You also want an ePaper? Increase the reach of your titles
YUMPU automatically turns print PDFs into web optimized ePapers that Google loves.
ÖN SÖZ
Sevgili Okuyucular,
Bu ayki dergimde Türk tarihinin önemli
dönemlerinden biri olan Tanzimat Dönemi'nde
edebiyatın nasıl olduğu hakkında bilgi vermeye
çalıştım.Bu dergimin amacı ; Tanzimat'ın Türk
Edebiyatı'na yapmış olduğu katkıları sunmak,
hu dönemdeki türlerin gelişimi hakkında bilgi
vermek ve değerli sanatçılarımızı sizlere
tanıtmaktır. Okurken keyif alacağınız bir dergi
olması dileğiyle...
Özlem DEMİR
Başyazar
İÇİNDEKİLER
• Tanzimat Edebiyatı Oluşumu
• Tanzimat Edebiyatı Hazırlık Dönemi(1839-1860)
• Tanzimat I. Dönem Özellikleri
• Tanzimat I. Dönem Sanatçıları
• Tanzimat II. Dönem Özellikleri
• Tanzimat II. Dönem Sanatçıları
• Tanzimat Edebiyatı'nda Şiir
• Tanzimat Edebiyatı'nda Nesir
• Tanzimat Edebiyatı'nda Hikaye ve Roman
• Tanzimat Edebiyatı'nda Tiyatro
• Tanzimat Edebiyatı'nda Gazetecilik
• Tanzimat Edebiyatı'nda Eleştiri
• Tanzimat Edebiyatı'nda Mizah ve Yergi
• Kaynakça
TANZİMAT EDEBİYATI (1860 – 1896)
Tanzimat Edebiyatı'nın Oluşumu
Osmanlı İmparatorluğu 18.
Yüzyıldan itibaren Batılı
devletlerin gösterdiği ekonomik,
bilimsel ve endüstriyel gelişmeleri
yakalayamamış ve Batı’nın
gerisinde kalmıştır. Askeri ve
ticari alanda da gerileme baş
göstermiştir. Zaman zaman
uygulanmaya çalışılan reform
çalışmaları gerileme
durdurulmaya çalışıldı ve 3
Kasım 1839 tarihinde Tanzimat
Fermanı (Gülhâne Hatt-ı
Hümâyun’u) ilan edildi. Bu
fermanla yönetim, maliye,
askerlik gibi alanlarda Batılı
anlamda değişiklikler
gerçekleştirildi.
Tanzimat Fermanı’nın
ilanıyla başlayan bu yükseliş
edebiyata da yansımıştır.
Tanzimat Fermanı 'nın ilanı sonrasında Batı’ya,
özellikle Fransa’ya öğrenim görmek için gönderilen ve Batı
kültürüyle yetişen aydınlar, Türk edebiyatı yolunda yeni
eserler vermeye çalıştılar. 1860’ta Şinâsi ve Âgâh
Efendi’nin çıkarmaya başladıkları Tercümân-ı Ahvâl
gazetesi ile Batı’ya yönelen edebiyatımız başlamış oldu.
Tercümân-ı Ahvâl gazetesiyle başlayan bu edebiyata
“Tanzimat Edebiyatı” adı verilmiştir. Tanzimat Dönemi
Edebiyatı; üç dönemde incelenebilir:
1. TANZİMAT EDEBİYATI HAZIRLIK DÖNEMİ (1839 – 1860):
Bu dönem Batı edebiyatı ile Türk aydınının çeviriler
yoluyla ilk kez yüz yüze geldiği
dönemdir. Şinasi, Fransızcadan
manzum olarak Türkçeye
çevirdiği bazı şiirleri, asıllarıyla
birlikte “Tercüme-i Manzume”
adlı eserinde toplamıştır. Yusuf
Kamil Paşa, Fenelon’dan
“Telemak” adlı romanı çevirmiştir. Böylece edebiyatımıza
çeviri yoluyla "ilk roman" kazandırılmıştır (1859).
İlk gazeteler de bu dönemde
çıkarılmıştır. İlk resmi Türkçe gazete
olan Takvim-i
Vakayi (1831),
yarı resmi Türkçe
gazete olan
Ceride-i Havadis
(1840) bu
dönemin
ürünleridir.
TAKVİM-İ VAKAYİ
CERİDE-İ HAVADİS
İlk yerli tiyatro eseri olan “Şair
Evlenmesi” bu dönemde Şinasi tarafından
1859’da yazılmıştır.
2. TANZİMAT EDEBİYATI BİRİNCİ DÖNEM GENEL ÖZELLİKLERİ
Bu dönem, ilk özel gazete
Tercümân-ı Ahvâl ile başlar.
Bu dönemde Türk
edebiyatına yön veren önemli sanatçılar yetişmiştir.
Şinasi, Namık Kemal, Ziya Paşa, Ahmet Mithat Efendi,
Ahmet Vefik Paşa ve Şemsettin Sami gibi önemli sanatçılar
bu dönemde yetişmiş ve Türk edebiyatına pek çok ölümsüz
eser kazandırmışlardır.
“Toplum için sanat” anlayışı benimsenmiştir.
Edebiyat, toplumu eğitmede bir araç olarak kullanılmıştır.
Toplumsal konular olan yurt, ulus, özgürlük, hak,
adalet, devlet, eşitlik gibi konular ilk kez işlenmiştir.
Yazı dilinde konuşma dilinin kullanılması ilk kez
bu dönemde amaçlanmıştır. Ancak bu alanda yeterince
başarılı olunamamış, bu fikir ancak Milli Edebiyat
döneminde gerçekleşmiştir.
Hece ölçüsünün ulusal nazım ölçüsü olduğu
görüşünde fikir birliğine ulaşılmış; ancak aruz ölçüsü bir
türlü terk edilememiştir. Hece ölçüsü amaçlansa da daha
çok aruz ölçüsüyle şiirler yazılmıştır.
Makale, anı, eleştiri, tiyatro, hikâye, roman gibi yazı
türleri edebiyatımıza bu dönemde, girmiştir. Bu türlerin
Batılı anlamdaki ilk örnekleri bu dönemde verilmiştir.
Divan Edebiyatı’nda önemli yer tutan söz
sanatlarının süs olarak değil, gerektiği yerde
kullanılmasına önem verilmiş, bu söz oyunları büyük
ölçüde terk edilmiştir.
Parça güzelliği yerine bütün güzelliğine önem
verilerek şiire ilk kez bağımsız adlar verilmiştir.
"Göz için uyak" anlayışı sürmüştür.
Batılı edebi akımlar edebiyatımıza girmeye başlar.
Özellikle klasisizm ve romantizmin etkileri görülür.
Klasisizm: Şinasi, Ahmet Vefik Paşa
Romantizm: Namık Kemal, Ahmet Mithat Efendi
TANZİMAT EDEBİYATI BİRİNCİ DÖNEM SANATÇILARI
• İbrahim Şinasi (1826-1871)
• Namık Kemal (1840-1888)
• Ziya Paşa (1825-1880)
• Ahmet Mithat Efendi (1844-1912)
• Ahmet Vefik Paşa (1823-1891)
• Şemsettin Sami (1850-1904)
• Direktör Ali Bey (1844-1899)
• Ali Suavi (1839 – 1878)
ŞİNÂSİ (1826-1871)
• Asıl adı İbrahim’dir.
• Âgâh Efendi ile birlikte 1860’ta ilk
özel gazete olan Tercümân-ı Ahvâl’i
çıkarmıştır. Türk basın tarihinin ilk
başyazarı sayılır.
• Edebiyatımıza birçok yeniliğin yerleşmesini
sağlamıştır.
• İlklerin yazarıdır: İlk tiyatro, ilk şiir çevirisi, Batılı
anlamda ilk fabl, ilk özel gazete, ilk makale, ilk
noktalama işaretini kullanan kişidir.
• "Halk için sanat" görüşünü benimsemiştir.
• Genellikle “didaktik” şiirler yazmıştır. Şiirlerini aruz
ölçüsüyle yazmıştır.
• 1862’de tek başına "Tasvir-i Efkâr" adlı
gazeteyi çıkarmıştır.
ESERLERİ:
‣ Tercüme-i Manzume
‣ Şair Evlenmesi
‣ Müntehabat-ı Eşhar (1862, Divan-ı Şinasi
adıyla da bilinir, şiirlerinden seçmeler)
‣ Durûb-u Emsâl-i Osmâniye (1863,
atasözleri derlemesi)
‣ Müntahabât-ı Tasvir-i Efkar (1863, 1885.
Ebüzziya Tevfik tarafından düzenlenen
seçme makaleler)
NÂMIK KEMAL (1840-1888)
• Tanzimat Edebiyatının en coşkulu
şairi olan Namık Kemal, Türk
edebiyatında "Vatan Şairi" olarak
bilinir.
• Hürriyet kavramını şiirde ilk kez
kullanan şairdir.
• Divan edebiyatı nazım biçimlerini kullanmıştır.
Gazel, kaside, murabba gibi eski nazım biçimleriyle
yeni kavram ve konuları işlemiştir. Şinasi’yle
tanıştıktan sonra divan şiirinden uzaklaşarak Batı
şiiri çizgisine yaklaşmıştır.
• Toplumcu bir sanat çizgisindedir. “Kanun, vatan,
hürriyet, adalet, hak, hukuk” gibi konuları
işlemiştir.
• Tiyatroları oldukça ses getirmiştir. Tiyatroyu bir
eğlence ve halkı bilinçlendirme aracı olarak
görmüştür. Tiyatrolarının tümü dramdır.
• Romantizmin etkisindedir.
• Gazetecilik yönü de vardır, Ziya Paşa ile birlikte
Hürriyet gazetesini çıkarmıştır.
ESERLERİ:
OYUN:
‣ Vatan Yahut Silistre (1873, yeni harflerle 1940)
‣ Zavallı Çocuk (1873, yeni harflerle 1940)
‣ Akif Bey (1874, yeni harflerle 1958)
‣ Celaleddin Harzemşah (1885, yeni
harflerle 1977)
‣ Kara Bela (1908)
ROMAN:
‣ İntibah (1876, yeni
harflerle 1944) (İlk edebi roman)
‣ Cezmi (1880, yeni harflerle
1963) (İlk tarihi roman)
ELEŞTİRİ:
‣ Tahrîb-i Harâbât (1885)
‣ Tâkip (1885)
‣ Renan Müdafaanamesi (1908,
yeni harflerle 1962)
‣ İrfan Paşa’ya Mektup (1887)
‣ Mukaddeme-i Celal (1888)
TARİHÎ KİTAPLAR:
• Devr-i İstila (1871)
• Barika-i Zafer (1872)
• Evrak-ı Perişan (1872, yeni harflerle 1973)
• Kanije (1874)
• Silistre Muhasarası (1874, yeni harflerle 1946)
• Osmanlı Tarihi (1889, ölümünden sonra, yeni
harflerle 3 cilt, 1971-1974)
• Büyük İslam Tarihi, (1975, ölümünden sonra)
ZİYA PAŞA (1825-1880)
• Düşünceleriyle yenilikçi ama yapıtları
ve yaşantısıyla eskiye bağlı bir sanatçı
olan Ziya Paşa’daki tezat ve ikilik
hem yaşantısına hem de yapıtlarına
yansımıştır.
• Sade bir dili savunmasına rağmen
Arapça, Farsça tamlamalarla yüklü bir dil
kullanmıştır.
• İlk edebiyat tarihi taslağı sayılan “Harâbât” eserini
yazmıştır.
• Halk şiirinin ve dilinin
gerçek edebiyatımız olduğunu
belirten “Şiir ve İnşa” adlı
makalesini yazmasına rağmen
kendisi böyle davranmamıştır.
• Biçimce eski içerikçe yeni
olmaya gayret göstermiştir.
• Terkîb-i bent, terci-i bent’leri meşhurdur.
• Birçok dizesi halk arasında atasözü gibi
kullanılmıştır.
• Hece ölçüsüyle yazdığı birkaç türküsü dışında bütün
şiirlerini aruz ölçüsüyle yazmıştır.
ESERLERİ:
HİCİV:
‣ Zafernâme
RÖPORTAJ – MÜLAKAT:
‣ Rüyâ
MEKTUP:
‣ Veraset Mektupları
ŞİİR:
‣ Eş’ar-ı Ziyâ
MAKALE:
‣ Şiir ve İnşâ
ANI:
‣ Defter-i Âmal
TERCÜMELERİ:
‣ Viardot’tan Endülüs Tarihî‘ni
‣ Cheruel ile Lavallee’den Engizisyon Tarihî‘ni,
‣ J.J. Rousseau’dan Emil‘i,
‣ Moliere’den Tartuffe‘ü tercüme etmiştir.
AHMET MİTHAT EFENDİ (1844-1912)
• “Halk için roman” çığırını
edebiyatımızda açan sanatçımızdır.
• Halkın anlayacağı bir dilde ve onları
ilgilendiren konularda eserler vermiştir.
• İlk hikâye örneklerimizden biri sayılan
”Letaif-i Rivayat”ı yazmıştır.
• Romantizmden etkilenmiştir.
• En üretken yazarımız odur. Eserleriyle halk için
“Hâce-i Evvel” olmuştur. Roman, makale, öykü, anı,
tiyatro, gezi, tarih, hukuk, felsefe, coğrafya, ziraat,
iktisat gibi birçok alanda eser vermiştir. “Yazı
makinesi” olarak da bilinir. 36’sı roman olmak üzere
200’e yakın eseri vardır.
• Romanları teknik açıdan kusurludur. Olayın akışını
kesip araya girerek bilgi verir; gereksiz açıklamalar
yapar. Tarih, polisiye, macera, aşk, yanlış Batılılaşma
ve cariyelik gibi birçok konuda roman yazmıştır.
Romanların isimleri bile konuları hakkında bilgi
vermiştir.
• Gazetecilik yönü de vardır. Tercüman-ı Hakikat,
Bedir, Devir gazetelerini çıkarmıştır. Dağarcık ve
Kırkambar adlı dergileri de çıkarmıştır.
ESERLERİ:
ROMAN-ÖYKÜ:
‣ Kıssadan Hisse (öykü, 1869)
‣ Esaret (1870)
‣ Hasan Mellah (1873)
‣ Hüseyin Fellah (1873)
‣ Dünyaya İkinci Geliş yahut
İstanbul’da Neler Olmuş (1873)
‣ Yeryüzünde Bir Melek (1875)
‣ Felatun Bey’le Rakım Efendi (1875)
‣ Karı Koca Masalı (1875)
‣ Paris’de Bir Türk (1876)
‣ Süleyman Musuli (1877)
‣ Karnaval (1881)
‣ Vah (1882)
‣ Dürdane Hanım (1882)
‣ Acaib-i Alem (fenni roman, 1882)
‣ Cellad (1884)
‣ Letaif-i Rivayat (25 kitaplık öykü
dizisi, 1887)
‣ Haydut Montari (1888)
‣ Demir Bey yahut İnkişaf-ı Esrar (1888)
‣ Gürcü Kızı yahit İntikam (1889)
‣ Diplomalı Kız (1890)
‣ Müşahedat (romanın romanı, 1891)
‣ Hayal ve Hakikat (1892)
‣ Taaffüf (Fatma Aliye ile, 1895)
‣ Gönüllü (1896)
‣ Amerika Doktorları (fenni roman, 1898)
‣ Jön Türk (1910)
OYUNLAR:
‣ Eyvah (oyun, 1871)
‣ Açık Baş (oyun, 1874)
‣ Ahz-ı Sar yahut Avrupa’nın Eski Medeniyeti (1874)
‣ Zuhur-ı Osmaniyan (1877)
‣ Çengi (1877)
‣ Çerkeş Özdenler (1884)
‣ Fürs-i Kadim’de Bir Facia yahut Siyavuş (oyun,
1884)
DİL KİTAPLARI:
‣ Durub-ı Emsal-i Osmaniye Hekimiyatının Ahvalini
Tasvif (1871)
TARİH:
‣ Kainat (15 kitap, 1871-1881)
‣ Üss-i İnkilab (2 cilt, tarih 1877-1878)
‣ Tarih-i Umumi (2 cilt, 1878-1879)
‣ Mufassal Tarih-i Kurun-ı Cedide (3 cilt, 1886-
1888)
‣ Tedris-i Tarih-i Edyan (1913)
‣ Tedris-i Tarih-i Umumi (1913)
MAKALE-MEKTUP:
‣ Menfâ (1877)
‣ Zübdet-ül Hakayık (anı-belge, 1878)
‣ Ekonomi-Politik (1879)
‣ Müntehabat-ı Tercüman-ı Hakikat (3 cilt, 1883)
‣ Arnavudlar ve Solyotlar (1888)
‣ Müntehebat-ı Ahmed Mithad (3 cilt, 1889)
‣ Halla-ü Ukad (mektuplar, 1890)
RUHBİLİM:
‣ Nevm ve Hâlât-ı Nevm (1881)
‣ İlhamat ve Tagligat (1885)
AHMET VEFİK PAŞA(1823-1891)
• Tanzimat Edebiyatının her iki
döneminde de yer alan sanatçımız
sanat anlayışı bakımından birinci
döneme daha yakındır.
• Tiyatroya büyük önem vermiştir. Türk tiyatrosunun
en büyük kilometre taşlarından biri sayılır. Bursa
valiliği sırasında ilk Türk tiyatro binasını
kurmuştur. Memurlarını tiyatroya gitmeye mecbur
kılmıştır.
• Halkın tiyatroyu sevmesi için özellikle Moliere’den
çeviriler yapmıştır.
• Dil ve tarih alanlarında da çalışmaları vardır.
Lehçe-i Osmânî’de Türkçe sözcüklerle dilimizde
kullanılan yabancı sözcükleri ayrı ayrı toplamıştır.
• Türkçülük akımının hazırlayıcısı ve
öncülerindendir. Osmanlının Türk milletinin bir
parçası olduğunu ilk defa Ahmet Vefik Paşa
vurgulamıştır.
• Klasisizm akımından etkilenmiştir.
ESERLERİ:
SÖZLÜK:
‣ Lehçe-i Osmanî (Sözlük çalışmasıdır. Bu eserde
“Türk” kavramı üzerinde durmuştur.)
TARİH:
‣ Şecere-i Türk (Ebulgazi Bahadır Han’dan çevirdiği
eseridir. Orta Asya tarihini anlatır.)
‣ Fezleke-i Tarih-i Osmanî, Hikmet-i Tarih
TİYATRO:
‣ Don Civani
‣ Dudu Kuşları
‣ Adamcıl
‣ Azarya
‣ Merakî
‣ Yorgaki Dandini
‣ Zor Nikâh
‣ Kocalar Mektebi
‣ Kadınlar Mektebi
‣ Tartüffe
‣ Zoraki Tabip
*** Moliere’in 16 eserini
tercüme etmiştir.
ŞEMSETTİN SAMİ (1850-1904)
• Devrinin en büyük dil bilgini sayılmıştır.
Dil, sözlük, ansiklopedi ve çeviri
alanlarında yaptığı çalışmalarla
tanınmıştır.
• Türk edebiyatında ilk yerli roman olan
Taaşşuk-ı Talat ve Fitnat’ı yazmıştır. 1872’de yazılan
bu roman edebiyatımızda türünün ilk örneği
olmasının ötesinde edebiyat değeri taşımaz.
• Dilci olarak üne kavuşan yazar, romanı ve
tiyatrolarıyla bu türlerin gelişmesine katkıda
bulunmasına rağmen, Türk edebiyatında tiyatro ve
roman yazarı olarak tanınmaz.
• Türk dilinin sadeleşmesi yolunda önemli çabaları
olan yazarın, dilin nasıl sadeleştirilebileceği
konusundaki düşünceleri kendisinden sonrakiler
tarafından örnek alınmıştır.
• Orhun Yazıtları ve Kutadgu Bilig üzerinde çalışmalar
yapmıştır. Bu eserleri Türkiye Türkçesine çevirmiştir.
• Sabah ve Tercüman-ı Şark adlı gazeteleri çıkarmıştır.
Ayrıca Aile ve Hafta dergilerini çıkarmıştır.
• Robinson Crusoe ve Sefiller adlı çevirileriyle roman
türünün ünlü örneklerini tanıtmıştır.
ESERLERİ:
ROMAN:
‣ Taaşşuk-ı Talat ve Fitnat (1872)
OYUN:
‣ Besa yahut Ahde Vefa (1875)
‣ Gâve (1876)
DİL KİTAPLARI:
‣ Kamus-ı Türki (2 cilt, 1899-1900, tıpkıbasımları
1978, 1989)
‣ Kamus-ı Fransevi (1882-1905, Fransızca’dan
Türkçe’ye sözlük)
‣ Kamus-ı Fransevi (1885, Türkçe’den, Fransızca’ya
sözlük)
‣ Küçük Kamus-ı Fransevi (1886, Fransızca’dan
Türkçe’ye sözlük)
‣ Usul-i Tenkit ve Tertib (1886)
‣ Nev’usul Sarf-ı Türki ((1891)
‣ Kamus’ül Âlam (6 cilt, 1889-1898, tarih ve coğrafya
ansiklopedisi)
***Ayrıca “Cep Kitapları” adıyla çeşitli konularda küçük
öğrenci kitapları yayınlamıştır.
DİREKTÖR ALİ BEY (1844-1899)
• Teodor Kasap’ın çıkardığı ilk mizahî dergi
Diyojen’de mizahî yazılar yazmış ve bu
yönüyle tanınmıştır.
• İlk mizahî sözlük olan Lehçetü’l Hakayık’ı yazmıştır.
• Tiyatrolarında da gülmece unsurlarına yer vererek
tiyatrolarını halkın konuştuğu sade dille kaleme
almıştır.
• Yazdığı tiyatrolarla Türk tiyatrosunun gelişmesine
katkılarda bulunmuştur. Eserleri Güllü Agop ve
arkadaşları tarafından Gedikpaşa Tiyatrosunda
sahnelenmiştir.
• Sanatçının 1871′de yazdığı “Seyahat Jurnali” adlı
eseri edebiyatımızdaki ilk günlük örneğidir.
ESERLERİ:
TİYATRO:
‣ Ayyar Hamza
‣ Tosun Ağa
‣ Misafir-i İstiskal (Hoşlanılmayan Misafir)
‣ Kokana Yatıyor
‣ Geveze Berber
‣ Letafet
‣ Saffet Bey
GEZİ- GÜNLÜK:
‣ Seyahat Jurnali
MİZAH:
‣ Lehçetü’l Hakayık
‣ Seyyareler (Gezegenler)
SEYAHAT JURNALİ
ALİ SUAVİ (1839 – 1878)
• Ali Suavi, kültürlü bir ailede
yetişmemesine, düzenli bir eğitim
almamasına karşın basın ve edebiyat
dünyasında kendisini göstermiş usta bir
yazardır.
• Jön Türkler arasında dini konularda en çok eser
veren isimdir.
• Bir yandan dinî eğitim almasından dolayı İslam
birliğini savunması, bir yandan Meşrutiyeti
desteklemesi onun çelişen bir yapıya sahip olduğunu
gösterir. Namık Kemal ve Ziya Paşa gibi isimlere de
muhalefet etmiştir.
• Ali Suavi, Tanzimat döneminin fikir hayatının en
karakteristik yapısı olan Doğu ve Batı kültürünün
edinilmesinde çaba gösteren isimlerdendir.
• Türk tarihiyle ilgili değerlendirmelerinde, Türk
ırkının dünyanın en eski ve medeni ırklarından biri
olduğunu savunmuş, buna bağlı olarak Türkçenin
dünyanın en eski ve mükemmel dillerinden biri
olduğunu belirtmiştir.
• Şinasi’nin başlatmış olduğu “sade Türkçe” fikrinin
özellikle gazete dilinde uygulanmasını benimsemiştir.
Bu düşünceleri ile o, Türkçülük hareketinin öncüleri
arasında gösterilir.
• Bütün bunların yanında Ali Suavi’nin siyasi kimliği
ön plana çıkar. Devlet yönetiminde laiklik ilkesini
savunur. Yönetimde meşrutiyet, onun en çok
savunduğu sistemdir.
• Genç yaşta ölmesine karşın fıkıh, hukuk, tarih,
coğrafya, filoloji ve biyografi türünde pek çok eser
vermiştir.
ESERLERİ:
‣ Kamus’ül-Ulum Vel-Maarif
‣ Ali Paşa’nın Siyaseti
‣ Hukuk’üş Şevari
‣ Hive Hanlığı
3. TANZİMAT EDEBİYATI İKİNCİ DÖNEM GENEL ÖZELLİKLERİ
İkinci dönem şairleri siyasi koşulların ağırlaşması ve
devlet yönetiminin aydınlar üzerindeki yoğun baskısı
sebebiyle “sanat için sanat” görüşünü benimsemişler ve
eserlerini bu görüş doğrultusunda vermişlerdir.
Şiirin konusu bu dönemde daha da genişletilmiştir.
Sanatçılar, toplumu ilgilendiren konulardan
uzaklaşarak aşk, sevgi, ayrılık, düş kırıklıkları, ölüm,
felsefi düşünceler gibi bireysel konulara yönelmişlerdir.
Dilde sadeleşme düşüncesi terk edilmiş, birinci dönem
sanatçılarına göre daha ağır bir dil kullanılmıştır.
"Kulak için kafiye" anlayışına dönülmüştür.
Şiirde biçim bakımından divan şiirinin etkisi
kırılmıştır.
Recaizade Mahmut Ekrem, Abdulhak Hamit Tarhan,
Samipaşazade Sezai, Nabizade Nazım ve Muallim Naci bu
döneme damgasını vuran sanatçılardır.
Bu dönem sanatçılarında romantizm, realizm ve
natüralizmin etkileri görülür.
TANZİMAT EDEBİYATI İKİNCİ DÖNEM SANATÇILARI
• Recaizade Mahmut Ekrem (1847 – 1914)
• Abdülhak Hamit Tarhan (1852 – 1937)
• Sami Paşazade Sezai (1860 – 1936)
• Muallim Naci (1850 – 1893)
• Nabizade Nazım (1862 – 1893)
RECÂİZÂDE MAHMUT EKREM (1847-1914)
• Tanzimat ikinci dönemini başlatan
sanatçıdır. Döneminde üstat olarak
tanınır.Tevfik Fikret’in akıl hocasıdır.
• Muallim Naci ile uzun yıllar süren “eski-yeni”
kavgasında yeniyi savunmuştur. Muallim Naci’nin
göz için uyak anlayışına karşı kulak için uyak
anlayışını benimsemiştir.
• Bütün yapıtlarında "sanat için sanat" anlayışını
benimsemiştir.
• “Şiirin tek gayesi güzelliktir. Şiirin
gayesi olan güzellik tabiat ve
insandadır. Güzel olan her şey şiirin
konusu olabilir.” görüşü dönemine
damgasını vurmuştur.
• Muallim Naci’nin Demdeme’sine
karşılık Zemzeme adlı kitabı
yazmıştır.
• Oğlu Nijat Ekrem’in ve diğer iki çocuğunun ölümü
onu bireysel ve hüzünlü eserler vermeye zorlamıştır.
• Roman ve öykülerinde realizm akımının etkisinde
kalmıştır.
ESERLERİ:
ŞİİR:
‣ Nağme-i Seher (1871)
‣ Yadigâr-ı Şebâb (1873)
‣ Zemzeme (3 cilt, 1883-1885)
‣ Tefekkür (düzyazı ile karışık, 1888)
‣ Pejmürde (düzyazı ile karışık, 1893)
‣ Nijad Ekrem (2 cilt, anılarla birlikte, 1900-1910)
‣ Nefrin (1914)
ROMAN:
‣ Araba Sevdası (1896-1963)
ÖYKÜ:
‣ Saime (1888)
‣ Muhsin Bey Yahut Şairliğin Hazin
Bir Neticesi (1890)
‣ Şemsa (1895)
OYUN:
‣ Afife Anjelik (1870)
‣ Atala Yahut Amerikan Vahşileri (1873)
‣ Vuslat Yahut Süreksiz Sevinç (1874)
‣ Çok Bilen Çok Yanılır (1916)
DÜZYAZI:
‣ Talim-i Edebiyat (1872)
‣ Takdir-i Elhan (1886)
‣ Kudemaden Birkaç Şair (1888)
‣ Takrizat (1896)
ABDÜLHAK HAMİT TARHAN (1852-1937)
• Türk edebiyatında “Şair-i Azam” (büyük
şair) olarak tanınır. Kendisine bu lakabı
Süleyman Nazif takmıştır.
• Şiir ve tiyatro türlerinde eserler vermiştir. Tanzimat
şiirinde Batılılaşma hareketinin ve yeniliklerin asıl
öncüsüdür. Şiirde yaptığı yeniliklerle Servet-i Fünun
şairleri üzerinde etkili olmuştur.
• Şiirin kurallarını değiştirmiştir. Hem Doğu’ya hem de
Fransız şiirine ait biçimleri ustaca kullanmıştır.
Hiçbir kurala bağlı olmayan şiirleri de vardır.
• Edebiyatımızın en bireysel şairlerindendir.
• Gözlem ve izlenimleriyle şiir yazmıştır.
• Düşünen adamdan çok yapan adam özelliği
taşımaktadır.
• Tiyatro eserlerini sahnelemek için değil, okunmak
için yazmıştır. Bu nedenle bu eserleri sahne tekniğine
uygun değildir.
• İlk eşi Fatma Hanım’ın
ölümü üzerine yazdığı ağıt
niteliğindeki Makber adlı
uzun şiiri, Türk şiirinde
metafizik düşünmenin
başlangıcı sayılır.
• Romantizmin etkisinde, metafizik konuları, ölüm,
aşk gibi temalar içeren eserler vermiştir.
ESERLERİ:
ŞİİR:
‣ Sahra (1879)
‣ Ölü (1886)
‣ Hacle (1886)
‣ Bir Sefilenin Hasbihali (1886)
‣ Bâlâ’dan Bir Ses (1911)
‣ Validem (1913)
‣ İlham-ı Vatan (1918)
‣ Tayflar Geçidi (1919)
‣ Ruhlar (1922)
‣ Garâm (1923)
OYUN:
‣ İçli Kız (1874)
‣ Sabr ü Sebat (1875)
‣ Duhter-i Hindu (1875)
‣ Nazife yahut Feda-yı Hamiyet (1876, 1919)
‣ Tarık yahut Endülüs Fethi (1879, 1970)
‣ Eşber (1880, 1945)
‣ Zeynep (1908)
‣ Macera-yı Aşk (1910)
‣ İlhan (1913)
‣ Tarhan (1916)
‣ Finten (1918, 1964)
‣ İbn Musa (1919, 1928)
SAMİPAŞAZADE SEZAİ (1860-1936)
• Roman ve öykülerinde realizm akımının
etkisindedir.Türk romanını realizme yönelten kişidir.
• Öykülerindeki teknik, romanlarındaki teknikten
güçlüdür. Küçük, şaşırtıcı, önemsiz konu ve olayları,
ruh çözümlemeleriyle, doğal ve günlük konuşma
diliyle işler.
• Eserlerinde gözleme önem vermiştir.
• Betimlemelerde ağır bir dil kullanmıştır. Konuşma
bölümlerinde sade ve doğal bir dil kullanmıştır.
• "Sanat için sanat" anlayışını benimsemiştir.
• Türk edebiyatında Batılı anlamda ilk öykü (Küçük
Şeyler) örneklerini yazmıştır.
ESERLERİ:
ROMAN:
‣ Sergüzeşt (1889)
ÖYKÜ:
‣ Küçük Şeyler (1892)
OYUN:
‣ Şir (arslan, 1879)
SOHBET-ELEŞTİRİ-ANI:
‣ Rumuzu’l- Edeb (1900)
‣ İclal (1923)
MUALLİM NACİ (1850-1893)
• Tanzimatçılarla aynı dönemde yaşamasına
rağmen sanat anlayışı bakımından onlardan
ayrılır.
• Türk edebiyatında eski-yeni tartışmasında
eski edebiyat taraftarlarının öncüsü olmuştur.
Gelenekçi şiir anlayışının temsilcisidir.
• Recaizade Mahmut Ekrem’le girdiği kafiye
tartışmasıyla tanınır. Ekrem’in “kulak için kafiye”
anlayışına karşı “göz için uyak” anlayışını
benimsemiştir. Bu tartışmaya “abes-muktebes”
tartışması da denmiştir.
• Muallim Naci eski-yeni tartışmalarında “Demdeme”
başlıklı yazılarında Recaizade Mahmut Ekrem’in
“Zemzeme”lerine karşılık görüşler ileri sürer.
• Eski şiirin temsilcisi olarak tanınmasına rağmen
Batılı şiir tarzında başarılı örnekler yazmıştır.
• Dili ağırdır; ancak başarılıdır.
ESERLERİ:
ŞİİR:
‣ Terkib-i Bend-i Muallim Naci
‣ Ateşpare (1883)
‣ Şerâre (1884)
‣ Fürûzan (1885)
‣ Sümbüle (1889)
‣ Yadigâr-ı Naci
ELEŞTİRİ:
‣ Muallim (1886)
‣ Demdeme (1886)
ANI:
‣ Medrese Hatıraları (1885)
‣ Ömer’in Çocukluğu (1890-1969)
SÖZLÜK:
‣ Lügat-ı Naci (1891-1978)
ARAŞTIRMA:
‣ Osmanlı Şairleri (1890-1986)
‣ İstilahât-ı Edebiyye (1890-1984)
‣ Esâmi (1890)
MEKTUP:
‣ Muhaberat ve Muhaverat (1884)
‣ Şöyle Böyle (1884)
‣ Mektuplarım (1886)
OYUN:
‣ Heder (ölümünden sonra, 1908)
NABİZADE NAZIM (1862-1893)
• Edebiyata şiirle başlayan sanatçı, roman ve
öyküleriyle tanınır.
• Natüralizm ve realizmden etkilenen sanatçı, bu
anlayışta başarılı denilebilecek eserler vermiştir.
• İlk psikolojik roman denemesi sayılan Zehra’yı
yazmıştır.
• Roman ve hikâyenin konularını İstanbul dışına
çıkarmış, ilk kez köy yaşamını ve insanını konu
edinmiştir. İlk köy romanımız kabul edilen:
Karabibik’i yazmıştır.
ESERLERİ:
ROMAN:
‣ Karabibik(roman, uzun öykü,1891)
‣ Zehra (1896)
ÖYKÜ:
‣ Seyyie-i Tesamüh(-hoşgörünün kötülüğü-uzun
öykü,1892)
‣ Haspa (1891)
‣ Sevda(1891)
‣ Yadigarlarım (anı-öykü,1886)
‣ Zavallı Kız (1890)
‣ Bir Hatıra (1890)
‣ Hala Güzel (1891)
ŞİİR:
‣ Heves Ettim Heves Ettim(şiir,1885);
‣ Minimini-yahut-Yine Heves(şiir,1886);
‣ Mini Mini Mektepli(okuma ve yazma parçaları,1891)
MİTOLOJİ – BİLİM:
‣ Esatir(mitoloji,1892)
‣ Aynalar(fizik kitabı,1892)
TANZİMAT EDEBİYATI'NDA ŞİİR
Birinci dönem şairleri “toplum için sanat”
anlayışını, ikinci dönem şairleri ise “sanat için sanat”
anlayışını benimsemişlerdir. Yani birinci dönem şiiri
dışa, topluma; ikinci dönem şiiri ise içe, bireye yöneliktir.
Divan şiirinin soyut özellikleri bırakılmış; ancak
biçim özelliklerine bağlı kalınmıştır. Yani Tanzimat
şiirinde yeni düşünceler eski nazım biçimleriyle
verilmiştir.
Fransız İhtilâli ile dünyaya yayılan kanun, adalet,
vatan, millet, hak, hukuk gibi kavramlar birinci
dönemde şiire konu olmuştur.
İkinci dönemde ise yönetimin baskısını
arttırmasından dolayı bireysel konular ağırlık
kazanmıştır. “Güzel olan her şey şiirin konusu olabilir.”
görüşü hâkim olmuştur.
Gazel, kaside, murabba, terkib-i bent, terci-i bent
gibi nazım biçimlerinin yanında yeni nazım biçimleri de
kullanılmaya başlanmıştır.
İkinci dönem şiirinde beyit birimi ve Divan Edebiyatı
nazım biçimleri terk edilmeye başlanmıştır.
Birinci dönemde
sadeleşme amaçlansa da dil
ve anlatımda genel olarak
sadelik ilkesine bağlı
kalınmamıştır. Özellikle
ikinci dönemde dil daha da
ağırlaşmıştır.
Hece ölçüsüyle yazma
isteğine karşın genellikle aruz ölçüsü kullanılmıştır.
Nazım birimi olarak genel anlamda beyit
kullanılmıştır.
Divan şiirindeki parça güzelliği yerine bütün
güzelliği benimsenmiş, anlam şiirin bütününe
sindirilmiştir.
Divan şiirindeki göz için kafiye anlayışı yerine
kulak için kafiye
anlayışı
benimsenmiştir.
Fransız
edebiyatının
etkisiyle yeni
mecazlar
kullanılmıştır.
TANZİMAT EDEBİYATI'NDA NESİR
Tanzimat nesrinde, Divan nesrinin aksine anlatım,
süsten ve yapmacıklıktan giderek uzaklaşmış ve yerini
düşüncenin önemine bırakmıştır.
Konuşmaları gösteren çizgiler ve noktalama işaretleri
kullanılır. Böylece Divan nesrinde sayfalarca süren
cümleler kısaltılmış, sözcüklerin cümle içindeki işlevi
önemsenmiştir.
Divan nesrindeki iç
kafiye olan secilere pek
yer verilmemiştir.
Basmakalıp giriş
cümleleri bırakılmış,
konuya doğrudan girme
ilkesi önemsenmiştir.
Toplumu tümüyle
kuşatan sosyal konular
işlenmiş, edebiyat toplumun içine indirilmiştir.
Gazeteciliğin etkisiyle yeni nesir türleri olan roman,
makale, hikâye, fıkra, eleştiri gibi yazılar edebiyatımızda
yerini almıştır.
TANZİMAT EDEBİYATI'NDA HİKAYE VE ROMAN
Birinci dönem romanlarında daha çok romantizmin
etkisi görülür. Romantizmin etkisiyle Namık Kemal ve
Ahmet Mithat Efendi yer yer olayın akışını keserek okura
bilgi vermiş ve eserde kişiliklerini gizlememişlerdir.
İkinci dönem sanatçıları realizmin etkisiyle
“gözlem”e önem vermişler, nedenlerle sonuçlar arasında
ilgi aramışlar, olağanüstü kişi ve olaylarla aşırı
tesadüflerin yerine olabilir olaylara, kişilere
yönelmişlerdir.
Birinci dönem hikâye ve romanları teknik ve
kompozisyon yönünden ilk örnek olmanın eksikliklerini
taşırlar.
Birince dönemde yazarlar, eserlerinde kişiliklerini
gizlememiş hatta okuyucuyu aydınlatmak için yer yer
olayın akışını keserek bilgi ve öğüt vermişlerdir.
Roman ve hikâyede aydınlara ve halka seslenen iki
tutum kendini gösterir. Örneğin Namık Kemal aydınlara,
Ahmet Mithat Efendi halka seslenir.
Olaylar genellikle günlük yaşamdan ya da tarihten
seçilmiştir. Olayların yaşanmış ya da yaşanabilir olması
önemsenmiştir.
Kişiler çoğu zaman tek yönlü olarak ele alınır. İyiler
hep iyi, kötüler de hep kötüdür.
Eserler genel olarak duygusal, acıklı konular üzerine
temellenir. Görücü usulü ile evlilik, cariyelik kurumu ve
alafrangalık özentisi sık sık işlenen konular arasındadır.
TANZİMAT EDEBİYATI'NDA TİYATRO
Tanzimat Dönemi’ne gelinceye kadar Türk halkı,
tiyatro türüne yabancı değildi. Halkın eğlence ihtiyacını
karşılayan Karagöz, meddah, ortaoyunu ve özellikle kırsal
bölgelerde köy seyirlik oyunları vardı. Batılı anlamda
yazılı bir metne dayanan, oyuncuların bu metindeki
rollerini ezberleyip olayı sahnede seyirci önünde
canlandırabilecekleri ilk yerli eser Şinasi’nin “Şair
Evlenmesi” adlı komedisidir.
“Tiyatro bir eğlencedir; fakat eğlencelerin en
faydalısıdır.” diyen Namık Kemal bu dönemin önemli
tiyatro sanatçılarındandır. Tiyatrolarını halkı eğitmek
için yazan Namık Kemal, romantizmin etkisindedir.
Tanzimat İkinci Dönem tiyatro yazarlarından Abdülhak
Hamit Tarhan bu dönemde en çok tiyatro eseri veren
sanatçılarımızdandır. Çok farklı bir milli tiyatro
anlayışına sahip olan yazar tiyatro anlayışını “Asıl milli
tiyatro seyircilere herkesten iyi bildikleri kendi
hayatlarını değil, tanımadıkları toplulukların veya
azınlıkların hayatlarını, İslâm ve Osmanlı tarihinin
muhteşem olaylarını tanıtan eserlerdir.” sözleriyle ifade
eder. Ahmet Vefik Paşa, Moliere’den çeviriler yaparak
Tanzimat tiyatrosuna büyük hizmetler yapmıştır.
Edebiyatımız
da 1846’dan
sonra yerli
tiyatroların
faaliyete geçtikleri
görülmektedir. İlk
ciddi tiyatro 1867’de kurulan Osmanlı Tiyatrosu’dur.
Tanzimat Dönemi tiyatrosunun özellikleri:
✓ Tanzimat’a kadar geleneksel halk tiyatrosu (Karagöz,
meddah, ortaoyunu ve köy seyirlik oyunları) dışında
ürün verilmemiştir.
✓ Batılı anlamda tiyatronun gelişimi Tanzimat’la
başlar. Şinasi’nin 1859’da yazdığı Şair Evlenmesi
Batılı tiyatronun ilk örneğini oluşturur.
✓ Tanzimat tiyatrosunda çoğunlukla aile, gelenek,
görenek, vatan sevgisi konulan işlenmiştir.
✓ Tanzimat tiyatro yazarları halkı eğitme amacı
gütmüşlerdir.
✓ Komedilerde klasisizmin, dramlarda ise romantizmin
etkileri görülür.
✓ Tiyatro, doğrudan halka seslenen ve konuşmaya
dayanan bir tür olduğu için yapıtlar genellikle
konuşma diliyle yazılmıştır. Tiyatroda dil, diğer
türlere oranla daha sade ve konuşma diline yakındır.
✓ Tanzimat Edebiyatı’nda şiirden sonra tiyatro önemli
bir yere sahiptir.
✓ İkinci dönem Tanzimat Edebiyatı yazarlarından
Abdülhak Hamit Tarhan eserlerini okunmak için
yazdığını söyler. Eserleri sahne tekniğine uygun
değildir.
TANZİMAT EDEBİYATI'NDA GAZETECİLİK
Tanzimat Edebiyatı sanatçılarının çoğu gazete
çıkarma işiyle de uğraşmıştır. Edebiyat çalışmalarıyla
gazeteciliği yan yana yürütmüşlerdir. Edebiyat dergileri,
basın hayatımızda daha sonraki dönemlerde ortaya çıktığı
için edebiyat konulu yazılar, bu dönemde çıkarılan
gazetelerde yayımlanmıştır. Bu dönemde çıkarılan
başlıca gazeteler şunlardır:
Takvim-i Vakâyi: 1831 yılında Saray’ın
çıkardığı ilk resmi Türkçe gazetedir.
Ceride-i Havadis: 1840’ta İngilizlerle
ortak çıkarılan yarı resmi gazetedir.
Tercüman-ı Ahval: 1860’ta Agâh Efendi
ile Şinasi’nin birlikte çıkardıkları ilk özel
Türkçe gazetedir. Tanzimat Edebiyatı bu
gazete ile başlamıştır.
Tasvir-i Efkâr: 1862’de Şinasi’nin tek
başına çıkardığı gazetedir. Aynı gazeteyi
1865’ten sonra iki yıl Namık Kemal çıkarır.
Âyine-i Vatan: Ayine-i Vatan,Eğribozlu
Mehmed Arif Bey’in gazetesi 1866’da
çıkmıştır.İlk resimli gazetedir.
Kapatıldıktan sonra İstanbul adıyla
yeniden çıkmıştı
Muhbir: 1866 yılında Ali Suâvi çıkarır.
Avrupa’ya gittikten sonra bu gazeteyi Avrupa’da
çıkarmaya devam eder.
Terakki Gazetesi: Terakki, 1868’de Ali Râşid
ve Filip Efendi’lerin çıkarttığı gazetenin bir
hususiyeti haftada bir kadınlara mahsus bir
gazete çıkarmasıdır. Yine haftalık mizah
nüshası da vardır.
Mümeyyiz Gazetesi: 1869’da çıkan gazetenin
sahibi Sıtkı Efendi’dir. En önemli özelliği
çocuklara ait bir nüshasının olmasıdır.
Hürriyet: 1869’da Londra’da Ziya Paşa ve
Namık Kemal birlikte çıkarmışlardır. Daha
sonra Ziya Paşa Cenevre’de tek başına
çıkarmaya devam eder.
İbret: Avrupa’dan dönen Namık Kemal,
1871’de çıkarır.
Musavver Gazetesi: 1872’de çıktı. En
önemli özelliği tercümelere yer vermesi ve
fotoğraflı olarak yayımlanan ilk gazete
olmasıdır.
Devir: 1872’de Ahmet Mithat Efendi çıkarır.
Bedir: 1872’de Ahmet Mithat Efendi çıkarır.
Mizan Gazetesi : 21 Ağustos 1886’da
haftalık olarak çıkarılmıştır. Bu gazeteyi
Mizancı Murat adıyla anılan Murat bey
çıkarmıştır.
Tercümân-ı Hakîkat: 1878’de Ahmet
Mithat Efendi çıkarır.
İkdam Gazetesi:
1894’teAhmet Cevdet
tarafından çıkarılmıştır.
TANZİMAT EDEBİYATI'NDA ELEŞTİRİ
Tanzimat döneminden önceki edebiyatımızda Batılı
anlamda eleştiri yoktu. Bu alandaki eserler Tanzimat
Edebiyatı’yla verilmeye başlanmıştır. 1860’tan sonra
edebiyatımızı modernleştirmeyi amaçlayan sanatçılar,
eski edebiyatı yıkmaya ve yerine yeni bir edebiyat
kurmaya çalışmışlardır. Eleştiriler de bu yönde yoğunlaşır.
Böylece bu türün öncülüğünü Ziya Paşa ve Namık Kemal
yapar.
Ziya Paşa, Hürriyet gazetesinde çıkan “Şiir ve İnşa”
(1868) makalesinde Divan şiirini eleştirir. Bu şiirin
ulusallıktan uzak, yapay bir edebiyat olduğunu belirtir.
Ona göre gerçek edebiyat halk edebiyatıdır. Halk
Edebiyatı’na aydınlar ilgi göstermediği için bu edebiyat
gelişmemiştir. Ne var ki, Ziya Paşa daha sonra bu
düşüncesini tam tersi yönde değiştirir. 1874’te yayımladığı
Harâbât (İlk antoloji) Mukaddimesi’nde bu görüşlerin
tersini savunur. Divan şiirini över, halk şairlerini ve
şiirlerini aşağılar, alaya alır. Halk şairlerinin şiirlerini
eşek anırmasına benzetir. Bu çelişkilerden dolayı Namık
Kemal “Tahrîb-i Harâbât” ve “Tâkip” adlı yapıtlarında
Ziya Paşa’yı sert bir şekilde eleştirir.
Namık Kemal ise Divan Edebiyatı’na daha kararlı ve
sistemli saldırır. 1866’da Tasvir-i Efkâr’da yayımlanan
“Lisân-ı Osmânî’nin Edebiyâtı Hakkında Bazı
Mülâhazâtı Şâmildir” adlı yazısında Divan Edebiyatı’nı
eleştirir.
Tanzimat Dönemi’nde eleştiri yazıları Recâizâde
Mahmut Ekrem’in “Tâlim-i Edebiyat” adlı eserinin
çıkışından sonra yaygınlaşır. Recâizâde Mahmut Ekrem’le
Muallim Nâci arasında tartışmalar olur. Recâizâde
Mahmut Ekrem “Zemzeme” adlı eserinin önsözünde ve
“Takdir-i Elhan” da Muallim Nâci’nin düşüncelerini
eleştirir, eski edebiyata karşı çıkar. Muallim Nâci de bu
eleştirileri karşılıksız bırakmaz. Eleştirilerini “Demdeme”
adlı bir kitabında toplar.
Tanzimat Dönemi eleştirisinin temelini “eski -yeni”
mücadelesi oluşturur. Eleştiri türündeki eserler, Servet-i
Fünûn Dönemi’nde daha modern bir çizgiye ulaşır.
TANZİMAT EDEBİYATI'NDA MİZAH VE YERGİ
Tanzimat sanatçıları gerçek
anlamda mizah ve yergilerin
örneklerini de verirler. Ziya
Paşa’nın “Zafernâme” adlı eseri
yergi türünün başarılı bir
örneğidir.
İlk Türk mizah dergisi olan
“Diyojen” bu dönemde çıkarılır.
Dergiyi Teodor Kasap ve arkadaşları
çıkarırlar (1869).
KAYNAKÇA
Görseller internetten alıntıdır.
Yazılar için :
• Ansiklopedi
• www. turkedebiyatı.org
• www.edebiyatogretmeni.org
yararlanılmıştır.