13.05.2021 Views

Çarçuba 2.Sayı

Create successful ePaper yourself

Turn your PDF publications into a flip-book with our unique Google optimized e-Paper software.

incitmesin aman birinin göz yaşına neden

olmayayım” gibi bir şey değil. Sadece iki uçla

değil, iki uç arsındadır. O zaman ağaç

ağaçlığını yapıyor, insan da insanlığını yapıyor

ama yaptığı bazı şeyler bize acı geliyor. Acı

geldiği için kabul etmiyoruz.

Son olarak bir psikolog olarak siz

insanlığa ne demek istersiniz?

Farkında olmalıyız. Biz bu iki uçlar arasında

sıkışmışız. Şunun farkında olalım biz sonlu

olmayla sonsuzluk arasına sıkışmışız. Güçlü

olmayla güçsüz olma arasında sıkışmışız.

Sıkışmışlığımız var bunun farkında olalım.

Kendimizin ve ötekimizin farkında olalım. Her

yönüyle fiziksel olarak, anlam dünyası olarak

farkında olalım çünkü o ayrımı yapmak bilinç

ister. Biliçlilik hali bu demek. Bilinçlilik demek

aslında farkında olmak demektir. Bu süre

içerisinde belki bilmemiz gereken benim

kendi yorumum kendi deneyimlerim,

okumalarım, gözlemlerim şunu gösteriyor;

insan anlamsız yaşayamıyor, bir şeye anlam

vermek zorunda tamamlanmamış ya onu

bulmaya çalışıyor. İnsan lidersiz yaşayamıyor.

İnsan temel itibariyle bağlanma nesnesine

ihtiyaç duyuyor, bağlanmazsa neredeyse

yaşayamıyor çünkü prematüre doğdu, bir

bağa ihtiyacı vardı, o bağa bir liderdir, bir

anlam dünyasıdır. İnsan onlara bağlanarak

gidiyor ama bu bağlar anlam dünyası da

liderler de şunu bilmeliyiz ki bizi (metaforik

olarak cennet ve cehennemi kullanıyorum)

cennete de götürebilir, cehenneme de

götürebilir. Bizi bu dünyada cenneti de

yaşatabilir cehennemi de yaşatabilir çünkü

bizim onu fark etmemiz lazım. Biliyoruz ki biz

insanlar bir anlam dünyasının içine

doğuyoruz, bir hikayenin içine doğuyoruz.

Ben doğar doğmaz, sen doğar doğmaz,

herkes doğar doğmaz bir hikayenin içine

doğuyor. Annemiz babamız bize bir hikaye

anlatıyor “burası bizim köyümüz, burası bizim

mahallemiz, şehrimiz, bizim böyle bir

kahramanımız vardı, bu insan böyleydi, biz

bunu bunlardan kurtardık, bizim

bağlandığımız bir dinimiz var, bağlandığımız

bir liderimiz var” her kimse böyle bir hikaye

oluşturuyor “bizim kurallarımız var, bizim

değerlerimiz var, buna uymak zorundasın,

buna karşı gelmelisin buna gelemezsin gibi”

bir anlam, bir hikaye dünyası oluşturuyor.

Ama bakıyoruz ki bu hikaye bizim annemizin

babamızın hikayesi değil onun da anne

babasının hikayesi aslında bakıyoruz ki o

onların da değil başka birinin hikayesi,

ondan öncesinin de hikayesi bu hikaye

uzayarak gider… Bir hikaye yaratılmış

uzaktan gelmiş biz bu hikayenin içine

doğmuşuz. Biz büyüdükçe bizimmiş gibi

olan bu hikayede biz kendi bireysel

hikayemizi oluşturmaya çalıştığımızda, belki

insan olma, gerçek anlamda insan olma

benim kendi tarifim bu. Kendi hikayemizi

oluştumaya çalıştığımızda o yaratılmış

hikayeyle çelişiyoruz, sıkıntılar doğuyor,

uyuşmamazlıklar oluyor. O zaman burada

şunu soruyorum. Diyorum ki, herkese

soruyorum, bütün insanlığa sesleniyorum.

Şu an içinde bulunduğun hikaye senin

hikayen mi, senin oluşturduğun hikayen mi,

yoksa annenin, babanın, onun atalarının

oluşturduğu hikaye mi? O zaman bu

handikapları daha iyi anlar insan yani o

eşref-i mahlukat ile eşref-i safinin, güçlükle

güçsüzlüğünü fark edilebilir. Soruyorum bu

hikeye kimin hikayesi? Bütün insanlara

soruyorum cevap versinler.

Uzm. Kl. Psk Masum Aydın

Öğretim görevlisi

İstanbul Yeni Yüzyıl Üniversitesi

Fen Edebiyat Fakültesi

Psikoloji Bölümü

40

Hooray! Your file is uploaded and ready to be published.

Saved successfully!

Ooh no, something went wrong!