HÜTBAT Bülten - Tıbbın Geleceği
Tıbbın Geleceği Sempozyumu için çıkardığımız bu sayıda, hekim adayları olarak bizleri ileride nelerin beklediğine bir ışık tutmak istedik. Emeği geçen herkese teşekkürlerimizi sunarız, iyi okumalar (^◡^)
Tıbbın Geleceği Sempozyumu için çıkardığımız bu sayıda, hekim adayları olarak bizleri ileride nelerin beklediğine bir ışık tutmak istedik. Emeği geçen herkese teşekkürlerimizi sunarız, iyi okumalar (^◡^)
Create successful ePaper yourself
Turn your PDF publications into a flip-book with our unique Google optimized e-Paper software.
Nanoteknoloji en genel anlamıyla, boyutları
1 nanometre ile 100 nanometre arasında
olan maddenin anlaşılması ve kontrolüdür.
İnsan saç telinin çapının yaklaşık 50.000 nanometre
olduğu düşünülürse ne kadar küçük
bir ölçekten bahsedildiği daha rahat anlaşılabilir.
Bu kadar küçük bir ölçekte maddelerin
davranış özellikleri de değişir, bu değişim
bize makro boyutta sahip olmadığımız bazı
avantajlar sağlar. Bu avantajları sayesinde
nanoteknoloji; in vivo ve in vitro teşhis, görüntüleme,
ilaç salınımı gibi tıbbın farklı alanlarında
kullanılabilir.
NANOTEKNOLOJİNİN
TIPTA KULLANIMI
Öykü Tosun
Nanomateryallerin farklılık yaratacak özelliklerinden
biri yüzey alanı/hacim oranlarının
büyük olmasıdır. Bu özellikleri sayesinde nanomateryaller
taşıyıcı olarak kullanıldığında,
yüzeyleri birçok molekülle kaplanabilir. Ayrıca
etkileşim yüzeyi fazla olacağı için reaksiyonlar
da daha hızlı gerçekleşir.
Nanomateryallerin özellikle kanser tedavisinde,
etki edecekleri dokuya daha spesifik
olmaları nedeniyle öne çıktığı söylenebilir.
Nanotaşıyıcıların koruması sayesinde
ilaçların, hedef hücrelere ulaşmadan önce
vücutta parçalanması daha az gerçekleşir.
“Artırılmış geçirgenlik ve tutma etkisi” sayesinde,
nanomateryallerle çevrilmiş ilaçlar,
tümörlerde daha çok birikir. Böylece hem
hedef dokuya daha çok ilaç ulaştırılmış olur
hem de sağlıklı dokuların ilacı absorbe ederek
zarar görmesi en aza indirgenmiş olur.
Nanoteknolojik yöntemler, sağlıklı dokuları
koruyabildiğimiz için, kemoterapi gibi yaygın
uygulanan kanser tedavilerine göre büyük
bir avantaj sağlar.
İlaç salınımında nanoparçacıkların kullanılmasının
bir avantajı da, bu işlemin daha
“kontrollü” gerçekleşebilmesidir. Yani nanomateryal
kaplı ilacın vücuda verildikten sonra
hemen işlev göstermesi engellenebilir,
nanomateryaller sayesinde ilaç salınımının
sadece belirli işaretlerle tetiklenmesi sağlanabilir.
Enzim miktarı farklılığı veya pH değişikliği gibi sadece istediğimiz
bazı koşullar sağlanırsa ilacı ortama salan nanoparçacıklar
üretilebilir. Diyabeti ele alırsak; nanomateryallerin bu özelliklerini
kullanarak, kandaki şeker miktarını algılayan ve ona
göre insülin salınımı gerçekleştiren ilaçlar üretebiliriz.
İlaç salınımında kullanılabilen nanomateryaller, kontrast ajanlar
olarak kullanıldığında teşhiste de birçok avantaj sağlar. Mesela,
süpermanyetik demir oksit parçaçıkları (SPIONs) hem
enjeksiyon sonrası tümörde kalma sürelerinin uzunluğu hem
de geleneksel ajanlardan farklı manyetik özellikleri sayesinde,
tümörleri MRI yöntemiyle daha uzun süre ve daha kaliteli bir
şekilde gözlemlenebilir kılar.
Nanopartiküller aynı zamanda rejeneratif tıp alanında da kullanılabilir.
Rejenaritif tıp, en genel anlamıyla, belirli nedenlerden
dolayı zarar görmüş doku ya da organı yeniden üretme
işlemidir. Bir doku veya organı yeniden üretmek, hücrelerin büyüme
ve değişmelerini stimüle etmek ile mümkündür. Bu da
büyüme faktörleri gibi bazı moleküllerin hücreye verilmesiyle
sağlanabilir. Bu büyüme faktörleri aynı ilaç salınımında olduğu
gibi, nanotaşıyıcılarla verilebilir. Bir doku ya da organ oluşturmak
için, büyüme faktörleri dışında yine nanomateryaller aracılığıyla
genetik materyaller de verilebilir. Böylece hücrelerin
büyümesi ve gelişmesi için gereken proteinleri üretebilecekleri
bir kod hücreye aktarılmış olur. Bunların hepsi nanomateryallerin
farklı davranış özellikleri, duyarlılıkları, kontrollü olmaları
ve yüzey alanı/hacim oranlarının büyük olması sayesinde;
geleneksel yöntemlere göre daha verimli bir şekilde gerçekleştirilebilir.
33