14.06.2021 Views

BİLGİLİ

You also want an ePaper? Increase the reach of your titles

YUMPU automatically turns print PDFs into web optimized ePapers that Google loves.

ŞŞB

SAYI : 1

Şehit Şerife Bacı

Ortaokulu Bilim Dergisi

İlginç su altı

canlıları ve

daha fazlası

Marsa giden

helikopter

INGENUITY

Dare

mighty

nights


ŞEHİT ŞERİFE BACI ORTAOKULU

Eğitim bireylerde istendik davranış oluşturma sürecidir. Bir aile

olarak Şehit Şerife Bacı Ortaokulu, 1986 yılında kurulduğu günden bugüne

öğrencilerimizin gerek iyi insan olmaları gerekse bazı beceri ve yetenekleri

kazanmaları için çok çaba gösterdi. Zira özgür düşünmek, çalışkan-üretken

ve içinde yaşadığı topluma faydalı bireyler olmak arasında sıkı bir bağ

vardır.

Eğitim; bize göre kişinin kendini gerçekleştirmesine zemin

hazırlamalı, yol göstermelidir. Herkesi aynı kalıba sokan, tek tipleştiren bir

yaklaşım yerine beceri ve yeteneği açığa çıkaran veya en azından bu

konuda öğrencilerimize yol gösteren bir yaklaşım benimsemelidir. Çünkü

ancak o zaman hem kendi hem de içinde yaşadığı toplumun başarısına

katkı sunabilen bireyler yetiştirilebilir. İşte biz “istendik davranış

oluşturmak” kavramının içini bu şekilde doldurmaya çalıştık.

2000 yılından itibaren bu okulda görev yapan biri olarak söylemeliyim

ki bir aile olarak Şehit Şerife Bacı Ortaokulu, bugüne kadar hep bu

felsefeyle yoluna devam etmiştir. Okulumuzun bugüne kadar olduğu gibi

bundan sonra da öğrencileri merkeze alan bir yaklaşımla yoluna devam

edeceğine olan inancım tamdır.

Asuman ATEŞOĞLU

Türkçe Öğretmeni

Şehit Şerife Bacılı Olmak Bir Ayrıcalıktır.


ŞEHİT ŞERİFE BACI

ORTAOKULU BİLİM DERGİSİ

ÖZEL SAYI

YIL: 2021

SAYI:1

SAHİBİ

ġEHĠT ġERĠFE BACI ORTAOKULU

ADINA OKUL MÜDÜRÜ

EDİTÖR

ġÜKRÜ DEMĠRCĠ

Sevgi ġEN KĠTĠROĞLU

YAYIN SEÇME KURULU

Fatma ACIMAZ Türkçe Öğretmeni

Eylül Beyza SOFTA

Tuana Naz ÇEBĠ

Ġpek HASANUSTA

Parçası olmaktan gurur duyduğum

Kastamonu’muzun en nadide okulu olan ġehit

ġerife Bacı Ortaokulunun azimli, çalıĢkan,

geleceğe umutla bakan, içinde bulunduğumuz

bu sıkıntılı dönemde dahi durmadan çalıĢan

kıymetli öğretmen ve öğrencilerimizin

özverileriyle hazırladığı dergimiz Kastamonu

Ġl Milli Eğitim Müdürlüğünün de katkılarıyla

hayat bulmuĢtur. YaĢanan bu zorlu süreçte

desteğini esirgemeyen Okul Müdürüm

ġükrü DEMĠRCĠ baĢta olmak üzere emeği

geçen tüm öğretmen arkadaĢlarıma ve

kıymetli öğrencilerime teĢekkürü bir borç

bilirim.

Sevgi ġEN KĠTĠROĞLU

Fatmanur TĠMZAN

Ela DEMĠR

YAYIN İNCELEME KURULU

Hayati Alanlı Okul Müdür Yardımcısı

Fatma ACIMAZ Türkçe Öğretmeni

Sevgi ġen KĠTĠROĞLU Fen Bilimleri

Öğretmeni

İLETİŞİM ADRESİMİZ

WEB: http://sehitserifebaci. meb.k12.tr

TELEFON: 0366 214 92 37

BELGEGEÇER: 0366 214 37 47

ADRES: AKTEKKE MAH. ġEHĠT ġERĠFE

BACI CAD. NO: 4/1

MERKEZ/ KASTAMONU


İÇİNDEKİLER

Sayfa Numarası

Şehit Şerife Bacı 1

Şehit Şerife Bacılı Olmak Bir Ayrıcalıktır 2

Okul Müdürü Şükrü Demirci 3

Koronavirüs 5

Koronavirüs Pandemisine Karşı (Ümmü Pınar Gülşen) 9

Mikroorganizmalar 10

Tardigrad 13

Mars(DARE MIGHTY THINGS) 14

Bilim Dünyası Şokta (İbrahim Saka) 17

Mars’ a Mektup Ve Resimler 18

Oktay Sinanoğlu (İbrahim Saka) 20

Kağıt Paralarımızın Yüzlerindeki Türk Büyükleri 21

Benden Söylemesi (Çiğdem Çavaç) 23

Besinler Ve Bilmediklerimiz 25

Aselsan 32

Yerli Solunum Cihazı 34

TOGG 36

Türkiye’nin İlk Yerli Jeti 38

Türkiye’ de Bilim Merkezleri 41

Uzay Teknolojileri 45

Teknoloji Kralı Elon Mask 48

Aurora 54

Bitkilerin Dili Olsa da Konuşsalar 56

Mikroskop Altında Canlılar 60

Ekoloji Dur Diyelim Artık 62

Nesli Tükenmiş Canlılar 70

Hayvanlarda Kamuflaj 74

Hayvan Sevgisi 79

Su Hakkında 10 İlginç Bilgi (Durmuş Aral) 84

Su Altı Canlıları 87

Muhteşem İnsan 92

Bunları Biliyor musunuz? 97

Optik Yanılsamalar Ve İllüzyon 100

Robotik Kodlama 104

Robotik Kodlama İle Harika Çalışmalar Yapalım 107

STEM 110

STEM Etkinlikleri Yapalım, Biz Yaptık 115

STEM Hidrolik Lift Yapalım 117

Mumyalama 119

Haydi Elma Mumyalayalım 122

Oobleck Deneyi 124

Galileoskop Yapımı 125

Küçük Mucitler İş Başına Helikopter Yapıyoruz 127

Zihni Sinir Proceleri 133


ŞEHİT

ŞERİFE BACI

ŞERİFE BACI

Limana gelmiş gemiyle mermi,

Şerife Bacı çavuş mu er mi?

Bu kadar yolu giderim der mi?

Gönüllü gidiyor Şerife Bacı.

Aralık ayı hava çok soğuk,

Kağnılar gidemez yolları

bozuk,

Elinde sopa sırtında çocuk,

Cepheye yürüyor Şerife Bacı.

Ayağı çıplak giysisi ince,

Ecele ışıyor karanlık gece,

Ölümü katmıyor sayıyor hiçe,

Kahraman kadın Şerife Bacı.

Üstünden örtüyü mermiye sarmış,

Çocuğunun üstüne yatmış

abanmış,

Şerife soğuktan donmuş morarmış,

Çocuğu, mermiyi kurtarmış bacım.

Ünal GÜNEŞDOĞDU


ŞEHİT ŞERİFE BACILI OLMAK BİR AYRICALIKTIR.


ġehit ġerife Bacı Ortaokulu

ailesinin kıymetli paydaĢları,

tokalaĢma eyleminde dahi

bulunamadığımız Ģu garip

zamanda, öncelikle hepinizi

saygı ve sevgiyle kucaklıyorum.

Sevgili öğrencilerimiz,

değerli öğretmenleri

rehberliğinde bilim dergisi

çıkarmaya karar vermiĢler, bu

zor zamanların yıldıramadığı

evlatlarımı ve öğretmenlerimi

kutluyorum.

Bilim en genel tanımı ile evrenin, evrendeki olguların ve

olayların bir bölümünü ele alıp birtakım yöntem ve deney yolları

kullanarak ve gerçeğe, gerçekliğe dayanarak birtakım yasalara

ulaĢan bilgi yolu, düzenli ve tutarlı bilgi, olarak tarif edilir.

Peygamberimiz Hz. Muhammed’ e (sav) göre, Çin’de de olsa

alınması gereken bir hazine.

Cumhuriyetimizin kurucusu Gazi Mustafa Kemal Atatürk’e göre,

en hakiki yol göstericidir.

Bildiğiniz üzere 2021 yılı UNESCO tarafından Yunus Emre yılı

ilan edildi. Yunus’a göre de bilim, “Ġlim ilim bilmektir, Ġlim kendin

bilmektir, Sen kendin bilmezsin, Ya nice okumaktır” dizelerinden

anlaĢılacağı üzere zirvesi insanların gönlüne girebilmek olan insanın

kendisini tanıyıp keĢfetme sürecidir.

Toplumsal hafızada, yaradılıĢın matematiği, sosyal ve felsefi

açıdan da sağduyu, mantık olarak tarif ederek daha da

basitleĢtirebiliriz.

Ġçinde bulunduğumuz zaman diliminde bilimin öneminin, bilginin

en değerli ve en stratejik değer olduğunun hepimiz farkındayız.

YaĢadığımız salgın döneminde ülkelerin istihbarat servislerinin de

dahil olduğu, tıbbi malzeme, solunum cihazı ve aĢı savaĢlarını

gözlemledik, gözlemliyoruz.


Çok Ģükür ülkemiz güçlü sağlık altyapısı, tıbbi malzeme ve

ilaçları hızla yerlileĢtirmesi, çok kısa sürede solunum cihazını yerli

olarak üretmesi sayesinde milletimizin ve daha fakir, masum

toplumların hayatta kalmasına yardım etmiĢ, Yunus Emre’nin nihai

ilim tanımı olan, gönüllere girmiĢtir. Yabancı analistler, ülkemizi on

beĢ yıl sonrası için, teknoloji merkezi olarak tanımlamaya

baĢlamıĢlardır.

Bildiğiniz gibi KurtuluĢ SavaĢı’nın yokluk yıllarında

mühendislerimiz düĢürdüğümüz düĢman uçaklarını tamir ederek,

yeniden ve eskisinden daha da iyi uçmalarını sağlayarak düĢmanı

hayretler içerisinde bırakmıĢtır. Asil milletimizin üstün zekası ve

imkansızı baĢarma kabiliyeti adeta günümüz Ģartlarında da tezahür

etmiĢ, öğretmenlerimiz ve öğrencilerimiz mantıki izahı mümkün

olmayan kısa bir zaman diliminde maddesel zorluklardan hiç

yakınmadan ve eğitimini almadan dijitalleĢmiĢ, uzaktan eğitimi

dünyada baĢarabilen birkaç ülkeden birisi olmuĢtur.

ġu bir senedir yaĢadıklarımız bende, sanki yukarıda çeĢitli

tanımlarını yaptığımız bilimselliğin milletimizin genetiğine kodlanmıĢ

olduğu hissiyatı oluĢturmaktadır.

ġehit ġerife Bacı Ortaokulu öğretmenleri ve öğrencileri her

zaman ve her alanda olduğu gibi bu zamanın Ģartlarında da baĢat rol

oynamaktadır. Bir kez daha öğretmenlerimi ve öğrencilerimi

kutluyorum. Hep var olan bu bilinç ile evlatlarımın karĢısına çıkarken

hiçbir zaman 10-14 yaĢ grubu çocuklarının karĢısına çıktığımı ve

onlara hitap ettiğimi düĢünmedim. Hep, ben Ģu anda geleceğin

devlet baĢkanının, bakanlarının, valilerinin, doktorlarının,

mühendislerinin vs. karĢısındayım bilinciyle hareket ettim. Mezun

ettiğimiz öğrencilerimin okuduğu üniversitelere, yaptıkları iĢlere

baktığımda da hayallerimin aslında gerçek olduğunu görüyor ve

yaĢamımın onların sayesine değerli olduğunu hissediyorum.

Biliyorum ki, benim öğrencilerim geleceğin TÜRKĠYESĠ.

ġehit ġerife Bacılı olmanın haklı gururu ve ayrıcalığı ile

SAĞLIKLA KALIN.

Şükrü DEMİRCİ/ OKUL MÜDÜRÜ


KORONAVİRÜS

Covid-19 tüm dünyaya yayılan ve şiddetli zatürreye sebep olan bir

virüstür. Dünya Sağlık Örgütü tarafından 11 Mart 2020 itibarıyla 114

ülkede toplamda 118 bin insanda görülmesi ve 4291 insanın yaşamını

yitirmesine neden olmasıyla pandemi olarak ilan edilmiştir.

Covıd-19 virüsü mikroskopla görülebilen ve üreme ortamı

bulduğunda saniyeler içinde çoğalabilen hızla yayılım gösterme

özelliğine sahiptir. Özellikle küreselleşmeyle birlikte salgın hastalıkların

yayılma hızı daha da artmıştır. Bu açıdan salgın hastalıklardan korunma

küresel bir sorun haline gelmiştir.

Hızlı yayılım gösteren, Covid-19 olarak bilinen bu yeni virüs

solunum hastalığına sebep olmaktadır. Ateş, öksürük ve nefes darlığı

sıklıkla görülen belirtilerdir.

Covid-19 ile enfekte olmuş bir birey öksürdüğünde veya

hapşırdığında damlacık halinde kişiden kişiye kolayca bulaşabileceği

gibi kontamine nesneler veya yüzeylere temas yoluyla da

yayılabilmektedir.


KORONAVĠRÜS (COVĠD-19) SÜRECĠNĠN EĞĠTĠME ETKĠSĠ

Pandeminin büyük etkilerinin olduğu alanlardan birinin de eğitimin

olduğu ifade edilebilir. Türkiye’de 11 Mart itibariyle ilk vakanın

görülmesinden sonra 12 Mart’ta okulların tatil edileceği açıklanmıştır.

Daha sonra 23 Mart tarihinde uzaktan eğitime geçme kararı alınmıştır.

Uzaktan eğitime öğrenci, öğretmen, veli gibi eğitimin parçası olan

herkes zorunlu olarak uzaktan eğitim sürecine başlamıştır.

Pandemi sürecinin yoğun etkilediği kitle içerisinde yer alan

öğrencilerin eğitimlerini sürdürme noktasında öğretmenleri de çeşitli

değişim ve yeniliklere uyum sağlamak zorunda kalmışlardır.

Öğretmenler bu süreçte öğrenciyle iletişimlerinde, ders anlatma

yöntemlerinde değişikliğe gitmek zorunda kaldıklarını belirtmişlerdir.

Ayrıca bu süreçte öğrenci katılımı ve motivasyonunu sağlama gibi diğer

sorumluluklar nedeniyle fazla sıkıntı yaşamışlardır. Öğrenciler pandemi

sürecine uyum sağlamakta zorluklar yaşamaktadır. Sağlıksız yeme ve

uyku alışkanlıkları, kolayca sinirlenip öfkelenebilme, akademik

performansta düşüş, önceden zevk alınan etkinliklerden kaçınma

bunlardan bazılarıdır. Yaşamın tamamen online olduğu bir dönemde

öğrenciler tablet, televizyon, telefon gibi teknolojik cihazları sık kullanır

hale gelmiştir.

Eğitim ortamlarının online platformlara taşınması öğrencilerin

evde izole kalmalarına evin bir köşesinde olağan sınıf ortamına benzer

nitelikte bir alanın oluşturulması, öğrencilerin akademik anlamda

zorlanmalarına neden olmuştur.


Sağlık Bakanlığı Yeni Koronavirüs Riskine KarĢı Temel Kuraları Açıklayan

Bilgilendirme Rehberi YayınlamıĢtır

1.Ellerini sık sık su ve sabunla 20 saniye boyunca ovarak yıkayınız.

2.Soğuk algınlığı belirtileri gösteren kişilerle aranıza en az 3-4 adım

mesafe koyun.

3.Bulunduğunuz ortamları sık sık havalandırın.

4.Öksürme ve hapşırma sırasında ağız ve burnu tek kullanımlık mendille

kapatın, mendil yoksa tek kullanımlık mendil kullanın.

5.Kapı kolları, lavabolar gibi sık kullandığımız yerleri su ve deterjanla

her gün yıkayın.

6.Kıyafetlerimizi 60-80 Santigrat derecede normal deterjanla yıkayınız.

7.Ateş, öksürük, nefes darlığı gibi şikayetleri varsa maske takarak

sağlık kuruluşuna başvurulmalıdır. Ellerinizle gözlerinize ağzınıza ve

burnunuza dokunmayın.

8.Tokalaşma, sarılma gibi yakın temastan kaçının.

9.Soğuk algınlığı belirtiler varsa yaşlılar ve kronik hastalığı olanlarla

temas etmeyin, maske takmadan dışarı çıkmayın. 10.Hiçbir kişisel

eşyanızı ortak kullanmayın

11.Bol sıvı tüketin, dengeli beslenin ve uyku düzenine dikkat edin.


Bu süreçte sosyal çevremizle bağlantı içinde kalmalıyız. Sosyal

ağlarımızı sürdürmeli, yakınlarımız, arkadaşlarımız ve büyüklerimizle

iletişim içinde olmalıyız. Fiziksel mesafeyi korurken sosyal bağlantı

içinde olmalı sosyal mesafeyi korumalıyız. İzolasyon ya da karantina

uygulaması insanlar için korku ve kaygı umutsuzluğa dönüşmüştür. Bu

süreçte insanlar sevdiklerinin hastalık ve ıztırap çekmeleri ya da

hastalıktan öldüklerine tanıklık etmeleri korku yaratan bir durum

olmuştur.

Çok zor günlerden geçmeye devam ediyoruz. Bu süreçte biz

öğrenciler olarak korkularımızla ve endişelerimizle başa çıkmak için

basit ama en etkili yollarından biri olan, bilgilerin güvenilir

kaynaklardan alınmasına dikkat etmeliyiz. Kurallara uymalı,

uymayanları uyarmalıyız. Koronavirus hakkındaki endişelerimizin

hayatımızı kontrol etmesine izin vermemeli, yaşadığımız stres veya

endişelerimizi öğretmen, anne ve baba ve büyüklerimizle paylaşmalıyız.

Bir virüse teslim olmamalıyız, Özgür olacağımız günler için birlikte

Kaynaklar

World Health Organization. Immunization, Vaccines and Biologicals [Ġnternet]. Geneva:

WHO [eriĢim tarihi:18.03.2021].

https://www.who.int/immunization/programmes_systems/vaccine_hesitancy/en/.

Covıd-19 situation update for the EU/EEA and the UK. European Centre for Disease

Prevention and Control: https://www.ecdc.europa.eu/en adresinden alındı. EriĢim

Tarihi:20.03.2021

T.C. Sağlık Bakanlığı, Covid-19 Rehberi, Mart 2020.

https://www.tahud.org.tr/file/4f42cbfd-bbd9-4bf4-91b0-29698f53f198/COVID-

19_Rehberi.pdf EriĢim Tarihi:19.03.2021.

Kaya P, Pandeminin ruh sağlığına etkileri, Klinik Psikiyatri 2020;23:123-124

Eylül Beyza SOFTA

ġehit ġerife Bacılı Olmak Bir Ayrıcalıktır


KORONAVİRÜS PANDEMİSİNE KARŞI…

Koronavirüs pandemisine karşı Almanya merkezli BioNTech' in

geliştirdiği, ABD merkezli Pfizer'in üretip dağıttığı aşı Batı aleminde ilk

geliştirilen ve onaylanan, en yaygın kullanılan ve en güvenilen aşı haline

gelirken, bunun gururunu yaşayan Almanya'da aşının Türkiye kökenli

mucitlerine “Liyakat Nişanı“ verildi.

Cumhurbaşkanı Frank-Walter Steinmeier'in Bellevue

Sarayı’nda düzenlediği ve Başbakan Angela Merkel'in de

katıldığı törende, BioNTech'i kurup yöneten Özlem Türeci ile Uğur

Şahin'e Almanya’nın en üst düzey devlet madalyası olan Liyakat Nişanı

takdim edildi.

Kanserle mücadele araştırmaları yapan Türkiye kökenli çiftin, Çin'in

Vuhan kentinde gizemli bir virüsün insanları öldürdüğü haberleri gelir

gelmez yeni bir teknoloji olan MRNA'ya başvurarak süratle Kovid-19 aşısı

geliştirmesi bu alanda çığır açtı. Dolayısıyla Cumhurbaşkanı Steinmeier,

ödül töreninde, İrlandalı yazar Oscar Wilde'ın sözüne atıfla şöyle konuştu:

'İnsanlığın kurtarıcıları,

Gelecek, bir imkanı görünür hale gelmeden önce fark edenlerindir.’’

Oscar Wilde sizi hiç tanımadığı halde bu cümleyi sizi düşünerek kurmuş

olmalı. Çin'in Vuhan kentindeki virüs salgınından bir pandemi oluşacağını

erkenden görmekle kalmadınız. İleri görüşlülüğünüzü bilgi ve keşif ruhuyla

birleştirerek on yıllardır sürdürdüğünüz araştırmanın deneysel yönünün bir

aşıya dönüşebileceğini gördünüz. Gerekli aşıyı acilen ışık hızıyla

geliştirdiniz."

Türeci ile Şahin'in geliştirdiği aşıyla insan hayatlarını kurtardığı ve

insanlığın toplumsal, ekonomik, kültürel olarak hayatta kalıp normal

hayata geri dönme adımları atmasını sağladığını

belirten Steinmeier, Bellevue Sarayı’nda takdir edilen bilimsel çalışmalar

arasında bunun kadar yaşamsal öneme sahip olanına nadiren

rastlanacağının altını çizdi.

Ümmü Pınar GÜLŞEN

FEN BİLİMLERİ ÖĞRETMENİ

Şehit Şerife Bacılı Olmak Bir Ayrıcalıktır


BEN ASLA

KORKMAM SĠZDEN ,

TEMĠZLĠĞE

DÜġKÜNÜM BEN ,

HEM HEPĠNĠZ KÖTÜ

DEĞĠLSĠNĠZ,

DOSTUMUZ

OLANLARI

TANIRIM BEN.

BEN OLSAM

KORKARDIM BENDEN,

TANIġALIM ĠSTERSEN,

ÇOK UZAKLARDA

ARAMA HEMEN

YANINA GELĠRĠM ĠZĠN

VERĠRSEN.

MİKROORGANİZMALAR


Biyoloji ve Tıp biliminde adı oldukça sık geçen, mikroorganizma,

bakıldığında geniĢ bir canlı topluluğunun genel ismidir.

Gözle görülemeyen

ve genellikle tek

hücreli yapıda olan

canlı topluluğunun

genel adı olan

mikroorganizmalara

örnek verilecek

olursa; karĢımıza

mantarlar, bakteriler,

yeĢil algler, protistler,

planktonlar ve çeĢitli

mikro hayvanlar

çıkmaktadır.

Günümüzde

mikroorganizmaları

inceleyen bir bilim

dalı bulunmaktadır.

Adı mikrobiyoloji olan

bu bilim dalı,

mikroorganizmalar

üzerinde

incelemelerde

bulunarak, bilim

dünyasına destek

vermektedir.

Mikroorganizmaların

varlığı ilk olarak

Hollanda’lı olan bilim

insanı olan Antonie

Van Leeuwenhoek

tarafından 17. yüzyılın

son yıllarında

keĢfedilmiĢtir. Bilim

insanının tasarladığı

mikroskopla

görüntülenen

mikroorganizmalar,

bilim dünyasında yeni

kapılar açmıĢtır.


PREBİYOTİKLER VE PROBİYOTİKLER

Ġsim benzerliği nedeniyle sıklıkla karıĢtırılan prebiyotikler ile

probiyotikler aynı anlama gelmemektedir.

PREBİYOTİKLER

Prebiyotikler,

vücudumuzdaki ikinci beynimiz

olarak tanımlanan

bağırsaklarımızda yaĢayan faydalı

canlı bakteri içeren besinlerdir.

Hazmı kolaylaĢtıran,

bağıĢıklığımıza destek olan,

bağırsak fonksiyonlarımızı

düzenleyen, mide-bağırsak

hastalıklarından koruyan ve daha

pek çok alanda sağlığımıza son

derece önemli katkıları olan bu

faydalı bakterileri içeren besinlere

prebiyotikler denir.

En Kaliteli Prebiyotikler

Yoğurt-Kefir-Ayran-TurĢu

Tarhana-Peynir

Boza-ġalgam suyu-Bira mayası

PROBİYOTİKLER

Ġnsan bağırsağı 100 trilyon

kadar canlı bakteri içerir, buna

bağırsak florası denir. Sağlıklı

koĢullarda, bağırsak florasında

yararlı ve zararlı olan bakteriler

dengededir ve sindirim sisteminde

belli sayılarda bulunan ve

konakçıda yararlı etkiler oluĢturan

canlı mikroorganizmalara

probiyotik denir. Probiyotik

terimi, Yunanca kökenli bir kelime

olup, ‘yaĢam için’ anlamına gelir.

Probiyotiklerin;

Patojen ve zararlı

bakterilerin sayılarını azaltmak,

BağıĢıklık sistemini iyileĢtirmek,

Bağırsak duvarının

fonksiyonlarının iyileĢtirmek

Ģeklinde etkileri vardır.

Ömer EKMEKÇİ

Şehit Şerife Bacılı Olmak Bir Ayrıcalıktır.


TARDİGRAD ( SU AYILARI)

Bu minik canlının, Güneş

var olduğu sürece en az 10

milyar yıl boyunca neslini devam

ettirebileceği belirtilmektedir.

Dünyanın mirasçısı olarak

adlandırılan Tardigrad, sekiz

bacaklı mikroskobik bir canlı

türü. Hem suda hem de karada

yaşayabiliyor. Aynı zamanda çok

yüksek ve düşük basınca da

dayanabiliyor.

30 yıl boyunca yemek

yemeden hayatta kalabilen

Tardigradların dondurucu soğuğa

(-270 dereceye kadar), yakıcı

ısıya (+150 dereceye kadar) ve

yüksek radyasyona da

dayanabildiği belirtildi.

Bu minik canlıların

dayanabildiği radyasyon

miktarının 5000 – 6200 gy doz

olduğu belirlendi. (Bazı

kemoterapi tedavilerinde

uygulanan dozla aynı).

1 milimetrenin altında bir

boyuta sahip olsa da su ayıları

dünyanın en dayanıklı canlısı

olarak görülüyor.

Tardigradlar, mutlak sıfıra

yakın bir sıcaklıkta, uzay boşluğu

ve radyasyonunda hayatta

kalabiliyor.

Uzayda yaşayabildiği

nereden biliniyor diye soracak

olursanız, evet bizzat kendileri

uzaya gönderildi ve test edildi.

Bu canlı gerçekten uzayda

hayatta kalabiliyor.

Ahmet Semih ÖZCAN

Şehit Şerife Bacılı Olmak Bir Ayrıcalıktır.


DARE MIGHTY THINGS

“Muhteşem şeylere

cesaret et” demektir.

Hemen devamında elde

ettiğimiz veriler ise bu

tasarımı yapan NASA’nın

JPL laboratuvarının

koordinatlarını veriyor,

yani bir çeşit imza atıyorlar

bu sözün altına.

“Muhteşem şeylere cesaret et” ilk kez 1899’da ABD Başkanı

Roosevelt’in yaptığı bir konuşmada söylenmiş. Atatürk’ün söylediği

“İstikbal göklerdedir” sözü gibi bir benzetme yaparsak yanlış olmaz.

İşte böyle bir sözü kodlamışlar paraşütün desenlerine. Peki bir tesadüf

olamaz mı? Hayır. Çünkü Percy iniş yaptıktan sonra kendi twitter

hesabından tam da bu sözleri twitledi:

DARE MIGHTY THINGS “Muhteşem şeylere cesaret et!

MARS’A GÖNDERİLEN İLK HELİKOPTER “INGENUITY”

NASA yöneticilerinden Thomas Zurbuchen, INGENUITY isimli

hava aracının, başarılı olursa Dünya dışı bir gezegende uçan ilk

helikopter olacağını belirtti.

Bu görüntü iniş sırasında çekilmişti. Aracın yerden yüksekliği 11

km iken süpersonik paraşüt açılarak inişin yavaşlaması sağlanmıştı.


EN NET GÖRÜNTÜLER VE İLK SES KAYDI

PERSEVERANCE Mars’a iner inmez bize çok düşük çözünürlüklü

resimler göndermeye başladı. Aradan geçen bu 5 Mars günü içerisinde

gönderdiği 23 kamerayla kaydettiği resimlerin sayısı 5000’e yaklaştı.

Buraya kadar hemen her şey beklediğimiz gibi. Daha önce de gönderilen

araçlarla aynı şekilde iletişim kuruldu, onlar da fotoğraf çekip

gönderdiler. Ama bu kez gönderilenler o kadar net ki projede çalışan

mühendisler bile gözlerine inanamadı. Mars’tan PERSEVERANCE

aracıyla kaydedilen ilk ses kaydı Dünya’ ya ulaştı. Ses kaydında

Mars’taki Rover’a vuran rüzgardan kaynaklı uğultular kayıt altına alındı.

Uzay aracının gönderdiği ilk görüntüler iniş öncesinden.

Burada Perseverance üç naylon ip ve bir "göbek bağı" ile iniş

halinde. Tekerlekleri yere değdiğinde bu ipler otomatik olarak kesiliyor.


NASA'NIN UZAY ARACI

PERSEVERANCE,

MARS'TAN YENİ GÖRÜNTÜLER GÖNDERDİ.

Yunus Emre ATEŞOĞLU

Şehit Şerife Bacılı Olmak Bir Ayrıcalıktır


BİLİM

DÜNYASI

ŞOKTA

N

G

T

S

-

1

b

Yeni keşfedilen gezegen bütün teorileri çökertti:

Yıldızından iki kat büyük!

Gök bilimciler dünyadan 600 ışık yılı uzaklıkta

yeni bir gezegen keşfetti. Bugüne kadar gezegenlerin

yörüngesinde döndükleri yıldızlardan oluşturulduğu

teorisi kabul görüyordu. Bu gezegen teorileri çökertti.

BBC Türkçede yer alan habere göre NGTS-1b adlı

gezegen neredeyse Güneş Sistemi'nin en büyük

gezegeni Jüpiter boyutlarında ve yörüngesinde döndüğü

kırmızı cüce yıldızın iki katı büyüklükte.

Bugüne kadar gezegenlerin, yörüngesinde

döndükleri yıldızlar tarafından oluşturulduğu teorisi

kabul görüyordu. Ancak NGTS-1b'yi keşfeden Warwick

Üniversitesi astronomları, yeni gezegenin bu teoriyle

çeliştiğini söylüyor ve gezegenlerin güneş sistemi

dışından gelen etkilerle de oluşuyor olabileceği fikrinin

ortaya çıktığını vurguluyor.

Daha önce yıldızından büyük bir gezegene hiç

rastlanmadığını söyleyen Dr Daniel Bayliss, "Bizim için

böyle alışılmadık bir gezegen bulmak tamamen sürpriz

oldu. Şimdi amacımız bu tür gezegenlere ne sıklıkta

rastlandığını tespit etmek" diyor.

Astronomlar, Evren'de en sık rastlanan yıldız

türünün cüce yıldızlar olduğunu söylüyor ve

gelecekte bu yıldızların yörüngesinde dönen yeni dev

gezegenlerin keşfedilebileceğini belirtiyor.

NGTS-1b, Şili'deki Atacama Çölü'ne yerleştirilmiş

olan Yeni Nesil Transit Gözlem (NGTS) teleskop

sistemiyle bulundu. Gök bilimciler, inceledikleri

gezegeni "sıcak Jüpiter" olarak niteliyor. Yıldızına çok

yakın mesafede bulunan gezegen büyük oranda gazdan

oluşuyor ve gezegenin yüzey sıcaklığı da 530 derece

olarak hesaplanıyor.

NGTS projesinin direktörü Warwick Üniversitesi

Profesörü Peter Wheatley, yeni gezegeni keşfetmenin

kolay olmadığını, çünkü NGTS-1b'nin yörüngesinde

döndüğü yıldızın çok küçük ve soluk olduğunu ifade

ediyor. Cüce yıldızlar Evren'de en sık rastlanan yıldız

türleri olarak kabul ediliyor.

İbrahim SAKA

FEN BİLİMLERİ ÖĞRETMENİ

Şehit Şerife Bacılı Olmak Bir Ayrıcalıktır


MARS

NEHİR YURT

ZEYNEP

BAL

ARDA ALTAN

EYŞAN ÖZDEMİR

MARS’TAKİ UZAYLIYA MEKTUP

Merhaba Uzaylı, ben

Dünya’dan Poyraz nasılsın? Bizden

55 milyon km uzaklıkta olsan da en

yakın komşumuz olan

gezegenlerinden birinde yaşıyorsun.

Sana biraz dünyadan

bahsedeceğim. Dünya Güneş

sisteminde Güneş’ e en yakın

üçüncü gezegen olup üzerinde sıvı,

su barındırdığı bilinen astronomik

cisim olma özelliğine sahip

radyometrik tarihleme ve diğer

kanıtlara göre 4.5 milyar yıldan

fazla süre önce oluşmuş 3/4 ‘ü

sularla kaplı bir gezegendir. Bu

gezegen içerisinde yaklaşık 7. 5

milyar insan yaşamaktadır. Bizlerle

beraber karada, havada ve suda

binlerce veya milyonlarca canlı

hayvanda bulunmaktadır.

Biz insanlar bu güzel

dünyamızı mahvetmek için

elimizden gelen tüm kötülükleri

yapıyoruz. Düzensiz yerleşim yerleri

yapmak için ormanlarımızı,

ağaçlarımızı kesiyoruz. Su

kaynaklarımızı düzensiz ve boş

olarak kullanıyoruz. Kimyasal

silahlarla ve kimyasal atıklarla

kendi ırkımıza ve dünya üzerindeki

diğer canlıların sonunu

menfaatlerimiz için katlediyoruz.

Dünya artık yaşanmaz bir hale

gelmeye başladı. İnsanlar hep bir

savaş içinde. Kadınlara şiddet son

safhalarda. Koruma ve muhafaza

etme düşüncesi yok olma

derecesine gelmiş bir durumda.


Artık iklimler her zamanki gibi

düzenli ve güzel değil. Kutuplardaki

buzullar günden güne erimeye ve

yok olmaya başladı. Topraklar suya

hasret ve kuraklık büyük bir boyut

kazandı.

KAAN ALTAN

ANIL VURAL

Yalnız senin yaşamış olduğun

gezegen hakkında iyi şeyler

duydum. İki uydusu bulunan güneş

sistemi içerisinde su bulunması ile

insanlar için yeni bir yaşam

olabileceği yüksek ihtimalle

düşünülen bir gezegen olarak

biliyorum.

Yalnız bizi gezegenine bu

anlattıklarımdan sonra kabul

edebilir misin bilemem. Kabul

etmesen de seni çok iyi anlarım.

Ben olsam kendi güzel gezegenini

bu hale getirenleri asla gezegenime

kabul etmezdim.

Acaba Mars gezegeninde

hangi işle uğraşıyorsun? Senin de

dünyadaki insanlar gibi para

kazanabileceğin bir işin var mı?

Daha aklıma gelmeyen birçok

sorular var ama bunların hangisini

soracağımı bilemiyorum.

GÜLİN CEYLAN

Sana bir fotoğrafımı

gönderiyorum. Mektubuma

cevap verirsen beni çok mutlu

edersin. Sen de mektubunda

bana bir fotoğrafını gönder.

Kendine ve yaşamış olduğun

gezegenine çok iyi bak. Umarım

bir gün karşılaşırız. Hoşça kal.

Sen de bizim gezegenimizi

merak ediyor musun acaba? Biz

insanları ne kadar tanıyorsun veya

dünyamız hakkında hangi bilgilere

sahipsin? Bunları bana yazarsan

çok sevinirim.

Poyraz Efe ÇIĞLIOĞLU

Şehit Şerife Bacılı Olmak Bir Ayrıcalıktır


"Ġnsanlar istedikleri dili

öğrensinler, ama eğitim

bir ülkenin kendi diliyle

yapılır."

OKTAY SĠNANOĞLU

TÜRK AYNġITAYNI

(1935-2015)

Az bilenlerin hiç

bilmeyenlere öğrettiği

bilim, bilim değildir."

1935'de doğan Sinanoğlu, 1953’de Atatürk tarafından 1928 yılında kurulmuş TED

Yenişehir Lisesini burslu olarak okudu ve birincilikle bitirdi. Okulun bursuyla kimya

mühendisliği okumak üzere ABD'ye gitti. 1956’da ABD Kaliforniya Üniversitesi, Berkeley

Kimya Mühendisliği'ni birincilikle bitirdi.

28 yaşında iken atom ve moleküllerin çok elektronlu kuramı ile "associate professor"

(doçent) ve 50 yıldır çözülemeyen bir matematik kuramını bilim dünyasına kazandırdı ve

"full professor" ( profesör ) unvanını aldı. 20. yüzyılda Yale Üniversitesi'nde bu sanı

kazanan en genç öğretim üyesidir.

İki defa Nobel’e aday gösterildi. Defalarca Nobel Akademisi’nin isteği üzerine Nobel’e

adaylar gösterdi. Dünyanın sayısız yerinde sayısız buluşları ve teoremleri ile ilgili sayısız

konferans verdi.

“Gençler, Türkiye’de âdet haline gelmiş göstermelik işlerden kaçının.

Sırf ‘evrenkent (üniversite) bitirdi’ desinler diye, ananız babanız

‘Amerika’da mastır yaptı’ diye övünebilsin diye yükseköğrenime gitmeyin.

Sonunda ancak kendinizi kandırırsınız.

Temel gayeleriniz, kendinizin ufak çıkarları ötesinde, kendiniz dışında, bu ülke, bu

ulus, Türk dünyası, Avrasya, insanlık için olsun.

Yüksek hedefleriniz için çalışın. O zaman, kendi durumunuz da kendiliğinden

düzelecektir.

Maddiyat ile maneviyatı dengeleyin. Formülünüz ‘bilim’ + ‘gönül’ dür.

‘’Bu iki kanadın biri eksik olursa ne kendinize ne de insanlığa hayrınız dokunur."

Ġbrahim SAKA

FEN BĠLĠMLERĠ ÖĞRETMENĠ

Şehit Şerife Bacılı Olmak Bir Ayrıcalıktır.


KAĞIT PARALARIMIZIN YÜZLERİNDEKİ TÜRK BÜYÜKLERİ

MUSTAFA KEMAL ATATÜRK

Kağıt paralarımızın ön yüzlerinde bulunan Türkiye Cumhuriyeti’nin kurucusu

olan Ulu Önder Mustafa Kemal Atatürk, sadece Türkiye’de değil dünya çapında

güçlü, tarihi isimlerden biridir. Arkasında pek çok eser, kitap ile kocaman bir ülke

bırakan dünya lideridir. Bıraktığı en önemli eserlere Nutuk ve Geometri kitabını

örnek verebiliriz.

ORD. PROF. DR. AYDIN SAYILI

CAHİT ARF

Prof. Dr. Aydın Sayılı Türkiye’de

bilim tarihçiliğinin yerleşmesini

sağlamış bilim adamıdır 1942 yılında

Harvard Üniversitesi’nde bilim tarihi

alanında doktorasını tamamlamış olan

Sayılı, dünyada bilim tarihi alanında

bilinen ilk doktora derecesinin

sahibidir.

Türk Matematikçisi Cahit Arf,

İstanbul Üniversitesi Fen

Fakültesi'nde profesör ve ardından

ordinaryüs profesörlüğe yükseldi ve

1962 yılına kadar çalıştı. Daha sonra

Robert Koleji'nde matematik dersleri

vermeye başladı. 1964 yılında Türkiye

Bilimsel ve Teknik Araştırma Kurumu

(TÜBİTAK) bilim kurulu başkanı oldu.


MİMAR KEMALEDDİN

YUNUS EMRE

Birinci Ulusal Mimarlık Akımı'nın

önde gelen isimlerinden olan Türk

mimar Mimar Kemaleddin'in resmi

bulunmaktadır.

Yunus Emre Anadolu'da Türkçe

şiirin öncüsü olan mutasavvıf bir halk

şairi aynı zamanda büyük bir Türk

düşünürüdür.

FATMA ALİYE TOPUZ

BUNLARI BİLELİM

50 liralık banknotların arka

yüzünde Türk edebiyatının ve İslam

coğrafyasının ilk kadın romancısı

olarak tanınan Fatma Aliye Topuz'un

resmi bulunmaktadır.

BUHURİZADE MUSTAFA ITRİ

Türk lirasının simgesi ₺‘dir.

Banknotlarımızda bulunan

güvenlik özelliklerine bakarak bir

banknotun gerçekliğini bizler de

kolayca tespit edebiliriz; örneğin

filigran ve emniyet şeridi...

Türk lirası banknotlar, Türkiye

Cumhuriyet Merkez Bankasına

bağlı Banknot Matbaasında;

madeni paralar ise T.C.

Başbakanlık

Hazine

Müsteşarlığına bağlı Darphane ve

Damga Matbaası Genel

Müdürlüğünde basılıyor.

Para ulusal değerdir, özenli

kullanalım.

BİRAZ DA GÜLELİM

17. yüzyıl büyük Türk bestekârı

Buhurizade Mustafa Itri , çiçekçilik ve

meyvecilikle uğraştığı için bu mahlası

almış olduğu söylenir.

Nehir YURT

Şehit Şerife Bacılı Olmak Bir Ayrıcalıktır.


BENDEN SÖYLEMESİ

‘Anne ölüyorum açlıktan çok açım çok’ diye içeriye girdi. ‘Okulda

çok acıktım anne. Bir de Beden Eğitimi dersi vardı, hiç koşamadım

bayılacaktım sanki.’ dedi. Annesi düşündü. Sabah Ali'yi

uyandıramamıştı, Okula da aç gitmesini hiç de istememişti. Hemen bir

kaseye kahvaltılık gevrek koydu biraz da süt. Ali o kadar iştahlı yemişti

ki annesi gevreği onaylamamasına rağmen içinde süt olduğu için biraz

rahat etmişti. Ama kahvaltılık gevrek ve süt Ali’yi bir teneffüs dahi tok

tutmamıştı.

Gevreğin içinde bulunan şeker Ali'nin kan şekerini aniden

yükseltip aniden düşürmüştü, bu yüzden Ali çok acıkmıştı.

Annesi ertesi gün daha tok tutması için pastaneden poğaça

almıştı. Annesi, poğaçanın Ali’ yi uzun süre tok tutacağını düşünmüştü

ama hiç de öyle olmamıştı.

Ali’nin annesi artık bunu bir çözüm bulmalıydı.

Ali’nin annesi erkenden kalkıp Ali’ye yumurta haşlıyor ya da

peynirli, sucuklu omlet yapıyordu. Bunların yanında da peynir, zeytin,

reçel ya da bal tüketiyordu artık.

Ali okula geldiğinde daha dinç, daha sağlıklı ve daha enerjik

oluyordu.


Bu hikaye hepimizin başına

gelmiştir mutlaka .

Günün en önemli öğünü

olan kahvaltıyı geçiştirmek

aslında hayatı geçiştirmek

oluyor. Sabah kahvaltı yerine

yediğimiz gevrekler, simitler,

açmalar, poğaçalar aslında

bize çok cazip gelse de

istemediğimiz kilo olarak ve

tabii ki vücutta biriken

toksinler olarak bize geri

dönüyor. Bu zararlı yiyecekler

yerine bir yumurta, peynir

,zeytin ile yapılan kahvaltı

hem sizi daha çok zinde

tutacak hem de derslerde

başarınızı artıracaktır .

……BENDEN

SÖYLEMESĠ….

KAHVALTI

Her sabah kahvaltıyı,

Çıkmamalı yapmadan.

Kaynamış yumurtayı,

Yemeliyiz rafadan.

Sütü, beyaz peyniri

Hiç ihmal etmemeli.

Gıdalı ürünleri,

Yemeden gitmemeli.

KASIM KAPLAN

Çiğdem ÇAVAÇ

FEN BĠLĠMLERĠ ÖĞRETMENĠ

ġehit ġerife Bacılı Olmak Bir Ayrıcalıktır.


NELER YİYORUZ? YEDİĞİMİZ KADAR BİLİYOR MUYUZ?

EJDER MEYVESİ (PİTAYA) NEDİR?

Ejder meyvesi, ülkemizde yavaĢ yavaĢ tanınmaya baĢladı. Bu meyve, pek çok

özelliği içinde barındırıyor. Görüntüsü oldukça sevimli tadı da bir hayli farklı olan ejder

meyvesi hakkında bilmeniz gerekenler:

Ejder Meyvesinin Faydalarını Biliyor

Musunuz?

Pitaya, içinde bolca C vitamini

bulunduğu için bağıĢıklık sistemini

güçlendiriyor.

Yine C vitaminin etkisiyle güçlü

antioksidan özelliği gösteriyor, vücuda

serbest radikallerin girmesini önleyerek

bizi hastalıklardan koruyor.

Pitayanın içinde kalsiyum da

oldukça fazla olduğundan kemiklerin

geliĢimi ve sağlığı açısından olumlu

etkilerde bulunuyor.

Kan basıncını düĢürdüğünden yüksek tansiyon gibi rahatsızlıkların önüne

geçiyor, iyileĢme sürecine destek oluyor.

Bol miktarda likopen içeren pitaya, likopenin etkisiyle kalp ve damar

hastalıklarına yakalanma riskini azaltıyor.

Çözülebilir lifler, potasyum ve düĢük Ģeker oranıyla Tip 2 diyabet hastalığının da

önemli destekçilerinden oluyor.

Kalorisinin yok denecek kadar az olması yetmezmiĢ gibi bir de lifli yapıda olması

sayesinde zayıflamaya yardımcı oluyor.

Vücudun nem dengesini

koruması nedeniyle, özellikle cilt

kuruluğu yaĢayanlar için en doğal

çözümlerden oluyor.

Ġçindeki potasyum sayesinde göz

sağlığına da destek olmayı unutmayan

pitaya, özellikle göz kuruluğu

çekenlere çok fayda sağlıyor.


BESİNLER HAKKINDA İLGİNÇ BİLGİLER


AVOKADO NEDİR? FAYDALARI NELERDİR?

Avokado ana vatanı Orta Meksika olan çiçekli bitkiler sınıfından tarçın ve kafur

ağacını da içine alan defnegiller familyasına ait bir SEBZE türüdür. ĠĢte avokado

hakkında hiç duymadığınız

bilgiler:

Genellikle muzların

potasyum açısından zengin

olduğu bilinir fakat avokadolar

muzlara göre daha zengindir. Bir

avokadoda potasyum 975 mg, bir

muzda ise 487 mg bulunmaktadır.

Avokado atlar için zehirli bir

yiyecektir. Solunum

problemlerine, kalp yetmezliğine

ve hatta ölüme neden olabilir.

Avokadoların diğer meyve ve sebzelerden daha fazla proteini vardır.

Fosil kayıtlarına göre avokadolar milyonlarca yıl önceden beri yetiĢtirilmektedir.

Ġspanya, avokado üreten tek Avrupa ülkesidir.

AVOKADONUN FAYDALARI

Avokado doygunluk hissi

verdirir. Bu sayede kilo vermenize

yardımcı olur.

Vücuttaki K vitamini eksikliğini

giderir.

Ġçerisinde bulundurduğu

potasyum miktarı oldukça fazladır.

Kalp ve göz sağlığını korumaya

yardımcıdır.

Vitamin, mineral ve omega 3

açısından oldukça fazla miktarda

zengindir.

Kolestrol karĢısında oldukça etkilidir.

Bazı kanser tipleri ile savaĢmakta vücuda yardımcı

Lipid zenginidir.

Böbreklere iyi gelir. Ġyi bir potasyum kaynağı olan avokado, bu özelliği ile böbrek

hastalıklarının önüne geçer ve böbreği korumuĢ olur.


BESİNLER HAKKINDA İLGİNÇ BİLGİLER

Bilim insanları fıstık

ezmesini yüksek karbon

içeriğinden dolayı elmas haline

getirebilirler.

Dünyada o kadar çok elma

çeĢidi vardır ki, hepsinden birer tane

tatmak isteseniz 20 yıl boyunca her

gün elma yemek zorunda kalırsınız.

Aklımıza gelenleri saysak 15

sayısına zor geliriz. Ama dünyada

yaklaĢık 350 farklı makarna Ģekli

vardır.

Ortaçağ'da, karabiber o kadar

lüks bir baharattı ki bir dönem kira ve

vergi ödemelerinde para yerine bile

kullanılmıĢtı. Bu yüzden siyah altın

olarak da lanse ediliyordu.


YILDIZ MEYVESİ (KARAMBOLA) NEDİR? YILDIZ MEYVESİNİN FAYDALARI NELER?

Karambola olarak da bilinen yıldız

meyvesi, tropik meyvelerden biridir. Yaz

aylarının vazgeçilmezi, bol sulu bir

meyvedir. C ve B kompleks vitaminleri

deposudur.

Kesildiğinde yıldız görünümünü aldığı

için ülkemizde yıldız meyvesi ismiyle anılır.

Yıldız meyvesi ya da Karambola,

Endonezya, Filipinler ve Malezya civarında

görülür. Meyvesi Güneydoğu Asya, Güney

Pasifik, Mikronezya ve Doğu Asya'nın bazı

bölümlerinde sıklıkla tüketilir. Bu meyvede

ayırt edici olarak çıkıntılar mevcuttur; yanlamasına kesildiği zaman yıldız Ģekli oluĢur.

Meyvenin tümü yenebilirdir ve elle yenir. Yemek yapımında kullanılmakta olup

konservesi ve meyve suyu da yapılmaktadır.

Vitamin değerleri oldukça yüksek olan yıldız meyvesinin adı, portakal ve greyfurt

karıĢımı bir lezzete benzer.

Fosfor, potasyum yönünden zengin olan yıldız meyvesi, güçlü antioksidan

özelliklere sahip meyvelerden biridir. EkĢi bir tadı olan karambola, C vitamini ve

potasyum deposu olması ile öne çıkar.

ġeker oranı düĢük olması nedeniyle kilo

vermek isteyenler tarafından tercih

edilir.

C vitamini deposudur. Bu neden

grip, nezle ve soğuk algınlığı hastalığına

karĢı koruyucudur.

Damar tıkanıklıkları üzerinde

iyileĢtirici etkileri olduğu görülmektedir.

BağıĢıklık sistemini güçlendirir.

Kalp hastalıklarına karĢı

iyileĢtirici etkiye sahiptir.

Yaraların çabuk iyileĢmesi ve diĢ eti sağlığı için oldukça faydalıdır.


DİKKAT! FİLİZLENEN PATATES ÖLDÜREBİLİR!

Sofraların vazgeçilmez sebzesi olan patates, lif/ posa içeriği sayesinde tokluk

hissine katkı sağlayarak sindirim

sistemini destekler; C ve B vitaminleri,

potasyum minerali ile de enerji verir.

Ancak patatesin faydaları kadar

yanlıĢ tüketiminin zararları da hayati

önem taĢıyor. Ġnsan sağlığı üzerinde

birçok olumlu etkileri olan patates,

hasatından önce ve sonra depolanma sırasında yapılan hatalar sebebiyle besin

zehirlenmelerine hatta bunlara bağlı ölümlere yol açabilir.

Sarıdan Yeşil Renge Dönüyor!

GüneĢ altında ya da yüksek neme

sahip ortamda bekletilen patateste solanin

miktarı artar. Solaninin artması, klorofil

sentezini uyararak patatesin sarıdan yeĢil

renge dönmesine sebep olur. Solanin

miktarı arttıkça yeĢillenmeyle birlikte

zehirlenme etkisi de oluĢur. Bu yüzden

üzerinde yeĢil lekeler/ filizler oluĢan

patateslerin tüketiminden kaçınılmalıdır. Nemsiz, ıĢık olmayan serin yerlerde

saklanmalıdır.

HİNT CEVİZİ (MUSKAT)

Hint Cevizi Nedir?

Muskat Hint mutfağından bizim

yemek kültürümüze kadar gelen bir

baharat çeĢididir. Muskat, son

zamanlarda Türkiye'de hemen hemen

her yemekte kullanılmaktadır. Zeytin

büyüklüğünde olan muskat, bir ceviz

çeĢidi olarak karĢımıza çıkmaktadır.

Keskin bir tada sahip olan muskat adını

Umman’ın baĢkenti olan Muskat

Ģehrinden almaktadır.


Hint Cevizi Faydaları Nelerdir?

Mide hastalıklarını tedavi eder

Muskat ölçülü ve yeterli miktarda

kullanıldığında mide ülseri ve gastrit

problemlerine iyi gelir. Mide rahatsızlıklarına

karĢı iyi gelir. Hazmı kolaylaĢtırmaya

yardımcı olur.

İştah açıcı etkisi vardır

Çocuğunuz yemek seçiyorsa ve yemek yedirmekte güçleniyorsanız yemeklerine

ekleyeceğiniz bir kaĢık muskat iĢtahının artmasını sağlayacaktır.

Antiseptik

Muskatı kıĢın düzenli olarak tüketirseniz grip ve soğuk algınlığı gibi enfeksiyonel

hastalıklara yakalanmanız zorlaĢır. KıĢın içeceklerinizde ve yemeklerinizde bir kaĢık

muskat kullanmak vücudunuzu mikroplardan arındıracak, hasta olmanızı

engelleyecektir.

Bulantı ve kusmayı önler

Bulantı ve kusma gibi Ģikâyetlerinizden muskat baharatı kullanarak kısa süre

içerisinde kurtulabilirsiniz.

Muskatın zararları şu şekildedir;

Muskatın içecekleri lezzetlendirdiğinden bahsetmiĢtik. ANCAK SÜTÜN

ĠÇERĠSĠNE KATILAN MUSKAT SAĞLIK AÇISINDAN CĠDDĠ TEHDĠT OLUġTURABĠLĠR.

Süte muskat katıp içerseniz halüsinasyonlar görebilir, ciddi kalp rahatsızlıklarına kapı

açabilirsiniz.

Baharat olarak az miktarda kullanılan muskat, zarar vermez aksine yukarıda vermiĢ

olduğumuz faydaları sağlar. Ancak miktar olarak aĢırıya kaçıldığında;

MİDE RAHATSIZLIKLARI, DELİRME, RUHSAL PROBLEMLER

HALÜSİNASYONLAR GÖRME, İDRAR YAPAMAMA, KABIZLIK, BEYİN HASARI

gibi ciddi sağlık problemlerine sebebiyet vermektedir.

M. Anıl VURAL

Şehit Şerife Bacılı Olmak Bir Ayrıcalıktır.


ASELSAN

Aselsan sayısız projeye ve başarıya imza atmıştır. Aşağıda bu

başarılardan birkaçına değineceğiz.

Askerî elektronik sanayi ya da

kısaca Aselsan, 1975 yılında Türk

Silahlı Kuvvetleri Güçlendirme Vakfı

tarafından Türk Silahlı Kuvvetleri’nin

askerî haberleşme ihtiyaçlarının

karşılanması amacıyla kurulmuştur.

1)ALPİN İnsansız Helikopter:

Askerî ve sivil alandaki ihtiyaçları karşılamak amacıyla,

yüksek yük taşıma kapasitesine, uçuş süresi ve menziline sahip

hava aracı elde etmek için bir helikopteri insansızlaştırmıştır.

İnsansızlaştırılan helikoptere Alpin adı verilmiştir.

2) Acil Müdahale ve Dalış Eğitim Botu

Türkiye’nin çevre denizlerinde ve kıyı sularında 90m

derinliğe kadar dalgıç eğitimi, acil müdahale, dalış operasyonları

için acil destek görev ihtiyaçlarını icra etmek üzere dizayn

edilmiştir. Değişik operasyonel işletme şartlarında emniyet ve

güvenilirlikle birlikte iyi manevra performansı ve denizcilik

özellikleri göstermek için tek gövdeli ve balta baş olarak dizayn

edilmiştir.


3)PİRİ – Kızılötesi Arama ve Takip Sistemi (KATS):

Deniz platformları için pasif olarak hava ve deniz araçlarını

ve füzeleri tespit ve takip etmek amacıyla geliştirilmiş olan,

yüksek performanslı bir kızılötesi arama takip sistemidir. PİRİ

Türk Deniz Kuvvetleri’ne bağlı savaş gemileri tarafından

kullanılacaktır.

4)Göz Bebeğimiz MR Cihazı

MR, Emar, Manyetik Rezonans Görüntüleme cihazının

kısaltılmış halinin okunuşudur. Büyük mıknatısların kullanıldığı bu

cihaz, radyo dalgaları yardımıyla anatomik yapının incelenmesini

sağlar. MR bu yönüyle tıbbi tanı cihazı kabul edilir.

Yerli ve milli imkânlarla üretilen ilk MR cihazı prototipi

Aselsan tarafından sunuldu. Aselsan’ın bu projeyi yapmalarının

temel unsurlarından birisi de aslında bilim ve teknolojiyi

buluşturmak, bir arada yürütmek ve bunu uygulamaya geçirmek.

Aselsan’ın yerli MR cihazının yanında sağlık alanında

çalışmakta olduğu daha fazla cihazları da vardır. Suni solunum

cihazı, kalp-akciğer pompası, mobil X-Ray cihazı ve taşınabilir

defibrilatör bu çalışmalarından sadece birkaçıdır.

Bengisu TAŞTAN

Şehit Şerife Bacılı Olmak Bir Ayrıcalıktır.


BİR BAŞARI HİKAYESİİ

TÜRKİYE'NİN ÜRETTİĞİ SOLUNUM CİHAZININ ÜRETİM SÜRECİ

14 günde dünya standartlarında seri üretime geçmeyi başaran,

yüzde 100 yerli ve milli yoğun bakım solunum cihazı, Türk

mühendisleri tamamlandı.

Sanayi ve Teknoloji Bakanlığı koordinesinde, Sağlık

Bakanlığının iş birliğiyle Arçelik, Aselsan, Baykar ve Biosys

tarafından geliştirilen ve testlerden başarıyla geçtikten sonra

hastanedeki ilk kullanımlarında hekimlerden tam not alan yerli

yoğun bakım solunum cihazı Başakşehir Şehir Hastanesi'nde

kullanıma sunuldu.

Pandemi döneminde Türk mühendisleri projede Milli Mücadele

süreci şuuruyla hareket ettiler. Her biri gecelerini gündüzlerine

katarak fedakarca çalıştılar. Yurt dışından ithal edilmesinde

zorlanılan, hatta iki katı fiyatına alınmaya çalışılıp ülkemize

gönderilmeyen ürünlerin 2-3 gün gibi kısa bir sürede yerlileştirildiği

birebir takip edildi.

Bilindiği gibi bu virüsün en önemli özelliği akciğerlerde

tutunması ve onları işlevsiz hale getirmesidir. Bu hastalıkla

mücadele edilebilmesi için en önemli araçlardan birinin yoğun bakım

solunum cihazları olduğu tüm dünya tarafından anlaşıldı.


Sanayi ve Teknoloji Bakanlığının Bilgilendirmesi

“Bu cihazları ülkemizde üretebiliriz diye yola çıktık”

Yoğun bakım solunum cihazı ihtiyacını kısa sürede fark ederek

Türkiye'de bu alanda yapılan çalışmaları araştırdıklarını belirterek,

“Bakanlığımızın çok çeşitli destekleriyle ortaya çıkmış bir

girişimcilik firması vardı, ismi Biosys. Bu firmanın yoğun bakım

solunum cihazları ürettiğini tespit ettik. Bu cihazlar ancak pilot

seviyede üretilmişti. Tüm Türkiye'de 12 tane üretildiğini ve bazı

hastanelerde kullanıldığını belirledik. Bunun üzerine arkadaşlarımızla

bir planlama yaptık ve dedik ki „Biz bu cihazları ülkemizde

üretebiliriz.‟ Böylece yola çıktık.”

Hızlıca Baykar ve Aselsan ile irtibata geçilerek, cihazların seri

üretiminin gerçekleştirilmesi ve içindeki parçaların üretilmesi için

yapılan görüşmeler sonucu firmaların bir araya gelmesi sağlandı.

Burada özellikle Baykar' ın çok büyük desteği oldu. Bu işi

sahiplendi ve cihazın seri üretimi için mühendislik çalışmalarını

başlattı. Bu esnada da ülkemizin yine köklü sanayi kuruluşlarından

Arçelik ile irtibata geçildi ve Arçelik de bu çalışmanın içinde olmayı

kabul etti. Bunun hızlı ve seri üretimi için sıfırdan bir hat kuruldu ve

bu hatta cihazlar üretilmeye başlandı.

Bu 4 büyük firmanın yanında, özellikle KOBİ ölçeğindeki

tedarikçiler de projenin içinde yer almıştır. Milli Mücadele olarak

adlandırabileceğimiz bu birliktelik neticesinde, 14 gün gibi kısa bir

sürede tüm dünyanın peşine düştüğü, hastaların tedavisinde en

önemli sağlık aletlerinden birisi olan bu yoğun bakım solunum

cihazının seri üretimini gerçekleştirmiş olduk.

Milli Teknoloji Hamlesi kapsamında Türkiye'nin teknolojiyi

sadece kullanan değil, teknolojiyi üreten bir ülke olmasının

arzulandığı bu dönemde bunun yolunun nereden geçtiği belli. Ülke

olarak Ar-Ge'ye ve insana yatırım yapmamız lazım. Sanayi ve

Teknoloji Bakanlığının açıklamasında:

“TÜBİTAK ile Ar-Ge'yi destekliyoruz. KOSGEB ile bunun

yatırımını yapacakları teşvik etmeye çalışıyoruz. Kalkınma

ajanslarımız yereldeki şirketleri bularak bunlara yatırım yapıyor.”

Sanayi ve Teknoloji Bakanlığının Ar-Ge'ye olan destekleri sağlık

alanında da devam edecek. Şu anda dünyada yine ses getireceğine

inandığımız projelerimizin arkasından gidiyoruz.

Sefer Arda YILMAZ Şehit Şerife Bacılı Olmak Bir Ayrıcalıktır.


TÜRKİYE’NİN OTOMOBİLİ “TOGG”

Fiyatı, adı, görünümü ve diğer özellikleri merak ile beklenen yerli ve milli

elektrikli otomobil tanıtıldı.

Türkiye Cumhuriyeti tarihinde ikince defa girişilen yerli ve milli otomobili

gururla tanıtıldı.

300+ ve 500+ Kilometre Menzil Opsiyonları Mevcut

Segmentinin en uzun aks mesafesine sahip otomobilin teknik özelliklerine

ilişkin bilgiler de paylaşıldı.

Buna göre, Türkiye’nin Otomobili, 30 dakikanın altında hızlı şarj ile %80

doluluğa ulaşacak.

Doğuştan elektrikli modüler platform ile 300+ ve 500+ kilometre menzil

opsiyonlarına sahip olacak otomobil, merkeze sürekli bağlı olacak ve güncellemeleri

uzaktan 4G/5G bağlantısıyla alabilecek.

Gelişmiş batarya yönetim ve aktif termal yönetim sistemlerinin sağladığı uzun

ömürlü batarya paketine sahip olan otomobil, 200 beygir güç ile 7,6 saniye, 400

beygir güç ile de 4,8 saniye altında 0-100 km/s hızlanabilecek.

Euro NCAP 5 yıldız seviyesine uyumlu, platforma entegre edilmiş batarya ile

yüksek çarpışma dayanımı ve %30 daha fazla burulma direncine sahip olacak.

Araç menziline %20’ye kadar katkı sağlayan geri kazanımlı frenleme de

otomobilin önemli özelliklerinden biri olarak öne çıkıyor.


Hedeflenen Teknolojik Dönüşümün Öncülerinden Olacak

Öte yandan TOGG’ dan yapılan açıklamaya göre, TOGG’ un kuruluşundan

bugüne geçen 18 ayda aldığı mesafeyi ve Türkiye’ de teknolojik dönüşüme nasıl

öncülük edeceği paylaşılacak.

Resmi kuruluşu 28 Haziran 2018’de gerçekleşen ve kuruluşundan 18 ay sonra 3

boyutlu ilk modelini ve bir konsept aracını gün ışığına çıkaran TOGG, Türk Otomotiv

endüstrisinin kalbi olan Marmara Bölgesi’nde kurulan fabrikasının temelini 2020

yılında attı. 2030 yılına kadar ise fikri ve sınai mülkiyet hakları tamamen kendisine

ait bir ortak e-platform üzerine 5 farklı model üretecek. Bu doğrultuda, 2023 yılından

itibaren Dünya’ da ilk kez Türkiye’nin otomobilinde kullanılmaya başlanacak olan

“Holografik Asistan” teknolojisi için hazırlıklar sürüyor. Bu yenilikçi asistan, sıradan

bir sanal gösterge panelinin çok ötesinde bir kullanıcı deneyimi yaşatmak amacı ile

ileri göz takip algoritmaları ve holografik üç boyutlu görüntüleme teknolojilerinden

faydalanacak. “Holografik Asistan” teknolojisi günümüzde otomobil içerisinde

kullanılmakta olan 2 boyutlu ekran teknolojilerinin yerine ilk kez üç boyutlu

görüntüleme ve artırılmış gerçekliği getirerek araç içi deneyimini sil baştan

şekillendirecek.

Bu teknoloji sayesinde sürücü gözünü yoldan ayırmadan aracın gösterge

ekranında verilen bilgileri görmekle kalmayacak, aynı zamanda yol ve çevre

hakkında ihtiyacı olabilecek diğer tüm bilgilere ulaşabilecek. Artırılmış gerçeklik ve 3

boyut ile zenginleştirilmiş görüntü sayesinde navigasyon ve diğer sürücü destek

sistemlerini daha kolay bir şekilde kullanarak güvenli, konforlu ve interaktif bir sürüş

imkanı bulacak.

TOGG bu yıkıcı teknolojinin otomotiv sektöründeki ilk uygulayıcısı olarak

kullanıcılarına bu benzersiz sürüş deneyimini sunan ilk mobilite şirketi olmayı

hedefliyor.

Türkiye’nin otomobilin ortaya

çıkan iç mekan ayrıntıları;

-Sürücü odaklı kokpit tasarımı

- Üç kollu deri kaplı etli

direksiyon simidi

-Kapı içlerine yerleştirilmiş

geniş hoparlör ve gelişmiş

müzik sistemi

-Mavi LED iç aydınlatma

ışıkları

-10 inç ve üstü ebatlı sınıfının

en geniş dokunmatik bilgi

ekranı

- Geniş gösterge tablosu ve

ikinci bilgi ekranı

-Küçük ve ergonomik tasarlanmış metal kumanda kolu

-Deri döşeme yüksek kaliteli koltuklar

H. Tuğra KUNT

Şehit Şerife Bacılı Olmak Bir Ayrıcalıktır.


MİLLİ JET MOTORUMUZ

Milli Savunma Bakanlığı’nda devrim niteliğinde yeni bir projeye

imza atıldı. TEI (TUSAŞ Motor Sanayii A.Ş) Türkiye’nin ilk yerli ve

milli jet motorunu üretti. Türk mühendislerinin tasarlayıp, geliştirdiği

1660 beygir güç üretimiyle öne çıkan TS1400 için Türkiye'nin ilk tek

kristal türbin kanadı üretimi, yenilikçi termal bariyer kaplama

metotları kullanılarak TÜBİTAK Marmara Araştırma Merkezi

tarafından yapıldı.

Milli motorla, muadillerine göre kalkışta, sürekli uçuş gücünde,

acil durum kalkışında ve tek motorla kaçış modunda 67-120 beygir

daha fazla güç elde etme başarısı yakalandı.

Kilogram başına 6 bin dolar ihracat değerine sahip TS1400’de

kullanılmak üzere Türkiye’de ilk kez nikel ve titanyum alaşımları için

havacılık kalitesinde dövme teknolojisi geliştirildi. TS1400’ün

üretiminde imalat ve malzeme teknolojisi alanında pek çok ilke imza

atıldı.


Havacılık Tarihinde Dönüm Noktalarından Biri Olan Jet Motoru Nedir? Ve

Nasıl Çalışır?

Jet motorunun temelinde etki-tepki prensibi yer alır. Havacılık

tarihindeki önemli buluşlardan bir tanesidir ve tarihe yön veren bir

teknolojidir. Geçmişten günümüze her zaman gücün ve hızın simgesi

olmayı başarmıştır.

Jet motorları aynı zamanda tepkili motorlar olarak ta bilinirler.

Temel mantık olarak önden havayı emer ve kompresörlerde sıkıştırır.

Sıkışan hava ısınır ve basıncı artar. Isınan ve basıncı artan havaya

yüksek hızda yakıt püskürtülerek yanması sağlanır. Yanan yakıt-hava

karışımı ise motorun çıkışına yönlendirilerek itme kuvveti oluşturulur.


Eskişehir'de TEI (TUSAŞ Motor Sanayii A.Ş/TUSAŞ Engine

Industries) Türkiye'nin ilk yerli ve milli jet motorunu tamamladı.

Türkiye son 10 yılda savunma sanayini 'yerli ve milli' hale getirmek için

çok önemli projeler başlattı. Gemi, helikopter, insansız hava aracı, tank

ve savaş uçağı...

TEI, öncelikle TSK bünyesindeki uçak ve helikopterler için parça

üretimi ve motor montaj testi için, dünyanın önde gelen şirketlerinden

ABD merkezli General Elektrik'in yüzde 46,2 ortaklığıyla kuruldu. Önce

F-16 savaş uçaklarının motor montaj ve testlerini yaptı, ardından parça

üretimine başladı. İlk aşamada sadece 5 parça üretilirken, bugün

dünyada üretilen her jet motoruna parça üretiyor. Bugün her iki

uçaktan biri TEI'de üretilen parçaları taşıyor, hedeflenen her 4 uçaktan

3'ünün TEI parçalarıyla uçması. Bu motorları Boeing, Airbus ve Çin'in

Comec uçakları kullanıyor.

TEI bu proje, 'Türk Yıldızları'nın da kullandığı T-38 uçaklarının

ABD'nin doğusundan batısına yakıt ikmali yapmadan uçmasını sağladı.

2002'de dev askeri kargo uçağı A400M'in motor üretiminde ilk kez

'tasarım ortağı' oldu. Yine GE ortaklığıyla kurulan Türkiye Teknoloji

Merkezi, GE'nin tüm motorları için tasarım desteği veriyor. Türkiye'nin

en büyük savunma sanayi şirketi. "TEI 2008'den itibaren sıfırdan iki

küçük jet motoru projesi başlattı. Küçük yerli jet motorumuz 3,6 kilo

ağırlığında ve F-16 savaş pilotlarının eğitimi için insansız 'hedef uçak'

olan 300 kiloluk Şimşek'i uçuruyor. Bu yıl 10 bin feet yükseklik ve

saatte 700 km hızda başarıyla denendi, Şimdi hedef 20 bin feet

yükseklik. İkincisinin ise bu yıl Şubat ayında SSM ile sözleşmesi

imzalandı, milli helikopterde kullanılacak ve 1400 beygir gücünde

olacak. Halen Atak helikopteri 1375 beygir, Hürkuş uçağımız ise 1600

beygir gücünde motor kullanıyor.

İlk yerli ve milli jet motorumuz bu iki aracı da uçurabilecek.

Özetle;

2023'te yerli ve milli helikopter bu motorla uçacak; gelecekte bütün

hava araçları için geliştirilebilecek.

M.Enes GÜLÜMOĞLU

Şehit Şerife Bacılı Olmak Bir Ayrıcalıktır


BİLİM MERKEZLERİ

Bilim merkezleri,

farklı yaş gruplarından,

farklı birikime sahip

bireyleri;

•Bilimle

buluşturmayı,

•Bilim ve teknolojiyi

anlaşılır ve ulaşılır

kılmayı,

•Bilim ve

teknolojinin önemini

toplum gözünde

artırmayı,

•Deneysel ve

uygulamalı etkinlikler ile

bilim ve teknoloji

alanında farkındalık

yaratmayı,

•Bireyleri

denemeye ve keşfetmeye

teşvik etmeyi amaçlar.

Ülkemizde

Mutlaka Gidilmesi

Gereken Bilim

Merkezleri

Konya Bilim Merkezi

Feza Gürsey Bilim

Merkezi

Eskişehir Bilim Merkezi

ODTÜ Toplum ve Bilim

Merkezi

Polatlı Bilim Merkezi ve

Uluğ Bey Gökevi

İTÜ Bilim Merkezi

Üsküdar Bilim Merkezi

Bornova Mevlana

Toplum ve Bilim

Merkezi

Gaziantep Türkcell

Gezegen evi ve Bilim

Merkezi

Bursa Bilim ve Teknoloji

Merkezi

Sizler için bazı bilim merkezlerini araştırdık ve araştırırken bile

ayrı bir heyecan yaşadık.


KONYA BİLİM MERKEZİ

Yaklaşık 100.000 m2'lik bir arazide; 26 250 m2'lik kapalı alanı,

14.000 m2’lik açık otopark alanı ve araç yolları, 11.000 m2’lik yürüyüş

yolları, 47.000 m2’lik yeşil alanı ile gerçek bir cazibe merkezi olan Konya

Bilim Merkezi, gerçekleştirilmesi zor bir mimari tasarımı hayata geçirerek

yeni nesilleri hedeflerine ulaşabilmek için yüreklendirmektedir.

Rüzgâr enerji santrali ve güneş panellerini içinde barındıran tesis,

Türkiye'de inşa edilmiş önemli bir yeşil bina örneğidir. Konya Bilim

Merkezi; tematik sergiler, açık hava sergileri, gözlem ve seyir kulesi,

gezegen evi (planetaryum), konferans salonları, laboratuvarları ve

kütüphanesi ile herkes için gerçek bir bilim merkezi olacaktır.

Konya Bilim Merkezi, Konya'yı biliminde merkezi yapma yolunda

önemli bir kilometre taşı olarak tarihe adını altın harflerle yazdırarak

“İnsana yapılan yatırım en büyük yatırımdır” ilkesi ile her yaştan ziyaretçiyi

bilimin güler yüzü ile tanıştırarak, yaparak ve yaşayarak öğrenme imkanı

sağlayacaktır.

Yenilikçi, araştırmacı ve özgüven sahibi bireylerin yetiştiği bir bilgi

toplumunun oluşmasına destek olmak için, her yaştan ziyaretçiye yönelik

eğlenceli ve etkileşimli ortamlar sunarak, onları bilim ve teknolojiyle

buluşturmak, bilimsel merak ve öğrenme isteği uyandırmak, yeni fikirler

üretilmesine imkân sağlamaktır.


FEZA GÜRSEY BİLİM MERKEZİ

Feza Gürsey Bilim Merkezi, 23 Nisan 1993 tarihinde açılmış olup,

Türkiye’nin ilk Bilim Merkezi uygulamasıdır.

Adını, uluslararası bilim camiasınca tanınan, çeşitli uluslararası

ödüller almış ünlü bir bilim insanımız olan Feza Gürsey’ den alan ve

Türkiye'nin ilk bilim merkezi olan Feza Gürsey Bilim Merkezi; Ankara

Büyükşehir Belediyesinin eğitime katkı hedefleri doğrultusunda, 23 Nisan

1993 tarihinde kurulmuştur.

İçinde yer alan yaklaşık 50 parçalık deney seti ile her yaştan ve her

meslekten kişilere, meraklılara ve araştırmacılara sunulan merkez, yeni

sergi tasarımları ile gelişmekte, ziyaretçilerini "Bilim Merkezi" kavramının

sunduğu o muhteşem dünya ile karşılamaktadır.

Elektriğin günlük yaşamımızdaki etkilerinden yıldırımın oluşmasına,

sıcak hava balonundan yerçekimine, algılama ve uzaya ilişkin kavramlara

kadar pek çok bilimsel ve teknik konuda ziyaretçilere deneyler yapma,

eğlenerek öğrenme imkanları sağlar. Bütün deney setlerinin ziyaretçilerin

emrine sunulduğu merkezde, rehberler herkese yardımcı olmakta, cana

yakın bir ev sahipliği yapmaktadırlar.


ESKİŞEHİR BİLİM MERKEZİ

Eskişehir Bilim Deney Merkezi, Eskişehir Büyükşehir Belediyesi

tarafından Sazova Bilim Sanat ve Kültür Parkı’nda oluşturulmuş ve 4 Nisan

2012 tarihinde hizmete açılmış deney merkezi.

2.751 metrekare alan üzerinde, “Bilim İçin Geziyorum” adlı proje

kapsamında BEBKA destek hibesi alınarak, Anadolu Üniversitesi Fen

Fakültesi Fizik Bölümü ile ortak hayata geçirildi.

Eskişehir Bilim Deney Merkezinde; ses deneyleri, basınç deneyleri,

yeryüzü deneyleri, optik deneyleri, denge-mekanik deneyleri, el beceri ve

dikkat gibi kategorilerde 77 adet deney aleti bulunmaktadır. Ayrıca

animatronik dinozor bölümü, üç boyutlu sinema odası, Türk-İslam Âlimleri

bölümü ile konuşan bilim adamları portreleri de yer almaktadır.

ZEHRA NUR DEVRİM

Şehit Şerife Bacılı Olmak Bir

Ayrıcalıktır.


2. Roketler: Roketlerde yakıt

olarak kullanılan maddeler katı

ya da sıvı olabilir. Sıvı yakıtların

kullanıldığı roketlerde yakıt ve

sıvı oksijen yanmanın

gerçekleşeceği hazneye

gönderilir. Yanma sonucunda

oluşan gazın roketten çıkarken

sebep olduğu itme ise roketi

ivmelendirir. Roketlerin uzayda

yol almasını sağlayan temel

ilke Newton'un “her etkiye

karşılık bir tepki vardır” ifadesi

ile bilinen hareket yasasıdır.

UZAY TEKNOLOJİLERİNİ TANIYALIM

1. Uydular: Yapay uydu; yıllardan

beri süregelen, insanoğlunun

geliştirip Dünya veya bir başka

gezegenin yörüngesine yerleştirdiği

ve genellikle bilgisayar kontrollü

sistemler bütünüdür. Haberleşme,

gözlem, meteoroloji, savunma,

navigasyon, casus olmak üzere

kullanım alanlarına göre farklılık

gösterirler.

Roketlerin görevi, astronotik açıdan bir uyduyu atmosfer dışına

çıkarmaktır. Yani roketlerin işlev gördüğü yer atmosferin içidir.

3. Uzay Sondası: Uzay sondası,

bilimsel bilgi toplamak için uzaya

gönderilen ve burada dolaşan bir

uzay aracıdır. Uzay sondalarının

astronotları yoktur. İnsansız uzay

araçlarıdır. Sondalar topladıkları

tüm verileri Dünya’ya geri

gönderirler.


4. Uzay İstasyonu: ABD Ulusal Havacılık ve Uzay Dairesi'nin (NASA)

, resmi internet sitesinde yer alan bilgilere göre, Uluslararası Uzay

İstasyonu (UUI), büyük bir uzay aracı ve dünya çevresinde yörüngede

dolanan astronotların yaşadığı bir ev şeklinde tanımlanıyor.

Uluslararası Uzay İstasyonu, aynı zamanda bir bilim

laboratuvarıdır. Uzay istasyonu, beş yatak odalı bir ev kadar büyük. İki

banyo, bir spor salonu ve büyük bir cumba penceresi vardır.

Orada altı kişi yaşayabilir. İstasyon, bir futbol sahasını

kaplayacak kadar büyüktür.

BUNLAR DA BİZDEN OLSUN

BUSENAZ BOSTANCI

UZAY SONDASI

HASAN YİĞİT KARATAŞ

SUEDA GÜMÜŞ


SEFER ARDA YILMAZ

SEVAL BULUT

ELİF NAZ İBİŞ

MUHAMMED ENES GÜLÜMOĞLU


TEKNOLOJİ KRALI ELON MUSK

Elon Musk 28 Haziran

1971'de Güney Afrika'da

doğmuĢtur. Günümüzde ise 20

yaĢında göç ettiği Amerika

BirleĢik Devletlerinde

yaĢamaktadır.

BaĢlıkta gördüğünüz gibi o

gerçek bir ''Teknoloji Kralı''dır.

Çünkü bir mühendis, endüstriyel

tasarımcı ve teknoloji

giriĢimcisidir.

SPACE X,

TESLA MOTORS , SOLAR CITY

Ayrıca günümüzde adını

sıkça duyduğumuz SpaceX

Ģirketinin kurucusu ve

CEO'sudur.

Ocak 2021'de ise Dünya'nın

en zengin insanı olmuĢtur.

Yukarıda gördüğünüz bu adamın uzay sevgisi çok küçükken

baĢlamıĢ. Neden biliyor musunuz?

Çünkü daha 12 yaĢındayken kendi çabalarıyla BLASTAR isimli

uzay oyunu ile 500 dolara yakın bir satıĢ gerçekleĢtirerek ilk yazılım

satıĢını yapmıĢtır.

Bu çok dahice.

Musk hakkında daha ilginç Ģeyler öğrenmeye ne dersiniz?

Thomas Edison, Nikola Tesla, Bill Gates, Steve Jobs, Walt Disney

gibi yenilikçilerden ilham almıĢtır.

“Ġnsanlığın geleceğini en çok etkileyecek sorunlardan oluĢan” üç

alan tespit etti. Bu alanlar internet, temiz enerji ve uzaydır.


İşte Karşınızda Elon Musk'ın Dünya' ya Ses Getiren Çılgın Uzay

Projeleri

1-SPACEX

Musk yaĢadığımız

Dünya'nın bir

simülasyondan ibaret

olduğunu iddiasını

ortaya attı ve bu

SĠMÜLASYON

TEORĠSĠNĠ

savunuyordu.

Çılgınca derken

bundan

bahsediyordum.

Gerçekten farklı bir

bakıĢ açısı.

En büyük

hedeflerinden biri de

Mars'ı yaĢanabilir bir

gezegen haline

getirmekti.

SpaceX ilk olarak

Falcon 1ve Falcon 9

roketlerini ardından

Dragon adlı ilk uzay

aracını üretti.

Falcon 9 ve Dragon

Uluslararası Uzay

Ġstasyonuna 12

baĢarılı uçuĢ yaptıktan

sonra NASA tarafından

ödüllendirildi.

Sıkı durun SpaceX ile

uçuĢa geçtikten sonra

acil iniĢ yapıyoruz.

Kararlı kiĢiliğini ortaya

koydu ve roket

teknolojilerini

geliĢtirmek için 2002

yılında SpaceX'i kurdu.


2.TESLA MOTORS

ASIL GERÇEK

Elon Musk, Tesla Motors'un

kurucusu değildir. Firmanın asıl

kurucuları Martin Eberhard ve

Marc Tarpenning'dir.

Acil iniĢe geçiyoruz dememin sebebi bu icadın bir araba olması.

Filmlerde gördüğümüz elektrikli araçların öncüsü Elon Musk

olmayacaktı da kim olacaktı?

Tamamen elektrikle çalıĢan bu aracı yaparak farkını ortaya koydu.

Ee tabiki bu sayede temiz enerji sektörüne de adım atmıĢ oldu.

3-SOLARCİTY

SolarCity 2006 yılında, Elon Musk’ın tavsiyesi üzerine kuzenleri

Peter ve Lyndon Rive tarafından kurulmuĢ olan, enerji üretim, depolama

ve satıĢ üzerine kurulu bir firmadır.

GüneĢ enerjisi sistemi ile evlere iĢ yerlerine ve devletlere ihtiyacı

olan enerjiyi güneĢten veriyor.

Taa 2006 yılında kurulan Ģirket enerji sağlama iĢlevinin dıĢında da

ilgi çeken güneĢ panelleri kurulum ücreti talep etmeyerek

müĢterilerine gelecekte maliyetsiz bir enerji teĢvik ediyor.


4-OPENAI

Elon Musk'ı diğer Dünya'yı geliĢtirme tutkunlarından ayıran özellik

ise insanları yapay zekalara karĢı uyarması.

Çünkü yapay zekaların Dünya' nın sonunu getireceğini söylüyor.

Bu nedenle kar amacı gütmeyen bir Ģirket olan OPENAI' yı kurdu.

Bu Ģirkette ''Ġnsan dostu'' yapay zekalar üretiliyor.

Metin üreten algoritma GPT-2 2019 yılında oluĢturulduğunda,

tarihin en tehlikeli yapay zekâ algoritması olarak anılıyordu.

Hatta bazı çevreler GPT-2’nin o kadar tehlikeli olduğunu iddia

ettiler ki, “robot kıyametini” tetiklememesi için halka açılmaması

gerektiğini savundular.

Bu sadece bir kıyamet senaryosuydu.

GPT-2 sonunda halka açıldı. GPT-2 sonrasında oluĢturulan, GPT-3

ise Ģimdiye kadar oluĢturulan en tehlikeli algoritma

GPT 3 Nedir?

GPT-3, bir dizi metin üreten sinir ağının en yenisidir. GPT-3,

SpaceX ve Tesla CEO'su Elon Musk tarafından desteklenen Yapay Zekâ

araĢtırma laboratuvarı olan OpenAI tarafından yaratılan doğal dil iĢleme

sinir ağıdır.

OpenAI’de çalıĢan 31 mühendis ve araĢtırmacıdan oluĢan grup

projeyi 28 Mayıs 2020’de tanıttı. Ekip, GPT-3’ün kapasitesinin selefi

GPT-2’ye nazaran iki kat fazla olduğunu ve türünün en geliĢmiĢ örneği

olduğunu belirtmiĢtir.

GPT-3 için endiĢe duyulan nokta, DeepFake gibi sahte haberleri

çevrimiçi yaymaya yardımcı olabilecek yanlıĢ metinler üretmeyi

kolaylaĢtırmasıdır. GPT-3 her zamankinden daha büyük ve daha akıllı.

Ve öğrenmesini tamamen internetteki verilerden sağlayan GPT-3, argo

ve rahatsız edici sonuçlar da verebiliyor.


YAPAY ZEKA İLE Çok İlginç Bir Ropörtaj

Arjantin’den bir bilgisayar mühendisi, yapay zekadan EINSTEIN

gibi davranmasını isteyip bir röportaj yapmıĢ. YZ: yapay zeka

MA: Albert Einstein. TanıĢtığımıza memnun oldum. Ben Manuel Araoz ve

seninle tanıĢmak için gelecekten geldim (gülümseme)

YZ: (kahkaha) Oh, gerçekten mi? Gelecek nasıl?

MA: Harika! Hangi yıldayız?

YZ: 1947. Ocak ayı. Burası Princeton, NJ. ġu anda Amerika’ dasın.

MA: Ġsminiz Albert Einstein, değil mi?

YZ: Doğru.

MA: Yazmakta olduğum bir kitap hakkında size birkaç soru sorabilir

miyim?

YZ: Sanırım birkaç dakikamı ayırabilirim.

MA: Çok teĢekkür ederim.

YZ: Hadi bakalım. Ne istiyorsan sorabilirsin.

Röportaj böyle baĢlayıp önce kiĢisel hayat hikayesi ve sonra da

Einstein’ın teorilerinin ayrıntılarıyla devam ediyor. Mesela Ģu soruya

verdiği cevaba dikkat edin…

MA: ġu ana kadar bilim dünyasına yaptığınız katkıları nasıl tarif

edebilirsiniz?

YZ: ġey, fizik alanında epeyce önemli katkılar yaptığımı söyleyebilirim.

MA: Biraz daha anlatın lütfen.

YZ: Her Ģeyden önce fotoelektrik etkisi ve kuantum mekaniği alanındaki

çalıĢmalarım, kuantum fiziğinin geliĢimi için önemliydi.

MA: Kuantum fiziği ne demek? Kusura bakmayın, fizikçi değilim de…

YZ: ġöyle anlatayım, yüzyıl kadar önce Evrene dair anlayıĢımız, onun

nasıl çalıĢtığına dair bilgimiz çok azdı. Ucu açık epeyce bir soru vardı.

Mesela atom neyden yapılmıĢtır ya da ıĢık nasıl bir Ģeydir gibi sorular…

Dikkat ettiniz mi? Bu tür sorulara normalde günümüzün modern

arama motorları da cevap verebilir. Ancak bu yapay zeka baĢka bir

kiĢinin ağzından konuĢuyor. Üstelik önce genel ve kısa cevaplar veriyor.

Siz onunla sohbeti ilerlettikçe kademe kademe kendisini açıyor. Yani

sadece bilgi anlamında değil, davranıĢ biçimi olarak da insanı taklit

ediyor. Bu sanal röportajı yapan kiĢi Einstein dıĢında, yapay zekanın

Marie Curie, Isaac Newton, Rahibe Teresa, Charles Darwin ve Kleopatra

gibi kiĢilikleri de oynamasını istemiĢ ve onlarla yaptığı röportajlardan bir

kitap hazırlamaya baĢlamıĢ.


Peki GPT-3 Yapay Zeka tam

olarak neler yapabiliyor ?

– Bilgisayar kodları yazabiliyor.

– Tıbbi sorulara cevap

verebiliyor.

– Tarihi Ģahsiyetlerle sohbet

edebilmesini sağlayan bir bot.

– Google gibi ancak soru ve

cevaplar için soru tabanlı bir

arama motoru.

– Dil ve sözdizimi bulmacalarını,

sadece birkaç örnek yardımıyla

çözebiliyor.

– Çeviri yapabiliyor.

– Blog yazıları yazabiliyor.

– Yaratıcı kurgular

oluĢturabiliyor.

– Müzik besteleyebiliyor.

– Resimleri tamamlayabiliyor.

– Röportaj yapabiliyor.

BUNUNLA BERABER

ĠNSANOĞLU BĠR SIÇRAYIġA

DAHA ĠMZA ATTI.

5-HYPERLOOP/ BORİNG COMPANY:

Elon Musk'ın belki de en kolay projesi Hyperloop Projesi.

Trafikte sıkılması sonucu ortaya çıktı.

Californiya' daki trafik sorununu çözmeyi hedefleyen Musk, yer

altında tüneller kazarak trafik yoğunluğunu tünellere aktarmayı

hedefliyor.

Hyperloop projesine geçtiğimiz günlerde bir diğer giriĢimci olan

Richard Branson ortak oldu.

Ġnternette sunulan prototiplere göre, 600 km hıza ulaĢacak olan

toplu taĢıma aracı, gelecekten bir senaryoyu bizlere sunuyor.

Efsa Türkan OCAK

Şehit Şerife Bacılı Olmak Bir Ayrıcalıktır


AURORA (KUTUP IŞIKLARI) NEDİR VE

NASIL OLUŞUR?

Kuzey ya da Güney Kutbu yakınlarında gerçekleşen doğal ışık

gösterilerinin fotoğraflarını görme şansınız olmuştur. Aurora denilen bu

doğa harikası ışık gösterilerine Kutup Işıkları da denilir. Özel olarak

adlandırılacak olursa; Kuzey Kutbu'nda oluşanlar Aurora Borealis,

Güney Kutbu'nda oluşanlar Aurora Australis'tir. Oluşma sebepleri aynı

olsa da Kuzey Işıkları daha popülerdir; daha çok bilinmesinin sebebi

kolay ulaşılabilir olmalarından kaynaklıdır.

Öncelikle auroranın oluşmasını sağlayan şey Güneş’tir. Güneşin

bizim için sürekli bir ısı ve ışık kaynağı olduğunu biliyoruz, yalnız Güneş

aynı zamanda zararlı ışınlar ve radyasyon da yaymaktadır. Güneş’ten

gelen çoğu zararlı ışınların etkilerinden dünyanın etrafındaki manyetik

alan sayesinde korunuruz.

Güneş'te sürekli patlamalar olur ve bu patlamalar sonucunda

Güneş'ten uzaya parçacıklar savrulur. Güneş’te gerçekleşen ve taç küre

kütle boşaltımı ya da Güneş patlaması olarak adlandırılan patlamalar,

Güneş'in taç küresinde (koronasında) manyetik alan karışımları

nedeniyle oluşur ve uzaya büyük kütlelerde plazma fırlatılmasına sebep

olur. Bu patlamalar Güneş rüzgarlarının oluşmasını sağlar ve yüksek

hızlarda uzayda yolculuk edebilen tanecikler oluşmasına sebep olur.

Yani bu muhteşem ışık gösterileri, Güneş'ten gelen yüklü

taneciklerin Dünya’nın atmosferdeki oksijen ve azot gazlarının

tanecikleri ile çarpışması sonunda oluşur. Dünya'nın atmosferi

çoğunlukla azot ve oksijen gazlarından oluştuğu için bu moleküllerle

çarpışırlar. Çarpışan taneciklerle enerji kazanan bu moleküller normal

enerji düzeylerine dönerken foton yayarlar. Yayılan fotonların sayısı o

kadar çoktur ki, ışık gösterisi olarak karşımıza çıkar.


GÜNEŞ PATLAMALARI

Farklı Aurora Renkleri Nasıl Oluşur?

Güneş’ten gelen parçacıkların oksijen molekülleri ile çarpışması

sonucunda kırmızı veya yeşil ışık tonları üretilir.

Soluk sarımsı yeşil en sık rastlanılan aurora rengidir ve Dünya’nın

yaklaşık 96 kilometre yukarısında bulunan oksijen molekülleri

sayesinde oluşur.

Nadir görülen kırmızı auroralar, 320 kilometre yükseklikteki

oksijen molekülleri ile oluşmaktadır.

Azot molekülleri ise mavi veya morumsu-kırmızı auroralar üretir.

Muammer CABACI

Şehit Şerife Bacılı Olmak Bir Ayrıcalıktır


ÇİÇEKLERİN DİLİ VE MUCİZELERİ


DİNLERSEN ÇİÇEKLER DE KONUŞUR

Osmanlı Devleti‟nde pencere önüne konan çiçeğin rengiyle mahalle

sakinine bazı mesajlar verilirdi.

Pencere önüne konan sarı

renkli çiçek “Bu evde hasta

var, evin önünde hatta bu

sokakta gürültü yapmayın!”

anlamı taşırdı.

Pencere önüne konan kırmızı çiçek

ise “Bu evde gelinlik çağına gelmiş

bekâr kız var, evin önünden geçerken

konuşmalarına dikkat et!” manasını

içerirdi.

ŞİFA KAYNAĞI ÇİÇEKLER

Çiçekler eski dönemlerden beri tedavi ve boyama amaçlı

kullanılmaktadır. Yıllar boyunca tedavi amacıyla kullanılan bitkiler bugün de

modern eczacılığın kullandığı ham maddelerin temelini oluşturmaktadır.


SAFRAN

Safran, sonbaharda çiçek

açan 20-30 cm boyunda çiğdem

cinsinde soğanlı bir kültür

bitkisidir. Safran genellikle gıda

boyası ve tat verici olarak

kullanılır.

Geleneksel tedavi yöntemi

olarak çok eski bir tarihe sahip

olan safranın antikarsinojenik

(kanser bastırıcı), antimutajenik

(mutasyon önleyici) ve antioksidan

benzeri özellikleri olduğu modern

tıp tarafından bulunmuştur.

GELİNCİK

Gelincik çiçeği, ilaç

üretiminde kullanılmaktadır.

Üzerine araştırmalar devam

etmesine rağmen halihazırda

bilinen iki üç ilaçta gelincik

çiçeğine rastlanmıştır.

Tıpta tohumu, çiçeği

yaprakları ve bitkileri ayrı ayrı

değerlendirilebilmektedir. Bitkinin

üzerindeki çiçeklerin ağrı kesici,

yatıştırıcı, kas gevşetici, balgam

söktürücü özellikleri vardır.

Ayrıca uykusuzluk, bronşit,

öksürük, sindirim zorluğu gibi

rahatsızlıklarda da tedavi amacıyla

kullanılabilir.

CİVAN PERÇEMİ

Askerlerin yaralarında kullanılmasından dolayı tarihte

Latince “herba militaris” (asker otu) adıyla

bilinmektedir.

Cilt yaralarını iyileştirir ve kanamayı durdurur.

Anti-inflamatuar özellikleri vardır.

Antiseptiktir.

Hormon dengesini düzenler.

Astım hastalığına iyi gelir.

Tansiyonu dengeler.


ZAKKUM

Japonya‟nın Hiroşima şehrine

1945‟ te atom bombası atıldıktan

sonra kentte açan ilk çiçek

ZAKKUM „dur.

ZAKKUM şehrin resmi

simgesidir. 75 yıl kentte hiçbir

bitkinin yetişemeyeceği tahmin

edilirken, açan zakkum çiçekleri

halk için “GÜÇ VE UMUT “

olmuştur.

PAPATYA

Papatya çayının en bilinen özelliği

sinirleri gevşetmesi ve uykusuzluğa iyi

gelmesidir.

Sindirimi kolaylaştırır, mide

kramplarına ve ağrıları geçirir.

Diş ağrılarını hafifletir. Diş sorunu

yaşıyorsanız, papatya çayı ile gargara

yapabilirsiniz.

Cildi güzelleştirir ve canlı bir

görünüm sağlar. Papatya çayını bir cilt

toniği gibi kullanabilir, yüzünüzü

silebilirsiniz.

Göz kapaklarında meydana gelen

iltihaplanmaları tedavi eder.

Solunum yolu hastalıklarının

tedavisinde kullanılır. Sinüzit, nezle

gibi bir hastalık yaşıyorsanız, papatya

çayının buharını solumak iyileşmenize

yardım edecektir.

Kan şekerini dengeler.

Regl ağrılarına, sırt ve bel

ağrılarına iyi gelir.

Işıl YILDIRIM

Şehit Şerife Bacılı Olmak Bir Ayrıcalıktır


Mikroskop Nedir?

MİKROSKOP ALTINDA CANLILAR

İnsanların çıplak gözle görmesinin mümkün olmadığı küçük

nesnelerin bir mercek düzeneği sayesinde görülmesine, büyütülmesine ve

incelenmesine yarayan alete mikroskop adı verilmektedir. Bazı cisimlerin

oldukça küçük olmalarından dolayı gözle görülmeleri mümkün değildir. Bu

derece küçük olan cisimlerin görülebilmesi için optik veya manyetik

mercekler sisteminden faydalanılır. Bu sistemler sayesinde gözle

görülemeyecek kadar küçük olan cisimler, büyütülür ve incelenir.

Aşağıdaki görsellerde de görülebileceği gibi mikroskop istediğimiz

her şeyi büyüterek incelememizi sağlar. Fotoğraf-1 ve Fotoğraf-2 de de

görüleceği üzere karasinek ve kertenkelenin ayağının büyütülmüş resimleri

yer alıyor. Yani mikroskoplar hayvanları büyütebiliyor.

Fotoğraf-1: Karasinek

Fotoğraf-2:Kertenkele Ayağı


Mikroskop bitkileri de büyütebiliyor. Fotoğraf-3 ve Fotoğraf-4 de çilek

ve zambak resimlerinin büyütüldüğünü gözlemleyebiliriz.

Fotoğraf-3: Çilek

Fotoğraf-4: Zambak

Mikroskop vücudumuzdaki organları da büyütebiliyor. Bununla ilgili

Fotoğraf-5 ve Fotoğraf-6’yı örnek olarak inceleyebilirsiniz.

Fotoğraf-5: Akciğer Kası

Fotoğraf-6: Kalp kası

Fotoğraflarda da gördüğünüz üzere mikroskop gözle göremeyeceğiz

canlı varlıkların tümünü büyüterek incelememizi ve onlar hakkında bilgi

sahibi olmamızı sağlar.

Bakalım bunları bilecek misiniz?

Dolayısıyla mikroskop, bilim insanları tarafından yoğun bir şekilde

kullanılır. Yeni bilimsel bilgiler elde ederler.

Deniz İrem KAMER

Şehit Şerife Bacılı Olmak Bir Ayrıcalıktır


EKOLOJİ (DOĞA BİLİMİ)

Dünyadaki tüm canlıların birbirleri ve çevreleriyle ilişkilerini

inceleyen bilimdir. Başta insan olmak üzere tüm hayvan ve bitkiler canlılar

sınıfına girmektedir. Tüm bu canlıların yaşamaları ve hayatlarını devam

ettirebilmeleri için çevreye ihtiyaçları bulunmaktadır. Ekolojinin amacı

canlıların uygun ortam koşulları içerisinde yaşayabilmelerini sağlamaktır.

Uygun çevre koşulları içerisinde ışık, hava, su ve toprak bulunması şarttır.

Ekoloji bilimi akarsulardan yer altı sularına, kıtalardan okyanuslara kadar

tüm çevre koşullarını inceler.

EKOSİSTEM

Canlı ve cansız çevrenin tamamıdır. Ekosistemi abiyotik faktörler

(toprak, su, hava, iklim gibi cansız faktörler) ve biyotik (üreticiler,

tüketiciler ve ayrıştırıcılar) faktörler olmak üzere iki faktör oluşturur. Bu

ilişki besin piramidi ile ayrıştırılır. En üst kısmında tüketiciler(hepçil), bir

altında tüketiciler(etçil), onunda altında tüketiciler(otçul), en altta ise

üreticiler vardır. Ayrıştırıcılar ise ayrı bir gruptadır. Genellikle madde

dönüşümünde rol oynadıklarından ve ölü bitki ve hayvan fosillerini toprağa

çevirdiklerinden bu piramidin her basamağında bulunabilirler

ve saprofitler(çürükçüller) olarak bilinirler.


Bir sistem içinde yürüyen bu denge de av-avcı ilişkisi

vardır. Örneğin: Bir tahılı bir hayvan yer onu başka bir

hayvan... diye devam eder.

Bu tanımlamadaki

organizmalar; diğer bir

deyim ile canlılar veya

canlı çevre, insan,

hayvan ve bitkilere ait

bireyleri veya bunlardan

oluşmuş toplulukları

ifade etmektedir.

Tanımlamanın

içinde geçen

organizmaların içinde

yaşadıkları ortam

deyimi ise cansız çevre

olarak da ifade edilir ve

hava, su, toprak, ışık

gibi faktörleri kapsar.


EKOLOJİK DENGENİN BOZULMASI:

Çevre koşullarının son zamanlarda hızla bozulduğunu ve dünyanın

geleceği için çok ciddi sorun teşkil ettiğini ifade etmemiz yanlış

olmayacaktır. Doğal kaynakların tükenmesi, çevre kirliliği, küresel ısınma,

gıda kıtlıkları, bitki ve hayvan türlerinin tükenmesi, buzulların erimesi gibi

çevre sorunları dünya için çok büyük tehdit oluşturmaya devam

etmektedir. Ekolojik çevrenin bozulmaya başlaması pek çok doğa olayını

da karşımıza çıkarmaktadır. Tsunamiler, fırtınalar, kasırgalar, seller ve

bunun gibi daha pek çok olumsuz doğa olayları tüm dünyada artmaya

başlamıştır. Ekoloji bilimi de bu durumu incelemekte ve ne gibi tedbirler

alınması gerektiğini tespit etmektedir. Tüm canlıların atmosfer ile okyanus

tabanı arasında yaşadığını düşünürsek ekolojik sistemin çok iyi korunması

gerektiğini düşünebiliriz.

Artan nüfusun aşırı tüketimleri, savurganlıkları nedeniyle farkında

olmadan veya farkında olarak ekolojik sistemlere verdiği zarar geri

dönülmez bir hal almaktadır. Doğada hiçbir madde sonsuz miktarda değildir

ve her şeyin sınırı bulunmaktadır.

Orman katliamları sonucu sel, heyelan, erozyon kaçınılmaz olmakta,

zararlı gaz ve atıklar küresel ısınmaya neden olmaktadır. Su

kaynaklarının kullanılmasında yeterli özenin gösterilmemesi ve kaynakların

kirletilmesi, plansız olarak gerçekleştirilen çarpık yapılaşma sorunu,

ormanlık alanların yapılaştırılması ve ormanların katledilmesi ekolojik

dengeyi bozmaktadır.


EKOLOJİK BİR DÜNYANIN ÖNEMİ

Ekolojik dengeye önem verilmemesi engellenemez doğal felaketlere

neden olur. Bu bakımdan ele alındığında ekolojinin önemi anlaşılmaktadır.

Sonuç olarak açlık ve su savaşları gibi pek çok olumsuz yaşam senaryoları

ortaya çıkabilir. Bu felaket senaryolarının yaşanmaması için doğayı

koruyucu teknolojiler üretme çabasında olan insanoğlu son yıllarda

özellikle yenilenebilir enerji kaynakları gibi doğa dostu faaliyetlere

yönelmektedir. Bilim dünyasının öngördüğü çevre felaketleri arasında bazı

başlıklar öne çıkmaktadır.

OKYANUSLARDA BULUNAN SULARIN SEVİYESİ

Yenilenemeyen enerji kaynaklarının önemli bir etken olduğu küresel

ısınma nedeni ile kutuplardaki buzulların erimesi sonucunda okyanus

sularının seviyesi artmaktadır. Bu etken okyanuslara kıyısı olan yaşam

yerleri başta olmak üzere doğal yaşam alanlarında birçok olumsuzluğa

neden olabilmektedir.


İKLİMLERDE YAŞANABİLECEK DEĞİŞİKLİKLER

Küresel ısınmanın temel nedeni olan sera gazlarının salınması tüm

insanlığı olumsuz yönde etkileyecek olan iklim değişikliklerine yol

açacaktır.


Su Savaşları: Dünyanın dörtte üçü suyla kaplı olmasına rağmen içilebilir su kaynakları oldukça azdır. Bu

CANLI TÜRLERİNİN YOK EDİLMESİ

Ekolojinin önemi konusunu daha iyi kavrayabilmek için ekolojik

dengelerin bozulması durumunda oluşması muhtemel etkilerin

araştırılması önerilmektedir. Var olan bazı canlı türlerinin yok olma

tehlikesi doğadaki geri dönüşü mümkün olmayan olumsuz etkilerden

biridir.

BİTMEK BİLMEYEN İSTEKLER VE KAYNAKLARIN AŞIRI TÜKETİMİ

İnsanoğlu ihtiyaçlarını

karşılamak için doğal çevrenin

olanaklarından yararlanır. Sanayi

faaliyetlerinin gelişmesi ve son

yüzyılda yaşanan hızlı nüfus artışı

doğal kaynakların tüketimini

artırır.

Doğal kaynakların kullanımı

üzerindeki aşırı baskı, doğal

kaynakların sınırsızmış gibi

algılanıp bilinçsizce tüketilmesi ve

atıkların doğal ortamlara

bırakılması çevre sorunlarının

yaşanmasına yol açar.


Ekolojiyi Korumak Adına Neler Yapabiliriz?

• Atıkların birçoğu geri dönüşümden geçerek tekrar

kullanılabilmektedir. Bunun için atıkların cam, plastik, metal ve pil

atıkları şeklinde ayrıştırılması gereklidir. Atılmadan önce ayrıştırılan

atıklardan tekrar yararlanılabilmekte ve olumsuz etkilere neden olma

oranları oldukça düşürülebilmektedir. Atıkların dönüşümü

önemsenmelidir.

• Sanayi alanında atmosfere salınan gazların kontrol edilebilmesi

önemlidir. Çünkü kontrolsüz olarak salınan gazlar hem hava kirliliği

oluşturmakta hem de bazı çevre felaketlerine uygun ortam

hazırlayabilmektedir.

• Yapılaşmada plansızlık en önemli etkilerden biridir. Çünkü çarpık

yapılaşma beraberinde birçok çevresel olumsuzluk getirmektedir.

Temiz su kaynaklarının kirletilmesi bu olumsuz etkilerden biridir.

• Yenilenebilir enerji kaynaklarından yararlanma oranı en üst

düzeye çıkarılması gereklidir. Yenilenemeyen enerji kaynakları doğal

kaynakların boşa kullanılması anlamına gelir. Bir yandan enerji elde

ederken diğer yandan yaşanacak kirliliği gidermeye çalışmak ve

bunun için enerji harcanması söz konusudur.

• Ekolojinin önemi konusunda değinilmesi gerekli en önemli

konulardan biri ormanlık alanların yeterince korunmamasıdır.

Ormanlar dünyanın akciğeri olarak nitelenebilir. Ormanlar hem kirli

havayı filtrelemekte hem de oksijen üreterek çok önemli bir görevi

yerine getirmektedirler.


SEDEF ADASI SENDROMU

Gelecek nesillere hakları

olan bir dünya bırakmak için

insanoğlu doğaya yaptığı

müdahaleden vazgeçmelidir.

Sedef Adası

Sendromunda doğaya yapılan

müdahalenin sonuçları oldukça

trajikomik olmuştur.

Martı varlığı ile ünlü

adada, ada sakinlerinin rahatsız

olması sonucu tilki getirmeleri

ekolojik dengenin bozulmasına

yol açmıştır. Çoğalan tilkiler

martıları ve yumurtaları

avlayarak martı nüfusunda

yoğun azalmaya neden

olmuştur. Ancak martıların

azalması yılanların

temizlenmemesine neden

olmuştur. Böylece yılan

yoğunluğu artmıştır. Konutlara

dolan yılanlar adada

yaşayanların korku dolu günler

geçirmesine neden olmuştur.

Bunun sonucunda insanlar

günlerce tilki avına çıkmıştır.

BU DÜNYA BİZE EMANET, SEVELİM, KORUYALIM!

Berkant Salih KARA

Şehit Şerife Bacılı Olmak Bir Ayrıcalıktır


1)Dinozorlar:

NESLİ TÜKENMİŞ CANLILAR

Dünya üzerinde bugüne kadar en az 500 canlı türünün nesli tamamen

tükenmiştir. Bu nesli tükenen hayvanlar arasında elbette en bilinen

dinozorlardır. Dinozorlar tam 160 milyon yıl boyunca kara hayatına egemen

olmuşlardır. Bugüne kadar dinozorların nasıl yok olduklarına dair pek çok

iddia ortaya atılmıştır. Nobel ödüllü fizikçi Luis Alvarez ile jeolog Walter

Alvarez'in ortaya koyduğu 'dinozorların nesillerinin 65 milyon yıl önce bir

gök taşının Dünya'ya çarpmasıyla sona erdiği görüşü en çok kabul gören

görüş olmuştur. Yeryüzündeki 1000 dinozor türünün neslinin bundan 65

milyon yıl önce tükendiği bilinmektedir.


2)Hazar Kaplanı:

Hazar kaplanları batıda Türkiye, Kafkasya'da İran, Türkmenistan ve

Afganistan'ın kuzey kesimleri ile Moğolistan'da ve elbette ismini aldığı

Hazar Denizi etrafında yaşamaktaydı. Hazar kaplanlarının 1970 yılında

Rusya'daki türün son üyesinin ölümüyle yok olduğu biliniyor. Dişi

kaplanların 100 gün süren gebeliği sonucunda 3 yavru kaplan doğurur. Bu

küçük Hazar kaplanları doğduktan sonra on gün boyunca kör kalır ve on

günün sonunda normale dönerler.

3)Tüylü Mamutlar:

Mamutlar filgiller ailesinin üyesidirler. Son buzul çağında dünyanın

hemen hemen her bölgesinde yayılmış olarak bulunmaktaydılar.

Mamutların nesli M.Ö. 1700 yılında tükenmiştir. 4,5 m boy ve 8 ton

ağırlığına kadar erişebilen bir fizyolojiye sahiptiler. İklim değişikliğinin

veya aşırı avlanmanın nesillerini tükettiği ileri sürülmektedir. Etiyopya'nın

Afar bölgesinde bulunan bir Mamut fosili, Mamutların tarihinin 4 milyon yıl

öncesine kadar dayandığını ispatlamıştır.


4)Dodo Kuşu:

Dodo, belki de en

meşhur nesli tükenen

hayvanlardan birisi

olabilir. Doğal yırtıcılar

olmaksızın evrim geçiren

kuş türüdür. Mauritius’a

gelen insanlar yırtıcı

olmadığı için avladı ve

besin kaynağı olarak

kullandılar. 2007’de, bilim

adamları değerli DNA

örnekleri tutabilen en iyi

korunmuş Dodo iskeletini

buldu. Soyunun neden

tükendiği tam olarak

bilinmese de

yumurtalarının kaçırıldığı

düşünülüyor.

5)Fil Kuşu:

Afrika kıyısı açıklarındaki

Madagaskar Adası’ nda yaşardı.

Adaya insanların yerleşmeye

başlamasıyla sayıları gitgide

azalmaya başladı. Kanatları çok

küçük olduğu için avcılardan

kaçmayı başaramadılar. 17. Yy

da yumurtalarının da

çalınmasıyla beraber nesilleri

tükendi. Fil kuşları çok sayıda

fosil kalıntısına sahiplerdir ve bu

kalıntıların işaret ettiğine göre

oldukça iri ve ağır kuşlardı. Fil

kuşlarının en önemli ve en bol

kalıntılarından biri de devasa

yumurtalarıdır.


6)Pirene Dağ Keçisi:

Pyrenean ibex Güney Fransa’da ve Kuzey Pireneler’de yaşadığı

biliniyor ancak Ocak 2000 tarihlerinde nesli tükenmiştir. Bilim adamları bu

türün son dişisini klonlamaya çalışmışlardır fakat klon hayvan doğumdan

kısa bir süre sonra ölmüştür.

7)Karayip Keşiş Foku:

Karayip keşiş foku, yağ için

kullanılmak amacıyla yok olana kadar

avlanmış Türleri tehlike altında olan,

Hawai Adaları etrafında yaşayan Havai

keşiş fokları ve Akdeniz keşiş foklarıyla

yakın akrabadırlar ve insanlar yüzünden

1952 yılında nesilleri tükenmiştir.

Kaynaklar:

‣ www.milliyet.com.tr

‣ www.tarihiolaylar.com

‣ www.listelist.com

‣ https://tr.wikipedia.org

İpek HASANUSTA

Şehit Şerife Bacılı Olmak Bir Ayrıcalıktır


HAYVANLARDA KAMUFLAJ

Kamuflaj Nedir?

Kamuflaj, en genel anlamıyla çeşitli materyaller, renkler, yapılar,

uzuvlar, organlar kullanarak bir hayvanın kendisini görünmez veya daha zor

görünür (kriptik) kılması veya bir başka cisme benzeyerek saklanmasıdır.

Bu hayvan türü bir leopar, bir kurbağa, bir mantis olabileceği gibi, bir insan

veya bir aslan da olabilir.

Kamuflaj Yeteneği Hayvanları Nasıl Korur?

Kamuflaj, hayvanların çevreleriyle uyum içinde olmalarına yardımcı

olur. Kamuflajlı hayvanların hareketsizken fark edilmeleri çok zordur.

Görülmezlerse, aç avcılara yakalanmaz ve yenmezler. Kamuflaj ayrıca,

hayvanların avlarına gizlice yaklaşmasına da yardım eder.

Akrep Balıklar

Görünüşü tıpkı bir deniz

mercanını andırıyor olabilir.

Fakat denizin altına da aşırı

derecede renkli bir şey

görüyorsanız genelde o

şey zehirlidir. Görünüşü sizi

aldatmasın, o bir akrep balığı.

Yalnızca Avustralya'yı

çevreleyen okyanusta bulunur.

Böylesine dikkat çekici bir renge

sahip olup da kamufle olabilmesi

gerçekten de çok ilginç.

Yapraklı Deniz Ejderhası


Yaprak Kuyruklu Gecko,

Dünya’da

sadece Madagaskar adasında

bulunmaktadır.

Sabit durduğunda kuru ve

ölü bir yapraktan farkı yokmuş

gibi durur.

Yaprak Kuyruklu Gecko

Baykuş

İşte kamuflaj konusunda

bir usta!

Ağacın kabuğuyla

kahverengi , gri ve beyaz renk

karışımı ile güzelce

harmanlanarak oyukta gizlenen

bir baykuş.

Ölü Yaprak Kelebek

Ağaçtan düşmüş ölü bir

yaprak görüntüsü veren aslında

kelebeğin kanatları!

Hindistan ve Japonya'da bulunan

Ölü Yaprak Kelebeği, genel

olarak Asya kıtası bölgesinde yer

alır.


Görebildiniz mi? Baron Tırtılları

Baron tırtıllarının bu ayrıntılı şekil ve renkleri, özellikle yapraklar

üzerinde kamufle olabilmek için evrimleşmiştir. Yapraklar haricinde bu

kadar başarılı bir kamuflaj gösteremezler. Bu üstün kamuflaj yetenekleri

sayesinde avcılara yem olmadan beslenebilir ve üreyebilirler. Sadece

Hindistan ve Güneydoğu Asya'da bulunan bu tür, genellikle Kuala

Lumpur'un mango ağaçları üzerinde görülür. Mango çiftçileri tarafından da

çok sevildikleri söylenemez; dolayısıyla kamuflaj, dolaylı yoldan insan

türünden saklanma konusunda da avantaj sağlamıştır.

Esmer Kurbağaağiz

Dikkatle bakacak olursanız, kamuflaj ustalarından biri olan esmer

kurbağaağzı olarak bilinen Podargus strigoides türünü göreceksiniz.

Türün ait olduğu cins, Neoaves kladı içerisindeki genelde böcekçil ve

gececi kuşlar olan Caprimulgiformes takımı içerisindedir.


Altı Gözlü Kum Örümceği

Altı gözlü bir kum örümceği av arayışı içinde dolaşmaz ve kapsamlı

web ağları kurmaz. Bu yırtıcı hayvan bir tuzaktır, bir akrep ya da böcek

yakındayken kendisini kuma gömerek bir barınakta bekler. Sonra kurbanı

parmak uçlarıyla yakalar, zehirle felç eder ve içeriğini yavaşça emer. Altı

gözlü bir kum örümceği uzun süre yemeyebilir.

Cüce Denizatı

Mercan resiflerinde yaşaması zordur. Bu nedenle resiflerin sakinleri

güvende kalmak için kamuflajı kullanır. Mercanlar arasında gizlenerek

yaşamaya gelince kimse cüce denizatı kadar etkileyici değildir.

2,5 cm'den kısa olan ve mercan benzeri "tüberküller" taşıyan bu

denizatı, tüm evrim kartlarını Pasifik Okyanusu'ndaki iki tür gorgon

mercanı üzerinde yaşamaya harcamış. Renk deseni iki mercana da çok iyi

uyum sağlar. Hatta o kadar iyi kamufle olurlar ki akvaryuma getirilen

mercanlar üzerinde oldukları çok sonradan fark edilince keşfedildiler.


Kamuflaj Tipleri

Günümüzde doğada birçok farklı kamuflaj tipi tespit edilmiştir.

Birçok türde, evrimsel süreç içerisinde farklı kamuflaj örnekleri ve

yöntemleri ortaya çıkmıştır. Bu yöntemleri 3 ana başlığa ayırmak

mümkündür.

1. Gizlenme (Kripsi)

Basitçe, genel yaşam ortamı içerisindeki arka plana adapte olma

şeklinde tanımlanabilecek olan gizlenme veya kripsi, tam bir gizlenme

sağlamasa da genellikle görmeyi zorlaştırıcı niteliktedir. Çekirge,

dediğimiz gibi arka plana uyum sağlayacak şekilde evrimleşmiştir.

Bunun haricinde ağaçkakanlar, çöl hayvanları, tilkiler, güveler ve benzeri

türler bu yönteme sıklıkla başvururlar.

2. Benzeşme (Mimikri)

Kamuflaj yöntemleri arasında en ilginç yöntemlerden biri de, başka

türlere veya canlılara benzemektir. Buradaki fark, ölü arka plan yerine,

aktif olarak yaşayan, canlı türlere benzemektir. Bunun temel nedeni,

avcıların avların bu şekilde benzeştiği türlerle ilgilenmemesidir. Avlar, bu

şekilde avcılarından gizlenebilirler.

3. Hareket Şaşırtması

Kamuflajın bir diğer yolu da, sadece fiziksel görünümü kullanmak

değil, aynı zamanda o fiziksel görünümün hızlı hareketi sayesinde

avcıların kafasını karıştırmaktır. Bu tür kamuflajın ikonik örneği,

şüphesiz zebralardır.

KAYNAKLAR

http://evrimagaci.org/

http://www.cnnturk.com/

https://www.neoldu.com/

http://turkcemalumatlar.com/

MUSTAFA ATABAY

Şehit Şerife Bacılı Olmak Bir Ayrıcalıktır


HAYVAN SEVGİSİ

Hayvanlar insanlar

gibidir. Duygusallık, temel

ihtiyaçlar vb. gibi yönleri

vardır.

Bizim gibi acıkırlar,

susarlar, ağlarlar, mutlu

olurlar, kızarlar, sinirlenirler;

işte aynı bizim gibidirler.

Bazıları vahşi, bazıları

zararsızdır. Hatta bazı vahşi

hayvanlar biz onlara zarar

vermedikçe bizlere zarar

vermezler.

BİR HAYVANSEVERİN DİLE GETİRDİKLERİ

Hayvanların birçoğu bizim yüzümüzden canlarını kaybediyorlar, bazıları ise

eziyet çekiyor.

Neden derseniz açıklayayım; çünkü birçok insan hayvanlara zarar

veriyor, bazı insanlar ise eziyet ediyorlar. Bir kişi bile hayvanların bizim için

önemli olduğunu bizim de hayvanlar için önemli olduğumuzu düşünmüyor.

O hayvanlara zarar verince o kadar acı çekiyorlar ama hiçbiri biz insanlar

gibi doktora gidip ben hastalandım diyemiyor. Bazı iyi insanlar onları tabii

ki bulup tedavi ettiriyorlar ama bunu şu an nadir yapıyorlar. Bu durum

bizleri çok kaygılandırmalı ama herkes hiçbir şey yokmuş gibi davranıyor.


BU KADAR ZOR OLMAMALI

Hayvanlar bizim için yaşam kaynağımız olan su gibi diyebilirim. Yaşamda

öyle bir döngü var ki ne biz onlarsız ne onlar bizsiz yapabilir. Bu yüzden

elimizden geldiğince onlara yardım edelim. Kapınızın önüne bir kap su ve

yemek koymak o kadar zor olmamalı.

HAYVANLARIN HAYATIMIZDAKİ YERİ

Bizler de tıpkı hayvanlar gibi doğanın bir parçasıyız,

sahibi değil; tüm insanlar bunun farkına gecikmeden

varmalılar ve her şey onlarınmış gibi davranmaktan

vazgeçmeliler.

Dünya üzerinde sevgiyle, saygıyla yaşamayı en kısa

sürede öğrenmeliyiz. Her canlının en az bizler kadar yaşama

hakkı vardır ve bu hakka saygı göstermek bir zorunluluktur,

keyfiyet değil.


Arkadaşlar size köpeğim Garip’ ten biraz bahsetmek

istiyorum. Öncelikle şuraya fotoğrafını bırakayım.

Biz Garip’i ve kardeşi Dobby’i sokakta çok kötü bir

durumdayken bulduk ve sahiplenmeye karar verdik. İlk

başta çok korkmuştu çünkü sokakta küçük olmalarına

rağmen çok şey yaşamışlardı belliydi hallerinden. Ama

sonra yavaş yavaş alıştı. Ne yaptıysak kardeşi Dobby’i

iyileştiremedik. Ama Garip yaşama tutundu. Şu an sağlık

durumu iyi ve çok büyüdü bizimle oyun oynuyor, bize yardım

ediyor ve aynı şeyleri biz de ona yapıyoruz. Hatta bizi

yabancılardan bile koruyor birbirimize çok bağlandık.

Hayvanları para verip almak yerine sokaktan alalım

çünkü sokaktaki hayvanlar aç ve susuzlar. Her hayvanın evi

olsun. Kim evi olsun istemez ki hem... Bu onlar ve bizim için

çok büyük bir iyiliktir. Lütfen hayvanları sevelim ve yardım

edelim.

Tabii ki bazı hayvanlara evimizi açamayız çünkü onların

habitatı doğadır. Biz nasıl evimizde mutluysak onlar da

orada mutlu. Ama evimize alamıyoruz diye onlara yardım

etmeyecek de değiliz. Ailemize söylesek de gidip ormanlara

ağaçların köşelerine yiyecek bıraksak bir kaba su koysak o

bile onlar için yetecektir.


HİÇ BİR CANLI BU MUAMELEYİ HAK ETMEZ HİÇ

KİMSENİN BUNLARI YAPMAYA HAKKI YOKTUR.

DUR ARTIK


AV-AVCI

Bir de yaşamın içinde kaçınılmaz bir av avcı ilişkisi

vardır. Bu yaşam döngüsü gibi bir şey ama bu yaşam

döngüsünde avcı olan insanlar olmamalı.

Büyük balık küçük balığı yer ama insan bu döngüye

girince berbat bir hal alıyor.

Avlamak sadece eğlence işine dönüştü. Spor olsun diye

insanlar av yapıyor, bu ne kadar doğru sizce? Bunlara bir

dur demenin vakti gelmedi mi?

Bence geç bile kaldık.

İnsanların av yapmasını nasıl engelleyebiliriz?

Avlanmak yerine nasıl bir şey yapılabilir?

Eee biraz da sizden cevapları alayım :)

UNUTMAYIN AVLANMAK SPOR

DEĞİL, CİNAYETTİR

BUSENAZ BOSTANCI

Şehit Şerife Bacılı Olmak Bir

Ayrıcalıktır


SU HAKKINDA 10 İLGİNÇ BİLGİ

Kısa Genel BakıĢ:

Su, dünyadaki yaşam için gereklidir. Okyanuslardan nehirlere ve

gökyüzündeki bulutlara kadar, NASA uyduları Dünya’nın suyunun nerede

bulunduğunu ve bunun zamanla nasıl değiştiğini gözlemliyor.

Bir damla suda çok Ģey yaĢayabilir.

Su, hayat bulmanın anahtarı olabilir.

Su, ister okyanusun dibinde, ister en kurak

çölde yaşasınlar, tüm canlılarda bulunur. Su,

dünyadaki yaşamı mümkün kıldı. Bu nedenle,

astrobiyologlar (diğer gezegenlerde yaşam arayan

bilim adamları), yaşam bulmak için en iyi

seçeneğimizin su aramak olduğunu düşünüyor.

Neredeyse tüm Dünya suları okyanuslarda.

Dünyadaki suyun yüzde 96,5'i

okyanuslarımızda, gezegenimizin yüzeyinin yüzde

71'ini kaplıyor. Ve herhangi bir zamanda, yaklaşık

yüzde 0,001 atmosferde üstümüzde yüzüyor. Bu

suyun tamamı aynı anda yağmur olarak düşerse,

tüm gezegen yaklaşık 1 inç yağmur alır.

Tatlı suyun çoğu buzun içindedir.

Tek bir damla okyanus suyunda çok şey

olabilir. Muhtemelen milyonlarca (evet,

milyonlarca!) Bakteri ve virüs içerecektir. Ayrıca

balık yumurtaları, bebek yengeçleri, planktonlar

ve hatta küçük solucanlar olabilir.

Dünya suyunun sadece yüzde 3,5'i tatlıdır,

yani içinde çok az tuz vardır. Dünyanın tatlı

suyunu göllerimizde, nehirlerimizde ve

akarsularımızda bulabilirsiniz, ancak yeraltı

sularını ve buzulları da unutmayın. Dünya'nın tatlı

suyunun yüzde 68'inden fazlası buz ve buzullarda

hapsolmuş durumda. Yüzde 30'u da yeraltı

suyunda.


Tuzlu sudaki tuz miktarı değiĢir.

Bir galon ortalama okyanus suyunda yaklaşık

1 bardak tuz vardır. Ama değişir. Örneğin Atlantik

Okyanusu, Pasifik Okyanusu'ndan daha tuzludur.

Okyanustaki tuzun çoğu, yiyeceğimize koyduğumuz

türden tuzdur: sodyum klorür. Dünyanın en tuzlu

suyu, Antarktika'da Don JuanPond adlı küçük bir

gölde bulunur.

Kuyruklu yıldızlardan bir miktar su gelmiĢ

olabilir.

Dünyayı oluşturan kayalık malzeme bir

miktar su içeriyordu. Ancak bu muhtemelen

bugün gördüğümüz tüm suyu hesaba katmıyor.

Kuyruklu yıldızlar çoğunlukla su buzudur.

Kuyrukluyıldızların Dünya'ya düzenli su

dağıtımı yapması mümkündür. Okyanusu

doldurmak için çok sayıda kuyruklu yıldız

gerekirdi, ancak kuyruklu yıldızlar pekala

büyük bir katkıda bulunabilirdi.

Buzun yüzmesi gerçekten harika.

Genellikle katılar oluştuğunda, atomlar daha

yoğun bir şey oluşturmak için birbirine yaklaşır.

Katıların çoğu suya batmasının nedeni budur. Ancak

katı su veya buz aslında daha az yoğundur. Bu

alışılmadık bir durum. Su molekülleri, su

donduğunda halkalar oluşturur. Tüm bu boşluk, buzu

daha az yoğun hale getirir. Bu yüzden yüzüyor. Bu

harika, çünkü bir su kütlesinin üzerinde yüzen buz,

geri kalanının sıvı kalmasına izin veriyor. Buz

batarsa, bütün okyanuslar donabilir!


Vücudumuz çoğunlukla sudur.

Yeni doğmuş bir bebeğin yüzde 78'i sudur.

Yetişkinlerin yüzde 55-60'ı sudur. Su, tüm

hücrelerimize besin getiren kanın büyük bir

kısmıdır. Atıklardan kurtulmak için kullanırız Vücut

ısımızı düzenlememize yardımcı olur. Beynimiz ve

omuriliğimiz için bir amortisör görevi görür

Bitkilerde su yer çekimine meydan okur.

Suyun ilginç bir özelliği var. Bir çeşit

"yapışkan". Kendine ve diğer şeylere bağlı

kalmayı sever. Bu nedenle su yuvarlak

damlacıklar oluşturur. Bütün sıvılar bunu

yapmaz. Bu "yapışkanlık" bitki köklerinden

yapraklara kadar su alınmasına yardımcı olur.

Su molekülleri, bitkide ksilem adı verilen

ince pipetleri birbirine ve borunun duvarlarına

tutunarak hareket ettirir. Üstteki yapraklardan

su buharlaştıkça yukarı doğru çekilirler.

Suyu üç farklı durumda görüyoruz ve bu

tuhaf.

Suyu üç durumda da yaşıyoruz: katı

buz, sıvı su ve gaz su buharı.

Bu aslında oldukça sıradışı. Tüm

maddeler katı, sıvı veya gaz olabilirken,

çoğu yalnızca aşırı sıcaklıklarda durum

değiştirir.

Muhtemelen sıvı gümüş veya katı

oksijeni pek göremezsiniz çünkü erime

noktaları ve donma noktaları bizi

öldürecek sıcaklıklardadır.

(Climatekids. NASA’dan Çevrilmiştir.)

DURMUġ ARAL

FEN BĠLĠMLERĠ ÖĞRETMENĠ

ġehit ġerife Bacılı Olmak Bir Ayrıcalıktır


SU ALTI CANLILARI

Hem meraklandıran, hem ürküten hem de kendine hayran bırakan

okyanusların derinliklerinde yaĢayan canlıları keĢfetmeye hazır mısınız?

DEV PASİFİK AHTAPOTU

Diğer ahtapotlar gibi Dev Pasifik Ahtapotu, ikili simetri sergiler ve

soğan gibi bir kafa, sekiz vakum gibi kaplı kol ve bir mantoya sahiptir. Ağzı

ve diĢ gibi olan dili de mantonun merkezindedir. Bu ahtapot genellikle

kırmızımsı-kahverengidir, fakat cildindeki özel pigment hücreleri dokuları ve

rengi değiĢtirerek hayvanı kayalara, bitkilere ve mercanlara karĢı kamufle

eder.

Dev Pasifik ahtapotunun soğuk suda oksijen elde etmesine

yardımcı olan mavi, bakır açısından zengin kanı vardır. Dev Pasifik ahtapotu,

Pasifik Okyanus’unda Rusya, Japonya, Kore, British Columbia, Alaska,

Washington, Oregon ve Kaliforniya kıyılarında yaĢar. SoğumuĢ, oksijenli suyu

tercih eder. 100m ve 2000m derinliği arasında yaĢarlar. Ağırlık rekoru

272 kg'dır. Bir kolunun uzunluğu 9 m olabilir. Beyaz tepeli resif köpekbalığını

avlarken kaydedilmiĢ görüntüleri vardır. Ahtapot en akıllı omurgasızdır.

Oyuncaklarla oynadığı, kavanozları açtığı, araçları kullandığı ve bulmacaları

çözdüğü bilinmektedir.


DEV KALAMAR

Sahip oldukları uzunluklarının

önemli bir kısmını kafalarına bağlı 2

adet kola borçlu olan kalamarlarda

ölçülen en yüksek ağırlık diĢilerde

275 kg., erkeklerde ise 150 kg.

kadardır. Dünya üzerindeki en büyük

gözlerden birine sahip olan dev

kalamarın bir gözünün çapı 30 cm'yi

bulmaktadır. Beslenirken avını

yakalamak için kullandığı kollarının

üzerinde yüzlerce vantuz bulunur.

Bir zamanlar efsanevi

yaratıklar olduğu sanılan dev

kalamarlar, derin okyanuslarda

yaĢayıp, çok büyük boyutlara

ulaĢabilen deniz yumuĢakçalarıdır.

Erkek kalamarların boyu 10

metreye kadar ulaĢabilirken, diĢiler

için bu oran 13 metreye kadar

çıkmaktadır. 25 metre uzunluğa

ulaĢan örnekler olduğunu öne

sürenler olsa dahi, bu tip bir

varsayımı destekleyecek herhangi

bir bilimsel kanıt bulunmamaktadır.

SİYAH EJDER BALIĞI

2000 metre derinlikte yaĢayan ve

kendi ıĢığını üretebilen ejder balığının

boyu yaklaĢık 15 santimetre.

Çenesindeki ıĢığı hem çiftleĢmek

hem de avlarının dikkatini çekmek için

kullanıyor. Keskin diĢlere sahip olan

ejderha balığı, dilinin üzerinde de

diĢlere sahip.


İÇİ DIŞI BİR SARP BALIĞI

ŞAMPİYON DAMLA BALIĞI

YAPRAKLI DENİZ EJDERİ

Bu canlı için içi diĢi bir

desek yanlıĢ olmaz. Deniz Salp’ı

olarak bilinen bu canlı denizde

suların beslenme filtrelerinden

geçerek ilerler bu sayede

planktonları da yemiĢ olur. Suyu

pompalayarak karbondioksiti

kendisi için kullanır böylece

sudaki ve havadaki karbon

miktarını düĢürmüĢ olur.

Avusturalya’ nın güney

doğusundaki adalarda 600m -

1.200 m arası derinlikte yaĢadığı,

yengeç ve ıstakozla beslendiği

biliniyor. Damla balığı tüketilmesi

uygun olmadığı halde balıkçıların

ağlarına takılır ve bu nedenle

soyunun tükenmekte olduğu

belirtilir. Dünyanın en çirkin

balığıseçilmiĢtir.

Adları görünümlerinden

gelir, uzun yaprak görünümlü

çıkıntılar tüm vücutlarından

çıkmaktadır. Bu çıkıntılar

yalnızca kamuflaj için kullanılırlar.

Yapraklı deniz ejderi, boynunun

kabarık kısmındaki göğüs yüzgeci

ve kuyruğun sonuna yakın olan

sırt yüzgeci ile ilerler. Bu küçük

yüzgeçler neredeyse saydamdır.

Su üzerinde sakince ilerlerken

yüzgeçlerini ince ince

dalgalandıkları için zor fark

edilirler, bu nedenle suda yüzen

bir deniz yosununu andırırlar.


KESEOTU

Keseotları suda yaĢayan, etçil

bitkilerdir. Su üzerinde süzülen bu bitki,

avının kapanı aktive edecek kıllara

dokunmasını bekler. Genellikle

mikroskobik omurgasızlar tarafından

aktive edilen bu kapan, kısa sürede

kapanarak avı etkisiz hale getirir.

Fotoğrafın en altında, tuzağın

yeĢil olarak görünen duvarlarına

birikmiĢ olarak gözüken yapılar tek

hücreli alglerdir ve bu tuzağın içerisinde

yaĢarlar.

DENİZ MELEĞİ

Kuzey Buz Denizi'nin derinliklerinde

yaĢayan ve nadir olarak görüntülenen

deniz meleklerinin bilimsel adı

Gymnosomata'dır.

Sümüklü

böceklerle aynı soydan gelen deniz

melekleri, kabuksuz, jel yapılı ve

güçlü kanatlara sahiptir.Okyanusun

mücevheri olarak tanımlanan deniz

melekleri, okyanuslarda çok ender

rastlanan canlılardan biridir.

Fangtooth balıklarının renkleri yetiĢkinlerde siyahtan koyu

kahverengiye doğru değiĢiyor ve gençken açık gri oluyor. Vücutları dikenli

pullarla ve kılçıklarla kaplıdır. Gövdesi yanlardan sıkıĢtırılmıĢ gibi görünen

küçük bir balıktır. Küçük boyutuna rağmen fangtooth'ların kocaman

baĢları ve orantısız Ģekilde uzun keskin diĢleri bulunur. Beyinlerine yakın

noktada bulunan iki yuva, uzun diĢlerle örülü çenelerini kapatmalarına

yaramaktadır. Bu büyük diĢler fangtooth'ların kendisinden daha büyük

balıkları öldürmesini sağlar.


BALTIK DENİZİ’NİN UZAYDAN ÇEKİLMİŞ FOTOĞRAFI

BU FOTOĞRAF FĠTOPLANKTONLARIN BALTIK

DENĠZĠNDE ORTAYA ÇIKARDIĞI MUHTEġEM BĠR

GÖRÜNTÜDÜR.

Fitoplanktonlar, plankton topluluğunun ototrof

bileĢenleri ve okyanus, deniz ile tatlı su

ekosistemlerinin anahtar faktörlerinden biridir.

Fitoplanktonların çoğu çıplak göz ile görülemeyecek

kadar küçüktür. Ancak yeteri kadar sayıda bir arada

olduklarında hücrelerinde bulunan klorofil sayesinde

suda yeĢil renkli olarak görülebilirler. Suda görülen

renk fitoplanktonun türüne göre klorofilin derecesine

ve fikobiliproteinler ile zantofiller gibi diğer

pigmentlerin var olup olmamasına göre değiĢiklik

gösterebilir. YaĢam süreleri bir ya da iki gün olan bu

canlılar, dünya üzerindeki bitkilerin ürettiği

oksijenden çok daha fazlasını üretirler. Ġhtiyacımız

olan oksijenin % 65-70’den fazlasını atmosfere

vermelerinden dolayı, yerküremizin temel oksijen

kaynağıdırlar.

FiTOPLANKTONLAR

Fitoplankton bilinen yaklaĢık 5.000 türü olan mikroorganizmadır.

“Deniz otu” olarak da bilinen fitoplanktonlar suda yüzeye yakın bir Ģekilde

sürüklenirler. Okyanuslarda çok fazla miktarda bulunurlar. Fitoplanktonlar

besin kaynağı olmak bakımından da besin zincirinin önemli bir halkasını

oluĢtururlar. Okyanuslardaki neredeyse bütün besin döngülerinin temelinde

onlar vardır.

ZEYNEP SUDE BAŞÖREN

Şehit Şerife Bacılı Olmak Bir Ayrıcalıktır


MUHTEŞEM İNSAN

BEYĠN

Beyin kandaki oksijenin yüzde

20’sini harcıyor. Vücut ağırlığının

sadece %2’sini oluşturmasına

rağmen, bu kadar çok oksijen

harcaması çok ilgi çekicidir. Bu

yüzden de oksijensiz kalma

öncelikle beyin hasarına yol açıyor.

Beyin gece, gün boyunca

olduğundan daha aktif. Vücudu

kapatınca beyin daha da açılıyor.

Beyin herhangi bir acı

hissetmez. Tüm acıların kaynağı

beyin olmasına rağmen, kendi

üzerinde ağrı algılayıcıları olmadığı

için acıyı hissetmiyor. Ama

çevresinde çok fazla doku, sinirler

ve damarlar var ve bunlar acıya

duyarlı.

Bilim adamlarına göre IQ yükseldikçe daha fazla rüya görülüyor.

Çoğumuz gece gördüğümüz rüyaların büyük bir kısmını hatırlamıyoruz

ve bu rüyalar en fazla 2-3 saniye sürüyor.

Mr da bir annenin bebeğini

öperken ki beyin aktivesi

Hidrosefali: Beyin boşluklarında

normalin üzerinde beyin omurilik sıvısı

birikmesi durumu


KALP:

KANI TAMAMEN ÇEKİLMİŞ

HÜCRESİZLEŞTİRİLMİŞ BİR

KALBE KIYASLA NORMAL BİR

KALP! Yapılan araştırmalara göre

bir kediye sahip olmak kalp krizi

riskinizi azaltır. Kalp ritminiz

dinlediğiniz müziğe göre değişir.

Kalbiniz gün içerisinde bir tırı 32

km götürebilecek kadar enerji

üretir. Kadınların kalbi,

erkeklerden daha hızlı atar. İnsan

kalbinin yarattığı basınç, kanı 10

metre yüksekliğe fışkırtmaya

yeterlidir.

GÖZ: GÖZ ĠLE EVRENĠN MUHTEġEM UYUMU

Vücudun kan kaynağı olmayan tek bölümü gözdeki korneadır. Oksijeni

doğrudan havadan alır.

VÜCUT HĠS HARĠTASIDUYGULARIMIZIN ORGANLARLA ĠLĠġKĠSĠNĠ

ORTAYA KOYUYOR


POLĠKORĠA: Çift göz bebeği, bir

kişide, iki iris ve iki göz bebeğinin bir

göz içinde bulunması olarak

tanımlanabilir. Bu durum ile ilgili tıp

literatüründe sağlıklı bilgiler

bulunmamaktadır.

Çift göz bebeğine sahip olanların

olduğunu söyleyenler bulunmakla

beraber bunun bir düşünce tarzı olduğu

şeklinde görüşler de mevcuttur.

Yabancı kaynaklarda çift göz

bebeği; "pupuladuplex" adıyla

geçmekte olup, henüz tartışmalı olan

ve doğru veriler bulunmayan bir

konudur.

DĠġLERĠMĠZ NEDEN ÇOK AĞRIR?

Dentin kanalları içinde bulunan

miyelinsizsensitif sinir liflerinin

doğrudan uyarılmasıyla ağrı

oluşmaktadır. Teker teker her dişin

derinliklerine kadar giren "sinirdamar"

paketi, herkes tarafından

bilinen meşhur "katlanılmaz diş

ağrısının’’ da asıl sebebidir. Çünkü

yapı olarak o kadar da narin

görünmeyen dişler, iç kısımlarında

barındırdıkları zengin duyu sinirleri

sebebiyle dış uyaranlara karşı

oldukça hassastırlar.

BÖBREK TAġLARI:

Elektron mikroskobunda

görüntülenmiş böbrek taşına ait

resim, canımızı neden bu kadar

yaktığını açıklıyor sanırım.


BĠLĠME GÖRE MÜKEMMEL ĠNSAN BEDENĠ NEYE BENZĠYOR?

Hayvanlarda bulunan en iyi tasarımları kullanarak, dünyanın en iyi

anatomi sanatçıları ve görsel efekt uzmanlarının yardımlarıyla ALİCE2.0

baştan yaratıldı.

ġempanze omurgası:

Şempanzelerin bel omuru bizden çok daha düz ve kısa, leğen kemiği

de daha kavrayıcı olduğu için omurga daha sabit.

İlk adaptasyonumuz hazır: Şempanze den ilhamla düz ve güçlü bir omurga.

Tavus kuĢu bacakları:

İki ayaklı devekuşları ise bizden farklı olarak çok iyi koşucular

çünkü hem kasları ayakların hareketini hafifleştirip kolaylaştıracak kadar

vücudun merkezine yakın, hem de şoku gideren büyük tendonları var.

Köpek kalbi:

Garip değil mi? Köpeklerin kalp anatomisi bizimkinden çok daha

etkin. Çünkü kalplerine kan pompalayan damarlar kollateral denilen

tonlarca ince damar aracılığıyla bağlantı kuruyor. "Koroner kollateraller"

denilen bu damarlar, ana damarlarda bir tıkanıklık olduğunda kalp krizi

riskini önlüyor.

Doğum: Kanguru kesesi:

Bebeklerimizin büyük kafaları

pelvisteki küçük aralığa sığmak zorunda.

Ama kadınlar buna katlanmak zorunda

değil çünkü "kuzenimiz" olan keseli

memeliler büyüleyici bir alternatif.

Kanguru plasentalı memelilerden

farklı olarak fasulye büyüklüğünde bir

bebek doğuruyor. 7 haftalık bir insan

embriyosu boyutundaki bu yeni doğan,

gelişimini tamamlamamış gibi görünse de

kemikleri gelişmiş. Kokuyu takip ederek

kesenin içine tırmanıyor, memeye

asılıyor, aylarca bırakmadan buradan

besleniyor.

KuĢlar gibi nefes almak:

Kuşlardaki sistem ise farklı: Karın ve göğüs bölgesindeki hava

keselerine doğru nefes alır ve akciğer yollarından tek yönlü olarak havayı

verirler. Karbondioksitten kurtulmak ve kana oksijen toplamak için daha

etkin bir yol.


BaykuĢ - Ahtapot karıĢımı gözler:

Göz retinamızın yönü arkaya dönükken sinir hücrelerimizin ışık

kaynağına bakması nedeniyle, kör noktalar oluşur. Beyinlerimiz

kendiliğinden boşlukları doldurduğu için bu kör noktaları fark etmeyiz bile.

Ahtapotları örnek alıyor, onların göz anatomilerini kopyalıyoruz.

Baykuşlarda olduğu gibi göz bebeklerini büyüterek de görüşü

iyileştiriyoruz.

Kedi kulağı:

Yaşlandıkça yüksek frekanslı sesleri

duyamaz oluyoruz çünkü kulağımızın

içindeki ufak tüy hücreleri, yani işitme

kılları yenilenemez hale geliyor. Kediler

gibi büyük, esnek ve kıvrak kulaklarımız

olsa, harika olmaz mıydı?

Kurbağa derisi:

Özellikle açık tenliler güneşte yanarlar ve deri kanserine

yakalanmaları daha kolay. Daha koyu bir ten rengiyle değiştirebilir

ama o zaman da düşük seviyeli güneş ışığında D vitaminini çok daha

etkin bir şekilde üreten açık tenin avantajları elimizden kaçmış olur.

Eğer açıktan koyuya, koyudan açığa geçebilen bir deri olursa,

yeterince D vitamini üretilebilir. Kurbağalar bu anatomiye sahip.

ÜRKÜTÜCÜ VE SINIRLARI

ZORLAYAN PROJE

ALICE 2.0

ZEYNEP KAHVECĠ

ġehit ġerife Bacılı Olmak Bir Ayrıcalıktır


BUNLARI BİLİYOR MUSUNUZ?

Dünya'nın Merkezine Doğru Kazarak

Gitmeye Çalıştığımızda Neler Olur?

Yeri kazarak Dünya'nın öbür ucundan

çıkabilecek bir teknolojimiz olsa, biz

Dünya'nın merkezine yaklaştıkça

ağırlığımız azalır ve merkeze

ulaştığımızda ağırlığımız sıfır olur. Yani

yer çekiminin etkisi ortadan kalkar.

Diyelim ki canımız sıkıldı ve evde

gerekli araç gerecimiz var. Başladık

Dünya'nın merkezine doğru kazmaya. Biz

merkeze indikçe üstümüzde kalan

Dünya'nın kütlesi arttığından ağırlığımız

giderek azalır ve merkeze vardığımızda

Dünya'nın üstümüzde ve altımızda kalan

kütleleri eşit olacağından ağırlığımız

sıfırlanır. Sanki yer çekimsiz

ortamdaymışız gibi hissederiz.

Uçaklar Neden Arkalarında Beyaz Bir

İz Bırakır?

Bu çizgiler uçakların arkasında

oluşan yoğunlaşmanın neden olduğu

bulutlardır. Yakıt tüketimi otomobillerde

olduğu gibi uçaklarda da egzoz gazına

yol açar. Bu atık gazların içinde su

buharında bulunur. Nasıl ki soğuk

havalarda nefesimizdeki su buharı

yoğunlaşıp, nefesimizi havada görünür

kılıyorsa uçakların egzozlarından salınan

su buharı da bu beyaz çizgilere neden

olur. Çünkü bir uçak yaklaşık 7.500

metre yüksekte uçar ve bu irtifada

sıcaklık yaklaşık -30°C’dur. Su buharının

miktarına, ısıya ve egzoz gazının

kimyasal bileşimine bağlı olarak oluşan

beyaz çizginin görünürlüğü, boyutu vb.

değişebilir.


Evrendeki en soğuk yer neresidir?

Evrende bilinen en soğuk yer, bizden yaklaşık 5.000 ışık yılı

uzaklıkta, Erboğa Takımyıldızı bölgesinde konumlanmış Bumerang

Bulutsusu’ nda bulunuyor. Fiyonk Bulutsusu adıyla da bilinen bu yapı, bir

gezegenimsi bulutsu örneğidir. Bumerang Bulutsusu, şu an 1 Kelvin, yani -

272.15 santigrat derecelik sıcaklığıyla evrende bilinen en soğuk yer olma

unvanını taşıyor. Bumerang Bulutsusu, yıldız çekirdeğinden çıkan gazdan

oluşuyor. Bu gaz dışarı doğru saniyede 164 kilometre hızla hareket ediyor

ve uzayda çok büyük bir hızla genişliyor. Çok düşük sıcaklığın nedeninin bu

hızlı genişleme olduğu belirtiliyor. Çünkü gazlar genişledikçe soğur.

1998’de Hubble Uzay Teleskobu bulutsuyu ilk kez ayrıntılı bir şekilde

fotoğraflamayı başarmış.

Soğan Doğrarken Neden Gözlerimiz

Yaşarır?

Soğan doğrarken göz yaşarmasının

nedeni ;soğanda bulunan ‘‘synpropanethial-S-oksit’’

isimli bir kimyasal.

Soğanın oluşurken geliştirdiği bir tür

savunma mekanizması olan bu kimyasal

göz yaşarmasının nedeni olarak

aktarılıyor.

Doğrama sırasında soğan hücrelerini parçaladığınız zaman, soğan

hücresinde yer alan kimyasallarla etkileşime girebilecek bu enzimleri de

ortaya çıkarmış olursunuz. Dolayısıyla, bu enzimlerin meydana getireceği

kimyasal reaksiyon daha kolay ve hızlı gerçekleşir.


Bulutlar Genellikle Beyaz Görünmesine Rağmen Neden Yağmur

Bulutları Koyu Renktedir?

Havadaki su buharının yoğunlaşması sonucu oluşan bulutlar su

damlacıkları ve buz kristalleri içerir. Atmosferdeki parçacıkların

boyutları görünür ışığın dalga boyuyla kıyaslanabilir ölçektedir ve Güneş

Işığı atmosferden geçerken mavi dalga boyundaki ışınlar daha fazla

saçıldığı için gökyüzü mavi renkte görünür.

Bulutları oluşturan su damlacıklarının ve buz kristallerinin

boyutları ise daha büyüktür ve güneş ışığı bulutların içinden geçerken

bütün dalga boyundaki ışınlar saçılır. Bu nedenle bulutlar beyaz

görünür. Ancak bulutlar büyüyüp kalınlaştıkça güneş ışınlarının büyük

kısmı bulutlar tarafından yansıtılır ve soğurulur. Bu nedenle daha az

miktarda güneş ışığı bulutların alt kısmına ulaşabilir. Yani yoğun

bulutlar güneş ışığının önemli bir kısmının yerin yüzeyine ulaşmasını

engeller. Bu nedenle bulutların yere yakın kısımları daha koyu renkte

görünür.

AYŞE PALABIYIK

Şehit Şerife Bacılı Olmak Bir Ayrıcalıktır


GERÇEKTEN AYNI ŞEYLERİ Mİ GÖRÜYORUZ?

HAYIR, GÖRMÜYORUZ…

Ne dersiniz, merkezdeki daireler eşit büyüklükte mi?

Merkezdeki daireler aynı boyutta. Peki, bunun sebebi nedir?

İllüzyonda merkezdeki dairenin etrafındaki küçük daireler

merkezdeki daireyi algısal olarak büyütme işlevi görmektedir ve bu

küçük dairelerin sayısı arttıkça merkezdeki daireyi büyük görmede

bir artış olmaktadır.

Diğer taraftan merkezdeki dairenin etrafındaki büyük daireler

merkezdeki daireyi küçültme işlevi görmektedir ve aynı şekilde

büyük dairelerin sayısının artışı merkezdeki dairenin olduğundan

daha küçük algılanmasına neden olmaktadır.

Beyin araştırmacıları Ebbinghaus illüzyonu denilen bu etkinin

beynimizin derinliği algılayış biçiminden kaynaklandığını düşünüyor.

Ömrümüz boyunca nesnelere baktığımızdan, küçük nesnelerin daha

uzakta, büyük nesnelerin ise yakında olduğunu biliriz.

Bu görüntüde beyin sağdaki büyük, gri daireleri yakında;

soldakileri ise uzakta olarak algılıyor.

Görsel illüzyonlar

inandırıcıdır ve adeta

görsel algısal sistemimiz

bizimle alay etmektedir.

Bu illüzyonlardan en iyi

bilineni Ebbinghaus

illüzyonu diğer bir adıyla

Titchener daireleri ismi ile

tanınan göreceli büyüklük

kavramını ele alan bir

görüş illüzyonudur.


Optik yanılsama,

Optik Yanılsama / İllüzyon Nedir?

gözümüzün gördüğüyle nesnel gerçeklik

arasında fark olduğu durumları anlatan bir ifadedir. Göz tarafından

toplanan bilgilerin beyindeki görme merkezinde oluşturduğu

görüntüler, söz konusu kaynağın fiziksel ölçülerinden farklı olması

halinde optik yanılsama olayı meydana gelmiş demektir.

Optik Yanılsama/İllüzyon Nasıl Oluşur?

Gözümüze gelen ışınlar gözbebeğinden geçerek gözün

arkasında bulunan retinaya ulaşır. Retinadaki ışığa duyarlı sinir

hücreleri, gelen ışığı sinir sinyallerine çevirir ve oluşan sinyalleri

beyinde görsel verilerin işlendiği merkeze iletir. Ancak bazen

algılanan görüntü ile gerçekte var olan görüntü birbirinden farklı

olabilir.

Görsel yanılsamalar genel olarak üç gruba ayrılabilir.

Fizyolojik Yanılsamalar

Fizyolojik yanılsamalar, ışık ve renk farklılıkları veya harekete

bağlı olarak gözlerin ya da beynin aşırı uyarı alması sonucunda,

aslında var olmayan resim ya da desenlerin görüldüğü görsel

yanılsamalardır.

Bu resimdeki

kırmızı noktaya

30 sn baktıktan

sonra açık renk

boyalı duvara

veya başka bir

zemine bakın.

Kadının gerçek

halini

göreceksiniz.


Değişmez Yanılsamalar

Değişmez

yanılsamalar, birden çok

resmin bir araya gelerek

farklı bir resim

oluşturduğu görsel

yanılsamalardır.

Algısal Yanılsamalar

Algısal yanılsamalar,

kişinin bakış açısına bağlı

olarak bilinçli olmayan

çıkarımlar yapması sonucu

ortaya çıkan görsel

yanılsamalardır.

Bazı ülkeler trafikte görsel yanılsamalardan yararlanıyor.

Yollara çizilen ve üç boyutlu algılanan yaya geçitleri ile

.

sürücülerin yavaşlaması ve kazaların önlenmesi amaçlanıyor.


Biraz Daha Şaşıralım Mı?

Albert Eınstein ‘Mı?

Marilyn Monroe’mu?

Birkaç yıl önce MIT

bünyesinde yapılan bu optik

illüzyonda kimin yüzünü

görüyorsunuz? Elinizdeki

fotoğrafa şu anda normal bir

uzaklıktan bakıyorsanız Albert

Einstein’ı görmeniz gerekiyor.

Gözlerinizi kıstığınızda ya da

ekrandan biraz uzaklaştığınızda

Marilyn Monroe’yu göreceksiniz.

Sağlıklı gözlerin Einstein’in

yüzündeki ince çizgileri fark

etmesi ve beynin Marilyn

Monroe’yu görmeyi reddetmesi

gerekiyor.

ELA DEMİR Şehit Şerife Bacılı Olmak Bir Ayrıcalıktır.


ROBOTİK KODLAMA

Robotik Kodlama Nedir?

Robotik Kodlama, makine ve kontrol sistemlerini, bilgisayar,

elektronik ve uzay bilimlerinin tümünü kapsayan bir ortak çalışma alanında

gerekli yazılım "kodları" ile makinelerin iletişiminin sağlanmasıdır.

Mekanizmaların tasarımı, kontrol edebilmeleri için yapılarına

elektronik donanımların eklenmesi, dijital ortamda kontrollerinin

sağlanması ve belirli ortamlarda belirli koşullara göre çalışmaları için

gerekli kodlar vardır.

Robotik Kodlama Nasıl Yapılır?

Programlama, robot biliminde çalışmak için geliştirilecek temel bir

beceridir. Bu adımda programlamayı, önemli dilleri ve Arduino ve Raspberry

Pi gibi araçlara nasıl başlayabileceğinizi tanıtacağız.

Robotlar, bir işlemci üzerinde yürütülen bilgisayar programlarını

kullanarak sensör verilerini işler, bilişim yapar ve eylemleri planlar.

Bilgisayar programları aslında bir çıktı üretmek için bir girdi üzerinde

çalışan bir talimatlar dizisidir.

Bir Robottaki Yüz Tanıma Programı

- Girdi olarak bir kişinin resmini çekin.

- Görüntüyü belirli bir özellik kümesi için tarayın.

- Bu özellikleri bilinen yüzlerden oluşan bir kütüphaneyle karşılaştırın.

- Bir eşleşme bulun ve çıktı olarak kişinin adını gösterin.


Program, her yürütme işleminde tam olarak aynı yönergeleri

uygulayacaktır. Çoğu programlama dili normal metinde yazılmıştır, bu da

insanların anlamasını kolaylaştırır. Programlar daha sonra bir işlemcinin

yürütmesi için makine kodunda derlenir.

Programlama Dilleri

C /C ++, Java, Fortran, Python vb. çok sayıda programlama dili vardır.

Robotikteki en popüler dil muhtemelen C / C ++'dır ( C ++, C dilinin nesne

yönelimli bir halefidir).

Python, makine öğrenmesi kullanımı ve ayrıca ROS paketleri

geliştirmek için de kullanılabilmesi nedeniyle çok popülerdir.

Robotikte kullanılan ek, önemli yazılım araçları vardır, özellikle;

- Robot İşletim Sistemi ( Robot Operating System - ROS ), robot uygulamaları

oluşturmanıza yardımcı olan bir dizi yazılım kitaplığı ve aracıdır. Ayrıca ROS

için C / C ++ veya Python’da kendi programlarınızı da yapabilirsiniz.

C / C ++ programlama dili, Robotik kodlamada en yaygın kullanılan

programlama dillerinden biridir. Arduino mikro denetleyici C'ye dayalı bir

programlama dili kullanır ve uygulamalı robotik yaparken bu önemli dilin

temellerini öğrenmek için harika bir yoldur.

Bir Arduino MEGA 2560 mikro denetleyici aslında sadece Arduino'nun

merkezindeki büyük çiptir. Bu bileşen sayesinde programladığınız ya da

yazdığınız yüksek düzeyli kod, bu çipin üzerine yerleştirilmiş makine koduna

derlenir. Üstteki ve alttaki pinler sensörler gibi giriş cihazlarını ve motorlar

gibi çıkış cihazlarını bağlamak içindir.

Robotik kodlama anaokulunda başlayıp yaşam boyu süren bir

çalışmadır. Analitik düşünme becerisini, zihinsel gelişimi, ürün ortaya

koyma becerisini geliştirir. Hayalleri gerçekle buluşturmak için vazgeçilmez

bir eğitimdir. Her yaş grubundan bireylerin katılabileceği çalışmalar içerir.


Robotik eğitimi ile bireylerin aynı zamanda motor yetenekleri de

gelişim gösteriyor. Kodlama ile aynı zamanda matematik becerileri

gelişiyor. Ayrıca, teknik temel bilgilerin kavranmasını sağlayan eğitimin

yararlarından biri öğrencilerin disiplinler arası bağlantı kurmasını

sağlamasıdır.

Zümra AYVADOĞLU

Şehit Şerife Bacılı Olmak Bir Ayrıcalıktır.


Mesut Anıl Vural-Robotik Kodlama

Merhaba arkadaşlar Robotik kodlama

hayalimde canlandırdığım bu evi bilgisayar

ortamına taşımamı sağlayan, bilgisayarda

oyun oynamak dışında hem faydalı hem de

oyun tadında olan ve aynı zamanda ileriki

dönemlerde bana çok faydasının olacağını

düşündüğüm yararlı bir eğitim projesi oldu.

Nehir Yurt-Robotik Kodlama

Okulumuz Şehit Şerife Bacı

Ortaokulu Fen Bilimleri dersi

öğretmeni ve aynı zamanda benim

sınıf rehber öğretmenim olan Sevgi

Şen Kitiroğlu’ nun tavsiyesi üzerine

katıldığım, çalışmalarımı yaparken

yeni şeyler öğrenip ürettiğim,

gelecekte bana faydası olacağını

düşündüğüm ve kendimi mutlu

hissettiğim robotik kodlama

kursundan yaptığım çalışmalara

örnekler


Gökberk Kürşad Kurtçu –

Robotik Kodlama

Robotik kodlama yaparken kod blok

kullanarak şekiller yapabilir, kod bloklarını

kullanarak da tasarladığımız cisimleri

hareket ettirebiliriz. Robotik kodlama her

yaştan insanın yapmak istediklerini

özgürce tasarlamasıdır.

Eyşan Özdemir-Robotik Kodlama

Robotik kodlama, makine ve

kontrol sistemlerini, bilgisayar,

elektronik ve uzay bilimlerinin

tümünü kapsayan bir ortak

çalışma alanında gerekli

yazılım “kodları” ile

makinelerin iletişiminin

sağlanmasıdır.


Gülin Ceylan Robotik Kodlama

Merhaba ben Gülin. Robotik

kodlama dersine katıldığım için

çok mutluyum. Yeni tasarımlar

yapıyoruz, bazen de yeni oyunlar

tasarlıyoruz. Kendimi bu konuda

yetiştirmek istiyorum. Derslere

katılmaktan çok zevk alıyorum.

Ahmet Semih Özcan - Robotik Kodlama

Kendi kendimize sorun

çözmeyi öğreten, öz güvenimizi

arttıran modellemeler ve

tasarımlar yaptığımız bir ders

robotik kodlama.


STEM NEDİR?

STEM açılımı Ġngilizce olarak Science (Fen), Technology (Teknoloji), Engineering

(Mühendislik) ve Mathematics (Matematik) kelimelerinin baş harflerinden oluşan bir

kısaltmadır. Bunun Türkçe karşılığı olarak FeTeMM kısaltması da kullanılmaktadır.

STEM eğitiminin amacı fen, teknoloji, mühendislik ve matematik disiplinlerini

bütüncül olarak bir araya getirmektir. Böylece STEM eğitimi soru soran, yaratıcı

düşünce ile çözümler üreten, çözümleri ürünlere dönüştürebilen bireyler yetiştirmeyi

hedefler. STEM anaokulundan üniversiteye kadar eğitimin her aşamasında

uygulanabilir.

STEAM ve STEM+A kavramları da STEM ile çok yakından ilişkilidir. Ġngilizce art, yani

sanat kelimesinin baş harfi de dahil edilmiştir. Bununla estetik ve sanat alanının da

önemi ve dahil edilmesi gereken bir disiplin olduğu vurgulanmaktadır. Ayrıca topluma

etkileri ve önemi açısından social yani sosyal kelimesinin baş harfi olan S’ye dikkat

çekenler ve STEM’deki S harfinin Science (Fen) ve Social (S) kavramlarını birlikte

ifade ettiğini belirtenler de olmuştur.

STEM Neden Önemli?

Mevcut eğitim sistemleri sanayi toplumunun ihtiyaçlarını karşılamak üzere

düzenlenmiş ve uzun süredir buna uygun olarak yürütülmektedir. 21. yüzyıl ile birlikte

sanayi toplumundan bilgi toplumuna geçiş hız kazanmıştır. Artık kas gücüne dayalı

üretim modelinden bilgiye ve yüksek teknolojiye dayalı ürünler ve hizmetlerin

üretilebilmesi öncelik kazanmıştır. Bilgisayar ve yazılım teknolojisi, uzay bilimleri,

yapay zeka, genetik mühendisliği gibi bir çok alan bu yüzyılın öne çıkardığı

örneklerdir. Bu alanlarda bilim ve mühendislik temelli çalışmalara ve bunları

yapabilecek nitelikli iş gücüne ihtiyaç artmıştır. STEM eğitimi ile bu alanlarda

meraklı, ilgili ve gelecekte bu alanlarda çalışmayı istekli olacak gençler yetiştirmek

mümkün olabileceği için önemlidir.


STEM Yaklaşımı Nedir?

1- Soru oluştur

2- Ürün/buluş/tasarla

3- Ürünü test et

4- Sonuç çıkar

5- Değerlendir

6- Paylaş

7- Yeniden düşün

Bu belirtilen adımların sürekli bir döngü halinde uygulanması ile öğrencilerin

başarılı ürünler/sonuçlar ortaya koyabilen bireyler olması hedeflenmektedir.

STEM Kazanımları Nelerdir?

STEM temelli eğitim ile eleştirel düşünme, iş birlikçi çalışma, problemlere

yaratıcı çözümler üretme, planlama, değerlendirme yapabilme, araştırma yapma,

buluş ve inovasyon yapabilme becerilerinin gelişmesi hedeflenir. Ürün ve sonuç

üreten öğrencilerin özgüvenleri gelişmektedir. Risk alabilen ve girişimci bireylerin

yetişmesine katkı sağlar. STEM öğrencilerin bilim ve teknolojinin temel prensiplerini

özümsemelerine yardımcı olur.

STEM Nasıl Ortaya Çıktı?

Amerika Birleşik Devletleri uzay yarışında atılım yapmak üzere 1958’de NASA’yı

kurdu. Bu bilime olan ilgiyi artırdı. Devam eden süreçte NASA’nın Ay’a gidişi, iletişim

alanındaki gelişmeler yaşandı. Bu konularda çalışacak nitelikli insan kaynağı ihtiyacı

belirgin hale gelince 1990’larda bilim ve teknoloji ile ilgili eğitim içeriğinin okullarda

yaygınlaştırılmasına karar verildi. Ortaya atılan ilk kavram SMET olarak kısaltılmıştı,

zaman içinde STEM olarak kullanılmaya başlandı.

Dünya’da STEM Eğitimi

Ülkelerin ve toplumların gelecekteki başarılarının bilim ve mühendislik alanında

yeterince bilgili ve donanımlı insan kaynağına sahip olmalarına bağlı olduğu

anlaşılmıştır. Pek çok ülke STEM konusuna önem vererek hareket planları, eğitim

içerikleri, eğitim sistemi düzenlemeleri, öğretmen eğitimleri ve etkinlikleri gibi şeyler

yapmaya başladı.


Avrupa Birliği üye ülkeler de bu konuda çalışmalar yürütmekte. Avrupa Okul

Ağı’nın sahipliğinde Scientix adlı proje ile üye ve katılımcı ülkelerin işbirliğini

artırmak hedeflenmiştir.

Öğretmenlerin birbiri ile iş birliği yaparak STEM konusunda eğitim materyali

üretmesi ve öğretmenlerin bilgilerini artırması hedeflenmektedir. Çeşitli festivaller,

eğitim organizasyonları ve yarışmalar organize edilmektedir. Ülkemiz de bu

organizasyona dâhildir

Türkiye'de STEM Eğitimi

Ülkemizde bu konuda hazırlanmış bir eylem planı yoktur fakat STEM’in

güçlendirilmesine yönelik amaçlar farklı planlara dâhil edilmektedir. Teknoloji ve

Tasarım dersi kapsamında 7. ve 8. Sınıf seviyelerinde gerçekleştirilen çalışmaların

STEM’e yönelik olduğu söylenmektedir.

Türkiye 2014 yılında Avrupa Okul Ağı projesi Scientix’e dâhil oldu. Milli Eğitim

Bakanlığına bağlı Yenilik ve Eğitim Teknolojileri Genel Müdürlüğü (YEĞĠTEK) bu

projedeki çalışmaları yürütmektedir.

YEĞĠTEK 2016 yılında STEM Raporu adlı bir rapor yayınlayarak dünyada ve

ülkemizde STEM eğitiminin durumu ve yapılması gerekenleri raporlamış oldu.


STEM VE ROBOTİK

Robotik çalışmaları STEM’ in temel konularının

pek çoğunu barındıran bir doğaya sahiptir.

Robotik hem başlangıç seviyesindeki hem de ileri

seviyedeki öğrencilerin ilgisini çekebilecek

düzeyde unsurlar içermektedir. Eğlenceli bir

aktivite olması sayesinde öğrencilerin dikkatini

çekip mühendislik, bilim, teknoloji ve matematik

bilgilerini artırmalarını sağlar. Bu konulardaki

bilgilerin kullanılıp somut sonuçlar elde

edilebilmesi öğrencilerin motivasyonlarını

artırmaktadır. Robotik eğitimi ile mühendisliğin

temelleri, teknolojinin temel prensipleri, mekanik

sistemler ve malzeme, elektronik sistemler,

programlamanın temelleri, takım çalışması ve

liderlik becerileri gibi pek çok alanda faydalar

sağlanabilmektedir.


Çocukların analitik

düşünme ve problem çözme

becerilerinin gelişmesini

sağlar,

Öz güvenlerinin

artmasını ve kendilerini daha

iyi ifade etmelerini sağlar,

Takım olarak çalışma

konusunda da ciddi anlamda

gelişmeler sağlar ve iletişim

yönünden geliştirir,

Problem çözme

konusunda farklı çözümleri

daha hızlı bir şekilde üretmeyi

başarırlar. Bu da çözüm odaklı

kişiler olmasını sağlar,

Zihinsel olarak

sağladığı gelişim sayesinde

sadece bu alanda değil,

eğitim hayatındaki diğer

dersleri de anlamaları

kolaylaşır. Bu da okuldaki

başarısını etkileyerek, daha

başarılı bireyler olmalarını

sağlar,

Grup olarak çalışma

sayesinde sorumluluk bilinci

kazanır ve aldığı

sorumlulukları da yerine

getirme konusunda ilerleme

kaydeder.

KAYNAKLAR

https://tr.wikipedia.org/wiki/FeTeMM

https://en.wikipedia.org/wiki/Science,_technology,_engineering,_a

nd_mathematics

http://yegitek.meb.gov.tr/STEM_Egitimi_Raporu.pdf

http://scientix.meb.gov.tr/

http://kefad.ahievran.edu.tr/Kefad/ArchiveIssues/Detail/61a3ddc0-

97d9-e711-80fc-00224d68272d

STEM Eğitimi Öğretmen El Kitabı (Milli Eğitim Bakanlığı, YİĞİTEK)

STEM Egitimi Raporu (Milli Eğitim Bakanlığı, YİĞİTEK)

http://marickgroup.com/news/2016/a-look-at-the-history-of-stemand-why-we-love-it

Tahir Atahan ALTIKULAÇ

Şehit Şerife Bacılı Olmak Bir Ayrıcalıktır


HİDROLİK PRES MAKİNESİ

Malzemeler:

20 adet dil çubuğu

Sert kutu karton

2 adet 10 ml şırınga

30 cm serum hortumu

2 adet mavi su şişesi kapağı

Cetvel, makas, maket bıçağı

1 adet A4 kağıdı

Sıcak silikon

Yarım bardak su

ROBOTİK EL YAPIMI

Malzemeler:

Kutu kartonu, 2 adet pipet, 1,5 m ip

2 adet dil çubuğu, cetvel, maket bıçağı

Sıcak silikon


BALONLA GİDEN ARABA YAPIMI

Malzemeler:

1 adet pet şişe, 1 adet balon, 4 adet mavi pet şişe kapağı

3 adet pipet, 2 adet çöp şiş, makas, bant, sıcak silikon

MANCINIK (KATAPULT) YAPIMI

Malzemeler:

20 adet dil çubuğu

10 adet paket lastiği, 1 adet mavi su şişesi kapağı

Silikon tabancası


STEM HİDROLİK LİFT YAPALIM

MALZEMELER

-25 adet dil çubuğu

1

-2 adet 60 ml enjektör

-Serum tüpü

-Karton

-1 m bakır tel

2

-Bant , yapıştırıcı

-Su

-Kürdan

YAPILIŞI

-Enjektörlerin uçlarına serum

tüplerini takıyoruz

3

-Dil çubuklarını kenarlarından

ve ortasından üç delik diliyoruz

- 2 adet dil çubuğunun sağ ve

sol taraflarından çizgi şeklinde

deliyoruz

4

-Delinmiş dil çubuklarını altışar

adet olmak üzere bakır tel ile

çaprazlama sabitliyoruz

-Mekanizmayı kartonun üzerine

uygun şekilde monte ediyoruz

5

-Enjektörleri de mekanizmaya

sabitleyip sistemi

tamamlıyoruz.

ZEYNEP BAL


BİRLİKTE YAPTIK

AHMET SEMİH ÖZCAN

ERAY

DURMUŞ

MUSTAFA

TOPRAK

ÇINAR

ARDA

TALHA

İNKAYA

ÇOK EĞLENCELİYDİ, SİZLER DE YAPARAK BİZE KATILIN


MUMYALAMA

Mumya: Çeşitli işlemler uygulanmak suretiyle çürümesi önlenerek

bozulmadan kalması sağlanan cesettir.

Mumyalama Nedir?

Mumyalama işlemi eski Mısır’da ölüyü öbür dünyadaki yaşamına

hazırlamak için yapılan bir dizi törenden sadece başlangıç olanıdır. Bu

işlem insanların yanı sıra boğa,timsah,kedi gibi hayvanlar içinde

yapılmaktaydı. Arapça ve Farsça'da "mumiya" doğada bulunan katran

ve bunun karışımlarına denilir,ilaç olarak da kullanılırdı. Gerçekte

ölünün bedenini konserve edercesine korumak için yapılan "tahnit"

işleminde katranın kullanılması,onu mumya ile eş anlamlı yapmıştır.

Mumyalama geleneği çok tanrılı dinlerden kalmadır. İlk örnekler

Antik Mısır'da MÖ 15. yüzyılda bulundu. Mısırlılar, ölülerinin ruhlarının

öteki dünyada dirilip yeniden bedenlerine döneceklerine inandıklarından

bedenlerinin sağlam kalması amacıyla mumyalama işine büyük önem

verirlerdi. Tahnit denen bu mumyalama yönteminde bugün ayrıntılı

olarak bilinmeyen ilaçlar kullanıldı.

Ölülerin kalp ve böbrekleri dışında kalan iç organları ve beyin

(özel bir aletle burundan) alınırdı. Mumyalar ya taş lahitlere ya da

çürümemesi için yağlanmış tahta tabutlara konulurdu.

Mısırlılar, insandan başka, kedi, köpek gibi hayvanları da

mumyaladılar. Şaman geleneklerini sürdüren birçok toplulukta görülen

mumyalama geleneği, Afrika'nın kimi yörelerinde bugün de

sürdürülmektedir.


Mumyalama Nasıl Yapılır?

Mumyalama işlevi şöyle

gerçekleştirilirdi:

Önce ölü yıkanır, burnundan

sokulan aletlerle beyni boşaltılır.

Göz ve ağız boşlukları yağlı keten

tamponlarla doldurulup göz

kapakları kapatılırdı. Rahip habeş

denilen keskin bir obsidyenle

vücudun sol tarafını açarak içini

tamamen boşaltır, ve bunları

‘kanopik’ denilen çömlek ve

vazoların içine koyardı.

Boşalan karın kısmı ve kadınların göğüs içleri hurma şarabı ve

kokulu bitkilerle temizlendikten sonra reçine, tarçın, soğan ve kokulu

şeritlerle karıştırılmış ağaç talaşı yerleştirilirdi.

Açılan yerler dikildikten sonra Mısırlıların net- jeryt denilen ve

Kahire yakınlarındaki bir vadide bulunan ‘natron ’tozu sodium karbonat

veya sodyum klorit ile birleştirilerek mumya bu karışımın içinde 40 ila

70 gün arasında bekletilirdi. Soylular için bu süre 272 gündü. Böylece

vücuttaki nem absorbe edilir, organik yapı antiseptik korumaya alınırdı.

Bir çeşit insan salamurası olan bu işlemin sonunda eller göğüste

veya karın üzerinde birleştirilerek vücut yatay duruma getirilir ve

kurutulurdu.

Bilinenin aksine en eski

mumyalar, Şili’nin Camarones

Vadisi’nde bulundu. Pasifik

Okyanusu ile And Dağları

arasındaki dar bir arazi

şeridinde yer alan ATACAMA

çölü, az yağış alan bir bölgedir.

Bölgede bulunan mumyalar

1917’de Alman arkeolog Max

Uhle tarafından ortaya

çıkarılmıştır.


Mumyalar Neden Çürümez?

Mumyalama süreci, 5.000 yıl önce bile gömülen bir bedenin

mucizevi bir şekilde bozulmamış olarak kalmasını sağlıyor.

Mumyalanmamış olan bir bedenin çürüme süresi ise oldukça kısadır.

Mumyalama işleminin sırrı kurutma sürecinde yatar. Bu da vücuttaki

tüm nemli oluşumların atılması ve tamamen kuru bir hale getirilmesi

demek oluyor. Aslında bedenlerin çürümesinin nedeni, bakterilerin

nemli ortamda gelişemeyip yayılamamalarından kaynaklanıyor.

Sonuçta deri ve organlarda bozulma yaşanıyor. Ancak suyun olmadığı

bir ortamda bakterinin de hayatta kalması imkansız.

Mumyalar ve

mumyalama denildiğinde

zihnimizde bir tapınakta

ayaklarını sürüyerek yürüyen

keten sargılı canavarımsı bir

figure oluştuğundan bir çok

insan için ölümü çağrıştırır.

Gerçekten de onlarca

yıldır mumyalar korku

filmlerine ve gotik romanlara

konu oldu ve gizli dini

törenlerle ilişkilendirilerek

halkın yoğun ilgisini çekti.

SUEDA GÜMÜŞ

Şehit Şerife Bacılı Olmak Bir Ayrıcalıktır


ELMA MUMYALAMA DENEYİ

Mumyalama çeşitli işlemler uygulanarak çürümenin önlenmesidir.

Yaptığımız bu deneydeki amaç bir elmanın çürümesini önleyerek

mumyalanmasını sağlamaktır.

Deney Malzemeleri

Elma

Soyacak veya bıçak

Küçük bir kaşık

Cam kâse

Tuz

Karbonat

Deneyin Yapılışı

Elma bir soyacak yardımıyla soyulur. (Bu aşamada ailenizden yardım

alabilirsiniz.)

Elmanın üzerine göz, burun, ağız gibi kısımlar kaşık yardımıyla oyulur.

Cam bir kâsede karbonat ve tuz karıştırılır.

Elma bu karışıma gömülür.


BANA SORARSAN SONUÇ ÇOK BAŞARILI

Sonuç:

3 Hafta sonra elmayı çıkardığımızda hala nemli olduğu gözlemlendi.

Tekrar tuz ve karbonat karışımına gömüldü.

Üç hafta daha bu karışımda bekletildi.

Böylelikle toplam 1,5 ay bu karışım içerisinde bekletilerek elmamız

mumyalanmış oldu.

Üç Hafta Sonra

Altı Hafta Sonra

Zeynep Meriç ÖNTAŞ

Şehit Şerife Bacılı Olmak Bir Ayrıcalıktır


OOBLECK DENEYİ

Karışıma basınç uygulamak, viskozitesini (kalınlığını) arttırır.

Oobleck’ in yüzeyine hızlıca dokunmak onu sert hissettirir, çünkü mısır

nişastası parçacıklarını birlikte zorlar. Ancak elinizi yavaşça karışıma

daldırın ve ne olduğunu görün, parmaklarınız suda olduğu kadar kolay içeri

kayar. Yavaş hareket etmek, mısır nişastası parçacıklarının yoldan

çekilmesi için zaman verir. Oobleck ve diğer basınca bağlı maddeler su

veya yağ gibi sıvılar değildir. Newton olmayan akışkanlar olarak bilinir.

Oobleck (ublek ya da akışkan hamur) olarak da bilinir. İlginç fiziksel

özelliklere sahip, kolayca hazırlanan bir maddedir. Oobleck, Newton

yasalarına uymayan ( Non - Newtonian) bir akışkandır. Mısır nişastası ve

suyu karıştırıp bir kabın içinde yavaşça çevirdiğinizde karışımın sıvı gibi

göründüğünü ancak aynı malzemeyi sıkıştırdığınızda macun gibi

sertleştiğini daha önce görmüşsünüzdür. İşte bu davranışı gösteren

maddelere “oobleck” adı veriliyor. Oobleck karışımından bir miktar alıp

avucumuzda sıktığımızda başlangıçta katı bir top gibi olduğunu hissederiz.

Sıkmayı bıraktığımızda ise top sanki eriyormuş gibi parmaklarımızın

arasından akar. Karışıma yumruğumuzla vurduğumuzda ise sanki katı bir

yüzeye çarptığımızı hissederiz.

MALZEMELER

Mısır nişastası (4 su bardağı)

Su (1 su bardağı)

DENEYİN YAPILIŞI

Bir kaba mısır nişastasını koyalım ve hamur kıvamı elde edinceye

kadar üzerine azar azar su ilave ederek karıştıralım.

Karışımı yumuşak bir kıvam alıncaya kadar karıştıralım. Oobleck

karışımımız hazır.

Tuana Naz ÇEBİ

Şehit Şerife Bacılı Olmak Bir Ayrıcalıktır


GALİLEOSKOP

İsmini İtalyan gökbilimci Galileo Galilei'den alan Galileoskop’un

kökeni 1600'lü yıllara kadar dayanır. 1610 yılında, gözlemlenen nesneyi 30

kat büyütebilen mercekli bir teleskop geliştiren Galileo, bu teleskopla

Galileo uyduları olarak da bilinen Jüpiter'in dört uydusunu (Lo, Europa,

Ganymede, Callisto) keşfederek gökbilimde teleskop çağını başlatmıştır.

Projenin Adı Galileoskop Yapımı

Projenin Amacı Teleskobun ilk halini gözlemlemek

Gerekli Malzemeler Cetvel, makas, odak noktaları aynı olan mercekler,

Bant, elişi kâğıt, 20cm ve 30cm boyutunda plastik boru

Projenin Yapılış Basamakları

-Bant yardımı ile mercekleri boruların uç kısımlarına sabitleyiniz.

-20cm uzunluğundaki borunun açık ucunu 30 cm uzunluğundaki borunun

açık ucundan geçiriniz.

-İki mercek arasından ışık sızmaması için birleşim yerini ucunda hafif

boşluk bırakarak boruların hareket etmesini engellemeyecek şekilde bant

ile ince bir şekilde kaplayınız.

-Kısa borunun ucundaki merceği gözünüze hafifçe yaklaştırarak

gökyüzünü gözlemleyiniz. Daha net bir görüntü elde edebilmek için küçük

boruyu büyük boru içerisinde hareket ettiriniz.


Proje Sonucunda Evdeki imkanlarla gök cisimlerini daha detaylı

gözlemleme fırsatı bulduk.

Kaynak: Seyrek A, Türker S, Bozkaya T, Üçüncü Z. Fen Bilimleri Ders

Kitabı, Tutku Yayınları 2020.

Eylül Beyza SOFTA

Şehit Şerife Bacılı Olmak Bir Ayrıcalıktır


HELİKOPTER Mİ YAPIYORUZ?

MALZEMELER

Pil

Mukavva

Pil

Motor

Anahtar

Yapıştırıcı

Bağlantı kabloları

Maket bıçağı

Cetvel

Çöp Şiş

1

2

Helikopterin ilk

aşamasında görseldeki gibi bir

mukavva kesiyoruz.

Kestiğimiz mukavvayı

yine görseldeki gibi katlıyoruz.

3

4

Motor sistemi için

gerekli olan malzemeler

Bir önceki görseldeki

iskeletin üstüne motorun

ucu için bir delik açıyoruz.


5

6

İskeletin yanına ise

anahtar için bir delik açıyoruz.

Açtığımız deliğe

anahtarı yerleştiriyoruz.

7 İskeletin tavanındaki

8

deliğe motoru yapıştırıcı ile

tutturuyoruz.

İskeletin tabanını da

yerleştiriyoruz.

9 10

Yerleştirdiğimiz

eklentinin içine pili takıyoruz

Helikopterimizin açık olan

yan tarafını da kapatıyoruz ve

ayrıca kuyruğunu da taktıktan

sonra iskeleti tamamlıyoruz.


11

12

Helikopterin ayaklarını

da yerleştiriyoruz.

Son olarak pervaneyi de

takıyoruz ve helikopterimiz

bitiyor.

Helikopterler dikey olarak kalkış ve iniş yapabilen, ayrıca havada

sabit olarak durabilen pervaneli bir mekanizmadır. İlk olarak 1907 yılında

Fransız Paul Cornu tarafından uçurulmuştur.

Helikopter kanatları yüksek hızlara çıkmak zorunda olduklarından,

daha az sürtünmeye maruz kalması gerektiği için kanat yapıları ince

şekilde dizayn edilmektedir

Resimde gördüğümüz bu yüksek basınç-alçak basınç olayının

temelinde, aslında Bernoulli Prensibi yatmaktadır. Kanat profilimize

bakacak olursak üst bölümde gidilen yol, alt bölümdeki yola göre daha

uzundur. Bu nedenle üst kısımda hız daha yüksek olacaktır. Bu bilgiler

ışığında üst bölümde hız yüksek olacağından basınç düşük, alt bölümde ise

hız düşük olacağından basınç yüksek bir hal alacak ve helikopterimiz

yükselme işlemine başlayabilecektir.

Ahmet Eren KÖMLEKSİZ Şehit Şerife Bacılı Olmak Bir Ayrıcalıktır.


ZİHNİ SİNİR = İRFAN SAYAR

Akademide öğrenciyken Oğuz

Aral'la tanıştı ve 1975'te Gırgır dergisinde

profesyonel olarak karikatür çizmeye

başladı. 1977 yılında Porof. Zihni Sinir

tiplemesini yarattı. Porof. Zihni Sinir'in ilk

hikâyesi Gırgır dergisinin. 30 Ocak 1977

tarihli sayısında yayınlandı.

Gırgır'dan ayrıldıktan sonra beş

arkadaşı ile birlikte Mikrop dergisini

çıkardı. Hıbır dergisinde yöneticilik yaptı.

Bir teknoloji tutkunu olan İrfan

Sayar, yarattığı Porof. Zihni Sinir

karakterinin "proceleri" ile teknolojinin

mizahını yapmıştır. Dört yıl boyunca

TÜBİTAK Bilim ve Teknik dergisinde

Porof. Zihni Sinir sayfasını çizmiştir.

Tasarım alanındaki çalışmaları

sinema ve televizyona da yansımış,

Vizontele filminin baş karakterinin

bisikletini, atölyesini ve çeşitli elektronik

ve mekanik aletlerini tasarlamış, çeşitli

reklam filmlerine özel efektler ve çizgi

filmler hazırlamıştır.

Eserlerinden bazıları şunlardır:

Porof. Zihni Sinir - Proceler, TÜBİTAK

Yayınları

Karikatürü Nasıl Çiziyoruz, İstanbul, 1989

Zihni Sinir, 4M yayınları, HBR Maymun

Mizah kitapları Dizisi, Kasım 1995

Porof Zihni Sinir Proceler, TÜBİTAK

Yayınları, Haziran 2002

Porof Zihni Sinir Proceler Külliyatı 8

İrfan Sayar, çiftçi bir

ailenin çocuğu olarak 1951

yılında Manisa'da dünyaya geldi.

Manisa Lisesi'nden mezun

olduktan sonra İstanbul Güzel

Sanatlar Akademisi'nde öğrenim

görmeye başladı. Akademinin

Yüksek Dekoratif Sanatlar

Bölümü, Sahne ve Görüntü

Sanatları İhtisas atölyesinden

mezun oldu.

Bazı Eserleri


ZİHNİ SİNİR PROCELERİ

Dünyanın En İleri Zekalı Gerisi Porof. Zihni Sinir

İnsan ve eşya (->teknoloji) ilişkisini sorgulayan bir karakterdir.

Bu sorgulamayı PROCE „leriyle gerçekleştirir.

Zihni Sinir "Proje" yerine "Proce" sözcüğünü kullanır. Çünkü,

Proceler

Mizah+ Estetik+ Fonksiyonellik

gibi üç unsuru bünyesinde barındıran projelerdir.

Porof.

Araştırmacı, yaratıcı ve eğitimci tarafını mizahi bir dille

gerçekleştirdiği sanal bir karakterdir. Bu yüzden titri “Porof.” dur.


Her bir procede bu unsurların oranları farklı olabilir. Proceler nesne

haline dönüşse de bu özelliklerini korurlar. Nesne haline geldiğinde

fonksiyonellik özellikleri ön plana çıksa bile onlar yine de birer mizahi

objedir.

Porof. Zihni Sinir şimdiye kadar hayatın her alanıyla ilgili binlerce

proce sunmuştur.

Porof. Zihni Sinir, mizahı sözelden çok görselde kullandığı için

uluslararası alanda anlaşılma özelliği vardır.

“DÜNYANIN EN İLERİ ZEKALI GERİSİ”


ZİHNİ SİNİR ironik bir lakaptır. İzafi bir durumu anlatır. Nereden

baktığınıza bağlıdır. Bazen bulduğu çözümlerle öyle ileriye gider ki

olimpiyat parkurunda diğer koşuculara bir tur bindirdiği halde sanki

geriden geliyormuş gibi görünür.

Veya

Bu kadar ileri gitmeyi de bir geri zekâlılık olarak değerlendirebilirsiniz.

Nitekim bazen Ayakları çok yere basan bir çalışma

beklentisindeyken onu Zihni Sinir Procesi diye aşağılayabileceğiniz gibi

çok statik ve problemli bir yapıyı değiştirmek için yaratıcılığa ihtiyaç

duyduğunuzda, ufkunuzu genişletmek için yine Zihni Sinir‟ e bu sefer ileri

zekalı tarafını görerek pozitif yaklaşabilirsiniz.

https://www.zihnisinir.com adresinden daha birçok ilginç projesine ulaşabilirsiniz.

Berra- Samir KARASU

Şehit Şerife Bacılı Olmak Bir Ayrıcalıktır.


YARARLANILAN KAYNAKLAR

www.milliyet.com.tr

www.tarihiolaylar.com

www.listelist.com

https://www.bilgiustam.com/koygocuren-mantari-nedir/

https://www.sabah.com.tr/saglik/2019/05/13/dikkat-filizlenen-patates-oldurebilir

https://www.milliyet.com.tr/pembenar/muskat-nedir-nasil-kullanilir-2538676

https://www.hurriyet.com.tr/kelebek/saglik/yildiz-meyvesi-karambola-nedir-nasil-tuketilir-yildiz-meyvesinin-faydalari-nelerhttps://www.sabah.com.tr/saglik/2021/03/16/avokado-faydalari-mucize-meyve-avokadonun-faydalari-neler-ve-hangi-hastaliga-iyigelir

https://www.hurriyet.com.tr/mahmure/ejder-meyvesinin-faydalarini-biliyor-musunuz-41353687

https://evrimagaci.org/aurora-kutup-isiklari-nedir-ve-nasil-olusur-8081

www.mikrobiyoloji.org

Bilimgenç.tubitak.gov.tr

www.bilgiustam.com

https://www.aa.com.tr

https://www.aselsan.com.tr

https://www.canlihaber.com › haber › aselsan-turkiyeni...

https://www.aselsan.com.tr › dunyaya-nefes-olduk-3136

https://www.trthaber.com ›

https://stratushavacilik.com › jet-motoru-nedir-ve-nasil-...

https://valiny.com/ranaoz/question/100003/

https://onedio.com/haber/meshur-ve-etkileyici-11-optik-illuzyon-345017

https://www.matematikciler.com › Zeka Kategorisi

https://tr.pinterest.com/

https://tr.wikipedia.org/

https://www.fikir.gen.tr/

https://www.fenokulu.net/

http://yunus.hacettepe.edu.tr/

https://www.ekoloji.com/

dergipark.org.tr

World Health Organization. Immunization, Vaccines and Biologicals *İnternet+. Geneva: WHO *erişim tarihi:18.03.2021+.

https://www.who.int/immunization/programmes_systems/vaccine_hesitancy/en/.

Covıd-19 situation update for the EU/EEA and the UK. European Centre for Disease Prevention and Control:

https://www.ecdc.europa.eu/en adresinden alındı. Erişim Tarihi:20.03.2021

T.C. Sağlık Bakanlığı, Covid-19 Rehberi, Mart 2020. https://www.tahud.org.tr/file/4f42cbfd-bbd9-4bf4-91b0-29698f53f198/COVID-

19_Rehberi.pdf Erişim Tarihi:19.03.2021.

Kaya P, Pandeminin ruh sağlığına etkileri, Klinik Psikiyatri 2020;23:123-124

https://www.tarihiolaylar.com/tarihi-olaylar/mumya-260

https://arkeofili.com/gecmisten-gunumuze-5-farkli-mumyalama-cesidi/

https://www.cumhuriyet.com.tr/haber/perseverance-marsta-yasam-bulursa-ne-olacak-1819658

https://www.bbc.com › haberler-dunya-56263926

http://www.womantv.com.tr/cevre-kirliligini-onlemek-icin-neler-yapmaliyiz-502h.htm

https://yalvacozkulcicek.com/cicek-anlamlari/

https://tr.wikipedia.org/wiki/FeTeMM

https://en.wikipedia.org/wiki/Science,_technology,_engineering,_and_mathematics

http://yegitek.meb.gov.tr/STEM_Egitimi_Raporu.pdf

http://scientix.meb.gov.tr/

http://kefad.ahievran.edu.tr/Kefad/ArchiveIssues/Detail/61a3ddc0-97d9-e711-80fc-00224d68272d

STEM Eğitimi Öğretmen El Kitabı (Milli Eğitim Bakanlığı, YİĞİTEK)

STEM Egitimi Raporu (Milli Eğitim Bakanlığı, YİĞİTEK)

http://marickgroup.com/news/2016/a-look-at-the-history-of-stem-and-why-we-love-it

https://www.bbc.com/turkce/haberler-dunya-44765464

https://www.trakyagezi.com/wp-content/uploads/2016/06/Do%C4%9Fam%C4%B1zYokoluyor.jpg

https://insamer.com/tr/moda-israf-ve-insani-krizler_2370.html

https://bilimgenc.tubitak.gov.tr/su-ayilari-tardigradlar

https://evrimagaci.org/kamuflaj-ve-evrim-canlilar-yasam-alanlarinda-gorunmez-olacak-bicimde-nasil-evrimlesti

https://www.cnnturk.com/yasam/kamuflaj-sanatinin-ustalari-olan-hayvanlar?page=4

https://bilimmerkezleri.tubitak.gov.tr/

http://www.fezagurseybilimmerkezi.com/

https://www.kbm.org.tr/Default/PageDetails2/75d81796-64ec-e611-80e9-005056950aeb/11cdbd68-55cb-e611-80e9-

005056950aeb

http://www.eskisehirbilimdeneymerkezi.com/


KÜÇÜK PRENS'İN BÜYÜK GEZEGENİ ASTEROİD B-612 ÜZERİNE

Küçük Prens, hepimizin okuyabileceği 1943 yılında Fransız yazar Antonie

de Saint-Exupery tarafından yazılmış bir öykü kitabıdır. Dışından bakıldığında

resimli bir çocuk kitabı gibi duran Küçük Prens, aslında başta büyüklerin

okuması gereken ilaç türünde bizi sarsan bir kitap, yetişkinlerin bu hayatı çok

yanlış anlayıp, hayatı sadece maddi yönden gören insanlar haline geldiğini

anlatan ve okunanlardan ibret alındığında dersler çıkarılabilecek bir başyapıt. Bir

küçük prens varmış, neredeyse boyu kadar bir gezegende yaşarmış. Günün

birinde gezegeninden ayrılmış ve Dünya’ya düşmüş, burada pilot ile dost olmuş.

Aklıma Küçük Prens’in gezegeni Asteroid B-612 geliyor, acaba gerçekten

var mı?

Yazar Asteroid B-612 gezegeninin 1919 yılında bir Türk gök bilimcisi

tarafından teleskopla görüldüğünü, buluşunu Uluslararası Astronomi

Kongresi'nde açıkladığını fakat kılığı yüzünden kimsenin ona inanmadığını

söylüyor.

Bugüne kadar bir çok asteroid keşfedilmiş fakat hiçbirinin adı da B-612

değil.1993 yılında 2 kilometre çapında bir asteroid, Japon amatör gök bilimciler

Kin Endate ve Kazuro Watanebe tarafından Japonya'daki Kitami Gözlemevi'nde

keşfediliyor. Küçük Prens'in yaşadığı gezegenin adı bu gezegene veriliyor.46610

sayılı bu gezegenin ise asıl büyüsü şu ki;46610 sayısı bilgisayarcıların sıkça

kullandığı 16'lık sayı sisteminde B-612'ye denk geliyormuş.

Tamam gerçekten bu gezegen var mı bilemeyiz fakat en azından bu

gezegenin ismini taşıyan bir gezegen olduğunu biliyoruz artık. Küçük Prens o

gezegenden bize el sallıyor.

Fatma ACIMAZ

Türkçe Öğretmeni

Şehit Şerife Bacılı Olmak Bir Ayrıcalıktır.


Hooray! Your file is uploaded and ready to be published.

Saved successfully!

Ooh no, something went wrong!