24.05.2021 Views

LİDER KURUMLAR SU ÖZEL 3D ONLİNE

Create successful ePaper yourself

Turn your PDF publications into a flip-book with our unique Google optimized e-Paper software.

FİYAT: 50

K.K.T.C. 60

A.B. 5

MART 2021

SAYI 6

CUMHURBAŞKANLIĞI YEREL

YÖNETİM POLİTİKALARI

KURUL ÜYESİ,

Prof. Dr. Lütfi AKÇA: ‘Yerel

Yönetimlerde Su ve Atıksu

Hizmetlerine Genel Bakış’

SU YÖNETİMİ GENEL

MÜDÜRÜ, Bilal DİKMEN :

‘’Su Verimliliği Çalışmaları’’

DSİ GENEL MÜDÜRÜ,

Kaya YILDIZ : ‘’İçme Suyu

Temini için Dev Projeler

İnşa Ediliyor.’’

HALK SAĞLIĞI GENEL

MÜDÜRLÜĞÜ, ÇEVRE SAĞLIĞI

DAİRE BAŞKANI ,

Tuncay ÖZER: ‘Sağlık için SU’

DÜNYA SAĞLIK ÖRGÜTÜ (WHO),

Doç.Dr. Tufan NAYİR:

‘Su Kısıtlılığına Küresel

Bir Bakış’


98/LİDER KURUMLAR



Kıymetli okurlarımız; sizleri en kalbi duygularımla, muhabbetle

selamlıyorum.

Dergimizin bu sayısındaki konusu: “SU”

Ozan ERDEM

Yayın Kurulu Başkanı

Siyaset Bilimi Uzmanı

Yağış oranlarının neredeyse yarı yarıya azaldığı şu dönemde hep

birlikte su tasarrufuna önem vermemiz gerekiyor. Salgın tehdidi

sebebiyle temizlik amaçlı su kullanımında ciddi artış yaşandı.

Pandemi nedeniyle daha da artan kişi başı su tüketim oranlarını

mutlaka düşürmeliyiz. Hep birlikte el ele vererek hem etkili hem

tasarruflu bir su yönetimine ihtiyacımız bulunuyor. Suyumuzu iyi

kullanmaya ve biriktirmeye mecburuz. Türkiye’miz sanıldığının

aksine su zengini bir ülke değildir. Zira, Türkiye 12 ay yağış alan

bir ülke değil. Yılın belirli mevsimlerinde yağış alıyor. Bununla

birlikte, 2010-2020 arası son 200 yılın en sıcak dönemini yaşadık.

Kuraklık tehlikesiyle birlikte, elimizdeki mevcut su kaynaklarını

çok daha verimli bir şekilde kullanmak zorundayız. Bu sebepten;

ülkemizde geçtiğimiz son yirmi yılda 600 adet baraj ve 423 adet

gölet yapılarak 45 milyar metreküplük bir depolama hacmine

ulaşılmıştır. Bunlarla birlikte; 584 hidroelektrik santrali, 1382

sulama tesisi, 247 içme suyu tesisi, 5 bine yakın taşkın koruma

tesisiyle bu alanda çeşitli çalışmalar yapılmıştır. Lakin kuraklık

tehlikesi ülkemizi alternatif su depolama yöntemleri arayışına da

itmektedir. Bu anlamda 2023 yılına kadar 150 yeraltı barajı hedefi

konmuştur. Umuyoruz ki bu hedeflere ulaşılacak ve kuraklık

tehdidine karşı her türlü önlem alınacaktır.

Unutmayalım bu gezegen hepimizin ortak evi. Bu bilinçle

yaşayıp, su kaynaklarımızı doğru ve tasarruflu kullanmalıyız.

Gündelik yaşamımızda geliştireceğimiz küçücük farkındalıkların,

büyük değişimler oluşturacağının idrakinde olalım.

Yeni sayımızda buluşmak üzere tüm okurlarımızı saygıyla

selamlıyorum. Su gibi aziz olunuz…

Sevgi ve saygılarımla,

2/LİDER KURUMLAR


Merhaba değerli okurlar,

Lider Kurumlar Dergisi olarak ülkemize katma değer sağlayan,

alanında lider olan kurum, kuruluş ve kişilerle çalışmaya; lider

olmanın zorluğu ve arka planında yatan emek ve özveriyi gözler

önüne sermeye devam ediyoruz.

Melih Furkan Yapalak

Yazı İşleri Müdürü

Dergimizin elinizde bulunan bu altıncı sayısında, hayatımızın

vazgeçilmez kaynağı “Su” gündemini ele alıyoruz. En küçük

canlı organizmadan en büyük canlı varlığa kadar, bütün

biyolojik yaşamın ve insan faaliyetlerinin temelinde su yer

almaktadır. Suyun bütün canlılar için elzem olduğu hepimizin

bildiği bir hakikattir. Bununla beraber, yerküredeki en bol doğal

kaynaklardan biri olmasına karşın gezegenimizdeki su miktarı

değişmemektedir. Bilindiği üzere suyun %97,5’nin tuzlu olması

sebebiyle insanoğlunun faydalı kullanımı için uygun değildir.

Dünya nüfusu arttıkça su tüketimi de artmakta, sanayileşme ve

artan nüfus dünyadaki su kaynaklarını kirleterek bu kaynaklar

üzerindeki baskıyı arttırmaktadır. Özellikle son yıllarda kendini

göstermeye başlayan küresel ısınma ve buna bağlı değişen iklim

koşulları dünyadaki su kaynakları üzerindeki mevcut baskıyı daha

da arttırmıştır.

Dergimizin “Dünya Su Günü Özel Sayısı’nda”, kurumlarımızın

sürdürülebilir kalkınma ilkeleri çerçevesinde, doğal

kaynaklarımızın korunması ve gelecek kuşaklara en iyi koşullarda

aktarılması hususunda yapmış oldukları çalışmaları, alınan

tedbirleri, yürütülen politikaları sizlerle paylaşıyoruz.

Bu çalışmamızda, bizlere katkı sağlayan tüm kurum ve

kuruluşlara, değerli hocalarımıza ve ekibimize teşekkürlerimizi

sunar, bir sonraki sayımızda buluşuncaya kadar sağlık ve

esenlikler dileriz.

Selam ve saygılarımla,

LİDER KURUMLAR /3


10

YEREL YÖNETİMLERDE SU VE

ATIKSU HİZMETLERİNE GENEL

BAKIŞ

16

İÇME SUYU TEMİNİ İÇİN DEV

PROJELER İNŞA EDİLİYOR

DSİ Genel Müdürü

Kaya Yıldız

24

SAĞLIK İÇİN SU

Çevre Sağlığı Daire

Başkanı Tuncay ÖZER

36

DÜNYA SAĞLIK ÖRGÜTÜ VE

SU KISITLILIĞINA KÜRESEL

BİR BAKIŞ

Doç. Dr. Tufan Nayir

Prof. Dr. Toker Ergüder

DSÖ Türkiye Ülke Ofisi

38

SU VERİMLİLİĞİ

ÇALIŞMALARI

Bilal DİKMEN

Su Yönetimi Genel Müdürü

4/LİDER KURUMLAR


46

50

56

60

66

85

MİLLETİMİZİN GIDA GÜVENLİĞİNİ

VE SU ARZINI GARANTİYE

ALMAK, BİR MİLLİ GÜVENLİK

MESELESİDİR

SUYUNA SAHİP ÇIKAN

GELECEĞİNE SAHİP ÇIKAR!

TRABZON’DA TARİHİ ALTYAPI

PROJELERİ HAYATA GEÇİYOR

SUYUN YÖNETTİĞİ DEĞİL, SUYU

YÖNETEN ŞEHİR

ERZURUM’U ZİRVEYE TAŞIYAN

BAŞKAN: MEHMET SEKMEN

HAYAT KAYNAĞINI YAŞATAN KURUM:

ANKARA ASKİ GENEL MÜDÜRLÜĞÜ

Mart 2021

Yıl:2/Sayı:6/Fiyat:50 TL

İmtiyaz Sahibi Ve Yazı İşleri Müdürü

Melih Furkan Yapalak

Genel Yayın Yönetmeni

Can Arıkan

Yayın Kurul Başkanı

Ozan Erdem

Hukuk Danışmanı

Av. M. Ali Aslan

Danışma Kurulu Başkanı

Doç. Dr. Birol Kayranlı

Kreatif Direktör

Muhsin Kayacan

Reklam Grup Başkanı

Melih Bora

Yayın Türü: Yaygın Süreli Yayın

Yayın Periyodu: 3 Aylık

İdare Merkezi

Esentepe Mah. Esentepe Sok. 86/3

Yenimahalle- Ankara

www.liderkurumlar.com

bilgi@liderkurumlar.com

Baskı Yeri

Uzerler Matbaacılık Tanıtım Sanayi Tic.Ltd.Şti

info@uzerler.Com

Turan Güneş Bulvarı 22/26 Yıldız Çankaya-ANKARA

03124426214

Basım Tarihi: Mart 2021

Lider Kurumlar Dergisi’nde Yayımlanan İlan, Röportaj

veya Köşe Yazılarındaki, Fikir ve Görüşler, Yazarı ve

Görüşü Bildireni Hukuken Bağlar. Hiçbir Şekilde Lider

Kurumlar Dergisi Sorumlu Tutulamaz.

LİDER KURUMLAR /5


YÜZDE YÜZ TELEVİZYON

"YÜZDE YÜZ İNSAN"

“Bizim senedimiz dünyanın

teminatıdır”

Büyük övünç kaynağımızdır medeniyetimiz. Kökleri bir ulu çınar

misali sarıp sarmalamıştır cihanı. Gölgesinde nice devletler

abat olmuş Türk Milleti ise onunla yeryüzüne MÜHRÜNÜ

vurmuştur.

Dünyanın dört bir yanında konuşulan lisanların içinde sadece

bize özgü olan “Gönül” sayesinde her şeyden önce gönüller

fethetmiştir bu kadim medeniyet.

Bu yüce milletin yeryüzüne kazıdığı hakikatler zamanla yerini

Küresel Medyanın dayattığı fikirlere bırakmaya başlamıştır.

Özellikle de tarih, kültür, sanat ve spor alanında küresel

Medya vasıtası ile köklerimizden kimi zaman uzaklaşmış

bulunmaktayız. Televizyon ekranlarında bizlere dayatılan içeriklerin,

medeniyet şuurumuza ne kadar hizmet ettiği ise hep

tartışma konusu olmaya devam etmektedir. Günlük hayatın

akışına tamamen aykırı bazı formatlarla, izleyici başka bir

coğrafyaya aitmiş gibi hissettirilmektedir. Medyanın oluşturduğu

kahramanlar rol model olurken, gençlerimiz bu rol

modeller sayesinde küresel ideolojilerin esiri olma tehlikesi ile

karşı karşıya kalmaktadır.

Son yıllarda hayatımıza adeta ipotek koyarcasına giren Dijital

Medya ise bilgi kirliliğinin ve manipülasyonun en açık örnekleri

ile dolu olmaya başlamıştır. Gerek Konvansiyonel Medya

gerek ise Dijital Medya farklı kodları toplum dinamikleri ha-

6/LİDER KURUMLAR


line getirme konusunda var gücü ile çalışmaya devam

etmektedir.

"İZMİR'DEN DÜNYAYA"

8500 yıllık tarihi ile Anadolu'nun narin bir çiçeğini andıran,

kadim toprakların bereketini haykırdığı diyar olan

İzmir'den dünyaya "YÜZDE YÜZ TELEVİZYON" ilkesi ile

yayın hayatına başlamak için gün sayan "YÜZDE YÜZ"

İzmir'in ilk Ulusal Kanalı olmak için yola çıkıyor. Anadolu'nun

Medeniyet iddiasını dünyaya göstermek için

Haberden Spora, Sanattan Kültüre, Tarımdan Ekonomiye

dahası merkezine İnsanımızı alarak "Medyanın

Yeni Yüzü" sloganı ile çalışmalarının da sonuna geldi.

"YÜZDE YÜZ" gerek yazılı gerek ise Dijital Medya ile

"Multi Disipliner Medya" alanında farklı bir soluk olmayı

hedefliyor, tıpkı şu an elinizde tuttuğunuz nadide bu

dergi gibi.

"TÜRKİYE'DE YEPYENİ BİR MODEL"

Uzun yıllardır ülkemizde de dahil olmak üzere tüm

dünyada en çok tartışılan konulardan biri Medya

Patronlarının farklı iş kollarında hizmet vermeleridir.

Medya'yı kuran ve yöneten insanların "Medya Çalışanları

Olduğu" alışılmışın dışında bir model olan "YÜZDE

YÜZ TV" Yönetim Kurulu Başkanı başarılı Televizyoncu

ve İş İnsanı Tarık YENEN, yepyeni bir model inşa ettiklerini

belirtiyor. Uluslararası, Ulusal ve İzmir Medyasında

yaklaşık 23 yılın sonunda medyanın çalışanlar eliyle

farklı bir noktaya geleceğine inanarak yola çıktıklarını

ifade eden, YÜZDE YÜZ TV Yönetim Kurulu Başkanı

Tarık YENEN, "Kadro oluşturulurken öncelikle Liyakati

esas aldıklarını söylüyor. Teknolojinin en son gereklilikleri

ile donatılan "YÜZDE YÜZ TV" Haber bültenleri

ve tüm içerikleri ile hayat ve gerçeğine sizleri tanık

olmaya davet ediyor. "YÜZDE YÜZ İNSAN" mottosunu

benimsediklerini ifade eden Yönetim Kurulu Başkanı

Tarık YENEN "Kâinatta her ne varsa İnsan için vardır.’’

Kâinat İnsana hizmet eder. Madem böyle bizde İnsanımıza

hizmet etmeliyiz" derken “YÜZDE YÜZ TV" ile tek

amaçlarının tüm Türkiye'nin evlerinde Necip Milletimizin

gönüllerine girmek" olduğunu ifade ediyor.

Bu zorlu ve heyecanlı yolculukta en başta Avukat Eşim

Esra YENEN’e, çocuklarım Aras ve Ada'ya çok teşekkür

ederim diyen Tarık YENEN, en büyük şansının ekip

arkadaşlarının inancı ve azmi olduğunu ifade etti.

Çok yakında Uydu ve Dijital Platformlarda izleyici ile

buluşacak olan "YÜZDE YÜZ" Haber, Ekonomi, Spor,

Sağlık, Kadın, Tarih, Kültür, Turizm, Medeniyet, İş Dünyası,

İnanç ve Hayat, içerikleri ile Hayatın tüm renklerini

ekranlara taşıyarak "MEDYANIN YENİ YÜZÜ" olmayı

hedefliyor.

LİDER KURUMLAR /7


IQ MÜHENDİSLİK

IQ MÜHENDİSLİK su sektörünün yüzleştiği problemlerin üstesinden gelmek

amacıyla kurulan, yıllar içinde AR-GE ve deneysel çalışmalarla sektörün popüler

geliştiricisi haline gelmeyi başaran bir Mühendislik ve inovasyon şirketidir.

Başta, ambalajlı su taşımacılığında yaptığımız devrim

niteliğinde bir geliştirme olan ‘’damacana paleti’’

bugün hem iç piyasada hem dış piyasada ciddi ilgi

görmekte ve ithal ürünlerin kullanımını ciddi oranda

düşürmektedir. Yine aynı sektör için geliştirmekte

olduğumuz yükleme boşaltma makineleri, yıkama

makineleri daha önce benzeri olmayan bazı özellikler

barındırmaktadır. Zaman zaman başka sektörlerden

gelen problemlere de aynı şekilde çözümler geliştirip

hayata geçiriyoruz.

İKİ BÜYÜK HEDEF

Rutin işlerimizin yanında ‘’Türkiye Cumhuriyeti’nin Su

Politikası’’na katkıda bulunabilecek çalışmalara da büt-

8/LİDER KURUMLAR


çe ve mesai harcıyoruz. Doğal su kaynaklarının gözelerden

çıkıp tüketicinin yudumlamasına kadar olan tüm

süreç ilgi alanımıza girmektedir. Bu konuyla

ilgili yaptığımız en ciddi çalışma

Yalova’nın Güney Köyü’nde gerçekleştirdiğimiz

modüler kaptaj sistemidir.

Bu çalışma neticesinde devlet kaptaj

bütçesinin %80 oranında tasarruf

ettirildiği ve tüm hijyen zafiyetlerinin

ortadan kaldırıldığı görülmüştür. Hayalimiz

milli su kaynaklarımızın kayıpsız

ve kontrollü kullanımıyla ilgili projemizi

tüm ülke geneline yaymaktır.

Hiç durmadan çalıştığımız ve ciddi kaynak harcadığımız

bir başka hedef ise tüm dünyadaki her bir lojistik

Rutin işlerimizin yanında

‘’Türkiye Cumhuriyeti’nin

Su Politikası’’na katkıda

bulunabilecek çalışmalara

da bütçe ve mesai

harcıyoruz.

hareketinden minimal bir pay almak için geliştirmekte

olduğumuz yönetim ve operasyon projesidir. Standardizasyon,

hijyen ve takip edilebilirlik

süreçlerinden oluşan ve devletimize

uluslarası alanda otorite olma

fırsatı verebilecek bu projeyle ilgili

gerekli temasları gerçekleştirme

aşamasındayız.

İçinde bulunduğumuz belirsizlikler

dünyası, farklı düşünüp hızlı

çözüm bulanın baskın olduğu bir

ticari hayatı beraberinde getirmiştir.

Umudumuz yeni düzende hem devletimize hem de

bizden sonrakilere avantaj sağlayacak buluşlar gerçekleştirmek

ve kalıcılığını sağlamaktır.

LİDER KURUMLAR /9


YEREL YÖNETİMLERDE SU

VE ATIKSU HİZMETLERİNE

GENEL BAKIŞ

Hayat menbaı ve yerini tutabilecek hiçbir

maddenin olmadığı eşsiz bir nimet olan suyun

insan hayatına sunulması yerel yönetimlerin

öncelikli görevlerinden biridir. İnsanların yeterli miktar

ve kalitede suya ekonomik olarak ulaşabilmesi,

başta Birleşmiş Milletler olmak üzere uluslararası

kuruluşların, ülke yönetimlerinin başlıca görevlerinden

biri olduğunu kabul ettikleri bir insani hak olarak

görülmektedir.

Prof. Dr. Lütfi AKÇA

Cumhurbaşkanlığı Yerel Yönetim

Politikaları Kurul Üyesi

Şehirlerimize, kasabalarımıza ve köylerimize yeterli

miktarda ve içme suyu kalite standartlarına uygun

nitelikte suyun tüketiciler tarafından karşılanabilir

fiyatlar ile temini, tüketilen suyun verimli kullanılması

ve ortaya çıkan atıksuların çevre sağlığını tehdit

etmeyecek ve su kaynaklarımızı kirletmeyecek şekilde

bertaraf edilmesi ülkemizde de yerel yönetimlerin

önemli görevleri arasındadır.

Ülkemizde yerleşim yerlerine su temini ve atıksu

bertarafı hizmetleri, toplam nüfusun yaklaşık %75’ini

oluşturan 30 adet Büyükşehirde, ilin tamamına Su ve

Kanalizasyon İdareleri (SUKİ) tarafından verilmektedir.

Büyükşehirler dışında kalan 51 ilde ise il, ilçe ve

10/LİDER KURUMLAR


belde Belediye Başkanlıkları ile köylerde İl Özel İdareleri

tarafından verilmektedir.

Bilhassa gelişmekte olan ülkelerde su sektöründe

yeterli kurumsal ve insan kaynakları kapasitesinin bulunmaması,

yeterli finansman kaynaklarının olmaması

sebeplerinden dolayı su temini ve sanitasyon hedeflerine

ulaşılmasında sıkıntılar yaşanmaktadır.

İnsan sağılığını doğrudan ilgilendiren ve temel bir

insani ihtiyaç olan su ve atıksu hizmetlerinin küresel

ölçekteki önemi sebebiyle bu hizmetlerin daha etkin

sağlanabilmesi için Birleşmiş Milletler çatısı altında çok

sayıda program ve inisiyatif uygulamaya konulmuştur.

Bunlar arasında;

• 1980’li yıllarda Dünya Sağlık Teşkilatı (WHO) tarafından

Su On Yılı (Water Decade) ilan edilmesi,

• BM Binyıl Kalkınma Hedefleri (MDGs) içinde su ve

sanitasyona ağırlık verilmesi,

• Birleşmiş Milletler’in Eylül 2015’teki Genel Kurulunda

kabul edilen 2030 yılı “Sürdürülebilir Kalkınma Hedefleri

(SKH)” sayılabilir

Sürdürülebilir Kalkınma Hedeflerinin 6.ncısı (SKH-6),

herkesin temiz su ve yeterli kanalizasyon hizmetlerine

eksiksiz olarak erişiminin sağlanması ile ilgili olup bu

konulardaki ilgi ve duyarlılığın küresel politik gündemdeki

yerinin canlı tutulmasını gaye edinmektedir. Bu

çerçevede tüm insanların su ve atıksu hizmetlerine

erişimi temel insani

haklardan biri olarak

kabul edilmiştir. Buna

göre temiz, güvenli,

makul fiyatlı, erişilebilir

içme suyununherkese

sağlanması gerekmektedir.

Türkiye’nin 2018-2023

Onbirinci Kalkınma

Planı’nda Kentsel

Altyapı için öngörülen hedeflerine

göre;

• İçme suyuna erişen belediye

nüfusunun toplam belediye nüfusuna oranı

yüzde 100,

İnsanların

yeterli miktar ve kalitede suya ekonomik

olarak ulaşabilmesi, başta Birleşmiş Milletler

olmak üzere uluslararası kuruluşların, ülke

yönetimlerinin başlıca görevlerinden biri

olduğunu kabul ettikleri bir insani hak olarak

görülmektedir.

• Atıksu kanalizasyonu şebekesiyle hizmet verilen

belediye nüfusunun toplam belediye nüfusuna oranı

yüzde 95,

• Atıksu arıtma tesisiyle hizmet verilen belediye nüfusunun

toplam belediye nüfusuna oranı ise

% 100’dür.

TÜİK 2018 Çevre İstatistiklerine göre Türkiye’de 2016

yılı itibarı ile;

• İçme suyu şebekesi ile, temiz ve güvenli içme suyu

hizmeti verilen nüfusun toplam belediye nüfusuna

oranı yüzde 98,

• Kanalizasyon şebekesi ile hizmet verilen belediye

nüfusunun toplam belediye nüfusuna oranı yüzde 90,

• Atıksu arıtma tesisi ile hizmet verilen belediye nüfusunun

toplam belediye nüfusuna oranı yüzde 75

olarak verilmektedir.

Belediye sınırları dışındaki (İl Özel İdareleri sorumluluk

alanında bulunan) kırsal (köy) yerleşimlerindeki güvenli

içme suyuna erişim ile kanalizasyon ve fosseptik sisteminden

yararlanma oranlarının ise sırası ile yüzde 90 ve

yüzde 65 civarında olduğu tahmin edilmektedir (1).

Yukarıda verilen istatistiki bilgilerle, Türkiye’nin BM SKA

6.1-6.3 2030 yılı hedeflerini OECD ülkeleri ortalamalarına

yakın seviyede karşılayabildiği görülmektedir.

Su yönetimin küresel ve uluslararası boyutları da günümüz

şartlarında çok önemli hale gelmiştir. Gerek çevre

yönetimi, gerekse su yönetimi konuları, ulusal ölçekten

yerel ölçeğe doğru gidildikçe sorunların mahiyeti

ve etki ölçeği, çözüm araçları ve sorumlu kurumlar

bakımından değişiklik göstermektedir. Ancak, etkin bir

çevre ve su yönetimi için, her kademedeki yönetim süreçlerinin

hem küresel hem de milli su yönetim politikalarına

uygun ve bu politikaların yerel ölçekteki uzantısı

olma gereği vardır.

Uluslararası yaklaşımlarda,

ülkelerin kişi başına

düşen su miktarları

itibarıyla su kaynakları

açısından zenginlikleri

derecelendirilmektedir.

Bu değerlendirmelere

göre yılda kişi başına

düşen su miktarı

1000 m 3 ’ün altında

olan ülkeler “su fakiri”

olarak tanımlanmaktadır. Türkiye,

mevcut durumda kişi başına yıllık 1350

m 3 su miktarı ile fakirlik sınırına yakın

ve gelecekte su fakiri olmaya aday

bir ülke durumundadır.

Ülkemizin kullanılabilir toplam su miktarı yılda 112

milyar m 3 olup, hali hazırda 57 milyar m 3 ’ü kullanılmaktadır.

Bu miktarın 43 milyar m 3 ’ü (%76) zirai sulamada,

7 milyar m 3 ’ü (%12) içme-kullanma suyu olarak yerleşim

yerlerinde, 7 milyar m 3 ’ü (%12) sanayi suyu ihtiyacını

karşılamada kullanılmaktadır. Genel tabloya bakıldığında,

ülke genelinde su kaynaklarımızın verimli kullanılmasında

en başa alınması gereken sektörün tarımsal

sulamalar olduğu görülmekle birlikte, doğrudan bele-

LİDER KURUMLAR /11


diyelerin sorumluluğunda olan içme ve kullanma suyu

temini açısından bu içme suyu sistemlerinin yeterliliği

ve verimliliği de çok önemli hale gelmektedir.

Ülkemizde su ve atıksu hizmetleri belediye statüsünde

olan yerleşim yerlerinde belediyelerin ilgili birimleri

tarafından verilmektedir. Köylerde ise bu hizmetler İl

Özel İdareleri tarafından verilmektedir. 30 adet Büyükşehir

bünyesindeki Su ve Kanalizasyon İdareleri, ülke

nüfusunun yaklaşık %75’ine hizmet vermektedir.

Ülkemizde 508 adet içme suyu maksatlı yerüstü

su kaynağı bulunmaktadır. 2017 yılı verilerine göre

bunların 302 adedi işletmede ve 206 adedi planlama,

projelendirme ve inşa halindedir. Mevcutta 18 adet

içme-kullanma suyu havzası için İçme Suyu Koruma

Planı yürürlüğe girmiştir. 3 adet havzada çalışmalara

devam edilmektedir. Koruma ve kullanma dengesi

gözetilerek içme suyu havzasının fiziki ve teknik özelliklerinin

bilimsel çalışmalar ile değerlendirilerek havza

özelinde uygulanabilir, anlaşılabilir ve mevcut verilerle

su kalitesini koruyacak ve iyileştirecek, en uygun arazi

kullanımını sağlayacak özel hükümlerin bütün içme

suyu havzaları için hazırlanması gerekmektedir.

İller Bankası A.Ş. belediyelerden aldıkları yetki doğrultusunda

mevzuat dikkate alarak içme suyu arıtma

tesislerinin etüt, proje ve inşaatlarını tamamlayarak belediyelere

teslim etmektedir. Bugüne kadar planlanan

içme suyu arıtma tesislerinin proses seçimi yapılırken

öncelikle su kalitesi dikkate alınmakla birlikte, tesisin

büyüklüğü, arazi ihtiyacı, topografyası, inşaat ve işletme

maliyeti, belediyelerimizin teknik ve mali yapısı,

iklim özellikleri ile işletilebilir düşük işletme ve yatırım

maliyetine sahip yeni teknoloji olması gibi esaslar göz

önüne alınmaktadır.

2020 yılı itibariyle ülkemizde 489 Adet İçme Suyu

Arıtma Tesisi bulunmaktadır. Tarım ve Orman Bakanlığı

tarafından yapılan inceleme ve araştırmalar bu tesislerin

bir kısmının revizyon ihtiyacının olduğu, bir kısmının

yeniden inşa edilmesinin veya işletme şartlarının iyileştirilmesine

gerektiği belirlenmiştir(2). Aynı araştırma

kapsamında içme suyu kaynaklarından ve içme suyu

arıtma tesislerinden alınan suların kalitesi bir yıl boyunca

izlenmiş olup izleme neticelerinin büyük bir kısmının

içme suyu standartlarını sağladığı, ancak bazı yerlerde,

özellikle sanayi atıksularından kaynaklanabilecek

kimyasal madde kirliliğinin önemli olduğu görülmüştür.

İçme suyu arıtma tesislerinin projelendirilmesinde ve

işletilmesinde ham su kalitesinin ve su kaynakları üzerindeki

kirlenme baskısının daha fazla dikkate alınması

gerekmektedir.

İçme ve kullanma suyu temininde verim kaybının en

fazla yaşandığı alan, su iletim ve dağıtım sistemlerindeki

su kayıp ve kaçaklarıdır. 2019 yılında yaymlanan

“İçme Suyu Temin ve Dağıtım Sistemlerindeki Su

Kayıplarının Kontrolü Yönetmeliği” büyükşehir ve il

belediyeleri su kayıplarını 2023 yılına kadar en fazla

%30, 2028 yılına kadar ise en fazla %25 düzeyine; diğer

belediyeler su kayıplarını 2023 yılına kadar en fazla

%35, 2028 yılına kadar en fazla %30, 2033 yılına kadar

ise en fazla %25 düzeyine indirmekle yükümlüdürler.

Tarım ve Orman Bakanlığı verilerine göre, içme suyu

dağıtım şebekelerinde 2019 yılı Türkiye ortalaması su

kayıp oranı % 37 olarak hesaplanmıştır. 2019 yılı 28

büyükşehir belediyesi ve 42 il belediyesinin verilerine

göre 5,28 milyar m3 suyun 1,96 milyar m3 kullanıcıya

ulaşamadan kaybolmuştur. 2019 yılı ve güncel su kayıpları

%25’ten büyük olan 64 belediye verisi kullanılarak

yapılan hesap ile su kayıplarının %25’e düşürülmesi

ile kazanılacak olan su miktarının ekonomik karşılığı

2,37 milyar TL/yıl’dır. İçmesuyu şebekelerindeki su

kayıplarının başlıca sebepleri; proje ve imalat hataları,

İşletme hataları (kademelendirme ve terfi yanlışları,

aşırı basınçlar) ve kayıp-kaçak kontrolu ve SCADA

sistemlerinin olmayışı şeklinde sayılabilir.

2018-2023 yıllarını kapsayan 11.nci Kalkınma Planında,

su şebekelerindeki kayıpların azaltılması için SUKAP

kapsamında bir program yürütülmesi öngörülmüştür.

Bu programın etkin bir şekilde yürütülebilmesi

için Cumhurbaşkanlığı Strateji ve Bütçe Başkanlığının

koordinasyonunda, şebeke yenilenmesi ve kayıp kaçak

konusunda ulusal planlama yapması, bu planlamanın

sonuçlarına göre programa alınacak belediyeler için su

kayıplarının azaltılması eylem planlarının hazırlanması

gerekmektedir.

Ülkemizde yerel yönetimlerin her türlü kentsel ihtiyaçlarının

karşılanması için geliştirilen projelerine

finansman temin edilmesi İller Bankası A.Ş, tarafından

sağlanmaktadır. Piyasa şartlarına göre öz kaynaklar ile

ulusal ve uluslararası kaynaklardan en uygun koşullarda

finansman sağlanmaktadır.

Ayrıca İller Bankası tarafından yürütülen finansman

paketi olan SUKAP kapsamında içme suyu şebeke,

içme suyu arıtma tesisi, kanalizasyon şebekesi, atıksu

arıtma tesisi, yağmur suyu inşaatı, derin deniz deşarjı

işleri için hibe ve uygun şartlarda kredi sağlanmaktadır.

12/LİDER KURUMLAR


Genel bütçeden İller Bankası A.Ş.’ye aktarılan ve İller

Bankası kar paylarından ayrılan ödeneklerden nüfusu

25.000 kişi altı olan belediyelere %50’si oranında

hibe desteği sağlanmaktadır. Bunula birlikte, özellikle

nüfusu az olan küçük belediyelerimizde su ve atıksu

altyapısının finansmanına su ve atıksu gelirlerinden

yapılabilecek katkı yetersiz kalmaktadır. Bu durumun

bir sebebi, ölçek ekonomisinden kaynaklanan, nüfus

başına düşen yatırım masrafının büyük nüfuslu belediyelere

göre daha fazla olması, buna karşılık sosyo-ekonomik

gelişme seviyesine bağlı olarak vatandaşların

bu maliyetleri karşılama gücünün olmayışıdır. Buna

ilave olarak küçük belediyelerde kurumsal kapasitenin

yetersizliğinden kaynaklanan verimsizlik ve kaynakların

etkin kullanılamayışı bu konuda etkendir. 11. Kalkınma

Planı hedefleri arasında da sayıldığı üzere küçük yerleşim

yerlerinde, bilhassa nüfusu 50.000’den az olan

yerleşim yerlerinde su ve atıksu hizmetlerinin istenilen

seviyede verilmesinde ölçek ekonomisinden kaynaklanan

yüksek maliyetlerin yanı sıra hem kurumsal kapasite

hem de finansman yönünden ciddi problemler

vardır. Bu sebeple 30 adet Büyükşehir dışında kalan 51

ilde de büyükşehirlerdekine benzer Su ve Kanalizasyon

İdaresinin kurulması gerekli görülmektedir.

Su, atıksu ve yağmur suyu sistemlerinin finansmanı

ve ücret tarifeleri konusunda yerel yönetimlerimizde

karşılaşılan meselelerin kaynağında; uluslararası alanda

kabul gören “kullanan öder” ve “kirleten öder” ilklerine

dayanan tam maliyeti karşılama yaklaşımının, yine

uluslararası kabul gören ve yukarıda değinildiği üzere

BM sürdürülebilir kalkınma hedefleri arasına giren

“temiz, güvenli, makul fiyatlı, erişilebilir içme suyunun

herkese sağlanması” ilkesini birlikte karşılayabilecek

şekilde, tam maliyetin hesaplanmasına dayalı, ancak

maddi açıdan gerekli durumlarda sosyal destekleme

politikasını da ihtiva eden, milli seviyede belirlenmiş

bir tarife politikasının henüz geliştirilememiş olması

hususu görünmektedir. Su temini ve atık su hizmetlerinin

fiyatlandırılmasına ilişkin karar mercileri mevzuatta

açıkça belirtilmiştir ancak tarifelerin nasıl belirleneceğine

ilişkin belirsizlikler mevcuttur. Ayrıca, su ve atık su

hizmetlerinin fiyatlandırılması için ulusal politikaların

belirlenmesinden sorumlu bir otoritenin olmaması bir

idari boşluk oluşturmaktadır.

Ülkemizde su kalitesinin korunması için gerek yerleşim

yerlerinden gerekse sanayi tesisleri ve diğer kaynaklardan

meydana gelen atıksuların arıtılması için, özellikle

2003 yılından itibaren atıksu arıtma tesislerinin kurulması

çok hızlanmış, atıksuları arıtılan belediye nüfusu

oranı 2002 yılında %35 iken 2017 yılında %82’ye

yükselmiştir. 2020 yılında ise belediye nüfusunun %

87,4’üne atık su arıtma hizmeti verilmektedir. Atıksu

arıtma tesisleri Büyükşehir Belediyelerinde Su ve

Kanalizasyon İdareleri, diğer belediyelerde genellikle

İller Bankası tarafından, bazı durumlarda ise DSİ Genel

Müdürlüğü tarafından inşa edilmekte, ilgili idareler ve

belediyeler tarafından işletilmektedir.

Ancak bu tesislerin inşası, bakım-onarımı ve işletilmelerinde

yatırımı yapan kurumların ve belediyelerin bazı

sıkıntılar yaşadıkları bilinmektedir. 2017 yılında Çevre

ve Şehircilik Bakanlığı tarafından yapılan bir araştırmanın

verilerine göre Türkiye’de bulunan 1127 kentsel

atıksu arıtma tesisi (KAAT) bulunmakta olup bunların

502’sinde revizyon ihtiyacı bulunmamakta, 471 adedinin

revizyon ihtiyacı bulunduğu ve 154’inde ise yıkılıp

yeniden yapılması gerektiği tespit edilmiştir (3).

Bu yetersizliklerin giderilmesi maksadıyla, mühendislik

ve danışmanlık hizmetlerinin iyileştirilmesi için proje

standartları ve normlarının geliştirilmesi ve iyileştirilmesinden

başlanarak yatırımcı kuruluşlar ve belediyelerde

yapısal dönüşümler ve kurumsal kapasitenin

artırılması ve benzeri tedbirlerin üzerinde süratle

çalışılması çok faydalı olacaktır.

Buna ilave olarak, çalışır durumdaki tesislerin işletilmesinde

yetişmiş eleman noksanlığı, tasarım, inşaat ve

işletme yetersizlikleri sebebiyle işletme maliyetlerinin

yüksek olmasından kaynaklanan yüksek işletme maliyetleri,

yeterli denetim yapılamayışından kaynaklanan

sorunlar gibi nedenlerle, çok sayıdaki çevre koruma

tesislerine rağmen sularımızın kalitesinin istenen

seviyede olduğunu söylemek zordur. Bu sorunların

aşılması için gerek tesislerin proje ve inşaatlarını yapan

kurumlarda, gerekse işletmeyi yapan idareler ve belediyelerde

kurumsal kapasite geliştirme çalışmalarının

daha fazla yapılması gerekli görünmektedir.

Kaynaklar

Öztürk, İ., (2019), Türkiye Bm’nin Suyla İlgili Kalkınma Amaçlarının

Neresinde?, Mimar ve Mühendis, MMG, Sayı 110, S.32-36, Kasım-Aralık

2019,

Türkiye’deki İçme Suyu Kaynaklarının ve Arıtma Tesislerinin Değerlendirilmesi

için Teknik Yardım Projesi, Hukuki ve Kurumsal Analiz

Raporu, Çevre ve Şehircilik Bakanlığı ve Su Yönetimi Genel Müdürlüğü,

Ankara, 2017.

Türkiye’deki Atıksu Arıtma Tesislerinin İncelenmesi ve Değerlendirilmesi

(TÜRAAT) Projesi, Çevre ve Şehircilik Bakanlığı, 2017

LİDER KURUMLAR /13


14/LİDER KURUMLAR


LİDER KURUMLAR /15


DSİ GENEL MÜDÜRÜ, KAYA YILDIZ :

İÇME SUYU TEMİNİ İÇİN DEV

PROJELER İNŞA EDİLİYOR.

Türkiye, yarı kurak iklim bölgesinde olan bir ülke

olup, yağışlar, mevsimlere ve bölgelere göre farklılık

gösterir. Karadeniz Bölgesinde ortalama yıllık

yağış miktarı 2.500 mm iken, İç Anadolu Bölgesinde

Konya, Karapınar civarında 250 mm’ye kadar düşmektedir.

Özellikle son yıllarda kendini daha fazla hissettiren

küresel iklim değişikliğinden en fazla etkilenecek

ülkelerden biri de Türkiye’dir. Bu sebeple ülkemizde su

kaynaklarının sürdürülebilirlik ilkesi çerçevesinde yönetimi,

son derece büyük ehemmiyet arz etmektedir.

Öncelikle Türkiye geneli yağışlar ile alakalı genel bir

değerlendirme yapılacak olursa, hidrolojik bakımdan

ülkemizde 1 Ekim ile 30 Eylül tarihleri arası “Yağış

Yılı” olarak kabul edilir. Misal olarak 1 Ekim 2019 ile 30

Eylül 2020 tarihleri arası bir yağış yılıdır.

Ülkemizin genel yağış ve su durumuna kısaca göz

atacak olursak;

Kaya YILDIZ

Dsi Genel Müdür V.

• Ülkemizde uzun yıllar yağış ortalaması 574 mm’dir.

• Ülkemize düşen toplam yağış miktarı 450 milyar m 3

olarak ölçülmektedir.

• Yıllık toplam kullanılabilir su miktarı ise 112 milyar

m 3 olarak tahmin edilmektedir.

• Türkiye’nin nüfusu hâlihazırda takriben

83.155.000’dir.

• Dolayısıyla kişi başına düşen yıllık su miktarı

1.347 m 3 ’tür.

16/LİDER KURUMLAR


Yukarıdaki bu değerleri incelediğimizde Türkiye’nin su

zengini bir ülke olmadığı görülebilir. Ülkemizin su kaynakları,

tek elden çok iyi bir su yönetimi ve işletmesiyle

ancak kendi kendine yetebilecek durumdadır.

Türkiye’nin içinde bulunduğu yarı kurak iklim bölgesini

ve su kaynaklarımızın durumuna baktığımızda, bizim

suyumuzu her bir damlasına kadar akıllıca ve sürdürülebilirlik

ilkesi çerçevesinde değerlendirmemiz gerekmektedir.

Yani bu tablo bize Türkiye’de baraj, gölet gibi su

biriktirme yapılarının yapılmasının bir zaruret olduğunu

göstermektedir.

Bu sebeple son 18 yılda takriben 255 milyar TL maliyetinde

su yatırımı gerçekleştirerek 8.695 tesis Aziz

Milletimizin hizmetine sunulmuştur. Bu tesislerin;

• 600’ü baraj,

• 423’ü gölet ve bent,

• 590’ı ise hidroelektrik enerji santrali

• 1.457’si sulama tesisi,

• 262’si içmesuyu tesisi,

• 21’i atıksu arıtma tesisi,

• 5.089’u taşkın koruma tesisi,

• 253’ü toplulaştırma tesisidir.

Ülkemizde 2019 yılında tüketilen su miktarı 57 milyar m 3

olup, bu suyun %77’si olan

44 milyar m 3 ’ü sulamada, %23’ü olan 13 milyar m 3 ’ü ise

içme, kullanma ve sanayi suyunda kullanılmaktadır.

KURAKLIK KAVRAMI

Bir bölgenin nem miktarındaki geçici dengesizliğin o

bölgedeki su kıtlığı ile ilişkisi olarak tanımlanır. Kuraklık

tabii bir iklim hadisesidir ve herhangi bir zamanda

herhangi bir yerde meydana gelebilir. Yeryüzünde 31

çeşit tabii afet olup, kuraklık bunların ilk sırasında yer

almaktadır.

Ülkemizde kuraklık hep olmuştur, ilk defa tanışılan bir

husus değildir. Kuraklık, genellikle yavaş gelişir ve uzun

bir süreklilik gösterir. Atmosferik tehlikeler içinde tahmini

en zor, etkileri çok geniş olandır.

Kuraklık, su kaynaklarını etkileyecek, bu da içme, kullanma

ve sanayi için su temininde ve hidroelektrik enerji

üretiminde olumsuzluklara sebep olacaktır.

Kuraklık hesaplamalarında, bir bölgedeki yağış ve

evapotranspirasyon arasındaki dengenin uzun süreli

ortalaması göz önünde bulundurulmalıdır.

• Yağışların tesirleri (yağış yoğunluğu, sayısı),

• Yüksek sıcaklık,

• Şiddetli rüzgar ve

• Düşük nem miktarı gibi değişkenler kuraklık üzerinde

etkili olur.

Kuraklık yalnızca fiziki bir hadise veya bir tabiat olayı

olarak görülmemelidir. İnsanların ve onların faaliyetlerinin

su kaynaklarına olan ihtiyacı sebebiyle toplum

üzerinde çeşitli tesirleri vardır.

Uzun süreli kuru hava, bitki, orman ve su kaynaklarında

azalmaya sebep olmaktadır. Bu yüzden ciddi olarak

çevre, ekonomi ve sosyal konularda problemler ortaya

çıkabilir.

BARAJLARIMIZ KURAK DÖNEMLERİN

ETKİSİNİ ASGARİYE İNDİRİYOR

Tüm dünyada küresel ısınma ve iklim değişikliği ile

birlikte sıklığı ve şiddeti artan kurak periyotların etkilerinin

asgari seviyede tutulması maksadıyla su arzının

arttırılması ve talebin kısıtlanması yönündeki tedbirlerimizi

almaya devam ediyoruz.

Devlet Su İşleri Genel Müdürlüğümüz özellikle küresel

ısınma ve iklim değişikliği ile birlikte sıklığı, etki alanı ve

şiddeti artan kurak periyotların etkilerini asgari seviyeye

indirmek için çalışmalarını genel olarak 2 ana başlık

altında toplamaktadır. Su arzının arttırılmasına ilişkin

tedbirler ve su talebinin kısıtlanmasına yönelik tedbirler

olarak özetlenebilecek bu çalışmalar kapsamında önemli

projeler hayata geçirilmektedir.

BARAJ, HES ve GÖLETLER KURAKLIĞA

KARŞI EMNİYET SUBABIDIR

Su arzının arttırılması çalışmaları kapsamında DSİ tarafından

bugüne kadar 876 adet baraj ( 2003 yılından

bu yana bu sayı 600) ve hidroelektrik santral ile 651

adet gölet inşa edilmiştir. Bunun yanında özel sektör

tarafından inşa edilen 645 adet hidroelektrik santral de

ülkemizin depolama kapasitesine büyük katkı sağlamaktadır.

Bu tesislerimizin depolama kapasitesi toplamda

178 milyar metreküpün üzerine çıkmıştır. İstanbul ilimizin

bir yıllık içme, kullanma ve sanayi suyu ihtiyacının 1,2

milyar metreküp olduğu düşünüldüğünde, 178 milyar

metreküplük depolama kapasitesinin değeri daha iyi

anlaşılacaktır.

Depolama tesislerimiz yağışlı dönemlerde biriktirdikleri

suları kurak periyotlarda; tarımsal sulamanın, sanayimizin

ve vatandaşlarımızın hizmetine sunmaktadır. Özellikle

yarı kurak iklim kuşağında bulunan ülkemiz açısından

bu depolama tesisleri hayati önem taşımaktadır.

YERİNDE VE DERİNDE DEPOLAMA: YERALTI

BARAJLARI

İklim değişikliği ve nüfus artışının etkisiyle depolama yapılarının

önemi giderek artmakta ve alternatif depolama

LİDER KURUMLAR /17


yapıları değer kazanmaktadır. Yeraltı Barajları bu alternatifler

arasında ilk sırada yer almaktadır. Bu çerçevede

DSİ tarafından daha önce inşa edilmiş örnekleri bulunmakla

birlikte ortaya çıkan su ihtiyaçları bunlara yenilerinin

eklenmesini gerekli kılmıştır. Bu kapsamda Tarım

ve Orman Bakanlığı tarafından hazırlanan “Yeraltısuyu

Suni Besleme ve Yeraltı Barajları Eylem Planı” ile yarı

kurak coğrafyada bulunan ülkemizin su rezervine katkıda

bulunulması maksadıyla 2023 yılına kadar 100’ün

üzerinde yeraltı barajı inşa edilmiş olacaktır. Yeraltı

barajları kırsal kesimdeki vatandaşlarımıza daha kaliteli

ve sürekli su sağlanması açısından önem taşımaktadır.

ATIKSU: HEM SORUN HEM FIRSAT

DSİ Genel Müdürlüğü, 02.11.2011 tarih ve 662 sayılı KHK

ile Atıksu Dairesi Başkanlığını kurarak bu sektördeki

çalışmalarına hız vermiştir. DSİ bu alanda geliştirdiği

projelerde atıksuların kazanılarak yeniden kullanılmasını

ilke edinen bir yaklaşım izlemektedir. Bu yaklaşım

neticesinde aslında

bir sorun olan atıksu,

arıtıldıktan sonra

başta sulama olmak

üzere çeşitli maksatlarla

kullanılarak su

arzının arttırılması

yönünde bir fırsata

dönüşmektedir.

Bu çerçevede hem

su kaynaklarımızın

kirlenmesinin önüne

geçilmekte hem de

ilave bir su arzı elde

Avustralya’da bir

su firmasının su şişelerine iliştirdiği not:

“Don’t waste water even if you were at a

running stream!” (Prophet Muhammad)

/ “Suyu israf etmeyiniz, akan bir nehirde

olsanız dahi!” (Hz. Muhammed)

edilmektedir. DSİ tarafından bugüne kadar tamamlanan

21 adet Atıksu Arıtma Tesisi ile günlük 315 bin metreküp

su arıtılarak tarımsal sulamada yeniden kullanılabilecek

şekilde hizmete sunulmaktadır.

MODERN SULAMAYLA GELEN BÜYÜK SU

TASARRUFU

DSİ Genel Müdürlüğümüz su talebinin kısıtlanmasına yönelik

olarak da sulama sistemlerinin modernizasyonuna

büyük önem vermektedir. Ülkemizde sarf edilen suyun

yüzde 74’üne karşılık gelen 44 milyar metreküp, tarım

sektöründe kullanılmaktadır. Dolayısıyla bu sektörde

uygulanacak tasarrufa yönelik modern tedbirler önemli

geri dönüşler sağlamaktadır. Bu doğrultuda 2000’li

yılların başından itibaren büyük ölçüde tasarruf sağlayan

modern sulama sistemlerinin yaygınlaştırılması

yönünde bir atılım içerisine girilmiştir. Yapılan çalışmalar

neticesinde, 2000’li yılların başında tarımsal sulamada

%6 olan modern sulama sistemlerinin oranı %29’a yükseltilmiştir.

Bu oran inşaatı devam eden projelerde %94

seviyesine çıkmaktadır.

Modern kapalı sistem basınçlı borulu sulamaya geçilmesi

ile iletim kayıpları minimum seviye indirilmekte

ve tarla içi sulama sitemleri ile önemli ölçüde su tasarrufu

sağlanarak çiftlik randımanı maksimum seviyeye

yükseltilmektedir. Böylelikle, yağmurlama sulamalarda

% 35 damla sulamalarda ise % 65 oranında su tasarrufu

sağlanmaktadır.

İÇME SUYU TEMİNİ İÇİN DEV PROJELER İNŞA

EDİLİYOR.

DSİ 1053 Sayılı Kanunun verdiği yetki ve sorumlulukla

bugüne kadar 81 ilimizde 45 milyon vatandaşımıza 367

adet içme suyu tesisi inşa ederek 4,7 hm 3 /yıl memba

suyu kalitesinde temiz içme suyunu vatandaşlarımızın

hizmetine sunmuştur. Ankara’ya Gerede’den temiz ve

sağlıklı içme suyu getirmek için 31 bin 562 metre uzunluğunda

tünel inşa edilen Gerede İçme Suyu Projesi çok

önemli bir projedir. Bu Türkiye’deki

en uzun içme suyu

tünelidir.

İstanbul, Ankara ve İzmir’in

haricinde; Gaziantep’in uzun

vadeli içme, kullanma ve endüstri

suyu teminini sağlamak

amacıyla inşa edilen Gaziantep-Düzbağ

İçme Suyu İsale

Hattı, Konya Mavi Tünel İçmesuyu

Projesi, Aydın İkizdere

Barajı ve İsale Hatları, Diyarbakır,

Van İçmesuyu proejeleri

hizmete alınan ve şehirlerimize

temiz iç ve sağlıklı içmesuyu sağlayan projelerimizden

sadece bazılarıdır. Bunlar gibi daha birçok proje hayata

geçirilmiş olup, şehirlerimizin içme kullanma suyu

ihtiyacını uzun vadeli olarak garanti altına almak için

18/LİDER KURUMLAR


Bakanlığımız olarak var gücümüzle çalışmaktayız.

Şehirlerimize içme ve kullanma suyu temininin uzun

vadede de kesintisiz devamı için ilk olarak 2008 yılında

“81 İl Merkezinin İçme, Kullanma ve Sanayi suyu Temini

Eylem Planı (2008-2012)” hazırlanmış, Daha sonra

söz konusu Eylem Planı belirli aralıklarla revize edilmiş,

2020 yılı itibari ile de yeniden güncellenmiştir. Böylece

şehirlerimizin 2040, 2050 ve 2071 yıllarına kadar olan

içmesuyu ihtiyacı planlanmıştır. Şehirlerimizde önemli

bir içmesuyu sıkıntısı yaşanmamasının sebebi esas itibariyle

uzun vadeli çözümleri içeren bu eylem planlarının

uygulanmasıdır.

İÇME SUYU HAVZALARINDA KİRLİLİK

ÖNLENMESİNE İLİŞKİN

DSİ eliyle öncelikli olarak içme suyu temin edilen veya

edilmesi planlanan havzalarda genellikle baraj, gölet

gibi depolamaların menbasındaki kirlilik tehdidi oluşturan

atıksuların toplanması, arıtılarak yeniden kullanıma

kazandırılması ve kontrollü deşarjı ile ilgili çalışmalar da

yürütmekteyiz. Bu kapsamda inşa edilen atıksu tesisleri

ile günlük 236 bin m³ atıksu arıtılarak tarımsal sulamada

kullanılabilecek şekilde yeniden kullanıma sunulmuştur.

Özellikle Ergene Havzası Koruma Eylem Planı kapsamında

evsel atıksuların bertarafı yönüyle çok önemli

çalışmalar yapılmıştır. Biz bunu devam eden ve yapacağımız

yatırımlarla 2023 yılında 750 bin m³’e çıkarmayı

hedefliyoruz.

Neler Yapabiliriz?

• Elimizi çok sık yıkadığımız şu günlerde, en az 20

saniye süren sabunlama esnasında, suyu akar vaziyette

bırakmak yerine ufak bir dokunuşla musluğu

kapatabilir, durulama için musluğu tekrar açarak el

yıkama işlemini bitirebiliriz.

• Yine aynı şekilde, diş fırçalarken ve yüz yıkarken

suyu akar vaziyette bırakmak litrelerce suyun boşa

harcanmasına sebep olacaktır. Tıraş bıçağımızı

da akan suyun altında değil, bir tas suyun içinde

durulamak önemli miktarda su tasarrufuna vesile

olacaktır.

• Sadece duş alma süremizi 1 dakika azaltarak, kişi

başına yıllık 18 ton su tasarrufu sağlayabiliriz.

• Sebze ve meyvelerimizi akan suyun altında yıkamak

yerine, bir kabın içinde yıkayabiliriz. Bu yöntemle

dört kişilik bir ailenin yıllık 18 ton su tasarrufu

sağlayabileceği değerlendirilmektedir. Yıkama

sularını daha sonra uygun zeminlerin temizliği ya

da çiçeklerimizi sulamak gibi maksatlarla tekrar

kullanabiliriz.

• Otomobilimizi, balkonlarımızı, bahçelerimizi hortumla

yıkamak yerine, kovaya doldurduğumuz

suyla yıkayabiliriz.

• Çamaşır ve bulaşık makinelerini tam dolu iken

çalıştırmak ve az lekeli çamaşırlar için kısa yıkama

programlarını tercih etmek su sarfiyatını azaltmak

için güzel bir tedbirdir.

• Bulaşıklar elde yıkandığında su sarfiyatı 84-126 litre

arasında iken bulaşık makinesinde yıkandığında bu

sarfiyat 12 litreye kadar düşebiliyor. Bu şekilde yıllık

yaklaşık 40 ton su tasarrufu sağlanabilir.

• Elde çamaşır yıkarken aynı suda önce beyazları;

sonra renklileri yıkayabiliriz. Çamaşırdan arta kalan

suyu da uygun ortamların temizliğinde kullanabiliriz.

• Musluklarınız su damlatıyorsa tamir ettirmemek

günlük 30-200 litre suyun boşa akmasına sebep

olabilir.

• Sifonun bir kez çekilmesi ile ortalama 10 litre su

harcanır. Rezervuarların boyutu küçültülerek önemli

ölçüde su tasarrufu sağlanabilir.

• Musluklarda ve duş başlıklarında su akışını azaltan,

ancak su basıncını arttıran yeni sistemleri

kullanmak “daha az su, daha fazla verim” anlamına

gelmektedir.

• Su tasarrufu sadece aşırı su tüketimini kısmak

değildir. Mevcut tatlı su kaynaklarının kirlenmesinin

önüne geçerek de aynı sonuca ulaşabiliriz. Evsel

atık yağların lavaboya dökülmesi su kaynaklarımızın

kirlenmesine sebep olmaktadır. Günümüzde yerel

yönetimler bu atıkları topluyorlar. Evsel atık yağları

biriktirip belediyelerin toplama alanlarına bırakarak

su kaynaklarımızı kirletmelerine mani olabiliriz. Yine

katı ve sıvı atıklarımızı, çöplerimizi dere yataklarına

atmayarak hem daha temiz bir çevreye hem daha

düşük bir taşkın riskine katkı sağlayabiliriz.

Su Ayak İzimizi Küçültelim

Yaşam kaynağımız olan su aynı zamanda her türlü mal

ve hizmet üretim sürecinin değişmez girdisi konumunda

bulunmaktadır. Dolayısıyla doğrudan sebep olduğumuz

su tüketiminin yanında tükettiğimiz her ürün ya da

hizmetten ötürü dolaylı olarak da su tüketimine ortak

olmaktayız. “Su ayak izi” kavramı bu durumu açıklamak

için kullanılmaktadır. Kişisel su ayak izi ölçülürken yediğimiz

ürünlerden satın aldığımız giysilere kadar her mal

ve hizmet hesap edilmektedir. Dolayısıyla hayatın her

alanında yapacağımız tasarruf ya da kaynakların ölçülü

ve yalnızca ihtiyacımızı giderecek kadar kullanımına

ilişkin tedbirler, doğrudan ve dolaylı olarak su kaynaklarımızın

korunmasına hizmet edecektir.

“Her damla yağmuru insanlığa hizmet etmeden denize

göndermeyin” Seylan Kralı (M.Ö/3500)

LİDER KURUMLAR /19


İÇME VE ATIK SU ARITMA

TESİSLERİNDE SOFRA TUZUNUNDAN

KLOR ÜRETİM SİSTEMLERİ

YAYGINLAŞIYOR

Ali PALAMUTCU

Kemisan Klor-Alkali A.Ş.

Genel Müdürü

Klorlama, bakiye bırakabilmesi ve ekonomik

olması nedeniyle, arıtma tesisleri gibi yüksek

montanlı suların dezenfeksiyonunda uzun yıllardır

en yaygın kullanılan yöntemdir. Klor-Alkali fabrikalarında

gaz ya da sıvı olarak üretilen ve nakledilen

klor kimyasallarının içme suyu, atık su veya endüstriyel

tesislerde kullanılmasının yüksek iş ve çevre güvenliği

riski, suda koku problemi, önlenemez çevresel etkiler

ve ek maliyetler gibi dezavantajları vardır. Tesislerin

ihtiyaç duydukları kadar kloru sadece sofra tuzu ve

elektrik ile kendi yerlerinde üretmelerini sağlayan

tuzdan klor üretim teknolojisi, ticari klorlamanın tüm

dezavantajlarını ortadan kaldırıyor.

Bu alandaki 45 yıllık tecrübesi ile teknolojisini Türkiye’de

geliştiren ve üreten Kemisan, ülkemizde kısa

zamanda birçok içme suyu arıtma tesisini gaz klordan

tuzdan klor teknolojisine geçirmeyi başarmış ve

bu teknolojinin ülkemizde yaygınlaşmasına öncülük

etmiştir. Hem kurumlarımız, hem halkımız hem de

doğamız için hissedilir şekilde olumlu etkileri olan yerinde

tuzdan klor üretim (klor jeneratörü) teknolojisi-

20/LİDER KURUMLAR


nin kurumlar ve işletmeler için

birden çok faydası vardır.

DAHA ETKİLİ VE

KOKUSUZ KLOR ÜRETİMİ

Su dezenfeksiyonu işlemi sırasında

dezenfektanların işletme

ve kurumlara olan maliyeti,

kullanılan kimyasalların dezenfeksiyon

kabiliyeti ve bakteriler

ile mikroorganizmaların

suda tekrardan üremesinin

uzun süre engellenmesi gibi

konular önem kazanmaktadır.

Yaygın olarak kullanılan ticari

klor - özellikle sıvı klor - üretim

esnasında konsantrasyonu arttırmak

ve raf ömrünü uzatmak

amacıyla, etkinliğini düşürdüğü

bilinmesine rağmen, sodyum

hidroksit ile birleştirilir. Ancak

klor jeneratörü ile üretilen taze,

aktif ve düşük pH’lı klor, ticari

olarak tedarik edilen klora göre

çok daha etkili ve birçok konuda

üstündür.

Klor jeneratörlerinin en gelişmiş hali olan ve dünyada

sayılı firma tarafından üretilebilen karışık Oksidan tip

tuzdan klor jeneratörü sadece ticari klordan değil,

diğer tüm dezenfeksiyon çeşitlerinden bile kat kat

etkilidir. Karışık oksidan tip tuzdan klor jeneratörü

yüksek oksidasyon

kabiliyeti ile ürettiği aktif, düşük pH’lı sodyum hipoklorit

ve oksijen bazlı kuvvetli oksidanlar sayesinde

halk ve insan sağlığı alanında bir çok artısı olduğu gibi

işletme ve kurumların su arıtım prosesine de maliyet

bazlı birçok fayda sağlamaktadır. Demir, arsenik ve

manganın çok daha etkili olarak okside edilmesi, su şebekesindeki

tüm organik ve inorganik maddelerin uzun

süreli kullanımda oksitlenerek yok edilmesi, hatlardaki

biyofilm tabakalarının temizlenmesi ve bir daha oluşmasının

engellenmesi, çeşmeden akan sudaki klor tadı

ve kokusunun tamamen ortadan kaldırılması, dezenfeksiyon

yan ürünlerinin azaltılması, su şebeke hatlarında

dozlanacak klor ihtiyacının zamanla azalması ve

buna rağmen 2,5 kat daha uzun mesafe kat edebilen

klor bakiyesi ölçümlerine olanak sağlaması karışık oksidan

tip tuzdan klor jeneratörü kullanımı ile elde edilen

birçok avantajın başında gelmektedir. Sadece sofra

tuzu, su ve elektrik ile üretim yapabilen karışık oksidan

tip tuzdan klor jeneratörü, sağlamış olduğu düşük operasyon

maliyetleri ve sunduğu güvenli işletme rahatlığı

ile tüm dünyada popüler olmaya başlamıştır.

GAZ KLOR KAZALARINA SON VEREN

TEKNOLOJİ

Dezenfeksiyon maliyeti en düşük olan ticari klor türlerinden

gaz klor kullanan işletmeler, sürekli olarak gaz

klor tanklarının ve sistemlerini gaz klor kaçak yapması

riski ile karşı karşıyadırlar. Arıtma tesislerindeki veya

endüstrideki su şartlandırma bölümlerinde görev alan

operatörlerin iş güvenliği riskleri yönetici kadrosunun

sorumluluğundadır. Gaz klor kazalarının ölüm ile

sonuçlanabilecek potansiyele sahip olması, tesislerdeki

en yüksek güvenlik önlemlerinin alınması ihtiyacını

doğurmuştur. Ancak tesis içerisinde gaz klor kazasının

yaşanması durumunda, ne kadar önlem alınırsa alınsın,

çevrede bulunan yerleşim yerleri ve personelin kazadan

ağır bir şekilde etkilenmesi yüksek olasılıklıdır. Klor

jeneratörlerinin üretmiş olduğu solüsyon konsantrasyonunun

%1’den az olması, gaz klor riskinin ve gaz klor

kullanımı sırasında gerekli olan güvenlik yatırımlarını

ortadan kaldırır. Bu sayede işletmeler ve kurumlar,

iş güvenliği ve sağlığı konusunda çok büyük ölçüde

avantaj sağlarlar.

KARAYOLLARINDA DOLAŞAN YÜKSEK

TEHLİKELİ KLOR GAZINA SON!

Birim fiyatının çok düşük olması nedeniyle klor gazı

yüksek miktarlardaki suların dezenfeksiyonunda en

çok tercih edilen yöntemlerin arasındadır. İronidir ki,

klor gazı insan sağlığı için suyun dezenfekte edilme-

LİDER KURUMLAR /21


sinde kullanılsa da aynı zamanda direk temas halinde

oldukça tehlikeli, ölümcül etkileri olan bir kimyasaldır.

Üretim tesislerinden transferi sırasında karayollarında

bu denli tehlikeye sahip bir ürünün nakliyesi, halk sağlığı

için büyük bir tehlike oluşturmaktadır. Tuzdan yerinde

klor üretim (klor jeneratörü) sistemlerine geçmenin

en büyük avantajlarından biri ise ticari klor nakliyesinin

sonlandırılması ile yollardaki tehlikeyi sıfıra indirmesi;

böylelikle kurumların ve işletmelerin olası ölümcül klor

gazı kazalarını engellemesidir.

SIVI KLORA GÖRE %80 DAHA AZ NAKLİYE

İHTİYACI

Nakliye giderleri, arıtma tesislerinin veya proses suyu

şartlandırma departmanlarının en büyük gizli giderlerinden

biridir. Ticari sıvı klor konsantrasyonun %12 ila

%15 arasında olması, geri kalan tüm ürünün tamamının

sudan oluşuyor olması demektir. Nakliye sırasında ihtiyaç

duyulan klordan çok suyun nakliyesi yer tutmakta

olup, kurumlar ve işletmeler en büyük nakliye maliyetini

klordan çok suyun nakliyesine harcar; ancak tuzdan

yerinde klor üretim sistemleri 10 ton sıvı klor üretebilmek

için sadece 2 ton sofra tuzuna ihtiyaç duyar.

Böylelikle, tuzdan yerinde üretim sistemini kullanan

kurumlar ve işletmeler su dezenfeksiyonunda kullanılacak

klor için ticari sıvı klora göre %80 daha az nakliyeye

ihtiyaç duyar. Klor gazı kullanan tesisler ile yerinde

klor üretim sistemlerini tercih edenler arasında nakliye

ihtiyacı bu denli dramatik farklılıklar göstermese de

kullanım sonrası boş tüplerin geri nakliyesi ve içerilerindeki

kullanılamayan belli miktardaki klorun toplam

tüketimden düşülmesi sonucu ulaşılan veriler, sadece

tuz nakliyesinin çok daha az olduğunu göstermektedir.

Bu, işletme maliyetlerinde oldukça büyük farklılıklara

yol açmaktadır.

EKONOMİK DEZENFEKSİYON

İşletmelerin veya kurumların sürdürülebilirliği açısından

dikkat edilen en önemli konu, kullanılan dezenfeksiyon

yönteminin mali yüküdür. Gaz klor gibi Klor-Alkali tesislerinde

üretilen, düzenli olarak satın alınma ihtiyacı

oluşturan ürünler sadece kurumları ve işletmeleri dezenfeksiyon

işlemi için az sayıda üreticinin ürettiği kimyasala

bağımlı hale getirmekle kalmaz, aynı zamanda

bu ürünlerin kullanımı için gereken güvenlik yatırımları

ve ağır işletme maliyetlerini de yanında getirir. Kullanılan

kimyasalın nakliyesi, depolanması, depolanması

sırasında konsantrasyonunu kaybetmesi nedeniyle

etkinliğini arttırmak için yardımcı pahalı kimyasalların

kullanım ihtiyacının doğması, tüm bu kimyasalların

işletilmesi için gereken personel, personelin iş sağlığı

ve güvenliği için yapılacak yatırım gibi birçok kalem su

dezenfeksiyonu sırasında maliyetlerin katlanarak büyümesine

sebep olur. Ancak yerinde tuzdan klor üretim

sistemlerinin dezenfeksiyon işlemi sırasında minimum

personele ihtiyaç duyması, iş sağlığı ve güvenliği

giderlerini minimize etmesi ve hatta yok etmesi, klor

üretimi sırasında dışarıdan temin edilecek tek hammaddenin

farklı bir sürü satıcıdan temin edilebilecek

olan herhangi bir tuz olması, işletme ve kurumlara

muazzam bir ekonomik fayda sağlamaktadır.

DEZENFEKSİYON YAN ÜRÜNLERİNİN (DYÜ)

%50’YE KADAR AZALTILMASI

Halk sağlığının direkt olarak etkilemesinden dolayı,

suyun devletin ilgili bakanlık ve birimleri tarafından belirlenen

içme suyu yönetmeliklerindeki seviyelerde ve

kalitede olması elzemdir. Bu limitler içme suyu arıtma

tesislerinde referans kabul edilir ve suyun kalitesinin

veya içinde bulundurduğu organiklerin değerlerinin

bu seviyeleri aşmadığı emin olunur. Ne yazık ki dezenfeksiyon

işlemi sırasında klorun suda bulunan organik

maddeler ile reaksiyonu sonucu Trihalometan (THM)

ve Haloasetik Asit (HAA) olarak bilinen dezenfeksiyon

yan ürünleri oluşmaktadır. DYÜ’lerin azaltımı ve

belirlenen limitlerin altında kalması içme suyu arıtma

tesislerinin en çok önem gösterdikleri konulardan

biridir. Yerinde tuzdan klor üretim tesislerinin gelişmiş

bir çeşidi olan karışık oksidan tip tuzdan klor jeneratörü’nün

içinde bulunan aktif oksidanlar sayesinde DYÜ

oranını %50’ye kadar azaltmak mümkündür. Bu sayede

şehir su şebeke hatlarında istenen miktarda bakiye klor

bırakılabilirken DYÜ’lerin minimum seviyelere inme-

22/LİDER KURUMLAR


si, arıtma tesisleri için DYÜ’leri endişe verici bir konu

olmaktan çıkartmaktadır.

SU ŞEBEKE HATLARINDA BİYOFİLM

OLUŞUMUNUN ÖNLENMESİ

Su şebeke hatlarında devamlı olarak dezenfeksiyon işleminin

gerçekleştiğini anlayabilmek için, şehrin çeşitli

noktalarından alınan örnekler ile sudaki bakiye klor

miktarı ölçülmektedir. Ancak ölçülen bakiye klora rağmen

belli zamanlarda şehrin belli bölgelerinde sudan

kaynaklı salgınlar görülmektedir. Bunun oluşmasının

en büyük sebebi, hatlarda zamanla oluşan ve büyüyen

BİYOFİLM tabakasıdır. Biyofilm tabakaları, sümüksü yapıları

ile suyun içerisinde bulunan mikroorganizmaları

içlerinde hapsederek çoğalmaları için uygun bir ortam

sağlar. Klora karşı dayanıklılığı olan biyofilm tabakası,

içerisinde bulunan mikroorganizmalara, özellikle de

klora karşı güçlü bir koruma sağlar. Mikroorganizmalar

bu güvenli ortamda hızlıca çoğalırlar, biyofilm tabakası

yırtılarak çoğalmış olan tüm mikroorganizmaların su

şebekesinin akış yönünde dağılmalarına sebep olur

ve sudaki bakiye klor miktarı yüksek miktar bakteri ile

kısa sürede başa çıkamaz hale gelir. Yayılma sonucu

şehrin belli bölgelerinde bir anda toplu salgınlar görülmeye

başlayabilir. Klor tek başına biyofilm oluşumuna

engel olamazken, aynı zamanda var olan biyofilm

tabakalarını yok edemez. Karışık oksidan tip sodyum

hipoklorit jeneratörleri; yani yerinde tuzdan klor üretim

tesisleri, başka bir kimyasal kullanımına gerek duymadan

tüm su şebeke hatlarındaki biyofilm tabakasını yok

ederken, aynı zamanda oluşumunu tamamen önler.

YERLİ VE MİLLİ 45 YILLIK TECRÜBE

Dünya üzerinde yerinde tuzdan klor üretim sistemleri

geliştirip, tasarlayan ve üreten sayılı firma bulunmaktadır.

Tuzdan klor üretim tesislerinin tasarlanması bir

yana, dezenfeksiyon işlemi için elde edilen solüsyonun

üretimini yapan, ‘’Anot’’ adı verilen ve tuzdan klor

üretim sistemlerinin kalbi olarak adlandırılan ‘’hücre’’

kısmını oluşturan özel kaplamalı titanyum plakalar

tüm dünyada sadece belli başlı firmalar tarafından

üretilebilmektedir. 45 yılı aşkın süredir İzmir’de faaliyet

gösteren Kemisan firması, 100% yerli ve milli olarak

ürettiği anotlar ile yerinde tuzdan klor üretim tesislerini

tasarlamakta ve üretmiş olduğu karışık oksidan tip

sodyum hipoklorit jeneratörlerinin Türkiye’deki birçok

su arıtma tesisine tedarik etmektedir.

TÜRKİYE’DE GELECEĞİN TEKNOLOJİSİNE

GEÇİŞ YAPAN ÖRNEK KURUMLAR VE

İŞLETMELER

Dünyada sayılı yerinde tuzdan klor ve karışık oksidan

tip sodyum hipoklorit üretim sistemleri üreticisinin olmasına

rağmen, bu teknolojiyi en iyi şekilde geliştirmiş

olan firmalardan birinin, yüzde yüz yerli sermaye ile

kurulmuş ve 45 yıllık deneyime sahip bir Türk firması

olması Türkiye’de birçok belediye ve özel işletmenin

bu teknolojiye hızla geçiş yapmasını sağlamıştır. Farklı

bir çok sektöre de uygulanabilen bu sistemlere başlıca

aşağıdaki listede yer alan kurumlar geçiş yaparak uzun

süredir kullanmaktadırlar;

ASKİ (Ankara Su ve Kanal İdaresi) Pursaklar

Kocaeli İzmit Su A.Ş.,

GASKİ (Gaziantep Su ve Kanal İdaresi)

Sivas Şarkışla Belediyesi,

SİBESKİ (Sivas Su ve Kanal İdaresi )

ESKİ (Erzurum Su ve Kanal İdaresi )

ESKİ Erzurum Karayazı Arıtma Tesisi,

Afyonkarahisar Merkez,

Gümüşhane Merkez,

İSU (İzmit SU) Avluburun İçme Suyu Arıtma

Kocaeli Kandıra İçme Suyu Arıtma,

Kocaeli Gebze Arıtma,

Uşak İçme Suyu Arıtma Tesisi,

Uşak Merkez

Manisa İçme Suyu Arıtma Tesisi

Bolu Merkez İçme Suyu Arıtma Tesisi Burdur İçme

Suyu Arıtma Tesisi

Edirne İçme Suyu Arıtma Tesisi 1

Edirne İçme Suyu Arıtma Tesisi 2

Galata Port tesisleri.

Erdemir Demir Çelik Tesisleri

Granada Luxury Belek Otel

LİDER KURUMLAR /23


SAĞLIK İÇİN

SU

Tuncay ÖZER

Çevre Sağlığı Daire

Başkanı

Dünya bir deniz idi, ne gök vardı, ne bir yer,Uçsuz,

bucaksız, sonsuz, sular içreydi her yer! (Bahaeddin

ÖGEL, Türk Mitolojisi Cilt 1

Böyle anlatılır Altay Yaratılış Destanında Dünyanın başlangıcı.

Hint, Mezopotamya, Maya, Mısır, Kızılderili, Afrika ve

Avustralya mitolojilerinde de Gökyüzü ve sularla kaplı

bir Dünya anlatılmaktadır başlangıç olarak.

O kadar önemli ve gereklidir ki su hayat için, insandan

ve diğer tüm canlılardan önce suyu yarattığına inanılır

Yaratıcının. Vazgeçilmezdir hayat için su; tüm canlılar

su içerir ve suya muhtaçtır. Dörtte üçü sudur insanın

ve Dünyanın.

İnkâr edenler, göklerle yer bitişik bir halde iken bizim,

onları birbirinden kopardığımızı ve her canlı şeyi

sudan yarattığımızı görüp düşünmediler mi? Yine de

inanmazlar mı? (Enbiya Suresi 30. Ayet)

Şüphesiz biz insanı, karışım halindeki az bir sudan yarattık

ve onu imtihan edeceğiz. Bu sebeple onu işitir

ve görür kıldık. (İnsan Suresi 1. Ayet)

Sadece yaratılış mitlerinde ve hayatın merkezinde

olması değildir suyu özel kılan. Saflığına, temizliğine,

şifa kaynağı olduğuna inanır ve suyun temiz tutulması,

korunması, israf edilmemesi gerektiğini bilir

insanoğlu, farklı coğrafyalarda yaşamış olsa da.

Yerleşik hayata geçen insanoğlu, hem tarlasındaki

ürünleri sulamak, hem hayvanlarına içirmek hem de kendisi

içmek, yemek yapmak, temizlemek ve temizlenmek

için suyun yakınına yerleşmeye ve/veya suyu yaşadığı yere

getirmeye çalışmıştır. Şehirleşme nehirlerin, göllerin ve

su kaynaklarının yakınlarında başlamış, artan nüfusun su

ihtiyacını karşılamak için yapılmıştır sarnıçlar, su kanalları.

24/LİDER KURUMLAR


Birleşmiş Milletler, güvenli ve temiz içme suyu ve sanitasyon

hakkını, yaşamdan ve tüm insan haklarından

tam anlamıyla yararlanabilmek için gerekli olan bir

insan hakkı olarak kabul eder. (UN. 64/292)

Günümüzde güvenli ve temiz suya erişim temel insan

hakkı olarak kabul edilmektedir. Anayasamızda tüm

vatandaşların sağlıklı ve dengeli bir çevrede yaşama

hakkının yanı sıra çevre sağlığını koruma ve çevre

kirliliğini önleme görevi de hem devlete hem de

vatandaşlara verilmiştir.

Herkes, sağlıklı ve dengeli bir çevrede yaşama hakkına

sahiptir.

Çevreyi geliştirmek, çevre sağlığını korumak ve çevre

kirlenmesini önlemek Devletin ve vatandaşların ödevidir.

(T.C. Anayasası Madde 56)

Sağlık Bakanlığı Halk Sağlığı Genel Müdürlüğü Çevre

Sağlığı Dairesi Başkanlığının çevre ve insan sağlığının

korunmasına yönelik faaliyetleri arasında içme

kullanma suyu, ambalajlı sular, kaplıca suları, yüzme

havuzları ve yüzme suları ile ilgili denetleme ve izleme

çalışmaları oldukça önemli bir yer teşkil etmektedir.

Hususi kanuna tevfikan belediyelerce idare edilen sularla

işletilmesi şirketlere bırakılan suların sıhhi hususları

Sıhhat ve İçtimai Muavenet Vekâletinin murakabesine

tabidir. (Umumi Hıfzıssıhha Kanunu Madde 235)

Ülkemizde sağlıklı, temiz ve güvenli içme-kullanma

suyu temini, temin edilen suyun kalitesinde sürekliliğin

sağlanması ile dezenfekte edilmesi (klorlanması), 5393

sayılı Belediyeler Kanunu, 1593 sayılı Umumi Hıfzıssıhha

Kanunu ve 5302 sayılı İl Özel İdaresi Kanunu

gereğince belediyeler ve il özel idarelerinin görev ve

sorumluluğundadır.

Tüketime sunulan içme kullanma sularına yönelik

denetleme ve izleme çalışmaları ise 1593 sayılı Umumi

Hıfzıssıhha Kanunu, 1 Sayılı Cumhurbaşkanlığı Kararnamesi

gereğince Bakanlığımız görev ve sorumluluğunda

bulunmaktadır.

Bu çalışmalar Avrupa Birliği ile uyumlaştırılmış ve

17.02.2005 tarihli ve 25730 sayılı Resmî Gazete ’de

yayımlanarak yürürlüğe giren “İnsani Tüketim Amaçlı

Sular Hakkında Yönetmelik” kapsamında yürütülmektedir.

Yerel idarelerce temin edilen içme kullanma

sularının kalitesinin izlenmesi amacıyla ülke genelinde

belirlenmiş yaklaşık 65.000 izleme noktasından il

sağlık müdürlüklerince numuneler alınarak Halk Sağlığı

Laboratuvarlarında analizleri yapılmaktadır.

Halk sağlığının korunması açısından tüketime sunulan

içme kullanma sularının sağlıklı ve güvenli olması, insan

sağlığını tehdit edecek düzeyde kimyasal maddeler

ve mikroorganizmalar içermemesi gerekmektedir.

Sulardaki kimyasal kirlilikler arıtım ile, mikrobiyolojik

kirlilikler ise dezenfeksiyon ile giderilebilmektedir.

Saha çalışmalarında tespit edilen uygunsuzlukların

çoğu mikrobiyal kirlilik kaynaklı olduğundan özellikle

suların dezenfeksiyonu büyük önem taşımaktadır.

Sağlığı olumsuz etkileyecek uygunsuzluklarla etkin bir

şekilde müdahele edilebilmesi kapsamında 5996 sayılı

Veteriner Hizmetleri, Bitki Sağlığı, Gıda ve Yem Kanunu

kapsamında mahalli idareler üzerinde uygulanacak

idari para cezası yetkisi Sağlık Bakanlığına verilmiştir.

Ayrıca İnsani Tüketim Amaçlı Sular Hakkında Yönetmelik’te

20.10.2016 tarih ve 29863 sayılı Resmi Gazetede

yapılan değişiklikle tüm su depolarında suyun debisine

ve basıncına göre ayarlanabilen otomatik klorlama

cihazları ile dezenfeksiyon yapma zorunluluğu getirilmiştir.

Böylece tüketime sunulan içme kullanma suyunun

tüm ülke genelinde dezenfekte edilerek içilebilir

hale getirilmesi amaçlanmıştır.

Ülke genelinde tüketime sunulan içme kullanma suları,

Çevre Sağlığı Bilgi Yönetim Sistemi (ÇSBYS) platformu

üzerinden Bakanlığımızca izlenmektedir. Türkiye genelinde

aktif şekilde faaliyet gösteren 52.000 kaynak,

47.000 depo, 36.000 şebeke, 65.000 izleme noktası

sistem üzerinden takip edilmektedir. Bir yılda yaklaşık

150.000 kontrol 40.000 civarında da denetleme izlemesi

yönünden analizler ile 1.6 milyon civarında bakiye

klor izlemesi yapılmaktadır.

Denetim izlemesine yönelik yapılan analizlerin sonuçları

ÇSBYS üzerinden online takip edilmektedir.

LİDER KURUMLAR /25


İçme-kullanma suyu veri tabanı ile çeşitli ve kapsamlı

bir şekilde raporlama yapılabilmekte ve tematik

haritalar oluşturulabilmektedir. İnsani Tüketim Amaçlı

Sular Hakkında Yönetmelik kapsamında, su kalitesi

takibi amacı ile yapılan tüm analizlerin raporları

ile bu Yönetmelikte yer alan her bir parametre için

sonuç alınabilirken, parametre bazlı tematik raporlar

da oluşturulabilmektedir. Bu haritalar, yöneticiler için

karar verme süreci aşamalarında ön fikir oluşturması

açısından önemli bir işlev görmektedir. Aynı zamanda

ÇSBYS platformu üzerinden toplanan bu veriler diğer

kamu kurum ve kuruluşları ile de paylaşılarak hem Bakanlığımız

hem de diğer Kurumlar tarafından politika

üretmekte kullanılmaktadır.

ÇSBYS yerel yönetimler ve mahalli idarelere de açık

şekilde faaliyet göstermekte ve illerde valilikler, kaymakamlıklar,

belediyeler, il özel idareleri personeli de

kullanıcı adıyla sisteme girip sorumluluk alanındaki sulara

ilişkin verilere erişim sağlayabilmektedir. İçme kullanma

sularının sağlıklı ve güvenli bir şekilde tüketime

sunulmasında Bakanlığımız taşra teşkilatı ile ilgili yerel

idareler koordineli şekilde çalışmalar yürütmekte ve

uygunsuzluk durumlarında ilgili yerel idareler ivedilikle

uyarılmaktadır. Halk sağlığının tehlikeye atılmaması

açısından Bakanlığımız uyarıları doğrultusunda ilgili

mahalli idarece halkın bilgilendirilmesi sağlanmakta ve

gerektiğinde suyun kullanılmaması yönünde kamuoyu

bilgilendirilmektedir. Bu açıdan birçok paydaşı bulunan

ve insan hayatında önemli bir yere sahip olan

suyun, diğer kamu kurum ve kuruluşları ile

ortak değerlendirilmesi gerekmektedir.

SAĞLIKLI SU İÇİN YEREL

YÖNETİMLERLE İŞBİRLİĞİ,

ORTAK ÇALIŞMALAR

Bakanlığımız merkez ve taşra teşkilatlarınca

yapılan izlemelerde içme kullanma

sularına yönelik tespit edilen sorunların yerel

düzeyde giderilmesi, uygunsuzlukların düzeltilmesi,

güvenli içme kullanma suyu ve sanitasyonun

önemi konusunda farkındalık oluşması amacıyla

2015-2020 yıllarında yerel yönetimlerle bölgesel

düzeyde değerlendirme toplantıları düzenlenmiştir.

Bölgesel düzeyde yapılan toplantılarda; halk sağlığının

korunmasında güvenli içme kullanma suyu temini, şehir

ve köy içme kullanma suyu temininde yerel idarelerin

rolü ve sorumluluğu, şehir ve köy içme kullanma

suyu izleme çalışmaları hakkında değerlendirmeler

yapılmıştır. Ayrıca Türkiye’deki içme suyu kaynakları

ve arıtım tesislerinin değerlendirilmesi, içme kullanma

sularında analiz hizmetleri, su sistemlerine yönelik

planlamalar, içme kullanma

suyu sanitasyonu çalışmalarında

hizmet alımı, içme kullanma suyunda

dezenfeksiyon, bakiye klor

takibi çalışmaları, grup sularının

yönetiminde iyi uygulamalar gibi

konular ele alınmıştır.

Söz konusu toplantılara;

Bakanlığımız merkez ve

taşra teşkilatı görevlileri

dışında Valiler, Vali

Yardımcıları,

Kaymakamlar,

Belediye

Başkanları, Başkan

Yardımcıları,

Belediyelerin içme

suyu konusunda

çalışan yöneticiler

ve uzmanlar, İl

Özel İdaresi Yetkilileri, Su ve Kanalizasyon İdaresi

Yetkilileri katılım sağlamış, ele alınan konular kapsamında

değerlendirmeleri ile katkıda bulunarak

görüşlerini ifade etmişlerdir.

Bakanlığımızca içme kullanma sularına yönelik

çalışmaların anlatıldığı toplantılarda, yapılan su sanitasyonu

konulu sunum ile sağlıklı ve güvenli suyun

önemi, su kirliliği ve nedenleri, su ile bulaşan hastalıklar,

dezenfeksiyon ve önemi konusunda genel

bilgiler sunulmuş ve toplantılara katılan illerin içme

kullanma suyu kaynak ve depo durumu, izleme sonuçları

katılımcılar ile paylaşılmış, görüş ve öneriler

kayıt altına alınmıştır.

Uluslararası Su ve Sağlık Kongresi

Bakanlığımızca mühendislik, sağlık bilimleri ve

tıp, fen ve sosyal bilimler, ilgili kamu kurumlarının

merkez ve taşra teşkilatı ve özel sektör olmak

üzere ulusal ve uluslararası geniş katılım

ile, bilimsel ya da hizmetsel anlamda suyla

ilgilenen herkesi bir araya getiren,

“Suya Dair Her Şey” temasıyla

2015, 2017 ve 2019 yıllarında

3 adet Su

ve

26/LİDER KURUMLAR


“Su Varsa

Sağlık Var”

Sağlık Kongresi düzenlenmiştir. Söz konusu kongrelerle

su farklı açılardan değerlendirilmiş, Ülkeler, Bakanlıklar,

Belediyeler, Üniversiteler arasında kapsamlı bir

şekilde tecrübe ve bilgi paylaşımı yapılmıştır.

SU VE SAĞLIK İLİŞKİSİ

Yapılan incelemelere göre 80’den fazla farklı hastalık

etkeninin su yolu ile insanlara bulaşabildiği ve sulardan

kaynaklanan hastalıkların her yaş grubundan insanı

etkileyebildiği belirtilmektedir. Su ile bulaşan enfeksiyonlar

toplum içinde hızla yayılarak büyük salgınlara

yol açabilmektedir. Özellikle hijyen ve sanitasyonun

çok yetersiz olduğu az gelişmiş ülkelerde kolera gibi

ölümcül hastalıklar da görülebilmektedir.

Ülkemizde su ile bulaşan salgın hastalıklara erken

müdahale ve mücadele kapsamında Çevre Sağlı Bilgi

Yönetim Sistemleri (ÇSBYS) üzerinden düzenli olarak

toplanan veriler üzerinden yapılan kontroller neticesinde

salgın kaynağının tespiti yapılabilmekte ve erken

müdahale olanağı yakalanabilmektedir.

Halk sağlığının korunması açısından olası riskler

değerlendirilerek salgınların önlenmesi Bakanlığımızın

öncelikli hedeflerindedir. Bu bağlamda merkez ve

taşra teşkilatı olarak elimizdeki veriler ilgili idareler ile

paylaşılmakta ve uyarılar yapılarak gerekli önlemlerin

alınması sağlanmaktadır.

Sularda mikrobiyolojik kirliliğe bağlı hastalıklar oluşabilirken

kimyasal kirliliğe uzun süreli maruziyet sonrası

ortaya çıkabilen diğer hastalıklar ile de karşılaşılabilmektedir.

Arsenik (As), Civa (Hg), Kadmiyum (Cd) gibi ağır

metallerin ve PAH, THM gibi diğer kirleticilerin sularda

LİDER KURUMLAR /27


bulunmasından kaynaklı olarak kirlenen suların tüketim

yoluyla insanlara ulaşması halk sağlığı için tehdit

oluşturabilmektedir. Bu tür durumlarda ilgili idarelere

öncelikli olarak alternatif kaynak bulunması ve kirletici

miktarına bağlı paçallama yöntemlerinin denenmesi

önerilmektedir. Söz konusu kirlilik bu yöntemler ile

giderilememesi durumunda yine kirletici türü, miktarı

ve diğer parametreler de gözetilerek arıtma yapılması

önerilmektedir.

Su kaynaklarının savaş, depremler gibi olağan üstü

durumlarda kirlenmesi riski oldukça yüksektir. Doğal

afetlerde halk sağlığını olumsuz etkileyen etkenlerin

başında su gelmektedir. Hem su kaynakları hem şebeke

sistemleri hem de bina içindeki tesisatlarının tahrip

olması nedeniyle salgınlar hızla baş gösterebilmektedir.

Doğal afetlerde halkın sağlıklı suya erişimi büyük

önem taşımakta ve bu durumda su analizlerinin hızla

yapılması, gerekli durumlarda ambalajlı su ve tankerle

su sağlanarak halkın ihtiyacını gidermeye yönelik çalışmalar

yapılmalıdır.

Özellikle bir deprem ülkesi olan Türkiye’de son yıllarda

yaşanan deprem, sel gibi afetlerde sularla ilgili izleme

ve analiz çalışmaları hızlıca yapılarak halka sağlıklı su

“Akarsuyun

kenarında bile olsan,suyu

israf etme’’ (Hadis-i Şerif)

sağlanmıştır. 2020 yılında Elazığ, Malatya, İzmir’de

yaşanan deprem ve Giresun illerinde yaşanan sel gibi

afetlerde Çevre Sağlığı Afet Müdahele prensipleri kapsamında

hızlı reaksiyon gösterilerek afetin ilk saatlerinden

itibaren afet bölgelerine en yakın tesislerden su

tedariği sağlanmış ve ekipler koordine edilerek sahada

gerekli incelemeler yapılmıştır. Yapılan incelemeler

sonucu içme-kullanma suyu tedariği için tankerler sevk

edilerek gerekli dezenfeksiyon koşulları sağlanarak su

temini sağlanmıştır. İlgili yerel idareler ile istişare içinde

kalıcı çözüm için gerekli bilgilendirmeler yapılarak

salgın hastalıklara yönelik risk en aza indirilmiştir.

“Koronavirüs, alacağımız tedbirlerden

daha güçlü değildir. Maske, mesafe,

temizlik. Kuralsız kazanılmış

savaş var mı?”

Dr. Fahrettin KOCA-Sağlık Bakanı

COVID-19 (SARS-CoV-2) VE SU

Yeni tip koronavirüs hastalığına neden olan COVID-19

virüsüne karşı alınabilecek önlemlerden biri de güvenli

su, sanitasyon ve hijyenik koşullarının sağlanmasıdır.

Mevcut durumda Dünya Sağlık Örgütü (DSÖ) verilerine

göre, COVID-19 virüsünün içme sularında bulunması

muhtemel olsa da koronavirüsün yerüstü ya da

yeraltı su kaynaklarında bulunduğuna ya da kontamine

olmuş sularla bulaştığına dair bir kanıt bulunmamaktadır.

Bu nedenle içme ve kullanma sularının rutin

dezenfeksiyonu ile COVID-19’un inaktive edilebildiği

belirtilmektedir.

28/LİDER KURUMLAR


Laboratuvar testleri ve saha çalışmaları kapsamında

yapılan analizler, koronavirüslerin 10 güne kadar

musluk suyunda ve 100 güne kadar atık suda hayatta

kaldığını göstermiştir. Bu virüsler çevresel şartlara karşı

en dayanıksız virüsler olarak kabul edilmektedir. Ayrıca

klor gibi oksidanlara karşı da oldukça savunmasızlardır.

Isı, düşük ya da yüksek pH, güneş ışığı ve dezenfektanların

(klor vb.) da virüsün ölümüne sebep olduğu

belirtilmektedir.

İçme ve kullanma suyu kaynaklarının korunmasından

başlayarak; suyun dağıtımında, toplama veya tüketim

noktasında arıtılmasında önlemler elden bırakılmamalıdır.

Bununla birlikte filtrasyon ve dezenfeksiyonu

içeren konvansiyonel ve merkezi su arıtma tesislerinde

uygulanan işlemlerin COVID-19 virüsünü etkisiz hale

getirmekte yeterli olduğu bilinmektedir.

Etkili bir dezenfeksiyon için 30 dakikalık bir temas

süresinin ardından minimum 0,5 mg/L bakiye klor

konsantrasyonu yeterlidir. Su iletiminin ve dağıtımın

sağlandığı şebekeden son noktadaki musluğa kadar

her aşamada bakiye klor bulunduğundan emin olunmalıdır.

Bugün eski normallerimize mesafe

koymazsak yarın sevdiklerimizler aramıza

hiç kapanmayacak mesafeler girebilir.

Maske, mesafe temizlik kurallarına

uymak kendimize, sevdiklerimize ve ülke

mize karşı vicdani sorumluluğumuzdur.

Sağlığımızın ve sosyal hayatımızın

güvencesi budur.

Dr. Fahrettin KOCA- Sağlık Bakanı

İKLİM DEĞİŞİKLİĞİ ve SU

Dünya sağlığını tehdit eden en önemli olaylardan biri

de iklim değişikliğidir.

Fosil yakıtların kullanımı ve ormansızlaşma nedeniyle

atmosferde sera etkisi oluşmakta ve yeryüzü ısısı

yükselirken kutuplardaki ve dağlardaki buzullar hızla

erimektedir. Dünyadaki en önemli tatlı su kaynaklarını

buzullar oluşturduğundan dolayı, küresel ısınma ve

iklim değişikliği etkisiyle buzulların erimesi gelecekte

karşı karşıya kalınacak su sıkıntılarının habercisi niteliğindedir.

Mevcut durumda bile birçok önemli dünya kenti su sıkıntısı

çekmektedir. Eriyen buzullar nedeniyle deniz su

seviyesi artarken, sahil yerleşim alanlarını kaplayarak

milyonlarca insanı göçe zorlamaktadır.

İklim değişikliğinin diğer etkileri arasında yaşanan seller,

kuraklıklar ve yazları görülen sıcak hava dalgaları

yer almaktadır. Bütün bunlar dünyadaki su tüketimini

ve sıkıntısını daha da arttıracak etmenlerdir.

Dünya Sağlık Örgütüne göre 2025 yılında dünya

nüfusunun yarısının su sıkıntısı çeken bölgelerde

yaşayacağı tahmin edilmektedir. İklim değişikliğinden

etkilenen ülkeler arasında su zengini olmayan ülkemizin

de olacağı düşünülmektedir. Suyun yetersizliği ve

kalitesi, doğrudan ya da dolaylı olarak halk sağlığını

etkileyecektir.

Su kaynaklarımızın korunması ve yönetimi amacıyla

yapılabilecekler arasında; farkındalık düzeyinin ve

eğitim seviyesinin artırılması, kirliliklerin önlenmesine

yönelik önlemlerin artırılması, temiz su girişimlerinin

desteklenmesi, yağmur suyu haşatını ile yeraltı ve yer

üstü sularının beslenmesi, güvenli içme suyu için altyapıların

iyileştirilmesi, yenilenebilir enerji kaynaklarının

kullanımı, su tasarrufu ve kirlilik kontrolü sayılabilir.

İyileştirme amacıyla yapılacak tüm bu işler disiplinler

arası çalışma gerektiren, iklim değişikliğinin etkilerini

önleyecek ya da azaltılmasını sağlayacak uyuma yönelik

çok yönlü çalışmalardır.

LİDER KURUMLAR /29


AKILLI ŞEHİRLERDE

ALTERNATİF ŞEBEKE SUYU

DEZENFEKSİYON YÖNTEMLERİ

Sodyum hipoklorit (ticari

sıvı klor) ve gaz klor yerine

şehir şebeke sularının

dezenfeksiyonunda

kullanılabilecek alternatif

yöntemler var mı?

Güçlü etkisi ve düşük

maliyeti nedeniyle Hipokloröz

Asit (HOCl) içme suyu,

şebeke suyu ve atık suların

dezenfeksiyonunda yaygın olarak

kullanılmaktadır.

Üretiminde sadece su ve

tuz kullanılır. Sıvı olarak temin

edilebildiği gibi ECAPRO

cihazlarıyla yerinde de üretilir.

Hipokloröz asit (hocl)

sıvı klor ve gaz klor ile

karşılaştırıldığında, sudaki zararlı

mikroorganizmalara etkisi

açısından farkı var mıdır?

Hipokloröz asit (AQUAMIRUS)

klor ürünleri ailesindeki en güçlü

dezenfektandır. Sıvı ve gaz klora

göre etkinliği 8-10 kat fazladır.

Antiviral ve antibakteriyel

spektrumu daha geniştir.

Üzerindeki elektrik yükü ve

düşük molekül ağırlığı nedeniyle

bakteri hücre duvarları ve virüs

zarflarına diğerlerine göre daha

kolay girer.

Suda koku ve tat değişikliği

yaparmı?

AQUAMIRUS suda klor

kokusu yapmaz. Suyun tadını

değiştirmez. Bunun en iyi kanıtı;

Çiğ ve işlenmiş gıda endüstrisi,

içme suları ve havuzlarda

kullanılmasıdır.

Şebekelerde biyofilmin

çözülmesi ve oluşmasının

önlenmesi hocl ile mümkün mü?

Klorlu şebeke sularında

görülen canlı bakterilerin

çoğunun biyofilm kaynaklı

olduğu bilinir. Biyofilm tabakasını

çözmek ve oluşmasını önlemek

de çok etkilidir.

Ekonomik avantajları nedir?

Hipokloröz asitin sanitasyon

ve dezenfeksiyon amaçları

ile kullanıldığı yerlerde diğer

klor bileşiklerine göre maliyet,

iş gücü ve lojistik avantajları

bulunmaktadır:

30/LİDER KURUMLAR


Ana ve tek üretim hammaddesi

tuzdur. Özellikle Çankırı

bölgesinde bolca bulunan kaya

tuzu çok uygundur. Yurt dışı

hammaddelerine bağlı olmaması

ve kolay temini en önemli

avantajıdır. Ekonomiktir. Yerinde

üretim nedeniyle taşıma ve

depolama masrafları yoktur.

Sıvı klor ve gaz klorun taşınması

ve uygulanması sırasında oluşan

risk ve tehlikeleri elimine etmek

mümkün mü?

Sıvı klor ve Gaz klorun

taşınması, saklanması ve

depolanması riskli ve tehlikelidir.

Üstelik taşınma ve aktarma

sırasında etkinlik kaybına

uğrar. Yerinde Hipokloröz Asit

üreten sistemler (ECAPRO) bu

olumsuzlukların tamamını devre

dışı bırakır. Teknolojideki son

gelişmeler bu sistemlerin yaygın

kullanılmasını sağlamıştır.

Bu sistemler T.C. Sağlık

Bakanlığı tarafından onaylanmış

mıdır? Uygulama sırasında halk

sağlığı genel müdürlüğünün

aradığı kriterleri karşılar mı?

T.C. SAĞLIK BAKANLIĞI’na

bağlı Halk Sağlığı Genel

Müdürlüğü ambalajlı sıvı olarak

AQUAMIRUS’u ve yerinde üretim

sistemleri olarak ECAPRO

cihazlarını onaylamıştır. Ürün tipi

5 de Biyosidal Ürün Ruhsatına

sahip olan bu yöntemlerin

kullanılmasına izin verilmiştir.

ABD Çevre Koruma Kurumu

(EPA) hipokloröz asitin içme

suları dezenfeksiyonu için 4mg/L

ye kadar yoğunlukta kullanımına

izin vermektedir.

Şebekelerde bakiye klor ölçümü

ve standartların tutturulması

nasıl sağlanmaktadır?

Hipokloröz Asit suda

dezenfeksiyon işini hallettikten

Uzm. Dr. Metin OKUCU

İç Hastalıkları Uzmanı

sonra bakiye klor olarak açığa

çıkar. Açığa çıkan miktar (serbest

klor) mevcut yöntemlerle ölçülür.

Elimizdeki ölçüm sensörleri ya

da ölçüm kitlerini değiştirmeden

kullanabiliriz.

Hipokloröz asit (hocl) nedir?

Hipokloröz asit insan

akyuvarlarında doğal olarak

bulunan, vücudumuzun bakteri

ve virüs enfeksiyonları ile

savaşta kullandığı bir bileşiktir.

Bu solüsyon vücut dışında ise

su ve tuzun elektro kimyasal

jeneratörler ile işlem görmesinden

üretilir. Bakteri, mantar, küf, spor

ve virüsleri tamamını öldürür.

Bilinen geleneksel dezenfektanlara

göre çok daha etkilidir. Canlılar,

yüzeyler ve çevreye toksik

değildir. Biyoçözünürdür ve kalıntı

bırakmaz.

Nasıl etki eder?

Hipokloröz asit mikropların

hücre duvarını, virüslerin

zarflarını ve DNA larını

parçalayarak etki eder. Bakteri

ve virüslerin çoğalmasını bu

yollardan durdurur. AQUAMIRUS

işlevini 30-60 saniye içinde

tamamlar.

Hangi virüs ve bakterilere karşı

etkilidir?

AQUAMIRUS insanlarda

enfeksiyonlara sebep olduğu

bilinen tüm bakteri ve

virüslere karşı etkilidir: E. Koli,

Salmonella, Şigella, Enterokok,

Listeriya, Stafilokok, Metisilline

Dirençli Stafilokok, NoroVirus,

H1N1 virüsü, Psödomonas,

Gram pozitif ve negatif diğer

bakteriler, Mycobacterium

Tuberculosis, Klostiridyum

sporları, HIV, Hepatit B ve C

virüsleri, Sitomegalovirüs ve

tüm avyan virüsler. SARS-CoV-2,

Ebola virusü, Norwalk virusü

ve norovirus. Kandida Albikans

(mantar).

Hocl korona virüse karşı

etkili mi?

Pandemi ile SARSCoV2’

ye etkili dezenfektanlar çok

önem kazandı ve hemen bu

konu araştırılmaya başlandı.

Çeşitli kurumlar korona virüse

karşı etkili dezenfektanları

yayınlamaya ve tavsiye etmeye

başladılar.

1. ABD’nin Çevre Koruma

Kurumu (EPA) temiz hava,

su ve toprak ve bu sayede

insan ve çevre sağlığı üzerine

araştırma ve denetlemeler

yapan bir resmi yapıdır.

Görevlerinden biri de tıbbi

cihazlar hariç her türlü zemin

ve ortamın dezenfeksiyonunda

kullanılan ürünlerin

onaylanmasıdır. Bu bilgileri List

N denilen listede yayınlar ve

her hafta günceller. Hipokloröz

asit EPA tarafından N

listesinde korona virüse karşı

etkin maddeler arasında yer

almaktadır.

2. AB’de ise Avrupa

Kimyasallar Kurumu (ECHA) da

hipokloröz asidi biyosidal ajan

olarak onaylamıştır.

LİDER KURUMLAR /31


AQUA: DAQ

AKILLI ŞEHİRLERDE BÜTÜNCÜL

DEZENFEKSİYON ÇÖZÜMÜ

Şehir şebeke sularında

aranan standartlar

arasında en öne çıkan

parametre bakiye klor

miktarıdır. Şebekede bulunması

gereken bakiye klor oranı

T.C. Sağlık Bakanlığı Halk Sağlığı

Genel Müdürlüğü tarafından

belirlenir ve Halk Sağlığına bağlı

ekipler tarafından kontrol edilir.

Uygunsuzluk durumunda ilgili

idareye rapor edilir. Cezaları ve

yaptırımları vardır. Aynı zamanda

sisteme girilen veriler izlenir.

Mikrobiyolojik yükün sıfırlanması

için sadece T.C. Sağlık Bakanlığı’nın

ruhsatlandırdığı biyosidal

ürünler kullanılır. Ülkemizde

Sıvı Klor (Sodyum Hipoklorit)

ve Gaz Klor kullanma alışkanlığı

vardır.

Şebeke suyunda yeterli bakiye

klor bulundurmak yeteri

kadar dezenfekte edilmiş anlamına

gelir. Bu durumdan belediyelerin

su idareleri sorumludur.

Suyun dağıtıldığı noktada

oluşturulan dezenfeksiyon sistemleri

ile şebekede yapılan

kontrol noktaları arasındaki koordinasyon

ve zamanlama çok

önemlidir. Doğru ölçüm ve zamanında

bildirim klorlama (suyun

dezenfeksiyonu) işleminin

düzenli gitmesini sağlar.

Günümüzde tamamen insan

gücüne dayalı oluşturulmuş

sistemlerle bu konuda yüksek

oranda başarı oldukça zordur.

Numune alımı ve analizler pahalı

yöntemlerdir. Sık yapılması

yüksek maliyet getirdiğinden

uygulanamaz.

Daha önemlisi insan inisiyatifine

dayalı ve sadece belirli aralıklarda

yapılan kontroller tanının

gecikmesine neden olur. Su

insan sağlığı için önemli bir unsurdur.

Dezenfeksiyonun yeterli

olmaması ve sorunun zamanında

belirlenmemesi bulaşıcı

hastalıkların yayılmasına neden

olur. Zamana karşı bir yarış söz

konusudur.

Sıvı klor, dezenfeksiyonun yapılacağı

su arıtma tesislerine ya

da su depolarına taşınır ve buralarda

bulunan klor tanklarına

doldurulur. Klor tanklarından

dozaj pompaları aracılığıyla şebekeye

verilir. T.C. Sağlık Bakanlığı’nın

şart koştuğu su debisine

orantılı olarak dozajlanması da

tek başına optimal bir çözüm

değildir.

32/LİDER KURUMLAR


AQUA: DAQ bu sorunların giderilmesi

ve sistem optimizasyonu

için geliştirilmiştir. Dünyada

ve ülkemizde uzun yıllar

yapılan çalışmalar sonunda ortaya

çıkmış olan bir sistemdir.

AQUA: DAQ su şebekelerinde

gerçek fiziksel koşulları ölçen ve

elde edilen örnekleri bilgisayar

tarafından manipüle edilebilen

sayısal değerlere dönüştüren

sinyal örnekleme işlevidir. Genellikle

analog dalga şekillerini

işlem yapmak üzere dijital değerlere

dönüştürür.

AQUA: DAQ sistemi bileşenleri:

Ölçüm Sensörleri: dezenfeksiyonu

yapılan suyun anlık bakiye

klor miktarını ölçer ve fiziksel

parametreleri elektrik sinyallerine

dönüştürürler.

Sinyal Şartlandırma Devresi:

sensör sinyallerini dijital değerlere

çevrilebilecek forma dönüştürürler.

Analog-Dijital Dönüştürücüler:

şartlandırılmış sensör sinyalleri

dijital değerlere dönüştürürler.

Dezenfeksiyon işlemi AQUA-

MIRUS’u istenilen yoğunlukta

yerinde üreten ECAPRO cihazları

ile yapılır. Bu aşamada AQU-

AMIRUS teknolojisi tavsiye edilmektedir.

En etkili ve gelişmiş

yöntemdir.

AQUAMIRUS Hipokloroz

Asit bazlı güçlü bir oksidandır.

ECAPRO cihazlarında yerinde

üretildiğinde dezenfekte edilen

suyun bulunduğu depo ya

da şebekeye verilir. Bu noktada

dezenfeksiyon sonrası ölçülen

suda olması gereken serbest

klor oranı gerektiği kadar üreterek

sisteme besler. Ölçümlerde

serbest klor ölçüm sensörleri ya

da ORP (Redox) ölçüm sensörleri

kullanılır. Ecapro cihazları

ayarlanan serbest klor oranına

ulaşıldığında üretimi durdurur,

alt seviyeye gelindiğinde tekrar

üretime başlayarak istenen seviyeyi

tutar. Maksimum seviyeye

ulaşırken oransal olarak üretimi

azaltır.

AQUA: DAQ üzerinden ECAPRO cihazlarına ulaşılır.

Proses verileri izlenir, kontrol edilir ve yönetilir.

• ECAPRO cihazı olmayan yerlerde ticari sıvı klor dozajlama üniteleri aracılığıyla yine

serbest klor oranı ölçülerek verilir.

• Bu noktalarda ölçülen değerler ara sunuculara aktarılarak takibi sağlanır.

• Asıl olan şebekede bulunan serbest klor oranıdır. Bunu belirlemek için şirketimiz tarafından

AQUA: DAQ / AQUA:IoT sistemi geliştirilmiştir. Şebeke üzerinde Su İdaresi ve

Halk Sağlığı’nın ortak belirlediği noktalara “Çevrimiçi (Online) Ölçüm Panoları “kurulur.

Elle numune alma yerine şebeke suyuna bağlanan KLOR ya da ORP sensörleri sayesinde

sürekli ölçüm gerçekleştirilir. Elde edilen sonuçlar veri toplayıcı ile işlenir ve internet

sağlayıcı modem ile sunuculara (veri bankasına) aktarılır.

• Sunucularda biriken veriler raporlarla kullanıcılara sunulur. Anlık değerler rapor edilebildiği

gibi geriye dönük depolanan bilgiler raporlara yansıtılır.

• Standart dışı ölçüm sonuçları, alarm uyarıları anında yetkili telefon ve bilgisayarlara

ulaştırılır. Kısa sürede müdahale edilmesi sağlanır.

• AQUA: DAQ verileri idarelerin mevcut SCADA sistemlerine aktarılabilir.

www.aquamirus.com

LİDER KURUMLAR /33


34/LİDER KURUMLAR


LİDER KURUMLAR /35


Yazarlar: Doç. Dr. Tufan Nayir - Prof. Dr. Toker Ergüder

DSÖ Türkiye Ülke Ofisi

DÜNYA SAĞLIK ÖRGÜTÜ VE SU

KISITLILIĞINA KÜRESEL BİR BAKIŞ

Su, yaşamın varlığı ve canlılığın devamı için temel

bir unsur. Günümüzde içme ve kişisel kullanımları,

temizlik, hijyen ve sanitasyon dışında tarım

alanında, sanayi alanında , enerji üretiminde ve daha

birçok noktada insan hayatının önemli bir parçasıdır.

Dünya Sağlık Örgütü, Su (Water), Sanitasyon ve Hijyen

unsurlarını “WASH” anlayışı içerisinde birlikte ele

almaktadır. Dolayısı ile suyun yaşam için elzem olması

kadar, WASH unsurları insan sağlığı ve toplumların

iyilik hali için geliştirilmesi gereken önemli maddelerden

biridir.

Ancak, günümüzde yaşamımız için bu kadar elzem

olan suya dünyada çoğu kadın olmak üzere 263 milyon

insan evlerinden en az yarım saatlik mesafedeki

kaynaklardan su toplayarak ulaşmaktadır. DSÖ’nün

2017 yılı verilerine göre 2,2 milyardan fazla insan hala

güvenli şekilde yönetilen içme suyundan mahrumdur

ve bunların arasında en az 2 milyar insan dışkı ile kontamine

olmuş su içmektedir.

Tüm dünyada insanlar farklı kaynaklardan gelen

ve farklı şekilde işlenmiş olabilen suyu içmektedir.

Dolayısıyla içme suyu güvenli veya güvensiz olabilir.

Güvensiz içme sularından kaynaklı başta diyare (ishal)

ve parazitik hastalıklar olmak üzere birçok bulaşıcı hastalık

dünyada her yıl birçok can almaktadır ve almaya

devam etmektedir. Şuan dünyada her 10 kişiden 3

tanesinin güvenli şekilde yönetilen içme suyu hizmetlerine

ulaşamamaktadır. Bununla ilgili olarak da 2016

yılında Dünya’da 5 yaşından küçük 178.000 çocuğun

bulunduğu toplam yarım milyon çocuk ishal nedeni ile

ölmüştür.

Yaşam için vazgeçilmez olan güvenli suya erişimi iyileştirmeye

yönelik Dünya Sağlık Örgütü;

1. Yerel açıdan ilişkili sağlık temelli hedefler, risk

değerlendirmesi, risk yönetimi ve gözetiminin desteklenmesini

içeren içme suyu ve rekreasyonel su

kalitesine ilişkin yasal düzenlemelerin geliştirilmesi

ve uygulanması,

2. Herkesin uygun içme suyuna ulaşabilmesini sağlamak

konusunda Sürdürülebilir Kalkınma Hedefleri

Doğrultusunda çalışılması,

3. Ulusal hedeflere yönelik ilerlemelerin izlenmesi için

gerekli kapasitelerin geliştirilmesi,

36/LİDER KURUMLAR


4. bariyerli arıtma sistemi uygulayarak (örneğin

filtreleme ve kimyasal dezenfeksiyon) ve dağıtım,

depolama ve kullanım sırasında yeniden kontaminasyonu

engelleyerek içme suyunda mikrobik ve

kimyasal kontaminasyonun en aza indirilmesi,

5. Evlerde su arıtımı ve güvenli depolama, koleranın

görüldüğü toplumlarda veya su kaynaklı hastalık

salgınları sırasında hijyenin teşvik edilmesi gibi

hedefe yönelik ara çözümlerin etkili şekilde uygulanması,

6. Su ile ilişkili vektör kaynaklı hastalıklardan gelen

sağlık etkilerini azaltmak için su kaynaklarının yönetilmesi

temel çalışmalarında bulunmaktadır.

Dünya Sağlık Örgütü bu temel hedeflerine ulaşabilmek

için güvenli içme suyu kalite kılavuzları gibi kılavuzları

hazırlamakta ve güvenli rekreasyonel su kılavuzlarının

güncel tutulmasını sağlamakta ayrıca bu kılavuzların

ülkelerin mevzuatlarına entegrasyon çalışmalarında

bulunmaktadır.

Dünyanın karşı karşıya olduğu küresel sorunların ve

ağır zorlukların mücadelesinde ilerleme sağlayacak

ve çözümlenmeleri için ortak plan ve gündem sağlanmasına

yardımcı olacak evrensel eylem çağrısı olan

Sürdülebilir Kalkınma Amaçlarının;

6.1.1Güvenli şekilde yönetilen içmesuyu hizmetleri

kullanan nüfus oranı,

1.4.1 Temel hizmetlere erişimi olan nüfus oranı,

3.9.2 Güvensiz WASH uygulamaları nedeniyle ölüm,

6.B.1 Kaynakların tahsisi ve ortaklar ile işbirliği gibi

göstergelerinin izlenmesini ve raporlanması yapmaktadırlar.

Ayrıca su arıtma teknolojilerinin performansları değerlendirilmekte,

su güvenliği planlamaları ve içme

suyu kalitesinin kontrolü için araçlar geliştirilmekte, su

güvenliği planlarını uygulamak sağlık kurumlarında su,

sanitasyon ve hijyeni iyileştirmek ve kontrol ve izleme

programlarını güçlendirmek konularında ülkelere

destek olmaktadır.

Gelecek ile ilgili yapılan projeksiyon çalışmalarında, iklim

değişikliği ve değişen doğa şartları nedeni ile 2100

yılına gelindiğinde ilave olarak 1.4 milyar kişinin daha

kuraklığa maruz kalacağı öngörülmektedir.

Dünyadaki su kısıtlılığı ve güvenli suya erişilememe

nedeni ile oluşan etkilerinin çok büyük küresel yükleri

olduğu ve olacağı aşikardır. Sağlıklı bir gezegen olmadan

sağlıklı bir bireyden söz edilmesi mümkün değildir.

Bu nedenle hükümetlerin, devletlerin, toplumların ve

de en önemlisi biz bireylerin bu konuda hassasiyetlerimizi

en üst seviyede tutmamız ve gelecek nesillerimizi

olası birçok tehlikeden korumak adına birincil insanlık

görevlerimizden biri olan suyumuza sahip çıkmamız

elzemdir.

Kaynaklar:

1. Healthy environments for healthier populations: Why do they

matter, and what can we

2. do? Geneva: World Health Organization; 2019 (WHO/CED/

PHE/DO/19.01). Licence: CC BYNC-SA 3.0 IGO.

3. Progress on drinking water, sanitation and hygiene: 2017 update

and SDG baselines. Birleşmiş Milletler Çocuk Fonu ve Dünya

Sağlık Örgütü; 2017 (https://www.unicef.org/publications/

index_96611.html) Erişim tarihi 5 Şubat 2019)

4. Guidelines for safe recreational water environments. Volume 1:

Coastal and fresh waters.

5. Cenevre: Dünya Sağlık Örgütü; 2003 (https://www.who.int/

water_sanitation_health/publications/srwe1/en/) Erişim tarihi

27 Şubat 2021).

6. Water safety plan manual (WSP manual): step-by-step risk management

for drinking-water suppliers. Cenevre:Dünya Sağlık

Örgütü; 2009 (https://www.who.int/water_sanitation_health/

publications/publication_9789241562638/en/), Erişim tarihi 28

Şubat 2021).

7. https://www.who.int/health-topics/water-sanitation-and-hygiene-wash

Erişim tarihi 28 Şubat 2021

LİDER KURUMLAR /37


SU VERİMLİLİĞİ

ÇALIŞMALARI

Bilal DİKMEN

Su Yönetimi Genel Müdürü

Ülkemiz dünyanın yarı-kurak bölgesinde bulunmakta

olup yağış miktarı zamana ve bölgelere

göre farklılık göstermektedir. Ülkemizde yıllık

kullanılabilir yerüstü suyu miktarı 94 milyar m 3 , yeraltı

suyu emniyetli rezerv miktarı 18 milyar m , yıllık toplam

kullanılabilir su miktarı ise 112 milyar m3’tür. Bu verilere

göre kişi başına düşen yıllık su miktarı 1.389 m 3 ’tür.

Ülkemizde yerüstü sularının %82’si tarım sektöründe,

%18’i ise içme kullanma ve sanayi sektörlerinde kullanılmaktadır.

Yeraltı sularının ise %65’i tarım sektöründe,

%35’i ise içme-kullanma ve sanayi sektöründe

kullanılmaktadır. Toplam suyun %77’si tarım sektöründe,

%23’ü ise içme-kullanma ve sanayi sektöründe

kullanılmaktadır.

Suyun kullanıldığı tüm sektörlerde tedbirlerin alınarak

suyun etkin ve verimli kullanılması sağlanmalıdır. İçme-kullanma

suyunun etkin kullanılması ve su kayıplarının

azaltılması için “İçme Suyu Temin ve Dağıtım

38/LİDER KURUMLAR


Sistemlerindeki Su Kayıplarının Kontrolü

Yönetmeliği” ve Yönetmelikte belirlenen

esasları detaylandırmak maksadıyla

“Teknik Usuller Tebliği” yayımlanmıştır.

Söz konusu mevzuatın yürürlüğe girmesi

ile su idarelerinin su temininde, iletiminde,

dağıtımında ve tüketiminde su kayıplarının

azaltılmasına yönelik görev ve sorumlulukları

belirlenmiştir.

Bu mevzuat ile, büyükşehir ve il belediyeleri

su kayıplarını 2023 yılına kadar en

fazla %30, 2028 yılına kadar ise en fazla

%25 düzeyine; diğer belediyeler su kayıplarını

2023 yılına kadar en fazla %35, 2028

yılına kadar en fazla %30, 2033 yılına kadar

ise en fazla %25 düzeyine indirmekle yükümlü hale

gelmişlerdir. Bu kapsamda belediyelerimiz mevzuat

yükümlülüklerini yerine getirmek üzere teknik çalışmalarını

yürütürken, Bakanlığımızca bu çalışmalar yakından

takip edilmektedir. Sızıntıların tespiti ve onarımı,

izinsiz kullanımların önlenmesi, altyapı yenilemeleri,

bölgesel ölçüm alanlarının ve basınç yönetim alanlarının

oluşturulması ile şebekenin daha kolay yönetilmesi,

coğrafi bilgi sistemleri ve uzaktan kontrol merkezleri

ile şebekenin izlenmesi vb. önlemler ile su kayıpları

mevzuatta hedeflenen oranlara ve hatta daha düşük

seviyelere çekilebilecektir. Biz bu tedbirleri ele alan

İçme-Kullanma Suyu Verimlilik Eylem Planlarını hazırlıyoruz.

Sulama sistemlerinde de suyun verimli kullanılması,

su tasarrufunun sağlanması, kayıpların azaltılması ve

izinsiz kullanımların önlenmesi ile sulama suyu temini,

dağıtımı ve kullanım maliyetlerinin azaltılmasının sağlanması

amaçları ile 2017 yılında “Sulama Sistemlerinde

Su Kullanımının Kontrolü ve Su Kayıplarının Azaltılmasına

İlişkin Yönetmelik” yayımlanmıştır. Söz konusu

Yönetmelikte; sulama randımanının 2024 yılına kadar

%55 seviyesine yükseltilmesi hususu yer almaktadır.

Tarım sektöründe açık kanal yerine kapalı, basınçlı sisteme

geçilmesi, tarla içi modern sulama sistemlerinin

yaygınlaştırılması, arazi toplulaştırma çalışmalarına hız

verilmesi, uygun ürün deseninin seçilmesi gibi önlemler

alınarak sulama randımanını arttırabiliriz. Bizde bu

konuda Tarımsal Su Verimliliği Eylem Planları hazırlıyoruz.

Sanayi sektöründe de su kullanımının ve dolayısı ile

atık su oluşumunun azaltılması için alınabilecek önlemelere

ilişkin rehberler hazırlanmaktadır.

Ayrıca su tasarrufu konusunda bireysel düzeyde

farkındalığın artması için hem kamu kurumları hem

de vatandaş tarafından yapılması gereken hususlar

bulunmaktadır. Vatandaş tarafından yapılacak tasarrufta

gerekli bilinçlendirme sağlanarak su okuryazarlığı

öğretilerek yaşam alanlarında suyun tasarruflu kullanılmasının

gönüllülük esası ile sağlanması gerekmektedir.

Vatandaşlarımız damlatan ve akıtan musluklarını tamir

ederek, musluk uçlarına tasarruf aparatları takarak,

bulaşık ve çamaşır makineleri satın alırken su ve enerji

kullanımları düşük olanlarını seçerek, makinelerini tam

dolu halde çalıştırarak, banyo ve diş fırçalama gibi

kişisel bakım sırasında daha az su kullanarak ve evlerindeki

sifonları kademeli olanlarla değiştirerek basit

önlemlerle suyu daha tasarruflu kullanabileceklerdir.

Son yıllarda iklim değişikliğinin etkilerinin daha somut

bir şekilde görülmeye başladığı, son aylarda da ülkemizde

yağışların fark edilir derecede düşmesi ve doğal

kaynakların bize miras değil emanet olduğu anlayışından

hareketle; içme suyu sektöründe su kayıplarının

azaltılması, tarım sektöründe sulama randımanının

arttırılması, sanayi sektöründe de suyun daha tasarruflu

kullanılması ve bireysel alınacak su tasarrufu

önlemlerinin alınması su kaynaklarımızın sürdürülebilir

kullanımı açısından oldukça önemli bir hale gelmiştir.

Böylelikle emanete sahip çıkarak, emaneti sahibine

güvenli bir şekilde teslim etme imkanı buluruz.

LİDER KURUMLAR /39


40/LİDER KURUMLAR


LİDER KURUMLAR /41


DÜNYADA SUYUN DURUMU VE

ULUSLARARASI İŞBİRLİĞİNİN ÖNEMİ

SUEN (Türkiye Su Enstitüsü)

Su kaynakları üzerinde, hem insan faaliyetleri, hem de

doğanın yarattığı değişimler nedeniyle çift yönlü bir

baskı söz konusudur. Nüfus artışı, kırsal bölgelerden

şehirlere doğru artan göçün artması, gıda güvenliği,

enerji üretimi, taşımacılık, tarımsal, evsel ve sanayi

kaynaklı amacıyla su kullanımın artması su kaynakları

üzerinde var olan baskıyı gün geçtikçe artıran faktörlerdir.

İklim değişikliğinin etkileri ile yağış rejimlerinin

değişmesi hidrolojik döngünün tüm elemanlarını etkilemektedir.

Bunun sonucunda dünya üzerinde yer alan

su kaynakları gün geçtikçe hem miktar hem de kalite

açışından değişime uğramaktadır.

Mavi gezegen olarak da anılan gezegenimizde var olan

suyun yüzde 96,5’i okyanuslarda, yüzde 2,5’i tatlı su,

yüzde 0,92’u ise diğer tuzlu sularda muhafaza edilmektedir.

Tatlı suyun %68,7’si buzullarda, %30,1’i yeraltı

suyunda ve %1,2’si ise yer üstünde ve kaynaklarda

yer almaktadır. İklim değişiminin etkisi ile buzulların

erimesi ve yok olması tehlikesi söz konusudur. İnsanların

doğrudan kullanımına tabi olabilen tatlı suyun

büyük çoğunluğu buzullarda yer almaktadır . Buzulların

erimesi, tatlı su varlığını büyük ölçüde tehlikeye

sokacaktır. Dünyada toplam su miktarı 1,409 milyar

kilometreküptür, bahse konu rakamın litre ile tanımlanması

gerekirse 1 kilometreküp, 1 trilyon litreye tekabül

etmektedir. Miktarın büyüklüğü Dünyada suyun bol

olduğu yönünde bir algı yaratsa da bu toplam miktarın

42/LİDER KURUMLAR


sadece yüzde 2,5’i, yaklaşık 35 milyon kilometreküpü

tatlı sudur (UNESCO, 2006). Ekonomik ve teknik

olarak ulaşabilen su kaynağı miktarı çok azdır ve bu

miktar Dünya yüzeyinde eşit olarak dağılmamıştır.

Dünyada bazı bölgeler su kaynaklarınca zengin iken,

ülkemiz ve bulunduğu yakın coğrafya su kaynakları

yönünden çok zengin değildir.

Su tüketimi, dünya nüfus artışının iki katı olarak artmaktadır.

Yapılan çalışmalar ile 2025 yılında 3 milyar

insanın su sıkıntısı ile karşı karşıya kalacak ülkelerde

yaşayacağı tespit edilmiştir.

Su kaynakları sadece tek bir devletin sınırları içerisinde

yer almamaktadır. Birden fazla ülkenin sınırları içerisinde

bulunan suların varlığı da söz konusudur. Bu sular,

sınıraşan veya sınır oluşturan sular ve oluşturdukları

havza da sınıraşan havzalar olarak tanımlanmaktadır.

Birçok ülkenin su kaynakları, sınıraşan su özelliği taşımaktadır.

Yerküre üzerinde yaklaşık 263 adet sınıraşan

göl ve nehir ve 300 adet sınıraşan akifer bulunmaktadır.

Bu havzalar yerkürenin yarısını kaplarken, toplam

su kaynaklarının %60’ını oluşturmaktadır ve dünya

nüfusunun %40’ından fazlasını etkilemektedir. Artan

su sıkıntısı, coğrafi koşullar ile bir araya gelince, sınıraşan

su kaynaklarının kullanımı konusu kıyıdaş ülkelerin

ilişkilerinde yer almaya başlamıştır.

1900’lerin ortasından itibaren su kaynaklarının kullanımı

ve yönetimine ilişkin olarak birçok sözleşme,

protokol vb. gibi hukuki düzenleme hazırlanmış ve bir

bölümü yürürlüğe girmiştir. Henüz dünyada bulunan

su kaynaklarının genel anlamada yönetimi, geliştirilmesi,

tahsis edilmesi, iklim değişimi, gibi oluşmuş yeni

şartları da içeren bir küresel sözleşme mevcut değildir.

Su ile ilgili yapılan ilk düzenlemeler suların seyrüsefer

amacıyla kullanımını içermektedir. Birleşmiş Milletler

verilerine göre 1948 yılından günümüze dünyada sınıraşan

sularla ile ilgili yaklaşık 295 anlaşma müzakere

edilmekte veya imzalanmış durumdadır.

Ülkemizde beş sınıraşan su havzası bulunmaktadır.

Bu havzalar, toplam uzunluğu 2753 km olan Türkiye

sınırlarının %22’sini oluştururken, sınıraşan veya sınır

oluşturan bu sular ülkemizin toplam su potansiyelinin

yaklaşık % 36’sını oluşturmaktadır.

LİDER KURUMLAR /43


Türkiye’nin sınır oluşturan ve sınır aşan suları içeren

havzaları batıdan doğuya sırasıyla; Meriç Nehri, Çoruh

Nehri, Aras – Kura Nehri, Fırat -Dicle Nehri ve Asi Nehir

havzalarıdır. Sınıraşan sularda suların doğduğu ülkeler

yukarı kıyıdaş (menba), suların aktığı diğer ülkeler

ise aşağı kıyıdaş (mansap) olarak adlandırılmaktadır.

Ülkemiz, Çoruh Nehri, Aras- Kura Nehri, Fırat-Dicle

Nehri havzalarında yukarı

kıyıdaş, Meriç ve Asi Nehri

havzalarında ise aşağı kıyıdaş

ülke konumundadır.

SUEN tarafından düzenlenen

ulusal ve uluslararası eğitim

programları, İstanbul Uluslararası

Su Forumları başta olmak üzere

düzenlenen forum, konferans ve

çalıştaylar, yürütülen ulusal ve

uluslararası bilimsel projeler su

alanında uluslararası düzeyde

diyalogun geliştirilmesine hizmet

etmektedir.

Her ülke kendi sınıraşan su

politkalarını belirli teamüller

ve prensipler üzerine

inşa etmiştir. Ülkemiz sınıraşan

su politikalarını, teamül

haline gelmiş suyun

hakça, akılcı ve optimum

kullanımı, yararlarının paylaşılması

ve diğer kıyıdaş

ülkelere “ciddi zarar” verilmemesi

prensipleri çerçevesinde yürütürken, sınıraşan

su politikalarında, su kaynaklarını bir işbirliği unsuru

olarak görmektedir.

Sınıraşan sular alanında işbirliğinin havzaların hidrolojik

özellikleri tanınmadan ve teknik çalışmalar yürütülmeden

gerçekleştirilmesi mümkün değildir. Su, sınıraşan

düzeyde farklı boyutları dikkate alınarak disiplinlerarası

bir yaklaşımla çalışılmalı ve yönetilmelidir. Suyun havza

genelinde verimli kullanımı hedefiyle, iklim değişikliği

etkileri de dikkate alınarak bilimsel çalışmalar yürütülmesi

ve bu alanda işbirliğinin geliştirilmesi önemlidir.

İşbirliğinin geliştirilmesi ise kıyıdaş ülkeler arasında

sürdürülebilir bir iletişim ile mümkündür. Günümüzde

su diplomasisi bilimsel gerçekleri ve teknik bilgiyi

temel alan iletişimler bütüne işaret

etmektedir. Ülkemiz, sınıraşan

havzalarında komşumuz olan kıyıdaş

ülkeler ile etkin bir iletişim süreci

yürütmekte, bilimsel veriler ışığında

oluşturulan stratejiler çerçevesinde

işbirliği faaliyetlerini sürdürmektedir.

Uluslararası bilimsel projeler,

su alanında düzenlenen kapasite

geliştirme faaliyetleri, forumlar ve

konferanslar da sürdürülebilir bir iletişim

süreci tesis edilmesinde önemli

unsurlardır. Bu doğrultuda, Türkiye

Su Enstitüsü (SUEN) bir düşünce kuruluşu

olarak çeşitli kanallardan hem

sınıraşan havzalarımızdaki kıyıdaş ülkeler ile hem de

çeşitli bölge ve dünya ülkeleri ile işbirliği içerisinde su

alanındaki diyaloğun artırılmasını sağlayan bilimsel ve

stratejik faaliyetler gerçekleştirmektedir. SUEN bilimsel

ve teknik verilerin disiplinler arası bir yaklaşımla, siyasi

bağlam dikkate alınarak stratejik analizinin gerçekleştirilmesi

ve ülkemizin su alanındaki uluslararası yol

44/LİDER KURUMLAR


haritasının belirlenmesinde

etkin rol oynamaktadır. SUEN

tarafından düzenlenen ulusal ve

uluslararası eğitim programları,

İstanbul Uluslararası Su Forumları

başta olmak üzere düzenlenen

forum, konferans ve

çalıştaylar, yürütülen ulusal ve

uluslararası bilimsel projeler su

alanında uluslararası düzeyde

diyalogun geliştirilmesine hizmet

etmektedir. Bu çalışmalara

örnek olarak SUEN’in Koordinasyon Ofisi olarak görev

yaptığı Ortadoğu’da Mavi Barış Girişimi (Blue Peace in

the Middle East) verilebilir. Suyun anlaşmazlık kaynağı

yerine işbirliği aracı olması vizyonuyla bölgesel düzeyde

kurulan girişim kapsamında girişime üye ülkelerle

beraber tarımda su verimliliği temasında araştırma ve

tecrübe paylaşımı faaliyetleri yürütülmektedir.

Su alanında uluslararası stratejiler oluşturulması sınıraşan

sular başlığı ile sınırlı değildir. Ülkemizin su alanındaki

deneyimlerinin ve su meselelerine dair bakış açısının

Birleşmiş Milletler, Avrupa Birliği, İslam İşbirliği

Teşkilatı, G20 gibi pek çok uluslararası kurum, kuruluş

Her ülke kendi sınıraşan su

politkalarını belirli teamüller ve

prensipler üzerine inşa etmiştir.

Ülkemiz sınıraşan su politikalarını,

teamül haline gelmiş suyun hakça,

akılcı ve optimum kullanımı,

yararlarının paylaşılması ve

diğer kıyıdaş ülkelere “ciddi

zarar” verilmemesi prensipleri

çerçevesinde yürütürken,

sınıraşan su politikalarında, su

kaynaklarını bir işbirliği unsuru

olarak görmektedir.

ve girişim tarafından su ve su ile

ilgili alanlarda yapılan çalışmalara

yansıtılması ve bu mecralarda

ülkemizin etkin temsili de

önemli bir konudur. Ülkemiz, su

alanında gerçekleştirdiği büyük

projeler, yetişmiş insan kaynağı

ve engin bilgi birikimi ile su

alanında ileri düzeye gelmiş bir

ülkedir. Ancak bunun dünyaya

doğru anlatılması da bir o kadar

önemlidir.. Düzenlenen uluslararası

kapasite geliştirme programları ve uluslararası

projeler hem deneyimlerimizin ve iyi uygulamalarımızın

paylaşımı hem de ülkemizin su alanındaki etkin

konumunun anlatılması açısından önemlidir. SUEN bu

vizyonla su alanında bilgi ve tecrübe paylaşımı programları

düzenlemektedir. Bu programlar kapsamında,

kurulduğu günden bu yana kurulduğundan bu yana 3

farklı kıtadan, 30’u aşkın ülkeden gelen 1200’den fazla

su ve atık su uzmanına muhtelif konularda eğitim ve

kapasite geliştirme imkanı sağlanmış olup, bu faaliyetlerin

başka coğrafyalara genişletilmesi hedeflenmektedir.

LİDER KURUMLAR /45


Hüseyin TANRIVERDİ

TBMM 22., 23., 24. Dönem AK Parti Manisa Milletvekili /

HİZMET-İŞ Sendikası Kurucu ve Onursal Başkanı / AK Parti Yerel

Yönetimlerden Sorumlu Genel Başkan Yardımcısı (2007-2012)

MİLLETİMİZİN GIDA GÜVENLİĞİNİ VE SU

ARZINI GARANTİYE ALMAK, BİR MİLLİ

GÜVENLİK MESELESİDİR

Su, hayatın temeli olması için özel olarak tasarlanmış,

her türlü fiziksel ve kimyasal özelliği ile

hayat için yaratılmış bir maddedir. Yeryüzündeki

milyonlarca çeşit canlı, su sayesinde hayatlarını

sürdürür.

Dünya yüzeyinin dörtte üçü sularla kaplıdır. Lakin dünyadaki

suyun %97’si tuzlu sudur. %2’si buzuldur, geriye

%1 kalmaktadır. İnsanoğlu tarafından bu %1’in; %70’i

tarımsal sulamada, %22’si sanayi üretiminde, %8’i ise

içme, temizlenme vb. insanî ihtiyaçlarda kullanılmaktadır.

Bununla birlikte, insanoğlu gelişen sanayiyle nehir

ve akarsularını kirletmiştir. Küresel iklim değişiklikleriyle

birlikte kuraklık en büyük sıkıntı olarak olumsuz

etkisini göstermeye başlamıştır. Bu anlamda, suyumuzu

verimli kullanmadan, yoksulluk ve açlığa karşı da

mücadele edemeyiz. Kıt kaynaklardan, en etkin şekilde

verim alınması zaruridir.

“Petrol savaşlarının yerini su savaşlarına bırakacağı

günler yaklaşmaktadır”

20 yıl öncesine kadar insanoğlunun yeterince üzerinde

durmadığı iklim değişikliği, kuraklık ve küresel ısınma

gibi birçok mesele, bugün artık insanlığın ana gündem

maddeleri haline gelmiştir. Dünyanın neresinde ve

hangi gelişmişlik düzeyinde olursa olsun, tüm ülkeler

46/LİDER KURUMLAR


bir şekilde bu sorunlarla

yüzleşmektedir. Çünkü

küresel iklim değişikliği,

sadece bu felakete

sebep olan gelişmişlik

düzeyi yüksek Batılı

ülkeleri değil, onlara

nazaran bu kirlenmede

kusuru olmayan gelişmekte

olan ülkeleri de

etkilemektedir. Diğer

bir deyişle, tüm insanlık küresel iklim değişikliğinden

olumsuz olarak etkilenmektedir. Doğa, tarihte hiç

olmadığı kadar sorumsuzca katledilmektedir. Dünya

nüfusunun hızla artması ve küresel ekonominin sürekli

gelişmesi neticesi, doğal kaynaklar üzerindeki baskılar

sürekli artmakta, aşırı tüketimle birlikte temel çevre

göstergeleri de giderek daha çok bozulmaktadır. Günümüzde

yaşanan doğal afetler ile kendisini hissettiren

çevre sorunları, küresel ölçekte ekosistemi ve

hayat kalitemizi etkilemektedir. Mücadele edilen çevre

problemlerinin en başında iklim değişikliği, kuraklık ve

çölleşme, ormanların tahribi, biyoçeşitliliğin azalması,

hava kirliliği, asit yağmurları, su kıtlığı, atık su, katı

atık ve tehlikeli atıklar gelmektedir. Bu yeni dönem;

toprağın, suyun, tarım alanlarının stratejik önemini ve

rekabeti arttırmıştır. Geçen yüzyılda petrol için yapılan

savaşların aynısı, bugün tarım alanlarının ve su kaynaklarının

kontrolü için yapılıyor. Gelişmiş ülkeler, gıda

güvenliklerini ve geleceklerini garantiye almak için olağanüstü

çaba harcıyor. Bu sebepten; su, önümüzdeki

on yıl içerisinde petrolden daha önemli olacaktır. Petrol

savaşlarının yerini su savaşlarına bırakacağı günler

yaklaşmaktadır. Bu anlamda; Milletimizin gıda güvenliğini

ve su arzını garanti altına almak, bir milli güvenlik

meselesi haline gelmiştir. Temel tarım ürünlerinde ve

kullanılabilir suda dışa bağımlı olmak, en az savunma

sanayinde dışa bağımlılık kadar tehlikelidir. Ortadoğu

gibi çıkar mücadelelerinin kesiştiği bir bölgede yer

alan bizim gibi bir ülke için, bu asla göze alınamayacak

bir risktir. Tarımsal üretimi ve su kaynaklarının korunmasını

stratejik bir alan olarak değerlendiriyor ve su,

tarım, orman politikalarımızı ekonomik boyutunun çok

ötesinde işte bu gerçeklerin üzerine inşâ ediyoruz.

“Su Konusunda Son 20 Yılda Yapılanlar Bir

Şaha Kalkış Destanıdır”

Artık “Su Akar, Türk

Bakar” Yok;

“Su Akar, Türk Yapar” Var

Konuya, topraklarımızın tarihsel persfektifinden bakarsak;

Anadolu gibi kadim medeniyetlerin beşiği olan

bu topraklarda yazın kuraklığın pençesinde kıvranan,

kışın ise taşkından mahvolan insanoğlu; su ile toprak

arasında her türlü mücadeleyi vermiştir. Burada; “Biz

millet olarak, devlet olarak ne yaptık, daha ne yapmamız

lazım?” konusu üzerinde durmamız gerekir.

1957 yılında Çubuk Barajı, Korkut

Barajı ve küçük bir tesis olan

Niğde-Gebere Barajı olmak üzere

Türkiye’nin 3 tane barajı vardı.

Yeni doğan bir Cumhuriyet tabi

ki savunma, sağlık, eğitim gibi

konulara yoğunlaşmış, eldeki imkânlarla

sadece bu üç barajı inşa

edebilmiştir. Ardından, geçtiğimiz

64 yılda Büyük Türk Milleti “Su

akar Türk bakar” sözünü tarihe

gömerek; “Su akar, Türk yapar” demiş ve bu konuda

destan yazmaya başlamıştır. Bugün gökyüzünden Anadolu’ya

bakıldığında adeta “nazar boncukları” gibi her

yer barajlar, göletlerle süslenmiştir. Bu, Cumhuriyet’in

başarısıdır. Bu, Türk Milleti’nin Anadolu’yu inşâ, imar ve

ihya etmesinin nişanesidir.

Bu alanda son 20 yılda yapılanlar ise bir şaha kalkış

destanıdır. Zira ülkemizde geçtiğimiz son yirmi yılda

600 baraj, 423 gölet yapılarak 45 milyar metreküplük

bir depolama hacmine ulaşılmış, yanı sıra 584 hidroelektrik

santrali, 1382 sulama tesisi, 247 içme suyu tesisi

ve 5 bine yakın taşkın koruma tesisiyle bu çalışmalar

taçlandırılmıştır.

“AK Parti Yerel Yönetimler Başkanlığı

Olarak, Belediyelerimizin Yapacağı

Tesislerin Çevreye ve Halk Sağlığını

Koruyucu Tedbirlere Uyumunu Sağladık”

2007-2012 yılları arasında AK Parti Yerel Yönetimler

Başkanı olduğum dönemde, özellikle Belediyeler ve

İl Özel İdareleri aracılığı ile çevrenin korunması, yeşil

LİDER KURUMLAR /47


alanların, su kaynaklarının ve havzaların artırılması,

gürültü kirliliğinin önlenmesi gibi temel konularda azami

dikkat gösterdik. Çöp toplama ve atık su arıtmada

belirli standartlar getirdik. Belediyelerimizin yapacağı

tesislerin çevreye ve halk sağlığını koruyucu tedbirlere

uyumunu sağladık. AK Parti’nin 2002’de iktidara geldiği

dönemde, bugün büyükşehir olan merkezlerimiz

dâhil birçok yerleşim yerimizde içme suyu için gerekli

altyapı dahi yoktu. Öyle ki içme suyu olmayan yerlerimiz

vardı. Bir taraftan bu çalışmaları gerçekleştirirken

diğer taraftan, içme ve kullanma sularının “İnsani Tüketim

Amaçlı Sular Hakkındaki Yönetmelik” değerlerine

uygun hale getirilmesi için de çaba sarf ettik. Çünkü

çevre insanlığın ortak değeridir ve yeşil, sağlıklı bir

çevre varsa orada hayat vardır.

“Su Alanındaki Gücümüz, Sınırlı

Suyumuzun Doğru Yönetilmesindeki

Tecrübelerimizdir”

Bu alanda çalışmalarımıza tüm imkânlarımızla devam

edeceğiz. Tabi ki kaynaklarımızı etkin olarak değerlendirirken,

tasarruf ve bilinçli tüketimi de unutmayacağız.

Bu anlamda devlet-millet el ele bu sıkıntılı süreci aşacak,

daha güçlü bir istikbâl için çalışmalarımıza devam

edeceğiz. Şimdi önümüzde 2023 hedeflerimiz var.

Halen devam eden çalışmalarla 2023 yılına kadar 150

adet yeraltı barajını tamamlamayı hedefliyoruz. Zira

bu alternatif su depolama yöntemi, kuraklık tehdidiyle

beraber buharlaşmayı en aza indirmek için yeniden ön

plana çıkmıştır. Yeraltı barajlarından 25 adet çalışmamız

tamamlanmış durumdadır. Bu barajlar İzmir'de,

Uşak'ta, Kütahya'da, Trakya Bölgesi’nde var. Bunlar

yoğun çalışmalar neticesinde iki yıl içerisinde Türkiye

geneline yayılacak. Unutmayalım; su alanındaki gücümüz,

su kaynaklarımızın çok olması değil, sınırlı olan

suyumuzun doğru ve etkin yönetilmesi konusundaki

tecrübelerimizdir.

“Hedefimiz, yarınlara daha yaşanabilir bir

Türkiye bırakmaktır”

Son olarak, su kaynaklarının verimli ve etkin kullanımının

önemi konusunda, kamuoyu ilgisinin güçlendirilmesi

gerekmektedir. Bu konuda yazılı, görsel, işitsel

ve sosyal medya platformlarına önemli bir rol düşmektedir.

Su kaynaklarının miktarı ve kalitesini, gelecek

nesiller için korumak, bizim kutsal bir emanetimizdir.

Hayatımızı, geleceğimizi korumak ve yaşatmak istiyorsak,

su ve çevre konusunda hassasiyet göstermemiz

gerekmektedir. “Yarın kıyametin kopacağını bilseniz

bile, bugün elinizdeki fidanı dikiniz” buyuran Peygamberin

ümmeti olan bizler, yavrularımıza bu bilinci küçük

yaşta vermeliyiz. Nasıl ki büyük Türk Mimarı Koca

Sinan’ın Taşlımûsellim-Edirne su yollarından kısmen,

Kırkçeşmeler-İstanbul su yollarından ise büyük ölçüde

halen günümüzde bile yararlanılabiliyorsa; bizim de

son nefesimize kadar yapacağımız eserlerden yüz yıllar

sonraki nesillerimiz yararlanabilmelidir.

Millete efendi olmaya değil hizmetkâr olmak için çalışan

bir anlayışın temsilcileri olarak hedefimiz, yarınlara

daha yaşanabilir bir Türkiye bırakmaktır.

48/LİDER KURUMLAR


LİDER KURUMLAR /49


SUYUNA SAHİP ÇIKAN

GELECEĞİNE SAHİP ÇIKAR!

Mahmut ARSLAN

HAK-İŞ Konfederasyonu Genel Başkanı

1. SUYUN ÖNEMİ VE SU HAKKI

Su, hayatın özüdür. Suyun olduğu yerde hayat, hayatın

olduğu yerde su vardır. Su; medeniyettir ve tüm

canlıların yaşam kaynağıdır. Alternatifi bulunmayan

ve üretilemeyen bir ortak değerdir. Suya müdahale,

doğrudan hayata müdahaledir. Suyun kıymetini bilmek

ve su hakkını savunmak; insanlığı, uygarlığı ve insanca

yaşamayı savunmaktır.

Su Tükenmez Bir Kaynak Değildir

Yeryüzündeki suyun %97'si okyanus ve denizlerde

bulunmaktadır. Bu açıdan bakıldığında

dünyanın susuz kalmasının imkânsız olduğu bile

düşünülebilir; ancak, Okyanus ve deniz suları

tuzlu olduklarından içilememektedir. Dünyadaki

%3'lük tatlı suyun %77'si kutup bölgelerinde buz

halinde durmakta, %22'si ise yeraltı kaynaklarından

oluşmaktadır. Dolayısıyla biz insanoğlunun

ulaşabildiği tatlı su, %1 civarında olup yeraltında,

göllerde ve nehirlerde bulunmaktadır.

Dünya’nın 3/4’ünü ve bedenimizin %65'ini oluşturan,

az veya kirli alınması halinde ciddi sağlık,

çevre, gıda ve ekonomik gelişme sorunlarına yol

açan su, tükenmeyen bir doğal kaynak değildir.

Günümüzde, canlılar kadar tarım, enerji ve diğer

ekonomik ve sosyal kalkınma süreçleri, suya

bağımlıdır.

2. BİRLEŞMİŞ MİLLETLER’İN SU

HAKKINA YAKLAŞIMI

Kaliteli kamu hizmetlerinin, özellikle de halk sağlığı

ve sağlıklı yaşam haklarının vazgeçilmez boyutu olan

su hakkı, tarımsal ve sınai üretim süreçlerinin temel

girdisi olması bakımından, insanlığın tüm kesimlerinin

kamu otoriteleri ile birlikte işbirliği içerisinde mücadele

vermesi gereken alanların başında gelmektedir.

Yıllar içinde artan önemine binaen, her yıl 22 Mart,

50/LİDER KURUMLAR


Birleşmiş Milletler tarafından 1993 senesinden beri

“Dünya Su Günü” olarak kutlanmaktadır. Bu yönüyle,

22 Mart, tüm dünyada, kamuoyunda suyun değerinin

anlaşılması ve bilinçli kullanılması yönündeki faaliyetlerin

yoğunlaştığı anlamlı bir gündür.

BM tarafından 2021 senesi Dünya Su Günü için “Suyun

Kıymetini Bilmek” teması belirlenmiştir.

2010 yılında Su ve Sanitasyonun bir insan hakkı olduğunun

Birleşmiş Milletler Genel Kurulu (BMGK) kararı

ile tescili ile 2013 yılının "Uluslararası Su İşbirliği Yılı"

ilan edilmesi, bugün çok daha güçlü bir anlam kazanmaktadır.

BMGK, suyla ilgili zorlukların ve risklerin üstesinden

gelme çabalarını hızlandırmak amacıyla, 2018- 2028

yılları arasındaki dönemi “Sürdürülebilir Kalkınma İçin

Su Odaklı Küresel Eylem Dönemi” olarak ilan etmiştir.

Yine, BM Sürdürülebilir Kalkınma Hedeflerinin altıncısı

(SDG-6), 2030 yılına kadar “su ve sanitasyonun herkes

için erişilebilirliğini, kullanılabilirliğini ve sürdürülebilir

yönetimini sağlamayı” hedeflemektedir. Bu hedef ve

alt hedefler, entegre yönetim, işbirliği, kapasite geliştirme,

ortak katılım kavramlarına vurgu yapmaktadır.

3. SU KRİZİ DAHA DA DERİNLEŞECEK

İklim değişikliği, kuraklık, havanın ve toprağın kirlenmesi,

salgın hastalıklar, nüfus artışı, çarpık kentleşme,

bilinçsiz otlatma, sağlıksız sulama yöntemleri, orman

yangınları, hızlı kentleşme, tektonik hareketler vb.

nedenler, doğal yaşam için en temel ihtiyaçlardan olan

temiz suya erişim imkanlarını güçleştirmektedir.

Her yıl, yaklaşık 2 milyon insan, kirli içme suyu ve

sıhhi altyapı yetersizliği dolayısıyla hayatını

kaybetmektedir.

Günümüz dünyasında, 2,2 milyar insanın güvenilir su

kaynaklarına erişememekte, 2,4 milyar insan tuvalet,

banyo gibi temel temizlik imkanlarından yoksun bir

hayat sürmektedir. Dünyada tüm hastalıkların hemen

hemen yarısı sularla ilişkilidir. Sularla bulaşan ishaller,

ölüm nedenleri içinde 2. sırada yer almaktadır. Her yıl,

yaklaşık 2 milyon insan, kirli içme suyu ve sıhhi altyapı

yetersizliği dolayısıyla hayatını kaybetmektedir.

2020'nin başlarından itibaren dünyayı esir alan Korona

virüs Covid-19 salgınına karşı, Dünya Sağlık Örgütü

(WHO) enfeksiyona karşı ilk savunma hattı olarak

maske ve mesafe yanında düzenli el yıkamayı ve hijyen

kurallarına uymayı teşvik etmiştir. Pandemi süreci, suya

olan ilgiyi daha da artırmış ve su ve sanitasyon hizmetlerine

ulaşabilmenin önemini ortaya koymuştur. Öte

yandan, sermaye çevreleri, kâr uğruna, tüm güçleriyle

suyu ticari bir meta haline getirmek için çabalamaktadır.

2050 Yılına Kadar Dünya Su Talebi Yüzde 55

Civarında Artacak

BM ve ilgili ajansları, 2050 yılına kadar dünya nüfusunun

9 milyarı aşacağını ve kentleşmenin %50’lerden

%70’lere çıkacağını, bu kitleyi beslenme gereksinimlerini

karşılamak üzere küresel gıda üretiminin ise %50

oranında arttırılması gerekeceğini öngörmektedir.

Günümüzde, kentlerdeki atık sularının %80 kadarı,

herhangi bir arıtma işleminden geçirilmeden doğrudan

yeraltı sularına, göllere, nehirlere ve denizlere karışmaktadır.

Ekonomik İşbirliği ve Kalkınma Örgütü’nün (OECD)

projeksiyonlarına göre, küresel su talebi, 2050 yılına

kadar, üretim ve enerji sektörlerinin yoğun talepleri

kaynaklı %55 civarında artacağı öngörülmektedir.

İlaveten, 2050 yılına kadar küresel nüfusun %40'ından

fazlasının şiddetli su stresi olan bölgelerde yaşayacağı

tahmin edilmektedir.

ABD’nin Küresel Su Güvenliği Değerlendirme Komitesi’ne

göre ise, 2030 yılına kadar, küresel çapta su

ihtiyacı, mevcut su arzının %40’nı aşacağı yönündedir.

Bir diğer karamsar öngörü, 2030 senesine kadar dünya

genelinde su kıtlığı kaynaklı kurak bölgelerden su kaynağı

açısından nispeten zengin bölgelere yaklaşık 700

milyonun insan göç edeceği yönündedir.

Kuraklık ve su krizi insanlığın geleceğini tehdit eden en

büyük küresel riskler arasında yer almaktadır. Meteorolojik

veriler, iklim değişikliği nedeniyle Türkiye'nin

7 coğrafi bölgesinde olağanüstü kuraklık yaşandığını

ortaya koymaktadır. Ülkemizde son 50 yıllık zaman

diliminde kuruyan sulak alanlardaki su kütlesi miktarının

1,3 milyar hektar yani yaklaşık 3 Van Gölü veya

Marmara Denizi hacmi kadar olduğu trajik gerçekliği,

Anadolu'da barajlar, göller, nehirler hatta yer altı sularının

hızla kuruduğunu göstermektedir.

• Suyun Ticarileştirilmesi, Su Krizini Derinleştirmektedir

Su krizi daha da derinleşen bir diğer boyut ise, dünya

genelinde neo-liberal politikalar vasıtasıyla, hayatın

özü olan “Su”yu bir ticari meta olarak nitelendirmesi

ve ticarileştirme çabalarıdır. Örneğin; Dünya Bankası

(WB), Uluslararası Para Fonu (IMF) gibi uluslararası

sermaye kuruluşları, hükümetlere su hizmetlerinin

özelleştirilmesini kredi ön koşulu! olarak dayatmaktadır.

Bu durum, özellikle azgelişmiş ülkelerin ve

toplumun yoksul kesimlerinin kaliteli su hizmetlerine

LİDER KURUMLAR /51


ulaşımının önünde ekonomik engel oluşturmaktadır.

Maalesef, sermaye çevreleri, rant uğruna, tüm güçleriyle

suyu ticari bir meta haline getirmek için çabalamaktadır.

4. SU, TİCARİ META DEĞİLDİR;

TİCARİLEŞTİRİLEMEZ!

Yerkürenin farklı bölgelerinde, 1990’lı yıllardan başlayarak

su hizmetlerinin özelleştirilmesi politikaları, su

hizmetinin ucuz ve kaliteli sunumunu temin etmek bir

yana, bitirilemeyen yatırımlar, çözümlenemeyen su kayıp

ve kaçakları ve yükselen su tarifeleri gibi olumsuz

sonuçlar doğurmuştur.

Sadece kentlerdeki özel su işletmelerinin yıllık cirosunun

100 milyar doları dünya su pazarı piyasa değerinin

ise 800 milyar doları aştığı tahmin edilmektedir.

Çokuluslu Su Tekelleri Su Sektörüne Yatırım

Yapmamakta, Sadece Su İşletmeciliği Yapmaktadırlar

Günümüz dünyasında, su piyasasının %80 kadarının

kontrolü ve/veya yönetimi, Fransa’dan Suez, Véolia,

ve Saur ile İngiltere’den Thames Water şirketleridir.

Bu uluslararası su şirketleri, ülkemizde de çok sayıda

su özelleştirmesi vakasına dahil olmuştur. Çokuluslu

su tekelleri su sektörüne yatırım yapmamakta, sadece

su işletmeciliğini alarak ülkeler ve toplumlar aleyhine

büyük bir sömürü alanı yaratmaktadır.

Türkiye’de Antalya Örneği Halka Yüzde

300’den Fazla Fiyata Su İçilmesine Sebep Olmuştur.

Örneğin; Antalya Su ve Atıksu Genel Müdürlüğü

(ASAT), 1996 yılında WB ile yapılan borç anlaşması

sonucunda suyla ilgili yetkilerini 10 yıllığına Fransız

su şirketi Suez ile Türk şirketi Enka konsorsiyumunun

oluşturduğu Antalya Su İşletmeleri Anonim Şirketi’ne

(ANTSU) ve Antalya Altyapı Yönetim ve Danışmanlık

Hizmetleri Sanayi ve Ticaret Anonim Şirketi’ne (AL-

DAŞ) devretmek üzere sözleşme imzalanmıştır.

Özelleştirme sonrası, Antalya’da su tarifeleri, 2000-

2005 yılları arası döneminde fiyat artış oranları

%300’lere ulaşmıştır. Halktan gelen tepkiler üzerine,

Suez ile yapılan 10 yıllık sözleşme, 5 yılın sonunda

2002 senesinde feshedilmiştir.

Jakarta, Paris, Berlin, Budapeşte, Kuala Lumpur, Buenos

Aries gibi farklı ülkelerin şehirlerinde, çok sayıda

başarısız su özelleştirme vakaları yaşanmıştır. Şebeke

ağının genişletilmemesi, su tarifelerinde öngörülemeyen

artışlar, kanalizasyon altyapısındaki yetersizlikler,

yatırım taahhütlerinin yerine getirilmemesi gibi ciddi

sorunlar, özelleştirilen kamu su işletmelerinin yönetiminin

tekrardan kamu kurumlarına dönmesi (remunicipalisation)

şeklinde yeni bir vizyonu canlandırmıştır.

Ülkemizde ise Belediyeler tarafından yapılan su

dağıtım işlerinde, İSKİ, ASKİ, KOSKİ, BUSKİ gibi çok

başarılı örnekler vardır.

Kaliteli ve içilebilir suyu hanelere götürme işinde,

Özel sektörden ziyade yerel yönetimler daha başarılı

olmuştur. Belediyelerimiz, kaliteli içme sularını en ücra

mahallelere kadar uygun fiyata götürmektedirler.

Suyun Ticarileşmesi, Mahalle Çeşmelerimizi

Kurutmuş, Sebil ve Hayrat Kültürümüzü Yok Etmiştir.

Özelleştirme politikaları ve özel şirketlerin ambalajlı

suyu sağlık, lezzet, doğallık ve saflık gibi olumlu

kavramlarla özdeşleştirmek suretiyle yarattığı baskı

günümüzde mahalle çeşmesi kültürünün yok olmasına

ve evlerde musluklardan içme suyu temininin azaltılmasına

yol açmıştır.

Günümüzde ambalajlı su kullanımı büyük şehirlerde

olmazsa olmaz bir hale gelmiş durumdadır. Ülkemizde,

İstanbul’da yaşayanların yaklaşık %75’i ve Ankara’da

yaşayanların yaklaşık %40’ı damacana suyu tüketmektedir.

Özel su şirketleri temiz ve ücretsiz su kaynakları üzerinden

büyük bir kâr alanı oluşturmuş, aynı nitelikte

musluktan içilebilecek temiz su için şehirlerde yaşayanlar

300 ya da 500 kat daha fazla para ödeyerek bu

ihtiyaçlarını su şirketlerinin ürettiği ambalajlı sulardan

karşılamaktalar.

Türkiye'de 2015 yılında 4,9 milyar TL olan ambalajlı su

ticaret hacmi 2020 yılı sonu itibariyle yaklaşık 8 milyar

TL'ye ulaşmıştır.

Bu doğrultuda, başta su olmak üzere dünyanın bütün

kaynakları, önce bireylerin sonra toplumların menfaatine

kullanılmalıdır. İnsanların temel ihtiyaçlarını karşılayabilmeleri

için gerekli yatırımlar yapılmalı, kaynakların

bir haksızlığa ve saldırıya gerek kalmadan, dünyanın

refahını artıracak şekilde kullanılması için çalışmalar

yapılmalı, tabii kaynaklar bir kavga ve çatışma nedeni

olmaktan çıkarılmalıdır.

5. HAK İŞ- SU ve İKLİM

Türkiye'nin içinde bulunduğu coğrafi konum, iklim şartları

ülkemizi çölleşme ve kuraklıktan önemli biçimde

etkilenen bir ülke konumuna getirmektedir.

HAK-İŞ, üye sendikaları ve yabancı ülkelerde faaliyet

gösteren emsal emek örgütleriyle ile işbirliği ve

koordinasyon içerisinde, suyu ve sanitasyonu, temel

ve devredilemez bir insan hakkı olarak savunmakta ve

suyun ticarileşmesine karşı çıkmakta, su sektöründeki

özelleştirmelere karşı mücadele vermektedir.

HAK-İŞ olarak; su hakkını savunmanın insanlığı, medeniyeti

ve insanca yaşanabilirliği korumak olduğuna

52/LİDER KURUMLAR


inanmakta ve suyun ticarileştirilmesinin kapitalizmin ve

neo-liberalizmin en vahşi uygulamalarından olduğunu

değerlendirmektedir.

Yaklaşık yarım asırdır sosyal meselelerde ilkeli, kararlı

ve sorumlu bir duruş sergileyen Konfederasyonumuz

HAK-İŞ, kendisine bağlı işkolu sendikaları ve 710 bini

aşkın üyesi çalışan ile birlikte, geniş toplum kesimlerinin

suyun önemine dair bilgilendirilmesi ve bilinçlendirilmesi

su kültürü ve medeniyetinin yaşatılması ve

geliştirilmesi yönünde her türden projeyi ve çalışmayı

desteklemek amacıyla bir dizi faaliyet yürütmektedir.

Üye sayısı itibariyle ülkemizin en büyük işçi sendikası

konumundaki HİZMET-İŞ Sendikamız, 24 Ocak 2013

tarihinde Ankara’da, Türk İşbirliği ve Koordinasyon

Ajansı (TİKA) ile işbirliği içerisinde “Türkiye Öncülüğünde

Sendikal Bakış Açısıyla Su ve Sanitasyon Hakkının

Desteklenmesi ve HIV İle Mücadele Konulu Uluslararası

Emek Buluşması”nı gerçekleştirmiştir.

Öncesinde, HİZMET-İŞ, 16-22 Mart 2009 tarihleri arasında

İstanbul'da gerçekleştirilen 5. Dünya Su Forumu’na

ve 12-17 Mart 2012 tarihlerinde Fransa'nın Marsilya’da

gerçekleştirilen 6. Dünya Su Forumu ve Alternatif Foruma

katılarak kamu işletmelerinin en az özel şirketler

kadar başarılı olabileceğini somut vakalarla ortaya

koymuştur.

Hizmet-İş Sendikamıza Büyük Onur

Bu özgün çalışmalar, 06.03.2019 tarihinde İzmir’de Su

ve Teknoloji Derneği (SUTEK) tarafından düzenlenen

5.Su ve Çevre Konferansı’nda HİZMET-İŞ Sendikamızın

ödüllendirilmesi sonucunu doğurmuştur.

Öz Orman-İş Sendikamız ise, BM Çölleşmeyle Mücadele

Sözleşmesi Taraflar Konferansı (COP) faaliyetleri için

Türkiye’den ‘akredite’ olan tek sendikadır.

HAK-İŞ olarak, ülkemizin farklı noktalarında çok sayıda

hatıra ormanı kurduk. Örneğin; Ankara’da ''Özgecan

ASLAN Hatıra Ormanı'' ve ''Engelliler Komitesi Hatıra

Ormanı'' fidan dikimleri gerçekleştirdik; hükümetimizin

11 Kasım Milli Ağaçlandırma Günlerindeki “Geleceğe

Nefes” temalı fidan dikme seferberliklerine 81 ilin tamamında

somut katkılar sunduk.

XI. Kalkınma Planı - Su Yönetimi ve Güvenliği Özel

İhtisas Komisyonu’nca belirlenen başlıca 2023 vizyonunda

belirtilen Kurumlar arası işbirliği, eşgüdüm ve

koordinasyonu etkin bir şekilde sağlayan, kurumların

görev tanımlarının netleştirildiği su yönetimini sağlayacak

“Su Yönetimi Kanunu” oluşturulması, sürdürülebilir

su yatırımlarını sağlanması, su kaynaklarının korunması

ve geliştirilmesi temel amaçları ülkemizde suya verilen

önemi yansıtmakta ve umut vericidir.

Kamu kurumları ve su ile ilgili paydaşların gerçekleştirdiği

hizmetlerin etkin bir şekilde yatırım planlarına

dönüştürüldüğü, su potansiyelimizin enerji, tarım ve

günlük kullanımından vatandaşlarımızın sağlıklı bir

şekilde yaralandığı, su kaynaklarımızın çevre kirliliğine

sebep olan etmenlerden en az etkilenecek şekilde koruma-kullanma

dengesi gözetilerek uzun vadeli koruma

planlarının hazırlandığı güçlü ve müreffeh bir Türkiye

hayalini HAK-İŞ olarak benimsemekteyiz.

SONUÇ

HAK-İŞ olarak amacımız; ülkelerin çölleşme ve kuraklıkla

ilgili önceliklerini tespit etmek, bölgesel çalışmalara

katkıda bulunmak, işbirliği içerisinde olmak, kuraklık ve

çölleşme konusunda yapılan çalışmalara ilgili tüm kurum

ve kuruluşlarla sivil toplum kuruluşlarının ve yerel

halkın katılımını sağlamaktır.

Yerkürede artan nüfus ve büyüyen küresel ekonomi

çarklarının artan talepleri, iklim değişikliğinin etkileriyle

birleştiğinde, suya ve sanitasyon imkanlarına erişim

daha da zorlaşacağının farkındayız.

Ticari sebeplerle suya erişim engellenmemelidir. Temiz

ve sağlıklı içme suyuna erişimin temel bir insan hakkı

olduğu bilinciyle hareket edilmeli, su varlıklarının,

kaynaklarının ve yataklarının korunması için gerekli

çalışmalar yapılmalıdır.

Tüm faaliyetlerinin merkezine insanı, insan onurunu ve

onun temel haklarını oturtan HAK-İŞ camiası, üyelerinden

ve sivil toplumdan alacağı güç ve destekle,

canlılığın özü olan suya dair konuları tüm boyutlarıyla

tartışarak yerkürenin her köşesinde herkesin su ve sanitasyon

hizmetlerine kavuşabilmesi yönündeki girişimlerini

yoğunlaştırarak sürdürecektir.

Tüm insanlık, su hizmetlerini özelleştirilmesi girişimlerine

karşı duyarlı olmak durumundadır. Bu tablo ışığında,

güvenlik ve yaşanılabilir bir gelecek için toplumun tüm

kesimlerini suyuna sahip çıkma çıkmaya davet ediyoruz

22 Mart Dünya Su Günü vesilesiyle, kaliteli içme su

hizmetine herkesin kolayca ulaşabildiği daha aydınlık

bir gelecek temennisiyle, tüm su sevdalılarının Dünya

Su Gününü kutluyoruz.

Sözün özü, “Suyuna Sahip Çıkan Geleceğine Sahip

Çıkar”, “Geleceğimiz Suyumuz Kadardır” ve “Su Ticarileştirilemez!”

LİDER KURUMLAR /53


SU

Prof. Dr. Okan Tarık KOMESLİ

Atatürk Üniversitesi

Su hayat için en önemli öğelerin başında gelir. Bilindiği

üzere en küçük mikroorganizmadan en büyük canlıya

kadar bütün biyolojik yaşamın hayatta kalabilmesi için

suya ihtiyaç vardır. Su olmadan bitki büyüyemez, mikroorganizmalar

yaşayamaz, insanlar, hayvanlar hayatlarını

sürdüremez. Yerine ne doğal ne de yapay olarak hiçbirşeyin

koyulamadığı maddedir Su. Oksijen olmadan bazı

mikroorganizmalar yaşayabilirler fakat su olmadan hiçbir

canlı yaşayamaz. O yüzden su hayattır ve su olmadan

hayat olmamaktadır. Bütün evrende bu böyledir. Bir

yerde su varsa o yerde hayat vardır. Hayatı bulmak için

suyu bulmak gerekir. Bu yüzden İnsanoğlu yeni gezegenlerde

hayatı arayacağı zaman ilk önce suyu aramıştır.

Ay’a, Mars’a gitmiş su var mı diye araştırmıştır hayat olup

olmadığını görmek için.

Söylediğim gibi su olmadan hayat olmamaktadır bütün

canlılar için. Kimi canlılar okyanusta, kimi canlılar toprakta,

kimi canlılar atıksu da kimi canlılar ise su buharının

bulunduğu havada yaşamlarını devam ettirirler. Hepsinin

yaşam kaynağı sudur. İnsanoğlu da suya ihtiyaç duyar

bütün canlılar gibi. İnsanın ve hayvanların diğer canlılardan

bir farkı vardır. Hayatlarını devam ettirebilmeleri

için temiz tatlı suya ihtiyaç vardır. Dünya yüzeyinin %70’i

sularla kaplı olmasına rağmen bu suların yaklaşık olarak

%97.5 deniz ve okyanuslardan oluşur ve tuzlu sudur. Geriye

kalan %2.5 tatlı suyunda çoğunluğunu buzullar ve çok

54/LİDER KURUMLAR


derin jeolojik tabakalardaki yeraltı sularında oluşturma

olup insanlar için su kaynağı olarak kullanılamamaktadır.

Tatlı su kaynaklarının sadece ve sadece %0.1-0.3

arasındaki kısım kullanılabilmektedir. Dünyada bu

kadar büyük su rezervleri olmasına rağmen çok ama

çok küçük bir kısmının insanlar ve hayvanlar tarafından

kullanılabiliyor olması suyun değerini çok daha fazla

artırmaktadır.

Dünyanı gelişimine bakarsak insanoğlu sürekli suya

kolayca ulaşabileceği nehir, deniz, göl çevrelerine

yerleşim yerlerini kurmuşlardır. İlk başta insanlar küçük

koloniler halinde yaşadıkları için su bulma konusunda

çok büyük sıkıntıları yoktu. Fakat artan nüfus ve

kentleşme ile birlikte insanlar daha büyük şehirlerde

yaşamaya başlamaları daha fazla su tüketmelerine sebep

olmuştur. Gelişmemiş bir ülkede kişi başına günlük

kullanılan su miktarı 30-40 litre iken gelişmiş ülkedeki

bu miktar 350 litreye kadar çıkmaktadır. Ülkemizde

örnek verecek olursak köyde kişi başına tüketilen su

miktarı 70 litre iken büyük şehirlerde bu değer 250

litreye kadar çıkmaktadır. Turizm bölgelerinde ise bu

miktar çok daha fazla olmaktadır. Sürekli artan su

ihtiyacından dolayı mevcut temiz su kaynakları da hızla

azalmaktadır.

Suyun öneminin her geçen gün arttığı günümüzde,

kullanılan sudan kaynaklı atıksuların alıcı ortama verilmesi

mevcut temiz su kaynaklarını hızla azaltmaktadır.

Üstelik küresel ısınma ve iklim değişiklikleri ile birlikte

yağış miktarları azalması ise mevcut kaynakların yeterince

beslenememesine sebep olmaktadır.

Atıksular ilk başlarda çok büyük sorun teşkil etmediği

için doğrudan alıcı ortama yani nehirlere, göllere

derelere, denizlere verilebilmekteydi. Hatta ve hatta

arazilerde sulak alan olarak ve tarımsal alanların sulamasında

kullanılmaktaydı. Fakat 19. Yüzyıldan itibaren

nüfus, sanayi ve şehirleşmenin hızlı bir şekilde artması

ile birlikte su tüketimi de hızla artmıştır. Su tüketiminin

artması atıksu miktarını artırarak çok büyük sorunlar

oluşturmaya başlamıştır. Zaten kısıtlı olan su kaynaklarının

arıtılmadan veya yetersiz arıtılan atıksular tarafından

kirletilmesi çok değerli olan mevcut kaynaklarımızın

hızla azalmasına sebep olmaktadır. Balık ölümleri

ile başlayan alıcı ortam kirliliği daha sonra alıcı ortam

ile temas halindeki hayvanlar ve insanlarda sağlık

sorunları oluşturmuştur. Böylece atıksuların arıtılması

lüks olmayıp zorunluluk haline gelerek bütün dünyada

atıksuların arıtılmasına başlanmıştır.

Artan su ihtiyacı ve kirlenen kaynakların önüne geçebilmek

için bilim insanları sürekli araştırmalar yapmaya

yeni su kaynakları araştırmaya başlamıştır. Yaklaşık

olarak yeryüzünün %70’ini kaplayan deniz ve okyanusların

arıtılarak kullanılması gündeme gelmiştir. Fakat

deniz suyu arıtımında yatırım ve işletme maliyetlerinin

çok yüksek olması; üstelik her yerleşim yerinin deniz

kenarına yakın olmamasından dolayı deniz suyunun

içmesuyu olarak heryerde kullanılmasını sınırlı kalmıştır.

Ayrıca deniz suyundan temiz su elde edilse bile

atıksular alıcı ortamları kirletmeye devam edecektir.

Bu sebeple bilim insanları atıksuların arıtılarak tekrar

ve tekrar kullanılabilmesi üzerinde yoğunlaşmıştır.

Böylece hem yeni bir su kaynağı bulacaklar hemde

mevcut atıksulardan kurtulabileceklerdir. Fakat bilim

insanlarının aklına toplumla ilgili olarak “İnsanların

arıtılmış atıksuyu kullanacaklar mı?” sorusu gelmiştir.

Bilindiği üzere bir insan günde yaklaşık olarak 200 litre

su tüketip bunun en fazla birkaç litresini su içebilmektedir.

Bu açıdan bakıldığı zaman içme suyu olarak değil

ama kullanım suyu olarak arıtılmış su kullanılabilmektedir.

Fakat yine de çoğu insan evlerinde atıksudan

arıtılmış suyu kullanmak istemeyebilmektedir. O zaman

şöyle düşünelim. Ülkemizde mevcut su kaynaklarımızın

sadece %16’sı evlerimizde kullanılmaktadır. Geriye

kalan %84’ün %72’si tarımda ve %12’si sanayide kullanılmaktadır.

Bu ne demektir. Arıtılmış atıksuyun evde

kullanılmasa bile yönetmeliklerle belirlenen standartlar

sağlandığı taktirde tarımda ve endüstride kullanılabilmektedir.

Tarım ve endüstride kullanılan arıtılmış

atıksuların kullanımı mevcut su kaynaklarının korunarak

gelecek nesillere temiz su kaynaklarının aktarılması

sağlanacaktır. Böylece korunan temiz su kaynakları ile

birlikte hayat devam edecektir.

LİDER KURUMLAR /55


TRABZON’DA TARİHİ ALTYAPI

PROJELERİ HAYATA GEÇİYOR

Trabzon Büyükşehir Belediyesi, son dönemde hayata geçirdiği

içme suyu projeleri ile dikkatleri üzerine çekiyor. Dev bütçeli işleri

başlatan Büyükşehir Belediye Başkanı Murat Zorluoğlu, “Göreve

geldiğimizden bu yana 18 ilçemizin tamamında 220 milyon TL’lik

altyapı yatırımı gerçekleştirdik” dedi

56/LİDER KURUMLAR


Tüm Türkiye’de etkisini gittikçe hissettiren kuraklık

tehdidi Doğu Karadeniz Bölgesi’nin su zengini olarak

bilinen Trabzon’da da baş gösteriyor. Her yıl bir önceki

yıla göre daha da fazla hissedilen kuraklık, içme suyu

temini noktasında bazı sıkıntıların oluşabileceği gerçeğini

ortaya koymaktadır. Bu minvalde proje çalışmalarını

hızlandıran Trabzon Büyükşehir Belediyesi, dev içme

suyu ve altyapı yatırımlarını hayata geçiriyor.

BÜYÜKŞEHİRDEN ALTYAPIYA SERVET

Trabzon Büyükşehir Belediyesi, bağlı kuruluşu Trabzon

İçmesuyu ve Kanalizasyon İdaresi (TİSKİ) Genel

Müdürlüğü eliyle, 2019-2020 yıllarında il genelindeki

707 mahallenin 608’inde imalat gerçekleştirdi. Şehri

ilmek ilmek işleyen TİSKİ Genel Müdürlüğü, bu süre

zarfında şehre toplam 211 milyon TL bedelli 1150 kilometre

uzunluğunda altyapı hattı kazandırdı. Geçmiş

yıllara oranla yatırım bedelini 2 katına çıkaran TİSKİ,

2019 yılında 99 milyon TL, 2020’de de 112 milyon TL’lik

yatırıma imza attı. Yatırım planlamasını kısa zamanda

tamamlayan TİSKİ Genel Müdürlüğü, 2021’de de yeni

yatırımları şehre kazandıracak.

1010 KİLOMETRE İÇME SUYU HATTI YAPILDI

Trabzon Büyükşehir Belediye Başkanı Murat Zorluoğlu,

göreve geldikleri günden itibaren TİSKİ Genel Müdürlüğü

maharetiyle 18 ilçenin tamamında dev bütçeli

Şehri ilmek ilmek işleyen TİSKİ Genel

Müdürlüğü, bu süre zarfında şehre toplam

211 milyon TL bedelli 1150 kilometre

uzunluğunda altyapı hattı kazandırdı.

yatırımları hayata geçirdiklerini söyledi. İl genelindeki

707 mahallenin 608’inde imalat yapıldığını belirten

Zorluoğlu, “İl genelinde yürüttüğümüz çalışmalarda

acil olarak çözülmesi gereken sorunlara öncelik vererek

vatandaşımızın yıllardır beklediği hizmetleri ayağına

kadar götürdük. İki yıllık görev süresince 1010 kilometre

içme suyu hattı, 125 kilometre kanalizasyon hattı ve

15 kilometre yağmur suyu hattı imal ettik” dedi.

ŞEHRİN ALTYAPISINI KOMPLE

DEĞİŞTİRİYORUZ

Trabzon Büyükşehir Belediye Başkanı Murat Zorluoğlu

içme suyu ve altyapıya yaptıkları yatırımları şu

sözlerle açıkladı: “Trabzon’un 15,5 milyon Avro ile

bugüne kadarki en büyük bütçeli yatırımlarından biri

olan, Trabzon Ortahisar İçme Suyu Temini Projesi’ni

hayata geçiriyoruz. Türkiye’de başlı başına içme suyu

dalında tek IPA2 projesi olan, Ulusal katkısı ve Katılım

Öncesi Mali Yardım Aracı Fonları arasında yüzde 60,27

ile Avrupa Birliği desteğinin en yüksek olduğu projeyi

şehrimiz için büyük bir fırsat olarak görüyoruz.

LİDER KURUMLAR /57


SADECE İÇME SUYU PROJESİ OLARAK

GÖRMÜYORUZ

Proje sadece içme suyu projesi olarak bakmıyoruz.

Hazır şebeke hattı için yerleri kazmışken şehrimizin

eksik yağmursuyu ve kanalizasyon hatlarını da bu

arada yapıyoruz. Proje kapsamında

565 kilometre içme suyu

hattı, 120 kilometre kanalizasyon,

70 kilometre yağmursuyu hattı

imalatı gerçekleştireceğiz. Öte

yandan şehrin en kılcal noktalarına

kadar 400 kilometrelik fiber optik

altyapısını oluşturacağımız kanalları

da inşallah bu projeyle birlikte

sağlayacağız. Projenin tamamı ise

2023 yılı içerisinde bitirerek, Trabzon’un

50 yıllık içme suyu, kanalizasyon

ve yağmur suyu altyapısını

tamamlamayı hedefliyoruz. 565

kilometrelik işin 150 kilometresini

bu ay sonuna kadar bitirmiş olacağız.

YENİ ARITMA TESİSİ HIZLA YÜKSELİYOR

Sağlıklı ve sürekli su temini noktasında başlattığımız

hizmet atağında diğer taraftan da şehrimize yeni bir

Trabzon’umuzun 18 ilçesi ve

707 mahallesine eşit hizmet

götürmek için gece gündüz

demeden çalışıyoruz. Özellikle

kırsal mahallelerimizde kronik

sorun haline gelen içme suyu

problemlerini ortadan kaldırmak

adına kısa zamanda yaptığımız

projeleri hayata geçiriyoruz.

içme suyu arıtma tesisi kazandırıyoruz. Yaklaşık 104

milyon TL’lik bütçesi ve günlük 200.000 m³ arıtma

kapasitesi ile dikkat çeken Akoluk İçme Suyu Arıtma

Tesisimiz, bağlı kuruluşumuz TİSKİ ve DSİ iş birliğinde

yapılıyor. Arıtma tesisi inşaatında yüzde 35 seviyelerinde

ilerleme kaydedilirken, 47 mahalleye sağlıklı su

temin edecek tesisimizi Haziran

2022’de devreye almayı

planlıyoruz. Tesis sayesinde

sadece enerji, motor ve pompa

bakımlarından yıllık 8,5 milyon

TL gibi ciddi bir enerji tasarrufu

da sağlayacağız.

KIRSAL İLÇELERİMİZE DE

HİZMET YAĞDI

Trabzon’umuzun 18 ilçesi ve

707 mahallesine eşit hizmet

götürmek için gece gündüz

demeden çalışıyoruz. Özellikle

kırsal mahallelerimizde kronik sorun haline gelen

içme suyu problemlerini ortadan kaldırmak adına kısa

zamanda yaptığımız projeleri hayata geçiriyoruz. 40

milyonluk TL bedelli Of İçme suyu ve Paket Arıtma

Tesisini devreye aldık. Bu sayede Of ve Hayrat ilçele-

58/LİDER KURUMLAR


rimizde toplam 27 mahalleye daha sağlıklı içme suyu

temin edeceğiz. Araklı ve Sürmene ilçelerine bağlı 11

mahallenin içme suyu şebeke inşaatımız devam ediyor.

3 farklı ilçede toplam 45 mahalleye sağlıklı su sağlayacak

Arsin Grup İçme Suyu, İLBANK AŞ. tarafından

ihale ediliyor.

KRONİK SU SORUNLARI ÇÖZÜME KAVUŞTU

Geçtiğimiz aylarda Beşikdüzü’nde Denizli, Seyitahmet

ve Sayvancık Mahallelerinin yarım asırlık su sıkıntısını

gideren TİSKİ ekiplerimiz, Şahmelik Mahallesi’nde ise

1350 metre yeni içme suyu hattı imalatı gerçekleştirdi.

Her yaz mevsiminde su sıkıntısı yaşanan Ortahisar’a

bağlı Yeşilyurt Mahallesi’ne 3150 metre yeni iletim hattı,

Dolaylı Mahallesi’ne de 2950 metre içme suyu hattı

döşeyen ekipler, mahallelerin yarım asırlık sorununa

son verdik. Ayrıca Kırsalda içme suyu anlamında en

fazla sorunun yaşandığı Karakaya İçme Suyu Grubu’na

ek kaynak sağlayacak Karlık ve Kireçhane Terfi Sistemi

İçme Suyu İnşaatı yapım işi hızla devam ediyor. İş

sayesinde Ortahisar, Akçaabat ve Maçka ilçelerinin 32

mahallesine sağlıklı ve kesintisiz içme suyu sunacağız.

ARAKLI VE SÜRMENE’YE

EVLADİYELİK TESİS

Projesine 2009, yapımına ise 2012 yılında başlanan

ancak türlü sebeplerden dolayı bir türlü bitirilemeyen

Araklı-Sürmene İçme Suyu Paket Arıtma Tesisi, 2021

yılının haziran ayında tamamlanıyor. Çağın gereksinimlerine

cevap verecek şekilde revize edilerek 2020

yılında yeniden çalışmalara başlanılan tesis bittiğinde

Araklı ve Sürmene’nin 28 mahallesinin 100 yıllık içme

suyu ihtiyacını karşılayacağız inşallah. Tüm bunlara

ek, il genelinde kullanım açısından elverişsiz, fiziki

şartları yetersiz ve onarıma muhtaç olan 15 içme suyu

deposunun izolasyon ve genel bakımını gerçekleştirdik.

36 adet de yeni içme suyu deposu inşaatını bitirip

hizmete sunduk.

4000 YILLIK KADİM ŞEHRE HİZMET

ŞEREFTİR

Cumhurbaşkanımız Sayın Recep Tayyip Erdoğan’ın

bizlere çizdiği marka şehirler vizyonu çerçevesinde

çalışmalarımıza devam edeceğiz. Fatih Sultan Mehmet

Han’ın fethettiği, Yavuz Sultan Selim’in yönettiği,

Kanuni Sultan Süleyman’ın doğduğu, Mustafa Kemal

Atatürk’ün 3 kez ziyaret ettiği, Evliya Çelebi’nin

seyahatnamesinde ‘Tuğra Bozan’ olarak anlattığı ve

İstanbul’a benzettiği 4000 yıllık kadim şehir Trabzon’u

geleceğe emin adımlarla taşımanın gayretinde olacağız.

Bu bizler için büyük bir şereftir.

LİDER KURUMLAR /59


SUYUN YÖNETTİĞİ DEĞİL,

SUYU YÖNETEN ŞEHİR

SUYUN YÖNETTİĞİ DEĞİL,

SUYU YÖNETEN ŞEHİR

Balıkesir Büyükşehir Belediyesi Su ve Kanalizasyon

İdaresi (BASKİ) Genel Müdürlüğü olarak kuruluşumuzdan

bu güne kadar geçen süreçte; İlimizin içmesuyu

ve kanalizasyon altyapılarını güçlendirmeyi, kurumsal

kapasiteyi geliştirerek vatandaşlarımıza çağdaş bir

hizmet sunmak amacıyla kurumumuzu stratejik plan,

performans programları ile faaliyet raporları doğrultusunda

yönetmekteyiz.

Kurum olarak iklim değişikliği şartlarının gerektirdiği

yatırımları yaparken, bir yandan kaynaktan abonelerimize,

abonelerimizden ise doğaya kadar yol alan suyun

serüveninden önce sağlıklı, sürdürülebilir kullanılması

amacıyla, yaşam kaynağı olan suyun israfının önüne

geçmenin gayreti içerisindeyiz.

BASKİ GENEL MÜDÜRLÜĞÜNCE

YAPILAN YATIRIMLAR

BASKİ Genel Müdürlüğü olarak; 6 yılda toplamda 2

milyon 350 bin metre içme suyu şebeke hattı, 44 adet

34.175 metreküplük yeni içme suyu deposu, 4 bin 442

adet içme suyu depo temizliği, 381 adet depo bakım

onarım çalışmaları tamamlanmış ve 368 bin 521 adet

içme suyu hattı arızası giderilmiştir. İlimiz genelinde

suyun yetersiz olduğu mahallelerde 61 bin 954 metre

içme suyu sondaj çalışması yapılmış ve 2.210 lt/sn su

temin edilmiştir. 6. Su ve Çevre Konferansı ödülleri kapsamında

“En çok Altyapı Yatırımı Yapan Su ve Kanalizasyon

İdaresi” ödülüne hak kazanarak hizmetlerimiz

ödüllendirilmiştir.

Kurumumuzca işletilmekte olan 9 adet 1 milyon 780

bin 100 kişi kapasiteli içme suyu arıtma tesisi, 12 adet

60/LİDER KURUMLAR


arsenik arıtma tesisi, 114 adet Arsenikli Arıtma Sistemli

çeşmenin 1.200 farklı noktadan alınan numuneler ile

kurumumuz ve Halk Sağlığı Müdürlüğünce denetlenmektedir.

Bu sayede %93 uygunluk oranıyla Türkiye’de

örnek gösterilecek kalitede içmesuyunu vatandaşa

sağlamaktayız. Aktif olan izleme noktalarına yapılan ölçümlerin

ve alınan kontrol numunelerin aynı noktadan

alına bilmesi için izleme noktalarına numune muslukları

takılmıştır. Yapılan bu çalışmalarla ilgili olarak 2017

yılında tarihinde Halk Sağlığı Müdürlüğü tarafından

takdir edilmiştir.

İnsani Tüketim Amaçlı Sular Hakkında Yönetmeliğinde

belirtildiği şekilde tüm su depolarında suyun debisine

ve basıncına göre ayarlanabilen otomatik klorlama

cihazları ile dezenfeksiyon yapma sorumluluğu getirilmiştir.

Bu karara bağlı olarak Genel Müdürlüğümüzce

1.267 adet içmesuyu depomuza otomatik klorlama

cihazı montajı yapılmıştır.

Arz edilen içme suyunun hacim ve debisini ölçmek

amacıyla su kaynaklarının giriş ve çıkış hatları üzerine

debi ölçer cihazı takmak için çalışmalara başlamıştır.

Mevcut alt yapı tesisleri ile üst yapıların sürdürülebilir

bir şekilde işletilmesi ve korunması maksadıyla CBS

veri tabanı oluşturmuştur. 2021 yılı için merkezi SCADA

Teknik Şartnamesi hazırlanması, lokal SCADA ve saha

donanımları entegrasyon çalışmamız tamamlanarak,

Merkez Kontrol SCADA’sında izleme ve kontrol dışında;

entegre su yönetimi, varlık yönetimi, enerji optimizasyonu,

anahtar performans göstergesi, yönetici özeti

ile alakalı alt programlarda dahil edilerek çalışmamız

genişletilmiştir.

Son yıllarda yağış rejimlerinin değişmesiyle birlikte

2020 yılında Balıkesir geneli de çok fazla yağış almamıştır.

Ancak son haftalarda yağan yağmur ve kar yağışı

ile baraj seviyelerimizde artışlar gözlemlenmektedir.

Bugün itibariyle şehir merkezimiz ve Bandırma İlçemiz

için en az 2 yıl yetecek kadar suyumuz bulunmaktadır.

Pandemi sürecinde 2. konut olarak kullanılan yazlık

bölgelerin, sürekli ikamet yeri olarak kullanımı artmıştır.

Ayrıca, temizlik alışkanlığımızın da değişmesine bağlı

olarak su kullanımlarında da artışlar gözlenmektedir.

BASKİ Genel Müdürlüğümüzce öncelikle mevcut su

kaynaklarının daha etkin ve verimli kullanımı amacıyla

projeler geliştirilmiş olup, mevcut kaptajların iyileştirilmesi,

kuyu ve kaynak sularından daha fazla istifade

edilebilmesi için iyileştirmeler yapılmakta ve şehri-

LİDER KURUMLAR /61


mizdeki kaynak sularının envanter çalışmaları devam

etmektedir. Bununla beraber Merkez Atıksu Arıtma

Tesisimizdeki arıtılan atıksuların yeniden değerlendirilmesine

yönelik çalışmalar devam etmektedir.

İKLİM DEĞİŞKLİĞİ VE SU TASARRUFU

Bireysel tasarruf bilincini oluşturmak adına geleceğimizin

teminatı olan çocuklara öncelikle ana sınıfı ve ilköğretim

öğrencilerine su bilinci ve su tasarrufu eğitim

çalışmalarına başlanmış, salgın nedeniyle eğitimlere

online olarak devam edilmektedir. Yetişkin hedef kitle

için Genel Müdürlüğümüz sosyal medya hesapları ve

web sitemizden süreç yürütülmektedir.

Balıkesir Büyükşehir Belediyesinin 2020 yılı Temmuz

ayında gerçekleştirdiği “Körfez Çevre ve İklim Değişikliği

Çalıştayı” ile 2021 yılı Mart ayında gerçekleşen

“Balıkesir Yerel İklim Değişikliği Eylem Planı Çalıştayında”

Dünyada değişen küresel iklim şartlarına göre

Balıkesir’in su kaynakları ve su yönetimi hakkında

bilgiler vererek, suyun yönettiği değil, suyu yöneten

nesiller yetiştirerek kurumsal bilincin oluşturulmasına

gayret etmekteyiz.

İDARİ VE FİZİKİ KAYIP-KAÇAKLAR

Kurumumuz ALO 185 Çağrı Merkezi ve Halkla İlişkiler

modülüne günlük ortalama 1.154 adet talep gelmekte

olup gelen talepler ilgili birimlere iletilerek ortalama 2

gün içerisinde çözüme kavuşmaktadır.İlimiz de Merkez

Altıeylül ve Karesi ilçelerimiz pilot bölge seçilmiş olup

ALO 185 Çağrı Merkezimize gelen ihbarların değerlendirilmesi

müdahalesi ve yürütülen müdahaleler

hakkında vatandaşın bilgilendirilmesi arıza ekiplerinde

bulunan tabletlerle online olarak yürütülmektedir.

İlimiz genelinde yıllık yaklaşık 136 milyon metreküp su

temini yapılarak şebekeye verilmektedir. Bunun yaklaşık

84 milyon metreküpü faturalandırılabilmektedir. 6

yıllık süreçte kayıp - kaçak oranımız %66 seviyesinden

%39 civarına indirilmiş olup, yaptığımız iyileştirme

çalışmaları ve aldığımız önlemlerle bu her geçen yıl

azalmaktadır. BASKİ Genel Müdürlüğümüzce bu hususta

daha etkin bir çalışma yürütülebilmesi için su kayıp

kaçakları ile mücadele komisyonu oluşturulmuş olup,

bu konu sürekli üzerinde çalışılan takip ettiğimiz en

önemli hususlar arasındadır.

İdari kayıpların azaltılması için, yeşil alan, park, cami

vb. kamu kurum ve kuruluşlarda sayaç bağlantısı

yapılarak kayıt altına alınması için çalışmalara başlanılmıştır.Arızalı

sayaçların test ve ölçüm hassasiyetlerini

belirlenmesi için Sayaç Test Laboratuvarı kurulmuştur.

Ekonomik ömrünü tamamlamış 10 yılı aşmış sayaçların

değişimi yapılarak sağlıklı veri alınması sağlanmaktadır.

Bu kapsamda 2019-2020 yılları içerinde toplam 80

bin adet sayaç değiştirilmişimi yapılmış olup, İl genelinde

sayaç envanteri çıkarılarak, özellikle dönemsel

kullanımların olduğu sahil bandındaki ikinci konutlarda

mevcut sayaçların ön ödemeli elektronik sayaçlarla

değişimine başlanmıştır. Ayrıca, Radyo Frekans (RF)

Modüllü Elektronik sayaç montajı yapılarak Drone ile

sayaç okumasına Pilot Uygulamasına da başlanmıştır.

62/LİDER KURUMLAR


İlimiz Merkez, Güney Marmara ve Körfez bölgelerinde

fiziki su kayıp-kaçak tespit cihazlarımız ile tespit yapılıp

belirlenen fiziki kaçaklara müdahale edilmektedir.

Ayrıca mevcut içmesuyu depolarımızda bakım onarım

çalışması yapılarak depolardaki fiziki kayıplar düşürülmüş,

terfi merkezleri ve depolar arasında lokal SCADA

sistemi kurularak depo taşmaları engellenmiştir.

İlimizde su ve kanalizasyon hizmetlerinin sürdürülebilirliğini

sağlayacak ; iyileştirilmiş su temini ile

kanalizasyon hizmetlerine erişimi arttıracak yenilikçi

bir entegre planlama yaklaşımı oluşturmaktayız. Bu

kapsamda su ve kanalizasyon alt yapı ihtiyaçlarının

belirlenmesi, Entegre Kentsel Su Yönetim Stratejisinin

geliştirilmesi, seçilen alan/ilçe için Entegre Kentsel Su

Yönetimi Planının hazırlanması ve Büyükşehir Belediyesi

ile birlikte kilit paydaşlarla sürdürülebilir su ve

kanalizasyon hizmetlerinin uygulanması konusunda

kapasite geliştirmesi hedeflenmekte olup, çalışmalara

devam etmekteyiz. Bu kapsamda Bandırma İlçemizde

ilk Entegre Su Projemizin (IPA) çalışmalarına başlamış

olup hızla ilerlemekteyiz. Ü

İÇMESUYU HİZMETİ YANINDA TARIMSAL

SULAMA

BASKİ Genel Müdürlüğü olarak sadece içmesuyu ve

kanalizasyon hizmeti değil ilimiz ekonomisi için çok

önemli olan tarımsal sulama hizmeti de sunulmaktadır.

Bu anlamda kurumumuz Türkiye’de tarımsal sulama

alanında pilot bölge olarak seçilmiş olup 52 adet tesiste

14 bin 858 hektar alanın sulaması yapılmıştır. 2020 sulama

sezonunda ortalama %50 Gölet rezervuar doluluk

oranıyla gerçekleştirilen tarımsal sulama faaliyetlerinde

basınçlı borulu Kapalı Sistem sulama tesislerinde ön

ödemeli elektronik sayaç uygulamasına geçilmiş olup,

kısıtlı su varlığına rağmen planlı su dağıtımı ve ürün

deseni oluşturularak tam kapasite sulama yapılmıştır.

DENİZ SUYUNDAN İÇMESUYU ARITMA

TESİSİ

Avşa Adasının içmesuyu ihtiyacı 2010 yılında devreye

alınan arıtma prosesi olarak Türkiye’de ilk olan deniz

suyundan içme suyu üreten arıtma tesisinden sağlanmaktadır.

Avşa İçmesuyu Arıtma Tesisimizde; deniz

suyu ters osmoz prosesi ile arıtılarak, İnsani Tüketim

Amaçlı Sular Yönetmeliğine uygun içmesuyu elde

edilmektedir. Ayrıca İlimiz Burhaniye ilçesinde yer alan

kuyular bölgesinden Gömeç-Karaağaç ve Burhaniye-Pelitköy

mahallesine içmesuyu temini için hazırlanan

projeye alternatif olarak, münferit veya bütünsel

olarak aynı bölgeye hizmet edecek ters osmoz metoduyla

deniz suyundan içmesuyu temini sağlanmasına

esas fizibilite raporu hazırlanmıştır.

İlimiz sınırları içinde bulunan her haneye, işyerine, tesise

ve çeşmeye; kısacası her musluğa kullanılabilir temiz

içmesuyu temin ederken; arka planda suyun yönettiği

değil suyu yöneten bir kurum olarak; sürdürülebilir

ve çağdaş hizmet anlayışı ile vatandaşlarımıza 7/24

hizmet vermeye devam edeceğiz.

LİDER KURUMLAR /63


64/LİDER KURUMLAR


İKLİM DEĞİŞİKLİĞİ VE KURAKLIK YÖNETİMİ

BARAJ, GÖLET & SULAMA SUYU TEMİNİ

TAŞKIN KONTROL & DERE ISLAHI

1B / 2B TAŞKIN MODELLEMESİ

İÇME - KULLANMA SUYU &

YAĞMURSUYU - ATIKSU SİSTEMLERİ

ENERJİ

• Planlama

• Master Plan

• Taşkın Yönetim Planı

• Kuraklık Yönetim Planı

• Sektörel Su Tahsis Planı

• Hidrolojik ve Hidrolik Modelleme

• Kati ve Uygulama Projeleri

• Teknik, Ekonomik,

Çevresel Değerlendirme ve Finansal Analiz

• Saha Denetimi ve Proje Kontrol

• Özelleştirme Süreçleri

CLIMATE CHANGE AND DROUGHT MANAGEMENT

DAMS & IRRIGATION WATER SUPPLY SYSTEMS

FLOOD CONTROL & CHANNEL IMPROVEMENT

1D / 2D FLOOD MODELLING

POTABLE WATER & STORM WATER – SEWER SYSTEMS

ENERGY

• Feasibility

• Master Plan

• Flood Risk Management Plan

• Drought Management Plan

• Sectoral Water Allocation Plan

• Hydrological and Hydraulic Modelling

• Final and Detailed Design

• Technical, Economic,

Environmental Evaluation and Financial Analysis

• Site Supervision and Project Control

• Privatization Process

www.nfbproje.com.tr

Ehlibeyt Mah. Ceyhun Atuf Kansu Cad. Bayraktar Center G Blok 114/5 Balgat, Çankaya, Ankara, TÜRKİYE

Tel: +90 312 221 10 41 • Fax: +90 312 221 10 99 • info@nfbproje.com


ERZURUM’U ZİRVEYE TAŞIYAN BAŞKAN:

MEHMET SEKMEN

Erzurum’da “Korunan Tarih Dönüşen

Şehir” felsefesiyle 6 yılda şehri her alanda

zirveye taşıyan Başkan Sekmen, kentsel

dönüşümden kış turizmine, tarım ve

hayvancılıktan üretime varıncaya kadar

Erzurum’un her alanda başa güreştiğini

bildirdi. Yatırım bütçesi kullanımında üç

kez üst üste Türkiye birincisi seçilen Başkan

Sekmen, Erzurum’da tabiri yerindeyse

değişim ve dönüşümün de öncüsü oldu.

Şehirde hayata geçen yatırımlarla yerel

yönetimde çığır açan tecrübeli yönetici,

“Kentsel dönüşümde Erzurum modeli”

sloganıyla 6 bin yıllık tarihe

sahip kadim kenti adeta

açık hava müzesine

dönüştürdü. “Kültür

Yolu” projesi ile

Erzurum Kalesi ve

çevresini gün yüzüne

çıkartan Başkan

Sekmen, yaptığı

mega projelerle

birlikte özellikle

mühendis ve

mimarlardan takdir

topluyor.

66/LİDER KURUMLAR


“ERZURUM’UN ALTYAPISINI

YENİDEN İNŞA ETTİK”

Başkan Mehmet Sekmen, kentte son 6 yıl içerisinde tam

598 milyon liralık harcama yapıldığını ifade etti. İl genelinde

toplamda 4192 kilometre uzunluğunda yeni içme

suyu ve 1964 kilometre kanalizasyon hattı oluşturduklarını

belirten Sekmen, sözlerini şöyle tamamladı: “Büyükşehir

Belediyemize bağlı Erzurum Su ve Kanalizasyon İdaresi

(ESKİ) Genel Müdürlüğü’müz on binlerce içme suyu ve

kanalizasyon arızasına müdahale etti. İlimizde 6 yıl içerisinde

yürütülen altyapı çalışmaları kapsamında yaptığımız

harcama 598 milyon lirayı buldu. Tek başına bu rakam bile

Erzurum’un altyapısına verdiğimiz önemi gösteriyor. Çünkü

biz biliyoruz ki; nitelikli üstyapı hizmetlerine giden yol, öncelikle

sağlam ve ihtiyaca uzun yıllar cevap verebilecek bir

altyapıdan geçiyor. Bakınız sadece bununla da sınırlı değil.

İlçelerimizde 251 adet yeni su deposu yapılırken, 272 adet

deponun da bakım onarımı ve 418 adet fosseptik çalışmasını

da tamamladık. İlimizde Aşkale, Horasan, Karayazı

ilçelerinde 3 adet içme suyu arıtma tesisi tamamlanarak

hizmete girdi. Bu arada ESKİ’ye bağlı ekiplerimiz 6 yılda

tam 117 bin 143 içme suyu arızasına müdahale etti. Buna

ilaveten 106 bin 113 kanal arıza ihbarını anında değerlendirdik.

Kadim şehrimizi modernize etmek, rutin belediyecilik

hizmetleri bağlamında bütün ihtiyaçlarını ve eksiklikleri

gidermek en büyük hedefimiz… Altyapı hizmetleri de, işte

bu hedefe ulaşma noktasında atılması gereken adımlardan

belki de en önemlisi. Bu yüzden hiçbir fedakârlıktan kaçınmıyor

ve Erzurum’un nitelikli bir altyapıya kavuşabilmesi

için var gücümüzle çalışıyoruz.”

“TARİHİ ESERLERİ RESTORE EDİYORUZ”

Şehrin tarih koridorunu oluşturan Üç Kümbetler, Yakutiye

Medresesi, Tarihi Çifte Minareli Medrese ve Erzurum Kalesi’nin

ihtişamını uygulanan etkin projelerle yaşamla buluşturan

Sekmen, Büyükşehir’in bölgedeki 22 tarihi tescilli

Erzurum evini de yeniden restore ettiğini anımsattı. Başkan

Sekmen, konuya ilişkin şunları kaydetti: “Şehrimizde tarihi

Erzurum Kalesi çevresinde bulunan 22 tescilli Erzurum

Evi’ni restore ediyoruz. Bununla birlikte kent tarihinin gün

yüzüne çıkması amacıyla büyük bir titizlikle yürütülen

Kültür Yolu Projemiz, medeniyetlere ev sahipliği yapan

şehrimizin beton ve taşlar ardında kalan kültür mirasını

ortaya çıkaran en önemli projelerimiz arasındadır. Kültür

Yolu ve diğer projelerimizin gerçekleşmesiyle birlikte Erzurum,

modern mimari tasarımlarla tabiri yerindeyse Avrupa

şehirleri gibi kentsel Rönesans devri yaşıyor. Kısacası biz

Erzurum’da doğal ve kültürel mirasın korunması, yaşatılması

ve sürekliliğin sağlanması adına kültür ve tarihin günümüze

bıraktığı değerleri koruyup, yarınlarımıza güvenle

bırakacağımız mutlu bir şehir inşa ediyoruz.”

LİDER KURUMLAR /67


“ŞEHRİMİZİ NAKIŞ NAKIŞ İŞLİYORUZ”

Başkan Mehmet Sekmen, kentsel dönüşümde kentte hayata

geçen projelerin Türkiye’ye adeta rol modeli olduğunu

söyledi. Başkan Sekmen, şöyle devam etti: “Ziya Paşa’ya ait

olan ve hepimizin de sık sık kullandığı veciz bir sözü vardır:

‘Ainesi iştir kişinin, lafa bakılmaz!’ diye… İşte bu veciz ifade,

hamdolsun ki bugün tam da bizim yaptığımız işleri ve ürettiğimiz

hizmetleri tarif ediyor. Öyle ki… Çok uzak değil, yakın

tarihimizde denilseydi ki; ‘Belediyeler gün gelecek devasa

konutlar inşa edecek’ diye, emin olun buna hiç kimseler

inanmazdı. Ama bu hayal bugün gerçek oldu. Sayın Cumhurbaşkanımızın

liderliğinde yepyeni bir Türkiye destanı yazan

AK Parti’miz, yerel yönetimlere öyle bir vizyon ve öyle

bir hareket kabiliyeti kazandırdı ki; Bugün bizler Erzurum’da

ve Türkiye’nin dört bir yanında ilklere imza atıyor, olmazları

olduruyor ve halkımıza hizmet için gecemizi gündüzümüze

katmaya ve şehrimizi nakış nakış işlemeye devam ediyoruz.

‘Korunan Tarih Dönüşen Şehir’ vizyonu kapsamında yerinde

dönüşüm sloganıyla 6 yılda konutlaşmada dev projelere

imza attık ve atmaya da devam ediyoruz. Şuana kadar

ihtiyaç sahibi ve orta gelir grubundaki vatandaşlarımız için

3 bin konut inşa ettik. ‘Çekirdek Erzurum’ diye tabir ettiğimiz

şehir merkezi, çarpık ve metruk yapılardan geçilmez bir

haldeydi. Kadim şehrimizin tarihini yansıtan eserler, gecekondular

arasında sıkışıp kalmış, boğulup gitmişti. Nakış

işler gibi, şehir merkezimizi sil baştan yeniden imar ettik;

kamulaştırdık, Erzurum’un tarihinde görülmemiş bir kentsel

dönüşüm başarısına imza attık.”

AVRUPA’NIN EN BÜYÜK TESİSİ: DOĞU

ANADOLU CANLI HAYVAN PAZARI

Erzurum Büyükşehir Belediyesi’nin mega projelerinden

biri olan Avrupa’nın en büyük tesisi Doğu Anadolu Canlı

Hayvan Pazarı, çiftçilere umut ışığı oldu. Açıldığı günden bu

yana binlerce büyük ve küçükbaş hayvan satışının yapıldığı

dev yatırım Türkiye’nin gündeminde yer aldı. Erzurum

Büyükşehir Belediye Başkanı Mehmet Sekmen, tarım ve

hayvancılık sektöründe söz sahibi olan otoritelerden bile

tam not alan Doğu Anadolu Canlı Hayvan Pazarı’nın, bölgede

sektörel anlamda da lokomotif bir güç oluşturduğunu

kaydetti. Kapalı ve açık padoklardan karantina ahırına,

hayvan otelinden müzayede salonuna, yönetim ofislerinden

sosyal tesislere varıncaya kadar her türlü ihtiyacın düşünülerek

tasarlandığı Doğu Anadolu Canlı Hayvan Pazarı’nın

Türkiye’nin en önemli yatırımlarından biri olduğunu ifade

eden Başkan Mehmet Sekmen, “Erzurum Büyükşehir Belediyesi

olarak; hayvancılığın gelişim kaydetmesi adına ne

gerekiyorsa yapmaya devam edeceğiz. Biz bu yatırımı Erzurum’a

kazandırırken, hayvancılık sektörümüzün yarınlarını

da hesaba kattık. Önümüzdeki birkaç yıl içerisinde bölge

hayvancılığının kalbi kesinlikle Doğu Anadolu Canlı Hayvan

Pazarı’mızda atacak” diye konuştu.

68/LİDER KURUMLAR


• İçmesuyu İsale Hattı Projeleri

• İçmesuyu Şebeke Projeleri

• Kanalizasyon Şebeke Projeleri

• Yağmursuyu Şebeke Projeleri

• İçmesuyu Arıtma Tesisi Projeleri

• Atıksu Arıtma Tesisi Projeleri

• Deniz Deşarjı Tesisi Projeleri

• Katı Atık Bertaraf Tesisi Projeleri

• Servis Yolu Projeleri

• Mimari– Betonarme Projeleri

• Komple Altyapı Projeleri

• Fizibilite Raporları

www.fetihmuhendislik.com.tr

Çarşı Mah. Oğuzlar Sk. 191/1 - Yenimahalle / ANKARA

Tel: (0312) 434 27 68 Fax : (0312) 433 18 93

LİDER KURUMLAR /69


SUYA YÖN VEREN KURUM

.

ADANA ASKI GENEL MÜDÜRLÜGÜ

“Susuz mahalle kalmayacak”

70/LİDER KURUMLAR


Temiz

su

ve Kaliteli

ÇEŞMENİZDEN AKAN SUYU İÇİYOR MUSUNUZ?

KKKZZZZKZZZZZKZZZZZZZZZZKZZKZZZZZZZZZZKZZZKZZZZZZZKZZZZZKZZZZZZZZK

ZZZZZZZZZZZZKZZKZZZZZZZZZKZZZZZZZKZZZZZKZZKZZZZZKZZZZZZKZZZZZZZZKZZK

ZZZZZZZZZZKZZZZZZKZZZZZZZZZKZZZZKZZZZZZKZZZZZZZZKZZZZZKZZZZZZZZK

ZZZZZZZZZZKZZZZZZZZZKZZZZZZZZZZZZZZZZ

ALICI ORTAMLARIMIZ KORUNUYOR

ATIKSU ARITMA TESİSİ OLMAYAN İLÇE KALMAYACAK

KKKZZZZKZZZZZZKZZZZZZZZZKZZZZZZZZZZZZZZZKZZZZZKZZZZZZZZZKZZZKZZZZZZK

ZZZZZZZZZZZKZZZZKZZZZZZKZZZZZZKZZZZZZKZZZZKZZKZZZZZZZZZZZZZKZZZZZK

ZZZZZZZZZZZZZZZZZZZKZZZZZZKZZZZZZZZZKZZZZKZZZZZZZZZKZKZZZZZZK

ZZZZZZZZKZZKZZZZKZZZZZKZZZZZKZZZZZZZZZZZZKZZKZZZZZZKZZZZZZKZZZZZ

ZZZZZZZZKZZZZZZZZZKZZZZKZZZZZZZKZZZZZZKZZZZZKZZZZZZKZZZZZZZZZZKZZZZZK

ZZKZZZZZZZZZZZKZZKZZZKZZZZZZZZKZZZZZZZZZZZZZZKZZZZZZZKZZZZZKZZZZZZZZK

ZZZZZKZZZZZKZZZZZKZZZZZZKZZZZZZZZZZZKZZZZZKZZZZZKZZZZZZK

ZZZZZZKZZZZZKZZZZZZZZZZZKZZKZZZZZZKZZZZZKZZZZZZKZZZZZZZZZZKZZZZZKZZK

ZZZZZZZKZZKZZZZZKZZZZZKZZZZZKZZZZZZKZZZZZKZZZZZKZZZZKZZZZZZZZKZZZZ

ZZZZZZZZKZZZZZKZZZZZZZZKZZZZKZZZZZZZZZKZZZZZZZZZZZZZZZZZZZKZZZZZZK

ZZZZZZZZZZKZZZZZZZZZZZKZZZZZZZZZZZKZZZZZKZZZZZZZZZZK

ZZZZZZZZZZZZZZZKZZZZZKZZZZZZZZZKZZZKZZZZZZKZZZZZZZZZKZZZZZZKZZZZZZ

ZZZZZZZZZZZ

SUYUMUZU KAYBETMEMEYE KARARLIYIZ

SU KAYIP KAÇAKLARIMIZI EN AZA İNDİRİYORUZ

ZZZZZZZZZZZZZZZZZZZZZZZZZZZZZZZZZZZZZZZZZZZZZZZZZZZZZZZZZZZZZZZZZZZ

ZZZZZZZZZZZZZZZZZZZZZZZZZZZZZZZZZZZZZZZZZZZZZZZZZZZZZZZZZZZZZZZZZZZZ

ZZZZZZZZZZZZZZZZZZZZZZZZZZZZZZZZZZZZZZZZZZZZZZZZZZZZZZZZZZZZZZZZZZZZZZZ

ZZZZZZZZZZZZZZZZZZZZZZZZZZZZZZZZZZZZZZZZZZZZZZZZZZZZZZZZZZZZZZZ

ZZZZZZZZZZZZZZZZZZZZZZZZZZZZZZZZZZZZZZZZZZZZZZZZZZZZZZZZZZZZZZZ

ZZZZZZZZZZZZKZZZZZZKZKZZZZZZZZZZZKZZZZZZZZZZKZZZZZKZZZKZZZKZZZZZK

ZZZZZZZZKZZZZZZZZZZZKZZZZZZZZZZZZZKZZKZZKZZZZZZZZZZKZKZZZZK

ZZZZZKZZZZZZZZZZKZZZZZZZZZZKZZKZZZZZKZZZZZZZZZZZZKZZZZZZKZZZZZZZZZK

ZZZZZZZZKZZZZZZZZZKZZZZZZZZZZKKZZZZKKZZZZZZZZZZK

ZZZZZZZZZZZZZKZZKZZZZZZKZZZZZZZKZZZZZZZKZZZKZZZZZZZZZZKZZKZZZK

ZZZZZZZZZZZZKZZZZZZZZZZZZZZZZ

TÜM İLÇELERİMİZ VE KIRSAL YERLEŞİMLERİMİZDE

ASBEST BORULARA SON

NNN KKKZZZZKZKZZZZZKZZZZZZZZZKZZZZZKZZZZZZKZZZZKZZZZK

ZZZZZZZZZZZZKZZZZZKZZKZZZZZKZZZZZZZZZKZZKZZZZZZKZZZZZKZZZK

ZZZZZZZZZZZKZZZZZZZZZZZZKZZZZZZZZZZKZZKZZZZZZZZKZZZZZZZZZZZK

ZZZZZZZZZZZZZKZZZZZZZZZZZKZZKZZZZZZKZZZZZZZZZZZZZKZZZK

ZZKZZZZZZZZZZZZKZZZZZZZZZZKZZZKZZZZKZZZZZZZZKZZZZZZZZK

ZZZZZZZZZZZZKZZZZZZZZZZZZZZZZZKZZZZZZKZZZZZZZZZKKZZZK

ZZZZZZZZKZZZZZZZZZKKZZKZZZZKZZZZZZZZZZZK

ZZZZZZZZZZZZKZZZZZKZZZZZZZZZKZZZKKZZZZZKZZZZZZK

ZZZZZZZZZZKZZZZZZZZZZKZZZZZKZZZZZZZZZZZ

LİDER KURUMLAR /71


GENÇ BÜYÜKŞEHİR BELEDİYELERİNDEN

“MUĞLA”

ALTYAPI YATIRIMLARI İLE TARİH YAZIYOR

Çevre ve altyapı yatırımlarında bu yılın lider kuruluşlarından olan

Muğla Su ve Kanal İdaresi Genel Müdürlüğü Muski Genel Müdürü

Baki Ülgen ile Muğla İli su ve çevre konulu bir röportaj gerçekleştirdik.

Muğla Büyükşehir Belediyesi, 2014 yılında Büyükşehir

statüsü kazanmasıyla birlikte hızlı bir dönüşüm

geçirerek kurumsallaşmasını tamamladı. İlk 5 yıllık

dönemde; sorunların tespiti, gerekli etüt ve planlama

faaliyetlerinin yürütülmesi, mevcut altyapı sistemlerinin

devri sonrası işletilebilir hale getirilmesi, acil yatırımların

hayata geçirilmesi gibi belediyecilik hizmetlerinin

sürdürülebilirliği açısından yapılması gerekenlerin

yürütülmesi süreçleri tamamlandı.

Yapılan planlama sonucunda Muğla’nın altyapı yatırım

ihtiyacının toplam 8 Milyar TL.’nın üzerinde olduğu belirlenmiş

ve etaplar halinde hazırlanan projeler hayata

geçirilmeye ve öz kaynakla karşılanamayan projeler

için de finansman temini çalışmalarına başlanmıştır.

Sevgi, Hoşgörü ve güler yüzün şehri Muğla; Karya ve

Likya Medeniyetlerine dayanan Milattan önce 3000’li

yıllardan bu yana insanoğlunun var olduğu bir coğrafya

olup 195 adet antik kente, 1479 km kıyı bandına, 105

adet Mavi bayraklı plaja, 8’i mavi bayraklı olmakla beraber

20 marinaya ev sahipliği yapmaktadır. 12654 km²

yüzölçümün %67’si orman olan ve Türkiye’nin en geniş

özel çevre koruma bölgesine ve çok yüksek miktarda

doğal sit alanı ile milli parklara sahip olunan bu nadide

ilde “çevre yatırımları” Muğla Büyükşehir Belediyesi’nin

en önemli görevleri arasındadır. Bu güzel coğrafya için

planlanan tüm altyapı yatırımlarının yerleşik nüfusa

göre değil yaz aylarında Muğla’ya gelen 3-4 Milyon

misafir de dikkate alınarak yapılması da ayrı bir zorunluluk

halini almıştır.

ÇEVREMİZİ VE GELECEĞİMİZİ KORUYORUZ;

Tüm insanlığın emaneti olan eşsiz Doğanın, Muğla

Büyükşehir Belediyesi’ne yüklediği koruma görevini

yerine getirebilmek adına; Milas İlçe Merkezinin kanalizasyon

ve atıksu arıtma tesisinin devreye alınması

akabinde, İller Bankası ile SUKAP programı kapsamında

atıksu altyapısı olmayan Ula ve Kavaklıdere İlçe

72/LİDER KURUMLAR


merkezlerinin kanalizasyon sistemi yatırımlarına başlanmıştır. Tüm

ilçelerimizde ilave münferit kanalizasyon şebeke yapımlarına hız verilmiştir.

Seydikemer İlçesi Eşen Mahallesi’ne modern atıksu arıtma

tesisi kazandırılmıştır. Fethiye İlçesi Ölüdeniz Mahallesi’ne Kültür

ve Turizm Bakanlığımızın da destekleri ile 12 Bin m³/gün kapasiteli

atıksu arıtma tesisi devreye alınmıştır.

Dünya Bankası’nın Sürdürülebilir Şehirler Projesi kapsamında temin

edilen 83 Milyon Avro tutarlı uzun vadeli krediyle yaratılan finansmanla;

Bodrum İlçesi, Turgutreis ve Gümüşlük Çevresinde 160 km., Fethiye

İlçesi Ölüdeniz Mahallesi Hisarönü-Ovacık Mevkiilerinde 120 km.

olmak üzere toplamda 280 km kanalizasyon şebekesi,

Bodrum İlçesi Turgutreis ve Çevresine hizmet verecek 37.000 m³/

gün kapasiteli ileri biyolojik atıksu arıtma tesisi,

Bodrum İlçesi’nde yer alan ancak yakın gelecekte kapasite yetersizliği

yaşanması muhtemel olan Gümbet ve Gümüşlük atıksu arıtma

tesislerinin 12,4 Bin m³/gün olan kapasitesinin, 40 Bin m³/gün’e

membran teknolojisi kullanılarak çıkarılması,

Fethiye Merkez mahallelere hizmet veren 25 Bin m³/gün kapasiteli

atıksu arıtma tesisinin modernizasyonu ve kapasitesinin 50 Bin m³/

gün’ çıkarılması,

Marmaris, Fethiye, Dalaman, Ortaca ve Bodrum İlçeleri kanalizasyon

şebeke ve terfi istasyonlarının rehabilitasyonu yatırımlarına

başlanmıştır. Arıtma tesislerinin mekanik iyileştirme ve otomasyon

sistemlerinin kurulumu çalışmaları tamamlanmıştır. Yakın tarihte

ise Milas İlçesi Ören Mahallesi kanalizasyon şebeke ve atıksu arıtma

tesisi projesinin de yapımına başlanacaktır.

Ayrıca, Kültür ve Turizm Bakanlığımız ile yapılan protokol uyarınca

Torba, Kızılağaç, Çiftlik Mahalleleri kanalizasyon şebekesi yapımına

başlanmış İçmeler Atıksu Arıtma Tesisi’nin 10 Bin m³/gün olan

kapasitesinin 37 Bin m³/gün’e çıkarılması yatırımına ise 2021 yılı

son çeyreğinde Bakanlığımızca başlanması planlanmaktadır. Bu

yatırımlara ilaveten İller Bankası ile Bodrum İlçesi Ortakent ve Yahşi

Mahallelerinin kanalizasyon sorununun çözümü amacıyla çalışmalar

son noktaya gelmiştir.

Bodrum Yarımadası’nda yerleşik nüfusun sadece %46’sı atıksu

altyapısından faydalanıyor iken tüm bu çalışmaların sonucunda bu

oran %90’lara ulaşacaktır. 2014 yılında devraldığı tesis kapasitesini

ise 1,5 katına çıkaracaktır. Diğer ilçelerimizde ise önemli bir iyileştirme

sağlanarak İl genelinde atıksu sektöründe toplam 1,5 Milyar TL.

değerinde yatırımı Muğlalıların hizmetine sunmuş olacaktır.

HİÇBİR “SU” “ATIK” DEĞİLDİR;

Son 30 yılda 25 su havzasına düşen yağmur miktarının %25 azaldığı,

2040 yılında kişi başına düşen su miktarının 1120 m³’e düşeceği

hesaplanan ve su stresi yaşayan ülkeler arasında yer alan Türkiye’de

suyun her damlası büyük önem arz etmektedir. Bu bilinçle başlanan

proje ile Menteşe İlçemizdeki yeşil alanların %90 oranındaki kısmı

atıksu arıtma tesisinin çıkış suyu ile sulanmaktadır. Bu bağlamda

önemli miktarda içme suyu kazanımı sağlanmış ve suyun geri dönüşümü

adına örnek bir proje hayata geçirilmiştir.

Deşarj suyunun geri kazanımının yaygınlaştırılması amacıyla yukarıda

ifade edilen tüm arıtma tesislerinin çıkış suyu kalitesi “sulama

LİDER KURUMLAR /73


suyu kriterlerinin” üzerinde olacak şekilde tasarlanmış

olup Gümbet ve Gümüşlük Atıksu Arıtma Tesisleri

ise membran teknolojisi ile donatılarak çok yüksek

kalitede deşarj suyu temin edilmiş olacaktır. Menteşe

İlçemizde yer alan deşarj suyu hatlarının yapımına da

Bodrum İlçesi Turgutreis ve Akyarlar arasında başlanarak

suyun geri dönüşümü adına yatırımlara devam

edilecektir.

İklim değişikliği nedeniyle yaz aylarında kuraklık yaşarken

kış aylarında sel ve taşkınlar yaşadığımız ülkemizde

yağmur suyunun da geri kazanımı adına örnek bir

projeye başlanmıştır.

SUYUMUZA SAHİP ÇIKIYORUZ;

Su Yönetimi Genel Müdürlüğü’nün rakamlarına göre

içme suyu sistemlerindeki kayıp ve kaçakların ülkemizde

%25’in altına düşürülmesi halinde 454 Milyon m³/

yıl su varlığı tasarrufu sağlanacağı gibi 1,2 Milyar TL/yıl

iktisadi fayda sağlanacağı belirtilmektedir.

Her geçen gün daha kıt bir hayati kaynak haline gelen

suyumuza sahip çıkabilmek adına; 23 olan Scada-Otomasyon

istasyon sayımızı 484’e çıkarttık, devraldığımız

9600 km içme suyu sistemimizin tamamının sayısallaştırılmasını,

coğrafi bilgi sistemlerinde kullanılabilecek

veri standartlarına kavuşturulması ve yayımlanması

işlemlerini tamamen kendi personellerimizle tamamladık.

Hidrolik modelleme çalışmalarına bütçe imkanları

dahlinde başlayarak önemli bir miktarda suyun

geri kazanımını sağlamakla beraber, sürdürülebilir bir

kayıp-kaçakla mücadele adına fizibilite ve projelendirme

çalışmalarımızı tamamlayarak finansman temini

için gerekli başvuruları Cumhurbaşkanlığımız nezdinde

yaptık. Gerekli prosedürlerin tamamlanmasına müteakip,

yatırımlara ivme kazandırmayı hedefliyoruz.

YERALTI SU KAYNAKLARI “MİRAS” DEĞİL

GELECEK NESİLLERİN “EMANETİDİR”;

2014 yılında devraldığımız mevcut içme suyu sisteminin;

%83 oranında yer altı su kaynaklarına bağımlı

olduğunun tespit edilmesi üzerine yerüstü su kaynaklarında

daha fazla faydalanabilmek ve ülke ortalaması

olan %53,5’ e yakınlaştırabilmek adına çalışmalara

başlanmıştır.

Bu bağlamda; tamamen yeraltı su kaynaklarına bağımlı

olan Milas İlçe Merkezinin ana su temini için 1053 Sayılı

Kanun uyarınca Akgedik Barajı’ndan ham suyun temin

edildiği içme suyu arıtma tesisi ve isale hattı ile sanat

yapılarının yapımına DSİ tarafından başlanmıştır. Toplam

160 Milyon TL. maliyetli yatırımın yıl sonuna kadar

devreye alınması ve geri ödemesine başlanacağı düşünülmektedir.

Ayrıca, Bodrum ve Menteşe İlçelerimiz

için de içme suyu amaçlı baraj planlama ve projelendirme

çalışmalarına devam edilmektedir.

ENERJİ İÇİN “SU”, SU İÇİN “ENERJİ”;

Yerkürede var olan tatlı su kaynaklarının %15’i enerji

üretiminde kullanılıyorken su idarelerinin elektrik tüketimi

de ülkemizde önemli bir orandadır. Ülkemizdeki

toplam elektrik tüketiminin %1’inin üç büyük şehrimizdeki

su idarelerinden kaynaklı olması bu duruma en

çarpıcı örnektir. Ne yazık ki bu durum Muğla’mızda da

farklı değildir.

Bu bağlamda; enerji verimliliği çalışmalarının yanı sıra

tükettiğimiz 138 Milyon kwh/yıl elektriğin tamamını

fosil yakıtlardan değil de yenilebilir enerji kaynaklarından

üretebilmek adına fizibilite çalışmalarını tamamladık.

Projelendirme çalışmalarına da ivme kazandırarak

finansman temini adına gerekli izin başvurularımızı

da yaptık. İzin sürecinin tamamlanmasına müteakip

gerekli yatırımlar hayata geçirilerek iklim değişikliği ile

mücadeleye katkı sağlamayı hedefliyoruz.

SUSUZ YERLEŞİM ALANI KALMAYACAK

İlimiz genelinde özellikle kırsal mahallelerde içme suyu

iletimi sağlanmayan çok sayıda yerleşim alanı olduğunun

tespiti üzerine en temel hak olan sağlıklı suya

erişimin sağlanması adına çalışmalarımıza ivedilikle

başladık. 2014’ten bu yana 45 ayrı mahalle ve/veya

mevkide 15 Binin üzerinde yapının suya kavuşmasını

sağladık.

Türkiye’nin dünyaya açılan en önemli kapılarından

biri olan, tarihi, doğası ve bereketiyle hizmetlerin

en güzelini hak eden Muğla’mıza, vatandaşlarımızla

birlikte daha da ileriye taşıyacak altyapı yatırımlarını

hız kesmeden devam edeceğiz. Birlikte Aileyiz birlikte

Muğla’yız diyerek yola çıktık ve yolumuza kesintisiz

devam ediyoruz.

74/LİDER KURUMLAR


LİDER KURUMLAR /75


76/LİDER KURUMLAR


LİDER KURUMLAR /77


TEKİRDAĞ ALTYAPIDA

DEV YATIRIMLARA İMZA ATTI

Günümüzde kentlerin gelişmişlik düzeyleri araştırılırken

en belirleyici kriterlerden biri altyapı olarak değerlendirilmektedir.

Türkiye’de son yıllarda, hızla artan nüfusa

paralel olarak sanayinin gelişmesi, kırsal alanlardan

kentlere göç nedeniyle kent yerleşim birimlerinin plansız

genişlemesi beraberinde aşırı su tüketimi ile atıksu

sorununu getirmiştir.

Suyu temin eden idarelerde temel öncelik, suyu

kaynağından başlayarak tüketiciye ulaştırıncaya kadar

ki süreçte temiz ve kaliteli olmasını sağlamak olarak

benimsenmiştir. Suyun akıllı yönetimi, coğrafi bilgi

sistemleri tabanlı su dağıtımı ve şebeke yönetimi, kayıp

ve kaçakların tespiti, atıksu yönetimi, abone tahakkuk

ve tahsilat işlemlerinin yönetimi gibi uygulamaları

içermektedir.

TEKİRDAĞ’DA SUYUN ÖNEMİ

TESKİ Genel Müdürlüğü’nün 2014 yılında kurulması ile

beraber en öncelikli konulardan biri halka sağlıklı içme

suyu sunmak olmuştur. Ayrıca su kalitesini korumaya

yönelik çalışmalar sürekli devam etmekte olup; musluktan

akan suyun içilebildiği ender kentler arasındaki

yerini korumaya çalışmaktadır.TESKİ kimyasal

parametreler, mikrobiyolojik parametreler ve bakiye

klor değerlerindeki uygunluk açısından Türkiye’de en

iyi İller arasına girmiştir. 11 İlçesi açık yeşil kategoride

yer almaktadır. İçme Suyu numune analizlerine önem

veren TESKİ, İl genelinde 400 farklı noktaya İçme

Suyu Numune Alma İstasyonu kurmuştur. Kilitli olarak

muhafaza edilen numune alma kabinleri TESKİ ve İl

Sağlık Müdürlüğü ekipleri tarafından periyodik olarak

açılmakta ve su numunesi alınmaktadır.

TESKİ’nin 399 adet su sondaj kuyusu mevcut olup; bu

kuyulardan 140 tanesi TESKİ tarafından kuruluşundan

bugüne kadar etaplar halinde gerçekleştirilen çalışmalar

ile açılmıştır. Tekirdağ’ın su kaynaklarının %84’ü

yeraltı sularından oluşmaktadır. Baraj ve göletlerin

oluşturduğu su kaynakları ise %16’dır.

TESKİ yüzeysel su kaynaklarından içme suyu temin

etmek için gerekli çalışmaları gerçekleştirmektedir.

Hali hazırda Naip ve Çokal Barajı ile Müstecep, Şarköy,

Türkmenli Göletlerinden içme suyu temin edilmektedir.

DSİ tarafından çalışmaları devam eden: Süleymanpaşa

İlçemiz için İnecik 1, İnecik 2 ve Dedecik Barajlarının

yapım aşamasına gelindiği; Çerkezköy, Çorlu, Kapaklı,

Ergene İlçelerimiz için Kömürköy, Kızılağaç ve Balaban

Barajlarının projelendirme aşamasında olduğu ve Saray

ve Kapaklı İlçelerimizin bir bölümünün su ihtiyacını

karşılayacak olan Ayvacık Barajının imalatının devam

ettiği bilinmektedir.

TESKİ tarafından, kentte kıt olan su kaynaklarının

verimli kullanımını sağlamak amacıyla yeni bilişim

teknolojileri kullanılarak, suyun akıllı yönetimine

yönelik önemli adımlar atılmıştır. SCADA, CBS, Yeni

Nesil Abone Yönetimi gibi uygulamalar, mevcut su

kaynakları yönetiminin yanında geleceğe yönelik

sağlıklı içme ve kullanma suyu temini ve vatandaşlara

78/LİDER KURUMLAR


sunulan hizmetlerde iyileştirme sağlanması açısından

da önem taşımaktadır. İçme Suyu SCADA çalışmaları

2015 yılında başlamış olup; etaplar halinde gerçekleştirilen

çalışmalar ile 11 İlçe merkezi ve yüksek nüfuslu

mahallelerin büyük bir kısmının sisteme eklenmesiyle

nüfusun % 91’ine hizmet etmektedir. SCADA sistemi ile

gece debisi takibi, isale hatlarında debi takibi, üretilen

su hesabı, kayıp-kaçak takibi ile hesaplarının yapılması,

7/24 su ve elektrik arıza bildirimleri, Jeneratör takibi

ve depo girişlerinde debiye bağlı klorlama desteği

çalışmaları yürütülmektedir. SCADA desteği ile kayıp

olabileceği şüphelenilen noktalarda gezici ekiplerle yapılan

dinleme çalışmaları sonucunda şebekede oluşan

fiziki kayıplar noktasal olarak tespit edilmektedir.

Coğrafi Bilgi Sistemleri (CBS) çalışmaları 2016 yılında

başlamış olup; Tekirdağ İli genelinde teknik altyapı

tesislerine ait işletme planları 2017 yılında Altyapı

Bilgi Sistemine girilmeye başlanmıştır. 2017-2020

yılları arasında toplamda 1.433 km atıksu hattı, 1.038

km içme suyu hattı, 101 km yağmur suyu hattı, 366

adet içme suyu deposu, 431 adet su kaynağı (sondaj,

keson, memba vb.), 10 adet içme suyu arıtma tesisi, 21

adet atıksu arıtma tesisi bilgileri altyapı bilgi sistemine

girilmiştir.

ATIKSU ARITMA KAPASİTEMİZ

38 KAT ARTTI

TESKİ kurulduğunda yaklaşık 5.000 m3/gün olan

atıksu arıtma kapasitemiz 2021 yılı Mart Ayı itibariyle

193.980 m3/gün’ dür. Kurulduğumuz günden bu yana

arıtma kapasitemizi 38 kat arttırdık. İşletmede olan 9

adet İleri Biyolojik Atıksu Arıtma Tesisi, 7 adet Biyolojik

Atıksu Arıtma Tesisi, 1 adet biodisk Paket Atıksu Arıtma

Tesisi, 3 Doğal Atıksu Arıtma Tesisi ile atıksuları çevreye

zarar vermeden bertaraf etmek için 7/24 çalışmalar

devam etmektedir. 2020 yılında toplam 57 milyon

m3 atıksu mevzuatlara uyun olarak arıtılarak deşarj

edilmiştir.

BAŞARIYLA DOLU 7 YIL

Tekirdağ yapılan altyapı yatırımları sayesinde yaşanabilir

kentler sıralamasında hızla üst sıralara yükselmektedir.

Marmara Denizi’ne kıyısı olan kentimizin ‘’Temiz

Deniz’’ projesini gerçekleştirerek halkımızı Sultanköyden

Şarköye kadar tüm kıyı şeridimizde mavi bayraklı

deniz ile buluşturmayı hedeflemekteyiz.

Sağlıklı içme suyuna sahip, altyapı tesisleri tamamlanmış,

mavi bayraklı sahilleri olan örnek bir kent yolunda

yatırımlar hız kesmeden devam etmektedir. Su kaynaklarının

korunmasını sağlayarak, halkımızı tasarruflu su

kullanımına özendirerek suyun kıymetinin herkesçe bilinmesini

sağlamak için çalışmalarımızı sürdürmekteyiz.

Tekirdağ Büyükşehir Belediyesi’nin su ve kanalizasyon

hizmetlerini yürüten bir kuruluş olarak, bu önemli görevleri;

ortaya koyduğumuz etkin ve ulaşılabilir hedeflerimiz,

alt yapı konusunda Tekirdağ’ı modern bir kent

haline getirecek yatırımlarımız ve güçlü kadromuzla en

iyi şekilde yerine getirmeye çalışıyoruz.

Yapılan tüm çalışmalarda vatandaş memnuniyetini her

şeyin önünde tutan Tekirdağ Büyükşehir Belediyesi;

Tekirdağ’a kaliteli hizmet vermek amacıyla mesai mefhumu

gözetmeksizin gece gündüz çalışmalara devam

etmektedir. Hedefe ulaşmada halkımızın güvenini alarak;

İlimizin, Türkiye’nin Parlayan Yıldızı olma yolunda

emin adımlarla ilerlemesi için var gücümüzle çalışmaya

devam edeceğiz.

LİDER KURUMLAR /79


“ALTYAPI SORUNUNU

TARİHE GÖMECEĞİZ”

Samsun Büyükşehir Belediye Başkanı

Mustafa Demir, 2023 yılına kadar şehrin

tüm altyapısını bitireceklerini söyledi.

Türkiye’de kırsalda altyapı sorununu bitiren ilk belediye

olacaklarını söyleyen Büyükşehir Belediye Başkanı

Mustafa Demir, “2023 yılına kadar 946 kırsal mahallenin

bütün altyapı sorununu çözmeyi hedefliyor. Altyapı

sorununu tarihe gömeceğiz” dedi.

Kırsalda yoldan, kanalizasyona, içme suyundan arıtma

tesisine, yağmur suyu deşarj yatırımlarına kadar her

alanda bir seferberlik başlatan Samsun Büyükşehir

Belediyesi, 17 ilçenin tamamında bunları sorun olmaktan

çıkarıyor. Kırsal altyapıyı Türkiye’de bitiren ilk

şehir olacaklarını ifade eden Başkan Mustafa Demir,

bu doğrultuda şehrin her noktasında ekiplerin çalıştığını

dile getirdi. Yolu ve içme suyu sıkıntısı olan hiçbir

mahallenin kalmayacağını söyleyen Başkan Demir, “Bu

sorunları tarihe gömeceğiz. Türkiye’de belediye deyince

toplu taşıma, sosyal hizmetler gibi konular artık

daha sonraları akla gelmeye başladı. Yerel yönetimlerin,

insan ve toprağın üzerindeki tüm canlılar adına ne

varsa hepsiyle ilgilenen bir kurum olduğunu her geçen

gün biraz daha fark eder hale geleceğiz. Cumhurbaşkanlığı

Hükümet Sistemi'nde bakanlıkların gelecekte

taşra teşkilatları belli alanların dışında daha çok yerel

yönetimlere doğru kayacak. Bakanlıkların bazı hizmetlerini

büyükşehir belediyeleri yapacak. Onu bugünden

gören şehirler, belediyeler şimdiden bu konuda hazırlık

yaparsa ki biz bu konuda iddialıyız. Hem reform sürecine

hem Cumhurbaşkanlığı Hükümet Sistemi’nin tam

onu sağlamlaştıracak hemen hemen her türlü kabiliyetleri

verimli kullanmaya sebebiyet verecek bir yapıya

doğru gidiyoruz. Bununla ilgili birçok şeyi yapıyoruz.

Kırsal altyapıları çabucak bitirmek için çalışıyoruz.

Şimdi inşallah 2023 yılına kadar 946 kırsal mahallenin

bütün altyapısını bitireceğiz. İçme suyu ve yol sorunu

hallediliyor. İçme suyu bitince arkasından kanalizasyon

sistemi gelecek. 8-10 yıl içerisinde Samsun’da bambaşka

bir Büyükşehir Belediyesi kavramı yerleşmiş olacak”

ifadelerini kullandı.

Belediye başkanı seçildiği günden bugüne yediden

yetmişe tüm Samsunlularla bir araya gelen Büyükşehir

Belediye Başkanı Mustafa Demir, “Göreve başladığımız

iki yıllık süreçte SASKİ Genel Müdürlüğümüz ile birlikte

456 milyon liralık altyapı yatırımı gerçekleştirdik. Tek

arzumuz var. O da Samsunlu vatandaşlarımızın daha

konforlu, daha kaliteli ve daha sağlıklı bir yaşam sürmesi"

diye konuştu.

80/LİDER KURUMLAR


Küresel ısınmanın etkilerini Samsun’da da hissettiklerini

kaydeden Büyükşehir Belediye Başkanı Mustafa

Demir, “Her yıl bir önceki yıla göre daha da fazla hissedilen

kuraklık, içme suyu temini noktasında bazı sıkıntıların

oluşabileceği gerçeğini ortaya koyuyor. Bu amaçla

projelerimizi hazırlıyoruz. Bir taraftan kent merkezi

ile birlikte Samsun’un 17 ilçesinde içme suyu, yağmur

suyu ve kanalizasyon hatları yenilenirken bir taraftan

da arıtma tesisleri inşa ederek dev çevre yatırımlarını

hayata geçiriyoruz” dedi.

“Göreve başladığımız iki yıllık süreçte

SASKİ Genel Müdürlüğümüz ile birlikte

456 milyon liralık altyapı yatırımı

gerçekleştirdik. Tek arzumuz var. O

da Samsunlu vatandaşlarımızın daha

konforlu, daha kaliteli ve daha sağlıklı

bir yaşam sürmesi"

ÇEVRE YATIRIMLARINA ÖNCELİK

VERİYORUZ

İki yıllık görev süresince 1073 kilometre içme suyu

hattı, 153 kilometre kanalizasyon hattı ve 2 kilometre

uzunluğunda 5 adet derede ıslah çalışmaları gerçekleştirdiklerini

söyleyen Başkan Mustafa Demir, "Tek derdimiz

yarınlarımıza daha yaşanılır bir çevre bırakmak.

Bu doğrultuda her alanda çalışıyoruz. Kolektör hatları,

arıtma tesisleri ve dere ıslahları yapıyoruz. Yaptığımız

atık su arıtma tesisleri yatırımları ile tüm ilçelerinde

arıtma tesisi olan Karadeniz'de tek, Türkiye’de ise

beşinci kent biziz. Toplam 140 milyon liralık yatırım

olan Kavak, Ladik, Vezirköprü, 19 Mayıs, Çarşamba ve

Salıpazarı atık su arıtma tesisleri; uzaktan müdahale

(Scada), tesise ait verileri depolama ve ekipmanların

gerektiği zamanda devreye girip çıkmasını sağlayarak

enerji tüketimini azaltan otomasyon gibi teknolojik

sistemlere sahip” diyerek şunları söyledi:

ALT YAPIYA 1.5 MİLYARLIK YATIRIM

DAHA YAPILACAK

“Atık su arıtma tesislerinden altyapıya, içme suyu

depolarının inşasından bakım onarımına, üst yapıdan

dere ıslah ve temizlik çalışmalarına, sağlıklı içme suyu

temininden yağmur suyu hatları ve ızgaralarının temizliklerine

kadar hizmet sahamız içerisinde yer alan her

alanda vatandaşımızın yanındayız. Bizim Samsun'umuza

olan hizmet sevdamız bitmeyecek. Göreve başladığımız

günden bugüne altyapıya 456 milyon lira yatırım

yaptık. Önümüzdeki 3 yılda da ilçeler dahil şehrin tüm

su temini ve kullanımına ilişkin problemlerini çözüme

kavuşturmak için 1.5 milyar TL yatırım yapmayı planlıyoruz.

Samsun'un 17 ilçesinde dev bütçeli altyapı yatırımları

inşa ediyoruz. Tek arzumuz var. O da Samsunlu

vatandaşlarımızın daha konforlu, daha kaliteli ve daha

sağlıklı bir yaşam sürmesi."

ATIKSU SORUNU TAMAMEN BİTECEK

Çarşamba ilçesinde yapılan İleri Biyolojik Arıtma Tesisine

de dikkat çeken Büyükşehir Belediye Başkanı Mustafa

Demir, “Şu anda tüm hızla inşaatı devam ediyor.

İnşallah 2022 yılında hizmete alacağız. 9 milyon 855

bin Euro bedelli bir proje. Yüzde 86'lık bölümü Avrupa

Birliği hibesi ile Çevre ve Şehircilik Bakanlığı tarafından,

yüzde 14'lük bölümü ise SASKİ Genel Müdürlüğümüz

tarafından karşılanıyor. Bittiğinde tesiste günlük

15 bin 500 metreküp atık su arıtılabilecek. Arıtılan atık

su çevreye zararsız hale getirildikten sonra Yeşilırmak’a

deşarj edilecek. sağlıklı bir kent hedefi doğrultusunda

altyapı ve çevre yatırımlarından kesinlikle taviz vermiyoruz.

Türkiye'ye örnek çevre projelerine imza attık.

Temennimiz bütün bu çalışmaları bitirip, Samsun’da

artık altyapı probleminin kalmadığı, özellikle atık su konusunun

hiç konuşulmadığı bir ortamı tamamen temin

etmek" şeklinde konuştu.

LİDER KURUMLAR /81


GAZİANTEP' İN CAN SUYU

DÜZBAĞ PROJESİ

Büyükşehir Belediyesi Başkanı Sayın Fatma ŞAHİN' in

2014 yılında göreve gelir gelmez vizyonel bir bakış açısıyla

gündeme aldığı Düzbağ Projesi' ni belediye başkanlığının

ilk döneminde kısa sürede hayata geçirmiştir.

Bu projenin tamamlanmasında ve hayata geçmesinde

gece gündüz emek vererek büyük özverilerde bulunan

Büyükşehir Belediyesi Başkanı ve GASKİ Genel Müdürü

ile projenin Gaziantep için ne derecede önemli olduğunu

ve projenin Gaziantep' e kazandırdıkları konusunda

açıklamada bulundular. Yapımı tamamlanan 1. Aşama

İsale hattı ile birlikte projenin diğer bileşenleri ile

birlikte İçme Suyu Arıtma Tesisi ve Baraj ile de birlikte

bu projenin 3 aşamadan oluşan toplamda yaklaşık 3

Milyarlik mega bir proje olduğunu dile getirdiler.

1.AŞAMASI REGÜLATÖRE

DAYALI İSALE HATTI

Fatma ŞAHİN

“Su medeniyettir, yol medeniyettir. Suyu koruyarak kullanmamız

ve geçmişten aldığımız güçle geleceğe, çocuklarımıza

sağlıklı su içmelerini sağlamamız gerekiyor.

Medeniyetin beşiği Gaziantep’te biz suyu yönetmek,

su yönetimini büyük projelerle hayata geçirmek için

çalışma yaptık. Düzbağ Projesi; suyun kullanımı, medeniyetin

beşiği olan Gaziantep’te en büyük ve en önemli

projemizdir. Şehrin tanımını yaparken Evliya Çelebi,

‘Şehr-i Ayıntab-ı Cihan’ diyor. ‘Şehr-i Ayıntab-ı Cihan’

demek; ‘Suyun Gözü’ demek. Suyun gözü olan ve bu

medeniyetten gelen bu şehirde suyla ilgili yaptığımız

çalışmalar, bir medeniyet projesidir. Dolayısıyla biz,

yalnızca 3 yılı 5 yılı değil, bir 50 yılı 2023, 2071 vizyonuyla

bu şehrin geleceğini inşa ederken suyu merkeze

alıyoruz. İnsanı yaşat ki devlet yaşasın anlayışında suyu

merkeze aldığımız, insanı yaşatmada suyu merkeze

koyduğumuz ve büyüklüğü düşünüldüğünde 2 yıldan

kısa, rekor bir sürede tamamladığımız Düzbağ Projesi’nin

hem şehrimize hem ülkemize hem bütün bölgeye

hayırlı olmasını diliyoruz. Kentimize memba kalitesinde

kar sularını kazandırmanın mutluluğu ve gururunu

yaşıyoruz.”

Hüseyin SÖNMEZLER

“Gaziantep, ülkemizin yükselen değeri, bir marka

şehir olmasına rağmen içme suyu anlamında fakir bir

şehirdir. Tabii ki 350.000 Suriyeli göçmene de ev sahipliği

yapan bu güçlü şehir, geleceğe hazırlanabilmesi

için mutlaka yeterli, sağlıklı ve uygun maliyetli içme

suyunun da temin edilmesi gerekmektedir. İşte bizlerin

projesini yaptığı ve iki yıldan kısa bir sürede tamamladığı

Düzbağ Projesi, Gaziantep’in bir kurtuluş reçetesi

olacaktır. Düzbağ başlangıçta regülatöre dayalı olarak

çözümlendi, 1.faz regülatör ve İsale hattının tamamlanmasıyla

Gaziantep memba kalitesinde yeterli miktarda

kar sularına kavuşmuş oldu. Projenin 2. fazı olan Düzbağ

Baraj inşatının bitmesiyle de tamamen cazibeyle,

herhangi bir enerjiye ihtiyaç olmadan Gaziantepliler bu

su kesintisiz iletilmiş olacaktır. Arıtma tesisimiz de tabii

ki bu projenin 3. fazı olarak şehrin hem içme suyunu

82/LİDER KURUMLAR


istenilen standarda getirecek hem de bu arıtma

tesisi Gazianteplilerin bir buluşma noktası ve

öğrencilerimiz için de bir eğitim yuvası haline

gelecektir. Gaziantepliler önümüzdeki 50 yıl için

içme suyuyla alakalı bir sorun yaşamayacaktır.”

Nice uygarlıkların gözbebeği olmuş, üretimiyle

Türkiye ekonomisine can veren, UNESCO Gastronomi

Listesi'ne girmiş mutfağıyla dünyayı

imrendiren ve yeni projeleriyle her geçen gün

büyüyen, Türkiye’nin 6. büyük şehri Gaziantep,

iş gücü potansiyeli, verimli toprakları ve

uluslararası kardeşlik bakış açısıyla, yalnızca

Türkiye’de değil, dünyada da en çok göç alan

şehirlerden biridir.

GAZİANTEP' İN DOĞAL KAYNAKLARININ

GELECEĞİ YENİDEN PLANLANIYOR

Büyükşehir Belediye Başkanı Fatma ŞAHİN' 2014

yılında göreve gelir gelmez kentin sürdürülebilir içme

suyu teminini odak noktası yapmıştır. Projenin gündeme

alındığı 2015 yılında Gaziantep ilinin merkez nüfusu

1.750.000'i geçmişken, resmi kayıtlara göre yaklaşık

350.000, kayıt dışı rakamlara göre ise 500.000’in

üzerinde Suriyeli sığınmacı Gaziantep'e göç etmiştir. Bu

durumda, yaklaşık 2.5 milyonluk nüfusuyla Gaziantep'in

özellikle hayati öneme sahip su gibi sınırlı doğal kaynaklarının

geleceğinin yeniden planlanması gerekmiştir.

Gaziantep içme suyu kaynaklarının bulunduğu havzanın,

ülkemizde, kuraklığın en çok etkilediği bölgeler

içinde yer alması sebebiyle, Kartalkaya Barajı’nda su

rezervi, 2014 ve 2016 yıllarında Gaziantep içme suyu ihtiyacını

karşılayamayacak kadar kritik seviyeye düşmüş

ve şehirde susuzluk sorunu yaşanmaması için ara çözüm

modeleri geliştirilmiştir. Düzbağ Projesi' nin zaruri

hale gelmesini sağlayan bu durum 2015 yılında yapılan

projeksiyon çalışmalarına göre Gaziantep' in aynı nüfus

artışıyla 2020 yılında susuzlukla karşı karşıya kalacağını

göstermiştir.

Tüm bunların yanında, mevcut su kaynaklarından suyun

şehre ulaştırılabilmesi için yapılan terfilerde, GASKİ

yıllık bütçesinin neredeyse dörtte birinin kullanıldığı

düşünüldüğünde, yeni bir su kaynağı bulmak, Gaziantep

için temel ihtiyaçlardan biri haline gelmiştir.

Gelişen sanayisi, artan tarım faaliyetleri ve sığınmacı

göçü gibi etkenler dolayısıyla yaklaşık 2,5 milyonluk bir

nüfusa ulaşan Gaziantep’te, mevcut kaynaklardan elde

edilen yıllık toplam 140 milyon metre küp suyun, şehrin

ihtiyacını karşılayamayacak bir noktaya gelmesi, 2015

yılı içerisinde Gaziantep için uzun vadeli bir içme suyu

projesi geliştirilmesini gerekli kılmıştır.

TÜRKİYE' NİN EN BÜYÜK 2. İÇME SUYU

PROJESİ: DÜZBAĞ PROJESİ

Projenin planlanması aşamasında, Gaziantep’in mevcut

su kaynaklarının şehre iletilmesi ve suyun şebekeye dağıtımında

yapılan terfi işlemlerinin yarattığı ekonomik

yükün hafifletilmesi olmuştur.

Şehre enerjiden bağımsız bir şekilde su getirmek ve

uzun yıllar boyunca su kesintisi yaşatmadan, kaliteli

ve uygun maliyetli su sağlamak için yapılan çalışmalar,

ihtiyacın, Gaziantep'e 130 km mesafedeki Göksu Çayı'ndan

karşılanabileceğini göstermiş ve proje hazırlanması

sonucunda, 103 kilometre uzunluğunda bir isale

ve iletim hattı oluşturulması ve projenin fazlar halinde

uygulanması karara bağlanmıştır.

DÜZBAĞ PROJESİ TAMAMLANANA DEK

DÜŞÜK MALİYETLİ ARA ÇÖZÜM

Mevcut nüfusun su ihtiyacı göz önünde bulundurulduğunda,

yaklaşık 7 yılda tamamlanacak baraj yapısını

beklemek yerine, ilk etap olarak şehre su temini

sağlayacak bir regülatör yapısı oluşturulması ve 6.750

metreküp hacme sahip yükleme havuzu marifetiyle,

inşa edilecek isale hattı üzerinden şehre su verilmesi

planlanmıştır.

DÜZBAĞ YÜKLEME HAVUZU

12 bin metreküp beton ve 380 ton demir kullanılarak

inşa edilen Regülatör sayesinde, su seviyesi şişirilerek,

her biri 2.000 kilovat güce ve 1,25 metreküp bölü saniye

debiye sahip,4 asil, 1 yedek olmak üzere 5 motordan

oluşan terfi merkezinden yapılacak, 100 metre gibi

küçük bir terfi ile 1.052 kotlu yükleme havuzuna su

aktarılacak ve tüm şehre cazibe ile su iletmek mümkün

olacaktır. İlerleyen dönemde baraj yapısına entegre

olacak yükleme havuzu ve ihtiyaç durumunda devreye

girebilecek regülatör ve terfi merkezi sistemi, isale ve

iletim hattı ile birlikte 2 yıldan kısa bir sürede tamamlanarak

hizmete açılmıştır.

LİDER KURUMLAR /83


84/LİDER KURUMLAR


Hayat kaynağını yaşatan kurum :

ANKARA ASKİ GENEL MÜDÜRLÜĞÜ

Fotoğraf: ASKİ BASIN EKİBİ

Küçük bir canlı organizmadan büyük bir canlı varlığa

varıncaya kadar, biyolojik yaşamın devamlılığını

sağlayan su, hava ile birlikte hayati öneme

sahiptir. İklim düzenini ve doğa dengesini koruma

noktasında suyun etkisi yadsınamaz bir gerçek olarak

karşımıza çıkar. Hayatımızın temel yapı taşı olan su,

uygarlıkların gelişmişliklerini görebilmek için de ayrı

bir öneme sahiptir. İçme ve kullanma suyuna erişim

işte tam da bu noktada kritik önem arz etmektedir.

Dünya Sağlık Örgütünün 2017 yılı verilerine göre 2,2

milyardan fazla insan hâlâ güvenli şekilde yönetilen

içme suyundan mahrumken, gelecek ile ilgili yapılan

projeksiyon çalışmalarında, iklim değişikliği ve değişen

doğa şartları nedeni ile 2100 yılına gelindiğinde ilave

olarak 1.4 milyar kişinin daha kuraklığa maruz kalacağı

öngörülmektedir. (1)

DEĞERLERİMİZ, İLKELERİMİZ VE

TESİSLERİMİZ

Türkiye Cumhuriyeti’nin başkenti olan Ankara’da hayat

kaynağını yaşatan kurum 11 Mart 1987 tarihinden bu

yana ASKİ’dir. Suların doğaya yararlı dönüşümünü

sağlayan, modern teknoloji ve yöntemlerle çalışmayı

düstur edinmiş bir kurum olma özelliğini taşıdığını da

ayrıca belirtmek gerekir.

İnsana ve çevreye saygı, kurumsal gelişim, sürekli ve

kaliteli yönetim, farkındalık ve sorumluluk duygusu,

öğüten ve oto kontrol, süreç yönetimi ve ekip çalışması

değerlerini bünyesinde barındıran ASKİ, vatandaş

odaklı hizmet anlayışını esas alır. Uluslararası kalite

yönetim sistemlerini benimseyerek, kaliteli ve sağlıklı

içme ve kullanma suyuna erişimi olanaklaştırır. Aynı

zamanda doğaya faydalı geri dönüşü de başarıyla

tamamlar. Su kaynaklarını Kızılırmak-Kesikköprü Barajı,

Elmadağ-Kargalı Yeraltı Barajı, Kavşakkaya Barajı,

Akyar Barajı, Çubuk 2 Barajı, Eğrekkaya Barajı, Kurtboğazı

Barajı ve Çamlıdere Barajının oluşturduğu ASKİ,

merkezi ve bölgesel birçok içme ve atık su arıtma

tesisine sahiptir. Biyologların “yaşam sıvısı” olarak

adlandırdığı suyun temiz şekilde vatandaşa ulaşımını

gerçekleştirmek için İvedik, Çubuk, Kahramankazan,

Beypazarı, Kesikköprü Tepeköy, Pursaklar, Şereflikoçhisar,

Polatlı Yüzükbaşı ve Balâ Karadalak içme suyu

arıtma tesislerini faaliyete geçirmiştir. Ankara Merkezi,

Karaköy, Çubuk, Polatlı, Kahramankazan, Ayaş, Elmadağ,

Turkuaz, Yapracık Kuzeydoğu, Yapracık Güneybatı,

Hasanoğlan, Haymana, Kalecik, Lalahan, Çayırhan,

Nallıhan ve Evren atık su arıtma tesisleri de ASKİ

bünyesinde bulunmaktadır. Türkiye’nin en büyük atık

su arıtma tesisi olan Ankara Merkezi Atık Su Arıtma

(1)

Doç. Dr. Tufan Nayir-Prof. Dr. Toker Ergüder, Dünya Sağlık Örgütü ve Su Kısıtlılığına Küresel Bir

Bakış, Lider Kurumlar Dergisi, ss. 34-35

LİDER KURUMLAR /85


Tesisinde yıllık 250 milyon m 3 atık su arıtılarak herhangi

bir çevre kirliliğine sebebiyet vermeden alıcı ortama

deşarj edilmektedir. Tesiste oluşan fazla çamurlar

yoğunlaştırıldıktan sonra anaerobik çürütücülerde

çürütülmesiyle biyogaz elde edilmektedir. Elde edilen

bu biyogazdan elektrik üretilip, tesisin enerji ihtiyacının

%80-85’i karşılanmaktadır.

İçme suyu arıtma tesislerimizde ise su modern yöntemlerle

arıtılmakta ve şebekeye TSE ve WHO (Dünya

Sağlık Örgütü) sınır değerlerine uygun su verilmektedir.

Arıtma teknolojisinde konvansiyonel ve membran

tipi içme suyu arıtma metotları kullanılmaktadır.

Tesislerimizden birini ele alacak olursak; Türkiye’nin

en büyük su arıtma tesislerinden biri olan İvedik Su

Arıtma Tesisi, 2070 yılına kadar başkentimizin içme

kullanma ve endüstriyel su ihtiyacını karşılamak üzere

inşa edilmiştir. 3’ü Kurtboğazı Barajı, 2’si Çamlıdere

Barajı ve yine 2’si Kesikköprü Barajından olmak üzere

toplam 7 adet girişe sahiptir. Avrupa’nın da en büyük

tesisleri arasında bulunan Ankaralılar için hizmetine

mütemadiyen devam etmekte olan İvedik Su Arıtma

Tesisi; Giriş ve Havalandırma/Karıştırma Ünitesi, Durultucu

Ünitesi, Kum Filtre Ünitesi, Kimya Ünitesi, Klorlama

Ünitesi, Geri Yıkama Ünitesi, Çamur Yoğunlaştırma

Ünitesi, Su Deposu ve Dengeleme Bacaları ile Çamur

Lagünü bölümlerinden oluşmaktadır.

PERİYODİK ANALİZLERLE TEMİZ VE

KALİTELİ SU

Kentimize temiz, sağlıklı, güvenli ve musluklardan

içilebilir kalitede su sağlayan ASKİ, suyun dünya

standartlarına uygunluğunu da sürekli kontrol altında

tutmak için analizler yapmaktadır. Bu kapsamda ASKİ

Su Kalite Kontrol Laboratuvarlarında TS-266, ASTM,

Standart Methods, EPA ve kısmen de EEC standartlarındaki

deney metotlar kullanılarak İvedik, Pursaklar,

Kahramankazan ve Çubuk Arıtma Tesisleri başta olmak

üzere 1200 ayrı noktadan belirli aralıklarla alınan su

numuneleri ICP(MS) cihazı ile kontrol edilmekte ve

sonuçlar ilgili birimlere gönderilmektedir. Şebeke suyumuzun

kalitesi WHO, TSE ve Sağlık Bakanlığı standartları

ile karşılaştırmalı olarak her gün halkımıza bu

şekilde sunulmaktadır.

“SU VER” KAMPANYASI İLE HALK-

BELEDİYE OMUZ OMUZA VERDİ

ASKİ Genel Müdürlüğü olarak şeffaf, planlı, bilimsel,

yetkin ve hesap veren bir yönetim anlayışını merkeze

koyarak, özellikle 2020 yılını pandeminin zorlu koşullarıyla

mücadele ederken asli görevlerini aksatmadan ve

yeni projeleri de hayata geçirerek tamamladı.

ASKİ, ülkemizde Covid 19 pandemisi görüldüğü andan

itibaren hızla ilk önlem alan kurum oldu. Pandemiyle

birlikte gelişen hijyen hassasiyeti ile karantina sürecinde

yaşanan ekonomik zorlukları göz önünde bulunduran

ASKİ, faturaların ötelenmesi, çeşitli nedenlerle

kapalı olan sayaçların açılmasını sağlarken, “Su Ver”

ve “Veresiye Defterlerini Kapatma” kampanyası ile

hayırsever vatandaşlarla güç durumdaki vatandaşları

buluşturdu. Ekonomik sıkıntı içerisinde olan vatandaşların,

esnaflara borç yazdırarak yaptığı fakat pandemi

şartlarında ödemekte zorlandığı veresiye defterlerini,

yüreği iyilikle dolu vatandaşlarımızın desteğiyle ödenmesine

aracı oldu. Özellikle 65 yaş üzeri yurttaşlarımız

evlerinden çıkmak zorunda kalmasınlar diye ekiplerimiz

evlerine giderek abonelerin kartlı sayaçlarına avans

su yükleme uygulaması yapıldı. Çok uygun maliyette

dezenfektan üreterek, belediyemizin yanı sıra birçok

kurumun da ihtiyacına ücret almadan yanıt verildi.

86/LİDER KURUMLAR


YATIRIMLARA ÖNCELİK VERİLDİ

Bir ülkenin, bir şehrin medeniyet ölçüsünün altyapı

tesislerinin seviyesi ve gücüne bağlıdır ilkesini kendine

amaç edinen ASKİ, gelecek yıllara yanıt verecek uzun

soluklu projelerin yanı sıra, mevcut ihtiyaçlara yanıt

verecek acil altyapı sorunlarını da kısa sürede çözüme

kavuşturacak çalışmalar gerçekleştirdi.

ASBESTLİ BORULARIN DEĞİŞİMİ

Şöyle ki;

Başkentin, içme suyu ve atık su altyapısını güçlendirirken,

sorunlu mevcut alanlarda önemli iyileştirilmeler

yapıldı. Ankara’nın 13 ilçesinde bulunan insan sağlığını

tehdit eden asbestli ve ekonomik ömrünü tamamlamış

PVC boruların değişimine başlandı. ASKİ’nin öz

kaynakları ile toplam uzunluğu 400 kilometreyi bulan

hatların 2021 yılı sonuna kadar tamamlanması planlanmaktadır.

POLATLI VE GÖLBAŞI İLÇELERİNE İÇME

SUYU ANA İLETİM HATLARI YAPILIYOR

Acil olarak yapılması gereken projelerin başında yer

alan Polatlı ilçesini temiz ve kesintisiz suya kavuşturma

sözünü yerine getiriliyor. 30 yıldır içme suyu sıkıntısı

yaşayan Etimesgut-Sincan-Yenikent-Organize Sanayi

Bölgeleri-Gecekondu Önleme Bölgesi-Temelli-Polatlı

bölgelerine içme suyu temin edecek 106 kilometre

uzunluğundaki hattın yapımına başlandı. 1,5 milyon

kişinin yararlanacağı projenin 24 ayda tamamlanması

planlanıyor.

Mevcut içme suyu hatlarına paralel yedek hatların

döşenmesi çalışmalarına da ağırlık veren ASKİ, Mamak-Çankaya

ve Gölbaşı'na 26 kilometrelik içme suyu

hattı döşeme çalışmalarına başladı.

KENT MERKEZİNDE SORUNLU ALANLARA

MÜDAHALE EDİLDİ

Geride bırakılan bu süreçte sokağa çıkma kısıtlamalarını

fırsata çeviren ASKİ, özellikle trafiğin ve yerleşimin

yoğun olduğu bölgelerde altyapı çalışmaları

gerçekleştirdi.

Ankara’da şiddetli yağmurlarda, su baskınlarının sıkça

yaşandığı cadde ve sokaklar ile özellikle alt geçitlerde

yeni imalatlar yapıldı. Bu bölgelerde yenilenen ve

sayısı arttırılan ızgaralar, yeni döşenen ve ayrıştırılan

yağmur suyu ile kanalizasyon hatları sayesinde yağışlı

havalarda yaşanan yığılma ve su baskını riski ortadan

kalkmış oldu.

Başkent’in altyapısında yaşanan en temel sorunların

başında yağmur suyu ve kanalizasyon hatlarının birçok

noktada birleşik olmasıydı. Bu konu da çalışmalar

başlatıldı.

BAŞKENT’İN GELECEK 30 YILI

PLANLANIYOR

Ankara’da çevre ve insan sağlığı esas alınarak, etkin,

verimli ve kaliteli su, atık su ile yağmur suyu hizmetlerinin

bir bütün içinde ele alınması zorunludur. Özellikle

küresel ısınmaya bağlı iklim değişikleri, buna bağlı

yaşanan kuraklık ve su kaynaklarındaki azalmanın,

kentlerin uzun vadeli “su yönetiminin planlanması”

gerekliliğini ortaya çıkarmıştır. Bu kapsamda ASKİ

Genel Müdürlüğü de Başkent’in 30 yıl boyunca içme

suyu, atık su ve yağmur suyu yönetiminde yol haritası

olacak Master Plan çalışmalarına başladı.

Başkente yeni bir kimlik kazandırmak amacıyla hazırlanan

ve 2024 ile 2054 yıllarını kapsayan Master Plan

ile sanayi ve kentsel dönüşümdeki değişimlere dikkat

çekilerek, Ankara’nın sürdürülebilir gelişmesinin temin

edilebilmesi için gelecekteki su yönetimi planlanarak

koruma altına alınacak. Ayrıca kısa, orta ve uzun

dönem yatırım ve işletme politikalarını belirleyerek

verimli enerji ve akıllı şehir konseptine uygun, su kayıp

ve kaçak yönetiminde etkin bir altyapı sistemi oluşturmayı

hedefliyor olacak. ASKİ Genel Müdürü Erdoğan

Öztürk’ün Master Plan çalışmalarını, “Kesintisiz, kaliteli,

içilebilir suyu iletecek altyapıyı döşemek önceliğimiz

olacaktır” sözleriyle ifade etmektedir.

LİDER KURUMLAR /87


SU, KAYNAĞINDA TEMİZLENİYOR

Başkent’e su sağlayan barajlarda algisit uygulaması

başlatıldı. Baraj Havzası Koruma Planları için çalışmalar

yapılıyor. İçme ve kullanma suyu temin edilen havzalarda

hemşehrilerimizin mağduriyetlerinin giderilmesi,

su kaynaklarımızın korunması ve gelecek nesillere aktarılması

için ASKİ, Türkiye’de ‘Özel Hüküm Belirleme’

projelerini başlatan ilk idare oldu.

TATLAR ATIKSU ARITMA TESİSİ VE İVEDİK

İÇME SUYU ARITMA TESİSİNİN KAPASİTESİ

ARTIRILACAK

Başkent’in atık ve yağmur suyunun toplandığı Tatlar

Atık Su Tesisinin 750 milyon metreküp arıtma kapasitesine

sahip mevcut tesisin revizyonu ve kapasite

artırımı için proje ön planlama ve tasarım çalışmaları

başlatıldı.

Günlük 1 milyon 150 bin su arıtımının gerçekleştirildiği

İvedik İçme Suyu Arıtma Tesisi’nin de kapasitesi artırılacak.

Tam kapasite olarak çalışan tesisin 4. ünitesinin

hizmete alınmasının ardından tesis 1 milyon 650 bin

arıtma ile tam kapasite ile çalışacak.

SU KAYIP KAÇAKLARINA SIKI DENETİM

Eskimiş ve yetersiz kapasiteye sahip borularda meydana

gelen kayıp ve kaçakların su tüketiminde büyük yer

tutmaktadır. Bu çerçevede ASKİ boşa akan kayıp kaçak

suların tespitini hızlandırdık. Günlük 168 bin kişinin

su ihtiyacına denk gelen 7 milyon 900 bin metreküp

suyun boşa gitmesine engel olundu. Fiziki kaçakların

yanı sıra suda kaçak kullanımının da önüne geçecek

çalışmalara ağırlık verildi.

CANLI YAYINLANAN İHALELERE REKOR

BAŞVURU

Ankara Büyükşehir Belediyesi birimleri ile bağlı kuruluşlarında

olduğu gibi ASKİ’nin tüm ihaleleri de canlı olarak

yayınlandı. Açık ve şeffaf bir şekilde kamuoyunun

gözü önünde yapılan ihalelere rekor sayıda katılım oldu.

SU KULLANIMINDA TASARRUF ŞART

ASKİ Genel Müdürü Erdoğan Öztürk, faaliyetlerin

olası risklere karşı önceden plan ve proje geliştirerek

sürdürüldüğünü ifade ederek, “Çalışma prensibimizde

ortaya çıkan krizin başarı ile yönetilmesi değil ileride

meydana gelecek riskleri önceden belirleyip bu riskler

için planlama yaparak adım atmak gerektiğine inanıyoruz.

Yani kriz yönetiminden risk yönetimine geçersek,

altyapıda hiçbir sorun yaşamayız. Bu sayede de zaman

ve maddi kayıpları önlemiş oluruz. Böylece vatandaşlarımızın

refah düzeyini de arttırmış oluruz” değerlendirmesinde

bulundu.

Öztürk, Başkentlilerle birlikte herkese suyu tasarruflu

kullanmaları yönünde çağrıda bulunurken, her bir

damlası kıymetli olan su kaynaklarının başta tarımda,

sanayide olmak üzere günlük tüketimde mutlaka bilimsel

kriterler göz önünde bulundurarak israf etmeden

tüketilmesinin zorunluluğunu dile getirdi.

ÇUBUK 1 BARAJI VE REKREASYON ALANI

Cumhuriyet döneminin ilk barajı olan ve Mustafa

Kemal Atatürk’ün bizzat yapım aşamasında ilgilendiği

ve birçok defa ziyaret ettiği Çubuk 1 Barajı özenli bir

çalışma ile 29 Ekim Cumhuriyet Bayramında yeniden

başkentlilerle buluşturuldu. Alanın en büyük sorunlarından

biri olan barajın dip temizliği başta olmak

üzere kirli su girişlerinin rehabilitasyonu da yine ASKİ

tarafında yapıldı. Oyun alanları, bisiklet yolları, mesire

alanı, sera, spor sahası ve daha da özeli Atatürk’ün

köşkü dahil birçok yapı yenilenerek Baraj Başkentlilerin

simge rekreasyon alanlarında biri haline getirilerek,

eski görkemli günlerine kavuşturuldu.

Yapılan düzenlemelerden sonra başkentli vatandaşlarımız

tarafından ziyaretçi akınına uğrayan Çubuk 1 Barajı

ve rekreasyon alanı, tarihteki özel konumuna yeniden

erişti ve şehrin simgelerinden biri olmayı sürdürdü.

88/LİDER KURUMLAR


LİDER KURUMLAR /89


BURSA’NIN ALTYAPISI BUSKİ

İLE HAYAT BULUYOR

Sekiz bin yıllık kadim tarihi, eşsiz doğal güzellikleri ve zengin kültürel birikimiyle tarihin

her döneminde çekim merkezi olmayı başaran Bursa, örnek şehircilik uygulamalarıyla da

adından söz ettiriyor. Yaşanılmasından mutluluk duyulan şehirlerin, sorunsuz altyapı ağı

üzerinde hayat bulabileceğini belirten Bursa Büyükşehir Belediye Başkanı Alinur Aktaş,

BUSKİ Genel Müdürlüğü aracılığıyla gerçekleştirdikleri altyapı çalışmalarının, Türkiye’ye

örnek gösterildiğini vurguladı.

Bursa’yı her alanda “yaşanılmasından mutluluk duyulan

şehir” konumuna getirebilmenin yoğun gayreti

içerisinde olduklarını belirten Bursa Büyükşehir

Belediye Başkanı Alinur Aktaş, bunun da altyapıya

verilecek önemle sağlanabileceğini vurguladı. Sağlıklı

ve uzun vadeli şehircilik uygulamalarının iyi kurgulanmış

altyapı ağı ile mümkün olabileceğine işaret eden

Başkan Aktaş, BUSKİ Genel Müdürlüğü aracılığıyla gerçekleştirdikleri

altyapı çalışmalarının Türkiye’ye örnek

gösterildiğini belirtti.

SAĞLIKLI VE KESİNTİSİZ İÇME SUYU

Akademik çevrelerce yakın geçmişte Türkiye genelindeki

içme suyu havzalarında gerçekleştirilen kapsamlı

çalışmaların, Bursa’nın Türkiye’deki büyükşehirler içerisinde,

dünyanın en sağlıklı sularından birini tüketiyor

olduğunu kanıtladığını ifade eden Bursa Büyükşehir

Belediye Başkanı Alinur Aktaş, “İçme suyu havzalarında

başlayan temiz su girişi, teknolojinin en son

imkanlarına sahip bulunan Dobruca İçme Suyu Arıtma

Tesisi’nde arıtıldıktan sonra şehre verilmektedir. Bu

kapsamda, içme suyu arıtma tesisimizin uluslararası

akreditasyonlu laboratuvarında en ince ayrıntısına

kadar bakteriyolojik ve mikrobiyolojik analizlere tabi

tutulan su, yine arıtma tesisimizin numune musluğunda

7 gün 24 saat boyunca gözetimde bulundurulmaktadır.

Bunun yanı sıra şehrin 50 ayrı noktasından alınan

numunelerle de suyun bakteriyolojik ve mikrobiyolojik

analizleri 286 parametrede yapılmaktadır. Söz konusu

işlemleri, haftanın 7 günü 24 saat boyunca tekrarlamaktayız.

Bütün bu işlemler bittikten sonra içme

suyunu şehre veriyoruz” diye konuştu.

90/LİDER KURUMLAR


BUSKİ’den kalitede ilkler

BUSKİ, Türkiye’deki tüm su ve kanalizasyon

idaresi genel müdürlükleri arasında,

“TS EN ISO 9001 Kalite Yönetim Sistemi

Belgesi” ile “TS ISO 45001 İş Sağlığı ve

Güvenliği Yönetim Belgesi” ve “TS EN ISO

50001 Enerji Yönetim Sistemi Belgesi”ne

sahip, ilk kurum olması ile de dikkat

çekiyor. Bununla birlikte BUSKİ; TS EN

ISO/IEC 17025 Laboratuvar Akreditasyon

Yönetim Sistemi, TS EN ISO 14001 Çevre

Yönetim Sistemi, ISO/IEC 27001 Bilgi

Güvenliği Yönetim Sistemi ile TS ISO 10002

Müşteri Memnuniyeti Yönetim Sistemi

belgelerinin de sahibi.

Çeşmeden akan suyun sağlıklı ve içilebilir nitelikte olan

ender şehirlerden birinin de Bursa olduğuna dikkat

çeken Başkan Aktaş, içme suyu kalitesini daha da iyileştirmeyi

hedefleyen çalışmalar içerisinde olduklarına

işaret etti.

SUDAKİ KAYIP KAÇAKLA ÖRNEK

MÜCADELE

BUSKİ bugüne kadar Dünya çevresinin dörtte biri

uzunluğunda, toplamda 10 bin 192 km’lik içme suyu

hattı imalatı gerçekleştirdi. Sağlıklı ve kesintisiz içme

suyu temini kadar, sudaki kayıp kaçakla da mücadele

verdiklerine değinen Başkan Aktaş, “Merkezdeki içme

suyu hatlarımızı, uzun yılların ihtiyacına yanıt verecek

biçimde yeniledik. Yaptığımız rehabilite edici, iyileştirici

ve yenileyici çalışmalarla, sudaki kayıp kaçak oranını

yüzde 65’lerden yüzde 20’ler seviyesine geriletme

başarısı gösterdik. Bu oran, su ve kanalizasyon idareleri

içerisinde ulaşılan, en büyük başarıya da işaret etmektedir.

Önümüzdeki dönemdeki hedefimiz, merkezde

elde ettiğimiz bu büyük başarıyı, ilçelerimizin tamamında

tekrar edebilmektedir. Bu kapsamda ilçelerimizi

şantiyeye çevirdik. İlçelerimizin tamamında içme suyu

hattını yeniliyoruz. ” dedi.

İLÇELERİN ALTYAPISI YENİLENİYOR

Bu kapsamda, Avrupa Yatırım Bankası’ndan İnegöl,

Mustafakemalpaşa ve Karacabey için 50 milyon

“euro”luk kredi temin ettiklerini dile getiren Başkan

Aktaş bu ilçelerin altyapı ağını yenileyeceklerini vurguladı.

Çalışmaların başlatıldığını vurgulayan Başkan

Aktaş, çalışmalar tamamlandığında, ilçelerin sorunsuz

altyapı ağına kavuşmuş olacakları müjdesini verdi.

Yoğun göç alan Bursa’daki nüfus artış hızının, Türkiye

ortalamasının ve planlamaların üzerinde olduğuna

işaret eden Bursa Büyükşehir Belediye Başkanı Alinur

Aktaş, bu durumun kendilerini alternatif su kaynakları

arayışına yönlendirdiğini ifade etti.

Alternatif arayışlarının başında Çınarcık Barajı Projesi’nin

geldiğini vurgulayan Başkan Aktaş, sözlerine

şöyle devam etti:

ÇINARCIK BARAJI

Yoğun göç alan şehirdeki nüfus artışı göz önüne

alındığında, mevcut kaynakların Bursa’yı uzun yıllar

boyunca besleyebilmesi imkansız görünüyor. Yapılan

fizibilite çalışmaları, Bursa’nın yeni içme suyu kaynaklarına

ihtiyacı bulunduğu gerçeğini ortaya koydu. Yıllık

145 milyon metreküplük su tahsisi olan Çınarcık Barajı,

bu özelliğiyle mevcut kaynaklarımız Doğancı ve Nilüfer

Barajlarının iki katı büyüklüğünde olacak. Çınarcık

Barajı’nın da devreye girmesiyle, şehrin batı yakasının

su ihtiyacına çok önemli bir katkı sağlanmış olacak.

Ayrıca yıllık 65 milyon metreküplük su tahsisi olacak

olan Gölbaşı Barajı’nın eş zamanlı bir süreçle hizmet

verir konuma gelmesiyle de şehrin doğu yakasındaki

yerleşim birimlerinin günlük içme suyu kapasitesine ek

bir takviye sağlanacak. Böylelikle gerçekleştirilecek bu

dev baraj yatırımlarıyla, Bursa’nın 50 yıllık içme suyu

ihtiyacı da karşılanmış olacak. “

ÇEVRE YATIRIMLARI

Sağlıklı ve kesintisiz içme suyu temini kadar atık

suların insan ve çevre sağlığına tehdit oluşturmayacak

biçimde arıtılmasına da büyük önem verdiklerine

değinen Bursa Büyükşehir Belediye Başkan Aktaş,

şehirde, yaklaşık Bursa - Londra arası mesafe kadar

uzunlukta 3 bin 731 kilometrelik kanalizasyon hattı ile

LİDER KURUMLAR /91


yaklaşık Edirne’den Kars’a kadar uzunlukta, bin 528

kilometre uzunluğunda yağmur suyu hattının bulunduğunu

vurguladı. Çevreci faaliyetlerinden birinin de

dere ıslahları ve temizliği olduğunu ifade eden Başkan

Aktaş, bugüne değin 42 kilometrelik dere ıslahında

bulunduklarını vurguladı.

İnsan ve çevre sağlığı hassasiyetleri gereği çevreci

yatırımlara hız verdiklerine dikkat çeken Başkan Aktaş,

gelişen ihtiyaçlar doğrultusunda kanalizasyon ve

yağmur suyu hatlarına yenilerini ilave ettiklerini belirtti.

Aynı zamanda atık su arıtma tesislerinden çıkan arıtma

çamurlarının nihai bertarafı için Çamur Yakma ve Enerji

Üretim Tesisi’nde 2020 yılında toplam 101.456 ton çamur

bertarafı gerçekleştirildiğini ve çamurun yakılmasıyla

tesiste tüketilen enerjinin yüzde 30’unun buradan

sağlandığını vurgulayan Aktaş, tesisin sahip olduğu

üstün teknoloji ve kapasitesinin geliştirilebilir özellikte

olmasıyla da Türkiye’de bir ilk olduğunu vurguladı.

BUSKİ yenilenebilir enerji santralleriyle (hidroelektrik

ve güneş enerjisi santralleri) kurumun yıllık tüketiminin

yüzde 16’lık enerji ihtiyacı karşılanmış oluyor.

GEMLİK KÖRFEZİ

Bursa’nın aynı zamanda deniz şehri olduğuna da işaret

eden Bursa Büyükşehir Belediye Başkanı Alinur Aktaş,

Gemlik Körfezi’nin evsel atıktan kaynaklanabilecek kirliliğin

önlenmesi için Küçükkumla, Gemlik, Kurşunlu ve

Mudanya atıksu arıtma tesislerini hayata geçirdiklerini

vurgulayan Başkan Aktaş, TÜBİTAK-MAM (Marmara

Araştırma Merkezi) ile ortaklaşa sürdürdükleri Gemlik

Körfezi’ndeki su kalitesinin izlenmesi ve değerlendirilmesinin

de süreceğini belirtti.

Yapılan ölçümlerde deniz suyu kalitesinin iyi seviyelere

yükseldiğini ifade eden Başkan Aktaş, bu durumun,

yapılan yatırımların meyvesinin alınmaya başlandığına

işaret ettiğini vurguladı.

BUSKİ SCADA KONTROL MERKEZİ

İçilebilir ve sağlıklı su temininin sağlanmasında, yetişmiş

insan gücünün yanı sıra, teknolojik yenilikleri

de seferber ettiklerini vurgulayan Başkan Aktaş, “Bu

doğrultuda Veri Tabanlı Kontrol ve Gözetleme Sistemi’ni

(SCADA) ileri düzeyde uygulamaktayız. BUSKİ

İçme Suyu SCADA Sistemi’nde 641 adet tesisimiz

izlenilebilmekte ve yönetilmektedir. Böylelikle, kullanıcılara

sürekli ve yeterli su dağıtımı sağlıyoruz. Son

derece gelişmiş sunucu bilgisayarlar ile donatılmış ve

özel bilgisayar yazılımları ile desteklenmiş bulunan

BUSKİ SCADA Kontrol Merkezi, üstün hizmet anlayışının

gerekleri doğrultusunda faaliyetlerini sürdürmektedir.

Bu sistem ile kurumumuza ait tüm ekipmanların

kontrolünden üretim planlamasına, çevre kontrol

ünitelerinden yardımcı işletmelere kadar tüm birimlerin

otomatik kontrolü ve gözlemlenmesi sağlanabilmektedir

” dedi.

2020’de BUSKİ’nin gerçekleştirdiği altyapı

hizmetleri

Covid-19’un neden olduğu pandemi

sürecine rağmen BUSKİ, altyapı

çalışmalarına 2020’de de bütün hızıyla

devam etti.

BUSKİ geçen yıl şehre, 225 milyon 219

bin 508 metreküplük içme suyunu verdi.

Bununla birlikte 293 kilometrelik içme

suyu hattı, 135 kilometrelik kanalizasyon

hattı ve 22 kilometrelik yağmur suyu hattı

imalatı ile yeni 29 adet içme suyu deposu

da hizmete sunuldu.

92/LİDER KURUMLAR


LİDER KURUMLAR /93


94/LİDER KURUMLAR


LİDER KURUMLAR /95


96/LİDER KURUMLAR


Marmara Elektrik;

2010 yılında, Manisa’da dalgıç pompa ve elektrik sektöründe hizmet vermek üzere kurulmuş bir firmadır.

Marmara Elektrik, 10 yıldan beri Manisa merkez ilçeleri başta olmak üzere birçok çevre il, ilçe ve

mahallerde tamamlanması zor projeleri, uzman kadrosuyla başarıyla bitirmiştir. Bunlardan; İZ-SU Genel

Müdürlüğü tarafından ihale edilen; 2016 yılı kuyuların inkişafı, 2017 yılı kuyuların inkişafı 2019 yılı kuyuların

pompa sökümü ve takımı; 2020 yılı kuyuların pompa söküm ve takımını ve 2020 yılı kuyuların inkişafı

işlerini başarıyla tamamlayıp teslim etmiştir.

Marmara Elektrik; Turgut Özal Mahallesi 109 sokak, No:50/D Şehzadeler - MANİSA adresinde 900

metrekarelik işyerinde;

• Dalgıç Pompa

• Hidrafor Sistemleri

• Kuyu İçi Kamera görüntüleme

• Proje Bazlı Elektrik Tesisleri kurulum, bakım ve onarım işleri

• Trafo tesis kurulum işlerinde

• %100 müşteri memnuniyeti ilkesiyle yerine getirmeye devam etmektedir.

www.marmaralar.com • info@marmaralar.com

Adres: Turgut Özal Mahallesi 109 Sokak No: 50/D Şehzadeler / MANİSA

Tel: 0236 211 16 41

LİDER KURUMLAR /99


100/LİDER KURUMLAR

Hooray! Your file is uploaded and ready to be published.

Saved successfully!

Ooh no, something went wrong!