YukEdebiyatKasımAralık2021
Create successful ePaper yourself
Turn your PDF publications into a flip-book with our unique Google optimized e-Paper software.
Sayfa 14
Sabahtan beri elinde
toz bezi ortalıkta dolanıp
duruyor, üstünde parlak
yeşil bir elbise, aç bir çekirge
gibi oradan oraya
sıçrayıp duruyor, dikkatimi
dağıtıyor. Şimdi de
konsolun üstündeki çerçevelerin,
bibloların ince ince
tozunu almaya başladı.
Evin içindeki bu bitmek
bilmeyen hareketi beni deli
ediyor, sürekli etrafımda
dolanıyor, bir şeyler soruyor.
“Bu işi senin yapman
gerekmiyor ki,” dedim.
“Kadına söylemen
yeterli.”
Çerçevelerden en
büyüğünü aldı, toz beziyle
kabartmalarının kıvrımlarını
büyük bir dikkatle sildi.
“Kadın çok sallapati,
hiç dikkat etmiyor, her şeyin
yerini karıştırıyor, değiştiriyor.
Nikâh fotoğrafı,
sana hamile olduğu fotoğraf,
sonra bir yaş doğum
günün, okulda ilk günün,
konser fotoğrafları da sağ
tarafa. Bu kadar basit aslında
ama bir türlü öğrenemedi
işte, her seferinde
karman çorman ediyor
hepsini.”
Güya hatıralarımıza
kıymet veriyor, üç hafta
sonra göreceğim ben seni,
babama imzayı attırınca,
bakalım o çerçevelerin biri
kalıyor mu. Şimdi hep bir
şov, hep bir tiyatro.
“Ne ben ne annem
umurunda, bunu ikimiz
de gayet iyi biliyoruz. Babamı
kandırabilirsin ama
beni asla.”
Cevap vermedi, toz
almayı bıraktı, annemin
son konser fotoğrafını inceliyor.
Başını hafif eğmiş,
annemin gülümsemesine
karşılık vermek ister gibi o
da gülümsüyor. Ona fırsat
vermeden yarın bütün fotoğrafları
toplamalı. Annemin
koyu kestane saçından
alnına düşen perçemi
çekmek ister gibi elini fotoğrafta
gezdirdi, sonra
bana döndü.
“Kaşların aynı
onunki gibi, gür ve biçimli,
kadınlar böyle kaşlar
için ne paralar harcıyor bir
bilsen.”
İşi gücü güzellik,
makyaj, moda. Sanki on
yedi yaşında olan ben değilim
de o. Evcilik takımlarımı
çıkarsam oynar, babamla
yaptığı da bu değil
mi zaten, evcilik oynamak.
Barbie evleniyor. Elindeki
çerçeveyi son bir kez sildi,
tam yerine, konser fotoğraflarının
en sonuna milimetrik
bir hesap yapar gibi
eğilip bakarak yerleştirdi.
Doğduğum gün annemin
kucağında çekilen fotoğrafı
eline aldı.
“Annen sana nasıl
seslenirdi? Bebeğim, aşkım
prensesim?”
Soruyu sorar sormaz
panikledi, ileri gittiğini
anladı, sorduğu sorunun
aramızdaki gergin ipi
bir bıçak gibi kesebileceğinin
farkında, göz göze gelmemek
için tek toz zerresi
kalmadığı halde aynı yerin
tozunu alarak meşgul görünmeye
çalışıyor. Cevap
vermedim en az onunki
kadar tuhaf bir soru buldum,
sordum.
“Memelerin doğal
mı, silikon mu?”
“Silikon.”
Bunu beklemiyordum,
böyle kolayca itiraf
edeceğini yani. Gülümsedi
memelerini altından kavrayıp
birleştirdi.
“En büyük boy,
damla protez.”
Bir de detay veriyor.
Bunu sorduğuma memnun
gibi gülümsemeye de-
YÜK Ede biyat