KADIKÖY LIFE / Eylül & Ekim 2021
- No tags were found...
You also want an ePaper? Increase the reach of your titles
YUMPU automatically turns print PDFs into web optimized ePapers that Google loves.
BAĞDAT CADDESİ’NE
YENİ OTOPARK
SIERRA LEONE CUMHURBAŞKANI
FİKİRTEPE’Yİ GEZDİ
Eylül & Ekim 2021 | Yıl: 17 | Sayı: 101 | Fiyatı: 15 TL
DEMOKRASİ VE ÖZGÜRLÜKLER ADASI
ZİYARETE AÇILDI
OYA BAŞAR, “PLASTİK AŞKLAR” İLE
YİNE YENİDEN
SAHNELERDE
HAZAL SELÇUK
AİLESİNDEN ALDIĞI MİRASI
DÜNYAYA TAŞIYOR
ASTROLOG FADİME BİREL
KASIM AYINDAN SONRA
DENGELER DEĞİŞİYOR
Tarihi Moda İskelesi’nde demir alma vakti...
SEFERLER BAŞLIYOR,
İSKELE KÜLTÜR MERKEZİ
OLUYOR
SEÇKİN
KİTABEVLERİNDE
“Kadıköy’den bir karış ötede, Moda’da büsbütün bir başka hava eser.
Mağrur, kendini beğenmiş, Kadıköy’ü ve Kadıköylüleri küçük gören snop Moda...”
Münevver Ayaşlı, “Dersaadet” adlı kitabında Moda’dan böyle söz eder.
Osman Öndeş ise yeni kitabı Moda’yı, “Kadıköy’ün Güngörmüş Sayfiyesi”
olarak yorumladı ve bugüne kadar Moda ile ilgili yazılan
en kapsamlı eser olarak ortaya çıkmasını sağladı.
İsteme Adresi:
www.kiletisimyayinlari.com adresinden ÜCRETSİZ KARGO ile adresinize gelmesini isteyebilirsiniz.
Kuşdili Caddesi Misk-i Amber Sokak No: 44 Kat: 2 Daire: 6 Kadıköy - İstanbul
Tel: 0216 550 11 17 - 0532 266 82 43
Editör
Kadıköylüler yine başardı...
Tarihi Moda İskelesi’nde
restorasyon 2022’de bitiyor!
KADIKÖY LIFE dergisinin misyonunu vefalı okuyucularımız
çok iyi bilirler. Daima sorunlu bölgelerin
üzerine giderek ve de yetkili imzaların konuya
eğilmelerini sağlayarak, çözüm odaklı haberlere
kilitleniriz. Her kapak dosyamız, bir sorunun çözümünde
ciddi araştırmaları içerir. Kadıköylülerin
eski güzelliklerini sürdürebilir kılmayı amaçlamaktadır
aynı zamanda her adımımız...
“GEÇMİŞTEN GELECEĞE” mottomuz çerçevesinde
101. sayımızda, Tarihi Moda İskelesi’nin uzun süredir
devam eden restorasyonu ve sonuçlarını geniş
bir perspektiften ele aldık. Arkadaşımız Pınar Baltacı,
konuyla ilgili İstanbul Büyükşehir Belediyesi’nin
peşinden ‘fazlaca’ koştu. Konuyla yakından ilgili bir
isim olan İBB Genel Sekreter Yardımcısı Mahir Polat
ile bir araya gelerek, Kadıköy’deki yeni projelerini
Moda İskelesi üzerinden konuştu. Polat’ın iş
yoğunluğu nedeniyle zaman alan süreç sonucunda
sizlere tatminkâr bir kapak dosyası hazırladığımızı
düşünüyoruz.
Kadıköylülerin duyarlılığını göz önünde bulundurarak
projeye başladıklarını belirten Mahir Polat’ın
şu sözleri, sizlerin ısrarlı tutumunuzun da önemli
bir başarısı aynı zamanda: “Moda İskelesi’nin
kültür-sanat merkezi olması kendi geliştirdiğimiz
bir proje, ancak daima Kadıköylülerin duyarlılıklarını
göz önünde bulundurduk. Kadıköylüler, bu
yapının restoran olarak kullanılmasını istemiyorlardı.
Sonuçta biz de İstanbulluyuz ve insanların
şikâyetlerini biliyor, paylaşıyoruz. İstiyoruz ki her
yer kültürün başkenti olsun. Fakat yine de Kadıköy,
bu anlamda farklı bir noktada ve haklı bir gurur
yaşıyor. Çünkü geçmişten bu yana gerek sakinleri
gerekse de yöneticileri ve kurumlarıyla kültür-sanata
büyük emekler veren bir ilçe. İnsanlar, mekânları
dolu dolu kullanıyor.”
Bu bağlamda Tarihi Moda İskelesi’nin üst ve alt
katı, yaratılacak kütüphane dışında sanatsal aktivitelere
de ev sahipliği yapacak. Aynı zamanda iskele
göreviyle de iki fonksiyonlu bir alan yaratılarak,
Şehir Hatları vapurlarının ulaşım hizmetinde iskele
görevini başarıyla sürdürecek.
“Ne zaman?” sorularınızı duyar gibiyiz. Hızlı ilerliyor
çalışmalar... Tarihi eser restorasyonlarının incelikli
çalışmalar gerektirdiği gözönüne alınarak, yetkililer
2022 yılının ilk aylarını işaret ediyor.
***
Pandemi nedeniyle etkinliklerin son bulduğu
günleri geride bıraktığımızı gözlemlemekteyiz.
Sahne alan sanatçılar, kitaplarını bir bir yayımlayan
yazarlar, açılan sergiler, renkli cemiyet sayfalarımızla
sizlere ulaşmanın mutluluğu içerisinde “Her başlangıç
keyiflidir” diyor, yeniden hayata dönmenin
mutluluğunu yaşıyoruz. Bu arada Kadıköylü olarak
bir dipnot paylaşmaktan da gurur duyuyoruz; İl
Sağlık Müdürlüğü verilerine göre, İstanbul’da en
yüksek aşılanma oranı Kadıköy’de!
Canan Toprakkaya
Haber • Magazin • Aktüalite • Ekonomi • Politika
TARAFSIZ, BÖLGESEL,HABER,
MAGAZİN, AKTÜALİTE, EKONOMİ,
POLİTİKA DERGİSİ
İmtiyaz Sahibi ve
Genel Yayın Yönetmeni
Fatma Canan Toprakkaya
Yayın ve Yönetim Kurulu Başkanı
Kadir Toprakkaya
Sorumlu Yazı İşleri Müdürü
İrem Toprakkaya
Yayın Kurulu
Dr. R. Sertaç Kayserilioğlu,
İnal Aydınoğlu, Sedef Turan
Nusret Karaca, Osman Öndeş,
Muzaffer Ayhan Kara
Haber Müdürü
Cenay Toprakkaya
Editörler
Pınar Baltacı, Yiğit Uygun,
Edip Ozan Üçok, Nil Özer
Fotoğraf Editörü
Emin Küçükserim
Foto Muhabiri
Batuhan Karaman
Görsel Yönetim
Kubilay Şenyiğit
Reklam ve Halkla İlişkiler
Pınar Korkut
Tel: 0553 302 21 97
Basım
Ege Reklam ve Basım
Sanatları San. Tic. Ltd. Şti.
Sertifika No: 45604
Esatpaşa Mah. Ziyapaşa Cad.
No: 4/1 Ataşehir - İstanbul
Tel: (0216) 470 44 70
www.egebasim.com.tr
Dağıtım
Arıksoy Basın Yayın Dağıtım Ltd. Şti.
KADIKÖY LIFE dergisinin birinci sayfasından
son sayfasına kadar olan yazılardan imza
sahipleri sorumludur. Yayınlanan reklamların
sorumluluğu reklam sahiplerine aittir.
KADIKÖY LIFE dergisinde yayınlanan her
türlü yazı, fotoğraf ve illüstrasyonların her
hakkı saklıdır.
İzinsiz, kısmen veya tümüyle yayınlanamaz.
KADIKÖY LIFE’ın hiçbir kurum ve kuruluşla
doğrudan veya dolaylı bağlantısı yoktur.
Yayıncı
K-İletişim Basın Yayın ve
Tanıtım Hizmetleri
Karanfil Sokak No: 27/13
Göztepe / İstanbul
Tel: 0216 360 72 04 - 0216 550 11 17
Gsm: 0532 266 82 43
E-posta: kadikoylife@yahoo.com
www.kadikoylife.com
İrtibat Bürosu
Kuşdili Cad. Misk-i Amber Sok.
No: 44/6 Kadıköy / İstanbul
Tel: 0532 470 73 05
ISSN 1307-5535
Eylül & Ekim 2021
Yıl: 17 Sayı: 101 Fiyat: 15 TL
Basım Tarihi: 10 Eylül 2021
Yayın türü: İki aylık, bölgesel,
süreli yayındır.
KADIKÖY LIFE
Anadolu Yakası Gazeteciler Derneği
üyesidir.
6 : kadikoylife.com Eylül & Ekim 2021
İçindekiler
58
54
26
74
26
TARIHI MODA İSKELESI’NDE
SEFERLER BAŞLIYOR,
İSKELE KÜLTÜR MERKEZİ OLUYOR
Yaklaşık beş yıldır restorasyon çalışmalarının sürdüğü
Moda İskelesi, İstanbul Büyükşehir Belediyesi’nden
gelen yeni hamleyle hem kültür merkezi olacak
hem de iskele işlevini sürdürecek.
48
48
54
56
FENERBAHÇE’NİN KURTARICISI
AYETULLAH BEY
Fenerbahçe’nin kurucularından Ayetullah Bey’in
‘Kuruluş’ yıllarındaki rolü, “Fenerbahçe benim!”
sözüyle özetlenebilir. Ailesi hakkındaki bilgiler ve ilk
kez yayınlanan fotoğrafları Barış Kenaroğlu ve Barış
Eymen imzasıyla sizlerle buluşturuyoruz.
“FENERYOLU” KİTABININ YAZARI
ERAY CANBERK İLE
KADIKÖY SOHBETİ
Edebiyat alanının Kadıköy’deki usta isimlerinden
Eray Canberk ile keyifli bir söyleşi gerçekleştirdik.
Feneryolu’nun yerlisi ve “Feneryolu” kitabının yazarı
olarak da tanınan Canberk’e ilk sorumuz, tabii ki
hâlâ yaşamını sürdürdüğü ve çok sevdiği Feneryolu
oldu. Buyurun, keyifli okumalar...
DUVARLAR MURAL SANATÇISI
AKSEL MENGÜ’NÜN
ÇIZIMLERIYLE RENKLENIYOR
Geçtiğimiz yıllarda Mural İstanbul Festivali kapsamında
Koşuyolu Mahallesi’nde yaptığı “Fil” muralı
ile adından söz ettirmeye başlayan mural sanatçısı
Aksel Mengü (Axel Mengü), şimdi de Suadiye’deki
Feride Alt Geçidi’ni renklendirdi.
58
74
77
“HEPİMİZ TEKNOLOJİYE
HAPSOLDUK”
Tiyatro Sanatçısı Oya Başar: “Herkes mutlu ama ne
yazık ki sahte mutluluklar bunlar. Ben bu kadar mutlu
bir toplum görmüyorum. Teknoloji elimizden naifliği
aldı ve ne yazık ki bu çağda bizler teknolojiye hapsolduk.”
Geçmişte çok uzun yıllar Kadıköy’de yaşayan
usta oyuncuyla “Plastik Aşklar” oyununun ışığında
plastikleşen ilişkileri, birbirine ve dünyaya yabancılaşan
çağımız insanını ve tabii ki tiyatroyu konuştuk.
HAZAL SELÇUK, AİLESİNDEN ALDIĞI
MİRASI DÜNYAYA TAŞIYOR
Hayatını Amerika’da sürdüren Hazal Selçuk, bir
taraftan yeni single çalışmalarına yoğunlaşırken; öte
yandan Amerika’da eğitimini aldığı psikolojiyi sanat
tutkusu ile birleştirerek, sanat terapisi alanında önemli
projeler üretiyor. Ayrıntılar dergimiz sayfalarında...
KEYFİN TEPE NOKTASI
“TEPE TERAS” AÇILDI
Kadıköy’ün tam kalbinde, kolay ulaşımı ve geniş
marka karmasıyla misafirlerini ağırlayan Tepe Nautilus,
ziyaretçilerin günün her saati temiz havada ve
yeşillikler içinde keyifli vakit geçirebilecekleri Tepe
Teras’ı hizmete açtı.
56 77
Eylül & Ekim 2021 kadikoylife.com : 7
Gündem
Kadıköy Belediyesi’ne
doğal afetlerde geçer not!
HABER MERKEZİ
Orman yangınları, sel, deprem gibi doğal
afetler neticesinde oldukça zor günler geçiren
ülkemizin Akdeniz, Ege ve Karadeniz
kıyılarına Kadıköy Belediyesi’nden destek
yağdı. İlk olarak yangın bölgelerinde 66
personeliyle söndürme, soğutma, arama ve
kurtarma çalışmalarına katılan Kadıköy Belediyesi,
ardından sel felaketinin yaşandığı
Batı Karadeniz’e de arama kurtarma ekibi ve
yardım malzemesi yolladı.
66 KİŞİLİK EKİP İLE
CANLA BAŞLA ÇALIŞTILAR
Kadıköy Belediyesi, yurdun birçok noktasında
başlayan orman yangınlarıyla mücadele
için üç ayrı ekibini, yangın müdahale
araçları ve yardım kolileriyle birlikte afet
noktalarına göndermişti. Belediyenin afete
müdahalede eğitimli ve uzman personelinden
oluşan arama kurtarma takımı BAK Kadıköy’ün
yanı sıra Veterinerlik, Sağlık, Sosyal
Destek, Destek Hizmetleri ve Spor Müdürlüğü’nden
oluşan toplam 66 kişilik ekip, 10
ayrı noktada yangın söndürme ve soğutma
çalışmalarına destekte bulundu. Ekip, su
tankeri ve 4 personelini yangın alanında
bırakarak, İstanbul’a dönüş yaptı. Kadıköy
Belediye Başkanı Şerdil Dara Odabaşı, belediyenin
bahçesinde ekiple bir araya gelerek
onlarla sohbet etti, yürütmüş oldukları
başarılı çalışmalarından dolayı teşekkür etti.
Odabaşı, sözlerini şöyle sürdürdü:
MANEVİ KARŞILIĞI
ÇOK YÜKSEK BİR DUYGU
“Kadıköy Belediye Başkanı olarak bana
yaşattığınız bu gurur için hepinize çok
teşekkür ederim. Kadıköy’ü ve bizleri orada
temsil ettiğiniz için, bir Kadıköylü olarak
da ayrıca teşekkür ederim. Siz oradayken
araçların üzerinde Kadıköy Belediyesi ismini
görüp beni arayan, mesaj gönderen veya
sizinle birlikte orada omuz omuza yangını
söndürmek için mücadele edenlerin bende
ayrı bir yeri var. Çok büyük bir gurur yaşattınız
bize. Bir afet olduğu zaman dayanışmaya
koşarak gidip, orada mücadele etmemiz
birçok şeyin önüne geçiyor, manevi karşılığı
çok yüksek bir duygu.”
8 : kadikoylife.com Eylül & Ekim 2021
Gündem
10 AYRI NOKTAYA DAĞILIP,
HERKESİN YARDIMINA KOŞTULAR
Toplamda 10 ayrı noktaya dağılıp, yangın
söndürme ve soğutma çalışmalarını
sürdüren ekip, bir yandan da yangının
tehdit ettiği yerleşim yerlerinde nöbet tuttu,
vatandaşlardan gelen yardım malzemelerinin
dağıtımını gerçekleştirdi, yanlarında
götürdükleri mobil ikram araçlarından su,
çay, limonata, ayran gibi içecek ve yiyecek
ikramında bulundu.
İLK VETERİNER DESTEĞİ KADIKÖY
BELEDİYESİ’NDEN!
Ekipte yer alan Kadıköy Belediyesi Sağlık
İşleri Müdürlüğü’nün veteriner hekimleri de
yangından etkilenen hayvanların tedavisi
için canla başla çalışmalarını sürdürdü.
Veteriner hekimler, yangın noktalarını ve
yangından etkilenen çiftlikleri gezerek
hayvanların genel kontrollerini gerçekleştirip,
kurtarılan canlılara ilk müdahaleleri
yaptı. Tüm canlılar için seferber olan ekip,
Manavgat’ta yangın ortasında kalmış bir
çiftliğe de yardım elini uzattı. Çiftlik sahibinin
depodaki su bitince süt ile ıslattığı
çarşaflarla hayvanlarını korumaya çalıştığı
çiftliğe ulaşan Kadıköy Belediyesi’nin veteriner
hekimleri, yangın nedeniyle memeleri
yanan ve ayakları zarar gören ineklerin tedavisini
yaptı.
ARI KOVANLARININ
TAMAMI YANMAKTAN KURTARILDI
Muğla’nın Milas ilçesinin Bozalan köyünde
yanmakta olan arı kovanları, belediye
ekiplerinin müdahalesiyle söndürüldü.
Ekipler, yanmakta olan kovanlara sırtlarında
taşıdıkları sularla müdahale ettiler. Afet
bölgesinde dört bir noktaya dağılan Kadıköy
Belediyesi’nin ekipleri, Bodrum Mazı’da yangın
ortasında kalmış bir eşeği de kurtardı.
Mazı’da yangınla mücadele çalışmalarına
katılan ekipler, yangın ortasında mahsur kalmış
ve korkmuş bir eşeği tehlikeli alandan
çıkartırken, veteriner hekimler de kurtarılan
eşeğe ilk müdahaleyi yaptılar. Birçok
noktada devam eden orman yangınlarına
gruplar hâlinde dağılarak yetişmeye çalışan
belediye ekipleri, Hisarönü’nde de kaplumbağaların
hayatını kurtardı. Yangından
etkilenen kaplumbağaları önce suyla ıslatan
ekipler, tedavileri için veteriner hekimlere
teslim etti.
SEL BÖLGELERİNİN DE
İMDADINA KOŞTULAR
Kadıköy Belediyesi’nin afet müdahalede
eğitimli ve uzman personelinden oluşan
arama kurtarma takımı BAK Kadıköy, Kastamonu’da
sel bölgesinde arama kurtarma
çalışmalarına da katıldı. BAK Kadıköy,
Afet ve Acil Durum Yönetimi Başkanlığı
(AFAD) tarafından yapılan çağrıyla 9 kişilik
personelini sel bölgesine gönderdi. Ekip,
arama kurtarma araçlarıyla selden en çok
etkilenen yerlerden biri olan Kastamonu’nun
İnebolu ilçesinde çalışmalara katıldı.
Orada yardım malzemelerini götüren ilk
ekiple buluşan Kadıköy Belediyesi Arama
Kurtarma Takımı “BAK Kadıköy”, afet
noktası bilgilendirme toplantısının hemen
ardından arama kurtarma çalışmalarına
başladı.
KADIKÖY’ÜN GURUR
KAYNAĞI: “BAK KADIKÖY”
Kadıköy Belediye Başkanı Şerdil
Dara Odabaşı, “BAK Kadıköy”
ekibini Kadıköy’ün gurur kaynağı
olarak nitelendirerek, şu
açıklamalarda bulundu: “BAK
Kadıköy ekibimizden bir grup
son olarak Kastamonu’da arama
kurtarma çalışmalarına katıldı.
Öncesinde Manavgat, Köyceğiz ve
Marmaris’te yangın alanlarındaydılar.
Ondan önce İzmir depremindeydiler.
Ayda bebeğin ilk
sesini duyan bizim ekibimizdeki
arkadaşlarımızdı.
Silivri depreminde cep telefonlarımız
çalışmadı. Röleve istasyonlarımızı
büyüterek, tüm Marmara’yı
kapsayacak telsiz alt yapımızı
geliştirdik. Aynı zamanda farklı birimlere
uydu telefonu alarak, olası
deprem sırasında haberleşmeyi
sağlayacağız. Kadıköy’ün yaklaşık
26 bin binasına, hangi toplanma
alanına gidecekleri bilgisinin olduğu
karekodları asmaya başladık.
BAK Kadıköy’ün tüm alt yapısını
yenileyip, artırıyoruz. Eylülde üç
bin kişilik kapasitesi olan gezici
aşevimiz hizmete girecek. Beton
Zemin Laboratuvarıyla da binaların
beton kalitesini ölçüyoruz.”
Eylül & Ekim 2021 kadikoylife.com : 9
Ulaşım
Kayışdağı İstasyonu
sanat ve teknoloji
merkezi olacak
CENAY TOPRAKKAYA
İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanı
Ekrem İmamoğlu, 10 Temmuz 2020 tarihinde
yeniden yapım işlemlerini başlattığı
Dudullu-Bostancı Metro Hattı’nın Kayışdağı
İstasyonu’nda bu kez ray kaynattı. Sanat ve
teknoloji merkezi olarak tasarlanan Kayışdağı
İstasyonu’nun Anadolu yakasındaki
en büyük istasyon olacağını vurgulayan
İmamoğlu; “İksaları (destek duvarı) yapılmış
bir çukuru selamlamıştık bir yıl önce.
Bugün ise içinde tasarımı, sanatı konuşuyor
durumdayız. Emeği geçen herkese teşekkür
ediyorum” dedi.
İstanbul Büyükşehir Belediyesi (İBB), 4
ilçeden geçecek 13 istasyonlu Dudullu-Bostancı
Metro Hattı’nın yapımına 26 Şubat
2016’da başladı. Yüzde 55 seviyesine ulaşan
imalat işlemleri, finansman yetersizliğinden
dolayı 2019 yılının mart ayında durma
noktasına geldi. 23 Haziran 2019 seçimlerinin
ardından göreve başlayan İBB Başkanı
Ekrem İmamoğlu, durmuş metro hatları
konusuna öncelik verdi ve finans kaynağı
bulma konusuna yoğunlaştı. Dudullu-Bostancı
Metro Hattı’ndaki çalışmalar, İBB öz
kaynakları devreye sokularak, 2020 yılında
tekrar başlatıldı.
İMALAT, BİR YILDA
YÜZDE 55’TEN YÜZDE 75’E ÇIKTI
İmamoğlu, imalat işlemleri yüzde 75 seviyesine
kadar ulaşan hattın yine Kayışdağı
İstasyonu’nda objektiflerimize yansıdı.
İstasyondaki son ray hattının kaynatma
işlemini gerçekleştiren İBB Başkanı
İmamoğlu; İBB Genel Sekreter Yardımcısı
Orhan Demir, Raylı Sistemler Daire Başkanı
Pelin Alpkökin ve Bilgi İşlem Daire Başkanı
Erol Özgüner’den proje ve çalışmalarla ilgili
bilgi aldı. İstasyon bünyesinde kültür-sanat
alanı olarak tasarlanan “Zemin İstanbul”
alanını da gezen İmamoğlu, incelemeyle
ilgili değerlendirmesini de burada yaptı.
Dudullu-Bostancı Metro Hattı’nın Anadolu
Yakası’nın en yoğun kullanılacak hatlarından
birisi olduğunu vurgulayan Başkan
İmamoğlu, şunları söyledi:
TEKNOLOJİ MERKEZİ MÜJDESİ
“Her zaman söylüyorum; bir başka boyutu
da olan bu hat, aynı zamanda yoğun nüfusu
sahile taşıyan bir hat olacak. Yolcularımızı
Bostancı’da deniz ulaşımıyla buluşturacağız.
Onun etkisini de canlı yaşıyor olacağız.
Yine orada sıkı bir peyzaj ve meydan alanımız
var. Eylül ayında sürüş denemelerini
başlatıyor arkadaşlarımız. Bu tür alanlar,
sanat ve buluşma alanı olarak da çok
kıymetli. Burada elde ettiğimiz bir boşluğu
da yine yüksek teknolojiyle alakalı, gençlere
fırsat verilen, start-up’larıyla (girişimleriyle)
burada buluştukları, gelişim çalışmalarını,
atölyelerini yürüttükleri bir merkez olarak
çalışıyoruz. Onun da müjdesini en yakın
zamanda gençlerimizle paylaşıyor olacağız.
Yakınlarda çok değerli üniversiteler var. O
üniversitelerin de birkaç durakla geldiği bir
yer burası. Bir özelliği de Anadolu Yakası’nın
en büyük istasyonu olması. O bakımdan
iksaları (destek duvarı) yapılmış bir çukuru
selamlamıştık bir yıl önce. Bugün ise içinde
tasarımı, sanatı konuşuyor durumdayız.
Emeği geçen herkese teşekkür ediyorum.
Allah tamamına erdirsin.”
10 : kadikoylife.com Eylül & Ekim 2021
SEÇKİN
KİTABEVLERİNDE
Kadıköy’ün
yakın tarihini
merak ediyor musunuz?
Arif Atılgan; Küçükyalı’dan Moda’ya, Üsküdar’dan Haydarpaşa’ya,
Kadıköy’ün 1800’lü yıllardan günümüze uzanan
öyküsünü yazdı...
İsteme Adresi:
www.kiletisimyayinlari.com adresinden ÜCRETSİZ KARGO ile adresinize gelmesini isteyebilirsiniz.
Kuşdili Caddesi Misk-i Amber Sokak No: 44 Kat: 2 Daire: 6 Kadıköy - İstanbul
Tel: 0216 550 11 17 - 0532 266 82 43
Çevre
Bağdat Caddesi’ne yeni otopark!
HABER MERKEZİ
Bağdat Caddesi’nde yeni bir otopark
kurulduğu haberini siz değerli okurlarımızla
paylaşıyoruz. “Eee ne olmuş, bu da haber
mi?” demeyin, çünkü haber niteliği taşıdığını
düşünüyoruz. Zira, Bağdat Caddesi’nde
büyük bir otopark sorunu var, üstelik uzun
zamandan beri... Kaldı ki haberimizin iki
farklı tarafı da var.
Cadde üzerindeki trafik denetimlerinin bir
hayli sıkılaştırılmasının yanı sıra elektronik
denetleme sistemi EDS’nin her daim faal
olması, kısa süreli parklanmalarda bile
araç sahiplerine ceza yazılmasına neden
oluyor. Hatta sadece bu nedenle pek çok
kişi, Bağdat Caddesi’ne gitme fikrinden
vazgeçebiliyor.
60 ARAÇLIK GÜVENLİ
OTOPARK SİSTEMİ
Öncelikle habere konu olan otoparkın
Bağdat Caddesi’nin Göztepe bölümünde
ve Tanzimat Sokağı köşesinde olduğunu
belirtelim. Beton zemin üzerine inşa edilen
otoparka aynı anda 60 araç park edebiliyor.
Otopark alanı, 24 saat güvenlik kameralarıyla
denetim altında tutuluyor.
ÜCRETLER PAHALI BULUNUYOR
Tabii bu olumlu durumun ücretlere yansıtılmış
olması da işin tatsız tarafı... Otopark
ücretleri saati 20 TL’den başlıyor. Eğer 6-8
saat arası park etmeyi düşünüyorsanız, bu
rakam 50 TL’yi buluyor. Buna karşılık aynı
sokak üzerinde Kadıköy Belediyesi tarafından
yönetilmekte olan yol üstü otoparklar
alanlarında, bu rakamlar yaklaşık yüzde
50 daha ucuz. Otoparkın bir başka cazip
tarafı ise çevre sakinlerinin aylık ya da yıllık
abonelik sözleşmesi yaparak, daha uygun
rakam elde edebilmeleri...
200 MİLYONLUK ARSAYA
60 ARAÇLIK OTOPARK!
Bu durum, bölgedeki otopark ihtiyacının
had safhada olması nedeniyle elbette büyük
memnuniyetle karşılanıyor. Ancak öte
yandan da bir diğer soru akla geliyor. En az
200 milyon TL değerindeki bir arsayı sadece
60 araçlık bir otopark için kullanmak, ticari
yönden ne derece mantıklı? İşte bu soruya
cevap vermek zor...
FARUK YALÇIN’IN BİNASI VARDI
Söz konusu arsa üzerinde Fenerbahçe Spor
Kulübü’nün efsane başkanlarından Aziz
Yıldırım’ın dayısı, 2008 yılında yitirdiğimiz
Faruk Yalçın’ın binası vardı. Altında da önceleri
Koçbank, sonrasında Yapı Kredi Bankası
yer alıyordu. Aynı zamanda Darıca Hayvanat
Bahçesi’nin de kurucusu olan Faruk
Yalçın’ın Türkiye’nin en zengin isimlerinden
biri olduğunu, hatta kızının da magazin
dünyasındaki ışıltılı yaşamı ile tanıdığımız
Süreyya Yalçın olduğunu düşündüğümüzde,
bu soruya da cevap alabiliyoruz. Ancak yine
de ekonominin bu duruma uzun yıllar izin
vermeyeceğini öngörüyoruz. Şimdilik Kadıköy’e
ve Bağdat Caddesi’ne hayırlı olsun
diyor, fiyatlarda yüzde 15-20 arasında bir
indirim uygulanmasını tavsiye ediyoruz.
Eylül & Ekim 2021 kadikoylife.com : 13
Gündem
Tarihi Kadıköy Hal Binası’nın
restorasyonu tartışmalı başladı
Kadıköy Hal Binası - 1929 - Fotoğraf: Faik Şenol
Kadıköylü Mimar-Yazar Arif Atılgan, Haldun Taner Sahnesi olarak bilinen Tarihi Kadıköy
Hal Binası’nın restorasyon projesini eleştirdi. Binanın tiyatro olmaya elverişli olmadığını
savunan Atılgan’a göre; “Haldun Taner Sahnesi’nin tescili kaldırılarak bina yıkılmalı,
tescilli hal binası için restorasyon projesi yapılmalı.”
PINAR BALTACI
Geçtiğimiz günlerde restorasyon çalışmalarına
başlanılan Tarihi Kadıköy Hal Binası,
tartışma konusu hâline geldi. 1927 yılında
hal binası olarak Kadıköy’e kazandırılan
yapı, günümüzde İstanbul Üniversitesi
Devlet Konservatuvarı ve İBB Şehir
Tiyatroları Haldun Taner Sahnesi olarak
kullanılmaya devam ederken, restorasyon
projesiyle yenilenmeye başlandı. Hal binası
işlevinden uzaklaştırılan bina, restorasyonun
ardından daha büyük bir tiyatro
sahnesine kavuşacak.
Kadıköylü Mimar-Yazar Arif Atılgan, yıllar
içinde değişimine şahit olduğu hal binasının
tarihine ilişkin şu bilgileri aktardı: “Hal olarak
kullanılmak üzere 1927 yılında yapılan bina,
o yıllarda çok işlevsel olamamış. Çünkü
dönemin çarşısına göre biraz sapa güzergâhtaymış.
O yıllarda Altıyol’dan Kadıköy’e
inen şimdiki Söğütlüçeşme Caddesi henüz
açılmamış. Bu sebepten, Kadıköy Çarşısı’nın
esnafı gelmek istememiş. Bina da tapu dairesi,
itfaiye gibi başka amaçlarla kullanılmış.
1937 yılında biraz da zorla getirilen esnaf,
bu defa binayı lodosta su basmasından
sonra yine terk etmiş. Daha sonra Altıyol’dan
aşağı gelen cadde açılmış ve 1940
yılında hal binası olarak kullanılmaya
başlanmış. Uzun süre hal binası olarak kullanılsa
da bazı bölümleri itfaiye ve belediye
birimlerine de tahsis edilmiş. 1970’lerde hal
faaliyeti buradan Küçükbakkalköy’e taşınınca,
bu bina 1981 yılında Kadıköy’ün AKM’si
yapılmak niyetiyle tescil edilmiş. Ardından,
1984 yılında belediyeye ait Çemberlitaş’taki
konservatuvar buraya getirilmiş. Hal binası
da konservatuvar da İstanbul Büyükşehir
Belediyesi (İBB)’ye ait o dönemde. İçeride
yapılan tadilatlar için kurul onaylı ruhsat da
istenmiyor. Fakat, 1986 yılında konserva-
tuvar belediyeden çıkıp, İstanbul Üniversitesi’ne
geçmiş. Daha sonra, 1989 yılında
binanın ortadaki avlusuna Şehir Tiyatrosu
inşa edilmiş. Ona da Koruma Kurulu’ndan
onaylı proje istenmiyor ve Şehir Tiyatrosu
da İBB’ye ait.
14 : kadikoylife.com Eylül & Ekim 2021
Gündem
KADIKÖY’ÜN TARİHİ ESERİNE SAYGISIZLIK!
2007 yılında ilgili Koruma Kurulu’na tiyatro
binasının rölöve-restitüsyon-restorasyon
projesi getirilmiş. Tiyatro binası tescilli değil,
zira tescil edilemez. Hiçbir özelliği olmayan,
yeni yapılmış bir bina çünkü. İlginç bir uygulama
olmuş. Aynı kurul kararında hem projesi
onaylanıyor hem de henüz 18 yıllık olan
yeni tiyatro binası, ‘eski eser’ olarak tescil
ediliyor. 2017 yılında tiyatro binası için yeni
bir restorasyon projesi kurula götürülüyor ve
2018 yılında bu proje onaylanarak, uygulanmasına
karar veriliyor. Esas tarihi ve eski
eser olan hal binası yok sayılıyor. Kadıköy’ün
tarihi eserine saygısızlıktır bu! Şimdiye kadar
yapılanların hepsini yok sayarak, hal binasına
sıfırdan rölöve-restitüsyon-restorasyon
projesi hazırlanmalı. Tiyatro binasına değil!”
“YEPYENİ BİR ESKİ ESERİMİZ OLACAK”
Arif Atılgan, restorasyon sürecine dair
gördüğü yanlışları ise şu sözlerle özetledi:
“Bugün bu bina, hal binası olarak anılmıyor.
Artık adı Haldun Taner Sahnesi diye geçiyor.
Hatta buranın hal binası olduğunu bilmeyen
çok kişi var. Bugün yapılan projenin
adı, Haldun Taner Sahnesi’nin Restorasyon
Projesi... Tarihi eser olan hal binasının içine
yapılan alelade yapı, tarihi eser olarak kabul
ediliyor ve esas tarihi eser olan hal binası, o
yapıya dâhil ediliyor. Hâlbuki ortadaki tiyatro
binasının yıkılıp, kaldırılması gerekiyor.
Esas hal binası, karaya doğru U şeklinde ve
ortasında avlusu var. Ortasındaki avlusuyla
hal binasının restorasyon projesinin
yapılması gerekiyor. Burada ciddi bir yanlışlık
var. Tiyatro için binanın tamamında
bodrum kat yapılacak. Dolayısıyla bu binayı
yıkıp, sıfırdan yeni bir bina yapmak durumu
görünüyor. Yeni binanın sadece cephelerinin
eskisine uygun yapılacağı anlaşılıyor. Kısacası,
yepyeni bir eski eserimiz olacak. Bu
yıkılan duvarlar, tarihi eser olmanın dışında
günümüze 100 yıl önceden kalmış belgelerdir
aslında. Bu şekilde bakıp, ona göre bir
yol haritası belirlemek lazım. Hal binasına
‘eski eser’ muamelesi yapılmalı.”
“TESCİLLİ HAL BİNASI İÇİN
RESTORASYON PROJESİ YAPILMALI”
Diğer yandan, burada projeyi hazırlayan
mimarın ve ruhsatı veren Kadıköy Belediyesi’nin
yanlışı olmadığının da altını çizen
Atılgan; “Mimar, önüne gelen belgelere
göre proje yapmış. Kadıköy Belediyesi de
belgelerine uygun projeye ruhsat vermiş.
Buradaki sorun, 1989 yılında avluya Koruma
Kurulu onayı olmaksızın tiyatro binası inşa
edilmesinde. Ama daha da önemlisi, 2007
yılında hiçbir mimari özelliği olmayan yeni
tiyatro binasının aynı kurul kararında hem
‘eski eser’ olarak tescil edilip derecesinin
belirlenmesinde hem de o dereceye göre
rölöve-restitüsyon-restorasyon projesinin
onaylanmasında. Bu arada esas ‘tescilli
tarihi eser’ olan hal binası yok sayılmış.
Bundan sonraki süreç ise 2007 yılındaki
yanlışın üzerine bina edilmiş. Bu yanlışların
düzeltilmesi gerekiyor. Haldun Taner Sahnesi’nin
tescili kaldırılarak bina yıkılmalı,
tescilli hal binası için restorasyon projesi
yapılmalı” diyerek sözlerini sonlandırdı.
Eylül & Ekim 2021 kadikoylife.com : 15
Aktüel
Sierra Leone
Cumhurbaşkanı
Dr. Julius Maada Bio,
eşi Fatima Maada
Bio ile birlikte Fortis
Sinanlı’nın “Yeni
Kadıköy” projesinde
incelemelerde bulundu,
şirket çalışanlarından
bilgi aldı ve hatıra
fotoğrafı çektirdi.
(Fotoğraf: Yasin Bektaş -
Ajans Fikirtepe)
Sierra Leone Cumhurbaşkanı,
Fikirtepe’yi gezdi
Fikirtepe’yi geçtiğimiz günlerde ilk kez bir ülke cumhurbaşkanı
da ziyaret etti. Sierra Leone’nin halkı tarafından çok sevilen
Cumhurbaşkanı Dr. Julius Maada Bio, Türkiye ziyaretinin İstanbul
bölümünde uğradığı Fikirtepe’de hayata geçen projeleri inceledi.
KADİR TOPRAKKAYA
Kentsel dönüşüm projesinin Türkiye’deki
ilk örneği olan Fikirtepe’ye ilgi sürüyor.
Yapılacak olan çevre düzenlemeleriyle
birlikte önümüzdeki yıllarda çok daha cazip
bir konuma yükselmesi beklenen bölgeye,
yabancı ilgisi de artarak devam ediyor.
Fikirtepe’yi geçtiğimiz günlerde ilk kez bir
ülke cumhurbaşkanı da ziyaret etti. Sierra
Leone’nin halkı tarafından çok sevilen Cumhurbaşkanı
Dr. Julius Maada Bio, 16 Ağustos’ta
Ankara ile başlayan Türkiye ziyaretinin
İstanbul bölümünde uğradığı Fikirtepe’de
hayata geçen projeleri inceledi.
ÜLKESİNE YATIRIMA DAVET ETTİ
Konuk Cumhurbaşkanı, Ankara’da Cumhurbaşkanı
Recep Tayyip Erdoğan tarafından
kabul edilip görüşmesinin ardından
Konuk Cumhurbaşkanı Dr. Julius Maada Bio, Cumhurbaşkanlığı Külliyesi’ndeki Özbek Otağı’nda kabul
edildi. Basına kapalı gerçekleştirilen görüşmede, Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın eşi Emine Erdoğan ile
konuk Cumhurbaşkanı Dr. Julius Maada Bio’nun eşi Fatima Maada Bio da yer aldı.
19 Ağustos’ta Fikirtepe’ye yaptığı ziyaret
sırasında, ilk olarak “Yeni Kadıköy” projesinde
incelemelerde bulundu. Fortis Sinanlı
tarafından gerçekleştirilen projenin bir
benzerinin ülkesinde yapılması için şirket
yetkililerini ülkesinde yatırıma davet eden
Cumhurbaşkanı Maada Bio; “Dost ve kardeş
ülke olarak gördüğümüz Türkiye’nin şirketlerinin
ülkemizde yatırım yapmayı tercih
etmelerinden büyük memnuniyet duyarız”
ifadelerini kullandı.
BAKANLIK EL ATTI, SORUNLARIN
ÇÖZÜLMESİNİN ÖNÜ AÇILDI
Fikirtepe bölgesinde zaman zaman
yükleniciler ve toprak sahipleri kaynaklı
maddi ve teknik sorunların yaşanması,
projelerin gecikmesine neden olmuştu.
Ancak ilgili bakanlığın el atarak sorumluluk
almasıyla sorunların hızla çözülmesi
yolunda önemli adımlar atıldı ve bölgenin
beklenen çağdaş görünüme kavuşmasının
önü açılmış oldu.
Eylül & Ekim 2021 kadikoylife.com : 17
Gündem
Demokrasi ve Özgürlükler Adası
ziyarete açıldı
Adnan Menderes ve arkadaşlarının idam kararının
verildiği yer olarak hafızalara kazınan Yassıada’nın ismi,
2013 yılında “Demokrasi ve Özgürlükler Adası”
olarak değiştirildi.
CENAY TOPRAKKAYA
Demokrasi ve Özgürlükler Adası, yenilenmiş
hâliyle ziyarete açıldı. Ada bünyesinde yer
alan müzeler, tarihi ve tescilli yapılar, restoranlar,
kütüphane ve açık hava sanat eserleri,
pazartesi hariç haftanın her günü Kadıköy’den
kalkan tekne ile ziyaret edilebilecek.
ÜÇ MÜZE İLE ADANIN TARİHİNE
IŞIK TUTULUYOR
Toplumsal hafıza açısından son derece
önemli bir kongre merkezine ve açık hava
müzesine dönüştürülen Demokrasi ve
Özgürlükler Adası’nda; Adnan Menderes,
Hasan Polatkan ve Fatin Rüştü Zorlu’nun
hatıraları yaşatılıyor. Türkiye’nin 9. Başbakanı
Adnan Menderes’in çocukluk ve gençlik
yıllarının, başarılarının ve hayatında önemli
dönüm noktalarının aktarıldığı Adnan
Menderes Müzesi; 27 Mayıs 1960 darbesi
sırasında Maliye Bakanı olarak görev yapan
Hasan Polatkan’ın adının yaşatıldığı ve darbe
yargılamalarının yapıldığı spor salonunun
dönüştürüldüğü 27 Mayıs Müzesi, geç
Osmanlı döneminden bugüne kadar olan
dönemde demokrasi yolculuğunun dönüm
noktalarının anlatıldığı Demokrasi ve Özgürlükler
Müzesi, adanın tarihine ışık tutuyor.
HEYKELLERİ VE OBJELERİYLE
DİKKAT ÇEKİYOR
Demokrasi ve Özgürlükler Adası, açık alanlarda
yer alan heykelleri ve objeleriyle de
dikkatleri çekiyor. Adada yargılanan 592 milletvekilini
temsilen bir duvara yerleştirilen, o
döneme ait valizlerin replikaları bulunuyor.
Açık alandaki en ilginç tasarımlardan biri de
sansüre takıldığı için muhatabına ulaşamayan
mektuplardan yola çıkılarak yapılan
“Ulaşamayanlar” heykeli. Heykel, etrafı
dikenli tellerle çevrili mektuplar ve büyük
bir tüy kalemden oluşuyor. “Karanlıktan Aydınlığa”
adlı açık hava sergisinde ise adanın
geçmişten bugüne tarihi, yazı ve görsellerle
anlatılıyor. Bu serginin yer aldığı binanın duvarlarına
4 dilde yazılan “demokrasi” kelimesi
dikkati çekiyor. Adanın diğer yapıları; tarihi
Bizans sarnıcı ve zindanları, şato yapısı, seyir
terasları, engelliler için yatay asansör, tarihi
subay gazinosu, iskele idare ve kriz yönetim
yapısı, karşılama yapısı, helikopter pisti,
restoran ve personel yatakhanesi ile yönetim
binasından oluşuyor.
YETİŞKİNLER İÇİN 50 TL
Demokrasi ve Özgürlükler Adası, pazartesi
günleri hariç haftanın her günü misafirlere
açık olacak. Adayı ziyaret için biletler, Biletix
web sitesinden veya iskelede yer alan satış
noktasından temin edilebilecek. Ulaşım ise
Kadıköy’de bulunan İDO İskelesi’nden gerçekleştirilecek.
Saat 10.00’da Kadıköy’den kalkan
tekne, 16.00’da adadan Kadıköy’e dönüş
yolculuğuna başlayacak. Bilet fiyatı yetişkinler
için 50 TL, 25 yaş altı öğrenciler ve 65 yaş üstü
ziyaretçiler için 25 TL olup, bu fiyata gidiş-dönüş
deniz ulaşımı ve müze girişleri de dahil.
Ada ve ziyaretlerle ilgili tüm gerekli bilgilendirme,
adanın web sitesinde yer alıyor.
Eylül & Ekim 2021 kadikoylife.com : 19
NİKAHINIZ
ÖZEL
davetiniz
şık ve
unutulmaz
olsun
Evliliğe adım atacağınız bu
önemli günde, açık veya kapalı
ferah alanlarda davetlilerinizi
güvenle ağırlayabileceğiniz,
her detayın eksiksiz ve özenle
düşünüldüğü masal gibi
unutulmaz anlar sizi bekliyor.
TITANIC HOTELS
ANTALYA | ISTANBUL | BODRUM | BERLIN
titanic.com.tr
#MyTitanicStory
Çevre
Suadiye Camii’nde restorasyon sürüyor
HABER MERKEZİ
Kadıköy ile birlikte Suadiye Mahallesi’nin
tarihinde önemli bir yeri olan Suadiye
Camii’nde restorasyon çalışmaları titizlikle
devam ediyor. İstanbul 5 Numaralı Kültür
Varlıklarını Koruma Bölge Kurulu Müdürlüğü’nün
3.10.2007 tarihli ve 816 sayılı kararı
ile başlayan restorasyon projesi kapsamında
caminin dış cephesi temizlendi ve
kubbesi yenilendi.
İçerisindeki işlemelerin de baştan aşağı
yenilendiği caminin çevresinde de restorasyon
uygulamaları gerçekleştiriliyor.
Caminin yanında yer alan ek binanın da
restore edileceği söylenenler arasında.
Cami restorasyonunun detaylarına ilişkin
yetkili mühendis ve mimarlardan ne yazık
ki bilgi alamadık. Edindiğimiz tek bilgi,
yıllardan bu yana caminin aslını bozan bazı
hatalı müdahalelerin giderileceği ve aslına
uygun bir restorasyon çalışmasının hayata
geçirileceği şeklinde.
GELECEK YIL RAMAZAN AYINDA
İBADETE AÇILACAK
İstanbul Vakıflar 2. Bölge Müdürlüğü
tarafından yüklenici Eko Yapı ile imzalanan
sözleşme tarihi olarak 22 Şubat 2018 yılı baz
alındığında, restorasyon çalışmalarının 2022
yılının mayıs ayında tamamlanmış olması
öngörülüyor. Buna göre, Suadiye Camii’nin
gelecek yıl Ramazan ayında cemaatini
kabul etmeye başlaması ve yeni yüzüyle
kapılarını açması bekleniyor.
SUADİYE CAMİİ HAKKINDA
II. Abdülhamid Han döneminde, 1905
yılında Maliye Bakanı Reşat Paşa tarafından
genç yaşta ölen kızı Suad Hanım adına
bu cami yaptırılmış. Reşad Paşa’nın biri
erkek, diğeri kız olmak üzere iki çocuğu
varmış. Suad Hanım, çok genç yaşta bir
hastalığa yakalanmış. Ancak iyileşememiş
ve vefat etmiş. Reşad Paşa, çok sevdiği kızı
adına bir camiyi yaptırmaya karar vermiş.
Caminin inşasından sonra bu çevreye
“Suadiye” denmeye başlanmış. Böylelikle
bu cami, uzun yıllar şu sözlerle anılmış:
“Suad Hanım’ın yok oluşu, bir var oluşun
nedeni oldu.”
Suadiye Camii, kare plan üzerine tek kubbeli
olarak yapılmış. Dış cephesi ve minaresi
Malta taşından... İç duvarları çini ile kaplı
olup; mikrap, minber ve kürsü mermerden...
Suadiye Camii avlusunun dört köşesinde
şadırvan, helâ, hayrat çeşmesi ve muvakkithane
ufak kubbeli olarak inşa edilmiş.
Eylül & Ekim 2021 kadikoylife.com : 21
Ulaşım
Erkek egemen sektörün kadın makinistleri:
Bizimle her şey rayında!
Hande Nur Gülak
PINAR BALTACI
Toplumun kadın ve erkeğe biçtiği roller,
kuşkusuz en net mesleki tercihlerde hissediliyor.
Her ne kadar kadınlar değişen dünya
düzeniyle birlikte artık iş yaşamının birçok
kolunda erkekler ile birlikte çalışabilseler de
bazı yazılı olmayan kurallar devam ediyor.
Tüm dünyada erkek egemen bir sektör olan
raylı sistemlerin İstanbul kuruluşu Metro
İstanbul, bu kuralları yıkmak için harekete
geçen kurumlardan...
İstanbul Büyükşehir Belediyesi bünyesinde
faaliyet gösteren Metro İstanbul’da
toplamda 120 kadın makinist çalışıyor. Her
biri farklı meslek gruplarından olan kadın
makinistler, kurum bünyesinde aldıkları eğitimlerin
ardından tren makinistliğine geçiş
yapmışlar. Pek de kolay olmayan bu meslek
değiştirme hikâyelerinden Hande Nur Gülak
ve Ezgi Gönek, özellikle dikkatimizi çeken
yaşamların kahramanları...
Tren makinistliği, Hande Nur Gülak’ın
çocukluk hayali... Babasının tren garlarında
geçen mesleki hayatı boyunca çocukluğu
ve gençliği de bu mekânlarda geçen Hande
Hanım; “Babamdan ilham aldım ve çocukluktan
bu yana mesleği aklıma koydum.
Meslek lisesinden mezun olduktan sonra
ise sınavlara girerek başarılı oldum” diyor.
Bir diğer ilginç hikâye ise Ezgi Gönek’ten...
Esasında keman öğretmeni olan Gönek,
Metro İstanbul’da eğitim alıp, SMAMP olarak
2 yıldır M7 Hattı’nda görev yapıyor.
“ÖRNEK OLMAK GÜZEL BİR HİS”
Anlatırken adeta çocukluk dönemine giden
Hande Nur Gülak, mesleğinin hayatına
kattıklarına dair şunları söylüyor: “Çocukluk
dönemimde babam Esenler’de Metro İstanbul’da
çalışıyordu. Ben de babamın yanına
gidip geldiğim zamanlarda trenleri görürdüm.
Her çocuğun o zamanlar kurduğu hayaller
vardır. Ben de içinde büyüdüğüm bu
ortamın bir parçası olmak istedim ve şu an
düşündüğümde, o dönemler aklıma geldiği
zaman gururlandığım bir noktaya geldim.
Şimdiki işimi, tren sürücülüğünü seviyorum.
Sabahları erken saatlerde uyanarak trenleri
hazırlayıp, insanları gidecekleri yerlere
ulaştırıyoruz ve gün içinde bunu tekrar
ediyoruz. Kadınların daha önce az sayıda
var oldukları bir meslekte, bizlerden sonra
bu kadar çoğalmış olması çok mutlu ediyor.
Örnek olmak güzel bir his...”
KADINLAR GELDİ, DÜZEN GELDİ!
Mesleğinin zorluklarına da değinen Hande
Hanım, sözlerine şöyle devam ediyor: “Her
işte olduğu gibi bizim işimizin de zorlukları
var tabii. Özellikle bir kadın olarak vardiyalı
çalışma düzeni olduğu için zorlandığımız
noktalar oluyor. Ancak çalışma arkadaşlarımızdan,
amirlerimizden, şefimizden
çok güzel destekler görüyoruz ve bunlar
bizi motive ediyor. Kadınlar geldikten
sonra çalışma ortamına bir düzen geldiğini
düşünüyorlar. Hiçbir şekilde önyargılı bir
yaklaşım olmadı, her zaman destek gördük
ve şu an hepimiz eşit bir şekilde çalışmamızı
sürdürüyoruz. Bu röportajda bize yer
ayırdığınız için teşekkür ediyorum. Umarım
herkes için faydalı bir konuşma olmuştur.
Dediğim gibi, örnek olarak gösterilmek çok
gurur verici. Ben yaptıysam, biz yaptıysak
herkes yapabilir.”
22 : kadikoylife.com Eylül & Ekim 2021
Ulaşım
“BU AİLENİN ÜYESİ OLMAKTAN
ÇOK MUTLUYUM”
Ezgi Gönek ise keman öğretmeni bir
makinist… Beykent Üniversitesi Bilgisayar
Programcılığı Bölümü mezunu olmasının
yanı sıra İstanbul Üniversitesi Devlet
Konservatuvarı Türk Müziği Bölümü’nde
bir süre eğitim alan Ezgi Hanım, keman
öğretmenliği yaptığı sırada hayatındaki
beklenmedik değişikliklerle yeni mesleğine
merhaba demiş: “Keman öğretmenliğinden
metro istasyonuna geçişimden
bahsetmem gerekirse, müzik benim için
çok önemli. Özellikle annemin ve ailemin
desteğiyle 12 yaşında keman çalmaya başladım.
Daha sonra konservatuvara devam
ettim. Ancak annemin vefatıyla her şey
değişti ve bir süre müzikten uzaklaştım. Bu
sırada İBB Kariyer’in ilanlarını gördüm ve
başvurmak istedim. Sınavlar, mülakatlar,
testler derken şimdi Metro İstanbul’da tren
sürücüsüyüm ve bu ailenin üyesi olmaktan
çok mutluyum. Dezavantaj yaşadığım bir
durum olmadı. Her işin bir zor yanı vardır
ama aşılamayacak engel yoktur.”
“BİZİMLE HER ŞEY RAYINDA”
Her iki mesleğini karşılaştıran Gönek, sözlerine
şunları ekliyor: “Aslında ikisi birbirinden
çok farklı dallar. Tren sürücülüğü için 4
ay süren çok kapsamlı bir eğitim sürecinden
geçiyoruz. Bu süreçte aldığım eğitim
sayesinde tren makinisti oldum ve işimi
layıkıyla yapmaya çalışıyorum. Son olarak,
tüm kadınların tren sürücüsü olabileceğine
inanıyorum ve işimle gurur duyuyorum.
Bizimle her şey rayında!”
Ezgi Gönek
“Kadıköy’ün nostaljik
tramvay hattı olan
T3 Kadıköy–Moda
Tramvay Hattımızın
sürücüleri, bu ay
itibariyle ağırlıklı
olarak kadın
sürücülerden
oluşmaya başladı.”
“KADIN ÇALIŞAN ORANIMIZ
YÜZDE 10’A YÜKSELDİ”
Metro İstanbul Genel Müdürü Özgür Soy da
konuya ilişkin dergimize önemli açıklamalarda
bulundu. Cinsiyet ayrımcılığının kendileri
için öncelikle konulardan olduğunun
altını çizen Özgür Soy, kurum bünyesinde
çalışan kadın makinistlere dair şu bilgileri
aktardı: “Başkanımız Ekrem İmamoğlu
göreve geldiğinde, kadın çalışan oranımız
yüzde 8’di. Toplam kadın tren sürücüsü
sayımız 8’di. Bugün kadın çalışan oranımız
yüzde 10. Tren sürücülerimizin 120’si kadın.
33 yıllık Metro İstanbul hayatında ilk defa
nisan ayında kadın istasyon amirlerimiz
göreve başladı. Yine şirket tarihimizde ilk
kez teknik bakım alanında kadın yönetici
ataması yaptık.
Metro İstanbul Genel Müdürü Özgür Soy
KADIKÖY-MODA TRAMVAY HATTI’NA DA
KADIN ŞOFÖRLER
Trafiğin içinde yolcularla direkt temasta
olunan tramvaylarımızda kadın sürücülerimiz
göreve başladı. Bu ay itibariyle
Kadıköy’de de güzel gelişmeler yaşandı.
Kadıköy’ün nostaljik tramvay hattı olan
T3 Kadıköy–Moda Tramvay Hattımızın
sürücüleri, bu ay itibariyle ağırlıklı olarak
kadın sürücülerden oluşmaya başladı.
Hedefimiz, bugün Metro İstanbul’da yüzde
10 olan kadın çalışan oranını önce yüzde
30’a çıkarmak, uzun vadede ise eşitlemek.
Biz, Metro İstanbul ailemizde kadınların
her alanda her işi son derece başarıyla
yapabildiğini her gün görüyoruz. Erkek işi
olarak lanse edilen işlerde çalışan kadın
çalışanlarımız gençlerimize, diğer kadınlara
ilham ve cesaret vererek; ‘Neden olmasın,
ben de yapabilirim’ dedirtiyor. Bunu
şirketimize başvuran kadın tren sürücülerimizle
yaptığımız görüşmelerde anlattıkları
hikâyelerden gözlemleyebiliyoruz. Açık
yüreklilikle şunu söyleyebilirim, kadın çalışanlarımız
son derece azimli ve dirayetliler.
Bir kurumun cinsiyet eşitliği yaklaşımını
kadınlara tanınan imtiyazlar, verilen ayrıcalıklar
olarak görmüyorlar. Bilakis birebir
eşit şartlarda aynı performansı göstermeyi
tercih ettiklerini açıkça belirtiyorlar tüm
sohbetlerimizde. Hepsi ile ve özellikle bu
yaklaşımları ile gurur duyuyorum.”
Eylül & Ekim 2021 kadikoylife.com : 23
Çevre
İstanbul’un göbeğinde ekolojik tarım...
Kadıköy Bostanları’ndan yerinizi ayırtın!
Kadıköy’de sağlıklı, organik gıda üretimine teşvik ve erişim kolaylığı
sağlamak için “Kadıköy Bostanları” projesi hayata geçiyor. Proje
kapsamında pilot uygulama olarak Fenerbahçe ve Moda’da başlayacak
bostanlardan ücretsiz yer edinmek için son başvuru tarihi 10 Eylül...
HABER MERKEZİ
Kadıköy Belediyesi’nin hayata geçirdiği
“Kadıköy Bostanları” projesi, pilot uygulama
olarak Fenerbahçe ve Moda’da başlayacak.
Bostanlardan ücretsiz yer edinebilmek
için Kadıköy Belediyesi web sayfasında yer
alan başvuru formunu doldurmak yeterli.
Kadıköy ilçe sınırlarında ikamet eden 18
yaş üstü herkesin başvurusuna açık proje
kapsamında her biri 4,5 metrekarelik 80
adet bostan, ilk başvuru yapan 80 kişiye
tahsis edilecek.
6 AY İÇERİSİNDE EKİM-DİKİM VE
HASAT YAPILACAK
Bu kişiler, 6 aylık süreç içerisinde ekim-dikim
yaparak ürünlerini yetiştirecek ve hasadını
yapacak. Atalık tohumlarla sağlıklı, organik
gıda yetiştirmenin yanı sıra topluluk olarak
yardımlaşma ve paylaşma gibi değerlerin de
öne çıkmasını sağlayan bostanlarda; bahçe
tasarımı, balkon ve arka bahçe tarımı, permakültür
gibi eğitimler ile sürdürülebilir film
ve belgesel gösterimleri de olacak.
KADIKÖY’ÜN HER MAHALLESİNE
BİR BOSTAN
Kent kültürü içinde kırsal yaşantının mümkün
olabileceği ve mahallelerin toprağa
dokunarak sağlıklı gıdaya ulaşabileceğini
gösteren proje, pilot uygulama olarak
Fenerbahçe ve Moda’da hayata geçiyor.
Belediye, bostan kültürünün yaygınlaşması
için hayata geçirdiği “Kadıköy Bostanları”
projesini, Kadıköy’ün bütün mahallelerinde
yaygınlaştırmayı hedefliyor.
18 EYLÜL’DE EKİMLER BAŞLIYOR
Kadıköy Belediyesi Park ve Bahçeler
Müdürlüğü’nün ekim için tüm hazırlıklarını
tamamladığı Fenerbahçe ve Moda bostanlarında
yer edinmek için belediyenin web
sayfasından 10 Eylül’e kadar başvuru yapmak
gerekiyor. İlk 80 kişinin belirlenmesinin
ardından bostan sahipleri, 18 Eylül itibariyle
kendilerine tahsis edilen 4,5 metrekarelik
alana ekim yapmaya başlayabilecek.
24 : kadikoylife.com Eylül & Ekim 2021
Kapak
Tarihi Moda İskelesi’nde
demir alma vakti...
SEFERLER BAŞLIYOR,
İSKELE KÜLTÜR MERKEZİ
OLUYOR!
Yaklaşık beş yıldır restorasyon çalışmalarının sürdüğü Moda İskelesi,
İstanbul Büyükşehir Belediyesi’nden gelen yeni hamleyle hem kültür
merkezi olacak hem de iskele işlevini sürdürecek.
Tarihi Moda İskelesi, kültür merkezi işleviyle sanatsal etkinliklere
imza atarken, dinamik bir kütüphaneye sahip olacak. Kadıköy’ün
entelektüel hayatına yeni bir ivme kazandıracak olan iskele, tüm
İstanbullular için alternatif yaratacak.
26 : kadikoylife.com Eylül & Ekim 2021
Kapak
PINAR BALTACI
İstanbul’un kıyılarına adeta birer inci gibi
dizilmiş iskeleler, kentin siluetine hem tarihi
hem de estetik değer katıyor. İçinden deniz
geçen bu özel şehrin kimliğini oluşturmasına
büyük katkılar sunan iskelelerin her biri
önemli mimarlar tarafından inşa edilerek,
kullanılan özel malzemelerle bugünlere
kadar varlığını korumayı başarmış. Aslına
uygun bir şekilde restore edilerek yenilenen
yapılar, gelecek yüzyıllara da çoktan göz
kırpmaya başlamış durumda.
Bu iskelelerin en eşsizlerinden biri, kuşkusuz
1916-17 yılları arasında Mimar Vedat
Tek tarafından yapılan Moda İskelesi...
Geçmişinde uzun yıllar boyunca kitle deniz
taşımacılığının önemli bir ayağını oluşturan
ve yalnızca mimari açıdan değil, bir
dönemin tarihinden de önemli izler taşıyan
bu yapı, uzun süredir kıyısına süzülerek
yanaşacak bir vapura hasret… İskele, her
daim İstanbul’un herhangi bir noktasından
Moda’nın sakinliğine kaçışın ilk ayağı olmuş,
keza semte vedanın da öyle... Vapurlar
denizde süzülürken, kim bilir kimler güzel
Moda’ya bir de denizden bakmış. Tüm bu
tanıklıklar ve anılarla bir anıt gibi duran
Tarihi Moda İskelesi, ne yazık ki yaklaşık 5
yıldır kısır döngüye dönen bir restorasyon
sürecindeydi. Öncesinde ise restoran olarak
kullanılan ve iskele işlevini kaybeden tarihi
yapının imdadına İstanbul Büyükşehir
Belediyesi yetişti.
Tarihi yapıya geçtiğimiz sene, uzun yıllardan
sonra ilk defa tüm Kadıköylüleri heyecanlandıran
“Moda İskelesi” yazılı tabela asılmış,
hemen ardından Kadıköy Belediye Başkanı
Şerdil Dara Odabaşı da sosyal medya hesabından
ilk müjdeyi şöyle vermişti: “Moda
İskelesi’nin tabelası geldi. Bir bakmışız, bir
gün vapur da gelmiş.” Çok geçmeden İBB,
yeni projenin duyurusunu yaptı. Uzun süre
işlevsiz hâlde atıl duran Moda İskelesi, artık
birden fazla işleve sahip olacak. Bir yandan
dokusuna yakışır bir şekilde kültür merkezi
olacak, öte yandan günün belli saatlerinde
hem gemileri ve hem de yolcuları ağırlayacak.
Kadıköy’ün entelektüel hayatına
yepyeni bir ivme kazandıracak olan Tarihi
Moda İskelesi’ni sizler için konuştuk, sorduk
ve yazdık. Gelin hep beraber atlayalım vapura,
birazdan Moda İskelesi’ne kavuşacağız
heyecanıyla… Başlıyoruz...
Eylül & Ekim 2021 kadikoylife.com : 27
Kapak
İBB Genel Sekreter Yardımcısı Mahir Polat:
Moda İskelesi dinamik bir
kültür odağı olacak
Ekrem İmamoğlu’nun göreve gelmesiyle
birlikte İstanbul’un kültür-sanat hayatına
yeni bir vizyon kazandıran İstanbul Büyükşehir
Belediyesi, çalışmalarını hız kesmeden
sürdürüyor. Bu bağlamda, Kadıköy’ün öne
çıkan ve sanata kazandırılan en önemli
projelerinden Müze Gazhane’de de bağlı
bulunduğu ekiple büyük emekleri bulunan
İBB Genel Sekreter Yardımcısı Mahir Polat
bir araya gelerek, Kadıköy’deki yeni projeleri
Moda İskelesi’ni konuştuk.
Moda İskelesi’nin birçok tarihi iskele gibi
İstanbul’un en nadide mimari yapılarından
olduğunu vurgulayarak sözlerine başlayan
Mahir Polat’a göre; “İstanbul’un iskele yapıları,
Boğaz’ın incisi gibi sıralanıyor yüzyıllardır.
Ancak maalesef uzun süredir tüm bu
şahane yapılara hak ettikleri değeri vermiyor
ve çok iyi kullanmıyoruz. Şimdi, iskeleyi
kamusal alana kavuşturma zamanı!”
KADIKÖY’ÜN KİMLİĞİ OLMA
ÖZELLİĞİ TAŞIYOR
Sözlerine Moda İskelesi özelinde devam
eden Polat; “İskele ne yazık ki uzun
geçmişinde çok kere kötü kullanımlara
konu oldu. Hukuksuz bir şekilde restoranlaştırıldı.
Hâl böyle olunca hem bu eski
eser tahrip edildi hem de rant projesinin
kurbanı oldu. Moda İskelesi, Kadıköy gibi
bir semtin kimliği olma özelliği taşıyan bir
yapı. Bu bağlamda, kamusala açık olması
ve iskele işlevinin yok edilmemesi gerekir
diye düşünerek yola çıktık. Moda İskelesi,
hem tarihsel işlevini sürdürmeli hem de
bu zamana kadar çektiği eziyetlerden
kurtarılmalıydı. Geliştirdiğimiz proje, bu
doğrultuda tarihi binayı insanların rahatça
kullanabileceği ve orada farklı etkinliklere
katılabileceği bir alana dönüştürecek”
diyerek, sözlerini şöyle sürdürdü:
28 : kadikoylife.com Eylül & Ekim 2021
Kapak
DİNAMİK BİR KÜLTÜR ODAĞI
HÂLİNE GELECEK
“Ne yazık ki uzun yıllardır bir restorasyon
projesi gibi gözüken ama esasında yapıyı
restorana çeviren ve tahrip eden projeyi
alıp, onu kamusal niteliği olan bir projeye
dönüştürdük. Öncelikli olarak iskeleyi
olduğu gibi koruyacak bir çalışma bu. İskele
biliyorsunuz iki katlı. Üst katı kültür-sanat
etkinlikleri, buluşmalar ve sohbetlere merhaba
diyecek. Entelektüel yaşama hizmet
etmesi planlanan bu alanda, aynı zamanda
gün boyu açık olacak bir kütüphane de
kuracağız. Etkinliklerle birlikte düşünüldüğünde
mekânın oldukça dinamik bir kültür
odağı olacağını söyleyebiliriz.
İSKELE İŞLEVİ SÜRECEK
Alt kat ise yine kütüphane ve buluşma alanı
olarak kullanılacak. Tabii iskele olarak kullanıldığı
saatler dışında. Hep söylediğimiz
gibi, tarihi yapının iskele özelliğini öldürmeden
değer katacağız. Şu an bölgede yoğun
şekilde iskele kullanımına ne kadar ihtiyaç
var bilmiyoruz, bu konuda kararı ulaşımcılar
verecek. Ancak sonuç ne olursa olsun, belirli
bir ölçekte ulaşım planlaması yapmak için
uğraşıyoruz. Çünkü Moda İskelesi, tek bir işlevi
olabilecek bir yapı değil. Diğer taraftan,
her daim insan yoğunluğuna da cevap veremeyebilir.
Bu bağlamda hem kültür merkezi
işlevi hem de iskele göreviyle iki fonksiyonlu
bir alan yaratacağız ve bu iki fonksiyon,
pozitif olarak birbirini tetikleyecek.”
“KADIKÖYLÜLERİN DUYARLILIĞI
GÖZ ÖNÜNDE BULUNDURULDU”
Kadıköylülerin duyarlılığını göz önünde
bulundurarak projeye başladıklarını
belirten Genel Sekreter Yardımcısı Mahir
Polat, şunları ifade etti: “Moda İskelesi’nin
kültür-sanat merkezi olması kendi geliştirdiğimiz
bir proje, ancak daima Kadıköylülerin
duyarlılıklarını göz önünde bulundurduk.
Kadıköylüler, bu yapının restoran olarak
kullanılmasını istemiyorlardı. Sonuçta biz
de İstanbulluyuz ve insanların şikâyetlerini
biliyor, paylaşıyoruz. İstiyoruz ki her yer kültürün
başkenti olsun. Fakat yine de Kadıköy,
bu anlamda farklı bir noktada ve haklı bir
gurur yaşıyor. Çünkü geçmişten bu yana
gerek sakinleri gerekse de yöneticileri ve
kurumlarıyla kültür-sanata büyük emekler
veren bir ilçe. İnsanlar, mekânları dolu dolu
kullanıyor.
TÜRKİYE’NİN VİZYONUNA DA
DEĞER KATACAK
Bağcılar’da, Bayrampaşa’da, Güngören’de
de bu tür potansiyeli olan ne kadar alternatif
varsa, hepsinin sadece kültür-sanata değil,
kamusal ve sosyal alanda da kullanıma
kazandırmayı hedefliyoruz. Çünkü kentin
böyle mekânlara ihtiyacı var. Türkiye’nin
entelektüel, düşünce ve sosyal yaşamının
da çekirdeği olduğu için burada yapacağımız
çalışmalar, Türkiye’nin vizyonuna da
değer katacak. Moda İskelesi gibi bir yapınız
var elinizde, yıllarca ya kullanmıyorsunuz
ya da çok kötü kullanıyorsunuz. Bu kabul
edilebilir değil. Ne yazık ki temel sorun;
şehirdeki çok önemli yapıların kaderi ranta
mı kurban edilecek, yoksa keyifli kamusal
kullanımlara mı adapte edilecek üzerineydi.
Sayın Başkanımız Ekrem İmamoğlu’nun
vizyonu, bu konuda her daim halkın kullanımına
dönük çalışmalar yaratıyor. Başkanımızın
heyecanını her an yaşayan biri olarak
söyleyebilirim ki bu tür alanların kamuya
kazandırılmasının örneklerini çok daha sık
göreceğiz.”
2022 YILININ İLK YILLARINDA
HİZMETE AÇILACAK
Son olarak iskelenin restorasyon sürecine
dair bilgiler veren Polat, projenin 2022
yılının ilk çeyreğinde tamamlanacağını da
müjdeledi: “Basit bir mimari kurgusu olan
ve dönemini çok iyi yansıtan, çok güzel bir
yapı. Bu bakımdan yapının mevcut dokusunu
korumak temel amacımız. Bazı aykırı
uygulamalar vardı içeride, bunları kaldırıyoruz.
Örneğin, içerisine restoran olduğu
dönemlerde davlumbazlar ve hatta küçük
odacıklar dahi yapılmış. Bu aykırı uygulamaların
tamamını kaldırarak orijinaline
dönüştürüp, o şekilde kullanacağız. Çok
hızlı ilerliyor çalışmalarımız. Ancak yine de
tarihi eser restorasyonları çok incelikli çalışıldığı
için ortaya farklı detaylar çıkabiliyor.
2022 yılının ilk aylarında hizmete açılmasını
umuyoruz.”
“Bizim mahkeme kararıyla yürüttüğümüz
iki iskele daha var. Biri Adalar
İskelesi... Yine aynı kullanım için
vatandaşa, halka kazandırmak için
çabalamamıza rağmen ne yazık ki
bir vakfın haksız ve hukuksuz işgali
altında. Bu işlemle ilgili hukuksal
süreç devam ediyor. İkincisi ise yine
aynı şekilde İBB’nin elinde olmasına
rağmen usulsüz bir şekilde bir vakıfa
tahsis edilen Kuzguncuk İskelesi...
Orada da hukuki süreç devam
ediyor. Sürecin ardından buralar da
aynı Moda İskelesi gibi İstanbul’a
kazandırılacak.”
2014-2016 yılları arasında Akaretler
Atatürk Müzesi ve 2016-2019
yılları arasında Türk İnşaat ve Sanat
Eserleri Müzesi’nde Müze Müdürü
olarak görev yapan ve bu süreçte
pek çok müze kurulumu ve restorasyon
çalışması içerisinde yer alan
Mahir Polat’ın tarihi-kültürel çevre
koruma, müze bilim, dinsel-kültürel-sosyal
tarih, toplumsal hafıza ve
mimarlık tarihi alanlarında çalışmaları
bulunuyor. Polat, aynı zamanda
Tarih Vakfı Mütevelli Heyeti, Europa
Nostra Türkiye, Vakıf Uzmanları
Derneği ve SODEV üyesi.
Eylül & Ekim 2021 kadikoylife.com : 29
Kapak
Moda İskelesi’nde yeni bir sayfa;
gerçekleşen hayaller
Yazar Muzaffer Ayhan Kara, Kadıköy Life Dergisi için kaleme aldığı
bu özel yazıda Moda İskelesi’nin Kadıköy’deki işlevine değinerek,
projeyi “Bir hayal gerçek oluyor” sözleriyle tanımladı. Keyifli okumalar…
Vedat Tek
İstanbul’un tarihi, sosyal ve kültürel alanlarını
halkla buluşturma hedefiyle çalışan
İBB Kültür Varlıkları Daire Başkanlığı Miras
Ekipleri, uzun zamandır kullanılmayan ve
atıl olan Moda İskelesi’nde de restorasyon
çalışması başlattı. Kütüphane, okuma salonu,
kültür-sanat ve sosyal etkinlik alanları
gibi işlevler kazandırılacak iskele, yeniden
ulaşım hizmeti de verecek. Modalılar, artık
bu sonbahardan itibaren Moda İskelesi’nde
gurup vakitlerinde deniz laciverde boyanırken
iyot kokusunu içlerine doyasıya çekip,
kitaplarını okuyabilecekler; Şehir Hatları
vapuru da Moda Burnu’nu dönüp iskeleye
yanaşırken düdüğüyle onları selamlayacak.
İstanbul’un en eski iskelelerinden Moda İskelesi’nde
restorasyon, aslına uygun olarak
yapılıyor. Çalışmalar tamamlandığında iskeleye
yine vapur yanaşacak. Alt salon, ulaşım
yanında kültür-sanat ve sosyal etkinliklere
hizmet verirken, üst salon ise kütüphane ve
okuma salonu olarak düzenleniyor.
Muzaffer Ayhan Kara
VEDAT TEK’İN ESERİ
1917 yılında faaliyete geçen ve özgün bir
mimari eser olarak bütün ihtişamı ve güzelliğiyle
günümüzde de ayakta kalan Moda
İskelesi, Birinci Ulusal Mimarlık Akımı’nın
öncü isimlerinden olan ve Sanayi-i Nefise
Mektebi’nin (Güzel Sanatlar) ilk Türk hocası
olan Vedat Tek’in imzasını taşıyor.
MODA’YA İLAÇ GİBİ GELECEK
Görünen o ki Moda İskelesi, İstanbul Büyükşehir
Belediye Başkanı Ekrem İmamoğlu
ve çalışma arkadaşlarının dokunuşuyla
son dönemlerde kimliği aşınan Moda’ya
ilaç gibi gelecek.
30 : kadikoylife.com Eylül & Ekim 2021
Kapak
Ülke çapında çok çeşitli alanlarda ün
kazanan karakteristik simaları, plajları,
denizi, sakız ağaçları, Bomonti ve Burun’daki
gazinoları, Moda Deniz Kulübü, Saint-Joseph
gibi kendine özgü vahaları, cemiyet hayatı
yanında kültür-sanat aktiviteleri ve mekânlarıyla
bir yüzyılı deviren Moda; son yedi-sekiz
yıldır istihap haddini çok aşan ve Moda’nın
kültürüne yabancı içkili işletmeler ve kafeler
nedeniyle çığırından çıkacak gibi, oldukça da
gerilimli bu yüzden. Denizinde kayıklar yok
artık, kayıkhane de… Plajlar da yok.
Ancak ne de olsa Moda Caddesi’nde yürürken
ıhlamurların kokusunu hâlâ duyabiliyor,
akşamları burunda kirpilerle karşılaşabiliyor,
yelkenlileri ve vapurları seyredebiliyor,
üyelerine mahsus olsa da iki havuzunda
serinleyebiliyorsunuz. Salah Cimcoz’un
bağışı çocuk parkı ve tenis kortu da çok
şükür hâlâ işlevsel. Yaşayan ve geleceğe
kalacak inceliklerin şairi Melih Ziya Sezer’in,
aynı zamanda eski Modalıların sosyal ve entelektüel
mekânı olan Yeni Moda Eczanesi,
Oyun Atölyesi, Moda Sahnesi ve pek çok
tiyatro yanında konferansları da ilgiyle izlenen
entelektüel mekânı Tarihçi Kitabevi ve
Hayal gibi bazı yayınevleri de Moda’ya nefes
aldıran mekânlar... Moda’da çeyrek yüzyıl
muhtarlık yapan Oğuz Sarıcaoğlu’nun modere
ettiği Moda Bülten de sosyal medyada
hemen hemen bütün eski sayılabilecek
Modalıları bir araya getiren bir mecra...
ÇEYREK YÜZYIL ÖNCEKİ HAYAL
GERÇEK OLUYOR
Sözü yeniden iskeleye getireyim; Modalıların
gayretleriyle bir ara mezbelelik olan
Moda İskelesi temizlenmiş ve hatta yeniden
vapur seferleri de başlatmıştık. Evet,
o çabaların bendeniz de içindeydim birçok
Modalı gibi. Eminönü’nden vapura binip,
Moda İskelesi’nde indiğim ilk seferin heyecanını
unutamam. Kim unutabilir ki? Sonra
yolcu yok diye durduruldu seferler! Ardından
da iskele, işletmecilere peşkeş çekildi.
Ki o zamanlar Modalılar olarak iskelenin
bir kültür-sanat ortamına dönüşmesi için
ne çok uğraşmıştık. Bunun için de facto
olarak bir de panel düzenlemiştim 2003
Mart’ında iskelede. Panelde o zamanlar
Moda’da yaşayan bendenizin yanında şimdi
Tele 1’in başında olan yakın arkadaşım
Merdan Yanardağ ile yine şimdi Medyascope’un
başında olan arkadaşım Ruşen
Çakır konuşmacı olmuş, moderatörlüğü de
TRT ve Milliyet’in eski ağır toplarından Zeki
Ağabey’e (Sözer) yaptırmıştım. Salon hınca
hınç dolu olduğu gibi ayakta da iğne atsan
yere düşmezdi.
TEŞEKKÜRLER EKREM BAŞKANIM
Başkan İmamoğlu ile o daha CHP Beylikdüzü
İlçe Başkanı iken tanışmıştık. Arada haberleşir,
görüşürüz. İzmir’e geldiğinde de iki kez
yüz yüze görüştük son dönemlerde, hatta
bir defasında da Adana’da... Başkana geçen
sene MESA’nın dergisi için kaleme aldığım
geniş Moda yazısının sayfalarını atmıştım ki
meğer o da Yoğurtçu Parkı’ndan doğru Moda’ya
çıkıyormuş! Çok hoş bir rastlantıydı.
Kadıköy Life için kaleme aldığım bu yazıyı
şöyle bitirelim o zaman; çok teşekkürler
Ekrem Başkanım, bütün Modalılar adına.
2000’lerin başındaki hayalimizi 20 yıl sonra
gerçeğe dönüştürdünüz. Sadece Moda’ya
değil, İstanbul’a da değer kattınız...
Eylül & Ekim 2021 kadikoylife.com : 31
Kapak
Kıyı boyunca uzanan seyirlik bir yapı;
Moda İskelesi
Kütahya çinilerine dair derin araştırmaları
bulunan ve konuyla alakalı bir
kitap hazırlığı içerisinde olan Dr. Cahit
Yılmaz, yurtdışı ve Türkiye genelinin yanı
sıra Kadıköy’deki birçok yapıya dair de
araştırmalar yapan bir isim. Bu bağlamda
okuyucularımız için kitabından bir kesit
paylaşan Yılmaz; Moda İskelesi’nin tarihi,
mimari yapısı ve çini süslemelerine ilişkin
bazı bilgiler sundu:
“1. Ulusal Mimari yapısında olan bu
iskelenin mimarı Vedat Tek. Aynı zamanda
Adalar-Anadolu ve plaj seferlerine bağlı
olan vapurların da ilk hattı olma özelliği
taşıyor. İskelenin 1916-17 yılları arasında
yapıldığı biliniyor. 1917 devriminden sonra
İstanbul’a yerleşen Rusların Moda İskelesi’ni
gazino olarak çalıştırdıklarına dair bilgiler
de mevcut. Moda İskelesi binası, kıyıdan
uzun bir iskelenin ucunda yer aldığı için
seyri oldukça güzel bir yapı.
1937 yılında lodos nedeniyle ciddi bir hasar
gören binanın çatısının uçtuğu da edindiğimiz
bilgilerden. O dönemde ciddi bir
yenileme ve tamir geçirmiş, yeterli yolcu olmaması
sebebiyle de 1985 yılında işletmeye
kapatılmış. 2001 ve 2015 yıllarında yapılan
restorasyonların Anıtlar Kurulu ilkelerine
uymadığı da biliniyor. Ayrıca işletmecileri
tarafından kaçak, gereksiz ve tarihi yapıya
uymayan ilave, değişimler de yapılmış.
İskele şu an İBB mülkiyetinde.
FİRUZE RENKLİ ÇİNİ SÜSLEMELERİ
Bir dönem ülkenin ekonomik, kültürel ve tarihi
özelliklerini yansıtan iskele binası, adeta
Moda Burnu’nda yalı imajı veren nadide bir
yapı... Geçmişine bakıldığında şenliklere,
gösterilere, müzik, eğlence ve hatta deniz
sporlarına ev sahipliği yapan Tarihi Moda
İskelesi, Kadıköy’ün entelektüel kesiminin
uğrak yeri ve sık sık zaman geçirdiği bir
alandı. Bununla birlikte iskele, uluslararası
devlet toplantılarına da ev sahipliği yapmış
bir alan olarak biliniyor.
Moda İskelesi; Mustafa Kemal Atatürk, İsmet
Paşa, İngiltere Kralı Edward, Rıza Pehlevi
ve Kral Faysalın gibi birçok önemli ismi
ağırlamış bir iskele. Moda’nın ve Kadıköy’ün
kültürel simgesi olan bina, iki katlı ve çatılı
beyaz bir iskele... Kat kemerleri üzerinde
kobalt bordür içinde firuze renkli çini süslemeleri
bulunur. Çiniler, Kütahya çinisidir.
Kadıköy’ün simgesi olan bu büyülü iskelenin
huzurlu ve görkemli günlerini büyük bir
heyecanla bekliyoruz.”
32 : kadikoylife.com Eylül & Ekim 2021
Kapak
Tarihi iskele binasına mimari bakış
İstanbul Üniversitesi’nin “Sanat Tarihi Yıllığı”
isimli dergisinde “Birinci Dünya Savaşında
Mimarlık Yapmak: Vedad (Tek) Bey’in
Harbiye Nezareti’ne Bağlı Çalışmaları”
konulu bir makale yayımlayan Araştırma
Görevlisi Müjde Dila Gümüş, çalışmasında
Moda İskelesi’nin mimari yapısına ilişkin şu
bilgileri aktarıyor: “Yapı ilk başta tek katlı
ve pergolalı teraslı olarak inşa edilmiştir.
İskelenin üst yapısı yıllar içinde kırma bir
çatı ile kapatılmış, sonra tekrar açılmıştır. İlk
değişikliğin Vedad Bey tarafından yapıldığı
düşünülmektedir. Yapı kitabesinin bulunduğu
güney cephesi, beş sivri kemer ile
simetrik biçimde düzenlenmişken, kuzey
cephesinde üç tane Bursa kemerli kapı
bulunmaktadır.
Kuzey cephesinin iki ucunda, bilet satışının
sağlandığı sivri kemerli birer pencere bulunur.
Doğu cephesine, terasa çıkışı sağlayan
döner merdiven, batı cephesine ise kemerli
çıkma üzerine yerleştirilmiş oda hâkimdir.
Haydarpaşa İskelesi’ne kıyasla
Moda İskelesi, mimari süsleme açısından
çok daha sadedir. Haydarpaşa İskelesi’ndeki
yoğun çini süslemenin aksine, Moda
İskelesi’nde yalnızca pencere alınlıklarında
çini süsleme kullanılmıştır. Özgün
çini panolar, 1986 yılında gerçekleştirilen
restorasyonda sökülüp, yerlerine düz renkli
karolar yerleştirilmiştir. Yine Haydarpaşa
İskelesi’nin dış cephesinde görülen mukarnaslı
silmeler ve rumi-palmet motiflerinden
oluşan taş bezemeler, Moda İskelesi’nde
yer almaz.”
Nurettin Ediz’den:
Aile arşivlerinden
fotoğraflarla
Kadıköy tarihi
“Bir müzayededen satın alarak arşivime eklediğim, Moda
açıklarında bir sandalda fotoğrafı çekilmiş bu genç kadının
kim olduğuna, fotoğrafın ne zaman çekildiğine dair
hiçbir bilgi yoktu. Bir süre sonra benzer bir fotoğrafa Salt
Araştırma Arşivi’nde rastladım. Salt’ta verilen bilgilerden
fotoğraftaki genç kadının Hatice Güzin Kocabaş olduğunu
öğrendim. Kocabaş’ın aile arşivi bağışlanmış olmalı
ki, genç kızlıktan yaşlılığına birçok fotoğraf yer alıyordu
belgeler arasında.
Bir insanın hayat çizgisini böyle birkaç fotoğraf aracılığıyla
izlemek elbette insanın içini burkuyor. İnsanlar birer gölge
gibi gelip geçiyor hayatımızdan. Bu fotoğraf, sanırım belli
bir yaşın üzerindeki bütün Kadıköylüler için, özellikle de
bütün yaşamını Moda’da geçirenler için çok şey anlatıyor!”
Eylül & Ekim 2021 kadikoylife.com : 33
Röportaj
Büyük Kulüp Başkan Adayı Mehmet Nuri Kuriş:
Tecrübenin yol göstericiliği,
gençlerin enerjisi, kadınların
birleştirici gücü motivasyonumuz olacak
“Kulübümüzde tüm üyelerin birbirlerine sonsuz saygı duyduğunu bildiğim gibi artık
tek dilimizin de sevgi dili olması gerektiğine inanıyorum. Bu nedenle her toplantıda
‘Sev Kardeşim’ şarkısıyla Büyük Kulüp üyelerini selamlıyorum. Birbirimizi seversek,
hayatın daha da güzelleşeceğine inanıyorum.”
“Şimdiye kadar hep gençlere ulaşmaya çalıştık ama başaramadık. Şimdi onlara
Mehmet ağabeyleri olarak diyorum ki; gelin siz gençlik grubu olarak tüm kararlarının
içinde olun, önerilerinizi verin, birlikte yönetelim, birlikte kararlar alalım. Sizin gençlik
heyecanlarınızdan esinlenerek, çağın yeniliklerini yakalayalım.”
Hâlihazırda 11 yıldan beri Büyük Kulüp Divan
Başkanlığı görevini yürüten Mehmet Nuri Kuriş,
aynı zamanda Kadıköy’ün köklü ailelerinden
Kuriş Ailesi’nin 4. kuşak temsilcisidir…
Gelecek yıl kuruluşunun 140. yılını kutlayacak
olan Türkiye’nin en eski sosyal
kulüplerinden, hatta ilklerinden biri olan
Büyük Kulüp (Cercle d’Orient), önümüzdeki
ay yeni başkanını belirleyecek. 2018 yılının
mart ayında büyük umutlarla başkan seçilen
Gündüz Kaptanoğlu, yeni dönem için
tekrar aday olduğunu açıkladı. “Bu zorlu
yarışta ben de varım” diyen diğer bir isim ise
Mehmet Nuri Kuriş oldu. Biz de hem Büyük
Kulüp’ü ve kendisini tanımak hem de neler
yapacağını anlamak adına kendisiyle bir
söyleşi gerçekleştirdik.
Kulübü en iyi tanıyan isimlerden birisiniz.
Büyük Kulüp sizin için ne ifade ediyor?
Benim üye numaram 900, yani Büyük Kulüp
benim evim. Kulübümüz, sosyal özellikleriyle
değerli olan bir sivil toplum örgütü.
Kuruluşundan bu yana her daim gündemde
olan bir derneğiz biz. Kurucuları arasında
devlet başkanları, sadrazamlar ve Avrupalı
iş adamları var. Ben de 16-17 yaşımdan beri
Büyük Kulüp’teyim. Şimdi üye sayısının 7
bin 500’lerde olduğunu düşünürsek; ben
eskiyi, geleneği temsil ederek, “Gelenekten
Geleceğe” sloganıyla aday olup yola
çıkarak, bu birikimlerimi değeri üyelerimizle
paylaşmak istiyorum.
Büyük Kulüp’ü üç kelimeyle ifade
etmenizi istesek, ne söylersiniz?
Bütün içtenliğimle belirtmek isterim ki,
kendimi kulübümüzün hancısı olarak
görüyor, ailem evim kabul ediyorum. 2022
yılında Büyük Kulüp, kuruluşunun 140. yılını
kutlayacak. Bu demek oluyor ki Türkiye
Cumhuriyeti’nin en köklü kuruluşlarından
biri de Büyük Kulüp. Birçok kurum için
tarihe tanıklık etmiş derler ya, Büyük Kulüp
ölümsüz Cumhuriyetimizin yazılmasına ev
sahipliği yapmış. O nedenle Büyük Kulüp,
Türkiye’mizin yüzüdür, sesidir. Büyük Kulüp,
hem tarihiyle hem de bugünüyle ülkemizin
en değerli simgesidir. Kulübümüzün bu
yüzünü maalesef son zamanlarda etkin
kullanmadık. Üyelerimizin teveccühü olur
ve seçilirsek, kulüp içi etkinlikleri ile sosyal-toplumsal
sorumluluk alarak, ülkemiz
ve ülke insanımız için aktivitelerimiz olacak.
Üyelerimiz ve özellikle üye çocuklarımız yurt
dışında okudukları ve yaşadıkları için bu
gençlerimize yurt dışı temsilcilikleri verip;
kulübümüzün ve insanımızın yurt dışında
daha iyi tanıtılmasında sorumluluk almalarını
sağlayacağız.
Tüm dünyanın dili değişirken,
Büyük Kulüp’ün hedefi ne olmalı?
Toplumların değişimini “gelişim” olarak ele
alıyorum. Bu gelişimden beslenerek çıkan
ülkeler, toplumlar ya da kurumlar, ileriye
daha emin adımlarla yürüyorlar. Dünya son
34 : kadikoylife.com Eylül & Ekim 2021
Röportaj
yıllarda çok zor günlerden geçti ve o günleri birbirine kenetlenerek
geride bıraktı. Benim hayat felsefem, insanları sevmek ve kucaklamak…
Kulübümüzün de tüm üyelerinin birbirlerine sonsuz saygı
duyduğunu bildiğim gibi artık tek dilimizin de sevgi dili olması gerektiğine
inanıyorum. Zaten bu seneki seçim çalışmalarımda da her
toplantıda “Sev Kardeşim” müziğiyle Büyük Kulüp üyelerini selamlıyorum.
Birbirimizi seversek, hayatın güzelleşeceğine inanıyorum.
Önemli bir dönemde değerli bir yarışa hazırlanıyorsunuz.
Başkan olursanız, Büyük Kulüp üyelerini neler bekliyor?
İnsan evine ve ailesine nasıl bakar? Nasıl sahiplenir? Nasıl ki tüm
menfaatlerinin önünde tutar, gecesiyle gündüzüyle ilk sırasına koyarsa,
Büyük Kulüp de benim için ilk sırada. Kulübümüzün menfaati
benim önce tarihimize, sonrasında ise tüm üyelerimize karşı olan
sorumluluğumdur. O nedenle tüm yönetim çalışmalarımızda önce
şeffaflık olacak. Şimdiye kadar hep gençlere ulaşmaya çalıştık ve
başaramadık. Şimdi onların Mehmet ağabeyleri olarak diyorum ki;
gelin siz gençler olarak tüm kararların içinde olun, büyüklere önerilerinizi
verin. Beraber yönetelim, beraber geleceği hazırlayalım.
Kendi doğrularınızla, kendi gerçeklerinizle birlikte kararlar alalım.
Sizin gençlik heyecanlarınızdan esinlenerek, çağın yeniliklerini
yakalayalım. Gençlere, hanımefendilere her şeyin onlarla güzelleştiğini
tekrarlayarak, hep birlikte çalışacağız. Olmazsa olmazımız
büyüklerimiz, onların önerileri, yaşanmışlıkları bizim rehberimiz
olacaktır.
Büyük Kulüp, 7’den 70’e farklı yaş gruplarına ev sahipliği
yapıyor. Öncelikle gençlere ve sonrasında olgun
yaş grubuna neler söylemek istersiniz?
Kulübümüze daha çok gelsinler, Büyük Kulüp’e sahip çıksınlar.
Büyük Kulüp, büyüklerin gençlere kültür aktardığı önemli ve değerli
bir kurumdur. Burada sahip çıkma, birlikte büyüme, büyüklerin
olgunluğunu gençlerin enerjisiyle birleştirme önceliklidir. Bu doğrularla
Büyük Kulüp’ümüzü yarınlara hazırlamalıyız. Herkesin bize
inanmasını, güvenmesini istiyoruz. Bizler onlardan biriyiz ve birlikte
kararlar alıp, birlikte yaşayacağız.
Büyük Kulüp’ümüzde yönetim bayrak yarışıdır. Başkanlık ve yönetimde
olacak bizler de Büyük Kulüp (Cercle d’Orient) bayrağını
daha yükseklere çıkarmak istiyoruz. Kulüp üyelerimizden beklentimiz;
bu heyecanımızı paylaşabilmek, yaşayabilmek için bize, görev
alacak arkadaşlarıma güvenmeleri, geleneklerimizin yaşaması ve
geleceği üretecek gençlerimize oylarıyla destek vermeleridir. Ekibim
adına söz veriyorum ki her şey sizle, bizle daha iyi olacaktır!
Seçilmesi durumunda gençleri ve kadınları sürekli dinleyeceğini dile getiren Kuriş;
“Çok güçlü bir ekip ile kusursuz bir yönetim oluşturacağız. Bu konuda sevgili eşim
Gülay hanımın da bana güç kaynağı olacağını bilmem, gücüme güç katacak”
ifadelerini kullandı.
MEHMET NURİ KURİŞ’İN VAADLERİ:
• Fiyatlandırmada üye memnuniyeti ön planda tutulacak. Alkollü
içeceklerde ve tüm yemek listelerinde yüzde 20 indirim yapılacak.
Üye misafirleri, bu uygulama kapsamı dışında kalacak.
• Salı akşamları açık büfe, perşembe günleri yüzde
25 indirimli fiyatlar uygulanacak.
• Öğlen yemeklerinde daha önceden uygulandığı gibi
fix menü uygulaması getirilecek.
• Pazar günü “pazar brunchı” geleneği oluşturulacak.
• Kulübün kapı giriş çıkışları disiplin altına alınıp, çipli kart sistemine
geçilerek takip edilecek.
• Personelin çalışma koşulları iyileştirilip, üyelere daha iyi bir
ortamda hizmet vermeleri sağlanacak. Tecrübeli, deneyimli, üyeyi
tanıyan personelin devamlılığı sağlanacak.
• İnternet altyapısı güçlendirilecek.
• Üyelerin mensup olduğu dini bayramları, yönetim kurulu ile
beraber kutlanacak.
• Tenis, Sağlık Kulübü, Fitness, İskele ve Havuz üyelikleri, üyelerle
beraber yapılacak toplantı neticesinde en uygun şekilde
kararlaştırılacak.
• Kulüp içi TV yayınlarının genişletilmesi, özellikle spor kanallarının
her takıma ve kupa maçlarına hitap etmesi ve sürdürülebilir olması
sağlanacak.
• Yönetim Kurulu’nun tespit edeceği bir tarihte “Pilav Günü”
uygulaması başlatılıp, geleneksel hâle getirilecek.
• “Çocuk Kulübü” günün şartlarına göre uyarlanıp, ailelerine ihtiyaç
duyulan ortam sağlanacak.
• “Yazlık Sinema” uygulaması hayata geçirilecek ve devamlılığı
sağlanacak.
• Canlı müzik performansları ve müzik yayınlarında çeşitlilik, kalite
arttırılacak.
• “Gençlik Komitesi” kurulacak ve gençler kendi taleplerini kendileri
oluşturacak.
• Eğlence programları çeşitlendirilerek, tüm kulüp üyelerine hitap
edecek. Farklı sanatçılar, farklı eğlence programları uygulanacak.
• Büyük Kulüp arşivi (kütüphanesi & hafızası) canlandırılarak,
yaşatılacak.
• Kulübümüzde her yaş grubuna yönelik etkinlik ve çalışma
programları gerçekleştirecek.
• İskelede her yaş grubuna yönelik ayrı programlar hayata
geçirilecek.
• Kulübün yıllardır alışılagelmiş 17:00 çay servisi, piyano eşliğinde
tekrar hayata geçirilecek.
• Kurum harcamaları, her türlü ödemesi, alışverişleri, aktif ve
üretilebilir hizmetleri şeffaf ve denetlenebilir olacak.
Her 3 ayda bir üyelere bilgi verilecek.
• Kulübün mali imkânları etkin, doğru ve yararlı biçimde
değerlendirilecek.
• Büyük Kulüp Tüzüğü ve tüm hukuk kuralları uygulanacak, keyfi
uygulamalara müsaade edilmeyecek.
• Kulübün işletme departmanlarının profesyonel hizmet sunması için
“Danışma Komitesi” oluşturulacak.
• Büyük Kulüp’ün kültürel mirası olan gelenekleri devam ettirilecek.
• Kulübün 140. kuruluş yıldönümü nedeniyle “Büyük Kulüp 140. Yıl
Vakfı” kurulacak. Bu vakıf, kulüp üyeleri ve Türkiye Cumhuriyeti’nin
ihtiyaçları doğrultusunda kulübe yakışır projeleri hayata geçirecek.
• Üyelerimizin kullanımına yönelik “Business Center” kurulacak.
• Kulübümüzün sportif tesisleri (tenis, bilardo, briç, yüzme, fitness)
geliştirilecek ve üye memnuniyeti arttırılacak. Ayrıca, SporSağlıkCard
ile tüm sosyal tesislerimiz tek kartta toplanacak. Gençler için yaz
okulları açılarak, diğer spor faaliyetleri de hayata geçecek. Golf
kulüpleri ile görüşülerek, üyelerin faydalanması sağlanacak.
Eylül & Ekim 2021 kadikoylife.com : 35
www.a11hotels.com
Şile
+90 216 711 20 11
www.ramadasile.com
info@ramadasile.com
A11 Hotels Exclusive A11 Hotels Cadde A11 Hotels Ataşehir
+90 (0216) 443 11 11 +90 (0216) 302 11 22 +90 (0216) 573 11 22
A11 Hotels Alanya
+90 (0242) 514 07 00
A11 Hotels Çeşme
www.a11hotels.com - info@a11hotels.com
M A R K A N I Z A K R A L H A R E K E T
Reklam stratejinize sihirli dokunuş.
projectiw.com
Sektör
Türkiye’nin farklı illerinde
inşa edilen toplu konutların yalıtımı
İZOCAM’A EMANET!
İzocam, Türkiye’nin önde gelen projelerine
uzmanlığıyla hizmet sunmaya ve sağlıklı
yalıtım ürünleri temin etmeye devam ediyor.
Bugüne kadar hastanelerden okullara,
fabrikalardan enerji santrallerine, ticaret
merkezlerinden AVM’lere, öğrenci yurtlarından
toplu konutlara kadar Türkiye’nin pek
çok önemli projesine yalıtım danışmanlığı
hizmeti veren İzocam, her ihtiyaca uygun
şekilde sunduğu ürün ve çözümleri ile
ülkemizde ve yurt dışında iddialı projelerin
çözüm ortağı olmayı sürdürüyor.
Son dönemde Ankara, Düzce, Erzurum
ve Kocaeli’nde inşa edilen toplu konut
projelerinde İzocam’ın mineral yün bazlı
camyünü ve taşyünü ürünleri tercih edildi.
Mineral yün bazlı camyünü ve taşyünü
ürünler, ısı yalıtımının yanı sıra A sınıfı
yanmaz özelliği ile yangın güvenliğini de
artırıyor. CE işaretlemesi ve TSE belgesine
de sahip olan İzocam Camyünü ve Taşyünü,
ses yalıtımı özelliği sayesinde konforlu bir iç
ortam sunuyor.
Bu sene Ankara’nın gözde konut projelerinden
olan Zen Park Plus’ın yalıtımı
İzocam güvencesiyle gerçekleşti. 112
daire ve 16 adet ticari alandan oluşan Zen
Park Plus projesi, Nesce Grup tarafından
Ankara Yeni Batı Mahallesi’nde inşa
edildi. 5 bin 800 metrekarelik alana sahip
projede, toplam 5 bin 67 metrekare İzocam
Manto Taşyünü ürünü kullanıldı. Projenin
malzeme tedariki, İzocam bayisi NC Yapı
Malzemeleri tarafından sağlandı. T.C.
Çevre ve Şehircilik Bakanlığı’na bağlı TOKİ
tarafından Ankara’nın Sincan ilçesinde
inşa edilen toplu konut projesinin yalıtımı
da İzocam ürünleriyle yapıldı. 40 bin
metrekarelik alana sahip proje için 8 bin
metrekare Manto Taşyünü ürünü tercih
edildi. Projenin malzeme tedariki, İzocam
Bayisi Biser İnşaat tarafından gerçekleştirilmekle
birlikte projeye yalıtım danışmanlığı
hizmeti de verildi.
Düzce Beyciler Mahallesi’nde, T.C. Çevre ve
Şehircilik Bakanlığı’na bağlı TOKİ tarafından
inşa edilen 309 konutluk toplu konut projesinin
yalıtımında da kaliteli ürün tedariki
ve danışmanlık desteği ayrıcalığı nedeni ile
İzocam ürünleri tercih edildi. 45 bin metrekarelik
alana sahip projeye, İzocam’ın Elazığ
bayisi Keban Ticaret tarafından 12 bin metrekare
İzocam Camyünü Çatı Şiltesi tedarik
edildi. Erzurum’da inşa edilen Koru Park 1.
Etap Konut Projesi’nin yalıtım uygulaması
da İzocam kalitesiyle gerçekleştirildi.
6 bin metrekarelik alana sahip projede;
4 bin 800 metrekare Manto Taşyünü, 6
bin 912 metrekare İzocam Camyünü Şilte
kullanılarak, konforlu yaşam alanları ve
enerji tasarrufu sağlandı. Projenin malzeme
tedariki, İzocam bayisi Tesmal Ticaret
tarafından sağlandı. Kocaeli’nin Dilovası
ilçesinde T.C. Çevre ve Şehircilik Bakanlığı’na
bağlı TOKİ tarafından inşa edilen 429
konutluk projesi de yine İzocam imzası ile
yalıtıldı. Toplam 50 bin metrekarelik alana
sahip projeye, İzocam bayisi Polen İzolasyon
tarafından 10 bin metrekare Camyünü
Çatı Şiltesi tedarik edildi.
Isı yalıtımı, akustik konfor, tesisat yalıtımı ve
yangın güvenliği açısından yönetmeliklere
ve projelere uygun şekilde doğru ürünleri
öneren İzocam, tüm projelere yalıtım danışmanlığı
hizmeti de veriyor. İzocam, marka
projelerin yalıtımında; kalitesi, satış öncesinde
ve sonrasında sağladığı hizmetlerin
güvenirliği ve sunduğu uzmanlık nedeniyle
tercih ediliyor.
İzocam ürünleri ayrıca, Uluslararası Yapı
Malzeme Yönetmeliği’nin 6. maddesine göre,
“ürünün yönetmelikte belirtilen temel gerekleri
karşılamasına imkân veren malzeme”
anlamına gelen CE işareti ile piyasaya arz
ediliyor. Türk Standartları Enstitüsü (TSE)
kriterlerine de uygun üretim yapan İzocam’ın
İzocam Camyünü ve İzocam Taşyünü markalı
ürünlerinde, sadece bio çözünürlüğe sahip
ürünlere verilen EUCEB Belgesi bulunmakta.
İzocam Çatı Şiltesi ise AB ülkelerinin ulusal
emisyon limitlerine uygunluk belgesi olan
Eurofins Gold belgesine sahip.
38 : kadikoylife.com Eylül & Ekim 2021
Detaylı bilgi bilgi www.teknosa.com/hizli-teslimat adresinde.
İlçelerimiz
Ataşehir Belediyesi
temizlik çalışmalarını sıklaştırdı
Maltepe’de
“Çocuklarla Gece Kampı”
Maltepe Belediyesi, Yalçın Kızılay Spor Kompleksi Rekreasyon
Alanı’nda “Çocuklarla Gece Kampı” başlıklı bir dizi kamp
etkinliği başlattı. 18 mahalleden 50’şer çocuk olmak üzere
toplam 900 çocuk, güvenli bir ortamda kamp hayatını tecrübe
ederken; spor kompleksinde yer alan basketbol sahası, yüzme
havuzu gibi alanlar da çocukların kullanımına açıldı.
ÖNCELİK GÜVENLİK
Her defasında 50 çocuğun alındığı günübirlik kamp programı;
basketbol, yüzme gibi spor aktivitelerinin yanı sıra film gösterimi
ve korunaklı bir şekilde yerleştirilen kamp ateşinin etrafında
müzik dinletisini de içeriyor. İki kişilik çadırlarda birer çocuk
kalacak şekilde dizayn edilen alan, pandemi koşullarına uygun
bir şekilde düzenlendi. Kamp alanı güvenlik kameraları ile izlenirken,
güvenlik görevlilerinin de gece boyunca nöbet tuttuğu
alanda Maltepe Belediyesi görevlileri ise oluşturulan WhatsApp
grubu ile ailelere sürekli olarak bilgi aktarıyor.
Hava sıcaklıklarının normalin üstünde seyretmesiyle orman yangınlarının
hız kazandığı bugünlerde Ataşehir Belediyesi, Kayışdağı
Ormanı’nda temizlik çalışmalarını sıklaştırdı. Ataşehir Belediyesi
Temizlik İşleri Müdürü Mehmet Ali Çağnış ile Çevre Koruma
ve Kontrol Müdürü Ayten Kartal Bağdatlıoğlu’nun da katıldığı
temizlik çalışmalarında, ekipler ormana atılan sigara izmaritlerini,
cam kırıklarını, pet şişeleri ve vatandaşların mangaldan arda kalan
kömürlerini titizlikle temizledi.
Ülkemizde orman yangınlarının ağırlıklı olarak insan etkisiyle
çıktığını hatırlatan Kartal Bağdatlıoğlu; “Orman ve insan etkileşimi
arttıkça, yangınlar daha fazla çıkıyor. Ormanda mangal yakmak,
hesapsızca fırlatılan bir sigara izmariti, saatlerce kızgın güneş
altında bekleyen cam parçası
ve plastik poşetler, ormanlarımız
için birer saatli bomba!
Ülkemizde nedeni belli olan,
ihmal ve kaza sonucu çıkan
yangınların oranı yaklaşık
yüzde 50. Ataşehir Belediyesi
olarak kurumun tüm birimleri
ve saha çalışanlarıyla bu
süreci en zarar görmeyecek
şekilde toparlamaya çalışıyoruz”
dedi.
Tarla ürünleri Üsküdarlıların sofrasına taşınıyor
Tarım emekçilerinin tarlalarından kendi elleriyle topladıkları en taze
sebze ve meyveler, Üsküdarlıların sofralarına ulaşıyor. Hem çiftçilerin
kazandığı hem de ihtiyaç sahibi ailelerin destek gördüğü proje sayesinde
tarım emekçileri ile Üsküdar sakinleri arasında gönül köprüsü kuruldu.
Çiftçiler tarafından gece hasadı yapılan ürünler, sabahın erken saatlerinde
Üsküdar’a doğru yola çıkıyor. Taze sebze ve meyveler, gün
kaybı yaşamadan aynı gün içerisinde belediye tarafından dağıtımları
yapılarak, ihtiyaç sahibi ailelerin evlerine kadar ulaştırılıyor. Üsküdar
Belediyesi ekiplerinin yürüttüğü çalışma ile yılın 12 ayı boyunca devam
edecek proje sayesinde haftada iki kez bir kasa organik ürünün
dağıtımı sağlanarak, Üsküdarlıların taze sebze ve meyve ihtiyaçları
karşılanmış olacak.
40 : kadikoylife.com Eylül & Ekim 2021
İlçelerimiz
Olimpiyat Şampiyonu
Mete Gazoz’un adı Beykoz’da yaşayacak
Tokyo’da düzenlenen 32. Yaz Olimpiyat
Oyunları’nda “Klasik Yay Bireysel” kategorisinde
altın madalya kazanarak ülke
spor tarihinde ilki başaran Milli Okçu Mete
Gazoz’un adı, Olimpiyatlar için birçok
kez kamp yaptığı Beykoz’daki Alibahadır
Okçuluk Vakfı Tesisleri’ne verildi. Mete
Gazoz, Olimpiyatlar öncesinde beş kez
kamp yaptığı ve adının verildiği Beykoz’daki
tesislerde Paralimpik Olimpiyatları’na
gidecek Milli Takım sporcularıyla kahvaltıda
bir araya geldi.
Okçular Vakfı ve Beykoz Belediyesi’nin ev
sahipliği yaptığı buluşmaya; Okçular Vakfı
Başkanı ve Beyoğlu Belediye Başkanı Başkanı
Haydar Ali Yıldız, Beykoz Belediye Başkanı
Murat Aydın, İstanbul İl Spor Müdürü Prof.
Dr. Burhanettin Hacıcaferoğulu, Okçular Vakfı
Mütevelli Heyeti Üyesi Bilal Erdoğan, Türkiye
Okçuluk Federasyonu Başkanı Abdullah
Topaloğlu, Türkiye Bedensel Engelliler Spor
Federasyonu Başkanı Arif Ümit Uztürk, Türkiye
Bedensel Engelliler Spor Federasyonu
As Başkanı İrfan Çelik, Mete Gazoz’un Babası
ve Eski Milli Okçu Metin Gazoz ile Paralimpik
Milli Takım okçuları katıldı.
Bisiklet yolu 9 km
daha uzayacak
Tuzla Zabıtası ile
tilkilerin dostluğu
şaşkına çevirdi
Tuzla’nın 17 mahallesinde gece devriyesi yapan Tuzla Belediyesi
Zabıta Ekipleri, Akfırat Mahallesi’nde bulunan Süleymaniye
Bulvarı’nda devriye gezdikleri sırada yol kenarında yavru tilkileri
fark ettiler. Kullandıkları aracı durdurarak tilkilerin yanına giden
zabıta ekipleri, yavru tilkilerin karınlarının aç olduğunu görerek,
o akşamki yemeklerinin içerisinden ekmek ve çorbayı yavru
tilkiler ile paylaştılar.
Aynı ekip, bir sonraki gece yine aynı bölgede devriye attıkları
sırada aynı yavru tilkileri yol kenarında gördüler. Zabıta ekipleri,
o akşamki yemeklerini de yavru tilkiler ile bölüştüler. Daha sonra
yavru tilkiler ile aralarında özel bir bağ oluşan zabıta memurları,
her akşam Süleymaniye Bulvarı’ndan geçerken yavru tilkiler ile
karşılaşıyor ve yemeklerini paylaşıyorlar. Zabıta ekiplerinin yavru
tilkileri elleriyle beslemeleri, cep telefonu kamerasına da saniye
saniye yansıdı.
Pendik Belediyesi tarafından Yenişehir, Çamlık, Kurtköy ve
Harmandere bölgelerinde projelendirilen Bisiklet Yolları Projesi
devam ediyor. Yenişehir Mahallesi’nde bulunan Millet, Mustafa
Akyol ve Cumhuriyet Caddelerindeki bisiklet yolları tamamlandı,
Teknopark’a bağlantı çalışmaları ise sürüyor. Şimdiye kadar 20
km’lik bölümü tamamlanan bisiklet yolunun önümüzdeki aylarda
9 km’lik kısmının daha tamamlanması planlanıyor.
METRO VE HASTANELERE
ENTEGRE EDİLECEK
Tüm bisiklet yolları; metro,
okullar, hastaneler ve AVM’lere entegre
edilecek. Bisiklet yollarında
ilerleyen yıllarda teknik servisler
de yer alacak. Toplamda 50 km
uzunluğunda planlanan proje
bitirildiğinde Pendik, Türkiye’nin
en uzun bisiklet yollarından birine
sahip olacak.
Eylül & Ekim 2021 kadikoylife.com : 41
İlçelerimiz
Şile hem havadan hem karadan kontrol altında
Türkiye’nin birçok ilinde yaşanan yangın felaketlerinin İstanbul’un en büyük ormanlık
alanına sahip Şile’de yaşanmaması için Şile Belediyesi ekipleri, ormanları drone ile
havadan, motorize ekiplerle karadan kontrol ediyor.
Yüzölçümünün yüzde 80’lik bir kısmını
ormanların oluşturduğu Şile, İstanbul’un
adeta akciğerleri... Türkiye’nin birçok
yerinde aynı anda yaşanan ve ciddi bir felaket
hâline dönüşen orman yangınlarının
Şile’de yaşanmaması için Şile Belediyesi
kolları sıvadı. Piknik ve mesire alanlarının
da bulunduğu ilçede Şile Belediyesi
Zabıta ekipleri ve personelleri, ormanlık
alanlarda denetim çalışmalarını 24 saat
sürdürüyor. Aynı zamanda drone görüntüleri
ile havadan kontrol sağlanarak,
olası yangın ihtimaline karşı tedbirler sıkı
tutuluyor.
Dijitalpark Teknokent’in
temeli atıldı
Recep Tayyip Erdoğan Üniversitesi ve Türk Alman Üniversitesi
işbirliğiyle Çekmeköy’e inşa edilecek olan yeni teknoloji üssü
Dijitalpark Teknokent’ın temel atma töreni gerçekleştirildi. Yaklaşık
40 bin metrekare alanda kurulacak olan teknopark hizmete
girdiğinde; teknoloji geliştiren şirketlere, araştırmacılara, akademisyenlere
modern alt yapı ve üst yapı imkânları sunacak Ar-Ge
ve kuluçka merkezleri bulunacak bir teknoloji üssü olacak.
Açılış programında konuşan Sanayi ve Teknoloji Bakanı Mustafa
Varank; “Son 19 yılda neredeyse sıfırdan inşa ettiğimiz Ar-Ge ve
yenilik çalışma sistemimize yeni bir aktörü daha dahil etmek
üzere toplanmış bulunuyoruz. Bildiğiniz üzere Teknoparklar,
teknolojinin üretilmesi ve ticarileşmesi sürecindeki kritik rolleri
dolayısıyla aslında bu ekosistemin çok önemli bir parçası. Teknoparklar
aracılığıyla teknolojik ve yazılım geliştirme alanında
faaliyet gösteren firma ve girişimcilere aslında alt yapı hizmeti
sunuyoruz diyebiliriz” diye konuştu.
Ümraniye,
mikronsis aracıyla tertemiz
Ümraniye, temizlik konusunda yalnızca İstanbul’un değil,
Türkiye’nin de önde gelen ilçelerinden biri. Temizlik İşleri
Müdürlüğü’ne bağlı ekipler, ilçe genelinde yer alan tüm cadde
ve sokakları düzenli olarak temizleyerek, vatandaşlar için daha
sağlıklı ve güvenli hâle getiriyor. Ümraniye Belediyesi, yürüttüğü
bu rutin temizlik faaliyetlerinin yanında koronavirüs ile mücadele
kapsamında dezenfekte çalışmaları da yapıyor.
Pandeminin başladığı ilk günlerde vakit kaybetmeden tamamen
yerli üretim olan mikronsis aracını temizlik filosuna dahil eden
Ümraniye Belediyesi, ilçenin tüm cadde ve sokaklarını dezenfekte
ediyor. Mikronsis tankının içerisine konulan ve herhangi
bir yan etkisi olmayan solüsyonun püskürtülmesiyle yürütülen
dezenfekte çalışmaları, ilçenin pandemiyle mücadele noktasında
bir adım önde olmasına büyük katkı sağlıyor. Bu araç
sayesinde Ümraniye’nin cadde ve sokakları, daha hızlı ve etkili
şekilde temizleniyor.
42 : kadikoylife.com Eylül & Ekim 2021
İlçelerimiz
Satranç Akademisi’nin öğrencileri
başarıya doymuyor
Çöp Taksi görev başında
Çayırova Belediyesi’nin araç filosuna yeni dâhil ettiği Çöp Taksi
hizmete başladı. Daha temiz, yeşil ve yaşanabilir Çayırova için
gece gündüz demeden çalışmalarını sürdüren Çayırova Belediye
Başkanı Bünyamin Çiftçi, Temizlik İşleri Müdürlüğü bünyesinde
faaliyete giren Çöp Taksi’de test sürüşü gerçekleştirdi.
TEMİZ ÇEVRE,
SAĞLIKLI ŞEHİR
Şehrin temizliğine, çevreye ve
vatandaşların sağlığına çok
önem verdiklerini ifade eden
Başkan Çiftçi; “Temiz çevre,
sağlıklı şehir anlayışıyla hizmetlerimize
devam ediyoruz.
Bizler hem inancımız gereği
hem de vatandaşlarımızın
daha temiz bir Çayırova’da yaşamaları düşüncesiyle özellikle
temizlik işlerine çok önem veriyoruz. Çöp Taksi Projesi, Çayırovamızda
bir ilk. İnşallah önümüzdeki süreçte araç filomuza
yeni Çöp Taksiler ilave etmek suretiyle bu hizmetimizi ilçemizin
geneline yaygınlaştıracağız” dedi. Çöp toplama kapasitesi 500
kilogram olan mini araç, işlek caddelerde trafiği aksatmadan
ve çöplerin birikmeden alınmasını sağlayacak.
2020-2021 eğitim ve öğretim
döneminde Kartal Belediyesi
Satranç Akademisi’nde eğitim
alan öğrenciler, düzenlenen
24 resmi turnuvada 86 derece
elde etti. Turnuvaların en
büyüğü olan İstanbul Okullar
Arası Online Satranç Turnuvası’nda
ise toplamda 35 derece
elde eden Satranç Akademisi’nin
öğrencileri, başarılarıyla
göz doldurdu.
Kartal Belediyesi Satranç Akademisi tarafından 5-14 yaş aralığındaki
öğrencilere yıl boyu ücretsiz olarak verilen satranç eğitimleri,
öğrencilerin derece almaları ile taçlandı. Covid-19 pandemisi nedeniyle
online olarak verilen derslere katılan öğrenciler, aldıkları
başarılarla Sanat Akademisi’nin gurur tablosunu oluşturdu. 200
öğrenciye eğitim veren Satranç Akademisi, eğitimde başarıya giden
yolun disiplinden geçtiğini de elde edilen başarılarla gösterdi.
Adalar’da temizlik seferberliği
Gençlerimize yaşanabilir bir çevreyi miras
bırakmak ve temiz yaşam bilincinin aşılanması
için Galatasaray Rotary, Rotaract ve
Interact Kulüpleri ile Adalar Kent Konseyi,
örnek bir işbirliğiyle Büyükada’da çevre
temizliği etkinliği gerçekleştirdi. Kumsal
mevkiindeki parktan başlayan ve iki saat
süren temizlik hareketinin sonunda yaklaşık
100 poşet atık toplandı.
Dilek Can; daha güzel, daha yaşanabilir bir
çevre ve daha temiz bir yaşam için gerçekleştirdikleri
bu etkinliği düzenli olarak her
adada gerçekleştirmek istediklerini belirtti.
DAHA TEMİZ BİR YAŞAM İÇİN
Rotary üyeleri ve Adalar Kent Konseyi temsilcilerinin
yanı sıra çevreye duyarlı vatandaşların
da katıldığı çöp toplama etkinliğine,
Adalar Belediye Başkan Yardımcısı Engin
Çelik de eşlik etti. Farkındalık faaliyetlerine
destek olan İBB iştiraki İSTAÇ, Adalar Belediyesi
ve tüm duyarlı katılımcılara teşekkür
eden Galatasaray Rotary Kulübü Başkanı
Eylül & Ekim 2021 kadikoylife.com : 43
Sektör
“ Doğru bir kentsel dönüşümde en önemli unsur,
dönüşümü yerinde gerçekleştirebilmektir”
NİL ÖZER
Dartes Mühendislik’in ortaklarından Kentsel
Dönüşüm Uzmanı Tolga Şahlıoğlu; “İnsanları
mahallelerinden uzaklaştırmak, işin en
başından yanlış kurgulandığını gösterir.
Doğru kentsel dönüşümde en önemli unsur,
dönüşümü yerinde gerçekleştirebilmektir.
O yerin dokusunu bozmadan, o yere günümüz
koşullarını ve imkânlarını taşıyarak bir
iş yapmalıyız” diyor.
İnsanların tamamına yakınını ikna
eden bir projeyle işe başlanmasının
öneminden bahseden Kentsel Dönüşüm
Uzmanı Tolga Şahlıoğlu ile hayatımızın bir
parçası olan kentsel dönüşümü,
öte yandan kâbusumuz olan deprem
gerçeğini konuştuk.
Dartes Mühendislik olarak çalışmalarınız
hakkında bilgi alabilir miyim?
Dartes Mühendislik; 2012 yılından beri binaların
depreme dayanıklılık raporlarını, 6306
Sayılı Kanun kapsamında riskli yapı tespit
işlemlerini, güçlendirme projesi ve uygulamalarını,
kentsel dönüşüm danışmanlıklarını
yapan ve bugüne kadar yaklaşık 4000
civarında binaya hizmet vermiş ve vermeye
de tüm hızıyla devam eden bir firmadır.
Hizmetleriniz sadece İstanbul olarak
sınırlı mı? Yoksa İstanbul dışında da
çalışmalarınızı sürdürdüğünüz
şehirler var mı?
Hizmetlerimiz Türkiye genelinde sürüyor.
İzmir’de şube olarak hizmet verirken, diğer
tüm illerin operasyonunu merkezimizden
yönetmekteyiz. Özellikle kurumsal firmaların
Türkiye genelindeki mağaza, fabrika,
şubeler gibi işletmelerine deprem dayanıklılık
raporu ve bina güçlendirme hizmetleri
veriyoruz düzenli olarak.
Tolga Bey, İstanbul’u genel olarak
değerlendirebilir misiniz? Kentsel
dönüşümden gerekli verim alındı mı?
İstanbul’da durum maalesef vahim durumda...
Yapılan birtakım çalışmalar var, ancak
bunların hiçbir kapsayıcılığı yok. Genel olarak
parsel bazında kentsel yenileme adıyla
yapılan, yani “5 katlıyı yık, 8 katlıyı yap”
binaların dışında devletin gerçekleştirdiği
birkaç ada bazlı çalışma haricinde İstanbul
resmen kaderine terk edilmiş durumda.
Burada bizim birçok noktada önerimiz oldu.
Bunların bir kısmını şu an İBB hayata geçirmeye
çalışıyor; ancak sadece fikri alıp, fikrin
sahibinden faydalanılmadığı için maalesef
şu an için pek bir yol alınmış gibi gözükmüyor.
İyi niyetle çalışıyorlar, umarım başarılı
işler de yapılır. Burada merkezi hükümetin
elini taşın altına ciddi anlamda koyması
44 : kadikoylife.com Eylül & Ekim 2021
Sektör
gerekiyor. Fikirtepe örneğinde olduğu gibi
devletin imkânlarını bu iş için seferber
etmesi gerekiyor. O konuda da son üç yıldır
her mecrada “Devlet adaların tamamını
almalı ve garantör olmalı” dedik ve en
sonunda dediğimiz noktaya gelindi. Olan,
Fikirtepe halkının kaybolan yıllarına oldu.
İstanbul’un Anadolu Yakası’nda
projelerin durumu nedir? İnsanlar
nasıl yaklaşıyor?
Anadolu Yakası, kentsel dönüşümde en başından
beri hızlı dönüşmeye gayret ediyor. Fakat
söylediğim gibi bunun adına kentsel dönüşüm
demek artık manasını yitirmiş durumda.
Özellikle Kadıköy, Üsküdar, Maltepe gibi gerek
alt yapısı tamamlanmış gerek üst yapısı iyi
durumda olan yerler için kentsel dönüşüm
ibaresi hatalı. Bunlar eski yerleşim yerleri olduğu
için ve özellikle 60’ların sonundan itibaren
meskenleşmeye başladıkları için burada
yapılan binaların beton ömürleri tamamlandı,
tesisatları çürüdü. Hâl böyle olunca da kentsel
yenilemenin bir parçası olarak yıkılıp, yeniden
yapılıyorlar. Bunda biraz da çevresel rantın
etkisi ve imar planlarının müsait olması hasebiyle
hızlı bir yenilenme oldu ama yeterli mi
diye sorarsanız, hâlen yeterli düzeyde değil.
Kadıköy örneğinden gidersek, Kadıköy
ilçesinde yaklaşık 28 bin binadan, ki bunun
5 bin tanesini Fikirtepe olarak dışarıda
bırakıyorum, 23 bin adet binadan 2012
yılından bugüne yaklaşık 6 bin bina yenilenmiştir.
Geriye kalan binaların da yaklaşık
2 bin tanesinin 2000-2012 arası dönemde
yapıldığını varsayarsak, hâlen 15 bin adet
civarında binanın yenilenmesi gerektiği
ortaya çıkmaktadır. Bu konuda kat malikleri,
genellikle metrekare bazında olaya bakıyorlar.
“Benim dairem küçülmesin” mantığı
ve “Müteahhit kira da versin, teminat da
versin” istekleriyle adeta müteahhitleri bir
yarış hâline sokuyorlar. Bu da sürdürülebilir
bir sistem getirmiyor maalesef.
Anadolu Yakası kentsel dönüşümde
hedeflerine ulaştı mı? Hangi semtler
ilgi görüyor?
Henüz hedeflerine ulaşmayı bırakın, sadece
yüzde 20’si tamamlanmış durumda Anadolu
Yakası’nın. Belki bu bile iyimser kalabilir. En
çok ilgi gören yerler olarak; Kadıköy’de sahil
bandı, Üsküdar’da Acıbadem tarafı ve Altunizade,
Maltepe’de Yalı Mahallesi, Tuzla’da
Tersane Mahallesi örneklerini verebiliriz.
Doğru bir kentsel dönüşüm nasıl olmalı?
Doğru kentsel dönüşümde en önemli unsur,
dönüşümü yerinde gerçekleştirebilmektir.
İnsanları mahallelerinden uzaklaştırmak,
başka bir yerde yaşamaya mecbur bırakmak,
işin en başından yanlış kurgulandığını
gösterir. Fikirtepe’de kentsel dönüşüm
yapıyoruz derken orada yaşayan insanları
Maltepe’nin Fındıklı Mahallesi’ne gönderdik.
Evlerinin yerlerine belki 3-5 daire aldılar,
ancak oturdukları mahalleyi kaybettiler.
Orası artık beyaz yakalının oturduğu bir
semt oldu. Üsküdar Kirazlıtepe örneğinde
de insanlar evlerinden zorla çıkartılarak, bir
dönüşüme zorlanmakta. Kentsel dönüşüm
adıyla bir iş yapmak istiyorsak; o yerin dokusunu
bozmadan, o yere günümüz koşullarını,
imkânlarını taşıyarak bir iş yapmalıyız.
Alt yapısı eksikse önce alt yapı, yeşil alanı
eksikse önce yeşil alanı; eğitim, sosyal-kültürel
alanı eksikse önce bunları planlayarak
işe başlamalıyız. İnsanların tamamına
yakınını ikna eden bir projeyle işe başlamalıyız.
Tüm bunları yaparken merkeze insanı
koymazsak, sadece para ve rant gözüyle
kentsel dönüşüm yapmaya kalkarsak,
günümüzde ve geçmişte yaşadıklarımızdan
ileriye gitmemiz pek mümkün değil.
Ev sahiplerine bizim aracılığımızla
neler söylemek istersiniz?
Ev sahipleri, binalarını kentsel yenileme
olarak müteahhide vereceklerse, metrekareden
önce müteahhidin işi bitirebileceğinden
emin olup olmadıklarına bakmalarını
öneririm. Ayrıca her riskli bina yıkılmak
zorunda değildir, binalarını güçlendirme
yoluna da gidebilirler. Bu konuyla ilgili
olarak da araştırma içine girmeliler. Böylece
metrekareleri küçülmeden, belki evlerinden
bile çıkmadan binalarını güçlendirip,
oturmaya devam edebilirler.
Son olarak İstanbul ve deprem yine
gündemde... Önerileriniz nelerdir?
Deprem olmadığı sürece gündemden
düşmemeli. Ne yazık ki biz bir yerde deprem
olduktan yaklaşık 1 ay sonra hemen
unutuyoruz. Bu, Türkiye’nin önündeki en
büyük sorundur. Bu sorunun çözümleri de
vardır, yeter ki işi bilen insanlarla ilerlesinler.
Bizim hep söylediğimiz önerilerimizden bir
kısmını da yine sizin vasıtanızla buradan
paylaşalım; belki birileri duyar, görür ve
uygulamaya geçirir. Devletin vatandaşa 0
faizle en az 60 ay kredi vermesi ve bunu
verirken de satış engeli getirmesi gerekiyor.
Devletin cebinden çıkacak 100 milyar TL,
olası İstanbul depreminde çıkması muhtemel
100 milyar doları engelleyecektir.
İnşaat malzemelerinde katma değer vergisi
yüzde 1 olmalı ve inşaat maliyetlerinde
yerlileşmek için yatırımlar yapılmalı, özellikle
ham madde konusunda yerli yatırımı ve sanayiyi
desteklemeliyiz. Ada bazlı dönüşümde
birleşen parsellere ufak ufak artacak şekilde
emsal artışları getirilmeli. Parsel bazında kat
eksilterek, taban oturumunu genişletilebilir
hâle getirmeliyiz. Bunu arsa sahiplerinin
tercihine bırakmalıyız. Hukuki anlaşmazlıklarda
özel yetkili kent mahkemeleri kurulmalı
ve konusunda uzman hakimlerle kararlar
alınmalı, içtihatlar oluşturulmalıdır. Yerel
yönetimlerin yetkileri artırılarak kentsel
dönüşüm karar süreçleri hızlandırılmalı ve
bürokrasi azaltılmalıdır. Bu ve buna benzer
birçok önerimiz daha var, ancak okurlarımızı
daha fazla yormayalım.
Eylül & Ekim 2021 kadikoylife.com : 45
Sektör
Kopyalama merkezleri
tek çatı altında toplandı:
DiKOBASDER
Son yıllarda önemi giderek artan, hatta
dijital yaşamın vazgeçilmez bir parçası
hâline gelen kopyalama merkezleri, sonunda
dernekleşmeyi başararak sorunlarının
çözümü yolunda önemli bir mesafe kat
etti. Kadıköy merkezli kurulan derneğin adı
DİKOBASDER, açılımı ise “Dijital Kopyalama
ve Baskı Çözümleri İşletmeleri Derneği”
olarak belirlendi.
Geçtiğimiz günlerde derneğin ilk toplantısını
gerçekleştiren meslek sahipleri, sorunlarını
konuşarak çözüme yönelik ilk adımları
attılar. Toplantıda alınan karar neticesinde,
derneğin kuruluşuna öncülük eden isimlerden
Kadıköy Baskı Çözümleri Kurucusu
Nevzat Yüksel başkan seçildi.
“SORUNLARIMIZ ÇOK, İLGİLENEN YOK”
Yaşadıkları sorunların dayanılmaz boyutlara
vardığını belirten Nevzat Yüksel, dergimize
şu açıklamalarda bulundu: “Bir çatı altında
toplanmamız, olmazsa olmaz durumdaydı.
Ahmet Seyitoğlu - Dernek Koordinatörü, Haydar Akarvardar - Deha Özalit, Murat Özkaldım - Üçel Baskı
Çözümleri, Nevzat Yüksel - Kadıköy Baskı Çözümleri, Melih Bedir - Mim Copy, Cemil Görünmez - Cemil Baskı
Çözümleri, Şeref Ocak - 7 Renk Baskı Copy, Emre Ulusaloğlu - Ulusal Dijital Baskı, Elvin Köse - Dernek Sekreteri.
Kendimi attım ortaya, sağ olsunlar değerli
arkadaşlarım da bana güvendiler ve kuruluşumuzu
gerçekleştirdik. Bir diğer amacımız
da dijital kopyalama ve baskı çözümleri
sektöründe faaliyet gösteren gerçek ve tüzel
kişileri bir çatı altında toplamak. Üyelerimiz
arasında iletişim sağlayarak, dünyada hızlı
bir biçimde gelişen teknolojik yenilikleri
takip edip, dünya standartlarını yakalamak
istiyoruz. Ayrıca üyelerimizin teknik,
ekonomik, sosyal, kültürel ve diğer hak ve
çıkarlarını korumak, bu amaçla gerektiğinde
dava açmak, açılan davalara katılmak,
sektörün sorunlarına çözümler bulmak,
yurt içi ve yurt dışındaki organizasyonlarda
temsil etmek, yurt dışında benzer amaçlarla
kurulan dernekler ve kuruluşlar ile irtibat
kurmak, her türlü konuda yardımlaşmak
gibi hedeflerimiz de var.”
DİKOBASDER Yönetim Kurulu şu isimlerden
oluşuyor: Kurucular Kurulu Başkanı
Nevzat Yüksel (Kadıköy Baskı Çözümleri),
Başkan Yardımcısı Melih Bedir (Mim Copy),
Genel Sekreter Şeref Ocak (7 Renk Copy),
Sayman Engin Ünlü (Taze Baskı), Dernek
Koordinatörü Ahmet Seyitoğlu, Sekreter
Elvin Köse, Kurucular Kurulu Üyesi Cemil
Görünmez (Cemil Baskı Çözümleri),
Kurucular Kurulu Üyesi Selçuk Kırmızıgül
(Net Copy), Kurucular Kurulu Üyesi Haydar
Akarvardar (Deha Özalit).
ATAŞEHİR ÇÖZÜM
AKADEMİ OKULLARI
Hedeflediğimiz eğitim politikasında istediğimiz
seviyeye ulaşmış bulunmaktayız.
Çağının çok ötesindeki eğitim anlayışımız ile
İSTANBUL’da eğitime yeni bir boyut açıyoruz.
Ayrıcalıklı eğitim anlayışımız, kaliteli ders
içeriklerimiz, bizi biz yapan en büyük değerdir.
cozumakademiokullari.com
cozumakademiokullari.com
Şerifali Mah. Kızkalesi Sk. No:19 İstanbul
0216 386 78 78 – 0549 648 01 22
Kent Hafızası
“ Gece
en karanlık
ve ebedi
göründüğü
zaman, gün ışığı
en yakındır!”
NURETTİN EDİZ
Bu sözle başlar, Milli Mücadele’nin en
güçlü kadın kahramanlarından Halide
Edip Adıvar’ın 1919 yılında İzmir’in işgali
üzerine yaptığı mitinglerin ilki olan “Fatih
Mitingi”. Fatih’te başlayan “Milli Mücadele
Mitingleri”nin en ses getireni “Sultanahmet
Mitingi” olsa da biz Kadıköylüler için
Halide Edip Adıvar’ın Kadıköy Belediyesi
binasında yaptığı konuşmanın apayrı bir
yeri vardır.
Özel bir yeri var diyoruz ancak, ne yazık
ki bugüne dek bu mitinge dair tek gerçek
fotoğraf yayımlanmamıştır. Okumakta
olduğunuz Kadıköy Life Dergisi’nin de eski
sayılarından birinde “Tarihi Kadıköy Mitingi”
diye paylaştığı fotoğraf, aslında yıllar önce
Hayat Dergisi’nin yanlışlıkla “Kadıköy Mitingi”
diye paylaştığı, gerçekte “Sultanahmet
Mitingi”ne ait olan ve nasıl gözden kaçtıysa
en bilinen fotoğraftır.
Kadıköy’ün gerçek kültür hazinesi olan
sahaflardan birinde, Nigâr Sahaf’ta tesadüfen
rastladığım bu iki fotoğraf, bugüne dek
Halide Edip Adıvar’ın “Kadıköy Mitingi”ne
dair ortaya çıkan tek gerçek belge olarak
kayıtlara geçecektir. Temennim, günün
birinde Adıvar’ın bizzat kendisinin de yer
aldığı başka fotoğrafların da ortaya çıkması,
yayımlanması. Elbet bir gün bir arşivden bu
fotoğraflar gün ışığına çıkacaktır.
Bakın, Halide Hanım “Kadıköy Mitingi”ni,
“Türkün Ateşle İmtihanı” başlıklı anı kitabında
nasıl anlatıyor: (Bu arada satırları okurken
fotoğrafların yazılanlarla nasıl uyumlu
olduğunu kendi gözlerinizle göreceksiniz.)
“Bunu takip eden cuma günü, Haydarpaşa
Tıp Fakültesi talebeleri ve Kadıköylüler, orada
da konuşmamı benden istediler. Fırtınalı
ve yağmurlu bir gündü. Fakat bu, halkın orada
toplanmasına mani olamadı. Ben gene
belediye binasının balkonundan konuştum.
Önümde bir şemsiye denizi çalkalanıyordu.
Arada bir, suların arkasından bazı yüzler de
görebiliyordum. Onların arkasından beyaz
köpüklü dalgalar mütemadiyen akıp gidiyor
ve ta uzaklarda ufuklarda mavilik görünüyordu.
Fakat yağmur devam etti ve halk üç
saate yakın oradan ayrılmadı. Bu miting de
Fatih Mitingi’nin hemen tekrarından ibaretti.
Bu aylar benim için daima açıkta konuşmakla
geçti. Fakat o ayın daha sonraki
cuma günü Sultanahmet Mitingi oldu.
Bu, 6 Haziran 1919’a rastlar.”
“Kadıköy Mitingi”nin tarihi de birçok kaynakta
değişik yazılmış. Biz yazarın sözlerinden
yola çıkacak olursak, bir önceki cuma
gününün 30 Mayıs 1919 olduğu açıkça
görülüyor.
Halide Edip Adıvar’ın Fatih’teki ilk mitingi
sırasında İstanbul’u işgal eden İngiliz ordusunun
uçakları, meydanda toplanan kalabalığı
korkutmak ve alanı terk etmelerini sağlamak
için adeta insanların başının üzerinden geçecek
kadar alçak uçuşlar yaptılar. Biz o günleri
çoktan unuttuk, çok geride kaldı o karanlık
ve acı günler; ancak yaşadığımız coğrafyada
şiddet, savaş ve nefret hiç bitmiyor. Ulus olarak
aynı acı ve karanlık günlerin pençesine
düşmemek için Atatürk’ün ve onun armağanı
olan “Cumhuriyet”in, sanatın, aklın ve bilimin
yolundan yürümek zorundayız!
Eylül & Ekim 2021 kadikoylife.com : 47
Spor
Fenerbahçe’nin kurtarıcısı
AYETULLAH BEY
“…Bize karşı gelenler arasında birkaç hukuk
öğrencisi vardı ki kavrayamadıkları hukuk
teorilerinin cemiyetlere, toplantılara, görüşmelere,
seçimlere dair ne kadar kuralları
varsa, bunları dile getirerek haklarını ispat
etmek istediler. Fenerbahçe’nin o zamanki
reisi Ayetullah Bey’di (en ihtiyarımız, 23-24
yaşlarında, sarışın ve miyop bir delikanlı).
Bu zat, Fransız mekteplerinde tahsil etmiş
ve hep ecnebi muhitlerinde yaşamış olduğu
için Türkçeyi kolaylıkla söyleyemezdi. Hukukçuların
tumturaklı nazariyeleri karşısında
bunalıp, aynı akıcılıkla cevap vermekten
aciz kalınca ayağa kalktı ve ‘Fenerbahçe’nin
idare heyeti eskisi gibi kalacak, siz de
bizlere tabi olacaksınız’ hükmünü bildirdi.
‘Bizimle birleştiniz, isim değişikliği bahis
mevzuu (söz konusu) olamaz!’
Ayetullah Bey’in bir diğer fotoğrafı
(Mehmet Auf Arşivi).
BARIŞ KENAROĞLU & BARIŞ EYMEN
Fenerbahçe’nin kurucularından Ayetullah
Bey’in ‘Kuruluş’ yıllarındaki rolü, “Fenerbahçe
benim!” sözüyle özetlenebilir. Ayetullah
Fenerbahçe’nin
tüzükte ismi
geçen beş
kurucusundan
biri ve ikinci
başkanı
Ayetullah Bey
(Mehmet Auf
Arşivi).
Bey, ilk başkan Nurizade Ziya Bey’in kulüpteki
görevini bırakmasından sonra yaşanan
zor günlerde idareyi ele almış ve sahada
alınan başarısız sonuçlarla günden güne
kötüye giden kulübü ayakta tutmayı başarmıştır.
Ayetullah Bey’in başkanlığındaki bu
önemli meseleyi ele aldıktan sonra ailesi
hakkındaki bilgileri ve ilk kez yayınlanan
fotoğrafları sizlerle buluşturacağız.
Kuruluşundan iki sene sonra Fenerbahçe’nin
kurucu başkanı ve önemli futbolcuları,
kulübü terk etmişti. Geride kalan genç
yaştaki üyeler, kulübü hayatta tutmak için
birtakım çareler arıyorlardı. Bu uğurda, Üsküdar
ve Pazaryolu kulüpleri ile birleşmek
düşünüldü, fakat “birlikte” birkaç antrenmandan
sonra yapılan “resmî” birleşme
toplantısı hiç de beklendiği gibi geçmedi.
Göründüğü kadarıyla diğer kulüpler, Fenerbahçe’yi
ele geçirmek istiyorlardı. Gerisini,
o gün toplantıda hazır bulunan Nasuhi Esat
Baydar’dan dinleyelim:
Pazaryolluların reisi, bir hukukçu
cevap verdi: ‘Hayır sizinle birleşemedik, iki
kulüp birleşti. İsim bahse konulmalıdır.’ Sonra
bir teklif ile geldi: ‘Nizamnamenin diğer
maddelerine son şekli verelim, yeni idare
heyetini de seçtikten sonra isme geliriz.’
Ayetullah birdenbire köpürdü: ‘Nizamnameyi
bitirelim, idare heyetini de ekseriyetinizle
kuralım, sonra bu idare heyeti, bu ekseriyet
Fenerbahçe’nin kuyusunu kazsın, arkadaşlarımızdan
dilediğini alıkoyup, üst tarafını
kapı dışarı etsin. Nerede bu bolluk! Biz
Fenerbahçe’yi yalnız futbol oynamak için
değil, bundan çok daha yüksek maksatlarla
kurmuş ve bugüne kadar yaşatmış olanlardanız.
Yolumuzda yürümek isterseniz el
birliğine hazır olduğumuzu söyler, aksi takdirde
sizlere (gazinonun kapısını göstererek)
buyurun deriz.’
Pazaryolluların reisi, bu sert muamele karşısında
sordu: ‘Siz kim oluyorsunuz da pişmiş
aşa su katıyorsunuz?’
‘Fransız kralı XIV. Louis; ‘La loi, c’est moi!’ dermiş.
Ben de ‘Fenerbahçe benim!’ diyorum.’
… Birleşme sonuçsuz kaldı. Üsküdarlılar
biraz daha sabretselerdi, ruhlarımızdaki ani
buhrandan yararlanarak belki muratlarına
ereceklerdi. ‘Fenerbahçe benim!’ cevabı,
On Dördüncü Louis’nin meşhur sözü idi
48 : kadikoylife.com Eylül & Ekim 2021
Spor
Ayetullah Bey, babası Şevki Paşa ile birlikte
(Mehmet Auf Arşivi).
ama Fenerbahçe reisinin uzağı görmesi
sayesinde bir müzakere oyununa gelmemiş,
dağılmak tehlikesinden kurtulmuştu.
… Fenerbahçe, kırk yıllık ömründe yine
Ayetullah gibi değerli idarecilerinin uzak görüşleriyle,
buna benzer hadiselerden daha
kuvvetlenmiş olarak çıkacaktır. Fenerbahçe’yi
bu vartadan kurtarmış olan merhum
Ayetullah Bey’in hatırasını her Fenerbahçeli
rahmetle yâd etmelidir.”
KAYIP BİR HAZİNE GÜN YÜZÜNE ÇIKIYOR
Kuruluş döneminde Fenerbahçe’yi yok olmaktan
kurtaran bu özel insan hakkında bildiklerimiz
sınırlıydı. 1888 yılında İstanbul’da
doğduğu, Ferik (General) Şevki Paşa’nın oğlu
olduğu, Fenerbahçe’nin ilk kadrolarında savunmada
forma giydiği, 1918 yılında henüz
30 yaşındayken İspanyol gribi salgınında
hayatını kaybettiği, Rüştü Dağlaroğlu’nun
1957 tarihli kitabında yazılıydı.
Asr-ı Fener’de ise ailesi özelinde yeni bir
bilgi verilmiyordu. Araştırmalarımızı bir
Ayetullah Bey’in kardeşi
Nilüfer (Lüy), babası
Şevki Paşa ile birlikte
(Mehmet Auf Arşivi).
Ayetullah Bey, kardeşi Nilüfer
(Lüy) ve babası Şevki Paşa ile
birlikte (Mehmet Auf Arşivi).
diğer kurucu Necip Okaner üzerinde yoğunlaştırdığımız
sırada, güzel bir tesadüf eseri
Ayetullah Bey’in ailesini bulduk. Nasıl mı?
28 Mayıs 1983 tarihli Milliyet Gazetesi’nde
bir ölüm ilanına rastladık. Nilüfer Lüy’ün 26
Mayıs 1983’de vefat ettiğini söyleyen bu ilan,
Fenerbahçe tarihi için çok önemli soruların
cevaplarını beraberinde getirdi ve heyecan
veren yeni soruların ortaya çıkmasını sağladı.
İlanda şöyle yazıyordu:
“Merhum Korgeneral Şevki ve Müveddet
Arz’ın kızı, merhum Yüzbaşı Raşit ve
İsmet Loğa’nın gelini, Fenerbahçe Kulübü
kurucularından Ayetullah’ın kardeşi, Necip
Okaner’in yeğeni, merhum Reşat ve Abdi
Loğa’nın yengesi, Maskat Sultanı Tarık Alsait’in
teyzesi, Celasin-Fahriye Lüy’ün annesi,
merhum süvari Rıdvan Lüy’ün eşi, Lüy,
Zembilci, Atman, Çakır, Akkeskin, İncesu,
Ersev, Oçbe, Big ailelerinin teyzesi, yengesi,
halası Nilüfer Lüy, 26 Mayıs 1983 günü vefat
etmiştir. 28 Mayıs 1983 günü ikinci namazından
sonra Kanlıca Camii’nden ebedi
istirahatgâhına defnedilecektir.”
Metinde Atman soyadını görünce aklımıza
(Fenerbahçe’nin en büyük
golcüsü Zeki Rıza Sporel’in
de yakın arkadaşı olan)
merhum Ahmet Atman ve
onun torunu, sayın Lale
Atman geldi. Meydana çıkan
yeni sorulara yanıt vermesi
ümidiyle kendisine yazdık. Ve
ondan, araştırmalarımıza çok
yardımcı olan şu cevapları
aldık:
bir Fenerbahçe-Galatasaray tenis turnuvası
olmuş. Nilüfer Teyze’nin ailesi Maşukiye
civarındandı ve Çerkes olduklarını biliyoruz.
Dedesi Osmanlı’da katipmiş. Ahmet Atman
ve Necmiye Atman’ın (dedemiz ve babaannemiz)
çok yakın dostlarıydı. Öyle ki eşi
Rıdvan Lüy vefat ettikten sonra gelip, birkaç
sene bizimle kalmıştı. Sonra halam Esin
Zembilci’nin kızı Ela doğunca halamlarda,
babaannem ile birlikte kaldı. Vefat edene
kadar orada kaldı ve Kanlıca Mezarlığı’nda
gömülüdür. Fransız okulunda okumuş, son
derece kibar, görgü kurallarına riayet eden,
disiplinli, ufak tefek, zayıf ve çok hoş bir
insandı. Hepimizde emeği çoktur. Babam
ona Neylüfer teyze derdi. Ve dediğiniz gibi
hepimizin çok sevip saydığı aile büyüğümüzdü.
Eşi Rıdvan Lüy, (Türkiye Jokey Kulübü)
TJK’da bir dönem yanlış hatırlamıyorsak
saha komiserliği yapmıştı.”
Bir ölüm ilanından ortaya çıkan bu bağlantılar,
bize bu sayfalarda gördüğünüz asırlık
fotoğraflara ulaşma fırsatı verdiği gibi, Fenerbahçe’nin
‘Kuruluş’ dönemi ile ilgili bilgi
ve belgelere erişmenin de düşünüldüğü
kadar zor olmadığını da ortaya koyuyor.
Ayetullah Bey ve ailesinin daha önce hiç
yayınlanmamış fotoğraflarının ortaya çıkmasında
teşekkür etmemiz gereken isimler
var. Bu isimlerin başında Ayetullah Bey’in
resimlerini aile albümünden çıkararak
bizimle paylaşan Sayın Mehmet Auf ve
kıymetli eşleri Ebru İpek Auf geliyor. Bozkurt
K. Yılmaz ise Auf Ailesi ile olan arkadaşlığını
bu büyük emeğe aracı ederek, teşekkürle
beraber minnetlerimizi de hak ediyor.
İstanbul’un ve Kadıköy’ün tarihi simaları
olan Ayetullah Bey’i, babası Piyade Feriki
Şevki Paşa’yı, kız kardeşi Nilüfer Lüy’ü,
kız kardeşinin eşi Rıdvan Lüy’ü ve yeğeni
Fenerbahçeli tenisçi Celasin Lüy’ü saygıyla
anarak, sizleri Ayetullah Bey ve ailesinin
tarihi fotoğrafları ile baş başa bırakıyoruz.
“Nilüfer Lüy, Rıdvan Lüy ile
evliydi. Tek çocukları olmuştu,
adı Celasin. O da tenisçiydi
ve Fenerbahçe’de oynardı.
Hatta 1945 senesinde olaylı
3 Ağustos 1945 tarihli Akşam ve 8 Kasım 1952 tarihli Milliyet
gazetelerinde Ayetullah Bey’in yeğeni, Fenerbahçeli tenisçi Celasin Lüy.
Eylül & Ekim 2021 kadikoylife.com : 49
Gastronomi
ÖZGÜL COŞAR:
MasterChef benim için
gerçek bir okuldu
PINAR BALTACI
Ekranların en dikkat çeken programlarından MasterChef Türkiye,
gastronomi alanında kazandırdığı vizyonla yıllardır çok
sevilen televizyon yapımları arasında yer alıyor. MasterChef
Türkiye yarışmasının jürisindeki şefler Mehmet Yalçınkaya,
Danilo Zanna ve Somer Sivrioğlu, verdikleri eğitimler ve tüyolarla
sadece yarışmacılara değil, tüm Türkiye’ye gastronominin
ne denli zengin bir alan olduğunu da ispatlıyorlar.
Özgül Coşar, MasterChef Türkiye’nin geçtiğimiz
sezon yarışmacılarından biri. Her
yarışmacının ayrı bir renk ve vizyon kattığı
yarışmada Özgül, son dörde kalarak başarısını
ispatlarken, samimi tavırlarıyla da kısa
sürede Türkiye’nin sevilen yeteneklerinden
oldu. Uzun yıllardır Kadıköy sakini olan
Özgül Coşar ile şimdilerde canlı tutmaya
çalıştığı sosyal medya paylaşımlarını ve
MasterChef programının kazandırdıklarını
konuştuk. Programın kendisi için bir okul
olduğunu ifade eden Coşar, gıda mühendisliği
eğitimi almış bir aşçı…
SERÜVEN PASTACILIKLA BAŞLADI
Akdeniz Üniversitesi Gıda Mühendisliği
Bölümü’nden mezun olduktan sonra
çocukluktan beri hayalini kurduğu tiyatro
eğitimini almak için Haliç Üniversitesi Konservatuvar
sınavına giren ve bölüme birincilikle kabul edilen Özgül’ün
yemek sektörüne profesyonel olarak girme süreci, evliliğinden
sonraki yıllara dayanıyor: “Tiyatro
eğitimimi çeşitli nedenlerle bırakmak durumunda
kaldıktan sonra sırasıyla kızım ve
oğlum dünyaya geldi. Fakat benim tüm bu
süreçlerde dışarıya atamadığım bir enerjim
vardı. Yerimde durmakta çok zorlanırım
ben ve her zaman bir işle uğraşma çabası
içerisine girerim. Bu arayış içerisindeyken,
oğlumun doğum günü için hazırladığım
pasta, yakın çevremiz tarafından çok dikkat
çekti ve herkes pastacılığa başlamam
konusunda ısrarcı oldu. Ben de siparişler
almaya başladım. Bu süreçte çeşitli
kurslara katılarak, ilgili alanlarda kendimi
geliştirmeyi sürdürdüm. Bir dönem evime
yakın güzergâhtaki bir restoranı da işlettim.
Ardından kızımın ısrarlarıyla MasterChef’e
başvurdum ve televizyon macerası böylelikle
başlamış oldu.”
50 : kadikoylife.com Eylül & Ekim 2021
Gastronomi
“SOSYAL MEDYA YORUMLARI
BENİ DEMORALİZE ETTİ”
Programa seçilme sürecinde öncelikle
kendine inandığını ve güvendiğini belirten
Coşar; “Seçilme süreci tabii ki çok kolay
olmadı ama ben en başta finale kadar
gideceğime inanıyordum. Çünkü kendimdeki
potansiyelin farkındaydım her zaman.
MasterChef’te birinciliği kendime layık
görsem şampiyon olurdum, ancak ne yazık
ki sosyal medya yorumlarından çok etkilendim.
Şahsıma yazılan ‘Sen yaşlı kadınsın,
gençlerin önünü aç’ şeklindeki yorumlar,
beni çok demoralize etti. Psikolojik olarak
çok etkilendim ve yorulmaya başladım.
Hatta torpilli olduğumu söyleyenler dahi
oldu. Sonuna kadar direndim ama gerçekten
yorgun düştüğüm anda bırakmaya karar
verdim. Birlikte yarıştığımız arkadaşların
profesyonel mutfak deneyimi vardı. Ben
ise sadece bazı eğitimler aldım. Ancak yine
mutfak tecrübesi anlamında hepsinden
deneyimliydim. Çünkü yıllardır mutfakta
yemek yapıyorum ve el lezzetime güveniyorum”
diyerek, programa ilişkin merak
edilenleri de yanıtladı:
“KAMERALAR AÇILINCA DEĞİŞEN
ARKADAŞLAR OLUYORDU”
“MasterChef Türkiye programında her şey
tamamen akışta ilerliyordu ve kurgu yoktu.
Kimse bize ‘Şöyle hareket edin, bunu söyleyin’
falan demedi. Tabii kameralar açılınca
değişen arkadaşlara da şahit oluyordum,
orası ayrı. Şahsen benim her zaman içim
dışım birdi. İstesem de yapmacık davranamıyorum
ben zaten. İçimde ne varsa
dilimdedir. Yarışma boyunca da bu karakterimden
hiç ödün vermedim ve yarışmanın
okul misyonundan elimden geldiğince
faydalanmaya çalıştım. Çok şey öğrendim
orada. Mesela, çok minimal tabaklar yapmaya
başladım. Yeteneğimin farkındaydım,
söylenenleri çok çabuk kaparak pratiğe
dökebiliyordum. Bu yönüyle de büyük
katkılar sundum kendime. Telefonlarımız
alınmadan önce internetten çok fazla araştırıyordum.
Ancak tabii sonrasında işlerimiz
çok daha zorlaştı. Genelde hiçbir yemeğin
detayları ve reçetesi verilmiyordu. Şeflere
hiç bilmediğimiz noktada danışıyorduk,
onlar da minik tüyolar veriyorlardı sadece.
Fakat siz orada sürekli yemek yapıp, daha
da tecrübe kazanınca, zaten malzemeleri
tanıyor ve belli teknikler ışığında bilmeseniz
de fikir yürütebiliyorsunuz.”
“DANİLO ŞEFİ KENDİME
DAHA YAKIN BULUYORDUM”
MasterChef Türkiye’nin sevilen şefleri
Mehmet Yalçınkaya, Danilo Zanna ve Somer
Sivrioğlu’nu ise büyük bir saygı ve içtenlikle
andı Özgül Coşar: “Biz programda yarışmaya
başlayınca şefler de kendileri için ayrılan
odalara geçerek, yarışmayı oradan izliyorlardı
ve sırayla yanımıza geliyorlardı. Ancak
Mehmet Şef bir türlü yerinde duramaz,
direkt yanımıza gelerek müdahale etme ihtiyacı
duyar ve yardımcı olmaya çalışırdı. Çok
babacandı. Somer Şef çok ciddiydi mutfakta
mesela. Danilo Şef de fazlasıyla eğlenceli
ve güleryüzlü. Ben bu anlamda Danilo Şef’i
kendime daha yakın buluyordum. Hepsinin
ayrı ve kendine has karakterleri vardı.”
EN ÖZEL TARİFLER SOSYAL MEDYADA!
MasterChef’ten sonra hayatında süregelen
değişimlere dair de şunları aktardı yetenekli
aşçı: “Tabii ki öncelikle yolda yürürken
tanınmaya başladım. Özellikle Sivaslı
hemşehrilerimle denk gelince sarılıyoruz,
fotoğraf çekinmek istiyorlar. Onun dışında
yemek anlamında da deneyimleri günlük
hayatıma empoze ettim. Örneğin, artık
yemeğe konacak malzemeleri eskisi kadar
gram gram kontrol etmiyorum, daha cesur
davranıyorum. On gramın eksik ya da fazla
olmasının yemeği çok da kötü yapmayacağını,
çok da önemli olmadığını deneyimledim.
Belli teknik reçetelerde tabii çok
önemli ama onun dışında genelde aşırı
önemli değil. Bir yer açıp açmayacağım
çok soruluyor, fakat şuan için düşünmediğimi
sizin aracılığınızla bir kez daha
söylemek isterim. Kısa vadede YouTube
kanalımı canlandırmayı hedefliyorum.
Şimdilerde Instagram’da da tarifler verip,
bir şekilde yeni şeyler üretmeye çalışıyorum.
Orada verdiğim tariflerde daha pratik
olmaya çalışıyorum, çünkü pratik olmayan
tarifi inanın ben bile yapmakta çok zorlanıyorum.
Kimse evinde restoran işletmiyor
sonuçta. Bana bazen ‘MasterChef dördüncüsü
olarak verdiği tarife bak’ diyorlar ama
daha teknik ve zor malzemeli tariflerde de
‘Biz bu malzemeleri bulamıyoruz’ şeklinde
eleştirilere maruz kalıyorum. O sebeple
içerikleri istediğim gibi seçiyor, daha fazla
insana ulaşmayı hedefliyorum.”
Özgül Coşar’dan Kadıköy Life okuyucularına
özel damağınızı serinletecek
“Yeşil Elmalı Kuru Cacık” tarifi:
• 3 adet salatalık,
• 1 ekşi elma,
• 8 dolu kaşık süzme yoğurt,
• 3-4 kaşık su ile azıcık sulandırın.
• 1-2 demet dereotu,
• En son üzerine tavada hafif kavurduğunuz
fındık,
• Biraz da zeytinyağı…
Malzemeleri tek tek ekleyip karıştırarak,
hem serinletici hem de farklı
bir lezzete ulaşabilirsiniz.
Eylül & Ekim 2021 kadikoylife.com : 51
Seramik
Kadıköylü seramik sanatçısı
Ebru Zarakolu’dan
farklı teknikler,
yeni üretimler
PINAR BALTACI
Kadıköy Göztepe’deki atölyesinde sanatsal
faaliyetlerini sürdüren Ebru Zarakolu’nun
üretimlerinin temelini seramik malzemeler
ve bu malzemeler ile yaptığı deneyler
oluşturuyor. Günlerinin büyük çoğunluğunu
atölyesinde sürdüren sanatçı, kendi geliştirdiği
“katlanabilir seramik kağıt” isimli seramik
malzeme ile de adından söz ettiriyor.
Üretimlerine dair detaylı bilgiler aktaran Ebru
Zarakolu, farklı ikonik malzemeler kullandığını
dile getirerek şunları aktardı: “Farklı
inorganik malzemelerin birbiriyle etkileşimini
ve ısı karşısındaki (yaklaşık 1200 dereceler)
davranışlarını inceliyorum. Bu etkileşimden
doğan görsel değerleri temel alan kavramlarla
çalıştığımı söyleyebilirim. Tutkulu ve soyut
bir anlayışla üretiyorum. Ayrıca, seramikteki
geleneksel üretim yöntemlerini farklılaştırmak
üzerine kafa yoruyorum.”
ÖZEL GELİŞTİRİLMİŞ MALZEME:
KATLANABİLİR SERAMİK KÂĞIT
Geliştirdiği “katlanabilir seramik kağıt” isimli
seramik malzemeye ilişkin bilgiler de sunan
Zarakolu; “Katlanabilir seramik kağıt, kâğıt
formunda ve kâğıt üretim teknolojisine göre
üretilen 1 mm inceliğinde...
Herhangi bir kâğıttan farkı,
yüzde 80 oranında porselen
çamuru içeriyor olması. Katlayarak
şekillendiriliyor. Pişme
esnasında yüzde 20’lik selüloz
yanıyor ve geriye porselen bünye
kalıyor. Işık geçirgenliği oldukça
yüksek... Yüksek lisans tezim, bu malzeme
üzerineydi. Doktora (sanatta yeterlilik)
programında da malzemeyi farklı porselen
reçeteleri ile çeşitlendirdim” dedi.
“BÜTÜNLÜK BİR HAYAT YOLCULUĞUNU
KONU ALIYORUM”
Eserlerini tematik olarak da yorumlayan
Ebru Zarakolu; “Biraradalık ve ayrışma,
malzeme üzerinden incelediğim ve aktardığım
kavramlar. Biraradalık zor bir mesele...
Dünya üzerinde olup biten her olayda,
günlük hayatımızda ve bunlar bir yana
kendi içimizde biraradalık, insanı zorlayan
bir durum. Kendimizde kabul etmediğimiz
bir sürü parçamız var mesela… Jung,
kendimizde kabul etmediğimiz parçaların
ayrı birer kimlik olarak bize karşı çalıştığını
ve kabul etmediğimiz sürece de çalışacağını
söylemiştir. Görmek istemediğimiz, reddettiğimiz
gölge kimlikler olarak yani… Ve
insanın bütünlüğü, bu farklı parçaların yani
gölgelerimizin kabul edilmesi ile mümkün.
Tabi bunların kabulü kolay olmuyor ama
hayat işte ‘bütünlük’ yolculuğu... Ben de bu
yolculuğu konu alıyorum işlerimde. Seriler,
bu biraradalığın çeşitli hâllerini irdeliyor.
Yüzlerden oluşan ‘Deep Within’ serisi, insanın
içindekileri yüzünde taşıdığını vurguluyor.
Duvar tabletleri ve yüzlerin yanı sıra şu
dönem ürettiğim heykeller var. Bu seride de
doğanın insan eliyle yeniden yapılanmasını
konu alıyorum” şeklinde konuşarak, sözlerini
şöyle sonlandırdı:
KİŞİSEL VE KARMA SERGİLER
DEVAM EDECEK
“Bu zamana kadar iki kişisel sergim oldu.
İlki, Tophane-i Amire’de 2018 yılında ‘Kesit’
isimli sergiydi. Büyük bir malzeme bloğundan
(farklı
malzeme
katmanlarından
oluşuyor)
aldığım kesitlerle
ürettiğim işlerden
oluşuyordu. İkici sergim,
Galeri Selvin’de 2020 yılında
‘Gezilir Yerlerde Tutsak Olmak’ isimli sergiydi.
Bir arkadaşım, işlerimdeki derin vurgulu
dokulardan çıkamadığını bu sözlerle dile
getirmişti ve o an, sergi ismi olarak aklıma
düşmüştü. Bunların dışında katılmış olduğum
son karma sergiler; ‘Sekropia’, Cubis
ile Estetik International’ın ortak çalışması
olan bir sergi, Bursa ve İstanbul’da gerçekleşti.
Ekavard Galeri’de de bir karma sergi
hazırlığı devam ediyor. Ayrıca, kurumsal bir
iş yerleştirme projesi gerçekleşebilir ve tabi
üçüncü kişisel sergi için üretmeye devam...
Bununla beraber işimin bir yanı tasarım
olduğu için tasarım süreci bana ait olan,
bir kurumla birlikte yürüttüğümüz sofra
seramikleri projemiz var.”
Eylül & Ekim 2021 kadikoylife.com : 53
Edebiyat
“ Feneryolu”
kitabının yazarı
Eray Canberk ile
Kadıköy sohbeti
NUSRET KARACA
Edebiyat alanının Kadıköy’deki usta
isimlerinden Eray Canberk ile keyifli bir
söyleşi gerçekleştirdik. Feneryolu’nun
yerlisi ve “Feneryolu” kitabının yazarı
olarak da tanınan Canberk’e ilk sorumuz,
tabii ki hâlâ yaşamını sürdürdüğü ve çok
sevdiği Feneryolu oldu. Buyurun, keyifli
okumalar...
Feneryolu’na ne zaman yerleştiniz?
Sevgili Nusret, aslında ben de senin gibi
İstanbul Suriçi’nden Kadıköy’e gelenlerdenim.
Adnan Menderes’in estirdiği istimlâk
fırtınasında Aksaray’daki üç katlı ahşap
evimiz yıkılınca, kelimenin tam anlamıyla
Kadıköy’e sığınmıştık. Yıl 1957... Bir süre
Erenköy’de oturduk. Borç harç bir ev yaptırmak
için arsa ararken, Feneryolu’nda karar
kıldı bizimkiler. Feneryolu’nun sessizliği,
doğa içinde oluşu, Kalamış’a ve dolayısıyla
denize yakınlığı, ayrıca Kadıköy’e yakınlığı
bunda etkili olsa gerek...
Nasıldı eski Feneryolu?
Yap-satçılığın henüz yaygınlaşmadığı 1960’li
yıllarda, semtimizde pek çok ahşap köşk
olduğunu hatırlıyorum. Söz gelişi, bizim
evin sırasında biri Mahmut Hakkı Paşa’nın,
öteki Feyzi Beylerin olmak üzere birkaç
köşk vardı. Tren yolundan kuzeye, Kuyubaşı’na
uzanan Feneryolu Sokak ise karşılıklı
sıralanmış ve bahçe içindeki ahşap köşkler
ve evlerle doluydu neredeyse. Kâgir ya da
tuğla evler de bahçe içinde ve çoğunlukla
iki katlıydı. Feneryolu Çarsısı ise tren istasyonu
ile Bağdat Caddesi arasındaki yolda az
sayıda dükkândan oluşurdu. Günümüzde
ise Bağdat Caddesi’ne taşmış durumda ve
çok sayıda dükkân var. Site’nin yan tarafı bir
ara yazlık sinemaydı, şimdi bir çeşit pasaj
olan kapalı pazar...
“Kuyubaşı’na doğru uzanan
Feneryolu Sokak’ta felsefeci,
yazar, öğretmen Ziya Somar ve
eşi Türkçe Öğretmeni Nezahat
Somar otururdu. Her ikisinin
de öğrencisi olduğumu ve
Behçet Necatigil ailesiyle
tanışıklıklarını belirtmeden
geçmeyeyim.”
Biraz da Feneryolu’nun eski
sakinlerinden bahseder misiniz?
Feneryolu’ndan kimler geldi, kimler geçti
dersen önce yakın çevremden, komşularımdan
başlayayım... Bizim sokakta (Fenerli
Ahmet Sokak), iki üç apartman ötemde
Semra ve Hulki Aktunç oturuyor. Biliyorsun,
Hulki’yi on yıl önce yitirdik. İstasyona doğru
sinema yönetmeni Ali Özgentürk, Payel
Yayınları’nın sahibi Ahmet Öztürk, ana-oğul
edebiyatçılar Nuşin ve Deniz Kavukçuoğlu,
bir dönem bu sokakta oturdular. Şimdi
Mahmut Hakkı Paşa Apartmanı olan yerde
eskiden bir köşk vardı. Toplumbilimci
Nurettin Şazi Kösemihal’i zaman zaman
köşkün bahçesinde görürdüm. Piyano sa-
54 : kadikoylife.com Eylül & Ekim 2021
Edebiyat
natçısı İdil Biret de aynı ailedenmiş. Sanırım
bir kere de onu görmüştüm. Bizim evin
yanında yine iki katlı bir ev vardı. Orada da
komşu olunca öğrendik ki eski eğitimcilerden
ve Galatasaray Kulübü’nün iki numaralı
üyesi, bir zamanlar takımın kalecisi olan
Asım Tevfik Sonumut kiracı olarak oturuyormuş.
İşin ilginç yanı Asım Tevfik Bey, annem
Selçuk Kız Sanat Okulu’nda okuduğu sırada
müdürleriymiş. Aynı evde daha sonra ünlü
besteci Yesarî Asım Arsoy da oturmuştu.
Kuyubaşı’na doğru uzanan Feneryolu Sokak’ta
felsefeci, yazar, öğretmen Ziya Somar
ve eşi Türkçe Öğretmeni Nezahat Somar
otururdu. Her ikisinin de öğrencisi olduğumu
ve Behçet Necatigil ailesiyle tanışıklıklarını
belirtmeden geçmeyeyim. Aynı sokakta
Arsebük ailesinin yazlıkları vardı ve fakülte
yıllarımda aşinası olduğum, yakınlarda
yitirdiğimiz arkeolog ve sanat tarihçisi Güven
Arsebük’ü yaz aylarında sık sık orada görürdüm.
Arsebüklerin yanındaki sokakta da şair
Cavidan Tümerkan otururdu. Feneryolu ve
yakın çevresinde yaşamış olan ve yaşamakta
olan daha pek çok kişiden söz edebilirim
ama şimdilik buraya bir nokta koyalım. Bu
konuyu bir başka söyleşiye bırakalım istersen.
Kendinizi edebiyat dünyasının
neresinde görüyorsunuz? Yani
istediklerinizi yapabildiniz mi, amacınıza
ulaştınız mı? Gerçi edebiyat bir okyanus,
yazmanın da sonu yok...
Dediğin çok doğru; edebiyat bir okyanus,
eskilerin deyişiyle “bir umman”, hem yaratıcılar
açısından ve hem de alan bakımından.
Elimin altında Fransızca bir şiir seçkisi var.
Üç kitaptan oluşan bir seçki, “19. Yüzyıl
Fransız Şairleri” seçkisi denebilir. 250 kadar
şairi içeriyor. Ataol Behramoğlu arkadaşımın
iki ciltlik Büyük Türk Şiiri Antolojisi’ne
baktım, 1880’lerden 1981’e kadar 269 şair
yer alıyor seçkide. Her iki seçkiden de anlaşılacağı
gibi, 100 yıllık bir dönem içinde her
Sertaç Kayserilioğlu Kolleksiyonu, sene 1965...
zaman adı anılacak şairlerin yanı sıra belli
bir zaman dilimi içinde adları öne çıkmış
şairler de var. Bu açıdan bakarsak, edebiyat
alanında bir şeyler yapabildiysek, ancak
gelecek zamanlar değerlendirecek bunu.
Şiiri, edebiyatı uğraş edinmiş biri olarak bir
şeyler yapmaya çalıştım ben de.
“İstanbul 2010 Avrupa Kültür Başkenti”
etkinlikleri kapsamında “İstanbulum”
projesi içinde yer aldınız. 80 semti, 80
yazar yazdı. “80 kitap, kentin hafızası”
diyorsunuz!
Evet, ilginç bir çalışma oldu ve 80 kitapla da
kalmadı. “İstanbulum” dizisini oluşturan Heyamola
Yayınları, az da olsa yenilerini ekliyor
bu semt kitaplarına. Kitapları, belli bir semtte
uzun yıllar yaşamış ya da hâlâ yaşamakta
olan edebiyatçılar kaleme aldılar. Yazma
konusunda edebiyatçıları özgür bıraktık.
Bir başka deyişle, belli bir tek örneğe göre
yazılmasın, her yazar kendi semtini anlatsın
istedik. Dizi ortaya çıkınca, bu kararımızın
çok isabetli olduğu da anlaşıldı. Sen de bu
etkinliğe katılmış ve Haliç’i anlatmıştın. Haliç’in
semtlerini anlatan başka kitaplar da var.
Söz gelişi, bu kitapları okuyunca her yazarın
Haliç’i ya da semtlerini anlatışları arasında
farklılıkları, benzerlikleri görebiliyorsun ve
sonuçta yaşantı, gözlem, anlatım çeşitliliği ve
zenginliği içinde bir Haliç çıkıyor ortaya.
Biraz da Kadıköy’ü konuşalım. Sanatsal
ve kültürel etkinliklerdeki yeri mesela?
Özellikle XX. yüzyılın başlarından itibaren
Kadıköy; şairlerin, yazarların, ressamların,
müzikçilerin, düşünce ve kültür adamlarının
yeğlediği bir semt olmuş. Söz gelişi; Ömer
Seyfettin, Ahmet Haşim, Ahmet Rasim, Yahya
Kemal, Şemseddin Sami adları Kadıköy’ü ya
da bir semtini çağrıştırmaz mı? Bestecilerden
Selahattin Pınar, Yesari Asım, Osman Nihat;
ressamlardan Pertev Boyar, Adnan Varınca,
Cihat Burak, Kadıköy’de yaşamışlardır. Kültür
adamlarımızdan Süheyl Ünver, Nermi Uygur,
Cemil Meriç hemen aklıma gelenlerden.
Hele Mütareke Dönemi’nde Kadıköy; şairler,
yazarlar, gazeteciler için bir sığınak olmuş.
Bir zamanlar konservatuvar düzeyinde
Kadıköy Musiki Cemiyeti varmış. Şimdi de
konservatuvar, edebiyat toplulukları, müzik
toplulukları var. Sinemaları ve tiyatrolarıyla
da tanınıyor. Bahariye’deki eski Halkevi, bir
zamanlar önemli ve etkin bir kültür merkeziymiş.
Kadıköy, bu açıdan bir geleneğe
sahip ve son 30 yıldır bu gelenek çeşitli
etkinliklerle daha da zenginleşerek sürüyor.
Belediye de bu etkinliklere destek veriyor.
Kültür merkezleri, sergi salonları, kütüphaneler
açıyor belediye. Söz gelişi, eski
iskelenin karşısındaki tarihi “Şehremaneti”
binasında şimdi TESAK adıyla anılan kütüphane,
özellikle edebiyat dergileri açısından
çok zengin. Ayrıca resmi ve özel üniversiteleri
de unutmamak gerekir. Semt gönüllüleri
kuruluşları da kendi olanaklarına göre
birer sanat ve kültür çevresi yaratıyorlar.
Eylül & Ekim 2021 kadikoylife.com : 55
Duvar Sanatı
Duvarlar mural sanatçısı Aksel Mengü’nün
çizimleriyle renkleniyor
PINAR BALTACI
Geçtiğimiz yıllarda Mural İstanbul Festivali
kapsamında Koşuyolu Mahallesi’nde
yaptığı “Fil” muralı ile adından söz ettirmeye
başlayan mural sanatçısı Aksel Mengü
(Axel Mengü), şimdi de Suadiye’deki Feride
Alt Geçidi’ni renklendirdi. Projeyi hayata
geçirdiği sırada Kadıköy Life objektiflerine
yansıyan Mengü ile biraraya gelerek, hem
mural yolculuğunu konuştuk hem de her
gördüğümüzde içimizi renklerin ve sanatın
heyecanıyla dolduran Kadıköy’deki duvar
resimlerini…
Aksel Mengü, grafik sanatı eğitimi aldıktan
sonra sanatın farklı disiplinleriyle ilgilenmiş
bir isim… Grafik tasarımı, animasyon gibi
işlerin yanı sıra ve film sektöründe sanat
yönetmeni olarak çalışırken duvar resmi
yapmanın kendisi için bilezik, şimdilerde ise
kolye olduğunu dile getiren genç sanatçı;
“Yıllarca görsel sanatların farklı alanlarıyla
ilgilenerek elde ettiğim geniş yelpazeli
deneyimlerimi şu an mural sanatında
birleştiriyor ve tüm odağımı ona veriyorum”
dedi ve ekledi:
FİLM SEKTÖRÜNDEN DUVAR RESİMLERİNE
“Mural hem zor bir alan hem de maddi
olarak bir hayli yüksek bütçeli… Film
sektörünün içerisindeyken, ‘Organize İşler
2’ filminde geçen Erdal Tosun işini yapmıştım.
Bunun yanında Muhteşem Yüzyıl’daki
Kösem Sultan tablosu, benim elimden çıktı.
Poyraz Karayel dizisinin son sezonundaki
duvar yazılarını da ben hazırlıyordum.
Bir gün Meryem Uzerli ve Reha Özcan’ın
başrollerini paylaştığı ‘Gecenin Kraliçesi’
isimli dizide, ilk defa bir çalışmayı set ortasında
sprey ile yaptım. Oldukça ilginç bir
deneyimdi. Daha önceleri çizimlerde hem
fırça hem de sprey kullanırdım, o anlamda
bu bir ilkti. Bununla birlikte set ortasında bir
çalışma yapmak da hayli stresliydi. Çünkü
yapamazsanız duvarı temizlemekle uğraşacaklar
ve set aksayacaktı. Yönetmenin isteği
üzerine duvara bir kuru kafa resmi çizdim.
Çok beğenildi. Böyle deneyimler arttıkça
da yavaş yavaş odak noktam mural oldu ve
tamamen tüm enerjimi, birikimimi bu alana
verdim. Dört senedir profesyonel anlamda
mural sanatıyla ilgileniyorum.”
Aksel Mengü
ŞEHİRLER YEPYENİ SİLUETLER KAZANIYOR
Hem Kadıköy Belediyesi hem de İzmir
Büyükşehir Belediyesi ile çalışarak şehirlere
yeni bir siluet kazandıran Mengü, bu işinin
inceliklerine dair ise şunları söyledi: “Bu
senenin başında İzmir’de koronavirüsten
hayatını kaybeden sağlık çalışanları için
bir anıt yaptım. Pandemi sürecine dair
dünyada yapılmış en iyi işlerden olduğunu
düşünüyorum. İnteraktif bir işti. Çok farklı
kesimlerden iş gelebiliyor. Belediyeler de
var; küçük esnaf, holding sahibi ve hatta
56 : kadikoylife.com Eylül & Ekim 2021
Duvar Sanatı
liman işletmecileri de… Evine, iş yerine
isteyenlerin sayısı da hiç az değil. Mural çalışmalarında
en önemli noktanın fikir bulma
aşaması olduğunu düşünüyorum. Bu kısma
özel olarak mesai harcıyorum ve çalışmalarım
böyle çıkıyor ortaya.”
“FİL” MURALININ DERİN HİKÂYESİ
Aksel Mengü’ye Koşuyolu’nda hayata
geçirdiği ve semtimizin en dikkat çeken
çalışmalarından olan “Fil” çizimini
sorduk. Kadıköy’de çok sayıda işi hayata
geçirdiklerinin altını çizen Mengü, şu
açıklamalarda bulundu: “İnsanlar sadece
Kadıköy’de değil, tüm dünyada mutlu
şeyler görmek istiyor. Mesela somurtan
değil, gülen bir çocuk çizimi çok daha fazla
dikkatlerini çekiyor. Herkes mutsuz ve
hayatta her zaman iyi şeyler olmadığı için
en azından sokaklarda yürürken sanatın
onları mutlu etmesini istiyorlar. Ben de
bu bağlamda Mural İstanbul Festivali’nde
uzay gemisine binen bir fili resmettim.
Esasında çok derin bir içerik. Dramatik bir
sahne, trajikomik şekilde yansıdı duvara.
Örneğin, orada filin üzerinde inek benekleri
var. O beneklerde daha önce filmlere
ve kitaplara konu olan bir olaya gönderme
yapıyorum. Amerika’da 1970’lerin
sonunda ineklerin uzaylılar tarafından
kaçırıldığına dair bir söylenti vardır. İşte o
olaya gönderme yaptım ama burada nesli
tükenme tehlikesiyle karşı karşıya kalmış
bir hayvanı seçmek istedim. Nesli tükenmekte
olan fil, hayatta kalabilmek için
kaçış yolu arıyor ve bakıyor inekleri kaçırıyorlar,
o da çareyi inek kılığına girerek
uzay gemisine binmekte buluyor. ‘I want
to believe’ mottosunu ‘I want to live’ şeklinde
çevirdim. Bu iş ile sadece Kadıköy ve
Türkiye’de değil, evrensel platformlarda
geniş kitlelere ulaşmak istedim.”
BELİRLENEN 9 ALT GEÇİDE BİRBİRİNDEN
FARKLI MURALLAR ÇİZİLECEK
Hâlihazırda Suadiye Feride Alt Geçidi’nde
gerçekleştirdiği yeni işlerine dair bilgiler
de sunan Mengü, son çalışmalarına dair
dergimize şunları aktardı: “Ben Suadiye’de
doğdum ve uzun yıllar burada yaşadım.
Geçidin 30 seneki önceki hâlini ve bu yıllara
nasıl evrildiğini biliyorum. Mahallemizin yeni
hâli ne yazık ki betonlaştı ve çirkinleşti. Çevre
sakinlerinin de benimle hemfikir olduğunu
mural çalışmasına başladığım anda öğrendim.
Herkes çok beğendiğini ve memnun
olduğunu ifade etti. Bu çalışma için teklif
Kadıköy Belediyesi’nden geldi. Proje ilk başta
Bağdat Caddesi üzerindeki 9 farklı alt geçidi
kapsadı. Öncelikle bu geçitten başladık. Ben
bu geçitlerde yapılacak çalışmalar için neredeyse
60 farklı tasarım yaparak, öneriler sundum.
Ortak tematik bir şey belirlemedik, esas
amaç renklendirmekti. Ancak yine de bazı
geçitlere çevre ve hayvanlara yönelik sosyal
mesaj içerikli çalışmalar yapmayı hedefledik.
Böylelikle bir denge oluşturmuş olduk. Burada
önemli olan bir husus ise basit görseller
olması yönündeydi. Çünkü geçitte araç trafiği
var ve şoförlerin dikkatini dağıtacak, karmaşık
çalışmalar risk yaratabilir. Başka projelerim
olduğu için diğer geçitlerdeki projeleri hayata
geçiremeyeceğim ama Kadıköy Belediyesi’nin
bu çalışmayı sürdüreceğinden eminim.”
Mural sanatıyla ilgilenen kişilerin genelde
tek bir lokomotif ürünü olduğunun
altını çizen başarılı sanatçı Aksel
Mengü, kendi felsefesini şu sözlerle
özetledi: “Dünyada sadece merdivenlerde
çalışan ya da sadece üç boyutlu
çalışmalara imza atan sanatçılar var. Bu
yöntem esasında tanınırlığı arttırmak
adına oldukça etkili... Ancak ben yine de
tek bir lokomotif ürünün arasına sıkışıp
kalmak istemiyorum. Onun yerine
seriler hâlinde de olabilecek başka
başka ürünler ortaya koymak istiyorum.
Sürekli orijinal ve fikir bazlı projeler
üretmeyi hedefliyorum. Yetenek artık
ne yazık ki tek başına bir anlam ifade etmiyor,
onu fikirlerle desteklemek şart…”
Hayata geçirdiği muralın karalandığını
fark eden Aksel Mengü, konuya ilişkin
şu sitemde bulundu: “Bunu kimin
yaptığını bilemiyorum tabi, eserinin
altına imzasını atmamış ama böyle
bir durumda gelip konuşabilirsiniz.
Bir problem varsa, problem çözmek
bu sanatın doğasında var. Baktığınızda
bizim işimiz problem çözmek. O
yüzden problemi olan varsa, ancak
anlatırsa çözebiliriz. Konuşmak en
insani yöntem; gerek yüz yüze gerek
sosyal medyadan bana ulaşabilirsiniz
veya daha yaratıcı olabilirsiniz.
Ben bir mücadele veriyorum; hem
sanatçı olma yolunda hem de muralı
yaygınlaştırmak adına. Birçok zorlukla
baş edip, maddi ve manevi engelleri
aşarak birşeyler üretmeye çalışıyorum.
Mural sanatının en özel yanı
herkese ulaşmasıdır, üstelik ücretsiz
şekilde. Bu desteklenmesi gereken bir
durumken, ben hiçbir destek olmaksızın
kendi imkânlarımla üretmeye
devam ediyorum. Saygı duymuyorsanız,
bunu eyleme dökmek zorunda
değilsiniz. Desteklemiyorsanız da köstek
olmak nedendir? Halka açık bir
yerde çalışırken, insanlarla etkileşim
hâlinde oluyorsunuz. Takdir ve teşekkürlerin
yanı sıra bazen eleştiri, fikir
ve önerilere de maruz kalıyorsunuz.
Bazen yapıcı, bazen yersiz...
Sanatçı, duygu ve zihniyle çalışır. Bunun
dengesini bozarsanız, bu resme
yansır. Bir sanatçının sanatına müdahaleetmiş
olursunuz. Bazen insanların
bu hakkı kendilerinde görebilmesi
çok garibime gidiyor. Can sıkan şeyler
de olsa; sizi kendi çıkarları doğrultusunda
kullanmak isteyenler de olsa;
anlamadan, araştırmadan, düşünmeden
eleştirenler yada tavır alanlar da
olsa; her şartta, her koşulda, herkese
ve herşeye rağmen ben üretmeye
devam edeceğim.”
Eylül & Ekim 2021 kadikoylife.com : 57
Tiyatro
Oya Başar, “Plastik Aşklar” ile
yine yeniden sahnelerde!
PINAR BALTACI
6 yıl ara verdiği tiyatroya 2019 yılında “Plastik
Aşklar” oyunu ile dönüş yapan Oya Başar,
pandemi sürecinin ardından yeniden sahnelerde
yerini aldı. Sahneyi başarılı oyuncu
Begüm Birgören ile paylaşan Oya Başar ile
geçtiğimiz günlerde Selamiçeşme Özgürlük
Parkı’nda sahnelenen oyun öncesinde bir
araya geldik. Geçmişte çok uzun yıllar Kadıköy’de
yaşayan usta oyuncuyla “Plastik Aşklar”
oyununun ışığında plastikleşen ilişkileri,
birbirine ve dünyaya yabancılaşan çağımız
insanını ve tabii ki tiyatroyu konuştuk.
HİKÂYENİN ÖZÜNDE KADIN VAR!
Farklı yaş, meslek grubu ve sosyal statüdeki
iki kadının çatışmalı hikâyesini konu
alan oyunu Başar, şu sözlerle anlatıyor:
“İki kadın her ne kadar oyunda çok farklı
yapıda olsalar da esasında birbirlerine çok
benziyorlar. Çünkü oyunda da göreceğiniz
üzere hikâyenin özünde kadın olduğu için
pek çok konuda birleşiyorlar. Hâl böyle
olunca da sık sık ortak paydada buluşan
iki kadının hikâyesine dönüşüyor oyun. Bir
de bakıyorlar ki her ikisi de umutlarını ve
tüm hayatlarını tek bir erkeğe bağlamışlar.
Bu durumun ne denli yanlış olduğunu fark
ettikleri anda da oyunun seyri değişiyor.
Yaşamda her daim ileriye bakmanın ve
bir kadın olarak özgüvenini yitirmemenin
önemini anlayan kadınlar, bir anda hayatın
ne denli değerli olduğunu da fark ediyorlar.
Hikâye bir Hıdrellez gecesinde geçiyor, yani
aynı anda bahara da merhaba diyorlar.”
“YAŞAMDA BİRLİKTE OLMAZSAN
ÜRETEMEZSİN”
Farklı geçmişlerden, farklı serüvenlerden
gelen iki kadın, baharı karşılaştıkları bu
gecede kendilerini yeniden yaratırken, aynı
anda kadının toplumdaki yerine dair de
bazı mesajlar veriyorlar: “Öncelikle kadının
erkeksiz, erkeğin de kadınsız yaşayamayacağını
kabul etmek gerekiyor. Tanrı bunu
böyle yaratmış ve herkese yarım hak vermiş.
Ancak birlikte olabildiğin zaman bir bütün
yaratabiliyorsun. Çünkü ne kadın tek başına
bir çocuğu hayata getirebiliyor, ne de erkek.
Hâl böyleyken nasıl olur da tek bir cinsiyet,
‘Doğa bizden yana’ diye böbürlenebilir. Sadece
fiziksel değil, beyin gücüne de ihtiyaç
var yeryüzünde. Yaşamda birlikte olmazsan
üretemezsin. Bu durumda nasıl olur da
toplumda kadın daha aşağılarda görülebilir.
Öncelikle kadına olan bu bakış açısının yok
olması gerekiyor. Bu noktada da her daim
beyni beslemek gerektiğini düşünüyorum.”
“OLACAK O KADAR İLE 30 SENE
SONRASINA YATIRIM YAPMIŞIZ”
Oya Başar denildiğinde kuşkusuz çocukluk
ve gençlik hafızamızın en sevilen televizyon
programlarından “Olacak O Kadar” akla
58 : kadikoylife.com Eylül & Ekim 2021
Tiyatro
geliyor. Bu bağlamda, Türkiye’de hem halkın
sorunlarını anlatmak hem de bunu yaparken
güldürmenin zorluğunu usta oyuncudan
dinliyoruz: “Dünyanın her yerinde komedi
yapmak çok zordur. Bakın komedyenlere,
parmakla sayılır tüm dünyada. Komedi
zor bir matematik ve büyük bir yeteneğin
yanında yumuşak bir enstrüman da ister.
Tabii ki komedyen drama oynar, drama
oynayan da komedi... Ancak biz komedyenleri
farklılaştıran yegâne şey, kemanımızdan
çıkan sestir. Bizim Türkiye’de yaptığımız
komedi, daima düşündüren oldu. Kendi
dünya görüşümüzü bu şekilde sunduk ve
halktan da kabul gördük. Bunun kabul gördüğünün
örneğini, aradan 30 yıl geçmesine
rağmen hâlâ görüyoruz. Yaptığımız işler
bugün dahi gündemde. Dünya görüşümüz,
aradan geçen yıllara rağmen siz gençleri bize
bağlamayı başardı. Şimdi gönül rahatlığıyla
söyleyebilirim ki, bizler ortaya koyduğumuz
işlerle 30 sene sonrasına yatırım yapmışız.
Kısacası, yaptığımız komedinin insanların
dertlerini ekranlara taşıyan ve onlara bir şeyler
söyleyebilen bir yönü vardı. Mesela yeri
geldi ekmeğe gelen zammı eleştirdik, yeri
geldi harç paralarını... Her kesimden insanın
hayatına dokunmayı başardık. İnsanlar
yaptıklarıyla vardır. Bir şeyler katabildiysek
bu yaşama, ne mutlu bize...”
“HEPİMİZ TEKNOLOJİYE HAPSOLDUK”
Levent Kırca ile hem rol arkadaşlığı hem de
uzun süre hayat arkadaşlığı yapan Başar,
evliliklerde esas olanın iyi arkadaş olmayı
başarabilmek olduğunun altını çizerek,
plastikleşen dünyaya dair şu bilgileri
aktarıyor: “Evliliklerde esas olan, iyi arkadaş
olabilmek ve yaşamdan birlikte keyif, tat
alarak aynı dünya görüşünü paylaşmak.
Aşk dediğiniz şey bir yerden sonra bitiyor
ve geriye alışkanlık, sevgi, dostluk kalıyor.
Ancak böyle olduğu zaman evlilikleri
ve birliktelikleri sürdürmek mümkün...
Oyundaki repliğimde de söylediğim gibi her
şey plastikleşiyor. Günümüzde hiç kimse
aşkla ilgilenmiyor, sadece günü tüketiyorlar.
Sizlere çok üzülüyorum, çünkü ne yazık
sizin jenerasyonu teknoloji alıp götürdü
benliğinden. Gençlerin tek derdi adeta
sosyal medya paylaşımları olmuş durumda.
Yine oyunda da bahsettiğimiz gibi herkes
mutlu ama ne yazık ki sahte mutluluklar
bunlar. Ben bu kadar mutlu bir toplum
görmüyorum. Teknoloji elimizden naifliği
aldı ve ne yazık ki bu çağda bizler teknolojiye
hapsolduk.”
KÜÇÜKÇİFTLİK PARK TİYATROSU’NDAN
LEVENT KIRCA’YA SELAM
Geçtiğimiz günlerde oyunu KüçükÇiftlik
Park’ta sahneleyen Oya Başar, orada yıllar
önce kurduklarını tiyatronun hikâyesini
şöyle anlatıyor: “1500 kişilik tiyatro salonu
yaptık biz o alana. Onun yanındaki AVM’nin
olduğu yer, bizim tiyatro salonumuzdu.
Boş bir alandı orası. Biz Levent ile birlikte
çılgın olduğumuz için toprağı kiralayıp,
ciddi paralar verdik. Çok güzel bir salondu.
Haftada 4 gün oynuyor ve her gece 1500
kişi ağırlıyorduk. İnan bana oraya hep çok
büyük para yatırdık ve batırdık. Çünkü hem
toprak bizim değildi hem de tiyatro bir bina
değildi. Her yerde tiyatro salonu olsun mottosuyla
yola çıktık. Levent’in elinde olsa, her
mahalleye bir tiyatro salonu kurardı. Bizden
sonra neyse ki oranın toprak sahibinin kızı
bu işe el attı ve şimdi KüçükÇiftlik Park olarak
yeniden yarattı. Bizim salonun olduğu
yer değil tam olarak ama bir yanı. Yine de
bizlerin İstanbul’a kazandırdığımız bir salon
olarak sayıyoruz. O sebeple orada sahne
aldım ve büyük emekleri olan Levent’i bir
de sahneden andım.”
“Çok uzun yıllar Kadıköy’de Caddebostan’da
oturduk. Eskiden Kulüp
33 vardı, önünden denize girerdik.
Hep çok sevdim Kadıköy’ü.
İstanbul’un sayfiyesiydi eskiden;
şimdi tabii o misyonu kalmadı
ama bakıldığında hâlâ her binanın
otoparkı, arka bahçesi vardır.
Yerleşme Avrupa yakasındaki gibi
karmaşık değil Kadıköy’de. Son
25 senedir karşıda oturuyorum.
Biz burada oturuyorduk ama iş
için sürekli karşıya gidince trafiğe
dayanamayarak karşıya taşındık,
fakat hâlâ bayılırım buraya. Karşıya
taşındıktan sonra da yıllarca
buraya geldim ve buradaki marketimden
alışveriş yapmaya devam
ettim. Kadıköy’ün güzel de seyirci
kitlesi vardır. Bizim eskiden Ankara
seyircisi dediğimiz seyircisinin
aynısıdır. Oyunumuzu da burada
nerede oynarsak oynayalım, güzel
bir ilgiyle karşılaştık. Kadıköy için
çok mutluyum, gelmeye devam
edeceğiz.”
“İnsan yüzyıllar boyunca sözünü
bir şeylerle tamamlamak zorunda.
Bu tamamlayacağı şey sanattır.
Sözünüz bitmediği sürece sanat
bitmeyecek. Bunu bazen resimle,
kitapla ya da tiyatro sahnesindeki
bir oyunla gösterebilirsiniz ve
tüm bunlar hep bize güzellikleri,
doğrulukları gösteren şeyler. Eğer
bir sözümüz varsa, tiyatromuz da
hep olacaktır.”
Eylül & Ekim 2021 kadikoylife.com : 59
Kişisel Gelişim
“ Dünya doğru nefes almayı bilseydi,
negatif olaylar yaşanmazdı”
NİL ÖZER
“Nefes-Ses-Hareket ve Kutsal Dönüşüm”
adlı kitabıyla okuyucuların ilgisini çeken
sanatçı Cenk Yüksel; “Türkiye değil, dünya
nefes almayı çok bilmiyor. Dünya doğru
nefes alıyor olsaydı, bugün negatif anlamda
yaşadığımız olayların hiçbiri vuku bulmazdı”
açıklamasında bulundu.
Mucizevi araçları doğru kullanarak yaşamımızı
nasıl değiştirebileceğimiz konusundaki
bilgilerini Destek Yayınları’ndan çıkan “Nefes-Ses-Hareket
ve Kutsal Dönüşüm” adlı
yeni kitabında kaleme alan sanatçı Cenk
Yüksel ile kitabını ve İstanbul’u konuştuk.
“Nefes-Ses-Hareket ve Kutsal Dönüşüm”
kitabınızın adı bile insana huzur veriyor,
umut aşılıyor. Kitap yazma fikrinden
okuyucuyla buluşma noktasına gelinceye
kadar nasıl bir süreç geçirdiniz?
Öncelikle güzel yorumlarınız için çok
teşekkür ediyorum. Kitabımın adıyla alakalı
benzer yorumlar alıyorum ve salt adıyla bile
insanların içine huzur zerk etmiş olması
beni öylesine mutlu ediyor ki... Konservatuar
dönemlerimde tanıştığım nefesin
kadim boyutuyla da ilgilenmeye başladığım
zaman, hayatımda enteresan bir farkındalık
aşamasına geçtim diyebilirim. Ses
sanatçısı olmam sebebiyle de nefes
ve sesin aslında tanrısallığın ne
denli tezahürü olduğunu keşfettiğimden
dolayı, süreç
içerisinde yaşadığım deneyimleri
ve bu argümanları
kullanarak,
kutsal dönüşüm
olarak nitelendirdiğim
sürecin aslında
herkesin içinde hasıl
olan bir durum olduğunu
yazarak paylaşmak istedim.
Çok şükür ki çok ilgi gördü konu
ve kitap daha ilk haftasında çok
satanlar listesine girmeyi başardı.
Siz ne zaman nefes almaya başladınız?
Kimler etkili oldu?
Açıkçası konservatuara girdiğim
dönemlerde salt şarkı söylemek üzerine
eğitim aldığım nefes dersleri, sonrasında
spritüel alanda da ilgimin olması
sebebiyle beni bu konuya dair daha
detaylı araştırma ve uygulama süreçlerine
itti. Süreç içerisinde bu konuda çok tecrübeli,
yurtiçi ve yurtdışı çalışma deneyimlerine
sahip eğitmenlerle bir yolculuğum
oldu ve süreç sonunda benim en büyük
avantajım olan ses sanatçısı kimliğimin ise
olayı çok farklı bir boyuta taşıyarak; ses,
nefes ve hareketle alakalı sürecin doğru
kullandığı ve yönetildiği anda nasıl bir
mucizeye dönüştüğüne tanık olmamla
nihayetlendi.
60 : kadikoylife.com Eylül & Ekim 2021
Kişisel Gelişim
Başarılı bir kariyer grafiğiniz var.
Hayatınızda nasıl bir yol izlediniz?
Açıkçası müzik, tam anlamıyla varoluşumu
en net hissettiğim alan. Aşığım şarkı söylemeye
ve sesimin titreşimi ile hem kendi
ruhumun hem de insanların ruh titreşimlerinin
yükselmesine. Ve aslında şarkıcılık
dediğiniz şey, günümüzde algılandığı gibi
basit bir konu değil. Şarkıcıların toplumları
titreşimsel anlamda yukarı çekmek için çok
büyük bir sorumluluğu var. Gelin görün ki
salt sıradan bir şarkı söylemenin sektörel
anlamda yaygınlaştığı ve titreşimsel anlamda
çok doğru frekansların sergilenmediği bir
dünya düzeninde yaşamaktayız. Oysa doğru
entonasyon ve fonasyonla şarkı söylemek,
kişinin hem kendisine hem de dinleyenlerine
dair özel bir duygu. Genel anlamda şarkı
söylemek bir meditasyon hâli, bir trans hâli.
Sahne ise ibadethane gibi adeta... Dolayısıyla
izlediğim yolun müzikle başlamış olması,
beni bugün böylesine insanların çok faydalandıkları,
şükranla dile getirdikleri mesajları
almama neden oldu kitabıma dair.
Türkiye nefes almayı biliyor mu?
Neler önerirsiniz?
Aslında Türkiye değil, dünya nefes almayı
çok bilmiyor diyebiliriz. Dünya doğru nefes
alıyor olsaydı, bugün negatif anlamda yaşadığımız
olayların hiçbiri vuku bulmazdı diye
düşünüyorum. Verdiğim kurumsal ya da bireysel
eğitimlerde katılımcılara sorduğum ilk
şey, “Diyafram nefesi kullanıyor musunuz?”
oluyor. Aldığım cevap ise hiç yanıltmadan
“Hayır, almıyoruz” oluyor. Lakin bilmiyoruz ki
doğduğumuz andan itibaren diyafram nefesi
alıyoruz, fakat daha sonradan aile, sosyal
çevre gibi faktörlerle bu nefes alışkanlığını
terk ediyor ve göğüs nefesine dönüyoruz.
Özellikle salgınla birlikte
mutsuzluklarımız neredeyse ikiye
katlandı. Hayat ve gelecek kaygısı
çoğaldı. Nasıl bir yol izlemeliyiz?
Ben açıkçası pandemi döneminin insanların
büyük çoğunluğunun kişisel gelişim ve
dönüşüm süreçleri ile alakalı çok faydalı
olacağına inanan, iyimser azınlık bir kitlenin
tarafındaydım, fakat süreç pek de öyle
olmadı. Bazı kesimler için bu bahsettiğim
kişisel gelişim-dönüşüm süreci çok olumlu
da oldu ama büyük çoğunluk için aslında
bir felaket söz konusu olduğunda, kadim
dinlerde de bahsedilen insanın ne denli
bencilleşebileceği ve kontrolü kaybedebileceğinin
örneğini de görmüş olduk. Bu
sebeple tavsiyem, doğamızda var olan
şeylere yani başta nefese, kendi iç sesimizi
dinlemeye, kendimizi tanımaya ve kişisel
dönüşümle alakalı daha çok kafa yormaya
adamanın en etkili yol olacağını düşünmekteyim.
Ve “Nefes-Ses-Hareket” diyorum.
Müzik kariyerinize de bir yandan
devam ediyor musunuz?
Yeni çalışmalarınız olacak mı?
Evet, tabii ki... Onu asla ötelemem ya da
bırakmam gibi bir durumum söz konusu
olamaz. Eylül ayında bir maxi single ile
tekrardan sevenlerimle buluşmaya hazırlanıyorum.
Kitabınızın devamı gelecek mi?
25-35 yaş arasında 10 senedir yazmaya
devam ettiğim ve yakında nihayetleneceğine
inandığım bir kitabım daha var.
Adı “Yaşam Kitabı”... Hayata dair spiritüel,
kadim bilgilerle alakalı doyurucu bir
kitap olacağına inanıyorum onun da...
“Nefes-Ses-Hareket ve Kutsal Dönüşüm”
sonrasında ikinci kitap olarak çıkmasını
çok arzulamaktayım.
Sizinle biraz İstanbul turu yapmak
istiyorum. Kaç yıldır İstanbul’da
yaşıyorsunuz?
Üsküdar doğumluyum. Kadıköy’de yaşarken
annem öğretmen olduğu için tayininden
dolayı bir dönem Pendik’te oturduk ama
seneler sonra o çok sevdiğim Kadıköy’e geri
döndüm ve 22 senedir Caddebostan’da
yaşıyorum.
İstanbul’un sizin için anlamı?
İstanbul benim için vazgeçemediğim, çekişmeli
ve bir o kadar da hırçın bir aşk masalı...
Sanırım bu cümlem, İstanbul’un muhteşemliği
ve aynı zamanda insanı zorlayan
tüm yönlerine istinaden ifade edebileceğim
en yerinde metafor olur.
Anadolu yakasında yaşamayı
neden tercih ettiniz? Sevdiğiniz
semtler nereleri?
Anadolu yakası demek, bence İstanbul’un
en güvenli yüzü demek... Özellikle Kadıköy’ün,
İstanbul’un genelindeki tüm
yozlaşmaya inat, kurtarılmış bir bölge olduğunu
düşünüyorum. Her ne kadar Avrupa
yakasında da çok sevdiğim yerler olsa dahi,
Kadıköy sınırlarına ayak basmış olmak bile
eve gelmiş huzuru yaşatıyor bana. Kadıköy
anlatılamaz da aslında, yaşanır.
Eylül & Ekim 2021 kadikoylife.com : 61
Astroloji
Astrolog Fadime Birel:
Kasım ayından sonra
dengeler değişiyor!
PINAR BALTACI
Göksel cisimlerin ve astronomik fenomenlerin
insan karakteri ve kaderi üzerine
etkilerini araştıran astroloji, son yılların
popüler alanlarından. Sadece insanların
bireysel yaşantıları değil, aynı zamanda
ülke gündemleri ve toplumsal konulara dair
ipuçları veren astrolojiyi, Astrolog Fadime
Birel ile konuştuk. Önümüzdeki günlere
dair astrolojik tüyolar veren ve kasım ayının
ardından bizleri ve tüm ülkeyi yeni bir
dönemin beklediğini ifade eden Birel; “2002
yılında yeni başlayan tüm süreçler kasım
ayından sonra değişiyor, yenileniyor” dedi.
YENİ SÜREÇ 18 SENELİK OLACAK
Sosyal medya kanallarında @astrolojigunlugu
olarak tanınan Fadime Birel, hem
pandemiye ilişkin hem de dünya ülke
siyasetine dair bilgiler sundu. Astrolojinin
yeni bir sürece işaret ettiğinin altını çizen
Birel, sözlerini şöyle sürdürdü: “Kasım ayı
itibariyle meydana gelecek değişimi hem
toplumsal, siyasal ve ekonomik yaşam hem
de bireysel hayatlarımız için değerlendirmek
mümkün. 2001, 2002 ve 2003 yılında
başlayan süreçlerin kasım ayından itibaren
bitmesine ve değişmesine hazır
olun. Ülkeler için de durum
aynı. Örneğin; 11 Eylül 2001’de
Amerika’nın Afganistan’a girişini
hatırlayın, 2021 yılının son
çeyreğinde durum değişiyor
gördüğünüz gibi. Farklı somut
değişiklikler de olacak. Bu yeni
süreç 18 senelik olacak.
ERKEN SEÇİM KASIM AYINDA
NETLEŞECEK
19 Kasım’da gerçekleşecek ay
tutulması, özellikle Türkiye için
çok önemli. Çünkü, boğa ve
akrep burcu aksında olacak.
Türkiye’nin burcu da akrep
burcu olduğu için ikili ilişkilerde
büyük değişiklikler olacak. Yani
önceden Amerika ile çok sıkı bir
iletişim varsa, şimdi mesela Rusya
ya da Çin ile daha iyi ilişkiler
olacak. Bu süreç de yaklaşık
18 sene sürecek. Erken seçim
sürecinin de kasım ayı içerisinde
netleşeceğini düşünüyorum.”
62 : kadikoylife.com Eylül & Ekim 2021
Astroloji
Astrolog Fadime Birel, önümüzdeki iki aylık döneme yönelik burç yorumlarını da
Kadıköy Life Dergisi okuyucuları için derledi:
KOÇ
Eylül ayı ortalarına kadar sağlık konularına
dikkat etmelisiniz. Eylül ayı ortalarından itibaren
ilişkilerinizi sorgulamaya başlayacaksınız. İş veya
özel ilişkinizde bitişler ve başlangıçlar olacak. 27
Eylül-19 Ekim arasında Merkür retrosu olacak.
Bu da sizi ilişkiler konusunda sınayacak. Ekim ayı
sonlarında fazla harcamalar yapabilirsiniz, finans
konularına dikkat etmelisiniz.
BOĞA
Eylül ayı ortalarına kadar aşk ilişkinizde ciddi
kararlar alacaksınız. Bu kararları, kasım ve aralık
aylarında sonuçlandıracaksınız. Çocuklarla ilgili
değişimler de olacak. Bu değişimler, sizin hayatınızı
değiştirmenize de neden olacak. Ekim ayında
sağlığınıza daha fazla dikkat etmelisiniz. Böbrek,
pankreasla ilgili kontrolleri yaptırmalısınız. Hormonal
değişimler sağlığınızı etkileyebilir.
İKİZLER
Eylül ve ekim aylarında aşk konuları hep gündeminizde
olacak. Aşk ilişkinizde ciddi kararlar alacaksınız.
Çocuklarla da ilgilenmek zorunda kalacaksınız.
Çocukların hayatındaki yenilikler, sizin de hayatınıza
yenilik katacak. Ekim sonunda sağlığınıza daha
fazla özen göstermeniz gerekiyor. Sonraki aylarda
sağlık konularıyla karşılaşacaksınız.
TERAZİ
Eylül ayı ilk haftalarında biraz gergin olabilirsiniz.
Eylül ortasına kadar aşk konusunda şanslısınız.
Eylül ortasından itibaren hayatınıza düzen
kurmaya çalışacaksınız. İlişkilerinizde, işlerinizde,
hayatınızın hemen her alanında planlarınızı hızla
tamamlayacaksınız. Ekim ayında parasal olarak
güzel gelişmeler olacak. Yeni yatırımlar için başlangıçlar
da yapabilirsiniz.
AKREP
Eylül ayı ortalarına kadar sosyal çevrelerde daha
fazla zaman geçireceksiniz. Eylül ve ekim ayları,
sizin için ekin ekme zamanı olacak. Bu ektiklerinizin
kasımdan sonra meyvelerini yiyeceksiniz. Kasımdan
sonra hayatınızda büyük değişiklikler başlayacak.
Bunun için iki ay sürekli planlar yapmalısınız.
Ekim ayının son haftalarında güçlü olacaksınız. Bu
gücü, enerjinizi toplamak için kullanmalısınız.
YAY
Eylül ayı ortalarına kadar işlerinizi hızla toparlayacaksınız.
Sonrasında sosyal alanlarda vakit
geçirerek, iş yorgunluğunuzu atmaya başlayacaksınız.
Arkadaşlarınızla tatil planları yapabilirsiniz.
Eylül ve ekim aylarında işlerinizden daha fazla
para kazanacaksınız. Ekimin son haftasında kendi
dünyanızda zaman geçirmeye başlayacaksınız.
YENGEÇ
Eylül ve ekim aylarında evle ilgili değişiklikleri yapabilirsiniz.
Taşınma, tadilatlar ve uzun yolculuklar
söz konusu olacak. Evlilik planlarınızı tamamlayabilirsiniz.
Ancak 27 Eylül-19 Ekim arasında bu
planlarda sorunlar yaşayabilirsiniz. İki ay eşinizle
ilgili gergin durumlar yaşayabilirsiniz. Evliliğinizi
sorgulayacaksınız.
ASLAN
Eylül ve ekim aylarında parasal olarak güzel gelişmeler
olacak. Uzun yolculuklar yapacaksınız. Eşiniz
veya partnerinizle duygusal zamanlar için planlar
yapabilirsiniz. Ekim ayı sonunda evinizle ilgili değişiklikler
yapmaya başlayacaksınız. Evlilik planlarınızı
da ekim ayı sonlarında tamamlayabilirsiniz.
BAŞAK
Eylül ayı ilk haftalarında ilişkilerinizi, işlerinizi ve
hayatınızı hızla düzenleyeceksiniz. Evlilik planlarınızı
da sorun olmadan tamamlayabilirsiniz. Ekim
sonuna kadar para konusunda güzel gelişmeler
olacak. Bunu yatırıma dönüştürebilirsiniz. Ekimin
son haftalarında uzun yolculuklar yapabilirsiniz.
OĞLAK
Eylül ayı ilk haftalarında uzun yolculuklar yapacaksınız,
bunu iyi değerlendirin. Çünkü eylül
ortasından itibaren işlerinizle yoğun olacaksınız.
Ekim sonuna kadar çok çalışacaksınız. Ekim ayında
sosyal mecralarda işleriniz varsa (e-ticaret gibi
işleriniz), bunlardan daha fazla para kazanacaksınız.
Bu işlere yoğunlaşırsanız, yılsonuna kadar bu
işlerle yoğun olacaksınız. Kazanacaksınız.
KOVA
Eylül ayı ortasına kadar finansal olarak zorlanacaksınız.
Harcamalarınıza dikkat etmelisiniz. Eylül
ortasından itibaren uzun yolculuklar yapacaksınız.
Uzak yerlerle işlerinizde yoğun olacaksınız. İşle
ilgili yolculuklar gerçekleştireceksiniz. Ekim ayı
sonlarında, işlerle daha fazla yoğun olmaya başlayacaksınız.
Enerjinizi ona göre depolamalısınız.
BALIK
Eylül ortasına kadar ilişkilerinizi düzenlemeye
çalışacaksınız. Bitişler ve başlangıçlar olacak. Eylül
ayı ortasından itibaren finans konularına dikkat
etmelisiniz. Gereksiz fazla harcama yapabilirsiniz.
Hesaplarınızı sürekli düzenlemek zorunda
kalacaksınız. Ekim ayı sonundan itibaren uzun
yolculuklar yapmaya başlayabilirsiniz.
Eylül & Ekim 2021 kadikoylife.com : 63
Sağlık
Bütün organ kanserleri arasında önlenebilen tek kanser:
KOLON KANSERİ
PROF. DR.
AHMET KEMAL GÜRBÜZ
Bayındır İçerenköy Hastanesi
Gastroenteroloji Bölümü
Toplumda 50 yaştan sonra daha sık görülen
kalın bağırsak kanseri vakalarının
yüzde 95’inde, olayın başlangıcı kolon
polipleri şeklinde ortaya çıkar. Kolon
polipleri, noktasal doku büyümesinden
başlayarak giderek irileşen ve kalın
bağırsak iç dokusundan köken almış
tümöral lezyonlar olarak bilinir. 2 cm’den
daha büyük poliplerde, kansere dönme
ihtimali yüzde 50 seviyelerinde görülür.
Polip üzerinden alınan biyopsilerin patolojik
incelemesinde hücresel atipi yahut
displazi ile karşılaşılmışsa, kolon kanseri
hususunda risk oldukça artar.
Kolon poliplerinin büyüklüklerinin iki katına çıkma süresi,
birkaç yıl ile ifade edilen bir süredir. Dolayısı ile belirli
aralıklarla yapılacak olan takip amaçlı kolonoskopi uygulamaları,
kolona ait poliplerin mevcut olup olmadığını
ortaya koyarak, bu poliplerin yüksek kanser riski taşıyıp
taşımadıklarının tespit edilebilmesine imkân sağlar. Böylece
riskli kolon polipleri daha büyük boyutlara varmadan
teşhis edilmiş olur ve kolonoskopik yöntemle (polipektomi
işlemi) çıkartılabilir. Böylece olay, kolon kanseri evresine
varmadan durdurulmuş olur.
KOLON KANSERİ BELİRTİLERİ
Belirtiler; demir eksikliğine bağlı kan seviyesi düşüklüğü,
bağırsak düzeninin hastanın eski yaşantısına göre farklılık
göstermesi, makattan taze kan gelmesi ya da gizli kan
testinin pozitif çıkması ve karın ağrısıdır. Bazen bütün bunlar
olmayıp; ciddi kilo kaybı, iştahsızlık, takatsizlik gibi şikâyetler
de kolon kanserinin belirtisi olabilir. Hastalık çoğu zaman
sinsi bir klinik tablo ile seyreder. Hasta ancak şikâyetler
nedeni ile hastaneye gittiğinde kolonoskopiyle hastalığı
tespit edilebilir. Ancak bu şikâyetlerin ortaya çıkmış olduğu
dönemde, hastaların yarısında başta karaciğer olmak üzere
vücudun bazı bölgelerinde metastazlar gelişmiş olur.
KOLON KANSERİNDE ERKEN TEŞHİS
Batılı toplumlarda 50 yaşın üstünde olan gruplarda,
beş yılda bir yapılan kolonoskopik takip programlarına
alınmış vakalarda kolon kanserinden ölüm oranının
yüzde 85 düzeyinde azaldığı defalarca kez saptanmıştır.
Kolonoskopi sırasında bulunan polipler alındığında,
takip edecek beş yıl içinde kansere dönüşebilecek öncü
lezyonlardan hasta kurtulur. Bu takip programlarına
girmemiş ve kolon kanseri saptanan vakalarda ise
metastazlar ile karşılaşıldığından sadece ameliyat yeterli
olmayıp; radyoterapi, kemoterapi gibi uzun sürecek
tedavilere ihtiyaç duyulur. Hastalık ne yazık ki bu grup
hastaların çoğunda yaşam kaybı ile sonlanır. Günümüz
tıp anlayışında saptanan hastalığı tedavi etmekten
ziyade, önceden alınabilecek tedbirlerle hastalığın hiç
oluşmamasını sağlamak önem taşır.
KOLON KANSERİ RİSK FAKTÖRLERİ
Değiştirilemeyen faktörler: Temel faktör, genetik kanser
yatkınlığıdır. Bazen ailesinde hiçbir kolon kanseri vakası
olmamasına rağmen genetik faktör, ilk olarak indeks (o an
karşılaşılmış olan) vakada başlamış olabilir. Dolayısı ile bu
vakanın çocukları ve torunlarında da bu genetik yatkınlık
süregelecektir. İndeks vakanın üstündeki ve altındaki
jenerasyonlarda da kolon kanseri yahut polipleri ortaya
çıkabilir. Kalın bağırsak kanserinin yüzde 95 oranında kolin
poliplerinden geliştiği bilindiği için, ailesel kolon poliplerine
yatkınlık da diğer önemli bir husustur. Tek ferdinde
polip ya da kolon kanseri olan ailelerin, birinci derece
kan bağı olan yakınlarının belli aralıklarla polip ve kanser
açısından kontrol kolonoskopileri yaptırmaları gerekir. Zira
bu gruptaki bireylerde kolon polibi ya da kanseri, normal
toplumdaki sıklığına göre artış gösterir.
Değiştirilebilen faktörler: Beslenme ve yaşam tarzı
önemli yer tutar. Kırmızı etin fazla yenmesi ve mangalda
pişirilme yönteminin rutine sokulması, kolon kanseri
artışını ortaya çıkarır. Tereyağı ve margarin kullanımının
fazlalığı, kolon kanserini uyarır. C vitamini ve kalsiyumdan
düşük beslenenlerde de kolon kanseri daha sık ortaya
çıkar. Doğal yaşam ve işlenmemiş besinlerden oluşan
doğal gıdalarla beslenme tarzı, kolon kanserinin daha
seyrek görülmesine katkıda bulunur. Sigara, alkol kullanımı,
sedanter yaşam, kilo fazlalığı ve diyabet hastalığının
varlığı da kolon kanseri riskini artırır.
64 : kadikoylife.com Eylül & Ekim 2021
Spor
Boğaziçi Kıtalararası Yüzme Yarışı
33. kez yapıldı
KADİR TOPRAKKAYA
Türkiye Milli Olimpiyat Komitesi (TMOK)
tarafından organize edilen Samsung Boğaziçi
Kıtalararası Yüzme Yarışı, yine renkli
görüntülere sahne oldu. Bu yıl 33’üncüsü
düzenlenen ve 55 ülkeden yaklaşık 2 bin
500 sporcunun katıldığı Boğaziçi Kıtalararası
Yüzme Yarışı’nda erkeklerde Polat Uzer
Turnalı, kadınlarda ise Nida Eliz Üstündağ
birinci oldu. Bu yıl 5. defa organizasyonun
sağlık sponsoru olan Bayındır Sağlık
Grubu’nun Genel Müdürü Sezai Sevgin de
yüzücüler arasında yer aldı.
DÜNYANIN EN İYİ
AÇIK SU YÜZME ORGANİZASYONU
Dünya Açık Su Yüzme Birliği tarafından
“Dünyanın en iyi açık su yüzme organizasyonu”
seçilen, Asya’dan Avrupa’ya yapılan
tek yüzme yarışı, bu yıl 33. kez düzenlendi.
Covid-19 salgını önlemleri kapsamında
seyircisiz gerçekleştirilen yarışta, Türkiye’nin
haricinde çoğunluğu Rusya ve Ukraynalı olmak
üzere 55 ülkeden 668’i kadın, bin 797’si
erkek, toplam 2 bin 465 katılımcı kulaç attı.
KANLICA İSKELESİ’NDEN BAŞLADI
Kanlıca İskelesi’nden başlayan yarışı 38 dakika
22 saniyelik derecesiyle tamamlayan Polat
Uzer Turnalı, erkekler genel klasman birincisi
oldu. Mustafa Sevenay, 39.57’lik derecesiyle
ikinci, Çağatay Alper Üstününal ise 40.32’lik
derecesiyle üçüncü sırada yer aldı. Kadınlar
genel klasmanda da 40.55’lik derecesiyle
2016 Rio Olimpiyatları’na katılan Türkiye
rekortmeni milli yüzücü Nida Eliz Üstündağ
birinci geldi. Hilal Zeyneb Saraç, 41.19’luk
derecesiyle ikinci, Ukraynalı Hanna Pasichnyk
ise 41.20’lik derecesiyle üçüncü oldu.
STRATEJİK BİR PERFORMANS YARIŞI
Bu yıl 5. kez Boğaziçi Kıtalararası Yüzme
Yarışı’nın sağlık sponsoru olan Bayındır
Sağlık Grubu’nun Genel Müdürü Sezai
Sevgin de yarışa katılanlar arasındaydı.
50-54 yaş kategorisinde katıldığı yarışı 48
dakika 14 saniyede tamamlayan Sevgin,
yarış sonrasında yaptığı açıklamada şunları
dile getirdi: “Çok zorlu bir yarış ama bu sene
akıntı biraz destekledi. Her sene akıntının
yönü ve şiddetine göre farklı bir deneyim
barındırıyor. Her seferinde de ayrı bir keyif
veriyor. Yönünü, şiddetini iyi ayarlayabilirseniz
ve yıl içinde de iyi hazırlanmışsanız,
keyifli bir yarış oluyor. Burası, stratejik bir
performans yarışı... Dünyanın en iyi açık su
organizasyonunda hem iyi bir strateji hem
de iyi bir performans sergilemek gerekiyor.
Türkiye Milli Olimpiyat Komitesi, İstanbul
Valiliği ve İstanbul Büyükşehir Belediyesi ile
ilgili tüm paydaşlar çok güzel hazırlanmış.
Herkesin ellerine sağlık... Yüzümüzün akıyla
bir yarışı daha tamamladık.”
Eylül & Ekim 2021 kadikoylife.com : 65
Göz Sağlığı
Çocukların gözleri ekstra özen ister...
Göz muayenelerini ihmal etmeyin
Çocukluk döneminde gerçekleştirilen her
etkileşim, öğrenme ve büyüme konusunda
bir tecrübedir. Bu dönemdeki çocuklar,
hayat ile ilgili edinimlerinin yaklaşık yüzde
85’ini gözleri aracılığı ile sağlarlar. Okulların
açıldığı bu dönemde Dünyagöz Etiler’den
Doç. Dr. O. Bulut Ocak, çocukluk döneminde
göz sağlığı konusunda dikkat edilmesi
gerekenler, göz muayenesinin önemi ve
ihmal hâlinde gelecekte karşılaşılabilecek
sorunlar ile ilgili bilgiler paylaştı.
EN BÜYÜK GÖREV
EBEVEYNLERE DÜŞÜYOR
İyi bir görüş, her çocuğun eğitimsel ve
sosyal gelişimi için kritik derecede önem
taşır. Ailelerin ise çocuklarının karşılaşabilecekleri
görme sorunları ile ilgili çabuk
hareket etmeleri ve hastalıklar ilerlemeden
gerekli tedbirleri almaları, gelecekte oluşabilecek
önemli sorunların engellenmesini
sağlar. Sağlıklı gözlerin sağlıklı bir yaşam
için gerekli olduğunu vurgulayan Dünyagöz
Etiler’den Doç. Dr. O. Bulut Ocak; “Gözler,
çocukluk dönemi boyunca gelişmeye
devam ederler. Eğer bir çocukta çok erken
yaşta kırma kusuruna rastlandıysa, bunun
hızlıca çözüme kavuşturulması ile gelecekte
oluşabilecek ciddi görme sorunlarının
önüne geçilebilir. Bu sebepten dolayı,
çocukların uzman bir göz hekimi tarafından
dönemsel olarak muayenelerinin gerçekleştirilmesi
gerekiyor. Bu konuda da özellikle
ebeveynlere çok büyük görev düşüyor.
Çocuğunuzun günlük hayattaki hareketlerine,
öğrenme eğrisinin doğru şekilde
ilerlemesine ve davranışsal sorunlarına
dikkat etmek gerekiyor. Bu belirtileri dikkate
almak ve zamanlı muayeneler ile çocukların
geleceğinin aydınlık kalmasını sağlamak
ebeveynlerin elinde” dedi.
BU HASTALIKLARA DİKKAT!
Çocuklarda gözlemlenen göz hastalıkları
konusunda bilgiler paylaşan Ocak;
“Çocuklardaki görme sorunları, genellikle
görme sistemlerinin düzensiz gelişmesi
sebebiyle oluşur. Göz tembelliği, miyopi ve
hipermetrop rahatsızlıkları, çocuklarda en
sık karşılaşılan sorunlar arasında yer alıyor.
Ayrıca gözde sulanma, şaşılık, glokom,
katarakt, renk körlüğü, kornea hastalıkları
ve travma sebebiyle oluşan rahatsızlıklar da
çocuklarda görülmesi muhtemel hastalıklar.
Erken doğum ile dünyaya gelen bebeklerde
Prematüre Retinopatisi (ROP) de dikkat
edilmesi gereken bir durum. Çocukların
göz sağlığında sorunların zamanında fark
edilmesi açısından en önemli nokta ise,
davranış ve öğrenim bozukluklarının takip
edilmesi... Görme sorunu bulunan çocukların
büyük bölümü, okullarında sorunlar
yaşayabiliyor. Ancak bu yaştaki çocuklar,
çoğu zaman bir sorun olduğunun farkına
dahi varamayabiliyorlar” şeklinde konuştu.
GELECEKTE DAHA BÜYÜK
SORUNLARA YOL AÇABİLİR
Sorunların erken yaşta fark edilmesi
sayesinde gelecek dönemde yaşanabilecek
pek çok sorunun da önüne geçilebileceğini
belirten Doç. Dr. O. Bulut Ocak; “Ailelerin
özellikle dikkat etmeleri gereken davranışlar
arasında televizyona çok yakın oturmak,
gözleri sürekli kısarak bakmak, kafayı bir tarafa
doğru yatırmak, gözlerin sürekli kaşınması,
dikkat dağınıklığı, el-göz koordinasyonunda
bozukluklar ve ışığa karşı hassaslık
bulunuyor. Çocuklar ile zaman geçirerek
bu sorunların varlığını fark edebilir, onlarla
oyunlar oynayarak görsel gelişimlerine
katkıda bulunabilirsiniz. Çünkü ilgilenilmeyen
ve zamanında giderilmeyen görme
sorunları sebebiyle, ilerleyen dönemlerde
davranış bozuklukları, öğrenmede sorunlar,
disiplin sorunları ve hatta yetişkinlik döneminde
körlüğe kadar gidebilecek pek çok
sorunun doğma şansı oldukça yüksek. Bu
sebeplerden dolayı, çocukluk dönemindeki
görme sorunları kesinlikle ihmale gelmez.
Yaptıracağınız çok basit bir göz muayenesi
ile çocuğunuzun geleceğine çok büyük bir
katkıda bulunabilirsiniz” diyerek sözlerini
tamamladı.
Dünyagöz Etiler’den
Doç. Dr. O. Bulut Ocak.
66 : kadikoylife.com Eylül & Ekim 2021
Eğitim
Erenköy Zihnipaşa Halk Eğitim Merkezi’nde
yeni dönem
NECATİ EMİR DEMİRALP
Erenköy Zihnipaşa Halk Eğitim Merkezi, farklı
projeleri ve başarılarıyla Kadıköy’ün adından
söz ettiren eğitim kurumlarından. Geçmişi
1904 yılına dayanan ve her döneminde eğitim
kurumu olarak hizmet veren bina, 2015
yılından bu yana Halk Eğitim Merkezi olarak
kullanılıyor. Dergimize kurumun tarihine dair
bilgiler sunan Erenköy Zihnipaşa Halk Eğitim
Merkezi Müdürü Süleyman Turgay Ünlüeser,
yeni dönem çalışmalarına ilişkin de açıklamalarda
bulundu.
2019 yılının temmuz ayından bu yana kurumda
müdürlük görevini yürüten Ünlüeser;
“Kurumumuz küçük ve tarihi bir binada
olmasına rağmen hakikaten bu bölgede
büyük emekleri geçen ve eğitim çalışması
yapan bir merkez. 1 Eylül itibari ile kursiyer
kayıtlarımız başladı. 13-15 Eylül itibariyle
Turgay Ünlüeser
de yeni eğitim dönemimize başlıyoruz. Bu
süreç içerisinde, pandemi döneminde de
elimizden geldiği kadar, bakanlığımızın da
vermiş olduğu talimatlar doğrultusunda
kurumumuzu açık tutmaya çalıştık. Pandemi
ile ilgili her türlü önlemi alarak eğitim
faaliyetlerimize devam ettik ve sürdürmeye
çalışıyoruz. Amacımız, bu faaliyetlerin sizin
de sayenizde daha geniş kitlelere tanıtılması
ve Erenköy Zihnipaşa Halk Eğitim
Merkezimizin daha farklı, daha fazla insana
yönelik kurs faaliyetlerine başlamasıdır”
diyerek, mesleki açıdan verdikleri kurslara
dair şu bilgileri aktardı:
MESLEK KAZANDIRAN KURSLAR
“Biz kurslarımız içerisinde mesleki açıdan
insanlara yarar sağlayacak kurslara da
yöneldik. Örneğin; yiyecek hazırlama, butik
çikolata, kalıcı makyaj, cilt bakımı, güzellik
uzmanlığı, seramik kursları... Kişilerin kendilerine
ait özel iş yeri açmalarında, ustalık
belgesi almada büyük fayda sağlamaktayız.
Bu tür kursları daha çok düzenlemeye
çalışıyoruz. Bunların yanında oturmuş
kurslarımız da var. Giyim, dikiş, nakış,
okuma-yazma gibi çok önemli kurslarımız
var. Müzik, piyano, resim gibi kültür-sanat
kurslarımız da açılmakta. Pandemi süreci
bittikten sonra çevremizde bize bağlı olan,
kendi mahallemizdeki okullarda ilkokul,
ortaokul ve lise öğrencilerine yönelik okul
içerisinde kurslar açmayı da düşünüyoruz.
Pandemide okulların kapatılmasıyla
bu planlarımız biraz etkilendi. Bununla
birlikte Erenköy Ruh ve Sinir Hastalıkları
Hastanesi’ndeki bütün bölümlerde, orada
yatan veya ayaktaki hastalar için önemli
kurslarımız devam ediyor. Pandemi öncesi
üniversiteler açıkken Marmara Üniversitesi
ile yapılan protokol doğrultusunda oradaki
öğrencilere yönelik müzik kurslarımız vardı.
Bu dönemden sonra yüz yüze eğitime
üniversiteler de geçebilirse, bu faaliyetleri
yeniden canlandırmayı düşünüyoruz.”
ERASMUS PROJESİNDE BÜYÜK BAŞARI
Merkezin Erasmus projelerindeki başarılarına
da değinen Turgay Hoca, sözlerini şöyle sürdürdü:
“Kurumumuzun hedefleri, bu tür kurs
faaliyetlerini devam ettirmek ve insanlara
belirli becerileri kazandırmak, bu becerileri
kazandırmakla birlikte ileriki hayatta kendilerine
para kazandıracak ve fayda sağlayacak
şeylere yöneltmek, farklı projeler yürütmek.
Örneğin, Erasmus projesinde bu sene İstanbul’daki
Halk Eğitim Merkezleri arasından
en yüksek puanı alarak projeye katılmaya
hak kazandık ve Erasmus projesinin bir üyesi
olduk. Bir eğitim kurumu ve eğitim yöneticisinde
olması gerektiği gibi merkezimizi ileri
seviye taşımayı hedefliyoruz. Ayrıca, buraya
gelen vatandaşlarımızı mutlu etmek, hobi
olarak gelenlere de meslek edinmek istiyorum
diyenlere de hitap etmek, aynı zamanda
okuldaki idarecileri ve öğretmenleri de
belirlenmiş olan projelere dahil ederek, çalışmaları
ileri seviyeye götürmek de hedeflerimiz
arasında yer alıyor. Erasmus da öyle bir
proje. İdarecilerimizin ve öğretmenlerimizin
gayretiyle gerçekleştirilmiş, zor bir proje.”
Erenköy Zihnipaşa Halk Eğitim Merkezi’nin
yönetim kadrosu 1 müdür,
3 müdür yardımcısı, 13 öğretmenden
oluşuyor. Okulun binası küçük gözükmekle
beraber 6 dersliğe ev sahipliği
yapıyor. Bina, tarihi bir yapı olduğu
için, şu an Vakıflar Bölge Müdürlüğü’ne
ait. Halk Eğitim Merkezi, Milli
Eğitim Bakanlığı’na bağlı bir kurum
olarak Vakıflar Bölge Müdürlüğü’ne
sembolik bir kira ödüyor. Tarihi bir
bina olduğundan yetkililer, belli bir
yılın ardından Vakıflar Bölge Müdürlüğü’ne
devrediileceğini öngörüyorlar.
Eylül & Ekim 2021 kadikoylife.com : 67
Cemiyet
Kalamış Yaz Festivali
rüzgâr gibi geçti
Kadıköy’de tüm zamanların en iyi festivali
olmaya aday gösterilebilecek özellikleriyle
büyük beğeniyle karşılanan Kalamış Yaz
Festivali, ağustos ayına damga vurdu.
Dopdolu programı ve birbirinden renkli
etkinlikleriyle Kadıköy Belediyesi tarafından
düzenlenen festivalin ilk gösterisi, Charlie
Chaplin’in 1931 yılı yapımı “Şehir Işıkları” filmi
oldu. İstanbul Film Müzikleri Orkestrası,
ezgileriyle eşlik ettiği gösterimi izleyenlerin
büyülü bir deneyim yaşamasını sağladı.
METİN AKPINAR DA
KONUKLAR ARASINDAYDI
Festivalin ilk etkinliğinin onur konukları
arasında, Türk tiyatrosu ve sinemasının
efsane isimlerinden Metin Akpınar da vardı.
Program öncesinde Kadıköy Belediye
Başkanı Şerdil Dara Odabaşı ile bir süre
sohbet eden Akpınar; “Bu tür etkinliklere ev
sahipliği yapıyor olmak, her türlü takdirin
üstündedir” dedi.
“KALAMIŞ SAHİLİ BİZİMLE GÜZEL!”
Başkan Odabaşı ise Kalamış Yaz Festivali
açılışında yaptığı konuşmada; “Kalamış
sahilimize çökmelerine izin vermeyeceğiz.
Kalamış sahili bizimle güzel!” mesajı verdi.
“Burası bizim yuvamız, burası bizim sahilimiz.
Tüm Kadıköylüleri yuvalarına sahip
çıkmaya davet ediyorum” diyerek sözlerine
devam eden Odabaşı, festivalin açılış gününe
katılan tüm konuklara teşekkür edip, iyi
seyirler diledi.
DESTEK BİLETLERİYLE
DAYANIŞMA AĞINA KATILDILAR
Kalamış Atatürk Parkı’nda ağustos ayı
sonuna kadar süren Kalamış Yaz Festivali
boyunca eğlence maratonuna katılanlar,
ayrıca bir dayanışma ağının da parçası oldu.
Birbirinden renkli programlar için sembolik
rakamlı biletler satın alındı. Böylece dileyen
sanatseverler, destek biletleriyle ihtiyaç
sahiplerine de el uzatabilmiş olmanın huzur
ve mutluluğuna ulaştı.
METE GAZOZ DA
ÖZGÜRLÜK PARKI’NDA!
Ulusça sıkıntılı günlerden geçerken
göğsümüzü kabartan gurur kaynağımız
Milli Okçumuz Mete Gazoz,
Selamiçeşme Özgürlük Parkı’nda
Kadıköy Belediye Başkanı Şerdil
Dara Odabaşı ile birlikte Sunay
Akın’ın gösterisini izledi. Odabaşı;
“Bu zor zamanlarda içimizdeki
umutları yeşerten ve yüzümüzü
güldüren Olimpiyat Şampiyonu
Milli Okçumuz Mete Gazoz’a bir kez
daha gönülden teşekkür ediyoruz”
açıklamasında bulundu.
68 : kadikoylife.com Eylül & Ekim 2021
Berkay Tulumbacı:
Beni diğerlerinden
ayıran en önemli özellik,
oyuncu olmam!
Servet Pandur:
Alışveriş merkezlerine değil,
tiyatro sahnelerine ihtiyaç var
Hazal Selçuk,
ailesinden aldığı mirası
dünyaya taşıyor
Life Magazin
Berkay Tulumbacı:
Beni diğerlerinden ayıran en
önemli özellik, oyuncu olmam!
Televizyonun sevilen komedi programlarından ‘Güldür Güldür’ ile başarılı oyunculuğuna
şahit olduğumuz Berkay Tulumbacı, yeni single çalışması ‘Sen Yazar Ben Hayal’ ile
dijital platformlarda yerini aldı. Söz ve müziği kendisine ait şarkı, Latin müziğin etnik
zenginliğinin harmanlandığı kıvrak ezgileriyle dikkat çekiyor.
AYŞE DURAL
Hayat müzikle güzelleşir, müzik birleştirir.
Plak, kaset, CD derken artık dijital platformlar
ön planda. Bu iyi mi oldu yoksa kötü mü
tartışılır, ancak müziğin farklı bir yöne girdiği
aşikâr... İlerleyen satırlarda bu söyleşinin
öznesi Berkay Tulumbacı’nın konuyla ilgili
yorumunu okuyacaksınız. O yüzden hemen
konumuza geçelim.
Berkay Tulumbacı’yı Güldür Güldür’deki başarılı
oyunculuğundan hatırlarsınız. Tiyatro
oyunculuğunun yanı sıra müzisyen de olan
Tulumbacı’nın ‘Sen Yazar Ben Hayal’ isimli
single’ı dijital platformlarda yerini aldı. Söz
ve müziği de kendine ait olan şarkı, Latin
ezgileri taşıyan ve her yaştan dinleyicinin
beğenisine sunulan bir şarkı. Sanatçının
8. single çalışması olan ‘Sen Yazar Ben
Hayal’in aranjesini kardeşi Ümit Tulumbacı,
yaz mevsimine uygun renkli ve eğlenceli
görüntülerden oluşan klibin yönetmenliğini
ise Erdi Çalıkuşu üstlenmiş. ‘Sen Yazar Ben
Hayal’den yola çıkarak, Berkay Tulumbacı
ile hem oyunculuğu hem de kültür-sanat
dünyasını konuştuk. ‘Sen Yazar Ben Hayal’i
Spotify, Music Apple ve YouTube gibi platformlardan
izleyebilir, dinleyebilirsiniz.
Yeni single’dan bahseder misiniz? ‘Sen
Yazar Ben Hayal’ ilk çalışmanız mı?
‘Sen Yazar Ben Hayal’i geçen yaz arkadaşlarımla
Bodrum tatilindeyken yazdım. Orada
geçirdiğim 2-3 günün bana verdiği temiz
hava ve tatil enerjisiyle ortaya çıktı. Hani
denir ya “İçimden geldi” diye, öyle işte...
Zaten ne yapıyorsak, hep içimizden geliyor.
Kardeşim Ümit ile parçanın Latin ezgilerinde
olmasında karar kıldık. Reggae tarzında
bir parça daha yapmayı düşünüyoruz. Bu ilk
çalışmamız değil. ‘Git’ isimli şarkıyla başladıktan
sonra yaklaşık 7 şarkı daha çıkardık.
Tüm şarkı sözlerini kendiniz
mi yazıyorsunuz? Nelerden
besleniyorsunuz?
Evet, kendim yazıyorum. Beslendiğim şeyler
değişebiliyor. Pandemide özellikle fark
ettiğim bir durum oldu; sokakta yürürken
yanımızdan geçen kadından, uzakta araba
park eden veya sadece kaldırımda duran
adamdan bile besleniyormuşuz. Pandemi
sürecinde gerçekten “Ben nelerden
besleniyorum?” diye bir sordum kendime.
Fakat daha çok duygularımdan, hislerimden
besleniyorum sanırım. İkizler burcu
olduğum için de o duygulardan çok fazla
olabiliyor ya da değişkenlik gösterebiliyor.
Hislerden diyorum, çünkü bir gün evin içine
kelebek girmişti, hiç hesapta yokken ona
şarkı yazdım mesela. Umarım onu da bir
gün paylaşırız, beraber dinleriz.
Tiyatro eğitiminiz müzik adına yararlı
oldu mu?
Müziğin tiyatro eğitimime ve profesyonel
oyunculuk hayatıma çok olumlu etkileri olduğunu
söyleyebilirim tabii ama tiyatronun
müziğe etkisini henüz sahne, konser vb. faaliyetler
gerçekleştirmediğim için net olarak
söyleyemem. Ancak 5 sezon boyunca tek
başıma oynadığım tiyatro oyunu ve ‘Güldür
Güldür’de bol kondisyonlu sezonlar geçirdi-
70 : kadikoylife.com Eylül & Ekim 2021
Life Magazin
ğimi düşünürsek; sahneye, ışığa, seyircilere
hâlâ hâkim olduğumu hissediyorum. Eğer
bir gün konser yaparsak, bu güzel etkileri
umarım hep beraber yaşarız.
Müzik yeteneğinin sonradan
kazanılmadığını biliyoruz. Siz, müzikle
olan ilişkinizi keşfettiğiniz ilk anı
hatırlıyor musunuz?
Bizim aile üyelerinin meslekleri farklı olsa da,
herkesin sanata ilgisi ve sanata yeteneği hep
vardı. Resimden baleye ve müziğe kadar herkes
çeşitli dallarla ilgilendiği için çocukken
her şeyden birer tutam almış olduk. Amcamın
trompet çalıyor olması, Ümit’in müziği
mesleği hâline getirmesi, beni müziğe yaklaştırdı.
Ama sorduğunuz soru eğer geçmişteki
ilk an ise, babamın evdeki gitarı diyebilirim.
Bazen çalardı, onu dinlerken heyecanlandığımı
hayal meyal hatırlıyorum.
Hem oyunculuk hem de müzik adına
yaşadığınız zorluklar oldu mu, hâlen
karşılaşıyor musunuz?
Oyunculuk adına yaşadığım zorluklar tabii
ki oldu. Konservatuvara çok küçük yaşta girdiğim
için bazı duygu durumlarının ağır geldiği
zamanlar yaşadım. Yani anlayabildiğim
ancak üzerimde durmayan duygular, jestler,
postür gibi konularda yaştan ötürü yaşadığım
sorunlar oldu. Ve tüm bunlar yer yer
eğitim hayatımı zorlaştırdı. Mezun olduktan
sonra ise iş konuları ve ekonomik durumlar
hususunda problemler oldu. Fakat bütün
bunların hepsinde yalnız değildim, ailem
hep destekledi. Hâlâ da öyleler. Okulda da
sınıf arkadaşlarımdan hocalarıma kadar her
zaman destek gördüm.
Müzik konusundaki zorluklara gelecek olursam,
açıkçası pek bilmediğim bir camia...
Bir senedir şarkı çıkarmıyoruz. Dedim ki bir
araştırayım bakayım burada nasıl işliyor, dinamikleri
neler? Bir senenin sonunda şunu
gördüm; eskiden Unkapanı Plakçılar Çarşısı
vardı ve her şey oradan yürürdü. Sistem ne
kadar tuhaf işlese de herkesin yeri yurdu ve
ne olduğu belliydi. Şimdiyse ülke kocaman
bir plakçılar çarşısına dönmüş. Kiminin yeri
yurdu var, kiminin ne olduğu belli değil. Bir
taraftan yetenekli-üretken arkadaşlarımız
zorluk çeker, diğer tarafta bazıları nitelik
sahibi olmadan tek atımlık kurşunlarıyla
mekân mekân gezer. Yani müziğe herhangi
bir yerde maruz kalmak çok kolay... O yüzden
daha mı ince eleyip, sık dokumak gerek
diye düşünüyorum. Aydınlık, daha özgür,
daha vizyoner, ülke kültürüne ve insanına
sorumlu olması gereken bir camianın,
gerekli duruşunun dışına çıkılıyor bana kalırsa.
Dışarıdan bir göz olarak kısa zamanda
gözlemlediğim kadarıyla konuşuyorum tabii
ki. Üreten, mesleğini layığıyla yerine getiren
insana saygım hep sonsuz. Öyle de olacak
ama geri kalanlar -ki hiç de azınlık değillerher
şeyi belirleyecek çeşitli hâllere sahip. O
yüzden görmezden gelmek ve saygı duymayı
tercih etmemek istiyorum.
Her müzisyen kendi tarzını yaratmak
ister. Sizi diğer müzisyenlerden ayıran
en önemli özelliğiniz nedir?
Açıkçası daha önce de belirttiğim gibi ben
içimden gelenleri yazıyorum. Müziği de
aynı şekilde içimizden gelerek yapıyoruz.
Sonuç olarak sürekli içimden geliyorsa ve
o iç benimse, beni diğer müzisyenlerden
ayıran en önemli özellik ‘ben’ olmam :) O
yüzden tarzımı, kendi bakış açımı, hislerimi,
oyunculuğumu, sesimi herkesle paylaşarak
yaratmak isterim. Müzik türlerine sıkıştırıp,
aynılaştırmak istemem. İnsanın içi derya
deniz... Kendimizi arabesk veya daha hızlı
hissettiğimiz zamanlar arasında bazen
sadece dakikalar oynayabiliyor. Kalıplaşmayalım
bence. “Etnik müzik ya da Latin
müziği yapıyorum” gibi söylemler, bana
artık eskide kalmış bir düşünce yapısı gibi
geliyor. Latin, pop, akustik, reggae, arabesk
olan çalma listemizi hatırlatırım. Ayrıca beni
diğerlerinden ayıran en önemli özellik de
oyuncu olmam.
Güldür Güldür’ün bir bölümünde
çaldığı ‘Git’ adlı şarkısından sonra
gelen olumlu geri dönüşler, kendi
deyimiyle onu ve kardeşi Ümit Tulumbacı’yı
gaza getirmiş: “Ümit’in
de ismini her fırsatta geçiriyorum,
çünkü bu bizim hayalimizdi.
Birlikte müzik yaptığımız ve bu
işten para kazandığımız zamanlar
da hayalini kurduğumuz bir durumdu.
‘Güldür Güldür’ bu hayali
ateşledi. Mesleğim olan oyunculuğun
içinde müzik tutkumla da
yer bulmuş olmak, benim için
muazzam bir his...”
Eylül & Ekim 2021 kadikoylife.com : 71
Life Magazin
Servet Pandur:
Alışveriş merkezlerine değil,
tiyatro sahnelerine
ihtiyaç var
Pandur’un her rolü kendisi için özel bir yere sahip olsa da,
Krem Karamel’in yeri başka: “En son 2009-2012’ye kadar
4 sezon oynadığım Zeynep Kaçar’ın oyunu ‘Krem Karamel’in
bende özel bir yeri var. O oyunda toplamda 3 ödül aldım.
İnteraktif ve tek kişilik bir oyundu. Doğaçlama gelişen
durumların yanı sıra güncel konular da oyunun konusu
olabiliyordu. O durum benim açımdan çok keyifliydi.”
PINAR BALTACI
1990’lı yıllarda Devlet Tiyatroları’nda mesleki
hayatına başlayan Kadıköylü oyuncu
Servet Pandur ile çok sevdiği Fenerbahçe
Burnu’nda bir araya geldik. Televizyon ekranlarının
yanı sıra beyaz perdede ve hatta
dijital mecralarda da büyük bir keyifle izlediğimiz
Pandur ile pandemi sürecini, yeni
projelerini ve tiyatroları konuştuk. Kadıköy’de
yükselişe geçen tiyatro faaliyetlerinden
de hayli memnun olduğunu dile getiren
Servet Pandur’a göre; “Alışveriş merkezlerine
değil, tiyatro sahnelerine ihtiyaç var!”
YÜZLEŞMELER VE SORGULAMALARLA
GEÇEN PANDEMİ DÖNEMİ
Herkesin ilk defa deneyimlediği bir zaman
dilimi olan pandemi süreci, Pandur için
de oldukça zor geçmiş. “Herkes kadar
okudum ve izledim” diyen Servet Pandur,
kısıtlamalarla geçen iki yılı şu sözlerle
anlattı: “Tabii hepimiz ilk önce ne yapacağımızı
şaşırdık. Gündeme ‘Evde ne yapılır?
Nasıl vakit geçirilir?’ gibi sorular gelmeye
başladı. Bununla birlikte hem korku hem
de stres anlarıyla başa çıkmak gerekti. Ben
de ilk zamanlarda herkes kadar okudum
ve izledim. Uzun süredir listeye aldığım
film ve kitaplar birer birer bitti. Ancak tüm
bunları yaparken, psikolojik olarak rahatsız
olma hissini de kolay kolay yok edemedim.
Birçok insanda olduğu gibi ben de
kendimce sorgulamalar yaptım. Dünya
böyle büyük bir dönüşüm yaşarken, sizin
de kendi içinizde yüzleşmelerle karşılaşmanız
kaçınılmaz. Hepimiz içimize döndük
ve dünyanın acı durumlarına ve çaresizliğine
de ne yazık ki bir kez daha şahit olduk.
Bazen paranın dahi yetmediği problemler
olacağı gerçekliğiyle yüzleşirken, öte yan-
72 : kadikoylife.com Eylül & Ekim 2021
Life Magazin
dan ekonomik sıkıntılardan ötürü online
eğitim sürecinde sorun yaşayan çocukların
hikâyelerine şahitlik ettik. Görmediğimiz
bazı detaylar, böyle kriz dönemlerinde
ortaya çıkıyor. Benim için pandemi dönemi
kısaca böyle geçti.”
“GERÇEKLİKTEN KOPUP, NEFES
ALABİLDİĞİMİZ TEK MECRA SANAT”
Pandemiden hemen önce televizyon ekranlarında
oynamaya başlayan ‘Hizmetçiler’
dizisinin bu süreçte kaldırıldığını ifade eden
duayen oyuncu, yeni dizisi Kazara Aşk’a dair
bilgiler de sundu: “Kısıtlamalar sürecinde
reklam filmlerinin yanı sıra Netflix’de
yayınlanan ‘Fatma’ dizisinde misafir oyuncu
olarak rol aldım. Şimdi ise aşı olduk ve setlere
eski günlerdeki gibi dönmeye başladık.
Yeni dizim ‘Kazara Aşk’, bir aile komedisi...
Karadenizli ve Gaziantepli iki aile, çocuklarının
evliliği ile karşı karşıya geliyor. Ben Gaziantepli
Neval Hanım’ı oynuyorum. Neval;
gelenekçi, örf ve adetlerine bağlı ve yer yer
tutucu biri. Oynadığım her rol özel ve ayrı
yerleri var bende. Ancak komedi çekmeyi
daha çok seviyorum. Dram biraz daha zorlu
geçiyor ve oyuncuyu da çok etkiliyor. Ağır
psikolojik dizilerden biraz sıkıldık, seyircinin
artık gülmek istediğini düşünüyorum. Fakat
bu yaz aylarında meydana gelen orman
yangınları ve bazı toplumsal olaylar, reel
hayatın içinden kopmamızı zorlaştırıyor.
Yine anlık da olsa gerçeklikten kopup, nefes
alabildiğimiz tek mecra sanat. Sanatın tüm
alanları, insanları illüzyonun içine sokarak
başka bir hayat gösteriyor.”
“Krem Karamel” oyunundan…
“ÖZEL TİYATROLARA DESTEK ARTMALI”
Servet Pandur, oyunculuğa 1990’lı yıllarda
Devlet Tiyatroları’nda başlamış bir isim...
Bu bağlamda tiyatroya dair yeni dönem
projelerini de sorduğumuz oyuncu, söze
özel tiyatroların kamu desteği almasının
gerekliliğinden bahsederek başladı: “Özel
tiyatrolar, maalesef kamu desteğini daha
az alan tiyatrolar. Evet, biz de Devlet
Tiyatroları’nda özgürce oyunlarımızı sahneliyoruz
ama özel tiyatrolarda deneysel
işler daha çok çıkıyor. Bu bağlamda devlet
tarafından desteklenmesi oldukça önemli...
Tüm sanat dallarına daha fazla önem
verilmeli, çünkü sanat bir hayat damarı…
Şu anda pandemiden dolayı tiyatroda bir
durağanlık oldu ama yeni sezonda eski
dinamizmin yakalanacağını düşünüyorum.
Yeni sezonda ben de özel bir tiyatroda
olacağım.”
“SANATIN YENİ MEKÂNLARA
İHTİYACI VAR”
Bununla birlikte belediyelerin küçük tiyatro
topluluklarına destek vererek, mekân
sağlaması konusuna da değinen usta
oyuncu; “Sağlanamıyorsa dahi kiralamalarda
mekân gösterilmesi çok önemli,
çünkü tiyatronun maddi olarak külfeti çok
fazla… Kadıköy Belediyesi’nin desteklerini
sık sık görüyor ve çok seviniyorum. Sizin
aracılığınızla Kadıköy Belediyesi’ne sevgi
ve saygılarımı iletmek isterim. Geçtiğimiz
günlerde büyük bir üzüntüyle Duru Tiyatro’nun
yıkılacağını öğrendim. Orada anılar,
yaşanmışlıklar ve bir yaşam tarzı var. Sivil
toplum örgütleri, sanatçılar ses çıkarıyor
ama ne yazık ki toplumun sesi ciddiye
alınmıyor. Neyse ki Kadıköy’de hâlâ başta
Baba Sahne olmak üzere çok güzel sahnelerimiz
var. Umarım yeni alanlar da yapılır.
Kadıköy’de hatta genel olarak İstanbul’da
daha fazla AVM’ye değil, sanat merkezlerine
ihtiyaç var” dedi.
SERVET PANDUR İLE KADIKÖY TURU
Servet Pandur, uzun süredir Kadıköy’de
yaşıyor. Büyük bir hayranlıkla bahsettiği ve
çok sevdiği semtimizde mini bir yolculuğa
çıkıyoruz. İşte, Pandur’un Kadıköy’de yapmaktan
zevk aldığı şeyler: “Kadıköy’de en
çok Moda Çay Bahçesi’nde vakit geçirerek,
dondurma yemeyi seviyorum. Kadıköy Balık
Pazarı’nın keşmekeşinde ve kendine has
dokusu içerisinde alışveriş yapmak, sessiz
bir kafede kitap okumak, Moda’nın küçük
butiklerinde bir şeyler bakmak, Caddebostan
ve Fenerbahçe sahilde cimlere oturup
gelip geçenleri izlemek, yapmaktan zevk
aldığım şeyler… Özellikle Caddebostan,
Fenerbahçe sahilyolu kurtarılmış bölge gibi
geliyor bana. Kimsenin kimseye zararının
olmadığı, ütopik bir diyar adeta...”
Eylül & Ekim 2021 kadikoylife.com : 73
Life Magazin
Hazal Selçuk, ailesinden aldığı mirası
dünyaya taşıyor
“Pandemi döneminde müzik daha sağlıklı, daha saf bir yere sığınma alanı
gibi oldu. Şarkılar yapmaya başladım. Pandeminin getirdiği yavaşlama ve
sessizlik, başka sesleri duyabilmem için alan açtı.”
PINAR BALTACI
Müzik üstatları Münir Nurettin Selçuk’un
torunu, Timur Selçuk’un kızı Hazal Selçuk,
çocukluğundan bu yana hayatında olan
müzik aşkını uzun yıllardır profesyonel olarak
sürdüren bir müzik sevdalısı... Hayatını
Amerika’da sürdüren Hazal Selçuk, bir taraftan
yeni single çalışmalarına yoğunlaşırken;
öte yandan Amerika’da eğitimini aldığı psikolojiyi
sanat tutkusu ile birleştirerek, sanat
terapisi alanında önemli projeler üretiyor.
Yeni single çalışmanızın hazırlıklarına
başladınız. Sizden dinleyebilir miyiz?
Hazırlıkları bitti. Sözleri, bestesi ve düzenlemesi
bana ait olan bir şarkı, eylül
başında çıkacak. Ondan sonra da bir yıl
boyunca her ay bir single çıkaracağım.
Kendi yaptığım şarkıların yanı sıra dedem,
babam ve iki ayrı bestecinin daha eserlerini
yorumluyorum.
Dedeniz Münir Nurettin Selçuk ve
babanız Timur Selçuk’un müzisyen
kimliğinize ne gibi katkıları oldu?
Müzisyen ailenin müzisyen kızı olarak
duygularınızı alabilir miyim?
Çok büyük bir şans ve gurur... Benim için
yaş almanın güzel yanlarından biri, hayata
bakış perspektifinin genişlemesi. Kendimi,
ailemi, hayatı daha kapsamlı değerlendirebilme
kapasitesinin artması... İçinde
doğduğum aile, bana müzikle ilgili çok özel
bir dil aktardı. Annem çalıştığı için bana üç
yaşıma kadar gündüzleri çoğunlukla babam
bakmış. Babam evde devamlı çalışırdı. Babamı
düşündüğüm zaman hep arka planda
akor sesleri hatırlarım. Daha konuşmayı
öğrenmeden önce babamın müzik diliyle
haşır neşir olmak, çok büyük bir şansmış.
Babamın ve dedemin benim müzik anlayışımda
ve genel olarak hayata bakışımda
74 : kadikoylife.com Eylül & Ekim 2021
Life Magazin
çok büyük etkileri oldu. Lise dönemimde
müziğe çok emek verdim. Konservatuar ve
yüksek lisans çalışmalarımda buna yorumculuk
ve babaanne mesleği olan tiyatroyu
ekledim. Bu yüzden müzik ve tiyatronun
birleştiği, disiplinler arası projeler yaptım.
Üretme sürecinin nasıl işlediğini çok iyi
biliyorum ama babam ve dedem gibi bir
müzisyen değilim. Onlar, müzisyen olarak
çok başka bir boyutta.
Albüm çalışmanızda Sayın Münir
Nurettin Selçuk ve Timur Selçuk’tan
hangi parçalar yer alacak? Başka sürpriz
müzisyenlerden eserler de olacak mı?
Dedemin bilinen iki eserini okuyacağım.
Önce single olarak biri 6 Kasım’da, babamın
ölüm yıldönümünde çıkacak; diğerini de
babaannemin ölüm yıldönümü olan 9 Aralık’ta
çıkarmak istiyorum. Sürpriz bozulmasın,
daha fazla bilgi vermemeyim. Parçalar
dijital platformlarda olacak, ayrıca YouTube
kanalımda videolarıyla yayınlayacağım.
Son 7 yıldır Amerika Birleşik
Devletleri’nde yaşıyorsunuz.
Neler yaptınız bu 7 yılda?
Psikoterapist oldum. Önce yeniden yüksek
lisans yaptım, daha sonra psikoterapist
lisansı almanın bir gerekliliği olarak uzun bir
staj sürecim oldu. San Francisco’da psikiyatri
hastanesinin acil bölümünde yaratıcı sanat
terapisti olarak çalıştım. San Quentin Hapishanesi’nde
mahkûmlarla tiyatro çalıştım,
mültecilerle sanat terapisi çalışmaları yaptım.
Bireysel terapi ve çift terapisi üzerine uzmanlık
eğitimleri aldım. Danışanlarla çalıştım,
hâlâ çalışmaya devam ediyorum. Lisansıma
altı yıllık bir eğitim ve staj sürecinden sonra
ulaştım. Benim için çok değerli bir süreç oldu.
Terapist olarak belli bir yeterlilik duygusuna
ulaştığımı hissettiğim anda, müziği çok daha
yoğun olarak yeniden hayatıma alma ihtiyacı
duydum. Şimdi terapist olarak çalışıyorum ve
aynı zamanda müzik yapıyorum.
Sanat terapisi, beden ağırlıklı
psikoterapi ve travma iyileşmesi
üzerine gerçekleştirdiğiniz çalışmaları
dinleyebilir miyiz?
Sanatı bir iç görü kaynağı olarak kullanmak
ile sanatçı olmak farklı şeyler. Benim
sanat terapisti olmak istememin en önemli
nedenlerinden biri, yaratma sürecini iç görü
kazanmak için kullanmayı sevmem. Sanatı
terapi amaçlı kullandığınızda, paylaşmaya
değer bir ürün çıkarmanızın, sanatı ne kadar
iyi yaptığınız ya da yapmadığınızın hiçbir
önemi yok. Sanat terapisi, size sanat yapma
sürecini tatmanız ve en önemlisi kendi
derinliklerinize bilinçli olarak dokunmanız
için bir alan açar. Bu sürecin kendisi çok
zengin, çünkü insanı bir bütün olarak içine
alıyor. Zihin, beden, kalp, ruh olarak insan
sanatın yardımıyla, o bütünlük hâliyle çok
daha çabuk bağlantı kurabiliyor.
Tam bu noktada, sanattan ve yaşamsal
aktivitelerden uzak kaldığımız pandemi
dönemine ilişkin gözlemlerinizi
soracağım. Sanatın terapi gücünü bu
yönüyle de değerlendir misiniz?
Pandemiyle beraber kayıp duygusunu
yaşadık her birimiz. Kimimiz işini kaybetti,
kimimiz de sağlığını, sevdiklerini... Seçeneklerimiz
kısıtlandı, seyahat edemedik.
Bunların getirdiği çok doğal bir sıkıntı hâli
oldu. Yani hepimiz çeşitli boyutlarda kaybetme
teması üzerinde dolaştık. Yas, her türlü
önemli kayıp ardından hissedilen bir duygu.
Aynı zamanda yas, tutmaya izin verildiğinde,
içinden yaşamın yeniden çıktığı bir süreç.
İnsanı derinleştiren, yaşam ve yaşam ötesine
bağlayan... Sanat da böyle bir şey... Ben bu
süreçte müzik yaptıkça kendimi yaşama bağlı
hissettim. Bu bir başkası için resim olabilir,
yazı olabilir, takı yapmak olabilir, dans olabilir,
bitki yetiştirmek, hayvan bakmak olabilir.
Önemli olan, kalbin sesini dinleyebilmek ve
o sesin ifade bulmasına izin vermek.
Depresyon ve anksiyete üzerine bir kitap
hazırlığı içerisindesiniz. İçeriğinden
bahseder misiniz? Kitap okuyucular ile
ne zaman buluşacak?
Depresyon ve anksiyete, çok sık rastlanılan
şikâyetler. Ben de bir kitapta bu iki konuyu
hem klinik açıdan hem de sanatsal açıdan
incelemek istedim. Okuyan kişinin kendine
yardım edebilmesi, kendi sistemini
daha iyi anlayabilmesi için hazırlanmış bir
kitap. İçinde egzersizler de var. O egzersizlerin
kayıtlarını da yapacağım. Yıl sonu
ya da önümüzdeki yıl başında çıkacağını
umuyorum.
“Yarın ne olacağını bilememek,
sinir sistemimizi hep tetikte
tutan bir durum. Bu yüzden
umutsuzluk, endişe, öfke ya da
çaresizlik hissetmek doğal...
Özellikle pandemi sürecinde
bu duygular daha da artmış
olabilir. Kendimizi bir kuyunun
dibinde bulursak, belki
kendimize ya da birbirimize
hatırlatabiliriz ki o kuyudan
çıkış yolları var. Duyguları
sağlıklı ifade edecek alanları
yarattıkça, olayları değiştiremesek
bile üzerimizdeki etkisini
hafifletebiliriz. Bu başlı başına
çok önemli bir güç...”
Eylül & Ekim 2021 kadikoylife.com : 75
Mekân
Keyfin tepe noktası
“ Tepe Teras” misafirlerini
ağırlamaya başladı
Kadıköy’ün tam kalbinde, kolay ulaşımı ve geniş marka karmasıyla misafirlerini
ağırlayan Tepe Nautilus, ziyaretçilerin günün her saati temiz havada ve yeşillikler
içinde keyifli vakit geçirebilecekleri Tepe Teras’ı hizmete açtı.
“Yenilikçi, yaratıcı, keyifli mekânlarla
yaşama ve markalara değer katar” mottosuyla
25 yıldır Bilkent Holding bünyesinde
faaliyetlerini sürdüren Tepe Emlak Yatırım
yönetiminde olan Tepe Nautilus, hayata değer
katan yaşam alanlarına bir yenisini daha
ekledi.Tepe Nautilus, ziyaretçilerinin temiz
havada ve yeşillikler içinde keyifle vakit
geçirebilecekleri Tepe Teras’ı hizmete açtı.
GRAFİTİ SANATÇILARININ RENKLİ
ESERLERİNİ DE İÇERİYOR
Alışveriş merkezlerinde yenilikçi yeme-içme
alanları yaklaşımının Türkiye’deki öncülerinden
olan İç Mimar Abdullah Burnaz, Tepe
Emlak Yatırım ile sokak kültürünü barındıran
ikonik konseptleriyle yarattığı “Bilkent
Station”, “42 Maslak”, “Teos Marina” ve “Mix
Kayseri” projelerine Tepe Teras’ı da ekledi.
Tepe Nautilus’un yemek katında sosyal
mesafe kurallarına uygun şekilde tasarlanan
ve grafiti sanatçılarının renkli eserlerini
içerenTepe Teras, ziyaretçilerini bekliyor.
MÜZİK DİNLETİLERİ, İMZA GÜNLERİ,
SANAT ATÖLYELERİ
Alışveriş molasında keyifle dinlenebileceğiniz,
sınırsız WiFi hizmetiyle gün boyu
rahatlıkla çalışabileceğiniz Tepe Teras,
temiz hava girişi sağlayan geniş açılır kapanır
camları ile günün her saatinde serin bir
mola almanızı sağlayacak.
Tepe Teras, yıl boyu müzik dinletileri, imza
günleri, sanat atölyeleri ve farklı disiplinlerden
sanatçı söyleşileri ile Tepe Nautilus ziyaretçilerinin
yeni buluşma noktası olacak.
77 : kadikoylife.com Eylül & Ekim 2021
Mekân
TAYLAN ŞEF,
BAĞDAT CADDESİ’NDE!
KADİR TOPRAKKAYA
Damak zevkine eşlik eden, hatta olmazsa
olmaz olarak kabul edilen görsel zenginliğe,
şimdilerde görsel performans da eklendi.
Bu performansı en iyi sergileyen isimler
arasında yer alan, daha doğrusu o ustaların
yanında yetişen Taylan Şef, Bağdat Caddesi’ne
bu üçlüyü taşıyarak müdavimlerini
kabul etmeye başladı.
Yaşıtlarının tez
yazmakta olup
doktora yapmaya
çalışırken,1983
doğumlu Taylan
Gündoğdu’nun
hedeflerini ve
ulaştığı başarı
noktalarını
alkışlamamak elde
değil.
DİVAN PASTANESİ KARŞISINDA
Bağdat Caddesi’nin Erenköy bölümünde,
Divan Pastanesi’nin karşı sokağındaki köşede
açılan Taylan Şef’in yeni mekânı, küçük
ama bir o kadar da sevimli... Aynı anda 50-
60 kişiye hizmet verebilme kapasitesi olan
mekânda, Balıkesir yöresinden özel olarak
seçilerek gelen etler özenle hazırlanıp,
mekân içerisinde yer alan kasap reyonuna
yerleştiriliyor. Buradan ustanın da tavsiyesi
alınarak belirlenen ve pişirilen etler,
görsel şov eşliğinde masanıza geliyor. Tabi
telefonla veya gel-al şeklinde sipariş vererek
evinize, işyerinize de isteyebiliyorsunuz.
BU ADAM NEREYE KOŞUYOR?
Taylan Şef’in hikâyesi bir hayli ilginç ama
geleceği için söylenecek söz, “Bu adam
nereye koşuyor?” dedirtecek cinsten. Hayatının
en güzel yıllarını Günaydın, Nusr-Et
ve Emirgan Sütiş gibi bugünkü konumları
ve başarı seviyeleri belli olan markalarda
geçiren Taylan Şef’in hikâyesi, asıl bundan
sonra çok konuşulacak gibi görünüyor.
ÖZBEKİSTAN, SIRBİSTAN,
FAS, FİLDİŞİ SAHİLİ
Taylan Şef’in yurt dışında Türk bayrağını
ve Türk lezzetlerini dalgalandırmak gibi bir
misyon edindiğine de değinmek gerekiyor.
Bundan iki yıl kadar önce Özbekistan’ın
Taşkent şehrinin uzak bir köşesinde açtığı
mekân öylesine büyük ilgi görmüş ki, şimdi
şehrin en merkezi yerinde, Taşkent City’de
beş yıldızlı bir otelin altında 1000 metrekare
büyüklüğünde dev bir “Steak House” açıyor.
Ayrıca, Sırbistan’ın Belgrad şehrinin en ünlü
caddesinde, Saint Petersburg’da, Fas’ın
Kazablanka şehrinde ve Fildişi Sahili’ndeki
Taylan Şef’lerin açılış hazırlıkları da sürüyor.
DUŞANBE’YE TÜRK DÖNERİ VE
KAHVALTI KÜLTÜRÜ
Taylan Şef’in bir başka önemli başarısı ise
Tacikistan’ın başkenti Duşanbe’ye taşıdığı
Türk döneri ve kahvaltı kültürü markası…
Burada yaklaşık iki bin metrekare büyüklüğündeki
bir alanda gerçekleştirmekte olduğu
projeyle, önümüzdeki günlerde üzerinde
çok konuşulacak bir başarı hikâyesi ortaya
çıkacağı görüşünde.
Eylül & Ekim 2021 kadikoylife.com : 79
Mekân
Bir İstanbul damak geleneği
Reşat Balık Suadiye’de!
YAZI VE FOTOĞRAFLAR: REHA KADAK
Bölgemizin en önemli semtlerinden Suadiye, son zamanlarda
yeme-içme mekânlarıyla adından söz ettirmeye başladı.
Semt, artık İstanbul’un gurme noktası olmaya aday.
Suadiye’de ardı adına açılan önemli yeme-içme markaları
arasına, çok yakın zamanda Beyoğlu Balık Pazarı’nda İstanbul’un
bir damak geleneği olan Reşat Balık da katıldı.
4. KUŞAKTAN REŞAT BERKE YAZGÜNEŞ, SUADİYE
ŞUBESİNİN BAŞINDA
Balık ile deniz mahsulleri çeşitleri ve mezeleri dendiğinde
İstanbul’da akla gelen ilk marka olan Reşat Balık, ilk
önce 1941 senesinde Yazgüneş ailesinin büyük dedeleri
Ramazan Yazgüneş tarafından “Yazgüneş Balıkçılık” adıyla
kuruldu. Sonrasında babasının yerini alan Reşat Yazgüneş
tarafından ismi değiştirildi ve Reşat Balık Evi olarak hizmet
vermeye devam etti. Bugün Beyoğlu şubesinin başında Reşat
Balık’ın sosyal medya hesaplarından da simasına aşina
olduğumuz 3. kuşaktan Eyüp Ahmet Yazgüneş bulunurken;
4. kuşak temsilcisi ve aile arasında “Küçük Reşat” diye anılan
genç girişimci Reşat Berke Yazgüneş de 2021 Haziran
ayında Suadiye şubesini açarak, Anadolu Yakası’nda da
markayı sürdüren isim oldu.
DENİZ MAHSULLERİNE DAİR TÜM ÇEŞİTLER
Reşat Balık, bir balık market... Markanın birbirinden leziz tüm
çeşitleri artık Suadiye şubesinde de bulunuyor. Reşat Balık’ta
deniz mahsullerine dair neredeyse yok yok! Mekânın imza
ürünleri arasında torik ve palamuttan lakerdası, İstanbul’da
unutulmaya yüz tutan nadide lezzetlerden. Hemen ardından
akya balığından yapılan pastırma ve füme, palamut füme,
Norveç somon füme, pastırması ve de taramasıyla akşam
sofralarınız ve deniz mahsulleriyle beslenenler için özel bir
lezzet şöleni... Suadiye şubesinde ayrıca midye dolma, karides,
deniz börülcesi gibi farklı çeşitler de yer alıyor.
TÜM ÜRÜNLER ONLINE OLARAK
ADRESE TESLİM
Reşat Balık’ın tüm lezzetlerini
Suadiye şubesinden bizzat alacağınız
gibi aynı zamanda web sitesi
üzerinden online olarak adresinize
de sipariş verebilirsiniz. Online
satışta özellikle “Ahmet Usta Gurme
Kutusu”, “Reşat Meze Kutusu”,
“Muhteşem İkili” gibi tüm çeşitlerden
yapılan karma lezzet kutularından
söyleyebilirsiniz. Reşat Balık’ta
bir diğer önemli ayrıntı da deniz
mahsullerinden özel olarak yapılan
sandviç çeşitleri. Bu sağlıklı sandviç
çeşitlerini, Suadiye sahilinde vakit
geçirdiğinizde yanınızda da götürebilirsiniz.
Bir İstanbul markası olan Reşat Balık, Suadiye ve Anadolu
Yakası’nda ikamet edenlerin uğrak noktası olacak.
Adres: Bostancı Mahallesi Bağdat Caddesi No:476/C Kadıköy-İstanbul
Tel: (0216) 361 13 63 - www.resatbalik.com
Eylül & Ekim 2021 kadikoylife.com : 81
Cemiyet | Yaşayan Kadıköy
Kadıköy’ün belleğine
“Dünden Bugüne
Kadıköy Fotoğrafları”
Bellek Kadıköy Grubu, Kadıköy için son
derece anlamlı ve yararlı olan buluşmalarından
birini daha gerçekleştirdi. Saint-Joseph’liler
Derneği’nin Moda’daki Caporal
Tesisleri’nde düzenlenen etkinliğe, Bellek
Kadıköy Grubu üyeleriyle birlikte Kadıköy’e
gönül veren bazı isimler katıldı.
“DÜNDEN BUGÜNE KADIKÖY
FOTOĞRAFLARI” SERGİLENDİ
Buluşmada bir de fotoğraf sergisi vardı.
İsmail Şevket Baki önderliğinde, Kadıköy
Kent Konseyi Fotoğraf Grubu tarafından çekilen
60’a yakın “Dünden Bugüne Kadıköy”
fotoğrafından 22 tanesi, etkinlik boyunca
konuklara sergilendi.
GELECEĞE YÖNELİK ÇALIŞMALAR
ELE ALINDI
Ünlü gravür sanatçısı ve grubun dönem
başkanlığını yürüten Ayşen Erte’nin açılış
konuşmasıyla başlayan etkinlikte, katılımcılar
karşılıklı görüş alışverişinde bulundu.
Ayrıca, grubun geleceğe yönelik çalışma
planları da ele alındı.
İSKELELER VE VAPURLAR
Buluşmaya mazeretleri nedeniyle katılamayanlar,
gönderdikleri mesajlarla Bellek
Kadıköy Grubu ve Kadıköy hakkındaki
görüşlerini dile getirdiler. Bu mesajlardan
biri de Mimar Rıza Güloğul’a ait olanı idi. Kadıköy’ün
belleğini oluşturmanın çok önemli
bir misyonu olduğuna vurgu yapan Güloğul,
şunları ifade etti:
Buluşmaya katılanlar arasında; Kadıköy Life
Dergisi’nden Kadir Toprakkaya ve Pınar Baltacı,
Radyo Kadıköy’den Nurettin Ediz ve Aslı Elmacı,
Saint-Joseph Lisesi Mezunlar Derneği’nden Baran
Esendal da vardı.
“Ben şu aralar iskeleler ve vapurlar konulu
bir araştırma yapıyorum Bellek Kadıköy
için. Yaşları ileri olanlarımızın çok iyi bildiği
eski Kadıköy vapurları vardı; bordo deri
döşemeli, ahşap lambri kaplamalı… Hatta
Beşiktaş’a, Üsküdar’a çalışanları hatırlıyorum;
deri döşemeli, pirinç askılık ve şapkalık
yerleriyle, vitraylarıyla, harika ahşap işçiliğiyle…
Bunlara ait birkaç fotoğraf bulayım
dedim, maalesef bir güzellik daha silinmiş
belleklerden. Kim bilir hangi kenar köşeye
sıkışmışlardır. Bu nedenle bu kentin belleğini
oluşturacak yazılarınızı, fotoğraflarınızı,
ufacık da olsa anılarınızı lütfen belge haline
getirip yollayın. Yoksa bu gidişle her şeyi bir
değirmen gibi öğüten, geçmişimizi un ufak
eden çağdaş yaşamda geçmişimizi sadece
masallardan öğreneceğiz.”
82 : kadikoylife.com Eylül & Ekim 2021
Merkez:
Acıbadem Mh. Acıbadem Cd. No:96, 34718 Kadıköy / İstanbul
Şube:
İncirliköy Mh. Soğuksu Cd. No:35, 34800 Beykoz / İstanbul
Cemiyet | Yaşayan Kadıköy
Başkan Odabaşı’ndan
Bağdat Caddesi Derneği’ne ziyaret
Kadıköy Belediye Başkanı Şerdil Dara Odabaşı, Bağdat Caddesi Derneği’ni ziyaret
etti. Derneğin çalışmalarının yanı sıra Bağdat Caddesi’nin sorunlarına dair bilgi alan
Başkan Odabaşı, derneğin yeni başkanı Tekin Esen’e de tebriklerini sundu.
2019 yılında Bağdat Caddesi’ni eski
görkemli günlerine kavuşturmak amacıyla
kurulan ve hem cadde sakinleri hem de
bölge esnafı ile belediye arasında köprü
görevi görme misyonunu üstlenen Bağdat
Caddesi Derneği, Kadıköy Belediye
Başkanı Şerdil Dara Odabaşı’nı ağırladı.
Hayli samimi görüntülere sahne olan
buluşmada “Bağdat Caddesi’ni elbirliğiyle
daha güzel günlere kavuşturacağız”
mesajı veren Odabaşı, derneğin taleplerini
dinleyerek, bundan sonra daha sık
görüşeceklerini ve sık sık diyalog hâlinde
olacaklarının altını çizdi.
“PROJE BAZLI ÇALIŞMALARA
BAŞLAYACAĞIZ”
Dernek binasında gerçekleşen buluşmayı
Kadıköy Life Dergisi’ne değerlendiren Tekin
Esen ise, Başkan Odabaşı’nın oldukça
samimi bir tavırla çalışmalarını dinlediklerini
belirterek; “Başkanımız Şerdil Dara
Odabaşı, projelerimize çok olumlu baktı ve
yol gösterici bir tavırla yaklaştı. Bundan sonra
gerçekleştireceğimiz her türlü etkinlikte
yanımızda olacaklarını ifade ettiler. Başkanımızın
konuya dair duyarlılığı bizi oldukça
mutlu etti. Proje bazında bazı gelişmeler de
olacak. Ne yazık ki çalışmalarımız pandemi
sürecindeki yasaklardan ötürü sekteye
Tekin Esen
uğramıştı, ancak şimdilerde yeni rotamızı
belirlemeye başladık. Bundan sonraki süreçte
çalışmalarımız, Kadıköy Belediyesi’nin
de katkılarıyla sürecek” dedi.
SOSYALLEŞMEYE DÖNÜK
ETKİNLİK VE FESTİVALLER
Genel anlamda dernek çalışmalarına dair
bilgiler de sunan Esen, sözlerini şöyle
sürdürdü: “Bundan sonra dernek üyeleri
olarak daha sık bir araya gelecek ve
kararlarımızı uygulamaya koyulacağız. İlk
olarak, Bağdat Caddesi halkından bizlere
gelen talepler doğrultusunda hareket
edeceğiz. Cadde halkı, bazı etkinlik ve
festivaller organize etmemizi istiyorlar.
Bizler de yurtdışındaki bazı örneklerden
ilham alarak, bu taleplere yönelik aktivitelerde
bulunacağız. Amacımız, halk ile
belediye arasında köprü görevi görmek. Bu
misyonumuzla yolumuza devam edeceğiz.
Bunun yanında sponsorlar ve firmalarla
bağlantı kuracağız. Yakın olduğumuz bazı
kurumlarla da ilişkilerimizi güçlendirerek,
özellikle sosyalleşme ve etkinlikleri fazlalaştırmaya
dönük projelerimiz.”
84 : kadikoylife.com Eylül & Ekim 2021
Yaşayan Kadıköy | Cemiyet
Kuşadası’nda Caferli köyü,
bu köyde Nazlı Deniz var!
Türkiye’nin ilk turizm merkezlerinden Kuşadası’nda Caferli
adında bir köy var. Bu köye rastladığınızda “yandınız”
demektir; ne köy sizi bırakır, ne de siz köyü...
Bu yangına ilk gelenlerden biri, 1980’li yıllarda göğsümüzü
kabartan Avrupa güzelimiz Nazlı Deniz Kuruoğlu... Diğer
ünlü isimleri saymayacağız, zira onlar bu büyü bozulmasın
diye ısrarla rica ediyorlar. Ancak yüksek hoşgörü sahibi
bir dostumuz var ki, Kadıköylü olması nedeniyle Delal
Atamdede’nin ricasını duymazlıktan geliyor ve bahsediyoruz.
Savunma gerekçemiz ise şöyle: “Güzellikler herkes
tarafından bilinmeli, paylaşılmalı.”
Caferli köyüne
vurulan Nazlı Deniz
Kuruoğlu’nu 1982
Türkiye ve Avrupa
Güzeli olarak
tanıyoruz. Onun
bundan 20 yıl
önce İstanbul’un
keşmekeşinden
kaçıp Caferli
köyündeki çiftliğine
taşınmasıyla
başlayan öyküsü,
hepimizin bir
anlamda hayallerini
süslüyor.
Meltem Gürler, Efe Yağız Atamdede, Emel Hasırcı, Adnan Hasırcı, Esra
Atamdede, Delal Atamdede, Gülçin Sandıkçıoğlu, Burçin Orhon, Nilgün
Şirin, Ercan Gürel, Özer Kayalı, Nil Kayalı, Sevtap Kuruoğlu ve Nazlı Deniz
Kuruoğlu.
DOSTLARI BULUŞTURAN DAVET
Evet, Dünya Turizm Yazarları ve Gazetecileri Federasyonu
(FIJET) Yönetim Kurulu Üyesi ve ATURJET Başkanı Delal
Atamdede, Nazlı Deniz Kuruoğlu gibi Caferli’ye vurulup,
köye bağlanan isimlerden biri. Yılın büyük bölümünü buradaki
malikanelerinde geçiren Atamdede’ler, köye emeği
geçenler ve köyü merak edenler için bir davet verdi. Nazlı
Deniz Kuroğlu’nun köyde yarattığı ikinci özel mekân olan
Şale Nazlı Deniz Evi’nde gerçekleşen davet öylesine renkliydi
ki, iki saat olarak planlanan buluşma gece yarısına
kadar sürdü.
2014 yılında Kuşadası Caferli
Güzelleştirme ve Dayanışma
Derneği’ni kurup, başkan
olan Nazlı Deniz Kuruoğlu,
köyü boyayarak turistik bir
hâle gelmesinde önemli
rol oynadı. İlk zamanlarda
bazı köylülerin direnci ile
karşılaşmış olsa da oluşan
güzellikler karşısında köylü
Nazlı hanıma, Nazlı hanım
da köylüye alıştı. Şimdilerde
elbirliğiyle ortak projeler
geliştiriyorlar.
Eylül & Ekim 2021 kadikoylife.com : 85
Cemiyet | Yaşayan Kadıköy
Yeşilyaprak çiftinde
ikinci bebek
mutluluğu
Gamze & Sedat Yeşilyaprak çiftinin ikinci bebekleri “Deren”, dünyaya
merhaba dedi. Bundan 4 yıl kadar önce ilk bebekleri Ada ile mutluluklarına
mutluluk katan çift, ikinci bebekleri ile büyük sevinç içinde
olduklarını dile getirdi.
Deren bebeğin dünyaya gelişi, Gamze & Sedat Yeşilyaprak çiftinin
akrabaları ve yakın dostları arasında büyük sevinç yarattı. Çiftin ilk
çocukları Ada gibi yine Acıbadem Altunizade Hastanesi’nde dünyaya
gelen Deren bebeğin, 3 kilo 650 gram ağırlığında ve 53 cm boy ile
doğduğu bildirildi.
Aynı zamanda Büyük Kulüp üyesi de olan Gamze & Sedat Yeşilyaprak’ı
ikinci bebekleri Deren için tebrik ediyor, sağlıklı bir ömür
dileklerimizi iletiyoruz.
86 : kadikoylife.com Eylül & Ekim 2021
Cemiyet | Yaşayan Kadıköy
Göztepeli Cengiz Ailesi’ne
İzmirli gelin geldi
Kuyumculuk sektörünün önde gelen ailelerinden Göztepeli
Cengiz Ailesi’ne İzmir’den gelin geldi. Ailenin üçüncü
kuşak temsilcilerinden Enes Cengiz, gönlünü kaptırdığı ve
tesadüfen aynı soyadını taşıyan Meriç Cengiz ile hayatını
birleştirerek, mutluluk yolunda ilk adımlarını attılar.
ADİLE SULTAN SARAYI’NDA DÜĞÜN
Çiftin düğünü, Boğaz’ın ünlü mekânlarından Adile Sultan
Sarayı’nda gerçekleşti. Aynı zamanda Suadiye Mahallesi
Muhtarı Emel Perk Afacan’ın yeğeni de olan Enes Cengiz,
Kadıköy Life Dergisi’ne yaptığı açıklamada “Hayatımın ışığını
buldum ve ona hayatımın sonuna kadar evet diyeceğim”
diyerek, gönülleri fethetti.
Düğüne eşlik eden Grup Royals Orkestrası, müthiş bir performans sergileyerek
konukların doyasıya eğlenmesini sağladı.
Cemalettin Cengiz tarafından 1990’lı yıllarda kurulan Kavkaz
Kuyumculuk, o yıllardan beri varlığını sürdürüyor. Marka, aynı bölgedeki
mağaza sayısını oğulları Selçuk Cengiz, Caner Cengiz ve Şener Cengiz
tarafından 3’e çıkarmış. Bu arada 4. mağazalarının yakında torunlardan
Enes Cengiz ve Muhammed Ali Cengiz tarafından Bağdat Caddesi’nin
Bostancı bölümünde açılma hazırlıkları içerisinde olduğunu öğrendik.
Düğünün konukları arasında, Göztepe merkezli olması nedeniyle Kadıköy Life Dergisi
de vardı. Canan Toprakkaya, Şermin Yanılmaz, Ecem Dereli, Koray Dereli, Sabahat Giril,
Nesibe Başak, Haluk Perk, Furkan Giril ve Emel Perk Afacan.
88 : kadikoylife.com Eylül & Ekim 2021
Yaşayan Kadıköy | Cemiyet
Birtek Döner, Sevgi Cengiz, Birben Döner, Enes Cengiz, Meriç
Cengiz, Emel Perk Afacan, Saynur Cengiz ve Dicle Cengiz.
Erhan Özcan’a
sürpriz 40. yaş günü partisi
Uluslararası cam endüstrisinde prestijli bir marka hâline gelen Billur
Cam Endüstrisi Limited Şirketi Yönetim Kurulu Üyesi Erhan Özcan’a,
eşi Avukat Güneş Akman Özcan tarafından yazlık evlerinin bahçesinde
sürpriz bir doğum günü partisi düzenlendi. Çocukluk arkadaşları
ile yıllar sonra bir araya gelen Erhan Özcan ve Güneş Akman Özcan
çiftinin 16 aylık bebekleri Asya’yı da yakın dostları ile tanıştırdıkları ilk
etkinlik oldu.
Meriç & Enes Cengiz çiftinin nikâh şahitleri Uğur Varış, Ege Erkal,
Görkem İleri ve Soner Batı oldu.
Aynı zamanda İzmir Kemalpaşa’daki Nif Bağları Şaraphanesi’nin de
kurucuları olan Özcan Ailesi, bu mutlu günlerinde İzmir Nif Bağları
Şarapları eşliğinde bahçede misafirlerine döner ikram ettiler. Doğum
günü pastası yerine ise Gaziantep’ten getirtilen İmam Çağdaş Baklavaları
hoş bir sürpriz oldu.
Sadece çift doz aşı yaptırmış olan ve semptom göstermeyen yakın
aile üyeleri ve dostlarla sınırlandırılmış etkinlik, tamamıyla açık
alanda ve rüzgârlı bir havada gerçekleştirildi. Davet boyunca düzenli
aralıklarla el dezenfektanı ikramları yapılarak, sosyal mesafe ve Covid-19
ile mücadele kurallarına dikkat edilmesi sağlandı.
Erhan Özcan, Av. Hüsnü Babalık, Kemal Babalık,
Av. İrem Toprakkaya Babalık.
Av. Güneş Akman Özcan,
Erhan Özcan, Billur Cam
Endüstrisi Limited Şirtketi
Kurucusu Hamit Özcan,
Gazeteci Dr. Cüneyt
Akman, Sumi Sertmetal
Şirketi CEO’su Emine
Akman, Dr. Deniz Akman
Okumuş, Borusan Ürün
Yöneticisi Doğancan
Okumuş.
Eylül & Ekim 2021 kadikoylife.com : 89
Cemiyet | Yaşayan Kadıköy
Selçuk Korun & Gonca Kaplan
birlikteliğinde mutlu son
Sigorta ve inşaat sektöründe önemli yatırımları bulunan,
Kadıköy’ün renkli iş adamlarından Selçuk Korun, “Bekarlığa
veda” diyerek, Gonca Kaplan ile hayatını birleştirdi. Aynı
zamanda iş arkadaşı olan ikilinin düğünleri, Kanlıca’nın
ünlü mekanlarından Baro Bahçe’de gerçekleştirildi.
Yaklaşık 200 kişin katıldığı düğün, son derece renkli bir ortamda
gerçekleşti. Çiftin nikah şahitliklerini Meltem Aktaş,
Burhan Sarsan, Deniz Sönmez ve Benan Kaplan yaptı.
HAKAN KARTAL VE ORKESTRASI SAHNE ALDI
Düğüne renk katan bir başka unsur, aynı zamanda Gonca
Kaplan & Selçuk Korun çiftinin yakın arkadaşları da olan
Hakan Kartal’ın orkestrası ile sahne alması oldu. Usta
sanatçı, seslendirdiği birbirinden güzel şarkılarla çiftin
mutluluğuna ortak oldu.
BALONLAR HAVAYA!
Nikah öncesi düzenlenen kokteyl sırasında konuklara dağıtılan
balonlar, imzaların atılmasının ardından hep birlikte
havaya fırlatılarak, gökyüzünde adeta bir renk cümbüşü
oluşturdu. Tam bu sırada başta gelin ve damat olmak üzere
tüm konuklar dileklerde bulundular.
Oğullarının mutluluğuna tanık olmaktan büyük mutluluk
duyduklarını dile getiren Selçuk Korun’un babası Orhan Korun ve
annesi Havva Korun.
Düğünün davetlileri arasında bizler de vardık. Kemal Babalık, İrem Babalık Toprakkaya,
Canan Toprakkaya, Kadir Toprakkaya, Kemal Aşan, Can Mutlu, Gamze Mutlu, Serpil
Yılmaz ve yeni matbaamızın yöneticisi Murat Yılmaz.
90 : kadikoylife.com Eylül & Ekim 2021
Yaşayan Kadıköy | Cemiyet
TAYLAN ŞEF’İN
LEZZETLERİNİ TEST ETTİLER
Kadıköy’deki Hürriyet Eczanesi’nin sahibi Eczacı Gül Kara, eşi Mesut Kara
ve oğulları Kerem ile birlikte Taylan Şef’in yeni mekânını görmeye ve lezzetlerini
test etmeye geldi. O sırada orada olan muhabirimiz ise bu kareyi
sayfalarımız için çekmeyi ihmal etmedi.
NİCE YILLARA OĞUL
CEMİL TOPUZLU
Cemil Topuzlu’nun torunu, kıymetli dostumuz Prof. Dr. Cemalettin Topuzlu,
dedesinin adını gururla taşıyan oğlu Cemil için bir doğum günü yemeği
verdi. Bizimle paylaştığı açıklama ise şöyle oldu: “Üç eksik ile 1960
yılından beri gittiğim Türk mutfağının simge yemek mekânı Hünkar’da
kutladık. Sahibi dostumuz Feridun Bey’in bizzat kendisinin hazırladığı
balık buğulama ve puf böreği, en üst düzeyde gastronomik eserlerdi.
Kendisine ve ekibine çok teşekkür ederiz.”
MİRA DOĞAN,
AMERİKAN KOLEJİ’Nİ KAZANDI
Adana’da yaşayan Doğan Ailesi’nin kızları Mira, girdiği sınavlarda aldığı derece
ile Amerikan Koleji’nde okumaya hak kazandı. Hâl böyle olunca Adana’dan
İstanbul’a taşınmak da şart oldu. Baba Taylan Doğan ve kızı Mira, bu
kararlarını Bağdat Caddesi gezisi ve Taylan Şef’in lezzetleriyle kutladılar.
Cemiyet | Yaşayan Kadıköy
Erkurtoğlu Ailesi gelin verdi
Türkiye ile birlikte pek çok ülkede önemli projelere imza
atan Kadıköy merkezli AE Mimarlık’ın kurucusu Ahmet
Erkurtoğlu, ikinci kızı Ezgi’yi gelin verdi. Yapı ve dekorasyon
sektörünün önde gelen markalarından Yılmazlar Banyo
Merkezi veliahdı Berkay Yılmaz ile hayatını birleştiren Ezgi
Erkurtoğlu’nun düğünleri Bodrum’da yapıldı.
Yalıkavak Avantgarde Otel’de gerçekleşen düğüne, çoğunluğu
İstanbul’dan olmak üzere yaklaşık 250 davetli katıldı.
Düğünün ev sahipleri Ayşın & Mehmet Yılmaz ile Çiğdem
& Ahmet Erkurtoğlu, gelen konukları birlikte karşılayarak
mutluluk dileklerini kabul ettiler. Otelin etkinlik alanında
kıyılan nikâhın şahitleri Hazal Dağlı, Emrullah Altunay,
Emre Özen, Özgür Ümitli oldu.
KADIKÖY’DEN YOĞUN KATILIM
Özellikle Kadıköy’de Ahmet Erkurtoğlu’nun AE Mimarlık
imzasıyla 1000’den fazla projeye imza atması, Mehmet
Yılmaz’ın da yine Kadıköy’de 1000’den fazla inşaatın banyo
ve mutfaklarında imzası olması, düğüne Kadıköy’den katılımın
çokluğuna yol açtı. Bu isimlerden Şefik Toprak, Orhan
Tavukçuoğlu, Ekrem Kosif, İrfan Aydoğan, Ahmet Mollaoğlu
ve Bilgehan Çapraz, göze çarpanlar arasındaydı.
Ezgi Yılmaz, Mehmet Yılmaz, Ayşın Yılmaz, Berkay Yılmaz, Ezgi Erkurtoğlu Yılmaz,
Çiğdem Erkurtoğlu ve Ahmet Erkurtoğlu.
Aynı zamanda moda tasarımcısı ve “Luxez”
markasının yaratıcısı da olan Ezgi Erkurtoğlu,
bu özelliği kazanmasında babası Ahmet
Erkurtoğlu’nun etkisi olduğunu her
platformda dile getiriyor.
92 : kadikoylife.com Eylül & Ekim 2021
Yaşayan Kadıköy | Cemiyet
Ersin Köksal, Bilgehan Çapraz, Tamer Köseoğlu, Ahmet Erkurtoğlu, Eyüp Kömeçoğlu ve Arman Arıcan.
İrfan Aydoğan, Ahmet Erkurtoğlu, Kemal Akar.
Eylül & Ekim 2021 kadikoylife.com : 93
Cemiyet | Yaşayan Kadıköy
Demirhan Demir’den bekârlığa veda
Kadıköy’ün köklü ailelerinden Fügen & Cemal Demir çiftinin
oğulları Demirhan Demir, “Bekarlığa veda” diyerek Çisel
Çokuslu ile hayatını birleştirdi. Mutluluğa yelken açan çiftin
düğünleri, 5 Eylül Pazar akşamı Wyndham Grand İstanbul
Kalamış Marina Hotel’in balo salonunda yapıldı. Yaklaşık
400 davetlinin katıldığı düğün, tek kelime ile muhteşemdi.
Dört şahit eşliğinde gerçekleşen nikah töreninde damadın
birinci şahidi babası Cemal Demir, gelin Çisel Çokuslu’nun
birinci şahidi de ağabeyi Ömer Cemre Çokuslu oldu. Gelin
ve damadın diğer şahitleri ise Ali Fuat Nalçacı ve Burak
Gürkan idi. Düğün boyunca çok heyecanlı olan Fügen & Cemal
Demir çifti, konuklarla tek tek ilgilenerek heyecanlarını
hafifletmeye çalıştılar.
Ahmet Gemici, Suzan Gemici, Canan Toprakkaya, Demirhan Demir, Çisel Çokuslu Demir,
Kadir Toprakkaya, Cihan Ceritoğlu, Yakut Ceritoğlu, Esat Yalçın, Serap Yalçın.
İrem Gündüz, Ceren Gököz, Çisel Çokuslu Demir, Demirhan Demir, Yücel Gündüz,
Gökhan Gököz ve Volkan Korkmaz.
94 : kadikoylife.com Eylül & Ekim 2021
Yaşayan Kadıköy | Cemiyet
Eylül & Ekim 2021 kadikoylife.com : 95
Cemiyet | Yaşayan Kadıköy
İstanbul’da şehir merkezine 20 dakika uzaklıkta
bir düğün ve etkinlik alanı olduğunu biliyor muydunuz?
Pandemi sürecinde öne çıkan açık alan
alternatifleri, etkinlikler ve düğünler için bir
hayli tercih edilmeye başlandı. Hâl böyle
olunca İstanbul’un içinde yer alan ama az
bilinen etkinlik mekânları gündeme geldi.
İşte bu mekânlar arasında bulunan, hatta
en bilineni olarak yorumlanabilecek Liva
Köşk’ü sizlere tanıtmak istedik. Kadıköy’deki
ofisimizden konum bilgisi ile yola çıktığımızda,
navigasyonumuz varış süremizi 18 dakika
olarak gösterdi. Ümraniye’nin sağımızda
kaldığını fark ettiğimizde Liva Köşk’e vardık.
KURUMSAL DAVETLER,
ORGANİZASYONLAR
Bizi karşılayan mekânın yöneticilerinden
Hümeyra Akbal’ın anlatımı ile burasının sadece
bir düğün mekânı olmadığını, her türlü
kurumsal davet, yemekler ve organizasyonlara
da ev sahipliği yaptığını öğrendik.
Ümraniye ile Beykoz sınırlarının kesiştiği
ormanlık bir bölgede, yaklaşık 11 bin metrekare
alan üzerine kurulu Liva Köşk’ün göl
manzarasına sahip olduğunu da ekleyelim.
Çok yakınındaki Beykoz Evlendirme Dairesi
ve İzci Kampı’na da komşu.
AYNI ANDA İKİ DÜĞÜN YAPILABİLİYOR
Liva Köşk’ün geniş bir alana yayılmış olması,
aynı anda iki düğünün birden yapılabilmesine
olanak sağlıyor. Mekânın Beykoz
Nikâh Dairesi’ne komşu olması nedeniyle,
nikâh sonrası yemeklere de ev sahipliği
yapılabiliyor. Kış ayları için kapalı alanı da
olan Liva Köşk’ün bu bölümünde 300 kişiye
kadar düğün ve yemekli davet verilebiliyor.
Mekânın bir başka cazip tarafı da ulaşımın
rahat olması ve kolay otopark imkânı.
Akbal Ailesi tarafından yönetilen Liva Köşk’ün ikinci
kuşak temsilcisi Hümeyra Akbal, mimarlık eğitimi
almış bir isim. Avustralya’nın Sydney şehrinde
mimarlık yapan Akbal, memleket özlemi ile Türkiye’ye
dönmüş. Avustralya’da kaldığı sürece gördüğü düğün
törenlerinden aşina olunca, böyle bir mekân yapılması
için aileye öneride bulunmuş ve kabul görünce de Liva
Köşk doğmuş.
Liva Köşkü’nün fiyatları da son derece cazip...
Yemekli menü seçenekleri, 155-195 TL arasında
değişiyor. Üstelik bu rakamlara ışık, ses ve
süsleme ücretleri de dahil.
96 : kadikoylife.com Eylül & Ekim 2021
KÜÇÜKOSMAN
AILESI’NE GELIN
Küçükosman Ailesi’nin üçüncü kuşak temsilcilerinden
ES Voleybol Antrenörü Mecit Küçükosman, “Bekârlığa
veda” diyerek gönlünü kaptırdığı Hilal Ürün ile hayatını
birleştirdi. Kadıköy Zübeyde Hanım Kokteyl Salonu’nda
gerçekleşen düğüne, çok sayıda davetli katıldı. Balayı için
Gökçeada’yı tercih eden çift, araya giren bayram tatilini
de bağlayınca yaklaşık 1 ay süren bir tatil imkânını da
elde etmiş oldu.
ÜNLÜ TURIZMCI
MELIKE KIRTAY DA
BEKÂRLIĞA VEDA ETTI
Birlikte çalıştığımız markalarımızdan Antalya merkezli
Ulusoy Kemer Holiday Club Satış ve Pazarlama Müdürü
Melike Kırtay da bekârlığa veda diyen isimler arasına
katıldı. More Hotel İşletmecisi Deniz Akdoğan ile evlilik
kararı alan Melike Kırtay; “Hayat akıp geçiyor. İyi ya da
kötü sürprizler, yaşadığımız hayatın ayrılmaz bir parçası.
Güç alacağım, güç vereceğim bir yol arkadaşı olmalıydı
hayatımda. O doğru kişiyi Deniz Akdoğan olarak gördüm
ve evet dedim” açıklamasında bulundu.
Cemiyet | Yaşayan Kadıköy
KELLER WILLIAMS
DANIŞMANLARI
BAŞARIYI KUTLADI
Keller Williams Cadde Ofisi’ne bağlı gayrimenkul danışmanlarından
oluşan kalabalık bir grubu, Ege’nin sahne
aldığı Caddebostan Türk Balıkadamlar Kulübü’nde
görüntüledik. Aralarında eski Kadıköylü Vedat
Akkaş’ın da yer aldığı 30 kişilik grup, ağustos ayını
yüksek gayrimenkul satışı ve kiralama işlemleriyle
tamamlamış olmanın başarısını kutladıkları
açıklamasında bulundular.
REMAX TEMPO,
KHALKEDON
BRUNCH’INDA
Bağdat Caddesi’nin bir diğer emlak
ofisi REMAX Tempo’nun gayrimenkul
danışmanları, motivasyon amacıyla
düzenledikleri ağustos ayı etkinliklerinden
birini de brunch buluşması olarak
gerçekleştirdiler. Khalkedon Fenerbahçe’deki
buluşma oldukça renkliydi.
BAŞKAN ODABAŞI
İLE TARİHİ KADIKÖY
ÇARŞISI’NDA
KAHVALTI
Kadıköy Belediye Başkanı Şerdil Dara Odabaşı,
Başkan Yardımcısı Fahrettin Kayhan
ile birlikte Tarihi Kadıköy Çarşısı’nı ziyaret
ederek, çarşı esnafı ile kahvaltıda bir araya
geldi. Aralarında Gözde Şarküteri’den Yücel
Dönmez’in de bulunduğu çarşı esnafının
sorunlarını dinleyen Başkan Odabaşı; “Esnafımızın
Tarihi Kadıköy Çarşısı’nda oluşturdukları
alışveriş kültürünü, geleneklerini korumak
ve devam ettirmek için sorunları, fikirlerini
dinledik. Misafirperverlikleri için esnafımıza
teşekkür ederim” dedi.
98 : kadikoylife.com Eylül & Ekim 2021
Yaşayan Kadıköy | Cemiyet
CADDEBOSTAN
SAHİLİNDE EGE RÜZGÂRI
Caddebostan sahilinde tam bir Ege rüzgârı vardı. Otuz yılı aşkın süredir Latin
tonlarıyla severek şarkılarını dinlediğimiz sanatçı, Türk Balıkadamlar Kulübü’nün
lokalinde sahne aldı. Arkasında harika bir orkestra ile konuklarına unutulmaz
bir gece yaşatan Ege, yaklaşık üç saat
süren performansıyla gönülleri fethetti.
YELİZ DE KONUKLAR ARASINDAYDI
Mekândaki bir doğum günü kutlamasının
davetlileri arasında bulunan
1990’lı yılların ünlü starı Yeliz, Ege’nin
daveti üzerine sahneye çıktı ve dillere
pelesenk olmuş olan “Yalan” isimli
şarkısını seslendirdi. Konukların büyük ısrarı sonucunda
sahneden inmeyen Yeliz, ardından üç şarkı daha
seslendirerek geceye büyük renk kattı.
TEPE TERAS KEYFİNİ
YERİNDE YAŞADIK
Tepe Nautilus bünyesinde ziyaretçilerin hizmetine
giren Tepe Teras’ı yerinde inceledik. Yönetim, önceki
sayfalarda detaylarını okuduğunuz haberi bizzat yaşayarak
yazabilmemiz için uygulamalı olarak gösterdi.
Sizlere de mutlaka tavsiye ediyoruz. Tepe Teras, akşam
saatlerinde harika canlı müzik etkinliklerine de ev
sahipliği yapıyor. Hale Dalgalı, Kübra Ekler, Deniz Bozan
ve Canan Toprakkaya.
ECE & EREN ÇİFTİNE
MUTLULUKLAR
Bir mutluluk haberi de Çevik ve Yar ailelerinden
geldi. Mimar Erdal Çevik’in iletişim uzmanı oğlu
Eren Çevik, Mesut Yar’ın yeğeni Ece Yar ile hayatını
birleştirdi. Mutluluğa yelken açan çifte mutluluk
dileklerini iletenler arasında, Medicana Ataşehir
Hastanesi Genel Müdürü Yalçın Gürsoy Yıldırım ve
oğlu Oğulcan Görkem Yıldırım da vardı.
KÜLTÜR TURLARININ USTASI
ŞERİF YENEN, AYVALIK’TA!
Düzenlediği son derece önemli kültür turları ile iyi bir trend yakalayan,
hatta kültür turlarının yeniden gözde olmasında büyük katkısı
olan Şerif Yenen’e, grup yayınlarımızdan TOURMAG Turizm Dergisi’nin
Ayvalık dağıtımı sırasında rastladık. Emin olmak için dikkatli bakışlarımızın
ardından Yenen, “Söz bende” diyerek başladı anlatmaya: “Dört
mevsim Ayvalık’ta yaşayan, Ayvalık’ı avucunun içi gibi bilen Armağan
Çağlayan’ı ziyarete Ayvalık’a gittik. Birlikte Ayvalık’ı karış karış gezdik,
Ayvalık’a Armağan Çağlayan’ın gözünden baktık. Güzel yemekler yedik,
içtik, eğlendik, kültürel bilgilenmeyi ihmal etmedik. Şimdi sırada Halfeti,
Harran ve Göbeklitepe var. Yine Armağan Çağlayan ile gidiyoruz.
Armağan bey, Göbeklitepe’yi ilk defa bizimle keşfedecek.”
Eylül & Ekim 2021 kadikoylife.com : 99
Istanbul
ART & ANTIQUE FAIR
2. İSTANBUL SANAT VE
ANTİKA FUARI
3-7 Kasım 2021
Lütfi Kırdar Kongre Merkezi
www.iaafistanbul.com
0532 344 61 31
Bu fuar 5174 sayılı kanun gereğince TOBB (Türkiye Odalar ve Borsalar Birliği)
denetiminde düzenlenmektedir.
İstanbul Sanat Dergisi’nden
Zonaro Özel Sayısı
İstanbul Sanat Dergisi, yeni sayısında Fausto Zonaro’nun sanatını sayfalarına taşıdı.
II. Abdülhamid döneminde saray ressamı olarak Osmanlı sarayına hizmet vermiş oryantalist
bir ressam olan İtalyan sanatçı Zonaro’nun hayatından kesitlerin sunulduğu kapak dosyasında,
ressamın İstanbul resimlerinden görsel bir şölen de yer alıyor.
İstanbul Sanat Dergisi’ne bazı dergi satış noktaları, seçkin kitabevlerinin yanı sıra
online satış platformu www.kiletisimyayinlari.com adresinden
ücretsiz kargo ile ulaşabilirsiniz...
fli istanbulsanatdergisi
istanbulsanatdergisi.com