ÇevirWomen Mayıs Sayısı
ÇevirWomen dergisinin Mayıs ayı sayısı çıktı!
ÇevirWomen dergisinin Mayıs ayı sayısı çıktı!
You also want an ePaper? Increase the reach of your titles
YUMPU automatically turns print PDFs into web optimized ePapers that Google loves.
Çevirmenlik Yazarlıktır
KÖŞE YAZISI .BÜŞRA ÖLMEZ
buluyorsak bu çevirmenin başarısıdır. Bu konu gündem olsaydı eminim ki ezici bir çoğunluk
yazarın başarısı olduğunu ve çevirmenin onu alıntıladığını söyleyecekti. Peki o zaman yazar metnini
Türkçe yazmadıysa, “çeviri” adını verdiğimiz Türkçe metin kime aitti?
Kafalarda deli sorular…
Ayşe Ece’nin makalesi üzerine birkaç araştırma yaptım. Bu konu ile ilgili çok farklı düşüncelere
rastladım. Ben gibi düşünenlere sempati duydum. Mesela Meksikalı Juan Villoro şöyle söylemiş;
“Çevirmen komutları veren sesten yoksundur, bir başkasının sesiyle uyuşur, onu ele geçirir, anlar;
kendini ona teslim etmeden onu yeniden üretmenin yolunu arar. Bir köle değildir, bir yorumcudur.”
Çevirmenler yazardan farklı olarak kendi sesinden yoksun gibi görünebilirler, ama özgünlükten
yoksun değiller; çünkü çevirmenin konumu da aynı şeyi söylemek için çoğu zaman taklit edilemez
olan kendine has bir çözüm bulmayı gerektirir. Sonuç olarak yazarlar sözcükler dışındaki
.
dünyayı
sözcüklere aktararak, çevirmenler de sözcüklerin dünyasındaki metinleri farklı dillere taşıyarak
“biricik” metinler üretirler, ister bu metinler “özgün” ister “çeviri” olarak nitelensinler.
‘Çevirmenlik yazarlıktır’ dedim, çünkü şüphesiz
özgün eserin sahibi kadar çevirmende eserin
sahibidir. Nobel ödüllü Meksikalı yazar ve şair
olan Octavia Paz, bu konudaki düşüncelerimi
özetlemiş aslında; “Her çeviri birbirinden farklı
olduğundan, tüm metinler biriciktir. Buna göre
her çeviri, belli ölçüde olmak üzere, bir buluş
sayılır ve biriciklik niteliğini taşıyan bir metin
oluşturur.”
Fransız Denemeci Roland Barthes yazarların
kelimeleri birbirine karıştırdığını ve sürekli kavga
ettirdiğini söylüyor, çevirmenlerde öyle
yapmıyor mu zaten? Çeviri de yazı gibi kelimelerden
yapılır ama, yazı gerçekleri ve fantezileri
söze çevirir, çeviri ise sözleri başka sözlere
çevirir. Yazarlar kendi iç dünyasının çevirmeni
olurlar. Düşüncelerini, duygularını, olmasını istediği
şeyleri yazıya dökerler yani iç
dünyalarını çevirirler. Çevirmenlerde yazarların
iç dünyasındaki kelimeleri dönüştürerek yeni bir
metin ortaya çıkarır o yüzdendir ki tartışmasız
‘Çevirmenlik yazarlıktır.’
Bu söylemi belki yazarlar kabul etmeyecektir
ama bu su götürmez bir gerçektir. Ayşe Ece’nin
bu konudaki makalesini okuduktan sonra
düşündüm ve şu soruları bir yazarla tartışma
isteği uyandırdı bende. ‘Acaba bir çevirmen,
eğer metni bir ölçüde dönüştürüyorsa, onu bir
bakıma “yeniden yazmış” sayılamaz mı?’ ya da
‘Bir yazar, romanını önce bir dilde yazıp daha
sonra başka bir dilde yeniden yazıyorsa, yaptığı
işlem bir çeviri sayılabilir mi?’ Bu sorulara bir
yazar nasıl cevap verirdi merak ettim doğrusu.
Bence ilk söyleyeceği şey ‘çevirmenlikle
yazarlık karıştırılmamalı’ olurdu. Çünkü eserinin
iki yazarı olsun istemezdi.
Yazarlık çevirmenlikten üstün değildir, altında
da değildir. Eşit seviyededirler. Türkçeye başka
bir dilden çevrilmiş bir edebiyat eserinin dilini,
üslubunu, anlatım tekniklerini başarılı
ÇevirWomen | 40 ÇevirWomen | 41