13.05.2021 Views

Çarçuba 2.Sayı

Create successful ePaper yourself

Turn your PDF publications into a flip-book with our unique Google optimized e-Paper software.

ÇARÇUBA ‘‘İNSANLIK’’

aks üzerinden düşündüğümde bana daha

rasyonel geliyor, daha tutarlı geliyor. Hem

genetik yapımız itibariyle öyle düşünüyorum,

öyle varsayıyorum. Biz uyum özelliği çok güçlü

olan bir yapıya sahibiz. Muhtemelen bizim

uyum özelliğimiz çok güçlü olduğu için o ilk

biyolojik yaşam formlarından bugüne kadar

türünü devam ettiren ve mükemmeliğe doğru

giden bir form üzerinden gidiyoruz. Benim

buradaki mükemmellik anlayışım ya da

mükemmelliğe dem vurduğum nokta içinde

bulunduğu çevreyi, ortamı kendi için, kendini

devam ettirmek için en iyi bir şekilde kontrol

edebilme diye bakıyorum. Dolayısıyla buradan

gittiğimizde mükemmeliğe doğru giden bir

formuz. Örneğin elimizde veriler var, bizden

önceki yaşam formları kendini devam

ettirememiş hem bizim kendi akrabalarımız

olsun, kendi soy ağacımız üzerinden olsun ya

da hiç akrabamız olmayan dinazorlardan bile

söz edebiliriz yani onlar kendini devam

ettirememiş ya da onlardan buraya doğru

kalan, akrabaları olanlar bizim kadar içinde

bulunduğu dünyayı kendi yaşam alanları için

kontrol edememişler. Bizim en yakın

akrabalarımız -kuzenlerimiz- işte maymunlar

falan diyoruz ya bu tabi büyük bir yorumdur

yani bu evrim teorisinin yorumudur. Direkt

böyle bir şey söyleyemeyiz ama elimizdeki bu

bilgiler üzerinden baktığımızda homo

erectus’tan bu güne gelen çevreyi kendisi için

uyumlu hale getiren bizleriz. Şu anda homo

sapiensleriz ve bu bizim uyumlu olma

özelliğimizden kaynaklanır yani o içinde

bulunduğumuz çevreye daha kolay adapte

olabiliriz. Bunu biz kendi yaşantımızda da

görmüyor muyuz? Mesela insanlara bakıyoruz

yanı başımızda Suriye savaşı var. İnsanlar ne

acılar çekiyorlar o göç yollarında ne sıkıntılar

çekiyorlar ne travmatik yaşantıları var. Eminim

mesela bunu bazı insanlara onların yaşadığı

travmatik deneyimleri anlatsak bazı insanlar

yaşayamayacak ama onlar o travmatik

yaşantıyla baş edip bugüne doğru geliyorlar.

Halen yaşamlarını devam ettirebiliyorlar o

zaman bu onun çevreyle olan bağı ve

çevreye uyumlu bir şekilde yani adaptif

bağlanmasıyla ilişkilidir diye çok kaba olsa

da ben buradan bakıyorum.

İnsan gelişiminin en temelinde anne

karnı, bebeklik ve çocukluk yıllarımız var.

Anne karnına dair çok bilgimiz yok ancak

hayatta kalma mücadelemizin anne

rahmine tutunmakla başladığını

düşünürsek daha orada yaşamayı

anlamlandırmaya

başladığımızı

söyleyebiliriz. Peki bu yıllar bizim

yetişkinlik

yıllarımızı ne derecede belirliyor?

Değiştirilemez mi?

Değiştirebildiğimiz şeyler var çünkü zaten

bizim genetikle birlikte epigenetik

dediğimiz bir kavram çıktı ortaya yani

çevrenin bizim üzerimizdeki etkisi ve bizim

bir şekilde çevre üzerindeki etkimiz bu yine

bir adaptasyon sürecimizle ilgilidir. Şunu

biliyoruz ki anne rahminde iki tane genetik

materyallerin içinde en baskın olanları, en

güçlü olanları, yaşamda kalabilecek

özelliklere sahip olanlarla birlikte anne

rahmine tutunup, orada büyüyüp oradaki

doğal ortama adapte ola ola bizim için o

süreçte neye ihtiyacımız varsa, önümüzde

problem çıkartabilecek neler varsa onlara

bir şekilde ekarte edip onların üzerinden

buraya doğru gelen bir varlığız ve elbette ki

o süreçte genetik materyallerin içinde bizim

için sıkıntılı olabilen ve aynı zamanda bizim

tumumuzu güçleştiren birtakım

özelliklerimiz var. Doğduktan sonra biliyoruz

ki yaşama tutunma noktasında genetik

materyallerimiz bizi ne kadar zorlasa da

çevreye uyum noktasında bizim içimizdeki

o devam etme arzusu yaşama tutunma

nasıl ki anne rahminde anne karnına

tutunmak yaşama tutunmaksa dış dünyada

35

Hooray! Your file is uploaded and ready to be published.

Saved successfully!

Ooh no, something went wrong!