11.09.2021 Views

KADIKÖY LIFE / Eylül & Ekim 2021

  • No tags were found...

You also want an ePaper? Increase the reach of your titles

YUMPU automatically turns print PDFs into web optimized ePapers that Google loves.

BAĞDAT CADDESİ’NE

YENİ OTOPARK

SIERRA LEONE CUMHURBAŞKANI

FİKİRTEPE’Yİ GEZDİ

Eylül & Ekim 2021 | Yıl: 17 | Sayı: 101 | Fiyatı: 15 TL

DEMOKRASİ VE ÖZGÜRLÜKLER ADASI

ZİYARETE AÇILDI

OYA BAŞAR, “PLASTİK AŞKLAR” İLE

YİNE YENİDEN

SAHNELERDE

HAZAL SELÇUK

AİLESİNDEN ALDIĞI MİRASI

DÜNYAYA TAŞIYOR

ASTROLOG FADİME BİREL

KASIM AYINDAN SONRA

DENGELER DEĞİŞİYOR

Tarihi Moda İskelesi’nde demir alma vakti...

SEFERLER BAŞLIYOR,

İSKELE KÜLTÜR MERKEZİ

OLUYOR



SEÇKİN

KİTABEVLERİNDE

“Kadıköy’den bir karış ötede, Moda’da büsbütün bir başka hava eser.

Mağrur, kendini beğenmiş, Kadıköy’ü ve Kadıköylüleri küçük gören snop Moda...”

Münevver Ayaşlı, “Dersaadet” adlı kitabında Moda’dan böyle söz eder.

Osman Öndeş ise yeni kitabı Moda’yı, “Kadıköy’ün Güngörmüş Sayfiyesi”

olarak yorumladı ve bugüne kadar Moda ile ilgili yazılan

en kapsamlı eser olarak ortaya çıkmasını sağladı.

İsteme Adresi:

www.kiletisimyayinlari.com adresinden ÜCRETSİZ KARGO ile adresinize gelmesini isteyebilirsiniz.

Kuşdili Caddesi Misk-i Amber Sokak No: 44 Kat: 2 Daire: 6 Kadıköy - İstanbul

Tel: 0216 550 11 17 - 0532 266 82 43




Editör

Kadıköylüler yine başardı...

Tarihi Moda İskelesi’nde

restorasyon 2022’de bitiyor!

KADIKÖY LIFE dergisinin misyonunu vefalı okuyucularımız

çok iyi bilirler. Daima sorunlu bölgelerin

üzerine giderek ve de yetkili imzaların konuya

eğilmelerini sağlayarak, çözüm odaklı haberlere

kilitleniriz. Her kapak dosyamız, bir sorunun çözümünde

ciddi araştırmaları içerir. Kadıköylülerin

eski güzelliklerini sürdürebilir kılmayı amaçlamaktadır

aynı zamanda her adımımız...

“GEÇMİŞTEN GELECEĞE” mottomuz çerçevesinde

101. sayımızda, Tarihi Moda İskelesi’nin uzun süredir

devam eden restorasyonu ve sonuçlarını geniş

bir perspektiften ele aldık. Arkadaşımız Pınar Baltacı,

konuyla ilgili İstanbul Büyükşehir Belediyesi’nin

peşinden ‘fazlaca’ koştu. Konuyla yakından ilgili bir

isim olan İBB Genel Sekreter Yardımcısı Mahir Polat

ile bir araya gelerek, Kadıköy’deki yeni projelerini

Moda İskelesi üzerinden konuştu. Polat’ın iş

yoğunluğu nedeniyle zaman alan süreç sonucunda

sizlere tatminkâr bir kapak dosyası hazırladığımızı

düşünüyoruz.

Kadıköylülerin duyarlılığını göz önünde bulundurarak

projeye başladıklarını belirten Mahir Polat’ın

şu sözleri, sizlerin ısrarlı tutumunuzun da önemli

bir başarısı aynı zamanda: “Moda İskelesi’nin

kültür-sanat merkezi olması kendi geliştirdiğimiz

bir proje, ancak daima Kadıköylülerin duyarlılıklarını

göz önünde bulundurduk. Kadıköylüler, bu

yapının restoran olarak kullanılmasını istemiyorlardı.

Sonuçta biz de İstanbulluyuz ve insanların

şikâyetlerini biliyor, paylaşıyoruz. İstiyoruz ki her

yer kültürün başkenti olsun. Fakat yine de Kadıköy,

bu anlamda farklı bir noktada ve haklı bir gurur

yaşıyor. Çünkü geçmişten bu yana gerek sakinleri

gerekse de yöneticileri ve kurumlarıyla kültür-sanata

büyük emekler veren bir ilçe. İnsanlar, mekânları

dolu dolu kullanıyor.”

Bu bağlamda Tarihi Moda İskelesi’nin üst ve alt

katı, yaratılacak kütüphane dışında sanatsal aktivitelere

de ev sahipliği yapacak. Aynı zamanda iskele

göreviyle de iki fonksiyonlu bir alan yaratılarak,

Şehir Hatları vapurlarının ulaşım hizmetinde iskele

görevini başarıyla sürdürecek.

“Ne zaman?” sorularınızı duyar gibiyiz. Hızlı ilerliyor

çalışmalar... Tarihi eser restorasyonlarının incelikli

çalışmalar gerektirdiği gözönüne alınarak, yetkililer

2022 yılının ilk aylarını işaret ediyor.

***

Pandemi nedeniyle etkinliklerin son bulduğu

günleri geride bıraktığımızı gözlemlemekteyiz.

Sahne alan sanatçılar, kitaplarını bir bir yayımlayan

yazarlar, açılan sergiler, renkli cemiyet sayfalarımızla

sizlere ulaşmanın mutluluğu içerisinde “Her başlangıç

keyiflidir” diyor, yeniden hayata dönmenin

mutluluğunu yaşıyoruz. Bu arada Kadıköylü olarak

bir dipnot paylaşmaktan da gurur duyuyoruz; İl

Sağlık Müdürlüğü verilerine göre, İstanbul’da en

yüksek aşılanma oranı Kadıköy’de!

Canan Toprakkaya

Haber • Magazin • Aktüalite • Ekonomi • Politika

TARAFSIZ, BÖLGESEL,HABER,

MAGAZİN, AKTÜALİTE, EKONOMİ,

POLİTİKA DERGİSİ

İmtiyaz Sahibi ve

Genel Yayın Yönetmeni

Fatma Canan Toprakkaya

Yayın ve Yönetim Kurulu Başkanı

Kadir Toprakkaya

Sorumlu Yazı İşleri Müdürü

İrem Toprakkaya

Yayın Kurulu

Dr. R. Sertaç Kayserilioğlu,

İnal Aydınoğlu, Sedef Turan

Nusret Karaca, Osman Öndeş,

Muzaffer Ayhan Kara

Haber Müdürü

Cenay Toprakkaya

Editörler

Pınar Baltacı, Yiğit Uygun,

Edip Ozan Üçok, Nil Özer

Fotoğraf Editörü

Emin Küçükserim

Foto Muhabiri

Batuhan Karaman

Görsel Yönetim

Kubilay Şenyiğit

Reklam ve Halkla İlişkiler

Pınar Korkut

Tel: 0553 302 21 97

Basım

Ege Reklam ve Basım

Sanatları San. Tic. Ltd. Şti.

Sertifika No: 45604

Esatpaşa Mah. Ziyapaşa Cad.

No: 4/1 Ataşehir - İstanbul

Tel: (0216) 470 44 70

www.egebasim.com.tr

Dağıtım

Arıksoy Basın Yayın Dağıtım Ltd. Şti.

KADIKÖY LIFE dergisinin birinci sayfasından

son sayfasına kadar olan yazılardan imza

sahipleri sorumludur. Yayınlanan reklamların

sorumluluğu reklam sahiplerine aittir.

KADIKÖY LIFE dergisinde yayınlanan her

türlü yazı, fotoğraf ve illüstrasyonların her

hakkı saklıdır.

İzinsiz, kısmen veya tümüyle yayınlanamaz.

KADIKÖY LIFE’ın hiçbir kurum ve kuruluşla

doğrudan veya dolaylı bağlantısı yoktur.

Yayıncı

K-İletişim Basın Yayın ve

Tanıtım Hizmetleri

Karanfil Sokak No: 27/13

Göztepe / İstanbul

Tel: 0216 360 72 04 - 0216 550 11 17

Gsm: 0532 266 82 43

E-posta: kadikoylife@yahoo.com

www.kadikoylife.com

İrtibat Bürosu

Kuşdili Cad. Misk-i Amber Sok.

No: 44/6 Kadıköy / İstanbul

Tel: 0532 470 73 05

ISSN 1307-5535

Eylül & Ekim 2021

Yıl: 17 Sayı: 101 Fiyat: 15 TL

Basım Tarihi: 10 Eylül 2021

Yayın türü: İki aylık, bölgesel,

süreli yayındır.

KADIKÖY LIFE

Anadolu Yakası Gazeteciler Derneği

üyesidir.

6 : kadikoylife.com Eylül & Ekim 2021


İçindekiler

58

54

26

74

26

TARIHI MODA İSKELESI’NDE

SEFERLER BAŞLIYOR,

İSKELE KÜLTÜR MERKEZİ OLUYOR

Yaklaşık beş yıldır restorasyon çalışmalarının sürdüğü

Moda İskelesi, İstanbul Büyükşehir Belediyesi’nden

gelen yeni hamleyle hem kültür merkezi olacak

hem de iskele işlevini sürdürecek.

48

48

54

56

FENERBAHÇE’NİN KURTARICISI

AYETULLAH BEY

Fenerbahçe’nin kurucularından Ayetullah Bey’in

‘Kuruluş’ yıllarındaki rolü, “Fenerbahçe benim!”

sözüyle özetlenebilir. Ailesi hakkındaki bilgiler ve ilk

kez yayınlanan fotoğrafları Barış Kenaroğlu ve Barış

Eymen imzasıyla sizlerle buluşturuyoruz.

“FENERYOLU” KİTABININ YAZARI

ERAY CANBERK İLE

KADIKÖY SOHBETİ

Edebiyat alanının Kadıköy’deki usta isimlerinden

Eray Canberk ile keyifli bir söyleşi gerçekleştirdik.

Feneryolu’nun yerlisi ve “Feneryolu” kitabının yazarı

olarak da tanınan Canberk’e ilk sorumuz, tabii ki

hâlâ yaşamını sürdürdüğü ve çok sevdiği Feneryolu

oldu. Buyurun, keyifli okumalar...

DUVARLAR MURAL SANATÇISI

AKSEL MENGÜ’NÜN

ÇIZIMLERIYLE RENKLENIYOR

Geçtiğimiz yıllarda Mural İstanbul Festivali kapsamında

Koşuyolu Mahallesi’nde yaptığı “Fil” muralı

ile adından söz ettirmeye başlayan mural sanatçısı

Aksel Mengü (Axel Mengü), şimdi de Suadiye’deki

Feride Alt Geçidi’ni renklendirdi.

58

74

77

“HEPİMİZ TEKNOLOJİYE

HAPSOLDUK”

Tiyatro Sanatçısı Oya Başar: “Herkes mutlu ama ne

yazık ki sahte mutluluklar bunlar. Ben bu kadar mutlu

bir toplum görmüyorum. Teknoloji elimizden naifliği

aldı ve ne yazık ki bu çağda bizler teknolojiye hapsolduk.”

Geçmişte çok uzun yıllar Kadıköy’de yaşayan

usta oyuncuyla “Plastik Aşklar” oyununun ışığında

plastikleşen ilişkileri, birbirine ve dünyaya yabancılaşan

çağımız insanını ve tabii ki tiyatroyu konuştuk.

HAZAL SELÇUK, AİLESİNDEN ALDIĞI

MİRASI DÜNYAYA TAŞIYOR

Hayatını Amerika’da sürdüren Hazal Selçuk, bir

taraftan yeni single çalışmalarına yoğunlaşırken; öte

yandan Amerika’da eğitimini aldığı psikolojiyi sanat

tutkusu ile birleştirerek, sanat terapisi alanında önemli

projeler üretiyor. Ayrıntılar dergimiz sayfalarında...

KEYFİN TEPE NOKTASI

“TEPE TERAS” AÇILDI

Kadıköy’ün tam kalbinde, kolay ulaşımı ve geniş

marka karmasıyla misafirlerini ağırlayan Tepe Nautilus,

ziyaretçilerin günün her saati temiz havada ve

yeşillikler içinde keyifli vakit geçirebilecekleri Tepe

Teras’ı hizmete açtı.

56 77

Eylül & Ekim 2021 kadikoylife.com : 7


Gündem

Kadıköy Belediyesi’ne

doğal afetlerde geçer not!

HABER MERKEZİ

Orman yangınları, sel, deprem gibi doğal

afetler neticesinde oldukça zor günler geçiren

ülkemizin Akdeniz, Ege ve Karadeniz

kıyılarına Kadıköy Belediyesi’nden destek

yağdı. İlk olarak yangın bölgelerinde 66

personeliyle söndürme, soğutma, arama ve

kurtarma çalışmalarına katılan Kadıköy Belediyesi,

ardından sel felaketinin yaşandığı

Batı Karadeniz’e de arama kurtarma ekibi ve

yardım malzemesi yolladı.

66 KİŞİLİK EKİP İLE

CANLA BAŞLA ÇALIŞTILAR

Kadıköy Belediyesi, yurdun birçok noktasında

başlayan orman yangınlarıyla mücadele

için üç ayrı ekibini, yangın müdahale

araçları ve yardım kolileriyle birlikte afet

noktalarına göndermişti. Belediyenin afete

müdahalede eğitimli ve uzman personelinden

oluşan arama kurtarma takımı BAK Kadıköy’ün

yanı sıra Veterinerlik, Sağlık, Sosyal

Destek, Destek Hizmetleri ve Spor Müdürlüğü’nden

oluşan toplam 66 kişilik ekip, 10

ayrı noktada yangın söndürme ve soğutma

çalışmalarına destekte bulundu. Ekip, su

tankeri ve 4 personelini yangın alanında

bırakarak, İstanbul’a dönüş yaptı. Kadıköy

Belediye Başkanı Şerdil Dara Odabaşı, belediyenin

bahçesinde ekiple bir araya gelerek

onlarla sohbet etti, yürütmüş oldukları

başarılı çalışmalarından dolayı teşekkür etti.

Odabaşı, sözlerini şöyle sürdürdü:

MANEVİ KARŞILIĞI

ÇOK YÜKSEK BİR DUYGU

“Kadıköy Belediye Başkanı olarak bana

yaşattığınız bu gurur için hepinize çok

teşekkür ederim. Kadıköy’ü ve bizleri orada

temsil ettiğiniz için, bir Kadıköylü olarak

da ayrıca teşekkür ederim. Siz oradayken

araçların üzerinde Kadıköy Belediyesi ismini

görüp beni arayan, mesaj gönderen veya

sizinle birlikte orada omuz omuza yangını

söndürmek için mücadele edenlerin bende

ayrı bir yeri var. Çok büyük bir gurur yaşattınız

bize. Bir afet olduğu zaman dayanışmaya

koşarak gidip, orada mücadele etmemiz

birçok şeyin önüne geçiyor, manevi karşılığı

çok yüksek bir duygu.”

8 : kadikoylife.com Eylül & Ekim 2021


Gündem

10 AYRI NOKTAYA DAĞILIP,

HERKESİN YARDIMINA KOŞTULAR

Toplamda 10 ayrı noktaya dağılıp, yangın

söndürme ve soğutma çalışmalarını

sürdüren ekip, bir yandan da yangının

tehdit ettiği yerleşim yerlerinde nöbet tuttu,

vatandaşlardan gelen yardım malzemelerinin

dağıtımını gerçekleştirdi, yanlarında

götürdükleri mobil ikram araçlarından su,

çay, limonata, ayran gibi içecek ve yiyecek

ikramında bulundu.

İLK VETERİNER DESTEĞİ KADIKÖY

BELEDİYESİ’NDEN!

Ekipte yer alan Kadıköy Belediyesi Sağlık

İşleri Müdürlüğü’nün veteriner hekimleri de

yangından etkilenen hayvanların tedavisi

için canla başla çalışmalarını sürdürdü.

Veteriner hekimler, yangın noktalarını ve

yangından etkilenen çiftlikleri gezerek

hayvanların genel kontrollerini gerçekleştirip,

kurtarılan canlılara ilk müdahaleleri

yaptı. Tüm canlılar için seferber olan ekip,

Manavgat’ta yangın ortasında kalmış bir

çiftliğe de yardım elini uzattı. Çiftlik sahibinin

depodaki su bitince süt ile ıslattığı

çarşaflarla hayvanlarını korumaya çalıştığı

çiftliğe ulaşan Kadıköy Belediyesi’nin veteriner

hekimleri, yangın nedeniyle memeleri

yanan ve ayakları zarar gören ineklerin tedavisini

yaptı.

ARI KOVANLARININ

TAMAMI YANMAKTAN KURTARILDI

Muğla’nın Milas ilçesinin Bozalan köyünde

yanmakta olan arı kovanları, belediye

ekiplerinin müdahalesiyle söndürüldü.

Ekipler, yanmakta olan kovanlara sırtlarında

taşıdıkları sularla müdahale ettiler. Afet

bölgesinde dört bir noktaya dağılan Kadıköy

Belediyesi’nin ekipleri, Bodrum Mazı’da yangın

ortasında kalmış bir eşeği de kurtardı.

Mazı’da yangınla mücadele çalışmalarına

katılan ekipler, yangın ortasında mahsur kalmış

ve korkmuş bir eşeği tehlikeli alandan

çıkartırken, veteriner hekimler de kurtarılan

eşeğe ilk müdahaleyi yaptılar. Birçok

noktada devam eden orman yangınlarına

gruplar hâlinde dağılarak yetişmeye çalışan

belediye ekipleri, Hisarönü’nde de kaplumbağaların

hayatını kurtardı. Yangından

etkilenen kaplumbağaları önce suyla ıslatan

ekipler, tedavileri için veteriner hekimlere

teslim etti.

SEL BÖLGELERİNİN DE

İMDADINA KOŞTULAR

Kadıköy Belediyesi’nin afet müdahalede

eğitimli ve uzman personelinden oluşan

arama kurtarma takımı BAK Kadıköy, Kastamonu’da

sel bölgesinde arama kurtarma

çalışmalarına da katıldı. BAK Kadıköy,

Afet ve Acil Durum Yönetimi Başkanlığı

(AFAD) tarafından yapılan çağrıyla 9 kişilik

personelini sel bölgesine gönderdi. Ekip,

arama kurtarma araçlarıyla selden en çok

etkilenen yerlerden biri olan Kastamonu’nun

İnebolu ilçesinde çalışmalara katıldı.

Orada yardım malzemelerini götüren ilk

ekiple buluşan Kadıköy Belediyesi Arama

Kurtarma Takımı “BAK Kadıköy”, afet

noktası bilgilendirme toplantısının hemen

ardından arama kurtarma çalışmalarına

başladı.

KADIKÖY’ÜN GURUR

KAYNAĞI: “BAK KADIKÖY”

Kadıköy Belediye Başkanı Şerdil

Dara Odabaşı, “BAK Kadıköy”

ekibini Kadıköy’ün gurur kaynağı

olarak nitelendirerek, şu

açıklamalarda bulundu: “BAK

Kadıköy ekibimizden bir grup

son olarak Kastamonu’da arama

kurtarma çalışmalarına katıldı.

Öncesinde Manavgat, Köyceğiz ve

Marmaris’te yangın alanlarındaydılar.

Ondan önce İzmir depremindeydiler.

Ayda bebeğin ilk

sesini duyan bizim ekibimizdeki

arkadaşlarımızdı.

Silivri depreminde cep telefonlarımız

çalışmadı. Röleve istasyonlarımızı

büyüterek, tüm Marmara’yı

kapsayacak telsiz alt yapımızı

geliştirdik. Aynı zamanda farklı birimlere

uydu telefonu alarak, olası

deprem sırasında haberleşmeyi

sağlayacağız. Kadıköy’ün yaklaşık

26 bin binasına, hangi toplanma

alanına gidecekleri bilgisinin olduğu

karekodları asmaya başladık.

BAK Kadıköy’ün tüm alt yapısını

yenileyip, artırıyoruz. Eylülde üç

bin kişilik kapasitesi olan gezici

aşevimiz hizmete girecek. Beton

Zemin Laboratuvarıyla da binaların

beton kalitesini ölçüyoruz.”

Eylül & Ekim 2021 kadikoylife.com : 9


Ulaşım

Kayışdağı İstasyonu

sanat ve teknoloji

merkezi olacak

CENAY TOPRAKKAYA

İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanı

Ekrem İmamoğlu, 10 Temmuz 2020 tarihinde

yeniden yapım işlemlerini başlattığı

Dudullu-Bostancı Metro Hattı’nın Kayışdağı

İstasyonu’nda bu kez ray kaynattı. Sanat ve

teknoloji merkezi olarak tasarlanan Kayışdağı

İstasyonu’nun Anadolu yakasındaki

en büyük istasyon olacağını vurgulayan

İmamoğlu; “İksaları (destek duvarı) yapılmış

bir çukuru selamlamıştık bir yıl önce.

Bugün ise içinde tasarımı, sanatı konuşuyor

durumdayız. Emeği geçen herkese teşekkür

ediyorum” dedi.

İstanbul Büyükşehir Belediyesi (İBB), 4

ilçeden geçecek 13 istasyonlu Dudullu-Bostancı

Metro Hattı’nın yapımına 26 Şubat

2016’da başladı. Yüzde 55 seviyesine ulaşan

imalat işlemleri, finansman yetersizliğinden

dolayı 2019 yılının mart ayında durma

noktasına geldi. 23 Haziran 2019 seçimlerinin

ardından göreve başlayan İBB Başkanı

Ekrem İmamoğlu, durmuş metro hatları

konusuna öncelik verdi ve finans kaynağı

bulma konusuna yoğunlaştı. Dudullu-Bostancı

Metro Hattı’ndaki çalışmalar, İBB öz

kaynakları devreye sokularak, 2020 yılında

tekrar başlatıldı.

İMALAT, BİR YILDA

YÜZDE 55’TEN YÜZDE 75’E ÇIKTI

İmamoğlu, imalat işlemleri yüzde 75 seviyesine

kadar ulaşan hattın yine Kayışdağı

İstasyonu’nda objektiflerimize yansıdı.

İstasyondaki son ray hattının kaynatma

işlemini gerçekleştiren İBB Başkanı

İmamoğlu; İBB Genel Sekreter Yardımcısı

Orhan Demir, Raylı Sistemler Daire Başkanı

Pelin Alpkökin ve Bilgi İşlem Daire Başkanı

Erol Özgüner’den proje ve çalışmalarla ilgili

bilgi aldı. İstasyon bünyesinde kültür-sanat

alanı olarak tasarlanan “Zemin İstanbul”

alanını da gezen İmamoğlu, incelemeyle

ilgili değerlendirmesini de burada yaptı.

Dudullu-Bostancı Metro Hattı’nın Anadolu

Yakası’nın en yoğun kullanılacak hatlarından

birisi olduğunu vurgulayan Başkan

İmamoğlu, şunları söyledi:

TEKNOLOJİ MERKEZİ MÜJDESİ

“Her zaman söylüyorum; bir başka boyutu

da olan bu hat, aynı zamanda yoğun nüfusu

sahile taşıyan bir hat olacak. Yolcularımızı

Bostancı’da deniz ulaşımıyla buluşturacağız.

Onun etkisini de canlı yaşıyor olacağız.

Yine orada sıkı bir peyzaj ve meydan alanımız

var. Eylül ayında sürüş denemelerini

başlatıyor arkadaşlarımız. Bu tür alanlar,

sanat ve buluşma alanı olarak da çok

kıymetli. Burada elde ettiğimiz bir boşluğu

da yine yüksek teknolojiyle alakalı, gençlere

fırsat verilen, start-up’larıyla (girişimleriyle)

burada buluştukları, gelişim çalışmalarını,

atölyelerini yürüttükleri bir merkez olarak

çalışıyoruz. Onun da müjdesini en yakın

zamanda gençlerimizle paylaşıyor olacağız.

Yakınlarda çok değerli üniversiteler var. O

üniversitelerin de birkaç durakla geldiği bir

yer burası. Bir özelliği de Anadolu Yakası’nın

en büyük istasyonu olması. O bakımdan

iksaları (destek duvarı) yapılmış bir çukuru

selamlamıştık bir yıl önce. Bugün ise içinde

tasarımı, sanatı konuşuyor durumdayız.

Emeği geçen herkese teşekkür ediyorum.

Allah tamamına erdirsin.”

10 : kadikoylife.com Eylül & Ekim 2021



SEÇKİN

KİTABEVLERİNDE

Kadıköy’ün

yakın tarihini

merak ediyor musunuz?

Arif Atılgan; Küçükyalı’dan Moda’ya, Üsküdar’dan Haydarpaşa’ya,

Kadıköy’ün 1800’lü yıllardan günümüze uzanan

öyküsünü yazdı...

İsteme Adresi:

www.kiletisimyayinlari.com adresinden ÜCRETSİZ KARGO ile adresinize gelmesini isteyebilirsiniz.

Kuşdili Caddesi Misk-i Amber Sokak No: 44 Kat: 2 Daire: 6 Kadıköy - İstanbul

Tel: 0216 550 11 17 - 0532 266 82 43


Çevre

Bağdat Caddesi’ne yeni otopark!

HABER MERKEZİ

Bağdat Caddesi’nde yeni bir otopark

kurulduğu haberini siz değerli okurlarımızla

paylaşıyoruz. “Eee ne olmuş, bu da haber

mi?” demeyin, çünkü haber niteliği taşıdığını

düşünüyoruz. Zira, Bağdat Caddesi’nde

büyük bir otopark sorunu var, üstelik uzun

zamandan beri... Kaldı ki haberimizin iki

farklı tarafı da var.

Cadde üzerindeki trafik denetimlerinin bir

hayli sıkılaştırılmasının yanı sıra elektronik

denetleme sistemi EDS’nin her daim faal

olması, kısa süreli parklanmalarda bile

araç sahiplerine ceza yazılmasına neden

oluyor. Hatta sadece bu nedenle pek çok

kişi, Bağdat Caddesi’ne gitme fikrinden

vazgeçebiliyor.

60 ARAÇLIK GÜVENLİ

OTOPARK SİSTEMİ

Öncelikle habere konu olan otoparkın

Bağdat Caddesi’nin Göztepe bölümünde

ve Tanzimat Sokağı köşesinde olduğunu

belirtelim. Beton zemin üzerine inşa edilen

otoparka aynı anda 60 araç park edebiliyor.

Otopark alanı, 24 saat güvenlik kameralarıyla

denetim altında tutuluyor.

ÜCRETLER PAHALI BULUNUYOR

Tabii bu olumlu durumun ücretlere yansıtılmış

olması da işin tatsız tarafı... Otopark

ücretleri saati 20 TL’den başlıyor. Eğer 6-8

saat arası park etmeyi düşünüyorsanız, bu

rakam 50 TL’yi buluyor. Buna karşılık aynı

sokak üzerinde Kadıköy Belediyesi tarafından

yönetilmekte olan yol üstü otoparklar

alanlarında, bu rakamlar yaklaşık yüzde

50 daha ucuz. Otoparkın bir başka cazip

tarafı ise çevre sakinlerinin aylık ya da yıllık

abonelik sözleşmesi yaparak, daha uygun

rakam elde edebilmeleri...

200 MİLYONLUK ARSAYA

60 ARAÇLIK OTOPARK!

Bu durum, bölgedeki otopark ihtiyacının

had safhada olması nedeniyle elbette büyük

memnuniyetle karşılanıyor. Ancak öte

yandan da bir diğer soru akla geliyor. En az

200 milyon TL değerindeki bir arsayı sadece

60 araçlık bir otopark için kullanmak, ticari

yönden ne derece mantıklı? İşte bu soruya

cevap vermek zor...

FARUK YALÇIN’IN BİNASI VARDI

Söz konusu arsa üzerinde Fenerbahçe Spor

Kulübü’nün efsane başkanlarından Aziz

Yıldırım’ın dayısı, 2008 yılında yitirdiğimiz

Faruk Yalçın’ın binası vardı. Altında da önceleri

Koçbank, sonrasında Yapı Kredi Bankası

yer alıyordu. Aynı zamanda Darıca Hayvanat

Bahçesi’nin de kurucusu olan Faruk

Yalçın’ın Türkiye’nin en zengin isimlerinden

biri olduğunu, hatta kızının da magazin

dünyasındaki ışıltılı yaşamı ile tanıdığımız

Süreyya Yalçın olduğunu düşündüğümüzde,

bu soruya da cevap alabiliyoruz. Ancak yine

de ekonominin bu duruma uzun yıllar izin

vermeyeceğini öngörüyoruz. Şimdilik Kadıköy’e

ve Bağdat Caddesi’ne hayırlı olsun

diyor, fiyatlarda yüzde 15-20 arasında bir

indirim uygulanmasını tavsiye ediyoruz.

Eylül & Ekim 2021 kadikoylife.com : 13


Gündem

Tarihi Kadıköy Hal Binası’nın

restorasyonu tartışmalı başladı

Kadıköy Hal Binası - 1929 - Fotoğraf: Faik Şenol

Kadıköylü Mimar-Yazar Arif Atılgan, Haldun Taner Sahnesi olarak bilinen Tarihi Kadıköy

Hal Binası’nın restorasyon projesini eleştirdi. Binanın tiyatro olmaya elverişli olmadığını

savunan Atılgan’a göre; “Haldun Taner Sahnesi’nin tescili kaldırılarak bina yıkılmalı,

tescilli hal binası için restorasyon projesi yapılmalı.”

PINAR BALTACI

Geçtiğimiz günlerde restorasyon çalışmalarına

başlanılan Tarihi Kadıköy Hal Binası,

tartışma konusu hâline geldi. 1927 yılında

hal binası olarak Kadıköy’e kazandırılan

yapı, günümüzde İstanbul Üniversitesi

Devlet Konservatuvarı ve İBB Şehir

Tiyatroları Haldun Taner Sahnesi olarak

kullanılmaya devam ederken, restorasyon

projesiyle yenilenmeye başlandı. Hal binası

işlevinden uzaklaştırılan bina, restorasyonun

ardından daha büyük bir tiyatro

sahnesine kavuşacak.

Kadıköylü Mimar-Yazar Arif Atılgan, yıllar

içinde değişimine şahit olduğu hal binasının

tarihine ilişkin şu bilgileri aktardı: “Hal olarak

kullanılmak üzere 1927 yılında yapılan bina,

o yıllarda çok işlevsel olamamış. Çünkü

dönemin çarşısına göre biraz sapa güzergâhtaymış.

O yıllarda Altıyol’dan Kadıköy’e

inen şimdiki Söğütlüçeşme Caddesi henüz

açılmamış. Bu sebepten, Kadıköy Çarşısı’nın

esnafı gelmek istememiş. Bina da tapu dairesi,

itfaiye gibi başka amaçlarla kullanılmış.

1937 yılında biraz da zorla getirilen esnaf,

bu defa binayı lodosta su basmasından

sonra yine terk etmiş. Daha sonra Altıyol’dan

aşağı gelen cadde açılmış ve 1940

yılında hal binası olarak kullanılmaya

başlanmış. Uzun süre hal binası olarak kullanılsa

da bazı bölümleri itfaiye ve belediye

birimlerine de tahsis edilmiş. 1970’lerde hal

faaliyeti buradan Küçükbakkalköy’e taşınınca,

bu bina 1981 yılında Kadıköy’ün AKM’si

yapılmak niyetiyle tescil edilmiş. Ardından,

1984 yılında belediyeye ait Çemberlitaş’taki

konservatuvar buraya getirilmiş. Hal binası

da konservatuvar da İstanbul Büyükşehir

Belediyesi (İBB)’ye ait o dönemde. İçeride

yapılan tadilatlar için kurul onaylı ruhsat da

istenmiyor. Fakat, 1986 yılında konserva-

tuvar belediyeden çıkıp, İstanbul Üniversitesi’ne

geçmiş. Daha sonra, 1989 yılında

binanın ortadaki avlusuna Şehir Tiyatrosu

inşa edilmiş. Ona da Koruma Kurulu’ndan

onaylı proje istenmiyor ve Şehir Tiyatrosu

da İBB’ye ait.

14 : kadikoylife.com Eylül & Ekim 2021


Gündem

KADIKÖY’ÜN TARİHİ ESERİNE SAYGISIZLIK!

2007 yılında ilgili Koruma Kurulu’na tiyatro

binasının rölöve-restitüsyon-restorasyon

projesi getirilmiş. Tiyatro binası tescilli değil,

zira tescil edilemez. Hiçbir özelliği olmayan,

yeni yapılmış bir bina çünkü. İlginç bir uygulama

olmuş. Aynı kurul kararında hem projesi

onaylanıyor hem de henüz 18 yıllık olan

yeni tiyatro binası, ‘eski eser’ olarak tescil

ediliyor. 2017 yılında tiyatro binası için yeni

bir restorasyon projesi kurula götürülüyor ve

2018 yılında bu proje onaylanarak, uygulanmasına

karar veriliyor. Esas tarihi ve eski

eser olan hal binası yok sayılıyor. Kadıköy’ün

tarihi eserine saygısızlıktır bu! Şimdiye kadar

yapılanların hepsini yok sayarak, hal binasına

sıfırdan rölöve-restitüsyon-restorasyon

projesi hazırlanmalı. Tiyatro binasına değil!”

“YEPYENİ BİR ESKİ ESERİMİZ OLACAK”

Arif Atılgan, restorasyon sürecine dair

gördüğü yanlışları ise şu sözlerle özetledi:

“Bugün bu bina, hal binası olarak anılmıyor.

Artık adı Haldun Taner Sahnesi diye geçiyor.

Hatta buranın hal binası olduğunu bilmeyen

çok kişi var. Bugün yapılan projenin

adı, Haldun Taner Sahnesi’nin Restorasyon

Projesi... Tarihi eser olan hal binasının içine

yapılan alelade yapı, tarihi eser olarak kabul

ediliyor ve esas tarihi eser olan hal binası, o

yapıya dâhil ediliyor. Hâlbuki ortadaki tiyatro

binasının yıkılıp, kaldırılması gerekiyor.

Esas hal binası, karaya doğru U şeklinde ve

ortasında avlusu var. Ortasındaki avlusuyla

hal binasının restorasyon projesinin

yapılması gerekiyor. Burada ciddi bir yanlışlık

var. Tiyatro için binanın tamamında

bodrum kat yapılacak. Dolayısıyla bu binayı

yıkıp, sıfırdan yeni bir bina yapmak durumu

görünüyor. Yeni binanın sadece cephelerinin

eskisine uygun yapılacağı anlaşılıyor. Kısacası,

yepyeni bir eski eserimiz olacak. Bu

yıkılan duvarlar, tarihi eser olmanın dışında

günümüze 100 yıl önceden kalmış belgelerdir

aslında. Bu şekilde bakıp, ona göre bir

yol haritası belirlemek lazım. Hal binasına

‘eski eser’ muamelesi yapılmalı.”

“TESCİLLİ HAL BİNASI İÇİN

RESTORASYON PROJESİ YAPILMALI”

Diğer yandan, burada projeyi hazırlayan

mimarın ve ruhsatı veren Kadıköy Belediyesi’nin

yanlışı olmadığının da altını çizen

Atılgan; “Mimar, önüne gelen belgelere

göre proje yapmış. Kadıköy Belediyesi de

belgelerine uygun projeye ruhsat vermiş.

Buradaki sorun, 1989 yılında avluya Koruma

Kurulu onayı olmaksızın tiyatro binası inşa

edilmesinde. Ama daha da önemlisi, 2007

yılında hiçbir mimari özelliği olmayan yeni

tiyatro binasının aynı kurul kararında hem

‘eski eser’ olarak tescil edilip derecesinin

belirlenmesinde hem de o dereceye göre

rölöve-restitüsyon-restorasyon projesinin

onaylanmasında. Bu arada esas ‘tescilli

tarihi eser’ olan hal binası yok sayılmış.

Bundan sonraki süreç ise 2007 yılındaki

yanlışın üzerine bina edilmiş. Bu yanlışların

düzeltilmesi gerekiyor. Haldun Taner Sahnesi’nin

tescili kaldırılarak bina yıkılmalı,

tescilli hal binası için restorasyon projesi

yapılmalı” diyerek sözlerini sonlandırdı.

Eylül & Ekim 2021 kadikoylife.com : 15



Aktüel

Sierra Leone

Cumhurbaşkanı

Dr. Julius Maada Bio,

eşi Fatima Maada

Bio ile birlikte Fortis

Sinanlı’nın “Yeni

Kadıköy” projesinde

incelemelerde bulundu,

şirket çalışanlarından

bilgi aldı ve hatıra

fotoğrafı çektirdi.

(Fotoğraf: Yasin Bektaş -

Ajans Fikirtepe)

Sierra Leone Cumhurbaşkanı,

Fikirtepe’yi gezdi

Fikirtepe’yi geçtiğimiz günlerde ilk kez bir ülke cumhurbaşkanı

da ziyaret etti. Sierra Leone’nin halkı tarafından çok sevilen

Cumhurbaşkanı Dr. Julius Maada Bio, Türkiye ziyaretinin İstanbul

bölümünde uğradığı Fikirtepe’de hayata geçen projeleri inceledi.

KADİR TOPRAKKAYA

Kentsel dönüşüm projesinin Türkiye’deki

ilk örneği olan Fikirtepe’ye ilgi sürüyor.

Yapılacak olan çevre düzenlemeleriyle

birlikte önümüzdeki yıllarda çok daha cazip

bir konuma yükselmesi beklenen bölgeye,

yabancı ilgisi de artarak devam ediyor.

Fikirtepe’yi geçtiğimiz günlerde ilk kez bir

ülke cumhurbaşkanı da ziyaret etti. Sierra

Leone’nin halkı tarafından çok sevilen Cumhurbaşkanı

Dr. Julius Maada Bio, 16 Ağustos’ta

Ankara ile başlayan Türkiye ziyaretinin

İstanbul bölümünde uğradığı Fikirtepe’de

hayata geçen projeleri inceledi.

ÜLKESİNE YATIRIMA DAVET ETTİ

Konuk Cumhurbaşkanı, Ankara’da Cumhurbaşkanı

Recep Tayyip Erdoğan tarafından

kabul edilip görüşmesinin ardından

Konuk Cumhurbaşkanı Dr. Julius Maada Bio, Cumhurbaşkanlığı Külliyesi’ndeki Özbek Otağı’nda kabul

edildi. Basına kapalı gerçekleştirilen görüşmede, Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın eşi Emine Erdoğan ile

konuk Cumhurbaşkanı Dr. Julius Maada Bio’nun eşi Fatima Maada Bio da yer aldı.

19 Ağustos’ta Fikirtepe’ye yaptığı ziyaret

sırasında, ilk olarak “Yeni Kadıköy” projesinde

incelemelerde bulundu. Fortis Sinanlı

tarafından gerçekleştirilen projenin bir

benzerinin ülkesinde yapılması için şirket

yetkililerini ülkesinde yatırıma davet eden

Cumhurbaşkanı Maada Bio; “Dost ve kardeş

ülke olarak gördüğümüz Türkiye’nin şirketlerinin

ülkemizde yatırım yapmayı tercih

etmelerinden büyük memnuniyet duyarız”

ifadelerini kullandı.

BAKANLIK EL ATTI, SORUNLARIN

ÇÖZÜLMESİNİN ÖNÜ AÇILDI

Fikirtepe bölgesinde zaman zaman

yükleniciler ve toprak sahipleri kaynaklı

maddi ve teknik sorunların yaşanması,

projelerin gecikmesine neden olmuştu.

Ancak ilgili bakanlığın el atarak sorumluluk

almasıyla sorunların hızla çözülmesi

yolunda önemli adımlar atıldı ve bölgenin

beklenen çağdaş görünüme kavuşmasının

önü açılmış oldu.

Eylül & Ekim 2021 kadikoylife.com : 17



Gündem

Demokrasi ve Özgürlükler Adası

ziyarete açıldı

Adnan Menderes ve arkadaşlarının idam kararının

verildiği yer olarak hafızalara kazınan Yassıada’nın ismi,

2013 yılında “Demokrasi ve Özgürlükler Adası”

olarak değiştirildi.

CENAY TOPRAKKAYA

Demokrasi ve Özgürlükler Adası, yenilenmiş

hâliyle ziyarete açıldı. Ada bünyesinde yer

alan müzeler, tarihi ve tescilli yapılar, restoranlar,

kütüphane ve açık hava sanat eserleri,

pazartesi hariç haftanın her günü Kadıköy’den

kalkan tekne ile ziyaret edilebilecek.

ÜÇ MÜZE İLE ADANIN TARİHİNE

IŞIK TUTULUYOR

Toplumsal hafıza açısından son derece

önemli bir kongre merkezine ve açık hava

müzesine dönüştürülen Demokrasi ve

Özgürlükler Adası’nda; Adnan Menderes,

Hasan Polatkan ve Fatin Rüştü Zorlu’nun

hatıraları yaşatılıyor. Türkiye’nin 9. Başbakanı

Adnan Menderes’in çocukluk ve gençlik

yıllarının, başarılarının ve hayatında önemli

dönüm noktalarının aktarıldığı Adnan

Menderes Müzesi; 27 Mayıs 1960 darbesi

sırasında Maliye Bakanı olarak görev yapan

Hasan Polatkan’ın adının yaşatıldığı ve darbe

yargılamalarının yapıldığı spor salonunun

dönüştürüldüğü 27 Mayıs Müzesi, geç

Osmanlı döneminden bugüne kadar olan

dönemde demokrasi yolculuğunun dönüm

noktalarının anlatıldığı Demokrasi ve Özgürlükler

Müzesi, adanın tarihine ışık tutuyor.

HEYKELLERİ VE OBJELERİYLE

DİKKAT ÇEKİYOR

Demokrasi ve Özgürlükler Adası, açık alanlarda

yer alan heykelleri ve objeleriyle de

dikkatleri çekiyor. Adada yargılanan 592 milletvekilini

temsilen bir duvara yerleştirilen, o

döneme ait valizlerin replikaları bulunuyor.

Açık alandaki en ilginç tasarımlardan biri de

sansüre takıldığı için muhatabına ulaşamayan

mektuplardan yola çıkılarak yapılan

“Ulaşamayanlar” heykeli. Heykel, etrafı

dikenli tellerle çevrili mektuplar ve büyük

bir tüy kalemden oluşuyor. “Karanlıktan Aydınlığa”

adlı açık hava sergisinde ise adanın

geçmişten bugüne tarihi, yazı ve görsellerle

anlatılıyor. Bu serginin yer aldığı binanın duvarlarına

4 dilde yazılan “demokrasi” kelimesi

dikkati çekiyor. Adanın diğer yapıları; tarihi

Bizans sarnıcı ve zindanları, şato yapısı, seyir

terasları, engelliler için yatay asansör, tarihi

subay gazinosu, iskele idare ve kriz yönetim

yapısı, karşılama yapısı, helikopter pisti,

restoran ve personel yatakhanesi ile yönetim

binasından oluşuyor.

YETİŞKİNLER İÇİN 50 TL

Demokrasi ve Özgürlükler Adası, pazartesi

günleri hariç haftanın her günü misafirlere

açık olacak. Adayı ziyaret için biletler, Biletix

web sitesinden veya iskelede yer alan satış

noktasından temin edilebilecek. Ulaşım ise

Kadıköy’de bulunan İDO İskelesi’nden gerçekleştirilecek.

Saat 10.00’da Kadıköy’den kalkan

tekne, 16.00’da adadan Kadıköy’e dönüş

yolculuğuna başlayacak. Bilet fiyatı yetişkinler

için 50 TL, 25 yaş altı öğrenciler ve 65 yaş üstü

ziyaretçiler için 25 TL olup, bu fiyata gidiş-dönüş

deniz ulaşımı ve müze girişleri de dahil.

Ada ve ziyaretlerle ilgili tüm gerekli bilgilendirme,

adanın web sitesinde yer alıyor.

Eylül & Ekim 2021 kadikoylife.com : 19


NİKAHINIZ

ÖZEL

davetiniz

şık ve

unutulmaz

olsun

Evliliğe adım atacağınız bu

önemli günde, açık veya kapalı

ferah alanlarda davetlilerinizi

güvenle ağırlayabileceğiniz,

her detayın eksiksiz ve özenle

düşünüldüğü masal gibi

unutulmaz anlar sizi bekliyor.

TITANIC HOTELS

ANTALYA | ISTANBUL | BODRUM | BERLIN

titanic.com.tr

#MyTitanicStory


Çevre

Suadiye Camii’nde restorasyon sürüyor

HABER MERKEZİ

Kadıköy ile birlikte Suadiye Mahallesi’nin

tarihinde önemli bir yeri olan Suadiye

Camii’nde restorasyon çalışmaları titizlikle

devam ediyor. İstanbul 5 Numaralı Kültür

Varlıklarını Koruma Bölge Kurulu Müdürlüğü’nün

3.10.2007 tarihli ve 816 sayılı kararı

ile başlayan restorasyon projesi kapsamında

caminin dış cephesi temizlendi ve

kubbesi yenilendi.

İçerisindeki işlemelerin de baştan aşağı

yenilendiği caminin çevresinde de restorasyon

uygulamaları gerçekleştiriliyor.

Caminin yanında yer alan ek binanın da

restore edileceği söylenenler arasında.

Cami restorasyonunun detaylarına ilişkin

yetkili mühendis ve mimarlardan ne yazık

ki bilgi alamadık. Edindiğimiz tek bilgi,

yıllardan bu yana caminin aslını bozan bazı

hatalı müdahalelerin giderileceği ve aslına

uygun bir restorasyon çalışmasının hayata

geçirileceği şeklinde.

GELECEK YIL RAMAZAN AYINDA

İBADETE AÇILACAK

İstanbul Vakıflar 2. Bölge Müdürlüğü

tarafından yüklenici Eko Yapı ile imzalanan

sözleşme tarihi olarak 22 Şubat 2018 yılı baz

alındığında, restorasyon çalışmalarının 2022

yılının mayıs ayında tamamlanmış olması

öngörülüyor. Buna göre, Suadiye Camii’nin

gelecek yıl Ramazan ayında cemaatini

kabul etmeye başlaması ve yeni yüzüyle

kapılarını açması bekleniyor.

SUADİYE CAMİİ HAKKINDA

II. Abdülhamid Han döneminde, 1905

yılında Maliye Bakanı Reşat Paşa tarafından

genç yaşta ölen kızı Suad Hanım adına

bu cami yaptırılmış. Reşad Paşa’nın biri

erkek, diğeri kız olmak üzere iki çocuğu

varmış. Suad Hanım, çok genç yaşta bir

hastalığa yakalanmış. Ancak iyileşememiş

ve vefat etmiş. Reşad Paşa, çok sevdiği kızı

adına bir camiyi yaptırmaya karar vermiş.

Caminin inşasından sonra bu çevreye

“Suadiye” denmeye başlanmış. Böylelikle

bu cami, uzun yıllar şu sözlerle anılmış:

“Suad Hanım’ın yok oluşu, bir var oluşun

nedeni oldu.”

Suadiye Camii, kare plan üzerine tek kubbeli

olarak yapılmış. Dış cephesi ve minaresi

Malta taşından... İç duvarları çini ile kaplı

olup; mikrap, minber ve kürsü mermerden...

Suadiye Camii avlusunun dört köşesinde

şadırvan, helâ, hayrat çeşmesi ve muvakkithane

ufak kubbeli olarak inşa edilmiş.

Eylül & Ekim 2021 kadikoylife.com : 21


Ulaşım

Erkek egemen sektörün kadın makinistleri:

Bizimle her şey rayında!

Hande Nur Gülak

PINAR BALTACI

Toplumun kadın ve erkeğe biçtiği roller,

kuşkusuz en net mesleki tercihlerde hissediliyor.

Her ne kadar kadınlar değişen dünya

düzeniyle birlikte artık iş yaşamının birçok

kolunda erkekler ile birlikte çalışabilseler de

bazı yazılı olmayan kurallar devam ediyor.

Tüm dünyada erkek egemen bir sektör olan

raylı sistemlerin İstanbul kuruluşu Metro

İstanbul, bu kuralları yıkmak için harekete

geçen kurumlardan...

İstanbul Büyükşehir Belediyesi bünyesinde

faaliyet gösteren Metro İstanbul’da

toplamda 120 kadın makinist çalışıyor. Her

biri farklı meslek gruplarından olan kadın

makinistler, kurum bünyesinde aldıkları eğitimlerin

ardından tren makinistliğine geçiş

yapmışlar. Pek de kolay olmayan bu meslek

değiştirme hikâyelerinden Hande Nur Gülak

ve Ezgi Gönek, özellikle dikkatimizi çeken

yaşamların kahramanları...

Tren makinistliği, Hande Nur Gülak’ın

çocukluk hayali... Babasının tren garlarında

geçen mesleki hayatı boyunca çocukluğu

ve gençliği de bu mekânlarda geçen Hande

Hanım; “Babamdan ilham aldım ve çocukluktan

bu yana mesleği aklıma koydum.

Meslek lisesinden mezun olduktan sonra

ise sınavlara girerek başarılı oldum” diyor.

Bir diğer ilginç hikâye ise Ezgi Gönek’ten...

Esasında keman öğretmeni olan Gönek,

Metro İstanbul’da eğitim alıp, SMAMP olarak

2 yıldır M7 Hattı’nda görev yapıyor.

“ÖRNEK OLMAK GÜZEL BİR HİS”

Anlatırken adeta çocukluk dönemine giden

Hande Nur Gülak, mesleğinin hayatına

kattıklarına dair şunları söylüyor: “Çocukluk

dönemimde babam Esenler’de Metro İstanbul’da

çalışıyordu. Ben de babamın yanına

gidip geldiğim zamanlarda trenleri görürdüm.

Her çocuğun o zamanlar kurduğu hayaller

vardır. Ben de içinde büyüdüğüm bu

ortamın bir parçası olmak istedim ve şu an

düşündüğümde, o dönemler aklıma geldiği

zaman gururlandığım bir noktaya geldim.

Şimdiki işimi, tren sürücülüğünü seviyorum.

Sabahları erken saatlerde uyanarak trenleri

hazırlayıp, insanları gidecekleri yerlere

ulaştırıyoruz ve gün içinde bunu tekrar

ediyoruz. Kadınların daha önce az sayıda

var oldukları bir meslekte, bizlerden sonra

bu kadar çoğalmış olması çok mutlu ediyor.

Örnek olmak güzel bir his...”

KADINLAR GELDİ, DÜZEN GELDİ!

Mesleğinin zorluklarına da değinen Hande

Hanım, sözlerine şöyle devam ediyor: “Her

işte olduğu gibi bizim işimizin de zorlukları

var tabii. Özellikle bir kadın olarak vardiyalı

çalışma düzeni olduğu için zorlandığımız

noktalar oluyor. Ancak çalışma arkadaşlarımızdan,

amirlerimizden, şefimizden

çok güzel destekler görüyoruz ve bunlar

bizi motive ediyor. Kadınlar geldikten

sonra çalışma ortamına bir düzen geldiğini

düşünüyorlar. Hiçbir şekilde önyargılı bir

yaklaşım olmadı, her zaman destek gördük

ve şu an hepimiz eşit bir şekilde çalışmamızı

sürdürüyoruz. Bu röportajda bize yer

ayırdığınız için teşekkür ediyorum. Umarım

herkes için faydalı bir konuşma olmuştur.

Dediğim gibi, örnek olarak gösterilmek çok

gurur verici. Ben yaptıysam, biz yaptıysak

herkes yapabilir.”

22 : kadikoylife.com Eylül & Ekim 2021


Ulaşım

“BU AİLENİN ÜYESİ OLMAKTAN

ÇOK MUTLUYUM”

Ezgi Gönek ise keman öğretmeni bir

makinist… Beykent Üniversitesi Bilgisayar

Programcılığı Bölümü mezunu olmasının

yanı sıra İstanbul Üniversitesi Devlet

Konservatuvarı Türk Müziği Bölümü’nde

bir süre eğitim alan Ezgi Hanım, keman

öğretmenliği yaptığı sırada hayatındaki

beklenmedik değişikliklerle yeni mesleğine

merhaba demiş: “Keman öğretmenliğinden

metro istasyonuna geçişimden

bahsetmem gerekirse, müzik benim için

çok önemli. Özellikle annemin ve ailemin

desteğiyle 12 yaşında keman çalmaya başladım.

Daha sonra konservatuvara devam

ettim. Ancak annemin vefatıyla her şey

değişti ve bir süre müzikten uzaklaştım. Bu

sırada İBB Kariyer’in ilanlarını gördüm ve

başvurmak istedim. Sınavlar, mülakatlar,

testler derken şimdi Metro İstanbul’da tren

sürücüsüyüm ve bu ailenin üyesi olmaktan

çok mutluyum. Dezavantaj yaşadığım bir

durum olmadı. Her işin bir zor yanı vardır

ama aşılamayacak engel yoktur.”

“BİZİMLE HER ŞEY RAYINDA”

Her iki mesleğini karşılaştıran Gönek, sözlerine

şunları ekliyor: “Aslında ikisi birbirinden

çok farklı dallar. Tren sürücülüğü için 4

ay süren çok kapsamlı bir eğitim sürecinden

geçiyoruz. Bu süreçte aldığım eğitim

sayesinde tren makinisti oldum ve işimi

layıkıyla yapmaya çalışıyorum. Son olarak,

tüm kadınların tren sürücüsü olabileceğine

inanıyorum ve işimle gurur duyuyorum.

Bizimle her şey rayında!”

Ezgi Gönek

“Kadıköy’ün nostaljik

tramvay hattı olan

T3 Kadıköy–Moda

Tramvay Hattımızın

sürücüleri, bu ay

itibariyle ağırlıklı

olarak kadın

sürücülerden

oluşmaya başladı.”

“KADIN ÇALIŞAN ORANIMIZ

YÜZDE 10’A YÜKSELDİ”

Metro İstanbul Genel Müdürü Özgür Soy da

konuya ilişkin dergimize önemli açıklamalarda

bulundu. Cinsiyet ayrımcılığının kendileri

için öncelikle konulardan olduğunun

altını çizen Özgür Soy, kurum bünyesinde

çalışan kadın makinistlere dair şu bilgileri

aktardı: “Başkanımız Ekrem İmamoğlu

göreve geldiğinde, kadın çalışan oranımız

yüzde 8’di. Toplam kadın tren sürücüsü

sayımız 8’di. Bugün kadın çalışan oranımız

yüzde 10. Tren sürücülerimizin 120’si kadın.

33 yıllık Metro İstanbul hayatında ilk defa

nisan ayında kadın istasyon amirlerimiz

göreve başladı. Yine şirket tarihimizde ilk

kez teknik bakım alanında kadın yönetici

ataması yaptık.

Metro İstanbul Genel Müdürü Özgür Soy

KADIKÖY-MODA TRAMVAY HATTI’NA DA

KADIN ŞOFÖRLER

Trafiğin içinde yolcularla direkt temasta

olunan tramvaylarımızda kadın sürücülerimiz

göreve başladı. Bu ay itibariyle

Kadıköy’de de güzel gelişmeler yaşandı.

Kadıköy’ün nostaljik tramvay hattı olan

T3 Kadıköy–Moda Tramvay Hattımızın

sürücüleri, bu ay itibariyle ağırlıklı olarak

kadın sürücülerden oluşmaya başladı.

Hedefimiz, bugün Metro İstanbul’da yüzde

10 olan kadın çalışan oranını önce yüzde

30’a çıkarmak, uzun vadede ise eşitlemek.

Biz, Metro İstanbul ailemizde kadınların

her alanda her işi son derece başarıyla

yapabildiğini her gün görüyoruz. Erkek işi

olarak lanse edilen işlerde çalışan kadın

çalışanlarımız gençlerimize, diğer kadınlara

ilham ve cesaret vererek; ‘Neden olmasın,

ben de yapabilirim’ dedirtiyor. Bunu

şirketimize başvuran kadın tren sürücülerimizle

yaptığımız görüşmelerde anlattıkları

hikâyelerden gözlemleyebiliyoruz. Açık

yüreklilikle şunu söyleyebilirim, kadın çalışanlarımız

son derece azimli ve dirayetliler.

Bir kurumun cinsiyet eşitliği yaklaşımını

kadınlara tanınan imtiyazlar, verilen ayrıcalıklar

olarak görmüyorlar. Bilakis birebir

eşit şartlarda aynı performansı göstermeyi

tercih ettiklerini açıkça belirtiyorlar tüm

sohbetlerimizde. Hepsi ile ve özellikle bu

yaklaşımları ile gurur duyuyorum.”

Eylül & Ekim 2021 kadikoylife.com : 23


Çevre

İstanbul’un göbeğinde ekolojik tarım...

Kadıköy Bostanları’ndan yerinizi ayırtın!

Kadıköy’de sağlıklı, organik gıda üretimine teşvik ve erişim kolaylığı

sağlamak için “Kadıköy Bostanları” projesi hayata geçiyor. Proje

kapsamında pilot uygulama olarak Fenerbahçe ve Moda’da başlayacak

bostanlardan ücretsiz yer edinmek için son başvuru tarihi 10 Eylül...

HABER MERKEZİ

Kadıköy Belediyesi’nin hayata geçirdiği

“Kadıköy Bostanları” projesi, pilot uygulama

olarak Fenerbahçe ve Moda’da başlayacak.

Bostanlardan ücretsiz yer edinebilmek

için Kadıköy Belediyesi web sayfasında yer

alan başvuru formunu doldurmak yeterli.

Kadıköy ilçe sınırlarında ikamet eden 18

yaş üstü herkesin başvurusuna açık proje

kapsamında her biri 4,5 metrekarelik 80

adet bostan, ilk başvuru yapan 80 kişiye

tahsis edilecek.

6 AY İÇERİSİNDE EKİM-DİKİM VE

HASAT YAPILACAK

Bu kişiler, 6 aylık süreç içerisinde ekim-dikim

yaparak ürünlerini yetiştirecek ve hasadını

yapacak. Atalık tohumlarla sağlıklı, organik

gıda yetiştirmenin yanı sıra topluluk olarak

yardımlaşma ve paylaşma gibi değerlerin de

öne çıkmasını sağlayan bostanlarda; bahçe

tasarımı, balkon ve arka bahçe tarımı, permakültür

gibi eğitimler ile sürdürülebilir film

ve belgesel gösterimleri de olacak.

KADIKÖY’ÜN HER MAHALLESİNE

BİR BOSTAN

Kent kültürü içinde kırsal yaşantının mümkün

olabileceği ve mahallelerin toprağa

dokunarak sağlıklı gıdaya ulaşabileceğini

gösteren proje, pilot uygulama olarak

Fenerbahçe ve Moda’da hayata geçiyor.

Belediye, bostan kültürünün yaygınlaşması

için hayata geçirdiği “Kadıköy Bostanları”

projesini, Kadıköy’ün bütün mahallelerinde

yaygınlaştırmayı hedefliyor.

18 EYLÜL’DE EKİMLER BAŞLIYOR

Kadıköy Belediyesi Park ve Bahçeler

Müdürlüğü’nün ekim için tüm hazırlıklarını

tamamladığı Fenerbahçe ve Moda bostanlarında

yer edinmek için belediyenin web

sayfasından 10 Eylül’e kadar başvuru yapmak

gerekiyor. İlk 80 kişinin belirlenmesinin

ardından bostan sahipleri, 18 Eylül itibariyle

kendilerine tahsis edilen 4,5 metrekarelik

alana ekim yapmaya başlayabilecek.

24 : kadikoylife.com Eylül & Ekim 2021



Kapak

Tarihi Moda İskelesi’nde

demir alma vakti...

SEFERLER BAŞLIYOR,

İSKELE KÜLTÜR MERKEZİ

OLUYOR!

Yaklaşık beş yıldır restorasyon çalışmalarının sürdüğü Moda İskelesi,

İstanbul Büyükşehir Belediyesi’nden gelen yeni hamleyle hem kültür

merkezi olacak hem de iskele işlevini sürdürecek.

Tarihi Moda İskelesi, kültür merkezi işleviyle sanatsal etkinliklere

imza atarken, dinamik bir kütüphaneye sahip olacak. Kadıköy’ün

entelektüel hayatına yeni bir ivme kazandıracak olan iskele, tüm

İstanbullular için alternatif yaratacak.

26 : kadikoylife.com Eylül & Ekim 2021


Kapak

PINAR BALTACI

İstanbul’un kıyılarına adeta birer inci gibi

dizilmiş iskeleler, kentin siluetine hem tarihi

hem de estetik değer katıyor. İçinden deniz

geçen bu özel şehrin kimliğini oluşturmasına

büyük katkılar sunan iskelelerin her biri

önemli mimarlar tarafından inşa edilerek,

kullanılan özel malzemelerle bugünlere

kadar varlığını korumayı başarmış. Aslına

uygun bir şekilde restore edilerek yenilenen

yapılar, gelecek yüzyıllara da çoktan göz

kırpmaya başlamış durumda.

Bu iskelelerin en eşsizlerinden biri, kuşkusuz

1916-17 yılları arasında Mimar Vedat

Tek tarafından yapılan Moda İskelesi...

Geçmişinde uzun yıllar boyunca kitle deniz

taşımacılığının önemli bir ayağını oluşturan

ve yalnızca mimari açıdan değil, bir

dönemin tarihinden de önemli izler taşıyan

bu yapı, uzun süredir kıyısına süzülerek

yanaşacak bir vapura hasret… İskele, her

daim İstanbul’un herhangi bir noktasından

Moda’nın sakinliğine kaçışın ilk ayağı olmuş,

keza semte vedanın da öyle... Vapurlar

denizde süzülürken, kim bilir kimler güzel

Moda’ya bir de denizden bakmış. Tüm bu

tanıklıklar ve anılarla bir anıt gibi duran

Tarihi Moda İskelesi, ne yazık ki yaklaşık 5

yıldır kısır döngüye dönen bir restorasyon

sürecindeydi. Öncesinde ise restoran olarak

kullanılan ve iskele işlevini kaybeden tarihi

yapının imdadına İstanbul Büyükşehir

Belediyesi yetişti.

Tarihi yapıya geçtiğimiz sene, uzun yıllardan

sonra ilk defa tüm Kadıköylüleri heyecanlandıran

“Moda İskelesi” yazılı tabela asılmış,

hemen ardından Kadıköy Belediye Başkanı

Şerdil Dara Odabaşı da sosyal medya hesabından

ilk müjdeyi şöyle vermişti: “Moda

İskelesi’nin tabelası geldi. Bir bakmışız, bir

gün vapur da gelmiş.” Çok geçmeden İBB,

yeni projenin duyurusunu yaptı. Uzun süre

işlevsiz hâlde atıl duran Moda İskelesi, artık

birden fazla işleve sahip olacak. Bir yandan

dokusuna yakışır bir şekilde kültür merkezi

olacak, öte yandan günün belli saatlerinde

hem gemileri ve hem de yolcuları ağırlayacak.

Kadıköy’ün entelektüel hayatına

yepyeni bir ivme kazandıracak olan Tarihi

Moda İskelesi’ni sizler için konuştuk, sorduk

ve yazdık. Gelin hep beraber atlayalım vapura,

birazdan Moda İskelesi’ne kavuşacağız

heyecanıyla… Başlıyoruz...

Eylül & Ekim 2021 kadikoylife.com : 27


Kapak

İBB Genel Sekreter Yardımcısı Mahir Polat:

Moda İskelesi dinamik bir

kültür odağı olacak

Ekrem İmamoğlu’nun göreve gelmesiyle

birlikte İstanbul’un kültür-sanat hayatına

yeni bir vizyon kazandıran İstanbul Büyükşehir

Belediyesi, çalışmalarını hız kesmeden

sürdürüyor. Bu bağlamda, Kadıköy’ün öne

çıkan ve sanata kazandırılan en önemli

projelerinden Müze Gazhane’de de bağlı

bulunduğu ekiple büyük emekleri bulunan

İBB Genel Sekreter Yardımcısı Mahir Polat

bir araya gelerek, Kadıköy’deki yeni projeleri

Moda İskelesi’ni konuştuk.

Moda İskelesi’nin birçok tarihi iskele gibi

İstanbul’un en nadide mimari yapılarından

olduğunu vurgulayarak sözlerine başlayan

Mahir Polat’a göre; “İstanbul’un iskele yapıları,

Boğaz’ın incisi gibi sıralanıyor yüzyıllardır.

Ancak maalesef uzun süredir tüm bu

şahane yapılara hak ettikleri değeri vermiyor

ve çok iyi kullanmıyoruz. Şimdi, iskeleyi

kamusal alana kavuşturma zamanı!”

KADIKÖY’ÜN KİMLİĞİ OLMA

ÖZELLİĞİ TAŞIYOR

Sözlerine Moda İskelesi özelinde devam

eden Polat; “İskele ne yazık ki uzun

geçmişinde çok kere kötü kullanımlara

konu oldu. Hukuksuz bir şekilde restoranlaştırıldı.

Hâl böyle olunca hem bu eski

eser tahrip edildi hem de rant projesinin

kurbanı oldu. Moda İskelesi, Kadıköy gibi

bir semtin kimliği olma özelliği taşıyan bir

yapı. Bu bağlamda, kamusala açık olması

ve iskele işlevinin yok edilmemesi gerekir

diye düşünerek yola çıktık. Moda İskelesi,

hem tarihsel işlevini sürdürmeli hem de

bu zamana kadar çektiği eziyetlerden

kurtarılmalıydı. Geliştirdiğimiz proje, bu

doğrultuda tarihi binayı insanların rahatça

kullanabileceği ve orada farklı etkinliklere

katılabileceği bir alana dönüştürecek”

diyerek, sözlerini şöyle sürdürdü:

28 : kadikoylife.com Eylül & Ekim 2021


Kapak

DİNAMİK BİR KÜLTÜR ODAĞI

HÂLİNE GELECEK

“Ne yazık ki uzun yıllardır bir restorasyon

projesi gibi gözüken ama esasında yapıyı

restorana çeviren ve tahrip eden projeyi

alıp, onu kamusal niteliği olan bir projeye

dönüştürdük. Öncelikli olarak iskeleyi

olduğu gibi koruyacak bir çalışma bu. İskele

biliyorsunuz iki katlı. Üst katı kültür-sanat

etkinlikleri, buluşmalar ve sohbetlere merhaba

diyecek. Entelektüel yaşama hizmet

etmesi planlanan bu alanda, aynı zamanda

gün boyu açık olacak bir kütüphane de

kuracağız. Etkinliklerle birlikte düşünüldüğünde

mekânın oldukça dinamik bir kültür

odağı olacağını söyleyebiliriz.

İSKELE İŞLEVİ SÜRECEK

Alt kat ise yine kütüphane ve buluşma alanı

olarak kullanılacak. Tabii iskele olarak kullanıldığı

saatler dışında. Hep söylediğimiz

gibi, tarihi yapının iskele özelliğini öldürmeden

değer katacağız. Şu an bölgede yoğun

şekilde iskele kullanımına ne kadar ihtiyaç

var bilmiyoruz, bu konuda kararı ulaşımcılar

verecek. Ancak sonuç ne olursa olsun, belirli

bir ölçekte ulaşım planlaması yapmak için

uğraşıyoruz. Çünkü Moda İskelesi, tek bir işlevi

olabilecek bir yapı değil. Diğer taraftan,

her daim insan yoğunluğuna da cevap veremeyebilir.

Bu bağlamda hem kültür merkezi

işlevi hem de iskele göreviyle iki fonksiyonlu

bir alan yaratacağız ve bu iki fonksiyon,

pozitif olarak birbirini tetikleyecek.”

“KADIKÖYLÜLERİN DUYARLILIĞI

GÖZ ÖNÜNDE BULUNDURULDU”

Kadıköylülerin duyarlılığını göz önünde

bulundurarak projeye başladıklarını

belirten Genel Sekreter Yardımcısı Mahir

Polat, şunları ifade etti: “Moda İskelesi’nin

kültür-sanat merkezi olması kendi geliştirdiğimiz

bir proje, ancak daima Kadıköylülerin

duyarlılıklarını göz önünde bulundurduk.

Kadıköylüler, bu yapının restoran olarak

kullanılmasını istemiyorlardı. Sonuçta biz

de İstanbulluyuz ve insanların şikâyetlerini

biliyor, paylaşıyoruz. İstiyoruz ki her yer kültürün

başkenti olsun. Fakat yine de Kadıköy,

bu anlamda farklı bir noktada ve haklı bir

gurur yaşıyor. Çünkü geçmişten bu yana

gerek sakinleri gerekse de yöneticileri ve

kurumlarıyla kültür-sanata büyük emekler

veren bir ilçe. İnsanlar, mekânları dolu dolu

kullanıyor.

TÜRKİYE’NİN VİZYONUNA DA

DEĞER KATACAK

Bağcılar’da, Bayrampaşa’da, Güngören’de

de bu tür potansiyeli olan ne kadar alternatif

varsa, hepsinin sadece kültür-sanata değil,

kamusal ve sosyal alanda da kullanıma

kazandırmayı hedefliyoruz. Çünkü kentin

böyle mekânlara ihtiyacı var. Türkiye’nin

entelektüel, düşünce ve sosyal yaşamının

da çekirdeği olduğu için burada yapacağımız

çalışmalar, Türkiye’nin vizyonuna da

değer katacak. Moda İskelesi gibi bir yapınız

var elinizde, yıllarca ya kullanmıyorsunuz

ya da çok kötü kullanıyorsunuz. Bu kabul

edilebilir değil. Ne yazık ki temel sorun;

şehirdeki çok önemli yapıların kaderi ranta

mı kurban edilecek, yoksa keyifli kamusal

kullanımlara mı adapte edilecek üzerineydi.

Sayın Başkanımız Ekrem İmamoğlu’nun

vizyonu, bu konuda her daim halkın kullanımına

dönük çalışmalar yaratıyor. Başkanımızın

heyecanını her an yaşayan biri olarak

söyleyebilirim ki bu tür alanların kamuya

kazandırılmasının örneklerini çok daha sık

göreceğiz.”

2022 YILININ İLK YILLARINDA

HİZMETE AÇILACAK

Son olarak iskelenin restorasyon sürecine

dair bilgiler veren Polat, projenin 2022

yılının ilk çeyreğinde tamamlanacağını da

müjdeledi: “Basit bir mimari kurgusu olan

ve dönemini çok iyi yansıtan, çok güzel bir

yapı. Bu bakımdan yapının mevcut dokusunu

korumak temel amacımız. Bazı aykırı

uygulamalar vardı içeride, bunları kaldırıyoruz.

Örneğin, içerisine restoran olduğu

dönemlerde davlumbazlar ve hatta küçük

odacıklar dahi yapılmış. Bu aykırı uygulamaların

tamamını kaldırarak orijinaline

dönüştürüp, o şekilde kullanacağız. Çok

hızlı ilerliyor çalışmalarımız. Ancak yine de

tarihi eser restorasyonları çok incelikli çalışıldığı

için ortaya farklı detaylar çıkabiliyor.

2022 yılının ilk aylarında hizmete açılmasını

umuyoruz.”

“Bizim mahkeme kararıyla yürüttüğümüz

iki iskele daha var. Biri Adalar

İskelesi... Yine aynı kullanım için

vatandaşa, halka kazandırmak için

çabalamamıza rağmen ne yazık ki

bir vakfın haksız ve hukuksuz işgali

altında. Bu işlemle ilgili hukuksal

süreç devam ediyor. İkincisi ise yine

aynı şekilde İBB’nin elinde olmasına

rağmen usulsüz bir şekilde bir vakıfa

tahsis edilen Kuzguncuk İskelesi...

Orada da hukuki süreç devam

ediyor. Sürecin ardından buralar da

aynı Moda İskelesi gibi İstanbul’a

kazandırılacak.”

2014-2016 yılları arasında Akaretler

Atatürk Müzesi ve 2016-2019

yılları arasında Türk İnşaat ve Sanat

Eserleri Müzesi’nde Müze Müdürü

olarak görev yapan ve bu süreçte

pek çok müze kurulumu ve restorasyon

çalışması içerisinde yer alan

Mahir Polat’ın tarihi-kültürel çevre

koruma, müze bilim, dinsel-kültürel-sosyal

tarih, toplumsal hafıza ve

mimarlık tarihi alanlarında çalışmaları

bulunuyor. Polat, aynı zamanda

Tarih Vakfı Mütevelli Heyeti, Europa

Nostra Türkiye, Vakıf Uzmanları

Derneği ve SODEV üyesi.

Eylül & Ekim 2021 kadikoylife.com : 29


Kapak

Moda İskelesi’nde yeni bir sayfa;

gerçekleşen hayaller

Yazar Muzaffer Ayhan Kara, Kadıköy Life Dergisi için kaleme aldığı

bu özel yazıda Moda İskelesi’nin Kadıköy’deki işlevine değinerek,

projeyi “Bir hayal gerçek oluyor” sözleriyle tanımladı. Keyifli okumalar…

Vedat Tek

İstanbul’un tarihi, sosyal ve kültürel alanlarını

halkla buluşturma hedefiyle çalışan

İBB Kültür Varlıkları Daire Başkanlığı Miras

Ekipleri, uzun zamandır kullanılmayan ve

atıl olan Moda İskelesi’nde de restorasyon

çalışması başlattı. Kütüphane, okuma salonu,

kültür-sanat ve sosyal etkinlik alanları

gibi işlevler kazandırılacak iskele, yeniden

ulaşım hizmeti de verecek. Modalılar, artık

bu sonbahardan itibaren Moda İskelesi’nde

gurup vakitlerinde deniz laciverde boyanırken

iyot kokusunu içlerine doyasıya çekip,

kitaplarını okuyabilecekler; Şehir Hatları

vapuru da Moda Burnu’nu dönüp iskeleye

yanaşırken düdüğüyle onları selamlayacak.

İstanbul’un en eski iskelelerinden Moda İskelesi’nde

restorasyon, aslına uygun olarak

yapılıyor. Çalışmalar tamamlandığında iskeleye

yine vapur yanaşacak. Alt salon, ulaşım

yanında kültür-sanat ve sosyal etkinliklere

hizmet verirken, üst salon ise kütüphane ve

okuma salonu olarak düzenleniyor.

Muzaffer Ayhan Kara

VEDAT TEK’İN ESERİ

1917 yılında faaliyete geçen ve özgün bir

mimari eser olarak bütün ihtişamı ve güzelliğiyle

günümüzde de ayakta kalan Moda

İskelesi, Birinci Ulusal Mimarlık Akımı’nın

öncü isimlerinden olan ve Sanayi-i Nefise

Mektebi’nin (Güzel Sanatlar) ilk Türk hocası

olan Vedat Tek’in imzasını taşıyor.

MODA’YA İLAÇ GİBİ GELECEK

Görünen o ki Moda İskelesi, İstanbul Büyükşehir

Belediye Başkanı Ekrem İmamoğlu

ve çalışma arkadaşlarının dokunuşuyla

son dönemlerde kimliği aşınan Moda’ya

ilaç gibi gelecek.

30 : kadikoylife.com Eylül & Ekim 2021


Kapak

Ülke çapında çok çeşitli alanlarda ün

kazanan karakteristik simaları, plajları,

denizi, sakız ağaçları, Bomonti ve Burun’daki

gazinoları, Moda Deniz Kulübü, Saint-Joseph

gibi kendine özgü vahaları, cemiyet hayatı

yanında kültür-sanat aktiviteleri ve mekânlarıyla

bir yüzyılı deviren Moda; son yedi-sekiz

yıldır istihap haddini çok aşan ve Moda’nın

kültürüne yabancı içkili işletmeler ve kafeler

nedeniyle çığırından çıkacak gibi, oldukça da

gerilimli bu yüzden. Denizinde kayıklar yok

artık, kayıkhane de… Plajlar da yok.

Ancak ne de olsa Moda Caddesi’nde yürürken

ıhlamurların kokusunu hâlâ duyabiliyor,

akşamları burunda kirpilerle karşılaşabiliyor,

yelkenlileri ve vapurları seyredebiliyor,

üyelerine mahsus olsa da iki havuzunda

serinleyebiliyorsunuz. Salah Cimcoz’un

bağışı çocuk parkı ve tenis kortu da çok

şükür hâlâ işlevsel. Yaşayan ve geleceğe

kalacak inceliklerin şairi Melih Ziya Sezer’in,

aynı zamanda eski Modalıların sosyal ve entelektüel

mekânı olan Yeni Moda Eczanesi,

Oyun Atölyesi, Moda Sahnesi ve pek çok

tiyatro yanında konferansları da ilgiyle izlenen

entelektüel mekânı Tarihçi Kitabevi ve

Hayal gibi bazı yayınevleri de Moda’ya nefes

aldıran mekânlar... Moda’da çeyrek yüzyıl

muhtarlık yapan Oğuz Sarıcaoğlu’nun modere

ettiği Moda Bülten de sosyal medyada

hemen hemen bütün eski sayılabilecek

Modalıları bir araya getiren bir mecra...

ÇEYREK YÜZYIL ÖNCEKİ HAYAL

GERÇEK OLUYOR

Sözü yeniden iskeleye getireyim; Modalıların

gayretleriyle bir ara mezbelelik olan

Moda İskelesi temizlenmiş ve hatta yeniden

vapur seferleri de başlatmıştık. Evet,

o çabaların bendeniz de içindeydim birçok

Modalı gibi. Eminönü’nden vapura binip,

Moda İskelesi’nde indiğim ilk seferin heyecanını

unutamam. Kim unutabilir ki? Sonra

yolcu yok diye durduruldu seferler! Ardından

da iskele, işletmecilere peşkeş çekildi.

Ki o zamanlar Modalılar olarak iskelenin

bir kültür-sanat ortamına dönüşmesi için

ne çok uğraşmıştık. Bunun için de facto

olarak bir de panel düzenlemiştim 2003

Mart’ında iskelede. Panelde o zamanlar

Moda’da yaşayan bendenizin yanında şimdi

Tele 1’in başında olan yakın arkadaşım

Merdan Yanardağ ile yine şimdi Medyascope’un

başında olan arkadaşım Ruşen

Çakır konuşmacı olmuş, moderatörlüğü de

TRT ve Milliyet’in eski ağır toplarından Zeki

Ağabey’e (Sözer) yaptırmıştım. Salon hınca

hınç dolu olduğu gibi ayakta da iğne atsan

yere düşmezdi.

TEŞEKKÜRLER EKREM BAŞKANIM

Başkan İmamoğlu ile o daha CHP Beylikdüzü

İlçe Başkanı iken tanışmıştık. Arada haberleşir,

görüşürüz. İzmir’e geldiğinde de iki kez

yüz yüze görüştük son dönemlerde, hatta

bir defasında da Adana’da... Başkana geçen

sene MESA’nın dergisi için kaleme aldığım

geniş Moda yazısının sayfalarını atmıştım ki

meğer o da Yoğurtçu Parkı’ndan doğru Moda’ya

çıkıyormuş! Çok hoş bir rastlantıydı.

Kadıköy Life için kaleme aldığım bu yazıyı

şöyle bitirelim o zaman; çok teşekkürler

Ekrem Başkanım, bütün Modalılar adına.

2000’lerin başındaki hayalimizi 20 yıl sonra

gerçeğe dönüştürdünüz. Sadece Moda’ya

değil, İstanbul’a da değer kattınız...

Eylül & Ekim 2021 kadikoylife.com : 31


Kapak

Kıyı boyunca uzanan seyirlik bir yapı;

Moda İskelesi

Kütahya çinilerine dair derin araştırmaları

bulunan ve konuyla alakalı bir

kitap hazırlığı içerisinde olan Dr. Cahit

Yılmaz, yurtdışı ve Türkiye genelinin yanı

sıra Kadıköy’deki birçok yapıya dair de

araştırmalar yapan bir isim. Bu bağlamda

okuyucularımız için kitabından bir kesit

paylaşan Yılmaz; Moda İskelesi’nin tarihi,

mimari yapısı ve çini süslemelerine ilişkin

bazı bilgiler sundu:

“1. Ulusal Mimari yapısında olan bu

iskelenin mimarı Vedat Tek. Aynı zamanda

Adalar-Anadolu ve plaj seferlerine bağlı

olan vapurların da ilk hattı olma özelliği

taşıyor. İskelenin 1916-17 yılları arasında

yapıldığı biliniyor. 1917 devriminden sonra

İstanbul’a yerleşen Rusların Moda İskelesi’ni

gazino olarak çalıştırdıklarına dair bilgiler

de mevcut. Moda İskelesi binası, kıyıdan

uzun bir iskelenin ucunda yer aldığı için

seyri oldukça güzel bir yapı.

1937 yılında lodos nedeniyle ciddi bir hasar

gören binanın çatısının uçtuğu da edindiğimiz

bilgilerden. O dönemde ciddi bir

yenileme ve tamir geçirmiş, yeterli yolcu olmaması

sebebiyle de 1985 yılında işletmeye

kapatılmış. 2001 ve 2015 yıllarında yapılan

restorasyonların Anıtlar Kurulu ilkelerine

uymadığı da biliniyor. Ayrıca işletmecileri

tarafından kaçak, gereksiz ve tarihi yapıya

uymayan ilave, değişimler de yapılmış.

İskele şu an İBB mülkiyetinde.

FİRUZE RENKLİ ÇİNİ SÜSLEMELERİ

Bir dönem ülkenin ekonomik, kültürel ve tarihi

özelliklerini yansıtan iskele binası, adeta

Moda Burnu’nda yalı imajı veren nadide bir

yapı... Geçmişine bakıldığında şenliklere,

gösterilere, müzik, eğlence ve hatta deniz

sporlarına ev sahipliği yapan Tarihi Moda

İskelesi, Kadıköy’ün entelektüel kesiminin

uğrak yeri ve sık sık zaman geçirdiği bir

alandı. Bununla birlikte iskele, uluslararası

devlet toplantılarına da ev sahipliği yapmış

bir alan olarak biliniyor.

Moda İskelesi; Mustafa Kemal Atatürk, İsmet

Paşa, İngiltere Kralı Edward, Rıza Pehlevi

ve Kral Faysalın gibi birçok önemli ismi

ağırlamış bir iskele. Moda’nın ve Kadıköy’ün

kültürel simgesi olan bina, iki katlı ve çatılı

beyaz bir iskele... Kat kemerleri üzerinde

kobalt bordür içinde firuze renkli çini süslemeleri

bulunur. Çiniler, Kütahya çinisidir.

Kadıköy’ün simgesi olan bu büyülü iskelenin

huzurlu ve görkemli günlerini büyük bir

heyecanla bekliyoruz.”

32 : kadikoylife.com Eylül & Ekim 2021


Kapak

Tarihi iskele binasına mimari bakış

İstanbul Üniversitesi’nin “Sanat Tarihi Yıllığı”

isimli dergisinde “Birinci Dünya Savaşında

Mimarlık Yapmak: Vedad (Tek) Bey’in

Harbiye Nezareti’ne Bağlı Çalışmaları”

konulu bir makale yayımlayan Araştırma

Görevlisi Müjde Dila Gümüş, çalışmasında

Moda İskelesi’nin mimari yapısına ilişkin şu

bilgileri aktarıyor: “Yapı ilk başta tek katlı

ve pergolalı teraslı olarak inşa edilmiştir.

İskelenin üst yapısı yıllar içinde kırma bir

çatı ile kapatılmış, sonra tekrar açılmıştır. İlk

değişikliğin Vedad Bey tarafından yapıldığı

düşünülmektedir. Yapı kitabesinin bulunduğu

güney cephesi, beş sivri kemer ile

simetrik biçimde düzenlenmişken, kuzey

cephesinde üç tane Bursa kemerli kapı

bulunmaktadır.

Kuzey cephesinin iki ucunda, bilet satışının

sağlandığı sivri kemerli birer pencere bulunur.

Doğu cephesine, terasa çıkışı sağlayan

döner merdiven, batı cephesine ise kemerli

çıkma üzerine yerleştirilmiş oda hâkimdir.

Haydarpaşa İskelesi’ne kıyasla

Moda İskelesi, mimari süsleme açısından

çok daha sadedir. Haydarpaşa İskelesi’ndeki

yoğun çini süslemenin aksine, Moda

İskelesi’nde yalnızca pencere alınlıklarında

çini süsleme kullanılmıştır. Özgün

çini panolar, 1986 yılında gerçekleştirilen

restorasyonda sökülüp, yerlerine düz renkli

karolar yerleştirilmiştir. Yine Haydarpaşa

İskelesi’nin dış cephesinde görülen mukarnaslı

silmeler ve rumi-palmet motiflerinden

oluşan taş bezemeler, Moda İskelesi’nde

yer almaz.”

Nurettin Ediz’den:

Aile arşivlerinden

fotoğraflarla

Kadıköy tarihi

“Bir müzayededen satın alarak arşivime eklediğim, Moda

açıklarında bir sandalda fotoğrafı çekilmiş bu genç kadının

kim olduğuna, fotoğrafın ne zaman çekildiğine dair

hiçbir bilgi yoktu. Bir süre sonra benzer bir fotoğrafa Salt

Araştırma Arşivi’nde rastladım. Salt’ta verilen bilgilerden

fotoğraftaki genç kadının Hatice Güzin Kocabaş olduğunu

öğrendim. Kocabaş’ın aile arşivi bağışlanmış olmalı

ki, genç kızlıktan yaşlılığına birçok fotoğraf yer alıyordu

belgeler arasında.

Bir insanın hayat çizgisini böyle birkaç fotoğraf aracılığıyla

izlemek elbette insanın içini burkuyor. İnsanlar birer gölge

gibi gelip geçiyor hayatımızdan. Bu fotoğraf, sanırım belli

bir yaşın üzerindeki bütün Kadıköylüler için, özellikle de

bütün yaşamını Moda’da geçirenler için çok şey anlatıyor!”

Eylül & Ekim 2021 kadikoylife.com : 33


Röportaj

Büyük Kulüp Başkan Adayı Mehmet Nuri Kuriş:

Tecrübenin yol göstericiliği,

gençlerin enerjisi, kadınların

birleştirici gücü motivasyonumuz olacak

“Kulübümüzde tüm üyelerin birbirlerine sonsuz saygı duyduğunu bildiğim gibi artık

tek dilimizin de sevgi dili olması gerektiğine inanıyorum. Bu nedenle her toplantıda

‘Sev Kardeşim’ şarkısıyla Büyük Kulüp üyelerini selamlıyorum. Birbirimizi seversek,

hayatın daha da güzelleşeceğine inanıyorum.”

“Şimdiye kadar hep gençlere ulaşmaya çalıştık ama başaramadık. Şimdi onlara

Mehmet ağabeyleri olarak diyorum ki; gelin siz gençlik grubu olarak tüm kararlarının

içinde olun, önerilerinizi verin, birlikte yönetelim, birlikte kararlar alalım. Sizin gençlik

heyecanlarınızdan esinlenerek, çağın yeniliklerini yakalayalım.”

Hâlihazırda 11 yıldan beri Büyük Kulüp Divan

Başkanlığı görevini yürüten Mehmet Nuri Kuriş,

aynı zamanda Kadıköy’ün köklü ailelerinden

Kuriş Ailesi’nin 4. kuşak temsilcisidir…

Gelecek yıl kuruluşunun 140. yılını kutlayacak

olan Türkiye’nin en eski sosyal

kulüplerinden, hatta ilklerinden biri olan

Büyük Kulüp (Cercle d’Orient), önümüzdeki

ay yeni başkanını belirleyecek. 2018 yılının

mart ayında büyük umutlarla başkan seçilen

Gündüz Kaptanoğlu, yeni dönem için

tekrar aday olduğunu açıkladı. “Bu zorlu

yarışta ben de varım” diyen diğer bir isim ise

Mehmet Nuri Kuriş oldu. Biz de hem Büyük

Kulüp’ü ve kendisini tanımak hem de neler

yapacağını anlamak adına kendisiyle bir

söyleşi gerçekleştirdik.

Kulübü en iyi tanıyan isimlerden birisiniz.

Büyük Kulüp sizin için ne ifade ediyor?

Benim üye numaram 900, yani Büyük Kulüp

benim evim. Kulübümüz, sosyal özellikleriyle

değerli olan bir sivil toplum örgütü.

Kuruluşundan bu yana her daim gündemde

olan bir derneğiz biz. Kurucuları arasında

devlet başkanları, sadrazamlar ve Avrupalı

iş adamları var. Ben de 16-17 yaşımdan beri

Büyük Kulüp’teyim. Şimdi üye sayısının 7

bin 500’lerde olduğunu düşünürsek; ben

eskiyi, geleneği temsil ederek, “Gelenekten

Geleceğe” sloganıyla aday olup yola

çıkarak, bu birikimlerimi değeri üyelerimizle

paylaşmak istiyorum.

Büyük Kulüp’ü üç kelimeyle ifade

etmenizi istesek, ne söylersiniz?

Bütün içtenliğimle belirtmek isterim ki,

kendimi kulübümüzün hancısı olarak

görüyor, ailem evim kabul ediyorum. 2022

yılında Büyük Kulüp, kuruluşunun 140. yılını

kutlayacak. Bu demek oluyor ki Türkiye

Cumhuriyeti’nin en köklü kuruluşlarından

biri de Büyük Kulüp. Birçok kurum için

tarihe tanıklık etmiş derler ya, Büyük Kulüp

ölümsüz Cumhuriyetimizin yazılmasına ev

sahipliği yapmış. O nedenle Büyük Kulüp,

Türkiye’mizin yüzüdür, sesidir. Büyük Kulüp,

hem tarihiyle hem de bugünüyle ülkemizin

en değerli simgesidir. Kulübümüzün bu

yüzünü maalesef son zamanlarda etkin

kullanmadık. Üyelerimizin teveccühü olur

ve seçilirsek, kulüp içi etkinlikleri ile sosyal-toplumsal

sorumluluk alarak, ülkemiz

ve ülke insanımız için aktivitelerimiz olacak.

Üyelerimiz ve özellikle üye çocuklarımız yurt

dışında okudukları ve yaşadıkları için bu

gençlerimize yurt dışı temsilcilikleri verip;

kulübümüzün ve insanımızın yurt dışında

daha iyi tanıtılmasında sorumluluk almalarını

sağlayacağız.

Tüm dünyanın dili değişirken,

Büyük Kulüp’ün hedefi ne olmalı?

Toplumların değişimini “gelişim” olarak ele

alıyorum. Bu gelişimden beslenerek çıkan

ülkeler, toplumlar ya da kurumlar, ileriye

daha emin adımlarla yürüyorlar. Dünya son

34 : kadikoylife.com Eylül & Ekim 2021


Röportaj

yıllarda çok zor günlerden geçti ve o günleri birbirine kenetlenerek

geride bıraktı. Benim hayat felsefem, insanları sevmek ve kucaklamak…

Kulübümüzün de tüm üyelerinin birbirlerine sonsuz saygı

duyduğunu bildiğim gibi artık tek dilimizin de sevgi dili olması gerektiğine

inanıyorum. Zaten bu seneki seçim çalışmalarımda da her

toplantıda “Sev Kardeşim” müziğiyle Büyük Kulüp üyelerini selamlıyorum.

Birbirimizi seversek, hayatın güzelleşeceğine inanıyorum.

Önemli bir dönemde değerli bir yarışa hazırlanıyorsunuz.

Başkan olursanız, Büyük Kulüp üyelerini neler bekliyor?

İnsan evine ve ailesine nasıl bakar? Nasıl sahiplenir? Nasıl ki tüm

menfaatlerinin önünde tutar, gecesiyle gündüzüyle ilk sırasına koyarsa,

Büyük Kulüp de benim için ilk sırada. Kulübümüzün menfaati

benim önce tarihimize, sonrasında ise tüm üyelerimize karşı olan

sorumluluğumdur. O nedenle tüm yönetim çalışmalarımızda önce

şeffaflık olacak. Şimdiye kadar hep gençlere ulaşmaya çalıştık ve

başaramadık. Şimdi onların Mehmet ağabeyleri olarak diyorum ki;

gelin siz gençler olarak tüm kararların içinde olun, büyüklere önerilerinizi

verin. Beraber yönetelim, beraber geleceği hazırlayalım.

Kendi doğrularınızla, kendi gerçeklerinizle birlikte kararlar alalım.

Sizin gençlik heyecanlarınızdan esinlenerek, çağın yeniliklerini

yakalayalım. Gençlere, hanımefendilere her şeyin onlarla güzelleştiğini

tekrarlayarak, hep birlikte çalışacağız. Olmazsa olmazımız

büyüklerimiz, onların önerileri, yaşanmışlıkları bizim rehberimiz

olacaktır.

Büyük Kulüp, 7’den 70’e farklı yaş gruplarına ev sahipliği

yapıyor. Öncelikle gençlere ve sonrasında olgun

yaş grubuna neler söylemek istersiniz?

Kulübümüze daha çok gelsinler, Büyük Kulüp’e sahip çıksınlar.

Büyük Kulüp, büyüklerin gençlere kültür aktardığı önemli ve değerli

bir kurumdur. Burada sahip çıkma, birlikte büyüme, büyüklerin

olgunluğunu gençlerin enerjisiyle birleştirme önceliklidir. Bu doğrularla

Büyük Kulüp’ümüzü yarınlara hazırlamalıyız. Herkesin bize

inanmasını, güvenmesini istiyoruz. Bizler onlardan biriyiz ve birlikte

kararlar alıp, birlikte yaşayacağız.

Büyük Kulüp’ümüzde yönetim bayrak yarışıdır. Başkanlık ve yönetimde

olacak bizler de Büyük Kulüp (Cercle d’Orient) bayrağını

daha yükseklere çıkarmak istiyoruz. Kulüp üyelerimizden beklentimiz;

bu heyecanımızı paylaşabilmek, yaşayabilmek için bize, görev

alacak arkadaşlarıma güvenmeleri, geleneklerimizin yaşaması ve

geleceği üretecek gençlerimize oylarıyla destek vermeleridir. Ekibim

adına söz veriyorum ki her şey sizle, bizle daha iyi olacaktır!

Seçilmesi durumunda gençleri ve kadınları sürekli dinleyeceğini dile getiren Kuriş;

“Çok güçlü bir ekip ile kusursuz bir yönetim oluşturacağız. Bu konuda sevgili eşim

Gülay hanımın da bana güç kaynağı olacağını bilmem, gücüme güç katacak”

ifadelerini kullandı.

MEHMET NURİ KURİŞ’İN VAADLERİ:

• Fiyatlandırmada üye memnuniyeti ön planda tutulacak. Alkollü

içeceklerde ve tüm yemek listelerinde yüzde 20 indirim yapılacak.

Üye misafirleri, bu uygulama kapsamı dışında kalacak.

• Salı akşamları açık büfe, perşembe günleri yüzde

25 indirimli fiyatlar uygulanacak.

• Öğlen yemeklerinde daha önceden uygulandığı gibi

fix menü uygulaması getirilecek.

• Pazar günü “pazar brunchı” geleneği oluşturulacak.

• Kulübün kapı giriş çıkışları disiplin altına alınıp, çipli kart sistemine

geçilerek takip edilecek.

• Personelin çalışma koşulları iyileştirilip, üyelere daha iyi bir

ortamda hizmet vermeleri sağlanacak. Tecrübeli, deneyimli, üyeyi

tanıyan personelin devamlılığı sağlanacak.

• İnternet altyapısı güçlendirilecek.

• Üyelerin mensup olduğu dini bayramları, yönetim kurulu ile

beraber kutlanacak.

• Tenis, Sağlık Kulübü, Fitness, İskele ve Havuz üyelikleri, üyelerle

beraber yapılacak toplantı neticesinde en uygun şekilde

kararlaştırılacak.

• Kulüp içi TV yayınlarının genişletilmesi, özellikle spor kanallarının

her takıma ve kupa maçlarına hitap etmesi ve sürdürülebilir olması

sağlanacak.

• Yönetim Kurulu’nun tespit edeceği bir tarihte “Pilav Günü”

uygulaması başlatılıp, geleneksel hâle getirilecek.

• “Çocuk Kulübü” günün şartlarına göre uyarlanıp, ailelerine ihtiyaç

duyulan ortam sağlanacak.

• “Yazlık Sinema” uygulaması hayata geçirilecek ve devamlılığı

sağlanacak.

• Canlı müzik performansları ve müzik yayınlarında çeşitlilik, kalite

arttırılacak.

• “Gençlik Komitesi” kurulacak ve gençler kendi taleplerini kendileri

oluşturacak.

• Eğlence programları çeşitlendirilerek, tüm kulüp üyelerine hitap

edecek. Farklı sanatçılar, farklı eğlence programları uygulanacak.

• Büyük Kulüp arşivi (kütüphanesi & hafızası) canlandırılarak,

yaşatılacak.

• Kulübümüzde her yaş grubuna yönelik etkinlik ve çalışma

programları gerçekleştirecek.

• İskelede her yaş grubuna yönelik ayrı programlar hayata

geçirilecek.

• Kulübün yıllardır alışılagelmiş 17:00 çay servisi, piyano eşliğinde

tekrar hayata geçirilecek.

• Kurum harcamaları, her türlü ödemesi, alışverişleri, aktif ve

üretilebilir hizmetleri şeffaf ve denetlenebilir olacak.

Her 3 ayda bir üyelere bilgi verilecek.

• Kulübün mali imkânları etkin, doğru ve yararlı biçimde

değerlendirilecek.

• Büyük Kulüp Tüzüğü ve tüm hukuk kuralları uygulanacak, keyfi

uygulamalara müsaade edilmeyecek.

• Kulübün işletme departmanlarının profesyonel hizmet sunması için

“Danışma Komitesi” oluşturulacak.

• Büyük Kulüp’ün kültürel mirası olan gelenekleri devam ettirilecek.

• Kulübün 140. kuruluş yıldönümü nedeniyle “Büyük Kulüp 140. Yıl

Vakfı” kurulacak. Bu vakıf, kulüp üyeleri ve Türkiye Cumhuriyeti’nin

ihtiyaçları doğrultusunda kulübe yakışır projeleri hayata geçirecek.

• Üyelerimizin kullanımına yönelik “Business Center” kurulacak.

• Kulübümüzün sportif tesisleri (tenis, bilardo, briç, yüzme, fitness)

geliştirilecek ve üye memnuniyeti arttırılacak. Ayrıca, SporSağlıkCard

ile tüm sosyal tesislerimiz tek kartta toplanacak. Gençler için yaz

okulları açılarak, diğer spor faaliyetleri de hayata geçecek. Golf

kulüpleri ile görüşülerek, üyelerin faydalanması sağlanacak.

Eylül & Ekim 2021 kadikoylife.com : 35


www.a11hotels.com

Şile

+90 216 711 20 11

www.ramadasile.com

info@ramadasile.com

A11 Hotels Exclusive A11 Hotels Cadde A11 Hotels Ataşehir

+90 (0216) 443 11 11 +90 (0216) 302 11 22 +90 (0216) 573 11 22

A11 Hotels Alanya

+90 (0242) 514 07 00

A11 Hotels Çeşme

www.a11hotels.com - info@a11hotels.com


M A R K A N I Z A K R A L H A R E K E T

Reklam stratejinize sihirli dokunuş.

projectiw.com


Sektör

Türkiye’nin farklı illerinde

inşa edilen toplu konutların yalıtımı

İZOCAM’A EMANET!

İzocam, Türkiye’nin önde gelen projelerine

uzmanlığıyla hizmet sunmaya ve sağlıklı

yalıtım ürünleri temin etmeye devam ediyor.

Bugüne kadar hastanelerden okullara,

fabrikalardan enerji santrallerine, ticaret

merkezlerinden AVM’lere, öğrenci yurtlarından

toplu konutlara kadar Türkiye’nin pek

çok önemli projesine yalıtım danışmanlığı

hizmeti veren İzocam, her ihtiyaca uygun

şekilde sunduğu ürün ve çözümleri ile

ülkemizde ve yurt dışında iddialı projelerin

çözüm ortağı olmayı sürdürüyor.

Son dönemde Ankara, Düzce, Erzurum

ve Kocaeli’nde inşa edilen toplu konut

projelerinde İzocam’ın mineral yün bazlı

camyünü ve taşyünü ürünleri tercih edildi.

Mineral yün bazlı camyünü ve taşyünü

ürünler, ısı yalıtımının yanı sıra A sınıfı

yanmaz özelliği ile yangın güvenliğini de

artırıyor. CE işaretlemesi ve TSE belgesine

de sahip olan İzocam Camyünü ve Taşyünü,

ses yalıtımı özelliği sayesinde konforlu bir iç

ortam sunuyor.

Bu sene Ankara’nın gözde konut projelerinden

olan Zen Park Plus’ın yalıtımı

İzocam güvencesiyle gerçekleşti. 112

daire ve 16 adet ticari alandan oluşan Zen

Park Plus projesi, Nesce Grup tarafından

Ankara Yeni Batı Mahallesi’nde inşa

edildi. 5 bin 800 metrekarelik alana sahip

projede, toplam 5 bin 67 metrekare İzocam

Manto Taşyünü ürünü kullanıldı. Projenin

malzeme tedariki, İzocam bayisi NC Yapı

Malzemeleri tarafından sağlandı. T.C.

Çevre ve Şehircilik Bakanlığı’na bağlı TOKİ

tarafından Ankara’nın Sincan ilçesinde

inşa edilen toplu konut projesinin yalıtımı

da İzocam ürünleriyle yapıldı. 40 bin

metrekarelik alana sahip proje için 8 bin

metrekare Manto Taşyünü ürünü tercih

edildi. Projenin malzeme tedariki, İzocam

Bayisi Biser İnşaat tarafından gerçekleştirilmekle

birlikte projeye yalıtım danışmanlığı

hizmeti de verildi.

Düzce Beyciler Mahallesi’nde, T.C. Çevre ve

Şehircilik Bakanlığı’na bağlı TOKİ tarafından

inşa edilen 309 konutluk toplu konut projesinin

yalıtımında da kaliteli ürün tedariki

ve danışmanlık desteği ayrıcalığı nedeni ile

İzocam ürünleri tercih edildi. 45 bin metrekarelik

alana sahip projeye, İzocam’ın Elazığ

bayisi Keban Ticaret tarafından 12 bin metrekare

İzocam Camyünü Çatı Şiltesi tedarik

edildi. Erzurum’da inşa edilen Koru Park 1.

Etap Konut Projesi’nin yalıtım uygulaması

da İzocam kalitesiyle gerçekleştirildi.

6 bin metrekarelik alana sahip projede;

4 bin 800 metrekare Manto Taşyünü, 6

bin 912 metrekare İzocam Camyünü Şilte

kullanılarak, konforlu yaşam alanları ve

enerji tasarrufu sağlandı. Projenin malzeme

tedariki, İzocam bayisi Tesmal Ticaret

tarafından sağlandı. Kocaeli’nin Dilovası

ilçesinde T.C. Çevre ve Şehircilik Bakanlığı’na

bağlı TOKİ tarafından inşa edilen 429

konutluk projesi de yine İzocam imzası ile

yalıtıldı. Toplam 50 bin metrekarelik alana

sahip projeye, İzocam bayisi Polen İzolasyon

tarafından 10 bin metrekare Camyünü

Çatı Şiltesi tedarik edildi.

Isı yalıtımı, akustik konfor, tesisat yalıtımı ve

yangın güvenliği açısından yönetmeliklere

ve projelere uygun şekilde doğru ürünleri

öneren İzocam, tüm projelere yalıtım danışmanlığı

hizmeti de veriyor. İzocam, marka

projelerin yalıtımında; kalitesi, satış öncesinde

ve sonrasında sağladığı hizmetlerin

güvenirliği ve sunduğu uzmanlık nedeniyle

tercih ediliyor.

İzocam ürünleri ayrıca, Uluslararası Yapı

Malzeme Yönetmeliği’nin 6. maddesine göre,

“ürünün yönetmelikte belirtilen temel gerekleri

karşılamasına imkân veren malzeme”

anlamına gelen CE işareti ile piyasaya arz

ediliyor. Türk Standartları Enstitüsü (TSE)

kriterlerine de uygun üretim yapan İzocam’ın

İzocam Camyünü ve İzocam Taşyünü markalı

ürünlerinde, sadece bio çözünürlüğe sahip

ürünlere verilen EUCEB Belgesi bulunmakta.

İzocam Çatı Şiltesi ise AB ülkelerinin ulusal

emisyon limitlerine uygunluk belgesi olan

Eurofins Gold belgesine sahip.

38 : kadikoylife.com Eylül & Ekim 2021


Detaylı bilgi bilgi www.teknosa.com/hizli-teslimat adresinde.


İlçelerimiz

Ataşehir Belediyesi

temizlik çalışmalarını sıklaştırdı

Maltepe’de

“Çocuklarla Gece Kampı”

Maltepe Belediyesi, Yalçın Kızılay Spor Kompleksi Rekreasyon

Alanı’nda “Çocuklarla Gece Kampı” başlıklı bir dizi kamp

etkinliği başlattı. 18 mahalleden 50’şer çocuk olmak üzere

toplam 900 çocuk, güvenli bir ortamda kamp hayatını tecrübe

ederken; spor kompleksinde yer alan basketbol sahası, yüzme

havuzu gibi alanlar da çocukların kullanımına açıldı.

ÖNCELİK GÜVENLİK

Her defasında 50 çocuğun alındığı günübirlik kamp programı;

basketbol, yüzme gibi spor aktivitelerinin yanı sıra film gösterimi

ve korunaklı bir şekilde yerleştirilen kamp ateşinin etrafında

müzik dinletisini de içeriyor. İki kişilik çadırlarda birer çocuk

kalacak şekilde dizayn edilen alan, pandemi koşullarına uygun

bir şekilde düzenlendi. Kamp alanı güvenlik kameraları ile izlenirken,

güvenlik görevlilerinin de gece boyunca nöbet tuttuğu

alanda Maltepe Belediyesi görevlileri ise oluşturulan WhatsApp

grubu ile ailelere sürekli olarak bilgi aktarıyor.

Hava sıcaklıklarının normalin üstünde seyretmesiyle orman yangınlarının

hız kazandığı bugünlerde Ataşehir Belediyesi, Kayışdağı

Ormanı’nda temizlik çalışmalarını sıklaştırdı. Ataşehir Belediyesi

Temizlik İşleri Müdürü Mehmet Ali Çağnış ile Çevre Koruma

ve Kontrol Müdürü Ayten Kartal Bağdatlıoğlu’nun da katıldığı

temizlik çalışmalarında, ekipler ormana atılan sigara izmaritlerini,

cam kırıklarını, pet şişeleri ve vatandaşların mangaldan arda kalan

kömürlerini titizlikle temizledi.

Ülkemizde orman yangınlarının ağırlıklı olarak insan etkisiyle

çıktığını hatırlatan Kartal Bağdatlıoğlu; “Orman ve insan etkileşimi

arttıkça, yangınlar daha fazla çıkıyor. Ormanda mangal yakmak,

hesapsızca fırlatılan bir sigara izmariti, saatlerce kızgın güneş

altında bekleyen cam parçası

ve plastik poşetler, ormanlarımız

için birer saatli bomba!

Ülkemizde nedeni belli olan,

ihmal ve kaza sonucu çıkan

yangınların oranı yaklaşık

yüzde 50. Ataşehir Belediyesi

olarak kurumun tüm birimleri

ve saha çalışanlarıyla bu

süreci en zarar görmeyecek

şekilde toparlamaya çalışıyoruz”

dedi.

Tarla ürünleri Üsküdarlıların sofrasına taşınıyor

Tarım emekçilerinin tarlalarından kendi elleriyle topladıkları en taze

sebze ve meyveler, Üsküdarlıların sofralarına ulaşıyor. Hem çiftçilerin

kazandığı hem de ihtiyaç sahibi ailelerin destek gördüğü proje sayesinde

tarım emekçileri ile Üsküdar sakinleri arasında gönül köprüsü kuruldu.

Çiftçiler tarafından gece hasadı yapılan ürünler, sabahın erken saatlerinde

Üsküdar’a doğru yola çıkıyor. Taze sebze ve meyveler, gün

kaybı yaşamadan aynı gün içerisinde belediye tarafından dağıtımları

yapılarak, ihtiyaç sahibi ailelerin evlerine kadar ulaştırılıyor. Üsküdar

Belediyesi ekiplerinin yürüttüğü çalışma ile yılın 12 ayı boyunca devam

edecek proje sayesinde haftada iki kez bir kasa organik ürünün

dağıtımı sağlanarak, Üsküdarlıların taze sebze ve meyve ihtiyaçları

karşılanmış olacak.

40 : kadikoylife.com Eylül & Ekim 2021


İlçelerimiz

Olimpiyat Şampiyonu

Mete Gazoz’un adı Beykoz’da yaşayacak

Tokyo’da düzenlenen 32. Yaz Olimpiyat

Oyunları’nda “Klasik Yay Bireysel” kategorisinde

altın madalya kazanarak ülke

spor tarihinde ilki başaran Milli Okçu Mete

Gazoz’un adı, Olimpiyatlar için birçok

kez kamp yaptığı Beykoz’daki Alibahadır

Okçuluk Vakfı Tesisleri’ne verildi. Mete

Gazoz, Olimpiyatlar öncesinde beş kez

kamp yaptığı ve adının verildiği Beykoz’daki

tesislerde Paralimpik Olimpiyatları’na

gidecek Milli Takım sporcularıyla kahvaltıda

bir araya geldi.

Okçular Vakfı ve Beykoz Belediyesi’nin ev

sahipliği yaptığı buluşmaya; Okçular Vakfı

Başkanı ve Beyoğlu Belediye Başkanı Başkanı

Haydar Ali Yıldız, Beykoz Belediye Başkanı

Murat Aydın, İstanbul İl Spor Müdürü Prof.

Dr. Burhanettin Hacıcaferoğulu, Okçular Vakfı

Mütevelli Heyeti Üyesi Bilal Erdoğan, Türkiye

Okçuluk Federasyonu Başkanı Abdullah

Topaloğlu, Türkiye Bedensel Engelliler Spor

Federasyonu Başkanı Arif Ümit Uztürk, Türkiye

Bedensel Engelliler Spor Federasyonu

As Başkanı İrfan Çelik, Mete Gazoz’un Babası

ve Eski Milli Okçu Metin Gazoz ile Paralimpik

Milli Takım okçuları katıldı.

Bisiklet yolu 9 km

daha uzayacak

Tuzla Zabıtası ile

tilkilerin dostluğu

şaşkına çevirdi

Tuzla’nın 17 mahallesinde gece devriyesi yapan Tuzla Belediyesi

Zabıta Ekipleri, Akfırat Mahallesi’nde bulunan Süleymaniye

Bulvarı’nda devriye gezdikleri sırada yol kenarında yavru tilkileri

fark ettiler. Kullandıkları aracı durdurarak tilkilerin yanına giden

zabıta ekipleri, yavru tilkilerin karınlarının aç olduğunu görerek,

o akşamki yemeklerinin içerisinden ekmek ve çorbayı yavru

tilkiler ile paylaştılar.

Aynı ekip, bir sonraki gece yine aynı bölgede devriye attıkları

sırada aynı yavru tilkileri yol kenarında gördüler. Zabıta ekipleri,

o akşamki yemeklerini de yavru tilkiler ile bölüştüler. Daha sonra

yavru tilkiler ile aralarında özel bir bağ oluşan zabıta memurları,

her akşam Süleymaniye Bulvarı’ndan geçerken yavru tilkiler ile

karşılaşıyor ve yemeklerini paylaşıyorlar. Zabıta ekiplerinin yavru

tilkileri elleriyle beslemeleri, cep telefonu kamerasına da saniye

saniye yansıdı.

Pendik Belediyesi tarafından Yenişehir, Çamlık, Kurtköy ve

Harmandere bölgelerinde projelendirilen Bisiklet Yolları Projesi

devam ediyor. Yenişehir Mahallesi’nde bulunan Millet, Mustafa

Akyol ve Cumhuriyet Caddelerindeki bisiklet yolları tamamlandı,

Teknopark’a bağlantı çalışmaları ise sürüyor. Şimdiye kadar 20

km’lik bölümü tamamlanan bisiklet yolunun önümüzdeki aylarda

9 km’lik kısmının daha tamamlanması planlanıyor.

METRO VE HASTANELERE

ENTEGRE EDİLECEK

Tüm bisiklet yolları; metro,

okullar, hastaneler ve AVM’lere entegre

edilecek. Bisiklet yollarında

ilerleyen yıllarda teknik servisler

de yer alacak. Toplamda 50 km

uzunluğunda planlanan proje

bitirildiğinde Pendik, Türkiye’nin

en uzun bisiklet yollarından birine

sahip olacak.

Eylül & Ekim 2021 kadikoylife.com : 41


İlçelerimiz

Şile hem havadan hem karadan kontrol altında

Türkiye’nin birçok ilinde yaşanan yangın felaketlerinin İstanbul’un en büyük ormanlık

alanına sahip Şile’de yaşanmaması için Şile Belediyesi ekipleri, ormanları drone ile

havadan, motorize ekiplerle karadan kontrol ediyor.

Yüzölçümünün yüzde 80’lik bir kısmını

ormanların oluşturduğu Şile, İstanbul’un

adeta akciğerleri... Türkiye’nin birçok

yerinde aynı anda yaşanan ve ciddi bir felaket

hâline dönüşen orman yangınlarının

Şile’de yaşanmaması için Şile Belediyesi

kolları sıvadı. Piknik ve mesire alanlarının

da bulunduğu ilçede Şile Belediyesi

Zabıta ekipleri ve personelleri, ormanlık

alanlarda denetim çalışmalarını 24 saat

sürdürüyor. Aynı zamanda drone görüntüleri

ile havadan kontrol sağlanarak,

olası yangın ihtimaline karşı tedbirler sıkı

tutuluyor.

Dijitalpark Teknokent’in

temeli atıldı

Recep Tayyip Erdoğan Üniversitesi ve Türk Alman Üniversitesi

işbirliğiyle Çekmeköy’e inşa edilecek olan yeni teknoloji üssü

Dijitalpark Teknokent’ın temel atma töreni gerçekleştirildi. Yaklaşık

40 bin metrekare alanda kurulacak olan teknopark hizmete

girdiğinde; teknoloji geliştiren şirketlere, araştırmacılara, akademisyenlere

modern alt yapı ve üst yapı imkânları sunacak Ar-Ge

ve kuluçka merkezleri bulunacak bir teknoloji üssü olacak.

Açılış programında konuşan Sanayi ve Teknoloji Bakanı Mustafa

Varank; “Son 19 yılda neredeyse sıfırdan inşa ettiğimiz Ar-Ge ve

yenilik çalışma sistemimize yeni bir aktörü daha dahil etmek

üzere toplanmış bulunuyoruz. Bildiğiniz üzere Teknoparklar,

teknolojinin üretilmesi ve ticarileşmesi sürecindeki kritik rolleri

dolayısıyla aslında bu ekosistemin çok önemli bir parçası. Teknoparklar

aracılığıyla teknolojik ve yazılım geliştirme alanında

faaliyet gösteren firma ve girişimcilere aslında alt yapı hizmeti

sunuyoruz diyebiliriz” diye konuştu.

Ümraniye,

mikronsis aracıyla tertemiz

Ümraniye, temizlik konusunda yalnızca İstanbul’un değil,

Türkiye’nin de önde gelen ilçelerinden biri. Temizlik İşleri

Müdürlüğü’ne bağlı ekipler, ilçe genelinde yer alan tüm cadde

ve sokakları düzenli olarak temizleyerek, vatandaşlar için daha

sağlıklı ve güvenli hâle getiriyor. Ümraniye Belediyesi, yürüttüğü

bu rutin temizlik faaliyetlerinin yanında koronavirüs ile mücadele

kapsamında dezenfekte çalışmaları da yapıyor.

Pandeminin başladığı ilk günlerde vakit kaybetmeden tamamen

yerli üretim olan mikronsis aracını temizlik filosuna dahil eden

Ümraniye Belediyesi, ilçenin tüm cadde ve sokaklarını dezenfekte

ediyor. Mikronsis tankının içerisine konulan ve herhangi

bir yan etkisi olmayan solüsyonun püskürtülmesiyle yürütülen

dezenfekte çalışmaları, ilçenin pandemiyle mücadele noktasında

bir adım önde olmasına büyük katkı sağlıyor. Bu araç

sayesinde Ümraniye’nin cadde ve sokakları, daha hızlı ve etkili

şekilde temizleniyor.

42 : kadikoylife.com Eylül & Ekim 2021


İlçelerimiz

Satranç Akademisi’nin öğrencileri

başarıya doymuyor

Çöp Taksi görev başında

Çayırova Belediyesi’nin araç filosuna yeni dâhil ettiği Çöp Taksi

hizmete başladı. Daha temiz, yeşil ve yaşanabilir Çayırova için

gece gündüz demeden çalışmalarını sürdüren Çayırova Belediye

Başkanı Bünyamin Çiftçi, Temizlik İşleri Müdürlüğü bünyesinde

faaliyete giren Çöp Taksi’de test sürüşü gerçekleştirdi.

TEMİZ ÇEVRE,

SAĞLIKLI ŞEHİR

Şehrin temizliğine, çevreye ve

vatandaşların sağlığına çok

önem verdiklerini ifade eden

Başkan Çiftçi; “Temiz çevre,

sağlıklı şehir anlayışıyla hizmetlerimize

devam ediyoruz.

Bizler hem inancımız gereği

hem de vatandaşlarımızın

daha temiz bir Çayırova’da yaşamaları düşüncesiyle özellikle

temizlik işlerine çok önem veriyoruz. Çöp Taksi Projesi, Çayırovamızda

bir ilk. İnşallah önümüzdeki süreçte araç filomuza

yeni Çöp Taksiler ilave etmek suretiyle bu hizmetimizi ilçemizin

geneline yaygınlaştıracağız” dedi. Çöp toplama kapasitesi 500

kilogram olan mini araç, işlek caddelerde trafiği aksatmadan

ve çöplerin birikmeden alınmasını sağlayacak.

2020-2021 eğitim ve öğretim

döneminde Kartal Belediyesi

Satranç Akademisi’nde eğitim

alan öğrenciler, düzenlenen

24 resmi turnuvada 86 derece

elde etti. Turnuvaların en

büyüğü olan İstanbul Okullar

Arası Online Satranç Turnuvası’nda

ise toplamda 35 derece

elde eden Satranç Akademisi’nin

öğrencileri, başarılarıyla

göz doldurdu.

Kartal Belediyesi Satranç Akademisi tarafından 5-14 yaş aralığındaki

öğrencilere yıl boyu ücretsiz olarak verilen satranç eğitimleri,

öğrencilerin derece almaları ile taçlandı. Covid-19 pandemisi nedeniyle

online olarak verilen derslere katılan öğrenciler, aldıkları

başarılarla Sanat Akademisi’nin gurur tablosunu oluşturdu. 200

öğrenciye eğitim veren Satranç Akademisi, eğitimde başarıya giden

yolun disiplinden geçtiğini de elde edilen başarılarla gösterdi.

Adalar’da temizlik seferberliği

Gençlerimize yaşanabilir bir çevreyi miras

bırakmak ve temiz yaşam bilincinin aşılanması

için Galatasaray Rotary, Rotaract ve

Interact Kulüpleri ile Adalar Kent Konseyi,

örnek bir işbirliğiyle Büyükada’da çevre

temizliği etkinliği gerçekleştirdi. Kumsal

mevkiindeki parktan başlayan ve iki saat

süren temizlik hareketinin sonunda yaklaşık

100 poşet atık toplandı.

Dilek Can; daha güzel, daha yaşanabilir bir

çevre ve daha temiz bir yaşam için gerçekleştirdikleri

bu etkinliği düzenli olarak her

adada gerçekleştirmek istediklerini belirtti.

DAHA TEMİZ BİR YAŞAM İÇİN

Rotary üyeleri ve Adalar Kent Konseyi temsilcilerinin

yanı sıra çevreye duyarlı vatandaşların

da katıldığı çöp toplama etkinliğine,

Adalar Belediye Başkan Yardımcısı Engin

Çelik de eşlik etti. Farkındalık faaliyetlerine

destek olan İBB iştiraki İSTAÇ, Adalar Belediyesi

ve tüm duyarlı katılımcılara teşekkür

eden Galatasaray Rotary Kulübü Başkanı

Eylül & Ekim 2021 kadikoylife.com : 43


Sektör

“ Doğru bir kentsel dönüşümde en önemli unsur,

dönüşümü yerinde gerçekleştirebilmektir”

NİL ÖZER

Dartes Mühendislik’in ortaklarından Kentsel

Dönüşüm Uzmanı Tolga Şahlıoğlu; “İnsanları

mahallelerinden uzaklaştırmak, işin en

başından yanlış kurgulandığını gösterir.

Doğru kentsel dönüşümde en önemli unsur,

dönüşümü yerinde gerçekleştirebilmektir.

O yerin dokusunu bozmadan, o yere günümüz

koşullarını ve imkânlarını taşıyarak bir

iş yapmalıyız” diyor.

İnsanların tamamına yakınını ikna

eden bir projeyle işe başlanmasının

öneminden bahseden Kentsel Dönüşüm

Uzmanı Tolga Şahlıoğlu ile hayatımızın bir

parçası olan kentsel dönüşümü,

öte yandan kâbusumuz olan deprem

gerçeğini konuştuk.

Dartes Mühendislik olarak çalışmalarınız

hakkında bilgi alabilir miyim?

Dartes Mühendislik; 2012 yılından beri binaların

depreme dayanıklılık raporlarını, 6306

Sayılı Kanun kapsamında riskli yapı tespit

işlemlerini, güçlendirme projesi ve uygulamalarını,

kentsel dönüşüm danışmanlıklarını

yapan ve bugüne kadar yaklaşık 4000

civarında binaya hizmet vermiş ve vermeye

de tüm hızıyla devam eden bir firmadır.

Hizmetleriniz sadece İstanbul olarak

sınırlı mı? Yoksa İstanbul dışında da

çalışmalarınızı sürdürdüğünüz

şehirler var mı?

Hizmetlerimiz Türkiye genelinde sürüyor.

İzmir’de şube olarak hizmet verirken, diğer

tüm illerin operasyonunu merkezimizden

yönetmekteyiz. Özellikle kurumsal firmaların

Türkiye genelindeki mağaza, fabrika,

şubeler gibi işletmelerine deprem dayanıklılık

raporu ve bina güçlendirme hizmetleri

veriyoruz düzenli olarak.

Tolga Bey, İstanbul’u genel olarak

değerlendirebilir misiniz? Kentsel

dönüşümden gerekli verim alındı mı?

İstanbul’da durum maalesef vahim durumda...

Yapılan birtakım çalışmalar var, ancak

bunların hiçbir kapsayıcılığı yok. Genel olarak

parsel bazında kentsel yenileme adıyla

yapılan, yani “5 katlıyı yık, 8 katlıyı yap”

binaların dışında devletin gerçekleştirdiği

birkaç ada bazlı çalışma haricinde İstanbul

resmen kaderine terk edilmiş durumda.

Burada bizim birçok noktada önerimiz oldu.

Bunların bir kısmını şu an İBB hayata geçirmeye

çalışıyor; ancak sadece fikri alıp, fikrin

sahibinden faydalanılmadığı için maalesef

şu an için pek bir yol alınmış gibi gözükmüyor.

İyi niyetle çalışıyorlar, umarım başarılı

işler de yapılır. Burada merkezi hükümetin

elini taşın altına ciddi anlamda koyması

44 : kadikoylife.com Eylül & Ekim 2021


Sektör

gerekiyor. Fikirtepe örneğinde olduğu gibi

devletin imkânlarını bu iş için seferber

etmesi gerekiyor. O konuda da son üç yıldır

her mecrada “Devlet adaların tamamını

almalı ve garantör olmalı” dedik ve en

sonunda dediğimiz noktaya gelindi. Olan,

Fikirtepe halkının kaybolan yıllarına oldu.

İstanbul’un Anadolu Yakası’nda

projelerin durumu nedir? İnsanlar

nasıl yaklaşıyor?

Anadolu Yakası, kentsel dönüşümde en başından

beri hızlı dönüşmeye gayret ediyor. Fakat

söylediğim gibi bunun adına kentsel dönüşüm

demek artık manasını yitirmiş durumda.

Özellikle Kadıköy, Üsküdar, Maltepe gibi gerek

alt yapısı tamamlanmış gerek üst yapısı iyi

durumda olan yerler için kentsel dönüşüm

ibaresi hatalı. Bunlar eski yerleşim yerleri olduğu

için ve özellikle 60’ların sonundan itibaren

meskenleşmeye başladıkları için burada

yapılan binaların beton ömürleri tamamlandı,

tesisatları çürüdü. Hâl böyle olunca da kentsel

yenilemenin bir parçası olarak yıkılıp, yeniden

yapılıyorlar. Bunda biraz da çevresel rantın

etkisi ve imar planlarının müsait olması hasebiyle

hızlı bir yenilenme oldu ama yeterli mi

diye sorarsanız, hâlen yeterli düzeyde değil.

Kadıköy örneğinden gidersek, Kadıköy

ilçesinde yaklaşık 28 bin binadan, ki bunun

5 bin tanesini Fikirtepe olarak dışarıda

bırakıyorum, 23 bin adet binadan 2012

yılından bugüne yaklaşık 6 bin bina yenilenmiştir.

Geriye kalan binaların da yaklaşık

2 bin tanesinin 2000-2012 arası dönemde

yapıldığını varsayarsak, hâlen 15 bin adet

civarında binanın yenilenmesi gerektiği

ortaya çıkmaktadır. Bu konuda kat malikleri,

genellikle metrekare bazında olaya bakıyorlar.

“Benim dairem küçülmesin” mantığı

ve “Müteahhit kira da versin, teminat da

versin” istekleriyle adeta müteahhitleri bir

yarış hâline sokuyorlar. Bu da sürdürülebilir

bir sistem getirmiyor maalesef.

Anadolu Yakası kentsel dönüşümde

hedeflerine ulaştı mı? Hangi semtler

ilgi görüyor?

Henüz hedeflerine ulaşmayı bırakın, sadece

yüzde 20’si tamamlanmış durumda Anadolu

Yakası’nın. Belki bu bile iyimser kalabilir. En

çok ilgi gören yerler olarak; Kadıköy’de sahil

bandı, Üsküdar’da Acıbadem tarafı ve Altunizade,

Maltepe’de Yalı Mahallesi, Tuzla’da

Tersane Mahallesi örneklerini verebiliriz.

Doğru bir kentsel dönüşüm nasıl olmalı?

Doğru kentsel dönüşümde en önemli unsur,

dönüşümü yerinde gerçekleştirebilmektir.

İnsanları mahallelerinden uzaklaştırmak,

başka bir yerde yaşamaya mecbur bırakmak,

işin en başından yanlış kurgulandığını

gösterir. Fikirtepe’de kentsel dönüşüm

yapıyoruz derken orada yaşayan insanları

Maltepe’nin Fındıklı Mahallesi’ne gönderdik.

Evlerinin yerlerine belki 3-5 daire aldılar,

ancak oturdukları mahalleyi kaybettiler.

Orası artık beyaz yakalının oturduğu bir

semt oldu. Üsküdar Kirazlıtepe örneğinde

de insanlar evlerinden zorla çıkartılarak, bir

dönüşüme zorlanmakta. Kentsel dönüşüm

adıyla bir iş yapmak istiyorsak; o yerin dokusunu

bozmadan, o yere günümüz koşullarını,

imkânlarını taşıyarak bir iş yapmalıyız.

Alt yapısı eksikse önce alt yapı, yeşil alanı

eksikse önce yeşil alanı; eğitim, sosyal-kültürel

alanı eksikse önce bunları planlayarak

işe başlamalıyız. İnsanların tamamına

yakınını ikna eden bir projeyle işe başlamalıyız.

Tüm bunları yaparken merkeze insanı

koymazsak, sadece para ve rant gözüyle

kentsel dönüşüm yapmaya kalkarsak,

günümüzde ve geçmişte yaşadıklarımızdan

ileriye gitmemiz pek mümkün değil.

Ev sahiplerine bizim aracılığımızla

neler söylemek istersiniz?

Ev sahipleri, binalarını kentsel yenileme

olarak müteahhide vereceklerse, metrekareden

önce müteahhidin işi bitirebileceğinden

emin olup olmadıklarına bakmalarını

öneririm. Ayrıca her riskli bina yıkılmak

zorunda değildir, binalarını güçlendirme

yoluna da gidebilirler. Bu konuyla ilgili

olarak da araştırma içine girmeliler. Böylece

metrekareleri küçülmeden, belki evlerinden

bile çıkmadan binalarını güçlendirip,

oturmaya devam edebilirler.

Son olarak İstanbul ve deprem yine

gündemde... Önerileriniz nelerdir?

Deprem olmadığı sürece gündemden

düşmemeli. Ne yazık ki biz bir yerde deprem

olduktan yaklaşık 1 ay sonra hemen

unutuyoruz. Bu, Türkiye’nin önündeki en

büyük sorundur. Bu sorunun çözümleri de

vardır, yeter ki işi bilen insanlarla ilerlesinler.

Bizim hep söylediğimiz önerilerimizden bir

kısmını da yine sizin vasıtanızla buradan

paylaşalım; belki birileri duyar, görür ve

uygulamaya geçirir. Devletin vatandaşa 0

faizle en az 60 ay kredi vermesi ve bunu

verirken de satış engeli getirmesi gerekiyor.

Devletin cebinden çıkacak 100 milyar TL,

olası İstanbul depreminde çıkması muhtemel

100 milyar doları engelleyecektir.

İnşaat malzemelerinde katma değer vergisi

yüzde 1 olmalı ve inşaat maliyetlerinde

yerlileşmek için yatırımlar yapılmalı, özellikle

ham madde konusunda yerli yatırımı ve sanayiyi

desteklemeliyiz. Ada bazlı dönüşümde

birleşen parsellere ufak ufak artacak şekilde

emsal artışları getirilmeli. Parsel bazında kat

eksilterek, taban oturumunu genişletilebilir

hâle getirmeliyiz. Bunu arsa sahiplerinin

tercihine bırakmalıyız. Hukuki anlaşmazlıklarda

özel yetkili kent mahkemeleri kurulmalı

ve konusunda uzman hakimlerle kararlar

alınmalı, içtihatlar oluşturulmalıdır. Yerel

yönetimlerin yetkileri artırılarak kentsel

dönüşüm karar süreçleri hızlandırılmalı ve

bürokrasi azaltılmalıdır. Bu ve buna benzer

birçok önerimiz daha var, ancak okurlarımızı

daha fazla yormayalım.

Eylül & Ekim 2021 kadikoylife.com : 45


Sektör

Kopyalama merkezleri

tek çatı altında toplandı:

DiKOBASDER

Son yıllarda önemi giderek artan, hatta

dijital yaşamın vazgeçilmez bir parçası

hâline gelen kopyalama merkezleri, sonunda

dernekleşmeyi başararak sorunlarının

çözümü yolunda önemli bir mesafe kat

etti. Kadıköy merkezli kurulan derneğin adı

DİKOBASDER, açılımı ise “Dijital Kopyalama

ve Baskı Çözümleri İşletmeleri Derneği”

olarak belirlendi.

Geçtiğimiz günlerde derneğin ilk toplantısını

gerçekleştiren meslek sahipleri, sorunlarını

konuşarak çözüme yönelik ilk adımları

attılar. Toplantıda alınan karar neticesinde,

derneğin kuruluşuna öncülük eden isimlerden

Kadıköy Baskı Çözümleri Kurucusu

Nevzat Yüksel başkan seçildi.

“SORUNLARIMIZ ÇOK, İLGİLENEN YOK”

Yaşadıkları sorunların dayanılmaz boyutlara

vardığını belirten Nevzat Yüksel, dergimize

şu açıklamalarda bulundu: “Bir çatı altında

toplanmamız, olmazsa olmaz durumdaydı.

Ahmet Seyitoğlu - Dernek Koordinatörü, Haydar Akarvardar - Deha Özalit, Murat Özkaldım - Üçel Baskı

Çözümleri, Nevzat Yüksel - Kadıköy Baskı Çözümleri, Melih Bedir - Mim Copy, Cemil Görünmez - Cemil Baskı

Çözümleri, Şeref Ocak - 7 Renk Baskı Copy, Emre Ulusaloğlu - Ulusal Dijital Baskı, Elvin Köse - Dernek Sekreteri.

Kendimi attım ortaya, sağ olsunlar değerli

arkadaşlarım da bana güvendiler ve kuruluşumuzu

gerçekleştirdik. Bir diğer amacımız

da dijital kopyalama ve baskı çözümleri

sektöründe faaliyet gösteren gerçek ve tüzel

kişileri bir çatı altında toplamak. Üyelerimiz

arasında iletişim sağlayarak, dünyada hızlı

bir biçimde gelişen teknolojik yenilikleri

takip edip, dünya standartlarını yakalamak

istiyoruz. Ayrıca üyelerimizin teknik,

ekonomik, sosyal, kültürel ve diğer hak ve

çıkarlarını korumak, bu amaçla gerektiğinde

dava açmak, açılan davalara katılmak,

sektörün sorunlarına çözümler bulmak,

yurt içi ve yurt dışındaki organizasyonlarda

temsil etmek, yurt dışında benzer amaçlarla

kurulan dernekler ve kuruluşlar ile irtibat

kurmak, her türlü konuda yardımlaşmak

gibi hedeflerimiz de var.”

DİKOBASDER Yönetim Kurulu şu isimlerden

oluşuyor: Kurucular Kurulu Başkanı

Nevzat Yüksel (Kadıköy Baskı Çözümleri),

Başkan Yardımcısı Melih Bedir (Mim Copy),

Genel Sekreter Şeref Ocak (7 Renk Copy),

Sayman Engin Ünlü (Taze Baskı), Dernek

Koordinatörü Ahmet Seyitoğlu, Sekreter

Elvin Köse, Kurucular Kurulu Üyesi Cemil

Görünmez (Cemil Baskı Çözümleri),

Kurucular Kurulu Üyesi Selçuk Kırmızıgül

(Net Copy), Kurucular Kurulu Üyesi Haydar

Akarvardar (Deha Özalit).

ATAŞEHİR ÇÖZÜM

AKADEMİ OKULLARI

Hedeflediğimiz eğitim politikasında istediğimiz

seviyeye ulaşmış bulunmaktayız.

Çağının çok ötesindeki eğitim anlayışımız ile

İSTANBUL’da eğitime yeni bir boyut açıyoruz.

Ayrıcalıklı eğitim anlayışımız, kaliteli ders

içeriklerimiz, bizi biz yapan en büyük değerdir.

cozumakademiokullari.com

cozumakademiokullari.com

Şerifali Mah. Kızkalesi Sk. No:19 İstanbul

0216 386 78 78 – 0549 648 01 22


Kent Hafızası

“ Gece

en karanlık

ve ebedi

göründüğü

zaman, gün ışığı

en yakındır!”

NURETTİN EDİZ

Bu sözle başlar, Milli Mücadele’nin en

güçlü kadın kahramanlarından Halide

Edip Adıvar’ın 1919 yılında İzmir’in işgali

üzerine yaptığı mitinglerin ilki olan “Fatih

Mitingi”. Fatih’te başlayan “Milli Mücadele

Mitingleri”nin en ses getireni “Sultanahmet

Mitingi” olsa da biz Kadıköylüler için

Halide Edip Adıvar’ın Kadıköy Belediyesi

binasında yaptığı konuşmanın apayrı bir

yeri vardır.

Özel bir yeri var diyoruz ancak, ne yazık

ki bugüne dek bu mitinge dair tek gerçek

fotoğraf yayımlanmamıştır. Okumakta

olduğunuz Kadıköy Life Dergisi’nin de eski

sayılarından birinde “Tarihi Kadıköy Mitingi”

diye paylaştığı fotoğraf, aslında yıllar önce

Hayat Dergisi’nin yanlışlıkla “Kadıköy Mitingi”

diye paylaştığı, gerçekte “Sultanahmet

Mitingi”ne ait olan ve nasıl gözden kaçtıysa

en bilinen fotoğraftır.

Kadıköy’ün gerçek kültür hazinesi olan

sahaflardan birinde, Nigâr Sahaf’ta tesadüfen

rastladığım bu iki fotoğraf, bugüne dek

Halide Edip Adıvar’ın “Kadıköy Mitingi”ne

dair ortaya çıkan tek gerçek belge olarak

kayıtlara geçecektir. Temennim, günün

birinde Adıvar’ın bizzat kendisinin de yer

aldığı başka fotoğrafların da ortaya çıkması,

yayımlanması. Elbet bir gün bir arşivden bu

fotoğraflar gün ışığına çıkacaktır.

Bakın, Halide Hanım “Kadıköy Mitingi”ni,

“Türkün Ateşle İmtihanı” başlıklı anı kitabında

nasıl anlatıyor: (Bu arada satırları okurken

fotoğrafların yazılanlarla nasıl uyumlu

olduğunu kendi gözlerinizle göreceksiniz.)

“Bunu takip eden cuma günü, Haydarpaşa

Tıp Fakültesi talebeleri ve Kadıköylüler, orada

da konuşmamı benden istediler. Fırtınalı

ve yağmurlu bir gündü. Fakat bu, halkın orada

toplanmasına mani olamadı. Ben gene

belediye binasının balkonundan konuştum.

Önümde bir şemsiye denizi çalkalanıyordu.

Arada bir, suların arkasından bazı yüzler de

görebiliyordum. Onların arkasından beyaz

köpüklü dalgalar mütemadiyen akıp gidiyor

ve ta uzaklarda ufuklarda mavilik görünüyordu.

Fakat yağmur devam etti ve halk üç

saate yakın oradan ayrılmadı. Bu miting de

Fatih Mitingi’nin hemen tekrarından ibaretti.

Bu aylar benim için daima açıkta konuşmakla

geçti. Fakat o ayın daha sonraki

cuma günü Sultanahmet Mitingi oldu.

Bu, 6 Haziran 1919’a rastlar.”

“Kadıköy Mitingi”nin tarihi de birçok kaynakta

değişik yazılmış. Biz yazarın sözlerinden

yola çıkacak olursak, bir önceki cuma

gününün 30 Mayıs 1919 olduğu açıkça

görülüyor.

Halide Edip Adıvar’ın Fatih’teki ilk mitingi

sırasında İstanbul’u işgal eden İngiliz ordusunun

uçakları, meydanda toplanan kalabalığı

korkutmak ve alanı terk etmelerini sağlamak

için adeta insanların başının üzerinden geçecek

kadar alçak uçuşlar yaptılar. Biz o günleri

çoktan unuttuk, çok geride kaldı o karanlık

ve acı günler; ancak yaşadığımız coğrafyada

şiddet, savaş ve nefret hiç bitmiyor. Ulus olarak

aynı acı ve karanlık günlerin pençesine

düşmemek için Atatürk’ün ve onun armağanı

olan “Cumhuriyet”in, sanatın, aklın ve bilimin

yolundan yürümek zorundayız!

Eylül & Ekim 2021 kadikoylife.com : 47


Spor

Fenerbahçe’nin kurtarıcısı

AYETULLAH BEY

“…Bize karşı gelenler arasında birkaç hukuk

öğrencisi vardı ki kavrayamadıkları hukuk

teorilerinin cemiyetlere, toplantılara, görüşmelere,

seçimlere dair ne kadar kuralları

varsa, bunları dile getirerek haklarını ispat

etmek istediler. Fenerbahçe’nin o zamanki

reisi Ayetullah Bey’di (en ihtiyarımız, 23-24

yaşlarında, sarışın ve miyop bir delikanlı).

Bu zat, Fransız mekteplerinde tahsil etmiş

ve hep ecnebi muhitlerinde yaşamış olduğu

için Türkçeyi kolaylıkla söyleyemezdi. Hukukçuların

tumturaklı nazariyeleri karşısında

bunalıp, aynı akıcılıkla cevap vermekten

aciz kalınca ayağa kalktı ve ‘Fenerbahçe’nin

idare heyeti eskisi gibi kalacak, siz de

bizlere tabi olacaksınız’ hükmünü bildirdi.

‘Bizimle birleştiniz, isim değişikliği bahis

mevzuu (söz konusu) olamaz!’

Ayetullah Bey’in bir diğer fotoğrafı

(Mehmet Auf Arşivi).

BARIŞ KENAROĞLU & BARIŞ EYMEN

Fenerbahçe’nin kurucularından Ayetullah

Bey’in ‘Kuruluş’ yıllarındaki rolü, “Fenerbahçe

benim!” sözüyle özetlenebilir. Ayetullah

Fenerbahçe’nin

tüzükte ismi

geçen beş

kurucusundan

biri ve ikinci

başkanı

Ayetullah Bey

(Mehmet Auf

Arşivi).

Bey, ilk başkan Nurizade Ziya Bey’in kulüpteki

görevini bırakmasından sonra yaşanan

zor günlerde idareyi ele almış ve sahada

alınan başarısız sonuçlarla günden güne

kötüye giden kulübü ayakta tutmayı başarmıştır.

Ayetullah Bey’in başkanlığındaki bu

önemli meseleyi ele aldıktan sonra ailesi

hakkındaki bilgileri ve ilk kez yayınlanan

fotoğrafları sizlerle buluşturacağız.

Kuruluşundan iki sene sonra Fenerbahçe’nin

kurucu başkanı ve önemli futbolcuları,

kulübü terk etmişti. Geride kalan genç

yaştaki üyeler, kulübü hayatta tutmak için

birtakım çareler arıyorlardı. Bu uğurda, Üsküdar

ve Pazaryolu kulüpleri ile birleşmek

düşünüldü, fakat “birlikte” birkaç antrenmandan

sonra yapılan “resmî” birleşme

toplantısı hiç de beklendiği gibi geçmedi.

Göründüğü kadarıyla diğer kulüpler, Fenerbahçe’yi

ele geçirmek istiyorlardı. Gerisini,

o gün toplantıda hazır bulunan Nasuhi Esat

Baydar’dan dinleyelim:

Pazaryolluların reisi, bir hukukçu

cevap verdi: ‘Hayır sizinle birleşemedik, iki

kulüp birleşti. İsim bahse konulmalıdır.’ Sonra

bir teklif ile geldi: ‘Nizamnamenin diğer

maddelerine son şekli verelim, yeni idare

heyetini de seçtikten sonra isme geliriz.’

Ayetullah birdenbire köpürdü: ‘Nizamnameyi

bitirelim, idare heyetini de ekseriyetinizle

kuralım, sonra bu idare heyeti, bu ekseriyet

Fenerbahçe’nin kuyusunu kazsın, arkadaşlarımızdan

dilediğini alıkoyup, üst tarafını

kapı dışarı etsin. Nerede bu bolluk! Biz

Fenerbahçe’yi yalnız futbol oynamak için

değil, bundan çok daha yüksek maksatlarla

kurmuş ve bugüne kadar yaşatmış olanlardanız.

Yolumuzda yürümek isterseniz el

birliğine hazır olduğumuzu söyler, aksi takdirde

sizlere (gazinonun kapısını göstererek)

buyurun deriz.’

Pazaryolluların reisi, bu sert muamele karşısında

sordu: ‘Siz kim oluyorsunuz da pişmiş

aşa su katıyorsunuz?’

‘Fransız kralı XIV. Louis; ‘La loi, c’est moi!’ dermiş.

Ben de ‘Fenerbahçe benim!’ diyorum.’

… Birleşme sonuçsuz kaldı. Üsküdarlılar

biraz daha sabretselerdi, ruhlarımızdaki ani

buhrandan yararlanarak belki muratlarına

ereceklerdi. ‘Fenerbahçe benim!’ cevabı,

On Dördüncü Louis’nin meşhur sözü idi

48 : kadikoylife.com Eylül & Ekim 2021


Spor

Ayetullah Bey, babası Şevki Paşa ile birlikte

(Mehmet Auf Arşivi).

ama Fenerbahçe reisinin uzağı görmesi

sayesinde bir müzakere oyununa gelmemiş,

dağılmak tehlikesinden kurtulmuştu.

… Fenerbahçe, kırk yıllık ömründe yine

Ayetullah gibi değerli idarecilerinin uzak görüşleriyle,

buna benzer hadiselerden daha

kuvvetlenmiş olarak çıkacaktır. Fenerbahçe’yi

bu vartadan kurtarmış olan merhum

Ayetullah Bey’in hatırasını her Fenerbahçeli

rahmetle yâd etmelidir.”

KAYIP BİR HAZİNE GÜN YÜZÜNE ÇIKIYOR

Kuruluş döneminde Fenerbahçe’yi yok olmaktan

kurtaran bu özel insan hakkında bildiklerimiz

sınırlıydı. 1888 yılında İstanbul’da

doğduğu, Ferik (General) Şevki Paşa’nın oğlu

olduğu, Fenerbahçe’nin ilk kadrolarında savunmada

forma giydiği, 1918 yılında henüz

30 yaşındayken İspanyol gribi salgınında

hayatını kaybettiği, Rüştü Dağlaroğlu’nun

1957 tarihli kitabında yazılıydı.

Asr-ı Fener’de ise ailesi özelinde yeni bir

bilgi verilmiyordu. Araştırmalarımızı bir

Ayetullah Bey’in kardeşi

Nilüfer (Lüy), babası

Şevki Paşa ile birlikte

(Mehmet Auf Arşivi).

Ayetullah Bey, kardeşi Nilüfer

(Lüy) ve babası Şevki Paşa ile

birlikte (Mehmet Auf Arşivi).

diğer kurucu Necip Okaner üzerinde yoğunlaştırdığımız

sırada, güzel bir tesadüf eseri

Ayetullah Bey’in ailesini bulduk. Nasıl mı?

28 Mayıs 1983 tarihli Milliyet Gazetesi’nde

bir ölüm ilanına rastladık. Nilüfer Lüy’ün 26

Mayıs 1983’de vefat ettiğini söyleyen bu ilan,

Fenerbahçe tarihi için çok önemli soruların

cevaplarını beraberinde getirdi ve heyecan

veren yeni soruların ortaya çıkmasını sağladı.

İlanda şöyle yazıyordu:

“Merhum Korgeneral Şevki ve Müveddet

Arz’ın kızı, merhum Yüzbaşı Raşit ve

İsmet Loğa’nın gelini, Fenerbahçe Kulübü

kurucularından Ayetullah’ın kardeşi, Necip

Okaner’in yeğeni, merhum Reşat ve Abdi

Loğa’nın yengesi, Maskat Sultanı Tarık Alsait’in

teyzesi, Celasin-Fahriye Lüy’ün annesi,

merhum süvari Rıdvan Lüy’ün eşi, Lüy,

Zembilci, Atman, Çakır, Akkeskin, İncesu,

Ersev, Oçbe, Big ailelerinin teyzesi, yengesi,

halası Nilüfer Lüy, 26 Mayıs 1983 günü vefat

etmiştir. 28 Mayıs 1983 günü ikinci namazından

sonra Kanlıca Camii’nden ebedi

istirahatgâhına defnedilecektir.”

Metinde Atman soyadını görünce aklımıza

(Fenerbahçe’nin en büyük

golcüsü Zeki Rıza Sporel’in

de yakın arkadaşı olan)

merhum Ahmet Atman ve

onun torunu, sayın Lale

Atman geldi. Meydana çıkan

yeni sorulara yanıt vermesi

ümidiyle kendisine yazdık. Ve

ondan, araştırmalarımıza çok

yardımcı olan şu cevapları

aldık:

bir Fenerbahçe-Galatasaray tenis turnuvası

olmuş. Nilüfer Teyze’nin ailesi Maşukiye

civarındandı ve Çerkes olduklarını biliyoruz.

Dedesi Osmanlı’da katipmiş. Ahmet Atman

ve Necmiye Atman’ın (dedemiz ve babaannemiz)

çok yakın dostlarıydı. Öyle ki eşi

Rıdvan Lüy vefat ettikten sonra gelip, birkaç

sene bizimle kalmıştı. Sonra halam Esin

Zembilci’nin kızı Ela doğunca halamlarda,

babaannem ile birlikte kaldı. Vefat edene

kadar orada kaldı ve Kanlıca Mezarlığı’nda

gömülüdür. Fransız okulunda okumuş, son

derece kibar, görgü kurallarına riayet eden,

disiplinli, ufak tefek, zayıf ve çok hoş bir

insandı. Hepimizde emeği çoktur. Babam

ona Neylüfer teyze derdi. Ve dediğiniz gibi

hepimizin çok sevip saydığı aile büyüğümüzdü.

Eşi Rıdvan Lüy, (Türkiye Jokey Kulübü)

TJK’da bir dönem yanlış hatırlamıyorsak

saha komiserliği yapmıştı.”

Bir ölüm ilanından ortaya çıkan bu bağlantılar,

bize bu sayfalarda gördüğünüz asırlık

fotoğraflara ulaşma fırsatı verdiği gibi, Fenerbahçe’nin

‘Kuruluş’ dönemi ile ilgili bilgi

ve belgelere erişmenin de düşünüldüğü

kadar zor olmadığını da ortaya koyuyor.

Ayetullah Bey ve ailesinin daha önce hiç

yayınlanmamış fotoğraflarının ortaya çıkmasında

teşekkür etmemiz gereken isimler

var. Bu isimlerin başında Ayetullah Bey’in

resimlerini aile albümünden çıkararak

bizimle paylaşan Sayın Mehmet Auf ve

kıymetli eşleri Ebru İpek Auf geliyor. Bozkurt

K. Yılmaz ise Auf Ailesi ile olan arkadaşlığını

bu büyük emeğe aracı ederek, teşekkürle

beraber minnetlerimizi de hak ediyor.

İstanbul’un ve Kadıköy’ün tarihi simaları

olan Ayetullah Bey’i, babası Piyade Feriki

Şevki Paşa’yı, kız kardeşi Nilüfer Lüy’ü,

kız kardeşinin eşi Rıdvan Lüy’ü ve yeğeni

Fenerbahçeli tenisçi Celasin Lüy’ü saygıyla

anarak, sizleri Ayetullah Bey ve ailesinin

tarihi fotoğrafları ile baş başa bırakıyoruz.

“Nilüfer Lüy, Rıdvan Lüy ile

evliydi. Tek çocukları olmuştu,

adı Celasin. O da tenisçiydi

ve Fenerbahçe’de oynardı.

Hatta 1945 senesinde olaylı

3 Ağustos 1945 tarihli Akşam ve 8 Kasım 1952 tarihli Milliyet

gazetelerinde Ayetullah Bey’in yeğeni, Fenerbahçeli tenisçi Celasin Lüy.

Eylül & Ekim 2021 kadikoylife.com : 49


Gastronomi

ÖZGÜL COŞAR:

MasterChef benim için

gerçek bir okuldu

PINAR BALTACI

Ekranların en dikkat çeken programlarından MasterChef Türkiye,

gastronomi alanında kazandırdığı vizyonla yıllardır çok

sevilen televizyon yapımları arasında yer alıyor. MasterChef

Türkiye yarışmasının jürisindeki şefler Mehmet Yalçınkaya,

Danilo Zanna ve Somer Sivrioğlu, verdikleri eğitimler ve tüyolarla

sadece yarışmacılara değil, tüm Türkiye’ye gastronominin

ne denli zengin bir alan olduğunu da ispatlıyorlar.

Özgül Coşar, MasterChef Türkiye’nin geçtiğimiz

sezon yarışmacılarından biri. Her

yarışmacının ayrı bir renk ve vizyon kattığı

yarışmada Özgül, son dörde kalarak başarısını

ispatlarken, samimi tavırlarıyla da kısa

sürede Türkiye’nin sevilen yeteneklerinden

oldu. Uzun yıllardır Kadıköy sakini olan

Özgül Coşar ile şimdilerde canlı tutmaya

çalıştığı sosyal medya paylaşımlarını ve

MasterChef programının kazandırdıklarını

konuştuk. Programın kendisi için bir okul

olduğunu ifade eden Coşar, gıda mühendisliği

eğitimi almış bir aşçı…

SERÜVEN PASTACILIKLA BAŞLADI

Akdeniz Üniversitesi Gıda Mühendisliği

Bölümü’nden mezun olduktan sonra

çocukluktan beri hayalini kurduğu tiyatro

eğitimini almak için Haliç Üniversitesi Konservatuvar

sınavına giren ve bölüme birincilikle kabul edilen Özgül’ün

yemek sektörüne profesyonel olarak girme süreci, evliliğinden

sonraki yıllara dayanıyor: “Tiyatro

eğitimimi çeşitli nedenlerle bırakmak durumunda

kaldıktan sonra sırasıyla kızım ve

oğlum dünyaya geldi. Fakat benim tüm bu

süreçlerde dışarıya atamadığım bir enerjim

vardı. Yerimde durmakta çok zorlanırım

ben ve her zaman bir işle uğraşma çabası

içerisine girerim. Bu arayış içerisindeyken,

oğlumun doğum günü için hazırladığım

pasta, yakın çevremiz tarafından çok dikkat

çekti ve herkes pastacılığa başlamam

konusunda ısrarcı oldu. Ben de siparişler

almaya başladım. Bu süreçte çeşitli

kurslara katılarak, ilgili alanlarda kendimi

geliştirmeyi sürdürdüm. Bir dönem evime

yakın güzergâhtaki bir restoranı da işlettim.

Ardından kızımın ısrarlarıyla MasterChef’e

başvurdum ve televizyon macerası böylelikle

başlamış oldu.”

50 : kadikoylife.com Eylül & Ekim 2021


Gastronomi

“SOSYAL MEDYA YORUMLARI

BENİ DEMORALİZE ETTİ”

Programa seçilme sürecinde öncelikle

kendine inandığını ve güvendiğini belirten

Coşar; “Seçilme süreci tabii ki çok kolay

olmadı ama ben en başta finale kadar

gideceğime inanıyordum. Çünkü kendimdeki

potansiyelin farkındaydım her zaman.

MasterChef’te birinciliği kendime layık

görsem şampiyon olurdum, ancak ne yazık

ki sosyal medya yorumlarından çok etkilendim.

Şahsıma yazılan ‘Sen yaşlı kadınsın,

gençlerin önünü aç’ şeklindeki yorumlar,

beni çok demoralize etti. Psikolojik olarak

çok etkilendim ve yorulmaya başladım.

Hatta torpilli olduğumu söyleyenler dahi

oldu. Sonuna kadar direndim ama gerçekten

yorgun düştüğüm anda bırakmaya karar

verdim. Birlikte yarıştığımız arkadaşların

profesyonel mutfak deneyimi vardı. Ben

ise sadece bazı eğitimler aldım. Ancak yine

mutfak tecrübesi anlamında hepsinden

deneyimliydim. Çünkü yıllardır mutfakta

yemek yapıyorum ve el lezzetime güveniyorum”

diyerek, programa ilişkin merak

edilenleri de yanıtladı:

“KAMERALAR AÇILINCA DEĞİŞEN

ARKADAŞLAR OLUYORDU”

“MasterChef Türkiye programında her şey

tamamen akışta ilerliyordu ve kurgu yoktu.

Kimse bize ‘Şöyle hareket edin, bunu söyleyin’

falan demedi. Tabii kameralar açılınca

değişen arkadaşlara da şahit oluyordum,

orası ayrı. Şahsen benim her zaman içim

dışım birdi. İstesem de yapmacık davranamıyorum

ben zaten. İçimde ne varsa

dilimdedir. Yarışma boyunca da bu karakterimden

hiç ödün vermedim ve yarışmanın

okul misyonundan elimden geldiğince

faydalanmaya çalıştım. Çok şey öğrendim

orada. Mesela, çok minimal tabaklar yapmaya

başladım. Yeteneğimin farkındaydım,

söylenenleri çok çabuk kaparak pratiğe

dökebiliyordum. Bu yönüyle de büyük

katkılar sundum kendime. Telefonlarımız

alınmadan önce internetten çok fazla araştırıyordum.

Ancak tabii sonrasında işlerimiz

çok daha zorlaştı. Genelde hiçbir yemeğin

detayları ve reçetesi verilmiyordu. Şeflere

hiç bilmediğimiz noktada danışıyorduk,

onlar da minik tüyolar veriyorlardı sadece.

Fakat siz orada sürekli yemek yapıp, daha

da tecrübe kazanınca, zaten malzemeleri

tanıyor ve belli teknikler ışığında bilmeseniz

de fikir yürütebiliyorsunuz.”

“DANİLO ŞEFİ KENDİME

DAHA YAKIN BULUYORDUM”

MasterChef Türkiye’nin sevilen şefleri

Mehmet Yalçınkaya, Danilo Zanna ve Somer

Sivrioğlu’nu ise büyük bir saygı ve içtenlikle

andı Özgül Coşar: “Biz programda yarışmaya

başlayınca şefler de kendileri için ayrılan

odalara geçerek, yarışmayı oradan izliyorlardı

ve sırayla yanımıza geliyorlardı. Ancak

Mehmet Şef bir türlü yerinde duramaz,

direkt yanımıza gelerek müdahale etme ihtiyacı

duyar ve yardımcı olmaya çalışırdı. Çok

babacandı. Somer Şef çok ciddiydi mutfakta

mesela. Danilo Şef de fazlasıyla eğlenceli

ve güleryüzlü. Ben bu anlamda Danilo Şef’i

kendime daha yakın buluyordum. Hepsinin

ayrı ve kendine has karakterleri vardı.”

EN ÖZEL TARİFLER SOSYAL MEDYADA!

MasterChef’ten sonra hayatında süregelen

değişimlere dair de şunları aktardı yetenekli

aşçı: “Tabii ki öncelikle yolda yürürken

tanınmaya başladım. Özellikle Sivaslı

hemşehrilerimle denk gelince sarılıyoruz,

fotoğraf çekinmek istiyorlar. Onun dışında

yemek anlamında da deneyimleri günlük

hayatıma empoze ettim. Örneğin, artık

yemeğe konacak malzemeleri eskisi kadar

gram gram kontrol etmiyorum, daha cesur

davranıyorum. On gramın eksik ya da fazla

olmasının yemeği çok da kötü yapmayacağını,

çok da önemli olmadığını deneyimledim.

Belli teknik reçetelerde tabii çok

önemli ama onun dışında genelde aşırı

önemli değil. Bir yer açıp açmayacağım

çok soruluyor, fakat şuan için düşünmediğimi

sizin aracılığınızla bir kez daha

söylemek isterim. Kısa vadede YouTube

kanalımı canlandırmayı hedefliyorum.

Şimdilerde Instagram’da da tarifler verip,

bir şekilde yeni şeyler üretmeye çalışıyorum.

Orada verdiğim tariflerde daha pratik

olmaya çalışıyorum, çünkü pratik olmayan

tarifi inanın ben bile yapmakta çok zorlanıyorum.

Kimse evinde restoran işletmiyor

sonuçta. Bana bazen ‘MasterChef dördüncüsü

olarak verdiği tarife bak’ diyorlar ama

daha teknik ve zor malzemeli tariflerde de

‘Biz bu malzemeleri bulamıyoruz’ şeklinde

eleştirilere maruz kalıyorum. O sebeple

içerikleri istediğim gibi seçiyor, daha fazla

insana ulaşmayı hedefliyorum.”

Özgül Coşar’dan Kadıköy Life okuyucularına

özel damağınızı serinletecek

“Yeşil Elmalı Kuru Cacık” tarifi:

• 3 adet salatalık,

• 1 ekşi elma,

• 8 dolu kaşık süzme yoğurt,

• 3-4 kaşık su ile azıcık sulandırın.

• 1-2 demet dereotu,

• En son üzerine tavada hafif kavurduğunuz

fındık,

• Biraz da zeytinyağı…

Malzemeleri tek tek ekleyip karıştırarak,

hem serinletici hem de farklı

bir lezzete ulaşabilirsiniz.

Eylül & Ekim 2021 kadikoylife.com : 51



Seramik

Kadıköylü seramik sanatçısı

Ebru Zarakolu’dan

farklı teknikler,

yeni üretimler

PINAR BALTACI

Kadıköy Göztepe’deki atölyesinde sanatsal

faaliyetlerini sürdüren Ebru Zarakolu’nun

üretimlerinin temelini seramik malzemeler

ve bu malzemeler ile yaptığı deneyler

oluşturuyor. Günlerinin büyük çoğunluğunu

atölyesinde sürdüren sanatçı, kendi geliştirdiği

“katlanabilir seramik kağıt” isimli seramik

malzeme ile de adından söz ettiriyor.

Üretimlerine dair detaylı bilgiler aktaran Ebru

Zarakolu, farklı ikonik malzemeler kullandığını

dile getirerek şunları aktardı: “Farklı

inorganik malzemelerin birbiriyle etkileşimini

ve ısı karşısındaki (yaklaşık 1200 dereceler)

davranışlarını inceliyorum. Bu etkileşimden

doğan görsel değerleri temel alan kavramlarla

çalıştığımı söyleyebilirim. Tutkulu ve soyut

bir anlayışla üretiyorum. Ayrıca, seramikteki

geleneksel üretim yöntemlerini farklılaştırmak

üzerine kafa yoruyorum.”

ÖZEL GELİŞTİRİLMİŞ MALZEME:

KATLANABİLİR SERAMİK KÂĞIT

Geliştirdiği “katlanabilir seramik kağıt” isimli

seramik malzemeye ilişkin bilgiler de sunan

Zarakolu; “Katlanabilir seramik kağıt, kâğıt

formunda ve kâğıt üretim teknolojisine göre

üretilen 1 mm inceliğinde...

Herhangi bir kâğıttan farkı,

yüzde 80 oranında porselen

çamuru içeriyor olması. Katlayarak

şekillendiriliyor. Pişme

esnasında yüzde 20’lik selüloz

yanıyor ve geriye porselen bünye

kalıyor. Işık geçirgenliği oldukça

yüksek... Yüksek lisans tezim, bu malzeme

üzerineydi. Doktora (sanatta yeterlilik)

programında da malzemeyi farklı porselen

reçeteleri ile çeşitlendirdim” dedi.

“BÜTÜNLÜK BİR HAYAT YOLCULUĞUNU

KONU ALIYORUM”

Eserlerini tematik olarak da yorumlayan

Ebru Zarakolu; “Biraradalık ve ayrışma,

malzeme üzerinden incelediğim ve aktardığım

kavramlar. Biraradalık zor bir mesele...

Dünya üzerinde olup biten her olayda,

günlük hayatımızda ve bunlar bir yana

kendi içimizde biraradalık, insanı zorlayan

bir durum. Kendimizde kabul etmediğimiz

bir sürü parçamız var mesela… Jung,

kendimizde kabul etmediğimiz parçaların

ayrı birer kimlik olarak bize karşı çalıştığını

ve kabul etmediğimiz sürece de çalışacağını

söylemiştir. Görmek istemediğimiz, reddettiğimiz

gölge kimlikler olarak yani… Ve

insanın bütünlüğü, bu farklı parçaların yani

gölgelerimizin kabul edilmesi ile mümkün.

Tabi bunların kabulü kolay olmuyor ama

hayat işte ‘bütünlük’ yolculuğu... Ben de bu

yolculuğu konu alıyorum işlerimde. Seriler,

bu biraradalığın çeşitli hâllerini irdeliyor.

Yüzlerden oluşan ‘Deep Within’ serisi, insanın

içindekileri yüzünde taşıdığını vurguluyor.

Duvar tabletleri ve yüzlerin yanı sıra şu

dönem ürettiğim heykeller var. Bu seride de

doğanın insan eliyle yeniden yapılanmasını

konu alıyorum” şeklinde konuşarak, sözlerini

şöyle sonlandırdı:

KİŞİSEL VE KARMA SERGİLER

DEVAM EDECEK

“Bu zamana kadar iki kişisel sergim oldu.

İlki, Tophane-i Amire’de 2018 yılında ‘Kesit’

isimli sergiydi. Büyük bir malzeme bloğundan

(farklı

malzeme

katmanlarından

oluşuyor)

aldığım kesitlerle

ürettiğim işlerden

oluşuyordu. İkici sergim,

Galeri Selvin’de 2020 yılında

‘Gezilir Yerlerde Tutsak Olmak’ isimli sergiydi.

Bir arkadaşım, işlerimdeki derin vurgulu

dokulardan çıkamadığını bu sözlerle dile

getirmişti ve o an, sergi ismi olarak aklıma

düşmüştü. Bunların dışında katılmış olduğum

son karma sergiler; ‘Sekropia’, Cubis

ile Estetik International’ın ortak çalışması

olan bir sergi, Bursa ve İstanbul’da gerçekleşti.

Ekavard Galeri’de de bir karma sergi

hazırlığı devam ediyor. Ayrıca, kurumsal bir

iş yerleştirme projesi gerçekleşebilir ve tabi

üçüncü kişisel sergi için üretmeye devam...

Bununla beraber işimin bir yanı tasarım

olduğu için tasarım süreci bana ait olan,

bir kurumla birlikte yürüttüğümüz sofra

seramikleri projemiz var.”

Eylül & Ekim 2021 kadikoylife.com : 53


Edebiyat

“ Feneryolu”

kitabının yazarı

Eray Canberk ile

Kadıköy sohbeti

NUSRET KARACA

Edebiyat alanının Kadıköy’deki usta

isimlerinden Eray Canberk ile keyifli bir

söyleşi gerçekleştirdik. Feneryolu’nun

yerlisi ve “Feneryolu” kitabının yazarı

olarak da tanınan Canberk’e ilk sorumuz,

tabii ki hâlâ yaşamını sürdürdüğü ve çok

sevdiği Feneryolu oldu. Buyurun, keyifli

okumalar...

Feneryolu’na ne zaman yerleştiniz?

Sevgili Nusret, aslında ben de senin gibi

İstanbul Suriçi’nden Kadıköy’e gelenlerdenim.

Adnan Menderes’in estirdiği istimlâk

fırtınasında Aksaray’daki üç katlı ahşap

evimiz yıkılınca, kelimenin tam anlamıyla

Kadıköy’e sığınmıştık. Yıl 1957... Bir süre

Erenköy’de oturduk. Borç harç bir ev yaptırmak

için arsa ararken, Feneryolu’nda karar

kıldı bizimkiler. Feneryolu’nun sessizliği,

doğa içinde oluşu, Kalamış’a ve dolayısıyla

denize yakınlığı, ayrıca Kadıköy’e yakınlığı

bunda etkili olsa gerek...

Nasıldı eski Feneryolu?

Yap-satçılığın henüz yaygınlaşmadığı 1960’li

yıllarda, semtimizde pek çok ahşap köşk

olduğunu hatırlıyorum. Söz gelişi, bizim

evin sırasında biri Mahmut Hakkı Paşa’nın,

öteki Feyzi Beylerin olmak üzere birkaç

köşk vardı. Tren yolundan kuzeye, Kuyubaşı’na

uzanan Feneryolu Sokak ise karşılıklı

sıralanmış ve bahçe içindeki ahşap köşkler

ve evlerle doluydu neredeyse. Kâgir ya da

tuğla evler de bahçe içinde ve çoğunlukla

iki katlıydı. Feneryolu Çarsısı ise tren istasyonu

ile Bağdat Caddesi arasındaki yolda az

sayıda dükkândan oluşurdu. Günümüzde

ise Bağdat Caddesi’ne taşmış durumda ve

çok sayıda dükkân var. Site’nin yan tarafı bir

ara yazlık sinemaydı, şimdi bir çeşit pasaj

olan kapalı pazar...

“Kuyubaşı’na doğru uzanan

Feneryolu Sokak’ta felsefeci,

yazar, öğretmen Ziya Somar ve

eşi Türkçe Öğretmeni Nezahat

Somar otururdu. Her ikisinin

de öğrencisi olduğumu ve

Behçet Necatigil ailesiyle

tanışıklıklarını belirtmeden

geçmeyeyim.”

Biraz da Feneryolu’nun eski

sakinlerinden bahseder misiniz?

Feneryolu’ndan kimler geldi, kimler geçti

dersen önce yakın çevremden, komşularımdan

başlayayım... Bizim sokakta (Fenerli

Ahmet Sokak), iki üç apartman ötemde

Semra ve Hulki Aktunç oturuyor. Biliyorsun,

Hulki’yi on yıl önce yitirdik. İstasyona doğru

sinema yönetmeni Ali Özgentürk, Payel

Yayınları’nın sahibi Ahmet Öztürk, ana-oğul

edebiyatçılar Nuşin ve Deniz Kavukçuoğlu,

bir dönem bu sokakta oturdular. Şimdi

Mahmut Hakkı Paşa Apartmanı olan yerde

eskiden bir köşk vardı. Toplumbilimci

Nurettin Şazi Kösemihal’i zaman zaman

köşkün bahçesinde görürdüm. Piyano sa-

54 : kadikoylife.com Eylül & Ekim 2021


Edebiyat

natçısı İdil Biret de aynı ailedenmiş. Sanırım

bir kere de onu görmüştüm. Bizim evin

yanında yine iki katlı bir ev vardı. Orada da

komşu olunca öğrendik ki eski eğitimcilerden

ve Galatasaray Kulübü’nün iki numaralı

üyesi, bir zamanlar takımın kalecisi olan

Asım Tevfik Sonumut kiracı olarak oturuyormuş.

İşin ilginç yanı Asım Tevfik Bey, annem

Selçuk Kız Sanat Okulu’nda okuduğu sırada

müdürleriymiş. Aynı evde daha sonra ünlü

besteci Yesarî Asım Arsoy da oturmuştu.

Kuyubaşı’na doğru uzanan Feneryolu Sokak’ta

felsefeci, yazar, öğretmen Ziya Somar

ve eşi Türkçe Öğretmeni Nezahat Somar

otururdu. Her ikisinin de öğrencisi olduğumu

ve Behçet Necatigil ailesiyle tanışıklıklarını

belirtmeden geçmeyeyim. Aynı sokakta

Arsebük ailesinin yazlıkları vardı ve fakülte

yıllarımda aşinası olduğum, yakınlarda

yitirdiğimiz arkeolog ve sanat tarihçisi Güven

Arsebük’ü yaz aylarında sık sık orada görürdüm.

Arsebüklerin yanındaki sokakta da şair

Cavidan Tümerkan otururdu. Feneryolu ve

yakın çevresinde yaşamış olan ve yaşamakta

olan daha pek çok kişiden söz edebilirim

ama şimdilik buraya bir nokta koyalım. Bu

konuyu bir başka söyleşiye bırakalım istersen.

Kendinizi edebiyat dünyasının

neresinde görüyorsunuz? Yani

istediklerinizi yapabildiniz mi, amacınıza

ulaştınız mı? Gerçi edebiyat bir okyanus,

yazmanın da sonu yok...

Dediğin çok doğru; edebiyat bir okyanus,

eskilerin deyişiyle “bir umman”, hem yaratıcılar

açısından ve hem de alan bakımından.

Elimin altında Fransızca bir şiir seçkisi var.

Üç kitaptan oluşan bir seçki, “19. Yüzyıl

Fransız Şairleri” seçkisi denebilir. 250 kadar

şairi içeriyor. Ataol Behramoğlu arkadaşımın

iki ciltlik Büyük Türk Şiiri Antolojisi’ne

baktım, 1880’lerden 1981’e kadar 269 şair

yer alıyor seçkide. Her iki seçkiden de anlaşılacağı

gibi, 100 yıllık bir dönem içinde her

Sertaç Kayserilioğlu Kolleksiyonu, sene 1965...

zaman adı anılacak şairlerin yanı sıra belli

bir zaman dilimi içinde adları öne çıkmış

şairler de var. Bu açıdan bakarsak, edebiyat

alanında bir şeyler yapabildiysek, ancak

gelecek zamanlar değerlendirecek bunu.

Şiiri, edebiyatı uğraş edinmiş biri olarak bir

şeyler yapmaya çalıştım ben de.

“İstanbul 2010 Avrupa Kültür Başkenti”

etkinlikleri kapsamında “İstanbulum”

projesi içinde yer aldınız. 80 semti, 80

yazar yazdı. “80 kitap, kentin hafızası”

diyorsunuz!

Evet, ilginç bir çalışma oldu ve 80 kitapla da

kalmadı. “İstanbulum” dizisini oluşturan Heyamola

Yayınları, az da olsa yenilerini ekliyor

bu semt kitaplarına. Kitapları, belli bir semtte

uzun yıllar yaşamış ya da hâlâ yaşamakta

olan edebiyatçılar kaleme aldılar. Yazma

konusunda edebiyatçıları özgür bıraktık.

Bir başka deyişle, belli bir tek örneğe göre

yazılmasın, her yazar kendi semtini anlatsın

istedik. Dizi ortaya çıkınca, bu kararımızın

çok isabetli olduğu da anlaşıldı. Sen de bu

etkinliğe katılmış ve Haliç’i anlatmıştın. Haliç’in

semtlerini anlatan başka kitaplar da var.

Söz gelişi, bu kitapları okuyunca her yazarın

Haliç’i ya da semtlerini anlatışları arasında

farklılıkları, benzerlikleri görebiliyorsun ve

sonuçta yaşantı, gözlem, anlatım çeşitliliği ve

zenginliği içinde bir Haliç çıkıyor ortaya.

Biraz da Kadıköy’ü konuşalım. Sanatsal

ve kültürel etkinliklerdeki yeri mesela?

Özellikle XX. yüzyılın başlarından itibaren

Kadıköy; şairlerin, yazarların, ressamların,

müzikçilerin, düşünce ve kültür adamlarının

yeğlediği bir semt olmuş. Söz gelişi; Ömer

Seyfettin, Ahmet Haşim, Ahmet Rasim, Yahya

Kemal, Şemseddin Sami adları Kadıköy’ü ya

da bir semtini çağrıştırmaz mı? Bestecilerden

Selahattin Pınar, Yesari Asım, Osman Nihat;

ressamlardan Pertev Boyar, Adnan Varınca,

Cihat Burak, Kadıköy’de yaşamışlardır. Kültür

adamlarımızdan Süheyl Ünver, Nermi Uygur,

Cemil Meriç hemen aklıma gelenlerden.

Hele Mütareke Dönemi’nde Kadıköy; şairler,

yazarlar, gazeteciler için bir sığınak olmuş.

Bir zamanlar konservatuvar düzeyinde

Kadıköy Musiki Cemiyeti varmış. Şimdi de

konservatuvar, edebiyat toplulukları, müzik

toplulukları var. Sinemaları ve tiyatrolarıyla

da tanınıyor. Bahariye’deki eski Halkevi, bir

zamanlar önemli ve etkin bir kültür merkeziymiş.

Kadıköy, bu açıdan bir geleneğe

sahip ve son 30 yıldır bu gelenek çeşitli

etkinliklerle daha da zenginleşerek sürüyor.

Belediye de bu etkinliklere destek veriyor.

Kültür merkezleri, sergi salonları, kütüphaneler

açıyor belediye. Söz gelişi, eski

iskelenin karşısındaki tarihi “Şehremaneti”

binasında şimdi TESAK adıyla anılan kütüphane,

özellikle edebiyat dergileri açısından

çok zengin. Ayrıca resmi ve özel üniversiteleri

de unutmamak gerekir. Semt gönüllüleri

kuruluşları da kendi olanaklarına göre

birer sanat ve kültür çevresi yaratıyorlar.

Eylül & Ekim 2021 kadikoylife.com : 55


Duvar Sanatı

Duvarlar mural sanatçısı Aksel Mengü’nün

çizimleriyle renkleniyor

PINAR BALTACI

Geçtiğimiz yıllarda Mural İstanbul Festivali

kapsamında Koşuyolu Mahallesi’nde

yaptığı “Fil” muralı ile adından söz ettirmeye

başlayan mural sanatçısı Aksel Mengü

(Axel Mengü), şimdi de Suadiye’deki Feride

Alt Geçidi’ni renklendirdi. Projeyi hayata

geçirdiği sırada Kadıköy Life objektiflerine

yansıyan Mengü ile biraraya gelerek, hem

mural yolculuğunu konuştuk hem de her

gördüğümüzde içimizi renklerin ve sanatın

heyecanıyla dolduran Kadıköy’deki duvar

resimlerini…

Aksel Mengü, grafik sanatı eğitimi aldıktan

sonra sanatın farklı disiplinleriyle ilgilenmiş

bir isim… Grafik tasarımı, animasyon gibi

işlerin yanı sıra ve film sektöründe sanat

yönetmeni olarak çalışırken duvar resmi

yapmanın kendisi için bilezik, şimdilerde ise

kolye olduğunu dile getiren genç sanatçı;

“Yıllarca görsel sanatların farklı alanlarıyla

ilgilenerek elde ettiğim geniş yelpazeli

deneyimlerimi şu an mural sanatında

birleştiriyor ve tüm odağımı ona veriyorum”

dedi ve ekledi:

FİLM SEKTÖRÜNDEN DUVAR RESİMLERİNE

“Mural hem zor bir alan hem de maddi

olarak bir hayli yüksek bütçeli… Film

sektörünün içerisindeyken, ‘Organize İşler

2’ filminde geçen Erdal Tosun işini yapmıştım.

Bunun yanında Muhteşem Yüzyıl’daki

Kösem Sultan tablosu, benim elimden çıktı.

Poyraz Karayel dizisinin son sezonundaki

duvar yazılarını da ben hazırlıyordum.

Bir gün Meryem Uzerli ve Reha Özcan’ın

başrollerini paylaştığı ‘Gecenin Kraliçesi’

isimli dizide, ilk defa bir çalışmayı set ortasında

sprey ile yaptım. Oldukça ilginç bir

deneyimdi. Daha önceleri çizimlerde hem

fırça hem de sprey kullanırdım, o anlamda

bu bir ilkti. Bununla birlikte set ortasında bir

çalışma yapmak da hayli stresliydi. Çünkü

yapamazsanız duvarı temizlemekle uğraşacaklar

ve set aksayacaktı. Yönetmenin isteği

üzerine duvara bir kuru kafa resmi çizdim.

Çok beğenildi. Böyle deneyimler arttıkça

da yavaş yavaş odak noktam mural oldu ve

tamamen tüm enerjimi, birikimimi bu alana

verdim. Dört senedir profesyonel anlamda

mural sanatıyla ilgileniyorum.”

Aksel Mengü

ŞEHİRLER YEPYENİ SİLUETLER KAZANIYOR

Hem Kadıköy Belediyesi hem de İzmir

Büyükşehir Belediyesi ile çalışarak şehirlere

yeni bir siluet kazandıran Mengü, bu işinin

inceliklerine dair ise şunları söyledi: “Bu

senenin başında İzmir’de koronavirüsten

hayatını kaybeden sağlık çalışanları için

bir anıt yaptım. Pandemi sürecine dair

dünyada yapılmış en iyi işlerden olduğunu

düşünüyorum. İnteraktif bir işti. Çok farklı

kesimlerden iş gelebiliyor. Belediyeler de

var; küçük esnaf, holding sahibi ve hatta

56 : kadikoylife.com Eylül & Ekim 2021


Duvar Sanatı

liman işletmecileri de… Evine, iş yerine

isteyenlerin sayısı da hiç az değil. Mural çalışmalarında

en önemli noktanın fikir bulma

aşaması olduğunu düşünüyorum. Bu kısma

özel olarak mesai harcıyorum ve çalışmalarım

böyle çıkıyor ortaya.”

“FİL” MURALININ DERİN HİKÂYESİ

Aksel Mengü’ye Koşuyolu’nda hayata

geçirdiği ve semtimizin en dikkat çeken

çalışmalarından olan “Fil” çizimini

sorduk. Kadıköy’de çok sayıda işi hayata

geçirdiklerinin altını çizen Mengü, şu

açıklamalarda bulundu: “İnsanlar sadece

Kadıköy’de değil, tüm dünyada mutlu

şeyler görmek istiyor. Mesela somurtan

değil, gülen bir çocuk çizimi çok daha fazla

dikkatlerini çekiyor. Herkes mutsuz ve

hayatta her zaman iyi şeyler olmadığı için

en azından sokaklarda yürürken sanatın

onları mutlu etmesini istiyorlar. Ben de

bu bağlamda Mural İstanbul Festivali’nde

uzay gemisine binen bir fili resmettim.

Esasında çok derin bir içerik. Dramatik bir

sahne, trajikomik şekilde yansıdı duvara.

Örneğin, orada filin üzerinde inek benekleri

var. O beneklerde daha önce filmlere

ve kitaplara konu olan bir olaya gönderme

yapıyorum. Amerika’da 1970’lerin

sonunda ineklerin uzaylılar tarafından

kaçırıldığına dair bir söylenti vardır. İşte o

olaya gönderme yaptım ama burada nesli

tükenme tehlikesiyle karşı karşıya kalmış

bir hayvanı seçmek istedim. Nesli tükenmekte

olan fil, hayatta kalabilmek için

kaçış yolu arıyor ve bakıyor inekleri kaçırıyorlar,

o da çareyi inek kılığına girerek

uzay gemisine binmekte buluyor. ‘I want

to believe’ mottosunu ‘I want to live’ şeklinde

çevirdim. Bu iş ile sadece Kadıköy ve

Türkiye’de değil, evrensel platformlarda

geniş kitlelere ulaşmak istedim.”

BELİRLENEN 9 ALT GEÇİDE BİRBİRİNDEN

FARKLI MURALLAR ÇİZİLECEK

Hâlihazırda Suadiye Feride Alt Geçidi’nde

gerçekleştirdiği yeni işlerine dair bilgiler

de sunan Mengü, son çalışmalarına dair

dergimize şunları aktardı: “Ben Suadiye’de

doğdum ve uzun yıllar burada yaşadım.

Geçidin 30 seneki önceki hâlini ve bu yıllara

nasıl evrildiğini biliyorum. Mahallemizin yeni

hâli ne yazık ki betonlaştı ve çirkinleşti. Çevre

sakinlerinin de benimle hemfikir olduğunu

mural çalışmasına başladığım anda öğrendim.

Herkes çok beğendiğini ve memnun

olduğunu ifade etti. Bu çalışma için teklif

Kadıköy Belediyesi’nden geldi. Proje ilk başta

Bağdat Caddesi üzerindeki 9 farklı alt geçidi

kapsadı. Öncelikle bu geçitten başladık. Ben

bu geçitlerde yapılacak çalışmalar için neredeyse

60 farklı tasarım yaparak, öneriler sundum.

Ortak tematik bir şey belirlemedik, esas

amaç renklendirmekti. Ancak yine de bazı

geçitlere çevre ve hayvanlara yönelik sosyal

mesaj içerikli çalışmalar yapmayı hedefledik.

Böylelikle bir denge oluşturmuş olduk. Burada

önemli olan bir husus ise basit görseller

olması yönündeydi. Çünkü geçitte araç trafiği

var ve şoförlerin dikkatini dağıtacak, karmaşık

çalışmalar risk yaratabilir. Başka projelerim

olduğu için diğer geçitlerdeki projeleri hayata

geçiremeyeceğim ama Kadıköy Belediyesi’nin

bu çalışmayı sürdüreceğinden eminim.”

Mural sanatıyla ilgilenen kişilerin genelde

tek bir lokomotif ürünü olduğunun

altını çizen başarılı sanatçı Aksel

Mengü, kendi felsefesini şu sözlerle

özetledi: “Dünyada sadece merdivenlerde

çalışan ya da sadece üç boyutlu

çalışmalara imza atan sanatçılar var. Bu

yöntem esasında tanınırlığı arttırmak

adına oldukça etkili... Ancak ben yine de

tek bir lokomotif ürünün arasına sıkışıp

kalmak istemiyorum. Onun yerine

seriler hâlinde de olabilecek başka

başka ürünler ortaya koymak istiyorum.

Sürekli orijinal ve fikir bazlı projeler

üretmeyi hedefliyorum. Yetenek artık

ne yazık ki tek başına bir anlam ifade etmiyor,

onu fikirlerle desteklemek şart…”

Hayata geçirdiği muralın karalandığını

fark eden Aksel Mengü, konuya ilişkin

şu sitemde bulundu: “Bunu kimin

yaptığını bilemiyorum tabi, eserinin

altına imzasını atmamış ama böyle

bir durumda gelip konuşabilirsiniz.

Bir problem varsa, problem çözmek

bu sanatın doğasında var. Baktığınızda

bizim işimiz problem çözmek. O

yüzden problemi olan varsa, ancak

anlatırsa çözebiliriz. Konuşmak en

insani yöntem; gerek yüz yüze gerek

sosyal medyadan bana ulaşabilirsiniz

veya daha yaratıcı olabilirsiniz.

Ben bir mücadele veriyorum; hem

sanatçı olma yolunda hem de muralı

yaygınlaştırmak adına. Birçok zorlukla

baş edip, maddi ve manevi engelleri

aşarak birşeyler üretmeye çalışıyorum.

Mural sanatının en özel yanı

herkese ulaşmasıdır, üstelik ücretsiz

şekilde. Bu desteklenmesi gereken bir

durumken, ben hiçbir destek olmaksızın

kendi imkânlarımla üretmeye

devam ediyorum. Saygı duymuyorsanız,

bunu eyleme dökmek zorunda

değilsiniz. Desteklemiyorsanız da köstek

olmak nedendir? Halka açık bir

yerde çalışırken, insanlarla etkileşim

hâlinde oluyorsunuz. Takdir ve teşekkürlerin

yanı sıra bazen eleştiri, fikir

ve önerilere de maruz kalıyorsunuz.

Bazen yapıcı, bazen yersiz...

Sanatçı, duygu ve zihniyle çalışır. Bunun

dengesini bozarsanız, bu resme

yansır. Bir sanatçının sanatına müdahaleetmiş

olursunuz. Bazen insanların

bu hakkı kendilerinde görebilmesi

çok garibime gidiyor. Can sıkan şeyler

de olsa; sizi kendi çıkarları doğrultusunda

kullanmak isteyenler de olsa;

anlamadan, araştırmadan, düşünmeden

eleştirenler yada tavır alanlar da

olsa; her şartta, her koşulda, herkese

ve herşeye rağmen ben üretmeye

devam edeceğim.”

Eylül & Ekim 2021 kadikoylife.com : 57


Tiyatro

Oya Başar, “Plastik Aşklar” ile

yine yeniden sahnelerde!

PINAR BALTACI

6 yıl ara verdiği tiyatroya 2019 yılında “Plastik

Aşklar” oyunu ile dönüş yapan Oya Başar,

pandemi sürecinin ardından yeniden sahnelerde

yerini aldı. Sahneyi başarılı oyuncu

Begüm Birgören ile paylaşan Oya Başar ile

geçtiğimiz günlerde Selamiçeşme Özgürlük

Parkı’nda sahnelenen oyun öncesinde bir

araya geldik. Geçmişte çok uzun yıllar Kadıköy’de

yaşayan usta oyuncuyla “Plastik Aşklar”

oyununun ışığında plastikleşen ilişkileri,

birbirine ve dünyaya yabancılaşan çağımız

insanını ve tabii ki tiyatroyu konuştuk.

HİKÂYENİN ÖZÜNDE KADIN VAR!

Farklı yaş, meslek grubu ve sosyal statüdeki

iki kadının çatışmalı hikâyesini konu

alan oyunu Başar, şu sözlerle anlatıyor:

“İki kadın her ne kadar oyunda çok farklı

yapıda olsalar da esasında birbirlerine çok

benziyorlar. Çünkü oyunda da göreceğiniz

üzere hikâyenin özünde kadın olduğu için

pek çok konuda birleşiyorlar. Hâl böyle

olunca da sık sık ortak paydada buluşan

iki kadının hikâyesine dönüşüyor oyun. Bir

de bakıyorlar ki her ikisi de umutlarını ve

tüm hayatlarını tek bir erkeğe bağlamışlar.

Bu durumun ne denli yanlış olduğunu fark

ettikleri anda da oyunun seyri değişiyor.

Yaşamda her daim ileriye bakmanın ve

bir kadın olarak özgüvenini yitirmemenin

önemini anlayan kadınlar, bir anda hayatın

ne denli değerli olduğunu da fark ediyorlar.

Hikâye bir Hıdrellez gecesinde geçiyor, yani

aynı anda bahara da merhaba diyorlar.”

“YAŞAMDA BİRLİKTE OLMAZSAN

ÜRETEMEZSİN”

Farklı geçmişlerden, farklı serüvenlerden

gelen iki kadın, baharı karşılaştıkları bu

gecede kendilerini yeniden yaratırken, aynı

anda kadının toplumdaki yerine dair de

bazı mesajlar veriyorlar: “Öncelikle kadının

erkeksiz, erkeğin de kadınsız yaşayamayacağını

kabul etmek gerekiyor. Tanrı bunu

böyle yaratmış ve herkese yarım hak vermiş.

Ancak birlikte olabildiğin zaman bir bütün

yaratabiliyorsun. Çünkü ne kadın tek başına

bir çocuğu hayata getirebiliyor, ne de erkek.

Hâl böyleyken nasıl olur da tek bir cinsiyet,

‘Doğa bizden yana’ diye böbürlenebilir. Sadece

fiziksel değil, beyin gücüne de ihtiyaç

var yeryüzünde. Yaşamda birlikte olmazsan

üretemezsin. Bu durumda nasıl olur da

toplumda kadın daha aşağılarda görülebilir.

Öncelikle kadına olan bu bakış açısının yok

olması gerekiyor. Bu noktada da her daim

beyni beslemek gerektiğini düşünüyorum.”

“OLACAK O KADAR İLE 30 SENE

SONRASINA YATIRIM YAPMIŞIZ”

Oya Başar denildiğinde kuşkusuz çocukluk

ve gençlik hafızamızın en sevilen televizyon

programlarından “Olacak O Kadar” akla

58 : kadikoylife.com Eylül & Ekim 2021


Tiyatro

geliyor. Bu bağlamda, Türkiye’de hem halkın

sorunlarını anlatmak hem de bunu yaparken

güldürmenin zorluğunu usta oyuncudan

dinliyoruz: “Dünyanın her yerinde komedi

yapmak çok zordur. Bakın komedyenlere,

parmakla sayılır tüm dünyada. Komedi

zor bir matematik ve büyük bir yeteneğin

yanında yumuşak bir enstrüman da ister.

Tabii ki komedyen drama oynar, drama

oynayan da komedi... Ancak biz komedyenleri

farklılaştıran yegâne şey, kemanımızdan

çıkan sestir. Bizim Türkiye’de yaptığımız

komedi, daima düşündüren oldu. Kendi

dünya görüşümüzü bu şekilde sunduk ve

halktan da kabul gördük. Bunun kabul gördüğünün

örneğini, aradan 30 yıl geçmesine

rağmen hâlâ görüyoruz. Yaptığımız işler

bugün dahi gündemde. Dünya görüşümüz,

aradan geçen yıllara rağmen siz gençleri bize

bağlamayı başardı. Şimdi gönül rahatlığıyla

söyleyebilirim ki, bizler ortaya koyduğumuz

işlerle 30 sene sonrasına yatırım yapmışız.

Kısacası, yaptığımız komedinin insanların

dertlerini ekranlara taşıyan ve onlara bir şeyler

söyleyebilen bir yönü vardı. Mesela yeri

geldi ekmeğe gelen zammı eleştirdik, yeri

geldi harç paralarını... Her kesimden insanın

hayatına dokunmayı başardık. İnsanlar

yaptıklarıyla vardır. Bir şeyler katabildiysek

bu yaşama, ne mutlu bize...”

“HEPİMİZ TEKNOLOJİYE HAPSOLDUK”

Levent Kırca ile hem rol arkadaşlığı hem de

uzun süre hayat arkadaşlığı yapan Başar,

evliliklerde esas olanın iyi arkadaş olmayı

başarabilmek olduğunun altını çizerek,

plastikleşen dünyaya dair şu bilgileri

aktarıyor: “Evliliklerde esas olan, iyi arkadaş

olabilmek ve yaşamdan birlikte keyif, tat

alarak aynı dünya görüşünü paylaşmak.

Aşk dediğiniz şey bir yerden sonra bitiyor

ve geriye alışkanlık, sevgi, dostluk kalıyor.

Ancak böyle olduğu zaman evlilikleri

ve birliktelikleri sürdürmek mümkün...

Oyundaki repliğimde de söylediğim gibi her

şey plastikleşiyor. Günümüzde hiç kimse

aşkla ilgilenmiyor, sadece günü tüketiyorlar.

Sizlere çok üzülüyorum, çünkü ne yazık

sizin jenerasyonu teknoloji alıp götürdü

benliğinden. Gençlerin tek derdi adeta

sosyal medya paylaşımları olmuş durumda.

Yine oyunda da bahsettiğimiz gibi herkes

mutlu ama ne yazık ki sahte mutluluklar

bunlar. Ben bu kadar mutlu bir toplum

görmüyorum. Teknoloji elimizden naifliği

aldı ve ne yazık ki bu çağda bizler teknolojiye

hapsolduk.”

KÜÇÜKÇİFTLİK PARK TİYATROSU’NDAN

LEVENT KIRCA’YA SELAM

Geçtiğimiz günlerde oyunu KüçükÇiftlik

Park’ta sahneleyen Oya Başar, orada yıllar

önce kurduklarını tiyatronun hikâyesini

şöyle anlatıyor: “1500 kişilik tiyatro salonu

yaptık biz o alana. Onun yanındaki AVM’nin

olduğu yer, bizim tiyatro salonumuzdu.

Boş bir alandı orası. Biz Levent ile birlikte

çılgın olduğumuz için toprağı kiralayıp,

ciddi paralar verdik. Çok güzel bir salondu.

Haftada 4 gün oynuyor ve her gece 1500

kişi ağırlıyorduk. İnan bana oraya hep çok

büyük para yatırdık ve batırdık. Çünkü hem

toprak bizim değildi hem de tiyatro bir bina

değildi. Her yerde tiyatro salonu olsun mottosuyla

yola çıktık. Levent’in elinde olsa, her

mahalleye bir tiyatro salonu kurardı. Bizden

sonra neyse ki oranın toprak sahibinin kızı

bu işe el attı ve şimdi KüçükÇiftlik Park olarak

yeniden yarattı. Bizim salonun olduğu

yer değil tam olarak ama bir yanı. Yine de

bizlerin İstanbul’a kazandırdığımız bir salon

olarak sayıyoruz. O sebeple orada sahne

aldım ve büyük emekleri olan Levent’i bir

de sahneden andım.”

“Çok uzun yıllar Kadıköy’de Caddebostan’da

oturduk. Eskiden Kulüp

33 vardı, önünden denize girerdik.

Hep çok sevdim Kadıköy’ü.

İstanbul’un sayfiyesiydi eskiden;

şimdi tabii o misyonu kalmadı

ama bakıldığında hâlâ her binanın

otoparkı, arka bahçesi vardır.

Yerleşme Avrupa yakasındaki gibi

karmaşık değil Kadıköy’de. Son

25 senedir karşıda oturuyorum.

Biz burada oturuyorduk ama iş

için sürekli karşıya gidince trafiğe

dayanamayarak karşıya taşındık,

fakat hâlâ bayılırım buraya. Karşıya

taşındıktan sonra da yıllarca

buraya geldim ve buradaki marketimden

alışveriş yapmaya devam

ettim. Kadıköy’ün güzel de seyirci

kitlesi vardır. Bizim eskiden Ankara

seyircisi dediğimiz seyircisinin

aynısıdır. Oyunumuzu da burada

nerede oynarsak oynayalım, güzel

bir ilgiyle karşılaştık. Kadıköy için

çok mutluyum, gelmeye devam

edeceğiz.”

“İnsan yüzyıllar boyunca sözünü

bir şeylerle tamamlamak zorunda.

Bu tamamlayacağı şey sanattır.

Sözünüz bitmediği sürece sanat

bitmeyecek. Bunu bazen resimle,

kitapla ya da tiyatro sahnesindeki

bir oyunla gösterebilirsiniz ve

tüm bunlar hep bize güzellikleri,

doğrulukları gösteren şeyler. Eğer

bir sözümüz varsa, tiyatromuz da

hep olacaktır.”

Eylül & Ekim 2021 kadikoylife.com : 59


Kişisel Gelişim

“ Dünya doğru nefes almayı bilseydi,

negatif olaylar yaşanmazdı”

NİL ÖZER

“Nefes-Ses-Hareket ve Kutsal Dönüşüm”

adlı kitabıyla okuyucuların ilgisini çeken

sanatçı Cenk Yüksel; “Türkiye değil, dünya

nefes almayı çok bilmiyor. Dünya doğru

nefes alıyor olsaydı, bugün negatif anlamda

yaşadığımız olayların hiçbiri vuku bulmazdı”

açıklamasında bulundu.

Mucizevi araçları doğru kullanarak yaşamımızı

nasıl değiştirebileceğimiz konusundaki

bilgilerini Destek Yayınları’ndan çıkan “Nefes-Ses-Hareket

ve Kutsal Dönüşüm” adlı

yeni kitabında kaleme alan sanatçı Cenk

Yüksel ile kitabını ve İstanbul’u konuştuk.

“Nefes-Ses-Hareket ve Kutsal Dönüşüm”

kitabınızın adı bile insana huzur veriyor,

umut aşılıyor. Kitap yazma fikrinden

okuyucuyla buluşma noktasına gelinceye

kadar nasıl bir süreç geçirdiniz?

Öncelikle güzel yorumlarınız için çok

teşekkür ediyorum. Kitabımın adıyla alakalı

benzer yorumlar alıyorum ve salt adıyla bile

insanların içine huzur zerk etmiş olması

beni öylesine mutlu ediyor ki... Konservatuar

dönemlerimde tanıştığım nefesin

kadim boyutuyla da ilgilenmeye başladığım

zaman, hayatımda enteresan bir farkındalık

aşamasına geçtim diyebilirim. Ses

sanatçısı olmam sebebiyle de nefes

ve sesin aslında tanrısallığın ne

denli tezahürü olduğunu keşfettiğimden

dolayı, süreç

içerisinde yaşadığım deneyimleri

ve bu argümanları

kullanarak,

kutsal dönüşüm

olarak nitelendirdiğim

sürecin aslında

herkesin içinde hasıl

olan bir durum olduğunu

yazarak paylaşmak istedim.

Çok şükür ki çok ilgi gördü konu

ve kitap daha ilk haftasında çok

satanlar listesine girmeyi başardı.

Siz ne zaman nefes almaya başladınız?

Kimler etkili oldu?

Açıkçası konservatuara girdiğim

dönemlerde salt şarkı söylemek üzerine

eğitim aldığım nefes dersleri, sonrasında

spritüel alanda da ilgimin olması

sebebiyle beni bu konuya dair daha

detaylı araştırma ve uygulama süreçlerine

itti. Süreç içerisinde bu konuda çok tecrübeli,

yurtiçi ve yurtdışı çalışma deneyimlerine

sahip eğitmenlerle bir yolculuğum

oldu ve süreç sonunda benim en büyük

avantajım olan ses sanatçısı kimliğimin ise

olayı çok farklı bir boyuta taşıyarak; ses,

nefes ve hareketle alakalı sürecin doğru

kullandığı ve yönetildiği anda nasıl bir

mucizeye dönüştüğüne tanık olmamla

nihayetlendi.

60 : kadikoylife.com Eylül & Ekim 2021


Kişisel Gelişim

Başarılı bir kariyer grafiğiniz var.

Hayatınızda nasıl bir yol izlediniz?

Açıkçası müzik, tam anlamıyla varoluşumu

en net hissettiğim alan. Aşığım şarkı söylemeye

ve sesimin titreşimi ile hem kendi

ruhumun hem de insanların ruh titreşimlerinin

yükselmesine. Ve aslında şarkıcılık

dediğiniz şey, günümüzde algılandığı gibi

basit bir konu değil. Şarkıcıların toplumları

titreşimsel anlamda yukarı çekmek için çok

büyük bir sorumluluğu var. Gelin görün ki

salt sıradan bir şarkı söylemenin sektörel

anlamda yaygınlaştığı ve titreşimsel anlamda

çok doğru frekansların sergilenmediği bir

dünya düzeninde yaşamaktayız. Oysa doğru

entonasyon ve fonasyonla şarkı söylemek,

kişinin hem kendisine hem de dinleyenlerine

dair özel bir duygu. Genel anlamda şarkı

söylemek bir meditasyon hâli, bir trans hâli.

Sahne ise ibadethane gibi adeta... Dolayısıyla

izlediğim yolun müzikle başlamış olması,

beni bugün böylesine insanların çok faydalandıkları,

şükranla dile getirdikleri mesajları

almama neden oldu kitabıma dair.

Türkiye nefes almayı biliyor mu?

Neler önerirsiniz?

Aslında Türkiye değil, dünya nefes almayı

çok bilmiyor diyebiliriz. Dünya doğru nefes

alıyor olsaydı, bugün negatif anlamda yaşadığımız

olayların hiçbiri vuku bulmazdı diye

düşünüyorum. Verdiğim kurumsal ya da bireysel

eğitimlerde katılımcılara sorduğum ilk

şey, “Diyafram nefesi kullanıyor musunuz?”

oluyor. Aldığım cevap ise hiç yanıltmadan

“Hayır, almıyoruz” oluyor. Lakin bilmiyoruz ki

doğduğumuz andan itibaren diyafram nefesi

alıyoruz, fakat daha sonradan aile, sosyal

çevre gibi faktörlerle bu nefes alışkanlığını

terk ediyor ve göğüs nefesine dönüyoruz.

Özellikle salgınla birlikte

mutsuzluklarımız neredeyse ikiye

katlandı. Hayat ve gelecek kaygısı

çoğaldı. Nasıl bir yol izlemeliyiz?

Ben açıkçası pandemi döneminin insanların

büyük çoğunluğunun kişisel gelişim ve

dönüşüm süreçleri ile alakalı çok faydalı

olacağına inanan, iyimser azınlık bir kitlenin

tarafındaydım, fakat süreç pek de öyle

olmadı. Bazı kesimler için bu bahsettiğim

kişisel gelişim-dönüşüm süreci çok olumlu

da oldu ama büyük çoğunluk için aslında

bir felaket söz konusu olduğunda, kadim

dinlerde de bahsedilen insanın ne denli

bencilleşebileceği ve kontrolü kaybedebileceğinin

örneğini de görmüş olduk. Bu

sebeple tavsiyem, doğamızda var olan

şeylere yani başta nefese, kendi iç sesimizi

dinlemeye, kendimizi tanımaya ve kişisel

dönüşümle alakalı daha çok kafa yormaya

adamanın en etkili yol olacağını düşünmekteyim.

Ve “Nefes-Ses-Hareket” diyorum.

Müzik kariyerinize de bir yandan

devam ediyor musunuz?

Yeni çalışmalarınız olacak mı?

Evet, tabii ki... Onu asla ötelemem ya da

bırakmam gibi bir durumum söz konusu

olamaz. Eylül ayında bir maxi single ile

tekrardan sevenlerimle buluşmaya hazırlanıyorum.

Kitabınızın devamı gelecek mi?

25-35 yaş arasında 10 senedir yazmaya

devam ettiğim ve yakında nihayetleneceğine

inandığım bir kitabım daha var.

Adı “Yaşam Kitabı”... Hayata dair spiritüel,

kadim bilgilerle alakalı doyurucu bir

kitap olacağına inanıyorum onun da...

“Nefes-Ses-Hareket ve Kutsal Dönüşüm”

sonrasında ikinci kitap olarak çıkmasını

çok arzulamaktayım.

Sizinle biraz İstanbul turu yapmak

istiyorum. Kaç yıldır İstanbul’da

yaşıyorsunuz?

Üsküdar doğumluyum. Kadıköy’de yaşarken

annem öğretmen olduğu için tayininden

dolayı bir dönem Pendik’te oturduk ama

seneler sonra o çok sevdiğim Kadıköy’e geri

döndüm ve 22 senedir Caddebostan’da

yaşıyorum.

İstanbul’un sizin için anlamı?

İstanbul benim için vazgeçemediğim, çekişmeli

ve bir o kadar da hırçın bir aşk masalı...

Sanırım bu cümlem, İstanbul’un muhteşemliği

ve aynı zamanda insanı zorlayan

tüm yönlerine istinaden ifade edebileceğim

en yerinde metafor olur.

Anadolu yakasında yaşamayı

neden tercih ettiniz? Sevdiğiniz

semtler nereleri?

Anadolu yakası demek, bence İstanbul’un

en güvenli yüzü demek... Özellikle Kadıköy’ün,

İstanbul’un genelindeki tüm

yozlaşmaya inat, kurtarılmış bir bölge olduğunu

düşünüyorum. Her ne kadar Avrupa

yakasında da çok sevdiğim yerler olsa dahi,

Kadıköy sınırlarına ayak basmış olmak bile

eve gelmiş huzuru yaşatıyor bana. Kadıköy

anlatılamaz da aslında, yaşanır.

Eylül & Ekim 2021 kadikoylife.com : 61


Astroloji

Astrolog Fadime Birel:

Kasım ayından sonra

dengeler değişiyor!

PINAR BALTACI

Göksel cisimlerin ve astronomik fenomenlerin

insan karakteri ve kaderi üzerine

etkilerini araştıran astroloji, son yılların

popüler alanlarından. Sadece insanların

bireysel yaşantıları değil, aynı zamanda

ülke gündemleri ve toplumsal konulara dair

ipuçları veren astrolojiyi, Astrolog Fadime

Birel ile konuştuk. Önümüzdeki günlere

dair astrolojik tüyolar veren ve kasım ayının

ardından bizleri ve tüm ülkeyi yeni bir

dönemin beklediğini ifade eden Birel; “2002

yılında yeni başlayan tüm süreçler kasım

ayından sonra değişiyor, yenileniyor” dedi.

YENİ SÜREÇ 18 SENELİK OLACAK

Sosyal medya kanallarında @astrolojigunlugu

olarak tanınan Fadime Birel, hem

pandemiye ilişkin hem de dünya ülke

siyasetine dair bilgiler sundu. Astrolojinin

yeni bir sürece işaret ettiğinin altını çizen

Birel, sözlerini şöyle sürdürdü: “Kasım ayı

itibariyle meydana gelecek değişimi hem

toplumsal, siyasal ve ekonomik yaşam hem

de bireysel hayatlarımız için değerlendirmek

mümkün. 2001, 2002 ve 2003 yılında

başlayan süreçlerin kasım ayından itibaren

bitmesine ve değişmesine hazır

olun. Ülkeler için de durum

aynı. Örneğin; 11 Eylül 2001’de

Amerika’nın Afganistan’a girişini

hatırlayın, 2021 yılının son

çeyreğinde durum değişiyor

gördüğünüz gibi. Farklı somut

değişiklikler de olacak. Bu yeni

süreç 18 senelik olacak.

ERKEN SEÇİM KASIM AYINDA

NETLEŞECEK

19 Kasım’da gerçekleşecek ay

tutulması, özellikle Türkiye için

çok önemli. Çünkü, boğa ve

akrep burcu aksında olacak.

Türkiye’nin burcu da akrep

burcu olduğu için ikili ilişkilerde

büyük değişiklikler olacak. Yani

önceden Amerika ile çok sıkı bir

iletişim varsa, şimdi mesela Rusya

ya da Çin ile daha iyi ilişkiler

olacak. Bu süreç de yaklaşık

18 sene sürecek. Erken seçim

sürecinin de kasım ayı içerisinde

netleşeceğini düşünüyorum.”

62 : kadikoylife.com Eylül & Ekim 2021


Astroloji

Astrolog Fadime Birel, önümüzdeki iki aylık döneme yönelik burç yorumlarını da

Kadıköy Life Dergisi okuyucuları için derledi:

KOÇ

Eylül ayı ortalarına kadar sağlık konularına

dikkat etmelisiniz. Eylül ayı ortalarından itibaren

ilişkilerinizi sorgulamaya başlayacaksınız. İş veya

özel ilişkinizde bitişler ve başlangıçlar olacak. 27

Eylül-19 Ekim arasında Merkür retrosu olacak.

Bu da sizi ilişkiler konusunda sınayacak. Ekim ayı

sonlarında fazla harcamalar yapabilirsiniz, finans

konularına dikkat etmelisiniz.

BOĞA

Eylül ayı ortalarına kadar aşk ilişkinizde ciddi

kararlar alacaksınız. Bu kararları, kasım ve aralık

aylarında sonuçlandıracaksınız. Çocuklarla ilgili

değişimler de olacak. Bu değişimler, sizin hayatınızı

değiştirmenize de neden olacak. Ekim ayında

sağlığınıza daha fazla dikkat etmelisiniz. Böbrek,

pankreasla ilgili kontrolleri yaptırmalısınız. Hormonal

değişimler sağlığınızı etkileyebilir.

İKİZLER

Eylül ve ekim aylarında aşk konuları hep gündeminizde

olacak. Aşk ilişkinizde ciddi kararlar alacaksınız.

Çocuklarla da ilgilenmek zorunda kalacaksınız.

Çocukların hayatındaki yenilikler, sizin de hayatınıza

yenilik katacak. Ekim sonunda sağlığınıza daha

fazla özen göstermeniz gerekiyor. Sonraki aylarda

sağlık konularıyla karşılaşacaksınız.

TERAZİ

Eylül ayı ilk haftalarında biraz gergin olabilirsiniz.

Eylül ortasına kadar aşk konusunda şanslısınız.

Eylül ortasından itibaren hayatınıza düzen

kurmaya çalışacaksınız. İlişkilerinizde, işlerinizde,

hayatınızın hemen her alanında planlarınızı hızla

tamamlayacaksınız. Ekim ayında parasal olarak

güzel gelişmeler olacak. Yeni yatırımlar için başlangıçlar

da yapabilirsiniz.

AKREP

Eylül ayı ortalarına kadar sosyal çevrelerde daha

fazla zaman geçireceksiniz. Eylül ve ekim ayları,

sizin için ekin ekme zamanı olacak. Bu ektiklerinizin

kasımdan sonra meyvelerini yiyeceksiniz. Kasımdan

sonra hayatınızda büyük değişiklikler başlayacak.

Bunun için iki ay sürekli planlar yapmalısınız.

Ekim ayının son haftalarında güçlü olacaksınız. Bu

gücü, enerjinizi toplamak için kullanmalısınız.

YAY

Eylül ayı ortalarına kadar işlerinizi hızla toparlayacaksınız.

Sonrasında sosyal alanlarda vakit

geçirerek, iş yorgunluğunuzu atmaya başlayacaksınız.

Arkadaşlarınızla tatil planları yapabilirsiniz.

Eylül ve ekim aylarında işlerinizden daha fazla

para kazanacaksınız. Ekimin son haftasında kendi

dünyanızda zaman geçirmeye başlayacaksınız.

YENGEÇ

Eylül ve ekim aylarında evle ilgili değişiklikleri yapabilirsiniz.

Taşınma, tadilatlar ve uzun yolculuklar

söz konusu olacak. Evlilik planlarınızı tamamlayabilirsiniz.

Ancak 27 Eylül-19 Ekim arasında bu

planlarda sorunlar yaşayabilirsiniz. İki ay eşinizle

ilgili gergin durumlar yaşayabilirsiniz. Evliliğinizi

sorgulayacaksınız.

ASLAN

Eylül ve ekim aylarında parasal olarak güzel gelişmeler

olacak. Uzun yolculuklar yapacaksınız. Eşiniz

veya partnerinizle duygusal zamanlar için planlar

yapabilirsiniz. Ekim ayı sonunda evinizle ilgili değişiklikler

yapmaya başlayacaksınız. Evlilik planlarınızı

da ekim ayı sonlarında tamamlayabilirsiniz.

BAŞAK

Eylül ayı ilk haftalarında ilişkilerinizi, işlerinizi ve

hayatınızı hızla düzenleyeceksiniz. Evlilik planlarınızı

da sorun olmadan tamamlayabilirsiniz. Ekim

sonuna kadar para konusunda güzel gelişmeler

olacak. Bunu yatırıma dönüştürebilirsiniz. Ekimin

son haftalarında uzun yolculuklar yapabilirsiniz.

OĞLAK

Eylül ayı ilk haftalarında uzun yolculuklar yapacaksınız,

bunu iyi değerlendirin. Çünkü eylül

ortasından itibaren işlerinizle yoğun olacaksınız.

Ekim sonuna kadar çok çalışacaksınız. Ekim ayında

sosyal mecralarda işleriniz varsa (e-ticaret gibi

işleriniz), bunlardan daha fazla para kazanacaksınız.

Bu işlere yoğunlaşırsanız, yılsonuna kadar bu

işlerle yoğun olacaksınız. Kazanacaksınız.

KOVA

Eylül ayı ortasına kadar finansal olarak zorlanacaksınız.

Harcamalarınıza dikkat etmelisiniz. Eylül

ortasından itibaren uzun yolculuklar yapacaksınız.

Uzak yerlerle işlerinizde yoğun olacaksınız. İşle

ilgili yolculuklar gerçekleştireceksiniz. Ekim ayı

sonlarında, işlerle daha fazla yoğun olmaya başlayacaksınız.

Enerjinizi ona göre depolamalısınız.

BALIK

Eylül ortasına kadar ilişkilerinizi düzenlemeye

çalışacaksınız. Bitişler ve başlangıçlar olacak. Eylül

ayı ortasından itibaren finans konularına dikkat

etmelisiniz. Gereksiz fazla harcama yapabilirsiniz.

Hesaplarınızı sürekli düzenlemek zorunda

kalacaksınız. Ekim ayı sonundan itibaren uzun

yolculuklar yapmaya başlayabilirsiniz.

Eylül & Ekim 2021 kadikoylife.com : 63


Sağlık

Bütün organ kanserleri arasında önlenebilen tek kanser:

KOLON KANSERİ

PROF. DR.

AHMET KEMAL GÜRBÜZ

Bayındır İçerenköy Hastanesi

Gastroenteroloji Bölümü

Toplumda 50 yaştan sonra daha sık görülen

kalın bağırsak kanseri vakalarının

yüzde 95’inde, olayın başlangıcı kolon

polipleri şeklinde ortaya çıkar. Kolon

polipleri, noktasal doku büyümesinden

başlayarak giderek irileşen ve kalın

bağırsak iç dokusundan köken almış

tümöral lezyonlar olarak bilinir. 2 cm’den

daha büyük poliplerde, kansere dönme

ihtimali yüzde 50 seviyelerinde görülür.

Polip üzerinden alınan biyopsilerin patolojik

incelemesinde hücresel atipi yahut

displazi ile karşılaşılmışsa, kolon kanseri

hususunda risk oldukça artar.

Kolon poliplerinin büyüklüklerinin iki katına çıkma süresi,

birkaç yıl ile ifade edilen bir süredir. Dolayısı ile belirli

aralıklarla yapılacak olan takip amaçlı kolonoskopi uygulamaları,

kolona ait poliplerin mevcut olup olmadığını

ortaya koyarak, bu poliplerin yüksek kanser riski taşıyıp

taşımadıklarının tespit edilebilmesine imkân sağlar. Böylece

riskli kolon polipleri daha büyük boyutlara varmadan

teşhis edilmiş olur ve kolonoskopik yöntemle (polipektomi

işlemi) çıkartılabilir. Böylece olay, kolon kanseri evresine

varmadan durdurulmuş olur.

KOLON KANSERİ BELİRTİLERİ

Belirtiler; demir eksikliğine bağlı kan seviyesi düşüklüğü,

bağırsak düzeninin hastanın eski yaşantısına göre farklılık

göstermesi, makattan taze kan gelmesi ya da gizli kan

testinin pozitif çıkması ve karın ağrısıdır. Bazen bütün bunlar

olmayıp; ciddi kilo kaybı, iştahsızlık, takatsizlik gibi şikâyetler

de kolon kanserinin belirtisi olabilir. Hastalık çoğu zaman

sinsi bir klinik tablo ile seyreder. Hasta ancak şikâyetler

nedeni ile hastaneye gittiğinde kolonoskopiyle hastalığı

tespit edilebilir. Ancak bu şikâyetlerin ortaya çıkmış olduğu

dönemde, hastaların yarısında başta karaciğer olmak üzere

vücudun bazı bölgelerinde metastazlar gelişmiş olur.

KOLON KANSERİNDE ERKEN TEŞHİS

Batılı toplumlarda 50 yaşın üstünde olan gruplarda,

beş yılda bir yapılan kolonoskopik takip programlarına

alınmış vakalarda kolon kanserinden ölüm oranının

yüzde 85 düzeyinde azaldığı defalarca kez saptanmıştır.

Kolonoskopi sırasında bulunan polipler alındığında,

takip edecek beş yıl içinde kansere dönüşebilecek öncü

lezyonlardan hasta kurtulur. Bu takip programlarına

girmemiş ve kolon kanseri saptanan vakalarda ise

metastazlar ile karşılaşıldığından sadece ameliyat yeterli

olmayıp; radyoterapi, kemoterapi gibi uzun sürecek

tedavilere ihtiyaç duyulur. Hastalık ne yazık ki bu grup

hastaların çoğunda yaşam kaybı ile sonlanır. Günümüz

tıp anlayışında saptanan hastalığı tedavi etmekten

ziyade, önceden alınabilecek tedbirlerle hastalığın hiç

oluşmamasını sağlamak önem taşır.

KOLON KANSERİ RİSK FAKTÖRLERİ

Değiştirilemeyen faktörler: Temel faktör, genetik kanser

yatkınlığıdır. Bazen ailesinde hiçbir kolon kanseri vakası

olmamasına rağmen genetik faktör, ilk olarak indeks (o an

karşılaşılmış olan) vakada başlamış olabilir. Dolayısı ile bu

vakanın çocukları ve torunlarında da bu genetik yatkınlık

süregelecektir. İndeks vakanın üstündeki ve altındaki

jenerasyonlarda da kolon kanseri yahut polipleri ortaya

çıkabilir. Kalın bağırsak kanserinin yüzde 95 oranında kolin

poliplerinden geliştiği bilindiği için, ailesel kolon poliplerine

yatkınlık da diğer önemli bir husustur. Tek ferdinde

polip ya da kolon kanseri olan ailelerin, birinci derece

kan bağı olan yakınlarının belli aralıklarla polip ve kanser

açısından kontrol kolonoskopileri yaptırmaları gerekir. Zira

bu gruptaki bireylerde kolon polibi ya da kanseri, normal

toplumdaki sıklığına göre artış gösterir.

Değiştirilebilen faktörler: Beslenme ve yaşam tarzı

önemli yer tutar. Kırmızı etin fazla yenmesi ve mangalda

pişirilme yönteminin rutine sokulması, kolon kanseri

artışını ortaya çıkarır. Tereyağı ve margarin kullanımının

fazlalığı, kolon kanserini uyarır. C vitamini ve kalsiyumdan

düşük beslenenlerde de kolon kanseri daha sık ortaya

çıkar. Doğal yaşam ve işlenmemiş besinlerden oluşan

doğal gıdalarla beslenme tarzı, kolon kanserinin daha

seyrek görülmesine katkıda bulunur. Sigara, alkol kullanımı,

sedanter yaşam, kilo fazlalığı ve diyabet hastalığının

varlığı da kolon kanseri riskini artırır.

64 : kadikoylife.com Eylül & Ekim 2021


Spor

Boğaziçi Kıtalararası Yüzme Yarışı

33. kez yapıldı

KADİR TOPRAKKAYA

Türkiye Milli Olimpiyat Komitesi (TMOK)

tarafından organize edilen Samsung Boğaziçi

Kıtalararası Yüzme Yarışı, yine renkli

görüntülere sahne oldu. Bu yıl 33’üncüsü

düzenlenen ve 55 ülkeden yaklaşık 2 bin

500 sporcunun katıldığı Boğaziçi Kıtalararası

Yüzme Yarışı’nda erkeklerde Polat Uzer

Turnalı, kadınlarda ise Nida Eliz Üstündağ

birinci oldu. Bu yıl 5. defa organizasyonun

sağlık sponsoru olan Bayındır Sağlık

Grubu’nun Genel Müdürü Sezai Sevgin de

yüzücüler arasında yer aldı.

DÜNYANIN EN İYİ

AÇIK SU YÜZME ORGANİZASYONU

Dünya Açık Su Yüzme Birliği tarafından

“Dünyanın en iyi açık su yüzme organizasyonu”

seçilen, Asya’dan Avrupa’ya yapılan

tek yüzme yarışı, bu yıl 33. kez düzenlendi.

Covid-19 salgını önlemleri kapsamında

seyircisiz gerçekleştirilen yarışta, Türkiye’nin

haricinde çoğunluğu Rusya ve Ukraynalı olmak

üzere 55 ülkeden 668’i kadın, bin 797’si

erkek, toplam 2 bin 465 katılımcı kulaç attı.

KANLICA İSKELESİ’NDEN BAŞLADI

Kanlıca İskelesi’nden başlayan yarışı 38 dakika

22 saniyelik derecesiyle tamamlayan Polat

Uzer Turnalı, erkekler genel klasman birincisi

oldu. Mustafa Sevenay, 39.57’lik derecesiyle

ikinci, Çağatay Alper Üstününal ise 40.32’lik

derecesiyle üçüncü sırada yer aldı. Kadınlar

genel klasmanda da 40.55’lik derecesiyle

2016 Rio Olimpiyatları’na katılan Türkiye

rekortmeni milli yüzücü Nida Eliz Üstündağ

birinci geldi. Hilal Zeyneb Saraç, 41.19’luk

derecesiyle ikinci, Ukraynalı Hanna Pasichnyk

ise 41.20’lik derecesiyle üçüncü oldu.

STRATEJİK BİR PERFORMANS YARIŞI

Bu yıl 5. kez Boğaziçi Kıtalararası Yüzme

Yarışı’nın sağlık sponsoru olan Bayındır

Sağlık Grubu’nun Genel Müdürü Sezai

Sevgin de yarışa katılanlar arasındaydı.

50-54 yaş kategorisinde katıldığı yarışı 48

dakika 14 saniyede tamamlayan Sevgin,

yarış sonrasında yaptığı açıklamada şunları

dile getirdi: “Çok zorlu bir yarış ama bu sene

akıntı biraz destekledi. Her sene akıntının

yönü ve şiddetine göre farklı bir deneyim

barındırıyor. Her seferinde de ayrı bir keyif

veriyor. Yönünü, şiddetini iyi ayarlayabilirseniz

ve yıl içinde de iyi hazırlanmışsanız,

keyifli bir yarış oluyor. Burası, stratejik bir

performans yarışı... Dünyanın en iyi açık su

organizasyonunda hem iyi bir strateji hem

de iyi bir performans sergilemek gerekiyor.

Türkiye Milli Olimpiyat Komitesi, İstanbul

Valiliği ve İstanbul Büyükşehir Belediyesi ile

ilgili tüm paydaşlar çok güzel hazırlanmış.

Herkesin ellerine sağlık... Yüzümüzün akıyla

bir yarışı daha tamamladık.”

Eylül & Ekim 2021 kadikoylife.com : 65


Göz Sağlığı

Çocukların gözleri ekstra özen ister...

Göz muayenelerini ihmal etmeyin

Çocukluk döneminde gerçekleştirilen her

etkileşim, öğrenme ve büyüme konusunda

bir tecrübedir. Bu dönemdeki çocuklar,

hayat ile ilgili edinimlerinin yaklaşık yüzde

85’ini gözleri aracılığı ile sağlarlar. Okulların

açıldığı bu dönemde Dünyagöz Etiler’den

Doç. Dr. O. Bulut Ocak, çocukluk döneminde

göz sağlığı konusunda dikkat edilmesi

gerekenler, göz muayenesinin önemi ve

ihmal hâlinde gelecekte karşılaşılabilecek

sorunlar ile ilgili bilgiler paylaştı.

EN BÜYÜK GÖREV

EBEVEYNLERE DÜŞÜYOR

İyi bir görüş, her çocuğun eğitimsel ve

sosyal gelişimi için kritik derecede önem

taşır. Ailelerin ise çocuklarının karşılaşabilecekleri

görme sorunları ile ilgili çabuk

hareket etmeleri ve hastalıklar ilerlemeden

gerekli tedbirleri almaları, gelecekte oluşabilecek

önemli sorunların engellenmesini

sağlar. Sağlıklı gözlerin sağlıklı bir yaşam

için gerekli olduğunu vurgulayan Dünyagöz

Etiler’den Doç. Dr. O. Bulut Ocak; “Gözler,

çocukluk dönemi boyunca gelişmeye

devam ederler. Eğer bir çocukta çok erken

yaşta kırma kusuruna rastlandıysa, bunun

hızlıca çözüme kavuşturulması ile gelecekte

oluşabilecek ciddi görme sorunlarının

önüne geçilebilir. Bu sebepten dolayı,

çocukların uzman bir göz hekimi tarafından

dönemsel olarak muayenelerinin gerçekleştirilmesi

gerekiyor. Bu konuda da özellikle

ebeveynlere çok büyük görev düşüyor.

Çocuğunuzun günlük hayattaki hareketlerine,

öğrenme eğrisinin doğru şekilde

ilerlemesine ve davranışsal sorunlarına

dikkat etmek gerekiyor. Bu belirtileri dikkate

almak ve zamanlı muayeneler ile çocukların

geleceğinin aydınlık kalmasını sağlamak

ebeveynlerin elinde” dedi.

BU HASTALIKLARA DİKKAT!

Çocuklarda gözlemlenen göz hastalıkları

konusunda bilgiler paylaşan Ocak;

“Çocuklardaki görme sorunları, genellikle

görme sistemlerinin düzensiz gelişmesi

sebebiyle oluşur. Göz tembelliği, miyopi ve

hipermetrop rahatsızlıkları, çocuklarda en

sık karşılaşılan sorunlar arasında yer alıyor.

Ayrıca gözde sulanma, şaşılık, glokom,

katarakt, renk körlüğü, kornea hastalıkları

ve travma sebebiyle oluşan rahatsızlıklar da

çocuklarda görülmesi muhtemel hastalıklar.

Erken doğum ile dünyaya gelen bebeklerde

Prematüre Retinopatisi (ROP) de dikkat

edilmesi gereken bir durum. Çocukların

göz sağlığında sorunların zamanında fark

edilmesi açısından en önemli nokta ise,

davranış ve öğrenim bozukluklarının takip

edilmesi... Görme sorunu bulunan çocukların

büyük bölümü, okullarında sorunlar

yaşayabiliyor. Ancak bu yaştaki çocuklar,

çoğu zaman bir sorun olduğunun farkına

dahi varamayabiliyorlar” şeklinde konuştu.

GELECEKTE DAHA BÜYÜK

SORUNLARA YOL AÇABİLİR

Sorunların erken yaşta fark edilmesi

sayesinde gelecek dönemde yaşanabilecek

pek çok sorunun da önüne geçilebileceğini

belirten Doç. Dr. O. Bulut Ocak; “Ailelerin

özellikle dikkat etmeleri gereken davranışlar

arasında televizyona çok yakın oturmak,

gözleri sürekli kısarak bakmak, kafayı bir tarafa

doğru yatırmak, gözlerin sürekli kaşınması,

dikkat dağınıklığı, el-göz koordinasyonunda

bozukluklar ve ışığa karşı hassaslık

bulunuyor. Çocuklar ile zaman geçirerek

bu sorunların varlığını fark edebilir, onlarla

oyunlar oynayarak görsel gelişimlerine

katkıda bulunabilirsiniz. Çünkü ilgilenilmeyen

ve zamanında giderilmeyen görme

sorunları sebebiyle, ilerleyen dönemlerde

davranış bozuklukları, öğrenmede sorunlar,

disiplin sorunları ve hatta yetişkinlik döneminde

körlüğe kadar gidebilecek pek çok

sorunun doğma şansı oldukça yüksek. Bu

sebeplerden dolayı, çocukluk dönemindeki

görme sorunları kesinlikle ihmale gelmez.

Yaptıracağınız çok basit bir göz muayenesi

ile çocuğunuzun geleceğine çok büyük bir

katkıda bulunabilirsiniz” diyerek sözlerini

tamamladı.

Dünyagöz Etiler’den

Doç. Dr. O. Bulut Ocak.

66 : kadikoylife.com Eylül & Ekim 2021


Eğitim

Erenköy Zihnipaşa Halk Eğitim Merkezi’nde

yeni dönem

NECATİ EMİR DEMİRALP

Erenköy Zihnipaşa Halk Eğitim Merkezi, farklı

projeleri ve başarılarıyla Kadıköy’ün adından

söz ettiren eğitim kurumlarından. Geçmişi

1904 yılına dayanan ve her döneminde eğitim

kurumu olarak hizmet veren bina, 2015

yılından bu yana Halk Eğitim Merkezi olarak

kullanılıyor. Dergimize kurumun tarihine dair

bilgiler sunan Erenköy Zihnipaşa Halk Eğitim

Merkezi Müdürü Süleyman Turgay Ünlüeser,

yeni dönem çalışmalarına ilişkin de açıklamalarda

bulundu.

2019 yılının temmuz ayından bu yana kurumda

müdürlük görevini yürüten Ünlüeser;

“Kurumumuz küçük ve tarihi bir binada

olmasına rağmen hakikaten bu bölgede

büyük emekleri geçen ve eğitim çalışması

yapan bir merkez. 1 Eylül itibari ile kursiyer

kayıtlarımız başladı. 13-15 Eylül itibariyle

Turgay Ünlüeser

de yeni eğitim dönemimize başlıyoruz. Bu

süreç içerisinde, pandemi döneminde de

elimizden geldiği kadar, bakanlığımızın da

vermiş olduğu talimatlar doğrultusunda

kurumumuzu açık tutmaya çalıştık. Pandemi

ile ilgili her türlü önlemi alarak eğitim

faaliyetlerimize devam ettik ve sürdürmeye

çalışıyoruz. Amacımız, bu faaliyetlerin sizin

de sayenizde daha geniş kitlelere tanıtılması

ve Erenköy Zihnipaşa Halk Eğitim

Merkezimizin daha farklı, daha fazla insana

yönelik kurs faaliyetlerine başlamasıdır”

diyerek, mesleki açıdan verdikleri kurslara

dair şu bilgileri aktardı:

MESLEK KAZANDIRAN KURSLAR

“Biz kurslarımız içerisinde mesleki açıdan

insanlara yarar sağlayacak kurslara da

yöneldik. Örneğin; yiyecek hazırlama, butik

çikolata, kalıcı makyaj, cilt bakımı, güzellik

uzmanlığı, seramik kursları... Kişilerin kendilerine

ait özel iş yeri açmalarında, ustalık

belgesi almada büyük fayda sağlamaktayız.

Bu tür kursları daha çok düzenlemeye

çalışıyoruz. Bunların yanında oturmuş

kurslarımız da var. Giyim, dikiş, nakış,

okuma-yazma gibi çok önemli kurslarımız

var. Müzik, piyano, resim gibi kültür-sanat

kurslarımız da açılmakta. Pandemi süreci

bittikten sonra çevremizde bize bağlı olan,

kendi mahallemizdeki okullarda ilkokul,

ortaokul ve lise öğrencilerine yönelik okul

içerisinde kurslar açmayı da düşünüyoruz.

Pandemide okulların kapatılmasıyla

bu planlarımız biraz etkilendi. Bununla

birlikte Erenköy Ruh ve Sinir Hastalıkları

Hastanesi’ndeki bütün bölümlerde, orada

yatan veya ayaktaki hastalar için önemli

kurslarımız devam ediyor. Pandemi öncesi

üniversiteler açıkken Marmara Üniversitesi

ile yapılan protokol doğrultusunda oradaki

öğrencilere yönelik müzik kurslarımız vardı.

Bu dönemden sonra yüz yüze eğitime

üniversiteler de geçebilirse, bu faaliyetleri

yeniden canlandırmayı düşünüyoruz.”

ERASMUS PROJESİNDE BÜYÜK BAŞARI

Merkezin Erasmus projelerindeki başarılarına

da değinen Turgay Hoca, sözlerini şöyle sürdürdü:

“Kurumumuzun hedefleri, bu tür kurs

faaliyetlerini devam ettirmek ve insanlara

belirli becerileri kazandırmak, bu becerileri

kazandırmakla birlikte ileriki hayatta kendilerine

para kazandıracak ve fayda sağlayacak

şeylere yöneltmek, farklı projeler yürütmek.

Örneğin, Erasmus projesinde bu sene İstanbul’daki

Halk Eğitim Merkezleri arasından

en yüksek puanı alarak projeye katılmaya

hak kazandık ve Erasmus projesinin bir üyesi

olduk. Bir eğitim kurumu ve eğitim yöneticisinde

olması gerektiği gibi merkezimizi ileri

seviye taşımayı hedefliyoruz. Ayrıca, buraya

gelen vatandaşlarımızı mutlu etmek, hobi

olarak gelenlere de meslek edinmek istiyorum

diyenlere de hitap etmek, aynı zamanda

okuldaki idarecileri ve öğretmenleri de

belirlenmiş olan projelere dahil ederek, çalışmaları

ileri seviyeye götürmek de hedeflerimiz

arasında yer alıyor. Erasmus da öyle bir

proje. İdarecilerimizin ve öğretmenlerimizin

gayretiyle gerçekleştirilmiş, zor bir proje.”

Erenköy Zihnipaşa Halk Eğitim Merkezi’nin

yönetim kadrosu 1 müdür,

3 müdür yardımcısı, 13 öğretmenden

oluşuyor. Okulun binası küçük gözükmekle

beraber 6 dersliğe ev sahipliği

yapıyor. Bina, tarihi bir yapı olduğu

için, şu an Vakıflar Bölge Müdürlüğü’ne

ait. Halk Eğitim Merkezi, Milli

Eğitim Bakanlığı’na bağlı bir kurum

olarak Vakıflar Bölge Müdürlüğü’ne

sembolik bir kira ödüyor. Tarihi bir

bina olduğundan yetkililer, belli bir

yılın ardından Vakıflar Bölge Müdürlüğü’ne

devrediileceğini öngörüyorlar.

Eylül & Ekim 2021 kadikoylife.com : 67


Cemiyet

Kalamış Yaz Festivali

rüzgâr gibi geçti

Kadıköy’de tüm zamanların en iyi festivali

olmaya aday gösterilebilecek özellikleriyle

büyük beğeniyle karşılanan Kalamış Yaz

Festivali, ağustos ayına damga vurdu.

Dopdolu programı ve birbirinden renkli

etkinlikleriyle Kadıköy Belediyesi tarafından

düzenlenen festivalin ilk gösterisi, Charlie

Chaplin’in 1931 yılı yapımı “Şehir Işıkları” filmi

oldu. İstanbul Film Müzikleri Orkestrası,

ezgileriyle eşlik ettiği gösterimi izleyenlerin

büyülü bir deneyim yaşamasını sağladı.

METİN AKPINAR DA

KONUKLAR ARASINDAYDI

Festivalin ilk etkinliğinin onur konukları

arasında, Türk tiyatrosu ve sinemasının

efsane isimlerinden Metin Akpınar da vardı.

Program öncesinde Kadıköy Belediye

Başkanı Şerdil Dara Odabaşı ile bir süre

sohbet eden Akpınar; “Bu tür etkinliklere ev

sahipliği yapıyor olmak, her türlü takdirin

üstündedir” dedi.

“KALAMIŞ SAHİLİ BİZİMLE GÜZEL!”

Başkan Odabaşı ise Kalamış Yaz Festivali

açılışında yaptığı konuşmada; “Kalamış

sahilimize çökmelerine izin vermeyeceğiz.

Kalamış sahili bizimle güzel!” mesajı verdi.

“Burası bizim yuvamız, burası bizim sahilimiz.

Tüm Kadıköylüleri yuvalarına sahip

çıkmaya davet ediyorum” diyerek sözlerine

devam eden Odabaşı, festivalin açılış gününe

katılan tüm konuklara teşekkür edip, iyi

seyirler diledi.

DESTEK BİLETLERİYLE

DAYANIŞMA AĞINA KATILDILAR

Kalamış Atatürk Parkı’nda ağustos ayı

sonuna kadar süren Kalamış Yaz Festivali

boyunca eğlence maratonuna katılanlar,

ayrıca bir dayanışma ağının da parçası oldu.

Birbirinden renkli programlar için sembolik

rakamlı biletler satın alındı. Böylece dileyen

sanatseverler, destek biletleriyle ihtiyaç

sahiplerine de el uzatabilmiş olmanın huzur

ve mutluluğuna ulaştı.

METE GAZOZ DA

ÖZGÜRLÜK PARKI’NDA!

Ulusça sıkıntılı günlerden geçerken

göğsümüzü kabartan gurur kaynağımız

Milli Okçumuz Mete Gazoz,

Selamiçeşme Özgürlük Parkı’nda

Kadıköy Belediye Başkanı Şerdil

Dara Odabaşı ile birlikte Sunay

Akın’ın gösterisini izledi. Odabaşı;

“Bu zor zamanlarda içimizdeki

umutları yeşerten ve yüzümüzü

güldüren Olimpiyat Şampiyonu

Milli Okçumuz Mete Gazoz’a bir kez

daha gönülden teşekkür ediyoruz”

açıklamasında bulundu.

68 : kadikoylife.com Eylül & Ekim 2021


Berkay Tulumbacı:

Beni diğerlerinden

ayıran en önemli özellik,

oyuncu olmam!

Servet Pandur:

Alışveriş merkezlerine değil,

tiyatro sahnelerine ihtiyaç var

Hazal Selçuk,

ailesinden aldığı mirası

dünyaya taşıyor


Life Magazin

Berkay Tulumbacı:

Beni diğerlerinden ayıran en

önemli özellik, oyuncu olmam!

Televizyonun sevilen komedi programlarından ‘Güldür Güldür’ ile başarılı oyunculuğuna

şahit olduğumuz Berkay Tulumbacı, yeni single çalışması ‘Sen Yazar Ben Hayal’ ile

dijital platformlarda yerini aldı. Söz ve müziği kendisine ait şarkı, Latin müziğin etnik

zenginliğinin harmanlandığı kıvrak ezgileriyle dikkat çekiyor.

AYŞE DURAL

Hayat müzikle güzelleşir, müzik birleştirir.

Plak, kaset, CD derken artık dijital platformlar

ön planda. Bu iyi mi oldu yoksa kötü mü

tartışılır, ancak müziğin farklı bir yöne girdiği

aşikâr... İlerleyen satırlarda bu söyleşinin

öznesi Berkay Tulumbacı’nın konuyla ilgili

yorumunu okuyacaksınız. O yüzden hemen

konumuza geçelim.

Berkay Tulumbacı’yı Güldür Güldür’deki başarılı

oyunculuğundan hatırlarsınız. Tiyatro

oyunculuğunun yanı sıra müzisyen de olan

Tulumbacı’nın ‘Sen Yazar Ben Hayal’ isimli

single’ı dijital platformlarda yerini aldı. Söz

ve müziği de kendine ait olan şarkı, Latin

ezgileri taşıyan ve her yaştan dinleyicinin

beğenisine sunulan bir şarkı. Sanatçının

8. single çalışması olan ‘Sen Yazar Ben

Hayal’in aranjesini kardeşi Ümit Tulumbacı,

yaz mevsimine uygun renkli ve eğlenceli

görüntülerden oluşan klibin yönetmenliğini

ise Erdi Çalıkuşu üstlenmiş. ‘Sen Yazar Ben

Hayal’den yola çıkarak, Berkay Tulumbacı

ile hem oyunculuğu hem de kültür-sanat

dünyasını konuştuk. ‘Sen Yazar Ben Hayal’i

Spotify, Music Apple ve YouTube gibi platformlardan

izleyebilir, dinleyebilirsiniz.

Yeni single’dan bahseder misiniz? ‘Sen

Yazar Ben Hayal’ ilk çalışmanız mı?

‘Sen Yazar Ben Hayal’i geçen yaz arkadaşlarımla

Bodrum tatilindeyken yazdım. Orada

geçirdiğim 2-3 günün bana verdiği temiz

hava ve tatil enerjisiyle ortaya çıktı. Hani

denir ya “İçimden geldi” diye, öyle işte...

Zaten ne yapıyorsak, hep içimizden geliyor.

Kardeşim Ümit ile parçanın Latin ezgilerinde

olmasında karar kıldık. Reggae tarzında

bir parça daha yapmayı düşünüyoruz. Bu ilk

çalışmamız değil. ‘Git’ isimli şarkıyla başladıktan

sonra yaklaşık 7 şarkı daha çıkardık.

Tüm şarkı sözlerini kendiniz

mi yazıyorsunuz? Nelerden

besleniyorsunuz?

Evet, kendim yazıyorum. Beslendiğim şeyler

değişebiliyor. Pandemide özellikle fark

ettiğim bir durum oldu; sokakta yürürken

yanımızdan geçen kadından, uzakta araba

park eden veya sadece kaldırımda duran

adamdan bile besleniyormuşuz. Pandemi

sürecinde gerçekten “Ben nelerden

besleniyorum?” diye bir sordum kendime.

Fakat daha çok duygularımdan, hislerimden

besleniyorum sanırım. İkizler burcu

olduğum için de o duygulardan çok fazla

olabiliyor ya da değişkenlik gösterebiliyor.

Hislerden diyorum, çünkü bir gün evin içine

kelebek girmişti, hiç hesapta yokken ona

şarkı yazdım mesela. Umarım onu da bir

gün paylaşırız, beraber dinleriz.

Tiyatro eğitiminiz müzik adına yararlı

oldu mu?

Müziğin tiyatro eğitimime ve profesyonel

oyunculuk hayatıma çok olumlu etkileri olduğunu

söyleyebilirim tabii ama tiyatronun

müziğe etkisini henüz sahne, konser vb. faaliyetler

gerçekleştirmediğim için net olarak

söyleyemem. Ancak 5 sezon boyunca tek

başıma oynadığım tiyatro oyunu ve ‘Güldür

Güldür’de bol kondisyonlu sezonlar geçirdi-

70 : kadikoylife.com Eylül & Ekim 2021


Life Magazin

ğimi düşünürsek; sahneye, ışığa, seyircilere

hâlâ hâkim olduğumu hissediyorum. Eğer

bir gün konser yaparsak, bu güzel etkileri

umarım hep beraber yaşarız.

Müzik yeteneğinin sonradan

kazanılmadığını biliyoruz. Siz, müzikle

olan ilişkinizi keşfettiğiniz ilk anı

hatırlıyor musunuz?

Bizim aile üyelerinin meslekleri farklı olsa da,

herkesin sanata ilgisi ve sanata yeteneği hep

vardı. Resimden baleye ve müziğe kadar herkes

çeşitli dallarla ilgilendiği için çocukken

her şeyden birer tutam almış olduk. Amcamın

trompet çalıyor olması, Ümit’in müziği

mesleği hâline getirmesi, beni müziğe yaklaştırdı.

Ama sorduğunuz soru eğer geçmişteki

ilk an ise, babamın evdeki gitarı diyebilirim.

Bazen çalardı, onu dinlerken heyecanlandığımı

hayal meyal hatırlıyorum.

Hem oyunculuk hem de müzik adına

yaşadığınız zorluklar oldu mu, hâlen

karşılaşıyor musunuz?

Oyunculuk adına yaşadığım zorluklar tabii

ki oldu. Konservatuvara çok küçük yaşta girdiğim

için bazı duygu durumlarının ağır geldiği

zamanlar yaşadım. Yani anlayabildiğim

ancak üzerimde durmayan duygular, jestler,

postür gibi konularda yaştan ötürü yaşadığım

sorunlar oldu. Ve tüm bunlar yer yer

eğitim hayatımı zorlaştırdı. Mezun olduktan

sonra ise iş konuları ve ekonomik durumlar

hususunda problemler oldu. Fakat bütün

bunların hepsinde yalnız değildim, ailem

hep destekledi. Hâlâ da öyleler. Okulda da

sınıf arkadaşlarımdan hocalarıma kadar her

zaman destek gördüm.

Müzik konusundaki zorluklara gelecek olursam,

açıkçası pek bilmediğim bir camia...

Bir senedir şarkı çıkarmıyoruz. Dedim ki bir

araştırayım bakayım burada nasıl işliyor, dinamikleri

neler? Bir senenin sonunda şunu

gördüm; eskiden Unkapanı Plakçılar Çarşısı

vardı ve her şey oradan yürürdü. Sistem ne

kadar tuhaf işlese de herkesin yeri yurdu ve

ne olduğu belliydi. Şimdiyse ülke kocaman

bir plakçılar çarşısına dönmüş. Kiminin yeri

yurdu var, kiminin ne olduğu belli değil. Bir

taraftan yetenekli-üretken arkadaşlarımız

zorluk çeker, diğer tarafta bazıları nitelik

sahibi olmadan tek atımlık kurşunlarıyla

mekân mekân gezer. Yani müziğe herhangi

bir yerde maruz kalmak çok kolay... O yüzden

daha mı ince eleyip, sık dokumak gerek

diye düşünüyorum. Aydınlık, daha özgür,

daha vizyoner, ülke kültürüne ve insanına

sorumlu olması gereken bir camianın,

gerekli duruşunun dışına çıkılıyor bana kalırsa.

Dışarıdan bir göz olarak kısa zamanda

gözlemlediğim kadarıyla konuşuyorum tabii

ki. Üreten, mesleğini layığıyla yerine getiren

insana saygım hep sonsuz. Öyle de olacak

ama geri kalanlar -ki hiç de azınlık değillerher

şeyi belirleyecek çeşitli hâllere sahip. O

yüzden görmezden gelmek ve saygı duymayı

tercih etmemek istiyorum.

Her müzisyen kendi tarzını yaratmak

ister. Sizi diğer müzisyenlerden ayıran

en önemli özelliğiniz nedir?

Açıkçası daha önce de belirttiğim gibi ben

içimden gelenleri yazıyorum. Müziği de

aynı şekilde içimizden gelerek yapıyoruz.

Sonuç olarak sürekli içimden geliyorsa ve

o iç benimse, beni diğer müzisyenlerden

ayıran en önemli özellik ‘ben’ olmam :) O

yüzden tarzımı, kendi bakış açımı, hislerimi,

oyunculuğumu, sesimi herkesle paylaşarak

yaratmak isterim. Müzik türlerine sıkıştırıp,

aynılaştırmak istemem. İnsanın içi derya

deniz... Kendimizi arabesk veya daha hızlı

hissettiğimiz zamanlar arasında bazen

sadece dakikalar oynayabiliyor. Kalıplaşmayalım

bence. “Etnik müzik ya da Latin

müziği yapıyorum” gibi söylemler, bana

artık eskide kalmış bir düşünce yapısı gibi

geliyor. Latin, pop, akustik, reggae, arabesk

olan çalma listemizi hatırlatırım. Ayrıca beni

diğerlerinden ayıran en önemli özellik de

oyuncu olmam.

Güldür Güldür’ün bir bölümünde

çaldığı ‘Git’ adlı şarkısından sonra

gelen olumlu geri dönüşler, kendi

deyimiyle onu ve kardeşi Ümit Tulumbacı’yı

gaza getirmiş: “Ümit’in

de ismini her fırsatta geçiriyorum,

çünkü bu bizim hayalimizdi.

Birlikte müzik yaptığımız ve bu

işten para kazandığımız zamanlar

da hayalini kurduğumuz bir durumdu.

‘Güldür Güldür’ bu hayali

ateşledi. Mesleğim olan oyunculuğun

içinde müzik tutkumla da

yer bulmuş olmak, benim için

muazzam bir his...”

Eylül & Ekim 2021 kadikoylife.com : 71


Life Magazin

Servet Pandur:

Alışveriş merkezlerine değil,

tiyatro sahnelerine

ihtiyaç var

Pandur’un her rolü kendisi için özel bir yere sahip olsa da,

Krem Karamel’in yeri başka: “En son 2009-2012’ye kadar

4 sezon oynadığım Zeynep Kaçar’ın oyunu ‘Krem Karamel’in

bende özel bir yeri var. O oyunda toplamda 3 ödül aldım.

İnteraktif ve tek kişilik bir oyundu. Doğaçlama gelişen

durumların yanı sıra güncel konular da oyunun konusu

olabiliyordu. O durum benim açımdan çok keyifliydi.”

PINAR BALTACI

1990’lı yıllarda Devlet Tiyatroları’nda mesleki

hayatına başlayan Kadıköylü oyuncu

Servet Pandur ile çok sevdiği Fenerbahçe

Burnu’nda bir araya geldik. Televizyon ekranlarının

yanı sıra beyaz perdede ve hatta

dijital mecralarda da büyük bir keyifle izlediğimiz

Pandur ile pandemi sürecini, yeni

projelerini ve tiyatroları konuştuk. Kadıköy’de

yükselişe geçen tiyatro faaliyetlerinden

de hayli memnun olduğunu dile getiren

Servet Pandur’a göre; “Alışveriş merkezlerine

değil, tiyatro sahnelerine ihtiyaç var!”

YÜZLEŞMELER VE SORGULAMALARLA

GEÇEN PANDEMİ DÖNEMİ

Herkesin ilk defa deneyimlediği bir zaman

dilimi olan pandemi süreci, Pandur için

de oldukça zor geçmiş. “Herkes kadar

okudum ve izledim” diyen Servet Pandur,

kısıtlamalarla geçen iki yılı şu sözlerle

anlattı: “Tabii hepimiz ilk önce ne yapacağımızı

şaşırdık. Gündeme ‘Evde ne yapılır?

Nasıl vakit geçirilir?’ gibi sorular gelmeye

başladı. Bununla birlikte hem korku hem

de stres anlarıyla başa çıkmak gerekti. Ben

de ilk zamanlarda herkes kadar okudum

ve izledim. Uzun süredir listeye aldığım

film ve kitaplar birer birer bitti. Ancak tüm

bunları yaparken, psikolojik olarak rahatsız

olma hissini de kolay kolay yok edemedim.

Birçok insanda olduğu gibi ben de

kendimce sorgulamalar yaptım. Dünya

böyle büyük bir dönüşüm yaşarken, sizin

de kendi içinizde yüzleşmelerle karşılaşmanız

kaçınılmaz. Hepimiz içimize döndük

ve dünyanın acı durumlarına ve çaresizliğine

de ne yazık ki bir kez daha şahit olduk.

Bazen paranın dahi yetmediği problemler

olacağı gerçekliğiyle yüzleşirken, öte yan-

72 : kadikoylife.com Eylül & Ekim 2021


Life Magazin

dan ekonomik sıkıntılardan ötürü online

eğitim sürecinde sorun yaşayan çocukların

hikâyelerine şahitlik ettik. Görmediğimiz

bazı detaylar, böyle kriz dönemlerinde

ortaya çıkıyor. Benim için pandemi dönemi

kısaca böyle geçti.”

“GERÇEKLİKTEN KOPUP, NEFES

ALABİLDİĞİMİZ TEK MECRA SANAT”

Pandemiden hemen önce televizyon ekranlarında

oynamaya başlayan ‘Hizmetçiler’

dizisinin bu süreçte kaldırıldığını ifade eden

duayen oyuncu, yeni dizisi Kazara Aşk’a dair

bilgiler de sundu: “Kısıtlamalar sürecinde

reklam filmlerinin yanı sıra Netflix’de

yayınlanan ‘Fatma’ dizisinde misafir oyuncu

olarak rol aldım. Şimdi ise aşı olduk ve setlere

eski günlerdeki gibi dönmeye başladık.

Yeni dizim ‘Kazara Aşk’, bir aile komedisi...

Karadenizli ve Gaziantepli iki aile, çocuklarının

evliliği ile karşı karşıya geliyor. Ben Gaziantepli

Neval Hanım’ı oynuyorum. Neval;

gelenekçi, örf ve adetlerine bağlı ve yer yer

tutucu biri. Oynadığım her rol özel ve ayrı

yerleri var bende. Ancak komedi çekmeyi

daha çok seviyorum. Dram biraz daha zorlu

geçiyor ve oyuncuyu da çok etkiliyor. Ağır

psikolojik dizilerden biraz sıkıldık, seyircinin

artık gülmek istediğini düşünüyorum. Fakat

bu yaz aylarında meydana gelen orman

yangınları ve bazı toplumsal olaylar, reel

hayatın içinden kopmamızı zorlaştırıyor.

Yine anlık da olsa gerçeklikten kopup, nefes

alabildiğimiz tek mecra sanat. Sanatın tüm

alanları, insanları illüzyonun içine sokarak

başka bir hayat gösteriyor.”

“Krem Karamel” oyunundan…

“ÖZEL TİYATROLARA DESTEK ARTMALI”

Servet Pandur, oyunculuğa 1990’lı yıllarda

Devlet Tiyatroları’nda başlamış bir isim...

Bu bağlamda tiyatroya dair yeni dönem

projelerini de sorduğumuz oyuncu, söze

özel tiyatroların kamu desteği almasının

gerekliliğinden bahsederek başladı: “Özel

tiyatrolar, maalesef kamu desteğini daha

az alan tiyatrolar. Evet, biz de Devlet

Tiyatroları’nda özgürce oyunlarımızı sahneliyoruz

ama özel tiyatrolarda deneysel

işler daha çok çıkıyor. Bu bağlamda devlet

tarafından desteklenmesi oldukça önemli...

Tüm sanat dallarına daha fazla önem

verilmeli, çünkü sanat bir hayat damarı…

Şu anda pandemiden dolayı tiyatroda bir

durağanlık oldu ama yeni sezonda eski

dinamizmin yakalanacağını düşünüyorum.

Yeni sezonda ben de özel bir tiyatroda

olacağım.”

“SANATIN YENİ MEKÂNLARA

İHTİYACI VAR”

Bununla birlikte belediyelerin küçük tiyatro

topluluklarına destek vererek, mekân

sağlaması konusuna da değinen usta

oyuncu; “Sağlanamıyorsa dahi kiralamalarda

mekân gösterilmesi çok önemli,

çünkü tiyatronun maddi olarak külfeti çok

fazla… Kadıköy Belediyesi’nin desteklerini

sık sık görüyor ve çok seviniyorum. Sizin

aracılığınızla Kadıköy Belediyesi’ne sevgi

ve saygılarımı iletmek isterim. Geçtiğimiz

günlerde büyük bir üzüntüyle Duru Tiyatro’nun

yıkılacağını öğrendim. Orada anılar,

yaşanmışlıklar ve bir yaşam tarzı var. Sivil

toplum örgütleri, sanatçılar ses çıkarıyor

ama ne yazık ki toplumun sesi ciddiye

alınmıyor. Neyse ki Kadıköy’de hâlâ başta

Baba Sahne olmak üzere çok güzel sahnelerimiz

var. Umarım yeni alanlar da yapılır.

Kadıköy’de hatta genel olarak İstanbul’da

daha fazla AVM’ye değil, sanat merkezlerine

ihtiyaç var” dedi.

SERVET PANDUR İLE KADIKÖY TURU

Servet Pandur, uzun süredir Kadıköy’de

yaşıyor. Büyük bir hayranlıkla bahsettiği ve

çok sevdiği semtimizde mini bir yolculuğa

çıkıyoruz. İşte, Pandur’un Kadıköy’de yapmaktan

zevk aldığı şeyler: “Kadıköy’de en

çok Moda Çay Bahçesi’nde vakit geçirerek,

dondurma yemeyi seviyorum. Kadıköy Balık

Pazarı’nın keşmekeşinde ve kendine has

dokusu içerisinde alışveriş yapmak, sessiz

bir kafede kitap okumak, Moda’nın küçük

butiklerinde bir şeyler bakmak, Caddebostan

ve Fenerbahçe sahilde cimlere oturup

gelip geçenleri izlemek, yapmaktan zevk

aldığım şeyler… Özellikle Caddebostan,

Fenerbahçe sahilyolu kurtarılmış bölge gibi

geliyor bana. Kimsenin kimseye zararının

olmadığı, ütopik bir diyar adeta...”

Eylül & Ekim 2021 kadikoylife.com : 73


Life Magazin

Hazal Selçuk, ailesinden aldığı mirası

dünyaya taşıyor

“Pandemi döneminde müzik daha sağlıklı, daha saf bir yere sığınma alanı

gibi oldu. Şarkılar yapmaya başladım. Pandeminin getirdiği yavaşlama ve

sessizlik, başka sesleri duyabilmem için alan açtı.”

PINAR BALTACI

Müzik üstatları Münir Nurettin Selçuk’un

torunu, Timur Selçuk’un kızı Hazal Selçuk,

çocukluğundan bu yana hayatında olan

müzik aşkını uzun yıllardır profesyonel olarak

sürdüren bir müzik sevdalısı... Hayatını

Amerika’da sürdüren Hazal Selçuk, bir taraftan

yeni single çalışmalarına yoğunlaşırken;

öte yandan Amerika’da eğitimini aldığı psikolojiyi

sanat tutkusu ile birleştirerek, sanat

terapisi alanında önemli projeler üretiyor.

Yeni single çalışmanızın hazırlıklarına

başladınız. Sizden dinleyebilir miyiz?

Hazırlıkları bitti. Sözleri, bestesi ve düzenlemesi

bana ait olan bir şarkı, eylül

başında çıkacak. Ondan sonra da bir yıl

boyunca her ay bir single çıkaracağım.

Kendi yaptığım şarkıların yanı sıra dedem,

babam ve iki ayrı bestecinin daha eserlerini

yorumluyorum.

Dedeniz Münir Nurettin Selçuk ve

babanız Timur Selçuk’un müzisyen

kimliğinize ne gibi katkıları oldu?

Müzisyen ailenin müzisyen kızı olarak

duygularınızı alabilir miyim?

Çok büyük bir şans ve gurur... Benim için

yaş almanın güzel yanlarından biri, hayata

bakış perspektifinin genişlemesi. Kendimi,

ailemi, hayatı daha kapsamlı değerlendirebilme

kapasitesinin artması... İçinde

doğduğum aile, bana müzikle ilgili çok özel

bir dil aktardı. Annem çalıştığı için bana üç

yaşıma kadar gündüzleri çoğunlukla babam

bakmış. Babam evde devamlı çalışırdı. Babamı

düşündüğüm zaman hep arka planda

akor sesleri hatırlarım. Daha konuşmayı

öğrenmeden önce babamın müzik diliyle

haşır neşir olmak, çok büyük bir şansmış.

Babamın ve dedemin benim müzik anlayışımda

ve genel olarak hayata bakışımda

74 : kadikoylife.com Eylül & Ekim 2021


Life Magazin

çok büyük etkileri oldu. Lise dönemimde

müziğe çok emek verdim. Konservatuar ve

yüksek lisans çalışmalarımda buna yorumculuk

ve babaanne mesleği olan tiyatroyu

ekledim. Bu yüzden müzik ve tiyatronun

birleştiği, disiplinler arası projeler yaptım.

Üretme sürecinin nasıl işlediğini çok iyi

biliyorum ama babam ve dedem gibi bir

müzisyen değilim. Onlar, müzisyen olarak

çok başka bir boyutta.

Albüm çalışmanızda Sayın Münir

Nurettin Selçuk ve Timur Selçuk’tan

hangi parçalar yer alacak? Başka sürpriz

müzisyenlerden eserler de olacak mı?

Dedemin bilinen iki eserini okuyacağım.

Önce single olarak biri 6 Kasım’da, babamın

ölüm yıldönümünde çıkacak; diğerini de

babaannemin ölüm yıldönümü olan 9 Aralık’ta

çıkarmak istiyorum. Sürpriz bozulmasın,

daha fazla bilgi vermemeyim. Parçalar

dijital platformlarda olacak, ayrıca YouTube

kanalımda videolarıyla yayınlayacağım.

Son 7 yıldır Amerika Birleşik

Devletleri’nde yaşıyorsunuz.

Neler yaptınız bu 7 yılda?

Psikoterapist oldum. Önce yeniden yüksek

lisans yaptım, daha sonra psikoterapist

lisansı almanın bir gerekliliği olarak uzun bir

staj sürecim oldu. San Francisco’da psikiyatri

hastanesinin acil bölümünde yaratıcı sanat

terapisti olarak çalıştım. San Quentin Hapishanesi’nde

mahkûmlarla tiyatro çalıştım,

mültecilerle sanat terapisi çalışmaları yaptım.

Bireysel terapi ve çift terapisi üzerine uzmanlık

eğitimleri aldım. Danışanlarla çalıştım,

hâlâ çalışmaya devam ediyorum. Lisansıma

altı yıllık bir eğitim ve staj sürecinden sonra

ulaştım. Benim için çok değerli bir süreç oldu.

Terapist olarak belli bir yeterlilik duygusuna

ulaştığımı hissettiğim anda, müziği çok daha

yoğun olarak yeniden hayatıma alma ihtiyacı

duydum. Şimdi terapist olarak çalışıyorum ve

aynı zamanda müzik yapıyorum.

Sanat terapisi, beden ağırlıklı

psikoterapi ve travma iyileşmesi

üzerine gerçekleştirdiğiniz çalışmaları

dinleyebilir miyiz?

Sanatı bir iç görü kaynağı olarak kullanmak

ile sanatçı olmak farklı şeyler. Benim

sanat terapisti olmak istememin en önemli

nedenlerinden biri, yaratma sürecini iç görü

kazanmak için kullanmayı sevmem. Sanatı

terapi amaçlı kullandığınızda, paylaşmaya

değer bir ürün çıkarmanızın, sanatı ne kadar

iyi yaptığınız ya da yapmadığınızın hiçbir

önemi yok. Sanat terapisi, size sanat yapma

sürecini tatmanız ve en önemlisi kendi

derinliklerinize bilinçli olarak dokunmanız

için bir alan açar. Bu sürecin kendisi çok

zengin, çünkü insanı bir bütün olarak içine

alıyor. Zihin, beden, kalp, ruh olarak insan

sanatın yardımıyla, o bütünlük hâliyle çok

daha çabuk bağlantı kurabiliyor.

Tam bu noktada, sanattan ve yaşamsal

aktivitelerden uzak kaldığımız pandemi

dönemine ilişkin gözlemlerinizi

soracağım. Sanatın terapi gücünü bu

yönüyle de değerlendir misiniz?

Pandemiyle beraber kayıp duygusunu

yaşadık her birimiz. Kimimiz işini kaybetti,

kimimiz de sağlığını, sevdiklerini... Seçeneklerimiz

kısıtlandı, seyahat edemedik.

Bunların getirdiği çok doğal bir sıkıntı hâli

oldu. Yani hepimiz çeşitli boyutlarda kaybetme

teması üzerinde dolaştık. Yas, her türlü

önemli kayıp ardından hissedilen bir duygu.

Aynı zamanda yas, tutmaya izin verildiğinde,

içinden yaşamın yeniden çıktığı bir süreç.

İnsanı derinleştiren, yaşam ve yaşam ötesine

bağlayan... Sanat da böyle bir şey... Ben bu

süreçte müzik yaptıkça kendimi yaşama bağlı

hissettim. Bu bir başkası için resim olabilir,

yazı olabilir, takı yapmak olabilir, dans olabilir,

bitki yetiştirmek, hayvan bakmak olabilir.

Önemli olan, kalbin sesini dinleyebilmek ve

o sesin ifade bulmasına izin vermek.

Depresyon ve anksiyete üzerine bir kitap

hazırlığı içerisindesiniz. İçeriğinden

bahseder misiniz? Kitap okuyucular ile

ne zaman buluşacak?

Depresyon ve anksiyete, çok sık rastlanılan

şikâyetler. Ben de bir kitapta bu iki konuyu

hem klinik açıdan hem de sanatsal açıdan

incelemek istedim. Okuyan kişinin kendine

yardım edebilmesi, kendi sistemini

daha iyi anlayabilmesi için hazırlanmış bir

kitap. İçinde egzersizler de var. O egzersizlerin

kayıtlarını da yapacağım. Yıl sonu

ya da önümüzdeki yıl başında çıkacağını

umuyorum.

“Yarın ne olacağını bilememek,

sinir sistemimizi hep tetikte

tutan bir durum. Bu yüzden

umutsuzluk, endişe, öfke ya da

çaresizlik hissetmek doğal...

Özellikle pandemi sürecinde

bu duygular daha da artmış

olabilir. Kendimizi bir kuyunun

dibinde bulursak, belki

kendimize ya da birbirimize

hatırlatabiliriz ki o kuyudan

çıkış yolları var. Duyguları

sağlıklı ifade edecek alanları

yarattıkça, olayları değiştiremesek

bile üzerimizdeki etkisini

hafifletebiliriz. Bu başlı başına

çok önemli bir güç...”

Eylül & Ekim 2021 kadikoylife.com : 75



Mekân

Keyfin tepe noktası

“ Tepe Teras” misafirlerini

ağırlamaya başladı

Kadıköy’ün tam kalbinde, kolay ulaşımı ve geniş marka karmasıyla misafirlerini

ağırlayan Tepe Nautilus, ziyaretçilerin günün her saati temiz havada ve yeşillikler

içinde keyifli vakit geçirebilecekleri Tepe Teras’ı hizmete açtı.

“Yenilikçi, yaratıcı, keyifli mekânlarla

yaşama ve markalara değer katar” mottosuyla

25 yıldır Bilkent Holding bünyesinde

faaliyetlerini sürdüren Tepe Emlak Yatırım

yönetiminde olan Tepe Nautilus, hayata değer

katan yaşam alanlarına bir yenisini daha

ekledi.Tepe Nautilus, ziyaretçilerinin temiz

havada ve yeşillikler içinde keyifle vakit

geçirebilecekleri Tepe Teras’ı hizmete açtı.

GRAFİTİ SANATÇILARININ RENKLİ

ESERLERİNİ DE İÇERİYOR

Alışveriş merkezlerinde yenilikçi yeme-içme

alanları yaklaşımının Türkiye’deki öncülerinden

olan İç Mimar Abdullah Burnaz, Tepe

Emlak Yatırım ile sokak kültürünü barındıran

ikonik konseptleriyle yarattığı “Bilkent

Station”, “42 Maslak”, “Teos Marina” ve “Mix

Kayseri” projelerine Tepe Teras’ı da ekledi.

Tepe Nautilus’un yemek katında sosyal

mesafe kurallarına uygun şekilde tasarlanan

ve grafiti sanatçılarının renkli eserlerini

içerenTepe Teras, ziyaretçilerini bekliyor.

MÜZİK DİNLETİLERİ, İMZA GÜNLERİ,

SANAT ATÖLYELERİ

Alışveriş molasında keyifle dinlenebileceğiniz,

sınırsız WiFi hizmetiyle gün boyu

rahatlıkla çalışabileceğiniz Tepe Teras,

temiz hava girişi sağlayan geniş açılır kapanır

camları ile günün her saatinde serin bir

mola almanızı sağlayacak.

Tepe Teras, yıl boyu müzik dinletileri, imza

günleri, sanat atölyeleri ve farklı disiplinlerden

sanatçı söyleşileri ile Tepe Nautilus ziyaretçilerinin

yeni buluşma noktası olacak.

77 : kadikoylife.com Eylül & Ekim 2021



Mekân

TAYLAN ŞEF,

BAĞDAT CADDESİ’NDE!

KADİR TOPRAKKAYA

Damak zevkine eşlik eden, hatta olmazsa

olmaz olarak kabul edilen görsel zenginliğe,

şimdilerde görsel performans da eklendi.

Bu performansı en iyi sergileyen isimler

arasında yer alan, daha doğrusu o ustaların

yanında yetişen Taylan Şef, Bağdat Caddesi’ne

bu üçlüyü taşıyarak müdavimlerini

kabul etmeye başladı.

Yaşıtlarının tez

yazmakta olup

doktora yapmaya

çalışırken,1983

doğumlu Taylan

Gündoğdu’nun

hedeflerini ve

ulaştığı başarı

noktalarını

alkışlamamak elde

değil.

DİVAN PASTANESİ KARŞISINDA

Bağdat Caddesi’nin Erenköy bölümünde,

Divan Pastanesi’nin karşı sokağındaki köşede

açılan Taylan Şef’in yeni mekânı, küçük

ama bir o kadar da sevimli... Aynı anda 50-

60 kişiye hizmet verebilme kapasitesi olan

mekânda, Balıkesir yöresinden özel olarak

seçilerek gelen etler özenle hazırlanıp,

mekân içerisinde yer alan kasap reyonuna

yerleştiriliyor. Buradan ustanın da tavsiyesi

alınarak belirlenen ve pişirilen etler,

görsel şov eşliğinde masanıza geliyor. Tabi

telefonla veya gel-al şeklinde sipariş vererek

evinize, işyerinize de isteyebiliyorsunuz.

BU ADAM NEREYE KOŞUYOR?

Taylan Şef’in hikâyesi bir hayli ilginç ama

geleceği için söylenecek söz, “Bu adam

nereye koşuyor?” dedirtecek cinsten. Hayatının

en güzel yıllarını Günaydın, Nusr-Et

ve Emirgan Sütiş gibi bugünkü konumları

ve başarı seviyeleri belli olan markalarda

geçiren Taylan Şef’in hikâyesi, asıl bundan

sonra çok konuşulacak gibi görünüyor.

ÖZBEKİSTAN, SIRBİSTAN,

FAS, FİLDİŞİ SAHİLİ

Taylan Şef’in yurt dışında Türk bayrağını

ve Türk lezzetlerini dalgalandırmak gibi bir

misyon edindiğine de değinmek gerekiyor.

Bundan iki yıl kadar önce Özbekistan’ın

Taşkent şehrinin uzak bir köşesinde açtığı

mekân öylesine büyük ilgi görmüş ki, şimdi

şehrin en merkezi yerinde, Taşkent City’de

beş yıldızlı bir otelin altında 1000 metrekare

büyüklüğünde dev bir “Steak House” açıyor.

Ayrıca, Sırbistan’ın Belgrad şehrinin en ünlü

caddesinde, Saint Petersburg’da, Fas’ın

Kazablanka şehrinde ve Fildişi Sahili’ndeki

Taylan Şef’lerin açılış hazırlıkları da sürüyor.

DUŞANBE’YE TÜRK DÖNERİ VE

KAHVALTI KÜLTÜRÜ

Taylan Şef’in bir başka önemli başarısı ise

Tacikistan’ın başkenti Duşanbe’ye taşıdığı

Türk döneri ve kahvaltı kültürü markası…

Burada yaklaşık iki bin metrekare büyüklüğündeki

bir alanda gerçekleştirmekte olduğu

projeyle, önümüzdeki günlerde üzerinde

çok konuşulacak bir başarı hikâyesi ortaya

çıkacağı görüşünde.

Eylül & Ekim 2021 kadikoylife.com : 79



Mekân

Bir İstanbul damak geleneği

Reşat Balık Suadiye’de!

YAZI VE FOTOĞRAFLAR: REHA KADAK

Bölgemizin en önemli semtlerinden Suadiye, son zamanlarda

yeme-içme mekânlarıyla adından söz ettirmeye başladı.

Semt, artık İstanbul’un gurme noktası olmaya aday.

Suadiye’de ardı adına açılan önemli yeme-içme markaları

arasına, çok yakın zamanda Beyoğlu Balık Pazarı’nda İstanbul’un

bir damak geleneği olan Reşat Balık da katıldı.

4. KUŞAKTAN REŞAT BERKE YAZGÜNEŞ, SUADİYE

ŞUBESİNİN BAŞINDA

Balık ile deniz mahsulleri çeşitleri ve mezeleri dendiğinde

İstanbul’da akla gelen ilk marka olan Reşat Balık, ilk

önce 1941 senesinde Yazgüneş ailesinin büyük dedeleri

Ramazan Yazgüneş tarafından “Yazgüneş Balıkçılık” adıyla

kuruldu. Sonrasında babasının yerini alan Reşat Yazgüneş

tarafından ismi değiştirildi ve Reşat Balık Evi olarak hizmet

vermeye devam etti. Bugün Beyoğlu şubesinin başında Reşat

Balık’ın sosyal medya hesaplarından da simasına aşina

olduğumuz 3. kuşaktan Eyüp Ahmet Yazgüneş bulunurken;

4. kuşak temsilcisi ve aile arasında “Küçük Reşat” diye anılan

genç girişimci Reşat Berke Yazgüneş de 2021 Haziran

ayında Suadiye şubesini açarak, Anadolu Yakası’nda da

markayı sürdüren isim oldu.

DENİZ MAHSULLERİNE DAİR TÜM ÇEŞİTLER

Reşat Balık, bir balık market... Markanın birbirinden leziz tüm

çeşitleri artık Suadiye şubesinde de bulunuyor. Reşat Balık’ta

deniz mahsullerine dair neredeyse yok yok! Mekânın imza

ürünleri arasında torik ve palamuttan lakerdası, İstanbul’da

unutulmaya yüz tutan nadide lezzetlerden. Hemen ardından

akya balığından yapılan pastırma ve füme, palamut füme,

Norveç somon füme, pastırması ve de taramasıyla akşam

sofralarınız ve deniz mahsulleriyle beslenenler için özel bir

lezzet şöleni... Suadiye şubesinde ayrıca midye dolma, karides,

deniz börülcesi gibi farklı çeşitler de yer alıyor.

TÜM ÜRÜNLER ONLINE OLARAK

ADRESE TESLİM

Reşat Balık’ın tüm lezzetlerini

Suadiye şubesinden bizzat alacağınız

gibi aynı zamanda web sitesi

üzerinden online olarak adresinize

de sipariş verebilirsiniz. Online

satışta özellikle “Ahmet Usta Gurme

Kutusu”, “Reşat Meze Kutusu”,

“Muhteşem İkili” gibi tüm çeşitlerden

yapılan karma lezzet kutularından

söyleyebilirsiniz. Reşat Balık’ta

bir diğer önemli ayrıntı da deniz

mahsullerinden özel olarak yapılan

sandviç çeşitleri. Bu sağlıklı sandviç

çeşitlerini, Suadiye sahilinde vakit

geçirdiğinizde yanınızda da götürebilirsiniz.

Bir İstanbul markası olan Reşat Balık, Suadiye ve Anadolu

Yakası’nda ikamet edenlerin uğrak noktası olacak.

Adres: Bostancı Mahallesi Bağdat Caddesi No:476/C Kadıköy-İstanbul

Tel: (0216) 361 13 63 - www.resatbalik.com

Eylül & Ekim 2021 kadikoylife.com : 81


Cemiyet | Yaşayan Kadıköy

Kadıköy’ün belleğine

“Dünden Bugüne

Kadıköy Fotoğrafları”

Bellek Kadıköy Grubu, Kadıköy için son

derece anlamlı ve yararlı olan buluşmalarından

birini daha gerçekleştirdi. Saint-Joseph’liler

Derneği’nin Moda’daki Caporal

Tesisleri’nde düzenlenen etkinliğe, Bellek

Kadıköy Grubu üyeleriyle birlikte Kadıköy’e

gönül veren bazı isimler katıldı.

“DÜNDEN BUGÜNE KADIKÖY

FOTOĞRAFLARI” SERGİLENDİ

Buluşmada bir de fotoğraf sergisi vardı.

İsmail Şevket Baki önderliğinde, Kadıköy

Kent Konseyi Fotoğraf Grubu tarafından çekilen

60’a yakın “Dünden Bugüne Kadıköy”

fotoğrafından 22 tanesi, etkinlik boyunca

konuklara sergilendi.

GELECEĞE YÖNELİK ÇALIŞMALAR

ELE ALINDI

Ünlü gravür sanatçısı ve grubun dönem

başkanlığını yürüten Ayşen Erte’nin açılış

konuşmasıyla başlayan etkinlikte, katılımcılar

karşılıklı görüş alışverişinde bulundu.

Ayrıca, grubun geleceğe yönelik çalışma

planları da ele alındı.

İSKELELER VE VAPURLAR

Buluşmaya mazeretleri nedeniyle katılamayanlar,

gönderdikleri mesajlarla Bellek

Kadıköy Grubu ve Kadıköy hakkındaki

görüşlerini dile getirdiler. Bu mesajlardan

biri de Mimar Rıza Güloğul’a ait olanı idi. Kadıköy’ün

belleğini oluşturmanın çok önemli

bir misyonu olduğuna vurgu yapan Güloğul,

şunları ifade etti:

Buluşmaya katılanlar arasında; Kadıköy Life

Dergisi’nden Kadir Toprakkaya ve Pınar Baltacı,

Radyo Kadıköy’den Nurettin Ediz ve Aslı Elmacı,

Saint-Joseph Lisesi Mezunlar Derneği’nden Baran

Esendal da vardı.

“Ben şu aralar iskeleler ve vapurlar konulu

bir araştırma yapıyorum Bellek Kadıköy

için. Yaşları ileri olanlarımızın çok iyi bildiği

eski Kadıköy vapurları vardı; bordo deri

döşemeli, ahşap lambri kaplamalı… Hatta

Beşiktaş’a, Üsküdar’a çalışanları hatırlıyorum;

deri döşemeli, pirinç askılık ve şapkalık

yerleriyle, vitraylarıyla, harika ahşap işçiliğiyle…

Bunlara ait birkaç fotoğraf bulayım

dedim, maalesef bir güzellik daha silinmiş

belleklerden. Kim bilir hangi kenar köşeye

sıkışmışlardır. Bu nedenle bu kentin belleğini

oluşturacak yazılarınızı, fotoğraflarınızı,

ufacık da olsa anılarınızı lütfen belge haline

getirip yollayın. Yoksa bu gidişle her şeyi bir

değirmen gibi öğüten, geçmişimizi un ufak

eden çağdaş yaşamda geçmişimizi sadece

masallardan öğreneceğiz.”

82 : kadikoylife.com Eylül & Ekim 2021


Merkez:

Acıbadem Mh. Acıbadem Cd. No:96, 34718 Kadıköy / İstanbul

Şube:

İncirliköy Mh. Soğuksu Cd. No:35, 34800 Beykoz / İstanbul


Cemiyet | Yaşayan Kadıköy

Başkan Odabaşı’ndan

Bağdat Caddesi Derneği’ne ziyaret

Kadıköy Belediye Başkanı Şerdil Dara Odabaşı, Bağdat Caddesi Derneği’ni ziyaret

etti. Derneğin çalışmalarının yanı sıra Bağdat Caddesi’nin sorunlarına dair bilgi alan

Başkan Odabaşı, derneğin yeni başkanı Tekin Esen’e de tebriklerini sundu.

2019 yılında Bağdat Caddesi’ni eski

görkemli günlerine kavuşturmak amacıyla

kurulan ve hem cadde sakinleri hem de

bölge esnafı ile belediye arasında köprü

görevi görme misyonunu üstlenen Bağdat

Caddesi Derneği, Kadıköy Belediye

Başkanı Şerdil Dara Odabaşı’nı ağırladı.

Hayli samimi görüntülere sahne olan

buluşmada “Bağdat Caddesi’ni elbirliğiyle

daha güzel günlere kavuşturacağız”

mesajı veren Odabaşı, derneğin taleplerini

dinleyerek, bundan sonra daha sık

görüşeceklerini ve sık sık diyalog hâlinde

olacaklarının altını çizdi.

“PROJE BAZLI ÇALIŞMALARA

BAŞLAYACAĞIZ”

Dernek binasında gerçekleşen buluşmayı

Kadıköy Life Dergisi’ne değerlendiren Tekin

Esen ise, Başkan Odabaşı’nın oldukça

samimi bir tavırla çalışmalarını dinlediklerini

belirterek; “Başkanımız Şerdil Dara

Odabaşı, projelerimize çok olumlu baktı ve

yol gösterici bir tavırla yaklaştı. Bundan sonra

gerçekleştireceğimiz her türlü etkinlikte

yanımızda olacaklarını ifade ettiler. Başkanımızın

konuya dair duyarlılığı bizi oldukça

mutlu etti. Proje bazında bazı gelişmeler de

olacak. Ne yazık ki çalışmalarımız pandemi

sürecindeki yasaklardan ötürü sekteye

Tekin Esen

uğramıştı, ancak şimdilerde yeni rotamızı

belirlemeye başladık. Bundan sonraki süreçte

çalışmalarımız, Kadıköy Belediyesi’nin

de katkılarıyla sürecek” dedi.

SOSYALLEŞMEYE DÖNÜK

ETKİNLİK VE FESTİVALLER

Genel anlamda dernek çalışmalarına dair

bilgiler de sunan Esen, sözlerini şöyle

sürdürdü: “Bundan sonra dernek üyeleri

olarak daha sık bir araya gelecek ve

kararlarımızı uygulamaya koyulacağız. İlk

olarak, Bağdat Caddesi halkından bizlere

gelen talepler doğrultusunda hareket

edeceğiz. Cadde halkı, bazı etkinlik ve

festivaller organize etmemizi istiyorlar.

Bizler de yurtdışındaki bazı örneklerden

ilham alarak, bu taleplere yönelik aktivitelerde

bulunacağız. Amacımız, halk ile

belediye arasında köprü görevi görmek. Bu

misyonumuzla yolumuza devam edeceğiz.

Bunun yanında sponsorlar ve firmalarla

bağlantı kuracağız. Yakın olduğumuz bazı

kurumlarla da ilişkilerimizi güçlendirerek,

özellikle sosyalleşme ve etkinlikleri fazlalaştırmaya

dönük projelerimiz.”

84 : kadikoylife.com Eylül & Ekim 2021


Yaşayan Kadıköy | Cemiyet

Kuşadası’nda Caferli köyü,

bu köyde Nazlı Deniz var!

Türkiye’nin ilk turizm merkezlerinden Kuşadası’nda Caferli

adında bir köy var. Bu köye rastladığınızda “yandınız”

demektir; ne köy sizi bırakır, ne de siz köyü...

Bu yangına ilk gelenlerden biri, 1980’li yıllarda göğsümüzü

kabartan Avrupa güzelimiz Nazlı Deniz Kuruoğlu... Diğer

ünlü isimleri saymayacağız, zira onlar bu büyü bozulmasın

diye ısrarla rica ediyorlar. Ancak yüksek hoşgörü sahibi

bir dostumuz var ki, Kadıköylü olması nedeniyle Delal

Atamdede’nin ricasını duymazlıktan geliyor ve bahsediyoruz.

Savunma gerekçemiz ise şöyle: “Güzellikler herkes

tarafından bilinmeli, paylaşılmalı.”

Caferli köyüne

vurulan Nazlı Deniz

Kuruoğlu’nu 1982

Türkiye ve Avrupa

Güzeli olarak

tanıyoruz. Onun

bundan 20 yıl

önce İstanbul’un

keşmekeşinden

kaçıp Caferli

köyündeki çiftliğine

taşınmasıyla

başlayan öyküsü,

hepimizin bir

anlamda hayallerini

süslüyor.

Meltem Gürler, Efe Yağız Atamdede, Emel Hasırcı, Adnan Hasırcı, Esra

Atamdede, Delal Atamdede, Gülçin Sandıkçıoğlu, Burçin Orhon, Nilgün

Şirin, Ercan Gürel, Özer Kayalı, Nil Kayalı, Sevtap Kuruoğlu ve Nazlı Deniz

Kuruoğlu.

DOSTLARI BULUŞTURAN DAVET

Evet, Dünya Turizm Yazarları ve Gazetecileri Federasyonu

(FIJET) Yönetim Kurulu Üyesi ve ATURJET Başkanı Delal

Atamdede, Nazlı Deniz Kuruoğlu gibi Caferli’ye vurulup,

köye bağlanan isimlerden biri. Yılın büyük bölümünü buradaki

malikanelerinde geçiren Atamdede’ler, köye emeği

geçenler ve köyü merak edenler için bir davet verdi. Nazlı

Deniz Kuroğlu’nun köyde yarattığı ikinci özel mekân olan

Şale Nazlı Deniz Evi’nde gerçekleşen davet öylesine renkliydi

ki, iki saat olarak planlanan buluşma gece yarısına

kadar sürdü.

2014 yılında Kuşadası Caferli

Güzelleştirme ve Dayanışma

Derneği’ni kurup, başkan

olan Nazlı Deniz Kuruoğlu,

köyü boyayarak turistik bir

hâle gelmesinde önemli

rol oynadı. İlk zamanlarda

bazı köylülerin direnci ile

karşılaşmış olsa da oluşan

güzellikler karşısında köylü

Nazlı hanıma, Nazlı hanım

da köylüye alıştı. Şimdilerde

elbirliğiyle ortak projeler

geliştiriyorlar.

Eylül & Ekim 2021 kadikoylife.com : 85


Cemiyet | Yaşayan Kadıköy

Yeşilyaprak çiftinde

ikinci bebek

mutluluğu

Gamze & Sedat Yeşilyaprak çiftinin ikinci bebekleri “Deren”, dünyaya

merhaba dedi. Bundan 4 yıl kadar önce ilk bebekleri Ada ile mutluluklarına

mutluluk katan çift, ikinci bebekleri ile büyük sevinç içinde

olduklarını dile getirdi.

Deren bebeğin dünyaya gelişi, Gamze & Sedat Yeşilyaprak çiftinin

akrabaları ve yakın dostları arasında büyük sevinç yarattı. Çiftin ilk

çocukları Ada gibi yine Acıbadem Altunizade Hastanesi’nde dünyaya

gelen Deren bebeğin, 3 kilo 650 gram ağırlığında ve 53 cm boy ile

doğduğu bildirildi.

Aynı zamanda Büyük Kulüp üyesi de olan Gamze & Sedat Yeşilyaprak’ı

ikinci bebekleri Deren için tebrik ediyor, sağlıklı bir ömür

dileklerimizi iletiyoruz.

86 : kadikoylife.com Eylül & Ekim 2021



Cemiyet | Yaşayan Kadıköy

Göztepeli Cengiz Ailesi’ne

İzmirli gelin geldi

Kuyumculuk sektörünün önde gelen ailelerinden Göztepeli

Cengiz Ailesi’ne İzmir’den gelin geldi. Ailenin üçüncü

kuşak temsilcilerinden Enes Cengiz, gönlünü kaptırdığı ve

tesadüfen aynı soyadını taşıyan Meriç Cengiz ile hayatını

birleştirerek, mutluluk yolunda ilk adımlarını attılar.

ADİLE SULTAN SARAYI’NDA DÜĞÜN

Çiftin düğünü, Boğaz’ın ünlü mekânlarından Adile Sultan

Sarayı’nda gerçekleşti. Aynı zamanda Suadiye Mahallesi

Muhtarı Emel Perk Afacan’ın yeğeni de olan Enes Cengiz,

Kadıköy Life Dergisi’ne yaptığı açıklamada “Hayatımın ışığını

buldum ve ona hayatımın sonuna kadar evet diyeceğim”

diyerek, gönülleri fethetti.

Düğüne eşlik eden Grup Royals Orkestrası, müthiş bir performans sergileyerek

konukların doyasıya eğlenmesini sağladı.

Cemalettin Cengiz tarafından 1990’lı yıllarda kurulan Kavkaz

Kuyumculuk, o yıllardan beri varlığını sürdürüyor. Marka, aynı bölgedeki

mağaza sayısını oğulları Selçuk Cengiz, Caner Cengiz ve Şener Cengiz

tarafından 3’e çıkarmış. Bu arada 4. mağazalarının yakında torunlardan

Enes Cengiz ve Muhammed Ali Cengiz tarafından Bağdat Caddesi’nin

Bostancı bölümünde açılma hazırlıkları içerisinde olduğunu öğrendik.

Düğünün konukları arasında, Göztepe merkezli olması nedeniyle Kadıköy Life Dergisi

de vardı. Canan Toprakkaya, Şermin Yanılmaz, Ecem Dereli, Koray Dereli, Sabahat Giril,

Nesibe Başak, Haluk Perk, Furkan Giril ve Emel Perk Afacan.

88 : kadikoylife.com Eylül & Ekim 2021


Yaşayan Kadıköy | Cemiyet

Birtek Döner, Sevgi Cengiz, Birben Döner, Enes Cengiz, Meriç

Cengiz, Emel Perk Afacan, Saynur Cengiz ve Dicle Cengiz.

Erhan Özcan’a

sürpriz 40. yaş günü partisi

Uluslararası cam endüstrisinde prestijli bir marka hâline gelen Billur

Cam Endüstrisi Limited Şirketi Yönetim Kurulu Üyesi Erhan Özcan’a,

eşi Avukat Güneş Akman Özcan tarafından yazlık evlerinin bahçesinde

sürpriz bir doğum günü partisi düzenlendi. Çocukluk arkadaşları

ile yıllar sonra bir araya gelen Erhan Özcan ve Güneş Akman Özcan

çiftinin 16 aylık bebekleri Asya’yı da yakın dostları ile tanıştırdıkları ilk

etkinlik oldu.

Meriç & Enes Cengiz çiftinin nikâh şahitleri Uğur Varış, Ege Erkal,

Görkem İleri ve Soner Batı oldu.

Aynı zamanda İzmir Kemalpaşa’daki Nif Bağları Şaraphanesi’nin de

kurucuları olan Özcan Ailesi, bu mutlu günlerinde İzmir Nif Bağları

Şarapları eşliğinde bahçede misafirlerine döner ikram ettiler. Doğum

günü pastası yerine ise Gaziantep’ten getirtilen İmam Çağdaş Baklavaları

hoş bir sürpriz oldu.

Sadece çift doz aşı yaptırmış olan ve semptom göstermeyen yakın

aile üyeleri ve dostlarla sınırlandırılmış etkinlik, tamamıyla açık

alanda ve rüzgârlı bir havada gerçekleştirildi. Davet boyunca düzenli

aralıklarla el dezenfektanı ikramları yapılarak, sosyal mesafe ve Covid-19

ile mücadele kurallarına dikkat edilmesi sağlandı.

Erhan Özcan, Av. Hüsnü Babalık, Kemal Babalık,

Av. İrem Toprakkaya Babalık.

Av. Güneş Akman Özcan,

Erhan Özcan, Billur Cam

Endüstrisi Limited Şirtketi

Kurucusu Hamit Özcan,

Gazeteci Dr. Cüneyt

Akman, Sumi Sertmetal

Şirketi CEO’su Emine

Akman, Dr. Deniz Akman

Okumuş, Borusan Ürün

Yöneticisi Doğancan

Okumuş.

Eylül & Ekim 2021 kadikoylife.com : 89


Cemiyet | Yaşayan Kadıköy

Selçuk Korun & Gonca Kaplan

birlikteliğinde mutlu son

Sigorta ve inşaat sektöründe önemli yatırımları bulunan,

Kadıköy’ün renkli iş adamlarından Selçuk Korun, “Bekarlığa

veda” diyerek, Gonca Kaplan ile hayatını birleştirdi. Aynı

zamanda iş arkadaşı olan ikilinin düğünleri, Kanlıca’nın

ünlü mekanlarından Baro Bahçe’de gerçekleştirildi.

Yaklaşık 200 kişin katıldığı düğün, son derece renkli bir ortamda

gerçekleşti. Çiftin nikah şahitliklerini Meltem Aktaş,

Burhan Sarsan, Deniz Sönmez ve Benan Kaplan yaptı.

HAKAN KARTAL VE ORKESTRASI SAHNE ALDI

Düğüne renk katan bir başka unsur, aynı zamanda Gonca

Kaplan & Selçuk Korun çiftinin yakın arkadaşları da olan

Hakan Kartal’ın orkestrası ile sahne alması oldu. Usta

sanatçı, seslendirdiği birbirinden güzel şarkılarla çiftin

mutluluğuna ortak oldu.

BALONLAR HAVAYA!

Nikah öncesi düzenlenen kokteyl sırasında konuklara dağıtılan

balonlar, imzaların atılmasının ardından hep birlikte

havaya fırlatılarak, gökyüzünde adeta bir renk cümbüşü

oluşturdu. Tam bu sırada başta gelin ve damat olmak üzere

tüm konuklar dileklerde bulundular.

Oğullarının mutluluğuna tanık olmaktan büyük mutluluk

duyduklarını dile getiren Selçuk Korun’un babası Orhan Korun ve

annesi Havva Korun.

Düğünün davetlileri arasında bizler de vardık. Kemal Babalık, İrem Babalık Toprakkaya,

Canan Toprakkaya, Kadir Toprakkaya, Kemal Aşan, Can Mutlu, Gamze Mutlu, Serpil

Yılmaz ve yeni matbaamızın yöneticisi Murat Yılmaz.

90 : kadikoylife.com Eylül & Ekim 2021


Yaşayan Kadıköy | Cemiyet

TAYLAN ŞEF’İN

LEZZETLERİNİ TEST ETTİLER

Kadıköy’deki Hürriyet Eczanesi’nin sahibi Eczacı Gül Kara, eşi Mesut Kara

ve oğulları Kerem ile birlikte Taylan Şef’in yeni mekânını görmeye ve lezzetlerini

test etmeye geldi. O sırada orada olan muhabirimiz ise bu kareyi

sayfalarımız için çekmeyi ihmal etmedi.

NİCE YILLARA OĞUL

CEMİL TOPUZLU

Cemil Topuzlu’nun torunu, kıymetli dostumuz Prof. Dr. Cemalettin Topuzlu,

dedesinin adını gururla taşıyan oğlu Cemil için bir doğum günü yemeği

verdi. Bizimle paylaştığı açıklama ise şöyle oldu: “Üç eksik ile 1960

yılından beri gittiğim Türk mutfağının simge yemek mekânı Hünkar’da

kutladık. Sahibi dostumuz Feridun Bey’in bizzat kendisinin hazırladığı

balık buğulama ve puf böreği, en üst düzeyde gastronomik eserlerdi.

Kendisine ve ekibine çok teşekkür ederiz.”

MİRA DOĞAN,

AMERİKAN KOLEJİ’Nİ KAZANDI

Adana’da yaşayan Doğan Ailesi’nin kızları Mira, girdiği sınavlarda aldığı derece

ile Amerikan Koleji’nde okumaya hak kazandı. Hâl böyle olunca Adana’dan

İstanbul’a taşınmak da şart oldu. Baba Taylan Doğan ve kızı Mira, bu

kararlarını Bağdat Caddesi gezisi ve Taylan Şef’in lezzetleriyle kutladılar.


Cemiyet | Yaşayan Kadıköy

Erkurtoğlu Ailesi gelin verdi

Türkiye ile birlikte pek çok ülkede önemli projelere imza

atan Kadıköy merkezli AE Mimarlık’ın kurucusu Ahmet

Erkurtoğlu, ikinci kızı Ezgi’yi gelin verdi. Yapı ve dekorasyon

sektörünün önde gelen markalarından Yılmazlar Banyo

Merkezi veliahdı Berkay Yılmaz ile hayatını birleştiren Ezgi

Erkurtoğlu’nun düğünleri Bodrum’da yapıldı.

Yalıkavak Avantgarde Otel’de gerçekleşen düğüne, çoğunluğu

İstanbul’dan olmak üzere yaklaşık 250 davetli katıldı.

Düğünün ev sahipleri Ayşın & Mehmet Yılmaz ile Çiğdem

& Ahmet Erkurtoğlu, gelen konukları birlikte karşılayarak

mutluluk dileklerini kabul ettiler. Otelin etkinlik alanında

kıyılan nikâhın şahitleri Hazal Dağlı, Emrullah Altunay,

Emre Özen, Özgür Ümitli oldu.

KADIKÖY’DEN YOĞUN KATILIM

Özellikle Kadıköy’de Ahmet Erkurtoğlu’nun AE Mimarlık

imzasıyla 1000’den fazla projeye imza atması, Mehmet

Yılmaz’ın da yine Kadıköy’de 1000’den fazla inşaatın banyo

ve mutfaklarında imzası olması, düğüne Kadıköy’den katılımın

çokluğuna yol açtı. Bu isimlerden Şefik Toprak, Orhan

Tavukçuoğlu, Ekrem Kosif, İrfan Aydoğan, Ahmet Mollaoğlu

ve Bilgehan Çapraz, göze çarpanlar arasındaydı.

Ezgi Yılmaz, Mehmet Yılmaz, Ayşın Yılmaz, Berkay Yılmaz, Ezgi Erkurtoğlu Yılmaz,

Çiğdem Erkurtoğlu ve Ahmet Erkurtoğlu.

Aynı zamanda moda tasarımcısı ve “Luxez”

markasının yaratıcısı da olan Ezgi Erkurtoğlu,

bu özelliği kazanmasında babası Ahmet

Erkurtoğlu’nun etkisi olduğunu her

platformda dile getiriyor.

92 : kadikoylife.com Eylül & Ekim 2021


Yaşayan Kadıköy | Cemiyet

Ersin Köksal, Bilgehan Çapraz, Tamer Köseoğlu, Ahmet Erkurtoğlu, Eyüp Kömeçoğlu ve Arman Arıcan.

İrfan Aydoğan, Ahmet Erkurtoğlu, Kemal Akar.

Eylül & Ekim 2021 kadikoylife.com : 93


Cemiyet | Yaşayan Kadıköy

Demirhan Demir’den bekârlığa veda

Kadıköy’ün köklü ailelerinden Fügen & Cemal Demir çiftinin

oğulları Demirhan Demir, “Bekarlığa veda” diyerek Çisel

Çokuslu ile hayatını birleştirdi. Mutluluğa yelken açan çiftin

düğünleri, 5 Eylül Pazar akşamı Wyndham Grand İstanbul

Kalamış Marina Hotel’in balo salonunda yapıldı. Yaklaşık

400 davetlinin katıldığı düğün, tek kelime ile muhteşemdi.

Dört şahit eşliğinde gerçekleşen nikah töreninde damadın

birinci şahidi babası Cemal Demir, gelin Çisel Çokuslu’nun

birinci şahidi de ağabeyi Ömer Cemre Çokuslu oldu. Gelin

ve damadın diğer şahitleri ise Ali Fuat Nalçacı ve Burak

Gürkan idi. Düğün boyunca çok heyecanlı olan Fügen & Cemal

Demir çifti, konuklarla tek tek ilgilenerek heyecanlarını

hafifletmeye çalıştılar.

Ahmet Gemici, Suzan Gemici, Canan Toprakkaya, Demirhan Demir, Çisel Çokuslu Demir,

Kadir Toprakkaya, Cihan Ceritoğlu, Yakut Ceritoğlu, Esat Yalçın, Serap Yalçın.

İrem Gündüz, Ceren Gököz, Çisel Çokuslu Demir, Demirhan Demir, Yücel Gündüz,

Gökhan Gököz ve Volkan Korkmaz.

94 : kadikoylife.com Eylül & Ekim 2021


Yaşayan Kadıköy | Cemiyet

Eylül & Ekim 2021 kadikoylife.com : 95


Cemiyet | Yaşayan Kadıköy

İstanbul’da şehir merkezine 20 dakika uzaklıkta

bir düğün ve etkinlik alanı olduğunu biliyor muydunuz?

Pandemi sürecinde öne çıkan açık alan

alternatifleri, etkinlikler ve düğünler için bir

hayli tercih edilmeye başlandı. Hâl böyle

olunca İstanbul’un içinde yer alan ama az

bilinen etkinlik mekânları gündeme geldi.

İşte bu mekânlar arasında bulunan, hatta

en bilineni olarak yorumlanabilecek Liva

Köşk’ü sizlere tanıtmak istedik. Kadıköy’deki

ofisimizden konum bilgisi ile yola çıktığımızda,

navigasyonumuz varış süremizi 18 dakika

olarak gösterdi. Ümraniye’nin sağımızda

kaldığını fark ettiğimizde Liva Köşk’e vardık.

KURUMSAL DAVETLER,

ORGANİZASYONLAR

Bizi karşılayan mekânın yöneticilerinden

Hümeyra Akbal’ın anlatımı ile burasının sadece

bir düğün mekânı olmadığını, her türlü

kurumsal davet, yemekler ve organizasyonlara

da ev sahipliği yaptığını öğrendik.

Ümraniye ile Beykoz sınırlarının kesiştiği

ormanlık bir bölgede, yaklaşık 11 bin metrekare

alan üzerine kurulu Liva Köşk’ün göl

manzarasına sahip olduğunu da ekleyelim.

Çok yakınındaki Beykoz Evlendirme Dairesi

ve İzci Kampı’na da komşu.

AYNI ANDA İKİ DÜĞÜN YAPILABİLİYOR

Liva Köşk’ün geniş bir alana yayılmış olması,

aynı anda iki düğünün birden yapılabilmesine

olanak sağlıyor. Mekânın Beykoz

Nikâh Dairesi’ne komşu olması nedeniyle,

nikâh sonrası yemeklere de ev sahipliği

yapılabiliyor. Kış ayları için kapalı alanı da

olan Liva Köşk’ün bu bölümünde 300 kişiye

kadar düğün ve yemekli davet verilebiliyor.

Mekânın bir başka cazip tarafı da ulaşımın

rahat olması ve kolay otopark imkânı.

Akbal Ailesi tarafından yönetilen Liva Köşk’ün ikinci

kuşak temsilcisi Hümeyra Akbal, mimarlık eğitimi

almış bir isim. Avustralya’nın Sydney şehrinde

mimarlık yapan Akbal, memleket özlemi ile Türkiye’ye

dönmüş. Avustralya’da kaldığı sürece gördüğü düğün

törenlerinden aşina olunca, böyle bir mekân yapılması

için aileye öneride bulunmuş ve kabul görünce de Liva

Köşk doğmuş.

Liva Köşkü’nün fiyatları da son derece cazip...

Yemekli menü seçenekleri, 155-195 TL arasında

değişiyor. Üstelik bu rakamlara ışık, ses ve

süsleme ücretleri de dahil.

96 : kadikoylife.com Eylül & Ekim 2021


KÜÇÜKOSMAN

AILESI’NE GELIN

Küçükosman Ailesi’nin üçüncü kuşak temsilcilerinden

ES Voleybol Antrenörü Mecit Küçükosman, “Bekârlığa

veda” diyerek gönlünü kaptırdığı Hilal Ürün ile hayatını

birleştirdi. Kadıköy Zübeyde Hanım Kokteyl Salonu’nda

gerçekleşen düğüne, çok sayıda davetli katıldı. Balayı için

Gökçeada’yı tercih eden çift, araya giren bayram tatilini

de bağlayınca yaklaşık 1 ay süren bir tatil imkânını da

elde etmiş oldu.

ÜNLÜ TURIZMCI

MELIKE KIRTAY DA

BEKÂRLIĞA VEDA ETTI

Birlikte çalıştığımız markalarımızdan Antalya merkezli

Ulusoy Kemer Holiday Club Satış ve Pazarlama Müdürü

Melike Kırtay da bekârlığa veda diyen isimler arasına

katıldı. More Hotel İşletmecisi Deniz Akdoğan ile evlilik

kararı alan Melike Kırtay; “Hayat akıp geçiyor. İyi ya da

kötü sürprizler, yaşadığımız hayatın ayrılmaz bir parçası.

Güç alacağım, güç vereceğim bir yol arkadaşı olmalıydı

hayatımda. O doğru kişiyi Deniz Akdoğan olarak gördüm

ve evet dedim” açıklamasında bulundu.


Cemiyet | Yaşayan Kadıköy

KELLER WILLIAMS

DANIŞMANLARI

BAŞARIYI KUTLADI

Keller Williams Cadde Ofisi’ne bağlı gayrimenkul danışmanlarından

oluşan kalabalık bir grubu, Ege’nin sahne

aldığı Caddebostan Türk Balıkadamlar Kulübü’nde

görüntüledik. Aralarında eski Kadıköylü Vedat

Akkaş’ın da yer aldığı 30 kişilik grup, ağustos ayını

yüksek gayrimenkul satışı ve kiralama işlemleriyle

tamamlamış olmanın başarısını kutladıkları

açıklamasında bulundular.

REMAX TEMPO,

KHALKEDON

BRUNCH’INDA

Bağdat Caddesi’nin bir diğer emlak

ofisi REMAX Tempo’nun gayrimenkul

danışmanları, motivasyon amacıyla

düzenledikleri ağustos ayı etkinliklerinden

birini de brunch buluşması olarak

gerçekleştirdiler. Khalkedon Fenerbahçe’deki

buluşma oldukça renkliydi.

BAŞKAN ODABAŞI

İLE TARİHİ KADIKÖY

ÇARŞISI’NDA

KAHVALTI

Kadıköy Belediye Başkanı Şerdil Dara Odabaşı,

Başkan Yardımcısı Fahrettin Kayhan

ile birlikte Tarihi Kadıköy Çarşısı’nı ziyaret

ederek, çarşı esnafı ile kahvaltıda bir araya

geldi. Aralarında Gözde Şarküteri’den Yücel

Dönmez’in de bulunduğu çarşı esnafının

sorunlarını dinleyen Başkan Odabaşı; “Esnafımızın

Tarihi Kadıköy Çarşısı’nda oluşturdukları

alışveriş kültürünü, geleneklerini korumak

ve devam ettirmek için sorunları, fikirlerini

dinledik. Misafirperverlikleri için esnafımıza

teşekkür ederim” dedi.

98 : kadikoylife.com Eylül & Ekim 2021


Yaşayan Kadıköy | Cemiyet

CADDEBOSTAN

SAHİLİNDE EGE RÜZGÂRI

Caddebostan sahilinde tam bir Ege rüzgârı vardı. Otuz yılı aşkın süredir Latin

tonlarıyla severek şarkılarını dinlediğimiz sanatçı, Türk Balıkadamlar Kulübü’nün

lokalinde sahne aldı. Arkasında harika bir orkestra ile konuklarına unutulmaz

bir gece yaşatan Ege, yaklaşık üç saat

süren performansıyla gönülleri fethetti.

YELİZ DE KONUKLAR ARASINDAYDI

Mekândaki bir doğum günü kutlamasının

davetlileri arasında bulunan

1990’lı yılların ünlü starı Yeliz, Ege’nin

daveti üzerine sahneye çıktı ve dillere

pelesenk olmuş olan “Yalan” isimli

şarkısını seslendirdi. Konukların büyük ısrarı sonucunda

sahneden inmeyen Yeliz, ardından üç şarkı daha

seslendirerek geceye büyük renk kattı.

TEPE TERAS KEYFİNİ

YERİNDE YAŞADIK

Tepe Nautilus bünyesinde ziyaretçilerin hizmetine

giren Tepe Teras’ı yerinde inceledik. Yönetim, önceki

sayfalarda detaylarını okuduğunuz haberi bizzat yaşayarak

yazabilmemiz için uygulamalı olarak gösterdi.

Sizlere de mutlaka tavsiye ediyoruz. Tepe Teras, akşam

saatlerinde harika canlı müzik etkinliklerine de ev

sahipliği yapıyor. Hale Dalgalı, Kübra Ekler, Deniz Bozan

ve Canan Toprakkaya.

ECE & EREN ÇİFTİNE

MUTLULUKLAR

Bir mutluluk haberi de Çevik ve Yar ailelerinden

geldi. Mimar Erdal Çevik’in iletişim uzmanı oğlu

Eren Çevik, Mesut Yar’ın yeğeni Ece Yar ile hayatını

birleştirdi. Mutluluğa yelken açan çifte mutluluk

dileklerini iletenler arasında, Medicana Ataşehir

Hastanesi Genel Müdürü Yalçın Gürsoy Yıldırım ve

oğlu Oğulcan Görkem Yıldırım da vardı.

KÜLTÜR TURLARININ USTASI

ŞERİF YENEN, AYVALIK’TA!

Düzenlediği son derece önemli kültür turları ile iyi bir trend yakalayan,

hatta kültür turlarının yeniden gözde olmasında büyük katkısı

olan Şerif Yenen’e, grup yayınlarımızdan TOURMAG Turizm Dergisi’nin

Ayvalık dağıtımı sırasında rastladık. Emin olmak için dikkatli bakışlarımızın

ardından Yenen, “Söz bende” diyerek başladı anlatmaya: “Dört

mevsim Ayvalık’ta yaşayan, Ayvalık’ı avucunun içi gibi bilen Armağan

Çağlayan’ı ziyarete Ayvalık’a gittik. Birlikte Ayvalık’ı karış karış gezdik,

Ayvalık’a Armağan Çağlayan’ın gözünden baktık. Güzel yemekler yedik,

içtik, eğlendik, kültürel bilgilenmeyi ihmal etmedik. Şimdi sırada Halfeti,

Harran ve Göbeklitepe var. Yine Armağan Çağlayan ile gidiyoruz.

Armağan bey, Göbeklitepe’yi ilk defa bizimle keşfedecek.”

Eylül & Ekim 2021 kadikoylife.com : 99



Istanbul

ART & ANTIQUE FAIR

2. İSTANBUL SANAT VE

ANTİKA FUARI

3-7 Kasım 2021

Lütfi Kırdar Kongre Merkezi

www.iaafistanbul.com

0532 344 61 31

Bu fuar 5174 sayılı kanun gereğince TOBB (Türkiye Odalar ve Borsalar Birliği)

denetiminde düzenlenmektedir.


İstanbul Sanat Dergisi’nden

Zonaro Özel Sayısı

İstanbul Sanat Dergisi, yeni sayısında Fausto Zonaro’nun sanatını sayfalarına taşıdı.

II. Abdülhamid döneminde saray ressamı olarak Osmanlı sarayına hizmet vermiş oryantalist

bir ressam olan İtalyan sanatçı Zonaro’nun hayatından kesitlerin sunulduğu kapak dosyasında,

ressamın İstanbul resimlerinden görsel bir şölen de yer alıyor.

İstanbul Sanat Dergisi’ne bazı dergi satış noktaları, seçkin kitabevlerinin yanı sıra

online satış platformu www.kiletisimyayinlari.com adresinden

ücretsiz kargo ile ulaşabilirsiniz...

fli istanbulsanatdergisi

istanbulsanatdergisi.com

Hooray! Your file is uploaded and ready to be published.

Saved successfully!

Ooh no, something went wrong!