LİDER KURUMLAR SU ÖZEL 3D ONLİNE
Create successful ePaper yourself
Turn your PDF publications into a flip-book with our unique Google optimized e-Paper software.
FİYAT: 50
K.K.T.C. 60
A.B. 5
MART 2021
SAYI 6
CUMHURBAŞKANLIĞI YEREL
YÖNETİM POLİTİKALARI
KURUL ÜYESİ,
Prof. Dr. Lütfi AKÇA: ‘Yerel
Yönetimlerde Su ve Atıksu
Hizmetlerine Genel Bakış’
SU YÖNETİMİ GENEL
MÜDÜRÜ, Bilal DİKMEN :
‘’Su Verimliliği Çalışmaları’’
DSİ GENEL MÜDÜRÜ,
Kaya YILDIZ : ‘’İçme Suyu
Temini için Dev Projeler
İnşa Ediliyor.’’
HALK SAĞLIĞI GENEL
MÜDÜRLÜĞÜ, ÇEVRE SAĞLIĞI
DAİRE BAŞKANI ,
Tuncay ÖZER: ‘Sağlık için SU’
DÜNYA SAĞLIK ÖRGÜTÜ (WHO),
Doç.Dr. Tufan NAYİR:
‘Su Kısıtlılığına Küresel
Bir Bakış’
98/LİDER KURUMLAR
Kıymetli okurlarımız; sizleri en kalbi duygularımla, muhabbetle
selamlıyorum.
Dergimizin bu sayısındaki konusu: “SU”
Ozan ERDEM
Yayın Kurulu Başkanı
Siyaset Bilimi Uzmanı
Yağış oranlarının neredeyse yarı yarıya azaldığı şu dönemde hep
birlikte su tasarrufuna önem vermemiz gerekiyor. Salgın tehdidi
sebebiyle temizlik amaçlı su kullanımında ciddi artış yaşandı.
Pandemi nedeniyle daha da artan kişi başı su tüketim oranlarını
mutlaka düşürmeliyiz. Hep birlikte el ele vererek hem etkili hem
tasarruflu bir su yönetimine ihtiyacımız bulunuyor. Suyumuzu iyi
kullanmaya ve biriktirmeye mecburuz. Türkiye’miz sanıldığının
aksine su zengini bir ülke değildir. Zira, Türkiye 12 ay yağış alan
bir ülke değil. Yılın belirli mevsimlerinde yağış alıyor. Bununla
birlikte, 2010-2020 arası son 200 yılın en sıcak dönemini yaşadık.
Kuraklık tehlikesiyle birlikte, elimizdeki mevcut su kaynaklarını
çok daha verimli bir şekilde kullanmak zorundayız. Bu sebepten;
ülkemizde geçtiğimiz son yirmi yılda 600 adet baraj ve 423 adet
gölet yapılarak 45 milyar metreküplük bir depolama hacmine
ulaşılmıştır. Bunlarla birlikte; 584 hidroelektrik santrali, 1382
sulama tesisi, 247 içme suyu tesisi, 5 bine yakın taşkın koruma
tesisiyle bu alanda çeşitli çalışmalar yapılmıştır. Lakin kuraklık
tehlikesi ülkemizi alternatif su depolama yöntemleri arayışına da
itmektedir. Bu anlamda 2023 yılına kadar 150 yeraltı barajı hedefi
konmuştur. Umuyoruz ki bu hedeflere ulaşılacak ve kuraklık
tehdidine karşı her türlü önlem alınacaktır.
Unutmayalım bu gezegen hepimizin ortak evi. Bu bilinçle
yaşayıp, su kaynaklarımızı doğru ve tasarruflu kullanmalıyız.
Gündelik yaşamımızda geliştireceğimiz küçücük farkındalıkların,
büyük değişimler oluşturacağının idrakinde olalım.
Yeni sayımızda buluşmak üzere tüm okurlarımızı saygıyla
selamlıyorum. Su gibi aziz olunuz…
Sevgi ve saygılarımla,
2/LİDER KURUMLAR
Merhaba değerli okurlar,
Lider Kurumlar Dergisi olarak ülkemize katma değer sağlayan,
alanında lider olan kurum, kuruluş ve kişilerle çalışmaya; lider
olmanın zorluğu ve arka planında yatan emek ve özveriyi gözler
önüne sermeye devam ediyoruz.
Melih Furkan Yapalak
Yazı İşleri Müdürü
Dergimizin elinizde bulunan bu altıncı sayısında, hayatımızın
vazgeçilmez kaynağı “Su” gündemini ele alıyoruz. En küçük
canlı organizmadan en büyük canlı varlığa kadar, bütün
biyolojik yaşamın ve insan faaliyetlerinin temelinde su yer
almaktadır. Suyun bütün canlılar için elzem olduğu hepimizin
bildiği bir hakikattir. Bununla beraber, yerküredeki en bol doğal
kaynaklardan biri olmasına karşın gezegenimizdeki su miktarı
değişmemektedir. Bilindiği üzere suyun %97,5’nin tuzlu olması
sebebiyle insanoğlunun faydalı kullanımı için uygun değildir.
Dünya nüfusu arttıkça su tüketimi de artmakta, sanayileşme ve
artan nüfus dünyadaki su kaynaklarını kirleterek bu kaynaklar
üzerindeki baskıyı arttırmaktadır. Özellikle son yıllarda kendini
göstermeye başlayan küresel ısınma ve buna bağlı değişen iklim
koşulları dünyadaki su kaynakları üzerindeki mevcut baskıyı daha
da arttırmıştır.
Dergimizin “Dünya Su Günü Özel Sayısı’nda”, kurumlarımızın
sürdürülebilir kalkınma ilkeleri çerçevesinde, doğal
kaynaklarımızın korunması ve gelecek kuşaklara en iyi koşullarda
aktarılması hususunda yapmış oldukları çalışmaları, alınan
tedbirleri, yürütülen politikaları sizlerle paylaşıyoruz.
Bu çalışmamızda, bizlere katkı sağlayan tüm kurum ve
kuruluşlara, değerli hocalarımıza ve ekibimize teşekkürlerimizi
sunar, bir sonraki sayımızda buluşuncaya kadar sağlık ve
esenlikler dileriz.
Selam ve saygılarımla,
LİDER KURUMLAR /3
10
YEREL YÖNETİMLERDE SU VE
ATIKSU HİZMETLERİNE GENEL
BAKIŞ
16
İÇME SUYU TEMİNİ İÇİN DEV
PROJELER İNŞA EDİLİYOR
DSİ Genel Müdürü
Kaya Yıldız
24
SAĞLIK İÇİN SU
Çevre Sağlığı Daire
Başkanı Tuncay ÖZER
36
DÜNYA SAĞLIK ÖRGÜTÜ VE
SU KISITLILIĞINA KÜRESEL
BİR BAKIŞ
Doç. Dr. Tufan Nayir
Prof. Dr. Toker Ergüder
DSÖ Türkiye Ülke Ofisi
38
SU VERİMLİLİĞİ
ÇALIŞMALARI
Bilal DİKMEN
Su Yönetimi Genel Müdürü
4/LİDER KURUMLAR
46
50
56
60
66
85
MİLLETİMİZİN GIDA GÜVENLİĞİNİ
VE SU ARZINI GARANTİYE
ALMAK, BİR MİLLİ GÜVENLİK
MESELESİDİR
SUYUNA SAHİP ÇIKAN
GELECEĞİNE SAHİP ÇIKAR!
TRABZON’DA TARİHİ ALTYAPI
PROJELERİ HAYATA GEÇİYOR
SUYUN YÖNETTİĞİ DEĞİL, SUYU
YÖNETEN ŞEHİR
ERZURUM’U ZİRVEYE TAŞIYAN
BAŞKAN: MEHMET SEKMEN
HAYAT KAYNAĞINI YAŞATAN KURUM:
ANKARA ASKİ GENEL MÜDÜRLÜĞÜ
Mart 2021
Yıl:2/Sayı:6/Fiyat:50 TL
İmtiyaz Sahibi Ve Yazı İşleri Müdürü
Melih Furkan Yapalak
Genel Yayın Yönetmeni
Can Arıkan
Yayın Kurul Başkanı
Ozan Erdem
Hukuk Danışmanı
Av. M. Ali Aslan
Danışma Kurulu Başkanı
Doç. Dr. Birol Kayranlı
Kreatif Direktör
Muhsin Kayacan
Reklam Grup Başkanı
Melih Bora
Yayın Türü: Yaygın Süreli Yayın
Yayın Periyodu: 3 Aylık
İdare Merkezi
Esentepe Mah. Esentepe Sok. 86/3
Yenimahalle- Ankara
www.liderkurumlar.com
bilgi@liderkurumlar.com
Baskı Yeri
Uzerler Matbaacılık Tanıtım Sanayi Tic.Ltd.Şti
info@uzerler.Com
Turan Güneş Bulvarı 22/26 Yıldız Çankaya-ANKARA
03124426214
Basım Tarihi: Mart 2021
Lider Kurumlar Dergisi’nde Yayımlanan İlan, Röportaj
veya Köşe Yazılarındaki, Fikir ve Görüşler, Yazarı ve
Görüşü Bildireni Hukuken Bağlar. Hiçbir Şekilde Lider
Kurumlar Dergisi Sorumlu Tutulamaz.
LİDER KURUMLAR /5
YÜZDE YÜZ TELEVİZYON
"YÜZDE YÜZ İNSAN"
“Bizim senedimiz dünyanın
teminatıdır”
Büyük övünç kaynağımızdır medeniyetimiz. Kökleri bir ulu çınar
misali sarıp sarmalamıştır cihanı. Gölgesinde nice devletler
abat olmuş Türk Milleti ise onunla yeryüzüne MÜHRÜNÜ
vurmuştur.
Dünyanın dört bir yanında konuşulan lisanların içinde sadece
bize özgü olan “Gönül” sayesinde her şeyden önce gönüller
fethetmiştir bu kadim medeniyet.
Bu yüce milletin yeryüzüne kazıdığı hakikatler zamanla yerini
Küresel Medyanın dayattığı fikirlere bırakmaya başlamıştır.
Özellikle de tarih, kültür, sanat ve spor alanında küresel
Medya vasıtası ile köklerimizden kimi zaman uzaklaşmış
bulunmaktayız. Televizyon ekranlarında bizlere dayatılan içeriklerin,
medeniyet şuurumuza ne kadar hizmet ettiği ise hep
tartışma konusu olmaya devam etmektedir. Günlük hayatın
akışına tamamen aykırı bazı formatlarla, izleyici başka bir
coğrafyaya aitmiş gibi hissettirilmektedir. Medyanın oluşturduğu
kahramanlar rol model olurken, gençlerimiz bu rol
modeller sayesinde küresel ideolojilerin esiri olma tehlikesi ile
karşı karşıya kalmaktadır.
Son yıllarda hayatımıza adeta ipotek koyarcasına giren Dijital
Medya ise bilgi kirliliğinin ve manipülasyonun en açık örnekleri
ile dolu olmaya başlamıştır. Gerek Konvansiyonel Medya
gerek ise Dijital Medya farklı kodları toplum dinamikleri ha-
6/LİDER KURUMLAR
line getirme konusunda var gücü ile çalışmaya devam
etmektedir.
"İZMİR'DEN DÜNYAYA"
8500 yıllık tarihi ile Anadolu'nun narin bir çiçeğini andıran,
kadim toprakların bereketini haykırdığı diyar olan
İzmir'den dünyaya "YÜZDE YÜZ TELEVİZYON" ilkesi ile
yayın hayatına başlamak için gün sayan "YÜZDE YÜZ"
İzmir'in ilk Ulusal Kanalı olmak için yola çıkıyor. Anadolu'nun
Medeniyet iddiasını dünyaya göstermek için
Haberden Spora, Sanattan Kültüre, Tarımdan Ekonomiye
dahası merkezine İnsanımızı alarak "Medyanın
Yeni Yüzü" sloganı ile çalışmalarının da sonuna geldi.
"YÜZDE YÜZ" gerek yazılı gerek ise Dijital Medya ile
"Multi Disipliner Medya" alanında farklı bir soluk olmayı
hedefliyor, tıpkı şu an elinizde tuttuğunuz nadide bu
dergi gibi.
"TÜRKİYE'DE YEPYENİ BİR MODEL"
Uzun yıllardır ülkemizde de dahil olmak üzere tüm
dünyada en çok tartışılan konulardan biri Medya
Patronlarının farklı iş kollarında hizmet vermeleridir.
Medya'yı kuran ve yöneten insanların "Medya Çalışanları
Olduğu" alışılmışın dışında bir model olan "YÜZDE
YÜZ TV" Yönetim Kurulu Başkanı başarılı Televizyoncu
ve İş İnsanı Tarık YENEN, yepyeni bir model inşa ettiklerini
belirtiyor. Uluslararası, Ulusal ve İzmir Medyasında
yaklaşık 23 yılın sonunda medyanın çalışanlar eliyle
farklı bir noktaya geleceğine inanarak yola çıktıklarını
ifade eden, YÜZDE YÜZ TV Yönetim Kurulu Başkanı
Tarık YENEN, "Kadro oluşturulurken öncelikle Liyakati
esas aldıklarını söylüyor. Teknolojinin en son gereklilikleri
ile donatılan "YÜZDE YÜZ TV" Haber bültenleri
ve tüm içerikleri ile hayat ve gerçeğine sizleri tanık
olmaya davet ediyor. "YÜZDE YÜZ İNSAN" mottosunu
benimsediklerini ifade eden Yönetim Kurulu Başkanı
Tarık YENEN "Kâinatta her ne varsa İnsan için vardır.’’
Kâinat İnsana hizmet eder. Madem böyle bizde İnsanımıza
hizmet etmeliyiz" derken “YÜZDE YÜZ TV" ile tek
amaçlarının tüm Türkiye'nin evlerinde Necip Milletimizin
gönüllerine girmek" olduğunu ifade ediyor.
Bu zorlu ve heyecanlı yolculukta en başta Avukat Eşim
Esra YENEN’e, çocuklarım Aras ve Ada'ya çok teşekkür
ederim diyen Tarık YENEN, en büyük şansının ekip
arkadaşlarının inancı ve azmi olduğunu ifade etti.
Çok yakında Uydu ve Dijital Platformlarda izleyici ile
buluşacak olan "YÜZDE YÜZ" Haber, Ekonomi, Spor,
Sağlık, Kadın, Tarih, Kültür, Turizm, Medeniyet, İş Dünyası,
İnanç ve Hayat, içerikleri ile Hayatın tüm renklerini
ekranlara taşıyarak "MEDYANIN YENİ YÜZÜ" olmayı
hedefliyor.
LİDER KURUMLAR /7
IQ MÜHENDİSLİK
IQ MÜHENDİSLİK su sektörünün yüzleştiği problemlerin üstesinden gelmek
amacıyla kurulan, yıllar içinde AR-GE ve deneysel çalışmalarla sektörün popüler
geliştiricisi haline gelmeyi başaran bir Mühendislik ve inovasyon şirketidir.
Başta, ambalajlı su taşımacılığında yaptığımız devrim
niteliğinde bir geliştirme olan ‘’damacana paleti’’
bugün hem iç piyasada hem dış piyasada ciddi ilgi
görmekte ve ithal ürünlerin kullanımını ciddi oranda
düşürmektedir. Yine aynı sektör için geliştirmekte
olduğumuz yükleme boşaltma makineleri, yıkama
makineleri daha önce benzeri olmayan bazı özellikler
barındırmaktadır. Zaman zaman başka sektörlerden
gelen problemlere de aynı şekilde çözümler geliştirip
hayata geçiriyoruz.
İKİ BÜYÜK HEDEF
Rutin işlerimizin yanında ‘’Türkiye Cumhuriyeti’nin Su
Politikası’’na katkıda bulunabilecek çalışmalara da büt-
8/LİDER KURUMLAR
çe ve mesai harcıyoruz. Doğal su kaynaklarının gözelerden
çıkıp tüketicinin yudumlamasına kadar olan tüm
süreç ilgi alanımıza girmektedir. Bu konuyla
ilgili yaptığımız en ciddi çalışma
Yalova’nın Güney Köyü’nde gerçekleştirdiğimiz
modüler kaptaj sistemidir.
Bu çalışma neticesinde devlet kaptaj
bütçesinin %80 oranında tasarruf
ettirildiği ve tüm hijyen zafiyetlerinin
ortadan kaldırıldığı görülmüştür. Hayalimiz
milli su kaynaklarımızın kayıpsız
ve kontrollü kullanımıyla ilgili projemizi
tüm ülke geneline yaymaktır.
Hiç durmadan çalıştığımız ve ciddi kaynak harcadığımız
bir başka hedef ise tüm dünyadaki her bir lojistik
Rutin işlerimizin yanında
‘’Türkiye Cumhuriyeti’nin
Su Politikası’’na katkıda
bulunabilecek çalışmalara
da bütçe ve mesai
harcıyoruz.
hareketinden minimal bir pay almak için geliştirmekte
olduğumuz yönetim ve operasyon projesidir. Standardizasyon,
hijyen ve takip edilebilirlik
süreçlerinden oluşan ve devletimize
uluslarası alanda otorite olma
fırsatı verebilecek bu projeyle ilgili
gerekli temasları gerçekleştirme
aşamasındayız.
İçinde bulunduğumuz belirsizlikler
dünyası, farklı düşünüp hızlı
çözüm bulanın baskın olduğu bir
ticari hayatı beraberinde getirmiştir.
Umudumuz yeni düzende hem devletimize hem de
bizden sonrakilere avantaj sağlayacak buluşlar gerçekleştirmek
ve kalıcılığını sağlamaktır.
LİDER KURUMLAR /9
YEREL YÖNETİMLERDE SU
VE ATIKSU HİZMETLERİNE
GENEL BAKIŞ
Hayat menbaı ve yerini tutabilecek hiçbir
maddenin olmadığı eşsiz bir nimet olan suyun
insan hayatına sunulması yerel yönetimlerin
öncelikli görevlerinden biridir. İnsanların yeterli miktar
ve kalitede suya ekonomik olarak ulaşabilmesi,
başta Birleşmiş Milletler olmak üzere uluslararası
kuruluşların, ülke yönetimlerinin başlıca görevlerinden
biri olduğunu kabul ettikleri bir insani hak olarak
görülmektedir.
Prof. Dr. Lütfi AKÇA
Cumhurbaşkanlığı Yerel Yönetim
Politikaları Kurul Üyesi
Şehirlerimize, kasabalarımıza ve köylerimize yeterli
miktarda ve içme suyu kalite standartlarına uygun
nitelikte suyun tüketiciler tarafından karşılanabilir
fiyatlar ile temini, tüketilen suyun verimli kullanılması
ve ortaya çıkan atıksuların çevre sağlığını tehdit
etmeyecek ve su kaynaklarımızı kirletmeyecek şekilde
bertaraf edilmesi ülkemizde de yerel yönetimlerin
önemli görevleri arasındadır.
Ülkemizde yerleşim yerlerine su temini ve atıksu
bertarafı hizmetleri, toplam nüfusun yaklaşık %75’ini
oluşturan 30 adet Büyükşehirde, ilin tamamına Su ve
Kanalizasyon İdareleri (SUKİ) tarafından verilmektedir.
Büyükşehirler dışında kalan 51 ilde ise il, ilçe ve
10/LİDER KURUMLAR
belde Belediye Başkanlıkları ile köylerde İl Özel İdareleri
tarafından verilmektedir.
Bilhassa gelişmekte olan ülkelerde su sektöründe
yeterli kurumsal ve insan kaynakları kapasitesinin bulunmaması,
yeterli finansman kaynaklarının olmaması
sebeplerinden dolayı su temini ve sanitasyon hedeflerine
ulaşılmasında sıkıntılar yaşanmaktadır.
İnsan sağılığını doğrudan ilgilendiren ve temel bir
insani ihtiyaç olan su ve atıksu hizmetlerinin küresel
ölçekteki önemi sebebiyle bu hizmetlerin daha etkin
sağlanabilmesi için Birleşmiş Milletler çatısı altında çok
sayıda program ve inisiyatif uygulamaya konulmuştur.
Bunlar arasında;
• 1980’li yıllarda Dünya Sağlık Teşkilatı (WHO) tarafından
Su On Yılı (Water Decade) ilan edilmesi,
• BM Binyıl Kalkınma Hedefleri (MDGs) içinde su ve
sanitasyona ağırlık verilmesi,
• Birleşmiş Milletler’in Eylül 2015’teki Genel Kurulunda
kabul edilen 2030 yılı “Sürdürülebilir Kalkınma Hedefleri
(SKH)” sayılabilir
Sürdürülebilir Kalkınma Hedeflerinin 6.ncısı (SKH-6),
herkesin temiz su ve yeterli kanalizasyon hizmetlerine
eksiksiz olarak erişiminin sağlanması ile ilgili olup bu
konulardaki ilgi ve duyarlılığın küresel politik gündemdeki
yerinin canlı tutulmasını gaye edinmektedir. Bu
çerçevede tüm insanların su ve atıksu hizmetlerine
erişimi temel insani
haklardan biri olarak
kabul edilmiştir. Buna
göre temiz, güvenli,
makul fiyatlı, erişilebilir
içme suyununherkese
sağlanması gerekmektedir.
Türkiye’nin 2018-2023
Onbirinci Kalkınma
Planı’nda Kentsel
Altyapı için öngörülen hedeflerine
göre;
• İçme suyuna erişen belediye
nüfusunun toplam belediye nüfusuna oranı
yüzde 100,
İnsanların
yeterli miktar ve kalitede suya ekonomik
olarak ulaşabilmesi, başta Birleşmiş Milletler
olmak üzere uluslararası kuruluşların, ülke
yönetimlerinin başlıca görevlerinden biri
olduğunu kabul ettikleri bir insani hak olarak
görülmektedir.
• Atıksu kanalizasyonu şebekesiyle hizmet verilen
belediye nüfusunun toplam belediye nüfusuna oranı
yüzde 95,
• Atıksu arıtma tesisiyle hizmet verilen belediye nüfusunun
toplam belediye nüfusuna oranı ise
% 100’dür.
TÜİK 2018 Çevre İstatistiklerine göre Türkiye’de 2016
yılı itibarı ile;
• İçme suyu şebekesi ile, temiz ve güvenli içme suyu
hizmeti verilen nüfusun toplam belediye nüfusuna
oranı yüzde 98,
• Kanalizasyon şebekesi ile hizmet verilen belediye
nüfusunun toplam belediye nüfusuna oranı yüzde 90,
• Atıksu arıtma tesisi ile hizmet verilen belediye nüfusunun
toplam belediye nüfusuna oranı yüzde 75
olarak verilmektedir.
Belediye sınırları dışındaki (İl Özel İdareleri sorumluluk
alanında bulunan) kırsal (köy) yerleşimlerindeki güvenli
içme suyuna erişim ile kanalizasyon ve fosseptik sisteminden
yararlanma oranlarının ise sırası ile yüzde 90 ve
yüzde 65 civarında olduğu tahmin edilmektedir (1).
Yukarıda verilen istatistiki bilgilerle, Türkiye’nin BM SKA
6.1-6.3 2030 yılı hedeflerini OECD ülkeleri ortalamalarına
yakın seviyede karşılayabildiği görülmektedir.
Su yönetimin küresel ve uluslararası boyutları da günümüz
şartlarında çok önemli hale gelmiştir. Gerek çevre
yönetimi, gerekse su yönetimi konuları, ulusal ölçekten
yerel ölçeğe doğru gidildikçe sorunların mahiyeti
ve etki ölçeği, çözüm araçları ve sorumlu kurumlar
bakımından değişiklik göstermektedir. Ancak, etkin bir
çevre ve su yönetimi için, her kademedeki yönetim süreçlerinin
hem küresel hem de milli su yönetim politikalarına
uygun ve bu politikaların yerel ölçekteki uzantısı
olma gereği vardır.
Uluslararası yaklaşımlarda,
ülkelerin kişi başına
düşen su miktarları
itibarıyla su kaynakları
açısından zenginlikleri
derecelendirilmektedir.
Bu değerlendirmelere
göre yılda kişi başına
düşen su miktarı
1000 m 3 ’ün altında
olan ülkeler “su fakiri”
olarak tanımlanmaktadır. Türkiye,
mevcut durumda kişi başına yıllık 1350
m 3 su miktarı ile fakirlik sınırına yakın
ve gelecekte su fakiri olmaya aday
bir ülke durumundadır.
Ülkemizin kullanılabilir toplam su miktarı yılda 112
milyar m 3 olup, hali hazırda 57 milyar m 3 ’ü kullanılmaktadır.
Bu miktarın 43 milyar m 3 ’ü (%76) zirai sulamada,
7 milyar m 3 ’ü (%12) içme-kullanma suyu olarak yerleşim
yerlerinde, 7 milyar m 3 ’ü (%12) sanayi suyu ihtiyacını
karşılamada kullanılmaktadır. Genel tabloya bakıldığında,
ülke genelinde su kaynaklarımızın verimli kullanılmasında
en başa alınması gereken sektörün tarımsal
sulamalar olduğu görülmekle birlikte, doğrudan bele-
LİDER KURUMLAR /11
diyelerin sorumluluğunda olan içme ve kullanma suyu
temini açısından bu içme suyu sistemlerinin yeterliliği
ve verimliliği de çok önemli hale gelmektedir.
Ülkemizde su ve atıksu hizmetleri belediye statüsünde
olan yerleşim yerlerinde belediyelerin ilgili birimleri
tarafından verilmektedir. Köylerde ise bu hizmetler İl
Özel İdareleri tarafından verilmektedir. 30 adet Büyükşehir
bünyesindeki Su ve Kanalizasyon İdareleri, ülke
nüfusunun yaklaşık %75’ine hizmet vermektedir.
Ülkemizde 508 adet içme suyu maksatlı yerüstü
su kaynağı bulunmaktadır. 2017 yılı verilerine göre
bunların 302 adedi işletmede ve 206 adedi planlama,
projelendirme ve inşa halindedir. Mevcutta 18 adet
içme-kullanma suyu havzası için İçme Suyu Koruma
Planı yürürlüğe girmiştir. 3 adet havzada çalışmalara
devam edilmektedir. Koruma ve kullanma dengesi
gözetilerek içme suyu havzasının fiziki ve teknik özelliklerinin
bilimsel çalışmalar ile değerlendirilerek havza
özelinde uygulanabilir, anlaşılabilir ve mevcut verilerle
su kalitesini koruyacak ve iyileştirecek, en uygun arazi
kullanımını sağlayacak özel hükümlerin bütün içme
suyu havzaları için hazırlanması gerekmektedir.
İller Bankası A.Ş. belediyelerden aldıkları yetki doğrultusunda
mevzuat dikkate alarak içme suyu arıtma
tesislerinin etüt, proje ve inşaatlarını tamamlayarak belediyelere
teslim etmektedir. Bugüne kadar planlanan
içme suyu arıtma tesislerinin proses seçimi yapılırken
öncelikle su kalitesi dikkate alınmakla birlikte, tesisin
büyüklüğü, arazi ihtiyacı, topografyası, inşaat ve işletme
maliyeti, belediyelerimizin teknik ve mali yapısı,
iklim özellikleri ile işletilebilir düşük işletme ve yatırım
maliyetine sahip yeni teknoloji olması gibi esaslar göz
önüne alınmaktadır.
2020 yılı itibariyle ülkemizde 489 Adet İçme Suyu
Arıtma Tesisi bulunmaktadır. Tarım ve Orman Bakanlığı
tarafından yapılan inceleme ve araştırmalar bu tesislerin
bir kısmının revizyon ihtiyacının olduğu, bir kısmının
yeniden inşa edilmesinin veya işletme şartlarının iyileştirilmesine
gerektiği belirlenmiştir(2). Aynı araştırma
kapsamında içme suyu kaynaklarından ve içme suyu
arıtma tesislerinden alınan suların kalitesi bir yıl boyunca
izlenmiş olup izleme neticelerinin büyük bir kısmının
içme suyu standartlarını sağladığı, ancak bazı yerlerde,
özellikle sanayi atıksularından kaynaklanabilecek
kimyasal madde kirliliğinin önemli olduğu görülmüştür.
İçme suyu arıtma tesislerinin projelendirilmesinde ve
işletilmesinde ham su kalitesinin ve su kaynakları üzerindeki
kirlenme baskısının daha fazla dikkate alınması
gerekmektedir.
İçme ve kullanma suyu temininde verim kaybının en
fazla yaşandığı alan, su iletim ve dağıtım sistemlerindeki
su kayıp ve kaçaklarıdır. 2019 yılında yaymlanan
“İçme Suyu Temin ve Dağıtım Sistemlerindeki Su
Kayıplarının Kontrolü Yönetmeliği” büyükşehir ve il
belediyeleri su kayıplarını 2023 yılına kadar en fazla
%30, 2028 yılına kadar ise en fazla %25 düzeyine; diğer
belediyeler su kayıplarını 2023 yılına kadar en fazla
%35, 2028 yılına kadar en fazla %30, 2033 yılına kadar
ise en fazla %25 düzeyine indirmekle yükümlüdürler.
Tarım ve Orman Bakanlığı verilerine göre, içme suyu
dağıtım şebekelerinde 2019 yılı Türkiye ortalaması su
kayıp oranı % 37 olarak hesaplanmıştır. 2019 yılı 28
büyükşehir belediyesi ve 42 il belediyesinin verilerine
göre 5,28 milyar m3 suyun 1,96 milyar m3 kullanıcıya
ulaşamadan kaybolmuştur. 2019 yılı ve güncel su kayıpları
%25’ten büyük olan 64 belediye verisi kullanılarak
yapılan hesap ile su kayıplarının %25’e düşürülmesi
ile kazanılacak olan su miktarının ekonomik karşılığı
2,37 milyar TL/yıl’dır. İçmesuyu şebekelerindeki su
kayıplarının başlıca sebepleri; proje ve imalat hataları,
İşletme hataları (kademelendirme ve terfi yanlışları,
aşırı basınçlar) ve kayıp-kaçak kontrolu ve SCADA
sistemlerinin olmayışı şeklinde sayılabilir.
2018-2023 yıllarını kapsayan 11.nci Kalkınma Planında,
su şebekelerindeki kayıpların azaltılması için SUKAP
kapsamında bir program yürütülmesi öngörülmüştür.
Bu programın etkin bir şekilde yürütülebilmesi
için Cumhurbaşkanlığı Strateji ve Bütçe Başkanlığının
koordinasyonunda, şebeke yenilenmesi ve kayıp kaçak
konusunda ulusal planlama yapması, bu planlamanın
sonuçlarına göre programa alınacak belediyeler için su
kayıplarının azaltılması eylem planlarının hazırlanması
gerekmektedir.
Ülkemizde yerel yönetimlerin her türlü kentsel ihtiyaçlarının
karşılanması için geliştirilen projelerine
finansman temin edilmesi İller Bankası A.Ş, tarafından
sağlanmaktadır. Piyasa şartlarına göre öz kaynaklar ile
ulusal ve uluslararası kaynaklardan en uygun koşullarda
finansman sağlanmaktadır.
Ayrıca İller Bankası tarafından yürütülen finansman
paketi olan SUKAP kapsamında içme suyu şebeke,
içme suyu arıtma tesisi, kanalizasyon şebekesi, atıksu
arıtma tesisi, yağmur suyu inşaatı, derin deniz deşarjı
işleri için hibe ve uygun şartlarda kredi sağlanmaktadır.
12/LİDER KURUMLAR
Genel bütçeden İller Bankası A.Ş.’ye aktarılan ve İller
Bankası kar paylarından ayrılan ödeneklerden nüfusu
25.000 kişi altı olan belediyelere %50’si oranında
hibe desteği sağlanmaktadır. Bunula birlikte, özellikle
nüfusu az olan küçük belediyelerimizde su ve atıksu
altyapısının finansmanına su ve atıksu gelirlerinden
yapılabilecek katkı yetersiz kalmaktadır. Bu durumun
bir sebebi, ölçek ekonomisinden kaynaklanan, nüfus
başına düşen yatırım masrafının büyük nüfuslu belediyelere
göre daha fazla olması, buna karşılık sosyo-ekonomik
gelişme seviyesine bağlı olarak vatandaşların
bu maliyetleri karşılama gücünün olmayışıdır. Buna
ilave olarak küçük belediyelerde kurumsal kapasitenin
yetersizliğinden kaynaklanan verimsizlik ve kaynakların
etkin kullanılamayışı bu konuda etkendir. 11. Kalkınma
Planı hedefleri arasında da sayıldığı üzere küçük yerleşim
yerlerinde, bilhassa nüfusu 50.000’den az olan
yerleşim yerlerinde su ve atıksu hizmetlerinin istenilen
seviyede verilmesinde ölçek ekonomisinden kaynaklanan
yüksek maliyetlerin yanı sıra hem kurumsal kapasite
hem de finansman yönünden ciddi problemler
vardır. Bu sebeple 30 adet Büyükşehir dışında kalan 51
ilde de büyükşehirlerdekine benzer Su ve Kanalizasyon
İdaresinin kurulması gerekli görülmektedir.
Su, atıksu ve yağmur suyu sistemlerinin finansmanı
ve ücret tarifeleri konusunda yerel yönetimlerimizde
karşılaşılan meselelerin kaynağında; uluslararası alanda
kabul gören “kullanan öder” ve “kirleten öder” ilklerine
dayanan tam maliyeti karşılama yaklaşımının, yine
uluslararası kabul gören ve yukarıda değinildiği üzere
BM sürdürülebilir kalkınma hedefleri arasına giren
“temiz, güvenli, makul fiyatlı, erişilebilir içme suyunun
herkese sağlanması” ilkesini birlikte karşılayabilecek
şekilde, tam maliyetin hesaplanmasına dayalı, ancak
maddi açıdan gerekli durumlarda sosyal destekleme
politikasını da ihtiva eden, milli seviyede belirlenmiş
bir tarife politikasının henüz geliştirilememiş olması
hususu görünmektedir. Su temini ve atık su hizmetlerinin
fiyatlandırılmasına ilişkin karar mercileri mevzuatta
açıkça belirtilmiştir ancak tarifelerin nasıl belirleneceğine
ilişkin belirsizlikler mevcuttur. Ayrıca, su ve atık su
hizmetlerinin fiyatlandırılması için ulusal politikaların
belirlenmesinden sorumlu bir otoritenin olmaması bir
idari boşluk oluşturmaktadır.
Ülkemizde su kalitesinin korunması için gerek yerleşim
yerlerinden gerekse sanayi tesisleri ve diğer kaynaklardan
meydana gelen atıksuların arıtılması için, özellikle
2003 yılından itibaren atıksu arıtma tesislerinin kurulması
çok hızlanmış, atıksuları arıtılan belediye nüfusu
oranı 2002 yılında %35 iken 2017 yılında %82’ye
yükselmiştir. 2020 yılında ise belediye nüfusunun %
87,4’üne atık su arıtma hizmeti verilmektedir. Atıksu
arıtma tesisleri Büyükşehir Belediyelerinde Su ve
Kanalizasyon İdareleri, diğer belediyelerde genellikle
İller Bankası tarafından, bazı durumlarda ise DSİ Genel
Müdürlüğü tarafından inşa edilmekte, ilgili idareler ve
belediyeler tarafından işletilmektedir.
Ancak bu tesislerin inşası, bakım-onarımı ve işletilmelerinde
yatırımı yapan kurumların ve belediyelerin bazı
sıkıntılar yaşadıkları bilinmektedir. 2017 yılında Çevre
ve Şehircilik Bakanlığı tarafından yapılan bir araştırmanın
verilerine göre Türkiye’de bulunan 1127 kentsel
atıksu arıtma tesisi (KAAT) bulunmakta olup bunların
502’sinde revizyon ihtiyacı bulunmamakta, 471 adedinin
revizyon ihtiyacı bulunduğu ve 154’inde ise yıkılıp
yeniden yapılması gerektiği tespit edilmiştir (3).
Bu yetersizliklerin giderilmesi maksadıyla, mühendislik
ve danışmanlık hizmetlerinin iyileştirilmesi için proje
standartları ve normlarının geliştirilmesi ve iyileştirilmesinden
başlanarak yatırımcı kuruluşlar ve belediyelerde
yapısal dönüşümler ve kurumsal kapasitenin
artırılması ve benzeri tedbirlerin üzerinde süratle
çalışılması çok faydalı olacaktır.
Buna ilave olarak, çalışır durumdaki tesislerin işletilmesinde
yetişmiş eleman noksanlığı, tasarım, inşaat ve
işletme yetersizlikleri sebebiyle işletme maliyetlerinin
yüksek olmasından kaynaklanan yüksek işletme maliyetleri,
yeterli denetim yapılamayışından kaynaklanan
sorunlar gibi nedenlerle, çok sayıdaki çevre koruma
tesislerine rağmen sularımızın kalitesinin istenen
seviyede olduğunu söylemek zordur. Bu sorunların
aşılması için gerek tesislerin proje ve inşaatlarını yapan
kurumlarda, gerekse işletmeyi yapan idareler ve belediyelerde
kurumsal kapasite geliştirme çalışmalarının
daha fazla yapılması gerekli görünmektedir.
Kaynaklar
Öztürk, İ., (2019), Türkiye Bm’nin Suyla İlgili Kalkınma Amaçlarının
Neresinde?, Mimar ve Mühendis, MMG, Sayı 110, S.32-36, Kasım-Aralık
2019,
Türkiye’deki İçme Suyu Kaynaklarının ve Arıtma Tesislerinin Değerlendirilmesi
için Teknik Yardım Projesi, Hukuki ve Kurumsal Analiz
Raporu, Çevre ve Şehircilik Bakanlığı ve Su Yönetimi Genel Müdürlüğü,
Ankara, 2017.
Türkiye’deki Atıksu Arıtma Tesislerinin İncelenmesi ve Değerlendirilmesi
(TÜRAAT) Projesi, Çevre ve Şehircilik Bakanlığı, 2017
LİDER KURUMLAR /13
14/LİDER KURUMLAR
LİDER KURUMLAR /15
DSİ GENEL MÜDÜRÜ, KAYA YILDIZ :
İÇME SUYU TEMİNİ İÇİN DEV
PROJELER İNŞA EDİLİYOR.
Türkiye, yarı kurak iklim bölgesinde olan bir ülke
olup, yağışlar, mevsimlere ve bölgelere göre farklılık
gösterir. Karadeniz Bölgesinde ortalama yıllık
yağış miktarı 2.500 mm iken, İç Anadolu Bölgesinde
Konya, Karapınar civarında 250 mm’ye kadar düşmektedir.
Özellikle son yıllarda kendini daha fazla hissettiren
küresel iklim değişikliğinden en fazla etkilenecek
ülkelerden biri de Türkiye’dir. Bu sebeple ülkemizde su
kaynaklarının sürdürülebilirlik ilkesi çerçevesinde yönetimi,
son derece büyük ehemmiyet arz etmektedir.
Öncelikle Türkiye geneli yağışlar ile alakalı genel bir
değerlendirme yapılacak olursa, hidrolojik bakımdan
ülkemizde 1 Ekim ile 30 Eylül tarihleri arası “Yağış
Yılı” olarak kabul edilir. Misal olarak 1 Ekim 2019 ile 30
Eylül 2020 tarihleri arası bir yağış yılıdır.
Ülkemizin genel yağış ve su durumuna kısaca göz
atacak olursak;
Kaya YILDIZ
Dsi Genel Müdür V.
• Ülkemizde uzun yıllar yağış ortalaması 574 mm’dir.
• Ülkemize düşen toplam yağış miktarı 450 milyar m 3
olarak ölçülmektedir.
• Yıllık toplam kullanılabilir su miktarı ise 112 milyar
m 3 olarak tahmin edilmektedir.
• Türkiye’nin nüfusu hâlihazırda takriben
83.155.000’dir.
• Dolayısıyla kişi başına düşen yıllık su miktarı
1.347 m 3 ’tür.
16/LİDER KURUMLAR
Yukarıdaki bu değerleri incelediğimizde Türkiye’nin su
zengini bir ülke olmadığı görülebilir. Ülkemizin su kaynakları,
tek elden çok iyi bir su yönetimi ve işletmesiyle
ancak kendi kendine yetebilecek durumdadır.
Türkiye’nin içinde bulunduğu yarı kurak iklim bölgesini
ve su kaynaklarımızın durumuna baktığımızda, bizim
suyumuzu her bir damlasına kadar akıllıca ve sürdürülebilirlik
ilkesi çerçevesinde değerlendirmemiz gerekmektedir.
Yani bu tablo bize Türkiye’de baraj, gölet gibi su
biriktirme yapılarının yapılmasının bir zaruret olduğunu
göstermektedir.
Bu sebeple son 18 yılda takriben 255 milyar TL maliyetinde
su yatırımı gerçekleştirerek 8.695 tesis Aziz
Milletimizin hizmetine sunulmuştur. Bu tesislerin;
• 600’ü baraj,
• 423’ü gölet ve bent,
• 590’ı ise hidroelektrik enerji santrali
• 1.457’si sulama tesisi,
• 262’si içmesuyu tesisi,
• 21’i atıksu arıtma tesisi,
• 5.089’u taşkın koruma tesisi,
• 253’ü toplulaştırma tesisidir.
Ülkemizde 2019 yılında tüketilen su miktarı 57 milyar m 3
olup, bu suyun %77’si olan
44 milyar m 3 ’ü sulamada, %23’ü olan 13 milyar m 3 ’ü ise
içme, kullanma ve sanayi suyunda kullanılmaktadır.
KURAKLIK KAVRAMI
Bir bölgenin nem miktarındaki geçici dengesizliğin o
bölgedeki su kıtlığı ile ilişkisi olarak tanımlanır. Kuraklık
tabii bir iklim hadisesidir ve herhangi bir zamanda
herhangi bir yerde meydana gelebilir. Yeryüzünde 31
çeşit tabii afet olup, kuraklık bunların ilk sırasında yer
almaktadır.
Ülkemizde kuraklık hep olmuştur, ilk defa tanışılan bir
husus değildir. Kuraklık, genellikle yavaş gelişir ve uzun
bir süreklilik gösterir. Atmosferik tehlikeler içinde tahmini
en zor, etkileri çok geniş olandır.
Kuraklık, su kaynaklarını etkileyecek, bu da içme, kullanma
ve sanayi için su temininde ve hidroelektrik enerji
üretiminde olumsuzluklara sebep olacaktır.
Kuraklık hesaplamalarında, bir bölgedeki yağış ve
evapotranspirasyon arasındaki dengenin uzun süreli
ortalaması göz önünde bulundurulmalıdır.
• Yağışların tesirleri (yağış yoğunluğu, sayısı),
• Yüksek sıcaklık,
• Şiddetli rüzgar ve
• Düşük nem miktarı gibi değişkenler kuraklık üzerinde
etkili olur.
Kuraklık yalnızca fiziki bir hadise veya bir tabiat olayı
olarak görülmemelidir. İnsanların ve onların faaliyetlerinin
su kaynaklarına olan ihtiyacı sebebiyle toplum
üzerinde çeşitli tesirleri vardır.
Uzun süreli kuru hava, bitki, orman ve su kaynaklarında
azalmaya sebep olmaktadır. Bu yüzden ciddi olarak
çevre, ekonomi ve sosyal konularda problemler ortaya
çıkabilir.
BARAJLARIMIZ KURAK DÖNEMLERİN
ETKİSİNİ ASGARİYE İNDİRİYOR
Tüm dünyada küresel ısınma ve iklim değişikliği ile
birlikte sıklığı ve şiddeti artan kurak periyotların etkilerinin
asgari seviyede tutulması maksadıyla su arzının
arttırılması ve talebin kısıtlanması yönündeki tedbirlerimizi
almaya devam ediyoruz.
Devlet Su İşleri Genel Müdürlüğümüz özellikle küresel
ısınma ve iklim değişikliği ile birlikte sıklığı, etki alanı ve
şiddeti artan kurak periyotların etkilerini asgari seviyeye
indirmek için çalışmalarını genel olarak 2 ana başlık
altında toplamaktadır. Su arzının arttırılmasına ilişkin
tedbirler ve su talebinin kısıtlanmasına yönelik tedbirler
olarak özetlenebilecek bu çalışmalar kapsamında önemli
projeler hayata geçirilmektedir.
BARAJ, HES ve GÖLETLER KURAKLIĞA
KARŞI EMNİYET SUBABIDIR
Su arzının arttırılması çalışmaları kapsamında DSİ tarafından
bugüne kadar 876 adet baraj ( 2003 yılından
bu yana bu sayı 600) ve hidroelektrik santral ile 651
adet gölet inşa edilmiştir. Bunun yanında özel sektör
tarafından inşa edilen 645 adet hidroelektrik santral de
ülkemizin depolama kapasitesine büyük katkı sağlamaktadır.
Bu tesislerimizin depolama kapasitesi toplamda
178 milyar metreküpün üzerine çıkmıştır. İstanbul ilimizin
bir yıllık içme, kullanma ve sanayi suyu ihtiyacının 1,2
milyar metreküp olduğu düşünüldüğünde, 178 milyar
metreküplük depolama kapasitesinin değeri daha iyi
anlaşılacaktır.
Depolama tesislerimiz yağışlı dönemlerde biriktirdikleri
suları kurak periyotlarda; tarımsal sulamanın, sanayimizin
ve vatandaşlarımızın hizmetine sunmaktadır. Özellikle
yarı kurak iklim kuşağında bulunan ülkemiz açısından
bu depolama tesisleri hayati önem taşımaktadır.
YERİNDE VE DERİNDE DEPOLAMA: YERALTI
BARAJLARI
İklim değişikliği ve nüfus artışının etkisiyle depolama yapılarının
önemi giderek artmakta ve alternatif depolama
LİDER KURUMLAR /17
yapıları değer kazanmaktadır. Yeraltı Barajları bu alternatifler
arasında ilk sırada yer almaktadır. Bu çerçevede
DSİ tarafından daha önce inşa edilmiş örnekleri bulunmakla
birlikte ortaya çıkan su ihtiyaçları bunlara yenilerinin
eklenmesini gerekli kılmıştır. Bu kapsamda Tarım
ve Orman Bakanlığı tarafından hazırlanan “Yeraltısuyu
Suni Besleme ve Yeraltı Barajları Eylem Planı” ile yarı
kurak coğrafyada bulunan ülkemizin su rezervine katkıda
bulunulması maksadıyla 2023 yılına kadar 100’ün
üzerinde yeraltı barajı inşa edilmiş olacaktır. Yeraltı
barajları kırsal kesimdeki vatandaşlarımıza daha kaliteli
ve sürekli su sağlanması açısından önem taşımaktadır.
ATIKSU: HEM SORUN HEM FIRSAT
DSİ Genel Müdürlüğü, 02.11.2011 tarih ve 662 sayılı KHK
ile Atıksu Dairesi Başkanlığını kurarak bu sektördeki
çalışmalarına hız vermiştir. DSİ bu alanda geliştirdiği
projelerde atıksuların kazanılarak yeniden kullanılmasını
ilke edinen bir yaklaşım izlemektedir. Bu yaklaşım
neticesinde aslında
bir sorun olan atıksu,
arıtıldıktan sonra
başta sulama olmak
üzere çeşitli maksatlarla
kullanılarak su
arzının arttırılması
yönünde bir fırsata
dönüşmektedir.
Bu çerçevede hem
su kaynaklarımızın
kirlenmesinin önüne
geçilmekte hem de
ilave bir su arzı elde
Avustralya’da bir
su firmasının su şişelerine iliştirdiği not:
“Don’t waste water even if you were at a
running stream!” (Prophet Muhammad)
/ “Suyu israf etmeyiniz, akan bir nehirde
olsanız dahi!” (Hz. Muhammed)
edilmektedir. DSİ tarafından bugüne kadar tamamlanan
21 adet Atıksu Arıtma Tesisi ile günlük 315 bin metreküp
su arıtılarak tarımsal sulamada yeniden kullanılabilecek
şekilde hizmete sunulmaktadır.
MODERN SULAMAYLA GELEN BÜYÜK SU
TASARRUFU
DSİ Genel Müdürlüğümüz su talebinin kısıtlanmasına yönelik
olarak da sulama sistemlerinin modernizasyonuna
büyük önem vermektedir. Ülkemizde sarf edilen suyun
yüzde 74’üne karşılık gelen 44 milyar metreküp, tarım
sektöründe kullanılmaktadır. Dolayısıyla bu sektörde
uygulanacak tasarrufa yönelik modern tedbirler önemli
geri dönüşler sağlamaktadır. Bu doğrultuda 2000’li
yılların başından itibaren büyük ölçüde tasarruf sağlayan
modern sulama sistemlerinin yaygınlaştırılması
yönünde bir atılım içerisine girilmiştir. Yapılan çalışmalar
neticesinde, 2000’li yılların başında tarımsal sulamada
%6 olan modern sulama sistemlerinin oranı %29’a yükseltilmiştir.
Bu oran inşaatı devam eden projelerde %94
seviyesine çıkmaktadır.
Modern kapalı sistem basınçlı borulu sulamaya geçilmesi
ile iletim kayıpları minimum seviye indirilmekte
ve tarla içi sulama sitemleri ile önemli ölçüde su tasarrufu
sağlanarak çiftlik randımanı maksimum seviyeye
yükseltilmektedir. Böylelikle, yağmurlama sulamalarda
% 35 damla sulamalarda ise % 65 oranında su tasarrufu
sağlanmaktadır.
İÇME SUYU TEMİNİ İÇİN DEV PROJELER İNŞA
EDİLİYOR.
DSİ 1053 Sayılı Kanunun verdiği yetki ve sorumlulukla
bugüne kadar 81 ilimizde 45 milyon vatandaşımıza 367
adet içme suyu tesisi inşa ederek 4,7 hm 3 /yıl memba
suyu kalitesinde temiz içme suyunu vatandaşlarımızın
hizmetine sunmuştur. Ankara’ya Gerede’den temiz ve
sağlıklı içme suyu getirmek için 31 bin 562 metre uzunluğunda
tünel inşa edilen Gerede İçme Suyu Projesi çok
önemli bir projedir. Bu Türkiye’deki
en uzun içme suyu
tünelidir.
İstanbul, Ankara ve İzmir’in
haricinde; Gaziantep’in uzun
vadeli içme, kullanma ve endüstri
suyu teminini sağlamak
amacıyla inşa edilen Gaziantep-Düzbağ
İçme Suyu İsale
Hattı, Konya Mavi Tünel İçmesuyu
Projesi, Aydın İkizdere
Barajı ve İsale Hatları, Diyarbakır,
Van İçmesuyu proejeleri
hizmete alınan ve şehirlerimize
temiz iç ve sağlıklı içmesuyu sağlayan projelerimizden
sadece bazılarıdır. Bunlar gibi daha birçok proje hayata
geçirilmiş olup, şehirlerimizin içme kullanma suyu
ihtiyacını uzun vadeli olarak garanti altına almak için
18/LİDER KURUMLAR
Bakanlığımız olarak var gücümüzle çalışmaktayız.
Şehirlerimize içme ve kullanma suyu temininin uzun
vadede de kesintisiz devamı için ilk olarak 2008 yılında
“81 İl Merkezinin İçme, Kullanma ve Sanayi suyu Temini
Eylem Planı (2008-2012)” hazırlanmış, Daha sonra
söz konusu Eylem Planı belirli aralıklarla revize edilmiş,
2020 yılı itibari ile de yeniden güncellenmiştir. Böylece
şehirlerimizin 2040, 2050 ve 2071 yıllarına kadar olan
içmesuyu ihtiyacı planlanmıştır. Şehirlerimizde önemli
bir içmesuyu sıkıntısı yaşanmamasının sebebi esas itibariyle
uzun vadeli çözümleri içeren bu eylem planlarının
uygulanmasıdır.
İÇME SUYU HAVZALARINDA KİRLİLİK
ÖNLENMESİNE İLİŞKİN
DSİ eliyle öncelikli olarak içme suyu temin edilen veya
edilmesi planlanan havzalarda genellikle baraj, gölet
gibi depolamaların menbasındaki kirlilik tehdidi oluşturan
atıksuların toplanması, arıtılarak yeniden kullanıma
kazandırılması ve kontrollü deşarjı ile ilgili çalışmalar da
yürütmekteyiz. Bu kapsamda inşa edilen atıksu tesisleri
ile günlük 236 bin m³ atıksu arıtılarak tarımsal sulamada
kullanılabilecek şekilde yeniden kullanıma sunulmuştur.
Özellikle Ergene Havzası Koruma Eylem Planı kapsamında
evsel atıksuların bertarafı yönüyle çok önemli
çalışmalar yapılmıştır. Biz bunu devam eden ve yapacağımız
yatırımlarla 2023 yılında 750 bin m³’e çıkarmayı
hedefliyoruz.
Neler Yapabiliriz?
• Elimizi çok sık yıkadığımız şu günlerde, en az 20
saniye süren sabunlama esnasında, suyu akar vaziyette
bırakmak yerine ufak bir dokunuşla musluğu
kapatabilir, durulama için musluğu tekrar açarak el
yıkama işlemini bitirebiliriz.
• Yine aynı şekilde, diş fırçalarken ve yüz yıkarken
suyu akar vaziyette bırakmak litrelerce suyun boşa
harcanmasına sebep olacaktır. Tıraş bıçağımızı
da akan suyun altında değil, bir tas suyun içinde
durulamak önemli miktarda su tasarrufuna vesile
olacaktır.
• Sadece duş alma süremizi 1 dakika azaltarak, kişi
başına yıllık 18 ton su tasarrufu sağlayabiliriz.
• Sebze ve meyvelerimizi akan suyun altında yıkamak
yerine, bir kabın içinde yıkayabiliriz. Bu yöntemle
dört kişilik bir ailenin yıllık 18 ton su tasarrufu
sağlayabileceği değerlendirilmektedir. Yıkama
sularını daha sonra uygun zeminlerin temizliği ya
da çiçeklerimizi sulamak gibi maksatlarla tekrar
kullanabiliriz.
• Otomobilimizi, balkonlarımızı, bahçelerimizi hortumla
yıkamak yerine, kovaya doldurduğumuz
suyla yıkayabiliriz.
• Çamaşır ve bulaşık makinelerini tam dolu iken
çalıştırmak ve az lekeli çamaşırlar için kısa yıkama
programlarını tercih etmek su sarfiyatını azaltmak
için güzel bir tedbirdir.
• Bulaşıklar elde yıkandığında su sarfiyatı 84-126 litre
arasında iken bulaşık makinesinde yıkandığında bu
sarfiyat 12 litreye kadar düşebiliyor. Bu şekilde yıllık
yaklaşık 40 ton su tasarrufu sağlanabilir.
• Elde çamaşır yıkarken aynı suda önce beyazları;
sonra renklileri yıkayabiliriz. Çamaşırdan arta kalan
suyu da uygun ortamların temizliğinde kullanabiliriz.
• Musluklarınız su damlatıyorsa tamir ettirmemek
günlük 30-200 litre suyun boşa akmasına sebep
olabilir.
• Sifonun bir kez çekilmesi ile ortalama 10 litre su
harcanır. Rezervuarların boyutu küçültülerek önemli
ölçüde su tasarrufu sağlanabilir.
• Musluklarda ve duş başlıklarında su akışını azaltan,
ancak su basıncını arttıran yeni sistemleri
kullanmak “daha az su, daha fazla verim” anlamına
gelmektedir.
• Su tasarrufu sadece aşırı su tüketimini kısmak
değildir. Mevcut tatlı su kaynaklarının kirlenmesinin
önüne geçerek de aynı sonuca ulaşabiliriz. Evsel
atık yağların lavaboya dökülmesi su kaynaklarımızın
kirlenmesine sebep olmaktadır. Günümüzde yerel
yönetimler bu atıkları topluyorlar. Evsel atık yağları
biriktirip belediyelerin toplama alanlarına bırakarak
su kaynaklarımızı kirletmelerine mani olabiliriz. Yine
katı ve sıvı atıklarımızı, çöplerimizi dere yataklarına
atmayarak hem daha temiz bir çevreye hem daha
düşük bir taşkın riskine katkı sağlayabiliriz.
Su Ayak İzimizi Küçültelim
Yaşam kaynağımız olan su aynı zamanda her türlü mal
ve hizmet üretim sürecinin değişmez girdisi konumunda
bulunmaktadır. Dolayısıyla doğrudan sebep olduğumuz
su tüketiminin yanında tükettiğimiz her ürün ya da
hizmetten ötürü dolaylı olarak da su tüketimine ortak
olmaktayız. “Su ayak izi” kavramı bu durumu açıklamak
için kullanılmaktadır. Kişisel su ayak izi ölçülürken yediğimiz
ürünlerden satın aldığımız giysilere kadar her mal
ve hizmet hesap edilmektedir. Dolayısıyla hayatın her
alanında yapacağımız tasarruf ya da kaynakların ölçülü
ve yalnızca ihtiyacımızı giderecek kadar kullanımına
ilişkin tedbirler, doğrudan ve dolaylı olarak su kaynaklarımızın
korunmasına hizmet edecektir.
“Her damla yağmuru insanlığa hizmet etmeden denize
göndermeyin” Seylan Kralı (M.Ö/3500)
LİDER KURUMLAR /19
İÇME VE ATIK SU ARITMA
TESİSLERİNDE SOFRA TUZUNUNDAN
KLOR ÜRETİM SİSTEMLERİ
YAYGINLAŞIYOR
Ali PALAMUTCU
Kemisan Klor-Alkali A.Ş.
Genel Müdürü
Klorlama, bakiye bırakabilmesi ve ekonomik
olması nedeniyle, arıtma tesisleri gibi yüksek
montanlı suların dezenfeksiyonunda uzun yıllardır
en yaygın kullanılan yöntemdir. Klor-Alkali fabrikalarında
gaz ya da sıvı olarak üretilen ve nakledilen
klor kimyasallarının içme suyu, atık su veya endüstriyel
tesislerde kullanılmasının yüksek iş ve çevre güvenliği
riski, suda koku problemi, önlenemez çevresel etkiler
ve ek maliyetler gibi dezavantajları vardır. Tesislerin
ihtiyaç duydukları kadar kloru sadece sofra tuzu ve
elektrik ile kendi yerlerinde üretmelerini sağlayan
tuzdan klor üretim teknolojisi, ticari klorlamanın tüm
dezavantajlarını ortadan kaldırıyor.
Bu alandaki 45 yıllık tecrübesi ile teknolojisini Türkiye’de
geliştiren ve üreten Kemisan, ülkemizde kısa
zamanda birçok içme suyu arıtma tesisini gaz klordan
tuzdan klor teknolojisine geçirmeyi başarmış ve
bu teknolojinin ülkemizde yaygınlaşmasına öncülük
etmiştir. Hem kurumlarımız, hem halkımız hem de
doğamız için hissedilir şekilde olumlu etkileri olan yerinde
tuzdan klor üretim (klor jeneratörü) teknolojisi-
20/LİDER KURUMLAR
nin kurumlar ve işletmeler için
birden çok faydası vardır.
DAHA ETKİLİ VE
KOKUSUZ KLOR ÜRETİMİ
Su dezenfeksiyonu işlemi sırasında
dezenfektanların işletme
ve kurumlara olan maliyeti,
kullanılan kimyasalların dezenfeksiyon
kabiliyeti ve bakteriler
ile mikroorganizmaların
suda tekrardan üremesinin
uzun süre engellenmesi gibi
konular önem kazanmaktadır.
Yaygın olarak kullanılan ticari
klor - özellikle sıvı klor - üretim
esnasında konsantrasyonu arttırmak
ve raf ömrünü uzatmak
amacıyla, etkinliğini düşürdüğü
bilinmesine rağmen, sodyum
hidroksit ile birleştirilir. Ancak
klor jeneratörü ile üretilen taze,
aktif ve düşük pH’lı klor, ticari
olarak tedarik edilen klora göre
çok daha etkili ve birçok konuda
üstündür.
Klor jeneratörlerinin en gelişmiş hali olan ve dünyada
sayılı firma tarafından üretilebilen karışık Oksidan tip
tuzdan klor jeneratörü sadece ticari klordan değil,
diğer tüm dezenfeksiyon çeşitlerinden bile kat kat
etkilidir. Karışık oksidan tip tuzdan klor jeneratörü
yüksek oksidasyon
kabiliyeti ile ürettiği aktif, düşük pH’lı sodyum hipoklorit
ve oksijen bazlı kuvvetli oksidanlar sayesinde
halk ve insan sağlığı alanında bir çok artısı olduğu gibi
işletme ve kurumların su arıtım prosesine de maliyet
bazlı birçok fayda sağlamaktadır. Demir, arsenik ve
manganın çok daha etkili olarak okside edilmesi, su şebekesindeki
tüm organik ve inorganik maddelerin uzun
süreli kullanımda oksitlenerek yok edilmesi, hatlardaki
biyofilm tabakalarının temizlenmesi ve bir daha oluşmasının
engellenmesi, çeşmeden akan sudaki klor tadı
ve kokusunun tamamen ortadan kaldırılması, dezenfeksiyon
yan ürünlerinin azaltılması, su şebeke hatlarında
dozlanacak klor ihtiyacının zamanla azalması ve
buna rağmen 2,5 kat daha uzun mesafe kat edebilen
klor bakiyesi ölçümlerine olanak sağlaması karışık oksidan
tip tuzdan klor jeneratörü kullanımı ile elde edilen
birçok avantajın başında gelmektedir. Sadece sofra
tuzu, su ve elektrik ile üretim yapabilen karışık oksidan
tip tuzdan klor jeneratörü, sağlamış olduğu düşük operasyon
maliyetleri ve sunduğu güvenli işletme rahatlığı
ile tüm dünyada popüler olmaya başlamıştır.
GAZ KLOR KAZALARINA SON VEREN
TEKNOLOJİ
Dezenfeksiyon maliyeti en düşük olan ticari klor türlerinden
gaz klor kullanan işletmeler, sürekli olarak gaz
klor tanklarının ve sistemlerini gaz klor kaçak yapması
riski ile karşı karşıyadırlar. Arıtma tesislerindeki veya
endüstrideki su şartlandırma bölümlerinde görev alan
operatörlerin iş güvenliği riskleri yönetici kadrosunun
sorumluluğundadır. Gaz klor kazalarının ölüm ile
sonuçlanabilecek potansiyele sahip olması, tesislerdeki
en yüksek güvenlik önlemlerinin alınması ihtiyacını
doğurmuştur. Ancak tesis içerisinde gaz klor kazasının
yaşanması durumunda, ne kadar önlem alınırsa alınsın,
çevrede bulunan yerleşim yerleri ve personelin kazadan
ağır bir şekilde etkilenmesi yüksek olasılıklıdır. Klor
jeneratörlerinin üretmiş olduğu solüsyon konsantrasyonunun
%1’den az olması, gaz klor riskinin ve gaz klor
kullanımı sırasında gerekli olan güvenlik yatırımlarını
ortadan kaldırır. Bu sayede işletmeler ve kurumlar,
iş güvenliği ve sağlığı konusunda çok büyük ölçüde
avantaj sağlarlar.
KARAYOLLARINDA DOLAŞAN YÜKSEK
TEHLİKELİ KLOR GAZINA SON!
Birim fiyatının çok düşük olması nedeniyle klor gazı
yüksek miktarlardaki suların dezenfeksiyonunda en
çok tercih edilen yöntemlerin arasındadır. İronidir ki,
klor gazı insan sağlığı için suyun dezenfekte edilme-
LİDER KURUMLAR /21
sinde kullanılsa da aynı zamanda direk temas halinde
oldukça tehlikeli, ölümcül etkileri olan bir kimyasaldır.
Üretim tesislerinden transferi sırasında karayollarında
bu denli tehlikeye sahip bir ürünün nakliyesi, halk sağlığı
için büyük bir tehlike oluşturmaktadır. Tuzdan yerinde
klor üretim (klor jeneratörü) sistemlerine geçmenin
en büyük avantajlarından biri ise ticari klor nakliyesinin
sonlandırılması ile yollardaki tehlikeyi sıfıra indirmesi;
böylelikle kurumların ve işletmelerin olası ölümcül klor
gazı kazalarını engellemesidir.
SIVI KLORA GÖRE %80 DAHA AZ NAKLİYE
İHTİYACI
Nakliye giderleri, arıtma tesislerinin veya proses suyu
şartlandırma departmanlarının en büyük gizli giderlerinden
biridir. Ticari sıvı klor konsantrasyonun %12 ila
%15 arasında olması, geri kalan tüm ürünün tamamının
sudan oluşuyor olması demektir. Nakliye sırasında ihtiyaç
duyulan klordan çok suyun nakliyesi yer tutmakta
olup, kurumlar ve işletmeler en büyük nakliye maliyetini
klordan çok suyun nakliyesine harcar; ancak tuzdan
yerinde klor üretim sistemleri 10 ton sıvı klor üretebilmek
için sadece 2 ton sofra tuzuna ihtiyaç duyar.
Böylelikle, tuzdan yerinde üretim sistemini kullanan
kurumlar ve işletmeler su dezenfeksiyonunda kullanılacak
klor için ticari sıvı klora göre %80 daha az nakliyeye
ihtiyaç duyar. Klor gazı kullanan tesisler ile yerinde
klor üretim sistemlerini tercih edenler arasında nakliye
ihtiyacı bu denli dramatik farklılıklar göstermese de
kullanım sonrası boş tüplerin geri nakliyesi ve içerilerindeki
kullanılamayan belli miktardaki klorun toplam
tüketimden düşülmesi sonucu ulaşılan veriler, sadece
tuz nakliyesinin çok daha az olduğunu göstermektedir.
Bu, işletme maliyetlerinde oldukça büyük farklılıklara
yol açmaktadır.
EKONOMİK DEZENFEKSİYON
İşletmelerin veya kurumların sürdürülebilirliği açısından
dikkat edilen en önemli konu, kullanılan dezenfeksiyon
yönteminin mali yüküdür. Gaz klor gibi Klor-Alkali tesislerinde
üretilen, düzenli olarak satın alınma ihtiyacı
oluşturan ürünler sadece kurumları ve işletmeleri dezenfeksiyon
işlemi için az sayıda üreticinin ürettiği kimyasala
bağımlı hale getirmekle kalmaz, aynı zamanda
bu ürünlerin kullanımı için gereken güvenlik yatırımları
ve ağır işletme maliyetlerini de yanında getirir. Kullanılan
kimyasalın nakliyesi, depolanması, depolanması
sırasında konsantrasyonunu kaybetmesi nedeniyle
etkinliğini arttırmak için yardımcı pahalı kimyasalların
kullanım ihtiyacının doğması, tüm bu kimyasalların
işletilmesi için gereken personel, personelin iş sağlığı
ve güvenliği için yapılacak yatırım gibi birçok kalem su
dezenfeksiyonu sırasında maliyetlerin katlanarak büyümesine
sebep olur. Ancak yerinde tuzdan klor üretim
sistemlerinin dezenfeksiyon işlemi sırasında minimum
personele ihtiyaç duyması, iş sağlığı ve güvenliği
giderlerini minimize etmesi ve hatta yok etmesi, klor
üretimi sırasında dışarıdan temin edilecek tek hammaddenin
farklı bir sürü satıcıdan temin edilebilecek
olan herhangi bir tuz olması, işletme ve kurumlara
muazzam bir ekonomik fayda sağlamaktadır.
DEZENFEKSİYON YAN ÜRÜNLERİNİN (DYÜ)
%50’YE KADAR AZALTILMASI
Halk sağlığının direkt olarak etkilemesinden dolayı,
suyun devletin ilgili bakanlık ve birimleri tarafından belirlenen
içme suyu yönetmeliklerindeki seviyelerde ve
kalitede olması elzemdir. Bu limitler içme suyu arıtma
tesislerinde referans kabul edilir ve suyun kalitesinin
veya içinde bulundurduğu organiklerin değerlerinin
bu seviyeleri aşmadığı emin olunur. Ne yazık ki dezenfeksiyon
işlemi sırasında klorun suda bulunan organik
maddeler ile reaksiyonu sonucu Trihalometan (THM)
ve Haloasetik Asit (HAA) olarak bilinen dezenfeksiyon
yan ürünleri oluşmaktadır. DYÜ’lerin azaltımı ve
belirlenen limitlerin altında kalması içme suyu arıtma
tesislerinin en çok önem gösterdikleri konulardan
biridir. Yerinde tuzdan klor üretim tesislerinin gelişmiş
bir çeşidi olan karışık oksidan tip tuzdan klor jeneratörü’nün
içinde bulunan aktif oksidanlar sayesinde DYÜ
oranını %50’ye kadar azaltmak mümkündür. Bu sayede
şehir su şebeke hatlarında istenen miktarda bakiye klor
bırakılabilirken DYÜ’lerin minimum seviyelere inme-
22/LİDER KURUMLAR
si, arıtma tesisleri için DYÜ’leri endişe verici bir konu
olmaktan çıkartmaktadır.
SU ŞEBEKE HATLARINDA BİYOFİLM
OLUŞUMUNUN ÖNLENMESİ
Su şebeke hatlarında devamlı olarak dezenfeksiyon işleminin
gerçekleştiğini anlayabilmek için, şehrin çeşitli
noktalarından alınan örnekler ile sudaki bakiye klor
miktarı ölçülmektedir. Ancak ölçülen bakiye klora rağmen
belli zamanlarda şehrin belli bölgelerinde sudan
kaynaklı salgınlar görülmektedir. Bunun oluşmasının
en büyük sebebi, hatlarda zamanla oluşan ve büyüyen
BİYOFİLM tabakasıdır. Biyofilm tabakaları, sümüksü yapıları
ile suyun içerisinde bulunan mikroorganizmaları
içlerinde hapsederek çoğalmaları için uygun bir ortam
sağlar. Klora karşı dayanıklılığı olan biyofilm tabakası,
içerisinde bulunan mikroorganizmalara, özellikle de
klora karşı güçlü bir koruma sağlar. Mikroorganizmalar
bu güvenli ortamda hızlıca çoğalırlar, biyofilm tabakası
yırtılarak çoğalmış olan tüm mikroorganizmaların su
şebekesinin akış yönünde dağılmalarına sebep olur
ve sudaki bakiye klor miktarı yüksek miktar bakteri ile
kısa sürede başa çıkamaz hale gelir. Yayılma sonucu
şehrin belli bölgelerinde bir anda toplu salgınlar görülmeye
başlayabilir. Klor tek başına biyofilm oluşumuna
engel olamazken, aynı zamanda var olan biyofilm
tabakalarını yok edemez. Karışık oksidan tip sodyum
hipoklorit jeneratörleri; yani yerinde tuzdan klor üretim
tesisleri, başka bir kimyasal kullanımına gerek duymadan
tüm su şebeke hatlarındaki biyofilm tabakasını yok
ederken, aynı zamanda oluşumunu tamamen önler.
YERLİ VE MİLLİ 45 YILLIK TECRÜBE
Dünya üzerinde yerinde tuzdan klor üretim sistemleri
geliştirip, tasarlayan ve üreten sayılı firma bulunmaktadır.
Tuzdan klor üretim tesislerinin tasarlanması bir
yana, dezenfeksiyon işlemi için elde edilen solüsyonun
üretimini yapan, ‘’Anot’’ adı verilen ve tuzdan klor
üretim sistemlerinin kalbi olarak adlandırılan ‘’hücre’’
kısmını oluşturan özel kaplamalı titanyum plakalar
tüm dünyada sadece belli başlı firmalar tarafından
üretilebilmektedir. 45 yılı aşkın süredir İzmir’de faaliyet
gösteren Kemisan firması, 100% yerli ve milli olarak
ürettiği anotlar ile yerinde tuzdan klor üretim tesislerini
tasarlamakta ve üretmiş olduğu karışık oksidan tip
sodyum hipoklorit jeneratörlerinin Türkiye’deki birçok
su arıtma tesisine tedarik etmektedir.
TÜRKİYE’DE GELECEĞİN TEKNOLOJİSİNE
GEÇİŞ YAPAN ÖRNEK KURUMLAR VE
İŞLETMELER
Dünyada sayılı yerinde tuzdan klor ve karışık oksidan
tip sodyum hipoklorit üretim sistemleri üreticisinin olmasına
rağmen, bu teknolojiyi en iyi şekilde geliştirmiş
olan firmalardan birinin, yüzde yüz yerli sermaye ile
kurulmuş ve 45 yıllık deneyime sahip bir Türk firması
olması Türkiye’de birçok belediye ve özel işletmenin
bu teknolojiye hızla geçiş yapmasını sağlamıştır. Farklı
bir çok sektöre de uygulanabilen bu sistemlere başlıca
aşağıdaki listede yer alan kurumlar geçiş yaparak uzun
süredir kullanmaktadırlar;
ASKİ (Ankara Su ve Kanal İdaresi) Pursaklar
Kocaeli İzmit Su A.Ş.,
GASKİ (Gaziantep Su ve Kanal İdaresi)
Sivas Şarkışla Belediyesi,
SİBESKİ (Sivas Su ve Kanal İdaresi )
ESKİ (Erzurum Su ve Kanal İdaresi )
ESKİ Erzurum Karayazı Arıtma Tesisi,
Afyonkarahisar Merkez,
Gümüşhane Merkez,
İSU (İzmit SU) Avluburun İçme Suyu Arıtma
Kocaeli Kandıra İçme Suyu Arıtma,
Kocaeli Gebze Arıtma,
Uşak İçme Suyu Arıtma Tesisi,
Uşak Merkez
Manisa İçme Suyu Arıtma Tesisi
Bolu Merkez İçme Suyu Arıtma Tesisi Burdur İçme
Suyu Arıtma Tesisi
Edirne İçme Suyu Arıtma Tesisi 1
Edirne İçme Suyu Arıtma Tesisi 2
Galata Port tesisleri.
Erdemir Demir Çelik Tesisleri
Granada Luxury Belek Otel
LİDER KURUMLAR /23
SAĞLIK İÇİN
SU
Tuncay ÖZER
Çevre Sağlığı Daire
Başkanı
Dünya bir deniz idi, ne gök vardı, ne bir yer,Uçsuz,
bucaksız, sonsuz, sular içreydi her yer! (Bahaeddin
ÖGEL, Türk Mitolojisi Cilt 1
Böyle anlatılır Altay Yaratılış Destanında Dünyanın başlangıcı.
Hint, Mezopotamya, Maya, Mısır, Kızılderili, Afrika ve
Avustralya mitolojilerinde de Gökyüzü ve sularla kaplı
bir Dünya anlatılmaktadır başlangıç olarak.
O kadar önemli ve gereklidir ki su hayat için, insandan
ve diğer tüm canlılardan önce suyu yarattığına inanılır
Yaratıcının. Vazgeçilmezdir hayat için su; tüm canlılar
su içerir ve suya muhtaçtır. Dörtte üçü sudur insanın
ve Dünyanın.
İnkâr edenler, göklerle yer bitişik bir halde iken bizim,
onları birbirinden kopardığımızı ve her canlı şeyi
sudan yarattığımızı görüp düşünmediler mi? Yine de
inanmazlar mı? (Enbiya Suresi 30. Ayet)
Şüphesiz biz insanı, karışım halindeki az bir sudan yarattık
ve onu imtihan edeceğiz. Bu sebeple onu işitir
ve görür kıldık. (İnsan Suresi 1. Ayet)
Sadece yaratılış mitlerinde ve hayatın merkezinde
olması değildir suyu özel kılan. Saflığına, temizliğine,
şifa kaynağı olduğuna inanır ve suyun temiz tutulması,
korunması, israf edilmemesi gerektiğini bilir
insanoğlu, farklı coğrafyalarda yaşamış olsa da.
Yerleşik hayata geçen insanoğlu, hem tarlasındaki
ürünleri sulamak, hem hayvanlarına içirmek hem de kendisi
içmek, yemek yapmak, temizlemek ve temizlenmek
için suyun yakınına yerleşmeye ve/veya suyu yaşadığı yere
getirmeye çalışmıştır. Şehirleşme nehirlerin, göllerin ve
su kaynaklarının yakınlarında başlamış, artan nüfusun su
ihtiyacını karşılamak için yapılmıştır sarnıçlar, su kanalları.
24/LİDER KURUMLAR
Birleşmiş Milletler, güvenli ve temiz içme suyu ve sanitasyon
hakkını, yaşamdan ve tüm insan haklarından
tam anlamıyla yararlanabilmek için gerekli olan bir
insan hakkı olarak kabul eder. (UN. 64/292)
Günümüzde güvenli ve temiz suya erişim temel insan
hakkı olarak kabul edilmektedir. Anayasamızda tüm
vatandaşların sağlıklı ve dengeli bir çevrede yaşama
hakkının yanı sıra çevre sağlığını koruma ve çevre
kirliliğini önleme görevi de hem devlete hem de
vatandaşlara verilmiştir.
Herkes, sağlıklı ve dengeli bir çevrede yaşama hakkına
sahiptir.
Çevreyi geliştirmek, çevre sağlığını korumak ve çevre
kirlenmesini önlemek Devletin ve vatandaşların ödevidir.
(T.C. Anayasası Madde 56)
Sağlık Bakanlığı Halk Sağlığı Genel Müdürlüğü Çevre
Sağlığı Dairesi Başkanlığının çevre ve insan sağlığının
korunmasına yönelik faaliyetleri arasında içme
kullanma suyu, ambalajlı sular, kaplıca suları, yüzme
havuzları ve yüzme suları ile ilgili denetleme ve izleme
çalışmaları oldukça önemli bir yer teşkil etmektedir.
Hususi kanuna tevfikan belediyelerce idare edilen sularla
işletilmesi şirketlere bırakılan suların sıhhi hususları
Sıhhat ve İçtimai Muavenet Vekâletinin murakabesine
tabidir. (Umumi Hıfzıssıhha Kanunu Madde 235)
Ülkemizde sağlıklı, temiz ve güvenli içme-kullanma
suyu temini, temin edilen suyun kalitesinde sürekliliğin
sağlanması ile dezenfekte edilmesi (klorlanması), 5393
sayılı Belediyeler Kanunu, 1593 sayılı Umumi Hıfzıssıhha
Kanunu ve 5302 sayılı İl Özel İdaresi Kanunu
gereğince belediyeler ve il özel idarelerinin görev ve
sorumluluğundadır.
Tüketime sunulan içme kullanma sularına yönelik
denetleme ve izleme çalışmaları ise 1593 sayılı Umumi
Hıfzıssıhha Kanunu, 1 Sayılı Cumhurbaşkanlığı Kararnamesi
gereğince Bakanlığımız görev ve sorumluluğunda
bulunmaktadır.
Bu çalışmalar Avrupa Birliği ile uyumlaştırılmış ve
17.02.2005 tarihli ve 25730 sayılı Resmî Gazete ’de
yayımlanarak yürürlüğe giren “İnsani Tüketim Amaçlı
Sular Hakkında Yönetmelik” kapsamında yürütülmektedir.
Yerel idarelerce temin edilen içme kullanma
sularının kalitesinin izlenmesi amacıyla ülke genelinde
belirlenmiş yaklaşık 65.000 izleme noktasından il
sağlık müdürlüklerince numuneler alınarak Halk Sağlığı
Laboratuvarlarında analizleri yapılmaktadır.
Halk sağlığının korunması açısından tüketime sunulan
içme kullanma sularının sağlıklı ve güvenli olması, insan
sağlığını tehdit edecek düzeyde kimyasal maddeler
ve mikroorganizmalar içermemesi gerekmektedir.
Sulardaki kimyasal kirlilikler arıtım ile, mikrobiyolojik
kirlilikler ise dezenfeksiyon ile giderilebilmektedir.
Saha çalışmalarında tespit edilen uygunsuzlukların
çoğu mikrobiyal kirlilik kaynaklı olduğundan özellikle
suların dezenfeksiyonu büyük önem taşımaktadır.
Sağlığı olumsuz etkileyecek uygunsuzluklarla etkin bir
şekilde müdahele edilebilmesi kapsamında 5996 sayılı
Veteriner Hizmetleri, Bitki Sağlığı, Gıda ve Yem Kanunu
kapsamında mahalli idareler üzerinde uygulanacak
idari para cezası yetkisi Sağlık Bakanlığına verilmiştir.
Ayrıca İnsani Tüketim Amaçlı Sular Hakkında Yönetmelik’te
20.10.2016 tarih ve 29863 sayılı Resmi Gazetede
yapılan değişiklikle tüm su depolarında suyun debisine
ve basıncına göre ayarlanabilen otomatik klorlama
cihazları ile dezenfeksiyon yapma zorunluluğu getirilmiştir.
Böylece tüketime sunulan içme kullanma suyunun
tüm ülke genelinde dezenfekte edilerek içilebilir
hale getirilmesi amaçlanmıştır.
Ülke genelinde tüketime sunulan içme kullanma suları,
Çevre Sağlığı Bilgi Yönetim Sistemi (ÇSBYS) platformu
üzerinden Bakanlığımızca izlenmektedir. Türkiye genelinde
aktif şekilde faaliyet gösteren 52.000 kaynak,
47.000 depo, 36.000 şebeke, 65.000 izleme noktası
sistem üzerinden takip edilmektedir. Bir yılda yaklaşık
150.000 kontrol 40.000 civarında da denetleme izlemesi
yönünden analizler ile 1.6 milyon civarında bakiye
klor izlemesi yapılmaktadır.
Denetim izlemesine yönelik yapılan analizlerin sonuçları
ÇSBYS üzerinden online takip edilmektedir.
LİDER KURUMLAR /25
İçme-kullanma suyu veri tabanı ile çeşitli ve kapsamlı
bir şekilde raporlama yapılabilmekte ve tematik
haritalar oluşturulabilmektedir. İnsani Tüketim Amaçlı
Sular Hakkında Yönetmelik kapsamında, su kalitesi
takibi amacı ile yapılan tüm analizlerin raporları
ile bu Yönetmelikte yer alan her bir parametre için
sonuç alınabilirken, parametre bazlı tematik raporlar
da oluşturulabilmektedir. Bu haritalar, yöneticiler için
karar verme süreci aşamalarında ön fikir oluşturması
açısından önemli bir işlev görmektedir. Aynı zamanda
ÇSBYS platformu üzerinden toplanan bu veriler diğer
kamu kurum ve kuruluşları ile de paylaşılarak hem Bakanlığımız
hem de diğer Kurumlar tarafından politika
üretmekte kullanılmaktadır.
ÇSBYS yerel yönetimler ve mahalli idarelere de açık
şekilde faaliyet göstermekte ve illerde valilikler, kaymakamlıklar,
belediyeler, il özel idareleri personeli de
kullanıcı adıyla sisteme girip sorumluluk alanındaki sulara
ilişkin verilere erişim sağlayabilmektedir. İçme kullanma
sularının sağlıklı ve güvenli bir şekilde tüketime
sunulmasında Bakanlığımız taşra teşkilatı ile ilgili yerel
idareler koordineli şekilde çalışmalar yürütmekte ve
uygunsuzluk durumlarında ilgili yerel idareler ivedilikle
uyarılmaktadır. Halk sağlığının tehlikeye atılmaması
açısından Bakanlığımız uyarıları doğrultusunda ilgili
mahalli idarece halkın bilgilendirilmesi sağlanmakta ve
gerektiğinde suyun kullanılmaması yönünde kamuoyu
bilgilendirilmektedir. Bu açıdan birçok paydaşı bulunan
ve insan hayatında önemli bir yere sahip olan
suyun, diğer kamu kurum ve kuruluşları ile
ortak değerlendirilmesi gerekmektedir.
SAĞLIKLI SU İÇİN YEREL
YÖNETİMLERLE İŞBİRLİĞİ,
ORTAK ÇALIŞMALAR
Bakanlığımız merkez ve taşra teşkilatlarınca
yapılan izlemelerde içme kullanma
sularına yönelik tespit edilen sorunların yerel
düzeyde giderilmesi, uygunsuzlukların düzeltilmesi,
güvenli içme kullanma suyu ve sanitasyonun
önemi konusunda farkındalık oluşması amacıyla
2015-2020 yıllarında yerel yönetimlerle bölgesel
düzeyde değerlendirme toplantıları düzenlenmiştir.
Bölgesel düzeyde yapılan toplantılarda; halk sağlığının
korunmasında güvenli içme kullanma suyu temini, şehir
ve köy içme kullanma suyu temininde yerel idarelerin
rolü ve sorumluluğu, şehir ve köy içme kullanma
suyu izleme çalışmaları hakkında değerlendirmeler
yapılmıştır. Ayrıca Türkiye’deki içme suyu kaynakları
ve arıtım tesislerinin değerlendirilmesi, içme kullanma
sularında analiz hizmetleri, su sistemlerine yönelik
planlamalar, içme kullanma
suyu sanitasyonu çalışmalarında
hizmet alımı, içme kullanma suyunda
dezenfeksiyon, bakiye klor
takibi çalışmaları, grup sularının
yönetiminde iyi uygulamalar gibi
konular ele alınmıştır.
Söz konusu toplantılara;
Bakanlığımız merkez ve
taşra teşkilatı görevlileri
dışında Valiler, Vali
Yardımcıları,
Kaymakamlar,
Belediye
Başkanları, Başkan
Yardımcıları,
Belediyelerin içme
suyu konusunda
çalışan yöneticiler
ve uzmanlar, İl
Özel İdaresi Yetkilileri, Su ve Kanalizasyon İdaresi
Yetkilileri katılım sağlamış, ele alınan konular kapsamında
değerlendirmeleri ile katkıda bulunarak
görüşlerini ifade etmişlerdir.
Bakanlığımızca içme kullanma sularına yönelik
çalışmaların anlatıldığı toplantılarda, yapılan su sanitasyonu
konulu sunum ile sağlıklı ve güvenli suyun
önemi, su kirliliği ve nedenleri, su ile bulaşan hastalıklar,
dezenfeksiyon ve önemi konusunda genel
bilgiler sunulmuş ve toplantılara katılan illerin içme
kullanma suyu kaynak ve depo durumu, izleme sonuçları
katılımcılar ile paylaşılmış, görüş ve öneriler
kayıt altına alınmıştır.
Uluslararası Su ve Sağlık Kongresi
Bakanlığımızca mühendislik, sağlık bilimleri ve
tıp, fen ve sosyal bilimler, ilgili kamu kurumlarının
merkez ve taşra teşkilatı ve özel sektör olmak
üzere ulusal ve uluslararası geniş katılım
ile, bilimsel ya da hizmetsel anlamda suyla
ilgilenen herkesi bir araya getiren,
“Suya Dair Her Şey” temasıyla
2015, 2017 ve 2019 yıllarında
3 adet Su
ve
26/LİDER KURUMLAR
“Su Varsa
Sağlık Var”
Sağlık Kongresi düzenlenmiştir. Söz konusu kongrelerle
su farklı açılardan değerlendirilmiş, Ülkeler, Bakanlıklar,
Belediyeler, Üniversiteler arasında kapsamlı bir
şekilde tecrübe ve bilgi paylaşımı yapılmıştır.
SU VE SAĞLIK İLİŞKİSİ
Yapılan incelemelere göre 80’den fazla farklı hastalık
etkeninin su yolu ile insanlara bulaşabildiği ve sulardan
kaynaklanan hastalıkların her yaş grubundan insanı
etkileyebildiği belirtilmektedir. Su ile bulaşan enfeksiyonlar
toplum içinde hızla yayılarak büyük salgınlara
yol açabilmektedir. Özellikle hijyen ve sanitasyonun
çok yetersiz olduğu az gelişmiş ülkelerde kolera gibi
ölümcül hastalıklar da görülebilmektedir.
Ülkemizde su ile bulaşan salgın hastalıklara erken
müdahale ve mücadele kapsamında Çevre Sağlı Bilgi
Yönetim Sistemleri (ÇSBYS) üzerinden düzenli olarak
toplanan veriler üzerinden yapılan kontroller neticesinde
salgın kaynağının tespiti yapılabilmekte ve erken
müdahale olanağı yakalanabilmektedir.
Halk sağlığının korunması açısından olası riskler
değerlendirilerek salgınların önlenmesi Bakanlığımızın
öncelikli hedeflerindedir. Bu bağlamda merkez ve
taşra teşkilatı olarak elimizdeki veriler ilgili idareler ile
paylaşılmakta ve uyarılar yapılarak gerekli önlemlerin
alınması sağlanmaktadır.
Sularda mikrobiyolojik kirliliğe bağlı hastalıklar oluşabilirken
kimyasal kirliliğe uzun süreli maruziyet sonrası
ortaya çıkabilen diğer hastalıklar ile de karşılaşılabilmektedir.
Arsenik (As), Civa (Hg), Kadmiyum (Cd) gibi ağır
metallerin ve PAH, THM gibi diğer kirleticilerin sularda
LİDER KURUMLAR /27
bulunmasından kaynaklı olarak kirlenen suların tüketim
yoluyla insanlara ulaşması halk sağlığı için tehdit
oluşturabilmektedir. Bu tür durumlarda ilgili idarelere
öncelikli olarak alternatif kaynak bulunması ve kirletici
miktarına bağlı paçallama yöntemlerinin denenmesi
önerilmektedir. Söz konusu kirlilik bu yöntemler ile
giderilememesi durumunda yine kirletici türü, miktarı
ve diğer parametreler de gözetilerek arıtma yapılması
önerilmektedir.
Su kaynaklarının savaş, depremler gibi olağan üstü
durumlarda kirlenmesi riski oldukça yüksektir. Doğal
afetlerde halk sağlığını olumsuz etkileyen etkenlerin
başında su gelmektedir. Hem su kaynakları hem şebeke
sistemleri hem de bina içindeki tesisatlarının tahrip
olması nedeniyle salgınlar hızla baş gösterebilmektedir.
Doğal afetlerde halkın sağlıklı suya erişimi büyük
önem taşımakta ve bu durumda su analizlerinin hızla
yapılması, gerekli durumlarda ambalajlı su ve tankerle
su sağlanarak halkın ihtiyacını gidermeye yönelik çalışmalar
yapılmalıdır.
Özellikle bir deprem ülkesi olan Türkiye’de son yıllarda
yaşanan deprem, sel gibi afetlerde sularla ilgili izleme
ve analiz çalışmaları hızlıca yapılarak halka sağlıklı su
“Akarsuyun
kenarında bile olsan,suyu
israf etme’’ (Hadis-i Şerif)
sağlanmıştır. 2020 yılında Elazığ, Malatya, İzmir’de
yaşanan deprem ve Giresun illerinde yaşanan sel gibi
afetlerde Çevre Sağlığı Afet Müdahele prensipleri kapsamında
hızlı reaksiyon gösterilerek afetin ilk saatlerinden
itibaren afet bölgelerine en yakın tesislerden su
tedariği sağlanmış ve ekipler koordine edilerek sahada
gerekli incelemeler yapılmıştır. Yapılan incelemeler
sonucu içme-kullanma suyu tedariği için tankerler sevk
edilerek gerekli dezenfeksiyon koşulları sağlanarak su
temini sağlanmıştır. İlgili yerel idareler ile istişare içinde
kalıcı çözüm için gerekli bilgilendirmeler yapılarak
salgın hastalıklara yönelik risk en aza indirilmiştir.
“Koronavirüs, alacağımız tedbirlerden
daha güçlü değildir. Maske, mesafe,
temizlik. Kuralsız kazanılmış
savaş var mı?”
Dr. Fahrettin KOCA-Sağlık Bakanı
COVID-19 (SARS-CoV-2) VE SU
Yeni tip koronavirüs hastalığına neden olan COVID-19
virüsüne karşı alınabilecek önlemlerden biri de güvenli
su, sanitasyon ve hijyenik koşullarının sağlanmasıdır.
Mevcut durumda Dünya Sağlık Örgütü (DSÖ) verilerine
göre, COVID-19 virüsünün içme sularında bulunması
muhtemel olsa da koronavirüsün yerüstü ya da
yeraltı su kaynaklarında bulunduğuna ya da kontamine
olmuş sularla bulaştığına dair bir kanıt bulunmamaktadır.
Bu nedenle içme ve kullanma sularının rutin
dezenfeksiyonu ile COVID-19’un inaktive edilebildiği
belirtilmektedir.
28/LİDER KURUMLAR
Laboratuvar testleri ve saha çalışmaları kapsamında
yapılan analizler, koronavirüslerin 10 güne kadar
musluk suyunda ve 100 güne kadar atık suda hayatta
kaldığını göstermiştir. Bu virüsler çevresel şartlara karşı
en dayanıksız virüsler olarak kabul edilmektedir. Ayrıca
klor gibi oksidanlara karşı da oldukça savunmasızlardır.
Isı, düşük ya da yüksek pH, güneş ışığı ve dezenfektanların
(klor vb.) da virüsün ölümüne sebep olduğu
belirtilmektedir.
İçme ve kullanma suyu kaynaklarının korunmasından
başlayarak; suyun dağıtımında, toplama veya tüketim
noktasında arıtılmasında önlemler elden bırakılmamalıdır.
Bununla birlikte filtrasyon ve dezenfeksiyonu
içeren konvansiyonel ve merkezi su arıtma tesislerinde
uygulanan işlemlerin COVID-19 virüsünü etkisiz hale
getirmekte yeterli olduğu bilinmektedir.
Etkili bir dezenfeksiyon için 30 dakikalık bir temas
süresinin ardından minimum 0,5 mg/L bakiye klor
konsantrasyonu yeterlidir. Su iletiminin ve dağıtımın
sağlandığı şebekeden son noktadaki musluğa kadar
her aşamada bakiye klor bulunduğundan emin olunmalıdır.
Bugün eski normallerimize mesafe
koymazsak yarın sevdiklerimizler aramıza
hiç kapanmayacak mesafeler girebilir.
Maske, mesafe temizlik kurallarına
uymak kendimize, sevdiklerimize ve ülke
mize karşı vicdani sorumluluğumuzdur.
Sağlığımızın ve sosyal hayatımızın
güvencesi budur.
Dr. Fahrettin KOCA- Sağlık Bakanı
İKLİM DEĞİŞİKLİĞİ ve SU
Dünya sağlığını tehdit eden en önemli olaylardan biri
de iklim değişikliğidir.
Fosil yakıtların kullanımı ve ormansızlaşma nedeniyle
atmosferde sera etkisi oluşmakta ve yeryüzü ısısı
yükselirken kutuplardaki ve dağlardaki buzullar hızla
erimektedir. Dünyadaki en önemli tatlı su kaynaklarını
buzullar oluşturduğundan dolayı, küresel ısınma ve
iklim değişikliği etkisiyle buzulların erimesi gelecekte
karşı karşıya kalınacak su sıkıntılarının habercisi niteliğindedir.
Mevcut durumda bile birçok önemli dünya kenti su sıkıntısı
çekmektedir. Eriyen buzullar nedeniyle deniz su
seviyesi artarken, sahil yerleşim alanlarını kaplayarak
milyonlarca insanı göçe zorlamaktadır.
İklim değişikliğinin diğer etkileri arasında yaşanan seller,
kuraklıklar ve yazları görülen sıcak hava dalgaları
yer almaktadır. Bütün bunlar dünyadaki su tüketimini
ve sıkıntısını daha da arttıracak etmenlerdir.
Dünya Sağlık Örgütüne göre 2025 yılında dünya
nüfusunun yarısının su sıkıntısı çeken bölgelerde
yaşayacağı tahmin edilmektedir. İklim değişikliğinden
etkilenen ülkeler arasında su zengini olmayan ülkemizin
de olacağı düşünülmektedir. Suyun yetersizliği ve
kalitesi, doğrudan ya da dolaylı olarak halk sağlığını
etkileyecektir.
Su kaynaklarımızın korunması ve yönetimi amacıyla
yapılabilecekler arasında; farkındalık düzeyinin ve
eğitim seviyesinin artırılması, kirliliklerin önlenmesine
yönelik önlemlerin artırılması, temiz su girişimlerinin
desteklenmesi, yağmur suyu haşatını ile yeraltı ve yer
üstü sularının beslenmesi, güvenli içme suyu için altyapıların
iyileştirilmesi, yenilenebilir enerji kaynaklarının
kullanımı, su tasarrufu ve kirlilik kontrolü sayılabilir.
İyileştirme amacıyla yapılacak tüm bu işler disiplinler
arası çalışma gerektiren, iklim değişikliğinin etkilerini
önleyecek ya da azaltılmasını sağlayacak uyuma yönelik
çok yönlü çalışmalardır.
LİDER KURUMLAR /29
AKILLI ŞEHİRLERDE
ALTERNATİF ŞEBEKE SUYU
DEZENFEKSİYON YÖNTEMLERİ
Sodyum hipoklorit (ticari
sıvı klor) ve gaz klor yerine
şehir şebeke sularının
dezenfeksiyonunda
kullanılabilecek alternatif
yöntemler var mı?
Güçlü etkisi ve düşük
maliyeti nedeniyle Hipokloröz
Asit (HOCl) içme suyu,
şebeke suyu ve atık suların
dezenfeksiyonunda yaygın olarak
kullanılmaktadır.
Üretiminde sadece su ve
tuz kullanılır. Sıvı olarak temin
edilebildiği gibi ECAPRO
cihazlarıyla yerinde de üretilir.
Hipokloröz asit (hocl)
sıvı klor ve gaz klor ile
karşılaştırıldığında, sudaki zararlı
mikroorganizmalara etkisi
açısından farkı var mıdır?
Hipokloröz asit (AQUAMIRUS)
klor ürünleri ailesindeki en güçlü
dezenfektandır. Sıvı ve gaz klora
göre etkinliği 8-10 kat fazladır.
Antiviral ve antibakteriyel
spektrumu daha geniştir.
Üzerindeki elektrik yükü ve
düşük molekül ağırlığı nedeniyle
bakteri hücre duvarları ve virüs
zarflarına diğerlerine göre daha
kolay girer.
Suda koku ve tat değişikliği
yaparmı?
AQUAMIRUS suda klor
kokusu yapmaz. Suyun tadını
değiştirmez. Bunun en iyi kanıtı;
Çiğ ve işlenmiş gıda endüstrisi,
içme suları ve havuzlarda
kullanılmasıdır.
Şebekelerde biyofilmin
çözülmesi ve oluşmasının
önlenmesi hocl ile mümkün mü?
Klorlu şebeke sularında
görülen canlı bakterilerin
çoğunun biyofilm kaynaklı
olduğu bilinir. Biyofilm tabakasını
çözmek ve oluşmasını önlemek
de çok etkilidir.
Ekonomik avantajları nedir?
Hipokloröz asitin sanitasyon
ve dezenfeksiyon amaçları
ile kullanıldığı yerlerde diğer
klor bileşiklerine göre maliyet,
iş gücü ve lojistik avantajları
bulunmaktadır:
30/LİDER KURUMLAR
Ana ve tek üretim hammaddesi
tuzdur. Özellikle Çankırı
bölgesinde bolca bulunan kaya
tuzu çok uygundur. Yurt dışı
hammaddelerine bağlı olmaması
ve kolay temini en önemli
avantajıdır. Ekonomiktir. Yerinde
üretim nedeniyle taşıma ve
depolama masrafları yoktur.
Sıvı klor ve gaz klorun taşınması
ve uygulanması sırasında oluşan
risk ve tehlikeleri elimine etmek
mümkün mü?
Sıvı klor ve Gaz klorun
taşınması, saklanması ve
depolanması riskli ve tehlikelidir.
Üstelik taşınma ve aktarma
sırasında etkinlik kaybına
uğrar. Yerinde Hipokloröz Asit
üreten sistemler (ECAPRO) bu
olumsuzlukların tamamını devre
dışı bırakır. Teknolojideki son
gelişmeler bu sistemlerin yaygın
kullanılmasını sağlamıştır.
Bu sistemler T.C. Sağlık
Bakanlığı tarafından onaylanmış
mıdır? Uygulama sırasında halk
sağlığı genel müdürlüğünün
aradığı kriterleri karşılar mı?
T.C. SAĞLIK BAKANLIĞI’na
bağlı Halk Sağlığı Genel
Müdürlüğü ambalajlı sıvı olarak
AQUAMIRUS’u ve yerinde üretim
sistemleri olarak ECAPRO
cihazlarını onaylamıştır. Ürün tipi
5 de Biyosidal Ürün Ruhsatına
sahip olan bu yöntemlerin
kullanılmasına izin verilmiştir.
ABD Çevre Koruma Kurumu
(EPA) hipokloröz asitin içme
suları dezenfeksiyonu için 4mg/L
ye kadar yoğunlukta kullanımına
izin vermektedir.
Şebekelerde bakiye klor ölçümü
ve standartların tutturulması
nasıl sağlanmaktadır?
Hipokloröz Asit suda
dezenfeksiyon işini hallettikten
Uzm. Dr. Metin OKUCU
İç Hastalıkları Uzmanı
sonra bakiye klor olarak açığa
çıkar. Açığa çıkan miktar (serbest
klor) mevcut yöntemlerle ölçülür.
Elimizdeki ölçüm sensörleri ya
da ölçüm kitlerini değiştirmeden
kullanabiliriz.
Hipokloröz asit (hocl) nedir?
Hipokloröz asit insan
akyuvarlarında doğal olarak
bulunan, vücudumuzun bakteri
ve virüs enfeksiyonları ile
savaşta kullandığı bir bileşiktir.
Bu solüsyon vücut dışında ise
su ve tuzun elektro kimyasal
jeneratörler ile işlem görmesinden
üretilir. Bakteri, mantar, küf, spor
ve virüsleri tamamını öldürür.
Bilinen geleneksel dezenfektanlara
göre çok daha etkilidir. Canlılar,
yüzeyler ve çevreye toksik
değildir. Biyoçözünürdür ve kalıntı
bırakmaz.
Nasıl etki eder?
Hipokloröz asit mikropların
hücre duvarını, virüslerin
zarflarını ve DNA larını
parçalayarak etki eder. Bakteri
ve virüslerin çoğalmasını bu
yollardan durdurur. AQUAMIRUS
işlevini 30-60 saniye içinde
tamamlar.
Hangi virüs ve bakterilere karşı
etkilidir?
AQUAMIRUS insanlarda
enfeksiyonlara sebep olduğu
bilinen tüm bakteri ve
virüslere karşı etkilidir: E. Koli,
Salmonella, Şigella, Enterokok,
Listeriya, Stafilokok, Metisilline
Dirençli Stafilokok, NoroVirus,
H1N1 virüsü, Psödomonas,
Gram pozitif ve negatif diğer
bakteriler, Mycobacterium
Tuberculosis, Klostiridyum
sporları, HIV, Hepatit B ve C
virüsleri, Sitomegalovirüs ve
tüm avyan virüsler. SARS-CoV-2,
Ebola virusü, Norwalk virusü
ve norovirus. Kandida Albikans
(mantar).
Hocl korona virüse karşı
etkili mi?
Pandemi ile SARSCoV2’
ye etkili dezenfektanlar çok
önem kazandı ve hemen bu
konu araştırılmaya başlandı.
Çeşitli kurumlar korona virüse
karşı etkili dezenfektanları
yayınlamaya ve tavsiye etmeye
başladılar.
1. ABD’nin Çevre Koruma
Kurumu (EPA) temiz hava,
su ve toprak ve bu sayede
insan ve çevre sağlığı üzerine
araştırma ve denetlemeler
yapan bir resmi yapıdır.
Görevlerinden biri de tıbbi
cihazlar hariç her türlü zemin
ve ortamın dezenfeksiyonunda
kullanılan ürünlerin
onaylanmasıdır. Bu bilgileri List
N denilen listede yayınlar ve
her hafta günceller. Hipokloröz
asit EPA tarafından N
listesinde korona virüse karşı
etkin maddeler arasında yer
almaktadır.
2. AB’de ise Avrupa
Kimyasallar Kurumu (ECHA) da
hipokloröz asidi biyosidal ajan
olarak onaylamıştır.
LİDER KURUMLAR /31
AQUA: DAQ
AKILLI ŞEHİRLERDE BÜTÜNCÜL
DEZENFEKSİYON ÇÖZÜMÜ
Şehir şebeke sularında
aranan standartlar
arasında en öne çıkan
parametre bakiye klor
miktarıdır. Şebekede bulunması
gereken bakiye klor oranı
T.C. Sağlık Bakanlığı Halk Sağlığı
Genel Müdürlüğü tarafından
belirlenir ve Halk Sağlığına bağlı
ekipler tarafından kontrol edilir.
Uygunsuzluk durumunda ilgili
idareye rapor edilir. Cezaları ve
yaptırımları vardır. Aynı zamanda
sisteme girilen veriler izlenir.
Mikrobiyolojik yükün sıfırlanması
için sadece T.C. Sağlık Bakanlığı’nın
ruhsatlandırdığı biyosidal
ürünler kullanılır. Ülkemizde
Sıvı Klor (Sodyum Hipoklorit)
ve Gaz Klor kullanma alışkanlığı
vardır.
Şebeke suyunda yeterli bakiye
klor bulundurmak yeteri
kadar dezenfekte edilmiş anlamına
gelir. Bu durumdan belediyelerin
su idareleri sorumludur.
Suyun dağıtıldığı noktada
oluşturulan dezenfeksiyon sistemleri
ile şebekede yapılan
kontrol noktaları arasındaki koordinasyon
ve zamanlama çok
önemlidir. Doğru ölçüm ve zamanında
bildirim klorlama (suyun
dezenfeksiyonu) işleminin
düzenli gitmesini sağlar.
Günümüzde tamamen insan
gücüne dayalı oluşturulmuş
sistemlerle bu konuda yüksek
oranda başarı oldukça zordur.
Numune alımı ve analizler pahalı
yöntemlerdir. Sık yapılması
yüksek maliyet getirdiğinden
uygulanamaz.
Daha önemlisi insan inisiyatifine
dayalı ve sadece belirli aralıklarda
yapılan kontroller tanının
gecikmesine neden olur. Su
insan sağlığı için önemli bir unsurdur.
Dezenfeksiyonun yeterli
olmaması ve sorunun zamanında
belirlenmemesi bulaşıcı
hastalıkların yayılmasına neden
olur. Zamana karşı bir yarış söz
konusudur.
Sıvı klor, dezenfeksiyonun yapılacağı
su arıtma tesislerine ya
da su depolarına taşınır ve buralarda
bulunan klor tanklarına
doldurulur. Klor tanklarından
dozaj pompaları aracılığıyla şebekeye
verilir. T.C. Sağlık Bakanlığı’nın
şart koştuğu su debisine
orantılı olarak dozajlanması da
tek başına optimal bir çözüm
değildir.
32/LİDER KURUMLAR
AQUA: DAQ bu sorunların giderilmesi
ve sistem optimizasyonu
için geliştirilmiştir. Dünyada
ve ülkemizde uzun yıllar
yapılan çalışmalar sonunda ortaya
çıkmış olan bir sistemdir.
AQUA: DAQ su şebekelerinde
gerçek fiziksel koşulları ölçen ve
elde edilen örnekleri bilgisayar
tarafından manipüle edilebilen
sayısal değerlere dönüştüren
sinyal örnekleme işlevidir. Genellikle
analog dalga şekillerini
işlem yapmak üzere dijital değerlere
dönüştürür.
AQUA: DAQ sistemi bileşenleri:
Ölçüm Sensörleri: dezenfeksiyonu
yapılan suyun anlık bakiye
klor miktarını ölçer ve fiziksel
parametreleri elektrik sinyallerine
dönüştürürler.
Sinyal Şartlandırma Devresi:
sensör sinyallerini dijital değerlere
çevrilebilecek forma dönüştürürler.
Analog-Dijital Dönüştürücüler:
şartlandırılmış sensör sinyalleri
dijital değerlere dönüştürürler.
Dezenfeksiyon işlemi AQUA-
MIRUS’u istenilen yoğunlukta
yerinde üreten ECAPRO cihazları
ile yapılır. Bu aşamada AQU-
AMIRUS teknolojisi tavsiye edilmektedir.
En etkili ve gelişmiş
yöntemdir.
AQUAMIRUS Hipokloroz
Asit bazlı güçlü bir oksidandır.
ECAPRO cihazlarında yerinde
üretildiğinde dezenfekte edilen
suyun bulunduğu depo ya
da şebekeye verilir. Bu noktada
dezenfeksiyon sonrası ölçülen
suda olması gereken serbest
klor oranı gerektiği kadar üreterek
sisteme besler. Ölçümlerde
serbest klor ölçüm sensörleri ya
da ORP (Redox) ölçüm sensörleri
kullanılır. Ecapro cihazları
ayarlanan serbest klor oranına
ulaşıldığında üretimi durdurur,
alt seviyeye gelindiğinde tekrar
üretime başlayarak istenen seviyeyi
tutar. Maksimum seviyeye
ulaşırken oransal olarak üretimi
azaltır.
AQUA: DAQ üzerinden ECAPRO cihazlarına ulaşılır.
Proses verileri izlenir, kontrol edilir ve yönetilir.
• ECAPRO cihazı olmayan yerlerde ticari sıvı klor dozajlama üniteleri aracılığıyla yine
serbest klor oranı ölçülerek verilir.
• Bu noktalarda ölçülen değerler ara sunuculara aktarılarak takibi sağlanır.
• Asıl olan şebekede bulunan serbest klor oranıdır. Bunu belirlemek için şirketimiz tarafından
AQUA: DAQ / AQUA:IoT sistemi geliştirilmiştir. Şebeke üzerinde Su İdaresi ve
Halk Sağlığı’nın ortak belirlediği noktalara “Çevrimiçi (Online) Ölçüm Panoları “kurulur.
Elle numune alma yerine şebeke suyuna bağlanan KLOR ya da ORP sensörleri sayesinde
sürekli ölçüm gerçekleştirilir. Elde edilen sonuçlar veri toplayıcı ile işlenir ve internet
sağlayıcı modem ile sunuculara (veri bankasına) aktarılır.
• Sunucularda biriken veriler raporlarla kullanıcılara sunulur. Anlık değerler rapor edilebildiği
gibi geriye dönük depolanan bilgiler raporlara yansıtılır.
• Standart dışı ölçüm sonuçları, alarm uyarıları anında yetkili telefon ve bilgisayarlara
ulaştırılır. Kısa sürede müdahale edilmesi sağlanır.
• AQUA: DAQ verileri idarelerin mevcut SCADA sistemlerine aktarılabilir.
www.aquamirus.com
LİDER KURUMLAR /33
34/LİDER KURUMLAR
LİDER KURUMLAR /35
Yazarlar: Doç. Dr. Tufan Nayir - Prof. Dr. Toker Ergüder
DSÖ Türkiye Ülke Ofisi
DÜNYA SAĞLIK ÖRGÜTÜ VE SU
KISITLILIĞINA KÜRESEL BİR BAKIŞ
Su, yaşamın varlığı ve canlılığın devamı için temel
bir unsur. Günümüzde içme ve kişisel kullanımları,
temizlik, hijyen ve sanitasyon dışında tarım
alanında, sanayi alanında , enerji üretiminde ve daha
birçok noktada insan hayatının önemli bir parçasıdır.
Dünya Sağlık Örgütü, Su (Water), Sanitasyon ve Hijyen
unsurlarını “WASH” anlayışı içerisinde birlikte ele
almaktadır. Dolayısı ile suyun yaşam için elzem olması
kadar, WASH unsurları insan sağlığı ve toplumların
iyilik hali için geliştirilmesi gereken önemli maddelerden
biridir.
Ancak, günümüzde yaşamımız için bu kadar elzem
olan suya dünyada çoğu kadın olmak üzere 263 milyon
insan evlerinden en az yarım saatlik mesafedeki
kaynaklardan su toplayarak ulaşmaktadır. DSÖ’nün
2017 yılı verilerine göre 2,2 milyardan fazla insan hala
güvenli şekilde yönetilen içme suyundan mahrumdur
ve bunların arasında en az 2 milyar insan dışkı ile kontamine
olmuş su içmektedir.
Tüm dünyada insanlar farklı kaynaklardan gelen
ve farklı şekilde işlenmiş olabilen suyu içmektedir.
Dolayısıyla içme suyu güvenli veya güvensiz olabilir.
Güvensiz içme sularından kaynaklı başta diyare (ishal)
ve parazitik hastalıklar olmak üzere birçok bulaşıcı hastalık
dünyada her yıl birçok can almaktadır ve almaya
devam etmektedir. Şuan dünyada her 10 kişiden 3
tanesinin güvenli şekilde yönetilen içme suyu hizmetlerine
ulaşamamaktadır. Bununla ilgili olarak da 2016
yılında Dünya’da 5 yaşından küçük 178.000 çocuğun
bulunduğu toplam yarım milyon çocuk ishal nedeni ile
ölmüştür.
Yaşam için vazgeçilmez olan güvenli suya erişimi iyileştirmeye
yönelik Dünya Sağlık Örgütü;
1. Yerel açıdan ilişkili sağlık temelli hedefler, risk
değerlendirmesi, risk yönetimi ve gözetiminin desteklenmesini
içeren içme suyu ve rekreasyonel su
kalitesine ilişkin yasal düzenlemelerin geliştirilmesi
ve uygulanması,
2. Herkesin uygun içme suyuna ulaşabilmesini sağlamak
konusunda Sürdürülebilir Kalkınma Hedefleri
Doğrultusunda çalışılması,
3. Ulusal hedeflere yönelik ilerlemelerin izlenmesi için
gerekli kapasitelerin geliştirilmesi,
36/LİDER KURUMLAR
4. bariyerli arıtma sistemi uygulayarak (örneğin
filtreleme ve kimyasal dezenfeksiyon) ve dağıtım,
depolama ve kullanım sırasında yeniden kontaminasyonu
engelleyerek içme suyunda mikrobik ve
kimyasal kontaminasyonun en aza indirilmesi,
5. Evlerde su arıtımı ve güvenli depolama, koleranın
görüldüğü toplumlarda veya su kaynaklı hastalık
salgınları sırasında hijyenin teşvik edilmesi gibi
hedefe yönelik ara çözümlerin etkili şekilde uygulanması,
6. Su ile ilişkili vektör kaynaklı hastalıklardan gelen
sağlık etkilerini azaltmak için su kaynaklarının yönetilmesi
temel çalışmalarında bulunmaktadır.
Dünya Sağlık Örgütü bu temel hedeflerine ulaşabilmek
için güvenli içme suyu kalite kılavuzları gibi kılavuzları
hazırlamakta ve güvenli rekreasyonel su kılavuzlarının
güncel tutulmasını sağlamakta ayrıca bu kılavuzların
ülkelerin mevzuatlarına entegrasyon çalışmalarında
bulunmaktadır.
Dünyanın karşı karşıya olduğu küresel sorunların ve
ağır zorlukların mücadelesinde ilerleme sağlayacak
ve çözümlenmeleri için ortak plan ve gündem sağlanmasına
yardımcı olacak evrensel eylem çağrısı olan
Sürdülebilir Kalkınma Amaçlarının;
6.1.1Güvenli şekilde yönetilen içmesuyu hizmetleri
kullanan nüfus oranı,
1.4.1 Temel hizmetlere erişimi olan nüfus oranı,
3.9.2 Güvensiz WASH uygulamaları nedeniyle ölüm,
6.B.1 Kaynakların tahsisi ve ortaklar ile işbirliği gibi
göstergelerinin izlenmesini ve raporlanması yapmaktadırlar.
Ayrıca su arıtma teknolojilerinin performansları değerlendirilmekte,
su güvenliği planlamaları ve içme
suyu kalitesinin kontrolü için araçlar geliştirilmekte, su
güvenliği planlarını uygulamak sağlık kurumlarında su,
sanitasyon ve hijyeni iyileştirmek ve kontrol ve izleme
programlarını güçlendirmek konularında ülkelere
destek olmaktadır.
Gelecek ile ilgili yapılan projeksiyon çalışmalarında, iklim
değişikliği ve değişen doğa şartları nedeni ile 2100
yılına gelindiğinde ilave olarak 1.4 milyar kişinin daha
kuraklığa maruz kalacağı öngörülmektedir.
Dünyadaki su kısıtlılığı ve güvenli suya erişilememe
nedeni ile oluşan etkilerinin çok büyük küresel yükleri
olduğu ve olacağı aşikardır. Sağlıklı bir gezegen olmadan
sağlıklı bir bireyden söz edilmesi mümkün değildir.
Bu nedenle hükümetlerin, devletlerin, toplumların ve
de en önemlisi biz bireylerin bu konuda hassasiyetlerimizi
en üst seviyede tutmamız ve gelecek nesillerimizi
olası birçok tehlikeden korumak adına birincil insanlık
görevlerimizden biri olan suyumuza sahip çıkmamız
elzemdir.
Kaynaklar:
1. Healthy environments for healthier populations: Why do they
matter, and what can we
2. do? Geneva: World Health Organization; 2019 (WHO/CED/
PHE/DO/19.01). Licence: CC BYNC-SA 3.0 IGO.
3. Progress on drinking water, sanitation and hygiene: 2017 update
and SDG baselines. Birleşmiş Milletler Çocuk Fonu ve Dünya
Sağlık Örgütü; 2017 (https://www.unicef.org/publications/
index_96611.html) Erişim tarihi 5 Şubat 2019)
4. Guidelines for safe recreational water environments. Volume 1:
Coastal and fresh waters.
5. Cenevre: Dünya Sağlık Örgütü; 2003 (https://www.who.int/
water_sanitation_health/publications/srwe1/en/) Erişim tarihi
27 Şubat 2021).
6. Water safety plan manual (WSP manual): step-by-step risk management
for drinking-water suppliers. Cenevre:Dünya Sağlık
Örgütü; 2009 (https://www.who.int/water_sanitation_health/
publications/publication_9789241562638/en/), Erişim tarihi 28
Şubat 2021).
7. https://www.who.int/health-topics/water-sanitation-and-hygiene-wash
Erişim tarihi 28 Şubat 2021
LİDER KURUMLAR /37
SU VERİMLİLİĞİ
ÇALIŞMALARI
Bilal DİKMEN
Su Yönetimi Genel Müdürü
Ülkemiz dünyanın yarı-kurak bölgesinde bulunmakta
olup yağış miktarı zamana ve bölgelere
göre farklılık göstermektedir. Ülkemizde yıllık
kullanılabilir yerüstü suyu miktarı 94 milyar m 3 , yeraltı
suyu emniyetli rezerv miktarı 18 milyar m , yıllık toplam
kullanılabilir su miktarı ise 112 milyar m3’tür. Bu verilere
göre kişi başına düşen yıllık su miktarı 1.389 m 3 ’tür.
Ülkemizde yerüstü sularının %82’si tarım sektöründe,
%18’i ise içme kullanma ve sanayi sektörlerinde kullanılmaktadır.
Yeraltı sularının ise %65’i tarım sektöründe,
%35’i ise içme-kullanma ve sanayi sektöründe
kullanılmaktadır. Toplam suyun %77’si tarım sektöründe,
%23’ü ise içme-kullanma ve sanayi sektöründe
kullanılmaktadır.
Suyun kullanıldığı tüm sektörlerde tedbirlerin alınarak
suyun etkin ve verimli kullanılması sağlanmalıdır. İçme-kullanma
suyunun etkin kullanılması ve su kayıplarının
azaltılması için “İçme Suyu Temin ve Dağıtım
38/LİDER KURUMLAR
Sistemlerindeki Su Kayıplarının Kontrolü
Yönetmeliği” ve Yönetmelikte belirlenen
esasları detaylandırmak maksadıyla
“Teknik Usuller Tebliği” yayımlanmıştır.
Söz konusu mevzuatın yürürlüğe girmesi
ile su idarelerinin su temininde, iletiminde,
dağıtımında ve tüketiminde su kayıplarının
azaltılmasına yönelik görev ve sorumlulukları
belirlenmiştir.
Bu mevzuat ile, büyükşehir ve il belediyeleri
su kayıplarını 2023 yılına kadar en
fazla %30, 2028 yılına kadar ise en fazla
%25 düzeyine; diğer belediyeler su kayıplarını
2023 yılına kadar en fazla %35, 2028
yılına kadar en fazla %30, 2033 yılına kadar
ise en fazla %25 düzeyine indirmekle yükümlü hale
gelmişlerdir. Bu kapsamda belediyelerimiz mevzuat
yükümlülüklerini yerine getirmek üzere teknik çalışmalarını
yürütürken, Bakanlığımızca bu çalışmalar yakından
takip edilmektedir. Sızıntıların tespiti ve onarımı,
izinsiz kullanımların önlenmesi, altyapı yenilemeleri,
bölgesel ölçüm alanlarının ve basınç yönetim alanlarının
oluşturulması ile şebekenin daha kolay yönetilmesi,
coğrafi bilgi sistemleri ve uzaktan kontrol merkezleri
ile şebekenin izlenmesi vb. önlemler ile su kayıpları
mevzuatta hedeflenen oranlara ve hatta daha düşük
seviyelere çekilebilecektir. Biz bu tedbirleri ele alan
İçme-Kullanma Suyu Verimlilik Eylem Planlarını hazırlıyoruz.
Sulama sistemlerinde de suyun verimli kullanılması,
su tasarrufunun sağlanması, kayıpların azaltılması ve
izinsiz kullanımların önlenmesi ile sulama suyu temini,
dağıtımı ve kullanım maliyetlerinin azaltılmasının sağlanması
amaçları ile 2017 yılında “Sulama Sistemlerinde
Su Kullanımının Kontrolü ve Su Kayıplarının Azaltılmasına
İlişkin Yönetmelik” yayımlanmıştır. Söz konusu
Yönetmelikte; sulama randımanının 2024 yılına kadar
%55 seviyesine yükseltilmesi hususu yer almaktadır.
Tarım sektöründe açık kanal yerine kapalı, basınçlı sisteme
geçilmesi, tarla içi modern sulama sistemlerinin
yaygınlaştırılması, arazi toplulaştırma çalışmalarına hız
verilmesi, uygun ürün deseninin seçilmesi gibi önlemler
alınarak sulama randımanını arttırabiliriz. Bizde bu
konuda Tarımsal Su Verimliliği Eylem Planları hazırlıyoruz.
Sanayi sektöründe de su kullanımının ve dolayısı ile
atık su oluşumunun azaltılması için alınabilecek önlemelere
ilişkin rehberler hazırlanmaktadır.
Ayrıca su tasarrufu konusunda bireysel düzeyde
farkındalığın artması için hem kamu kurumları hem
de vatandaş tarafından yapılması gereken hususlar
bulunmaktadır. Vatandaş tarafından yapılacak tasarrufta
gerekli bilinçlendirme sağlanarak su okuryazarlığı
öğretilerek yaşam alanlarında suyun tasarruflu kullanılmasının
gönüllülük esası ile sağlanması gerekmektedir.
Vatandaşlarımız damlatan ve akıtan musluklarını tamir
ederek, musluk uçlarına tasarruf aparatları takarak,
bulaşık ve çamaşır makineleri satın alırken su ve enerji
kullanımları düşük olanlarını seçerek, makinelerini tam
dolu halde çalıştırarak, banyo ve diş fırçalama gibi
kişisel bakım sırasında daha az su kullanarak ve evlerindeki
sifonları kademeli olanlarla değiştirerek basit
önlemlerle suyu daha tasarruflu kullanabileceklerdir.
Son yıllarda iklim değişikliğinin etkilerinin daha somut
bir şekilde görülmeye başladığı, son aylarda da ülkemizde
yağışların fark edilir derecede düşmesi ve doğal
kaynakların bize miras değil emanet olduğu anlayışından
hareketle; içme suyu sektöründe su kayıplarının
azaltılması, tarım sektöründe sulama randımanının
arttırılması, sanayi sektöründe de suyun daha tasarruflu
kullanılması ve bireysel alınacak su tasarrufu
önlemlerinin alınması su kaynaklarımızın sürdürülebilir
kullanımı açısından oldukça önemli bir hale gelmiştir.
Böylelikle emanete sahip çıkarak, emaneti sahibine
güvenli bir şekilde teslim etme imkanı buluruz.
LİDER KURUMLAR /39
40/LİDER KURUMLAR
LİDER KURUMLAR /41
DÜNYADA SUYUN DURUMU VE
ULUSLARARASI İŞBİRLİĞİNİN ÖNEMİ
SUEN (Türkiye Su Enstitüsü)
Su kaynakları üzerinde, hem insan faaliyetleri, hem de
doğanın yarattığı değişimler nedeniyle çift yönlü bir
baskı söz konusudur. Nüfus artışı, kırsal bölgelerden
şehirlere doğru artan göçün artması, gıda güvenliği,
enerji üretimi, taşımacılık, tarımsal, evsel ve sanayi
kaynaklı amacıyla su kullanımın artması su kaynakları
üzerinde var olan baskıyı gün geçtikçe artıran faktörlerdir.
İklim değişikliğinin etkileri ile yağış rejimlerinin
değişmesi hidrolojik döngünün tüm elemanlarını etkilemektedir.
Bunun sonucunda dünya üzerinde yer alan
su kaynakları gün geçtikçe hem miktar hem de kalite
açışından değişime uğramaktadır.
Mavi gezegen olarak da anılan gezegenimizde var olan
suyun yüzde 96,5’i okyanuslarda, yüzde 2,5’i tatlı su,
yüzde 0,92’u ise diğer tuzlu sularda muhafaza edilmektedir.
Tatlı suyun %68,7’si buzullarda, %30,1’i yeraltı
suyunda ve %1,2’si ise yer üstünde ve kaynaklarda
yer almaktadır. İklim değişiminin etkisi ile buzulların
erimesi ve yok olması tehlikesi söz konusudur. İnsanların
doğrudan kullanımına tabi olabilen tatlı suyun
büyük çoğunluğu buzullarda yer almaktadır . Buzulların
erimesi, tatlı su varlığını büyük ölçüde tehlikeye
sokacaktır. Dünyada toplam su miktarı 1,409 milyar
kilometreküptür, bahse konu rakamın litre ile tanımlanması
gerekirse 1 kilometreküp, 1 trilyon litreye tekabül
etmektedir. Miktarın büyüklüğü Dünyada suyun bol
olduğu yönünde bir algı yaratsa da bu toplam miktarın
42/LİDER KURUMLAR
sadece yüzde 2,5’i, yaklaşık 35 milyon kilometreküpü
tatlı sudur (UNESCO, 2006). Ekonomik ve teknik
olarak ulaşabilen su kaynağı miktarı çok azdır ve bu
miktar Dünya yüzeyinde eşit olarak dağılmamıştır.
Dünyada bazı bölgeler su kaynaklarınca zengin iken,
ülkemiz ve bulunduğu yakın coğrafya su kaynakları
yönünden çok zengin değildir.
Su tüketimi, dünya nüfus artışının iki katı olarak artmaktadır.
Yapılan çalışmalar ile 2025 yılında 3 milyar
insanın su sıkıntısı ile karşı karşıya kalacak ülkelerde
yaşayacağı tespit edilmiştir.
Su kaynakları sadece tek bir devletin sınırları içerisinde
yer almamaktadır. Birden fazla ülkenin sınırları içerisinde
bulunan suların varlığı da söz konusudur. Bu sular,
sınıraşan veya sınır oluşturan sular ve oluşturdukları
havza da sınıraşan havzalar olarak tanımlanmaktadır.
Birçok ülkenin su kaynakları, sınıraşan su özelliği taşımaktadır.
Yerküre üzerinde yaklaşık 263 adet sınıraşan
göl ve nehir ve 300 adet sınıraşan akifer bulunmaktadır.
Bu havzalar yerkürenin yarısını kaplarken, toplam
su kaynaklarının %60’ını oluşturmaktadır ve dünya
nüfusunun %40’ından fazlasını etkilemektedir. Artan
su sıkıntısı, coğrafi koşullar ile bir araya gelince, sınıraşan
su kaynaklarının kullanımı konusu kıyıdaş ülkelerin
ilişkilerinde yer almaya başlamıştır.
1900’lerin ortasından itibaren su kaynaklarının kullanımı
ve yönetimine ilişkin olarak birçok sözleşme,
protokol vb. gibi hukuki düzenleme hazırlanmış ve bir
bölümü yürürlüğe girmiştir. Henüz dünyada bulunan
su kaynaklarının genel anlamada yönetimi, geliştirilmesi,
tahsis edilmesi, iklim değişimi, gibi oluşmuş yeni
şartları da içeren bir küresel sözleşme mevcut değildir.
Su ile ilgili yapılan ilk düzenlemeler suların seyrüsefer
amacıyla kullanımını içermektedir. Birleşmiş Milletler
verilerine göre 1948 yılından günümüze dünyada sınıraşan
sularla ile ilgili yaklaşık 295 anlaşma müzakere
edilmekte veya imzalanmış durumdadır.
Ülkemizde beş sınıraşan su havzası bulunmaktadır.
Bu havzalar, toplam uzunluğu 2753 km olan Türkiye
sınırlarının %22’sini oluştururken, sınıraşan veya sınır
oluşturan bu sular ülkemizin toplam su potansiyelinin
yaklaşık % 36’sını oluşturmaktadır.
LİDER KURUMLAR /43
Türkiye’nin sınır oluşturan ve sınır aşan suları içeren
havzaları batıdan doğuya sırasıyla; Meriç Nehri, Çoruh
Nehri, Aras – Kura Nehri, Fırat -Dicle Nehri ve Asi Nehir
havzalarıdır. Sınıraşan sularda suların doğduğu ülkeler
yukarı kıyıdaş (menba), suların aktığı diğer ülkeler
ise aşağı kıyıdaş (mansap) olarak adlandırılmaktadır.
Ülkemiz, Çoruh Nehri, Aras- Kura Nehri, Fırat-Dicle
Nehri havzalarında yukarı
kıyıdaş, Meriç ve Asi Nehri
havzalarında ise aşağı kıyıdaş
ülke konumundadır.
SUEN tarafından düzenlenen
ulusal ve uluslararası eğitim
programları, İstanbul Uluslararası
Su Forumları başta olmak üzere
düzenlenen forum, konferans ve
çalıştaylar, yürütülen ulusal ve
uluslararası bilimsel projeler su
alanında uluslararası düzeyde
diyalogun geliştirilmesine hizmet
etmektedir.
Her ülke kendi sınıraşan su
politkalarını belirli teamüller
ve prensipler üzerine
inşa etmiştir. Ülkemiz sınıraşan
su politikalarını, teamül
haline gelmiş suyun
hakça, akılcı ve optimum
kullanımı, yararlarının paylaşılması
ve diğer kıyıdaş
ülkelere “ciddi zarar” verilmemesi
prensipleri çerçevesinde yürütürken, sınıraşan
su politikalarında, su kaynaklarını bir işbirliği unsuru
olarak görmektedir.
Sınıraşan sular alanında işbirliğinin havzaların hidrolojik
özellikleri tanınmadan ve teknik çalışmalar yürütülmeden
gerçekleştirilmesi mümkün değildir. Su, sınıraşan
düzeyde farklı boyutları dikkate alınarak disiplinlerarası
bir yaklaşımla çalışılmalı ve yönetilmelidir. Suyun havza
genelinde verimli kullanımı hedefiyle, iklim değişikliği
etkileri de dikkate alınarak bilimsel çalışmalar yürütülmesi
ve bu alanda işbirliğinin geliştirilmesi önemlidir.
İşbirliğinin geliştirilmesi ise kıyıdaş ülkeler arasında
sürdürülebilir bir iletişim ile mümkündür. Günümüzde
su diplomasisi bilimsel gerçekleri ve teknik bilgiyi
temel alan iletişimler bütüne işaret
etmektedir. Ülkemiz, sınıraşan
havzalarında komşumuz olan kıyıdaş
ülkeler ile etkin bir iletişim süreci
yürütmekte, bilimsel veriler ışığında
oluşturulan stratejiler çerçevesinde
işbirliği faaliyetlerini sürdürmektedir.
Uluslararası bilimsel projeler,
su alanında düzenlenen kapasite
geliştirme faaliyetleri, forumlar ve
konferanslar da sürdürülebilir bir iletişim
süreci tesis edilmesinde önemli
unsurlardır. Bu doğrultuda, Türkiye
Su Enstitüsü (SUEN) bir düşünce kuruluşu
olarak çeşitli kanallardan hem
sınıraşan havzalarımızdaki kıyıdaş ülkeler ile hem de
çeşitli bölge ve dünya ülkeleri ile işbirliği içerisinde su
alanındaki diyaloğun artırılmasını sağlayan bilimsel ve
stratejik faaliyetler gerçekleştirmektedir. SUEN bilimsel
ve teknik verilerin disiplinler arası bir yaklaşımla, siyasi
bağlam dikkate alınarak stratejik analizinin gerçekleştirilmesi
ve ülkemizin su alanındaki uluslararası yol
44/LİDER KURUMLAR
haritasının belirlenmesinde
etkin rol oynamaktadır. SUEN
tarafından düzenlenen ulusal ve
uluslararası eğitim programları,
İstanbul Uluslararası Su Forumları
başta olmak üzere düzenlenen
forum, konferans ve
çalıştaylar, yürütülen ulusal ve
uluslararası bilimsel projeler su
alanında uluslararası düzeyde
diyalogun geliştirilmesine hizmet
etmektedir. Bu çalışmalara
örnek olarak SUEN’in Koordinasyon Ofisi olarak görev
yaptığı Ortadoğu’da Mavi Barış Girişimi (Blue Peace in
the Middle East) verilebilir. Suyun anlaşmazlık kaynağı
yerine işbirliği aracı olması vizyonuyla bölgesel düzeyde
kurulan girişim kapsamında girişime üye ülkelerle
beraber tarımda su verimliliği temasında araştırma ve
tecrübe paylaşımı faaliyetleri yürütülmektedir.
Su alanında uluslararası stratejiler oluşturulması sınıraşan
sular başlığı ile sınırlı değildir. Ülkemizin su alanındaki
deneyimlerinin ve su meselelerine dair bakış açısının
Birleşmiş Milletler, Avrupa Birliği, İslam İşbirliği
Teşkilatı, G20 gibi pek çok uluslararası kurum, kuruluş
Her ülke kendi sınıraşan su
politkalarını belirli teamüller ve
prensipler üzerine inşa etmiştir.
Ülkemiz sınıraşan su politikalarını,
teamül haline gelmiş suyun hakça,
akılcı ve optimum kullanımı,
yararlarının paylaşılması ve
diğer kıyıdaş ülkelere “ciddi
zarar” verilmemesi prensipleri
çerçevesinde yürütürken,
sınıraşan su politikalarında, su
kaynaklarını bir işbirliği unsuru
olarak görmektedir.
ve girişim tarafından su ve su ile
ilgili alanlarda yapılan çalışmalara
yansıtılması ve bu mecralarda
ülkemizin etkin temsili de
önemli bir konudur. Ülkemiz, su
alanında gerçekleştirdiği büyük
projeler, yetişmiş insan kaynağı
ve engin bilgi birikimi ile su
alanında ileri düzeye gelmiş bir
ülkedir. Ancak bunun dünyaya
doğru anlatılması da bir o kadar
önemlidir.. Düzenlenen uluslararası
kapasite geliştirme programları ve uluslararası
projeler hem deneyimlerimizin ve iyi uygulamalarımızın
paylaşımı hem de ülkemizin su alanındaki etkin
konumunun anlatılması açısından önemlidir. SUEN bu
vizyonla su alanında bilgi ve tecrübe paylaşımı programları
düzenlemektedir. Bu programlar kapsamında,
kurulduğu günden bu yana kurulduğundan bu yana 3
farklı kıtadan, 30’u aşkın ülkeden gelen 1200’den fazla
su ve atık su uzmanına muhtelif konularda eğitim ve
kapasite geliştirme imkanı sağlanmış olup, bu faaliyetlerin
başka coğrafyalara genişletilmesi hedeflenmektedir.
LİDER KURUMLAR /45
Hüseyin TANRIVERDİ
TBMM 22., 23., 24. Dönem AK Parti Manisa Milletvekili /
HİZMET-İŞ Sendikası Kurucu ve Onursal Başkanı / AK Parti Yerel
Yönetimlerden Sorumlu Genel Başkan Yardımcısı (2007-2012)
MİLLETİMİZİN GIDA GÜVENLİĞİNİ VE SU
ARZINI GARANTİYE ALMAK, BİR MİLLİ
GÜVENLİK MESELESİDİR
Su, hayatın temeli olması için özel olarak tasarlanmış,
her türlü fiziksel ve kimyasal özelliği ile
hayat için yaratılmış bir maddedir. Yeryüzündeki
milyonlarca çeşit canlı, su sayesinde hayatlarını
sürdürür.
Dünya yüzeyinin dörtte üçü sularla kaplıdır. Lakin dünyadaki
suyun %97’si tuzlu sudur. %2’si buzuldur, geriye
%1 kalmaktadır. İnsanoğlu tarafından bu %1’in; %70’i
tarımsal sulamada, %22’si sanayi üretiminde, %8’i ise
içme, temizlenme vb. insanî ihtiyaçlarda kullanılmaktadır.
Bununla birlikte, insanoğlu gelişen sanayiyle nehir
ve akarsularını kirletmiştir. Küresel iklim değişiklikleriyle
birlikte kuraklık en büyük sıkıntı olarak olumsuz
etkisini göstermeye başlamıştır. Bu anlamda, suyumuzu
verimli kullanmadan, yoksulluk ve açlığa karşı da
mücadele edemeyiz. Kıt kaynaklardan, en etkin şekilde
verim alınması zaruridir.
“Petrol savaşlarının yerini su savaşlarına bırakacağı
günler yaklaşmaktadır”
20 yıl öncesine kadar insanoğlunun yeterince üzerinde
durmadığı iklim değişikliği, kuraklık ve küresel ısınma
gibi birçok mesele, bugün artık insanlığın ana gündem
maddeleri haline gelmiştir. Dünyanın neresinde ve
hangi gelişmişlik düzeyinde olursa olsun, tüm ülkeler
46/LİDER KURUMLAR
bir şekilde bu sorunlarla
yüzleşmektedir. Çünkü
küresel iklim değişikliği,
sadece bu felakete
sebep olan gelişmişlik
düzeyi yüksek Batılı
ülkeleri değil, onlara
nazaran bu kirlenmede
kusuru olmayan gelişmekte
olan ülkeleri de
etkilemektedir. Diğer
bir deyişle, tüm insanlık küresel iklim değişikliğinden
olumsuz olarak etkilenmektedir. Doğa, tarihte hiç
olmadığı kadar sorumsuzca katledilmektedir. Dünya
nüfusunun hızla artması ve küresel ekonominin sürekli
gelişmesi neticesi, doğal kaynaklar üzerindeki baskılar
sürekli artmakta, aşırı tüketimle birlikte temel çevre
göstergeleri de giderek daha çok bozulmaktadır. Günümüzde
yaşanan doğal afetler ile kendisini hissettiren
çevre sorunları, küresel ölçekte ekosistemi ve
hayat kalitemizi etkilemektedir. Mücadele edilen çevre
problemlerinin en başında iklim değişikliği, kuraklık ve
çölleşme, ormanların tahribi, biyoçeşitliliğin azalması,
hava kirliliği, asit yağmurları, su kıtlığı, atık su, katı
atık ve tehlikeli atıklar gelmektedir. Bu yeni dönem;
toprağın, suyun, tarım alanlarının stratejik önemini ve
rekabeti arttırmıştır. Geçen yüzyılda petrol için yapılan
savaşların aynısı, bugün tarım alanlarının ve su kaynaklarının
kontrolü için yapılıyor. Gelişmiş ülkeler, gıda
güvenliklerini ve geleceklerini garantiye almak için olağanüstü
çaba harcıyor. Bu sebepten; su, önümüzdeki
on yıl içerisinde petrolden daha önemli olacaktır. Petrol
savaşlarının yerini su savaşlarına bırakacağı günler
yaklaşmaktadır. Bu anlamda; Milletimizin gıda güvenliğini
ve su arzını garanti altına almak, bir milli güvenlik
meselesi haline gelmiştir. Temel tarım ürünlerinde ve
kullanılabilir suda dışa bağımlı olmak, en az savunma
sanayinde dışa bağımlılık kadar tehlikelidir. Ortadoğu
gibi çıkar mücadelelerinin kesiştiği bir bölgede yer
alan bizim gibi bir ülke için, bu asla göze alınamayacak
bir risktir. Tarımsal üretimi ve su kaynaklarının korunmasını
stratejik bir alan olarak değerlendiriyor ve su,
tarım, orman politikalarımızı ekonomik boyutunun çok
ötesinde işte bu gerçeklerin üzerine inşâ ediyoruz.
“Su Konusunda Son 20 Yılda Yapılanlar Bir
Şaha Kalkış Destanıdır”
Artık “Su Akar, Türk
Bakar” Yok;
“Su Akar, Türk Yapar” Var
Konuya, topraklarımızın tarihsel persfektifinden bakarsak;
Anadolu gibi kadim medeniyetlerin beşiği olan
bu topraklarda yazın kuraklığın pençesinde kıvranan,
kışın ise taşkından mahvolan insanoğlu; su ile toprak
arasında her türlü mücadeleyi vermiştir. Burada; “Biz
millet olarak, devlet olarak ne yaptık, daha ne yapmamız
lazım?” konusu üzerinde durmamız gerekir.
1957 yılında Çubuk Barajı, Korkut
Barajı ve küçük bir tesis olan
Niğde-Gebere Barajı olmak üzere
Türkiye’nin 3 tane barajı vardı.
Yeni doğan bir Cumhuriyet tabi
ki savunma, sağlık, eğitim gibi
konulara yoğunlaşmış, eldeki imkânlarla
sadece bu üç barajı inşa
edebilmiştir. Ardından, geçtiğimiz
64 yılda Büyük Türk Milleti “Su
akar Türk bakar” sözünü tarihe
gömerek; “Su akar, Türk yapar” demiş ve bu konuda
destan yazmaya başlamıştır. Bugün gökyüzünden Anadolu’ya
bakıldığında adeta “nazar boncukları” gibi her
yer barajlar, göletlerle süslenmiştir. Bu, Cumhuriyet’in
başarısıdır. Bu, Türk Milleti’nin Anadolu’yu inşâ, imar ve
ihya etmesinin nişanesidir.
Bu alanda son 20 yılda yapılanlar ise bir şaha kalkış
destanıdır. Zira ülkemizde geçtiğimiz son yirmi yılda
600 baraj, 423 gölet yapılarak 45 milyar metreküplük
bir depolama hacmine ulaşılmış, yanı sıra 584 hidroelektrik
santrali, 1382 sulama tesisi, 247 içme suyu tesisi
ve 5 bine yakın taşkın koruma tesisiyle bu çalışmalar
taçlandırılmıştır.
“AK Parti Yerel Yönetimler Başkanlığı
Olarak, Belediyelerimizin Yapacağı
Tesislerin Çevreye ve Halk Sağlığını
Koruyucu Tedbirlere Uyumunu Sağladık”
2007-2012 yılları arasında AK Parti Yerel Yönetimler
Başkanı olduğum dönemde, özellikle Belediyeler ve
İl Özel İdareleri aracılığı ile çevrenin korunması, yeşil
LİDER KURUMLAR /47
alanların, su kaynaklarının ve havzaların artırılması,
gürültü kirliliğinin önlenmesi gibi temel konularda azami
dikkat gösterdik. Çöp toplama ve atık su arıtmada
belirli standartlar getirdik. Belediyelerimizin yapacağı
tesislerin çevreye ve halk sağlığını koruyucu tedbirlere
uyumunu sağladık. AK Parti’nin 2002’de iktidara geldiği
dönemde, bugün büyükşehir olan merkezlerimiz
dâhil birçok yerleşim yerimizde içme suyu için gerekli
altyapı dahi yoktu. Öyle ki içme suyu olmayan yerlerimiz
vardı. Bir taraftan bu çalışmaları gerçekleştirirken
diğer taraftan, içme ve kullanma sularının “İnsani Tüketim
Amaçlı Sular Hakkındaki Yönetmelik” değerlerine
uygun hale getirilmesi için de çaba sarf ettik. Çünkü
çevre insanlığın ortak değeridir ve yeşil, sağlıklı bir
çevre varsa orada hayat vardır.
“Su Alanındaki Gücümüz, Sınırlı
Suyumuzun Doğru Yönetilmesindeki
Tecrübelerimizdir”
Bu alanda çalışmalarımıza tüm imkânlarımızla devam
edeceğiz. Tabi ki kaynaklarımızı etkin olarak değerlendirirken,
tasarruf ve bilinçli tüketimi de unutmayacağız.
Bu anlamda devlet-millet el ele bu sıkıntılı süreci aşacak,
daha güçlü bir istikbâl için çalışmalarımıza devam
edeceğiz. Şimdi önümüzde 2023 hedeflerimiz var.
Halen devam eden çalışmalarla 2023 yılına kadar 150
adet yeraltı barajını tamamlamayı hedefliyoruz. Zira
bu alternatif su depolama yöntemi, kuraklık tehdidiyle
beraber buharlaşmayı en aza indirmek için yeniden ön
plana çıkmıştır. Yeraltı barajlarından 25 adet çalışmamız
tamamlanmış durumdadır. Bu barajlar İzmir'de,
Uşak'ta, Kütahya'da, Trakya Bölgesi’nde var. Bunlar
yoğun çalışmalar neticesinde iki yıl içerisinde Türkiye
geneline yayılacak. Unutmayalım; su alanındaki gücümüz,
su kaynaklarımızın çok olması değil, sınırlı olan
suyumuzun doğru ve etkin yönetilmesi konusundaki
tecrübelerimizdir.
“Hedefimiz, yarınlara daha yaşanabilir bir
Türkiye bırakmaktır”
Son olarak, su kaynaklarının verimli ve etkin kullanımının
önemi konusunda, kamuoyu ilgisinin güçlendirilmesi
gerekmektedir. Bu konuda yazılı, görsel, işitsel
ve sosyal medya platformlarına önemli bir rol düşmektedir.
Su kaynaklarının miktarı ve kalitesini, gelecek
nesiller için korumak, bizim kutsal bir emanetimizdir.
Hayatımızı, geleceğimizi korumak ve yaşatmak istiyorsak,
su ve çevre konusunda hassasiyet göstermemiz
gerekmektedir. “Yarın kıyametin kopacağını bilseniz
bile, bugün elinizdeki fidanı dikiniz” buyuran Peygamberin
ümmeti olan bizler, yavrularımıza bu bilinci küçük
yaşta vermeliyiz. Nasıl ki büyük Türk Mimarı Koca
Sinan’ın Taşlımûsellim-Edirne su yollarından kısmen,
Kırkçeşmeler-İstanbul su yollarından ise büyük ölçüde
halen günümüzde bile yararlanılabiliyorsa; bizim de
son nefesimize kadar yapacağımız eserlerden yüz yıllar
sonraki nesillerimiz yararlanabilmelidir.
Millete efendi olmaya değil hizmetkâr olmak için çalışan
bir anlayışın temsilcileri olarak hedefimiz, yarınlara
daha yaşanabilir bir Türkiye bırakmaktır.
48/LİDER KURUMLAR
LİDER KURUMLAR /49
SUYUNA SAHİP ÇIKAN
GELECEĞİNE SAHİP ÇIKAR!
Mahmut ARSLAN
HAK-İŞ Konfederasyonu Genel Başkanı
1. SUYUN ÖNEMİ VE SU HAKKI
Su, hayatın özüdür. Suyun olduğu yerde hayat, hayatın
olduğu yerde su vardır. Su; medeniyettir ve tüm
canlıların yaşam kaynağıdır. Alternatifi bulunmayan
ve üretilemeyen bir ortak değerdir. Suya müdahale,
doğrudan hayata müdahaledir. Suyun kıymetini bilmek
ve su hakkını savunmak; insanlığı, uygarlığı ve insanca
yaşamayı savunmaktır.
Su Tükenmez Bir Kaynak Değildir
Yeryüzündeki suyun %97'si okyanus ve denizlerde
bulunmaktadır. Bu açıdan bakıldığında
dünyanın susuz kalmasının imkânsız olduğu bile
düşünülebilir; ancak, Okyanus ve deniz suları
tuzlu olduklarından içilememektedir. Dünyadaki
%3'lük tatlı suyun %77'si kutup bölgelerinde buz
halinde durmakta, %22'si ise yeraltı kaynaklarından
oluşmaktadır. Dolayısıyla biz insanoğlunun
ulaşabildiği tatlı su, %1 civarında olup yeraltında,
göllerde ve nehirlerde bulunmaktadır.
Dünya’nın 3/4’ünü ve bedenimizin %65'ini oluşturan,
az veya kirli alınması halinde ciddi sağlık,
çevre, gıda ve ekonomik gelişme sorunlarına yol
açan su, tükenmeyen bir doğal kaynak değildir.
Günümüzde, canlılar kadar tarım, enerji ve diğer
ekonomik ve sosyal kalkınma süreçleri, suya
bağımlıdır.
2. BİRLEŞMİŞ MİLLETLER’İN SU
HAKKINA YAKLAŞIMI
Kaliteli kamu hizmetlerinin, özellikle de halk sağlığı
ve sağlıklı yaşam haklarının vazgeçilmez boyutu olan
su hakkı, tarımsal ve sınai üretim süreçlerinin temel
girdisi olması bakımından, insanlığın tüm kesimlerinin
kamu otoriteleri ile birlikte işbirliği içerisinde mücadele
vermesi gereken alanların başında gelmektedir.
Yıllar içinde artan önemine binaen, her yıl 22 Mart,
50/LİDER KURUMLAR
Birleşmiş Milletler tarafından 1993 senesinden beri
“Dünya Su Günü” olarak kutlanmaktadır. Bu yönüyle,
22 Mart, tüm dünyada, kamuoyunda suyun değerinin
anlaşılması ve bilinçli kullanılması yönündeki faaliyetlerin
yoğunlaştığı anlamlı bir gündür.
BM tarafından 2021 senesi Dünya Su Günü için “Suyun
Kıymetini Bilmek” teması belirlenmiştir.
2010 yılında Su ve Sanitasyonun bir insan hakkı olduğunun
Birleşmiş Milletler Genel Kurulu (BMGK) kararı
ile tescili ile 2013 yılının "Uluslararası Su İşbirliği Yılı"
ilan edilmesi, bugün çok daha güçlü bir anlam kazanmaktadır.
BMGK, suyla ilgili zorlukların ve risklerin üstesinden
gelme çabalarını hızlandırmak amacıyla, 2018- 2028
yılları arasındaki dönemi “Sürdürülebilir Kalkınma İçin
Su Odaklı Küresel Eylem Dönemi” olarak ilan etmiştir.
Yine, BM Sürdürülebilir Kalkınma Hedeflerinin altıncısı
(SDG-6), 2030 yılına kadar “su ve sanitasyonun herkes
için erişilebilirliğini, kullanılabilirliğini ve sürdürülebilir
yönetimini sağlamayı” hedeflemektedir. Bu hedef ve
alt hedefler, entegre yönetim, işbirliği, kapasite geliştirme,
ortak katılım kavramlarına vurgu yapmaktadır.
3. SU KRİZİ DAHA DA DERİNLEŞECEK
İklim değişikliği, kuraklık, havanın ve toprağın kirlenmesi,
salgın hastalıklar, nüfus artışı, çarpık kentleşme,
bilinçsiz otlatma, sağlıksız sulama yöntemleri, orman
yangınları, hızlı kentleşme, tektonik hareketler vb.
nedenler, doğal yaşam için en temel ihtiyaçlardan olan
temiz suya erişim imkanlarını güçleştirmektedir.
Her yıl, yaklaşık 2 milyon insan, kirli içme suyu ve
sıhhi altyapı yetersizliği dolayısıyla hayatını
kaybetmektedir.
Günümüz dünyasında, 2,2 milyar insanın güvenilir su
kaynaklarına erişememekte, 2,4 milyar insan tuvalet,
banyo gibi temel temizlik imkanlarından yoksun bir
hayat sürmektedir. Dünyada tüm hastalıkların hemen
hemen yarısı sularla ilişkilidir. Sularla bulaşan ishaller,
ölüm nedenleri içinde 2. sırada yer almaktadır. Her yıl,
yaklaşık 2 milyon insan, kirli içme suyu ve sıhhi altyapı
yetersizliği dolayısıyla hayatını kaybetmektedir.
2020'nin başlarından itibaren dünyayı esir alan Korona
virüs Covid-19 salgınına karşı, Dünya Sağlık Örgütü
(WHO) enfeksiyona karşı ilk savunma hattı olarak
maske ve mesafe yanında düzenli el yıkamayı ve hijyen
kurallarına uymayı teşvik etmiştir. Pandemi süreci, suya
olan ilgiyi daha da artırmış ve su ve sanitasyon hizmetlerine
ulaşabilmenin önemini ortaya koymuştur. Öte
yandan, sermaye çevreleri, kâr uğruna, tüm güçleriyle
suyu ticari bir meta haline getirmek için çabalamaktadır.
2050 Yılına Kadar Dünya Su Talebi Yüzde 55
Civarında Artacak
BM ve ilgili ajansları, 2050 yılına kadar dünya nüfusunun
9 milyarı aşacağını ve kentleşmenin %50’lerden
%70’lere çıkacağını, bu kitleyi beslenme gereksinimlerini
karşılamak üzere küresel gıda üretiminin ise %50
oranında arttırılması gerekeceğini öngörmektedir.
Günümüzde, kentlerdeki atık sularının %80 kadarı,
herhangi bir arıtma işleminden geçirilmeden doğrudan
yeraltı sularına, göllere, nehirlere ve denizlere karışmaktadır.
Ekonomik İşbirliği ve Kalkınma Örgütü’nün (OECD)
projeksiyonlarına göre, küresel su talebi, 2050 yılına
kadar, üretim ve enerji sektörlerinin yoğun talepleri
kaynaklı %55 civarında artacağı öngörülmektedir.
İlaveten, 2050 yılına kadar küresel nüfusun %40'ından
fazlasının şiddetli su stresi olan bölgelerde yaşayacağı
tahmin edilmektedir.
ABD’nin Küresel Su Güvenliği Değerlendirme Komitesi’ne
göre ise, 2030 yılına kadar, küresel çapta su
ihtiyacı, mevcut su arzının %40’nı aşacağı yönündedir.
Bir diğer karamsar öngörü, 2030 senesine kadar dünya
genelinde su kıtlığı kaynaklı kurak bölgelerden su kaynağı
açısından nispeten zengin bölgelere yaklaşık 700
milyonun insan göç edeceği yönündedir.
Kuraklık ve su krizi insanlığın geleceğini tehdit eden en
büyük küresel riskler arasında yer almaktadır. Meteorolojik
veriler, iklim değişikliği nedeniyle Türkiye'nin
7 coğrafi bölgesinde olağanüstü kuraklık yaşandığını
ortaya koymaktadır. Ülkemizde son 50 yıllık zaman
diliminde kuruyan sulak alanlardaki su kütlesi miktarının
1,3 milyar hektar yani yaklaşık 3 Van Gölü veya
Marmara Denizi hacmi kadar olduğu trajik gerçekliği,
Anadolu'da barajlar, göller, nehirler hatta yer altı sularının
hızla kuruduğunu göstermektedir.
• Suyun Ticarileştirilmesi, Su Krizini Derinleştirmektedir
Su krizi daha da derinleşen bir diğer boyut ise, dünya
genelinde neo-liberal politikalar vasıtasıyla, hayatın
özü olan “Su”yu bir ticari meta olarak nitelendirmesi
ve ticarileştirme çabalarıdır. Örneğin; Dünya Bankası
(WB), Uluslararası Para Fonu (IMF) gibi uluslararası
sermaye kuruluşları, hükümetlere su hizmetlerinin
özelleştirilmesini kredi ön koşulu! olarak dayatmaktadır.
Bu durum, özellikle azgelişmiş ülkelerin ve
toplumun yoksul kesimlerinin kaliteli su hizmetlerine
LİDER KURUMLAR /51
ulaşımının önünde ekonomik engel oluşturmaktadır.
Maalesef, sermaye çevreleri, rant uğruna, tüm güçleriyle
suyu ticari bir meta haline getirmek için çabalamaktadır.
4. SU, TİCARİ META DEĞİLDİR;
TİCARİLEŞTİRİLEMEZ!
Yerkürenin farklı bölgelerinde, 1990’lı yıllardan başlayarak
su hizmetlerinin özelleştirilmesi politikaları, su
hizmetinin ucuz ve kaliteli sunumunu temin etmek bir
yana, bitirilemeyen yatırımlar, çözümlenemeyen su kayıp
ve kaçakları ve yükselen su tarifeleri gibi olumsuz
sonuçlar doğurmuştur.
Sadece kentlerdeki özel su işletmelerinin yıllık cirosunun
100 milyar doları dünya su pazarı piyasa değerinin
ise 800 milyar doları aştığı tahmin edilmektedir.
Çokuluslu Su Tekelleri Su Sektörüne Yatırım
Yapmamakta, Sadece Su İşletmeciliği Yapmaktadırlar
Günümüz dünyasında, su piyasasının %80 kadarının
kontrolü ve/veya yönetimi, Fransa’dan Suez, Véolia,
ve Saur ile İngiltere’den Thames Water şirketleridir.
Bu uluslararası su şirketleri, ülkemizde de çok sayıda
su özelleştirmesi vakasına dahil olmuştur. Çokuluslu
su tekelleri su sektörüne yatırım yapmamakta, sadece
su işletmeciliğini alarak ülkeler ve toplumlar aleyhine
büyük bir sömürü alanı yaratmaktadır.
Türkiye’de Antalya Örneği Halka Yüzde
300’den Fazla Fiyata Su İçilmesine Sebep Olmuştur.
Örneğin; Antalya Su ve Atıksu Genel Müdürlüğü
(ASAT), 1996 yılında WB ile yapılan borç anlaşması
sonucunda suyla ilgili yetkilerini 10 yıllığına Fransız
su şirketi Suez ile Türk şirketi Enka konsorsiyumunun
oluşturduğu Antalya Su İşletmeleri Anonim Şirketi’ne
(ANTSU) ve Antalya Altyapı Yönetim ve Danışmanlık
Hizmetleri Sanayi ve Ticaret Anonim Şirketi’ne (AL-
DAŞ) devretmek üzere sözleşme imzalanmıştır.
Özelleştirme sonrası, Antalya’da su tarifeleri, 2000-
2005 yılları arası döneminde fiyat artış oranları
%300’lere ulaşmıştır. Halktan gelen tepkiler üzerine,
Suez ile yapılan 10 yıllık sözleşme, 5 yılın sonunda
2002 senesinde feshedilmiştir.
Jakarta, Paris, Berlin, Budapeşte, Kuala Lumpur, Buenos
Aries gibi farklı ülkelerin şehirlerinde, çok sayıda
başarısız su özelleştirme vakaları yaşanmıştır. Şebeke
ağının genişletilmemesi, su tarifelerinde öngörülemeyen
artışlar, kanalizasyon altyapısındaki yetersizlikler,
yatırım taahhütlerinin yerine getirilmemesi gibi ciddi
sorunlar, özelleştirilen kamu su işletmelerinin yönetiminin
tekrardan kamu kurumlarına dönmesi (remunicipalisation)
şeklinde yeni bir vizyonu canlandırmıştır.
Ülkemizde ise Belediyeler tarafından yapılan su
dağıtım işlerinde, İSKİ, ASKİ, KOSKİ, BUSKİ gibi çok
başarılı örnekler vardır.
Kaliteli ve içilebilir suyu hanelere götürme işinde,
Özel sektörden ziyade yerel yönetimler daha başarılı
olmuştur. Belediyelerimiz, kaliteli içme sularını en ücra
mahallelere kadar uygun fiyata götürmektedirler.
Suyun Ticarileşmesi, Mahalle Çeşmelerimizi
Kurutmuş, Sebil ve Hayrat Kültürümüzü Yok Etmiştir.
Özelleştirme politikaları ve özel şirketlerin ambalajlı
suyu sağlık, lezzet, doğallık ve saflık gibi olumlu
kavramlarla özdeşleştirmek suretiyle yarattığı baskı
günümüzde mahalle çeşmesi kültürünün yok olmasına
ve evlerde musluklardan içme suyu temininin azaltılmasına
yol açmıştır.
Günümüzde ambalajlı su kullanımı büyük şehirlerde
olmazsa olmaz bir hale gelmiş durumdadır. Ülkemizde,
İstanbul’da yaşayanların yaklaşık %75’i ve Ankara’da
yaşayanların yaklaşık %40’ı damacana suyu tüketmektedir.
Özel su şirketleri temiz ve ücretsiz su kaynakları üzerinden
büyük bir kâr alanı oluşturmuş, aynı nitelikte
musluktan içilebilecek temiz su için şehirlerde yaşayanlar
300 ya da 500 kat daha fazla para ödeyerek bu
ihtiyaçlarını su şirketlerinin ürettiği ambalajlı sulardan
karşılamaktalar.
Türkiye'de 2015 yılında 4,9 milyar TL olan ambalajlı su
ticaret hacmi 2020 yılı sonu itibariyle yaklaşık 8 milyar
TL'ye ulaşmıştır.
Bu doğrultuda, başta su olmak üzere dünyanın bütün
kaynakları, önce bireylerin sonra toplumların menfaatine
kullanılmalıdır. İnsanların temel ihtiyaçlarını karşılayabilmeleri
için gerekli yatırımlar yapılmalı, kaynakların
bir haksızlığa ve saldırıya gerek kalmadan, dünyanın
refahını artıracak şekilde kullanılması için çalışmalar
yapılmalı, tabii kaynaklar bir kavga ve çatışma nedeni
olmaktan çıkarılmalıdır.
5. HAK İŞ- SU ve İKLİM
Türkiye'nin içinde bulunduğu coğrafi konum, iklim şartları
ülkemizi çölleşme ve kuraklıktan önemli biçimde
etkilenen bir ülke konumuna getirmektedir.
HAK-İŞ, üye sendikaları ve yabancı ülkelerde faaliyet
gösteren emsal emek örgütleriyle ile işbirliği ve
koordinasyon içerisinde, suyu ve sanitasyonu, temel
ve devredilemez bir insan hakkı olarak savunmakta ve
suyun ticarileşmesine karşı çıkmakta, su sektöründeki
özelleştirmelere karşı mücadele vermektedir.
HAK-İŞ olarak; su hakkını savunmanın insanlığı, medeniyeti
ve insanca yaşanabilirliği korumak olduğuna
52/LİDER KURUMLAR
inanmakta ve suyun ticarileştirilmesinin kapitalizmin ve
neo-liberalizmin en vahşi uygulamalarından olduğunu
değerlendirmektedir.
Yaklaşık yarım asırdır sosyal meselelerde ilkeli, kararlı
ve sorumlu bir duruş sergileyen Konfederasyonumuz
HAK-İŞ, kendisine bağlı işkolu sendikaları ve 710 bini
aşkın üyesi çalışan ile birlikte, geniş toplum kesimlerinin
suyun önemine dair bilgilendirilmesi ve bilinçlendirilmesi
su kültürü ve medeniyetinin yaşatılması ve
geliştirilmesi yönünde her türden projeyi ve çalışmayı
desteklemek amacıyla bir dizi faaliyet yürütmektedir.
Üye sayısı itibariyle ülkemizin en büyük işçi sendikası
konumundaki HİZMET-İŞ Sendikamız, 24 Ocak 2013
tarihinde Ankara’da, Türk İşbirliği ve Koordinasyon
Ajansı (TİKA) ile işbirliği içerisinde “Türkiye Öncülüğünde
Sendikal Bakış Açısıyla Su ve Sanitasyon Hakkının
Desteklenmesi ve HIV İle Mücadele Konulu Uluslararası
Emek Buluşması”nı gerçekleştirmiştir.
Öncesinde, HİZMET-İŞ, 16-22 Mart 2009 tarihleri arasında
İstanbul'da gerçekleştirilen 5. Dünya Su Forumu’na
ve 12-17 Mart 2012 tarihlerinde Fransa'nın Marsilya’da
gerçekleştirilen 6. Dünya Su Forumu ve Alternatif Foruma
katılarak kamu işletmelerinin en az özel şirketler
kadar başarılı olabileceğini somut vakalarla ortaya
koymuştur.
Hizmet-İş Sendikamıza Büyük Onur
Bu özgün çalışmalar, 06.03.2019 tarihinde İzmir’de Su
ve Teknoloji Derneği (SUTEK) tarafından düzenlenen
5.Su ve Çevre Konferansı’nda HİZMET-İŞ Sendikamızın
ödüllendirilmesi sonucunu doğurmuştur.
Öz Orman-İş Sendikamız ise, BM Çölleşmeyle Mücadele
Sözleşmesi Taraflar Konferansı (COP) faaliyetleri için
Türkiye’den ‘akredite’ olan tek sendikadır.
HAK-İŞ olarak, ülkemizin farklı noktalarında çok sayıda
hatıra ormanı kurduk. Örneğin; Ankara’da ''Özgecan
ASLAN Hatıra Ormanı'' ve ''Engelliler Komitesi Hatıra
Ormanı'' fidan dikimleri gerçekleştirdik; hükümetimizin
11 Kasım Milli Ağaçlandırma Günlerindeki “Geleceğe
Nefes” temalı fidan dikme seferberliklerine 81 ilin tamamında
somut katkılar sunduk.
XI. Kalkınma Planı - Su Yönetimi ve Güvenliği Özel
İhtisas Komisyonu’nca belirlenen başlıca 2023 vizyonunda
belirtilen Kurumlar arası işbirliği, eşgüdüm ve
koordinasyonu etkin bir şekilde sağlayan, kurumların
görev tanımlarının netleştirildiği su yönetimini sağlayacak
“Su Yönetimi Kanunu” oluşturulması, sürdürülebilir
su yatırımlarını sağlanması, su kaynaklarının korunması
ve geliştirilmesi temel amaçları ülkemizde suya verilen
önemi yansıtmakta ve umut vericidir.
Kamu kurumları ve su ile ilgili paydaşların gerçekleştirdiği
hizmetlerin etkin bir şekilde yatırım planlarına
dönüştürüldüğü, su potansiyelimizin enerji, tarım ve
günlük kullanımından vatandaşlarımızın sağlıklı bir
şekilde yaralandığı, su kaynaklarımızın çevre kirliliğine
sebep olan etmenlerden en az etkilenecek şekilde koruma-kullanma
dengesi gözetilerek uzun vadeli koruma
planlarının hazırlandığı güçlü ve müreffeh bir Türkiye
hayalini HAK-İŞ olarak benimsemekteyiz.
SONUÇ
HAK-İŞ olarak amacımız; ülkelerin çölleşme ve kuraklıkla
ilgili önceliklerini tespit etmek, bölgesel çalışmalara
katkıda bulunmak, işbirliği içerisinde olmak, kuraklık ve
çölleşme konusunda yapılan çalışmalara ilgili tüm kurum
ve kuruluşlarla sivil toplum kuruluşlarının ve yerel
halkın katılımını sağlamaktır.
Yerkürede artan nüfus ve büyüyen küresel ekonomi
çarklarının artan talepleri, iklim değişikliğinin etkileriyle
birleştiğinde, suya ve sanitasyon imkanlarına erişim
daha da zorlaşacağının farkındayız.
Ticari sebeplerle suya erişim engellenmemelidir. Temiz
ve sağlıklı içme suyuna erişimin temel bir insan hakkı
olduğu bilinciyle hareket edilmeli, su varlıklarının,
kaynaklarının ve yataklarının korunması için gerekli
çalışmalar yapılmalıdır.
Tüm faaliyetlerinin merkezine insanı, insan onurunu ve
onun temel haklarını oturtan HAK-İŞ camiası, üyelerinden
ve sivil toplumdan alacağı güç ve destekle,
canlılığın özü olan suya dair konuları tüm boyutlarıyla
tartışarak yerkürenin her köşesinde herkesin su ve sanitasyon
hizmetlerine kavuşabilmesi yönündeki girişimlerini
yoğunlaştırarak sürdürecektir.
Tüm insanlık, su hizmetlerini özelleştirilmesi girişimlerine
karşı duyarlı olmak durumundadır. Bu tablo ışığında,
güvenlik ve yaşanılabilir bir gelecek için toplumun tüm
kesimlerini suyuna sahip çıkma çıkmaya davet ediyoruz
22 Mart Dünya Su Günü vesilesiyle, kaliteli içme su
hizmetine herkesin kolayca ulaşabildiği daha aydınlık
bir gelecek temennisiyle, tüm su sevdalılarının Dünya
Su Gününü kutluyoruz.
Sözün özü, “Suyuna Sahip Çıkan Geleceğine Sahip
Çıkar”, “Geleceğimiz Suyumuz Kadardır” ve “Su Ticarileştirilemez!”
LİDER KURUMLAR /53
SU
Prof. Dr. Okan Tarık KOMESLİ
Atatürk Üniversitesi
Su hayat için en önemli öğelerin başında gelir. Bilindiği
üzere en küçük mikroorganizmadan en büyük canlıya
kadar bütün biyolojik yaşamın hayatta kalabilmesi için
suya ihtiyaç vardır. Su olmadan bitki büyüyemez, mikroorganizmalar
yaşayamaz, insanlar, hayvanlar hayatlarını
sürdüremez. Yerine ne doğal ne de yapay olarak hiçbirşeyin
koyulamadığı maddedir Su. Oksijen olmadan bazı
mikroorganizmalar yaşayabilirler fakat su olmadan hiçbir
canlı yaşayamaz. O yüzden su hayattır ve su olmadan
hayat olmamaktadır. Bütün evrende bu böyledir. Bir
yerde su varsa o yerde hayat vardır. Hayatı bulmak için
suyu bulmak gerekir. Bu yüzden İnsanoğlu yeni gezegenlerde
hayatı arayacağı zaman ilk önce suyu aramıştır.
Ay’a, Mars’a gitmiş su var mı diye araştırmıştır hayat olup
olmadığını görmek için.
Söylediğim gibi su olmadan hayat olmamaktadır bütün
canlılar için. Kimi canlılar okyanusta, kimi canlılar toprakta,
kimi canlılar atıksu da kimi canlılar ise su buharının
bulunduğu havada yaşamlarını devam ettirirler. Hepsinin
yaşam kaynağı sudur. İnsanoğlu da suya ihtiyaç duyar
bütün canlılar gibi. İnsanın ve hayvanların diğer canlılardan
bir farkı vardır. Hayatlarını devam ettirebilmeleri
için temiz tatlı suya ihtiyaç vardır. Dünya yüzeyinin %70’i
sularla kaplı olmasına rağmen bu suların yaklaşık olarak
%97.5 deniz ve okyanuslardan oluşur ve tuzlu sudur. Geriye
kalan %2.5 tatlı suyunda çoğunluğunu buzullar ve çok
54/LİDER KURUMLAR
derin jeolojik tabakalardaki yeraltı sularında oluşturma
olup insanlar için su kaynağı olarak kullanılamamaktadır.
Tatlı su kaynaklarının sadece ve sadece %0.1-0.3
arasındaki kısım kullanılabilmektedir. Dünyada bu
kadar büyük su rezervleri olmasına rağmen çok ama
çok küçük bir kısmının insanlar ve hayvanlar tarafından
kullanılabiliyor olması suyun değerini çok daha fazla
artırmaktadır.
Dünyanı gelişimine bakarsak insanoğlu sürekli suya
kolayca ulaşabileceği nehir, deniz, göl çevrelerine
yerleşim yerlerini kurmuşlardır. İlk başta insanlar küçük
koloniler halinde yaşadıkları için su bulma konusunda
çok büyük sıkıntıları yoktu. Fakat artan nüfus ve
kentleşme ile birlikte insanlar daha büyük şehirlerde
yaşamaya başlamaları daha fazla su tüketmelerine sebep
olmuştur. Gelişmemiş bir ülkede kişi başına günlük
kullanılan su miktarı 30-40 litre iken gelişmiş ülkedeki
bu miktar 350 litreye kadar çıkmaktadır. Ülkemizde
örnek verecek olursak köyde kişi başına tüketilen su
miktarı 70 litre iken büyük şehirlerde bu değer 250
litreye kadar çıkmaktadır. Turizm bölgelerinde ise bu
miktar çok daha fazla olmaktadır. Sürekli artan su
ihtiyacından dolayı mevcut temiz su kaynakları da hızla
azalmaktadır.
Suyun öneminin her geçen gün arttığı günümüzde,
kullanılan sudan kaynaklı atıksuların alıcı ortama verilmesi
mevcut temiz su kaynaklarını hızla azaltmaktadır.
Üstelik küresel ısınma ve iklim değişiklikleri ile birlikte
yağış miktarları azalması ise mevcut kaynakların yeterince
beslenememesine sebep olmaktadır.
Atıksular ilk başlarda çok büyük sorun teşkil etmediği
için doğrudan alıcı ortama yani nehirlere, göllere
derelere, denizlere verilebilmekteydi. Hatta ve hatta
arazilerde sulak alan olarak ve tarımsal alanların sulamasında
kullanılmaktaydı. Fakat 19. Yüzyıldan itibaren
nüfus, sanayi ve şehirleşmenin hızlı bir şekilde artması
ile birlikte su tüketimi de hızla artmıştır. Su tüketiminin
artması atıksu miktarını artırarak çok büyük sorunlar
oluşturmaya başlamıştır. Zaten kısıtlı olan su kaynaklarının
arıtılmadan veya yetersiz arıtılan atıksular tarafından
kirletilmesi çok değerli olan mevcut kaynaklarımızın
hızla azalmasına sebep olmaktadır. Balık ölümleri
ile başlayan alıcı ortam kirliliği daha sonra alıcı ortam
ile temas halindeki hayvanlar ve insanlarda sağlık
sorunları oluşturmuştur. Böylece atıksuların arıtılması
lüks olmayıp zorunluluk haline gelerek bütün dünyada
atıksuların arıtılmasına başlanmıştır.
Artan su ihtiyacı ve kirlenen kaynakların önüne geçebilmek
için bilim insanları sürekli araştırmalar yapmaya
yeni su kaynakları araştırmaya başlamıştır. Yaklaşık
olarak yeryüzünün %70’ini kaplayan deniz ve okyanusların
arıtılarak kullanılması gündeme gelmiştir. Fakat
deniz suyu arıtımında yatırım ve işletme maliyetlerinin
çok yüksek olması; üstelik her yerleşim yerinin deniz
kenarına yakın olmamasından dolayı deniz suyunun
içmesuyu olarak heryerde kullanılmasını sınırlı kalmıştır.
Ayrıca deniz suyundan temiz su elde edilse bile
atıksular alıcı ortamları kirletmeye devam edecektir.
Bu sebeple bilim insanları atıksuların arıtılarak tekrar
ve tekrar kullanılabilmesi üzerinde yoğunlaşmıştır.
Böylece hem yeni bir su kaynağı bulacaklar hemde
mevcut atıksulardan kurtulabileceklerdir. Fakat bilim
insanlarının aklına toplumla ilgili olarak “İnsanların
arıtılmış atıksuyu kullanacaklar mı?” sorusu gelmiştir.
Bilindiği üzere bir insan günde yaklaşık olarak 200 litre
su tüketip bunun en fazla birkaç litresini su içebilmektedir.
Bu açıdan bakıldığı zaman içme suyu olarak değil
ama kullanım suyu olarak arıtılmış su kullanılabilmektedir.
Fakat yine de çoğu insan evlerinde atıksudan
arıtılmış suyu kullanmak istemeyebilmektedir. O zaman
şöyle düşünelim. Ülkemizde mevcut su kaynaklarımızın
sadece %16’sı evlerimizde kullanılmaktadır. Geriye
kalan %84’ün %72’si tarımda ve %12’si sanayide kullanılmaktadır.
Bu ne demektir. Arıtılmış atıksuyun evde
kullanılmasa bile yönetmeliklerle belirlenen standartlar
sağlandığı taktirde tarımda ve endüstride kullanılabilmektedir.
Tarım ve endüstride kullanılan arıtılmış
atıksuların kullanımı mevcut su kaynaklarının korunarak
gelecek nesillere temiz su kaynaklarının aktarılması
sağlanacaktır. Böylece korunan temiz su kaynakları ile
birlikte hayat devam edecektir.
LİDER KURUMLAR /55
TRABZON’DA TARİHİ ALTYAPI
PROJELERİ HAYATA GEÇİYOR
Trabzon Büyükşehir Belediyesi, son dönemde hayata geçirdiği
içme suyu projeleri ile dikkatleri üzerine çekiyor. Dev bütçeli işleri
başlatan Büyükşehir Belediye Başkanı Murat Zorluoğlu, “Göreve
geldiğimizden bu yana 18 ilçemizin tamamında 220 milyon TL’lik
altyapı yatırımı gerçekleştirdik” dedi
56/LİDER KURUMLAR
Tüm Türkiye’de etkisini gittikçe hissettiren kuraklık
tehdidi Doğu Karadeniz Bölgesi’nin su zengini olarak
bilinen Trabzon’da da baş gösteriyor. Her yıl bir önceki
yıla göre daha da fazla hissedilen kuraklık, içme suyu
temini noktasında bazı sıkıntıların oluşabileceği gerçeğini
ortaya koymaktadır. Bu minvalde proje çalışmalarını
hızlandıran Trabzon Büyükşehir Belediyesi, dev içme
suyu ve altyapı yatırımlarını hayata geçiriyor.
BÜYÜKŞEHİRDEN ALTYAPIYA SERVET
Trabzon Büyükşehir Belediyesi, bağlı kuruluşu Trabzon
İçmesuyu ve Kanalizasyon İdaresi (TİSKİ) Genel
Müdürlüğü eliyle, 2019-2020 yıllarında il genelindeki
707 mahallenin 608’inde imalat gerçekleştirdi. Şehri
ilmek ilmek işleyen TİSKİ Genel Müdürlüğü, bu süre
zarfında şehre toplam 211 milyon TL bedelli 1150 kilometre
uzunluğunda altyapı hattı kazandırdı. Geçmiş
yıllara oranla yatırım bedelini 2 katına çıkaran TİSKİ,
2019 yılında 99 milyon TL, 2020’de de 112 milyon TL’lik
yatırıma imza attı. Yatırım planlamasını kısa zamanda
tamamlayan TİSKİ Genel Müdürlüğü, 2021’de de yeni
yatırımları şehre kazandıracak.
1010 KİLOMETRE İÇME SUYU HATTI YAPILDI
Trabzon Büyükşehir Belediye Başkanı Murat Zorluoğlu,
göreve geldikleri günden itibaren TİSKİ Genel Müdürlüğü
maharetiyle 18 ilçenin tamamında dev bütçeli
Şehri ilmek ilmek işleyen TİSKİ Genel
Müdürlüğü, bu süre zarfında şehre toplam
211 milyon TL bedelli 1150 kilometre
uzunluğunda altyapı hattı kazandırdı.
yatırımları hayata geçirdiklerini söyledi. İl genelindeki
707 mahallenin 608’inde imalat yapıldığını belirten
Zorluoğlu, “İl genelinde yürüttüğümüz çalışmalarda
acil olarak çözülmesi gereken sorunlara öncelik vererek
vatandaşımızın yıllardır beklediği hizmetleri ayağına
kadar götürdük. İki yıllık görev süresince 1010 kilometre
içme suyu hattı, 125 kilometre kanalizasyon hattı ve
15 kilometre yağmur suyu hattı imal ettik” dedi.
ŞEHRİN ALTYAPISINI KOMPLE
DEĞİŞTİRİYORUZ
Trabzon Büyükşehir Belediye Başkanı Murat Zorluoğlu
içme suyu ve altyapıya yaptıkları yatırımları şu
sözlerle açıkladı: “Trabzon’un 15,5 milyon Avro ile
bugüne kadarki en büyük bütçeli yatırımlarından biri
olan, Trabzon Ortahisar İçme Suyu Temini Projesi’ni
hayata geçiriyoruz. Türkiye’de başlı başına içme suyu
dalında tek IPA2 projesi olan, Ulusal katkısı ve Katılım
Öncesi Mali Yardım Aracı Fonları arasında yüzde 60,27
ile Avrupa Birliği desteğinin en yüksek olduğu projeyi
şehrimiz için büyük bir fırsat olarak görüyoruz.
LİDER KURUMLAR /57
SADECE İÇME SUYU PROJESİ OLARAK
GÖRMÜYORUZ
Proje sadece içme suyu projesi olarak bakmıyoruz.
Hazır şebeke hattı için yerleri kazmışken şehrimizin
eksik yağmursuyu ve kanalizasyon hatlarını da bu
arada yapıyoruz. Proje kapsamında
565 kilometre içme suyu
hattı, 120 kilometre kanalizasyon,
70 kilometre yağmursuyu hattı
imalatı gerçekleştireceğiz. Öte
yandan şehrin en kılcal noktalarına
kadar 400 kilometrelik fiber optik
altyapısını oluşturacağımız kanalları
da inşallah bu projeyle birlikte
sağlayacağız. Projenin tamamı ise
2023 yılı içerisinde bitirerek, Trabzon’un
50 yıllık içme suyu, kanalizasyon
ve yağmur suyu altyapısını
tamamlamayı hedefliyoruz. 565
kilometrelik işin 150 kilometresini
bu ay sonuna kadar bitirmiş olacağız.
YENİ ARITMA TESİSİ HIZLA YÜKSELİYOR
Sağlıklı ve sürekli su temini noktasında başlattığımız
hizmet atağında diğer taraftan da şehrimize yeni bir
Trabzon’umuzun 18 ilçesi ve
707 mahallesine eşit hizmet
götürmek için gece gündüz
demeden çalışıyoruz. Özellikle
kırsal mahallelerimizde kronik
sorun haline gelen içme suyu
problemlerini ortadan kaldırmak
adına kısa zamanda yaptığımız
projeleri hayata geçiriyoruz.
içme suyu arıtma tesisi kazandırıyoruz. Yaklaşık 104
milyon TL’lik bütçesi ve günlük 200.000 m³ arıtma
kapasitesi ile dikkat çeken Akoluk İçme Suyu Arıtma
Tesisimiz, bağlı kuruluşumuz TİSKİ ve DSİ iş birliğinde
yapılıyor. Arıtma tesisi inşaatında yüzde 35 seviyelerinde
ilerleme kaydedilirken, 47 mahalleye sağlıklı su
temin edecek tesisimizi Haziran
2022’de devreye almayı
planlıyoruz. Tesis sayesinde
sadece enerji, motor ve pompa
bakımlarından yıllık 8,5 milyon
TL gibi ciddi bir enerji tasarrufu
da sağlayacağız.
KIRSAL İLÇELERİMİZE DE
HİZMET YAĞDI
Trabzon’umuzun 18 ilçesi ve
707 mahallesine eşit hizmet
götürmek için gece gündüz
demeden çalışıyoruz. Özellikle
kırsal mahallelerimizde kronik sorun haline gelen
içme suyu problemlerini ortadan kaldırmak adına kısa
zamanda yaptığımız projeleri hayata geçiriyoruz. 40
milyonluk TL bedelli Of İçme suyu ve Paket Arıtma
Tesisini devreye aldık. Bu sayede Of ve Hayrat ilçele-
58/LİDER KURUMLAR
rimizde toplam 27 mahalleye daha sağlıklı içme suyu
temin edeceğiz. Araklı ve Sürmene ilçelerine bağlı 11
mahallenin içme suyu şebeke inşaatımız devam ediyor.
3 farklı ilçede toplam 45 mahalleye sağlıklı su sağlayacak
Arsin Grup İçme Suyu, İLBANK AŞ. tarafından
ihale ediliyor.
KRONİK SU SORUNLARI ÇÖZÜME KAVUŞTU
Geçtiğimiz aylarda Beşikdüzü’nde Denizli, Seyitahmet
ve Sayvancık Mahallelerinin yarım asırlık su sıkıntısını
gideren TİSKİ ekiplerimiz, Şahmelik Mahallesi’nde ise
1350 metre yeni içme suyu hattı imalatı gerçekleştirdi.
Her yaz mevsiminde su sıkıntısı yaşanan Ortahisar’a
bağlı Yeşilyurt Mahallesi’ne 3150 metre yeni iletim hattı,
Dolaylı Mahallesi’ne de 2950 metre içme suyu hattı
döşeyen ekipler, mahallelerin yarım asırlık sorununa
son verdik. Ayrıca Kırsalda içme suyu anlamında en
fazla sorunun yaşandığı Karakaya İçme Suyu Grubu’na
ek kaynak sağlayacak Karlık ve Kireçhane Terfi Sistemi
İçme Suyu İnşaatı yapım işi hızla devam ediyor. İş
sayesinde Ortahisar, Akçaabat ve Maçka ilçelerinin 32
mahallesine sağlıklı ve kesintisiz içme suyu sunacağız.
ARAKLI VE SÜRMENE’YE
EVLADİYELİK TESİS
Projesine 2009, yapımına ise 2012 yılında başlanan
ancak türlü sebeplerden dolayı bir türlü bitirilemeyen
Araklı-Sürmene İçme Suyu Paket Arıtma Tesisi, 2021
yılının haziran ayında tamamlanıyor. Çağın gereksinimlerine
cevap verecek şekilde revize edilerek 2020
yılında yeniden çalışmalara başlanılan tesis bittiğinde
Araklı ve Sürmene’nin 28 mahallesinin 100 yıllık içme
suyu ihtiyacını karşılayacağız inşallah. Tüm bunlara
ek, il genelinde kullanım açısından elverişsiz, fiziki
şartları yetersiz ve onarıma muhtaç olan 15 içme suyu
deposunun izolasyon ve genel bakımını gerçekleştirdik.
36 adet de yeni içme suyu deposu inşaatını bitirip
hizmete sunduk.
4000 YILLIK KADİM ŞEHRE HİZMET
ŞEREFTİR
Cumhurbaşkanımız Sayın Recep Tayyip Erdoğan’ın
bizlere çizdiği marka şehirler vizyonu çerçevesinde
çalışmalarımıza devam edeceğiz. Fatih Sultan Mehmet
Han’ın fethettiği, Yavuz Sultan Selim’in yönettiği,
Kanuni Sultan Süleyman’ın doğduğu, Mustafa Kemal
Atatürk’ün 3 kez ziyaret ettiği, Evliya Çelebi’nin
seyahatnamesinde ‘Tuğra Bozan’ olarak anlattığı ve
İstanbul’a benzettiği 4000 yıllık kadim şehir Trabzon’u
geleceğe emin adımlarla taşımanın gayretinde olacağız.
Bu bizler için büyük bir şereftir.
LİDER KURUMLAR /59
SUYUN YÖNETTİĞİ DEĞİL,
SUYU YÖNETEN ŞEHİR
SUYUN YÖNETTİĞİ DEĞİL,
SUYU YÖNETEN ŞEHİR
Balıkesir Büyükşehir Belediyesi Su ve Kanalizasyon
İdaresi (BASKİ) Genel Müdürlüğü olarak kuruluşumuzdan
bu güne kadar geçen süreçte; İlimizin içmesuyu
ve kanalizasyon altyapılarını güçlendirmeyi, kurumsal
kapasiteyi geliştirerek vatandaşlarımıza çağdaş bir
hizmet sunmak amacıyla kurumumuzu stratejik plan,
performans programları ile faaliyet raporları doğrultusunda
yönetmekteyiz.
Kurum olarak iklim değişikliği şartlarının gerektirdiği
yatırımları yaparken, bir yandan kaynaktan abonelerimize,
abonelerimizden ise doğaya kadar yol alan suyun
serüveninden önce sağlıklı, sürdürülebilir kullanılması
amacıyla, yaşam kaynağı olan suyun israfının önüne
geçmenin gayreti içerisindeyiz.
BASKİ GENEL MÜDÜRLÜĞÜNCE
YAPILAN YATIRIMLAR
BASKİ Genel Müdürlüğü olarak; 6 yılda toplamda 2
milyon 350 bin metre içme suyu şebeke hattı, 44 adet
34.175 metreküplük yeni içme suyu deposu, 4 bin 442
adet içme suyu depo temizliği, 381 adet depo bakım
onarım çalışmaları tamamlanmış ve 368 bin 521 adet
içme suyu hattı arızası giderilmiştir. İlimiz genelinde
suyun yetersiz olduğu mahallelerde 61 bin 954 metre
içme suyu sondaj çalışması yapılmış ve 2.210 lt/sn su
temin edilmiştir. 6. Su ve Çevre Konferansı ödülleri kapsamında
“En çok Altyapı Yatırımı Yapan Su ve Kanalizasyon
İdaresi” ödülüne hak kazanarak hizmetlerimiz
ödüllendirilmiştir.
Kurumumuzca işletilmekte olan 9 adet 1 milyon 780
bin 100 kişi kapasiteli içme suyu arıtma tesisi, 12 adet
60/LİDER KURUMLAR
arsenik arıtma tesisi, 114 adet Arsenikli Arıtma Sistemli
çeşmenin 1.200 farklı noktadan alınan numuneler ile
kurumumuz ve Halk Sağlığı Müdürlüğünce denetlenmektedir.
Bu sayede %93 uygunluk oranıyla Türkiye’de
örnek gösterilecek kalitede içmesuyunu vatandaşa
sağlamaktayız. Aktif olan izleme noktalarına yapılan ölçümlerin
ve alınan kontrol numunelerin aynı noktadan
alına bilmesi için izleme noktalarına numune muslukları
takılmıştır. Yapılan bu çalışmalarla ilgili olarak 2017
yılında tarihinde Halk Sağlığı Müdürlüğü tarafından
takdir edilmiştir.
İnsani Tüketim Amaçlı Sular Hakkında Yönetmeliğinde
belirtildiği şekilde tüm su depolarında suyun debisine
ve basıncına göre ayarlanabilen otomatik klorlama
cihazları ile dezenfeksiyon yapma sorumluluğu getirilmiştir.
Bu karara bağlı olarak Genel Müdürlüğümüzce
1.267 adet içmesuyu depomuza otomatik klorlama
cihazı montajı yapılmıştır.
Arz edilen içme suyunun hacim ve debisini ölçmek
amacıyla su kaynaklarının giriş ve çıkış hatları üzerine
debi ölçer cihazı takmak için çalışmalara başlamıştır.
Mevcut alt yapı tesisleri ile üst yapıların sürdürülebilir
bir şekilde işletilmesi ve korunması maksadıyla CBS
veri tabanı oluşturmuştur. 2021 yılı için merkezi SCADA
Teknik Şartnamesi hazırlanması, lokal SCADA ve saha
donanımları entegrasyon çalışmamız tamamlanarak,
Merkez Kontrol SCADA’sında izleme ve kontrol dışında;
entegre su yönetimi, varlık yönetimi, enerji optimizasyonu,
anahtar performans göstergesi, yönetici özeti
ile alakalı alt programlarda dahil edilerek çalışmamız
genişletilmiştir.
Son yıllarda yağış rejimlerinin değişmesiyle birlikte
2020 yılında Balıkesir geneli de çok fazla yağış almamıştır.
Ancak son haftalarda yağan yağmur ve kar yağışı
ile baraj seviyelerimizde artışlar gözlemlenmektedir.
Bugün itibariyle şehir merkezimiz ve Bandırma İlçemiz
için en az 2 yıl yetecek kadar suyumuz bulunmaktadır.
Pandemi sürecinde 2. konut olarak kullanılan yazlık
bölgelerin, sürekli ikamet yeri olarak kullanımı artmıştır.
Ayrıca, temizlik alışkanlığımızın da değişmesine bağlı
olarak su kullanımlarında da artışlar gözlenmektedir.
BASKİ Genel Müdürlüğümüzce öncelikle mevcut su
kaynaklarının daha etkin ve verimli kullanımı amacıyla
projeler geliştirilmiş olup, mevcut kaptajların iyileştirilmesi,
kuyu ve kaynak sularından daha fazla istifade
edilebilmesi için iyileştirmeler yapılmakta ve şehri-
LİDER KURUMLAR /61
mizdeki kaynak sularının envanter çalışmaları devam
etmektedir. Bununla beraber Merkez Atıksu Arıtma
Tesisimizdeki arıtılan atıksuların yeniden değerlendirilmesine
yönelik çalışmalar devam etmektedir.
İKLİM DEĞİŞKLİĞİ VE SU TASARRUFU
Bireysel tasarruf bilincini oluşturmak adına geleceğimizin
teminatı olan çocuklara öncelikle ana sınıfı ve ilköğretim
öğrencilerine su bilinci ve su tasarrufu eğitim
çalışmalarına başlanmış, salgın nedeniyle eğitimlere
online olarak devam edilmektedir. Yetişkin hedef kitle
için Genel Müdürlüğümüz sosyal medya hesapları ve
web sitemizden süreç yürütülmektedir.
Balıkesir Büyükşehir Belediyesinin 2020 yılı Temmuz
ayında gerçekleştirdiği “Körfez Çevre ve İklim Değişikliği
Çalıştayı” ile 2021 yılı Mart ayında gerçekleşen
“Balıkesir Yerel İklim Değişikliği Eylem Planı Çalıştayında”
Dünyada değişen küresel iklim şartlarına göre
Balıkesir’in su kaynakları ve su yönetimi hakkında
bilgiler vererek, suyun yönettiği değil, suyu yöneten
nesiller yetiştirerek kurumsal bilincin oluşturulmasına
gayret etmekteyiz.
İDARİ VE FİZİKİ KAYIP-KAÇAKLAR
Kurumumuz ALO 185 Çağrı Merkezi ve Halkla İlişkiler
modülüne günlük ortalama 1.154 adet talep gelmekte
olup gelen talepler ilgili birimlere iletilerek ortalama 2
gün içerisinde çözüme kavuşmaktadır.İlimiz de Merkez
Altıeylül ve Karesi ilçelerimiz pilot bölge seçilmiş olup
ALO 185 Çağrı Merkezimize gelen ihbarların değerlendirilmesi
müdahalesi ve yürütülen müdahaleler
hakkında vatandaşın bilgilendirilmesi arıza ekiplerinde
bulunan tabletlerle online olarak yürütülmektedir.
İlimiz genelinde yıllık yaklaşık 136 milyon metreküp su
temini yapılarak şebekeye verilmektedir. Bunun yaklaşık
84 milyon metreküpü faturalandırılabilmektedir. 6
yıllık süreçte kayıp - kaçak oranımız %66 seviyesinden
%39 civarına indirilmiş olup, yaptığımız iyileştirme
çalışmaları ve aldığımız önlemlerle bu her geçen yıl
azalmaktadır. BASKİ Genel Müdürlüğümüzce bu hususta
daha etkin bir çalışma yürütülebilmesi için su kayıp
kaçakları ile mücadele komisyonu oluşturulmuş olup,
bu konu sürekli üzerinde çalışılan takip ettiğimiz en
önemli hususlar arasındadır.
İdari kayıpların azaltılması için, yeşil alan, park, cami
vb. kamu kurum ve kuruluşlarda sayaç bağlantısı
yapılarak kayıt altına alınması için çalışmalara başlanılmıştır.Arızalı
sayaçların test ve ölçüm hassasiyetlerini
belirlenmesi için Sayaç Test Laboratuvarı kurulmuştur.
Ekonomik ömrünü tamamlamış 10 yılı aşmış sayaçların
değişimi yapılarak sağlıklı veri alınması sağlanmaktadır.
Bu kapsamda 2019-2020 yılları içerinde toplam 80
bin adet sayaç değiştirilmişimi yapılmış olup, İl genelinde
sayaç envanteri çıkarılarak, özellikle dönemsel
kullanımların olduğu sahil bandındaki ikinci konutlarda
mevcut sayaçların ön ödemeli elektronik sayaçlarla
değişimine başlanmıştır. Ayrıca, Radyo Frekans (RF)
Modüllü Elektronik sayaç montajı yapılarak Drone ile
sayaç okumasına Pilot Uygulamasına da başlanmıştır.
62/LİDER KURUMLAR
İlimiz Merkez, Güney Marmara ve Körfez bölgelerinde
fiziki su kayıp-kaçak tespit cihazlarımız ile tespit yapılıp
belirlenen fiziki kaçaklara müdahale edilmektedir.
Ayrıca mevcut içmesuyu depolarımızda bakım onarım
çalışması yapılarak depolardaki fiziki kayıplar düşürülmüş,
terfi merkezleri ve depolar arasında lokal SCADA
sistemi kurularak depo taşmaları engellenmiştir.
İlimizde su ve kanalizasyon hizmetlerinin sürdürülebilirliğini
sağlayacak ; iyileştirilmiş su temini ile
kanalizasyon hizmetlerine erişimi arttıracak yenilikçi
bir entegre planlama yaklaşımı oluşturmaktayız. Bu
kapsamda su ve kanalizasyon alt yapı ihtiyaçlarının
belirlenmesi, Entegre Kentsel Su Yönetim Stratejisinin
geliştirilmesi, seçilen alan/ilçe için Entegre Kentsel Su
Yönetimi Planının hazırlanması ve Büyükşehir Belediyesi
ile birlikte kilit paydaşlarla sürdürülebilir su ve
kanalizasyon hizmetlerinin uygulanması konusunda
kapasite geliştirmesi hedeflenmekte olup, çalışmalara
devam etmekteyiz. Bu kapsamda Bandırma İlçemizde
ilk Entegre Su Projemizin (IPA) çalışmalarına başlamış
olup hızla ilerlemekteyiz. Ü
İÇMESUYU HİZMETİ YANINDA TARIMSAL
SULAMA
BASKİ Genel Müdürlüğü olarak sadece içmesuyu ve
kanalizasyon hizmeti değil ilimiz ekonomisi için çok
önemli olan tarımsal sulama hizmeti de sunulmaktadır.
Bu anlamda kurumumuz Türkiye’de tarımsal sulama
alanında pilot bölge olarak seçilmiş olup 52 adet tesiste
14 bin 858 hektar alanın sulaması yapılmıştır. 2020 sulama
sezonunda ortalama %50 Gölet rezervuar doluluk
oranıyla gerçekleştirilen tarımsal sulama faaliyetlerinde
basınçlı borulu Kapalı Sistem sulama tesislerinde ön
ödemeli elektronik sayaç uygulamasına geçilmiş olup,
kısıtlı su varlığına rağmen planlı su dağıtımı ve ürün
deseni oluşturularak tam kapasite sulama yapılmıştır.
DENİZ SUYUNDAN İÇMESUYU ARITMA
TESİSİ
Avşa Adasının içmesuyu ihtiyacı 2010 yılında devreye
alınan arıtma prosesi olarak Türkiye’de ilk olan deniz
suyundan içme suyu üreten arıtma tesisinden sağlanmaktadır.
Avşa İçmesuyu Arıtma Tesisimizde; deniz
suyu ters osmoz prosesi ile arıtılarak, İnsani Tüketim
Amaçlı Sular Yönetmeliğine uygun içmesuyu elde
edilmektedir. Ayrıca İlimiz Burhaniye ilçesinde yer alan
kuyular bölgesinden Gömeç-Karaağaç ve Burhaniye-Pelitköy
mahallesine içmesuyu temini için hazırlanan
projeye alternatif olarak, münferit veya bütünsel
olarak aynı bölgeye hizmet edecek ters osmoz metoduyla
deniz suyundan içmesuyu temini sağlanmasına
esas fizibilite raporu hazırlanmıştır.
İlimiz sınırları içinde bulunan her haneye, işyerine, tesise
ve çeşmeye; kısacası her musluğa kullanılabilir temiz
içmesuyu temin ederken; arka planda suyun yönettiği
değil suyu yöneten bir kurum olarak; sürdürülebilir
ve çağdaş hizmet anlayışı ile vatandaşlarımıza 7/24
hizmet vermeye devam edeceğiz.
LİDER KURUMLAR /63
64/LİDER KURUMLAR
İKLİM DEĞİŞİKLİĞİ VE KURAKLIK YÖNETİMİ
BARAJ, GÖLET & SULAMA SUYU TEMİNİ
TAŞKIN KONTROL & DERE ISLAHI
1B / 2B TAŞKIN MODELLEMESİ
İÇME - KULLANMA SUYU &
YAĞMURSUYU - ATIKSU SİSTEMLERİ
ENERJİ
• Planlama
• Master Plan
• Taşkın Yönetim Planı
• Kuraklık Yönetim Planı
• Sektörel Su Tahsis Planı
• Hidrolojik ve Hidrolik Modelleme
• Kati ve Uygulama Projeleri
• Teknik, Ekonomik,
Çevresel Değerlendirme ve Finansal Analiz
• Saha Denetimi ve Proje Kontrol
• Özelleştirme Süreçleri
CLIMATE CHANGE AND DROUGHT MANAGEMENT
DAMS & IRRIGATION WATER SUPPLY SYSTEMS
FLOOD CONTROL & CHANNEL IMPROVEMENT
1D / 2D FLOOD MODELLING
POTABLE WATER & STORM WATER – SEWER SYSTEMS
ENERGY
• Feasibility
• Master Plan
• Flood Risk Management Plan
• Drought Management Plan
• Sectoral Water Allocation Plan
• Hydrological and Hydraulic Modelling
• Final and Detailed Design
• Technical, Economic,
Environmental Evaluation and Financial Analysis
• Site Supervision and Project Control
• Privatization Process
www.nfbproje.com.tr
Ehlibeyt Mah. Ceyhun Atuf Kansu Cad. Bayraktar Center G Blok 114/5 Balgat, Çankaya, Ankara, TÜRKİYE
Tel: +90 312 221 10 41 • Fax: +90 312 221 10 99 • info@nfbproje.com
ERZURUM’U ZİRVEYE TAŞIYAN BAŞKAN:
MEHMET SEKMEN
Erzurum’da “Korunan Tarih Dönüşen
Şehir” felsefesiyle 6 yılda şehri her alanda
zirveye taşıyan Başkan Sekmen, kentsel
dönüşümden kış turizmine, tarım ve
hayvancılıktan üretime varıncaya kadar
Erzurum’un her alanda başa güreştiğini
bildirdi. Yatırım bütçesi kullanımında üç
kez üst üste Türkiye birincisi seçilen Başkan
Sekmen, Erzurum’da tabiri yerindeyse
değişim ve dönüşümün de öncüsü oldu.
Şehirde hayata geçen yatırımlarla yerel
yönetimde çığır açan tecrübeli yönetici,
“Kentsel dönüşümde Erzurum modeli”
sloganıyla 6 bin yıllık tarihe
sahip kadim kenti adeta
açık hava müzesine
dönüştürdü. “Kültür
Yolu” projesi ile
Erzurum Kalesi ve
çevresini gün yüzüne
çıkartan Başkan
Sekmen, yaptığı
mega projelerle
birlikte özellikle
mühendis ve
mimarlardan takdir
topluyor.
66/LİDER KURUMLAR
“ERZURUM’UN ALTYAPISINI
YENİDEN İNŞA ETTİK”
Başkan Mehmet Sekmen, kentte son 6 yıl içerisinde tam
598 milyon liralık harcama yapıldığını ifade etti. İl genelinde
toplamda 4192 kilometre uzunluğunda yeni içme
suyu ve 1964 kilometre kanalizasyon hattı oluşturduklarını
belirten Sekmen, sözlerini şöyle tamamladı: “Büyükşehir
Belediyemize bağlı Erzurum Su ve Kanalizasyon İdaresi
(ESKİ) Genel Müdürlüğü’müz on binlerce içme suyu ve
kanalizasyon arızasına müdahale etti. İlimizde 6 yıl içerisinde
yürütülen altyapı çalışmaları kapsamında yaptığımız
harcama 598 milyon lirayı buldu. Tek başına bu rakam bile
Erzurum’un altyapısına verdiğimiz önemi gösteriyor. Çünkü
biz biliyoruz ki; nitelikli üstyapı hizmetlerine giden yol, öncelikle
sağlam ve ihtiyaca uzun yıllar cevap verebilecek bir
altyapıdan geçiyor. Bakınız sadece bununla da sınırlı değil.
İlçelerimizde 251 adet yeni su deposu yapılırken, 272 adet
deponun da bakım onarımı ve 418 adet fosseptik çalışmasını
da tamamladık. İlimizde Aşkale, Horasan, Karayazı
ilçelerinde 3 adet içme suyu arıtma tesisi tamamlanarak
hizmete girdi. Bu arada ESKİ’ye bağlı ekiplerimiz 6 yılda
tam 117 bin 143 içme suyu arızasına müdahale etti. Buna
ilaveten 106 bin 113 kanal arıza ihbarını anında değerlendirdik.
Kadim şehrimizi modernize etmek, rutin belediyecilik
hizmetleri bağlamında bütün ihtiyaçlarını ve eksiklikleri
gidermek en büyük hedefimiz… Altyapı hizmetleri de, işte
bu hedefe ulaşma noktasında atılması gereken adımlardan
belki de en önemlisi. Bu yüzden hiçbir fedakârlıktan kaçınmıyor
ve Erzurum’un nitelikli bir altyapıya kavuşabilmesi
için var gücümüzle çalışıyoruz.”
“TARİHİ ESERLERİ RESTORE EDİYORUZ”
Şehrin tarih koridorunu oluşturan Üç Kümbetler, Yakutiye
Medresesi, Tarihi Çifte Minareli Medrese ve Erzurum Kalesi’nin
ihtişamını uygulanan etkin projelerle yaşamla buluşturan
Sekmen, Büyükşehir’in bölgedeki 22 tarihi tescilli
Erzurum evini de yeniden restore ettiğini anımsattı. Başkan
Sekmen, konuya ilişkin şunları kaydetti: “Şehrimizde tarihi
Erzurum Kalesi çevresinde bulunan 22 tescilli Erzurum
Evi’ni restore ediyoruz. Bununla birlikte kent tarihinin gün
yüzüne çıkması amacıyla büyük bir titizlikle yürütülen
Kültür Yolu Projemiz, medeniyetlere ev sahipliği yapan
şehrimizin beton ve taşlar ardında kalan kültür mirasını
ortaya çıkaran en önemli projelerimiz arasındadır. Kültür
Yolu ve diğer projelerimizin gerçekleşmesiyle birlikte Erzurum,
modern mimari tasarımlarla tabiri yerindeyse Avrupa
şehirleri gibi kentsel Rönesans devri yaşıyor. Kısacası biz
Erzurum’da doğal ve kültürel mirasın korunması, yaşatılması
ve sürekliliğin sağlanması adına kültür ve tarihin günümüze
bıraktığı değerleri koruyup, yarınlarımıza güvenle
bırakacağımız mutlu bir şehir inşa ediyoruz.”
LİDER KURUMLAR /67
“ŞEHRİMİZİ NAKIŞ NAKIŞ İŞLİYORUZ”
Başkan Mehmet Sekmen, kentsel dönüşümde kentte hayata
geçen projelerin Türkiye’ye adeta rol modeli olduğunu
söyledi. Başkan Sekmen, şöyle devam etti: “Ziya Paşa’ya ait
olan ve hepimizin de sık sık kullandığı veciz bir sözü vardır:
‘Ainesi iştir kişinin, lafa bakılmaz!’ diye… İşte bu veciz ifade,
hamdolsun ki bugün tam da bizim yaptığımız işleri ve ürettiğimiz
hizmetleri tarif ediyor. Öyle ki… Çok uzak değil, yakın
tarihimizde denilseydi ki; ‘Belediyeler gün gelecek devasa
konutlar inşa edecek’ diye, emin olun buna hiç kimseler
inanmazdı. Ama bu hayal bugün gerçek oldu. Sayın Cumhurbaşkanımızın
liderliğinde yepyeni bir Türkiye destanı yazan
AK Parti’miz, yerel yönetimlere öyle bir vizyon ve öyle
bir hareket kabiliyeti kazandırdı ki; Bugün bizler Erzurum’da
ve Türkiye’nin dört bir yanında ilklere imza atıyor, olmazları
olduruyor ve halkımıza hizmet için gecemizi gündüzümüze
katmaya ve şehrimizi nakış nakış işlemeye devam ediyoruz.
‘Korunan Tarih Dönüşen Şehir’ vizyonu kapsamında yerinde
dönüşüm sloganıyla 6 yılda konutlaşmada dev projelere
imza attık ve atmaya da devam ediyoruz. Şuana kadar
ihtiyaç sahibi ve orta gelir grubundaki vatandaşlarımız için
3 bin konut inşa ettik. ‘Çekirdek Erzurum’ diye tabir ettiğimiz
şehir merkezi, çarpık ve metruk yapılardan geçilmez bir
haldeydi. Kadim şehrimizin tarihini yansıtan eserler, gecekondular
arasında sıkışıp kalmış, boğulup gitmişti. Nakış
işler gibi, şehir merkezimizi sil baştan yeniden imar ettik;
kamulaştırdık, Erzurum’un tarihinde görülmemiş bir kentsel
dönüşüm başarısına imza attık.”
AVRUPA’NIN EN BÜYÜK TESİSİ: DOĞU
ANADOLU CANLI HAYVAN PAZARI
Erzurum Büyükşehir Belediyesi’nin mega projelerinden
biri olan Avrupa’nın en büyük tesisi Doğu Anadolu Canlı
Hayvan Pazarı, çiftçilere umut ışığı oldu. Açıldığı günden bu
yana binlerce büyük ve küçükbaş hayvan satışının yapıldığı
dev yatırım Türkiye’nin gündeminde yer aldı. Erzurum
Büyükşehir Belediye Başkanı Mehmet Sekmen, tarım ve
hayvancılık sektöründe söz sahibi olan otoritelerden bile
tam not alan Doğu Anadolu Canlı Hayvan Pazarı’nın, bölgede
sektörel anlamda da lokomotif bir güç oluşturduğunu
kaydetti. Kapalı ve açık padoklardan karantina ahırına,
hayvan otelinden müzayede salonuna, yönetim ofislerinden
sosyal tesislere varıncaya kadar her türlü ihtiyacın düşünülerek
tasarlandığı Doğu Anadolu Canlı Hayvan Pazarı’nın
Türkiye’nin en önemli yatırımlarından biri olduğunu ifade
eden Başkan Mehmet Sekmen, “Erzurum Büyükşehir Belediyesi
olarak; hayvancılığın gelişim kaydetmesi adına ne
gerekiyorsa yapmaya devam edeceğiz. Biz bu yatırımı Erzurum’a
kazandırırken, hayvancılık sektörümüzün yarınlarını
da hesaba kattık. Önümüzdeki birkaç yıl içerisinde bölge
hayvancılığının kalbi kesinlikle Doğu Anadolu Canlı Hayvan
Pazarı’mızda atacak” diye konuştu.
68/LİDER KURUMLAR
• İçmesuyu İsale Hattı Projeleri
• İçmesuyu Şebeke Projeleri
• Kanalizasyon Şebeke Projeleri
• Yağmursuyu Şebeke Projeleri
• İçmesuyu Arıtma Tesisi Projeleri
• Atıksu Arıtma Tesisi Projeleri
• Deniz Deşarjı Tesisi Projeleri
• Katı Atık Bertaraf Tesisi Projeleri
• Servis Yolu Projeleri
• Mimari– Betonarme Projeleri
• Komple Altyapı Projeleri
• Fizibilite Raporları
www.fetihmuhendislik.com.tr
Çarşı Mah. Oğuzlar Sk. 191/1 - Yenimahalle / ANKARA
Tel: (0312) 434 27 68 Fax : (0312) 433 18 93
LİDER KURUMLAR /69
SUYA YÖN VEREN KURUM
.
ADANA ASKI GENEL MÜDÜRLÜGÜ
“Susuz mahalle kalmayacak”
70/LİDER KURUMLAR
Temiz
su
ve Kaliteli
ÇEŞMENİZDEN AKAN SUYU İÇİYOR MUSUNUZ?
KKKZZZZKZZZZZKZZZZZZZZZZKZZKZZZZZZZZZZKZZZKZZZZZZZKZZZZZKZZZZZZZZK
ZZZZZZZZZZZZKZZKZZZZZZZZZKZZZZZZZKZZZZZKZZKZZZZZKZZZZZZKZZZZZZZZKZZK
ZZZZZZZZZZKZZZZZZKZZZZZZZZZKZZZZKZZZZZZKZZZZZZZZKZZZZZKZZZZZZZZK
ZZZZZZZZZZKZZZZZZZZZKZZZZZZZZZZZZZZZZ
ALICI ORTAMLARIMIZ KORUNUYOR
ATIKSU ARITMA TESİSİ OLMAYAN İLÇE KALMAYACAK
KKKZZZZKZZZZZZKZZZZZZZZZKZZZZZZZZZZZZZZZKZZZZZKZZZZZZZZZKZZZKZZZZZZK
ZZZZZZZZZZZKZZZZKZZZZZZKZZZZZZKZZZZZZKZZZZKZZKZZZZZZZZZZZZZKZZZZZK
ZZZZZZZZZZZZZZZZZZZKZZZZZZKZZZZZZZZZKZZZZKZZZZZZZZZKZKZZZZZZK
ZZZZZZZZKZZKZZZZKZZZZZKZZZZZKZZZZZZZZZZZZKZZKZZZZZZKZZZZZZKZZZZZ
ZZZZZZZZKZZZZZZZZZKZZZZKZZZZZZZKZZZZZZKZZZZZKZZZZZZKZZZZZZZZZZKZZZZZK
ZZKZZZZZZZZZZZKZZKZZZKZZZZZZZZKZZZZZZZZZZZZZZKZZZZZZZKZZZZZKZZZZZZZZK
ZZZZZKZZZZZKZZZZZKZZZZZZKZZZZZZZZZZZKZZZZZKZZZZZKZZZZZZK
ZZZZZZKZZZZZKZZZZZZZZZZZKZZKZZZZZZKZZZZZKZZZZZZKZZZZZZZZZZKZZZZZKZZK
ZZZZZZZKZZKZZZZZKZZZZZKZZZZZKZZZZZZKZZZZZKZZZZZKZZZZKZZZZZZZZKZZZZ
ZZZZZZZZKZZZZZKZZZZZZZZKZZZZKZZZZZZZZZKZZZZZZZZZZZZZZZZZZZKZZZZZZK
ZZZZZZZZZZKZZZZZZZZZZZKZZZZZZZZZZZKZZZZZKZZZZZZZZZZK
ZZZZZZZZZZZZZZZKZZZZZKZZZZZZZZZKZZZKZZZZZZKZZZZZZZZZKZZZZZZKZZZZZZ
ZZZZZZZZZZZ
SUYUMUZU KAYBETMEMEYE KARARLIYIZ
SU KAYIP KAÇAKLARIMIZI EN AZA İNDİRİYORUZ
ZZZZZZZZZZZZZZZZZZZZZZZZZZZZZZZZZZZZZZZZZZZZZZZZZZZZZZZZZZZZZZZZZZZ
ZZZZZZZZZZZZZZZZZZZZZZZZZZZZZZZZZZZZZZZZZZZZZZZZZZZZZZZZZZZZZZZZZZZZ
ZZZZZZZZZZZZZZZZZZZZZZZZZZZZZZZZZZZZZZZZZZZZZZZZZZZZZZZZZZZZZZZZZZZZZZZ
ZZZZZZZZZZZZZZZZZZZZZZZZZZZZZZZZZZZZZZZZZZZZZZZZZZZZZZZZZZZZZZZ
ZZZZZZZZZZZZZZZZZZZZZZZZZZZZZZZZZZZZZZZZZZZZZZZZZZZZZZZZZZZZZZZ
ZZZZZZZZZZZZKZZZZZZKZKZZZZZZZZZZZKZZZZZZZZZZKZZZZZKZZZKZZZKZZZZZK
ZZZZZZZZKZZZZZZZZZZZKZZZZZZZZZZZZZKZZKZZKZZZZZZZZZZKZKZZZZK
ZZZZZKZZZZZZZZZZKZZZZZZZZZZKZZKZZZZZKZZZZZZZZZZZZKZZZZZZKZZZZZZZZZK
ZZZZZZZZKZZZZZZZZZKZZZZZZZZZZKKZZZZKKZZZZZZZZZZK
ZZZZZZZZZZZZZKZZKZZZZZZKZZZZZZZKZZZZZZZKZZZKZZZZZZZZZZKZZKZZZK
ZZZZZZZZZZZZKZZZZZZZZZZZZZZZZ
TÜM İLÇELERİMİZ VE KIRSAL YERLEŞİMLERİMİZDE
ASBEST BORULARA SON
NNN KKKZZZZKZKZZZZZKZZZZZZZZZKZZZZZKZZZZZZKZZZZKZZZZK
ZZZZZZZZZZZZKZZZZZKZZKZZZZZKZZZZZZZZZKZZKZZZZZZKZZZZZKZZZK
ZZZZZZZZZZZKZZZZZZZZZZZZKZZZZZZZZZZKZZKZZZZZZZZKZZZZZZZZZZZK
ZZZZZZZZZZZZZKZZZZZZZZZZZKZZKZZZZZZKZZZZZZZZZZZZZKZZZK
ZZKZZZZZZZZZZZZKZZZZZZZZZZKZZZKZZZZKZZZZZZZZKZZZZZZZZK
ZZZZZZZZZZZZKZZZZZZZZZZZZZZZZZKZZZZZZKZZZZZZZZZKKZZZK
ZZZZZZZZKZZZZZZZZZKKZZKZZZZKZZZZZZZZZZZK
ZZZZZZZZZZZZKZZZZZKZZZZZZZZZKZZZKKZZZZZKZZZZZZK
ZZZZZZZZZZKZZZZZZZZZZKZZZZZKZZZZZZZZZZZ
LİDER KURUMLAR /71
GENÇ BÜYÜKŞEHİR BELEDİYELERİNDEN
“MUĞLA”
ALTYAPI YATIRIMLARI İLE TARİH YAZIYOR
Çevre ve altyapı yatırımlarında bu yılın lider kuruluşlarından olan
Muğla Su ve Kanal İdaresi Genel Müdürlüğü Muski Genel Müdürü
Baki Ülgen ile Muğla İli su ve çevre konulu bir röportaj gerçekleştirdik.
Muğla Büyükşehir Belediyesi, 2014 yılında Büyükşehir
statüsü kazanmasıyla birlikte hızlı bir dönüşüm
geçirerek kurumsallaşmasını tamamladı. İlk 5 yıllık
dönemde; sorunların tespiti, gerekli etüt ve planlama
faaliyetlerinin yürütülmesi, mevcut altyapı sistemlerinin
devri sonrası işletilebilir hale getirilmesi, acil yatırımların
hayata geçirilmesi gibi belediyecilik hizmetlerinin
sürdürülebilirliği açısından yapılması gerekenlerin
yürütülmesi süreçleri tamamlandı.
Yapılan planlama sonucunda Muğla’nın altyapı yatırım
ihtiyacının toplam 8 Milyar TL.’nın üzerinde olduğu belirlenmiş
ve etaplar halinde hazırlanan projeler hayata
geçirilmeye ve öz kaynakla karşılanamayan projeler
için de finansman temini çalışmalarına başlanmıştır.
Sevgi, Hoşgörü ve güler yüzün şehri Muğla; Karya ve
Likya Medeniyetlerine dayanan Milattan önce 3000’li
yıllardan bu yana insanoğlunun var olduğu bir coğrafya
olup 195 adet antik kente, 1479 km kıyı bandına, 105
adet Mavi bayraklı plaja, 8’i mavi bayraklı olmakla beraber
20 marinaya ev sahipliği yapmaktadır. 12654 km²
yüzölçümün %67’si orman olan ve Türkiye’nin en geniş
özel çevre koruma bölgesine ve çok yüksek miktarda
doğal sit alanı ile milli parklara sahip olunan bu nadide
ilde “çevre yatırımları” Muğla Büyükşehir Belediyesi’nin
en önemli görevleri arasındadır. Bu güzel coğrafya için
planlanan tüm altyapı yatırımlarının yerleşik nüfusa
göre değil yaz aylarında Muğla’ya gelen 3-4 Milyon
misafir de dikkate alınarak yapılması da ayrı bir zorunluluk
halini almıştır.
ÇEVREMİZİ VE GELECEĞİMİZİ KORUYORUZ;
Tüm insanlığın emaneti olan eşsiz Doğanın, Muğla
Büyükşehir Belediyesi’ne yüklediği koruma görevini
yerine getirebilmek adına; Milas İlçe Merkezinin kanalizasyon
ve atıksu arıtma tesisinin devreye alınması
akabinde, İller Bankası ile SUKAP programı kapsamında
atıksu altyapısı olmayan Ula ve Kavaklıdere İlçe
72/LİDER KURUMLAR
merkezlerinin kanalizasyon sistemi yatırımlarına başlanmıştır. Tüm
ilçelerimizde ilave münferit kanalizasyon şebeke yapımlarına hız verilmiştir.
Seydikemer İlçesi Eşen Mahallesi’ne modern atıksu arıtma
tesisi kazandırılmıştır. Fethiye İlçesi Ölüdeniz Mahallesi’ne Kültür
ve Turizm Bakanlığımızın da destekleri ile 12 Bin m³/gün kapasiteli
atıksu arıtma tesisi devreye alınmıştır.
Dünya Bankası’nın Sürdürülebilir Şehirler Projesi kapsamında temin
edilen 83 Milyon Avro tutarlı uzun vadeli krediyle yaratılan finansmanla;
Bodrum İlçesi, Turgutreis ve Gümüşlük Çevresinde 160 km., Fethiye
İlçesi Ölüdeniz Mahallesi Hisarönü-Ovacık Mevkiilerinde 120 km.
olmak üzere toplamda 280 km kanalizasyon şebekesi,
Bodrum İlçesi Turgutreis ve Çevresine hizmet verecek 37.000 m³/
gün kapasiteli ileri biyolojik atıksu arıtma tesisi,
Bodrum İlçesi’nde yer alan ancak yakın gelecekte kapasite yetersizliği
yaşanması muhtemel olan Gümbet ve Gümüşlük atıksu arıtma
tesislerinin 12,4 Bin m³/gün olan kapasitesinin, 40 Bin m³/gün’e
membran teknolojisi kullanılarak çıkarılması,
Fethiye Merkez mahallelere hizmet veren 25 Bin m³/gün kapasiteli
atıksu arıtma tesisinin modernizasyonu ve kapasitesinin 50 Bin m³/
gün’ çıkarılması,
Marmaris, Fethiye, Dalaman, Ortaca ve Bodrum İlçeleri kanalizasyon
şebeke ve terfi istasyonlarının rehabilitasyonu yatırımlarına
başlanmıştır. Arıtma tesislerinin mekanik iyileştirme ve otomasyon
sistemlerinin kurulumu çalışmaları tamamlanmıştır. Yakın tarihte
ise Milas İlçesi Ören Mahallesi kanalizasyon şebeke ve atıksu arıtma
tesisi projesinin de yapımına başlanacaktır.
Ayrıca, Kültür ve Turizm Bakanlığımız ile yapılan protokol uyarınca
Torba, Kızılağaç, Çiftlik Mahalleleri kanalizasyon şebekesi yapımına
başlanmış İçmeler Atıksu Arıtma Tesisi’nin 10 Bin m³/gün olan
kapasitesinin 37 Bin m³/gün’e çıkarılması yatırımına ise 2021 yılı
son çeyreğinde Bakanlığımızca başlanması planlanmaktadır. Bu
yatırımlara ilaveten İller Bankası ile Bodrum İlçesi Ortakent ve Yahşi
Mahallelerinin kanalizasyon sorununun çözümü amacıyla çalışmalar
son noktaya gelmiştir.
Bodrum Yarımadası’nda yerleşik nüfusun sadece %46’sı atıksu
altyapısından faydalanıyor iken tüm bu çalışmaların sonucunda bu
oran %90’lara ulaşacaktır. 2014 yılında devraldığı tesis kapasitesini
ise 1,5 katına çıkaracaktır. Diğer ilçelerimizde ise önemli bir iyileştirme
sağlanarak İl genelinde atıksu sektöründe toplam 1,5 Milyar TL.
değerinde yatırımı Muğlalıların hizmetine sunmuş olacaktır.
HİÇBİR “SU” “ATIK” DEĞİLDİR;
Son 30 yılda 25 su havzasına düşen yağmur miktarının %25 azaldığı,
2040 yılında kişi başına düşen su miktarının 1120 m³’e düşeceği
hesaplanan ve su stresi yaşayan ülkeler arasında yer alan Türkiye’de
suyun her damlası büyük önem arz etmektedir. Bu bilinçle başlanan
proje ile Menteşe İlçemizdeki yeşil alanların %90 oranındaki kısmı
atıksu arıtma tesisinin çıkış suyu ile sulanmaktadır. Bu bağlamda
önemli miktarda içme suyu kazanımı sağlanmış ve suyun geri dönüşümü
adına örnek bir proje hayata geçirilmiştir.
Deşarj suyunun geri kazanımının yaygınlaştırılması amacıyla yukarıda
ifade edilen tüm arıtma tesislerinin çıkış suyu kalitesi “sulama
LİDER KURUMLAR /73
suyu kriterlerinin” üzerinde olacak şekilde tasarlanmış
olup Gümbet ve Gümüşlük Atıksu Arıtma Tesisleri
ise membran teknolojisi ile donatılarak çok yüksek
kalitede deşarj suyu temin edilmiş olacaktır. Menteşe
İlçemizde yer alan deşarj suyu hatlarının yapımına da
Bodrum İlçesi Turgutreis ve Akyarlar arasında başlanarak
suyun geri dönüşümü adına yatırımlara devam
edilecektir.
İklim değişikliği nedeniyle yaz aylarında kuraklık yaşarken
kış aylarında sel ve taşkınlar yaşadığımız ülkemizde
yağmur suyunun da geri kazanımı adına örnek bir
projeye başlanmıştır.
SUYUMUZA SAHİP ÇIKIYORUZ;
Su Yönetimi Genel Müdürlüğü’nün rakamlarına göre
içme suyu sistemlerindeki kayıp ve kaçakların ülkemizde
%25’in altına düşürülmesi halinde 454 Milyon m³/
yıl su varlığı tasarrufu sağlanacağı gibi 1,2 Milyar TL/yıl
iktisadi fayda sağlanacağı belirtilmektedir.
Her geçen gün daha kıt bir hayati kaynak haline gelen
suyumuza sahip çıkabilmek adına; 23 olan Scada-Otomasyon
istasyon sayımızı 484’e çıkarttık, devraldığımız
9600 km içme suyu sistemimizin tamamının sayısallaştırılmasını,
coğrafi bilgi sistemlerinde kullanılabilecek
veri standartlarına kavuşturulması ve yayımlanması
işlemlerini tamamen kendi personellerimizle tamamladık.
Hidrolik modelleme çalışmalarına bütçe imkanları
dahlinde başlayarak önemli bir miktarda suyun
geri kazanımını sağlamakla beraber, sürdürülebilir bir
kayıp-kaçakla mücadele adına fizibilite ve projelendirme
çalışmalarımızı tamamlayarak finansman temini
için gerekli başvuruları Cumhurbaşkanlığımız nezdinde
yaptık. Gerekli prosedürlerin tamamlanmasına müteakip,
yatırımlara ivme kazandırmayı hedefliyoruz.
YERALTI SU KAYNAKLARI “MİRAS” DEĞİL
GELECEK NESİLLERİN “EMANETİDİR”;
2014 yılında devraldığımız mevcut içme suyu sisteminin;
%83 oranında yer altı su kaynaklarına bağımlı
olduğunun tespit edilmesi üzerine yerüstü su kaynaklarında
daha fazla faydalanabilmek ve ülke ortalaması
olan %53,5’ e yakınlaştırabilmek adına çalışmalara
başlanmıştır.
Bu bağlamda; tamamen yeraltı su kaynaklarına bağımlı
olan Milas İlçe Merkezinin ana su temini için 1053 Sayılı
Kanun uyarınca Akgedik Barajı’ndan ham suyun temin
edildiği içme suyu arıtma tesisi ve isale hattı ile sanat
yapılarının yapımına DSİ tarafından başlanmıştır. Toplam
160 Milyon TL. maliyetli yatırımın yıl sonuna kadar
devreye alınması ve geri ödemesine başlanacağı düşünülmektedir.
Ayrıca, Bodrum ve Menteşe İlçelerimiz
için de içme suyu amaçlı baraj planlama ve projelendirme
çalışmalarına devam edilmektedir.
ENERJİ İÇİN “SU”, SU İÇİN “ENERJİ”;
Yerkürede var olan tatlı su kaynaklarının %15’i enerji
üretiminde kullanılıyorken su idarelerinin elektrik tüketimi
de ülkemizde önemli bir orandadır. Ülkemizdeki
toplam elektrik tüketiminin %1’inin üç büyük şehrimizdeki
su idarelerinden kaynaklı olması bu duruma en
çarpıcı örnektir. Ne yazık ki bu durum Muğla’mızda da
farklı değildir.
Bu bağlamda; enerji verimliliği çalışmalarının yanı sıra
tükettiğimiz 138 Milyon kwh/yıl elektriğin tamamını
fosil yakıtlardan değil de yenilebilir enerji kaynaklarından
üretebilmek adına fizibilite çalışmalarını tamamladık.
Projelendirme çalışmalarına da ivme kazandırarak
finansman temini adına gerekli izin başvurularımızı
da yaptık. İzin sürecinin tamamlanmasına müteakip
gerekli yatırımlar hayata geçirilerek iklim değişikliği ile
mücadeleye katkı sağlamayı hedefliyoruz.
SUSUZ YERLEŞİM ALANI KALMAYACAK
İlimiz genelinde özellikle kırsal mahallelerde içme suyu
iletimi sağlanmayan çok sayıda yerleşim alanı olduğunun
tespiti üzerine en temel hak olan sağlıklı suya
erişimin sağlanması adına çalışmalarımıza ivedilikle
başladık. 2014’ten bu yana 45 ayrı mahalle ve/veya
mevkide 15 Binin üzerinde yapının suya kavuşmasını
sağladık.
Türkiye’nin dünyaya açılan en önemli kapılarından
biri olan, tarihi, doğası ve bereketiyle hizmetlerin
en güzelini hak eden Muğla’mıza, vatandaşlarımızla
birlikte daha da ileriye taşıyacak altyapı yatırımlarını
hız kesmeden devam edeceğiz. Birlikte Aileyiz birlikte
Muğla’yız diyerek yola çıktık ve yolumuza kesintisiz
devam ediyoruz.
74/LİDER KURUMLAR
LİDER KURUMLAR /75
76/LİDER KURUMLAR
LİDER KURUMLAR /77
TEKİRDAĞ ALTYAPIDA
DEV YATIRIMLARA İMZA ATTI
Günümüzde kentlerin gelişmişlik düzeyleri araştırılırken
en belirleyici kriterlerden biri altyapı olarak değerlendirilmektedir.
Türkiye’de son yıllarda, hızla artan nüfusa
paralel olarak sanayinin gelişmesi, kırsal alanlardan
kentlere göç nedeniyle kent yerleşim birimlerinin plansız
genişlemesi beraberinde aşırı su tüketimi ile atıksu
sorununu getirmiştir.
Suyu temin eden idarelerde temel öncelik, suyu
kaynağından başlayarak tüketiciye ulaştırıncaya kadar
ki süreçte temiz ve kaliteli olmasını sağlamak olarak
benimsenmiştir. Suyun akıllı yönetimi, coğrafi bilgi
sistemleri tabanlı su dağıtımı ve şebeke yönetimi, kayıp
ve kaçakların tespiti, atıksu yönetimi, abone tahakkuk
ve tahsilat işlemlerinin yönetimi gibi uygulamaları
içermektedir.
TEKİRDAĞ’DA SUYUN ÖNEMİ
TESKİ Genel Müdürlüğü’nün 2014 yılında kurulması ile
beraber en öncelikli konulardan biri halka sağlıklı içme
suyu sunmak olmuştur. Ayrıca su kalitesini korumaya
yönelik çalışmalar sürekli devam etmekte olup; musluktan
akan suyun içilebildiği ender kentler arasındaki
yerini korumaya çalışmaktadır.TESKİ kimyasal
parametreler, mikrobiyolojik parametreler ve bakiye
klor değerlerindeki uygunluk açısından Türkiye’de en
iyi İller arasına girmiştir. 11 İlçesi açık yeşil kategoride
yer almaktadır. İçme Suyu numune analizlerine önem
veren TESKİ, İl genelinde 400 farklı noktaya İçme
Suyu Numune Alma İstasyonu kurmuştur. Kilitli olarak
muhafaza edilen numune alma kabinleri TESKİ ve İl
Sağlık Müdürlüğü ekipleri tarafından periyodik olarak
açılmakta ve su numunesi alınmaktadır.
TESKİ’nin 399 adet su sondaj kuyusu mevcut olup; bu
kuyulardan 140 tanesi TESKİ tarafından kuruluşundan
bugüne kadar etaplar halinde gerçekleştirilen çalışmalar
ile açılmıştır. Tekirdağ’ın su kaynaklarının %84’ü
yeraltı sularından oluşmaktadır. Baraj ve göletlerin
oluşturduğu su kaynakları ise %16’dır.
TESKİ yüzeysel su kaynaklarından içme suyu temin
etmek için gerekli çalışmaları gerçekleştirmektedir.
Hali hazırda Naip ve Çokal Barajı ile Müstecep, Şarköy,
Türkmenli Göletlerinden içme suyu temin edilmektedir.
DSİ tarafından çalışmaları devam eden: Süleymanpaşa
İlçemiz için İnecik 1, İnecik 2 ve Dedecik Barajlarının
yapım aşamasına gelindiği; Çerkezköy, Çorlu, Kapaklı,
Ergene İlçelerimiz için Kömürköy, Kızılağaç ve Balaban
Barajlarının projelendirme aşamasında olduğu ve Saray
ve Kapaklı İlçelerimizin bir bölümünün su ihtiyacını
karşılayacak olan Ayvacık Barajının imalatının devam
ettiği bilinmektedir.
TESKİ tarafından, kentte kıt olan su kaynaklarının
verimli kullanımını sağlamak amacıyla yeni bilişim
teknolojileri kullanılarak, suyun akıllı yönetimine
yönelik önemli adımlar atılmıştır. SCADA, CBS, Yeni
Nesil Abone Yönetimi gibi uygulamalar, mevcut su
kaynakları yönetiminin yanında geleceğe yönelik
sağlıklı içme ve kullanma suyu temini ve vatandaşlara
78/LİDER KURUMLAR
sunulan hizmetlerde iyileştirme sağlanması açısından
da önem taşımaktadır. İçme Suyu SCADA çalışmaları
2015 yılında başlamış olup; etaplar halinde gerçekleştirilen
çalışmalar ile 11 İlçe merkezi ve yüksek nüfuslu
mahallelerin büyük bir kısmının sisteme eklenmesiyle
nüfusun % 91’ine hizmet etmektedir. SCADA sistemi ile
gece debisi takibi, isale hatlarında debi takibi, üretilen
su hesabı, kayıp-kaçak takibi ile hesaplarının yapılması,
7/24 su ve elektrik arıza bildirimleri, Jeneratör takibi
ve depo girişlerinde debiye bağlı klorlama desteği
çalışmaları yürütülmektedir. SCADA desteği ile kayıp
olabileceği şüphelenilen noktalarda gezici ekiplerle yapılan
dinleme çalışmaları sonucunda şebekede oluşan
fiziki kayıplar noktasal olarak tespit edilmektedir.
Coğrafi Bilgi Sistemleri (CBS) çalışmaları 2016 yılında
başlamış olup; Tekirdağ İli genelinde teknik altyapı
tesislerine ait işletme planları 2017 yılında Altyapı
Bilgi Sistemine girilmeye başlanmıştır. 2017-2020
yılları arasında toplamda 1.433 km atıksu hattı, 1.038
km içme suyu hattı, 101 km yağmur suyu hattı, 366
adet içme suyu deposu, 431 adet su kaynağı (sondaj,
keson, memba vb.), 10 adet içme suyu arıtma tesisi, 21
adet atıksu arıtma tesisi bilgileri altyapı bilgi sistemine
girilmiştir.
ATIKSU ARITMA KAPASİTEMİZ
38 KAT ARTTI
TESKİ kurulduğunda yaklaşık 5.000 m3/gün olan
atıksu arıtma kapasitemiz 2021 yılı Mart Ayı itibariyle
193.980 m3/gün’ dür. Kurulduğumuz günden bu yana
arıtma kapasitemizi 38 kat arttırdık. İşletmede olan 9
adet İleri Biyolojik Atıksu Arıtma Tesisi, 7 adet Biyolojik
Atıksu Arıtma Tesisi, 1 adet biodisk Paket Atıksu Arıtma
Tesisi, 3 Doğal Atıksu Arıtma Tesisi ile atıksuları çevreye
zarar vermeden bertaraf etmek için 7/24 çalışmalar
devam etmektedir. 2020 yılında toplam 57 milyon
m3 atıksu mevzuatlara uyun olarak arıtılarak deşarj
edilmiştir.
BAŞARIYLA DOLU 7 YIL
Tekirdağ yapılan altyapı yatırımları sayesinde yaşanabilir
kentler sıralamasında hızla üst sıralara yükselmektedir.
Marmara Denizi’ne kıyısı olan kentimizin ‘’Temiz
Deniz’’ projesini gerçekleştirerek halkımızı Sultanköyden
Şarköye kadar tüm kıyı şeridimizde mavi bayraklı
deniz ile buluşturmayı hedeflemekteyiz.
Sağlıklı içme suyuna sahip, altyapı tesisleri tamamlanmış,
mavi bayraklı sahilleri olan örnek bir kent yolunda
yatırımlar hız kesmeden devam etmektedir. Su kaynaklarının
korunmasını sağlayarak, halkımızı tasarruflu su
kullanımına özendirerek suyun kıymetinin herkesçe bilinmesini
sağlamak için çalışmalarımızı sürdürmekteyiz.
Tekirdağ Büyükşehir Belediyesi’nin su ve kanalizasyon
hizmetlerini yürüten bir kuruluş olarak, bu önemli görevleri;
ortaya koyduğumuz etkin ve ulaşılabilir hedeflerimiz,
alt yapı konusunda Tekirdağ’ı modern bir kent
haline getirecek yatırımlarımız ve güçlü kadromuzla en
iyi şekilde yerine getirmeye çalışıyoruz.
Yapılan tüm çalışmalarda vatandaş memnuniyetini her
şeyin önünde tutan Tekirdağ Büyükşehir Belediyesi;
Tekirdağ’a kaliteli hizmet vermek amacıyla mesai mefhumu
gözetmeksizin gece gündüz çalışmalara devam
etmektedir. Hedefe ulaşmada halkımızın güvenini alarak;
İlimizin, Türkiye’nin Parlayan Yıldızı olma yolunda
emin adımlarla ilerlemesi için var gücümüzle çalışmaya
devam edeceğiz.
LİDER KURUMLAR /79
“ALTYAPI SORUNUNU
TARİHE GÖMECEĞİZ”
Samsun Büyükşehir Belediye Başkanı
Mustafa Demir, 2023 yılına kadar şehrin
tüm altyapısını bitireceklerini söyledi.
Türkiye’de kırsalda altyapı sorununu bitiren ilk belediye
olacaklarını söyleyen Büyükşehir Belediye Başkanı
Mustafa Demir, “2023 yılına kadar 946 kırsal mahallenin
bütün altyapı sorununu çözmeyi hedefliyor. Altyapı
sorununu tarihe gömeceğiz” dedi.
Kırsalda yoldan, kanalizasyona, içme suyundan arıtma
tesisine, yağmur suyu deşarj yatırımlarına kadar her
alanda bir seferberlik başlatan Samsun Büyükşehir
Belediyesi, 17 ilçenin tamamında bunları sorun olmaktan
çıkarıyor. Kırsal altyapıyı Türkiye’de bitiren ilk
şehir olacaklarını ifade eden Başkan Mustafa Demir,
bu doğrultuda şehrin her noktasında ekiplerin çalıştığını
dile getirdi. Yolu ve içme suyu sıkıntısı olan hiçbir
mahallenin kalmayacağını söyleyen Başkan Demir, “Bu
sorunları tarihe gömeceğiz. Türkiye’de belediye deyince
toplu taşıma, sosyal hizmetler gibi konular artık
daha sonraları akla gelmeye başladı. Yerel yönetimlerin,
insan ve toprağın üzerindeki tüm canlılar adına ne
varsa hepsiyle ilgilenen bir kurum olduğunu her geçen
gün biraz daha fark eder hale geleceğiz. Cumhurbaşkanlığı
Hükümet Sistemi'nde bakanlıkların gelecekte
taşra teşkilatları belli alanların dışında daha çok yerel
yönetimlere doğru kayacak. Bakanlıkların bazı hizmetlerini
büyükşehir belediyeleri yapacak. Onu bugünden
gören şehirler, belediyeler şimdiden bu konuda hazırlık
yaparsa ki biz bu konuda iddialıyız. Hem reform sürecine
hem Cumhurbaşkanlığı Hükümet Sistemi’nin tam
onu sağlamlaştıracak hemen hemen her türlü kabiliyetleri
verimli kullanmaya sebebiyet verecek bir yapıya
doğru gidiyoruz. Bununla ilgili birçok şeyi yapıyoruz.
Kırsal altyapıları çabucak bitirmek için çalışıyoruz.
Şimdi inşallah 2023 yılına kadar 946 kırsal mahallenin
bütün altyapısını bitireceğiz. İçme suyu ve yol sorunu
hallediliyor. İçme suyu bitince arkasından kanalizasyon
sistemi gelecek. 8-10 yıl içerisinde Samsun’da bambaşka
bir Büyükşehir Belediyesi kavramı yerleşmiş olacak”
ifadelerini kullandı.
Belediye başkanı seçildiği günden bugüne yediden
yetmişe tüm Samsunlularla bir araya gelen Büyükşehir
Belediye Başkanı Mustafa Demir, “Göreve başladığımız
iki yıllık süreçte SASKİ Genel Müdürlüğümüz ile birlikte
456 milyon liralık altyapı yatırımı gerçekleştirdik. Tek
arzumuz var. O da Samsunlu vatandaşlarımızın daha
konforlu, daha kaliteli ve daha sağlıklı bir yaşam sürmesi"
diye konuştu.
80/LİDER KURUMLAR
Küresel ısınmanın etkilerini Samsun’da da hissettiklerini
kaydeden Büyükşehir Belediye Başkanı Mustafa
Demir, “Her yıl bir önceki yıla göre daha da fazla hissedilen
kuraklık, içme suyu temini noktasında bazı sıkıntıların
oluşabileceği gerçeğini ortaya koyuyor. Bu amaçla
projelerimizi hazırlıyoruz. Bir taraftan kent merkezi
ile birlikte Samsun’un 17 ilçesinde içme suyu, yağmur
suyu ve kanalizasyon hatları yenilenirken bir taraftan
da arıtma tesisleri inşa ederek dev çevre yatırımlarını
hayata geçiriyoruz” dedi.
“Göreve başladığımız iki yıllık süreçte
SASKİ Genel Müdürlüğümüz ile birlikte
456 milyon liralık altyapı yatırımı
gerçekleştirdik. Tek arzumuz var. O
da Samsunlu vatandaşlarımızın daha
konforlu, daha kaliteli ve daha sağlıklı
bir yaşam sürmesi"
ÇEVRE YATIRIMLARINA ÖNCELİK
VERİYORUZ
İki yıllık görev süresince 1073 kilometre içme suyu
hattı, 153 kilometre kanalizasyon hattı ve 2 kilometre
uzunluğunda 5 adet derede ıslah çalışmaları gerçekleştirdiklerini
söyleyen Başkan Mustafa Demir, "Tek derdimiz
yarınlarımıza daha yaşanılır bir çevre bırakmak.
Bu doğrultuda her alanda çalışıyoruz. Kolektör hatları,
arıtma tesisleri ve dere ıslahları yapıyoruz. Yaptığımız
atık su arıtma tesisleri yatırımları ile tüm ilçelerinde
arıtma tesisi olan Karadeniz'de tek, Türkiye’de ise
beşinci kent biziz. Toplam 140 milyon liralık yatırım
olan Kavak, Ladik, Vezirköprü, 19 Mayıs, Çarşamba ve
Salıpazarı atık su arıtma tesisleri; uzaktan müdahale
(Scada), tesise ait verileri depolama ve ekipmanların
gerektiği zamanda devreye girip çıkmasını sağlayarak
enerji tüketimini azaltan otomasyon gibi teknolojik
sistemlere sahip” diyerek şunları söyledi:
ALT YAPIYA 1.5 MİLYARLIK YATIRIM
DAHA YAPILACAK
“Atık su arıtma tesislerinden altyapıya, içme suyu
depolarının inşasından bakım onarımına, üst yapıdan
dere ıslah ve temizlik çalışmalarına, sağlıklı içme suyu
temininden yağmur suyu hatları ve ızgaralarının temizliklerine
kadar hizmet sahamız içerisinde yer alan her
alanda vatandaşımızın yanındayız. Bizim Samsun'umuza
olan hizmet sevdamız bitmeyecek. Göreve başladığımız
günden bugüne altyapıya 456 milyon lira yatırım
yaptık. Önümüzdeki 3 yılda da ilçeler dahil şehrin tüm
su temini ve kullanımına ilişkin problemlerini çözüme
kavuşturmak için 1.5 milyar TL yatırım yapmayı planlıyoruz.
Samsun'un 17 ilçesinde dev bütçeli altyapı yatırımları
inşa ediyoruz. Tek arzumuz var. O da Samsunlu
vatandaşlarımızın daha konforlu, daha kaliteli ve daha
sağlıklı bir yaşam sürmesi."
ATIKSU SORUNU TAMAMEN BİTECEK
Çarşamba ilçesinde yapılan İleri Biyolojik Arıtma Tesisine
de dikkat çeken Büyükşehir Belediye Başkanı Mustafa
Demir, “Şu anda tüm hızla inşaatı devam ediyor.
İnşallah 2022 yılında hizmete alacağız. 9 milyon 855
bin Euro bedelli bir proje. Yüzde 86'lık bölümü Avrupa
Birliği hibesi ile Çevre ve Şehircilik Bakanlığı tarafından,
yüzde 14'lük bölümü ise SASKİ Genel Müdürlüğümüz
tarafından karşılanıyor. Bittiğinde tesiste günlük
15 bin 500 metreküp atık su arıtılabilecek. Arıtılan atık
su çevreye zararsız hale getirildikten sonra Yeşilırmak’a
deşarj edilecek. sağlıklı bir kent hedefi doğrultusunda
altyapı ve çevre yatırımlarından kesinlikle taviz vermiyoruz.
Türkiye'ye örnek çevre projelerine imza attık.
Temennimiz bütün bu çalışmaları bitirip, Samsun’da
artık altyapı probleminin kalmadığı, özellikle atık su konusunun
hiç konuşulmadığı bir ortamı tamamen temin
etmek" şeklinde konuştu.
LİDER KURUMLAR /81
GAZİANTEP' İN CAN SUYU
DÜZBAĞ PROJESİ
Büyükşehir Belediyesi Başkanı Sayın Fatma ŞAHİN' in
2014 yılında göreve gelir gelmez vizyonel bir bakış açısıyla
gündeme aldığı Düzbağ Projesi' ni belediye başkanlığının
ilk döneminde kısa sürede hayata geçirmiştir.
Bu projenin tamamlanmasında ve hayata geçmesinde
gece gündüz emek vererek büyük özverilerde bulunan
Büyükşehir Belediyesi Başkanı ve GASKİ Genel Müdürü
ile projenin Gaziantep için ne derecede önemli olduğunu
ve projenin Gaziantep' e kazandırdıkları konusunda
açıklamada bulundular. Yapımı tamamlanan 1. Aşama
İsale hattı ile birlikte projenin diğer bileşenleri ile
birlikte İçme Suyu Arıtma Tesisi ve Baraj ile de birlikte
bu projenin 3 aşamadan oluşan toplamda yaklaşık 3
Milyarlik mega bir proje olduğunu dile getirdiler.
1.AŞAMASI REGÜLATÖRE
DAYALI İSALE HATTI
Fatma ŞAHİN
“Su medeniyettir, yol medeniyettir. Suyu koruyarak kullanmamız
ve geçmişten aldığımız güçle geleceğe, çocuklarımıza
sağlıklı su içmelerini sağlamamız gerekiyor.
Medeniyetin beşiği Gaziantep’te biz suyu yönetmek,
su yönetimini büyük projelerle hayata geçirmek için
çalışma yaptık. Düzbağ Projesi; suyun kullanımı, medeniyetin
beşiği olan Gaziantep’te en büyük ve en önemli
projemizdir. Şehrin tanımını yaparken Evliya Çelebi,
‘Şehr-i Ayıntab-ı Cihan’ diyor. ‘Şehr-i Ayıntab-ı Cihan’
demek; ‘Suyun Gözü’ demek. Suyun gözü olan ve bu
medeniyetten gelen bu şehirde suyla ilgili yaptığımız
çalışmalar, bir medeniyet projesidir. Dolayısıyla biz,
yalnızca 3 yılı 5 yılı değil, bir 50 yılı 2023, 2071 vizyonuyla
bu şehrin geleceğini inşa ederken suyu merkeze
alıyoruz. İnsanı yaşat ki devlet yaşasın anlayışında suyu
merkeze aldığımız, insanı yaşatmada suyu merkeze
koyduğumuz ve büyüklüğü düşünüldüğünde 2 yıldan
kısa, rekor bir sürede tamamladığımız Düzbağ Projesi’nin
hem şehrimize hem ülkemize hem bütün bölgeye
hayırlı olmasını diliyoruz. Kentimize memba kalitesinde
kar sularını kazandırmanın mutluluğu ve gururunu
yaşıyoruz.”
Hüseyin SÖNMEZLER
“Gaziantep, ülkemizin yükselen değeri, bir marka
şehir olmasına rağmen içme suyu anlamında fakir bir
şehirdir. Tabii ki 350.000 Suriyeli göçmene de ev sahipliği
yapan bu güçlü şehir, geleceğe hazırlanabilmesi
için mutlaka yeterli, sağlıklı ve uygun maliyetli içme
suyunun da temin edilmesi gerekmektedir. İşte bizlerin
projesini yaptığı ve iki yıldan kısa bir sürede tamamladığı
Düzbağ Projesi, Gaziantep’in bir kurtuluş reçetesi
olacaktır. Düzbağ başlangıçta regülatöre dayalı olarak
çözümlendi, 1.faz regülatör ve İsale hattının tamamlanmasıyla
Gaziantep memba kalitesinde yeterli miktarda
kar sularına kavuşmuş oldu. Projenin 2. fazı olan Düzbağ
Baraj inşatının bitmesiyle de tamamen cazibeyle,
herhangi bir enerjiye ihtiyaç olmadan Gaziantepliler bu
su kesintisiz iletilmiş olacaktır. Arıtma tesisimiz de tabii
ki bu projenin 3. fazı olarak şehrin hem içme suyunu
82/LİDER KURUMLAR
istenilen standarda getirecek hem de bu arıtma
tesisi Gazianteplilerin bir buluşma noktası ve
öğrencilerimiz için de bir eğitim yuvası haline
gelecektir. Gaziantepliler önümüzdeki 50 yıl için
içme suyuyla alakalı bir sorun yaşamayacaktır.”
Nice uygarlıkların gözbebeği olmuş, üretimiyle
Türkiye ekonomisine can veren, UNESCO Gastronomi
Listesi'ne girmiş mutfağıyla dünyayı
imrendiren ve yeni projeleriyle her geçen gün
büyüyen, Türkiye’nin 6. büyük şehri Gaziantep,
iş gücü potansiyeli, verimli toprakları ve
uluslararası kardeşlik bakış açısıyla, yalnızca
Türkiye’de değil, dünyada da en çok göç alan
şehirlerden biridir.
GAZİANTEP' İN DOĞAL KAYNAKLARININ
GELECEĞİ YENİDEN PLANLANIYOR
Büyükşehir Belediye Başkanı Fatma ŞAHİN' 2014
yılında göreve gelir gelmez kentin sürdürülebilir içme
suyu teminini odak noktası yapmıştır. Projenin gündeme
alındığı 2015 yılında Gaziantep ilinin merkez nüfusu
1.750.000'i geçmişken, resmi kayıtlara göre yaklaşık
350.000, kayıt dışı rakamlara göre ise 500.000’in
üzerinde Suriyeli sığınmacı Gaziantep'e göç etmiştir. Bu
durumda, yaklaşık 2.5 milyonluk nüfusuyla Gaziantep'in
özellikle hayati öneme sahip su gibi sınırlı doğal kaynaklarının
geleceğinin yeniden planlanması gerekmiştir.
Gaziantep içme suyu kaynaklarının bulunduğu havzanın,
ülkemizde, kuraklığın en çok etkilediği bölgeler
içinde yer alması sebebiyle, Kartalkaya Barajı’nda su
rezervi, 2014 ve 2016 yıllarında Gaziantep içme suyu ihtiyacını
karşılayamayacak kadar kritik seviyeye düşmüş
ve şehirde susuzluk sorunu yaşanmaması için ara çözüm
modeleri geliştirilmiştir. Düzbağ Projesi' nin zaruri
hale gelmesini sağlayan bu durum 2015 yılında yapılan
projeksiyon çalışmalarına göre Gaziantep' in aynı nüfus
artışıyla 2020 yılında susuzlukla karşı karşıya kalacağını
göstermiştir.
Tüm bunların yanında, mevcut su kaynaklarından suyun
şehre ulaştırılabilmesi için yapılan terfilerde, GASKİ
yıllık bütçesinin neredeyse dörtte birinin kullanıldığı
düşünüldüğünde, yeni bir su kaynağı bulmak, Gaziantep
için temel ihtiyaçlardan biri haline gelmiştir.
Gelişen sanayisi, artan tarım faaliyetleri ve sığınmacı
göçü gibi etkenler dolayısıyla yaklaşık 2,5 milyonluk bir
nüfusa ulaşan Gaziantep’te, mevcut kaynaklardan elde
edilen yıllık toplam 140 milyon metre küp suyun, şehrin
ihtiyacını karşılayamayacak bir noktaya gelmesi, 2015
yılı içerisinde Gaziantep için uzun vadeli bir içme suyu
projesi geliştirilmesini gerekli kılmıştır.
TÜRKİYE' NİN EN BÜYÜK 2. İÇME SUYU
PROJESİ: DÜZBAĞ PROJESİ
Projenin planlanması aşamasında, Gaziantep’in mevcut
su kaynaklarının şehre iletilmesi ve suyun şebekeye dağıtımında
yapılan terfi işlemlerinin yarattığı ekonomik
yükün hafifletilmesi olmuştur.
Şehre enerjiden bağımsız bir şekilde su getirmek ve
uzun yıllar boyunca su kesintisi yaşatmadan, kaliteli
ve uygun maliyetli su sağlamak için yapılan çalışmalar,
ihtiyacın, Gaziantep'e 130 km mesafedeki Göksu Çayı'ndan
karşılanabileceğini göstermiş ve proje hazırlanması
sonucunda, 103 kilometre uzunluğunda bir isale
ve iletim hattı oluşturulması ve projenin fazlar halinde
uygulanması karara bağlanmıştır.
DÜZBAĞ PROJESİ TAMAMLANANA DEK
DÜŞÜK MALİYETLİ ARA ÇÖZÜM
Mevcut nüfusun su ihtiyacı göz önünde bulundurulduğunda,
yaklaşık 7 yılda tamamlanacak baraj yapısını
beklemek yerine, ilk etap olarak şehre su temini
sağlayacak bir regülatör yapısı oluşturulması ve 6.750
metreküp hacme sahip yükleme havuzu marifetiyle,
inşa edilecek isale hattı üzerinden şehre su verilmesi
planlanmıştır.
DÜZBAĞ YÜKLEME HAVUZU
12 bin metreküp beton ve 380 ton demir kullanılarak
inşa edilen Regülatör sayesinde, su seviyesi şişirilerek,
her biri 2.000 kilovat güce ve 1,25 metreküp bölü saniye
debiye sahip,4 asil, 1 yedek olmak üzere 5 motordan
oluşan terfi merkezinden yapılacak, 100 metre gibi
küçük bir terfi ile 1.052 kotlu yükleme havuzuna su
aktarılacak ve tüm şehre cazibe ile su iletmek mümkün
olacaktır. İlerleyen dönemde baraj yapısına entegre
olacak yükleme havuzu ve ihtiyaç durumunda devreye
girebilecek regülatör ve terfi merkezi sistemi, isale ve
iletim hattı ile birlikte 2 yıldan kısa bir sürede tamamlanarak
hizmete açılmıştır.
LİDER KURUMLAR /83
84/LİDER KURUMLAR
Hayat kaynağını yaşatan kurum :
ANKARA ASKİ GENEL MÜDÜRLÜĞÜ
Fotoğraf: ASKİ BASIN EKİBİ
Küçük bir canlı organizmadan büyük bir canlı varlığa
varıncaya kadar, biyolojik yaşamın devamlılığını
sağlayan su, hava ile birlikte hayati öneme
sahiptir. İklim düzenini ve doğa dengesini koruma
noktasında suyun etkisi yadsınamaz bir gerçek olarak
karşımıza çıkar. Hayatımızın temel yapı taşı olan su,
uygarlıkların gelişmişliklerini görebilmek için de ayrı
bir öneme sahiptir. İçme ve kullanma suyuna erişim
işte tam da bu noktada kritik önem arz etmektedir.
Dünya Sağlık Örgütünün 2017 yılı verilerine göre 2,2
milyardan fazla insan hâlâ güvenli şekilde yönetilen
içme suyundan mahrumken, gelecek ile ilgili yapılan
projeksiyon çalışmalarında, iklim değişikliği ve değişen
doğa şartları nedeni ile 2100 yılına gelindiğinde ilave
olarak 1.4 milyar kişinin daha kuraklığa maruz kalacağı
öngörülmektedir. (1)
DEĞERLERİMİZ, İLKELERİMİZ VE
TESİSLERİMİZ
Türkiye Cumhuriyeti’nin başkenti olan Ankara’da hayat
kaynağını yaşatan kurum 11 Mart 1987 tarihinden bu
yana ASKİ’dir. Suların doğaya yararlı dönüşümünü
sağlayan, modern teknoloji ve yöntemlerle çalışmayı
düstur edinmiş bir kurum olma özelliğini taşıdığını da
ayrıca belirtmek gerekir.
İnsana ve çevreye saygı, kurumsal gelişim, sürekli ve
kaliteli yönetim, farkındalık ve sorumluluk duygusu,
öğüten ve oto kontrol, süreç yönetimi ve ekip çalışması
değerlerini bünyesinde barındıran ASKİ, vatandaş
odaklı hizmet anlayışını esas alır. Uluslararası kalite
yönetim sistemlerini benimseyerek, kaliteli ve sağlıklı
içme ve kullanma suyuna erişimi olanaklaştırır. Aynı
zamanda doğaya faydalı geri dönüşü de başarıyla
tamamlar. Su kaynaklarını Kızılırmak-Kesikköprü Barajı,
Elmadağ-Kargalı Yeraltı Barajı, Kavşakkaya Barajı,
Akyar Barajı, Çubuk 2 Barajı, Eğrekkaya Barajı, Kurtboğazı
Barajı ve Çamlıdere Barajının oluşturduğu ASKİ,
merkezi ve bölgesel birçok içme ve atık su arıtma
tesisine sahiptir. Biyologların “yaşam sıvısı” olarak
adlandırdığı suyun temiz şekilde vatandaşa ulaşımını
gerçekleştirmek için İvedik, Çubuk, Kahramankazan,
Beypazarı, Kesikköprü Tepeköy, Pursaklar, Şereflikoçhisar,
Polatlı Yüzükbaşı ve Balâ Karadalak içme suyu
arıtma tesislerini faaliyete geçirmiştir. Ankara Merkezi,
Karaköy, Çubuk, Polatlı, Kahramankazan, Ayaş, Elmadağ,
Turkuaz, Yapracık Kuzeydoğu, Yapracık Güneybatı,
Hasanoğlan, Haymana, Kalecik, Lalahan, Çayırhan,
Nallıhan ve Evren atık su arıtma tesisleri de ASKİ
bünyesinde bulunmaktadır. Türkiye’nin en büyük atık
su arıtma tesisi olan Ankara Merkezi Atık Su Arıtma
(1)
Doç. Dr. Tufan Nayir-Prof. Dr. Toker Ergüder, Dünya Sağlık Örgütü ve Su Kısıtlılığına Küresel Bir
Bakış, Lider Kurumlar Dergisi, ss. 34-35
LİDER KURUMLAR /85
Tesisinde yıllık 250 milyon m 3 atık su arıtılarak herhangi
bir çevre kirliliğine sebebiyet vermeden alıcı ortama
deşarj edilmektedir. Tesiste oluşan fazla çamurlar
yoğunlaştırıldıktan sonra anaerobik çürütücülerde
çürütülmesiyle biyogaz elde edilmektedir. Elde edilen
bu biyogazdan elektrik üretilip, tesisin enerji ihtiyacının
%80-85’i karşılanmaktadır.
İçme suyu arıtma tesislerimizde ise su modern yöntemlerle
arıtılmakta ve şebekeye TSE ve WHO (Dünya
Sağlık Örgütü) sınır değerlerine uygun su verilmektedir.
Arıtma teknolojisinde konvansiyonel ve membran
tipi içme suyu arıtma metotları kullanılmaktadır.
Tesislerimizden birini ele alacak olursak; Türkiye’nin
en büyük su arıtma tesislerinden biri olan İvedik Su
Arıtma Tesisi, 2070 yılına kadar başkentimizin içme
kullanma ve endüstriyel su ihtiyacını karşılamak üzere
inşa edilmiştir. 3’ü Kurtboğazı Barajı, 2’si Çamlıdere
Barajı ve yine 2’si Kesikköprü Barajından olmak üzere
toplam 7 adet girişe sahiptir. Avrupa’nın da en büyük
tesisleri arasında bulunan Ankaralılar için hizmetine
mütemadiyen devam etmekte olan İvedik Su Arıtma
Tesisi; Giriş ve Havalandırma/Karıştırma Ünitesi, Durultucu
Ünitesi, Kum Filtre Ünitesi, Kimya Ünitesi, Klorlama
Ünitesi, Geri Yıkama Ünitesi, Çamur Yoğunlaştırma
Ünitesi, Su Deposu ve Dengeleme Bacaları ile Çamur
Lagünü bölümlerinden oluşmaktadır.
PERİYODİK ANALİZLERLE TEMİZ VE
KALİTELİ SU
Kentimize temiz, sağlıklı, güvenli ve musluklardan
içilebilir kalitede su sağlayan ASKİ, suyun dünya
standartlarına uygunluğunu da sürekli kontrol altında
tutmak için analizler yapmaktadır. Bu kapsamda ASKİ
Su Kalite Kontrol Laboratuvarlarında TS-266, ASTM,
Standart Methods, EPA ve kısmen de EEC standartlarındaki
deney metotlar kullanılarak İvedik, Pursaklar,
Kahramankazan ve Çubuk Arıtma Tesisleri başta olmak
üzere 1200 ayrı noktadan belirli aralıklarla alınan su
numuneleri ICP(MS) cihazı ile kontrol edilmekte ve
sonuçlar ilgili birimlere gönderilmektedir. Şebeke suyumuzun
kalitesi WHO, TSE ve Sağlık Bakanlığı standartları
ile karşılaştırmalı olarak her gün halkımıza bu
şekilde sunulmaktadır.
“SU VER” KAMPANYASI İLE HALK-
BELEDİYE OMUZ OMUZA VERDİ
ASKİ Genel Müdürlüğü olarak şeffaf, planlı, bilimsel,
yetkin ve hesap veren bir yönetim anlayışını merkeze
koyarak, özellikle 2020 yılını pandeminin zorlu koşullarıyla
mücadele ederken asli görevlerini aksatmadan ve
yeni projeleri de hayata geçirerek tamamladı.
ASKİ, ülkemizde Covid 19 pandemisi görüldüğü andan
itibaren hızla ilk önlem alan kurum oldu. Pandemiyle
birlikte gelişen hijyen hassasiyeti ile karantina sürecinde
yaşanan ekonomik zorlukları göz önünde bulunduran
ASKİ, faturaların ötelenmesi, çeşitli nedenlerle
kapalı olan sayaçların açılmasını sağlarken, “Su Ver”
ve “Veresiye Defterlerini Kapatma” kampanyası ile
hayırsever vatandaşlarla güç durumdaki vatandaşları
buluşturdu. Ekonomik sıkıntı içerisinde olan vatandaşların,
esnaflara borç yazdırarak yaptığı fakat pandemi
şartlarında ödemekte zorlandığı veresiye defterlerini,
yüreği iyilikle dolu vatandaşlarımızın desteğiyle ödenmesine
aracı oldu. Özellikle 65 yaş üzeri yurttaşlarımız
evlerinden çıkmak zorunda kalmasınlar diye ekiplerimiz
evlerine giderek abonelerin kartlı sayaçlarına avans
su yükleme uygulaması yapıldı. Çok uygun maliyette
dezenfektan üreterek, belediyemizin yanı sıra birçok
kurumun da ihtiyacına ücret almadan yanıt verildi.
86/LİDER KURUMLAR
YATIRIMLARA ÖNCELİK VERİLDİ
Bir ülkenin, bir şehrin medeniyet ölçüsünün altyapı
tesislerinin seviyesi ve gücüne bağlıdır ilkesini kendine
amaç edinen ASKİ, gelecek yıllara yanıt verecek uzun
soluklu projelerin yanı sıra, mevcut ihtiyaçlara yanıt
verecek acil altyapı sorunlarını da kısa sürede çözüme
kavuşturacak çalışmalar gerçekleştirdi.
ASBESTLİ BORULARIN DEĞİŞİMİ
Şöyle ki;
Başkentin, içme suyu ve atık su altyapısını güçlendirirken,
sorunlu mevcut alanlarda önemli iyileştirilmeler
yapıldı. Ankara’nın 13 ilçesinde bulunan insan sağlığını
tehdit eden asbestli ve ekonomik ömrünü tamamlamış
PVC boruların değişimine başlandı. ASKİ’nin öz
kaynakları ile toplam uzunluğu 400 kilometreyi bulan
hatların 2021 yılı sonuna kadar tamamlanması planlanmaktadır.
POLATLI VE GÖLBAŞI İLÇELERİNE İÇME
SUYU ANA İLETİM HATLARI YAPILIYOR
Acil olarak yapılması gereken projelerin başında yer
alan Polatlı ilçesini temiz ve kesintisiz suya kavuşturma
sözünü yerine getiriliyor. 30 yıldır içme suyu sıkıntısı
yaşayan Etimesgut-Sincan-Yenikent-Organize Sanayi
Bölgeleri-Gecekondu Önleme Bölgesi-Temelli-Polatlı
bölgelerine içme suyu temin edecek 106 kilometre
uzunluğundaki hattın yapımına başlandı. 1,5 milyon
kişinin yararlanacağı projenin 24 ayda tamamlanması
planlanıyor.
Mevcut içme suyu hatlarına paralel yedek hatların
döşenmesi çalışmalarına da ağırlık veren ASKİ, Mamak-Çankaya
ve Gölbaşı'na 26 kilometrelik içme suyu
hattı döşeme çalışmalarına başladı.
KENT MERKEZİNDE SORUNLU ALANLARA
MÜDAHALE EDİLDİ
Geride bırakılan bu süreçte sokağa çıkma kısıtlamalarını
fırsata çeviren ASKİ, özellikle trafiğin ve yerleşimin
yoğun olduğu bölgelerde altyapı çalışmaları
gerçekleştirdi.
Ankara’da şiddetli yağmurlarda, su baskınlarının sıkça
yaşandığı cadde ve sokaklar ile özellikle alt geçitlerde
yeni imalatlar yapıldı. Bu bölgelerde yenilenen ve
sayısı arttırılan ızgaralar, yeni döşenen ve ayrıştırılan
yağmur suyu ile kanalizasyon hatları sayesinde yağışlı
havalarda yaşanan yığılma ve su baskını riski ortadan
kalkmış oldu.
Başkent’in altyapısında yaşanan en temel sorunların
başında yağmur suyu ve kanalizasyon hatlarının birçok
noktada birleşik olmasıydı. Bu konu da çalışmalar
başlatıldı.
BAŞKENT’İN GELECEK 30 YILI
PLANLANIYOR
Ankara’da çevre ve insan sağlığı esas alınarak, etkin,
verimli ve kaliteli su, atık su ile yağmur suyu hizmetlerinin
bir bütün içinde ele alınması zorunludur. Özellikle
küresel ısınmaya bağlı iklim değişikleri, buna bağlı
yaşanan kuraklık ve su kaynaklarındaki azalmanın,
kentlerin uzun vadeli “su yönetiminin planlanması”
gerekliliğini ortaya çıkarmıştır. Bu kapsamda ASKİ
Genel Müdürlüğü de Başkent’in 30 yıl boyunca içme
suyu, atık su ve yağmur suyu yönetiminde yol haritası
olacak Master Plan çalışmalarına başladı.
Başkente yeni bir kimlik kazandırmak amacıyla hazırlanan
ve 2024 ile 2054 yıllarını kapsayan Master Plan
ile sanayi ve kentsel dönüşümdeki değişimlere dikkat
çekilerek, Ankara’nın sürdürülebilir gelişmesinin temin
edilebilmesi için gelecekteki su yönetimi planlanarak
koruma altına alınacak. Ayrıca kısa, orta ve uzun
dönem yatırım ve işletme politikalarını belirleyerek
verimli enerji ve akıllı şehir konseptine uygun, su kayıp
ve kaçak yönetiminde etkin bir altyapı sistemi oluşturmayı
hedefliyor olacak. ASKİ Genel Müdürü Erdoğan
Öztürk’ün Master Plan çalışmalarını, “Kesintisiz, kaliteli,
içilebilir suyu iletecek altyapıyı döşemek önceliğimiz
olacaktır” sözleriyle ifade etmektedir.
LİDER KURUMLAR /87
SU, KAYNAĞINDA TEMİZLENİYOR
Başkent’e su sağlayan barajlarda algisit uygulaması
başlatıldı. Baraj Havzası Koruma Planları için çalışmalar
yapılıyor. İçme ve kullanma suyu temin edilen havzalarda
hemşehrilerimizin mağduriyetlerinin giderilmesi,
su kaynaklarımızın korunması ve gelecek nesillere aktarılması
için ASKİ, Türkiye’de ‘Özel Hüküm Belirleme’
projelerini başlatan ilk idare oldu.
TATLAR ATIKSU ARITMA TESİSİ VE İVEDİK
İÇME SUYU ARITMA TESİSİNİN KAPASİTESİ
ARTIRILACAK
Başkent’in atık ve yağmur suyunun toplandığı Tatlar
Atık Su Tesisinin 750 milyon metreküp arıtma kapasitesine
sahip mevcut tesisin revizyonu ve kapasite
artırımı için proje ön planlama ve tasarım çalışmaları
başlatıldı.
Günlük 1 milyon 150 bin su arıtımının gerçekleştirildiği
İvedik İçme Suyu Arıtma Tesisi’nin de kapasitesi artırılacak.
Tam kapasite olarak çalışan tesisin 4. ünitesinin
hizmete alınmasının ardından tesis 1 milyon 650 bin
arıtma ile tam kapasite ile çalışacak.
SU KAYIP KAÇAKLARINA SIKI DENETİM
Eskimiş ve yetersiz kapasiteye sahip borularda meydana
gelen kayıp ve kaçakların su tüketiminde büyük yer
tutmaktadır. Bu çerçevede ASKİ boşa akan kayıp kaçak
suların tespitini hızlandırdık. Günlük 168 bin kişinin
su ihtiyacına denk gelen 7 milyon 900 bin metreküp
suyun boşa gitmesine engel olundu. Fiziki kaçakların
yanı sıra suda kaçak kullanımının da önüne geçecek
çalışmalara ağırlık verildi.
CANLI YAYINLANAN İHALELERE REKOR
BAŞVURU
Ankara Büyükşehir Belediyesi birimleri ile bağlı kuruluşlarında
olduğu gibi ASKİ’nin tüm ihaleleri de canlı olarak
yayınlandı. Açık ve şeffaf bir şekilde kamuoyunun
gözü önünde yapılan ihalelere rekor sayıda katılım oldu.
SU KULLANIMINDA TASARRUF ŞART
ASKİ Genel Müdürü Erdoğan Öztürk, faaliyetlerin
olası risklere karşı önceden plan ve proje geliştirerek
sürdürüldüğünü ifade ederek, “Çalışma prensibimizde
ortaya çıkan krizin başarı ile yönetilmesi değil ileride
meydana gelecek riskleri önceden belirleyip bu riskler
için planlama yaparak adım atmak gerektiğine inanıyoruz.
Yani kriz yönetiminden risk yönetimine geçersek,
altyapıda hiçbir sorun yaşamayız. Bu sayede de zaman
ve maddi kayıpları önlemiş oluruz. Böylece vatandaşlarımızın
refah düzeyini de arttırmış oluruz” değerlendirmesinde
bulundu.
Öztürk, Başkentlilerle birlikte herkese suyu tasarruflu
kullanmaları yönünde çağrıda bulunurken, her bir
damlası kıymetli olan su kaynaklarının başta tarımda,
sanayide olmak üzere günlük tüketimde mutlaka bilimsel
kriterler göz önünde bulundurarak israf etmeden
tüketilmesinin zorunluluğunu dile getirdi.
ÇUBUK 1 BARAJI VE REKREASYON ALANI
Cumhuriyet döneminin ilk barajı olan ve Mustafa
Kemal Atatürk’ün bizzat yapım aşamasında ilgilendiği
ve birçok defa ziyaret ettiği Çubuk 1 Barajı özenli bir
çalışma ile 29 Ekim Cumhuriyet Bayramında yeniden
başkentlilerle buluşturuldu. Alanın en büyük sorunlarından
biri olan barajın dip temizliği başta olmak
üzere kirli su girişlerinin rehabilitasyonu da yine ASKİ
tarafında yapıldı. Oyun alanları, bisiklet yolları, mesire
alanı, sera, spor sahası ve daha da özeli Atatürk’ün
köşkü dahil birçok yapı yenilenerek Baraj Başkentlilerin
simge rekreasyon alanlarında biri haline getirilerek,
eski görkemli günlerine kavuşturuldu.
Yapılan düzenlemelerden sonra başkentli vatandaşlarımız
tarafından ziyaretçi akınına uğrayan Çubuk 1 Barajı
ve rekreasyon alanı, tarihteki özel konumuna yeniden
erişti ve şehrin simgelerinden biri olmayı sürdürdü.
88/LİDER KURUMLAR
LİDER KURUMLAR /89
BURSA’NIN ALTYAPISI BUSKİ
İLE HAYAT BULUYOR
Sekiz bin yıllık kadim tarihi, eşsiz doğal güzellikleri ve zengin kültürel birikimiyle tarihin
her döneminde çekim merkezi olmayı başaran Bursa, örnek şehircilik uygulamalarıyla da
adından söz ettiriyor. Yaşanılmasından mutluluk duyulan şehirlerin, sorunsuz altyapı ağı
üzerinde hayat bulabileceğini belirten Bursa Büyükşehir Belediye Başkanı Alinur Aktaş,
BUSKİ Genel Müdürlüğü aracılığıyla gerçekleştirdikleri altyapı çalışmalarının, Türkiye’ye
örnek gösterildiğini vurguladı.
Bursa’yı her alanda “yaşanılmasından mutluluk duyulan
şehir” konumuna getirebilmenin yoğun gayreti
içerisinde olduklarını belirten Bursa Büyükşehir
Belediye Başkanı Alinur Aktaş, bunun da altyapıya
verilecek önemle sağlanabileceğini vurguladı. Sağlıklı
ve uzun vadeli şehircilik uygulamalarının iyi kurgulanmış
altyapı ağı ile mümkün olabileceğine işaret eden
Başkan Aktaş, BUSKİ Genel Müdürlüğü aracılığıyla gerçekleştirdikleri
altyapı çalışmalarının Türkiye’ye örnek
gösterildiğini belirtti.
SAĞLIKLI VE KESİNTİSİZ İÇME SUYU
Akademik çevrelerce yakın geçmişte Türkiye genelindeki
içme suyu havzalarında gerçekleştirilen kapsamlı
çalışmaların, Bursa’nın Türkiye’deki büyükşehirler içerisinde,
dünyanın en sağlıklı sularından birini tüketiyor
olduğunu kanıtladığını ifade eden Bursa Büyükşehir
Belediye Başkanı Alinur Aktaş, “İçme suyu havzalarında
başlayan temiz su girişi, teknolojinin en son
imkanlarına sahip bulunan Dobruca İçme Suyu Arıtma
Tesisi’nde arıtıldıktan sonra şehre verilmektedir. Bu
kapsamda, içme suyu arıtma tesisimizin uluslararası
akreditasyonlu laboratuvarında en ince ayrıntısına
kadar bakteriyolojik ve mikrobiyolojik analizlere tabi
tutulan su, yine arıtma tesisimizin numune musluğunda
7 gün 24 saat boyunca gözetimde bulundurulmaktadır.
Bunun yanı sıra şehrin 50 ayrı noktasından alınan
numunelerle de suyun bakteriyolojik ve mikrobiyolojik
analizleri 286 parametrede yapılmaktadır. Söz konusu
işlemleri, haftanın 7 günü 24 saat boyunca tekrarlamaktayız.
Bütün bu işlemler bittikten sonra içme
suyunu şehre veriyoruz” diye konuştu.
90/LİDER KURUMLAR
BUSKİ’den kalitede ilkler
BUSKİ, Türkiye’deki tüm su ve kanalizasyon
idaresi genel müdürlükleri arasında,
“TS EN ISO 9001 Kalite Yönetim Sistemi
Belgesi” ile “TS ISO 45001 İş Sağlığı ve
Güvenliği Yönetim Belgesi” ve “TS EN ISO
50001 Enerji Yönetim Sistemi Belgesi”ne
sahip, ilk kurum olması ile de dikkat
çekiyor. Bununla birlikte BUSKİ; TS EN
ISO/IEC 17025 Laboratuvar Akreditasyon
Yönetim Sistemi, TS EN ISO 14001 Çevre
Yönetim Sistemi, ISO/IEC 27001 Bilgi
Güvenliği Yönetim Sistemi ile TS ISO 10002
Müşteri Memnuniyeti Yönetim Sistemi
belgelerinin de sahibi.
Çeşmeden akan suyun sağlıklı ve içilebilir nitelikte olan
ender şehirlerden birinin de Bursa olduğuna dikkat
çeken Başkan Aktaş, içme suyu kalitesini daha da iyileştirmeyi
hedefleyen çalışmalar içerisinde olduklarına
işaret etti.
SUDAKİ KAYIP KAÇAKLA ÖRNEK
MÜCADELE
BUSKİ bugüne kadar Dünya çevresinin dörtte biri
uzunluğunda, toplamda 10 bin 192 km’lik içme suyu
hattı imalatı gerçekleştirdi. Sağlıklı ve kesintisiz içme
suyu temini kadar, sudaki kayıp kaçakla da mücadele
verdiklerine değinen Başkan Aktaş, “Merkezdeki içme
suyu hatlarımızı, uzun yılların ihtiyacına yanıt verecek
biçimde yeniledik. Yaptığımız rehabilite edici, iyileştirici
ve yenileyici çalışmalarla, sudaki kayıp kaçak oranını
yüzde 65’lerden yüzde 20’ler seviyesine geriletme
başarısı gösterdik. Bu oran, su ve kanalizasyon idareleri
içerisinde ulaşılan, en büyük başarıya da işaret etmektedir.
Önümüzdeki dönemdeki hedefimiz, merkezde
elde ettiğimiz bu büyük başarıyı, ilçelerimizin tamamında
tekrar edebilmektedir. Bu kapsamda ilçelerimizi
şantiyeye çevirdik. İlçelerimizin tamamında içme suyu
hattını yeniliyoruz. ” dedi.
İLÇELERİN ALTYAPISI YENİLENİYOR
Bu kapsamda, Avrupa Yatırım Bankası’ndan İnegöl,
Mustafakemalpaşa ve Karacabey için 50 milyon
“euro”luk kredi temin ettiklerini dile getiren Başkan
Aktaş bu ilçelerin altyapı ağını yenileyeceklerini vurguladı.
Çalışmaların başlatıldığını vurgulayan Başkan
Aktaş, çalışmalar tamamlandığında, ilçelerin sorunsuz
altyapı ağına kavuşmuş olacakları müjdesini verdi.
Yoğun göç alan Bursa’daki nüfus artış hızının, Türkiye
ortalamasının ve planlamaların üzerinde olduğuna
işaret eden Bursa Büyükşehir Belediye Başkanı Alinur
Aktaş, bu durumun kendilerini alternatif su kaynakları
arayışına yönlendirdiğini ifade etti.
Alternatif arayışlarının başında Çınarcık Barajı Projesi’nin
geldiğini vurgulayan Başkan Aktaş, sözlerine
şöyle devam etti:
ÇINARCIK BARAJI
Yoğun göç alan şehirdeki nüfus artışı göz önüne
alındığında, mevcut kaynakların Bursa’yı uzun yıllar
boyunca besleyebilmesi imkansız görünüyor. Yapılan
fizibilite çalışmaları, Bursa’nın yeni içme suyu kaynaklarına
ihtiyacı bulunduğu gerçeğini ortaya koydu. Yıllık
145 milyon metreküplük su tahsisi olan Çınarcık Barajı,
bu özelliğiyle mevcut kaynaklarımız Doğancı ve Nilüfer
Barajlarının iki katı büyüklüğünde olacak. Çınarcık
Barajı’nın da devreye girmesiyle, şehrin batı yakasının
su ihtiyacına çok önemli bir katkı sağlanmış olacak.
Ayrıca yıllık 65 milyon metreküplük su tahsisi olacak
olan Gölbaşı Barajı’nın eş zamanlı bir süreçle hizmet
verir konuma gelmesiyle de şehrin doğu yakasındaki
yerleşim birimlerinin günlük içme suyu kapasitesine ek
bir takviye sağlanacak. Böylelikle gerçekleştirilecek bu
dev baraj yatırımlarıyla, Bursa’nın 50 yıllık içme suyu
ihtiyacı da karşılanmış olacak. “
ÇEVRE YATIRIMLARI
Sağlıklı ve kesintisiz içme suyu temini kadar atık
suların insan ve çevre sağlığına tehdit oluşturmayacak
biçimde arıtılmasına da büyük önem verdiklerine
değinen Bursa Büyükşehir Belediye Başkan Aktaş,
şehirde, yaklaşık Bursa - Londra arası mesafe kadar
uzunlukta 3 bin 731 kilometrelik kanalizasyon hattı ile
LİDER KURUMLAR /91
yaklaşık Edirne’den Kars’a kadar uzunlukta, bin 528
kilometre uzunluğunda yağmur suyu hattının bulunduğunu
vurguladı. Çevreci faaliyetlerinden birinin de
dere ıslahları ve temizliği olduğunu ifade eden Başkan
Aktaş, bugüne değin 42 kilometrelik dere ıslahında
bulunduklarını vurguladı.
İnsan ve çevre sağlığı hassasiyetleri gereği çevreci
yatırımlara hız verdiklerine dikkat çeken Başkan Aktaş,
gelişen ihtiyaçlar doğrultusunda kanalizasyon ve
yağmur suyu hatlarına yenilerini ilave ettiklerini belirtti.
Aynı zamanda atık su arıtma tesislerinden çıkan arıtma
çamurlarının nihai bertarafı için Çamur Yakma ve Enerji
Üretim Tesisi’nde 2020 yılında toplam 101.456 ton çamur
bertarafı gerçekleştirildiğini ve çamurun yakılmasıyla
tesiste tüketilen enerjinin yüzde 30’unun buradan
sağlandığını vurgulayan Aktaş, tesisin sahip olduğu
üstün teknoloji ve kapasitesinin geliştirilebilir özellikte
olmasıyla da Türkiye’de bir ilk olduğunu vurguladı.
BUSKİ yenilenebilir enerji santralleriyle (hidroelektrik
ve güneş enerjisi santralleri) kurumun yıllık tüketiminin
yüzde 16’lık enerji ihtiyacı karşılanmış oluyor.
GEMLİK KÖRFEZİ
Bursa’nın aynı zamanda deniz şehri olduğuna da işaret
eden Bursa Büyükşehir Belediye Başkanı Alinur Aktaş,
Gemlik Körfezi’nin evsel atıktan kaynaklanabilecek kirliliğin
önlenmesi için Küçükkumla, Gemlik, Kurşunlu ve
Mudanya atıksu arıtma tesislerini hayata geçirdiklerini
vurgulayan Başkan Aktaş, TÜBİTAK-MAM (Marmara
Araştırma Merkezi) ile ortaklaşa sürdürdükleri Gemlik
Körfezi’ndeki su kalitesinin izlenmesi ve değerlendirilmesinin
de süreceğini belirtti.
Yapılan ölçümlerde deniz suyu kalitesinin iyi seviyelere
yükseldiğini ifade eden Başkan Aktaş, bu durumun,
yapılan yatırımların meyvesinin alınmaya başlandığına
işaret ettiğini vurguladı.
BUSKİ SCADA KONTROL MERKEZİ
İçilebilir ve sağlıklı su temininin sağlanmasında, yetişmiş
insan gücünün yanı sıra, teknolojik yenilikleri
de seferber ettiklerini vurgulayan Başkan Aktaş, “Bu
doğrultuda Veri Tabanlı Kontrol ve Gözetleme Sistemi’ni
(SCADA) ileri düzeyde uygulamaktayız. BUSKİ
İçme Suyu SCADA Sistemi’nde 641 adet tesisimiz
izlenilebilmekte ve yönetilmektedir. Böylelikle, kullanıcılara
sürekli ve yeterli su dağıtımı sağlıyoruz. Son
derece gelişmiş sunucu bilgisayarlar ile donatılmış ve
özel bilgisayar yazılımları ile desteklenmiş bulunan
BUSKİ SCADA Kontrol Merkezi, üstün hizmet anlayışının
gerekleri doğrultusunda faaliyetlerini sürdürmektedir.
Bu sistem ile kurumumuza ait tüm ekipmanların
kontrolünden üretim planlamasına, çevre kontrol
ünitelerinden yardımcı işletmelere kadar tüm birimlerin
otomatik kontrolü ve gözlemlenmesi sağlanabilmektedir
” dedi.
2020’de BUSKİ’nin gerçekleştirdiği altyapı
hizmetleri
Covid-19’un neden olduğu pandemi
sürecine rağmen BUSKİ, altyapı
çalışmalarına 2020’de de bütün hızıyla
devam etti.
BUSKİ geçen yıl şehre, 225 milyon 219
bin 508 metreküplük içme suyunu verdi.
Bununla birlikte 293 kilometrelik içme
suyu hattı, 135 kilometrelik kanalizasyon
hattı ve 22 kilometrelik yağmur suyu hattı
imalatı ile yeni 29 adet içme suyu deposu
da hizmete sunuldu.
92/LİDER KURUMLAR
LİDER KURUMLAR /93
94/LİDER KURUMLAR
LİDER KURUMLAR /95
96/LİDER KURUMLAR
Marmara Elektrik;
2010 yılında, Manisa’da dalgıç pompa ve elektrik sektöründe hizmet vermek üzere kurulmuş bir firmadır.
Marmara Elektrik, 10 yıldan beri Manisa merkez ilçeleri başta olmak üzere birçok çevre il, ilçe ve
mahallerde tamamlanması zor projeleri, uzman kadrosuyla başarıyla bitirmiştir. Bunlardan; İZ-SU Genel
Müdürlüğü tarafından ihale edilen; 2016 yılı kuyuların inkişafı, 2017 yılı kuyuların inkişafı 2019 yılı kuyuların
pompa sökümü ve takımı; 2020 yılı kuyuların pompa söküm ve takımını ve 2020 yılı kuyuların inkişafı
işlerini başarıyla tamamlayıp teslim etmiştir.
Marmara Elektrik; Turgut Özal Mahallesi 109 sokak, No:50/D Şehzadeler - MANİSA adresinde 900
metrekarelik işyerinde;
• Dalgıç Pompa
• Hidrafor Sistemleri
• Kuyu İçi Kamera görüntüleme
• Proje Bazlı Elektrik Tesisleri kurulum, bakım ve onarım işleri
• Trafo tesis kurulum işlerinde
• %100 müşteri memnuniyeti ilkesiyle yerine getirmeye devam etmektedir.
www.marmaralar.com • info@marmaralar.com
Adres: Turgut Özal Mahallesi 109 Sokak No: 50/D Şehzadeler / MANİSA
Tel: 0236 211 16 41
LİDER KURUMLAR /99
100/LİDER KURUMLAR