15.11.2021 Views

YukEdebiyatKasımAralık2021

Create successful ePaper yourself

Turn your PDF publications into a flip-book with our unique Google optimized e-Paper software.

Sayfa 28

kendi halkının yapmaya

başladığı atılımların gerisinde

kalmaya başlamıştır. İlerici,

gerici her türlü akımların

tekelini ellerinde tutan

bir küçük yarı-aydın çetesi,

yıllardır kendini yenileme

gerçeğini duymadığı için

bugün artık yerini kaybetmemek

için ancak bezirgân

oyunlarıyla ayakta durmaya

çalışmaktadır. Yıllardır halkı

ve aydın potansiyelini hor

gördüğü için kendini geliştirmek

için parmağını oynatmamıştır.

Bugün haksız

olarak gasp ettikleri yerler

gerçek sahiplerini beklemektedir.

Halkın evrensel

ruhuna inanan, onu derinliğine

tanımaya çalışan gerçek

bir aydın topluluğu bu

kültür gangsterlerinin yerini

almazsa toplumun, çağın

çok gerisinde kalacaktır

Türk edebiyatı. Birbirilerine

ödül dağıtan, oyunun kurallarını

bozmaya cesaret edemeyen

bu kuru kalabalık

aslında tek bir kütledir; ilericilik-gericilik

kavgası görünüşte

bir çekişmedir. İlericiler,

yerlerinde kalmak için

değil namuslu bir sosyalistin,

sahtekâr bir bezirganın

yapmayacağı oyunlarla uğraşırlar,

kendilerini övenlere

pay verirler. Ne yazık ki,

halkın değerlerine sahip çıkmaya

çalışanlar da – kendilerine

bir isim vermedikleri

halde- gerici ya da sağcı denilen

ve orta çağın karanlığında

yaşayan zavallılardır.

Sanat sanat içindir- sanat

toplum içindir kısır çekişmesine

karşı sanat insan

içindir parolasıyla çıktıkları

halde insanın, gerçek insanın

farkında değillerdir.

Gerçekten korkak bir karanlık

içindedirler. Yaşamaktan,

eğlenmekten korkarlar.

İnsanı, özellikle kadını tanımaktan

korkarlar. Dünya

nimetlerini çağ dışı boş

inançlar yüzünden teperler.

Aslında bir ruh hastasının

tepkisidir bu; daha doğrusu

reddettikleri nimetlere kapılmaktan

korkan bozuk

ruhların tepkisidir bu. Bu

yüzden sosyalizmi ahlaksızlık

sanırlar, bu yüzden emperyalizm

ile sosyalizmi birbirine

karıştırırlar. Allah için

bazı sosyalistlerimiz de özel

yaşantılarıyla onlara hak

verdirecek durumdadırlar.

Bir sosyalist eleştirmenimizin

dediği gibi, ‘Türk solu

geç kalkar çünkü bir gece

önce sabaha kadar içmiştir’

bu insanlardan Türk halkı

artık bir şey beklememeli.

Üçkâğıtçılıkla ne devrim

olur, ne de ümmeti İslam

kurtulur. Bunlar çürüyen et,

dökülen diş gibidirler. Bayrak

yaptıkları inançlarına

rağmen, aslında inançsızdırlar.

Kim hangi kapıdan ekmek

yiyorsa, o kapının kulluğunu

etmektedir.”(ii)

Bu alıntıda görüldüğü

gibi Oğuz Atay, asla toplumculuğu

reddetmez, aksine

toplumcu geçinip de toplumculuğun

maskesi altına

sığınanları deşifre eder ve

eleştirir… Çünkü bu ülkede,

kapitalizmin albenili ruhunun;

hangi düşünceye

sahip olursa olsun sayıları

balık kadar çok olan ve çoğunluğu

oluşturan kaypak

aydınları çok kolay ele geçirdiğini

bilir, Oğuz Atay.

Emperyalizmin hem düşünce

hem de bir yaşam tarzı

olarak bu ülkede, diğer ülkelerden

çok daha kolay düşünceleri

çok kolay etkilediği

ve hatta saptırdığı hatta

kendini inkâra kadar götürdüğü

gerçeğini görmüş, açık

dille getirmiştir. Yapıtlarının

tümünde bir anlamda tutunamayanlarla

omurgasızları

en açık şekilde anlatmıştır,

anlatmaya çalışmıştır ama

Atay’ın tek sorunsalı, öyle

dendiği gibi kendini şatolarda

oturduğunu hissederek

halka tepeden bakanları yani

küçük burjuvalarla pısırık

YÜK Ede biyat

Hooray! Your file is uploaded and ready to be published.

Saved successfully!

Ooh no, something went wrong!