15.11.2021 Views

YukEdebiyatKasımAralık2021

You also want an ePaper? Increase the reach of your titles

YUMPU automatically turns print PDFs into web optimized ePapers that Google loves.

Sayfa 37

Kilim

Tefrika No: 1

Uğur Demircan

Y

emek kokusu geliyordu

mutfaktan.

Gözlerimi

kapatmış, yerdeki kilimi

okşuyordum dokusunu

hissetmek için. Yok denecek

kadar inceydi kilim.

İnceydi ama sık dokunmuştu.

Elimi yavaşça gezdiriyordum

kilimin çıkıntılı

ama yumuşak ilmeklerinde.

Sıcak, sevecen bir

duyguydu. Dokundukça

sarıp sarmalıyor, ısıtıyordu

beni. Solgun kırmızı

rengi ve keskin köşeli motifleriyle,

düğün öncesi

çeyiz taşıyan akraba gençlerden

birinin sırtında gelip

bu odaya serildiği

günden beri üstünden gelip

geçenlerin hatıralarını

ilmeklerinde taşırcasına

ezilmiş, hırpalanmıştı

adeta. Gözlerimi açtım.

Yerde oturmuyordum

elbette. Ev sahibinin

yaşlı annesinin şalvarı ile

aynı kumaştan, geniş,

kahverengi bir minderin

üstündeydim. Kilime ise

elimi sürtüyordum sadece,

konuşma molalarında

ya da karşımdakileri dinlerken.

Hiç kilim olmamıştı

bizde. Doğup büyüdüğüm

evin koridorlarında

'duvardan duvara' makine

halılarından, salonda,

odalarda vernikli ahşap

yer döşemesi üstünde

küçük ama kıymetli halılardan

olurdu. Kilim hiç

görmemiştim, ayıp değil

ya. Minderde önce dizlerimin

üstünde oturdum

bir süre. Namaz kılar gibi.

Kısa sürede ayaklarım

uyuştu. Odadaki diğer

adamlar gibi ben de bağdaş

kurdum sonra. Bu şekilde

oturmaya alışkın

değilim aslında ama minder

öyle yumuşaktı ki fazla

zorlanmadım.

“Öğretmen bey, sen rahat

edemedin...”

“Yok yok rahatım ben.

Sağ olun.”

“Nasıl etsek? Minderi değişsinler?”

“Gerek yok. Vallahi! İyiyim

ben.”

Hafif bir karın ağrısı

dışında rahattım gerçekten.

Israrcı ev sahibi,

Mahmut adında bir çiftçiydi.

Ömrü boyunca hiç

başka yöne taranmamış

gibi alnına dümdüz inen

sık ve kısa saçları, yetişkin

bedeninde bir çocuk

gibi gösteriyordu onu. Şakakları

kırlaşmaya başlamışsa

da yaşına göre dinç

görünümlü ve yapılıydı.

Ancak toprakla uğraşan

insanlarda görülebilecek

kadar kaba olan elleri nerede

duracaklarını unutmuş

gibi, dizlerinin üstünde

yer değiştirip duruyordu.

Hemen sağımda

oturuyor ve sık sık bana

bakıyordu yüzünde anlaşılmaz

bir ifadeyle. Bu öyle

bir ifadeydi ki sanki bir

kabahat işlemişti de öğretmeni

yani ben onu cezalandırmaya

gelmiştim

Yıl 1 Sayı 2

Hooray! Your file is uploaded and ready to be published.

Saved successfully!

Ooh no, something went wrong!