12.04.2021 Views

MEDYATABLET 2021 NİSAN

TÜRKİYE'NİN İLK VE TEK DİJİTAL MEDYA DERGİSİ YENİ SAYISIYLA YAYINDA!

TÜRKİYE'NİN İLK VE TEK DİJİTAL MEDYA DERGİSİ YENİ SAYISIYLA YAYINDA!

SHOW MORE
SHOW LESS

You also want an ePaper? Increase the reach of your titles

YUMPU automatically turns print PDFs into web optimized ePapers that Google loves.

TÜRKİYE’NİN İLK VE TEK MEDYA DERGİSİ

2021 NİSAN

TELEVİZYONLAR PANDEMİDE

İNSANLARI EVDE TUTAMIYOR

ÖZEL İNCELEME/8

medyatablet.com


Siz de bu özel çalışmada yer alabilirsiniz

ÜSTELİK ÇOK UYGUN BİR FİYATA

SANTRAL MEDYATABLET


%10

İNDİRİMLİ

.

İnternet Sitesine

Yönlendirme

Reklam Videosu

İzleme

Reklamda Müzik

Dinleme

HEPSİ BİR ARADA

TEK REKLAM FİYATINA

reklam@dijipub.com

MEDYATABLET


BAŞLARKEN

En son 2020 yılının Nisan ayında sizinle birlikte olduk. Öylesine

zor ve meşakkatli bir sürecinden içinden geçtik ki… Anlataytım.

Malumunuz tüm dünyayı etkileyen bir pandemi sürecinden geçtik.

Ama elbette bizim çıkmamamızdaki ana etken o değildi. Diji-

Pub bünyesinde yayına başlayan yeni dergimiz SANTRAL’in kuruluş

aşamasındaydık. Ben de tüm enerjimi oraya entegre etmek istedim.

Ama geçtiğimiz ay o da 1. Yılını anlının akıyla doldurunca,

geri dönmek gerektiğini anladım. Kişisel de sorunlar yaşadım,

hem ekip hem de şahsi sorunlarım da iki yere birden yetecek enerjim

olmadığını gösterdi. Elbette dergi gibi ben de geri döndüm diyebilirim.

İçeriğimizle dopdolu bir dergi sizlerle birlikte…

Bilgi ve eğlenceyi harmanlamaya çalıştık

Dergimizin 7 yıldır alışılmış belli başlı sayfaları oldu. Bunlar; Ayın

Dizisi, Ayın Oyuncusu, Ayın Yazarı ve son olarak eklenen Ayın Fenomeni

sayfaları. Bu sayfalar geçmiş sayılarda ön sayfalarda sizlerleydi

fakat biz burada bir harman yaparak eğlence tarafı olan

Ayın Enleri’ni en son bölüme koyma kararı aldık.

Peki neler var Ayın Enleri’nde… Ayın Dizisi bir internet projesi

olan Atiye oldu. Ayın Oyuncusu ise dizinin başrol oyuncusu olan

başarılı oyuncu Beren Saat oldu. Hayat hikayesi sizi çok etkileyecek.

Ayın Yazarı ise son zamanların en sade gazetecilerinden

ve aynı zamanda iyi de bir baba olan Mirgün Cabas oldu. Ayın Fenomeni

de Youtuber’lar arasına sonradan dail olan fakat adaptasyon

ve başarı konusunda rakiplerine açık ara fark atan Ali Biçim

oldu. Onun hayat hikayesini de keyifle okuyacaksınız.

Aylık mı haftalık mı? muamması

Derginin çıkmamasındaki bir diğer nedense derginin yayınlarına

aylık mı haftalık mı devam etmesi sorusu oldu. Yorgun halimle yanıtım

net oldu; aylık. Dergimiz bundan böyle her ay sizlerle birlikte

olmaya devam edecek. Bu bizim durumları ve sektörün içinde bulunduğu

durumu daha iyi anlamamıza neden olacak.

Keyifle…

TÜRKİYE’NİN İLK VE TEK

DİJİTAL MEDYA DERGİSİ

MEDYATABLET

Yıl: 7 – NİSAN 2021

KÜNYE

SAHİBİ

dijiPub adına

Hatice KILIÇ

Genel Yayın

Yönetmeni

Osman Kılıç

REKLAM İLETİŞİM

reklam@dijipub.com

MEDYATABLET’de yayınlanan

özel haberler kaynak

gösterilme-den kullanılamaz.

Yazılarla ilgili her türlü

sorumluluk yazara aittir,

diğer her türlü sorumluluk

kurumu bağlar.

İletişim/ Adres

Güneşli Mahallesi, Gül Sokak,

Polat Apartmanı, Kat: 3,

Daire: 7, Bağcılar/İstanbul

iletisim@dijipub.com

Bizi tüm sosyal medya

kanallarından

‘medyatablet’ kullanıcı

adıyla takip edebilirsiniz

WWW.

MEDYATABLET

.COM


İÇİNDEKİLER

5


HABER

İngiltere’nin en büyük gazetelerinden The

Guardian’ın 1 Nisan şakası yapmak için

hazırladığı ‘İkinci Süveyş kanalı açılıyor’

haberi Türk basını tarafından

gerçek habermiş

gibi yapıldı.

Türkiye’nin en büyük gazeteleri sayılan

Hürriyet, Sabah, Milliyet ve Birgün gibi

gazetelerin internet siteleri habere geniş

yer ayırırken Yeni Şafak gazetesi basılı

nüshasında

haberi manşetine

taşıdı. ‘Savaş

erken çıktı’

çıktı manşetiyle

çıkan

Yeni Şafak,

haberde "İsrail

ve İngiltere

bypass e-

decek kanal

için harekete geçti"

ifadeleri yer verdi. Gazeteni internet sitesi

ise durum anlaşıldıktan sonra haberi

kaldırdı. Haber birçok köşe yazarının da

konusu haline geldi.

Hürriyet Gazetecilik

ve Matbacılık

A.Ş., 31

Mart tarihli olağan genel kurul toplantı

tutanağını, Kamuyu Aydınlatma Platformu'na

(KAP) bildirdi. Hürriyet Gazetecilik,

2020 yılı için 80 milyon TL zarar

açıkladı. Gazetenin %15 tiraj kaybettiği,

borsadaki işlem gören hisse değerinin,

defter değerinin altında olduğu bildirildi.

Hürriyet'in geçmiş dönem zararının da

497 milyon lira olduğu aktarıldı.

Cumhuriyet gazetesi

Enver Aysever’i

işten çıkardı.

Cumhuriyet

Genel Yayın

Yönetmeni

Aykut Küçükkaya

Enver Aysever'i

arayarak

rahatsızlıkları ifade

etti ve yazarlık sürecinin sona erdirildiğini

bildirdi. CHP'li belediyelerden 'yazarlık a-

tölyesi' ile aldığı ihalelerin kamuoyunda

konuşulması üzerine yazar Enver Aysever'le

ilgili beklenen

oldu.

Cumhuriyet

gazetesinde ve Cumhuriyet Vakfı'nda Aysever'le

ilgili duyulan rahatsızlıklar son

günlerde tartışma konusu haline gelmişti.

Muhafazakar muhalefet kanadına desteğiyle

bilinen Karar gazetesi tartışmalı

bir yazarı kadrosuna kattı. Haberi twitter

hesabı üzerinden yayınlayan

gazetenin genel yayın

yönetmeni İbrahim

Kiras, eski Hürriyet gazetesi

yazarı İsmet Berkan’ın

kadrolarına kattıklarını

açıkladı. Berkan

kamuoyunda, Gezi

Parkı olayları

sürecindeki tartışmalı

söylemleriyle

tanınıyor.

6


HABER

Milliyet gazetesi

yanında ilave o-

larak verilen magazin

ve yaşam

eki Cadde’nin

kapatılacağı iddia

edildi. Medyakoridoru’nda

yer alan habere

göre gazetenin

son yazı işleri

toplantısında

gündeme getirilen

kararla Cadde'nin yerine yeni bir ek

çıkarılması planlanıyor. Bu değişikliğin

yakın zamanda Milliyet Hafta Sonu Ekler'in

başına, Vatan

Ekler'in yöneticiliğini

yapmış

olan Güney Öztürk getirilmesiyle olduğu

belirtiliyor.

Eski medya

patronu

Aydın Doğan’ın

torunu

olan Aydın

Doğan

Yalçındağ,

kurucusu o-

lduğu dijital

platform Blu

TV’’nin %-

35’ini Amerikalı

medya devi Discovery’e sattı. Satışın

20 milyon dolar karşılığında gerçekleştiği

iddia edildi.

Türkiye’nin dört bir yanındaki iletişim fakültelerinden

öğrenci projelerinin yarıştığı

31. Türkiye Gazeteciler Cemiyeti Aydın

Doğan Genç İletişimciler Yarışması’nda,

Üsküdar Üniversitesi Yeni Medya

ve Gazetecilik Bölümü 2. Sınıf öğrencisi ve

aynı zamanda da Santral Dergisi ‘haberaraştırma’

yazarı Merve Şişman ikincilik

ödülüne layık görüldü.

Türkiye gazetesinin yazarlarından

Mehmet Said Arvas,

koronavirüs tedavisi

gördüğü hastanede hayatını

kaybetti. Diyanet İşleri

Başkanlığı'ndan emekli o-

lan 79 yaşındaki Arvas'in cenazesi 31 Mart

Çarşamba günü Eyüpsultan Kabristanı'nda

toprağa verildi.

Türkiye’nin lider dijital p-

latformlarından Dergilik,

dergi, gazete ve online haberden

sonra şimdi de podcast

yayıncılığına adım attı.

Dergi ve gazete gibi önümüzdeki süreçte

bu bölümdeki yayınların da genişleyeceği

tahmin ediliyor.

7


Televizyonlar pandemide

insanları evde tutamıyor


PUNTO

Televizyonlar pandemide

insanları evde tutamıyor

ÖZEL İNCELEME

Koronavirüs sürecinde kimse iyi bir sınav

veremedi, en çok da medya… Medya denince

sadece geleneksel medyayı da kastetmemek

gerek, dijital medya da ‘müthiş’

bir sınav veremedi. Ama hemen herkesin

kullandığı ve ücretsiz olan televizyona bu

süreçte daha büyük bir görev düşüyordu.

Aileyi bir arada tutan, tek bir ekrana

baktıran televizyon, süreci hiç iyi yönetemedi/yönetemiyor.

Ulusal kanalların prime time kuşağı bir

nebze iyi olsa da bu doluluk da bazen sıkıcı

bir hal alabiliyor. Ama televizyonların,

insanların evde kalması gereken bu koronavirüs

sürecinde prime time kuşağına

değil tüm gün tarafına yönelmeleri gerek.

Çünkü insanlar artık evlerinden çalışıyor,

işten gelip sadece televizyon izlemiyor.

Tüm gün tarafında da durum ne yazık ki

içler acısı. Kadın-erkek evde kalınan koronavirüs

pandemisinde gündüz kuşağı tamamen

kadınlar düşünülerek hazırlanmış

durumda. Kadın programları oldukça

fazla ve artmaya da devam ediyor. Öte

yandan cinayet çözen reailty şovlar da zaten

altüst olmuş psikolojiyi daha da kötü

hale getiriyor.

Gençlere yönelik hiçbir şey yok

Bu süreçte sadece çalışan, orta yaşlı kesimleri

de baz almamak gerekir. Evde

durmak zorunda olan ve evde durmayı hiç

sevmeyen, dijital televizyonları benimseyen

gençleri de unutmamak da fayda var.

Bir gencin 7/24 bilgisayar ya da mobil

ekranda kalması imkansız, daha rahat,

uzanırken sesle ve görüntüyle ona eşlik e-

decek ya da ailesiyle otururken onu ekrandan

çekip odasına göndermeyecek proje-

9


PUNTO

lere de ihtiyaç var. Ki bu gençlerin birçoğu

geceleri de uyumayı tercih etmiyor. Gece

kuşağı bile buna ayak uyduramıyor. Sadece

yemek yarışmaları ya da adada yaşanan

olaylar gençleri ekranda tutmaya yetmez,

bu yüzden prime time kuşağı da gençlere

yönelik işlerden oluşmalı.

Televizyon aileyi bir arada tutacak

yapımlar sunmaktan yoksun

Eskiden tüm aileye hitap eden dramlar veya

komediler ekranların vazgeçilmez klasikleri

arasında yer almaktaydı. İkinci Bahar’lar,

Avrupa Yakası tarzındaki komedi

dizileri bunlara güzel örnekler olabilir. Fakat

şimdilerde tüm aile fertlerini bir

arada tutturan yapımlara rastlamak

imkânsız, zaten rastlanırsa da

büyük problemler olur. Tüm bir ailenin

mafya yaşamını anlatan, sokak

edebiyatını benimsemiş hikayelerle

dolu dizileri izlemesi de o ailenin

o kadar da sağlıklı bir şey yapmadığını

gösterir.

Aslında yapılacak şey çok basit, daha

saf daha temiz ve daha bilgilendirici

işlere ihtiyaç var. Bu da bu süreçte

daha insani olmaktan geçiyor. Sırf insanlar

evde diyerek, önüne gelen her şeyi

sunmak gazete gibi geleneksel yayıncılık

faaliyeti gerçekleştiren televizyonun da

bitişini hızlandıracaktır.

Medyatablet öneriyor!

Bizce maliyet ve proje yoksunluğu yaşanıyorsa

en azından maliyeti düşük kuşaklar

daha verimli hale getirilebilir. Bu nedenle

her kanalın prime time sonrası kuşağını

nostaljiye ayırması aileyi ekranda

tutabilir. Nostaljiden kasıt da o kadar da

zor değil, daha önceki örneklerde de olduğu

gibi Türk filmleriyle süreci yönetmek.

Gece kuşağı ise nispeten orta yaş ve altına

hitap ediyor. Özellikle de gençlere… Burada

da gençlerin evvelden beri ilgi gösterdiği

diziler ve TV programları televizyonların

imdadına yetişebilir.

Gelin size gece kuşağına dizi önerilerinde

bulunalım; Avrupa Yakası, Tatlı Kaçıklar,

Türk Malı, Medcezir, Kardeş Payı, İşler

Güçler, Leyla İle Mecnun, Çocuklar Duymasın,

Yarım Elma, En Son Babalar Duyar,

Hayat Bilgisi, Gülbeyaz, Ayrılsak da

Beraberiz, Bizimkiler, Ekmek Teknesi,

Tatlı Hayat, Beyaz Show, Dikkat Şahan

Çıkabilir…

10


O S M A N K I L I Ç H A Z I R L A D I

Medya Basına Karşı


DOSYA

Medya, basına karşı

OSMAN KILIÇ HAZIRLADI

Medya kelimesi kavram olarak tüm bir sektörü

tanımlar mahiyette, basın denen taraf

ise geride kalmış medya organlarını ifade e-

diyor. Kanaat odur ki içinde dijitali de barındıran

alan biraz daha öz yani biraz daha

medya kavramını karşılar nitelikte. Basın

ise daha geride kalmış olan basılı yayınlar,

radyo ve klasik televizyonu karşılıyor.

ya da etmesin yeni bir medya var artık, altyapısı

tam oluşmamış fakat kitlesi olan, para

kazanamayan ama herkes tarafından

takip edilen, kaliteli içerikler sunan ama

kopyalamayan bir medya var artık. Üstelik

eskilerden daha cesur ve daha mütevazi…

Böyle bir yapının önünün açık olması kadar

doğal bir şey de olamaz!

Basın tarafı son birkaç yıldır büyük bir kan

kaybediyor. Ama halen direnmeye ve kadere

karşı koymaya niyetli. Geleneksel tarafta

en büyük kayıp ise gazeteler tarafında yaşanıyor.

En çok sattığını iddia eden gazeteler

dahi satış rakamında, maksimum rakam o-

lan 200 binin de altında kalmış durumda.

Basılı gazetelerin toplam tirajı ise 1 milyon

800 bin seviyelerinde. Ki buna dahi inanç

kalmamış vaziyette. Dergi tarafında durum

yıllardır içler acısı, tahmini rakamlar bayi

satışlarının en çok satan gazete rakamında

bile olmadığı yönünde. Radyo halen trafikteki

araçların gözdesiyken televizyon da

son demlerini yaşıyor. Eskiler kabul etsin

Dijital taraf deyince de geleneksel yani

basının izlerini görmek ne yazık kim mümkün!

Yeni diye lanse edilen internet haber

sitelerinin bazıları maalesef çizilen ‘medya’

perspektifine uymuyor. Çünkü çoğu halen

basılı gazetenin benzeri şeyler sunuyor. Basılı

gazetelerin de devamı niteliğindeler. Şunu

artık kafalarına yerleştirmelerinin zamanı

geldi basının; insanlar demin okuduğu

haberi ertesi gün sizden öğrenmek

için beklemiyor, sizleri ayakta tutan tek marifetiniz

eşik bekçiliği yapmanız, ki bunu da

yeni nesil olarak yapan pek az, dijitalin habercilikte

tek eksiği de bu maalesef.

12


DOSYA

StartUp ve yeni yöneticiler

medyanın önünü açacak

Yeni nesil dijital yayında yani başta da dediğimiz

gibi medyada her şey yerli yerine

oturdu. Ama asıl mesele, yani bu yeni mecraların

‘kendini döndürmesi’ için gerekli

olan maddi yapı henüz oluşamadı. Bu da işi

yapanların beceriksizliği değil reklam

verenin inadı. Türkiye’deki en büyük

reklam verenler ekonomimizle de doğru

orantılı olarak büyük sanayi şirketleri, batılı

birçok ülkede olduğu gibi teknoloji

şirketleri değil. Bu yüzdendir ki kafalarında

basın ile ilgili geçerliliğini yitiren algılar

mevcut, düşünsenize halen gazetede çıktığı

haberin kupürünü kesen iş insanları var.

Bunların ağırlığını sürdüreceği yıllar ise

şükürler olsun ki bir elin parmağını

geçmeyecek. Ya çocukları şirketin başına

geçecek (umuyoruz ki babasının çocukları

olmazlar!) ya da yeni şirketler türeyecek.

Bu yeni şirketlerin büyük bölümü de iç açıcı

bir ağırlıkla StartUp’lardan oluşuyor. Öte

tarafta Türkiye’de ücretli içerik meselesi de

oldukça zor ilerliyor, hatta ilerliyor demeye

de bin şahit ister. Kör topal bile gidemiyor.

Ya bu gelenek oluşturulmalı ya da

geleceğimiz StartUp’lara bağlı gözüküyor.

Gazetecilik: Eski toprakların

babasının çiftliği!

Gazetecilik

de bu süreçte

ağzının payını

aldı. Gazetecilik

sektörüne

hâkim olan

maalesef halen

basın diye nitelendirilen

geleneksel medya şirketleri. Genç

gazetecilerin de çalışmak için can attığı

kurumlar bunlar maalesef, hatta idolleri,

hayat felsefeleri de bu kurumlardaki geleneksel

isimlerden oluşuyor. Tabi ki çok a-

cı ama yeni nesil yayıncıların burada bir öz

eleştiride bulunması lazım, acaba akranlarımız

neden bizi tercih etmiyor? demeleri lazım.

Geleneksel yayıncılar yani basın bu mesleği

hem itibarsızlaştırdı hem de basın dışı

sermayenin kuklası haline getirdi. Kendisi

de kullanıyor üstelik koca koca tarihi

binaları işgal eden gazetecilik dernekleri

buraları eğlenmek, kendi işlerini halletmek

için kullanıyor. Bu dernekler hem gençlerin

önünü kapatıyor hem de herhangi bir

gazetecilik olayında pozisyonunu

bozmuyor; sadece kınamakla yetiniyor. Bu

onurlu meslek ne geleneksel gazetecilerin

ipoteği altındadır ne de olacaktır. Mesleğin

onuru, çoğunluğu bu işin okulunu okumuş

olan isimlerden oluşan kadrolarla yeniden

korunacaktır. Musluktaki son damlalar

Geleneksel yayıncılığın yani konuyla ilgili

yorumumuzca, basının tek dayanağı

reklam-verenler. Okuyucuda hemen

hemen hiçbir karşılığı kalmayan gazeteler,

izleyicinin haber takip etmek, yorum almak

için başvurmadığı televizyon kanalları da

durumun gayet farkında. Şu an için

yaptıkları şey kesilmekte olan suyun son

13


DOSYA

damlalarını akıtan musluktan o son damlaları

almak. Sonuç gösteriyor ki basın ileri

süreçte susuz kalacak! Ve sektör su testisi

doldurup kendi arkadaşlarına içiren değil,

testiyi doldurup her-kesin hararetini alan

ya da musluğun yerini gösteren kadroların

eline geçecek.

Basının kan kaybetmesinin

tek sebebi siyasi değil

Basın öylesine kutuplaşmış durumda, ki

90’lı yıllardaki porselen savaşları dahi bu

denli uç ve sert olmamıştı. Kutuplaşma sadece

iktidarı destekleyen medyada değil,

muhalefet medyasında da aynı. Ortayı bulamıyorlar.

Bu yüzdendir ki kan kaybetmelerini

hızlandırıyorlar.

14


Gazetelerde sayfalar

azaldı fiyatlar arttı


DOSYA

Gazetelerde sayfalar

azaldı fiyatlar arttı

ÖZEL İNCELEME

Geleneksel gazetecilik sektörü pandemi ile

artan dijitalleşme sürecinden en ağır etkilenen

sektörlerin başında geliyor. Uzun

yıllardır ne zaman geleceği konusunda

çeşitli teoriler ortaya atılan dijital yayıncılık

süreci 1 yıl içerisinde mecburiyetten

de olsa gelmiş oldu. Yani süreç hızlandı,

durumlar hesaplandığından daha erken

bir zamanda kendini gösterdi. Hal böyle

olunca hem dijital taraf hem de geleneksel

taraf duruma hazırlıksız yakalandı. En çok

da geleneksel taraf… Zaten döviz kurlarıyla

birlikte beli bükülen geleneksel gazetecilik

sektörü bu durumu da kestiremediğinden

çözüm aramaya koyuldu. İlk

aklına gelen çözüm ise sayfa azaltmak

oldu.

Pandemi sürecinin geleneksel gazeteciliğe

bir diğer etkisi de virüsün kağıt yüzey üzerinde

günlerce kalabildiğinin ortaya çıkması

oldu. Sektör bu duruma da gazeteleri

naylon ambalajla satmakla çözüm aramaya

çalıştı. Ama yine olmadı. Yine hesap

edilmemiş bir durum yaşandı, maliyetler

artmıştı. Haliyle sektörün kırılmış olan

beli daha da büküldü, ameliyatlar oldu

ama hiçbir doktor çözüm bulamadı. Sayfa

azaltmakla da süreci yönetemeyeceğini

anlayan sektör gazete fiyatlarını artırma

yoluna gitti. Öyle ki 16-24 sayfa arasındaki,

özel haber konusunda noksan, kendince

yönlendirme etkisi olduğunu sanan

gazeteler 1 liradan daha yüksek bir fiyata

alıcı aradı. Var olan meçhul tirajlar da

eridi. Şimdi ise yok olmaya doğru gidiyor.

Ekmek almakla gazete almak

arasında kalmak…

Geleneksel yayıncılığın yani basılı gazetelerin

hedef kitlesinin büyük bir bölümü

ekonomik durumu düşük

15


DOSYA

kitlelerden oluşuyor. Ekomomi durumu

düşük bir insanı de ekmek ve gazete

ikileminde bırakmak pek akla kar bir

durum değil. Haliyle içinde bulunduğumuz

ekonomik sürecin de etkisiyle

birlikte ekmeği seçmek zorunda kalıyor.

Yani geleneksel gazetecilik aslında kendi

kitlesine de yabancı bir durumda. Online

alışveriş siteleri üzerinden gazetelerini

satmaya çalışan bu kesim durumdan o kadar

habersiz ki online alışveriş yapan

birinin kağıt gazete okumayacağını dahi

bilmiyor. Durum burada da tahmin ettiği

gibi olmadı ve online alışveriş sitelerine

satmak için koydukları gazeteler şimdilerde

alışveriş yanında ücretsiz olarak veriliyor.

Yani bir zamanlar promosyon veren

basılı gazeteler promosyon haline

gelmiş vaziyette!

Hatır-gönül ilişkisi

Peki ama nasıl oluyor da halen reklam alabilecek

gücü ve kapasiteyi kendinde buluyor

bu geleneksel yayıncılık? Bunun da cevabı

basit; reklam verenlerle ile kurduğu,

geçmişe dayanan ilişkiler, yani hatır-gönül

ilişkisi. Ama reklam veren de anca bir

müddet dayanabilir buna, zaten onların

da süreci anladığını, kestirebildiğini şuradan

anlayabiliriz; reklamının büyük bir

bölümünü dijital kanallara vermeye çalışıyorlar...

Oysa eskiden sadece amiral gemi

olan gazeteye reklam vermeleri itibarlarını

artırmak ve ürünlerini tanıtmak için

yeterliydi. Özetle, bu hatır-gönül ilişkisi de

eninde sonunda zedelenecektir.

Eski bulmaca sayfaları kadar kaldılar

Gazeteler eskiden sayfalarla değil ağırlıklarıyla

ölçülürdü. Amiral dediğimiz gazete

öyle çok sayfayla yayınlanırdı ki bir günde

16


DOSYA

okumak neredeyse imkansızdı. Haber yapan

ekipler azaltıldı, bültenler artırıldı,

haberin önemi düştü ve en önemlisi dijital

yayıncılık devri geldi ve basılı gazeteler

eskiden verdikleri bulmaca eki kadar oldu,

sayfa sayısı göz önüne alındığında.

Bir de şöyle bir sorunla daha karşı karşıya

kaldılar. Kendileri sayfa azaltıp eski

bulmaca eki kadar kaldıysa, aynı

grup bünyesinde yayın yapan küçük

kardeş gazeteleri ne olacaktı? Durum

ilk etapta kapatmalara gitti ama süreci

devam ettirmekte ısrarlı olanlar da var.

Mesela geçenlerde duyulan Takvim gazetesi

buna iyi bir örnek. Takvim şimdi

olmasa başka zaman ama yakın bir

zamanda kapatılacak, bu içinde bulunduğumuz

sürecin bir sonucu. Yakın bir

zamanda, çünkü uzun vadede ana gazeteler

de kapatılmak zorunda kalacaklar.

Her medya grubunun ikinci gazetesi

yakın bir süreçte mecburen kapatılmak

zorunda kalacak.

Kadere mani olmak

imkansız!

Emeklileri şöyle

alalım, adaptasyona

başlayalım

Geleneksel gazetecilik

yapanların büyük bir

bölümü emeklilerden ya

da zihnen emeklilerden

oluşuyor. Maalesef onlara

dijitalde yer bulmak

zor, belki yazar olabilirler!

Emeklilikte yaşa

takılmayanlar, yani yaşı

gelmediği halde zihin

olarak geleneksel medyaya

uygun pratikler

sergileyen zihnen emekliler

grubu, onlar da istirahate çekilebilirler

eğer arzularında ısrarcılarsa…

Ama asıl kazanılması gereken kısım

geleneksel medyada çalışıp sürece reformlar

getirmeye çalışan genç veya

azimli kesim. Onları kazanmakta fayda

var, getirmek istedikleri reformlar da

dijitalin yolunu açan, önayak olan reformlardır.

Bunlar kazanılması gereken bir kesim

ama az buz kalacak olan geleneksel yayıncılık

pratikleri içerisine kalmayı tercih

edecekleri de çok bariz bir şekilde

belli. Çünkü o büyüklük ve ihtişam adeta

onları büyülemiş ve cezbeder vaziyette.

Özetle, dijitalde yer almak isteyen,

zihnen ve yaş olarak emekli olmuş

kesimler hariç dijitalin kapısı herkese

açık durumda, adaptasyon süreci bir an

önce başlatılmalı.

17


YAZI/GÖRÜŞ

SADECE MEDYA

OSMAN KILIÇ

İlk defa Acun’un bir işini beğendim

ama o da tutmayacak gibi…

Acun Ilıcalı’yı şahsen tanımam fakat

yaptığı işlerden dolayı (Yetenek

Sizsiniz, Survivor) pek sıcak baktığım

biri değildi. Exxen projesi

bu önyargımı kırdı, itiraf etmeliyim.

Ben yaştaki gençlerin

önünü açması, dijitale 1

milyar liraya yakın bir

yatırım gerçekleştirmesi…

Bunlar harika

şeyler. Şelale Kadak’ın

programında

da çeşitli açıklamalar

yapan Ilıcalı, burada

TV8’i satın alırken belgesel

yayınlama hayali olduğunu

bu gibi nish işleri Exxen’de

yapacağını söyledi. Kendime

yuhaladım, ne önyargılı

davranmışım. Buradan geçmişte

MEDYATABLET’te yayınlanan o-

lumsuz haberler için de kusura

bakmasın, gerçi onlar önyargı ü-

rünü değildi, gerçeği yansıtıyordu

ama köstek değil destek olmalıydım.

Exxen’e gelince… Evet harika bir

proje, müthiş paralar harcandı

fakat Türk izleyicisine hitap edeceğini

sanmıyorum. Üstelik bu

19

problem içerikle de alakalı değil, tamamen

ücretli içerik meselesi! Acun

Ilıcalı, Kadak’ın programında şunları

söylüyor, ‘Elbette platformumuz

ücretli olacak…’ Bu Ilıcalı’nın hedef

kitlesini üzen bir haber

olacak. Çünkü Türkiye’de

ücretli medya içeriğine para

ödemek isteyen kesim

ne yazık ki çok az seviyelerde

seyrediyor. Ki

bu kitle Ilıcalı’nın kitlesi

de değil. Ayrıca Netflix’i

bile görece batılı dramalar

götürüyor gibi, Acun

Ilıcalı’nın eğlence içerikleri o

kadar da tercih etmiyor bu

kesime yani. Youtuber’ların

hayran kitlelerinin abone

olduğunu varsayarsak ki

bu da geçici bir şey olur.

Onlar dahi para vermede

tereddüt edecektir. Ki eğlence

içeriğine… Umarım yanılırım

ama pek öyle durmuyor,

hayırlısı olsun. Ama şu an

için o kadar da etkili olduğu kanısında

değilim, içerik olarak da kuruluşundan

bu yana yeni bir şey

duyulmadı, umarım gelir…


Medya dünyasının

en başarılı 8 kadını


PLUS

MEDYATABLET SEÇTİ

En Başarılı Yönetici:

En Başarılı Sunucu:

Bir boya firmasında yöneticilik de yapan

başarılı iş insansı Gözde Akpınar 2020 yılının

sonlarına doğru yaptığı yatırımla

birlikte adından epey söz ettirdi. GAİN adlı

dijital içerik platformunu

kuran Akpınar daha ‘temiz’

yayıncılık anlayışıyla

GAİN’deki içeriklerin

kalitesiyle de

adından söz ettiriyor.

Akpınar bu nedenle

listemize

En Başarılı Yönetici

olarak

girmeyi başardı.

En Başarılı Köşe Yazarı:

Tecrübeli yazar Ayşe Özyılmazel, Oksijen

gazetesindeki köşesiyle kadınlar ve hayat

özelinde yazılarıyla hem kadınları

hem de hayatı adeta

mercek altına alıyor. Kişisel

deneyimleriyle okuyanlara

yön veren Yılmazel, köşe

yazarlığı dışında şarkıcılık

da yapmıştı. Bu denli

marifetli olan Yılmazel

listemize En Başarılı

Köşe Yazarı olarak girmeyi

başarıyor.

En Başarılı Oyuncu:

Uzun yıllar daha ciddi bir

yönle, gazetecilik yönüyle

aşina olduğumuz Balçiçek

İlter, Kanal D’deki programıyla

hayatın daha

eğlenceli yönlerini

konuklarıyla birlikte

izleyenlere sunuyor.

Yakın zamanda bir

reality show da sunan

İlter, hem gazeteciliği

hem sunuculuğuyla

listemize

En Başarılı Sunucu

olarak girmeye

hak kazanıyor.

Hepimiz onu komedi dizilerinden ve p-

rogramlarından tanıyoruz. Güzel oyuncu

Ezgi Mola, TRT 1’de yayınlanan Masumlar

Apartmanı dizisiyle izleyiciyi

adeta mest etmiş durumda…

Yetenekli oyuncu izleyenlerin

yorumuna göre ‘Bu rol

için biçilmiş kaftan’ yorumlarına

mazhar oluyor.

İzleyen nezdindeki

bu ilgi onu listemizde En

Başarılı Oyuncu yaptı.

21


PLUS

En Başarılı Sanatçı:

Son zamanların en beğenilen

kadın sanatçılarından

biri olan Zeynep

Bastık eğlenceli

tavrı ve sevecen kişiliğiyle

gençlerin büyük

beğenisini topluyor.

Bastık aynı

zamanda Exxen

adlı dijital

içerik p-

latformunda da

bir program sunuyor.

Güzel sesi

sayesinde Zeynep

Bastık listemizde

En Başarılı

Sanatçı olarak

yer alıyor.

En Başarılı Sosyal

Medya Fenomeni:

Onu seven kadar sevmeyen de bir o kadar

kişi var. Fakat o sevilse de sevilmese de

herkesin konuşmaya değer

bulduğu bir sosyal

medya fenomeni olmaya

devam ediyor. Youtube’da

yayınlanan videoları

milyonlarca

kişi tarafından izlenen

ünlü fenomen

Duygu Özaslan

bu nedenle

En

Başarılı Sosyal

Medya Fenomeni

oldu.

En başarılı radyo programcısı:

En başarılı haber spikeri:

Hepimiz onu ekranda had

bildirmesiyle tanıyoruz.

Başarılı gazeteci Ece Ü-

ner habercilikteki tarzı

ve doğru tespitleriyle

hemen herkesin ilgilisini

çekmiş durumda. Show

TV’nin beğeniyle takip e-

dilen ekran yüzü Ece Üner

bu başarısıyla En Başarılı

Haber

Spikeri oldu.

Kültür sanat haberciliğinde yakın zamanın

en önemli isimlerinden biri haline

gelen Bedia Ceylan Güzelce

Kafa Radyo’daki programından

önce de kültür sanat

dünyasına dair gelişmeleri

Habertürk TV ekranlarından

izleyicilere

sunuyordu. Kültür

sanat dünyasına

verdiği haberler ve

alanında gösterdiği

üstün başarı

onu En Başarılı

Radyo Programcısı

haline getirdi.

22


Şirketinizi tüm

mecralarda tanıtalım,

üstelik görüp

görebileceğiniz en

uygun fiyatla…

YAKINDA


Sabah’tan Oksijen’e

kısa bir Zafer Mutlu portresi


PORTRE

Sabah’tan Oksijen’e kısa bir

Zafer Mutlu portresi

OSMAN KILIÇ HAZIRLADI

Gazeteciler arasında o kadar da sevilen bir

isim olmayan Zafer Mutlu, şimdilerde ise

geleneksel gazeteciliği, aslında daha doğrusu

gazetenin itibarını az da olsa kazandırdığı

için iyi bahsedilen bir isim haline

geldi.

1956 yılında İzmit’te dünyaya

gelen ve çoğu kaynağa

göre çocukluk yılları

Malatya’da geçen Mutlu,

eğitimini Ankara Üniversitesi’nde alıyor.

Burada gazetecilik eğitimi aldıktan sonra

yerel de bir gazetede mesleğe adım atan

Mutlu, deyim yerindeyse yaşının da verdiği

bir hevesle kabuklarına sığmıyor. Ona

gazeteciliği tattıran isim ise uzun yıllardır

arasının pek de iyi olmadığı Dinç Bilgin.

Dönemin Yeni Asır ve Sabah gazetelerinin

sahibi Bilgin, Mutlu’yu yanından ayırmıyor,

ona genç yaşına rağmen, içindeki

azmi görmüş olacak ki ‘iyi’ mertebeler

veriyor. Dinç Bilgin’le çalışırken

basamakları üçerli beşerli çıkan

Mutlu, patronu Dinç Bilgin’den

ayrılarak kendi gazetesi

Vatan’ı kuruyor. Dinç Bilgin durumdan

rahatsızlığını şu sözlerle

ifade ediyor, ‘Benden habersiz

Vatan’ı kurdular ama hiçbir

zaman başarılı o-

lamadılar’ Dediği

gibi de oluyor,

Vatan gazetesi

eninde

sonunda kapanıyor. Çoğu gazeteci Vatan’da

asgari koşullarda çalışırken daha

sonraları bu gazetenin sahibinin Aydın

Doğan olduğu ortaya çıkıyor. Mutlu’nun

pek sevilmemesinin de sebebi bu olay aslında.

Çünkü Mutlu hem gazeteci arkadaşlarına

hem de eski patronu

Dinç Bilgin’e onların

da deyimiyle büyük yanlış

yapıyor. Bu kötü imaj yıllar

boyu sürm eye devam etti. Ta ki Oksijen’e

kadar…

Şaşırtan gazetecilik:

Zafer Mutlu’nun Oksijen’i

İsminden de yola çıkarak şu dönemlerde

insanlara gerçekten nefes aldıran bir gazete

doğdu, Oksijen. Hem haberleri, hem

yazar ve görüşleriyle ‘sağlam’ bir bilgi

kaynağı haline geldi kısa süre

içerisinde. Gazetenin kurucularından

hatta belki fikir babası

ise Zafer Mutlu. Mutlu’nun

bu hareketi başta

gazeteciler olmak üzere

herkesi şaşırttı. Çünkü dijital

dönüşümden dolayı zaten

oldukça zor durumda o-

lan basılı gazete işine girmek

büyük bir risk taşıyor. Doğru

belki de ‘arkasında’

ciddi destekler

var. Ama hiçbir

destek,

25


PORTRE

ki bunlar bilindik iş

insanlarından o-

luşan bir destek,

kötü bir

işe sürekli bir

destek vermez.

Bu yüzden

Oksijen’in

yaptığı takdire

şayan bir iş olarak

karşımızda.

Kritik iddia: Oksijen de mi aslında

Aydın Doğan’ın gazetesi?

Bu iddia gazete çıktığından hatta çıkması

duyulduğundan beridir dillendirilen bir

iddia, Oksijen gazetesi de tıpkı Vatan’da

olduğu gibi aslında Aydın Doğan’ın

mı? İnce muhalefeti ilk etapta kimi

gazetecilerin direkt dikkatini çekti

ve iddialarını daha da dillendirmeye

başladılar. İleri süreçte gazetenin

içeriği ve Doğan Holding’e bağlı şirketlerin

reklamları, şirkette yer alan

isimlerin gazetede yer alması bu

iddiayı daha da kuvvetlendirdi.

Buna bir örnek

olarak Aydın Doğan’ın

torunu Aydın

Doğan Yalçındağ’ın

sahibi olduğu Blu

TV verilebilir. Gazetenin

‘Ekran’ sayfalarına

Blu TV’den i-

çeriklerin haberlerini

veya ilgili yorumları

görmek mümkün.

Fakat gazete kağıt

üzerinde ne Aydın

Doğan’ın ne de herhangi

bir Doğan Ailesi’nden

ferdin. Gazetenin

sahibi olarak da

künyede Zafer Mutlu yer almıyor. Gazetenin

İmtiyaz Sahibi olarak künyede

Zafer Mutlu’nun eşi Nüket Mutlu yer

alıyor.

Değerli içerik halen para ediyor

Dijitalin pik yaptığı şu günlerde Oksijen’in

yaptığı gazetecilik bize gösteriyor ki kaliteli

ve dolu içerik kağıttan bir nüshada bile

halen para ediyor. Türkiye’de içerik para

etmiyor savını da böylece çürütmüş oldu

Oksijen. Zafer Mutlu’nun dergicilikten izler

taşıyan haftalık gazetesi Oksijen izlediği

yol gereği dijitalin tamamen sektörü

hakim alması, en büyük gazetelerin bile

kağıt nüshasını sonlandırması durumunda

bile devam edeceğe benziyor.

Belli kesimlerce ‘elit’ gazetecilik

diye adlandırılan Oksijen’in

gazeteciliği aslında ‘aç’

olunan gazetecilik. Böylece

Zafer Mutlu da hakkındaki o

ağır ithamları bir nebze de

olsa azaltmış oldu.

26


%10

İNDİRİMLİ

.

İnternet Sitesine

Yönlendirme

Reklam Videosu

İzleme

Reklamda Müzik

Dinleme

HEPSİ BİR ARADA

TEK REKLAM FİYATINA

reklam@dijipub.com

MEDYATABLET


34

Atiye

Beren Saat

Ali Biçim

Mirgün Cabas


H E R S I R A Ç I Ğ A Ç I K M A K İ Ç İ N Ç A Ğ R I S I N I B E K L E R

Atiye


AYIN DİZİSİ

Atiye

etflix’in beğeniyle izlenen dizisi Atiye,

İstanbul'da mükemmel bir hayat süren

genç ve güzel bir ressam olan Atiye'nin hayatını

konu almaktadır. Atiye'nin sevgi dolu

bir ailesi, varlıklı ve yakışıklı bir sevgilisi vardır

ve Atiye ilk bireysel sergisini açmak üzeredir.

Ancak kusursuz hayatı, dünyanın en

eski tapınağı olan Göbeklitepe'de yapılan bir

keşif sonrasında değişecektir. Erhan adında

bir arkeolog, burada yaptığı kazıda bir sembol

keşfeder. Bu sembol, Atiye ile Göbeklitepe

arasında son derece gizemli bir bağlantı

olduğuna işaret etmektedir. Bunun ü-

zerine Atiye, hayatını tamamen değiştirip

geçmişinde ve bu antik harabelerde saklı o-

lan sırların peşine düşecektir. Başrollerini

Beren Saat ve Mehmet Günsür’ün paylaştığı

dizinin kadrosunda Metin Akdülger, Melisa

Şenolsun, Tim Seyfi, Başak Köklükaya, Civan

Canova ve Meral Çetinkaya yer almaktadır.

Yürütücü yapımcılığını Onur Güvenatam

ile birlikte Özge Bağdatlıoğlu ve Jason

George’un paylaştığı Atiye’yi Nuran Evren

Şit kaleme aldı. Yapımcılığını Alex Sutherland’ın

üstlendiği dizinin yönetmen koltuğunda

ise Ozan Açıktan ve Gönenç Uyanık

yer alıyor.

Yönetmen

Ozan Açıktan

Gönenç Uyanık

Ali Taner Baltacı

Senaryo

Jason George

Nuran Evren Şit

Fatih Ünal

Yapım

Netflix

OGM Pictures

30


Siz de bu özel çalışmada yer alabilirsiniz

ÜSTELİK ÇOK UYGUN BİR FİYATA

SANTRAL MEDYATABLET


H E R R O L Ü N H A K K I N I V E R E N G E R Ç E K B İ R O Y U N C U

Beren Saat


AYIN OYUNCUSU

Başarılı oyuncu Beren Saat, 26 Şubat 1984

yılında Ankara'da dünyaya geldi. Ayla ve

Hüseyin Avni Saat çiftinin ikinci çocuğu o-

larak dünyaya gelen Saat, eğitimi boyunca

Ankara’da ikamet etti. TED Ankara Koleji'ndeki

eğitimi sırasında birçok müzikalde

yer alarak oyunculuğa ilk adımını atan Saat,

çocukluktan beridir bu

mesleğe ilgi duyduğunu

çeşitli mecralarda da

açıklamıştır. Yüksek

eğitimine Başkent

Üniversitesi’nde

başlayan Saat, burada

pek oyunculukla

alakalı olmayan

bir bölüm olan

İşletme okudu. Bu

bölümden memnun

olmadığını erkek

arkadaşına anlatan

Saat, onun da desteğiyle

dönemin yetenek

yarışması

Türkiye’nin Yıldızları’na

katıldı.

Bu yarışmadan i-

kincilikle ayrılan

Saat’e oyunculuk

teklifleri de gelmeye

başladı. İlk ekran

tecrübesini

Tofita reklamıyla

başlattı. Sonrası

dönemlerde de ünlü yönetmen Tomris Giritoğlu’nun

dikkatini çeken Saat böylelikle

ilk başrolünü de oynadı.

‘Hatırla Sevgili’ dönüm noktası oldu

2004 yılında Aşkımızda Ölüm Var’da Nermin

karakterine hayat verdi. 2005 yılına

gelindiğinde ise ilk başrolünü, Cemal Şan'ın

yönettiği, Tomris Giritlioğlu'nun hazırladığı

Aşka Sürgün dizisinde yakaladı. Saat bu

dizide Zilan Şahvar Azizoğlu karakterine

hayat verdi. Onun başarısında büyük bir

katkısı olan Tomris Giritoğlu, bu dizisinin

bitmesi sonrası yeni projesinde de Saat’e

yer verdi. Beren Saat bu yeni dizisi Hatırla

Sevgili ile asıl başarısına kavuştu. Bu dizide

de Yasemin Ünsal karakterine hayat veren

Saat, peşinden yine Hatırla Sevgili’nin

işlendiği Avrupa Yakası dizisinde bir bölüm

dizideki karakteriyle konuk oyuncu

olarak yer aldı.

Şöhreti Aşk-ı Memnu’dan geliyor

Güzel oyuncuyu şöhrete kavuşturan dizi ise

2008 yılında başlayan Aşk-ı Memnu dizisi

oldu. Saat bu dizide başarılı oyuncular;

Kıvanç Tatlıtuğ, Selçuk Yöntem, Hazal Kaya

ve Nebahat Çehre ile birlikte rol aldı. Türk

televizyonlarının en çok tepkiyle

karşılaşılan fakat en çok izlenen yapımı

olan dizide Saat, Bihter Yöreoğlu Ziyagil

karakterini canlandırdı. Dizi, yayınlandığı

dönem içerisinde RTÜK'e en çok şikâyet

edilen dizilerden birisi oldu ve zaman

zaman bazı bakanlar tarafından tepkiyle

33


AYIN OYUNCUSU

karşılandı. Saat’in dizinin ‘Veda’

bölümünde sergilediği başarı eleştirmenler

ve izleyicilerden tam not aldı. Aşk-ı Memnu

dizisinin ihraç edilmesinden dolayı ünü

Avrupa’nın çeşitli ülkesi ve Orta Doğu’da

bilinir hale geldi. Öyle ki bir Mısır

televizyonu dizinin ve Saat’in

popülerliğinden dolayı Saat’in hayatını

belgesel yapmak istedi. Aşk-ı Memnu

dizisinin sona ermesinin ardından dizinin

senaryosu 2010 yılında

İtalya'ya ve 20-

12 yılında ABD’ye satıldı

ve bu iki ülkede

de yeniden çekildi.

Son başarılı iş:

Atiye

Oyunculuğu artık herkes

tarafından tasdik

edilen güzel oyuncu,

2019 yılında dijital

yayın platformu Netflix’in

çektiği Atiye dizisinde

rol aldı. Fantastik

dizinin başrolünde

yer alan Saat,

Atiye adlı bir ressamı

canlandırmıştır.

‘Tencere Kapak’

ya da Kenan ile

Beren

Güzel Güzel oyuncu

2012 yılında başarılı

şarkıcı Kenan Doğulu

ile birlikte olmaya

başladı. Aşklarını 23

Şubat 2014 yılında

nişanlanarak taçlandıran

çift, yine aynı

yılın 29 Temmuz’unda

Amerika Birleşik Devletleri'nin

Los Angeles kentinde dünya evine girdi.

Oldukça uyumlu olan çiftin aşkları herkes

tarafından beğeniyle takip edilmektedir.

nişanlanarak taçlandıran çift, yine aynı

yılın 29 Temmuz’unda Amerika Birleşik

Devletleri'nin Los Angeles kentinde dünya

evine girdi. Oldukça uyumlu olan çiftin

aşkları herkes tarafından beğeniyle takip

edilmektedir.

34


Şirketinizi tüm

mecralarda tanıtalım,

üstelik görüp

görebileceğiniz en

uygun fiyatla…

YAKINDA


E S K İ L A T E N I G H T S H O W S A H İ B İ

Ali Biçim


AYIN FENOMENİ

Kendi deyimiyle eski late night show sahibi

olan başarılı Youtuber Ali Biçim 1987

yılında İzmit’te dünyaya geldi. Çocukluğu

memleketi İzmit’te geçen Biçim’in

başarıyı yakalayacağı şehir olan

İstanbul’a gelişi ise 2000 sonrasına

denk gelmektedir. 20-

01 yılında lise eğitimi için İstanbul’a

gelen Biçim, 2005 yılında

İstanbul Bahçelievler A-

nadolu Lisesi'nde lise eğitimini

tamamlamıştır. 24 yaşında haya-tını şekillendirecek

ilk adımı Michael Jackson'ın

‘Beat It’ parçasından etkilenip, profesyonel

bir şekilde kaydettiği "Just Pide" olmuştur.

Şarkıya parodi bir klip bile çeken

Biçim bu erken hareketi sonrası bir nevi

dönemin sosyal medya fenomeni haline

gelmiştir. Buradan yakaladığı başarıyı aynı

doğrultuda ilerleten Biçim devamında

Yalın’ın ‘Ki sen’ adlı şarkısına ‘Ellerim nasırlı’

adında parodi bir

şarkı yazmış ve bunun

da klibini çekerek Youtube’da

yayına sokmuştur.

İlk parodisi

kadar olmasa da Biçim’in

herkes tarafından

daha da tanınmasını

sağlamıştır.

Ali Biçim’im

‘Just Pide’ klibini

Tıkla, izle

Youtube’dan ekranlara…

Ekranlar için yavaş yavaş kendini hazır

hisseden Biçim, ATV’de ekrana gelen kısa

film yarışması Çek Bakalım programında

kendini göstermiş, birinci

olamasa da yolunu açacak adımların

atılmasında bu programın

etkisi büyük ol-muştur. Programın

jüri üyeleri arasında yer a-

lan Okan Bayülgen’in tekliği üzerine

onunla ekranlara ilk profesyonel

adımı atmaya başlamıştır. O dönem

TV8’de talk Show programı sunan Bayülgen’in

ekibinde yer alarak skeçler yazan ve

bunlarda oynayan Biçim’in bu adımdan

sonra yıldızı daha da parlamıştır. 2013

yılında Gani Müjde’nin senaryosunu yazdığı

Babam Sınıfta Kaldı adlı dizide rol almaya

başlayan Biçim bu sefer de Yazgan

karakteriyle seyirci karşısına çıkmıştır.

Talk show zor günler yaşattı

Televizyon dizisinden sonra 2014 yılında

hiç beklenmedik bir anda talk show programı

hazırlamaya başlayan Biçim, genç

yaşında ulusal bir kanalda böylesine bir

başarı yakaladı. Fakat bu başarı

onun şimdilerde mizah

malzemesi yaptığı borçların

da ana nedeni

haline geldi. Ekranlara

hızlı giren

Biçim’in talk

show programı

37


AYIN FENOMENİ

13. bölümde yayından kaldırıldı. Fakat Biçim

bunu dahi girişimciliğe ve ‘işe’ çevirmeyi

başardı. 2017 yılının ekim ayında hayatını

ve kariyerini anlattığı ‘Bu Ne Biçim

Hikaye Böyle’ adlı kitabı sevenlerine sundu.

FOX TV gibi ulusal çapta yayın yapan

bir televizyon kanalında, her ne kadar istenilen

başarıyı yakalayamasa

da talk

Show programı yapan

Biçim’in kitabı

da büyük bir yayınevi

olan İnkılap Kitabevi

tarafından

satışa sunuldu.

defa kendi gibi televizyon ekranlarına küsen

oyuncu Mesut Can Tomay ile birlikte…

Kendi Youtube kanallarını kurmadan

önce birkaç Youtube kanalına konuk olan

ikili kendi videolarını ise aynı yılın aralık

ayında yayınladı. Biçim’in Youtube kanalı

kısa süre içerisinde 1 milyon aboneyi geçti.

Biçim şimdilerde ise partneri Mesut Can

Tomay ile birlikte Acun Ilıcalı’nın Exxen

isimli projesinde yeni Youtuber’ları aradıkları

O Adam Oldun Mu? adlı bir program

sunmaktadır.

Ekranlara küstü dijitale geri döndü

İlk başarısını dijital mecralarda yaşayan

Biçim, televizyondaki talihsizliği sonrası

ekranlardan belli bir süre uzak kaldı. 20-

19 yılında Youtube’a geri döndü. Fakat bu

38


%10

İNDİRİMLİ

.

İnternet Sitesine

Yönlendirme

Reklam Videosu

İzleme

Reklamda Müzik

Dinleme

HEPSİ BİR ARADA

TEK REKLAM FİYATINA

reklam@dijipub.com

MEDYATABLET


İ Y İ B İ R G A Z E T E C İ , İ Y İ B İ R İ N S A N …

Mirgün Cabas


AYIN YAZARI

Şimdilerde dijital yayın platformu

GAİN’de programlar yapan başarılı

televizyoncu ve gazeteci Mirgün Cabas,

1971 yılında İzmir’de dünyaya

gelmiştir. Eğitiminin ilk yıllarını

İzmir’de tamamlayan Cabas,

üniversite eğitimi i-

çinse Başkent Ankara’yı

tercih etmiştir. An-kara

Üniversitesi İletişim Fakültesi

mezunu olan

Cabas, gazeteciliğe olan ilgisini ekran önünde

de seyirciye geçirmeyi başarmıştır. İnsanlar

onu ekranlar karşısında ilk kez

ATV’de görmüştür, TBMM muhabirliği yapan

Cabas kısa süre içerisinde rüştünü ispat

etmiş ve meslekte yükselmiştir. Ertesi

yıllarda NTV’ye transfer olan Cabas bu kurumun

haber müdürü olmuştur. Aynı zamanda

kanalda programlar da yapan başarılı

gazetecinin ilk prog-ramı ‘24 Saat’ adlı

bir haber programı olmuş-tur. Cabas bu p-

rogramla 2000 yılında Çağdaş Gazeteciler

Derneği'nin Yılın Gazetecileri Ödülü'nü kazanmıştır.

Banu Güven’le birlikte sundukları

bu program sonrası Cabas bu defa Can

Kozanoğlu ile ekran partneri olmuş ve oldukça

ilginç konuların işlendiği haber programı

‘Haber+’ adlı araştırma programını

sunmuştur. Cabas bunlar dışında Hakkı

Devrim ile birlikte Günlerin Getirdiği, Ruşen

Çakır’la birlikteyse Yazı İşleri adlı programlar

sunmuştur. Kanalda ilerleyen yıllar

içinde de çeşitli programlar yapan Cabas,

kanal Doğuş Grubu’na geçtiğinde de

kanalda yer almaya ve daha çok ekran

önüne çıkmaya başlamıştır. 2011

yılında grubun bünyesinde yayın

yapan erkek yaşam dergisi

GQ’nun Genel Yayın Yönetmeni

olan Cabas’ın

kısa süre içerisinde bu

görevi son bulmuştur.

13 yıllık serüven

son buldu

GQ dergisindeki görevinden istifa eden Cabas

bu istifa öncesi 13 yıllık NTV kariyerini

de sonlandırmıştır. Bir süre +1 adlı televizyon

kanalında programlar yapan Cabas,

Milliyet gazetesinde köşe yazarlığı da yapmaya

başlamıştır. Devamı yıllarda CNN

Türk ekranlarında, kült haline gelmiş Her

Şey adlı programı sunan Cabas buradaki

görevinin de son bulmasıyla ekranlara ara

vermiştir. Uzun aranın ardından dijital p-

latformlarda çeşitli projelerle sevenleriyle

buluşan Cabas, şimdilerde ise dijital içerik

platformu GAİN’de programlar yapmaya

devam etmektedir. Cabas ayrıca İstanbul

Life dergisinde yazarlık da yapmaktadır.

Cabas’ın Evrim Sümer ile olan birlikteliğinden

Leyla adında bir kızı, Tuba

Ünsal ile olan evliliğinden Civan Mert

adında oğlu dünyaya vardır. Cabas’ın

ayrıca 2017 yılında çıkardığı ‘2001 Eski

Türkiye'nin Son Yılı’ adlı bir kitabı da

bulunmaktadır.

40


Siz de bu özel çalışmada yer alabilirsiniz

ÜSTELİK ÇOK UYGUN BİR FİYATA

SANTRAL MEDYATABLET

Hooray! Your file is uploaded and ready to be published.

Saved successfully!

Ooh no, something went wrong!