13.05.2021 Views

Çarçuba 2.Sayı

You also want an ePaper? Increase the reach of your titles

YUMPU automatically turns print PDFs into web optimized ePapers that Google loves.

ÇARÇUBA ‘‘İNSANLı”

Yalom, üçüncü bölümde varoluşsal

yalıtım kavramını ele almıştır. Varoluşsal

yalıtım, yalnızlık alanıdır. Ölümlülüğünü ve

özgürlüğünü fark eden insan kendisini bu

yalnızlık alanında bulacaktır. Yazımın başında

da söylediğim gibi insan bu temel kaygılar

arasında ta ki ömrünün sonuna dek dolaşıp

durur. Ölüm oldukça gerçektir ve varoluşsal

yalnızlığımızı anlamada bize oldukça destek

olur. Ölüme insan tüm yalnızlığıyla gider, o

yolda ona eşlik edecek kimse yoktur. Annesi,

babası, eşi, dostu, hayvanı ya da herhangi bir

şeyi ölümünde ona eşlik edemez. Ölüm kişiye

aittir ve bu da varoluşsal yalnızlık kaygımızı

harekete geçirir. Yani mitolojideki Kharon ve

Hermes boşuna değildir, insan ölümde

kendisine eşlik edecek birilerini arar.

İnsan kendisini temel yalıtım

duygusundan nasıl korur? İnsan kendi

payına düşen yalıtımı alır ve ona cesaretle ya

da Heidegger’in ifadesiyle “karanlık” la

dayanır. Geri kalana gelince, kişi tek

başınalıktan kurtulmaya ve bir başkasıyla ya

kendisi gibi bir insanla ya da ilahi bir varlıkla

bir ilişki içine girmeye çabalar. Bu nedenle

varoluşsal yalıtım korkusuna karşı en büyük

destek, yapısı gereği ilişkiseldir ve varoluşsal

yalıtımların klinik belirtilerini anlatışım ister

istemez kişilerarası ilişkiler etrafında

merkezlenmelidir (Yalom, 2018: 488).

Varoluşsal yalıtımımızın gerçekliğiyle

yüzleşip onu kabul edersek diğer insanlara

sevgiyle yönelebiliriz. Bu kaygımızı yok

saydığımızda ise görmezden geldiğimiz

kaygının içerisinde yanımızdaki gerçek

anlamda kuramadığımız ilişkilerimizle birlikte

debelenip durmuş oluruz.

Yalom, son bölümde anlamsızlık

kaygısından bahsetmiştir. Hayatın anlamı

nedir? Neden yaşıyoruz? Sonunda ölüm

varsa şimdi neden yaşıyoruz? Ölümün

olduğu bir dünyada yaşamanın anlamı

nedir? Bu sorulara cevap aramak hem

cesaret işi hem de oldukça acı vericidir.

Elli yaşında Tolstoy intiharın kıyısına

gelmişti:

Hayatımın ellinci yılında beni intihar

fikrine fazlasıyla yaklaştıran soru, gelişmemiş

bir çocuktan en zeki bilgeye kadar her

insanın ruhunda yatan en basit sorudur: “Şu

anda yaptığım ve yarın yapacağım şeyden

ne yarar gelecek? Benim bütün hayatımdan

ne yarar gelecek?” Başka şekilde ifade

edecek olursam – “Neden yaşamalıyım?

Neden bir şey istemeliyim? Neden bir şey

yapmalıyım?” Yine başka bir ifadeyle: “Beni

bekleyen kaçınılmaz ölümle tahrip

olmayacak herhangi bir anlam var mı

hayatta? (Alıntılanan Tolstoy, 1929: 12,

aktaran Yalom, 2018: 562−563)

Nietzsche “Neden yaşadığını bilen kişi her

durumda hemen her şeye katlanabilir”

demektedir. Bu söz az önce okuduğunuz

Tolstoy’un paylaşımının neden acı dolu

olduğunu daha anlaşılır kılacaktır çünkü

Tolstoy henüz sorularını cevaplamamıştır.

Buradaki temel soruları cesaretle kabul edip

incelemeliyiz. En zor olan anlam ve soru

görmezden gelinmemelidir.

Kaygı olumsuzdur çünkü akıl dışıdır ve

rahatsızlık verir. Aynı zamanda olumludur

çünkü kişinin kendisi olmasına yardımcıdır.

Kararlarımıza ve eylemlerimize büyük ölçüde

kaygılarımız yön vermektedir. Bu sebeple

varoluşumuzu gerçekleştirmemizdeki temel

görevimiz kaygıyı kabul edip hayat

yolculuğunda bazen yokuş çıkmayı göze

almaktır. Yaşamak cesaret işidir!

Gökçe Gülizar AKYÜZ

4. Sınıf Psikoloji Öğrencisi

T.C. İstanbul Yeni Yüzyıl Üniversitesi

Fen Edebiyat Fakültesi

Kaynakça:

Bakırtaş, T. (2018) Varoluşçu Psikoterapi (I.D. Yalom). ÇÜİFD, 18(1): 645-649.

Kıerkegaard, S. (2020) Aforizmalar. İstanbul: Pinhan Yayıncılık.

Manav, F. (2011) Kaygı Kavramı. Toplum Bilimleri Dergisi, 5(9): 201-211.

Yalom, I.D. (2018) Varoluşçu Psikoterapi. İstanbul: Pegasus Yayınları.

11

Hooray! Your file is uploaded and ready to be published.

Saved successfully!

Ooh no, something went wrong!