15.11.2021 Views

YukEdebiyatKasımAralık2021

Create successful ePaper yourself

Turn your PDF publications into a flip-book with our unique Google optimized e-Paper software.

Sayfa 12

hepsini küvete doldurup

yakmıştı. Beni banyonun

kapısında dehşet içinde

seyrederken bulunca hemen

çark etti, bir kahkaha

attı. “Kahrolsun sutyenler,

memelere özgürlük.

Hadi gel kendimize

bol çikolatalı bir kek yapalım,

sonra da saçlarımızı

öreriz, harika bir

mor boya buldum ikimize

de çok yakışacak. Arka

taraftan bir tutam mı

yoksa bizim gibi kadınlara

yakışacak bir cesaretle

ön taraftan bir tutam mı?

Ne dersin?”

Ekmeğine bir parça

bal sürdü. Sabahlığın

açık yakasından görünen

memelerine baktım, her

fırsatta sergilemekten kaçınmadığı,

kadınlığını

haykıran kocaman memelerine.

Babamın o memeleri

avuçladığı tuhaf

bir sahne belirdi gözümde,

ağzımdaki yudum

büyüdü, boğazımdan

geçmedi. Hem harika

seksi memelere hem ipek

sabahlığa hem de babama

sahip olduğu için ondan

nefret ettim. Sabahlığı

da örtüyü bulduğu

yerden çıkarmış muhtemelen.

Evde küçük bir

fare gibi dolanıyor, benim

varlığından bile haberdar

olmadığım bütün

deliklere girip çıkıyor,

gün yüzüne çıkmaması

gereken, ona ait olmayan

şeyleri bulup çıkarıyor.

Çayımdan bir yudum aldım.

“Hiç makineye atmazdı,

hep elinde yıkardı.”

Pastırmalı yumurtaya

uzandı. “Neyi, masa

örtüsünü mü?”

“Hayır, sabahlığı.

Onu da bulduğun yere

bırak lütfen.”

Çatalın ucundaki

yumurtayı ağzına götürmedi,

tabağına bıraktı.

“Benden hoşlanmamanı

anlıyorum,” dedi.

“Ama ben hiçbir şeyi

değiştirmek… Yani onun

izlerini silmek falan istemiyorum.”

Bıçağımla pastırmalı

yumurtanın ortasından

bir çizgi çekip ikiye

böldüm, biraz önce bozduğu

tarafı ona doğru

çevirdim, kendi tarafımdaki

bütün parçadan

gözlerimi ayırmadan,

“Silemezsin zaten” dedim.

Annemin şezlonguna

sadece başı gölgede

kalacak şekilde uzanmış,

o saçma sapan moda dergilerinden

birini okuyor,

arada bir bir pareo, şort

veya bikini modeli gösterip

fikrimi soruyor. Hep

aynı cevabı veriyorum,

“Güzelmiş.” Bu yaz turkuaz

mavi çok modaymış,

gözlerime çok yakışırmış,

üstelik bu rengin

enerjisi de inanılmaz

yüksekmiş, moduma çok

iyi gelecekmiş, siyah giymekten

artık vazgeçmeliymişim.

İlgisizliğimi,

onu görmezden, duymazdan

gelmemi umursamıyor,

sesinde hep aynı

abartılı heyecan, sanki

birisi onu sürekli neşeli

olması için maaşa bağlamış.

Olduğum yerde terliyorum,

her şeyi, herkesi

kavurup yakan güneş

onu zerre rahatsız etmiyor.

Yarım saatte bir aktarda

özel olarak hazırlattığını

söylediği bir yağı

bütün vücuduna hiçbir

milimetresini atlamadan

itinayla sürüp cildine

güzelce yediriyor. Güneşin

altında bronzdan

bir heykel. Bu kez dergi-

YÜK Ede biyat

Hooray! Your file is uploaded and ready to be published.

Saved successfully!

Ooh no, something went wrong!