dergi
ATIŞALANI ANADOLULİSESİAD: MELİKESOYAD: TANYILDIZISINIF: 11LNUMARA: 6067ÖĞRETMEN: SEVGİ TORUNKONU: ŞEHİRLERİN GELİŞİMİ VE FONKSİYONLARIDİPNOT: Kullanılan bilgilerin edinildiği yerler son sayfada kaynakça bölümünde bulunmaktadır.
- Page 2 and 3: Tarihsel Süreçte Şehirlerin Geli
- Page 4 and 5: ifade kullanılmaktaydı. Köyün b
- Page 6 and 7: Genel kabule göre ilk şehirler, t
- Page 8 and 9: Fotoğraf 2.6 Roma en eski şehirle
- Page 10 and 11: İlk Şehirlerin Ortak Özellikleri
- Page 12 and 13: 2 milyara ulaşırken, nüfusu 1 mi
- Page 14 and 15: Tablo 2. 2020 Yılı Dünya Nüfusu
- Page 16 and 17: Tablo 1: Başlıca Büyük Şehirle
- Page 18 and 19: Bu elle boyanmış gravür, bize bi
- Page 20 and 21: gelişmekte olan ülkelerde de hız
- Page 22 and 23: Buna “Suburbanization” hareketi
- Page 24 and 25: Sanayi Öncesi ve Sanayi Sonrası
- Page 26 and 27: Teknolojideki buluş ve icatlar şe
- Page 28 and 29: NOT:Kentlerin büyümesinde tarım
- Page 30 and 31: Sanayisinin gelişmiş ve ulaşım
- Page 32 and 33: Marmara’da: İstanbul, İzmit, Ad
- Page 34 and 35: *Köklü ve büyük üniversiteler
- Page 36 and 37: • Mısır: Luksor• Fas:Marakeş
- Page 38 and 39: Görsel 2.10 Rotterdam Limanı’nd
- Page 40 and 41: • Helsinki: Finlandiya*Moda Şehi
- Page 42 and 43: OxfordRomaİtalya’da bulunan Tibe
- Page 44 and 45: ŞamSuriye’nin başkentidir.Geçi
- Page 46 and 47: 5- Taraklı6- Vize (Kırklareli)7-
ATIŞALANI ANADOLU
LİSESİ
AD: MELİKE
SOYAD: TANYILDIZI
SINIF: 11L
NUMARA: 6067
ÖĞRETMEN: SEVGİ TORUN
KONU: ŞEHİRLERİN GELİŞİMİ VE FONKSİYONLARI
DİPNOT: Kullanılan bilgilerin edinildiği yerler son sayfada kaynakça bölümünde bulunmaktadır.
Tarihsel Süreçte Şehirlerin Gelişimi
Dünyadaki ilk yerleşmeler Neolitik Çağ’da tarım faaliyetinin başlamasıyla
birlikte kurulmuştur. İlk yerleşmeler iklim koşullarının uygun, su sorununun
olmadığı, verimli tarım alanlarında kurulmuştur. Dünyadaki ilk yerleşmelerin
kurulduğu yerler; Nil, Ganj, İndus, Sarıırmak, Gökırmak, Fırat ve Dicle nehri
kenarlarıdır.Neolitik Dönem’deki şehirlerde tarımsal faaliyetin yanı sıra ticaret
de önemli fonksiyonlardan biri olmuştur. Üretim fazlasına bağlı olarak ilk
şehirler Anadolu’da (Fotoğraf 2.5), Mezopotamya’da, Mısır’da, Hindistan’da
ve Çin’de ortaya çıkmıştır.
Fotoğraf 2.5 Çatalhöyük en eski şehir kalıntılarından biridir (Konya).
Tarihte ilk şehir yerleşmelerine Mezopotamya, Mısır, Hindistan, Asya’nın
güneydoğusunda rastlanmıştır. Bu bölgelerin tarıma elverişli olması şehirlerin
kurulmasında etkili olmuştur. Son 2 yüzyıla kadar ekonominin asıl temelinin
tarım olduğunu unutmamamız gerekir. Bu nedenle şehir yerleşimleri de tarım
odaklıdır.
İlk şehir yerleşmelerinde çok büyük nüfuslar bulunmamaktadır. 7 bin ile 20 bin
arasında insanların yaşadığı şehirlerde tarım ve ticaretin yanında zamanla bilim
ve sanat da gelişmeye başlamıştır. Tarihteki ilk şehirlerin ortak özellikleri şöyle
sıralanabilir
• Nüfus miktarı bugünkü şehirlere oranla düşüktür.
• Ekonomi tarım ve ticarete dayalıdır.
• Nüfus artış hızı düşüktür.
• Çeşitli zanaatlar ortaya çıkmıştır.
• İdari yapılanmalar meydana gelmiştir.
Dünyada ilk şehirlerin kurulduğu yerler tarıma elverişli olmaları açısından
benzer özelliklere sahiptir. Şehirlerin su kaynaklarına yakın olması tarımın yanı
sıra içme suyu elde etme açısından da önemlidir. Ayrıca güvenli bölgelere
kurulan şehirlerin daha uzun yaşadığını söylemememiz mümkündür. Şehirlerde
idari yapı zamanla ortaya çıkmaya başlamıştır. Ayrıca ibadet için inşa edilen
yapılarla birlikte zamanla mimari de gelişmeye başlamıştır.
Şehir Nedir? Ne Anlama Gelir?
Şehir; belli bir plana göre hazırlanmış sınırları belli olan nüfusu 10.000 üzerinde
olan, tarımın çalışan nüfusun çoğunun ticaret, sanayi ve hizmet sektöründe olduğu
çok nüfuslu yerleşim merkezleridir. “Kent” ve “şehir” sözcükleri, Türkçe ’de
birbirinin yerine kullanılan, kökenleri ayrı, anlamları aynı iki sözcüktür.
Şehir bir medeniyetin, adeta mekâna hak edilen tezahürüdür. Günümüzde şehir
turizmini anlamak için sanayi devrimi sonrasında meydana gelen post modern
şehirleri anlamak gerekmektedir. Şehirler insanoğlunun var olduğu ilk günden beri
eski olmasalar da, en az beş bin yıldan beri mevcudiyetini sürdürmekte olan
yerleşim birimleridir. Başlangıçta göçebe bir hayat sürdüren insanlar özellikle
tarım devriminden sonra yerleşik hayata geçmişlerdir. Yerleşik hayatın en önemli
özellikleri arasında yer alan dayanışma ve birlikte yaşama gerekliliği ilk şehirleri
ortaya çıkarmışlardır İlk şehirlerin ortaya çıkmasından başka tarihsel bir süreç
içinde yeniden yapılanarak yeni şehirler ortaya çıkmıştır.
Şehir Ne Demek?
Şehir kelimesi Latincede “Civilization” kelimesinden türemiştir ve Türkçe’ye
de sivil olarak geçmiştir. Latince kökenli civitas kelimesi Anglo-Sakson
dillerine “city” olarak geçmiştir. Citizen, yani şehirli, "sivil olan" anlamında
kullanılmaktadır.
Orta Asya'da Çağatay lehçesinde nüfusu kalabalık olan köylere “kent” adı
verilmekteydi. Kent kelimesi, öz Türkçe bir kelimedir. Ancak şehir anlamında
kırsal fonksiyonların dışında faaliyetin hakim ve yaygın olduğu bir yerleşme
için kullanılmaz. Daha çok köy ile şehir arasındaki bir geçiş yerleşmesi için bu
ifade kullanılmaktaydı. Köyün büyüğü, şehrin küçüğü anlamında yani bugün
bizim “kasaba” olarak tanımladığımız yerleşme için kullanılıyordu.
Şehir kelimesi, Türkçeye Farsçadan geçmiştir. Şehrin Arapçası ise “medeniuygar"dır
ve Medine şehrinin ismi de bu kelimeden türemiştir. 1
Önceki dönemlere bakılacak olursa “cite”, “polis”, “medine” ve “kent”
kelimelerinin birbirine yakın anlamlarda kullanıldığı söylenebilir. Kelimenin
kullanıldığı zamandaki yerleşim birimleri, bazen bir devleti, küçük bir kenti
veya belli bir uygarlık düzeyini ifade etmişlerdir. Kelimelerden “cite” küçük bir
devletçiği ifade ederken, “polis” sözcüğü savunma gerekliliğini açıklamak üzere
kale anlamında kullanılmıştır. Örneğin polis sözcüğü, Yunanca literatürde
"şehir devleti" olarak çevrilmektedir. Bir başka anlamı ise bir "şehrin
vatandaşlar topluluğu" olarak ifade edilmektedir.
Şehirlerin Doğuşu
Şehirlerin ilk ortaya çıktığı bazı yerler
Şehirlerin öncelikli olarak bu alanlarda görülmesinin nedenleri; iklim koşulları,
verimli tarım alanları, su kaynaklarının bolluğu ve toprak yapısının elverişli
olmasıdır.
İlk çağlarda verimli toprak ve uygun doğa koşullarının bulunduğu alanlar
yerleşim yeri olarak seçilmiş köyler kurulmuştur. Tarımsal üretimin artması,
zamanla şehirler arasında gerçekleşen ticaret faaliyetlerini doğurdu. Zamanla
fazla ürünlerin takas edildiği köyler büyüyerek ticaret merkezi durumundaki
şehirlere dönüşmüşdür. Orta Çağ’da kentler daha çok ticari faaliyetlerin
yürütüldüğü yerler olmuştur. Şehirleşme konusunda asıl gelişme İngiltere’de
ortaya çıkan Sanayi Devrimi ile başlamıştır. Sanayi devrimi ile birlikte
Avrupa’da birçok şehir yoğun bir nüfus akımına uğramış, hızla büyümüştür.
Şehirlerin giderek büyümesi, savunma ve yönetim gereksinimlerini ortaya
çıkardı. Böylece şehirler, yönetici sınıfa ve askerî güce sahip yerleşimler hâline
geldi.
Yazı ilk defa MÖ 4. bin yılın sonlarında Mezopotamya’da ortaya çıkmıştır. Resim
yazısı ile başlamış zamanla ideografik yazı şekli ortaya çıkmıştır. İlk olarak çivi
yazısı sistemi ile ve Sümerce olarak başlamıştır. Güneydoğu Toroslar’ın
eteklerinde, ilk köy yerleşimleri kurulmuştur. Ardından ilk kentler MÖ 4000’li
yılların sonlarına doğru Güney Mezopotamya’da ortaya çıkmıştır. Sümerler
tarafından kurulduğu kabul edilen ilk kentler, aynı zaman da siyasal olarak birer
kent devletiydi. Site adı verilen, bu kent devletlerine Ur, Uruk, Eridu, Lagaş, Kiş
ve Larsa gibi devletleri örnek verebiliriz. Harran, Babil, Kudüs ilk büyük kent
örneklerini oluşturur. Mezopotamya’da hukuk ve kanun yazma geleneği
Sümerler ile başlamıştır. Bu gelenek ve kanun yazma tekniği zamanla
Mezopotamya’da yaşamış olan tüm toplumları etkilemiştir.Urukagina Kanunları,
bilinen ilk Sümerce hukuk metnidir. Hammurabi Yasaları ise MÖ 1760 yıllarında
Mezopotamya’da ortaya çıkan tarihin eski ve iyi bir şekilde korunmuş yazılı
kanunları arasındadır. Bu dönemden önce ortaya çıkan yasa koleksiyonları
arasında Ur kralı Ur-Namnu’nun kanun kitabı (MÖ 2050), Eşnunna tarafından
oluşturulan kanun kitabı (MÖ 1930) ve İsin’li Lipit-İştar’ın kanun kitabı (MÖ
1870) bulunmaktadır. Yazının bulunması uygarlığın, bugün geldiği noktaya
ulaşmasında atılmış önemli adımdır.
Medeniyetin beşiği olarak kabul edilen Mezopotamya, insanoğlunun
gerçekleştirdiği ikinci büyük devrime, yani Şehir Devrimi’ne ev sahipliği
yapmıştır. Mezopotamya, şehirleşme olgusunun ilk görüldüğü yer olduğundan,
genellikle buradaki ilk şehirlerin diğer kültürlerden bağımsız ve yerel bir
gelişim sonucu doğduğu görüşü benimsenmiştir.
Gerçek anlamda ilk şehir ve bu kavramla bağlantılı olan şehir hayatı ise,
Mezopotamya’nın güneyinde ancak Uruk Dönemi’ne gelindiğinde karşımıza
çıkmaktadır.
Genel kabule göre ilk şehirler, tarımın ilk görüldüğü “çekirdek” bölgeler
dışında gelişmiştir (Oates, 2004: 14). Bu bağlamda, Mezopotamya şehirleşme
olgusunun ilk görüldüğü yer olduğundan, genellikle buradaki ilk şehirlerin diğer
kültürlerden bağımsız ve yerel bir gelişim sonucu doğduğu görüşü kabul
görmektedir. Güney Mezopotamya, ilk iskân aşamasından şehirlerin doğuşuna
dek olan süreci (M.Ö. 5500-3500) takip edebilmemizi sağlayan arkeolojik
kanıtlara sahip olmakla birlikte, şehirlerin ilk ortaya çıktığı döneme ait yazılı
kanıtlar yoktur. Ancak, daha geç döneme ait olan yazılı kanıtlar sayesinde söz
konusu dönemi kısmen de olsa aydınlatmak mümkündür (Çevik, 2005: 25).
Şehir hayatına ve devletleşmeye doğru ilerleyen karmaşık süreç halen tam
olarak anlaşılamamış olmakla birlikte, bu sürecin Ubeyd Dönemi’nde başlamış
olabileceği düşünülmektedir. Gerçek anlamda bir şehir ise, Mezopotamya’nın
güneyinde, ancak Uruk Dönemi’ne gelindiğinde saptanabilmektedir (Crawford,
2010: 19)
Köylerde doğal nüfus artışı ile nüfusun çoğalması, tarımsal üretimin artması ile
ticaretin gelişmesi, savunma ve yönetim ihtiyacının ortaya çıkması şehirleri
ortaya çıkardı. İlk Çağ’da genellikle savunma amaçlı kurulan şehirler, etrafı
surlarla çevrili kale içlerinde yer alır. Şehirlerdeki büyük gelişme ve hızlı nüfus
artışı ise Sanayi Devrimi ile gerçekleşmiştir. Sanayi Devrimi ile şehirlerde yeni
iş kollarının ortaya çıkması kırdan kente göçü de hızlandırmıştır. Aşağıdaki
grafikte bazı yıllara ait dünya genelindeki kır ve kent nüfus oranları (%)
verilmiştir.
Sümerlerde ürünlerin dağıtımında din adamları ön plana çıkmış, bu amaçla
ziggurat adı verilen yapılar yapılmıştır. Böylece ilk şehirlerdeki fonksiyonlar
çeşitlenmiştir. Tarımın yanı sıra ticaret, zanaat, savunma ve dinî etkinlikler de
bu şehirlerdeki fonksiyonlar arasında yer almıştır.
Kalkolitik Dönem’de dönemde etrafı surlarla çevrili şehir devletler ortaya
çıkmıştır. İlk Çağ’daki başlıca şehirler Ur, Uruk, Lagaş, Nippur (Sümer
şehirleri), Xian (Siyan, Çin), Susa (İran), Eriha (Filistin) ve Babil’dir (Irak). En
eski şehirlerin başında gelen Eriha’nın nüfusunun MÖ 7000 yılında 2.000
civarında olduğu belirtilmektedir. Bu nüfusuyla Eriha dünyanın en büyük şehri
olmuştur. Üretim arttıkça şehirler çoğalmış ve şehirlerin nüfusları da artmıştır.
Örneğin MÖ 2100 yılında Sümerlerin Ur şehrinin nüfusu 100.000’i bulmuştur.
Orta Çağ’da tarımdaki gelişmelere bağlı olarak üretim artmış dolayısıyla
şehirler büyümüş ve yeni şehirler ortaya çıkmıştır.
Orta Çağ’da dünyadaki şehir sayısı artmış ve birçoğunun nüfusu yüz binleri
aşmıştır. MÖ 200 yılında dünyanın en büyük şehri Roma (Fotoğraf 2.6)
olmuştur. 1.200.000 nüfusa sahip olan Roma, o dönemde yönetim bakımından
küresel bir etkiye sahipti. Sonraki süreçte İstanbul, Bağdat ve Pekin gibi şehirler
de dünyanın en büyük şehirleri arasında yer almıştır.
Fotoğraf 2.6 Roma en eski şehirlerden biridir.
NOT:Dünya genelinde şehirlerin hızla çoğaldığı dönem Sanayi Devrimi’nden
sonradır. 18. yüzyılın ikinci yarısında gerçekleşen Sanayi Devrimi’ne bağlı
olarak kırsal kesimden şehirlere doğru yoğun bir göç başlamıştır. Bunun
sonucunda bazı şehirler hızla büyürken yeni şehirler ortaya çıkmıştır. Örneğin
sanayileşmeye bağlı olarak dünyanın ilk sanayi şehri unvanına Manchester
(Mençıstır) sahip olmuştur.
Sanayi devrimine kadar şehirlerin tarım odaklı ve düşük nüfuslu olduğunu
söylemek mümkündür. Sanayi devrimiyle birlikte üretim artmış, daha büyük
kalabalıklara yetecek bir ekonomik sistem doğmuştur. Ayrıca sağlık
imkânlarının artmasıyla insan ömrü uzamıştır. Bu nedenle şehir nüfusları seri
bir şekilde artmıştır. Bunun sonucu olarak hizmet sektörü başta olmak üzere
birçok ekonomik faaliyet de doğmuştur.
Şehirlerin uzun bir tarihi geçmişe sahip olmalarına rağmen, 19. yüzyıl başlarına
kadar şehirlerin gelişimi çok yavaş olmuştur. Sanayileşme süreci ile birlikte
şehirler, hızlı bir şekilde büyümüş ve çok sayıda küçük yerleşim birimleri şehire
dönüşmüştür.
Aynı zamanda Orta Çağ’da savunma amacıyla surlarla çevrilerek kale içlerine
alınan şehirler, Sanayi Devrimi ile birlikte bambaşka bir boyuta ulaştı. Kırsal
kesimlerden aldığı göçlerle nüfusları hızla artan şehirlerin fonksiyonel
özellikleri de gelişip çeşitlendi. Şehirleşme açısından sanayi devrimi bir
katalizör olmuştur. Sanayileşme ile birlikte şehirler giderek artmıştır ve
toplumsal açıdan görkemli merkezlere dönüşmüşlerdir.
İngiltere’de ortaya çıkan Sanayi İnkılabı (1848) modern şehirleşme sürecini
hızlandıran önemli bir dönüm noktası olmuştur. İlk şehirlerin nüfusu günümüz
şehirlerine oranla çok azdı. Örneğin, Mezopotamya’da Sümerlere ait şehir
nüfusu genel olarak 7-20 bin arasında değişmekteydi. Eski Yunan’da ise
dünyanın en büyük şehirlerinden biri olan Atina’nın nüfusu 40 bin civarındaydı.
Günümüze doğru şehirlerin nüfusu hızlı bir artış göstermektedir. Örneğin,
Londra’nın nüfusu 1800 yılında bir milyon iken 1850 yılında iki milyona, 1890
yılında beş milyona, 1965 yılında ise 11,5 milyona yükselmiştir. Dünyada
nüfusu 1820 yılında 100.000’i aşan şehirlerin sayısı 22 iken 1890’da bu sayı
120’ye yükselmiştir.
1800 yılında dünya nüfusunun yalnızca %3’ü şehirlerde yaşamaktaydı ve
Dünya genelinde nüfusu 1 milyonu aşan sadece 6 şehir bulunmaktaydı. Tarihler
1900 yılını gösterdiğinde dünyanın şehirli nüfus oranı %14’ü, nüfusu 1 milyonu
aşan şehir sayısı ise 12’yi buldu. 1900 yılının en büyük şehri 4,5 milyon nüfusa
sahip Londra’ydı. Onu 2,7 milyonla New York ve 2,4 milyonla Paris izliyordu.
Nüfusu 1 milyonun üzerinde olan 12 şehrin tamamı Avrupa ve Kuzey Amerika
Kıtalarında bulunmaktaydı. Sanayileşmenin yaygınlaşması, 1900’lü yıllardan
itibaren şehir sayısını ve nüfusunu daha fazla etkilemeye başladı. Nitekim 1950
yılına gelindiğinde Dünya’nın şehirli nüfus oranı %30’a, nüfusu 1 milyonu aşan
şehir sayısı ise 83’e ulaştı. Ancak ekonomik gelişmelere bağlı olarak dünyanın
en büyük şehri unvanı el değiştirmiş ve 12,3 milyonluk nüfusuyla New York ilk
sıraya yerleşmişti. 8,7 milyonluk nüfusuyla ikinci sıraya gerileyen Londra’yı ilk
kez bir Asya kenti takip etti ve Tokyo 6,9 milyonluk nüfusuyla üçüncü sırada
yer aldı. 2000 yılına gelindiğinde dünyadaki şehirli nüfus oranı %47, nüfusu 1
milyonu aşan şehir sayısı ise 396 oldu. 2015 yılı itibariyle de dünyada nüfusu 10
milyondan fazla olan şehir sayısı 29’a yükseldi. Dünyanın en kalabalık şehri ise
38 milyonluk nüfusuyla Tokyo oldu.
İlk Şehirlerin Ortak Özellikleri
Birlikte yaşamın insanlar açısından birçok kolaylık sağlamasının sonucu olarak
tarihte birçok şehir oluşmuştur. Tarımla gelen yerleşik hayat yanında nüfus
artışını da getirmiştir. Nüfus artışı da şehirleri ortaya çıkarmıştır. Tarihte ilk
şehirlerin bugünden 5 bin yıl kadar önce ortaya çıkmaya başladığı
düşünülmektedir. İlk şehirlerin kurulmasıyla medeniyet de kurulmuştur. Çünkü
birlikte yaşam birçok kurumun zamanla ortaya çıkmasını da sağlamıştır.
Tarihte bilinen ilk şehirlerin ortak özellikleri vardır. Şehirleri incelediğimiz
zaman hepsinde ortak gördüğümüz özellikler bulunmaktadır.
Şehirlerin varlığının çok eski bir döneme dayanmasına rağmen, hızlı bir şekilde
şehirleşmenin çok yakın bir tarihte gerçekleştiğini görüyoruz. Yani tarihte
birçok şehir yüzyıllarca küçüklüğünü korumuştur. Kırsal nüfusun oranı da yine
yakın tarihe kadar sürekli daha yüksek olmuştur. Şehirleri şehir yapan temel
özellik nüfusun yanında ekonomik faaliyetlerin çeşitlenmesidir. Tarımın
yanında ticaretin de gelişmesi şehirlerin kalkınmasına neden olmuştur.
Hiç kuşku yok ki şehirler, kalabalık nüfus barındırırlar ve şehir halkı ile hizmet
sınıfındakiler arasında daima sıkı bir ilişki bulunmaktadır. Şehirde
gerçekleştirilen çeşitli faaliyetler, şehir içinde birbirinden farklı bölgelerin
ortaya çıkmasına neden olmaktadır. Örneğin, şehirde kurulan fabrikalar sanayi
bölgelerinin; merkezi yerlerde iş ve ticaret bölgeleri; bazı bölgeler ise ikamet
alanları olarak ortaya çıkmaktadır. Böylece birbirinden farklı ancak birbiriyle
sıkı sıkıya bağlı değişik bölgelerin toplamı şehri meydana getirmektedir. Bu
karşılıklı ilişkiler şehir nüfusunun;
1-Demografik,
2-Sosyal,
3-Ekonomik,
4-Kültürel,
5-Politik,
6-Teknolojik farklılaşmaların varlığına zemin hazırlamaktadırlar.
İster doğu, ister batı dillerinde kelimenin kaynağına inildiğinde ortaya çıkan
gerçek şudur. Şehirler uygar insanın yaşadığı ve bu insanın yüksek kültür
düzeyi, çeşitli fonksiyonların bir arada bulunduğu, nüfusun kalabalık olduğu,
ortak duygu ve düşüncelere sahip insanların oluşturduğu yerleşmeler olarak
tanımlanabilmektedir.
Demografik Nedenler
Bir kentin idari ve siyasi fonksiyonunun mevcut olması kentleşme oranını
hızlandıran bir faktördür. Çünkü devlet bürokrasisinin ihtiyaç duyduğu
personelin buralarda yerleşmesi yanında, çeşitli iş olanakları ve hizmetlerden
yararlanmak isteyen kişilerin kente akması, bu kentlerdeki nüfus yoğunluğunun
artmasında önemli bir faktördür. 7
Demografik anlamda şehir sayısının ve şehirlerde yaşayan nüfusun artmasını
anlatan bir kavram olan şehirleşme, sanayi devrimi sonrasında önemli bir
kırılma noktası yaşayarak yeni bir boyut kazanmıştır.Sanayi devrimi sonrasında
ortaya çıkan süreçler şehir sistemlerinin nicel ve nitel boyutlarını da değişime
uğrattı. Bu değişim yalnız şehir mekânlarının içsel organizasyonu ve şehir
içindeki sosyo-ekonomik ilişkilerin yapılandırılması üzerinde değil aynı
zamanda şehirler arasındaki ilişkilerde de önemli etkiler yarattı. Sanayi Devrimi
ile başlayıp günümüze kadar devam eden süreçte küreselleşme, ekonomik ve
sosyal bağlamda yeniden yapılanma, şehirsel kimliklerin yeniden oluşturulması
ve yeni politik gündemler bu sürecin merkezinde yer alan, onu yönlendiren ana
temalar olmuşlardır.
Bu süreçte bir yanda dünya nüfusu artarken diğer yanda şehirler gerek sayı
gerekse nüfus bakımından hızla büyümüşlerdir. 1800 yılların başında dünya
nüfusu 1 milyara ulaşmış olup bu dönemde nüfusu 1 milyondan fazla olan tek
şehir Pekin’dir. Sadece 100 yıl sonra yani 20. yüzyılın başlarında dünya nüfusu
2 milyara ulaşırken, nüfusu 1 milyonun üzerinde olan şehir sayısı da 16’ya
yükselmiştir. 21. yüzyıla ulaşmak için aradan geçen 100 yıl gibi kısa
denilebilecek bir zaman diliminde, dünya nüfusundaki değişimin boyutu bu kez
daha da çarpıcı hale gelmiştir. 21. yüzyılın başında dünya nüfusu 6 milyara
ulaşırken nüfusu 1 milyon ve üzerinde olan şehir sayısı da 378’e yükselmiştir.
Gittikçe şehirleşen dünyada hem şehir sayısı hem de şehirlerde yaşayan nüfus
miktarı hızla artışını sürdürmektedir. Yapılan projeksiyonlar dünyada nüfusu 1
milyon ve üzerinde olan şehir sayısının 2025 yılında 600’e ulaşacağını
göstermektedir. 8
Sosyo-Psikolojik (Sosyal) Nedenler
Şehirlerin sahip olduğu birçok toplumsal ve kültürel olanaklar ve hizmetler çok
çekicidir. Şehirlerin özgür havası, daha geniş bir gruba üye olma duygusu,
kentli olma gururunu paylaşma başlıca etkenlerdir. Kimi yerlerde ise, köyden
kente göç etmeye, belli bir toplumsal aşağılık duygusunu ortadan kaldıran
“yükseliş” gözü ile bakılır. Bunun gibi, "İstanbul’un taşı toprağı altın" sözü de
büyük kentin çekiciliğini anlatan bir deyim olarak dilimizde yer edinmiştir. 6
Ekonomik Nedenler
Şehirleşmenin ekonomik nedenler “itici etmenler” (olumsuz göç nedenleri) ve
“çekici etmenler” (olumlu göç nedenleri) olmak üzere ikiye ayrılır. 5
İtici etmenler (olumsuz göç nedenleri), köy nüfusunu yerinden iten, tarım
kesiminin içinde bulunduğu koşullardan kaynaklanmaktadır. Tarımda makine
kullanımı, girdi oranındaki artış tarımda gereksinim duyulan insan gücü
miktarını azaltmaktadır. Gelir yetersizliğinin yanı sıra, mülkiyetin dengesiz
dağılımı toprakları parçalaması, erozyon itici etmenleri güçlendirir.
Çekici etmenler; kırsal kesimde yeterince gelir elde edemeyen ve gelecek için
güvence bulamayan nüfusu kentlere çeken nedenlerdir. Sanayileşmekte olan
toplumlarda, kentler kırsal yerlere oranla daha fazla iş imkânı ve gelir
sağlamaktadır. Bu ise kentlere olan hareketi arttırır. Şehirleri çekici kılan
ekonomik üstünlükler üretim faktörlerine kolayca ulaşabilmektir. Bankacılık
hizmetleri ile girişim gücü yönünden de belirli üstünlükler sunmaktadır. Üretim
maliyetlerinde düşme de gelirlerde artışa neden olmaktadır. Şehirde yaşayanlar
kırsal kesimde güç buldukları mal ve hizmetlerden daha kolay yararlanma
imkânına sahiptir. Farklı ekonomik etkinlikleri gerçekleştiren birimlerin belli
bir mekânda bir arada olma nedenleriyle sağladıkları yararlardır.
Siyasal (Politik) Nedenler
Bir ülkede çeşitli düzeylerde verilen kararlar, yönetim yapısının özellikleri ve
hukuk kurumlarından bazıları ve uluslararası ilişkiler de şehirleşmeyi özendirici
nitelik taşıyabilir. Ülkemizde Cumhuriyetin kuruluşundan bu yana çeşitli
dönemlerde özellikle sanayileşme, ulaşım, eğitim ve dış ilişkiler konularında
benimsenen ve uygulanan politikaların şehirleşme üzerinde önemli etkileri
olduğu bir gerçektir. Atatürk döneminde devletin kurduğu sanayi kuruluşlarının
ülkenin çeşitli yörelerine dağılmış olması ve izlenen demiryolu politikası, göç
eden nüfusun belli kentlere aşırı yığılmasını önlemiştir. 1950’lerden sonra
izlenen liberal ekonomi politikası ve sanayi kuruluşlarının daha büyük kentlere
ve onların çevresine yerleşmesi ülkedeki nüfus hareketlerinin yönünü belirleyen
önemli etkenler olmuştur. Demiryollarının ihmal edilerek ülkeyi her bakımdan
dışa bağımlı yapan karayolu ulaşımına ağırlık verilmesi, kentleşmenin yönünü
ve hızını önemli bir biçimde etkilemiştir.
Teknolojik Nedenler
Sanayi Devrimi'nin getirdiği değişikliklerle birlikte kentleşmenin hızlanması
teknolojik gelişmelerle mümkün olmaktadır. Artan üretimin kentleşmede rol
oynaması, ürünün kolay ve ucuz taşınmasını sağlayacak teknolojik araçların
gelişmesine bağlıdır. 17. yüzyılın sonunda buhar makinesinin bulunması, bir
yandan her türlü üretim etkinliklerini, bir yandan da yönetim hizmetinin ve
dağıtım etkinliklerinin yoğunlaştırıcı etkisine koşut olarak, elektrik enerjisi
köylerden kentlere akın eden nüfusu, kent özeğinden çevresine doğru dağıtıcı
bir rol oynamıştır. Bir yandan da elektrik enerjisinin sanayide artan oranda
kullanılması nüfusun ve sanayinin belli noktalarda toplanmasına sebep
olmuştur. Nükleer enerjinin kentlerin kuruluş yerleri, biçimleri ve işlevleri,
kentsel nüfusun dağılımında önemli etkiler yapması kaçınılmazdır (R. Keleş,
2017).
Tablo 2. 2020 Yılı Dünya Nüfusunun En Fazla Olduğu 10 Ülke
KAYNAK:WorldoMeters
Dünyanın en önemli nüfuslarını Asya, G. Amerika ve Afrika ülkeleri içine
almaktadır. Özellikle Çin ve Hindistan zirvedeki yerini alırken 300 milyonun
üzerinde nüfusuyla ABD 3. sırada, 273 milyon nüfusuyla Endonezya 4. sırada
yer alırken 128 milyon nüfusuyla Meksika dünyada en fazla nüfusa sahip 10.
ülke konumunda yer almaktadır. Dünyanın en fazla nüfusa sahip olan ülkelerin
yanında aynı zamanda tabloya bakarak dünyadaki gelişmiş ülkelerin şehirleşme
oranlarının çok yüksek olduğu görülmektedir.
Şehirleşmeye Genel Bakış
Şehirleşme, bir değişme sürecidir. Şehirleşme olarak adlandırılan; insan
ihtiyaçlarının zaman içerisindeki fiziki değişimi, eğer sistematik ve kontrol
altına alınmadan, plansız bir şekilde ortaya çıkar ise geri dönüşü olmayan bir
durum meydana getirmektedir. Gelişmekte olan ülkeler kentleşmeyi, ileriye
dönük kalkınma hedeflerine ulaşmada hızlandırıcı ve yön verici bir araç olarak
kullanmakta ve bunun yanında kentleşme sonucu meydana gelen sorunları,
olumsuz etkileri ortadan kaldırmak için büyük çaba harcamaktadırlar.
Globalleşmeye paralel olarak şehirlerde artan nüfus yoğunluğu başta altyapı ve
üst yapı olmak üzere birçok sorunu göz önüne getirmiştir. Daha iyi kent yaşam
kalitesine erişmek için genel geçer standartları kapsayan yaşanılabilir ve
sürdürülebilir kentleri yapılandırmak gerekmektedir.
Ruşen Keleş (1980)'e göre dar anlamda kentleşme, kent sayısının ve kentlerde
yaşayan nüfusun artmasıdır. Geniş anlamda kentleşme ise, sanayileşme ve
ekonomik gelişmeye bağlı olarak kent sayısının artması ve bugünkü kentlerin
büyümesi sonucunu doğuran, toplum yapısında, artan oranda örgütleşme, iş
bölümü ve uzmanlaşma yaratan, insan davranış ve ilişkilerinde kentlere özgü
değişikliklere yol açan bir nüfus birikiminin sonucudur. 2
Şehirleşme, sadece nüfusun artışı değil, aynı zamanda toplumun iktisadî ve
sosyal yapısındaki değişmelerin de önemi büyüktür. Şehirleşme şehirlerin
büyümesi ile birlikte ortaya çıkan yaşama tarzındaki değişmeler anlamına da
gelir. Ayrıca, kentsel davranış ve değerler sisteminin zamanla manevi davranış
ve ilişkilerin yerini alması ve insanların şehre uyum sağlaması sürecine de
şehirleşme denilmektedir.
Grafik 2.3 Şehir ve kır nüfusunun dünyada oransal dağılışı (BM)
Şehirleşme bir değişmedir, devletin görevlerinde artışı gerektirir. 3
Şehirleşmenin göstergeleri, kentlerin ve kentlerde yaşayanların sayısının
artması; tarımın modernleşmesi, emek-yoğun aile üretimi yerine, pazara dönük
teknoloji yoğun üretimin önem kazanması ve hizmet sektörünün ağırlığının
artması; mesleki alanda çeşitliliğin ve nitelikli iş gücünün artması, toplumsal
yapının, ilişkilerin ve değerler siteminin farklılaşması, ailenin küçülmesi;
kadının iş hayatına katılması ve aile içi ilişkilerde konumunun güçlenmesi;
eğitimli nüfusun artması; sosyal güvenlik sistemlerinin toplumun çeşitli
kesimlerinde yaygınlaşması ve mekâna yerleşim biçiminin farklılaşması
olmuştur. 4
Tablo 1: Başlıca Büyük Şehirlerin 1850-1930’daki nüfus artışı
KAYNAK:Sadun Eren, Şehirleşme Hareketleri, Ankara Üniversitesi, SBF Dergisi, 4, 337.
Neolitik Dönemde Şehirleşme
En eski şehirlerin ortaya çıkışı M.Ö. 6000-5000 yılları arasına
tarihlendirilmesine rağmen, özellikle eski Mısır tarihi uzmanları gerçek anlamda
şehirlerin ortaya çıkmasından önce yaklaşık olarak 2000 yıl uygarlığın
gelişmesi gerektiğine vurgu yapmaktadırlar.
Şehirlerin yeryüzüne çıktığı ilk yerler Orta Doğu ve civarında, özellikle de Irak,
Mısır ve Pakistan’ın çeşitli bölgelerindeki büyük nehirlerin taşkın ovalarında
yer aldıkları bilinmektedir. Nil vadisi, Fırat ve Dicle nehirleri ile İndus nehrinin
meydana getirdiği ovalar, sulamalı ve modern tarım yöntemlerinin
kullanılmasıyla, yeryüzünün ilk şehirlerinin ortaya çıktığı bölgeler olmalarına
imkan tanımıştır.
Eski Mısır’ın ilk şehirleri Nil vadisindeki Aphroditopolis, Hierakonpolis, El-
Gize, Abu Sir, Sakkara, Teb ve Luksor; İndus vadisinde günümüzdeki kıyı
çizgisinden 700 km içeride kalan Mohenco-daro ve Harappa; Ganj Nehri
vadisindeki Patiliputra; Mezopotamya bölgesinde Fırat ve Dicle nehirlerinin
kenarlarında kalan sahalarda Ur, Uruk, Lagash, Erech, Eridu, Ubaid iç
kısımlarda ise Nippur, Umma, Kish, Susa, kuzeyde Asur, Kalah (Nimrud),
Ninive, Dur Şarrukin ve daha sonraları Babil bu devrin önemli şehirlerine örnek
olarak gösterilebilirler. Şehirleşmeye neden olan süreçlerin benzer özellikler
taşıdığı Uzak Doğu’da özellikle Çin’de Hoang-ho (Sarı ırmak) nehri üzerinde
Anyang şehri; Türkistan’ın Amu Derya (Ceyhun) ve Siri Derya (Seyhun)
nehirleri vadisinde Semerkant, Buhara, Taşkent gibi kuruluş tarihleri eskiye
şehirlere rastlanmaktadır. Orta Amerika’da Guatemala’da Copan, Quirigua ve
Palenque şehirleri kuruluş tarihi en eskiye inen şehirler olarak dikkat çekerler.
Birbirleriyle hiçbir ilişkisi olmadan Eski Dünya ile Yeni Dünya'da ve Eski
Dünya'da da birbirinden çok uzak bölgelerde belirli coğrafi şartların
gerçekleştiği bölgelerde ortaya çıkmışlardır.
Barnhouse yerleşimi , Orkney, İskoçya'nın Neolitik Köyü . MÖ 3300-2600 inşa edildiği
düşünülmektedir
KAYNAK:.Ancient History Encyclopedia
Yeryüzünde Mısır ve Mezopotamya’da ilk şehirlerin ortaya çıkışı siyasi durum
üzerinde de etkili olduğu ve böylece ilk imparatorlukların ortaya çıkmasına
neden olduğu söylenebilir. Herhangi bir bölgede bir merkeze bağlı diğer
şehirlerin kurulması ve bu şehirlerin varlığına bağlı olarak çevrenin siyasi ve
ekonomik olarak imparatorluğa bağlı bölgeler olarak değerlendirilmesi şehirlere
ait ilk hiyerarşik sistemlerin de ortaya çıkmasına sebep olmuştur.
Eski Yunan Döneminde Şehirleşme
İlk şehirlerin ortaya çıkmasından çok daha sonraları bu şehirlerin çevrelerindeki
bölgelerden elde edilen ürünlerin artması ve tarımsal faaliyetlerin daha da
gelişmesi sonucunda ticari hizmetler önem kazanmış ve şehirler gelişmiştir.
Ticari faaliyetlerin gelişmesi de şehirleşmenin yaygınlaşması üzerinde olumlu
etki yapmıştır.
Şehirlerin gelişimi açısından ikinci önemli dönem olarak Eski Yunan Uygarlığı
gösterilebilir. M.Ö. 2000 yıllarında Ege denizinde Milos adasındaki Phylakopi,
Filistin kıyılarındaki Byblos, Çanakkale Boğazındaki Truva gibi şehirler bu
ticari faaliyetle bağlı olarak gelişme fırsatı bulabilmişlerdir. Bu şehirlere M.Ö.
600 yıllarından sonra Yunanistan’daki Tirys ve Mycenae, Fenike’lilere ait Tyre,
Sidon ve Ugarit gibi şehirler ilave edilmiştir. Böylece Akdeniz kıyılarında ve
adalarda yer alan çeşitli ülkeler arasındaki ticari ilişkileri sağlayan, elinde
bulunduran ve düzenleyen, böylece büyük zenginlik kazanan şehirler, aynı
zamanda kültürel gelişmeleri de bir merkezden diğerine aktardıkları gibi çeşitli
ehil hayvanların ve bitkisel üretimin oluşmasına da katkı sağlamışlardır.
Bu elle boyanmış gravür, bize bir ressamın, Roma imparatoru Hadrian zamanında, ikonik
anıtları ve tapınakların Atina'nın nasıl görünebileceğine dair bir konsept sunuyor.
KAYNAK:National Geographic
Bütün bunlar yani insanların sedanter hayata geçilmesi, insanların kurdukları
köy ve şehirlerde sınıf farkının ortaya çıkışı, insanların tarıma başlamalarıyla
birlikte ilk ticaret ve ilk küçük sanayi hareketlerinin ortaya çıkması hep
paleolitik sonu, neolitik başlarındaki döneme tarihlendirilmektedir. Bu şekilde
günümüzdeki anlamda bilim başlamasa da onun kökenlerini şehirleşme
faaliyetleriyle birlikte değerlendirebiliriz.
Ortaçağda Şehirleşme
Ortaçağ başlarında Orta Doğu şehirleri, sonlarına doğru ise Avrupa şehirlerinin
belirgin bir gelişme içinde oldukları söylenebilir. Önemli kervan ticaret
güzergahlarının üzerinde bulunan ülkelerin İslamiyet’e geçmiş olmaları, bu
yollar üzerinde bulunan şehirlerin gelişmesine neden olmuştur. (İ. Akova,
2018).
1770’lerde İngiltere’de su buharının makineye uygulanması insan hayatında
o güne kadar görmediği bir güçle imalata başlamasına yol açmıştır ki bu olay
“Sanayi Devrimi” olarak bilinir. Artık kol gücünden ve hayvan gücünden daha
büyük bir güç ve enerji kaynağına yani maden kömürüne insanın hakim olduğu
görülür. Büyük sanayi devrimi istihdamı, dolayısıyla da iş gücünü arttırmakta
ve buna bağlı olarak da kırlardan şehirlere doğru bir göç dalgasına sebep
olmaktadır. Sanayi devriminin neden olduğu üretim biçiminin değişmesine
bağlı olarak şehirler tarih boyunca hiç rastlanmadığı kadar gelişmeye başladığı
görülmektedir. Bu gelişmeye sadece üretim biçiminin değil aynı zamanda
ulaşım sistemlerinin değişmesine de katkı sağlamıştır. Üretimi gerçekleştirilen
malların çevreye, ülkeye ve ülke dışına ithali kavramı ortaya çıkmıştır. Ulaşım
imkanlarının gelişmesiyle ülke dışından hatta deniz aşırı ülkelerden bazı ham
maddelerin sağlanması ve üretimin daha ucuza gerçekleştirilmesi mümkün
olmuştur.
Ünlü ressam Giorgio Albertini tarafından çizilen ve 1535 yılını temsil eden İtalya Sardunya
adası.
KAYNAK:reddit
Sanayi Devrimi Sürecinde Şehirleşme
Bu dönem dünyanın paylaşıldığı, sömürgecilik hareketlerinin başladığı bir
süreci beraberinde getirmiştir. 1800’lü yılların başında nüfusu 5000 veya daha
fazla olan yerleşmelerde yaşayanlar, dünya nüfusunun ancak %3’ünü meydana
getirmekteydi. Günümüzdeki oran ise %70-75 düzeyindedir. Ancak büyük
sanayi devrimi şehirlerin nüfusunun gittikçe artmasına, kırdan şehre, ülke içinde
ve ülkeden başka ülkeye göçe de neden olmuştur. İngiltere, Belçika ve
Hollanda’da 19. yüzyılının ilk yarısından 1950’li yıllara kadar olan sürede
şehirleşme faaliyeti en yüksek düzeye ulaşmıştır. Bu şehirleşme süreci tıpkı
durgun bir suya atılan taşın oluşturduğu halkalar gibi çevreye doğru yayılma
eğilimdedir. Örneğin Türkiye’de bu hareketin ilk etkileri İstanbul’da 1950'li
yılında yoğunluk kazanır. Sanayi devrimine bağlı olarak gelişen bu süreç, bugün
gelişmekte olan ülkelerde de hızla yayılma eğiliminde olmalarına rağmen
gecekondu mahalleleri veya diğer türedi konut biçimleriyle çevrelenmesi,
gelişmiş ülke şehirlerinden ayrılmaktadırlar.
BİLGİ NOTU: 19.YY öncesi nüfusu 1 milyonu geçen sadece iki kent
bulunuyor. Elbette bir tanesi Sanayi Devrimi’nin beşiği Londra. Diğeriyse, MÖ
1.YY’dan MS 4.YY’a kadar 1 milyon insan barındıran Antik Dünya’nın
başkenti Roma. Roma ve Londra’nın ortak özellikleri toplumsal yenilikleri,
teknolojik atılımları ve erişimi yüksek coğrafi konumu başkent oldukları
zamanlarda bünyelerinde birleştiriyor olmaları.
*Sanayi Devrimi’nin merkezi olan İngiltere’de 18. yüzyıldan itibaren Londra,
hızlı bir büyüme içerisine girmiştir. Farklı ülkelerden ve ülke içerisinde yer alan
diğer yerleşim alanlarından insanlar, fabrikalarda çalışmak ve ticaret yapmak
üzere Londra’ya göç etmiştir. Bu dönemde kraliyet ailesi tarafından yaptırılan
Buckingham (Bakingım) Sarayı, şehrin kaydettiği gelişmenin önemli
simgelerinden biri hâline gelmiştir.
Grafik 2.4 Londra’nın yıllara göre nüfus değişimi (www.data.london.gov.uk)
I ve II. Dünya savaşları, şehrin gelişimi ve nüfusu üzerinde olumsuzluklara
neden olmuşsa da savaşların ardından şehrin gelişimi ve nüfus artışı devam
etmiştir. 2016 yılı itibarıyla nüfusu 8,7 milyona ulaşan Londra, dünyanın en
önemli şehirleri arasında yer almaktadır. Ayrıca günümüzde Londra’nın tarihî
ve kültürel görüntüsü, siyasi ve ekonomik etkisi, ulaşım ve finans merkezi
olması da küresel bir şehir hâline gelmesinde etkili olmuştur (Görsel 2.6).
Görsel 2.6 Londra şehrinden bir görünüm
Şehirlerde yaşayan nüfus miktarının artması bir yandan şehirlerin etraflarına
doğru yayılmasına neden olurken, diğer taraftan, özellikle de gelişmiş ülkelerin
şehirlerinin gelişen teknolojik olanakların da artmasıyla, sky-line’larının
yükselmesine neden olduğu saptanmaktadır. 1789 Fransız devriminin Paris’te
gerçekleşmesi sebepsiz değildir. Ortaya çıkan sınıf farkları sonucu farklı
kültürel ve ekonomik sınıfların ortaya çıkmasına yol açtığından yaşanmış bir
harekettir.
Büyük sanayi devrimi gittikçe küresel ölçekte yayılmaktadır. 20. yüzyılın ikinci
yarısından itibaren de insanlar ilk büyük bir sorun ile karşı karşıya kalmaktadır
ki, bu sorun “Çevre Sorunları” meselesidir. Buna mukabil ulaşım sistemlerinin
gelişmesi hem avantaj hem de dezavantajlara sebep olmaktadır. Böylece
insanlar ulaşım şartlarının gelişmesi ve inşa edilen yol sistemlerinin ilerlemesi
sonucu günümüzde uzun mesafeler kısa sürede kat edilmektedir. Aşırı
şehirleşmenin ve bundan kaynaklanan çevre kirliliğinin (hava, su, gürültü)
Türkiye'de ilk defa 1960’ların sonundan itibaren şehirlerden koparak, çevrenin
daha yeşil şartlar altında ve daha az katlı ayrıca müstakil evlerde oturmasını
sağlamaktadır. Bu durum şehirde birbirlerine kültürel ve ekonomik olarak bağlı
ancak şehrin dışında bir mahallede oturma alışkanlığı edinen kişilerin ortaya
çıkmasına neden olmaktadır.
Dolayısıyla ekonomik olarak gelişmiş şehirlerde şehirleşme trendi belli bir
yerden sonra azalmaya, şehirler belli bir yerden sonra boşalmaya başlamaktadır.
Buna “Suburbanization” hareketi adı verilmektedir. Suburbanization
(banliyöleşme) şehir halkının bir kısmının şehirden yaklaşık 100 km uzağa
kadar bir sahada daha yeşil, daha sakin, daha temiz yerlerde kurdukları
mahallelerdir. Bu tarz bir şehirleşme dünya ölçeğinde bu trende henüz
ulaşmamıştır. Yani dünya hala büyük bir hızla şehirleşmekte ve şehirler süratle
kalabalıklaşmaktadırlar.
Modern bir şehir olan Dubai'den bir görünüm
KAYNAK:pixabay
21. yüzyılda günümüzün geri kalmış ve gelişmekte olan bölgelerinde şehirleşme
süreci artacaktır. Ve içinde bulunduğumuz yüzyıl sonunda dünyada şehirleşme
modellerinin bugünkünden çok farklı olması beklenmektedir. Tıpkı, 18., 19. ve
20. yüzyılda küçük şehirler önce kalabalıklaşmış daha sonra da birbirleriyle
birleşmişlerdir. Daha sonra Conurbanization da denilen Megalopolis’ler
oluşturulmuş, bu Conurbanization (konürbasyon) sahaları da gelecekte
birbirleriyle birleşecekler ve Ökumenpolis denen “Blok Şehirler” ortaya
çıkacaktır. Yüzlerce kilometre sahayı içine alan Ökümenpolisler oluşacak ve
bunlar birbirlerine ve dışarıya bağlayan bazı kuşak ve koridorlar ortaya
çıkmasına sebep olacaktır. Şehirlerin geleceği konusunda yapılan tartışmalarda;
kentlerin kendilerini yaratan koşullara bağlı olarak özgün bir karakterinin
bulunduğu ve her şehrin kendini diğer şehirlerden ayıran özellikleri olduğu,
bunun nedeninin de toplumsal özelliklerden ve belli bir ölçüde ulaşım ve
iletişim olanaklarının yetersizliğinden kaynaklandığı belirtilmektedir.
Ne kadar korunmak istenirse istesinler çağdaş şehirlerde bu farklı (yerel)
özelliklerin gün geçtikçe kaybolma, ortadan kalkma riskiyle karşı karşıya
olduğu ve yerel işçiliğin yerini evrensel teknolojinin alması sonucu şehirlerin
birbirine daha fazla benzemeye başladığı vurgulanmaktadır (İ. Akova, 2018).
Suburbanization (banliyöleşme) hareketi
KAYNAK:ResearchGate
Ruhr bölgesi Konürbasyonu (Conurbanization)
KAYNAK:Wikipedia
Sanayi Öncesi ve Sanayi Sonrası Şehirlerin
Karşılaştırılması
Sanayi Devriminden sonra başlayan hızlı gelişim trendi sonrasında, günümüzde
dünya nüfusunun yaklaşık %55’i şehirlerde yaşamaktadır. 2050 yılında ise
nüfusun yaklaşık %70’inin şehirde yaşayacağı tahmin edilmektedir. Bu
durumda şehrin geleceğinin tartışılması aslında insanın geleceğinin ne
olacağının konuşulması anlamına gelmektedir.
“Geleceğin şehri” dendiğinde insanların aklına uzayda veya yerin altında inşa
edilecek şehirler gelmektedir. Oysa insanın yaşama mekânı dün olduğu gibi
yarın da yeryüzü olacaktır. Bu durumda şehrin geleceğini planlarken dünyanın
şartlarını, coğrafyasını, topoğrafyasını göz önüne almak zorundayız. İnsanın
varlığının devamı dünyanın yaşanabilir bir yer olarak kalmasına bağlı olduğuna
göre, şehrin geleceğini planlarken ilk ve öncelikli olarak tabiatın
bozulmamasına dikkat etmek zorunda olduğumuz bir gerçektir. Öte yandan
şehir nüfusunun artması beraberinde birçok sosyal meseleyi de getirmiş, kent
merkezli yeni toplumsal sorunlar ortaya çıkmıştır.
Şehrin geleceğine dair çok disiplinli yaklaşımlar aslında ortaya çıkan toplumsal
sorunların kaynağını tespit edip çözmeye yönelik çabalardır. Her bilimsel alan
insanın karşı karşıya kaldığı sorunları kendi açısından çözme çabasına girmiştir.
Bu da şehrin salt bir mimari alan olmaktan çıkıp bütün bilim dalları için uğraş
alanı haline gelmesine yol açmıştır. 9
BİLGİ NOTU
1975 yılı Marmara Denizi çevresindeki şehir nüfusu
KAYNAK:Türk Coğrafya Kurumu
İstanbul ve Bursa'daki nüfusun en önemli nedeni sanayidir. Bunun yanı sıra
Şarköy'de gelişen turizm ve sanayide nüfusun artmasında etkili olmuştur.
^Geçmişte insanların yaptıkları ekonomik faaliyetler kısıtlıydı. Teknolojinin
gelişmesi, doğal kaynakların keşfi ve işletilmesi, nüfus artışı ve ihtiyaçlara artan
talep hızlı bir şehirleşmeyi beraberinde getirmiştir. Örneğin, küçük bir yerleşim
yerinde sanayi faaliyetlerinin başlaması ya da bir maden ocağının açılması o
alanda nüfusun artmasına, şehirleşmenin hız kazanmasına, sosyal, ekonomik ve
kültürel yapıda değişimlere yol açmıştır/açmaktadır.
İlk çağlarda verimli toprak ve uygun doğa koşullarının bulunduğu alanlar
yerleşim yeri olarak tercih edilmiştir. Verimli tarım toprakları şehirleşmede
etkili olmuştur. Şehirleşmenin gelişimi Orta çağda; savunma gereksinimi
nedeniyle şehirler surlarla çevrilmiştir. Ticaret yolları üzerinde şehirler
doğmuştur. Ayrıca dini merkezlerde de şehirler ortaya çıkmıştır. Şehirlerin
gelişmesinde güvenlik, ticaret ve dini faktörler etkili olmuştur.
Teknolojideki buluş ve icatlar şehirlerin önemini artırmış, özellikle kırsal
alanlardaki göçlerle beraber Avrupa şehirleri yoğun bir nüfus akımı ile
karşılaşmıştır. Yoğun göçlerle beraber kent dokuları da bozulmaya başlamıştır.
Şehirler, çeşitli fonksiyonların canlanıp çeşitlendiği, nüfus ve yerleşme
birimlerinin yoğunlaştığı, hayatın daha da kolaylaştığı yerleşme alanlarıdır.
İnsanlık tarihi boyunca dünya nüfusunun büyük kısmı kırsal kesimlerde
yaşamışsa da, 5 bin yıldan beri mevcut olan ve Sanayi Devriminden sonra
muazzam bir gelişme gösteren yerleşmeler şehirler olmuştur. Şehirleşmenin
gelişimi günümüzde ise; Hızlı nüfus artışı köyden kente göçü artırmıştır.
Şehirleişmeler şeh r ülkelerin ekonomik, siyasal, kültürel ve eğitim
merkezleridir. Ulaşım ve iletişim alanındaki baş döndürücü gel irleşmeyi de
artırmaktadır.
Fonksiyonlarına Göre Şehirler (Şehirlerin Fonksiyonları)
Şehirlerin büyüyüp gelişmesine en çok katkıda bulunan özelliğine fonksiyon
(işlev) adı verilir.
Kırsal yerleşim birimleri ile şehirlerdeki ekonomik etkinlikler farklı olduğu
gibi, şehirler arasında da ekonomik etkinlikler yönünden önemli farklılıklar
vardır. Şehirlerdeki başlıca ekonomik etkinlikler sanayi, ticaret, ulaşım vb.dir.
Şehirlerin birçoğunda bu etkinliklerin hepsi bir arada görülür. Ancak bazı
şehirlerde bu özelliklerden biri ön plandadır. Fonksiyonlarına göre şehirler
tarım, ticaret, liman, sanayi, askerî, idari, kültür, dini, maden ve turizm şehirleri
gibi gruplara ayrılmaktadır.
Ülkemizdeki bazı şehirlerde bu fonksiyonlardan biri ön plandayken bazılarında
ise birden fazla fonksiyonun ön plana çıktığını görmekteyiz.
1. Tarım Şehirleri
Bu şehirler genellikle nüfusu 100.000'i aşmayan, tarımsal etkinliklerin ön plana
çıktığı şehirlerdir. Bu şehirlerde çoğunlukta tarıma dayalı küçük sanayi kolları
da bulunur.
NOT:Kentlerin büyümesinde tarım ve hayvancılık faaliyetlerinin etkili olduğu
şehirlerdir. Tarım fonksiyonuna sahip kentler genellikle küçük ya da orta
büyüklükteki şehirlerdir. Etki alanları dardır.
Türkiye’de küçük şehir gruplarının tamamına yakını tarım şehridir. Çünkü
buralarda yaşayan nüfusun %70 – 80’i geçiminin tamamını tarımla sağlar.
Tarım şehirleri, verimli tarım alanlarında ya da onların yakınında kurulmuştur.
Bu tür şehirlerde; tahıl, sanayi ürünleri, sebze ve meyve üretilir. Ormancılık,
hayvancılık ve balıkçılık da tarım şehirlerindeki ekonomik etkinliklerdendir.
Tarımda sulama yapılan, gübre kullanılan ve çeşitli tarım makineleriyle üretim
yapılan şehirlerin gelişmesi daha hızlı olmaktadır.
Ülkemizdeki küçük şehirlerin büyük bir kısmı ve orta büyüklükteki
şehirlerimizden bazıları, tarım şehridir. Bu şehirlerin içinde tarım alanı geniş
olanlar, daha hızlı gelişmektedir. Örneğin Bafra ve Çarşamba ovaları
Samsun’un, Konya Ovası Konya’nın, Iğdır Ovası Iğdır’ın, Çukurova
Adana’nın, Büyük Menderes Ovası Söke’nin gelişmesini sağlamıştır.
Tarım şehirlerindeki sanayi kuruluşlarının önemli bir kısmı; makarna, yağ, süt,
peynir vb. tarımsal ürünler üretmektedir. Rize, Ordu, Giresun, Ağrı, Hakkâri,
Van, Erzincan, Kırşehir, Nevşehir, Niğde, Ceyhan, Kadirli, Dörtyol, Mut, Söke,
Tire, Turgutlu, Salihli tarım şehirlerinin örneklerindendir.
Tarım Şehirleri
• Ege Bölgesi:(alüvyal ovalarda kurulmuş bulunan) Akhisar, Turgutlu,
Salihli, Alaşehir, Ödemiş, Tire, Bergama, Bayındır,Söke
• Marmara Bölgesi: Kırklareli, İnegöl, Lüleburgaz
• Karadeniz Bölgesi: Bayburt, Bafra, Çarşamba, Giresun, Rize, Düzce,
Niksar,Erbaa
• İç Anadolu Bölgesi: Karaman, Aksaray,Akşehir,Kırşehir,Nevşehir,
Niğde
• Akdeniz Bölgesi:Kadirli,Ceyhan,Burdur ve Mut
• Doğu Anadolu'da Iğdır, Bayburt, Erzincan, Ağrı, Kars ve Muş
• Güneydoğu Anadolu'da ise hemen hemen tüm şehirlerden
bahsedilebilir.
*Bulgaristan’daki Kırcaali şehri tarım şehrine örnek verilebilir.
Fotoğraf 2.20 Kırşehir tarım şehirlerindendir.
2. Ticaret Şehirleri
Her şehirde az ya da çok ticaret yapılır; ancak bazı şehirlerde ticaret daha fazla
önem taşır. Ticaretin diğer ekonomik etkinliklere göre ön planda olduğu
şehirlere ticaret şehri denir.
Ticaret şehirleri, genellikle ulaşım hatlarının geliştiği ve ticari faaliyetlerin
yoğunlaştığı şehirlerdir.
Ticaret şehirlerin ana fonksiyonlarından biridir. Ancak ticaretin şehirde baskın
bir karakter kazanması için şehrin önemli ulaşım yolları üzerinde de bulunması
gerekir. Bunun yanı sıra yerleşmede ticari değeri olan üretim de yapılmalıdır.
Ülkemizde ana yol güzergahında bulunan ve hinterlandı geniş olan bazı
şehirlerimiz ticaret fonksiyonu sayesinde ön plana çıkmışlardır.
BİLGİ:Ticarette en önemli etmen ulaşımdır. Alınıp satılacak malların kolay
taşınması açısından, önemli yolların kavşağında bulunan şehirlerde ticaret daha
fazla gelişmektedir.
Şehirlerin ticaret merkezleri, çarşılardır. Buralardaki ticaret, hem şehirde
yaşayanlara hem de çevredeki yerleşim birimlerine yöneliktir. Çevredeki kırsal
yerleşim birimlerinden getirilen ürünler (meyve, sebze, canlı hayvan ve
hayvansal ürünler), şehirlerdeki pazar ve panayır gibi yerlerde satılır. Buna
karşılık şehirden giysi, gıda maddeleri, tarım araçları, ilaç vb. şeyler alınır. Bazı
şehirler, coğrafi konumları gereği ticari açıdan geniş bir hinterlanda sahiptir. Bu
tür şehirlerde ticaret, ekonomik etkinliklerin başında gelir. Örneğin Erzurum,
Diyarbakır ve Kayseri en büyük ticaret merkezleridir.
Sanayisinin gelişmiş ve ulaşımının elverişli olması, İstanbul’u Türkiye’nin en
büyük ticaret merkezi hâline getirmiştir. Geniş bir hinterlanda sahip olan İzmir,
Ege’nin; Samsun ise Karadeniz’in en büyük ticaret merkezidir. Adana, Mersin,
İzmir, Bursa,Antalya, İstanbul ve Trabzon’daki serbest bölgeler, bu illerin
ticari önemini artırmaktadır.
Fotoğraf 2.21 Bursa önemli ticaret şehirlerindendir.
Ticaret faaliyetlerinin yoğunlaştığı şehirlerdir. Hong Kong (Çin),Shangay New
York (ABD),Paris, Londra (İngiltere), Tokyo (Japonya) gibi şehirlerde ticaret
fonksiyonu gelişmiştir. (Görsel 2.13).
Görsel 2.13 Hong Kong şehrinden bir görünüm
BİLGİ NOTU:İstanbul, İzmir, Trabzon ve Samsun şehirleri hem limana
sahiptir hem de önemli karayollarının bağlantısı üzerinde bulunurlar.
3. Sanayi Şehirleri
Şehrin gelirinde sanayi ürünlerinin payının önemli olduğu yerleşmeler bu gruba
girerler. Söz konusu yerleşmelerdeki sanayi tesisleri, şehire olduğu gibi, aynı
zamanda ülke ekonomisine de ciddi katkı sağlarlar.
Sanayi şehirleri, Sanayi Devrimi’nin etkisiyle sanayi tesislerinin kurulması
sonucu ortaya çıkmıştır. Bu şehirler, diğer sektörlerin gelişmesini etkileyerek
faaliyet gösterdiği bölgenin ön plana çıkmasını sağlar. Manchester (Mençestır),
Tokyo, Düsseldorf (Düsuldorf) ve Detroit (Ditroit) sanayi şehirlerine
verilebilecek örnekler arasında yer almaktadır (Görsel 2.11).
Görsel 2.11 Manchester’dan bir görünüm
Sanayi faaliyetlerine ve büyük fabrikalara sahip şehirlerdir.Sanayi şehirlerinde
aynı zamanda ulaşım ve ticaret de gelişmiştir. Sanayileşmiş şehirler genellikle
diğer küçük şehirlerden ya da kırsal kesimden göç alır.
Sanayi Şehirleri
• Essen (Almanya),
• Tokyo(Japonya)
• Detroit,Chiacago ve New York( ABD )
• Montreal(Kanada)
• Manchester (İngiltere)
• Şanghay(Çin)
• Hannover, Frankfurt, Mannheim ve Stuttgart( Almanya)
• Donetsk ve Kiev( Ukrayna)
• Kuzbass( Doğu Sibirya)
• Karabük, Ereğli, İskenderun, İstanbul (Türkiye)
Marmara’da: İstanbul, İzmit, Adapazarı, Edirne, Lüleburgaz, Çorlu, Bursa,
Balıkesir
Ege’de: İzmir, Uşak, Denizli, Manisa
Batı ve Orta Karadeniz’de: Samsun, Karabük, Ereğli, Turhal
İç Anadolu’da: Ankara, Eskişehir, Konya, Kayseri, Kırıkkale
Akdeniz’de: Adana, İskenderun
Güneydoğu’da: Gaziantep, Batman
4. İdari Şehirler
Bir devletin hükümet ve parlamentosunun yerleştiği, devlet başkanının oturduğu
siyasi ve idari merkeze başkent denir. Başkentlerde hâkim fonksiyonlar, idari
hizmetler olmakla birlikte diğer hizmetler de toplanmıştır.
Ülkemizin en büyük idari şehri Ankara'dır. Nitekim Ankara'nın büyüyüp
gelişmesinde başşehrimiz olması önemli rol oynamıştır. Şehirde pek çok resmi
kuruluşun yanı sıra yabancı ülkelerin elçilikleri, konsolosluklar bulunmaktadır.
Ankara'da yaşayan yüzbinlerce memur, şehre aynı zamanda kültür ve ticaret
fonksiyonlarını da getirmiştir Bakanlıklar, yabancı ülke temsilcilikleri ve genel
müdürlükler gibi birçok idari merkez bulunmaktadır.
Yani,idari şehirler; bir ülkenin, bölgenin ya da uluslararası bir kuruluşun
yönetim merkezinin bulunduğu şehirlerdir. (Görsel 2.8)
Görsel 2.8 Kanada’nın başkenti Ottawa’dan bir görünüm
İdari Şehirler
• ABD: Washginton
• Türkiye: Ankara
• İngiltere: Londra
• İspanya: Madrid
• Portekiz: Lizbon
• Almanya: Berlin
• Fransa: Paris
• Rusya: Moskova
• İtalya: Roma
• Irak: Bağdat
• Suudi Arabistan: Riyad
• Sudan: Hartum
• Azerbaycan: Bakü
• Gürcistan: Tiflis
• Mısır: Kahire
• Belçika: Brüksel
• Avustralya: Canberra
• Kanada: Ottawa
5. Askeri Şehirler
Askerî şehirler, gelişiminde stratejik öneme sahip bölgelerin veya askerî eğitim
birliklerinin etkili olduğu şehirlerdir. NATO’nun merkezinin bulunduğu Brüksel
askeri şehirlere örnek verilebilir.
Bazı şehirlerimizde veya yakın çevrelerinde büyük askeri birlikler ve binlerce
asker bulunmakta ve bu duruma bağlı olarak şehrin üretim ve tüketiminde
önemli artışlar olmaktadır. Askeri birlikler aynı zamanda o şehirlerdeki diğer
sektörlerin canlanıp ilerlemesine de sebep olurlar. Savunma ya da stratejik
nedenlerle bazı kentler askerî merkez hâline gelir. Sarıkamış, Erzurum,
Erzincan, Konya ve Malatya şehirlerinin gelişmelerinde askeri fonksiyonun da
çok önemli payı mevcuttur.
Askerî şehirler daha çok Orta Çağ’da büyük bir önem taşımaktaydı.
Savunması kolay yerlerde kurulan bu şehirlerin etrafı da surlarla çevriliydi.
Askerî şehirler, eski önemini büyük ölçüde yitirmiştir. Ancak bazı kentlerin
gelişmesinde askerî birliklerin büyük katkısı olmuştur.
6. Kültürel(Eğitim) Şehirler
Kültürel şehirler; bilim, sanat ve eğitim gibi çeşitli kültürel faaliyetlerin ön
planda olduğu şehirlerdir.
*Köklü ve büyük üniversiteler sayesinde gelişen şehirlerdir. Eğitim kentlerinde
hizmet sektörü çok gelişir.
Büyük şehirlerimizden İstanbul, Ankara, İzmir, Adana ve Bursa aynı zamanda
kültürel faaliyetlerin, çeşitli eğitim ve sağlık kuruluşlarının, basın-yayın
tesislerinin de yoğunlaştığı şehirlerdir. Söz konusu kültürel etkinlikler şehrin
gelişmesinde önemli rol oynarlar.
Kültür şehirlerinin özelliği, gelişmesinde eğitim kurumlarının belirgin bir
etkisinin bulunmasındır. Bu tür şehirlerin tipik örneklerinden biri Eskişehir’dir.
İstanbul, Ankara ve İzmir gibi şehirler de diğer fonksiyonlarının yanı sıra sahip
oldukları üniversitelerden dolayı kültür şehirleri grubunda yer almaktadır.
Bilgi Notu:Oxford (İngiltere), Cambridge (İngiltere), Harward (Boston) (ABD),
Stanford (ABD), Kahire (Mısır) gibi şehirler eğitim fonksiyonuna bağlı olarak
gelişmiştir.
Eğitim Şehirleri(Kültür Şehirleri)
• Almanya: Heidelberg, Göttingen, Erlangen, Tübingen, Marburg,
Bochum-Querenburg
• İtalya: Pisa, Bologna
• İspanya: Salamanca
• Portekiz: Coimbra
• İngiltere: Oxford ve Cambridge
• İsveç: Lund ve Uppsala
• Danimarka: Aarhus
• Belçika: Louvain
• ABD: Princeton, Boston, Washington,Harward,Stanford
• Türkiye: Ankara, İstanbul, Eskişehir
7. Turizm Şehirleri
Bazı şehirlerimiz gelirini önemli ölçüde turizmden sağlarlar. Turizm aynı
zamanda şehrin yanı sıra bölge ve ülke kalkınmasına da katkı yapar. Bu tür
şehirlerin önemli bir kısmı, Akdeniz ve Ege kıyılarındadır. İstanbul, İzmir,
Antalya, Alanya, Kuşadası, Marmaris, Çeşme, Bodrum, Nevşehir, Göreme,
Fethiye ve Bursa ülkemizin önemli turistlik şehirleri arasındadır.
Ülkemizde bazı şehirler gelirinin bir kısmını turizmden sağlamaktadır. Turizm
sayesinde şehirde; ulaşım, ticaret ve inşaat sektörleri de gelişmektedir.
Fotoğraf 2.27 Marmaris turizm şehirlerindendir.
Turizm şehirlerinin başlıca özellikleri turistik değeri olan doğal ve tarihî
varlıklara sahip olması ve turizm gelirinin yüksek olmasıdır. Bu tür şehirlerin
önemli bir kısmı, Akdeniz ve Ege kıyılarındadır. Antalya, Alanya, Marmaris ve
Bodrum turizm şehirlerinin başlıcalarıdır.
NOT:Turizm şehirleri, doğal ve beşerî turizm varlıklarının bulunması sayesinde
gelişen şehirlerdir. (Görsel 2.12).
Görsel 2.12 Venedik şehrinden bir görünüm
Turizm Şehirleri
• İtalya :Roma ,Venedik
• İngiltere: Londra
• Fransa :Paris
• İspanya:Barcelona
• Singapur Cumhuriyeti: Singapur
• ABD: New York,Las Vegas,Miami
• BAE: Dubai
• Malezya: Kuala Lumpur
• Tayland: Bangok
• Mısır: Luksor
• Fas:Marakeş
• Türkiye: İstanbul, Antalya, Kuşadası,Çeşme,Fethiye,İzmir,Marmaris
8. Liman Şehirleri
Liman; gemilerin barındığı, yük alıp boşalttığı yerdir. Doğal olarak ya da
dalgakıranlarla korunur. Deniz taşımacılığı açışından önemli bir yere sahip olan
limanlar, eski çağlardan beri hızla gelişen yerleşim alanları olmuştur. Bu
yerleşim birimlerinin önemli bir kısmı şehir özelliği kazanmıştır. Gelişmesinde
limanların etkisinin daha fazla olduğu şehirlere liman şehri denir. Liman
şehirlerinde; bankacılık, sigortacılık ve nakliyecilik önemli iş kollarındandır.
İthalat ve ihracat yapılan liman şehirlerinde ise ayrıca gümrükle ilgili kuruluşlar
bulunmaktadır.
Fotoğraf 2.23 Bazı şehirlerin gelişmesinde limanların etkisi fazladır (İzmit).
*Kara ve deniz ticaretinin kavuşum noktaları olan limanlar yük ve yolcu
taşımacılığında önemli bir yere sahiptir. Ancak limanların gelişmesi ard
bölgenin (hinterlandının) genişliğine bağlıdır. Hinterland ise yer şekillerine
bağlıdır. Çünkü limana ulaşımın kolay olması ancak yer şekillerinin
özelliklerine bağlıdır.
Bilgi:Liman şehirleri; hinterlandı geniş, önemli koy ve körfezlere sahip olan,
ticaretin genellikle liman aracılığıyla yapılması sonucu gelişen şehirlerdir.
Bunu Biliyor Muydunuz?
Deniz yoluyla ulaşım çok ucuza gerçekleştirilmektedir. Bu nedenle liman
şehirlerinin ticari taşımacılıktaki önemi büyüktür. Özellikle deniz taşıtlarının
gelişmesi, modern ve geniş kapasiteli yük ve yolcu gemilerinin yapılması, liman
şehirlerinin önemini artırmıştır.Ulaşım bakımından elverişli ve geniş bir art
bölgeye sahip olan liman şehirleri, daha çok gelişmektedir. Örneğin doğal bir
liman özelliği taşıyan Sinop, Samsun Limanı’na göre daha az gelişmiştir. Bunun
en önemli nedeni, her iki limanın gerisindeki yer şekilleridir. Sinop Limanı ile iç
kesimler arasında yükselen dağlar, ulaşımı güçleştirdiğinden Sinop Limanı
gelişmemiştir.
Geniş bir art bölgeye sahip olan Samsun, Karadeniz’in en büyük liman şehridir.
Trabzon ve Zonguldak da Karadeniz’deki önemli liman şehirleridir. Türkiye’nin
işlek limanlarının başında İstanbul ve İzmit limanları gelmektedir. Bu limanlar,
ithalat ve ihracat açısından önemlidir. Geniş bir hinterlanda sahip olan İzmir,
Ege’nin en büyük liman kentidir. Tarım ürünlerinin önemli bir kısmı, bu
limandan ihraç edilir. Akdeniz’deki başlıca liman şehirleri İskenderun, Mersin
ve Antalya’dır. İskenderun Limanı’nda ham madde, Mersin Limanı’nda ise ham
madde ve yolcu taşımacılığı yapılır. Ticaret hacmi ve iş yoğunluğu bakımından
ise en önemli liman şehri İstanbul’dur.
Fotoğraf 2.24 Sinop liman şehirlerindendir.
Fotoğraf 2.25 Samsun, Karadeniz’in önemli liman şehirlerindendir.
Liman Şehirleri
Hamburg (Almanya), Rotterdam (Hollanda), Barcelona (İspanya), Marsilya
(Fransa), İskenderiye (Mısır), Karaçi (Pakistan), Singapur, Kalküta (Hindistan),
Şanghay (Çin) gibi şehirler liman fonksiyonuna bağlı olarak
gelişmiştir.Türkiye’de ise İzmir, Mersin, İskenderun, Trabzon, Samsun,
Zonguldak önemli liman şehirleridir.(Görsel 2.10).
Görsel 2.10 Rotterdam Limanı’ndan bir görünüm
9. Maden Şehirleri
Maden şehirleri, önemli yer altı kaynaklarına bağlı olarak gelişmesinde,
madenlerin etkili olduğu şehirlerdir. Çeşitli madenlerin çıkarılması ve bunların
işlenmesinde önemli paya sahiptir.
Maden Şehirleri
• Pittsburg(Rusya)
• Essen(Almanya)
• Youngtown (ABD)
• Kiruna(İsveç)
• Johannesburg (Güney Afrika Cumhuriyeti).
• Bakü(Azerbaycan)
• Musul ve Kerkük (Irak)
• Zonguldak, Batman, Soma, Murgul, Karabük, Elbistan,
Seydişehir,Yatağan,Murgul (Türkiye)
• Donetks (Ukrayna)
• Dubai (BAE)
10. Ulaşım Şehirleri
Bazı şehirlerin gelişmesinde ulaşım koşulları etkili olmuştur. Özellikle ana
yolların kavşağında bulunan şehirler hızlı gelişmektedir.
NOT: Ana yolların kavşak noktasında ya da önemli yollar üzerinde olan
şehirlerdir. Bağdat (Irak) ve Şam (Suriye) doğu-batı arasında bulunan ana yollar
üzerinde yer aldığı için bu şehirlerde ulaşım fonksiyonu gelişmiştir.
Ulaşım Şehirleri
• Şam, Suriye’de.
• Afyonkarahisar, Kayseri, Gaziantep, Konya, Ankara, İstanbul Türkiye’de
11. Dinî Şehirleri
Dinî şehirler, bir veya birden fazla dinî inancın merkezi ya da kutsal değerlere
ve mekânlara sahip olan şehirlerdir. Kutsal değerlere, mekânlara ve yapılara
bağlı olarak gelişirler.
Dini Şehirler
Mekke, Medine, Cidde, Tibet’te Lhasa (Budistler), Roma,Vatikan,Kudüs, Roma
ve Lhasa (Tibet-Çin) dinî şehirlere örnek verilebilir (Görsel 2.9).
Görsel 2.9 Mekke şehrinden bir görünüm
12. Teknoloji Şehirleri
Bilim ve teknolojinin geliştiği şehirlerdir. Tokyo (Japonya) ve Seul (Güney
Kore) teknoloji şehirleri arasında yer alır.
Teknoloji Şehirleri
• Japonya: Tokyo
• ABD: Washington
• İngiltere: Cambridge
• Helsinki: Finlandiya
*Moda Şehirleri:Modanın ön planda olduğu şehirlerdir. Paris (Fransa) ve
Milano (İtalya) moda fonksiyonuna sahiptir.
Harita 2.2 Dünya üzerinde bazı şehirlerin fonksiyonel özellikleri
Bilgi Notu: Günümüzde nüfusu 10 milyonun üzerinde olan çok sayıda şehir
bulunmaktadır Tokyo, New York, Bombay, Sao Paulo, Manila, Jakarta ve Yeni
Delhi gibi şehirlerin ortak özelliği buralarda ticaretin gelişmiş olmasıdır.
DÜNYA’DA Kİ ÖNEMLİ BAZI ŞEHİRLER
Essen
Avrupa’nın en büyük sanayi bölgesinde,Ruhr havzasında yer alır.Avrupa’nın en
eski şehirlerinden birisidir.18.yy’da küçük bir şehir iken taş kömürü
yataklarının bulunması ile gelişmiştir. Şehirde,demirçelik endüstrisi, ağır
endüstrinin yanı sıra dokuma,seramik vb. endüstri kollarıda gelişme
göstermiştir.Fonksiyonu sanayi ve madencilik etkisi ise küreseldir.
Marsilya
Roma imparatorluğunun en zengin şehirlerinden birisi olmuştur. 2600 yıl ile
Avrupa’nın en eski şehri ünvanına sahiptir. Fransa’nın Akdeniz kıyısında yer
alan şehir Akdeniz’in en büyük ticaret limanına sahiptir. Fonksiyonu Liman
etkisi küreseldir.
Marsilya Fransa’nın en büyük ikinci şehridir.
Oxford
İngiltere’de bulunan Oxford özellikle dünyada eğitim alanında ün yapmış
önemli bir şehirdir. Şehirde bulunan OXFORD Üniversitesi dünyanın üst düzey
eğitim veren üniversitelerinden birisidir. Tüm Dünya’dan çeşitli ülkelerden
gelen öğrencilerin eğitim gördüğü bir üniversitedir.
Bu yüzden OXFORT şehrinin etkisi Küresel Fonksiyonu ise Eğitim’dir.
Oxford
Roma
İtalya’da bulunan Tiber nehrinin kıyısında kurulmuştur. Tarih, turizm, ve din
şehridir. Dünya’yı siyasi ve dini olarak etkisi altına aldığı için ” Dünya’nın
Başkenti ” ünvanına sahiptir.
Roma imparatorluğunun başkentidir. Katoliklerin dini merkezi olan Vatikan’ı
da içine aldığından ” Çifte Başkent “rolüne de sahiptir.
Roma ‘da hizmet sektörüde (finans, bankacılık, sigortacılık, ticaret ve turizm)
gelişmiştir. Roma’nın fonksiyonu idari, dini ve hizmet etkisi ise küreseldir.
Roma
New York
ABD ‘nin 16 milyon nüfusu ile en kalabalık olan şehridir. ABD ‘nin ve
dünyanın önemli şirketleri, bankaları ve finans merkezleri New York’tadır.
Ayrıca dünyanın bir numaralı finans merkezi olan Wall Street Caddesi New
York şehrinde bulunur. New York dünyanın önemli finans merkezi olduğu
kadar aynı zamanda sanayi, eğitim ve kültür faaliyetlerinin de çok yoğun olduğu
bir kenttir.
New York’un fonksiyonu Ticaret, Sanayi, Eğitim, Kültür, Finans, Liman,
etkisi ise küreseldir.
Tokyo
Tokyo Japonya’nın başkentidir. Aynı zamanda 35 milyon nüfusu ile dünyanın
en büyük başkentidir. Japonya doğal kaynakları fakir bir ülke olmasına rağmen
yüksek teknoloji kullanan bir ülke olduğu için ham madde ithalatı yapar sanayi
ürünleri ihracatı yapar. Tokyo limanı Japonya’nın bu ham madde ihtiyacını
karşılayacak kapasitede büyük ve gelişmiş bir limandır. Ayrıca Tokyo’da
üretilen sanayi ürünleri bu limandan dünya pazarına ulaştırılır. Tokyo
fonksiyon olarak bir liman şehri olduğu kadar aynı zamanda başkent
olduğu için idari kenttir. Aynı zamanda teknoloji, sanayi,ticaret
fonksiyonlarına sahiptir. Tokyo küresel etkiye sahip bir şehirdir.
Tokyo
Grafik 2.5 Tokyo’da nüfusun yıllara göre değişimi (www.metro.tokyo.jp)
Paris
Fransa’nın başkentidir. Sen nehri üzerinde kurulmuştur.Ayrıca dünyanın moda
merkezidir. Moda ve Lüksün dünya başkentidir ve ” Işık Şehir ”(Ville
Lumiere) olarak da anılır.Turizmde olukça gelişmiştir ve şehrin önemli bir gelir
kaynağıdır. Bir çok banka, sigorta şirketi ve bankanın merkezi Paris’te yer alır.
Paris fonksiyon olarak idari, turizm ve moda kentidir.
Şam
Suriye’nin başkentidir.Geçişte kervan yollarının üzerinde bulunan kent çok
önemli bir ticaret şehri olarak günümüze kadar gelmiştir.Şam’ın fonksiyonu
İdari, ticaret, etkisi bölgeseldir.
Şam
Yeni Delhi
Hindistanın Başkentidir. Önemli ekonomi ve yerleşme merkezidir. Etkisi
Bölgeseldir.
Mekke
İslam dünyasının ve Müslümanların en büyük kutsal kentidir. Tüm dünyadan
her yıl milyonlarca Müslüman hacı olmak için Mekke’ yi ziyaret etmektedir. Bu
yüzden etkisi küresel fonksiyonu ise Din ve turizm’dir.
Sakin Şehirler
Cittaslow (Yavaş Şehir), İtalya’nın dört küçük şehrinin belediye başkanlarının
1999 yılında bir araya gelerek kurdukları bir oluşumdur. Cittaslow hareketinin
kuruluş amacı, şehirlerin kendi kimliklerine sahip çıkarak küreselleşme sonucu
ortaya çıkan birbirine benzeme ve aynılaşmanın önüne geçilmesidir. Şehirlerin
yönetilirken yerel yemeklerine, yöresel mimarisine, gelenek ve göreneklerine,
zanaatlarına ve esnaflarına sahip çıkılması bu oluşumun kriterleri arasında yer
alır. Cittaslow Birliği’ne Türkiye’den de 18 şehir sakin şehir unvanına sahip
olmuştur.
*Ayrıca “Sakin Şehirler” diye hitap ettiğimiz şehirler de günümüzde
metropollerin boğucu ortamından bunalanlar için adeta sessiz şehir olarak
karşımıza çıkmaktadır.
Cittaslow Nedir?
İtalyanca ‘şehir’ anlamına gelen ‘citta’ kelimesiyle, İngilizcede yavaş anlamına
gelen ‘slow’ kelimelerinin birleşimiyle oluşan Cittaslow kavramı, hızlı olan
hayata karşı yavaşı savunan ve bu uğurda çalışarak kendi felsefelerini küresel
ölçekte kabul ettirmeye uğraşan bir uluslararası belediyeler topluluğudur.
1- Seferihisar
2- Akyaka
3- Gökçeada
4- Yenipazar (Aydın )
5- Taraklı
6- Vize (Kırklareli)
7- Perşembe (Ordu)
8- Yalvaç (Isparta)
9- Halfeti
10- Şavşat
11- Uzundere (Erzurum)
12- Göynük(Bolu)
13- Gerze(Sinop)
14- Eğirdir(Isparta)
15- Mudurnu
16- Köyceğiz(Muğla)
17- Ahlat(Bitlis)
18-Güdül(Ankara)
NOT:Sakin şehir listesine Türkiye’den giren ilk yer İzmir'in ‘Seferihisar’
ilçesidir.
NOT2:Gökçeada ise "sakin şehirler" listesindeki tek ada.
KAYNAKÇA
https://www.eokultv.com/sehirlerin-fonksiyonlari-ve-degisimi-11-sinif-cografya/38545
https://www.cografyaci.gen.tr/sehirlerin-gelisimi-ve-fonksiyonlari/
https://dergipark.org.tr/en/download/article-file/803369
https://evrimagaci.org/sehir-nedir-sehirler-nasil-ortaya-cikmistir-8834
https://cografyahocasi.com/11-sinif/tarihsel-surecte-sehirler.html
https://blog.obilet.com/dunyanin-en-eski-25-sehri/
https://webders.net/390/ilk-sehirlerin-ortak-ozellikleri.html
http://auzefkitap.istanbul.edu.tr/kitap/cografya_lisans_ao/sehir_cografyasi.pdf
2018 - Adem IŞIK - https://doi.org/10.18795/gumusmaviatlas.449801
https://baslangicnoktasi.org/sehirler-nereden-geldi-nereye-gidiyor/
https://erhananadol.com/sehirler-ve-etki-alanlari/
https://www.eokultv.com/sehirlerin-fonksiyonlari-ve-degisimi-11-sinif-cografya/38545
https://www.eokultv.com/sehirlerin-fonksiyonlari-ve-etki-alanlari-11-sinif/26762
https://testleri.gen.tr/11-sinif-cografya-sehirlerin-fonksiyonlari-testleri-1.aspx
https://www.cografyadefterim.com/10-sinif-cografya/sehirlerin-fonksiyonlari-etkialanlari.html
https://www.cografyadefterim.com/10-sinif-cografya/sehirlerin-fonksiyonlari-etkialanlari.html
https://fonksiyonlarina-gore-sehirlerin-siniflandirilmasi.nedir.org/
https://slideplayer.biz.tr/slide/11335250/
https://www.fikir.gen.tr/sehirlerin-fonksiyonlari-ve-degisimi/
https://www.fikir.gen.tr/fonksiyonel-ozelliklerine-gore-sehirler-nelerdir/
https://www.cografyaci.gen.tr/turkiyede-fonksiyonlarina-gore-sehirler/
http://depo.cografyahocasi.com/pdf/10/Turkiyede-kentsel-yerlesme.pdf
https://www.eokultv.com/turkiyedeki-sehirlerin-fonksiyonlari-11-sinif/26778
https://blog.obilet.com/turkiyenin-sakin-cittaslow-sehirleri/
https://www.enuygun.com/bilgi/turkiye-nin-huzur-dolu-17-sakin-sehri
https://www.trthaber.com/haber/kultur-sanat/turkiyenin-sakin-sehirleri-536331.html