SANTRAL NİSAN 2021
TÜRKİYE'NİN İLK VE TEK DİJİTAL HABER DERGİSİ YENİ SAYISIYLA YAYINDA!
TÜRKİYE'NİN İLK VE TEK DİJİTAL HABER DERGİSİ YENİ SAYISIYLA YAYINDA!
Create successful ePaper yourself
Turn your PDF publications into a flip-book with our unique Google optimized e-Paper software.
SANTRAL
KRiPTO PARALAR
BALON MU?
-
GELECEGiN
PARASI MI?/ 9
Siz de bu özel çalışmada yer alabilirsiniz
ÜSTELİK ÇOK UYGUN BİR FİYATA
SANTRAL MEDYATABLET
%10
İNDİRİMLİ
.
İnternet Sitesine
Yönlendirme
Reklam Videosu
İzleme
Reklamda Müzik
Dinleme
HEPSİ BİR ARADA
TEK REKLAM FİYATINA
reklam@dijipub.com
MEDYATABLET
BAŞLARKEN
Sevgili SANTRAL okuyucuları okumaya doyamayacağınız, zevkle
okuyacağınız bir dergi hazırladık. Dergimizin içeriğinden
bahsetmeden önce 23 Nisan Ulusal Egemenlik ve Çocuk Bayramı’nı
tüm içtenliğimle kutluyorum.
Bu sayımızın kapağında son zamanlarda hemen herkesin rağbet
gösterdiği kripto paralar var, acaba kripto paralar gelecekte
hayatımızda olacak mı ve güvenilir mi? Bunun cevabını
bulabileceğiniz bir dosya hazırladık. Yine konuyla bağlantılı
olacağını düşündüğümüz, para kazanma hırsının en büyük
örneklerinden Newton’un borsa macerasını Osman arkadaşımız
sizler için yazdı. Yine Osman arkadaşımız son zamanlarda
popülasyonu artan market alışverişi uygulamalarını mercek altına
aldığı bir analiz kaleme aldı. Portre sayfamızda ise genç yaşta
aramızdan ayrılan Kerim Tekin’in ölüm yıldönümü nedeniyle
hayat hikayesine yer verdik. Merve arkadaşımız özel dosyasında
‘Ayetullah Humeyni öncesi İran nasıl bir yerdi?’ sorusuna yanıt
verdi. Bu özel çalışmayı da zevkle okuyacağınıza eminim. Aslıhan
arkadaşımız ise hem 23 Nisan’ı hem de Edis’in yeni şarkısı Martılar
ile ilgili görüşünü siz değerli okuyucularımızın beğenisine sundu.
Modaya farklı bakış açısıyla Işılay arkadaşımız da uyum modasını
kaleme aldı.
Bu sayımızda 2 konuk yazar var
Bu sayımızda Avukatlar günü dolayısıyla
gençlerin bu sektördeki sorunlarını
kaleme alan Ahmet Furkan Demir
kendi gözünden bir değerlendirmede
bulundu. Emirhan Taştan ise
son zamanların en popüler teknolojisi
Deepfake ve onun getireceği tehlikeleri
kaleme aldı. Taştan ayrıca ‘Hayat’
sayfalarımız için kıskançlığı inceledi.
Her iki ismin de çalışmalarını
keyifle ve zevkle okuyacaksınız.
TÜRKİYE’NİN İLK VE TEK
DİJİTAL HABER DERGİSİ
SANTRAL
Yıl: 2 Sayı: 22 - NİSAN
KÜNYE
SAHİBİ
dijiPub adına
Hatice KILIÇ
Genel Yayın
Yönetmeni
Nesrullah Hasdemir
YAZARLAR
Merve Şişman
(Haber-Araştırma)
Aslıhan Akdağ Türker
(Magazin-Müzik)
Işılay Özge Vuran
(Moda- Stil)
Osman Kılıç
(Aktüel-Görüş)
Emirhan Taştan
(Konuk yazar)
Ahmet Furkan Demir
(Konuk yazar)
REKLAM İLETİŞİM
reklam@dijipub.com
SANTRAL’de yayınlanan özel
haberler kaynak gösterilmeden
kullanılamaz. Yazılarla
ilgili her türlü sorumluluk
yazara aittir, diğer her türlü
sorumluluk kurumu bağlar.
İletişim/ Adres
Güneşli Mahallesi, Gül Sokak,
Polat Apartmanı, Kat: 3,
Daire: 7, Bağcılar/İstanbul
iletisim@dijipub.com
santraldergi
santralturkiye
BİZİ TAKİP EDİN
4
Tıkla, takip et
İÇİNDEKİLER
DOSYA
TARİH
OSMAN KILIÇ HAZIRLADI
PORTRE
HAYAT
5
SANTRAL/İSTANBUL
104 emekli amiral, TBMM Başkanı Mustafa
Şentop'un Habertürk TV yayınında "Bir
Cumhurbaşkanı Montrö'yü feshedebilir
mi?" sorusuna "Teknik olarak evet" yanıtını
vermesiyle Deniz İkmal Komutanı Tuğamiral
Mehmet Sarı'nın gittiği bir tarikat e-
vinde sarık ve cüppe ile fotoğraflarının ortaya
çıkması üzerine başlayan tartışmalarla
ilgili bir bildiri yayımladı. Hükümet ve Milli
Savunma Bakanlığı (MSB) bildiriye sert bir
şekilde tepki gösterdi. Ankara Cumhuriyet
Başsavcılığı ise bildiriyle ilgili soruşturma
başlattı.
BAŞLIKLAR
Hükümetten bildiriye sert tepki: Haddinizi bilin!
6
Hükümetten tepki mesajları geldi
Cumhurbaşkanlığı İletişim
Başkanı Fahrettin Altun, bildiriye
şu sözlerle tepki gösterdi:
"Neymiş, birkaç emekli
amiral bir araya gelip bir
"bildiri" yazmışlar!
5. kol unsurları da
hemen heyecanlanmış.
Oturun o-
turduğunuz yerde. O Türkiye eskide kaldı!
Bu millet 15 Temmuz'da darbe heveslilerini
nasıl tepelediğini dosta düşmana gösterdi.
Haddinizi bilin!" Ak Parti Genel Başkanvekili
Numan Kurtulmuş da "Eski Türkiye sevdalısı,
vesayetçi, kendisini milli iradenin üstünde
gören zihniyetin bazı temsilcileri yayınladıkları
sözde bildiri ile siyasete akıl, millete
ayar vermeye çalışıyorlar. O devirler geride
kaldı! Haddinizi bilin!" dedi. TBMM Başkanı
Mustafa Şentop da bildiriyi "darbe çağrışımlı"
olarak tanımlayıp, "Kahraman milletimiz
15 Temmuz'da sadece FETÖ'cü darbecileri
değil, aynı kaynaktan beslendiğini
bildiğimiz bütün darbe sevdalılarını da toprağa
gömdü. Düşünce açıklama başka, darbe
çağrışımlı bildiri hazırlamak başka " diye
konuştu.
Kemal Kılıçdaroğlu: Halkımızın tek
gerçek gündemi sofrasıdır
Cumhuriyet Halk Partisi
(CHP) Genel Başkanı Kemal
Kılıçdaroğlu ise bildiriye
ilişkin yaptığı
paylaşımda, "Bu
sahte gündemler
tutmaz. Halkımızın
tek gerçek
gündemi sofrasıdır" dedi. "Büyük ve ünlü
Ekonomist" diyerek Cumhurbaşkanı Recep
Tayyip Erdoğan'ı etiketleyen Kılıçdaroğlu,
"Yarattığın ekonomik yıkım ile seni yüzleştireceğim.
Geleceğini kararttığın gençlerimizin
hikayelerini buradan paylaşacağım"
ifadelerini kullandı.
Meral Akşener:
Bu bir zevzekliktir
İyi Parti Genel Başkanı Meral Akşener ise,
"Sabah bir uyandık, emekli amirallerin canı
sıkılmış, bildiri yayınlamışlar"
dedi.
Akşener, bildiri için "Bu
bir zevzekliktir" ifadesini
kullandı, "ülkenin bu zevzekliklerden
çok çektiğini"
dile getirdi.
BAŞLIKLAR
377 kişi ve kuruluşun
mal varlığı donduruldu
Resmi Gazete’de yayımlanan kararla 377 kişinin
Türkiye’de bulunan mal varlıklarının
dondurulmasına karar verildi. Söz konusu
kararda mal varlığı dondurulması kararı alınan
kişilerden 205’i FETÖ/PDY, 86’sı terör
örgütü IŞİD, 65”i terör örgütü PKK/KCK,
9’unun da terör örgütü DHKP-C mensubu
olduğu bildirildi. FETÖ elebaşı Fetullah Gülen
ile PKK’lı teröristler Cemil Bayık, Murat
Karayılan ve Duran Kalkan’ın mal varlıkları
da donduruldu. Mal varlığı dondurulan FE-
TÖ/PDY Terör Örgütü üyesi 205 kişi arasında
eski Zaman Gazetesi yazarı Ekrem Dumanlı,
İpek Holding Yönetim Kurulu Başkanı
Hamdi Akın İpek, eski Samanyolu TV Genel
Koordinatörü Hidayet Karaca, Melek İ-
pek, Mustafa Karasu, Ferhat Abdi Şahin,
Sabri Ok, Fehman Hüseyin, Ahmet Kurucan,
Musa Aşoğlu, Önder Aytaç, Mehmet Yalınalp,
Selman Kuzu gibi isimler de yer alıyor.
PKK/KCK ile ilişkilendirilen Kürt Kızılayı,
Kürt Enstitüsü gibi 12 kuruluş da yer aldı.
Fatih Gemisi’nin yeni
sondaja başladığı duyuruldu
Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanı Fatih Dönmez,
Fatih Sondaj Gemisi’nin yeni keşifler i-
çin Amasra-1 kuyusunda yeni sondajına
başladığını sosyal medya hesabı üzerinden
duyurdu. Dönmez paylaşımında, “Karadeniz'in
Fatih'i, yeni keşifler için Amasra-1 kuyusunda
yeni sondajına başladı. Milletimizin
duası ve desteğiyle inşallah yeni müjdelere.
Rastgele” ifadelerine yer verdi.
Şiddet gören kadınlara
avukat desteği protokolü
Meclis’te reddedildi
Esenyurt Belediyesi i-
le İstanbul Barosu a-
rasında şiddet gören
kadınlara avukat desteği
vermek üzere imzalanacak işbirliği p-
rotokolü, ilçe meclisinde çoğunlukta olan
AKP-MHP grubunun oyları ile reddedildi.
AKP-MHP grubu gerekçe olarak ise protokolde
2 No’lu baronun yer almamasını gösterdi.
Ayasofya’nın tartışmalı
baş imamı Mehmet
Boynukalın istifa etti
İstanbul Sözleşmesi
ve ekonomiye yönelik
açıklamalarıyla
tepki toplayan Ayasofya-i
Kebir Cami-i
Şerifi İmamı Prof. Dr.
Mehmet Boynukalın
görevinden istifa etti.
Akademik çalışmalarına
yoğunluk vermek için istifa ettiğini
söyleyen Boynukalın "Kararımın bir sebebi
de, 'Ayasofya İmamı konuşuyor da biz niye
konuşmayalım' hezeyanlarına meydan vermemektir"
şeklinde konuştu.
Ramazan pidesi fırında
4 TL, Halk Ekmek’te 1.5 TL
İstanbul’da Ramazan ayında fırınlarda
satılacak 365 gramlık
sade pidenin fiyatı 4 TL olarak
belirlenmişti. Halk Ekmek ise
aynı gramajdaki pideyi 1.5 TL’ye
satacak. İBB Başkanı Ekrem İmamoğlu “İBB
olarak ülkemizin yaşadığı ekonomik zorlukta
İstanbullulara en sağlıklı ve ucuz ekmeği
sunmaya devam edeceğiz” diye konuştu.
7
BAŞLIKLAR
Diyanet İşleri: Teravih
namazlarını evde kılmak
daha uygun olacak
Diyanet İşleri Başkanı Ali
Erbaş, Türkiye Diyanet
Vakfı’nda 2021 yılı Ramazan
ayı için bilgilendirme
toplantısı düzenledi. Erbaş,
koronavirüs önlemleri kapsamında
teravih namazlarını evde kılmanın uygun
olacağına karar verdiklerini bildirdi.
İstanbul’da barajların
doluluk oranı %75’lere geldi
İstanbul'da 2020 yılının aralık ayında
yüzde 19 seviyelerine gerileyen barajların
doluluk oranları yağışlarla birlikte artmaya
devam etti. İSKİ verilerine göre, İstanbul'da
barajların doluluk oranı yüzde
75’lere kadar yükseldi.
Sağlık Bakanlığı’nda
kritik görevden alma
Cumhurbaşkanı Recep Tayyip
Erdoğan’ın imzasıyla
Resmi Gazete’de yayımlanan
karara göre, Sağlık
Bakanlığı Bakan Yardımcısı
Prof. Dr. Emine
Alp Meşe görevden alındı.
Yerine ise Doç. Dr. Tolga Tolunay atandı.
Osmaniye’de bir beldenin
ismi değiştirildi
Resmi Gazete'de yayımlanan
İçişleri Bakanlığı
kararına göre Osmaniye'nin
Toprakkale ilçesine
bağlı Tüysüz beldesinin
adı 'Türkmen' olarak
değiştirildi.
Yazarımız Merve Şişman
ödüle layık görüldü
Türkiye Gazeteciler Cemiyeti ve Aydın Doğan
Vakfı tarafından düzenlenen 31. Türkiye
Gazeteciler Cemiyeti Aydın Doğan Genç İletişimciler
Yarışması’nda finale kalan isimler,
düzenlenen törenle ödül derecelerini öğrendiler.
Türkiye’nin dört bir yanındaki iletişim
fakültelerinden öğrenci projelerinin yarıştığı
31. Türkiye Gazeteciler Cemiyeti Aydın Doğan
Genç İletişimciler Yarışması’nda, Üsküdar
Üniversitesi Yeni Medya ve Gazetecilik
Bölümü 2. Sınıf öğrencisi ve aynı zamanda
da Santral Dergisi ‘haber-araştırma’ yazarı
Merve Şişman derece aldı. Yazılı Dal’da yarışan
eserler ise Niyazi Dalyancı başkanlığında;
Ayşe Özek Karasu, Çiğdem Toker,
Emre Oral, Ercan Arslan, Gözde Tüzer, Gürcan
Bilgiç, Mehmet Arslan, Mine Söğüt, Mustafa
Bakacak ve Pınar Aktaş’tan oluşan jüri
tarafından değerlendirildi. Yapılan değerlendirmeler
sonucunda Santral Dergisi Yazarı
Merve Şişman Yazılı Dal’da dereceye girdi.
Yeni Medya ve Gazetecilik Bölümü öğrencisi
Merve Şişman, Yazılı Dal Röportaj Kategorisi’nde
Prof. Dr. Süleyman İrvan ve Arş. Gör.
Selin Maden’in danışmanlığında hazırladığı
ve Haber Üsküdar gazetesinin 10. sayısında
yayımlanan ‘Terör Saldırısının Canlı Tanığı:
Ahmet Bulut’ isimli röportajı ile ikincilik
ödülü kazandı.
78
DOSYA
Kripto paralar bir balon mu
yoksa geleceğin parası mı?
ripto parayı hemen herkes gibi
K
Bitcoin’le duyduk. Meşhur deyişle
‘Bir pizza parası’ iken almadığımız
Bitcoin şu an yaklaşık 500 bin Türk Lirası
değerinde seyrediyor. Peki ama kripto
paralar geleceğin parası olur mu, yoksa bir
balon mu? Bu soru hemen herkesin cevabını
merak ettiği
bir soru ama bunu
anlamak i-
çin ilk etapta k-
ripto paranın
ne olduğuna ve
de geçmişine
bakmakta fayda var.
Genel bir tanıma göre kripto para, işlemleri
güvenceye almak için şifreleme kullanan,
çalışma şekli nakite alternatif bir
değişim aracı olarak tasarlanan dijital bir
varlık. Aslında kripto paralara bir bakıma
dijital döviz de denebilir. Çünkü onlar
gibi, kendi ortamlarında bir değişim aracı
ve fiyatı tam sabit değil. En önemli ö-
zellikleri ise diğer dijital yenilikler gibi
merkeziyetsiz bir yapıda olması. Kripto
paraların merkeziyetsizliği ise umumi
işlem veri tabanı olan dağıtık muhasebe
defteri olarak işlev gören bir blok zincirinden
(Blockchain) geliyor. Tanım itibariyle
buna ilk uyan kripto para ise şimdilerde
adını sıkça duyduğumuz Bitcoin.
2009 yılında Satoshi Nakamoto tarafından
ortaya çıkarına Bitcoin, ilk merkeziyetsiz
kripto para olarak biliniyor. Bitcoin’in
peşinde aynı özelliğe sahip onlarca
kripto para çıksa da onlara tam anlamıyla
coin denilemiyor, onlar altcoin olarak
nitelendiriliyor.
DOSYA
Kripto para nasıl üretiliyor?
Kripto paranın üretimi tamamıyla kullanıcı
talebine göre oluşturulmuştur. İstisnalar
haricinde kripto paraların belirli bir
üretim sınırı da bulunmaz. Coin üretmenin
yolu ise Kripto Madenciliği ile yapılır.
Kripto Para Madenciliği ile kullanıcılar
birbirlerinin onayladığı bir bilgi işlem
yöntemidir. Tıpkı bir madenci gibi kripto
madencisi de bulduğunu işler. Bunun için
güçlü bilgisayar altyapısı gerekmektedir.
Kripto para aslında bir balon mu?
-Bu iddia pek de yabancısı olmadığımız bir
yerden geliyor, bankalardan. Bankalar
ve diğer geleneksel finans
sistemleri kripto paraların
garantisinin olmadığını ve
bu sistemin bir balon gibi
patlayacağını belirtiyor.
Hatta eleştiriyi ileriye götürüp
kripto paraları bir tür
finans kurnazlığı sayılan
Ponzi sistemine de benzetenler
var. Bu eleştirilerin özellikle
bankacılık sektöründen gelmesi
de şaşırtıcı değil, kripto paralar yakın
zamanda bankaların birçok işlemini
devralacağa benziyor. Para transferi
adı altında bankalarda uzun süren
işlemler kripto paralar aracılığıyla hem
daha hızlı hem de daha ucuz hatta bedavaya
yakın seviyelerde olabilir.
Piyasada yaklaşık
6 bine yakın kripto para
bulunmaktadır
Kripto paralara en büyük eleştiri yönelten
bir taraf da devletler. Durum her devlet
için aynı değil elbette ama eleştiri yönelten
devletlerin en önemli savları, merkezsiz
kripto para ile devlet kontrolü dışında sınır
ötesi anonim havale olanağınının terör,
mafya, yasak kumar, internet haydutlarının
yakalanmadan rehine diyeti teslim
alabilmeleri, kapital kaçırma ve vergi
kaçırma sebepleri olarak dikkat çekiyor.
Devlet nezdinden çıkarılan kripto paralar
ise tam anlamıyla kripto para özelliklerini
taşımıyor. Klasik yatırım alanında uzman
olan isimler ise kripto para borsalarındaki
ani yükselme ve düşmelerin ayarsız olduğunu
ve güvenelimeyecek bir araç olduğunu
dile getiriyor. Ama özetle söylemek
gerekirse kripto paralar bir balon
değil, böyle bir amaçları da yok.
Neden geleceğin parası
olmasın?
Çoğu yeniliği önceden gören
fütürist görüşlere göre kripto
paralar ya da diğer anlamıyla
sanal/dijital paralar geleceğin
paraları olacak. Bu durumu
karalamaların asıl sebebi
ise bunu yapanların finans sistemine
yeni giren insanlardan o-
luşması ve geleceğin finans
10
DOSYA
sisteminde kendine yer bulamamaktan
korkan uzmanlar. Kripto paralar startup
düzeyinde şirketlerin açık protokoller ve
bağımsız uygulamalar üzerinden, izne tabi
olmaksızın finansal sistemi yeniden inşa
etmeleriyle bağlantılı bir durum. Böylece
binlerce kripto para ile borç alma/verme,
portföy yönetimi, teminat alma/verme,
sigorta hizmeti, türev piyasaları gibi birçok
hizmete erişmek mümkün olabiliyor.
Kripto paraların geleceğin dijital paraları
olacağı görüşünü destekleyen bir diğer
durum ise herkesçe bilinen büyük
teknoloji şirketlerinin de bu ekosisteme
dahil olmak adına mevcut yasaların
değişmesini beklemesi. Buna örnek olarak
Facebook’u verebiliriz. Facebook
geçtiğimiz yıllarda açıkladığı Libra
projesini Uber, Visa ve Spotify ile birlikte
yönetmeye çalışıyordu. Yasal zeminin
henüz uygun olmadığından dolayı proje
ertelenmek zorunda kaldı. Ama eninde
sonunda yapılacağından da şüphe yok.
Facebook’un dahi girdiği bu sisteme
güvenmemek de açıkçası elde değil! Tabii
bu yorum söz konusu
projenin mevcut kripto
paralara benzeyip benzemeyeceğiyle
de yakından
alakalı…
Her ne olursa olsun bunun
adı ister kripto ister
dijital para olsun,
buna dur demek mümkün
değil, olmamalı
da… Çünkü böylece
hem devletlerin hem de
insanların işi kolaylaşacak.
Devletler böylece
vergi kaçırma durumundan
haberdar olacak, para
hareketlerini, piyasadaki para durumunu
daha yakından izleyebilecek. Etki edebilecek,
ekonomik yorumları altüst edebilecek.
Ama durum gösteriyor bu halihazırdaki
kripto paraların hepsi ile olmayacak.
Mevcut altyapısı, şirket yapısı sağlam
olanlar geleceğin de parası olacak fakat burada
elenenler oldukça fazla gibi duruyor.
Gelecekte ya da yakın zamanda bunların
arasına Facebook şirketinin de kuracağı
gibi yenileri eklenecek. Ama ne olursa
olsun geleceğin parası dijital para olacak.
///KAYNAKLAR
Allison, Ian (8 Eylül 2015). "If Banks Want Benefits Of
Blockchains, They Must Go Permissionless". NewsBTC.
Cryptocurrencies: A Brief Thematic Review 25 Aralık 2017
tarihinde Wayback Machine sitesinde arşivlendi.. Economics
of Networks Journal. Social Science Research Network
(SSRN).
Andy Greenberg (20 Nisan 2011). "Crypto Currency".
Forbes.com.
Matteo D’Agnolo. "All you need to know about Bitcoin".
timesofindia-economictimes.
Handbook of digital currency : bitcoin, innovation, financial
instruments, and big data. Lee Kuo Chuen, David,.
Amsterdam. ISBN 9780128021170. OCLC 908550531.
11
DOSYA
KRİPTO PARANIN TARİHSEL GELİŞİMİ
1983 Amerikalı David Chaum eCash'i tasarladı 1995 Amerikalı
David Chaum eCash'i digicash üzerinden gerçekleştirdi. 1996
ABD de NSA "Anonim kripto para nasıl basılır" başlıklı bir
bildiri yayınladı 1998 Wei Dai "b-money" adlı anonim merkezsiz
kripto parayı anlatan bir bildiri yayınladı 1998 Nick
Szabo bit-gold adlı anonim merkezsiz kripto parayı gerçekleştirdi
1998 Hal Finney, Dai ve Szabo dan esinlenip herkesin
kullanabileceği bir "ispatlanmış emek" mekanizması geliştirdi
2009 Satoshi Nakomoto (internette kullandığı takma adı, asıl
kimliği bilinmiyor) SHA-256 temelli "ispatlanmış emek" mekanizması
ve blok zinciri kullanarak ilk yarı-anonim (kim ödedi-ödendi
bilinemiyor ama hangi hesaptan hangi hesaba ödendi
herkes görebilir) merkezsiz kripto para olan "bitcoin"i gerçekleştirdi
2011 Nisan ayında Namecoin adı altında internet
sansürünün engellenmesi amaçlı merkezsiz DNS gerçekleştirildi.
2011 Ekim ayında SHA-256 yerine "scrypt" kullanan anonim
merkezsiz kripto para "litecoin" gerçekleştirildi. Peercoin
"ispatlanmış emek" yerine ""ispatlanmış hak" kullanan ilk anonim
merkezsiz kripto para oldu. IOTA blockchain yerine
Tangle kullanan ilk anonim merkezsiz kripto para oldu. Özel
bir blockchain kullanan "DIVI projesi" sanal cüzdan içinde para
çeşitleri arasında kambiyo işlemini ve sahibinin kişisel bilgilerinin
işlemle kaydedilmesine olanak veren bir düzen gerçekleştirildi
2014 6 Ağustos'ta İngiltere kripto paraların ekonomiye
katkısı ve devletin ne yapmasının doğru olacağının incelenmesi
için düğmeye bastı. 2018 Mart ayında Marshall Adaları "sövereign"
adlı ulusal elektronik parayı çıkarttı ve ülkenin geçerli
parası olduğunu ilan etti 2018 Boston (MA, ABD) merkezli Fidelity
Digital Assets, Bitcoin ve Ethereum için kurumsal trading,
müşavirlik, ve güdüm/yönetim hizmeti sunmaya başladı
DOSYA
Ayetullah Humeyni öncesi
İran nasıl bir yerdi?
Her şey İkinci Dünya Savaşı’nda
başlamıştı. İngilizler
ve Sovyetler Birliği
İran’ı işgal etmişti. Tahttan
düşen kralın yerine
oğlu Muhammed
Rıza Pehlevi
geçmişti.
İşgal altında kurtulan halkın
Şah Pehlevi’den umutları çok
büyüktü. Ancak Pehlevi bu u-
mutları karşılayamadı. Ülkede
bulunan petrol rafineleri İngilizlerin
elinde bulunuyordu.
Batıya karşı direniş ve başkaldırı
bekleyen halk onlara daha samimi
yaklaştıklarını görünce onun kukla olduğunu
düşünüyordu. Ülkede İngilizler en iyi
şartlarda yaşarken yerel halk açlıktan kırılıyor
ve şahın kendi halkına önem vermediği
düşünülüyordu. Ardından 1963 yılında
şah modernleşme amacı güden adımlar
atmıştı. “Beyaz Devrim” ismi konulan bu
reform hareketleri sayesinde halkın
refah seviyesi artmış, birçok köylü
toprak sahibi olmuştu. Kadınlara
seçme ve seçilme hakkı verilmiş,
okuma-yazma oranını arttırmak
için tüm ülkede seferberlik ilan
edilmişti. Okullarda eğitim kalitesi
yükseltilerek, köylülere tarım hakkında
eğitimler verildi. Açlık
sınırında bulunan insanlara
gıda yardımları yapılmıştı. Ancak
yapılan reform hareketlerinden fakirleştiğini
söyleyen zenginler ve batının örnek a-
lındığını savunup, İran kültürü ve dininin
etkisinin azaldığını savunan din adamları
karşı çıkmışlardı.
1979 yılında İran İslam
Cumhuriyeti ilan edildi
Şah Pehlevi’ye en sert tepkiyi din adamı
Ruhullah Musavi Humeyni göstermişti.
Yapılan yanlış reform harcamaları
ve ekonomik çöküntüler sonucu
halk kurtuluş olarak Humeyni
aleyhine protestolar düzenleyip
onun iktidara gelmesi
gerektiğini düşünüyordu. Baskılar
sonrasında Şah Pehlevi tahttan
indirilip yerine din adamı
Humeyni getirilmişti. Devrim
öncesi yaklaşık 2 bin yıllık
monarşi sona ermişti. 1
DOSYA
içkilere yönelerek hayatlarını kaybetmeye
başlamışlardı. Humeyni önce-sinde kadınlar
toplumda daha söz sahibi, öğrenciler
ise daha hür eğitim içerisinde bulunuyorlardı.
Oldukça özgür bir hayat süren İ-
ran’ın günlük yaşamı Avrupalılardan bile
daha moderndi. Batılı tarzda müzik dinlemek,
oyuncak bebekler ve heykeller, dar
Nisan 1979 yılında yapılan referandumun
ardından İran İslam Cumhuriyeti
ilan edildi. Humeyni ilk olarak kadınların
özgürlüklerini elinden aldı. Oy kullanma
hakları artık yoktu. Bütün kadınlara
başörtüsü zorunluluğu getirildi. Yeni
rejim Şahın eski aile koruma yasasını
geçersiz kılarak, kızların evlenme yaşını
dokuza indirdi. Kocaların üçlü talak ile eşlerini
mahkeme izni olmaksızın boşamasına
izin verdi. Kadınları yargıdan, laik öğretmenleri
eğitim sisteminden uzaklaştırdı.
Üniversitelerin batıyı örnek aldığını
öne sürerek yaklaşık 2 yıl kapalı tuttu. Humeyni’nin
devrim öncesi açıklamaları Yahudilere
karşıydı. Ancak iktidara geçince
Yahudilere ve azınlıklara iyi davranılmasını
emreden bir fetva yayınladı. Alkolün
yasaklanmasıyla birlikte halk sahte
kot pantolon giymek ve dans etmek devrimden
önce serbest ise şu an yasaktır.
Devrim öncesinde refah seviyesi en iyi
ülkelerden olan İran, devrim sonrası, kadın
hakları bakımından en kötü ülkeler a-
rasında yer alıyor. Önceden bir kadının
hür hareketler içerindeki yaşamı ve günlük
stresten uzaklaşmak için gittiği alışverişler
yerini sokağa bile tek başına çıkamamasıyla
değiştirildi.
14
DOSYA
Kadınların ‘insan olma’
hakları elinden alındı
Eğer bir kadın
tecavüze
uğrar ve kanıtı
yoksa
kendisi suçlu
hale düşüyor.
Adeta i-
zole bir h-
ayat süren İ-
ran halkı devrim öncesi hayatında istediklerini
yapamaz hale geldi. Bir erkek birden
fazla kişiyle evlenebilirken bu olay
kadınların toplum içindeki itibarlarını zedeliyordu.
Devrim öncesi Tahran’da cuma
pikniği orta ve fakir kesim aileler ve arkadaş
gruplarının birleşme noktasıydı. 18-
48 yılında ise Nasıreddin Şah, Avrupa’yı ziyaret
eden ilk modern Pers Kralı olmakla
kalmayıp orada bulunan yenilikleri ülkesine
taşıyarak, gelişmesini sağlamıştır.
Dünyanın en eski uygarlıklarına ev sahipliği
yapan İran, çok eski ve kültürlü tarihe
sahiptir. Pers Uygarlığının veliahtı o-
larak görülür. Jeopolitik konumu ve yer altı
kaynakları onu bölgesinin süper gücü yapacak
olsa bile devrim sonucu karanlık bir
bataklığın içerisinde, gerçek hayattan izole
bir ülke olmayı sürdürüyor.
///KAYNAKLAR
https://tr.wikipedia.org/wiki/İran_İslam_Devrim
https://youtu.be/m7JjPs9nk84
https://youtu.be/b9s4lPUjiJw
https://youtu.be/Id-e6DBZq7g
15
YAZI/GÖRÜŞ
Kader en çok Doğu’ya özgü bir kavram gibi…
Doğu’dan vazgeçmeyen, belki de bazılarına
göre peşini bırakmayan bir şey. Derler
ya ‘Coğrafya kaderdir’ diye, işte onu biz
Doğululara söylerler aslında. Ve gerçekten
öyledir. Bu coğrafya bizim kaderimiz!
Gelenekleri, görenekleri, bakış açısı, maneviyatı
elbet bir gün karşımıza çıkıyor.
Onu bırakmak isteyenin peşine düşüyor
gibi, unutmak istedikçe kendini hatırlatıyor.
Uzaklaştıkça yakına geliyor. Kendini
göstermek isteyen biri gibi hep kendini
gösteriyor.
İnsan kaderinden ayrı davranamaz, ona
karşı koyamaz, ondan fazlası olamaz. Dedim
ya kader en çok Doğu’ya özgü, bu yüzden
en çok bizde yaşanır bu dediklerim.
Onunla savaşmak isteyenler de vardır belki,
hayır böyle olmamalı, değişim şart diyenler
olabilir. Coğrafyayla inatlaşmamak
Doğu’nun kaderi
gerekir ve onun düzeniyle… Yoksa kendini
acı bir şekilde hatırlatır. İstemedikleriniz
sizi mıknatıs gibi çeker. Kurcalamamak gerekir.
Batılı gibi olamayız tam manasıyla. Belki
olmamalıyız da, Batı’yı ulaşılması gereken
modern bir ideal olarak görürsek aslında
olmamıza da o kadar gerek yok. Tek eksiğimiz
bozulmuş düzenimiz, yani eski Doğu
yeni Batı’dan evladır. Medeniyetin beşiği
olduğu zamanları kastediyorum… Özünü
hatırlamak durum böyle olursa o kadar da
acı değil. Vicdan memleketi olabiliriz, tıpkı
yüzyıllar öncesi gibi. Bu bizim hamurumuzda
var ama önce istememiz lazım. Aksi
taktirde bize kendini hatırlatır, inatlaşmadan,
hatırlatmasını beklemeden hatırlarsak
çocuklarımız rahat bir coğrafyada büyür.
Yoksa sonumuz kötü tecelli, yaşattıklarımızı
yaşarız. Bu da bizim kaderimiz...
BU COĞRAFYA BİZİM KADERİMİZ! GELENEKLERİ,
GÖRENEKLERİ, BAKIŞ AÇISI, MANEVİYATI ELBET
BİR GÜN KARŞIMIZA ÇIKIYOR. ONU BIRAKMAK
İSTEYENİN PEŞİNE DÜŞÜYOR GİBİ, UNUTMAK
İSTEDİKÇE KENDİNİ HATIRLATIYOR
16
Şirketinizi tüm
mecralarda tanıtalım,
üstelik görüp
görebileceğiniz en
uygun fiyatla…
YAKINDA
HAYAT
Hepimiz kıskanırız ama
neden kıskanırız?
Kıskançlık, birçok kişinin yaşamında önemli
seviyede rol alan; şüphe, kurgu ya da rekabetten
kaynaklanan bir ruh halidir. Bir kişinin
veya bir ilişkinin zarar göreceği veya
kaybetme korkusu ile karmaşık bir ruhsal
yaşantı ve olumsuz tutumdur. Kıskançlığın
temelinde kaybetme duyusu yatar.
TDK’ye göre kıskançlık; bir kimse bir üstünlük
gösterdiğinde veya sevilen birisinin,
başkası ile ilgilendiği kanısına varıldığında
takınılan olumsuz tutum olarak a-
çıklanmıştır. Kıskançlıkla birlikte çoğu zaman
öfke, mutsuzluk, yalnızlık ve çaresizlik
gibi duygular da yaşanır. Bu duygulara
değersiz hissetme ve özgüven problemi gibi
sorunlar eşlik eder. Kıskançlık hem var
olanı yitirme duyusu, hem de başkalarının
sahip olduğu şeylere erişememe zorunluluğundan
doğar. Modern ve makineleşen
dünyada insanlar maddi ve manevi anlamda
yarışma içine girmiştir. Bir insanın sahip
olduğu mülk veya mal, sahip olmayanlar
tarafından “onda var, bende niye
yok, benim ondan ne eksiğim var” gibi
sözcükler kullanılarak, aslında yarışma
hastalığı durumundan doğar. İnsanların
maddi hayal duyusu, diğer insanlardan ilham
alınarak şekillenir. Sahip olanlar, sahip
olmayanlar tarafından daima kıskanılır.
Sahip olmayanlar kıskandıkları
kişinin hayatını kopyalamaya çalışır.
Descartes, kıskanmanın
bir korku olduğunu belirtti
Kendini onun yerine koyarak her şeyin en
iyi olacağı kanısına varılır. Kıskançlık, başkasının
hayatına karışma, kendi hayatını
veya arzularını değil onun hayatını kopyalamaktır.
Maddi açlığı para, makam, şan,
şöhret, eşya, mülk yarışı şeklindeyken;
manevi kıskançlık ise huzur, sevgi, mutluluk
olarak nitelendirilir. Kıskanılan arzular
doğrultusunda körü körüne bu arzuya
bağlanan insanlar kendi benliğini kaybederek,
farkında olmadan hataya düşerler.
Filozof Descartes: “Kıskançlık, sahip olduklarını
koruma isteğinden kaynaklanan
huffpost
HAYAT
bir tür korkudur” diyerek tanımlar. Kıskançlık
var olan ilk insandan itibaren günümüze
kadar yaşamış bütün insanların i-
çinde olan ortak duygumuzdur. Kıskançlık,
kendi veya çevreye zarar verme aşamasına
geldiğinde ise tehlikeye dönüşür. Bilinen ilk
kıskançlık olayı “Habil ve Kabil” arasında
gerçekleşmiştir. Günümüzde ise evli veya
ayrı çiftlerin temel sorunlarından biridir.
Kaybetmek istemediğiniz
şeye karşı zaaf geliştiriliyor
Kadın cinayet sebeplerinin saldırganlar tarafından
uydurulan sebeplerin başlarında
yer alır. Kendinden emin olmayan, olumlu
ve olumsuz yanlarını görmeyen, kendine
sorduğu yüzleşme sorularını yanıtlayamayan,
olgunluğa ulaşmamış kişi, herkesi kıskanmakla
ve herkesi kopyalamakla yaşamını
boşa harcayan kişiler, kıskançlığın en
ağır etkilerini yaşayan kişilerdir. Kıskançlık
sadece olaylarda değil, konuşmalarda bile
hissedilen, farkına varılabilen bir olgudur.
İnsanlar sahip olduğu şeyleri kaybetmek istemez
ve bunun karşısında zaaf geliştirirler.
Bu zaaflar doğrultusunda hareket edip, hayatlarını
bu amaçlar doğrultusunda gerçekleştirirler.
Bu yüzden kıskançlık insanlığın
yok olmaz duyusudur. Ebeveynleri
tarafından çocukluğunda yeterince ilgi ve
sevgi görmeyen, aşağılanan, insan yerine
konmayan, fikri sorulmayan çocuklar, kendine
güvensiz bir kişilik yapısını benimser.
Bu güvensizlik insanda kıskançlık duygusunu
artırır. Kıskançlığın en büyük nedenlerinden
biri bu aşağılık duygusudur. Günümüzde
kıskançlık en çok evli çiftler arasında
gerçekleşir.
Üsküdar Üniversitesi Rektörü Prof. Dr. P-
sikiyatr Nevzat Tarhan, az miktarda kıskançlık
duygusunun evlilikte tutkal etkisi
yaptığını, hatta eşleri bir arada tutmak, evlilik
bağlarını güçlendirmek açısından da yararlı
olduğunu belirtiyor. Tarhan, “Ancak, i-
lişkiyi diri tutan özün, kişileri birbirine bağlayan,
az miktarda kıskançlık duygusu doğal
olmakla beraber, çok ciddi olarak bir ilgiden,
sevgiden yoksun kalma kaygısı taşınıyorsa
bu hem kıskanan kişiye
hem de ilişkiye zarar
vereceğini bildiriyor.
HAYAT
Yoğun bir şekilde kıskançlığın yaşandığı evlilikler
kıskanan için de kıskanılan için de
çekilmez hale gelir. Her şeyden önce yersiz
yere kıskanılan kişi kendisini kapana kısılmış
gibi hisseder. Kıskanan ise zaten en büyük
zararı kendisine verir. Çözümsüz kalan
kıskançlık olayları da evliliğin temelini sarsar”
ifadelerini kullanırken aynı zamanda
Psikiyatr Nevzat Tarhan, aşırı kıskançlığı
şöyle anlatıyor: “Kıskançlık duygusunun öyle
örneklerine rastlıyoruz ki; sabah evden
giderken açılıp açılmadığını kontrol etmek
için perdeleri işaretleyenler, eve gelince banyoyu,
sabunu kontrol edenler, eşlerini kapıcı
ile dahi konuşturmayanlar gibi hezeyan derecesinde
kıskançlık hisseden insanlar var.
Bu bir hastalıktır ve ilaç tedavisi gerekir.”
Prof. Dr. Psikiyatr Nevzat Tarhan’a göre
kıskançlığı gidermek için
şunlar yapılmalı:
#Bazı kıskanç eşler, eşlerini eve bağlı tutmak
için tehdit yolunu kullanır. Halbuki sadakat,
tehditle değil ancak sevgiyle sağlanır.
Eşini baskı altında tutmaya çalışmak, her
hareketini takip etmek, aşırı şüpheci davranmak,
kıskançlığı öfke biçimde yansıtmak
karşı tarafı daha çok uzaklaştırır.
#Olumsuz duygularla baş etmenin yolu,
onların yerini olumlu duygularla doldurmaktır.
Kişi sevdiği insana sevgiyle yaklaştıkça
karşısındaki de ona aynı şekilde yaklaşacak
ve belki de kıskançlığı doğuran nedenler
ortadan kalkacaktır.
#Güven duygusunu zayıflatan en önemli
etken açık iletişimin olmamasıdır. Birbirlerine
dolaylı, imalı mesajlar veren, kinayeli
konuşan insanlar farkında olmadan düzeltmek
istedikleri yanlışı daha da arttırırlar.
Sorunların büyümemesi için kesinlikle açık
iletişim şarttır.
#Kıskandığınız insanın sizi sevdiğini ve sevilecek
kadar olumlu bir insan olduğunuzu
unutmayın.
Bazı ilişkilerde bağımlılık ön plandadır
Bireyler birbirlerine çok sıkı bağlandıklarında
kıskançlık oranı daha da artar. Bireyler
‘O giderse ben ne yaparım?’ düşüncesine
sahip olduklarında fazla kıskanmaya başlıyorlar.
Kıskançlığın en büyük nedenlerinden
birisi çocukluktan beri her işi yapılan
anneye bağımlı yetişen erkek, korunma-kollanmaya
muhtaç olduğu öğretilen kadın,
sağlıklı olmayan bağımlı ilişkiler kurmaları
olarak ön plana çıkıyor. Kendine yetemeyeceğine
inanan bireyler bağımlı oldukları insanı
kaybetme korkusu yaşıyor ve daha çok
kıskanıyor. Kıskanmanın diğer başlıca nedenlerinden
birisi de düşük özgüvenle
hareket etmelerinden ve çevresindeki insanların
daha iyi olduğunu düşünmelerinden
kaynaklanmasıdır. İçten içe kendilerini daha
aşağıda gören bireyler, bir ilişkiyi yönetebilecek
kadar yetenekli olduklarını düşünmediklerinden
dolayı sürekli terk edilme
korkusu yaşayarak kıskanmaya başlıyorlar.
Bazı kişilerin baskıcı kıskanma duyguları
onları hastalık derecesine iter. Othello
sendromu olarak adlandırılan bu hastalık,
aşırı kıskanmaya verilen isimdir.
HAYAT
Othello sendromu yaşanabilir
“Patolojik kıskançlık” olarak da adlandırılan
Othello sendromu; aşırı derecede aldatılma
korkusu, herkesten ve her şeyden kıskanarak,
kısıtlama isteği, verilen kontrolsüz ve a-
şırı tepki sonucu ortaya çıkan saldırganlık ve
şiddet eğilimi olarak görülür. Bilimsel olarak
ise Othello sendromunun nedeni; sağ beyinde
oluşan yetersiz aktivite ve mutluluk hormonundaki
bozukluklar, sinirlilik, obsesyon,
paranoya ve kıskançlığa yol açıyor. Bu
yüzden alkol ve madde bağımlılıkları yüzünden
beyin sinir iletişimi ağır hasar alan kişiler,
kıskançlıkta genelde şiddet eğilimindedirler.
Othello sendromu %60 oranla erkeklerde
daha fazla görülür. Bunun başlıca nedenleri
ataerkil toplumda erkeklerin, eşlerinin
kendilerine muhtaç olduğunu düşünmelerinden
kaynaklanır. Erkeklerde yaygın
olan çok kıskanan kişi, çok sever algısı ilerlediği
taktirde sevgi göstergesi olarak düşünülüp
aslında onları patolojik kıskançlığa iter.
Sevgi göstergesi değil,
psikolojik şiddet!
Bu durumda sevgi ve kıskançlık kavramlarının
tanımlarını iyi bilerek ona göre hareket
etmek ilişkini sürdürebilirliği açısından
çok önemlidir. Aşırı kıskançlık sorununu
engellemek için kıskançlık yaratan nedenlerin
temeline inilmeli, tespit edilerek farkına
varılan sonuçların üstesinden gelinmelidir.
Hayatta ne kıskançlık ne de başka bir olguya
kendimizi çok fazla kaptırmamamız
gerekir. Körü körüne bağlanılan olgular sadece
tek yaşam hakkına sahip insanların hayatlarını
kabusa çevirir. Bitmeyen kabuslar
sonucunda ise yaşantımızı heba ederek bir
hiç uğruna ölmüş oluruz.
///KAYNAKLAR
https://www.e-psikiyatri.com
https://sozluk.gov.tr
https://www.hurriyet.com.tr
http://apelasyon.com
https://youtu.be/NZ3-LMWBToA
https://www.sozcu.com.tr/2018/saglik/othello-sendromu
HAYAT
Nisan ayı demek ‘çocuklar’ demek!
Her sene Nisan Ayı geldiğinde başlayan yoğun provalar, 23 Nisan Ulusal E-
gemenlik ve Çocuk Bayramı kutlamalarının ne kadar coşkulu geçeceğini gösterirdi
bizlere. 23 Nisan, ülkemizin kurucusu Mustafa Kemal Atatürk tarafından dünya çocuklarına
armağan edilmiştir. Bu bayram, TBMM'nin açılışının birinci yılında kutlanmaya başlanan
23 Nisan Millî Bayramı ve 1 Kasım 1922'de saltanatın kaldırılmasıyla, önce 1 Kasım olarak kabul
edilen, sonra 1935'te 23 Nisan Millî Bayramı'yla birleştirilen Hâkimiyet-i Milliye Bayramı ile Himaye-i
Etfal Cemiyeti'nin 1927'de ilan ettiği ve ilki Atatürk'ün himayesinde düzenlenen 23 Nisan
Çocuk Bayramı'nın kendiliğinden birleşmesiyle oluşmuştur ve 23 Nisan 1927'de Himaye-i
Etfal Cemiyeti o günü Çocuk Bayramı olarak şöyle duyurmuştur: "Millet Meclisimizle millî devletimizin
Ankara'da ilk teşkile günü olan Millî bayram Cemiyetimizce çocuk günü olarak tesbii
edilmiştir. Bize yeni bir vatan ve yeni bir tarih yaratıp bırakan mübarek şehitlerle fedakâr gazilerin
yavruları fakir ve ıstırabın evladları ve nihayet alelıtlak bütün muhtac-ı himaye-i vatan çocukları
namına milletin şevkatli ve alicenab hissiyatına müracaat ediyoruz. Kadın, erkek, genç,
ihtiyar hatta vakti ve hali müsait çocuklardan mini mini vatandaşlar için yardım bekliyoruz. Her
sayfası başka bir şan ve muvaffakiyetle temevvüç eden milletimizin, yarın azami derecede muavenet
göstermekle beraber, çocuk gününün layıkı veçhiyle neşeli ve parlak geçirilmesi için aynı
derecede alaka ve müzaheret göstereceğinden emin olan Himaye-i Etfal Cemiyeti, şimdiden arzı
şükran eder." Canım Çocuklar, Nisan Ayı sizin ayınız. Umarım yüzünüzdeki gülümseme, gözünüzdeki
ışık sönmeden bir ömür içimizdeki çocukla nice mutlu bayramlar yaşamaya devam ederiz.
MARTILAR
Genç ve yetenekli pop müzik şarkıcılarından Edis, bu güne kadar yaptığı
bütün projeleri ikiye katlayacak bir şarkı ile listelerin birinci sırasına oturdu
bile. Yıllar şunu öğrettiki müzik gerçekten önemli, hafif esintili bir Bossa
nova ritmi, bongo ile yapılan açılış diyor ki bu yaz en çok beni dinleyeceksiniz
haberiniz olsun diyor. Söz ve müziği Emrah Karakuyu'ya, düzenlemesi
ise Ozan Çolakoğlu'na ait "Martılar" enerjik alt yapısıyla dinleyenleri
dans ettirmekle kalmayacak, pozitif enerjisi ve sözleriyle herkesi mutlu
edecek. Edis, Martılar için "Pandemi, karantina, virüs derken sadece
evlere değil, içimize de kapandık. Tam da bahar kapımızdayken, bu
şarkı hem içimizi açacak hem de ruh halimizi düzeltecek" diyor.
BENCE
BUNU
DiNLEYiN
Contra
Islak Kum
22
Geçtiğimiz günlerde sosyal medyada bir paylaşım gördüm; 1930’larda hakların arayan İngiliz
kadınlarından birinin elindeki pankartta “Britanyalı kadınlar, Türk kadınlarından daha
mı değersiz?” Yazıyor. Bakar mısınız tarihte nereden, nereye geldik?
Peki herkesin en ince çizgisi haline gelen bu İstanbul Sözleşmesi nedir?
Kadınlara Yönelik Şiddet ve Aile İçi Şiddetin Önlenmesi ve Bunlarla Mücadeleye İlişkin Avrupa
Konseyi Sözleşmesi ya da bilinen adıyla İstanbul Sözleşmesi, 45 ülke ve Avrupa Birliği
tarafından imzalanan, kadına yönelik şiddet ve aile içi şiddeti önleme ve bununla mücadelede
temel standartları ve devletlerin bu konudaki yükümlülüklerini belirleyen Avrupa Konseyi
tarafından hazırlanan uluslararası insan hakları sözleşmesidir. Sözleşme, Avrupa Konseyi
tarafından desteklenmektedir ve taraf devletleri hukukî olarak bağlar. Sözleşmenin beş
temel ilkesi; kadına yönelik her türlü şiddetin ve ev içi şiddetin önlenmesi, şiddet mağdurlarının
korunması, suçların kovuşturulması, suçluların cezalandırılması ve kadına karşı şiddet
ile mücadele alanında bütüncül, eş güdümlü ve etkili işbirliği içeren politikaların hayata
geçirilmesidir. Kadına karşı şiddeti bir insan hakkı ihlali ve ayrımcılık türü olarak
tanımlayan, bağlayıcı nitelikte ilk uluslararası düzenlemedir.
Sözleşmenin giriş kısmında şiddetin neden ve sonuçlarının yarattığı menfi durumlar değerlendirilmektedir.
Buna göre kadına yönelik şiddet tarihsel bir olgu olarak tanımlanıp şiddetin
cinsiyet eşitsizliği ekseninde doğan güç ilişkilerinden kaynaklandığına değinilmektedir.
Bu dengesizlik kadınlara yönelik ayrımcı muameleye neden olmaktadır. Toplumsal cinsiyeti
toplum tarafından kurgulanmış davranış ve eylem hâli olarak niteleyen metinde kadına yönelik
şiddet insan hakkı ihlâli olarak değerlendirilmektedir ve şiddet, cinsel istismar, taciz,
tecavüz, zorla ve erken yaşta evlendirilme ile namus cinayetleri gibi durumların kadınları
toplumda "öteki" durumuna getirdiği ifade edilmektedir. Sözleşmedeki şiddet tanımı Kadına
Karşı Her Türlü Ayrımcılığın Yok Edilmesi Sözleşmesi'nin (CEDAW) 19. tavsiyesi ve Kadınlara
Yönelik Her Türlü Şiddetin Ortadan Kaldırılmasına İlişkin BM Bildirgesi’nin tanımıyla
benzerlik göstermekle beraber psikolojik şiddet ve ekonomik şiddet ibareleri de ayrıca eklenmiştir.
Sözleşme'nin bu konudaki tavsiyesi kadın ve erkek eşitliğini sağlamanın kadına
yönelik şiddetin önüne geçeceği yönündedir.
Ve biz bu sözleşmeden ayrıldık.
HAYAT
İstanbul Sözleşmesi yaşatır!
23
TEKNOLOJİ
Deepfake teknolojisi
ne kadar tehlikeli olabilir?
Birinin söylemediği bir sözü, onun ağzından
çıkmış gibi itham etmek, bir kişinin
yapmadığı hareketi yapmış gibi göstermek
bu teknoloji ile neredeyse kusursuz hale geliyordu.
Teknoloji insan hayatını her alanda
kolaylaştırsa da bir yandan gittikçe karanlıklaşıyordu.
Kelime anlamı “Derin Sahte” olan Deepfake,
2017’nin kış aylarında hayatımıza girdi.
Deepfake teknolojisi ile insanlar artık ölü
bir bireyin fotoğrafını, video halinde tekrar
canlandırabilirdi. Ama insanlar bu teknolojiyi
çok kötüye kullanmaya başlamıştı. Bir
siyasetçiyi istedikleri gibi konuşturabilirlerdi.
Deepfake videosunda istedikleri ülkeye
savaş açıp, istedikleri ile anlaşma yapabilirlerdi.
Nasılsa ilk sinema filmi olarak kabul
edilen, Lumiere Kardeşler tarafından 1895
yılında yapılan “Trenin Gara Girişi” sahnesinde,
trenin üstlerine geldiğini düşünen
insanlar kaçışmaya başladıysa, bu teknolojiden
haberi olmayan insanlar kendilerini
savaşta zannederek hareket edebilirlerdi.
Ancak internet çağında her şey sanıldığından
çok daha hızlı yayılıyor. Böylece insanlar
bu tür içeriğe sahip videoların montaj
olabileceğini düşünüyorlar. İlk başta hedefte
olan kişinin jest ve mimikleri algoritmaya
yaklaşık 5 bin fotoğraf gönderilerek eğitiliyor.
Ardından algoritma kendini geliştirirken
diğer yandan üretmeye başlıyor. Fotoğrafları
sınıflandırma anlamında, insana
oranla %99 başarı sağlıyor.
Deepfake kötü amaçlara hizmet edebilir
Yazılım öğreniminin her geçen gün daha da
artığı dünyamızda insanlar artık evlerindeki
bilgisayarlardan bile istediği kişiye
Deepfake ile şantaj yapabilir hale geldi.
Dünyaca ünlü oyuncular olan Emma Watson
ve Scarlett Johansson’ın yüzleri, usulsüz
görüntüler halinde yetişkin içerikli videolara
montajlanıp cinsellik barındıran sitelere
yüklenmişti. İlk başta insanlar orada
yer alanların cidden Emma ve Scarlett olduğunu
düşündüler. Ancak bu olay Deepfake
teknolojisinin getirdiği kötülükten başka
bir şey değildi. Gün geçtikçe gerçeklik ve
sahtelik arasındaki çizgi bulanıklaşıyordu.
Deepfake artık dijital yazılım veya uygulama
olmaktan çıkmıştı. Çünkü insanlar artık
sahte haberlere bakıyor, aldatma ve dolandırıcılık
içinde yaşıyor, finansal sahtekarlıklar
doğrultusunda yanlış yatırımlar yapıp
paralarını kaybediyorlardı. Takip ettikleri
ünlü ekonomistlerin “deepfake” olduğun-
24
TEKNOLOJİ
Güven duygusunu azaltan teknoloji:
Deepfake
Güven duyguları azalan insanlar artık hayatlarındaki
çoğu kişiye ön yargı ile yaklaşıp
onlara karşı güven problemi yaşadıkları
gözlemleniyor. Siyasetçilerin ve ünlü kişilerin
“deepfake” ile şekilden şekile girdiğini
gören halk onlara karşı daha az itibar duymaya
başlıyor. Böylece siyasetçi ve ünlü kişilerin
itibarları zedelenmiş oluyor. Yapay
zeka 2010’ların 2. yarısında hızla yükselişe
geçti. Otonom araçlar yaygınlaşmaya başladı.
Artık yapay zeka kendine programlayabilecek
hale geldi. Her ne kadar kusursuz
şekilde ilerlese, fotoğrafları algılayabilse bile
istisna durumları oluyor. Örneğin bir elma
fotoğrafını algılayıp anında sınıflandırma
yapabiliyor. Ancak aynı elma, alışveriş
filesi içinde olduğunda algılayamıyor. Gelecekte
hayatımızda önemli rol oynamaya devam
edecek olan yapay zekaların zaaf noktaları
da bulunuyor.
dan habersiz videoları izleyen insanlar,
yaptıkları yatırımlarla dolandırılıyorlardı.
Bir iş insanı “deepfake teknojisi” ile ünlü e-
konomistin ağzından çıkan sahte sözcükler
doğrultusunda kendisini zengin yapabilirdi.
Adeta kişi hak ve özgürlüklerine açılan
bir saldırı durumuydu. Gündelik hayatta
kullandığımız sosyal medyalarda bile eş
zamanlı şekilde “deepfake” yapılabiliyor.
Ancak bunlar sadece eğlence içerikli ve yüz
değiştirme videolarından ibaret halde bulunuyor.
Gerçek bir videoda söylenilen yanlış
sözcükler sonucunda insanlar kendilerinin
“deepfake” olduğunu söyleyerek yalana
başvuruyorlar ve bu şekilde gündelik hayattaki
insanların bakış açısını değiştiriyorlar.
Yapay zekanın maneviyat
gücü sorgulanabilir
Bir yapay zekanın ahlaki veya etik kuralları,
duyguları ve duyuları yoktur. Onlar sadece
insanın benliğini taklit ederler. Freni patlamış
otonom bir araç yolda ilerlerken bazen
önünde iki seçenek bulunur. Aracın içindeki
insanlar mı ölmeli, yoksa yolda bulunan
yayalar mı? Ahlak kuralları kültürlere göre
şekillenir. Yapay zeka hangi ahlak kuralını
taklit edeceğini bilemez. Şu anın dünyasında
sadece verilen komutları yerine götürmekle
hükümlüdür. Alphazero isminde bir
yapay zeka insanlığın 1500 yıllık satranç
hayatını sadece 4 saat içerisinde sıfırdan
öğrenip kendini namağlup ilan etmiştir.
GPT-3 adlı bir yapay zeka insan dillerini
taklit ederek Mevlana ve William Shakespeare
gibi üstatların edebi kişiliğini algı-
25
TEKNOLOJİ
layarak onların tarzında şiirler yazabiliyor.
Yapay zekalar günümüzde sadece bilgi o-
daklı değil davranış biçimi olarak da insanları
taklit ediyor. Yapay zekayı buz dağı olarak
tasvir edecek isek, daha buz dağının görünen
kısmındayız. Ancak bu görünen kısmı
olsa bile “deepfake” de olduğu gibi korkutucu
özelliklerle baş başa kalacağız gibi
görünüyor. Şirketler teknolojik gelişmeleri
yakından takip ederek, teknolojik yatırımlar
yaparak “deepfake” farkındalığı oluşturmaya
çalışıyorlar. İnsanları bu tarz sahte
ürünlere karşı bilinçlendiriyorlar. Dünyaca
ünlü, eski futbolcu David Beckham akıcı şekilde
dokuz dil konuşurken bir videosu yayımlanmıştı.
İnsanların gözünde Beckham’ın
itibarı artmıştı. Ancak olay sonucunda
sadece bir dili akıcı şekilde konuşabildiği
ve videonun deney amaçlı Almanya’daki
Münih Teknik Üniversitesinde geliştirilen
özel bir kod ile gerçekleştirildiği
ortaya çıktı. Başka bir örnekte ise eski Amerika
Birleşik Devletleri başkanı Richard Nixon’ın,
başarısız olan Apollo 11 hakkında
yapmış olduğu konuşma korkutucu derecede
ses getirmişti. Ancak Massassuchets
Teknik Üniversitesi tarafından yapılmış o-
lan “deepfake” videosu olduğu ortaya çıkmıştı.
Gerçeklik algısına karşıt oyunlar
duyguları sömürebilir
Sahte haberler sonucu her gün şaşıran insanların
gerçeklik algısı değişip, gündelik
hayatta daha tepkisiz ve ruhsuz bireyler o-
larak hayatlarına devam etmeye başlamışlardı.
Her geçen gün makineleşme ve yapay
zeka insanların hayatını hızla, ele geçirirken,
insanlarda duygusuzlaşıp, hissizleşip
ve ruhsuzlaşıp robotlaşmaya doğru ilerliyor.
///KAYNAKLAR
https://youtu.be/CF_e0kMCW2o BECKHAM
https://gelecekbilimde.net/deepfake-nedir-ve-nasil-yapilir/
https://youtu.be/dhnZ8qxmP00 ALPHAZERO
https://youtu.be/yaq4sWFvnAY NIXON - APOLLO 11
https://youtu.be/LeE8Kd-VbEg NTV HABERİ
https://youtu.be/QOwako7g_WY DW CHANNEL
https://github.com/poloclub/ganlab/pulls
https://youtu.be/N4m_xt4vFwY
26
YAZI/GÖRÜŞ
Genç Avukatlar ve sorunları
Ülkemizde özel üniversitelerin bir hayli
artması, hem hukuk alanında hem de diğer
alanlarda eğitimin niteliğini düşürdüğü
gibi; büyük oranda genç işsizliğe de yol açmaktadır.
Her yere üniversite açarak niceliği
artırmak yerine, mevcut üniversitelerin ve
meslek liselerinin kalitesini artırmanın daha
tutarlı ve stratejik bir hamle olabileceği kanaatindeyim.
Üzerinde durmamız gereken e-
sas konu olan genç meslektaşlarımın yaşadığı
sorunlar da bu durumun başında gelen konulardandır.
Günümüzden 20 yıl önce, Hukuk
Fakültesi mezunu olan bir insanın çok kısa
sürede ortalamanın üstünde bir gelire sahip
olduğunu düşünürsek; günümüzde böyle bir
durum neredeyse imkansızdır.
Kendi ofisini açan avukat meslektaşlarımın;
normalde en fazla 6 ay süren maddi zorluk süreçleri,
günümüzde 5 yıla kadar çıkabilmektedir.
Bu durumun temel nedeni, yanlış yönetim
ve her alanda niteliksiz eğitimdir. İnsanların
çoğunun doktor, avukat, mühendis, mimar gibi
meslekler edinmek istediğini herkes bilir.
Herkesin bu tarz mesleklere sahip olduğu bir
dünyada, bu sefer evde bozulan kombiyi tamir
edecek nitelikli bir ustayı bulmak zorlaşacaktır.
Öğrencilere ortaokul çağından itibaren bir ya
da birkaç meslek hakkında somut tecrübe kazandırılması,
fakülte seçiminde çok daha mantıklı
ve pragmatik davranmayı sağlayabilecektir.
Nitekim, hiç okul okumayıp 10 yaşından
beri kuaförde çalışan bir genç; 23 yaşına
27
geldiğinde üniversite mezunu olan akranlarının
10 yıl ilerisinde gelire sahip olabilmektedir.
Hukuka güven zedeleniyor
Asıl konumuza dönecek olursak; hukuk fakültesi
ve stajyer avukatlık hakkında yapılacak o-
lan yeni düzenlemelere değinmekte fayda olduğunu
düşünüyorum. Kanaatimce, mezun
olduktan sonra ve stajyer avukat olmadan önce
yapılacak olan “ölçme ve değerlendirme sınavı”
günümüzden 5 yıl hatta 10 yıl önce yapılması
gereken, geç kalınmış bir uygulamadır.
Bu uygulama, eğitim niteliği diğer okullara nazaran
çok düşük olan okullardan mezun olanların,
yoğun şekilde sınava hazırlanarak daha
donanımlı olmasını sağlayacaktır. Üzerinde
durulması gereken bir diğer konu da İstanbul’da
kurulan ve Ankara’da da kurulma hazırlığı
yapılan “ikinci baro” meselesidir. Zaten
yargı bağımsızlığının azımsanamayacak raddede
zedelendiği ve hukuka güvenin azaldığı
ülkemizde; bir de İstanbul’da ikinci baronun
kurulması, iktidarın hukukun bağımsızlığına
daha ne kadar zarar verebileceği sorusunu a-
kıllara getirmektedir. Zira tüm siyasi oluşumlardan
bağımsız olan meslek örgütleriyle başa
çıkamayan iktidarın, böyle bir adımla kendi i-
deolojisine yakın “yandaş” barolar türetmesinin,
toplumun hukuka olan güvenini bir kez
daha zedelediği aşikârdır. Hukuka olan güvenini
sarsması bir tarafa, diğer mesleklerin de
bağımsız ve hür olmasının sallantıda olduğunu
bile düşündürmektedir.
EKONOMİ
Doğalgaza her ay yüzde 1 zam yapılıyor
Doğalgaz fiyatlarına ocak, şubat ve mart aylarında da yüzde 1 zam yapılmıştı. Böylece doğalgaza
her ay düzenli bir şekilde zam gerçekleştiriliyor. BOTAŞ tarafından yayımlanan tarife tablosuna
göre haneler için doğalgazın metreküp fiyatı yüzde 1 artışla 1.2896 liradan 1.3025 liraya
yükseldi. Sanayi ve elektrik üretim için kullanılan doğalgaza da aynı oranda zam yapıldı. BO-
TAŞ’tan yapılan LNG alımlarında metreküp fiyatı ise yüzde 1.8 artırıldı.
IMF: Türkiye 2021’de %6,
2022’de %3,5 büyür
Uluslararası Para Fonu (IMF), Küresel Ekonomik
Görünüm raporunu yayımladı. Rapora
göre, 2021 küresel büyüme tahmini O-
cak 2021’de açıkladığı yüzde 5,5’ten yüzde
6’ya yükseltti. Türkiye için ise ekonomik büyüme
beklentisi ocak ayında olduğu gibi 20-
21 yılı için yüzde 6, 2022 yılı için % 3,5 olarak
açıkladı. IMF, küresel ekonomik büyü-menin
ise 2022’de %4.4 olacağını düşünüyor.
Çaykur’un zararı
547 milyon lira oldu
TBMM KİT Komisyonunda
hesapları ele
alınan Çaykur’un 20-
20 yılını da 547 milyon
lira zararla kapattığı
belirtildi. 20-
17'de 267 milyon, 20-
18'de 657 milyon, 2019'da 635 milyon ve
2020 yılında 547 milyon lira zarar açıklayan
Çaykur’un geçtiğimiz yıllara göre zararını
azalttığı görülüyor.
3.7 milyon abonenin
elektriği kesildi
Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanı Fatih
Dönmez, 2020 yılında 3 milyon 768 bin
638 abonenin faturasını
zamanında ödeyemediği
için elektriğinin kesildiğini
açıkladı. Elektriği
kesilen 716 bini aşkın
abone ise borcunu
ödeyip elektriğini
açtıramadığı için
karanlıkta kaldı.
Forbes global listede en
zengin Türk, Murat Ülker
Forbes dergisi, 2021 yılı dünyanın en zenginleri
listesini açıkladı. Globalde ilk sırada 177
milyar dolarlık servetiyle Amazon’un CEO’su
Jeff Bezos yer aldı. Pandemi nedeniyle dünya
ekonomisinin ağır bir kriz yaşadığı bir dönemde
Bezos servetini 113 milyar dolardan
177 milyar dolara yükseltti. Türkiye’de ise
Murat Ülker, 6,3 milyar dolarlık servetiyle ilk
sırada yer aldı. 2020 yılına göre servetini %
46,5 artıran Ülker, dünyada da 421. sırada
yer aldı. Ülker, geçen sene dünyada 414. Sıradaydı.
Türkiye’de listede ikinci
sırada 4,4 milyar dolarlık servetiyle
Erman Ilıcak yer aldı.
Türkiye’nin en zengin ilk 10
kişisinin serveti, 29,8
milyar dolara seviyelerine
kadar çıktı.
28
EKONOMİ
Medyada aslan payı
dijital yayıncılıkta
Türkiye'de Tahmini Medya ve Reklam Yatırımları
2020 Yılı Raporu yayınlandı. Söz
konusu rapora göre, Türkiye'de toplam
medya yatırımları 13 milyar 976 milyon TL
olarak gerçekleşti. Mecra dışı reklam yatırımları
ile beraber, toplamda medya ve reklam
yatırımları bir önceki yıla göre %24
büyüyerek, 17 milyar 469 milyon TL düzeyinde
oldu. Medya yatırımlarında dijital yayıncılığın
%54 ile en fazla pay aldığı görülürken,
televizyonun %36 ile ikinci sırada,
açık havanın %5 ile üçüncü sırada ve basının
ise %3 ile dördüncü sırada yer aldığı
görüldü. Radyolar pastadan %2 pay alırken,
sinemanın payı ise %0.2’de kaldı.
Mart ayı dış ticaret açığı
4,7 milyar dolar oldu
Ticaret Bakanı Ruhsar Pekcan, mart ayında
ihracatın 2020’nin aynı ayına göre yüzde
42,2 artışla 18 milyar 985 milyon dolara
çıktığını açıkladı. Pekcan, “İthalatımız ise
mart ayında, geçen senenin aynı ayına göre,
yüzde 25,8 artarak 23 milyar 679 milyon
dolar olmuştur. Mart ayı
dış ticaret açığımız, 2020
Mart ayına göre yüzde
14,2 gibi önemli bir düşüş
göstererek 5,5 milyar
dolardan 4,7 milyar
dolara gerilemiştir”
dedi.
Merkez Bankası’na
yeni atama yapıldı
Naci Ağbal’ın görevden alınıp Şahap Kavcıoğlu’nun
yeni başkan olduğu Merkez
Bankası’nda Para Politikası Kurulu (PPK)
üyeliğine Banka Meclisi üyelerinden Prof.
Dr. Elif Haykır Hobikoğlu atandı.
Enflasyon yüzde 16,19 oldu
Tüketici fiyat endeksi aylık yüzde 1.08, yıllık
yüzde 16.19 oranında arttı. Mart ayında
fiyatı en çok artan ürün yüzde 61.04 ile
karnabahar oldu. Mart 2021'de, endekste
kapsanan 415 maddeden, 287 maddenin
ortalama fiyatında artış yaşandı. En son
2019 yılının ekim ayında tek haneli sayıları
gören yıllık enflasyon o zamandan bu yana
çift haneli rakamlarda gerçekleşiyor.
Üretici enflasyonu son
26 ayın zirvesinde
Yurt içi üretici fiyatları endeksi (Yİ-ÜFE)
mart ayında %31,20 ile Ocak 2019 sonrasındaki
26 ayın zirvesine çıktı. ÜFE'deki artış
tüketici enflasyonunu önümüzdeki aylarda
olumsuz etkilemeyi sürdürecek.
Türkiye İş Bankası’nda
üst düzey görev değişimi
Türkiye İş Bankası'nın
1 Nisan 2021 tarihli
Yönetim Kurulu
toplantısında Adnan
Bali’nin Yönetim Kurulu
Başkanı seçilmesine,
Genel Müdür
Yardımcısı Hakan Aran’ın ise Bankacılık
Düzenleme ve Denetleme Kurumu’na
gerekli bildirimlerin yapılması ve izinlerin
alınmasını takiben Genel Müdür olarak
atanmasına karar verildi.
29
EKO TARİH
Bilimde kazanan
Newton borsada batmıştı
Başlık yanlış ya da abartı değil, ünlü
matematikçi ve fizikçi Sir Isaac Newton
borsada, tarihin ilk ‘balonlarından’ birine
yakalanmış ve sonucunca batmıştı. Newton
bundan tam 300 yıl önce Güney Deniz
Şirketi balonunda 20.000 pound kaybetmişti.
Bu batış onu o kadar çok etkiledi
ki, battıktan sonra şu sözü söyledi; “Yıldızların
hareketlerini hesaplayabilirim,
insanların çılgınlıklarını hesaplayamam”
olma özelliği taşımaktadır. İşte bu büyük
balon böyle meydana gelmiştir.
Haliyle ‘arkasına’ devleti almış bir şirket
İngiliz halkına makul gelmiştir. Halk öylesine
çok hisse almıştır ki 1720 yılının
Ocak ayında 128 pounda satılan şirket
Bu batışı anlayabilmek için ilkin Güney
Deniz Şirketi balonundan bahsetmek gerekir.
1701-1714 yıllarında İspanyol Veraset
Savaşları’nın ardından İngiltere, 1713
Utrecth Anlaşması’yla Güney Amerika’daki
İspanyol sömürgelerinde ticaret
hakkı elde etmiştir. Bu durum aynı zamanda
İngiltere’nin yükselişinin başlangıcı
olarak da kabul edilmektedir. Söz konusu
şirket, Güney Deniz Şirketi de para
karşılığında bu bölge ile ticaret yapma
tekelini elde etmiştir. Fakat yeni kurulan
bu şirket köle ve mal ticaretinde başarılı
olamamıştır. Şirketin tekeli esnetilmiş ve
zor süreç başlamıştır. Şirketin yöneticileri
ise süreci yönetmek için çözüm aramaya
koyulmuştur. Yetkililer ikna edilerek,
uzun dönemli borçların Güney Deniz
Şirketi hisselerine çevrilmesiyle İngiltere’nin
savaş giderlerini finanse etme
görevini alması sağlanmıştır. Yani bir nevi
İngiltere Merkez Bankası’na alternatif
30
EKO TARİH
hisseleri aynı yılın Haziran ayı sonunda
1050 pounda kadar çıkmıştır. Bu süreçte
de şirketteki kötü yönetim, boş vaatler,
yanlış limanlarda bekleyen mallar… durumu
daha da kötü hale getirmiştir. Fakat
halk halen durumdan haberdar
değildir ve kandırılmaya da devam etmiştir.
Durumun kötü gittiğini ilk fark eden
de şirketin yöneticileri olmuş ve hisselerini
satmaya başlayanlar da onlardan o-
luşmuştur. Fakat bu durum devamında
tüm yatırımcılar tarafından duyulmuş ve
bu satışa herkes katılmıştır. Ve balon patlar...
Bu büyük balon İngiltere’yi o kadar
etkilemiştir ki halka arzlar yasaklanmıştır.
Newton’un batışı nasıl oluyor?
Bu borsa çılgınlığına ünlü matematikçi ve
fizikçi Sir Isaac Newton da dahil olmuştur.
180 dolarlardan Güney Deniz Şirketi
hissesine giren Newton, hisse fiyatı 380
dolar civarındayken çıkmıştır. Yani 2 kattan
fazla bir para kazanmıştır. Ama hisse
fiyatı sonrasında 600 dolara kadar yükselmiştir.
Newton da borsaya yeni giren
‘klasik’ biri gibi şirketin hisse fiyatı 700
dolar olunca yani yükselince tekrar piyasaya
giriş yapmıştır. Ünlü fizikçi bu defa
çok daha büyük bir miktarla giriş yapmıştır.
Sonra ise yukarıda da anlatıldığı üzere
insanlar bu hisseden paralarını çekmeye
başlamıştır. Newton
durumun farkına
vardığında hisse bir daha
yukarı çıkmamak ü-
zere 400 doların altına
düşmüştür. En sonunda
ise 100 dolara kadar düşüş
yaşanmıştır. Newton
bu düşüşte o zamanın
parasıyla 20 bin pound
kaybederek büyük
bir hüsrana uğramıştır.
Buradan da görüldüğü
üzere üzerinden 300’den
fazla yıl geçmesine rağmen
borsalarda hiçbir
şey değişmemiştir. Günümüzde
de çeşitli ülkelerin
borsalarında böyle
bir durum söz konusu…
31
EKO ANALİZ
Getir yemekte, Yemeksepeti
market işinde daha iyi oldu
İkili ezeli rakip, Getir ve Yemeksepeti… Aslında
ikisi de kendi alanında en iyileri. Getir hızlı
online marketçilikte Türkiye’de örnek bir iş
yaptı. Devamından niceleri çıktı. Yemeksepeti
de yılların da getirdiği rahatlıkla yemek a-
lışverişinde zirveyi korudu, pek de bir yenilik
yapmadı. Fakat pandemi tüm bilinen, ezberlenen
durumları altüst ettiği gibi online alışveriş
sektörünün de ayarlarıyla oynadı. Yemeksepeti’ne
rakip olması için açılan Getir
Yemek, hem fiyatı hem de müşteri
memnuniyetiyle deyim yerindeyse
Yemeksepeti’ni unutturdu. Hatta bu
kampanyalar hem esnafa hem de tüketiciye
yaradı. Üstelik bu kampanyadan
doğan indirimin bir bölümünü esnafa
yansıtmıyor bile Getir! Gelelim
Yemeksepeti’ne, kısa süre
önce Getir’e rakip olarak kurduğu
Banabi ile sistemi çok kısa sürede oturttu. İlk
etapta yaptığı ciddi indirimler ve hoş geldin
çekleri kampanyanın tutmasında etkili olsa
da yakın zamanda müşteri memnuniyeti ve
fiyat avantajıyla Getir’in tahtını elinden aldı
diyebiliriz. Bu arada Banabi’deki ürün çeşitliliği
karşısında bir adım daha atmak zorunda
hisseden Getir, yeni girdiği alanlara aynı aplikasyonda
yer vermenin avantajıyla Getir
Büyük’ü kurdu. Aslında bu piyasadaki ‘premium’
kitleyi de etkiledi. Belki buradaki a-
maç diğer rakipler olan İstegelsin ve Migros
Sanal Market gibi diğer büyüklerle de rekabet
etmek olabilir. Ama pandemi bize gösterdi
ki namını market uygulaması olarak alan
Getir yemek alanında, yıllardır var olan yemek
uygulaması Yemeksepeti ise market
alanında başarılı oldu.
Trendyol ‘sert’ hareket ediyor
İşin tuhaflığına bakın ki kendini giyim, moda,
aksesuar ve diğer gereçler alanında tanıtmış T-
rendyol da hem Getir’in hem de Yemeksepeti’nin
alanına giriyor. Hem de sert bir şekilde…
Yine yakın zamanda kurulan Trendyol Hızlı
Market getirme ücreti almıyor, bunun yanın-da
her gün gittiğiniz marketi de kapınıza
getiriyor. Üstelik ne Getir kadar az çeşitli
ne Banabi kadar pahalı. Bunun yanında
hemen her gün de indirimleri mevcut.
Tek dezavantajları ise ürünleri direkt
marketten aldıkları için ‘Şark Kurnazlığı’na
maruz kalmaları. Esnaf
ne yazık ki bu güzel ekosisteme
destek olmuyor, aksine köstek bile
oluyor. Yanlış siparişler, bozuk
ürünler gibi bir-çok şikayetle başa çıkmaya
çalışan Trendyol ise çözümü hızlı iade ve hediye
çekiyle geçiştirmeye çalışıyor. Fakat bu biraz
taşıma suyla değirmen döndürmeye benziyor.
Sürdürülebilir olmadığı zaman içinde
anlaşılacaktır. Trendyol’un en ye-rinde hamlesi
ise Trendyol Yemek. Yine Hızlı Market gibi aynı
aplikasyonda yer alan Trendyol Yemek, ilk
siparişe özel %50 indirim uyguluyor. Peşinden
de indirim çeki sunuyor. Yaygınlık ve hız
açısından hem Yemeksepeti hem de Getir
Yemek’le yarışabilen Trendyol Yemek, siparişleri
kendi kuryeleriyle götürüyor. Tek aksilik T-
rendyol Hızlı Market’te ona da acil çözüm
bulunması şart!
32
SİGORTA
Nakliyat sigortalarından 1.2 milyar TL prim geldi
Gemi lojistiği başta olmak üzere uluslararası nakliyat ticareti, o-
lası risklerde şirketlere ciddi maliyetlere mal olabiliyor. Ülkemizde
bu alandaki sigorta bilincinin yüksek olduğunu söyleyen IBS
Sigorta ve Reasürans Brokerliği CEO’su Murat Çiftçi, “Türkiye’de
sigorta şirketleri geçen yıl nakliyat riskleri ile ilgili yaklaşık 1.3
milyon adet teminat sunarken nakliyat sigortalarından toplam
1.2 milyar TL prim üretimi gerçekleştirildi” şeklinde konuştu.
AXA Sigorta’dan ‘Sülale
İndirimi’ kampanyası
AXA Sigorta, Türkiye’de
bir ilke imza attı ve tamamlayıcı
sağlık sigortası
sahiplerinin yararlanabileceği
“Sülale İndirimi”ni
hayata geçirdi.
“Sülale İndirimi” kapsamında ise tamamlayıcı
sağlık sigortasının fiyat avantajlarına ek
olarak %10 oranında ek bir indirim tanımlanıyor.
Tamamlayıcı sağlık sigortası
yaptıran herkes minimum beş, maksimum
20 kişilik bir grup oluşturarak, akrabalık durumuna
bakılmaksızın Sülale İndirimi’nden
yararlanılabilecek.
sigortaladım.com’dan
hediye App Store kodu
sigortaladım.com 22 farklı sigorta
şirketinin tekliflerini,
tüm teminat detaylarıyla kolayca
karşılaştırıp, tüketicilerin
ihtiyacına en uygun poliçenin
hemen satın alınmasını sağlıyor. A-
vantajlar dünyasıyla müşterilerin hayatına
değer katan sigortaladım.com, Apple ile
başlattığı kampanya kapsamında 100 TL’ye
varan “App Store” kodu hediye ediyor.
Generalli’den işyerlerine
‘Ekmek Teknem Sigortası’
Generali Sigorta’nın modüler
sigorta ürünü “Ekmek
Teknem Sigortası”, kafe ve
restoran sektöründe hizmet
sunan KOBİ ve esnafların
müşterileri, çalışanları, makineleri, e-
lektronik cihazları ve hatta işletme kârlarına
dair endişelerini ortadan kaldırıyor.
Türk sigortacılık sektöründe ilk olma özelliği
taşıyan Ekmek Teknem; kafe ve restoran
sektöründeki KOBİ’lerin ve esnafların
kendi teminat paketlerini oluşturmasına
olanak tanırken, ihtiyaç dâhilinde olmayan
teminatlara ekstra prim ödeme zorunluluğuna
da son veriyor.
Aksigorta, Vodafone ile
işbirliği gerçekleştirdi
Vodafone ile işbirliği
gerçekleştiren Aksigorta,
yeni nesil dijital sigortacılıkta bu kez de
telekomünikasyon ile ivme kazandı. Bu işbirliği
vesilesiyle hayata geçen Vodafone Sigorta
ve Aracılık Hizmetleri, Vodafone Yanımda
uygulaması ve çağrı merkezi üzerinden
Aksigorta ürünlerini kendi müşterilerine
sunuyor.
Türkiye’nin en güvenilir sigorta sayfaları SANTRAL’de
28 33
KRİPTO PARA
Kripto borsalarının hacmi 3 trilyon dolara yaklaştı
CryptoCompare, mart ayı boyunca yaptığı ölçümlerin sonucunu açıkladı. “Yüksek segmentte”
yer alan borsaların ay boyu toplamda 2.5 trilyon dolarlık hacim aldığı belirtildi.
Bu sayı, düşük segmentteki borsalar için ise 493 milyar
dolar düzeylerinde oldu. Mart ayındaki ortalama günlük ticaret
hacmi, şubat ayındakine benzer düzeyde gerçekleşti.
118.33 milyar dolarlık hacmin görüldüğü 31 Mart, söz konusu
ayın en büyük hacimli günü oldu. Yüksek segmentli
borsalar arasındaki hacim lideri, 757 milyar dolarla Binance
oldu. Onu 210 milyar dolarla Huobi Global, 173 milyar
dolarla OKEx takip etti. Bu üç borsa, yüksek segment kategorisindeki
hacmin yaklaşık %75’ini oluşturuyor.
Cumhurbaşkanından
Blockchain vurgusu
Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan,
D-8 Teşkilatı 10. Zirve Toplantısı’na
katıldı. “Online platforma
dayalı bir İslami Megabank fikrinin
yapılabilir olduğuna inanıyoruz”
diyen Erdoğan, Türkiye’deki üniversitelerin
ve araştırma kurumlarının
bu ağ sayesinde “yapay zeka, nesnelerin
interneti, büyük veri, blockchain” alanlarında
bilgi paylaşımı yapabildiğini söyledi.
D-8 Araştırma ve İnovasyon Öncüleri Ağının,
“ülkelerimizin hak ettiği yere ulaşması
bakımından kritik önemde” olduğu belirtildi
PayPal’ın Kurucusu: Bitcoin
ABD’ye karşı kullanılabilir
PayPal’ın kurucusu Peter Thiel, Çin’in Amerikan
dolarını zayıflatmak için Bitcoin’i kullanabileceğini
söyledi. “Rezerv para birimine
sahip olmak, bize İran petrolünün tedariği gibi
pek çok alanda avantaj sağlıyor” diyen isim,
“Çin’in, bu avantajın ABD’de olmasından
memnun olmadığını” dile getirdi.
Cardano’dan merkeziyetsizliği
güçlendirme adımı
Kripto para birimi Cardano, ağ merkeziyetsizliğini
güçlendirmek için stake havuzları a-
rasında P2P iletişim kurulacağını bildirdi. Bu
yenilikle birlikte ağın sürdürülebilirliğinin
artması düşünülüyor.
MicroStrategy 15 milyon
dolarlık Bitcoin aldı
MicroStrategy, SEC’ye sunduğu belgeyle
Bitcoin rezervini büyüttüğünü açıkladı. Şirket,
aldığı 253 Bitcoin’in ortalama alım fiyatını
59.339 dolar olduğunu belirtti. Şirketin
toplam 91.579 adet Bitcoin’i bulunuyor.
Goldman Sachs
Bitcoin hizmeti verecek
Goldman Sachs, Private Wealth Management
çatısı altında hizmet sunduğu müşterilerine
Bitcoin yatırımı yapma fırsatı sunacak.
Private Wealth Management biriminin global
yöneticisi olan Mary Rich, Bitcoin enstrümanlarının
yılın ikinci yarısında hazır olabileceğini
ifade edildi.
Kripto para sayfaları Türkiye’de sadece SANTRAL’de
34
İNŞAAT/EMLAK
Konut fiyat artışında dünya lideri olduk
Uluslararası gayrimenkul danışmanlık şirketi Knight Frank, global konut fiyatları
endeksinin 2020 yılı dördüncü çeyrek sonuçlarını açıkladı. Dünyadaki 150 şehri de kapsayan
rapora göre, Türkiye'nin üç büyük şehri listeye damgasını vurdu. Son bir yıllık
fiyat artışına bakıldığında dünyada konutların en fazla değer kazandığı yer yüzde
30 ile Türkiye’nin başkenti Ankara oldu. İzmir yüzde 29.4 ile ikinci, İstanbul
ise yüzde 27.9 ile üçüncü sırada yer aldı. Raporda, Türkiye’deki konut
fiyat artışlarının arkasında yüksek enflasyon ve Türk lirasındaki
değer kaybının olduğu belirtildi.
“Türkiye’de bina ömrü
100 yıla kadar çıkmalı”
Güvensiz binaların depremden
daha büyük risk
taşıdığını kaydeden Şua
İnşaat Yönetim Kurulu Başkanı Nimetullah
Kaya, Topraklarının yüzde 98’i deprem
kuşağında bulunan Türkiye’de acilen
yıkılıp yeniden yapılması gereken 7.5 milyon
riskli konut bulunduğunu hatırlatarak,
bina ömrünü en az 100 yıla çıkaracak
nitelikli yapıların inşa edilmesi gerektiğini
vurguladı. Kaya, mühendislik ve mimari a-
çıdan teknik kurallara uygun şekilde projelendirilmiş,
kaliteli malzemelerle ve doğru
işçilikle üretilmiş binaların depremi
riskli olmaktan çıkardığını söyledi.
“Eksik işler Türkiye’nin
imajını zedeliyor”
Gayrimenkul pazarının en
büyük sorunu eksik bilgi ve
dolandırıcılık oluyor. Sayıları
her geçen gün artan bu vakalara
karşı sektörden de tepkiler
geliyor. Özellikle yabancıların satışlarında
bu tür işlemlerin sayısında artış olduğunu dile
getiren Inhose Global Yönetim Kurulu Başkanı
Fatih Ergüven, “Bizim en büyük reklamcımız,
müşterilerimiz. Olumsuz durumlar
imajımızı da etkiliyor” şeklinde konuştu.
73 yıllık inşaat devi
Garanti Koza iflas etti
Türkiye ekonomisindeki
olumsuz durumun
en çok hissedildiği sektörlerden biri
olan inşaattan bir iflas haberi geldi. Mahkeme,
73 yıllık Garanti Koza İnşaat şirketinin
iflasına karar verdi.
Tepe Emlak, İDO’nun ticari
alanlarını kiralayacak
25 yıllık tecrübesiyle gayrimenkul
sektörünün köklü kuruluşlardan
biri olan Tepe Emlak
Yatırım A.Ş., İstanbul Deniz
Otobüsleri’nin (İDO) terminal ve gemilerindeki
ticari alanların kiralama hizmetlerini
üstlendi. Tepe Emlak Yatırım A.Ş. ideal
marka karması oluşturma tecrübesiyle,
İDO’nun ticari alanlarından elde ettiği geliri
artırmayı hedefliyor.
Konut satışları %31.6 düştü
Konut satışları şubat
ayında %31,6 a-
zalarak 81 bin 222
oldu. İpotekli konut
satışları ise %66,5
azalış göstererek 14 bin 669 oldu. İpotekli
satışların düşmesinde artan konut kredisi
oranlarının etkili olduğu düşünülüyor.
35
Kılıçdaroğlu: “Artık milletin
canına da kastediyorsun”
Sağlık Bakanlığı’nın koronavirüs tablosundaki
vahim tabloyu açıklamasının ardından
Cumhuriyet Halk Partisi Genel Başkanı
Kemal Kılıçdaroğlu konuyla ilgili sert
açıklamalarda bulundu. Kılıçdaroğlu, sosyal
medya hesabından Cumhurbaşkanı
Recep Tayyip Erdoğan’ı etiketleyerek bir
mesaj paylaştı. Kılıçdaroğlu,
mesajında “Milletin
cebine kastettiğin
yetmedi, artık canına da
kastediyorsun Recep
Tayyip Erdoğan.
Türkiye lebalep
hasta!”
ifadelerini
kullandı.
POLİTİKA
Erdoğan: Yeni bir devri başlatıyoruz
Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, Beykoz Cam ve Billur Müzesi Açılış Töreni'nde
konuştu. Tek parti dönemine kültür ve sanat eleştirisinde bulunan Erdoğan, "Tek parti
döneminde kültürel alanda tamamen taklitçi, baskıcı, değerleri ile kavgalı
bir zihniyetin esiri olduk" diye konuştu. Yatay mimari çıkışı yapan
Başkan Erdoğan, "Ülkemize uzunca süre hakim olan çirkin, ruhsuz,
kimliksiz yapı inşasını sona erdirerek yeni dönemi başlatmak istiyoruz"
şeklinde konuştu. Erdoğan şöyle devam etti: “Yaşadığımız coğrafyada
200 yıllık Selçuklu, 600 yıllık Osmanlı ve bir asıra yaklaşan Cumhuriyet
ile yaklaşık 1000 yıllık geçmişimiz var. Bugün de her –
yerde ecdadımızın bıraktığı kültür izlerine rastlıyoruz.”
Ali Babacan: Düşman
arıyorsanız yoksulluğa bakın
Demokrasi ve
Atılım (DEVA)
Partisi Genel
Başkanı Ali Babacan,
Batman’da
partisinin
1. Olağan
Kozluk İlçe
Kongresi’nde konuştu. İktidarın tutumunu
eleştiren Babacan, “Bu millete sunacakları
tek bir tane başarı hikayesi bile kalmadı. Bu
ül-kenin bir numaralı sorunu işsizliktir,
yoksulluktur, hayat pahalılığıdır. Ama dinlemiyorlar.
Şimdi buradan iktidar ortaklarına
sesleniyorum; düşman arıyorsanız,
önce yoksulluğa bakacaksınız” ifadelerine
yer verdi.
Draghi, Erdoğan için ‘diktatör’ dedi, cevap gecikmedi
Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın Ankara’da ağırladığı Avrupa Komisyonu Başkanı
Ursula von der Leyen’e yer gösterilmeyerek bir süre ayakta bırakılmasıyla ilgili konuşan İtalya
Başbakanı Draghi, “Erdoğan’ın Komisyon Başkanı Von der Leyen’e yönelik tavrını kesinlikle
doğru bulmuyorum. Uygun bir davranış olmadığını düşünüyorum ve Von der Leyen’in
maruz kaldığı aşağılamaya çok üzüldüm. Bunlar hakkında birisi açık konuşmalı – Ne iseler
onu söyleyelim – diktatörler…” dedi. Dışişleri Bakanı Çavuşoğlu, Draghi'nin sözlerine tepki
göstererek "Draghi’nin kabul edilemez popülist söylemini ve Cumhurbaşkanımız hakkındaki
çirkin ve hadsiz ifadelerini kuvvetle kınıyor, kendisine iade ediyoruz" şeklinde konuştu.
36
POLİTİKA
“İtalya Başbakanı’nın
Erdoğan’a posta koymasına
müsaade etmeyiz”
İyi Parti Genel
Başkanı Meral
Akşener, FOX
TV’de yayınlanan
Çalar Saat’te
İsmail Küçükkaya’nın
sorularını cevapladı.
Akşener şöyle konuştu: “İtalya
Başbakanı da çıkıp Erdoğan’a posta koydu.
O postaya da karşı koyarız biz. Biz rekabet
edebiliriz, demokrasi yoluyla iktidarı
değiştirmek için vatandaşlarımıza bunları
izah edebiliriz ama İtalyan Başbakanı’nın
Erdoğan’a posta koymasına müsaade etmeyiz.
Ama Sayın Erdoğan buna müsaade
edecek şimdi. Yakın zamanda o masaya
oturmazlarsa, göreceğiz.”
Davutoğlu’ndan Erdoğan’a
‘one minute’ göndermesi
Gelecek Partisi Genel Başkanı
Ahmet Davutoğlu
Çin’in Ankara Büyükelçisi’nin
Meral Akşener ve
Mansur Yavaş’ı hedef alan
paylaşımlarına Cumhurbaşkanı Recep Tayyip
Erdoğan’ın sessiz kalmasına sert bir
şekilde tepki gösterdi. Davutoğlu, “Davos’ta
‘one minute’ diyen Erdoğan bugün Çin’e niye
‘one minute’ diyemiyor?" dedi.
MHP’den ihracı
istenen isim istifa etti
126 emekli büyükelçinin Montrö Boğazlar
Sözleşmesi'yle ilgili yayınladığı açıklamada
ismi bulunduğu için MHP'den ihracı istenen
Ertuğrul Kumcuoğlu, partisinden istifa
ettiğini açıkladı.
37
HDP'den İstanbul
Sözleşmesi için ikinci kez
genel görüşme talebi
HDP Grup Başkanvekilleri Meral Danış-
Beştaş ve Saruhan Oluç, Cumhurbaşkanlığı
Kararnamesi ile 20 Mart gecesi geri çekilen
İstanbul Sözleşmesi’ne ilişkin ve yaratacağı
olumsuz etkileri tespit etmek ve a-
lınması gereken tedbirleri belirlemek üzere
Meclis’in acil ve özel bir gündemle toplanması
için 2. kez genel görüşme talep etti.
Karamollaoğlu: Biz milletle
ittifak yapmaya karar verdik
Saadet Partisi Genel Başkanı
Temel Karamollaoğlu, partisinin
Sakarya İl Başkanlığı’nın
7. Olağan Kongresi’ne katıldı.
Saadet lideri, ittifak mesajlarını
yineledi. Seçim atmosferine
girmeden ittifak konuşulmayacağını
belirten Karamollaoğlu, “Biz milletle ittifak
yapmaya karar verdik. Memurla, işçiyle,
çiftçiyle, esnafla, gençlikle, emekliyle, işsizle,
her kesimden insanımızla ittifak yapacağız”
diye konuştu.
TDP lideri Mustafa
Sarıgül’den bildiri tepkisi
Türkiye Değişim Partisi,
(TDP) Genel Başkanı
Mustafa Sarıgül,
104 emekli generalin
yayımladığı bildiriye
tepki göstererek, "Bu
bildiri amacını aşan,
haddini aşan, hiçbir demokratik ülkede kabul
edilmesi mümkün olmayan bir açıklamadır.
Hangi mantıkla, hangi amaçla gece
saat 3’te, neden ihtiyaç duyulmuştur? Bunların
üstünde detaylı durulması lazım"
şeklinde konuştu.
İsrail, Uluslararası Ceza
Mahkemesi’ni tanımadı
İsrail’in Filistin’de işlediği
suçları incelemek üzere
bir komisyon kurulması
çağrısında bulunan
ve İsrail hükümetinin yanıtını bekleyen U-
luslararası Ceza Mahkemesi (UCM) beklemediği
bir yanıtla karşılaştı. İsrail merkezli
Ynet’te yer alan haberde İsrail yönetimi,
UCM’sini ve kararını tanımamaya karar
verdi. UCM, bölgede İsrail’in işlediği “olası
savaş suçlarını” incelemek için bir karar
verilmesini hükmetmişti. Ynet’te yer alan
haberde İsrail Başbakanı Netanyahu’nun
üst düzey bakanları ve hükümet yetkilileriyle
görüşerek UCM ile iş birliği yapmama
kararı aldığı belirtildi.
Kosova’nın Cumhurbaşkanı
Vjosa Osmani oldu
Kosova Meclisi’nde yapılan
oylamada ülkenin yeni
Cumhurbaşkanı Vjosa Osmani
oldu.
DÜNYA
Ürdün’deki darbe girişimi bastırıldı
Ürdün'de romanları aratmayacak bir taht kavgası gerçekleşti. Aralarında eski Veliaht
Prens, eski bakan ve Kraliyet ailesi üyelerinin de bulunduğu çok sayıda ismin karıştığı
darbe girişimi bastırıldı. Darbe girişiminin ardından eski Veliaht Prens Hamza bin Hüseyin
ve beraberindeki üst düzey 20 kişinin "ülkenin istikrarına tehdit olduğu gerekçesiyle"
gözaltına alındığı bildirildi. Ürdün Dışişleri Bakanı Eymen es-Safedi, ülkeyi hedef
alan bu faaliyetlerin dış güçlerle koordinasyon
halinde gerçekleştirildiğini söyledi.
Ürdün Genelkurmay Başkanı'nın, Bin Hüseyin'den
"ülkenin güvenliğini hedef alan
faaliyetlerini durdurmasını" talep ettiğini
ancak buna olumlu yanıt alamadıklarını
anlatan Safedi, eski Veliaht Prens'e kanunlar
çerçevesinde ve Haşimi Kraliyet ailesi
içinde muamelede bulunulacağını söyledi.
38
Sözcü Price: İran’la
görüşmeye hazırız
ABD Dışişleri Bakanlığı Sözcüsü
Ned Price düzenlenen
basın toplantısında yaptığı a-
çıklamada, ABD’nin 2015 İ-
ran nükleer anlaşmasının
şartları temelinde İran ile
yaptırımların hafifletilmesi
konusunda görüşmeye hazır
olduğunu kaydetti. Price, “İran’ı daha iyi bir
yere ikna etmek için kesinlikle tek taraflı hareketler
veya tavizler vermeyeceğiz. Viyana’daki
bu görüşmelerde amacımız karşılıklı
uyuma dönüşün zeminini hazırlamaktır”
şeklinde konuştu.
Bulgaristan seçiminin
galibi yine Borisov oldu
Bulgaristan’da koronavirüs salgını gölgesinde
düzenlenen genel seçimi, ilk sandık çıkışı
anketlerine göre, oyların yüzde 25’ini alması
düşünülen Başbakan Boyko Borisov’un
Bulgaristan’ın Avrupalı Gelişimi İçin
Yurttaşlar Partisi (GERB) kazandı.
MODA/STİL
Uyumun gücünü keşfedin
Tanınmış, artık herkes tarafından neredeyse kabul görmüş stil ikonlarına bir bakın, kırmızı
halıdan sokak stiline kadar farklı tarzlarda kombinlerle görebilirsiniz onları. Özellikle
günlük hayatlarında sıradan bir jean ve sweatshirt bile giyseler hemen dikkat çekerler. Ve
sadece ünlü isimler değil, herkeste aynı aurayı hissedersiniz. Şunu bilin, bu bir sihir değil.
Sadece kendimize yakışan renk uyumu diyebiliriz… Çünkü giydiğimiz o anlık tüm kıyafetlerimize
renk uyumu ahengine aksesuarlar dahil olacak şekilde dikkat edersek akılda
kalıcı, şık duran ve size özel oluşan bir stilin de sahibi olursunuz. Siyah, beyaz ve gri nötr
renklerdir. Bu renkler hem kendi aralarında hem de diğer bütün renklerle uyum içindedir
ve her koşulda kabul görür.
Eğer renkler konusunda kendinizden emin değilseniz ya da elinizde doğru tonlar yoksa
siyah ve beyazla kombinler oluşturun. Siyah, beyaz ve gri renkler joker renklerdir ve her
koşulda sizi kurtaracaktır.
Şimdi canlı renklerden örnek vermek istiyorum; Zümrüt yeşil&saks mavisi, vişne & gri,
mor & kırmızı, haki & gülkurusu, gri & hardal, çağla & mor, zümrüt & hardal, zümrüt &
kırmızı-bordo. Örneğin açık kahverengi bir gömlek ile haki yeşili bir pantolon veya tersi,
koyu kahve şapka, çanta ve ayakkabı ile toprak tonlarında bir stil oldukça hoş görünür.
39
PORTRE
Sen yoksun diye düşmanız
her güne: Kerim Tekin
Tarih onu akıllara “Kar beyazdır ölüm…”
şarkısıyla kazıdı. Ardından öleceğini ise
kimse bilmiyordu. Genç yaşta yaşının ilerisinde
bir başarıya sahip olan Kerim Tekin,
18 Nisan 1975 yılında İstanbul’da dünyaya
geldi. Tekin aslen ise Erzincanlıdır.
İlkokula Kültür Koleji’nde başlayan Tekin
ilköğretim eğitimini Mevlana İlköğretim
Okulu’nda tamamladı. Henüz o yaşlarda
bile şan ve gitar dersleri alan Tekin’in ününe
kavuşması ise lise yıllarında olacaktı.
Tekin, lise öğrenimi gördüğü sırada amatör
bir takımda futbol oynuyor ve aynı
zamanda gece kulüplerinde şarkılar söylüyordu.
İçindeki müzik aşkı futboldan ağır
bastı ve kariyerine müzikle devam etti.
1990’lı yılların başlarında gece kulüplerinde
şarkı söylemekten öteye geçti, kendi
şarkılarını yazmaya başladı. Ona ününü
kavuşturan şey ise adeta bir film senaryosundan
farksızdı. Tekin, bir gece kulübünde
şarkı söylerken menajer Halis Bütünley,
Tekin’i çok beğendi ve bu keşif sonrası
S Müzik ve Raks Müzik, Tekin’le bir
anlaşma yaparak onu milyonlara tanıttı.
Böylece Tekin’in profesyonel müzik hayatı
da başlamış oldu.
İlk albüm: Kara Gözlüm
Genç sanatçının ilk albümü henüz 20 yaşındayken
çıktı. Tekin’in ilk albümü Kara
Gözlüm’de Doğulu kardeşlerin de sözlerini
yazdığı Cici Baba da yer aldı. Büyük umutlar
bağlanan bu şarkı Tekin’in çıkışını da
sağladı. 20 yaşındaki Kerim’in bu ilk albümünde
çalıştığı isimler ise gerçekten ne
denli bir başarı olduğunun göstergesidir.
Tekin bu ilk albümünde; Garo Mafyan, O-
zan Çolakoğlu, Zeynep Talu, Şehrazat, İlhan
Şeşen, Ahmet Kaya, Saro Secikyan ve
Febio Taşel gibi hem döneminin hem de
şimdinin bile meşhur isimleriyle çalışmıştı.
Her ne kadar Cici Baba şarkısıyla
çıkış yapmış olsa da albüme adını veren
Kara Gözlüm şarkısı da Tekin’i müzik listelerinin
başına taşıdı. Tekin bu yıllarda
40
PORTRE
televizyon kanallarından da birçok teklif
almaya başladı. Tekin o dönemin meşhur
TV programlarından 7'den 77'ye, Huysuz
Show ve Erol Evgin Show gibi birçok eğlence
programına katıldı. Tekin’in pek
bilinmeyen bir de televizyon dizisi serüveni
vardır. Tekin, Show TV’de yayınlanan
Mirasyediler dizisinde oyunculuğu da kariyerine
ekledi.
Kar beyazdır ölüm,
ellerinden gülüm…
22 yaşına gelen Tekin artık bilinmeyen
bir sanatçı değil, herkesin
yeni albümünü merakla
beklediği bir sanatçı haline
gelmişti. İkinci albümü
olan Haykırsam
Dünyaya’yı müzik severlere
sundu. Bu albümle
farklı bir tarz
benimseyen Tekin,
uzun saçlı, kirli sakallı
ve küpeli bir halde
sevenlerinin karşısına
çıktı. 11 şarkıdan o-
luşan albümün muhakkak
ki en beğenilen ve onunla özdeşleşen
şarkısı Tayfun Duygulu’nun
yazdığı Kar Beyaz adlı şarkı olmuştu. Bu
albüm sonrası Tekin’in daha çok kişinin
beğenisini kazandı. Tekin bu albümü
sonrası tarzıyla da dikkat çektiğinden magazin
dergilerinin de kapaklarını süslemeye
başladı. Bu albümünde de Türkiye’nin
en başarılı sanatçılarından; Şehrazat,
Fedon, Hakan Demir, İskender Paydaş,
Tayfun Duygulu, Ozan Doğulu, Kenan
Doğulu, Zeynep Türkeş, Emre Irmak, Volga
Tamöz, Yuri Ryadchenko, Feyyaz Kuruş,
Kemal Albayrak, Yusuf Bütünley ve
Cenk Bütünley gibi isimlerle çalışmıştı. Bu
albümü sonrası Kral TV Müzik Ödüllerinde
de aday olarak yer aldı. Tam o yıllarda adı
kendi gibi sanatçı olan Zerrin Özer’le de
anılmıştı.
Tekin, televizyon dizilerinin yanı sıra o dönem
hemen her televizyon kanalının çektiği
televizyon filmlerinde de rol almıştı. Yaz
Aşkım adlı TV filmiyle sevenlerinin karşısına
geçen Tekin, filmde kendi adıyla bir
üniversite öğrencisini canlandırdı. Filmin
yönetmeni olan Cem Akyoldaş, Tekin'in albümünde
yer alan Akşamlar adlı şarkıya
klip çekmiş ve klibi filmden alınan
görüntülerle tamamlamıştı.
Mayıs ayında yayınlanan
klip sanatçının
ölümü üzerinde
haziran ayında tekrar
yayınlanmıştı.
Sen yoksun diye
düşmanız her
güne…
1 milyonu geçen albüm
satışıyla 90'lı yıllara
damgasını vuran sanatçılar
arasına giren Tekin, 1998
yılının ortalarında Kar Beyaz adlı
filmin çekimleri devam ederken başka bir
filmin çekimine gitmiş ve 27 Haziran
Afyon Termal konserinden İstanbul'a dönerken
onu keşfeden isim Halis Bütünley
ile birlikte geçirdiği kazada yaşamını yitirdi.
Tekin’in her iki filmi de yarıda kaldığı
için yayınlanamadı. Henüz 23 yaşında yaşamını
yitiren başarılı sanatçının ölümü
tüm müzik dünyasını yasa boğdu ve Türk
pop müziğinin hızla yükselen isimlerinden
biri olarak görülen Tekin'in cenazesi Türkiye'nin
en kalabalık sanatçı cenazelerinden
biri olmuştu
41
PORTRE
Tekin’in ölümü sonrası hakkındaki yorumlar
Zerrin Özer
Kerim Tekin, eğer bu
hayatta olsaydı. Türkiye'de
sanatçı diye bir
şey kalmazdı çünkü o
çok iyi bir şarkıcıydı. Halâ
onu çok seviyorum.
Erol Köse & Ayna grubu
Kerim Tekin, çok genç bir arkadaşımızdı.
Sanatının baharında, tam başarıya sarılırken
bu acı olay gerçekleşti. Konser dönüşü
olduğu için biz onu 'sanat şehiti' sayıyoruz.
Pınar Aylin
Zaman zaman halâ şarkılarını
açıp dinlediğim
ve üç yıllık profesyonel
müzik yaşamına çok
güzel şeyler sığdırdı.
Halis Bütünley
Kerim Tekin, Türkiye'de en çok sevdiğim
şarkıcılardan birisidir halâ, Benim canımdı,
oğlumdu, çocuğumdu o kadar çok
seviyordum ki kazada da
beraberdik. Ben o gün
orada çocuğumu kaybettim.
Çok yakışıklı ve
çok iyi şarkıcıydı.
Bora Gencer
Kerim, benim çok iyi arkadaşımdı.
O da benim gibi
Koç burcuydu. Yemek yemeyi
oda çok severdi ve
onunla acı yeme yarışları
yapardık.
Beste Açar
Ölümü hiç yakıştıramadığım
dostum, arkadaşım
ve her şeyimdi.
Ekin
Çok samimi arkadaşımdı.
Çok üzüldüm. Duyduğumdan
beri inanmak istemiyorum.
Müzik yaşamında
parlak geleceği olan bir
insandı. Kerim 'kar beyazdır
ölüm' derken sanki ölümünü görmüş.
Zafer Peker
Güle oynaya gittik konsere.
Gitar çalıp, şarkı
söylüyorduk. Ölüm haberini
duyunca inanamadık.
Hepimiz çok üzgünüz.
Göksel Arsoy
Kerim'le mirasyediler dizisinde tanıştım.
Oğlum rolündeydi ve 10 ay süren çekimler
boyunca çok iyi anlaştık.
Çok sempatikti. Haberi
gazetelerden öğrendim
ve büyük üzüntü
duydum.
42
Şirketinizi tüm
mecralarda tanıtalım,
üstelik görüp
görebileceğiniz en
uygun fiyatla…
YAKINDA
SAĞLIK
Baharı beklerken
psikolojiniz bozulmasın
Baharın gelmesiyle ortaya çıkan hava sıcaklığındaki
ani değişimler, insan psikolojisini
olumsuz etkileyebiliyor. Bahar aylarında ortaya
çıkan stres depresyona yol açtığı gibi bu
durumun tersi olarak coşkulu duyguların a-
şırı şekilde yaşanmasına neden olabiliyor. İ-
ki kutuplu olarak ortaya çıkan bu durumun
hastalık tablosuna manik atak, kişinin içinde
bulunduğu bozukluğa ise bipolar bozukluk
adı veriliyor. Duygulanım bozukluğu olarak
da bilinen bu sorundan etkilenmemek için
bahar aylarında bazı önlemler almak gerekiyor.
Memorial Kayseri Hastanesi Psikiyatri
Bölümü’nden Uz. Dr. Şaban Karayağız, hava
sıcaklığının değişmesiyle birçok insanda ortaya
çıkan bipolar yani duygulanım bozukluğu
ile ilgili bilgi verdi.
Aşırı para harcamaya da
neden olabiliyor
Mevsim geçişlerinin insan psikolojisi üzerindeki
etkisi yapılan bilimsel araştırmalarda
kanıtlanmış bir gerçektir. Genelde mevsim
geçişlerinde sadece mevsimsel depreşyonun
ortaya çıktığı düşünülse de ilkbaharda
günlerin uzaması, güneşin sıcak yüzünü
yavaş yavaş göstermesi ve havaların ısınmasıyla
depresyonun yani duygusal çökmenin
zıddı olan bir duygu durum bozukluğunu
ortaya çıkmaktadır. Bu dönemde duygulardaki
taşma veya yükselmeyle kendini belli e-
den yani manik atak; aşırı neşe ve keyfe, uykusuzluğa,
enerji artışına, çok konuşma isteğine
veya aşırı para harcamaya yol açmaktadır.
Depresyonla karıştırılmamalı
İlkbaharda duygularda bir taşma veya
yükselme görülmekte, kişi kendini
olduğundan daha mutlu ya da
daha öfkeli hissedebilmektedir.
Duygular bahar aylarında önünde
engel tanımaz bir şekilde yükselmeye
devam etmektedir. Duygusal
çökme nasıl normalden bir
sapma ise duygulardaki aşırı yükselme
de bir sapmadır. Ancak
duygulardaki yükselme çok a-
bartılı olmadığı sürece çevredekiler
tarafından fark edilmeyebilir.
Öte yandan, tekrarlanabilen bir
44
SAĞLIK
sağlık sorunu olan depresyon ise sonbahar
ve kış mevsiminde duygularda çökme etkisi
yaratmaktadır. Özellikle güneşe hasret Baltık
ülkelerinde mevsimsel depresyon ve buna
bağlı intihar eylemlerinin yüksek olduğu
belirlenmiştir.
Hastalığın teşhisine
yardımcı belirtiler
İlkbaharda manik atağa yakalanan kişiler,
genelde çevredekiler tarafından, ‘’Neşesi keyfi
gayet yerinde, onu hiç böyle mutlu görmemiştim’’
gibi söylemlerle fark edilebilir.
Bu dönemin ana özelliği olan duygu derecesindeki
yükselme, en az 7 gün boyunca günün
büyük bir bölümünde aynı oranda görülür.
Düşüncenin hızlanması, konuşmanın artması,
az uykuya veya hiç uyumamaya rağmen
kendini enerjik hissetme görülen diğer belirtilerdir.
Olaylar arasında neden sonuç bağlantısını
görememe, bu dönemde sonu düşünülmeden
yapılan ve risk ortaya çıkaran yatırımlar,
keyif alınan aktivitelerin kontrolsüzce yapılması
da manik atağın belirtileri arasındadır.
45
Tedavisiz tablo ağırlaşabiliyor
Tablo bazen şiddetli olduğunda, bu duygulara
halüsinasyonlar veya hezeyanlar eşlik edebilmektedir.
Kişinin kendini
yüksek bir mevkide görmesi,
ermiş gibi hissetmesi, doğaüstü
varlıklarla (melekler
veya şeytanlarla) konuştuğunu
hissetmesi gibi aşırı
uç belirtiler bu düşünce içeriğinin
bir sonucu olabilmektedir.
Hastalık tablosuna
manik atak kişinin içinde
bulunduğu bozukluğa ise
bipolar (iki kutuplu) bozukluk
denilmektedir. Diğer ruhsal hastalıklara
göre genetik geçişi daha yüksek olan bir rahatsızlıktır.
Sıklıkla kronikleşme veya tekrarlama
eğilimi içerisindedir. Biyolojik olarak
beyinde serotonin ve noradrenalin gibi bazı
hormonların salınımlarının bozulduğu tespit
edilmiştir. Bu tip bir rahatsızlık belirtisi gözlendiğinde,
kişinin mutlaka bir uzmana başvurması
gerekir.
Duygu durum bozukluklarından
korunmak için öneriler
İlkbahar aylarında duygusal rahatsızlıklardan
korunmak için beslenme düzeninde değişiklik
yapılmalıdır. Sindirimi kolay olan besinler
seçilmelidir. Dengeli ve sağlıklı beslenilmeli,
vücudun ihtiyacı olan günlük su
miktarı kesinlikle alınmalıdır. Günlük en az 7
saat uyunmalı, uyku düzenine ve süresine u-
yulmalıdır. Uykuyu kaçıracak kahve ve çaydan
uzak durulmalıdır. Gün ışığından uzun
süre yararlanılmaya çalışılmalı, kapalı mekanlarda
vakit geçirilmemeli, evde ve iş yerlerinde
güneş alan alanlar tercih edilmelidir.
Güneş ışığını yansıtan açık renkli kıyafetler
giyilmeli, ince dokulu ve nefes alabilen
giysiler tercih edilmelidir. Kişide olan enerji
artışına dikkat edilmeli, bulaşan bir neşe varsa
takip edilmelidir.
Siz de bu özel çalışmada yer alabilirsiniz
ÜSTELİK ÇOK UYGUN BİR FİYATA
SANTRAL MEDYATABLET