yerdim.Çabuk bittiğinekızar, neden birkamyon dolusu yiyemediğimehayıflanır,parlak kâğıdınabulaşmış, erimişçikolatasını dabir güzel yalardım.Ağzım, burnumçikolata içinde kalırdı.Ç i k o l a t a y ıdoya doya yaşarkenOrhan Kemal’inbeni izlediğinibilmezdim.Duygularımın nasıldalgalandığını,yazar önsezisi ilebütün çocuklarınbu durumda nelerhissedebileceklerinidüşünüyordusanırım.Yıllar sonrabir çocuğun çikolatahasretini, yazdığı“Çikolata” öyküsündeölümsüzkıldığına tanıklıkediyordum, “ Kırmızıkâğıtlı ellilikbir çikolatayla çıktılardükkândan,önce kırmızı kâğıdıyırtılıp atıldı,sonra gümüş kağıt.Daha sonra dabölüşüldü, başlandıyenmeye. Çokmu tatlıydı acaba?Tam gidecekti,kaldırım, kaldırımındibi, kaldırımındibinde kırmızıkırmızı yananyırtık çikolatakâğıtları, ufacık birtoptu buruşuk gümüşkâğıt. Çevresinekuşkuyla baktı.Görülüp aç gözlü,arsız denmesindenkorkuyordu.Çikolatayıdoya doyayaşarkenOrhanKemal’inbeniizlediğinibilmezdim.Yıl 1 Sayı 2