YukEdebiyatKasımAralık2021
Create successful ePaper yourself
Turn your PDF publications into a flip-book with our unique Google optimized e-Paper software.
Tuhaf Bir Hikâye
Ayla Burçin Kahraman
“
Siparişleri getirdim
abla,” dedi. Nefes
nefese. Kot şortunun
üstünde siyahları griye
dönmüş beyaz çizgili bir
tişört, güneş karası teninde
hafif bir klor kokusu.
Elindeki poşetleri alarak
tezgâhın üzerine bıraktım.
Cüzdanımı bulup
yanına geldiğimde meraklı
gözlerini evin içindeki
eşyalarda gezdiriyor. Çıkardığım
parayı uzattım,
aldı, bir çırpıda hesaplayıp
elini cebine attı.
“Üstü kalsın,”
“Sağ ol abla,” dedi
tarazlı sesiyle, dudağının
kenarını ısırarak.
“Emin abiye söylemiştim
ama, o niye gelmedi.
Marketin çırağı mısın?”
“Yok abla, dayımın
havuz kenarında işi vardı
da. Beni yolladı servise.”
“Emin abinin yeğeni
misin? Adın ne senin?”
“Ramazan,” Bakışları
tişörtümün yakasında. İnce,
uzun elleriyle saçlarını
düzeltti yüzüme bakmadan.
Tişörtümün askılarını
geriye itip huzursuz gülümsedim.
Çocukta beni
rahatsız eden bir şey var.
Gözleriyle elleri arasında
tuhaf bir uyumsuzluk. Çocuk
kalmakla olgunlaşmak
arasında bir yerlerde
sıkışıp kalmış gibi.
“Teşekkürler Ramazan,”
diyerek kapıyı kapattım.
Arkasından bakmak
için perdeyi araladım.
Kış boyu yağan yağmurlar
camlarda ince bir
kireç tabakası oluşturmuş,
dışarısı görünmüyor. Pencereyi
açtım. Su sesine karışan
çocuk çığlıkları, gülme,
ağlama, konuşma sesleri.
Anlaşılan herkes burada.
Karşı bahçedeki İbrahim
amcalar, yanda Dilek
Hanım ve kızları, üst
tarafta site yöneticisi Erol
amcalar, onların hemen
altında Pelinler. Tüketme
ve kirletme sezonu çoktan
açılmış.
Pencereden uzaklaşıp
kapıyı açtım. Veranda boş.
Babam, sezon sonunda
toplayıp içeri almış her
şeyi. Yemek masası, sandalyeler,
köşedeki bambu
salıncak. Her yer toz içinde.
Duvar badanası kavlamış,
kalebodur derzleri
pamuk bağlamış. Bir an
önce başlamak lazım. Salonun
ortasına yığılmış
sandalyeleri çekip masayı
YÜK Ede biyat