You also want an ePaper? Increase the reach of your titles
YUMPU automatically turns print PDFs into web optimized ePapers that Google loves.
ŞŞB
SAYI : 1
Şehit Şerife Bacı
Ortaokulu Bilim Dergisi
İlginç su altı
canlıları ve
daha fazlası
Marsa giden
helikopter
INGENUITY
Dare
mighty
nights
ŞEHİT ŞERİFE BACI ORTAOKULU
Eğitim bireylerde istendik davranış oluşturma sürecidir. Bir aile
olarak Şehit Şerife Bacı Ortaokulu, 1986 yılında kurulduğu günden bugüne
öğrencilerimizin gerek iyi insan olmaları gerekse bazı beceri ve yetenekleri
kazanmaları için çok çaba gösterdi. Zira özgür düşünmek, çalışkan-üretken
ve içinde yaşadığı topluma faydalı bireyler olmak arasında sıkı bir bağ
vardır.
Eğitim; bize göre kişinin kendini gerçekleştirmesine zemin
hazırlamalı, yol göstermelidir. Herkesi aynı kalıba sokan, tek tipleştiren bir
yaklaşım yerine beceri ve yeteneği açığa çıkaran veya en azından bu
konuda öğrencilerimize yol gösteren bir yaklaşım benimsemelidir. Çünkü
ancak o zaman hem kendi hem de içinde yaşadığı toplumun başarısına
katkı sunabilen bireyler yetiştirilebilir. İşte biz “istendik davranış
oluşturmak” kavramının içini bu şekilde doldurmaya çalıştık.
2000 yılından itibaren bu okulda görev yapan biri olarak söylemeliyim
ki bir aile olarak Şehit Şerife Bacı Ortaokulu, bugüne kadar hep bu
felsefeyle yoluna devam etmiştir. Okulumuzun bugüne kadar olduğu gibi
bundan sonra da öğrencileri merkeze alan bir yaklaşımla yoluna devam
edeceğine olan inancım tamdır.
Asuman ATEŞOĞLU
Türkçe Öğretmeni
Şehit Şerife Bacılı Olmak Bir Ayrıcalıktır.
ŞEHİT ŞERİFE BACI
ORTAOKULU BİLİM DERGİSİ
ÖZEL SAYI
YIL: 2021
SAYI:1
SAHİBİ
ġEHĠT ġERĠFE BACI ORTAOKULU
ADINA OKUL MÜDÜRÜ
EDİTÖR
ġÜKRÜ DEMĠRCĠ
Sevgi ġEN KĠTĠROĞLU
YAYIN SEÇME KURULU
Fatma ACIMAZ Türkçe Öğretmeni
Eylül Beyza SOFTA
Tuana Naz ÇEBĠ
Ġpek HASANUSTA
Parçası olmaktan gurur duyduğum
Kastamonu’muzun en nadide okulu olan ġehit
ġerife Bacı Ortaokulunun azimli, çalıĢkan,
geleceğe umutla bakan, içinde bulunduğumuz
bu sıkıntılı dönemde dahi durmadan çalıĢan
kıymetli öğretmen ve öğrencilerimizin
özverileriyle hazırladığı dergimiz Kastamonu
Ġl Milli Eğitim Müdürlüğünün de katkılarıyla
hayat bulmuĢtur. YaĢanan bu zorlu süreçte
desteğini esirgemeyen Okul Müdürüm
ġükrü DEMĠRCĠ baĢta olmak üzere emeği
geçen tüm öğretmen arkadaĢlarıma ve
kıymetli öğrencilerime teĢekkürü bir borç
bilirim.
Sevgi ġEN KĠTĠROĞLU
Fatmanur TĠMZAN
Ela DEMĠR
YAYIN İNCELEME KURULU
Hayati Alanlı Okul Müdür Yardımcısı
Fatma ACIMAZ Türkçe Öğretmeni
Sevgi ġen KĠTĠROĞLU Fen Bilimleri
Öğretmeni
İLETİŞİM ADRESİMİZ
WEB: http://sehitserifebaci. meb.k12.tr
TELEFON: 0366 214 92 37
BELGEGEÇER: 0366 214 37 47
ADRES: AKTEKKE MAH. ġEHĠT ġERĠFE
BACI CAD. NO: 4/1
MERKEZ/ KASTAMONU
İÇİNDEKİLER
Sayfa Numarası
Şehit Şerife Bacı 1
Şehit Şerife Bacılı Olmak Bir Ayrıcalıktır 2
Okul Müdürü Şükrü Demirci 3
Koronavirüs 5
Koronavirüs Pandemisine Karşı (Ümmü Pınar Gülşen) 9
Mikroorganizmalar 10
Tardigrad 13
Mars(DARE MIGHTY THINGS) 14
Bilim Dünyası Şokta (İbrahim Saka) 17
Mars’ a Mektup Ve Resimler 18
Oktay Sinanoğlu (İbrahim Saka) 20
Kağıt Paralarımızın Yüzlerindeki Türk Büyükleri 21
Benden Söylemesi (Çiğdem Çavaç) 23
Besinler Ve Bilmediklerimiz 25
Aselsan 32
Yerli Solunum Cihazı 34
TOGG 36
Türkiye’nin İlk Yerli Jeti 38
Türkiye’ de Bilim Merkezleri 41
Uzay Teknolojileri 45
Teknoloji Kralı Elon Mask 48
Aurora 54
Bitkilerin Dili Olsa da Konuşsalar 56
Mikroskop Altında Canlılar 60
Ekoloji Dur Diyelim Artık 62
Nesli Tükenmiş Canlılar 70
Hayvanlarda Kamuflaj 74
Hayvan Sevgisi 79
Su Hakkında 10 İlginç Bilgi (Durmuş Aral) 84
Su Altı Canlıları 87
Muhteşem İnsan 92
Bunları Biliyor musunuz? 97
Optik Yanılsamalar Ve İllüzyon 100
Robotik Kodlama 104
Robotik Kodlama İle Harika Çalışmalar Yapalım 107
STEM 110
STEM Etkinlikleri Yapalım, Biz Yaptık 115
STEM Hidrolik Lift Yapalım 117
Mumyalama 119
Haydi Elma Mumyalayalım 122
Oobleck Deneyi 124
Galileoskop Yapımı 125
Küçük Mucitler İş Başına Helikopter Yapıyoruz 127
Zihni Sinir Proceleri 133
ŞEHİT
ŞERİFE BACI
ŞERİFE BACI
Limana gelmiş gemiyle mermi,
Şerife Bacı çavuş mu er mi?
Bu kadar yolu giderim der mi?
Gönüllü gidiyor Şerife Bacı.
Aralık ayı hava çok soğuk,
Kağnılar gidemez yolları
bozuk,
Elinde sopa sırtında çocuk,
Cepheye yürüyor Şerife Bacı.
Ayağı çıplak giysisi ince,
Ecele ışıyor karanlık gece,
Ölümü katmıyor sayıyor hiçe,
Kahraman kadın Şerife Bacı.
Üstünden örtüyü mermiye sarmış,
Çocuğunun üstüne yatmış
abanmış,
Şerife soğuktan donmuş morarmış,
Çocuğu, mermiyi kurtarmış bacım.
Ünal GÜNEŞDOĞDU
ŞEHİT ŞERİFE BACILI OLMAK BİR AYRICALIKTIR.
ġehit ġerife Bacı Ortaokulu
ailesinin kıymetli paydaĢları,
tokalaĢma eyleminde dahi
bulunamadığımız Ģu garip
zamanda, öncelikle hepinizi
saygı ve sevgiyle kucaklıyorum.
Sevgili öğrencilerimiz,
değerli öğretmenleri
rehberliğinde bilim dergisi
çıkarmaya karar vermiĢler, bu
zor zamanların yıldıramadığı
evlatlarımı ve öğretmenlerimi
kutluyorum.
Bilim en genel tanımı ile evrenin, evrendeki olguların ve
olayların bir bölümünü ele alıp birtakım yöntem ve deney yolları
kullanarak ve gerçeğe, gerçekliğe dayanarak birtakım yasalara
ulaĢan bilgi yolu, düzenli ve tutarlı bilgi, olarak tarif edilir.
Peygamberimiz Hz. Muhammed’ e (sav) göre, Çin’de de olsa
alınması gereken bir hazine.
Cumhuriyetimizin kurucusu Gazi Mustafa Kemal Atatürk’e göre,
en hakiki yol göstericidir.
Bildiğiniz üzere 2021 yılı UNESCO tarafından Yunus Emre yılı
ilan edildi. Yunus’a göre de bilim, “Ġlim ilim bilmektir, Ġlim kendin
bilmektir, Sen kendin bilmezsin, Ya nice okumaktır” dizelerinden
anlaĢılacağı üzere zirvesi insanların gönlüne girebilmek olan insanın
kendisini tanıyıp keĢfetme sürecidir.
Toplumsal hafızada, yaradılıĢın matematiği, sosyal ve felsefi
açıdan da sağduyu, mantık olarak tarif ederek daha da
basitleĢtirebiliriz.
Ġçinde bulunduğumuz zaman diliminde bilimin öneminin, bilginin
en değerli ve en stratejik değer olduğunun hepimiz farkındayız.
YaĢadığımız salgın döneminde ülkelerin istihbarat servislerinin de
dahil olduğu, tıbbi malzeme, solunum cihazı ve aĢı savaĢlarını
gözlemledik, gözlemliyoruz.
Çok Ģükür ülkemiz güçlü sağlık altyapısı, tıbbi malzeme ve
ilaçları hızla yerlileĢtirmesi, çok kısa sürede solunum cihazını yerli
olarak üretmesi sayesinde milletimizin ve daha fakir, masum
toplumların hayatta kalmasına yardım etmiĢ, Yunus Emre’nin nihai
ilim tanımı olan, gönüllere girmiĢtir. Yabancı analistler, ülkemizi on
beĢ yıl sonrası için, teknoloji merkezi olarak tanımlamaya
baĢlamıĢlardır.
Bildiğiniz gibi KurtuluĢ SavaĢı’nın yokluk yıllarında
mühendislerimiz düĢürdüğümüz düĢman uçaklarını tamir ederek,
yeniden ve eskisinden daha da iyi uçmalarını sağlayarak düĢmanı
hayretler içerisinde bırakmıĢtır. Asil milletimizin üstün zekası ve
imkansızı baĢarma kabiliyeti adeta günümüz Ģartlarında da tezahür
etmiĢ, öğretmenlerimiz ve öğrencilerimiz mantıki izahı mümkün
olmayan kısa bir zaman diliminde maddesel zorluklardan hiç
yakınmadan ve eğitimini almadan dijitalleĢmiĢ, uzaktan eğitimi
dünyada baĢarabilen birkaç ülkeden birisi olmuĢtur.
ġu bir senedir yaĢadıklarımız bende, sanki yukarıda çeĢitli
tanımlarını yaptığımız bilimselliğin milletimizin genetiğine kodlanmıĢ
olduğu hissiyatı oluĢturmaktadır.
ġehit ġerife Bacı Ortaokulu öğretmenleri ve öğrencileri her
zaman ve her alanda olduğu gibi bu zamanın Ģartlarında da baĢat rol
oynamaktadır. Bir kez daha öğretmenlerimi ve öğrencilerimi
kutluyorum. Hep var olan bu bilinç ile evlatlarımın karĢısına çıkarken
hiçbir zaman 10-14 yaĢ grubu çocuklarının karĢısına çıktığımı ve
onlara hitap ettiğimi düĢünmedim. Hep, ben Ģu anda geleceğin
devlet baĢkanının, bakanlarının, valilerinin, doktorlarının,
mühendislerinin vs. karĢısındayım bilinciyle hareket ettim. Mezun
ettiğimiz öğrencilerimin okuduğu üniversitelere, yaptıkları iĢlere
baktığımda da hayallerimin aslında gerçek olduğunu görüyor ve
yaĢamımın onların sayesine değerli olduğunu hissediyorum.
Biliyorum ki, benim öğrencilerim geleceğin TÜRKĠYESĠ.
ġehit ġerife Bacılı olmanın haklı gururu ve ayrıcalığı ile
SAĞLIKLA KALIN.
Şükrü DEMİRCİ/ OKUL MÜDÜRÜ
KORONAVİRÜS
Covid-19 tüm dünyaya yayılan ve şiddetli zatürreye sebep olan bir
virüstür. Dünya Sağlık Örgütü tarafından 11 Mart 2020 itibarıyla 114
ülkede toplamda 118 bin insanda görülmesi ve 4291 insanın yaşamını
yitirmesine neden olmasıyla pandemi olarak ilan edilmiştir.
Covıd-19 virüsü mikroskopla görülebilen ve üreme ortamı
bulduğunda saniyeler içinde çoğalabilen hızla yayılım gösterme
özelliğine sahiptir. Özellikle küreselleşmeyle birlikte salgın hastalıkların
yayılma hızı daha da artmıştır. Bu açıdan salgın hastalıklardan korunma
küresel bir sorun haline gelmiştir.
Hızlı yayılım gösteren, Covid-19 olarak bilinen bu yeni virüs
solunum hastalığına sebep olmaktadır. Ateş, öksürük ve nefes darlığı
sıklıkla görülen belirtilerdir.
Covid-19 ile enfekte olmuş bir birey öksürdüğünde veya
hapşırdığında damlacık halinde kişiden kişiye kolayca bulaşabileceği
gibi kontamine nesneler veya yüzeylere temas yoluyla da
yayılabilmektedir.
KORONAVĠRÜS (COVĠD-19) SÜRECĠNĠN EĞĠTĠME ETKĠSĠ
Pandeminin büyük etkilerinin olduğu alanlardan birinin de eğitimin
olduğu ifade edilebilir. Türkiye’de 11 Mart itibariyle ilk vakanın
görülmesinden sonra 12 Mart’ta okulların tatil edileceği açıklanmıştır.
Daha sonra 23 Mart tarihinde uzaktan eğitime geçme kararı alınmıştır.
Uzaktan eğitime öğrenci, öğretmen, veli gibi eğitimin parçası olan
herkes zorunlu olarak uzaktan eğitim sürecine başlamıştır.
Pandemi sürecinin yoğun etkilediği kitle içerisinde yer alan
öğrencilerin eğitimlerini sürdürme noktasında öğretmenleri de çeşitli
değişim ve yeniliklere uyum sağlamak zorunda kalmışlardır.
Öğretmenler bu süreçte öğrenciyle iletişimlerinde, ders anlatma
yöntemlerinde değişikliğe gitmek zorunda kaldıklarını belirtmişlerdir.
Ayrıca bu süreçte öğrenci katılımı ve motivasyonunu sağlama gibi diğer
sorumluluklar nedeniyle fazla sıkıntı yaşamışlardır. Öğrenciler pandemi
sürecine uyum sağlamakta zorluklar yaşamaktadır. Sağlıksız yeme ve
uyku alışkanlıkları, kolayca sinirlenip öfkelenebilme, akademik
performansta düşüş, önceden zevk alınan etkinliklerden kaçınma
bunlardan bazılarıdır. Yaşamın tamamen online olduğu bir dönemde
öğrenciler tablet, televizyon, telefon gibi teknolojik cihazları sık kullanır
hale gelmiştir.
Eğitim ortamlarının online platformlara taşınması öğrencilerin
evde izole kalmalarına evin bir köşesinde olağan sınıf ortamına benzer
nitelikte bir alanın oluşturulması, öğrencilerin akademik anlamda
zorlanmalarına neden olmuştur.
Sağlık Bakanlığı Yeni Koronavirüs Riskine KarĢı Temel Kuraları Açıklayan
Bilgilendirme Rehberi YayınlamıĢtır
1.Ellerini sık sık su ve sabunla 20 saniye boyunca ovarak yıkayınız.
2.Soğuk algınlığı belirtileri gösteren kişilerle aranıza en az 3-4 adım
mesafe koyun.
3.Bulunduğunuz ortamları sık sık havalandırın.
4.Öksürme ve hapşırma sırasında ağız ve burnu tek kullanımlık mendille
kapatın, mendil yoksa tek kullanımlık mendil kullanın.
5.Kapı kolları, lavabolar gibi sık kullandığımız yerleri su ve deterjanla
her gün yıkayın.
6.Kıyafetlerimizi 60-80 Santigrat derecede normal deterjanla yıkayınız.
7.Ateş, öksürük, nefes darlığı gibi şikayetleri varsa maske takarak
sağlık kuruluşuna başvurulmalıdır. Ellerinizle gözlerinize ağzınıza ve
burnunuza dokunmayın.
8.Tokalaşma, sarılma gibi yakın temastan kaçının.
9.Soğuk algınlığı belirtiler varsa yaşlılar ve kronik hastalığı olanlarla
temas etmeyin, maske takmadan dışarı çıkmayın. 10.Hiçbir kişisel
eşyanızı ortak kullanmayın
11.Bol sıvı tüketin, dengeli beslenin ve uyku düzenine dikkat edin.
Bu süreçte sosyal çevremizle bağlantı içinde kalmalıyız. Sosyal
ağlarımızı sürdürmeli, yakınlarımız, arkadaşlarımız ve büyüklerimizle
iletişim içinde olmalıyız. Fiziksel mesafeyi korurken sosyal bağlantı
içinde olmalı sosyal mesafeyi korumalıyız. İzolasyon ya da karantina
uygulaması insanlar için korku ve kaygı umutsuzluğa dönüşmüştür. Bu
süreçte insanlar sevdiklerinin hastalık ve ıztırap çekmeleri ya da
hastalıktan öldüklerine tanıklık etmeleri korku yaratan bir durum
olmuştur.
Çok zor günlerden geçmeye devam ediyoruz. Bu süreçte biz
öğrenciler olarak korkularımızla ve endişelerimizle başa çıkmak için
basit ama en etkili yollarından biri olan, bilgilerin güvenilir
kaynaklardan alınmasına dikkat etmeliyiz. Kurallara uymalı,
uymayanları uyarmalıyız. Koronavirus hakkındaki endişelerimizin
hayatımızı kontrol etmesine izin vermemeli, yaşadığımız stres veya
endişelerimizi öğretmen, anne ve baba ve büyüklerimizle paylaşmalıyız.
Bir virüse teslim olmamalıyız, Özgür olacağımız günler için birlikte
Kaynaklar
World Health Organization. Immunization, Vaccines and Biologicals [Ġnternet]. Geneva:
WHO [eriĢim tarihi:18.03.2021].
https://www.who.int/immunization/programmes_systems/vaccine_hesitancy/en/.
Covıd-19 situation update for the EU/EEA and the UK. European Centre for Disease
Prevention and Control: https://www.ecdc.europa.eu/en adresinden alındı. EriĢim
Tarihi:20.03.2021
T.C. Sağlık Bakanlığı, Covid-19 Rehberi, Mart 2020.
https://www.tahud.org.tr/file/4f42cbfd-bbd9-4bf4-91b0-29698f53f198/COVID-
19_Rehberi.pdf EriĢim Tarihi:19.03.2021.
Kaya P, Pandeminin ruh sağlığına etkileri, Klinik Psikiyatri 2020;23:123-124
Eylül Beyza SOFTA
ġehit ġerife Bacılı Olmak Bir Ayrıcalıktır
KORONAVİRÜS PANDEMİSİNE KARŞI…
Koronavirüs pandemisine karşı Almanya merkezli BioNTech' in
geliştirdiği, ABD merkezli Pfizer'in üretip dağıttığı aşı Batı aleminde ilk
geliştirilen ve onaylanan, en yaygın kullanılan ve en güvenilen aşı haline
gelirken, bunun gururunu yaşayan Almanya'da aşının Türkiye kökenli
mucitlerine “Liyakat Nişanı“ verildi.
Cumhurbaşkanı Frank-Walter Steinmeier'in Bellevue
Sarayı’nda düzenlediği ve Başbakan Angela Merkel'in de
katıldığı törende, BioNTech'i kurup yöneten Özlem Türeci ile Uğur
Şahin'e Almanya’nın en üst düzey devlet madalyası olan Liyakat Nişanı
takdim edildi.
Kanserle mücadele araştırmaları yapan Türkiye kökenli çiftin, Çin'in
Vuhan kentinde gizemli bir virüsün insanları öldürdüğü haberleri gelir
gelmez yeni bir teknoloji olan MRNA'ya başvurarak süratle Kovid-19 aşısı
geliştirmesi bu alanda çığır açtı. Dolayısıyla Cumhurbaşkanı Steinmeier,
ödül töreninde, İrlandalı yazar Oscar Wilde'ın sözüne atıfla şöyle konuştu:
'İnsanlığın kurtarıcıları,
Gelecek, bir imkanı görünür hale gelmeden önce fark edenlerindir.’’
Oscar Wilde sizi hiç tanımadığı halde bu cümleyi sizi düşünerek kurmuş
olmalı. Çin'in Vuhan kentindeki virüs salgınından bir pandemi oluşacağını
erkenden görmekle kalmadınız. İleri görüşlülüğünüzü bilgi ve keşif ruhuyla
birleştirerek on yıllardır sürdürdüğünüz araştırmanın deneysel yönünün bir
aşıya dönüşebileceğini gördünüz. Gerekli aşıyı acilen ışık hızıyla
geliştirdiniz."
Türeci ile Şahin'in geliştirdiği aşıyla insan hayatlarını kurtardığı ve
insanlığın toplumsal, ekonomik, kültürel olarak hayatta kalıp normal
hayata geri dönme adımları atmasını sağladığını
belirten Steinmeier, Bellevue Sarayı’nda takdir edilen bilimsel çalışmalar
arasında bunun kadar yaşamsal öneme sahip olanına nadiren
rastlanacağının altını çizdi.
Ümmü Pınar GÜLŞEN
FEN BİLİMLERİ ÖĞRETMENİ
Şehit Şerife Bacılı Olmak Bir Ayrıcalıktır
BEN ASLA
KORKMAM SĠZDEN ,
TEMĠZLĠĞE
DÜġKÜNÜM BEN ,
HEM HEPĠNĠZ KÖTÜ
DEĞĠLSĠNĠZ,
DOSTUMUZ
OLANLARI
TANIRIM BEN.
BEN OLSAM
KORKARDIM BENDEN,
TANIġALIM ĠSTERSEN,
ÇOK UZAKLARDA
ARAMA HEMEN
YANINA GELĠRĠM ĠZĠN
VERĠRSEN.
MİKROORGANİZMALAR
Biyoloji ve Tıp biliminde adı oldukça sık geçen, mikroorganizma,
bakıldığında geniĢ bir canlı topluluğunun genel ismidir.
Gözle görülemeyen
ve genellikle tek
hücreli yapıda olan
canlı topluluğunun
genel adı olan
mikroorganizmalara
örnek verilecek
olursa; karĢımıza
mantarlar, bakteriler,
yeĢil algler, protistler,
planktonlar ve çeĢitli
mikro hayvanlar
çıkmaktadır.
Günümüzde
mikroorganizmaları
inceleyen bir bilim
dalı bulunmaktadır.
Adı mikrobiyoloji olan
bu bilim dalı,
mikroorganizmalar
üzerinde
incelemelerde
bulunarak, bilim
dünyasına destek
vermektedir.
Mikroorganizmaların
varlığı ilk olarak
Hollanda’lı olan bilim
insanı olan Antonie
Van Leeuwenhoek
tarafından 17. yüzyılın
son yıllarında
keĢfedilmiĢtir. Bilim
insanının tasarladığı
mikroskopla
görüntülenen
mikroorganizmalar,
bilim dünyasında yeni
kapılar açmıĢtır.
PREBİYOTİKLER VE PROBİYOTİKLER
Ġsim benzerliği nedeniyle sıklıkla karıĢtırılan prebiyotikler ile
probiyotikler aynı anlama gelmemektedir.
PREBİYOTİKLER
Prebiyotikler,
vücudumuzdaki ikinci beynimiz
olarak tanımlanan
bağırsaklarımızda yaĢayan faydalı
canlı bakteri içeren besinlerdir.
Hazmı kolaylaĢtıran,
bağıĢıklığımıza destek olan,
bağırsak fonksiyonlarımızı
düzenleyen, mide-bağırsak
hastalıklarından koruyan ve daha
pek çok alanda sağlığımıza son
derece önemli katkıları olan bu
faydalı bakterileri içeren besinlere
prebiyotikler denir.
En Kaliteli Prebiyotikler
Yoğurt-Kefir-Ayran-TurĢu
Tarhana-Peynir
Boza-ġalgam suyu-Bira mayası
PROBİYOTİKLER
Ġnsan bağırsağı 100 trilyon
kadar canlı bakteri içerir, buna
bağırsak florası denir. Sağlıklı
koĢullarda, bağırsak florasında
yararlı ve zararlı olan bakteriler
dengededir ve sindirim sisteminde
belli sayılarda bulunan ve
konakçıda yararlı etkiler oluĢturan
canlı mikroorganizmalara
probiyotik denir. Probiyotik
terimi, Yunanca kökenli bir kelime
olup, ‘yaĢam için’ anlamına gelir.
Probiyotiklerin;
Patojen ve zararlı
bakterilerin sayılarını azaltmak,
BağıĢıklık sistemini iyileĢtirmek,
Bağırsak duvarının
fonksiyonlarının iyileĢtirmek
Ģeklinde etkileri vardır.
Ömer EKMEKÇİ
Şehit Şerife Bacılı Olmak Bir Ayrıcalıktır.
TARDİGRAD ( SU AYILARI)
Bu minik canlının, Güneş
var olduğu sürece en az 10
milyar yıl boyunca neslini devam
ettirebileceği belirtilmektedir.
Dünyanın mirasçısı olarak
adlandırılan Tardigrad, sekiz
bacaklı mikroskobik bir canlı
türü. Hem suda hem de karada
yaşayabiliyor. Aynı zamanda çok
yüksek ve düşük basınca da
dayanabiliyor.
30 yıl boyunca yemek
yemeden hayatta kalabilen
Tardigradların dondurucu soğuğa
(-270 dereceye kadar), yakıcı
ısıya (+150 dereceye kadar) ve
yüksek radyasyona da
dayanabildiği belirtildi.
Bu minik canlıların
dayanabildiği radyasyon
miktarının 5000 – 6200 gy doz
olduğu belirlendi. (Bazı
kemoterapi tedavilerinde
uygulanan dozla aynı).
1 milimetrenin altında bir
boyuta sahip olsa da su ayıları
dünyanın en dayanıklı canlısı
olarak görülüyor.
Tardigradlar, mutlak sıfıra
yakın bir sıcaklıkta, uzay boşluğu
ve radyasyonunda hayatta
kalabiliyor.
Uzayda yaşayabildiği
nereden biliniyor diye soracak
olursanız, evet bizzat kendileri
uzaya gönderildi ve test edildi.
Bu canlı gerçekten uzayda
hayatta kalabiliyor.
Ahmet Semih ÖZCAN
Şehit Şerife Bacılı Olmak Bir Ayrıcalıktır.
DARE MIGHTY THINGS
“Muhteşem şeylere
cesaret et” demektir.
Hemen devamında elde
ettiğimiz veriler ise bu
tasarımı yapan NASA’nın
JPL laboratuvarının
koordinatlarını veriyor,
yani bir çeşit imza atıyorlar
bu sözün altına.
“Muhteşem şeylere cesaret et” ilk kez 1899’da ABD Başkanı
Roosevelt’in yaptığı bir konuşmada söylenmiş. Atatürk’ün söylediği
“İstikbal göklerdedir” sözü gibi bir benzetme yaparsak yanlış olmaz.
İşte böyle bir sözü kodlamışlar paraşütün desenlerine. Peki bir tesadüf
olamaz mı? Hayır. Çünkü Percy iniş yaptıktan sonra kendi twitter
hesabından tam da bu sözleri twitledi:
DARE MIGHTY THINGS “Muhteşem şeylere cesaret et!
MARS’A GÖNDERİLEN İLK HELİKOPTER “INGENUITY”
NASA yöneticilerinden Thomas Zurbuchen, INGENUITY isimli
hava aracının, başarılı olursa Dünya dışı bir gezegende uçan ilk
helikopter olacağını belirtti.
Bu görüntü iniş sırasında çekilmişti. Aracın yerden yüksekliği 11
km iken süpersonik paraşüt açılarak inişin yavaşlaması sağlanmıştı.
EN NET GÖRÜNTÜLER VE İLK SES KAYDI
PERSEVERANCE Mars’a iner inmez bize çok düşük çözünürlüklü
resimler göndermeye başladı. Aradan geçen bu 5 Mars günü içerisinde
gönderdiği 23 kamerayla kaydettiği resimlerin sayısı 5000’e yaklaştı.
Buraya kadar hemen her şey beklediğimiz gibi. Daha önce de gönderilen
araçlarla aynı şekilde iletişim kuruldu, onlar da fotoğraf çekip
gönderdiler. Ama bu kez gönderilenler o kadar net ki projede çalışan
mühendisler bile gözlerine inanamadı. Mars’tan PERSEVERANCE
aracıyla kaydedilen ilk ses kaydı Dünya’ ya ulaştı. Ses kaydında
Mars’taki Rover’a vuran rüzgardan kaynaklı uğultular kayıt altına alındı.
Uzay aracının gönderdiği ilk görüntüler iniş öncesinden.
Burada Perseverance üç naylon ip ve bir "göbek bağı" ile iniş
halinde. Tekerlekleri yere değdiğinde bu ipler otomatik olarak kesiliyor.
NASA'NIN UZAY ARACI
PERSEVERANCE,
MARS'TAN YENİ GÖRÜNTÜLER GÖNDERDİ.
Yunus Emre ATEŞOĞLU
Şehit Şerife Bacılı Olmak Bir Ayrıcalıktır
BİLİM
DÜNYASI
ŞOKTA
N
G
T
S
-
1
b
Yeni keşfedilen gezegen bütün teorileri çökertti:
Yıldızından iki kat büyük!
Gök bilimciler dünyadan 600 ışık yılı uzaklıkta
yeni bir gezegen keşfetti. Bugüne kadar gezegenlerin
yörüngesinde döndükleri yıldızlardan oluşturulduğu
teorisi kabul görüyordu. Bu gezegen teorileri çökertti.
BBC Türkçede yer alan habere göre NGTS-1b adlı
gezegen neredeyse Güneş Sistemi'nin en büyük
gezegeni Jüpiter boyutlarında ve yörüngesinde döndüğü
kırmızı cüce yıldızın iki katı büyüklükte.
Bugüne kadar gezegenlerin, yörüngesinde
döndükleri yıldızlar tarafından oluşturulduğu teorisi
kabul görüyordu. Ancak NGTS-1b'yi keşfeden Warwick
Üniversitesi astronomları, yeni gezegenin bu teoriyle
çeliştiğini söylüyor ve gezegenlerin güneş sistemi
dışından gelen etkilerle de oluşuyor olabileceği fikrinin
ortaya çıktığını vurguluyor.
Daha önce yıldızından büyük bir gezegene hiç
rastlanmadığını söyleyen Dr Daniel Bayliss, "Bizim için
böyle alışılmadık bir gezegen bulmak tamamen sürpriz
oldu. Şimdi amacımız bu tür gezegenlere ne sıklıkta
rastlandığını tespit etmek" diyor.
Astronomlar, Evren'de en sık rastlanan yıldız
türünün cüce yıldızlar olduğunu söylüyor ve
gelecekte bu yıldızların yörüngesinde dönen yeni dev
gezegenlerin keşfedilebileceğini belirtiyor.
NGTS-1b, Şili'deki Atacama Çölü'ne yerleştirilmiş
olan Yeni Nesil Transit Gözlem (NGTS) teleskop
sistemiyle bulundu. Gök bilimciler, inceledikleri
gezegeni "sıcak Jüpiter" olarak niteliyor. Yıldızına çok
yakın mesafede bulunan gezegen büyük oranda gazdan
oluşuyor ve gezegenin yüzey sıcaklığı da 530 derece
olarak hesaplanıyor.
NGTS projesinin direktörü Warwick Üniversitesi
Profesörü Peter Wheatley, yeni gezegeni keşfetmenin
kolay olmadığını, çünkü NGTS-1b'nin yörüngesinde
döndüğü yıldızın çok küçük ve soluk olduğunu ifade
ediyor. Cüce yıldızlar Evren'de en sık rastlanan yıldız
türleri olarak kabul ediliyor.
İbrahim SAKA
FEN BİLİMLERİ ÖĞRETMENİ
Şehit Şerife Bacılı Olmak Bir Ayrıcalıktır
MARS
NEHİR YURT
ZEYNEP
BAL
ARDA ALTAN
EYŞAN ÖZDEMİR
MARS’TAKİ UZAYLIYA MEKTUP
Merhaba Uzaylı, ben
Dünya’dan Poyraz nasılsın? Bizden
55 milyon km uzaklıkta olsan da en
yakın komşumuz olan
gezegenlerinden birinde yaşıyorsun.
Sana biraz dünyadan
bahsedeceğim. Dünya Güneş
sisteminde Güneş’ e en yakın
üçüncü gezegen olup üzerinde sıvı,
su barındırdığı bilinen astronomik
cisim olma özelliğine sahip
radyometrik tarihleme ve diğer
kanıtlara göre 4.5 milyar yıldan
fazla süre önce oluşmuş 3/4 ‘ü
sularla kaplı bir gezegendir. Bu
gezegen içerisinde yaklaşık 7. 5
milyar insan yaşamaktadır. Bizlerle
beraber karada, havada ve suda
binlerce veya milyonlarca canlı
hayvanda bulunmaktadır.
Biz insanlar bu güzel
dünyamızı mahvetmek için
elimizden gelen tüm kötülükleri
yapıyoruz. Düzensiz yerleşim yerleri
yapmak için ormanlarımızı,
ağaçlarımızı kesiyoruz. Su
kaynaklarımızı düzensiz ve boş
olarak kullanıyoruz. Kimyasal
silahlarla ve kimyasal atıklarla
kendi ırkımıza ve dünya üzerindeki
diğer canlıların sonunu
menfaatlerimiz için katlediyoruz.
Dünya artık yaşanmaz bir hale
gelmeye başladı. İnsanlar hep bir
savaş içinde. Kadınlara şiddet son
safhalarda. Koruma ve muhafaza
etme düşüncesi yok olma
derecesine gelmiş bir durumda.
Artık iklimler her zamanki gibi
düzenli ve güzel değil. Kutuplardaki
buzullar günden güne erimeye ve
yok olmaya başladı. Topraklar suya
hasret ve kuraklık büyük bir boyut
kazandı.
KAAN ALTAN
ANIL VURAL
Yalnız senin yaşamış olduğun
gezegen hakkında iyi şeyler
duydum. İki uydusu bulunan güneş
sistemi içerisinde su bulunması ile
insanlar için yeni bir yaşam
olabileceği yüksek ihtimalle
düşünülen bir gezegen olarak
biliyorum.
Yalnız bizi gezegenine bu
anlattıklarımdan sonra kabul
edebilir misin bilemem. Kabul
etmesen de seni çok iyi anlarım.
Ben olsam kendi güzel gezegenini
bu hale getirenleri asla gezegenime
kabul etmezdim.
Acaba Mars gezegeninde
hangi işle uğraşıyorsun? Senin de
dünyadaki insanlar gibi para
kazanabileceğin bir işin var mı?
Daha aklıma gelmeyen birçok
sorular var ama bunların hangisini
soracağımı bilemiyorum.
GÜLİN CEYLAN
Sana bir fotoğrafımı
gönderiyorum. Mektubuma
cevap verirsen beni çok mutlu
edersin. Sen de mektubunda
bana bir fotoğrafını gönder.
Kendine ve yaşamış olduğun
gezegenine çok iyi bak. Umarım
bir gün karşılaşırız. Hoşça kal.
Sen de bizim gezegenimizi
merak ediyor musun acaba? Biz
insanları ne kadar tanıyorsun veya
dünyamız hakkında hangi bilgilere
sahipsin? Bunları bana yazarsan
çok sevinirim.
Poyraz Efe ÇIĞLIOĞLU
Şehit Şerife Bacılı Olmak Bir Ayrıcalıktır
"Ġnsanlar istedikleri dili
öğrensinler, ama eğitim
bir ülkenin kendi diliyle
yapılır."
OKTAY SĠNANOĞLU
TÜRK AYNġITAYNI
(1935-2015)
Az bilenlerin hiç
bilmeyenlere öğrettiği
bilim, bilim değildir."
1935'de doğan Sinanoğlu, 1953’de Atatürk tarafından 1928 yılında kurulmuş TED
Yenişehir Lisesini burslu olarak okudu ve birincilikle bitirdi. Okulun bursuyla kimya
mühendisliği okumak üzere ABD'ye gitti. 1956’da ABD Kaliforniya Üniversitesi, Berkeley
Kimya Mühendisliği'ni birincilikle bitirdi.
28 yaşında iken atom ve moleküllerin çok elektronlu kuramı ile "associate professor"
(doçent) ve 50 yıldır çözülemeyen bir matematik kuramını bilim dünyasına kazandırdı ve
"full professor" ( profesör ) unvanını aldı. 20. yüzyılda Yale Üniversitesi'nde bu sanı
kazanan en genç öğretim üyesidir.
İki defa Nobel’e aday gösterildi. Defalarca Nobel Akademisi’nin isteği üzerine Nobel’e
adaylar gösterdi. Dünyanın sayısız yerinde sayısız buluşları ve teoremleri ile ilgili sayısız
konferans verdi.
“Gençler, Türkiye’de âdet haline gelmiş göstermelik işlerden kaçının.
Sırf ‘evrenkent (üniversite) bitirdi’ desinler diye, ananız babanız
‘Amerika’da mastır yaptı’ diye övünebilsin diye yükseköğrenime gitmeyin.
Sonunda ancak kendinizi kandırırsınız.
Temel gayeleriniz, kendinizin ufak çıkarları ötesinde, kendiniz dışında, bu ülke, bu
ulus, Türk dünyası, Avrasya, insanlık için olsun.
Yüksek hedefleriniz için çalışın. O zaman, kendi durumunuz da kendiliğinden
düzelecektir.
Maddiyat ile maneviyatı dengeleyin. Formülünüz ‘bilim’ + ‘gönül’ dür.
‘’Bu iki kanadın biri eksik olursa ne kendinize ne de insanlığa hayrınız dokunur."
Ġbrahim SAKA
FEN BĠLĠMLERĠ ÖĞRETMENĠ
Şehit Şerife Bacılı Olmak Bir Ayrıcalıktır.
KAĞIT PARALARIMIZIN YÜZLERİNDEKİ TÜRK BÜYÜKLERİ
MUSTAFA KEMAL ATATÜRK
Kağıt paralarımızın ön yüzlerinde bulunan Türkiye Cumhuriyeti’nin kurucusu
olan Ulu Önder Mustafa Kemal Atatürk, sadece Türkiye’de değil dünya çapında
güçlü, tarihi isimlerden biridir. Arkasında pek çok eser, kitap ile kocaman bir ülke
bırakan dünya lideridir. Bıraktığı en önemli eserlere Nutuk ve Geometri kitabını
örnek verebiliriz.
ORD. PROF. DR. AYDIN SAYILI
CAHİT ARF
Prof. Dr. Aydın Sayılı Türkiye’de
bilim tarihçiliğinin yerleşmesini
sağlamış bilim adamıdır 1942 yılında
Harvard Üniversitesi’nde bilim tarihi
alanında doktorasını tamamlamış olan
Sayılı, dünyada bilim tarihi alanında
bilinen ilk doktora derecesinin
sahibidir.
Türk Matematikçisi Cahit Arf,
İstanbul Üniversitesi Fen
Fakültesi'nde profesör ve ardından
ordinaryüs profesörlüğe yükseldi ve
1962 yılına kadar çalıştı. Daha sonra
Robert Koleji'nde matematik dersleri
vermeye başladı. 1964 yılında Türkiye
Bilimsel ve Teknik Araştırma Kurumu
(TÜBİTAK) bilim kurulu başkanı oldu.
MİMAR KEMALEDDİN
YUNUS EMRE
Birinci Ulusal Mimarlık Akımı'nın
önde gelen isimlerinden olan Türk
mimar Mimar Kemaleddin'in resmi
bulunmaktadır.
Yunus Emre Anadolu'da Türkçe
şiirin öncüsü olan mutasavvıf bir halk
şairi aynı zamanda büyük bir Türk
düşünürüdür.
FATMA ALİYE TOPUZ
BUNLARI BİLELİM
50 liralık banknotların arka
yüzünde Türk edebiyatının ve İslam
coğrafyasının ilk kadın romancısı
olarak tanınan Fatma Aliye Topuz'un
resmi bulunmaktadır.
BUHURİZADE MUSTAFA ITRİ
Türk lirasının simgesi ₺‘dir.
Banknotlarımızda bulunan
güvenlik özelliklerine bakarak bir
banknotun gerçekliğini bizler de
kolayca tespit edebiliriz; örneğin
filigran ve emniyet şeridi...
Türk lirası banknotlar, Türkiye
Cumhuriyet Merkez Bankasına
bağlı Banknot Matbaasında;
madeni paralar ise T.C.
Başbakanlık
Hazine
Müsteşarlığına bağlı Darphane ve
Damga Matbaası Genel
Müdürlüğünde basılıyor.
Para ulusal değerdir, özenli
kullanalım.
BİRAZ DA GÜLELİM
17. yüzyıl büyük Türk bestekârı
Buhurizade Mustafa Itri , çiçekçilik ve
meyvecilikle uğraştığı için bu mahlası
almış olduğu söylenir.
Nehir YURT
Şehit Şerife Bacılı Olmak Bir Ayrıcalıktır.
BENDEN SÖYLEMESİ
‘Anne ölüyorum açlıktan çok açım çok’ diye içeriye girdi. ‘Okulda
çok acıktım anne. Bir de Beden Eğitimi dersi vardı, hiç koşamadım
bayılacaktım sanki.’ dedi. Annesi düşündü. Sabah Ali'yi
uyandıramamıştı, Okula da aç gitmesini hiç de istememişti. Hemen bir
kaseye kahvaltılık gevrek koydu biraz da süt. Ali o kadar iştahlı yemişti
ki annesi gevreği onaylamamasına rağmen içinde süt olduğu için biraz
rahat etmişti. Ama kahvaltılık gevrek ve süt Ali’yi bir teneffüs dahi tok
tutmamıştı.
Gevreğin içinde bulunan şeker Ali'nin kan şekerini aniden
yükseltip aniden düşürmüştü, bu yüzden Ali çok acıkmıştı.
Annesi ertesi gün daha tok tutması için pastaneden poğaça
almıştı. Annesi, poğaçanın Ali’ yi uzun süre tok tutacağını düşünmüştü
ama hiç de öyle olmamıştı.
Ali’nin annesi artık bunu bir çözüm bulmalıydı.
Ali’nin annesi erkenden kalkıp Ali’ye yumurta haşlıyor ya da
peynirli, sucuklu omlet yapıyordu. Bunların yanında da peynir, zeytin,
reçel ya da bal tüketiyordu artık.
Ali okula geldiğinde daha dinç, daha sağlıklı ve daha enerjik
oluyordu.
Bu hikaye hepimizin başına
gelmiştir mutlaka .
Günün en önemli öğünü
olan kahvaltıyı geçiştirmek
aslında hayatı geçiştirmek
oluyor. Sabah kahvaltı yerine
yediğimiz gevrekler, simitler,
açmalar, poğaçalar aslında
bize çok cazip gelse de
istemediğimiz kilo olarak ve
tabii ki vücutta biriken
toksinler olarak bize geri
dönüyor. Bu zararlı yiyecekler
yerine bir yumurta, peynir
,zeytin ile yapılan kahvaltı
hem sizi daha çok zinde
tutacak hem de derslerde
başarınızı artıracaktır .
……BENDEN
SÖYLEMESĠ….
KAHVALTI
Her sabah kahvaltıyı,
Çıkmamalı yapmadan.
Kaynamış yumurtayı,
Yemeliyiz rafadan.
Sütü, beyaz peyniri
Hiç ihmal etmemeli.
Gıdalı ürünleri,
Yemeden gitmemeli.
KASIM KAPLAN
Çiğdem ÇAVAÇ
FEN BĠLĠMLERĠ ÖĞRETMENĠ
ġehit ġerife Bacılı Olmak Bir Ayrıcalıktır.
NELER YİYORUZ? YEDİĞİMİZ KADAR BİLİYOR MUYUZ?
EJDER MEYVESİ (PİTAYA) NEDİR?
Ejder meyvesi, ülkemizde yavaĢ yavaĢ tanınmaya baĢladı. Bu meyve, pek çok
özelliği içinde barındırıyor. Görüntüsü oldukça sevimli tadı da bir hayli farklı olan ejder
meyvesi hakkında bilmeniz gerekenler:
Ejder Meyvesinin Faydalarını Biliyor
Musunuz?
Pitaya, içinde bolca C vitamini
bulunduğu için bağıĢıklık sistemini
güçlendiriyor.
Yine C vitaminin etkisiyle güçlü
antioksidan özelliği gösteriyor, vücuda
serbest radikallerin girmesini önleyerek
bizi hastalıklardan koruyor.
Pitayanın içinde kalsiyum da
oldukça fazla olduğundan kemiklerin
geliĢimi ve sağlığı açısından olumlu
etkilerde bulunuyor.
Kan basıncını düĢürdüğünden yüksek tansiyon gibi rahatsızlıkların önüne
geçiyor, iyileĢme sürecine destek oluyor.
Bol miktarda likopen içeren pitaya, likopenin etkisiyle kalp ve damar
hastalıklarına yakalanma riskini azaltıyor.
Çözülebilir lifler, potasyum ve düĢük Ģeker oranıyla Tip 2 diyabet hastalığının da
önemli destekçilerinden oluyor.
Kalorisinin yok denecek kadar az olması yetmezmiĢ gibi bir de lifli yapıda olması
sayesinde zayıflamaya yardımcı oluyor.
Vücudun nem dengesini
koruması nedeniyle, özellikle cilt
kuruluğu yaĢayanlar için en doğal
çözümlerden oluyor.
Ġçindeki potasyum sayesinde göz
sağlığına da destek olmayı unutmayan
pitaya, özellikle göz kuruluğu
çekenlere çok fayda sağlıyor.
BESİNLER HAKKINDA İLGİNÇ BİLGİLER
AVOKADO NEDİR? FAYDALARI NELERDİR?
Avokado ana vatanı Orta Meksika olan çiçekli bitkiler sınıfından tarçın ve kafur
ağacını da içine alan defnegiller familyasına ait bir SEBZE türüdür. ĠĢte avokado
hakkında hiç duymadığınız
bilgiler:
Genellikle muzların
potasyum açısından zengin
olduğu bilinir fakat avokadolar
muzlara göre daha zengindir. Bir
avokadoda potasyum 975 mg, bir
muzda ise 487 mg bulunmaktadır.
Avokado atlar için zehirli bir
yiyecektir. Solunum
problemlerine, kalp yetmezliğine
ve hatta ölüme neden olabilir.
Avokadoların diğer meyve ve sebzelerden daha fazla proteini vardır.
Fosil kayıtlarına göre avokadolar milyonlarca yıl önceden beri yetiĢtirilmektedir.
Ġspanya, avokado üreten tek Avrupa ülkesidir.
AVOKADONUN FAYDALARI
Avokado doygunluk hissi
verdirir. Bu sayede kilo vermenize
yardımcı olur.
Vücuttaki K vitamini eksikliğini
giderir.
Ġçerisinde bulundurduğu
potasyum miktarı oldukça fazladır.
Kalp ve göz sağlığını korumaya
yardımcıdır.
Vitamin, mineral ve omega 3
açısından oldukça fazla miktarda
zengindir.
Kolestrol karĢısında oldukça etkilidir.
Bazı kanser tipleri ile savaĢmakta vücuda yardımcı
Lipid zenginidir.
Böbreklere iyi gelir. Ġyi bir potasyum kaynağı olan avokado, bu özelliği ile böbrek
hastalıklarının önüne geçer ve böbreği korumuĢ olur.
BESİNLER HAKKINDA İLGİNÇ BİLGİLER
Bilim insanları fıstık
ezmesini yüksek karbon
içeriğinden dolayı elmas haline
getirebilirler.
Dünyada o kadar çok elma
çeĢidi vardır ki, hepsinden birer tane
tatmak isteseniz 20 yıl boyunca her
gün elma yemek zorunda kalırsınız.
Aklımıza gelenleri saysak 15
sayısına zor geliriz. Ama dünyada
yaklaĢık 350 farklı makarna Ģekli
vardır.
Ortaçağ'da, karabiber o kadar
lüks bir baharattı ki bir dönem kira ve
vergi ödemelerinde para yerine bile
kullanılmıĢtı. Bu yüzden siyah altın
olarak da lanse ediliyordu.
YILDIZ MEYVESİ (KARAMBOLA) NEDİR? YILDIZ MEYVESİNİN FAYDALARI NELER?
Karambola olarak da bilinen yıldız
meyvesi, tropik meyvelerden biridir. Yaz
aylarının vazgeçilmezi, bol sulu bir
meyvedir. C ve B kompleks vitaminleri
deposudur.
Kesildiğinde yıldız görünümünü aldığı
için ülkemizde yıldız meyvesi ismiyle anılır.
Yıldız meyvesi ya da Karambola,
Endonezya, Filipinler ve Malezya civarında
görülür. Meyvesi Güneydoğu Asya, Güney
Pasifik, Mikronezya ve Doğu Asya'nın bazı
bölümlerinde sıklıkla tüketilir. Bu meyvede
ayırt edici olarak çıkıntılar mevcuttur; yanlamasına kesildiği zaman yıldız Ģekli oluĢur.
Meyvenin tümü yenebilirdir ve elle yenir. Yemek yapımında kullanılmakta olup
konservesi ve meyve suyu da yapılmaktadır.
Vitamin değerleri oldukça yüksek olan yıldız meyvesinin adı, portakal ve greyfurt
karıĢımı bir lezzete benzer.
Fosfor, potasyum yönünden zengin olan yıldız meyvesi, güçlü antioksidan
özelliklere sahip meyvelerden biridir. EkĢi bir tadı olan karambola, C vitamini ve
potasyum deposu olması ile öne çıkar.
ġeker oranı düĢük olması nedeniyle kilo
vermek isteyenler tarafından tercih
edilir.
C vitamini deposudur. Bu neden
grip, nezle ve soğuk algınlığı hastalığına
karĢı koruyucudur.
Damar tıkanıklıkları üzerinde
iyileĢtirici etkileri olduğu görülmektedir.
BağıĢıklık sistemini güçlendirir.
Kalp hastalıklarına karĢı
iyileĢtirici etkiye sahiptir.
Yaraların çabuk iyileĢmesi ve diĢ eti sağlığı için oldukça faydalıdır.
DİKKAT! FİLİZLENEN PATATES ÖLDÜREBİLİR!
Sofraların vazgeçilmez sebzesi olan patates, lif/ posa içeriği sayesinde tokluk
hissine katkı sağlayarak sindirim
sistemini destekler; C ve B vitaminleri,
potasyum minerali ile de enerji verir.
Ancak patatesin faydaları kadar
yanlıĢ tüketiminin zararları da hayati
önem taĢıyor. Ġnsan sağlığı üzerinde
birçok olumlu etkileri olan patates,
hasatından önce ve sonra depolanma sırasında yapılan hatalar sebebiyle besin
zehirlenmelerine hatta bunlara bağlı ölümlere yol açabilir.
Sarıdan Yeşil Renge Dönüyor!
GüneĢ altında ya da yüksek neme
sahip ortamda bekletilen patateste solanin
miktarı artar. Solaninin artması, klorofil
sentezini uyararak patatesin sarıdan yeĢil
renge dönmesine sebep olur. Solanin
miktarı arttıkça yeĢillenmeyle birlikte
zehirlenme etkisi de oluĢur. Bu yüzden
üzerinde yeĢil lekeler/ filizler oluĢan
patateslerin tüketiminden kaçınılmalıdır. Nemsiz, ıĢık olmayan serin yerlerde
saklanmalıdır.
HİNT CEVİZİ (MUSKAT)
Hint Cevizi Nedir?
Muskat Hint mutfağından bizim
yemek kültürümüze kadar gelen bir
baharat çeĢididir. Muskat, son
zamanlarda Türkiye'de hemen hemen
her yemekte kullanılmaktadır. Zeytin
büyüklüğünde olan muskat, bir ceviz
çeĢidi olarak karĢımıza çıkmaktadır.
Keskin bir tada sahip olan muskat adını
Umman’ın baĢkenti olan Muskat
Ģehrinden almaktadır.
Hint Cevizi Faydaları Nelerdir?
Mide hastalıklarını tedavi eder
Muskat ölçülü ve yeterli miktarda
kullanıldığında mide ülseri ve gastrit
problemlerine iyi gelir. Mide rahatsızlıklarına
karĢı iyi gelir. Hazmı kolaylaĢtırmaya
yardımcı olur.
İştah açıcı etkisi vardır
Çocuğunuz yemek seçiyorsa ve yemek yedirmekte güçleniyorsanız yemeklerine
ekleyeceğiniz bir kaĢık muskat iĢtahının artmasını sağlayacaktır.
Antiseptik
Muskatı kıĢın düzenli olarak tüketirseniz grip ve soğuk algınlığı gibi enfeksiyonel
hastalıklara yakalanmanız zorlaĢır. KıĢın içeceklerinizde ve yemeklerinizde bir kaĢık
muskat kullanmak vücudunuzu mikroplardan arındıracak, hasta olmanızı
engelleyecektir.
Bulantı ve kusmayı önler
Bulantı ve kusma gibi Ģikâyetlerinizden muskat baharatı kullanarak kısa süre
içerisinde kurtulabilirsiniz.
Muskatın zararları şu şekildedir;
Muskatın içecekleri lezzetlendirdiğinden bahsetmiĢtik. ANCAK SÜTÜN
ĠÇERĠSĠNE KATILAN MUSKAT SAĞLIK AÇISINDAN CĠDDĠ TEHDĠT OLUġTURABĠLĠR.
Süte muskat katıp içerseniz halüsinasyonlar görebilir, ciddi kalp rahatsızlıklarına kapı
açabilirsiniz.
Baharat olarak az miktarda kullanılan muskat, zarar vermez aksine yukarıda vermiĢ
olduğumuz faydaları sağlar. Ancak miktar olarak aĢırıya kaçıldığında;
MİDE RAHATSIZLIKLARI, DELİRME, RUHSAL PROBLEMLER
HALÜSİNASYONLAR GÖRME, İDRAR YAPAMAMA, KABIZLIK, BEYİN HASARI
gibi ciddi sağlık problemlerine sebebiyet vermektedir.
M. Anıl VURAL
Şehit Şerife Bacılı Olmak Bir Ayrıcalıktır.
ASELSAN
Aselsan sayısız projeye ve başarıya imza atmıştır. Aşağıda bu
başarılardan birkaçına değineceğiz.
Askerî elektronik sanayi ya da
kısaca Aselsan, 1975 yılında Türk
Silahlı Kuvvetleri Güçlendirme Vakfı
tarafından Türk Silahlı Kuvvetleri’nin
askerî haberleşme ihtiyaçlarının
karşılanması amacıyla kurulmuştur.
1)ALPİN İnsansız Helikopter:
Askerî ve sivil alandaki ihtiyaçları karşılamak amacıyla,
yüksek yük taşıma kapasitesine, uçuş süresi ve menziline sahip
hava aracı elde etmek için bir helikopteri insansızlaştırmıştır.
İnsansızlaştırılan helikoptere Alpin adı verilmiştir.
2) Acil Müdahale ve Dalış Eğitim Botu
Türkiye’nin çevre denizlerinde ve kıyı sularında 90m
derinliğe kadar dalgıç eğitimi, acil müdahale, dalış operasyonları
için acil destek görev ihtiyaçlarını icra etmek üzere dizayn
edilmiştir. Değişik operasyonel işletme şartlarında emniyet ve
güvenilirlikle birlikte iyi manevra performansı ve denizcilik
özellikleri göstermek için tek gövdeli ve balta baş olarak dizayn
edilmiştir.
3)PİRİ – Kızılötesi Arama ve Takip Sistemi (KATS):
Deniz platformları için pasif olarak hava ve deniz araçlarını
ve füzeleri tespit ve takip etmek amacıyla geliştirilmiş olan,
yüksek performanslı bir kızılötesi arama takip sistemidir. PİRİ
Türk Deniz Kuvvetleri’ne bağlı savaş gemileri tarafından
kullanılacaktır.
4)Göz Bebeğimiz MR Cihazı
MR, Emar, Manyetik Rezonans Görüntüleme cihazının
kısaltılmış halinin okunuşudur. Büyük mıknatısların kullanıldığı bu
cihaz, radyo dalgaları yardımıyla anatomik yapının incelenmesini
sağlar. MR bu yönüyle tıbbi tanı cihazı kabul edilir.
Yerli ve milli imkânlarla üretilen ilk MR cihazı prototipi
Aselsan tarafından sunuldu. Aselsan’ın bu projeyi yapmalarının
temel unsurlarından birisi de aslında bilim ve teknolojiyi
buluşturmak, bir arada yürütmek ve bunu uygulamaya geçirmek.
Aselsan’ın yerli MR cihazının yanında sağlık alanında
çalışmakta olduğu daha fazla cihazları da vardır. Suni solunum
cihazı, kalp-akciğer pompası, mobil X-Ray cihazı ve taşınabilir
defibrilatör bu çalışmalarından sadece birkaçıdır.
Bengisu TAŞTAN
Şehit Şerife Bacılı Olmak Bir Ayrıcalıktır.
BİR BAŞARI HİKAYESİİ
TÜRKİYE'NİN ÜRETTİĞİ SOLUNUM CİHAZININ ÜRETİM SÜRECİ
14 günde dünya standartlarında seri üretime geçmeyi başaran,
yüzde 100 yerli ve milli yoğun bakım solunum cihazı, Türk
mühendisleri tamamlandı.
Sanayi ve Teknoloji Bakanlığı koordinesinde, Sağlık
Bakanlığının iş birliğiyle Arçelik, Aselsan, Baykar ve Biosys
tarafından geliştirilen ve testlerden başarıyla geçtikten sonra
hastanedeki ilk kullanımlarında hekimlerden tam not alan yerli
yoğun bakım solunum cihazı Başakşehir Şehir Hastanesi'nde
kullanıma sunuldu.
Pandemi döneminde Türk mühendisleri projede Milli Mücadele
süreci şuuruyla hareket ettiler. Her biri gecelerini gündüzlerine
katarak fedakarca çalıştılar. Yurt dışından ithal edilmesinde
zorlanılan, hatta iki katı fiyatına alınmaya çalışılıp ülkemize
gönderilmeyen ürünlerin 2-3 gün gibi kısa bir sürede yerlileştirildiği
birebir takip edildi.
Bilindiği gibi bu virüsün en önemli özelliği akciğerlerde
tutunması ve onları işlevsiz hale getirmesidir. Bu hastalıkla
mücadele edilebilmesi için en önemli araçlardan birinin yoğun bakım
solunum cihazları olduğu tüm dünya tarafından anlaşıldı.
Sanayi ve Teknoloji Bakanlığının Bilgilendirmesi
“Bu cihazları ülkemizde üretebiliriz diye yola çıktık”
Yoğun bakım solunum cihazı ihtiyacını kısa sürede fark ederek
Türkiye'de bu alanda yapılan çalışmaları araştırdıklarını belirterek,
“Bakanlığımızın çok çeşitli destekleriyle ortaya çıkmış bir
girişimcilik firması vardı, ismi Biosys. Bu firmanın yoğun bakım
solunum cihazları ürettiğini tespit ettik. Bu cihazlar ancak pilot
seviyede üretilmişti. Tüm Türkiye'de 12 tane üretildiğini ve bazı
hastanelerde kullanıldığını belirledik. Bunun üzerine arkadaşlarımızla
bir planlama yaptık ve dedik ki „Biz bu cihazları ülkemizde
üretebiliriz.‟ Böylece yola çıktık.”
Hızlıca Baykar ve Aselsan ile irtibata geçilerek, cihazların seri
üretiminin gerçekleştirilmesi ve içindeki parçaların üretilmesi için
yapılan görüşmeler sonucu firmaların bir araya gelmesi sağlandı.
Burada özellikle Baykar' ın çok büyük desteği oldu. Bu işi
sahiplendi ve cihazın seri üretimi için mühendislik çalışmalarını
başlattı. Bu esnada da ülkemizin yine köklü sanayi kuruluşlarından
Arçelik ile irtibata geçildi ve Arçelik de bu çalışmanın içinde olmayı
kabul etti. Bunun hızlı ve seri üretimi için sıfırdan bir hat kuruldu ve
bu hatta cihazlar üretilmeye başlandı.
Bu 4 büyük firmanın yanında, özellikle KOBİ ölçeğindeki
tedarikçiler de projenin içinde yer almıştır. Milli Mücadele olarak
adlandırabileceğimiz bu birliktelik neticesinde, 14 gün gibi kısa bir
sürede tüm dünyanın peşine düştüğü, hastaların tedavisinde en
önemli sağlık aletlerinden birisi olan bu yoğun bakım solunum
cihazının seri üretimini gerçekleştirmiş olduk.
Milli Teknoloji Hamlesi kapsamında Türkiye'nin teknolojiyi
sadece kullanan değil, teknolojiyi üreten bir ülke olmasının
arzulandığı bu dönemde bunun yolunun nereden geçtiği belli. Ülke
olarak Ar-Ge'ye ve insana yatırım yapmamız lazım. Sanayi ve
Teknoloji Bakanlığının açıklamasında:
“TÜBİTAK ile Ar-Ge'yi destekliyoruz. KOSGEB ile bunun
yatırımını yapacakları teşvik etmeye çalışıyoruz. Kalkınma
ajanslarımız yereldeki şirketleri bularak bunlara yatırım yapıyor.”
Sanayi ve Teknoloji Bakanlığının Ar-Ge'ye olan destekleri sağlık
alanında da devam edecek. Şu anda dünyada yine ses getireceğine
inandığımız projelerimizin arkasından gidiyoruz.
Sefer Arda YILMAZ Şehit Şerife Bacılı Olmak Bir Ayrıcalıktır.
TÜRKİYE’NİN OTOMOBİLİ “TOGG”
Fiyatı, adı, görünümü ve diğer özellikleri merak ile beklenen yerli ve milli
elektrikli otomobil tanıtıldı.
Türkiye Cumhuriyeti tarihinde ikince defa girişilen yerli ve milli otomobili
gururla tanıtıldı.
300+ ve 500+ Kilometre Menzil Opsiyonları Mevcut
Segmentinin en uzun aks mesafesine sahip otomobilin teknik özelliklerine
ilişkin bilgiler de paylaşıldı.
Buna göre, Türkiye’nin Otomobili, 30 dakikanın altında hızlı şarj ile %80
doluluğa ulaşacak.
Doğuştan elektrikli modüler platform ile 300+ ve 500+ kilometre menzil
opsiyonlarına sahip olacak otomobil, merkeze sürekli bağlı olacak ve güncellemeleri
uzaktan 4G/5G bağlantısıyla alabilecek.
Gelişmiş batarya yönetim ve aktif termal yönetim sistemlerinin sağladığı uzun
ömürlü batarya paketine sahip olan otomobil, 200 beygir güç ile 7,6 saniye, 400
beygir güç ile de 4,8 saniye altında 0-100 km/s hızlanabilecek.
Euro NCAP 5 yıldız seviyesine uyumlu, platforma entegre edilmiş batarya ile
yüksek çarpışma dayanımı ve %30 daha fazla burulma direncine sahip olacak.
Araç menziline %20’ye kadar katkı sağlayan geri kazanımlı frenleme de
otomobilin önemli özelliklerinden biri olarak öne çıkıyor.
Hedeflenen Teknolojik Dönüşümün Öncülerinden Olacak
Öte yandan TOGG’ dan yapılan açıklamaya göre, TOGG’ un kuruluşundan
bugüne geçen 18 ayda aldığı mesafeyi ve Türkiye’ de teknolojik dönüşüme nasıl
öncülük edeceği paylaşılacak.
Resmi kuruluşu 28 Haziran 2018’de gerçekleşen ve kuruluşundan 18 ay sonra 3
boyutlu ilk modelini ve bir konsept aracını gün ışığına çıkaran TOGG, Türk Otomotiv
endüstrisinin kalbi olan Marmara Bölgesi’nde kurulan fabrikasının temelini 2020
yılında attı. 2030 yılına kadar ise fikri ve sınai mülkiyet hakları tamamen kendisine
ait bir ortak e-platform üzerine 5 farklı model üretecek. Bu doğrultuda, 2023 yılından
itibaren Dünya’ da ilk kez Türkiye’nin otomobilinde kullanılmaya başlanacak olan
“Holografik Asistan” teknolojisi için hazırlıklar sürüyor. Bu yenilikçi asistan, sıradan
bir sanal gösterge panelinin çok ötesinde bir kullanıcı deneyimi yaşatmak amacı ile
ileri göz takip algoritmaları ve holografik üç boyutlu görüntüleme teknolojilerinden
faydalanacak. “Holografik Asistan” teknolojisi günümüzde otomobil içerisinde
kullanılmakta olan 2 boyutlu ekran teknolojilerinin yerine ilk kez üç boyutlu
görüntüleme ve artırılmış gerçekliği getirerek araç içi deneyimini sil baştan
şekillendirecek.
Bu teknoloji sayesinde sürücü gözünü yoldan ayırmadan aracın gösterge
ekranında verilen bilgileri görmekle kalmayacak, aynı zamanda yol ve çevre
hakkında ihtiyacı olabilecek diğer tüm bilgilere ulaşabilecek. Artırılmış gerçeklik ve 3
boyut ile zenginleştirilmiş görüntü sayesinde navigasyon ve diğer sürücü destek
sistemlerini daha kolay bir şekilde kullanarak güvenli, konforlu ve interaktif bir sürüş
imkanı bulacak.
TOGG bu yıkıcı teknolojinin otomotiv sektöründeki ilk uygulayıcısı olarak
kullanıcılarına bu benzersiz sürüş deneyimini sunan ilk mobilite şirketi olmayı
hedefliyor.
Türkiye’nin otomobilin ortaya
çıkan iç mekan ayrıntıları;
-Sürücü odaklı kokpit tasarımı
- Üç kollu deri kaplı etli
direksiyon simidi
-Kapı içlerine yerleştirilmiş
geniş hoparlör ve gelişmiş
müzik sistemi
-Mavi LED iç aydınlatma
ışıkları
-10 inç ve üstü ebatlı sınıfının
en geniş dokunmatik bilgi
ekranı
- Geniş gösterge tablosu ve
ikinci bilgi ekranı
-Küçük ve ergonomik tasarlanmış metal kumanda kolu
-Deri döşeme yüksek kaliteli koltuklar
H. Tuğra KUNT
Şehit Şerife Bacılı Olmak Bir Ayrıcalıktır.
MİLLİ JET MOTORUMUZ
Milli Savunma Bakanlığı’nda devrim niteliğinde yeni bir projeye
imza atıldı. TEI (TUSAŞ Motor Sanayii A.Ş) Türkiye’nin ilk yerli ve
milli jet motorunu üretti. Türk mühendislerinin tasarlayıp, geliştirdiği
1660 beygir güç üretimiyle öne çıkan TS1400 için Türkiye'nin ilk tek
kristal türbin kanadı üretimi, yenilikçi termal bariyer kaplama
metotları kullanılarak TÜBİTAK Marmara Araştırma Merkezi
tarafından yapıldı.
Milli motorla, muadillerine göre kalkışta, sürekli uçuş gücünde,
acil durum kalkışında ve tek motorla kaçış modunda 67-120 beygir
daha fazla güç elde etme başarısı yakalandı.
Kilogram başına 6 bin dolar ihracat değerine sahip TS1400’de
kullanılmak üzere Türkiye’de ilk kez nikel ve titanyum alaşımları için
havacılık kalitesinde dövme teknolojisi geliştirildi. TS1400’ün
üretiminde imalat ve malzeme teknolojisi alanında pek çok ilke imza
atıldı.
Havacılık Tarihinde Dönüm Noktalarından Biri Olan Jet Motoru Nedir? Ve
Nasıl Çalışır?
Jet motorunun temelinde etki-tepki prensibi yer alır. Havacılık
tarihindeki önemli buluşlardan bir tanesidir ve tarihe yön veren bir
teknolojidir. Geçmişten günümüze her zaman gücün ve hızın simgesi
olmayı başarmıştır.
Jet motorları aynı zamanda tepkili motorlar olarak ta bilinirler.
Temel mantık olarak önden havayı emer ve kompresörlerde sıkıştırır.
Sıkışan hava ısınır ve basıncı artar. Isınan ve basıncı artan havaya
yüksek hızda yakıt püskürtülerek yanması sağlanır. Yanan yakıt-hava
karışımı ise motorun çıkışına yönlendirilerek itme kuvveti oluşturulur.
Eskişehir'de TEI (TUSAŞ Motor Sanayii A.Ş/TUSAŞ Engine
Industries) Türkiye'nin ilk yerli ve milli jet motorunu tamamladı.
Türkiye son 10 yılda savunma sanayini 'yerli ve milli' hale getirmek için
çok önemli projeler başlattı. Gemi, helikopter, insansız hava aracı, tank
ve savaş uçağı...
TEI, öncelikle TSK bünyesindeki uçak ve helikopterler için parça
üretimi ve motor montaj testi için, dünyanın önde gelen şirketlerinden
ABD merkezli General Elektrik'in yüzde 46,2 ortaklığıyla kuruldu. Önce
F-16 savaş uçaklarının motor montaj ve testlerini yaptı, ardından parça
üretimine başladı. İlk aşamada sadece 5 parça üretilirken, bugün
dünyada üretilen her jet motoruna parça üretiyor. Bugün her iki
uçaktan biri TEI'de üretilen parçaları taşıyor, hedeflenen her 4 uçaktan
3'ünün TEI parçalarıyla uçması. Bu motorları Boeing, Airbus ve Çin'in
Comec uçakları kullanıyor.
TEI bu proje, 'Türk Yıldızları'nın da kullandığı T-38 uçaklarının
ABD'nin doğusundan batısına yakıt ikmali yapmadan uçmasını sağladı.
2002'de dev askeri kargo uçağı A400M'in motor üretiminde ilk kez
'tasarım ortağı' oldu. Yine GE ortaklığıyla kurulan Türkiye Teknoloji
Merkezi, GE'nin tüm motorları için tasarım desteği veriyor. Türkiye'nin
en büyük savunma sanayi şirketi. "TEI 2008'den itibaren sıfırdan iki
küçük jet motoru projesi başlattı. Küçük yerli jet motorumuz 3,6 kilo
ağırlığında ve F-16 savaş pilotlarının eğitimi için insansız 'hedef uçak'
olan 300 kiloluk Şimşek'i uçuruyor. Bu yıl 10 bin feet yükseklik ve
saatte 700 km hızda başarıyla denendi, Şimdi hedef 20 bin feet
yükseklik. İkincisinin ise bu yıl Şubat ayında SSM ile sözleşmesi
imzalandı, milli helikopterde kullanılacak ve 1400 beygir gücünde
olacak. Halen Atak helikopteri 1375 beygir, Hürkuş uçağımız ise 1600
beygir gücünde motor kullanıyor.
İlk yerli ve milli jet motorumuz bu iki aracı da uçurabilecek.
Özetle;
2023'te yerli ve milli helikopter bu motorla uçacak; gelecekte bütün
hava araçları için geliştirilebilecek.
M.Enes GÜLÜMOĞLU
Şehit Şerife Bacılı Olmak Bir Ayrıcalıktır
BİLİM MERKEZLERİ
Bilim merkezleri,
farklı yaş gruplarından,
farklı birikime sahip
bireyleri;
•Bilimle
buluşturmayı,
•Bilim ve teknolojiyi
anlaşılır ve ulaşılır
kılmayı,
•Bilim ve
teknolojinin önemini
toplum gözünde
artırmayı,
•Deneysel ve
uygulamalı etkinlikler ile
bilim ve teknoloji
alanında farkındalık
yaratmayı,
•Bireyleri
denemeye ve keşfetmeye
teşvik etmeyi amaçlar.
Ülkemizde
Mutlaka Gidilmesi
Gereken Bilim
Merkezleri
Konya Bilim Merkezi
Feza Gürsey Bilim
Merkezi
Eskişehir Bilim Merkezi
ODTÜ Toplum ve Bilim
Merkezi
Polatlı Bilim Merkezi ve
Uluğ Bey Gökevi
İTÜ Bilim Merkezi
Üsküdar Bilim Merkezi
Bornova Mevlana
Toplum ve Bilim
Merkezi
Gaziantep Türkcell
Gezegen evi ve Bilim
Merkezi
Bursa Bilim ve Teknoloji
Merkezi
Sizler için bazı bilim merkezlerini araştırdık ve araştırırken bile
ayrı bir heyecan yaşadık.
KONYA BİLİM MERKEZİ
Yaklaşık 100.000 m2'lik bir arazide; 26 250 m2'lik kapalı alanı,
14.000 m2’lik açık otopark alanı ve araç yolları, 11.000 m2’lik yürüyüş
yolları, 47.000 m2’lik yeşil alanı ile gerçek bir cazibe merkezi olan Konya
Bilim Merkezi, gerçekleştirilmesi zor bir mimari tasarımı hayata geçirerek
yeni nesilleri hedeflerine ulaşabilmek için yüreklendirmektedir.
Rüzgâr enerji santrali ve güneş panellerini içinde barındıran tesis,
Türkiye'de inşa edilmiş önemli bir yeşil bina örneğidir. Konya Bilim
Merkezi; tematik sergiler, açık hava sergileri, gözlem ve seyir kulesi,
gezegen evi (planetaryum), konferans salonları, laboratuvarları ve
kütüphanesi ile herkes için gerçek bir bilim merkezi olacaktır.
Konya Bilim Merkezi, Konya'yı biliminde merkezi yapma yolunda
önemli bir kilometre taşı olarak tarihe adını altın harflerle yazdırarak
“İnsana yapılan yatırım en büyük yatırımdır” ilkesi ile her yaştan ziyaretçiyi
bilimin güler yüzü ile tanıştırarak, yaparak ve yaşayarak öğrenme imkanı
sağlayacaktır.
Yenilikçi, araştırmacı ve özgüven sahibi bireylerin yetiştiği bir bilgi
toplumunun oluşmasına destek olmak için, her yaştan ziyaretçiye yönelik
eğlenceli ve etkileşimli ortamlar sunarak, onları bilim ve teknolojiyle
buluşturmak, bilimsel merak ve öğrenme isteği uyandırmak, yeni fikirler
üretilmesine imkân sağlamaktır.
FEZA GÜRSEY BİLİM MERKEZİ
Feza Gürsey Bilim Merkezi, 23 Nisan 1993 tarihinde açılmış olup,
Türkiye’nin ilk Bilim Merkezi uygulamasıdır.
Adını, uluslararası bilim camiasınca tanınan, çeşitli uluslararası
ödüller almış ünlü bir bilim insanımız olan Feza Gürsey’ den alan ve
Türkiye'nin ilk bilim merkezi olan Feza Gürsey Bilim Merkezi; Ankara
Büyükşehir Belediyesinin eğitime katkı hedefleri doğrultusunda, 23 Nisan
1993 tarihinde kurulmuştur.
İçinde yer alan yaklaşık 50 parçalık deney seti ile her yaştan ve her
meslekten kişilere, meraklılara ve araştırmacılara sunulan merkez, yeni
sergi tasarımları ile gelişmekte, ziyaretçilerini "Bilim Merkezi" kavramının
sunduğu o muhteşem dünya ile karşılamaktadır.
Elektriğin günlük yaşamımızdaki etkilerinden yıldırımın oluşmasına,
sıcak hava balonundan yerçekimine, algılama ve uzaya ilişkin kavramlara
kadar pek çok bilimsel ve teknik konuda ziyaretçilere deneyler yapma,
eğlenerek öğrenme imkanları sağlar. Bütün deney setlerinin ziyaretçilerin
emrine sunulduğu merkezde, rehberler herkese yardımcı olmakta, cana
yakın bir ev sahipliği yapmaktadırlar.
ESKİŞEHİR BİLİM MERKEZİ
Eskişehir Bilim Deney Merkezi, Eskişehir Büyükşehir Belediyesi
tarafından Sazova Bilim Sanat ve Kültür Parkı’nda oluşturulmuş ve 4 Nisan
2012 tarihinde hizmete açılmış deney merkezi.
2.751 metrekare alan üzerinde, “Bilim İçin Geziyorum” adlı proje
kapsamında BEBKA destek hibesi alınarak, Anadolu Üniversitesi Fen
Fakültesi Fizik Bölümü ile ortak hayata geçirildi.
Eskişehir Bilim Deney Merkezinde; ses deneyleri, basınç deneyleri,
yeryüzü deneyleri, optik deneyleri, denge-mekanik deneyleri, el beceri ve
dikkat gibi kategorilerde 77 adet deney aleti bulunmaktadır. Ayrıca
animatronik dinozor bölümü, üç boyutlu sinema odası, Türk-İslam Âlimleri
bölümü ile konuşan bilim adamları portreleri de yer almaktadır.
ZEHRA NUR DEVRİM
Şehit Şerife Bacılı Olmak Bir
Ayrıcalıktır.
2. Roketler: Roketlerde yakıt
olarak kullanılan maddeler katı
ya da sıvı olabilir. Sıvı yakıtların
kullanıldığı roketlerde yakıt ve
sıvı oksijen yanmanın
gerçekleşeceği hazneye
gönderilir. Yanma sonucunda
oluşan gazın roketten çıkarken
sebep olduğu itme ise roketi
ivmelendirir. Roketlerin uzayda
yol almasını sağlayan temel
ilke Newton'un “her etkiye
karşılık bir tepki vardır” ifadesi
ile bilinen hareket yasasıdır.
UZAY TEKNOLOJİLERİNİ TANIYALIM
1. Uydular: Yapay uydu; yıllardan
beri süregelen, insanoğlunun
geliştirip Dünya veya bir başka
gezegenin yörüngesine yerleştirdiği
ve genellikle bilgisayar kontrollü
sistemler bütünüdür. Haberleşme,
gözlem, meteoroloji, savunma,
navigasyon, casus olmak üzere
kullanım alanlarına göre farklılık
gösterirler.
Roketlerin görevi, astronotik açıdan bir uyduyu atmosfer dışına
çıkarmaktır. Yani roketlerin işlev gördüğü yer atmosferin içidir.
3. Uzay Sondası: Uzay sondası,
bilimsel bilgi toplamak için uzaya
gönderilen ve burada dolaşan bir
uzay aracıdır. Uzay sondalarının
astronotları yoktur. İnsansız uzay
araçlarıdır. Sondalar topladıkları
tüm verileri Dünya’ya geri
gönderirler.
4. Uzay İstasyonu: ABD Ulusal Havacılık ve Uzay Dairesi'nin (NASA)
, resmi internet sitesinde yer alan bilgilere göre, Uluslararası Uzay
İstasyonu (UUI), büyük bir uzay aracı ve dünya çevresinde yörüngede
dolanan astronotların yaşadığı bir ev şeklinde tanımlanıyor.
Uluslararası Uzay İstasyonu, aynı zamanda bir bilim
laboratuvarıdır. Uzay istasyonu, beş yatak odalı bir ev kadar büyük. İki
banyo, bir spor salonu ve büyük bir cumba penceresi vardır.
Orada altı kişi yaşayabilir. İstasyon, bir futbol sahasını
kaplayacak kadar büyüktür.
BUNLAR DA BİZDEN OLSUN
BUSENAZ BOSTANCI
UZAY SONDASI
HASAN YİĞİT KARATAŞ
SUEDA GÜMÜŞ
SEFER ARDA YILMAZ
SEVAL BULUT
ELİF NAZ İBİŞ
MUHAMMED ENES GÜLÜMOĞLU
TEKNOLOJİ KRALI ELON MUSK
Elon Musk 28 Haziran
1971'de Güney Afrika'da
doğmuĢtur. Günümüzde ise 20
yaĢında göç ettiği Amerika
BirleĢik Devletlerinde
yaĢamaktadır.
BaĢlıkta gördüğünüz gibi o
gerçek bir ''Teknoloji Kralı''dır.
Çünkü bir mühendis, endüstriyel
tasarımcı ve teknoloji
giriĢimcisidir.
SPACE X,
TESLA MOTORS , SOLAR CITY
Ayrıca günümüzde adını
sıkça duyduğumuz SpaceX
Ģirketinin kurucusu ve
CEO'sudur.
Ocak 2021'de ise Dünya'nın
en zengin insanı olmuĢtur.
Yukarıda gördüğünüz bu adamın uzay sevgisi çok küçükken
baĢlamıĢ. Neden biliyor musunuz?
Çünkü daha 12 yaĢındayken kendi çabalarıyla BLASTAR isimli
uzay oyunu ile 500 dolara yakın bir satıĢ gerçekleĢtirerek ilk yazılım
satıĢını yapmıĢtır.
Bu çok dahice.
Musk hakkında daha ilginç Ģeyler öğrenmeye ne dersiniz?
Thomas Edison, Nikola Tesla, Bill Gates, Steve Jobs, Walt Disney
gibi yenilikçilerden ilham almıĢtır.
“Ġnsanlığın geleceğini en çok etkileyecek sorunlardan oluĢan” üç
alan tespit etti. Bu alanlar internet, temiz enerji ve uzaydır.
İşte Karşınızda Elon Musk'ın Dünya' ya Ses Getiren Çılgın Uzay
Projeleri
1-SPACEX
Musk yaĢadığımız
Dünya'nın bir
simülasyondan ibaret
olduğunu iddiasını
ortaya attı ve bu
SĠMÜLASYON
TEORĠSĠNĠ
savunuyordu.
Çılgınca derken
bundan
bahsediyordum.
Gerçekten farklı bir
bakıĢ açısı.
En büyük
hedeflerinden biri de
Mars'ı yaĢanabilir bir
gezegen haline
getirmekti.
SpaceX ilk olarak
Falcon 1ve Falcon 9
roketlerini ardından
Dragon adlı ilk uzay
aracını üretti.
Falcon 9 ve Dragon
Uluslararası Uzay
Ġstasyonuna 12
baĢarılı uçuĢ yaptıktan
sonra NASA tarafından
ödüllendirildi.
Sıkı durun SpaceX ile
uçuĢa geçtikten sonra
acil iniĢ yapıyoruz.
Kararlı kiĢiliğini ortaya
koydu ve roket
teknolojilerini
geliĢtirmek için 2002
yılında SpaceX'i kurdu.
2.TESLA MOTORS
ASIL GERÇEK
Elon Musk, Tesla Motors'un
kurucusu değildir. Firmanın asıl
kurucuları Martin Eberhard ve
Marc Tarpenning'dir.
Acil iniĢe geçiyoruz dememin sebebi bu icadın bir araba olması.
Filmlerde gördüğümüz elektrikli araçların öncüsü Elon Musk
olmayacaktı da kim olacaktı?
Tamamen elektrikle çalıĢan bu aracı yaparak farkını ortaya koydu.
Ee tabiki bu sayede temiz enerji sektörüne de adım atmıĢ oldu.
3-SOLARCİTY
SolarCity 2006 yılında, Elon Musk’ın tavsiyesi üzerine kuzenleri
Peter ve Lyndon Rive tarafından kurulmuĢ olan, enerji üretim, depolama
ve satıĢ üzerine kurulu bir firmadır.
GüneĢ enerjisi sistemi ile evlere iĢ yerlerine ve devletlere ihtiyacı
olan enerjiyi güneĢten veriyor.
Taa 2006 yılında kurulan Ģirket enerji sağlama iĢlevinin dıĢında da
ilgi çeken güneĢ panelleri kurulum ücreti talep etmeyerek
müĢterilerine gelecekte maliyetsiz bir enerji teĢvik ediyor.
4-OPENAI
Elon Musk'ı diğer Dünya'yı geliĢtirme tutkunlarından ayıran özellik
ise insanları yapay zekalara karĢı uyarması.
Çünkü yapay zekaların Dünya' nın sonunu getireceğini söylüyor.
Bu nedenle kar amacı gütmeyen bir Ģirket olan OPENAI' yı kurdu.
Bu Ģirkette ''Ġnsan dostu'' yapay zekalar üretiliyor.
Metin üreten algoritma GPT-2 2019 yılında oluĢturulduğunda,
tarihin en tehlikeli yapay zekâ algoritması olarak anılıyordu.
Hatta bazı çevreler GPT-2’nin o kadar tehlikeli olduğunu iddia
ettiler ki, “robot kıyametini” tetiklememesi için halka açılmaması
gerektiğini savundular.
Bu sadece bir kıyamet senaryosuydu.
GPT-2 sonunda halka açıldı. GPT-2 sonrasında oluĢturulan, GPT-3
ise Ģimdiye kadar oluĢturulan en tehlikeli algoritma
GPT 3 Nedir?
GPT-3, bir dizi metin üreten sinir ağının en yenisidir. GPT-3,
SpaceX ve Tesla CEO'su Elon Musk tarafından desteklenen Yapay Zekâ
araĢtırma laboratuvarı olan OpenAI tarafından yaratılan doğal dil iĢleme
sinir ağıdır.
OpenAI’de çalıĢan 31 mühendis ve araĢtırmacıdan oluĢan grup
projeyi 28 Mayıs 2020’de tanıttı. Ekip, GPT-3’ün kapasitesinin selefi
GPT-2’ye nazaran iki kat fazla olduğunu ve türünün en geliĢmiĢ örneği
olduğunu belirtmiĢtir.
GPT-3 için endiĢe duyulan nokta, DeepFake gibi sahte haberleri
çevrimiçi yaymaya yardımcı olabilecek yanlıĢ metinler üretmeyi
kolaylaĢtırmasıdır. GPT-3 her zamankinden daha büyük ve daha akıllı.
Ve öğrenmesini tamamen internetteki verilerden sağlayan GPT-3, argo
ve rahatsız edici sonuçlar da verebiliyor.
YAPAY ZEKA İLE Çok İlginç Bir Ropörtaj
Arjantin’den bir bilgisayar mühendisi, yapay zekadan EINSTEIN
gibi davranmasını isteyip bir röportaj yapmıĢ. YZ: yapay zeka
MA: Albert Einstein. TanıĢtığımıza memnun oldum. Ben Manuel Araoz ve
seninle tanıĢmak için gelecekten geldim (gülümseme)
YZ: (kahkaha) Oh, gerçekten mi? Gelecek nasıl?
MA: Harika! Hangi yıldayız?
YZ: 1947. Ocak ayı. Burası Princeton, NJ. ġu anda Amerika’ dasın.
MA: Ġsminiz Albert Einstein, değil mi?
YZ: Doğru.
MA: Yazmakta olduğum bir kitap hakkında size birkaç soru sorabilir
miyim?
YZ: Sanırım birkaç dakikamı ayırabilirim.
MA: Çok teĢekkür ederim.
YZ: Hadi bakalım. Ne istiyorsan sorabilirsin.
Röportaj böyle baĢlayıp önce kiĢisel hayat hikayesi ve sonra da
Einstein’ın teorilerinin ayrıntılarıyla devam ediyor. Mesela Ģu soruya
verdiği cevaba dikkat edin…
MA: ġu ana kadar bilim dünyasına yaptığınız katkıları nasıl tarif
edebilirsiniz?
YZ: ġey, fizik alanında epeyce önemli katkılar yaptığımı söyleyebilirim.
MA: Biraz daha anlatın lütfen.
YZ: Her Ģeyden önce fotoelektrik etkisi ve kuantum mekaniği alanındaki
çalıĢmalarım, kuantum fiziğinin geliĢimi için önemliydi.
MA: Kuantum fiziği ne demek? Kusura bakmayın, fizikçi değilim de…
YZ: ġöyle anlatayım, yüzyıl kadar önce Evrene dair anlayıĢımız, onun
nasıl çalıĢtığına dair bilgimiz çok azdı. Ucu açık epeyce bir soru vardı.
Mesela atom neyden yapılmıĢtır ya da ıĢık nasıl bir Ģeydir gibi sorular…
Dikkat ettiniz mi? Bu tür sorulara normalde günümüzün modern
arama motorları da cevap verebilir. Ancak bu yapay zeka baĢka bir
kiĢinin ağzından konuĢuyor. Üstelik önce genel ve kısa cevaplar veriyor.
Siz onunla sohbeti ilerlettikçe kademe kademe kendisini açıyor. Yani
sadece bilgi anlamında değil, davranıĢ biçimi olarak da insanı taklit
ediyor. Bu sanal röportajı yapan kiĢi Einstein dıĢında, yapay zekanın
Marie Curie, Isaac Newton, Rahibe Teresa, Charles Darwin ve Kleopatra
gibi kiĢilikleri de oynamasını istemiĢ ve onlarla yaptığı röportajlardan bir
kitap hazırlamaya baĢlamıĢ.
Peki GPT-3 Yapay Zeka tam
olarak neler yapabiliyor ?
– Bilgisayar kodları yazabiliyor.
– Tıbbi sorulara cevap
verebiliyor.
– Tarihi Ģahsiyetlerle sohbet
edebilmesini sağlayan bir bot.
– Google gibi ancak soru ve
cevaplar için soru tabanlı bir
arama motoru.
– Dil ve sözdizimi bulmacalarını,
sadece birkaç örnek yardımıyla
çözebiliyor.
– Çeviri yapabiliyor.
– Blog yazıları yazabiliyor.
– Yaratıcı kurgular
oluĢturabiliyor.
– Müzik besteleyebiliyor.
– Resimleri tamamlayabiliyor.
– Röportaj yapabiliyor.
BUNUNLA BERABER
ĠNSANOĞLU BĠR SIÇRAYIġA
DAHA ĠMZA ATTI.
5-HYPERLOOP/ BORİNG COMPANY:
Elon Musk'ın belki de en kolay projesi Hyperloop Projesi.
Trafikte sıkılması sonucu ortaya çıktı.
Californiya' daki trafik sorununu çözmeyi hedefleyen Musk, yer
altında tüneller kazarak trafik yoğunluğunu tünellere aktarmayı
hedefliyor.
Hyperloop projesine geçtiğimiz günlerde bir diğer giriĢimci olan
Richard Branson ortak oldu.
Ġnternette sunulan prototiplere göre, 600 km hıza ulaĢacak olan
toplu taĢıma aracı, gelecekten bir senaryoyu bizlere sunuyor.
Efsa Türkan OCAK
Şehit Şerife Bacılı Olmak Bir Ayrıcalıktır
AURORA (KUTUP IŞIKLARI) NEDİR VE
NASIL OLUŞUR?
Kuzey ya da Güney Kutbu yakınlarında gerçekleşen doğal ışık
gösterilerinin fotoğraflarını görme şansınız olmuştur. Aurora denilen bu
doğa harikası ışık gösterilerine Kutup Işıkları da denilir. Özel olarak
adlandırılacak olursa; Kuzey Kutbu'nda oluşanlar Aurora Borealis,
Güney Kutbu'nda oluşanlar Aurora Australis'tir. Oluşma sebepleri aynı
olsa da Kuzey Işıkları daha popülerdir; daha çok bilinmesinin sebebi
kolay ulaşılabilir olmalarından kaynaklıdır.
Öncelikle auroranın oluşmasını sağlayan şey Güneş’tir. Güneşin
bizim için sürekli bir ısı ve ışık kaynağı olduğunu biliyoruz, yalnız Güneş
aynı zamanda zararlı ışınlar ve radyasyon da yaymaktadır. Güneş’ten
gelen çoğu zararlı ışınların etkilerinden dünyanın etrafındaki manyetik
alan sayesinde korunuruz.
Güneş'te sürekli patlamalar olur ve bu patlamalar sonucunda
Güneş'ten uzaya parçacıklar savrulur. Güneş’te gerçekleşen ve taç küre
kütle boşaltımı ya da Güneş patlaması olarak adlandırılan patlamalar,
Güneş'in taç küresinde (koronasında) manyetik alan karışımları
nedeniyle oluşur ve uzaya büyük kütlelerde plazma fırlatılmasına sebep
olur. Bu patlamalar Güneş rüzgarlarının oluşmasını sağlar ve yüksek
hızlarda uzayda yolculuk edebilen tanecikler oluşmasına sebep olur.
Yani bu muhteşem ışık gösterileri, Güneş'ten gelen yüklü
taneciklerin Dünya’nın atmosferdeki oksijen ve azot gazlarının
tanecikleri ile çarpışması sonunda oluşur. Dünya'nın atmosferi
çoğunlukla azot ve oksijen gazlarından oluştuğu için bu moleküllerle
çarpışırlar. Çarpışan taneciklerle enerji kazanan bu moleküller normal
enerji düzeylerine dönerken foton yayarlar. Yayılan fotonların sayısı o
kadar çoktur ki, ışık gösterisi olarak karşımıza çıkar.
GÜNEŞ PATLAMALARI
Farklı Aurora Renkleri Nasıl Oluşur?
Güneş’ten gelen parçacıkların oksijen molekülleri ile çarpışması
sonucunda kırmızı veya yeşil ışık tonları üretilir.
Soluk sarımsı yeşil en sık rastlanılan aurora rengidir ve Dünya’nın
yaklaşık 96 kilometre yukarısında bulunan oksijen molekülleri
sayesinde oluşur.
Nadir görülen kırmızı auroralar, 320 kilometre yükseklikteki
oksijen molekülleri ile oluşmaktadır.
Azot molekülleri ise mavi veya morumsu-kırmızı auroralar üretir.
Muammer CABACI
Şehit Şerife Bacılı Olmak Bir Ayrıcalıktır
ÇİÇEKLERİN DİLİ VE MUCİZELERİ
DİNLERSEN ÇİÇEKLER DE KONUŞUR
Osmanlı Devleti‟nde pencere önüne konan çiçeğin rengiyle mahalle
sakinine bazı mesajlar verilirdi.
Pencere önüne konan sarı
renkli çiçek “Bu evde hasta
var, evin önünde hatta bu
sokakta gürültü yapmayın!”
anlamı taşırdı.
Pencere önüne konan kırmızı çiçek
ise “Bu evde gelinlik çağına gelmiş
bekâr kız var, evin önünden geçerken
konuşmalarına dikkat et!” manasını
içerirdi.
ŞİFA KAYNAĞI ÇİÇEKLER
Çiçekler eski dönemlerden beri tedavi ve boyama amaçlı
kullanılmaktadır. Yıllar boyunca tedavi amacıyla kullanılan bitkiler bugün de
modern eczacılığın kullandığı ham maddelerin temelini oluşturmaktadır.
SAFRAN
Safran, sonbaharda çiçek
açan 20-30 cm boyunda çiğdem
cinsinde soğanlı bir kültür
bitkisidir. Safran genellikle gıda
boyası ve tat verici olarak
kullanılır.
Geleneksel tedavi yöntemi
olarak çok eski bir tarihe sahip
olan safranın antikarsinojenik
(kanser bastırıcı), antimutajenik
(mutasyon önleyici) ve antioksidan
benzeri özellikleri olduğu modern
tıp tarafından bulunmuştur.
GELİNCİK
Gelincik çiçeği, ilaç
üretiminde kullanılmaktadır.
Üzerine araştırmalar devam
etmesine rağmen halihazırda
bilinen iki üç ilaçta gelincik
çiçeğine rastlanmıştır.
Tıpta tohumu, çiçeği
yaprakları ve bitkileri ayrı ayrı
değerlendirilebilmektedir. Bitkinin
üzerindeki çiçeklerin ağrı kesici,
yatıştırıcı, kas gevşetici, balgam
söktürücü özellikleri vardır.
Ayrıca uykusuzluk, bronşit,
öksürük, sindirim zorluğu gibi
rahatsızlıklarda da tedavi amacıyla
kullanılabilir.
CİVAN PERÇEMİ
Askerlerin yaralarında kullanılmasından dolayı tarihte
Latince “herba militaris” (asker otu) adıyla
bilinmektedir.
Cilt yaralarını iyileştirir ve kanamayı durdurur.
Anti-inflamatuar özellikleri vardır.
Antiseptiktir.
Hormon dengesini düzenler.
Astım hastalığına iyi gelir.
Tansiyonu dengeler.
ZAKKUM
Japonya‟nın Hiroşima şehrine
1945‟ te atom bombası atıldıktan
sonra kentte açan ilk çiçek
ZAKKUM „dur.
ZAKKUM şehrin resmi
simgesidir. 75 yıl kentte hiçbir
bitkinin yetişemeyeceği tahmin
edilirken, açan zakkum çiçekleri
halk için “GÜÇ VE UMUT “
olmuştur.
PAPATYA
Papatya çayının en bilinen özelliği
sinirleri gevşetmesi ve uykusuzluğa iyi
gelmesidir.
Sindirimi kolaylaştırır, mide
kramplarına ve ağrıları geçirir.
Diş ağrılarını hafifletir. Diş sorunu
yaşıyorsanız, papatya çayı ile gargara
yapabilirsiniz.
Cildi güzelleştirir ve canlı bir
görünüm sağlar. Papatya çayını bir cilt
toniği gibi kullanabilir, yüzünüzü
silebilirsiniz.
Göz kapaklarında meydana gelen
iltihaplanmaları tedavi eder.
Solunum yolu hastalıklarının
tedavisinde kullanılır. Sinüzit, nezle
gibi bir hastalık yaşıyorsanız, papatya
çayının buharını solumak iyileşmenize
yardım edecektir.
Kan şekerini dengeler.
Regl ağrılarına, sırt ve bel
ağrılarına iyi gelir.
Işıl YILDIRIM
Şehit Şerife Bacılı Olmak Bir Ayrıcalıktır
Mikroskop Nedir?
MİKROSKOP ALTINDA CANLILAR
İnsanların çıplak gözle görmesinin mümkün olmadığı küçük
nesnelerin bir mercek düzeneği sayesinde görülmesine, büyütülmesine ve
incelenmesine yarayan alete mikroskop adı verilmektedir. Bazı cisimlerin
oldukça küçük olmalarından dolayı gözle görülmeleri mümkün değildir. Bu
derece küçük olan cisimlerin görülebilmesi için optik veya manyetik
mercekler sisteminden faydalanılır. Bu sistemler sayesinde gözle
görülemeyecek kadar küçük olan cisimler, büyütülür ve incelenir.
Aşağıdaki görsellerde de görülebileceği gibi mikroskop istediğimiz
her şeyi büyüterek incelememizi sağlar. Fotoğraf-1 ve Fotoğraf-2 de de
görüleceği üzere karasinek ve kertenkelenin ayağının büyütülmüş resimleri
yer alıyor. Yani mikroskoplar hayvanları büyütebiliyor.
Fotoğraf-1: Karasinek
Fotoğraf-2:Kertenkele Ayağı
Mikroskop bitkileri de büyütebiliyor. Fotoğraf-3 ve Fotoğraf-4 de çilek
ve zambak resimlerinin büyütüldüğünü gözlemleyebiliriz.
Fotoğraf-3: Çilek
Fotoğraf-4: Zambak
Mikroskop vücudumuzdaki organları da büyütebiliyor. Bununla ilgili
Fotoğraf-5 ve Fotoğraf-6’yı örnek olarak inceleyebilirsiniz.
Fotoğraf-5: Akciğer Kası
Fotoğraf-6: Kalp kası
Fotoğraflarda da gördüğünüz üzere mikroskop gözle göremeyeceğiz
canlı varlıkların tümünü büyüterek incelememizi ve onlar hakkında bilgi
sahibi olmamızı sağlar.
Bakalım bunları bilecek misiniz?
Dolayısıyla mikroskop, bilim insanları tarafından yoğun bir şekilde
kullanılır. Yeni bilimsel bilgiler elde ederler.
Deniz İrem KAMER
Şehit Şerife Bacılı Olmak Bir Ayrıcalıktır
EKOLOJİ (DOĞA BİLİMİ)
Dünyadaki tüm canlıların birbirleri ve çevreleriyle ilişkilerini
inceleyen bilimdir. Başta insan olmak üzere tüm hayvan ve bitkiler canlılar
sınıfına girmektedir. Tüm bu canlıların yaşamaları ve hayatlarını devam
ettirebilmeleri için çevreye ihtiyaçları bulunmaktadır. Ekolojinin amacı
canlıların uygun ortam koşulları içerisinde yaşayabilmelerini sağlamaktır.
Uygun çevre koşulları içerisinde ışık, hava, su ve toprak bulunması şarttır.
Ekoloji bilimi akarsulardan yer altı sularına, kıtalardan okyanuslara kadar
tüm çevre koşullarını inceler.
EKOSİSTEM
Canlı ve cansız çevrenin tamamıdır. Ekosistemi abiyotik faktörler
(toprak, su, hava, iklim gibi cansız faktörler) ve biyotik (üreticiler,
tüketiciler ve ayrıştırıcılar) faktörler olmak üzere iki faktör oluşturur. Bu
ilişki besin piramidi ile ayrıştırılır. En üst kısmında tüketiciler(hepçil), bir
altında tüketiciler(etçil), onunda altında tüketiciler(otçul), en altta ise
üreticiler vardır. Ayrıştırıcılar ise ayrı bir gruptadır. Genellikle madde
dönüşümünde rol oynadıklarından ve ölü bitki ve hayvan fosillerini toprağa
çevirdiklerinden bu piramidin her basamağında bulunabilirler
ve saprofitler(çürükçüller) olarak bilinirler.
Bir sistem içinde yürüyen bu denge de av-avcı ilişkisi
vardır. Örneğin: Bir tahılı bir hayvan yer onu başka bir
hayvan... diye devam eder.
Bu tanımlamadaki
organizmalar; diğer bir
deyim ile canlılar veya
canlı çevre, insan,
hayvan ve bitkilere ait
bireyleri veya bunlardan
oluşmuş toplulukları
ifade etmektedir.
Tanımlamanın
içinde geçen
organizmaların içinde
yaşadıkları ortam
deyimi ise cansız çevre
olarak da ifade edilir ve
hava, su, toprak, ışık
gibi faktörleri kapsar.
EKOLOJİK DENGENİN BOZULMASI:
Çevre koşullarının son zamanlarda hızla bozulduğunu ve dünyanın
geleceği için çok ciddi sorun teşkil ettiğini ifade etmemiz yanlış
olmayacaktır. Doğal kaynakların tükenmesi, çevre kirliliği, küresel ısınma,
gıda kıtlıkları, bitki ve hayvan türlerinin tükenmesi, buzulların erimesi gibi
çevre sorunları dünya için çok büyük tehdit oluşturmaya devam
etmektedir. Ekolojik çevrenin bozulmaya başlaması pek çok doğa olayını
da karşımıza çıkarmaktadır. Tsunamiler, fırtınalar, kasırgalar, seller ve
bunun gibi daha pek çok olumsuz doğa olayları tüm dünyada artmaya
başlamıştır. Ekoloji bilimi de bu durumu incelemekte ve ne gibi tedbirler
alınması gerektiğini tespit etmektedir. Tüm canlıların atmosfer ile okyanus
tabanı arasında yaşadığını düşünürsek ekolojik sistemin çok iyi korunması
gerektiğini düşünebiliriz.
Artan nüfusun aşırı tüketimleri, savurganlıkları nedeniyle farkında
olmadan veya farkında olarak ekolojik sistemlere verdiği zarar geri
dönülmez bir hal almaktadır. Doğada hiçbir madde sonsuz miktarda değildir
ve her şeyin sınırı bulunmaktadır.
Orman katliamları sonucu sel, heyelan, erozyon kaçınılmaz olmakta,
zararlı gaz ve atıklar küresel ısınmaya neden olmaktadır. Su
kaynaklarının kullanılmasında yeterli özenin gösterilmemesi ve kaynakların
kirletilmesi, plansız olarak gerçekleştirilen çarpık yapılaşma sorunu,
ormanlık alanların yapılaştırılması ve ormanların katledilmesi ekolojik
dengeyi bozmaktadır.
EKOLOJİK BİR DÜNYANIN ÖNEMİ
Ekolojik dengeye önem verilmemesi engellenemez doğal felaketlere
neden olur. Bu bakımdan ele alındığında ekolojinin önemi anlaşılmaktadır.
Sonuç olarak açlık ve su savaşları gibi pek çok olumsuz yaşam senaryoları
ortaya çıkabilir. Bu felaket senaryolarının yaşanmaması için doğayı
koruyucu teknolojiler üretme çabasında olan insanoğlu son yıllarda
özellikle yenilenebilir enerji kaynakları gibi doğa dostu faaliyetlere
yönelmektedir. Bilim dünyasının öngördüğü çevre felaketleri arasında bazı
başlıklar öne çıkmaktadır.
OKYANUSLARDA BULUNAN SULARIN SEVİYESİ
Yenilenemeyen enerji kaynaklarının önemli bir etken olduğu küresel
ısınma nedeni ile kutuplardaki buzulların erimesi sonucunda okyanus
sularının seviyesi artmaktadır. Bu etken okyanuslara kıyısı olan yaşam
yerleri başta olmak üzere doğal yaşam alanlarında birçok olumsuzluğa
neden olabilmektedir.
İKLİMLERDE YAŞANABİLECEK DEĞİŞİKLİKLER
Küresel ısınmanın temel nedeni olan sera gazlarının salınması tüm
insanlığı olumsuz yönde etkileyecek olan iklim değişikliklerine yol
açacaktır.
Su Savaşları: Dünyanın dörtte üçü suyla kaplı olmasına rağmen içilebilir su kaynakları oldukça azdır. Bu
CANLI TÜRLERİNİN YOK EDİLMESİ
Ekolojinin önemi konusunu daha iyi kavrayabilmek için ekolojik
dengelerin bozulması durumunda oluşması muhtemel etkilerin
araştırılması önerilmektedir. Var olan bazı canlı türlerinin yok olma
tehlikesi doğadaki geri dönüşü mümkün olmayan olumsuz etkilerden
biridir.
BİTMEK BİLMEYEN İSTEKLER VE KAYNAKLARIN AŞIRI TÜKETİMİ
İnsanoğlu ihtiyaçlarını
karşılamak için doğal çevrenin
olanaklarından yararlanır. Sanayi
faaliyetlerinin gelişmesi ve son
yüzyılda yaşanan hızlı nüfus artışı
doğal kaynakların tüketimini
artırır.
Doğal kaynakların kullanımı
üzerindeki aşırı baskı, doğal
kaynakların sınırsızmış gibi
algılanıp bilinçsizce tüketilmesi ve
atıkların doğal ortamlara
bırakılması çevre sorunlarının
yaşanmasına yol açar.
Ekolojiyi Korumak Adına Neler Yapabiliriz?
• Atıkların birçoğu geri dönüşümden geçerek tekrar
kullanılabilmektedir. Bunun için atıkların cam, plastik, metal ve pil
atıkları şeklinde ayrıştırılması gereklidir. Atılmadan önce ayrıştırılan
atıklardan tekrar yararlanılabilmekte ve olumsuz etkilere neden olma
oranları oldukça düşürülebilmektedir. Atıkların dönüşümü
önemsenmelidir.
• Sanayi alanında atmosfere salınan gazların kontrol edilebilmesi
önemlidir. Çünkü kontrolsüz olarak salınan gazlar hem hava kirliliği
oluşturmakta hem de bazı çevre felaketlerine uygun ortam
hazırlayabilmektedir.
• Yapılaşmada plansızlık en önemli etkilerden biridir. Çünkü çarpık
yapılaşma beraberinde birçok çevresel olumsuzluk getirmektedir.
Temiz su kaynaklarının kirletilmesi bu olumsuz etkilerden biridir.
• Yenilenebilir enerji kaynaklarından yararlanma oranı en üst
düzeye çıkarılması gereklidir. Yenilenemeyen enerji kaynakları doğal
kaynakların boşa kullanılması anlamına gelir. Bir yandan enerji elde
ederken diğer yandan yaşanacak kirliliği gidermeye çalışmak ve
bunun için enerji harcanması söz konusudur.
• Ekolojinin önemi konusunda değinilmesi gerekli en önemli
konulardan biri ormanlık alanların yeterince korunmamasıdır.
Ormanlar dünyanın akciğeri olarak nitelenebilir. Ormanlar hem kirli
havayı filtrelemekte hem de oksijen üreterek çok önemli bir görevi
yerine getirmektedirler.
SEDEF ADASI SENDROMU
Gelecek nesillere hakları
olan bir dünya bırakmak için
insanoğlu doğaya yaptığı
müdahaleden vazgeçmelidir.
Sedef Adası
Sendromunda doğaya yapılan
müdahalenin sonuçları oldukça
trajikomik olmuştur.
Martı varlığı ile ünlü
adada, ada sakinlerinin rahatsız
olması sonucu tilki getirmeleri
ekolojik dengenin bozulmasına
yol açmıştır. Çoğalan tilkiler
martıları ve yumurtaları
avlayarak martı nüfusunda
yoğun azalmaya neden
olmuştur. Ancak martıların
azalması yılanların
temizlenmemesine neden
olmuştur. Böylece yılan
yoğunluğu artmıştır. Konutlara
dolan yılanlar adada
yaşayanların korku dolu günler
geçirmesine neden olmuştur.
Bunun sonucunda insanlar
günlerce tilki avına çıkmıştır.
BU DÜNYA BİZE EMANET, SEVELİM, KORUYALIM!
Berkant Salih KARA
Şehit Şerife Bacılı Olmak Bir Ayrıcalıktır
1)Dinozorlar:
NESLİ TÜKENMİŞ CANLILAR
Dünya üzerinde bugüne kadar en az 500 canlı türünün nesli tamamen
tükenmiştir. Bu nesli tükenen hayvanlar arasında elbette en bilinen
dinozorlardır. Dinozorlar tam 160 milyon yıl boyunca kara hayatına egemen
olmuşlardır. Bugüne kadar dinozorların nasıl yok olduklarına dair pek çok
iddia ortaya atılmıştır. Nobel ödüllü fizikçi Luis Alvarez ile jeolog Walter
Alvarez'in ortaya koyduğu 'dinozorların nesillerinin 65 milyon yıl önce bir
gök taşının Dünya'ya çarpmasıyla sona erdiği görüşü en çok kabul gören
görüş olmuştur. Yeryüzündeki 1000 dinozor türünün neslinin bundan 65
milyon yıl önce tükendiği bilinmektedir.
2)Hazar Kaplanı:
Hazar kaplanları batıda Türkiye, Kafkasya'da İran, Türkmenistan ve
Afganistan'ın kuzey kesimleri ile Moğolistan'da ve elbette ismini aldığı
Hazar Denizi etrafında yaşamaktaydı. Hazar kaplanlarının 1970 yılında
Rusya'daki türün son üyesinin ölümüyle yok olduğu biliniyor. Dişi
kaplanların 100 gün süren gebeliği sonucunda 3 yavru kaplan doğurur. Bu
küçük Hazar kaplanları doğduktan sonra on gün boyunca kör kalır ve on
günün sonunda normale dönerler.
3)Tüylü Mamutlar:
Mamutlar filgiller ailesinin üyesidirler. Son buzul çağında dünyanın
hemen hemen her bölgesinde yayılmış olarak bulunmaktaydılar.
Mamutların nesli M.Ö. 1700 yılında tükenmiştir. 4,5 m boy ve 8 ton
ağırlığına kadar erişebilen bir fizyolojiye sahiptiler. İklim değişikliğinin
veya aşırı avlanmanın nesillerini tükettiği ileri sürülmektedir. Etiyopya'nın
Afar bölgesinde bulunan bir Mamut fosili, Mamutların tarihinin 4 milyon yıl
öncesine kadar dayandığını ispatlamıştır.
4)Dodo Kuşu:
Dodo, belki de en
meşhur nesli tükenen
hayvanlardan birisi
olabilir. Doğal yırtıcılar
olmaksızın evrim geçiren
kuş türüdür. Mauritius’a
gelen insanlar yırtıcı
olmadığı için avladı ve
besin kaynağı olarak
kullandılar. 2007’de, bilim
adamları değerli DNA
örnekleri tutabilen en iyi
korunmuş Dodo iskeletini
buldu. Soyunun neden
tükendiği tam olarak
bilinmese de
yumurtalarının kaçırıldığı
düşünülüyor.
5)Fil Kuşu:
Afrika kıyısı açıklarındaki
Madagaskar Adası’ nda yaşardı.
Adaya insanların yerleşmeye
başlamasıyla sayıları gitgide
azalmaya başladı. Kanatları çok
küçük olduğu için avcılardan
kaçmayı başaramadılar. 17. Yy
da yumurtalarının da
çalınmasıyla beraber nesilleri
tükendi. Fil kuşları çok sayıda
fosil kalıntısına sahiplerdir ve bu
kalıntıların işaret ettiğine göre
oldukça iri ve ağır kuşlardı. Fil
kuşlarının en önemli ve en bol
kalıntılarından biri de devasa
yumurtalarıdır.
6)Pirene Dağ Keçisi:
Pyrenean ibex Güney Fransa’da ve Kuzey Pireneler’de yaşadığı
biliniyor ancak Ocak 2000 tarihlerinde nesli tükenmiştir. Bilim adamları bu
türün son dişisini klonlamaya çalışmışlardır fakat klon hayvan doğumdan
kısa bir süre sonra ölmüştür.
7)Karayip Keşiş Foku:
Karayip keşiş foku, yağ için
kullanılmak amacıyla yok olana kadar
avlanmış Türleri tehlike altında olan,
Hawai Adaları etrafında yaşayan Havai
keşiş fokları ve Akdeniz keşiş foklarıyla
yakın akrabadırlar ve insanlar yüzünden
1952 yılında nesilleri tükenmiştir.
Kaynaklar:
‣ www.milliyet.com.tr
‣ www.tarihiolaylar.com
‣ www.listelist.com
‣ https://tr.wikipedia.org
İpek HASANUSTA
Şehit Şerife Bacılı Olmak Bir Ayrıcalıktır
HAYVANLARDA KAMUFLAJ
Kamuflaj Nedir?
Kamuflaj, en genel anlamıyla çeşitli materyaller, renkler, yapılar,
uzuvlar, organlar kullanarak bir hayvanın kendisini görünmez veya daha zor
görünür (kriptik) kılması veya bir başka cisme benzeyerek saklanmasıdır.
Bu hayvan türü bir leopar, bir kurbağa, bir mantis olabileceği gibi, bir insan
veya bir aslan da olabilir.
Kamuflaj Yeteneği Hayvanları Nasıl Korur?
Kamuflaj, hayvanların çevreleriyle uyum içinde olmalarına yardımcı
olur. Kamuflajlı hayvanların hareketsizken fark edilmeleri çok zordur.
Görülmezlerse, aç avcılara yakalanmaz ve yenmezler. Kamuflaj ayrıca,
hayvanların avlarına gizlice yaklaşmasına da yardım eder.
Akrep Balıklar
Görünüşü tıpkı bir deniz
mercanını andırıyor olabilir.
Fakat denizin altına da aşırı
derecede renkli bir şey
görüyorsanız genelde o
şey zehirlidir. Görünüşü sizi
aldatmasın, o bir akrep balığı.
Yalnızca Avustralya'yı
çevreleyen okyanusta bulunur.
Böylesine dikkat çekici bir renge
sahip olup da kamufle olabilmesi
gerçekten de çok ilginç.
Yapraklı Deniz Ejderhası
Yaprak Kuyruklu Gecko,
Dünya’da
sadece Madagaskar adasında
bulunmaktadır.
Sabit durduğunda kuru ve
ölü bir yapraktan farkı yokmuş
gibi durur.
Yaprak Kuyruklu Gecko
Baykuş
İşte kamuflaj konusunda
bir usta!
Ağacın kabuğuyla
kahverengi , gri ve beyaz renk
karışımı ile güzelce
harmanlanarak oyukta gizlenen
bir baykuş.
Ölü Yaprak Kelebek
Ağaçtan düşmüş ölü bir
yaprak görüntüsü veren aslında
kelebeğin kanatları!
Hindistan ve Japonya'da bulunan
Ölü Yaprak Kelebeği, genel
olarak Asya kıtası bölgesinde yer
alır.
Görebildiniz mi? Baron Tırtılları
Baron tırtıllarının bu ayrıntılı şekil ve renkleri, özellikle yapraklar
üzerinde kamufle olabilmek için evrimleşmiştir. Yapraklar haricinde bu
kadar başarılı bir kamuflaj gösteremezler. Bu üstün kamuflaj yetenekleri
sayesinde avcılara yem olmadan beslenebilir ve üreyebilirler. Sadece
Hindistan ve Güneydoğu Asya'da bulunan bu tür, genellikle Kuala
Lumpur'un mango ağaçları üzerinde görülür. Mango çiftçileri tarafından da
çok sevildikleri söylenemez; dolayısıyla kamuflaj, dolaylı yoldan insan
türünden saklanma konusunda da avantaj sağlamıştır.
Esmer Kurbağaağiz
Dikkatle bakacak olursanız, kamuflaj ustalarından biri olan esmer
kurbağaağzı olarak bilinen Podargus strigoides türünü göreceksiniz.
Türün ait olduğu cins, Neoaves kladı içerisindeki genelde böcekçil ve
gececi kuşlar olan Caprimulgiformes takımı içerisindedir.
Altı Gözlü Kum Örümceği
Altı gözlü bir kum örümceği av arayışı içinde dolaşmaz ve kapsamlı
web ağları kurmaz. Bu yırtıcı hayvan bir tuzaktır, bir akrep ya da böcek
yakındayken kendisini kuma gömerek bir barınakta bekler. Sonra kurbanı
parmak uçlarıyla yakalar, zehirle felç eder ve içeriğini yavaşça emer. Altı
gözlü bir kum örümceği uzun süre yemeyebilir.
Cüce Denizatı
Mercan resiflerinde yaşaması zordur. Bu nedenle resiflerin sakinleri
güvende kalmak için kamuflajı kullanır. Mercanlar arasında gizlenerek
yaşamaya gelince kimse cüce denizatı kadar etkileyici değildir.
2,5 cm'den kısa olan ve mercan benzeri "tüberküller" taşıyan bu
denizatı, tüm evrim kartlarını Pasifik Okyanusu'ndaki iki tür gorgon
mercanı üzerinde yaşamaya harcamış. Renk deseni iki mercana da çok iyi
uyum sağlar. Hatta o kadar iyi kamufle olurlar ki akvaryuma getirilen
mercanlar üzerinde oldukları çok sonradan fark edilince keşfedildiler.
Kamuflaj Tipleri
Günümüzde doğada birçok farklı kamuflaj tipi tespit edilmiştir.
Birçok türde, evrimsel süreç içerisinde farklı kamuflaj örnekleri ve
yöntemleri ortaya çıkmıştır. Bu yöntemleri 3 ana başlığa ayırmak
mümkündür.
1. Gizlenme (Kripsi)
Basitçe, genel yaşam ortamı içerisindeki arka plana adapte olma
şeklinde tanımlanabilecek olan gizlenme veya kripsi, tam bir gizlenme
sağlamasa da genellikle görmeyi zorlaştırıcı niteliktedir. Çekirge,
dediğimiz gibi arka plana uyum sağlayacak şekilde evrimleşmiştir.
Bunun haricinde ağaçkakanlar, çöl hayvanları, tilkiler, güveler ve benzeri
türler bu yönteme sıklıkla başvururlar.
2. Benzeşme (Mimikri)
Kamuflaj yöntemleri arasında en ilginç yöntemlerden biri de, başka
türlere veya canlılara benzemektir. Buradaki fark, ölü arka plan yerine,
aktif olarak yaşayan, canlı türlere benzemektir. Bunun temel nedeni,
avcıların avların bu şekilde benzeştiği türlerle ilgilenmemesidir. Avlar, bu
şekilde avcılarından gizlenebilirler.
3. Hareket Şaşırtması
Kamuflajın bir diğer yolu da, sadece fiziksel görünümü kullanmak
değil, aynı zamanda o fiziksel görünümün hızlı hareketi sayesinde
avcıların kafasını karıştırmaktır. Bu tür kamuflajın ikonik örneği,
şüphesiz zebralardır.
KAYNAKLAR
http://evrimagaci.org/
http://www.cnnturk.com/
https://www.neoldu.com/
http://turkcemalumatlar.com/
MUSTAFA ATABAY
Şehit Şerife Bacılı Olmak Bir Ayrıcalıktır
HAYVAN SEVGİSİ
Hayvanlar insanlar
gibidir. Duygusallık, temel
ihtiyaçlar vb. gibi yönleri
vardır.
Bizim gibi acıkırlar,
susarlar, ağlarlar, mutlu
olurlar, kızarlar, sinirlenirler;
işte aynı bizim gibidirler.
Bazıları vahşi, bazıları
zararsızdır. Hatta bazı vahşi
hayvanlar biz onlara zarar
vermedikçe bizlere zarar
vermezler.
BİR HAYVANSEVERİN DİLE GETİRDİKLERİ
Hayvanların birçoğu bizim yüzümüzden canlarını kaybediyorlar, bazıları ise
eziyet çekiyor.
Neden derseniz açıklayayım; çünkü birçok insan hayvanlara zarar
veriyor, bazı insanlar ise eziyet ediyorlar. Bir kişi bile hayvanların bizim için
önemli olduğunu bizim de hayvanlar için önemli olduğumuzu düşünmüyor.
O hayvanlara zarar verince o kadar acı çekiyorlar ama hiçbiri biz insanlar
gibi doktora gidip ben hastalandım diyemiyor. Bazı iyi insanlar onları tabii
ki bulup tedavi ettiriyorlar ama bunu şu an nadir yapıyorlar. Bu durum
bizleri çok kaygılandırmalı ama herkes hiçbir şey yokmuş gibi davranıyor.
BU KADAR ZOR OLMAMALI
Hayvanlar bizim için yaşam kaynağımız olan su gibi diyebilirim. Yaşamda
öyle bir döngü var ki ne biz onlarsız ne onlar bizsiz yapabilir. Bu yüzden
elimizden geldiğince onlara yardım edelim. Kapınızın önüne bir kap su ve
yemek koymak o kadar zor olmamalı.
HAYVANLARIN HAYATIMIZDAKİ YERİ
Bizler de tıpkı hayvanlar gibi doğanın bir parçasıyız,
sahibi değil; tüm insanlar bunun farkına gecikmeden
varmalılar ve her şey onlarınmış gibi davranmaktan
vazgeçmeliler.
Dünya üzerinde sevgiyle, saygıyla yaşamayı en kısa
sürede öğrenmeliyiz. Her canlının en az bizler kadar yaşama
hakkı vardır ve bu hakka saygı göstermek bir zorunluluktur,
keyfiyet değil.
Arkadaşlar size köpeğim Garip’ ten biraz bahsetmek
istiyorum. Öncelikle şuraya fotoğrafını bırakayım.
Biz Garip’i ve kardeşi Dobby’i sokakta çok kötü bir
durumdayken bulduk ve sahiplenmeye karar verdik. İlk
başta çok korkmuştu çünkü sokakta küçük olmalarına
rağmen çok şey yaşamışlardı belliydi hallerinden. Ama
sonra yavaş yavaş alıştı. Ne yaptıysak kardeşi Dobby’i
iyileştiremedik. Ama Garip yaşama tutundu. Şu an sağlık
durumu iyi ve çok büyüdü bizimle oyun oynuyor, bize yardım
ediyor ve aynı şeyleri biz de ona yapıyoruz. Hatta bizi
yabancılardan bile koruyor birbirimize çok bağlandık.
Hayvanları para verip almak yerine sokaktan alalım
çünkü sokaktaki hayvanlar aç ve susuzlar. Her hayvanın evi
olsun. Kim evi olsun istemez ki hem... Bu onlar ve bizim için
çok büyük bir iyiliktir. Lütfen hayvanları sevelim ve yardım
edelim.
Tabii ki bazı hayvanlara evimizi açamayız çünkü onların
habitatı doğadır. Biz nasıl evimizde mutluysak onlar da
orada mutlu. Ama evimize alamıyoruz diye onlara yardım
etmeyecek de değiliz. Ailemize söylesek de gidip ormanlara
ağaçların köşelerine yiyecek bıraksak bir kaba su koysak o
bile onlar için yetecektir.
HİÇ BİR CANLI BU MUAMELEYİ HAK ETMEZ HİÇ
KİMSENİN BUNLARI YAPMAYA HAKKI YOKTUR.
DUR ARTIK
AV-AVCI
Bir de yaşamın içinde kaçınılmaz bir av avcı ilişkisi
vardır. Bu yaşam döngüsü gibi bir şey ama bu yaşam
döngüsünde avcı olan insanlar olmamalı.
Büyük balık küçük balığı yer ama insan bu döngüye
girince berbat bir hal alıyor.
Avlamak sadece eğlence işine dönüştü. Spor olsun diye
insanlar av yapıyor, bu ne kadar doğru sizce? Bunlara bir
dur demenin vakti gelmedi mi?
Bence geç bile kaldık.
İnsanların av yapmasını nasıl engelleyebiliriz?
Avlanmak yerine nasıl bir şey yapılabilir?
Eee biraz da sizden cevapları alayım :)
UNUTMAYIN AVLANMAK SPOR
DEĞİL, CİNAYETTİR
BUSENAZ BOSTANCI
Şehit Şerife Bacılı Olmak Bir
Ayrıcalıktır
SU HAKKINDA 10 İLGİNÇ BİLGİ
Kısa Genel BakıĢ:
Su, dünyadaki yaşam için gereklidir. Okyanuslardan nehirlere ve
gökyüzündeki bulutlara kadar, NASA uyduları Dünya’nın suyunun nerede
bulunduğunu ve bunun zamanla nasıl değiştiğini gözlemliyor.
Bir damla suda çok Ģey yaĢayabilir.
Su, hayat bulmanın anahtarı olabilir.
Su, ister okyanusun dibinde, ister en kurak
çölde yaşasınlar, tüm canlılarda bulunur. Su,
dünyadaki yaşamı mümkün kıldı. Bu nedenle,
astrobiyologlar (diğer gezegenlerde yaşam arayan
bilim adamları), yaşam bulmak için en iyi
seçeneğimizin su aramak olduğunu düşünüyor.
Neredeyse tüm Dünya suları okyanuslarda.
Dünyadaki suyun yüzde 96,5'i
okyanuslarımızda, gezegenimizin yüzeyinin yüzde
71'ini kaplıyor. Ve herhangi bir zamanda, yaklaşık
yüzde 0,001 atmosferde üstümüzde yüzüyor. Bu
suyun tamamı aynı anda yağmur olarak düşerse,
tüm gezegen yaklaşık 1 inç yağmur alır.
Tatlı suyun çoğu buzun içindedir.
Tek bir damla okyanus suyunda çok şey
olabilir. Muhtemelen milyonlarca (evet,
milyonlarca!) Bakteri ve virüs içerecektir. Ayrıca
balık yumurtaları, bebek yengeçleri, planktonlar
ve hatta küçük solucanlar olabilir.
Dünya suyunun sadece yüzde 3,5'i tatlıdır,
yani içinde çok az tuz vardır. Dünyanın tatlı
suyunu göllerimizde, nehirlerimizde ve
akarsularımızda bulabilirsiniz, ancak yeraltı
sularını ve buzulları da unutmayın. Dünya'nın tatlı
suyunun yüzde 68'inden fazlası buz ve buzullarda
hapsolmuş durumda. Yüzde 30'u da yeraltı
suyunda.
Tuzlu sudaki tuz miktarı değiĢir.
Bir galon ortalama okyanus suyunda yaklaşık
1 bardak tuz vardır. Ama değişir. Örneğin Atlantik
Okyanusu, Pasifik Okyanusu'ndan daha tuzludur.
Okyanustaki tuzun çoğu, yiyeceğimize koyduğumuz
türden tuzdur: sodyum klorür. Dünyanın en tuzlu
suyu, Antarktika'da Don JuanPond adlı küçük bir
gölde bulunur.
Kuyruklu yıldızlardan bir miktar su gelmiĢ
olabilir.
Dünyayı oluşturan kayalık malzeme bir
miktar su içeriyordu. Ancak bu muhtemelen
bugün gördüğümüz tüm suyu hesaba katmıyor.
Kuyruklu yıldızlar çoğunlukla su buzudur.
Kuyrukluyıldızların Dünya'ya düzenli su
dağıtımı yapması mümkündür. Okyanusu
doldurmak için çok sayıda kuyruklu yıldız
gerekirdi, ancak kuyruklu yıldızlar pekala
büyük bir katkıda bulunabilirdi.
Buzun yüzmesi gerçekten harika.
Genellikle katılar oluştuğunda, atomlar daha
yoğun bir şey oluşturmak için birbirine yaklaşır.
Katıların çoğu suya batmasının nedeni budur. Ancak
katı su veya buz aslında daha az yoğundur. Bu
alışılmadık bir durum. Su molekülleri, su
donduğunda halkalar oluşturur. Tüm bu boşluk, buzu
daha az yoğun hale getirir. Bu yüzden yüzüyor. Bu
harika, çünkü bir su kütlesinin üzerinde yüzen buz,
geri kalanının sıvı kalmasına izin veriyor. Buz
batarsa, bütün okyanuslar donabilir!
Vücudumuz çoğunlukla sudur.
Yeni doğmuş bir bebeğin yüzde 78'i sudur.
Yetişkinlerin yüzde 55-60'ı sudur. Su, tüm
hücrelerimize besin getiren kanın büyük bir
kısmıdır. Atıklardan kurtulmak için kullanırız Vücut
ısımızı düzenlememize yardımcı olur. Beynimiz ve
omuriliğimiz için bir amortisör görevi görür
Bitkilerde su yer çekimine meydan okur.
Suyun ilginç bir özelliği var. Bir çeşit
"yapışkan". Kendine ve diğer şeylere bağlı
kalmayı sever. Bu nedenle su yuvarlak
damlacıklar oluşturur. Bütün sıvılar bunu
yapmaz. Bu "yapışkanlık" bitki köklerinden
yapraklara kadar su alınmasına yardımcı olur.
Su molekülleri, bitkide ksilem adı verilen
ince pipetleri birbirine ve borunun duvarlarına
tutunarak hareket ettirir. Üstteki yapraklardan
su buharlaştıkça yukarı doğru çekilirler.
Suyu üç farklı durumda görüyoruz ve bu
tuhaf.
Suyu üç durumda da yaşıyoruz: katı
buz, sıvı su ve gaz su buharı.
Bu aslında oldukça sıradışı. Tüm
maddeler katı, sıvı veya gaz olabilirken,
çoğu yalnızca aşırı sıcaklıklarda durum
değiştirir.
Muhtemelen sıvı gümüş veya katı
oksijeni pek göremezsiniz çünkü erime
noktaları ve donma noktaları bizi
öldürecek sıcaklıklardadır.
(Climatekids. NASA’dan Çevrilmiştir.)
DURMUġ ARAL
FEN BĠLĠMLERĠ ÖĞRETMENĠ
ġehit ġerife Bacılı Olmak Bir Ayrıcalıktır
SU ALTI CANLILARI
Hem meraklandıran, hem ürküten hem de kendine hayran bırakan
okyanusların derinliklerinde yaĢayan canlıları keĢfetmeye hazır mısınız?
DEV PASİFİK AHTAPOTU
Diğer ahtapotlar gibi Dev Pasifik Ahtapotu, ikili simetri sergiler ve
soğan gibi bir kafa, sekiz vakum gibi kaplı kol ve bir mantoya sahiptir. Ağzı
ve diĢ gibi olan dili de mantonun merkezindedir. Bu ahtapot genellikle
kırmızımsı-kahverengidir, fakat cildindeki özel pigment hücreleri dokuları ve
rengi değiĢtirerek hayvanı kayalara, bitkilere ve mercanlara karĢı kamufle
eder.
Dev Pasifik ahtapotunun soğuk suda oksijen elde etmesine
yardımcı olan mavi, bakır açısından zengin kanı vardır. Dev Pasifik ahtapotu,
Pasifik Okyanus’unda Rusya, Japonya, Kore, British Columbia, Alaska,
Washington, Oregon ve Kaliforniya kıyılarında yaĢar. SoğumuĢ, oksijenli suyu
tercih eder. 100m ve 2000m derinliği arasında yaĢarlar. Ağırlık rekoru
272 kg'dır. Bir kolunun uzunluğu 9 m olabilir. Beyaz tepeli resif köpekbalığını
avlarken kaydedilmiĢ görüntüleri vardır. Ahtapot en akıllı omurgasızdır.
Oyuncaklarla oynadığı, kavanozları açtığı, araçları kullandığı ve bulmacaları
çözdüğü bilinmektedir.
DEV KALAMAR
Sahip oldukları uzunluklarının
önemli bir kısmını kafalarına bağlı 2
adet kola borçlu olan kalamarlarda
ölçülen en yüksek ağırlık diĢilerde
275 kg., erkeklerde ise 150 kg.
kadardır. Dünya üzerindeki en büyük
gözlerden birine sahip olan dev
kalamarın bir gözünün çapı 30 cm'yi
bulmaktadır. Beslenirken avını
yakalamak için kullandığı kollarının
üzerinde yüzlerce vantuz bulunur.
Bir zamanlar efsanevi
yaratıklar olduğu sanılan dev
kalamarlar, derin okyanuslarda
yaĢayıp, çok büyük boyutlara
ulaĢabilen deniz yumuĢakçalarıdır.
Erkek kalamarların boyu 10
metreye kadar ulaĢabilirken, diĢiler
için bu oran 13 metreye kadar
çıkmaktadır. 25 metre uzunluğa
ulaĢan örnekler olduğunu öne
sürenler olsa dahi, bu tip bir
varsayımı destekleyecek herhangi
bir bilimsel kanıt bulunmamaktadır.
SİYAH EJDER BALIĞI
2000 metre derinlikte yaĢayan ve
kendi ıĢığını üretebilen ejder balığının
boyu yaklaĢık 15 santimetre.
Çenesindeki ıĢığı hem çiftleĢmek
hem de avlarının dikkatini çekmek için
kullanıyor. Keskin diĢlere sahip olan
ejderha balığı, dilinin üzerinde de
diĢlere sahip.
İÇİ DIŞI BİR SARP BALIĞI
ŞAMPİYON DAMLA BALIĞI
YAPRAKLI DENİZ EJDERİ
Bu canlı için içi diĢi bir
desek yanlıĢ olmaz. Deniz Salp’ı
olarak bilinen bu canlı denizde
suların beslenme filtrelerinden
geçerek ilerler bu sayede
planktonları da yemiĢ olur. Suyu
pompalayarak karbondioksiti
kendisi için kullanır böylece
sudaki ve havadaki karbon
miktarını düĢürmüĢ olur.
Avusturalya’ nın güney
doğusundaki adalarda 600m -
1.200 m arası derinlikte yaĢadığı,
yengeç ve ıstakozla beslendiği
biliniyor. Damla balığı tüketilmesi
uygun olmadığı halde balıkçıların
ağlarına takılır ve bu nedenle
soyunun tükenmekte olduğu
belirtilir. Dünyanın en çirkin
balığıseçilmiĢtir.
Adları görünümlerinden
gelir, uzun yaprak görünümlü
çıkıntılar tüm vücutlarından
çıkmaktadır. Bu çıkıntılar
yalnızca kamuflaj için kullanılırlar.
Yapraklı deniz ejderi, boynunun
kabarık kısmındaki göğüs yüzgeci
ve kuyruğun sonuna yakın olan
sırt yüzgeci ile ilerler. Bu küçük
yüzgeçler neredeyse saydamdır.
Su üzerinde sakince ilerlerken
yüzgeçlerini ince ince
dalgalandıkları için zor fark
edilirler, bu nedenle suda yüzen
bir deniz yosununu andırırlar.
KESEOTU
Keseotları suda yaĢayan, etçil
bitkilerdir. Su üzerinde süzülen bu bitki,
avının kapanı aktive edecek kıllara
dokunmasını bekler. Genellikle
mikroskobik omurgasızlar tarafından
aktive edilen bu kapan, kısa sürede
kapanarak avı etkisiz hale getirir.
Fotoğrafın en altında, tuzağın
yeĢil olarak görünen duvarlarına
birikmiĢ olarak gözüken yapılar tek
hücreli alglerdir ve bu tuzağın içerisinde
yaĢarlar.
DENİZ MELEĞİ
Kuzey Buz Denizi'nin derinliklerinde
yaĢayan ve nadir olarak görüntülenen
deniz meleklerinin bilimsel adı
Gymnosomata'dır.
Sümüklü
böceklerle aynı soydan gelen deniz
melekleri, kabuksuz, jel yapılı ve
güçlü kanatlara sahiptir.Okyanusun
mücevheri olarak tanımlanan deniz
melekleri, okyanuslarda çok ender
rastlanan canlılardan biridir.
Fangtooth balıklarının renkleri yetiĢkinlerde siyahtan koyu
kahverengiye doğru değiĢiyor ve gençken açık gri oluyor. Vücutları dikenli
pullarla ve kılçıklarla kaplıdır. Gövdesi yanlardan sıkıĢtırılmıĢ gibi görünen
küçük bir balıktır. Küçük boyutuna rağmen fangtooth'ların kocaman
baĢları ve orantısız Ģekilde uzun keskin diĢleri bulunur. Beyinlerine yakın
noktada bulunan iki yuva, uzun diĢlerle örülü çenelerini kapatmalarına
yaramaktadır. Bu büyük diĢler fangtooth'ların kendisinden daha büyük
balıkları öldürmesini sağlar.
BALTIK DENİZİ’NİN UZAYDAN ÇEKİLMİŞ FOTOĞRAFI
BU FOTOĞRAF FĠTOPLANKTONLARIN BALTIK
DENĠZĠNDE ORTAYA ÇIKARDIĞI MUHTEġEM BĠR
GÖRÜNTÜDÜR.
Fitoplanktonlar, plankton topluluğunun ototrof
bileĢenleri ve okyanus, deniz ile tatlı su
ekosistemlerinin anahtar faktörlerinden biridir.
Fitoplanktonların çoğu çıplak göz ile görülemeyecek
kadar küçüktür. Ancak yeteri kadar sayıda bir arada
olduklarında hücrelerinde bulunan klorofil sayesinde
suda yeĢil renkli olarak görülebilirler. Suda görülen
renk fitoplanktonun türüne göre klorofilin derecesine
ve fikobiliproteinler ile zantofiller gibi diğer
pigmentlerin var olup olmamasına göre değiĢiklik
gösterebilir. YaĢam süreleri bir ya da iki gün olan bu
canlılar, dünya üzerindeki bitkilerin ürettiği
oksijenden çok daha fazlasını üretirler. Ġhtiyacımız
olan oksijenin % 65-70’den fazlasını atmosfere
vermelerinden dolayı, yerküremizin temel oksijen
kaynağıdırlar.
FiTOPLANKTONLAR
Fitoplankton bilinen yaklaĢık 5.000 türü olan mikroorganizmadır.
“Deniz otu” olarak da bilinen fitoplanktonlar suda yüzeye yakın bir Ģekilde
sürüklenirler. Okyanuslarda çok fazla miktarda bulunurlar. Fitoplanktonlar
besin kaynağı olmak bakımından da besin zincirinin önemli bir halkasını
oluĢtururlar. Okyanuslardaki neredeyse bütün besin döngülerinin temelinde
onlar vardır.
ZEYNEP SUDE BAŞÖREN
Şehit Şerife Bacılı Olmak Bir Ayrıcalıktır
MUHTEŞEM İNSAN
BEYĠN
Beyin kandaki oksijenin yüzde
20’sini harcıyor. Vücut ağırlığının
sadece %2’sini oluşturmasına
rağmen, bu kadar çok oksijen
harcaması çok ilgi çekicidir. Bu
yüzden de oksijensiz kalma
öncelikle beyin hasarına yol açıyor.
Beyin gece, gün boyunca
olduğundan daha aktif. Vücudu
kapatınca beyin daha da açılıyor.
Beyin herhangi bir acı
hissetmez. Tüm acıların kaynağı
beyin olmasına rağmen, kendi
üzerinde ağrı algılayıcıları olmadığı
için acıyı hissetmiyor. Ama
çevresinde çok fazla doku, sinirler
ve damarlar var ve bunlar acıya
duyarlı.
Bilim adamlarına göre IQ yükseldikçe daha fazla rüya görülüyor.
Çoğumuz gece gördüğümüz rüyaların büyük bir kısmını hatırlamıyoruz
ve bu rüyalar en fazla 2-3 saniye sürüyor.
Mr da bir annenin bebeğini
öperken ki beyin aktivesi
Hidrosefali: Beyin boşluklarında
normalin üzerinde beyin omurilik sıvısı
birikmesi durumu
KALP:
KANI TAMAMEN ÇEKİLMİŞ
HÜCRESİZLEŞTİRİLMİŞ BİR
KALBE KIYASLA NORMAL BİR
KALP! Yapılan araştırmalara göre
bir kediye sahip olmak kalp krizi
riskinizi azaltır. Kalp ritminiz
dinlediğiniz müziğe göre değişir.
Kalbiniz gün içerisinde bir tırı 32
km götürebilecek kadar enerji
üretir. Kadınların kalbi,
erkeklerden daha hızlı atar. İnsan
kalbinin yarattığı basınç, kanı 10
metre yüksekliğe fışkırtmaya
yeterlidir.
GÖZ: GÖZ ĠLE EVRENĠN MUHTEġEM UYUMU
Vücudun kan kaynağı olmayan tek bölümü gözdeki korneadır. Oksijeni
doğrudan havadan alır.
VÜCUT HĠS HARĠTASIDUYGULARIMIZIN ORGANLARLA ĠLĠġKĠSĠNĠ
ORTAYA KOYUYOR
POLĠKORĠA: Çift göz bebeği, bir
kişide, iki iris ve iki göz bebeğinin bir
göz içinde bulunması olarak
tanımlanabilir. Bu durum ile ilgili tıp
literatüründe sağlıklı bilgiler
bulunmamaktadır.
Çift göz bebeğine sahip olanların
olduğunu söyleyenler bulunmakla
beraber bunun bir düşünce tarzı olduğu
şeklinde görüşler de mevcuttur.
Yabancı kaynaklarda çift göz
bebeği; "pupuladuplex" adıyla
geçmekte olup, henüz tartışmalı olan
ve doğru veriler bulunmayan bir
konudur.
DĠġLERĠMĠZ NEDEN ÇOK AĞRIR?
Dentin kanalları içinde bulunan
miyelinsizsensitif sinir liflerinin
doğrudan uyarılmasıyla ağrı
oluşmaktadır. Teker teker her dişin
derinliklerine kadar giren "sinirdamar"
paketi, herkes tarafından
bilinen meşhur "katlanılmaz diş
ağrısının’’ da asıl sebebidir. Çünkü
yapı olarak o kadar da narin
görünmeyen dişler, iç kısımlarında
barındırdıkları zengin duyu sinirleri
sebebiyle dış uyaranlara karşı
oldukça hassastırlar.
BÖBREK TAġLARI:
Elektron mikroskobunda
görüntülenmiş böbrek taşına ait
resim, canımızı neden bu kadar
yaktığını açıklıyor sanırım.
BĠLĠME GÖRE MÜKEMMEL ĠNSAN BEDENĠ NEYE BENZĠYOR?
Hayvanlarda bulunan en iyi tasarımları kullanarak, dünyanın en iyi
anatomi sanatçıları ve görsel efekt uzmanlarının yardımlarıyla ALİCE2.0
baştan yaratıldı.
ġempanze omurgası:
Şempanzelerin bel omuru bizden çok daha düz ve kısa, leğen kemiği
de daha kavrayıcı olduğu için omurga daha sabit.
İlk adaptasyonumuz hazır: Şempanze den ilhamla düz ve güçlü bir omurga.
Tavus kuĢu bacakları:
İki ayaklı devekuşları ise bizden farklı olarak çok iyi koşucular
çünkü hem kasları ayakların hareketini hafifleştirip kolaylaştıracak kadar
vücudun merkezine yakın, hem de şoku gideren büyük tendonları var.
Köpek kalbi:
Garip değil mi? Köpeklerin kalp anatomisi bizimkinden çok daha
etkin. Çünkü kalplerine kan pompalayan damarlar kollateral denilen
tonlarca ince damar aracılığıyla bağlantı kuruyor. "Koroner kollateraller"
denilen bu damarlar, ana damarlarda bir tıkanıklık olduğunda kalp krizi
riskini önlüyor.
Doğum: Kanguru kesesi:
Bebeklerimizin büyük kafaları
pelvisteki küçük aralığa sığmak zorunda.
Ama kadınlar buna katlanmak zorunda
değil çünkü "kuzenimiz" olan keseli
memeliler büyüleyici bir alternatif.
Kanguru plasentalı memelilerden
farklı olarak fasulye büyüklüğünde bir
bebek doğuruyor. 7 haftalık bir insan
embriyosu boyutundaki bu yeni doğan,
gelişimini tamamlamamış gibi görünse de
kemikleri gelişmiş. Kokuyu takip ederek
kesenin içine tırmanıyor, memeye
asılıyor, aylarca bırakmadan buradan
besleniyor.
KuĢlar gibi nefes almak:
Kuşlardaki sistem ise farklı: Karın ve göğüs bölgesindeki hava
keselerine doğru nefes alır ve akciğer yollarından tek yönlü olarak havayı
verirler. Karbondioksitten kurtulmak ve kana oksijen toplamak için daha
etkin bir yol.
BaykuĢ - Ahtapot karıĢımı gözler:
Göz retinamızın yönü arkaya dönükken sinir hücrelerimizin ışık
kaynağına bakması nedeniyle, kör noktalar oluşur. Beyinlerimiz
kendiliğinden boşlukları doldurduğu için bu kör noktaları fark etmeyiz bile.
Ahtapotları örnek alıyor, onların göz anatomilerini kopyalıyoruz.
Baykuşlarda olduğu gibi göz bebeklerini büyüterek de görüşü
iyileştiriyoruz.
Kedi kulağı:
Yaşlandıkça yüksek frekanslı sesleri
duyamaz oluyoruz çünkü kulağımızın
içindeki ufak tüy hücreleri, yani işitme
kılları yenilenemez hale geliyor. Kediler
gibi büyük, esnek ve kıvrak kulaklarımız
olsa, harika olmaz mıydı?
Kurbağa derisi:
Özellikle açık tenliler güneşte yanarlar ve deri kanserine
yakalanmaları daha kolay. Daha koyu bir ten rengiyle değiştirebilir
ama o zaman da düşük seviyeli güneş ışığında D vitaminini çok daha
etkin bir şekilde üreten açık tenin avantajları elimizden kaçmış olur.
Eğer açıktan koyuya, koyudan açığa geçebilen bir deri olursa,
yeterince D vitamini üretilebilir. Kurbağalar bu anatomiye sahip.
ÜRKÜTÜCÜ VE SINIRLARI
ZORLAYAN PROJE
ALICE 2.0
ZEYNEP KAHVECĠ
ġehit ġerife Bacılı Olmak Bir Ayrıcalıktır
BUNLARI BİLİYOR MUSUNUZ?
Dünya'nın Merkezine Doğru Kazarak
Gitmeye Çalıştığımızda Neler Olur?
Yeri kazarak Dünya'nın öbür ucundan
çıkabilecek bir teknolojimiz olsa, biz
Dünya'nın merkezine yaklaştıkça
ağırlığımız azalır ve merkeze
ulaştığımızda ağırlığımız sıfır olur. Yani
yer çekiminin etkisi ortadan kalkar.
Diyelim ki canımız sıkıldı ve evde
gerekli araç gerecimiz var. Başladık
Dünya'nın merkezine doğru kazmaya. Biz
merkeze indikçe üstümüzde kalan
Dünya'nın kütlesi arttığından ağırlığımız
giderek azalır ve merkeze vardığımızda
Dünya'nın üstümüzde ve altımızda kalan
kütleleri eşit olacağından ağırlığımız
sıfırlanır. Sanki yer çekimsiz
ortamdaymışız gibi hissederiz.
Uçaklar Neden Arkalarında Beyaz Bir
İz Bırakır?
Bu çizgiler uçakların arkasında
oluşan yoğunlaşmanın neden olduğu
bulutlardır. Yakıt tüketimi otomobillerde
olduğu gibi uçaklarda da egzoz gazına
yol açar. Bu atık gazların içinde su
buharında bulunur. Nasıl ki soğuk
havalarda nefesimizdeki su buharı
yoğunlaşıp, nefesimizi havada görünür
kılıyorsa uçakların egzozlarından salınan
su buharı da bu beyaz çizgilere neden
olur. Çünkü bir uçak yaklaşık 7.500
metre yüksekte uçar ve bu irtifada
sıcaklık yaklaşık -30°C’dur. Su buharının
miktarına, ısıya ve egzoz gazının
kimyasal bileşimine bağlı olarak oluşan
beyaz çizginin görünürlüğü, boyutu vb.
değişebilir.
Evrendeki en soğuk yer neresidir?
Evrende bilinen en soğuk yer, bizden yaklaşık 5.000 ışık yılı
uzaklıkta, Erboğa Takımyıldızı bölgesinde konumlanmış Bumerang
Bulutsusu’ nda bulunuyor. Fiyonk Bulutsusu adıyla da bilinen bu yapı, bir
gezegenimsi bulutsu örneğidir. Bumerang Bulutsusu, şu an 1 Kelvin, yani -
272.15 santigrat derecelik sıcaklığıyla evrende bilinen en soğuk yer olma
unvanını taşıyor. Bumerang Bulutsusu, yıldız çekirdeğinden çıkan gazdan
oluşuyor. Bu gaz dışarı doğru saniyede 164 kilometre hızla hareket ediyor
ve uzayda çok büyük bir hızla genişliyor. Çok düşük sıcaklığın nedeninin bu
hızlı genişleme olduğu belirtiliyor. Çünkü gazlar genişledikçe soğur.
1998’de Hubble Uzay Teleskobu bulutsuyu ilk kez ayrıntılı bir şekilde
fotoğraflamayı başarmış.
Soğan Doğrarken Neden Gözlerimiz
Yaşarır?
Soğan doğrarken göz yaşarmasının
nedeni ;soğanda bulunan ‘‘synpropanethial-S-oksit’’
isimli bir kimyasal.
Soğanın oluşurken geliştirdiği bir tür
savunma mekanizması olan bu kimyasal
göz yaşarmasının nedeni olarak
aktarılıyor.
Doğrama sırasında soğan hücrelerini parçaladığınız zaman, soğan
hücresinde yer alan kimyasallarla etkileşime girebilecek bu enzimleri de
ortaya çıkarmış olursunuz. Dolayısıyla, bu enzimlerin meydana getireceği
kimyasal reaksiyon daha kolay ve hızlı gerçekleşir.
Bulutlar Genellikle Beyaz Görünmesine Rağmen Neden Yağmur
Bulutları Koyu Renktedir?
Havadaki su buharının yoğunlaşması sonucu oluşan bulutlar su
damlacıkları ve buz kristalleri içerir. Atmosferdeki parçacıkların
boyutları görünür ışığın dalga boyuyla kıyaslanabilir ölçektedir ve Güneş
Işığı atmosferden geçerken mavi dalga boyundaki ışınlar daha fazla
saçıldığı için gökyüzü mavi renkte görünür.
Bulutları oluşturan su damlacıklarının ve buz kristallerinin
boyutları ise daha büyüktür ve güneş ışığı bulutların içinden geçerken
bütün dalga boyundaki ışınlar saçılır. Bu nedenle bulutlar beyaz
görünür. Ancak bulutlar büyüyüp kalınlaştıkça güneş ışınlarının büyük
kısmı bulutlar tarafından yansıtılır ve soğurulur. Bu nedenle daha az
miktarda güneş ışığı bulutların alt kısmına ulaşabilir. Yani yoğun
bulutlar güneş ışığının önemli bir kısmının yerin yüzeyine ulaşmasını
engeller. Bu nedenle bulutların yere yakın kısımları daha koyu renkte
görünür.
AYŞE PALABIYIK
Şehit Şerife Bacılı Olmak Bir Ayrıcalıktır
GERÇEKTEN AYNI ŞEYLERİ Mİ GÖRÜYORUZ?
HAYIR, GÖRMÜYORUZ…
Ne dersiniz, merkezdeki daireler eşit büyüklükte mi?
Merkezdeki daireler aynı boyutta. Peki, bunun sebebi nedir?
İllüzyonda merkezdeki dairenin etrafındaki küçük daireler
merkezdeki daireyi algısal olarak büyütme işlevi görmektedir ve bu
küçük dairelerin sayısı arttıkça merkezdeki daireyi büyük görmede
bir artış olmaktadır.
Diğer taraftan merkezdeki dairenin etrafındaki büyük daireler
merkezdeki daireyi küçültme işlevi görmektedir ve aynı şekilde
büyük dairelerin sayısının artışı merkezdeki dairenin olduğundan
daha küçük algılanmasına neden olmaktadır.
Beyin araştırmacıları Ebbinghaus illüzyonu denilen bu etkinin
beynimizin derinliği algılayış biçiminden kaynaklandığını düşünüyor.
Ömrümüz boyunca nesnelere baktığımızdan, küçük nesnelerin daha
uzakta, büyük nesnelerin ise yakında olduğunu biliriz.
Bu görüntüde beyin sağdaki büyük, gri daireleri yakında;
soldakileri ise uzakta olarak algılıyor.
Görsel illüzyonlar
inandırıcıdır ve adeta
görsel algısal sistemimiz
bizimle alay etmektedir.
Bu illüzyonlardan en iyi
bilineni Ebbinghaus
illüzyonu diğer bir adıyla
Titchener daireleri ismi ile
tanınan göreceli büyüklük
kavramını ele alan bir
görüş illüzyonudur.
Optik yanılsama,
Optik Yanılsama / İllüzyon Nedir?
gözümüzün gördüğüyle nesnel gerçeklik
arasında fark olduğu durumları anlatan bir ifadedir. Göz tarafından
toplanan bilgilerin beyindeki görme merkezinde oluşturduğu
görüntüler, söz konusu kaynağın fiziksel ölçülerinden farklı olması
halinde optik yanılsama olayı meydana gelmiş demektir.
Optik Yanılsama/İllüzyon Nasıl Oluşur?
Gözümüze gelen ışınlar gözbebeğinden geçerek gözün
arkasında bulunan retinaya ulaşır. Retinadaki ışığa duyarlı sinir
hücreleri, gelen ışığı sinir sinyallerine çevirir ve oluşan sinyalleri
beyinde görsel verilerin işlendiği merkeze iletir. Ancak bazen
algılanan görüntü ile gerçekte var olan görüntü birbirinden farklı
olabilir.
Görsel yanılsamalar genel olarak üç gruba ayrılabilir.
Fizyolojik Yanılsamalar
Fizyolojik yanılsamalar, ışık ve renk farklılıkları veya harekete
bağlı olarak gözlerin ya da beynin aşırı uyarı alması sonucunda,
aslında var olmayan resim ya da desenlerin görüldüğü görsel
yanılsamalardır.
Bu resimdeki
kırmızı noktaya
30 sn baktıktan
sonra açık renk
boyalı duvara
veya başka bir
zemine bakın.
Kadının gerçek
halini
göreceksiniz.
Değişmez Yanılsamalar
Değişmez
yanılsamalar, birden çok
resmin bir araya gelerek
farklı bir resim
oluşturduğu görsel
yanılsamalardır.
Algısal Yanılsamalar
Algısal yanılsamalar,
kişinin bakış açısına bağlı
olarak bilinçli olmayan
çıkarımlar yapması sonucu
ortaya çıkan görsel
yanılsamalardır.
Bazı ülkeler trafikte görsel yanılsamalardan yararlanıyor.
Yollara çizilen ve üç boyutlu algılanan yaya geçitleri ile
.
sürücülerin yavaşlaması ve kazaların önlenmesi amaçlanıyor.
Biraz Daha Şaşıralım Mı?
Albert Eınstein ‘Mı?
Marilyn Monroe’mu?
Birkaç yıl önce MIT
bünyesinde yapılan bu optik
illüzyonda kimin yüzünü
görüyorsunuz? Elinizdeki
fotoğrafa şu anda normal bir
uzaklıktan bakıyorsanız Albert
Einstein’ı görmeniz gerekiyor.
Gözlerinizi kıstığınızda ya da
ekrandan biraz uzaklaştığınızda
Marilyn Monroe’yu göreceksiniz.
Sağlıklı gözlerin Einstein’in
yüzündeki ince çizgileri fark
etmesi ve beynin Marilyn
Monroe’yu görmeyi reddetmesi
gerekiyor.
ELA DEMİR Şehit Şerife Bacılı Olmak Bir Ayrıcalıktır.
ROBOTİK KODLAMA
Robotik Kodlama Nedir?
Robotik Kodlama, makine ve kontrol sistemlerini, bilgisayar,
elektronik ve uzay bilimlerinin tümünü kapsayan bir ortak çalışma alanında
gerekli yazılım "kodları" ile makinelerin iletişiminin sağlanmasıdır.
Mekanizmaların tasarımı, kontrol edebilmeleri için yapılarına
elektronik donanımların eklenmesi, dijital ortamda kontrollerinin
sağlanması ve belirli ortamlarda belirli koşullara göre çalışmaları için
gerekli kodlar vardır.
Robotik Kodlama Nasıl Yapılır?
Programlama, robot biliminde çalışmak için geliştirilecek temel bir
beceridir. Bu adımda programlamayı, önemli dilleri ve Arduino ve Raspberry
Pi gibi araçlara nasıl başlayabileceğinizi tanıtacağız.
Robotlar, bir işlemci üzerinde yürütülen bilgisayar programlarını
kullanarak sensör verilerini işler, bilişim yapar ve eylemleri planlar.
Bilgisayar programları aslında bir çıktı üretmek için bir girdi üzerinde
çalışan bir talimatlar dizisidir.
Bir Robottaki Yüz Tanıma Programı
- Girdi olarak bir kişinin resmini çekin.
- Görüntüyü belirli bir özellik kümesi için tarayın.
- Bu özellikleri bilinen yüzlerden oluşan bir kütüphaneyle karşılaştırın.
- Bir eşleşme bulun ve çıktı olarak kişinin adını gösterin.
Program, her yürütme işleminde tam olarak aynı yönergeleri
uygulayacaktır. Çoğu programlama dili normal metinde yazılmıştır, bu da
insanların anlamasını kolaylaştırır. Programlar daha sonra bir işlemcinin
yürütmesi için makine kodunda derlenir.
Programlama Dilleri
C /C ++, Java, Fortran, Python vb. çok sayıda programlama dili vardır.
Robotikteki en popüler dil muhtemelen C / C ++'dır ( C ++, C dilinin nesne
yönelimli bir halefidir).
Python, makine öğrenmesi kullanımı ve ayrıca ROS paketleri
geliştirmek için de kullanılabilmesi nedeniyle çok popülerdir.
Robotikte kullanılan ek, önemli yazılım araçları vardır, özellikle;
- Robot İşletim Sistemi ( Robot Operating System - ROS ), robot uygulamaları
oluşturmanıza yardımcı olan bir dizi yazılım kitaplığı ve aracıdır. Ayrıca ROS
için C / C ++ veya Python’da kendi programlarınızı da yapabilirsiniz.
C / C ++ programlama dili, Robotik kodlamada en yaygın kullanılan
programlama dillerinden biridir. Arduino mikro denetleyici C'ye dayalı bir
programlama dili kullanır ve uygulamalı robotik yaparken bu önemli dilin
temellerini öğrenmek için harika bir yoldur.
Bir Arduino MEGA 2560 mikro denetleyici aslında sadece Arduino'nun
merkezindeki büyük çiptir. Bu bileşen sayesinde programladığınız ya da
yazdığınız yüksek düzeyli kod, bu çipin üzerine yerleştirilmiş makine koduna
derlenir. Üstteki ve alttaki pinler sensörler gibi giriş cihazlarını ve motorlar
gibi çıkış cihazlarını bağlamak içindir.
Robotik kodlama anaokulunda başlayıp yaşam boyu süren bir
çalışmadır. Analitik düşünme becerisini, zihinsel gelişimi, ürün ortaya
koyma becerisini geliştirir. Hayalleri gerçekle buluşturmak için vazgeçilmez
bir eğitimdir. Her yaş grubundan bireylerin katılabileceği çalışmalar içerir.
Robotik eğitimi ile bireylerin aynı zamanda motor yetenekleri de
gelişim gösteriyor. Kodlama ile aynı zamanda matematik becerileri
gelişiyor. Ayrıca, teknik temel bilgilerin kavranmasını sağlayan eğitimin
yararlarından biri öğrencilerin disiplinler arası bağlantı kurmasını
sağlamasıdır.
Zümra AYVADOĞLU
Şehit Şerife Bacılı Olmak Bir Ayrıcalıktır.
Mesut Anıl Vural-Robotik Kodlama
Merhaba arkadaşlar Robotik kodlama
hayalimde canlandırdığım bu evi bilgisayar
ortamına taşımamı sağlayan, bilgisayarda
oyun oynamak dışında hem faydalı hem de
oyun tadında olan ve aynı zamanda ileriki
dönemlerde bana çok faydasının olacağını
düşündüğüm yararlı bir eğitim projesi oldu.
Nehir Yurt-Robotik Kodlama
Okulumuz Şehit Şerife Bacı
Ortaokulu Fen Bilimleri dersi
öğretmeni ve aynı zamanda benim
sınıf rehber öğretmenim olan Sevgi
Şen Kitiroğlu’ nun tavsiyesi üzerine
katıldığım, çalışmalarımı yaparken
yeni şeyler öğrenip ürettiğim,
gelecekte bana faydası olacağını
düşündüğüm ve kendimi mutlu
hissettiğim robotik kodlama
kursundan yaptığım çalışmalara
örnekler
Gökberk Kürşad Kurtçu –
Robotik Kodlama
Robotik kodlama yaparken kod blok
kullanarak şekiller yapabilir, kod bloklarını
kullanarak da tasarladığımız cisimleri
hareket ettirebiliriz. Robotik kodlama her
yaştan insanın yapmak istediklerini
özgürce tasarlamasıdır.
Eyşan Özdemir-Robotik Kodlama
Robotik kodlama, makine ve
kontrol sistemlerini, bilgisayar,
elektronik ve uzay bilimlerinin
tümünü kapsayan bir ortak
çalışma alanında gerekli
yazılım “kodları” ile
makinelerin iletişiminin
sağlanmasıdır.
Gülin Ceylan Robotik Kodlama
Merhaba ben Gülin. Robotik
kodlama dersine katıldığım için
çok mutluyum. Yeni tasarımlar
yapıyoruz, bazen de yeni oyunlar
tasarlıyoruz. Kendimi bu konuda
yetiştirmek istiyorum. Derslere
katılmaktan çok zevk alıyorum.
Ahmet Semih Özcan - Robotik Kodlama
Kendi kendimize sorun
çözmeyi öğreten, öz güvenimizi
arttıran modellemeler ve
tasarımlar yaptığımız bir ders
robotik kodlama.
STEM NEDİR?
STEM açılımı Ġngilizce olarak Science (Fen), Technology (Teknoloji), Engineering
(Mühendislik) ve Mathematics (Matematik) kelimelerinin baş harflerinden oluşan bir
kısaltmadır. Bunun Türkçe karşılığı olarak FeTeMM kısaltması da kullanılmaktadır.
STEM eğitiminin amacı fen, teknoloji, mühendislik ve matematik disiplinlerini
bütüncül olarak bir araya getirmektir. Böylece STEM eğitimi soru soran, yaratıcı
düşünce ile çözümler üreten, çözümleri ürünlere dönüştürebilen bireyler yetiştirmeyi
hedefler. STEM anaokulundan üniversiteye kadar eğitimin her aşamasında
uygulanabilir.
STEAM ve STEM+A kavramları da STEM ile çok yakından ilişkilidir. Ġngilizce art, yani
sanat kelimesinin baş harfi de dahil edilmiştir. Bununla estetik ve sanat alanının da
önemi ve dahil edilmesi gereken bir disiplin olduğu vurgulanmaktadır. Ayrıca topluma
etkileri ve önemi açısından social yani sosyal kelimesinin baş harfi olan S’ye dikkat
çekenler ve STEM’deki S harfinin Science (Fen) ve Social (S) kavramlarını birlikte
ifade ettiğini belirtenler de olmuştur.
STEM Neden Önemli?
Mevcut eğitim sistemleri sanayi toplumunun ihtiyaçlarını karşılamak üzere
düzenlenmiş ve uzun süredir buna uygun olarak yürütülmektedir. 21. yüzyıl ile birlikte
sanayi toplumundan bilgi toplumuna geçiş hız kazanmıştır. Artık kas gücüne dayalı
üretim modelinden bilgiye ve yüksek teknolojiye dayalı ürünler ve hizmetlerin
üretilebilmesi öncelik kazanmıştır. Bilgisayar ve yazılım teknolojisi, uzay bilimleri,
yapay zeka, genetik mühendisliği gibi bir çok alan bu yüzyılın öne çıkardığı
örneklerdir. Bu alanlarda bilim ve mühendislik temelli çalışmalara ve bunları
yapabilecek nitelikli iş gücüne ihtiyaç artmıştır. STEM eğitimi ile bu alanlarda
meraklı, ilgili ve gelecekte bu alanlarda çalışmayı istekli olacak gençler yetiştirmek
mümkün olabileceği için önemlidir.
STEM Yaklaşımı Nedir?
1- Soru oluştur
2- Ürün/buluş/tasarla
3- Ürünü test et
4- Sonuç çıkar
5- Değerlendir
6- Paylaş
7- Yeniden düşün
Bu belirtilen adımların sürekli bir döngü halinde uygulanması ile öğrencilerin
başarılı ürünler/sonuçlar ortaya koyabilen bireyler olması hedeflenmektedir.
STEM Kazanımları Nelerdir?
STEM temelli eğitim ile eleştirel düşünme, iş birlikçi çalışma, problemlere
yaratıcı çözümler üretme, planlama, değerlendirme yapabilme, araştırma yapma,
buluş ve inovasyon yapabilme becerilerinin gelişmesi hedeflenir. Ürün ve sonuç
üreten öğrencilerin özgüvenleri gelişmektedir. Risk alabilen ve girişimci bireylerin
yetişmesine katkı sağlar. STEM öğrencilerin bilim ve teknolojinin temel prensiplerini
özümsemelerine yardımcı olur.
STEM Nasıl Ortaya Çıktı?
Amerika Birleşik Devletleri uzay yarışında atılım yapmak üzere 1958’de NASA’yı
kurdu. Bu bilime olan ilgiyi artırdı. Devam eden süreçte NASA’nın Ay’a gidişi, iletişim
alanındaki gelişmeler yaşandı. Bu konularda çalışacak nitelikli insan kaynağı ihtiyacı
belirgin hale gelince 1990’larda bilim ve teknoloji ile ilgili eğitim içeriğinin okullarda
yaygınlaştırılmasına karar verildi. Ortaya atılan ilk kavram SMET olarak kısaltılmıştı,
zaman içinde STEM olarak kullanılmaya başlandı.
Dünya’da STEM Eğitimi
Ülkelerin ve toplumların gelecekteki başarılarının bilim ve mühendislik alanında
yeterince bilgili ve donanımlı insan kaynağına sahip olmalarına bağlı olduğu
anlaşılmıştır. Pek çok ülke STEM konusuna önem vererek hareket planları, eğitim
içerikleri, eğitim sistemi düzenlemeleri, öğretmen eğitimleri ve etkinlikleri gibi şeyler
yapmaya başladı.
Avrupa Birliği üye ülkeler de bu konuda çalışmalar yürütmekte. Avrupa Okul
Ağı’nın sahipliğinde Scientix adlı proje ile üye ve katılımcı ülkelerin işbirliğini
artırmak hedeflenmiştir.
Öğretmenlerin birbiri ile iş birliği yaparak STEM konusunda eğitim materyali
üretmesi ve öğretmenlerin bilgilerini artırması hedeflenmektedir. Çeşitli festivaller,
eğitim organizasyonları ve yarışmalar organize edilmektedir. Ülkemiz de bu
organizasyona dâhildir
Türkiye'de STEM Eğitimi
Ülkemizde bu konuda hazırlanmış bir eylem planı yoktur fakat STEM’in
güçlendirilmesine yönelik amaçlar farklı planlara dâhil edilmektedir. Teknoloji ve
Tasarım dersi kapsamında 7. ve 8. Sınıf seviyelerinde gerçekleştirilen çalışmaların
STEM’e yönelik olduğu söylenmektedir.
Türkiye 2014 yılında Avrupa Okul Ağı projesi Scientix’e dâhil oldu. Milli Eğitim
Bakanlığına bağlı Yenilik ve Eğitim Teknolojileri Genel Müdürlüğü (YEĞĠTEK) bu
projedeki çalışmaları yürütmektedir.
YEĞĠTEK 2016 yılında STEM Raporu adlı bir rapor yayınlayarak dünyada ve
ülkemizde STEM eğitiminin durumu ve yapılması gerekenleri raporlamış oldu.
STEM VE ROBOTİK
Robotik çalışmaları STEM’ in temel konularının
pek çoğunu barındıran bir doğaya sahiptir.
Robotik hem başlangıç seviyesindeki hem de ileri
seviyedeki öğrencilerin ilgisini çekebilecek
düzeyde unsurlar içermektedir. Eğlenceli bir
aktivite olması sayesinde öğrencilerin dikkatini
çekip mühendislik, bilim, teknoloji ve matematik
bilgilerini artırmalarını sağlar. Bu konulardaki
bilgilerin kullanılıp somut sonuçlar elde
edilebilmesi öğrencilerin motivasyonlarını
artırmaktadır. Robotik eğitimi ile mühendisliğin
temelleri, teknolojinin temel prensipleri, mekanik
sistemler ve malzeme, elektronik sistemler,
programlamanın temelleri, takım çalışması ve
liderlik becerileri gibi pek çok alanda faydalar
sağlanabilmektedir.
Çocukların analitik
düşünme ve problem çözme
becerilerinin gelişmesini
sağlar,
Öz güvenlerinin
artmasını ve kendilerini daha
iyi ifade etmelerini sağlar,
Takım olarak çalışma
konusunda da ciddi anlamda
gelişmeler sağlar ve iletişim
yönünden geliştirir,
Problem çözme
konusunda farklı çözümleri
daha hızlı bir şekilde üretmeyi
başarırlar. Bu da çözüm odaklı
kişiler olmasını sağlar,
Zihinsel olarak
sağladığı gelişim sayesinde
sadece bu alanda değil,
eğitim hayatındaki diğer
dersleri de anlamaları
kolaylaşır. Bu da okuldaki
başarısını etkileyerek, daha
başarılı bireyler olmalarını
sağlar,
Grup olarak çalışma
sayesinde sorumluluk bilinci
kazanır ve aldığı
sorumlulukları da yerine
getirme konusunda ilerleme
kaydeder.
KAYNAKLAR
https://tr.wikipedia.org/wiki/FeTeMM
https://en.wikipedia.org/wiki/Science,_technology,_engineering,_a
nd_mathematics
http://yegitek.meb.gov.tr/STEM_Egitimi_Raporu.pdf
http://scientix.meb.gov.tr/
http://kefad.ahievran.edu.tr/Kefad/ArchiveIssues/Detail/61a3ddc0-
97d9-e711-80fc-00224d68272d
STEM Eğitimi Öğretmen El Kitabı (Milli Eğitim Bakanlığı, YİĞİTEK)
STEM Egitimi Raporu (Milli Eğitim Bakanlığı, YİĞİTEK)
http://marickgroup.com/news/2016/a-look-at-the-history-of-stemand-why-we-love-it
Tahir Atahan ALTIKULAÇ
Şehit Şerife Bacılı Olmak Bir Ayrıcalıktır
HİDROLİK PRES MAKİNESİ
Malzemeler:
20 adet dil çubuğu
Sert kutu karton
2 adet 10 ml şırınga
30 cm serum hortumu
2 adet mavi su şişesi kapağı
Cetvel, makas, maket bıçağı
1 adet A4 kağıdı
Sıcak silikon
Yarım bardak su
ROBOTİK EL YAPIMI
Malzemeler:
Kutu kartonu, 2 adet pipet, 1,5 m ip
2 adet dil çubuğu, cetvel, maket bıçağı
Sıcak silikon
BALONLA GİDEN ARABA YAPIMI
Malzemeler:
1 adet pet şişe, 1 adet balon, 4 adet mavi pet şişe kapağı
3 adet pipet, 2 adet çöp şiş, makas, bant, sıcak silikon
MANCINIK (KATAPULT) YAPIMI
Malzemeler:
20 adet dil çubuğu
10 adet paket lastiği, 1 adet mavi su şişesi kapağı
Silikon tabancası
STEM HİDROLİK LİFT YAPALIM
MALZEMELER
-25 adet dil çubuğu
1
-2 adet 60 ml enjektör
-Serum tüpü
-Karton
-1 m bakır tel
2
-Bant , yapıştırıcı
-Su
-Kürdan
YAPILIŞI
-Enjektörlerin uçlarına serum
tüplerini takıyoruz
3
-Dil çubuklarını kenarlarından
ve ortasından üç delik diliyoruz
- 2 adet dil çubuğunun sağ ve
sol taraflarından çizgi şeklinde
deliyoruz
4
-Delinmiş dil çubuklarını altışar
adet olmak üzere bakır tel ile
çaprazlama sabitliyoruz
-Mekanizmayı kartonun üzerine
uygun şekilde monte ediyoruz
5
-Enjektörleri de mekanizmaya
sabitleyip sistemi
tamamlıyoruz.
ZEYNEP BAL
BİRLİKTE YAPTIK
AHMET SEMİH ÖZCAN
ERAY
DURMUŞ
MUSTAFA
TOPRAK
ÇINAR
ARDA
TALHA
İNKAYA
ÇOK EĞLENCELİYDİ, SİZLER DE YAPARAK BİZE KATILIN
MUMYALAMA
Mumya: Çeşitli işlemler uygulanmak suretiyle çürümesi önlenerek
bozulmadan kalması sağlanan cesettir.
Mumyalama Nedir?
Mumyalama işlemi eski Mısır’da ölüyü öbür dünyadaki yaşamına
hazırlamak için yapılan bir dizi törenden sadece başlangıç olanıdır. Bu
işlem insanların yanı sıra boğa,timsah,kedi gibi hayvanlar içinde
yapılmaktaydı. Arapça ve Farsça'da "mumiya" doğada bulunan katran
ve bunun karışımlarına denilir,ilaç olarak da kullanılırdı. Gerçekte
ölünün bedenini konserve edercesine korumak için yapılan "tahnit"
işleminde katranın kullanılması,onu mumya ile eş anlamlı yapmıştır.
Mumyalama geleneği çok tanrılı dinlerden kalmadır. İlk örnekler
Antik Mısır'da MÖ 15. yüzyılda bulundu. Mısırlılar, ölülerinin ruhlarının
öteki dünyada dirilip yeniden bedenlerine döneceklerine inandıklarından
bedenlerinin sağlam kalması amacıyla mumyalama işine büyük önem
verirlerdi. Tahnit denen bu mumyalama yönteminde bugün ayrıntılı
olarak bilinmeyen ilaçlar kullanıldı.
Ölülerin kalp ve böbrekleri dışında kalan iç organları ve beyin
(özel bir aletle burundan) alınırdı. Mumyalar ya taş lahitlere ya da
çürümemesi için yağlanmış tahta tabutlara konulurdu.
Mısırlılar, insandan başka, kedi, köpek gibi hayvanları da
mumyaladılar. Şaman geleneklerini sürdüren birçok toplulukta görülen
mumyalama geleneği, Afrika'nın kimi yörelerinde bugün de
sürdürülmektedir.
Mumyalama Nasıl Yapılır?
Mumyalama işlevi şöyle
gerçekleştirilirdi:
Önce ölü yıkanır, burnundan
sokulan aletlerle beyni boşaltılır.
Göz ve ağız boşlukları yağlı keten
tamponlarla doldurulup göz
kapakları kapatılırdı. Rahip habeş
denilen keskin bir obsidyenle
vücudun sol tarafını açarak içini
tamamen boşaltır, ve bunları
‘kanopik’ denilen çömlek ve
vazoların içine koyardı.
Boşalan karın kısmı ve kadınların göğüs içleri hurma şarabı ve
kokulu bitkilerle temizlendikten sonra reçine, tarçın, soğan ve kokulu
şeritlerle karıştırılmış ağaç talaşı yerleştirilirdi.
Açılan yerler dikildikten sonra Mısırlıların net- jeryt denilen ve
Kahire yakınlarındaki bir vadide bulunan ‘natron ’tozu sodium karbonat
veya sodyum klorit ile birleştirilerek mumya bu karışımın içinde 40 ila
70 gün arasında bekletilirdi. Soylular için bu süre 272 gündü. Böylece
vücuttaki nem absorbe edilir, organik yapı antiseptik korumaya alınırdı.
Bir çeşit insan salamurası olan bu işlemin sonunda eller göğüste
veya karın üzerinde birleştirilerek vücut yatay duruma getirilir ve
kurutulurdu.
Bilinenin aksine en eski
mumyalar, Şili’nin Camarones
Vadisi’nde bulundu. Pasifik
Okyanusu ile And Dağları
arasındaki dar bir arazi
şeridinde yer alan ATACAMA
çölü, az yağış alan bir bölgedir.
Bölgede bulunan mumyalar
1917’de Alman arkeolog Max
Uhle tarafından ortaya
çıkarılmıştır.
Mumyalar Neden Çürümez?
Mumyalama süreci, 5.000 yıl önce bile gömülen bir bedenin
mucizevi bir şekilde bozulmamış olarak kalmasını sağlıyor.
Mumyalanmamış olan bir bedenin çürüme süresi ise oldukça kısadır.
Mumyalama işleminin sırrı kurutma sürecinde yatar. Bu da vücuttaki
tüm nemli oluşumların atılması ve tamamen kuru bir hale getirilmesi
demek oluyor. Aslında bedenlerin çürümesinin nedeni, bakterilerin
nemli ortamda gelişemeyip yayılamamalarından kaynaklanıyor.
Sonuçta deri ve organlarda bozulma yaşanıyor. Ancak suyun olmadığı
bir ortamda bakterinin de hayatta kalması imkansız.
Mumyalar ve
mumyalama denildiğinde
zihnimizde bir tapınakta
ayaklarını sürüyerek yürüyen
keten sargılı canavarımsı bir
figure oluştuğundan bir çok
insan için ölümü çağrıştırır.
Gerçekten de onlarca
yıldır mumyalar korku
filmlerine ve gotik romanlara
konu oldu ve gizli dini
törenlerle ilişkilendirilerek
halkın yoğun ilgisini çekti.
SUEDA GÜMÜŞ
Şehit Şerife Bacılı Olmak Bir Ayrıcalıktır
ELMA MUMYALAMA DENEYİ
Mumyalama çeşitli işlemler uygulanarak çürümenin önlenmesidir.
Yaptığımız bu deneydeki amaç bir elmanın çürümesini önleyerek
mumyalanmasını sağlamaktır.
Deney Malzemeleri
Elma
Soyacak veya bıçak
Küçük bir kaşık
Cam kâse
Tuz
Karbonat
Deneyin Yapılışı
Elma bir soyacak yardımıyla soyulur. (Bu aşamada ailenizden yardım
alabilirsiniz.)
Elmanın üzerine göz, burun, ağız gibi kısımlar kaşık yardımıyla oyulur.
Cam bir kâsede karbonat ve tuz karıştırılır.
Elma bu karışıma gömülür.
BANA SORARSAN SONUÇ ÇOK BAŞARILI
Sonuç:
3 Hafta sonra elmayı çıkardığımızda hala nemli olduğu gözlemlendi.
Tekrar tuz ve karbonat karışımına gömüldü.
Üç hafta daha bu karışımda bekletildi.
Böylelikle toplam 1,5 ay bu karışım içerisinde bekletilerek elmamız
mumyalanmış oldu.
Üç Hafta Sonra
Altı Hafta Sonra
Zeynep Meriç ÖNTAŞ
Şehit Şerife Bacılı Olmak Bir Ayrıcalıktır
OOBLECK DENEYİ
Karışıma basınç uygulamak, viskozitesini (kalınlığını) arttırır.
Oobleck’ in yüzeyine hızlıca dokunmak onu sert hissettirir, çünkü mısır
nişastası parçacıklarını birlikte zorlar. Ancak elinizi yavaşça karışıma
daldırın ve ne olduğunu görün, parmaklarınız suda olduğu kadar kolay içeri
kayar. Yavaş hareket etmek, mısır nişastası parçacıklarının yoldan
çekilmesi için zaman verir. Oobleck ve diğer basınca bağlı maddeler su
veya yağ gibi sıvılar değildir. Newton olmayan akışkanlar olarak bilinir.
Oobleck (ublek ya da akışkan hamur) olarak da bilinir. İlginç fiziksel
özelliklere sahip, kolayca hazırlanan bir maddedir. Oobleck, Newton
yasalarına uymayan ( Non - Newtonian) bir akışkandır. Mısır nişastası ve
suyu karıştırıp bir kabın içinde yavaşça çevirdiğinizde karışımın sıvı gibi
göründüğünü ancak aynı malzemeyi sıkıştırdığınızda macun gibi
sertleştiğini daha önce görmüşsünüzdür. İşte bu davranışı gösteren
maddelere “oobleck” adı veriliyor. Oobleck karışımından bir miktar alıp
avucumuzda sıktığımızda başlangıçta katı bir top gibi olduğunu hissederiz.
Sıkmayı bıraktığımızda ise top sanki eriyormuş gibi parmaklarımızın
arasından akar. Karışıma yumruğumuzla vurduğumuzda ise sanki katı bir
yüzeye çarptığımızı hissederiz.
MALZEMELER
Mısır nişastası (4 su bardağı)
Su (1 su bardağı)
DENEYİN YAPILIŞI
Bir kaba mısır nişastasını koyalım ve hamur kıvamı elde edinceye
kadar üzerine azar azar su ilave ederek karıştıralım.
Karışımı yumuşak bir kıvam alıncaya kadar karıştıralım. Oobleck
karışımımız hazır.
Tuana Naz ÇEBİ
Şehit Şerife Bacılı Olmak Bir Ayrıcalıktır
GALİLEOSKOP
İsmini İtalyan gökbilimci Galileo Galilei'den alan Galileoskop’un
kökeni 1600'lü yıllara kadar dayanır. 1610 yılında, gözlemlenen nesneyi 30
kat büyütebilen mercekli bir teleskop geliştiren Galileo, bu teleskopla
Galileo uyduları olarak da bilinen Jüpiter'in dört uydusunu (Lo, Europa,
Ganymede, Callisto) keşfederek gökbilimde teleskop çağını başlatmıştır.
Projenin Adı Galileoskop Yapımı
Projenin Amacı Teleskobun ilk halini gözlemlemek
Gerekli Malzemeler Cetvel, makas, odak noktaları aynı olan mercekler,
Bant, elişi kâğıt, 20cm ve 30cm boyutunda plastik boru
Projenin Yapılış Basamakları
-Bant yardımı ile mercekleri boruların uç kısımlarına sabitleyiniz.
-20cm uzunluğundaki borunun açık ucunu 30 cm uzunluğundaki borunun
açık ucundan geçiriniz.
-İki mercek arasından ışık sızmaması için birleşim yerini ucunda hafif
boşluk bırakarak boruların hareket etmesini engellemeyecek şekilde bant
ile ince bir şekilde kaplayınız.
-Kısa borunun ucundaki merceği gözünüze hafifçe yaklaştırarak
gökyüzünü gözlemleyiniz. Daha net bir görüntü elde edebilmek için küçük
boruyu büyük boru içerisinde hareket ettiriniz.
Proje Sonucunda Evdeki imkanlarla gök cisimlerini daha detaylı
gözlemleme fırsatı bulduk.
Kaynak: Seyrek A, Türker S, Bozkaya T, Üçüncü Z. Fen Bilimleri Ders
Kitabı, Tutku Yayınları 2020.
Eylül Beyza SOFTA
Şehit Şerife Bacılı Olmak Bir Ayrıcalıktır
HELİKOPTER Mİ YAPIYORUZ?
MALZEMELER
Pil
Mukavva
Pil
Motor
Anahtar
Yapıştırıcı
Bağlantı kabloları
Maket bıçağı
Cetvel
Çöp Şiş
1
2
Helikopterin ilk
aşamasında görseldeki gibi bir
mukavva kesiyoruz.
Kestiğimiz mukavvayı
yine görseldeki gibi katlıyoruz.
3
4
Motor sistemi için
gerekli olan malzemeler
Bir önceki görseldeki
iskeletin üstüne motorun
ucu için bir delik açıyoruz.
5
6
İskeletin yanına ise
anahtar için bir delik açıyoruz.
Açtığımız deliğe
anahtarı yerleştiriyoruz.
7 İskeletin tavanındaki
8
deliğe motoru yapıştırıcı ile
tutturuyoruz.
İskeletin tabanını da
yerleştiriyoruz.
9 10
Yerleştirdiğimiz
eklentinin içine pili takıyoruz
Helikopterimizin açık olan
yan tarafını da kapatıyoruz ve
ayrıca kuyruğunu da taktıktan
sonra iskeleti tamamlıyoruz.
11
12
Helikopterin ayaklarını
da yerleştiriyoruz.
Son olarak pervaneyi de
takıyoruz ve helikopterimiz
bitiyor.
Helikopterler dikey olarak kalkış ve iniş yapabilen, ayrıca havada
sabit olarak durabilen pervaneli bir mekanizmadır. İlk olarak 1907 yılında
Fransız Paul Cornu tarafından uçurulmuştur.
Helikopter kanatları yüksek hızlara çıkmak zorunda olduklarından,
daha az sürtünmeye maruz kalması gerektiği için kanat yapıları ince
şekilde dizayn edilmektedir
Resimde gördüğümüz bu yüksek basınç-alçak basınç olayının
temelinde, aslında Bernoulli Prensibi yatmaktadır. Kanat profilimize
bakacak olursak üst bölümde gidilen yol, alt bölümdeki yola göre daha
uzundur. Bu nedenle üst kısımda hız daha yüksek olacaktır. Bu bilgiler
ışığında üst bölümde hız yüksek olacağından basınç düşük, alt bölümde ise
hız düşük olacağından basınç yüksek bir hal alacak ve helikopterimiz
yükselme işlemine başlayabilecektir.
Ahmet Eren KÖMLEKSİZ Şehit Şerife Bacılı Olmak Bir Ayrıcalıktır.
ZİHNİ SİNİR = İRFAN SAYAR
Akademide öğrenciyken Oğuz
Aral'la tanıştı ve 1975'te Gırgır dergisinde
profesyonel olarak karikatür çizmeye
başladı. 1977 yılında Porof. Zihni Sinir
tiplemesini yarattı. Porof. Zihni Sinir'in ilk
hikâyesi Gırgır dergisinin. 30 Ocak 1977
tarihli sayısında yayınlandı.
Gırgır'dan ayrıldıktan sonra beş
arkadaşı ile birlikte Mikrop dergisini
çıkardı. Hıbır dergisinde yöneticilik yaptı.
Bir teknoloji tutkunu olan İrfan
Sayar, yarattığı Porof. Zihni Sinir
karakterinin "proceleri" ile teknolojinin
mizahını yapmıştır. Dört yıl boyunca
TÜBİTAK Bilim ve Teknik dergisinde
Porof. Zihni Sinir sayfasını çizmiştir.
Tasarım alanındaki çalışmaları
sinema ve televizyona da yansımış,
Vizontele filminin baş karakterinin
bisikletini, atölyesini ve çeşitli elektronik
ve mekanik aletlerini tasarlamış, çeşitli
reklam filmlerine özel efektler ve çizgi
filmler hazırlamıştır.
Eserlerinden bazıları şunlardır:
Porof. Zihni Sinir - Proceler, TÜBİTAK
Yayınları
Karikatürü Nasıl Çiziyoruz, İstanbul, 1989
Zihni Sinir, 4M yayınları, HBR Maymun
Mizah kitapları Dizisi, Kasım 1995
Porof Zihni Sinir Proceler, TÜBİTAK
Yayınları, Haziran 2002
Porof Zihni Sinir Proceler Külliyatı 8
İrfan Sayar, çiftçi bir
ailenin çocuğu olarak 1951
yılında Manisa'da dünyaya geldi.
Manisa Lisesi'nden mezun
olduktan sonra İstanbul Güzel
Sanatlar Akademisi'nde öğrenim
görmeye başladı. Akademinin
Yüksek Dekoratif Sanatlar
Bölümü, Sahne ve Görüntü
Sanatları İhtisas atölyesinden
mezun oldu.
Bazı Eserleri
ZİHNİ SİNİR PROCELERİ
Dünyanın En İleri Zekalı Gerisi Porof. Zihni Sinir
İnsan ve eşya (->teknoloji) ilişkisini sorgulayan bir karakterdir.
Bu sorgulamayı PROCE „leriyle gerçekleştirir.
Zihni Sinir "Proje" yerine "Proce" sözcüğünü kullanır. Çünkü,
Proceler
Mizah+ Estetik+ Fonksiyonellik
gibi üç unsuru bünyesinde barındıran projelerdir.
Porof.
Araştırmacı, yaratıcı ve eğitimci tarafını mizahi bir dille
gerçekleştirdiği sanal bir karakterdir. Bu yüzden titri “Porof.” dur.
Her bir procede bu unsurların oranları farklı olabilir. Proceler nesne
haline dönüşse de bu özelliklerini korurlar. Nesne haline geldiğinde
fonksiyonellik özellikleri ön plana çıksa bile onlar yine de birer mizahi
objedir.
Porof. Zihni Sinir şimdiye kadar hayatın her alanıyla ilgili binlerce
proce sunmuştur.
Porof. Zihni Sinir, mizahı sözelden çok görselde kullandığı için
uluslararası alanda anlaşılma özelliği vardır.
“DÜNYANIN EN İLERİ ZEKALI GERİSİ”
ZİHNİ SİNİR ironik bir lakaptır. İzafi bir durumu anlatır. Nereden
baktığınıza bağlıdır. Bazen bulduğu çözümlerle öyle ileriye gider ki
olimpiyat parkurunda diğer koşuculara bir tur bindirdiği halde sanki
geriden geliyormuş gibi görünür.
Veya
Bu kadar ileri gitmeyi de bir geri zekâlılık olarak değerlendirebilirsiniz.
Nitekim bazen Ayakları çok yere basan bir çalışma
beklentisindeyken onu Zihni Sinir Procesi diye aşağılayabileceğiniz gibi
çok statik ve problemli bir yapıyı değiştirmek için yaratıcılığa ihtiyaç
duyduğunuzda, ufkunuzu genişletmek için yine Zihni Sinir‟ e bu sefer ileri
zekalı tarafını görerek pozitif yaklaşabilirsiniz.
https://www.zihnisinir.com adresinden daha birçok ilginç projesine ulaşabilirsiniz.
Berra- Samir KARASU
Şehit Şerife Bacılı Olmak Bir Ayrıcalıktır.
YARARLANILAN KAYNAKLAR
www.milliyet.com.tr
www.tarihiolaylar.com
www.listelist.com
https://www.bilgiustam.com/koygocuren-mantari-nedir/
https://www.sabah.com.tr/saglik/2019/05/13/dikkat-filizlenen-patates-oldurebilir
https://www.milliyet.com.tr/pembenar/muskat-nedir-nasil-kullanilir-2538676
https://www.hurriyet.com.tr/kelebek/saglik/yildiz-meyvesi-karambola-nedir-nasil-tuketilir-yildiz-meyvesinin-faydalari-nelerhttps://www.sabah.com.tr/saglik/2021/03/16/avokado-faydalari-mucize-meyve-avokadonun-faydalari-neler-ve-hangi-hastaliga-iyigelir
https://www.hurriyet.com.tr/mahmure/ejder-meyvesinin-faydalarini-biliyor-musunuz-41353687
https://evrimagaci.org/aurora-kutup-isiklari-nedir-ve-nasil-olusur-8081
www.mikrobiyoloji.org
Bilimgenç.tubitak.gov.tr
www.bilgiustam.com
https://www.aa.com.tr
https://www.aselsan.com.tr
https://www.canlihaber.com › haber › aselsan-turkiyeni...
https://www.aselsan.com.tr › dunyaya-nefes-olduk-3136
https://www.trthaber.com ›
https://stratushavacilik.com › jet-motoru-nedir-ve-nasil-...
https://valiny.com/ranaoz/question/100003/
https://onedio.com/haber/meshur-ve-etkileyici-11-optik-illuzyon-345017
https://www.matematikciler.com › Zeka Kategorisi
https://tr.pinterest.com/
https://tr.wikipedia.org/
https://www.fikir.gen.tr/
https://www.fenokulu.net/
http://yunus.hacettepe.edu.tr/
https://www.ekoloji.com/
dergipark.org.tr
World Health Organization. Immunization, Vaccines and Biologicals *İnternet+. Geneva: WHO *erişim tarihi:18.03.2021+.
https://www.who.int/immunization/programmes_systems/vaccine_hesitancy/en/.
Covıd-19 situation update for the EU/EEA and the UK. European Centre for Disease Prevention and Control:
https://www.ecdc.europa.eu/en adresinden alındı. Erişim Tarihi:20.03.2021
T.C. Sağlık Bakanlığı, Covid-19 Rehberi, Mart 2020. https://www.tahud.org.tr/file/4f42cbfd-bbd9-4bf4-91b0-29698f53f198/COVID-
19_Rehberi.pdf Erişim Tarihi:19.03.2021.
Kaya P, Pandeminin ruh sağlığına etkileri, Klinik Psikiyatri 2020;23:123-124
https://www.tarihiolaylar.com/tarihi-olaylar/mumya-260
https://arkeofili.com/gecmisten-gunumuze-5-farkli-mumyalama-cesidi/
https://www.cumhuriyet.com.tr/haber/perseverance-marsta-yasam-bulursa-ne-olacak-1819658
https://www.bbc.com › haberler-dunya-56263926
http://www.womantv.com.tr/cevre-kirliligini-onlemek-icin-neler-yapmaliyiz-502h.htm
https://yalvacozkulcicek.com/cicek-anlamlari/
https://tr.wikipedia.org/wiki/FeTeMM
https://en.wikipedia.org/wiki/Science,_technology,_engineering,_and_mathematics
http://yegitek.meb.gov.tr/STEM_Egitimi_Raporu.pdf
http://scientix.meb.gov.tr/
http://kefad.ahievran.edu.tr/Kefad/ArchiveIssues/Detail/61a3ddc0-97d9-e711-80fc-00224d68272d
STEM Eğitimi Öğretmen El Kitabı (Milli Eğitim Bakanlığı, YİĞİTEK)
STEM Egitimi Raporu (Milli Eğitim Bakanlığı, YİĞİTEK)
http://marickgroup.com/news/2016/a-look-at-the-history-of-stem-and-why-we-love-it
https://www.bbc.com/turkce/haberler-dunya-44765464
https://www.trakyagezi.com/wp-content/uploads/2016/06/Do%C4%9Fam%C4%B1zYokoluyor.jpg
https://insamer.com/tr/moda-israf-ve-insani-krizler_2370.html
https://bilimgenc.tubitak.gov.tr/su-ayilari-tardigradlar
https://evrimagaci.org/kamuflaj-ve-evrim-canlilar-yasam-alanlarinda-gorunmez-olacak-bicimde-nasil-evrimlesti
https://www.cnnturk.com/yasam/kamuflaj-sanatinin-ustalari-olan-hayvanlar?page=4
https://bilimmerkezleri.tubitak.gov.tr/
http://www.fezagurseybilimmerkezi.com/
https://www.kbm.org.tr/Default/PageDetails2/75d81796-64ec-e611-80e9-005056950aeb/11cdbd68-55cb-e611-80e9-
005056950aeb
http://www.eskisehirbilimdeneymerkezi.com/
KÜÇÜK PRENS'İN BÜYÜK GEZEGENİ ASTEROİD B-612 ÜZERİNE
Küçük Prens, hepimizin okuyabileceği 1943 yılında Fransız yazar Antonie
de Saint-Exupery tarafından yazılmış bir öykü kitabıdır. Dışından bakıldığında
resimli bir çocuk kitabı gibi duran Küçük Prens, aslında başta büyüklerin
okuması gereken ilaç türünde bizi sarsan bir kitap, yetişkinlerin bu hayatı çok
yanlış anlayıp, hayatı sadece maddi yönden gören insanlar haline geldiğini
anlatan ve okunanlardan ibret alındığında dersler çıkarılabilecek bir başyapıt. Bir
küçük prens varmış, neredeyse boyu kadar bir gezegende yaşarmış. Günün
birinde gezegeninden ayrılmış ve Dünya’ya düşmüş, burada pilot ile dost olmuş.
Aklıma Küçük Prens’in gezegeni Asteroid B-612 geliyor, acaba gerçekten
var mı?
Yazar Asteroid B-612 gezegeninin 1919 yılında bir Türk gök bilimcisi
tarafından teleskopla görüldüğünü, buluşunu Uluslararası Astronomi
Kongresi'nde açıkladığını fakat kılığı yüzünden kimsenin ona inanmadığını
söylüyor.
Bugüne kadar bir çok asteroid keşfedilmiş fakat hiçbirinin adı da B-612
değil.1993 yılında 2 kilometre çapında bir asteroid, Japon amatör gök bilimciler
Kin Endate ve Kazuro Watanebe tarafından Japonya'daki Kitami Gözlemevi'nde
keşfediliyor. Küçük Prens'in yaşadığı gezegenin adı bu gezegene veriliyor.46610
sayılı bu gezegenin ise asıl büyüsü şu ki;46610 sayısı bilgisayarcıların sıkça
kullandığı 16'lık sayı sisteminde B-612'ye denk geliyormuş.
Tamam gerçekten bu gezegen var mı bilemeyiz fakat en azından bu
gezegenin ismini taşıyan bir gezegen olduğunu biliyoruz artık. Küçük Prens o
gezegenden bize el sallıyor.
Fatma ACIMAZ
Türkçe Öğretmeni
Şehit Şerife Bacılı Olmak Bir Ayrıcalıktır.