23.10.2021 Views

Namazın Ön Koşulları ve Vacibeleri Ders Notları

İmam Muhammed İbn Abdulvahhab'ın Namaz'ın Şartları ve Vacibeleri ile ilgili risalesi üzerine Madrasah Online tarafından yapılan 6 haftalık derslerin notları

İmam Muhammed İbn Abdulvahhab'ın Namaz'ın Şartları ve Vacibeleri ile ilgili risalesi üzerine Madrasah Online tarafından yapılan 6 haftalık derslerin notları

SHOW MORE
SHOW LESS

You also want an ePaper? Increase the reach of your titles

YUMPU automatically turns print PDFs into web optimized ePapers that Google loves.

İSLAM FIKHI – SEVİYE 1

NAMAZ’IN ÖN KOŞULLARI, ŞARTLARI VE

ZORUNLULUKLARI

İmam Muhammed İbn Abdulvahhab Et Temimi (rahimehullahu)

Madrasah Al-Ansar Online – tarafından İngilizce’ye tercüme edildi.

Madrasah Al-Ansar Online

Giriş

بِسْ‏ مِ‏ اللهِ‏ الرَّحْمَنِ‏ الَّرحِيم

(Rahman ve Rahim Olan Allah’ın Adıyla)

الحمد اللهِ‏ الَّذِ‏ ي أَرْسَ‏ لَ‏ رَسُ‏ ولَهُ‏ بِالْهُدَى وَدِينِ‏ الْحَقِّ‏ لِيُظْهِرَهُ‏ عَلَ‏ لدِّيْنِ‏ كُلِّهِ‏

وَكَفَى بِاللهِ‏ شَ‏ هِيْدً‏ ا وَأَشْ‏ هَدُ‏ أَن الَ‏ إِلَهَ‏ اللهُ‏ وَحْدَ‏ هُ‏ الشَ‏ ‏ِيكَ‏ لَهُ‏ إِقْرَارًا بِهِ‏ وَتَوْحِ‏ يدً‏ ا

وَأَشْهَدُ‏ أَنَّ‏ مُحَمَّدًا عَبْدُهُ‏ وَرَسُ‏ ولُهُ‏ صَ‏ لَّ‏ اللهُ‏ عَلَيْهِ‏ وعَلَ‏ آلِهِ‏ وَصَ‏ حْبِهِ‏ وَسَ‏ لَّمَ‏

تَسْ‏ لِيمً‏ مَزِيدًا

Tüm Hamdler Allah’a aittir, ki O rasulunü tüm dinler üzerine tezahür ettirmek

için hakk din ile gönderdi. Şahit olarak Allah yeter. Şehadet ederim

Allah’tan başka ibadeti hakk eden ilah yoktur, O’nun hiçbir eşi ve

ortağı yoktur ve Tevhid O’nun birliğini tesis eder. Ve şehadet ederim ki

şüphesiz Muhammed O’nun kulu ve elçisidir, Muhammed’e, ailesine, ashabına

çokça salat ve selam olsun.”

“Namaz’ın Ön Koşulları, Şartları ve Zorunlulukları” isimli Şeyh Muhammed

İbn Abdulvahhab’ın(ölümü Hicri 1206- rahimehullahu) namaz

ve abdeste ilişkin hükümlerle ilgili bir kısa risalesini tercüme ettik. Bu risalede

biz her Müslümanın, Peygamber Muhammed’in(sallallahu aleyhi

ve sellem) Sünneti’ne göre bilmesi üzerine farz olan namazı nasıl kılaca-

1


ğına odaklandık, nitekim Peygamber(sallallahu aleyhi ve sellem) dedi;

صَ‏ لُّوا كَمَ‏ رَأَيْتُمُونِ‏ أُصَ‏ لِّ‏

“Beni namaz kılarken gördüğünüz gibi namaz kılın.”(Sahih El Buhari-

5662)

Bu risalede yer alan hükümler temel olarak İmam Ahmed İbn Hanbel’in(ölümü

Hicri 241- rahimehullahu)Mezhebi’ne dayanmaktadır. Birçok

farklı görüşün olduğu bazı hükümler vardır, ancak her bir görüşün

açıklamasına dalmadık. Kıdemli ilim talebelerine gelince, onlar bunu diğerlerine

öğretirken kullanabilir ve kendi anlayış seviyelerine göre belirli

hükümleri genişletebilirler.

Bu risalede bahsedilen Fıkıh(İslam hukuku) kuralları her Müslümanın

bilmesi üzerine zorunluluk olan hükümleri kapsamaktadır. Kur’an ve

Peygamberin hadislerinden tüm referansları ekledik.

Allah’a duamız, bu küçük çabamızı kabul etmesi ve dünya genelinde

Müslümanlar için rehberlik aracı kılmasıdır. Tüm amellerimizde ihlas

içinde olmayı Allah’tan dileriz. Amin.

Madrasah Al-Ansar Online’den Kardeşleriniz

20 Rebi’el Ahir 1442- 5 Aralık 2020

2


MADRASAH AL-ANSAR ONLINE DERSLERİ

Bu İmam Muhammed İbn Abdulvahhab Et Teymiyye’nin(rahimehullahu)

“Namaz’ın Ön Koşulları, Şartları ve Zorunlulukları” isimli Risalesi’nin

metni ile Risale üzerine yapılan 6 hafta süren online derslerde alınan

notların bulunduğu bir çalışmadır. Risale’nin notsuz orijinal metni de

bulunmaktadır. Bilgilendirme amaçlıdır. Mavi renkle yazılanlar derslerde

alınan notlardır. Allah faydalı ilim versin. Faydasız ilimden Allah’a sığınırım.

Fıkıh Nedir?

1-) Lügavi- Sözlük anlamı: Anlamak demektir- fehm ‏(فَهْم)‏ demektir.

2-) Şer’i anlamı- Dinin tüm meseleleriyle ilgili ilim-bilgi demektir.

Kur’an İlimleri, Hadis, Akide vb. fıkıh altına girerler.

Örneğin, hepimiz mescide gidiyoruz ve Kıyametin Alametleri hakkında

konuşuyoruz gibi. Yani dinin genel meseleleridir.

3-) Teknik veya Istılahi anlamı- Şeriat’ın pratik-ameli hükümleriyle ilgili

ilim demektir. (Sadece İslam’ın ahkamlarıyla ilgilidir örneğin, Siyam

veya Oruç Fıkhı- hem Şer’idir hem de Istılahidir gibi. Yani Şer’i ilimdir

ancak ahkamları-hükümleri Istılahidir. Şöyle diyebiliriz Orucun faydaları

Şer’idir, ancak Oruç İslam’ın bir şartı olduğundan hükümleri ve şartları

olduğundan aynı zamanda Istılahidir.

Aynı şekilde abdest, namaz genel olarak Şer’idir, şartları ve koşulları nedeniyle

Istılahidir. Elimizdeki metin ise Istılahi anlamla ilgilidir.

Faziletleri(Fıkıh öğrenmenin erdemleri)

Muaviye(radiyallahu anhu) aktardı: Rasulullah(sallallahu aleyhi ve sellem)

dedi, “Allah kimin hakkında hayır dilerse onu dinde anlayışlı-fakih

kılar.” (Sahihi Buhari: 71, Sahihi Müslim: 1037)

3


Şer’i Fıkıh – İslam’daki her şeydir.

Ne kadar çok Akide ilmi öğrenirsen Allah’a karşı sevgin ve farkındalığın

o kadar artar.

Ne kadar çok Peygamberin(sallallahu aleyhi ve sellem) Siyerini öğrenirsen

Peygambere(sallallahu aleyhi ve sellem) yönelik sevgin ve farkındalığın

o kadar artar.

Cennetten konuşurken kalbimiz onu özlüyor mu, onun hasretini duyuyor

mu?

Cehennem hakkında konuşurken kalbimiz ondan korkuyor mu?

İlim ve anlayışı uygulamamız gerekir ki faydasını görebilelim.

En iyi ilim veya bilgi ezberlenendir, İbn Useymin “ezberlendiğimiz bilgiler,

okuduklarımızdan daha faydalıdır” dedi.

Ebu Mes’ud bildirdi; Peygamber(sallallahu aleyhi ve sellem) dedi, “Kim

bir başkası için iyiliğe rehber olursa o kişinin aldığı gibi sevap kazanır, o

kişinin yaptığı sevaplardan da eksiltilmez.”(Sahihi Müslim: 1893)

Yapacağınız en iyi yatırımlardan biri insanlara namazı nasıl kılacaklarını

öğretmektir.

Aynı şekilde bir başkasına Hacc yapmayı öğretirseniz, sevap kazanırsınız.

Alimler “İlmin zekatı yaymaktır” derler.

Fıkıh Öğrenmenin Hükmü

Farzı Ayn- Her Bireyin Tek Tek Bilmesi Zorunlu Olan Hükümler:

. Namaz

. Oruç

. Abdest

4


. Gusül

. Teyemmüm

. Adet- Regl- Ay başı

. Abdesti bozan şeyler

. Belirli ibadet eylemlerini bozan şeyler

Farzı Kifaye – Toplumsal zorunluluklar- toplumdan belirli sayıda kişinin

bilmesi kafidir

. Miras hukuku (toplumda birileri tarafından bilinmesi yeterlidir. Öğrenmek

müstehabdır.)

. Hudud (Şeriat’ın verdiği had cezalarının öğrenilmesi)

. İş ve ticaret hukuku (eğer bir iş veya ticaret yapacaksanız öğrenmeniz

üzerinize zorunluluktur.)

5


شُ‏ ُ وطُ‏ الصَّ‏ لَ‏ ةِ‏ وَأرْكَ‏ نُ‏ ا وَوَ‏ اجِ‏ باتُه

Namazın Ön Koşulları, Şartları ve Vacibeleri

‏ِسْ‏ مِ‏ اللهِ‏ الرَّحْمَنِ‏ الَّرحِيم

(Rahman ve Rahim Olan Allah’ın Adıyla)

شُ‏ ‏ُوطُ‏ الصَّ‏ لَ‏ ةِ‏

Namazın Ön Koşulları-Ön Şartları

Namazın ön koşulları dokuzdur;

ا لَِسْلَ‏ مُ‏ – olmak] 1-) İslam [Müslüman

وَالعَقْلُ‏ – olmak] 2-) Akıl [Aklı başında

3-) Ayırt etme-muhakeme yeteneği- temyiz [ergenlik çağına ulaşmış ol-

وَالتَّمْيِيِزُ‏ - mak]

وَرَفْعُ‏ - alarak] 4-) Guslü gerektiren halden kurtulmak [gusül abdesti

الحَدَثِ‏

5-) Her tür kirliliğin giderilmesi [vücuttan, elbiselerden ve namaz kılınan

وَإِزَالَةُ‏ النَّجَاسَ‏ ةِ‏ - yerden]

وَسَ‏ تْ‏ ُ العَورَةِ‏ - örtülmesi 6-) Örtünme-avret yerlerinin

وَدُخُولُ‏ الوَقْتِ‏ - girmesi 7-) Namaz vaktinin

وَاسْ‏ تِقْبَالُ‏ القِبْلَةِ‏ - dönmek 8-) Kıbleye

وَالنِّيَةُ‏ – etmek 9-) Niyet

6


Şart: Asıl ibadet başlamadan önce örneğin Namaz ibadeti için Namaz

başlamadan gereken şartların yerine getirilmesidir. Örneğin Namaz kılmak

için önce Müslüman olmalısın, sonra abdest almalısın, farz namazı

kılacaksan namaz vaktinin girmiş olması gerekir gibi...Yani namazdan

önce yerine getirilmesi gereken şeylerdir. İlk üç şart yani İslam-Akıl-Ergenlik

Fıkhın tüm konuları için ortak olan şartlardır. Kalan şartlar konuya

göre değişir.

الشَّ‏ ‏ْةُ‏ الْ‏ ‏َوَّلُ‏ : الْ‏ ‏ِسْ‏ لَ‏ مُ‏ وَضِ‏ دُّ‏ هُ‏ الْكُفْرِ‏ , والْكَافِرُ‏ عَمَلُهُ‏ مَرْدُودٌ‏ وَلَوْ‏ عَمِلَ‏ أَيَّ‏ عَمَلٍ‏

, وَدَلِيلُ‏ قَوْلُهُ‏ تَعَالَ‏

Birinci Ön Koşul- İslam [Müslüman olmak zorunluluğu]: İslam’ın zıttı

Küfürdür. Kafirler hangi iyi ameli yaparlarsa yapsınlar onlardan kabul

edilmeyecektir. Delili, Allah’ın sözüdür;

مَا كَانَ‏ لِلْمُشْ‏ ‏ِكِنيَ‏ اَنْ‏ يَعْمُرُوا مَسَ‏ اجِدَ‏ اللّٰهِ‏ شَ‏ اهِدِ‏ ينَ‏ عَلٰٓ‏

اَنْفُسِ‏ هِمْ‏ بِالْكُفْرِ‏ اُولٰٓئِكَ‏ حَبِطَتْ‏ اَعْمَ‏ لُهُمْ‏ وَفِ‏ النَّارِ‏ هُمْ‏ خَالِدُونَ‏

“Küfürlerine kendileri şahit iken müşriklerin Allah’ın mescidlerini

imar etmeleri olacak iş değildir. İşte bunlar, yaptıkları-amelleri boşa

gitmiş olanlardır. Ve bunlar ateşte ebediyen kalacak olanlardır.”(Tevbe:

17)

Ve Allah buyurdu;

وَقَدِ‏ مْنَٓا اِلٰ‏ مَا عَمِلُوا مِنْ‏ عَمَلٍ‏ فَجَعَلْنَاهُ‏ هَبَٓاءً‏ مَنْثُورً‏

“Onların amelden yaptıkları her şeyi önüne getiririz ve onu saçılmış

toz zerreleri haline getiririz.”(Furkan: 23)

7


Önemli Noktalar:

1- Bir gayri müslimin yani bir kafirin namazı, orucu, haccı kabul edilmez.

2- Kafirler iki türdür:

a) Asli Kafir: Hristiyan, Yahudi, Hindu- varsayılan kafirler.

b) Mürted: Kendisini İslam’a nispet eden ve İslam’dan çıkaran bir küfür

sözü söyleyen veya bir amel yapan. (İbn Teymiyye “Mecmu’u El Fetaava”

da bahsetti)

الشَّ‏ ‏ْةُ‏ الثَّانِ‏ : الَعَقْلُ‏ وَضِ‏ دُّهُ‏ الجنُونُ‏ , والْمَجْنُونُ‏ مَرْفُوعٌ‏ عَنْهُ‏ القَلَمُ‏ حَتَّى

يَفِسقَ‏ , وَدَلِيلُ‏ حَدِ‏ يثُ‏

İkinci Ön Koşul – Akıl [Aklı başında olmak]: Zıttı deliliktir. Deli olan-

aklı yerinde olmayan kişiye gelince aklı yerine gelinceye kadar kalem

ondan kaldırılmıştır. Bunun delili şu hadistir;

رُفِعَ‏ الْقَلَمُ‏ عَنْ‏ سَ‏ لَ‏ سَ‏ ةٍ‏ : النَّاءِمُ‏ حَتَّى يَسْ‏ تَيْقِظَ‏ والْمَجْنُونُ‏ حَتَّى يَفِيقَ‏

, والصَّ‏ غِريُ‏ حَتَّى يَبْلُغَ‏

“Kalem üç kişiden kaldırılmıştır: Uyanana kadar uyuyandan, aklı yerine

gelene kadar deliden, ergenlik çağına gelene kadar çocuktan.”

(Müsned Ahmed: 144, Sünen Ebu Davud: 4398, Sünen En Nesai: 656, Sünne İbn Mace:

2041 ve İbn Hibban: 142. İmam Hakim Müstadrak 1. Cilt sayfa 251’de benzer sözlerle

şöyle dedi: ‘Bu hadis, Buhari ve Müslim’in şartlarına göre sahihtir.’ Ez Zehebi aynı fikirdedir.

Aişe(radiyallahu anha) otoritesi ile.)

Önemli Noktalar:

1- Bir amelin kabul şartı kişinin aklının yerinde olmasıdır.

8


2- Aklı yerinde olmayan birinin veya bir delinin kıldığı namaz kabul edilmez

çünkü ne yaptığının farkında değildir.

Delilik: Kişinin örneğin doğruyu yanlışı, sağını solunu bilmemesidir.

3- Kişide biraz anlayış ve akıl varsa amelinin kabul edildiğini ümit ederiz.

Şeriat’ın Dört Kaynağı Vardır:

Kur’an- Sünnet- İcma- Kıyas

4- Delilere ilişkin icma vardır, İbn Teymiyye (rahimehullahu) “Mecmu’u

El Fetaava” 11. Cilt- 919.sayfada ve İbn Hazm (rahimehullahu) “Meraatib

El İcma” 32. sayfada belirttiler.

الشَّ‏ ‏ْطُ‏ الثَالِثُ‏ : التَّمِيِيزُ‏ وَضِ‏ دُّهُ‏ الصِّ‏ غَرُ,‏ وَحَدُّهُ‏ سَ‏ بْعُ‏ سِ‏ نِنيَ‏ ثُمَّ‏ يُؤْمَرُ‏ بِالصَّ‏ لَ‏ ةِ‏

لِقَوْلِهِ‏ صَ‏ لَّ‏ اللهُ‏ عَلَيهِ‏ وَسَ‏ لَّمَ‏

Üçüncü Ön Koşul – Ayırt Etme Yeteneği [ergenlik çağına ulaşmış olmak]:

Zıttı çocukluk çağıdır. [ergenlik çağına gelmeyene çocuk denir]. 7

yaşına geldiğinde çocuğa Namaz kılması emredilir.[vasisi tarafından]Bunun

delili Peygamberin(sallallahu aleyhi ve sellem) şu sözüdür;

مُرُوا أَبْناءَكُمْ‏ بِالصَّ‏ لَ‏ ةِ‏ لِسَ‏ بْعٍ‏ , واضْ‏ ‏ِبُوهُمْ‏ عَلَيْهَا لِعَشْ‏ ٍ وَفَرِّقُوا بَيْنَهُمْ‏

فِ‏ املَضَ‏ اجِعِ‏

“7 yaşına geldiğinde çocuklarınıza Namaz kılmalarını emredin. 10 yaşına

geldiklerinde Namaz kılmıyorlarsa onları hafifçe dövün ve onların yataklarını

ayırın.”

(Sünen Ebu Davud: 495- Abdullah İbn Amr İbn El As otoritesiyle. İmam Buhari ‘İlal El

Kebir’de (225) hasen olarak sınıflandırdı. İmam İbn Hazım El Muhalla’da (9/206) sahih

olarak sınıflandırdı ve İmam Nevevi El Mecmu’da (6/253) sahih olarak sınıflandırdı.)

9


Önemli Noktalar:

1- İbadetlerin kabul şartı kişinin ergenlik çağına ulaşmış olmasıdır

2- Çocuklarınıza terbiye vermek için namaz kılmaya ve oruç tutmaya teşvik

etmelisiniz. Ancak ergenlik çağına varmadıkları için ibadetleri geçerli

değildir. Bu konuda icma vardır, İbn Teymiyye (Hicri 728’de öldü-rahimehullahu)

“Minhac El Sunne” de 6 cilt 49.sayfada, İbn Hazm (Hicri

456’da öldü-rahimehullahu) “Meraatib El İcma” 32. sayfa da belirttiler.

Elimizde hadis varken neden icma var?

- Birisi söz konusu hadise hiç rastlamadığını söyleyebilir, icma ise destekleyici

bir kanıttır.

- Veya birbiri ile çelişir görülen iki hadis olabilir, biri üzerinde icma olabilir.

Hanbelilere Göre Ergenlik Alametleri

1- Erotik rüyalar görmek. İmam İbn Munzir (Hicri 318’de öldü-rahimehullahu)

“El İshrah”2.cilt 227.sayfa icma olduğunu belirtti. İbn Kudame

(Hicri 689’da öldü- rahimehullahu) “El Mughni” 4.cilt 345.sayfa da bu

görüşte olduğundan bahsetti.

2- Kasık kıllarının büyümesi. Sünen Ebu Davud 4404. nolu hadiste ki

İmam Nevevi sahih olarak sınıflandır. İbn Teymiyye “Mecmu’u El Fetaava”

11.cilt 191.sayfa. Buna göre Benu Kureyza yahudi kabilesinden kasık

kıllarının büyümesine göre erkekleri yetişkin kabul edildi ve öldürüldüler.

3- Ergenlik yaşı Hicri takvime (Ay takvimi) göre 15’tir. Sahihi Buhari

2664 ve Sahihi Müslim 1868 nolu hadisler delildir. Buna göre; İbn

Umar(radiyallahu anhu) savaşa katılmak için Peygamberin(sallallahu

aleyhi ve sellem) yanına gitti, o zaman yaşı 14’tü. Ve Peygamber(sallallahu

aleyhi ve sellem) onu kabul etmedi geri çevirdi. Hendek Savaşı zamanı

geldiğinde tekrar Peygamberin(sallallahu aleyhi ve sellem) yanına

10


geldi ve savaşa katılma istediğini iletti ve Peygamber(sallallahu aleyhi ve

sellem) talebine olumlu karşılık verdi ve orduya kabul etti, o zaman yaşı

15 idi.

4- Kadınlar için adet görmek. Mezhebte en güvenilen görüşe göre adet

görme 9 yaşından sonra başlar. 9 yaşından önce başladığı görülenler adet

olarak kabul edilmez. (Mezhebte farklı görüşler vardır bazıları 9 yaşından

önce adet görenler için adetin kabul edildiğini söylerler.)

Adet Kanı Nasıl Ayırt Edilir?

- Kokusundan ve koyu renginden. İbn Munzir “Kitab’ul İcma” 42.sayfada

adet görme üzerine icma olduğundan bahseder.

-Tüm alimler icma etmişlerdir ki eğer adet görme başlarsa ve kanın rengi

net kırmızı ise(koyu kırmızı) ergenliğe girilmiştir.

- 9 yaşından önce adet görme başlarsa ve kanın rengi net kırmızı olursa

bazısı ergenliğin başladığını bazısı başlamadığını ergenliğin ancak 9 yaşından

sonra başladığını söylerler. İbn Kudame ergenliğe girme yaşını 9

ile sınırlamadı.

الشَّ‏ ‏ْطُ‏ الرَّابِعُ‏ : رَفْعُ‏ الحَدَثِ‏ , وَهُوَ‏ الوُضُ‏ وءُ‏ املعْرُوفُ‏ , وَمُوجِبُهُ‏ الحَدَثُ‏

Dördüncü Ön Koşul - Guslü gerektiren halden kurtulmak [gusül abdesti

alarak]. Bu gusül abdesti alarak olur. Kur’an ve Sünnetten iyi bilinir.

Guslü gerektiren şey hadestir. (gusül abdesti almayı gerektiren kirlerdir).

Önemli Noktalar:

Hanbeli Mezhebine Göredir

Hades 2 türdür

1- Küçük Hades (Hades El Asğar) kişinin abdestli olmadığı haldir. Bu

durumda olan kişi;

- Namaz kılamaz

11


- Tavaf Edemez (Hanbeli Mezhebi görüşü)

- Kur’ana Dokunmaz

2- Büyük Hades (Hades El Ekber): Hades El Ekber durumunda olan kişi

cünupluktan kurtulmak için gusül abdesti almalıdır.

Gusül abdesti almak ne zaman vacib olur?

- Kadın-erkek erotik rüya görmesi sebebiyle ihtilam olursa- boşalırsa

- Cinsel ilişki kurmak (velev ki boşalma gerçekleşmesin)

- Müslüman olup İslam’a girmek için

- Öldükten sonra (Farzı kifayedir)

- Adet döneminin sonunda

Hades El Ekber durumunda olan kişi;

- Kur’an okuyamaz (Hanbeli Mezhebi’nin kabul edilen görüşü, İbn Teymiyye’nin

görüşü bu konuda farklıdır)

- Mescidde kalamaz (Mescidden yanından geçmesi caizdir ama mescidde

oturamaz)

- Namaz kılamaz

- Tavaf yapamaz

- Mushafa dokunamaz

Abdestin Ön Koşulları

Abdest almayı gerektiren ön koşullar on tanedir;

ا لَِسْلَ‏ مُ‏ – İslam (-1

وَالعَقْلُ‏ – Akıl 2-)

12


وَالتَّمْيِيِزُ‏ – Ergenlik 3-)

Önemli Noktalar:

- Yukarıda da geçtiği üzere bu ilk üç madde tüm amellerin kabul koşuludur.

وَالنِّيَةُ‏ – Niyet 4-)

- Umar İbn Hattab(radiyallahu anhu) dedi; Rasulullah(sallallahu aleyhi

ve sellem) dedi; “Ameller niyetlere göredir kişiye niyet ettiği vardır.”

(Sahihi Müslim)

- Niyet sözle ifade edilmez, sözle dile getirilmez, niyetin yeri kalptir. İbn

Teymiyye “El Fetaava El Kubra” ikinci ciltte “niyetin yeri kalptir” dedi.

5-) Abdest alma işlemi tamamlanıncaya kadar abdest almada durmaya-kesintiye

niyetlenmeyerek abdeste devam etmek -

واسْ‏ تِصْ‏ حَابُ‏ حُكْمِهَا بِأَن الَ‏ يَنْوِيَ‏ قَطْعَهَا حَتَّى تَتِمَ‏ الطَّهَّارَةُ‏

- Kesinti veya ara vermenin limiti bir görüşe göre bir uzvun kuruması

müddetidir. Veya abdest alırken bir organı yıkadıktan sonra sonraki abdest

organını yıkamadan önce tamamen başka bir eyleme geçmektir.

وانْقِطَاعُ‏ مُوجِبٍ‏ - olmak 6-) Abdest almayı gerektirecek durumdan uzak

7-) Kişinin avret yerlerini temizleyici su ile veya taş ile temizlemesi

واسْ‏ تِنْجَاءٌ‏ أو اسْ‏ تِجْمَ‏ رٌ‏ قَبْلَهُ‏ - ile] [veya tuvalet kağıdı

- Abdest alırken abdesti bozan organlardan (ön ve arka) bir şey çıkarsa,

veya abdest almadan önce gerektiği gibi temizlenmemişse temizlenmelidir.

8-) Kullanılması caiz olan temizleyici su kullanmak [çalınmış su kullan-

وطُهُورِيَّةُ‏ مَاءٍ‏ وَإِبَاحَتُهُ‏ - vs.] mamak

13


- Çalıntı suyla alınan abdest geçersizdir bu görüş Hanbeli Mezhebi’nin

görüşüdür, diğer alimlerde bu görüştedir. Bazı alimler ise bunun günah

olduğunu ancak abdestin halen geçerliliğini koruduğunu söyledi.

- Benzer şekilde gasp edilen yerde kılınan namaz geçersizdir. (benzer ihtilaf

bunda da vardır)

Hanbeli Mezhebi’ne Göre Suların Türü Üçtür

örne- - Et Tuhuur – Saf, kendisi arındırıcı-temizleyici olan su ‏(الطُّهُورُ)‏ 1-

ğin musluk suyu

- Tuhuur su abdest ve gusül almak için kullanılabilir.

- Musluk suyu, yağmur suyu, deniz, nehir-ırmak, kuyu suyu, erimiş buz

suyu tuhuur tipi sulardır.

- Et Taahir – Saf su, içine giren başka bir saf madde nedeniyle ‏(الطاهِرُ)‏ 2-

değişmiş olan sudur.

- Bir fincan kahve, ilk önce suyu kettle koyarsın kettle konulan su tuhuur

dur. Ancak içine kahve, poşet çay, çay eklendiğinde taahir haline gelir.

İçebilirsiniz ancak abdest alamazsınız.

- Tuhuur suyun taahir olması için tat, renk ve kokusundan herhangi birisi

değişmelidir.

su. - En Necis – Kirli ‏(النَّجسُ‏ ( 3-

- Abdest ve gusül abdesti almak için kullanılmaz.

- Elbiselere sirayet etmesi durumunda yıkanmalıdır.

- Eğer bir suya necaset bulaşır-kirlilik bulaşır rengi, kokusu ve tadı değişirse,

o su kullanılmaz.

- 230 lt’den daha az olan bir suya herhangi bir necaset, kirlilik bulaşır

rengi, kokusu ve tadı değişmezse bile Hanbeli Mezhebi’nin genel kabulüne

göre o su necis su olur ve kullanılmaz.

14


-230 lt üzerinde bir suya necaset bulaşması durumunda rengi, kokusu ve

tadının değişip değişmediğine bakılır. Değişmemişte su halen tuhuur’dur.

- İbn Teymiyye suyun sadece iki tür olduğunu söyledi. Taahir türünü ayrı

bir tür olarak kabul etmedi çünkü Aslın değişmesi Taahir olduğundan asıl

değiştiğinden artık su değildir, dedi. “Mecmu’u El Fetaava” 19.cilt, 236.

sayfada belirtti.

- Temizlik için sadece tuhuur su kullanılabilir bu yüzden kuru temizleme

temizlik değildir.

9-) Suyun vücudun derisine temas etmesini engelleyecek olan engelleri

kaldırmak [abdest organlarından] -

وَإِزَالَةُ‏ مَا يَ‏ ‏ْنَعُ‏ وُصُ‏ ولَ‏ املَاءِ‏ إِلَ‏ البَشَ‏ ‏َةِ‏

- Eğer boya varsa, çıkarmak için elinden gelenin en iyisini yapmalısın.

- Yapıştırıcı varsa, çıkarmaya çalışmalısın

- Küçük bir kir varsa, bununla birlikte su derinize temas ettiği müddetçe

sorun yoktur

Kişinin omzuna boya bulaşmışsa abdesti geçerli olur mu?

- Evet geçerlidir, çünkü omuz bölgesi abdest organlarından değildir.

- Kadınlar ojeleri varsa çıkarmalıdır. Ancak son zamanlarda iddia edildiği

gibi ojenin bulunması suyun tırnaklara ulaşmasına mani değilse sorun

yoktur. Genel olarak ise ojeden uzak durulmalıdır. Veya ojeyi vb şeyleri

çıkarmak için elimizden gelenin en iyisini yapıp çıkarmaya çalışmalıyız

olmuyorsa olduğu kadardır.

- Sargılar için çıkarması mümkün ve çıkarmak abdest uzvuna zarar vermiyorsa

çıkarılmalıdır aksi takdirde sargılı yerin üzerin mesh yapmak yeterlidir.

15


Çünkü, “Allah hiç kimseye güç yetireceğinden başkasını yüklemez.”(-

Bakara: 286)

10-) Namaz vakti girdiğinde abdest alınmalıdır. Bu sürekli abdest alma

durumunda olanlar için geçerlidir. [yani idrar kaçırma sorunu yaşayan

veya aşırı kanama yaşayan adet gören kadınlar gibi.] Nedeni zorunlu ol-

وَدُخُولُ‏ وَقْتٍ‏ عَلَ‏ مَنْ‏ حَدَثُهُ‏ دَاءِمٌ‏ لِفَرْضِ‏ هِ‏ - masıdır.

- Bu özelliklere sahip olanlar her namaz için abdest almalıdır.

- Elbette koyu kırmızı renkte ve kokulu adet kanı döken kadınlar adet dönemi

sona erinceye kadar namaz kılamazlar. Bu sadece mahrem yerin kanaması

için geçerlidir.

Farz ve Vacib arasındaki fark?

Abdestin Farzları

- Bazı Hanbeli kitaplarda farz olan bir şeyin kasıtlı ve kasıtsız yapılmaması,

kaçırılması durumunda amelin geçersiz olacağını, vacib olan bir

şeyin kasıtsız olarak yapılmaması, kaçırılması durumunda amelin geçerli

olduğu bununla birlikte kişinin yapmadığı, kaçırdığı vacibi hatırlaması

durumunda o vacibi yerine getirmek zorunda olduğunu yazdılar.

- Bismillah diyerek abdest almaya başlamak vacibtir, kişi kasıtlı olmaksızın

Bismillah demeyi unutursa, aklına geldiğinde Bismillah derse abdesti

geçerlidir. Bu ağırlıklı olan görüştür. Bazı alimler ise Bismillah demenin

Sünnet olduğunu söylediler. Tuvaletten ayrıysanız veya tuvalet ihtiyacı

da gidermiyorsanız Bismillah diyerek abdeste başlayabilirsiniz.

Abdestin farzları altıdır;

1-) Yüzü yıkamak, burna su çekmek ve sümkürmek ve yüzün hatlarını

yıkamak – boylamasına saç çizgisinden çeneye, enlemesine sol kulaktan

غسْ‏ لُ‏ الْوَجْهِ‏ , وَمِنْهُ‏ املَضْ‏ مَضَ‏ ةُ‏ , وَحَدُّهُ‏ طُوالً‏ مِنْ‏ - kadar. sağ kulağa

16


مَنَابِتِ‏ شَ‏ عْرِ‏ الرَّأْسِ‏ إِلَ‏ الذِّقْنِ‏ , وَعَرْضً‏ ا إِلَ‏ فُرُوعِ‏ الُذُنَنيْ‏ ِ

-Sakallı olanlar ile ilgili kişinin sakalı seyrek ve zayıf ise yani sakalından

yüzünün derisi görülüyorsa yıkamalıdır. Sakalı gür ve sık ise o zaman

parmakları ile sakalını ovuşturması Sünnettir.

- Kişinin kafası kel ise, yüz saç çizgisinin başladığı sınırdan başlar ve

kafasının tamamını yıkamalıdır.

- Hanbeli Mezhebi’ne göre ağza ve burna iyice su çekmek zorunludur,

ağza-burna su çektikten sonra yüz yıkanır. Diğer 3 Mezhebe göre ise

ağza ve burna su vermek Sünnettir.

وَغسْ‏ لُ‏ اليَدَيْنِ‏ إِلَ‏ - yıkamak 2-) Dirsekler dahil dirseklere kadar elleri

مِرْفَقَنيْ‏ ِ

- Dirsekler dahildir. İmam Şafi gibi bazı alimler yıkamanın elden dirseğe

doğru olduğunu söyledi, dirsekten başlamakta da sakınca yoktur.

وَمَسْ‏ حُ‏ جَمِيعِ‏ الرَّأْسِ‏ وَمِنْهُ‏ - etmek [Kulaklar dahil] tüm başı mesh 3-)

ا لُْزُنَنيِْ‏

- Kafa bir defa silinir-mesh edilir.

- İlgili her hadis kafanın bir kere yıkanması- silinmesini-mesh edilmesini

söyler

- Tüm kafa kafidir, boğaz dahil değildir.

- Boynu silmek-yıkamak-mesh etmek Sünnet değildir.

Kafayı Silmek-Yıkamak-Meshetmek:

Abdestte silinmesi- meshi caiz olan şeyler nelerdir?

1- Sarık- Üzerinden mesh edebilirsiniz. Bu sarığın türü çeneyi saran imame

denen sarıktır. Bu sarık abdestli vaziyette takılmalıdır, yani kişi ab-

17


desti alır ve bu sarığı takar.

2- Hicab- başörtüsü yine kadın abdestli olduğu halde hicab giyerse abdest

alırken üzerine mesh edebilir. Bu hicab türü de gevşek olmamalıdır;

baş, çene ve boynu örtmelidir.

Sarık ve başörtüsünün meshi zor durumlar söz konusu olduğunda -örneğin

üniversiteye giden bir kız öğrencinin durumu gibi- caizdir. Ev gibi

kişinin rahat ettiği ve imkanının olduğu yerlerde sarık-başörtüsü çıkartılmalıdır.

- Kulakların içi-dışı mesh edilir şöyle ki işaret parmağı kulak içini başparmak

kulak dışını mesh eder.

İbn Teymiyye “Mecmu’u El Fetaava” 1.cilt 279. sayfada bundan bahsetti.

وَغسْ‏ لُ‏ الرِّجْلَنيِ‏ - yıkamak 4-) Ayakları [topuklar dahil] topuklara kadar

إِلَ‏ الْكَعْبَنيْ‏ ِ

- Ayak parmakları arasına da su değmelidir.

- Abdestli olduğunuz halde giymeniz durumunda çorap üzerine mesh

edebilirsiniz. Kalın çorap olmalıdır, bazıları ince çoraba da izin verir,

ancak bazıları ince çorabın mesh edilmesinin caiz olmadığını söyler. Güvenli

tarafta olma açısından kalın çorap üzerine mesh yapılmalıdır.

- İnce çorabın tanımı çoraba baktığınızda teni gösteren çoraplardır.

- Deliği olan çoraba da mesh edilir. Ancak çoraptaki delik ufak olmalıdır,

çorabın yarısını kaplayan bir delikse çıkartılmalıdır. Ancak bozuk para

kadar deliği olan çoraplarda sorun yoktur.

Eş Şevkani(rahimehullahu) “Neyl El Evtar”da pamuklu çorabın üstüne

mesh yapan 18 sahabeden bahsetti. Mesh edebileceğiniz çoraplarla yolculuk

yapabilirsiniz.

18


وَالتَّ‏ ‏ْتِيبُ‏ – uymak 5-) Abdest alma sırasına

- Her bir organ sırasına göre yıkanmalıdır.

6-) Süreklilik [abdest organlarını arada büyük boşluk vermeden birbiri

وَاملَواالَ‏ ةُ‏ - yıkamak.] ardına tertibe göre

Bunun delili Allah’ın(subhanehu ve teala) sözüdür;

وَدَلِيلُ‏ قَولُ‏ تَعَالَ‏

يَا اَيُّهَا الَّذِينَ‏ اٰمَنُٓوا اِذَا قُمْتُمْ‏ اِلَ‏ الصَّلٰوةِ‏ فَاغْسِلُوا وُجُوهَكُمْ‏

وَاَيْدِ‏ يَكُمْ‏ اِلَ‏ الْمَرَافِقِ‏ وَامْسَ‏ حُوا بِرُؤُسِ‏ كُمْ‏ وَاَرْجُلَكُمْ‏ اِلَ‏ الْكَعْبَنيْ‏ ِ

“Ey iman edenler Namaza kalktığınız zaman yüzlerinizi ve dirseklere

kadar ellerinizi yıkayın. Başlarınızı mesh edin ve topuklara kadar

ayaklarınızı yıkayın...”(Maide: 6)

وَ‏ دَلِيلُ‏ التَّ‏ ‏ْتِيبِ‏ حَدِ‏ يثُ‏ : ابْدَءُوا بِ‏ ‏َا بَدَأَ‏ اللهُ‏ بِهِ‏

Bunun delili şu hadistir: “Allah’ın başladığı şeyle başlayın.”

(Sünen En Nesai: 506- Cabir İbn Abdullah otoritesiyle. İbn Mulakkin Tuhfat’ul Muhtac(2/174)

sahih olarak sınıflandırdı. İmam İbn Hazım El Muhalla(2/48), İmam En Nevevi

El Mecmu(8/78), Hafız İbn Kesir Tefsiri’nde(3/48) ve İmam Es Suyuti El Cami Es

Sağir’de(syf. 48))

وَ‏ دَلِيلُ‏ املَوَاالَ‏ ةِ‏ حَدِ‏ يثُ‏ صَ‏ احِ‏ بِ‏ الُمْعَةِ‏ عَنِ‏ النَّبِيِّ‏ صَ‏ لَّ‏ اللهُ‏ عَلَيهِ‏ وَ‏

سَ‏ لَّمَ‏ : أَنَّهُ‏ ملا رَأَى رَجُلً‏ فِ‏ قَدَمِهِ‏ ملعةً‏ قَدْرَ‏ الدِّرْهَمِ‏ لَمْ‏ يُصِ‏ بْهَا الْمَ‏ ءُ‏

فَأَمَرَهُ‏ بِالِعَادَةِ‏

Abdest alırken sürekliliğin delili yani organları birbiri ardına yıkama sü-

19


rekliliğinin delili Peygamberin(sallallahu aleyhi ve sellem) [abdest alırken]

bir yeri yıkanmadan bırakan bir adamı gördüğü hadisidir. Bildirildi

ki bir gün Peygamber(sallallahu aleyhi ve sellem) bir adamın abdest aldığını

ve ayağında bir dirhem miktarı kadar bir yere suyun temas etmediği

bir adamı gördü. Bunun üzerine o adama abdesti iade etmesini- tekrar almasını

emretti.

(Sünen Ebu Davud: 175, bazı sahabelerin otoritesiyle. İmam Ahmed Ta’lik El İ’lal (158)

sıhatini ceyyid-iyi olarak sınıflandırdı ve Hafız İbn Kesir Tefsiri’nde(3/52)

- Abdest alırken organları yıkama sırasında iki organı yıkama arasında

uzun bir kesinti olmamalıdır.

- Kısa kesintiler caizdir örneğin abdest alırken birisi kapıyı çalıyor kalkıp

kapıyı açıp abdeste kaldığınız yerden devam edebilirsiniz gibi.

- Uzun kesinti sizin abdest harici başka bir eyleme geçmenizdir, örneğin

abdest alıyorsunuz kapı çaldı kalktınız kapıyı açtınız ve kapıdaki kişi ile

sohbet ettiniz.

İmam Nevevi(rahimehullahu) “El Mecmu’u” 1.cilt, 454.sayfada bu konuda

icma olduğunu belirtti.

Abdestin Nevakızları-Abdesti Bozan Şeyler

Abdesti geçersiz kılan şeyler sekizdir;

الْخَارِجُ‏ مِنَ‏ - organlar) 1-) Ön ve arkadan çıkan her şey (dubur-cinsel

السَّ‏ بِلَنيْ‏ ِ

- Mezi- Kişi cinsel olarak uyarıldığında cinsel organından çıkan sıvı

- Meni- Gusül abdesti almayı gerektirir

- İdrar

- Kan

20


- Dışkı

- Vedi – idrarla birlikte çıkan berrak renkli sıvıdır.

Adet Akıntısı

- Hanbeliler adet akıntısının abdesti bozduğunu ancak akan sıvının taahir

(saftır, bu yüzden sıvıyı yıkamak gerekli değildir) olduğunu söyler. Mahrem

organdan çıktığı için abdesti bozar. Örneğin öğlen namazı kıldınız,

ikindi namazından önce adet akıntısı yaşadınız/sıvı boşalması oldu ikindi

namazı kılmak için abdest almalısınız. Öğlen namazını kıldınız herhangi

bir adet akıntısı yaşamadınız ikindi namazını aynı abdestle kılabilirsiniz.

(başka nedenlerle abdestinizi bozmadıysanız)

2-) Ön ve arka özel yerler haricinde vücutta bulunan her tür kirler-

الْخَارِجُ‏ الفَاحِ‏ شُ‏ النَّجِسُ‏ مِنَ‏ الْجَسَ‏ دِ‏

- Eğer çok miktarda kan gelirse veya çok miktarda kusma söz konusu

olursa abdest bozulur

- Eğer az miktarda kan gelirse veya az miktarda kusma söz konusu olursa

abdest bozulmaz. Bu ikisi İbn Teymiyye’nin görüşüdür.

- Kan vermenin abdesti bozmadığından bahseden açık bir hadis yoktur.

Bazılarının düşündüğü gibi bu görüş sadece Selefilerin görüşü değildir.

Abdullah İbn Umar, Abdullah İbn Abbas ve Ebu Hureyre(radiyallahu

ecmain) bu görüştedir.

- Mu’temed yani ağırlıklı olan görüş çıkan herhangi bir şeyin abdesti

bozduğudur.

وَزَوَالُ‏ - vb.] 3-) Aklın gitmesi- bilinç kaybı [yani derin uyku, baygınlık

الْعَقْلِ‏

- Hafif uyku abdesti bozmaz. Hafif uyku kişi uyuyor bununla birlikte

etrafında olup biten her şeyi duyuyor olması durumu.

21


- Derin uyku abdest gerektirir. Örneğin elinizde bir kalem var yere düşürüyorsunuz

fark etmediniz. Bilinçsizlik durumundasınız.

İbn Kudame, İmam Nevevi ve İbn Hazm bu konuda icma olduğundan

bahseder.

وَمَسُّ‏ الْمَرْأَةِ‏ - tersi] 4-) Cinsel arzu ile bir kadına dokunmak [veya tam

بِشَ‏ هْوَ‏ ةٍ‏

- Bu mu’temed olan yani ağırlıklı olan görüştür. Diğer alimler bunun abdesti

bozmadığını söylerler.

- İbn Abbas, Hasan El Basri bu görüşte değildir ve diğer pek çok alimde.

(yani abdesti bozduğu görüşünde değildir)

- “Mecmu’u El Fetaava”da bundan bahseder ve cinsel arzu ile bir kadına

dokunmanın abdesti bozmadığından bahseder. Çünkü, Peygamber(sallallahu

aleyhi ve sellem) karısını öptü ve namaz kıldı.

5-) [Çıplak] el ile kişinin dübürüne-anüsüne veya cinsel organlarına do-

وَمَسُّ‏ الْفَرْجِ‏ بِاليَدِ‏ قُبُلً‏ كَانَ‏ أَوْ‏ دُبُرًا - kunması

- Bu mu’temed yani ağırlıklı görüştür.

- Bu konuda ihtilaf vardır. Bir hadiste kişinin herhangi bir engel bariyer

olmaksızın mahrem yerlerine temas etmesinin abdesti bozduğu belirtilir,

bir başka rivayette bozmadığı. Eğer kazara mahrem yerlere temas edilirse

sorun değildir.

وَأَكْلُ‏ لَحْمِ‏ الجَزُورِ‏ - yemek 6-) Deve eti

- Sahihi Müslim’de Peygamberin(sallallahu aleyhi ve sellem) deve eti yedikten

sonra abdest alınmasını, diğer herhangi bir helal et yendiğinde

kişinin abdest alabileceğini veya almayabileceğini söylediği hadis söz

konusudur.

22


وَتَغْسِ‏ يلِ‏ املَيِّتِ‏ - yıkamak 7-) İnsan cesedini/ölüsünü

- Bu konuda Mezheb içinde ihtilaf vardır.

- İbn Teymiyye’nin görüşü farklıdır.

وَالرِّدَّةُ‏ عَنِ‏ - korusun! 8-) İslam’dan irtidad etmek, Allah bizleri bundan

الِسْ‏ لَ‏ مِ‏ أَعَاذَنَا اللهُ‏ مِنْ‏ ذَلِكَ‏

- Kişi İslam’dan çıkarsa abdesti bozulur.

وَالشَّ‏ ‏ْطُ‏ الخَامِسُ‏ : إِزَلَةُ‏ النَّجَاسَ‏ ةِ‏ مِنْ‏ ثَلثٍ‏ : مِنَ‏ البَدَنِ‏ , وَالثَّوْبِ‏ , وَالْبُقْعَةِ‏

, وَدَلِيلُ‏ قَوْلُهُ‏ تَعَالَ‏

Beşinci Ön Koşul - Her tür kirliliğin giderilmesi: Üç yerden kirlilik-necaset

giderilmelidir; Bedenden/vücuttan, elbiseden ve namaz kılınan yerden,

delili Allah’ın(subhanehu ve teala) sözüdür;

“Ve elbiseni temizle.”(Müddesir: 4)

وَثِيَابَكَ‏ فَطَهِّرْ‏

- Eğer bir kişi namazını kıldı ve elbisesinde veya namaz kıldığı yerde

olan bir necaseti-kirliliği fark etmedi namazı geçerlidir.

- Kişi namaz kılarken bir necaset fark ederse en iyisi o necaseti kaldırmasıdır

- Eğer iki elbiseniz varsa ve birinin üzerinde kan gibi bir kirlilik varsa,

iki elbisenizden temiz olanı seçin namaz için.

الشَّ‏ ‏ْطُ‏ السَ‏ ادِسُ‏ : سَ‏ تْ‏ ُ العَوْرَةِ‏ . أَجْمَعَ‏ أَهْلُ‏ العِلْمِ‏ عَلَ‏ فَسَ‏ ادِ‏ صَ‏ لةِ‏ مَنْ‏ صَ‏ لَّ‏

عُرْيَانًا وَهُوَ‏ يَقْدِ‏ رُ‏

23


Altıncı Ön Koşul – Avret yerlerinin örtülmesidir. İlim ehli icma etmiştir

ki imkanı olduğu halde avret yerlerinden örtülmesi gereken yerler örtünmediği

halde namaz kılanın namazı geçersizdir.

وَحَدُّ‏ عَوْرَةِ‏ الرَّجُلِ‏ مِنَ‏ السُّ‏ ‏َّةِ‏ إِلَ‏ الرُكْبَةِ‏ , وَالَ‏ ‏َمَةُ‏ كَذَلِكَ‏ , والحُرَّةُ‏ كُلُّهَا عَوْرَةٌ‏

إالَّ‏ وَجْهُهَا , وَدَلِيلُ‏ قَوْلُهُ‏ تَعَالَ‏

Erkeklerin avret yeri göbeğinden dizine kadardır, kadın köle için de aynısı

geçerlidir. Hür kadına gelince, yüzü hariç tüm bedeni örtünmelidir. Bunun

delili Allah’ın(subhanehu ve teala) sözüdür;

يَا بَنِي اٰدَمَ‏ خُذُوا زِينَتَكُمْ‏ عِنْدَ‏ كُلِّ‏ مَسْ‏ جِدٍ‏ . أَي : عِندَ‏ كُلِّ‏ صَ‏ لةٍ‏

“Ey Ademoğlu her mescidin yanında ziynetlerinizi takıverin...”(A’raf:

31) Yani: Her namaz sırasında, demektir.

Erkeğin Avreti:

- Göbek ve diz arasıdır.

- Dizin tamamı örtülü olmasa da namaz geçerlidir

- İmam Ahmed’in bir görüşü vardır buna göre omuzda örtülmelidir

Kadının Avreti:

- Mahrem olmayan önünde namaz kılması durumunda yüzü hariç tüm

bedenidir

- Bir kadın yalnız başına namaz kılıyor ve etrafında mahrem olmayan

kimse yoksa elleri ve ayakları görünür vaziyette namaz kılabilir. Ancak

eğer mahrem olan birisi varsa ayağını örtmelidir.

الشَّ‏ ‏ْطُ‏ السَّ‏ ابِعُ‏ : دُخُولُ‏ الْوَقْتِ‏ وَدَلِيلُ‏ مِنَ‏ لسُّ‏ نَّةِ‏ حَدِ‏ يثُ‏ جِبْ‏ ‏ِيلَ‏ عَلَيْهِ‏ السَّ‏ لمُ‏

أَنَّهُ‏ أُمَّ‏ النَّبِي صَلَّ‏ اللهُ‏ عَلَيْهِ‏ وَ‏ سَلَّمَ‏ فِ‏ أَوَّلِ‏ الوَقْتِ‏ وَفِ‏ آخِرِهِ‏ , فَقَالَ‏ : يَا

24


مُحَمَّدُ‏ الصَّ‏ لةُ‏ بَنيْ‏ َ هَذَيْنِ‏ الْوَقْتَنيْ‏ ِ

Yedinci Ön Koşul – Namaz vaktinin girmesidir: Bunun delili Sünnettir,

Hadistir, Cibril(aleyhi selam) namaz vaktinin girişinde ve namaz vaktinin

çıkışında Peygambere(sallallahu aleyhi ve sellem) namaz kıldırdı ve sonra

ona “Ya Muhammed, namaz bu iki vakit arasındadır” dedi.

(Sünen Ebu Davud: 393 ve Sünen Et Tırmizi: 149, Abdullah İbn Abbas otoritesiyle. Hafız

İbn Hacer Tahric Mişkatul Mesabih (1/288) hasen olarak sınıflandırdı. İmam İbn Receb

Feth El Bari (2/117) sahih olarak sınıflandırdı ve İbn Mulakin Tuhfat’ul Muhtac’da

(1/243) hasen veya sahih dedi.)

Ve Allah(subhanehu ve teala) dedi:

وَقَوْلُ‏ هُتَ‏ علَ‏

اِنَّ‏ الصَّ‏ لٰوةَ‏ كَانَتْ‏ عَلَ‏ الْمُؤْمِنِنيَ‏ كِتَابًا مَوْقُوتًا أَيْ‏ : مَفْرُوضً‏ ا فِ‏

الَوْقَاتِ‏

“...Muhakkak namaz müminler üzerine belirli vakitlerde yazılmıştır.”(-

Nisa: 103)-Belirli vakitlerde farz kılınmıştır demektir.

وَدَلِيلُ‏ الْ‏ ‏َوْقَاتِ‏ قَوْلُهُ‏ تَعَلَ‏

Namazın belirli vakitlerde olduğunun delili Allah’ın(subhanehu ve teala)

sözüdür;

أَقِمِ‏ الصَّلٰوةَ‏ لِدُلُوكِ‏ الشَّمْسِ‏ اِلٰ‏ غَسَ‏ قِ‏ الَّيْلِ‏ وَقُرْاٰنَ‏ الْفَجْرِ‏ اِنَّ‏

قُرْاٰنَ‏ الْفَجْرِ‏ كَانَ‏ مَشْ‏ هُودًا

“Güneşin sarkmasından gecenin kararmasına kadar namaz kıl. Ve fecr

vakti Kur’anı(sabah namazı). Muhakkak fecr vakti Kur’anı şahit olunandır.”(İsra:

78)

25


- Namaz vakti girmeden kılınan namaz icmaya göre geçersizdir

الشَّ‏ ارْطُ‏ الثَّامِنُ‏ : اسْ‏ تِقْبَالُ‏ الْقِبْلَةَ‏ ِ , وَدَلِيلُ‏ قَوْلُهُ‏ تَعَالَ‏

Sekizinci Ön Koşul – Kıbleye dönmektir. Bunun delili Allah’ın(subhanehu

ve teala) sözüdür;

قَدْ‏ نَرٰى تَقَلُّبَ‏ وَجْهِكَ‏ فِ‏ السَّ‏ مَٓ‏ ء فَلَنُوَلِّيَنَّكَ‏ قِبْلَةً‏ تَرْضٰ‏ يهَا فَوَلِّ‏

وَجْهَكَ‏ شَ‏ طْرَ‏ الْمَسْ‏ جِدِ‏ الْحَرَامِ‏ وَحَيْثُ‏ مَا كُنْتُمْ‏ فَوَلُّوا وُجُوهَكُمْ‏

شَ‏ طْرَهُ‏

“Muhakkak senin yüzünü göğe çevirip durduğunu görüyoruz. Şimdi

elbette seni hoşnut olacağın kıbleye döndürüyoruz. Artık yüzünü Mescid’i

Harem yönüne çevir. Her nerede bulunursanız, yüzünüzü onun

yönüne çevirin...”(Bakara: 144)

- Kıblenin nerede olduğundan emin olmadığınız ortamda tahmininize

göre kıble yönü tayin eder ve o yöne dönerek namaz kılabilirsiniz.

- Sünnet namazlarını-nafile namazlarınızı binit üzerinde, hareket eden

araç içinde gitmekte olduğunuz yöne doğru kılabilirsiniz

‏.الشَ‏ ‏ْطُ‏ التَاسِ‏ عُ‏ : النِّيَّةُ‏ وَمَحَلُّهَا الْقَلْبُ‏ , والتَّلَفُّظُ‏ بِهَا بِدْعَةٌ‏ , والدَلِيلُ‏ حَدِ‏ يثُ‏

Dokuzuncu Ön Koşul – Niyettir. Niyetin mahalli kalptir. Onu sözlü dile

getirmek bid’attır. Delili Hadistir;

إِنَّ‏ ‏َا الَعْمَ‏ لُ‏ بِالنِّيَّةِ‏ , وَإِنَّ‏ ‏َا لِكُلِّ‏ إْمْرِىءٍ‏ مَا نَوَى

“Ameller sadece niyete göredir, ve herkes için ancak niyet ettiği vardır.”

(Sahihi Buhari: 1, Sahihi Müslim: 1907 ve diğerleri.)

- Niyetin yeri kalptir, sözle dile getirmek bid’attır.

26


أَرْكَانُ‏ الصَّ‏ لةِ‏

Namazın Şartları

- Namazın şartlarından biri yapılmazsa, kasıtlı olsun olmasın namaz geçersizdir.

- Namazın vaciblerinden biri kasıtsız olarak yapılmazsa namaz sonunda

sehiv secdesi yapılır

- Sehiv secdesi (unutmak-yanılmaktan dolayı yapılan secde) kasten veya

kasıtlı olmayarak namazın şartlarından birinin unutulması veya yapılmaması

için geçerli değildir. Bu durumda namaz yukarıda belirtildiği gibi

geçersiz olur.

Namazın şartları on dörttür;

الْقِيَامُ‏ مَعَ‏ - durması 1-) Kişinin yapabildiği minvalde ayakta-kıyam da

القُدْرَةِ‏

- Alimler kişi destek alarak ayakta durabiliyorsa örneğin duvara yaslanabileceğini

söylerler

- Sünnet namazlarını oturarak ta kılmak caizdir. Kıyam veya ayakta durmak

Sünnet namazının bir şartı değildir. Ancak oturarak kılınan namazın

ecri yarıdır. Yatarak ta Sünnet namazı kılabilirsiniz, ecri oturarak kıldığınızın

yarısıdır.

Bu konuda Sahihi Buhari de 1116 numaralı hadis delildir, Abdullah İbn

Bureyde aktardı “İmran İbn Hüseyin hemoroitti. Bir defasında Ebu

Ma’mar İmran İbn Hüseyin’den aktardı; “Peygambere(sallallahu aleyhi

ve sellem) oturarak namaz kılan kişi hakkında sordum. Peygamber(sallallahu

aleyhi ve sellem) şöyle dedi “Kişinin ayakta namaz kılması daha evladır,

ancak her kim oturarak namaz kılarsa, ayakta iken kıldığı namazın

ecrinin yarısını alır ve her kim yatarak namaz kılarsa, oturarak kıldığı

namazın ecrinin yarısını alır.”

27


2-) Başlangıç tekbiri getirmek – “Allahu Ekber- Allah En Büyüktür” -

وَتَكْبِريَةُ‏ الْ‏ ‏ِحْرَامِ‏

- Şart başlangıç tekbiri getirmektir yani Allahu Ekber demektir. Elleri

kaldırmak değildir. İnsanlar hatalı bir şekilde namaza girmek için sadece

elleri kaldırmak gerektiğini düşünürler.

- Eğer bir kişi namazın bir şartını yerine getirmediğini fark ederse ya namazı

bozup tekrar başlamalıdır veya o rekatı yeniden kılmalıdır.

- Kişi başlangıç tekbirinde, rükuya gitmeden önce, rükudan doğrulduktan

sonra ve üçüncü rekatı kılmak için ayağa kalktığında ellerini omuz veya

kulak hizasına kadar kaldırır.

- Namazda ellerin yerine gelince Hanbelilere göre göbek deliğinin altıdır.

Sünnette ise ellerin farklı bağlanma yerleri vardır.

وَقِرَاءَة الفَاتِحَةِ‏ - suredir.] 3-) Fatiha Suresini okumak [Kur’an daki ilk

- Tek başına namaz kılan için Fatiha Suresi okumak bir şarttır.

- Namaz kıldıran imam için Fatiha Suresi okumak bir şarttır.

- Bir imamın arkasında Namaz kılanlara ilişkin 2 görüş vardır;

a) Birinci Görüş; Hem sesli kılınan (Sabah-Akşam-Yatsı) hem de sessiz

kılınan (Öğlen-İkindi) namazlarda cemaatin Fatiha okuma zorunluluğu

yoktur. Kuvvetli olan görüş budur. (Şeyh Ahmed Behçet’in).

b) İkinci Görüş; İbn Teymiyye’nin görüşüdür. Buna göre sesli kılınan

namazlarda cemaatin Fatiha okumasına gerek yoktur ancak sessiz kılınan

namazlarda cemaat Fatiha okumalıdır.

وَالرُكُوعُ‏ – gitmek 4-) Rükuya

وَالرُفْعُ‏ مِنْهُ‏ - doğrulmak 5-) Rükudan

28


وَالسُّ‏ جُودُ‏ عَلَ‏ الَعِضَ‏ اءِ‏ السَّ‏ بْعَةِ‏ etmek- (-6 Yedi uzuv üzerine secde

وَاالعْتِدَالُ‏ مِنْهُ‏ - doğrulmak 7-) Secdeden

وَالجَلْسَ‏ ةُ‏ بَنيْ‏ َ السَّ‏ جْدَتَنيْ‏ ِ - oturmak 8-) İki secde arasında

9-) Namazın tüm şartlarını yerine getirirken sukünet içinde olmak/sakin

وَالطُمَ‏ ‏ْنِينَةُ‏ فِ‏ جَمِيعِ‏ الَرْكَانِ‏ - olmak

10-) Düzeni korumak – Namazın gerektirdiği şartların sırasına uymak

وَالتَّ‏ ‏ْتِيبُ‏ –

وَالتَّشَ‏ هُدُ‏ الخِ‏ ريِ‏ - okumak 11-) Son teşehhüdde iman duası

وَالجُلُوسُ‏ لَهُ‏ - oturmak 12-) Son teşehhüde

13-) Peygambere(sallallahu aleyhi ve sellem) salat ve selam getirmek-

وَالصَّ‏ لةُ‏ عَلَ‏ النَّ‏ ‏ِيِّ‏ صَ‏ لَّ‏ اللهُ‏ عَلَيْهِ‏ وَسَ‏ لَّمَ‏

وَالتَّسْ‏ لِيْمَتَانِ‏ bitirmek- 14-) İki selam duası ile namazı

- Mezhebin bir görüşüne göre sadece sağ tarafa selam vermek yeterlidir.

الرُّكْنُ‏ الَوَّلُ‏ الْقِيَامُ‏ مَعَ‏ القُدْرَةِ‏ , وَ‏ الدَّلِيلُ‏ قَوْلُهُ‏ تَعَالَ‏

Birinci Şartı – kişinin yapabildiği kadar ayakta-kıyam da durmasıdır.

Delili Allah’ın(subhanehu ve teala) sözüdür;

حَافِظُوا عَلَ‏ الصَّ‏ لَوَاتِ‏ وَالصَّ‏ لٰوةِ‏ الْوُسْ‏ طٰى وَقُومُوا لِلّٰهِ‏ قَانِتِنيَ‏

“Namazları ve orta namazı koruyun ve Allah için gönülden bağlılık ve

saygıyla kıyama durun.”(Bakara: 238)

29


الثَّانِ‏ : وَتَكْبِريَةُ‏ الِْحْرَامِ‏ , وَلدَّلِيلُ‏ حَدِيثُ‏ : تَحْرِيُهَا التَّكْبِريُ,‏ وَتَحْلِيلُهَا

التَّسْ‏ لِيمُ‏

İkinci Şartı – İhram- Başlangıç tekbiri getirmektir. Yani Allahu Ekber-

Allah En Büyüktür diyerek namaza başlamaktır. Delili Hadistir; Peygamber(sallallahu

aleyhi ve sellem) dedi; “Namazın başlangıcı Tekbiyr [Allahu

Ekber diyerek başlamak] ve bitirişi Tesliymdir.” [Namazın sonunda

Es Salamu Aleykum demek]

(Müsned Ahmed: (1/123), Sünen Ebu Davud: 61, Sünen Et Tırmizi: 3 ve Sünen İbn

Mace: 224, Ali İbn Talib otoritesiyle. İmam Et Tırmızi bu husustaki en sahih hadistir

dedi. İmam En Nevevi El Khulasah’ta (1/384) ve İbn Hacer Nata’ic El Efkar’da(2/230)

hasen olarak sınıflandırdı.)

Ardından tavsiye edilen açılış duasını okumaktır;

30

وَبَعْدَهَا االسْ‏ تِفْتَاحِ‏ وَهُوَ‏ سُ‏ نَّةٌ‏ قَوْلُ‏

سُبْحَانَكَ‏ اللَّهُمَّ‏ وَبِحَمْدِكَ‏ , وَ‏ تَبَارَكَ‏ اسْمُكَ‏ , وَتَعَلَ‏ جَدُّكَ‏ , وَالَإِلَهَ‏

غَريُْكَ‏

“Allah’ım Sen Subhansın, her türlü Hamd-övgüler Sana aittir. Senin İsmin

Mübarektir. Senin İsmin Yücedir. Senden başka ibadeti hakk eden

ilah yoktur.”

(Sahihi Müslim: 399. Umar İbn Hattab’a(radiyallahu anhu) atfedilen duadır.)

أَعُوذُ‏ بِاللهِ‏ مِنَ‏ الشَّ‏ يْطَانِ‏ الرَّاجِيمِ‏ مَعْنَى أَعُوذُ‏ : أَلُوذُ‏ وَالْتَجِىءُ‏ وَأَعْتَصِ‏ مُ‏

بِكَ‏ يَا الله مِنَ‏ الشَّ‏ يْطَانِ‏ الرَّجِيمِ‏ املطرُدِ‏ املبْعَدِ‏ عَنْ‏ رَحْمَةِ‏ اللهِ‏ , اليَضُ‏ ‏ُّنِ‏ فِ‏

دِينِي وَالَ‏ فِ‏ دُنْيَايَ‏

Ve sonra şöyle der: “Kovulmuş Şeytan’dan, Allah’a sığınırım.” Sığınmanın

manası şudur; Kovulmuş, lanetlenmiş, Allah’ın rahmetinden uzak-


laştırılmış Şeytan’dan Sana sığınırım Sana güvenirim Ya Allah. Şeytan

bana dinimde veya dünyamda zarar veremez.

وَقِرَاءَةُ‏ الفَاتِحَاةِ‏ رُكْنٌ‏ فِ‏ كُلِّ‏ رَكْعَةٍ‏ , كَمَ‏ فِ‏ حَدِ‏ يثِ‏

Namazın her bir rekatında Fatiha okumak bir şarttır, hadiste söylendiği

gibi;

Üçüncü Şartı - Fatiha Suresini okumaktır [Kur’an daki ilk suredir]. Namazın

her rekatında okumak şarttır, çünkü hadiste belirtildi;

الَ‏ صَ‏ لةَ‏ لِمَنْ‏ لَمْ‏ يَقْرَأْ‏ بِفَاتِحَاةِ‏ الكِتَابِ‏ , وَهِيَ‏ أُمُّ‏ القُرْآنِ‏

“Kitabın açılış suresini okumayanın kesinlikle namazı yoktur. Ve o

Kur’anın anasıdır-temelidir.”

(Sahihi Buhari: 756 ve Sahihi Müslim: 394, Ubeyde İbn Es Samit otoritesiyle.)

بِسْ‏ مِ‏ اللَّهِ‏ الرَّحْمَٰنِ‏ الرَّحِ‏ يمِ‏ : بَرَكَةٌ‏ واسْ‏ تِعَانَةٌ‏

Sonra şunu söyler. “Bismillahir Rahmaniyr Rahiym”- Rahman ve Rahim

olan Allah’ın adıyla: Bereket ve yardım talebidir.

اَلْحَمْدُ‏ لِلّٰهِ‏ : اَلْحَمْدُ‏ ثَنَاءٌ‏ , والَلِفُ‏ واللَّمُ‏ الِسْ‏ تِغْرَاقِ‏ املحَامِدِ‏ , وَأَمَّا الجَمِيلُ‏

الَّذِ‏ ي ال صُ‏ نْعَ‏ لَهُ‏ فِيهِ‏ مِثْلُ‏ الجَمَ‏ لِ‏ وَنَحْوِهِ‏ ‏,فَالثَّنَاءُ‏ بِهِ‏ يُسَ‏ مَّى مَدْحًا الَ‏ حَمْدًا

“El hamdu lillahi”- Tüm Hamdler Allah’a aittir. Hamd övgü demektir.

Hamd sözcüğünün başındaki Elif Laam belirlilik takısı O’nun yaptığı,

yapmakta olduğu, yapacağı övülmeye değer tüm fiilleri her türlü övgüyü

kapsar demektir. Tüm iyilikler-güzellikler Allah’tandır, kullarına-yaratıklarına

verdiği iyilikler-güzellikler medhtir, hamd değildir.

رَبِّ‏ العَالَمِنيَ‏ , الرَبُّ‏ : هُوَ‏ املَعْبُودُ‏ , الخَالِقُ‏ , الرَّزَّاقُ‏ , املَالِكُ‏ , املُتَصَ‏ ‏ِّفُ‏ ,

31


مُرَبِّ‏ جَمِيعِ‏ الخَلْقِ‏ بِالنِّعَمِ‏

“Rabbil Alemiyn.”Alemlerin Rabbidir. O benim mağbudumdur- ibadet

ettiğimdir. O, Yaratıcı, Rızık Veren, Hükümdar Olan, İşleri Yürüten ve

tüm yaratıklarını nimetleriyle Besleyendir.

العَالَمِنيَ‏ - كُلُّ‏ مَا سِ‏ وَى اللهُ‏ عَالَمٌ‏ , وَهُوَ‏ رَبُّ‏ الجَمِيعِ‏

“Alemiyn” -Alemler: Allah dışında her şey alemdir. Ve O, onların hepsinin-her

şeyin Rabbidir.

الرَّحْمَنِ‏ رَحْمَةٌ‏ عَامَّةٌ‏ بِجَمِيعِ‏ املَخْلُوقَاتِ‏

“Er Rahmaanir” O Rahmandır. O’nun mahlukatının-yaratıklarının tümüne

genel bir rahmeti-merhametidir.

الرَّاحِ‏ يمِ‏ رَحْمَةٌ‏ خَاصَّ‏ ةٌ‏ بِاملؤْمِنِنيَ‏ , وَدَلِيلُ‏ قَوْلُهُ‏ تَعَالَ‏

“Er Rahiym”O Rahiymdir. O’nun sadece Müminlere özel bir rahmeti-merhametidir.

Delili Allah’ın(subhanehu ve teala) sözüdür;

“...o müminlere karşı çok merhametlidir.”(Ahzab: 43)

وَكَانَ‏ بِالْمُؤْمِنِنيَ‏ رَحِ‏ يمً‏

مَالِكِ‏ يَوْمِ‏ الدِّينِ‏ يَومُ‏ الجَزَاءِ‏ والحِ‏ سابِ‏ , يَوْمَ‏ كُلُّ‏ يُجَازَى بِعَمَلِهِ‏ , إِنْ‏ خَريْ‏ ‏ًا

فَخَريْ‏ ٌ , وَإِنْ‏ شَ‏ ‏ًّا فَشَ‏ ٌّ , وَدَلِيلُ‏ قَوْلُهُ‏ تَعَالَ‏

“Maliki yevmiddiyn” Din Gününün Sahibidir. Karşılık ve Hesap günüdür.

Her nefsin amelinin karşılığını alacağı gündür. Hayırlı amel yaptıysa

karşılığı hayırlı olacak, kötü amel yaptıysa karşılığı kötü olacaktır. Delili

Allah’ın(subhanehu ve teala) sözüdür;

32

وَمَٓا اَدْرٰيكَ‏ مَا يَوْمُ‏ الدِّينِ‏


“Din gününü sana bildiren nedir?”(İnfitar: 17)

وَحَدِيثُ‏ عَنْهُ‏ صَ‏ لَّ‏ اللهُ‏ عَلَيْهِ‏ وَسَ‏ لَّمَ‏ : الكَيِّسُ‏ مَنْ‏ دَانَ‏ نَفْسَ‏ هُ‏ وَعَمِلَ‏ لِمَ‏

بَعْدَ‏ املَوْتِ‏ , والعَاجِزُ‏ مَنْ‏ أَتْبَعَ‏ نَفْسَ‏ هُ‏ هَوَاهَا وَتَ‏ ‏َنَّى عَلَ‏ اللهِ‏ الَمَانِ‏

Ayrıca Peygamberin(sallallahu aleyhi ve sellem) bu konuda bir hadisi

vardır: “Bilge kişi kendisini hesaba çeken ve ölümden sonraki hayat için

çabalayandır. Aciz kişi nefsinin hevasına tabii olan ve Allah hakkında

hüsnukuruntuya kapılandır.”

(Sünen Et Tırmizi: 2459- hasen olarak sınıflandırdı. Ve Sünen İbn Mace: 161. İmam Suyuti

El Cami Es Sağir’de(6450) sahih olarak sınıflandırdı. Şeddad İbn Evs otoritesiyle.)

إِيَّاكَ‏ نَعْبُدُ‏ : أَي:‏ الَ‏ نَعْبُدُ‏ غَريْ‏ ‏َكَ‏ , عَهْدٌ‏ بَنيَ‏ الْعَبِدِ‏ وَبَنيْ‏ َ رَبِّهِ‏ أَن الَ‏ يُعْبَدَ‏ إِالَّ‏ إِيَّهُ‏

“İyyake na’budu”- Yani: Senin dışındakilere ibadet etmeyiz. Kulu ve

Rabbi arasında sadece Allah’a ibadet edilmesi için bir ahittir.

إِيَّاكَ‏ نَسِ‏ تَعِنيْ‏ ُ : عَهْدٌ‏ بَنيَ‏ العَبْدِ‏ وَبَنيَ‏ رَبِّهِ‏ أَن ال يَسْ‏ تَعِنيَ‏ بِاأَحَدٍ‏ غَريَاللهِ‏

“İyyake nesta’iynu”- Kulu ve Rabbi arasında Allah’tan başka kimseden

yardım ve istiaane istememe konusunda bir ahittir.

اهْدِ‏ نَا الصِّ‏ ‏َاطَ‏ املُسْ‏ تَقِيمَ‏ مَعْنَى اهْدِنَا : دُلَّنَا وَأَرْشِ‏ دْنَا وَثَبِّتْنَا , وَالصِّ‏ ‏َاطُ‏

: الِسْ‏ لمُ‏ , وَقِيلَ‏ : الرَّسُ‏ ولُ‏ , وَقِيلَ‏ القَرْآنُ‏ , وَكُلُّ‏ حَقٌّ‏ . واملَسْ‏ تَقِيم : الَّذِي الَ‏

عِوَجَ‏ فِيهِ‏

İhdina siraatel mustakiym” Bizi dosdoğru yola ilet. İhdinaa- manası bize

rehber ol, bizi doğru yola ilet ve irşad et ve bizi o yolda sabit kıl demektir.

Es Siraat – Yoldur – İslam’dır, denilir ki Rasulün yoludur, denilir ki

Kur’andır ve bunların hepsi doğrudur. Vel mustakiym – kendisinde hiçbir

eğriliğin olmadığı dosdoğru yoldur.

33


صِ‏ ‏َاطَ‏ الذِّينَ‏ أَنْعَمْتَ‏ عَلَيْهِمْ‏ طَرِيقُ‏ املنْعَمِ‏ عَلَيْهِمْ‏ , وَلدَّلِيلُ‏ قَوْلُهُ‏ تَعَلَ‏

“Siraatelleziyne en am’te aleyhim” Kendilerine nimet verdiklerinin yoluna.

Allah’ın kendilerine nimet verdiklerinin yoludur. Delili Allah’ın(subhanehu

ve teala) sözüdür;

وَمَنْ‏ يُطِ‏ عِ‏ اللّٰهَ‏ وَالرَّسُ‏ ولَ‏ فَاُولٰٓئِكَ‏ مَعَ‏ الَّذِ‏ ينَ‏ اَنْعَمَ‏ اللّٰهُ‏ عَلَيْهِمْ‏ مِنَ‏

النَّبِنيِّ‏ َ وَالصِّ‏ دِّيقِنيَ‏ وَالشُّ‏ هَدَٓاءِ‏ وَالصَّ‏ الِحِ‏ نيَ‏ وَحَسُ‏ نَ‏ اُولٰٓئِكَ‏ رَفِيقًا

“Kim Allah’a ve Rasulüne itaat ederse işte onlar Allah’ın kendilerine

nimet verdiği nebiler ve sıddıklar ve şehitler ve salihlerle beraberdir.

Bunlar arkadaş olarak ne güzel ne iyidir.”(Nisa: 69)

غَريْ‏ ِ املَعْضُ‏ وبِ‏ عَلَيْهِمْ‏ وَهُمْ‏ اليَهُودُ‏ , مَعَهُمْ‏ عِلْمٌ‏ وَلَمْ‏ يَعْمَلُوا بِهِ‏ , نَسْ‏ أَلُ‏

اللهَ‏ أَنْ‏ يُجَنِّبَكَ‏ طَ‏ ِ ريقَهُمْ‏

“Ğayril mağduubi aleyhim” Gazabına uğrayanların değil – Onlar yani

gazaba uğrayanlar Yahudilerdir. Onların ilmi vardı ancak onunla amel etmediler.

Allah’tan bizimle onların yollarını ayırmasını dileriz. Allah bizi

onların yolundan korusun.

وَ‏ الَ‏ ضَّ‏ الِّنيْ‏ َ وَهُمْ‏ النَّصَ‏ ارَ‏ , يَعْبُدُونَ‏ اللهَ‏ عَلَ‏ جَهْلٍ‏ وَضَ‏ لَلٍ‏ , نَسْ‏ أَلُ‏ اللهَ‏ أَنْ‏

يُجَنِّبَكَ‏ طَ‏ ِ ريقَهُمْ‏

“Ve leddaalliyn” Dalalete sapanların da değil – Onlar Hristiyanlardır.

Cehalet ve batıl-dalalet üzerine Allah’a ibadet ederler. Allah’tan bizimle

onların yollarını ayırmasını dileriz. Allah bizi onların yolundan korusun.

وَدَلِيلُ‏ الضَّ‏ الِّنيَ‏ قَوْلُهُ‏ تَعَالَ‏

Onların dalalette olduğunun delili Allah’ın(subhanehu ve teala) sözüdür;

34


قُلْ‏ هَلْ‏ نُنَبِّئُكُمْ‏ بِاالَْخْسَ‏ ‏ِينَ‏ اَعْمَالً‏ اَلَّذِينَ‏ ضَلَّ‏ سَعْيُهُمْ‏ فِ‏

الْحَيٰوةِ‏ الدُّنْيَا وَهُمْ‏ يَحْسَ‏ بُونَ‏ اَنَّهُمْ‏ يُحْسِ‏ نُونَ‏ صُ‏ نْعًا

“De ki: ‘Amelleri bakımından size en fazla hüsrana uğrayacak olanları

haber vereyim mi?’ Ki onların dünya hayatındaki bütün amelleri boşa

gider. Halbuki, kendileri güzel işler yaptıklarını sanırlar.”(Kehf: 103-

104)

وَالحَدِ‏ يثُ‏ عَنْهُ‏ صَ‏ لَّ‏ اللهُ‏ عَلَيْهِ‏ وَسَ‏ لَّمَ‏ : لَتَتََّبِعُنَّ‏ سَنَنَ‏ مَنْ‏ قَبْلَكُمْ‏ حَذْوَ‏

القُذَّةِ‏ حَتَّى لَوْ‏ دَخَلُوا جُحْرَ‏ ضَ‏ بٍّ‏ لَدَخَلْتُمُوهُ‏ , يَا رَسُ‏ ولُ‏ اللهِ‏ : اليَهُودُ‏

وَالنَّصَ‏ ارَ‏ ؟ قَالَ‏ : فَمَنْ‏ أَخْرَجَاهُ‏

Bu konuda şu Hadis vardır, Rasulullah(sallallahu aleyhi ve sellem) dedi;

“Siz sizden öncekilerin yoluna karış karış, adım adım uyacaksınız. Öyle

ki onlar keler deliğine girse siz de gireceksiniz.” Ya Rasulullah(sallallahu

aleyhi ve sellem) Yahudiler ve Hristiyanların mı?” Rasulullah(sallallahu

aleyhi ve sellem) dedi; “Başka kim olabilir?”

(Sahihi Buhari: 3456, Sahihi Müslim: 2669, Ebu Said El Hudri otoritesiyle.)

وَالحَدِ‏ يثُ‏ الثَّانِ‏ : افْتَ‏ ‏َقَتِ‏ اليَهُودُ‏ عَلَ‏ إِحْدَ‏ ى وَ‏ سَ‏ بْعِنيَ‏ فِرْقَةٍ‏ , وافْتَ‏ ‏َقَتِ‏

النَّصَ‏ ارَ‏ عَلَ‏ ثَانٍِ‏ وسَ‏ بْعِنيَ‏ فِرْقَةٍ‏ , وَسَ‏ تَفْتَ‏ ‏ِقُ‏ هَذِ‏ هِ‏ الُمَّةُ‏ ثثَلَثٍ‏ وَسَ‏ بْعِنيْ‏ َ

فِرْقَةٍ‏ , كُلُّهَا فِ‏ النَّارِ‏ إِالَّ‏ وَاحِ‏ دَةٌ‏ , قُلْنَا : مَنْ‏ هِيَ‏ يَا رَسُ‏ ولُ‏ اللهِ‏ ؟ قَالَ‏ :

مَنْ‏ كَانَ‏ عَلَ‏ مِثْلِ‏ مَا أَنَا عَلَيْهِ‏ وَأَصْ‏ حَابِ‏

Bu konuda ikinci bir Hadis vardır: “Yahudiler 71 fırkaya bölündüler ve

Hristiyanlar 72 fırkaya bölündüler. Ve bu Ümmet 73 fırkaya bölünecek

bir fırka hariç hepsi ateşte olacaktır.” Biz dedik: “Ya Rasulullah(sallallahu

aleyhi ve sellem) “Onlar kimdir?” Rasulullah(sallallahu aleyhi ve sellem)

dedi, “Benim ve ashabımın aynı yolu üzerinde olanlardır.”

35


(Sünen Et Tırmizi: 2641, Abdullah İbn Amr otoritesiyle. Şeyhul İslam İbn Teymiyye Fetaava’da(3/345)

sahih olarak sınıflandırdı.)

Dördüncü Şartı – Rükuya gitmektir.

Beşinci Şartı – Rükudan doğrulmaktır.

وَالرُّكُوعُ‏

وَالرَّفْعُ‏ مِنْهُ‏

وَالسُّ‏ جُودُ‏ عَلَ‏ الَعِضَ‏ اءِ‏ السَّ‏ بْعَةِ‏

Altıncı Şartı – Yedi uzun üzerine secde yapmaktır. [alın- burun, iki el,

iki diz ve iki ayak]

Yedinci Şartı – Secdeden doğrulmaktır.

Sekizinci Şartı – İki secde arasında oturmaktır.

وَاالعْتِدَالُ‏ مِنْهُ‏

وَالجَلْسَ‏ ةُ‏ بَنيْ‏ َ السَّ‏ جْدَتَنيْ‏ ِ

والدَّلِيلُ‏ قَوْلُهُ‏ تَعَالَ‏

Bunun delili[rüku ve secdenin] Allah’ın(subhanehu ve teala) sözüdür;

يَٓا اَيُّهَا الَّذِ‏ ينَ‏ اٰمَنُوا ارْكَعُوا وَاسْ‏ جُدُوا

“Ey iman edenler rüku edin ve secde edin...”(Hacc: 77)

وَالحَدِ‏ يثُ‏ عَنْهُ‏ صَ‏ لَّ‏ اللهُ‏ عَلَيِهِ‏ وَسَ‏ لَّمَ‏ : أُمِرْتُ‏ أَنْ‏ أَسْ‏ جُدَ‏ عَلَ‏ سَ‏ بْعَةِ‏ أَعْظُمٍ‏

Rasulullah (sallallahu aleyhi ve sellem) dedi; “Yedi uzuv üzerine secde

etmem emredildi.”

36


37

وَالطُمَ‏ ‏ْنِينَةُ‏ فِ‏ جَمِيعِ‏ الَرْكَانِ‏

Dokuzuncu Şartı – Namazın tüm şartlarını yerine getirirken sukünet

içinde olmaktır.

وَالتَّ‏ ‏ْتِيبُ‏ بَنيَ‏ الَرْكَانِ‏ , والدَّلِيلُ‏ حَدِ‏ يثُ‏ امليسءِ‏ فِ‏ صَ‏ لتَهُ‏ عَنْ‏ أَبِ‏ هُرَيْرَةَ‏ :

بَيْنَمَ‏ نَحْنُ‏ جَلُوسٌ‏ عِندَ‏ النَّبِيِّ‏ صَ‏ لَّ‏ اللهُ‏ عَلَيهِ‏ وسَ‏ لَّمَ‏ إِذْ‏ دَخَلَ‏ رَجُلٌ‏

فَصَ‏ لَّ‏ فَسَ‏ لَّمَ‏ عَلَ‏ النَّبِيِّ‏ صَ‏ لَّ‏ اللهُ‏ عَلَيهِ‏ وَسَ‏ لَّمَ‏ , فَقَالَ‏ : ارْجِعْ‏ فَصَ‏ لِّ‏

فَإِنَّكَ‏ لَمْ‏ تُصَلِّ‏ , فَعَلَهَا ثَلثًا ثُمَّ‏ قَالَ‏ : وَالَّذِي بَعَثَكَ‏ بِالحَقِّ‏ نَبِيًا الَ‏

أُحْسِ‏ نُ‏ غَريَ‏ هَذَا فَعَلِّمْنِي , فَقَالَ‏ لَهُ‏ النَّبِيُّ‏ : إِذَا قُمْتَ‏ إِلَ‏ الصَّ‏ لةِ‏ فَكَبِّ‏ ْ

, ثُمَّ‏ اقْرَأْ‏ مَا تَيَسَّ‏ َ مَعَكَ‏ مِنَ‏ القُرْآنِ‏ ثُمَّ‏ ارْكَعْ‏ حَتَّى تَطْمَءِنَّ‏ رَاكِعًا ثُمَّ‏

ارْفَعْ‏ حَتَّى تَعْتَدِ‏ لَ‏ قَاءِمًا , ثُمَّ‏ اسْ‏ جُدْ‏ حَتَّى تَطْمَءِنَّ‏ سَ‏ اجِدًا , ثُمَّ‏ ارْفَعْ‏

حَتَّى تَطْمَءِنَّ‏ جَالِسً‏ ا , ثُمَّ‏ افْعَلْ‏ ذَلِكَ‏ فِ‏ صَ‏ لتِكَ‏ كُلِّهَا

Onuncu Şartı - Düzeni- namaz tertibini korumak – Namazın gerektirdiği

şartların sırasına uymaktır. Bu son iki şartın yani 9. ve 10. Şartların

delili Ebu Hureyre’nin aktardığı kötü namaz kılan bir adam ile ilgili

Peygamberin(sallallahu aleyhi ve sellem) hadisidir. Ebu Hureyre aktardı:

“Bir gün Peygamber(sallallahu aleyhi ve sellem) ile otururken bir

adam girdi ve namaz kıldı ve sonra Peygamberi(sallallahu aleyhi ve sellem)

selamladı. Peygamber(sallallahu aleyhi ve sellem) o adama; “Git ve

namaz kıl çünkü namaz kılmadın” dedi. Bu olay üç defa tekrarlandı. Ve

sonra adam “Seni Peygamber olarak hakk ile gönderene yemin ederim ki

bundan daha iyisini yapamam” dedi. Peygamber(sallallahu aleyhi ve sellem)

ona dedi; “Namaza kalktığında Allah’ı tekbir et. Sonra Kur’an dan

sana kolay olanı oku. Daha sonra sukünet içinde oluncaya kadar rüku

et. Daha sonra sukünet içinde oluncaya kadar ayağa doğrul. Daha sonra

sukünet içinde oluncaya kadar secde yap. Sonra sukünet içinde hissedinceye

kadar secdeden doğrul. Sonra tüm namazlarını böyle kıl.”


(Sahihi Buhari: 6667)

وَالتَّشَ‏ هُدُ‏ الَخِ‏ ريُ‏ رُكْنٌ‏ مَفْرُوضٌ‏ , كَمَ‏ فِ‏ الحَدِ‏ يثِ‏ عَن ابْنِ‏ مَسْ‏ عُودٍ‏ رَضِ‏ َ اللهُ‏

عَنْهُ‏ قَالَ‏ : كُنَّا نَقُولُ‏ قَبْلَ‏ أَنْ‏ يُفْرَضَ‏ عَلَيْنَا التَّشَهُّدُ‏ , السَّ‏ لمُ‏ عَلَ‏ اللهِ‏

مِن عِبَادِهِ‏ , السَّ‏ لمُ‏ عَلَ‏ جِبْ‏ ‏ِيْلَ‏ و مِيكَاءِيلَ‏

On Birinci ve On İkinci Şartı – Son oturuş duası ve son oturuş yani teşehhüd

farzdır. İbn Mes’uddan (radiyallahu anhu) gelen hadis nedeniyle

böyledir. O dedi “Bize teşehhüd farz kılınmadan önce biz ‘Allah’ın selamı

kullarının üzerine olsun, Cibril’e ve Mikail’e selam olsun” derdik.

قَالَ‏ النَّبِيُّ‏ صَ‏ لَّ‏ اللهُ‏ عَلَيهِ‏ وَسَ‏ لَّمَ‏ : الَ‏ تَقُولُوا : السَّ‏ لمُ‏ عَلَ‏ اللهِ‏ مِن عِبَادِهِ‏

, فَإِنَّ‏ اللهَ‏ هُوَ‏ السَّ‏ لمُ‏ وَلَكِنْ‏ قُولُوا

Nebi(sallallahu aleyhi ve sellem) dedi; “Allah’ın selamı kullarının üzerine

olsun demeyin. Çünkü Allah Selamdır. Lakin şöyle deyin:

التَّحِ‏ يَّاتُ‏ للهِ‏ والصَّ‏ لَوَاتُ‏ والطَّيِبَاتُ‏ , السَّ‏ لمُ‏ عَلَيْكَ‏ أَيُّهَا النَّبِيِّ‏ وَرَحْمَةُ‏

اللهِ‏ وَبَرَكَاتُهُ‏ , السَّ‏ لمُ‏ عَلَيْنَا وَعَلَ‏ عِبَادِ‏ اللهِ‏ الصَّ‏ الِحِ‏ نيْ‏ َ أَشْ‏ هَدُ‏ أَن الَ‏ إِلَهَ‏

إِالَّ‏ اللهُ‏ وَ‏ أَشْ‏ هَدُ‏ أَنَّ‏ مُحَمَّدًا عَبْدُهُ‏ وَرَسُ‏ ولُهُ‏

“Tüm övgüler, dualar ve temiz sözler Allah’a mahsustur. Selam sana olsun,

Allah’ın rahmeti ve bereketi üzerine olsun Ey Peygamber. Bize ve

Allah’ın salih kullarına selam olsun. Şehadet ederim ki Allah’tan başka

ibadeti hakk eden ilah yoktur ve şehadet ederim Muhammed O’nun kulu

ve elçisidir.”

(Sünen En Nesai: 1277, İbn Mes’ud otoritesiyle.)

وَ‏ مَعْنَى التَّحِ‏ يَّاتُ‏ لله : جَمِيعُ‏ التَّعْظِ‏ يمَ‏ تِ‏ اللهِ‏ , مُلْكًا وَاسْ‏ تِحْقَاقًا , مِثْلُ‏

االنْحِ‏ نَاءِ‏ وَالرُّكُوعِ‏ والسُّ‏ جُودِ‏ وَالبَقَاءِ‏ والدَّوَامِ‏ , وَجَمِيعُ‏ مَا يُعَظِّمُ‏ بِهِ‏ رَبُّ‏

38


العَالَمِني فَهُوَ‏ اللهُ‏ , فَمَنْ‏ صَ‏ ‏َفَ‏ مِنْهَا شَ‏ يْأً‏ لِغَريِ‏ اللهِ‏ فَهُوَ‏ مُشْ‏ ‏ِكٌ‏ كَافِرٌ‏

“Et Tehiyyaatu lillahi” anlamı: örneğin saygı eylemleri, rüku, secde ve

diğer ibadetler gibi tüm övgülerin onu hakk eden ve onun sahibi olan

Allah’a ait olması demektir. Alemlerin Rabbinin övüldüğü her şeydir, sadece

Allah’a aittir. Bu yüzden her kim bunlarda [yüceltme ve övgü] Allah’tan

başkasına herhangi bir pay ayırırsa, o kişi bir müşriktir, bir kafirdir.

وَالصَّ‏ لَوَاتُ‏ مَعْنَهَا : جَمِيعُ‏ الدَّعَوَاتِ‏ . وَقِيلَ‏ الصَّ‏ لَوَاتُ‏ الخَمْسُ‏

“ves Salavaatu” manası: Tüm dualar demektir. Ayrıca günde beş vakit

namaza da atfedildiği söylenir.

وَالطَّيِبَاتُ‏ : اللهُ‏ طَيبٌ‏ , وَالَ‏ يَقْبَلُ‏ مِنَ‏ الَقْوَالِ‏ وَالَعْمَ‏ لِ‏ إِالَّ‏ طَيِّبَهَا

“Vettayibaatu”. Allah İyidir-Temizdir ve Allah sadece iyi-temiz sözleri

ve amelleri kabul eder.

السَّ‏ لمُ‏ عَلَيْكَ‏ أَيُّهَا النَّبِيِّ‏ وَرَحْمَةُ‏ اللهِ‏ وَبَرَكَاتُهُ‏ , تَدْعُو لِلنَّبِيِّ‏ صَ‏ لَّ‏ اللهُ‏ عَلَيهِ‏

وسَ‏ لَّمَ‏ بِالسَّ‏ لمَةِ‏ وَالرَّحْمَةِ‏ وَالبَ‏ ‏َكَةِ‏ , وَالَّذِ‏ ي يُدْعَى لَهُ‏ , مَا يُدْعَى مَعَ‏ اللهِ‏

“Es Selaamu aleyke eyyühen nebiyyi ve rahmetullahi ve berekaatuhu” –

Selam sana olsun, Allah’ın rahmeti ve bereketi sana olsun ey Peygamber:

Peygambere salat, rahmet ve bereket vermesi için Allah’a dua ediyorsun.

Kendisi için dua edilendir, Allah ile birlikte kendisine dua edilen değildir.

(yani dua sadece Allah’a edilir).

السَّ‏ لمُ‏ عَلَيْنَا وَعَلَ‏ عِبَادِ‏ اللهِ‏ الصَّ‏ الِحِنيْ‏ َ تُسَ‏ لِّمُ‏ عَلَ‏ نَفْسِ‏ كَ‏ وَعَلَ‏ كُلِّ‏ عَبْدٍ‏

صَ‏ الِحٍ‏ فِ‏ السَّ‏ مَ‏ ءِ‏ وَالَرْضِ‏ , والسَّ‏ لمُ‏ دُعَاءٌ‏ , والصَّ‏ الِحُونَ‏ يُدْ‏ عَى لَهُمْ‏ وَالَ‏ يُدْ‏ عَوْنَ‏

مَعَ‏ اللهِ‏

“Es Selaamu aleyna ve ala ibadillahi saalihiyn” – Kendinize ve gökler-

39


de ve yerde olan tüm salih kullara dua ediyorsunuz. Selam duadır. Salih

kullar kendileri için dua edilenlerdir. Allah ile birlikte kendisine dua edilenler

değildir. (yani dua sadece Allah’a edilir).

أَشْ‏ هَدُ‏ أَن الَ‏ إِلَهَ‏ إِالَّ‏ اللهُ‏ ‏َحْدَهُ‏ الَ‏ شَ‏ ‏ِيكَ‏ لَهُ‏ , تَشْ‏ هَدُ‏ شَ‏ هَادَةَ‏ اليَقِنيِ‏ أَنْ‏ الَ‏ يُعْبَدُ‏

فِ‏ الَرْضِ‏ وَالَ‏ فِ‏ السَّ‏ مَ‏ ءِ‏ بِحَقٍ‏ إِالَّ‏ اللهُ‏ , وَشَ‏ هَادَةُ‏ أَنَّ‏ مَحَمَّدًا رَسَ‏ ولُ‏ اللهِ‏ , بِأَنَّهُ‏

عَبْدٌ‏ الَ‏ يُعْبَدُ‏ , وَ‏ رَسُ‏ ولٌ‏ الَ‏ يُكَذِّبُ‏ , بَلْ‏ يُطَاعُ‏ وَ‏ يُتَبَعْ‏ , شَ‏ ‏َّفَهُ‏ اللهُ‏ بَالعُبُودِيَّةِ‏

“Eşhedü en la ilahe illallah”- vahdehu la şeriyke lehu- Şehadet ederim

ki Allah’tan başka ibadet edilmeyi hakk eden ilah yoktur- O’nun hiçbir

ortağı yoktur – bu, Allah’tan başka ibadeti hakk eden ne yerde ne gökte

ibadet edilecek hiçbir ilahın olmadığına kesin bir inançla şahitlik etmektir.

“Eşhedü enne Muhammeden abduhu ve rasuluhu”- Şehadet ederim ki

Muhammed Allah’ın kulu ve elçisidir. Muhammed’in Rasul olduğuna şehadet

etmek- Muhammed O’nun kuludur Muhammed’e ibadet edilmez.

Ve O’nun Rasulüdür Muhammed yalanlanmaz. Bilakis Muhammed’e itaat

edilir, Muhammed’in yoluna tabii olunur, demektir. [onunla gelen her

şeyde]. Ve Allah, Muhammed’i kulluk makamı ile onurlandırmıştır[ihlasla-samimiyetle

sadece Allah’a ibadet etmekle].

Delili Allah’ın sözüdür;

وَالدَّلِيلُ‏ قَوْلُهُ‏ تَعَالَ‏

تَبَارَكَ‏ الَّذِ‏ ي نَزَّلَ‏ الْفُرْقَانَ‏ عَلٰ‏ عَبْدِ‏ هِ‏ لِيَكُونَ‏ لِلْعَالَمِنيَ‏ نَذِ‏ يرًا

“Alemlere uyarıcı olsun diye kuluna furkanı indiren ne Yücedir.”(Furkan:

1)

اللَّهُمَّ‏ صَ‏ لِّ‏ عَلَ‏ مُحَمَّدٍ‏ وَعَلَ‏ آلِ‏ مُحَمَّدٍ‏ كَمَ‏ صَ‏ لَّيْتَ‏ عَلَ‏ إْبْرَاهِ‏ يمَ‏ إِنَّكَ‏

حَمِيدٌ‏ مَجِيدٌ‏

On Üçüncü Şartı- Peygambere Salat ve Selam getirmek. “Allah’ım tıpkı

40


İbrahim ve aline salat ettiğin gibi Muhammed ve aline de salat et. Gerçekten

Sen Övülmeye Layıksın Çok Yücesin.”

(Sünen Ebu Davud: 978, Ka’b İbn Ucreh otoritesiyle.)

الصَّ‏ لَةُ‏ مِنَ‏ اللهِ‏ : ثَنَاؤُهُ‏ عَلَ‏ عَبْدِ‏ هِ‏ فِ‏ املثَلَ‏ ِ الَعْلَ‏ , كَمَ‏ حَكَ‏ البُخَارِيُّ‏ فِ‏

صَ‏ حِ‏ يحِ‏ هِ‏ عَنْ‏ أَبِ‏ العَالِيَةِ‏ قَالَ‏ : صَ‏ لةُ‏ اللهِ‏ ثَنَاؤُهُ‏ عَلَ‏ عَبْدِ‏ هِ‏ فِ‏ املثَلَ‏ ِ الَعْلَ‏

Allah’ın Salatı: Kulunu Melei A’la da övmesidir. Bunu Buhari’nin Sahihi’nden

Ebi Aaliye’den aktardığı hadisten biliyoruz; Ebi Aaliye ; “Allah’ın

Salatı Melei A’la (yüce meclis-melekler meclisi) da kuluna olan

yani Muhammed Peygamber(sallallahu aleyhi ve sellem) övgüsüdür”

dedi.

وَقِيلَ‏ الرَّحْمَةُ‏ , وَالصَّ‏ وَابُ‏ الَوَّلُ‏ , وَمِنَ‏ املَلءِكَةِ‏ : االِسْ‏ تِغْفَارُ‏ . وَمِنَ‏ اآلدَمِينيَ‏ :

الدُّعَاءُ‏ , وَبَارِكْ‏ وَمَا بَعْدَهَا سُ‏ نَنُ‏ أَقْوَالٍ‏ وَأَفْعَالٍ‏

Salat için rahmette denildi. Doğru olan ise ilk tanımıdır. Yani Allah’ın

kulu Muhammed’i(sallallahu aleyhi ve sellem) Melei A’la da övmesidir.

Meleklerin Salatına gelince, o zaman (onun için) af-bağışlanma- istiğfar

istemeleri demektir. İnsanın Salatına gelince genel olarak duadır. Ve bunun

ardından söylenen diğer tüm dualar örneğin Barik ve diğerleri tavsiye

edilen dualardır.

وَالتَّسْ‏ لِيمَتَانِ‏

On Dördüncü Şartı – İki selam duası ile namazı bitirmektir. Yani “Es

Selamun aleykum ve rahmetullahu” demek şarttır.(Selam üzerinize olsun,

Allah’ın rahmeti üzerinize olsun, demektir.)

41


وَالوَاجِبَاتُ‏ الصَّ‏ لةُ‏

(Namazın Vacibleri-Farzları)

Namazın farz-zorunlu fiilleri sekizdir;

جَمِيعُ‏ التَّكْبِريَاتِ‏ غَريَ‏ تَكْبِريَةِ‏ الِحْرَامِ‏

1-) Başlangıç- İhram Tekbiri haricinde de Tekbir getirilmesi gereken her

yerde Tekbir getirmek- “Allahu Ekber” demek- Allah En Büyüktür.

وَقَوْلُ‏ : سُ‏ بْحَانَ‏ رَبِّ‏ َ العَظِ‏ يمِ‏ فِ‏ الرُّكُوع

2-) Rükuda “Subhane Rabbiyel Aziym” demek – Yüce Allah Çok

Büyüktür.

وَقَوْلُ‏ : سَ‏ مِعَ‏ اللهُ‏ لِمَن حَمِدَهُ‏ لِإلِمَمِ‏ وَاملُنْفَرِدِ‏

3-) Rüküdan doğrulurken cemaatle kılınan namaz da imamın, münferit

kılınan namazda namaz kılanın “Semiallahu limen hamideh” demesi-

Yani, Allah Kendisine Hamd Edeni- Kendisini Öveni İşitir.

وَقَوْلُ‏ : رَبَّنَا وَلَكَ‏ الحَمْدُ‏ لِلكُلِّ‏

4-) Rükudan doğrulduktan sonra ayakta iken secdeye gitmeden önce her

kesin -imam, imama tabii olan, münferit namaz kılan- “Rabbena ve lekelhamd”

demesi- Yani, Rabbimiz Hamd- her türlü övgüler sadece Senin

içindir.

وَقَوْلُ‏ : سُ‏ بْحَنَ‏ رَبِّ‏ َ الَعْلَ‏ فِ‏ السُّ‏ جُودِ‏

5-) Secdede iken “Subhane rabbiyel a’la” demek- Yani, Yüce Rabbim

A’ladır-Büyüktür- demektir.

وَقَوْلُ‏ : رَبِّ‏ اغِفِر ْ لِ‏ بَنيْ‏ َ السَّ‏ جْدَتَنيِ‏

42


6-) İki secde arasında “Rabbiğfirliy”demek- Yani, Rabbim beni bağışla.

7-) İlk teşehhüd duasını(iman duası) yapmak

وَالتَّشَ‏ هُّدُ‏ الَوَّلُ‏

وَالجُلُوسُ‏ لَهُ‏

8-) İlk teşehhüde(iman duası için) oturmak.

فَالَرْكَانُ‏ مَا سَ‏ قَطَ‏ مِنْهَا سَ‏ هْوًا أَوْ‏ عَمْدًا بَطَلَتِ‏ الصَّ‏ لةُ‏ بِتَ‏ ‏ْكِهِ‏ , وَالوَاجِبَاتُ‏ مَا

سَ‏ قَطَ‏ مِنْهَاعَمْدًا بَطَلَتِ‏ الصَّ‏ لةُ‏ بِتَ‏ ‏ْكِهِ‏ , وَسَ‏ هْوًا جَبَ‏ ‏َهُ‏ السُّ‏ جُودُ‏ لِلْسَ‏ هوْ‏

Namazın Şartlarından herhangi birini kişi unutarak ve kasten terk ederse,

terk etmesi sebebiyle namazı bozulur. Namazın vacib fiillerine gelince

kişi kasıtlı olarak herhangi birini ihmal ederse, terk ettiği sebebiyle namazı

geçersiz olur. Ancak namazın vaciblerinden herhangi birini kasti

olmayarak unutmak nedeniyle yapmayan kişi ekstra unutma-yanılma secdesi

yani sehiv secdesi yapmak zorundadır. [namazın sonunda].

واللهُ‏ أَعْلَمُ‏

En İyisini Allah bilir.

[Risalenin Sonu]

MADRASAH AL-ONLINE TARAFINDAN ARABÇA’DAN İNGİLİZCE’YE TERCÜ-

ME EDİLDİ

TELİF HAKKI YOKTUR- SADECE SERBEST DAĞITIM İÇİNDİR.

https://t.me/Madrasah_AlAnsar

madrasah.alansar.online@gmail.com

43


44

Hooray! Your file is uploaded and ready to be published.

Saved successfully!

Ooh no, something went wrong!