55
You also want an ePaper? Increase the reach of your titles
YUMPU automatically turns print PDFs into web optimized ePapers that Google loves.
COĞRAFYA
DERGİSİ
İlk kültür merkezleri
S U D E T O P Ç U 6 6 5 9 1 1 - N
• Mezopotamya Uygarlığı
• Mısır Uygarlığı
• Hint Medeniyeti
• Akdeniz Uygarlığı
• Aztek Uygarlığı
• Maya Uygarlığı
Tarih: 02.04.2021
Sayfa 2
UYGARLIKLARIN ORTAYA ÇIKIŞI
Medeniyetlerin Gelişmesine ve Yayılmasına
Neden Olan Bazı Buluşlar:
Sayfa 15
Uygarlık veya medeniyet, bir ülke veya toplumun, maddi ve manevi varlıklarının,
düşünce, sanat, bilim, teknoloji ürünlerinin tamamını ifade eder. Uygar
kelimesi, yerleşik
hayata ilk
geçen Türk kavimi
olan Uygurlardan
gelmektedir.
Medeniyet
ve uygarlık
kavramları çoğunlukla
aynı
anlamda kullanılmakla
birlikte,
uygarlık daha
geniş bir anlam
taşımaktadır. Medeniyet, belirli bir insan topluluğunun belirli bir coğrafya üzerinde
ve belirli bir zaman içinde ortaya koydukları değerlerle sınırlıdır. Uygarlık
ise binlerce yıl devam eden gelişmeler sonunda, insan aklının, bilim ve teknolojisinin
katkısı ile ortaya çıkan ve tüm insanlığın eseri ve malı olan evrenselliği
ifade eder. Uygarlığın doğuşuna ve gelişimine birçok medeniyet katkıda
bulunmuştur. Çin, Uygur ve Orta Asya Türkleri, Hindistan, Mezopotamya, İnka,
Aztek medeniyetleri, eski Mısır medeniyetleri, Ege kıyılarındaki antik çağ
sitelerinden Roma; Batı Avrupa’da aydınlatma çağını yaratan, sanayi inkılabını
gerçekleştiren milletler, Amerika ve Uzak Doğu’daki Japonlar ve tarih boyunca
birçok ülke ve ulus uygarlıkların gelişimine katkıda bulunmuştur
İlk Kültür Merkezleri
Yeryüzünde coğrafi şartlara bağlı olarak ırk, din, dil, yaşam tarzı, bakımından
birbirinden farklı birçok medeniyet doğmuş ve gelişmiştir. İlk uygarlıklar
Irak’taki Dicle ve Fırat, Mısır’daki Nil, Pakistan’daki İndus ve Çin’deki Huang
(Sarı ırmak) gibi büyük ırmakların verimli alüvyon ovalarında ortaya çıkmıştır.
Bu ortamların tarım topluluklarını sulamaya muhtaç bırakan kurak ortam ve taş,
metal, odun gibi hammadde kaynaklarına kolay ulaşma gibi birçok ortak özelliği
vardır. Fırat – Dicle, Nil ve İndus bölgeleri muhtemelen ilk kentlerin ortaya
çıkışından epey önce ticaretle birbirlerine bağlanmıştır. Çin Uygarlığı, İnka ve
Mayalar ise bunlara göre birbirinden daha kopuk olarak gelişmiştir.
Bu medeniyetlerin oluşmasına coğrafi şartlarla birlikte farklı toplumların katkısı
olmuştur. Kurulan medeniyetler isimlerini daha çok kuruldukları bölgelerden
alırlar. Çin Medeniyeti, Mezopotamya Medeniyetleri, Mısır Medeniyeti, Hint
medeniyetleri bunlara örnektir.
Yazı
Sümerler, yazıyı ilk kullanan uygarlıktır. Yazı, Asurlular başta olmak üzere
pek çok kavim tarafından kullanılmaya başlanmıştır. Daha sonra bilim,
hukuk ve ticarette de kullanılmış, ardından ilk eğitim kurumlan açılmıştır.
Haftanın günleri de bu dönemde belirlenmiştir. Zaman içinde kahramanlık
hikâyeleri, dini törenlerin uygulanma esasları vb. yazıya geçirilmeye başlanmış,
tüm bunlar kültürün gelişmesine ve aktarımına büyük katkılar sağlamıştır.
Takvim
Dünya’nın güneş etrafında dönüşüne göre düzenlenen miladi takvimi İlk
kez Mısırlılar kullanmış, Romalılar geliştirmiştir.
Demir
Demiri ilk işleyen milletlerden biri de Orta Asya’daki Türklerdir. Demir İlk
önce silah yapımında, daha sonra da araç gereç yapımında kullanılmıştır.
Eski Türkler göç ettikçe oradaki halklara demiri ve onu İşlemeyi öğretmişlerdir.
Zamanla demir, savaşlarda üstünlük elde etmenin temel unsurlarından
biri haline gelmiştir. Hititler de demirden silah yapımında kendilerine
özgü teknikler geliştirmişler ve çok daha sağlam silahlar yapmaya başlamışlardır.
Bu yolla iki yüzyıl boyunca süper güç olmayı başarmışlardır.
Demir, dayanıklı olduğundan tarımda kullanılan araçların yapımında kullanılmış,
sağlam sabanlarla ekilen topraklardan daha bol urun alınması sağlanmıştır.
Kâğıt
M.Ö. 4000 yıllarında Mısır’da
bulunan papirüs denilen bitkinin
sapı uygun boyutlarda kesilip
bir tahta üzerine dizilip,
sulu vaziyette tokmaklanarak
bir çeşit kâğıt üretilmekteydi.
Yapılışı ve özelliği bakımından
bugünkü kâğıttan farklı olmakla
beraber, kâğıt ismi bu papirüs
kâğıdından kalmıştır. Papirüsle beraber, çeşitli hayvan derilerinden
yapılan parşömen kâğıdı da tarih boyunca kullanılmıştır. Kâğıdın kimin
tarafından bulunduğu bugün kesin bilinmemektedir. Ancak bugünkü kâğıt
hamuru ile elde edilen kâğıdın ilk modeli milattan sonra 105’te Çin’de yapıldığı
kabul edilmektedir.
Sayfa 14
Mezopotamya Uygarlığı
Sayfa 3
Anadolu tarihinde, Demir Çağı Uygarlıkları arasında yer alan Geç Hititler
(Geç Hitit Devletleri olarak da bilinir) Tuz Gölü ve Fırat Nehri arasında
kurulmuş devletlerin oluşturduğu uygarlıktır. M.Ö 1200’lü yıllarda, Ege’den
göç eden toplulukların, birbirlerinden bağımsız halde kurdukları devletlerden
oluşmuştur. Yıllar içinde çevre kültürlerden etkilenen Geç Hititler, M.Ö 11.
yüzyıldan sonra Aramiler’in siyasi ve kültürel etkisi altında kalmış, sonucunda
da Aramileşlerdir.
Milattan Önce 1920
ve 1750 tarihlerini
kapsayan süreç,
Asur Ticaret
Kolonileri Çağı
olarak adlandırılmıştır.
Bu dönem aynı
zamanda Anadolu
topraklarında yazılı
tarihin ve Orta Tunç
Çağı’nın da başladı-
Tunç
yapımı
için
ihtiyaç
duyulan
kalay, Anadolu’da az olduğu için, Mezopotamya
kalayına ihtiyaç duyulmuştur. Asur’lu tüccarlar da
bu sebeple Anadolu’ya kalay götürmeye
başlamıştır. Zamanla
taşınan malların çeşitliliği de artmıştır
Truva, Homeros’un İlyada
ve Odeyssia destanlarına konu
olmuş olan, günümüzde Çanakkale’nin
Tevfikiye Köyü yakınlarında
bulunan tarih sahnesinin en
önemli kentlerinden biridir.
Dokuz tarihsel katman halinde
ele alınabilecek olan Truva, varlığı boyunca dokuz kere doğal afetler yüzünden
yıkılmıştır; bu sebeple de kentin dokuz ayrı katmanı bulunmaktadır.
Mezopotamya Dicle ve Fırat nehirleri arasında kalan bölgedir. Verimli toprakları
ve uygun iklim şartları nedeniyle çok eski zamanlardan beri yoğun
göçe sahne olmuş Mezopotamya, birçok farklı kültür ve halkın karıştığı bir
bölge olmuştur. Bu yüzden birçok medeniyet burada gelişim göstermiştir.
BilinBu yüzden Mezopotamya “Medeniyetler Beşiği” olarak da anılır. en
ilk okuryazar topluluklara ev sahipliği yapmıştır.
Varlığını ve önemini Dicle ve Fırat nehirlerine borçludur. Mezopotamya’da
tarıma uygun olmayan alanları tarıma kazandırmak için sulama kanalları
yapılmış, bataklıklar drene edilmiş ve taşkın sonrası oluşan alüvyon birikintileri
düzeltilmiştir. Bu çalışmalar sonucu zamanla köyler gelişerek kent hali-
Böylece Mezopotamya’da ilk kültür merkezleri ortaya çıkmıştır. Kentlerin
ortaya çıkması insanlık tarihinde, ateşin bulunması ve tarımın
başlamasından sonra kaydedilen önemli bir aşamadır. İlk kültür
merkezlerinin ortaya çıktığı, önemli mimari eserlerin oluşturulduğu
uygarlıklar, tarihi ve coğrafi koşulların etkisiyle hızlı gelişmiştir.
Mezopotamya bölgesi dünyanın en tanınmış ve köklü medeniyetlerinden
birkaçına ev sahipliği yapmıştır. Burada kurulan ilk uygarlık Sümer
Uygarlığadır. Sümerler ilk yazıyı buldular, ilk kanunları da yaptılar.
Mezopotamya Uygarlıkları Kronoloji
Sayfa 4
Mısır Uygarlığı
Sayfa 13
Mısır medeniyeti Kuzey Afrika’da Nil Nehri ve etrafında kurulmuştur. Etrafının
çöllerle kaplı olması diğer medeniyetlerle etkileşiminin daha az olmasına neden
olmuştur. Bu nedenle Mısır medeniyeti kendine özgü özelliklere sahiptir. Mısırlıların
medeniyete geçişinde; neolitik yerleşmelerin varlığı, Nil Nehri ve Mezopotamya
uygarlığı etkili olmuştur.
Mısır’ın da Mezopotamya gibi, büyük bir taşkın nehre sahip olması, verimli topraklarından
yılda iki kez urun alınabilmesi ve uygun iklim şartlarına sahip olması
uygarlığa geçişini kolaylaştırmıştır. Nil Nehri çevresinde yaşayanlar düzenli taşkınlardan
sonra bozulan tarlaların sınırlarını yeniden tespit etmek için matematikten
yararlanmışlardır. Bu durum bilimin de gelişmesine katkı sağlamıştır. Nil Nehri’nin
uygarlığa diğer bir katkısı da üzerinde ulaşım yapılmasıdır. Nehrin düzenli
akışı nehir taşımacılığını geliştirmiştir. Nil boyunca hem ticari ilişkiler rahatça
yapılmış hem de vergiler kolayca toplanmıştır. Bu durum uygarlığın çok daha hızlı
büyüyüp güçlenmesinde etkili olmuştur
Mısır firavunlarının bedenlerini, bilgi birikimlerini ve servetlerini obur dünyada
korumak üzere Gize’nin heybetli taş piramitleri inşa edilmiştir. Piramitlerin
Mısır toplumunun yapısını da simgeleyen rolü vardır. Tanrı-firavun tepede,
devlet görevlileri orta katta, halk ise en alt katta yer almaktadır.
Urartular, Milattan Önce birinci yüzyılın başında, Anadolu’da, Van Gölü
çevresinde kurulan bir devlettir. Bu bölgeye yerleşen kavimler, beylikler
ve aşiretler halinde yaşamaktansa, bir devlet kurarak kendilerini koruyabilmek
adına, zaman içinde bir araya gelmiş ve Urartu Devleti’ni kurmuştur.
Başkenti Tuşpa (Van) olan Urartu Devleti, Milattan Önce 8. ve 7. yüzyılda
en güçlü olduğu dönemi yaşamıştır. Bu dönemde devletin sınırları
içinde İran’ın kuzeybatısı, Aras Vadisi ve Doğu Anadolu yer almaktaydı.Mezopotamya
ve Asur sanatının etkisini barındıran bir kültüre sahip
olan Urartular,
çivi yazısı ve Hitit
hiyeroglif yazısını
kullanan birLidyalılar’ın
dili Hitit
Dili ile benzerlik
göstermektedir.
Frigler’in yıkılmasıyla
Lidyalılar milattan önce 680 yılında bağımsız bir devlet kurmuşlardır.
İlk kralları Giges’tir. Başkentleri Sardes’tir. Bu o dönemin en büyük
ve en zengin kentidir. Giges çok güçlü bir ordu kurup sınırlarını doğuda
Kızılırmak’a kadar genişletti. Kimmerlere karşı yürüttüğü savaşlar sırasında
Asurlular’la işbirliği yaptı ve Kral Yolu’nu Asur’a kadar götürdü.
Milattan önce 585 yılında Medler’le barış yapılarak Kızılırmak
Lidyalılar parayı ilk kullanan medeyinet olmuştur. Parayı yapmak
için altın, gümüş ve elektrolit kullanırlardı. Son kral Kroisos zamanı devletin
en parlak ve en zengin dönemi olmuştur. Ancak Pers İmparatorluğu’nun
ani bir saldırısı sonucunda bu zengin devlet, tarihe karışmıştır. ’la
Medler arasında sınır oldu. devletti.
Mısırlılar Hiyeroglif adı verilen resim yazısını kullanmışlardır. Güneş yılına
dayalı ilk takvimi icat etmişlerdir. Nil nehri ve tarımsal faaliyetler mevsimlerin
adlandırılmasında etkili olmuştur. Mısır takvimi Miladi takvimin temelini
oluşturur.Geometri ve astronomide ilerlemişlerdir. Kesirli, ondalık sayılar ve pi
sayısını buldular, ölümden sonraki yaşantıya inandıklarından (ahiret) mumyacılık
ve tıpta ilerlemişlerdir. En önemli tanrıları Amon Ra’dır.
Sayfa 12
ANADOLU UYGARLIKLARI
İnka Uygarlığı
Sayfa 5
Hititler,
Frigyalılar,
Lidyalılar,
iyonyalılar,
Urartular,
Anadolu’da
kurulmuş
uygarılık-
Hititler: M.Ö. 2000 yılında Anadolu’ya
Kafkaslar yolu ile gelerek
Kızılırmak yayı çevresinde
devlet kurmuşlardır. Başkentleri
Çorum yakınlarındaki
Hattuşaş (Boğazköy) şehridir.
Hititler Suriye’yi ele geçirmek
için Mısırlılarla savaşmışlar,
bu savaşın sonunda iki devlet
arasında (M.O 1280) Dünya
tarihinde iki devlet arasında yapılan ilk antlaşma olan Kadeş Antlaşması
İmzalanmıştır. Hitit Devleti M.Ö 1200 yılında Anadolu’ya gelen
Frigyalılar tarafından yıkılmıştır.
Frigyalılar: Devletin başkenti Ankara’nın Polatlı ilçesi yakınlarındaki
Gordion şehridir. Frigyalılar krallarına Midas unvanı verirlerdi. Frigler
maden ve ağaç işçiliğinde, dokumacılıkta önemli eserler üretmişlerdir.
Frigler, özellikle maden işçiliğinde çok ileri gitmişlerdi. Kaya ve
taş mimaride kullanılan malzemeyi
işlemek için madenden
çeşitli aletler yapmışlardır.
Çok tanrılı dinleri olan
Frigyalılar tarımla uğraştıklarından
bu durum dinlerine de
yansımıştır. Frigyalıların en
büyük tanrısı toprak ve bereket
tanrısı olan Kibele’dir.
Kimmerlerin saldırısıyla zayıflayan
Frigyalılar, Lidyalılar tarafından yıkılmıştır.
İnkalar, Büyük Okyanus kıyısına paralel uzanan And sıradağları üzerinde 11-
16. yüzyıllar arasında yaşamış ve büyük bir imparatorluk kurmuşlardır. İnkaların
yaşadıkları And Dağları’nın batı kıyısında çöl ve vadiler yer alırken kuzeydoğu
kesimleri tropikal yağmur ormanları bulunmaktaydı. İnkalar, şehirlerini
ve kalelerini, dini inançları nedeniyle korumak ve savunabilmek için And
Dağları’nın yüksek kesimlerine inşa etmişlerdir. İnkalar bulundukları bölgenin
coğrafi konumu nedeniyle güneşin hareketlerini incelemişler ve güneş saatini
yapmışlardır.
İnka mimarisi üç temel kavram üzerine kurulmuştur: hassaslık, kullanışlılık ve
sadelik. Patates tarımını ilk yapan uygarlıktır.
Machu Pichu antik
kenti İnkalar tarafından
yapılmıştır. Temmuz
2007’de seçilen dünyanın
yeni yedi harikasından
biri olİnkalar'ın
40.000 nüfuslu bir
orduları vardı.
Francisco Pizarro
komutasındaki
İspanyol ordusu ise
sadece 180 kişiden oluşuyordu. 180 kişilik bir ordunun 40.000
kişilik bir orduyu yenmesinin
temel nedenleri büyük bir
olasılıkla şöyledir [3] :
İnka ordusunun büyük bir
bölümü, İspanyol istilacılar
tarafından getirilmiş
olan çiçek hastalığı
dolayısıyla ölmüştü.
İspanyol istilacılar İnka
yönetimindeki diğer kabileleri onlara karşı yanlarında savaşmaları
için ikna etmişlerdi.
İnka savaşçılarının silahları kabile savaşları için kullanışlı olmakla
birlikte İspanyol ordusundaki silahların gücüyle karşılaştırılama-
Sayfa 6
Aztek Uygarlığı Akdeniz Uygarlıkları
Sayfa 11
Aztekler, bugünkü orta Meksika bölgesinde 14. ve 16. yüzyıllar arasında
yaşamış bir Orta Amerika halkıdır. Aztekler gelişmiş tarım yöntemlerine,
kendilerine ait bir dine, takvime, alfabeye sahiplerdi. Aztekleri keşfedenler
İspanyollar oldu. Arkeolojik kalıntılar arasında tanrı heykelleri, dinsel içerikli
taş alçak kabartmalar, duvar resimleri, kilden yapılmış İnsan heykelleri
ve vazolar ile taş ve ahşap eşyalar vardır. Aztek sanatı temelde simgesel
olduğu için bu kalıntılar yardımıyla
önemli bilgiler elde
edilebi13 milyonluk bir nüfustan
oluşan çok büyük ve
zengin bir imparatorluk olan
Aztekler gelişmiş tarım yöntemlerine,
kendilerine ait bir
dine, takvime, alfabeye sahiplerdi.
Aztekleri keşfedenler
İspanyollar oldu. Hernan
Cortes ve onun özel ordusu Aztek başkenti olan Tenochtitlan´a giderken
Popocateptel volkanik dağının yanından geçtiler ve ilk kez bir volkan görmüş
oldular. Adamları ve Cortes başkente ulaştıklarında Aztek imparatoru
Montezuma onları karşılamak için bekliyordu. Aztek imparatoru göz kamaştırıcı
elbiseler giymişti. O, Cortes ve adamlarının başkente girmesine
izin verdi. Cortes´in sadece 600 askeri vardı
ve Aztek imparatoru onları kolayca yok ettirebilirdi.
Ancak Aztek takvimine göre bu yıl
çok özel bir yıldı.
Azteklerin Dini
Anadolu’da kurulan ilkçağ
uygarlıkları içinde en gelişmiş
ve ileri düzeyde olanı
İyonlardır. İyonlar ve Yunanlılar
zamanla gemi yapımında
ustalaşmış ve Akdeniz
kıyılarındaki ürünleri toplayarak
ihtiyacı olan toplumlara
pazarlamaya başlamışlardır.
Böylece farklı uygarlıklar
arasında, ticari mallar taşınırken
aynı zamanda kültürel gelişmeler bir merkezden diğerine nakledilmiştir.
Akdeniz uygarlıkları yeni şehirler ve koloniler kurarken buradaki
insanlar bereketli tarım alanlarının az olması nedeniyle daha geniş ticari
imkân sunan sahalarda yerleşmişlerdir. Böylece kentleşme Akdeniz’in
doğu kıyılarından batı kıyılarına doğru yayılmıştır.
Lidyalılar: Gediz ve Büyük Menderes ırmakları arasında kurulmuştur.
Başkentleri Sard şehridir. Kral Giges zamanında bağımsız bir devlet kurmuşlardır.
Ticaretle uğraşmışlardır. Kral Giges Efes’ten başlayıp Mezopo-
Aztek dini, farklı tanrıların bir panteonuna
adanmış takvim ritüellerinin uygulanması
etrafında organize edildi. Diğer
Mezoamerikan dini sistemlerine benzer
şekilde, genellikle animizm unsurları
olan çoktanrıcı bir dindir. Dini uygulamanın merkezinde, yaşam
döngüsünün devamı için teşekkür veya ödeme yapmanın bir yolu
olarak tanrılara fedakarlık yapılıyordu.dı. İ lir.
Sayfa 10
MAYA UYGARLIĞI
Sayfa 7
Akdeniz kıyıları, medeniyetlerin ilk kurulduğu alanlardan biridir. Tarım
alanlarının az olması, akarsuların varlığı, kıyılarında liman ada ve yarımadaların
bulunması bu bölgede İyonya, Lidya, Yunan, Fenike ve Roma
gibi birbirinden farklı medeniyetlerin kurulmasına neden olmuştur. Bu
medeniyetlerden bazıları yer
altı ve yer üstü kaynakları bakımından
zengin olmadıklarından
deniz ticaretine yönelmişler
ve ihtiyaçlarının bir bölümünü
denizden karşılayarak
denizel karakterli uygarlıklar
kurmuşlar Akdeniz kıyıları
boyunca kurulmuş çeşitli
kültürlerden oluşur. Bu uygarlıkların
başlıcaları Fenike, Hitit, Girit, Miken,İyonya, Lidya, Yunan
ve Roma uygarlıklarıdır. Bu uygarlıkların gelişiminde denizcilik ve
ticaret belirleyici rol oynamıştır. Ayrıca tarımsal etkinliklerde
önemlidir.rdır Romalıların medeniyeti 12 yüzyıl sürer, yönetim biçimi
monarşiden oligarşiye dönüşerek büyük bir imparatorluk haline gelir.
Roma Uygarlığı, Antik Çağda Roma kentinden başlayarak, önce İtalya,
ardından da Akdeniz dünyasını fetheden büyük bir imparatorluktur. Kavimler
Göçü sonucu, 395 yılında Roma İmparatoru I. Theodosius, Roma
Uygarlığını iki oğlu arasında Doğu Roma (Bizans) ve Batı Roma olmak
üzere paylaştırdı. Batı Roma İmparatorluğu 476 yılında sona erdi ve imparatorluk
hakları, Doğu Roma İmparatorluğu’na devredildi. Doğu Roma
İmparatorluğu ise 1453 yılında Fatih Sultan Mehmet’in İstanbul’u fethetmesi
sonucu yıkıldı.
Maya uygarlığı Amerika kıtasındaki Kolomb öncesi uygarlıklardan biridir.
Bir Orta Amerika uygarlığı olan Maya uygarlığı, binlerce yıl boyunca Meksika’nın
güneydoğusundan, Honduras, El Salvador ve Guatemala’ya kadar uzanan
bir bölgede hüküm sürmüştür. Mayaların astronomi, matematik, mimari
ve sanat gibi birçok alanda ileri bir uygarlık düzeyinde oldukları görülmekte-
Mayalar tarafından
yapılan
Chichen İtza
Piramidi. 7
Temmuz 2007’de
seçilen dünyanın
yeni yedi harikasından
biridir.
Mayalar bu piramidi
astronomi ve
matematik bilgilerini
ortaya koymak istercesine belirli bir sistemle İnşa etmişlerdir. Örneğin
piramidin dört cephesinin her birinde 91 basamak yer alır. Böylece 4×91’le
bulduğumuz 364 sayısına en tepedeki düzlüğü de +1 olarak eklediğimizde yıldaki
günlerin sayısı oEski Mayalar”ın (Mayalar'ın bugünkü torunlarına kıyasla
kullanılan deyim) astronomi, matematik, mimari ve sanat gibi birçok alanda
ileri bir uygarlık düzeyinde oldukları görülmektedir. Rabinal Achí, [6] Popol-
Vuh, Chilam Balam gibi eserlerin bulunduğu Maya edebiyatı bu kültürün yaşamını
betimlemektedir. İspanyol işgali 1697’de Itzá Mayaları’nın başkenti Tayasal’ın
[7] ve Guatemala’daki Ko'woj Mayaları'nın başkenti Zacpetén’in
[8] alınmasıyla tamamlanmış, son Maya devleti ise 1901’de başkentinin (Chan
İyonlar: M.Ö. 1200 yıllarında Yunanistan’dan göç ederek Ege kıyılarına yerleşen
Akalar tarafından kuruldu. Tarihte İzmir Körfezinden, Güllük Körfezine
kadar olan bölgeye İyonya denilirdi. Yunanistan’dan gelen Akalar
buradaki yerli halkla karışarak, şehir devletleri halinde yaşadılar. Başlıca
İyon şehirleri şunlardır: Efes, Milet, İzmir, Foça, Bodrum.Efes’teki Artemis
tapınağı İyonlara aittir. İyonlar deniz ticaretinde gelişmişler. Akdeniz,
Marmara, Ege ve Karadeniz’de birçok koloniler kurmuşlardır. İyonlar
bilim ve sanatta gelişmişlerdir. Matematikte Tales ve Pisagor, Tarihte
Heredot, Tıpta Hipokrat, Felsefede Diojen önemli bilim adamlarıdır.
Sayfa 8
Akdeniz Uygarlıkları
Çin Uygarlığı
Sayfa 9
Akdeniz kıyıları, medeniyetlerin ilk kurulduğu alanlardan biridir. Tarım alanlarının az olması, akarsuların varlığı, kıyılarında liman ada ve yarımadaların bulunması bu bölgede İyonya, Lidya, Yunan,
Fenike ve Roma gibi birbirinden farklı medeniyetlerin kurulmasına neden olmuştur. Bu medeniyetlerden bazıları yer altı ve yer üstü kaynakları bakımından zengin olmadıklarından deniz ticaretine
yönelmişler ve ihtiyaçlarının bir bölümünü denizden karşılayarak denizel karakterli uygarlıklar kurmuşlardır.
Romalıların medeniyeti 12 yüzyıl sürer, yönetim biçimi monarşiden oligarşiye dönüşerek büyük bir imparatorluk haline gelir. Roma Uygarlığı, Antik Çağda Roma kentinden başlayarak, önce İtalya,
ardından da Akdeniz dünyasını fetheden büyük bir imparatorluktur. Kavimler Göçü sonucu, 395 yılında Roma İmparatoru I. Theodosius, Roma Uygarlığını iki oğlu arasında Doğu Roma (Bizans) ve Batı
Roma olmak üzere paylaştırdı. Batı Roma İmparatorluğu 476 yılında sona erdi ve imparatorluk hakları, Doğu Roma İmparatorluğu’na devredildi. Doğu Roma İmparatorluğu ise 1453 yılında Fatih Sultan
Mehmet’in İstanbul’u fethetmesi sonucu yıkıldı.
İyonlar: M.Ö. 1200 yıllarında Yunanistan’dan göç ederek Ege kıyılarına yerleşen Akalar tarafından kuruldu. Tarihte İzmir Körfezinden, Güllük Körfezine kadar olan bölgeye İyonya denilirdi. Yunanistan’dan
gelen Akalar buradaki yerli halkla karışarak, şehir devletleri halinde yaşadılar. Başlıca İyon şehirleri şunlardır: Efes, Milet, İzmir, Foça, Bodrum.
Çin uygarlığı Çinliler, Hint ve Orta Asya göçmenleri tarafından oluşturulmuştur.
M.Ö 2400 yıllarından itibaren Çin Devletleri’nin etkileri görülmektedir. İlk
yazılı belgeler ise ancak M.Ö 1500’lu yıllara kadar gidebilmektedir. Çin uygarlığı
teknik buluşlarıyla tanınan bir uygarlıktır. Kâğıdı bularak dünya kültür tarihine
bir imza atmışlardır. Barut, pusula, ipekli dokumacılık, baskı tekniği, ipekten
kâğıt yapımı, porselen ve mürekkep ilkçağda Çinlilerce geliştirilip kullanılmıştır.
Askeri teşkilatlanmalarda Hunlardan örnek aldılar. Hun saldırılarına
karşı M.Ö 214’de yapımına başlanan 2400 km uzunluğundaki Çin Seddi’ni
yapmışlardır. Yüzyıllarca
devam eden Türk-Çin mücadelesinin
temel nedenini
İpek Yolu ve Orta Asya’nın
hâkimiyeti oluştur-
Çin medeniyeti tarihçilere
göre
Henan eyaletinde Sarı
Nehrin ortasında doğmuştur.
Gelişmiş Neolitik kültürlerin
kalıntıları 7000 yıl
öncesine dayanmaktadır.
Ayrıca Güney Çin'de Neolitik keşifler yapılmıştır. Bunların her biri bir tarım
kültürüdür fakat kuzeyde darı ve güneyde pirinç yetiştirilmekteydi. Batıda yer
alan Qin devleti MÖ 300'lerden itibaren küçük devletleri fethederek
ve sınırlarını güneye genişleterek MÖ 221'de tüm Çin'i birleştirdi
ve Qin Hanedanı kuruldu. Qin Hanedanı'nın kurulmasıyla Çin'de imparatorluklar
dönemi başladı. Bu dönemde ilk Çin Seddi inşa edilmiş
ve para, ölçü ve ağırlık birimleri bu dönemde standartlaştırılmış, daha
iyi bir yazı sistemi oluşturulmuştur.
Qin Hanedanı taht krizi sonucu çıkan
halk ayaklanması ile MÖ 206'de yıkıldı
ve yerine Han Hanedanı
kuruldu.maktadır.